26.09.2017 Views

KADIKOY LIFE 77 DIGITAL

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eylül & Ekim 2017 | Yıl: 13 | Sayı: <strong>77</strong> | Fiyatı: 7.50 TL<br />

Bisikletli Yaşama<br />

HAZIR MISINIZ?


Advertorial<br />

Yeshill Residence<br />

GN İnşaat Kentsel Dönüşümde<br />

Standartları Yükselterek,<br />

Binalara Değer Katıyor<br />

MEHMET ZENGİN<br />

Depreme dayanıklı, yaşam kalitesiyle öne çıkan, çevreci ve akıllı<br />

binalar gün geçtikçe daha da önem kazanıyor. Deprem gerçeği, insanları<br />

sağlam olduğu kadar yaşanabilir konutlara yönlendirirken;<br />

bu alanda kusursuz hizmet veren firmalara olan rağbet de artıyor.<br />

Kentsel dönüşüm ve süreçlerinde çözüme odaklanarak sunduğu<br />

hizmetlerle öne çıkan ve 2015 yılından beri hizmet veren GN İnşaat,<br />

İstanbul’un Anadolu Yakası’nda nitelikli projelere imza atıyor. Tüketicilerle<br />

aracısız iletişim kurduklarını ve sürecin tüm aşamalarında<br />

destek verdiklerini belirten GN İNŞAAT/ GNYAPI Yönetim Kurulu<br />

Başkanı A. Bülent Güney, kaliteden taviz vermediklerini belirtiyor.<br />

Kadıköy’de bir marka olmak istediklerini ifade eden Bülent Güney<br />

ile Maltepe’deki genel merkezinde görüştük...<br />

Kentsel dönüşüm zorlu bir süreç gibi algılanıyor ama bu konuda<br />

getirdiğiniz yenilikçi yaklaşımlar nihai tüketiciler açısından<br />

fırsat yaratıyor. Biraz söz eder misiniz?<br />

GN İnşaat olarak enerji verimliliği yüksek kentsel dönüşüm projeleri<br />

üretiyoruz. Yalıtım kökenli bir şirket olarak üretmiş olduğumuz<br />

her konutta enerji verimliğinin sağlanması bizler için önem taşıyor.<br />

Bu zamana kadar mevcut binaların enerji verimliliğini sağlarken,<br />

kentsel dönüşümde de özellikle enerji verimli binalar üreterek bu<br />

anlamdaki misyonumuzu sürdürülebilir kılmaya çalışıyoruz. GNYAPI<br />

tarafında edindiğimiz 10 yıllık ısı yalıtım uygulaması tecrübesini son<br />

3 yıldır aktif hale getirdiğimiz inşaat kısmında kullanmaya devam<br />

ediyoruz. Yılların vermiş olduğu tecrübe ve iş ahlakı ile projelerimizde<br />

sıkıntı yaşamamak adına tedbirlerimizi aldık.<br />

Şöyle ki; projelerde yaşanan sıkıntılar aslında organizasyon yetersizliğinden<br />

kaynaklanıyor, bu da zamanlamada sarkmalara neden<br />

GN İnşaat / GNYAPI<br />

Yönetim Kurulu Başkanı A. Bülent Güney<br />

olabiliyor. Kimi zaman projenin uygulama aşaması 1-3 yıl arasında<br />

uzayabiliyor. Bu, elbette istenmeyen bir durum... Biz, böyle olumsuzlukların<br />

yaşanmaması için süreci riske edebilecek ihtimalleri ortadan<br />

kaldırıyoruz. Kendi alanında uzman hukuk danışmanlarımızla<br />

sonuç odaklı çalışıyoruz. Ayrıca sürecin belediye ayağında inşaat ko-<br />

12 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Advertorial<br />

Bağ Apartmanı Sultan Apartmanı Öke Apartmanı Rayman Apartmanı<br />

ordinasyon sorumlularımız görev alıyorlar.<br />

Yıkım, yapım ve iskan süreçlerini hızlandırarak<br />

daha kısa zamanda yol alıyoruz.<br />

GN İnşaat’ı diğer firmalardan ayıran<br />

temel özellikler nelerdir?<br />

Bizi farklı kılan özelliğimiz konut yöneticileri<br />

ve kat malikleri ile fiili ilişki içine giriyor olmamız.<br />

Yani nihai tüketici ile aracı olmaksızın<br />

iletişim kuruyoruz. Onları dinliyor, talepleri<br />

değerlendiriyor ve projemizi mimari ekibimiz<br />

ile çiziyoruz. Kendimizi onların yerine koyarak,<br />

sanki biz yaşayacakmışız gibi beklentilere cevap<br />

verebilen kullanışlı yapılar inşa ediyoruz.<br />

İkinci bir artımız da kentsel dönüşüm sürecinde<br />

yaşanabilecek tüm hukuki sıkıntılarda,<br />

maliklerin desteğe ihtiyaç duydukları<br />

anda karşılık beklemeden destek olmamız.<br />

Tam zamanlı bir avukatımız var ve süreçleri<br />

yakından takip ediyor.<br />

İnşaat sektöründe ekip de çok önemli bir<br />

unsur. Kentsel dönüşüm sürecinde bu daha<br />

da belirginleşiyor. Bu anlamda ekibinizi ve<br />

üretim kalitenizi anlatır mısınız?<br />

Bünyemizde 13 mimar ve mühendis var. Her<br />

projede en az iki mühendis aktif olarak görev<br />

yapıyor. Bu da planlamada profesyonel<br />

bir ilerleme sağlıyor. Kısa zamanda süratle<br />

iş çıkartıyoruz. 8-9 ay gibi bir zaman diliminde<br />

12-13 katlı projeyi tamamlayabiliyoruz.<br />

Planlama mühendisleri ile çalışmak da<br />

bize ayrı bir hız kazandırıyor. Proje süresince<br />

evlerinden uzaklaşıp kirada yaşamak zorunda<br />

kalan maliklerin mağdur olmasının da<br />

böylelikle önüne geçiyoruz.<br />

Konutlarda güneş ışınlarının ısısını reflekte<br />

edebilen camlar kullanıyoruz. Bunlara 3 cam<br />

veya konfor cam diyoruz. Bu uygulamanın<br />

gerçekleştirildiği ender projelerden birini<br />

hayata geçirdik. 10 cm’lik taş yünü yalıtımı<br />

ile hem ses hem de ısı yalıtımı sağladık.<br />

Kadıköy Belediyesi de böylesi bir yalıtımın<br />

gerek malzeme gerekse levha kalınlığı ile<br />

daha önce hiçbir projede yapılmadığını teyit<br />

etmiş oldu. Ayrıca döşemelerde özel kauçuk<br />

esaslı malzemelerle ses yalıtımı sağlandı.<br />

Bu, çok şikâyet edilen ve komşularla probleme<br />

neden olan gürültüyü önlemeye yönelik<br />

büyük avantajlar sağladı.<br />

Akıllı ev sistemi ile de Kadıköy’e yakışır bir<br />

sistemler bütünü getirmiş olduk. Yapmış olduğumuz<br />

çalışmalarda özellikle akıllı ev sistemini<br />

kullanılabilir kılan projeler üretiyoruz.<br />

Malzeme seçimlerini mimari ekibimiz bizzat<br />

özel olarak yapıyor ve kalite anlamında çok<br />

seçici davranıyorlar. Onaylı ürünler, enerji<br />

verimliliği sağlayan ürünlere öncelik verecek<br />

şekilde tercihlerimizi kullanıyoruz. Böylelikle<br />

hızlı, kaliteli ve enerji verimliliği anlamında<br />

yüksek performansa sahip konutlar üretilmiş<br />

oluyor. Burada şunu da test etme imkânımız<br />

oldu; yakın zamanda teslim ettiğimiz 27 dairelik<br />

bir projede normalde birçok yerde direkt<br />

daire satımına yönelirken, projedeki bir kat<br />

maliki bile satmadı kalitemizi görünce, direkt<br />

gelip kendileri yerleştiler. Yine bir diğer<br />

olumlu durum ise, daire satışının zor olduğu<br />

bir dönemde biz inşaatımızı bitirmeden önce<br />

bütün dairelerimizi satmış olduk.<br />

Özellikle Anadolu Yakası’nda hizmet<br />

veriyorsunuz. GN İnşaat’ın kentsel<br />

dönüşümde lokasyon olarak Kadıköy’ü<br />

tercih etmesinin özel bir nedeni var mı?<br />

Deprem gerçeğini göz önüne aldığımızda<br />

ülkemiz genelinde 7.5 milyon konutun<br />

dönüşüm sürecine dâhil olması gerekiyor.<br />

İstanbul’a baktığımızdaysa bu dönüşümün<br />

en yoğun yaşandığı ilçeler arasında<br />

Kadıköy’ü de görüyoruz. Kadıköy bilinç<br />

düzeyi yüksek bir ilçe... Fakat nitelikli yapı<br />

üretimi oldukça az. Dolayısı ile son 1,5 yıldır<br />

Kadıköy’e odaklandık. Kadıköylüler bu anlamda<br />

sadece metrekareyi değil, yaşayacağı<br />

konutun konforuna ve teknik özelliklerine<br />

de bakıyorlar. Tabii bu da yaptığımız işin<br />

nitelikli olması açısından bize fırsat tanıyor.<br />

Kentsel dönüşümde nitelikli yapılarla<br />

ilgili farkındalık yaratma konusunda<br />

neler yapılabilir?<br />

Önümüzdeki yıl “Konut Yöneticileri Kentsel<br />

Dönüşüm Konferansı” düzenleyeceğiz.<br />

Amacımız müteahhit seçiminde nelere<br />

dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durarak,<br />

bilinç oluşturmak. Maalesef her şey metrekareye<br />

indirgenmiş durumda ve firma<br />

seçiminde verilen metrekareye göre tercih<br />

yapılıyor. Daha ziyade teknik şartnameye,<br />

malzemelerin kalitesine ve sürdürülebilir<br />

projelere dikkati çekmek istiyoruz. Bu anlamda<br />

farkındalık yaratmak bizim en önemli<br />

misyonlarımızdan biri. Bunu da ağırlıklı<br />

olarak Kadıköylülerin davetli olacağı kentsel<br />

dönüşüm konferansında ele almış olacağız.<br />

İleriye dönük hedeflerinizden de<br />

bahseder misiniz? İstanbul dışında da<br />

proje üretmeyi düşünüyor musunuz?<br />

Şu an için ağırlığı Kadıköy’e vermeyi amaçlıyoruz.<br />

Kadıköy’de bir marka olmak, tercihlerde<br />

ilk sıra da yer almak bizim için önemli.<br />

İlk gayemiz birkaç parseli birleştiren siteler<br />

oluşturabilmek. Sonrasında da markamızı<br />

hakettiği yere taşıyıp, nitelikli konutlar<br />

üretmeye devam etmek.<br />

Meltem Apartmanı<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 13


Editör<br />

Kadıköy farkını ortaya koydu,<br />

bisikletli yaşamın merkezi oldu...<br />

Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika<br />

İstanbul’daki karmaşanın farkına varmak için kısa bir şehir<br />

dışına çıkmak yeterli... İnsanca yaşamın anahtarı olan sükûnet,<br />

megakentte ilk olarak trafikle sağlanacaktır. Bunun için metro<br />

ağının yaygınlaştırılmasının yanında alternatif araçlara da yönelmenin<br />

gerekliliği ortada.<br />

Bu noktada hepimizin keyifle bindiği, çocukluğumuzun ayrılmaz<br />

parçası bisiklet, yeniden gözde taşıma aracı olarak hayatımıza<br />

muhteşem bir giriş yapıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin<br />

İsbike Projesi, büyük ilgiyle karşılanırken; özellikle sahil boyunca<br />

kiralanan bisikletler, yürüyüş keyfine ayrı bir pencere açmakta...<br />

Kadıköy Belediyesi’nin bisikletli ulaşıma bakışı ise oldukça<br />

etkileyici... Yaptığı bisiklet yollarıyla birlikte diğer ilçe belediyelerine<br />

tam anlamıyla ağabeylik yapmakta ve örnek olmakta...<br />

Kadıköy Life Dergisi olarak “Hayatınızda yeni bir sayfa açmak,<br />

asırlık bir icatla mümkün olabilir” diyerek, bisikletli yaşamı<br />

kapağımıza taşıdık. Topluma yön veren ve bisikleti yaşamsal bir<br />

aktivite haline getiren değerli isimlerle bir araya geldik. Kadıköy<br />

Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi<br />

(İTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tayfun Kındap ve dünyayı pedallayarak<br />

bisiklet akımını adım adım Türkiye’ye yayan Kadıköylü<br />

Seçil Öznur Yakan ile kendinizden bir parça ve fayda bulacağınız<br />

röportajlarımız kapak dosyamızda sizlerle buluşuyor. Sevgili<br />

Kadıköylüler, bisikletli Kadıköy’e hazır mısınız?<br />

***<br />

Tartışmaların bitmediği bir alandır eğitim sistemimiz. Her<br />

yeni siyasi iktidar, sanki gücünü farklı bir model uygulayarak<br />

göstermek istermiş gibi hallaç pamuğu gibi atar tüm bilindik<br />

öğretileri... Oysa kadim bilgiler, her zaman geçmişten geleceğe<br />

uzanan öğretilerdir ve yeniliklerle harmanlanarak, çocuklarımıza<br />

yepyeni ufuklar açmak üzere güncellenmelidir. Bu tespiti<br />

yaptıktan sonra Kadıköy Life editörleri arasında yerini alan Pınar<br />

Baltacı’nın gerçek eğitimci Ali Koç ile yaptığı röportajı sizlerle<br />

paylaştık bu sayımızda. “Ben 1997’de Cizre’nin bir kenar mahallesinde<br />

öğretmenliğe başladım. Yani güvenlik sorunlarının olduğu<br />

bir dönemdi. Cizre’de 2.5 yıl sınıf öğretmeni olarak çalıştım.<br />

O dönemde ve koşullarda yüksek meslek aşkıyla işimizi yaptık.<br />

Özellikle Güneydoğu’da görev yaptığınızda mesleğinizin etkisini<br />

daha çok görüyorsunuz. Orada hayat değiştiren kişi olduğunuzu<br />

hissediyorsunuz. Her sınıfa girdiğinizde size heyecanla bakan<br />

gözleri görüyorsunuz. Metropolde öğretmenlik yaptığınızda<br />

ise o çocuğun hayatındaki herhangi birisiniz” sözlerinin sahibi<br />

Koç’un söylemlerini kaçırmamakta yarar var...<br />

Arzu Girginer... Yeni eğitim-öğretim döneminde öğrencilere<br />

kucak açan Bilgiyolu Koleji’nde İngilizce Öğretmeni... Kendisine,<br />

Türkiye’de İngilizce eğitiminin ne kadar yeterli verildiğini sorduk,<br />

aldığımız cevap çok da şaşırtıcı olmadı: “Türkiye’de İngilizce<br />

eğitimini devlet okullarında çok zayıf buluyorum. Devlet okullarında<br />

2 saat İngilizce eğitimi var; bunun etütlerle, kurslarla<br />

desteklenmesi gerekiyor. Bununla beraber, ikinci bir dilin öğrenilmesi<br />

de çok önemli.”<br />

***<br />

Kadıköy’e ve kültürüne her anlamda hizmet sunmayı ana prensip<br />

kabul etmiş olan dergimiz, bundan böyle her sayısında bir<br />

hizmeti daha gerçekleştirmeyi planlıyor. İçinden “Kadıköy” geçen<br />

her anlamdaki kültürel eser ve kültürel yapıtı, “Kadıköylü<br />

Yazarlar ve Kadıköy’ü Yazanlar” başlığı altında sizlere tanıtmak<br />

ve bu yapıtları siz değerli okurlarımızla paylaşmak arzusundayız.<br />

Konu ile ilgili olarak yazarlarımızın, Yayın Kurulu Üyemiz ve<br />

Yazarımız Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu ile temasa geçmelerini<br />

diliyoruz. İlk konuk yazarımız Ayşe Kadriye Onat, eseri ‘Ne Güzel<br />

Günlerdi O Günler’...<br />

Yaz günlerinin yerini sonbahara terk etmeye başladığı bugünler,<br />

hepimize mutluluk getirsin...<br />

Canan Toprakkaya<br />

TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,<br />

MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,<br />

POLİTİKA DERGİSİ<br />

İmtiyaz Sahibi ve<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Fatma Canan Toprakkaya<br />

Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Kadir Toprakkaya<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

İrem Toprakkaya<br />

Yayın Kurulu<br />

Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp,<br />

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,<br />

İnal Aydınoğlu, Bülent Turan,<br />

Enis Fosforoğlu<br />

Haber Müdürü<br />

Cenay Toprakkaya<br />

Editörler<br />

Figen Sabırcan, Özgür Uysal,<br />

Sedef Turan, Tolga Küçük, Pınar<br />

Baltacı, Deniz İhsan Taşdelen,<br />

Mörfi Menahem, Mesut Yaşar<br />

Görsel Yönetim<br />

Kubilay Şenyiğit<br />

Reklam ve Halkla İlişkiler<br />

Benusen T. Sağdan<br />

Tel: 0532 208 84 42<br />

Basım<br />

Teknik Basım Matbaacılık<br />

San. ve Tic. A.Ş.<br />

Sertifika No: 24871<br />

Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl Bulvarı<br />

No: 44 Keyap Çarşısı<br />

F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul<br />

Tel: 0216 508 20 20<br />

www.teknikbasim.com<br />

Dağıtım<br />

Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong> dergisinin birinci sayfasından<br />

son sayfasına kadar olan yazılardan imza<br />

sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların<br />

sorumluluğu reklam sahiplerine aittir. KADI-<br />

KÖY <strong>LIFE</strong> dergisinde yayınlanan her türlü yazı,<br />

fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır.<br />

İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong>’ın hiçbir kurum ve kuruluşla<br />

doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.<br />

Yayıncı<br />

K-İletişim Basın Yayın ve<br />

Tanıtım Hizmetleri<br />

Karanfil Sokak No: 27/13<br />

Göztepe / İstanbul<br />

Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17<br />

Gsm: 0532 266 82 43<br />

E-posta: kadikoylife@yahoo.com<br />

www.kadikoylife.com<br />

İrtibat Bürosu<br />

Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.<br />

No: 42/1 Kadıköy / İstanbul<br />

Tel: 0532 470 73 05<br />

ISSN 1307-5535<br />

Eylül & Ekim 2017<br />

Yıl: 13 Sayı: <strong>77</strong> Fiyat: 7.50 TL<br />

Basım Tarihi: 18 Eylül 2017<br />

Yayın türü: İki aylık, bölgesel,<br />

süreli yayındır.<br />

FOTOĞRAF: Emin Küçükserim<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong><br />

Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği<br />

üyesidir.<br />

14 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


İçindekiler<br />

16 YENİSAHRA VE BARBAROS<br />

MAHALLESİ’NDE<br />

KENTSEL DÖNÜŞÜM KRİZİ<br />

Pınar Baltacı: Ataşehir’de kentsel dönüşüm çalışmaları<br />

başlıyor. Anadolu yakasının Fikirtepe’den sonra ikinci<br />

büyük kentsel dönüşüm projesinin Ataşehir Yenisahra<br />

ve Barbaros Mahalleleri’nde yakın zamanda gerçekleşmesi<br />

bekleniyor.<br />

27 ÜSKÜDAR VALİDE SULTAN<br />

GEMİSİ, BOĞAZ’LA BÜTÜNLEŞTİ<br />

Üsküdar Belediyesi’nin, Boğaz’ı herkes için ulaşılabilir<br />

kılmak amacıyla hayata geçirdiği 54 metrelik Üsküdar<br />

Valide Sultan Gemisi, suya indirildi. Başta Üsküdarlılar<br />

olmak üzere tüm İstanbullulara ücretsiz kültür turları<br />

düzenlenecek gemide, Boğaz’da evlenme hayali kuran<br />

vatandaşların istekleri de gerçekleşecek.<br />

33 KADIKÖY’E 2,5 MİLYAR TL<br />

METRO YATIRIMI<br />

Kadıköy ve çevresine dev yatırım, bölgede yeni bir sayfayı<br />

açmaya hazırlanıyor. Saatlerce trafik kaosu çeken,<br />

minibüs ve dolmuş gibi çağdışı dört teker araçlar ile<br />

seyahat etmek zorunda kalan İstanbullular, artık milenyum<br />

nimetlerinden yararlanmaya başlıyor.<br />

36 BİSİKLETLİ KADIKÖY’E<br />

HAZIR MISINIZ?<br />

Kadir Toprakkaya: Günlük hayatın içinde en çok ihtiyaç<br />

duyduğumuz zaman ve enerji, İstanbul trafiği içerisinde<br />

eriyip gidiyor. Bu bunalmışlığın içerisinde asırlar öncesinden<br />

çıkagelen günümüzün basit bir ayrıcalığı olan<br />

bisiklet, hayatımızın merkezine doğru yerleşmeye devam<br />

ediyor. Yıllardır bisikletlilerin gözdesi olan Kadıköy<br />

ise, yerel atılımla beraber pedalşörlerin uğrak noktası<br />

olma yolunda ilerlemekte.<br />

58 EĞİTİMDE TARTIŞMA<br />

İDEOLOJİK DEĞİL,<br />

PEDAGOJİK OLMALI...<br />

Ali Koç: Ben köy çocuklarının eğitim öğretim açısından<br />

daha şanslı olduklarını düşünüyorum açıkçası. Tabii iyi<br />

bir öğretmene rastlamak koşuluyla... Eğer bir köy çocuğunun<br />

iyi bir öğretmeni varsa, metropoldeki çocuktan<br />

daha şanslıdır. Çünkü o bahsettiğimiz doğayla ve kendi<br />

doğasıyla bir arada yaşayabileceği bir ortamdadır. Bol<br />

bol hayal kuracağı serbest zamanı var.<br />

64 ESKİHİSAR’DA NEFİS BİR KONAK;<br />

OSMAN HAMDİ BEY MÜZESİ<br />

Erkut Özen: Osman Hamdi Bey'in yaz aylarında ikamet<br />

ettiği ve günümüzde müze olarak kullanılan evini ya da<br />

şimdiki haliyle “Osman Hamdi Bey Müzesi'ni Kadıköy<br />

Life okurları ile paylaşıyorum.<br />

66 SOKAĞIN ENERJİSİNİ YANSITAN<br />

KADRAJLAR<br />

Evren Gözüyaşlı: Kadıköy Life'in bu sayısında, uzun<br />

yıllardır tutkuyla sokak fotoğrafları üreten bir fotoğraf<br />

sanatçısı Engü Balkan’ı ve fotoğraflarını sayfalarımıza<br />

taşıyoruz…<br />

36<br />

64<br />

16<br />

27<br />

58<br />

33<br />

66<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 15


Prostat Kanserinde<br />

Tam Hedefe<br />

Füzyon Biyopsi<br />

Füzyon Biyopsi ile kanser şüphesi taşıyan lezyonlara doğru ve<br />

kesin tanı tek seferde alınıyor. Bölgesel veya genel anesteziyle<br />

uygulanan Füzyon Biyopsi sayesinde hasta konforu artarken,<br />

tedavi sürecine hızlı geçiş sağlanıyor.<br />

Çağrı Merkezi<br />

444 0 436<br />

florencesaglik<br />

www.florence.com.tr<br />

groupflorencetv


Çevre<br />

Kadıköylüler ne yazık ki<br />

zehir soluyor!<br />

Kadıköy genelinde devam eden inşaat çalışmaları<br />

ile birlikte çevrede görülen yoğun<br />

toz, günlük hayatı önemli derecede olumsuz<br />

etkilemeye başladı. Fikirtepe’de yapılan<br />

hava kalitesi ölçümlerinin sonuçlarına<br />

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu<br />

da, “Halk sağlığı tehdit altında” diyerek isyan<br />

etti.<br />

Kadıköy Life Dergisi’nin uzun süredir gerçekleştirdiği<br />

“kırmızı alarm” yönündeki uyarılarının<br />

haklılığını, Kadıköy Belediyesi tarafından<br />

iki ayrı istasyonda yaptırılan hava<br />

kalitesi ölçüm sonuçları gösterdi.<br />

ŞOK RAKAMLAR, RESMEN<br />

ZEHİR SOLUYORUZ<br />

Fikirtepe’deki ölçümlerde Partikül Madde<br />

(PM10) için olması gereken sınır değer 70<br />

iken bu oran üç ayrı ölçümde 135,66 µg/m 3 ,<br />

161,66 µg/m 3 ve 145,85 µg/m 3 olarak tespit<br />

edildi. Partikül madde 2,5 (PM2.5) için olması<br />

gereken sınır değerler ise, 25 µg/m 3<br />

(DSÖ) iken 115,73 µg/m 3 görüldü.<br />

KADIKÖY’ÜN GÖBEĞİNDE ÇİMENTO VE<br />

BETON SANTRALLERİ<br />

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,<br />

soruna yönelik yaptığı açıklamada şunları<br />

ifade etti: "Bu bölgedeki tüm değerlerin<br />

yüksek çıkması, ciddi derecede halk sağlığını<br />

tehdit etmekte. Bu bölge 6306 sayılı<br />

yasa çerçevesinde Çevre İl Müdürlüğü’nün<br />

kontrolü altında olması itibariyle kendilerine<br />

durumu yazı ile bildirdik. Bu bilgiyi de kamuoyu<br />

ile paylaşmak zorundayız. Bölgede<br />

faaliyet gösteren aile sağlık merkezlerinde<br />

elde ettiğimiz şifai bilgilere göre, çocuk yaşta<br />

her iki hastadan biri solunum yolu enfeksiyonlarına<br />

bağlı hastalık oluşturduğu yönündedir.<br />

Bölgede 7, toplamda 11 adet beton<br />

santrali kurulu ve bu sayı artış eğiliminde.<br />

Gelecekte başka sorunların açığa çıkmaması<br />

için önceden çözüm üretmeliyiz.<br />

Sorunların temeli aşırı derecede inşaat<br />

yükü, beton santralleri ve kamyon trafiğiyle<br />

ilişkili... Bununla ilgili kamyonlara ceza<br />

yazma ne yazık ki bizim yetkimizde değil.<br />

Burada ciddi bir yetki karmaşasından dolayı<br />

bütün bu sorunlar ortaya çıkmakta. Büyükşehir<br />

Belediyesi, İl Çevre Müdürlüğü ve<br />

Kadıköy Belediyesi’nin koordinasyonunda<br />

ortak çalışma yapılarak, bütün bu sorunların<br />

çözülmesi gerekiyor ki halk sağlığını güvence<br />

altına alalım."<br />

KANSER GİBİ CİDDİ HASTALIKLARA<br />

ZEMİN HAZIRLIYOR<br />

Partikül maddeler civa, kurşun, kadmiyum<br />

gibi ağır metaller ile kanserojen kimyasalları<br />

bünyelerinde bulundurabiliyor. Korkunç<br />

olanı ise bu maddelere maruz kalmak solunum,<br />

kalp damar hastalıkları, astım atakları,<br />

solunumla ilgili rahatsızlıklar ve akciğer<br />

kanserinden ölümlerde artışa yol açıyor.<br />

Sağlık etkisine en çok yol açan grubun çözünebilir<br />

transition metaller, kuvvetli aerosol<br />

asitleri ve ultra ince partiküller olduğu belirtiliyor<br />

(PM 2,5). Ultra ince partiküllerin sahip<br />

olduğu yüksek yüzey alanı ve akciğerlerin<br />

içine girerek kana karışabilme özelliklerinden<br />

ötürü daha tehlikeli olduğu biliniyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 17


Kentsel Dönüşüm/Yenisahra<br />

Yenisahra ve Barbaros Mahallesi’nde<br />

Kentsel Dönüşüm Krizi<br />

PINAR BALTACI<br />

Ataşehir’de kentsel dönüşüm çalışmaları başlıyor.<br />

Anadolu yakasının Fikirtepe’den sonra<br />

ikinci büyük kentsel dönüşüm projesinin Ataşehir<br />

Yenisahra ve Barbaros Mahalleleri’nde<br />

yakın zamanda gerçekleşmesi bekleniyor.<br />

Kadıköy’e yakınlığı ve son zamanlarda çevresinde<br />

yer alan plazalarla dikkat çeken Yenisahra<br />

ve Barbaros, Ataşehir’in gecekondu<br />

mahallelerinden. Gecekondu halkı yaklaşık<br />

5 yıldır mahallelerinde kentsel dönüşüm<br />

projelerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini<br />

merakla bekliyor.<br />

TABELALAR ASILDI AMA...<br />

Yenisahra ve Barbaros, gecekondu ve az<br />

katlı müstakil yapıların çoğunlukta olduğu<br />

mahalleler. Hemen hemen her evin üzerinde<br />

farklı inşaat firmalarının tabelaları asılı,<br />

bina sahipleri firmalar ile anlaşmış durumda<br />

fakat dönüşüm için herhangi bir adım<br />

atılmıyor. İnşaat firmaları, imar planlarının<br />

hazır olmasını beklediklerini dile getirirken,<br />

mahalle sakinleri artık dönüşüm gerçekleşsin<br />

ya da gerçekleşmesin net yanıtlar<br />

almaK istiyor.<br />

İMAR PLANLARI ASKIYA ÇIKARILDI<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

Ağustos ayı içerisinde Ataşehir ilçesi,<br />

Yenisahra Mahallesi ve yakın çevresi<br />

için 1/5000 ölçekli 21 Nisan 2017 tasdik<br />

tarihli plan askıya çıkarıldı. İmar planı<br />

11 Eylül 2017 tarihinde askıdan indiriliyor.<br />

Ardından Ataşehir tarafından düzenlenecek<br />

olan 1/1000 ölçekli planın, İstanbul<br />

Büyükşehir Belediyesi’nin vereceği onayının<br />

ardından kabul edileceği öngörülüyor.<br />

İmar planı, ilgili mahalleler için hazırlanan<br />

ilk plan değil. Daha önce hazırlanan planlar<br />

bazı engellerle karşı karşıya kalmış ve<br />

itirazlar sonucu süreç durmuş. Yeni imar<br />

planından alınacak sonuç ise mahallede<br />

merak konusu...<br />

EVLERİNİ YENİLEYEMİYORLAR<br />

Mahalle sakinleri kentsel dönüşümü beklediği<br />

için evlerinde herhangi bir yenilik<br />

yapmaya sıcak bakmıyor. Akan çatılar, kırık<br />

bahçe kapıları, eski mutfak dolapları ev<br />

sakinlerinin şikâyetçi olduğu sorunlardan<br />

sadece bazıları. Dönüşümden sonra yeni evlere<br />

sahip olacaklarını ve bu sebeple mevcut<br />

evlerine yatırım yapmak istemediklerini dile<br />

getiren mahalleli, artık yetkililerden net cevap<br />

bekliyor.<br />

“YILLARDIR BU MAHALLENİN<br />

KAHRINI ÇEKİYORUZ...”<br />

Güler Sarıbaş, 1970’li yıllarda Yenisahra’ya<br />

memleketinden göç ederek gelmiş bir mahalleli.<br />

İlk geldikleri yıllarda kendi yaptıkları<br />

gecekonduda yaşayan Sarıbaş Ailesi, za-<br />

18 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kentsel Dönüşüm/Yenisahra<br />

manla evlerine kat atabilmiş fakat yaklaşık<br />

47 yıllık olan bina deprem riskiyle karşı<br />

karşıya. Evinin hasarlı bölgelerini gösteren<br />

ve evde yapılması gereken tadilatlara dikkat<br />

çeken Güler Sarıbaş, dergimize şöyle<br />

konuştu:<br />

”Yaklaşık 47 yıl önce mahalleye geldik ve<br />

bir şekilde çalışarak ev sahibi olduk. Tüm<br />

çocuklarım ve torunlarım bu mahallede büyüdü.<br />

Hem mahallenin hem de evin kahrını<br />

çektik. Zamanında çamurlu sokaklarda yürümek,<br />

soğuk evlerde yaşamak bizim için<br />

sorunken, şimdi uyuşturucu ve hırsızlık gibi<br />

sorunlarla karşı karşıyayız. Torunlarım için<br />

endişe ediyorum. Burası kendi evimiz, bırakıp<br />

gitmek değil, daha iyi evlerde yaşamak<br />

istiyoruz.”<br />

“EVLERİMİZE BİR ÇİVİ BİLE<br />

ÇAKAMIYORUZ...”<br />

45 yıldır aynı mahallede yaşadığını ifade<br />

eden Mehmet Ali Çelebi ise, doğru bir<br />

imar planı ile daha iyi bir eve sahip olmak<br />

istediğini dile getiriyor. Çelebi; ”Mahallemiz<br />

uyuşturucu bataklığı olmuş durumda.<br />

Buraların artık güzelleşmesini istiyoruz.<br />

Evlerimiz çürüyor, yeniliği beklediğimiz için<br />

evimize bir çivi bile çakamıyoruz. Bu çevredeki<br />

en kötü gecekondu mahallesiyiz belki<br />

de. Artık bu durumun netleşmesini istiyor,<br />

bekliyoruz” şeklinde yorum yapıyor.<br />

İMAR PLANI İRTİBAT OFİSİ<br />

Ataşehir Belediyesi, geçtiğimiz aylarda Yenisahra<br />

ve Barbaros Mahalleleri imar planları<br />

için konunun uzmanlarının bulunduğu, vatandaşın<br />

her türlü sorusunun cevaplanacağı<br />

bir irtibat ofisi açmış. 4 şehir planlayıcısı ve<br />

bir avukatın bulunduğu ofiste, mahalle sakinleri<br />

planları görüp fikir beyan edebilmiş.<br />

Şu an kapalı olan büronun, imar planlarının<br />

netleşmesi sonucu tekrar mahalle sakinlerine<br />

açık hale gelmesi bekleniyor.<br />

PLAZALARIN ARASINDA<br />

KALMIŞ İKİ MAHALLE<br />

Son yıllarda İstanbul’un birçok<br />

semtinde sık sık şahit olduğumuz<br />

kentsel dönüşüm projelerinin yeni<br />

adresi Ataşehir... Dönüşüm ise<br />

Yenisahra ve Barbaros’da başlayacak.<br />

Yenisahra; 2008 yılına kadar<br />

Kadıköy’e bağlı iken, bu tarihten<br />

sonra yeni kurulan bir ilçe olan<br />

Ataşehir’e bağlandı. Yenisahra ve<br />

Barbaros mahalleleri bugün batısında<br />

finans merkezi, doğusunda<br />

Ataşehir’in merkezi, kuzeyinde ise<br />

Kadıköy olan önemli mahalleler.<br />

İstanbul’un yoğun göç alan mahallelerinden<br />

Yenisahra’da, bugün<br />

hâlâ o yıllarda kurulan gecekondular<br />

yerinde duruyor. Kimi mahalleli,<br />

yıllar içerisinde evlerine bir iki kat<br />

atarak, birden fazla daireye sahip<br />

olabilmiş. Fakat evlerin geneli eski<br />

yapılar olduğu için deprem riskiyle<br />

karşı karşıya. Kimileri evlerini terk<br />

ederek farklı semtlere yerleşmiş,<br />

kalanlar ise merakla mahallerde<br />

olacak yenilikleri bekliyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 19


Aktüel<br />

Kadıköy afete<br />

hazırlanıyor<br />

HABER MERKEZİ<br />

Kadıköy Belediyesi, son zamanlarda sürekli<br />

gündemde olan deprem gerçeğinden<br />

hareketle Kozyatağı Mahallesi’nde yapımı<br />

devam eden Afet Eğitim ve Bilinçlendirme<br />

Parkı içerisinde afet bilgilendirme etkinliği<br />

yaptı. Mahalle muhtarları, sivil toplum<br />

örgütleri temsilcileri ve Kadıköylülerin katıldığı<br />

etkinlikte Çevre Koruma ve Kontrol<br />

Müdürü Şule Sümer, belediyenin gerçekleştirdiği<br />

çalışmalar hakkında bilgi verdi.<br />

Etkinlikte konuşan Kadıköy Belediye Başkanı<br />

Aykurt Nuhoğlu, şunları ifade etti: “Bizler<br />

tedbirler alıp, halkımızın bilinçlenmesini sağlamak<br />

istiyoruz. Deprem dâhil olmak üzere<br />

oluşabilecek tüm doğal afetlerin neden olduğu<br />

zararları ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz.<br />

Doğayla uyum içerisinde yaşarsak ve bunları<br />

bilip önlemimizi alırsak, can kaybı yaşanmaz.<br />

Maddi zararlar her zaman telafi edilebilir.<br />

Fakat can kayıpları, hiçbir şekilde telafi edilemez.<br />

Evler dere yataklarına yapılırsa, sel<br />

felaketiyle karşı karşıya kalınır. Binalar sakat<br />

olursa, her zaman büyük zararlar oluşur.<br />

Kadıköy’de 21 mahallemizde gönüllü çalışma<br />

grupları oluşturduk. Küçük adımlarla da<br />

olsa yürüyeceğiz. Arama kurtarma ekiplerini<br />

de oluşturduk. Bunlarla alakalı mahallelerdeki<br />

muhtarlarımızla ilişkilerimizi kurduk.<br />

70 bin çocuğa burada eğitim verdik ve<br />

vermeye devam edeceğiz. Görevimiz rahat<br />

ve ekonomik anlamda halkımız için konforlu<br />

bir yaşam tasarlayabilmek.”<br />

KANDİLLİ’DEN 1 MİLYON KİŞİYE EĞİTİM<br />

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma<br />

Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi<br />

Müdürü Doğan Kalafat ise; “Kandilli, 17<br />

Ağustos 1999 depremi sonrasında eğitim<br />

çalışmalarına başladı. Türkiye’de 81 il ve ilçelerde<br />

olmak üzere ağırlıklı olarak değişik<br />

çaplarda 1 milyona yakın kişiyi, öğrenciyi,<br />

öğretmeni eğittik. Bu çalışmalar halen devam<br />

ediyor. Bu park içerisinde göreceğiniz<br />

simülasyonlar gibi bizim de bir tırımız var.<br />

Bu tır böyle aktivitelerde, özellikle ilköğretim<br />

ve ortaokul çağlarındaki öğrencilerin<br />

bilinçlendirilmesinde çok büyük katkı sağlıyor”<br />

dedi.<br />

EĞLENCELİ VE UYGULAMALI<br />

EĞİTİM TEKNİKLERİ KULLANILACAK<br />

Kozyatağı Mahallesi, Saniye Ermutlu<br />

Sokak’ta yapımı devam eden Kadıköy Belediyesi<br />

Afet Eğitim ve Bilinçlendirme Parkı;<br />

her bireyin olası afetleri, afetlerin oluşumlarını,<br />

afet öncesinde alınabilecek ve afet<br />

esnasında yapılması gerekenleri çeşitli simülasyonların<br />

da yardımıyla öğrenme ve<br />

tecrübe etmesine olanak sağlayacak. Eğlenceli<br />

ve uygulamalı eğitim teknikleriyle<br />

özellikle çocukların afet hakkında bilgilendirilmesine<br />

önemli katkı sunacak olan Afet<br />

Eğitim ve Bilinçlendirme Parkı’nda; afetlerden<br />

sonra ocak, çadır, vb. olarak dönüştürülebilir<br />

mobilya uygulamaları da bulunacak.<br />

BETON ZEMİN LABORATUVARI<br />

Kadıköy’de depreme dayanıklı yapılar<br />

üretilmesini ve deprem gibi doğal afetlere<br />

karşı hazırlıklı olmasını sağlamak için<br />

2000 yılında Beton ve Zemin Test Laboratuvarı<br />

kuruldu. Bu laboratuvarda ilçede<br />

yapılan yeni inşaatlarda temel katla birlikte<br />

herhangi iki kat dahil olmak üzere<br />

toplam üç kattan numune alınıp, taze beton<br />

deneyleri yapılıyor, ilçe sınırlarındaki<br />

her türlü beton faaliyetleri denetleniyor.<br />

YAPISAL OLMAYAN TEHLİKELERİN<br />

AZALTILMASI (YOTA)<br />

Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma<br />

Takımı; “Yapısal Olmayan Tehlikelerin<br />

Azaltılması” projesi kapsamında öncelikle<br />

Kadıköy Belediyesi’nin merkez binasında<br />

bulunan ofis mobilyalarını sabitleyerek<br />

bir uygulama başlattı. Bu uygulama<br />

kapsamında merkez binada bulunan 120<br />

odada 500 civarında ofis mobilyası, tablolar<br />

ve çerçeveler sabitlendi.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 21


İstanbul<br />

İstanbul'un 25 tabiat parkı<br />

doğaseverleri bekliyor<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

İstanbul'da 2011 yılından sonra yapılan çalışmalar<br />

neticesinde Doğa Koruma ve Milli<br />

Parklar Genel Müdürlüğü'ne bağlı 25 tabiat<br />

parkının kapladığı alan 5 bin hektara<br />

yaklaştı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa<br />

Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü<br />

verilerine göre İstanbul'da mevcut 25 tabiat<br />

parkı; bisiklet sporu, piknik, doğa yürüyüşü,<br />

fotoğrafçılık, doğa temalı şenlikler, konaklama,<br />

olta balıkçılığı, yaban hayatı gözlemciliği<br />

ve yüzme gibi faaliyetler için doğaseverlere<br />

hizmet veriyor.<br />

İstanbul'un eşsiz güzelliklerini dört mevsim<br />

barındıran tabiat parkları, içindeki yaban<br />

hayatıyla da dikkat çekiyor. Söz konusu<br />

parkların 9'u Anadolu Yakası'nda bulunurken,<br />

bunların toplam yüzölçümleri 3 bin 780<br />

hektarı aşıyor. Avrupa Yakası'ndaki 16 tabiat<br />

parkının kapladığı toplam alan 916 hektar<br />

olarak ölçülürken, bunların çoğu Sarıyer ilçesi<br />

sınırlarında yer alıyor.<br />

POLONEZKÖY TABİAT PARKI<br />

Söz konusu 25 tabiat parkının en büyüğü,<br />

3 bin hektarlık yüzölçümü ile Beykoz'daki Polonezköy<br />

Tabiat Parkı. Flora açısından büyük<br />

bir zenginlik ihtiva eden Polonezköy Tabiat<br />

Parkı içerisinde birer sülün-keklik ve geyikkaraca<br />

üretme istasyonu da bulunuyor. Ayrıca,<br />

bu tabiat parkında kızıl geyik, karaca,<br />

yaban domuzu, çakal, tilki, sincap, sansar,<br />

gelincik, sülün, keklik, atmaca, şahin, doğan,<br />

karatavuk, saka, üveyik, baykuş, saksağan ve<br />

serçe gibi hayvanlar hayatlarını sürdürüyor.<br />

AVCIKORU TABİAT PARKI<br />

Anadolu Yakası'nın diğer gözde tabiat parklarından<br />

Şile'deki Avcıkoru Tabiat Parkı da<br />

yaklaşık 650 hektarlık yüzölçümü, üstün<br />

estetik değerlere sahip florası, doğal yaya<br />

yolları, spor ve doğa etkinliklerinin yapılabileceği<br />

arazi yapısına sahip olması nedeniyle<br />

İstanbul halkının rekreasyonel açıdan tercih<br />

ettiği yerler arasında geliyor. Avcıkoru,<br />

özellikle ilkbahar ve yaz aylarında yüksek<br />

potansiyelde ziyaretçi akınına uğruyor ve<br />

genellikle piknik amaçlı tercih ediliyor.<br />

DEĞİRMENBURNU TABİAT PARKI<br />

Sadece tarihi dokusuyla değil; doğası, temiz<br />

havası, denizi ve doğal güzellikleriyle de<br />

sıklıkla ziyaret edilen Değirmenburnu Tabiat<br />

Parkı, Heybeliada’da hafta sonunuz ve boş<br />

günleriniz için iyi bir alternatif. Gün batımının<br />

romantik etkisiyle ziyaretçilerini büyüleyen<br />

Değirmenburnu, İstanbul’un kalabalığından<br />

ve kaosundan kaçıp huzur bulmak isteyenler<br />

için ideal. Ada sakinleri ve günübirlik turistlerin<br />

özellikle yaz sezonunda büyük ilgisini gören<br />

Değirmenburnu Tabiat Parkı çevresinde<br />

Ruhban Okulu, manastır ve İstanbul’un eşsiz<br />

manzarasını gören tepeler bulunuyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 23


Çevre<br />

Kadıköy Belediyesi’nden okullara dev destek!<br />

Daha sağlıklı, kaliteli ve huzurlu bir eğitim –<br />

öğretim hayatı için okulların fiziki ve teknik<br />

olarak geliştirilmesinin büyük önem taşıdığı<br />

süreçte Kadıköy Belediyesi ile ilgili önemli<br />

bir ayrıntı, Kadıköy Life Dergisi özel röportajında<br />

ortaya çıktı. Önceki dönemde Kadıköy<br />

Belediyesi, kendi bütçesinden ilçedeki<br />

okullara 20 milyon TL harcama yaparak, onbinlerce<br />

öğrenciye kamu hizmetini gönüllü<br />

olarak götürmüş.<br />

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,<br />

Köprüler ve altgeçitler, üç hatlı demiryolu<br />

geçişine uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle<br />

yenilenirken, şimdiye kadar birçok<br />

köprü ve geçit yıkılarak, projeye uygun hale<br />

getirildi. Bunlardan biri de, Kadıköy Taşköprü<br />

Caddesi üzerinde bulunan karayolu köprüsü.<br />

Mayıs ayının başında trafiğe kapatıdaha<br />

önce olduğu gibi önümüzdeki süreçte<br />

de devlet okullarına desteklerini sürdürmeye<br />

hazır oldukları mesajını verdi.<br />

dar... Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda<br />

bizlere ‘yap et’ demesini beklemiyoruz, biz<br />

belediye olarak bu çalışmamızı kendi temel<br />

görevlerimiz arasına aldık. Geçen sene okul<br />

yenilemeleri için 20 milyonun üzerinde bütçe<br />

harcadık. Bunun başka çözümü yok, şu<br />

an vermek zorunda ama Bakanlık bütçe vermiyor.<br />

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir kadrosu,<br />

inşaat - emlak gibi çalışmaları yok. İl Özel<br />

İdaresi de kaldırınca, geçmişteki bu hizmetleri<br />

karşılayan kadrolar bulunmuyor…”<br />

Taşköprü Caddesi trafiğe açıldı<br />

Marmaray çalışmaları kapsamında yenilenmek üzere yaklaşık 4 ay önce trafiğe kapatılan<br />

Taşköprü Caddesi, yeniden trafiğe açıldı. Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte<br />

Haydarpaşa-Gebze güzergâhında eskiden iki hat olan tren yolu, üç hata çıkarıldı.<br />

“TEMEL GÖREVLERİMİZ<br />

ARASINA ALDIK…”<br />

Başkan Nuhoğlu, okullara destek çalışmalarına<br />

yönelik dergimize şunları dile getirdi:<br />

“Kadıköy’de 90’a yakın okulun bakımını<br />

üstlendik. Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz;<br />

çatı yenilemeden boya - badanaya kalarak<br />

yıkılan Taşköprü Caddesi’nin de yapım<br />

ve onarım işleri tamamlandı.<br />

YOĞUN ÇALIŞMALARLA<br />

ERKEN TAMAMLANDI<br />

Köprünün onarım ve imalat projesini, Marmaray<br />

çalışmalarını yürüten KKC üstlendi.<br />

Altı ay sürmesi beklenen onarım projesi,<br />

yoğun çalışmalar sayesinde 4 ayda bitirildi.<br />

Hızlı tren projesine uygun olmadığı için yıkılarak<br />

yeniden yapılan köprüde asfaltlama<br />

çalışmaları yapıldı, yeni bariyerler konuldu.<br />

TRAFİK NORMALE DÖNDÜ<br />

Haydarpaşa-Gebze arasında çalışan banliyö<br />

trenlerinin altından geçerek Haydarpaşa<br />

Garı'na ulaşılmasını sağlayan köprü, aynı<br />

zamanda yoğun trafik akışının da olduğu bir<br />

güzergâhta bulunuyor. Rasimpaşa Mahallesi<br />

Hayrullah Efendi Sokak ve Acıbadem Mahallesi<br />

Fıstıklı Çıkmazı Sokak hizasında bulunan<br />

köprü trafiğe kapatıldığı için, ara sokaklarda<br />

trafik sorunu yaşanıyordu. Caddenin trafiğe<br />

açılmasıyla birlikte araç sürücüleri normal<br />

güzergâhları kullanabilecek. Rasimpaşa<br />

Mahallesi’nde yer alan Uzun Hafız Sokak<br />

Köprüsü ve Halitağa Caddesi Köprüsü de geçtiğimiz<br />

aylarda yenilenerek hizmete açılmıştı.<br />

24 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Proje<br />

Çevre dostu bir proje;<br />

Ağaçların Adları<br />

PINAR BALTACI<br />

Hüveyda Gümüş, çevreci bir sınıf öğretmeni...<br />

Öğrencilerine ağaç ve doğa sevgisini<br />

aşılamak için ağaçların envanterlerini çıkaran<br />

Gümüş, bu çalışmasını proje haline<br />

getirdi. ‘Ağaçların Adları’ ve ‘Ağaçların Adları<br />

2’ projelerini hazırlayıp, aynı zamanda<br />

koordinatörlüğünü yapan Semiha Şakir<br />

İlkokulu Sınıf Öğretmeni Hüveyda Gümüş,<br />

çalışmalarına önce kendi okulunda başlayarak,<br />

çocuklarla beraber ağaçların üzerlerine<br />

isimlerinin yazılı olduğu levhalar yerleştirdi.<br />

Çocuklar okul bahçesindeki ağaçlara isim<br />

verirken, bir taraftan da ağaçların bakım ve<br />

korunma yöntemlerini öğreniyorlar.<br />

ÖRNEK PROJE SEÇİLDİ<br />

Gümüş’ün ilk defa 2013 yılında başlattığı proje,<br />

İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından örnek<br />

proje seçildi. 2014 yılında Kadıköy ilçesinde 21<br />

okulda uygulanırken; 2015 yılına gelindiğinde<br />

ilkokul, ortaokul ve liselerde olmak üzere toplam<br />

80 okulda hayata geçirildi. Proje, Kadıköy<br />

ilçesinin yanı sıra tüm İstanbul’da uygulanmaya<br />

başlandı ve çalışmalarla alakalı kitaplar<br />

basıldı. Kitaplarda ağaçların genel özellikleri<br />

ve hangi okulda kaçar tane olduğu şeklinde<br />

bilgiler yer alıyor. Hüveyda Gümüş danışmanlığında<br />

gerçekleştirilen ağaç envanteri çalışmaları,<br />

ülkemizde ilk olma özelliği taşıyor.<br />

DOĞA, ÇOCUKLARA SEVGİYİ AŞILIYOR<br />

Hayata geçirilen bu projenin ardından öğrencilerinde<br />

ağaçlar ve doğa konusunda<br />

farkındalık olduğunu dile getiren eğitimci<br />

Gümüş, Kadıköy Life Dergisi'ne gözlemlerini<br />

şöyle aktardı: "Çocuklar doğaya çıktıklarında<br />

mutlu oluyor, ağaçlara sarılıyor. Doğa<br />

onlara sevgi aşılıyor. Bugün okulumun öğrencileri,<br />

okuldaki ağaçları tanıyor. Onlara<br />

Çevre Haftası'nda ağaç tanıtımları ile alakalı<br />

sunumlar yaptırdım, çiçekler diktik. Yaz<br />

tatilinde bakıp büyütmüşler çiçeklerini, velilerimden<br />

fotoğraflarını aldım ve çok mutlu<br />

oldum. Bitkiler onlara enerji veriyor."<br />

Hüveyda Gümüş: “2013 yılı Temmuz<br />

ayının sıcak bir gününde, Cerrahpaşa<br />

Hastanesi bahçesinde tahlil sonuçlarımı<br />

beklerken, oturduğum banktan<br />

başımı kaldırıp baktım. Gölgesinde<br />

oturduğum ağacı tanıyamadım ve<br />

çevremdekilere ağacın ismini sormaya<br />

başladım. Sadece bir kişi bu ağacın<br />

ıhlamur ağacı olduğunu söyledi. Ağacı<br />

araştırmak için bir yaprak aldım.<br />

Hastaneden çıkana kadar bahçedeki<br />

diğer ağaçları da orada bulunanlara<br />

sormaya başladım. Ben de dâhil<br />

kimse ağaçların isimlerini bilmiyordu.<br />

Ardından sınıfımda da bazı ufak etkinlikler<br />

yaptım. Minik Tema Projesi<br />

uyguladık ve çevremizde bulunan<br />

parklarda etkinlikler gerçekleştirdik.<br />

Bu etkinliklerde de ağaç isimlerinin<br />

bilinmediğini bir kez daha gözlemledim.<br />

Kadıköy Park ve Bahçeler<br />

Müdürlüğü'nden parkta bulunan<br />

ağaçların listesini istedim ve öğrencilerimle<br />

beraber isimleri ağaçların<br />

üstüne yapıştırarak, ilk etkinliğimizi<br />

gerçekleştirmiş bulunduk. Proje, bu<br />

fikirler ile ortaya çıkmaya başladı.”<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 25


