Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Eylül & Ekim 2017 | Yıl: 13 | Sayı: <strong>77</strong> | Fiyatı: 7.50 TL<br />
Bisikletli Yaşama<br />
HAZIR MISINIZ?
Advertorial<br />
Yeshill Residence<br />
GN İnşaat Kentsel Dönüşümde<br />
Standartları Yükselterek,<br />
Binalara Değer Katıyor<br />
MEHMET ZENGİN<br />
Depreme dayanıklı, yaşam kalitesiyle öne çıkan, çevreci ve akıllı<br />
binalar gün geçtikçe daha da önem kazanıyor. Deprem gerçeği, insanları<br />
sağlam olduğu kadar yaşanabilir konutlara yönlendirirken;<br />
bu alanda kusursuz hizmet veren firmalara olan rağbet de artıyor.<br />
Kentsel dönüşüm ve süreçlerinde çözüme odaklanarak sunduğu<br />
hizmetlerle öne çıkan ve 2015 yılından beri hizmet veren GN İnşaat,<br />
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda nitelikli projelere imza atıyor. Tüketicilerle<br />
aracısız iletişim kurduklarını ve sürecin tüm aşamalarında<br />
destek verdiklerini belirten GN İNŞAAT/ GNYAPI Yönetim Kurulu<br />
Başkanı A. Bülent Güney, kaliteden taviz vermediklerini belirtiyor.<br />
Kadıköy’de bir marka olmak istediklerini ifade eden Bülent Güney<br />
ile Maltepe’deki genel merkezinde görüştük...<br />
Kentsel dönüşüm zorlu bir süreç gibi algılanıyor ama bu konuda<br />
getirdiğiniz yenilikçi yaklaşımlar nihai tüketiciler açısından<br />
fırsat yaratıyor. Biraz söz eder misiniz?<br />
GN İnşaat olarak enerji verimliliği yüksek kentsel dönüşüm projeleri<br />
üretiyoruz. Yalıtım kökenli bir şirket olarak üretmiş olduğumuz<br />
her konutta enerji verimliğinin sağlanması bizler için önem taşıyor.<br />
Bu zamana kadar mevcut binaların enerji verimliliğini sağlarken,<br />
kentsel dönüşümde de özellikle enerji verimli binalar üreterek bu<br />
anlamdaki misyonumuzu sürdürülebilir kılmaya çalışıyoruz. GNYAPI<br />
tarafında edindiğimiz 10 yıllık ısı yalıtım uygulaması tecrübesini son<br />
3 yıldır aktif hale getirdiğimiz inşaat kısmında kullanmaya devam<br />
ediyoruz. Yılların vermiş olduğu tecrübe ve iş ahlakı ile projelerimizde<br />
sıkıntı yaşamamak adına tedbirlerimizi aldık.<br />
Şöyle ki; projelerde yaşanan sıkıntılar aslında organizasyon yetersizliğinden<br />
kaynaklanıyor, bu da zamanlamada sarkmalara neden<br />
GN İnşaat / GNYAPI<br />
Yönetim Kurulu Başkanı A. Bülent Güney<br />
olabiliyor. Kimi zaman projenin uygulama aşaması 1-3 yıl arasında<br />
uzayabiliyor. Bu, elbette istenmeyen bir durum... Biz, böyle olumsuzlukların<br />
yaşanmaması için süreci riske edebilecek ihtimalleri ortadan<br />
kaldırıyoruz. Kendi alanında uzman hukuk danışmanlarımızla<br />
sonuç odaklı çalışıyoruz. Ayrıca sürecin belediye ayağında inşaat ko-<br />
12 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Advertorial<br />
Bağ Apartmanı Sultan Apartmanı Öke Apartmanı Rayman Apartmanı<br />
ordinasyon sorumlularımız görev alıyorlar.<br />
Yıkım, yapım ve iskan süreçlerini hızlandırarak<br />
daha kısa zamanda yol alıyoruz.<br />
GN İnşaat’ı diğer firmalardan ayıran<br />
temel özellikler nelerdir?<br />
Bizi farklı kılan özelliğimiz konut yöneticileri<br />
ve kat malikleri ile fiili ilişki içine giriyor olmamız.<br />
Yani nihai tüketici ile aracı olmaksızın<br />
iletişim kuruyoruz. Onları dinliyor, talepleri<br />
değerlendiriyor ve projemizi mimari ekibimiz<br />
ile çiziyoruz. Kendimizi onların yerine koyarak,<br />
sanki biz yaşayacakmışız gibi beklentilere cevap<br />
verebilen kullanışlı yapılar inşa ediyoruz.<br />
İkinci bir artımız da kentsel dönüşüm sürecinde<br />
yaşanabilecek tüm hukuki sıkıntılarda,<br />
maliklerin desteğe ihtiyaç duydukları<br />
anda karşılık beklemeden destek olmamız.<br />
Tam zamanlı bir avukatımız var ve süreçleri<br />
yakından takip ediyor.<br />
İnşaat sektöründe ekip de çok önemli bir<br />
unsur. Kentsel dönüşüm sürecinde bu daha<br />
da belirginleşiyor. Bu anlamda ekibinizi ve<br />
üretim kalitenizi anlatır mısınız?<br />
Bünyemizde 13 mimar ve mühendis var. Her<br />
projede en az iki mühendis aktif olarak görev<br />
yapıyor. Bu da planlamada profesyonel<br />
bir ilerleme sağlıyor. Kısa zamanda süratle<br />
iş çıkartıyoruz. 8-9 ay gibi bir zaman diliminde<br />
12-13 katlı projeyi tamamlayabiliyoruz.<br />
Planlama mühendisleri ile çalışmak da<br />
bize ayrı bir hız kazandırıyor. Proje süresince<br />
evlerinden uzaklaşıp kirada yaşamak zorunda<br />
kalan maliklerin mağdur olmasının da<br />
böylelikle önüne geçiyoruz.<br />
Konutlarda güneş ışınlarının ısısını reflekte<br />
edebilen camlar kullanıyoruz. Bunlara 3 cam<br />
veya konfor cam diyoruz. Bu uygulamanın<br />
gerçekleştirildiği ender projelerden birini<br />
hayata geçirdik. 10 cm’lik taş yünü yalıtımı<br />
ile hem ses hem de ısı yalıtımı sağladık.<br />
Kadıköy Belediyesi de böylesi bir yalıtımın<br />
gerek malzeme gerekse levha kalınlığı ile<br />
daha önce hiçbir projede yapılmadığını teyit<br />
etmiş oldu. Ayrıca döşemelerde özel kauçuk<br />
esaslı malzemelerle ses yalıtımı sağlandı.<br />
Bu, çok şikâyet edilen ve komşularla probleme<br />
neden olan gürültüyü önlemeye yönelik<br />
büyük avantajlar sağladı.<br />
Akıllı ev sistemi ile de Kadıköy’e yakışır bir<br />
sistemler bütünü getirmiş olduk. Yapmış olduğumuz<br />
çalışmalarda özellikle akıllı ev sistemini<br />
kullanılabilir kılan projeler üretiyoruz.<br />
Malzeme seçimlerini mimari ekibimiz bizzat<br />
özel olarak yapıyor ve kalite anlamında çok<br />
seçici davranıyorlar. Onaylı ürünler, enerji<br />
verimliliği sağlayan ürünlere öncelik verecek<br />
şekilde tercihlerimizi kullanıyoruz. Böylelikle<br />
hızlı, kaliteli ve enerji verimliliği anlamında<br />
yüksek performansa sahip konutlar üretilmiş<br />
oluyor. Burada şunu da test etme imkânımız<br />
oldu; yakın zamanda teslim ettiğimiz 27 dairelik<br />
bir projede normalde birçok yerde direkt<br />
daire satımına yönelirken, projedeki bir kat<br />
maliki bile satmadı kalitemizi görünce, direkt<br />
gelip kendileri yerleştiler. Yine bir diğer<br />
olumlu durum ise, daire satışının zor olduğu<br />
bir dönemde biz inşaatımızı bitirmeden önce<br />
bütün dairelerimizi satmış olduk.<br />
Özellikle Anadolu Yakası’nda hizmet<br />
veriyorsunuz. GN İnşaat’ın kentsel<br />
dönüşümde lokasyon olarak Kadıköy’ü<br />
tercih etmesinin özel bir nedeni var mı?<br />
Deprem gerçeğini göz önüne aldığımızda<br />
ülkemiz genelinde 7.5 milyon konutun<br />
dönüşüm sürecine dâhil olması gerekiyor.<br />
İstanbul’a baktığımızdaysa bu dönüşümün<br />
en yoğun yaşandığı ilçeler arasında<br />
Kadıköy’ü de görüyoruz. Kadıköy bilinç<br />
düzeyi yüksek bir ilçe... Fakat nitelikli yapı<br />
üretimi oldukça az. Dolayısı ile son 1,5 yıldır<br />
Kadıköy’e odaklandık. Kadıköylüler bu anlamda<br />
sadece metrekareyi değil, yaşayacağı<br />
konutun konforuna ve teknik özelliklerine<br />
de bakıyorlar. Tabii bu da yaptığımız işin<br />
nitelikli olması açısından bize fırsat tanıyor.<br />
Kentsel dönüşümde nitelikli yapılarla<br />
ilgili farkındalık yaratma konusunda<br />
neler yapılabilir?<br />
Önümüzdeki yıl “Konut Yöneticileri Kentsel<br />
Dönüşüm Konferansı” düzenleyeceğiz.<br />
Amacımız müteahhit seçiminde nelere<br />
dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durarak,<br />
bilinç oluşturmak. Maalesef her şey metrekareye<br />
indirgenmiş durumda ve firma<br />
seçiminde verilen metrekareye göre tercih<br />
yapılıyor. Daha ziyade teknik şartnameye,<br />
malzemelerin kalitesine ve sürdürülebilir<br />
projelere dikkati çekmek istiyoruz. Bu anlamda<br />
farkındalık yaratmak bizim en önemli<br />
misyonlarımızdan biri. Bunu da ağırlıklı<br />
olarak Kadıköylülerin davetli olacağı kentsel<br />
dönüşüm konferansında ele almış olacağız.<br />
İleriye dönük hedeflerinizden de<br />
bahseder misiniz? İstanbul dışında da<br />
proje üretmeyi düşünüyor musunuz?<br />
Şu an için ağırlığı Kadıköy’e vermeyi amaçlıyoruz.<br />
Kadıköy’de bir marka olmak, tercihlerde<br />
ilk sıra da yer almak bizim için önemli.<br />
İlk gayemiz birkaç parseli birleştiren siteler<br />
oluşturabilmek. Sonrasında da markamızı<br />
hakettiği yere taşıyıp, nitelikli konutlar<br />
üretmeye devam etmek.<br />
Meltem Apartmanı<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 13
Editör<br />
Kadıköy farkını ortaya koydu,<br />
bisikletli yaşamın merkezi oldu...<br />
Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika<br />
İstanbul’daki karmaşanın farkına varmak için kısa bir şehir<br />
dışına çıkmak yeterli... İnsanca yaşamın anahtarı olan sükûnet,<br />
megakentte ilk olarak trafikle sağlanacaktır. Bunun için metro<br />
ağının yaygınlaştırılmasının yanında alternatif araçlara da yönelmenin<br />
gerekliliği ortada.<br />
Bu noktada hepimizin keyifle bindiği, çocukluğumuzun ayrılmaz<br />
parçası bisiklet, yeniden gözde taşıma aracı olarak hayatımıza<br />
muhteşem bir giriş yapıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin<br />
İsbike Projesi, büyük ilgiyle karşılanırken; özellikle sahil boyunca<br />
kiralanan bisikletler, yürüyüş keyfine ayrı bir pencere açmakta...<br />
Kadıköy Belediyesi’nin bisikletli ulaşıma bakışı ise oldukça<br />
etkileyici... Yaptığı bisiklet yollarıyla birlikte diğer ilçe belediyelerine<br />
tam anlamıyla ağabeylik yapmakta ve örnek olmakta...<br />
Kadıköy Life Dergisi olarak “Hayatınızda yeni bir sayfa açmak,<br />
asırlık bir icatla mümkün olabilir” diyerek, bisikletli yaşamı<br />
kapağımıza taşıdık. Topluma yön veren ve bisikleti yaşamsal bir<br />
aktivite haline getiren değerli isimlerle bir araya geldik. Kadıköy<br />
Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi<br />
(İTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tayfun Kındap ve dünyayı pedallayarak<br />
bisiklet akımını adım adım Türkiye’ye yayan Kadıköylü<br />
Seçil Öznur Yakan ile kendinizden bir parça ve fayda bulacağınız<br />
röportajlarımız kapak dosyamızda sizlerle buluşuyor. Sevgili<br />
Kadıköylüler, bisikletli Kadıköy’e hazır mısınız?<br />
***<br />
Tartışmaların bitmediği bir alandır eğitim sistemimiz. Her<br />
yeni siyasi iktidar, sanki gücünü farklı bir model uygulayarak<br />
göstermek istermiş gibi hallaç pamuğu gibi atar tüm bilindik<br />
öğretileri... Oysa kadim bilgiler, her zaman geçmişten geleceğe<br />
uzanan öğretilerdir ve yeniliklerle harmanlanarak, çocuklarımıza<br />
yepyeni ufuklar açmak üzere güncellenmelidir. Bu tespiti<br />
yaptıktan sonra Kadıköy Life editörleri arasında yerini alan Pınar<br />
Baltacı’nın gerçek eğitimci Ali Koç ile yaptığı röportajı sizlerle<br />
paylaştık bu sayımızda. “Ben 1997’de Cizre’nin bir kenar mahallesinde<br />
öğretmenliğe başladım. Yani güvenlik sorunlarının olduğu<br />
bir dönemdi. Cizre’de 2.5 yıl sınıf öğretmeni olarak çalıştım.<br />
O dönemde ve koşullarda yüksek meslek aşkıyla işimizi yaptık.<br />
Özellikle Güneydoğu’da görev yaptığınızda mesleğinizin etkisini<br />
daha çok görüyorsunuz. Orada hayat değiştiren kişi olduğunuzu<br />
hissediyorsunuz. Her sınıfa girdiğinizde size heyecanla bakan<br />
gözleri görüyorsunuz. Metropolde öğretmenlik yaptığınızda<br />
ise o çocuğun hayatındaki herhangi birisiniz” sözlerinin sahibi<br />
Koç’un söylemlerini kaçırmamakta yarar var...<br />
Arzu Girginer... Yeni eğitim-öğretim döneminde öğrencilere<br />
kucak açan Bilgiyolu Koleji’nde İngilizce Öğretmeni... Kendisine,<br />
Türkiye’de İngilizce eğitiminin ne kadar yeterli verildiğini sorduk,<br />
aldığımız cevap çok da şaşırtıcı olmadı: “Türkiye’de İngilizce<br />
eğitimini devlet okullarında çok zayıf buluyorum. Devlet okullarında<br />
2 saat İngilizce eğitimi var; bunun etütlerle, kurslarla<br />
desteklenmesi gerekiyor. Bununla beraber, ikinci bir dilin öğrenilmesi<br />
de çok önemli.”<br />
***<br />
Kadıköy’e ve kültürüne her anlamda hizmet sunmayı ana prensip<br />
kabul etmiş olan dergimiz, bundan böyle her sayısında bir<br />
hizmeti daha gerçekleştirmeyi planlıyor. İçinden “Kadıköy” geçen<br />
her anlamdaki kültürel eser ve kültürel yapıtı, “Kadıköylü<br />
Yazarlar ve Kadıköy’ü Yazanlar” başlığı altında sizlere tanıtmak<br />
ve bu yapıtları siz değerli okurlarımızla paylaşmak arzusundayız.<br />
Konu ile ilgili olarak yazarlarımızın, Yayın Kurulu Üyemiz ve<br />
Yazarımız Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu ile temasa geçmelerini<br />
diliyoruz. İlk konuk yazarımız Ayşe Kadriye Onat, eseri ‘Ne Güzel<br />
Günlerdi O Günler’...<br />
Yaz günlerinin yerini sonbahara terk etmeye başladığı bugünler,<br />
hepimize mutluluk getirsin...<br />
Canan Toprakkaya<br />
TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,<br />
MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,<br />
POLİTİKA DERGİSİ<br />
İmtiyaz Sahibi ve<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Fatma Canan Toprakkaya<br />
Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Kadir Toprakkaya<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
İrem Toprakkaya<br />
Yayın Kurulu<br />
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp,<br />
Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,<br />
İnal Aydınoğlu, Bülent Turan,<br />
Enis Fosforoğlu<br />
Haber Müdürü<br />
Cenay Toprakkaya<br />
Editörler<br />
Figen Sabırcan, Özgür Uysal,<br />
Sedef Turan, Tolga Küçük, Pınar<br />
Baltacı, Deniz İhsan Taşdelen,<br />
Mörfi Menahem, Mesut Yaşar<br />
Görsel Yönetim<br />
Kubilay Şenyiğit<br />
Reklam ve Halkla İlişkiler<br />
Benusen T. Sağdan<br />
Tel: 0532 208 84 42<br />
Basım<br />
Teknik Basım Matbaacılık<br />
San. ve Tic. A.Ş.<br />
Sertifika No: 24871<br />
Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl Bulvarı<br />
No: 44 Keyap Çarşısı<br />
F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul<br />
Tel: 0216 508 20 20<br />
www.teknikbasim.com<br />
Dağıtım<br />
Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong> dergisinin birinci sayfasından<br />
son sayfasına kadar olan yazılardan imza<br />
sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların<br />
sorumluluğu reklam sahiplerine aittir. KADI-<br />
KÖY <strong>LIFE</strong> dergisinde yayınlanan her türlü yazı,<br />
fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır.<br />
İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong>’ın hiçbir kurum ve kuruluşla<br />
doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.<br />
Yayıncı<br />
K-İletişim Basın Yayın ve<br />
Tanıtım Hizmetleri<br />
Karanfil Sokak No: 27/13<br />
Göztepe / İstanbul<br />
Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17<br />
Gsm: 0532 266 82 43<br />
E-posta: kadikoylife@yahoo.com<br />
www.kadikoylife.com<br />
İrtibat Bürosu<br />
Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.<br />
No: 42/1 Kadıköy / İstanbul<br />
Tel: 0532 470 73 05<br />
ISSN 1307-5535<br />
Eylül & Ekim 2017<br />
Yıl: 13 Sayı: <strong>77</strong> Fiyat: 7.50 TL<br />
Basım Tarihi: 18 Eylül 2017<br />
Yayın türü: İki aylık, bölgesel,<br />
süreli yayındır.<br />
FOTOĞRAF: Emin Küçükserim<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong><br />
Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği<br />
üyesidir.<br />
14 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
İçindekiler<br />
16 YENİSAHRA VE BARBAROS<br />
MAHALLESİ’NDE<br />
KENTSEL DÖNÜŞÜM KRİZİ<br />
Pınar Baltacı: Ataşehir’de kentsel dönüşüm çalışmaları<br />
başlıyor. Anadolu yakasının Fikirtepe’den sonra ikinci<br />
büyük kentsel dönüşüm projesinin Ataşehir Yenisahra<br />
ve Barbaros Mahalleleri’nde yakın zamanda gerçekleşmesi<br />
bekleniyor.<br />
27 ÜSKÜDAR VALİDE SULTAN<br />
GEMİSİ, BOĞAZ’LA BÜTÜNLEŞTİ<br />
Üsküdar Belediyesi’nin, Boğaz’ı herkes için ulaşılabilir<br />
kılmak amacıyla hayata geçirdiği 54 metrelik Üsküdar<br />
Valide Sultan Gemisi, suya indirildi. Başta Üsküdarlılar<br />
olmak üzere tüm İstanbullulara ücretsiz kültür turları<br />
düzenlenecek gemide, Boğaz’da evlenme hayali kuran<br />
vatandaşların istekleri de gerçekleşecek.<br />
33 KADIKÖY’E 2,5 MİLYAR TL<br />
METRO YATIRIMI<br />
Kadıköy ve çevresine dev yatırım, bölgede yeni bir sayfayı<br />
açmaya hazırlanıyor. Saatlerce trafik kaosu çeken,<br />
minibüs ve dolmuş gibi çağdışı dört teker araçlar ile<br />
seyahat etmek zorunda kalan İstanbullular, artık milenyum<br />
nimetlerinden yararlanmaya başlıyor.<br />
36 BİSİKLETLİ KADIKÖY’E<br />
HAZIR MISINIZ?<br />
Kadir Toprakkaya: Günlük hayatın içinde en çok ihtiyaç<br />
duyduğumuz zaman ve enerji, İstanbul trafiği içerisinde<br />
eriyip gidiyor. Bu bunalmışlığın içerisinde asırlar öncesinden<br />
çıkagelen günümüzün basit bir ayrıcalığı olan<br />
bisiklet, hayatımızın merkezine doğru yerleşmeye devam<br />
ediyor. Yıllardır bisikletlilerin gözdesi olan Kadıköy<br />
ise, yerel atılımla beraber pedalşörlerin uğrak noktası<br />
olma yolunda ilerlemekte.<br />
58 EĞİTİMDE TARTIŞMA<br />
İDEOLOJİK DEĞİL,<br />
PEDAGOJİK OLMALI...<br />
Ali Koç: Ben köy çocuklarının eğitim öğretim açısından<br />
daha şanslı olduklarını düşünüyorum açıkçası. Tabii iyi<br />
bir öğretmene rastlamak koşuluyla... Eğer bir köy çocuğunun<br />
iyi bir öğretmeni varsa, metropoldeki çocuktan<br />
daha şanslıdır. Çünkü o bahsettiğimiz doğayla ve kendi<br />
doğasıyla bir arada yaşayabileceği bir ortamdadır. Bol<br />
bol hayal kuracağı serbest zamanı var.<br />
64 ESKİHİSAR’DA NEFİS BİR KONAK;<br />
OSMAN HAMDİ BEY MÜZESİ<br />
Erkut Özen: Osman Hamdi Bey'in yaz aylarında ikamet<br />
ettiği ve günümüzde müze olarak kullanılan evini ya da<br />
şimdiki haliyle “Osman Hamdi Bey Müzesi'ni Kadıköy<br />
Life okurları ile paylaşıyorum.<br />
66 SOKAĞIN ENERJİSİNİ YANSITAN<br />
KADRAJLAR<br />
Evren Gözüyaşlı: Kadıköy Life'in bu sayısında, uzun<br />
yıllardır tutkuyla sokak fotoğrafları üreten bir fotoğraf<br />
sanatçısı Engü Balkan’ı ve fotoğraflarını sayfalarımıza<br />
taşıyoruz…<br />
36<br />
64<br />
16<br />
27<br />
58<br />
33<br />
66<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 15
Prostat Kanserinde<br />
Tam Hedefe<br />
Füzyon Biyopsi<br />
Füzyon Biyopsi ile kanser şüphesi taşıyan lezyonlara doğru ve<br />
kesin tanı tek seferde alınıyor. Bölgesel veya genel anesteziyle<br />
uygulanan Füzyon Biyopsi sayesinde hasta konforu artarken,<br />
tedavi sürecine hızlı geçiş sağlanıyor.<br />
Çağrı Merkezi<br />
444 0 436<br />
florencesaglik<br />
www.florence.com.tr<br />
groupflorencetv
Çevre<br />
Kadıköylüler ne yazık ki<br />
zehir soluyor!<br />
Kadıköy genelinde devam eden inşaat çalışmaları<br />
ile birlikte çevrede görülen yoğun<br />
toz, günlük hayatı önemli derecede olumsuz<br />
etkilemeye başladı. Fikirtepe’de yapılan<br />
hava kalitesi ölçümlerinin sonuçlarına<br />
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu<br />
da, “Halk sağlığı tehdit altında” diyerek isyan<br />
etti.<br />
Kadıköy Life Dergisi’nin uzun süredir gerçekleştirdiği<br />
“kırmızı alarm” yönündeki uyarılarının<br />
haklılığını, Kadıköy Belediyesi tarafından<br />
iki ayrı istasyonda yaptırılan hava<br />
kalitesi ölçüm sonuçları gösterdi.<br />
ŞOK RAKAMLAR, RESMEN<br />
ZEHİR SOLUYORUZ<br />
Fikirtepe’deki ölçümlerde Partikül Madde<br />
(PM10) için olması gereken sınır değer 70<br />
iken bu oran üç ayrı ölçümde 135,66 µg/m 3 ,<br />
161,66 µg/m 3 ve 145,85 µg/m 3 olarak tespit<br />
edildi. Partikül madde 2,5 (PM2.5) için olması<br />
gereken sınır değerler ise, 25 µg/m 3<br />
(DSÖ) iken 115,73 µg/m 3 görüldü.<br />
KADIKÖY’ÜN GÖBEĞİNDE ÇİMENTO VE<br />
BETON SANTRALLERİ<br />
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,<br />
soruna yönelik yaptığı açıklamada şunları<br />
ifade etti: "Bu bölgedeki tüm değerlerin<br />
yüksek çıkması, ciddi derecede halk sağlığını<br />
tehdit etmekte. Bu bölge 6306 sayılı<br />
yasa çerçevesinde Çevre İl Müdürlüğü’nün<br />
kontrolü altında olması itibariyle kendilerine<br />
durumu yazı ile bildirdik. Bu bilgiyi de kamuoyu<br />
ile paylaşmak zorundayız. Bölgede<br />
faaliyet gösteren aile sağlık merkezlerinde<br />
elde ettiğimiz şifai bilgilere göre, çocuk yaşta<br />
her iki hastadan biri solunum yolu enfeksiyonlarına<br />
bağlı hastalık oluşturduğu yönündedir.<br />
Bölgede 7, toplamda 11 adet beton<br />
santrali kurulu ve bu sayı artış eğiliminde.<br />
Gelecekte başka sorunların açığa çıkmaması<br />
için önceden çözüm üretmeliyiz.<br />
Sorunların temeli aşırı derecede inşaat<br />
yükü, beton santralleri ve kamyon trafiğiyle<br />
ilişkili... Bununla ilgili kamyonlara ceza<br />
yazma ne yazık ki bizim yetkimizde değil.<br />
Burada ciddi bir yetki karmaşasından dolayı<br />
bütün bu sorunlar ortaya çıkmakta. Büyükşehir<br />
Belediyesi, İl Çevre Müdürlüğü ve<br />
Kadıköy Belediyesi’nin koordinasyonunda<br />
ortak çalışma yapılarak, bütün bu sorunların<br />
çözülmesi gerekiyor ki halk sağlığını güvence<br />
altına alalım."<br />
KANSER GİBİ CİDDİ HASTALIKLARA<br />
ZEMİN HAZIRLIYOR<br />
Partikül maddeler civa, kurşun, kadmiyum<br />
gibi ağır metaller ile kanserojen kimyasalları<br />
bünyelerinde bulundurabiliyor. Korkunç<br />
olanı ise bu maddelere maruz kalmak solunum,<br />
kalp damar hastalıkları, astım atakları,<br />
solunumla ilgili rahatsızlıklar ve akciğer<br />
kanserinden ölümlerde artışa yol açıyor.<br />
Sağlık etkisine en çok yol açan grubun çözünebilir<br />
transition metaller, kuvvetli aerosol<br />
asitleri ve ultra ince partiküller olduğu belirtiliyor<br />
(PM 2,5). Ultra ince partiküllerin sahip<br />
olduğu yüksek yüzey alanı ve akciğerlerin<br />
içine girerek kana karışabilme özelliklerinden<br />
ötürü daha tehlikeli olduğu biliniyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 17
Kentsel Dönüşüm/Yenisahra<br />
Yenisahra ve Barbaros Mahallesi’nde<br />
Kentsel Dönüşüm Krizi<br />
PINAR BALTACI<br />
Ataşehir’de kentsel dönüşüm çalışmaları başlıyor.<br />
Anadolu yakasının Fikirtepe’den sonra<br />
ikinci büyük kentsel dönüşüm projesinin Ataşehir<br />
Yenisahra ve Barbaros Mahalleleri’nde<br />
yakın zamanda gerçekleşmesi bekleniyor.<br />
Kadıköy’e yakınlığı ve son zamanlarda çevresinde<br />
yer alan plazalarla dikkat çeken Yenisahra<br />
ve Barbaros, Ataşehir’in gecekondu<br />
mahallelerinden. Gecekondu halkı yaklaşık<br />
5 yıldır mahallelerinde kentsel dönüşüm<br />
projelerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini<br />
merakla bekliyor.<br />
TABELALAR ASILDI AMA...<br />
Yenisahra ve Barbaros, gecekondu ve az<br />
katlı müstakil yapıların çoğunlukta olduğu<br />
mahalleler. Hemen hemen her evin üzerinde<br />
farklı inşaat firmalarının tabelaları asılı,<br />
bina sahipleri firmalar ile anlaşmış durumda<br />
fakat dönüşüm için herhangi bir adım<br />
atılmıyor. İnşaat firmaları, imar planlarının<br />
hazır olmasını beklediklerini dile getirirken,<br />
mahalle sakinleri artık dönüşüm gerçekleşsin<br />
ya da gerçekleşmesin net yanıtlar<br />
almaK istiyor.<br />
İMAR PLANLARI ASKIYA ÇIKARILDI<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />
Ağustos ayı içerisinde Ataşehir ilçesi,<br />
Yenisahra Mahallesi ve yakın çevresi<br />
için 1/5000 ölçekli 21 Nisan 2017 tasdik<br />
tarihli plan askıya çıkarıldı. İmar planı<br />
11 Eylül 2017 tarihinde askıdan indiriliyor.<br />
Ardından Ataşehir tarafından düzenlenecek<br />
olan 1/1000 ölçekli planın, İstanbul<br />
Büyükşehir Belediyesi’nin vereceği onayının<br />
ardından kabul edileceği öngörülüyor.<br />
İmar planı, ilgili mahalleler için hazırlanan<br />
ilk plan değil. Daha önce hazırlanan planlar<br />
bazı engellerle karşı karşıya kalmış ve<br />
itirazlar sonucu süreç durmuş. Yeni imar<br />
planından alınacak sonuç ise mahallede<br />
merak konusu...<br />
EVLERİNİ YENİLEYEMİYORLAR<br />
Mahalle sakinleri kentsel dönüşümü beklediği<br />
için evlerinde herhangi bir yenilik<br />
yapmaya sıcak bakmıyor. Akan çatılar, kırık<br />
bahçe kapıları, eski mutfak dolapları ev<br />
sakinlerinin şikâyetçi olduğu sorunlardan<br />
sadece bazıları. Dönüşümden sonra yeni evlere<br />
sahip olacaklarını ve bu sebeple mevcut<br />
evlerine yatırım yapmak istemediklerini dile<br />
getiren mahalleli, artık yetkililerden net cevap<br />
bekliyor.<br />
“YILLARDIR BU MAHALLENİN<br />
KAHRINI ÇEKİYORUZ...”<br />
Güler Sarıbaş, 1970’li yıllarda Yenisahra’ya<br />
memleketinden göç ederek gelmiş bir mahalleli.<br />
İlk geldikleri yıllarda kendi yaptıkları<br />
gecekonduda yaşayan Sarıbaş Ailesi, za-<br />
18 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kentsel Dönüşüm/Yenisahra<br />
manla evlerine kat atabilmiş fakat yaklaşık<br />
47 yıllık olan bina deprem riskiyle karşı<br />
karşıya. Evinin hasarlı bölgelerini gösteren<br />
ve evde yapılması gereken tadilatlara dikkat<br />
çeken Güler Sarıbaş, dergimize şöyle<br />
konuştu:<br />
”Yaklaşık 47 yıl önce mahalleye geldik ve<br />
bir şekilde çalışarak ev sahibi olduk. Tüm<br />
çocuklarım ve torunlarım bu mahallede büyüdü.<br />
Hem mahallenin hem de evin kahrını<br />
çektik. Zamanında çamurlu sokaklarda yürümek,<br />
soğuk evlerde yaşamak bizim için<br />
sorunken, şimdi uyuşturucu ve hırsızlık gibi<br />
sorunlarla karşı karşıyayız. Torunlarım için<br />
endişe ediyorum. Burası kendi evimiz, bırakıp<br />
gitmek değil, daha iyi evlerde yaşamak<br />
istiyoruz.”<br />
“EVLERİMİZE BİR ÇİVİ BİLE<br />
ÇAKAMIYORUZ...”<br />
45 yıldır aynı mahallede yaşadığını ifade<br />
eden Mehmet Ali Çelebi ise, doğru bir<br />
imar planı ile daha iyi bir eve sahip olmak<br />
istediğini dile getiriyor. Çelebi; ”Mahallemiz<br />
uyuşturucu bataklığı olmuş durumda.<br />
Buraların artık güzelleşmesini istiyoruz.<br />
Evlerimiz çürüyor, yeniliği beklediğimiz için<br />
evimize bir çivi bile çakamıyoruz. Bu çevredeki<br />
en kötü gecekondu mahallesiyiz belki<br />
de. Artık bu durumun netleşmesini istiyor,<br />
bekliyoruz” şeklinde yorum yapıyor.<br />
İMAR PLANI İRTİBAT OFİSİ<br />
Ataşehir Belediyesi, geçtiğimiz aylarda Yenisahra<br />
ve Barbaros Mahalleleri imar planları<br />
için konunun uzmanlarının bulunduğu, vatandaşın<br />
her türlü sorusunun cevaplanacağı<br />
bir irtibat ofisi açmış. 4 şehir planlayıcısı ve<br />
bir avukatın bulunduğu ofiste, mahalle sakinleri<br />
planları görüp fikir beyan edebilmiş.<br />
Şu an kapalı olan büronun, imar planlarının<br />
netleşmesi sonucu tekrar mahalle sakinlerine<br />
açık hale gelmesi bekleniyor.<br />
PLAZALARIN ARASINDA<br />
KALMIŞ İKİ MAHALLE<br />
Son yıllarda İstanbul’un birçok<br />
semtinde sık sık şahit olduğumuz<br />
kentsel dönüşüm projelerinin yeni<br />
adresi Ataşehir... Dönüşüm ise<br />
Yenisahra ve Barbaros’da başlayacak.<br />
Yenisahra; 2008 yılına kadar<br />
Kadıköy’e bağlı iken, bu tarihten<br />
sonra yeni kurulan bir ilçe olan<br />
Ataşehir’e bağlandı. Yenisahra ve<br />
Barbaros mahalleleri bugün batısında<br />
finans merkezi, doğusunda<br />
Ataşehir’in merkezi, kuzeyinde ise<br />
Kadıköy olan önemli mahalleler.<br />
İstanbul’un yoğun göç alan mahallelerinden<br />
Yenisahra’da, bugün<br />
hâlâ o yıllarda kurulan gecekondular<br />
yerinde duruyor. Kimi mahalleli,<br />
yıllar içerisinde evlerine bir iki kat<br />
atarak, birden fazla daireye sahip<br />
olabilmiş. Fakat evlerin geneli eski<br />
yapılar olduğu için deprem riskiyle<br />
karşı karşıya. Kimileri evlerini terk<br />
ederek farklı semtlere yerleşmiş,<br />
kalanlar ise merakla mahallerde<br />
olacak yenilikleri bekliyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 19
Aktüel<br />
Kadıköy afete<br />
hazırlanıyor<br />
HABER MERKEZİ<br />
Kadıköy Belediyesi, son zamanlarda sürekli<br />
gündemde olan deprem gerçeğinden<br />
hareketle Kozyatağı Mahallesi’nde yapımı<br />
devam eden Afet Eğitim ve Bilinçlendirme<br />
Parkı içerisinde afet bilgilendirme etkinliği<br />
yaptı. Mahalle muhtarları, sivil toplum<br />
örgütleri temsilcileri ve Kadıköylülerin katıldığı<br />
etkinlikte Çevre Koruma ve Kontrol<br />
Müdürü Şule Sümer, belediyenin gerçekleştirdiği<br />
çalışmalar hakkında bilgi verdi.<br />
Etkinlikte konuşan Kadıköy Belediye Başkanı<br />
Aykurt Nuhoğlu, şunları ifade etti: “Bizler<br />
tedbirler alıp, halkımızın bilinçlenmesini sağlamak<br />
istiyoruz. Deprem dâhil olmak üzere<br />
oluşabilecek tüm doğal afetlerin neden olduğu<br />
zararları ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz.<br />
Doğayla uyum içerisinde yaşarsak ve bunları<br />
bilip önlemimizi alırsak, can kaybı yaşanmaz.<br />
Maddi zararlar her zaman telafi edilebilir.<br />
Fakat can kayıpları, hiçbir şekilde telafi edilemez.<br />
Evler dere yataklarına yapılırsa, sel<br />
felaketiyle karşı karşıya kalınır. Binalar sakat<br />
olursa, her zaman büyük zararlar oluşur.<br />
Kadıköy’de 21 mahallemizde gönüllü çalışma<br />
grupları oluşturduk. Küçük adımlarla da<br />
olsa yürüyeceğiz. Arama kurtarma ekiplerini<br />
de oluşturduk. Bunlarla alakalı mahallelerdeki<br />
muhtarlarımızla ilişkilerimizi kurduk.<br />
70 bin çocuğa burada eğitim verdik ve<br />
vermeye devam edeceğiz. Görevimiz rahat<br />
ve ekonomik anlamda halkımız için konforlu<br />
bir yaşam tasarlayabilmek.”<br />
KANDİLLİ’DEN 1 MİLYON KİŞİYE EĞİTİM<br />
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma<br />
Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi<br />
Müdürü Doğan Kalafat ise; “Kandilli, 17<br />
Ağustos 1999 depremi sonrasında eğitim<br />
çalışmalarına başladı. Türkiye’de 81 il ve ilçelerde<br />
olmak üzere ağırlıklı olarak değişik<br />
çaplarda 1 milyona yakın kişiyi, öğrenciyi,<br />
öğretmeni eğittik. Bu çalışmalar halen devam<br />
ediyor. Bu park içerisinde göreceğiniz<br />
simülasyonlar gibi bizim de bir tırımız var.<br />
Bu tır böyle aktivitelerde, özellikle ilköğretim<br />
ve ortaokul çağlarındaki öğrencilerin<br />
bilinçlendirilmesinde çok büyük katkı sağlıyor”<br />
dedi.<br />
EĞLENCELİ VE UYGULAMALI<br />
EĞİTİM TEKNİKLERİ KULLANILACAK<br />
Kozyatağı Mahallesi, Saniye Ermutlu<br />
Sokak’ta yapımı devam eden Kadıköy Belediyesi<br />
Afet Eğitim ve Bilinçlendirme Parkı;<br />
her bireyin olası afetleri, afetlerin oluşumlarını,<br />
afet öncesinde alınabilecek ve afet<br />
esnasında yapılması gerekenleri çeşitli simülasyonların<br />
da yardımıyla öğrenme ve<br />
tecrübe etmesine olanak sağlayacak. Eğlenceli<br />
ve uygulamalı eğitim teknikleriyle<br />
özellikle çocukların afet hakkında bilgilendirilmesine<br />
önemli katkı sunacak olan Afet<br />
Eğitim ve Bilinçlendirme Parkı’nda; afetlerden<br />
sonra ocak, çadır, vb. olarak dönüştürülebilir<br />
mobilya uygulamaları da bulunacak.<br />
BETON ZEMİN LABORATUVARI<br />
Kadıköy’de depreme dayanıklı yapılar<br />
üretilmesini ve deprem gibi doğal afetlere<br />
karşı hazırlıklı olmasını sağlamak için<br />
2000 yılında Beton ve Zemin Test Laboratuvarı<br />
kuruldu. Bu laboratuvarda ilçede<br />
yapılan yeni inşaatlarda temel katla birlikte<br />
herhangi iki kat dahil olmak üzere<br />
toplam üç kattan numune alınıp, taze beton<br />
deneyleri yapılıyor, ilçe sınırlarındaki<br />
her türlü beton faaliyetleri denetleniyor.<br />
YAPISAL OLMAYAN TEHLİKELERİN<br />
AZALTILMASI (YOTA)<br />
Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma<br />
Takımı; “Yapısal Olmayan Tehlikelerin<br />
Azaltılması” projesi kapsamında öncelikle<br />
Kadıköy Belediyesi’nin merkez binasında<br />
bulunan ofis mobilyalarını sabitleyerek<br />
bir uygulama başlattı. Bu uygulama<br />
kapsamında merkez binada bulunan 120<br />
odada 500 civarında ofis mobilyası, tablolar<br />
ve çerçeveler sabitlendi.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 21
İstanbul<br />
İstanbul'un 25 tabiat parkı<br />
doğaseverleri bekliyor<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
İstanbul'da 2011 yılından sonra yapılan çalışmalar<br />
neticesinde Doğa Koruma ve Milli<br />
Parklar Genel Müdürlüğü'ne bağlı 25 tabiat<br />
parkının kapladığı alan 5 bin hektara<br />
yaklaştı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa<br />
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü<br />
verilerine göre İstanbul'da mevcut 25 tabiat<br />
parkı; bisiklet sporu, piknik, doğa yürüyüşü,<br />
fotoğrafçılık, doğa temalı şenlikler, konaklama,<br />
olta balıkçılığı, yaban hayatı gözlemciliği<br />
ve yüzme gibi faaliyetler için doğaseverlere<br />
hizmet veriyor.<br />
İstanbul'un eşsiz güzelliklerini dört mevsim<br />
barındıran tabiat parkları, içindeki yaban<br />
hayatıyla da dikkat çekiyor. Söz konusu<br />
parkların 9'u Anadolu Yakası'nda bulunurken,<br />
bunların toplam yüzölçümleri 3 bin 780<br />
hektarı aşıyor. Avrupa Yakası'ndaki 16 tabiat<br />
parkının kapladığı toplam alan 916 hektar<br />
olarak ölçülürken, bunların çoğu Sarıyer ilçesi<br />
sınırlarında yer alıyor.<br />
POLONEZKÖY TABİAT PARKI<br />
Söz konusu 25 tabiat parkının en büyüğü,<br />
3 bin hektarlık yüzölçümü ile Beykoz'daki Polonezköy<br />
Tabiat Parkı. Flora açısından büyük<br />
bir zenginlik ihtiva eden Polonezköy Tabiat<br />
Parkı içerisinde birer sülün-keklik ve geyikkaraca<br />
üretme istasyonu da bulunuyor. Ayrıca,<br />
bu tabiat parkında kızıl geyik, karaca,<br />
yaban domuzu, çakal, tilki, sincap, sansar,<br />
gelincik, sülün, keklik, atmaca, şahin, doğan,<br />
karatavuk, saka, üveyik, baykuş, saksağan ve<br />
serçe gibi hayvanlar hayatlarını sürdürüyor.<br />
AVCIKORU TABİAT PARKI<br />
Anadolu Yakası'nın diğer gözde tabiat parklarından<br />
Şile'deki Avcıkoru Tabiat Parkı da<br />
yaklaşık 650 hektarlık yüzölçümü, üstün<br />
estetik değerlere sahip florası, doğal yaya<br />
yolları, spor ve doğa etkinliklerinin yapılabileceği<br />
arazi yapısına sahip olması nedeniyle<br />
İstanbul halkının rekreasyonel açıdan tercih<br />
ettiği yerler arasında geliyor. Avcıkoru,<br />
özellikle ilkbahar ve yaz aylarında yüksek<br />
potansiyelde ziyaretçi akınına uğruyor ve<br />
genellikle piknik amaçlı tercih ediliyor.<br />
DEĞİRMENBURNU TABİAT PARKI<br />
Sadece tarihi dokusuyla değil; doğası, temiz<br />
havası, denizi ve doğal güzellikleriyle de<br />
sıklıkla ziyaret edilen Değirmenburnu Tabiat<br />
Parkı, Heybeliada’da hafta sonunuz ve boş<br />
günleriniz için iyi bir alternatif. Gün batımının<br />
romantik etkisiyle ziyaretçilerini büyüleyen<br />
Değirmenburnu, İstanbul’un kalabalığından<br />
ve kaosundan kaçıp huzur bulmak isteyenler<br />
için ideal. Ada sakinleri ve günübirlik turistlerin<br />
özellikle yaz sezonunda büyük ilgisini gören<br />
Değirmenburnu Tabiat Parkı çevresinde<br />
Ruhban Okulu, manastır ve İstanbul’un eşsiz<br />
manzarasını gören tepeler bulunuyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 23
Çevre<br />
Kadıköy Belediyesi’nden okullara dev destek!<br />
Daha sağlıklı, kaliteli ve huzurlu bir eğitim –<br />
öğretim hayatı için okulların fiziki ve teknik<br />
olarak geliştirilmesinin büyük önem taşıdığı<br />
süreçte Kadıköy Belediyesi ile ilgili önemli<br />
bir ayrıntı, Kadıköy Life Dergisi özel röportajında<br />
ortaya çıktı. Önceki dönemde Kadıköy<br />
Belediyesi, kendi bütçesinden ilçedeki<br />
okullara 20 milyon TL harcama yaparak, onbinlerce<br />
öğrenciye kamu hizmetini gönüllü<br />
olarak götürmüş.<br />
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,<br />
Köprüler ve altgeçitler, üç hatlı demiryolu<br />
geçişine uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle<br />
yenilenirken, şimdiye kadar birçok<br />
köprü ve geçit yıkılarak, projeye uygun hale<br />
getirildi. Bunlardan biri de, Kadıköy Taşköprü<br />
Caddesi üzerinde bulunan karayolu köprüsü.<br />
Mayıs ayının başında trafiğe kapatıdaha<br />
önce olduğu gibi önümüzdeki süreçte<br />
de devlet okullarına desteklerini sürdürmeye<br />
hazır oldukları mesajını verdi.<br />
dar... Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda<br />
bizlere ‘yap et’ demesini beklemiyoruz, biz<br />
belediye olarak bu çalışmamızı kendi temel<br />
görevlerimiz arasına aldık. Geçen sene okul<br />
yenilemeleri için 20 milyonun üzerinde bütçe<br />
harcadık. Bunun başka çözümü yok, şu<br />
an vermek zorunda ama Bakanlık bütçe vermiyor.<br />
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir kadrosu,<br />
inşaat - emlak gibi çalışmaları yok. İl Özel<br />
İdaresi de kaldırınca, geçmişteki bu hizmetleri<br />
karşılayan kadrolar bulunmuyor…”<br />
Taşköprü Caddesi trafiğe açıldı<br />
Marmaray çalışmaları kapsamında yenilenmek üzere yaklaşık 4 ay önce trafiğe kapatılan<br />
Taşköprü Caddesi, yeniden trafiğe açıldı. Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte<br />
Haydarpaşa-Gebze güzergâhında eskiden iki hat olan tren yolu, üç hata çıkarıldı.<br />
“TEMEL GÖREVLERİMİZ<br />
ARASINA ALDIK…”<br />
Başkan Nuhoğlu, okullara destek çalışmalarına<br />
yönelik dergimize şunları dile getirdi:<br />
“Kadıköy’de 90’a yakın okulun bakımını<br />
üstlendik. Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz;<br />
çatı yenilemeden boya - badanaya kalarak<br />
yıkılan Taşköprü Caddesi’nin de yapım<br />
ve onarım işleri tamamlandı.<br />
YOĞUN ÇALIŞMALARLA<br />
ERKEN TAMAMLANDI<br />
Köprünün onarım ve imalat projesini, Marmaray<br />
çalışmalarını yürüten KKC üstlendi.<br />
Altı ay sürmesi beklenen onarım projesi,<br />
yoğun çalışmalar sayesinde 4 ayda bitirildi.<br />
Hızlı tren projesine uygun olmadığı için yıkılarak<br />
yeniden yapılan köprüde asfaltlama<br />
çalışmaları yapıldı, yeni bariyerler konuldu.<br />
TRAFİK NORMALE DÖNDÜ<br />
Haydarpaşa-Gebze arasında çalışan banliyö<br />
trenlerinin altından geçerek Haydarpaşa<br />
Garı'na ulaşılmasını sağlayan köprü, aynı<br />
zamanda yoğun trafik akışının da olduğu bir<br />
güzergâhta bulunuyor. Rasimpaşa Mahallesi<br />
Hayrullah Efendi Sokak ve Acıbadem Mahallesi<br />
Fıstıklı Çıkmazı Sokak hizasında bulunan<br />
köprü trafiğe kapatıldığı için, ara sokaklarda<br />
trafik sorunu yaşanıyordu. Caddenin trafiğe<br />
açılmasıyla birlikte araç sürücüleri normal<br />
güzergâhları kullanabilecek. Rasimpaşa<br />
Mahallesi’nde yer alan Uzun Hafız Sokak<br />
Köprüsü ve Halitağa Caddesi Köprüsü de geçtiğimiz<br />
aylarda yenilenerek hizmete açılmıştı.<br />
24 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Proje<br />
Çevre dostu bir proje;<br />
Ağaçların Adları<br />
PINAR BALTACI<br />
Hüveyda Gümüş, çevreci bir sınıf öğretmeni...<br />
Öğrencilerine ağaç ve doğa sevgisini<br />
aşılamak için ağaçların envanterlerini çıkaran<br />
Gümüş, bu çalışmasını proje haline<br />
getirdi. ‘Ağaçların Adları’ ve ‘Ağaçların Adları<br />
2’ projelerini hazırlayıp, aynı zamanda<br />
koordinatörlüğünü yapan Semiha Şakir<br />
İlkokulu Sınıf Öğretmeni Hüveyda Gümüş,<br />
çalışmalarına önce kendi okulunda başlayarak,<br />
çocuklarla beraber ağaçların üzerlerine<br />
isimlerinin yazılı olduğu levhalar yerleştirdi.<br />
Çocuklar okul bahçesindeki ağaçlara isim<br />
verirken, bir taraftan da ağaçların bakım ve<br />
korunma yöntemlerini öğreniyorlar.<br />
ÖRNEK PROJE SEÇİLDİ<br />
Gümüş’ün ilk defa 2013 yılında başlattığı proje,<br />
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından örnek<br />
proje seçildi. 2014 yılında Kadıköy ilçesinde 21<br />
okulda uygulanırken; 2015 yılına gelindiğinde<br />
ilkokul, ortaokul ve liselerde olmak üzere toplam<br />
80 okulda hayata geçirildi. Proje, Kadıköy<br />
ilçesinin yanı sıra tüm İstanbul’da uygulanmaya<br />
başlandı ve çalışmalarla alakalı kitaplar<br />
basıldı. Kitaplarda ağaçların genel özellikleri<br />
ve hangi okulda kaçar tane olduğu şeklinde<br />
bilgiler yer alıyor. Hüveyda Gümüş danışmanlığında<br />
gerçekleştirilen ağaç envanteri çalışmaları,<br />
ülkemizde ilk olma özelliği taşıyor.<br />
DOĞA, ÇOCUKLARA SEVGİYİ AŞILIYOR<br />
Hayata geçirilen bu projenin ardından öğrencilerinde<br />
ağaçlar ve doğa konusunda<br />
farkındalık olduğunu dile getiren eğitimci<br />
Gümüş, Kadıköy Life Dergisi'ne gözlemlerini<br />
şöyle aktardı: "Çocuklar doğaya çıktıklarında<br />
mutlu oluyor, ağaçlara sarılıyor. Doğa<br />
onlara sevgi aşılıyor. Bugün okulumun öğrencileri,<br />
okuldaki ağaçları tanıyor. Onlara<br />
Çevre Haftası'nda ağaç tanıtımları ile alakalı<br />
sunumlar yaptırdım, çiçekler diktik. Yaz<br />
tatilinde bakıp büyütmüşler çiçeklerini, velilerimden<br />
fotoğraflarını aldım ve çok mutlu<br />
oldum. Bitkiler onlara enerji veriyor."<br />
Hüveyda Gümüş: “2013 yılı Temmuz<br />
ayının sıcak bir gününde, Cerrahpaşa<br />
Hastanesi bahçesinde tahlil sonuçlarımı<br />
beklerken, oturduğum banktan<br />
başımı kaldırıp baktım. Gölgesinde<br />
oturduğum ağacı tanıyamadım ve<br />
çevremdekilere ağacın ismini sormaya<br />
başladım. Sadece bir kişi bu ağacın<br />
ıhlamur ağacı olduğunu söyledi. Ağacı<br />
araştırmak için bir yaprak aldım.<br />
Hastaneden çıkana kadar bahçedeki<br />
diğer ağaçları da orada bulunanlara<br />
sormaya başladım. Ben de dâhil<br />
kimse ağaçların isimlerini bilmiyordu.<br />
Ardından sınıfımda da bazı ufak etkinlikler<br />
yaptım. Minik Tema Projesi<br />
uyguladık ve çevremizde bulunan<br />
parklarda etkinlikler gerçekleştirdik.<br />
Bu etkinliklerde de ağaç isimlerinin<br />
bilinmediğini bir kez daha gözlemledim.<br />
Kadıköy Park ve Bahçeler<br />
Müdürlüğü'nden parkta bulunan<br />
ağaçların listesini istedim ve öğrencilerimle<br />
beraber isimleri ağaçların<br />
üstüne yapıştırarak, ilk etkinliğimizi<br />
gerçekleştirmiş bulunduk. Proje, bu<br />
fikirler ile ortaya çıkmaya başladı.”<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 25
Çevre<br />
Geri dönüşüm öyle değil,<br />
böyle olur…<br />
Kadıköy’de son yıllarda çöplerden atık toplayanların<br />
sayısı hızla arttı. Her sokakta milyonların<br />
gözü önünde defalarca karıştırılan, yerlere<br />
saçılan çöpler, devrilen çöp konteynerleri,<br />
gelir adaletsizliğinin çıplak bir şekilde insanların<br />
yüzüne vurduğu onur zedeleyen manzaralar<br />
bir yana, dönüşümün nasıl gerçekleştirilmesi<br />
gerektiğine yönelik açık örneği sunuyor.<br />
Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan 19 Mayıs<br />
Mahallesi sakini emekli Kamil Çevik; “17 senedir<br />
İnönü Caddesi’nde ya da çevresindeki<br />
dönüşüm noktalarına özellikle cam şişeleri<br />
bırakıyorum. Bu zor değil ki... Bir hafta boyunca<br />
içtiğim maden sularını, alkollü içecek<br />
şişelerini biriktiriyorum, pazar sabahı dönüşüm<br />
kutusuna bırakıyorum. Bunu herkes<br />
yapabilir, yapmalı, yapmak zorunda!<br />
FARKLI BOYUTU DA VAR<br />
Bugün klasik çöp konteynerlerinden rakı<br />
şişeleri toplayan bir kişi, bunları sahte rakı<br />
üreticilerine satıp, halkın zehirlenmesine<br />
neden olabilir. Diğer yandan şişeler çok değerli;<br />
dev tanklarda eritilip, tekrar kullanıma<br />
sunulması sağlanırken neden mikrobik<br />
atıklar ile karışıp değerlerini yitirsinler. Her<br />
şeyden önce bunlar, bizlerin milli servetleri,<br />
sahip çıkmak zorundayız” dedi.<br />
ZABITALAR SEMBOLİK KOVALIYOR,<br />
İNSANİ YAŞAM STANDARTLARINA<br />
AYKIRI DÜZEN SÜRÜYOR<br />
İstanbul’da kâğıt, plastik ve cam gibi atıkların<br />
çöplerden toplanmasının yasaklanması<br />
ve beraberinde zabıtalar tarafından cezai işleme<br />
tabi tutulması uygulaması her ne kadar<br />
hayata geçse de, yüzbinlerce kişi geçimini,<br />
milyonların arasında çöpleri karıştırarak sağlamaya<br />
çalışıyor. Bazı toplayıcılar çöp konteynerleri<br />
içerisine girmek zorunda kalırken,<br />
bazıları da konteynerleri devirip bırakabiliyor.<br />
Belirli zamanlarda gerçekleştirilen denetimlerde<br />
birkaç atık aracı toplanırken, sayısız çöp<br />
konteyneri başında manzaralar değişmiyor.<br />
Bir yanda lüks ya da düzeyli yaşam sürerken<br />
toplayıcılar restoranların, apartmanların, durakların,<br />
esnafların yanıbaşında çöplerden<br />
ekmeklerini göz göre göre çıkarmaya çalışarak<br />
hem rencide oluyor, hem de sağlık dışı<br />
manzaralarla karşı karşıya kalıyor.<br />
GÜVENLİK SORUNU DA ORTAYA ÇIKTI<br />
Sokaklarda atık toplayarak gezenlerin bir<br />
kısmının dilencilik faaliyetlerini maskeleme<br />
çabası olduğu da emniyet kayıtlarına<br />
yansırken, aynı zamanda metropolde yapılacak<br />
büyük bir eylem, hırsızlık ya da çeşitli<br />
saldırılar için çöp toplama faaliyetinin keşif<br />
amaçlı gerçekleşebileceğini ortaya koyuyor.<br />
Türkiye’nin herhangi bir noktasından<br />
sadece bir otobüs bileti ile ayak basılabilen<br />
İstanbul genelinde çöp toplayıcılığı maske<br />
olarak kullanılarak, tüm sokaklarda sınırsızca<br />
girme imkânı doğabiliyor.<br />
DÖNÜŞÜM BÖYLE OLMAZ,<br />
TESİSLER GEREKİYOR<br />
Kadıköy’de ve İstanbul genelinde cam, plastik<br />
ve kâğıt olmak üzere geri dönüşümü<br />
sağlanabilir atıklar, cadde ve sokaklardaki<br />
çeşitli akıllı toplama noktalarında toplanıyor<br />
ancak bu, evsel atıkların da atıldığı<br />
onbinlerce çöp konteynerinin yanında çok<br />
yetersiz kalıyor.<br />
Kadıköy Life Dergisi daha önce İstanbul<br />
genelinde kâğıt toplayıcılarının da geleceklerini<br />
kazanabilecekleri şu içerikleri taşıyan<br />
önerisini sunmuştu:<br />
“Geri dönüşüm konteynerleri büyük ölçüde<br />
artırılsın, evsel atıkların da bulunduğu diğer<br />
konteynerler, şehir dışında ya da yakınındaki<br />
bölgelerde kurulacak ayrıştırma noktalarına<br />
getirilsin. Sokaktaki işsizler ya da çöp<br />
toplayıcıları bu tesislerde istihdam edilsin,<br />
saatlerce sokaklarda gezerek düzenin bozulmasındansa<br />
tesislerde sistemli, hijyenik,<br />
düzenli işleri olsun. Toplanan atıklardan elde<br />
edilecek ciddi gelirler, yerel yönetimler tarafından<br />
direkt kamusal hizmetlerin daha da<br />
arttırılması için kullanılsın. Böylece sokaklarda<br />
üzücü, rencide edici, sağlığı riske atan<br />
estetik dışı görüntüler ortadan kaldırılsın…”<br />
26 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
28 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Ulaşım<br />
Üsküdar Valide Sultan Gemisi,<br />
Boğaz’la bütünleşti<br />
Üsküdar Belediyesi’nin, Boğaz’ı herkes için<br />
ulaşılabilir kılmak amacıyla hayata geçirdiği<br />
54 metrelik Üsküdar Valide Sultan Gemisi,<br />
suya indirildi. Başta Üsküdarlılar olmak üzere<br />
tüm İstanbullulara ücretsiz kültür turları<br />
düzenlenecek gemide, Boğaz’da evlenme<br />
hayali kuran vatandaşların istekleri de gerçekleşecek.<br />
Basın lansmanında davetli gazeteci,<br />
yazar ve camianın önde gelen isimlerine<br />
ilk Boğaz turu yapıldı.<br />
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen,<br />
"Bu gemiyle birlikte tüm vatandaşlarımız,<br />
İstanbul'un en güzel manzarasına,<br />
Üsküdar'ı Boğaz'dan izleyerek şahit olacaklar"<br />
dedi. Gemi inşasında emeği geçen firma<br />
yönetici ve isimlere plaketleri takdim edildi,<br />
ardından medya mensupları eşliğinde<br />
Boğaz’da kahvaltı yapıldı.<br />
Üsküdar Belediyesi tarafından İstanbul’un<br />
zengin tarihini Boğaz’ın keyfine<br />
vararak anlatmak amacıyla yaptırılan 580<br />
yolcu kapasiteli, 54 metrelik Üsküdar Valide<br />
Sultan Gemisi, Üsküdar Belediye Başkanı<br />
Hilmi Türkmen'in katıldığı bir tören<br />
ile suya indirildi. Valide Sultan Gemisi'nin<br />
Üsküdar'dan başlayan rotasında, Dolmabahçe,<br />
sahil şeridinden Fatih Sultan Mehmet<br />
Köprüsü, Anadolu Hisarı ve Çengelköy<br />
bulunuyor.<br />
“BOĞAZ’DA GEZMEK HERKESİN HAKKI”<br />
Suya indirme töreni öncesi yine gemide<br />
düzenlenen basın toplantısında konuşan<br />
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen,<br />
"Bu gemiyle birlikte tüm vatandaşlarımız,<br />
İstanbul'un en güzel manzarasına, Üsküdar'ı<br />
Boğaz'dan izleyerek şahit olacaklar, Boğaz’da<br />
gezmek herkesin hakkı... Üsküdar Valide Sultan<br />
Gemisi, Üsküdar'ımıza, İstanbul'umuza<br />
ve Türkiye'mize hayırlı ve uğurlu olsun" dedi.<br />
Geminin Üsküdar’a ve İstanbul’a çok yakıştığını<br />
söyleyen Türkmen, ”İstanbul’un denize<br />
en uzun kıyısı olan ilçelerinden biriyiz ama<br />
denizi ulaşım dışında, mecburiyetlerin haricinde<br />
yeterince kullanmıyoruz. Biz bu projeyi<br />
hayata geçirirken başta Üsküdarlılar olmak<br />
üzere vatandaşlarımıza İstanbul’un güzelliklerini<br />
bir de denizden göstermek, her gün<br />
