You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Ocak & Şubat 2018 | Yıl: 14 | Sayı: <strong>79</strong> | Fiyatı: 7.50 TL<br />
Kıtalararası ilk demiryolu tüneli ile<br />
GEBZE-HALKALI<br />
105 DAKİKA
İstanbul Anadolu yakasında<br />
sağlığın yeni adresi:<br />
Medicana Kadıköy<br />
Hastanesi<br />
Kadıköy Kızıltoprak’ta Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’na komşu olan Medicana Kadıköy<br />
Hastanesi, dünya standartlarında sağlık hizmeti ve güçlü akademik hekim kadrosu ile tüm Anadolu<br />
yakasına sağlık getirdi.<br />
• Kadıköy Medicana Hastanesi 15.000 metrekare<br />
kapalı alan<br />
• 12 katlı hastanede toplamda 80 yatak kapasitesi,<br />
7 adet erişkin yoğun bakım yatağı<br />
• Modern yenidoğan yoğun bakım üniteleri<br />
• İleri düzeyde tasarlanmış ve tüm ameliyatların rahatlıkla<br />
yapılabileceği ameliyathaneler<br />
• 60’a yakın doktor, toplamda 450 personel<br />
• Hasta konfor ve güvenliğinin maksimum seviyede tutulduğu,<br />
modern çizgilerle tasarlanmış hasta odaları ve süit odalar<br />
• Tüm tanı ve teşhislerin yapılabileceği üst düzey radyolojik<br />
görüntüleme cihazları<br />
• 40’ın üzerinde poliklinik muayene odası<br />
Tıbbi Bölümler<br />
Dahili Tıp Bilimleri<br />
Anestezi ve Reanimasyon<br />
İç Hastalıkları<br />
Endokrinoloji<br />
Gastroenteroloji<br />
Hematoloji<br />
Nefroloji<br />
Medikal Onkoloji<br />
Hematoloji<br />
Kardiyoloji<br />
Enfeksiyon Hastalıkları<br />
Göğüs Hastalıkları<br />
Dermatoloji<br />
Nöroloji<br />
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon<br />
Psikiyatri<br />
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları<br />
Radyoloji<br />
Beslenme ve Diyet<br />
Cerrahi Tıp Bilimleri<br />
Acil Tıp<br />
Genel Cerrahi<br />
Kadın Hastalıkları ve Doğum<br />
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi<br />
Ortopedi ve Travmatoloji<br />
Üroloji<br />
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları<br />
Göz Hastalıkları<br />
Ağız ve Diş Sağlığı<br />
Göğüs Cerrahisi<br />
Temel Tıp Bilimleri<br />
Mikrobiyoloji<br />
Biyokimya<br />
Patoloji<br />
Yoğun Bakımlar<br />
Genel Yoğun Bakım<br />
Yenidoğan Yoğun Bakım<br />
0850 460 6334<br />
0850 460 MEDI<br />
www.medicana.com.tr<br />
0216 970 4 970
AMERİKA’DA<br />
DOĞUM YAPMAK<br />
İSTER MİSİNİZ?<br />
Amerika’da Doğum Yapmanın Avantajları<br />
» Amerikan Vatandaşı Olması<br />
Amerikan yasaları gereğince, Amerika sınırları içerisinde doğan çocuk başka<br />
herhangi bir şart aranmaksızın Amerikan vatandaşı olmaktadır.<br />
» Amerika’da Eğitim Avantajı<br />
Amerikan vatandaşlığı kazanan çocuğunuz, Amerika’da eğitim konusunda da çok<br />
fazla avantaj sahibi olacaktır. Amerikan vatandaşı olacağı için birçok okulda parasız<br />
okuyabileceği gibi, birçok okuldan da burs alma imkanı olacaktır. Ayrıca, özel<br />
okullarda da yabancı öğrencilere oranla çok daha ucuza eğitim imkanı olacaktır.<br />
» Türkiye’de Eğitim Avantajı<br />
Çocuğunuz Amerikan vatandaşı olması ile birlikte Türkiye’de eğitim veren<br />
okulların yabancı öğrenci kontenjanından faydalanarak, istediği bölümlere<br />
sınavsız veya çok rahat girme imkanı olacaktır.<br />
» Amerika’da Çalışma<br />
Amerikan vatandaşlığı kazanan çocuğunuz, istediği zaman kolayca iş bulabilme<br />
imkanına sahiptir.<br />
» Vizesiz Seyahat Etme<br />
Amerikan pasaportu, dünyanın en güçlü pasaportları<br />
arasında yer almaktadır. Çocuğunuz bu pasaport<br />
sayesinde dünyanın çoğu yerine vize ihtiyacı olmadan<br />
veya çok kolay vize alarak seyahat edebilecektir.<br />
» Ebeveynlerine Amerika’da<br />
Oturma Şansı<br />
Çocuğunuz 21 yaşına geldiğinde anne ve babasına da<br />
Amerika’da oturma imkanı sağlayabilmektedir.<br />
*Daha detaylı bilgilendirme için uzman ekibimize danışabilirsiniz.<br />
www.amerikatedavi.com<br />
Tel: 0216 359 62 64 Mail: info@amerikatedavi.com<br />
Adres: Buyaka Kule 3 Fatih Sultan Mehmet Mah.<br />
34771 Ümraniye/İstanbul
Editör<br />
İnsanlar Kadıköy’de yatırım<br />
değil, yaşam satın alıyor...<br />
İstanbul için ulaşım demek; zaman, para, stres ve<br />
hava kirliliğinde kaybolup gitmek demek... Öyle ki,<br />
Kadıköy’den karşının herhangi bir noktasına ulaşmak<br />
için günün abartısız yarım gününü harcamak<br />
zorunda kalabiliyor insanlarımız.<br />
Konu o kadar güncel ve derin ki, hükümetin ulaşım<br />
projeleri de ayrıntılarıyla hepimizi ilgilendiriyor.<br />
Özellikle Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım<br />
projesinde sona yaklaşılmasından hareketle, Gebze-Halkalı<br />
arası yolculuğun<br />
banliyö sistemlerinin<br />
metro standardı<br />
ve Marmaray<br />
araçlarına<br />
entegre<br />
edilerek,<br />
29 Ekim<br />
2018 tarihinde<br />
hizmete<br />
gireceği<br />
açıklaması<br />
ile<br />
birlikte bu<br />
gelişmelerin<br />
üzerinden demiryolları<br />
tarihine<br />
indiğimiz kapak dosyamızda;<br />
Mimar Sinan Genim, Yonca Kösebay Erkan<br />
ve emekli demiryolcularla “Demiryolu Mirasımızı”<br />
konuştuk.<br />
Geçmişten geleceğe konseptimiz doğrultusunda<br />
görüşlerine başvurduğumuz isimler, demiryollarının<br />
tarihiyle birlikte ulaşımda gelinen son noktayı<br />
dergimizde dile getirerek, konuyla ilgili değerli<br />
önerilerini de sayfalarımızda paylaştılar.<br />
***<br />
Ulaşımın yanı sıra güncel problemlerimizden bir<br />
diğeri de kentsel dönüşüm ve bina yenileme... Arz<br />
fazlasının satış darlığı yarattığı inşaat dünyasında<br />
Ağaoğlu isminin yarattığı güvene kadın zarafetini<br />
perçinleyen Cadde’nin ilk ve tek kadın müteahhidi<br />
Ayten Alpar, dergimize konuk oldu. Projelerinden<br />
sektörün 2018 yılı öngörüsüne kadar görüşlerini<br />
Kadıköy Life ile paylaşan Alpar; “Bence çalışmak<br />
para kazanmak için değil. Üstündeki kiri, tozu atıp<br />
altından kendini çıkarmak için. Çalışma hayatı<br />
insanı dönüştürür. Direnmezsen...” sözünü yaşamının<br />
mottosu olarak dile getiriyor.<br />
Çevre ve insanın hızla dönüştüğü günümüzde<br />
olayın bir de sosyolojik tarafı var. Sabancı Üniversitesi<br />
Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Cenk<br />
Özbay’dan Kadıköy’ün sosyolojik dönüşümüne<br />
dair yorumlarını aldık ve ilçenin bir anda cazibe<br />
alanı olmaya başlamasının nedenlerini konuştuk.<br />
Kentsel dönüşümün tek bir parça olmadığını, ekonomik<br />
nedenlerinin yanı sıra estetik ve sosyolojik<br />
nedenleri olduğunu dile getiren Özbay; “Nasıl bir<br />
kentte yaşıyoruz, nasıl bir kaldırım istiyoruz, nasıl<br />
bir mahalle istiyoruz. Bunları tartışmamız gerek.<br />
Bence, mimar, belediye, şehir plancıları, müteahhitler<br />
bir araya gelip bunu konuşmalı, ortak net<br />
bir tavır alınmalı. Hoş aslında, yenidünya düzenindeki<br />
birçok metropolde de bu yok, ne kadar Paris<br />
mimarisi kaldı ki... Bağdat<br />
Caddesi, Hasanpaşa,<br />
Fikirtepe aynı<br />
ilçe içinde<br />
başka<br />
yerlere dönüşüyor.<br />
Kısaca<br />
değişim<br />
olacak<br />
ama<br />
bunun<br />
yanında<br />
nitelik olmalı.<br />
Ancak<br />
şu bir gerçek<br />
ki Kadıköy çok<br />
daha iyisini hak<br />
ediyor.”<br />
Kentsel dönüşüm konusunda uzmanlaşan<br />
Teamwork Global de bir mimarlık ofisi olarak<br />
Kadıköy bölgesine ilişkin görüşlerini dergimizle<br />
paylaştı. Türkiye’de kentsel dönüşüm projelerinin<br />
sayı olarak yüzde 45’inde Kadıköy imzasını<br />
bulunduğunu vurgulayan Teamwork Global<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Gurur Yarar; “Piyasanın<br />
bir tık kötüleşmesiyle her gün elde yeni bir bina<br />
stoku oluşmaya başladı. Kadıköy’de farklı projeler<br />
satmaya devam ederken, aslında mesleği inşaat<br />
olmayan, farklı sektörlerden gelen birçok oyuncuyla<br />
birlikte daha karmaşık bir bölge haline<br />
geldi. Bugün şunu görüyoruz ki, özellikle Anadolu<br />
yakasında Kadıköy’den daha nezih yaşanacak bir<br />
bölge olmadığı için, fiyatların 2014’e göre belki<br />
yüzde 30-35’e yakın düşmesine rağmen hâlâ satış<br />
var, hareket var. Çünkü insanlar Kadıköy’de yatırım<br />
değil, yaşam satın alıyor.”<br />
Görüldüğü gibi müteahhidiyle, sosyolog ve mimarıyla<br />
sebep sonuç ilişkileri irdelendiğinde ortalık<br />
berraklaşıyor, daha rahat gözlem yapılabiliyor.<br />
Keşke hükümet de bir oldu-bitti kaosuyla karşı<br />
karşıya kalan İstanbul’a hizmet için nicelik yerine<br />
niteliği tercih etse...<br />
Canan Toprakkaya<br />
Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika<br />
TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,<br />
MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,<br />
POLİTİKA DERGİSİ<br />
İmtiyaz Sahibi ve<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Fatma Canan Toprakkaya<br />
Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Kadir Toprakkaya<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
İrem Toprakkaya<br />
Yayın Kurulu<br />
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp,<br />
Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,<br />
İnal Aydınoğlu, Bülent Turan,<br />
Enis Fosforoğlu<br />
Haber Müdürü<br />
Cenay Toprakkaya<br />
Editörler<br />
Figen Sabırcan, Özgür Uysal,<br />
Sedef Turan, Pınar Baltacı,<br />
Deniz İhsan Taşdelen,<br />
Reha Kadak, Dilek Karagöz<br />
Görsel Yönetim<br />
Kubilay Şenyiğit<br />
Reklam ve Halkla İlişkiler<br />
Benusen Sağdan<br />
Tel: 0532 208 84 42<br />
Basım<br />
Teknik Basım Matbaacılık<br />
San. ve Tic. A.Ş.<br />
Sertifika No: 24871<br />
Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl Bulvarı<br />
No: 44 Keyap Çarşısı<br />
F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul<br />
Tel: 0216 508 20 20<br />
www.teknikbasim.com<br />
Dağıtım<br />
Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong> dergisinin birinci sayfasından<br />
son sayfasına kadar olan yazılardan imza<br />
sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların<br />
sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong> dergisinde yayınlanan her<br />
türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her<br />
hakkı saklıdır.<br />
İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong>’ın hiçbir kurum ve kuruluşla<br />
doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.<br />
Yayıncı<br />
K-İletişim Basın Yayın ve<br />
Tanıtım Hizmetleri<br />
Karanfil Sokak No: 27/13<br />
Göztepe / İstanbul<br />
Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17<br />
Gsm: 0532 266 82 43<br />
E-posta: kadikoylife@yahoo.com<br />
www.kadikoylife.com<br />
İrtibat Bürosu<br />
Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.<br />
No: 42/1 Kadıköy / İstanbul<br />
Tel: 0532 470 73 05<br />
ISSN 1307-5535<br />
Ocak & Şubat 2018<br />
Yıl: 14 Sayı: <strong>79</strong> Fiyat: 7.50 TL<br />
Basım Tarihi: 16 Ocak 2018<br />
Yayın türü: İki aylık, bölgesel,<br />
süreli yayındır.<br />
KADIKÖY <strong>LIFE</strong><br />
Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği<br />
üyesidir.<br />
12 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
İçindekiler<br />
102<br />
48<br />
62<br />
34<br />
52<br />
34<br />
48<br />
52<br />
62<br />
Kıtalararası ilk demiryolu tüneli ile<br />
GEBZE - HALKALI 105 DAKIKA<br />
Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım projesinin<br />
banliyö hatlarının iyileştirme aşamasında sona<br />
yaklaşılıyor. Bir yıldan daha az bir sürede, 29 Ekim<br />
2018’de hizmete açılması planlanan hat ile Gebze’den<br />
Halkalı’ya 105 dakikada seyahat edilmesi planlanıyor.<br />
İlk seçilmiş belediye başkanı<br />
OSMAN HIZLAN ILE KADIKÖY<br />
YOLCULUĞU<br />
Arif Atılgan yazdı: “Siz değerli Kadıköy Life okurlarını<br />
Kadıköy’ün seçilmiş ilk belediye başkanı Osman<br />
Hızlan ile tanıştırmak istiyorum. Bundan 34 yıl önce<br />
Kadıköy Belediye Başkanlığı’na aday olması ile<br />
başlayan serüveni ve Kadıköy’de modern altyapı<br />
yatırımlarını başlatan biri olması nedeniyle ona<br />
teşekkürümüz hep olacaktır.”<br />
Ayten Alpar:<br />
AĞAOĞLU KALITESINI VE<br />
GÜVENILIRLIĞINI<br />
BAĞDAT CADDESI ILE BULUŞTURDUK<br />
Türkiye genelinde “kentsel dönüşüm” adıyla<br />
başlayıp hızla yayılan ve çok büyük bölümü “bina<br />
yenileme” olan sistem, beraberinde getirdiği olumsuzlukların<br />
yanı sıra olumlu sonuçlar da vermeye<br />
başladı. Özellikle son 5 yıldır Türkiye’nin ana gündemleri<br />
arasında yer alan bu pastadan pay almak<br />
isteyen Ayten Alpar yönetimindeki Ağaoğlu Cadde<br />
İnşaat, “dönüşüm” yerine “yenileme” diyerek girdiği<br />
5 projeyi başarıyla tamamladı.<br />
KUZGUNCUK’TA BIR GÜN<br />
Metropol olan İstanbul’un, son mahalle kalelerinden<br />
biridir Kuzguncuk. Çok kültürlü, çok dinli bir semttir<br />
Kuzguncuk; ezan sesleri çan seslerine karışır. Kadıköy<br />
Life olarak biz de bu güzel semtin yeme-içme<br />
noktalarından alışveriş edebileceğiniz şirin mekânlarına,<br />
yani kısacası Kuzguncuk’ta geçirebileceğiniz<br />
bir güne dair liste hazırladık.<br />
94<br />
102<br />
104<br />
94<br />
Denizle iç içe ve kendine özel konseptiyle<br />
MODACTIVE<br />
Moda Deniz Kulübü bünyesinde kurulan ve 7<br />
aydır hizmet veren ModActive Fitness Merkezi, her<br />
geçen gün daha iddialı bir hale geliyor. Diğer spor<br />
merkezlerinden farkını ise yöneticisi, antrenörleri ve<br />
abonelerine sunduğu sağlıklı yaşam tarzıyla ortaya<br />
koyuyor.<br />
Salih Kalyon:<br />
İNSANLIK VAR OLDUKÇA, TIYATRO DA<br />
VAR OLACAK!<br />
Usta tiyatrocu Salih Kalyon ile geçmişten günümüze<br />
uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik. Tiyatroya<br />
nasıl başladığını, ilk sahne heyecanını, günümüzde<br />
ayakta kalmaya çalışan tiyatroları ve bunun için çabalayan<br />
tiyatrocuları konuştuğumuz sohbetimizde<br />
konu tiyatro olunca, ister istemez Taksim’in mevcut<br />