Çevre<br />

Geri dönüşüm öyle değil,<br />

böyle olur…<br />

Kadıköy’de son yıllarda çöplerden atık toplayanların<br />

sayısı hızla arttı. Her sokakta milyonların<br />

gözü önünde defalarca karıştırılan, yerlere<br />

saçılan çöpler, devrilen çöp konteynerleri,<br />

gelir adaletsizliğinin çıplak bir şekilde insanların<br />

yüzüne vurduğu onur zedeleyen manzaralar<br />

bir yana, dönüşümün nasıl gerçekleştirilmesi<br />

gerektiğine yönelik açık örneği sunuyor.<br />

Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan 19 Mayıs<br />

Mahallesi sakini emekli Kamil Çevik; “17 senedir<br />

İnönü Caddesi’nde ya da çevresindeki<br />

dönüşüm noktalarına özellikle cam şişeleri<br />

bırakıyorum. Bu zor değil ki... Bir hafta boyunca<br />

içtiğim maden sularını, alkollü içecek<br />

şişelerini biriktiriyorum, pazar sabahı dönüşüm<br />

kutusuna bırakıyorum. Bunu herkes<br />

yapabilir, yapmalı, yapmak zorunda!<br />

FARKLI BOYUTU DA VAR<br />

Bugün klasik çöp konteynerlerinden rakı<br />

şişeleri toplayan bir kişi, bunları sahte rakı<br />

üreticilerine satıp, halkın zehirlenmesine<br />

neden olabilir. Diğer yandan şişeler çok değerli;<br />

dev tanklarda eritilip, tekrar kullanıma<br />

sunulması sağlanırken neden mikrobik<br />

atıklar ile karışıp değerlerini yitirsinler. Her<br />

şeyden önce bunlar, bizlerin milli servetleri,<br />

sahip çıkmak zorundayız” dedi.<br />

ZABITALAR SEMBOLİK KOVALIYOR,<br />

İNSANİ YAŞAM STANDARTLARINA<br />

AYKIRI DÜZEN SÜRÜYOR<br />

İstanbul’da kâğıt, plastik ve cam gibi atıkların<br />

çöplerden toplanmasının yasaklanması<br />

ve beraberinde zabıtalar tarafından cezai işleme<br />

tabi tutulması uygulaması her ne kadar<br />

hayata geçse de, yüzbinlerce kişi geçimini,<br />

milyonların arasında çöpleri karıştırarak sağlamaya<br />

çalışıyor. Bazı toplayıcılar çöp konteynerleri<br />

içerisine girmek zorunda kalırken,<br />

bazıları da konteynerleri devirip bırakabiliyor.<br />

Belirli zamanlarda gerçekleştirilen denetimlerde<br />

birkaç atık aracı toplanırken, sayısız çöp<br />

konteyneri başında manzaralar değişmiyor.<br />

Bir yanda lüks ya da düzeyli yaşam sürerken<br />

toplayıcılar restoranların, apartmanların, durakların,<br />

esnafların yanıbaşında çöplerden<br />

ekmeklerini göz göre göre çıkarmaya çalışarak<br />

hem rencide oluyor, hem de sağlık dışı<br />

manzaralarla karşı karşıya kalıyor.<br />

GÜVENLİK SORUNU DA ORTAYA ÇIKTI<br />

Sokaklarda atık toplayarak gezenlerin bir<br />

kısmının dilencilik faaliyetlerini maskeleme<br />

çabası olduğu da emniyet kayıtlarına<br />

yansırken, aynı zamanda metropolde yapılacak<br />

büyük bir eylem, hırsızlık ya da çeşitli<br />

saldırılar için çöp toplama faaliyetinin keşif<br />

amaçlı gerçekleşebileceğini ortaya koyuyor.<br />

Türkiye’nin herhangi bir noktasından<br />

sadece bir otobüs bileti ile ayak basılabilen<br />

İstanbul genelinde çöp toplayıcılığı maske<br />

olarak kullanılarak, tüm sokaklarda sınırsızca<br />

girme imkânı doğabiliyor.<br />

DÖNÜŞÜM BÖYLE OLMAZ,<br />

TESİSLER GEREKİYOR<br />

Kadıköy’de ve İstanbul genelinde cam, plastik<br />

ve kâğıt olmak üzere geri dönüşümü<br />

sağlanabilir atıklar, cadde ve sokaklardaki<br />

çeşitli akıllı toplama noktalarında toplanıyor<br />

ancak bu, evsel atıkların da atıldığı<br />

onbinlerce çöp konteynerinin yanında çok<br />

yetersiz kalıyor.<br />

Kadıköy Life Dergisi daha önce İstanbul<br />

genelinde kâğıt toplayıcılarının da geleceklerini<br />

kazanabilecekleri şu içerikleri taşıyan<br />

önerisini sunmuştu:<br />

“Geri dönüşüm konteynerleri büyük ölçüde<br />

artırılsın, evsel atıkların da bulunduğu diğer<br />

konteynerler, şehir dışında ya da yakınındaki<br />

bölgelerde kurulacak ayrıştırma noktalarına<br />

getirilsin. Sokaktaki işsizler ya da çöp<br />

toplayıcıları bu tesislerde istihdam edilsin,<br />

saatlerce sokaklarda gezerek düzenin bozulmasındansa<br />

tesislerde sistemli, hijyenik,<br />

düzenli işleri olsun. Toplanan atıklardan elde<br />

edilecek ciddi gelirler, yerel yönetimler tarafından<br />

direkt kamusal hizmetlerin daha da<br />

arttırılması için kullanılsın. Böylece sokaklarda<br />

üzücü, rencide edici, sağlığı riske atan<br />

estetik dışı görüntüler ortadan kaldırılsın…”<br />

26 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


28 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Ulaşım<br />

Üsküdar Valide Sultan Gemisi,<br />

Boğaz’la bütünleşti<br />

Üsküdar Belediyesi’nin, Boğaz’ı herkes için<br />

ulaşılabilir kılmak amacıyla hayata geçirdiği<br />

54 metrelik Üsküdar Valide Sultan Gemisi,<br />

suya indirildi. Başta Üsküdarlılar olmak üzere<br />

tüm İstanbullulara ücretsiz kültür turları<br />

düzenlenecek gemide, Boğaz’da evlenme<br />

hayali kuran vatandaşların istekleri de gerçekleşecek.<br />

Basın lansmanında davetli gazeteci,<br />

yazar ve camianın önde gelen isimlerine<br />

ilk Boğaz turu yapıldı.<br />

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen,<br />

"Bu gemiyle birlikte tüm vatandaşlarımız,<br />

İstanbul'un en güzel manzarasına,<br />

Üsküdar'ı Boğaz'dan izleyerek şahit olacaklar"<br />

dedi. Gemi inşasında emeği geçen firma<br />

yönetici ve isimlere plaketleri takdim edildi,<br />

ardından medya mensupları eşliğinde<br />

Boğaz’da kahvaltı yapıldı.<br />

Üsküdar Belediyesi tarafından İstanbul’un<br />

zengin tarihini Boğaz’ın keyfine<br />

vararak anlatmak amacıyla yaptırılan 580<br />

yolcu kapasiteli, 54 metrelik Üsküdar Valide<br />

Sultan Gemisi, Üsküdar Belediye Başkanı<br />

Hilmi Türkmen'in katıldığı bir tören<br />

ile suya indirildi. Valide Sultan Gemisi'nin<br />

Üsküdar'dan başlayan rotasında, Dolmabahçe,<br />

sahil şeridinden Fatih Sultan Mehmet<br />

Köprüsü, Anadolu Hisarı ve Çengelköy<br />

bulunuyor.<br />

“BOĞAZ’DA GEZMEK HERKESİN HAKKI”<br />

Suya indirme töreni öncesi yine gemide<br />

düzenlenen basın toplantısında konuşan<br />

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen,<br />

"Bu gemiyle birlikte tüm vatandaşlarımız,<br />

İstanbul'un en güzel manzarasına, Üsküdar'ı<br />

Boğaz'dan izleyerek şahit olacaklar, Boğaz’da<br />

gezmek herkesin hakkı... Üsküdar Valide Sultan<br />

Gemisi, Üsküdar'ımıza, İstanbul'umuza<br />

ve Türkiye'mize hayırlı ve uğurlu olsun" dedi.<br />

Geminin Üsküdar’a ve İstanbul’a çok yakıştığını<br />

söyleyen Türkmen, ”İstanbul’un denize<br />

en uzun kıyısı olan ilçelerinden biriyiz ama<br />

denizi ulaşım dışında, mecburiyetlerin haricinde<br />

yeterince kullanmıyoruz. Biz bu projeyi<br />

hayata geçirirken başta Üsküdarlılar olmak<br />

üzere vatandaşlarımıza İstanbul’un güzelliklerini<br />

bir de denizden göstermek, her gün<br />

düzenleyeceğimiz ücretsiz Boğaz turlarıyla<br />

zengin tarihimizi anlatmak istedik” şeklinde<br />

konuştu. Türkmen, geminin cami kubbesini<br />

andıran kaptan köşkü ile demirli haldeyken<br />

de siluetle uyumlu olduğunu sözlerine ekledi.<br />

BOĞAZ’DA EVLENMEK ARTIK HAYAL DEĞİL<br />

Hizmete başlayan Üsküdar Valide Sultan<br />

Gemisi’nde, Boğaz’da evlenme hayali kuran<br />

vatandaşların nikâhları da kıyılabilecek. Düzenlenen<br />

tanıtım toplantısına önümüzdeki<br />

günlerde Valide Sultan Gemisi’nde nikahı<br />

gerçekleşecek ilk çift olacak Gamze Sevinç<br />

ve Adem Şener de katıldı. Çifte bir ömür<br />

mutluluklar dileyen Türkmen, “Boğaz’da<br />

evlenmek sadece zengin insanların gerçekleştirebileceği<br />

bir eylem olmamalı, Boğaz<br />

herkes için ulaşılabilir olmalı düşüncesiyle<br />

talep eden vatandaşlarımızın nikâh işlemlerini<br />

de burada yapacağız” diye konuştu.<br />

KÜLTÜR TURLARINA TALHA UĞURLEL’İN<br />

SESİ EŞLİK EDECEK<br />

Boğaz’da her gün ücretsiz olarak gerçekleşecek<br />

kültür turlarında tarih yazarı, program<br />

sunucusu Talha Uğurluel’in sesi eşlik<br />

edecek. Uğurluel, güzergah dahilinde gidilen<br />

camii, saray, köşk, yalı gibi mekânların<br />

hikâyesini anlatacak.<br />

KÜLTÜR TURU GÜZERGÂHI<br />

Avrupa Yakası: Dolmabahçe Sarayı,<br />

Sinan Paşa Camii ve Barbaros Türbesi,<br />

Çırağan Sarayı, Yahya Efendi Tekkesi<br />

ve Türbesi, Ortaköy Camii, 15 Temmuz<br />

Şehitler Köprüsü, Esma Sultan Yalısı,<br />

Galatasaray Adası, Bebek Koyu ve Hidiv<br />

Köşkü, Aşiyan ve Kabristanı, Rumelihisarı,<br />

Boğaziçi Üniversitesi...<br />

Anadolu Yakası: Anadoluhisarı, Kıbrıslı<br />

Mehmet Emin Paşa Yalısı, Kont Ostrorog<br />

Yalısı, Küçüksu Korusu, Kandilli ve<br />

Adile Sultan Köşkü, Edip Efendi Yalısı,<br />

Yeniköy ve Recaizade Yalısı, Vanlı<br />

Mehmet Paşa Yalısı, Çengelköy ve<br />

Kuleli Askeri Lisesi, Beylerbeyi Sarayı<br />

ve Camii, Üryanîzade Camii ve Nakkaştepe<br />

Mezarlığı, Fethi Paşa Yalısı ve<br />

Korusu, Sultantepe ve Mihrimah Sultan<br />

Camii, 3. Selim Karakolu ve Tütün<br />

Depoları, Mihrimah Sultan Külliyesi...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 29


Çevre<br />

'Tarihi Hasanpaşa Evleri' zamana direniyor<br />

Yıllar önce Kadıköy nostaljilerinin yaşandığı<br />

tarihi Hasanpaşa Evleri, zamana yenik<br />

düştü. Yanıbaşlarında yükselen inşaatlarda<br />

her ne kadar güvenlik önlemleri alınmaya<br />

çalışılsa da; Kadıköy’ün hâlâ nefes alan dokuları<br />

arasındaki ahşap yapılar, en küçük bir<br />

depremde kendini boşluğa bırakacakmışçasına<br />

zayıf düşerek, duvarlarındaki derin çatlakları<br />

nedeniyle korku salıyor.<br />

Her sokağında ayrı bir hikâyenin bulunduğu<br />

Hasanpaşa’da restore edilen tarihi yapılar<br />

dışında hemen hemen her köşesinde yorgun<br />

düşmüş eski ahşap binalar dikkat çekiyor.<br />

ÜFLESEN YIKILACAK GİBİ…<br />

Altı örme tuğladan duvar, üstü iç içe geçmiş<br />

tahtalar, kiremitlerden oluşan çatılarıyla<br />

Hasanpaşa Evleri’nin bir kısmında güvenlik<br />

önlemleri alınsa da önemli bir kısmının her<br />

an yıkılacakmış hissi vermesi, bölge esnafı<br />

ve sakinleri tarafından günlük hayatın olağan<br />

karşılanan bir ayrıntısı haline dönüştü.<br />

paşa Mahallesi’nin bazı kesimlerinde korku<br />

hâkim. Ahmet Rasim Sokak çevresi ve Kurbağalıdere<br />

hattı üzerinde kimliği belirsiz<br />

kişi ya da kişilerin yer yer ticari faaliyetlerde<br />

bulunmaya çalışması, özellikle gece saatlerinde<br />

konaklamaya çalışması, alkol ve çeşitli<br />

uçucu maddeler kullanması üzerine Kadıköylülerde<br />

kaygılar arttı...<br />

Kaldırımda yürümek artık lüks…<br />

Daha güzel bir gelecek için gerçekleştirilen<br />

kentsel dönüşüm, beraberinde çok ciddi faturaları<br />

da getiriyor. Kaldırımlar inşaatların<br />

zorunlu işgalleriyle kapandıkça Kadıköylüler<br />

şekilden şekile girmeye başladı.<br />

Bina yıkımları ve inşalarının sürdüğü birçok<br />

KURBAĞALIDERE ÇEVRESİNDE EVLERİ<br />

TİNERCİLER MESKEN EDİNDİ<br />

Tinerciler ve evsiz vatandaşların konaklamaya<br />

başladıkları metruk haldeki ahşap yapıları<br />

tek tek yakmaya başlamasıyla Hasancadde<br />

ve sokakta kaldırımlar iptal oldu ya<br />

da kısmen kullanıma kapatıldı. Bu nedenle<br />

zorunlu olarak araç trafiğinin sürdüğü şeritleri<br />

kullanmak zorunda kalan yayaları bekleyen<br />

en büyük tehlike ise, bilindiği üzere<br />

trafik kazaları…<br />

ENGELLİLER İÇİN DAHA DA ZOR<br />

Bastonlu, tekerlekli sandalyeli ya da çeşitli<br />

araçlar ile yardım alarak hayatlarını idame<br />

etmeye çalışan engelliler için kaldırımları<br />

kullanmanın büyük ölçüde imkânsız hale<br />

dönüştüğü Kadıköy’de önümüzdeki 10-15<br />

yılın daha bu manzaralarla devam edebileceğini<br />

düşünmek, büyük soru işaretlerini<br />

doğuruyor.<br />

MALZEME DÜŞERSE, ARABA ÇARPARSA!<br />

Yayaların en büyük kaygıları arasında,<br />

inşaatlardan düşebilecek ve<br />

ciddi hasarlar verebilecek malzemeler...<br />

Diğer yandan Kadıköy’de<br />

park halindeki birçok aracın inşaat<br />

kaynaklı zarar gördüğü bilinirken<br />

yayaların araçlarla birlikte aynı yolu<br />

kullanması, kaza risklerini artırıyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 31


Fikri Takip<br />

Hasanpaşa Gazhanesi<br />

yeniden hayat buluyor<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

1892 yılında hizmete giren ve 50 yıl Fransızlar<br />

tarafından işletilen Hasanpaşa Gazhanesi,<br />

1931’de millileştirilmiş ve 1945'te de<br />

İETT’ye devredilmişti. 1993 yılında kapanarak<br />

o günden sonra kullanılmayan Gazhane,<br />

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir<br />

Topbaş’ın verdiği talimatla "Enerji Müzesi<br />

ve Kültür Merkezi" haline dönüştürülüyor.<br />

Restorasyon sonrasında Enerji Sistemleri<br />

Müzesi ve Bilgi Tüneli, uluslararası sergi salonu,<br />

açık pazar yeri, atölye, 300 kişilik çok<br />

amaçlı gösteri salonu, çocuk bilgilendirme<br />

evi, 3 adet cep sineması, 40 kişilik 3D sinema<br />

ve fuaye alanı, kütüphane, seyir terası,<br />

restoran ve kafeterya ile 300 araç kapasiteli<br />

otopark yeri olacak inşaat alanına ziyaret<br />

gerçekleştiren Başkan Topbaş, yapılan çalışmalarla<br />

ilgili olarak yetkililerden bilgi aldı.<br />

Topbaş, gezi sonrası Kadıköy Life Dergisi'ne<br />

şu açıklamalarda bulundu:<br />

HASANPAŞA'DA TARİH TEKRAR<br />

AYAĞA KALKACAK<br />

"Uzun soluklu bir restorasyon işi, kolay değil.<br />

Çünkü özgün malzemeyle doğru iş yapmak<br />

zorundasınız. İğne ile kuyu kazmaya<br />

benzer. Koruma kurullarının verdiği değerlerle<br />

değerlendirilir, ona göre yol haritasını<br />

çizersiniz. Yapılan çalışma ile birlikte Hasanpaşa,<br />

çok önemli bir değer kazanacak. Tarihi<br />

tekrar ayağa kaldırıyoruz.<br />

YENİ FONKSİYONLAR<br />

Koruma kullanma dengesini kurmak suretiyle<br />

bu işi yapacağız. Yeni fonksiyonlar<br />

veriyoruz. Geçmişte İstanbul’un havagazı<br />

dediğimiz gaz üretme tesislerinden biriydi<br />

Hasanpaşa. Ben çocukluğumda da gayet iyi<br />

bilirim; kok kömüründen elde edilen havagazı,<br />

o zamanki İstanbul’un hem Avrupa hem<br />

Asya yakasındaki yerleşim alanlarının birçoğuna<br />

erişirdi ve bu kullanılırdı. Tabi daha sonraları<br />

tedavülden kalktı. Çünkü doğalgaz ve<br />

diğer enerji kaynakları bu imkânı verdi."<br />

BÖLGENİN KÜLTÜREL BİR DEĞERİ<br />

OLARAK ORTAYA ÇIKACAK<br />

İBB Başkanı Topbaş, bir kente yeni değerler<br />

kazandırırken, eski değerleri de koruyarak<br />

günümüze kadar getirmeyi becerebilmiş bir<br />

milletin bireyleri olduklarını ifade ederek,<br />

açıklamasını şöyle sürdürdü: "Onlarca restorasyon<br />

yaptırdığımız, yenilediğimiz eserler<br />

var. Hasanpaşa Gazhanesi, 1993 yılından<br />

sonra kullanılmaz hale geldi ve çevreyi rahatsız<br />

eden birtakım olumsuzluklar yaşandı.<br />

Gazhane'de gerçekleştirdiğimiz restorasyon<br />

çalışmaları, bazı çevrelerce yanlış değerlendirildi.<br />

Ama şunu söylemek istiyorum ki, burada<br />

yapılan iş, doğru bir iştir. Yani biz burayı<br />

yaparken çok değişik söylemlerle karşılaştık.<br />

Farklı kullanacağımız zannedildi. Ama biz<br />

dedik ki, bu bölgenin bir kültürel değeri olarak<br />

ortaya çıksın ve bu hassasiyeti gösterdik.<br />

87 MİLYON TL YATIRIM<br />

Bilindiği gibi 1891’de kurulmuş bir sistem<br />

ve 1945 yılında da bizim belediyemize ait<br />

olan İETT’ye geçmiş. Belediyemizin malı<br />

haline gelmiş, 1993’te de kapatılmış. Daha<br />

sonra bütün çevre halkının rahatsız olduğu,<br />

birtakım olumsuzlukların yaşandığı mezbelelik,<br />

pislik haline gelmiş bir bölge maalesef.<br />

Bunun üzerine biz bu konuyla ilgili<br />

bir çalışmaya girdik ve takriben 87 milyon<br />

TL’lik bir ihale yatırımı buraya öngördük.<br />

Ciddi bir yatırım, doğru bir iş. Çünkü burada<br />

yaşayan Kadıköy halkı başta olmak üzere<br />

İstanbullulara önemli bir kültür dokusu,<br />

adası oluşturuyoruz. Burada Enerji Laboratuvarı<br />

Müzesi diyebileceğimiz, insanoğlunun<br />

yeryüzündeki enerjiyi başlangıcından<br />

günümüze kadar kullanımındaki geçirdiği<br />

evrimleri yansıtacağız. Bununla ilgili çalışmaları<br />

yürütmekteyiz."<br />

AFİFE BATUR: BURASI ÖĞRENCİLER İÇİN<br />

ATÖLYE DURUMUNDA<br />

Hasanpaşa Gazhanesi restorasyonunun<br />

proje danışmanı Prof. Dr. Afife Batur da<br />

ziyareti sırasında Kadir Topbaş'a eşlik ederek;<br />

"Burada ciddi bir iş yapıyoruz. Burası<br />

öğrencilerimiz için bir atölye durumunda.<br />

Gazhane'de yaptığımız çalışmaları meslek<br />

hayatımdaki en önemli işlerden biri olarak<br />

görüyorum" şeklinde konuştu.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 33


Ulaşım<br />

Göztepe-Ataşehir-Ümraniye Metrosu için<br />

ilk kazmalar vuruluyor<br />

Kadıköy’e 2,5 milyar TL<br />

metro yatırımı<br />

Kadıköy ve çevresine dev yatırım, bölgede yeni bir sayfayı açmaya hazırlanıyor. Saatlerce trafik kaosu<br />

çeken, minibüs ve dolmuş gibi çağdışı dört teker araçlar ile seyahat etmek zorunda kalan İstanbullular,<br />

artık milenyum nimetlerinden yararlanmaya başlıyor.<br />

HABER MERKEZİ<br />

Göztepe – Ataşehir – Ümraniye Metrosu için<br />

ilk kazmalar vuruluyor. 11 istasyondan oluşan<br />

raylı sistem için Kadıköy’e ilk senesinde<br />

1,12 milyar TL’lik yatırım yapılırken proje,<br />

Anadolu Yakası’nda denizden iç kesimlere<br />

ulaşımda çığır açacak.<br />

ÇALIŞMALAR BAŞLADI<br />

Göztepe’den Dudullu’ya kadar tüm istasyonların<br />

çevresinde emlak değerlerinin ise<br />

henüz 1 yıl içerisinde yüzde 40 artış gösterdiği,<br />

gayrimenkul uzmanları tarafından<br />

belirtiliyor. Göztepe 60. Yıl Parkı’nda da<br />

yeşil alanların zarar görmemesi için geçici<br />

şantiye alanı olarak tenis kortları bölgesi<br />

belirlendi ve çalışmalar başladı.<br />

YAKIT VE ZAMAN TASARRUFU<br />

SAĞLAYACAK<br />

Kadıköy ve çevresine dev yatırım, bölgede<br />

yeni bir sayfayı açmaya hazırlanıyor.<br />

Saatlerce trafik kaosu çeken, minibüs ve<br />

dolmuş gibi çağdışı dört teker araçlar ile<br />

seyahat etmek zorunda kalan İstanbullular,<br />

artık milenyum nimetlerinden yararlanmaya<br />

başlıyor. 13 kilometre uzunluğundaki<br />

Göztepe - Ataşehir - Ümraniye<br />

Metrosu’nun Marmaray, Kadıköy - Kartal<br />

Metrosu ve Üsküdar – Ümraniye - Çekmeköy<br />

Metro Hattı’na entegre olması da,<br />

bölge trafiğinde ciddi rahatlamayı beraberinde<br />

getirecek. Vatandaşlar, konforlu<br />

toplu taşıma imkânı ile aynı zamanda<br />

ciddi oranda zaman ve yakıt tasarrufu da<br />

edecek.<br />

DUDAK UÇUKLATAN YATIRIM<br />

Üç senede tamamlanması hedeflenen projede<br />

ilk seferlerin 2020 yılında başlaması<br />

öngörülüyor. İstanbul’un metroları için İBB<br />

tarafından ayrılan yaklaşık 5 milyar TL’lik<br />

bütçede bu sene en büyük payı, 1,12 milyar<br />

TL ile Göztepe-Ataşehir-Ümraniye metrosu<br />

aldı. Metro hattının ihalesini 2.5 milyar<br />

TL’lik bedelle Gülermak-Nurol ortak girişimi<br />

kazanmıştı.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 35


Fikri Takip<br />

3. havalimanı tamam, gözler<br />

Kadıköy banliyö hattında<br />

2013 yılında yenileme projesi nedeniyle seferleri durdurulan Haydarpaşa–Gebze banliyö hattında defalarca<br />

ertelenen çalışmalar 2017 yılı itibariyle bir hayli hız kazanınca gözler, yeniden “ilk düdüğe” çevrildi.<br />

HABER MERKEZİ<br />

Anadolu Yakası ve Avrupa Yakası’ndaki banliyö<br />

hatlarındaki gecikmelerin, ilgili kaynakların ve<br />

iş gücünün 3. Havalimanı’na aktarılması nedeniyle<br />

gerçekleştiği yönündeki iddialar birçok<br />

kez kamuoyunda gündeme gelirken, son aylarda<br />

Haydarpaşa – Banliyö Hattı’nda fiziki olarak<br />

çok hızlı değişim her geçen gün daha fazla dikkatleri<br />

üzerine çekiyor. 3. Havalimanı’nın açılışı<br />

da, 29 Ekim 2017 olarak belirlendi.<br />

HAYDARPAŞA – PENDİK ARASINDA<br />

İNŞAAT FAALİYETLERİ YOĞUNLAŞTI<br />

Özellikle Göztepe, Erenköy, Suadiye, Bostancı<br />

hattı üzerinde yol genişletme çalışmalarının<br />

ardından zemin hazırlama ve istinat duvarları<br />

örme aşamaları kat ediliyor. Kadıköy’den<br />

Pendik’e kadar hattın birçok kesiminde çalışmalar<br />

büyük ölçüde tamamlandı. Gündüzlü<br />

geceli yürütülen yeni banliyö hattı inşaatlarının<br />

2018 yılının son çeyreğine yetiştirileceğine<br />

yönelik çeşitli açıklamalar kamuoyuna<br />

yansıyor. Diğer yandan Haydarpaşa ve Gebze<br />

arasında modern, konforlu ve hızlı trenlerin<br />

geniş üç raydan oluşan sistemle 29 Ekim<br />

Cumhuriyet Bayramı’nda açılabileceğine yönelik<br />

öngörüler gündeme taşınıyor.<br />

BÜYÜK RAHATLAMA SAĞLAYACAK<br />

Kadıköy’den Pendik’e kadar denize yatay<br />

hat üzerinde sadece metro ağı bulunuyor<br />

ancak, kıyı kesimlerden E-5 Karayolu üzerinde<br />

bulunan metroya aktarma hatlarının<br />

yetersizliği nedeniyle bu imkânlardan<br />

önemli bir kesim faydalanamıyor. Özellikle<br />

öğrenciler, çeşitli sektörlerde çalışanlar ve<br />

yaşlılar için banliyö hattı, en önemli ulaşım<br />

aracı. Kadıköylüler ve İstanbullular, 4 yılı aşkın<br />

süredir tren hizmetinden mahrum.<br />

Defalarca ertelenen açılış törenleri üzüntü yaratırken<br />

kitleler artık, hızlanan çalışmalar ile<br />

birlikte bir hayli umutlu. Böylece Kadıköy’ün<br />

sahil kesimlerine yakın ve orta kesimlerinde<br />

ikamet eden ve aktarma yapacak olan yüzbinlerce<br />

kişi, konforlu ulaşım ihtiyacına kavuşmuş<br />

olacak. Bu süreçte otobüsler ve sık<br />

sık olaylarla gündeme gelen minibüs ile dolmuşlar,<br />

banliyö nostaljisine alışan Kadıköylülere<br />

yer yer ciddi sıkıntılar yaşatabiliyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 37


Kapak<br />

Bisikletli Kadıköy’e<br />

hazır mısınız?<br />

Fotoğraf: Emin Küçükserim


Kapak<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Şehirler büyümeye devam ederken kısmi<br />

hissedilen konfor ve rahatlık, hayatımızın<br />

her alanında ne mümkün ki karşılık bulmuyor.<br />

Günlük hayatın içinde en çok ihtiyaç<br />

duyduğumuz zaman ve enerji, İstanbul trafiği<br />

içerisinde eriyip gidiyor. Bu bunalmışlığın<br />

içerisinde asırlar öncesinden çıkagelen<br />

günümüzün basit bir ayrıcalığı olan bisiklet,<br />

hayatımızın merkezine doğru yerleşmeye<br />

devam ediyor. Yıllardır bisikletlilerin gözdesi<br />

olan Kadıköy ise, yerel atılımla beraber<br />

pedalşörlerin uğrak noktası olma yolunda<br />

ilerlemekte.<br />

“Bisiklet sizin için ne demek?” sorusuna yanıt<br />

veren her bisikletlinin yüzünde tatlı bir<br />

tebessüm ile birlikte gözlerinden okunan<br />

“özgürlük, sonsuzluk, uçmak, kayıp gitmek,<br />

zamanda süzülmek” kelimelerini hissetmek<br />

zor değil. Spor, sağlık, gezi, eğlence ve farkındalık<br />

gibi birçok amaçla kullanılabilen bisikletler,<br />

artık takım elbise kravatlı işadamlarının,<br />

cesur kadınların ulaşım aracı.<br />

Kadıköy Belediye’sinin<br />

Hasanpaşa’daki<br />

merkez binasında<br />

bisiklet parkı olduğunu,<br />

işlerinizi görebilmek için<br />

belediyeye bisikletinizle<br />

gelebileceğinizi biliyor<br />

muydunuz?..<br />

ASIRLIK ARAÇ: ŞEHİR RÜZGÂRINI<br />

DERİNDEN HİSSETMEK<br />

Belli bir geliş gidiş saati beklemeden, kendi<br />

istediğimiz zamanda yolculuk yapabildiğimiz,<br />

aynı zamanda sadece beden gücümüzü<br />

kullanıp hiçbir yakıt masrafı harcamadığımız<br />

bisiklet, çevreye herhangi bir kirlilik de<br />

yaratmamakta. Fakat bütün bu sağladığı<br />

avantajlara rağmen bisiklet, yakın zamana<br />

kadar öngörülür ve alternatif bir araç olma<br />

durumundan uzaktı. İçinde bulunduğumuz<br />

ani değişim ve dönüşümler nedeniyle hayatımızdan<br />

uzaklaşan bisikletler, gerekli bilinçlendirme<br />

çalışmalarıyla tekrar yaşamlarımızın<br />

bir parçası olma yolunda. Yakın gelecekte<br />

de bisikletin tam anlamıyla hayatımızda yerini<br />

alacağını gören toplum yöneticileri, süreci<br />

daha da öne çekmek için düğmeye bastı. Bu<br />

isimlerden biri de, bisiklet dostu Kadıköy’ün<br />

Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu.<br />

FARKINDALIK BİR HAREKETTİR<br />

Kadıköy Life Dergisi olarak “Hayatınızda<br />

yeni bir sayfa açmak, asırlık bir icatla<br />

1967 yılında<br />

Fotoğraf<br />

Sanatçımız<br />

Emin<br />

Küçükserim,<br />

bisiklet<br />

keyfinde...<br />

Yer Bağdat<br />

Caddesi...<br />

Ve yıllar<br />

sonrasında<br />

bisiklet<br />

sevdalılarından<br />

bir sporcu...<br />

mümkün olabilir” diyerek, bisikletli yaşamı<br />

kapağımıza taşıdık. Topluma yön veren ve<br />

bisikleti yaşamsal bir aktivite haline getiren<br />

değerli isimlerle bir araya geldik. Öncesinde,<br />

bisikletin faydalarına kısaca baktığımızda<br />

bile, hiç aklından geçirmeyenlerin “şimdi<br />

tam zamanı” demesi büyük ihtimal…<br />

FAYDALARI SAYMAKLA BİTMEZ<br />

Bisikleti sevmek ve partnerimiz yapmak için<br />

o kadar çok haklı gerekçemiz var ki. Sağlıklı<br />

yaşam için günde 10 bin adım atmamız gerekirken,<br />

bunu bisikletle dakikalar içerisinde<br />

karşılamış olabiliyoruz. Ulaşmak istediğimiz<br />

bir noktaya olan uzaklığımızı onda birine kadar<br />

düşürerek, çok ciddi bir zaman konforu<br />

sağlıyoruz. Yine uzmanlara göre bisiklet<br />

sürmek, şu faydaları beraberinde getiriyor:<br />

Çağın en büyük hastalığı stresi azaltıyor ve<br />

ortadan kaldırıyor, seyir halindeyken kendinize<br />

bir anlamda format atmış oluyorsunuz.<br />

Spora bağlı mutluluk hissi veren endorfin<br />

hormonu, bisiklet kullanırken insanlarda<br />

bolca salgılanıyor. Dolayısıyla bisiklet sürerken<br />

birçok kişi, inanılmaz bir mutluluk<br />

hissediyor. Yine çağın en büyük sorunları<br />

arasında olan sosyallikten uzaklık (asosyal<br />

birey) için bisiklet kullanımı büyük önem<br />

taşıyor. Birçok kişinin bisiklet ile yeni yerle-<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 39


Kapak<br />

şim yerleri ve insanları tanıyarak etkileşim<br />

içinde olmaya başlaması, içerisinde bulunduğu<br />

hayal dünyasından çıkıp reel hayata<br />

adım atmasını sağlıyor. Bisiklet kullanımının<br />

fiziksel faydaları hekimlerce sıkça dile<br />

getiriliyor. Reflekslerin sürekli açık olması<br />

ile birlikte tüm kaslar aynı anda aktif olarak<br />

uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Beraberinde<br />

bir saat içerisinde 550 kaloriyi yakıyor. Bu da<br />

yağlanma ile birlikte gelen ciddi hastalıkları<br />

bertaraf ediyor. Bunun gibi birçok faydasının<br />

yanı sıra bisiklet kullanımında bilinçli<br />

davranılmadığında, faydadan çok zararlar<br />

öne çıkıyor. Güvenlik tedbirlerinin alınmadığı<br />

bir kaza anında bisikletler, ölümlü ve ağır<br />

yaralanmalı üzücü olayların yaşandığı bir<br />

taşıta dönüşebiliyor.<br />

DOKTORA BİSİKLETLE GİT,<br />

DAHA AZ GİT...<br />

Yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda<br />

bisikletin insan sağlığına<br />

ciddi yarar sağladığı görülmüştür.<br />

Düzenli bisiklet kullanan kişilerin<br />

kendilerinden 10 yaş gençlerin formuna<br />

sahip olduğu gözlemlenirken<br />

(National Forum for Coronary Heart<br />

Disease Foundation, Sharp); haftada<br />

5 kez, 15 dakika bisiklete binen<br />

kişilerin yılda 5,5 kg yağ yaktığı<br />

(Cycling and Health, Leeds Cycling<br />

Action Group), yine haftada en az<br />

3 saat bisiklete binen kişilerde kalp<br />

hastalığı görülme riski, bisiklete<br />

binmeyen kişilerin yarısı kadar olduğu<br />

belirlenmiştir (British Heart<br />

Foundation). Öte yandan, astım ve<br />

bronşite yol açan hava kirleticilerini<br />

de azaltan bisikletin, stresi ve depresyonu<br />

minimize ettiği, ruh halini<br />

iyileştirdiği, kişinin kendine güvenini<br />

arttırdığını gösteren pek çok<br />

araştırma da yapılmıştır.<br />

KADIKÖY, DÜNYA GENELİNDEN<br />

BİSİKLETLİLERİN EVİ OLUYOR<br />

Yoğun araç trafiği, tüm metropollerde mevcut<br />

olan bir sorun. Tek çözümü ise alternatif<br />

ulaşım yöntemlerini destekleyerek, aktif<br />

araç sayısını azaltmak... Kadıköy Belediyesi,<br />

İnönü Caddesi'nde başlattığı proje kapsamında<br />

bisiklet yollarını hayata geçirerek,<br />

alternatif ulaşım yöntemlerinin varlığı konusunda<br />

farkındalıkla birlikte her bakımdan<br />

örnek teşkil eden bir cadde yaratmayı<br />

hedefledi. Bir bakıma bu düzenleme ve son<br />

dönemlerde gerçekleştirilen benzer uygulamalar,<br />

trafik sorununun çözümü için ilk basamaklar<br />

olarak görülebilir.<br />

GÜVENLİ BİR BİSİKLET YOLU<br />

SİSTEMİNİN ADIMLARI ATILDI<br />

İnönü Caddesi Projesi'nin temel amacı;<br />

dört şerit olarak işlemesi gereken fakat<br />

çift taraflı duraklama yapılması nedeniyle<br />

yalnızca iki şeridi kullanılabilen araç yolu<br />

üzerinde, şerit sayısını üç adet işler şeride<br />

düşürerek ve tanımlı duraklama alanları<br />

yaratarak, caddenin akışını mevcut araç<br />

kullanım şekillerine uyumlu hale getirmekti.<br />

Şerit sayısındaki azaltma, duraklama<br />

alanlarının ve bisiklet yolu için gerekli alanın<br />

sağlanması açısından da hayli önem teşkil<br />

ediyor. Bunun yanı sıra bisiklet yollarından<br />

ara sokaklara da güvenli bağlantılar ve paylaşımlı<br />

şeritler oluşturularak, bisiklet yollarına<br />

katılımın desteklemesi ve güvenlik<br />

önlemlerini sağlamak hususunda adımlar<br />

atıldı. Gereken her konumda bulunacak butonlu<br />

trafik lambaları, levha ve diğer tüm<br />

uyarı araçlarının etkin kullanımı sağlandı.<br />

Bu sayede, genci yaşlısı herkes tarafından<br />

güvenle kullanılabilecek, Kadıköy genelinde<br />

40 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kapak<br />

sahil şeridi dışında oluşturulacak en önemli<br />

bisiklet yolu sisteminin adımları atıldı. Bu<br />

uzun bisiklet şeridi, D-100 karayolunda yer<br />

alan Kozyatağı metro istasyonunu Tütüncü<br />

Mehmet Efendi Caddesi üzerinden devam<br />

ederek, çevre parklara (Özgürlük Parkı, Göztepe<br />

Parkı) ve hatta sahile kadar bağlıyor.<br />

Çağın koşulları ve plansız şehirleşmenin<br />

zorunlu kılmaya başladığı bisikletli yaşama<br />

yönelik üç ayrı isimle, keyifli birer röportaj<br />

gerçekleştirdik. İşte Kadıköy Belediye<br />

Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İstanbul Teknik<br />

Üniversitesi (İTÜ) Rektör Yardımcısı Prof.<br />

Dr. Tayfun Kındap ve dünyayı pedallayarak<br />

bisiklet akımını adım adım Türkiye’ye yayan<br />

isimlerden Kadıköylü Seçil Öznur Yakan ile<br />

kesinlikle kendinizden bir parça ve fayda<br />

bulacağınız buluşmamızın ayrıntıları...<br />

AYKURT NUHOĞLU: İSTANBUL’DA<br />

GELECEĞİN ULAŞIM ARACI<br />

BİSİKLET OLACAK<br />

18 milyona yaklaşan nüfusuyla dünya şehri<br />

İstanbul’da bisiklet ulaşımı için en çok çaba<br />

sarf eden yerel yöneticilerden Kadıköy Belediye<br />

Başkanı Aykurt Nuhoğlu; “Geleceğin ulaşım<br />

aracı, metro ve deniz ulaşımından sonra<br />

bisikletler olacak. Kısa zamanda İstanbul’da<br />

7-8 milyon bisikletleri göreceğiz” dedi.<br />

Ardı ardına birbirine bağlanan masmavi<br />

bisiklet yollarını ilçeye kazandıran Başkan<br />

Nuhoğlu, Kadıköy’ün bu yönde hızla ilerleyeceği<br />

mesajını da verdi. Bu kapsamda bir<br />

ilk olarak “Bisiklet Evi” projesini de hayata<br />

geçirmeye hazırlanan Nuhoğlu’nun çalışması,<br />

dünya genelinde gezginlerin haritasında<br />

Kadıköy’ü bir üs olarak seçmelerini de<br />

sağlayacak. Proje ekibine göre Bisiklet Evi,<br />

yukarıdan bakıldığında bir bisiklet tekerleği<br />

olarak görülecek şekilde mimari aşamalardan<br />

geçiyor. İki teker merkezli yatırımlar,<br />

kuş sürülerini göç güzergâhında tuttuğu<br />

gibi bisikletlilerin de Türkiye’yi rehberlerinde<br />

listelerine yüksek puanla almalarını sağlayacak.<br />

Bisiklet Evi’nde pedalşörlerin birçok<br />

ihtiyacının giderilebileceği sosyal düzenlemeler<br />

de yapılacağı belirtildi. İlk etapta<br />

proje için öne çıkan yer, Kalamış Parkı olarak<br />

öngörülüyor.<br />

KADIKÖY’E BİR İLK DAHA;<br />

BİSİKLET EVİ<br />

Karikatür Evi, Gençlik Merkezi gibi birçok<br />

sosyal alanın ardından Başkan Nuhoğlu,<br />

Kadıköy’e Bisiklet Evi’ni de kazandırmaya<br />

hazırlanıyor. Çıtayı bir hayli geniş tutan belediye<br />

ekibi, bu kapsamda sadece Kadıköy<br />

ve İstanbul değil, Türkiye ve dünya genelinden<br />

bisiklet gezginlerini Kadıköy’e çekmeyi<br />

başaracaklar. “Başaracaklar” diyoruz zira,<br />

henüz proje hayata geçmeden talep ve beklentiler<br />

çok büyük… Kadıköy Belediye Başkanı<br />

Aykurt Nuhoğlu ile gerçekleştirdiğimiz<br />

özel röportajımızın ayrıntılarında şu ifadeler<br />

yer alıyor:<br />

İstanbul’un “en bisikletli” şehrinde<br />

yaşıyoruz. Peki, bisiklet sizin için ne<br />

ifade ediyor?<br />

Çok ciddi bir trafik sorunu var. Bisikleti aslında<br />

ulaşım aracı olarak görüyoruz. Spor, ikinci<br />

tercih olabilir. Spor da insan sağlığı için çok<br />

önemli... Bisiklet ulaşım aracı olarak kullanılırsa<br />

ki kullanılacak, işaretleri var; bizim dışımızdaki<br />

yöneticiler de ilgilenmeye başlayacak.<br />

Örneğin İBB, ilk defa bisikletle beraber 19 Mayıs<br />

Gençlik ve Spor Bayramı’nda etkinlik yaptı.<br />

Gelecek için neleri ön görüyorsunuz?<br />

İstanbul’da geleceğin ulaşım projesini, metro<br />

ve deniz ulaşımından sonra bisiklet olarak<br />

görüyorum. Devreye girip, teknik işlevi sağlanmalı.<br />

Gelişmiş ülkelerde insan sayısı kadar<br />

bisiklet var. Bisikletlerin trafikte araç olarak<br />

görülmesi ve ciddiye alınması, varlığını kabul<br />

etmek, toplumumuz için çok kolay bir şey.<br />

Biraz gündemimize alırsak, akademisyenler<br />

ve meslek örgütleri de önderliğini yaparsa,<br />

toplumumuzda yabancı değil, ilerleyebiliriz.<br />

Bisiklet Evi projeniz hayata geçiyor.<br />

Bu konuda neler söyleyeceksiniz?<br />

Bisiklet Evi projemiz için yer bakıyoruz. Bisikletle<br />

ilişkili hem arkadaşlarımız, hem de<br />

Kadıköy’de diğer platformlar, projenin gelişmesi<br />

için çalışıyorlar. Önümüzdeki sene<br />

de çalıştaylar yapılacak ve iletişim devam<br />

edecek. Genellikle düşündüklerimizi yaptık,<br />

bunu da yapacağız.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 41


Kapak<br />

“ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ”<br />

Kadıköy’deki bisiklet faaliyetlerimiz sonrası<br />

belediyemiz olarak bakanlıktan 600<br />

bisiklet aldık. Başarılı bir çalışma yapıldı,<br />

bundan sonraki dönemde de mevcut<br />

projeler sürecek. Bisikletle hem Kadıköy<br />

Meydanı’na, hem de sahile ulaşma projesi<br />

devam edecek. Bunları güçlendirecek en<br />

temel şey, toplumda bunun tartışmasını<br />

sağlamaktır. İnsanlar buna inanırsa proje<br />

büyür. Göztepe’den yürüyerek yarım saatte<br />

Kadıköy sahile gelinebiliyor, bu süre bisiklet<br />

ile 7-8 dakikanın da altına düşebiliyor. İnsanlar<br />

bisikletlerle gelmeye başlarlarsa, bizde<br />

parklanma vb. ihtiyaçları için hızla gerekli<br />

imkânları sağlamalıyız.<br />

Peki, siz bisiklet kullanıyor musunuz?<br />

En son iki ay önce kızımla bisiklet turu yaptım.<br />

Ancak sürekli olarak bisiklet kullandığımı<br />

söyleyemem. Ama bisiklet kullanabilirim<br />

ve kullanacağım.<br />

Kentsel dönüşüm sürecinde sürekli<br />

değişen fiziki koşullar nasıl bir etki<br />

yaratıyor?<br />

Kentsel dönüşüm, yaşamı engellememeli.<br />

Bir şımarıklık var, inşaat inşaat deyip, inşaat<br />

yapanların önünü açmak diye bir düşünce<br />

var. “Bunlar beton dökebilir, kamyonlarını<br />

sokabilir”, bu doğru değil! İnşaat olacak ama<br />

kurallara uyacaklar. İnşaatların olması bunlara<br />

engel değil, devam edeceğiz.<br />

Bisikletli bir İstanbul için neler<br />

söyleyeceksiniz?<br />

Çok kısa sürede bisikletlileri yaygın olarak<br />

göreceğimizi düşünüyorum. Ben de göreceğim,<br />

bunların hepsi kısa sürede olacak; 7-8<br />

milyon bisikletli İstanbulluyu… Bu aşamada<br />

siz Kadıköy Life Dergisi ve benzeri bisikleti<br />

sahiplenen bu tür çalışmalar da sürece katkı<br />

sağlayacak ve hızlandıracak.<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin<br />

uygulaması olan İsbike Akıllı Bisiklet<br />

Sistemi, kullanıcılarına kiralama<br />

hizmeti vermekte. Kiralamak isteyen<br />

kullanıcılar, Caddebostan-Kartal<br />

sahilinde bulunan isbike kiosklarından<br />

kredi kartıyla doğrudan,<br />

isbike abone noktalarına bizzat<br />

başvurmak koşuluyla verilecek olan<br />

abone kartıyla ya da isbike.com.tr<br />

internet sayfasında bulunan “üye”<br />

bölümündeki “Abone ol” linkini tıklayıp,<br />

gerekli işlemleri de tamamladıktan<br />

sonra 3 iş günü içerisinde<br />

kendisine gönderilecek olan abone<br />

kartıyla İsbike’nin sunmuş olduğu<br />

bisikletlerden faydalanabiliyorlar.<br />

DUAYENLER KADIKÖY’DE<br />

Kadıköy sevdalısı Amsterdamlı Alexios, 80’den<br />

fazla ülkeyi bisikletle turlayarak en az 200 bin<br />

km yol kat etti. Beraberinde Seçil ve Başak’ın<br />

da pedal tutkusu, Türkiye’de bir ilki Kadıköy’e<br />

taşıdı, ülkenin ilk tur bisiklet mağazası açıldı.<br />

Seçil Öznur Yakan ile röportajımızın ayrıntıları,<br />

sizin de radikal adımlar atmanızı sağlayabilir:<br />

Merhaba Seçil Hanım. Bisiklet Gezgini<br />

kimdir? Nasıl bir araya geldiniz?<br />

Bisiklet Gezgini; bir ekonomist, bir makine<br />

mühendisi ve bir tarihçiden oluşuyor. Ben ve<br />

Alexios, üniversite yıllarında tanıştık. Aslında<br />

Alexios'un hayatında bisiklet hep vardı. O<br />

kadar yoğun tempoda çalışıyorduk ki, bisiklet<br />

bizim kendimizi özgür hissettiğimiz tek<br />

42 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kapak<br />

alandı. Başak ekipten ayrılınca iki kişi olarak<br />

yolumuza devam ettik. Katıldığımız Gökova<br />

bisiklet turunda Eric ile tanıştık. 80'den fazla<br />

ülkede 200 bin km'den fazla pedallaşmış bir<br />

bisiklet gezgini Alex'in Amsterdam'da tur bisikletleri<br />

konusunda uzman bir dükkânı var.<br />

Aslında hikâye tam olarak burada başlıyor.<br />

Biz de Alexios ile beraber Türkiye’de neler yapabileceğimizi<br />

düşündük. Ve Türkiye’nin ilk<br />

tur bisiklet mağazasını açtık.<br />

Kimlere hizmet veriyor bu Bisiklet Gezgini?<br />

Öncelikle bisikletle uzun ya da kısa tur yapmak<br />

isteyip, bisiklet almak isteyenlere ya da<br />

mevcut bisikletlerini turlara uygun hale getirmek<br />

isteyenlere hizmet veriyor. Yedek parça,<br />

malzeme, kıyafet ve harita gibi ihtiyaçlarını<br />

kolaylıkla ve her bütçeye uygun olarak bizden<br />

temin edebilirler. Ayrıca teknik eğitimler, yolda<br />

bisiklet tamiri, bakımı ve yolculuğa hazırlık<br />

aşamaları için her türlü eğitimi veriyoruz.<br />

Neden Bisiklet Gezgini?<br />

Aslında biz "Bisikletle Yolculuk Dükkânı" diyoruz.<br />

Gördüğünüz gibi dükkânımızın tam ortasında<br />

bir masamız var ve her daim çayımız<br />

bulunuyor. Sadece alışveriş için gelmezler<br />

bize. Otururuz, en uygun bisiklet ekipmanları<br />

seçeriz. Yurtdışından gelen gezginlerimiz ile<br />

yol durumlarını konuşur, fikir alışverişi yaparız.<br />

Keyifli zamanlar geçiririz biz burada.<br />

PROF. DR. TAYFUN KINDAP:<br />

BİSİKLETİ GÖRMEK, HUZUR VE MUTLULUK VERİYOR<br />

Peki, İstanbul ve Kadıköy’de<br />

bisiklet desek?<br />

İstanbul'da yürümek bile kolay değil, kaldı ki<br />

henüz bisikleti bir ulaşım aracı olarak kabul etmeyen<br />

bir toplumuz. Aslında trafik kanununa<br />

göre aracız ve kaldırımdan gitmemiz yasak. Yolun<br />

sağ tarafı bizim ve birçok noktada öncelikliyiz.<br />

İstanbul'da toplu taşımada bisiklet kullanımıyla<br />

ilgili önemli adımlar atılıyor. Aslında en<br />

çok ihtiyacımız olan şey İETT, taksi ve dolmuş<br />

şoförlerine eğitim vermek. Kimse bisikletle<br />

karşılaştığında ne yapması gerektiğini bilmiyor.<br />

Kadıköy Belediyesi işbirliğiyle bu eğitimleri biz<br />

vereceğiz. Herkes bu konuda bilinçlenmeli. Bisiklet<br />

yollarımız birkaç noktada başladı bile ve<br />

hızla artmaya devam ediyor. Sayımız arttıkça<br />

görünürlüğümüz de artacak, buna inanıyoruz.<br />

Dünyaca saygın eğitim kurumu İstanbul<br />

Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) Rektör Yardımcısı<br />

Prof. Dr. Tayfun Kındap, iklim bilimci<br />

olmasının avantajını kullanarak, hocalar ve<br />

yöneticilerin de desteğiyle Yeşil Kampüs<br />

Projesi'ni hayata geçirdi. Sürdürülebilir bir<br />

kampüs için alt ve üst yapı eksikliklerini<br />

gidererek, bisikleti fonksiyonel bir ulaşım<br />

aracı haline getirmeyi hedeflediklerini ve bu<br />

konuda ciddi yatırımlar gerçekleştirdiklerini<br />

ifade eden Prof. Kındap ile yaptığımız röportajı<br />

keyifle okuyacaksınız...<br />

Merhaba hocam, sizi tanıyabilir miyiz?<br />

1970 Ankara doğumluyum.İlk, orta ve lise<br />

öğrenimimi Karabük'te tamamladım. İklim<br />

bilimci olarak İTÜ'de göreve başladım.Bir<br />

süre Amerika'da eğitimime devam ettikten<br />

sonra Türkiye'ye geri döndüm ve doçent<br />

olarak görev aldım. Uçak Uzay Fakültesi<br />

mezunuyum ama, şu an Avrasya Yer Bilimleri<br />

Enstitüsü'nde profesör olarak görev<br />

yapmaktayım. 2012 yılında Rektör hoca göreve<br />

geldiğinde Genel Sekreter olarak ben<br />

de göreve başladım. Dört yıllık genel sekreterlik<br />

dönemimde alt ve üst yapısıyla iyi<br />

bir kampüs oluşturduğumuza inanıyorum.<br />

Bir yıldır da Rektör Yardımcısı olarak görev<br />

yapmaktayım.<br />

Spor ve sanat geçmişinizi biliyoruz.<br />

Biraz da sizden dinleyebilir miyiz?<br />

Karabük'te büyüdüm. Fiziksel şartlar bakımından<br />

oldukça iyi bir yer Karabük. Tenis<br />

kortları, yüzme havuzları, futbol ve basketbol<br />

sahalarımız oldukça üst düzeydeydi.<br />

Karabük'te çok başarılı okul takımları vardı.<br />

Orada olduğum sürece bütün takımlarda<br />

kaptanlık yaptım. Liseden mezun olduktan<br />

sonra Teknik Üniversite'de mühendislik okumaya<br />

başladım. Belli bir süre Karabükspor'da<br />

basketbol oynadıktan sonra karar vermem<br />

gerekiyordu, çok kolay olmasa da basketbolu<br />

profesyonel olarak bırakmak zorunda kaldım.<br />

Aslında basketbol bana çok şey öğretti.<br />

Takım olmayı, yenmeyi, yenilmeyi, birlikte<br />

üzülüp birlikte sevinmeyi, hazmetmeyi ve<br />

yenildikten sonra takım ruhuyla birlik olup,<br />

yeniden ayağa kalkmayı öğrendim, kısacası<br />

hayatı öğrendim.<br />

Sanata da ilgim aslında resim ile başladı.<br />

İlk ve orta öğrenimim boyunca resim yaptım.<br />

Gerek doğayla alakalı gerekse mitolojik<br />

olarak resimler yapıyordum. Tabi üniversite<br />

döneminde vakit ayıramadım resme. Üzüldüğüm<br />

nokta, spora ve başka şeylere öyle<br />

yoğunlaştım ki, resim yeteneğim kayboldu<br />

ve köreldi. Mutlaka zaman ayırmak gerekiyor.<br />

Resim yapmayı çok özledim, çok uzun<br />

zaman oldu. Bu kampüsün doğası ve güzelliğinden<br />

ilham alarak fotoğraf çekmeye<br />

başladım. Ben doğaya farklı bir gözle bakıyorum.<br />

Çiçeklere, ağaçlara, insanların hareketlerine...<br />

İnsanların mutlaka bir şeyle uğraşması<br />

lazım. Bu şehir hayatında, bu stres<br />

ve bu zorlu hayatta nefes aldığımız ender<br />

şeylerden biri çünkü...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 43


Kapak<br />

Yeşil Kampüs Projesi nasıl ortaya çıktı?<br />

Bu projeyi tek başıma yaptım desem büyük<br />

haksızlık olur. Her şeyden önce bize inanan<br />

bir Rektör hoca, tüm idari personel, daire<br />

başkanları, onların ekipleri ve uzman hocalarımızın<br />

büyük katkısı var tabiki. Rektör<br />

hocamızın ve benim iklim bilimci olmamız<br />

büyük avantaj oldu. Teknik Üniversite Kampüsü;<br />

sürdürülebilir bir kampüs, yeşil kampüs<br />

olmalıydı. 1<strong>77</strong>3 yılından beri ilklere, enlere<br />

imza atan bu üniversitenin sadece "Çok<br />

iyi bir mühendis yetiştiriyorum" diyerek<br />

kendini tanımlaması yeterli olmayacaktır.<br />

Çok donanımlı, sanatla ve sporla uğraşan,<br />

yaşadığı yere örnek olan bir üniversite modelini<br />

de ortaya koymamız gerekiyordu.<br />

O konularda geri kaldığımızı gördük. Kolay<br />

değil, imkânları oldukça iyi vakıf üniversiteleriyle<br />

mücadele ediyorsun. Onlar oldukça<br />

fazla yatırım yapıyorlar. Ama doğası kendi<br />

içinde bu kadar güzel bir kampüsün doğru<br />

dokunuşlarla çok daha güzel yaşanabilir bir<br />

hale getirilebileceğini biliyorduk. Kampüste<br />

uzun yıllar yaşadığım için alt yapı eksikliklerini<br />

biliyordum. Sistematik bir yaklaşımın<br />

ve master planının olmaması aslında yanlışları<br />

beraberinde getirmişti. Göreve gelir<br />

gelmez kampüsle ilgili sorunları çözmek için<br />

projeler kurguladık. Kendi kampüsümüzde<br />

yaşayanları bile bu konuda ikna etmek çok<br />

da kolay olmadı açıkçası. Mevcut bir yerde<br />

bunları yapmak çok daha zor oldu. Projeler<br />

ortaya çıktıkça herkes inandı, sahiplendi ve<br />

sonunda başardık.<br />

Bisiklet sizin için ne ifade ediyor?<br />

Bisiklet kullanmıyor olsanız bile yaşadığınız<br />

ortamda bisikleti görmek, huzur ve mutluluk<br />

veriyor. Bizim kampüsümüzde bisikletin önemi<br />

oldukça fazla. Bisiklet yollarını yapıp kenara<br />

çekilmekle bu işler olmaz. Çok ciddi yaptırımlarımız<br />

var kampüs içinde. Araç ve kişilere<br />

ceza puanlarımız var mesela...Dünyanın heryerinde<br />

olduğu gibi, yaptırım olmadan hiçbir<br />

şey olmuyor. Yüzlerce araç ve motosiklet, bu<br />

kampüste hız yaptıkları ve kurallara uymadıkları<br />

için yasaklandı. Mesela önemli bir yiyecek<br />

markası zincirinin Sarıyer'deki şubesinin<br />

duvarında "İTÜ Kuralları" yazıyor. "İTÜ'de hız<br />

sınırı 40 km" ve "Kaskını takmazsan yasaklanırız"<br />

yazıyor. Bu bizim için şahane birşey.<br />

Demek ki doğru kişi ve yerlere ulaşabilmişiz.<br />

Bizim öğrencilerimiz de burada bu farkı hissedebiliyor.<br />

Bütün Türkiye ve dünyaya dağılıyorlar.<br />

Çünkü bölümlerimiz uluslararası bir<br />

organizasyon tarafından denetlenerek aldığı<br />

yetki ile dünyanın her yerinde geçerliliği olan<br />

mühendislik diplomaları veriyor.<br />

Hâlihazırda açtığımız bir bisiklet evimiz var<br />

kampüsümüzde, öğrencilerimiz hem uygun<br />

fiyatlara bisiklet alabilirler hem de tamir ihtiyaçlarını<br />

karşılayabilirler. Yakın bir zamanda<br />

da kiralama sistemi başlatacağız. Kaldıkları<br />

yurtların önünden bisiklete binecekler,<br />

gidecekleri fakültenin önünde bırakacaklar.<br />

Bu sistemin 2018'in Mart-Nisan aylarında<br />

hayata geçmesini umuyoruz. Amacımız sadece<br />

görsellik değil; bu güzelliğin yanında<br />

gerçekten de bisikleti fonksiyonel bir ulaşım<br />

aracı haline getirmek. Bunu da mutlaka<br />

başaracağız.<br />

İTÜ'yü diğer okullardan farklı kılan nedir?<br />

Çok iyi mühendisler yetiştiriyoruz. Çok<br />

zorlu bir eğitimimiz var. Kolay değil Teknik<br />

Üniversite'den mezun olmak. Ama bunun<br />

yanında da bulundukları ortamda nefes<br />

alabilecekleri, zevk aldıkları, arkadaşlarıyla<br />

sohbet edebildikleri bir mekân yaratmaya<br />

çalışıyoruz. Yaşadıkları ortam aslında<br />

eğitimlerinin bir parçası. Doğayı, sürdürülebilir<br />

bir anlayışı, engelsiz yaşamı, geri<br />

dönüşümü, sporu ve kaliteyi yaşayarak<br />

öğreniyorlar. Artık rahatlıkla iddia edebiliriz<br />

ki, çok iyi bir alt yapımızla birlikte sosyal<br />

yaşam ve spor tesislerimiz var. Öğrencilerimiz<br />

kampüste olmaktan çok mutlu<br />

ve bunu her fırsatta dile getiriyorlar. Bu da<br />

bizleri çok mutlu ediyor ve tüm yorgunluğumuzu<br />

unutuyoruz.<br />

44 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Ulaşım<br />

"Akıllı<br />

Bisiklet"<br />

projesinde<br />

rekor<br />

kullanım<br />

180 bin İstanbullu<br />

pedal çevirdi<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bisiklet<br />

yol ağı güzergâhında yeni Akıllı Bisiklet<br />

projelerinin hayata geçirilmesi ve kentin uygun<br />

noktalarında, özellikle sahil bandında<br />

sistemin yaygınlaştırılması için çalışmalar<br />

devam ediyor.<br />

Kadıköy-Kartal-Maltepe Şehir Parkı arasında<br />

14 istasyon ve 140 bisikletle başlatılan<br />

proje, Florya-Yeşilköy hattında 5 istasyon<br />

ve 60 bisikletle hizmet veriyor. İstanbul<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan<br />

bisiklet yolları üzerinde İSPARK tarafından<br />

kurulan Akıllı Bisiklet sistemi İSBİKE, vatandaşlardan<br />

yoğun ilgi görüyor.<br />

HEM SPOR, HEM DE SAHİLDE<br />

KEYİFLİ BİR YOLCULUK<br />

Vatandaşlar, Akıllı Bisiklet istasyonlarından<br />

yoğun bir şekilde bisiklet kiraladı. 2017 yılında<br />

özellikle ilkbahar ve yaz aylarında kullanım<br />

daha da artarken, toplamda 180 bin<br />

kişi Akıllı Bisiklet'i kullandı. İstanbullular, 6<br />

kilometrelik Florya-Yeşilköy arasında, 18 kilometrelik<br />

Kadıköy-Maltepe Şehir Parkı arasında<br />

bisikletleri istasyonlardan kiralayarak<br />

kullanabiliyor ve aldıkları bisikletleri istedikleri<br />

istasyona bırakabiliyorlar. Kredi kartı<br />

veya abone kartı ile kiraladıkları bisikletlerle<br />

bu güzergâhlar arasında hem spor, hem de<br />

sahilde keyifli bir yolculuk yapıyorlar.<br />

NURETTİN KORKUT:<br />

YENİ PROJELER YOLDA<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle<br />

sürdürülebilir sosyal sorumluluk ve<br />

çevre dostu projeleri hataya geçirdiklerini<br />

belirten İSPARK Genel Müdürü Nurettin<br />

Korkut; "Anadolu ve Avrupa yakasında iki<br />

sahil hattında başlattığımız projemize vatandaşlarımızın<br />

yoğun ilgisi oldu. Özellikle<br />

yaz döneminde bu yoğunluk arttı. Yeni projelerin<br />

kullanıma açılması ve bisiklet sayısının<br />

artırılması için çalışmalarımızı hızla<br />

devam ettiriyoruz" dedi.<br />

YENİ HATLAR AÇILACAK,<br />

BİSİKLET SAYISI ARTIRILACAK<br />

İBB, kent genelinde yeni bisiklet yollarını<br />

hizmete açmaya devam ediyor. Açılan bu<br />

noktalar üzerinde yeni Akıllı Bisiklet kiralama<br />

üniteleri kurularak, farklı ilçelerde de vatandaşlara<br />

hizmet verilmeye başlanacak. Mevcut<br />

hatlara özellikle sahil bandında, Tarihi<br />

Yarımada'da, arazi yapısı uygun merkezlerde,<br />

metro ve diğer toplu ulaşım noktalarında<br />

yenileri eklenecek. İki yıl içerisinde yeni hatlarla<br />

birlikte bisiklet sayısı 3 bine çıkartılacak.<br />

Bisiklet severler, İSBİKE abone kartı alarak ya<br />

da kredi kartı ile 0-60 dakika arası 2,5 TL, 60-<br />

120 dakika arası 4 TL, 120-180 dakika arası<br />

6 TL, 3 saat ve üzeri kullanımda her saat 4 TL<br />

olarak bisiklet kiralayabiliyorlar.<br />

SİSTEM<br />

NASIL İŞLİYOR?<br />

Sistem, kredi kartı ve abonelik olmak<br />

üzere iki farklı şekilde hizmet veriyor.<br />

Akıllı Bisiklet sistemini kredi kartı ile<br />

kullanmak isteyen bisiklet severlerin<br />

kiralama kioskundan ‘Bisiklet Kirala’<br />

butonunu tıklayarak, öncelikle sisteme<br />

üye olmaları gerekiyor. Kısa süreli<br />

bu işlemin ardından kredi kartı ile kiosk<br />

üzerindeki adımlar birbiri ardına<br />

tamamlandıktan sonra, sistemin verdiği<br />

8 haneli şifre kullanılarak bisiklet<br />

kiralanabilmekte. RF ID ve GPS teknoloji<br />

sayesinde veri tabanı ile irtibat<br />

kurarak aktif hale gelen sistemde, bisikletin<br />

tüm hareketleri izleniyor. Ayrıca<br />

sistem, alınan bisikletin herhangi<br />

bir Akıllı Bisiklet istasyonuna teslim<br />

edebilme imkânını da sunuyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 45