düzenleyeceğimiz ücretsiz Boğaz turlarıyla<br />
zengin tarihimizi anlatmak istedik” şeklinde<br />
konuştu. Türkmen, geminin cami kubbesini<br />
andıran kaptan köşkü ile demirli haldeyken<br />
de siluetle uyumlu olduğunu sözlerine ekledi.<br />
BOĞAZ’DA EVLENMEK ARTIK HAYAL DEĞİL<br />
Hizmete başlayan Üsküdar Valide Sultan<br />
Gemisi’nde, Boğaz’da evlenme hayali kuran<br />
vatandaşların nikâhları da kıyılabilecek. Düzenlenen<br />
tanıtım toplantısına önümüzdeki<br />
günlerde Valide Sultan Gemisi’nde nikahı<br />
gerçekleşecek ilk çift olacak Gamze Sevinç<br />
ve Adem Şener de katıldı. Çifte bir ömür<br />
mutluluklar dileyen Türkmen, “Boğaz’da<br />
evlenmek sadece zengin insanların gerçekleştirebileceği<br />
bir eylem olmamalı, Boğaz<br />
herkes için ulaşılabilir olmalı düşüncesiyle<br />
talep eden vatandaşlarımızın nikâh işlemlerini<br />
de burada yapacağız” diye konuştu.<br />
KÜLTÜR TURLARINA TALHA UĞURLEL’İN<br />
SESİ EŞLİK EDECEK<br />
Boğaz’da her gün ücretsiz olarak gerçekleşecek<br />
kültür turlarında tarih yazarı, program<br />
sunucusu Talha Uğurluel’in sesi eşlik<br />
edecek. Uğurluel, güzergah dahilinde gidilen<br />
camii, saray, köşk, yalı gibi mekânların<br />
hikâyesini anlatacak.<br />
KÜLTÜR TURU GÜZERGÂHI<br />
Avrupa Yakası: Dolmabahçe Sarayı,<br />
Sinan Paşa Camii ve Barbaros Türbesi,<br />
Çırağan Sarayı, Yahya Efendi Tekkesi<br />
ve Türbesi, Ortaköy Camii, 15 Temmuz<br />
Şehitler Köprüsü, Esma Sultan Yalısı,<br />
Galatasaray Adası, Bebek Koyu ve Hidiv<br />
Köşkü, Aşiyan ve Kabristanı, Rumelihisarı,<br />
Boğaziçi Üniversitesi...<br />
Anadolu Yakası: Anadoluhisarı, Kıbrıslı<br />
Mehmet Emin Paşa Yalısı, Kont Ostrorog<br />
Yalısı, Küçüksu Korusu, Kandilli ve<br />
Adile Sultan Köşkü, Edip Efendi Yalısı,<br />
Yeniköy ve Recaizade Yalısı, Vanlı<br />
Mehmet Paşa Yalısı, Çengelköy ve<br />
Kuleli Askeri Lisesi, Beylerbeyi Sarayı<br />
ve Camii, Üryanîzade Camii ve Nakkaştepe<br />
Mezarlığı, Fethi Paşa Yalısı ve<br />
Korusu, Sultantepe ve Mihrimah Sultan<br />
Camii, 3. Selim Karakolu ve Tütün<br />
Depoları, Mihrimah Sultan Külliyesi...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 29
Çevre<br />
'Tarihi Hasanpaşa Evleri' zamana direniyor<br />
Yıllar önce Kadıköy nostaljilerinin yaşandığı<br />
tarihi Hasanpaşa Evleri, zamana yenik<br />
düştü. Yanıbaşlarında yükselen inşaatlarda<br />
her ne kadar güvenlik önlemleri alınmaya<br />
çalışılsa da; Kadıköy’ün hâlâ nefes alan dokuları<br />
arasındaki ahşap yapılar, en küçük bir<br />
depremde kendini boşluğa bırakacakmışçasına<br />
zayıf düşerek, duvarlarındaki derin çatlakları<br />
nedeniyle korku salıyor.<br />
Her sokağında ayrı bir hikâyenin bulunduğu<br />
Hasanpaşa’da restore edilen tarihi yapılar<br />
dışında hemen hemen her köşesinde yorgun<br />
düşmüş eski ahşap binalar dikkat çekiyor.<br />
ÜFLESEN YIKILACAK GİBİ…<br />
Altı örme tuğladan duvar, üstü iç içe geçmiş<br />
tahtalar, kiremitlerden oluşan çatılarıyla<br />
Hasanpaşa Evleri’nin bir kısmında güvenlik<br />
önlemleri alınsa da önemli bir kısmının her<br />
an yıkılacakmış hissi vermesi, bölge esnafı<br />
ve sakinleri tarafından günlük hayatın olağan<br />
karşılanan bir ayrıntısı haline dönüştü.<br />
paşa Mahallesi’nin bazı kesimlerinde korku<br />
hâkim. Ahmet Rasim Sokak çevresi ve Kurbağalıdere<br />
hattı üzerinde kimliği belirsiz<br />
kişi ya da kişilerin yer yer ticari faaliyetlerde<br />
bulunmaya çalışması, özellikle gece saatlerinde<br />
konaklamaya çalışması, alkol ve çeşitli<br />
uçucu maddeler kullanması üzerine Kadıköylülerde<br />
kaygılar arttı...<br />
Kaldırımda yürümek artık lüks…<br />
Daha güzel bir gelecek için gerçekleştirilen<br />
kentsel dönüşüm, beraberinde çok ciddi faturaları<br />
da getiriyor. Kaldırımlar inşaatların<br />
zorunlu işgalleriyle kapandıkça Kadıköylüler<br />
şekilden şekile girmeye başladı.<br />
Bina yıkımları ve inşalarının sürdüğü birçok<br />
KURBAĞALIDERE ÇEVRESİNDE EVLERİ<br />
TİNERCİLER MESKEN EDİNDİ<br />
Tinerciler ve evsiz vatandaşların konaklamaya<br />
başladıkları metruk haldeki ahşap yapıları<br />
tek tek yakmaya başlamasıyla Hasancadde<br />
ve sokakta kaldırımlar iptal oldu ya<br />
da kısmen kullanıma kapatıldı. Bu nedenle<br />
zorunlu olarak araç trafiğinin sürdüğü şeritleri<br />
kullanmak zorunda kalan yayaları bekleyen<br />
en büyük tehlike ise, bilindiği üzere<br />
trafik kazaları…<br />
ENGELLİLER İÇİN DAHA DA ZOR<br />
Bastonlu, tekerlekli sandalyeli ya da çeşitli<br />
araçlar ile yardım alarak hayatlarını idame<br />
etmeye çalışan engelliler için kaldırımları<br />
kullanmanın büyük ölçüde imkânsız hale<br />
dönüştüğü Kadıköy’de önümüzdeki 10-15<br />
yılın daha bu manzaralarla devam edebileceğini<br />
düşünmek, büyük soru işaretlerini<br />
doğuruyor.<br />
MALZEME DÜŞERSE, ARABA ÇARPARSA!<br />
Yayaların en büyük kaygıları arasında,<br />
inşaatlardan düşebilecek ve<br />
ciddi hasarlar verebilecek malzemeler...<br />
Diğer yandan Kadıköy’de<br />
park halindeki birçok aracın inşaat<br />
kaynaklı zarar gördüğü bilinirken<br />
yayaların araçlarla birlikte aynı yolu<br />
kullanması, kaza risklerini artırıyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 31
Fikri Takip<br />
Hasanpaşa Gazhanesi<br />
yeniden hayat buluyor<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
1892 yılında hizmete giren ve 50 yıl Fransızlar<br />
tarafından işletilen Hasanpaşa Gazhanesi,<br />
1931’de millileştirilmiş ve 1945'te de<br />
İETT’ye devredilmişti. 1993 yılında kapanarak<br />
o günden sonra kullanılmayan Gazhane,<br />
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir<br />
Topbaş’ın verdiği talimatla "Enerji Müzesi<br />
ve Kültür Merkezi" haline dönüştürülüyor.<br />
Restorasyon sonrasında Enerji Sistemleri<br />
Müzesi ve Bilgi Tüneli, uluslararası sergi salonu,<br />
açık pazar yeri, atölye, 300 kişilik çok<br />
amaçlı gösteri salonu, çocuk bilgilendirme<br />
evi, 3 adet cep sineması, 40 kişilik 3D sinema<br />
ve fuaye alanı, kütüphane, seyir terası,<br />
restoran ve kafeterya ile 300 araç kapasiteli<br />
otopark yeri olacak inşaat alanına ziyaret<br />
gerçekleştiren Başkan Topbaş, yapılan çalışmalarla<br />
ilgili olarak yetkililerden bilgi aldı.<br />
Topbaş, gezi sonrası Kadıköy Life Dergisi'ne<br />
şu açıklamalarda bulundu:<br />
HASANPAŞA'DA TARİH TEKRAR<br />
AYAĞA KALKACAK<br />
"Uzun soluklu bir restorasyon işi, kolay değil.<br />
Çünkü özgün malzemeyle doğru iş yapmak<br />
zorundasınız. İğne ile kuyu kazmaya<br />
benzer. Koruma kurullarının verdiği değerlerle<br />
değerlendirilir, ona göre yol haritasını<br />
çizersiniz. Yapılan çalışma ile birlikte Hasanpaşa,<br />
çok önemli bir değer kazanacak. Tarihi<br />
tekrar ayağa kaldırıyoruz.<br />
YENİ FONKSİYONLAR<br />
Koruma kullanma dengesini kurmak suretiyle<br />
bu işi yapacağız. Yeni fonksiyonlar<br />
veriyoruz. Geçmişte İstanbul’un havagazı<br />
dediğimiz gaz üretme tesislerinden biriydi<br />
Hasanpaşa. Ben çocukluğumda da gayet iyi<br />
bilirim; kok kömüründen elde edilen havagazı,<br />
o zamanki İstanbul’un hem Avrupa hem<br />
Asya yakasındaki yerleşim alanlarının birçoğuna<br />
erişirdi ve bu kullanılırdı. Tabi daha sonraları<br />
tedavülden kalktı. Çünkü doğalgaz ve<br />
diğer enerji kaynakları bu imkânı verdi."<br />
BÖLGENİN KÜLTÜREL BİR DEĞERİ<br />
OLARAK ORTAYA ÇIKACAK<br />
İBB Başkanı Topbaş, bir kente yeni değerler<br />
kazandırırken, eski değerleri de koruyarak<br />
günümüze kadar getirmeyi becerebilmiş bir<br />
milletin bireyleri olduklarını ifade ederek,<br />
açıklamasını şöyle sürdürdü: "Onlarca restorasyon<br />
yaptırdığımız, yenilediğimiz eserler<br />
var. Hasanpaşa Gazhanesi, 1993 yılından<br />
sonra kullanılmaz hale geldi ve çevreyi rahatsız<br />
eden birtakım olumsuzluklar yaşandı.<br />
Gazhane'de gerçekleştirdiğimiz restorasyon<br />
çalışmaları, bazı çevrelerce yanlış değerlendirildi.<br />
Ama şunu söylemek istiyorum ki, burada<br />
yapılan iş, doğru bir iştir. Yani biz burayı<br />
yaparken çok değişik söylemlerle karşılaştık.<br />
Farklı kullanacağımız zannedildi. Ama biz<br />
dedik ki, bu bölgenin bir kültürel değeri olarak<br />
ortaya çıksın ve bu hassasiyeti gösterdik.<br />
87 MİLYON TL YATIRIM<br />
Bilindiği gibi 1891’de kurulmuş bir sistem<br />
ve 1945 yılında da bizim belediyemize ait<br />
olan İETT’ye geçmiş. Belediyemizin malı<br />
haline gelmiş, 1993’te de kapatılmış. Daha<br />
sonra bütün çevre halkının rahatsız olduğu,<br />
birtakım olumsuzlukların yaşandığı mezbelelik,<br />
pislik haline gelmiş bir bölge maalesef.<br />
Bunun üzerine biz bu konuyla ilgili<br />
bir çalışmaya girdik ve takriben 87 milyon<br />
TL’lik bir ihale yatırımı buraya öngördük.<br />
Ciddi bir yatırım, doğru bir iş. Çünkü burada<br />
yaşayan Kadıköy halkı başta olmak üzere<br />
İstanbullulara önemli bir kültür dokusu,<br />
adası oluşturuyoruz. Burada Enerji Laboratuvarı<br />
Müzesi diyebileceğimiz, insanoğlunun<br />
yeryüzündeki enerjiyi başlangıcından<br />
günümüze kadar kullanımındaki geçirdiği<br />
evrimleri yansıtacağız. Bununla ilgili çalışmaları<br />
yürütmekteyiz."<br />
AFİFE BATUR: BURASI ÖĞRENCİLER İÇİN<br />
ATÖLYE DURUMUNDA<br />
Hasanpaşa Gazhanesi restorasyonunun<br />
proje danışmanı Prof. Dr. Afife Batur da<br />
ziyareti sırasında Kadir Topbaş'a eşlik ederek;<br />
"Burada ciddi bir iş yapıyoruz. Burası<br />
öğrencilerimiz için bir atölye durumunda.<br />
Gazhane'de yaptığımız çalışmaları meslek<br />
hayatımdaki en önemli işlerden biri olarak<br />
görüyorum" şeklinde konuştu.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 33
Ulaşım<br />
Göztepe-Ataşehir-Ümraniye Metrosu için<br />
ilk kazmalar vuruluyor<br />
Kadıköy’e 2,5 milyar TL<br />
metro yatırımı<br />
Kadıköy ve çevresine dev yatırım, bölgede yeni bir sayfayı açmaya hazırlanıyor. Saatlerce trafik kaosu<br />
çeken, minibüs ve dolmuş gibi çağdışı dört teker araçlar ile seyahat etmek zorunda kalan İstanbullular,<br />
artık milenyum nimetlerinden yararlanmaya başlıyor.<br />
HABER MERKEZİ<br />
Göztepe – Ataşehir – Ümraniye Metrosu için<br />
ilk kazmalar vuruluyor. 11 istasyondan oluşan<br />
raylı sistem için Kadıköy’e ilk senesinde<br />
1,12 milyar TL’lik yatırım yapılırken proje,<br />
Anadolu Yakası’nda denizden iç kesimlere<br />
ulaşımda çığır açacak.<br />
ÇALIŞMALAR BAŞLADI<br />
Göztepe’den Dudullu’ya kadar tüm istasyonların<br />
çevresinde emlak değerlerinin ise<br />
henüz 1 yıl içerisinde yüzde 40 artış gösterdiği,<br />
gayrimenkul uzmanları tarafından<br />
belirtiliyor. Göztepe 60. Yıl Parkı’nda da<br />
yeşil alanların zarar görmemesi için geçici<br />
şantiye alanı olarak tenis kortları bölgesi<br />
belirlendi ve çalışmalar başladı.<br />
YAKIT VE ZAMAN TASARRUFU<br />
SAĞLAYACAK<br />
Kadıköy ve çevresine dev yatırım, bölgede<br />
yeni bir sayfayı açmaya hazırlanıyor.<br />
Saatlerce trafik kaosu çeken, minibüs ve<br />
dolmuş gibi çağdışı dört teker araçlar ile<br />
seyahat etmek zorunda kalan İstanbullular,<br />
artık milenyum nimetlerinden yararlanmaya<br />
başlıyor. 13 kilometre uzunluğundaki<br />
Göztepe - Ataşehir - Ümraniye<br />
Metrosu’nun Marmaray, Kadıköy - Kartal<br />
Metrosu ve Üsküdar – Ümraniye - Çekmeköy<br />
Metro Hattı’na entegre olması da,<br />
bölge trafiğinde ciddi rahatlamayı beraberinde<br />
getirecek. Vatandaşlar, konforlu<br />
toplu taşıma imkânı ile aynı zamanda<br />
ciddi oranda zaman ve yakıt tasarrufu da<br />
edecek.<br />
DUDAK UÇUKLATAN YATIRIM<br />
Üç senede tamamlanması hedeflenen projede<br />
ilk seferlerin 2020 yılında başlaması<br />
öngörülüyor. İstanbul’un metroları için İBB<br />
tarafından ayrılan yaklaşık 5 milyar TL’lik<br />
bütçede bu sene en büyük payı, 1,12 milyar<br />
TL ile Göztepe-Ataşehir-Ümraniye metrosu<br />
aldı. Metro hattının ihalesini 2.5 milyar<br />
TL’lik bedelle Gülermak-Nurol ortak girişimi<br />
kazanmıştı.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 35
Fikri Takip<br />
3. havalimanı tamam, gözler<br />
Kadıköy banliyö hattında<br />
2013 yılında yenileme projesi nedeniyle seferleri durdurulan Haydarpaşa–Gebze banliyö hattında defalarca<br />
ertelenen çalışmalar 2017 yılı itibariyle bir hayli hız kazanınca gözler, yeniden “ilk düdüğe” çevrildi.<br />
HABER MERKEZİ<br />
Anadolu Yakası ve Avrupa Yakası’ndaki banliyö<br />
hatlarındaki gecikmelerin, ilgili kaynakların ve<br />
iş gücünün 3. Havalimanı’na aktarılması nedeniyle<br />
gerçekleştiği yönündeki iddialar birçok<br />
kez kamuoyunda gündeme gelirken, son aylarda<br />
Haydarpaşa – Banliyö Hattı’nda fiziki olarak<br />
çok hızlı değişim her geçen gün daha fazla dikkatleri<br />
üzerine çekiyor. 3. Havalimanı’nın açılışı<br />
da, 29 Ekim 2017 olarak belirlendi.<br />
HAYDARPAŞA – PENDİK ARASINDA<br />
İNŞAAT FAALİYETLERİ YOĞUNLAŞTI<br />
Özellikle Göztepe, Erenköy, Suadiye, Bostancı<br />
hattı üzerinde yol genişletme çalışmalarının<br />
ardından zemin hazırlama ve istinat duvarları<br />
örme aşamaları kat ediliyor. Kadıköy’den<br />
Pendik’e kadar hattın birçok kesiminde çalışmalar<br />
büyük ölçüde tamamlandı. Gündüzlü<br />
geceli yürütülen yeni banliyö hattı inşaatlarının<br />
2018 yılının son çeyreğine yetiştirileceğine<br />
yönelik çeşitli açıklamalar kamuoyuna<br />
yansıyor. Diğer yandan Haydarpaşa ve Gebze<br />
arasında modern, konforlu ve hızlı trenlerin<br />
geniş üç raydan oluşan sistemle 29 Ekim<br />
Cumhuriyet Bayramı’nda açılabileceğine yönelik<br />
öngörüler gündeme taşınıyor.<br />
BÜYÜK RAHATLAMA SAĞLAYACAK<br />
Kadıköy’den Pendik’e kadar denize yatay<br />
hat üzerinde sadece metro ağı bulunuyor<br />
ancak, kıyı kesimlerden E-5 Karayolu üzerinde<br />
bulunan metroya aktarma hatlarının<br />
yetersizliği nedeniyle bu imkânlardan<br />
önemli bir kesim faydalanamıyor. Özellikle<br />
öğrenciler, çeşitli sektörlerde çalışanlar ve<br />
yaşlılar için banliyö hattı, en önemli ulaşım<br />
aracı. Kadıköylüler ve İstanbullular, 4 yılı aşkın<br />
süredir tren hizmetinden mahrum.<br />
Defalarca ertelenen açılış törenleri üzüntü yaratırken<br />
kitleler artık, hızlanan çalışmalar ile<br />
birlikte bir hayli umutlu. Böylece Kadıköy’ün<br />
sahil kesimlerine yakın ve orta kesimlerinde<br />
ikamet eden ve aktarma yapacak olan yüzbinlerce<br />
kişi, konforlu ulaşım ihtiyacına kavuşmuş<br />
olacak. Bu süreçte otobüsler ve sık<br />
sık olaylarla gündeme gelen minibüs ile dolmuşlar,<br />
banliyö nostaljisine alışan Kadıköylülere<br />
yer yer ciddi sıkıntılar yaşatabiliyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 37
Kapak<br />
Bisikletli Kadıköy’e<br />
hazır mısınız?<br />
Fotoğraf: Emin Küçükserim
Kapak<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Şehirler büyümeye devam ederken kısmi<br />
hissedilen konfor ve rahatlık, hayatımızın<br />
her alanında ne mümkün ki karşılık bulmuyor.<br />
Günlük hayatın içinde en çok ihtiyaç<br />
duyduğumuz zaman ve enerji, İstanbul trafiği<br />
içerisinde eriyip gidiyor. Bu bunalmışlığın<br />
içerisinde asırlar öncesinden çıkagelen<br />
günümüzün basit bir ayrıcalığı olan bisiklet,<br />
hayatımızın merkezine doğru yerleşmeye<br />
devam ediyor. Yıllardır bisikletlilerin gözdesi<br />
olan Kadıköy ise, yerel atılımla beraber<br />
pedalşörlerin uğrak noktası olma yolunda<br />
ilerlemekte.<br />
“Bisiklet sizin için ne demek?” sorusuna yanıt<br />
veren her bisikletlinin yüzünde tatlı bir<br />
tebessüm ile birlikte gözlerinden okunan<br />
“özgürlük, sonsuzluk, uçmak, kayıp gitmek,<br />
zamanda süzülmek” kelimelerini hissetmek<br />
zor değil. Spor, sağlık, gezi, eğlence ve farkındalık<br />
gibi birçok amaçla kullanılabilen bisikletler,<br />
artık takım elbise kravatlı işadamlarının,<br />
cesur kadınların ulaşım aracı.<br />
Kadıköy Belediye’sinin<br />
Hasanpaşa’daki<br />
merkez binasında<br />
bisiklet parkı olduğunu,<br />
işlerinizi görebilmek için<br />
belediyeye bisikletinizle<br />
gelebileceğinizi biliyor<br />
muydunuz?..<br />
ASIRLIK ARAÇ: ŞEHİR RÜZGÂRINI<br />
DERİNDEN HİSSETMEK<br />
Belli bir geliş gidiş saati beklemeden, kendi<br />
istediğimiz zamanda yolculuk yapabildiğimiz,<br />
aynı zamanda sadece beden gücümüzü<br />
kullanıp hiçbir yakıt masrafı harcamadığımız<br />
bisiklet, çevreye herhangi bir kirlilik de<br />
yaratmamakta. Fakat bütün bu sağladığı<br />
avantajlara rağmen bisiklet, yakın zamana<br />
kadar öngörülür ve alternatif bir araç olma<br />
durumundan uzaktı. İçinde bulunduğumuz<br />
ani değişim ve dönüşümler nedeniyle hayatımızdan<br />
uzaklaşan bisikletler, gerekli bilinçlendirme<br />
çalışmalarıyla tekrar yaşamlarımızın<br />
bir parçası olma yolunda. Yakın gelecekte<br />
de bisikletin tam anlamıyla hayatımızda yerini<br />
alacağını gören toplum yöneticileri, süreci<br />
daha da öne çekmek için düğmeye bastı. Bu<br />
isimlerden biri de, bisiklet dostu Kadıköy’ün<br />
Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu.<br />
FARKINDALIK BİR HAREKETTİR<br />
Kadıköy Life Dergisi olarak “Hayatınızda<br />
yeni bir sayfa açmak, asırlık bir icatla<br />
1967 yılında<br />
Fotoğraf<br />
Sanatçımız<br />
Emin<br />
Küçükserim,<br />
bisiklet<br />
keyfinde...<br />
Yer Bağdat<br />
Caddesi...<br />
Ve yıllar<br />
sonrasında<br />
bisiklet<br />
sevdalılarından<br />
bir sporcu...<br />
mümkün olabilir” diyerek, bisikletli yaşamı<br />
kapağımıza taşıdık. Topluma yön veren ve<br />
bisikleti yaşamsal bir aktivite haline getiren<br />
değerli isimlerle bir araya geldik. Öncesinde,<br />
bisikletin faydalarına kısaca baktığımızda<br />
bile, hiç aklından geçirmeyenlerin “şimdi<br />
tam zamanı” demesi büyük ihtimal…<br />
FAYDALARI SAYMAKLA BİTMEZ<br />
Bisikleti sevmek ve partnerimiz yapmak için<br />
o kadar çok haklı gerekçemiz var ki. Sağlıklı<br />
yaşam için günde 10 bin adım atmamız gerekirken,<br />
bunu bisikletle dakikalar içerisinde<br />
karşılamış olabiliyoruz. Ulaşmak istediğimiz<br />
bir noktaya olan uzaklığımızı onda birine kadar<br />
düşürerek, çok ciddi bir zaman konforu<br />
sağlıyoruz. Yine uzmanlara göre bisiklet<br />
sürmek, şu faydaları beraberinde getiriyor:<br />
Çağın en büyük hastalığı stresi azaltıyor ve<br />
ortadan kaldırıyor, seyir halindeyken kendinize<br />
bir anlamda format atmış oluyorsunuz.<br />
Spora bağlı mutluluk hissi veren endorfin<br />
hormonu, bisiklet kullanırken insanlarda<br />
bolca salgılanıyor. Dolayısıyla bisiklet sürerken<br />
birçok kişi, inanılmaz bir mutluluk<br />
hissediyor. Yine çağın en büyük sorunları<br />
arasında olan sosyallikten uzaklık (asosyal<br />
birey) için bisiklet kullanımı büyük önem<br />
taşıyor. Birçok kişinin bisiklet ile yeni yerle-<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 39
Kapak<br />
şim yerleri ve insanları tanıyarak etkileşim<br />
içinde olmaya başlaması, içerisinde bulunduğu<br />
hayal dünyasından çıkıp reel hayata<br />
adım atmasını sağlıyor. Bisiklet kullanımının<br />
fiziksel faydaları hekimlerce sıkça dile<br />
getiriliyor. Reflekslerin sürekli açık olması<br />
ile birlikte tüm kaslar aynı anda aktif olarak<br />
uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Beraberinde<br />
bir saat içerisinde 550 kaloriyi yakıyor. Bu da<br />
yağlanma ile birlikte gelen ciddi hastalıkları<br />
bertaraf ediyor. Bunun gibi birçok faydasının<br />
yanı sıra bisiklet kullanımında bilinçli<br />
davranılmadığında, faydadan çok zararlar<br />
öne çıkıyor. Güvenlik tedbirlerinin alınmadığı<br />
bir kaza anında bisikletler, ölümlü ve ağır<br />
yaralanmalı üzücü olayların yaşandığı bir<br />
taşıta dönüşebiliyor.<br />
DOKTORA BİSİKLETLE GİT,<br />
DAHA AZ GİT...<br />
Yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda<br />
bisikletin insan sağlığına<br />
ciddi yarar sağladığı görülmüştür.<br />
Düzenli bisiklet kullanan kişilerin<br />
kendilerinden 10 yaş gençlerin formuna<br />
sahip olduğu gözlemlenirken<br />
(National Forum for Coronary Heart<br />
Disease Foundation, Sharp); haftada<br />
5 kez, 15 dakika bisiklete binen<br />
kişilerin yılda 5,5 kg yağ yaktığı<br />
(Cycling and Health, Leeds Cycling<br />
Action Group), yine haftada en az<br />
3 saat bisiklete binen kişilerde kalp<br />
hastalığı görülme riski, bisiklete<br />
binmeyen kişilerin yarısı kadar olduğu<br />
belirlenmiştir (British Heart<br />
Foundation). Öte yandan, astım ve<br />
bronşite yol açan hava kirleticilerini<br />
de azaltan bisikletin, stresi ve depresyonu<br />
minimize ettiği, ruh halini<br />
iyileştirdiği, kişinin kendine güvenini<br />
arttırdığını gösteren pek çok<br />
araştırma da yapılmıştır.<br />
KADIKÖY, DÜNYA GENELİNDEN<br />
BİSİKLETLİLERİN EVİ OLUYOR<br />
Yoğun araç trafiği, tüm metropollerde mevcut<br />
olan bir sorun. Tek çözümü ise alternatif<br />
ulaşım yöntemlerini destekleyerek, aktif<br />
araç sayısını azaltmak... Kadıköy Belediyesi,<br />
İnönü Caddesi'nde başlattığı proje kapsamında<br />
bisiklet yollarını hayata geçirerek,<br />
alternatif ulaşım yöntemlerinin varlığı konusunda<br />
farkındalıkla birlikte her bakımdan<br />
örnek teşkil eden bir cadde yaratmayı<br />
hedefledi. Bir bakıma bu düzenleme ve son<br />
dönemlerde gerçekleştirilen benzer uygulamalar,<br />
trafik sorununun çözümü için ilk basamaklar<br />
olarak görülebilir.<br />
GÜVENLİ BİR BİSİKLET YOLU<br />
SİSTEMİNİN ADIMLARI ATILDI<br />
İnönü Caddesi Projesi'nin temel amacı;<br />
dört şerit olarak işlemesi gereken fakat<br />
çift taraflı duraklama yapılması nedeniyle<br />
yalnızca iki şeridi kullanılabilen araç yolu<br />
üzerinde, şerit sayısını üç adet işler şeride<br />
düşürerek ve tanımlı duraklama alanları<br />
yaratarak, caddenin akışını mevcut araç<br />
kullanım şekillerine uyumlu hale getirmekti.<br />
Şerit sayısındaki azaltma, duraklama<br />
alanlarının ve bisiklet yolu için gerekli alanın<br />
sağlanması açısından da hayli önem teşkil<br />
ediyor. Bunun yanı sıra bisiklet yollarından<br />
ara sokaklara da güvenli bağlantılar ve paylaşımlı<br />
şeritler oluşturularak, bisiklet yollarına<br />
katılımın desteklemesi ve güvenlik<br />
önlemlerini sağlamak hususunda adımlar<br />
atıldı. Gereken her konumda bulunacak butonlu<br />
trafik lambaları, levha ve diğer tüm<br />
uyarı araçlarının etkin kullanımı sağlandı.<br />
Bu sayede, genci yaşlısı herkes tarafından<br />
güvenle kullanılabilecek, Kadıköy genelinde<br />
40 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kapak<br />
sahil şeridi dışında oluşturulacak en önemli<br />
bisiklet yolu sisteminin adımları atıldı. Bu<br />
uzun bisiklet şeridi, D-100 karayolunda yer<br />
alan Kozyatağı metro istasyonunu Tütüncü<br />
Mehmet Efendi Caddesi üzerinden devam<br />
ederek, çevre parklara (Özgürlük Parkı, Göztepe<br />
Parkı) ve hatta sahile kadar bağlıyor.<br />
Çağın koşulları ve plansız şehirleşmenin<br />
zorunlu kılmaya başladığı bisikletli yaşama<br />
yönelik üç ayrı isimle, keyifli birer röportaj<br />
gerçekleştirdik. İşte Kadıköy Belediye<br />
Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İstanbul Teknik<br />
Üniversitesi (İTÜ) Rektör Yardımcısı Prof.<br />
Dr. Tayfun Kındap ve dünyayı pedallayarak<br />
bisiklet akımını adım adım Türkiye’ye yayan<br />
isimlerden Kadıköylü Seçil Öznur Yakan ile<br />
kesinlikle kendinizden bir parça ve fayda<br />
bulacağınız buluşmamızın ayrıntıları...<br />
AYKURT NUHOĞLU: İSTANBUL’DA<br />
GELECEĞİN ULAŞIM ARACI<br />
BİSİKLET OLACAK<br />
18 milyona yaklaşan nüfusuyla dünya şehri<br />
İstanbul’da bisiklet ulaşımı için en çok çaba<br />
sarf eden yerel yöneticilerden Kadıköy Belediye<br />
Başkanı Aykurt Nuhoğlu; “Geleceğin ulaşım<br />
aracı, metro ve deniz ulaşımından sonra<br />
bisikletler olacak. Kısa zamanda İstanbul’da<br />
7-8 milyon bisikletleri göreceğiz” dedi.<br />
Ardı ardına birbirine bağlanan masmavi<br />
bisiklet yollarını ilçeye kazandıran Başkan<br />
Nuhoğlu, Kadıköy’ün bu yönde hızla ilerleyeceği<br />
mesajını da verdi. Bu kapsamda bir<br />
ilk olarak “Bisiklet Evi” projesini de hayata<br />
geçirmeye hazırlanan Nuhoğlu’nun çalışması,<br />
dünya genelinde gezginlerin haritasında<br />
Kadıköy’ü bir üs olarak seçmelerini de<br />
sağlayacak. Proje ekibine göre Bisiklet Evi,<br />
yukarıdan bakıldığında bir bisiklet tekerleği<br />
olarak görülecek şekilde mimari aşamalardan<br />
geçiyor. İki teker merkezli yatırımlar,<br />
kuş sürülerini göç güzergâhında tuttuğu<br />
gibi bisikletlilerin de Türkiye’yi rehberlerinde<br />
listelerine yüksek puanla almalarını sağlayacak.<br />
Bisiklet Evi’nde pedalşörlerin birçok<br />
ihtiyacının giderilebileceği sosyal düzenlemeler<br />
de yapılacağı belirtildi. İlk etapta<br />
proje için öne çıkan yer, Kalamış Parkı olarak<br />
öngörülüyor.<br />
KADIKÖY’E BİR İLK DAHA;<br />
BİSİKLET EVİ<br />
Karikatür Evi, Gençlik Merkezi gibi birçok<br />
sosyal alanın ardından Başkan Nuhoğlu,<br />
Kadıköy’e Bisiklet Evi’ni de kazandırmaya<br />
hazırlanıyor. Çıtayı bir hayli geniş tutan belediye<br />
ekibi, bu kapsamda sadece Kadıköy<br />
ve İstanbul değil, Türkiye ve dünya genelinden<br />
bisiklet gezginlerini Kadıköy’e çekmeyi<br />
başaracaklar. “Başaracaklar” diyoruz zira,<br />
henüz proje hayata geçmeden talep ve beklentiler<br />
çok büyük… Kadıköy Belediye Başkanı<br />
Aykurt Nuhoğlu ile gerçekleştirdiğimiz<br />
özel röportajımızın ayrıntılarında şu ifadeler<br />
yer alıyor:<br />
İstanbul’un “en bisikletli” şehrinde<br />
yaşıyoruz. Peki, bisiklet sizin için ne<br />
ifade ediyor?<br />
Çok ciddi bir trafik sorunu var. Bisikleti aslında<br />
ulaşım aracı olarak görüyoruz. Spor, ikinci<br />
tercih olabilir. Spor da insan sağlığı için çok<br />
önemli... Bisiklet ulaşım aracı olarak kullanılırsa<br />
ki kullanılacak, işaretleri var; bizim dışımızdaki<br />
yöneticiler de ilgilenmeye başlayacak.<br />
Örneğin İBB, ilk defa bisikletle beraber 19 Mayıs<br />
Gençlik ve Spor Bayramı’nda etkinlik yaptı.<br />
Gelecek için neleri ön görüyorsunuz?<br />
İstanbul’da geleceğin ulaşım projesini, metro<br />
ve deniz ulaşımından sonra bisiklet olarak<br />
görüyorum. Devreye girip, teknik işlevi sağlanmalı.<br />
Gelişmiş ülkelerde insan sayısı kadar<br />
bisiklet var. Bisikletlerin trafikte araç olarak<br />
görülmesi ve ciddiye alınması, varlığını kabul<br />
etmek, toplumumuz için çok kolay bir şey.<br />
Biraz gündemimize alırsak, akademisyenler<br />
ve meslek örgütleri de önderliğini yaparsa,<br />
toplumumuzda yabancı değil, ilerleyebiliriz.<br />
Bisiklet Evi projeniz hayata geçiyor.<br />
Bu konuda neler söyleyeceksiniz?<br />
Bisiklet Evi projemiz için yer bakıyoruz. Bisikletle<br />
ilişkili hem arkadaşlarımız, hem de<br />
Kadıköy’de diğer platformlar, projenin gelişmesi<br />
için çalışıyorlar. Önümüzdeki sene<br />
de çalıştaylar yapılacak ve iletişim devam<br />
edecek. Genellikle düşündüklerimizi yaptık,<br />
bunu da yapacağız.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 41
Kapak<br />
“ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ”<br />
Kadıköy’deki bisiklet faaliyetlerimiz sonrası<br />
belediyemiz olarak bakanlıktan 600<br />
bisiklet aldık. Başarılı bir çalışma yapıldı,<br />
bundan sonraki dönemde de mevcut<br />
projeler sürecek. Bisikletle hem Kadıköy<br />
Meydanı’na, hem de sahile ulaşma projesi<br />
devam edecek. Bunları güçlendirecek en<br />
temel şey, toplumda bunun tartışmasını<br />
sağlamaktır. İnsanlar buna inanırsa proje<br />
büyür. Göztepe’den yürüyerek yarım saatte<br />
Kadıköy sahile gelinebiliyor, bu süre bisiklet<br />
ile 7-8 dakikanın da altına düşebiliyor. İnsanlar<br />
bisikletlerle gelmeye başlarlarsa, bizde<br />
parklanma vb. ihtiyaçları için hızla gerekli<br />
imkânları sağlamalıyız.<br />
Peki, siz bisiklet kullanıyor musunuz?<br />
En son iki ay önce kızımla bisiklet turu yaptım.<br />
Ancak sürekli olarak bisiklet kullandığımı<br />
söyleyemem. Ama bisiklet kullanabilirim<br />
ve kullanacağım.<br />
Kentsel dönüşüm sürecinde sürekli<br />
değişen fiziki koşullar nasıl bir etki<br />
yaratıyor?<br />
Kentsel dönüşüm, yaşamı engellememeli.<br />
Bir şımarıklık var, inşaat inşaat deyip, inşaat<br />
yapanların önünü açmak diye bir düşünce<br />
var. “Bunlar beton dökebilir, kamyonlarını<br />
sokabilir”, bu doğru değil! İnşaat olacak ama<br />
kurallara uyacaklar. İnşaatların olması bunlara<br />
engel değil, devam edeceğiz.<br />
Bisikletli bir İstanbul için neler<br />
söyleyeceksiniz?<br />
Çok kısa sürede bisikletlileri yaygın olarak<br />
göreceğimizi düşünüyorum. Ben de göreceğim,<br />
bunların hepsi kısa sürede olacak; 7-8<br />
milyon bisikletli İstanbulluyu… Bu aşamada<br />
siz Kadıköy Life Dergisi ve benzeri bisikleti<br />
sahiplenen bu tür çalışmalar da sürece katkı<br />
sağlayacak ve hızlandıracak.<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin<br />
uygulaması olan İsbike Akıllı Bisiklet<br />
Sistemi, kullanıcılarına kiralama<br />
hizmeti vermekte. Kiralamak isteyen<br />
kullanıcılar, Caddebostan-Kartal<br />
sahilinde bulunan isbike kiosklarından<br />
kredi kartıyla doğrudan,<br />
isbike abone noktalarına bizzat<br />
başvurmak koşuluyla verilecek olan<br />
abone kartıyla ya da isbike.com.tr<br />
internet sayfasında bulunan “üye”<br />
bölümündeki “Abone ol” linkini tıklayıp,<br />
gerekli işlemleri de tamamladıktan<br />
sonra 3 iş günü içerisinde<br />
kendisine gönderilecek olan abone<br />
kartıyla İsbike’nin sunmuş olduğu<br />
bisikletlerden faydalanabiliyorlar.<br />
DUAYENLER KADIKÖY’DE<br />
Kadıköy sevdalısı Amsterdamlı Alexios, 80’den<br />
fazla ülkeyi bisikletle turlayarak en az 200 bin<br />
km yol kat etti. Beraberinde Seçil ve Başak’ın<br />
da pedal tutkusu, Türkiye’de bir ilki Kadıköy’e<br />
taşıdı, ülkenin ilk tur bisiklet mağazası açıldı.<br />
Seçil Öznur Yakan ile röportajımızın ayrıntıları,<br />
sizin de radikal adımlar atmanızı sağlayabilir:<br />
Merhaba Seçil Hanım. Bisiklet Gezgini<br />
kimdir? Nasıl bir araya geldiniz?<br />
Bisiklet Gezgini; bir ekonomist, bir makine<br />
mühendisi ve bir tarihçiden oluşuyor. Ben ve<br />
Alexios, üniversite yıllarında tanıştık. Aslında<br />
Alexios'un hayatında bisiklet hep vardı. O<br />
kadar yoğun tempoda çalışıyorduk ki, bisiklet<br />
bizim kendimizi özgür hissettiğimiz tek<br />
42 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kapak<br />
alandı. Başak ekipten ayrılınca iki kişi olarak<br />
yolumuza devam ettik. Katıldığımız Gökova<br />
bisiklet turunda Eric ile tanıştık. 80'den fazla<br />
ülkede 200 bin km'den fazla pedallaşmış bir<br />
bisiklet gezgini Alex'in Amsterdam'da tur bisikletleri<br />
konusunda uzman bir dükkânı var.<br />
Aslında hikâye tam olarak burada başlıyor.<br />
Biz de Alexios ile beraber Türkiye’de neler yapabileceğimizi<br />
düşündük. Ve Türkiye’nin ilk<br />
tur bisiklet mağazasını açtık.<br />
Kimlere hizmet veriyor bu Bisiklet Gezgini?<br />
Öncelikle bisikletle uzun ya da kısa tur yapmak<br />
isteyip, bisiklet almak isteyenlere ya da<br />
mevcut bisikletlerini turlara uygun hale getirmek<br />
isteyenlere hizmet veriyor. Yedek parça,<br />
malzeme, kıyafet ve harita gibi ihtiyaçlarını<br />
kolaylıkla ve her bütçeye uygun olarak bizden<br />
temin edebilirler. Ayrıca teknik eğitimler, yolda<br />
bisiklet tamiri, bakımı ve yolculuğa hazırlık<br />
aşamaları için her türlü eğitimi veriyoruz.<br />
Neden Bisiklet Gezgini?<br />
Aslında biz "Bisikletle Yolculuk Dükkânı" diyoruz.<br />
Gördüğünüz gibi dükkânımızın tam ortasında<br />
bir masamız var ve her daim çayımız<br />
bulunuyor. Sadece alışveriş için gelmezler<br />
bize. Otururuz, en uygun bisiklet ekipmanları<br />
seçeriz. Yurtdışından gelen gezginlerimiz ile<br />
yol durumlarını konuşur, fikir alışverişi yaparız.<br />
Keyifli zamanlar geçiririz biz burada.<br />
PROF. DR. TAYFUN KINDAP:<br />
BİSİKLETİ GÖRMEK, HUZUR VE MUTLULUK VERİYOR<br />
Peki, İstanbul ve Kadıköy’de<br />
bisiklet desek?<br />
İstanbul'da yürümek bile kolay değil, kaldı ki<br />
henüz bisikleti bir ulaşım aracı olarak kabul etmeyen<br />
bir toplumuz. Aslında trafik kanununa<br />
göre aracız ve kaldırımdan gitmemiz yasak. Yolun<br />
sağ tarafı bizim ve birçok noktada öncelikliyiz.<br />
İstanbul'da toplu taşımada bisiklet kullanımıyla<br />
ilgili önemli adımlar atılıyor. Aslında en<br />
çok ihtiyacımız olan şey İETT, taksi ve dolmuş<br />
şoförlerine eğitim vermek. Kimse bisikletle<br />
karşılaştığında ne yapması gerektiğini bilmiyor.<br />
Kadıköy Belediyesi işbirliğiyle bu eğitimleri biz<br />
vereceğiz. Herkes bu konuda bilinçlenmeli. Bisiklet<br />
yollarımız birkaç noktada başladı bile ve<br />
hızla artmaya devam ediyor. Sayımız arttıkça<br />
görünürlüğümüz de artacak, buna inanıyoruz.<br />
Dünyaca saygın eğitim kurumu İstanbul<br />
Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) Rektör Yardımcısı<br />
Prof. Dr. Tayfun Kındap, iklim bilimci<br />
olmasının avantajını kullanarak, hocalar ve<br />
yöneticilerin de desteğiyle Yeşil Kampüs<br />
Projesi'ni hayata geçirdi. Sürdürülebilir bir<br />
kampüs için alt ve üst yapı eksikliklerini<br />
gidererek, bisikleti fonksiyonel bir ulaşım<br />
aracı haline getirmeyi hedeflediklerini ve bu<br />
konuda ciddi yatırımlar gerçekleştirdiklerini<br />
ifade eden Prof. Kındap ile yaptığımız röportajı<br />
keyifle okuyacaksınız...<br />
Merhaba hocam, sizi tanıyabilir miyiz?<br />
1970 Ankara doğumluyum.İlk, orta ve lise<br />
öğrenimimi Karabük'te tamamladım. İklim<br />
bilimci olarak İTÜ'de göreve başladım.Bir<br />
süre Amerika'da eğitimime devam ettikten<br />
sonra Türkiye'ye geri döndüm ve doçent<br />
olarak görev aldım. Uçak Uzay Fakültesi<br />
mezunuyum ama, şu an Avrasya Yer Bilimleri<br />
Enstitüsü'nde profesör olarak görev<br />
yapmaktayım. 2012 yılında Rektör hoca göreve<br />
geldiğinde Genel Sekreter olarak ben<br />
de göreve başladım. Dört yıllık genel sekreterlik<br />
dönemimde alt ve üst yapısıyla iyi<br />
bir kampüs oluşturduğumuza inanıyorum.<br />
Bir yıldır da Rektör Yardımcısı olarak görev<br />
yapmaktayım.<br />
Spor ve sanat geçmişinizi biliyoruz.<br />
Biraz da sizden dinleyebilir miyiz?<br />
Karabük'te büyüdüm. Fiziksel şartlar bakımından<br />
oldukça iyi bir yer Karabük. Tenis<br />
kortları, yüzme havuzları, futbol ve basketbol<br />
sahalarımız oldukça üst düzeydeydi.<br />
Karabük'te çok başarılı okul takımları vardı.<br />
Orada olduğum sürece bütün takımlarda<br />
kaptanlık yaptım. Liseden mezun olduktan<br />
sonra Teknik Üniversite'de mühendislik okumaya<br />
başladım. Belli bir süre Karabükspor'da<br />
basketbol oynadıktan sonra karar vermem<br />
gerekiyordu, çok kolay olmasa da basketbolu<br />
profesyonel olarak bırakmak zorunda kaldım.<br />
Aslında basketbol bana çok şey öğretti.<br />
Takım olmayı, yenmeyi, yenilmeyi, birlikte<br />
üzülüp birlikte sevinmeyi, hazmetmeyi ve<br />
yenildikten sonra takım ruhuyla birlik olup,<br />
yeniden ayağa kalkmayı öğrendim, kısacası<br />
hayatı öğrendim.<br />
Sanata da ilgim aslında resim ile başladı.<br />
İlk ve orta öğrenimim boyunca resim yaptım.<br />
Gerek doğayla alakalı gerekse mitolojik<br />
olarak resimler yapıyordum. Tabi üniversite<br />
döneminde vakit ayıramadım resme. Üzüldüğüm<br />
nokta, spora ve başka şeylere öyle<br />
yoğunlaştım ki, resim yeteneğim kayboldu<br />
ve köreldi. Mutlaka zaman ayırmak gerekiyor.<br />
Resim yapmayı çok özledim, çok uzun<br />
zaman oldu. Bu kampüsün doğası ve güzelliğinden<br />
ilham alarak fotoğraf çekmeye<br />
başladım. Ben doğaya farklı bir gözle bakıyorum.<br />
Çiçeklere, ağaçlara, insanların hareketlerine...<br />
İnsanların mutlaka bir şeyle uğraşması<br />
lazım. Bu şehir hayatında, bu stres<br />
ve bu zorlu hayatta nefes aldığımız ender<br />
şeylerden biri çünkü...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 43
Kapak<br />
Yeşil Kampüs Projesi nasıl ortaya çıktı?<br />
Bu projeyi tek başıma yaptım desem büyük<br />
haksızlık olur. Her şeyden önce bize inanan<br />
bir Rektör hoca, tüm idari personel, daire<br />
başkanları, onların ekipleri ve uzman hocalarımızın<br />
büyük katkısı var tabiki. Rektör<br />
hocamızın ve benim iklim bilimci olmamız<br />
büyük avantaj oldu. Teknik Üniversite Kampüsü;<br />
sürdürülebilir bir kampüs, yeşil kampüs<br />
olmalıydı. 1<strong>77</strong>3 yılından beri ilklere, enlere<br />
imza atan bu üniversitenin sadece "Çok<br />
iyi bir mühendis yetiştiriyorum" diyerek<br />
kendini tanımlaması yeterli olmayacaktır.<br />
Çok donanımlı, sanatla ve sporla uğraşan,<br />
yaşadığı yere örnek olan bir üniversite modelini<br />
de ortaya koymamız gerekiyordu.<br />
O konularda geri kaldığımızı gördük. Kolay<br />
değil, imkânları oldukça iyi vakıf üniversiteleriyle<br />
mücadele ediyorsun. Onlar oldukça<br />
fazla yatırım yapıyorlar. Ama doğası kendi<br />
içinde bu kadar güzel bir kampüsün doğru<br />
dokunuşlarla çok daha güzel yaşanabilir bir<br />
hale getirilebileceğini biliyorduk. Kampüste<br />
uzun yıllar yaşadığım için alt yapı eksikliklerini<br />
biliyordum. Sistematik bir yaklaşımın<br />
ve master planının olmaması aslında yanlışları<br />
beraberinde getirmişti. Göreve gelir<br />
gelmez kampüsle ilgili sorunları çözmek için<br />
projeler kurguladık. Kendi kampüsümüzde<br />
yaşayanları bile bu konuda ikna etmek çok<br />
da kolay olmadı açıkçası. Mevcut bir yerde<br />
bunları yapmak çok daha zor oldu. Projeler<br />
ortaya çıktıkça herkes inandı, sahiplendi ve<br />
sonunda başardık.<br />
Bisiklet sizin için ne ifade ediyor?<br />
Bisiklet kullanmıyor olsanız bile yaşadığınız<br />
ortamda bisikleti görmek, huzur ve mutluluk<br />
veriyor. Bizim kampüsümüzde bisikletin önemi<br />
oldukça fazla. Bisiklet yollarını yapıp kenara<br />
çekilmekle bu işler olmaz. Çok ciddi yaptırımlarımız<br />
var kampüs içinde. Araç ve kişilere<br />
ceza puanlarımız var mesela...Dünyanın heryerinde<br />
olduğu gibi, yaptırım olmadan hiçbir<br />
şey olmuyor. Yüzlerce araç ve motosiklet, bu<br />
kampüste hız yaptıkları ve kurallara uymadıkları<br />
için yasaklandı. Mesela önemli bir yiyecek<br />
markası zincirinin Sarıyer'deki şubesinin<br />
duvarında "İTÜ Kuralları" yazıyor. "İTÜ'de hız<br />
sınırı 40 km" ve "Kaskını takmazsan yasaklanırız"<br />
yazıyor. Bu bizim için şahane birşey.<br />
Demek ki doğru kişi ve yerlere ulaşabilmişiz.<br />
Bizim öğrencilerimiz de burada bu farkı hissedebiliyor.<br />
Bütün Türkiye ve dünyaya dağılıyorlar.<br />
Çünkü bölümlerimiz uluslararası bir<br />
organizasyon tarafından denetlenerek aldığı<br />
yetki ile dünyanın her yerinde geçerliliği olan<br />
mühendislik diplomaları veriyor.<br />
Hâlihazırda açtığımız bir bisiklet evimiz var<br />
kampüsümüzde, öğrencilerimiz hem uygun<br />
fiyatlara bisiklet alabilirler hem de tamir ihtiyaçlarını<br />
karşılayabilirler. Yakın bir zamanda<br />
da kiralama sistemi başlatacağız. Kaldıkları<br />
yurtların önünden bisiklete binecekler,<br />
gidecekleri fakültenin önünde bırakacaklar.<br />
Bu sistemin 2018'in Mart-Nisan aylarında<br />
hayata geçmesini umuyoruz. Amacımız sadece<br />
görsellik değil; bu güzelliğin yanında<br />
gerçekten de bisikleti fonksiyonel bir ulaşım<br />
aracı haline getirmek. Bunu da mutlaka<br />
başaracağız.<br />
İTÜ'yü diğer okullardan farklı kılan nedir?<br />
Çok iyi mühendisler yetiştiriyoruz. Çok<br />
zorlu bir eğitimimiz var. Kolay değil Teknik<br />
Üniversite'den mezun olmak. Ama bunun<br />
yanında da bulundukları ortamda nefes<br />
alabilecekleri, zevk aldıkları, arkadaşlarıyla<br />
sohbet edebildikleri bir mekân yaratmaya<br />
çalışıyoruz. Yaşadıkları ortam aslında<br />
eğitimlerinin bir parçası. Doğayı, sürdürülebilir<br />
bir anlayışı, engelsiz yaşamı, geri<br />
dönüşümü, sporu ve kaliteyi yaşayarak<br />
öğreniyorlar. Artık rahatlıkla iddia edebiliriz<br />
ki, çok iyi bir alt yapımızla birlikte sosyal<br />
yaşam ve spor tesislerimiz var. Öğrencilerimiz<br />
kampüste olmaktan çok mutlu<br />
ve bunu her fırsatta dile getiriyorlar. Bu da<br />
bizleri çok mutlu ediyor ve tüm yorgunluğumuzu<br />
unutuyoruz.<br />
44 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Ulaşım<br />
"Akıllı<br />
Bisiklet"<br />
projesinde<br />
rekor<br />
kullanım<br />
180 bin İstanbullu<br />
pedal çevirdi<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bisiklet<br />
yol ağı güzergâhında yeni Akıllı Bisiklet<br />
projelerinin hayata geçirilmesi ve kentin uygun<br />
noktalarında, özellikle sahil bandında<br />
sistemin yaygınlaştırılması için çalışmalar<br />
devam ediyor.<br />
Kadıköy-Kartal-Maltepe Şehir Parkı arasında<br />
14 istasyon ve 140 bisikletle başlatılan<br />
proje, Florya-Yeşilköy hattında 5 istasyon<br />
ve 60 bisikletle hizmet veriyor. İstanbul<br />
Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan<br />
bisiklet yolları üzerinde İSPARK tarafından<br />
kurulan Akıllı Bisiklet sistemi İSBİKE, vatandaşlardan<br />
yoğun ilgi görüyor.<br />
HEM SPOR, HEM DE SAHİLDE<br />
KEYİFLİ BİR YOLCULUK<br />
Vatandaşlar, Akıllı Bisiklet istasyonlarından<br />
yoğun bir şekilde bisiklet kiraladı. 2017 yılında<br />
özellikle ilkbahar ve yaz aylarında kullanım<br />
daha da artarken, toplamda 180 bin<br />
kişi Akıllı Bisiklet'i kullandı. İstanbullular, 6<br />
kilometrelik Florya-Yeşilköy arasında, 18 kilometrelik<br />
Kadıköy-Maltepe Şehir Parkı arasında<br />
bisikletleri istasyonlardan kiralayarak<br />
kullanabiliyor ve aldıkları bisikletleri istedikleri<br />
istasyona bırakabiliyorlar. Kredi kartı<br />
veya abone kartı ile kiraladıkları bisikletlerle<br />
bu güzergâhlar arasında hem spor, hem de<br />
sahilde keyifli bir yolculuk yapıyorlar.<br />
NURETTİN KORKUT:<br />
YENİ PROJELER YOLDA<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle<br />
sürdürülebilir sosyal sorumluluk ve<br />
çevre dostu projeleri hataya geçirdiklerini<br />
belirten İSPARK Genel Müdürü Nurettin<br />
Korkut; "Anadolu ve Avrupa yakasında iki<br />
sahil hattında başlattığımız projemize vatandaşlarımızın<br />
yoğun ilgisi oldu. Özellikle<br />
yaz döneminde bu yoğunluk arttı. Yeni projelerin<br />
kullanıma açılması ve bisiklet sayısının<br />
artırılması için çalışmalarımızı hızla<br />
devam ettiriyoruz" dedi.<br />
YENİ HATLAR AÇILACAK,<br />
BİSİKLET SAYISI ARTIRILACAK<br />
İBB, kent genelinde yeni bisiklet yollarını<br />
hizmete açmaya devam ediyor. Açılan bu<br />
noktalar üzerinde yeni Akıllı Bisiklet kiralama<br />
üniteleri kurularak, farklı ilçelerde de vatandaşlara<br />
hizmet verilmeye başlanacak. Mevcut<br />
hatlara özellikle sahil bandında, Tarihi<br />
Yarımada'da, arazi yapısı uygun merkezlerde,<br />
metro ve diğer toplu ulaşım noktalarında<br />
yenileri eklenecek. İki yıl içerisinde yeni hatlarla<br />
birlikte bisiklet sayısı 3 bine çıkartılacak.<br />
Bisiklet severler, İSBİKE abone kartı alarak ya<br />
da kredi kartı ile 0-60 dakika arası 2,5 TL, 60-<br />
120 dakika arası 4 TL, 120-180 dakika arası<br />
6 TL, 3 saat ve üzeri kullanımda her saat 4 TL<br />
olarak bisiklet kiralayabiliyorlar.<br />
SİSTEM<br />
NASIL İŞLİYOR?<br />
Sistem, kredi kartı ve abonelik olmak<br />
üzere iki farklı şekilde hizmet veriyor.<br />
Akıllı Bisiklet sistemini kredi kartı ile<br />
kullanmak isteyen bisiklet severlerin<br />
kiralama kioskundan ‘Bisiklet Kirala’<br />
butonunu tıklayarak, öncelikle sisteme<br />
üye olmaları gerekiyor. Kısa süreli<br />
bu işlemin ardından kredi kartı ile kiosk<br />
üzerindeki adımlar birbiri ardına<br />
tamamlandıktan sonra, sistemin verdiği<br />
8 haneli şifre kullanılarak bisiklet<br />
kiralanabilmekte. RF ID ve GPS teknoloji<br />
sayesinde veri tabanı ile irtibat<br />
kurarak aktif hale gelen sistemde, bisikletin<br />
tüm hareketleri izleniyor. Ayrıca<br />
sistem, alınan bisikletin herhangi<br />
bir Akıllı Bisiklet istasyonuna teslim<br />
edebilme imkânını da sunuyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 45
Hatıralar Bulvarı<br />
KADIKÖY & İSTANBUL’DA<br />
VELESPİT’TEN BİSİKLET’E<br />
İstanbul’un ünlü fotoğrafhanelerinde model olarak kullanılmış üç tekerlekli metal stüdyo<br />
bisikleti. (Photo Pera,1910 / R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />
Müslüman Türklerin yarışmacı olarak katılacağı ilk bisiklet müsabakaları,<br />
Kadıköy yakasında o dönemki ismi ile “Union Club Sahası” olan Fenerbahçe<br />
Stadı’nda görülecekti. (İstanbul, 1935'/ R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />
R. SERTAÇ<br />
KAYSERİLİOĞLU<br />
rsertack@gmail.com<br />
Leonardo da Vinci, bir kâğıt üzerine; iki tekerleği,<br />
onları bağlayan kadrosu, pedalı, gidon ve<br />
selesi olan bir taslağı çizdiğinde, tarihin büyük<br />
keşiflerinden birinin ilk adımını attığının<br />
farkında bile değildi. Ne var ki; Leonardo’nun<br />
elinden çıktığı kabul edilen ve onun kullandığı<br />
stüdyonun olduğu bölgede koruyucu rulolara<br />
sarılmış halde 1493 yılında bulunan “Codex Atlanticus”<br />
adı verilen bu çizimlerin, 1974 yılında<br />
kâğıdın restorasyonu yapılırken arkasına bir rahip<br />
tarafından çizildiği ise şu an kabul görmüş<br />
durumda…<br />
Yapımı gerçekleştirilen ilk bisiklet<br />
Leonardo'dan üç asır sonra, Paris'te Sivrac Kontu tarafından<br />
1791 yılında ve bir tahtanın iki ucuna birer tekerlek konularak,<br />
ayaklarla yerden hız alarak yürütülen bir oyuncak olarak yapılmış<br />
olan “Celerifere” ismi altında görüldü. Daha sonraları<br />
“Draisienne”, "Velocipete", “Bi-Cycle”, "Ro - Ver" modelleri<br />
sırasıyla tarih sahnesinde yerlerini alıyordu.<br />
Bisiklet, Osmanlı’da “Memalik-i Şahane” sınırları içinde<br />
İstanbul'dan çok evvel ilk kez 1880’li yıllarda Selanik şehrinde<br />
görüldü. Yarı İtalyanca, yarı Lâtince olarak karma bir adla “çabuk<br />
giden ayak” mânasına gelen “Velosipet”, İstanbullu amatörlerin<br />
ağzında “Velespit” olurken, halk doğulu kurnazlığı ile<br />
ona «Şeytan Arabası» adını yakıştırıyordu. Erken Cumhuriyet<br />
döneminde halkımızın bisiklete genel olarak verdiği “Velespid”<br />
(Velocipede) tanımlaması, aslında bisikletin ilk türlerinden<br />
sadece biri…<br />
Bisikletin yurdumuzda görünümü ile ilgili haberlerden olası<br />
ilki 31 Ağustos 1885 tarihli Tarik Gazetesi’nde yer almakta:<br />
“Mösyö Thomas Stefans namında bir Amerikalı, velespid ile<br />
önce İstanbul'a gelmiş, buradan da İzmit'e geçmiştir, İzmit'ten<br />
beş günlük bir yolculuktan sonra Ankara'ya ulaşan Stefans'ı<br />
kentte, Vali Paşa, memurlar ve bini aşkın Ankaralı yollara çıkarak<br />
seyretmişlerdir. Bisikletli Amerikalı, Ankaralıların ricalarını<br />
kıramamış ve üç defa şose üzerinde velespid ile yürüyüp, 1200<br />
yarda mesafeyi iki dakika on dört saniyede kat etmiştir."<br />
46 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Hatıralar Bulvarı<br />
Yurdumuzu bisikleti ile ihtimal ki ilk ziyaret eden ve gazetede<br />
haberin devamında yazdığı üzere Ankara’dan Yozgat’a hareket<br />
eden Amerikalı Thomas Stefans ile ilgili haberlerinin yayılması,<br />
yurdumuzda bisiklet firmalarının gazete ve mecmua<br />
yoluyla satış ilanları vermelerine de sebep oluyordu ki Beyoğlu<br />
tüccarlarından birkaçı Avrupa'dan on kadar velespid getirip,<br />
dükkânlarında satışa koymuştu. İstanbul Ansiklopedisi’nde R.<br />
Ekrem Koçu’nun İstanbul’a ilk bisikletlerin 1900 yılında geldiği<br />
ile ilgili yazısı konuyu desteklemektedir. Osmanlı döneminde<br />
velespit kullanımı önceleri halk tarafından sadece keyif ya da<br />
şehir içi ulaşım aracı olarak kullanılırken, 1900‘lü yıllarda zaman<br />
içinde polis ya da posta teşkilatı gibi devlet birimlerince<br />
de yaygın olarak kullanılır oldu.<br />
1892-94 yıllarında bisiklete ilk sahip olan bir ailenin hikâyesini<br />
ise Refik Halit Karay'ın (1888-1965) kaleminden okuyoruz:<br />
«Velosipet, İstanbul'a beş yaşında ya vardım ya yoktum o<br />
zaman girdi. Şimdilerde bize şaşılacak hiçbir marifeti ve<br />
fevkalâdeliği olmayan bu basit iki tekerleğin gidiş-gelişi, hemen<br />
hemen bir hâdise teşkil etmişti. (….) Ayaklarını oynattın<br />