durumunu, sanatın ve sanatçıların Kadıköy’de nasıl<br />
bir gelişim sergilediğine de değindik.<br />
Türk musikisi ile<br />
balenin birleştiği isim;<br />
MERCAN SELÇUK<br />
Bale sanatçısı ve eğitmeni Mercan Selçuk, hem<br />
Türkiye’de hem de yurtdışında aldığı sanat eğitimini<br />
bugün geleceğin sanatçılarına aktarıyor. Mercan Selçuk<br />
Dans Topluluğu olarak öğrencileri ile hazırladığı<br />
‘Bizim Hikâyemiz’ isimli ilk gösteri 5 Mart’ta Kozyatağı<br />
Kültür Merkezi’nde izleyicisiyle buluşacak.<br />
104<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 13
SAHİLYOLU’NA<br />
KADIKÖY,<br />
ÜSKÜDAR,<br />
ATAŞEHIR,<br />
MALTEPE HAVARAY<br />
PROJELERI IPTAL!<br />
HAVARAY GELİYOR<br />
Özel Haber<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz yıl yatırım programlarına<br />
dâhil ettiği Havaray Projeleri’nde hem işlemler hem de değişimler<br />
hızlanıyor. Bugüne kadar birçok metro projesini hayata geçiren ve 2019<br />
sonrasında İstanbul’daki metro uzunluğunu 1000 kilometrenin üzerine<br />
çıkarmayı hedefleyen İBB’nin, yolcu trafiğini havaya almak adına planladığı<br />
Kadıköy, Üsküdar, Ataşehir, Maltepe Havaray Projeleri’ni<br />
iptal etmesinin gündemde olduğu konuşulmakta.<br />
SAHİLYOLU’NDAN TUZLA’YA KADAR<br />
Bu hatlar yerine yeni planlamanın Bostancı’dan başlayıp Sahilyolu’nu<br />
takip ederek Tuzla’ya kadar ulaşacağı bilgisini aktaran bir uzman,<br />
bu sistem ile hem yapım kolaylığı hem maliyet yönünden çok büyük<br />
avantaj sağlanacağını dile getirdi. Planların onaylanması durumunda<br />
inşaat çalışmalarına Mart veya Nisan ayı içinde başlanabileceği bilgisini<br />
aktaran bir başka yetkili ise, “Anadolu Yakası için sürpriz projeler<br />
de yolda” dedi.<br />
TUZLA BELEDİYE-SAHİL HAVARAY PROJESİ DEVAM<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 yılı sonrasında<br />
hizmete almayı planladığı Tuzla Belediye - Sahil Havaray<br />
Projesi’nin yeni projeye entegre edileceği, Tuzla Belediyesi’nden<br />
yolculuğuna başlayacak olan Havaray Projesi’nin<br />
sırasıyla Evliya Çelebi, Şinasi Duralı, Dörtyol ve Vatan duraklarından<br />
geçerek Marina durağına ulaşacağı bilgisi verildi. Bu<br />
havaray projesiyle birlikte bölge halkının marina ve içerisinde<br />
yer alan sosyal alanlara ulaşımının daha kolaylaşacağı ve<br />
bölgenin bir cazibe merkezi olmasına katkı sağlayacağı yine<br />
beklentiler arasında...<br />
Kadıköy Life Dergisi bu konuyu<br />
kapak dosyası yapmıştı.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 15
Çevre<br />
Beymen, Chanel, Eataly, Apple, Samsung<br />
kötü gidişatı tersine çevirebilecek mi?<br />
Bağdat Caddesi’nde ziyaretçi<br />
sayısı giderek düşüyor<br />
HABER MERKEZİ<br />
İstanbul’un üç önemli alışveriş caddeleri<br />
kabul edilen İstiklal, Nişantaşı ve Bağdat<br />
Caddesi’nde ziyaretçi sayılarının giderek<br />
eridiği bildirildi. Buna neden olarak ise,<br />
kentsel yenilemelerin yaya trafiğini düşürmesi<br />
gösterildi.<br />
İstanbul’un üç ana caddesini inceleyen<br />
gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden<br />
Cushman & Wakefield, ‘İstanbul Alışveriş<br />
Caddeleri’ raporunun dördüncüsünü<br />
geçtiğimiz günlerde yayınladı. Caddelerdeki<br />
ziyaretçi sayısının giderek eridiğine değinilen<br />
raporda, ziyaretçi düşüş oranlarının 10<br />
binlerle ifade edildiği görüldü.<br />
BOŞ OLAN 42 MAĞAZANIN<br />
YÜZDE 50’Sİ KİRALANABİLDİ<br />
Bağdat Caddesi’nde 2016’da 27 adet<br />
olan kentsel yenileme proje sayısının<br />
2017 sonu itibariyle 41’e ulaşması, artan<br />
boş mağaza sayısı ve inşaat halindeki<br />
binaların yanı sıra, halen yaklaşık 2 bin<br />
konutun yarım kalmış olması ile birlikte,<br />
geçen seneye nazaran ziyaretçi sayısında<br />
hem hafta içi hem de hafta sonu ciddi<br />
bir düşüş yaşandığına değinilen raporda;<br />
yeni gelecek olan markalarla birlikte<br />
toparlanmanın olabileceği söylenmekte...<br />
Bağdat Caddesi’nde son 1 sene içerisinde<br />
2016’da boş olan 42 mağazanın yüzde<br />
50’si kiralanabildi. Toplamda gerçekleşen<br />
43 kiralama işleminin 26’sını ise yeni<br />
girişler oluşturdu.<br />
CHANEL, EATALY, APPLE, SAMSUNG<br />
Çok yakında açılması beklenen Chanel, Eataly,<br />
Apple, Samsung gibi global markalar<br />
Cushman &<br />
Wakefield<br />
Yönetici Ortağı<br />
Toğrul Gönden.<br />
ile Bağdat Caddesi’nin daha hızlı toparlanma<br />
göstereceğine işaret edilen raporda, bu<br />
toparlamanın itici güçlerinin ise genelde<br />
yeme-içme ve caddeye yeni giriş yapması<br />
beklenen uluslararası markalar sayesinde<br />
olmasının beklendiğinin altı çizilmekte.<br />
Verileri değerlendiren Cushman & Wakefield<br />
Yönetici Ortağı Toğrul Gönden, “Ana<br />
cadde pazarı; döviz kurundaki dalgalanmalar,<br />
perakendedeki büyümenin yavaşlaması<br />
ve kentsel yenileme çalışmaları göz önüne<br />
alındığında bir süre daha kırılgan olmaya<br />
devam edecektir. Buna rağmen, Bağdat<br />
Caddesi’nin umut vaat ederek daha hızlı<br />
düzeleceğini tahmin ediyoruz” dedi.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 17
Aktüel<br />
Sahrayıcedit<br />
sakinleri<br />
Anadolu Lisesi istiyor<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
“SESIMIZ OLUN,<br />
ANADOLU<br />
LISEMIZ<br />
OLSUN!”<br />
Kadıköy Sahrayıcedit’te geçtiğimiz süreçte<br />
mevcut liselerin İmam Hatip Lisesi’ne dönüştürülmesi,<br />
mahalle sakinlerinin yoğun<br />
tepkisiyle karşılandı. Semtlerinde iki adet<br />
İmam Hatip Lisesi bulunmasına rağmen<br />
hiçbir Anadolu Lisesi ya da Meslek Lisesi<br />
olmadığına dikkat çeken Sahrayıceditliler,<br />
konu ile ilgili imza kampanyası başlattı.<br />
TEOG sınavının kaldırılmasıyla birlikte<br />
öğrenciler, tercihleri sonucunda evlerinin<br />
yakınındaki okullara yerleştirilecek. Bu<br />
gelişmeden sonra İstanbul ve Türkiye<br />
genelinde artmaya başlayan tepkiler,<br />
çeşitli imza kampanyaları ile devam ediyor.<br />
Sahrayıcedit Mahallesi’nde daha önce İntaş<br />
Lisesi’nin İntaş Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi<br />
olmasının ardından, Gözcübaba Lisesi<br />
de İmam Hatipleştirildi. Mahalle sakinleri<br />
böyle bir ihtiyacın olmadığını belirtirken;<br />
“Mahallemizde bulunan iki adet İmam Hatip<br />
Lisesi’nden biri olan Gözcübaba İmam<br />
Hatip Lisesi’nin, Gözcübaba Anadolu Lisesi<br />
yapılması talebimizdir” mesajı verdi.<br />
Sahrayıcedit Mahallesi Muhtarı Seval Özkan.<br />
ÖNCE İNTAŞ, SONRA GÖZCÜBABA LİSESİ<br />
Konu hakkında görüşlerini aldığımız Sahrayıcedit<br />
Mahallesi Muhtarı Seval Özkan;<br />
“Öncelikle bu sistemler değiştiği zaman<br />
İntaş ve Gözcübaba Liselerimiz vardı. İlk<br />
İntaş Lisesi; İmam Hatip oldu, ardından<br />
bir sene sonra Gözcübaba Lisesi... Biz<br />
en başta ihtiyaca göre düzenleniyor diye<br />
ve talep de olmadığı için biraz bekledik.<br />
Sonraki kayıtlarda insanlardan şikâyetler<br />
gelmeye başladı. Öğrenciler tercihlerde<br />
bulunuyor ve mecburen buradaki İmam<br />
Hatip Lisesi’ni yazmak durumunda<br />
kalıyorlar. Bize böyle taleplerle gelinince,<br />
bunu birkaç toplantıda dile getirdik.<br />
Değiştirilebilir mi, farklılaştırılabilir mi<br />
diye. Fakat hiçbir sonuç alamadık” dedi.<br />
Özkan, açıklamalarının devamında şunları<br />
ifade etti:<br />
“Muhafazakâr aileler de çocuklarını İmam<br />
Hatip Liselerine göndermek istemiyor.<br />
İnsanlar çocuklarının doktor, mühendis,<br />
avukat, vs. olmasını istiyor, onun için de<br />
Sahrayıcedit Gönüllüleri’nden<br />
Seyhan Öğütlü ve Ayla Yücel.<br />
daha farklı bir okulda okumasını istiyor.<br />
Ya da Sağlık Meslek Lisesi’ne gitsin, oradan<br />
çıkınca güzel işler bulabilsin istiyor. Kadıköy’e<br />
ya da Bostancı’ya gitmesi çok zor,<br />
çünkü araya maddi imkânsızlık giriyor. Son<br />
sınav değişikliğinden sonra insanlar kendi<br />
evinin yakınındaki okula gidecekler durumu<br />
ile karşı karşıya kalınınca, bir zamanlar<br />
yaşadığımız ve kenara attığımız sorun tekrardan<br />
gündeme geldi. Şikâyetler giderek<br />
arttı. Velilerden gelen talepler üzerine de<br />
imza kampanyası başlatıldı. Biz de destek<br />
oluyoruz.”<br />
“AİLELERİ ÖZEL OKULLARA<br />
MECBUR EDİYORLAR”<br />
Okulların İmam Hatipleştirilmesine mahalleli<br />
olarak karşı olduklarını söyleyen<br />
Sahrayıcedit Gönüllüleri Başkanı Seyhan<br />
Öğütlü ise; “Bütün okullar İmam Hatip Lisesi<br />
olunca, özel okullara mecbur ediyorlar<br />
aileleri. İnsanlar da oradan buradan kesip,<br />
özel okullara gönderiyor çocuklarını. İmza<br />
kampanyası sonuç verirse etkili olacağımızı<br />
düşünüyorum” şeklinde konuştu.<br />
“SEMTİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”<br />
Sahrayıcedit Gönüllüleri Başkan Yardımcısı<br />
Ayla Yücel de, “İmam Hatip Liseleri’ne<br />
ihtiyacımız yok. Zaten şu andaki<br />
İmam Hatipler, önceden normal liseydi,<br />
sonradan evrildi. Araştırılarak yapılmış<br />
bir değiştirme değil bu. Bu semte ihtiyaç<br />
olup olmadığına dair bir şey sorulmadı.<br />
Semtimizde Fen Lisesi’ne ihtiyaç var. Bu<br />
süreçte de elimizden geldiği kadar imza<br />
toplamaya gayret edeceğiz ve mahallemize<br />
sahip çıkacağız” değerlendirmesinde<br />
bulundu.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 19
Çevre<br />
Kalamış Yat Limanı için<br />
“Hemşehri Davası”<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun Fenerbahçe-Kalamış<br />
Yat Limanı’nda yapılaşmaya izin<br />
veren imar planı değişikliklerini onaylaması<br />
ve limanın 36 yıl süreyle özelleştirilmek üzere<br />
ihaleye çıkarılması, Kadıköylülerin büyük<br />
tepkisiyle karşılandı.<br />
Kadıköy Belediyesi tarafından “Fenerbahçe-Kalamış<br />
sahili imara açılıyor. Bu yanlıştan<br />
geri dönülsün!” sloganıyla change.org<br />
üzerinden başlatılan imza kampanyasının<br />
ardından Kadıköy Kent Konseyi de harekete<br />
geçerek, ihalenin iptali için İdare Mahkemesi’ne<br />
“Hemşehri Davası” açmaya karar<br />
verdi. Kadıköy Kent Konseyi’nden duyarlı<br />
Kadıköylülere yönelik yapılan çağrıda şu<br />
ifadelere yer verildi:<br />
İHALENİN İPTALİNİ TALEP EDİYORUZ<br />
“Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın<br />
Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı İşletme<br />
Hakkı İhalesi işleminin iptali için İdare<br />
Mahkemesi’ne ‘Hemşehri Davası’ açıyoruz.<br />
Dava konusu, ihale sonucunda yapılacak<br />
inşaatlarla çevrenin nüfus yoğunluğunun,<br />
görüntüsünün, yaşam koşullarının tamamen<br />
değişeceği ve sahilden yararlanma<br />
imkânlarının kısıtlanacağıdır. Kadıköylü<br />
çevre sakinleri olarak ihalenin iptalini talep<br />
ediyoruz. Davaya müdahil olmak isteyen<br />
tüm Kadıköylüleri bekliyoruz. (0216) 347<br />
53 47 nolu telefondan arayarak, Fenerbahçe-Kalamış<br />
Yat Limanı İşletme Hakkı<br />
İhalesi İptali için açılacak davaya müdahil<br />
olabilirsiniz.”<br />
LİMANA 15 BİN METREKARE İNŞAAT<br />
ALANI YAPILABİLECEK<br />
Özelleştirme Yüksek Kurulu, daha önceki<br />
kararını “İstanbul’un Kadıköy ilçesi Zühtüpaşa<br />
Mahallesi Kalamış-Fener Caddesi<br />
mevkisinde sınırları belirtilen 122 bin 648<br />
metrekare yüzölçümlü dolgu alanı ve 355<br />
bin 859 metrekare yüzölçümlü deniz yüzeyi<br />
(iki yat limanı) olmak üzere toplam 478 bin<br />
507 metrekare yüzölçümlü, devletin hüküm<br />
ve tasarrufu altındaki alanın özelleştirme<br />
kapsam ve programına alınması” şeklinde<br />
yeniden düzenledi. Yeni kararla özelleştirilen<br />
alan 42 bin 833 metrekare arttırılmış<br />
oldu. ÖYK tarafından onaylanan plana göre,<br />
“yüzen iskele” olarak belirtilen dolgu alanlarına<br />
inşaat yapılmayacak, fakat limana<br />
otopark hariç 15 bin metrekare inşaat alanı<br />
yapılabilecek.<br />
KADIKÖY BELEDİYESİ İTİRAZ ETMİŞTİ<br />
Kadıköy Belediyesi; plana yapı, nüfus ve<br />
trafik yoğunluğunu arttırması, halkın kıyı<br />
kullanımını azaltması, kıyı siluetini bozması,<br />
1/100.000 üst ölçekli çevre düzeni planına<br />
uygun olmaması, ekolojik dengenin<br />
bozularak yosunlaşmayı arttırması, ÇED<br />
raporunun olmaması ve hava koridorlarını<br />
kesmesi nedenleriyle itiraz etmişti. Özelleştirme<br />
Yüksek Kurulu ise Kadıköy Belediyesi’nin<br />
itirazını ret etmişti. Kadıköy Belediyesi<br />
de özelleştirme kararını Danıştay 6. Daire’ye<br />
taşımış, konusunda uzman beş kişiden<br />
oluşan bilirkişi heyeti Fenerbahçe-Kalamış<br />
Yat Limanı Koruma Planı’nı uygun bulmayıp,<br />
olumsuz yönde çok kapsamlı, her yönü<br />
ile incelenmiş bir rapor sunmasına rağmen,<br />
mahkeme bilirkişi raporunu dikkate almayıp,<br />
sadece yüzen iskele alanlarının emsale<br />
katılmasına yönelik yürütmeyi durdurma<br />
kararı vermişti.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 21
Ulaşım<br />
Kadıköy’de trafiğe<br />
köprü ve altgeçit<br />
dopingi<br />
FOTOĞRAF: EMİN KÜÇÜKSERİM<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
Kadıköy’de aynı süreçte trafiğe kapalı olmaları nedeniyle günlük<br />
hayatı olumsuz etkileyen ve trafiği içinden çıkılmaz bir hale<br />
getirerek Kadıköylülerin büyük tepkisine neden olan köprü ve<br />
altgeçitlerdeki son durumu, Kadıköy Life Dergisi olarak mercek<br />
altına aldık.<br />
Göztepe’de Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi üzerindeki tarihi<br />
tren istasyonu köprüsü, Ömer Paşa Altgeçidi, Selamiçeşme<br />
Köprüsü yerine inşa edilen altgeçit ile Fikirtepe’deki Kurbağalıdere<br />
Köprüsü araç ve yaya trafiğine açılırken; Feneryolu tren<br />
yolu altgeçidi ve Recep Peker Köprüsü’nde çalışmalar devam<br />
ediyor. Gece gündüz sürdürülen yoğun faaliyetler neticesinde<br />
öngörülen süreden daha hızlı bir şekilde bitirilen çalışmalar,<br />
Kadıköy’de bir nebze de olsa trafiğe soluk aldırdı.<br />
TARİHİ İSTASYON BİNASINA DEV KORUMA KUBBESİ<br />