Hatıralar Bulvarı<br />

KADIKÖY & İSTANBUL’DA<br />

VELESPİT’TEN BİSİKLET’E<br />

İstanbul’un ünlü fotoğrafhanelerinde model olarak kullanılmış üç tekerlekli metal stüdyo<br />

bisikleti. (Photo Pera,1910 / R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />

Müslüman Türklerin yarışmacı olarak katılacağı ilk bisiklet müsabakaları,<br />

Kadıköy yakasında o dönemki ismi ile “Union Club Sahası” olan Fenerbahçe<br />

Stadı’nda görülecekti. (İstanbul, 1935'/ R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />

R. SERTAÇ<br />

KAYSERİLİOĞLU<br />

rsertack@gmail.com<br />

Leonardo da Vinci, bir kâğıt üzerine; iki tekerleği,<br />

onları bağlayan kadrosu, pedalı, gidon ve<br />

selesi olan bir taslağı çizdiğinde, tarihin büyük<br />

keşiflerinden birinin ilk adımını attığının<br />

farkında bile değildi. Ne var ki; Leonardo’nun<br />

elinden çıktığı kabul edilen ve onun kullandığı<br />

stüdyonun olduğu bölgede koruyucu rulolara<br />

sarılmış halde 1493 yılında bulunan “Codex Atlanticus”<br />

adı verilen bu çizimlerin, 1974 yılında<br />

kâğıdın restorasyonu yapılırken arkasına bir rahip<br />

tarafından çizildiği ise şu an kabul görmüş<br />

durumda…<br />

Yapımı gerçekleştirilen ilk bisiklet<br />

Leonardo'dan üç asır sonra, Paris'te Sivrac Kontu tarafından<br />

1791 yılında ve bir tahtanın iki ucuna birer tekerlek konularak,<br />

ayaklarla yerden hız alarak yürütülen bir oyuncak olarak yapılmış<br />

olan “Celerifere” ismi altında görüldü. Daha sonraları<br />

“Draisienne”, "Velocipete", “Bi-Cycle”, "Ro - Ver" modelleri<br />

sırasıyla tarih sahnesinde yerlerini alıyordu.<br />

Bisiklet, Osmanlı’da “Memalik-i Şahane” sınırları içinde<br />

İstanbul'dan çok evvel ilk kez 1880’li yıllarda Selanik şehrinde<br />

görüldü. Yarı İtalyanca, yarı Lâtince olarak karma bir adla “çabuk<br />

giden ayak” mânasına gelen “Velosipet”, İstanbullu amatörlerin<br />

ağzında “Velespit” olurken, halk doğulu kurnazlığı ile<br />

ona «Şeytan Arabası» adını yakıştırıyordu. Erken Cumhuriyet<br />

döneminde halkımızın bisiklete genel olarak verdiği “Velespid”<br />

(Velocipede) tanımlaması, aslında bisikletin ilk türlerinden<br />

sadece biri…<br />

Bisikletin yurdumuzda görünümü ile ilgili haberlerden olası<br />

ilki 31 Ağustos 1885 tarihli Tarik Gazetesi’nde yer almakta:<br />

“Mösyö Thomas Stefans namında bir Amerikalı, velespid ile<br />

önce İstanbul'a gelmiş, buradan da İzmit'e geçmiştir, İzmit'ten<br />

beş günlük bir yolculuktan sonra Ankara'ya ulaşan Stefans'ı<br />

kentte, Vali Paşa, memurlar ve bini aşkın Ankaralı yollara çıkarak<br />

seyretmişlerdir. Bisikletli Amerikalı, Ankaralıların ricalarını<br />

kıramamış ve üç defa şose üzerinde velespid ile yürüyüp, 1200<br />

yarda mesafeyi iki dakika on dört saniyede kat etmiştir."<br />

46 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Hatıralar Bulvarı<br />

Yurdumuzu bisikleti ile ihtimal ki ilk ziyaret eden ve gazetede<br />

haberin devamında yazdığı üzere Ankara’dan Yozgat’a hareket<br />

eden Amerikalı Thomas Stefans ile ilgili haberlerinin yayılması,<br />

yurdumuzda bisiklet firmalarının gazete ve mecmua<br />

yoluyla satış ilanları vermelerine de sebep oluyordu ki Beyoğlu<br />

tüccarlarından birkaçı Avrupa'dan on kadar velespid getirip,<br />

dükkânlarında satışa koymuştu. İstanbul Ansiklopedisi’nde R.<br />

Ekrem Koçu’nun İstanbul’a ilk bisikletlerin 1900 yılında geldiği<br />

ile ilgili yazısı konuyu desteklemektedir. Osmanlı döneminde<br />

velespit kullanımı önceleri halk tarafından sadece keyif ya da<br />

şehir içi ulaşım aracı olarak kullanılırken, 1900‘lü yıllarda zaman<br />

içinde polis ya da posta teşkilatı gibi devlet birimlerince<br />

de yaygın olarak kullanılır oldu.<br />

1892-94 yıllarında bisiklete ilk sahip olan bir ailenin hikâyesini<br />

ise Refik Halit Karay'ın (1888-1965) kaleminden okuyoruz:<br />

«Velosipet, İstanbul'a beş yaşında ya vardım ya yoktum o<br />

zaman girdi. Şimdilerde bize şaşılacak hiçbir marifeti ve<br />

fevkalâdeliği olmayan bu basit iki tekerleğin gidiş-gelişi, hemen<br />

hemen bir hâdise teşkil etmişti. (….) Ayaklarını oynattın<br />

mı, yallah... Pırrrr ! diye kuş misali nerede ise havalanıyorsun;<br />

arkandan sapan taşı değil, ok, kurşun yetişemiyor. İşte bu harika<br />

alet ilk defa olarak İstanbul'a, hem de bizim eve geliyordu.<br />

Ortanca birader Avrupa'ya ısmarlamış, güç belâ gümrükten<br />

girmesine izin alınmıştı. Buhar ve elektrik gibi dış bir kuvvete<br />

ihtiyaç göstermeyen bu Frenk icadının memlekete girmesinde<br />

Saray bir mahzur görmemişti. Üç aya kalmadı, İstanbul’un içi<br />

bu şeytan arabalarıyla doldu.”<br />

1890’lı yılları takiben İstanbul’un ünlü fotoğrafhaneleri olarak;<br />

Beyoğlu’nda Abdullah Freres, Phebus, Sebah & Joaillier<br />

ve Kadıköy’de “Luxe” stüdyoları, Avrupa'dan dekor oyuncak<br />

amaçlı getirdikleri; çıngıraklı iri çemberler, sallanır büyük tahta<br />

atlar ve özellikle de üç tekerlekli metal bisikletler; “-Böyle<br />

bisikletim olsun” diyen tüm çocukları fotoğraf stüdyolarına<br />

çekerken, onları hem de üstlerine binecekleri harika bir oyuncakla<br />

tanıştırıyordu.<br />

İlk bisiklet yarışları 1890’lı yılların başında Selanik’te ve yaklaşık<br />

400 m2’lik toprak piste sahip ahşap tribünlü Voledrom’da<br />

düzenlenmişti. Bunu, Osmanlı’nın yüzü Batı’ya açılan şehirlerinden<br />

Sofya, İzmir ve İstanbul takip etmişti. İstanbul'da düzenlenecek<br />

koşulara da katılacak olan Enver Paşazade Mustafa,<br />

Fransız öğretmen Nobile ve Paraskevopulos, o dönemlerin<br />

buradaki en şöhretli yarışçılarındandı.<br />

1950’li yıllardan itibaren yurdun dört bir yanında sıklıkla görülen bisikletler,<br />

artık yaşamımızı renklendiren bir keyif aracı olmuştu. (Suadiye,1956 /<br />

R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />

Batı’daki diğer yenilikler<br />

gibi bisikletin de kente<br />

getirilmesinde yine İzmir’deki<br />

Levanten aileler<br />

öncülük etmiş, İzmir’de<br />

ilk bisiklet yarışması<br />

15 Mayıs 1895 tarihinde<br />

yapılmıştı. İstanbul’da<br />

ilk bisiklet yarışması<br />

18 Ağustos 1895 tarihinde<br />

Tarabya’da gerçekleşmiş,<br />

ne var ki; yarışmaya daha<br />

çok yabancı kökenli aileler<br />

katılırken Türk ahaliden<br />

katılan olmamıştı.<br />

Müslüman Türklerin yarışmacı<br />

olarak katılacağı<br />

ilk bisiklet müsabakaları,<br />

Kadıköy yakasında ve o Cumhuriyetin 10. yılını takiben, resmi bayram ve<br />

dönemki ismi ile “Union yöresel kurtuluş günleri resmigeçit törenlerinde,<br />

bisikletler de konvoyun bir parçasıydı. (Kadıköy’deki<br />

Club Sahası” olan Fenerbahçe<br />

Stadı’nda görü-<br />

23 Nisan 1946 / R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />

konvoya katılacak bisikletli bir öğrenci. Kızıltoprak,<br />

lecekti. (1908 yılında bir<br />

futbol kulübü olarak tescillenen Fenerbahçe Futbol Kulübü,<br />

1913 yılındaki nizamnamesi ile sporun futbol dışındaki birçok<br />

dalında faaliyetlere başlamış ve adını da “Fenerbahçe Spor<br />

Kulübü” olarak değiştirip “Türkiye’de ilk defa çeşitli spor şubeleri<br />

açan kulüp” olma unvanına sahip olmuştu. Şimdilerde<br />

“Amatör Şubeler” ismini almış bu dallar 1913 yılından itibaren<br />

süratle artmış ve içinde “Bisiklet” sporunun da yer aldığı; atletizm,<br />

kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çim hokeyi,<br />

boks, kriket gibi toplam 36 spor dalında etkinliklere başlamıştı)<br />

Union Club Sahası (Fenerbahçe Stadı)’nda 13 Mart 1914 günü<br />

düzenlenen “Cuma Birliği Bayramı”nda yapılan ilk bisiklet yarışlarını,<br />

Fenerbahçe Spor Kulübü sporcularından; Cafer Bey’in<br />

kardeşi Muallim Vecdi (Çağatay), Şinasi Bey ve Alber Efendi<br />

kazanmıştı. Aynı yerde yapılan 10 Nisan 1914 tarihli “Altınordu<br />

Bayramı” yarışı ile 1 Mayıs 1914 tarihli “Jimnastik Bayramı”<br />

yarışlarını yine Fenerbahçeli Vecdi Bey (Çağatay) kazanıyordu.<br />

Union Club Sahası çevresinde beş kez dolanmaktan ibaret<br />

olan bu ilk bisiklet yarışları, başta Kadıköylü izleyiciler olmak<br />

üzere İstanbul’da büyük bir ilgi uyandırmıştı.<br />

1923 senesinde Muvaffak Menemencioğlu başkanlığında<br />

kurulan Bisiklet Federasyonu (Nam-ı diğer “Bisiklet Heyet-i<br />

Müttehidesi) tarafından düzenlenen 32 kilometrelik Zincirlikuyu-Büyükdere-Tarabya<br />

etabıyla başlayan bisiklet yarışları<br />

dönemi, Cavit Cav, Talât Tunçalp, Cambaz Fahri, Raif Bey gibi<br />

ünlü yarışçıları ortaya çıkarmış, hatta onları 1924 Paris, 1936<br />

Berlin, 1948 Londra Olimpiyatları’nda yarışmacı bile yapmıştı.<br />

Cumhuriyetle birlikte ve özellikle onuncu yılı takiben resmi<br />

bayramlar ile yöresel kurtuluş günleri yapılan resmi geçiş törenlerinde,<br />

süslü bisikletler artık konvoyların bir parçasıydı.<br />

Çocukluğumu yaşadığım 1950’li yıllardan itibarense, yurdun<br />

dört bir yanında artık sıklıkla görülen vazgeçilemez de bir<br />

keyif… 1960‘lı yıllarda Bağdat Caddesi’nde “piyasa” yaparken<br />

bisikletinin tekerleği tramvay rayına girip de düşmemiş hiçbir<br />

arkadaşımı hatırlamıyorum.<br />

İşte… Tanzimat dönemini takiben “Velespit” adı verilen üç<br />

tekerlekli demir bisikletlerle başlayan bisikletin yolculuğu, iki<br />

tekerlekli bisikletlerle önceleri çocukluk ve ergenlik yıllarımızın<br />

unutulmaz bir oyuncağı iken, şimdilerde büyüklerin hayatını<br />

renklendiren, yaşamlarının ise vazgeçilmez bir sportif aracı<br />

halinde…<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 47


İlçelerimiz<br />

Ataşehir’de toplanma<br />

alanları imara açılmadı<br />

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin üzerinden<br />

gecen 18 yıla rağmen, özellikle uygulamalar<br />

konusunda tartışmalar bitmek bilmiyor.<br />

Tartışmaların odağında ise, deprem toplanma<br />

alanlarının imara açılıp yok edilmesi geliyor.<br />

Depremlerin felakete dönüşmesini önlemek<br />

elimizde... Gerek binaların mevzuatlara uygun<br />

şekilde sağlam inşa edilmesi, gerekse<br />

depremden sonra alınacak önlemler, kayıpları<br />

en aza indirmek için çok önemli. Ayrıca<br />

her vatandaşın afet öncesi, afet anı ve afet<br />

sonrası süreçlerde ne yapacağını bilmesi hayati<br />

önem taşıyor.<br />

BÜYÜK PARKLAR, DEPREME<br />

HAZIRLIKTA KRİTİK ÖNEME SAHİP<br />

Depreme karşı hazırlıkların başında da, yıkıcı<br />

bir depremin ardından gidilecek güvenli<br />

toplanma alanları geliyor. Büyük parklar,<br />

kentlerin nefes alma alanları olduğu kadar<br />

aynı zamanda doğal toplanma alanları olarak<br />

da kullanılıyor. Ataşehir’de AFAD tarafından<br />

belirlenen 42 toplanma alanı yer alıyor.<br />

Ayrıca, Ataşehir Belediyesi tarafından<br />

AFAD’a onay için gönderilen 80 yeni toplanma<br />

alanı daha bulunuyor.<br />

110 BİN METREKARELİK BİR YEŞİL ALAN<br />

DAHA GELİYOR<br />

Göreve gelirken bir metrekare yeşil alanı bile<br />

imara açmayacağının sözünü veren Belediye<br />

Başkanı Battal İlgezdi, 8 yıl boyunca bu<br />

sözünü tutarak Ataşehir’deki park sayısının,<br />

dolayısıyla da toplanma alanlarının en<br />

yüksek seviyeye ulaşmasını sağladı. Henüz<br />

inşası devam eden Atapark ile Ataşehir, 110<br />

bin metrekarelik bir yeşil alana daha sahip<br />

olacak. Ataşehirliler, Ataşehir Belediyesi’nin<br />

resmi web sayfasında bulunan Afet Bilgi<br />

Sistemi’nden kendilerine en yakın toplanma<br />

alanlarını ve diğer detay bilgileri bulabilirler.<br />

Ümraniye'de<br />

kaldırımlar<br />

yeniden<br />

renkleniyor<br />

Kış ve yaz aylarındaki olumsuz hava<br />

koşullarından dolayı renk özelliğini kaybeden<br />

kaldırım taşları, Ümraniye Belediyesi<br />

Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri<br />

tarafından yapılan çalışmalarla yeni boyasıyla<br />

eski görünümüne kavuşuyor.<br />

Ümraniye Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü<br />

ekipleri, ilçedeki cadde ve sokaklarda<br />

kaldırım taşlarını boyama çalışmalarına<br />

başladı. Kışın yağmurdan, yazın ise<br />

sıcaklardan etkilenip boyaları kalkan ve<br />

silinen kaldırım taşları, Ümraniye Belediye<br />

ekipleri tarafından boyanarak yenileniyor.<br />

ARAÇ SÜRÜCÜLERİ İÇİN UYARICI<br />

ÖZELLİĞİ VAR<br />

Sarı-beyaz renkte boyanan bordür ve<br />

kaldırım taşları araç sürücüleri için uyarıcı<br />

olurken, cadde ve sokakların görünümüne<br />

canlılık getirmesinin yanı sıra<br />

temiz bir görüntü de oluşturuyor. İlçe içi<br />

ulaşımında hayli önemli bir yere sahip<br />

olan bu çalışmaların, belirlenen cadde<br />

ve sokaklarda devam edeceği belirtildi.<br />

Çekmeköy'e 'Seyir Tepesi' geliyor<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Çekmeköy<br />

Belediyesi işbirliğiyle inşa edilen Çekmeköy<br />

Seyir Tepesi, içerisinde yer alan özellikleriyle<br />

İstanbulluların uğrak mekânları<br />

arasında yer almak için gün sayıyor. Tepenin<br />

içerisinde park ve yeşil alanlar, hobi bahçeleri,<br />

tematik yürüyüş parkurları, tenis kortu,<br />

bisiklet parkuru, biyolojik gölet, futbol ve<br />

basketbol sahası bulunacak. İstanbul ve<br />

Çekmeköy manzarasına sahip seyir kulesinin<br />

yapımında son aşamaya gelindi.<br />

HUZURLU BİR SOSYAL TESİS OLACAK<br />

Projedeki çalışmalar hakkında bilgi alan<br />

Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz;<br />

"Yerin tahsisi ve projelerin hazırlanması zaman<br />

alan süreçlerdi. Bu dönemde kaybettiğimiz<br />

zamanı uygulama aşamasında telafi<br />

etmek için ekiplerimiz hızla çalışıyorlar. Sadece<br />

Çekmeköylülerin değil, çevre ilçelerde<br />

yaşayanların da iyi vakit geçirecekleri huzurlu<br />

bir sosyal tesis hazırlıyoruz" değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

48 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


İlçelerimiz<br />

Şile, 2018’de meydan ve<br />

yeraltı otoparkına kavuşuyor<br />

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir<br />

Topbaş, inşaatı devam eden Şile Kent Meydanı<br />

ve Zemin Altı Otopark inşaatında incelemelerde<br />

bulundu. İstanbul için çok önemli<br />

olan Şile’deki yatırım ve hizmetleri yerinde<br />

görmek için ilçeyi ziyaret ettiklerini belirten<br />

Topbaş, Şile’ye 14 yılda 1 milyar 650 milyon<br />

lira yatırım yaptıklarını söyledi.<br />

Şile’nin meydan ve otopark ihtiyacını çözmek<br />

için 20 bin metrekarelik bir alanda<br />

Beykoz Belediyesi eski hükümlü, ihtiyaç<br />

sahibi ve madde bağımlılığından kurtulan<br />

ilçe sakinlerini topluma kazandırma ve iş<br />

edindirme amacıyla 14 seyyar simit ve mısır<br />

arabası dağıttı.<br />

Beykoz Belediye Meydanı'nda düzenlenen<br />

program kapsamında 10 simit arabası ve<br />

4 mısır arabası olmak üzere toplam 14 araç,<br />

25 milyon lira bedel ile 525 araçlık zemin altı<br />

otoparkı ve 11 bin 470 metrekare kent meydanı<br />

inşaatını başlattıklarını hatırlatan Başkan<br />

Kadir Topbaş, 2018 yılının Mart ayında<br />

tamamlanacak projede otobüs garı, 16 işletme<br />

ve 6 lokal, 30 dükkanlık çarşı ve 2 bin<br />

metrekare yeşil alan da olacağını belirtti.<br />

PARKLANMA SORUNU SONA ERECEK<br />

Zemin altı otoparkın Şile’nin merkezindeki<br />

parklanma sorununu çözeceğini ifade eden<br />

Topbaş, İSPARK tarafından işletilecek otoparkın<br />

çok önemli bir ihtiyacı karşılayacağını,<br />

garın transfer merkezi gibi çalışacağını dile<br />

getirerek; "Şile artık doğal ürünlerini doğru<br />

kullanan, Şile Bezi ile kendisini dünyaya hissettirmiş<br />

bir ilçe haline geldi. Şile sadece yazlık<br />

değil, devamlı yaşanılmak istenen bir şehir<br />

konumunda" açıklamasında bulundu.<br />

Eski mahkumlar simitçi oldu<br />

sahiplerine teslim edildi. Konuyla ilgili açıklamada<br />

bulunan Beykoz Belediye Başkanı<br />

Yücel Çelikbilek, şunları ifade etti:<br />

BEYKOZ BELEDİYESİ,<br />

BACASIZ BİR FABRİKADIR<br />

"Sosyal belediyecilik anlamında Beykozlular<br />

için çok anlamlı hizmetler yapmaya devam<br />

ediyoruz. Bütçemizin çok büyük bir kısmını<br />

sosyal yardımlarımıza ayırıyoruz. Kariyer<br />

Merkezimizde 10 yıl içinde 10 bin insanımızı,<br />

1.100 firmayla anlaşarak iş sahibi yaptık.<br />

Beykoz Belediyesi, bacasız bir fabrikadır.<br />

Bunlar belediyemizin kendi insanına yaptığı<br />

hizmetlerdir. Dağıttığımız simit arabalarıyla<br />

bir uğraşın, emeğin karşılığı alınacak.<br />

Kardeşlerimiz ticareti biraz öğrenecekler.<br />

Sonrasında bu işin bereketi artacak ve daha<br />

güzel fırsatlara yol açılabilecek. Asıl olan,<br />

insanımızı iş güç sahibi yapmaktır."<br />

Sağlıklı<br />

Maltepe için<br />

dev adım<br />

Maltepe Belediyesi tarafından hizmete<br />

açılan Küçükyalı Tıp Merkezi, modern<br />

binası ve teknik donanımıyla vatandaşlara<br />

ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti<br />

sunuyor. Altı aydır faaliyette olan tıp<br />

merkezinde bugüne kadar 72 bin kişi,<br />

ücretsiz sağlık hizmetinden yararlandı.<br />

Maltepe Belediyesi Hastaneler Müdürlüğü’ne<br />

bağlı olarak kurulan merkez,<br />

11 bin 500 metrekare kullanım alanına<br />

sahip. Küçükyalı Tıp Merkezi, şu anda<br />

mevcut 5 uzmanlık dalında (göğüs hastalıkları,<br />

dâhiliye, genel cerrahi, radyoloji,<br />

göz) 14 uzman doktorla vatandaşlara<br />

ücretsiz sağlık hizmeti sunuyor. Henüz 6<br />

aydır hizmet veren tıp merkezini günde<br />

ortalama 490 kişi ziyaret ediyor. Hastane<br />

yönetimi ise yolun başında olduklarını,<br />

2018 yılı için ciddi planlamalar yapıldığını<br />

belirtiyor. Önümüzdeki dönemde<br />

30’a yakın uzmanlık dalında ücretsiz<br />

sağlık hizmeti vermeyi hedefleyen Küçükyalı<br />

Tıp Merkezi, Anadolu Yakası’nın<br />

en gelişmiş fizik tedavi rehabilitasyon<br />

merkezini de kurmayı planlıyor.<br />

SAĞLIKTA DEVRİM<br />

Maltepe Belediyesi, Sağlık İşleri Müdürlüğü<br />

bünyesinde sürdürdüğü faaliyetlerle<br />

de dikkat çekiyor. 2014 yılından<br />

bugüne kadar 340 bin kişiye ücretsiz<br />

sağlık hizmeti sunan belediye; Altın<br />

Kart, Buton ve Evde Sağlık hizmetleri<br />

ile de vatandaşların takdirini kazandı.<br />

65 yaş üstü ve engelli vatandaşlara yönelik<br />

sürdürülen Altın Kart uygulaması<br />

sayesinde, 59 bin kişiye evde sağlık hizmeti<br />

sunuldu. Genç nesillere yönelik de<br />

bilinçlendirme çalışmaları yapan ekipler<br />

tarafından son 3,5 yılda 35 bin öğrenciye<br />

okullarında “Ergenlik ve Şiddet”, “Hijyen<br />

ve Tuvalet” eğitimi verildi. Maltepe Belediyesi<br />

Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne bağlı<br />

ekipler, ayrıca ilçe genelinde esnafa yönelik<br />

hijyen eğitimini de sürdürüyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 49


İlçelerimiz<br />

Sancaktepe Belediyesi Mehteran<br />

Takımı, Türk Festivali’ne renk kattı<br />

İtalya'nın "Türk kasabası" olarak da anılan<br />

Moena kasabasında 300 yılı aşkın bir süredir<br />

düzenlenen Türk Festivali, bu yıl İstanbul<br />

Sancaktepe Belediyesi Mehteran Takımı'nın<br />

geçit töreniyle renklendi.<br />

Rivayete göre yeniçeri Balaban Hasan'ın<br />

2. Viyana Kuşatması sonrasında Alp<br />

Dağları'nın kolu olan Manzori'nin eteklerindeki<br />

Moena kasabasına sığınması, kendisini<br />

kasaba halkına sevdirmesi ve yaşamını burada<br />

sürdürmesi, kasabada her yıl Türk Festivali<br />

düzenlenmesine vesile oldu. Moenalılar,<br />

300 yıldan uzun bir süredir, son yılları resmi<br />

olmak üzere her yıl Ağustos ayında düzenledikleri<br />

festivalde Türk kültürünü yaşatıyor.<br />

Eğitim kenti Tuzla<br />

Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın<br />

“Eğitim Kenti Tuzla” vizyonuyla hizmet veren<br />

Tuzla Belediyesi Gençlik Merkezi, bu yıl<br />

412 gence üniversite kapısını araladı.<br />

Tuzla Belediyesi Gençlik Merkezi ve Tuzla<br />

Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle<br />

ücretsiz olarak düzenlenen üniversiteye<br />

hazırlık kurslarında Tuzlalı gençler, büyük<br />

başarı gösterdi. Kursa katılan 624 öğrencinin<br />

412’si; Hukuk Fakültesi, Mimarlık ve<br />

Mühendislik Fakülteleri, Eğitim Fakülteleri<br />

ve Güzel Sanatlar Fakültelerinde eğitim almaya<br />

hak kazandı.<br />

KASABA MERKEZİNDE RENKLİ<br />

GEÇİT TÖRENİ<br />

Türkiye de hem resmi olarak hem de sivil<br />

toplum kuruluşları aracılığıyla festivalde<br />

varlık gösteriyor, Moenalılara Türk kültürünü<br />

tanıtmaya çalışıyor. Avrupalı Türk Demokratlar<br />

Birliği (UETD) İtalya Şubesi'nin<br />

destek verdiği festivalde, bu yıl bir ilke imza<br />

atıldı ve Sancaktepe Belediyesi Mehteran<br />

Takımı, kasaba merkezinde geçit töreni<br />

yaptı. Renkli görüntülerin oluştuğu festivale<br />

bu yıl, İtalya'nın kuzeyinde yaşayan Türk<br />

vatandaşlarının yanı sıra Almanya, Avusturya,<br />

İsviçre ve Hollanda'dan da çok sayıda<br />

gurbetçi katıldı.<br />

YAZICI: GENÇLERİMİZ BU MİLLETİN<br />

UMUDU VE YARINIDIR<br />

Tuzla’nın ve ülkemizin geleceğini emanet edeceği<br />

gençler, üniversite hayallerini Tuzla Belediyesi<br />

Gençlik Merkezi’nin imkânlarıyla gerçekleştirdi.<br />

Gençler, eğitim hayatlarında hep yanlarında<br />

yer alan Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’ya teşekkür<br />

etti. Başkan Yazıcı, gençlerin bir milletin<br />

umudu ve yarını olduğunu belirterek; “Eğitimli,<br />

bilinçli ve sosyal yönden güçlü bir gençlik için<br />

tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz. Üniversite<br />

sınavını kazanan gençlerimizi tebrik ediyor, başarılarının<br />

devamını diliyorum" dedi.<br />

Sultanbeyli<br />

ikinci meydanına<br />

hazırlanıyor<br />

Sultanbeyli, Kent Meydanı'ndan sonra<br />

ikinci meydanına kavuşmak üzere gün<br />

sayıyor. Bosna Bulvarı Hal Kavşağı’ndan<br />

başlayarak Kubbe Caddesi’ne kadar<br />

uzanan 400 metrelik bir alanda Sultanbeyli<br />

Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü<br />

tarafından yürütülen çalışmalar, tüm<br />

hızıyla devam ediyor. Yenilenen alanda<br />

kamu binaları caddeye uygun hale getirilirken,<br />

çevre düzenleme çalışmaları ise<br />

aralıksız sürüyor.<br />

MUHSİN YAZICIOĞLU KÜLTÜR<br />

MERKEZİ YENİLENİYOR<br />

Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nin<br />

dış ve iç cepheleri yenilenirken, içinde<br />

bulunan nikâh salonu modern hale getiriliyor,<br />

kültür merkezinin içine bir de<br />

düğün salonu ekleniyor. Yenileme çalışmasının<br />

kısa zamanda biteceğini ifade<br />

eden yetkililer, Sultanbeyli’nin birçok<br />

programa ev sahipliği yapacak bir kültür<br />

merkezine de kavuşacağını belirtti.<br />

KİTAPSEVERLERE MÜJDE:<br />

KİTAP KAFE AÇILIYOR<br />

Sultanbeyli Belediyesi, kültür-sanata<br />

verdiği değeri bir kez daha gözler<br />

önüne serdi. Muhsin Yazıcıoğlu Kültür<br />

Merkezi’nin yan tarafına inşa edilen<br />

Kitap Kafe’nin sonuna gelindi. Kitapseverlerin<br />

keyifli vakit geçireceği Kitap<br />

Kafe’ye ilginin yoğun olacağı düşünülürken,<br />

şehir estetiğine de olumlu katkı<br />

verecek.<br />

50 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


İlçelerimiz<br />

Pendik'e Ağız ve<br />

Diş Sağlığı Merkezi<br />

Sağlık Bakanlığı, Pendik’e 10 katlı Ağız<br />

ve Diş Sağlığı Merkezi açıyor. Çamçeşme<br />

Mahallesi’nde yakında hizmete girecek merkez<br />

içinde 76 poliklinik, 5 ameliyathane, 5 özel<br />

çocuk polikliniği ve 5 yataklı servis bulunacak.<br />

Elçi Sokak’ta hizmet verecek olan Pendik<br />

Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, modern teknolojinin<br />

tüm imkânları kullanılarak yapılacak<br />

tanı ve tedavi işlemleriyle bölgede ağız ve<br />

diş sağlığı konusunda önemli bir ihtiyaca<br />

cevap verecek. İstanbul Anadolu Güney<br />

Kamu Hastaneler Birliği'ne bağlı olarak hizmet<br />

verecek hastaneye, MHRS üzerinden<br />

randevuyla hasta kabul edilecek. İçinde has-<br />

Üsküdar'da örnek dönüşüm başladı<br />

Üsküdar’da "Örnek Dönüşüm", Çevre ve<br />

Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin katılımıyla<br />

gerçekleştirilen törenle başladı.<br />

Üsküdar Belediyesi öncülüğünde başlatılan<br />

Örnek Dönüşüm hareketinde ilk adım<br />

Çamlıca'da atılıyor.<br />

Örnek Dönüşüm hareketiyle birlikte<br />

Üsküdar'ın tarihi dokusunu ve eşsiz atmosferini<br />

koruyacaklarını dile getiren Belediye<br />

Başkanı Hilmi Türkmen; "Örnek Dönüşüm,<br />

titizlikle hazırlanmış bir projedir. Üsküdarımız<br />

ve vatandaşlarımız için her konuyu en<br />

ince ayrıntısına kadar düşündük. Bu dönüşümden<br />

en çok Üsküdarlı vatandaşların<br />

fayda sağlaması en büyük hedefimizdir"<br />

şeklinde konuştu.<br />

taların her ihtiyacı düşünülerek donanımlar<br />

oluşturulan hastaneyi ziyaret eden Pendik<br />

Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin, servisleri<br />

gezerek bilgi aldı.<br />

YAKINDA HİZMETE GİRECEK<br />

Sağlık Bakanlığı'nın hedef ve stratejileri<br />

doğrultusunda yatırımı İstanbul Anadolu<br />

Güney Kamu Hastaneleri Birliği tarafından<br />

gerçekleştirilen hastane, açılış için onay<br />

bekliyor. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu<br />

tarafından verilecek onayın ardından Pendik<br />

Ağız ve Diş Merkezi, hastalara hizmet vermeye<br />

başlayacak.<br />

BAKAN ÖZHASEKİ: İSTANBUL'DA<br />

DEPREM RİSKİ KAPIDA<br />

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki<br />

ise; “Biliyorsunuz ülkemiz deprem<br />

bölgesi. Yüzyıl içerisinde kaybettiğimiz insan<br />

sayısı 83 bin, gene 100 milyar üzerinde<br />

maddi kayıp var. İstanbul’da deprem riski<br />

her an kapıda. Uzmanlar, 2030 yılına kadar<br />

Marmara açıklarında en az 7 şiddetinde<br />

deprem beklendiğini ifade ediyor. Biz de bu<br />

sebeple 7,5 milyon bağımsız birimi yaklaşık<br />

15 yıl içinde dönüştürmeyi planlıyoruz. Bu<br />

da yılda 500 bin bağımsız birim demek. Bir<br />

finansman modeli de belirledik. Deprem<br />

gelmeden önce buna hazır konutlar yapmak<br />

istiyoruz" dedi.<br />

Kartal’ın<br />

en büyük<br />

parkı inşa<br />

ediliyor<br />

Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok<br />

Öz, ilçenin en büyük parkı olma<br />

özelliğini taşıyan ve yapımı hızla devam<br />

eden Yakacık Havuz Sokak’taki<br />

park çalışmasını yerinde inceledi. Park<br />

alanında yetkililerden bilgi alan ve<br />

tespitleri doğrultusunda gerekli talimatları<br />

veren Başkan Öz, şu açıklamalarda<br />

bulundu:<br />

"Parkımız hizmete açıldığında Kartallı<br />

çocuklar, gençler ve her yaştan vatandaşa<br />

hitap eden alanları, balıklı havuzu<br />

ve deniz manzarasıyla hem eşsiz<br />

bir dinlenme mekânı olacak, hem de<br />

içinde yer alacak ağaçlar, sıhhi bitkiler,<br />

yenilebilir bitkiler ve kokulu bitkilerle<br />

Kartal’da yeşil alanların artmasına<br />

ve ekolojik yaşama büyük katkı<br />

sağlayacak".<br />

HAVUZLU SOKAK PARKI<br />

Yakacık Havuz Sokak'ta yapımı devam<br />

eden parkta, İspanya’da Art Nouveau<br />

akımının öncüsü ünlü Katalan mimarı<br />

Antoni Plàcid Guillem Gaudí’nin<br />

mozaikli havuzundan esinlenerek<br />

tasarlanan bir havuz yer alıyor. "Teras-Balkon-Bahçe"<br />

konseptiyle 30 bin<br />

metrekare alan üzerinde yer alan park<br />

tamamlandığında, Kartal’ın deniz<br />

ve Adalar manzaralı en büyük parkı<br />

olacak. 30 bin metrekarelik alanda,<br />

araziye uygun ve mevcut bitkiler korunarak<br />

hazırlanan Havuz Sokak Park<br />

Projesi’nde seyir terasları, yürüyüş<br />

yolları, çocuk oyun alanları, piknik<br />

alanları, kaya bahçeleri ve doğal bitki<br />

şelalesi gibi donatılar yer alacak.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 51


Sanat<br />

Kadıköy’den dünyaya<br />

doğru uzanan bir heykeltıraş;<br />

İSKENDER GİRAY<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

"Ekmekçi Berkin’i Arıyor", "Ayrışma", "Ağaca<br />

Ağıt" ve "Ağaca Sevinç" eserleriyle tanınan<br />

heykeltıraş İskender Giray ile Moda’daki<br />

atölyesinde toplumun sanata bakışını, sokak<br />

sanatını ve Kadıköy’ü konuştuk.<br />

"Yedi milyar insanın yaşadığı dünyada çok<br />

fazla dinamik var. Hiçbir konuda, bunu da<br />

böyle düzeltelim diye bir şey yapamayız.<br />

Sadece bir damla atabiliyoruz. O damlalar<br />

da yıllar içerisinde birikip, olumlu bir harekete<br />

dönüşebilir. Bir tane damla da ben atayım<br />

diyorum" diyen Kadıköy sevdalısı Giray,<br />

Kadıköy Life Dergisi'ne içini döktü...<br />

Öncelikle, isterseniz kısaca kendinizden<br />

bahsedin. Nerede doğup büyüdünüz,<br />

heykelle tanışmanız nasıl oldu?<br />

Ankara’da doğdum aslında ama nüfus<br />

kâğıdımda Mucur yazar. Bu bir Türkiye gerçeği...<br />

Babam memurmuş, Ankara’da doğmuşum.<br />

Doğumevinden çıktıktan sonra<br />

apar topar Kırşehir Mucur’a gelmişiz babam<br />

orada görevli olduğu için. Dolayısıyla kimliğim<br />

orada çıkmış. Doğum yerim de Mucur<br />

yazılmış.<br />

Yine baba mesleği dolayısıyla Türkiye’yi<br />

gezerek büyüdüm. İstanbul hep ikinci adresimizdi.<br />

Çünkü babamın ailesi İstanbul’da<br />

yaşıyordu. Anadolu İstanbul arası böyle bir<br />

sentez içinde büyüdüm. Lise dönemimi<br />

İstanbul’da okudum. Sonra üniversite de<br />

İstanbul’da. Türkiye gerçeği gereği sanat<br />

okumak gibi bir şey yoktu kafamda. Öyle bir<br />

alternatifim olduğunu bile bilmiyordum. Sekiz<br />

yaşımda garip bir hikâyeyle resimle tanıştım.<br />

Resmi hep çok sevdim. Babam, hukuk<br />

okurken marangozluk yapmış. Büyükbabam<br />

marangozdu, amcam marangozdu. Dolayısıyla<br />

ilk talaşı onların atölyelerinde yuttuğum<br />

için, hep böyle elimle üretmeyi sevdim.<br />

Her türlü zanaati sevdim açıkçası. Bu işlerle<br />

uğraşmazken de hep elimin altında takım<br />

olurdu ve her boş vaktimde bir şeyler yapardım.<br />

Hep sanatsal üretimler değil tabi.<br />

52 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Robot kolu yapmaya çalıştım. Odam için<br />

alarm sistemi yaptım mesela. Sonra büyüdüm.<br />

Okul bitti. Telekomünikasyon şirketlerinden<br />

birinde işe başladım. Çok mutsuz<br />

oldum. Fizik Mühendisliği yüksek lisansına<br />

devam ediyordum o sırada. Bir yandan<br />

MBA, Bilgi Üniversitesi’nde... Takım elbise<br />

giyip toplantılara gidiyordum. Ama aynaya<br />

baktığımda kendimi tanıyamıyordum. Gerçek<br />

bir kimlik bunalımındaydım. Antidepresanlar<br />

falan. Sonra bir nokta geldi ve ben<br />

artık sanatla uğraşacağım dedim. Hep geç<br />

kaldığımı düşünürdüm ama 26 yaş o kadar<br />

geç olmasa gerek diyerek başladım. Ama<br />

tabiki bir yere gelmiş değilim. Öğrenme devam<br />

ediyor. Hayat boyunca da öğreneceğim.<br />

Bütün hikâyem bu, özetle.<br />

‘Direniş Bisikleti’ adlı eseriniz için<br />

“Bu bisikleti Gezi Parkı’nda direnenlerin<br />

o günleri hatırlaması ve/veya<br />

bulunmayanların da orada bulunanlara<br />

empati yapması için yaptım” diyorsunuz.<br />

Buradan hareketle sanat ile empati<br />

arasındaki ilişki nedir?<br />

Güzel soru. Bir ilişki kurmak şart değil bir<br />

kere. Oradan başlayalım. Ben sanatı bu<br />

yönden ele alıyorum sadece. Bu yönden ele<br />

almayan çok fazla insan var. Hatta genel<br />

olarak artık günümüz sanatçısı galiba bu<br />

yönden bakmıyor. Sadece estetik açıdan<br />

bakıyor. Değer verdiğim bir şair bana "Yaptıklarının<br />

altında ezilmiyor musun?" dedi.<br />

Malzemenin kendisi güzel aslında... Sadece<br />

işin güzelliğiyle ilgileniyorsan estetik bir şey<br />

çıkartman yeterli. Bu da bir görüş. Güzel de<br />

görüş. İşin sadece estetiğiyle ilgilenen insanlar<br />

da olabilir. Benim hayata bakışımda<br />

bu yok. Mutlaka sadece güzel olsun diye<br />

yaptığım işler var.<br />

Şimdi şöyle; üretme isteği aslında insanın<br />

içindeki duyguyla alakalı bir şey. Bu bir öz<br />

tatmin şekli... Bir şekilde duyguyla çalışıyorsun.<br />

Gerçekten bu iş, bir duygu kusma<br />

işi. İşin negatif kısmındayım ve böyle görüyorum.<br />

Böyle gördüğüm için kendime yaşattığım<br />

duygu böyle oluyor. Bunu içimdeki<br />

hissi anlatmak için yapıyorsam, içimdeki his<br />

de böyle bir hikâyeye dayanıyorsa o zaman<br />

benim amacım, karşıdaki insana bu konuda<br />

empati yaptırmak olabilir. Bunu da bir diyalog<br />

aracı olarak görüyorum. Sadece bir duygu<br />

değişimi olarak görmüyorum. Bu duygu<br />

değişiminin altına bir katma değer koymak<br />

istiyorum. Dolayısıyla o yönden bakıyorum.<br />

Benim için aradaki bağ budur.<br />

Mesela Contemporary’e bir baykuş yaptım.<br />

Bu normal bir kuş değil de, nesli tükenen bir<br />

kuş olsa Türkiye’de. Bakan adam altını okuduğu<br />

zaman, “Evet, bu baykuşun da nesli<br />

tükeniyor” dese. Bu güzel bir şey... Zaten<br />

olay bir şeyi düzeltmek değil. Asla yapamayız.<br />

Yedi milyar insanın yaşadığı dünyada<br />

çok fazla dinamik var. Hiçbir konuda, bunu<br />

da böyle düzeltelim diye bir şey<br />

yapamayız. Sadece bir damla<br />

atabiliyoruz. O damlalar da yıllar<br />

içerisinde birikip olumlu bir harekete<br />

dönüşebilir. Bir tane damla<br />

da ben atayım diyorum. O da kulaklı<br />

baykuş olsun. (Gülüyor)<br />

“Heykelleri toplumlar korur”<br />

diyorsunuz. ‘Ağaca Ağıt’ ve<br />

daha sonra ‘Ağaca Sevinç’<br />

heykelleriniz ve Kadıköylülerin<br />

bu heykellere sahip çıkması…<br />

O heykellerle arkadaş olunması<br />

ve onu yapan biri olarak ona<br />

sözünüzü geçiremeyişiniz.<br />

Ne hissettiniz bu durumlar<br />

yaşanırken?<br />

Ben gurur duydum. En azından<br />

o heykelle insanların arkadaş olmasıyla<br />

gurur duydum ve aradan<br />

mümkün olduğu kadar çekildim.<br />

Her geçişimde birisi o heykelle<br />

iletişimde. Özellikle çocukların<br />

onunla iletişimi çok hoşuma gidiyor.<br />

Hatta bir hikâye var. Bir çocuk<br />

annesine heykeli sorduğu zaman<br />

ismimi söylemiş annesi, İskender<br />

Giray yaptı diye. Haftalar sonra<br />

facebook’tan yazdı hanımefendi.<br />

Bakkaldan çıkıyorlarmış ve<br />

girişinde ufak bir heykel varmış.<br />

“Bunu da mı İskender yaptı?”<br />

demiş çocuk. Anne de bir an hatırlayamamış,<br />

“İskender kim oğlum?”<br />

demiş. Bu bizim evde baya<br />

bir şaka konusu oldu. Ve evet,<br />

heykeli toplum korur. Bu, dediğimiz<br />

yönde bir katma değerdir.<br />

Kadıköylünün böyle bir eğitime<br />

ihtiyacı yok zaten. Korudular heykeli.<br />

Ama şurası önemli; diğerleri<br />

de korunabildiğini gördü. Bu güzel<br />

bir şey... Buranın dışında olur<br />

muydu? Çok da zannetmiyorum.<br />

Günümüzde Mehmet Aksoy’un<br />

‘İnsanlık Anıtı Heykeli’<br />

kaldırıldı. İzmir’de metroda<br />

bir heykele saldırıldı. Sizin<br />

heykelleriniz, Berkin Elvan<br />

için olsun, Ağaca Ağıt olsun.<br />

Ya saldırıya uğradı ya da<br />

çalındı. Bu denli heykellere<br />

karşı saldırgan tutumlar<br />

neyi gösteriyor? Bir algı mı<br />

yaratılmaya çalışılıyor yoksa<br />

var olan bir algının sonucu mu?<br />

Var olan bir algının sonucu. Bu zaten<br />

müslüman toplumlarda olan<br />

bir şey. Heykeli put olarak görüyorlar.<br />

Ama bu noktada benim<br />

söylemek istediğim çok önemli bir<br />

şey var. İnsan böyle bir şey düşünürken<br />

inancının gücünü hesaba<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 53


Sanat<br />

katmalı. Bir de şeytan var. O beni sürekli dürtüyor.<br />

O insanın bilinci. Aslında dürten bir şey<br />

yok. Senin inancın güçlüyse karşına put da<br />

koysalar, sen yine inanmaya devam edersin.<br />

Senin inancın güçlüyse, karşına çıplak kadın<br />

da koysalar, senin abdestin bozulmaz. Bu,<br />

inancın zayıflığıyla ilgili bir şeydir. Biz bunu<br />

put olarak görmüyoruz. Mitolojik tanrıları<br />

işlerken de bunu tanrı olarak koymuyoruz ortaya.<br />

Altındaki fikri koyuyoruz.<br />

Adalet Tanrıçası, adalet saraylarının önünde<br />

tanrı olduğu için yok; Adalet Tanrıçası, adalet<br />

saraylarının önünde, adaletin tüm unsurlarını<br />

bir araya getiren bir figür olduğu için var.<br />

Karşıdaki insan bu figürü ve bu fikri alsın diye<br />

var. Dediğim gibi, buradan yola çıkarak aslında<br />

heykelden korkmasının sebebi puttan<br />

korkması değil, altındaki fikirden korkması.<br />

Pozitif bakmak lâzım bu işe. Bir sorunu çözmenin<br />

en önemli yolu ve başlangıç şartı, o<br />

sorunu bilmektir. Sen sorunun sürekli üzerini<br />

örtersen bu asla çözümlenemez. Mesela<br />

çıplak bir kadın heykeli bir insanda bu kadar<br />

büyük bir etki yaratıyorsa o zaman o kişi, bu<br />

durumu kendisinde olumlu olarak bir problem<br />

hissedip bunun üzerine gitmesi lâzım.<br />

Heykelin sanatsal kaygısı burada yatıyor<br />

o zaman…<br />

Aynen öyle. Mevcut olan bir güdünün artık<br />

çıkmaktan utanmaması diyelim.<br />

Ayrışma Heykeli<br />

Son derece tüketime dayalı bir toplumda<br />

yaşıyoruz. Tam da bugün, üretmek,<br />

hayatın neresinde duruyor?<br />

Zor bir yerinde duruyor. Çünkü ister istemez<br />

CNC’lerle, lazer kesimcilerle yarışıyorsun. Şu<br />

anda işsiz bir insanlığa doğru ilerliyoruz. Her<br />

şeyi makinalar yapmaya başladı. İlerleyen<br />

yıllarda belki son kalan heykeltıraşlardan,<br />

"Bu meslek de ölüyor artık" diye bir TRT<br />

programı izleyebiliriz diye düşünüyorum.<br />

Ama ben bir baharata inanıyorum. Bu baharatı<br />

somut şekilde göremesek de tadıyoruz.<br />

Nedir o baharat, annenin yemeğindeki<br />

baharat bu. Restoran yemeğinden farklı...<br />

İçine konulan sevgi, klişe tarafıyla... İşte insan<br />

eliyle yaratılan her şeyde, olumlu ya da<br />

olumsuz bir baharat var. O baharatı kaçıracağız<br />

böyle giderse. Buna üzülüyorum.<br />

Genelde heykellerin kilden yapıldığını<br />

görüyoruz. Sizin boru ile çalışmanızda<br />

özel bir neden var mı?<br />

Öncelikle heykeller, herhangi bir malzemeden<br />

yapılabilirler. Sokak işlerinde borunun<br />

çıkış noktası şöyle: Eski binaların olduğu<br />

bir İstanbul’da yaşıyoruz. Eskiden su ve gaz<br />

boruları ve giderlerin hepsi demir borulardı.<br />

Sonra onları kullanmamaya başladık.<br />

Tonlarca demir evlerin içinde öyle boş boş<br />

bekliyor şu anda. Onlardan birinin çıkıp bu<br />

durumlara isyan etmesini istedim. Çünkü<br />

sürekli seyrediyorlar. Sanki kafamdaki<br />

hayali dünyada onlardan biri var olmuş da<br />

sonra kesip biçip diğerlerini yapmaya başlamış<br />

gibi. O yüzden kaynaklarım hep düzensizdir.<br />

Sanki böyle apar topar birbirlerini yapıyorlarmış<br />

gibi bir şey yaşıyorum ben kendi<br />

içimde. O yüzden o borulardan girdim.<br />

Tabi şöyle bir avantajı da var. Sokak işi. Heykel<br />

pahalı bir şey... Grafiti sanatçılarının sprey<br />

boyalara verdiği para nasıl canını acıtıyorsa,<br />

benim de bu canımı acıtıyor. Daha pahalı bir<br />

malzeme seçemem. Net, yalın ve mümkün<br />

olduğu kadar basit bir şekilde bir şey anlatmaya<br />

çalışıyorum. Sokaktan geçen insanın<br />

kısa zamanda alıp geçmesini istiyorum. Bu<br />

yüzden sokak sanatı diyebiliriz buna. Çünkü<br />

sokak müzisyeni seni bir yerden alır sadece<br />

üç dakikalık veya yüz adımlık bir yere götürür.<br />

Benim de burada amaçladığım budur ve<br />

bu işler, sokak işleridir. Korunmak zorunda<br />

değillerdir. Gidebilirler, çalınabilirler. Yeter ki<br />

vandal bir saldırıya uğramasınlar. Daha önceki<br />

röportajlarımda da, TedX konuşmamda da<br />

söylediğim bir şeydir. Bir süreleri var heykellerin,<br />

hayat süreleri. Onu da toplum belirler.<br />

Ve son olarak Kadıköy...<br />

Kadıköy, sanatınız ve sizin için<br />

ne anlam ifade ediyor?<br />

Kadıköy’ü çok seviyorum. Artık İstanbul’da<br />

kurtarılmış bölge gibi. Özgürce yaşanabilen<br />

nadir alanlardan bir yer haline geldi. Bu yönüyle<br />

de çok seviyorum. En çok sevdiğim tarafı<br />

işimin anlaşılması. Çünkü dediğim gibi<br />

bir diyalog arayışındayım. Sokağa çıkıp üç<br />

beş kişiyle konuşmaya başladığım zaman<br />

heykel anlamında, bunlardan dört tanesi<br />

bana cevap veriyor. Bu beni çok mutlu ediyor.<br />

Aynı dilden konuşabildiğim insanlarla<br />

beraber yaşamak çok hoşuma gidiyor.<br />

Ben seneler önce Nişantaşı’ndan geldim.<br />

Burası hakkında en büyük aşk yaşadığım unsurlardan<br />

biri, insanların sabahleyin birbirine<br />

günaydın demesiydi. Kavga gürültü olmamasıydı.<br />

Geldim, ilk iki üç yılda duyduğum tek<br />

kavga -bu arada Moda’dan bahsediyorum- iki<br />

tane yaşlı amcanın Migros’un içindeki siyaset<br />

kavgasıydı. Aynı zamanda sabahları yürüyüşe<br />

çıktığım zaman o tarihi yarımadayı görmek<br />

beni çok mutlu ediyor. Bütün bu yönleri birleştirdiğimiz<br />

zaman Kadıköy, yaşamak istediğim<br />

bir yer. İstanbul’un içinde olmasa daha<br />

iyi olacağım. Kadıköy’ü bir köy olarak Kaz<br />

Dağları’nın içine koymak isterdim.<br />

54 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sektör<br />

Vakıf Taşdelen Su Genel Müdürü Burhan Alev:<br />

Camdan cama geçen<br />

sağlığı vaat ediyoruz<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

Tüketiciye fayda sağlayacak ürünler ve hizmetler<br />

sunmayı hedefleyen Vakıf Taşdelen<br />

Su, sektörün ana dinamikleri dışında ezber<br />

bozan ve ilkleri başaran kimliğiyle dikkat çekiyor.<br />

Ciddi araştırma ve geliştirme süreçleri<br />

sonucunda sektörde öncü adımlar atan Vakıf<br />

Taşdelen Su'yun Genel Müdürü Burhan<br />

Alev ile söyleşi gerçekleştirdik. İşte, özel<br />

röportajımızın ayrıntıları...<br />

Burhan Alev’i tanıyabilir miyiz?<br />

Üniversitedeki işletme eğitimimin ardından<br />

hızlıca iş hayatına atıldım. Uzun yıllar Ülker<br />

bünyesinde farklı üst düzey pozisyonlarda görev<br />

aldıktan sonra bir ortağımla beraber belli<br />

bir süre kendi ithalat-ihracat firmamızı yönettik.<br />

Son olarak, bugüne kadar kazandığım<br />

farklı satış-pazarlama tecrübeleri ve portföyümden<br />

sonra, geçen yıl itibariyle de bu kazanımlarımı<br />

artık Vakıf Taşdelen Su markamızı,<br />

hak ettiği daha da iyi noktalara taşımak amacıyla<br />

Genel Müdürlük koltuğuna getirildim.<br />

Vakıf Taşdelen’in kuruluş tarihinden<br />

bahsedebilir misiniz?<br />

Vakıf Taşdelen Su’yun oldukça eskiye dayanan,<br />

köklü bir tarihi var. İlk olarak Sultan II.<br />

Selim Han'ın eşi Afife Nurbanu Sultan tarafından<br />

1582 yılında vakfediliyor. Sultan II. Abdülhamid<br />

Han’ın da bizzat kullandığı ve tavsiye<br />

ettiği su Vakıf Taşdelen’dir. Vakıf Taşdelen<br />

Su’yun “Reisi Cumhur Kemal Atatürk” imzalı<br />

kararnameler ile ilk fabrika alt yapısı ve modernizasyonu<br />

sağlanmıştır. Atatürk’ün özellikle<br />

rahatsızlığı sırasında, reçetesinde normal<br />

suyun yanı sıra Taşdelen Memba Suyu<br />

yazdığını ve ilaç niyetine kullandığını “Son<br />

Nöbet Defteri” kitabından öğrenmekteyiz.<br />

Üretimini gerçekleştirdiğiniz suyun<br />

kaynağı nerededir?<br />

Vakıf Taşdelen Doğal Kaynak Suyu, kendisine<br />

adını veren Taşdelen Ormanları içerisindeki<br />

800 bin metrelik kaynak arazisinde<br />

bulunmakta olup, 220 metre derinlikten<br />

‘kendiliğinden yeryüzüne çıkan’ bir doğal<br />

kaynak suyudur.<br />

Birçok su firmasının aksine cam<br />

damacanada üretim yapmanızın<br />

sebebi nedir?<br />

Sağlıklı doğal kaynak suyunu camda şişeleyerek,<br />

bu alandaki en büyük yatırımı yapıp<br />

büyük bir değişikliğe gittik. “Camdan Cama”<br />

sloganımızın çıkış noktası olan cam sağlığını<br />

cam pompa ile destekleyerek, sektörde<br />

de büyük bir fark yarattık. Kaliteli doğal<br />

kaynak suyunu cam sağlığında destekliyor,<br />

müşterilerimize daha fazla sağlık ulaştırmayı<br />

hedefliyoruz.<br />

Sağlıklı suyun özellikleri nelerdir ve<br />

insanlar su tercihi yaparken nelere<br />

dikkat etmeliler?<br />

Kaliteli doğal kaynak suyun insan sağlığında<br />

önemi çok büyük... Öncelikle bütün hücrele-<br />

56 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sektör<br />

rimizin çoğu sudan oluşuyor. Metabolizma<br />

ile sindirimin düzgün çalışması ve ışıldayan<br />

bir cilt için kaliteli suya hayatımızda daha<br />

çok yer açmalıyız. Su tercihi yaparken de<br />

BPA içermeyen pompa, özel cam boru ve<br />

sağlıklı kapak gibi cam sağlığını sonuna kadar<br />

koruyan faktörleri dikkate alabiliriz.<br />

Su sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Sorunlar ve çözüm yolları nelerdir?<br />