mı, yallah... Pırrrr ! diye kuş misali nerede ise havalanıyorsun;<br />
arkandan sapan taşı değil, ok, kurşun yetişemiyor. İşte bu harika<br />
alet ilk defa olarak İstanbul'a, hem de bizim eve geliyordu.<br />
Ortanca birader Avrupa'ya ısmarlamış, güç belâ gümrükten<br />
girmesine izin alınmıştı. Buhar ve elektrik gibi dış bir kuvvete<br />
ihtiyaç göstermeyen bu Frenk icadının memlekete girmesinde<br />
Saray bir mahzur görmemişti. Üç aya kalmadı, İstanbul’un içi<br />
bu şeytan arabalarıyla doldu.”<br />
1890’lı yılları takiben İstanbul’un ünlü fotoğrafhaneleri olarak;<br />
Beyoğlu’nda Abdullah Freres, Phebus, Sebah & Joaillier<br />
ve Kadıköy’de “Luxe” stüdyoları, Avrupa'dan dekor oyuncak<br />
amaçlı getirdikleri; çıngıraklı iri çemberler, sallanır büyük tahta<br />
atlar ve özellikle de üç tekerlekli metal bisikletler; “-Böyle<br />
bisikletim olsun” diyen tüm çocukları fotoğraf stüdyolarına<br />
çekerken, onları hem de üstlerine binecekleri harika bir oyuncakla<br />
tanıştırıyordu.<br />
İlk bisiklet yarışları 1890’lı yılların başında Selanik’te ve yaklaşık<br />
400 m2’lik toprak piste sahip ahşap tribünlü Voledrom’da<br />
düzenlenmişti. Bunu, Osmanlı’nın yüzü Batı’ya açılan şehirlerinden<br />
Sofya, İzmir ve İstanbul takip etmişti. İstanbul'da düzenlenecek<br />
koşulara da katılacak olan Enver Paşazade Mustafa,<br />
Fransız öğretmen Nobile ve Paraskevopulos, o dönemlerin<br />
buradaki en şöhretli yarışçılarındandı.<br />
1950’li yıllardan itibaren yurdun dört bir yanında sıklıkla görülen bisikletler,<br />
artık yaşamımızı renklendiren bir keyif aracı olmuştu. (Suadiye,1956 /<br />
R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />
Batı’daki diğer yenilikler<br />
gibi bisikletin de kente<br />
getirilmesinde yine İzmir’deki<br />
Levanten aileler<br />
öncülük etmiş, İzmir’de<br />
ilk bisiklet yarışması<br />
15 Mayıs 1895 tarihinde<br />
yapılmıştı. İstanbul’da<br />
ilk bisiklet yarışması<br />
18 Ağustos 1895 tarihinde<br />
Tarabya’da gerçekleşmiş,<br />
ne var ki; yarışmaya daha<br />
çok yabancı kökenli aileler<br />
katılırken Türk ahaliden<br />
katılan olmamıştı.<br />
Müslüman Türklerin yarışmacı<br />
olarak katılacağı<br />
ilk bisiklet müsabakaları,<br />
Kadıköy yakasında ve o Cumhuriyetin 10. yılını takiben, resmi bayram ve<br />
dönemki ismi ile “Union yöresel kurtuluş günleri resmigeçit törenlerinde,<br />
bisikletler de konvoyun bir parçasıydı. (Kadıköy’deki<br />
Club Sahası” olan Fenerbahçe<br />
Stadı’nda görü-<br />
23 Nisan 1946 / R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)<br />
konvoya katılacak bisikletli bir öğrenci. Kızıltoprak,<br />
lecekti. (1908 yılında bir<br />
futbol kulübü olarak tescillenen Fenerbahçe Futbol Kulübü,<br />
1913 yılındaki nizamnamesi ile sporun futbol dışındaki birçok<br />
dalında faaliyetlere başlamış ve adını da “Fenerbahçe Spor<br />
Kulübü” olarak değiştirip “Türkiye’de ilk defa çeşitli spor şubeleri<br />
açan kulüp” olma unvanına sahip olmuştu. Şimdilerde<br />
“Amatör Şubeler” ismini almış bu dallar 1913 yılından itibaren<br />
süratle artmış ve içinde “Bisiklet” sporunun da yer aldığı; atletizm,<br />
kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çim hokeyi,<br />
boks, kriket gibi toplam 36 spor dalında etkinliklere başlamıştı)<br />
Union Club Sahası (Fenerbahçe Stadı)’nda 13 Mart 1914 günü<br />
düzenlenen “Cuma Birliği Bayramı”nda yapılan ilk bisiklet yarışlarını,<br />
Fenerbahçe Spor Kulübü sporcularından; Cafer Bey’in<br />
kardeşi Muallim Vecdi (Çağatay), Şinasi Bey ve Alber Efendi<br />
kazanmıştı. Aynı yerde yapılan 10 Nisan 1914 tarihli “Altınordu<br />
Bayramı” yarışı ile 1 Mayıs 1914 tarihli “Jimnastik Bayramı”<br />
yarışlarını yine Fenerbahçeli Vecdi Bey (Çağatay) kazanıyordu.<br />
Union Club Sahası çevresinde beş kez dolanmaktan ibaret<br />
olan bu ilk bisiklet yarışları, başta Kadıköylü izleyiciler olmak<br />
üzere İstanbul’da büyük bir ilgi uyandırmıştı.<br />
1923 senesinde Muvaffak Menemencioğlu başkanlığında<br />
kurulan Bisiklet Federasyonu (Nam-ı diğer “Bisiklet Heyet-i<br />
Müttehidesi) tarafından düzenlenen 32 kilometrelik Zincirlikuyu-Büyükdere-Tarabya<br />
etabıyla başlayan bisiklet yarışları<br />
dönemi, Cavit Cav, Talât Tunçalp, Cambaz Fahri, Raif Bey gibi<br />
ünlü yarışçıları ortaya çıkarmış, hatta onları 1924 Paris, 1936<br />
Berlin, 1948 Londra Olimpiyatları’nda yarışmacı bile yapmıştı.<br />
Cumhuriyetle birlikte ve özellikle onuncu yılı takiben resmi<br />
bayramlar ile yöresel kurtuluş günleri yapılan resmi geçiş törenlerinde,<br />
süslü bisikletler artık konvoyların bir parçasıydı.<br />
Çocukluğumu yaşadığım 1950’li yıllardan itibarense, yurdun<br />
dört bir yanında artık sıklıkla görülen vazgeçilemez de bir<br />
keyif… 1960‘lı yıllarda Bağdat Caddesi’nde “piyasa” yaparken<br />
bisikletinin tekerleği tramvay rayına girip de düşmemiş hiçbir<br />
arkadaşımı hatırlamıyorum.<br />
İşte… Tanzimat dönemini takiben “Velespit” adı verilen üç<br />
tekerlekli demir bisikletlerle başlayan bisikletin yolculuğu, iki<br />
tekerlekli bisikletlerle önceleri çocukluk ve ergenlik yıllarımızın<br />
unutulmaz bir oyuncağı iken, şimdilerde büyüklerin hayatını<br />
renklendiren, yaşamlarının ise vazgeçilmez bir sportif aracı<br />
halinde…<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 47
İlçelerimiz<br />
Ataşehir’de toplanma<br />
alanları imara açılmadı<br />
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin üzerinden<br />
gecen 18 yıla rağmen, özellikle uygulamalar<br />
konusunda tartışmalar bitmek bilmiyor.<br />
Tartışmaların odağında ise, deprem toplanma<br />
alanlarının imara açılıp yok edilmesi geliyor.<br />
Depremlerin felakete dönüşmesini önlemek<br />
elimizde... Gerek binaların mevzuatlara uygun<br />
şekilde sağlam inşa edilmesi, gerekse<br />
depremden sonra alınacak önlemler, kayıpları<br />
en aza indirmek için çok önemli. Ayrıca<br />
her vatandaşın afet öncesi, afet anı ve afet<br />
sonrası süreçlerde ne yapacağını bilmesi hayati<br />
önem taşıyor.<br />
BÜYÜK PARKLAR, DEPREME<br />
HAZIRLIKTA KRİTİK ÖNEME SAHİP<br />
Depreme karşı hazırlıkların başında da, yıkıcı<br />
bir depremin ardından gidilecek güvenli<br />
toplanma alanları geliyor. Büyük parklar,<br />
kentlerin nefes alma alanları olduğu kadar<br />
aynı zamanda doğal toplanma alanları olarak<br />
da kullanılıyor. Ataşehir’de AFAD tarafından<br />
belirlenen 42 toplanma alanı yer alıyor.<br />
Ayrıca, Ataşehir Belediyesi tarafından<br />
AFAD’a onay için gönderilen 80 yeni toplanma<br />
alanı daha bulunuyor.<br />
110 BİN METREKARELİK BİR YEŞİL ALAN<br />
DAHA GELİYOR<br />
Göreve gelirken bir metrekare yeşil alanı bile<br />
imara açmayacağının sözünü veren Belediye<br />
Başkanı Battal İlgezdi, 8 yıl boyunca bu<br />
sözünü tutarak Ataşehir’deki park sayısının,<br />
dolayısıyla da toplanma alanlarının en<br />
yüksek seviyeye ulaşmasını sağladı. Henüz<br />
inşası devam eden Atapark ile Ataşehir, 110<br />
bin metrekarelik bir yeşil alana daha sahip<br />
olacak. Ataşehirliler, Ataşehir Belediyesi’nin<br />
resmi web sayfasında bulunan Afet Bilgi<br />
Sistemi’nden kendilerine en yakın toplanma<br />
alanlarını ve diğer detay bilgileri bulabilirler.<br />
Ümraniye'de<br />
kaldırımlar<br />
yeniden<br />
renkleniyor<br />
Kış ve yaz aylarındaki olumsuz hava<br />
koşullarından dolayı renk özelliğini kaybeden<br />
kaldırım taşları, Ümraniye Belediyesi<br />
Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri<br />
tarafından yapılan çalışmalarla yeni boyasıyla<br />
eski görünümüne kavuşuyor.<br />
Ümraniye Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü<br />
ekipleri, ilçedeki cadde ve sokaklarda<br />
kaldırım taşlarını boyama çalışmalarına<br />
başladı. Kışın yağmurdan, yazın ise<br />
sıcaklardan etkilenip boyaları kalkan ve<br />
silinen kaldırım taşları, Ümraniye Belediye<br />
ekipleri tarafından boyanarak yenileniyor.<br />
ARAÇ SÜRÜCÜLERİ İÇİN UYARICI<br />
ÖZELLİĞİ VAR<br />
Sarı-beyaz renkte boyanan bordür ve<br />
kaldırım taşları araç sürücüleri için uyarıcı<br />
olurken, cadde ve sokakların görünümüne<br />
canlılık getirmesinin yanı sıra<br />
temiz bir görüntü de oluşturuyor. İlçe içi<br />
ulaşımında hayli önemli bir yere sahip<br />
olan bu çalışmaların, belirlenen cadde<br />
ve sokaklarda devam edeceği belirtildi.<br />
Çekmeköy'e 'Seyir Tepesi' geliyor<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Çekmeköy<br />
Belediyesi işbirliğiyle inşa edilen Çekmeköy<br />
Seyir Tepesi, içerisinde yer alan özellikleriyle<br />
İstanbulluların uğrak mekânları<br />
arasında yer almak için gün sayıyor. Tepenin<br />
içerisinde park ve yeşil alanlar, hobi bahçeleri,<br />
tematik yürüyüş parkurları, tenis kortu,<br />
bisiklet parkuru, biyolojik gölet, futbol ve<br />
basketbol sahası bulunacak. İstanbul ve<br />
Çekmeköy manzarasına sahip seyir kulesinin<br />
yapımında son aşamaya gelindi.<br />
HUZURLU BİR SOSYAL TESİS OLACAK<br />
Projedeki çalışmalar hakkında bilgi alan<br />
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz;<br />
"Yerin tahsisi ve projelerin hazırlanması zaman<br />
alan süreçlerdi. Bu dönemde kaybettiğimiz<br />
zamanı uygulama aşamasında telafi<br />
etmek için ekiplerimiz hızla çalışıyorlar. Sadece<br />
Çekmeköylülerin değil, çevre ilçelerde<br />
yaşayanların da iyi vakit geçirecekleri huzurlu<br />
bir sosyal tesis hazırlıyoruz" değerlendirmesinde<br />
bulundu.<br />
48 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
İlçelerimiz<br />
Şile, 2018’de meydan ve<br />
yeraltı otoparkına kavuşuyor<br />
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir<br />
Topbaş, inşaatı devam eden Şile Kent Meydanı<br />
ve Zemin Altı Otopark inşaatında incelemelerde<br />
bulundu. İstanbul için çok önemli<br />
olan Şile’deki yatırım ve hizmetleri yerinde<br />
görmek için ilçeyi ziyaret ettiklerini belirten<br />
Topbaş, Şile’ye 14 yılda 1 milyar 650 milyon<br />
lira yatırım yaptıklarını söyledi.<br />
Şile’nin meydan ve otopark ihtiyacını çözmek<br />
için 20 bin metrekarelik bir alanda<br />
Beykoz Belediyesi eski hükümlü, ihtiyaç<br />
sahibi ve madde bağımlılığından kurtulan<br />
ilçe sakinlerini topluma kazandırma ve iş<br />
edindirme amacıyla 14 seyyar simit ve mısır<br />
arabası dağıttı.<br />
Beykoz Belediye Meydanı'nda düzenlenen<br />
program kapsamında 10 simit arabası ve<br />
4 mısır arabası olmak üzere toplam 14 araç,<br />
25 milyon lira bedel ile 525 araçlık zemin altı<br />
otoparkı ve 11 bin 470 metrekare kent meydanı<br />
inşaatını başlattıklarını hatırlatan Başkan<br />
Kadir Topbaş, 2018 yılının Mart ayında<br />
tamamlanacak projede otobüs garı, 16 işletme<br />
ve 6 lokal, 30 dükkanlık çarşı ve 2 bin<br />
metrekare yeşil alan da olacağını belirtti.<br />
PARKLANMA SORUNU SONA ERECEK<br />
Zemin altı otoparkın Şile’nin merkezindeki<br />
parklanma sorununu çözeceğini ifade eden<br />
Topbaş, İSPARK tarafından işletilecek otoparkın<br />
çok önemli bir ihtiyacı karşılayacağını,<br />
garın transfer merkezi gibi çalışacağını dile<br />
getirerek; "Şile artık doğal ürünlerini doğru<br />
kullanan, Şile Bezi ile kendisini dünyaya hissettirmiş<br />
bir ilçe haline geldi. Şile sadece yazlık<br />
değil, devamlı yaşanılmak istenen bir şehir<br />
konumunda" açıklamasında bulundu.<br />
Eski mahkumlar simitçi oldu<br />
sahiplerine teslim edildi. Konuyla ilgili açıklamada<br />
bulunan Beykoz Belediye Başkanı<br />
Yücel Çelikbilek, şunları ifade etti:<br />
BEYKOZ BELEDİYESİ,<br />
BACASIZ BİR FABRİKADIR<br />
"Sosyal belediyecilik anlamında Beykozlular<br />
için çok anlamlı hizmetler yapmaya devam<br />
ediyoruz. Bütçemizin çok büyük bir kısmını<br />
sosyal yardımlarımıza ayırıyoruz. Kariyer<br />
Merkezimizde 10 yıl içinde 10 bin insanımızı,<br />
1.100 firmayla anlaşarak iş sahibi yaptık.<br />
Beykoz Belediyesi, bacasız bir fabrikadır.<br />
Bunlar belediyemizin kendi insanına yaptığı<br />
hizmetlerdir. Dağıttığımız simit arabalarıyla<br />
bir uğraşın, emeğin karşılığı alınacak.<br />
Kardeşlerimiz ticareti biraz öğrenecekler.<br />
Sonrasında bu işin bereketi artacak ve daha<br />
güzel fırsatlara yol açılabilecek. Asıl olan,<br />
insanımızı iş güç sahibi yapmaktır."<br />
Sağlıklı<br />
Maltepe için<br />
dev adım<br />
Maltepe Belediyesi tarafından hizmete<br />
açılan Küçükyalı Tıp Merkezi, modern<br />
binası ve teknik donanımıyla vatandaşlara<br />
ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti<br />
sunuyor. Altı aydır faaliyette olan tıp<br />
merkezinde bugüne kadar 72 bin kişi,<br />
ücretsiz sağlık hizmetinden yararlandı.<br />
Maltepe Belediyesi Hastaneler Müdürlüğü’ne<br />
bağlı olarak kurulan merkez,<br />
11 bin 500 metrekare kullanım alanına<br />
sahip. Küçükyalı Tıp Merkezi, şu anda<br />
mevcut 5 uzmanlık dalında (göğüs hastalıkları,<br />
dâhiliye, genel cerrahi, radyoloji,<br />
göz) 14 uzman doktorla vatandaşlara<br />
ücretsiz sağlık hizmeti sunuyor. Henüz 6<br />
aydır hizmet veren tıp merkezini günde<br />
ortalama 490 kişi ziyaret ediyor. Hastane<br />
yönetimi ise yolun başında olduklarını,<br />
2018 yılı için ciddi planlamalar yapıldığını<br />
belirtiyor. Önümüzdeki dönemde<br />
30’a yakın uzmanlık dalında ücretsiz<br />
sağlık hizmeti vermeyi hedefleyen Küçükyalı<br />
Tıp Merkezi, Anadolu Yakası’nın<br />
en gelişmiş fizik tedavi rehabilitasyon<br />
merkezini de kurmayı planlıyor.<br />
SAĞLIKTA DEVRİM<br />
Maltepe Belediyesi, Sağlık İşleri Müdürlüğü<br />
bünyesinde sürdürdüğü faaliyetlerle<br />
de dikkat çekiyor. 2014 yılından<br />
bugüne kadar 340 bin kişiye ücretsiz<br />
sağlık hizmeti sunan belediye; Altın<br />
Kart, Buton ve Evde Sağlık hizmetleri<br />
ile de vatandaşların takdirini kazandı.<br />
65 yaş üstü ve engelli vatandaşlara yönelik<br />
sürdürülen Altın Kart uygulaması<br />
sayesinde, 59 bin kişiye evde sağlık hizmeti<br />
sunuldu. Genç nesillere yönelik de<br />
bilinçlendirme çalışmaları yapan ekipler<br />
tarafından son 3,5 yılda 35 bin öğrenciye<br />
okullarında “Ergenlik ve Şiddet”, “Hijyen<br />
ve Tuvalet” eğitimi verildi. Maltepe Belediyesi<br />
Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne bağlı<br />
ekipler, ayrıca ilçe genelinde esnafa yönelik<br />
hijyen eğitimini de sürdürüyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 49
İlçelerimiz<br />
Sancaktepe Belediyesi Mehteran<br />
Takımı, Türk Festivali’ne renk kattı<br />
İtalya'nın "Türk kasabası" olarak da anılan<br />
Moena kasabasında 300 yılı aşkın bir süredir<br />
düzenlenen Türk Festivali, bu yıl İstanbul<br />
Sancaktepe Belediyesi Mehteran Takımı'nın<br />
geçit töreniyle renklendi.<br />
Rivayete göre yeniçeri Balaban Hasan'ın<br />
2. Viyana Kuşatması sonrasında Alp<br />
Dağları'nın kolu olan Manzori'nin eteklerindeki<br />
Moena kasabasına sığınması, kendisini<br />
kasaba halkına sevdirmesi ve yaşamını burada<br />
sürdürmesi, kasabada her yıl Türk Festivali<br />
düzenlenmesine vesile oldu. Moenalılar,<br />
300 yıldan uzun bir süredir, son yılları resmi<br />
olmak üzere her yıl Ağustos ayında düzenledikleri<br />
festivalde Türk kültürünü yaşatıyor.<br />
Eğitim kenti Tuzla<br />
Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın<br />
“Eğitim Kenti Tuzla” vizyonuyla hizmet veren<br />
Tuzla Belediyesi Gençlik Merkezi, bu yıl<br />
412 gence üniversite kapısını araladı.<br />
Tuzla Belediyesi Gençlik Merkezi ve Tuzla<br />
Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle<br />
ücretsiz olarak düzenlenen üniversiteye<br />
hazırlık kurslarında Tuzlalı gençler, büyük<br />
başarı gösterdi. Kursa katılan 624 öğrencinin<br />
412’si; Hukuk Fakültesi, Mimarlık ve<br />
Mühendislik Fakülteleri, Eğitim Fakülteleri<br />
ve Güzel Sanatlar Fakültelerinde eğitim almaya<br />
hak kazandı.<br />
KASABA MERKEZİNDE RENKLİ<br />
GEÇİT TÖRENİ<br />
Türkiye de hem resmi olarak hem de sivil<br />
toplum kuruluşları aracılığıyla festivalde<br />
varlık gösteriyor, Moenalılara Türk kültürünü<br />
tanıtmaya çalışıyor. Avrupalı Türk Demokratlar<br />
Birliği (UETD) İtalya Şubesi'nin<br />
destek verdiği festivalde, bu yıl bir ilke imza<br />
atıldı ve Sancaktepe Belediyesi Mehteran<br />
Takımı, kasaba merkezinde geçit töreni<br />
yaptı. Renkli görüntülerin oluştuğu festivale<br />
bu yıl, İtalya'nın kuzeyinde yaşayan Türk<br />
vatandaşlarının yanı sıra Almanya, Avusturya,<br />
İsviçre ve Hollanda'dan da çok sayıda<br />
gurbetçi katıldı.<br />
YAZICI: GENÇLERİMİZ BU MİLLETİN<br />
UMUDU VE YARINIDIR<br />
Tuzla’nın ve ülkemizin geleceğini emanet edeceği<br />
gençler, üniversite hayallerini Tuzla Belediyesi<br />
Gençlik Merkezi’nin imkânlarıyla gerçekleştirdi.<br />
Gençler, eğitim hayatlarında hep yanlarında<br />
yer alan Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’ya teşekkür<br />
etti. Başkan Yazıcı, gençlerin bir milletin<br />
umudu ve yarını olduğunu belirterek; “Eğitimli,<br />
bilinçli ve sosyal yönden güçlü bir gençlik için<br />
tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz. Üniversite<br />
sınavını kazanan gençlerimizi tebrik ediyor, başarılarının<br />
devamını diliyorum" dedi.<br />
Sultanbeyli<br />
ikinci meydanına<br />
hazırlanıyor<br />
Sultanbeyli, Kent Meydanı'ndan sonra<br />
ikinci meydanına kavuşmak üzere gün<br />
sayıyor. Bosna Bulvarı Hal Kavşağı’ndan<br />
başlayarak Kubbe Caddesi’ne kadar<br />
uzanan 400 metrelik bir alanda Sultanbeyli<br />
Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü<br />
tarafından yürütülen çalışmalar, tüm<br />
hızıyla devam ediyor. Yenilenen alanda<br />
kamu binaları caddeye uygun hale getirilirken,<br />
çevre düzenleme çalışmaları ise<br />
aralıksız sürüyor.<br />
MUHSİN YAZICIOĞLU KÜLTÜR<br />
MERKEZİ YENİLENİYOR<br />
Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nin<br />
dış ve iç cepheleri yenilenirken, içinde<br />
bulunan nikâh salonu modern hale getiriliyor,<br />
kültür merkezinin içine bir de<br />
düğün salonu ekleniyor. Yenileme çalışmasının<br />
kısa zamanda biteceğini ifade<br />
eden yetkililer, Sultanbeyli’nin birçok<br />
programa ev sahipliği yapacak bir kültür<br />
merkezine de kavuşacağını belirtti.<br />
KİTAPSEVERLERE MÜJDE:<br />
KİTAP KAFE AÇILIYOR<br />
Sultanbeyli Belediyesi, kültür-sanata<br />
verdiği değeri bir kez daha gözler<br />
önüne serdi. Muhsin Yazıcıoğlu Kültür<br />
Merkezi’nin yan tarafına inşa edilen<br />
Kitap Kafe’nin sonuna gelindi. Kitapseverlerin<br />
keyifli vakit geçireceği Kitap<br />
Kafe’ye ilginin yoğun olacağı düşünülürken,<br />
şehir estetiğine de olumlu katkı<br />
verecek.<br />
50 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
İlçelerimiz<br />
Pendik'e Ağız ve<br />
Diş Sağlığı Merkezi<br />
Sağlık Bakanlığı, Pendik’e 10 katlı Ağız<br />
ve Diş Sağlığı Merkezi açıyor. Çamçeşme<br />
Mahallesi’nde yakında hizmete girecek merkez<br />
içinde 76 poliklinik, 5 ameliyathane, 5 özel<br />
çocuk polikliniği ve 5 yataklı servis bulunacak.<br />
Elçi Sokak’ta hizmet verecek olan Pendik<br />
Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, modern teknolojinin<br />
tüm imkânları kullanılarak yapılacak<br />
tanı ve tedavi işlemleriyle bölgede ağız ve<br />
diş sağlığı konusunda önemli bir ihtiyaca<br />
cevap verecek. İstanbul Anadolu Güney<br />
Kamu Hastaneler Birliği'ne bağlı olarak hizmet<br />
verecek hastaneye, MHRS üzerinden<br />
randevuyla hasta kabul edilecek. İçinde has-<br />
Üsküdar'da örnek dönüşüm başladı<br />
Üsküdar’da "Örnek Dönüşüm", Çevre ve<br />
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin katılımıyla<br />
gerçekleştirilen törenle başladı.<br />
Üsküdar Belediyesi öncülüğünde başlatılan<br />
Örnek Dönüşüm hareketinde ilk adım<br />
Çamlıca'da atılıyor.<br />
Örnek Dönüşüm hareketiyle birlikte<br />
Üsküdar'ın tarihi dokusunu ve eşsiz atmosferini<br />
koruyacaklarını dile getiren Belediye<br />
Başkanı Hilmi Türkmen; "Örnek Dönüşüm,<br />
titizlikle hazırlanmış bir projedir. Üsküdarımız<br />
ve vatandaşlarımız için her konuyu en<br />
ince ayrıntısına kadar düşündük. Bu dönüşümden<br />
en çok Üsküdarlı vatandaşların<br />
fayda sağlaması en büyük hedefimizdir"<br />
şeklinde konuştu.<br />
taların her ihtiyacı düşünülerek donanımlar<br />
oluşturulan hastaneyi ziyaret eden Pendik<br />
Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin, servisleri<br />
gezerek bilgi aldı.<br />
YAKINDA HİZMETE GİRECEK<br />
Sağlık Bakanlığı'nın hedef ve stratejileri<br />
doğrultusunda yatırımı İstanbul Anadolu<br />
Güney Kamu Hastaneleri Birliği tarafından<br />
gerçekleştirilen hastane, açılış için onay<br />
bekliyor. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu<br />
tarafından verilecek onayın ardından Pendik<br />
Ağız ve Diş Merkezi, hastalara hizmet vermeye<br />
başlayacak.<br />
BAKAN ÖZHASEKİ: İSTANBUL'DA<br />
DEPREM RİSKİ KAPIDA<br />
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki<br />
ise; “Biliyorsunuz ülkemiz deprem<br />
bölgesi. Yüzyıl içerisinde kaybettiğimiz insan<br />
sayısı 83 bin, gene 100 milyar üzerinde<br />
maddi kayıp var. İstanbul’da deprem riski<br />
her an kapıda. Uzmanlar, 2030 yılına kadar<br />
Marmara açıklarında en az 7 şiddetinde<br />
deprem beklendiğini ifade ediyor. Biz de bu<br />
sebeple 7,5 milyon bağımsız birimi yaklaşık<br />
15 yıl içinde dönüştürmeyi planlıyoruz. Bu<br />
da yılda 500 bin bağımsız birim demek. Bir<br />
finansman modeli de belirledik. Deprem<br />
gelmeden önce buna hazır konutlar yapmak<br />
istiyoruz" dedi.<br />
Kartal’ın<br />
en büyük<br />
parkı inşa<br />
ediliyor<br />
Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok<br />
Öz, ilçenin en büyük parkı olma<br />
özelliğini taşıyan ve yapımı hızla devam<br />
eden Yakacık Havuz Sokak’taki<br />
park çalışmasını yerinde inceledi. Park<br />
alanında yetkililerden bilgi alan ve<br />
tespitleri doğrultusunda gerekli talimatları<br />
veren Başkan Öz, şu açıklamalarda<br />
bulundu:<br />
"Parkımız hizmete açıldığında Kartallı<br />
çocuklar, gençler ve her yaştan vatandaşa<br />
hitap eden alanları, balıklı havuzu<br />
ve deniz manzarasıyla hem eşsiz<br />
bir dinlenme mekânı olacak, hem de<br />
içinde yer alacak ağaçlar, sıhhi bitkiler,<br />
yenilebilir bitkiler ve kokulu bitkilerle<br />
Kartal’da yeşil alanların artmasına<br />
ve ekolojik yaşama büyük katkı<br />
sağlayacak".<br />
HAVUZLU SOKAK PARKI<br />
Yakacık Havuz Sokak'ta yapımı devam<br />
eden parkta, İspanya’da Art Nouveau<br />
akımının öncüsü ünlü Katalan mimarı<br />
Antoni Plàcid Guillem Gaudí’nin<br />
mozaikli havuzundan esinlenerek<br />
tasarlanan bir havuz yer alıyor. "Teras-Balkon-Bahçe"<br />
konseptiyle 30 bin<br />
metrekare alan üzerinde yer alan park<br />
tamamlandığında, Kartal’ın deniz<br />
ve Adalar manzaralı en büyük parkı<br />
olacak. 30 bin metrekarelik alanda,<br />
araziye uygun ve mevcut bitkiler korunarak<br />
hazırlanan Havuz Sokak Park<br />
Projesi’nde seyir terasları, yürüyüş<br />
yolları, çocuk oyun alanları, piknik<br />
alanları, kaya bahçeleri ve doğal bitki<br />
şelalesi gibi donatılar yer alacak.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 51
Sanat<br />
Kadıköy’den dünyaya<br />
doğru uzanan bir heykeltıraş;<br />
İSKENDER GİRAY<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
"Ekmekçi Berkin’i Arıyor", "Ayrışma", "Ağaca<br />
Ağıt" ve "Ağaca Sevinç" eserleriyle tanınan<br />
heykeltıraş İskender Giray ile Moda’daki<br />
atölyesinde toplumun sanata bakışını, sokak<br />
sanatını ve Kadıköy’ü konuştuk.<br />
"Yedi milyar insanın yaşadığı dünyada çok<br />
fazla dinamik var. Hiçbir konuda, bunu da<br />
böyle düzeltelim diye bir şey yapamayız.<br />
Sadece bir damla atabiliyoruz. O damlalar<br />
da yıllar içerisinde birikip, olumlu bir harekete<br />
dönüşebilir. Bir tane damla da ben atayım<br />
diyorum" diyen Kadıköy sevdalısı Giray,<br />
Kadıköy Life Dergisi'ne içini döktü...<br />
Öncelikle, isterseniz kısaca kendinizden<br />
bahsedin. Nerede doğup büyüdünüz,<br />
heykelle tanışmanız nasıl oldu?<br />
Ankara’da doğdum aslında ama nüfus<br />
kâğıdımda Mucur yazar. Bu bir Türkiye gerçeği...<br />
Babam memurmuş, Ankara’da doğmuşum.<br />
Doğumevinden çıktıktan sonra<br />
apar topar Kırşehir Mucur’a gelmişiz babam<br />
orada görevli olduğu için. Dolayısıyla kimliğim<br />
orada çıkmış. Doğum yerim de Mucur<br />
yazılmış.<br />
Yine baba mesleği dolayısıyla Türkiye’yi<br />
gezerek büyüdüm. İstanbul hep ikinci adresimizdi.<br />
Çünkü babamın ailesi İstanbul’da<br />
yaşıyordu. Anadolu İstanbul arası böyle bir<br />
sentez içinde büyüdüm. Lise dönemimi<br />
İstanbul’da okudum. Sonra üniversite de<br />
İstanbul’da. Türkiye gerçeği gereği sanat<br />
okumak gibi bir şey yoktu kafamda. Öyle bir<br />
alternatifim olduğunu bile bilmiyordum. Sekiz<br />
yaşımda garip bir hikâyeyle resimle tanıştım.<br />
Resmi hep çok sevdim. Babam, hukuk<br />
okurken marangozluk yapmış. Büyükbabam<br />
marangozdu, amcam marangozdu. Dolayısıyla<br />
ilk talaşı onların atölyelerinde yuttuğum<br />
için, hep böyle elimle üretmeyi sevdim.<br />
Her türlü zanaati sevdim açıkçası. Bu işlerle<br />
uğraşmazken de hep elimin altında takım<br />
olurdu ve her boş vaktimde bir şeyler yapardım.<br />
Hep sanatsal üretimler değil tabi.<br />
52 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Robot kolu yapmaya çalıştım. Odam için<br />
alarm sistemi yaptım mesela. Sonra büyüdüm.<br />
Okul bitti. Telekomünikasyon şirketlerinden<br />
birinde işe başladım. Çok mutsuz<br />
oldum. Fizik Mühendisliği yüksek lisansına<br />
devam ediyordum o sırada. Bir yandan<br />
MBA, Bilgi Üniversitesi’nde... Takım elbise<br />
giyip toplantılara gidiyordum. Ama aynaya<br />
baktığımda kendimi tanıyamıyordum. Gerçek<br />
bir kimlik bunalımındaydım. Antidepresanlar<br />
falan. Sonra bir nokta geldi ve ben<br />
artık sanatla uğraşacağım dedim. Hep geç<br />
kaldığımı düşünürdüm ama 26 yaş o kadar<br />
geç olmasa gerek diyerek başladım. Ama<br />
tabiki bir yere gelmiş değilim. Öğrenme devam<br />
ediyor. Hayat boyunca da öğreneceğim.<br />
Bütün hikâyem bu, özetle.<br />
‘Direniş Bisikleti’ adlı eseriniz için<br />
“Bu bisikleti Gezi Parkı’nda direnenlerin<br />
o günleri hatırlaması ve/veya<br />
bulunmayanların da orada bulunanlara<br />
empati yapması için yaptım” diyorsunuz.<br />
Buradan hareketle sanat ile empati<br />
arasındaki ilişki nedir?<br />
Güzel soru. Bir ilişki kurmak şart değil bir<br />
kere. Oradan başlayalım. Ben sanatı bu<br />
yönden ele alıyorum sadece. Bu yönden ele<br />
almayan çok fazla insan var. Hatta genel<br />
olarak artık günümüz sanatçısı galiba bu<br />
yönden bakmıyor. Sadece estetik açıdan<br />
bakıyor. Değer verdiğim bir şair bana "Yaptıklarının<br />
altında ezilmiyor musun?" dedi.<br />
Malzemenin kendisi güzel aslında... Sadece<br />
işin güzelliğiyle ilgileniyorsan estetik bir şey<br />
çıkartman yeterli. Bu da bir görüş. Güzel de<br />
görüş. İşin sadece estetiğiyle ilgilenen insanlar<br />
da olabilir. Benim hayata bakışımda<br />
bu yok. Mutlaka sadece güzel olsun diye<br />
yaptığım işler var.<br />
Şimdi şöyle; üretme isteği aslında insanın<br />
içindeki duyguyla alakalı bir şey. Bu bir öz<br />
tatmin şekli... Bir şekilde duyguyla çalışıyorsun.<br />
Gerçekten bu iş, bir duygu kusma<br />
işi. İşin negatif kısmındayım ve böyle görüyorum.<br />
Böyle gördüğüm için kendime yaşattığım<br />
duygu böyle oluyor. Bunu içimdeki<br />
hissi anlatmak için yapıyorsam, içimdeki his<br />
de böyle bir hikâyeye dayanıyorsa o zaman<br />
benim amacım, karşıdaki insana bu konuda<br />
empati yaptırmak olabilir. Bunu da bir diyalog<br />
aracı olarak görüyorum. Sadece bir duygu<br />
değişimi olarak görmüyorum. Bu duygu<br />
değişiminin altına bir katma değer koymak<br />
istiyorum. Dolayısıyla o yönden bakıyorum.<br />
Benim için aradaki bağ budur.<br />
Mesela Contemporary’e bir baykuş yaptım.<br />
Bu normal bir kuş değil de, nesli tükenen bir<br />
kuş olsa Türkiye’de. Bakan adam altını okuduğu<br />
zaman, “Evet, bu baykuşun da nesli<br />
tükeniyor” dese. Bu güzel bir şey... Zaten<br />
olay bir şeyi düzeltmek değil. Asla yapamayız.<br />
Yedi milyar insanın yaşadığı dünyada<br />
çok fazla dinamik var. Hiçbir konuda, bunu<br />
da böyle düzeltelim diye bir şey<br />
yapamayız. Sadece bir damla<br />
atabiliyoruz. O damlalar da yıllar<br />
içerisinde birikip olumlu bir harekete<br />
dönüşebilir. Bir tane damla<br />
da ben atayım diyorum. O da kulaklı<br />
baykuş olsun. (Gülüyor)<br />
“Heykelleri toplumlar korur”<br />
diyorsunuz. ‘Ağaca Ağıt’ ve<br />
daha sonra ‘Ağaca Sevinç’<br />
heykelleriniz ve Kadıköylülerin<br />
bu heykellere sahip çıkması…<br />
O heykellerle arkadaş olunması<br />
ve onu yapan biri olarak ona<br />
sözünüzü geçiremeyişiniz.<br />
Ne hissettiniz bu durumlar<br />
yaşanırken?<br />
Ben gurur duydum. En azından<br />
o heykelle insanların arkadaş olmasıyla<br />
gurur duydum ve aradan<br />
mümkün olduğu kadar çekildim.<br />
Her geçişimde birisi o heykelle<br />
iletişimde. Özellikle çocukların<br />
onunla iletişimi çok hoşuma gidiyor.<br />
Hatta bir hikâye var. Bir çocuk<br />
annesine heykeli sorduğu zaman<br />
ismimi söylemiş annesi, İskender<br />
Giray yaptı diye. Haftalar sonra<br />
facebook’tan yazdı hanımefendi.<br />
Bakkaldan çıkıyorlarmış ve<br />
girişinde ufak bir heykel varmış.<br />
“Bunu da mı İskender yaptı?”<br />
demiş çocuk. Anne de bir an hatırlayamamış,<br />
“İskender kim oğlum?”<br />
demiş. Bu bizim evde baya<br />
bir şaka konusu oldu. Ve evet,<br />
heykeli toplum korur. Bu, dediğimiz<br />
yönde bir katma değerdir.<br />
Kadıköylünün böyle bir eğitime<br />
ihtiyacı yok zaten. Korudular heykeli.<br />
Ama şurası önemli; diğerleri<br />
de korunabildiğini gördü. Bu güzel<br />
bir şey... Buranın dışında olur<br />
muydu? Çok da zannetmiyorum.<br />
Günümüzde Mehmet Aksoy’un<br />
‘İnsanlık Anıtı Heykeli’<br />
kaldırıldı. İzmir’de metroda<br />
bir heykele saldırıldı. Sizin<br />
heykelleriniz, Berkin Elvan<br />
için olsun, Ağaca Ağıt olsun.<br />
Ya saldırıya uğradı ya da<br />
çalındı. Bu denli heykellere<br />
karşı saldırgan tutumlar<br />
neyi gösteriyor? Bir algı mı<br />
yaratılmaya çalışılıyor yoksa<br />
var olan bir algının sonucu mu?<br />
Var olan bir algının sonucu. Bu zaten<br />
müslüman toplumlarda olan<br />
bir şey. Heykeli put olarak görüyorlar.<br />
Ama bu noktada benim<br />
söylemek istediğim çok önemli bir<br />
şey var. İnsan böyle bir şey düşünürken<br />
inancının gücünü hesaba<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 53
Sanat<br />
katmalı. Bir de şeytan var. O beni sürekli dürtüyor.<br />
O insanın bilinci. Aslında dürten bir şey<br />
yok. Senin inancın güçlüyse karşına put da<br />
koysalar, sen yine inanmaya devam edersin.<br />
Senin inancın güçlüyse, karşına çıplak kadın<br />
da koysalar, senin abdestin bozulmaz. Bu,<br />
inancın zayıflığıyla ilgili bir şeydir. Biz bunu<br />
put olarak görmüyoruz. Mitolojik tanrıları<br />
işlerken de bunu tanrı olarak koymuyoruz ortaya.<br />
Altındaki fikri koyuyoruz.<br />
Adalet Tanrıçası, adalet saraylarının önünde<br />
tanrı olduğu için yok; Adalet Tanrıçası, adalet<br />
saraylarının önünde, adaletin tüm unsurlarını<br />
bir araya getiren bir figür olduğu için var.<br />
Karşıdaki insan bu figürü ve bu fikri alsın diye<br />
var. Dediğim gibi, buradan yola çıkarak aslında<br />
heykelden korkmasının sebebi puttan<br />
korkması değil, altındaki fikirden korkması.<br />
Pozitif bakmak lâzım bu işe. Bir sorunu çözmenin<br />
en önemli yolu ve başlangıç şartı, o<br />
sorunu bilmektir. Sen sorunun sürekli üzerini<br />
örtersen bu asla çözümlenemez. Mesela<br />
çıplak bir kadın heykeli bir insanda bu kadar<br />
büyük bir etki yaratıyorsa o zaman o kişi, bu<br />
durumu kendisinde olumlu olarak bir problem<br />
hissedip bunun üzerine gitmesi lâzım.<br />
Heykelin sanatsal kaygısı burada yatıyor<br />
o zaman…<br />
Aynen öyle. Mevcut olan bir güdünün artık<br />
çıkmaktan utanmaması diyelim.<br />
Ayrışma Heykeli<br />
Son derece tüketime dayalı bir toplumda<br />
yaşıyoruz. Tam da bugün, üretmek,<br />
hayatın neresinde duruyor?<br />
Zor bir yerinde duruyor. Çünkü ister istemez<br />
CNC’lerle, lazer kesimcilerle yarışıyorsun. Şu<br />
anda işsiz bir insanlığa doğru ilerliyoruz. Her<br />
şeyi makinalar yapmaya başladı. İlerleyen<br />
yıllarda belki son kalan heykeltıraşlardan,<br />
"Bu meslek de ölüyor artık" diye bir TRT<br />
programı izleyebiliriz diye düşünüyorum.<br />
Ama ben bir baharata inanıyorum. Bu baharatı<br />
somut şekilde göremesek de tadıyoruz.<br />
Nedir o baharat, annenin yemeğindeki<br />
baharat bu. Restoran yemeğinden farklı...<br />
İçine konulan sevgi, klişe tarafıyla... İşte insan<br />
eliyle yaratılan her şeyde, olumlu ya da<br />
olumsuz bir baharat var. O baharatı kaçıracağız<br />
böyle giderse. Buna üzülüyorum.<br />
Genelde heykellerin kilden yapıldığını<br />
görüyoruz. Sizin boru ile çalışmanızda<br />
özel bir neden var mı?<br />
Öncelikle heykeller, herhangi bir malzemeden<br />
yapılabilirler. Sokak işlerinde borunun<br />
çıkış noktası şöyle: Eski binaların olduğu<br />
bir İstanbul’da yaşıyoruz. Eskiden su ve gaz<br />
boruları ve giderlerin hepsi demir borulardı.<br />
Sonra onları kullanmamaya başladık.<br />
Tonlarca demir evlerin içinde öyle boş boş<br />
bekliyor şu anda. Onlardan birinin çıkıp bu<br />
durumlara isyan etmesini istedim. Çünkü<br />
sürekli seyrediyorlar. Sanki kafamdaki<br />
hayali dünyada onlardan biri var olmuş da<br />
sonra kesip biçip diğerlerini yapmaya başlamış<br />
gibi. O yüzden kaynaklarım hep düzensizdir.<br />
Sanki böyle apar topar birbirlerini yapıyorlarmış<br />
gibi bir şey yaşıyorum ben kendi<br />
içimde. O yüzden o borulardan girdim.<br />
Tabi şöyle bir avantajı da var. Sokak işi. Heykel<br />
pahalı bir şey... Grafiti sanatçılarının sprey<br />
boyalara verdiği para nasıl canını acıtıyorsa,<br />
benim de bu canımı acıtıyor. Daha pahalı bir<br />
malzeme seçemem. Net, yalın ve mümkün<br />
olduğu kadar basit bir şekilde bir şey anlatmaya<br />
çalışıyorum. Sokaktan geçen insanın<br />
kısa zamanda alıp geçmesini istiyorum. Bu<br />
yüzden sokak sanatı diyebiliriz buna. Çünkü<br />
sokak müzisyeni seni bir yerden alır sadece<br />
üç dakikalık veya yüz adımlık bir yere götürür.<br />
Benim de burada amaçladığım budur ve<br />
bu işler, sokak işleridir. Korunmak zorunda<br />
değillerdir. Gidebilirler, çalınabilirler. Yeter ki<br />
vandal bir saldırıya uğramasınlar. Daha önceki<br />
röportajlarımda da, TedX konuşmamda da<br />
söylediğim bir şeydir. Bir süreleri var heykellerin,<br />
hayat süreleri. Onu da toplum belirler.<br />
Ve son olarak Kadıköy...<br />
Kadıköy, sanatınız ve sizin için<br />
ne anlam ifade ediyor?<br />
Kadıköy’ü çok seviyorum. Artık İstanbul’da<br />
kurtarılmış bölge gibi. Özgürce yaşanabilen<br />
nadir alanlardan bir yer haline geldi. Bu yönüyle<br />
de çok seviyorum. En çok sevdiğim tarafı<br />
işimin anlaşılması. Çünkü dediğim gibi<br />
bir diyalog arayışındayım. Sokağa çıkıp üç<br />
beş kişiyle konuşmaya başladığım zaman<br />
heykel anlamında, bunlardan dört tanesi<br />
bana cevap veriyor. Bu beni çok mutlu ediyor.<br />
Aynı dilden konuşabildiğim insanlarla<br />
beraber yaşamak çok hoşuma gidiyor.<br />
Ben seneler önce Nişantaşı’ndan geldim.<br />
Burası hakkında en büyük aşk yaşadığım unsurlardan<br />
biri, insanların sabahleyin birbirine<br />
günaydın demesiydi. Kavga gürültü olmamasıydı.<br />
Geldim, ilk iki üç yılda duyduğum tek<br />
kavga -bu arada Moda’dan bahsediyorum- iki<br />
tane yaşlı amcanın Migros’un içindeki siyaset<br />
kavgasıydı. Aynı zamanda sabahları yürüyüşe<br />
çıktığım zaman o tarihi yarımadayı görmek<br />
beni çok mutlu ediyor. Bütün bu yönleri birleştirdiğimiz<br />
zaman Kadıköy, yaşamak istediğim<br />
bir yer. İstanbul’un içinde olmasa daha<br />
iyi olacağım. Kadıköy’ü bir köy olarak Kaz<br />
Dağları’nın içine koymak isterdim.<br />
54 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sektör<br />
Vakıf Taşdelen Su Genel Müdürü Burhan Alev:<br />
Camdan cama geçen<br />
sağlığı vaat ediyoruz<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
Tüketiciye fayda sağlayacak ürünler ve hizmetler<br />
sunmayı hedefleyen Vakıf Taşdelen<br />
Su, sektörün ana dinamikleri dışında ezber<br />
bozan ve ilkleri başaran kimliğiyle dikkat çekiyor.<br />
Ciddi araştırma ve geliştirme süreçleri<br />
sonucunda sektörde öncü adımlar atan Vakıf<br />
Taşdelen Su'yun Genel Müdürü Burhan<br />
Alev ile söyleşi gerçekleştirdik. İşte, özel<br />
röportajımızın ayrıntıları...<br />
Burhan Alev’i tanıyabilir miyiz?<br />
Üniversitedeki işletme eğitimimin ardından<br />
hızlıca iş hayatına atıldım. Uzun yıllar Ülker<br />
bünyesinde farklı üst düzey pozisyonlarda görev<br />
aldıktan sonra bir ortağımla beraber belli<br />
bir süre kendi ithalat-ihracat firmamızı yönettik.<br />
Son olarak, bugüne kadar kazandığım<br />
farklı satış-pazarlama tecrübeleri ve portföyümden<br />
sonra, geçen yıl itibariyle de bu kazanımlarımı<br />
artık Vakıf Taşdelen Su markamızı,<br />
hak ettiği daha da iyi noktalara taşımak amacıyla<br />
Genel Müdürlük koltuğuna getirildim.<br />
Vakıf Taşdelen’in kuruluş tarihinden<br />
bahsedebilir misiniz?<br />
Vakıf Taşdelen Su’yun oldukça eskiye dayanan,<br />
köklü bir tarihi var. İlk olarak Sultan II.<br />
Selim Han'ın eşi Afife Nurbanu Sultan tarafından<br />
1582 yılında vakfediliyor. Sultan II. Abdülhamid<br />
Han’ın da bizzat kullandığı ve tavsiye<br />
ettiği su Vakıf Taşdelen’dir. Vakıf Taşdelen<br />
Su’yun “Reisi Cumhur Kemal Atatürk” imzalı<br />
kararnameler ile ilk fabrika alt yapısı ve modernizasyonu<br />
sağlanmıştır. Atatürk’ün özellikle<br />
rahatsızlığı sırasında, reçetesinde normal<br />
suyun yanı sıra Taşdelen Memba Suyu<br />
yazdığını ve ilaç niyetine kullandığını “Son<br />
Nöbet Defteri” kitabından öğrenmekteyiz.<br />
Üretimini gerçekleştirdiğiniz suyun<br />
kaynağı nerededir?<br />
Vakıf Taşdelen Doğal Kaynak Suyu, kendisine<br />
adını veren Taşdelen Ormanları içerisindeki<br />
800 bin metrelik kaynak arazisinde<br />
bulunmakta olup, 220 metre derinlikten<br />
‘kendiliğinden yeryüzüne çıkan’ bir doğal<br />
kaynak suyudur.<br />
Birçok su firmasının aksine cam<br />
damacanada üretim yapmanızın<br />
sebebi nedir?<br />
Sağlıklı doğal kaynak suyunu camda şişeleyerek,<br />
bu alandaki en büyük yatırımı yapıp<br />
büyük bir değişikliğe gittik. “Camdan Cama”<br />
sloganımızın çıkış noktası olan cam sağlığını<br />
cam pompa ile destekleyerek, sektörde<br />
de büyük bir fark yarattık. Kaliteli doğal<br />
kaynak suyunu cam sağlığında destekliyor,<br />
müşterilerimize daha fazla sağlık ulaştırmayı<br />
hedefliyoruz.<br />
Sağlıklı suyun özellikleri nelerdir ve<br />
insanlar su tercihi yaparken nelere<br />
dikkat etmeliler?<br />
Kaliteli doğal kaynak suyun insan sağlığında<br />
önemi çok büyük... Öncelikle bütün hücrele-<br />
56 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sektör<br />
rimizin çoğu sudan oluşuyor. Metabolizma<br />
ile sindirimin düzgün çalışması ve ışıldayan<br />
bir cilt için kaliteli suya hayatımızda daha<br />
çok yer açmalıyız. Su tercihi yaparken de<br />
BPA içermeyen pompa, özel cam boru ve<br />
sağlıklı kapak gibi cam sağlığını sonuna kadar<br />
koruyan faktörleri dikkate alabiliriz.<br />
Su sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Sorunlar ve çözüm yolları nelerdir?<br />
Toplumumuzdaki sağlıklı yaşam trendi arttıkça,<br />
kişi başı su tüketim verileri de her geçen<br />
sene artmaya devam etmektedir. Ancak<br />
hâlâ bu konuda ilerlememiz gereken çok yol<br />
var. Artan talebe cevap verebilmek adına<br />
çoğu marka sondajla su çıkarıp, tüketicilerine<br />
sunmakta; bizler bu noktada ‘butik/<br />
premium su markası’ duruşumuzu bozmayıp,<br />
‘kendiliğinden yeryüzüne çıkan gerçek<br />
doğal kaynak suyumuzu’ tüketicilerimizle<br />
buluşturmaya devam edeceğiz.<br />
Rakiplerimizden farklılaştığımız diğer bir<br />
nokta olan, faydalı model patenti bize ait<br />
olan pompalarımızda kullandığımız “cam<br />
boruların” maalesef merdiven altı yerlerde<br />
kalitesiz bir şekilde üretildiğine dair duyumlar<br />
alıyoruz. Bu yönde hukuki davalarımız<br />
sürerken de tüketicilerimizin bu aldatmacaya<br />
dikkat etmelerini, bu üreticilere pay vermeyip,<br />
yurtdışında sadece bize özel ürettirdiğimiz,<br />
ithal cam boruları kullanmalarını<br />
istiyoruz.<br />
Su sektöründe teknoloji ne yönde<br />
ilerliyor? Teknoloji ve kullanımıyla ilgili<br />
öngörüleriniz nelerdir?<br />
Vakıf Taşdelen Su olarak bugün İstanbul’un<br />
en eski doğal su kaynaklarına sahibiz ve bu<br />
doğal kaynak suyunu teknolojinin getirdiği<br />
en son sistem makinelerle birleştirerek, tüketicilerimize<br />
“Camdan Cama” geçen sağlığı<br />
vaat ediyoruz.<br />
Tarih boyunca Nurbanu Sultan, Sultan<br />
İkinci Abdülhamid Han ve Atatürk gibi<br />
önemli isimlerin tercihi olmuşsunuz.<br />
Vakıf Taşdelen Su'yu sektörde ayrıcalıklı<br />
kılan unsurlar nelerdir?<br />
“Daha Fazla Vakıf Taşdelen, Daha Fazla<br />
Sağlık” sloganı ile çıktığımız bu yolda suyumuzun<br />
lezzetine ve kalitesine güvenimiz<br />
tam. Sondaj yapılmadan kendiliğinden<br />
yeryüzüne çıkan bir su olması ile adındaki<br />
doğallığın hakkını sonuna kadar veriyor. Haziran<br />
ayında, Uluslararası Lezzet ve Kalite<br />
Enstitüsü tarafından 3 altın yıldızla lezzetimiz<br />
tescillendi ve Üstün Lezzet Ödülü’ne<br />
layık görüldük. Dünyadan birçok su markasının<br />
katıldığı törende, böyle bir ödül almak<br />
bizim için büyük bir gururdu.<br />
Vakıf Taşdelen’i Çekmeköy haricinde<br />
nerelerde bulabiliriz?<br />
Vakıf Taşdelen Su olarak İstanbul’un 32 ilçesinde<br />
hizmet vermeye ve insanlara sağlıklı<br />
doğal kaynak suyunu ulaştırmaya devam<br />
ediyoruz. Kadıköy ilçesinde de tarihi Vakıf<br />
Taşdelen Su’yumuzu çok yoğun bir operasyon<br />
ağıyla tüketicilerimize ulaştırıyoruz.<br />
Hizmet ağımızda İstanbul’un dışında, Kocaeli<br />
ve Ankara illeri de bulunmakta.<br />
Çekmeköy’ün gelişimini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Çekmeköy son dönemde hızlı bir gelişim<br />
gösteriyor. Çekmeköy halkı da bu durumdan<br />
oldukça memnun. Bunun sebebini ise gelişimin,<br />
sosyal yaşamı oldukça olumlu yönde<br />
etkilemesine bağlayabiliriz. Belediye Başkanımızın<br />
ve altındaki tüm ekibin bu gelişmedeki<br />
katkısı sonsuz...<br />
Son olarak okuyucularımıza neler<br />
iletmek istersiniz?<br />
Sektöre her zaman yenilik ve lezzet katan<br />
Vakıf Taşdelen Su, markamızı güvenle içmeye<br />
ve takip etmeye devam etsinler.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 57
Eğitim<br />
ALİ KOÇ:<br />
Eğitimde tartışma ideolojik değil,<br />
pedagojik olmalı...<br />
PINAR BALTACI<br />
Ali Koç 20 yıllık bir eğitimci. Ankara Dil Tarih<br />
Coğrafya Fakültesi Sosyoloji bölümünden<br />
1996 yılında mezun olan Koç, Cizre’ye atanır<br />
ve hikâyesi böyle başlar. Çeşitli okullarda<br />
öğretmenlik ve idarecilik yapmasının ardından<br />
Milli Eğitim Bakanlığı’nda eğitim uzmanı<br />
olarak çalışır. 2002 yılında devlet memurluğundan<br />
istifa eder ve özel okullarda<br />
idarecilik, ardından danışmanlık yapar. Sonrası<br />
kendi projelerini hayata geçirmesi ile<br />
devam eder. Önce ‘Eğitimpedia’ isimli web<br />
sitesi, ardından ‘Her fidenin ayrı bir öyküsü<br />
var’ anlayışını benimseyen Fide Okulları.<br />
Ali Koç’u kurucusu olduğu okul Fide’de ziyaret<br />
ettim. Öğretmen ve öğrencilerin arkadaş<br />
gibi olduğu, samimi bir ortam. Sohbetimiz<br />
yine aynı samimiyette, okul bahçesinde bir<br />
bankta gerçekleşti. Ali Koç ile hem Fide’yi<br />
hem de yeni eğitim, öğretim yılına girdiğimiz<br />
şu günlerde Türkiye’deki eğitim sistemini<br />
konuştuk.<br />
Eğitimpedia’dan başlayalım isterseniz.<br />
Nasıl çıktı ortaya bu fikir?<br />
2013 yılında dünyadan eğitime dair bilgileri<br />
eğitimciler ve ebeveynlere aktarma isteği ile<br />
ortaya çıktı. Türkiye’de İngilizce bilmemekten<br />
kaynaklı yabancı kaynaklara ulaşamayanlar,<br />
bu kaynaklara ulaşsınlar istedik. İlk yazımız<br />
Finlandiya eğitim sistemi üzerineydi. Çok ilgi<br />
gördü. Fark ettik ki dünyada eğitim adına<br />
neler olup bittiği merak ediliyor. Dünyadan<br />
paylaştığımız eğitim anlayışları herkesin dikkatini<br />
çekmeye başladı fakat Türkiye’de gerçekleşeceğine<br />
dair kimsenin inancı yoktu.<br />
Ve bu noktada Fide Okulları fikri ortaya<br />
çıkıyor. Bir hayal gerçekleşti diyebilir<br />
miyiz? Nasıl başlıyor ve devam ediyor<br />
Fide serüveni?<br />
Evet, Fide Okulları fikri ortaya çıktı ve hayata<br />
geçirdik. Bir hayal gerçekleşti diyebiliriz tabii.<br />
Yeni bir okul açılıyorsa genelde odağına sınavları<br />
koyuyor ve sınav başarılarını ön plana<br />
çıkarıyor. Fide ilk kurulduğu günden itibaren<br />
bu ana akım yaklaşıma karşı durdu. Bizim eğitimde<br />
odağımız sınav değil, öğretmen ve öğrenci<br />
ilişkisi. Çocuğun yaratıcılığının geliştirilmesi,<br />
her çocuğun doğayla ve kendi doğasıyla<br />
buluşması... Biz ana ilkeyi bu şekilde koyduk<br />
ve bu çok yoğun talep gördü. Bundan sonraki<br />
üç yıla dair kayıtlarımızı kapattık, yedek listeler<br />
oluşmuş durumda. Çünkü artık herkes çocuğunu<br />
sınav için heba etmekten bıktı. O yüzden<br />
Fide’ye iki grubun çok ilgisi var. Birincisi<br />
ebeveynler, ikincisi ise eğitimciler. Çok sayıda<br />
özel okuldaki öğretmen arkadaş, gönüllü Fide<br />
eğitmeni olarak çalışıyor.<br />
Fide’yi farklı kılan nedir? Nasıl bir eğitim<br />
anlayışı ve felsefesi var?<br />
Okulumuzda her şeyden önce yatay ve demokratik<br />
bir ilişki var. Çocuk öğretmen,<br />
öğretmen yönetici, yönetici kurucu gibi ilişkilerimizin<br />
tamamı demokratik ilişkilerdir.<br />
Ve Fide’de her şey çocuk yararı esas alınarak<br />
tasarlandı. Karşılıklı kurduğumuz ilişki<br />
birbirini tanımaya dayalı. Başka Fide’ler de<br />
açacağız. Ölçümüzü hep şöyle kuruyoruz,<br />
öğrencilerimiz 250 kişiyi geçmeyecek okullarımızda.<br />
Çünkü okul müdürünün her çocuğu<br />
ismiyle tanımasını istiyoruz. Fide’ye de<br />
başarıyı getiren bu. Çocuklar birlikte eğleniyor<br />
ve öğreniyor. Biz 1 yılda bir aileye dönüşmeyi<br />
başarabildiysek, bu kurduğumuz ilişki<br />
sıcaklığı ile mümkün oldu.<br />
Fide’de uygulanan eğitim modeli<br />
Finlandiya ile benzerlik taşıyor.<br />
Finlandiya eğitim modeli hakkında ne<br />
düşünüyorsunuz?<br />
Finlandiya eğitim modelinin bizim aslında<br />
köy okullarında yaşadığımız yapıdan çok<br />
önemli bir farkı yok. Oradaki mesele bir çocuğa<br />
bolca boş zaman bırakmak... Çocuklar<br />
evlerinin yakınındaki okullarda eğitim aldığı<br />
için öğle yemeğinde evlerine gidebiliyorlar.<br />
Uzun teneffüs süreleri var. Biz Fide’de de<br />
böyle yapıyoruz. Eğitimde doğru olan şey<br />
çocuğun her dakikasını planlamak ve yetişkinlerle<br />
bir arada geçirmesini sağlamak değil.<br />
Çocuğa boş zaman bırakıp, akranları ve<br />
kendi ile zaman geçirmesini sağlamak. Aslında<br />
bizim Finlandiya’da sevdiğimiz şey bu.<br />
Ancak, bunu Finlandiya’dan öğrendik demek<br />
Türkiye’ye haksızlık olur. Çünkü köy çocukları<br />
öyle bir ortamda okuyorlar. Ama üzülüyoruz<br />
60 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Eğitim<br />
çünkü biz Finlandiya ile eğitim reformlarını<br />
aynı tarihlerde başlattık. Bizim Köy Enstitüleri<br />
deneyimimiz vardı, orada kaldık. Onlar<br />
ise sistemlerini çok değiştirdiler.<br />
Türkiye eğitim sistemini çok farklı<br />
coğrafyalarda görebilme imkânınız<br />
olmuş. Hem köyde hem de metropolde.<br />
Nedir ikisi arasında ki fark? Köyde çocuk<br />
olmak ve öğretmen olmaktan bahseder<br />
misiniz?<br />
Ben 1997’de Cizre’nin bir kenar mahallesinde<br />
öğretmenliğe başladım. Yani güvenlik<br />
sorunlarının olduğu bir dönemdi. Cizre’de<br />