Göztepe’de İstasyon Caddesi olarak da bilinen Tütüncü<br />
Mehmet Efendi Caddesi üzerinde yer alan tarihi tren istasyonu<br />
köprüsü, Marmaray Projesi kapsamında Ekim ayında yeniden<br />
yapılmak üzere yıkılmıştı. Çalışmaların bitirilmesi için verilen<br />
150 gün süreye karşılık köprü 60 gün içerisinde büyük ölçüde<br />
tamamlandı ve geçici olarak iki şerit halinde trafiğe açıldı.<br />
Köprünün yanı başında bulunan Göztepe İstasyon Binası’na da<br />
devasa büyüklükteki koruma kubbesi, dev vinçler yardımıyla<br />
yerleştirildi. Böylelikle istasyon binasının restorasyon süreci de<br />
başlamış oldu. Sırada ise istasyon binasının altına destekler<br />
konularak askıya alınması, yaklaşık 50 cm kadar yükseltilip,<br />
altındaki taşıyıcı duvarların yıkılması ve yeni taşıyıcı duvarların<br />
örülmesi işlemleri var.<br />
ÖMER PAŞA ALTGEÇİDİ’NDE MUTLU SON<br />
Erenköy Kız Lisesi önünden Bağdat Caddesi’ne bağlanan Ömer<br />
Paşa Caddesi’nin önemli yapılarından biri olan Ömer Paşa Altgeçidi’ndeki<br />
çalışmalar da tamamlandı. Altgeçide giriş ve çıkış<br />
yolları genişletilerek hem rahatlama sağlandı, hem de oluşabilecek<br />
çarpışmaların önüne geçildi. Geçidi her gün birkaç defa<br />
kullanmak zorunda olan vatandaşların yıllardır sürdürdükleri<br />
şikâyetler de nihayet sona ermiş oldu. Eskisine nazaran daha<br />
alçak yapılan yeni altgeçit, yüksek araçların kullanımı için<br />
uygun olmaması yönüyle ise tepki çekiyor.<br />
22 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Ulaşım<br />
BAĞDAT CADDESİ’NE BİR ALTGEÇİT DAHA<br />
1987 yılında dönemin belediye başkanı<br />
Osman Hızlan tarafından Kadıköy’e kazandırılan<br />
ve bölgenin trafik kaosunu önemli<br />
ölçüde hafifleten Selamiçeşme Köprüsü<br />
yıllara yenik düşüp alarm sinyalleri vermeye<br />
başlayınca İBB yetkiyi devralmış, Kadıköy’e<br />
yeni bir altgeçit kazandırmak için düğmeye<br />
basmıştı. Fenerbahçe ve Göztepe arasında<br />
bağlantıyı sağlayan, çevre semtler için de<br />
büyük önem taşıyan köprü yerine, projesi<br />
Kadıköy Belediyesi tarafından çizdirilen<br />
altgeçit inşa edildi. Engelli erişimine uygun<br />
olmasıyla beğeni kazanan altgeçide, önümüzdeki<br />
süreçte bisiklet yolu da yapılacak.<br />
“YENİ” FİKİRTEPE’DE TRAFİK<br />
SİRKÜLASYONUNU RAHATLATACAK<br />
Fikirtepe’de yetersiz kalan ve trafik sıkışıklığına<br />
neden olan Kurbağalıdere Köprüsü,<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />
yıkılarak yenisi inşa edildi. Eskiden trafik akışı<br />
bir gidiş ve bir geliş olarak hizmet veren köprü,<br />
iki gidiş ve iki geliş şeklinde düzenlendi.<br />
Fikirtepe’nin Salı Pazarı ve Kadıköy ile bağlantısını<br />
sağlayan köprüyle, Fikirtepe Kentsel<br />
Dönüşüm Alanı’nda oturumun başlamasıyla<br />
birlikte oluşacak trafik sirkülasyonunun daha<br />
rahat sağlanması hedefleniyor.<br />
RECEP PEKER KÖPRÜSÜ’NDE<br />
SÜREÇ UZAYACAK<br />
Kadıköy’de Osmanağa, Caferağa, Rasimpaşa<br />
ve Hasanpaşa mahallelerini Bağdat Caddesi ile<br />
sahilyoluna bağlayan ana güzergâhlar arasında<br />
yer alan, toplu taşıma araçları tarafından da<br />
yoğun bir şekilde kullanılan Recep Peker Caddesi<br />
üzerindeki Recep Peker Köprüsü, İstanbul<br />
Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen<br />
Kurbağalıdere Islah Projesi kapsamında<br />
1 Kasım 2017 tarihi itibariyle araç ve yaya<br />
trafiğine kapatıldı. Özellikle Rıhtım, Altıyol ve<br />
Kuşdili çevrelerinde iş çıkış saatlerinde yoğun<br />
trafiğe sebep olan köprü için oluşturulan<br />
alternatif yollar yeterli olmazken, hedeflenen<br />
bitiş süresinin yaklaşık 3 ay olarak ifade edildiği<br />
projede henüz köprünün yıkım işleminin<br />
gerçekleşmemiş olması düşündürüyor.<br />
FENERYOLU ALTGEÇİDİ’NDE<br />
SONA YAKLAŞILDI<br />
Marmaray Projesi kapsamında yenisi yapılmak<br />
üzere yıkılan tren yolu altgeçitlerinden<br />
biri de Feneryolu Altgeçidi. Bağdat Caddesi<br />
ile Minibüs Yolu olarak bilinen Fahrettin<br />
Kerim Gökay Caddesi arasında ulaşımı sağlayan<br />
önemli dikey hatlar arasında bulunan<br />
ve geçtiğimiz süreçte yıkımı gerçekleştirilen<br />
altgeçit yerine yenisi inşa edildi. Bölgede<br />
çalışmalar aralıksız bir şekilde devam ederken;<br />
istinat duvarı, altyapı çalışmaları ve<br />
çevre düzenlemesinin ardından altgeçidin<br />
araç ve yaya trafiğine açılacağı ifade edildi.<br />
Göztepeliler istasyon<br />
binası için buluştu:<br />
“İstasyon Binası kültür<br />
evi olsun”<br />
Göztepe’nin 1960 ve 70’li yıllarda<br />
en güzel günlerini yaşayan<br />
Göztepeliler, bu kez tarihi istasyon<br />
binalarının semtlerine kazandırılması<br />
için bir araya geldi. Yaklaşık 60<br />
eski Göztepelinin katıldığı etkinlik,<br />
her zamanki gibi yine duygu yüklü<br />
anlara sahne oldu.<br />
Bir dönem Göztepe’de muhtarlık<br />
yapıp, daha sonra İstanbul Büyükşehir<br />
Belediyesi’nde Spor Komisyonu<br />
Üyesi olarak hizmet veren<br />
ve İstanbul’a pek çok spor alanı<br />
kazandıran Baki Nedim Baltacı’nın<br />
çağrısıyla toplanan Göztepeliler,<br />
tarihi istasyon binasının “Mahalle<br />
Evi ve Kültür Merkezi” olarak Göztepe’ye<br />
kazandırılmasını talep etti.<br />
SUNAY AKIN’DAN<br />
GÖZTEPELİLERE DESTEK<br />
Ünlü yazar ve İstanbul Oyuncak<br />
Müzesi’nin Kurucusu Sunay Akın’ın<br />
da, Göztepe İstasyon Binası’nın<br />
Mahalle Evi ve Kültür Merkezi olarak<br />
düzenlenmesi fikrinin son derece<br />
yerinde olacağını dile getirdiğini<br />
paylaşan Göztepeliler, bu konuda<br />
kendisinden daha fazla destek<br />
beklediklerini ifade etti.<br />
HAYRETTİN UYSAL DA KATILDI<br />
Buluşmaya, Göztepe’de 30 yıl<br />
boyunca muhtarlık yapan Hayrettin<br />
Uysal da katıldı. İstasyon binasının<br />
Göztepe’ye “Mahalle Evi” olarak<br />
kazandırılmasının büyük kazanç<br />
olacağını belirten Uysal; “Bana göre<br />
bir de müze fikri geliştirilmeli. Eğer<br />
böyle bir müze girişimi ortaya çıkar<br />
ve gelişirse, burada sergilenmek<br />
üzere pek çok değerli eşya Göztepeliler<br />
tarafından bağışlanacaktır”<br />
şeklinde konuştu.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 23
Çevre<br />
BEYKOZ<br />
SAHILI<br />
GENIŞLIYOR<br />
Kanlıca’dan Paşabahçe’ye<br />
kesintisiz yürüyüş<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beykoz<br />
Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü sahil<br />
genişletme çalışmalarında ikinci etap<br />
tamamlandı. Kanlıca’dan Paşabahçe’ye<br />
uzanan 3 bin 700 metrelik sahilde yaya,<br />
bisiklet yolu ve iskeleler hizmete açıldı. İstanbul<br />
Boğaz’ına Çubuklu-Kanlıca arasında<br />
kazandırılan bin 300 metre uzunluğu ve 10<br />
metre genişliğindeki sahilyolu; balık tutma<br />
alanları, bisiklet ve yürüyüş yolları, enfes<br />
manzarasıyla vatandaşlardan büyük ilgi<br />
görüyor.<br />
2015 yılında Çubuklu-Kanlıca sahilyolu ile<br />
başlayan projenin ikinci etabında sahilin<br />
Paşabahçe’ye kadar uzatılmasıyla birlikte<br />
kazıklar üzerinde toplamda 3 bin 700 metrelik<br />
sahil yolu kazanıldı. Çubuklu İskelesi’nin<br />
arkasından başlayarak 2,4 kilometre<br />
uzunluğunda ve 10 metre genişliğindeki<br />
yeni yaya yolu Çubuklu 29, Çubuklu Hayal<br />
Kahvesi ve İBB Beykoz Sosyal Tesisleri’nin<br />
önünden geçiyor. Yeni yaya yolunda bisiklet<br />
ve yürüyüş yolu bulunuyor. Projede ayrıca<br />
balık tutanlarla yürüyüş yapanların birbirini<br />
rahatsız etmemesi için balık tutma alanları<br />
oluşturuldu.<br />
İSTANBUL’UN EN UZUN SAHİL ŞERİDİ<br />
Projeyle ilçe sakinlerinin kesintisiz bir sahil<br />
şeride kavuştuğunu vurgulayan Beykoz Belediye<br />
Başkanı Yücel Çelikbilek; “İstanbul’un<br />
en uzun sahil şeridine sahip Beykoz’da<br />
ilçe sakinlerimiz, düzenli alanların yetersiz<br />
olması nedeniyle sahilden yeterince<br />
yararlanamıyordu. Kanlıca-Çubuklu sahil<br />
yolunun yapılmasıyla Boğaz’ın güzelliğinin<br />
vatandaşlarımız tarafından yaşandığı<br />
nezih bir sahil şeridi ortaya çıktı. Paşabahçe<br />
etabının hizmete açılmasıyla ise, 3 bin 700<br />
metrekarelik bir alan halka kazandırıldı.<br />
Projenin üçüncü aşamasında, Paşabahçe’den<br />
Beykoz’a kadar yüzer marinalar inşa<br />
edilecek” açıklamasında bulundu.<br />
11 BİN METREKARELİK<br />
YENİ DOLGU ALANI<br />
Beykoz, Kanlıca-Çubuklu sahil yolunun<br />
ardından yepyeni bir sahil şeridine daha kavuşuyor.<br />
Beykoz sahili 550 metre boyunca,<br />
492 kazıkla denize doğru 15-17 metre genişleyecek,<br />
yayalar kesintisiz yürüyüş keyfine<br />
kavuşacak. İBB Etüt ve Projeler Daire<br />
Başkanlığı Altyapı Projeler Müdürlüğü tarafından<br />
hazırlanan “Beykoz Meydanı ve Sahil<br />
Düzenleme Projesi” ile mevcut meydan ve<br />
sahil, 492 kazıkla 11 bin metrekarelik yeni<br />
dolgu alanı oluşturularak genişletilecek.<br />
BALIK TUTMA TERASLARI VE<br />
DİNLENME ALANLARI<br />
550 metrelik bu sahil bandı boyunca oturma,<br />
dinlenme ve yürüyüş alanları, bisiklet parkuru,<br />
balık tutma terasları ve seyir iskeleleri yapılacak.<br />
Tarihi Beykoz Meydanı, Onçeşmeler,<br />
vapur iskelesi, tarihi yalılar ve çınar ağaçları<br />
öne çıkacak. Var olan alan ile birlikte toplam<br />
34 bin metrekarelik sahil bandı ortaya çıkacak<br />
ve sahilde kesintisiz yaya sirkülasyonu<br />
sağlanacak. Araçlar için parklanma cepleri<br />
yapılacak, peyzaj çalışmasıyla sahil bandı<br />
güzelleştirilecek. Projenin 2018 yılı sonunda<br />
tamamlanması planlanıyor.<br />
24 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Fikri Takip<br />
Acıbadem Sarayardı Caddesi’nde<br />
“Tinerci Evi”<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme<br />
kapsamında boşaltılan, cam ve pencereleri<br />
sökülerek kapatılan binalar, bulundukları<br />
bölgelerde ciddi bir risk unsuru oluşturmaya<br />
başladı. Gerekli güvenlik önlemlerinin<br />
alınmaması nedeniyle tinerci ve madde<br />
bağımlıları tarafından rahatlıkla kullanılabilen<br />
evler, toplumsal düzeni tehdit ediyor.<br />
Kadıköy Life Haber Merkezi’ne geçtiğimiz<br />
süreçte Feneryolu Mahallesi’nden benzer<br />
bir ihbar gelmiş, sayfalarımızda okurlarımıza<br />
duyurmuştuk. Son olarak ise Acıbadem<br />
Mahallesi’nde meydana gelen olayda,<br />
önceden semtin başka bir sokağındaki metruk<br />
eve giren, belediye ve polis işbirliğiyle<br />
oradan çıkartılan tinerciler, Sarayardı Caddesi’nde<br />
34 numaralı boş binayı mesken<br />
tutarak, mahallelinin huzurunu kaçırmaya<br />
devam ediyor.<br />
MAHALLELİNİN HUZURU KAÇTI,<br />
ŞİKÂYETLER ARTTI<br />
Kadıköy Life’a konuşan Sarayardı Caddesi<br />
esnafı; “Tinerciler yanlarında köpekleriyle<br />
çete halinde dolaşarak huzurumuzu<br />
kaçırıyor ve yoldan geçen insanları rahatsız<br />
ediyor” diyerek şikâyetlerini dile getirdi.<br />
Acıbadem Mahallesi Muhtarı Ersoy Uğur ise<br />
şunları dile getirdi: “Semtimizde 7-8 tane<br />
gençten oluşan bir grup var. Bir de bunların<br />
yanında köpekleri var. Öncelikle birkaç ay<br />
önce çok eski bir binada yer bulmuşlar. Bir<br />
yerlerden girerek orada barınmışlar. Belli<br />
saatlerde etrafa zarar verdikleri yönünde<br />
şikâyetler gelmeye başladı. Köpekleri de<br />
kedilerin peşinden koşturuyorlarmış. Hatta<br />
boğduklarını iddia edenler de var. Şikâyetler<br />
artınca Kadıköy Belediyesi ile irtibata<br />
geçtim. Fakat belediye ile bir şey yapamıyorsunuz<br />
ilk etapta. Çünkü içeride bunlar<br />
varsa, belediye bir şey yapamıyor.<br />
NEREDEN ÇIKACAKLAR DİYE<br />
BEKLİYORDUM<br />
Emniyet Müdürümüzü aradım ve ekipler<br />
geldi. Belli bir saatte organize olduk ve Kadıköy<br />
Belediyesi ekipleriyle Emniyet ekipleri<br />
işbirliğinde onları oradan tahliye ettiler.<br />
Belediye de güzelce kapıları kapattı. Bunlar<br />
böyle yerlerde yaşıyor, nereden çıkacaklar<br />
diye bekliyordum. Nitekim ondan kısa bir<br />
süre sonra Sarayardı Caddesi 34 numaraya<br />
yerleşmişler.<br />
ÜÇ TANE BİNAMIZ CAMLARI SÖKÜLMÜŞ<br />
HALDE BİZİ BEKLİYOR<br />
Burada şöyle bir prosedür var. Özel mülkiyet<br />
alanı olduğu için Kadıköy Belediyesi,<br />
böyle yerleri gidip de kapatamıyor. Yerel<br />
yönetimden beklentimiz, müteahhitle<br />
irtibata geçilmesiydi. Ulaşmaya çalışmış<br />
belediye, 20 gün sonra da kapatılmasına<br />
karar verildi ve kapatıldı. Ama yine söylüyorum,<br />
bu çözüm değil. Acıbadem Caddesi’nde<br />
60 numara var, 74 numara var, 102<br />
numara var. Bunlar hep kentsel dönüşüm<br />
kapsamında boşaltıldı, camları söküldü.<br />
Tinerciler sırayla buraları gezecekler. Belediye<br />
ekipleri yeniden müdahale ederek<br />
kapattı. Şu an neredeler bilmiyoruz ama<br />
caddedeki bir binadan her an çıkabilirler.<br />
Çünkü üç tane binamız, camları sökülmüş<br />
halde bizi bekliyor.<br />
CİDDİ VE ÇÖZÜM BULUNAMAYAN<br />
BİR SORUN<br />
Ciddi ve çözülemeyen bir sorun bu, tinerci<br />
ve madde bağımlılarını Türkiye Cumhuriyeti<br />
çözemedi bir türlü. Daha önce Beyoğlu’nda<br />
bir sat komandosunu bıçaklayarak<br />
öldürdüler. İstiklal Caddesi’nde hâlâ daha<br />
görürsünüz.”<br />
26 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Çevre<br />
Fenerbahçe Parkı’nda<br />
bahçeciliğe<br />
yeni boyut!<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
İstanbul Saint-Joseph Lisesi, 2016 yılında tohumlarını attığı<br />
Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi’ni VR (Sanal Gerçeklik)<br />
teknolojisiyle buluşturarak, Türkiye’de eğitim ve sanal<br />
gerçekliğin birleştiği ilk permakültür projesine imza attı.<br />
Permakültür Kulübü öğrencileri ve Apollo Tasarım Stüdyosu<br />
tarafından hayata geçirilen Topluluk Bahçesi VR Projesi,<br />
bir yandan Android ve iOS işletim sistemlerine sahip akıllı<br />
telefonlardan Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi’ni gezme<br />
