SEVİYE BİLİM KÜLTÜR SANAT DERGİSİ SON BASIM

Her ne kadar paradokslardan sıyrılmış izlenimini uyandırsa
da, bu tür bir edilgen zaman yolculuğu ne yazık ki daha bile
olanaksızdır. Neden derseniz, geçmişe gittiğinizde olayları
seyrederken yapacağınız üzere bir şey görebilmeniz için,
fotonların ışık parçacıklarının gözlemlenen cisimden
gözünüze ulaşması gerekir. Ardından bu fotonların üretim
üzerine düşerek yorumlanması için beyne gönderilen sinir
sinyallerini tetikleyen bir dizi kimyasal ve elektriksel olayı
başlatabilmeleri gerekir. Bu fotonlar zaten gözlemcinin
baktığı şeylerle son derece gerçek bir şekilde etkileşim
halinde bulunmuş ve gözlemcinin gözlerine bilgi taşımış
olur. Hatta mikroskobik boyutta bakacak olursak
gözlemcinin bir şeye dokunabilmesi, hissedebilmesi ve
geçmişte etkileşebilmesi için çevresiyle foton alışverişinde
bulunması gerekir, çünkü gerçek dünyada iki cisim
arasındaki hemen her türlü temas temel düzeyde, foton
değişimi içeren bir elektromanyetik etkileşimde gerçekleşir.
Çok teknik ayrıntılara girmek istemiyorum fakat özetle şunu
söyleyebiliriz: eğer bir şeyi görebiliyorsak o şeye
dokunabilmemiz de mümkün demektir. Dolayısıyla eğer
geçmişe gidip gözlem yapabiliyorsak her türlü etkileşimde
bulunabilmemiz, olaylara tamamen dahil olabilmemiz
gerekir. Geçmişe burnunuzu sokmaktan kaynaklanan
paradokslardan sakınmak istiyorsak başka bir yöntem
bulmamız gerekiyor.
Zaman yolculuğunun imkansızlığını savunan pek çok kişinin sorduğu bir sorudur bu. Eğer, diyorlar, geçmişe
zaman yolculuğu mümkünse bazı zaman yolcularının da bizim zamanımıza gelip aramıza katılmış olması
gerekir. Gelgelelim şimdiye kadar böyle biriyle hiç karşılaşmadık. Zaman makinelerinin asla yapılmayacak
olduğunun kanıtı değil mi bu?
Günün birinde geçmişe zaman yolculuğunun imkansız olduğu ortaya çıkabilir gerçekten. Belki paralel
evrenler veya solucan delikleri yoktur, belki Einstein 'in görelilik kuramını daha da geliştiririz ve geçmişe
yolculuk olasılığının dışladığını görürüz ama bu zaman yolcularının yokluğu argümanın hatalı olduğu gerçeğini
değiştirmez. Hata, solucan deliği ile veya başka bir şekilde iki farklı zaman arasındaki bağın, zaman yolcuları
geçmişe yolculuklarına başladıklarında kurulduğunu sanmakta yatıyor. Hayır, o zaman kurulmuyor. Zaman
makinesi yayılıp (veya çalıştırılıp) da zaman yolculuğu olasılığı mümkün hale geldiği anda bu bağ kuruluyor.
Eğer zaman makinesini diyelim ki 22. yüzyılda yapmayı başarırsak, artık ondan sonra ilk çalıştırıldı ana geri
dönmek için kullanabiliriz, fakat 21. yüzyıla geri dönemeyiz. Neden derseniz, zaman makinesi yapmak demek,
çoklu evrende farklı zamanları birbirine bağlamak demektir. Bundan önceki zamanların hepsi kaybolmuştur,
onlara dönme seçeneği yoktur. Tarih öncesi zamanlara gitme olasılığı da böylece ortadan kalkmış oluyor, tabii
zamanın bir yerinde örneğin çok eski bir solucan deliği gibi doğal yollardan oluşmuş bir zaman makinesi ile
karşılaşmasak.
Dolayısıyla aramızda hiç zaman yolcusu bulunmamasının basit bir nedeni var: zaman makinesi daha icat
edilmedi de ondan.
Aslında zaman yolcusu olmamasının daha pek çok nedeni var. Diyelim ki çoklu evren kuramı doğru-ki zaman
yolculuğu onun olabilmesi için doğru olması gerektiğini savunuyorum-ve paralel evrenlerden birinde zaman
makinesi icat edildi, fakat bu zaman yolcularının illa bizim evrenimizi ziyaret edeceği anlamına gelmez. Belki
de bizim evrenimiz ziyaret edilen şanslı evrenlerden biri değildir, bu kadar basit. Başka bir neden olarak,
geçmişe zaman yolculuğu henüz bilemediğimiz bir fizik yasası yüzünden de yasak olabilir. Veya belki alelade
bir nedeni vardır: aramızda o zaman yolcularını görmeyi bekliyorsak bizi ziyaret etmek istediklerini baştan
varsaymış oluruz. Ama onların ziyaret etmeleri için çok daha güzel ve güvenli dönemler vardır belki. Veya
belki zaman yolcuları aramızdadır ama kendilerini açık etmek istemiyorlardır.
17