2.5 yıl sınıf öğretmeni olarak çalıştım. Hayatımın<br />
hem insan, hem de öğretmen olarak<br />
en güzel dönemlerini geçirdim. O dönemde<br />
ve koşullarda yüksek meslek aşkıyla<br />
işimizi yaptık. Mesleği ben orada sevdim<br />
diyebilirim. Özellikle Güneydoğu’da görev<br />
yaptığınızda mesleğinizin etkisini daha çok<br />
görüyorsunuz. Bu durum hem mesleğe,<br />
hem de kendinize dair inancınızı arttırıyor.<br />
Orada hayat değiştiren kişi olduğunuzu<br />
hissediyorsunuz. Her sınıfa girdiğinizde<br />
size heyecanla bakan gözleri görüyorsunuz.<br />
Metropolde öğretmenlik yaptığınızda ise o<br />
çocuğun hayatındaki herhangi birisiniz.<br />
Peki ya çocuklar?<br />
Ben köy çocuklarının eğitim öğretim açısından<br />
daha şanslı olduklarını düşünüyorum<br />
açıkçası. Tabii iyi bir öğretmene rastlamak<br />
koşuluyla. Eğer bir köy çocuğunun iyi bir öğretmeni<br />
varsa, metropoldeki çocuktan daha<br />
şanslıdır. Çünkü o bahsettiğimiz doğayla ve<br />
kendi doğasıyla bir arada yaşayabileceği bir<br />
ortamdadır. Bol bol hayal kuracağı serbest<br />
zamanı var.<br />
Tekrar yüzümüzü büyük kentlere<br />
döndüğümüzde artık özel okullar<br />
fazlasıyla arttı. Eğitimin özelleşmesini<br />
destekliyor musunuz?<br />
Eğitim özelleşmeli mi sorusuna bir özel<br />
okulcu olarak hayır derim. Çünkü parasız ve<br />
nitelikli eğitim, her devletin yurttaşlarına<br />
sunmak zorunda olduğu bir görev.<br />
Özel okul ve devlet okulları arasındaki<br />
farklar nelerdir? Velilerin tercihleri<br />
hakkında neler önerirsiniz?<br />
Ne yazık ki Türkiye’de herkes mahallesinde<br />
nitelikli eğitime kavuşamadığı için ve çocuklarıyla<br />
alakalı kaygılı olduklarından özel<br />
okulları tercih ediyor. Türkiye’deki özel okul<br />
ihtiyacı yeni bir eğitim felsefesi üzerinden<br />
doğmalıydı. Yani özel okulları, “standart<br />
eğitimden memnun değilim, alternatif bir<br />
eğitim arıyorum” diyenler tercih etmeliydi.<br />
Bu şekilde olsaydı özel okulculuk çok farklı<br />
bir noktaya gelebilirdi. Türkiye’de özel okulculuk;<br />
daha temiz tuvaletler, az mevcutlu<br />
sınıflarla anlamına geliyor. Dünyada özel<br />
okullar bir felsefe ve yeni bir yaklaşım sunuyor.<br />
Bu felsefe ve yaklaşım veliye iyi geliyorsa,<br />
çocuk o okula gidiyor. Dünya’da çok<br />
sayıda özel okul, devlet okullarına oranla<br />
fiziksel olarak daha kötü durumdadır. Ama<br />
veliler oranın güçlü felsefesinden kaynaklı<br />
çocuklarını oraya göndermeyi tercih ederler.<br />
Türkiye’de güçlü bir felsefe için özel okullara<br />
para vermiyoruz, özel okullar ülkemizde<br />
devlet okullarının sunamadığı hizmeti sunuyor<br />
sadece. Velilere önerim, bu hizmetlerin<br />
devlet okullarında da olması için seslerini<br />
yükseltmeleri olacaktır.<br />
Peki, sizce eğitimde en önemli unsur nedir?<br />
Öğretmen ve okul mu? Yoksa aile mi?<br />
Kesinlikle öğretmendir. Bütün dünya açısından<br />
böyledir. Bir çocuğun öğrenme hayatında<br />
istediğiniz değişkeni çıkartın, mesela<br />
yüzme havuzlu bir okula gidip gitmemek<br />
hiçbir çocuğun hayatını değiştirmez ama iyi<br />
bir öğretmenle eğitim öğretime başlamak<br />
çocuğun bütün öğrenim hayatını değiştirir.<br />
Okulla ve öğrenmeyle ilgili iyi duygusu olan<br />
çocuklara ya da yetişkinlere bakın, hepsinin<br />
tekrar 1. sınıflarına dönün, hepsi mutlaka iyi<br />
öğretmenle başlamışlardır. Eğitimin özü öğretmenlerdir.<br />
Bir okul ne kadar büyüktür dersek,<br />
öğretmeni kadar büyüktür derim. Son<br />
yıllarda ülkemizde, özellikle özel okulculuk<br />
sektörünün büyümesi ile birlikte öğretmen,<br />
sistemin ana unsuru olmaktan çıktı. Neredeyse,<br />
çocuk mutluluğu uğruna çalışan kölelere<br />
dönmeye başladı öğretmenler. Bizim<br />
mesleğe eski saygınlığını kazandırmak gibi<br />
de bir iddiamız var açıkçası. Tabii biz öğretmenin<br />
korkulan kutsal bir varlık olması gerektiğini<br />
düşünmüyoruz ama bakıcı ve köle<br />
gibi olmaması gerektiğini düşünüyoruz. O<br />
yüzden öğretmenlerimizi çok önemsiyoruz.<br />
Çünkü başarı değer görme sonucunda geliyor.<br />
Bütün okulların da bu şekilde değişeceğini<br />
düşünüyorum. Burada kritik olan nokta<br />
şu; her meslek grubunda olduğu gibi öğretmenlikte<br />
de mesleki tatmin. İnsan olarak<br />
kendinizi okulda nasıl hissettiğiniz önemli.<br />
Ülkemizdeki eğitim sistemine değinecek<br />
olursak, sık sık değişikliklerle karşı<br />
karşıya kalıyoruz. Müfredat, sınav<br />
sistemindeki değişiklikler ve çok<br />
tartışılan 4+4+4 sistemi. Siz nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz son yıllarda<br />
yaşanan bu değişimleri?<br />
Öncelikle şunu söyleyeyim biz Türkiye’de<br />
4+4+4 eğitim sistemi diye bir şey tartışıyoruz<br />
ve sorunu doğru yerden görmüyoruz.<br />
Bu hiç önemli bir tartışma değil aslında.<br />
Biz yanlış şeyi tartışıyoruz. Aslında 4+4+4<br />
kademelendirme açısından 8 yıllık eğitime<br />
göre daha doğru bir yaklaşım. Çünkü bu<br />
yaklaşımda daha küçük okullar kurabilirsiniz.<br />
Mesela yıllar önce 8 yıllık eğitim yüzünden<br />
köy okulları kapatıldı. Hâlbuki çocukların<br />
köyünde eğitim görmesi gerekiyordu<br />
ama yasal mevzuat buna izin vermiyordu.<br />
Şimdi sadece bir ilkokul ya da ortaokul açabilirsiniz.<br />
Bu avantajlı kısmı 4+4+4 eğitim<br />
sisteminin. Eğitimde sorunları tartışırken,<br />
daha derinden pedagojik sorunları tartışmalıyız.<br />
Türk eğitim sisteminde en önemli<br />
sorun ebeveyn ve eğitimci için şudur, neyin<br />
anlatıldığından önce nasıl anlatıldığı. Reform<br />
nasıl anlatacağımız üzerinden olur.<br />
Yani eğitimde tartışma kısacası ideolojik<br />
değil, pedagojik olmalıdır. Pedagoji, çocuğun<br />
estetik duygusunun nasıl gelişeceğini<br />
tartışır. Siz çocuğun estetik duygusunu geliştirirseniz,<br />
dünyaya daha güzel bakma, algılama<br />
duygusunu geliştirirseniz o istediği<br />
şairi okur, ileride istediği mesleği seçer.<br />
Özel gereksinimli çocuklara değinmek<br />
istiyorum son kez. Sizin çok<br />
önemsediğiniz bir konu olduğunu<br />
biliyorum, okulunuzda da çok sayıda<br />
özel gereksinimli çocuk var.<br />
Evet doğru. Üstelik kabul etmemiz gereken<br />
sınırın epey ötesinde çocuk kabul ediyoruz.<br />
Bunu da okulumuzun misyonu olarak görüyoruz.<br />
Çünkü Türkiye’de özel gereksinimli<br />
çocukların öğrenim hakkı, en önemli eğitim<br />
problerimizden bir tanesi. Biz mümkün olduğunca<br />
çok çocuğumuzu kabul ederek bütünleştirme<br />
dediğimiz bir eğitim yapmaya<br />
çalışıyoruz. Doğal gelişim gösteren çocukların<br />
aynı haklara sahip olmaları ve mümkün<br />
olduğunca aynı becerilere sahip olması için<br />
çalışıyoruz. Bunun da hem insani hem de<br />
eğitimci olarak görevimiz olduğunu düşünüyorum.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 61
Söyleşi<br />
Hayatın her alanında imzası var...<br />
ORHAN BAHTİYAR<br />
Yazar Orhan Bahtiyar ile yöneticisi olduğu Ataşehir’deki Düştepe<br />
Oyun Müzesi ve Oyun Bahçesi’nde edebiyattan tarihe, sanattan<br />
müzeciliğe geniş bir yelpazede konuştuk.<br />
DR. FİGEN SABIRCAN<br />
Orhan Bahtiyar’ın yazmaya ilgisi hep vardır<br />
ama bu ilginin işe dönüşmesi için uzun yıllar<br />
geçmesi gerekir. 12 yıllık kurumsal hayat deneyimini<br />
bir kenara bırakıp tüm vaktini yazmaya<br />
vereceğini söyleyince kendisine aptal,<br />
enayi diyenler olur ama O verdiği karardan<br />
dönmez. Bugün ailesi, eşi ve önemlisi ustam<br />
dediği Sunay Akın’ın desteği ile 6 kitap<br />
sahibi bir yazar.<br />
“Esnaf bir baba ile ev hanımı bir annenin<br />
çocuğuyum. 40 yıllık Kadıköylüyüm. Moda<br />
İlkokulu’nu ve Kenan Evren Lisesi’ni bitirdim.<br />
Kadıköy, İstanbul’un son 4-5 seneyi saymazsak<br />
en az bozulan yerlerinden biri. Tüm çocukluk<br />
ve eğitim hayatımın burada geçmesinden<br />
ve halen burada yaşamaktan çok mutluyum.<br />
1985-1992 yılları arasında Adalar Su Sporları<br />
Kulübü’nün lisanslı yüzücüsü olarak ulusal ve<br />
uluslararası yarışmalarda mücadele ederek<br />
farklı dereceler elde ettim. Üniversiteye başlayınca<br />
yüzme hayatım bitse de daha sonraki<br />
çalışma ve yazı hayatımda sporcu disiplininin<br />
çok faydasını gördüm. Marmara Üniversitesi<br />
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri<br />
Bölümü’nden mezun olup çalışmaya başladım.<br />
Çok iyi şirketlerde çalışmış ve yöneticilik<br />
yapmıştım ama mutlu değildim. 2010 yılında<br />
çizgiyi çektim ve tüm kariyerimi bıraktım.”<br />
USTAM VE AĞABEYİM SUNAY AKIN…<br />
Yaz tatillerinde babasının Bostancı Oto Sanayi’deki<br />
mobilya dükkânında çalışan Orhan<br />
Bahtiyar’a yazma sevdasını aşılayan kişi,<br />
şair ve yazar Sunay Akın’dır. “Sunay hocam<br />
ile 1985’in yazında tanıştık. Onun babasının<br />
dükkânı ile bizim dükkân yakındı. Ben sıkıldım<br />
deyince, babam beni onlara götürdü. Bir<br />
oto yedek parçası dükkânı düşünün içerden<br />
daktilo sesleri yükseliyor<br />
ve masa başında şiirleri<br />
dergilerde yeni yayınlanmaya<br />
başlayan Sunay Akın<br />
var. O 23, ben 11 yaşlarındayım.<br />
Yaz tatili bitene kadar<br />
her gün sabahtan akşama<br />
kadar masa tenisi oynayıp<br />
sohbet ettik. Yazma sevdasını<br />
bana aşılayan kişidir.<br />
O benim ustam, onun çırağı<br />
olmaktan onur duyuyorum.<br />
Onun büyük desteği olmasaydı, her şeyi<br />
bırakıp yazmaya başlayamazdım dolayısıyla<br />
da bu noktada olmazdım.”<br />
2 ROMAN VE 1 ÇOCUK KİTABI<br />
Orhan Bahtiyar, 2004 yılında üç yıl boyunca<br />
bir internet sitesinde yayınlanan mizahi<br />
denemelerini “Robdöşambr Kullanma Kılavuzu”<br />
adlı bir kitapta toplar. Ama ilk romanı<br />
ancak yeni kariyerine yelken açtıktan bir yıl<br />
sonra 2011’de raflarda yerini alır.<br />
“İlk romanım İdeon - Tanrıların Yolu. Romanın<br />
ilk 40 sayfasını yazmıştım ama bu<br />
yazış üç yıl sürmüştü. İşten ayrılınca kaptım<br />
sayfaları doğru Sunay Akın’a gittim. Okudu,<br />
‘bunu bitir, ben bastıracağım’ dedi. Bu<br />
sözleri duyunca Kaz Dağları’na gidip dört ay<br />
orada yaşadım ve romanı bitirdim. II. Dünya<br />
Savaşı yıllarında bir grup Alman ve Amerikalı<br />
askerin, muhteşem bir doğaya sahip Kaz<br />
Dağları’nda sünni ve alevilerin dostluk ve<br />
sevgiyle birlikte yaşadığı bir köye gelmelerini<br />
ve burada yaşadıklarını anlatıyor. Hikâye<br />
kurgu ama altındaki bütün birikim gerçek.”<br />
62 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Söyleşi<br />
Orhan Bahtiyar, sürekli okur, okudukça daha<br />
fazla araştırır. Sahaflarla arkadaş, Nadir<br />
Kitap’ın ise en iyi müşterisi olur. Yıllarca<br />
yazamamanın acısını çıkartmak istercesine<br />
devamlı yazar. Okurları heyecanlı bir yolculuğa<br />
çıkaran ilk romanı iki sene sonra gelen<br />
ikinci roman ve hemen ardından çıkan üçüncü<br />
roman takip eder.<br />
“İlk romanımla ilgili araştırma yaparken<br />
ikinci romanım Elohim’in Çocukları’nın konusu<br />
çıktı. Türkiye’de çok fazla olmayan bir<br />
tarz... Hem tarihi, hem fantastik hem de<br />
ezoterik öğeleri bir araya getirdiğim kitap<br />
çok ilgi gördü. Felsefe gruplarından davetler<br />
aldım. Elimden geldiğince gidip kitabı<br />
anlattım, güzel sohbetler yaptık. Ardından<br />
Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden<br />
Vecihi Hürkuş’un hayatını yazdığım<br />
‘Gece Tayyarede Açıkta’ geldi. Havacılığa<br />
ilgim küçük yaşlardan beri var. Hürkuş ile<br />
Sunay Akın’ın bir kitabında karşılaştım, çok<br />
etkilendim. Vecihi Hürkuş'u biz yetişkinlerden<br />
daha çok çocukların tanıması gerektiğini<br />
düşünerek ‘Hürkuş ile Göklerde’ isimli bir<br />
çocuk kitabı hazırladım. Türk Hava Yolları<br />
beğendi ve uçaklarında çocuklara dağıttı.<br />
Ayrıca Ipad ve Iphone’lara uyumlu Hürkuş<br />
ile Göklerde uygulaması hazırladık”.<br />
ATEŞ KIRMIZI – BİR FAUSTO ZONARO<br />
ROMANI<br />
Vecihi Hürkuş’un hayatından sonra da aklında<br />
olan hikâyeden Sunay Akın’a bahseder.<br />
Onun “Sen kendini ispatladın artık bir tık<br />
yukarı çıkma vakti. Farklı ve senin entelektüel<br />
birikime katkısı olan bir<br />
roman yazmalısın. Sanat tarihi,<br />
resim ve ressamlar üzerine<br />
çalışsan iyi olur” demesi<br />
ile araştırmalarını bu yönde<br />
yoğunlaştırır.<br />
“Resimle hiç alakası olmayan<br />
ben, sanat ve resim tarihi ile<br />
ilgili bulabildiğim, ulaşabildiğim<br />
tüm kitapları, yazıları<br />
okudum. Eski İstanbul fotoğraflarını,<br />
kartpostallarını<br />
buldum. Dönemin ressamlarını<br />
ve eserlerini inceledim.<br />
II. Abdülhamit döneminde<br />
İtalya’dan göç etmiş ve saray ressamlığına<br />
kadar yükselmiş Zonaro’nun hikâyesi ilgimi<br />
çekti. Bıraktığı günlüklerden de yararlanarak<br />
oluşturduğum kurguya o dönemin İstanbul’unu<br />
ve sanat çevresini, önemli olayları,<br />
mekânları ve hayatları da ekledim. Örneğin<br />
Osmanlı’da ilk Batılı anlamda müzecilik çalışmalarını<br />
başlatan, Kadıköy’ün ilk belediye<br />
başkanı Osman Hamdi’den ve Osmanlı<br />
bilim tarihine önemli katkıları olan Besim<br />
Ömer’den de bahsediyorum. Ateş Kırmızısı,<br />
Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nin ilgisini<br />
çekti, iki ülke arasında kültür köprüsü kurmak<br />
için bastırmak istediklerini belirttiler.<br />
Bu hem ülkemiz hem de benim için güzel<br />
bir durum olacak.”<br />
SON KİTAP VE YENİ KİTAP PROJELERİ<br />
Her kitabında farklı konulara değinen, farklı<br />
çevreleri ve bireyleri anlatan yeniliği ve<br />
şaşırtmayı seven bir yazar Orhan Bahtiyar.<br />
Son eserinde de şaşırtmaya ve çarpıcı bir<br />
dille ünlü teknik direktör Vural Yılmaz’ın<br />
hayatını anlatırken bizleri yıllar öncesinin<br />
Sakarya’sına götürüyor. Dönemin sosyal,<br />
ekonomik ve kültürel yapısı hakkında da<br />
bilgilendiriyor.<br />
“Bir gün Sunay Akın ve Yılmaz Vural ile<br />
sohbet ediyorduk. Vural, renkli bir kişilik ve<br />
ilginç bir hayatı var. Sunay hoca, ‘senin hayatını<br />
yazmak lâzım’ dedi, O da ‘sen yazarsan<br />
olur’ dedi. Bunun üzerine hocam, ‘ben<br />
yazamam ama Orhan yazar’ diye beni işaret<br />
etti. Günlerce dinledim, sonra nehir söyleşi<br />
tarzında yazmak bana göre olmadığı için<br />
anlattıklarını bir kurgu içine<br />
oturttum. Futbol adamı biyografisinin<br />
dışında bir roman<br />
oldu. Geçtiğimiz Mayıs ayında<br />
çıktı ve çıktığı andan itibaren<br />
büyük ilgi gördü.<br />
Bana bir kitap yayınlanır yayınlanmaz<br />
hemen yenisini soruyorlar.<br />
Aslında beş romanın<br />
konusu hazır... Hepsi de yoğun<br />
araştırma gerektiren konular.<br />
Yeni romanım dedemden dinlediğim<br />
gerçek bir hikâye üzerine.<br />
İlk 75 sayfası hazır. Yavaş<br />
yavaş ilerliyorum.”<br />
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA<br />
BİR İLK: ATAŞEHİR<br />
DÜŞTEPE OYUN MÜZESİ<br />
VE OYUN PARKI<br />
Orhan Bahtiyar, aynı zamanda Ataşehir<br />
Belediyesi tarafından yapılan,<br />
küratörlüğünü Sunay Akın, tasarımını<br />
ise sahne tasarımcısı Ayhan<br />
Doğan’ın üstlendiği müzenin genel<br />
koordinatörlüğünü yapıyor. Belediye<br />
Başkanı Battal İlgezdi’nin kuruluş<br />
amacının çocukları alışveriş merkezlerinden<br />
ve bilgisayar oyunlarından<br />
kurtarıp farklı etkinlikler yapmaları<br />
ve açık alanda rahatça oynamalarını<br />
sağlamak olarak ifade ettiği müze,<br />
etkinlik binası ve oyun parkı 60 bin<br />
metrekarelik bir alan içinde.<br />
“Müzede 20 farklı ülkedeki 150 koleksiyonerden<br />
toplanan 2 binden<br />
fazla oyuncak sergileniyor. Bunlardan<br />
bazıları 1800’lü yıllarda yapılmış<br />
oyuncaklar. Örneğin 150 yıllık satranç<br />
takımımız, ilk uzay oyunlarımız var.<br />
Etkinlik binamızda ise 5-14 yaş arası<br />
çocuklara yönelik farklı atölyelerimiz<br />
mevcut. 40-45 dakika süren bu atölye<br />
çalışmalarında tahta oyuncaklar<br />
boyanıyor, gölge oyunları oynanıyor.<br />
Süper Kahraman Atölyesi’nde, çocuklar<br />
3D printerdan çıkan kahramanları<br />
istedikleri gibi boyayarak,<br />
kendi süper kahramanlarını yaratma<br />
fırsatı buluyorlar. Müzede Hazine<br />
Macerası’nda ise eğitmen tarafından<br />
verilen ipuçlarını takip ederek, saklı<br />
hazine sandığının peşine düşüyorlar,<br />
buldukları sandıkta onları ufak hediyeler<br />
bekliyor. Parkta bowling, satranç,<br />
mini golf, labirent, masa tenisi<br />
ve salıncaklarımız var.”<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 63
Advertorial<br />
Mehtap Akyüz:<br />
Okulumuzda<br />
her çocuk özeldir<br />
PINAR BALTACI<br />
Birey Eğitim Kurumları tarafından kurulan<br />
Bilgiyolu Koleji, bu yıl eğitim - öğretim hayatına<br />
başladı. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul<br />
düzeyinde eğitim verecek olan kolejde, dünya<br />
çapında kabul görülüp uygulanan birçok eğitim<br />
modeli uygulanacak. “Her çocuk özeldir”<br />
ilkesinden yola çıkılarak öğrenci merkezli bir<br />
anlayışın benimsendiği kolejde, öncelikli amaç<br />
kendine güvenen, özgür ve bağımsız kararlar<br />
alabilen bireyler yetiştirmek. Akademik ve<br />
davranışsal eğitime çok küçük yaşlardan itibaren<br />
başlamanın önemli olduğunu düşünerek<br />
Bilgiyolu Anaokulu Müdürü Mehtap Akyüz<br />
ile konuştuk. Akyüz, anasınıfında uygulanacak<br />
eğitimi Kadıköy Life dergisine anlattı.<br />
“OKULUMUZDA ÇOKLU ZEKÂ KURAMINI<br />
UYGULUYORUZ”<br />
Dünyada kabul gören birçok eğitim modelini<br />
harmanladıklarını ve en başta çoklu<br />
zekâ kuramını uyguladıklarını dile getiren<br />
Mehtap Akyüz, “Bu yaklaşıma göre insan<br />
zekâsı, 8 alt kategoriye ayrılmıştır. Bu kategoriler,<br />
insanın sahip olduğu zekâsını hangi<br />
alanda daha etkin kullanabildiğini gösteren<br />
zekâ türlerinden oluşmaktadır. Çoklu zekâ<br />
kuramına göre her insanın özel yetenek<br />
alanları vardır. Bizler de çocukları gözlemleyerek,<br />
çocuğun hangi zekâ alanına sahip<br />
olduğunu keşfediyoruz. Örneğin; çocuk görsel<br />
zekâya sahipse, daha çok görsel materyaller<br />
kullanarak çocuğun ilgi alanına hitap<br />
etmiş oluyoruz. Özellikle anasınıfı çağındaki<br />
çocukların sahip oldukları zekâyı keşfetmek<br />
çok önemli” diyor.<br />
FEN VE MATEMATİKTE BÜYÜK BULUŞLAR<br />
Okul öncesi yılların; çocukların bir bilim insanı<br />
gibi çevrelerini sürekli araştırdıkları,<br />
keşifler yaptıkları, merak duygularının en<br />
yüksek olduğu ve sürekli sorular sordukları<br />
yıllar olduğunu dile getiren Akyüz, çocukların<br />
erken yaşta bilgiyi keşfetmesinin gerekliliğini<br />
şu şekilde açıklıyor: “Okulumuzda<br />
uygulanacak olan Gems Programı ile çocuklara<br />
temel bilimsel kavram ve yöntemleri<br />
oyunlar ve etkinliklerle basitten karmaşığa<br />
doğru verirken, çocukların hayal güçlerini de<br />
geliştirmeye çalışıyoruz. Fen ve matematik<br />
etkinlikleri ile çocuklar; gözlem, deney, araştırma<br />
ve keşfetmeye yönelik bilimsel becerileri<br />
kazanıyorlar. Böylelikle bilimsel düşünmenin<br />
ilk temelleri atılıyor. Amacımız, soran<br />
ve sorgulayan, çok yönlü düşünme becerileri<br />
gelişmiş, bilime karşı olumlu tavır geliştirebilen<br />
bireyler yetiştirmek.”<br />
“YARDIM ET, MUTLU ET KAMPANYASI”<br />
Değerler eğitiminin özellikle okul öncesi<br />
eğitimde önemli bir yeri olduğunu dile getiren<br />
Mehtap Akyüz, konuya şöyle açıklık<br />
getiriyor:<br />
“Sevgi, saygı, hoşgörü, yardımseverlik gibi<br />
değerler maalesef çağımızda gittikçe yok<br />
olmaya başlıyor. Bizler bu değerleri ne kadar<br />
canlı tutarsak o kadar iyidir. Yardımseverlik<br />
konusunda kendimize bir kardeş okul edineceğiz.<br />
‘Yardım et, mutlu et’ kampanyası<br />
adı altında da herkes kullanmadığı oyuncak<br />
ve kıyafetlerini getirecekler ve kardeş okulumuz<br />
ile onları paylaşacağız.<br />
Aileler farklı materyaller kullanarak evde<br />
değişik düzenekler oluşturup, çocuklarına<br />
da heyecan katabilirler. Örneğin, karton<br />
bardakları evin belli kısımlarına yapıştırıp,<br />
ellerine pinpon topunu alıp, ‘hadi soldaki<br />
ya da yukarıdaki bardağın için atalım’ diyebilirler.<br />
Böylelikle yer-yön kavramı çocuğa<br />
kazandırılmış olurken, aslında o bardağa o<br />
topu atabilmek çocuğun bazı beceriler kazanmasını<br />
sağlar. Bu şekilde farklı parkurlar<br />
yaratılabilir.”<br />
64 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Advertorial<br />
Arzu Girginer:<br />
İngilizce en iyi görsel<br />
materyallerle öğrenilir<br />
Günümüz dünyasında dil eğitimi büyük<br />
önem taşıyor. İngilizce artık herkesin bilmesi<br />
gereken bir dil. Bilgiyolu Koleji de bu<br />
konuda oldukça hassas. İyi bir dil eğitimi<br />
konusunda öğretmen ve yöneticiler detaylı<br />
bir çalışma içerisinde. Bilgiyolu Koleji öğretmenlerinden<br />
Arzu Girginer ile hem kendi<br />
okullarında hem Türkiye’de verilen İngilizce<br />
eğitimini konuştuk.<br />
Sizi tanıyabilir miyiz öncelikle?<br />
Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi<br />
İngilizce Bölümü’nden mezun oldum.<br />
Ardından Yüksek Öğrenim Kurumu Pedagojik<br />
Formasyon eğitimimi tamamladım.<br />
Çalışma hayatım önce bankacılık ile başladı,<br />
ardından okullarda öğretmenlik şeklinde<br />
devam etti. Daha önce Doğa Koleji, Amerikan<br />
Kültür Dil Okulları’nda çalıştım. Bu yıl<br />
ise Bilgiyolu Koleji’nde olacağım.<br />
Bilgiyolu Koleji'nde nasıl bir<br />
dil eğitimi olacak?<br />
Okulumuzda 5. 6. ve 7. sınıflarda A1, A1.2 ve<br />
A2 seviyelerinde İngilizce eğitimi veriyoruz.<br />
8. sınıflarda ise TEOG sınavına dönük eğitim<br />
var. Ben tüm ortaokulların derslerine<br />
gireceğim. İngilizce dil eğitiminde amacımız<br />
çocuğu konuşturabilmek ve dili nasıl kullanacağını<br />
öğretmek. Öğrencilerimizi İngilizce bilgilerine<br />
göre kategorize ediyoruz. Böylelikle,<br />
her çocuk kendi seviyesine göre eğitim alıyor.<br />
İngilizceyi çocuklara sevdirmek<br />
için derslerde ne gibi etkinlikler<br />
yapıyorsunuz? Nasıl daha kolay<br />
öğrenmelerini sağlıyorsunuz?<br />
Okuma, yazma, konuşma ve kelime odaklı<br />
ders işliyoruz. Tüm sınıflarımızda akıllı<br />
tahtalarımız var. Dersler dijital ortamda işleniyor.<br />
Bunların dışında derslerimde klasik<br />
müzik ve güncel şarkılar dinletiyorum. İşlenen<br />
konulara ilişkin oyunlar ve yarışmalar<br />
düzenliyorum. Çocukların dikkatini de en çok<br />
oyunlar ve yarışmalar çekiyor. Günümüzde<br />
çocuklar için genelde görsellik öğrenmeyi<br />
kolaylaştırıyor. Teknoloji ile yakından ilgili<br />
olan çocuklara dijital olmayan ortamda bir<br />
şeyler anlatmak çok zor oluyor. Jenerasyon<br />
olarak görsel zekâları çok gelişmiş durumda.<br />
Türkiye’de İngilizce eğitimi ne kadar<br />
yeterli veriliyor. Bu konuda neler<br />
söylemek istersiniz?<br />
İngilizcenin öncelikle dünyadaki öneminden<br />
bahsetmek isterim. İngilizce artık dünyada<br />
ortak bir konuşma dili olarak kabul ediliyor.<br />
İngilizce eğitim iş yaşamında, kariyer planlamasında<br />
da çok önemli bir yer teşkil ediyor.<br />
Artık çalışılan sektör fark etmeksizin,<br />
İngilizce bilgisi çok önemli... Türkiye’de İngilizce<br />
eğitimini devlet okullarında çok zayıf<br />
buluyorum. Devlet okullarında 2 saat İngilizce<br />
eğitimi var, bunun etütlerle, kurslarla<br />
desteklenmesi gerekiyor. Bununla beraber,<br />
ikinci bir dilin öğrenilmesi de çok önemli.<br />
Velilere neler önerirsiniz? Evde, küçük<br />
yaşta çocukların dil eğitimine dair neler<br />
yapabilirler?<br />
Anaokuluna başladıklarında İngilizce dil<br />
eğitimi çok önemli. Anaokulunda dil eğitimi<br />
almış çocuklar okula hazırlıklı başlıyorlar.<br />
Zaten velilerimiz de artık bu konuda çok<br />
bilinçli. Çocukların okul öncesi eğitimde en<br />
azından renkleri, sayıları, şekilleri öğrenmeleri<br />
gerekir.<br />
Son olarak tek bir faktör ile açıklarsanız,<br />
İngilizce en iyi nasıl öğrenilir?<br />
Edindiğim deneyimlerden yola çıkarak söylüyorum<br />
en iyi görsellik ile öğreniyorlar. Bir<br />
konunun bir görsel materyalini seyrettikten<br />
sonra, konusu işlendiğinde çocuklar çok iyi<br />
anlıyorlar.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 65
Kültürel Miras<br />
Eskihisar’da nefis bir konak;<br />
OSMAN HAMDİ BEY MÜZESİ<br />
ERKUT ÖZEN<br />
Osman Hamdi Bey'in yaz aylarında ikamet ettiği ve günümüzde<br />
müze olarak kullanılan evini ya da şimdiki haliyle “Osman Hamdi<br />
Bey Müzesi'ni Kadıköy Life okurları ile paylaşmak istedim.<br />
Hikâye özetle şöyle; Osman Hamdi Bey, Osmanlı Devleti’nin son<br />
döneminde üst düzey kişilerin gözde sayfiye mekânlarından<br />
Eskihisar’da bir arazi satın alır. Gençlik yıllarında aldığı bu arazi, tam<br />
28 dönümdür. 40’lı yaşlarının başında, 1884 yılında, deniz kenarındaki<br />
bu sayfiye yerinde planını da kendi çizdiği bir köşk yaptırır.<br />
Fransız mimarisinden esinlendiği düşünülen köşkün kiremit, tuğla,<br />
ahşap gibi malzemeleri Fransa’nın Lyon kentinden gemi ile getirilir.<br />
Yapının tamamlanmasından sonra ömrünün sonuna kadar olan 26<br />
yıllık dönemde yaz aylarının neredeyse tamamını bu köşkte geçirir.<br />
66 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kültürel Miras<br />
ATATÜRK VE İNÖNÜ<br />
DE BU EVDE KALMIŞLAR<br />
Birinci Dünya Savaşı sırasında şimdi Osman<br />
Hamdi Bey Müzesi olarak kullanılan köşk ve<br />
bağlı yapıları, o dönemin karargâh komutanlığı<br />
emrinde kullanılmış. Atatürk ve İsmet<br />
İnönü’nün de özellikle Kurtuluş Savaşı<br />
dönemlerinde bu evde kaldıkları biliniyor.<br />
Eskihisar’ın en güzel noktalarından birinde<br />
olan Osman Hamdi Bey’in yazlık köşkü,<br />
sonraları adeta kaderine terk edilmiş. 1945<br />
sırasında çıkan bir yangınla evin üst katı yanarak<br />
tahrip olmuş.<br />
1966 yılında köşk, bahçesinde bulunan müştemilat<br />
ve köşke ait koru Kültür ve Turizm<br />
Bakanlığı tarafından tescil edilip, onarılmış.<br />
Bu onarım sonrasında özellikle Osman<br />
Hamdi Bey ve ailesine ait çok az miktarda<br />
ev eşyası kaldığından ev ve bahçesi, kafeterya<br />
v.s olarak belediye tarafından kullanılmış.<br />
Ta ki son yıllara kadar...<br />
OSMAN HAMDİ BEY ARTIK EVİNDE<br />
Ancak şu anda Osman Hamdi Bey’e ait bazı<br />
eşyalar, aile fotoğrafları, köşkün kullanıldığı<br />
döneme ait fotoğraflar, Osman Hamdi<br />
Bey’in yaptığı resim çalışmalarının birebir<br />
ölçekli röprodüksiyonları ile içerisi tamamen<br />
bir müze eve çevrilmiş olan köşk, sanırım<br />
uzun yıllardır ilk defa anlam ve değerini bularak<br />
hizmet vermeye başlamış. Bahçesinde<br />
bulunan resimhane ve müştemilat, galeri<br />
ve amatör resim gruplarına bir atölye olarak<br />
sunulmuş.<br />
Eksiklikleri çok fazla olmasına rağmen Osman<br />
Hamdi Bey Müzesi, hâlâ en iyi müzelerimizden<br />
biri olan İstanbul Arkeoloji<br />
Müzesi’nin kurucusu, ressam, devlet adamı<br />
kimliklerini taşıyan yakın tarihimizin en<br />
önemli kişilerinden birinin anısına oluşturulmuş<br />
olması dolayısıyla ziyaret edilmesi<br />
gereken bir yer.<br />
Eskihisar’da Osman Hamdi Bey’in evini<br />
görüp, sakin ve küçük bir liman kıyısında<br />
sıralanmış kafe ve restoranlarda keyifli zamanlar<br />
geçirebilir ve buraya adını veren Eskihisarı<br />
da görebilirsiniz.<br />
İstanbul’un hemen yanıbaşındaki bu gerçek<br />
dingin ve tarihi sahil köyü, sanki az ötesinde<br />
kalkan Eskihisar-Topçular feribot iskelelerinden<br />
saklanmış bir halde ziyaretçilerini<br />
bekliyor.<br />
Müze, pazartesi hariç 09.00-12.00/13.30-17.00<br />
saatleri arasında ziyarete açık bulunuyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 67
Fotoğraf Sanatı<br />
Engü Balkan'ın objektifinden<br />
Sokağın enerjisini yansıtan<br />
kadrajlar<br />
EVREN GÖZÜYAŞLI<br />
Fotoğrafçılıkla uğraşan herkesin bildiği gibi,<br />
fotoğrafçılıkta teknik kadar önemli olan<br />
bazı şeyler vardır. İyi bir kadrajı oluştururken,<br />
doğru kompozisyon ile duyguyu ve<br />
enerjiyi fotoğraf izleyicisine aktarmak çok<br />
önemlidir. Sokak fotoğrafçılığı bu durumun<br />
en fazla ön planda olduğu alandır. Bir anlamda<br />
sokaktaki kontrast enerjilerin, renklerin,<br />
duyguların estetik biçimde ifadesidir.<br />
Kadıköy Life'in bu sayısında, uzun yıllardır<br />
tutkuyla sokak fotoğrafları üreten bir fotoğraf<br />
sanatçısı Engü Balkan’ı ve fotoğraflarını<br />
sayfalarımıza taşıyoruz…<br />
Kendinizden ve fotoğrafı bir yaşam<br />
biçimine dönüştürme sürecinden<br />
bahseder misiniz?<br />
Aslında görsel sanatlar dünyasıyla tanışmam<br />
fotoğraftan önce grafik tasarım ve<br />
uygulamalarla başladı. Uzun yıllar uluslararası<br />
ortaklığı olan ajanslar dâhil pek çok<br />
reklam ajansında yaratıcı ekiplerle birlikte<br />
çalıştım. Bu süreç bana farklı bakış açıları,<br />
görselliğin aykırı ifade biçimleri ve derinlikli<br />
bir estetik duygusu kazandırdı. 2008 yılında,<br />
görsel sanatlar alanında yeni bir arayış içinde<br />
olduğum dönemde, fotoğraf sanatçısı<br />
Muammer Yanmaz ve halen de üyesi olduğum<br />
40 Haramiler Fotoğraf Kulübü ile tanıştım.<br />
Temel, İleri Fotoğrafçılık ve Belgesel<br />
Fotoğrafçılık atölye eğitimlerine katıldım.<br />
İlerleyen süreçte ise Fotoğraf Sanatçısı Merih<br />
Akoğul'un "İyi Fotoğrafın Sırları’’ konulu<br />
atölyesinde eğitim aldım. Zamanla fotoğraf<br />
benim için bir hobiden çok öteye geçip<br />
bir tutkuya dönüşmeye başladı. Büyük bir<br />
tutku ve heyecanla fotoğraf çekmeye ve sanatın<br />
içinde yer alıp etkinlikleri takip etmeye<br />
devam ettim. İstanbul sokaklarında, yaşamdan<br />
farklı kesitler ve hikâyeler anlatan pek<br />
çok fotoğraf çektim. Tam bu zamanlarda,<br />
çocukluğumdan beri eserlerini hayranlıkla<br />
takip ettiğim uluslararası sanatçı Gürbüz<br />
Doğan Ekşioğlu'nun Taksim Levent metro<br />
68 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Fotoğraf Sanatı<br />
vagonlarında yer alan illüstrasyon çalışması<br />
ile karşılaştım ve büyük bir heyecanla o anı<br />
fotoğraf karemle ölümsüzleştirdim. Bu fotoğrafım<br />
Fototrek’in açmış olduğu “ulaşım”<br />
temalı yarışmada ödül aldı. Aynı zamanda,<br />
Milliyet Gazetesi Cadde ekinde ve Swiss<br />
Otel’in kurumsal dergisinde yayınlandı. Halen<br />
İstanbul Fotoğraf Müzesi'nin Cumhuriyet<br />
Dönemi fotoğraf koleksiyonu araştırma<br />
arşivinde yer almakta. Çalışmalarımdan<br />
Şakir Eczacıbaşı’nın portre fotoğrafı NTV<br />
haber kanalında, William Klein’in portre fotoğrafı<br />
da TRT’de yayınlandı. 2009 yılında<br />
ise, 40 Haramiler Fotoğraf Kulübü Starbucks<br />
Projesi’nin karma sergisinde Kadıköy ve Beyoğlu<br />
temalı üç ayrı sokak fotoğrafım sergilendi.<br />
Bu arada Gültekin Çizgen gibi fotoğraf<br />
sanatının çok değerli ustalarıyla tanıştım.<br />
Fotoğraf gösterileri, söyleşiler ve sergiler olmak<br />
üzere çeşitli etkinlikleri takip ettim. Bu<br />
sayede, sanatın farklı alanlarında çok önemli<br />
üretimler yapan insanlarla yolum kesişti.<br />
Sahaflar’da ve Nardis Jazz Club’de kişisel<br />
fotoğraf projeleri ürettim. Çok sevdiğim caz<br />
müzisyenleriyle tanıştım. Bir süre boyunca<br />
da yine bir fotoğrafçı arkadaşımla birlikte<br />
alanında tanınmış sanatçılarla profesyonel<br />
fotoğraf çekimlerinde bulundum. Sanat ve<br />
fotoğraf alanındaki bilgimi akademik olarak<br />
geliştirmek istedim ve 43 yaşımda ikinci<br />
üniversiteye başlayarak Fotoğrafçılık ve<br />
Kameramanlık Bölümü’nü onur derecesiyle<br />
tamamladım. Bu arada reklam fotoğrafçısı<br />
Fethi İzan ve ekibi P Blok Creative Production<br />
Studio’da stajımı yaptım. İstanbul'da<br />
şehir hayatı, sokak ve insan hikâyelerinden<br />
oluşan fotoğraflar üretip sosyal medya hesaplarımda<br />
paylaşmaya devam ediyorum.<br />
Sokaklarda an’ı yakalamanın duygusunu<br />
bizimle paylaşır mısınız? Sokak<br />
fotoğrafçılığının sizin için anlamı nedir?<br />
Sokaklar şehrin enerjisinin en yalın ve saf<br />
şekilde hissedildiği alanlar. Bu yüzden farklı<br />
kadrajlara ulaşmak için farklı saat ve mevsimlerde<br />
sokaklarda olmak ve uzun uzun vakit<br />
geçirmek gerekiyor. En iyi karenin günün<br />
hangi saatinde ve nerede karşınıza çıkacağı<br />
ise en büyük sürpriz... Sokak fotoğrafçılığı<br />
her şeyden önce vakit ve emek isteyen bir<br />
uğraş. An’ın her zaman içinde kalmalı ve herkesin<br />
gözü önünde olan karelere bambaşka<br />
bir bakış açısıyla yaklaşmayı öğrenmelisiniz.<br />
Sokak fotoğrafçılığında en büyük önem<br />
taşıyan nokta, sadece gözle görmek değil;<br />
gördüğünü farklı şekilde algılamak ve bunu<br />
izleyicilere güçlü bir şekilde yansıtabilmek.<br />
Sizce sokak fotoğrafçılığında en önemli<br />
faktörler ve zorlukları nelerdir?<br />
Sokak, farklı insanları ve enerjileri birarada<br />
barındıran karmaşık bir dış mekân olduğu<br />
için neye, nasıl yaklaşacağınızı bilmeniz<br />
önemli. Bazı insanlar fotoğraflarının<br />
çekilmesinden rahatsızlık duyabilir. Böyle<br />
durumlarla karşılaştığınızda anlayışlı ve<br />
hoşgörülü davranmalısınız. Genel anlamda<br />
insanlara güven vermeniz, onların kendi<br />
duygu ve davranış halleri içinde rahat hareket<br />
etmelerine olanak sağlıyor. Bu da sizin<br />
doğal kompozisyonları rahatlıkla üretmenize<br />
yardımcı oluyor. Bunun yanında bazı<br />
durumlarda insanlara bilgi vermeniz önem<br />
taşımakta. Hem insanların içinde kalmalı,<br />
hem de objektif bir gözlemci konumunda olmalısınız.<br />
Sokak fotoğrafçılığını diğer fotoğrafçılık<br />
alanlarından ayıran bir diğer konu ise<br />
hız... An’ı yakalamak noktasında reflekslerinizin<br />
güçlü olması ve hızlı hareket etmeniz<br />
büyük bir avantaj kazandırıyor. Öyle ki bazen<br />
bir sonraki an’ı bile hissedip, öncesinde hazır<br />
olmanız gerekebiliyor. Bu konuda genellikle<br />
sezgilerime güveniyorum. Bazen de varlığınızı<br />
hissettirmeden o an’ın içine girerek, sokaktaki<br />
hikâyelerin kahramanlarının yanında<br />
olmalısınız. Zaman zaman habersiz çektiğim<br />
kareleri insanlara göstererek, yayınlanması<br />
konusunda izin istediğim de oluyor.<br />
Sizi fotoğrafçılık alanında besleyen ilgi<br />
alanlarınızı bizimle paylaşır mısınız?<br />
Aslında sanatın pek çok dalı ilgi alanıma giriyor.<br />
Jazz müziği, sahne sanatları, resim ve<br />
illüstrasyon sanatı, animasyonlar, fotoğraf<br />
ve sinema önceliklerim. Bu farklı sanat dallarının<br />
getirdiği farklı bakış açıları, estetik<br />
duygusu, karşıt renk ve dokuların birlikteliği<br />
bana fotoğrafçılık alanında büyük bir kazanım<br />
sağlıyor. Fotoğraflarımı izleyenlerden<br />
aldığım geri bildirimler o an’ın enerjilerini<br />
ve duygularını etkileyici ve estetik bir şekilde<br />
aktardığı yönünde. Sevgi, doğa, insani<br />
değerler ve adalet duygusu benim için çok<br />
kıymetli. Fotoğraf sanatı ise yaşamda çok<br />
güçlü bir ifade biçimi... Bu nedenle, fotoğraflarım<br />
benim yaşama bakış açımı ve duygularımı<br />
da yansıtıyor, diyebilirim.<br />
Fotoğraf üretmek için sizce çalışmak mı<br />
yetenek mi öncelik taşıyor? Sizi sanat<br />
alanında etkileyen ve çalışmalarını takip<br />
ettiğiniz başarılı isimler var mı?<br />
Şunu özellikle belirtmek isterim; iyi fotoğraflar,<br />
etkileyici kompozisyonlar üretebilmek<br />
için yetenek çok önemli. Bu konuda<br />
şanslı olduğumu düşünüyorum. Çalışmadan<br />
ve emek vermeden de salt yeteneğin yeterli<br />
olmadığı bir gerçek. Yani her ikisi de ayrı ayrı<br />
önem taşıyor ve biri olmadan diğeri eksik<br />
kalıyor. Sevdiğim ressamların ve fotoğrafçıların<br />
çalışmalarını takip etmek, fotoğraf<br />
üretim sürecinde bana büyük katkılar sağlamakta.<br />
Gördüklerini iç dünyalarındaki yorumlamayla<br />
dışa vuran ekspresyonistler ve<br />
Picasso ile Kandinsky gibi modern sanatın<br />
büyük temsilcileri beni hep etkilemiştir. Vivian<br />
Maier, Henry Cartier Bresson, William<br />
Klein, Bruno Barbey gibi pek çok fotoğraf<br />
sanatçısı ise benim eserlerini hayranlıkla<br />
takip ettiğim diğer isimlerden.<br />
Fotoğraf alanında bundan sonra yapmak<br />
istedikleriniz neler?<br />
Öncelikle yaşadığım topluma faydalı bir birey<br />
olmak ve başarılı fotoğraf projeleri üretebilmek<br />
benim yaşamdaki en büyük motivasyonum.<br />
Sokak fotoğraflarında estetik<br />
duyguyu öne çıkaran, zıtlıklardan ve çarpıcı<br />
detaylardan oluşan güçlü kompozisyonlar<br />
üretmeye devam etmek ise en büyük isteğim.<br />
Bununla birlikte ilgi alanlarıma giren<br />
farklı fotoğraf projelerinde yer almayı da<br />
çok istiyorum. Farklı şehirlerde, ülkelerde<br />
sokak fotoğrafları çekmeye devam etmek;<br />
fotoğraflarımın kişisel ve karma fotoğraf<br />
sergilerinde sergilenmesi, fotoğrafçılık alanındaki<br />
hedeflerim arasında yer alıyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 69
Kitap<br />
Kadıköy'lü Yazarlar &<br />
Kadıköy’ü Yazanlar<br />
Kadıköy’e ve kültürüne her anlamda hizmet sunmayı ana prensip kabul etmiş olan dergimiz, bundan<br />
böyle her sayısında bir hizmeti daha gerçekleştirmeyi planlıyor. İçinden “Kadıköy” geçen her anlamdaki<br />
kültürel eser ve kültürel yapıtı, “Kadıköylü Yazarlar ve Kadıköy’ü Yazanlar” başlığı altında bu sayfada<br />
sizlere tanıtmak ve bu yapıtları siz değerli okurlarımızla paylaşmak arzusunda...<br />
Konu ile ilgili olarak bu yazarlarımızın, “Kadıköy Life” aracılığında Yayın Kurulu Üyesi ve Yazarımız<br />
Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu (rsertack@gmail.com) ile temasa geçmelerini diliyoruz.<br />
HAZIRLAYAN: R. SERTAÇ KAYSERİLİOĞLU<br />
"Ne Güzel Günlerdi<br />
O Günler"<br />
Ayşe Kadriye Onat… 1947 doğumlu… Çocukluk dönemlerini yaşadığı 1956 yılından<br />
günümüze değin Bahariye ve Kızıltoprak ikametgâhları içinde olmuş eski<br />
bir Kadıköylü… Bahariye İlkokulu, Kadıköy Ortaokulu, Kadıköy Kız Lisesi mezunu.<br />
1950’li, 60’lı, 70’li yıllar İstanbul yaşantısının ve o günlerin mutluluk veren<br />
sadeliğinin vurgusu içinde anılarını paylaşmak ve günümüz kuşağına o günleri<br />
bir nebze olsun yaşatmak amacı ile kaleme aldığı kitabında, o dönemlerin Yassıada<br />
Günleri dâhil önemli siyasal olayları, eğitim sistemi, ilginç kişileri, özellikle<br />
de Kadıköy anıları gayet sade bir biçimde anlatılmakta...<br />
Aşağıdaki satırlarda sayfalarından çeşitli paragraflar sunulmuş olan ve<br />
1956-1970 yılları arasında yaşanmış “Bir Güzel Kadıköy”ü ben gibi yeniden hissetmek<br />
isteyenlerin, kendilerinden bir dolu anıları tekrar yaşayacağı bu kitabı<br />
mutlak almaları tavsiye edilir. Üstelik; şu sıralarda ikinci baskısı hazırlanmakta<br />
olan kitabın içindeki anılarının zenginliği, 10 TL olan ücreti ile oldukça ters<br />
orantılı bir halde iken…<br />
(….) Oturduğumuz muhitte (Bahariye) iki veya üç katlı büyük<br />
bahçeli ahşap evler ve evimizin karşısında büyük bir<br />
bostan vardı; Lambo’nun bostanı… Bizim evin tam karşısında,<br />
ana caddeye kadar büyük bir alandı, herkes sebzesini<br />
buradan alırdı. İkinci katından Kurbağalıdere üstündeki<br />
köprü gözükürdü. Camdan geçen tramvayları seyrederdim,<br />
arada tek tük otomobil geçerdi. Tramvay caddesinin üstünde<br />
çoğu ahşap iki üç katlı evler vardı; iki katlı kâgir binalar,<br />
birkaç tane de üç katlı apartman vardı.<br />
70 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kitap<br />
(….) Altıyol’da polis noktası vardı. Tek tük geçen<br />
otomobil olmasına rağmen, bazen içindeki<br />
polis arabalara dur işareti yapar, yayaları<br />
geçirirdi. O tarihlerde İstanbul’un nüfusu<br />
500 binin altındaydı. Anadolu’dan gelen bir<br />
kaç aile vardı; onlar da İstanbullu aileleri örnek<br />
alıp, onlara özenirlerdi.<br />
(….) Ana caddedeki fırında iki tip ekmek<br />
vardı; francala ve normal ekmek. Ama<br />
hepsi saf ve temiz. Evin ufak tefek bakkal<br />
ihtiyaçlarını ben yapıyordum. Bana verilen<br />
listeyi elime ip fileyi alarak, kese kâğıdına<br />
konulmuş gıdaları eve getirirdim. Hatırladığım<br />
en küçük bozuk para delikli 1 kuruş yani<br />
40 para idi. 100 para 2,5 kuruştu ve değeri<br />
vardı. 100 para ile bir bakkal dükkânına girip<br />
bir şeyler alabilirdiniz. 5 kuruş, 10 kuruş,<br />
25 kuruş ve 1 lira madeni olarak piyasada<br />
geçiyordu. 2.5 TL, 5 TL, 10 TL, 50 ve 100 lira<br />
da kâğıt para olarak piyasadaydı. Acı olanı<br />
o tarihlerde paranın değeri vardı, daha pul<br />
olmamıştı.<br />
(….) Muhitimizin en meşhur kişisi “Deli<br />
Yani”, ekseri akşamüstü geçerdi. Üstünde<br />
yaz kış çok kirlenmiş siyaha yakın bir renkte<br />
pardösü, başında kasket vardı. Kimseye<br />
bir şey söylemeden geçerdi. Çocuklar onu<br />
kızdırmak için “-Kilise yandı, papaz içinde<br />
kaldı” derler, o zaman çok sinirlenir, dönüp<br />
yerden taş alır çocuklara atardı. Bir<br />
de Altıyol’da ‘’Çayır Güzeli’’ diye bir hanım<br />
vardı; o da çok renkli kıyafetler giyer, fazla<br />
makyaj yapar, başında hasır şapka, kolunda<br />
hasır çanta Altıyol’da dolaşırdı. Onlar bile<br />
kibardı, kimse kimseyi rahatsız etmezdi. Ya<br />
şimdi???<br />
(….) 1950 senelerinin sonuna doğru Migros<br />
diye bir firma ortaya çıktı. Arkası kapalı bir<br />
kamyon yan tarafındaki kapağı açıldığı zaman,<br />
raflara dizilmiş peynirler, zeytinler,<br />
bisküviler, çay, pirinç, fasulye. Yani dört tekerlekli<br />
bakkal dükkânı… Hiç bir yerde bulunmayan<br />
toz şeker, kahve ve beyaz peynir<br />
Migros’ta vardı. Onun için herkes Migros’un<br />
geleceği saatte durak yerleri olan yerlere<br />
bütün aile fertleri ile kuyruk olur, onlardan<br />
satın alırdı. Bazen bitti diye eli boş geri dönülürdü.<br />
Bütün aileler çocuklarını kuyruğa<br />
sokar, onlar da eve alışveriş yaparlardı. Biz<br />
de arkadaşlarımız ile bunu oyun yapmıştık,<br />
erkenden gider yerimize bir işaret bırakır; çok<br />
yakın olan Yoğurtçu Parkı’nda oyun oynardık.<br />
Kamyonun geleceği saatte hepimiz sırada<br />
olur, ailemiz için alışveriş yapardık.<br />
(….) Nüfus az olduğundan ulaşım vasıtası<br />
olarak deniz daha çok kullanılıyordu. Kadıköy<br />
yakasında Moda, Kalamış, Suadiye ve<br />
Bostancı’da vapur iskeleleri vardı. Ve belli<br />
saatlerde çalışan vapurlarla herkesin işe<br />
gidiş, dönüş problemi halledilmişti. Ben lisede<br />
okurken Kalamış’ta oturan arkadaşım<br />
Moda’daki okulumuza vapur ile gider ve<br />
dönerdi.<br />
(….) Bizim muhitimizin plajı ‘Moda Plajı’ idi.<br />
Diğerlerinden farklıydı, tramplen müsabakaları<br />
yapılırdı. Bir de sırf kadınların girdiği bölüm<br />
vardı; dört tarafı kapalı, içinde kabinler,<br />
ortasında gerili bir ip ise derinliği belirtiyordu.<br />
Muhitin insanları geldiği için herkes birbirini<br />
tanır, sohbet edilir, güneşlenilirdi. Ekseriyetin<br />
üstünde evden dikilmiş mayolar olurdu.<br />
(….) Moda plajına yaz aylarında Macar su perileri<br />
gelir, gösteri yapardı. Şimdi olimpiyatlarda<br />
gösterilen senkronize yüzmeyi ilk defa<br />
orada görmüştüm. Herkes nefeslerini tutup<br />
seyrederlerdi. Hepsi aynı anda aynı hareketleri<br />
yapıyor, bir milim fark yok; çok çalıştıkları<br />
belli oluyordu. Gece gösterileri daha güzel<br />
oluyordu.<br />
(….) Yaz aylarında plaj güzeli yarışmaları<br />
yapılırdı, her plaj kendi güzelini seçerdi.<br />
Caddebostan plajının yanında Caddebostan<br />
gazinosu vardı, abim oraya giderken bazen<br />
beni de götürürdü. Orada dans müsabakaları<br />
olurdu. Orkestranın çaldığı parçalar tango<br />
tarzıydı. Necip Celal’in ‘’Sevdim bir genç kadını,<br />
Papatyam, Sana nerden gönül verdim,<br />
Mazi kalbimde bir yaradır’’ seneler geçse de<br />
unutamayacağınız tangolar. Neden müzik<br />
programlarında yayınlanmıyorlar, anlamak<br />
mümkün değil.<br />
(….) Bazı akşamlar da Moda tarafına giderdik.<br />
Ortada bir kaya çıkıntısı bulunurdu.<br />
Tam Mahmut Atağı’nın köşkünün önündeydi;<br />
orayı geçtikten sonra Moda plajının<br />
üstünde “Küçük Moda Gazinosu” vardı.<br />
Orada da batı müziği çalınır, dans edilirdi.<br />
Sessiz denizin üstünde çalan La Paloma,<br />
Kiss Us, Bessame Mucho, Que Sera Sera ve<br />
o senelerde çıkmış olan’ I Found My Love in<br />
Portofino’’ yu dinlemenin zevkini bugünkü<br />
talihsiz nesle nasıl anlatırsınız. Bazı günlerde<br />
Moda Deniz Kulübü’nün önüne kadar<br />
gider, sonra da gecenin sessizliğinde sadece<br />
kürek seslerini duyup, evimize dönerdik;<br />
tam “Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın”<br />
misali…<br />
(….) Küçük Moda’ya inerken Mogambo diye<br />
bir gece kulübü açılmıştı; barı vardı. Batı<br />
müziği çalınan, içki içilen, dans edilen bir<br />
yerdi. Kulübün girişinde ufak bir mini golf<br />
sahası vardı. Golf sopalarınızı elinize alıyorsunuz,<br />
yerdeki beton kalıpların içinde ufak<br />
delikler bulunuyordu. Topu golf sopasıyla<br />
deliğe sokup puan kazanıyordunuz. Ben de<br />
top oyunlarını çok sevdiğim için büyük abim<br />
gece kulübüne giderken beni yanına alırdı. O<br />
kulüpte arkadaşlarınla oturur, ben de mini<br />
golf oynar, dönüşte beraber dönerdik.<br />
(….) Kalamış’a kadar nefis bir kumsal vardı;<br />
pırıl pırıl deniz suyu, dipteki kumlarını sayardınız.<br />
Sol tarafta yabani incir ağaçlarından<br />
adeta küçük bir koruluk vardı. Denize girmek<br />
isteyen insanlar o incir ağaçlarını doğal kabin<br />
olarak düşünür; orada mayolarını giyer<br />
ve kumsaldan denize girerlerdi.<br />
Moda İhlas Sokak,1958<br />
(Ayşe Kadriye Onat arşivi)<br />
(….) İstanbul’da Taşlıtarla diye bir gecekondu<br />
semtinin kurulduğu, devletin veya şahısların<br />
arsalarına Anadolu’dan gelen veya burada<br />
evi olmayanların ev yaptıkları konuşuluyordu.<br />
Babam müthiş üzülmüştü. Söylediği<br />
sözü hiç unutmuyorum. "Yarın öbür gün<br />
seçimlerde oy alabilmek için bu kişilere tapu<br />
dağıtırlar. Yazık oldu İstanbul’a…" demişti.<br />
Aynen öyle oldu.<br />
(….) Bazı günler de arabamızla İstanbul’un<br />
sayfiye yerlerine gezmeye giderdik; Tuzla,<br />
Kartal, Şile, Pendik, Yakacık gibi semtler vardı.<br />
Kartal’dan arabalı vapura biner, Yalova<br />
tarafına geçerdik. Bir gün Yalova tarafına<br />
geçtiğimizde bizi Çınarcık diye bir yere götürdü;<br />
çınar ağacının altında bir çay bahçesi,<br />
tek tük köy evleri vardı. Sahildeki yolun sol<br />
tarafında bomboş tarlalar uzanıyordu, tarlaların<br />
ortasında iki katlı bir ev vardı. Etrafta in<br />
yok, cin yok; bomboş sahil ve deniz. Seneler<br />
sonra Çınarcığı gördüğüm zaman gözlerime<br />
inanamadım, benim bildiğim yerle alakası<br />
olmayan bir yer.<br />
(….) Ne güzel bu mutlu, güzel günleri gördüğüm<br />
için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum.<br />
‘’Ey güzel İstanbul, benim sevgili<br />
yârim’’ diye bir şarkı vardı. Şu anda bunları<br />
yazarken o zamanın güzel İstanbul’unu özlüyorum.<br />
Bunları hatırlayıp yazınca o günlere<br />
dönmüş gibi oluyorum, o günleri yaşıyorum.<br />
En kötüsü, bir daha o güzel günleri yaşayamayacak<br />
olmanın da gerçeği ile…<br />
k.ayseonat@gmail.com<br />
Online Satış: www.kitabevi.com.tr<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 71
SATILIK<br />
SULUBOYA RESİM KOLEKSİYONU<br />
Time Dergisi tarafından "Dünyanın<br />
En İyi 10 Suluboya Ustası" arasında<br />
gösterilen Müfit Çelik'in eserlerinden<br />
oluşan koleksiyon satılıktır. Ressamın<br />
eski dostu Kevork Canoğlu'na ait<br />
39 parçalık koleksiyona ait eserlerin<br />
hepsi çerçeveli ve çok iyi durumdadır.<br />
Koleksiyonda yer alan resimler,<br />
komple veya tek olarak da alınabilir.<br />
İlgi duyanlar, 0542 421 67 14<br />
numaralı telefondan ayrıntılı<br />
bilgi alabilirler.<br />
MÜFİT ÇELİK (1946-1997)<br />
1946 yılında Çorum'da doğdu. İlk ve ortaokulu<br />
Çorum'da okuduktan sonra Ankara Devlet<br />
Konservatuarı sınavını kazanarak, şan bölümüne girdi.<br />
Üç yıl sonra konservatuardan ayrılıp, sürdürdüğü<br />
resim çalışmalarına ağırlık verdi. Çok iyi flüt, ney ve<br />
gitar çalan Müfit Çelik, yaşamını 1970-75 yılları<br />
arasında Caddebostan ve Asmalımescit'te sürdürdü.<br />
1975 yılından sonra Bodrum'a yerleşerek, Torba ve<br />
Gölköy'de yaşadı. Bodrum Kalesi Sanat Galerisi 1978<br />
yılında ilk resim sergisini Müfit Çelik'in eserleri ile<br />
açmıştır.