fırsatı sunarken; diğer yandan sürdürülebilir yaşam alanları<br />
kurgulamaya teşvik ediyor ve bahçeciliğe yepyeni bir soluk<br />
getiriyor.<br />
Bir dönümlük<br />
arazide 50 çeşide<br />
yakın meyve ve<br />
sebze yetiştirilen<br />
Fenerbahçe Parkı<br />
Topluluk Bahçesi’ni<br />
sanal gerçeklikle<br />
bir araya getiren<br />
Topluluk Bahçesi<br />
VR Projesi hakkında<br />
konuşan İstanbul<br />
Saint-Joseph Lisesi<br />
Müdürü Paul<br />
Georges; “Proje büyük<br />
şehirlerimizde<br />
günden güne daha<br />
yaygın hale gelecek<br />
sürdürülebilir<br />
tarımın ilkelerini, üç<br />
boyutlu olarak daha<br />
geniş bir kitleye<br />
aktarabilmeyi amaç<br />
ediniyor” dedi.<br />
VELİLER VE MAHALLE SAKİNLERİNDEN BÜYÜK İLGİ<br />
Saint-Joseph Lisesi Permakültür Kulübü’nün önce okul bahçesinde,<br />
ardından Fenerbahçe Parkı’nda, Kadıköy Belediyesi’nin<br />
özel olarak tahsis ettiği bir bölümde bahçecilik çalışmaları<br />
yaptığını ifade eden Georges; coğrafya öğretmeni Şükran Toy ve<br />
öğrencisi Defne Aksel’in önderliğinde büyüyen Fenerbahçe Parkı<br />
Topluluk Bahçesi’ne velilerin ve mahalle sakinlerinin de büyük<br />
ilgi gösterdiğini, okullarındaki biyoloji ve resim öğretmenlerinin<br />
de eğitimleri kapsamında bahçedeki etkinlikleri konu alan ortaklaşa<br />
faaliyetler düzenlediklerini belirtti.<br />
VR GÖZLÜKLERLE PARKA GİTMEDEN GEZEBİLME İMKÂNI<br />
Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi’nin video kaydının alınması,<br />
VR yazılıma aktarılması gibi teknik çalışmaların ardından ortaya<br />
çıkan ve Fenerbahçe Parkı’na gitmeden sanal gerçeklik gözlükleriyle<br />
mekânı gezme imkânı tanıyan uygulama ile ilgili olarak ise<br />
Müdür Paul Georges; projede görev alan öğretmenlere, öğrencilere,<br />
permakültür eğitmeni Taner Aksel’e, Kadıköy Belediyesi’ne,<br />
Apollo ve Google şirketlerine destekleri için teşekkür etti.<br />
NE KADAR ÇOK YAYGINLAŞIRSA, O KADAR İYİ OLACAK<br />
Projenin mimarlarından Saint- Joseph Lisesi Coğrafya Öğretmeni<br />
Şükran Toy ise; “İki yıl önce okulumuzda kurduğumuz bahçecilik<br />
çalışmasını daha büyük kitlelere yaymak amacıyla, topluluk bahçesi<br />
olarak Kadıköy Belediyesi’nden destek alarak parkı kurduk<br />
ve öncelikle Kadıköy çevresindeki okullarla çalışmaları başlattık.<br />
Geniş kitlelere yaymayı düşündük ama ne yapacağımızı bilemedik.<br />
En güzel geri dönüşü, burayı ziyarete gelen diğer okullar kendi<br />
bahçelerini yapmaya başlayarak sağladılar. Projemiz ne kadar çok<br />
yaygınlaşırsa, bizim için o kadar iyi olacak” şeklinde konuştu.<br />
28 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Çevre<br />
TBMM, Bağdat Caddesi’ndeki<br />
trafik terörüne<br />
el attı<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
Can kayıpları ve yaralanmalı trafik kazalarıyla<br />
gündemden düşmeyen Bağdat Caddesi’nde<br />
aşırı hız, kuralsızlık ve trafik terörü<br />
TBMM’ye intikal etti. Mecliste bu kapsamda<br />
“Şehir Merkezlerindeki İşlek Caddelerde<br />
Trafik Sorunlarının Araştırılması ve Alınacak<br />
Önlemlerin Belirlenmesi” adıyla bir alt<br />
komisyon oluşturuldu. TBMM Trafik Komisyonu<br />
üyeleri, ilk olarak Kadıköy Halk Eğitim<br />
Merkezi’nde vatandaşlarla bir araya geldi;<br />
sonrasında Bağdat Caddesi’nde incelemelerde<br />
bulundu.<br />
Sahilyolu ve Bağdat Caddesi üzerinde<br />
esnafla görüşen, ilgili komisyonun kurulması<br />
için dilekçe veren İstanbul Milletvekili<br />
Av. Hurşit Yıldırım, Kadıköy Life Dergisi’ne<br />
yaptığı açıklamada Bağdat Caddesi’nin son<br />
yıllarda ölümlü trafik kazalarıyla gündeme<br />
gelmesi nedeniyle yaklaşık bir yıl önce<br />
TBMM Dilekçe Komisyonu’na başvurarak,<br />
işlek caddelerdeki trafik ihlallerinin<br />
önlenmesi ve alınması gereken tedbirlerle<br />
ilgili komisyon kurulmasını talep ettiğini ve<br />
bunun da kabul gördüğünü söyledi.<br />
KAZA VE İHLALLERİ EN AZA<br />
İNDİRMEK HEDEFLENİYOR<br />
Bu komisyonla işlek caddelerdeki trafik<br />
sorunlarının araştırılması ve toplumda<br />
bu yönde bir bilinçlenme oluşturulmasını<br />
amaçladıklarını belirten Yıldırım, kamuoyunun<br />
da katkısıyla kaza ve ihlalleri en aza<br />
indirmeyi hedeflediklerini dile getirdi. Trafik<br />
yoğunluğunu, kazaları ve ihlalleri etkileyen<br />
birçok faktör bulunduğunu ifade eden<br />
Milletvekili Hurşit Yıldırım, şu açıklamalarda<br />
bulundu: “Komisyonumuz bu etkenleri<br />
derleyip toparlayarak, bir altlık oluşturacak.<br />
Bu altlık, kamuoyu tarafından da kabul gördüğü<br />
takdirde kanunlaşacak. Sahilyolu ve<br />
Bağdat Caddesi’nde özellikle gece vakitleri<br />
ralli ve yanlama yapan araçlar bulunuyor.<br />
Bu büyük bir tehlike arz ediyor. Amacımız<br />
sürücülere ceza kesmek değil, buradaki<br />
cezaların caydırıcı olmadığını gördük.<br />
Amacımız, sürücülerin kaza yapıp başka<br />
insanlara ve kendilerine zarar vermesini<br />
engellemek.<br />
RALLİ YAPANLARIN ARAÇLARI İKİ AY<br />
SÜREYLE TRAFİKTEN MEN EDİLMELİ<br />
Kaza, taksirli yani birdenbire olur. Ancak<br />
aşırı hız, ralli yaparak bir insanın ölümüne<br />
sebebiyet veren kişinin daha ağır ceza<br />
alması gerektiğini düşünüyoruz. İşlek caddelerde<br />
ralli ve aşırı hızlı giderek trafik ihlali<br />
yapanların araçlarının 2 ay süreyle trafikten<br />
men edilmesini istiyoruz. Aynı şekilde toplu<br />
ralli yaparak bir ölümlü kazaya sebebiyet<br />
verilmesi halinde de aracın müsadere<br />
edilerek satılması ve buradan elde edilecek<br />
gelirin de trafik eğitimi için harcanması<br />
gerektiğini dile getirdik. Bu düşüncemiz de<br />
kamuoyundan ilgi ve destek gördü.”<br />
30 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kapak<br />
Kıtalararası ilk demiryolu tüneli ile<br />
GEBZE - HALKALI<br />
105 DAKİKA<br />
34 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kapak<br />
DİLEK KARAGÖZ<br />
Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım projesinin banliyö hatlarının<br />
iyileştirme aşamasında sona yaklaşılıyor. Bir yıldan daha az bir<br />
sürede, 29 Ekim 2018’de hizmete açılması planlanan hat ile Gebze’den<br />
Halkalı’ya 105 dakikada seyahat edilmesi planlanıyor.<br />
İstanbul ulaşımının omurgasını oluşturan Marmaray üç aşamadan<br />
oluşuyor; Kadıköy-Kartal arasında inşa edilen metro hattı,<br />
Gebze-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz<br />
Tüp Geçişi... İlk kazmanın 2004 yılında vurulduğu projede, İstanbul<br />
Boğazı altından geçişi sağlayan 11 tünelin ilki, 24 Mart 2007’de<br />
denize batırıldı. 15 Ocak 2012’de Ayrılıkçeşme’de, Marmaray’ın ilk<br />
ray kaynağı yapıldı. İlk test sürüşü ise 4 Ağustos 2013’te gerçekleşti.<br />
İlk aşamada Anadolu yakasının ilk metrosu olan Kadıköy-Kartal<br />
metrosu 2012’de hizmete açıldı. Ardından, Kadıköy-Ayrılıkçeşme ve<br />
Kazlıçeşme arasındaki 14 kilometrelik bölüm, 9 yıllık bir çalışmanın<br />
ürünü olarak, 29 Ekim 2013’te hizmet vermeye başladı. Böylece<br />
Marmaray ile İstanbullular trafikte rahat bir nefes aldı. Ayrılıkçeşme-Kazlıçeşme<br />
hattını 4 yılda kullanan yolcu sayısı ise 300 milyon.<br />
Projenin son ayağı olan Banliyö Demiryolu Sistemlerinin İyileştirme<br />
Çalışması’nın bitmesine ise bir yıldan az bir süre var. 29 Ekim<br />
2018’de açılması planlanan hat bittiğinde, Marmaray’da yolculuk<br />
süresi, Gebze ve Halkalı arası 105 dakika, Bostancı ve Bakırköy<br />
arası 37 dakika, Söğütlüçeşme ve Yenikapı arası 12 dakika olacak.<br />
Marmaray’ın hedefi, tek yönde saatte 75 bin, günde ortalama<br />
1 milyon 200 bin yolcu taşımak…<br />
İstanbul’da ulaşımı rahatlatması yanında Marmaray’ı özel kılan<br />
ve ‘Asrın Projesi’ olarak nitelendirilmesini sağlayan neden ise, ilk<br />
olarak Abdülhamit döneminde gündeme gelmesi. O dönemde<br />
‘Tünel’i Bahri’ olarak geçen projenin 150 yıl sonra gerçekleştirilmesi,<br />
bir rüyanın hayat bulması anlamına geliyor. O rüya ise İpekyolu’nun<br />
kesintisiz bir şekilde işleyebilmesi. Doğu-batı uzantısındaki<br />
ulaşım hattının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayan Marmaray,<br />
ilk kıtalararası demiryolu tüneli olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda<br />
da, Avrupa’yı Çin’e bağlayan Trans Sibirya Demiryolu hattına<br />
alternatif bir rota…<br />
Bugün İstanbul’un doğu-batı hattında toplamda 77 km mesafeyi<br />
105 dakikaya indiren proje, aslında bir buçuk asır önce başlanan<br />
demiryolu atılımının devamı niteliğinde. İstanbul Banliyö Hattı’nın<br />
yenilenmesi ise bir mirasa sahip çıkılması anlamını taşıyor. Kadıköy<br />
Life’ın elinizde tuttuğunuz sayısında o mirası anlattık.<br />
Sayfayı çeviriniz! →<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 35
Kapak<br />
Doğu’dan Batı’ya<br />
bir medeniyet yolu<br />
Bir<br />
demiryolu<br />
mirası<br />
Sadece İstanbul’un ve Türkiye’nin değil, dünyanın önemli demiryolu<br />
hatlarından biri Anadolu-Rumeli banliyö hattı. İlk rayların 19. yüzyılın ikinci<br />
yarısında döşendiği hat, Marmaray Projesi kapsamında yaklaşık 150 yıl sonra<br />
yenileniyor. Mimar Dr. Sinan Genim, Doç. Dr. Yonca Kösebay Erkan ve emekli<br />
demiryolcularla, işte bu mirası konuştuk.<br />
İnsan dünyayı ve evreni keşfettikçe var olmanın ifadesi de değişiyor.<br />
Doğaya yenilmeden nefes alıp verebilmenin, barınabilmenin<br />
ve karnını doyurabilmenin derdinde olan ilkçağ insanı<br />
ile günümüz insanının var olmaya yüklediği anlam arasında<br />
büyük bir fark bulunuyor. Var olmaya yüklediğiniz anlam, sizin<br />
uygarlığınızın kodlarını ele veriyor. Çünkü uygarlık, bir memleketin<br />
veya bir toplumun düşünce ve sanat hayatıyla maddi ve<br />
manevi varlığına has niteliklerin tümünü temsil ediyor.<br />
Tek başına bu bakış açısı uygarlıklar arasında bir derecelendirme<br />
oluşturmasa da ‘uygarlık’ kavramı, insanın doğa ile mücadelesinde<br />
belli bir aşamadan sonrasını ifade eden ‘yerleşik<br />
düzen’ ile anılıyor. Yerleşik düzen, medeniyetin gelişmesinde<br />
bir unsuru oluştururken, bir başka etken de insanlığın ‘yol’<br />
almaya başlaması oluyor. Tekerleği bularak insanlık sadece<br />
uzak diyarları yakın etmekle kalmıyor, uygarlıkları da birbirine<br />
katıyor ve böylece yeni medeniyetlerin tohumlarını atıyor. Ve<br />
biz bugün artık bilincindeyiz ki, yol medeniyettir.<br />
Yerleşik hayata ilk geçen Türk kavmi olan Uygurlar’dan gelen<br />
uygarlık kavramı, Batı dünyasında 18’nci yüzyılda ortaya çıkıyor.<br />
Batı dillerinde ‘civilisation’ olarak karşılık bulan uygarlığın<br />
Batı’da telaffuz edilmesi, sanayi devrimi sonrasındaki hızlı<br />
kentleşme dönemine denk geliyor. Elbette, sanayi devriminin<br />
‘yol’ almasını sağlayan da yine bir ‘tekerlek’ oluyor ve demiryolları<br />
bu çağda tarihi bir rol oynuyor.<br />
1912 tarihli lokomotif<br />
36 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kapak<br />
Mimar ve Kent Tarihçisi Sinan Genim<br />
DEMİRYOLU MİRASI NEDİR?<br />
Dünya tarihinin dönüm noktaları arasında yer<br />
alan bir dönemi beslediği için bugün demiryolları,<br />
bütün dünyada kültürel miras kabul<br />
ediliyor. Endüstrileşmeyi güçlendiren önemli<br />
faktörlerden biri olarak demiryolunun toplumlar<br />
üzerindeki sosyal, tarihsel, ekonomik<br />
ve siyasi etkileri, günümüzde bütün dünyada<br />
bir inceleme alanı. ‘Demiryolu Mirası’ olarak<br />
adlandırılan bu birikim, somut olarak yolcu<br />
binaları, vagon depoları, istasyonlar, su depoları,<br />
köprü ve viyadükler gibi yapılarda karşılık<br />
buluyor. Bununla birlikte bütün bu yapıların<br />
buluşmalara, kavuşmalara, ayrılıklara ev<br />
sahipliği yapması ya da ülkelere ve toplumlara<br />
yön veren insanları misafir etmesi, sayısız kere<br />
edebiyata ve sinemaya yansımış birer kültür<br />
malzemesi olarak karşımıza çıkıyor.<br />
Üzerinde yaşadığımız topraklarda ise<br />
demiryolunun hikâyesi, Batı dünyasındakinden<br />
kısa bir süre sonra başlıyor.<br />
Türkiye’deki demiryolu mirasını oluşturan<br />
ve demiryolu ulaşımını değerli kılan unsurlardan<br />
belki de en önemlisi, ülke coğrafyasının<br />
jeopolitik önemi.<br />
İPEKYOLU’NUN ÖNEMLİ BİR<br />
PARÇASI<br />
Nitekim, İstanbul’dan başlayarak Anadolu’nun<br />
ve Avrupa’nın içlerine uzanan,<br />
Anadolu ve Rumeli demiryolu hattı<br />
yapıldığı günden bu yana Osmanlı İmparatorluğu’na<br />
ekonomik, kültürel ve siyasi<br />
kazançlar getirdiği gibi bugün de, aynı<br />
değerini koruyor. Uygarlıkları sentezleyen,<br />
dünyayı değiştiren fetihlere, buluşlara,<br />
buluşmalara, keşiflere imkân sağlayan bir<br />
medeniyet yolu olarak tanımlayabildiğimiz<br />
İpek Yolu’nun bir parçasını oluşturuyor.<br />
Öte yandan romanlara ve filmlere konu<br />
olmuş Doğu Ekspresi, Haydarpaşa Gar’ının<br />
merdivenlerinden İstanbul’a ayak basan<br />
Anadolu insanı ya da Sirkeci Gar’ından ikinci<br />
vatanları Almanya’ya hareket eden göçmenlerimiz<br />
gibi toplumsal hafızamıza kazınan<br />
birçok olaya ve anıya ev sahipliği yapıyor.<br />
İSTANBUL’DA BANLİYÖ HATTININ TARİHİ<br />
Ünlü Mimar ve Şehir Tarihçisi Dr. Sinan Genim,<br />
Kadıköy Life okuyucuları için, Anadolu<br />
ve İstanbul’daki ilk demiryolu hatlarının<br />
hikâyelerini şöyle anlatıyor:<br />
“30 Haziran 1855 tarihinde vükelâya hitaben<br />
yaptığı bir konuşmada Sultan Abdülmecid,<br />
ülkenin imar ve ekonomik olarak gelişmesi<br />
açısından demiryollarının önemine değinir<br />
ve bir an önce bu işe girişilmesini ister. Kısa<br />
süre sonra 1856’da verilen izinle Köstence -<br />
Çernova ile açılışı 1 Temmuz 1866’da yapılan<br />
İzmir-Aydın demiryolu hatlarının yapımına<br />
başlanır. Ardından Ruscuk-Varna ve<br />
İzmir-Kasaba hatlarının yapımı için izin çıkar.<br />
İstanbul’da gerçekleştirilen ilk demiryolu<br />
hattı ise, yapımına 4 Haziran 1870 tarihinde<br />
başlanan Yedikule-Küçükçekmece’dir. Bu<br />
