You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>EBRU</strong><br />
Güneşin ilk ışıkları tenine değdiğinde, gözlerini isteksizce açtı.<br />
“Tanrım, keşke bugün diğerlerinden farklı olsaydı“ diye hayıflandı. Ancak bugünün de<br />
diğerlerinden farklı olmayacağını biliyordu. Zoraki yatağından doğrulmaya çalıştı. Tüm<br />
kas ve eklemleri yorgunluktan kendisine direniyor, isyan ediyordu. Elleri ile belinden<br />
destek alarak doğruldu. Bir ara kendisine itaat etmeyen bacakları yüzünden<br />
sendeleyince, iki eli ile onlara sarıldı.<br />
Başını çevirip, yatağın öteki ucunda yatan kocasına tiksinerek baktı. Koca göbeğinden<br />
yüzü zoraki görülüyordu. Horlamadan öte kükremesi tüm odayı doldurmuştu. Köşede<br />
duran sandalyenin üstüne dürdüğü şalvar ve mintanını aldı. Şalvarını giyerken bacaklarına<br />
baktı. Halen fena gözükmüyorlardı. Duvardaki çatlak aynaya bakarken, yüzünü<br />
yorgunluktan kaymış gibi gördü.<br />
Mintanını giyerken göğüslerini yokladı. Nihayetinde, bir kadındı. Kadınlığını unutmuş bir<br />
kadın. Göğüslerini iki eli ile yukarıya doğru tarttı. Ellerini çektiğinde göğüsleri eski halini<br />
aldı. En çok beğendiği yeri, zamana ve yerçekimine yenik düşmüştü.<br />
Kolay değildi üç çocuk emzirmişti bu göğüsler. Bazen süt gelmemiş, bazende aşırı sütten<br />
ağrılar çekmişti. Kocasının hoyrat ve bilinçsizce sevilmesine de maruz kalmışlardı. Canı<br />
yandığı için çıkardığı iniltileri, kocasının bir başarı olarak algılamasından dolayı daha<br />
fazla şiddete maruz kalmıştı. Yan odada uyuyan çocuklara, alt katta yaşayan<br />
kayınpeder ve validesine ses gidecek korkusuyla direnç bile gösteremeden, acısını<br />
parmaklarını ısırarak dindirmeye çalışmıştı.<br />
İki eliyle saçlarını başının iki yanından aşağıya doğru düzeltip, yazmasını başına<br />
geçirdikten sonra hızla odadan çıkıp, yan odanın kapı aralığından çocuklarına baktı.<br />
Hepsi mışıl mışıl uyuyorlardı. Bu sahneden mutluluk mu, pişmanlık mı duymalıydı, bir<br />
türlü seçimini yapamadı. Zaten hiç bir zaman seçim yapmak kendisine düşmemişti. Başka<br />
insanların, onun için yaptığı seçimleri yaşamak kaderi olmuştu.<br />
Merdivenlerden dolanıp, avluya, oradan traktör ve tarım aletlerinin depolandığı yarı açık<br />
ambarın önünden hızla bir hayalet gibi süzülüp, ahıra ulaştı. Siyah beyaz benekli kızları,<br />
açlıktan ona doğru kafa sallarken, böğürmeyi ihmal etmiyorlardı. Yıba ile tavan<br />
arasından aşırdığı samanları ineklerin önüne atıp, süt sağma makinasının hortumlarını<br />
ayarladı.<br />
Eskisinden farklı olmayan bir güne başlamıştı bile...<br />
Selahattin Ercan<br />
Haziran 2017