Kadıköy’de Bir Sosyolog<br />
Sokak ressamı<br />
neler yaşıyor?<br />
Avrupa ülkelerinde gördüğü sokak ressamlığı<br />
sanatını İstanbul sokaklarına taşıdı.<br />
Atölyesi yerine metrelerce uzağındaki Halitağa<br />
Caddesi’nde ağaçlar arasına tezgâhını<br />
açan yetenekli ressamın her dakikası ayrı<br />
hikâyeleri barındırıyor. Üstelik anne ressam<br />
eserleriyle Türkiye’ye, kızını bir doktor olarak<br />
kazandırmak üzere…<br />
Kadıköy Life Dergisi’ne sanat dolu dakikalarını<br />
ayıran başarılı ressam, iki duyguyu bir<br />
arada yaşadığının altını çiziyor; “Sokakta<br />
kendimi çok özgür hissediyorum ama Türkiye<br />
koşullarında zorlukları da çok” diyerek<br />
başlıyor anlatmaya...<br />
BEN BUNLARI HER GÜN YAŞIYORUM…<br />
“O gün yağmur ya da olağanüstü hava durumu<br />
etkili değilse, Halitağa Caddesi’ne<br />
çıkıyorum. Yoldan geçenler şöyle bir eserleri<br />
süzdükten sonra yanıma yaklaşıyor ve başlıyorlar<br />
sorular sormaya. Elbet çok olgunlukla<br />
sorular soranlar olduğu ve merakını<br />
giderenler bulunduğu gibi beni üzenler de<br />
oluyor, hem de çok!<br />
Bilen de bilmeyen de eleştiriyor, bu kadar<br />
kolay olmamalı değil mi?.. ‘Hepsini siz mi<br />
yapıyorsunuz? Siz ressam mısınız? Parayla<br />
mı yapıyorsunuz? Ben de zamanında<br />
çizmiştim... Ben de yaparım sanki çok mu<br />
zor... Şurasını keşke şöyle çizseydin... Şurayı<br />
abartmışsın, yanlış çizmişsin, ben olsam<br />
böyle yapmazdım…’ gibi sayısız soru<br />
ve yorumlar geliyor. Bir yandan aldığınız<br />
siparişleri yetiştirmeye çalışıyorsunuz, diğer<br />
yandan sürekli sorular ve sorular… Yine bir<br />
gün henüz tamamlamadığım bir eserimde<br />
kulağıma eğilen bir kişi ‘Üzüldüm, gözleri<br />
kör mü böyle, vah vah’ dediğinde dakikalarca<br />
düşündüm durdum.<br />
HELALİ HOŞ OLSUN AMA<br />
MALZEMELERİMİ ÇALIYORLAR…<br />
Bazen başka bir eserim için sağa sola dönüyorum,<br />
kafamı çevirdiğimde bir bakıyorum<br />
en değerli kalemim, silgim yok olmuş, defalarca<br />
malzemelerim çalındı. ‘Ne işin var sokakta,<br />
git atölyene’ konusu değil ki bu... Bunun<br />
yaşanması başlı başına üzüyor beni...<br />
HOLLANDA’DA GÖRDÜKLERİMDEN SONRA<br />
Yurtdışında defalarca sokak ressamlığını<br />
keyifle yaptım, özellikle Amsterdam’da…<br />
Orada insanların sanata ilgisi bambaşka, çok<br />
iyi... Elbet Türkiye’yi bu konuda kötülemiyorum<br />
ama sanata karşı sığ olunduğu gerçeğini<br />
de kabul etmek gerek... Amsterdam sokaklarında<br />
bir ay boyunca karakaleminden yağlıboyasına<br />
her türlü resmi yaptım. Bir Hollandalı<br />
sipariş verdi, tamamladığımda açıkçası<br />
içime sinmemişti, kendisine hediye etmek<br />
istedim. ‘Sanatın hediyesi olmaz, emeği<br />
var’ deyip zorla parasını verdi. Diğer yandan<br />
Hollanda’da herkes olabildiğince sanatçıyı rahatsız<br />
etmemeye çalışıyor, sükûnetle izliyor.<br />
Tabi ki Kadıköy’de de hoşuma giden örneklerle<br />
karşılaşıyorum ama bu, olumsuzların<br />
yanında çok çok az ne yazık ki…<br />
SOKAKTA SANATIN DOĞAL<br />
ZORLUKLARI DA ÇOK<br />
Bir karakalem çalışmasını tamamlama noktasına<br />
geldiğimde üzerine karga pisledi.<br />
‘Eyvah’ dedim ve ikincisine yeniden başladım.<br />
O da ani bir rüzgârla gitti ve dokusunu<br />
yitirdi. Başladım üçüncüsünü ve nihayet<br />
tamamladım. Bu da sokakların cilvesi ama<br />
sefasının yanı sıra cefası da olacak işte.<br />
GENÇLER SANATA ÇOK DAHA İLGİLİ OLMALI<br />
Yeni jenerasyona da haksızlık yapmamak<br />
gerekiyor, sanata ilgililer ama ya farkında<br />
değiller ya da üzerine gitmiyorlar. Bence 100<br />
gencin en az 1’i mutlaka aktif olarak sanatın<br />
içerisinde, bunu yaşıyorum ama elbet<br />
çok yetersiz. Sanatı dışarıdan izleyenleri<br />
ise şöyle yorumlarım; ‘Bence 1.000 kişiden<br />
1’i bizi anlıyor, gerisi de izliyor…’ Eğitim ise<br />
kesinlikle şart. Resimde yüzde 30’un yetenekten<br />
geldiği, yüzde 70’in de eğitimle desteklenerek<br />
tamamlandığı biliniyor. Temel<br />
sağlam değilse çöküyor ya da ortaya istenmeyen<br />
manzaralar çıkıyor.”<br />
74 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sanat<br />
"Kelaynak" ile çöpler<br />
sanat eserine dönüşüyor<br />
KEMAL AŞAN<br />
Sanatçı Halil İldeniz, Kadıköy'de adını nesli<br />
tükenme tehlikesi altında bulunan 'kelaynak'<br />
kuşundan alan tasarım atölyesinde, katılımcıların<br />
geri dönüşüm malzemelerinden yeni<br />
ürünler yapmalarına imkân sağlıyor.<br />
İldeniz, Kadıköy'de Yoğurtçu Parkı'nın karşısında<br />
kurduğu atölyesine tükenmekte<br />
olan sanat ve tasarım anlamındaki uygulamalara<br />
dikkat çekmek amacıyla "kelaynak"<br />
adını verdiklerini söyledi. Çalışmalarına 2015<br />
yılından beri devam ettiklerini belirten Halil<br />
İldeniz, özellikle yenilenebilir ve çevre dostu<br />
projelere önem verdiklerine işaret etti. Geri<br />
dönüşüme dair yaptıkları atölye çalışmalarında<br />
kullanılmayan eşyaların görsel anlamda<br />
hoş etki yaratacak ürünlere dönüştürüldüğünü<br />
vurgulayan sanatçı, Kadıköy Life<br />
Dergisi'ne şu açıklamalara bulundu:<br />
SANATSAL VE TASARIMSAL<br />
DİLDE BİR ÇALIŞMA<br />
"Bu belki bir sanat çalışması değil ama elimizdeki<br />
malzemelerle sanatsal ve tasarımsal<br />
dilde bir çalışma yapma düşüncesi.<br />
Projelerimizi genelde festivallerde ve organizasyonlarda<br />
workshop gerçekleştirerek<br />
devam ettiriyoruz. Bu workshoplar sadece<br />
plastik sanatlar, sanatın ve tasarımın bağlamındaki<br />
konular olmayacak. Gastronomiden<br />
spora birçok bilim dalından çalışmaları<br />
içerecek. Konusunun uzmanı eğitmenlerimiz,<br />
çalışmalarında katılımcıların keyifli uygulama<br />
yapmasını ve bazen de bir seminer<br />
ortamında bilgi edinmesini sağlayacak.<br />
ÇOCUKLARIN HAYAL DÜNYASININ<br />
GELİŞMESİNE KATKI<br />
'Çöpten çıkan sanat' isimli atölye çalışmasını<br />
'geri dönüşüm malzemelerinin yeniden<br />
sanatsal ve tasarımsal bir uygulamanın<br />
içinde yer alması' olarak niteliyoruz. Aslında<br />
bu yeni bir şey değil. Sanat tarihinde birçok<br />
örneğini gördüğümüz bir çalışma ve artık<br />
okullarda çocukların geri dönüşüm malzemelerine<br />
dair bilincinin artırılması açısından<br />
uygulanan bir workshop. Mesela hepimizin<br />
her zaman kullanıp tükettiği nesnelerden<br />
cam şişe doğada 4 bin yılda, bir kutu kola<br />
10 yılda, bir pet şişe 400 yılda ve telefon<br />
kartları bin yılda doğada çözülüyor. Bizim<br />
burada yaptığımız eğlenceli bir uygulama.<br />
Katılımcılar, evlerinden getirdikleri ya da<br />
çevrelerinden buldukları eşyalardan yeni<br />
bir ürün ortaya çıkarıyor. Uygulama özellikle<br />
çocukların hayal dünyasının gelişmesine<br />
katkı sağlıyor.”<br />
SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN<br />
"UMUDA YOLCULUK" ÇALIŞMASI<br />
Atölye çalışmasında elektrik mühendisi<br />
Türker Çiftçi "Çöpten Yeşeren Umut", proje<br />
yöneticisi Sema Seymen "Geri Dönüşüm<br />
Ormanı", öğrenci Mahir Edemir "Karmaşa",<br />
sanatçı Damla Karadere "Dönüşüm Ağacı",<br />
öğrenci Elif Seymen "Umuda Yolculuk" adlı<br />
çalışma yaptı. Katılımcılardan Elif Seymen,<br />
çalışmanın kendisi açısından faydasına işaret<br />
ederek, eski malzemelerini değerlendirmekten<br />
mutluluk duyduğunu dile getirdi.<br />
Atölyede atık malzeme olarak görülen ve<br />
gözden çıkarılan eşyaların değerlendirildiğini<br />
vurgulayan Seymen; "Atık malzemelerin<br />
bir araya gelip güzel şeyler, hatta bir sanat<br />
eseri oluşturabildiğini gördük. Yaptığım çalışma,<br />
Suriyeli mültecilerin yaşadıklarıyla<br />
ilgiliydi. Ne yazık ki birçok Suriyeli mülteci,<br />
boğularak can veriyor. Çalışmamla onların<br />
yaşadığı tehlikeli yolculuğu, geldikleri ve<br />
gittikleri yeri anlatmak istedim" dedi.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 75
Festival<br />
20. Uluslararası İstanbul<br />
Kukla Festivali gün sayıyor<br />
Festival; İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Cervantes Kültür Merkezi, İsrail<br />
Başkonsolosluğu, Avusturya Kültür Ofisi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleşiyor.<br />
İstanbul Karagöz Kukla Vakfı tarafından<br />
organize edilen İstanbul Kukla Festivali,<br />
UNESCO kültür mirası taşıyıcısı uluslararası<br />
Karagöz sanatçımız Cengiz Özek sanat yönetmenliğinde<br />
13-29 Ekim tarihleri arasında<br />
seyirciyle buluşacak.<br />
Bu sene programda üç yerli oyun, 15 ülkeden<br />
18 yabancı topluluk yer alıyor. Yerli<br />
gruplar Cengiz Özek, Tiyatro Gülgeç, Açıkgöz<br />
Kukla’dan oluşuyor. Yabancılar ise;<br />
Avusturya’dan Thomas Eddl, Fransa’dan Ruşen<br />
Yıldız, İspanya’dan Toni Zafra, Ytuquepintas<br />
ve El Gecko con Botas, İtalya’dan Paolo<br />
Papparotti, Macaristan’dan Mikropodium,<br />
Çin’den Mao Mao, Tayvan’dan Kaohsiung<br />
Gölge Tiyatrosu, Kamboçya’dan Sovannaphum,<br />
Rusya’dan Meta Zero, Arjantin’den La<br />
Gorda Azul, Çek Cumhuriyeti’nden Karromato,<br />
İsrail’den Ornan Braier ve Hindistan’dan<br />
Krishnan Kutty Pulavar Memorial Tholpavakoothu<br />
Puppet Centre...<br />
YENİ AÇILIM<br />
Ayrıca, bu yılki festivalde Türkiye’den Gölge<br />
Tiyatrosu Karagöz sanatçısı Cengiz Özek ve<br />
Çin’den gölge tiyatrosu sanatçısı Jian Xin Li<br />
yepyeni bir kukla prodüksiyonunda bir arada.<br />
Geçtiğimiz Haziran ayında Hong Kong’da, toplam<br />
20 gösteri ile seyirciyle buluşan oyunda<br />
Çin'de “Avanti” ismiyle anılan Nasrettin Hoca<br />
hikâyeleri, gölge tiyatrosuna uyarlanıyor.<br />
GÖLGE TIYATROSU’NUN 500. YILI<br />
Bu yıl 20. kez gerçekleştirilecek festivalde;<br />
2017 yılının Karagöz’ün 500. yılı olması<br />
sebebiyle gölge tiyatrosuna da özel bir<br />
yer verildi. Karagöz’ün doğduğu yer olarak<br />
düşünülen Asya'dan birçok gölge kukla<br />
grubu festivale davet edildi. Türk Gölge<br />
Tiyatrosu'nun 500. yılı nedeniyle Topkapı<br />
Sarayı Müzesi Karagöz Koleksiyonu da yıllar<br />
sonra yeniden sergilenecek.<br />
KUKLA MÜZESİ KURULMASI<br />
20 yılda 300'den fazla kukla grubuna ev<br />
sahipliği yapan, 2500'den fazla kuklacıyı<br />
76 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Festival<br />
İspanya<br />
İngiltere<br />
İstanbul'da ağırlayan İstanbul Uluslararası<br />
Kukla Festivali; kukla sevgisini, 'Kukla Müzesi'<br />
oluşturma üzerine yönlendirecek.<br />
FESTİVAL, İSTANBUL’UN İKİ YAKASINDA<br />
21 SAHNEDE PERDE AÇIYOR<br />
Festivalde yer alan dünyaca ünlü gruplar;<br />
Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Sahne<br />
Pulcherie, Koç Üniversitesi Sevgi Gönül<br />
Kültür Merkezi, Terakki ve Işık Okulları salonları,<br />
Sarıyer Halk Eğitim Merkezi, Caddebostan<br />
Kültür Merkezi, Kozyatağı Kültür<br />
Merkezi, Yeldeğirmeni Kültür Merkezi sahnelerinde<br />
seyirciyle buluşacak.<br />
OYUNLARIN HEDEF KİTLELERİ KÜÇÜK<br />
YAŞLARDAN YETİŞKİNLERE UZANIYOR<br />
Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl da<br />
her yaşa, her ilgi alanına ve beğeniye hitap<br />
edecek çok farklı üsluplar ve tekniklerle dolu<br />
bir program içeriyor. Geleneksel kukla örnekleri<br />
olan Kasperl ve Karagöz’ün yanı sıra medya<br />
tiyatrosu, Origami dans ve mask tiyatrosu<br />
örnekleri de festivalde mevcut. Ayrıca, gölge<br />
tiyatrosunun seçkin örneklerini de festivalde<br />
seyredebileceğiz. Shangay’dan Master Mao-<br />
Mao; Çin gölge tiyatrosundan örnek sunarken,<br />
Phon Phen Gölge Tiyatrosu Kamboçya<br />
gölge tiyatrosundan bir örnekle, Tayvan ise<br />
Kaohsiung Gölge Kukla Müzesi'nin bir gösterisiyle<br />
festivale katılacak.<br />
FESTİVAL YILLARDIR ÇOK ÖNEMLİ<br />
GRUPLARA EV SAHİPLİĞİ YAPTI<br />
İstanbul Karagöz Kukla Vakfı Başkanı, UNES-<br />
CO kültür mirası taşıyıcısı Karagöz sanatçısı<br />
Cengiz Özek, bu festivalin kukla adı altında bir<br />
zamanlar son derece kısır bir algısı olan Türk<br />
izleyicisi ve sanatseverlerine, sahne sanatlarının<br />
tüm kategorilerini içinde barındırabilen, disiplinlerarası,<br />
yaratıcılığı kışkırtan, imkânsızlık<br />
sözünü kabul etmeyen bir sanatın ufuklarını<br />
açtığını belirterek, şöyle konuşuyor:<br />
“İstanbul Kukla Festivali vasıtasıyla herhangi<br />
bir alternatif tiyatronun düşlerinde yatan tek<br />
kişilik Hamlet’lerden pek çok saygın operanın<br />
sahnelemek için can attığı Dido ve Aenas’a,<br />
edebiyat hayranlarının özel bir yere oturttuğu<br />
Knut Hamsun’un Açlık’ından, varyete<br />
dünyasının renkli şovlarına, geleneksel dünya<br />
kuklasının en seçme örnekleri olan Bunraku<br />
ve Su kuklalarından, en avant-garde’ına<br />
kadar her türlü kukla oyununu izleme olanağı<br />
bulduk. Kukla sanatının aslında herhangi bir<br />
obje ya da objelerin sahnede can bulmasıyla<br />
ortaya çıkan büyülü bir sanat olduğunu anladık.<br />
Sadece çocuklarla özdeşleştirilen bu alanın,<br />
içimizdeki çocuğu ortaya çıkarttığı, oyun<br />
güdüsünü sonuna kadar kullanarak sadece<br />
çocuklara değil, en sofistike beklentileri olan<br />
sanatseverlere hitap edebileceği de kabul<br />
edildi. Her yıl dünyada olduğu gibi Türkiye’de<br />
de her yaştan izleyici artıyor.”<br />
ÇEK CUMHURİYETİ<br />
Oyun: Ahşap Sirk Grup: Karromato<br />
Süre: 50 dakika Dil: Sözsüz Yaş: Her<br />
yaş<br />
Kime sorsanız kuklanın başkenti<br />
“Prag” der. Kuklanın başkentinden<br />
sürprizlerle dolu sirk dünyası karşınızda...<br />
Ateş çemberinden geçen<br />
aslanlar, trapezde sallanan akrobatlar,<br />
atlar ve nefes kesen kahramanlar…<br />
Çocukluk hayallerinize dönmek<br />
istiyorsanız, “Ahşap Sirk” adlı gösteriyi<br />
kaçırmayın.<br />
ARJANTİN<br />
Oyun: Transforma Bestias Grup: La<br />
Gorda Azul Süre: 55 dakika Dil: Çok<br />
az sözlü Yaş: 4+<br />
Bir yabancıdan mektup alsaydınız<br />
ne yapardınız? Ya postacı olsaydınız?<br />
Bu size gülünç mü geliyor,<br />
korkunç mu? Hiçbir şey ve hiç<br />
kimse tarafından göründüğü gibi<br />
olmayan çok özel bir şatoda, her<br />
şey tahmin edilemez bir şekilde,<br />
olduğundan farklı ortaya çıkıyor.<br />
Burada garip şeyler oluyor ve sadece<br />
sizin yardımınızla buradan ayrılabiliriz.<br />
La Gorda Azul, sizleri dünyanın<br />
en ünlü kontunun şatosuna<br />
davet ediyor.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : <strong>77</strong>
Advertorial<br />
Türkiye'nin "perde ve tül timi" oldular<br />
PERDE DEPO<br />
Kişinin kıyafetleri ne kadar güzelse, o kadar<br />
çekici ve güzel olduğu gibi evleri, işyerleri<br />
ve yaşam alanlarını da ferah hale getiren en<br />
önemli etken; perde, tül ve döşemelik sanatı...<br />
20 yılın tecrübesini taşıyan ve son 5 yıldır<br />
‘Perde Depo’ markasını sektörüne kazandıran<br />
Kadıköylü Safa Şimşek ve ekibinin kapısını<br />
çaldık. İşlerini aşkla yaptıkları heyecanları ve<br />
başarı grafiklerinde günyüzüne çıkan ekip,<br />
tecrübe ile pratik iş teslimi ilkelerini harmanlayan<br />
yapısı ile sektörlerinde "perde timi" olarak<br />
anılmaya başlanmış.<br />
Perde Depo'yu 5 yılda hedeflediklerinin de ilerisine<br />
taşıyarak Türkiye geneline satış, birçok<br />
ülkeye de ihracat yapar noktaya ekibi ile birlikte<br />
taşıyan genç girişimci Safa Şimşek, başarı<br />
sürecini Kadıköy Life Dergisi'ne yorumladı.<br />
ÖNCELİĞİMİZ PARA DEĞİL,<br />
MİSAFİRLERİMİZİN MUTLULUĞU<br />
“Kuşdili'ndeki Perde Depo mağazamız olarak<br />
kişinin gelir seviyesine göre muameleyi reddediyoruz.<br />
Aynı kaliteyi dar gelirliye de, çok<br />
zenginine de uyguluyoruz ve buna çok şaşırıyorlar.<br />
Herkes istediği çeşidi kalitesinde uygun<br />
fiyata temin edebilir, bu bizim referans ilkelerimizden<br />
biri. Ünlü bir oyuncumuzun dört katlı<br />
villasının tüm tül ve perde işlerini yeni bitirdik.<br />
İstenilen kaliteli ürünlere sunduğumuz fiyatlara<br />
çok şaşırdılar. Çünkü müşteri çok ünlü<br />
diye fahiş fiyatlar öne sürenler olmuş. Halbuki<br />
kalite, en uygun fiyata herkesin olmalı.<br />
İŞİ ŞANSA BIRAKAMAYIZ<br />
Atölye kiralamıyoruz, tüm kesim ve dikim<br />
işlemlerimizi Bostancı'da kendi atölyemizde<br />
gerçekleştiriyoruz. Bünyemizde tasarımcımız,<br />
mimarımız, alanında yıllarını vermiş tecrübeli<br />
isimlerle çalışıyoruz. Sadece ana kadromuzdaki<br />
15 kişilik ekip, ‘en kısa sürede, en verimli<br />
iş teslimi’ adına özel çalışma yürütüyor. Bir<br />
de Kadife Oruç teyzemiz var, ‘Türkiye'nin en<br />
iyi dikişçisi’. Tecrübeli ekip üyeleri kadar genç<br />
arkadaşlarımız da var, montaj ve teslimat sürecinde<br />
hız da çok önemli. ‘Perde’ deyip geçmemek<br />
gerekiyor, bir kusur işin tekrarı, ciddi<br />
emek kaybı ve memnuniyetsizlik getirir.<br />
TEŞEKKÜR EDİYORUZ<br />
Perde Depo olarak çok ürün satınca değil, işimizi<br />
referans görerek o müşterimiz bir yakınını<br />
getirirse kendimizi başarılı görüyoruz ve emin<br />
oluyoruz. Nitekim satışlarımızın yarısından<br />
fazlasını müşteri referanslarımız oluşturuyor.<br />
Tasarımlarımızla birlikte binlerce çeşit ürünlerimize<br />
yönelik Perde Depo mağazamız için<br />
iddiamız şu ki; Türkiye'de perde sektöründe<br />
‘seçilen ve keyif alınan yer’ olduk. Bu noktaya<br />
gelmemizde PERSAN firmasındaki çalışmalarımızda<br />
edindiğimiz tecrübeler büyük. PER-<br />
SAN Tekstil sahipleri Mahmut Kış ve Recep<br />
Kış'ın üzerimizde emeği fazla.<br />
Perde Depo, sektörde son derece deneyimli olan Safa Şimşek ve Sabri Küçükuluçay tarafından yönetiliyor.<br />
YENİ DÖNEME GİRDİK<br />
İstanbul ve Türkiye genelinde binalarımız<br />
çok hızlı yenileniyor. Özellikle yoğun kentsel<br />
dönüşüm süreci ile birlikte sektörümüzde de<br />
revizyonu getiren sebepler oldu. İhtiyaçları<br />
karşılamak üzere hem çeşitlerimizi, hem de<br />
sistemimizi her yıl olduğu gibi yeniledik. Öyle<br />
iddia ediyoruz ki, yeni dönemde değişen tarz<br />
ve aksesuar çeşitlerimizin benzeri yok."<br />
Ayrıntılı bilgi için; www.perdedepo.com.tr<br />
web sitesini ziyaret edebilirsiniz...<br />
78 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Zanaat<br />
Deri, zarafetin<br />
en sağlıklı halidir<br />
Tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de yapay<br />
- fabrikasyon ürünler bir hayli arttı. “Eskiler<br />
iyisini bilir” sözünü haklıya çıkaran gerçeklerden<br />
biri de, sağlıklı ve kullanışlı yapısıyla<br />
binlerce yıldır nakış nakış işlenen deriler…<br />
Önüne gelen her ürünün üzerine “deri” yazısı<br />
asılıp satılabilmesi, suni olarak üretilen<br />
ve piyasada imitasyon olarak adlandırılan<br />
ürünlerin hızla artış göstermesi nedeniyle<br />
gerçek deriden üretim her geçen gün azalsa<br />
da, 30 yılı aşan deri tecrübesinin mirasını<br />
ustalarından devralan Ercüment Gürçay;<br />
“Kıymetini bilen gerçek deriden kopamıyor,<br />
çünkü her şeyin farkında” dedi.<br />
13 yaşındayken mesleğinin duayenlerinden<br />
Hacı Bir ustanın yanında çırak olarak başladığı<br />
deri işleme sanatında adım adım ilerleyen<br />
Ercüment Gürçay, İstanbul genelindeki çeşitli<br />
faaliyetlerinin ardından son 8 senedir patronu<br />
olan LEDUR Derileri’nin sahibi Levent<br />
Durukan’ın “Sanatımı sana bırakıyorum, gelecek<br />
nesillere de aktar” demesinin ardından<br />
büyük bir sorumluluk altına girdi. Yetenekli<br />
çırak, çocukluğundan bugüne yoğun çalışmalarının<br />
karşılığını artık kendi işinin patronu<br />
olarak alırken, İstanbul’un dört bir yanına<br />
deri üretimi ve tamiri gerçekleştiriyor.<br />
SUNİ DERİ, “MODA” ADI ALTINDA<br />
GERÇEK DERİDEN DAHA PAHALIYA<br />
SATILABİLİYOR<br />
Rasimpaşa Mahallesi’nde nostaljiyi yaşattığı<br />
dükkânda becerilerini gelecek nesillere<br />
aktarmak isteyen Gürçay, alanında<br />
İstanbul’da bir elin parmağını geçmeyen<br />
sayılı yetenekler arasında gösteriliyor ve<br />
dergimize zanaatını şöyle ifade ediyor:<br />
“Çok üzülüyorum. Sağlıklı olanı gerçek deri,<br />
nefes alır, hastalık yapmaz. Oysa suni deriler<br />
dört bir yanı sardı. Genelde de gerçek<br />
deriden ucuz değiller, hatta bazı yerlerde<br />
gerçek derinin çok çok üzerinde fiyatlara<br />
satıyorlar. Gerçek derili bir montu yıllarca giyebilirsiniz,<br />
sağlıklı ve çok dayanıklıdır. Suni<br />
deriyi ise biliyorsunuz. Gel gelelim adına<br />
ister moda diyelim isterseniz de akım, çark<br />
tersten dönüyor.<br />
'KULLAN AT' DÖNEMİNDEYİZ<br />
Çıraklık dönemimden biliyorum, çok öncelerinde<br />
de ustalarımın anlattıklarından; bir<br />
deri montu 10 yılın üzerinde giyebilen Kadıköylüler<br />
vardı, farklı farklı modelleriyle... Bu<br />
o yıllarda ‘ne kadar kaliteli, aynı zamanda da<br />
dayanıklı’ dedirtiyordu. Şimdilerde gençlerin<br />
arasında ‘kullan at’ dönemi hâkim. Bir gencin<br />
giydiği deri gömleği, yeleği ya da montu<br />
bir sonraki yıl giymeyeceğini anne babalar<br />
çok iyi biliyor. Ancak yapay ürünler deri gibi<br />
nefes almıyorlar. Yeni nesle deriyi öğretmek,<br />
özendirmek, bu bilinci kazandırmak<br />
zorundayız. Bana kalırsa deri yerli üretim<br />
ve tasarımlar hızla artmalı, yoksa dericilik<br />
mesleği de gerilerde kalacak.<br />
MODA EĞİTİMLERİNDE İÇERİK DEĞİŞMELİ<br />
Birçok moda ve tasarım öğrencisi, çizimlerini<br />
getiriyor ve uygulayarak gerçeğe dönüştürmemi<br />
istiyor. Halbuki okullarında<br />
pratikten teoriye öğretim sisteminin olması<br />
bence çok yarar sağlardı. Böylece sadece<br />
çizim yapan değil, onları da üretebilen bir<br />
nitelik kazanabilirler. Sonuçta hayal ettiğini<br />
kendi ellerinle kesip biçip dikmek, en mükemmeli...<br />
Yıllardır ayakkabı hariç aklınıza<br />
gelebilecek deri ile ilgili her şeyi yapıyorum;<br />
montlar, gömlekler, çantalar, çeşitli aksesuarlar…<br />
Bunların kıymetini bilen o kadar güzel<br />
bir kitle var ki...<br />
EŞYANI TAMİR EDİP GİYEBİLİYORSAN,<br />
KESİNLİKLE ONU BIRAKMA<br />
Uzun yıllardır kişilerin hayal ettiği deri elbiselerini<br />
keyifle dikiyorum ancak, onların tamirini<br />
de yapmayı çok seviyorum. Her derinin<br />
ayrı bir enerjisi var, hissediyorum. Ancak<br />
kullan at dönemi bu hızla devam ederse,<br />
deri tamirciliği de önemli derecede olumsuz<br />
etkilenebilir. Orta yaş neslin önemli bir kısmı<br />
ve özellikle gençler, bir eşyalarını tamir<br />
ettirip tekrar kullanabilmenin mutluluğunu<br />
hiç yaşayamadı. Eğer bir kişinin tamir edip<br />
giyebildiği bir eşyası varsa, kesinlikle onu<br />
bırakmasın, en iyi arkadaşıdır bence…”<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 79
Sosyal Sorumluluk<br />
Kadıköy HEM, Türkiye’nin<br />
dünyada sesi oldu<br />
Halk Eğitim Merkezleri’nin sadece dikiş nakış,<br />
el işleri, hobi atölyelerinden ibaret olamayacağını,<br />
büyük başarıları beraberinde<br />
getirebileceğini gözler önüne seren Kadıköy<br />
Halk Eğitim Merkezi’nin oyun ekipleri, dünyada<br />
çalışmalarıyla göz dolduruyor.<br />
Kadıköy HEM folklor ekibi, Macaristan’da<br />
gerçekleşen dev yarışmada yabancı delegeler<br />
tarafından “En İyi Yetişkin Grubu” seçildi.<br />
Diğer yandan Kadıköy Halk Eğitim Merkezi,<br />
Türkiye’yi üç ayrı ekibiyle de Barcelona’da<br />
temsil etme başarına ulaştı. Merkez, dünya<br />
genelinde şehirlerin cadde ve sokaklarında<br />
Türk bayrağımızı gururla dalgalandırarak,<br />
göğsümüzü kabarttı.<br />
UNESCO’nun çalışma ortağı, 125 üyesi ve<br />
350’ye yakın uluslararası festivali ile dünyanın<br />
en büyük kültür kuruluşu olarak bilinen<br />
CIOFF (Uluslararası Folklor Festivalleri<br />
ve Geleneksel Sanatlar Konseyi) tarafından<br />
Macaristan’da geçtiğimiz yıl düzenlenen<br />
dev folklor yarışmasının sonuçları, içinde<br />
bulunduğumuz dönem itibariyle açıklandı.<br />
Kadıköy Halk Eğitim Müdiresi Hülya Narsap,<br />
başarılarından ötürü ekip yöneticileri ve<br />
eğitmenlerine, gündüzünü gecesine katan<br />
oyunculara ve fırsatları sunan devlet yöneticilerine<br />
teşekkürlerini sundu.<br />
DAVRANIŞLARIYLA TAM NOT ALDILAR<br />
Yabancı delegelerin tüm ülkeler arasındaki<br />
katılımcı folklor ekiplerini tabi tuttuğu<br />
puanlamada sadece oyun – sahne performansı<br />
yer almıyor. Temsil gücü, iletişim,<br />
hal ve davranışlar, atölye çalışmaları gibi<br />
kriterler de derecelendirmede bir hayli<br />
önemseniyor. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi<br />
Kafkas Halk Dansları Grubu, böylece tarihe<br />
geçen bir başarıya imzasını attı. Ancak<br />
sadece Kafkas ekibi değil, Kadıköy HEM’de<br />
diğer halk oyunları grupları da becerilerini<br />
ortaya koydu.<br />
2017 YILINA ÜÇ GRUP<br />
DAMGASINI VURDU<br />
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesindeki<br />
Karadeniz, Ege ve Diyarbakır Halk Oyunları<br />
Ekipleri; Moonlight Events organizasyonuyla<br />
Avrupa’da büyük ilgi çekti. Aynı çatı<br />
altındaki Kadıköylü üç grup Türkiye’yi, 80<br />
milyonu temsil etti. Gözler, 7–12 Temmuz<br />
2017 tarihleri arasında 22 ülkeden 27 grubun<br />
Barcelona’da ter döktüğü yarışmanın<br />
sonuçlarına çevrildi.<br />
KADIKÖY HEM, SARAY VE<br />
ORDULARIN DA GÖZDESİ<br />
Daha önce Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ne<br />
bağlı halk oyunu ekipleri Kremlin Sarayı’nda,<br />
ayrıca Kızılordu Korusu ile de ortak gösteriler<br />
düzenlemişti.<br />
Yılda her yaştan 13 binin üzerinde öğrencisi,<br />
60’a yakın mesleki ve hobi kursu ile<br />
“Türkiye’nin Sosyal Akademisi” haline<br />
dönüşen Kadıköy Halk Eğitim Merkezi,<br />
2016-2017 eğitim ve öğretim dönemine<br />
de hızlı başladı. Sanattan el işlerine,<br />
İngilizceden diksiyona birçok alanda ücretsiz<br />
kurslar, belgeli mezuniyet imkânı<br />
sağlayarak, yeni kapıları aralıyor.<br />
Öğretmenlerin kurslar için birebir danışmanlık<br />
hizmeti verdiği ve kayıtlar gerçekleştirdiği<br />
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi<br />
koridorlarında kadınından erkeğine,<br />
gencinden yaşlısına kurslara ilgi büyük.<br />
Kimilerinin hobi için kayıt olduğu kurslar,<br />
birçok kişi için de yeni bir meslek, ek gelir<br />
ve gelecek demek…<br />
80 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sivil Toplum Örgütleri<br />
Kalamış Körfez Lions,<br />
dünya gençlerini ağırladı<br />
Sosyal projeleriyle öne çıkan Kalamış Körfez Lions Kulübü,<br />
“Gençler Arası Değişim Kampı” çerçevesinde 30 yılı aşkın süredir<br />
yurtdışına gençlerimizi göndermeye, aynı şekilde yurtdışından<br />
ülkemize gelen gençleri de Türk misafirperverliğiyle ağırlamaya<br />
devam ediyor.<br />
Bu seneki program doğrultusunda 13 ülkeden gelen 19 dünya<br />
gencinin katılımı ve 4 yönetim çevresi organizasyonu ile oluşturulan<br />
değişim kampı çalışmalarından biri daha, Kalamış Körfez<br />
Lions Kulübü üyesi Emine Kaplakarslan’ın ev sahipliğinde Moda<br />
Kayıkhane’de gerçekleştirildi. Geceye, Lions Dernekleri 118-Y<br />
Anadolu Yakası Yönetim Çevresi Federasyonu Başkanı Mahmut<br />
Tanyol, Geçmiş Dönem Başkanı Ethem Alkan, Başkan Yardımcısı<br />
Ertuğrul Yıldız, 118-Y Gençler Arası Değişim Kampı Sorumlusu<br />
Serannur Sorguç ile birlikte diğer kamp görevlileri de katılım<br />
gösterdi.<br />
Değişim Kampı’ndaki gençler, kültürlerarası kaynaşma ve etkileşimi<br />
artırma adına düzenlenen bu tür etkinliklerden duydukları<br />
memnuniyeti dile getirerek, organizasyonda emeği geçen<br />
yetkililere teşekkürlerini iletti.<br />
Çiftehavuzlar Lions,<br />
21 çocuğun hayalini<br />
gerçekleştirdi<br />
Türk Lions Teşkilatı, aydınlık ve çağdaş Türkiye için karşılıksız<br />
ve mazeretsiz hizmet üretmeye devam ediyor. Güzeli,<br />
iyiliği ve umudu yaşatmak amacıyla sürdürülen etkinlikler<br />
kapsamında Çiftehavuzlar Lions Kulübü, anlamlı bir projeye<br />
daha imza attı.<br />
Yeni dönem başkanları Zerrin Tever önderliğinde 4-6 yaş<br />
aralığında işitme sorunu yaşayan 21 çocuğun bisiklet hayalini<br />
gerçekleştiren Çiftehavuzlar Lions Kulübü, Çocuk Eğitim<br />
Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen törende bisikletlerin<br />
takdimini yaptı. Duygu yüklü etkinlikte<br />
çocukların mutlulukları yüzlerinden<br />
okunurken; Çocuk Eğitim<br />
Derneği yöneticileri, 118-Y Anadolu<br />
Yakası Yönetim Çevresi Federasyonu<br />
Başkanı Mahmut Tanyol ve diğer<br />
federasyon temsilcileri de törende<br />
hazır bulundu.<br />
JCI Kadıköy yeni yönetimini belirledi<br />
JCI Kadıköy (Genç Liderler ve Girişimciler<br />
Derneği Kadıköy Şubesi), olağan genel<br />
kurul toplantısını gerçekleştirdi. Senatör<br />
Pınar Erdoğan’ın divan başkanlığında, JCI<br />
Kadıköy üyesi Dilek Yetkin’in divan katipliği<br />
ve JCI Kadıköy 2013 yılı Başkanı Nihan<br />
Altındoğan’ın divan başkan yardımcılığın-<br />
da düzenlenen toplantıda, 2018 yılı için<br />
yeni başkan ve yönetim kurulu üyeleri de<br />
belirlendi.<br />
Genel kurulda JCI Kadıköy 2016 yılı Başkanı<br />
Ayşe Başak Çakır, döneminin yönetim kurulu<br />
ile gerçekleştirdiği projeleri aktararak<br />
ibra oldu. Aynı zamanda 2017 yılı Başkanı<br />
Didem Yorulmaz Metin, ilk 7 aylık faaliyetlerini<br />
aktardı. Gelecek yıl mottosunu “Anlam<br />
Yarat” olarak belirleyen 2018 yılı başkan ve<br />
yönetim kurulu üyeleri ise şu şekilde oluştu:<br />
Emrah Tezcan (Başkan), Fidan Aydın, Esra<br />
Durcan, Gonca Kübra Pehlivan, Hilal Gerçek,<br />
Ahmet Erem, Can Esen Omay.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 81
Yaşam<br />
Dünyasını hayvanlara<br />
adayan sevgi dolu<br />
Kadıköylü...<br />
Aradığı mutluluğu insanlarda bulamayınca<br />
karşılıksız sevginin en yoğun örneği hayvanlara<br />
sımsıkı sarılan genç iş kadını İrem<br />
Demir, sevimli dostu Sipsi için hayatında<br />
öyle tavizler verdi ki; “İşte gerçek sevginin<br />
gücü” dedirtti.<br />
Sokakta yeni doğmuş yavruyken ölmemesi<br />
için sahiplendiği sevimli köpeği ile zamanla<br />
sımsıkı bağı oluşan Demir, hayatını tamamen<br />
“En iyi dostum” dediği tatlı mı tatlı kız<br />
Sipsi’ye adadı.<br />
SİPSİ İÇİN NİŞANLISI İLE<br />
YOLLARINI AYIRDI<br />
Evliliğe yelken açmak üzere nişanlanan genç<br />
hayvanseverin evliliğe yelken açabileceği<br />
dönemi, kendisinin çok sevmesine rağmen<br />
erkek arkadaşının kedi ve köpeklere karşı<br />
ilgisizliği nedeniyle son bulmuş. Sipsi’yi sahiplendiğinde<br />
nişanlısının şikâyetleri artması<br />
üzerine İrem Demir, kedi ve köpekler için ni-<br />
şanından vazgeçerek yeni bir dünya kurmaya<br />
karar vermiş. Yurtdışına çıktığında köpeğinin<br />
üzüntüden yemek yememesi nedeniyle ciddi<br />
kaygı duyduğunu ifade eden hayvansever;<br />
“Bir zorunlu seyahatimde günlerce aç kalmış,<br />
yemeği reddetmiş, sadece su içmiş. Artık fenalaşmaya<br />
başlayınca veteriner serum takmış,<br />
ben gelince normale döndü” dedi.<br />
HAKİMLİK MESLEĞİNİ DE FEDA ETTİ<br />
2011 yılında üniversitesinin kamu yönetimi<br />
bölümünden mezun olduktan sonra İdari<br />
Mahkeme Hakimi olmak üzereyken seneler<br />
sürecek şark görevi sürecinde Sipsi ile bağının<br />
kopacak olması nedeniyle hakimlik vazifesinden<br />
vazgeçtiğini dile getiren İrem Demir; “Bu<br />
gerçekten abartı değil, o benim evladımdan<br />
farksız. Birlikte mutlu olabileceğimiz bir düzen<br />
kurmak istedim” ifadesini kullandı.<br />
YARALI PİTBUL İÇİN KAMPANYA İLE<br />
ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEN İLGİ<br />
Hayvanlara olan sevgisini dergimizle paylaşan<br />
Moda sakini İrem Demir, sözlerine şöyle<br />
devam etti:<br />
“Sosyal medyada yaralı bir pitbul ile karşılaşmıştım,<br />
dövülmüş ve açık kalan yarası<br />
feci şekilde enfeksiyon kapmış, hatta kurtlanmış.<br />
Tedavi masrafları ise bir hayli pahalıydı,<br />
yaklaşık 9 bin TL civarındaydı. Petimagemaker<br />
adıyla önce sosyal medyada sayfa<br />
açtım ve butiğim üzerinden burada satışlar<br />
yapmaya başladım. Bir süre sonra para toplandı<br />
ve tedavisini gerçekleştirdik. Eğer barınakta<br />
olsaydı akıbeti bu şekilde olabilecek<br />
miydi, birçok hayvansever bundan emin değil.<br />
Pitbulumuz şimdilerde çok sağlıklı.”<br />
ONLARIN DÜNYALARI ÇOK GÜZEL<br />
Hayvanlara yönelik tekstil ve çeşitli ihtiyaç<br />
malzemeleri satarak yardımlarını da sürdüren<br />
ve Türkiye’de bir ilk olarak yasal pet<br />
butik açtığını belirten İrem Demir’in listesinde,<br />
sevimli dostlarımız için birçok ürünler<br />
dikkat çekiyor. Abiyeler, kostümler, tişörtler,<br />
montlar, ayakkabılar, çantalar, kazaklar, tasmalar,<br />
kangurular, papyonlar, araba örtüleri,<br />
bornozlar, kolyeler, gözlükler, tokalar, bikini<br />
ve mayolar, can yelekleri, bandanalar, çoraplar,<br />
havlu bornozlar, tütü etekler, tuvalet<br />
poşetleri ve kutuları ve pijamalar; köpek ve<br />
kedilerin daha konforlu bir yaşam sürmesini<br />
sağlarken aynı zamanda da hemcinslerinin<br />
daha güzel bir yaşantısı için gelire dönüşüyor.<br />
Birçok ürünü en kaliteli üretimleri ile<br />
yurtdışından Türkiye’ye ve Kadıköy’e getiren<br />
Demir; “Onların bizden farkı yok. Kalitesiz<br />
bir kıyafet kedi ve köpekte deri hastalığı<br />
yapıp ağır sonuçlar oluşturabiliyor” dedi.<br />
GERÇEK HAYVANSEVER IRK AYIRMAZ<br />
Hayvan sevgisinin, özellikle çocuk ve gençlerin<br />
çok sağlıklı birey olmaları ve hayatı<br />
daha fazla sevebilmelerine büyük katkı sağladığına<br />
dikkat çeken İrem Demir; “Irk seçmemek<br />
gerekiyor, ne tür kedi köpek olursa<br />
olsun aynı enerji ve şefkatle yaklaşılabiliyorsa,<br />
orada gerçek hayvan sevgisi vardır ve<br />
yine bana göre gerçek hayvansever, kesinlikle<br />
ırk da ayırmaz. Ayrıca sokak hayvanı da<br />
yok, hepsi bizim” mesajı verdi.<br />
82 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sosyal Sorumluluk<br />
Nil’ler artınca<br />
süper nesil gelecek<br />
Şüphesiz tüm çocuklar ve gençler, geleceğe<br />
hazırlanacak tertemiz miraslarımız… Gel<br />
gelelim günümüzün koşullarıyla birlikte<br />
başını teknolojik cihazlardan kaldıramayan,<br />
sosyalliği dört duvar arasında sınırlı kalan,<br />
diyalogdan uzak, çoğu kez de kendini yeterince<br />
ifade edemeyen duruma gelen çocuk<br />
ve gençler; sorumluluk duygularının bilincinde<br />
olan velilerin çoğu kez katlanmak zorunda<br />
kaldıkları en büyük sıkıntıları..<br />
Daha güzel bir yaşam için “enerjinizi çeken<br />
ve azaltan değil, size enerji veren pozitif<br />
insanlarla zamanınızı geçirin” yönünde uzmanların<br />
kulaklara küpe olsun dediği önerilerinde<br />
olduğu gibi; “Kendini keşfedememiş”<br />
dedirten yetişkinler kadar “Büyümüş<br />
de küçülmüş sanki” diye övgülerin yapıldığı<br />
seçkin çocuklar da var. Kozyatağı sakini 13<br />
yaşındaki Nil Makul de, yaşantısı yaşıtlarına<br />
göre oldukça sıradışı olan isimlerden…<br />
HAYATI “İÇİNDE YAŞAYIP” HER ANINDA<br />
İYİLİK YAPMAYA ÇALIŞMAK…<br />
Ödevlerini yaptıktan sonra soluğu evlerinin<br />
yanındaki Kriton Curi Parkı’nda alan Nil;<br />
sergi açarak, iki yıldır sattığı ürünlerini Lösemili<br />
Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) bağışlıyor.<br />
Nil’in sermayesi sevgi ve emekten, enerjisi<br />
de iyilik yapma isteğine duyarlı yetişkinlerin<br />
güler yüzlülüğü ve samimiyetinden geliyor.<br />
Yetişkinleri sürekli yardım yapmaya yönelik<br />
tatlı dille uyaran ve lösemili çocuklar hakkında<br />
bilgi veren henüz yedinci sınıf öğrencisi<br />
Nil, süs eşyalarını her sattığında büyük<br />
mutluluk duyduğunun altını çiziyor ve şöyle<br />
konuşuyor:<br />
SEVGİNİN MATEMATİĞİ YOK…<br />
“Evde kullanmadığım eşyalarım, komşularımın<br />
süs eşyaları, akrabalarımızın destek<br />
için verdikleri çeşitli araçlar; bunların hepsini<br />
birleştiriyorum ve parkın içerisinde sergi<br />
açıyorum. Lösemili çocuklar için bağışlanan<br />
her eşya, tedavilerine destek olmak için paraya<br />
dönüşüyor. Herkesin evinde boş yere<br />
duran o kadar eşyaları var ki, komşularımız<br />
da bunun farkında… Diğer yandan ticaretin<br />
çok keyifli olduğunu da anladım. Büyüyünce<br />
ticaret yapmak istiyorum, aynı zamanda da<br />
Güzel Sanatlar…”<br />
NADİDE MAKUL: OLGUN DÜŞÜNEBİLMESİ<br />
EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ…<br />
Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan anne Nadide<br />
Makul ise kızına ve yetişkinlere yönelik<br />
şu mesajları verdi:<br />
“Çocuklarımıza okullarda birçok teknik eğitimi<br />
verebiliriz ancak en önemlisi, onların kişilik<br />
ve karakter gelişimidir. Hayatı tam anlamıyla<br />
öğrenebilmeli, sosyal olabilmeleri, olgun<br />
ve çoğulcu düşünebilmelidir. ‘Aman çocuk<br />
ne olacak, bu benim evladım o nasıl isterse<br />
öyle olur’ dememeli. Çocuklarımız ve gençler,<br />
başkaları için de kaygılanabilmeli, çok yönlü<br />
düşünebilmeli, dar kalıplardan sıyrılabilmeliler.<br />
Bu noktada anne babalara, velilere büyük<br />
görev düşüyor. Son yıllarda ailelerin bu yönde<br />
çok daha ilgili olduklarını görüyorum ve bu<br />
beni mutlu ediyor. Çocuklarımız her daim tüketen<br />
değil, üreterek çevresiyle tüketebilen<br />
olmalı, sürekli çevresiyle etkileşim içerisinde<br />
bulunmalı. Kızımla parkta sayısız insanlarla<br />
tanışıyor, sohbet ediyor, her çiçekten bal alır<br />
gibi hayatı yaşayarak öğreniyoruz. Bu, yapay<br />
bir dünyadan sıyrılmamızı sağlıyor. Kaldı ki<br />
İstanbul, bir hayli yapay ve boğucu bir sistemsizliğin<br />
hâkim olduğu metropol! Kızım<br />
parkta kedileri köpekleri kucaklamaktan<br />
büyük keyif alıyor, hayvanları seven insanları<br />
da sever! Nil bazen istediği satış rakamlarını<br />
yakalayamayınca üzülüyor ve harçlığını da<br />
bağışlıyor. Bunu düşünebilmesi, yüreğinde<br />
hissetmesi en büyük zenginliğimiz. O artık<br />
yönlendirmeye çalıştığımız bir birey sınıfından,<br />
kendi fikirleri ile ayakları üzerinde durabilen<br />
yapıya kavuşuyor.”<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 83
Sektör<br />
Kadıköy'ün parlayan yıldızı<br />
Tepe Nautilus,<br />
'Tam Kalbinde' konseptiyle 15. yılını kutluyor<br />
Ziyaretçileriyle güçlü bir bağ oluşturduğu dolu dolu 15 yılı geride bırakan, İstanbul’un köklü alışveriş<br />
merkezi Tepe Nautilus, "Tam Kalbinde" konseptiyle 15. yıl kutlamalarına ev sahipliği yapıyor.<br />
Rahat ulaşımı ve birbirinden renkli etkinlikleriyle ziyaretçilerine<br />
keyifli bir alışveriş deneyimi sunan Tepe Nautilus AVM; Ocak ayına<br />
kadar sürdüreceği kutlamalar kapsamında özel kampanya, etkinlikler<br />
ve birçok sürpriz ile misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.<br />
15. yılına özel dekorasyonu ile sadık müşteri kitlesiyle duygusal<br />
bağlarını güçlendirme yolunda adımlar atan markayla ilgili olarak,<br />
Tepe Emlak Yatırım Varlık Yönetimi Direktörü Deniz Bozan ile bir<br />
araya geldik.<br />
Tepe Nautilus’ta bu yıl güzel kutlamalar var sanırız.<br />
Detayları sizden dinleyebilir miyiz?<br />
Evet, Tepe Nautilus olarak bu yılın bizim için anlamı büyük. Çünkü<br />
15. yaşımızı kutluyoruz. Ziyaretçilerimizle aramızda kuvvetli bir bağ<br />
oluşturduğumuz dolu dolu 15 yılı geride bıraktık. Etkinliklerimiz,<br />
kampanyalarımız ve düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz sergilerimiz<br />
ile alışverişin yanı sıra yaşayan bir mekân yarattık. Ziyaretçilerimize<br />
sanat etkinliklerinden çocuk atölye çalışmalarına, keyifli konserlerden<br />
ünlü isimlerle söyleşilere kadar tüm ailelerin katılabileceği,<br />
her yaş grubuna özel, farklı ve eğlenceli etkinlikler ve kampanyalar<br />
düzenledik.<br />
Markamıza, kurum kimliğimize ve ziyaretçi profilimize uygun, kaliteli<br />
güzel projelere imza atmak ve 15 yıllık başarılı imajımızı devam<br />
ettirmek en büyük amacımız. Zaten buradan da ilhamla 15. yılımızı<br />
"Tam Kalbinde" konseptiyle kutluyoruz. Ziyaretçilerimiz ile lokasyon-ulaşım-marka<br />
karması anlamında kurduğumuz fiziki<br />
bağlar ve müşteri memnuniyeti, hizmet anlayışımız,<br />
pazarlama faaliyetlerimiz ile oluşturduğumuz duygusal<br />
bağlarımızı en güzel şekilde ifade etmek<br />
istedik. 15. yılımıza özel farklı kampanya<br />
ve etkinliklerle ziyaretçilerimize çok<br />
özel sürprizlerimiz olacak.<br />
Tepe Nautilus 15. yılına nasıl geldi? Ziyaretçilerle, özellikle de<br />
Kadıköy halkıyla bu duygusal bağ nasıl kuruldu?<br />
Tepe Nautilus, 15 yıldır İstanbul’un tam kalbinde yer alan, hem<br />
İstanbul’un en köklü hem de ülkenin temalı ilk alışveriş merkezlerinden<br />
biri. Kadıköy’ün merkezinde; Acıbadem, Koşuyolu, Bağdat<br />
Caddesi gibi nüfusun yoğun olduğu bir bölgedeyiz. Yılların getirdiği<br />
deneyim, hizmet kalitemiz ve müşteri ilişkilerine verdiğimiz önem<br />
sonucunda geniş bir sadık müşteri kitlemiz var. Tabii ki çok merkezi<br />
bir konumda bulunması nedeniyle birçok kişinin sıkça tercih ettiği,<br />
kolay ulaşımı ile insanların buluşma noktası olarak konumlandırdığı<br />
bir alışveriş merkezi Tepe Nautilus. Bize Kadıköy bölgesinden<br />
yürüyerek, Avrupa yakasından Marmaray, deniz ulaşımı, metrobüs,<br />
Anadolu yakasından metro ve farklı hatlardan geçen toplu taşıma<br />
araçları ile kolayca ulaşabiliyorsunuz. Açıldığımız ilk günden bu yana<br />
müşteri memnuniyetini ve hizmetini en üst seviyede tuttuk. Ziyaretçilerimizin<br />
taleplerini ilgiyle dinledik, kendimizi sürekli yeniledik,<br />
bir renovasyon sürecinden geçtik ve yeni uygulamalar gerçekleştirdik.<br />
Örneğin bu kapsamda ziyaretçilerimizin güzel vakit geçirecekleri<br />
farklı alanlar sunmak için yarattığımız Nautilus Meydanı, altın<br />