hatların yapımı için bazı yabancı kuruluş<br />
ve sermayeye imtiyaz verilmiştir. Bu arada<br />
ortaya çıkan problemleri de değerlendiren<br />
Osmanlı yönetimi, giderek önem kazanan<br />
demiryolu yapımını kendi olanaklarıyla<br />
yapmaya yönelir. Bu konudaki ilk deneme<br />
Haydarpaşa-İzmit ve Bursa-Mudanya<br />
demiryollarıdır. İstanbul’u Basra’ya bağlayan<br />
4 bin 760 kilometre uzunluğundaki bir hattın<br />
başlangıç noktası olarak düşünülen 91<br />
kilometre uzunluğundaki Haydarpaşa-İzmit<br />
hattı, iki yıl süren çalışmalar sonrası Sultan<br />
Abdülaziz döneminde, 1873 yılı Ağustos<br />
ayında işletmeye açılır.”<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 37
Kapak<br />
DEMİRYOLU HATTINDA<br />
BÜYÜYEN İSTANBUL<br />
Sinan Genim, demiryolu hattının geçtiği<br />
bölgenin gelişimine nasıl araç olduğunu<br />
ise günümüze dek uzanan semtleri örnek<br />
göstererek açıklıyor:<br />
“Demiryolu hattının açılışı, hat boyunca yer<br />
alan yerleşmelerin kısa süre içinde gelişmesine<br />
yol açar. 18 Ağustos 1861 yıllında<br />
kurulan Fevaid’i Osmaniye (daha sonraları<br />
İdare-i Mahsusa) şirketi, Köprü (Galata<br />
Köprüsü) ile Haydarpaşa, Kadıköy, Moda,<br />
Kalamış, Caddebostan, Suadiye, Bostancı,<br />
Maltepe, Kartal, Pendik ve Yalova arasında<br />
düzenli vapur seferlerine başlamıştır. Adalar<br />
ile bağlantılı bu seferler, Kadıköy’ün Moda<br />
ve Kalamış dışında özelikle Bostancı’ya<br />
kadar olan kıyı bölgesinin kısa süre içinde<br />
yoğun bir iskân talebi ile karşılaşmasına yol<br />
açar. Kıyı boyundaki yoğun talebin içlere<br />
doğru kaymasını ise 1873 yılında kullanıma<br />
alınan demiryolu sağlayacaktır. Kısa süre<br />
içinde Levanten ağırlıklı Moda ve Kalamış<br />
yerleşmelerine alternatif olarak Kızıltoprak,<br />
Feneryolu, Göztepe yerleşmeleri de adı herkesçe<br />
bilinen iskan alanlarına dönüşecektir.<br />
Kısa süre içinde de daha önceleri yazlık<br />
veya mesire yeri olarak kullanılan başta<br />
Boğaziçi olmak üzere şehrin çeperlerinde<br />
yer alan iskan alanlarına yeni yerlerin de<br />
katılmasına yol açar. Bununla birlikte önce<br />
Moda ve Kalamış gibi Kadıköy iskelesine<br />
yürüme mesafesinde olan veya kendi vapur<br />
iskeleleri civarına kümelenen yerleşmeler,<br />
Göztepe, Erenköy, Suadiye’nin içlerine<br />
hatta çok daha ötelere Pendik, Yakacık,<br />
Tuzla gibi uzak alanlara yerleşmeyi ve<br />
şehirle günübirlik ilişkinin devamını sağlar.<br />
Özellikle yaz aylarında kullanmak için bu<br />
yerleşmelerin denizden çok uzak bölgelerine<br />
büyük bahçeler içinde köşkler ve konaklar<br />
yapılmaya başlanır. Aynı durum şehrin<br />
Rumeli yakasında da görülür. Daha önceleri<br />
İstanbul çevresindeki bir köy durumunda<br />
olan Bakırköy ve Yeşilköy gibi yerleşmeler<br />
birer sayfiye alanı olarak kullanılmalarının<br />
yanı sıra, kış aylarında da ikamete açılır<br />
ve şehirle irtibatları artar. Banliyö hatları<br />
üzerindeki istasyonlar, özelikle de Anadolu<br />
yakasındaki Göztepe, Erenköy, Suadiye ve<br />
benzeri tren istasyonları, mimari değerlerinin<br />
yanı sıra nostaljik yapılardır. Çevre ile<br />
uyumlu ve eklektik bir mimariyi yansıtan<br />
bu yapılar, günümüzde korunması gerekli<br />
kültür varlığı niteliğindedirler.”<br />
DEMİRYOLU İLE GELEN EKONOMİK<br />
KAZANIMLAR<br />
Anadolu ve Rumeli banliyö hatlarının<br />
uluslararası önemine dikkat çeken Genim,<br />
bu hatların Osmanlı İmparatorluğu’na<br />
kazandırdığı ekonomik ve siyasi avantajları<br />
vurguluyor:<br />
“İstanbul’un Anadolu ve Rumeli yakasındaki<br />
banliyö hatları, yalnızca şehre hizmet<br />
veren hatlar olarak değil, İstanbul’un bir<br />
yandan Londra, diğer yandan Basra ve<br />
Mekke ve Medine ile bağlantısı sağlayan<br />
uluslararası demiryolu hatlarıdır. Bir dönem<br />
tek hatlı olan bu yollar, kısa süre içinde<br />
artan talep nedeniyle gidiş-geliş olmak<br />
üzere iki hatlı olarak büyütüleceklerdir.<br />
Bu hatların yapımı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />
özelikle Avrupa ve Ortadoğu ile<br />
ilişkisi artmış, bu bölgelerde üretilen her tür<br />
ürünün kısa süre içinde büyük şehirlere ve<br />
limanlara ulaşımı sağlanmıştır.”<br />
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve<br />
UNESCO Kürsüsü Başkanı Doç. Dr. Yonca<br />
Kösebay Erkan’a, çalışma alanı olan Türkiye’nin<br />
demiryolu mirasını soruyoruz. Erkan,<br />
konuyu şöyle özetliyor:<br />
“Günümüzde Haydarpaşa demiryolu sahasında<br />
tescil edilmiş 13 yapı bulunmaktadır.<br />
Haydarpaşa - Gebze hattı üzerindeki 10<br />
tarihi yolcu binasının tümü tescillidir. İzmit<br />
- Ankara güzergâhı üzerinde 20 tarihi yolcu<br />
38 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kapak<br />
Yonca<br />
Kösebay<br />
binası bulunmaktadır. Günümüzde bu<br />
yapıların birçoğu kullanım dışı kalmış ya da<br />
lojman olarak kullanılmaktadır. Bu güzergâh<br />
üzerinde yolcu binası dışında, lojman,<br />
işçi barakası, su deposu, mal deposu, hela,<br />
vb yapıların yanı sıra, su cenderesi, yükleme<br />
gabarisi, gibi ekipmanların örneklerini<br />
görmek mümkündür.”<br />
Peki, Türkiye 19’uncu yüzyıldan bu yana<br />
medeniyetin taşıyıcısı olmuş demiryolu<br />
mirasına nasıl ve ne kadar sahip çıkabiliyor?<br />
Yonca Kösebay Erkan bu konudaki<br />
eksikliklere dikkat çekiyor:<br />
“Demiryolunun doğduğu yer olan İngiltere’de<br />
koruma altındaki demiryolu<br />
yapısı sayısı 2 binin üzerindedir. Koruma<br />
altında olup el değiştirmiş olan demiryolu<br />
hatlarının sayısı 70’e yakındır. Türkiye’de<br />
ise son yıllarda demiryolu yapılarının<br />
korunmalarına ilişkin bir bilinç oluşmaya<br />
başlamakla birlikte, koruma yaklaşımı<br />
sistematik olmaktan uzaktır. TCDD I. Bölge<br />
ve Ankara Genel Müdürlüğü’nde yapılan<br />
incelemelerde, belgeme konusunda büyük<br />
eksiklikler olduğu tespit edilmiştir. TCDD’ye<br />
ait yapıların bakım ve onarımlarının düzenlendiği<br />
yönergede, tarihi ve kültürel öneme<br />
sahip yapılara ilişkin özel bir yaptırım yer<br />
almamaktadır. Demiryolu mirasımız, ülkemizin<br />
ekonomik ve sosyal gelişimi, kentsel<br />
ve toplumsal yaşam üzerinde yarattığı etki<br />
açısından dünyadaki önemli demiryolları<br />
arasında yer alır. Ancak güncel projeler<br />
mevcut istasyon alanlarının değişimi konusunda<br />
baskı yaratacak niteliktedir.”<br />
“TÜRKİYE’DE DEMİRYOLU ARTMALI”<br />
Günümüzde demiryollarına alternatif<br />
birçok ulaşım aracı olsa da, demiryolu önemini<br />
korumaya devam ediyor. Mimar Sinan<br />
Genim, demiryolunun Türkiye genelinde<br />
daha da yaygın olması gerektiğinin altını<br />
çiziyor:<br />
“Günümüzde demiryolunun önemi çok<br />
büyüktür. Ancak ne yazık ki bu konuda ülkemiz<br />
yetersiz bir düzeydedir. Bence bunun<br />
en önemli sebebi Anadolu coğrafyası. Dikkat<br />
edildiği takdirde ilk demiryolu hatlarının<br />
oldukça düz alanlarda yapıldığı anlaşılacaktır.<br />
Çünkü demiryolunun eğimi maksimum<br />
bin metrede 17-20 metre olmalıdır. Karayollarında<br />
ise bu eğim otoyollarda maksimum<br />
bin metrede 100 metre, diğer yollarda ise<br />
bin metrede 150-220 metre olarak yapılabilir.<br />
Bu kolaylık, zor bir coğrafyada bir an<br />
önce ulaşım sağlamak için kullanılmış ve<br />
otoyol yapımına ağırlık verilmiştir. Günümüzde<br />
ülkemizin ekonomik olarak kaynak<br />
ayırmak mecburiyetinde olduğu hizmet<br />
alanı hiç şüphesiz demiryollarıdır. Ancak,<br />
aradan geçen zamanı değerlendirerek<br />
öncelikle Edirne – İstanbul - Ankara – Kars,<br />
İzmir - Ankara, Antalya - Ankara, Ankara -<br />
Diyarbakır - Van, Samsun - Ankara - Mersin<br />
gibi ülkemizi doğudan batıya ve güneyden<br />
kuzeye birleştiren hızlı tren hatlarına ihtiyaç<br />
vardır. Bu demiryolu hatları aynı zamanda<br />
yakın komşularımızın ekonomik olarak kullanacağı<br />
ticaret hatlarına da dönüşecektir.<br />
Uçak, tercih edilen bir yolculuk alternatifi<br />
değildir. Çünkü şehir merkezlerinden uzakta<br />
olan havaalanlarına ulaşım için en az bir<br />
saat gerekir. Hâlbuki trenler, yolcuları<br />
bir - iki saat içinde başka bir şehrin merkezine<br />
ulaştırabiliyor.”<br />
GECİKMİŞ BİR PROJE; MARMARAY<br />
Anadolu-Rumeli banliyö hattının tarihinde<br />
Yedikule-Küçükçekmece duraklarının<br />
açılış zamanı olan 1870 yılını baz alırsak,<br />
yaklaşık bir buçuk asrı geride bıraktığını<br />
söyleyebiliriz. Cumhuriyet’in en büyük ulaşım<br />
projelerinden biri olan Marmaray ile<br />
bu miras şimdi yenileniyor. Sinan Genim,<br />
İstanbul banliyö hattındaki yenilemenin<br />
bu kadar gecikmiş olmasını affedilemez<br />
bir hata olarak nitelendiriyor ve hattın yenilenmesi<br />
sırasında, miras özelliği taşıyan<br />
yapıların korunması gerektiğinin altını<br />
çiziyor:<br />
“Dünyada öncelikle demiryolu inşasına<br />
başlayan ilk ülkelerden biriyiz. Ancak ülkenin<br />
coğrafi güçlükleri gerekse ekonomik<br />
durumu bu konudaki hareket kabiliyetimizi<br />
kısıtlamış ve çok daha ucuz olan<br />
karayolu ulaşımına ağırlık verilmesine yol<br />
açmıştır. Marmaray projesinin bir devamı<br />
olarak yenilenen banliyö hatları konusundaki<br />
gecikmenin ise affedilmesi güçtür.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 39
Kapak<br />
Bu hat üzerindeki aktarma istasyonlarının<br />
sayısının arttırılmasının da faydalı olacağı<br />
düşünüyorum. Göztepe, Erenköy, Suadiye<br />
ve Bostancı gibi geçmişten günümüze<br />
miras kalan istasyon binalarının da, restore<br />
edilerek ve gereken çağdaş donatı ile<br />
teçhiz edilerek hizmete alınması gerekmektedir.<br />
Sanırım hattın yapımı sırasında<br />
bu yapıların korunmasına ve kullanımına<br />
öncelik verilecektir.”<br />
“PROJE İLE YAPILARIN HAFIZAMIZDAKİ<br />
İMGELERİ DEĞİŞECEK”<br />
Marmaray’ın her ne kadar geç kalınmış,<br />
faydalı ve büyük bir proje olduğu dile<br />
getirilse de, yenilenmesi gerekli bu hattı<br />
yeniden inşa ederken var olan mirası korumayı<br />
başarmak da bir o kadar önemli. Bu<br />
konuda çalışmaları ile öne çıkan Doç. Yonca<br />
Kösebay Erkan, projeye ilişkin yürütülen<br />
çalışmayla ilgili endişelerini şöyle dile<br />
getiriyor:<br />
“Yeni yapılacak istasyonlar orta peron<br />
üzerine kurulacak, mevcut istasyonların<br />
kanopileri yıkılarak, trenler yapılara<br />
teğet geçecektir. Bununla amaçlanan üç<br />
hattı geçirebilecek maksimum alanı elde<br />
etmektir. Mevcut istasyonların kapasiteleri<br />
artacağından, bu merkezlere yakın<br />
bölgelerde gelişim baskısı doğacaktır.<br />
Güzergâh üzerinde arazi fiyatları büyük<br />
ölçüde artmıştır. Bazı yerlerde ise, eski<br />
merkezler terk edilerek, Haydarpaşa<br />
örneğinde olduğu gibi, yeni işlevler gündeme<br />
gelecektir. Mevcut istasyonlar kısıtlı<br />
sayıdaki kullanıcıya hizmet eden, erişim<br />
açısından geniş olanaklar sunmayan,<br />
geleneksel konut dokusu ile bütünleşmiş<br />
merkezlerdir. Bu alanlara inşa edilecek<br />
yeni ve yüksek kapasiteli istasyonların<br />
konut - istasyon - ticaret ilişkisini bozacağı<br />
endişesi yaygındır. Mevcut demiryolu,<br />
konutların çok yakınından geçmektedir.<br />
Önerilen genişletilmiş güzergâh, bu konutları<br />
tehdit eder duruma gelecektir. Yüksek<br />
hızda seyredecek olan yeni raylı sistemin<br />
yaratacağı gürültü ve titreşim olumsuz birer<br />
etki olacaktır. Dile getirilen endişelerin<br />
belki de en önemlisi mevcut istasyonların<br />
tarihsel süreç içinde gelişmiş, birbirlerine<br />
eklemlenerek bugünkü görüntülerini almış<br />
olmalarıdır. Marmaray bu doğal süreci<br />
bozarak, geçmişle günümüz arasındaki<br />
bağı koparacaktır.”<br />
“TREN HAYATTIR”<br />
Literatüre göre demiryolu mirasının anlamı,<br />
istasyonlar, yolcu bekleme salonları, su<br />
depoları, vagonlar gibi yapıları içerse de,<br />
İstanbul banliyölerini anlatırken, demiryolu<br />
kültüründen ve demiryolcudan bahsetmemek<br />
demek, bu mirasın manevi yönünü<br />
eksik bırakmak anlamına gelirdi. Bu amaçla<br />
TCDD Emeklileri Derneği’nin kapısını çaldık.<br />
Eski TCDD Genel Müdürü Ahmet Muhtar<br />
Erol başta olmak üzere, hayatlarını demiryollarını<br />
adamış arkadaşlarına kulak verdik.<br />
Ateşçilik ve makinistlik ile 1956 yılında<br />
göreve başlayan, 1982 yılında TCDD Genel<br />
Müdürü olarak emekli olan Ahmet Muhtar<br />
Erol, “Tren hayattır” diyor.<br />
“Demiryolları ülkeleri, şehirleri birbirine<br />
bağladığı gibi gittiği her yerde sınai ve<br />
kültürel gelişmelerin mimarı olmuştur ve<br />
gelişmesini sağlamıştır. Bir yerde bir fabrika<br />
kurulacaksa bunun üç ana temeli aranır.<br />
Ulaşımı, hammaddesi ve enerjisi... Ulaşım,<br />
demiryolu ağırlıklıdır. Fabrikaların çoğu<br />
demiryoluna yakın yerlere kurulmuştur.<br />
Demiryolunu tarif etmek çok kolay değil.<br />
Çünkü çok yönlüdür. Sadece ray döşeyip,<br />
bir lokomotifin ardına vagon bağlayıp<br />
götürmek de değil tabi. Trendeki hayatın<br />
en bariz görüntüsünü bir Avrupa garına<br />
gittiğinizde görürsünüz. Genellikle Avrupa<br />
garları orada yaşayan Türklerin buluşma<br />
alanı olmuştur. Şunu söylemeliyim, şu anda<br />
Türkiye sınırları içinde en eski tren yolu<br />
1856’da İzmir-Aydın arasında döşenmiş ve<br />
hâlâ çalışan yoldur.”<br />
Eski TCDD<br />
Genel Müdürü<br />
Ahmet Muhtar Erol<br />
40 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kapak<br />
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE<br />
DEMİRYOLLARI<br />
Erol’a anılarını sorduğumuzda, Atatürk’ten<br />
başlıyor anlatmaya: “Atatürk’ten hatıralar<br />
bizim için çok değerlidir. Yakın zamana<br />
kadar Atatürk’ün makinistliğini yapmış<br />
Mehmet Sayraç hayattaydı. Biz ondan<br />
dinlerdik. İstiklal mücadelemize başladığımız<br />
