23.05.2017 Views

SEVİYE BİLİM KÜLTÜR SANAT DERGİSİ SON BASIM

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yıldız Tozu:<br />

KAHVE<br />

Bir beyin stimulanı*<br />

Kahve modern kültürün milli içeceği haline gelen ve<br />

dünya ortalamalarına bakıldığında günde yaklaşık üç<br />

kupa tüketilen bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.<br />

Kahvenin bu popülariteyi elde etmesinde sosyoekonomik<br />

faktörlerden globalleşmeye kadar birçok<br />

etkeni sıralayabiliriz ;ancak biyolojik etkileri bizi daha<br />

farklı bir yöne götürüyor. Eğer kahveleriniz de hazırsa<br />

fizyolojik yönden kahveyi incelediğimizde neler<br />

göreceğiz, kahve beynin nasıl etkiliyor bir bakalım…<br />

Kahveyle ilgili yapılan çoğu araştırma kahvenin en temel<br />

etken maddesi olan kafein üzerinden yürütülüyor ve<br />

kahvenin vücut üzerindeki çoğu etkisinin kafeinden<br />

geldiği düşünülüyor. Haklılar mı? Aslında evet. Çünkü<br />

kafeinle ilgili literatürleri taradığınızda farklı kafein<br />

kaynaklarından ulaşılan benzer sonuçlara rastlıyoruz.<br />

Bu da aksi ispatlanana kadar kafeinin uyaran bir madde<br />

olduğu konusunda bizi ikna ediyor. Kahve ağza<br />

alındıktan sonra 5-10 dakika içinde emilmeye başlıyor<br />

ve bu emilim yaklaşık 45 dakika içinde tamamlanıyor.<br />

En geç 120 dakika içinde kafein miktarının kandaki en<br />

yüksek düzeye ulaştığını görüyoruz. Hücrelere geçişi<br />

sırasında herhangi bir bariyer olmadığı için kafeinin,<br />

beyin, testis ve hamilelerde fetüs de dahil olmak üzere<br />

(bu nedenle hamilelerde kafein alımı normal bireylere<br />

göre daha sınırlıdır.) vücuttaki tüm hücrelere ve<br />

dokulara hızlı bir şekilde yayıldığını görüyoruz. Bu<br />

dağılımda kafeinin %80' inin beyne ulaştırıldığını<br />

belirtelim. Bunun sebebini kafeinin en bilinen ve<br />

üzerine konuşulan etkisinin beyinde olmasına<br />

bağlayabiliriz elbette.<br />

* stimulan: uyarıcı madde<br />

Kafein azlığı değil<br />

adenozin çokluğu<br />

Kahve içtiğimizde neden uyku hali ve yorgunluk hissimizin<br />

azaldığını ve kafeinin beynimizde gösterdiği uyarıcı etkiyi<br />

anlayabilmemiz için öncelikle beynimizde bu hislerini nasıl<br />

oluştuğunu incelememiz gerekiyor. Adenozin merkezi sinir<br />

sisteminde bulunan, uyku-uyanıklık döngülerinde de rolü olan<br />

ve günün yorgunluğu ile beyinde biriken kimyasal bir<br />

nörotransmitter madde. Bu molekül belirli bir konsantrasyona<br />

ulaştığında beyindeki bazı hücrelerin "adenozin reseptörlerine"<br />

bağlanarak yorgunluk hissetmemize neden oluyor ve uyuma<br />

isteği duyuyoruz. Uyku sırasında tekrar beyindeki miktarları<br />

azalıyor ve uyandığımızda eğer yeterince uykumuzu almışsak<br />

kendimizi tekrar dinç hissediyoruz. İşte tam burada kafein<br />

molekülü aslında küçük bir benzerlik sonucu bu mekanizmanın<br />

içine giriyor. Adenozin ve kafein moleküllerinin yapılarına<br />

bakıldığında birbirleriyle benzerlik gösterdiklerini görebiliriz.<br />

Kafein ve adenozin molekülleri, ksantin olarak da bilinen bir<br />

kimyasal nörotransmitter grubuna ait ve benzerlikleri de buradan<br />

geliyor. Beynimizdeki reseptörler kafein varlığında, kafein ile<br />

adenozin arasındaki farkı ayırt edemiyor ve kafein, adenozin<br />

yerine bu reseptörlere bağlanarak yorgunluk ve uyku halinin<br />

oluşmasını engelliyor. Adenozin bağlandığında yavaşlayan<br />

sinirsel aktiviteler ve uyuşukluk hali yerine kafein bağlanması ile<br />

vücudun enerjik ve aktif hale geri dönmesi sağlanıyor. Aynı<br />

zamanda adenozinin bu şekilde bloke edilmesi ile vücut doğal<br />

olarak doğal tepkisini artırarak hipofiz bezini uyarıyor. Vücutta<br />

artan bir aktivite olması sebebiyle böbrek üstü bezlerden<br />

adrenalin salgılanması da sağlanıyor. Adrenalin ise adeta<br />

uyanıklığımıza uyanıklık katıp kalp atım hızını, solunum hızını,<br />

karaciğer ve kan arasındaki şeker sirkülasyonunu artırıyor.<br />

Adrenalin bu etkilerin yanında uzun süre yüksek dozda da<br />

vücutta bulunmasının fiziksel ve ruhsal sağlık açısından olumsuz<br />

etkileri beraberinde getirebileceğini belirtmekte fayda var. Bu<br />

nedenle vücudun normal fizyolojik süreçlerinden birtakım uyarıcı<br />

maddeler ile uzaklaştırmak uzun vadede sağlık açısından risk<br />

oluşturur.<br />

11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!