Toplumumuzdaki sağlıklı yaşam trendi arttıkça,<br />

kişi başı su tüketim verileri de her geçen<br />

sene artmaya devam etmektedir. Ancak<br />

hâlâ bu konuda ilerlememiz gereken çok yol<br />

var. Artan talebe cevap verebilmek adına<br />

çoğu marka sondajla su çıkarıp, tüketicilerine<br />

sunmakta; bizler bu noktada ‘butik/<br />

premium su markası’ duruşumuzu bozmayıp,<br />

‘kendiliğinden yeryüzüne çıkan gerçek<br />

doğal kaynak suyumuzu’ tüketicilerimizle<br />

buluşturmaya devam edeceğiz.<br />

Rakiplerimizden farklılaştığımız diğer bir<br />

nokta olan, faydalı model patenti bize ait<br />

olan pompalarımızda kullandığımız “cam<br />

boruların” maalesef merdiven altı yerlerde<br />

kalitesiz bir şekilde üretildiğine dair duyumlar<br />

alıyoruz. Bu yönde hukuki davalarımız<br />

sürerken de tüketicilerimizin bu aldatmacaya<br />

dikkat etmelerini, bu üreticilere pay vermeyip,<br />

yurtdışında sadece bize özel ürettirdiğimiz,<br />

ithal cam boruları kullanmalarını<br />

istiyoruz.<br />

Su sektöründe teknoloji ne yönde<br />

ilerliyor? Teknoloji ve kullanımıyla ilgili<br />

öngörüleriniz nelerdir?<br />

Vakıf Taşdelen Su olarak bugün İstanbul’un<br />

en eski doğal su kaynaklarına sahibiz ve bu<br />

doğal kaynak suyunu teknolojinin getirdiği<br />

en son sistem makinelerle birleştirerek, tüketicilerimize<br />

“Camdan Cama” geçen sağlığı<br />

vaat ediyoruz.<br />

Tarih boyunca Nurbanu Sultan, Sultan<br />

İkinci Abdülhamid Han ve Atatürk gibi<br />

önemli isimlerin tercihi olmuşsunuz.<br />

Vakıf Taşdelen Su'yu sektörde ayrıcalıklı<br />

kılan unsurlar nelerdir?<br />

“Daha Fazla Vakıf Taşdelen, Daha Fazla<br />

Sağlık” sloganı ile çıktığımız bu yolda suyumuzun<br />

lezzetine ve kalitesine güvenimiz<br />

tam. Sondaj yapılmadan kendiliğinden<br />

yeryüzüne çıkan bir su olması ile adındaki<br />

doğallığın hakkını sonuna kadar veriyor. Haziran<br />

ayında, Uluslararası Lezzet ve Kalite<br />

Enstitüsü tarafından 3 altın yıldızla lezzetimiz<br />

tescillendi ve Üstün Lezzet Ödülü’ne<br />

layık görüldük. Dünyadan birçok su markasının<br />

katıldığı törende, böyle bir ödül almak<br />

bizim için büyük bir gururdu.<br />

Vakıf Taşdelen’i Çekmeköy haricinde<br />

nerelerde bulabiliriz?<br />

Vakıf Taşdelen Su olarak İstanbul’un 32 ilçesinde<br />

hizmet vermeye ve insanlara sağlıklı<br />

doğal kaynak suyunu ulaştırmaya devam<br />

ediyoruz. Kadıköy ilçesinde de tarihi Vakıf<br />

Taşdelen Su’yumuzu çok yoğun bir operasyon<br />

ağıyla tüketicilerimize ulaştırıyoruz.<br />

Hizmet ağımızda İstanbul’un dışında, Kocaeli<br />

ve Ankara illeri de bulunmakta.<br />

Çekmeköy’ün gelişimini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Çekmeköy son dönemde hızlı bir gelişim<br />

gösteriyor. Çekmeköy halkı da bu durumdan<br />

oldukça memnun. Bunun sebebini ise gelişimin,<br />

sosyal yaşamı oldukça olumlu yönde<br />

etkilemesine bağlayabiliriz. Belediye Başkanımızın<br />

ve altındaki tüm ekibin bu gelişmedeki<br />

katkısı sonsuz...<br />

Son olarak okuyucularımıza neler<br />

iletmek istersiniz?<br />

Sektöre her zaman yenilik ve lezzet katan<br />

Vakıf Taşdelen Su, markamızı güvenle içmeye<br />

ve takip etmeye devam etsinler.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 57


Eğitim<br />

ALİ KOÇ:<br />

Eğitimde tartışma ideolojik değil,<br />

pedagojik olmalı...<br />

PINAR BALTACI<br />

Ali Koç 20 yıllık bir eğitimci. Ankara Dil Tarih<br />

Coğrafya Fakültesi Sosyoloji bölümünden<br />

1996 yılında mezun olan Koç, Cizre’ye atanır<br />

ve hikâyesi böyle başlar. Çeşitli okullarda<br />

öğretmenlik ve idarecilik yapmasının ardından<br />

Milli Eğitim Bakanlığı’nda eğitim uzmanı<br />

olarak çalışır. 2002 yılında devlet memurluğundan<br />

istifa eder ve özel okullarda<br />

idarecilik, ardından danışmanlık yapar. Sonrası<br />

kendi projelerini hayata geçirmesi ile<br />

devam eder. Önce ‘Eğitimpedia’ isimli web<br />

sitesi, ardından ‘Her fidenin ayrı bir öyküsü<br />

var’ anlayışını benimseyen Fide Okulları.<br />

Ali Koç’u kurucusu olduğu okul Fide’de ziyaret<br />

ettim. Öğretmen ve öğrencilerin arkadaş<br />

gibi olduğu, samimi bir ortam. Sohbetimiz<br />

yine aynı samimiyette, okul bahçesinde bir<br />

bankta gerçekleşti. Ali Koç ile hem Fide’yi<br />

hem de yeni eğitim, öğretim yılına girdiğimiz<br />

şu günlerde Türkiye’deki eğitim sistemini<br />

konuştuk.<br />

Eğitimpedia’dan başlayalım isterseniz.<br />

Nasıl çıktı ortaya bu fikir?<br />

2013 yılında dünyadan eğitime dair bilgileri<br />

eğitimciler ve ebeveynlere aktarma isteği ile<br />

ortaya çıktı. Türkiye’de İngilizce bilmemekten<br />

kaynaklı yabancı kaynaklara ulaşamayanlar,<br />

bu kaynaklara ulaşsınlar istedik. İlk yazımız<br />

Finlandiya eğitim sistemi üzerineydi. Çok ilgi<br />

gördü. Fark ettik ki dünyada eğitim adına<br />

neler olup bittiği merak ediliyor. Dünyadan<br />

paylaştığımız eğitim anlayışları herkesin dikkatini<br />

çekmeye başladı fakat Türkiye’de gerçekleşeceğine<br />

dair kimsenin inancı yoktu.<br />

Ve bu noktada Fide Okulları fikri ortaya<br />

çıkıyor. Bir hayal gerçekleşti diyebilir<br />

miyiz? Nasıl başlıyor ve devam ediyor<br />

Fide serüveni?<br />

Evet, Fide Okulları fikri ortaya çıktı ve hayata<br />

geçirdik. Bir hayal gerçekleşti diyebiliriz tabii.<br />

Yeni bir okul açılıyorsa genelde odağına sınavları<br />

koyuyor ve sınav başarılarını ön plana<br />

çıkarıyor. Fide ilk kurulduğu günden itibaren<br />

bu ana akım yaklaşıma karşı durdu. Bizim eğitimde<br />

odağımız sınav değil, öğretmen ve öğrenci<br />

ilişkisi. Çocuğun yaratıcılığının geliştirilmesi,<br />

her çocuğun doğayla ve kendi doğasıyla<br />

buluşması... Biz ana ilkeyi bu şekilde koyduk<br />

ve bu çok yoğun talep gördü. Bundan sonraki<br />

üç yıla dair kayıtlarımızı kapattık, yedek listeler<br />

oluşmuş durumda. Çünkü artık herkes çocuğunu<br />

sınav için heba etmekten bıktı. O yüzden<br />

Fide’ye iki grubun çok ilgisi var. Birincisi<br />

ebeveynler, ikincisi ise eğitimciler. Çok sayıda<br />

özel okuldaki öğretmen arkadaş, gönüllü Fide<br />

eğitmeni olarak çalışıyor.<br />

Fide’yi farklı kılan nedir? Nasıl bir eğitim<br />

anlayışı ve felsefesi var?<br />

Okulumuzda her şeyden önce yatay ve demokratik<br />

bir ilişki var. Çocuk öğretmen,<br />

öğretmen yönetici, yönetici kurucu gibi ilişkilerimizin<br />

tamamı demokratik ilişkilerdir.<br />

Ve Fide’de her şey çocuk yararı esas alınarak<br />

tasarlandı. Karşılıklı kurduğumuz ilişki<br />

birbirini tanımaya dayalı. Başka Fide’ler de<br />

açacağız. Ölçümüzü hep şöyle kuruyoruz,<br />

öğrencilerimiz 250 kişiyi geçmeyecek okullarımızda.<br />

Çünkü okul müdürünün her çocuğu<br />

ismiyle tanımasını istiyoruz. Fide’ye de<br />

başarıyı getiren bu. Çocuklar birlikte eğleniyor<br />

ve öğreniyor. Biz 1 yılda bir aileye dönüşmeyi<br />

başarabildiysek, bu kurduğumuz ilişki<br />

sıcaklığı ile mümkün oldu.<br />

Fide’de uygulanan eğitim modeli<br />

Finlandiya ile benzerlik taşıyor.<br />

Finlandiya eğitim modeli hakkında ne<br />

düşünüyorsunuz?<br />

Finlandiya eğitim modelinin bizim aslında<br />

köy okullarında yaşadığımız yapıdan çok<br />

önemli bir farkı yok. Oradaki mesele bir çocuğa<br />

bolca boş zaman bırakmak... Çocuklar<br />

evlerinin yakınındaki okullarda eğitim aldığı<br />

için öğle yemeğinde evlerine gidebiliyorlar.<br />

Uzun teneffüs süreleri var. Biz Fide’de de<br />

böyle yapıyoruz. Eğitimde doğru olan şey<br />

çocuğun her dakikasını planlamak ve yetişkinlerle<br />

bir arada geçirmesini sağlamak değil.<br />

Çocuğa boş zaman bırakıp, akranları ve<br />

kendi ile zaman geçirmesini sağlamak. Aslında<br />

bizim Finlandiya’da sevdiğimiz şey bu.<br />

Ancak, bunu Finlandiya’dan öğrendik demek<br />

Türkiye’ye haksızlık olur. Çünkü köy çocukları<br />

öyle bir ortamda okuyorlar. Ama üzülüyoruz<br />

60 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Eğitim<br />

çünkü biz Finlandiya ile eğitim reformlarını<br />

aynı tarihlerde başlattık. Bizim Köy Enstitüleri<br />

deneyimimiz vardı, orada kaldık. Onlar<br />

ise sistemlerini çok değiştirdiler.<br />

Türkiye eğitim sistemini çok farklı<br />

coğrafyalarda görebilme imkânınız<br />

olmuş. Hem köyde hem de metropolde.<br />

Nedir ikisi arasında ki fark? Köyde çocuk<br />

olmak ve öğretmen olmaktan bahseder<br />

misiniz?<br />

Ben 1997’de Cizre’nin bir kenar mahallesinde<br />

öğretmenliğe başladım. Yani güvenlik<br />

sorunlarının olduğu bir dönemdi. Cizre’de<br />

2.5 yıl sınıf öğretmeni olarak çalıştım. Hayatımın<br />

hem insan, hem de öğretmen olarak<br />

en güzel dönemlerini geçirdim. O dönemde<br />

ve koşullarda yüksek meslek aşkıyla<br />

işimizi yaptık. Mesleği ben orada sevdim<br />

diyebilirim. Özellikle Güneydoğu’da görev<br />

yaptığınızda mesleğinizin etkisini daha çok<br />

görüyorsunuz. Bu durum hem mesleğe,<br />

hem de kendinize dair inancınızı arttırıyor.<br />

Orada hayat değiştiren kişi olduğunuzu<br />

hissediyorsunuz. Her sınıfa girdiğinizde<br />

size heyecanla bakan gözleri görüyorsunuz.<br />

Metropolde öğretmenlik yaptığınızda ise o<br />

çocuğun hayatındaki herhangi birisiniz.<br />

Peki ya çocuklar?<br />

Ben köy çocuklarının eğitim öğretim açısından<br />

daha şanslı olduklarını düşünüyorum<br />

açıkçası. Tabii iyi bir öğretmene rastlamak<br />

koşuluyla. Eğer bir köy çocuğunun iyi bir öğretmeni<br />

varsa, metropoldeki çocuktan daha<br />

şanslıdır. Çünkü o bahsettiğimiz doğayla ve<br />

kendi doğasıyla bir arada yaşayabileceği bir<br />

ortamdadır. Bol bol hayal kuracağı serbest<br />

zamanı var.<br />

Tekrar yüzümüzü büyük kentlere<br />

döndüğümüzde artık özel okullar<br />

fazlasıyla arttı. Eğitimin özelleşmesini<br />

destekliyor musunuz?<br />

Eğitim özelleşmeli mi sorusuna bir özel<br />

okulcu olarak hayır derim. Çünkü parasız ve<br />

nitelikli eğitim, her devletin yurttaşlarına<br />

sunmak zorunda olduğu bir görev.<br />

Özel okul ve devlet okulları arasındaki<br />

farklar nelerdir? Velilerin tercihleri<br />

hakkında neler önerirsiniz?<br />

Ne yazık ki Türkiye’de herkes mahallesinde<br />

nitelikli eğitime kavuşamadığı için ve çocuklarıyla<br />

alakalı kaygılı olduklarından özel<br />

okulları tercih ediyor. Türkiye’deki özel okul<br />

ihtiyacı yeni bir eğitim felsefesi üzerinden<br />

doğmalıydı. Yani özel okulları, “standart<br />

eğitimden memnun değilim, alternatif bir<br />

eğitim arıyorum” diyenler tercih etmeliydi.<br />

Bu şekilde olsaydı özel okulculuk çok farklı<br />

bir noktaya gelebilirdi. Türkiye’de özel okulculuk;<br />

daha temiz tuvaletler, az mevcutlu<br />

sınıflarla anlamına geliyor. Dünyada özel<br />

okullar bir felsefe ve yeni bir yaklaşım sunuyor.<br />

Bu felsefe ve yaklaşım veliye iyi geliyorsa,<br />

çocuk o okula gidiyor. Dünya’da çok<br />

sayıda özel okul, devlet okullarına oranla<br />

fiziksel olarak daha kötü durumdadır. Ama<br />

veliler oranın güçlü felsefesinden kaynaklı<br />

çocuklarını oraya göndermeyi tercih ederler.<br />

Türkiye’de güçlü bir felsefe için özel okullara<br />

para vermiyoruz, özel okullar ülkemizde<br />

devlet okullarının sunamadığı hizmeti sunuyor<br />

sadece. Velilere önerim, bu hizmetlerin<br />

devlet okullarında da olması için seslerini<br />

yükseltmeleri olacaktır.<br />

Peki, sizce eğitimde en önemli unsur nedir?<br />

Öğretmen ve okul mu? Yoksa aile mi?<br />

Kesinlikle öğretmendir. Bütün dünya açısından<br />

böyledir. Bir çocuğun öğrenme hayatında<br />

istediğiniz değişkeni çıkartın, mesela<br />

yüzme havuzlu bir okula gidip gitmemek<br />

hiçbir çocuğun hayatını değiştirmez ama iyi<br />

bir öğretmenle eğitim öğretime başlamak<br />

çocuğun bütün öğrenim hayatını değiştirir.<br />

Okulla ve öğrenmeyle ilgili iyi duygusu olan<br />

çocuklara ya da yetişkinlere bakın, hepsinin<br />

tekrar 1. sınıflarına dönün, hepsi mutlaka iyi<br />

öğretmenle başlamışlardır. Eğitimin özü öğretmenlerdir.<br />

Bir okul ne kadar büyüktür dersek,<br />

öğretmeni kadar büyüktür derim. Son<br />

yıllarda ülkemizde, özellikle özel okulculuk<br />

sektörünün büyümesi ile birlikte öğretmen,<br />

sistemin ana unsuru olmaktan çıktı. Neredeyse,<br />

çocuk mutluluğu uğruna çalışan kölelere<br />

dönmeye başladı öğretmenler. Bizim<br />

mesleğe eski saygınlığını kazandırmak gibi<br />

de bir iddiamız var açıkçası. Tabii biz öğretmenin<br />

korkulan kutsal bir varlık olması gerektiğini<br />

düşünmüyoruz ama bakıcı ve köle<br />

gibi olmaması gerektiğini düşünüyoruz. O<br />

yüzden öğretmenlerimizi çok önemsiyoruz.<br />

Çünkü başarı değer görme sonucunda geliyor.<br />

Bütün okulların da bu şekilde değişeceğini<br />

düşünüyorum. Burada kritik olan nokta<br />

şu; her meslek grubunda olduğu gibi öğretmenlikte<br />

de mesleki tatmin. İnsan olarak<br />

kendinizi okulda nasıl hissettiğiniz önemli.<br />

Ülkemizdeki eğitim sistemine değinecek<br />

olursak, sık sık değişikliklerle karşı<br />

karşıya kalıyoruz. Müfredat, sınav<br />

sistemindeki değişiklikler ve çok<br />

tartışılan 4+4+4 sistemi. Siz nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz son yıllarda<br />

yaşanan bu değişimleri?<br />

Öncelikle şunu söyleyeyim biz Türkiye’de<br />

4+4+4 eğitim sistemi diye bir şey tartışıyoruz<br />

ve sorunu doğru yerden görmüyoruz.<br />

Bu hiç önemli bir tartışma değil aslında.<br />

Biz yanlış şeyi tartışıyoruz. Aslında 4+4+4<br />

kademelendirme açısından 8 yıllık eğitime<br />

göre daha doğru bir yaklaşım. Çünkü bu<br />

yaklaşımda daha küçük okullar kurabilirsiniz.<br />

Mesela yıllar önce 8 yıllık eğitim yüzünden<br />

köy okulları kapatıldı. Hâlbuki çocukların<br />

köyünde eğitim görmesi gerekiyordu<br />

ama yasal mevzuat buna izin vermiyordu.<br />

Şimdi sadece bir ilkokul ya da ortaokul açabilirsiniz.<br />

Bu avantajlı kısmı 4+4+4 eğitim<br />

sisteminin. Eğitimde sorunları tartışırken,<br />

daha derinden pedagojik sorunları tartışmalıyız.<br />

Türk eğitim sisteminde en önemli<br />

sorun ebeveyn ve eğitimci için şudur, neyin<br />

anlatıldığından önce nasıl anlatıldığı. Reform<br />

nasıl anlatacağımız üzerinden olur.<br />

Yani eğitimde tartışma kısacası ideolojik<br />

değil, pedagojik olmalıdır. Pedagoji, çocuğun<br />

estetik duygusunun nasıl gelişeceğini<br />

tartışır. Siz çocuğun estetik duygusunu geliştirirseniz,<br />

dünyaya daha güzel bakma, algılama<br />

duygusunu geliştirirseniz o istediği<br />

şairi okur, ileride istediği mesleği seçer.<br />

Özel gereksinimli çocuklara değinmek<br />

istiyorum son kez. Sizin çok<br />

önemsediğiniz bir konu olduğunu<br />

biliyorum, okulunuzda da çok sayıda<br />

özel gereksinimli çocuk var.<br />

Evet doğru. Üstelik kabul etmemiz gereken<br />

sınırın epey ötesinde çocuk kabul ediyoruz.<br />

Bunu da okulumuzun misyonu olarak görüyoruz.<br />

Çünkü Türkiye’de özel gereksinimli<br />

çocukların öğrenim hakkı, en önemli eğitim<br />

problerimizden bir tanesi. Biz mümkün olduğunca<br />

çok çocuğumuzu kabul ederek bütünleştirme<br />

dediğimiz bir eğitim yapmaya<br />

çalışıyoruz. Doğal gelişim gösteren çocukların<br />

aynı haklara sahip olmaları ve mümkün<br />

olduğunca aynı becerilere sahip olması için<br />

çalışıyoruz. Bunun da hem insani hem de<br />

eğitimci olarak görevimiz olduğunu düşünüyorum.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 61


Söyleşi<br />

Hayatın her alanında imzası var...<br />

ORHAN BAHTİYAR<br />

Yazar Orhan Bahtiyar ile yöneticisi olduğu Ataşehir’deki Düştepe<br />

Oyun Müzesi ve Oyun Bahçesi’nde edebiyattan tarihe, sanattan<br />

müzeciliğe geniş bir yelpazede konuştuk.<br />

DR. FİGEN SABIRCAN<br />

Orhan Bahtiyar’ın yazmaya ilgisi hep vardır<br />

ama bu ilginin işe dönüşmesi için uzun yıllar<br />

geçmesi gerekir. 12 yıllık kurumsal hayat deneyimini<br />

bir kenara bırakıp tüm vaktini yazmaya<br />

vereceğini söyleyince kendisine aptal,<br />

enayi diyenler olur ama O verdiği karardan<br />

dönmez. Bugün ailesi, eşi ve önemlisi ustam<br />

dediği Sunay Akın’ın desteği ile 6 kitap<br />

sahibi bir yazar.<br />

“Esnaf bir baba ile ev hanımı bir annenin<br />

çocuğuyum. 40 yıllık Kadıköylüyüm. Moda<br />

İlkokulu’nu ve Kenan Evren Lisesi’ni bitirdim.<br />

Kadıköy, İstanbul’un son 4-5 seneyi saymazsak<br />

en az bozulan yerlerinden biri. Tüm çocukluk<br />

ve eğitim hayatımın burada geçmesinden<br />

ve halen burada yaşamaktan çok mutluyum.<br />

1985-1992 yılları arasında Adalar Su Sporları<br />

Kulübü’nün lisanslı yüzücüsü olarak ulusal ve<br />

uluslararası yarışmalarda mücadele ederek<br />

farklı dereceler elde ettim. Üniversiteye başlayınca<br />

yüzme hayatım bitse de daha sonraki<br />

çalışma ve yazı hayatımda sporcu disiplininin<br />

çok faydasını gördüm. Marmara Üniversitesi<br />

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri<br />

Bölümü’nden mezun olup çalışmaya başladım.<br />

Çok iyi şirketlerde çalışmış ve yöneticilik<br />

yapmıştım ama mutlu değildim. 2010 yılında<br />

çizgiyi çektim ve tüm kariyerimi bıraktım.”<br />

USTAM VE AĞABEYİM SUNAY AKIN…<br />

Yaz tatillerinde babasının Bostancı Oto Sanayi’deki<br />

mobilya dükkânında çalışan Orhan<br />

Bahtiyar’a yazma sevdasını aşılayan kişi,<br />

şair ve yazar Sunay Akın’dır. “Sunay hocam<br />

ile 1985’in yazında tanıştık. Onun babasının<br />

dükkânı ile bizim dükkân yakındı. Ben sıkıldım<br />

deyince, babam beni onlara götürdü. Bir<br />

oto yedek parçası dükkânı düşünün içerden<br />

daktilo sesleri yükseliyor<br />

ve masa başında şiirleri<br />

dergilerde yeni yayınlanmaya<br />

başlayan Sunay Akın<br />

var. O 23, ben 11 yaşlarındayım.<br />

Yaz tatili bitene kadar<br />

her gün sabahtan akşama<br />

kadar masa tenisi oynayıp<br />

sohbet ettik. Yazma sevdasını<br />

bana aşılayan kişidir.<br />

O benim ustam, onun çırağı<br />

olmaktan onur duyuyorum.<br />

Onun büyük desteği olmasaydı, her şeyi<br />

bırakıp yazmaya başlayamazdım dolayısıyla<br />

da bu noktada olmazdım.”<br />

2 ROMAN VE 1 ÇOCUK KİTABI<br />

Orhan Bahtiyar, 2004 yılında üç yıl boyunca<br />

bir internet sitesinde yayınlanan mizahi<br />

denemelerini “Robdöşambr Kullanma Kılavuzu”<br />

adlı bir kitapta toplar. Ama ilk romanı<br />

ancak yeni kariyerine yelken açtıktan bir yıl<br />

sonra 2011’de raflarda yerini alır.<br />

“İlk romanım İdeon - Tanrıların Yolu. Romanın<br />

ilk 40 sayfasını yazmıştım ama bu<br />

yazış üç yıl sürmüştü. İşten ayrılınca kaptım<br />

sayfaları doğru Sunay Akın’a gittim. Okudu,<br />

‘bunu bitir, ben bastıracağım’ dedi. Bu<br />

sözleri duyunca Kaz Dağları’na gidip dört ay<br />

orada yaşadım ve romanı bitirdim. II. Dünya<br />

Savaşı yıllarında bir grup Alman ve Amerikalı<br />

askerin, muhteşem bir doğaya sahip Kaz<br />

Dağları’nda sünni ve alevilerin dostluk ve<br />

sevgiyle birlikte yaşadığı bir köye gelmelerini<br />

ve burada yaşadıklarını anlatıyor. Hikâye<br />

kurgu ama altındaki bütün birikim gerçek.”<br />

62 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Söyleşi<br />

Orhan Bahtiyar, sürekli okur, okudukça daha<br />

fazla araştırır. Sahaflarla arkadaş, Nadir<br />

Kitap’ın ise en iyi müşterisi olur. Yıllarca<br />

yazamamanın acısını çıkartmak istercesine<br />

devamlı yazar. Okurları heyecanlı bir yolculuğa<br />

çıkaran ilk romanı iki sene sonra gelen<br />

ikinci roman ve hemen ardından çıkan üçüncü<br />

roman takip eder.<br />

“İlk romanımla ilgili araştırma yaparken<br />

ikinci romanım Elohim’in Çocukları’nın konusu<br />

çıktı. Türkiye’de çok fazla olmayan bir<br />

tarz... Hem tarihi, hem fantastik hem de<br />

ezoterik öğeleri bir araya getirdiğim kitap<br />

çok ilgi gördü. Felsefe gruplarından davetler<br />

aldım. Elimden geldiğince gidip kitabı<br />

anlattım, güzel sohbetler yaptık. Ardından<br />

Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden<br />

Vecihi Hürkuş’un hayatını yazdığım<br />

‘Gece Tayyarede Açıkta’ geldi. Havacılığa<br />

ilgim küçük yaşlardan beri var. Hürkuş ile<br />

Sunay Akın’ın bir kitabında karşılaştım, çok<br />

etkilendim. Vecihi Hürkuş'u biz yetişkinlerden<br />

daha çok çocukların tanıması gerektiğini<br />

düşünerek ‘Hürkuş ile Göklerde’ isimli bir<br />

çocuk kitabı hazırladım. Türk Hava Yolları<br />

beğendi ve uçaklarında çocuklara dağıttı.<br />

Ayrıca Ipad ve Iphone’lara uyumlu Hürkuş<br />

ile Göklerde uygulaması hazırladık”.<br />

ATEŞ KIRMIZI – BİR FAUSTO ZONARO<br />

ROMANI<br />

Vecihi Hürkuş’un hayatından sonra da aklında<br />

olan hikâyeden Sunay Akın’a bahseder.<br />

Onun “Sen kendini ispatladın artık bir tık<br />

yukarı çıkma vakti. Farklı ve senin entelektüel<br />

birikime katkısı olan bir<br />

roman yazmalısın. Sanat tarihi,<br />

resim ve ressamlar üzerine<br />

çalışsan iyi olur” demesi<br />

ile araştırmalarını bu yönde<br />

yoğunlaştırır.<br />

“Resimle hiç alakası olmayan<br />

ben, sanat ve resim tarihi ile<br />

ilgili bulabildiğim, ulaşabildiğim<br />

tüm kitapları, yazıları<br />

okudum. Eski İstanbul fotoğraflarını,<br />

kartpostallarını<br />

buldum. Dönemin ressamlarını<br />

ve eserlerini inceledim.<br />

II. Abdülhamit döneminde<br />

İtalya’dan göç etmiş ve saray ressamlığına<br />

kadar yükselmiş Zonaro’nun hikâyesi ilgimi<br />

çekti. Bıraktığı günlüklerden de yararlanarak<br />

oluşturduğum kurguya o dönemin İstanbul’unu<br />

ve sanat çevresini, önemli olayları,<br />

mekânları ve hayatları da ekledim. Örneğin<br />

Osmanlı’da ilk Batılı anlamda müzecilik çalışmalarını<br />

başlatan, Kadıköy’ün ilk belediye<br />

başkanı Osman Hamdi’den ve Osmanlı<br />

bilim tarihine önemli katkıları olan Besim<br />

Ömer’den de bahsediyorum. Ateş Kırmızısı,<br />

Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nin ilgisini<br />

çekti, iki ülke arasında kültür köprüsü kurmak<br />

için bastırmak istediklerini belirttiler.<br />

Bu hem ülkemiz hem de benim için güzel<br />

bir durum olacak.”<br />

SON KİTAP VE YENİ KİTAP PROJELERİ<br />

Her kitabında farklı konulara değinen, farklı<br />

çevreleri ve bireyleri anlatan yeniliği ve<br />

şaşırtmayı seven bir yazar Orhan Bahtiyar.<br />

Son eserinde de şaşırtmaya ve çarpıcı bir<br />

dille ünlü teknik direktör Vural Yılmaz’ın<br />

hayatını anlatırken bizleri yıllar öncesinin<br />

Sakarya’sına götürüyor. Dönemin sosyal,<br />

ekonomik ve kültürel yapısı hakkında da<br />

bilgilendiriyor.<br />

“Bir gün Sunay Akın ve Yılmaz Vural ile<br />

sohbet ediyorduk. Vural, renkli bir kişilik ve<br />

ilginç bir hayatı var. Sunay hoca, ‘senin hayatını<br />

yazmak lâzım’ dedi, O da ‘sen yazarsan<br />

olur’ dedi. Bunun üzerine hocam, ‘ben<br />

yazamam ama Orhan yazar’ diye beni işaret<br />

etti. Günlerce dinledim, sonra nehir söyleşi<br />

tarzında yazmak bana göre olmadığı için<br />

anlattıklarını bir kurgu içine<br />

oturttum. Futbol adamı biyografisinin<br />

dışında bir roman<br />

oldu. Geçtiğimiz Mayıs ayında<br />

çıktı ve çıktığı andan itibaren<br />

büyük ilgi gördü.<br />

Bana bir kitap yayınlanır yayınlanmaz<br />

hemen yenisini soruyorlar.<br />

Aslında beş romanın<br />

konusu hazır... Hepsi de yoğun<br />

araştırma gerektiren konular.<br />

Yeni romanım dedemden dinlediğim<br />

gerçek bir hikâye üzerine.<br />

İlk 75 sayfası hazır. Yavaş<br />

yavaş ilerliyorum.”<br />

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA<br />

BİR İLK: ATAŞEHİR<br />

DÜŞTEPE OYUN MÜZESİ<br />

VE OYUN PARKI<br />

Orhan Bahtiyar, aynı zamanda Ataşehir<br />

Belediyesi tarafından yapılan,<br />

küratörlüğünü Sunay Akın, tasarımını<br />

ise sahne tasarımcısı Ayhan<br />

Doğan’ın üstlendiği müzenin genel<br />

koordinatörlüğünü yapıyor. Belediye<br />

Başkanı Battal İlgezdi’nin kuruluş<br />

amacının çocukları alışveriş merkezlerinden<br />

ve bilgisayar oyunlarından<br />

kurtarıp farklı etkinlikler yapmaları<br />

ve açık alanda rahatça oynamalarını<br />

sağlamak olarak ifade ettiği müze,<br />

etkinlik binası ve oyun parkı 60 bin<br />

metrekarelik bir alan içinde.<br />

“Müzede 20 farklı ülkedeki 150 koleksiyonerden<br />

toplanan 2 binden<br />

fazla oyuncak sergileniyor. Bunlardan<br />

bazıları 1800’lü yıllarda yapılmış<br />

oyuncaklar. Örneğin 150 yıllık satranç<br />

takımımız, ilk uzay oyunlarımız var.<br />

Etkinlik binamızda ise 5-14 yaş arası<br />

çocuklara yönelik farklı atölyelerimiz<br />

mevcut. 40-45 dakika süren bu atölye<br />

çalışmalarında tahta oyuncaklar<br />

boyanıyor, gölge oyunları oynanıyor.<br />

Süper Kahraman Atölyesi’nde, çocuklar<br />

3D printerdan çıkan kahramanları<br />

istedikleri gibi boyayarak,<br />

kendi süper kahramanlarını yaratma<br />

fırsatı buluyorlar. Müzede Hazine<br />

Macerası’nda ise eğitmen tarafından<br />

verilen ipuçlarını takip ederek, saklı<br />

hazine sandığının peşine düşüyorlar,<br />

buldukları sandıkta onları ufak hediyeler<br />

bekliyor. Parkta bowling, satranç,<br />

mini golf, labirent, masa tenisi<br />

ve salıncaklarımız var.”<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 63


Advertorial<br />

Mehtap Akyüz:<br />

Okulumuzda<br />

her çocuk özeldir<br />

PINAR BALTACI<br />

Birey Eğitim Kurumları tarafından kurulan<br />

Bilgiyolu Koleji, bu yıl eğitim - öğretim hayatına<br />

başladı. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul<br />

düzeyinde eğitim verecek olan kolejde, dünya<br />

çapında kabul görülüp uygulanan birçok eğitim<br />

modeli uygulanacak. “Her çocuk özeldir”<br />

ilkesinden yola çıkılarak öğrenci merkezli bir<br />

anlayışın benimsendiği kolejde, öncelikli amaç<br />

kendine güvenen, özgür ve bağımsız kararlar<br />

alabilen bireyler yetiştirmek. Akademik ve<br />

davranışsal eğitime çok küçük yaşlardan itibaren<br />

başlamanın önemli olduğunu düşünerek<br />

Bilgiyolu Anaokulu Müdürü Mehtap Akyüz<br />

ile konuştuk. Akyüz, anasınıfında uygulanacak<br />

eğitimi Kadıköy Life dergisine anlattı.<br />

“OKULUMUZDA ÇOKLU ZEKÂ KURAMINI<br />

UYGULUYORUZ”<br />

Dünyada kabul gören birçok eğitim modelini<br />

harmanladıklarını ve en başta çoklu<br />

zekâ kuramını uyguladıklarını dile getiren<br />

Mehtap Akyüz, “Bu yaklaşıma göre insan<br />

zekâsı, 8 alt kategoriye ayrılmıştır. Bu kategoriler,<br />

insanın sahip olduğu zekâsını hangi<br />

alanda daha etkin kullanabildiğini gösteren<br />

zekâ türlerinden oluşmaktadır. Çoklu zekâ<br />

kuramına göre her insanın özel yetenek<br />

alanları vardır. Bizler de çocukları gözlemleyerek,<br />

çocuğun hangi zekâ alanına sahip<br />

olduğunu keşfediyoruz. Örneğin; çocuk görsel<br />

zekâya sahipse, daha çok görsel materyaller<br />

kullanarak çocuğun ilgi alanına hitap<br />

etmiş oluyoruz. Özellikle anasınıfı çağındaki<br />

çocukların sahip oldukları zekâyı keşfetmek<br />

çok önemli” diyor.<br />

FEN VE MATEMATİKTE BÜYÜK BULUŞLAR<br />

Okul öncesi yılların; çocukların bir bilim insanı<br />

gibi çevrelerini sürekli araştırdıkları,<br />

keşifler yaptıkları, merak duygularının en<br />

yüksek olduğu ve sürekli sorular sordukları<br />

yıllar olduğunu dile getiren Akyüz, çocukların<br />

erken yaşta bilgiyi keşfetmesinin gerekliliğini<br />

şu şekilde açıklıyor: “Okulumuzda<br />

uygulanacak olan Gems Programı ile çocuklara<br />

temel bilimsel kavram ve yöntemleri<br />

oyunlar ve etkinliklerle basitten karmaşığa<br />

doğru verirken, çocukların hayal güçlerini de<br />

geliştirmeye çalışıyoruz. Fen ve matematik<br />

etkinlikleri ile çocuklar; gözlem, deney, araştırma<br />

ve keşfetmeye yönelik bilimsel becerileri<br />

kazanıyorlar. Böylelikle bilimsel düşünmenin<br />

ilk temelleri atılıyor. Amacımız, soran<br />

ve sorgulayan, çok yönlü düşünme becerileri<br />

gelişmiş, bilime karşı olumlu tavır geliştirebilen<br />

bireyler yetiştirmek.”<br />

“YARDIM ET, MUTLU ET KAMPANYASI”<br />

Değerler eğitiminin özellikle okul öncesi<br />

eğitimde önemli bir yeri olduğunu dile getiren<br />

Mehtap Akyüz, konuya şöyle açıklık<br />

getiriyor:<br />

“Sevgi, saygı, hoşgörü, yardımseverlik gibi<br />

değerler maalesef çağımızda gittikçe yok<br />

olmaya başlıyor. Bizler bu değerleri ne kadar<br />

canlı tutarsak o kadar iyidir. Yardımseverlik<br />

konusunda kendimize bir kardeş okul edineceğiz.<br />

‘Yardım et, mutlu et’ kampanyası<br />

adı altında da herkes kullanmadığı oyuncak<br />

ve kıyafetlerini getirecekler ve kardeş okulumuz<br />

ile onları paylaşacağız.<br />

Aileler farklı materyaller kullanarak evde<br />

değişik düzenekler oluşturup, çocuklarına<br />

da heyecan katabilirler. Örneğin, karton<br />

bardakları evin belli kısımlarına yapıştırıp,<br />

ellerine pinpon topunu alıp, ‘hadi soldaki<br />

ya da yukarıdaki bardağın için atalım’ diyebilirler.<br />

Böylelikle yer-yön kavramı çocuğa<br />

kazandırılmış olurken, aslında o bardağa o<br />

topu atabilmek çocuğun bazı beceriler kazanmasını<br />

sağlar. Bu şekilde farklı parkurlar<br />

yaratılabilir.”<br />

64 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Advertorial<br />

Arzu Girginer:<br />

İngilizce en iyi görsel<br />

materyallerle öğrenilir<br />

Günümüz dünyasında dil eğitimi büyük<br />

önem taşıyor. İngilizce artık herkesin bilmesi<br />

gereken bir dil. Bilgiyolu Koleji de bu<br />

konuda oldukça hassas. İyi bir dil eğitimi<br />

konusunda öğretmen ve yöneticiler detaylı<br />

bir çalışma içerisinde. Bilgiyolu Koleji öğretmenlerinden<br />

Arzu Girginer ile hem kendi<br />

okullarında hem Türkiye’de verilen İngilizce<br />

eğitimini konuştuk.<br />

Sizi tanıyabilir miyiz öncelikle?<br />

Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi<br />

İngilizce Bölümü’nden mezun oldum.<br />

Ardından Yüksek Öğrenim Kurumu Pedagojik<br />

Formasyon eğitimimi tamamladım.<br />

Çalışma hayatım önce bankacılık ile başladı,<br />

ardından okullarda öğretmenlik şeklinde<br />

devam etti. Daha önce Doğa Koleji, Amerikan<br />

Kültür Dil Okulları’nda çalıştım. Bu yıl<br />

ise Bilgiyolu Koleji’nde olacağım.<br />

Bilgiyolu Koleji'nde nasıl bir<br />

dil eğitimi olacak?<br />

Okulumuzda 5. 6. ve 7. sınıflarda A1, A1.2 ve<br />

A2 seviyelerinde İngilizce eğitimi veriyoruz.<br />

8. sınıflarda ise TEOG sınavına dönük eğitim<br />

var. Ben tüm ortaokulların derslerine<br />

gireceğim. İngilizce dil eğitiminde amacımız<br />

çocuğu konuşturabilmek ve dili nasıl kullanacağını<br />

öğretmek. Öğrencilerimizi İngilizce bilgilerine<br />

göre kategorize ediyoruz. Böylelikle,<br />

her çocuk kendi seviyesine göre eğitim alıyor.<br />

İngilizceyi çocuklara sevdirmek<br />

için derslerde ne gibi etkinlikler<br />

yapıyorsunuz? Nasıl daha kolay<br />

öğrenmelerini sağlıyorsunuz?<br />

Okuma, yazma, konuşma ve kelime odaklı<br />

ders işliyoruz. Tüm sınıflarımızda akıllı<br />

tahtalarımız var. Dersler dijital ortamda işleniyor.<br />

Bunların dışında derslerimde klasik<br />

müzik ve güncel şarkılar dinletiyorum. İşlenen<br />

konulara ilişkin oyunlar ve yarışmalar<br />

düzenliyorum. Çocukların dikkatini de en çok<br />

oyunlar ve yarışmalar çekiyor. Günümüzde<br />

çocuklar için genelde görsellik öğrenmeyi<br />

kolaylaştırıyor. Teknoloji ile yakından ilgili<br />

olan çocuklara dijital olmayan ortamda bir<br />

şeyler anlatmak çok zor oluyor. Jenerasyon<br />

olarak görsel zekâları çok gelişmiş durumda.<br />

Türkiye’de İngilizce eğitimi ne kadar<br />

yeterli veriliyor. Bu konuda neler<br />

söylemek istersiniz?<br />

İngilizcenin öncelikle dünyadaki öneminden<br />

bahsetmek isterim. İngilizce artık dünyada<br />

ortak bir konuşma dili olarak kabul ediliyor.<br />

İngilizce eğitim iş yaşamında, kariyer planlamasında<br />

da çok önemli bir yer teşkil ediyor.<br />

Artık çalışılan sektör fark etmeksizin,<br />

İngilizce bilgisi çok önemli... Türkiye’de İngilizce<br />

eğitimini devlet okullarında çok zayıf<br />

buluyorum. Devlet okullarında 2 saat İngilizce<br />

eğitimi var, bunun etütlerle, kurslarla<br />

desteklenmesi gerekiyor. Bununla beraber,<br />

ikinci bir dilin öğrenilmesi de çok önemli.<br />

Velilere neler önerirsiniz? Evde, küçük<br />

yaşta çocukların dil eğitimine dair neler<br />

yapabilirler?<br />

Anaokuluna başladıklarında İngilizce dil<br />

eğitimi çok önemli. Anaokulunda dil eğitimi<br />

almış çocuklar okula hazırlıklı başlıyorlar.<br />

Zaten velilerimiz de artık bu konuda çok<br />

bilinçli. Çocukların okul öncesi eğitimde en<br />

azından renkleri, sayıları, şekilleri öğrenmeleri<br />

gerekir.<br />

Son olarak tek bir faktör ile açıklarsanız,<br />

İngilizce en iyi nasıl öğrenilir?<br />

Edindiğim deneyimlerden yola çıkarak söylüyorum<br />

en iyi görsellik ile öğreniyorlar. Bir<br />

konunun bir görsel materyalini seyrettikten<br />

sonra, konusu işlendiğinde çocuklar çok iyi<br />

anlıyorlar.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 65


Kültürel Miras<br />

Eskihisar’da nefis bir konak;<br />

OSMAN HAMDİ BEY MÜZESİ<br />

ERKUT ÖZEN<br />

Osman Hamdi Bey'in yaz aylarında ikamet ettiği ve günümüzde<br />

müze olarak kullanılan evini ya da şimdiki haliyle “Osman Hamdi<br />

Bey Müzesi'ni Kadıköy Life okurları ile paylaşmak istedim.<br />

Hikâye özetle şöyle; Osman Hamdi Bey, Osmanlı Devleti’nin son<br />

döneminde üst düzey kişilerin gözde sayfiye mekânlarından<br />

Eskihisar’da bir arazi satın alır. Gençlik yıllarında aldığı bu arazi, tam<br />

28 dönümdür. 40’lı yaşlarının başında, 1884 yılında, deniz kenarındaki<br />

bu sayfiye yerinde planını da kendi çizdiği bir köşk yaptırır.<br />

Fransız mimarisinden esinlendiği düşünülen köşkün kiremit, tuğla,<br />

ahşap gibi malzemeleri Fransa’nın Lyon kentinden gemi ile getirilir.<br />

Yapının tamamlanmasından sonra ömrünün sonuna kadar olan 26<br />

yıllık dönemde yaz aylarının neredeyse tamamını bu köşkte geçirir.<br />

66 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kültürel Miras<br />

ATATÜRK VE İNÖNÜ<br />

DE BU EVDE KALMIŞLAR<br />

Birinci Dünya Savaşı sırasında şimdi Osman<br />

Hamdi Bey Müzesi olarak kullanılan köşk ve<br />

bağlı yapıları, o dönemin karargâh komutanlığı<br />

emrinde kullanılmış. Atatürk ve İsmet<br />

İnönü’nün de özellikle Kurtuluş Savaşı<br />

dönemlerinde bu evde kaldıkları biliniyor.<br />

Eskihisar’ın en güzel noktalarından birinde<br />

olan Osman Hamdi Bey’in yazlık köşkü,<br />

sonraları adeta kaderine terk edilmiş. 1945<br />

sırasında çıkan bir yangınla evin üst katı yanarak<br />

tahrip olmuş.<br />

1966 yılında köşk, bahçesinde bulunan müştemilat<br />

ve köşke ait koru Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı tarafından tescil edilip, onarılmış.<br />

Bu onarım sonrasında özellikle Osman<br />

Hamdi Bey ve ailesine ait çok az miktarda<br />

ev eşyası kaldığından ev ve bahçesi, kafeterya<br />

v.s olarak belediye tarafından kullanılmış.<br />

Ta ki son yıllara kadar...<br />

OSMAN HAMDİ BEY ARTIK EVİNDE<br />

Ancak şu anda Osman Hamdi Bey’e ait bazı<br />

eşyalar, aile fotoğrafları, köşkün kullanıldığı<br />

döneme ait fotoğraflar, Osman Hamdi<br />

Bey’in yaptığı resim çalışmalarının birebir<br />

ölçekli röprodüksiyonları ile içerisi tamamen<br />

bir müze eve çevrilmiş olan köşk, sanırım<br />

uzun yıllardır ilk defa anlam ve değerini bularak<br />

hizmet vermeye başlamış. Bahçesinde<br />

bulunan resimhane ve müştemilat, galeri<br />

ve amatör resim gruplarına bir atölye olarak<br />

sunulmuş.<br />

Eksiklikleri çok fazla olmasına rağmen Osman<br />

Hamdi Bey Müzesi, hâlâ en iyi müzelerimizden<br />

biri olan İstanbul Arkeoloji<br />

Müzesi’nin kurucusu, ressam, devlet adamı<br />

kimliklerini taşıyan yakın tarihimizin en<br />

önemli kişilerinden birinin anısına oluşturulmuş<br />

olması dolayısıyla ziyaret edilmesi<br />

gereken bir yer.<br />

Eskihisar’da Osman Hamdi Bey’in evini<br />

görüp, sakin ve küçük bir liman kıyısında<br />

sıralanmış kafe ve restoranlarda keyifli zamanlar<br />

geçirebilir ve buraya adını veren Eskihisarı<br />

da görebilirsiniz.<br />

İstanbul’un hemen yanıbaşındaki bu gerçek<br />

dingin ve tarihi sahil köyü, sanki az ötesinde<br />

kalkan Eskihisar-Topçular feribot iskelelerinden<br />

saklanmış bir halde ziyaretçilerini<br />

bekliyor.<br />

Müze, pazartesi hariç 09.00-12.00/13.30-17.00<br />

saatleri arasında ziyarete açık bulunuyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 67


Fotoğraf Sanatı<br />

Engü Balkan'ın objektifinden<br />

Sokağın enerjisini yansıtan<br />

kadrajlar<br />

EVREN GÖZÜYAŞLI<br />

Fotoğrafçılıkla uğraşan herkesin bildiği gibi,<br />

fotoğrafçılıkta teknik kadar önemli olan<br />

bazı şeyler vardır. İyi bir kadrajı oluştururken,<br />

doğru kompozisyon ile duyguyu ve<br />

enerjiyi fotoğraf izleyicisine aktarmak çok<br />

önemlidir. Sokak fotoğrafçılığı bu durumun<br />

en fazla ön planda olduğu alandır. Bir anlamda<br />

sokaktaki kontrast enerjilerin, renklerin,<br />

duyguların estetik biçimde ifadesidir.<br />

Kadıköy Life'in bu sayısında, uzun yıllardır<br />

tutkuyla sokak fotoğrafları üreten bir fotoğraf<br />

sanatçısı Engü Balkan’ı ve fotoğraflarını<br />

sayfalarımıza taşıyoruz…<br />

Kendinizden ve fotoğrafı bir yaşam<br />

biçimine dönüştürme sürecinden<br />

bahseder misiniz?<br />

Aslında görsel sanatlar dünyasıyla tanışmam<br />

fotoğraftan önce grafik tasarım ve<br />

uygulamalarla başladı. Uzun yıllar uluslararası<br />

ortaklığı olan ajanslar dâhil pek çok<br />

reklam ajansında yaratıcı ekiplerle birlikte<br />

çalıştım. Bu süreç bana farklı bakış açıları,<br />

görselliğin aykırı ifade biçimleri ve derinlikli<br />

bir estetik duygusu kazandırdı. 2008 yılında,<br />

görsel sanatlar alanında yeni bir arayış içinde<br />

olduğum dönemde, fotoğraf sanatçısı<br />

Muammer Yanmaz ve halen de üyesi olduğum<br />

40 Haramiler Fotoğraf Kulübü ile tanıştım.<br />

Temel, İleri Fotoğrafçılık ve Belgesel<br />

Fotoğrafçılık atölye eğitimlerine katıldım.<br />

İlerleyen süreçte ise Fotoğraf Sanatçısı Merih<br />

Akoğul'un "İyi Fotoğrafın Sırları’’ konulu<br />

atölyesinde eğitim aldım. Zamanla fotoğraf<br />

benim için bir hobiden çok öteye geçip<br />

bir tutkuya dönüşmeye başladı. Büyük bir<br />

tutku ve heyecanla fotoğraf çekmeye ve sanatın<br />

içinde yer alıp etkinlikleri takip etmeye<br />

devam ettim. İstanbul sokaklarında, yaşamdan<br />

farklı kesitler ve hikâyeler anlatan pek<br />

çok fotoğraf çektim. Tam bu zamanlarda,<br />

çocukluğumdan beri eserlerini hayranlıkla<br />

takip ettiğim uluslararası sanatçı Gürbüz<br />

Doğan Ekşioğlu'nun Taksim Levent metro<br />

68 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Fotoğraf Sanatı<br />

vagonlarında yer alan illüstrasyon çalışması<br />

ile karşılaştım ve büyük bir heyecanla o anı<br />

fotoğraf karemle ölümsüzleştirdim. Bu fotoğrafım<br />

Fototrek’in açmış olduğu “ulaşım”<br />

temalı yarışmada ödül aldı. Aynı zamanda,<br />

Milliyet Gazetesi Cadde ekinde ve Swiss<br />

Otel’in kurumsal dergisinde yayınlandı. Halen<br />

İstanbul Fotoğraf Müzesi'nin Cumhuriyet<br />

Dönemi fotoğraf koleksiyonu araştırma<br />

arşivinde yer almakta. Çalışmalarımdan<br />

Şakir Eczacıbaşı’nın portre fotoğrafı NTV<br />

haber kanalında, William Klein’in portre fotoğrafı<br />

da TRT’de yayınlandı. 2009 yılında<br />

ise, 40 Haramiler Fotoğraf Kulübü Starbucks<br />

Projesi’nin karma sergisinde Kadıköy ve Beyoğlu<br />

temalı üç ayrı sokak fotoğrafım sergilendi.<br />

Bu arada Gültekin Çizgen gibi fotoğraf<br />

sanatının çok değerli ustalarıyla tanıştım.<br />

Fotoğraf gösterileri, söyleşiler ve sergiler olmak<br />

üzere çeşitli etkinlikleri takip ettim. Bu<br />

sayede, sanatın farklı alanlarında çok önemli<br />

üretimler yapan insanlarla yolum kesişti.<br />

Sahaflar’da ve Nardis Jazz Club’de kişisel<br />

fotoğraf projeleri ürettim. Çok sevdiğim caz<br />

müzisyenleriyle tanıştım. Bir süre boyunca<br />

da yine bir fotoğrafçı arkadaşımla birlikte<br />

alanında tanınmış sanatçılarla profesyonel<br />

fotoğraf çekimlerinde bulundum. Sanat ve<br />

fotoğraf alanındaki bilgimi akademik olarak<br />

geliştirmek istedim ve 43 yaşımda ikinci<br />

üniversiteye başlayarak Fotoğrafçılık ve<br />

Kameramanlık Bölümü’nü onur derecesiyle<br />

tamamladım. Bu arada reklam fotoğrafçısı<br />

Fethi İzan ve ekibi P Blok Creative Production<br />

Studio’da stajımı yaptım. İstanbul'da<br />

şehir hayatı, sokak ve insan hikâyelerinden<br />

oluşan fotoğraflar üretip sosyal medya hesaplarımda<br />

paylaşmaya devam ediyorum.<br />

Sokaklarda an’ı yakalamanın duygusunu<br />

bizimle paylaşır mısınız? Sokak<br />

fotoğrafçılığının sizin için anlamı nedir?<br />

Sokaklar şehrin enerjisinin en yalın ve saf<br />

şekilde hissedildiği alanlar. Bu yüzden farklı<br />

kadrajlara ulaşmak için farklı saat ve mevsimlerde<br />

sokaklarda olmak ve uzun uzun vakit<br />

geçirmek gerekiyor. En iyi karenin günün<br />

hangi saatinde ve nerede karşınıza çıkacağı<br />

ise en büyük sürpriz... Sokak fotoğrafçılığı<br />

her şeyden önce vakit ve emek isteyen bir<br />

uğraş. An’ın her zaman içinde kalmalı ve herkesin<br />

gözü önünde olan karelere bambaşka<br />

bir bakış açısıyla yaklaşmayı öğrenmelisiniz.<br />

Sokak fotoğrafçılığında en büyük önem<br />

taşıyan nokta, sadece gözle görmek değil;<br />

gördüğünü farklı şekilde algılamak ve bunu<br />

izleyicilere güçlü bir şekilde yansıtabilmek.<br />

Sizce sokak fotoğrafçılığında en önemli<br />

faktörler ve zorlukları nelerdir?<br />

Sokak, farklı insanları ve enerjileri birarada<br />

barındıran karmaşık bir dış mekân olduğu<br />

için neye, nasıl yaklaşacağınızı bilmeniz<br />

önemli. Bazı insanlar fotoğraflarının<br />

çekilmesinden rahatsızlık duyabilir. Böyle<br />

durumlarla karşılaştığınızda anlayışlı ve<br />

hoşgörülü davranmalısınız. Genel anlamda<br />

insanlara güven vermeniz, onların kendi<br />

duygu ve davranış halleri içinde rahat hareket<br />

etmelerine olanak sağlıyor. Bu da sizin<br />

doğal kompozisyonları rahatlıkla üretmenize<br />

yardımcı oluyor. Bunun yanında bazı<br />

durumlarda insanlara bilgi vermeniz önem<br />

taşımakta. Hem insanların içinde kalmalı,<br />

hem de objektif bir gözlemci konumunda olmalısınız.<br />

Sokak fotoğrafçılığını diğer fotoğrafçılık<br />

alanlarından ayıran bir diğer konu ise<br />

hız... An’ı yakalamak noktasında reflekslerinizin<br />

güçlü olması ve hızlı hareket etmeniz<br />

büyük bir avantaj kazandırıyor. Öyle ki bazen<br />

bir sonraki an’ı bile hissedip, öncesinde hazır<br />

olmanız gerekebiliyor. Bu konuda genellikle<br />

sezgilerime güveniyorum. Bazen de varlığınızı<br />

hissettirmeden o an’ın içine girerek, sokaktaki<br />

hikâyelerin kahramanlarının yanında<br />

olmalısınız. Zaman zaman habersiz çektiğim<br />

kareleri insanlara göstererek, yayınlanması<br />

konusunda izin istediğim de oluyor.<br />

Sizi fotoğrafçılık alanında besleyen ilgi<br />

alanlarınızı bizimle paylaşır mısınız?<br />

Aslında sanatın pek çok dalı ilgi alanıma giriyor.<br />

Jazz müziği, sahne sanatları, resim ve<br />

illüstrasyon sanatı, animasyonlar, fotoğraf<br />

ve sinema önceliklerim. Bu farklı sanat dallarının<br />

getirdiği farklı bakış açıları, estetik<br />

duygusu, karşıt renk ve dokuların birlikteliği<br />

bana fotoğrafçılık alanında büyük bir kazanım<br />

sağlıyor. Fotoğraflarımı izleyenlerden<br />

aldığım geri bildirimler o an’ın enerjilerini<br />

ve duygularını etkileyici ve estetik bir şekilde<br />

aktardığı yönünde. Sevgi, doğa, insani<br />

değerler ve adalet duygusu benim için çok<br />

kıymetli. Fotoğraf sanatı ise yaşamda çok<br />

güçlü bir ifade biçimi... Bu nedenle, fotoğraflarım<br />

benim yaşama bakış açımı ve duygularımı<br />

da yansıtıyor, diyebilirim.<br />

Fotoğraf üretmek için sizce çalışmak mı<br />

yetenek mi öncelik taşıyor? Sizi sanat<br />

alanında etkileyen ve çalışmalarını takip<br />

ettiğiniz başarılı isimler var mı?<br />

Şunu özellikle belirtmek isterim; iyi fotoğraflar,<br />

etkileyici kompozisyonlar üretebilmek<br />

için yetenek çok önemli. Bu konuda<br />

şanslı olduğumu düşünüyorum. Çalışmadan<br />

ve emek vermeden de salt yeteneğin yeterli<br />

olmadığı bir gerçek. Yani her ikisi de ayrı ayrı<br />

önem taşıyor ve biri olmadan diğeri eksik<br />

kalıyor. Sevdiğim ressamların ve fotoğrafçıların<br />

çalışmalarını takip etmek, fotoğraf<br />

üretim sürecinde bana büyük katkılar sağlamakta.<br />

Gördüklerini iç dünyalarındaki yorumlamayla<br />

dışa vuran ekspresyonistler ve<br />

Picasso ile Kandinsky gibi modern sanatın<br />

büyük temsilcileri beni hep etkilemiştir. Vivian<br />

Maier, Henry Cartier Bresson, William<br />

Klein, Bruno Barbey gibi pek çok fotoğraf<br />

sanatçısı ise benim eserlerini hayranlıkla<br />

takip ettiğim diğer isimlerden.<br />

Fotoğraf alanında bundan sonra yapmak<br />

istedikleriniz neler?<br />

Öncelikle yaşadığım topluma faydalı bir birey<br />

olmak ve başarılı fotoğraf projeleri üretebilmek<br />

benim yaşamdaki en büyük motivasyonum.<br />

Sokak fotoğraflarında estetik<br />

duyguyu öne çıkaran, zıtlıklardan ve çarpıcı<br />

detaylardan oluşan güçlü kompozisyonlar<br />

üretmeye devam etmek ise en büyük isteğim.<br />

Bununla birlikte ilgi alanlarıma giren<br />

farklı fotoğraf projelerinde yer almayı da<br />

çok istiyorum. Farklı şehirlerde, ülkelerde<br />

sokak fotoğrafları çekmeye devam etmek;<br />

fotoğraflarımın kişisel ve karma fotoğraf<br />

sergilerinde sergilenmesi, fotoğrafçılık alanındaki<br />

hedeflerim arasında yer alıyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 69