sırada, Erzurum - Kars - Ardahan ile<br />
demiryolu bağlantımız olsaydı biz Yunan’ı<br />
denize dökmek için 9 Eylül’ü beklemezdik.<br />
Haydarpaşa’da İşletme Müdür Muaviniyken<br />
müfettişlerimizden biri Kahraman Bey’di.<br />
Yunanlılar, Anadolu’nun içlerine yürüdüğü<br />
sırada, Afyon’dan kalkan en son trenin<br />
makinistliğini yapmıştı. Kömür bulamadıkları<br />
için yol boyunca rastladıkları ağaçları<br />
keserek yakacak temin ettiklerini anlatırdı.<br />
Hat güzergâhında geri çekilen askerleri toplaya<br />
toplaya Eskişehir’e kadar geldiklerini<br />
söylerken gözyaşlarını tutamazdı.”<br />
“HAYDARPAŞA YANARKEN<br />
AĞLAYARAK İZLEDİM”<br />
Uzun yıllar İşletme Müdürü olarak Haydarpaşa<br />
Gar’ında da görev yapan Ahmet Muhtar<br />
Erol’a, yangın sırasında neler hissettiğini<br />
soruyoruz. Cevap verirken, üzüntüsü ve<br />
hayal kırıklığı yüzüne yansıyor:<br />
“2010 senesinde Haydarpaşa’da yangın<br />
çıktığı sırada yazlıktaydım. Haberi aldığımda<br />
Gar’ın karşısındaki Kadıköy-Üsküdar<br />
yolu olan köprüye geldim. Köprünün<br />
korkuluklarına dayandım. Oradan yangını<br />
izlerken gözyaşlarıma hâkim olamadım. O<br />
binaya o kadar çok emeğim geçmişti ki…<br />
Orada işletme müdürlüğü yaparken binayı<br />
onarıma aldım. Tarihi eser olduğu için büyük<br />
bir dikkatle çalıştık. Binanın yapımında<br />
kullanılan taşlar, Osmaneli-Lefke denilen<br />
bölgeden çıkmış. Aynı yerden yeniden taş<br />
temin ettik. Ocağı açtırarak yaptırdık bunu.<br />
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden eski taşçı<br />
ustaların isimlerini öğrenerek, kendileri ile<br />
iletişim kurdum. Orijinal haline tamamen<br />
sadık kalarak yaptık onarımını. Bugün de<br />
restorasyon çalışmaları sırasında yine orijinal<br />
Lefke taşı getirildiği söyleniyor.”<br />
“ESKİDEN DEMİRYOLCU<br />
İTİBAR SAHİBİYDİ”<br />
Demiryolu Emeklileri Derneği Başkanı ve<br />
Marmaray Proje Danışmanı Şehzat Günoral<br />
ise, baba mesleği demiryolcu olan bir isim.<br />
Çocukluğu 1940’lı yıllarda Sarıkamış’ta geçmiş.<br />
Baba mesleğini seçmek için demiryolu<br />
meslek lisesini bitirmiş:<br />
“Eskiden demiryolcu itibar sahibiydi. Bu<br />
meslek değer görürdü. Baba mesleğini<br />
seçtim. 33 sene demiryollarında çalıştım.<br />
Emekli olduktan sonra İstanbul metrosunda<br />
8,5 yıl çalıştım. Ardından da 10 yıl özel<br />
sektörde demiryolu hatlarının döşenmesi<br />
işinde görev aldım. Şu anda da Marmaray’da<br />
demiryolu danışmanlığı yapıyorum.<br />
29 Ekim 2018’de açılması planlanan proje,<br />
geç kalınmış bir çalışma. Ekonomik ve<br />
siyasi bir irade bu... Ancak Kadıköy-Kartal<br />
Metrosu olmasa bu hattın yenilenmesine<br />
cesaret edilemeyebilirdi. Banliyö hattı<br />
çalışması bittiğinde İstanbul metro ağının<br />
ana damarını oluşturacak. Pendik-Sabiha<br />
Gökçen hattı, Kirazlıtepe hattı ve karşıya<br />
geçtiğinizde tramvay hattı ile irtibatlı. Yani<br />
bu hat ana gövdeyi oluşturacak.”<br />
Demiryolu Emeklileri Derneği Başkanı ve Marmaray<br />
Proje Danışmanı Şehzat Günoral (Sağda)...<br />
YOK OLMAYA<br />
MAHKUM EDİLEN<br />
BİR DEMİRYOLU<br />
MÜZESİ<br />
Mimar Sinan Genim, Türkiye’nin<br />
demiryolu mirası içinde önemli<br />
bir yer tutan İzmir Selçuk’ta<br />
bulunan ancak gerekli bakımın<br />
yapılmayarak yok olmaya terkedildiğini<br />
ifade ettiği demiryolu<br />
müzesine dikkat çekiyor:<br />
“İzmir’in Selçuk ilçesi yakınındaki<br />
küçük bir yerleşme olan<br />
Çamlık’ta bulunan ve ülkemizde<br />
çeşitli tarihlerde kullanılan<br />
lokomotif, vagon ve demiryolu<br />
ulaşımındaki çok sayıda makinanın<br />
teşhir edildiği bu müzenin<br />
hali utanç vericidir. Üzerlerinden<br />
pas akan bir dolu endüstri mirası<br />
kaderine terk edilmiş, yok oluşa<br />
doğru gidiyor. Elbette demiryollarımızı<br />
süsleyen istasyon<br />
binalarımızın korunması gerekiyor<br />
ama bunlara hayat veren,<br />
bir dönem bizlerin ulaşımı için<br />
çaba gösteren bu makinalara da<br />
sahip çıkmamız lâzım. Gözden<br />
uzak bir noktaya, rant beklentisi<br />
olmayan bir alana taşındıkları<br />
için yok oluşlarını seyretmek<br />
üzüntü verici.”<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 41
İlçelerimiz<br />
Şile, “Gelecek Turizmde” dedi<br />
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Anadolu<br />
Efes ortaklığıyla yürütülen, ülkemizdeki sürdürülebilir turizm çalışmalarına katkı<br />
sağlamak, turizm alanındaki istihdamı artırmak ve turizmin yerel kalkınma boyutuna<br />
dikkat çekmek amacıyla yürütülen ‘Gelecek Turizmde’nin 2018 yılında destekleyeceği<br />
projeler açıklandı.<br />
Her yıl üç sürdürülebilir turizm fikrine fon desteğinin yanı sıra eğitim, planlama,<br />
teknik destek, iletişim ve danışmanlık desteği veren Gelecek Turizmde’nin 5. dönem<br />
projelerinden Şile “Ovacık Köyünde Bir Gün”, Çanakkale “Truva Kültür Rotası”,<br />
Ordu Perşembe “Perşembe’nin Işıklarını Kadınlar Yakacak” projeleri, 2018 yılında<br />
desteklenecek projeler olarak açıklandı.<br />
OVACIK KÖYÜ’NDE BİR GÜN<br />
Şile’nin Ovacık Köyü’nde gerçekleştirilecek “Ovacık Köyünde Bir Gün” projesi; Şile<br />
Belediyesi, Ovacık Köyü Kadın Tohum Derneği, Şile Turizm Kültür ve Tanıtma Derneği<br />
ortaklığıyla yürütülecek. Proje ile yerel halk, konuklarına geleneksel gıdanın<br />
ata tohumundan yetiştirilip hasat edilmesi ve pişirme sanatını tecrübe ettirecek.<br />
Yöresel yemek eğitimleri ile tarifler reçetelendirilecek. Tüm bunlar deneyimlenirken,<br />
sorumlu turist ve sorumlu işletme prensibi doğrultusunda, yöre halkı ve<br />
misafirler çevresel etki konusunda da bilgilendirilecek.<br />
Ortadağ Spor Tesisleri açıldı<br />
Sancaktepe Belediyesi tarafından<br />
Fatih Mahallesi’nde yaptırılan<br />
Ortadağ Spor Tesisleri hizmete girdi.<br />
İçerisinde bulunan çocuk oyun alanı,<br />
açık hava fitness aletleri ve futbol<br />
sahası ile Ortadağ Spor Tesisleri’nin,<br />
hem Fatih Mahallesi hem de Sancaktepe<br />
için yeni bir sosyal yaşam<br />
ve spor alanı olacağını belirten<br />
Belediye Başkanı İsmail Erdem, şu<br />
açıklamalarda bulundu:<br />
“100’ü aşkın park ve sosyal yaşam alanımızla<br />
İstanbul’un en yeşil, en temiz<br />
havası olan, sosyal imkânları en geniş<br />
ilçelerinin başında geliyoruz. Bugün ilçemizde<br />
dünya standartlarında birçok<br />
spor kompleksi bulunuyor. Açtığımız<br />
spor okullarında her yıl onbinlerce<br />
gencimiz yüzmeden basketbola,<br />
futboldan güreşe kadar ilgi duydukları<br />
tüm spor dallarında uzman eğitmenlerden<br />
ders alırken; milli ve manevi<br />
değerlere sahip, ahlaklı ve ülkemize<br />
faydalı insanlar olarak yetişiyor.”<br />
Cengiz Aytmatov<br />
heykeli Maltepe’de<br />
Türk dünyasının ünlü yazarı Kırgız edebiyatçı<br />
Cengiz Aytmatov’un heykeli, 89. doğum gününde<br />
Maltepe’de açıldı. Maltepe Belediyesi<br />
tarafından gerçekleştirilen açılışta konuşan<br />
Aytmatov’un oğlu Asgar Aytmatov; “İlk defa<br />
sanata bu kadar büyük değer veren bir<br />
belediye başkanı görüyorum. Aytmatov Ailesi<br />
olarak şükranlarımı sunuyorum” dedi.<br />
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ise; “Türk<br />
dünyasının çok önemli bir değeri olan Cengiz<br />
Aytmatov, tıpkı bizim Yaşar Kemal’in Çukurova’yı<br />
dolaşması gibi ilmek ilmek her kelimesine,<br />
öyküsüne ve romanına Türk kültürünü<br />
işlemiştir. Hepimiz, ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’<br />
filmini biliriz. Ne yazık ki filmin yazarının<br />
Cengiz Aytmatov olduğunu pek çoğumuz<br />
bilmiyoruz. Böylesine bize dokunan bir yazarı,<br />
89. doğum gününde Maltepelilerle buluşturmak<br />
çok önemliydi” şeklinde konuştu.<br />
BEDRETTİN DALAN’DAN ÖVGÜ<br />
Başkan Kılıç’ın ardından söz alan Bedrettin<br />
Dalan da şunları ifade etti: “Güler yüzlü,<br />
tatlı dilli, yakışıklı ve çalışkan. Hiç kimseyi<br />
kırmayan, herkese hizmet eden belediye<br />
başkanımız Ali Kılıç, beni de kırmadı ve bugün<br />
muhteşem eseri Maltepe’de açtı. Bugün Türklük<br />
yaşıyorsa önce Allah, sonra Gazi Mustafa<br />
Kemal ve arkadaşları, şehitlerimiz ve gazilerimiz<br />
sayesindedir. Millet olmak için gerekli<br />
şart, kültür üretmektir. Yüce Atatürk’ün dediği<br />
gibi, sanattan mahrum kalan bir milletin şah<br />
damarı kesik demektir. İşte Cengiz Aytmatov<br />
da Türk dünyasının önemli yazarlarından biri.<br />
O eserleriyle bütün dünyaya mal olmuştur”.<br />
42 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
İlçelerimiz<br />
Ataşehir’de Yeşil<br />
Noktalar çoğalıyor<br />
Rakamların<br />
dilinden Çekmeköy<br />
Çekmeköy Belediyesi, geçtiğimiz dönemlerde Çekmeköy’ün<br />
coğrafi yapısı ve tarihine yönelik yaptığı<br />
akademik çalışmalara bir yenisini daha ekledi.<br />
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi<br />
Prof. Dr. Murat Şeker’in hazırladığı, rakamlarla Çekmeköy’ü<br />
anlatan “Sayılarla Çekmeköy 2016” kitabı,<br />
Çekmeköy’ü diğer İstanbul ilçeleri ve ülke geneliyle<br />
karşılaştırarak kıyaslamalarda bulunuyor.<br />
Çekmeköy ilçesinin nüfus, eğitim, sağlık, altyapı,<br />
sosyal yaşam, ekonomik yapı, demografik yapısı<br />
gibi alanlarda mevcut durumunu analiz etmek,<br />
2010-2017 yılları arasında ilçede meydana gelen<br />
değişikliklerin takibini yapmak amacıyla hazırlanan<br />
bu kitapla, diğer kurumlar ve vatandaşların faydalanabileceği<br />
bir kaynak oluşturuldu. Vatandaşlar ve<br />
kurumlar, kitaba www.cekmekoy.bel.tr adresinden<br />
ve belediye hizmet binasından ulaşabilecek.<br />
Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve<br />
Kontrol Müdürlüğü tarafından çevre bilinci<br />
ve geri dönüşüm konusunda farkındalık<br />
yaratmak amacıyla ilçedeki üç mahalleye<br />
daha yeni “Yeşil Nokta” yerleştirildi. Ataşehir’de<br />
6 olan Yeşil Nokta sayısı, böylece 9’a<br />
ulaşmış oldu.<br />
Yeni Yeşil Nokta’ların üzerinde öncekilerinden<br />
farklı olarak bilgilendirici LED ekranlar<br />
bulunuyor. Bu LED ekranlarda “Ataşehir Bizi Geri Dönüşüme Götür, Çevre<br />
Bilinci Burada, Atık Pil Sizden Hediyeniz Bizden, Doğanın Pili Bitmesin,<br />
E-atık Hurda Değildir, Ataşehir Tane Tane Kapak Topluyor Adım Adım<br />
Engelleri Aşıyor, Yeşil Düşün, Ben Çöp Değilim Geri Dönüşebilirim, Atık<br />
Yağlarınızı Dökmeyin” gibi çevre ve geri dönüşüm konulu bilinçlendirici<br />
mesajlar ile düzenlenen kampanyalarla ilgili sloganlara yer veriliyor.<br />
SAYILARI ARTACAK<br />
Yeşil Nokta konteynerlerinde kitap, kâğıt-karton-kompozit, plastik, metal,<br />
cam, plastik kapak, atık pil, bitkisel atık yağ, elektronik atıklar olmak üzere<br />
9 farklı atık toplama ünitesi bulunuyor. Ataşehir Belediyesi tarafından yerleştirilen<br />
Yeşil Nokta’ların sayısı, önümüzdeki dönemlerde de büyüyerek<br />
devam edecek.<br />
Sultanbeyli’de tarihi gün<br />
GÜNCELLENMİŞ VE GENİŞLETİLMİŞ BİR ESER<br />
“Kitabın oluşturulma aşamasında emeği geçen<br />
mesai arkadaşlarıma özverili çalışmaları için teşekkür<br />
ediyorum” diyen Çekmeköy Belediye Başkanı<br />
Ahmet Poyraz, şunları ifade etti: “Bu çalışma, ilki<br />
2010 yılında yayınlanan Sayılarla Çekmeköy dizisine<br />
eklenen, güncellenmiş ve genişletilmiş bir eserdir.<br />
Kentsel ve kamusal hizmet alanını kapsayan ve<br />
gerek merkezi yönetim gerekse yerel yönetimi ilgilendiren<br />
başlıklarda karşılaştırılabilir bir veri setinin<br />
oluşmasını amaçlayan bu çalışmada, en güncel<br />
veriler kamuoyu ile paylaşılmıştır. Eserde sadece belediye<br />
çalışmaları dikkate alınmamış olup, öncelikle<br />
Çekmeköy ilçesinin İstanbul’daki diğer ilçelere göre<br />
kıyaslandığı tablolara ve grafiklere yer verilmiştir.”<br />
Sultanbeyli’nin 100 yıllık tapu probleminin çözüm aşamasında tarihi bir<br />
gün daha yaşandı. Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve Sultanbeyli<br />
Kaymakamı Metin Kubilay’ın da katılımıyla düzenlenen tapu devir<br />
teslim töreni kapsamında, Sultanbeyli İlçe Tapu Müdürlüğü’nde 920 bin<br />
metrekareyi kapsayan hisseli alanın takas işlemi gerçekleştirildi.<br />
Sultanbeyli’nin genelini ilgilendiren ve 15 mahalleyi kapsayan takas işleminde<br />
elinde hisse tapu bulundurup, arazide yeri olmayanların toplamda<br />
920 dönümlük alanı Maliye Hazinesi’ne geçmiş oldu. Gerçekleştirilecek<br />
işlemlerden sonra tapular, arazide yeri olan hak sahiplerine verilecek.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 43
İlçelerimiz<br />
Tepeören Mahallesi’ne tapu müjdesi<br />
Tuzla Belediye Başkan Dr. Şadi Yazıcı,<br />
1. ve 4. etap imar uygulaması tamamlanan<br />
Tepeören’de 9 bin 300 tapunun hak<br />
sahiplerine dağıtıma hazır olduğunu, imar<br />
uygulaması devam eden 5, 6 ve 7. etapta<br />
2 bin 630 tapu daha dağıtacaklarını söyledi.<br />
Planların ardından mahallenin gelişmesi<br />
ve yapılaşmasının hızlanacağını belirten<br />
Başkan Yazıcı; “2018, Tepeören’in altın yılı<br />
olacak” dedi.<br />
Tepeören Mahallesi’ndeki en önemli çalışmalarının<br />
Tepeören ve çevresinin planları<br />
konusunda yaptıkları çalışmalar olduğunu<br />
ifade eden Yazıcı; “Tepeören, Akfırat ve<br />
Orhanlı’daki planları tadil etmek çok kolay<br />
olmadı. Tadil ederken yaşadığımız sıkıntılar,<br />
yeniden plan yapmaktan daha zordu.<br />
Bozulmuş, mahkemelik olmuş veya yanlış<br />
yapılmış planların tekrar düzenlenmesi<br />
konusunda mecburen yeniden yapmak<br />
zorunda kaldık. Tepeören 1. ve 4. etap imar<br />
uygulamasını tamamladık. 5, 6 ve 7. etap<br />
imar uygulamalarına devam ediyoruz. Bu<br />
bölgedeki imar uygulamasında 2 bin 630<br />
tapuyu daha sahiplerine vereceğiz. Planlamalar,<br />
Tepeören ve çevresinin gelişmesi<br />
açısından en önemli adımlardan birini<br />
oluşturdu” şeklinde konuştu.<br />
KİLOMETRELERCE YOL AÇILACAK<br />
Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı,<br />