orana sahip Nautilus Heykeli ile meydan kültürünü yansıtıyor. Farklı<br />
etkinlikleriyle her daim canlı bir alan...<br />
Biz; AVM’yi ziyaret eden tüm misafirlerimizi iyi tanımaya ve Tepe<br />
Nautilus’tan beklentilerini karşılamaya öncelik vererek müşteri<br />
kitlemize uygun etkinlikler, kampanyalar ve iletişim stratejileri<br />
geliştiriyoruz. Her zaman vurguladığımız gibi, en önemli<br />
kıstasımız müşteri memnuniyeti. Ziyaretçilerimizi ve<br />
AVM içindeki markaları doğru dinlediğimize ve doğru<br />
anladığımıza inanıyoruz. Çalışmalarımızı da bu<br />
doğrultuda yapıyoruz. Tepe Nautilus olarak,<br />
hem mevcut müşterilerimize hem de potansiyel<br />
müşterilerimize alışverişin yanında<br />
84 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sektör<br />
kaliteli ve keyifli zaman geçirebilecekleri<br />
bir yaşam alanı sunmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız<br />
topluma ve çevremize sorumluluk<br />
bilinciyle, sosyal sorumluluk projelerine yer<br />
vermeye gayret ediyoruz. Kurumsal yapımız<br />
gereği de bu tür projeler bizim için oldukça<br />
önemli. Misafirlerimiz gerçekleştirdiğimiz<br />
sosyal sorumluluk projelerine her zaman çok<br />
ilgi gösteriyor, katılımda bulunuyorlar ve bizi<br />
her zaman bu projelerde destekliyorlar. Misafirlerimizle<br />
birlikte güzel sonuçlar ve geri<br />
dönüşler elde ettiğimiz bu projelerle de diğer<br />
AVM’lerden farklılaşarak, aramızda duygusal<br />
bir bağ kuruyoruz. Bu bağ da onların<br />
burada daimi vakit geçirmek isteyecekleri<br />
yaşam alanları oluşturmamızı sağlıyor.<br />
Marka karmanızın bunda etkisi var<br />
mı? Tepe Nautilus’ta yeni markaları da<br />
görecek miyiz?<br />
Ulusal ve uluslararası birçok markayı bünyemizde<br />
bulunduruyoruz. Hem her geçen<br />
gün ailemize yeni üyeler katılıyor, hem de<br />
var olan mağazalarımız büyüyor ve yenileniyor.<br />
Son dönemde Mavi, Benetton, Boyner,<br />
Koton ve Calzedonia gibi markalarımız<br />
mağazalarını büyüterek ve yenileyerek, son<br />
konseptleri ile hizmet vermeye başladılar.<br />
Enplus ve Sephora marka karmamıza yeni<br />
katıldı; Mudo Collection gibi açılmayı bekleyen<br />
güçlü markalarımız ile birlikte mağaza<br />
doluluk oranımız yüzde 100’e yakın. Biz<br />
hem ziyaretçilerimizin taleplerini, hem de<br />
alışveriş merkezimizde bulunan markaların<br />
memnuniyetini önemsiyoruz. Bu nedenle<br />
hem Tepe Nautilus ziyaretçi yapısına ve taleplerine<br />
uygun farklı markaları bünyemize<br />
katmaya, hem de yıllardır bizimle işbirliği<br />
içinde olan markalarımızı istedikleri hedef<br />
kitle ile buluşturmaya gayret ediyoruz.<br />
Mevcut markalarımız da kendi planlamaları<br />
doğrultusunda yenileniyorlar, mağaza dekorasyonlarını<br />
ve yapılarını değiştiriyorlar, daha<br />
dinamik ve ziyaretçi profiline uygun düzenlemeler<br />
yapıyorlar ve iletişim stratejilerini de<br />
bu doğrultuda revize ediyorlar. Mevcut markaların<br />
da bu değişimi alışveriş merkezimiz<br />
için de bir yenilenme sağlıyor.<br />
15. yılda ziyaretçilerinizi neler bekliyor?<br />
15. yıl etkinliklerimize Ağustos ayı ile birlikte<br />
başladık diyebilirim. Yaz döneminde okulların<br />
da kapalı olmasından dolayı çocuklara<br />
yönelik etkinlikleri yoğunlaştırdık. Her hafta<br />
sonu birbirinden farklı ve keyifli çocuk<br />
atölyelerine ev sahipliği yaptık. Çocuklar<br />
bu atölyelerde ücretsiz olarak, yazın ruhuna<br />
uygun deniz kabukları ve şapka boyayıp,<br />
kendi plaj çantasını tasarladılar. Uçurtma<br />
atölyesine katılarak eğlenceli vakit geçirip,<br />
bileklik tasarlama ve ahşap çiçek atölyesinde<br />
el becerilerini geliştirdiler. Her şeyden<br />
önemlisi aileleriyle keyifli vakit geçirdiler.<br />
Eylül ayında da çocuklar için çok keyifli<br />
sürprizlerimiz var. 8-17 Eylül tarihleri arasında<br />
NASA işbirliğiyle “Geleceğin Uzay<br />
Kaşifleri” etkinliğine ev sahipliği yaptık. Bu,<br />
Türkiye’de NASA ile gerçekleşen ilk proje<br />
olma özelliğini taşıyor. Bu çerçevede NASA<br />
Uzay Atölyesi kuruldu ve çocuklar astronot<br />
kıyafetleri giyerek, model uzay roketlerini<br />
inceleme ve yapma deneyimini yaşadılar.<br />
Etkinlik sonunda da tüm çocuklarımıza<br />
“NASA Uzay Kaşifi Sertifikası” verdik. Tepe<br />
Nautilus AVM olarak, 15. yıla özel projelerimiz<br />
çerçevesinde sadece çocuklar değil, üniversite<br />
öğrencilerine de özel kampanyalar<br />
geliştirdik. Ağustos ayında başladığımız ve<br />
8 Eylül’e kadar devam eden kampanyamız<br />
ile hafta içi günlerde Tepe Nautilus’a gelerek<br />
üniversite öğrenci kimliğini gösteren tüm<br />
üniversite öğrencilerine Cinemaximum’dan<br />
tek kişilik sinema bileti hediye ettik.<br />
15. yıla özel dekorasyonumuzla ziyaretçilerimizi<br />
ağırlayacağız. "Tam Kalbinde" konseptimiz<br />
dekorasyonda da olacak; ziyaretçilerimize<br />
bizi 15 yıldır tam kalplerinde yer<br />
verdikleri için teşekkür edeceğiz. Bununla<br />
birlikte yeni konser serilerimiz ve çok özel<br />
kutlama programlarımız olacak. Bu dönemde<br />
düzenleyeceğimiz satış kampanyalarımızda<br />
tüm katılımcılara hediyeler vereceğiz.<br />
Özel içeriğe sahip sergilerimiz devam<br />
edecek. 15. yıl etkinliklerimizi Ocak ayına<br />
kadar uzatacağız. Ziyaretçilerimize, markalarımıza<br />
ve tüm paydaşlarımıza teşekkür<br />
hediyelerimiz ve bol sürprizlerimiz olacak.<br />
Bu çerçevede farklı ve keyifli etkinlikler, her<br />
zaman olduğu gibi Tepe Nautilus ziyaretçilerini<br />
bekliyor.<br />
Tepe Nautilus olarak Tepe Emlak çatısı<br />
altındasınız. Önemli oyunculardan biri<br />
olarak Tepe Emlak’ın sektöre bakış açısı<br />
ve hedefleri nedir?<br />
Tepe Emlak olarak Bilkent Holding bünyesinde<br />
1996 yılından bu yana faaliyet göstererek,<br />
birçok başarılı projeye imza atıyoruz.<br />
Değişim ve gelişimin sürekli olması gerektiğine<br />
inanan bir ekibiz; stratejik bir yönetim<br />
anlayışımız var. Yeni ve uygulanmamış fikirler<br />
yaratmaya çalışıyoruz. Alışveriş merkezi<br />
yatırımları, yönetim ve proje danışmanlığı<br />
konularında sektörü ve dünyadaki gelişmeleri<br />
yakından takip ediyoruz. Tepe Emlak<br />
olarak tüm paydaşlarımız ile uzun soluklu<br />
ilişkiler kurmayı önemsiyoruz. Bu bakış açısıyla<br />
kiralama, yatırım/proje danışmanlığı ve<br />
varlık yönetimi hizmetlerimize büyük bir güç<br />
ve motivasyon ile devam ediyoruz. Sahip<br />
olduğumuz bu deneyim ve bilgi birikimini,<br />
grup enerjisinden aldığımız ilham ile Tepe<br />
Nautilus’a yansıtmaya devam edeceğiz.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 85
Küçük Dünya<br />
Dünyaya bir de nehirden bakın<br />
www.kucukdunya.com f kucukdunyayaprak i kucukdunyayaprak<br />
Koblenz<br />
YAPRAK GÜRDAL<br />
Bir ülkenin nasıl nefes aldığını size nehirler anlatır. Ben de<br />
5* M/S Amadeus Silver gemisi ile Romantik Ren & Mosel Nehir<br />
Turu'na katılarak, 5 ülkenin (İsviçre, Fransa, Almanya, Hollanda,<br />
Belçika) nasıl nefes aldığını gördüm. Yaklaşık 1.320 kilometre<br />
uzunluğundaki Ren Nehri'nde ve Ren'in en önemli yan ırmaklarından<br />
biri olan Mosel Nehri üzerinde gemimizle gezdik ve<br />
unutamayacağımız güzellikleri, eşsiz manzaraları hafızamıza<br />
kazıyıp döndük.<br />
Ren (Rhein) Nehri, 2.000 yıldan daha uzun bir zamandır<br />
Avrupa'nın merkezi su ulaşım yolu olarak kullanılıyor ve Kuzey<br />
ve Doğu denizlerinin ülkelerini Güney Avrupa'ya bağlıyor.<br />
Ren Nehri; ekonomik, ticari ilişkiler ve askeri açıdan oldukça<br />
önemli. Ren kenarında yer alan şehirler her zaman ticaret ve<br />
ulaşım işlerine dâhil olmuşlar ve bu sayede zenginleşmişler.<br />
UNESCO, 2002 yılında Yukarı Orta Ren Vadisi'ni bütün Ren<br />
Nehri’ni temsil etmek üzere Dünya Mirası olarak tanımış. Ren<br />
Nehri'nin tarihi su yolu oluşu, dünya mirası olarak kabul edilmesinde<br />
önemli bir kriter olmuş.<br />
Ben, Romantik Ren & Mosel Nehir Turu'na Dünya Nehirleri'nin<br />
davetiyle katıldım. Dünya Nehirleri, merkezi Beylerbeyi,<br />
İstanbul’da olan bir şirket... Daha önce açık denizde gemi turuna<br />
çıkmıştım ama nehirde gemi turu yapmak benim için de bir<br />
ilk olacaktı. Bu nedenle bu davet beni hem çok sevindirdi, hem<br />
de çok heyecanlandırdı.<br />
Dünya Nehirleri, sizleri dünyanın değişik bölgelerindeki nehirler<br />
üzerinde düzenlediği gemi seyahatleri ile bambaşka coğrafyaları<br />
keşfetmeye çağıran bir tur şirketi. “Dünyayı bir de nehirden<br />
görün” mottosuyla yola çıkan şirketin rotaları şöyle:<br />
Avrupa'da 6 ülkeden geçen çeşitli Ren rotaları (İsviçre, Liechtenstein,<br />
Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika), Avrupa'da 8 ülkenin<br />
gezildiği Tuna rotaları (Sırbistan, Macaristan, Slovakya,<br />
Avusturya, Almanya, Liechtenstein, Çekya, İsviçre), Portekiz'de<br />
Douro, İspanya'da Guadalquivir, Ukrayna'da Dinyeper, Rusya'da<br />
Volga, ABD'de Mississipi, Çin'de Yangtze, Uzakdoğu'da 3 ülkeden<br />
geçen Mekong (Vietnam, Kamboçya, Tayland)... Bu nehir<br />
turlarına ilaveten Avrupa'da Barge (Irmak ve kanallarda işleyen,<br />
genellikle halatla bağlı, yük teknesi) ile kanal turu, Rusya & Tataristan<br />
& Moğolistan & Güney Kore'yi kapsayan Trans Sibirya<br />
Ekspresi, temalı turlardan da Ghent-Amsterdam arasında yılda<br />
bir kez Lale Festivali turu ve Noel zamanı Avrupa'da Noel Pazarları<br />
turu sayılabilir. Gelecekteki nehir turu projeleri arasında<br />
da Hindistan'da Ganj ve Afrika'da Victoria Şelaleleri'nin üzerinde<br />
bulunduğu Zambezi olacak.<br />
86 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Küçük Dünya<br />
Strasbourg<br />
Gemi yolculuklarında her gün farklı bir yerde<br />
uyanıyor, oradaki coğrafyaları ve kültürleri<br />
keşfediyorsunuz. Geminin güvertesindeyken<br />
eşsiz manzaralar gözünüzün önünden<br />
bir film şeridi gibi akıp gidiyor; özellikle de<br />
nehirlerdeki gemi turlarında. Çünkü nehirler<br />
geçtikleri her yerde farklı kültürler yaratıyor;<br />
kıyılarında köyler, kasabalar, şehirler kuruluyor.<br />
Bazen ormanların içinden geçiyorlar,<br />
bazen şehirlerin içinden. İçinden nehir geçen<br />
şehirler bir başka güzel olduğu için bu nehirlerin<br />
üzerinde yapılan geziler de işte bu<br />
yüzden çok özel oluyor. Hadi gelin nehir turlarına<br />
biraz daha yakından bakalım o zaman.<br />
NEHİR TURU TERCİH ETMEK İÇİN<br />
1O NEDEN<br />
Nehir turları emniyetli... Açık denizdeki<br />
büyük gemilerle karşılaştırıldığında nehir<br />
gemilerinde sallantı hiç yok. Böylelikle bulantı<br />
da hissetmiyorsunuz. Eğer siz de annem<br />
gibi en yakın kıyıya bile giderken mide<br />
bulantısı çeken, ardından da günlerce hasta<br />
yatan biriyseniz nehir turu sizi hiç korkutmasın;<br />
nehir turlarına gönül rahatlığıyla çıkabilirsiniz.<br />
Şehir merkezlerinde indi-bindi. Şehirler<br />
hep nehir kenarında kurulmuş ve nehir<br />
gemileri de şehirlerin içine yanaşıyor. Açık<br />
deniz seyahatlerinde günlerce şehir görmeden<br />
gidebilirken; nehir turlarında şehirlerin,<br />
köylerin, kasabaların, kısaca hayatın içinden<br />
akarak ilerliyorsunuz.<br />
Hızlı yanaşma ve kalkış. Nehir gemileri<br />
açık deniz gemilerine göre daha küçük olduğundan<br />
duracakları yerlere daha hızlı yanaşıp,<br />
daha hızlı kalkıyorlar. Yani hiç zaman<br />
kaybetmeden çok yeri görebiliyorsunuz.<br />
Her zaman manzara... Nehir gemilerinde<br />
odanızda ya da güvertede sağlı sollu manzara<br />
izlemeye doyamayacaksınız.<br />
Yüzen otel rahatlığı... Bavul açıp kapatmadan<br />
şehirden şehre, hatta ülkeden ülkeye geçeceksiniz.<br />
Gece bıraktığınız şehir/ülke, sabah başka<br />
bir şehir/ülke olarak sizi selamlayacak.<br />
Butik nehir turu... Büyük cruise gemileri<br />
3.000 kişilik bile olabilirken, nehir gemileri<br />
en fazla 200 kişilik. Örnek vermek gerekirse<br />
gemimiz 5* M/S Amadeus Silver’in 1 güneşlenme<br />
güvertesi ve 3 katında 78 standart,<br />
12 suit olmak üzere toplam 90 kabini<br />
vardı. Yani bu gemi, büyük cruise gemilerine<br />
göre oldukça küçüktü. Bu sayede tek başına<br />
başladığım bu yolculukta herkesle tanıştım,<br />
kaynaştım ve de ömür boyu sürecek çok güzel<br />
dostluklara imza attım.<br />
Alakart Restoran. Butik nehir turlarında<br />
büyük cruise gemilerinin aksine çok sayıda<br />
restoran yok. Alakart restorandaki açık büfeden<br />
salata, meyve, tatlınızı seçip menüden<br />
ana yemeğinizi ısmarlıyorsunuz.<br />
Eğlence. Nehir turlarında geminin müzisyenlerinden<br />
sizi yerinizde zor tutacak, dans<br />
ederek onlara eşlik edeceğiniz şarkılar dinleyeceksiniz.<br />
Seviye havuzları ve özel deneyimler. Nehir<br />
turu sırasında bazı şehirler arasında rakım<br />
farklılıkları var ve bu farklar bazen ciddi boyuta<br />
ulaştığı için suyu dengelemek gerekiyor.<br />
Bu nedenle nehir üzerinde uzunlukları<br />
150 ila 350 metre arasında değişen seviye<br />
havuzları yapılmış. Gemiler yollarına devam<br />
edebilmek için bu havuzlara giriyorlar. Nehir<br />
gemisi havuzun içine girdiğinde gidilecek<br />
yönün rakımına göre ya havuz suyla dolduruluyor<br />
veya boşaltılıyor. Gemi devam edeceği<br />
yöndeki nehir suyu seviyesine geldiğinde<br />
ise kapaklar açılıp yoluna devam ediyor.<br />
Dünyayı bir de nehirden görmek. Dünyayı<br />
bir de nehirden görmek insan gözünde<br />
bambaşka pencereler açıyor. O zaman sizin<br />
de bunu deneyimlemeniz hoş olmaz mı?<br />
Brugge<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 87
Fosforca<br />
Olan biten, devam eden...<br />
Bir arkadaşım mutsuz bir evlilik sonrası bekârlığını<br />
yaşarken, her gün yeni bir kadın tanımak istiyordu.<br />
Bu isteğini gerçekleştireceği ortamlarda bulunuyor<br />
ve her tanıdığı hanımefendiye o gün (yani birinci<br />
günün akşamı), "Sen olmasan ben ne yapardım?"<br />
diyordu.<br />
ENİS<br />
Karşı taraf inanıyor muydu bilemem ama bizim arkadaş<br />
inanarak söylüyordu bunu. Ya da gibi yapıyordu...<br />
FOSFOROĞLU<br />
"Sen olmasan ben ne yapardım?" (tanışalı 8 saat olmuş),<br />
aslında herkes, herkessiz yapar. Çünkü koşullar kendi kurallarını<br />
oluşturur; eğer hayat devam ediyorsa, kişi yeni bir iklimin hava<br />
şartlarına teslim eder kendini. Belki de farkında olmadan…<br />
Nereye mi gelmek istiyorum? Yazı kendini yazıyor; bir zorlama, hedef<br />
yok. Sadece şunu fark ediyorum toplumda ve sizinle paylaşmak<br />
istiyorum düşüncelerimi:<br />
Ya her şeyi bırakıyoruz rahvan gitsin mantığıyla ya da fazla kanırtıyoruz<br />
her şeyi… Özellikle son zamanlarda akıla zaman tanımak,<br />
bilimsel bir sonuç aramak hak getire… Tıpkı "Sen olmasan ben ne<br />
yapardım?" diyen çapkın arkadaş gibi.<br />
Yaşam ise bir süzgeç, bir elekten geçer gibi arınıyor her gün. Devam<br />
ediyor sanıyorsunuz, bitmiş aslında. Bitti sanıyorsunuz, yeniden<br />
doğuyor…<br />
Örneğin:<br />
- Futbol marka değerini kaybetmeye devam ediyor. Hayret! (bizim<br />
ülkede)<br />
- Dini ve kutsal değerleri kullanmak bitiyor. Hurafeler iş yapmıyor<br />
artık.<br />
- Atatürk’e saldırmak tutmadı. Yeni metotlar mı arıyorlar? Belki...<br />
- Kültür sanat, üstüne dökülen betondan bir çatlak arıyor yeniden<br />
filizlenmek için.<br />
- Televizyon vazgeçilmezliğini yitireli çok oluyor.<br />
- Çok para artık dünyayı yönetemiyor.<br />
Yeter ki farkında olalım!<br />
“Sabah oluyooorr, akşam oluyooorr” olmasın…<br />
Sevgi var elimizde, yanına akıl katalım…<br />
İyi günlere...<br />
Sonbahar şiirlerinden<br />
yapraklara uzanan bir sanat yolculuğu<br />
OĞULCAN TATAR<br />
Kadıköylü emektar sanatçı Sevgi Ülünçer,<br />
farklı maddeler ve teknikler kullanarak el<br />
emeği göz nuruyla ürettiği yaprakları çeşitli<br />
dallara monte ederek, türlü saksılar ve<br />
diğer materyaller içinde dekoratif nesneler<br />
oluşturuyor. Binbir emek ve sabırla yaptığı<br />
ürünleri çeşitli hayır kurumları yararına<br />
sergileyen Ülünçer, 2014 yılında yaptığı son<br />
sergisinin gelirini de 118-Y Alzheimer Gündüz<br />
Bakımevi'ne bağışladı.<br />
Mevsimler içerisinde en çok sonbaharı sevdiğini<br />
belirten ve ilhamını hazan bahçelerinden,<br />
ağaçların renk konusunda coştuğu yerlerden<br />
alan Ülüençer; yeşilden kızıla, kızıldan<br />
sarıya, sarıdan kahverengiye çeşitli renkler ve<br />
bu renklerin türlü türlü tonlarını, bıkmadan<br />
usanmadan yaptığı yapraklarda yansıtıyor.<br />
Sanatçı, bir anlamda sonbahar şiirlerini yapraklara<br />
döküyor. Ona göre sonbahar, içinden<br />
şiirin akıp gittiği bir zaman dilimi. Eylül ayrı<br />
bir şiir, Ekim ayrı bir şiir, Kasım ayrı bir şiir…<br />
DİNGİNLİĞE ERME, HUZURU BULMA<br />
MEVSİMİDİR SONBAHAR<br />
“Şehir hayatında hüznün en güzelidir sonbahar.<br />
Şakaklarımıza düşen kardır, gönlümüze<br />
çöken sonbahar" diyen Ülünçer, Kadıköy Life<br />
Dergisi'ne yaptığı açıklamada şunları ifade<br />
etti: "Şairler duygularımızı yansıtırlar ve sonbaharla<br />
hüznü, sonbaharla melânkoliyi birbirine<br />
yakıştırırlar. Ama diğer taraftan, yılların<br />
telaşından, koşturmalarından, çoluk, çocuk,<br />
ev, bark çabalarından kurtulup dinginliğe<br />
erme, huzuru bulma mevsimidir. Onun için<br />
sonbaharı seviyorum..."<br />
SEVGİ ÜLÜNÇER HAKKINDA<br />
Çok yönlü bir sanatçı olan Sevgi Ülünçer’in<br />
“Hazan Yaprakları”na olan ilgisi merak uyandırıyor.<br />
1952 yılında Adana’da doğan sanatçı,<br />
burada öğrenim gördü. Bir süre Çukurova<br />
Radyosu Çocuk Korosu’nda bulundu. 1980'li<br />
yıllarda Bostancı Halk Eğitim Merkezi'nin<br />
kurslarına katılarak Öğretmenlik Belgesi<br />
aldı. Birçok karma sergiye katıldıktan sonra<br />
ilk kişisel sergisini 1990 yılında Caddebostan<br />
Osmanlı Bankası’nda açtı. Daha sonra<br />
Erenköy Kazım Karabekir Kültür Merkezi'nde<br />
sergi açan Ülünçer’in şiirleri antolojilerde ve<br />
bir kişisel kitapta yayınlandı. Korolarda Türk<br />
Sanat Müziği dalında da çalışmalar yaptı.<br />
Uzun yıllar boyunca 23 Nisan şenliklerinde<br />
evine farklı ülkelerden 100'e yakın yabancı<br />
genç davet eden Ülünçer, farklı kültürlere ilgi<br />
duyan biri olarak gazetelerde “Birleşmiş Milletler<br />
Gibi Aile” manşetleri altında da yer aldı.<br />
88 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
EREL SKODA<br />
Bostancı' da<br />
EREL Otomotiv'in SKODA Showroom'u Bostancı'da hizmete<br />
girdi. Yeni yerinde Skoda müşterilerine Sıfır Araç Satışı, Satış<br />
Sonrası Hizmetleri - Yedek Parça ve Aksesuar satışı hizmetleri<br />
vermeye başlayan Erel SKODA Bostancı'da ayrıca takas, kredi<br />
ve sigorta hizmetleri de verilmekte.<br />
4 BİN 500 METREKARE SERVİS ATÖLYE ALANI<br />
Bostancı'daki yeni yerinde 4 bin 500 metrekare servis atölye alanına<br />
sahip oldukları bilgisini veren yetkililer, "Her yönden ulaşımın<br />
kolay olması için Bostancı'yı seçtik. Profesyonel uzman teknisyenlerimiz<br />
ve modern atölye donanımlarımızla SKODA sahiplerine<br />
en yüksek seviyede servis kalitesi sunmaktayız" mesajı verdi.<br />
BARKER Kırtasiye<br />
4. şubesiyle Erenköy'de<br />
BARKER Kırtasiye'nin 4. şubesi, Erenköy'ün Ethemefendi Caddesi<br />
üzerinde hizmete girdi. Yıllar önce Kadıköy'ün Göztepe mahallesinde<br />
küçük bir semt kırtasiyecisi olarak kapılarını açan BAR-<br />
KER Kırtasiye, bugün yaklaşık 600 bin kişin yaşadığı Kadıköy'de<br />
en sevilen, güven duyulan markaları arasında yerini aldı.<br />
Göztepe'nin dışında, Bağdat Caddesi üzerinde Selamiçeşme'de,<br />
Cemil Topuzlu Caddesi üzerinde Caddebostan'da mağazaları bulunan<br />
BARKER Kırtasiye'nin 4. şubesi, Erenköy'ün Ethemefendi<br />
Caddesi üzerine kapılarını açtı.<br />
Her türlü kırtasiye ürünlerinin yanında kitap, oyuncak, çanta ve<br />
hobi gereçlerinin bulunduğu mağazada fotokopi, internet ve mail<br />
çıktısı, scanner tarama işlemleri de yapılmakta...
Sağlık<br />
Mutluluk bizim ödülümüzdür...<br />
AYDAN KANATLI<br />
Yaşam Koçu ve<br />
NLP Uzmanı<br />
Sonsuz Gelişim Psikolojik<br />
Danışmanlık Merkezi<br />
Sözlüğe baktığımızda mutluluk; bütün özlemlere<br />
eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan<br />
kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet,<br />
bahtiyarlık anlamına gelmektedir.<br />
Aslında mutluluk, yaşantımızın esas amacıdır.<br />
Birçok faaliyetimizi mutlu olabilmek için yaparız.<br />
Bütün çabalarımızın amacı mutlu olmaktır.<br />
Bazen aşık olmak, bazen dua etmek, yemek<br />
yemek, gezmek, eğlenmek, para kazanmak,<br />
arkadaşlarla olmak, bazense kendimizi geliştirmek<br />
bizi mutlu eder. Mutluluk kaynağı kişiden<br />
kişiye ve zamana göre değişir. Öğrenci için<br />
istediği okulu kazanmak, işsiz bir kişi için iş<br />
bulmak, sevgililer için birbirine kavuşmak mutluluk<br />
kaynağı olabilir.<br />
Mutluluk; yaptığımız iş, yaşayış, eylem sonunda hissettiğimiz<br />
duygudur ve adeta bizim ödülümüzdür. Fakat mutluluk<br />
bir duygu olmasına rağmen biyolojik yansımaları da bulunmaktadır.<br />
Finlandiya’da yapılan araştırmalarda farklı duyguların<br />
vücuttaki 701 farklı noktayı etkilediği tespit edilmiştir.<br />
Bu araştırmalara göre mutluluk, bölgesel olarak azalıp çoğalmakla<br />
birlikte vücudun tamamını etkilemektedir.<br />
MUTLU OL, SAĞLIKLI KAL<br />
Mutlu olmak, hayata karşı pozitif bakmak; mental ve fiziksel<br />
sağlığımız için son derece faydalıdır. Bu durum bağışıklık sistemimizi<br />
desteklerken, bizi hastalıklara karşı daha dayanıklı<br />
hale getiriyor. Bunun yanında pozitif duygulara sahip olmak<br />
çağımızın hastalığı olan stresi, depresyonu ve kalp rahatsızlıklarının<br />
riskini azaltıyor. Uzman doktorlar, pozitif duygular<br />
beslemenin yaşam süremizi uzattığını ve birçok tedaviye<br />
olumlu etkisinin olduğunu belirtiyorlar. Hatta Maryland School<br />
of Medicine’de yapılan bir araştırmaya göre mutlu olmak<br />
ve gülmek, kan damarlarının sağlıklı şekilde çalışmasını sağlıyor.<br />
Gülmek kan akışını artırdığından, kalp damar tıkanıklığı<br />
hastalıklarına doğal tedavi olarak gösteriliyor. Yine American<br />
Physiological Society’nin araştırmasına göre; gülme eyleminin<br />
şeker hastalığı tedavisiyle bağlantılı olduğu ve iyi huylu<br />
kolesterolü artırarak kalp krizi riskini azalttığı açıklanmıştır.<br />
Mutluluk, mutlu olmak bu derece hayati bir durum olmasına<br />
rağmen ülkemizde gerçekten mutlu olmayı biliyor muyuz ve<br />
başarabiliyor muyuz? Maalesef ki mutluluğu yakalayamıyoruz.<br />
Çünkü çeşitli öncelikler nedeniyle kendimizi tanımıyoruz.<br />
Psikolojik ihtiyaçlarımızı önemsemiyoruz, karşılamıyoruz. Bu<br />
durum tüm yaşantımızı etkiliyor. Günümüzde mutluluk; görsellik<br />
ve maddiyatla ilişkilendirilmektedir... Çok güzel görünmek,<br />
büyük paralar kazanmak, güzel yemekler, güzel arabalar,<br />
güzel ilişkiler, konforlu yaşam, her türlü imkâna sahip olmak<br />
gibi unsurlar, mutluluğun kaynağı gibi görülmektedir. Oysa<br />
bunlar mutlu eden değil, bizi mutluluğa götüren araçlardır.<br />
Günden güne zorlaşan hayat koşulları içerisinde kişiler, kendilerini<br />
bir anda psikolojik sorunları ile boğuşuyor olarak bulabilir.<br />
Özel yaşam deneyimleri, geçmişin derinliklerinde yatan bir<br />
takım tecrübeler, çocukluk yaşantımız ve ortamımız, gençlik<br />
ve yetişkinlik yaşantılarımız ve deneyimlerimiz, bizlere öğretici<br />
oldukları kadar da yıpratıcı da olabilirler. Gelişmiş batı toplumları,<br />
doğumdan itibaren hayatlarının her anında psikolojik<br />
destek almakta ve bunun bir ihtiyaç olduğunu bilmektedir.<br />
Biz ise halen psikolog, psikiyatr veya yaşam koçuna gitmeyi<br />
utanılacak bir durum olarak görüyoruz. Oysaki psikolojik danışmanlık<br />
hizmeti almak, sağlığımızı korumak, ileriye dönük<br />
büyük sorunlar oluşmadan onlara engel olmak açısından epey<br />
önemlidir.<br />
Psikolojik danışmanlık almak, yaşam koçunun desteğine<br />
başvurmak, insana gerçek manada bir huzur, problemlerinden<br />
arınma, daha sakin ve mesut bir hayat sürme hakkında<br />
destek verir. Mutlu olmak için bunun yollarını öğrenmeli ve<br />
uygulamalıyız. Sonsuz Gelişim Psikolojik Danışmanlık Merkezi,<br />
uzman kadrosu ile daha mutlu ve daha sağlıklı günler için<br />
hizmet vermeye devam etmektedir.<br />
90 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sağlık<br />
Bel Fıtığı’nın cerrahi tedavisinde<br />
tam endoskopik yöntem<br />
Günümüzün hastalıklarından biri olan Bel<br />
Fıtığı ve tedavisi üzerine Florence Nightingale<br />
Kadıköy Hastanesi’nden Prof. Dr. Murat<br />
İmer ile görüştük.<br />
Bel Fıtığı nedir?<br />
Omurganın şok emici yastıkları olarak düşünebileceğimiz<br />
iki omur arasındaki disklerin<br />
omurilik kanalına doğru bölgesel olarak yer<br />
değiştirmelerine ‘Bel Fıtığı’ denmektedir.<br />
Diskler yaş ilerledikçe bozulmaya uğrar, su<br />
içeriklerini kaybederler. Disk çökmesi, iki omur<br />
kemiğini birbirine bağlayan eklemlere daha<br />
çok yük binmesine neden olur ve bu nedenle<br />
eklemlerde dejenerasyon ve kalınlaşma gözlenir.<br />
Disk yastıkçıklarının merkezindeki yumuşak<br />
doku, diskin çevresinde bulunan daha<br />
sert ve elastiki kalın membranı yırtarsa, ‘Akut<br />
Disk Fıtığı’ oluşur. Bunun nedeni bir kez veya<br />
yineleyen travmalar olabilir. Fıtıklaşma genellikle<br />
arkaya ve yanlara doğru görülür ve komşu<br />
sinir kökünde basıya neden olur. Fıtıklaşan<br />
serbest disk parçası dışarı çıkarak yukarı veya<br />
aşağı yönde yer değiştirebilir. Belde bulunan<br />
beş omur kemiğinin hangi ikisi arasında fıtıklaşma<br />
olursa, ona göre hastaların şikâyetleri<br />
değişiklik gösterir. Ağrının başladığı ve yayıldığı<br />
bölge bu nedenle hastadan hastaya farklıdır.<br />
Bel Fıtığı en sık bel omurlarının en alt kısımları<br />
olan L5-S1 ve L4-L5 düzeyinde görülür.<br />
Bel Fıtığı’nda risk faktörlerini<br />
öğrenebilir miyiz?<br />
Erişkinlerin yaklaşık yüzde 80’i hayatlarının<br />
bir döneminde en az bir kez bel ağrısı deneyimi<br />
yaşamışlardır. Bel ağrısı, iş gücü kaybına<br />
en fazla yol açan hastalık grubunu oluşturmaktadır.<br />
Obezite, hareketsizlik, sigara<br />
içmek, meslekle ilgili faktörler ve günlük<br />
yaşamdaki bel mekaniğine uygun olmayan<br />
davranışlar ve alışkanlıklar, Bel Fıtığı için<br />
risk oluşturmaktadır.<br />
Bel Fıtığı’nda belirtileri sıralar mısınız?<br />
Hastaların çoğunda düşme veya ağır yük<br />
kaldırma öyküsü, belirtilerin başlamasının<br />
öncesinde vardır. Sinir kökü rahatsızlığı<br />
veya basısı, etkilenen kökün dağılım alanında<br />
ağrıya neden olur ve bu ağrı bacağın alt<br />
yarısına dek uzanır. Öksürme, hapşırma ve<br />
ıkınma ağrıyı arttırır. Bacak ağrısı, birlikte<br />
görülen bel ağrısından daha şiddetlidir. Bası<br />
sürerse, kök hasarı sonucu ağrı kaybolur ve<br />
nörolojik belirtiler gelişmeye başlar. Etkilenen<br />
sinir kökünün ulaştığı alanda uyuşma<br />
ve karıncalanma olur. Omurga hareketleri<br />
kısıtlıdır. Normal bel kavisi kaybolmuştur.<br />
Omurganın her iki yanındaki adalelerin kasılmasına<br />
bağlı hasta bir tarafına doğru eğilerek,<br />
yürümeye başlamıştır.<br />
Ameliyat ne zaman önerilir?<br />
Bel Fıtığı varlığının saptanması durumunda<br />
eğer cerrahi aciliyet mevcut değilse öncelikle<br />
konservatif tedavi önerilir. Konservatif<br />
Tedavi başlığı altında ağrı kesici, adale gevşetici,<br />
antienflamatuar ilaçların kullanımı,<br />
yeterli süre yatak istirahati, fizik tedavi<br />
yöntemleri, vb yöntemlerden bahsedilebilir.<br />
Acil cerrahi gerektiren durumlar ve yeterli<br />
süre uygulanan konservatif tedavi yöntemlerine<br />
rağmen geçmeyen yakınmaların<br />
varlığı durumunda cerrahi girişim düşünülebilir.<br />
Bel Fıtığı saptanmış olguların ancak<br />
yaklaşık yüzde 3’ünde cerrahi müdahale<br />
önerilmektedir.<br />
‘Tam Endoskopik Bel Fıtığı Ameliyatı’<br />
ne demektir?<br />
Ameliyatın başlangıcından bitimine dek sadece<br />
özel geliştirilmiş endoskopik sistem<br />
kullanılarak ameliyatın gerçekleştirilmesidir.<br />
Bilinen yayınlara göre 1906 yılından bu yana<br />
endoskopik yöntemler cerrahi alanda uygulanmaktadır.<br />
Ancak Endoskopik Bel Fıtığı<br />
Cerrahisi, Amerika‘da Dr. Anthony Yeung’ın<br />
geliştirdiği YESS sisteminin 1998 yılında<br />
FDA tarafından kabul edilmesinden sonra<br />
hızla yaygınlaşmıştır. Bizim uyguladığımız<br />
‘Tam Endoskopik Lomber Diskektomi’ yöntemi,<br />
2007 yılında Almanya’da Dr. Sebastian<br />
Ruetten tarafından tanımlanmıştır. Bu<br />
yöntem bugüne dek binlerce hastada uygulanmıştır.<br />
Deneyimli ve gerekli eğitimlerden<br />
geçmiş cerrahlar tarafından bu konuda<br />
yeterli donanıma sahip hastanelerde yapılması<br />
gerekmektedir. Hastanede yatış süresi<br />
genellikle bir gündür.<br />
Florence Nightingale<br />
Kadıköy Hastanesi’nden<br />
Prof. Dr. Murat İmer<br />
Yöntemin avantajları nelerdir?<br />
Tam endoskopik lomberdiskektomi, mikrocerrahi<br />
yönteme göre daha az invaziv bir<br />
yöntemdir. Tam Endoskopik Bel Fıtığı<br />
operasyonundan sonra hasta kısa<br />
bir süre içerisinde ayağa kalkabilmektedir.<br />
Kas ve kemik dokularına<br />
zarar verilmediğinden operasyondan<br />
sonra bel kayması riski<br />
hemen hemen hiç yoktur. Tam Endoskopik<br />
Bel Fıtığı ameliyatları, yandan<br />
veya orta hattan olmak üzere iki yöntemle<br />
yapılmaktadır. Hangi yöntemin seçileceği<br />
fıtığın omurga kanalı içindeki yeri ve kalça<br />
kemiğinin yandan girişe imkân verip vermemesi<br />
gibi teknik nedenlere bağlıdır. Bu<br />
operasyonda cerrahiye bağlı kan kaybı, enfeksiyon<br />
ve ameliyat sahasında oluşabilecek<br />
kan birikimi riski daha azdır. Yaşlı ve/veya<br />
diyabet ve hipertansiyon gibi kronik rahatsızlıkları<br />
olan hastalarda da ameliyat sonrası<br />
iyileşme süresinin çok kısa olması nedeniyle<br />
büyük bir avantaj sağlamaktadır. Tam endoskopik<br />
yöntem, günümüzde tarafımızdan<br />
sadece disk fıtıklanmalarında değil; omurga<br />
sistemi darlığı, disk ve çevre<br />
dokunun infeksiyonu,<br />
faset eklem kistleri,<br />
vb.durumunda da<br />
kullanılmaktadır.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 91
Sağlık<br />
İstanbul Anadolu yakasında sağlığın yeni adresi:<br />
Medicana Kadıköy Hastanesi<br />
Sağlık sektörüne yaptığı önemli yatırımlarla adını duyuran,<br />
Türkiye’nin ilk 500 şirketi sıralamasında yer alan, özel hastaneciliğin<br />
öncülerinden Medicana Sağlık Grubu, İstanbul’un Anadolu<br />
yakasında önemli bir sağlık yatırımını daha hayata geçirdi.<br />
Kadıköy Kızıltoprak’ta, Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’na<br />
komşu olacak Medicana Kadıköy Hastanesi, dünya standartlarında<br />
sağlık hizmeti ve güçlü akademik hekim kadrosu ile tüm<br />
Anadolu yakasına sağlık getiriyor.<br />
15 bin metrekare kapalı alana<br />
sahip hastane, Medicana<br />
stratejisinde hizmet vererek<br />
bu anlamda duyulan büyük<br />
bir eksikliği giderirken, Anadolu<br />
yakası sakinlerinin deneyimlediği<br />
ve beğendiği seçkin<br />
akademik kadroyu bünyesinde<br />
barındırıyor. 25 yıllık doktor<br />
ve yöneticilik tecrübesiyle Kadıköy<br />
ve Anadolu’nun çeşitli<br />
illerinde başarılı çalışmalara<br />
imza atan Dr. Yalçın Gürsoy<br />
Yıldırım, Özel Medicana Kadıköy<br />
Hastanesi’nin genel müdürlüğüne<br />
getirildi.<br />
İSTİHDAMA ÖNEMLİ KATKI<br />
Fenerbahçe Stadyumu ve Bağdat Caddesi’nin başladığı nokta<br />
arasında önemli bir lokasyonda, Kızıltoprak’ta inşa edilen<br />
hastane binası fiziki nitelikleri ve tasarımlarıyla da ayrıcalıkları<br />
barındırırken; sağlık kuruluşu Eylül ayı itibariyle hizmete girmesi<br />
ile birlikte doğrudan yaklaşık 500, dolaylı olarak da binlerce<br />
kişiye istihdam sağlıyor.<br />
YILDIRIM, KADIKÖY <strong>LIFE</strong> DERGİSİ’NE KONUŞTU<br />
Kadıköy Life Dergisi'ne hastaneyi tanıtan Genel Müdür Dr. Yalçın<br />
Gürsoy Yıldırım, çok hassas ve komplike sağlık sorunlarının<br />
aynı çatı altında tedavi edilebildiği sistem için bir hayli çaba<br />
sarf ettiklerini, Medicana zincirinin uzun yıllardır birikim ve tecrübelerinin<br />
yeni ve donanımlı bir hizmet binasıyla sağlık sektöründe<br />
ve hasta memnuniyetinde çıtanın yükselmesine bir tık<br />
daha katkı sağladığına vurgu yaptı.<br />
SAĞLIKTA ÖNEMLİ BİR MERKEZ<br />
Alanında uzman ve seçkin hekim kadrosuna, hem modern tıp<br />
teknolojisi hem de konforlu ve güler yüzlü sıcak Medicana ilgisi<br />
eklenince Medicana Kadıköy Hastanesi, tüm İstanbul için sağlıkta<br />
önemli bir merkez haline gelecek. 12 kat olan Medicana<br />
Kadıköy Hastanesi, 500 deneyimli personeli ile ihtiyaç duyduğunuz<br />
her an yanınızda olacak.<br />
92 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Sağlık<br />
HASTA ODAKLI HİZMET ANLAYIŞI<br />
Medicana Kadıköy Hastanesi’nde, tüm Medicana Hastaneleri<br />
gibi en önemli öncelikler hasta güvenliği, hizmet sürekliliğinin<br />
ve bütünlüğünün sağlanması, tedavi alanlarında maksimum<br />
konfor ve kalitenin sunulması. Son dönem hastane mimarisinin<br />
seçkin özelliklerini bünyesine toplayan Medicana Kadıköy<br />
Hastanesi; hasta odaları, bekleme ve poliklinik alanları, teşhis<br />
ve tanı ünitelerinde, hasta ve hasta yakınlarının beklentileri temel<br />
alınarak tasarlandı.<br />
ÇAĞDAŞ BİLİMSEL GELİŞMELERİN YENİ UYGULAMA ALANI<br />
Sürekli gelişim içinde olan, kanıtlara dayalı sağlık hizmeti sunan,<br />
bilgi ve veri paylaşımına açık, kişiye özel tedavi programlarıyla<br />
kaliteli hizmet anlayışını birleştiren, hem hasta hem de<br />
hasta yakınlarının ayrıcalıklı ve güvende hissedecekleri, kendilerinin<br />
ve yakınlarının sağlıklarını emanet edecekleri yepyeni bir<br />
sağlık merkezi olan Medicana Kadıköy Hastanesi, çağdaş bilimsel<br />
gelişmelerin yeni uygulama alanı olacak.<br />
ÜST DÜZEY HASTA KONFORU VE BAKIM KALİTESİ<br />
İç mimari, hastaların duygu durumları göz önüne alınarak, pozitif<br />
çağrışımlar yapacak görseller ile dizayn edildi. Otopark,<br />
ulaşım, acil erişim, özellikli hasta odaları, hasta yakınlarının<br />
konforuna yönelik alanlar titizlikle planlandı. Sağlık hizmetinin<br />
7 gün 24 saat aynı nitelikte sunulması, değişik uzman ve meslek<br />
gruplarının tedavi ve bakım süreçlerinde birbirleriyle iletişim<br />
halinde olmaları, konsültasyon isteklerine en kısa sürede<br />
yanıt verilmesi, üst düzey hasta konforu ve bakım kalitesinin<br />
sağlanması gibi birçok nokta, Medicana kalitesiyle ele alındı.<br />
Hastanenin en ilginç özelliklerinden biri de, bina içerisindeki su<br />
buharından beslenen, duvarlarını sarmış yeşil örtü ve bitkiler.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 93
Gastronomi<br />
Ünlü Şef Fevzi Usta<br />
Moda Sahil'de<br />
Deniz ürünleri başta olmak üzere, Türk ve Dünya mutfağının<br />
en iyi şefleri arasında gösterilen Fevzi Usta, bundan böyle<br />
hünerlerini Moda Sahil'de gösterecek. Çalıştığı Göztepe’deki<br />
VINO Surf & Turf adlı mekânın yer değiştirecek olması nedeniyle<br />
bu kararı aldığını açıklayan Fevzi Dömbek; "Kadıköy ve<br />
Bağdat Caddesi'nden damak zevkine düşkün müdavimlerimiz<br />
ile aramızda iyi bir bağlantı oluştu. Ben de yakalanmış<br />
olan bu başarıdan uzaklaşmak istemedim" dedi.<br />
Sözlerini, "Mekâna giren misafirin ne isteyebileceğini bilmek<br />
büyük bir avantaj. Bu imkânı sıradan bir mekânda<br />
bulamazsın" diye sürdüren Fevzi Usta; "Bu avantajı kullanarak<br />
onlara beklentilerinin üzerinde bir lezzet sunuyorum.<br />
Tabi mekânın güzelliği, servis yapan arkadaşlarımın titizliği<br />
ve işletmenin hiç bir fedakârlıktan kaçınmamam konusunda<br />
bana verdiği desteği de göz ardı edemem" ifadesiyle başarısının<br />
tüyolarını da sıralamayı ihmal etmiyor.<br />
Moda Sahil'de sağlanan başarının bir bölümünde Kamber Şahin<br />
yönetimindeki servis ekibinin de önemli rolü olduğuna değinen Fevzi Usta,<br />
"Dünya'nın en lezzetli ürününü de hazırlasanız iyi bir servis olmadığı zaman<br />
değerini bulmaz" diyor.<br />
“ZEYTİNYAĞI OLMAZSA OLMAZIMIZ”<br />
Zeytinyağının doğada tek mucizevi yiyecek olduğunu dile getiren Fevzi Usta:<br />
"Barışın, bereketin ve aynı zamanda sağlıklı yaşamın simgesi zeytin, 4 bin<br />
yıldır sofralarımızı süslüyor. Yeryüzünün bu en eski ve en sağlıklı gıdası olan<br />
zeytinden üretilen zeytinyağı ise, yüzyıllardır insanoğlunun şifa kaynağı<br />
oluyor. Biz de burada zeytinyağını olmazsa olmazlarımız arasında, hem de<br />
baş köşede tutuyoruz."<br />
Deniz ürünleri<br />
ve et yanında<br />
salata çeşitlerinde<br />
de çok başarılı<br />
olan Fevzi Usta,<br />
Moda Sahil'de,<br />
Ege bölgesinden<br />
gelen ot çeşitleri<br />
ile harika salatalar<br />
ve mezeler<br />
yapıldığına dikkat<br />
çekiyor.<br />
96 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kadıköy Lezzetleri<br />
GÜNEŞIN SOFRASI<br />
Nazım Hikmet’in kaleminden Güneşin Sofrası<br />
muhteşem bir şiir... Bahariye’nin yeni<br />
cıvıl cıvıl sokaklarından Ali Suavi Sokağı'nda<br />
(Sanatçılar Sokağı) Nazım Hikmet Kültür<br />
Derneği içindeki Güneşin Sofrası ise, gerçek<br />
bir meyhane. Sahibesi Aslı Yallagöz, otelcilik<br />
sektöründen gelen, Londra’da da görev<br />
yapan, 1987 senesinden beri meyhane işletmeciliğinde<br />
servis vermeyi seven gerçek<br />
bir hanımefendi. Hatta vakti zamanında<br />
MÖRFİ MENAHEM İstanbul’da çocuklara yönelik ilk turizm<br />
acentesi hizmeti vermiş bir anne.<br />
Meyhane misafirleri ağırlıkta hanımefendiler; yüzde 85’i rakı<br />
tüketiyor, şarap takipçi. Ortalama misafir yaşı 40, fonda müzik<br />
olduğundan rakının gerçek dostu sohbet için çok uygun.<br />
Aslı Hanım, meyhanesinde günlük hazırlanan bol çeşit, ağır<br />
olmayan, İstanbul’dan geçmiş her toplumdan tatlar sunuyor,<br />
bu vizyonu da iyi bir rakı içicisi olan babasından aldığını ifade<br />
ediyor. Meyhane bir aile işletmesi, kasa ağabeye emanet, personel<br />
nazik ve güleryüzlü. Gruplar için değişik boylarda 3 oda<br />
da mevcut.<br />
Meyhaneyi ziyaret etmeden internetten menüde hoşuma giden<br />
tabakları not edip, onları ikram etmelerini ve ayrıca ilgimi<br />
çekecek şeyler de sunmalarını rica ettim.<br />
Sardalya Kuş<br />
Yaprak Ciğer<br />
Başta masaya metal sahan içinde peçeteye sarılı ekmek (içinde<br />
ev yapımı pide de var) ve tadı ve görüntüsü muhteşem<br />
Bodrum zeytini ikram ediliyor. Arkasından tattığım soğukları<br />
şöyle sıralıyayım.<br />
Begonvil, pancarlı kısır... Topik, nohuttan yapılan tipik bir Ermeni<br />
mezesi... Saray Balığı; mezgit, çam fıstığı, üzüm, taze<br />
fesleğen; muuuhteşem... Fava Ezme, çok değişik bir tat...<br />
Kabak Şayan; tipik Ege Mutfağı, yoğurtlu hafif hafif... Balık<br />
Pastırma; akya balığından, ev yapımı...<br />
Arkasından ara sıcak olarak Güneş Böreği; yufkadan kıymalı,<br />
fırınlanmış gül böreği, az yoğurt ve üstüne mantı usulü yağ...<br />
Yaprak Ciğer; tereyağında kişniş tohumu ile soteleniyor, hafif<br />
ve lezziz, kırmızı soğan eşlik ediyor... Enginar Kalbi Izgara; hafif<br />
limon eklenmiş... Sardalya Kuş, mevsiminde hamsi kuş da<br />
var. Tatlı olarak da fırında portakallı irmik helvası ve dondurma<br />
tattım. Muhteşem bir final tadı...<br />
Başka bir şey tadacak halim kalmamıştı ama neler önereceklerini<br />
sordum. Balık kokoreç, balık köftesi ve sarhoş bonfile<br />
(şarapta marine edilmiş) önerdiler, başka bir zamana bıraktım.<br />
Güneşin Sofrası, haftanın 7 günü saat 14.00’ten gece yarısına<br />
kadar servis sunuyor. Ambiyansı, inanılmaz lezzetleri, misafir<br />
kalitesi ve gösterişe gerek göstermeyen sade kalitesi ile beni<br />
çok etkiledi, meyhane kültürümüzün gerçek bir aynası.<br />
Portakallı İrmik Helvası ve Dondurma<br />
Şık Latife - Zengin Meyve Tabağı<br />
Güneşin Sofrası – Meyhane<br />
Ali Suavi Sokağı (Sanatçılar Sokağı) No:7 Nazım Hikmet Kültür Merkezi<br />
Bahariye / Kadıköy www.gunesinsofrasi.com<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 97
Arka Sokaklar<br />
Kadıköy’ün<br />
buluşma noktaları<br />
KÜFF CAFE<br />
Kadıköy Rasimpaşa’da, Karakolhane Caddesi üzerindeki Küff Cafe, Yeldeğirmeni’nin<br />
en sevilen ve en çok tercih edilen mekânlarından birisi olma yolunda hızlı bir ilerleme<br />
kaydetmiş ve daha da ilerleyecek gibi görünüyor. Hem Yeldeğirmeni’nin merkezinde<br />
yer alması, hem de mekânın taşıdığı ruh, Küff Cafe’nin neden bu kadar tercih edilen bir<br />
işletme olduğunu kanıtlar nitelikte.<br />
Öncelikle bütün çalışanları size kendinizi sanki bir arkadaşınızın evine gelmişsiniz gibi hissettiriyor.<br />
Gayet samimi bir dekorasyona sahip mekânın içerisinde dilediğinizi seçip okuyabileceğiniz<br />
büyük bir kütüphane ve boş olduğu zamanlarda üzerinde kedilerin şekerleme<br />
yaptığı kocaman bir çalışma masası bulunmakta. Kadıköy’de bulunan zincir kahve<br />
işletmeleriyle yarışacak kalitedeki ürünleriyle bütün bunları birleştirdiğimiz zaman Küff<br />
Cafe, yerel işletmecilerin de bu işi layıkıyla yerine getireceğinin adeta canlı kanıtı. E tabi<br />
ki menüleri sadece kahve seçenekleriyle sınırlı değil. Özellikle sandviçleri gayet başarılı...<br />
Diğer seçeneklerinden haberdar olmak için mutlaka siz de bir gün gidip hoş sohbetlerinizi<br />
burada yapmanın ayrıcalığını tadın derim. Hatta belki de tek başınıza gidip, kütüphaneden<br />
