Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YARDIMCINIZ ALLAH (azze ve celle) OLUNCA...<br />
Bilad-ı Şam<br />
İslam İnkılabına<br />
Hazırlanıyor<br />
Suriye’de kardeşlerimiz acılar mahşerinde kaç bin defa bir buçuk milyarlık ümmeti hesaba katarak,<br />
“Bizi kurtarın/bize yardım edin!” diye çağrıda bulundu fakat çığlıkları İran severlerin dehlizlerinde ya da<br />
onları Ehl-i beyt olarak tanıtan taifenin stüdyolarında kayboldu. İslamcılar daha önemli(!) bahisleri olduğundan<br />
haber bültenlerinde, manşetlerinde onlara yer ayıramadı. Ya da 500 ölümlü bir katliamı bir trafik kazası<br />
çapında haber yaptılar.<br />
u İhsan ŞENOCAK<br />
isenocak@hukumdergisi.com<br />
Onlarca yıl Nusayri zulmüne maruz<br />
kaldılar. Malları talan edildi, camilerdeki<br />
ders halkaları tehdit olarak algılandı.<br />
Çocukları yüksek binaların tepelerinden<br />
yollara savruldu. Anne karnındaki çocukları<br />
katledildi. Hama’da on binlercesi şehid oldu.<br />
Baas rejiminin katliam ajandasını bilen<br />
Müslümanlar yola, “her şeye hazırız.” diyerek<br />
çıktı. Bir anda “Özgür Suriye Ordusu” oluştu.<br />
İslam gençliği ÖSO’nun tugaylarına koştu.<br />
Arkasına İran, Rusya ve adına Hizbullah<br />
denen örgütü alan Beşşar, babası ve amcası<br />
gibi zafer kazanacağını düşündü fakat her gün<br />
yeni yenilgi haberleri aldı. Taburları, tugayları<br />
düştü, şehirlerde hakimiyeti kaybetti. Elinde<br />
sadece hava gücü kaldı.<br />
Şam, Halep, Hımıs, … şimdilerde insanlık<br />
tarihinin, en şeni’ katliamlarından birine<br />
tanıklık ediyor. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar feryad<br />
ediyor. Okullar, çarşılar boşalmış. Atölyeler,<br />
fabrikalar çalışmıyor. Şu fikir inhitatına bakın<br />
ki, tek bilgi kaynağı İran ve Hizbullah olan<br />
bazı Müslümanlar, bu vahşete duyarsız kalmakla<br />
yetinmiyor, mazlumları da Amerikancı<br />
olmakla itham ediyor. Aşağıdaki mısra sanki<br />
tam da bu hadiseyi izah etmek için söylenmiş:<br />
“Sorsalar mağdurunu gaddar kendin gösterir.”<br />
Müslümanlara hitap eden gazete ve televizyonları<br />
idare eden yazar-çizer taifesinin bir<br />
kısmı, açıkça Esed’ten yana tavır alarak sadece<br />
zahiren İslam’la alakası olduğunu bir kez<br />
daha tescil eden İran’ı tezkiye etmeye devam<br />
ediyor. (Hiçbir hadiseyi küçümseme amacımızın<br />
olmadığını, bütün bir alem-i İslam’ı<br />
misak-ı milli olarak kabul ettiğimizi ilanen<br />
söyleyelim). Bilad-i İslam’da birkaç şehit için<br />
nümayişler düzenleyenler günde yüzlerce kişinin<br />
şehit olduğu suriye cihadına karşı sükut<br />
orucuna büründü; hissetmiyor, görmüyor,<br />
duymuyor, konuşmuyor. Kur’an-ı Hakim’in<br />
ifadesiyle, sağır, dilsiz ve kör oldular. Diğer bir<br />
grup ise hakikati tahrif ediyor, gaddarı mazlum;<br />
mazlumu da gaddar olarak gösteriyor.<br />
Camileri bombalayan, ulema, avam ayırımı<br />
yapmadan Müslüman’ın boğazını kesen ya da<br />
onu kurşuna dizen İran, Beşşar ve Hizbullah’ı<br />
hakperset; mazlum ümmetin, yıkılan camilerin,<br />
ırzına geçilen kadınların hesabını soran,<br />
Allah Azze ve Celle’nin adını yücelten Özgür<br />
Suriye Ordusu’nu ise Amerikancı olarak haber<br />
yapıyor: “Müşkül budur ki, suret-i haktan zuhur<br />
ede.”<br />
Hakikat, ancak bu kadar çarpıtılabilir. Hz.<br />
İsa adına İseviliği tahrif edenler, şimdi İslam<br />
adına hakikati tahrif etmekle meşgul. En zor<br />
zamanlarda dahi kardeşlerinin yanında yer<br />
alan, varını yoğunu onlarla paylaşan, kıtalar<br />
arası yardım kafileleri düzenleyen bu ümmet,<br />
evi bombalanan muzdariplere, eşini ve çocuklarını<br />
kaybeden biçare kadınlara, yavrusuna<br />
süt bulamayan babalara karşı kayıtsız kaldı,<br />
onları acılarıyla baş başa bıraktı.<br />
Suriye’de kardeşlerimiz acılar mahşerinde<br />
kaç bin defa bir buçuk milyarlık ümmeti<br />
hesaba katarak, “Bizi kurtarın/bize yardım<br />
edin!” diye çağrıda bulundu fakat çığlıkları<br />
İran severlerin dehlizlerinde ya da onları Ehl-i<br />
beyt olarak tanıtan taifenin stüdyolarında<br />
kayboldu. İslamcılar daha önemli(!) bahisleri<br />
olduğundan haber bültenlerinde, manşetlerinde<br />
onlara yer ayıramadı. Ya da 500 ölümlü<br />
bir katliamı bir trafik kazası çapında haber<br />
yaptılar. Onlar aslında bu tavırlarıyla kendileri<br />
katında hangi sözün daha bağlayıcı olduğunu<br />
gösterdiler. Kur’an’ın, “Size ne oldu da Allah<br />
yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan<br />
bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip<br />
gönder, bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen<br />
zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda<br />
savaşmıyorsunuz!” (Nisâ 75) çağrısına<br />
mutaassıb bir Ayetullah’ın sözü kadar önem<br />
atfetmediler.<br />
www.hukumdergisi.com OCAK 2013 02