Kitap<br />

Kadıköy'lü Yazarlar &<br />

Kadıköy’ü Yazanlar<br />

Kadıköy’e ve kültürüne her anlamda hizmet sunmayı ana prensip kabul etmiş olan dergimiz, bundan<br />

böyle her sayısında bir hizmeti daha gerçekleştirmeyi planlıyor. İçinden “Kadıköy” geçen her anlamdaki<br />

kültürel eser ve kültürel yapıtı, “Kadıköylü Yazarlar ve Kadıköy’ü Yazanlar” başlığı altında bu sayfada<br />

sizlere tanıtmak ve bu yapıtları siz değerli okurlarımızla paylaşmak arzusunda...<br />

Konu ile ilgili olarak bu yazarlarımızın, “Kadıköy Life” aracılığında Yayın Kurulu Üyesi ve Yazarımız<br />

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu (rsertack@gmail.com) ile temasa geçmelerini diliyoruz.<br />

HAZIRLAYAN: R. SERTAÇ KAYSERİLİOĞLU<br />

"Ne Güzel Günlerdi<br />

O Günler"<br />

Ayşe Kadriye Onat… 1947 doğumlu… Çocukluk dönemlerini yaşadığı 1956 yılından<br />

günümüze değin Bahariye ve Kızıltoprak ikametgâhları içinde olmuş eski<br />

bir Kadıköylü… Bahariye İlkokulu, Kadıköy Ortaokulu, Kadıköy Kız Lisesi mezunu.<br />

1950’li, 60’lı, 70’li yıllar İstanbul yaşantısının ve o günlerin mutluluk veren<br />

sadeliğinin vurgusu içinde anılarını paylaşmak ve günümüz kuşağına o günleri<br />

bir nebze olsun yaşatmak amacı ile kaleme aldığı kitabında, o dönemlerin Yassıada<br />

Günleri dâhil önemli siyasal olayları, eğitim sistemi, ilginç kişileri, özellikle<br />

de Kadıköy anıları gayet sade bir biçimde anlatılmakta...<br />

Aşağıdaki satırlarda sayfalarından çeşitli paragraflar sunulmuş olan ve<br />

1956-1970 yılları arasında yaşanmış “Bir Güzel Kadıköy”ü ben gibi yeniden hissetmek<br />

isteyenlerin, kendilerinden bir dolu anıları tekrar yaşayacağı bu kitabı<br />

mutlak almaları tavsiye edilir. Üstelik; şu sıralarda ikinci baskısı hazırlanmakta<br />

olan kitabın içindeki anılarının zenginliği, 10 TL olan ücreti ile oldukça ters<br />

orantılı bir halde iken…<br />

(….) Oturduğumuz muhitte (Bahariye) iki veya üç katlı büyük<br />

bahçeli ahşap evler ve evimizin karşısında büyük bir<br />

bostan vardı; Lambo’nun bostanı… Bizim evin tam karşısında,<br />

ana caddeye kadar büyük bir alandı, herkes sebzesini<br />

buradan alırdı. İkinci katından Kurbağalıdere üstündeki<br />

köprü gözükürdü. Camdan geçen tramvayları seyrederdim,<br />

arada tek tük otomobil geçerdi. Tramvay caddesinin üstünde<br />

çoğu ahşap iki üç katlı evler vardı; iki katlı kâgir binalar,<br />

birkaç tane de üç katlı apartman vardı.<br />

70 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kitap<br />

(….) Altıyol’da polis noktası vardı. Tek tük geçen<br />

otomobil olmasına rağmen, bazen içindeki<br />

polis arabalara dur işareti yapar, yayaları<br />

geçirirdi. O tarihlerde İstanbul’un nüfusu<br />

500 binin altındaydı. Anadolu’dan gelen bir<br />

kaç aile vardı; onlar da İstanbullu aileleri örnek<br />

alıp, onlara özenirlerdi.<br />

(….) Ana caddedeki fırında iki tip ekmek<br />

vardı; francala ve normal ekmek. Ama<br />

hepsi saf ve temiz. Evin ufak tefek bakkal<br />

ihtiyaçlarını ben yapıyordum. Bana verilen<br />

listeyi elime ip fileyi alarak, kese kâğıdına<br />

konulmuş gıdaları eve getirirdim. Hatırladığım<br />

en küçük bozuk para delikli 1 kuruş yani<br />

40 para idi. 100 para 2,5 kuruştu ve değeri<br />

vardı. 100 para ile bir bakkal dükkânına girip<br />

bir şeyler alabilirdiniz. 5 kuruş, 10 kuruş,<br />

25 kuruş ve 1 lira madeni olarak piyasada<br />

geçiyordu. 2.5 TL, 5 TL, 10 TL, 50 ve 100 lira<br />

da kâğıt para olarak piyasadaydı. Acı olanı<br />

o tarihlerde paranın değeri vardı, daha pul<br />

olmamıştı.<br />

(….) Muhitimizin en meşhur kişisi “Deli<br />

Yani”, ekseri akşamüstü geçerdi. Üstünde<br />

yaz kış çok kirlenmiş siyaha yakın bir renkte<br />

pardösü, başında kasket vardı. Kimseye<br />

bir şey söylemeden geçerdi. Çocuklar onu<br />

kızdırmak için “-Kilise yandı, papaz içinde<br />

kaldı” derler, o zaman çok sinirlenir, dönüp<br />

yerden taş alır çocuklara atardı. Bir<br />

de Altıyol’da ‘’Çayır Güzeli’’ diye bir hanım<br />

vardı; o da çok renkli kıyafetler giyer, fazla<br />

makyaj yapar, başında hasır şapka, kolunda<br />

hasır çanta Altıyol’da dolaşırdı. Onlar bile<br />

kibardı, kimse kimseyi rahatsız etmezdi. Ya<br />

şimdi???<br />

(….) 1950 senelerinin sonuna doğru Migros<br />

diye bir firma ortaya çıktı. Arkası kapalı bir<br />

kamyon yan tarafındaki kapağı açıldığı zaman,<br />

raflara dizilmiş peynirler, zeytinler,<br />

bisküviler, çay, pirinç, fasulye. Yani dört tekerlekli<br />

bakkal dükkânı… Hiç bir yerde bulunmayan<br />

toz şeker, kahve ve beyaz peynir<br />

Migros’ta vardı. Onun için herkes Migros’un<br />

geleceği saatte durak yerleri olan yerlere<br />

bütün aile fertleri ile kuyruk olur, onlardan<br />

satın alırdı. Bazen bitti diye eli boş geri dönülürdü.<br />

Bütün aileler çocuklarını kuyruğa<br />

sokar, onlar da eve alışveriş yaparlardı. Biz<br />

de arkadaşlarımız ile bunu oyun yapmıştık,<br />

erkenden gider yerimize bir işaret bırakır; çok<br />

yakın olan Yoğurtçu Parkı’nda oyun oynardık.<br />

Kamyonun geleceği saatte hepimiz sırada<br />

olur, ailemiz için alışveriş yapardık.<br />

(….) Nüfus az olduğundan ulaşım vasıtası<br />

olarak deniz daha çok kullanılıyordu. Kadıköy<br />

yakasında Moda, Kalamış, Suadiye ve<br />

Bostancı’da vapur iskeleleri vardı. Ve belli<br />

saatlerde çalışan vapurlarla herkesin işe<br />

gidiş, dönüş problemi halledilmişti. Ben lisede<br />

okurken Kalamış’ta oturan arkadaşım<br />

Moda’daki okulumuza vapur ile gider ve<br />

dönerdi.<br />

(….) Bizim muhitimizin plajı ‘Moda Plajı’ idi.<br />

Diğerlerinden farklıydı, tramplen müsabakaları<br />

yapılırdı. Bir de sırf kadınların girdiği bölüm<br />

vardı; dört tarafı kapalı, içinde kabinler,<br />

ortasında gerili bir ip ise derinliği belirtiyordu.<br />

Muhitin insanları geldiği için herkes birbirini<br />

tanır, sohbet edilir, güneşlenilirdi. Ekseriyetin<br />

üstünde evden dikilmiş mayolar olurdu.<br />

(….) Moda plajına yaz aylarında Macar su perileri<br />

gelir, gösteri yapardı. Şimdi olimpiyatlarda<br />

gösterilen senkronize yüzmeyi ilk defa<br />

orada görmüştüm. Herkes nefeslerini tutup<br />

seyrederlerdi. Hepsi aynı anda aynı hareketleri<br />

yapıyor, bir milim fark yok; çok çalıştıkları<br />

belli oluyordu. Gece gösterileri daha güzel<br />

oluyordu.<br />

(….) Yaz aylarında plaj güzeli yarışmaları<br />

yapılırdı, her plaj kendi güzelini seçerdi.<br />

Caddebostan plajının yanında Caddebostan<br />

gazinosu vardı, abim oraya giderken bazen<br />

beni de götürürdü. Orada dans müsabakaları<br />

olurdu. Orkestranın çaldığı parçalar tango<br />

tarzıydı. Necip Celal’in ‘’Sevdim bir genç kadını,<br />

Papatyam, Sana nerden gönül verdim,<br />

Mazi kalbimde bir yaradır’’ seneler geçse de<br />

unutamayacağınız tangolar. Neden müzik<br />

programlarında yayınlanmıyorlar, anlamak<br />

mümkün değil.<br />

(….) Bazı akşamlar da Moda tarafına giderdik.<br />

Ortada bir kaya çıkıntısı bulunurdu.<br />

Tam Mahmut Atağı’nın köşkünün önündeydi;<br />

orayı geçtikten sonra Moda plajının<br />

üstünde “Küçük Moda Gazinosu” vardı.<br />

Orada da batı müziği çalınır, dans edilirdi.<br />

Sessiz denizin üstünde çalan La Paloma,<br />

Kiss Us, Bessame Mucho, Que Sera Sera ve<br />

o senelerde çıkmış olan’ I Found My Love in<br />

Portofino’’ yu dinlemenin zevkini bugünkü<br />

talihsiz nesle nasıl anlatırsınız. Bazı günlerde<br />

Moda Deniz Kulübü’nün önüne kadar<br />

gider, sonra da gecenin sessizliğinde sadece<br />

kürek seslerini duyup, evimize dönerdik;<br />

tam “Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın”<br />

misali…<br />

(….) Küçük Moda’ya inerken Mogambo diye<br />

bir gece kulübü açılmıştı; barı vardı. Batı<br />

müziği çalınan, içki içilen, dans edilen bir<br />

yerdi. Kulübün girişinde ufak bir mini golf<br />

sahası vardı. Golf sopalarınızı elinize alıyorsunuz,<br />

yerdeki beton kalıpların içinde ufak<br />

delikler bulunuyordu. Topu golf sopasıyla<br />

deliğe sokup puan kazanıyordunuz. Ben de<br />

top oyunlarını çok sevdiğim için büyük abim<br />

gece kulübüne giderken beni yanına alırdı. O<br />

kulüpte arkadaşlarınla oturur, ben de mini<br />

golf oynar, dönüşte beraber dönerdik.<br />

(….) Kalamış’a kadar nefis bir kumsal vardı;<br />

pırıl pırıl deniz suyu, dipteki kumlarını sayardınız.<br />

Sol tarafta yabani incir ağaçlarından<br />

adeta küçük bir koruluk vardı. Denize girmek<br />

isteyen insanlar o incir ağaçlarını doğal kabin<br />

olarak düşünür; orada mayolarını giyer<br />

ve kumsaldan denize girerlerdi.<br />

Moda İhlas Sokak,1958<br />

(Ayşe Kadriye Onat arşivi)<br />

(….) İstanbul’da Taşlıtarla diye bir gecekondu<br />

semtinin kurulduğu, devletin veya şahısların<br />

arsalarına Anadolu’dan gelen veya burada<br />

evi olmayanların ev yaptıkları konuşuluyordu.<br />

Babam müthiş üzülmüştü. Söylediği<br />

sözü hiç unutmuyorum. "Yarın öbür gün<br />

seçimlerde oy alabilmek için bu kişilere tapu<br />

dağıtırlar. Yazık oldu İstanbul’a…" demişti.<br />

Aynen öyle oldu.<br />

(….) Bazı günler de arabamızla İstanbul’un<br />

sayfiye yerlerine gezmeye giderdik; Tuzla,<br />

Kartal, Şile, Pendik, Yakacık gibi semtler vardı.<br />

Kartal’dan arabalı vapura biner, Yalova<br />

tarafına geçerdik. Bir gün Yalova tarafına<br />

geçtiğimizde bizi Çınarcık diye bir yere götürdü;<br />

çınar ağacının altında bir çay bahçesi,<br />

tek tük köy evleri vardı. Sahildeki yolun sol<br />

tarafında bomboş tarlalar uzanıyordu, tarlaların<br />

ortasında iki katlı bir ev vardı. Etrafta in<br />

yok, cin yok; bomboş sahil ve deniz. Seneler<br />

sonra Çınarcığı gördüğüm zaman gözlerime<br />

inanamadım, benim bildiğim yerle alakası<br />

olmayan bir yer.<br />

(….) Ne güzel bu mutlu, güzel günleri gördüğüm<br />

için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum.<br />

‘’Ey güzel İstanbul, benim sevgili<br />

yârim’’ diye bir şarkı vardı. Şu anda bunları<br />

yazarken o zamanın güzel İstanbul’unu özlüyorum.<br />

Bunları hatırlayıp yazınca o günlere<br />

dönmüş gibi oluyorum, o günleri yaşıyorum.<br />

En kötüsü, bir daha o güzel günleri yaşayamayacak<br />

olmanın da gerçeği ile…<br />

k.ayseonat@gmail.com<br />

Online Satış: www.kitabevi.com.tr<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 71


SATILIK<br />

SULUBOYA RESİM KOLEKSİYONU<br />

Time Dergisi tarafından "Dünyanın<br />

En İyi 10 Suluboya Ustası" arasında<br />

gösterilen Müfit Çelik'in eserlerinden<br />

oluşan koleksiyon satılıktır. Ressamın<br />

eski dostu Kevork Canoğlu'na ait<br />

39 parçalık koleksiyona ait eserlerin<br />

hepsi çerçeveli ve çok iyi durumdadır.<br />

Koleksiyonda yer alan resimler,<br />

komple veya tek olarak da alınabilir.<br />

İlgi duyanlar, 0542 421 67 14<br />

numaralı telefondan ayrıntılı<br />

bilgi alabilirler.<br />

MÜFİT ÇELİK (1946-1997)<br />

1946 yılında Çorum'da doğdu. İlk ve ortaokulu<br />

Çorum'da okuduktan sonra Ankara Devlet<br />

Konservatuarı sınavını kazanarak, şan bölümüne girdi.<br />

Üç yıl sonra konservatuardan ayrılıp, sürdürdüğü<br />

resim çalışmalarına ağırlık verdi. Çok iyi flüt, ney ve<br />

gitar çalan Müfit Çelik, yaşamını 1970-75 yılları<br />

arasında Caddebostan ve Asmalımescit'te sürdürdü.<br />

1975 yılından sonra Bodrum'a yerleşerek, Torba ve<br />

Gölköy'de yaşadı. Bodrum Kalesi Sanat Galerisi 1978<br />

yılında ilk resim sergisini Müfit Çelik'in eserleri ile<br />

açmıştır.


Kadıköy’de Bir Sosyolog<br />

Sokak ressamı<br />

neler yaşıyor?<br />

Avrupa ülkelerinde gördüğü sokak ressamlığı<br />

sanatını İstanbul sokaklarına taşıdı.<br />

Atölyesi yerine metrelerce uzağındaki Halitağa<br />

Caddesi’nde ağaçlar arasına tezgâhını<br />

açan yetenekli ressamın her dakikası ayrı<br />

hikâyeleri barındırıyor. Üstelik anne ressam<br />

eserleriyle Türkiye’ye, kızını bir doktor olarak<br />

kazandırmak üzere…<br />

Kadıköy Life Dergisi’ne sanat dolu dakikalarını<br />

ayıran başarılı ressam, iki duyguyu bir<br />

arada yaşadığının altını çiziyor; “Sokakta<br />

kendimi çok özgür hissediyorum ama Türkiye<br />

koşullarında zorlukları da çok” diyerek<br />

başlıyor anlatmaya...<br />

BEN BUNLARI HER GÜN YAŞIYORUM…<br />

“O gün yağmur ya da olağanüstü hava durumu<br />

etkili değilse, Halitağa Caddesi’ne<br />

çıkıyorum. Yoldan geçenler şöyle bir eserleri<br />

süzdükten sonra yanıma yaklaşıyor ve başlıyorlar<br />

sorular sormaya. Elbet çok olgunlukla<br />

sorular soranlar olduğu ve merakını<br />

giderenler bulunduğu gibi beni üzenler de<br />

oluyor, hem de çok!<br />

Bilen de bilmeyen de eleştiriyor, bu kadar<br />

kolay olmamalı değil mi?.. ‘Hepsini siz mi<br />

yapıyorsunuz? Siz ressam mısınız? Parayla<br />

mı yapıyorsunuz? Ben de zamanında<br />

çizmiştim... Ben de yaparım sanki çok mu<br />

zor... Şurasını keşke şöyle çizseydin... Şurayı<br />

abartmışsın, yanlış çizmişsin, ben olsam<br />

böyle yapmazdım…’ gibi sayısız soru<br />

ve yorumlar geliyor. Bir yandan aldığınız<br />

siparişleri yetiştirmeye çalışıyorsunuz, diğer<br />

yandan sürekli sorular ve sorular… Yine bir<br />

gün henüz tamamlamadığım bir eserimde<br />

kulağıma eğilen bir kişi ‘Üzüldüm, gözleri<br />

kör mü böyle, vah vah’ dediğinde dakikalarca<br />

düşündüm durdum.<br />

HELALİ HOŞ OLSUN AMA<br />

MALZEMELERİMİ ÇALIYORLAR…<br />

Bazen başka bir eserim için sağa sola dönüyorum,<br />

kafamı çevirdiğimde bir bakıyorum<br />

en değerli kalemim, silgim yok olmuş, defalarca<br />

malzemelerim çalındı. ‘Ne işin var sokakta,<br />

git atölyene’ konusu değil ki bu... Bunun<br />

yaşanması başlı başına üzüyor beni...<br />

HOLLANDA’DA GÖRDÜKLERİMDEN SONRA<br />

Yurtdışında defalarca sokak ressamlığını<br />

keyifle yaptım, özellikle Amsterdam’da…<br />

Orada insanların sanata ilgisi bambaşka, çok<br />

iyi... Elbet Türkiye’yi bu konuda kötülemiyorum<br />

ama sanata karşı sığ olunduğu gerçeğini<br />

de kabul etmek gerek... Amsterdam sokaklarında<br />

bir ay boyunca karakaleminden yağlıboyasına<br />

her türlü resmi yaptım. Bir Hollandalı<br />

sipariş verdi, tamamladığımda açıkçası<br />

içime sinmemişti, kendisine hediye etmek<br />

istedim. ‘Sanatın hediyesi olmaz, emeği<br />

var’ deyip zorla parasını verdi. Diğer yandan<br />

Hollanda’da herkes olabildiğince sanatçıyı rahatsız<br />

etmemeye çalışıyor, sükûnetle izliyor.<br />

Tabi ki Kadıköy’de de hoşuma giden örneklerle<br />

karşılaşıyorum ama bu, olumsuzların<br />

yanında çok çok az ne yazık ki…<br />

SOKAKTA SANATIN DOĞAL<br />

ZORLUKLARI DA ÇOK<br />

Bir karakalem çalışmasını tamamlama noktasına<br />

geldiğimde üzerine karga pisledi.<br />

‘Eyvah’ dedim ve ikincisine yeniden başladım.<br />

O da ani bir rüzgârla gitti ve dokusunu<br />

yitirdi. Başladım üçüncüsünü ve nihayet<br />

tamamladım. Bu da sokakların cilvesi ama<br />

sefasının yanı sıra cefası da olacak işte.<br />

GENÇLER SANATA ÇOK DAHA İLGİLİ OLMALI<br />

Yeni jenerasyona da haksızlık yapmamak<br />

gerekiyor, sanata ilgililer ama ya farkında<br />

değiller ya da üzerine gitmiyorlar. Bence 100<br />

gencin en az 1’i mutlaka aktif olarak sanatın<br />

içerisinde, bunu yaşıyorum ama elbet<br />

çok yetersiz. Sanatı dışarıdan izleyenleri<br />

ise şöyle yorumlarım; ‘Bence 1.000 kişiden<br />

1’i bizi anlıyor, gerisi de izliyor…’ Eğitim ise<br />

kesinlikle şart. Resimde yüzde 30’un yetenekten<br />

geldiği, yüzde 70’in de eğitimle desteklenerek<br />

tamamlandığı biliniyor. Temel<br />

sağlam değilse çöküyor ya da ortaya istenmeyen<br />

manzaralar çıkıyor.”<br />

74 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sanat<br />

"Kelaynak" ile çöpler<br />

sanat eserine dönüşüyor<br />

KEMAL AŞAN<br />

Sanatçı Halil İldeniz, Kadıköy'de adını nesli<br />

tükenme tehlikesi altında bulunan 'kelaynak'<br />

kuşundan alan tasarım atölyesinde, katılımcıların<br />

geri dönüşüm malzemelerinden yeni<br />

ürünler yapmalarına imkân sağlıyor.<br />

İldeniz, Kadıköy'de Yoğurtçu Parkı'nın karşısında<br />

kurduğu atölyesine tükenmekte<br />

olan sanat ve tasarım anlamındaki uygulamalara<br />

dikkat çekmek amacıyla "kelaynak"<br />

adını verdiklerini söyledi. Çalışmalarına 2015<br />

yılından beri devam ettiklerini belirten Halil<br />

İldeniz, özellikle yenilenebilir ve çevre dostu<br />

projelere önem verdiklerine işaret etti. Geri<br />

dönüşüme dair yaptıkları atölye çalışmalarında<br />

kullanılmayan eşyaların görsel anlamda<br />

hoş etki yaratacak ürünlere dönüştürüldüğünü<br />

vurgulayan sanatçı, Kadıköy Life<br />

Dergisi'ne şu açıklamalara bulundu:<br />

SANATSAL VE TASARIMSAL<br />

DİLDE BİR ÇALIŞMA<br />

"Bu belki bir sanat çalışması değil ama elimizdeki<br />

malzemelerle sanatsal ve tasarımsal<br />

dilde bir çalışma yapma düşüncesi.<br />

Projelerimizi genelde festivallerde ve organizasyonlarda<br />

workshop gerçekleştirerek<br />

devam ettiriyoruz. Bu workshoplar sadece<br />

plastik sanatlar, sanatın ve tasarımın bağlamındaki<br />

konular olmayacak. Gastronomiden<br />

spora birçok bilim dalından çalışmaları<br />

içerecek. Konusunun uzmanı eğitmenlerimiz,<br />

çalışmalarında katılımcıların keyifli uygulama<br />

yapmasını ve bazen de bir seminer<br />

ortamında bilgi edinmesini sağlayacak.<br />

ÇOCUKLARIN HAYAL DÜNYASININ<br />

GELİŞMESİNE KATKI<br />

'Çöpten çıkan sanat' isimli atölye çalışmasını<br />

'geri dönüşüm malzemelerinin yeniden<br />

sanatsal ve tasarımsal bir uygulamanın<br />

içinde yer alması' olarak niteliyoruz. Aslında<br />

bu yeni bir şey değil. Sanat tarihinde birçok<br />

örneğini gördüğümüz bir çalışma ve artık<br />

okullarda çocukların geri dönüşüm malzemelerine<br />

dair bilincinin artırılması açısından<br />

uygulanan bir workshop. Mesela hepimizin<br />

her zaman kullanıp tükettiği nesnelerden<br />

cam şişe doğada 4 bin yılda, bir kutu kola<br />

10 yılda, bir pet şişe 400 yılda ve telefon<br />

kartları bin yılda doğada çözülüyor. Bizim<br />

burada yaptığımız eğlenceli bir uygulama.<br />

Katılımcılar, evlerinden getirdikleri ya da<br />

çevrelerinden buldukları eşyalardan yeni<br />

bir ürün ortaya çıkarıyor. Uygulama özellikle<br />

çocukların hayal dünyasının gelişmesine<br />

katkı sağlıyor.”<br />

SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN<br />

"UMUDA YOLCULUK" ÇALIŞMASI<br />

Atölye çalışmasında elektrik mühendisi<br />

Türker Çiftçi "Çöpten Yeşeren Umut", proje<br />

yöneticisi Sema Seymen "Geri Dönüşüm<br />

Ormanı", öğrenci Mahir Edemir "Karmaşa",<br />

sanatçı Damla Karadere "Dönüşüm Ağacı",<br />

öğrenci Elif Seymen "Umuda Yolculuk" adlı<br />

çalışma yaptı. Katılımcılardan Elif Seymen,<br />

çalışmanın kendisi açısından faydasına işaret<br />

ederek, eski malzemelerini değerlendirmekten<br />

mutluluk duyduğunu dile getirdi.<br />

Atölyede atık malzeme olarak görülen ve<br />

gözden çıkarılan eşyaların değerlendirildiğini<br />

vurgulayan Seymen; "Atık malzemelerin<br />

bir araya gelip güzel şeyler, hatta bir sanat<br />

eseri oluşturabildiğini gördük. Yaptığım çalışma,<br />

Suriyeli mültecilerin yaşadıklarıyla<br />

ilgiliydi. Ne yazık ki birçok Suriyeli mülteci,<br />

boğularak can veriyor. Çalışmamla onların<br />

yaşadığı tehlikeli yolculuğu, geldikleri ve<br />

gittikleri yeri anlatmak istedim" dedi.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 75


Festival<br />

20. Uluslararası İstanbul<br />

Kukla Festivali gün sayıyor<br />

Festival; İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Cervantes Kültür Merkezi, İsrail<br />

Başkonsolosluğu, Avusturya Kültür Ofisi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleşiyor.<br />

İstanbul Karagöz Kukla Vakfı tarafından<br />

organize edilen İstanbul Kukla Festivali,<br />

UNESCO kültür mirası taşıyıcısı uluslararası<br />

Karagöz sanatçımız Cengiz Özek sanat yönetmenliğinde<br />

13-29 Ekim tarihleri arasında<br />

seyirciyle buluşacak.<br />

Bu sene programda üç yerli oyun, 15 ülkeden<br />

18 yabancı topluluk yer alıyor. Yerli<br />

gruplar Cengiz Özek, Tiyatro Gülgeç, Açıkgöz<br />

Kukla’dan oluşuyor. Yabancılar ise;<br />

Avusturya’dan Thomas Eddl, Fransa’dan Ruşen<br />

Yıldız, İspanya’dan Toni Zafra, Ytuquepintas<br />

ve El Gecko con Botas, İtalya’dan Paolo<br />

Papparotti, Macaristan’dan Mikropodium,<br />

Çin’den Mao Mao, Tayvan’dan Kaohsiung<br />

Gölge Tiyatrosu, Kamboçya’dan Sovannaphum,<br />

Rusya’dan Meta Zero, Arjantin’den La<br />

Gorda Azul, Çek Cumhuriyeti’nden Karromato,<br />

İsrail’den Ornan Braier ve Hindistan’dan<br />

Krishnan Kutty Pulavar Memorial Tholpavakoothu<br />

Puppet Centre...<br />

YENİ AÇILIM<br />

Ayrıca, bu yılki festivalde Türkiye’den Gölge<br />

Tiyatrosu Karagöz sanatçısı Cengiz Özek ve<br />

Çin’den gölge tiyatrosu sanatçısı Jian Xin Li<br />

yepyeni bir kukla prodüksiyonunda bir arada.<br />

Geçtiğimiz Haziran ayında Hong Kong’da, toplam<br />

20 gösteri ile seyirciyle buluşan oyunda<br />

Çin'de “Avanti” ismiyle anılan Nasrettin Hoca<br />

hikâyeleri, gölge tiyatrosuna uyarlanıyor.<br />

GÖLGE TIYATROSU’NUN 500. YILI<br />

Bu yıl 20. kez gerçekleştirilecek festivalde;<br />

2017 yılının Karagöz’ün 500. yılı olması<br />

sebebiyle gölge tiyatrosuna da özel bir<br />

yer verildi. Karagöz’ün doğduğu yer olarak<br />

düşünülen Asya'dan birçok gölge kukla<br />

grubu festivale davet edildi. Türk Gölge<br />

Tiyatrosu'nun 500. yılı nedeniyle Topkapı<br />

Sarayı Müzesi Karagöz Koleksiyonu da yıllar<br />

sonra yeniden sergilenecek.<br />

KUKLA MÜZESİ KURULMASI<br />

20 yılda 300'den fazla kukla grubuna ev<br />

sahipliği yapan, 2500'den fazla kuklacıyı<br />

76 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Festival<br />

İspanya<br />

İngiltere<br />

İstanbul'da ağırlayan İstanbul Uluslararası<br />

Kukla Festivali; kukla sevgisini, 'Kukla Müzesi'<br />

oluşturma üzerine yönlendirecek.<br />

FESTİVAL, İSTANBUL’UN İKİ YAKASINDA<br />

21 SAHNEDE PERDE AÇIYOR<br />

Festivalde yer alan dünyaca ünlü gruplar;<br />

Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Sahne<br />

Pulcherie, Koç Üniversitesi Sevgi Gönül<br />

Kültür Merkezi, Terakki ve Işık Okulları salonları,<br />

Sarıyer Halk Eğitim Merkezi, Caddebostan<br />

Kültür Merkezi, Kozyatağı Kültür<br />

Merkezi, Yeldeğirmeni Kültür Merkezi sahnelerinde<br />

seyirciyle buluşacak.<br />

OYUNLARIN HEDEF KİTLELERİ KÜÇÜK<br />

YAŞLARDAN YETİŞKİNLERE UZANIYOR<br />

Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl da<br />

her yaşa, her ilgi alanına ve beğeniye hitap<br />

edecek çok farklı üsluplar ve tekniklerle dolu<br />

bir program içeriyor. Geleneksel kukla örnekleri<br />

olan Kasperl ve Karagöz’ün yanı sıra medya<br />

tiyatrosu, Origami dans ve mask tiyatrosu<br />

örnekleri de festivalde mevcut. Ayrıca, gölge<br />

tiyatrosunun seçkin örneklerini de festivalde<br />

seyredebileceğiz. Shangay’dan Master Mao-<br />

Mao; Çin gölge tiyatrosundan örnek sunarken,<br />

Phon Phen Gölge Tiyatrosu Kamboçya<br />

gölge tiyatrosundan bir örnekle, Tayvan ise<br />

Kaohsiung Gölge Kukla Müzesi'nin bir gösterisiyle<br />

festivale katılacak.<br />

FESTİVAL YILLARDIR ÇOK ÖNEMLİ<br />

GRUPLARA EV SAHİPLİĞİ YAPTI<br />

İstanbul Karagöz Kukla Vakfı Başkanı, UNES-<br />

CO kültür mirası taşıyıcısı Karagöz sanatçısı<br />

Cengiz Özek, bu festivalin kukla adı altında bir<br />

zamanlar son derece kısır bir algısı olan Türk<br />

izleyicisi ve sanatseverlerine, sahne sanatlarının<br />

tüm kategorilerini içinde barındırabilen, disiplinlerarası,<br />

yaratıcılığı kışkırtan, imkânsızlık<br />

sözünü kabul etmeyen bir sanatın ufuklarını<br />

açtığını belirterek, şöyle konuşuyor:<br />

“İstanbul Kukla Festivali vasıtasıyla herhangi<br />

bir alternatif tiyatronun düşlerinde yatan tek<br />

kişilik Hamlet’lerden pek çok saygın operanın<br />

sahnelemek için can attığı Dido ve Aenas’a,<br />

edebiyat hayranlarının özel bir yere oturttuğu<br />

Knut Hamsun’un Açlık’ından, varyete<br />

dünyasının renkli şovlarına, geleneksel dünya<br />

kuklasının en seçme örnekleri olan Bunraku<br />

ve Su kuklalarından, en avant-garde’ına<br />

kadar her türlü kukla oyununu izleme olanağı<br />

bulduk. Kukla sanatının aslında herhangi bir<br />

obje ya da objelerin sahnede can bulmasıyla<br />

ortaya çıkan büyülü bir sanat olduğunu anladık.<br />

Sadece çocuklarla özdeşleştirilen bu alanın,<br />

içimizdeki çocuğu ortaya çıkarttığı, oyun<br />

güdüsünü sonuna kadar kullanarak sadece<br />

çocuklara değil, en sofistike beklentileri olan<br />

sanatseverlere hitap edebileceği de kabul<br />

edildi. Her yıl dünyada olduğu gibi Türkiye’de<br />

de her yaştan izleyici artıyor.”<br />

ÇEK CUMHURİYETİ<br />

Oyun: Ahşap Sirk Grup: Karromato<br />

Süre: 50 dakika Dil: Sözsüz Yaş: Her<br />

yaş<br />

Kime sorsanız kuklanın başkenti<br />

“Prag” der. Kuklanın başkentinden<br />

sürprizlerle dolu sirk dünyası karşınızda...<br />

Ateş çemberinden geçen<br />

aslanlar, trapezde sallanan akrobatlar,<br />

atlar ve nefes kesen kahramanlar…<br />

Çocukluk hayallerinize dönmek<br />

istiyorsanız, “Ahşap Sirk” adlı gösteriyi<br />

kaçırmayın.<br />

ARJANTİN<br />

Oyun: Transforma Bestias Grup: La<br />

Gorda Azul Süre: 55 dakika Dil: Çok<br />

az sözlü Yaş: 4+<br />

Bir yabancıdan mektup alsaydınız<br />

ne yapardınız? Ya postacı olsaydınız?<br />

Bu size gülünç mü geliyor,<br />

korkunç mu? Hiçbir şey ve hiç<br />

kimse tarafından göründüğü gibi<br />

olmayan çok özel bir şatoda, her<br />

şey tahmin edilemez bir şekilde,<br />

olduğundan farklı ortaya çıkıyor.<br />

Burada garip şeyler oluyor ve sadece<br />

sizin yardımınızla buradan ayrılabiliriz.<br />

La Gorda Azul, sizleri dünyanın<br />

en ünlü kontunun şatosuna<br />

davet ediyor.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : <strong>77</strong>


Advertorial<br />

Türkiye'nin "perde ve tül timi" oldular<br />

PERDE DEPO<br />

Kişinin kıyafetleri ne kadar güzelse, o kadar<br />

çekici ve güzel olduğu gibi evleri, işyerleri<br />

ve yaşam alanlarını da ferah hale getiren en<br />

önemli etken; perde, tül ve döşemelik sanatı...<br />

20 yılın tecrübesini taşıyan ve son 5 yıldır<br />

‘Perde Depo’ markasını sektörüne kazandıran<br />

Kadıköylü Safa Şimşek ve ekibinin kapısını<br />

çaldık. İşlerini aşkla yaptıkları heyecanları ve<br />

başarı grafiklerinde günyüzüne çıkan ekip,<br />

tecrübe ile pratik iş teslimi ilkelerini harmanlayan<br />

yapısı ile sektörlerinde "perde timi" olarak<br />

anılmaya başlanmış.<br />

Perde Depo'yu 5 yılda hedeflediklerinin de ilerisine<br />

taşıyarak Türkiye geneline satış, birçok<br />

ülkeye de ihracat yapar noktaya ekibi ile birlikte<br />

taşıyan genç girişimci Safa Şimşek, başarı<br />

sürecini Kadıköy Life Dergisi'ne yorumladı.<br />

ÖNCELİĞİMİZ PARA DEĞİL,<br />

MİSAFİRLERİMİZİN MUTLULUĞU<br />

“Kuşdili'ndeki Perde Depo mağazamız olarak<br />

kişinin gelir seviyesine göre muameleyi reddediyoruz.<br />

Aynı kaliteyi dar gelirliye de, çok<br />

zenginine de uyguluyoruz ve buna çok şaşırıyorlar.<br />

Herkes istediği çeşidi kalitesinde uygun<br />

fiyata temin edebilir, bu bizim referans ilkelerimizden<br />

biri. Ünlü bir oyuncumuzun dört katlı<br />

villasının tüm tül ve perde işlerini yeni bitirdik.<br />

İstenilen kaliteli ürünlere sunduğumuz fiyatlara<br />

çok şaşırdılar. Çünkü müşteri çok ünlü<br />

diye fahiş fiyatlar öne sürenler olmuş. Halbuki<br />

kalite, en uygun fiyata herkesin olmalı.<br />

İŞİ ŞANSA BIRAKAMAYIZ<br />

Atölye kiralamıyoruz, tüm kesim ve dikim<br />

işlemlerimizi Bostancı'da kendi atölyemizde<br />

gerçekleştiriyoruz. Bünyemizde tasarımcımız,<br />

mimarımız, alanında yıllarını vermiş tecrübeli<br />

isimlerle çalışıyoruz. Sadece ana kadromuzdaki<br />

15 kişilik ekip, ‘en kısa sürede, en verimli<br />

iş teslimi’ adına özel çalışma yürütüyor. Bir<br />

de Kadife Oruç teyzemiz var, ‘Türkiye'nin en<br />

iyi dikişçisi’. Tecrübeli ekip üyeleri kadar genç<br />

arkadaşlarımız da var, montaj ve teslimat sürecinde<br />

hız da çok önemli. ‘Perde’ deyip geçmemek<br />

gerekiyor, bir kusur işin tekrarı, ciddi<br />

emek kaybı ve memnuniyetsizlik getirir.<br />

TEŞEKKÜR EDİYORUZ<br />

Perde Depo olarak çok ürün satınca değil, işimizi<br />

referans görerek o müşterimiz bir yakınını<br />

getirirse kendimizi başarılı görüyoruz ve emin<br />

oluyoruz. Nitekim satışlarımızın yarısından<br />

fazlasını müşteri referanslarımız oluşturuyor.<br />

Tasarımlarımızla birlikte binlerce çeşit ürünlerimize<br />

yönelik Perde Depo mağazamız için<br />

iddiamız şu ki; Türkiye'de perde sektöründe<br />

‘seçilen ve keyif alınan yer’ olduk. Bu noktaya<br />

gelmemizde PERSAN firmasındaki çalışmalarımızda<br />

edindiğimiz tecrübeler büyük. PER-<br />

SAN Tekstil sahipleri Mahmut Kış ve Recep<br />

Kış'ın üzerimizde emeği fazla.<br />

Perde Depo, sektörde son derece deneyimli olan Safa Şimşek ve Sabri Küçükuluçay tarafından yönetiliyor.<br />

YENİ DÖNEME GİRDİK<br />

İstanbul ve Türkiye genelinde binalarımız<br />

çok hızlı yenileniyor. Özellikle yoğun kentsel<br />

dönüşüm süreci ile birlikte sektörümüzde de<br />

revizyonu getiren sebepler oldu. İhtiyaçları<br />

karşılamak üzere hem çeşitlerimizi, hem de<br />

sistemimizi her yıl olduğu gibi yeniledik. Öyle<br />

iddia ediyoruz ki, yeni dönemde değişen tarz<br />

ve aksesuar çeşitlerimizin benzeri yok."<br />

Ayrıntılı bilgi için; www.perdedepo.com.tr<br />

web sitesini ziyaret edebilirsiniz...<br />

78 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Zanaat<br />

Deri, zarafetin<br />

en sağlıklı halidir<br />

Tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de yapay<br />

- fabrikasyon ürünler bir hayli arttı. “Eskiler<br />

iyisini bilir” sözünü haklıya çıkaran gerçeklerden<br />

biri de, sağlıklı ve kullanışlı yapısıyla<br />

binlerce yıldır nakış nakış işlenen deriler…<br />

Önüne gelen her ürünün üzerine “deri” yazısı<br />

asılıp satılabilmesi, suni olarak üretilen<br />

ve piyasada imitasyon olarak adlandırılan<br />

ürünlerin hızla artış göstermesi nedeniyle<br />

gerçek deriden üretim her geçen gün azalsa<br />

da, 30 yılı aşan deri tecrübesinin mirasını<br />

ustalarından devralan Ercüment Gürçay;<br />

“Kıymetini bilen gerçek deriden kopamıyor,<br />

çünkü her şeyin farkında” dedi.<br />

13 yaşındayken mesleğinin duayenlerinden<br />

Hacı Bir ustanın yanında çırak olarak başladığı<br />

deri işleme sanatında adım adım ilerleyen<br />

Ercüment Gürçay, İstanbul genelindeki çeşitli<br />

faaliyetlerinin ardından son 8 senedir patronu<br />

olan LEDUR Derileri’nin sahibi Levent<br />

Durukan’ın “Sanatımı sana bırakıyorum, gelecek<br />

nesillere de aktar” demesinin ardından<br />

büyük bir sorumluluk altına girdi. Yetenekli<br />

çırak, çocukluğundan bugüne yoğun çalışmalarının<br />

karşılığını artık kendi işinin patronu<br />

olarak alırken, İstanbul’un dört bir yanına<br />

deri üretimi ve tamiri gerçekleştiriyor.<br />

SUNİ DERİ, “MODA” ADI ALTINDA<br />

GERÇEK DERİDEN DAHA PAHALIYA<br />

SATILABİLİYOR<br />

Rasimpaşa Mahallesi’nde nostaljiyi yaşattığı<br />

dükkânda becerilerini gelecek nesillere<br />

aktarmak isteyen Gürçay, alanında<br />

İstanbul’da bir elin parmağını geçmeyen<br />

sayılı yetenekler arasında gösteriliyor ve<br />

dergimize zanaatını şöyle ifade ediyor:<br />

“Çok üzülüyorum. Sağlıklı olanı gerçek deri,<br />

nefes alır, hastalık yapmaz. Oysa suni deriler<br />

dört bir yanı sardı. Genelde de gerçek<br />

deriden ucuz değiller, hatta bazı yerlerde<br />

gerçek derinin çok çok üzerinde fiyatlara<br />

satıyorlar. Gerçek derili bir montu yıllarca giyebilirsiniz,<br />

sağlıklı ve çok dayanıklıdır. Suni<br />

deriyi ise biliyorsunuz. Gel gelelim adına<br />

ister moda diyelim isterseniz de akım, çark<br />

tersten dönüyor.<br />

'KULLAN AT' DÖNEMİNDEYİZ<br />

Çıraklık dönemimden biliyorum, çok öncelerinde<br />

de ustalarımın anlattıklarından; bir<br />

deri montu 10 yılın üzerinde giyebilen Kadıköylüler<br />

vardı, farklı farklı modelleriyle... Bu<br />

o yıllarda ‘ne kadar kaliteli, aynı zamanda da<br />

dayanıklı’ dedirtiyordu. Şimdilerde gençlerin<br />

arasında ‘kullan at’ dönemi hâkim. Bir gencin<br />

giydiği deri gömleği, yeleği ya da montu<br />

bir sonraki yıl giymeyeceğini anne babalar<br />

çok iyi biliyor. Ancak yapay ürünler deri gibi<br />

nefes almıyorlar. Yeni nesle deriyi öğretmek,<br />

özendirmek, bu bilinci kazandırmak<br />

zorundayız. Bana kalırsa deri yerli üretim<br />

ve tasarımlar hızla artmalı, yoksa dericilik<br />

mesleği de gerilerde kalacak.<br />

MODA EĞİTİMLERİNDE İÇERİK DEĞİŞMELİ<br />

Birçok moda ve tasarım öğrencisi, çizimlerini<br />

getiriyor ve uygulayarak gerçeğe dönüştürmemi<br />

istiyor. Halbuki okullarında<br />

pratikten teoriye öğretim sisteminin olması<br />

bence çok yarar sağlardı. Böylece sadece<br />

çizim yapan değil, onları da üretebilen bir<br />

nitelik kazanabilirler. Sonuçta hayal ettiğini<br />

kendi ellerinle kesip biçip dikmek, en mükemmeli...<br />

Yıllardır ayakkabı hariç aklınıza<br />

gelebilecek deri ile ilgili her şeyi yapıyorum;<br />

montlar, gömlekler, çantalar, çeşitli aksesuarlar…<br />

Bunların kıymetini bilen o kadar güzel<br />

bir kitle var ki...<br />

EŞYANI TAMİR EDİP GİYEBİLİYORSAN,<br />

KESİNLİKLE ONU BIRAKMA<br />

Uzun yıllardır kişilerin hayal ettiği deri elbiselerini<br />

keyifle dikiyorum ancak, onların tamirini<br />

de yapmayı çok seviyorum. Her derinin<br />

ayrı bir enerjisi var, hissediyorum. Ancak<br />

kullan at dönemi bu hızla devam ederse,<br />

deri tamirciliği de önemli derecede olumsuz<br />

etkilenebilir. Orta yaş neslin önemli bir kısmı<br />

ve özellikle gençler, bir eşyalarını tamir<br />

ettirip tekrar kullanabilmenin mutluluğunu<br />

hiç yaşayamadı. Eğer bir kişinin tamir edip<br />

giyebildiği bir eşyası varsa, kesinlikle onu<br />

bırakmasın, en iyi arkadaşıdır bence…”<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 79


Sosyal Sorumluluk<br />

Kadıköy HEM, Türkiye’nin<br />

dünyada sesi oldu<br />

Halk Eğitim Merkezleri’nin sadece dikiş nakış,<br />

el işleri, hobi atölyelerinden ibaret olamayacağını,<br />

büyük başarıları beraberinde<br />

getirebileceğini gözler önüne seren Kadıköy<br />

Halk Eğitim Merkezi’nin oyun ekipleri, dünyada<br />

çalışmalarıyla göz dolduruyor.<br />

Kadıköy HEM folklor ekibi, Macaristan’da<br />

gerçekleşen dev yarışmada yabancı delegeler<br />

tarafından “En İyi Yetişkin Grubu” seçildi.<br />

Diğer yandan Kadıköy Halk Eğitim Merkezi,<br />

Türkiye’yi üç ayrı ekibiyle de Barcelona’da<br />

temsil etme başarına ulaştı. Merkez, dünya<br />

genelinde şehirlerin cadde ve sokaklarında<br />

Türk bayrağımızı gururla dalgalandırarak,<br />

göğsümüzü kabarttı.<br />

UNESCO’nun çalışma ortağı, 125 üyesi ve<br />

350’ye yakın uluslararası festivali ile dünyanın<br />

en büyük kültür kuruluşu olarak bilinen<br />

CIOFF (Uluslararası Folklor Festivalleri<br />

ve Geleneksel Sanatlar Konseyi) tarafından<br />

Macaristan’da geçtiğimiz yıl düzenlenen<br />

dev folklor yarışmasının sonuçları, içinde<br />

bulunduğumuz dönem itibariyle açıklandı.<br />

Kadıköy Halk Eğitim Müdiresi Hülya Narsap,<br />

başarılarından ötürü ekip yöneticileri ve<br />

eğitmenlerine, gündüzünü gecesine katan<br />

oyunculara ve fırsatları sunan devlet yöneticilerine<br />

teşekkürlerini sundu.<br />

DAVRANIŞLARIYLA TAM NOT ALDILAR<br />

Yabancı delegelerin tüm ülkeler arasındaki<br />

katılımcı folklor ekiplerini tabi tuttuğu<br />

puanlamada sadece oyun – sahne performansı<br />

yer almıyor. Temsil gücü, iletişim,<br />

hal ve davranışlar, atölye çalışmaları gibi<br />

kriterler de derecelendirmede bir hayli<br />

önemseniyor. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi<br />

Kafkas Halk Dansları Grubu, böylece tarihe<br />

geçen bir başarıya imzasını attı. Ancak<br />

sadece Kafkas ekibi değil, Kadıköy HEM’de<br />

diğer halk oyunları grupları da becerilerini<br />

ortaya koydu.<br />

2017 YILINA ÜÇ GRUP<br />

DAMGASINI VURDU<br />

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesindeki<br />

Karadeniz, Ege ve Diyarbakır Halk Oyunları<br />

Ekipleri; Moonlight Events organizasyonuyla<br />

Avrupa’da büyük ilgi çekti. Aynı çatı<br />

altındaki Kadıköylü üç grup Türkiye’yi, 80<br />

milyonu temsil etti. Gözler, 7–12 Temmuz<br />

2017 tarihleri arasında 22 ülkeden 27 grubun<br />

Barcelona’da ter döktüğü yarışmanın<br />

sonuçlarına çevrildi.<br />

KADIKÖY HEM, SARAY VE<br />

ORDULARIN DA GÖZDESİ<br />

Daha önce Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ne<br />

bağlı halk oyunu ekipleri Kremlin Sarayı’nda,<br />

ayrıca Kızılordu Korusu ile de ortak gösteriler<br />

düzenlemişti.<br />

Yılda her yaştan 13 binin üzerinde öğrencisi,<br />

60’a yakın mesleki ve hobi kursu ile<br />

“Türkiye’nin Sosyal Akademisi” haline<br />

dönüşen Kadıköy Halk Eğitim Merkezi,<br />

2016-2017 eğitim ve öğretim dönemine<br />

de hızlı başladı. Sanattan el işlerine,<br />

İngilizceden diksiyona birçok alanda ücretsiz<br />

kurslar, belgeli mezuniyet imkânı<br />

sağlayarak, yeni kapıları aralıyor.<br />

Öğretmenlerin kurslar için birebir danışmanlık<br />

hizmeti verdiği ve kayıtlar gerçekleştirdiği<br />

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi<br />

koridorlarında kadınından erkeğine,<br />

gencinden yaşlısına kurslara ilgi büyük.<br />

Kimilerinin hobi için kayıt olduğu kurslar,<br />

birçok kişi için de yeni bir meslek, ek gelir<br />

ve gelecek demek…<br />

80 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sivil Toplum Örgütleri<br />

Kalamış Körfez Lions,<br />

dünya gençlerini ağırladı<br />

Sosyal projeleriyle öne çıkan Kalamış Körfez Lions Kulübü,<br />

“Gençler Arası Değişim Kampı” çerçevesinde 30 yılı aşkın süredir<br />

yurtdışına gençlerimizi göndermeye, aynı şekilde yurtdışından<br />

ülkemize gelen gençleri de Türk misafirperverliğiyle ağırlamaya<br />

devam ediyor.<br />

Bu seneki program doğrultusunda 13 ülkeden gelen 19 dünya<br />

gencinin katılımı ve 4 yönetim çevresi organizasyonu ile oluşturulan<br />

değişim kampı çalışmalarından biri daha, Kalamış Körfez<br />

Lions Kulübü üyesi Emine Kaplakarslan’ın ev sahipliğinde Moda<br />

Kayıkhane’de gerçekleştirildi. Geceye, Lions Dernekleri 118-Y<br />

Anadolu Yakası Yönetim Çevresi Federasyonu Başkanı Mahmut<br />

Tanyol, Geçmiş Dönem Başkanı Ethem Alkan, Başkan Yardımcısı<br />

Ertuğrul Yıldız, 118-Y Gençler Arası Değişim Kampı Sorumlusu<br />

Serannur Sorguç ile birlikte diğer kamp görevlileri de katılım<br />

gösterdi.<br />

Değişim Kampı’ndaki gençler, kültürlerarası kaynaşma ve etkileşimi<br />

artırma adına düzenlenen bu tür etkinliklerden duydukları<br />

memnuniyeti dile getirerek, organizasyonda emeği geçen<br />

yetkililere teşekkürlerini iletti.<br />

Çiftehavuzlar Lions,<br />

21 çocuğun hayalini<br />

gerçekleştirdi<br />

Türk Lions Teşkilatı, aydınlık ve çağdaş Türkiye için karşılıksız<br />

ve mazeretsiz hizmet üretmeye devam ediyor. Güzeli,<br />

iyiliği ve umudu yaşatmak amacıyla sürdürülen etkinlikler<br />

kapsamında Çiftehavuzlar Lions Kulübü, anlamlı bir projeye<br />

daha imza attı.<br />

Yeni dönem başkanları Zerrin Tever önderliğinde 4-6 yaş<br />

aralığında işitme sorunu yaşayan 21 çocuğun bisiklet hayalini<br />

gerçekleştiren Çiftehavuzlar Lions Kulübü, Çocuk Eğitim<br />

Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen törende bisikletlerin<br />

takdimini yaptı. Duygu yüklü etkinlikte<br />

çocukların mutlulukları yüzlerinden<br />

okunurken; Çocuk Eğitim<br />

Derneği yöneticileri, 118-Y Anadolu<br />

Yakası Yönetim Çevresi Federasyonu<br />

Başkanı Mahmut Tanyol ve diğer<br />

federasyon temsilcileri de törende<br />

hazır bulundu.<br />

JCI Kadıköy yeni yönetimini belirledi<br />

JCI Kadıköy (Genç Liderler ve Girişimciler<br />

Derneği Kadıköy Şubesi), olağan genel<br />

kurul toplantısını gerçekleştirdi. Senatör<br />

Pınar Erdoğan’ın divan başkanlığında, JCI<br />

Kadıköy üyesi Dilek Yetkin’in divan katipliği<br />

ve JCI Kadıköy 2013 yılı Başkanı Nihan<br />

Altındoğan’ın divan başkan yardımcılığın-<br />

da düzenlenen toplantıda, 2018 yılı için<br />

yeni başkan ve yönetim kurulu üyeleri de<br />

belirlendi.<br />

Genel kurulda JCI Kadıköy 2016 yılı Başkanı<br />

Ayşe Başak Çakır, döneminin yönetim kurulu<br />

ile gerçekleştirdiği projeleri aktararak<br />

ibra oldu. Aynı zamanda 2017 yılı Başkanı<br />

Didem Yorulmaz Metin, ilk 7 aylık faaliyetlerini<br />

aktardı. Gelecek yıl mottosunu “Anlam<br />

Yarat” olarak belirleyen 2018 yılı başkan ve<br />

yönetim kurulu üyeleri ise şu şekilde oluştu:<br />

Emrah Tezcan (Başkan), Fidan Aydın, Esra<br />

Durcan, Gonca Kübra Pehlivan, Hilal Gerçek,<br />

Ahmet Erem, Can Esen Omay.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 81