planlama sonrası için Tepeören’in geleceği<br />
hakkında şu açıklamalarda bulundu:<br />
“Yeni planlarla beraber kilometrelerce yol<br />
açacağız. Herkes tapusunu aldıktan sonra<br />
yapılaşmasını sağlayacak. Bu bölgenin<br />
gelişimi için öncü ve önemli bir adım<br />
atıldı. Hızlı bir yapılaşma ve şehirleşmenin<br />
daha ciddi bir şekilde oluşması<br />
sağlanacak.”<br />
Adalar’da<br />
çocuklar için mini<br />
koruyucular<br />
Her sabah Adalar Belediyesi’nin ücretsiz<br />
servisleriyle okullarına ulaştırılan çocukların<br />
soğuk hava ve yağmurlardan korunmaları<br />
için, ilçenin çeşitli noktalarına mini<br />
duraklar yerleştirildi.<br />
Üsküdar’da Temiz Sokak Projesi<br />
İş adamı Murat Vargı liderliğinde kurulan,<br />
çöpün azaltılması ve doğru yere atılması<br />
davranış dönüşümü sağlamayı amaçlayan<br />
Çöpüne Sahip Çık Vakfı ile Üsküdar Belediyesi’nin<br />
ortaklaşa gerçekleştirdiği Temiz Sokak<br />
Projesi başladı.<br />
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen,<br />
Çöpüne Sahip Çık Vakfı Yönetim Kurulu<br />
Başkan Vekili Ebru Dorman ve usta oyuncu<br />
Perran Kutman’ın katılımıyla gerçekleşen<br />
basın buluşmasında projenin amaçları ve hedefleri<br />
paylaşıldı. Proje kapsamında, Üsküdar<br />
Belediyesi sınırları içinde bulunan ve pilot<br />
bölge olarak seçilen Dönmedolap Sokağı’nda<br />
çöpün çevreye atılmaması ve ayrıştırılması<br />
yönünde davranış dönüşümü sağlanması<br />
amaçlanacak.<br />
UYGULAMALAR TAKİP<br />
EDİLECEK, GEREKTİĞİNDE YOL<br />
GÖSTERİLECEK<br />
“İç Temizliğini Sokağa Yansıt” sloganı<br />
ile başlayan proje kapsamında<br />
“Temiz Sokak” etiketini almaya<br />
aday olarak seçilen pilot sokakta,<br />
Mayıs 2018 itibariyle çöp miktarının<br />
azalmasına ve uygulamalardaki<br />
iyileşmelere bağlı olarak sokağın bu<br />
etiketi alıp almadığı ilan edilecek.<br />
Proje boyunca pilot sokaktaki<br />
uygulamalar takip edilecek ve<br />
gerektiğinde sokak sakinlerine bilgi<br />
verilerek yol gösterilecek, ayrıca<br />
sokak gönüllülerinin projede görev<br />
alması için sokak sakinlerine çağrıda<br />
bulunulacak.<br />
Ada halkının beğenisiyle karşılanan mini<br />
koruyucular ile kış aylarında çocukların<br />
servislerini bu alanlarda güvenli bir şekilde<br />
beklemelerini ve olumsuz hava koşullarından<br />
korunmalarını sağlamak hedefleniyor.<br />
Kolay sökülüp kurulabilir özellikteki<br />
koruyucu duraklar, yaz aylarının gelmesi ve<br />
okul sezonunun kapanması ile birlikte bir<br />
sonraki sezona kadar kaldırılacak.<br />
44 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
İlçelerimiz<br />
Pendik’e 50 dönümlük<br />
Spor Köyü<br />
Kente onlarca antrenman sahası ve birçok spor kompleksi<br />
kazandıran Pendik Belediyesi, yatırımlarına bir yenisini<br />
daha eklemeye hazırlanıyor. Bu kapsamda Çamlık Mahallesi’nde<br />
50 dönümlük alana, içerisinde atletizmin çeşitli branşlarının<br />
yapılabileceği pistler, okçuluk alanı, tenis kortları ve<br />
futbol sahasının yer alacağı Spor Köyü inşa edilecek.<br />
İlçedeki genç nüfusun şampiyon sporcu çıkarmak için iyi<br />
bir potansiyel oluşturduğunu belirten Pendik Belediye<br />
Başkanı Dr. Kenan Şahin, onları spora kazandıracak tesis<br />
hamlesinin devam ettiğini açıkladı. Proje çalışmaları<br />
devam eden Spor Köyü içerisinde standart ölçülerde bir<br />
futbol sahası, 8 kulvarlı 400 metre uzunluğunda bir atletizm<br />
pisti, 100 metre uzunluğunda bir koşu pisti, ikisi kapalı 6<br />
tenis kortu, okçuluk alanı ve yürüyüş yolları olacak. Tesis,<br />
yine olimpiyatların önemli spor branşlarını oluşturan disk,<br />
çekiç, gülle atma, uzun ve yüksek atlama sporlarının da<br />
yapılabilmesine imkân sağlayacak.<br />
PİKNİK ALANLARI DA YER ALACAK<br />
Sporseverlerin uğrak yeri haline gelmesi beklenen Spor<br />
Köyü’nde, vatandaşların keyifle vakit geçirip dinlenebilecekleri<br />
alanlar da yer alacak. Tüm ilçe halkının gözdesi<br />
olacak tesise piknik alanı ve çocuk oyun alanı da yapılacak,<br />
vatandaşların araçlarını kolaylıkla park<br />
edebileceği bir de açık otopark<br />
bulunacak. Yeşil alan<br />
düzenlemesiyle ayrı bir cazibe<br />
kazanacak projenin<br />
altyapı ve tesviye çalışmaları<br />
devam ediyor.<br />
Ümraniye Çiğdemi<br />
gün yüzüne çıkıyor<br />
Ümraniye Belediyesi, yaptığı parklar ve yeşil alanların çoğaltılması ile<br />
ilgili hayata geçirdiği projeler, alt ve üst yapıda gerçekleştirdiği hizmetlerle<br />
doğal çevreyi koruyarak, tabii zenginliklerin yaşatılması yönündeki<br />
çalışmalarını sürdürüyor. Endemik bitki türü olan Ümraniye Çiğdemi’nin<br />
korunmasına yönelik adım, Ümraniye Belediyesi işbirliğiyle atıldı.<br />
Ümraniye’nin endemik bir türü olarak tescili yapılan Ümraniye Çiğdemi’nin<br />
sergilenmesi, tanıtımı, kültüre alınması, korunması ve bitki piyasasına<br />
kazandırılması için, Çamlık Mahallesi Şenol Güneş Bulvarı’nda<br />
Ümraniye Çiğdemi Koruma ve Üretim Merkezi’nin çalışmaları yapılarak,<br />
faaliyetlerin yürütülmesi için aynı yerde kurulu ANG Vakfı Nezahat Gökyiğit<br />
Botanik Bahçesi ile Ümraniye Belediyesi arasında protokol hazırlandı.<br />
Protokol kapsamında düşünülen Ümraniye Çiğdemi için öncelikle<br />
geleneksel yöntemle bitkinin soğanla çoğaltılma çalışmaları, merkezin<br />
önündeki botanik bahçesi sınırlarında başladı.<br />
TÜRKİYE FLORASINDA DİNAMİK BİR YAPIYA<br />
KAVUŞTURULMASI İÇİN<br />
Alanları belirli bir ülke veya bölgeye ait yerel, ender ve çok ender bulunan<br />
bitki türlerinden nesli tükenmek üzere olan bitkiler kategorisine<br />
alınan, endemik bir bitki olan Ümraniye Çiğdemi’nin (Crocus Pestalozzae);<br />
bilimsel veriler ışığında gerekli çalışmaların yapılarak, gerek doğal<br />
ortamda korunması gerekse kültüre alınıp, neslinin çoğaltılması noktasında<br />
bulunduğu kritik durumunun iyileştirilmesi ve Türkiye florasında<br />
dinamik bir yapıya kavuşturulması için Ümraniye Belediyesi tarafından<br />
araştırma çalışmaları yapacak komisyonlar kuruldu, Belediye Meclisince<br />
kabul edildi.<br />
100 yıllık Türk Evi canlanıyor<br />
Beykoz’un İncirköy Mahallesi’nde bulunan 100 yıllık<br />
ikiz yapılı Türk Evi, Beykoz Belediyesi tarafından<br />
aslına uygun olarak restore ediliyor.<br />
Beykoz Belediyesi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden<br />
kiralanan ve geleneksel Türk Evi’nin<br />
karakteristik özelliklerini taşıyan tarihi ev, İncirköy<br />
Su Nazırı Sokak’ta 330 metrekarelik bir bahçe içerisinde,<br />
ikiz yapılı ve içyapısındaki tahribata karşın<br />
estetik görünümünü koruyarak günümüze kadar<br />
gelebilmeyi başardı.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 45
Kent Sosyolojisi<br />
Sosyolog Doç. Dr. Cenk Özbay’ın gözünden<br />
“Dönüşen Kadıköy”<br />
REHA KADAK<br />
Körler Ülkesi, yani Kadıköy, Anadolu Yakası’nın merkezi.<br />
Ancak, son yıllarda artan bir nüfusa, kentsel dönüşüme,<br />
arka arkaya açılan kafelere, tiyatrolara daha da merkez<br />
olmaya başladı. İstanbul ve cinsiyet üzerine çalışmalar<br />
yapan, aynı zamanda bir Kadıköylü olan Sabancı Üniversitesi<br />
Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Cenk Özbay ile<br />
Kadıköy’ün dönüşümü, Körler Ülkesi’nin bir anda bu kadar<br />
cazibe alanı olmaya başlamasının nedenleri üzerine bir<br />
araya geldik.<br />
Beyoğlu’nda Gezi Olayları öncesi ve bu olaylarla<br />
birlikte bir değişim yaşanmaya başlandı. Beyoğlu’nun<br />
entelektüel, aydın, sanatçı ve üniversite öğrencisi<br />
olan belli bir kitlesi, bu yaşanan olaylarla bölgeden<br />
kendini yavaş yavaş atmaya başladı ve soluğu Kadıköy<br />
bölgesinde aldı. Siz bu durumu nasıl görüyorsunuz?<br />
Amerika’da yaşadığım dönem hariç 96 yılından beri<br />
Kadıköy bölgesinde ikamet ediyorum, 21 yıldır Anadolu<br />
yakasındayım. Fakat benim gözlemim bu yönde değil<br />
aslına bakarsanız. Avrupa yakasında yaşayan kitle için<br />
Kadıköy özelinden Anadolu yakası, hâlâ karşıya geçmektir.<br />
Karşıdır! Avrupa yakalı kişiler için eskiden Kadıköy’e<br />
geçmek bence oldukça fantastik bir haldeydi. Şimdi<br />
de eskisi kadar olmasalar da yine de o kadar çok değil<br />
buraya geliş ya da kaçış. Ben, Kadıköy’ün yani Çarşı kısmı,<br />
Moda tarafı, Bahariye tarafını baz alarak söylüyorum, hareketliliğin<br />
nedeninin Anadolu yakasının diğer semtlerinde<br />
yaşayanlarının buraya akın etmesi ve vakit geçirmeleri<br />
olduğunu düşünüyorum. Beyoğlu’ndan bir kaçış olduğu<br />
elbette doğru, ancak Anadolu yakasından Beyoğlu’na<br />
gitmeyi tercih eden kişiler artık Kadıköy’ü seçmeye, dönüştürmeye<br />
başladı. Mesela, ben burada büyüdüm, lise<br />
ve üniversite zamanımda hemen hemen hiç Kadıköy’de<br />
vakit geçirmezdim, pek bir şey yoktu burada, ama şimdi<br />
öyle değil; yeni nesil artık burayı tercih ediyor, Beyoğlu<br />
denen bir durum da yok ortada.<br />
Aslına bakarsanız şöyle bir durum var, ben<br />
Beyoğluluyum. Beyoğlu’nun Cihangir, Galata gibi<br />
eğitim ve gelir seviyesi belli bir düzeyin üstünde olan<br />
insanlarının artık Moda bölgesini ve Beyoğlu’na sadece<br />
vakit geçirmeye gelen belli bir eğitim ve kültür seviyesi<br />
üzerinde olan kişilerinin<br />
de Yeldeğirmeni bölgesini<br />
kendine “ev”, “yaşama alanı”<br />
seçtiklerini görüyorum ve<br />
şahit oluyorum. Ben de<br />
bunlardan biriyim. Bu durum<br />
için ne diyorsunuz?<br />
Evet, evet buna ben de katılıyorum.<br />
2012 yılında örneğin, arkadaşım<br />
Sosyolog Didem Danış<br />
beni Yeldeğirmeni Karakolhane<br />
Caddesi’ne yürüyüşe çıkarmıştı.<br />
Ki o zaman neredeyse hiç<br />
Yeldeğirmeni’ne gitmemiş ve<br />
gerek de duymamıştım, kulağıma<br />
da cazip gelmiyordu. Ama<br />
Didem öngörülü bir kent sosyoloğu<br />
olarak buradaki değişimi<br />
fark etmişti, yabancı menşeili<br />
kişilerin, Erasmus öğrencilerinin,<br />
entelektüellerin bir yaşam<br />
46 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kent Sosyolojisi<br />
alanı oluşturduğunu görmüş ve çok şaşırmıştım.<br />
Çünkü onca yıllık Kadıköylü olarak<br />
cidden bu bölgeyi çok gereksiz bulurdum.<br />
O günden bu yana dediğiniz gibi burada bir<br />
yerleşim dönüşümü oldu. Binalar restore<br />
edildi, yaşanır hale geldi. Moda’ya da sizin<br />
dediğiniz gibi başka bir nüfus geldi, orada<br />
da binalar birer daire daha genişledi, Cihangir<br />
ve Galata nüfusu oraya kaydı, ancak yine<br />
de elimizde bir araştırma konusunun verileri<br />
yok buna dair; sadece buna bir moda, bir<br />
trend dememiz daha uygun olacaktır. Böyle<br />
bir moda var. Ama şuna geleyim; Kadıköy’de<br />
patlayan bir kafe çılgınlığı, patlayan<br />
bir sanat mekânları, kahve mekânları vb. yığının<br />
nedeninin Beyoğlu kaçkınlığının değil,<br />
Anadolu yakasında yaşayanların Kadıköy’ü<br />
tamamen artık merkez olarak benimsemeleri<br />
ve tercih etmeleri yüzünden olduğunun<br />
düşüncesindeyim. Elbette Beyoğlu bu<br />
kadar düşüş göstermeseydi, Kadıköy yine<br />
de şu an olduğu gibi revaçta olan bir yer<br />
olamazdı asla.<br />
Kadıköy, özgür ve rahat hissedilen<br />
bir bölge oldu insanlar için...<br />
Evet, öyle olduğu aşikâr. Ben İzmirliyim<br />
aslen. Başka bir araştırma için İzmir’e gittim<br />
ve aslında her gittiğimde de şaşırarak karşılıyorum.<br />
Özgür ve rahat olma biçimi, yani<br />
kadın-erkek kurulan nitelikli ve de rahat<br />
ilişki-iletişim, alkol kullanımın caddelerde<br />
yapılabilmesi, sokak kültürü sanki bana<br />
bir Avrupa şehrine, İspanya’ya gelmişim<br />
durumunu hissettiriyor. İstanbul’un ne<br />
kadar baskıcı, ne kadar zor bir yer olduğunu<br />
maalesef burada yaşayarak unutuyoruz.<br />
Ancak, İzmir’de yaşanan durumun benzeri<br />
Kadıköy’de yaşanıyor ama biz Kadıköylüler<br />
için ya da Kadıköy’de vakit geçirmeyi<br />
tercih edenler için bu oldukça normal bir<br />
yaşam biçimi. Kadıköy’den uzaklaşınca<br />
zaten oldukça şaşırıyor ve yadırgıyoruz<br />
başka semtleri. Kartal’daki, Sarıyer’deki,<br />
Ümraniye’deki insanlar için Kadıköy,<br />
az önce örneğini verdiğim İspanya gibi<br />
algılanıyor. İstanbul’un başka semtleri için<br />
Kadıköy ayrıksı, özgür ve “uzak” bir yer.<br />
Halbuki burada yaşayan insanlar da belli<br />
bir seviyede, Bağdat Caddesi’ndeki maddi<br />
zenginliğin olduğu bir ikamet alanı değil<br />
Kadıköy. Memur, öğretmen, öğrenci, işçi<br />
sınıfın yoğun olduğu yer aslında... Kısaca<br />
maddi sermayesi az, kültürel zenginliği olan<br />
kişilerin yoğunluğu fazla mutlaka.<br />
Siz bir Kadıköylü olarak, 90’larda,<br />
2000’lerde ve 2010’lu yıllar<br />
içindeki Kadıköy sürecini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Öncelikle bariz bir kafe açılma durumu söz<br />
konusu. Dünyaca ünlü bir kahve firmasının<br />
Türkiye’deki en büyük şubesinin Rıhtım’da<br />
açılması kesinlikle tesadüf değil. Diğer<br />
taraftan 90’larda oldukça fazla Kadıköy sineması<br />
vardı, onlar hemen hemen hiç kalmadı,<br />
bu da başka bir tarafı. Ama daha çok<br />
tiyatro var bunun aksine. İrili ufaklı tiyatro<br />
ekipleri var ve önemli çalışmalar yapıyorlar.<br />
Öğrencilerim üzerinden bu konuyu<br />
takip ediyorum, Kadıköy’de yapılan tiyatro<br />
onlar için çok fazla ilgi çekici. Moda Sahnesi,<br />
Baba Sahne, Oyun Atölyesi, Tiyatro Akla<br />
Kara, Emek Sahnesi ve bu sahneleri kullanan<br />
İstanbul’un diğer tiyatro ekipleri. Bir<br />
kalabalık oluşmuş durumda 2010’larda.<br />
Bir de Hasanpaşa bölgesi var, işte Emek<br />
Sahnesi de orada. Hasanpaşa, bir sonraki<br />
“dönüşüm”ün habercisi aslında... Çok hızlıca<br />
değişir ve beş yıla kadar başka başka<br />
şeyler konuşacağız bu bölge için. Hasanpaşa’dan<br />
Akasya AVM’ye uzanan aks özellikle<br />
çok konuşulacak. Çünkü bu bölgede<br />
çok önemli bir kültür merkezi inşaatına<br />