bir kitap seçip, bir yandan siparişlerinizi midenize indirirken, diğer yandan da hoş ve<br />
dinlendirici bir müzik eşliğinde hikâyenin sonuna nasıl geldiğinizin farkına varamayacak<br />
kadar güzel bir vakit geçirebilirsiniz.<br />
98 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Arka Sokaklar<br />
Kadıköy, son zamanlarda küçük, şirin ve butik<br />
kafeleriyle de marka olma yolunda hızla ilerliyor...<br />
Kadıköy Life olarak çoğunluğu ara sokaklarda yer alan<br />
bu özel kafeleri sizlere tanıtmak üzere bir yazı dizisi<br />
başlatıyoruz. İlk durağımız ise Yeldeğirmeni...<br />
MESUT YAŞAR<br />
mesut.ysr@hotmail.com<br />
GARDA CAFE<br />
İkinci durağımız Garda Cafe. İsminden de anlaşılacağı gibi Haydarpaşa<br />
Tren Garı’nın, Yeldeğirmeni’nde bulunan bir temsili gibi adeta...<br />
Yeldeğirmeni’nde açılan ilk kafelerden biri olma özelliğini taşıyan<br />
Garda Cafe, Küff Cafe’nin hemen çaprazında yer alıyor. Kapıdan içeriye<br />
adım attığınızda ilk gözünüze çarpan şey elbette ki bütün ince<br />
detaylarına kadar işlenmiş bir Haydarpaşa Tren Garı dekorasyonu.<br />
Trenleri, kapıları, saatleri, duvarları, bilet gişelerindeki ahşap işlemeli<br />
camekanları ve pencereleri, bahçesinde bulunan lokomotifi ve hatta<br />
denizin üzerinde uçan martılarına kadar bütün detayları farklı farklı<br />
tekniklerle Garda Cafe’ye taşınmış. Hatta bana sorarsanız, çok iyi de<br />
yapılmış. Duvarlarına bir de Haydarpaşa Garı’nın tarihçesini asmışlar<br />
ki bu aslında işletenin tek başına özetini oluşturmakta.<br />
Özellikle mis gibi bir kahvaltıları var. Çeşit çeşit ürünlerin her birisi<br />
üretildikleri memleketlerden geliyor ve hepsi de birbirinden lezzetli<br />
ve organik. Özellikle ‘Garda Sürmeli’ adını verdikleri ve kendi<br />
üretimleri olan, Antep’den getirdikleri ürünlerle hazırlanan özel bir<br />
ezme ve her mevsim farklı ürünlerle hazırladıkları reçelleri ile nam<br />
salmışlar. Vejetaryen ya da vegan iseniz, sizin için de özel kahvaltılarının<br />
olduğunu da söylemeden geçmemek lâzım. Günün herhangi<br />
bir saatinde sadece çayınızı alıp yudumlamamanız için hiçbir sebep<br />
yok. Bu arada sakın tarihçeyi okumadan geçip oturmayın derim.<br />
VILLAGE COFFEE<br />
& BOOKS<br />
Geldik Yeldeğirmeni’nde uğradığımız üçüncü durağımıza... Village<br />
Coffee & Books; kurumsal hayatı arkasında bırakarak hayallerinin<br />
peşinden giden arkadaşların kurduğu bir kafe/kitabevi. Buranın<br />
sakin bahçesinde uzun kahvaltılar yapabilir, işinin ustası baristalar<br />
tarafından farklı demleme yöntemleri ile hazırlanan dünya kahvelerinin<br />
ve ev yapımı tatlılarının tadını çıkarabilir, teraryumdan<br />
resme düzenlenen onlarca farklı atölyeye katılarak yeni hobiler<br />
edinebilirsiniz. Kafede aynı zamanda herkese açık bir kitap kulübü<br />
düzenleniyor. Kulüpte seçilen kitaplar; haftalık buluşmalarla çay,<br />
kahve ve muhabbet eşliğinde tartışılıyor.<br />
Village Coffee & Books; Instagram severlerin bayıldığı ambiyansı,<br />
salıncağı ve yemyeşil bahçesiyle, huzurlu bir gün geçirmek isteyenlerin<br />
Yeldeğirmeni'ndeki uğrak mekânı. Yani işin özeti, sadece bir<br />
selfie çekmek için bile uğrayabileceğiniz, çok güzel dekore edilmiş<br />
bir mekân.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 99
Yelken Sporu<br />
Bursa ve İstanbullu yelkencileri bir araya getiren<br />
TAYK-EKER Olympos Regatta’nın muhteşem finali<br />
KAPTANLARIN GECESİ<br />
Yelken bir tutkudur… Masmavi sularda tekneyi iskele veya sancağa yatırarak, gerekirse<br />
tramola atarak, rüzgârın sesini gurcatalarda hissederek uçar gidersiniz adeta… Başüstü<br />
adamından kaptana dek herkes üzerine düşeni yapar, doğa koşullarına ayak uydurmaya<br />
çalışır. Denizle mücadele edilmez, uyum sağlamaya çalışılır.<br />
Nefis bir gün… Güneş yine çok güzel batıyor…<br />
Ve biz Moda Deniz Kulübü’nde, Tayk-<br />
Eker Olympos Regatta’nın ödül törenindeyiz…<br />
Ne mutlu...<br />
Ben de bir kaptanım ve onların ruhunu çok<br />
iyi anlıyorum. Dereceye giren, giremeyen;<br />
istediği sonucu alan, alamayan herkes<br />
mutlu mesut... Yüzlerinden okunuyor. Kadehler<br />
gelecek yıl tekrar buluşmak üzere<br />
kalkıyor.<br />
YİĞİT UYGUN<br />
Yelken bir tutkudur… Masmavi sularda tekneyi<br />
iskele veya sancağa yatırarak, gerekirse tramola atarak,<br />
rüzgârın sesini gurcatalarda hissederek uçar gidersiniz adeta…<br />
Başüstü adamından kaptana dek herkes üzerine düşeni<br />
yapar, doğa koşullarına ayak uydurmaya çalışır. Denizle mücadele<br />
edilmez, uyum sağlamaya çalışılır.<br />
Bir yelken yarışında amaç elbette kazanmak, finish’e ilk<br />
girmek! Ama bazen olmayabilir… Ne gam? Yarış biter, pontonlara<br />
yanaşılır, az önce rakibiniz olan tekne çalışanı kıç<br />
halatınızı bağlamaya koşar. Bir diğeri yan tekneye pasarellayı<br />
uzatır. Halat roda ederken herkes birbirine yardımcıdır.<br />
Dostluk kazanır.<br />
Bu akşam da dostluk kazandı. Evet genel sıralama birincisi<br />
Orient Express VI teknesi… Ama bence herkes birinci... Gelelim<br />
yarışa… Bursa ve İstanbullu yelkencilerin buluşmasına...<br />
Aslında geleneksel hale gelmiş. Çünkü bu beşincisi... Eker Süt<br />
Ürünleri sponsorluğunda Bursa Yelken Kulübü ve Moda Deniz<br />
Kulübü işbirliği ile düzenlenen yarışta, tekneler Moda Deniz<br />
Kulübü önünden demir toplayıp yelken basmışlar. İlk etap Moda-Trilye…<br />
Sonrasında Trilye- Arnavutköy ve bitimde de Trilye-<br />
Moda etaplarında mücadele etmiş tam 27 tekne ve yaklaşık<br />
300 denizsever…<br />
100 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yelken Sporu<br />
IRC 1-2-3 ve 4 ile gezi sınıfında 3 gün süren<br />
unutulmayacak mücadele… Ahmet<br />
Kaptan’ın sözlerine bakalım şimdide… IRC<br />
2’de Eker Yayık Ayranı teknesi ile finish’e<br />
ilk giren Ahmet Eker… Eker Süt Ürünleri’nin<br />
Genel Müdürü. Her yıl katılımcı sayısının artışı<br />
onu çok mutlu ediyor. Bursa’yı, ötesinde<br />
Trilye’yi önemli bir yelken merkezi haline<br />
getirmek için çaba harcıyor.<br />
Biraz da kaptan adaylarına<br />
bilgi verelim. Moda-Trilye<br />
37 millik bir etap. Gemlik<br />
körfezi rüzgârlarını dikkate<br />
almak lâzım... Bu yıl Orient<br />
Express VI; 3 saat 41 dakika<br />
59 saniye ile Marmara’yı<br />
en hızlı geçen tekne olmuş.<br />
Genel Klasman birincisi.<br />
Tüm ekibini kutlarım.<br />
Bu arada göremeyenler için bir not. Trilye’yi<br />
mutlaka ziyaret edin. İster denizden, ister<br />
karadan. Çok sevimli eski bir Rum köyü.<br />
Diğerleri gibi bunun da adı değiştirilmiş<br />
Zeytinbağı olmuş. Ama biz hep Trilye olarak<br />
biliriz… Mesela bir önceki köy de Kumyaka<br />
adında; ama gerçek ismi Siği köyü… Her<br />
neyse buralar zeytini, zeytinyağı ve tabi balığı<br />
ile ünlü.<br />
Biraz da kaptan adaylarına bilgi verelim.<br />
Moda-Trilye 37 millik bir etap. Gemlik körfezi<br />
rüzgârlarını dikkate almak lâzım... Bu yıl<br />
Orient Express VI; 3 saat 41 dakika 59 saniye<br />
ile Marmara’yı en hızlı geçen tekne olmuş.<br />
Genel Klasman birincisi. Tüm ekibini kutlarım.<br />
Gelelim sınıf birincilerine:<br />
IRC 1’de Enka Cheese IV teknesi, IRC 2’de<br />
Eker Yayık Ayran teknesi, IRC 3’de Permolit-<br />
Electron teknesi, IRC4’de IBS 40 Plus teknesi.<br />
Gezi sınıfında da Carpediem. Hepsinin<br />
bundan sonra da rüzgârları kolayına, pruvaları<br />
neta olsun!<br />
Evet geldik bir organizasyonun daha sonuna.<br />
Türk yelkenciliğine bu tip katkılar bizi<br />
nasıl sevindiriyor anlatamam. Eker gibi bu<br />
işe gönül vermiş kuruluşların sayısının artması<br />
en büyük dileğimiz. Denizlerle çepeçevre<br />
olan ülkemizde kuşkusuz çok daha<br />
fazla denizci yetiştirmek ve Dünya’da bu<br />
anlamda adı hep geçen bir konumda olmak<br />
durumundayız. Hep birlikte nice güzel organizasyonlara...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 101
KADIKÖY’ÜN<br />
SOKAKLARINDAN<br />
ÇIKAN BİR ÖZGÜR RUH<br />
CAN GOX<br />
MODA SAHİLİNDE<br />
AÇIK HAVADA DANS<br />
UMUT SEZGİN<br />
DÜNYAEVİNE GİRDİ<br />
GÖKÇEN KAYNATAN<br />
“ Full Frekans” ile<br />
Londra’da!
Kadıköy Sound<br />
Kadıköy’ün sokaklarından<br />
çıkan bir özgür ruh;<br />
CAN GOX<br />
CEYHUN DİRİBAŞ<br />
Onu önce Kaybedenler Kulübü filminde<br />
Gülce Duru ile seslendirdiği “My Woman”<br />
şarkısıyla tanıdık. Ardından Kuzey Güney<br />
dizisinde “Haydar Haydar” parçası ile kalplerimizde<br />
yer etti ve 2013’te kendi albümü<br />
“Yalnızım Ben” ile yıldızı iyice parladı. İşte<br />
12 yıllık profesyonel iş yaşamından sonra<br />
müziğe dönen, müziğinden ve duruşundan<br />
asla ödün vermeyen, dışarıdan sert ama içi<br />
Hulusi Kentmen modunda, bu aralar müthiş<br />
blues gırtlağı ile ortalığı titreten, Kadıköy’ün<br />
asi çocuklarından Can Gox’un kısa hikâyesi…<br />
12 yıllık profesyonel iş yaşamından sonra<br />
müziğe dönmek nasıl bir duygu?<br />
Aslında müziği hiç bırakmadım. Hayatın<br />
zorlukları içinde iş yaşamı sürerken,<br />
bir yandan da kariyer yapmaya devam<br />
ediyordum. İşyerinde bana ait güzel bir<br />
odam vardı, orada başladık ufak ufak takılmaya.<br />
Gündüzleri takım elbise kurumsallık,<br />
akşamları barlarda deli gibi müzik…<br />
Tabi Kaybedenler Kulübü işi olunca<br />
artık müziğe iyice geri döndüm. Sonra<br />
zaten Kuzey Güney dizi müziği işi geldi.<br />
Ondan sonra da kendi albümüm üzerine<br />
çalışmaya başladım.<br />
Kaybedenler Kulübü, döneminde<br />
ciddi ses getiren bir işti. Ondan sonra<br />
da diğer işler… Peki değişen bu hayatın<br />
içinde değişmeyen ne var mesela?<br />
Hafif ünlü olunca…<br />
Hiçbir şey değişmedi. Hâlâ metrobüse biniyorum,<br />
metro kullanıyorum. Sonuçta ben<br />
halktan beslenen biriyim. Bunlar benim<br />
hayatımı değiştiremez. Bak burada oturup<br />
seninle konuşuyoruz. Mahallemizin cafesi.<br />
Herkes gibiyim. Ne eksik, ne fazla... Çayımı<br />
içiyorum, kitabımı okuyorum, çocuklarla şakalaşıyorum,<br />
alışveriş yapıyorum. Değişen<br />
bir şey yok aslında. Magazin figürü olmayı<br />
seven biri değilim.<br />
İki şarkıda patlayıp magazin figürü<br />
olanlar için ilginç bir durum aslında…<br />
Hayır değil. Bugün olduğum yere gelmem<br />
ciddi seneler aldı. Ter, emek, sabır, sebat, yaşanmışlıklar<br />
vs… Ben yıllardır müzik yapıyorum.<br />
Ama bazı şeyleri anlamam elbette zaman<br />
aldı. Nesimi’den Kani Karaca’ya, Yunus<br />
Emre’den Neşet Ertaş’a uzanan bir kulvarda<br />
müzik yapıyorsan insan felsefeyi de anlıyor,<br />
bu da müziğe yansıyor. Yıllardır cover yapıyorum.<br />
Ama sanki benmişim gibi algılanıyor, sebebi<br />
de şu: Coğrafyayı tanımak, Karadeniz’i,<br />
Urfa’yı anlamak, yaşanmışlıkları bilmek, samimiyet<br />
ve içtenlik. Dinleyen de “Aa bu yeni<br />
bir beste mi?” diyor haliyle. Ben harman yapıyorum.<br />
Amerika’da blues ne ise, benim yaptığım<br />
da bu. Bu toprağın sesini yansıtıyorum<br />
aslında. Tüm içtenliğimle hissederek...<br />
104 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Kadıköy Sound<br />
Çok sık konser veriyorsunuz,<br />
bunun nedeni ne?<br />
Benim için bu toprakların insanları ile bir<br />
araya gelmek müthiş bir duygu. Her yerden<br />
talep geliyor. Edirne’den Ardahan’a kadar<br />
kim benim şarkılarımı gerçekten hissediyorsa,<br />
onlarla kucaklaşmak istiyorum. Sanırım<br />
birtakım duygulara dokunabiliyorum ki çok<br />
talep geliyor. Üniversite konserlerim de oluyor<br />
sürekli. Gençlerin konserlerimde Neşet<br />
Ertaş söylüyor olması müthiş bir şey benim<br />
için. Bir şeyleri düzgün yapınca, rock dinleyen<br />
insanlar pekâla Neşet Ertaş’ı da gözyaşları<br />
ile dinleyebiliyor.<br />
Yaptığınız müziği ne olarak<br />
yorumlarsınız?<br />
Ben yıllardır Blues ve Rock’n Roll söyledim.<br />
Ancak bildiğim bir şey var. Bu toprakların<br />
yüzyıllardır yaşadığı hikâyeler var. Tarihinden<br />
coğrafyasına, davasından aşkına kadar...<br />
Ben bunları yeniden harmanladım.<br />
Anadolu Blues diyebiliriz gibi geliyor sanırım.<br />
Aslında her kültürde size dokunan şarkılar,<br />
o kültürün içinde yaşananlardan çıkar.<br />
New Orleans’ta olan Anadolu’da da var. Kültüre<br />
yansıyan, şarkılarına da yansıyor.<br />
Yaptığınız bestelere bakıyorum, hayli<br />
vurucu ve etkileyici. Sizi Cem Karaca’ya<br />
benzetenler var?<br />
Benzetilmek benim için onur tabi. Ben naçizane<br />
en fazla onun peşinden gidebilirim.<br />
Cem Karaca, her şeyden önce bir yazardı.<br />
Halkı anlamaya çalışırdı. Konser vermeden<br />
önce o bölgenin insanı ile gider konuşur,<br />
kahvede insanlarla şakalaşırdı. Benzetilmemin<br />
sebebi, toplum Cem Karaca’yı özledi.<br />
Benim de yaptığım besteler, tonlar, sözlere<br />
basışımız, duruşumuz, felsefemiz sanırım<br />
buna uyuyor. Halkla iç içe olmamın getirdiği<br />
bir durum bu inandığınız şeyleri söylemek.<br />
En fazla bir kere elini öpmüşümdür son konserinde<br />
maalesef. O kadar…<br />
Can Gox’un diğerlerinden farkı nedir?<br />
Bak şimdi, olay şu. Ben bir parça yaparken<br />
ticari başarıyı baz almıyorum, üretiyorum.<br />
İçimden gelen ne ise, ne hissettiysem ortaya<br />
bırakıyorum. O andan sonra insanlar o<br />
parçadan bir şeyler bulup alıyor zaten. Öylesine<br />
sanki amatör bir müzisyenin yaptığı<br />
gibi... Ancak burada his var, yaşanmışlık var,<br />
samimiyet var. Zaten başta da söylediğim<br />
gibi bu coğrafyayı anlamak ve iliklerine kadar<br />
hissetmek gerek. Anadolu bu konuda<br />
zaten yüzyıllardır bir mihenk taşı. Ölümler,<br />
savaşlar, yaşanmışlıklar birikiyor, yavaş<br />
yavaş imbikten süzülüyor. Ben de bunu<br />
harmanlıyorum. Ancak bunu yapmak ciddi<br />
bir zaman, emek, sabır, sebat gerektiriyor.<br />
Evet, ben sanatçıyım. Bir kedinin miyavlaması,<br />
benden bir şey istemesi de benim<br />
içimi cız ettirir ya da zor durumda olan bir<br />
kişinin benden bir yardım istemesi de. Ben<br />
bu topraklardan çıkmış bir insanım sonuçta.<br />
Her şey beni etkiliyor. Yani kısaca, hissetmek<br />
ve anlamak diyelim.<br />
Dışarıdan biraz sert gibi<br />
gözüküyorsunuz?<br />
O karakter ama bak sana bir şey söyleyeyim;<br />
dün gece bir öğrencinin İngilizce<br />
ödevine yardımcı oldum. Rica etti, ben de<br />
üşenmeden yaptım. Elimden geleni insanlar<br />
için yaparım. Zor gün dostu sayılırım.<br />
Bundan da hiçbir zaman vazgeçmedim.<br />
Konserlerime gelenlerle sonrasında konuşurum.<br />
“Abi arkadaşıma sürpriz yapacağım”<br />
dediklerinde doğum günlerine gittiklerim<br />
de olmuştur.<br />
Gelelim Kadıköy sevgisine.<br />
Kadıköy denince ne aklınıza geliyor?<br />
Çünkü bu sokaklardan çıktınız…<br />
Kadıköy ile ilgili şöyle bir şey var; 30 yıl<br />
önce değil, 10 yıl önceki Kadıköy bile yok.<br />
Ama bana göre Kadıköy değil, insanlar değişiyor.<br />
Ben Kadıköy’ün mahalle havasını<br />
seviyorum. Yıllardır gittiğim köfteci hâlâ<br />
orada. Umarım hep de orada kalır. Bu mahalle<br />
kavramını seviyorum. Ben Erenköy ve<br />
Kadıköy çocuğuyum. Bu sokaklarda yaşadım,<br />
aşık oldum, çalıştım. Tabi genel olarak<br />
Kadıköy’ün genel dokusu değişiyor. Şimdi<br />
eski Kadıköy’ü arıyoruz. Artık eskisi gibi<br />
Kadıköy’e inmiyorum. Kendimi eski dokuda<br />
hissettiğim, huzurlu belli yerlere gidiyorum.<br />
Umarım 10 yıl sonra Kadıköy başka<br />
bir şeye dönüşmez. Artık her şey trend ve<br />
moda üzerine kurulu çünkü. Maalesef müzikte<br />
de böyle.<br />
“KADIKÖY SOUND” DİYE BİR ŞEY VAR<br />
PİYASADA!<br />
Şu anda Türkiye’de yapılan son dönem müzik<br />
Kadıköy çıkışlı. “Kadıköy Sound” diye<br />
bir şey var piyasada. 1990’ların sonu ve<br />
2000’lerin başında başlayan bir akım. Bunu<br />
da Kent FM yapmıştır. Zaten Kaybedenler<br />
Kulübü de bu felsefe üzerine yapılmıştır ve<br />
çok da kabul görmüştür. Kaan Çaydamlı ve<br />
Mehmet Ada Öztekin ile önceden tanışıyoruz.<br />
Ünlü 6,45 yayınlarından. Film projesi<br />
geldiğinde “Müzikleri ben yapacağım” dedim.<br />
Güzel bir iş çıktı. Kadıköy kafası, aslında<br />
o filmden sonra çok kült bir söylem oldu.<br />
Kadıköy’ün biraz delikanlı bir havası var, kardeşlik<br />
havası var. Bir arkadaş topluluğunda<br />
birine bir şey yapıldığında hepimiz dur diyoruz.<br />
Sonuçta o adam senin kardeşin, hemen<br />
tepki veriyorsun. Felsefesi farklı. Biraz eski<br />
kaçabilir ama hâlâ modunu koruyor bence.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 105
Duayen<br />
GÖKÇEN KAYNATAN<br />
“Full Frekans” ile Londra’da!<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Türkiye’de elektronik müziği ilk başlatan<br />
isimlerden biri olan Gökçen Kaynatan ile 2<br />
Ekim’de Londra’da piyasaya çıkacak olan<br />
“Full Frekans” adını verdiği çalışmalarından<br />
oluşan long play üzerine bir söyleşi<br />
gerçekleştirdik. Kayıtları “Finders Keepers”<br />
stüdyolarında yapılmakta olan albüm ve<br />
15 Eylül’de sahne alacağı Zorlu Center’daki<br />
performansı için bilgi aldığımız sanatçı,<br />
1952'den 1987 yılına kadar uzanan zaman<br />
diliminde oluşturduğu bestelerini “Gökçen<br />
Kaynatan Elektronikleri” adı altında dünya<br />
müzik piyasasına açıyor. Söz konusu çalışmalar<br />
içerisinde Kaynatan'ın “Cehennem”,<br />
“Cehennem Yolu” ve “Anjiyo” adlı sevilen<br />
parçaları da yer alıyor.<br />
İşte, sanat hayatında yarım asrı devirmiş<br />
Gökçen Kaynatan ile özel röportajımızın ayrıntıları:<br />
Yakında Londra’da bir albümünüz<br />
çıkacak. Çalışmalarınız ne durumda?<br />
Çalışmalar bitti. Şimdi kısmet olursa onun<br />
Türkiye distribütörlüğünü de ben yapacağım,<br />
plakların Türkiye’de dağılımı için. Bugünlerde<br />
plaklar hazırlansın diye gün sayıyoruz.<br />
2 Ekim’de dünyaya dağıtılacak.<br />
Peki, Londra’da çıkartıyorsunuz bu<br />
albümü. Bunun sebebi nedir?<br />
Finders Keepers, Mustafa Özkent’in de<br />
plağını çıkardı. O plak da, 30 senelik plaktı.<br />
Çok evvelden yapılmış. Selda Bağcan’ın da<br />
plaklarını çıkardı. Yani nispeten dürüst bir<br />
şirket... Türkiye’nin plak şirketlerine kolunu<br />
kaptırdın mı gittin. Hayatın kayar, seni<br />
menajerliğine alır, bir lira da para vermez.<br />
Kullanır da kullanır. Benim başımda var<br />
böyle üç- beş tane şirket. Neticede bir sene<br />
gecikmiş bir proje... Yani geçen sene Eylül-<br />
Ekim gibi çıkması lâzımdı. Teknik nedenlerden<br />
dolayı biraz uzadı. İşte bu sene kısmet<br />
olursa çıkacak.<br />
Bu müzikleri kimlerle yaptınız,<br />
orkestranızda kimler vardı?<br />
Bir tane Maestro marka gitar prosesörü aldım<br />
1952 senesinde... Çalışır vaziyette. 60<br />
yaşında falan. Pırıl pırıl duruyor. Düğmeye<br />
basıyorsun, kapatmak gerektiğinde ortadaki<br />
düğmeye bastığın zaman kaldıraç usulü<br />
ile kalkıyor düğme. Mekanik ama çok sağlam...<br />
İngilizler yapmış onu. Ünlü bir firma...<br />
Onunla yaptım bütün her şeyi. Enstrüman<br />
yok, hiçbir şey yok, parça var. Bestesini yaptım,<br />
kaydını yaptım, aranjörlüğünü yaptım,<br />
her şeyini yaptım. Olmadı televizyona gittim.<br />
Canlı konserlerde sahne kliplerini yaptım.<br />
Plak formatında yaptık zaten. Onlar da<br />
düzelttiler. Masterlarını yaptılar. Sonra bize<br />
yolladılar. Okey aldılar ve plak çıktı.<br />
106 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Duayen<br />
Sizin için nasıl bir çalışma oldu? Keyif<br />
aldınız mı bütün bu süreçlerde? Öte<br />
yandan zorlukları oldu mu?<br />
Keyif almazsan zaten bu işi yapma. Bir de<br />
yaratıcı olmak gerek... Her ne kadar yaratıcılık<br />
Allah’a mahsussa da, insanlara da o<br />
yetiyi vermiş. Sen doğaya geldiğin zaman,<br />
doğaya faydalı olacaksın, zararlı olmayacaksın.<br />
Adamlar doğayı kirletiyorlar. Bombalar<br />
atıyorlar, insanları öldürüyorlar. Hep<br />
canavarlık. Biliyorsun, insanoğlu dünyanın<br />
en vahşi yaratığı. Akıllı geçinir ama akıl yok.<br />
Hırs ve elde etme uğruna, öyle bir klibim<br />
vardı benim. Bir şeyler vereceksin bu dünyaya.<br />
Diyorlar ki ülkeler şunu yapıyor, bunu<br />
yapıyor, bilmem ne yapıyor. Ya kardeşim,<br />
bir şey yapıyor, ortaya bir şey bırakıyor mu<br />
sana? Bırakıyor. Ben hiçbir partiye mensup<br />
değilim bak. CHP, sen Atatürk’ün partisisin.<br />
Soyadımı Atatürk koymuş. Ben senden çok<br />
Atatürkçüyüm ama Atatürkçülük bu değil.<br />
Bir şey yapacaksın. Ortaya bir şey çıkaracaksın.<br />
Benim yaptığım tarihi eser binalara beş<br />
sene garanti vermişim. Onbeş sene oldu. Binalar<br />
hâlâ tertemiz, pırıl pırıl duruyor. Böyle<br />
bir şey yapacaksın.<br />
Bu parçalar 1952’de yapılmış. 52’den 78’e<br />
kadar olan parçalar, plak olarak çıkıyor. Gitar<br />
var, cassio... İçindeki bilgisayarda 380<br />
tane ses... Ses var ama sen çalacaksın, o<br />
çalmayacak. Ben suların içine sololar koyuyordum.<br />
Kaptan Nemo’un Nautilus filmi<br />
vardı. Onun efektlerini yapıyordum, kaydediyordum.<br />
Onları çalıyorduk. O günlerden<br />
bugünlere geldik. Yani şimdi gençler neler<br />
yapıyor; sen çalmıyorsun bir şeyi, her şeyi<br />
makine yapıyor. Açıyor, dört tane düğmeye<br />
basıyor, oksijen çıkıyor ortaya. Çocuklara<br />
öğretiyor bir de onları. “Al sen de bir Jüpitel,<br />
şunlara şu saniyede bas” diyor, onlardan<br />
para kazanıyor.<br />
Önümüzdeki dönem için başka<br />
planlarınız var mı?<br />
Olmaz olur mu? Daha bekleyenler var. 2003<br />
yılında 2050 yılı ritim ve armonisiyle, hicaz<br />
makamında bir dizi parçalar besteledim.<br />
Altyapıları hazır. Dünyada öyle bir şey yok.<br />
Parçaya başlıyor; kanunlar, neyler, Türk sazları<br />
bir dizi, arkada ben... Altyapı başlıyor.<br />
Kanunlar canlı çalıyor. Dansöz çıkıyor, başlıyor<br />
şıkıdak şıkıdak göbek atmaya. Arkadan<br />
beş-on saniye geçiyor, tulum ve kemençe<br />
giriyor, aynı melodiyi çalıyor. Karadeniz horon<br />
ekibi çıkıyor. Horon tepiyor. Hip-hop ve<br />
horon, aynı anda. Dünyanın neresine götürürsen<br />
götür. İrlanda’ya gayda giriyor.<br />
Adamlar çıkıyor, İrlanda gaydası yapıyor.<br />
Ama hepsi bir arada yapıyor bunları. Böyle<br />
bir parça var mı?<br />
Bakalım yakında toplantım var Red-Bull’la.<br />
Söz verdiler. Yapamadılar geçen sene. Çok<br />
şey var aslında ama benim gidip Turizm<br />
Bakanlığı’ndan kapital almam lâzım ki onları<br />
meydana getireyim. Çünkü çalan adam<br />
burada yok. Yurtdışından getireceğim onları.<br />
Zorlu Center’da bir performansınız olacak.<br />
Bununla ilgili bilgi aktarır mısınız bize?<br />
Plak lansmanı gibi oluyor. Esas lansman 27<br />
Ekim’de olacak. Barlar sokağında Bina adında<br />
bir mekân var. Orada olacak lansman.<br />
Zorlu’da olan da canlı lansman. Hem plağın<br />
satışı yapılacak, hem de birazı workshop<br />
gibi olacak. 15 Eylül Cuma günü saat 9’da<br />
başlayacak performans.<br />
Size bir Kadıköylü olarak ve bir mimar<br />
gözüyle şunu sormak istiyorum.<br />
Kadıköy’ün bugüne kıyasla farklılıkları<br />
var mıdır? O dönemki Kadıköy’ü arıyor<br />
musunuz yoksa bugünün Kadıköy’ü daha<br />
mı yaşanılır bir yer?<br />
O zamanki Kadıköy, pırıl pırıldı. Medeniyet<br />
çok çok ileri değildi. Çünkü savaştan çıkmışız.<br />
Daha yeni yeni toparlanıyoruz ve şimdi<br />
düşünebiliyor musun, Moda İskelesi oniki<br />
metredir. Madeni parayı atıyorsun suya, tıngır<br />
tıngır gittiğini görüyorsun. Hem yosunları,<br />
hem dibindeki kumu görüyorsun. Bak<br />
dikkat et oniki metre. Şimdi yarım metre<br />
sonrasını görmüyorsun. O sularda yüzüyoruz<br />
biz burada. Plaj diyorlar, altı katran ve<br />
mazot kaynıyor. Altını kaldırdığın zaman<br />
mazot çıkıyor içinden. Duman ettiler. İşte<br />
küresel kirlenme o zamanlardan başladı.<br />
Kalamış sahillerinde shell tarak var ya, satıyorlar<br />
böyle. Kırmızı kırmızı, limonu sıkıyorsun<br />
yiyorsun. Sahilde kumların içi leb-i<br />
derya shell tarak doluydu. Pinalar büyük<br />
büyüktü. Pendik’e, hatta İzmit’e kadar sahiller<br />
pina doluydu. Bunların hepsi yok oldu<br />
gitti. Pavli adasının olduğu yeri tersane<br />
yaptılar. Bitirdiler her şeyi. Her yeri berbat<br />
ettiler. İşte o zamanki Türkiye, o zamanki<br />
İstanbul; medeniyetten, teknolojiden yoksun<br />
ama özverili, pırıl pırıl insanların yaşadığı<br />
bir yerdi.<br />
İllüstrasyon: Sadi Güran<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 107
Buluşma<br />
Moda sahilinde açık havada dans<br />
MÖRFİ MENAHEM<br />
Moda sahilinden Yoğurtçu Parkı istikametine<br />
yürüdüğünüzde Moda’ya daha yakın bir<br />
yerde, ahşap bir pergola etrafında, her Çarşamba<br />
akşamı saat 21.30’da (havalar müsaade<br />
ettikçe devam edecek) Moda Dans’ın<br />
öncülüğünde cıvıl cıvıl bir dans buluşması<br />
var. Bir kısım insan yol üstünde dans ediyor,<br />
bir kısmı çimlerin üstüne serilip dans ve müziğin<br />
zevkine varıyor, en tuhafı ise oradan<br />
tesadüfen geçerken gördüklerine şaşıranlar,<br />
hemen cep telefonuna sarılıp resim çekenler...<br />
İstanbul’da nadiren rastlayabileceğiniz<br />
bu harikulade etkinlik, geçtiğimiz seneden<br />
bu yana yapılıyor. Bir dans sever olarak çoğu<br />
Çarşamba akşamı Moda sahilinde bu etkinlikte<br />
soluklanıyor, dedikleri gibi gözlerimin<br />
ve kulaklarımın pasını siliyorum.<br />
Hava müsait olduğunda 700 kişiyi aşkın,<br />
ağırlığını gençlerin oluşturduğu bir topluluk,<br />
sesi rahatsız etmeyen bir müzikle,<br />
çoğu Latin olan parçalarla deniz kenarında<br />
dans ederek, göze çok hoş gelen bir ambiyans<br />
sergiliyorlar. Dans seviyeniz hiç önemli<br />
değil; çok güzel dans eden çiftler de var, o<br />
anda çalınan dansı bilmeyen ama etraftakileri<br />
taklit etmeye gayret edenler de var.<br />
Genellikle saat 23.00 civarı bir show oluyor;<br />
bu show salsa, tango, hip hop, hatta Hint<br />
dansları da olabiliyor. Herkes yanında kendi<br />
içecek ve yiyeceklerini taşıyor. Etkinlik<br />
sonunda da çöp kutularına atılan atıklar<br />
dikkatimi çekti, çok hoşuma gitti. Etkinlik<br />
ücretsiz, her hafta değişik DJ’ler çalıyor.<br />
DANSIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ<br />
Salsa; Latin Amerikan, bir sokak dansı... Bu<br />
dansın Moda’da sokakta icra edilmesi ayrı<br />
bir hoşluk. Gecede ayrıca bachata, tango ve<br />
hip-hop çalınıyor ve dans ediliyor. Fotoğraflarda<br />
görülebileceği gibi bazen de grup<br />
dansları icra ediliyor. Geçen çarşamba Moda<br />
Dans Okulu'nun kurucusu ve eğitmeni Muhittin<br />
Gürkaynak ile yaptığım kısa söyleşide,<br />
kendisi dansın iyileştirici gücü olduğunu<br />
vurgulayarak şunları söyledi:<br />
STRES VE GÜVENSİZLİKTEN<br />
DANS İLE KURTULUN<br />
"İlk gece yaklaşık 500 kişilik bir grup olarak<br />
başladık. Cebimizdeki paralarla hoparlör<br />
ve jeneratör aldık. Dans ettiğimizi gören<br />
yurttaşlar da bize katıldı. Dansın iyileştirici<br />
yönünü biliyoruz ve herkes bundan faydalansın<br />
istiyoruz. Gelip ilk adımlarını bizimle<br />
atsınlar istiyoruz. Amacımız, daha çok insana<br />
dansı tanıtmak. İnsan yaşantısı, stres ve<br />
güvensizlik içinde... Dans ile bu sorunların<br />
altından kalkabileceğimizi görüyoruz.<br />
SADECE PARASI OLAN DEĞİL,<br />
İSTEYEN HERKES KATILABİLİYOR<br />
Birbirlerini tanımayan insanların dans ettiklerinde<br />
birbirlerine bakış açıları olumlu<br />
yönde değişiyor. Etkinlikte evlenen çiftleri<br />
de kutluyoruz, asker uğurlaması da yapıyoruz.<br />
Dans etkinliklerine sadece parası olan<br />
insanların değil, olmayanların da katılabileceği<br />
bir ortam oluştu. Bu taşın altına elimizi<br />
koyduk. Havalar bozana kadar etkinliği<br />
devam ettireceğiz. İnsanları birlik olmaya<br />
davet ediyoruz."<br />
Eğer bir çarşamba akşamı saat 21.30 sonrasında<br />
Moda civarında iseniz, bu etkinliği<br />
kaçırmamanızı öneririm. Dansla kalın...<br />
108 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Magazin<br />
Fotoğraflar: Gaffur Gayır Karpuzlar<br />
Türk Sineması’nın usta isimlerinden Yusuf Sezgin ve Selma Güneri’nin oğulları<br />
Umut Sezgin dünyaevine girdi<br />
Geçtiğimiz ay bekârlığa veda eden isimler<br />
arasında Umut Sezgin de yerini aldı.<br />
Türk Sineması’nın usta isimlerinden Yusuf<br />
Sezgin ve Selma Güneri’nin oğulları Umut<br />
Sezgin, büyük aşkla bağlandığı Gizem Keskinoğlu<br />
ile hayatını birleştirdi.<br />
FİLM SETLERİNDE BÜYÜDÜ<br />
Çiftin Şişli Evlendirme Dairesi’ndeki<br />
nikâhına Ediz Hun, Süleyman Turan, Sedef<br />
Avcı-Kıvanç Kasabalı ve Ufuk Yıldırım gibi<br />
ünlü isimler katıldı. Umut’un film setlerinde<br />
büyüdüğünü ve buna tanık olduğunu<br />
dile getiren Ediz Hun ise, “Gözlerime inanamıyorum,<br />
zaman ne çabuk geçiyor. Kadim<br />
dostlarımın çocuklarının en mutlu gününde<br />
onlarla olmak benim için de mutluluk kaynağı”<br />
dedi.<br />
YILBAŞI GECESİ EVLENME<br />
TEKLİF ETMİŞTİ<br />
Umut Sezgin & Gizem Keskinoğlu çiftini evliliğe<br />
götüren hikâye, 2017 yılını karşılamaya<br />
hazırlandığımız yılbaşı gecesi İzmir’deki bir<br />
restoranda başladı. Başbaşa yemek sırasın-<br />
da evlenme teklifinde bulunan Umut Sezgin,<br />
“Evet” cevabını alınca, hiç vakit kaybetmeden<br />
nişan yüzüklerini parmaklarına geçirdiler<br />
ve evlilik işlemlerine başladılar. Bu arada<br />
yüzükleri de evlenme teklifinin ikinci haftası<br />
olan 15 Ocak günü takarak, nişanlandılar.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 109
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Özge Kılıç & İlker Özgür<br />
Rüya Gibi Düğünle Hayatlarını Birleştirdi<br />
Kadıköy’ün iki ünlü ailesi, çocuklarının mutluluk ışıkları<br />
altında akraba oldular. Aslen Rizeli olan ünlü kılavuz<br />
kaptanlarımızdan Savaş Kılıç, dünyalar güzeli kızı Özge’yi<br />
gelin verdi. Bulunduğu her ortamda Kadıköylü olmakla<br />
övünen Diyarbakır kökenli Falih Özgür’ün oğlu ile hayatını<br />
birleştiren Özge Kılıç & İlker Özgür’ün düğünleri, kuzeyden<br />
güneye bir akrabalık köprüsü anlamı taşırken, aynı<br />
zamanda 2017 yılının en unutulmaz düğünleri arasında<br />
da yerini aldı.<br />
İÇİŞLERİ BAKANI NİKÂH ŞAHİDİ<br />
Battal İlgezdi, Celal Adan, Zerrin Özgür, Falih Özgür, Özge<br />
Kılıç Özgür, İlker Özgür, Savaş Kılıç, Hayal Kılıç, Süha Bakır,<br />
Esat Balta ve Şuayip Balta...<br />
Ataşehir Sheraton Oteli’nin Balo Salonu’nda gerçekleşen<br />
düğüne, aralarında iş ve siyaset dünyasının ünlü isimleri<br />
başta olmak üzere 300’den fazla davetli katıldı. Ataşehir<br />
Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin kıydığı nikâhın şahitleri,<br />
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Milletvekili ve MHP<br />
Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan ile birlikte, Esat Balta,<br />
Şuayip Balta ve çiftin yakın arkadaşlarından Süha Bakır oldu.<br />
Özge Kılıç,<br />
endüstri<br />
mühendisliği<br />
eğitim görmüş.<br />
İlker Özgür ise,<br />
mekatronik<br />
mühendisliği.<br />
Onların birbirleri<br />
ile karşılaşmaları<br />
ise, üç<br />
yıl kadar önce<br />
bir arkadaş<br />
toplantısında<br />
gerçekleşti.<br />
Düğün onur konukları<br />
arasında yer<br />
alan İçişleri Bakanı<br />
Süleyman Soylu,<br />
aynı zamanda<br />
nikâh şahidi de oldu.<br />
Eşi Hamdiye Hanım<br />
ile birlikte çifte<br />
mutluluk dileklerini<br />
ileten Süleyman<br />
Soylu; geline dönerek<br />
tekrar, “İlker’i<br />
de sana emanet<br />
ediyorum” dedi.<br />
112 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Bensu Kılıç, İlker & Özge Özgür, Savaş & Hayal Kılıç...<br />
Falih Özgür, Zerrin Özgür, Özge Kılıç Özgür ve İlker Özgür...<br />
Nikâh töreni sırasında hayli duygu dolu anlar yaşandı. İçişleri<br />
Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Cennet annelerin ayaklarının<br />
altındadır” diyerek nikâh defterini çiçeği burnunda gelin<br />
Özge Kılıç’a uzatıp, “İlker’i de sana emanet ediyorum” demesi,<br />
büyük bir alkış getirdi.<br />
MUTLULUK MÜHENDİSLİĞİ<br />
Bugün her ikisi de mühendis olan ve bundan 3 yıl kadar<br />
önce bir arkadaş toplantısında tanışan ikiliyi mutluluğa götüren<br />
yollar öylesine nakış nakış işlendi ki, düğün sırasında<br />
çifti ve ailelerini tanıyan herkesin onların mutluluğu için dua<br />
edecekleri dile getirildi.<br />
Özge & İlker Özgür çiftini düğünlerinde yakın arkadaşları da yalnız bırakmadı. İlerleyen<br />
saatlerde çılgınca eğlenen gençler, çok sevdikleri arkadaşlarını mutluluğa uğurladılar.<br />
Bensu Kılıç, Hayal Kılıç, Savaş Kılıç, İlker Özgür, Özge Kılıç Özgür, Zerrin Özgür, Falih<br />
Özgür, İlknur Özgür Reçber, Burak Reçber ve Melis Reçber...<br />
KUĞULAR GİBİ<br />
SÜZÜLDÜLER,<br />
DAVETLİLER<br />
GÖZLERİNİ<br />
ALAMADI<br />
Nikâh defterinin<br />
imzalanmasının<br />
ardından çift, ilk<br />
dansını yaptı.<br />
Davetliler, eşsiz<br />
uyumları ve içten<br />
koreografileri ile ikiliyi<br />
gözlerini ayırmadan<br />
ilgiyle izledi.<br />
Bir baba için yaşanabilecek en büyük mutluluk hiç şüphesiz çocuklarının<br />
en mutlu anına tanık olmaktır. İşte bu fotoğraf Falih<br />
Özgür’ün bu duygularını en iyi anlatan fotoğraf diyoruz.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 113
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Ordulu Albayrak’ların avukat kızları Selin, Koray Tekayak ile hayatını birleştirdi<br />
Karadeniz Bir Gelin Daha Verdi<br />
Ordu’nun önde gelen ailelerinden Albayrak Ailesi, kızları Selin’i gelin verdi. İstanbul’da yaşayan ve başarılı<br />
bir avukat olan Selin Albayrak’ın, İktisatçı Koray Tekayak ile hayatını birleştirmesi, her iki aile tarafından<br />
büyük sevinçle karşılandı. İki aşamalı gerçekleşen düğünün ilki Marmara Yelken Kulübü’nde,<br />
ikincisi ise Ordu’da Hilton Oteli’nde yapıldı.<br />
Kız tarafı için Ordu’dan, erkek tarafı için de Almanya’dan yoğun katılımın olduğu düğünde renkli görüntüler<br />
yaşandı. Kadıköy Life Dergisi’nin görüntülediği o anlar, “darısı tüm bekârların başına” dedirtti.<br />
Aynı zamanda Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan gelinin babası<br />
Mehmet Albayrak; objektiflerimize tebessüm ederken, “O benim canım, iyi temennilerim<br />
hep üzerlerinde, bir ömür boyu mutluluklar diliyorum” dedi. Tülin Albayrak, Koray Tekayak,<br />
Selin Albayrak ve Mehmet Albayrak…<br />
Düğünde her iki tarafın duygu yüklendiği anlar, Selin & Koray çiftinin<br />
ilk dansı ile başladı.<br />
Oto Gençler Özel<br />
Ford Servisi’nin<br />
sahibi Saadet<br />
Aydın, ailesi ile<br />
birlikte gecenin<br />
karesini işte böyle<br />
verdi. Saadet<br />
Aydın, Efe Aydın,<br />
Übeyt Aydın,<br />
Nesil Aydın.<br />
114 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
“DÜNYALAR TATLISI BİR GELİN ALDIK”<br />
Duygu dolu anlarda gelin ve damadın akrabaları hem<br />
hüzünlendi, hem de eğlendi. İstanbul’daki düğünde iş<br />
dünyasından büyük bir katılım vardı. Oto Gençler Özel<br />
Ford Servisi’nin sahibi Saadet Aydın da konuklar arasındaydı.<br />
Ailesiyle birlikte objektiflerimizde yer alan Aydın,<br />
“Bugün kuzenimin en mutlu gününe şahit olduk, dünyalar<br />
tatlısı bir gelin aldık. Birbirlerine çok yakıştılar, bir<br />
ömür boyu saadetler diliyorum” dedi.<br />
Emrah Albayrak, Tülin Albayrak, Koray Tekayak, Selin Albayrak<br />
Tekayak, Mehmet Albayrak, Lerzan Albayrak ve<br />
Albayrak Ailesi’nin torunları Öykü Albayrak…<br />
Ordu Hilton’da yapılan düğünün ikinci bölümü görülmeye<br />
değerdi. Yaklaşık 300 davetlinin katıldığı düğünde<br />
Albayrak Ailesi’nin yakınları çifte mutluluk dileklerini<br />
ilettikten sonra geç saatlere kadar çılgınca eğlendiler.<br />
Esnafın Kalbi Pırlanta<br />
Gibi Olursa…<br />
En zor zanaatlardan biridir, “gerçek<br />
esnaflık…” Kadıköy’de işinin hakkını<br />
veren köklü esnaflardan Harun Kalın,<br />
“satana kadar değil, ömrü boyunca”<br />
ilkesiyle ticaretinde 35 yılını geride bırakmayı<br />
başardı.<br />
Kapalıçarşı’da 1980’li yıllarda başlayan<br />
alyans ve pırlanta üzerine ticaretini zamanla<br />
geliştiren Harun Kalın, 1994 yılında<br />
Kadıköy’ün rüzgarına kapılanlar<br />
kervanına katıldı. 23 yıldır Halitağa Nal<br />
Sokak’taki Arzu Alyans & Pırlanta’da<br />
“misafirlerim” dediği müşterilerini ağırlayan<br />
tecrübeli kuyumcu; “İnsanları seviyorum,<br />
ticaret ise gerekli olduğunda<br />
zaten yerini buluyor” mesajını verdi.<br />
YILDA 3 BİN KİŞİYİ<br />
EVLENDİRİYOR<br />
Yaklaşık 20 metrekare dükkânında bir<br />
ömrü geçiren tecrübeli esnaf, alyans<br />
ve pırlanta sattığı kişilerin çocuklarına<br />
da satış yaptığı günleri görmeye<br />
başlamış. Her yıl yaklaşık 3 bin kişiyle<br />
ürünlerini buluşturan Kalın; “İş sadece<br />
pırlantayı satmak değil, sonrasında da<br />
müşteriye satıştaki kadar sıcak yaklaşıp<br />
ilgilenebilmek, pırlanta ve alyans bakımını<br />
yaparken de satıştaki kadar istekli<br />
ve başarılı olabilmek” diyerek müşteri<br />
memnuniyetinin en önemli varlık, kazanım<br />
olduğuna dikkat çekti.<br />
TEK TAŞ PIRLANTA,<br />
AŞKIN EN YOĞUN SEMBOLÜ<br />
Dünya genelindeki değişim, her alanda<br />
olduğu gibi evlilik ve flört dönemlerini<br />
de değişime uğrattı. Söz yüzüğünün<br />
tarih olduğunu belirten Harun<br />
Kalın, tek taşların diğer ürünlerin tahtını<br />
salladığını ve özellikle son 3 yıldır<br />
tek taş akımının çok yoğun hissedildiğini<br />
vurgularken, gençlerin zincir ve<br />
bilezikleri de hızla terk ettiğini de sözlerine<br />
ekledi.<br />
“Alyansa ilgi hâlâ yüksek, tüm yaş gruplarında<br />
alyans takmanın ayrı bir önemi<br />
var. Alyans sonsuzluk ve aşkı simgeler,<br />
ömür boyu mutluluğu temsil eder”<br />
diyen Kalın, İstanbul’da kişiye özel tasarım<br />
yapan 6-7 firmadan biri olması<br />
yönüyle de sık sık ziyaret ediliyor.<br />
Soner Gönenç, Zeynep Atuğ, Müzeyyen Gönenç ve Merter<br />
Gönenç.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 115
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Eren Bozkurt & Aslıhan Berkmen,<br />
Mutluluğa Yelken Açtı<br />
Eren Bozkurt ile Aslıhan Berkmen’in iş arkadaşlığı, hayat arkadaşlığına<br />
dönüştü. Makina Mühendisi Eren Bozkurt ile Endüstri<br />
Mühendisi Aslıhan Berkmen, Şişecam Topkapı Fabrikası’ndaki<br />
çalışmaları sırasında tanıştılar. Kısa zamanda birbirlerine bağlanan<br />
ikili, bu arkadaşlığı hayat arkadaşlığına dönüştürme kararı<br />
aldı. Aileleri de onay verince, geçtiğimiz ay Ortaköy Celebra’da<br />
düzenlenen düğün ile dünya evine girdiler.<br />
EREN BOZKURT’UN EVLENME<br />
TEKLİFİNE “HAYIR” DİYEMEDİ<br />
Kadıköy’ün ünlü matbaacılarından Dilek Ofset’in sahibi<br />
İbrahim Bozkurt’un oğlu Eren Bozkurt, son derece dingin<br />
kişiliğiyle genç kızların peşinde koştuğu, biraz da karizmatik<br />
bir kişilik olarak biliniyordu. Gümrük müşavirliği<br />
Gelin Aslıhan Bozkurt, ilk olarak Eren Bozkurt’un dedesi Şevket<br />
Amca’nın elini öperek, onun mutluluk dileklerini almak istedi…<br />
116 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
yapan Murat & Emine Berkmen çiftinin kızları Aslıhan ise,<br />
aldığı eğitim sonrasında çok başarılı bir endüstri mühendisi<br />
olmuş, yolu kesişen Eren Bozkurt’un evlenme teklifine<br />
“Hayır” diyememişti. Balayı için Antalya Belek’i tercih eden<br />
Eren & Aslıhan Bozkurt çiftinin, bundan sonraki yaşamlarını<br />
Eskişehir’de sürdürecekleri aktarıldı.<br />
“ÖYLESİNE MUTLUYUZ Kİ, TARİFİ YOK”<br />
Murat & Emine Berkmen çifti, biricik kızları Aslıhan’ı Bozkurt<br />
Ailesi’ne gelin vermekle kocaman bir aile olduklarının da<br />
resmini çizdiler. İbrahim & Fatma Şema Bozkurt çifti ise; “Biz<br />
çok istemiş olmamıza rağmen kız çocuğumuz olmadı. Allah<br />
bize iki hayırlı oğul verdi. Şimdi Aslıhan ile birlikte bir kızımız<br />
oldu. Öylesine mutluyuz ki, tarifi yok” diyerek duygularını<br />
ifade ettiler.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 117
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Gülçinimizi de Gelin Verdik<br />
Gökkaya Ailesi’nin biricik kızları Gülçin Gökkaya, gönlünü<br />
kaptırdığı Soner Dönmez ile hayatını birleştirerek mutluluğa<br />
yelken açtı. Düğüne her iki ailenin yakınları Ankara,<br />
Kayseri, İzmir ve Eskişehir’den yoğun bir katılım gösterdi.<br />
Nikâhın şahitleri ise, Sapanca Spor Kulübü Eski Başkanlarından<br />
Umut Sıy ve eşi Ebru Sıy oldu.<br />
ÖMRÜMÜZÜN EN GÜZEL YOLCULUĞUNA ÇIKIYORUZ<br />
İkisi de gayrimenkul danışmanı olan ve geçtiğimiz yıl bir<br />
gayrimenkul incelemesi sırasında tanışan ikili, tercihlerini<br />
gayrimenkul yerine birbirleri için kullandıkları bilgisini konuklarla<br />
paylaştılar.<br />
Gülçin Gökkaya ve Soner Dönmez çifti, nikâh öncesinde konuklara<br />
ve ailelerine son derece anlamlı bir mesaj verdi: “Ömrümüzün<br />
en güzel yolculuğuna çıkıyoruz. Bu yolda aldığımız<br />
karara ve birbirimize sonuna kadar bağlı kalacağız. Bizlerle<br />
olduğunuz için teşekkürlerimizi iletiyor, dualarınızın bizimle<br />
olması dileklerinizi esirgememenizi diliyoruz.”<br />
118 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Göztepe Vino,<br />
‘Marea’ Markasıyla<br />
Ataşehir’e Gidiyor<br />
Göztepe’nin ünlü lezzet noktalarından Vino Surf<br />
& Turf, Ataşehir’e gitme kararı aldı. Bağdat Caddesi’nin<br />
Göztepe kavşağında kiracı olarak bulundukları<br />
mekânı bırakma kararı aldıkları bilgisini aktaran<br />
VINO yönetimi; “MAREA markası ile Palladium<br />
Tower’a gidiyoruz. Uzun zamandır Ataşehir’de şube<br />
açmamız yönünde istekler alıyorduk. Bizler de şube<br />