Yaşam<br />

Dünyasını hayvanlara<br />

adayan sevgi dolu<br />

Kadıköylü...<br />

Aradığı mutluluğu insanlarda bulamayınca<br />

karşılıksız sevginin en yoğun örneği hayvanlara<br />

sımsıkı sarılan genç iş kadını İrem<br />

Demir, sevimli dostu Sipsi için hayatında<br />

öyle tavizler verdi ki; “İşte gerçek sevginin<br />

gücü” dedirtti.<br />

Sokakta yeni doğmuş yavruyken ölmemesi<br />

için sahiplendiği sevimli köpeği ile zamanla<br />

sımsıkı bağı oluşan Demir, hayatını tamamen<br />

“En iyi dostum” dediği tatlı mı tatlı kız<br />

Sipsi’ye adadı.<br />

SİPSİ İÇİN NİŞANLISI İLE<br />

YOLLARINI AYIRDI<br />

Evliliğe yelken açmak üzere nişanlanan genç<br />

hayvanseverin evliliğe yelken açabileceği<br />

dönemi, kendisinin çok sevmesine rağmen<br />

erkek arkadaşının kedi ve köpeklere karşı<br />

ilgisizliği nedeniyle son bulmuş. Sipsi’yi sahiplendiğinde<br />

nişanlısının şikâyetleri artması<br />

üzerine İrem Demir, kedi ve köpekler için ni-<br />

şanından vazgeçerek yeni bir dünya kurmaya<br />

karar vermiş. Yurtdışına çıktığında köpeğinin<br />

üzüntüden yemek yememesi nedeniyle ciddi<br />

kaygı duyduğunu ifade eden hayvansever;<br />

“Bir zorunlu seyahatimde günlerce aç kalmış,<br />

yemeği reddetmiş, sadece su içmiş. Artık fenalaşmaya<br />

başlayınca veteriner serum takmış,<br />

ben gelince normale döndü” dedi.<br />

HAKİMLİK MESLEĞİNİ DE FEDA ETTİ<br />

2011 yılında üniversitesinin kamu yönetimi<br />

bölümünden mezun olduktan sonra İdari<br />

Mahkeme Hakimi olmak üzereyken seneler<br />

sürecek şark görevi sürecinde Sipsi ile bağının<br />

kopacak olması nedeniyle hakimlik vazifesinden<br />

vazgeçtiğini dile getiren İrem Demir; “Bu<br />

gerçekten abartı değil, o benim evladımdan<br />

farksız. Birlikte mutlu olabileceğimiz bir düzen<br />

kurmak istedim” ifadesini kullandı.<br />

YARALI PİTBUL İÇİN KAMPANYA İLE<br />

ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEN İLGİ<br />

Hayvanlara olan sevgisini dergimizle paylaşan<br />

Moda sakini İrem Demir, sözlerine şöyle<br />

devam etti:<br />

“Sosyal medyada yaralı bir pitbul ile karşılaşmıştım,<br />

dövülmüş ve açık kalan yarası<br />

feci şekilde enfeksiyon kapmış, hatta kurtlanmış.<br />

Tedavi masrafları ise bir hayli pahalıydı,<br />

yaklaşık 9 bin TL civarındaydı. Petimagemaker<br />

adıyla önce sosyal medyada sayfa<br />

açtım ve butiğim üzerinden burada satışlar<br />

yapmaya başladım. Bir süre sonra para toplandı<br />

ve tedavisini gerçekleştirdik. Eğer barınakta<br />

olsaydı akıbeti bu şekilde olabilecek<br />

miydi, birçok hayvansever bundan emin değil.<br />

Pitbulumuz şimdilerde çok sağlıklı.”<br />

ONLARIN DÜNYALARI ÇOK GÜZEL<br />

Hayvanlara yönelik tekstil ve çeşitli ihtiyaç<br />

malzemeleri satarak yardımlarını da sürdüren<br />

ve Türkiye’de bir ilk olarak yasal pet<br />

butik açtığını belirten İrem Demir’in listesinde,<br />

sevimli dostlarımız için birçok ürünler<br />

dikkat çekiyor. Abiyeler, kostümler, tişörtler,<br />

montlar, ayakkabılar, çantalar, kazaklar, tasmalar,<br />

kangurular, papyonlar, araba örtüleri,<br />

bornozlar, kolyeler, gözlükler, tokalar, bikini<br />

ve mayolar, can yelekleri, bandanalar, çoraplar,<br />

havlu bornozlar, tütü etekler, tuvalet<br />

poşetleri ve kutuları ve pijamalar; köpek ve<br />

kedilerin daha konforlu bir yaşam sürmesini<br />

sağlarken aynı zamanda da hemcinslerinin<br />

daha güzel bir yaşantısı için gelire dönüşüyor.<br />

Birçok ürünü en kaliteli üretimleri ile<br />

yurtdışından Türkiye’ye ve Kadıköy’e getiren<br />

Demir; “Onların bizden farkı yok. Kalitesiz<br />

bir kıyafet kedi ve köpekte deri hastalığı<br />

yapıp ağır sonuçlar oluşturabiliyor” dedi.<br />

GERÇEK HAYVANSEVER IRK AYIRMAZ<br />

Hayvan sevgisinin, özellikle çocuk ve gençlerin<br />

çok sağlıklı birey olmaları ve hayatı<br />

daha fazla sevebilmelerine büyük katkı sağladığına<br />

dikkat çeken İrem Demir; “Irk seçmemek<br />

gerekiyor, ne tür kedi köpek olursa<br />

olsun aynı enerji ve şefkatle yaklaşılabiliyorsa,<br />

orada gerçek hayvan sevgisi vardır ve<br />

yine bana göre gerçek hayvansever, kesinlikle<br />

ırk da ayırmaz. Ayrıca sokak hayvanı da<br />

yok, hepsi bizim” mesajı verdi.<br />

82 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sosyal Sorumluluk<br />

Nil’ler artınca<br />

süper nesil gelecek<br />

Şüphesiz tüm çocuklar ve gençler, geleceğe<br />

hazırlanacak tertemiz miraslarımız… Gel<br />

gelelim günümüzün koşullarıyla birlikte<br />

başını teknolojik cihazlardan kaldıramayan,<br />

sosyalliği dört duvar arasında sınırlı kalan,<br />

diyalogdan uzak, çoğu kez de kendini yeterince<br />

ifade edemeyen duruma gelen çocuk<br />

ve gençler; sorumluluk duygularının bilincinde<br />

olan velilerin çoğu kez katlanmak zorunda<br />

kaldıkları en büyük sıkıntıları..<br />

Daha güzel bir yaşam için “enerjinizi çeken<br />

ve azaltan değil, size enerji veren pozitif<br />

insanlarla zamanınızı geçirin” yönünde uzmanların<br />

kulaklara küpe olsun dediği önerilerinde<br />

olduğu gibi; “Kendini keşfedememiş”<br />

dedirten yetişkinler kadar “Büyümüş<br />

de küçülmüş sanki” diye övgülerin yapıldığı<br />

seçkin çocuklar da var. Kozyatağı sakini 13<br />

yaşındaki Nil Makul de, yaşantısı yaşıtlarına<br />

göre oldukça sıradışı olan isimlerden…<br />

HAYATI “İÇİNDE YAŞAYIP” HER ANINDA<br />

İYİLİK YAPMAYA ÇALIŞMAK…<br />

Ödevlerini yaptıktan sonra soluğu evlerinin<br />

yanındaki Kriton Curi Parkı’nda alan Nil;<br />

sergi açarak, iki yıldır sattığı ürünlerini Lösemili<br />

Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) bağışlıyor.<br />

Nil’in sermayesi sevgi ve emekten, enerjisi<br />

de iyilik yapma isteğine duyarlı yetişkinlerin<br />

güler yüzlülüğü ve samimiyetinden geliyor.<br />

Yetişkinleri sürekli yardım yapmaya yönelik<br />

tatlı dille uyaran ve lösemili çocuklar hakkında<br />

bilgi veren henüz yedinci sınıf öğrencisi<br />

Nil, süs eşyalarını her sattığında büyük<br />

mutluluk duyduğunun altını çiziyor ve şöyle<br />

konuşuyor:<br />

SEVGİNİN MATEMATİĞİ YOK…<br />

“Evde kullanmadığım eşyalarım, komşularımın<br />

süs eşyaları, akrabalarımızın destek<br />

için verdikleri çeşitli araçlar; bunların hepsini<br />

birleştiriyorum ve parkın içerisinde sergi<br />

açıyorum. Lösemili çocuklar için bağışlanan<br />

her eşya, tedavilerine destek olmak için paraya<br />

dönüşüyor. Herkesin evinde boş yere<br />

duran o kadar eşyaları var ki, komşularımız<br />

da bunun farkında… Diğer yandan ticaretin<br />

çok keyifli olduğunu da anladım. Büyüyünce<br />

ticaret yapmak istiyorum, aynı zamanda da<br />

Güzel Sanatlar…”<br />

NADİDE MAKUL: OLGUN DÜŞÜNEBİLMESİ<br />

EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ…<br />

Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan anne Nadide<br />

Makul ise kızına ve yetişkinlere yönelik<br />

şu mesajları verdi:<br />

“Çocuklarımıza okullarda birçok teknik eğitimi<br />

verebiliriz ancak en önemlisi, onların kişilik<br />

ve karakter gelişimidir. Hayatı tam anlamıyla<br />

öğrenebilmeli, sosyal olabilmeleri, olgun<br />

ve çoğulcu düşünebilmelidir. ‘Aman çocuk<br />

ne olacak, bu benim evladım o nasıl isterse<br />

öyle olur’ dememeli. Çocuklarımız ve gençler,<br />

başkaları için de kaygılanabilmeli, çok yönlü<br />

düşünebilmeli, dar kalıplardan sıyrılabilmeliler.<br />

Bu noktada anne babalara, velilere büyük<br />

görev düşüyor. Son yıllarda ailelerin bu yönde<br />

çok daha ilgili olduklarını görüyorum ve bu<br />

beni mutlu ediyor. Çocuklarımız her daim tüketen<br />

değil, üreterek çevresiyle tüketebilen<br />

olmalı, sürekli çevresiyle etkileşim içerisinde<br />

bulunmalı. Kızımla parkta sayısız insanlarla<br />

tanışıyor, sohbet ediyor, her çiçekten bal alır<br />

gibi hayatı yaşayarak öğreniyoruz. Bu, yapay<br />

bir dünyadan sıyrılmamızı sağlıyor. Kaldı ki<br />

İstanbul, bir hayli yapay ve boğucu bir sistemsizliğin<br />

hâkim olduğu metropol! Kızım<br />

parkta kedileri köpekleri kucaklamaktan<br />

büyük keyif alıyor, hayvanları seven insanları<br />

da sever! Nil bazen istediği satış rakamlarını<br />

yakalayamayınca üzülüyor ve harçlığını da<br />

bağışlıyor. Bunu düşünebilmesi, yüreğinde<br />

hissetmesi en büyük zenginliğimiz. O artık<br />

yönlendirmeye çalıştığımız bir birey sınıfından,<br />

kendi fikirleri ile ayakları üzerinde durabilen<br />

yapıya kavuşuyor.”<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 83


Sektör<br />

Kadıköy'ün parlayan yıldızı<br />

Tepe Nautilus,<br />

'Tam Kalbinde' konseptiyle 15. yılını kutluyor<br />

Ziyaretçileriyle güçlü bir bağ oluşturduğu dolu dolu 15 yılı geride bırakan, İstanbul’un köklü alışveriş<br />

merkezi Tepe Nautilus, "Tam Kalbinde" konseptiyle 15. yıl kutlamalarına ev sahipliği yapıyor.<br />

Rahat ulaşımı ve birbirinden renkli etkinlikleriyle ziyaretçilerine<br />

keyifli bir alışveriş deneyimi sunan Tepe Nautilus AVM; Ocak ayına<br />

kadar sürdüreceği kutlamalar kapsamında özel kampanya, etkinlikler<br />

ve birçok sürpriz ile misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.<br />

15. yılına özel dekorasyonu ile sadık müşteri kitlesiyle duygusal<br />

bağlarını güçlendirme yolunda adımlar atan markayla ilgili olarak,<br />

Tepe Emlak Yatırım Varlık Yönetimi Direktörü Deniz Bozan ile bir<br />

araya geldik.<br />

Tepe Nautilus’ta bu yıl güzel kutlamalar var sanırız.<br />

Detayları sizden dinleyebilir miyiz?<br />

Evet, Tepe Nautilus olarak bu yılın bizim için anlamı büyük. Çünkü<br />

15. yaşımızı kutluyoruz. Ziyaretçilerimizle aramızda kuvvetli bir bağ<br />

oluşturduğumuz dolu dolu 15 yılı geride bıraktık. Etkinliklerimiz,<br />

kampanyalarımız ve düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz sergilerimiz<br />

ile alışverişin yanı sıra yaşayan bir mekân yarattık. Ziyaretçilerimize<br />

sanat etkinliklerinden çocuk atölye çalışmalarına, keyifli konserlerden<br />

ünlü isimlerle söyleşilere kadar tüm ailelerin katılabileceği,<br />

her yaş grubuna özel, farklı ve eğlenceli etkinlikler ve kampanyalar<br />

düzenledik.<br />

Markamıza, kurum kimliğimize ve ziyaretçi profilimize uygun, kaliteli<br />

güzel projelere imza atmak ve 15 yıllık başarılı imajımızı devam<br />

ettirmek en büyük amacımız. Zaten buradan da ilhamla 15. yılımızı<br />

"Tam Kalbinde" konseptiyle kutluyoruz. Ziyaretçilerimiz ile lokasyon-ulaşım-marka<br />

karması anlamında kurduğumuz fiziki<br />

bağlar ve müşteri memnuniyeti, hizmet anlayışımız,<br />

pazarlama faaliyetlerimiz ile oluşturduğumuz duygusal<br />

bağlarımızı en güzel şekilde ifade etmek<br />

istedik. 15. yılımıza özel farklı kampanya<br />

ve etkinliklerle ziyaretçilerimize çok<br />

özel sürprizlerimiz olacak.<br />

Tepe Nautilus 15. yılına nasıl geldi? Ziyaretçilerle, özellikle de<br />

Kadıköy halkıyla bu duygusal bağ nasıl kuruldu?<br />

Tepe Nautilus, 15 yıldır İstanbul’un tam kalbinde yer alan, hem<br />

İstanbul’un en köklü hem de ülkenin temalı ilk alışveriş merkezlerinden<br />

biri. Kadıköy’ün merkezinde; Acıbadem, Koşuyolu, Bağdat<br />

Caddesi gibi nüfusun yoğun olduğu bir bölgedeyiz. Yılların getirdiği<br />

deneyim, hizmet kalitemiz ve müşteri ilişkilerine verdiğimiz önem<br />

sonucunda geniş bir sadık müşteri kitlemiz var. Tabii ki çok merkezi<br />

bir konumda bulunması nedeniyle birçok kişinin sıkça tercih ettiği,<br />

kolay ulaşımı ile insanların buluşma noktası olarak konumlandırdığı<br />

bir alışveriş merkezi Tepe Nautilus. Bize Kadıköy bölgesinden<br />

yürüyerek, Avrupa yakasından Marmaray, deniz ulaşımı, metrobüs,<br />

Anadolu yakasından metro ve farklı hatlardan geçen toplu taşıma<br />

araçları ile kolayca ulaşabiliyorsunuz. Açıldığımız ilk günden bu yana<br />

müşteri memnuniyetini ve hizmetini en üst seviyede tuttuk. Ziyaretçilerimizin<br />

taleplerini ilgiyle dinledik, kendimizi sürekli yeniledik,<br />

bir renovasyon sürecinden geçtik ve yeni uygulamalar gerçekleştirdik.<br />

Örneğin bu kapsamda ziyaretçilerimizin güzel vakit geçirecekleri<br />

farklı alanlar sunmak için yarattığımız Nautilus Meydanı, altın<br />

orana sahip Nautilus Heykeli ile meydan kültürünü yansıtıyor. Farklı<br />

etkinlikleriyle her daim canlı bir alan...<br />

Biz; AVM’yi ziyaret eden tüm misafirlerimizi iyi tanımaya ve Tepe<br />

Nautilus’tan beklentilerini karşılamaya öncelik vererek müşteri<br />

kitlemize uygun etkinlikler, kampanyalar ve iletişim stratejileri<br />

geliştiriyoruz. Her zaman vurguladığımız gibi, en önemli<br />

kıstasımız müşteri memnuniyeti. Ziyaretçilerimizi ve<br />

AVM içindeki markaları doğru dinlediğimize ve doğru<br />

anladığımıza inanıyoruz. Çalışmalarımızı da bu<br />

doğrultuda yapıyoruz. Tepe Nautilus olarak,<br />

hem mevcut müşterilerimize hem de potansiyel<br />

müşterilerimize alışverişin yanında<br />

84 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sektör<br />

kaliteli ve keyifli zaman geçirebilecekleri<br />

bir yaşam alanı sunmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız<br />

topluma ve çevremize sorumluluk<br />

bilinciyle, sosyal sorumluluk projelerine yer<br />

vermeye gayret ediyoruz. Kurumsal yapımız<br />

gereği de bu tür projeler bizim için oldukça<br />

önemli. Misafirlerimiz gerçekleştirdiğimiz<br />

sosyal sorumluluk projelerine her zaman çok<br />

ilgi gösteriyor, katılımda bulunuyorlar ve bizi<br />

her zaman bu projelerde destekliyorlar. Misafirlerimizle<br />

birlikte güzel sonuçlar ve geri<br />

dönüşler elde ettiğimiz bu projelerle de diğer<br />

AVM’lerden farklılaşarak, aramızda duygusal<br />

bir bağ kuruyoruz. Bu bağ da onların<br />

burada daimi vakit geçirmek isteyecekleri<br />

yaşam alanları oluşturmamızı sağlıyor.<br />

Marka karmanızın bunda etkisi var<br />

mı? Tepe Nautilus’ta yeni markaları da<br />

görecek miyiz?<br />

Ulusal ve uluslararası birçok markayı bünyemizde<br />

bulunduruyoruz. Hem her geçen<br />

gün ailemize yeni üyeler katılıyor, hem de<br />

var olan mağazalarımız büyüyor ve yenileniyor.<br />

Son dönemde Mavi, Benetton, Boyner,<br />

Koton ve Calzedonia gibi markalarımız<br />

mağazalarını büyüterek ve yenileyerek, son<br />

konseptleri ile hizmet vermeye başladılar.<br />

Enplus ve Sephora marka karmamıza yeni<br />

katıldı; Mudo Collection gibi açılmayı bekleyen<br />

güçlü markalarımız ile birlikte mağaza<br />

doluluk oranımız yüzde 100’e yakın. Biz<br />

hem ziyaretçilerimizin taleplerini, hem de<br />

alışveriş merkezimizde bulunan markaların<br />

memnuniyetini önemsiyoruz. Bu nedenle<br />

hem Tepe Nautilus ziyaretçi yapısına ve taleplerine<br />

uygun farklı markaları bünyemize<br />

katmaya, hem de yıllardır bizimle işbirliği<br />

içinde olan markalarımızı istedikleri hedef<br />

kitle ile buluşturmaya gayret ediyoruz.<br />

Mevcut markalarımız da kendi planlamaları<br />

doğrultusunda yenileniyorlar, mağaza dekorasyonlarını<br />

ve yapılarını değiştiriyorlar, daha<br />

dinamik ve ziyaretçi profiline uygun düzenlemeler<br />

yapıyorlar ve iletişim stratejilerini de<br />

bu doğrultuda revize ediyorlar. Mevcut markaların<br />

da bu değişimi alışveriş merkezimiz<br />

için de bir yenilenme sağlıyor.<br />

15. yılda ziyaretçilerinizi neler bekliyor?<br />

15. yıl etkinliklerimize Ağustos ayı ile birlikte<br />

başladık diyebilirim. Yaz döneminde okulların<br />

da kapalı olmasından dolayı çocuklara<br />

yönelik etkinlikleri yoğunlaştırdık. Her hafta<br />

sonu birbirinden farklı ve keyifli çocuk<br />

atölyelerine ev sahipliği yaptık. Çocuklar<br />

bu atölyelerde ücretsiz olarak, yazın ruhuna<br />

uygun deniz kabukları ve şapka boyayıp,<br />

kendi plaj çantasını tasarladılar. Uçurtma<br />

atölyesine katılarak eğlenceli vakit geçirip,<br />

bileklik tasarlama ve ahşap çiçek atölyesinde<br />

el becerilerini geliştirdiler. Her şeyden<br />

önemlisi aileleriyle keyifli vakit geçirdiler.<br />

Eylül ayında da çocuklar için çok keyifli<br />

sürprizlerimiz var. 8-17 Eylül tarihleri arasında<br />

NASA işbirliğiyle “Geleceğin Uzay<br />

Kaşifleri” etkinliğine ev sahipliği yaptık. Bu,<br />

Türkiye’de NASA ile gerçekleşen ilk proje<br />

olma özelliğini taşıyor. Bu çerçevede NASA<br />

Uzay Atölyesi kuruldu ve çocuklar astronot<br />

kıyafetleri giyerek, model uzay roketlerini<br />

inceleme ve yapma deneyimini yaşadılar.<br />

Etkinlik sonunda da tüm çocuklarımıza<br />

“NASA Uzay Kaşifi Sertifikası” verdik. Tepe<br />

Nautilus AVM olarak, 15. yıla özel projelerimiz<br />

çerçevesinde sadece çocuklar değil, üniversite<br />

öğrencilerine de özel kampanyalar<br />

geliştirdik. Ağustos ayında başladığımız ve<br />

8 Eylül’e kadar devam eden kampanyamız<br />

ile hafta içi günlerde Tepe Nautilus’a gelerek<br />

üniversite öğrenci kimliğini gösteren tüm<br />

üniversite öğrencilerine Cinemaximum’dan<br />

tek kişilik sinema bileti hediye ettik.<br />

15. yıla özel dekorasyonumuzla ziyaretçilerimizi<br />

ağırlayacağız. "Tam Kalbinde" konseptimiz<br />

dekorasyonda da olacak; ziyaretçilerimize<br />

bizi 15 yıldır tam kalplerinde yer<br />

verdikleri için teşekkür edeceğiz. Bununla<br />

birlikte yeni konser serilerimiz ve çok özel<br />

kutlama programlarımız olacak. Bu dönemde<br />

düzenleyeceğimiz satış kampanyalarımızda<br />

tüm katılımcılara hediyeler vereceğiz.<br />

Özel içeriğe sahip sergilerimiz devam<br />

edecek. 15. yıl etkinliklerimizi Ocak ayına<br />

kadar uzatacağız. Ziyaretçilerimize, markalarımıza<br />

ve tüm paydaşlarımıza teşekkür<br />

hediyelerimiz ve bol sürprizlerimiz olacak.<br />

Bu çerçevede farklı ve keyifli etkinlikler, her<br />

zaman olduğu gibi Tepe Nautilus ziyaretçilerini<br />

bekliyor.<br />

Tepe Nautilus olarak Tepe Emlak çatısı<br />

altındasınız. Önemli oyunculardan biri<br />

olarak Tepe Emlak’ın sektöre bakış açısı<br />

ve hedefleri nedir?<br />

Tepe Emlak olarak Bilkent Holding bünyesinde<br />

1996 yılından bu yana faaliyet göstererek,<br />

birçok başarılı projeye imza atıyoruz.<br />

Değişim ve gelişimin sürekli olması gerektiğine<br />

inanan bir ekibiz; stratejik bir yönetim<br />

anlayışımız var. Yeni ve uygulanmamış fikirler<br />

yaratmaya çalışıyoruz. Alışveriş merkezi<br />

yatırımları, yönetim ve proje danışmanlığı<br />

konularında sektörü ve dünyadaki gelişmeleri<br />

yakından takip ediyoruz. Tepe Emlak<br />

olarak tüm paydaşlarımız ile uzun soluklu<br />

ilişkiler kurmayı önemsiyoruz. Bu bakış açısıyla<br />

kiralama, yatırım/proje danışmanlığı ve<br />

varlık yönetimi hizmetlerimize büyük bir güç<br />

ve motivasyon ile devam ediyoruz. Sahip<br />

olduğumuz bu deneyim ve bilgi birikimini,<br />

grup enerjisinden aldığımız ilham ile Tepe<br />

Nautilus’a yansıtmaya devam edeceğiz.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 85


Küçük Dünya<br />

Dünyaya bir de nehirden bakın<br />

www.kucukdunya.com f kucukdunyayaprak i kucukdunyayaprak<br />

Koblenz<br />

YAPRAK GÜRDAL<br />

Bir ülkenin nasıl nefes aldığını size nehirler anlatır. Ben de<br />

5* M/S Amadeus Silver gemisi ile Romantik Ren & Mosel Nehir<br />

Turu'na katılarak, 5 ülkenin (İsviçre, Fransa, Almanya, Hollanda,<br />

Belçika) nasıl nefes aldığını gördüm. Yaklaşık 1.320 kilometre<br />

uzunluğundaki Ren Nehri'nde ve Ren'in en önemli yan ırmaklarından<br />

biri olan Mosel Nehri üzerinde gemimizle gezdik ve<br />

unutamayacağımız güzellikleri, eşsiz manzaraları hafızamıza<br />

kazıyıp döndük.<br />

Ren (Rhein) Nehri, 2.000 yıldan daha uzun bir zamandır<br />

Avrupa'nın merkezi su ulaşım yolu olarak kullanılıyor ve Kuzey<br />

ve Doğu denizlerinin ülkelerini Güney Avrupa'ya bağlıyor.<br />

Ren Nehri; ekonomik, ticari ilişkiler ve askeri açıdan oldukça<br />

önemli. Ren kenarında yer alan şehirler her zaman ticaret ve<br />

ulaşım işlerine dâhil olmuşlar ve bu sayede zenginleşmişler.<br />

UNESCO, 2002 yılında Yukarı Orta Ren Vadisi'ni bütün Ren<br />

Nehri’ni temsil etmek üzere Dünya Mirası olarak tanımış. Ren<br />

Nehri'nin tarihi su yolu oluşu, dünya mirası olarak kabul edilmesinde<br />

önemli bir kriter olmuş.<br />

Ben, Romantik Ren & Mosel Nehir Turu'na Dünya Nehirleri'nin<br />

davetiyle katıldım. Dünya Nehirleri, merkezi Beylerbeyi,<br />

İstanbul’da olan bir şirket... Daha önce açık denizde gemi turuna<br />

çıkmıştım ama nehirde gemi turu yapmak benim için de bir<br />

ilk olacaktı. Bu nedenle bu davet beni hem çok sevindirdi, hem<br />

de çok heyecanlandırdı.<br />

Dünya Nehirleri, sizleri dünyanın değişik bölgelerindeki nehirler<br />

üzerinde düzenlediği gemi seyahatleri ile bambaşka coğrafyaları<br />

keşfetmeye çağıran bir tur şirketi. “Dünyayı bir de nehirden<br />

görün” mottosuyla yola çıkan şirketin rotaları şöyle:<br />

Avrupa'da 6 ülkeden geçen çeşitli Ren rotaları (İsviçre, Liechtenstein,<br />

Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika), Avrupa'da 8 ülkenin<br />

gezildiği Tuna rotaları (Sırbistan, Macaristan, Slovakya,<br />

Avusturya, Almanya, Liechtenstein, Çekya, İsviçre), Portekiz'de<br />

Douro, İspanya'da Guadalquivir, Ukrayna'da Dinyeper, Rusya'da<br />

Volga, ABD'de Mississipi, Çin'de Yangtze, Uzakdoğu'da 3 ülkeden<br />

geçen Mekong (Vietnam, Kamboçya, Tayland)... Bu nehir<br />

turlarına ilaveten Avrupa'da Barge (Irmak ve kanallarda işleyen,<br />

genellikle halatla bağlı, yük teknesi) ile kanal turu, Rusya & Tataristan<br />

& Moğolistan & Güney Kore'yi kapsayan Trans Sibirya<br />

Ekspresi, temalı turlardan da Ghent-Amsterdam arasında yılda<br />

bir kez Lale Festivali turu ve Noel zamanı Avrupa'da Noel Pazarları<br />

turu sayılabilir. Gelecekteki nehir turu projeleri arasında<br />

da Hindistan'da Ganj ve Afrika'da Victoria Şelaleleri'nin üzerinde<br />

bulunduğu Zambezi olacak.<br />

86 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Küçük Dünya<br />

Strasbourg<br />

Gemi yolculuklarında her gün farklı bir yerde<br />

uyanıyor, oradaki coğrafyaları ve kültürleri<br />

keşfediyorsunuz. Geminin güvertesindeyken<br />

eşsiz manzaralar gözünüzün önünden<br />

bir film şeridi gibi akıp gidiyor; özellikle de<br />

nehirlerdeki gemi turlarında. Çünkü nehirler<br />

geçtikleri her yerde farklı kültürler yaratıyor;<br />

kıyılarında köyler, kasabalar, şehirler kuruluyor.<br />

Bazen ormanların içinden geçiyorlar,<br />

bazen şehirlerin içinden. İçinden nehir geçen<br />

şehirler bir başka güzel olduğu için bu nehirlerin<br />

üzerinde yapılan geziler de işte bu<br />

yüzden çok özel oluyor. Hadi gelin nehir turlarına<br />

biraz daha yakından bakalım o zaman.<br />

NEHİR TURU TERCİH ETMEK İÇİN<br />

1O NEDEN<br />

Nehir turları emniyetli... Açık denizdeki<br />

büyük gemilerle karşılaştırıldığında nehir<br />

gemilerinde sallantı hiç yok. Böylelikle bulantı<br />

da hissetmiyorsunuz. Eğer siz de annem<br />

gibi en yakın kıyıya bile giderken mide<br />

bulantısı çeken, ardından da günlerce hasta<br />

yatan biriyseniz nehir turu sizi hiç korkutmasın;<br />

nehir turlarına gönül rahatlığıyla çıkabilirsiniz.<br />

Şehir merkezlerinde indi-bindi. Şehirler<br />

hep nehir kenarında kurulmuş ve nehir<br />

gemileri de şehirlerin içine yanaşıyor. Açık<br />

deniz seyahatlerinde günlerce şehir görmeden<br />

gidebilirken; nehir turlarında şehirlerin,<br />

köylerin, kasabaların, kısaca hayatın içinden<br />

akarak ilerliyorsunuz.<br />

Hızlı yanaşma ve kalkış. Nehir gemileri<br />

açık deniz gemilerine göre daha küçük olduğundan<br />

duracakları yerlere daha hızlı yanaşıp,<br />

daha hızlı kalkıyorlar. Yani hiç zaman<br />

kaybetmeden çok yeri görebiliyorsunuz.<br />

Her zaman manzara... Nehir gemilerinde<br />

odanızda ya da güvertede sağlı sollu manzara<br />

izlemeye doyamayacaksınız.<br />

Yüzen otel rahatlığı... Bavul açıp kapatmadan<br />

şehirden şehre, hatta ülkeden ülkeye geçeceksiniz.<br />

Gece bıraktığınız şehir/ülke, sabah başka<br />

bir şehir/ülke olarak sizi selamlayacak.<br />

Butik nehir turu... Büyük cruise gemileri<br />

3.000 kişilik bile olabilirken, nehir gemileri<br />

en fazla 200 kişilik. Örnek vermek gerekirse<br />

gemimiz 5* M/S Amadeus Silver’in 1 güneşlenme<br />

güvertesi ve 3 katında 78 standart,<br />

12 suit olmak üzere toplam 90 kabini<br />

vardı. Yani bu gemi, büyük cruise gemilerine<br />

göre oldukça küçüktü. Bu sayede tek başına<br />

başladığım bu yolculukta herkesle tanıştım,<br />

kaynaştım ve de ömür boyu sürecek çok güzel<br />

dostluklara imza attım.<br />

Alakart Restoran. Butik nehir turlarında<br />

büyük cruise gemilerinin aksine çok sayıda<br />

restoran yok. Alakart restorandaki açık büfeden<br />

salata, meyve, tatlınızı seçip menüden<br />

ana yemeğinizi ısmarlıyorsunuz.<br />

Eğlence. Nehir turlarında geminin müzisyenlerinden<br />

sizi yerinizde zor tutacak, dans<br />

ederek onlara eşlik edeceğiniz şarkılar dinleyeceksiniz.<br />

Seviye havuzları ve özel deneyimler. Nehir<br />

turu sırasında bazı şehirler arasında rakım<br />

farklılıkları var ve bu farklar bazen ciddi boyuta<br />

ulaştığı için suyu dengelemek gerekiyor.<br />

Bu nedenle nehir üzerinde uzunlukları<br />

150 ila 350 metre arasında değişen seviye<br />

havuzları yapılmış. Gemiler yollarına devam<br />

edebilmek için bu havuzlara giriyorlar. Nehir<br />

gemisi havuzun içine girdiğinde gidilecek<br />

yönün rakımına göre ya havuz suyla dolduruluyor<br />

veya boşaltılıyor. Gemi devam edeceği<br />

yöndeki nehir suyu seviyesine geldiğinde<br />

ise kapaklar açılıp yoluna devam ediyor.<br />

Dünyayı bir de nehirden görmek. Dünyayı<br />

bir de nehirden görmek insan gözünde<br />

bambaşka pencereler açıyor. O zaman sizin<br />

de bunu deneyimlemeniz hoş olmaz mı?<br />

Brugge<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 87


Fosforca<br />

Olan biten, devam eden...<br />

Bir arkadaşım mutsuz bir evlilik sonrası bekârlığını<br />

yaşarken, her gün yeni bir kadın tanımak istiyordu.<br />

Bu isteğini gerçekleştireceği ortamlarda bulunuyor<br />

ve her tanıdığı hanımefendiye o gün (yani birinci<br />

günün akşamı), "Sen olmasan ben ne yapardım?"<br />

diyordu.<br />

ENİS<br />

Karşı taraf inanıyor muydu bilemem ama bizim arkadaş<br />

inanarak söylüyordu bunu. Ya da gibi yapıyordu...<br />

FOSFOROĞLU<br />

"Sen olmasan ben ne yapardım?" (tanışalı 8 saat olmuş),<br />

aslında herkes, herkessiz yapar. Çünkü koşullar kendi kurallarını<br />

oluşturur; eğer hayat devam ediyorsa, kişi yeni bir iklimin hava<br />

şartlarına teslim eder kendini. Belki de farkında olmadan…<br />

Nereye mi gelmek istiyorum? Yazı kendini yazıyor; bir zorlama, hedef<br />

yok. Sadece şunu fark ediyorum toplumda ve sizinle paylaşmak<br />

istiyorum düşüncelerimi:<br />

Ya her şeyi bırakıyoruz rahvan gitsin mantığıyla ya da fazla kanırtıyoruz<br />

her şeyi… Özellikle son zamanlarda akıla zaman tanımak,<br />

bilimsel bir sonuç aramak hak getire… Tıpkı "Sen olmasan ben ne<br />

yapardım?" diyen çapkın arkadaş gibi.<br />

Yaşam ise bir süzgeç, bir elekten geçer gibi arınıyor her gün. Devam<br />

ediyor sanıyorsunuz, bitmiş aslında. Bitti sanıyorsunuz, yeniden<br />

doğuyor…<br />

Örneğin:<br />

- Futbol marka değerini kaybetmeye devam ediyor. Hayret! (bizim<br />

ülkede)<br />

- Dini ve kutsal değerleri kullanmak bitiyor. Hurafeler iş yapmıyor<br />

artık.<br />

- Atatürk’e saldırmak tutmadı. Yeni metotlar mı arıyorlar? Belki...<br />

- Kültür sanat, üstüne dökülen betondan bir çatlak arıyor yeniden<br />

filizlenmek için.<br />

- Televizyon vazgeçilmezliğini yitireli çok oluyor.<br />

- Çok para artık dünyayı yönetemiyor.<br />

Yeter ki farkında olalım!<br />

“Sabah oluyooorr, akşam oluyooorr” olmasın…<br />

Sevgi var elimizde, yanına akıl katalım…<br />

İyi günlere...<br />

Sonbahar şiirlerinden<br />

yapraklara uzanan bir sanat yolculuğu<br />

OĞULCAN TATAR<br />

Kadıköylü emektar sanatçı Sevgi Ülünçer,<br />

farklı maddeler ve teknikler kullanarak el<br />

emeği göz nuruyla ürettiği yaprakları çeşitli<br />

dallara monte ederek, türlü saksılar ve<br />

diğer materyaller içinde dekoratif nesneler<br />

oluşturuyor. Binbir emek ve sabırla yaptığı<br />

ürünleri çeşitli hayır kurumları yararına<br />

sergileyen Ülünçer, 2014 yılında yaptığı son<br />

sergisinin gelirini de 118-Y Alzheimer Gündüz<br />

Bakımevi'ne bağışladı.<br />

Mevsimler içerisinde en çok sonbaharı sevdiğini<br />

belirten ve ilhamını hazan bahçelerinden,<br />

ağaçların renk konusunda coştuğu yerlerden<br />

alan Ülüençer; yeşilden kızıla, kızıldan<br />

sarıya, sarıdan kahverengiye çeşitli renkler ve<br />

bu renklerin türlü türlü tonlarını, bıkmadan<br />

usanmadan yaptığı yapraklarda yansıtıyor.<br />

Sanatçı, bir anlamda sonbahar şiirlerini yapraklara<br />

döküyor. Ona göre sonbahar, içinden<br />

şiirin akıp gittiği bir zaman dilimi. Eylül ayrı<br />

bir şiir, Ekim ayrı bir şiir, Kasım ayrı bir şiir…<br />

DİNGİNLİĞE ERME, HUZURU BULMA<br />

MEVSİMİDİR SONBAHAR<br />

“Şehir hayatında hüznün en güzelidir sonbahar.<br />

Şakaklarımıza düşen kardır, gönlümüze<br />

çöken sonbahar" diyen Ülünçer, Kadıköy Life<br />

Dergisi'ne yaptığı açıklamada şunları ifade<br />

etti: "Şairler duygularımızı yansıtırlar ve sonbaharla<br />

hüznü, sonbaharla melânkoliyi birbirine<br />

yakıştırırlar. Ama diğer taraftan, yılların<br />

telaşından, koşturmalarından, çoluk, çocuk,<br />

ev, bark çabalarından kurtulup dinginliğe<br />

erme, huzuru bulma mevsimidir. Onun için<br />

sonbaharı seviyorum..."<br />

SEVGİ ÜLÜNÇER HAKKINDA<br />

Çok yönlü bir sanatçı olan Sevgi Ülünçer’in<br />

“Hazan Yaprakları”na olan ilgisi merak uyandırıyor.<br />

1952 yılında Adana’da doğan sanatçı,<br />

burada öğrenim gördü. Bir süre Çukurova<br />

Radyosu Çocuk Korosu’nda bulundu. 1980'li<br />

yıllarda Bostancı Halk Eğitim Merkezi'nin<br />

kurslarına katılarak Öğretmenlik Belgesi<br />

aldı. Birçok karma sergiye katıldıktan sonra<br />

ilk kişisel sergisini 1990 yılında Caddebostan<br />

Osmanlı Bankası’nda açtı. Daha sonra<br />

Erenköy Kazım Karabekir Kültür Merkezi'nde<br />

sergi açan Ülünçer’in şiirleri antolojilerde ve<br />

bir kişisel kitapta yayınlandı. Korolarda Türk<br />

Sanat Müziği dalında da çalışmalar yaptı.<br />

Uzun yıllar boyunca 23 Nisan şenliklerinde<br />

evine farklı ülkelerden 100'e yakın yabancı<br />

genç davet eden Ülünçer, farklı kültürlere ilgi<br />

duyan biri olarak gazetelerde “Birleşmiş Milletler<br />

Gibi Aile” manşetleri altında da yer aldı.<br />

88 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


EREL SKODA<br />

Bostancı' da<br />

EREL Otomotiv'in SKODA Showroom'u Bostancı'da hizmete<br />

girdi. Yeni yerinde Skoda müşterilerine Sıfır Araç Satışı, Satış<br />

Sonrası Hizmetleri - Yedek Parça ve Aksesuar satışı hizmetleri<br />

vermeye başlayan Erel SKODA Bostancı'da ayrıca takas, kredi<br />

ve sigorta hizmetleri de verilmekte.<br />

4 BİN 500 METREKARE SERVİS ATÖLYE ALANI<br />

Bostancı'daki yeni yerinde 4 bin 500 metrekare servis atölye alanına<br />

sahip oldukları bilgisini veren yetkililer, "Her yönden ulaşımın<br />

kolay olması için Bostancı'yı seçtik. Profesyonel uzman teknisyenlerimiz<br />

ve modern atölye donanımlarımızla SKODA sahiplerine<br />

en yüksek seviyede servis kalitesi sunmaktayız" mesajı verdi.<br />

BARKER Kırtasiye<br />

4. şubesiyle Erenköy'de<br />

BARKER Kırtasiye'nin 4. şubesi, Erenköy'ün Ethemefendi Caddesi<br />

üzerinde hizmete girdi. Yıllar önce Kadıköy'ün Göztepe mahallesinde<br />

küçük bir semt kırtasiyecisi olarak kapılarını açan BAR-<br />

KER Kırtasiye, bugün yaklaşık 600 bin kişin yaşadığı Kadıköy'de<br />

en sevilen, güven duyulan markaları arasında yerini aldı.<br />

Göztepe'nin dışında, Bağdat Caddesi üzerinde Selamiçeşme'de,<br />

Cemil Topuzlu Caddesi üzerinde Caddebostan'da mağazaları bulunan<br />

BARKER Kırtasiye'nin 4. şubesi, Erenköy'ün Ethemefendi<br />

Caddesi üzerine kapılarını açtı.<br />

Her türlü kırtasiye ürünlerinin yanında kitap, oyuncak, çanta ve<br />

hobi gereçlerinin bulunduğu mağazada fotokopi, internet ve mail<br />

çıktısı, scanner tarama işlemleri de yapılmakta...


Sağlık<br />

Mutluluk bizim ödülümüzdür...<br />

AYDAN KANATLI<br />

Yaşam Koçu ve<br />

NLP Uzmanı<br />

Sonsuz Gelişim Psikolojik<br />

Danışmanlık Merkezi<br />

Sözlüğe baktığımızda mutluluk; bütün özlemlere<br />

eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan<br />

kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet,<br />

bahtiyarlık anlamına gelmektedir.<br />

Aslında mutluluk, yaşantımızın esas amacıdır.<br />

Birçok faaliyetimizi mutlu olabilmek için yaparız.<br />

Bütün çabalarımızın amacı mutlu olmaktır.<br />

Bazen aşık olmak, bazen dua etmek, yemek<br />

yemek, gezmek, eğlenmek, para kazanmak,<br />

arkadaşlarla olmak, bazense kendimizi geliştirmek<br />

bizi mutlu eder. Mutluluk kaynağı kişiden<br />

kişiye ve zamana göre değişir. Öğrenci için<br />

istediği okulu kazanmak, işsiz bir kişi için iş<br />

bulmak, sevgililer için birbirine kavuşmak mutluluk<br />

kaynağı olabilir.<br />

Mutluluk; yaptığımız iş, yaşayış, eylem sonunda hissettiğimiz<br />

duygudur ve adeta bizim ödülümüzdür. Fakat mutluluk<br />

bir duygu olmasına rağmen biyolojik yansımaları da bulunmaktadır.<br />

Finlandiya’da yapılan araştırmalarda farklı duyguların<br />

vücuttaki 701 farklı noktayı etkilediği tespit edilmiştir.<br />

Bu araştırmalara göre mutluluk, bölgesel olarak azalıp çoğalmakla<br />

birlikte vücudun tamamını etkilemektedir.<br />

MUTLU OL, SAĞLIKLI KAL<br />

Mutlu olmak, hayata karşı pozitif bakmak; mental ve fiziksel<br />

sağlığımız için son derece faydalıdır. Bu durum bağışıklık sistemimizi<br />

desteklerken, bizi hastalıklara karşı daha dayanıklı<br />

hale getiriyor. Bunun yanında pozitif duygulara sahip olmak<br />

çağımızın hastalığı olan stresi, depresyonu ve kalp rahatsızlıklarının<br />

riskini azaltıyor. Uzman doktorlar, pozitif duygular<br />

beslemenin yaşam süremizi uzattığını ve birçok tedaviye<br />

olumlu etkisinin olduğunu belirtiyorlar. Hatta Maryland School<br />

of Medicine’de yapılan bir araştırmaya göre mutlu olmak<br />

ve gülmek, kan damarlarının sağlıklı şekilde çalışmasını sağlıyor.<br />

Gülmek kan akışını artırdığından, kalp damar tıkanıklığı<br />

hastalıklarına doğal tedavi olarak gösteriliyor. Yine American<br />

Physiological Society’nin araştırmasına göre; gülme eyleminin<br />

şeker hastalığı tedavisiyle bağlantılı olduğu ve iyi huylu<br />

kolesterolü artırarak kalp krizi riskini azalttığı açıklanmıştır.<br />

Mutluluk, mutlu olmak bu derece hayati bir durum olmasına<br />

rağmen ülkemizde gerçekten mutlu olmayı biliyor muyuz ve<br />

başarabiliyor muyuz? Maalesef ki mutluluğu yakalayamıyoruz.<br />

Çünkü çeşitli öncelikler nedeniyle kendimizi tanımıyoruz.<br />

Psikolojik ihtiyaçlarımızı önemsemiyoruz, karşılamıyoruz. Bu<br />

durum tüm yaşantımızı etkiliyor. Günümüzde mutluluk; görsellik<br />

ve maddiyatla ilişkilendirilmektedir... Çok güzel görünmek,<br />

büyük paralar kazanmak, güzel yemekler, güzel arabalar,<br />

güzel ilişkiler, konforlu yaşam, her türlü imkâna sahip olmak<br />

gibi unsurlar, mutluluğun kaynağı gibi görülmektedir. Oysa<br />

bunlar mutlu eden değil, bizi mutluluğa götüren araçlardır.<br />

Günden güne zorlaşan hayat koşulları içerisinde kişiler, kendilerini<br />

bir anda psikolojik sorunları ile boğuşuyor olarak bulabilir.<br />

Özel yaşam deneyimleri, geçmişin derinliklerinde yatan bir<br />

takım tecrübeler, çocukluk yaşantımız ve ortamımız, gençlik<br />

ve yetişkinlik yaşantılarımız ve deneyimlerimiz, bizlere öğretici<br />

oldukları kadar da yıpratıcı da olabilirler. Gelişmiş batı toplumları,<br />

doğumdan itibaren hayatlarının her anında psikolojik<br />

destek almakta ve bunun bir ihtiyaç olduğunu bilmektedir.<br />

Biz ise halen psikolog, psikiyatr veya yaşam koçuna gitmeyi<br />

utanılacak bir durum olarak görüyoruz. Oysaki psikolojik danışmanlık<br />

hizmeti almak, sağlığımızı korumak, ileriye dönük<br />

büyük sorunlar oluşmadan onlara engel olmak açısından epey<br />

önemlidir.<br />

Psikolojik danışmanlık almak, yaşam koçunun desteğine<br />

başvurmak, insana gerçek manada bir huzur, problemlerinden<br />

arınma, daha sakin ve mesut bir hayat sürme hakkında<br />

destek verir. Mutlu olmak için bunun yollarını öğrenmeli ve<br />

uygulamalıyız. Sonsuz Gelişim Psikolojik Danışmanlık Merkezi,<br />

uzman kadrosu ile daha mutlu ve daha sağlıklı günler için<br />

hizmet vermeye devam etmektedir.<br />

90 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sağlık<br />

Bel Fıtığı’nın cerrahi tedavisinde<br />

tam endoskopik yöntem<br />

Günümüzün hastalıklarından biri olan Bel<br />

Fıtığı ve tedavisi üzerine Florence Nightingale<br />

Kadıköy Hastanesi’nden Prof. Dr. Murat<br />

İmer ile görüştük.<br />

Bel Fıtığı nedir?<br />

Omurganın şok emici yastıkları olarak düşünebileceğimiz<br />

iki omur arasındaki disklerin<br />

omurilik kanalına doğru bölgesel olarak yer<br />

değiştirmelerine ‘Bel Fıtığı’ denmektedir.<br />

Diskler yaş ilerledikçe bozulmaya uğrar, su<br />

içeriklerini kaybederler. Disk çökmesi, iki omur<br />

kemiğini birbirine bağlayan eklemlere daha<br />

çok yük binmesine neden olur ve bu nedenle<br />

eklemlerde dejenerasyon ve kalınlaşma gözlenir.<br />

Disk yastıkçıklarının merkezindeki yumuşak<br />

doku, diskin çevresinde bulunan daha<br />

sert ve elastiki kalın membranı yırtarsa, ‘Akut<br />

Disk Fıtığı’ oluşur. Bunun nedeni bir kez veya<br />

yineleyen travmalar olabilir. Fıtıklaşma genellikle<br />

arkaya ve yanlara doğru görülür ve komşu<br />

sinir kökünde basıya neden olur. Fıtıklaşan<br />

serbest disk parçası dışarı çıkarak yukarı veya<br />

aşağı yönde yer değiştirebilir. Belde bulunan<br />

beş omur kemiğinin hangi ikisi arasında fıtıklaşma<br />

olursa, ona göre hastaların şikâyetleri<br />

değişiklik gösterir. Ağrının başladığı ve yayıldığı<br />

bölge bu nedenle hastadan hastaya farklıdır.<br />

Bel Fıtığı en sık bel omurlarının en alt kısımları<br />

olan L5-S1 ve L4-L5 düzeyinde görülür.<br />

Bel Fıtığı’nda risk faktörlerini<br />

öğrenebilir miyiz?<br />

Erişkinlerin yaklaşık yüzde 80’i hayatlarının<br />

bir döneminde en az bir kez bel ağrısı deneyimi<br />

yaşamışlardır. Bel ağrısı, iş gücü kaybına<br />

en fazla yol açan hastalık grubunu oluşturmaktadır.<br />

Obezite, hareketsizlik, sigara<br />

içmek, meslekle ilgili faktörler ve günlük<br />

yaşamdaki bel mekaniğine uygun olmayan<br />

davranışlar ve alışkanlıklar, Bel Fıtığı için<br />

risk oluşturmaktadır.<br />

Bel Fıtığı’nda belirtileri sıralar mısınız?<br />

Hastaların çoğunda düşme veya ağır yük<br />

kaldırma öyküsü, belirtilerin başlamasının<br />

öncesinde vardır. Sinir kökü rahatsızlığı<br />

veya basısı, etkilenen kökün dağılım alanında<br />

ağrıya neden olur ve bu ağrı bacağın alt<br />

yarısına dek uzanır. Öksürme, hapşırma ve<br />

ıkınma ağrıyı arttırır. Bacak ağrısı, birlikte<br />

görülen bel ağrısından daha şiddetlidir. Bası<br />

sürerse, kök hasarı sonucu ağrı kaybolur ve<br />

nörolojik belirtiler gelişmeye başlar. Etkilenen<br />

sinir kökünün ulaştığı alanda uyuşma<br />

ve karıncalanma olur. Omurga hareketleri<br />

kısıtlıdır. Normal bel kavisi kaybolmuştur.<br />

Omurganın her iki yanındaki adalelerin kasılmasına<br />

bağlı hasta bir tarafına doğru eğilerek,<br />

yürümeye başlamıştır.<br />

Ameliyat ne zaman önerilir?<br />

Bel Fıtığı varlığının saptanması durumunda<br />

eğer cerrahi aciliyet mevcut değilse öncelikle<br />

konservatif tedavi önerilir. Konservatif<br />

Tedavi başlığı altında ağrı kesici, adale gevşetici,<br />

antienflamatuar ilaçların kullanımı,<br />

yeterli süre yatak istirahati, fizik tedavi<br />

yöntemleri, vb yöntemlerden bahsedilebilir.<br />

Acil cerrahi gerektiren durumlar ve yeterli<br />

süre uygulanan konservatif tedavi yöntemlerine<br />

rağmen geçmeyen yakınmaların<br />

varlığı durumunda cerrahi girişim düşünülebilir.<br />

Bel Fıtığı saptanmış olguların ancak<br />

yaklaşık yüzde 3’ünde cerrahi müdahale<br />

önerilmektedir.<br />

‘Tam Endoskopik Bel Fıtığı Ameliyatı’<br />

ne demektir?<br />

Ameliyatın başlangıcından bitimine dek sadece<br />

özel geliştirilmiş endoskopik sistem<br />

kullanılarak ameliyatın gerçekleştirilmesidir.<br />

Bilinen yayınlara göre 1906 yılından bu yana<br />

endoskopik yöntemler cerrahi alanda uygulanmaktadır.<br />

Ancak Endoskopik Bel Fıtığı<br />

Cerrahisi, Amerika‘da Dr. Anthony Yeung’ın<br />

geliştirdiği YESS sisteminin 1998 yılında<br />

FDA tarafından kabul edilmesinden sonra<br />

hızla yaygınlaşmıştır. Bizim uyguladığımız<br />

‘Tam Endoskopik Lomber Diskektomi’ yöntemi,<br />

2007 yılında Almanya’da Dr. Sebastian<br />

Ruetten tarafından tanımlanmıştır. Bu<br />

yöntem bugüne dek binlerce hastada uygulanmıştır.<br />

Deneyimli ve gerekli eğitimlerden<br />

geçmiş cerrahlar tarafından bu konuda<br />

yeterli donanıma sahip hastanelerde yapılması<br />

gerekmektedir. Hastanede yatış süresi<br />

genellikle bir gündür.<br />

Florence Nightingale<br />

Kadıköy Hastanesi’nden<br />

Prof. Dr. Murat İmer<br />

Yöntemin avantajları nelerdir?<br />

Tam endoskopik lomberdiskektomi, mikrocerrahi<br />

yönteme göre daha az invaziv bir<br />

yöntemdir. Tam Endoskopik Bel Fıtığı<br />

operasyonundan sonra hasta kısa<br />

bir süre içerisinde ayağa kalkabilmektedir.<br />

Kas ve kemik dokularına<br />

zarar verilmediğinden operasyondan<br />

sonra bel kayması riski<br />

hemen hemen hiç yoktur. Tam Endoskopik<br />

Bel Fıtığı ameliyatları, yandan<br />

veya orta hattan olmak üzere iki yöntemle<br />

yapılmaktadır. Hangi yöntemin seçileceği<br />

fıtığın omurga kanalı içindeki yeri ve kalça<br />

kemiğinin yandan girişe imkân verip vermemesi<br />

gibi teknik nedenlere bağlıdır. Bu<br />

operasyonda cerrahiye bağlı kan kaybı, enfeksiyon<br />

ve ameliyat sahasında oluşabilecek<br />

kan birikimi riski daha azdır. Yaşlı ve/veya<br />

diyabet ve hipertansiyon gibi kronik rahatsızlıkları<br />

olan hastalarda da ameliyat sonrası<br />

iyileşme süresinin çok kısa olması nedeniyle<br />

büyük bir avantaj sağlamaktadır. Tam endoskopik<br />

yöntem, günümüzde tarafımızdan<br />

sadece disk fıtıklanmalarında değil; omurga<br />

sistemi darlığı, disk ve çevre<br />

dokunun infeksiyonu,<br />

faset eklem kistleri,<br />

vb.durumunda da<br />

kullanılmaktadır.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 91


Sağlık<br />

İstanbul Anadolu yakasında sağlığın yeni adresi:<br />

Medicana Kadıköy Hastanesi<br />

Sağlık sektörüne yaptığı önemli yatırımlarla adını duyuran,<br />

Türkiye’nin ilk 500 şirketi sıralamasında yer alan, özel hastaneciliğin<br />

öncülerinden Medicana Sağlık Grubu, İstanbul’un Anadolu<br />

yakasında önemli bir sağlık yatırımını daha hayata geçirdi.<br />

Kadıköy Kızıltoprak’ta, Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’na<br />

komşu olacak Medicana Kadıköy Hastanesi, dünya standartlarında<br />

sağlık hizmeti ve güçlü akademik hekim kadrosu ile tüm<br />

Anadolu yakasına sağlık getiriyor.<br />

15 bin metrekare kapalı alana<br />

sahip hastane, Medicana<br />

stratejisinde hizmet vererek<br />

bu anlamda duyulan büyük<br />

bir eksikliği giderirken, Anadolu<br />

yakası sakinlerinin deneyimlediği<br />

ve beğendiği seçkin<br />

akademik kadroyu bünyesinde<br />

barındırıyor. 25 yıllık doktor<br />

ve yöneticilik tecrübesiyle Kadıköy<br />

ve Anadolu’nun çeşitli<br />

illerinde başarılı çalışmalara<br />

imza atan Dr. Yalçın Gürsoy<br />

Yıldırım, Özel Medicana Kadıköy<br />

Hastanesi’nin genel müdürlüğüne<br />

getirildi.<br />

İSTİHDAMA ÖNEMLİ KATKI<br />

Fenerbahçe Stadyumu ve Bağdat Caddesi’nin başladığı nokta<br />

arasında önemli bir lokasyonda, Kızıltoprak’ta inşa edilen<br />

hastane binası fiziki nitelikleri ve tasarımlarıyla da ayrıcalıkları<br />

barındırırken; sağlık kuruluşu Eylül ayı itibariyle hizmete girmesi<br />

ile birlikte doğrudan yaklaşık 500, dolaylı olarak da binlerce<br />

kişiye istihdam sağlıyor.<br />

YILDIRIM, KADIKÖY <strong>LIFE</strong> DERGİSİ’NE KONUŞTU<br />

Kadıköy Life Dergisi'ne hastaneyi tanıtan Genel Müdür Dr. Yalçın<br />

Gürsoy Yıldırım, çok hassas ve komplike sağlık sorunlarının<br />

aynı çatı altında tedavi edilebildiği sistem için bir hayli çaba<br />

sarf ettiklerini, Medicana zincirinin uzun yıllardır birikim ve tecrübelerinin<br />

yeni ve donanımlı bir hizmet binasıyla sağlık sektöründe<br />

ve hasta memnuniyetinde çıtanın yükselmesine bir tık<br />

daha katkı sağladığına vurgu yaptı.<br />

SAĞLIKTA ÖNEMLİ BİR MERKEZ<br />

Alanında uzman ve seçkin hekim kadrosuna, hem modern tıp<br />

teknolojisi hem de konforlu ve güler yüzlü sıcak Medicana ilgisi<br />

eklenince Medicana Kadıköy Hastanesi, tüm İstanbul için sağlıkta<br />

önemli bir merkez haline gelecek. 12 kat olan Medicana<br />

Kadıköy Hastanesi, 500 deneyimli personeli ile ihtiyaç duyduğunuz<br />

her an yanınızda olacak.<br />

92 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Sağlık<br />

HASTA ODAKLI HİZMET ANLAYIŞI<br />

Medicana Kadıköy Hastanesi’nde, tüm Medicana Hastaneleri<br />

gibi en önemli öncelikler hasta güvenliği, hizmet sürekliliğinin<br />

ve bütünlüğünün sağlanması, tedavi alanlarında maksimum<br />

konfor ve kalitenin sunulması. Son dönem hastane mimarisinin<br />

seçkin özelliklerini bünyesine toplayan Medicana Kadıköy<br />

Hastanesi; hasta odaları, bekleme ve poliklinik alanları, teşhis<br />

ve tanı ünitelerinde, hasta ve hasta yakınlarının beklentileri temel<br />

alınarak tasarlandı.<br />

ÇAĞDAŞ BİLİMSEL GELİŞMELERİN YENİ UYGULAMA ALANI<br />

Sürekli gelişim içinde olan, kanıtlara dayalı sağlık hizmeti sunan,<br />

bilgi ve veri paylaşımına açık, kişiye özel tedavi programlarıyla<br />

kaliteli hizmet anlayışını birleştiren, hem hasta hem de<br />

hasta yakınlarının ayrıcalıklı ve güvende hissedecekleri, kendilerinin<br />

ve yakınlarının sağlıklarını emanet edecekleri yepyeni bir<br />

sağlık merkezi olan Medicana Kadıköy Hastanesi, çağdaş bilimsel<br />

gelişmelerin yeni uygulama alanı olacak.<br />

ÜST DÜZEY HASTA KONFORU VE BAKIM KALİTESİ<br />

İç mimari, hastaların duygu durumları göz önüne alınarak, pozitif<br />

çağrışımlar yapacak görseller ile dizayn edildi. Otopark,<br />

ulaşım, acil erişim, özellikli hasta odaları, hasta yakınlarının<br />

konforuna yönelik alanlar titizlikle planlandı. Sağlık hizmetinin<br />

7 gün 24 saat aynı nitelikte sunulması, değişik uzman ve meslek<br />

gruplarının tedavi ve bakım süreçlerinde birbirleriyle iletişim<br />

halinde olmaları, konsültasyon isteklerine en kısa sürede<br />

yanıt verilmesi, üst düzey hasta konforu ve bakım kalitesinin<br />

sağlanması gibi birçok nokta, Medicana kalitesiyle ele alındı.<br />

Hastanenin en ilginç özelliklerinden biri de, bina içerisindeki su<br />

buharından beslenen, duvarlarını sarmış yeşil örtü ve bitkiler.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 93


Gastronomi<br />

Ünlü Şef Fevzi Usta<br />

Moda Sahil'de<br />

Deniz ürünleri başta olmak üzere, Türk ve Dünya mutfağının<br />

en iyi şefleri arasında gösterilen Fevzi Usta, bundan böyle<br />

hünerlerini Moda Sahil'de gösterecek. Çalıştığı Göztepe’deki<br />

VINO Surf & Turf adlı mekânın yer değiştirecek olması nedeniyle<br />

bu kararı aldığını açıklayan Fevzi Dömbek; "Kadıköy ve<br />

Bağdat Caddesi'nden damak zevkine düşkün müdavimlerimiz<br />

ile aramızda iyi bir bağlantı oluştu. Ben de yakalanmış<br />

olan bu başarıdan uzaklaşmak istemedim" dedi.<br />

Sözlerini, "Mekâna giren misafirin ne isteyebileceğini bilmek<br />

büyük bir avantaj. Bu imkânı sıradan bir mekânda<br />

bulamazsın" diye sürdüren Fevzi Usta; "Bu avantajı kullanarak<br />

onlara beklentilerinin üzerinde bir lezzet sunuyorum.<br />

Tabi mekânın güzelliği, servis yapan arkadaşlarımın titizliği<br />

ve işletmenin hiç bir fedakârlıktan kaçınmamam konusunda<br />

bana verdiği desteği de göz ardı edemem" ifadesiyle başarısının<br />

tüyolarını da sıralamayı ihmal etmiyor.<br />

Moda Sahil'de sağlanan başarının bir bölümünde Kamber Şahin<br />

yönetimindeki servis ekibinin de önemli rolü olduğuna değinen Fevzi Usta,<br />

"Dünya'nın en lezzetli ürününü de hazırlasanız iyi bir servis olmadığı zaman<br />

değerini bulmaz" diyor.<br />

“ZEYTİNYAĞI OLMAZSA OLMAZIMIZ”<br />

Zeytinyağının doğada tek mucizevi yiyecek olduğunu dile getiren Fevzi Usta:<br />

"Barışın, bereketin ve aynı zamanda sağlıklı yaşamın simgesi zeytin, 4 bin<br />

yıldır sofralarımızı süslüyor. Yeryüzünün bu en eski ve en sağlıklı gıdası olan<br />

zeytinden üretilen zeytinyağı ise, yüzyıllardır insanoğlunun şifa kaynağı<br />

oluyor. Biz de burada zeytinyağını olmazsa olmazlarımız arasında, hem de<br />

baş köşede tutuyoruz."<br />

Deniz ürünleri<br />

ve et yanında<br />

salata çeşitlerinde<br />

de çok başarılı<br />

olan Fevzi Usta,<br />

Moda Sahil'de,<br />

Ege bölgesinden<br />

gelen ot çeşitleri<br />

ile harika salatalar<br />

ve mezeler<br />

yapıldığına dikkat<br />

çekiyor.<br />

96 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kadıköy Lezzetleri<br />

GÜNEŞIN SOFRASI<br />

Nazım Hikmet’in kaleminden Güneşin Sofrası<br />

muhteşem bir şiir... Bahariye’nin yeni<br />

cıvıl cıvıl sokaklarından Ali Suavi Sokağı'nda<br />

(Sanatçılar Sokağı) Nazım Hikmet Kültür<br />

Derneği içindeki Güneşin Sofrası ise, gerçek<br />

bir meyhane. Sahibesi Aslı Yallagöz, otelcilik<br />

sektöründen gelen, Londra’da da görev<br />

yapan, 1987 senesinden beri meyhane işletmeciliğinde<br />

servis vermeyi seven gerçek<br />

bir hanımefendi. Hatta vakti zamanında<br />

MÖRFİ MENAHEM İstanbul’da çocuklara yönelik ilk turizm<br />

acentesi hizmeti vermiş bir anne.<br />

Meyhane misafirleri ağırlıkta hanımefendiler; yüzde 85’i rakı<br />

tüketiyor, şarap takipçi. Ortalama misafir yaşı 40, fonda müzik<br />

olduğundan rakının gerçek dostu sohbet için çok uygun.<br />

Aslı Hanım, meyhanesinde günlük hazırlanan bol çeşit, ağır<br />

olmayan, İstanbul’dan geçmiş her toplumdan tatlar sunuyor,<br />

bu vizyonu da iyi bir rakı içicisi olan babasından aldığını ifade<br />

ediyor. Meyhane bir aile işletmesi, kasa ağabeye emanet, personel<br />

nazik ve güleryüzlü. Gruplar için değişik boylarda 3 oda<br />

da mevcut.<br />

Meyhaneyi ziyaret etmeden internetten menüde hoşuma giden<br />

tabakları not edip, onları ikram etmelerini ve ayrıca ilgimi<br />

çekecek şeyler de sunmalarını rica ettim.<br />

Sardalya Kuş<br />

Yaprak Ciğer<br />

Başta masaya metal sahan içinde peçeteye sarılı ekmek (içinde<br />

ev yapımı pide de var) ve tadı ve görüntüsü muhteşem<br />

Bodrum zeytini ikram ediliyor. Arkasından tattığım soğukları<br />

şöyle sıralıyayım.<br />

Begonvil, pancarlı kısır... Topik, nohuttan yapılan tipik bir Ermeni<br />

mezesi... Saray Balığı; mezgit, çam fıstığı, üzüm, taze<br />

fesleğen; muuuhteşem... Fava Ezme, çok değişik bir tat...<br />

Kabak Şayan; tipik Ege Mutfağı, yoğurtlu hafif hafif... Balık<br />

Pastırma; akya balığından, ev yapımı...<br />

Arkasından ara sıcak olarak Güneş Böreği; yufkadan kıymalı,<br />

fırınlanmış gül böreği, az yoğurt ve üstüne mantı usulü yağ...<br />

Yaprak Ciğer; tereyağında kişniş tohumu ile soteleniyor, hafif<br />

ve lezziz, kırmızı soğan eşlik ediyor... Enginar Kalbi Izgara; hafif<br />

limon eklenmiş... Sardalya Kuş, mevsiminde hamsi kuş da<br />

var. Tatlı olarak da fırında portakallı irmik helvası ve dondurma<br />

tattım. Muhteşem bir final tadı...<br />

Başka bir şey tadacak halim kalmamıştı ama neler önereceklerini<br />

sordum. Balık kokoreç, balık köftesi ve sarhoş bonfile<br />

(şarapta marine edilmiş) önerdiler, başka bir zamana bıraktım.<br />

Güneşin Sofrası, haftanın 7 günü saat 14.00’ten gece yarısına<br />

kadar servis sunuyor. Ambiyansı, inanılmaz lezzetleri, misafir<br />

kalitesi ve gösterişe gerek göstermeyen sade kalitesi ile beni<br />

çok etkiledi, meyhane kültürümüzün gerçek bir aynası.<br />

Portakallı İrmik Helvası ve Dondurma<br />

Şık Latife - Zengin Meyve Tabağı<br />

Güneşin Sofrası – Meyhane<br />

Ali Suavi Sokağı (Sanatçılar Sokağı) No:7 Nazım Hikmet Kültür Merkezi<br />

Bahariye / Kadıköy www.gunesinsofrasi.com<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 97


Arka Sokaklar<br />

Kadıköy’ün<br />

buluşma noktaları<br />

KÜFF CAFE<br />

Kadıköy Rasimpaşa’da, Karakolhane Caddesi üzerindeki Küff Cafe, Yeldeğirmeni’nin<br />

en sevilen ve en çok tercih edilen mekânlarından birisi olma yolunda hızlı bir ilerleme<br />

kaydetmiş ve daha da ilerleyecek gibi görünüyor. Hem Yeldeğirmeni’nin merkezinde<br />

yer alması, hem de mekânın taşıdığı ruh, Küff Cafe’nin neden bu kadar tercih edilen bir<br />

işletme olduğunu kanıtlar nitelikte.<br />

Öncelikle bütün çalışanları size kendinizi sanki bir arkadaşınızın evine gelmişsiniz gibi hissettiriyor.<br />

Gayet samimi bir dekorasyona sahip mekânın içerisinde dilediğinizi seçip okuyabileceğiniz<br />

büyük bir kütüphane ve boş olduğu zamanlarda üzerinde kedilerin şekerleme<br />

yaptığı kocaman bir çalışma masası bulunmakta. Kadıköy’de bulunan zincir kahve<br />

işletmeleriyle yarışacak kalitedeki ürünleriyle bütün bunları birleştirdiğimiz zaman Küff<br />

Cafe, yerel işletmecilerin de bu işi layıkıyla yerine getireceğinin adeta canlı kanıtı. E tabi<br />

ki menüleri sadece kahve seçenekleriyle sınırlı değil. Özellikle sandviçleri gayet başarılı...<br />

Diğer seçeneklerinden haberdar olmak için mutlaka siz de bir gün gidip hoş sohbetlerinizi<br />

burada yapmanın ayrıcalığını tadın derim. Hatta belki de tek başınıza gidip, kütüphaneden<br />

bir kitap seçip, bir yandan siparişlerinizi midenize indirirken, diğer yandan da hoş ve<br />

dinlendirici bir müzik eşliğinde hikâyenin sonuna nasıl geldiğinizin farkına varamayacak<br />

kadar güzel bir vakit geçirebilirsiniz.<br />

98 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Arka Sokaklar<br />

Kadıköy, son zamanlarda küçük, şirin ve butik<br />

kafeleriyle de marka olma yolunda hızla ilerliyor...<br />

Kadıköy Life olarak çoğunluğu ara sokaklarda yer alan<br />

bu özel kafeleri sizlere tanıtmak üzere bir yazı dizisi<br />

başlatıyoruz. İlk durağımız ise Yeldeğirmeni...<br />

MESUT YAŞAR<br />

mesut.ysr@hotmail.com<br />

GARDA CAFE<br />

İkinci durağımız Garda Cafe. İsminden de anlaşılacağı gibi Haydarpaşa<br />

Tren Garı’nın, Yeldeğirmeni’nde bulunan bir temsili gibi adeta...<br />

Yeldeğirmeni’nde açılan ilk kafelerden biri olma özelliğini taşıyan<br />

Garda Cafe, Küff Cafe’nin hemen çaprazında yer alıyor. Kapıdan içeriye<br />

adım attığınızda ilk gözünüze çarpan şey elbette ki bütün ince<br />

detaylarına kadar işlenmiş bir Haydarpaşa Tren Garı dekorasyonu.<br />

Trenleri, kapıları, saatleri, duvarları, bilet gişelerindeki ahşap işlemeli<br />

camekanları ve pencereleri, bahçesinde bulunan lokomotifi ve hatta<br />

denizin üzerinde uçan martılarına kadar bütün detayları farklı farklı<br />

tekniklerle Garda Cafe’ye taşınmış. Hatta bana sorarsanız, çok iyi de<br />

yapılmış. Duvarlarına bir de Haydarpaşa Garı’nın tarihçesini asmışlar<br />

ki bu aslında işletenin tek başına özetini oluşturmakta.<br />

Özellikle mis gibi bir kahvaltıları var. Çeşit çeşit ürünlerin her birisi<br />

üretildikleri memleketlerden geliyor ve hepsi de birbirinden lezzetli<br />

ve organik. Özellikle ‘Garda Sürmeli’ adını verdikleri ve kendi<br />

üretimleri olan, Antep’den getirdikleri ürünlerle hazırlanan özel bir<br />

ezme ve her mevsim farklı ürünlerle hazırladıkları reçelleri ile nam<br />

salmışlar. Vejetaryen ya da vegan iseniz, sizin için de özel kahvaltılarının<br />

olduğunu da söylemeden geçmemek lâzım. Günün herhangi<br />

bir saatinde sadece çayınızı alıp yudumlamamanız için hiçbir sebep<br />

yok. Bu arada sakın tarihçeyi okumadan geçip oturmayın derim.<br />

VILLAGE COFFEE<br />

& BOOKS<br />

Geldik Yeldeğirmeni’nde uğradığımız üçüncü durağımıza... Village<br />

Coffee & Books; kurumsal hayatı arkasında bırakarak hayallerinin<br />

peşinden giden arkadaşların kurduğu bir kafe/kitabevi. Buranın<br />

sakin bahçesinde uzun kahvaltılar yapabilir, işinin ustası baristalar<br />

tarafından farklı demleme yöntemleri ile hazırlanan dünya kahvelerinin<br />

ve ev yapımı tatlılarının tadını çıkarabilir, teraryumdan<br />

resme düzenlenen onlarca farklı atölyeye katılarak yeni hobiler<br />

edinebilirsiniz. Kafede aynı zamanda herkese açık bir kitap kulübü<br />

düzenleniyor. Kulüpte seçilen kitaplar; haftalık buluşmalarla çay,<br />

kahve ve muhabbet eşliğinde tartışılıyor.<br />

Village Coffee & Books; Instagram severlerin bayıldığı ambiyansı,<br />

salıncağı ve yemyeşil bahçesiyle, huzurlu bir gün geçirmek isteyenlerin<br />

Yeldeğirmeni'ndeki uğrak mekânı. Yani işin özeti, sadece bir<br />

selfie çekmek için bile uğrayabileceğiniz, çok güzel dekore edilmiş<br />

bir mekân.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 99


Yelken Sporu<br />

Bursa ve İstanbullu yelkencileri bir araya getiren<br />

TAYK-EKER Olympos Regatta’nın muhteşem finali<br />

KAPTANLARIN GECESİ<br />

Yelken bir tutkudur… Masmavi sularda tekneyi iskele veya sancağa yatırarak, gerekirse<br />

tramola atarak, rüzgârın sesini gurcatalarda hissederek uçar gidersiniz adeta… Başüstü<br />

adamından kaptana dek herkes üzerine düşeni yapar, doğa koşullarına ayak uydurmaya<br />

çalışır. Denizle mücadele edilmez, uyum sağlamaya çalışılır.<br />

Nefis bir gün… Güneş yine çok güzel batıyor…<br />

Ve biz Moda Deniz Kulübü’nde, Tayk-<br />

Eker Olympos Regatta’nın ödül törenindeyiz…<br />

Ne mutlu...<br />

Ben de bir kaptanım ve onların ruhunu çok<br />

iyi anlıyorum. Dereceye giren, giremeyen;<br />

istediği sonucu alan, alamayan herkes<br />

mutlu mesut... Yüzlerinden okunuyor. Kadehler<br />

gelecek yıl tekrar buluşmak üzere<br />

kalkıyor.<br />

YİĞİT UYGUN<br />

Yelken bir tutkudur… Masmavi sularda tekneyi<br />

iskele veya sancağa yatırarak, gerekirse tramola atarak,<br />

rüzgârın sesini gurcatalarda hissederek uçar gidersiniz adeta…<br />

Başüstü adamından kaptana dek herkes üzerine düşeni<br />

yapar, doğa koşullarına ayak uydurmaya çalışır. Denizle mücadele<br />

edilmez, uyum sağlamaya çalışılır.<br />

Bir yelken yarışında amaç elbette kazanmak, finish’e ilk<br />

girmek! Ama bazen olmayabilir… Ne gam? Yarış biter, pontonlara<br />

yanaşılır, az önce rakibiniz olan tekne çalışanı kıç<br />

halatınızı bağlamaya koşar. Bir diğeri yan tekneye pasarellayı<br />

uzatır. Halat roda ederken herkes birbirine yardımcıdır.<br />

Dostluk kazanır.<br />

Bu akşam da dostluk kazandı. Evet genel sıralama birincisi<br />

Orient Express VI teknesi… Ama bence herkes birinci... Gelelim<br />

yarışa… Bursa ve İstanbullu yelkencilerin buluşmasına...<br />

Aslında geleneksel hale gelmiş. Çünkü bu beşincisi... Eker Süt<br />

Ürünleri sponsorluğunda Bursa Yelken Kulübü ve Moda Deniz<br />

Kulübü işbirliği ile düzenlenen yarışta, tekneler Moda Deniz<br />

Kulübü önünden demir toplayıp yelken basmışlar. İlk etap Moda-Trilye…<br />

Sonrasında Trilye- Arnavutköy ve bitimde de Trilye-<br />

Moda etaplarında mücadele etmiş tam 27 tekne ve yaklaşık<br />

300 denizsever…<br />

100 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yelken Sporu<br />

IRC 1-2-3 ve 4 ile gezi sınıfında 3 gün süren<br />

unutulmayacak mücadele… Ahmet<br />

Kaptan’ın sözlerine bakalım şimdide… IRC<br />

2’de Eker Yayık Ayranı teknesi ile finish’e<br />

ilk giren Ahmet Eker… Eker Süt Ürünleri’nin<br />

Genel Müdürü. Her yıl katılımcı sayısının artışı<br />

onu çok mutlu ediyor. Bursa’yı, ötesinde<br />

Trilye’yi önemli bir yelken merkezi haline<br />

getirmek için çaba harcıyor.<br />

Biraz da kaptan adaylarına<br />

bilgi verelim. Moda-Trilye<br />

37 millik bir etap. Gemlik<br />

körfezi rüzgârlarını dikkate<br />

almak lâzım... Bu yıl Orient<br />

Express VI; 3 saat 41 dakika<br />

59 saniye ile Marmara’yı<br />

en hızlı geçen tekne olmuş.<br />

Genel Klasman birincisi.<br />

Tüm ekibini kutlarım.<br />

Bu arada göremeyenler için bir not. Trilye’yi<br />

mutlaka ziyaret edin. İster denizden, ister<br />

karadan. Çok sevimli eski bir Rum köyü.<br />

Diğerleri gibi bunun da adı değiştirilmiş<br />

Zeytinbağı olmuş. Ama biz hep Trilye olarak<br />

biliriz… Mesela bir önceki köy de Kumyaka<br />

adında; ama gerçek ismi Siği köyü… Her<br />

neyse buralar zeytini, zeytinyağı ve tabi balığı<br />

ile ünlü.<br />

Biraz da kaptan adaylarına bilgi verelim.<br />

Moda-Trilye 37 millik bir etap. Gemlik körfezi<br />

rüzgârlarını dikkate almak lâzım... Bu yıl<br />

Orient Express VI; 3 saat 41 dakika 59 saniye<br />

ile Marmara’yı en hızlı geçen tekne olmuş.<br />

Genel Klasman birincisi. Tüm ekibini kutlarım.<br />

Gelelim sınıf birincilerine:<br />

IRC 1’de Enka Cheese IV teknesi, IRC 2’de<br />

Eker Yayık Ayran teknesi, IRC 3’de Permolit-<br />

Electron teknesi, IRC4’de IBS 40 Plus teknesi.<br />

Gezi sınıfında da Carpediem. Hepsinin<br />

bundan sonra da rüzgârları kolayına, pruvaları<br />

neta olsun!<br />

Evet geldik bir organizasyonun daha sonuna.<br />

Türk yelkenciliğine bu tip katkılar bizi<br />

nasıl sevindiriyor anlatamam. Eker gibi bu<br />

işe gönül vermiş kuruluşların sayısının artması<br />

en büyük dileğimiz. Denizlerle çepeçevre<br />

olan ülkemizde kuşkusuz çok daha<br />

fazla denizci yetiştirmek ve Dünya’da bu<br />

anlamda adı hep geçen bir konumda olmak<br />

durumundayız. Hep birlikte nice güzel organizasyonlara...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 101


KADIKÖY’ÜN<br />

SOKAKLARINDAN<br />

ÇIKAN BİR ÖZGÜR RUH<br />

CAN GOX<br />

MODA SAHİLİNDE<br />

AÇIK HAVADA DANS<br />

UMUT SEZGİN<br />

DÜNYAEVİNE GİRDİ<br />

GÖKÇEN KAYNATAN<br />

“ Full Frekans” ile<br />

Londra’da!


Kadıköy Sound<br />

Kadıköy’ün sokaklarından<br />

çıkan bir özgür ruh;<br />

CAN GOX<br />

CEYHUN DİRİBAŞ<br />

Onu önce Kaybedenler Kulübü filminde<br />

Gülce Duru ile seslendirdiği “My Woman”<br />

şarkısıyla tanıdık. Ardından Kuzey Güney<br />

dizisinde “Haydar Haydar” parçası ile kalplerimizde<br />

yer etti ve 2013’te kendi albümü<br />

“Yalnızım Ben” ile yıldızı iyice parladı. İşte<br />

12 yıllık profesyonel iş yaşamından sonra<br />

müziğe dönen, müziğinden ve duruşundan<br />

asla ödün vermeyen, dışarıdan sert ama içi<br />

Hulusi Kentmen modunda, bu aralar müthiş<br />

blues gırtlağı ile ortalığı titreten, Kadıköy’ün<br />

asi çocuklarından Can Gox’un kısa hikâyesi…<br />

12 yıllık profesyonel iş yaşamından sonra<br />

müziğe dönmek nasıl bir duygu?<br />

Aslında müziği hiç bırakmadım. Hayatın<br />

zorlukları içinde iş yaşamı sürerken,<br />

bir yandan da kariyer yapmaya devam<br />

ediyordum. İşyerinde bana ait güzel bir<br />

odam vardı, orada başladık ufak ufak takılmaya.<br />

Gündüzleri takım elbise kurumsallık,<br />

akşamları barlarda deli gibi müzik…<br />

Tabi Kaybedenler Kulübü işi olunca<br />

artık müziğe iyice geri döndüm. Sonra<br />

zaten Kuzey Güney dizi müziği işi geldi.<br />

Ondan sonra da kendi albümüm üzerine<br />

çalışmaya başladım.<br />

Kaybedenler Kulübü, döneminde<br />

ciddi ses getiren bir işti. Ondan sonra<br />

da diğer işler… Peki değişen bu hayatın<br />

içinde değişmeyen ne var mesela?<br />

Hafif ünlü olunca…<br />

Hiçbir şey değişmedi. Hâlâ metrobüse biniyorum,<br />

metro kullanıyorum. Sonuçta ben<br />

halktan beslenen biriyim. Bunlar benim<br />

hayatımı değiştiremez. Bak burada oturup<br />

seninle konuşuyoruz. Mahallemizin cafesi.<br />

Herkes gibiyim. Ne eksik, ne fazla... Çayımı<br />

içiyorum, kitabımı okuyorum, çocuklarla şakalaşıyorum,<br />

alışveriş yapıyorum. Değişen<br />

bir şey yok aslında. Magazin figürü olmayı<br />

seven biri değilim.<br />

İki şarkıda patlayıp magazin figürü<br />

olanlar için ilginç bir durum aslında…<br />

Hayır değil. Bugün olduğum yere gelmem<br />

ciddi seneler aldı. Ter, emek, sabır, sebat, yaşanmışlıklar<br />

vs… Ben yıllardır müzik yapıyorum.<br />

Ama bazı şeyleri anlamam elbette zaman<br />

aldı. Nesimi’den Kani Karaca’ya, Yunus<br />

Emre’den Neşet Ertaş’a uzanan bir kulvarda<br />

müzik yapıyorsan insan felsefeyi de anlıyor,<br />

bu da müziğe yansıyor. Yıllardır cover yapıyorum.<br />

Ama sanki benmişim gibi algılanıyor, sebebi<br />

de şu: Coğrafyayı tanımak, Karadeniz’i,<br />

Urfa’yı anlamak, yaşanmışlıkları bilmek, samimiyet<br />

ve içtenlik. Dinleyen de “Aa bu yeni<br />

bir beste mi?” diyor haliyle. Ben harman yapıyorum.<br />

Amerika’da blues ne ise, benim yaptığım<br />

da bu. Bu toprağın sesini yansıtıyorum<br />

aslında. Tüm içtenliğimle hissederek...<br />

104 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Kadıköy Sound<br />

Çok sık konser veriyorsunuz,<br />

bunun nedeni ne?<br />

Benim için bu toprakların insanları ile bir<br />

araya gelmek müthiş bir duygu. Her yerden<br />

talep geliyor. Edirne’den Ardahan’a kadar<br />

kim benim şarkılarımı gerçekten hissediyorsa,<br />

onlarla kucaklaşmak istiyorum. Sanırım<br />

birtakım duygulara dokunabiliyorum ki çok<br />

talep geliyor. Üniversite konserlerim de oluyor<br />

sürekli. Gençlerin konserlerimde Neşet<br />

Ertaş söylüyor olması müthiş bir şey benim<br />

için. Bir şeyleri düzgün yapınca, rock dinleyen<br />

insanlar pekâla Neşet Ertaş’ı da gözyaşları<br />

ile dinleyebiliyor.<br />

Yaptığınız müziği ne olarak<br />

yorumlarsınız?<br />

Ben yıllardır Blues ve Rock’n Roll söyledim.<br />

Ancak bildiğim bir şey var. Bu toprakların<br />

yüzyıllardır yaşadığı hikâyeler var. Tarihinden<br />

coğrafyasına, davasından aşkına kadar...<br />

Ben bunları yeniden harmanladım.<br />

Anadolu Blues diyebiliriz gibi geliyor sanırım.<br />

Aslında her kültürde size dokunan şarkılar,<br />

o kültürün içinde yaşananlardan çıkar.<br />

New Orleans’ta olan Anadolu’da da var. Kültüre<br />

yansıyan, şarkılarına da yansıyor.<br />

Yaptığınız bestelere bakıyorum, hayli<br />

vurucu ve etkileyici. Sizi Cem Karaca’ya<br />

benzetenler var?<br />

Benzetilmek benim için onur tabi. Ben naçizane<br />

en fazla onun peşinden gidebilirim.<br />

Cem Karaca, her şeyden önce bir yazardı.<br />

Halkı anlamaya çalışırdı. Konser vermeden<br />

önce o bölgenin insanı ile gider konuşur,<br />

kahvede insanlarla şakalaşırdı. Benzetilmemin<br />

sebebi, toplum Cem Karaca’yı özledi.<br />

Benim de yaptığım besteler, tonlar, sözlere<br />

basışımız, duruşumuz, felsefemiz sanırım<br />

buna uyuyor. Halkla iç içe olmamın getirdiği<br />

bir durum bu inandığınız şeyleri söylemek.<br />

En fazla bir kere elini öpmüşümdür son konserinde<br />

maalesef. O kadar…<br />

Can Gox’un diğerlerinden farkı nedir?<br />

Bak şimdi, olay şu. Ben bir parça yaparken<br />

ticari başarıyı baz almıyorum, üretiyorum.<br />

İçimden gelen ne ise, ne hissettiysem ortaya<br />

bırakıyorum. O andan sonra insanlar o<br />

parçadan bir şeyler bulup alıyor zaten. Öylesine<br />

sanki amatör bir müzisyenin yaptığı<br />

gibi... Ancak burada his var, yaşanmışlık var,<br />

samimiyet var. Zaten başta da söylediğim<br />

gibi bu coğrafyayı anlamak ve iliklerine kadar<br />

hissetmek gerek. Anadolu bu konuda<br />

zaten yüzyıllardır bir mihenk taşı. Ölümler,<br />

savaşlar, yaşanmışlıklar birikiyor, yavaş<br />

yavaş imbikten süzülüyor. Ben de bunu<br />

harmanlıyorum. Ancak bunu yapmak ciddi<br />

bir zaman, emek, sabır, sebat gerektiriyor.<br />

Evet, ben sanatçıyım. Bir kedinin miyavlaması,<br />

benden bir şey istemesi de benim<br />

içimi cız ettirir ya da zor durumda olan bir<br />

kişinin benden bir yardım istemesi de. Ben<br />

bu topraklardan çıkmış bir insanım sonuçta.<br />

Her şey beni etkiliyor. Yani kısaca, hissetmek<br />

ve anlamak diyelim.<br />

Dışarıdan biraz sert gibi<br />

gözüküyorsunuz?<br />

O karakter ama bak sana bir şey söyleyeyim;<br />

dün gece bir öğrencinin İngilizce<br />

ödevine yardımcı oldum. Rica etti, ben de<br />

üşenmeden yaptım. Elimden geleni insanlar<br />

için yaparım. Zor gün dostu sayılırım.<br />

Bundan da hiçbir zaman vazgeçmedim.<br />

Konserlerime gelenlerle sonrasında konuşurum.<br />

“Abi arkadaşıma sürpriz yapacağım”<br />

dediklerinde doğum günlerine gittiklerim<br />

de olmuştur.<br />

Gelelim Kadıköy sevgisine.<br />

Kadıköy denince ne aklınıza geliyor?<br />

Çünkü bu sokaklardan çıktınız…<br />

Kadıköy ile ilgili şöyle bir şey var; 30 yıl<br />

önce değil, 10 yıl önceki Kadıköy bile yok.<br />

Ama bana göre Kadıköy değil, insanlar değişiyor.<br />

Ben Kadıköy’ün mahalle havasını<br />

seviyorum. Yıllardır gittiğim köfteci hâlâ<br />

orada. Umarım hep de orada kalır. Bu mahalle<br />

kavramını seviyorum. Ben Erenköy ve<br />

Kadıköy çocuğuyum. Bu sokaklarda yaşadım,<br />

aşık oldum, çalıştım. Tabi genel olarak<br />

Kadıköy’ün genel dokusu değişiyor. Şimdi<br />

eski Kadıköy’ü arıyoruz. Artık eskisi gibi<br />

Kadıköy’e inmiyorum. Kendimi eski dokuda<br />

hissettiğim, huzurlu belli yerlere gidiyorum.<br />

Umarım 10 yıl sonra Kadıköy başka<br />

bir şeye dönüşmez. Artık her şey trend ve<br />

moda üzerine kurulu çünkü. Maalesef müzikte<br />

de böyle.<br />

“KADIKÖY SOUND” DİYE BİR ŞEY VAR<br />

PİYASADA!<br />

Şu anda Türkiye’de yapılan son dönem müzik<br />

Kadıköy çıkışlı. “Kadıköy Sound” diye<br />

bir şey var piyasada. 1990’ların sonu ve<br />

2000’lerin başında başlayan bir akım. Bunu<br />

da Kent FM yapmıştır. Zaten Kaybedenler<br />

Kulübü de bu felsefe üzerine yapılmıştır ve<br />

çok da kabul görmüştür. Kaan Çaydamlı ve<br />

Mehmet Ada Öztekin ile önceden tanışıyoruz.<br />

Ünlü 6,45 yayınlarından. Film projesi<br />

geldiğinde “Müzikleri ben yapacağım” dedim.<br />

Güzel bir iş çıktı. Kadıköy kafası, aslında<br />

o filmden sonra çok kült bir söylem oldu.<br />

Kadıköy’ün biraz delikanlı bir havası var, kardeşlik<br />

havası var. Bir arkadaş topluluğunda<br />

birine bir şey yapıldığında hepimiz dur diyoruz.<br />

Sonuçta o adam senin kardeşin, hemen<br />

tepki veriyorsun. Felsefesi farklı. Biraz eski<br />

kaçabilir ama hâlâ modunu koruyor bence.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 105


Duayen<br />

GÖKÇEN KAYNATAN<br />

“Full Frekans” ile Londra’da!<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Türkiye’de elektronik müziği ilk başlatan<br />

isimlerden biri olan Gökçen Kaynatan ile 2<br />

Ekim’de Londra’da piyasaya çıkacak olan<br />

“Full Frekans” adını verdiği çalışmalarından<br />

oluşan long play üzerine bir söyleşi<br />

gerçekleştirdik. Kayıtları “Finders Keepers”<br />

stüdyolarında yapılmakta olan albüm ve<br />

15 Eylül’de sahne alacağı Zorlu Center’daki<br />

performansı için bilgi aldığımız sanatçı,<br />

1952'den 1987 yılına kadar uzanan zaman<br />

diliminde oluşturduğu bestelerini “Gökçen<br />

Kaynatan Elektronikleri” adı altında dünya<br />

müzik piyasasına açıyor. Söz konusu çalışmalar<br />

içerisinde Kaynatan'ın “Cehennem”,<br />

“Cehennem Yolu” ve “Anjiyo” adlı sevilen<br />

parçaları da yer alıyor.<br />

İşte, sanat hayatında yarım asrı devirmiş<br />

Gökçen Kaynatan ile özel röportajımızın ayrıntıları:<br />

Yakında Londra’da bir albümünüz<br />

çıkacak. Çalışmalarınız ne durumda?<br />

Çalışmalar bitti. Şimdi kısmet olursa onun<br />

Türkiye distribütörlüğünü de ben yapacağım,<br />

plakların Türkiye’de dağılımı için. Bugünlerde<br />

plaklar hazırlansın diye gün sayıyoruz.<br />

2 Ekim’de dünyaya dağıtılacak.<br />

Peki, Londra’da çıkartıyorsunuz bu<br />

albümü. Bunun sebebi nedir?<br />

Finders Keepers, Mustafa Özkent’in de<br />

plağını çıkardı. O plak da, 30 senelik plaktı.<br />

Çok evvelden yapılmış. Selda Bağcan’ın da<br />

plaklarını çıkardı. Yani nispeten dürüst bir<br />

şirket... Türkiye’nin plak şirketlerine kolunu<br />

kaptırdın mı gittin. Hayatın kayar, seni<br />

menajerliğine alır, bir lira da para vermez.<br />

Kullanır da kullanır. Benim başımda var<br />

böyle üç- beş tane şirket. Neticede bir sene<br />

gecikmiş bir proje... Yani geçen sene Eylül-<br />

Ekim gibi çıkması lâzımdı. Teknik nedenlerden<br />

dolayı biraz uzadı. İşte bu sene kısmet<br />

olursa çıkacak.<br />

Bu müzikleri kimlerle yaptınız,<br />

orkestranızda kimler vardı?<br />

Bir tane Maestro marka gitar prosesörü aldım<br />

1952 senesinde... Çalışır vaziyette. 60<br />

yaşında falan. Pırıl pırıl duruyor. Düğmeye<br />

basıyorsun, kapatmak gerektiğinde ortadaki<br />

düğmeye bastığın zaman kaldıraç usulü<br />

ile kalkıyor düğme. Mekanik ama çok sağlam...<br />

İngilizler yapmış onu. Ünlü bir firma...<br />

Onunla yaptım bütün her şeyi. Enstrüman<br />

yok, hiçbir şey yok, parça var. Bestesini yaptım,<br />

kaydını yaptım, aranjörlüğünü yaptım,<br />

her şeyini yaptım. Olmadı televizyona gittim.<br />

Canlı konserlerde sahne kliplerini yaptım.<br />

Plak formatında yaptık zaten. Onlar da<br />

düzelttiler. Masterlarını yaptılar. Sonra bize<br />

yolladılar. Okey aldılar ve plak çıktı.<br />

106 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Duayen<br />

Sizin için nasıl bir çalışma oldu? Keyif<br />

aldınız mı bütün bu süreçlerde? Öte<br />

yandan zorlukları oldu mu?<br />

Keyif almazsan zaten bu işi yapma. Bir de<br />

yaratıcı olmak gerek... Her ne kadar yaratıcılık<br />

Allah’a mahsussa da, insanlara da o<br />

yetiyi vermiş. Sen doğaya geldiğin zaman,<br />

doğaya faydalı olacaksın, zararlı olmayacaksın.<br />

Adamlar doğayı kirletiyorlar. Bombalar<br />

atıyorlar, insanları öldürüyorlar. Hep<br />

canavarlık. Biliyorsun, insanoğlu dünyanın<br />

en vahşi yaratığı. Akıllı geçinir ama akıl yok.<br />

Hırs ve elde etme uğruna, öyle bir klibim<br />

vardı benim. Bir şeyler vereceksin bu dünyaya.<br />

Diyorlar ki ülkeler şunu yapıyor, bunu<br />

yapıyor, bilmem ne yapıyor. Ya kardeşim,<br />

bir şey yapıyor, ortaya bir şey bırakıyor mu<br />

sana? Bırakıyor. Ben hiçbir partiye mensup<br />

değilim bak. CHP, sen Atatürk’ün partisisin.<br />

Soyadımı Atatürk koymuş. Ben senden çok<br />

Atatürkçüyüm ama Atatürkçülük bu değil.<br />

Bir şey yapacaksın. Ortaya bir şey çıkaracaksın.<br />

Benim yaptığım tarihi eser binalara beş<br />

sene garanti vermişim. Onbeş sene oldu. Binalar<br />

hâlâ tertemiz, pırıl pırıl duruyor. Böyle<br />

bir şey yapacaksın.<br />

Bu parçalar 1952’de yapılmış. 52’den 78’e<br />

kadar olan parçalar, plak olarak çıkıyor. Gitar<br />

var, cassio... İçindeki bilgisayarda 380<br />

tane ses... Ses var ama sen çalacaksın, o<br />

çalmayacak. Ben suların içine sololar koyuyordum.<br />

Kaptan Nemo’un Nautilus filmi<br />

vardı. Onun efektlerini yapıyordum, kaydediyordum.<br />

Onları çalıyorduk. O günlerden<br />

bugünlere geldik. Yani şimdi gençler neler<br />

yapıyor; sen çalmıyorsun bir şeyi, her şeyi<br />

makine yapıyor. Açıyor, dört tane düğmeye<br />

basıyor, oksijen çıkıyor ortaya. Çocuklara<br />

öğretiyor bir de onları. “Al sen de bir Jüpitel,<br />

şunlara şu saniyede bas” diyor, onlardan<br />

para kazanıyor.<br />

Önümüzdeki dönem için başka<br />

planlarınız var mı?<br />

Olmaz olur mu? Daha bekleyenler var. 2003<br />

yılında 2050 yılı ritim ve armonisiyle, hicaz<br />

makamında bir dizi parçalar besteledim.<br />

Altyapıları hazır. Dünyada öyle bir şey yok.<br />

Parçaya başlıyor; kanunlar, neyler, Türk sazları<br />

bir dizi, arkada ben... Altyapı başlıyor.<br />

Kanunlar canlı çalıyor. Dansöz çıkıyor, başlıyor<br />

şıkıdak şıkıdak göbek atmaya. Arkadan<br />

beş-on saniye geçiyor, tulum ve kemençe<br />

giriyor, aynı melodiyi çalıyor. Karadeniz horon<br />

ekibi çıkıyor. Horon tepiyor. Hip-hop ve<br />

horon, aynı anda. Dünyanın neresine götürürsen<br />

götür. İrlanda’ya gayda giriyor.<br />

Adamlar çıkıyor, İrlanda gaydası yapıyor.<br />

Ama hepsi bir arada yapıyor bunları. Böyle<br />

bir parça var mı?<br />

Bakalım yakında toplantım var Red-Bull’la.<br />

Söz verdiler. Yapamadılar geçen sene. Çok<br />

şey var aslında ama benim gidip Turizm<br />

Bakanlığı’ndan kapital almam lâzım ki onları<br />

meydana getireyim. Çünkü çalan adam<br />

burada yok. Yurtdışından getireceğim onları.<br />

Zorlu Center’da bir performansınız olacak.<br />

Bununla ilgili bilgi aktarır mısınız bize?<br />

Plak lansmanı gibi oluyor. Esas lansman 27<br />

Ekim’de olacak. Barlar sokağında Bina adında<br />

bir mekân var. Orada olacak lansman.<br />

Zorlu’da olan da canlı lansman. Hem plağın<br />

satışı yapılacak, hem de birazı workshop<br />

gibi olacak. 15 Eylül Cuma günü saat 9’da<br />

başlayacak performans.<br />

Size bir Kadıköylü olarak ve bir mimar<br />

gözüyle şunu sormak istiyorum.<br />

Kadıköy’ün bugüne kıyasla farklılıkları<br />

var mıdır? O dönemki Kadıköy’ü arıyor<br />

musunuz yoksa bugünün Kadıköy’ü daha<br />

mı yaşanılır bir yer?<br />

O zamanki Kadıköy, pırıl pırıldı. Medeniyet<br />

çok çok ileri değildi. Çünkü savaştan çıkmışız.<br />

Daha yeni yeni toparlanıyoruz ve şimdi<br />

düşünebiliyor musun, Moda İskelesi oniki<br />

metredir. Madeni parayı atıyorsun suya, tıngır<br />

tıngır gittiğini görüyorsun. Hem yosunları,<br />

hem dibindeki kumu görüyorsun. Bak<br />

dikkat et oniki metre. Şimdi yarım metre<br />

sonrasını görmüyorsun. O sularda yüzüyoruz<br />

biz burada. Plaj diyorlar, altı katran ve<br />

mazot kaynıyor. Altını kaldırdığın zaman<br />

mazot çıkıyor içinden. Duman ettiler. İşte<br />

küresel kirlenme o zamanlardan başladı.<br />

Kalamış sahillerinde shell tarak var ya, satıyorlar<br />

böyle. Kırmızı kırmızı, limonu sıkıyorsun<br />

yiyorsun. Sahilde kumların içi leb-i<br />

derya shell tarak doluydu. Pinalar büyük<br />

büyüktü. Pendik’e, hatta İzmit’e kadar sahiller<br />

pina doluydu. Bunların hepsi yok oldu<br />

gitti. Pavli adasının olduğu yeri tersane<br />

yaptılar. Bitirdiler her şeyi. Her yeri berbat<br />

ettiler. İşte o zamanki Türkiye, o zamanki<br />

İstanbul; medeniyetten, teknolojiden yoksun<br />

ama özverili, pırıl pırıl insanların yaşadığı<br />

bir yerdi.<br />

İllüstrasyon: Sadi Güran<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 107


Buluşma<br />

Moda sahilinde açık havada dans<br />

MÖRFİ MENAHEM<br />

Moda sahilinden Yoğurtçu Parkı istikametine<br />

yürüdüğünüzde Moda’ya daha yakın bir<br />

yerde, ahşap bir pergola etrafında, her Çarşamba<br />

akşamı saat 21.30’da (havalar müsaade<br />

ettikçe devam edecek) Moda Dans’ın<br />

öncülüğünde cıvıl cıvıl bir dans buluşması<br />

var. Bir kısım insan yol üstünde dans ediyor,<br />

bir kısmı çimlerin üstüne serilip dans ve müziğin<br />

zevkine varıyor, en tuhafı ise oradan<br />

tesadüfen geçerken gördüklerine şaşıranlar,<br />

hemen cep telefonuna sarılıp resim çekenler...<br />

İstanbul’da nadiren rastlayabileceğiniz<br />

bu harikulade etkinlik, geçtiğimiz seneden<br />

bu yana yapılıyor. Bir dans sever olarak çoğu<br />

Çarşamba akşamı Moda sahilinde bu etkinlikte<br />

soluklanıyor, dedikleri gibi gözlerimin<br />

ve kulaklarımın pasını siliyorum.<br />

Hava müsait olduğunda 700 kişiyi aşkın,<br />

ağırlığını gençlerin oluşturduğu bir topluluk,<br />

sesi rahatsız etmeyen bir müzikle,<br />

çoğu Latin olan parçalarla deniz kenarında<br />

dans ederek, göze çok hoş gelen bir ambiyans<br />

sergiliyorlar. Dans seviyeniz hiç önemli<br />

değil; çok güzel dans eden çiftler de var, o<br />

anda çalınan dansı bilmeyen ama etraftakileri<br />

taklit etmeye gayret edenler de var.<br />

Genellikle saat 23.00 civarı bir show oluyor;<br />

bu show salsa, tango, hip hop, hatta Hint<br />

dansları da olabiliyor. Herkes yanında kendi<br />

içecek ve yiyeceklerini taşıyor. Etkinlik<br />

sonunda da çöp kutularına atılan atıklar<br />

dikkatimi çekti, çok hoşuma gitti. Etkinlik<br />

ücretsiz, her hafta değişik DJ’ler çalıyor.<br />

DANSIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ<br />

Salsa; Latin Amerikan, bir sokak dansı... Bu<br />

dansın Moda’da sokakta icra edilmesi ayrı<br />

bir hoşluk. Gecede ayrıca bachata, tango ve<br />

hip-hop çalınıyor ve dans ediliyor. Fotoğraflarda<br />

görülebileceği gibi bazen de grup<br />

dansları icra ediliyor. Geçen çarşamba Moda<br />

Dans Okulu'nun kurucusu ve eğitmeni Muhittin<br />

Gürkaynak ile yaptığım kısa söyleşide,<br />

kendisi dansın iyileştirici gücü olduğunu<br />

vurgulayarak şunları söyledi:<br />

STRES VE GÜVENSİZLİKTEN<br />

DANS İLE KURTULUN<br />

"İlk gece yaklaşık 500 kişilik bir grup olarak<br />

başladık. Cebimizdeki paralarla hoparlör<br />

ve jeneratör aldık. Dans ettiğimizi gören<br />

yurttaşlar da bize katıldı. Dansın iyileştirici<br />

yönünü biliyoruz ve herkes bundan faydalansın<br />

istiyoruz. Gelip ilk adımlarını bizimle<br />

atsınlar istiyoruz. Amacımız, daha çok insana<br />

dansı tanıtmak. İnsan yaşantısı, stres ve<br />

güvensizlik içinde... Dans ile bu sorunların<br />

altından kalkabileceğimizi görüyoruz.<br />

SADECE PARASI OLAN DEĞİL,<br />

İSTEYEN HERKES KATILABİLİYOR<br />

Birbirlerini tanımayan insanların dans ettiklerinde<br />

birbirlerine bakış açıları olumlu<br />

yönde değişiyor. Etkinlikte evlenen çiftleri<br />

de kutluyoruz, asker uğurlaması da yapıyoruz.<br />

Dans etkinliklerine sadece parası olan<br />

insanların değil, olmayanların da katılabileceği<br />

bir ortam oluştu. Bu taşın altına elimizi<br />

koyduk. Havalar bozana kadar etkinliği<br />

devam ettireceğiz. İnsanları birlik olmaya<br />

davet ediyoruz."<br />

Eğer bir çarşamba akşamı saat 21.30 sonrasında<br />

Moda civarında iseniz, bu etkinliği<br />

kaçırmamanızı öneririm. Dansla kalın...<br />

108 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Magazin<br />

Fotoğraflar: Gaffur Gayır Karpuzlar<br />

Türk Sineması’nın usta isimlerinden Yusuf Sezgin ve Selma Güneri’nin oğulları<br />

Umut Sezgin dünyaevine girdi<br />

Geçtiğimiz ay bekârlığa veda eden isimler<br />

arasında Umut Sezgin de yerini aldı.<br />

Türk Sineması’nın usta isimlerinden Yusuf<br />

Sezgin ve Selma Güneri’nin oğulları Umut<br />

Sezgin, büyük aşkla bağlandığı Gizem Keskinoğlu<br />

ile hayatını birleştirdi.<br />

FİLM SETLERİNDE BÜYÜDÜ<br />

Çiftin Şişli Evlendirme Dairesi’ndeki<br />

nikâhına Ediz Hun, Süleyman Turan, Sedef<br />

Avcı-Kıvanç Kasabalı ve Ufuk Yıldırım gibi<br />

ünlü isimler katıldı. Umut’un film setlerinde<br />

büyüdüğünü ve buna tanık olduğunu<br />

dile getiren Ediz Hun ise, “Gözlerime inanamıyorum,<br />

zaman ne çabuk geçiyor. Kadim<br />

dostlarımın çocuklarının en mutlu gününde<br />

onlarla olmak benim için de mutluluk kaynağı”<br />

dedi.<br />

YILBAŞI GECESİ EVLENME<br />

TEKLİF ETMİŞTİ<br />

Umut Sezgin & Gizem Keskinoğlu çiftini evliliğe<br />

götüren hikâye, 2017 yılını karşılamaya<br />

hazırlandığımız yılbaşı gecesi İzmir’deki bir<br />

restoranda başladı. Başbaşa yemek sırasın-<br />

da evlenme teklifinde bulunan Umut Sezgin,<br />

“Evet” cevabını alınca, hiç vakit kaybetmeden<br />

nişan yüzüklerini parmaklarına geçirdiler<br />

ve evlilik işlemlerine başladılar. Bu arada<br />

yüzükleri de evlenme teklifinin ikinci haftası<br />

olan 15 Ocak günü takarak, nişanlandılar.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 109


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Özge Kılıç & İlker Özgür<br />

Rüya Gibi Düğünle Hayatlarını Birleştirdi<br />

Kadıköy’ün iki ünlü ailesi, çocuklarının mutluluk ışıkları<br />

altında akraba oldular. Aslen Rizeli olan ünlü kılavuz<br />

kaptanlarımızdan Savaş Kılıç, dünyalar güzeli kızı Özge’yi<br />

gelin verdi. Bulunduğu her ortamda Kadıköylü olmakla<br />

övünen Diyarbakır kökenli Falih Özgür’ün oğlu ile hayatını<br />

birleştiren Özge Kılıç & İlker Özgür’ün düğünleri, kuzeyden<br />

güneye bir akrabalık köprüsü anlamı taşırken, aynı<br />

zamanda 2017 yılının en unutulmaz düğünleri arasında<br />

da yerini aldı.<br />

İÇİŞLERİ BAKANI NİKÂH ŞAHİDİ<br />

Battal İlgezdi, Celal Adan, Zerrin Özgür, Falih Özgür, Özge<br />

Kılıç Özgür, İlker Özgür, Savaş Kılıç, Hayal Kılıç, Süha Bakır,<br />

Esat Balta ve Şuayip Balta...<br />

Ataşehir Sheraton Oteli’nin Balo Salonu’nda gerçekleşen<br />

düğüne, aralarında iş ve siyaset dünyasının ünlü isimleri<br />

başta olmak üzere 300’den fazla davetli katıldı. Ataşehir<br />

Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin kıydığı nikâhın şahitleri,<br />

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Milletvekili ve MHP<br />

Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan ile birlikte, Esat Balta,<br />

Şuayip Balta ve çiftin yakın arkadaşlarından Süha Bakır oldu.<br />

Özge Kılıç,<br />

endüstri<br />

mühendisliği<br />

eğitim görmüş.<br />

İlker Özgür ise,<br />

mekatronik<br />

mühendisliği.<br />

Onların birbirleri<br />

ile karşılaşmaları<br />

ise, üç<br />

yıl kadar önce<br />

bir arkadaş<br />

toplantısında<br />

gerçekleşti.<br />

Düğün onur konukları<br />

arasında yer<br />

alan İçişleri Bakanı<br />

Süleyman Soylu,<br />

aynı zamanda<br />

nikâh şahidi de oldu.<br />

Eşi Hamdiye Hanım<br />

ile birlikte çifte<br />

mutluluk dileklerini<br />

ileten Süleyman<br />

Soylu; geline dönerek<br />

tekrar, “İlker’i<br />

de sana emanet<br />

ediyorum” dedi.<br />

112 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Bensu Kılıç, İlker & Özge Özgür, Savaş & Hayal Kılıç...<br />

Falih Özgür, Zerrin Özgür, Özge Kılıç Özgür ve İlker Özgür...<br />

Nikâh töreni sırasında hayli duygu dolu anlar yaşandı. İçişleri<br />

Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Cennet annelerin ayaklarının<br />

altındadır” diyerek nikâh defterini çiçeği burnunda gelin<br />

Özge Kılıç’a uzatıp, “İlker’i de sana emanet ediyorum” demesi,<br />

büyük bir alkış getirdi.<br />

MUTLULUK MÜHENDİSLİĞİ<br />

Bugün her ikisi de mühendis olan ve bundan 3 yıl kadar<br />

önce bir arkadaş toplantısında tanışan ikiliyi mutluluğa götüren<br />

yollar öylesine nakış nakış işlendi ki, düğün sırasında<br />

çifti ve ailelerini tanıyan herkesin onların mutluluğu için dua<br />

edecekleri dile getirildi.<br />

Özge & İlker Özgür çiftini düğünlerinde yakın arkadaşları da yalnız bırakmadı. İlerleyen<br />

saatlerde çılgınca eğlenen gençler, çok sevdikleri arkadaşlarını mutluluğa uğurladılar.<br />

Bensu Kılıç, Hayal Kılıç, Savaş Kılıç, İlker Özgür, Özge Kılıç Özgür, Zerrin Özgür, Falih<br />

Özgür, İlknur Özgür Reçber, Burak Reçber ve Melis Reçber...<br />

KUĞULAR GİBİ<br />

SÜZÜLDÜLER,<br />

DAVETLİLER<br />

GÖZLERİNİ<br />

ALAMADI<br />

Nikâh defterinin<br />

imzalanmasının<br />

ardından çift, ilk<br />

dansını yaptı.<br />

Davetliler, eşsiz<br />

uyumları ve içten<br />

koreografileri ile ikiliyi<br />

gözlerini ayırmadan<br />

ilgiyle izledi.<br />

Bir baba için yaşanabilecek en büyük mutluluk hiç şüphesiz çocuklarının<br />

en mutlu anına tanık olmaktır. İşte bu fotoğraf Falih<br />

Özgür’ün bu duygularını en iyi anlatan fotoğraf diyoruz.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 113


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Ordulu Albayrak’ların avukat kızları Selin, Koray Tekayak ile hayatını birleştirdi<br />

Karadeniz Bir Gelin Daha Verdi<br />

Ordu’nun önde gelen ailelerinden Albayrak Ailesi, kızları Selin’i gelin verdi. İstanbul’da yaşayan ve başarılı<br />

bir avukat olan Selin Albayrak’ın, İktisatçı Koray Tekayak ile hayatını birleştirmesi, her iki aile tarafından<br />

büyük sevinçle karşılandı. İki aşamalı gerçekleşen düğünün ilki Marmara Yelken Kulübü’nde,<br />

ikincisi ise Ordu’da Hilton Oteli’nde yapıldı.<br />

Kız tarafı için Ordu’dan, erkek tarafı için de Almanya’dan yoğun katılımın olduğu düğünde renkli görüntüler<br />

yaşandı. Kadıköy Life Dergisi’nin görüntülediği o anlar, “darısı tüm bekârların başına” dedirtti.<br />

Aynı zamanda Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan gelinin babası<br />

Mehmet Albayrak; objektiflerimize tebessüm ederken, “O benim canım, iyi temennilerim<br />

hep üzerlerinde, bir ömür boyu mutluluklar diliyorum” dedi. Tülin Albayrak, Koray Tekayak,<br />

Selin Albayrak ve Mehmet Albayrak…<br />

Düğünde her iki tarafın duygu yüklendiği anlar, Selin & Koray çiftinin<br />

ilk dansı ile başladı.<br />

Oto Gençler Özel<br />

Ford Servisi’nin<br />

sahibi Saadet<br />

Aydın, ailesi ile<br />

birlikte gecenin<br />

karesini işte böyle<br />

verdi. Saadet<br />

Aydın, Efe Aydın,<br />

Übeyt Aydın,<br />

Nesil Aydın.<br />

114 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

“DÜNYALAR TATLISI BİR GELİN ALDIK”<br />

Duygu dolu anlarda gelin ve damadın akrabaları hem<br />

hüzünlendi, hem de eğlendi. İstanbul’daki düğünde iş<br />

dünyasından büyük bir katılım vardı. Oto Gençler Özel<br />

Ford Servisi’nin sahibi Saadet Aydın da konuklar arasındaydı.<br />

Ailesiyle birlikte objektiflerimizde yer alan Aydın,<br />

“Bugün kuzenimin en mutlu gününe şahit olduk, dünyalar<br />

tatlısı bir gelin aldık. Birbirlerine çok yakıştılar, bir<br />

ömür boyu saadetler diliyorum” dedi.<br />

Emrah Albayrak, Tülin Albayrak, Koray Tekayak, Selin Albayrak<br />

Tekayak, Mehmet Albayrak, Lerzan Albayrak ve<br />

Albayrak Ailesi’nin torunları Öykü Albayrak…<br />

Ordu Hilton’da yapılan düğünün ikinci bölümü görülmeye<br />

değerdi. Yaklaşık 300 davetlinin katıldığı düğünde<br />

Albayrak Ailesi’nin yakınları çifte mutluluk dileklerini<br />

ilettikten sonra geç saatlere kadar çılgınca eğlendiler.<br />

Esnafın Kalbi Pırlanta<br />

Gibi Olursa…<br />

En zor zanaatlardan biridir, “gerçek<br />

esnaflık…” Kadıköy’de işinin hakkını<br />

veren köklü esnaflardan Harun Kalın,<br />

“satana kadar değil, ömrü boyunca”<br />

ilkesiyle ticaretinde 35 yılını geride bırakmayı<br />

başardı.<br />

Kapalıçarşı’da 1980’li yıllarda başlayan<br />

alyans ve pırlanta üzerine ticaretini zamanla<br />

geliştiren Harun Kalın, 1994 yılında<br />

Kadıköy’ün rüzgarına kapılanlar<br />

kervanına katıldı. 23 yıldır Halitağa Nal<br />

Sokak’taki Arzu Alyans & Pırlanta’da<br />

“misafirlerim” dediği müşterilerini ağırlayan<br />

tecrübeli kuyumcu; “İnsanları seviyorum,<br />

ticaret ise gerekli olduğunda<br />

zaten yerini buluyor” mesajını verdi.<br />

YILDA 3 BİN KİŞİYİ<br />

EVLENDİRİYOR<br />

Yaklaşık 20 metrekare dükkânında bir<br />

ömrü geçiren tecrübeli esnaf, alyans<br />

ve pırlanta sattığı kişilerin çocuklarına<br />

da satış yaptığı günleri görmeye<br />

başlamış. Her yıl yaklaşık 3 bin kişiyle<br />

ürünlerini buluşturan Kalın; “İş sadece<br />

pırlantayı satmak değil, sonrasında da<br />

müşteriye satıştaki kadar sıcak yaklaşıp<br />

ilgilenebilmek, pırlanta ve alyans bakımını<br />

yaparken de satıştaki kadar istekli<br />

ve başarılı olabilmek” diyerek müşteri<br />

memnuniyetinin en önemli varlık, kazanım<br />

olduğuna dikkat çekti.<br />

TEK TAŞ PIRLANTA,<br />

AŞKIN EN YOĞUN SEMBOLÜ<br />

Dünya genelindeki değişim, her alanda<br />

olduğu gibi evlilik ve flört dönemlerini<br />

de değişime uğrattı. Söz yüzüğünün<br />

tarih olduğunu belirten Harun<br />

Kalın, tek taşların diğer ürünlerin tahtını<br />

salladığını ve özellikle son 3 yıldır<br />

tek taş akımının çok yoğun hissedildiğini<br />

vurgularken, gençlerin zincir ve<br />

bilezikleri de hızla terk ettiğini de sözlerine<br />

ekledi.<br />

“Alyansa ilgi hâlâ yüksek, tüm yaş gruplarında<br />

alyans takmanın ayrı bir önemi<br />

var. Alyans sonsuzluk ve aşkı simgeler,<br />

ömür boyu mutluluğu temsil eder”<br />

diyen Kalın, İstanbul’da kişiye özel tasarım<br />

yapan 6-7 firmadan biri olması<br />

yönüyle de sık sık ziyaret ediliyor.<br />

Soner Gönenç, Zeynep Atuğ, Müzeyyen Gönenç ve Merter<br />

Gönenç.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 115


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Eren Bozkurt & Aslıhan Berkmen,<br />