açmak yerine Göztepe Vino’yu buraya taşıma kararı<br />
aldık” açıklamasında bulundu.<br />
YEPYENİ BİR MARKA, YEPYENİ LEZZETLER<br />
Lezzet konusunda 30 yılı aşkın bir tecrübeye sahip<br />
olduklarını dile getiren Metin Kocabaş; “Dededen<br />
toruna, Kadıköy ve Bostancı’nın önde gelen kasaplarından<br />
biri olarak uzun yıllar hizmet verdik.<br />
Dolayısıyla et işini çok iyi biliyoruz. Bu bilgimizi şimdilerde<br />
Palladium Tower’da, yepyeni bir marka ile<br />
konuklarımıza ulaştıracağız” şeklinde konuştu.<br />
Kalamış Live Başlıyor,<br />
Eğlence Hayatı<br />
Kalamış’a Taşınıyor<br />
Panoramik deniz manzarası ve sıradışı lezzetlere sahip mutfağı ile<br />
Anadolu Yakası’nın en keyifli mekânlarından Ouzo Roof Restaurant,<br />
yeni sezonda “Kalamış Live” konseptiyle Türk, Yunan ve Balkan<br />
müziklerinde usta sesleri bir araya getiriyor.<br />
Işıltılı marina manzarası ve Ege’nin iki yakasını bir araya getiren<br />
yorum mutfağı ile Anadolu Yakası’nın gözde mekânlarından<br />
Ouzo Roof Restaurant, misafirlerine müzik ziyafeti sunuyor. Ouzo<br />
Roof, her hafta üç farklı canlı müzik programı ile eğlence hayatını<br />
Kalamış’a taşıyor. Sanatçı Hakan Ünlüler ve fasıl ekibi, her Çarşamba<br />
eşsiz Türk müziği keyfini manzara ile birleştiriyor.<br />
İSTANBUL GECE HAYATINA YEPYENİ BİR SOLUK<br />
Türk, Balkan, Latin ve Yunan müziğinin sevilen parçalarını kendine<br />
has yorumu ile seslendiren Buzuki Orhan ve Orkestrası’nın Cuma<br />
günleri sahne aldığı mekân, her Cumartesi ise ünlü Grek müzisyen<br />
Yorgo’nun eşsiz performansına ev sahipliği yapıyor. Yunan, Türk ve<br />
Balkan gecelerini Kalamış’a taşıyan OUZO Roof Restaurant, İstanbul<br />
gece hayatına yepyeni bir soluk getiriyor.<br />
Moda Kayıkhane’de<br />
İstanbul Rebetleri<br />
Sadece Kadıköy’ün değil, İstanbul’un eğlence yaşamına bambaşka<br />
bir renk katan Moda Kayıkhane, önemli bir etkinliğe daha imza atıyor.<br />
Selanik’te yaşayan Buzuki Orhan ve orkestrası ile başlayacak Rebetiko<br />
Geceleri’nin büyük ilgi görmesi bekleniyor.<br />
İLK KONUK SANATÇI AGATHONAS<br />
“İstanbul Rebetleri” adını taşıyacak<br />
konsept içinde dünyaca<br />
ünlü isimler konuk sanatçı olarak<br />
sahne alacak. Yeni konseptin<br />
açılışını geçtiğimiz yıllarda<br />
Yunanistan’ı Eurovision’da<br />
temsil eden Agathonas yapacak.<br />
Agathonas’ın bir başka<br />
özelliği ise, dedelerinin<br />
Bursa’da yaşamış olmalarına<br />
rağmen hiç Türkiye’ye gelmemiş<br />
olması.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 119
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Makbule Akpınar’ı Mutluluğa Uğurladık<br />
Son iki yıldan bu yana, “Fotoğraf Sanatçısı” ünvanı da alan Makbule Akpınar’ı<br />
gelin verdik. Caddebostan’ın ünlü bayan kuaförlerinden Serkan Tekcan ile hayatnı<br />
birleştiren Makbule Akpınar’ın düğünü, Pendik The Green Park Otel’de yapıldı.<br />
Yaklaşık 300 davetlinin katıldığı düğünde eğlence de doruklardaydı.<br />
Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Bölümü mezunu<br />
olan Makbule Akpınar, uzun yıllar Kadıköy Life Dergisi’nin Cemiyet haberleri sayfaları<br />
için de fotoğraf çekmişti. Şimdilerde Akpınar Fotoğraf Stüdyosu’nun sahipleri<br />
arasında olan Akpınar, aynı zamanda Stüdyo Süleyman’ın kurucusu Süleyman<br />
Akpınar’ın da yeğeni.<br />
Akpınar Ailesi’nin Gaziantep’li olması nedeniyle düğünde Gaziantep ağırlığı belirgin<br />
biçimde hissedildi. Düğün öncesinde kıyılan nikahta Makbule Akpınar’ın<br />
şahiti, Maltepe Üniveristesi’nden Öğretim Görevlisi Yeşim Ocak Elçigil olurken,<br />
damat Serkan Tekcan’ın şahidi, ablası Pınar Duru ve Fahri Halimoğlu oldu.<br />
Çifte mutluluk dileklerini iletenler arasında amcası ünlü fotoğrafçı<br />
Süleyman Akpınar da vardı. Eşi Neslihan Hanım ile birlikte dileklerini<br />
ileten Süleymen Bey, “Makbule benim gözbebeğimdir. Yeni nesil<br />
fotoğrafçılık konusunda bana çok faydası var” dedi.<br />
Rafet Polat, Sermin Polat, Dilan Polat Gülmez, Ufuk Gülmez,<br />
Mukadder Gülmez ve Hüseyin Gülmez<br />
İletişimin Gücü<br />
Mutluluk Getirdi<br />
Kadir Has Üniversitesi İletişim Tasarımı bölümünde öğrenci oldukları sırada tanışan<br />
Dilan Polat & Ufuk Gülmez çifti, aradan geçen 7 yılda dostluklarını olgunlaştırdı<br />
ve “Artık hayatlarımızı sonsuza kadar birleştirebiliriz” dedi. Her iki tarafın aileleri<br />
de onay verince, onlarla birlikte büyük bir coşkuyla mutluluğa yelken açtılar.<br />
Çiftin düğünleri Limak Eurasia Hotel - Kavacık’ta yapıldı. Yaklaşık 250 davetlinin<br />
katıldığı düğünde konuklar gönüllerince eğlenirken, çiftin arkadaşları büyükleri<br />
gönderdikten sonra geç saatlere kadar dans ettiler.<br />
120 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Hazan & Tolga çiftine bir<br />
ömür boyu mutluluklar<br />
Özel Haberler Editörümüz Tolga Küçük de Ağustos ayında bekârlığa veda diyen<br />
isimler arasındaydı. Ankaralı Sanat Tarihçisi Hazan Baday ile hayatını birleştiren<br />
Tolga Küçük, “Hayatım onu tanıdığımda anlam kazanmıştı. Şimdi bütün enerjimi<br />
bu mutluğu yüceltmek adına harcayacağım” dedi.<br />
Aynı zamanda iyi bir senarist de olan Tolga Küçük ve Hazan Baday’ın nikâh töreni<br />
Kartal Belediyesi Nikâh Sarayı’nda gerçekleşti. Çiftin tanıkları Göksu Aknar ve Ayhan<br />
Mert Marakoğlu oldu. Kadıköy Life Ailesi olarak genç çiftin aynı yastıkta bir<br />
ömür geçirmesini temenni ediyor, mutluluklar diliyoruz…<br />
Haziran ayında evlilik kararı alıp Temmuz’da nişanlanan çift,<br />
Ağustos ayında nikâh defterine imzalarını attılar. Genç aşıkların<br />
mutlu gününe, yakınları ve dostları katıldı. Kadıköy Life<br />
Dergisi ve TOURMAG Turizm Dergisi’ndeki birbirinden ilgi çekici<br />
yazılarıyla tanınan Tolga Küçük’e takipçilerimiz de mutluluk<br />
dileklerini ilettiler...<br />
Tolga Küçük & Hazan Baday çiftinin nikâh töreni Kartal Belediyesi Nikâh Sarayı’nda<br />
gerçekleşti. Çiftin nikah şahitliği görevini Göksu Aknar ve Hakim Ayhan Mert Marakoğlu<br />
üstlendi.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 121
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Başarılı bir bilgisayar mühendisi olan Emre Erol, arkadaşları<br />
ile birlikte yazılımını gerçekleştirdiği iMobileCode isimli mobil<br />
uygulamanın yakaladığı başarıyı bebekleri Alya’ya ithaf etti.<br />
Minik Alya’nın dünyaya gelmesi ile mutluluktan adeta havalara uçan Kemal Erol, “Öpmeye<br />
bile kıyamam” diyerek titizliğini de gözler önüne serdi.<br />
Erol Ailesi’nde Arya Bebek Mutluluğu<br />
Bir anne - baba için en büyük mutluluk, çocuklarının mutluluğuna tanık olmak ve<br />
torunlarını kucaklamaktır. Bu coşku öylesine ulvidir ki, ancak hissederek yaşayan<br />
anlayabilir, yorumlayabilir. Naz & Emre Erol çiftinin dünyaya gelen çocukları Arya<br />
Bebek için de bu duyguları derinden hissettiğimizi dile getirmek istiyoruz.<br />
Evet, Kadıköy Life Ailesi Dostlar Meclisi üyelerinden Prof. Dr. Dilek Demir Erol ve<br />
Dr. Av. Kemal Erol’un biricik oğulları Emre, iki yıl kadar önce gönlünü kaptırdığı<br />
Naz Erol ile hayatını birleştirmişti ve arzuladıkları tek şey olan bebekleri Arya’nın<br />
dünyaya geldiği haberini bizlerle paylaştılar.<br />
Bu güzel haberi akraba ve dostları ile kutlamak isteyen Dilek<br />
& Kemal Erol çifti, Çekmeköy’deki evlerinin bahçesinde<br />
bir parti verdiler. Buluşmaya ailenin yakın dostları arasında<br />
bulunan eski Sağlık Bakanlarımızdan Kazım Dinç, Yargıtay<br />
Onursal Üyesi Kamil Acar ile birlikte 70’e yakın davetli katıldı.<br />
Dr. Ayşe Acar, Kamil Acar, Sıdıka Erol Sunucu, Av. Abdülkadir<br />
Bayazıt ve Mehmet Mistay...<br />
Halen İtalyan Unicredit Bankası’nın Viyana’daki Doğu Avrupa Bölge Müdürlüğü’nde<br />
çalışan ARYA bebeğin annesi Naz’ın ailesi de ilk torunları olması nedeniyle İzmir’den<br />
büyük bir sevinçle İstanbul’a geldi. Uğur Sözdinler, Hatice Sözdinler, Naz Sözdinler Erol,<br />
Arya Bebek, Emre Erol, Dilek Erol, Kemal Erol ve İpek Erol...<br />
Semra Erol, Ayşe Erbil, Sıdıka Erol Sunucu, Danıştay Üyesi Eren<br />
Sonbay, Tülay Erol ve Şule Özoğlu...<br />
Uzun yıllar Yeditepe Üniversitesi Eczacılık<br />
Fakültesi Dekanlığı görevinde bulunan ve<br />
pek çok başarılı eczacı yetiştiren Prof. Dr. Dilek<br />
Demir Erol’un ne denli mutlu olduğunu<br />
anlatmaya yetiyor diyebileceğimiz bir kare...<br />
Mutluğun resmi fotoğrafı görmek istiyorsanız<br />
işte karşınızda... Duyguların<br />
en yücesi olan annelik duygusunu yavrusu<br />
Alya ile paylaşan Naz Erol...<br />
122 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Nakşibendioğlu Ailesi Gelin Aldı<br />
Nakşibendioğlu Ailesi ikinci kuşağının son bekârlarından<br />
Abdülsamet Nakşibendioğlu, “Bekarlığa veda” diyerek Pınar<br />
Tanık ile hayatını birleştirdi. Kadıköylü olan ve Sağlam<br />
Yapı markasıyla tanınan Nakşibendioğlu Ailesi, Anadolu<br />
Yakası’nda büyük salon bulamayınca düğün için Bomonti<br />
Hilton’u tercih etti.<br />
Bin kişiden fazla bir katılımın olduğu, uzun yıllar konuşulacak<br />
düğünün şahitleri arasında Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu<br />
da vardı. Nikah töreni öncesinde Sahrayıcedit Camii<br />
Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail<br />
Erdem’in kıydığı nikahın şahitleri Sakarya<br />
Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Elazığ’ın Palu<br />
ilçesi önceki dönem Belediye Başkanı<br />
Muhammed Septioğlu, Nurulllah Tanık ve<br />
Recep Durak oldu.<br />
imamlarından Habib Deveci’nin Kuran-ı Kerim tilaveti ile<br />
başlayan düğünde, Berdan Mardini sahne aldı.<br />
Mehmet ve Süreyya Nakşibendioğlu ile birlikte oğulları<br />
Memduh ve Metin Nakşibendioğlu’nun eşleriyle birlikte<br />
ev sahipliği yaptığı düğünde, nikahı Sancaktepe Belediye<br />
Başkanı İsmail Erdem kıydı. Nikahın şahitleri ise Sakarya<br />
Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Elazığ’ın Palu ilçesi önceki dönem<br />
Belediye Başkanı Muhammed Septioğlu, Nurulllah Tanık<br />
ve Recep Durak oldu.<br />
Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, nikahı kıydıktan sonra evlenme cüzdanını<br />
vermesi için Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu’na teslim etti. Balkanlıoğlu da “Öncelikle<br />
Nakşibendioğlu Ailesi’nin bu mutlu günlerinde burada olmaktan dolayı çok mutluyum.<br />
Bundan 12 yıl önce Bingöl’de vali olarak bulunduğumda aile ile tanışmıştım,<br />
o günden bu yana da dostluğumuzu sürdürmekteyiz. Bu cüzdanı gelinimiz Pınar’a<br />
sonsuza kadar mutluluk dileklerimle onur duyarak teslim ediyorum” şeklinde konuştu.<br />
124 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Eşi Süreyya Hanım ile birlikte düğünün ev sahipliğini yapan baba Mehmet Nakşibendioğlu,<br />
nikahın ardından yaptığı konuşmada “Bugün benim en mutlu günlerimden<br />
biri. İstanbul’dan, Türkiye’nin farklı illerinden buraya kadar gelerek ailemin bu mutlu<br />
gününde bizlerle olduğunuz için teşekkür ederim. Sağolun, hep var olun” dedi.<br />
Düğünde ev sahipliği yapan isimlerden biri de, Nakşibendioğlu<br />
Ailesi’nin üçüncü kuşak isimlerinden Emir Nakşibendioğlu idi.<br />
Memduh Nakşibendioğlu’nun oğlu olan Emir, hamburger ve<br />
profiterol tutkusu yüzünden çok kilo almış, ancak bunun farkına<br />
vardıktan sonra spor yaparak 15 kilo birden vermişti. Bu<br />
düğünde babası ile birlikte katıldığı halayda bir kilo daha vermesiyle<br />
dikkat çekti.<br />
Düğünün konukları arasında Kadıköy Life Ailesi adına biz de vardık. Sağlam Yapı’nın<br />
sağlam binalarının sağlam kapılarını yapan Stildoor’un sahibi Şemsettin Karabağ ile<br />
aynı masayı paylaştığımız diğer konuklar ise şöyleydi: Fevziye Mirhanoğulları, Ayten<br />
Baran, Erol Baran, Metin Yücel, Şemsettin Karabağ, Meryem Karabağ, Canan Toprakkaya<br />
ve Kasım Mirhanoğulları...<br />
Düğünde Pınar Tanık Nakşibendioğlu’nun giydiği gelinlik, tüm<br />
konuklar tarafından büyük beğeni aldı. Açık somon rengi ve<br />
çok büyük bölümü payet işlemelerle bezeli olan gelinliği son<br />
derece iyi taşıdığı da yine konuklar tarafından dile getirildi.<br />
Nikahın ardından Pınar & Abdülsamet Nakşibendioğlu, ilk<br />
dansı yaparak konuklarla mutluluklarını paylaştı.<br />
Bin kişiden<br />
fazla bir<br />
katılımın<br />
olduğu,<br />
uzun yıllar<br />
konuşulacak<br />
düğünde<br />
Berdan Mardini<br />
sahne aldı.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 125
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
56 Yılın Dostu Saint Josephliler<br />
Bir Arada<br />
İstanbul Özel Saint Joseph Fransız Lisesi 1969 yılı mezunları,<br />
özel buluşmaları için Kalamış’ı seçti. By Esat Balıkçısı’nda bir<br />
araya gelen mezunlar arasında kimler yoktu ki? MFÖ üçlüsünün<br />
renkli üyesi Fuat Güner, Beyaz Fırın zincirlerinin sahibi<br />
Mitko Dimitri, Uludağ Gazozları’nın sahibi Mehmet Erbak,<br />
dekan Osman Senemoğlu, emekli büyükelçi Ahmet Erozan,<br />
tanınmış reklamcı Engin Özden, Fenerbahçe’de eşi ile birlikte<br />
Nezin Eczanesi ile tanınan Ervin Erben, Riziko Sigorta Araç<br />
Hizmetleri yönetimi, Sentez Turizm Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Atilla Çağlık, Kadıköy Life Dergisi ile mutluluklarını paylaşan<br />
isimlerdendi. Gecenin karesinde çok özel isimleri ağırlayan<br />
By Esat Balıkçısı’nın sahibi Esat Çek de yerini alırken tatlı Kalamış<br />
buluşması, nostalji sohbetleri ile hafızalara kazındı. Diğer<br />
yandan Kadıköy Life Dergisi Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü<br />
Pınar Uçar’ı gören Beyaz Fırın zincirlerinin sahibi Mitko Dimitri<br />
de, sayfalarımızda yerini aldı.<br />
Basketbol’un Efsane İsimleri<br />
Türk basketbolunun efsane isimleri arasında yer alan Cihangir Sonat ve Rıza<br />
Erverdi’yi Calipso’da görüntüledik. 1982-1983 yılında şampiyon olan Efes<br />
Pilsen takımının baş antrenörlüğü görevinde de bulunan Rıza Erverdi, “Basketbolun<br />
son yıllarda kazandığı ivmeden son derece memnunum” dedi. Bir<br />
dönem, Basketbol Federasyonu Kadın Basketbolu’ndan sorumlu yönetim kurulu<br />
üyeliği görevinde bulunan Jülide Sonat, Cihangir Sonat ve Rıza Erverdi...<br />
Nice Yıllar Ali Tütüncüoğlu<br />
Ünlü Diş Hekimi Ali Tütüncüoğlu için eşi Güler Hanım ve dostları sürpriz<br />
bir doğum günü partisi düzenledi. Küçükyalı Sahili’nin Adalar manzaralı<br />
mekânlarından Poyraz Balık’ta gerçekleşen kutlamada konukların neşesi<br />
görülmeye değerdi.<br />
Moda Deniz Kulübü’nde Neco Gecesi<br />
Moda Deniz Kulübü, geçtiğimiz ay Neco Gecesi’ne ev sahipliği<br />
yaptı. Son orijinaller arasında gösterilen sanatçı, Moda’da<br />
sevenleriyle buluşurken, en çok ilgi gören şarkısı ise “Ah bir<br />
zengin olsam” oldu.<br />
Gecede “New York New York”, “Hello Dolly”, “Ben Böyleyim”,<br />
“Haykıracak Nefesim” ve “İkinci Bahar” gibi unutulmaz şarkıları<br />
da seslendiren Neco, konuklar tarafından uzun süre ayakta<br />
alkışlandı. Sanat ve sahne yaşamında 50 yılı geride bıraktığını<br />
açıklayan Neco, pek çok anıya sahip olduğunu ve bu anılarından<br />
oldukça ilgi çekebilecek bir kitap yapmak istediğini belirtti.<br />
Anne Albayrak, Samsun’dan Konuk Ağırladı<br />
Önümüzdeki sayılarımızda dergimiz sayfalarında sık sık gündeme getireceğimiz<br />
EUBSA Türkiye Genel Müdürü Furkan Albayrak’ın annesi Fatoş<br />
Hanım’ı, Ataşehir Park Adana’da görüntüledik. Konukları ise Samsun’dan<br />
Nilgün Koçak ve güzel kızı Serra Naz Koçak idi...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 127
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Esat & Betül Büyükaslan’dan<br />
10. Yıla Merhaba<br />
Bundan 10 yıl önce hayatlarını birleştirme kararı alan Esat & Betül Büyükaslan<br />
çifti, bu yolda sağladıkları başarı ve mutluluk dolu yılları, “10. Yılımız Kutlu Olsun”<br />
başlığı altında kutladı. Geçtiğimiz hafta Büyük Kulüp’te gerçekleşen kutlamaya<br />
çoğunluğu arkadaş gruplarından oluşan yaklaşık 60 kişi katıldı.<br />
Elektronik Mühendisi olan Betül Büyükaslan ile Ofis Tedarik Malzemeleri sektöründe<br />
çalışan Esat Mahmut Büyükaslan’ın tanışma öyküsü, 2007 yılında<br />
Bakırköy’de bir arkadaş toplantısında başladı. Aradan geçen 10 yıla Öykü ve Bade<br />
adında iki kız çocuğu ve her anı mutlulukla hatırlanmakta olan günler kazandıran<br />
Büyükaslan çiftini kutluyor, nice mutlu yıllar dileklerimizi iletiyoruz.<br />
Bu özel gecede Sedat - Gamze Yeşilyaprak çifti de vardı. Yakında<br />
doğacak çocuklarının ismi Zeynep Ada olarak belirlendi.<br />
Tebrik ediyor, sağlıklı bir doğum diliyoruz.<br />
Esat & Betül Büyükaslan çiftinin Büyük Kulüp’te gerçekleşen 10. evlilik yıldönümü kutlamasına,<br />
aralarında Stüdyo Süleyman ekibinin de bulunduğu yaklaşık 60 kişi katıldı.<br />
128 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Büyük Kulüp, 135. Yılını Candan Erçetin ile Kutladı<br />
İstanbul’un en saygın sivil toplum kuruluşları<br />
arasında yer alan Büyük Kulüp, ünlü<br />
sanatçı Candan Erçetin’in sahne aldığı görkemli<br />
bir partiyle 135. kuruluş yıldönümünü<br />
kutladı. “135 Yıldır Bitmeyen ve Bitmeyecek<br />
Gelenek… Nice Yıllara Büyük Aile”<br />
sloganıyla düzenlenen etkinlik, üyelerden<br />
tam puan aldı.<br />
İş çevreleri ve cemiyet hayatının tanınmış<br />
isimlerinden yaklaşık 900 kişinin katıldığı<br />
gecede Erçetin, muhteşem performansıyla<br />
misafirlere unutulmaz bir gece yaşattı.<br />
Yaklaşık iki saat boyunca sahnede kalan<br />
Candan Erçetin, böylesine önemli bir organizasyona<br />
şarkıları ile katılmaktan mutluluk<br />
duyduğunu söyledi.<br />
Saadet Aydın Konuğumuz Oldu<br />
Türkiye’nin tek kadın oto servis işletmecisi unvanını elinde bulunduran<br />
Saadet Aydın, konuğumuz oldu. Feneryolu Moshonis Balıkçısı’nda İsmail<br />
Şef’in özel lezzetleriyle tanıştırdığımız Saadet Aydın ve eşi Übeyt Aydın,<br />
“Mekânının şöhretini duymuş, test etmek için zaman bulamamıştık. Geçen<br />
zamana üzüldük” yorumunda bulundu.<br />
Survivor 2016’nın Starı Nagihan,<br />
Park Adana’dan Geçti<br />
Survivor ile tanıdığımız ve geçtiğimiz yılın en çok konuşulan<br />
üyesi Nagihan Karadere’yi Ataşehir Park Adana Kebap’ta görüntüledik.<br />
Hollywood Prodüksiyon Ceo’su Ramiz Özbay yeni<br />
sevgilisi sıfatıyla, mekânın sahibi Hünkar Gülmez ise, ikilinin<br />
yakın dostu olarak masadaydı ve Kadıköy Life objektiflerine,<br />
“Memnuniyetle” diyerek bu kareyi verdiler.<br />
Engin Yılmaz’dan Develi’ye Tam Not<br />
Kalamış akşamlarında uzun yıllardır Develi Kebap’ın müdavimi<br />
olan tanınmış işadamı Engin Yılmaz, asırlık lezzeti övdü.<br />
“Haftada en az iki üç kez buradayım, gelemezsem kendimi<br />
huzursuz hissediyorum” diyen Yılmaz’ın servisini, restoranın<br />
20 yıllık şeflerinden Ekrem Karakuş yaptı.<br />
Çatana’da Üç Aile Bir Mutluluk<br />
Hanioğlu çifti Amerika’dan Türkiye’ye geldi, ayaklarının tozuyla dostlar<br />
buluşması için soluğu Çatana Balık’ta aldı. Princeton Üniversitesi’nin öğretim<br />
görevlileri; sanayici Uçer ve hukukçu Tümerkan Ailesi ile dolu dolu<br />
buluşmada bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. Sinan Hanioğlu, Sulhi<br />
Uçer, Zergün Uçer, Arsev Hanioğlu, Vildan Tümerkan, Şükrü Hanioğlu, Somay<br />
Tümerkan.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 133
EGE MUTFAĞINDAN<br />
HABERİNİZ OLSUN<br />
Biz, 25 yılı aşkın süredir çeşitli mekanlarda sizleri özel lezzetlerle buluşturan<br />
Ziya KAÇAR & Veli ŞAHİN olarak, bu defa Küçükyalı sahilindeki kendi mekanımızda<br />
sizleri ağırlamaktan mutluluk duyarız...<br />
Turgut Özal Bulvarı, Cumhuriyet Caddesi No: 2 Küçükyalı-Maltepe<br />
(Küçükyalı Sahilyolu Evlendirme Dairesi Yanı)<br />
T: 0216 489 28 58 - 489 28 68 // F: 0216 489 28 38<br />
E-posta: info@calipsorestaurant.com // web: www.calipsorestaurant.com
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Vedat Milor’dan Calipso’ya Övgü<br />
Türkiye’nin en iyi restoranlarını gezip, müthiş lezzetleri tadarak değerlendirmelerde<br />
bulunan Vedat Milor, Calipso Fish için övgü dolu<br />
sözler sarfetti. Öğretim üyeliği yanında, yemek ve şarap eleştirmenliği<br />
de yapan ünlü gurme, test ettiği Calipso lezzetleri için, “Açıkça<br />
söylemek gerekirse bu kadarını hiç beklemiyordum. Bir defa daha<br />
gelmem şart oldu” yorumunda bulundu. Sahilyolunun Küçükyalı bölümünde<br />
yer alan Calipso, sektörde yaklaşık 30 yıllık bir mazisi olan<br />
Ziya Kaçar ve Veli Şahin tarafından yönetiliyor.<br />
Bostancı’nın Göbeğinde<br />
‘Kendinin Pişir Kendin Ye’<br />
Cemiyet akşamlarının ayrılmaz üçlüsü, Çınaraltı’nda yine lezzet dolu<br />
bir akşam geçirdi. Ortaklar Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Özkan<br />
Polattimur ve yine kozmetik sektörünün tanınmış isimlerinden Fatih<br />
Kemerkaya ile Ye-Doy fast food zincirinin sahibi Aydın Tuzcuoğlu;<br />
hem Çınaraltı lezzetlerini mangalbaşında kendileri pişirip yedi, hem<br />
de koyu sohbetin tadını çıkardı. Fatih Kemerkaya, Özkan Polattimur<br />
ve Aydın Tuzcuoğlu.<br />
Ümit Ağan, Ağır Misafirleri ile Çatana’da<br />
Suadiye Gönüllüleri’nde aktif hizmet çalışmalarıyla göz dolduran<br />
hizmet aşığı Ümit Ağan; eski başbakanlardan Nihat Erem’in kızı Işıl<br />
Önalp ve eşi, Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Akın Önalp ile<br />
birlikte Çatana Balık’taydı. Büyükelçi Gündüz Tunçbilek’in eşi Emel<br />
Tunçbilek’in de sohbete dâhil olduğu masada misafirler gecenin<br />
karesini, Kadıköy Life Dergisi ile paylaştı. Ümit Ağan, Işıl Önalp, Akın<br />
Önalp, Emel Tunçbilek.<br />
BADAY Otomotiv, Dostlarını<br />
Kahvaltıda Buluşturdu<br />
Renault markasının Anadolu Yakası’nda satış, satış sonrası ve servis<br />
hizmetlerini sağlayan şirketlerden biri olan BADAY Otomotiv, dostlarını<br />
kahvaltıda buluşturdu. Adeta bir tek kuş sütünün eksik olduğu<br />
kahvaltılı buluşmaya ev sahipliği yapan BADAY Otomotiv Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Abdullah Baday; “Bizler için hiçbir şey dostluktan,<br />
birlik ve beraberlikten daha önemli değildir. Geçtiğimiz Ramazan<br />
Bayramı öncesinde de Erenköy’de bir iftar daveti vermiş ve değerli<br />
dostlarımızla orada buluşmuştuk. Bundan sonra da çeşitli etkinliklerle<br />
buluşmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.<br />
Tatilin Ustalarından “Lezzet Budur”<br />
Sık sık sayfalarımıza konuk edeceğimiz Tatil Budur ekibinden Barış<br />
Çetinörge ile Cansu & Serdar Yemenicioğlu çiftini Ataşehir Kalbur’da<br />
görüntüledik. “Neden Kalbur?” sorumuza ise, “Öylesine farklı lezzetleri<br />
var ve öylesine kendimizi huzurlu hissediyoruz ki, başka yerlerde<br />
macera aramaya gerek duymuyoruz” oldu. Tabi bu cevaptan en mutlu<br />
olan kişi mekânın işletme müdürü Sabahattin Aydın oldu.<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 135
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Turan Sürücü’den Mimarına Teşekkür Daveti<br />
Asıl işi sigortacılık olan fakat dostları tarafından “yaşam duayeni”<br />
olarak kabul edilen Turan Sürücü, yine sıradışı bir davete<br />
ev sahipliği yaptı.<br />
Bundan dört yıl kadar önce Akasya Residence’da satın aldığı<br />
bin metrekare büyüklüğündeki yeni işyerinin dekorasyonu<br />
için bugüne kadar 14 mimar ile görüşen fakat hiçbirinden<br />
tatmin olmayan Sürücü, karşılaştığı 15. isimden son derece<br />
memnun kalınca bunu bir teşekkür davetiyle kutladı.<br />
İki aşamalı olarak gerçekleşen davet, pazar sabahı Turan<br />
Sürücü’nün Kasaba Evleri’nde bulunan malikhanesinde kahvaltı<br />
ile başladı. Aynı günün akşamında ise, Büyük Kulüp’te<br />
verilen bir yemek ile devam etti.<br />
AHMET VEFİK ALP ATÖLYESİ’NDEN<br />
Yaşam duayeni Turan Sürücü, aradığı iç mimarı Muhteşem<br />
Keçelioğlu olarak buldu. Ünlü kentbilimci Prof. Dr. Ahmet<br />
Vefik Alp’in atölyesinde yetişen ve onun yönlendirmesi ile<br />
Sürücü’ye ulaşan Keçelioğlu; “Bazen istekler doğruların üzerine<br />
çıkabilir. Ben bu dengeyi sağlayabildim. O benim enerjimden,<br />
ben onun tecrübelerinden faydalanmayı ön planda<br />
tuttum. Fikirlerimiz de son derece uyum sağlayınca anlaşamamak<br />
mümkün değildi” dedi.<br />
AİLESİNE TEŞEKKÜR<br />
Turan Sürücü’nün daveti, sabah kahvaltısı ile başladı. Muhteşem Keçelioğlu’nun ailesine<br />
teşekkür amaçlı düzenlenen kahvaltıya kardeşleri, akşamki yemeğe ise anne<br />
ve babası ile ablası katıldı. Büyük Kulüp’te verilen yemek davetinin diğer konukları<br />
arasında, ünlü yazar Adnan Baykal ve sağlık danışmanı Kenan Ordu da vardı. Muhteşem<br />
Keçelioğlu’nun annesi Sibel Hanım ve babası Hamdi Keçelioğlu’na “Böylesine<br />
başarılı bir çocuk yetiştirdiğiniz için size değerler adına teşekkür ederim” diyen<br />
Sürücü, “Bu tür insanların ülkemizde çoğalması yegâne arzumdur” mesajı verdi.<br />
Keçelioğlu<br />
Ailesi, tüm<br />
üyeleriyle bir<br />
arada…<br />
İç Mimar Muhteşem Keçelioğlu, Yaşam Duayeni Turan Sürücü, Gazeteci Canan Toprakkaya,<br />
Avukat adayı Mehmet Keçelioğlu, Avukat Sibel Keçelioğlu, Endüstri Mühendisi Adayı<br />
Nurdan Keçelioğlu ve Gazeteci Kadir Toprakkaya…<br />
Büyük Kulüp buluşmasının konukları arasında yer alan Adnan<br />
Baykal, konuklar için “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma / Babalar,<br />
Oğullar ve Kızlar” adlı kitabını imzaladı. Ayrılırken ise bıraktığı not,<br />
O’nun farkını ortaya koydu: “Herkes huzurlu, sohbet yerinde. Keyifli<br />
anlar yaşadık Büyük Kulüp’te...”<br />
136 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Ataşehir’de Size Özel Lezzetlerimizle Hizmetinizdeyiz<br />
Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyoruz.<br />
Andromeda Gold Ataşehir - İstanbul // Rezervasyon: 0216 504 12 99 // www.parkadana.com
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Aysel İpar & Kazım Polat’dan Veda Yemeği<br />
Türk Sanat Müziği’nin efsane isimlerinden Aysel İpar ve sevgili eşi Gazinocular<br />
Kralı Kazım Polat çıkacakları Amerika seyahati öncesi bir veda yemeği düzenledi.<br />
Büyük Kulüp’te gerçekleşen buluşmaya, çiftin yakın dostları arasında yer alan<br />
yaklaşık 30 kişilik bir grup katıldı.<br />
AMERİKA’YA GİDİYORLAR<br />
Aysel İpar & Kazım Polat çifti aynı zamanda Amerikan vatandaşları olmaları nedeniyle<br />
bir müddet orada yaşama kararı almışlardı. Uzun yıllar Caddebostan ve Taksim<br />
Belediye Gazinosu’nu çalıştıran ve müzik dünyasına pek çok isim kazandıran<br />
Kazım Polat, “Yaşımız ilerledi, bir müddet Amerika’nın havasını teneffüs etmek istedik.<br />
Malum tebdil-i mekânda ferahlık vardır” yorumunda bulunurken Aysel İpar<br />
ise, “Amerika’da yaklaşık 20 yıl yaşadık ve her milletten pek çok dostlarımız oldu.<br />
Bir anlamda o eski dostlukları da tazelemek adına bir kaç aylığına gidiyoruz” dedi.<br />
VEFALI DOSTLAR HÜZÜN YÜKLENDİ<br />
Büyük Kulüp’ün bahçesinde gerçekleşen buluşmaya katılan çiftin dostları, ne<br />
kadar belli etmemeye çalıştılarsa da, yakında ayrılacak olmaları nedeniyle hayli<br />
hüzünlüydüler. Bunu farkeden Aysel İpar, “Hiç merak etmeyin<br />
sadece bedenimiz gitmiş olacak. Kalbimiz hep burada ve<br />
sizlerle olacak” dedi.<br />
CEM KALAYCI’DAN KEMAL EROL’A,<br />
DEMET OFLUOĞLU’NDAN SEVEN<br />
DELİGÖNÜL’E...<br />
Yemeğe ABD’de yaşayan ve oradaki Türk Derneği’nin başkanlığını<br />
yapan Seven Deligönül de katıldı. Diğer konuklarla<br />
bir anlamda hasret gideren Deligönül, “En güzeli buraya<br />
gelmek, en zoru buradan gitmek” diyerek, duygularını ifade<br />
etti. Özen Özmen, Hande Bozoklu, Levent Bozoklu, Demet<br />
Ofluoğlu, Önder Ofluoğlu, Gıyasettin İsmailoğlu, Ayşe İsmailoğlu,<br />
Birsen Ayata, Ayten Balioğlu, Necla İsmailoğlu,<br />
Gülsen Tiryakioğlu, Ayten Erdağı, Cem Kalaycı, Esra Kalaycı,<br />
Dilek Erol, Kemal Erol, İrem Babalık, Hüsnü Babalık, Canan<br />
Toprakkaya ve Kadir Toprakkaya...<br />
Yemeğe katılanlarla tek tek ilgilenip hatıra fotoğrafları çektiren Aysel İpar, “İyi ki varsınız”<br />
dedi. Aysel İpar, Cem Kalaycı, Kazım Polat, Kadir Toprakkaya, Canan Toprakkaya,<br />
Kemal Erol, Hüsnü Babalık, İrem Babalık, Dilek Erol ve Esra Kalaycı...<br />
Aysel İpar Polat & Kazım Polat...<br />
Şimdilerde Medical Park Göztepe Hasta-nesi’nde hastalarına şifa<br />
dağıtan Prof. Dr. Önder Ofluoğlu ve Prof. Dr. Demet Ofluoğlu çifti<br />
gecenin onur konukları arasındaydı.<br />
Birsen Ayata, Aysel İpar, Kazım Polat ve Seven<br />
Deligönül...<br />
Ayten Balioğlu, Gürsel Tiryakioğlu ve Ayten<br />
Erdağı...<br />
138 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Anadolu Efes Kadıköy Satış Grubu’ndan<br />
Motivasyon Yemeği<br />
Fortune Dergisi’nin düzenlediği ve Türkiye’nin en büyük şirketlerinin belirlendiği<br />
araştırmada 17’nci sırada yer alan Anadolu Efes’in Kadıköy Satış Grubu, motivasyon<br />
yemeğinde bu başarıyı da kutladı.<br />
Kadıköy Satış Grubu’nun eşleriyle birlikte katıldığı ziyafete ise, Ataşehir Park<br />
Adana Kebap ev sahipliği yaptı. Buluşmada Kadıköy Satış Müdürü Bülent Özen<br />
ve Saha Müdürleri de vardı.<br />
Kadıköy Satış<br />
Ekibi’nin en neşeli<br />
isimleri arasında<br />
yer alan Baki<br />
Kayım ve Olcay<br />
Mutu, “Başarımızın<br />
arkasında markanın<br />
en iyi olmasının<br />
da büyük katkısı<br />
var” dedi. Buse<br />
Yolyapan, Olcay<br />
Mutu, Baki Kayım<br />
ve Merve Kayım...<br />
MOTİVASYONUMUZU YÜKSEK TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ<br />
Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi’nin belirlendiği listede,<br />
Anadolu Efes olarak bu sene 17’nci sırada yer almış olmaktan<br />
büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Kadıköy<br />
Satış Müdürü Bülent Özen, “Şirketimiz geçtiğimiz sene olduğu<br />
gibi bu sene de hızlı tüketim (FMCG) şirketleri arasında<br />
birinciliği elde etti. Bunda tüm ekibimizin özveri ile çalışmasının<br />
katkısı elbette yadsınamaz. Biz de her ay bir araya gelerek<br />
motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalışıyoruz” dedi.<br />
Tayfun Bayar ve Dostları<br />
Moda Deniz Kulübü’nde<br />
Moda Deniz Kulübü’nde objektiflerimiz kulübün yeni üyelerinden Amerikan<br />
Kültür Kolejleri Kurucusu Tayfun Bayar’ın masasına takıldı. Markanın ortaklarından<br />
Aşkın Gündoğdu’nun doğum günü kutlamasının devamı olduğunu<br />
öğrendik. Ayşegül Gündoğdu, Funda Çalık, Füsun Bayar, Tayfun Bayar, İlker<br />
Çalık ve Aşkın Gündoğdu...<br />
Kadıköy Satış Grubu ekibinden Murat Mut, eşi Deniz Hanım ile<br />
birlikte katıldığı motivasyon yemeğinde, “Bazı akşamlar uzayan<br />
satış görüşmeleri sırasında çok geç saatlere kadar beni beklemek<br />
zorunda kalan sevgili eşim Deniz’e aracılığınızla da teşekkürlerimi<br />
iletiyorum” dedi.<br />
Kadıköy Satış Müdürü ve Saha Müdürleri, “Birlikte güzel yorumunda<br />
bulunmak istiyor, başka da bir şey söylemek istemiyoruz” dediler.<br />
Engin Albayraktar, Ergin Düşmezgül, Bertuğ Çavdar, Bülent<br />
Özen ve Serhat Moray...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 139
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Anlatılmaz Yaşanır<br />
Denecek Bir<br />
Lezzet Noktası<br />
Geçtiğimiz aylarda Ataşehir’in Şerifali Bölgesi’nde Aras Hancıoğlu<br />
yönetiminde kapılarını açan bir mekân var ki, lezzetleri<br />
için, “Anlatılmaz yaşanır” yorumunda bulunmak istiyoruz.<br />
Geçtiğimiz ay konuk olduğumuz mekânda test ettiğimiz<br />
lezzetler bizleri öylesine büyüledi ve öylesine farklı şeyler<br />
gördük ki, sizlere nasıl aktarabileceğimizin derdine düştük.<br />
MUTLAKA DENEMELİSİNİZ<br />
Öncelikli olarak mutlaka Aras’ı denemenizi tavsiye ediyoruz.<br />
Şerifali olarak bilinen ve aralarında Kamil Koç, Metro gibi<br />
otobüs yolculuğu sağlayan şirketlerin hareket merkezine<br />
çok yakın bir yerde. Konseptine gelince; biraz Develi, biraz<br />
Nusr-Et, biraz Günaydın, biraz Sahan. Tabi kendine özgü<br />
katkıları da var. Fiyatları ise şimdilik yukarıdaki markaların<br />
yarısına yakın denebilir.<br />
Damak zevkine güvendiğimiz isimler arasında yer alan Ünlü Gayrimenkul<br />
Danışmanı Recai Tanıtkan ile birlikte gittiğimiz Aras’da<br />
lezzetleri test ettikten sonra Aras Hancıoğlu’nun iddialı duruşuna<br />
hak verdik.<br />
Son günlerin popüler markası Nusr-Et’de çalışan Aras Hancıoğlu,<br />
mutfağı UNESCO koruması altına giren Gaziantep’in yetiştirdiği<br />
isimlerden sadece biri. Onun son derece ilginç hikâyesini derginizin<br />
bir sonraki sayısında sizlere aktaracağız.<br />
Develi’yi ölümsüz kılan çeşitlerden biri olan Fıstıklı Kebap’ı bir de<br />
Aras Şef’in ellerinden aldığınızda farkı göreceksiniz.<br />
Semizotu ile harmanlanmış cevizli salatayı sadece burada çok<br />
farklı olarak test edebilirsiniz.<br />
140 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Amerika Seyahati Öncesi Ziyafet<br />
İtalya merkezli SCREPO Yapı Çözümleri’nin Türkiye Ofisi’nde Proje ve İş<br />
Geliştirme Müdürü olarak çalışan Murat Ak, ailesi ile birlikte çıkacağı<br />
Amerika seyahati öncesinde Ataşehir Kalbur’da bir ziyafet sofrası kurdu.<br />
Faruk Usluer ve Sedat Azizoğlu gibi isimler de aileleri ile birlikte bu geceye<br />
katıldılar.<br />
Ceyla 4 Yaşında<br />
Dergimiz editörlerinden Oğulcan Tatar’ın yeğeni Ceyla Ülünçer,<br />
4. yaş gününü Bağlarbaşı’nda yer alan Koç Spor Topluluğu<br />
korusunda tüm aile bireyleriyle beraber kutladı. Ülünçer, Koç,<br />
Tatar, Ural, Gençal, Siso ve Aksakal ailelerinin yer aldığı kutlama,<br />
korunun en keyifli anlarına sahne oldu. Kadıköylü minik<br />
Ceyla Ülünçer’e yeni yaşında ve uzun ömründe sağlık ve mutluluklar<br />
dileriz. Begüm - Sayıl - Ceyla Ülünçer...<br />
Özlem Atalay Budaklı Park Adana’da<br />
Genç biomedical mühendislerimizden Özlem Atalay Budaklı’ya,<br />
Ataşehir Park Adana’da rastladık. Mekânın lezzetlerini<br />
birlikte paylaştıkları diğer isimler ise, Nuray ve Seval Özgen<br />
kardeşlerdi...<br />
Afrika Sonrası Yapılacak En Doğru Şeydi<br />
Özel Haberler Editörümüz Özgür Uysal, TOURMAG Turizm Dergisi adına gittiği<br />
Afrika Gezisi’nden döner dönmez soluğu Ağva’da aldı. İstanbul’a yaklaşık<br />
bir saat uzaklıkta, unutulmuş bir kaçış noktası olarak gördükleri Ağva’da<br />
yol arkadaşı İnci Oğan ile birlikte, başbaşa ve sade bir piknikle aynı zamanda<br />
doğum gününü de kutladı.<br />
Hüseyin Kaya, “Bostancı Akşamları” Dedi<br />
Kaya Bilgisayar - Elektronik Büro Malzemeleri sahibi Hüseyin<br />
Kaya, eşi Başak Hanım ve biricik oğulları Batuhan ile birlikte<br />
Çatana Balık’ta kendilerini Ege lezzetlerine bıraktı. Kaya Ailesi,<br />
“fırsat buldukça Çatana’dayız” dedi.<br />
Özdurak Ailesi’nin Aras Keyfi<br />
Ataşehir’in Şerifali bölgesindeki Aras Et & Kebap isimli lezzet durağını Özdurak<br />
Ailesi de bizler gibi merak edenlerdendi. Tutku Organizasyon’un sahibi<br />
olan Arzu Özdurak, 3 yaşındaki kızları Derin Özdurak, babaları Recep Özdurak<br />
ve Arzzu Hanım’ın bankacı eşi Can Nuri Özdurak...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 143
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Yemekte de Proje Konuştular<br />
İstanbul’un Bağdat Caddesi’nde ardı ardına önemli konut projelere imzasını<br />
atan Soyupak İnşaat’ın ortakları Nalan Şık ve Mehmet Soyupak, By Esat Balıkçısı’ndaydı.<br />
Yoğun iş temposunun ardından nefes alma fırsatı bulan iş ortakları<br />
dayanamadı ve keyif yemeğini, yine iş buluşmasına çevirdi. Önümüzdeki<br />
süreçte sürpriz projelere imza atmaları beklenen Nalan Şık ve Mehmet<br />
Soyupak’ın yeni dönem için bir hayli enerji dolu oldukları görüldü.<br />
Poyraz’da Başbaşa Olmanın Keyfi<br />
Taşımacılık turizminin önde gelen isimlerinden Barış Dursun,<br />
hafta sonu için değişmez adresi kabul ettiği Poyraz’da eşi Filiz<br />
Hanım ve biricik kızları Doğa Duru ile başbaşa olmanın keyfini<br />
yaşayanlardandı.<br />
Tolga Verimli Dostları ile Calipso’da<br />
Aralarında JİF Fıstık Ezmesi, Starbucks Frappucino, Hanuta, NOVİ Çikolata<br />
gibi ürünleri ithal ederek tüketicilerle buluşturan Yaba Foods’dan Tolga<br />
Verimli’yi dostları ile birlikte Calipso Fish’de görüntüledik. Oldukça neşeli<br />
olan grup, bir sonraki buluşmanın yine burada olacağı bilgisini paylaştı.<br />
Şişli’den Geldiler<br />
Şişli’de yaşayan Aladağ ve Gökçimen aileleri Pazar Kahvaltısı<br />
için Nakkaştepe Nakkaş’ı tercih edenler arasındaydı. Grup<br />
ayrılırken, “Buna değermiş” demekten kendilerini alamadılar.<br />
Aslı Aladağ, Hiranur Aladağ, Cumhur Aladağ, Gökhan Gökçimen<br />
ve Kıvanç Gökçimen...<br />
“Birlikte Olmak Her Şeyden<br />
Daha Önemli”<br />
Poyraz Balık’ta görüntülediğimiz Geboloğlu Ailesi, “Birlikte olmak<br />
her şeyden daha önemli” diyenlerdendi. Deren Geboloğlu,<br />
Mecit Gebolğlu, Nazan, Geboloğlu ve Serhan Geboloğlu...<br />
Kazanılan Davayı Kutladı<br />
NG Hukuk Bürosu kurucularından Gökhan Nakıpoğlu, kazandığı önemli bir<br />
davayı Calipso’da dostları ile birlikte kutladı. Gökhan Nakipoğlu, Elif Nakipoğlu,<br />
Elif Derbeder Onay ve Nejat Onay...<br />
144 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2017
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Kenan Defne Moda Sahil Kahvaltısında<br />
Moda Sahil’e Pazar Kahvaltısı için gelenler arasında Kenan<br />
Defne de vardı. Yoğun iş temposundan kaynaklanan yorgunluğun<br />
deniz manzarası eşliğinde bir kahvaltı ile tamamen<br />
giderilmiş olmasını “Harika” olarak yorumlayan Kenan Defne,<br />
“Bundan böyle Pazar günleri ilk adres burası” dedi.<br />
Varyap Meridyen 2 Halkla İlişkiler Müdürü Nil Yağmur ve Fors Medya Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Deniz Tümerkan, DP Metal Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Tümerkan,<br />
Demir Tümerkan.<br />
Polis Kıyafetleri Demir’e Çok Yakıştı<br />
Polisleri çok seven Demir Tümerkan elbiselerini giyindi, ailesi ile birlikte<br />
Kalamış’ın nezih mekânı Develi Marin’e geldi. “Oğlum polisleri çok seviyor,<br />
kıyafetlerine de çok düşkün” diyen baba Tolga Tümerkan, gecenin karesini<br />
Kadıköy Life Dergisi ile paylaştı. Demir; “Nil teyzem de çok beğendi” diyerek<br />
en sevdiği kıyafetlerin polis üniforması olduğunu söyledi.<br />
Ahmet Şengül’ün Park Adana Tutkusu<br />
Anadolu Yakası’nda, iletişim gülen yüzü sloganıyla onbinlerce kişiyi akıllı telefon<br />
sahibi yapan Şengüller’in kurucularından Ahmet Şengül’ü Park Adana’da<br />
görüntüledik. Her hafta sonunda düzenli olarak geldiği mekânda bir gün önceden<br />
masasını ayırtan Ahmet Şengül’ün bu defa konukları da vardı. Mine<br />
Babalık, Gonca Şengül, Ahmet Şengül, Cenk Babalık ve Feyza Ravza...<br />
Suna Dumankaya Poyraz Balık’ta<br />
Uzun zamandan beri göremediğimiz Suna Dumankaya’yı<br />
amcası İbrahim Dumankaya ile birlikte müdavimi oldukları<br />
Poyraz’da görüntülemiş olmaktan büyük memnunluk duyduk.<br />
Bir sonraki Kadıköy Life sayfalarına ilgi çekecek bir söyleşi<br />
için randevu bile aldık. Reyhan Dumankaya, Suna Dumankaya<br />
ve İbrahim Dumankaya...<br />
“Nakkaş Pazar Kahvaltısı” Dediler<br />
Ünlü gümrük müşavirlerimizden Hüseyin Gülpınar, dostlarına “Pazar günü<br />
için ne yapalım?” sorusu karşısında aldığı, “Nakkaş Pazar Kahvaltısı” cevabı<br />
ile geldiği mekânda objektiflerimize takıldı. Mustafa Ersin Asutay, Hüseyin<br />
Gülpınar, Oktay Asutay, Emel Asutay, Nur Gülpınar, Ferah Kurdoğlu, Şehnaz<br />
Hopalı ve Tayfun Hopalı...<br />
Soluğu Kalamış’ta Aldılar<br />
İstanbul cemiyetlerinin tanınmış isimleri “dostlar masası” için<br />
By Esat Balıkçısı’nı tercih etti. Günaydın Restoranları’nın sahibi<br />
Nimet Yalçın, Bozcaada Elektrik Dağıtım sahibi MHP İstanbul<br />
İl Başkan Yardımcısı Deniz Bozcaada, İstanbul Oto Galericiler<br />
Esnaf Odası Başkanı – İstanbul Oto Galericiler Kredi Kefalet<br />
Kooperatifi Başkanı Kenan Taşlıdağ, Başkan Jip Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Doğukan Taşlıdağ ve Avukat Kemal Okal; restoran<br />
sahibi Esat Çek’in bizzat sunumlarıyla lezzet dolu bir akşam<br />
yaşadı. Kemal Okal, Nimet Yalçın, Deniz Bozcaada, Kenan Taşlıdağ,<br />
Doğukan Taşlıdağ...<br />
Eylül & Ekim 2017 kadikoylife.com : 145
Türkiye’nin tüm kebap çeşitlerini<br />
İstanbul’a getirdik<br />
Damak zevkinize hitap eden<br />
unutulmaz lezzetler...<br />
Manzarasıyla atmosferiyle sabah kahvaltılarından iş yemeklerine<br />
akşam ziyafetlerinden kutlamalara kadar yediğiniz yemeği<br />
özel kılmayı başaran Nakkaş Kebap Selamiçeşme, Göztepe,<br />
Çekmeköy, Erenköy ve Nakkaştepe’de yer alan mekanlarımızla tüm<br />
İstanbulluları eşsiz lezzetlerle tanıştırıyoruz...<br />
Trakya ve Balıkesir yöresindeki meralarda yetişen hayvanların<br />
etlerini tazeliğini yitirmeden İstanbul’a getiriyoruz.<br />
Kendi özel bahçelerimizde hiçbir hormon barındırmayan, genetiğiyle<br />
oynanmamış, tohum ve zirai ilaç kullanmadan ürettiğimiz sebzeleri<br />
dalından koparıp siz misafirlerimize sunuyoruz...<br />
NAKKAŞTEPE:<br />
Kuzguncuk Mah. Gümüşyolu Cad. No: 24 Üsküdar<br />
Tel: 0216 495 65 15<br />
SELAMİÇEŞME:<br />
Mustafa Mazhar Bey Cad. No: 18/A Selamiçeşme<br />
Tel: 0216 567 48 48<br />
GÖZTEPE:<br />
Feneryolu Boztepe Sokak No: 2/2 Göztepe<br />
Tel: 0216 567 97 50-51<br />
ÇEKMEKÖY:<br />
Taşdelen Mah. Sultançiftliği Cad. No: 15<br />
Şile Otobanı Otokoç Yanı Çekmeköy<br />
Tel: 0216 344 30 30<br />
ERENKÖY:<br />
Erenköy Mah. Ethemefendi Caddesi<br />
No: 19 Kadıköy/ İstanbul<br />
Tel: 0216 302 46 46