Mutluluğa Yelken Açtı<br />

Eren Bozkurt ile Aslıhan Berkmen’in iş arkadaşlığı, hayat arkadaşlığına<br />

dönüştü. Makina Mühendisi Eren Bozkurt ile Endüstri<br />

Mühendisi Aslıhan Berkmen, Şişecam Topkapı Fabrikası’ndaki<br />

çalışmaları sırasında tanıştılar. Kısa zamanda birbirlerine bağlanan<br />

ikili, bu arkadaşlığı hayat arkadaşlığına dönüştürme kararı<br />

aldı. Aileleri de onay verince, geçtiğimiz ay Ortaköy Celebra’da<br />

düzenlenen düğün ile dünya evine girdiler.<br />

EREN BOZKURT’UN EVLENME<br />

TEKLİFİNE “HAYIR” DİYEMEDİ<br />

Kadıköy’ün ünlü matbaacılarından Dilek Ofset’in sahibi<br />

İbrahim Bozkurt’un oğlu Eren Bozkurt, son derece dingin<br />

kişiliğiyle genç kızların peşinde koştuğu, biraz da karizmatik<br />

bir kişilik olarak biliniyordu. Gümrük müşavirliği<br />

Gelin Aslıhan Bozkurt, ilk olarak Eren Bozkurt’un dedesi Şevket<br />

Amca’nın elini öperek, onun mutluluk dileklerini almak istedi…<br />

116 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

yapan Murat & Emine Berkmen çiftinin kızları Aslıhan ise,<br />

aldığı eğitim sonrasında çok başarılı bir endüstri mühendisi<br />

olmuş, yolu kesişen Eren Bozkurt’un evlenme teklifine<br />

“Hayır” diyememişti. Balayı için Antalya Belek’i tercih eden<br />

Eren & Aslıhan Bozkurt çiftinin, bundan sonraki yaşamlarını<br />

Eskişehir’de sürdürecekleri aktarıldı.<br />

“ÖYLESİNE MUTLUYUZ Kİ, TARİFİ YOK”<br />

Murat & Emine Berkmen çifti, biricik kızları Aslıhan’ı Bozkurt<br />

Ailesi’ne gelin vermekle kocaman bir aile olduklarının da<br />

resmini çizdiler. İbrahim & Fatma Şema Bozkurt çifti ise; “Biz<br />

çok istemiş olmamıza rağmen kız çocuğumuz olmadı. Allah<br />

bize iki hayırlı oğul verdi. Şimdi Aslıhan ile birlikte bir kızımız<br />

oldu. Öylesine mutluyuz ki, tarifi yok” diyerek duygularını<br />

ifade ettiler.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 117


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Gülçinimizi de Gelin Verdik<br />

Gökkaya Ailesi’nin biricik kızları Gülçin Gökkaya, gönlünü<br />

kaptırdığı Soner Dönmez ile hayatını birleştirerek mutluluğa<br />

yelken açtı. Düğüne her iki ailenin yakınları Ankara,<br />

Kayseri, İzmir ve Eskişehir’den yoğun bir katılım gösterdi.<br />

Nikâhın şahitleri ise, Sapanca Spor Kulübü Eski Başkanlarından<br />

Umut Sıy ve eşi Ebru Sıy oldu.<br />

ÖMRÜMÜZÜN EN GÜZEL YOLCULUĞUNA ÇIKIYORUZ<br />

İkisi de gayrimenkul danışmanı olan ve geçtiğimiz yıl bir<br />

gayrimenkul incelemesi sırasında tanışan ikili, tercihlerini<br />

gayrimenkul yerine birbirleri için kullandıkları bilgisini konuklarla<br />

paylaştılar.<br />

Gülçin Gökkaya ve Soner Dönmez çifti, nikâh öncesinde konuklara<br />

ve ailelerine son derece anlamlı bir mesaj verdi: “Ömrümüzün<br />

en güzel yolculuğuna çıkıyoruz. Bu yolda aldığımız<br />

karara ve birbirimize sonuna kadar bağlı kalacağız. Bizlerle<br />

olduğunuz için teşekkürlerimizi iletiyor, dualarınızın bizimle<br />

olması dileklerinizi esirgememenizi diliyoruz.”<br />

118 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Göztepe Vino,<br />

‘Marea’ Markasıyla<br />

Ataşehir’e Gidiyor<br />

Göztepe’nin ünlü lezzet noktalarından Vino Surf<br />

& Turf, Ataşehir’e gitme kararı aldı. Bağdat Caddesi’nin<br />

Göztepe kavşağında kiracı olarak bulundukları<br />

mekânı bırakma kararı aldıkları bilgisini aktaran<br />

VINO yönetimi; “MAREA markası ile Palladium<br />

Tower’a gidiyoruz. Uzun zamandır Ataşehir’de şube<br />

açmamız yönünde istekler alıyorduk. Bizler de şube<br />

açmak yerine Göztepe Vino’yu buraya taşıma kararı<br />

aldık” açıklamasında bulundu.<br />

YEPYENİ BİR MARKA, YEPYENİ LEZZETLER<br />

Lezzet konusunda 30 yılı aşkın bir tecrübeye sahip<br />

olduklarını dile getiren Metin Kocabaş; “Dededen<br />

toruna, Kadıköy ve Bostancı’nın önde gelen kasaplarından<br />

biri olarak uzun yıllar hizmet verdik.<br />

Dolayısıyla et işini çok iyi biliyoruz. Bu bilgimizi şimdilerde<br />

Palladium Tower’da, yepyeni bir marka ile<br />

konuklarımıza ulaştıracağız” şeklinde konuştu.<br />

Kalamış Live Başlıyor,<br />

Eğlence Hayatı<br />

Kalamış’a Taşınıyor<br />

Panoramik deniz manzarası ve sıradışı lezzetlere sahip mutfağı ile<br />

Anadolu Yakası’nın en keyifli mekânlarından Ouzo Roof Restaurant,<br />

yeni sezonda “Kalamış Live” konseptiyle Türk, Yunan ve Balkan<br />

müziklerinde usta sesleri bir araya getiriyor.<br />

Işıltılı marina manzarası ve Ege’nin iki yakasını bir araya getiren<br />

yorum mutfağı ile Anadolu Yakası’nın gözde mekânlarından<br />

Ouzo Roof Restaurant, misafirlerine müzik ziyafeti sunuyor. Ouzo<br />

Roof, her hafta üç farklı canlı müzik programı ile eğlence hayatını<br />

Kalamış’a taşıyor. Sanatçı Hakan Ünlüler ve fasıl ekibi, her Çarşamba<br />

eşsiz Türk müziği keyfini manzara ile birleştiriyor.<br />

İSTANBUL GECE HAYATINA YEPYENİ BİR SOLUK<br />

Türk, Balkan, Latin ve Yunan müziğinin sevilen parçalarını kendine<br />

has yorumu ile seslendiren Buzuki Orhan ve Orkestrası’nın Cuma<br />

günleri sahne aldığı mekân, her Cumartesi ise ünlü Grek müzisyen<br />

Yorgo’nun eşsiz performansına ev sahipliği yapıyor. Yunan, Türk ve<br />

Balkan gecelerini Kalamış’a taşıyan OUZO Roof Restaurant, İstanbul<br />

gece hayatına yepyeni bir soluk getiriyor.<br />

Moda Kayıkhane’de<br />

İstanbul Rebetleri<br />

Sadece Kadıköy’ün değil, İstanbul’un eğlence yaşamına bambaşka<br />

bir renk katan Moda Kayıkhane, önemli bir etkinliğe daha imza atıyor.<br />

Selanik’te yaşayan Buzuki Orhan ve orkestrası ile başlayacak Rebetiko<br />

Geceleri’nin büyük ilgi görmesi bekleniyor.<br />

İLK KONUK SANATÇI AGATHONAS<br />

“İstanbul Rebetleri” adını taşıyacak<br />

konsept içinde dünyaca<br />

ünlü isimler konuk sanatçı olarak<br />

sahne alacak. Yeni konseptin<br />

açılışını geçtiğimiz yıllarda<br />

Yunanistan’ı Eurovision’da<br />

temsil eden Agathonas yapacak.<br />

Agathonas’ın bir başka<br />

özelliği ise, dedelerinin<br />

Bursa’da yaşamış olmalarına<br />

rağmen hiç Türkiye’ye gelmemiş<br />

olması.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 119


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Makbule Akpınar’ı Mutluluğa Uğurladık<br />

Son iki yıldan bu yana, “Fotoğraf Sanatçısı” ünvanı da alan Makbule Akpınar’ı<br />

gelin verdik. Caddebostan’ın ünlü bayan kuaförlerinden Serkan Tekcan ile hayatnı<br />

birleştiren Makbule Akpınar’ın düğünü, Pendik The Green Park Otel’de yapıldı.<br />

Yaklaşık 300 davetlinin katıldığı düğünde eğlence de doruklardaydı.<br />

Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Bölümü mezunu<br />

olan Makbule Akpınar, uzun yıllar Kadıköy Life Dergisi’nin Cemiyet haberleri sayfaları<br />

için de fotoğraf çekmişti. Şimdilerde Akpınar Fotoğraf Stüdyosu’nun sahipleri<br />

arasında olan Akpınar, aynı zamanda Stüdyo Süleyman’ın kurucusu Süleyman<br />

Akpınar’ın da yeğeni.<br />

Akpınar Ailesi’nin Gaziantep’li olması nedeniyle düğünde Gaziantep ağırlığı belirgin<br />

biçimde hissedildi. Düğün öncesinde kıyılan nikahta Makbule Akpınar’ın<br />

şahiti, Maltepe Üniveristesi’nden Öğretim Görevlisi Yeşim Ocak Elçigil olurken,<br />

damat Serkan Tekcan’ın şahidi, ablası Pınar Duru ve Fahri Halimoğlu oldu.<br />

Çifte mutluluk dileklerini iletenler arasında amcası ünlü fotoğrafçı<br />

Süleyman Akpınar da vardı. Eşi Neslihan Hanım ile birlikte dileklerini<br />

ileten Süleymen Bey, “Makbule benim gözbebeğimdir. Yeni nesil<br />

fotoğrafçılık konusunda bana çok faydası var” dedi.<br />

Rafet Polat, Sermin Polat, Dilan Polat Gülmez, Ufuk Gülmez,<br />

Mukadder Gülmez ve Hüseyin Gülmez<br />

İletişimin Gücü<br />

Mutluluk Getirdi<br />

Kadir Has Üniversitesi İletişim Tasarımı bölümünde öğrenci oldukları sırada tanışan<br />

Dilan Polat & Ufuk Gülmez çifti, aradan geçen 7 yılda dostluklarını olgunlaştırdı<br />

ve “Artık hayatlarımızı sonsuza kadar birleştirebiliriz” dedi. Her iki tarafın aileleri<br />

de onay verince, onlarla birlikte büyük bir coşkuyla mutluluğa yelken açtılar.<br />

Çiftin düğünleri Limak Eurasia Hotel - Kavacık’ta yapıldı. Yaklaşık 250 davetlinin<br />

katıldığı düğünde konuklar gönüllerince eğlenirken, çiftin arkadaşları büyükleri<br />

gönderdikten sonra geç saatlere kadar dans ettiler.<br />

120 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Hazan & Tolga çiftine bir<br />

ömür boyu mutluluklar<br />

Özel Haberler Editörümüz Tolga Küçük de Ağustos ayında bekârlığa veda diyen<br />

isimler arasındaydı. Ankaralı Sanat Tarihçisi Hazan Baday ile hayatını birleştiren<br />

Tolga Küçük, “Hayatım onu tanıdığımda anlam kazanmıştı. Şimdi bütün enerjimi<br />

bu mutluğu yüceltmek adına harcayacağım” dedi.<br />

Aynı zamanda iyi bir senarist de olan Tolga Küçük ve Hazan Baday’ın nikâh töreni<br />

Kartal Belediyesi Nikâh Sarayı’nda gerçekleşti. Çiftin tanıkları Göksu Aknar ve Ayhan<br />

Mert Marakoğlu oldu. Kadıköy Life Ailesi olarak genç çiftin aynı yastıkta bir<br />

ömür geçirmesini temenni ediyor, mutluluklar diliyoruz…<br />

Haziran ayında evlilik kararı alıp Temmuz’da nişanlanan çift,<br />

Ağustos ayında nikâh defterine imzalarını attılar. Genç aşıkların<br />

mutlu gününe, yakınları ve dostları katıldı. Kadıköy Life<br />

Dergisi ve TOURMAG Turizm Dergisi’ndeki birbirinden ilgi çekici<br />

yazılarıyla tanınan Tolga Küçük’e takipçilerimiz de mutluluk<br />

dileklerini ilettiler...<br />

Tolga Küçük & Hazan Baday çiftinin nikâh töreni Kartal Belediyesi Nikâh Sarayı’nda<br />

gerçekleşti. Çiftin nikah şahitliği görevini Göksu Aknar ve Hakim Ayhan Mert Marakoğlu<br />

üstlendi.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 121


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Başarılı bir bilgisayar mühendisi olan Emre Erol, arkadaşları<br />

ile birlikte yazılımını gerçekleştirdiği iMobileCode isimli mobil<br />

uygulamanın yakaladığı başarıyı bebekleri Alya’ya ithaf etti.<br />

Minik Alya’nın dünyaya gelmesi ile mutluluktan adeta havalara uçan Kemal Erol, “Öpmeye<br />

bile kıyamam” diyerek titizliğini de gözler önüne serdi.<br />

Erol Ailesi’nde Arya Bebek Mutluluğu<br />

Bir anne - baba için en büyük mutluluk, çocuklarının mutluluğuna tanık olmak ve<br />

torunlarını kucaklamaktır. Bu coşku öylesine ulvidir ki, ancak hissederek yaşayan<br />

anlayabilir, yorumlayabilir. Naz & Emre Erol çiftinin dünyaya gelen çocukları Arya<br />

Bebek için de bu duyguları derinden hissettiğimizi dile getirmek istiyoruz.<br />

Evet, Kadıköy Life Ailesi Dostlar Meclisi üyelerinden Prof. Dr. Dilek Demir Erol ve<br />

Dr. Av. Kemal Erol’un biricik oğulları Emre, iki yıl kadar önce gönlünü kaptırdığı<br />

Naz Erol ile hayatını birleştirmişti ve arzuladıkları tek şey olan bebekleri Arya’nın<br />

dünyaya geldiği haberini bizlerle paylaştılar.<br />

Bu güzel haberi akraba ve dostları ile kutlamak isteyen Dilek<br />

& Kemal Erol çifti, Çekmeköy’deki evlerinin bahçesinde<br />

bir parti verdiler. Buluşmaya ailenin yakın dostları arasında<br />

bulunan eski Sağlık Bakanlarımızdan Kazım Dinç, Yargıtay<br />

Onursal Üyesi Kamil Acar ile birlikte 70’e yakın davetli katıldı.<br />

Dr. Ayşe Acar, Kamil Acar, Sıdıka Erol Sunucu, Av. Abdülkadir<br />

Bayazıt ve Mehmet Mistay...<br />

Halen İtalyan Unicredit Bankası’nın Viyana’daki Doğu Avrupa Bölge Müdürlüğü’nde<br />

çalışan ARYA bebeğin annesi Naz’ın ailesi de ilk torunları olması nedeniyle İzmir’den<br />

büyük bir sevinçle İstanbul’a geldi. Uğur Sözdinler, Hatice Sözdinler, Naz Sözdinler Erol,<br />

Arya Bebek, Emre Erol, Dilek Erol, Kemal Erol ve İpek Erol...<br />

Semra Erol, Ayşe Erbil, Sıdıka Erol Sunucu, Danıştay Üyesi Eren<br />

Sonbay, Tülay Erol ve Şule Özoğlu...<br />

Uzun yıllar Yeditepe Üniversitesi Eczacılık<br />

Fakültesi Dekanlığı görevinde bulunan ve<br />

pek çok başarılı eczacı yetiştiren Prof. Dr. Dilek<br />

Demir Erol’un ne denli mutlu olduğunu<br />

anlatmaya yetiyor diyebileceğimiz bir kare...<br />

Mutluğun resmi fotoğrafı görmek istiyorsanız<br />

işte karşınızda... Duyguların<br />

en yücesi olan annelik duygusunu yavrusu<br />

Alya ile paylaşan Naz Erol...<br />

122 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Nakşibendioğlu Ailesi Gelin Aldı<br />

Nakşibendioğlu Ailesi ikinci kuşağının son bekârlarından<br />

Abdülsamet Nakşibendioğlu, “Bekarlığa veda” diyerek Pınar<br />

Tanık ile hayatını birleştirdi. Kadıköylü olan ve Sağlam<br />

Yapı markasıyla tanınan Nakşibendioğlu Ailesi, Anadolu<br />

Yakası’nda büyük salon bulamayınca düğün için Bomonti<br />

Hilton’u tercih etti.<br />

Bin kişiden fazla bir katılımın olduğu, uzun yıllar konuşulacak<br />

düğünün şahitleri arasında Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu<br />

da vardı. Nikah töreni öncesinde Sahrayıcedit Camii<br />

Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail<br />

Erdem’in kıydığı nikahın şahitleri Sakarya<br />

Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Elazığ’ın Palu<br />

ilçesi önceki dönem Belediye Başkanı<br />

Muhammed Septioğlu, Nurulllah Tanık ve<br />

Recep Durak oldu.<br />

imamlarından Habib Deveci’nin Kuran-ı Kerim tilaveti ile<br />

başlayan düğünde, Berdan Mardini sahne aldı.<br />

Mehmet ve Süreyya Nakşibendioğlu ile birlikte oğulları<br />

Memduh ve Metin Nakşibendioğlu’nun eşleriyle birlikte<br />

ev sahipliği yaptığı düğünde, nikahı Sancaktepe Belediye<br />

Başkanı İsmail Erdem kıydı. Nikahın şahitleri ise Sakarya<br />

Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Elazığ’ın Palu ilçesi önceki dönem<br />

Belediye Başkanı Muhammed Septioğlu, Nurulllah Tanık<br />

ve Recep Durak oldu.<br />

Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, nikahı kıydıktan sonra evlenme cüzdanını<br />

vermesi için Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu’na teslim etti. Balkanlıoğlu da “Öncelikle<br />

Nakşibendioğlu Ailesi’nin bu mutlu günlerinde burada olmaktan dolayı çok mutluyum.<br />

Bundan 12 yıl önce Bingöl’de vali olarak bulunduğumda aile ile tanışmıştım,<br />

o günden bu yana da dostluğumuzu sürdürmekteyiz. Bu cüzdanı gelinimiz Pınar’a<br />

sonsuza kadar mutluluk dileklerimle onur duyarak teslim ediyorum” şeklinde konuştu.<br />

124 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Eşi Süreyya Hanım ile birlikte düğünün ev sahipliğini yapan baba Mehmet Nakşibendioğlu,<br />

nikahın ardından yaptığı konuşmada “Bugün benim en mutlu günlerimden<br />

biri. İstanbul’dan, Türkiye’nin farklı illerinden buraya kadar gelerek ailemin bu mutlu<br />

gününde bizlerle olduğunuz için teşekkür ederim. Sağolun, hep var olun” dedi.<br />

Düğünde ev sahipliği yapan isimlerden biri de, Nakşibendioğlu<br />

Ailesi’nin üçüncü kuşak isimlerinden Emir Nakşibendioğlu idi.<br />

Memduh Nakşibendioğlu’nun oğlu olan Emir, hamburger ve<br />

profiterol tutkusu yüzünden çok kilo almış, ancak bunun farkına<br />

vardıktan sonra spor yaparak 15 kilo birden vermişti. Bu<br />

düğünde babası ile birlikte katıldığı halayda bir kilo daha vermesiyle<br />

dikkat çekti.<br />

Düğünün konukları arasında Kadıköy Life Ailesi adına biz de vardık. Sağlam Yapı’nın<br />

sağlam binalarının sağlam kapılarını yapan Stildoor’un sahibi Şemsettin Karabağ ile<br />

aynı masayı paylaştığımız diğer konuklar ise şöyleydi: Fevziye Mirhanoğulları, Ayten<br />

Baran, Erol Baran, Metin Yücel, Şemsettin Karabağ, Meryem Karabağ, Canan Toprakkaya<br />

ve Kasım Mirhanoğulları...<br />

Düğünde Pınar Tanık Nakşibendioğlu’nun giydiği gelinlik, tüm<br />

konuklar tarafından büyük beğeni aldı. Açık somon rengi ve<br />

çok büyük bölümü payet işlemelerle bezeli olan gelinliği son<br />

derece iyi taşıdığı da yine konuklar tarafından dile getirildi.<br />

Nikahın ardından Pınar & Abdülsamet Nakşibendioğlu, ilk<br />

dansı yaparak konuklarla mutluluklarını paylaştı.<br />

Bin kişiden<br />

fazla bir<br />

katılımın<br />

olduğu,<br />

uzun yıllar<br />

konuşulacak<br />

düğünde<br />

Berdan Mardini<br />

sahne aldı.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 125


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

56 Yılın Dostu Saint Josephliler<br />

Bir Arada<br />

İstanbul Özel Saint Joseph Fransız Lisesi 1969 yılı mezunları,<br />

özel buluşmaları için Kalamış’ı seçti. By Esat Balıkçısı’nda bir<br />

araya gelen mezunlar arasında kimler yoktu ki? MFÖ üçlüsünün<br />

renkli üyesi Fuat Güner, Beyaz Fırın zincirlerinin sahibi<br />

Mitko Dimitri, Uludağ Gazozları’nın sahibi Mehmet Erbak,<br />

dekan Osman Senemoğlu, emekli büyükelçi Ahmet Erozan,<br />

tanınmış reklamcı Engin Özden, Fenerbahçe’de eşi ile birlikte<br />

Nezin Eczanesi ile tanınan Ervin Erben, Riziko Sigorta Araç<br />

Hizmetleri yönetimi, Sentez Turizm Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Atilla Çağlık, Kadıköy Life Dergisi ile mutluluklarını paylaşan<br />

isimlerdendi. Gecenin karesinde çok özel isimleri ağırlayan<br />

By Esat Balıkçısı’nın sahibi Esat Çek de yerini alırken tatlı Kalamış<br />

buluşması, nostalji sohbetleri ile hafızalara kazındı. Diğer<br />

yandan Kadıköy Life Dergisi Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü<br />

Pınar Uçar’ı gören Beyaz Fırın zincirlerinin sahibi Mitko Dimitri<br />

de, sayfalarımızda yerini aldı.<br />

Basketbol’un Efsane İsimleri<br />

Türk basketbolunun efsane isimleri arasında yer alan Cihangir Sonat ve Rıza<br />

Erverdi’yi Calipso’da görüntüledik. 1982-1983 yılında şampiyon olan Efes<br />

Pilsen takımının baş antrenörlüğü görevinde de bulunan Rıza Erverdi, “Basketbolun<br />

son yıllarda kazandığı ivmeden son derece memnunum” dedi. Bir<br />

dönem, Basketbol Federasyonu Kadın Basketbolu’ndan sorumlu yönetim kurulu<br />

üyeliği görevinde bulunan Jülide Sonat, Cihangir Sonat ve Rıza Erverdi...<br />

Nice Yıllar Ali Tütüncüoğlu<br />

Ünlü Diş Hekimi Ali Tütüncüoğlu için eşi Güler Hanım ve dostları sürpriz<br />

bir doğum günü partisi düzenledi. Küçükyalı Sahili’nin Adalar manzaralı<br />

mekânlarından Poyraz Balık’ta gerçekleşen kutlamada konukların neşesi<br />

görülmeye değerdi.<br />

Moda Deniz Kulübü’nde Neco Gecesi<br />

Moda Deniz Kulübü, geçtiğimiz ay Neco Gecesi’ne ev sahipliği<br />

yaptı. Son orijinaller arasında gösterilen sanatçı, Moda’da<br />

sevenleriyle buluşurken, en çok ilgi gören şarkısı ise “Ah bir<br />

zengin olsam” oldu.<br />

Gecede “New York New York”, “Hello Dolly”, “Ben Böyleyim”,<br />

“Haykıracak Nefesim” ve “İkinci Bahar” gibi unutulmaz şarkıları<br />

da seslendiren Neco, konuklar tarafından uzun süre ayakta<br />

alkışlandı. Sanat ve sahne yaşamında 50 yılı geride bıraktığını<br />

açıklayan Neco, pek çok anıya sahip olduğunu ve bu anılarından<br />

oldukça ilgi çekebilecek bir kitap yapmak istediğini belirtti.<br />

Anne Albayrak, Samsun’dan Konuk Ağırladı<br />

Önümüzdeki sayılarımızda dergimiz sayfalarında sık sık gündeme getireceğimiz<br />

EUBSA Türkiye Genel Müdürü Furkan Albayrak’ın annesi Fatoş<br />

Hanım’ı, Ataşehir Park Adana’da görüntüledik. Konukları ise Samsun’dan<br />

Nilgün Koçak ve güzel kızı Serra Naz Koçak idi...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 127


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Esat & Betül Büyükaslan’dan<br />

10. Yıla Merhaba<br />

Bundan 10 yıl önce hayatlarını birleştirme kararı alan Esat & Betül Büyükaslan<br />

çifti, bu yolda sağladıkları başarı ve mutluluk dolu yılları, “10. Yılımız Kutlu Olsun”<br />

başlığı altında kutladı. Geçtiğimiz hafta Büyük Kulüp’te gerçekleşen kutlamaya<br />

çoğunluğu arkadaş gruplarından oluşan yaklaşık 60 kişi katıldı.<br />

Elektronik Mühendisi olan Betül Büyükaslan ile Ofis Tedarik Malzemeleri sektöründe<br />

çalışan Esat Mahmut Büyükaslan’ın tanışma öyküsü, 2007 yılında<br />

Bakırköy’de bir arkadaş toplantısında başladı. Aradan geçen 10 yıla Öykü ve Bade<br />

adında iki kız çocuğu ve her anı mutlulukla hatırlanmakta olan günler kazandıran<br />

Büyükaslan çiftini kutluyor, nice mutlu yıllar dileklerimizi iletiyoruz.<br />

Bu özel gecede Sedat - Gamze Yeşilyaprak çifti de vardı. Yakında<br />

doğacak çocuklarının ismi Zeynep Ada olarak belirlendi.<br />

Tebrik ediyor, sağlıklı bir doğum diliyoruz.<br />

Esat & Betül Büyükaslan çiftinin Büyük Kulüp’te gerçekleşen 10. evlilik yıldönümü kutlamasına,<br />

aralarında Stüdyo Süleyman ekibinin de bulunduğu yaklaşık 60 kişi katıldı.<br />

128 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Büyük Kulüp, 135. Yılını Candan Erçetin ile Kutladı<br />

İstanbul’un en saygın sivil toplum kuruluşları<br />

arasında yer alan Büyük Kulüp, ünlü<br />

sanatçı Candan Erçetin’in sahne aldığı görkemli<br />

bir partiyle 135. kuruluş yıldönümünü<br />

kutladı. “135 Yıldır Bitmeyen ve Bitmeyecek<br />

Gelenek… Nice Yıllara Büyük Aile”<br />

sloganıyla düzenlenen etkinlik, üyelerden<br />

tam puan aldı.<br />

İş çevreleri ve cemiyet hayatının tanınmış<br />

isimlerinden yaklaşık 900 kişinin katıldığı<br />

gecede Erçetin, muhteşem performansıyla<br />

misafirlere unutulmaz bir gece yaşattı.<br />

Yaklaşık iki saat boyunca sahnede kalan<br />

Candan Erçetin, böylesine önemli bir organizasyona<br />

şarkıları ile katılmaktan mutluluk<br />

duyduğunu söyledi.<br />

Saadet Aydın Konuğumuz Oldu<br />

Türkiye’nin tek kadın oto servis işletmecisi unvanını elinde bulunduran<br />

Saadet Aydın, konuğumuz oldu. Feneryolu Moshonis Balıkçısı’nda İsmail<br />

Şef’in özel lezzetleriyle tanıştırdığımız Saadet Aydın ve eşi Übeyt Aydın,<br />

“Mekânının şöhretini duymuş, test etmek için zaman bulamamıştık. Geçen<br />

zamana üzüldük” yorumunda bulundu.<br />

Survivor 2016’nın Starı Nagihan,<br />

Park Adana’dan Geçti<br />

Survivor ile tanıdığımız ve geçtiğimiz yılın en çok konuşulan<br />

üyesi Nagihan Karadere’yi Ataşehir Park Adana Kebap’ta görüntüledik.<br />

Hollywood Prodüksiyon Ceo’su Ramiz Özbay yeni<br />

sevgilisi sıfatıyla, mekânın sahibi Hünkar Gülmez ise, ikilinin<br />

yakın dostu olarak masadaydı ve Kadıköy Life objektiflerine,<br />

“Memnuniyetle” diyerek bu kareyi verdiler.<br />

Engin Yılmaz’dan Develi’ye Tam Not<br />

Kalamış akşamlarında uzun yıllardır Develi Kebap’ın müdavimi<br />

olan tanınmış işadamı Engin Yılmaz, asırlık lezzeti övdü.<br />

“Haftada en az iki üç kez buradayım, gelemezsem kendimi<br />

huzursuz hissediyorum” diyen Yılmaz’ın servisini, restoranın<br />

20 yıllık şeflerinden Ekrem Karakuş yaptı.<br />

Çatana’da Üç Aile Bir Mutluluk<br />

Hanioğlu çifti Amerika’dan Türkiye’ye geldi, ayaklarının tozuyla dostlar<br />

buluşması için soluğu Çatana Balık’ta aldı. Princeton Üniversitesi’nin öğretim<br />

görevlileri; sanayici Uçer ve hukukçu Tümerkan Ailesi ile dolu dolu<br />

buluşmada bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. Sinan Hanioğlu, Sulhi<br />

Uçer, Zergün Uçer, Arsev Hanioğlu, Vildan Tümerkan, Şükrü Hanioğlu, Somay<br />

Tümerkan.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 133


EGE MUTFAĞINDAN<br />

HABERİNİZ OLSUN<br />

Biz, 25 yılı aşkın süredir çeşitli mekanlarda sizleri özel lezzetlerle buluşturan<br />

Ziya KAÇAR & Veli ŞAHİN olarak, bu defa Küçükyalı sahilindeki kendi mekanımızda<br />

sizleri ağırlamaktan mutluluk duyarız...<br />

Turgut Özal Bulvarı, Cumhuriyet Caddesi No: 2 Küçükyalı-Maltepe<br />

(Küçükyalı Sahilyolu Evlendirme Dairesi Yanı)<br />

T: 0216 489 28 58 - 489 28 68 // F: 0216 489 28 38<br />

E-posta: info@calipsorestaurant.com // web: www.calipsorestaurant.com


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Vedat Milor’dan Calipso’ya Övgü<br />

Türkiye’nin en iyi restoranlarını gezip, müthiş lezzetleri tadarak değerlendirmelerde<br />

bulunan Vedat Milor, Calipso Fish için övgü dolu<br />

sözler sarfetti. Öğretim üyeliği yanında, yemek ve şarap eleştirmenliği<br />

de yapan ünlü gurme, test ettiği Calipso lezzetleri için, “Açıkça<br />

söylemek gerekirse bu kadarını hiç beklemiyordum. Bir defa daha<br />

gelmem şart oldu” yorumunda bulundu. Sahilyolunun Küçükyalı bölümünde<br />

yer alan Calipso, sektörde yaklaşık 30 yıllık bir mazisi olan<br />

Ziya Kaçar ve Veli Şahin tarafından yönetiliyor.<br />

Bostancı’nın Göbeğinde<br />

‘Kendinin Pişir Kendin Ye’<br />

Cemiyet akşamlarının ayrılmaz üçlüsü, Çınaraltı’nda yine lezzet dolu<br />

bir akşam geçirdi. Ortaklar Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Özkan<br />

Polattimur ve yine kozmetik sektörünün tanınmış isimlerinden Fatih<br />

Kemerkaya ile Ye-Doy fast food zincirinin sahibi Aydın Tuzcuoğlu;<br />

hem Çınaraltı lezzetlerini mangalbaşında kendileri pişirip yedi, hem<br />

de koyu sohbetin tadını çıkardı. Fatih Kemerkaya, Özkan Polattimur<br />

ve Aydın Tuzcuoğlu.<br />

Ümit Ağan, Ağır Misafirleri ile Çatana’da<br />

Suadiye Gönüllüleri’nde aktif hizmet çalışmalarıyla göz dolduran<br />

hizmet aşığı Ümit Ağan; eski başbakanlardan Nihat Erem’in kızı Işıl<br />

Önalp ve eşi, Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Akın Önalp ile<br />

birlikte Çatana Balık’taydı. Büyükelçi Gündüz Tunçbilek’in eşi Emel<br />

Tunçbilek’in de sohbete dâhil olduğu masada misafirler gecenin<br />

karesini, Kadıköy Life Dergisi ile paylaştı. Ümit Ağan, Işıl Önalp, Akın<br />

Önalp, Emel Tunçbilek.<br />

BADAY Otomotiv, Dostlarını<br />

Kahvaltıda Buluşturdu<br />

Renault markasının Anadolu Yakası’nda satış, satış sonrası ve servis<br />

hizmetlerini sağlayan şirketlerden biri olan BADAY Otomotiv, dostlarını<br />

kahvaltıda buluşturdu. Adeta bir tek kuş sütünün eksik olduğu<br />

kahvaltılı buluşmaya ev sahipliği yapan BADAY Otomotiv Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Abdullah Baday; “Bizler için hiçbir şey dostluktan,<br />

birlik ve beraberlikten daha önemli değildir. Geçtiğimiz Ramazan<br />

Bayramı öncesinde de Erenköy’de bir iftar daveti vermiş ve değerli<br />

dostlarımızla orada buluşmuştuk. Bundan sonra da çeşitli etkinliklerle<br />

buluşmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.<br />

Tatilin Ustalarından “Lezzet Budur”<br />

Sık sık sayfalarımıza konuk edeceğimiz Tatil Budur ekibinden Barış<br />

Çetinörge ile Cansu & Serdar Yemenicioğlu çiftini Ataşehir Kalbur’da<br />

görüntüledik. “Neden Kalbur?” sorumuza ise, “Öylesine farklı lezzetleri<br />

var ve öylesine kendimizi huzurlu hissediyoruz ki, başka yerlerde<br />

macera aramaya gerek duymuyoruz” oldu. Tabi bu cevaptan en mutlu<br />

olan kişi mekânın işletme müdürü Sabahattin Aydın oldu.<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 135


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Turan Sürücü’den Mimarına Teşekkür Daveti<br />

Asıl işi sigortacılık olan fakat dostları tarafından “yaşam duayeni”<br />

olarak kabul edilen Turan Sürücü, yine sıradışı bir davete<br />

ev sahipliği yaptı.<br />

Bundan dört yıl kadar önce Akasya Residence’da satın aldığı<br />

bin metrekare büyüklüğündeki yeni işyerinin dekorasyonu<br />

için bugüne kadar 14 mimar ile görüşen fakat hiçbirinden<br />

tatmin olmayan Sürücü, karşılaştığı 15. isimden son derece<br />

memnun kalınca bunu bir teşekkür davetiyle kutladı.<br />

İki aşamalı olarak gerçekleşen davet, pazar sabahı Turan<br />

Sürücü’nün Kasaba Evleri’nde bulunan malikhanesinde kahvaltı<br />

ile başladı. Aynı günün akşamında ise, Büyük Kulüp’te<br />

verilen bir yemek ile devam etti.<br />

AHMET VEFİK ALP ATÖLYESİ’NDEN<br />

Yaşam duayeni Turan Sürücü, aradığı iç mimarı Muhteşem<br />

Keçelioğlu olarak buldu. Ünlü kentbilimci Prof. Dr. Ahmet<br />

Vefik Alp’in atölyesinde yetişen ve onun yönlendirmesi ile<br />

Sürücü’ye ulaşan Keçelioğlu; “Bazen istekler doğruların üzerine<br />

çıkabilir. Ben bu dengeyi sağlayabildim. O benim enerjimden,<br />

ben onun tecrübelerinden faydalanmayı ön planda<br />

tuttum. Fikirlerimiz de son derece uyum sağlayınca anlaşamamak<br />

mümkün değildi” dedi.<br />

AİLESİNE TEŞEKKÜR<br />

Turan Sürücü’nün daveti, sabah kahvaltısı ile başladı. Muhteşem Keçelioğlu’nun ailesine<br />

teşekkür amaçlı düzenlenen kahvaltıya kardeşleri, akşamki yemeğe ise anne<br />

ve babası ile ablası katıldı. Büyük Kulüp’te verilen yemek davetinin diğer konukları<br />

arasında, ünlü yazar Adnan Baykal ve sağlık danışmanı Kenan Ordu da vardı. Muhteşem<br />

Keçelioğlu’nun annesi Sibel Hanım ve babası Hamdi Keçelioğlu’na “Böylesine<br />

başarılı bir çocuk yetiştirdiğiniz için size değerler adına teşekkür ederim” diyen<br />

Sürücü, “Bu tür insanların ülkemizde çoğalması yegâne arzumdur” mesajı verdi.<br />

Keçelioğlu<br />

Ailesi, tüm<br />

üyeleriyle bir<br />

arada…<br />

İç Mimar Muhteşem Keçelioğlu, Yaşam Duayeni Turan Sürücü, Gazeteci Canan Toprakkaya,<br />

Avukat adayı Mehmet Keçelioğlu, Avukat Sibel Keçelioğlu, Endüstri Mühendisi Adayı<br />

Nurdan Keçelioğlu ve Gazeteci Kadir Toprakkaya…<br />

Büyük Kulüp buluşmasının konukları arasında yer alan Adnan<br />

Baykal, konuklar için “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma / Babalar,<br />

Oğullar ve Kızlar” adlı kitabını imzaladı. Ayrılırken ise bıraktığı not,<br />

O’nun farkını ortaya koydu: “Herkes huzurlu, sohbet yerinde. Keyifli<br />

anlar yaşadık Büyük Kulüp’te...”<br />

136 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Ataşehir’de Size Özel Lezzetlerimizle Hizmetinizdeyiz<br />

Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyoruz.<br />

Andromeda Gold Ataşehir - İstanbul // Rezervasyon: 0216 504 12 99 // www.parkadana.com


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Aysel İpar & Kazım Polat’dan Veda Yemeği<br />

Türk Sanat Müziği’nin efsane isimlerinden Aysel İpar ve sevgili eşi Gazinocular<br />

Kralı Kazım Polat çıkacakları Amerika seyahati öncesi bir veda yemeği düzenledi.<br />

Büyük Kulüp’te gerçekleşen buluşmaya, çiftin yakın dostları arasında yer alan<br />

yaklaşık 30 kişilik bir grup katıldı.<br />

AMERİKA’YA GİDİYORLAR<br />

Aysel İpar & Kazım Polat çifti aynı zamanda Amerikan vatandaşları olmaları nedeniyle<br />

bir müddet orada yaşama kararı almışlardı. Uzun yıllar Caddebostan ve Taksim<br />

Belediye Gazinosu’nu çalıştıran ve müzik dünyasına pek çok isim kazandıran<br />

Kazım Polat, “Yaşımız ilerledi, bir müddet Amerika’nın havasını teneffüs etmek istedik.<br />

Malum tebdil-i mekânda ferahlık vardır” yorumunda bulunurken Aysel İpar<br />

ise, “Amerika’da yaklaşık 20 yıl yaşadık ve her milletten pek çok dostlarımız oldu.<br />

Bir anlamda o eski dostlukları da tazelemek adına bir kaç aylığına gidiyoruz” dedi.<br />

VEFALI DOSTLAR HÜZÜN YÜKLENDİ<br />

Büyük Kulüp’ün bahçesinde gerçekleşen buluşmaya katılan çiftin dostları, ne<br />

kadar belli etmemeye çalıştılarsa da, yakında ayrılacak olmaları nedeniyle hayli<br />

hüzünlüydüler. Bunu farkeden Aysel İpar, “Hiç merak etmeyin<br />

sadece bedenimiz gitmiş olacak. Kalbimiz hep burada ve<br />

sizlerle olacak” dedi.<br />

CEM KALAYCI’DAN KEMAL EROL’A,<br />

DEMET OFLUOĞLU’NDAN SEVEN<br />

DELİGÖNÜL’E...<br />

Yemeğe ABD’de yaşayan ve oradaki Türk Derneği’nin başkanlığını<br />

yapan Seven Deligönül de katıldı. Diğer konuklarla<br />

bir anlamda hasret gideren Deligönül, “En güzeli buraya<br />

gelmek, en zoru buradan gitmek” diyerek, duygularını ifade<br />

etti. Özen Özmen, Hande Bozoklu, Levent Bozoklu, Demet<br />

Ofluoğlu, Önder Ofluoğlu, Gıyasettin İsmailoğlu, Ayşe İsmailoğlu,<br />

Birsen Ayata, Ayten Balioğlu, Necla İsmailoğlu,<br />

Gülsen Tiryakioğlu, Ayten Erdağı, Cem Kalaycı, Esra Kalaycı,<br />

Dilek Erol, Kemal Erol, İrem Babalık, Hüsnü Babalık, Canan<br />

Toprakkaya ve Kadir Toprakkaya...<br />

Yemeğe katılanlarla tek tek ilgilenip hatıra fotoğrafları çektiren Aysel İpar, “İyi ki varsınız”<br />

dedi. Aysel İpar, Cem Kalaycı, Kazım Polat, Kadir Toprakkaya, Canan Toprakkaya,<br />

Kemal Erol, Hüsnü Babalık, İrem Babalık, Dilek Erol ve Esra Kalaycı...<br />

Aysel İpar Polat & Kazım Polat...<br />

Şimdilerde Medical Park Göztepe Hasta-nesi’nde hastalarına şifa<br />

dağıtan Prof. Dr. Önder Ofluoğlu ve Prof. Dr. Demet Ofluoğlu çifti<br />

gecenin onur konukları arasındaydı.<br />

Birsen Ayata, Aysel İpar, Kazım Polat ve Seven<br />

Deligönül...<br />

Ayten Balioğlu, Gürsel Tiryakioğlu ve Ayten<br />

Erdağı...<br />

138 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Anadolu Efes Kadıköy Satış Grubu’ndan<br />

Motivasyon Yemeği<br />

Fortune Dergisi’nin düzenlediği ve Türkiye’nin en büyük şirketlerinin belirlendiği<br />

araştırmada 17’nci sırada yer alan Anadolu Efes’in Kadıköy Satış Grubu, motivasyon<br />

yemeğinde bu başarıyı da kutladı.<br />

Kadıköy Satış Grubu’nun eşleriyle birlikte katıldığı ziyafete ise, Ataşehir Park<br />

Adana Kebap ev sahipliği yaptı. Buluşmada Kadıköy Satış Müdürü Bülent Özen<br />

ve Saha Müdürleri de vardı.<br />

Kadıköy Satış<br />

Ekibi’nin en neşeli<br />

isimleri arasında<br />

yer alan Baki<br />

Kayım ve Olcay<br />

Mutu, “Başarımızın<br />

arkasında markanın<br />

en iyi olmasının<br />

da büyük katkısı<br />

var” dedi. Buse<br />

Yolyapan, Olcay<br />

Mutu, Baki Kayım<br />

ve Merve Kayım...<br />

MOTİVASYONUMUZU YÜKSEK TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ<br />

Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi’nin belirlendiği listede,<br />

Anadolu Efes olarak bu sene 17’nci sırada yer almış olmaktan<br />

büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Kadıköy<br />

Satış Müdürü Bülent Özen, “Şirketimiz geçtiğimiz sene olduğu<br />

gibi bu sene de hızlı tüketim (FMCG) şirketleri arasında<br />

birinciliği elde etti. Bunda tüm ekibimizin özveri ile çalışmasının<br />

katkısı elbette yadsınamaz. Biz de her ay bir araya gelerek<br />

motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalışıyoruz” dedi.<br />

Tayfun Bayar ve Dostları<br />

Moda Deniz Kulübü’nde<br />

Moda Deniz Kulübü’nde objektiflerimiz kulübün yeni üyelerinden Amerikan<br />

Kültür Kolejleri Kurucusu Tayfun Bayar’ın masasına takıldı. Markanın ortaklarından<br />

Aşkın Gündoğdu’nun doğum günü kutlamasının devamı olduğunu<br />

öğrendik. Ayşegül Gündoğdu, Funda Çalık, Füsun Bayar, Tayfun Bayar, İlker<br />

Çalık ve Aşkın Gündoğdu...<br />

Kadıköy Satış Grubu ekibinden Murat Mut, eşi Deniz Hanım ile<br />

birlikte katıldığı motivasyon yemeğinde, “Bazı akşamlar uzayan<br />

satış görüşmeleri sırasında çok geç saatlere kadar beni beklemek<br />

zorunda kalan sevgili eşim Deniz’e aracılığınızla da teşekkürlerimi<br />

iletiyorum” dedi.<br />

Kadıköy Satış Müdürü ve Saha Müdürleri, “Birlikte güzel yorumunda<br />

bulunmak istiyor, başka da bir şey söylemek istemiyoruz” dediler.<br />

Engin Albayraktar, Ergin Düşmezgül, Bertuğ Çavdar, Bülent<br />

Özen ve Serhat Moray...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 139


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Anlatılmaz Yaşanır<br />

Denecek Bir<br />

Lezzet Noktası<br />

Geçtiğimiz aylarda Ataşehir’in Şerifali Bölgesi’nde Aras Hancıoğlu<br />

yönetiminde kapılarını açan bir mekân var ki, lezzetleri<br />

için, “Anlatılmaz yaşanır” yorumunda bulunmak istiyoruz.<br />

Geçtiğimiz ay konuk olduğumuz mekânda test ettiğimiz<br />

lezzetler bizleri öylesine büyüledi ve öylesine farklı şeyler<br />

gördük ki, sizlere nasıl aktarabileceğimizin derdine düştük.<br />

MUTLAKA DENEMELİSİNİZ<br />

Öncelikli olarak mutlaka Aras’ı denemenizi tavsiye ediyoruz.<br />

Şerifali olarak bilinen ve aralarında Kamil Koç, Metro gibi<br />

otobüs yolculuğu sağlayan şirketlerin hareket merkezine<br />

çok yakın bir yerde. Konseptine gelince; biraz Develi, biraz<br />

Nusr-Et, biraz Günaydın, biraz Sahan. Tabi kendine özgü<br />

katkıları da var. Fiyatları ise şimdilik yukarıdaki markaların<br />

yarısına yakın denebilir.<br />

Damak zevkine güvendiğimiz isimler arasında yer alan Ünlü Gayrimenkul<br />

Danışmanı Recai Tanıtkan ile birlikte gittiğimiz Aras’da<br />

lezzetleri test ettikten sonra Aras Hancıoğlu’nun iddialı duruşuna<br />

hak verdik.<br />

Son günlerin popüler markası Nusr-Et’de çalışan Aras Hancıoğlu,<br />

mutfağı UNESCO koruması altına giren Gaziantep’in yetiştirdiği<br />

isimlerden sadece biri. Onun son derece ilginç hikâyesini derginizin<br />

bir sonraki sayısında sizlere aktaracağız.<br />

Develi’yi ölümsüz kılan çeşitlerden biri olan Fıstıklı Kebap’ı bir de<br />

Aras Şef’in ellerinden aldığınızda farkı göreceksiniz.<br />

Semizotu ile harmanlanmış cevizli salatayı sadece burada çok<br />

farklı olarak test edebilirsiniz.<br />

140 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Amerika Seyahati Öncesi Ziyafet<br />

İtalya merkezli SCREPO Yapı Çözümleri’nin Türkiye Ofisi’nde Proje ve İş<br />

Geliştirme Müdürü olarak çalışan Murat Ak, ailesi ile birlikte çıkacağı<br />

Amerika seyahati öncesinde Ataşehir Kalbur’da bir ziyafet sofrası kurdu.<br />

Faruk Usluer ve Sedat Azizoğlu gibi isimler de aileleri ile birlikte bu geceye<br />

katıldılar.<br />

Ceyla 4 Yaşında<br />

Dergimiz editörlerinden Oğulcan Tatar’ın yeğeni Ceyla Ülünçer,<br />

4. yaş gününü Bağlarbaşı’nda yer alan Koç Spor Topluluğu<br />

korusunda tüm aile bireyleriyle beraber kutladı. Ülünçer, Koç,<br />

Tatar, Ural, Gençal, Siso ve Aksakal ailelerinin yer aldığı kutlama,<br />

korunun en keyifli anlarına sahne oldu. Kadıköylü minik<br />

Ceyla Ülünçer’e yeni yaşında ve uzun ömründe sağlık ve mutluluklar<br />

dileriz. Begüm - Sayıl - Ceyla Ülünçer...<br />

Özlem Atalay Budaklı Park Adana’da<br />

Genç biomedical mühendislerimizden Özlem Atalay Budaklı’ya,<br />

Ataşehir Park Adana’da rastladık. Mekânın lezzetlerini<br />

birlikte paylaştıkları diğer isimler ise, Nuray ve Seval Özgen<br />

kardeşlerdi...<br />

Afrika Sonrası Yapılacak En Doğru Şeydi<br />

Özel Haberler Editörümüz Özgür Uysal, TOURMAG Turizm Dergisi adına gittiği<br />

Afrika Gezisi’nden döner dönmez soluğu Ağva’da aldı. İstanbul’a yaklaşık<br />

bir saat uzaklıkta, unutulmuş bir kaçış noktası olarak gördükleri Ağva’da<br />

yol arkadaşı İnci Oğan ile birlikte, başbaşa ve sade bir piknikle aynı zamanda<br />

doğum gününü de kutladı.<br />

Hüseyin Kaya, “Bostancı Akşamları” Dedi<br />

Kaya Bilgisayar - Elektronik Büro Malzemeleri sahibi Hüseyin<br />

Kaya, eşi Başak Hanım ve biricik oğulları Batuhan ile birlikte<br />

Çatana Balık’ta kendilerini Ege lezzetlerine bıraktı. Kaya Ailesi,<br />

“fırsat buldukça Çatana’dayız” dedi.<br />

Özdurak Ailesi’nin Aras Keyfi<br />

Ataşehir’in Şerifali bölgesindeki Aras Et & Kebap isimli lezzet durağını Özdurak<br />

Ailesi de bizler gibi merak edenlerdendi. Tutku Organizasyon’un sahibi<br />

olan Arzu Özdurak, 3 yaşındaki kızları Derin Özdurak, babaları Recep Özdurak<br />

ve Arzzu Hanım’ın bankacı eşi Can Nuri Özdurak...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 143


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Yemekte de Proje Konuştular<br />

İstanbul’un Bağdat Caddesi’nde ardı ardına önemli konut projelere imzasını<br />

atan Soyupak İnşaat’ın ortakları Nalan Şık ve Mehmet Soyupak, By Esat Balıkçısı’ndaydı.<br />

Yoğun iş temposunun ardından nefes alma fırsatı bulan iş ortakları<br />

dayanamadı ve keyif yemeğini, yine iş buluşmasına çevirdi. Önümüzdeki<br />

süreçte sürpriz projelere imza atmaları beklenen Nalan Şık ve Mehmet<br />

Soyupak’ın yeni dönem için bir hayli enerji dolu oldukları görüldü.<br />

Poyraz’da Başbaşa Olmanın Keyfi<br />

Taşımacılık turizminin önde gelen isimlerinden Barış Dursun,<br />

hafta sonu için değişmez adresi kabul ettiği Poyraz’da eşi Filiz<br />

Hanım ve biricik kızları Doğa Duru ile başbaşa olmanın keyfini<br />

yaşayanlardandı.<br />

Tolga Verimli Dostları ile Calipso’da<br />

Aralarında JİF Fıstık Ezmesi, Starbucks Frappucino, Hanuta, NOVİ Çikolata<br />

gibi ürünleri ithal ederek tüketicilerle buluşturan Yaba Foods’dan Tolga<br />

Verimli’yi dostları ile birlikte Calipso Fish’de görüntüledik. Oldukça neşeli<br />

olan grup, bir sonraki buluşmanın yine burada olacağı bilgisini paylaştı.<br />

Şişli’den Geldiler<br />

Şişli’de yaşayan Aladağ ve Gökçimen aileleri Pazar Kahvaltısı<br />

için Nakkaştepe Nakkaş’ı tercih edenler arasındaydı. Grup<br />

ayrılırken, “Buna değermiş” demekten kendilerini alamadılar.<br />

Aslı Aladağ, Hiranur Aladağ, Cumhur Aladağ, Gökhan Gökçimen<br />

ve Kıvanç Gökçimen...<br />

“Birlikte Olmak Her Şeyden<br />

Daha Önemli”<br />

Poyraz Balık’ta görüntülediğimiz Geboloğlu Ailesi, “Birlikte olmak<br />

her şeyden daha önemli” diyenlerdendi. Deren Geboloğlu,<br />

Mecit Gebolğlu, Nazan, Geboloğlu ve Serhan Geboloğlu...<br />

Kazanılan Davayı Kutladı<br />

NG Hukuk Bürosu kurucularından Gökhan Nakıpoğlu, kazandığı önemli bir<br />

davayı Calipso’da dostları ile birlikte kutladı. Gökhan Nakipoğlu, Elif Nakipoğlu,<br />

Elif Derbeder Onay ve Nejat Onay...<br />

144 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Kenan Defne Moda Sahil Kahvaltısında<br />

Moda Sahil’e Pazar Kahvaltısı için gelenler arasında Kenan<br />

Defne de vardı. Yoğun iş temposundan kaynaklanan yorgunluğun<br />

deniz manzarası eşliğinde bir kahvaltı ile tamamen<br />

giderilmiş olmasını “Harika” olarak yorumlayan Kenan Defne,<br />

“Bundan böyle Pazar günleri ilk adres burası” dedi.<br />

Varyap Meridyen 2 Halkla İlişkiler Müdürü Nil Yağmur ve Fors Medya Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Deniz Tümerkan, DP Metal Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Tümerkan,<br />

Demir Tümerkan.<br />

Polis Kıyafetleri Demir’e Çok Yakıştı<br />

Polisleri çok seven Demir Tümerkan elbiselerini giyindi, ailesi ile birlikte<br />

Kalamış’ın nezih mekânı Develi Marin’e geldi. “Oğlum polisleri çok seviyor,<br />

kıyafetlerine de çok düşkün” diyen baba Tolga Tümerkan, gecenin karesini<br />

Kadıköy Life Dergisi ile paylaştı. Demir; “Nil teyzem de çok beğendi” diyerek<br />

en sevdiği kıyafetlerin polis üniforması olduğunu söyledi.<br />

Ahmet Şengül’ün Park Adana Tutkusu<br />

Anadolu Yakası’nda, iletişim gülen yüzü sloganıyla onbinlerce kişiyi akıllı telefon<br />

sahibi yapan Şengüller’in kurucularından Ahmet Şengül’ü Park Adana’da<br />

görüntüledik. Her hafta sonunda düzenli olarak geldiği mekânda bir gün önceden<br />

masasını ayırtan Ahmet Şengül’ün bu defa konukları da vardı. Mine<br />

Babalık, Gonca Şengül, Ahmet Şengül, Cenk Babalık ve Feyza Ravza...<br />

Suna Dumankaya Poyraz Balık’ta<br />

Uzun zamandan beri göremediğimiz Suna Dumankaya’yı<br />

amcası İbrahim Dumankaya ile birlikte müdavimi oldukları<br />

Poyraz’da görüntülemiş olmaktan büyük memnunluk duyduk.<br />

Bir sonraki Kadıköy Life sayfalarına ilgi çekecek bir söyleşi<br />

için randevu bile aldık. Reyhan Dumankaya, Suna Dumankaya<br />

ve İbrahim Dumankaya...<br />

“Nakkaş Pazar Kahvaltısı” Dediler<br />

Ünlü gümrük müşavirlerimizden Hüseyin Gülpınar, dostlarına “Pazar günü<br />

için ne yapalım?” sorusu karşısında aldığı, “Nakkaş Pazar Kahvaltısı” cevabı<br />

ile geldiği mekânda objektiflerimize takıldı. Mustafa Ersin Asutay, Hüseyin<br />

Gülpınar, Oktay Asutay, Emel Asutay, Nur Gülpınar, Ferah Kurdoğlu, Şehnaz<br />

Hopalı ve Tayfun Hopalı...<br />

Soluğu Kalamış’ta Aldılar<br />

İstanbul cemiyetlerinin tanınmış isimleri “dostlar masası” için<br />

By Esat Balıkçısı’nı tercih etti. Günaydın Restoranları’nın sahibi<br />

Nimet Yalçın, Bozcaada Elektrik Dağıtım sahibi MHP İstanbul<br />

İl Başkan Yardımcısı Deniz Bozcaada, İstanbul Oto Galericiler<br />

Esnaf Odası Başkanı – İstanbul Oto Galericiler Kredi Kefalet<br />

Kooperatifi Başkanı Kenan Taşlıdağ, Başkan Jip Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Doğukan Taşlıdağ ve Avukat Kemal Okal; restoran<br />

sahibi Esat Çek’in bizzat sunumlarıyla lezzet dolu bir akşam<br />

yaşadı. Kemal Okal, Nimet Yalçın, Deniz Bozcaada, Kenan Taşlıdağ,<br />

Doğukan Taşlıdağ...<br />

Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 145


Türkiye’nin tüm kebap çeşitlerini<br />

İstanbul’a getirdik<br />

Damak zevkinize hitap eden<br />

unutulmaz lezzetler...<br />

Manzarasıyla atmosferiyle sabah kahvaltılarından iş yemeklerine<br />

akşam ziyafetlerinden kutlamalara kadar yediğiniz yemeği<br />

özel kılmayı başaran Nakkaş Kebap Selamiçeşme, Göztepe,<br />

Çekmeköy, Erenköy ve Nakkaştepe’de yer alan mekanlarımızla tüm<br />

İstanbulluları eşsiz lezzetlerle tanıştırıyoruz...<br />

Trakya ve Balıkesir yöresindeki meralarda yetişen hayvanların<br />

etlerini tazeliğini yitirmeden İstanbul’a getiriyoruz.<br />

Kendi özel bahçelerimizde hiçbir hormon barındırmayan, genetiğiyle<br />

oynanmamış, tohum ve zirai ilaç kullanmadan ürettiğimiz sebzeleri<br />

dalından koparıp siz misafirlerimize sunuyoruz...<br />

NAKKAŞTEPE:<br />

Kuzguncuk Mah. Gümüşyolu Cad. No: 24 Üsküdar<br />

Tel: 0216 495 65 15<br />

SELAMİÇEŞME:<br />

Mustafa Mazhar Bey Cad. No: 18/A Selamiçeşme<br />

Tel: 0216 567 48 48<br />

GÖZTEPE:<br />

Feneryolu Boztepe Sokak No: 2/2 Göztepe<br />

Tel: 0216 567 97 50-51<br />

ÇEKMEKÖY:<br />

Taşdelen Mah. Sultançiftliği Cad. No: 15<br />

Şile Otobanı Otokoç Yanı Çekmeköy<br />

Tel: 0216 344 30 30<br />

ERENKÖY:<br />

Erenköy Mah. Ethemefendi Caddesi<br />

No: 19 Kadıköy/ İstanbul<br />

Tel: 0216 302 46 46

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!