devam ediliyor, eski Gazhane, 2019’da açılacak.<br />
Bu rüzgâr bile bölgeyi etkiledi daha<br />
açılmadan. Sonra aynı bölge tarafında Salı<br />
Pazarı inşaatı devam ediyor. Önümüzdeki<br />
değişim de buralarda olacak. Çünkü çok<br />
cazip... Kadıköy’ün merkez yaşam alanına<br />
yürüyerek on dakikada çok kolay geçiş<br />
yapılabiliyor bu bölgeden. Fikirtepe de<br />
ayrı mevzu, yükselen gökdelenler, rezidans<br />
mantığı yaşam biçimi. Orası da merkezdeki<br />
Ataşehir olacak. Cazip olan Kadıköy<br />
merkeze yakınlık... 2010’lar Anadolu yakası<br />
yığınını Kadıköy içine almaya başladı işte.<br />
İnşaatlar, değişimler bu yüzden.<br />
Siz bu “değişim”lerden memnun<br />
musunuz buralı olarak?<br />
Başka röportajlarımda da dile getirdim;<br />
kentsel dönüşüm tek parça bir şey değil.<br />
Ekonomik nedenleri var, estetik nedenleri<br />
var, sosyolojik nedenleri var. Nasıl bir kentte<br />
yaşıyoruz, nasıl bir kaldırım istiyoruz, nasıl<br />
bir mahalle istiyoruz. Bunları tartışmamız<br />
gerek. Kent mimarisini ne kadar önemsiyoruz,<br />
meselemiz bu oluyor mu hiç sanmıyorum.<br />
Yeldeğirmeni mesela, bir cumbalı,<br />
3-4 katlı binaların olduğu bir yer, denize<br />
doğru inen sokakları da başka bir hava<br />
katıyor bölgeye. Bence, mimar, belediye,<br />
şehir plancıları, müteahhitler bir araya<br />
gelip bunu konuşmalı, ortak net bir tavır<br />
alınmalı. Hoş aslında, yenidünya düzenindeki<br />
birçok metropolde de bu yok, ne kadar<br />
Paris mimarisi kaldı, yok. Bağdat Caddesi,<br />
Hasanpaşa, Fikirtepe aynı ilçe içinde başka<br />
yerlere dönüşüyor. Bir şey eski ve artık<br />
yaşanılmayacak gibiyse yıkılıp yeniden<br />
inşa edilmeli elbette. Kadıköy özelinden<br />
her yerin durağan olmamasından yanayım,<br />
değişimler başkalaşmamalı. Çok kafe<br />
kültürü ne kadar çok dönüşüm yaratabilir.<br />
Ekonomik vizyonsuzluk da var. İlkel bir girişimcilik<br />
örneği... Ama tuhaf tabi kalabalıklar<br />
da. Dışarda espresso bazlı kahveler bizim<br />
için hâlâ çok yeni. Aşırı yeni bir gelişme var.<br />
Mesela eskiye göre küçük esnaf kalmadı<br />
bölgede. En hızlı bu tükendi, zanaatçılık<br />
tükendi, çıraklık yok, kalfalık yok. Diğer bir<br />
öngörümde de bölgede daha da çok kitapçı<br />
açılacak. Kısaca değişim olacak, ama bunun<br />
yanında nitelik olmalı. Bölge bölge memnun<br />
olduğum yerler oluyor. Ancak şu bir gerçek<br />
ki Kadıköy çok daha iyisini hak ediyor.<br />
Son olarak, yakın zamandaki<br />
çalışmalarınız neler olacak?<br />
Hasanpaşa üzerine çalışıyorum. Hasanpaşa<br />
nasıl bir yer, hep kopuk olarak devam<br />
etmiş, neden bu kopukluk olmuş, Hasanpaşa’nın<br />
yeni dönüşümü, sınıf ayrışması,<br />
bunun üzerine çalışmalar içindeyim.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 47
Bir Yol Hikâyesi<br />
İlk seçilmiş belediye başkanı<br />
Osman Hızlan ile<br />
Kadıköy yolculuğu<br />
Siz değerli Kadıköy Life okurlarını Kadıköy’ün seçilmiş ilk belediye<br />
başkanı Osman Hızlan ile tanıştırmak istiyorum. Bundan 34 yıl önce<br />
Kadıköy Belediye Başkanlığı’na aday olması ile başlayan serüveni ve<br />
Kadıköy’de modern altyapı yatırımlarını başlatan biri olması nedeniyle<br />
ona teşekkürümüz hep olacaktır.<br />
ARİF ATILGAN<br />
Osman Hızlan zengin bir ailenin çocuğudur. Gebze’de yol<br />
kenarında 30-40 Fenerbahçe bayraklı fabrika onların ailesine<br />
aittir. Fenerbahçelidirler. Dolayısıyla Kadıköylülüğünü<br />
anlatmaya gerek yoktur. 2 yılı kolejde hazırlık olmak üzere<br />
çeşitli sebeplerden eğitimde fazla yıl kaybetmiş, 1960’lı<br />
yılların başında Haydarpaşa Lisesi’nde okurken akranlarından<br />
büyük olduğundan lakabı ‘Baba’ konmuştur. Ailece<br />
CHP’lidirler.<br />
1980’li yıllarda yeni bir döneme girilmektedir. ANAP adıyla<br />
bir parti kurulacaktır. Bunu bilen üç kişiden biri Osman<br />
Hızlan’dır. Kendisi, kuruculardan Leyla Yeniay Köseoğlu ve<br />
Semra Özal tarafından partiye kaydedilmiştir. 1984 yılına<br />
kadar ülkede ilçe belediyeleri Şube Müdürlükleri olarak çalışmaktadır.<br />
Yeni yapılan yasal düzenlemeyle artık onların<br />
yöneticileri de seçimle göreve geleceklerdir.<br />
Leyla Hanım, Semra Özal ile konuşarak Osman Bey’e<br />
Kadıköy Belediye Başkanlığı’nı önerir. Osman Hızlan bu anlamda<br />
Ogün Altıparmak’ın adını duymaktadır. Konu Turgut<br />
Özal’a gider ve kendisine ‘Ogün’le konuş, durumu anlat’<br />
denir. Osman Bey, Ogün Altıparmak’la konuşur, desteğini<br />
alır. Ogün Altıparmak ise ANAP Kadıköy İlçe Başkanı olur.<br />
MAZBATASINI TEK BAŞINA ALDI<br />
Adaylığı ilan edildikten sonra seçim kampanyası için gezilere<br />
başlayacaktır. Bütün gece insanlara yapacağı konuşmayı<br />
çalışıp ezberler. Ertesi gün Altıyol’da bir kahvehaneye<br />
giderler. İçerde birkaç kişi vardır. Konuşmasına başlar ama<br />
bakar ki böyle olmuyor, insanlarla sohbet eder. O zaman<br />
ilgi çeker ve kahvehanenin içi dolmaya başlar.<br />
Seçim kazanılır. Mazbatasını tek başına alır. Muvakkithane<br />
Caddesi’nden yalnız yürüyerek belediye binasına gelir. Kapıda<br />
‘Ne istiyorsun?’ diye sorarlar. Kendisinin yeni başkan<br />
olduğunu anlatmanın zor olduğunu düşünerek ‘Belediye<br />
Başkanını göreceğim’ der. İçeri girer. Şehremaneti Binası<br />
o yıllarda kaymakamlık, karakol, sağlık müdürlüğü, imar<br />
işleri, kaymakam lojmanı gibi birçok fonksiyona hizmet<br />
etmektedir.<br />
48 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Bir Yol Hikâyesi<br />
Belediye Şube Müdürü Sadettin Beygo<br />
Paşa’nın odasına girer. Paşa, tek başına<br />
onu beklemektedir. ‘Hayırlı olsun’ der ve<br />
belediyenin parası olarak sümenin altından<br />
çıkardığı 2.020 TL’yi kendisine teslim eder.<br />
Osman Hızlan, paşayı yolcu eder, masaya<br />
otururken telefon çalar. Haydarpaşa’ya<br />
Kenan Evren gelecektir, onu karşılamaya<br />
gitmesi gerekir. Odadan çıkar, tek başına<br />
taksiyle ilk görevine hareket eder.<br />
Ertesi gün belediyeye geldiğinde bina tıklım<br />
tıklım doludur. Herkes kutlamaya gelmiştir.<br />
Arkadaşı Erol’u gelen gidenle ilgilenmesi için<br />
görevlendirir. Ortalık sakinleştiğinde oturup<br />
düşünür. Belediyenin binası, eşyası, arabası,<br />
sobası, hiçbir şeyi yoktur. Vapur iskelesinin<br />
üzerini yıllığı 25 kuruştan 4 yıllık 1 TL’ye<br />
kiralar. Çatıdaki kuş gübrelerini satıp içersini<br />
temizletir, boyatır. Kendi arabasını siyaha<br />
boyatıp makam arabası yapar. Daha sonra<br />
İBB’nin arabalarını, eşyalarını adeta çalarak<br />
Kadıköy’e getirir. Bu şekilde işe başlarlar.<br />
İlk imzaya gelen evrak bugün Özgürlük<br />
Parkı olan 119 dönümlük alandır. Oraya<br />
kaymakam lojmanları yapılacaktır. Kadıköy<br />
Belediye Başkanı’nın imzası eksiktir. İmzalamaz.<br />
Burayı daha sonra Fenerbahçe’ye<br />
müze ve spor tesisi yapmaları için tapusuyla<br />
verir ama kendinden sonraki dönemde<br />
FB Başkanı, belediyeye devreder.<br />
Teşkilatlanılır. Belediye çalışanları Selimiye,<br />
Özgürlük Parkı kenarı, Ataşehir gibi yerlerde<br />
birkaç parça binada çalışırlar. Şehremaneti<br />
binasının içi yıkılıp yeniden yapılır. Kaymakamlık<br />
Bahariye’de bugün hâlâ kullanılan<br />
tarihi eve, karakol park içine inşa edilen tek<br />
katlı binaya aktarılır.<br />
1984 yılında emlak vergisi, merkezi İdare<br />
tarafından tahsil edilmektedir. Bu durumu<br />
başbakan ve ilgili bakanlara anlatır. Yasa değiştirilir.<br />
1985 yılında belediyeler kendi emlak<br />
vergilerini kendileri toplamaya başlarlar.<br />
KADIKÖY’DE İLK HİZMET<br />
YELDEĞİRMENİ’NDEN BAŞLADI<br />
Kadıköy’de ilk hizmeti Yeldeğirmeni’nden<br />
başlatırlar. Bu konuyu Osman Hızlan<br />
“Yeldeğirmeni solcu, bizim parti sağcıydı.<br />
Hizmette ayrım olmadığını kanıtlamalıydık’<br />
diye açıklamaktadır. Altyapı için her tarafı<br />
kazılan semt günlerce adeta karantinada<br />
tutulmuştur. “Ülkede ilk kilit taş uygulaması<br />
Ayrılık Çeşmesi Sokağı’ndan başlayarak<br />
Yeldeğirmeni’nde uygulanmıştır” ifadesini<br />
kullanıyor Başkan Hızlan...<br />
Haydarpaşa’dan Bostancı’ya kadar denizi<br />
doldurarak sahil yolunu yaptıklarını söyleyen<br />
Osman Hızlan, “Dolgu alanı Kadıköy’e<br />
aitti, İBB’ye verdiler” açıklamasını getiriyor<br />
ve belgeler gösteriyor.<br />
Osman Hızlan, döneminde gerçekleşen<br />
projeleri ise şöyle dillendiriyor: “Bağdat<br />
Caddesi’nde tek istikamet ve düzenlemeyi,<br />
Cemil Topuzlu Caddesi’nin genişletilmesini,<br />
eski CKM’yi, Atatürk heykelli Kadıköy<br />
Meydanı’nı, Caferağa Spor Salonu’nu, altyapıların<br />
yenilenmesini, Koşuyolu Parkı’nı,<br />
Sabit Pazarları, Boğa Heykeli’nin Altıyol’a<br />
konmasını, İbrahimağa Caddesi’nin ve tren<br />
yolu altgeçidinin genişletilmesini, Yoğurtçu<br />
Parkı’nı, Acıbadem Caddesi’nin genişletilmesini<br />
biz yaptık.” Dolayısıyla buraların<br />
Kadıköy Belediyesi’ne ait olduğuna işaret<br />
ediyor. “Özellikle Kalamış ve Fenerbahçe<br />
Yat Limanı’ndan Kadıköy Belediyesi’nin<br />
büyük geliri olacaktı. Şimdi hem Kadıköy<br />
Belediyesi’nin değil, hem buraya gelenlerin<br />
yükünü onlar çekiyor, hem de gelirini<br />
başkası alıyor” şeklinde konuya açıklık<br />
getiriyor.<br />
“Söğütlüçeşme Belediye Binası’nı da biz<br />
yaptık” diyerek, buradaki arsanın istimlâk<br />
edilmesiyle ilgili ilginç anısını anlatıyor.<br />
İBB Başkanı Bedrettin Dalan ile araları iyi<br />
değilmiş. Bu sebepten yeni Kadıköy Belediye<br />
Binası için düşündükleri Söğütlüçeşme’deki<br />
arsanın kamulaştırılması kararını<br />
Dalan’ın imzalamayacağını düşünmüş.<br />
İBB’nin Haliç’teki istimlâk dosyalarının arasına<br />
bu dosyayı koydurmuş. Dalan, farkına<br />
varmadan kararı imzalamış.<br />
İMAJ BOZULMASIN...<br />
Anlattıklarının içinde yazılamayacaklar da<br />
vardır. Özellikle Boğa Heykeli’nin Altıyol’a<br />
taşınması kararı ile ilgili anısını yazarsam<br />
Kadıköy deyince herkesin aklına gelen<br />
‘Boğa Heykelli Altıyol’ imajı bozulabilir.<br />
“Bizden sonra yukarıda bahsedilen yerlerin<br />
bir kısmı İBB’ye verildi. O yıllarda Kadıköy<br />
ile İBB aynı partide olduğu için sorun olmuyordu.<br />
Ama şimdi İBB başka partide olunca<br />
sıkıntı çekiyorlar’ tespitinde bulunan Hızlan’ın<br />
“Kadıköy için gelecekte ne yapılmalı?”<br />
sorusuna verdiği cevaba sonuna kadar katılıyorum.<br />
“Gençlere emanet edilmeli. Herkes<br />
her yerde genç kelimesini kullanıyor ama<br />
yine kendileri yönetmekten vazgeçmiyor.”<br />
Eleştiri de olabilir, takdir de. Ancak Osman<br />
Hızlan ve ekibinin Kadıköy’de belediyeciliği<br />
başlattığı belli olmaktadır. Kendinden<br />
sonrakilerin O’nun dönemi yokmuş gibi<br />
davranmalarına kırılmaktadır. Der ki; “Kadıköy’de<br />
belediyecilik bizim dönemizde 1984-<br />
1989 yılında yapıldı. Bizden sonrakiler bizim<br />
yaptığımız binada, bizim oluşturduğumuz<br />
kurumsal yapıyla devam ettiler.”<br />
Kurumlar geçmişlerine tutunarak varlıklarını<br />
devam ettirmelidirler. Yoksa havada uçan<br />
yaprak gibi olurlar.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 49
Sektör<br />
Teamwork Global’den<br />
sektöre yeni bakış açısı:<br />
PROJELER<br />
ARTIK TEK ELDEN<br />
YÖNETİLECEK<br />
REHA KADAK<br />
Kadıköy özelinde Anadolu Yakası, kentsel<br />
dönüşümü en yoğun olarak yaşayan bölge<br />
konumunda... Günden güne yükselen yeni<br />
binalar; inşaat firmaları, mimarlık şirketleri,<br />
belediye yetkilileri, gayrimenkul ofisleri gibi<br />
birçok birbirine bağlı zinciri de bir araya<br />
getiriyor. Mimar Gurur Yarar tarafından kurulan<br />
Teamwork Global, tam da bu noktada<br />
bir projenin birçok el yerine tek bir elden<br />
ilerlemesi adına sektöre yeni bir bakış açısı<br />
getirdi. Gurur Yarar ile Teamwork Global’in<br />
projeleri, hedefleri ve çalışmalarını konuşmak<br />
üzere bir araya geldik.<br />
Teamwork Global’in kuruluş<br />
hikâyesinden bahseder misiniz?<br />
Teamwork Global, 2011 yılında bir mimarlık<br />
ofisi olarak kuruldu. Yaklaşık 2015 yılına kadar<br />
farklı fonksiyonlarda ve ölçeklerde çok<br />
ciddi projeler yaptık. Bu projelerin birçoğu<br />
başarıyla hayata geçirilirken, bir yandan da<br />
kentsel dönüşüm konusunda oldukça uzmanlaştık.<br />
Kentsel dönüşüm, beraberinde<br />
karma projeleri de getirdi. Değişik fonksiyonlarda<br />
sosyal konut projeleri, otel ve<br />
çok daha farklı kamu binaları gibi projeler<br />
çizmeye ve hayata geçirmeye başladık.<br />
Bu süreçte TOKİ ile de çalışmalarımız oldu.<br />
Gerçekleşen, inşası biten 3-4 projemiz oldu<br />
ve devamında “Mimari kısımdan projeler<br />
de geliştirebilir miyiz?” diyerek, “Proje<br />
Geliştirme” departmanını hayata geçirdik.<br />
Geliştirdiğimiz birçok proje sonucunda doğru<br />
projeyi, doğru maliyet hesaplarıyla, çok<br />
doğru bir dizaynla insanlara rahatlıkla kabul<br />
ettirebildiğimizi de gördük. Tabii ki doğru<br />
cirolarla... Maliyet-kâr hesaplarında da<br />
mantıklı projeler oluşturmaya çalıştık. Bu<br />
çalışmalarımızdan sonra geliştirdiğimiz mimari<br />
projeler ile diğer projelerini çizdiğimiz,<br />
ruhsatını aldığımız projelerin inşaatlarında<br />
da yer almak istedik. Çok büyük firmalarla<br />
ciddi taahhüt işleri yaptık ve yapmaya da<br />
devam ediyoruz.<br />
Fakat bunlarla da yetinmeyerek, hayallerimiz<br />
doğrultusunda özel bir ekip daha<br />
oluşturduk. Bir projenin başından sonuna<br />
kadar olan serüveninde geliştirme ile başlayıp,<br />
mimari ile devam edip, inşaatını yapıp,<br />
zaten bütün doneler bizden çıkıyorken,<br />
projeyi en doğru biz biliyorken, neden satış<br />
konseptleri düzenlemiyoruz; neden kendi<br />
geliştirdiğimiz, dizayn ettiğimiz, inşaatını<br />
yaptığımız projeleri satmayalım dedik<br />
ve “Satış Organizasyonu - Gayrimenkul<br />
Yönetimi” adı altında bir ekip oluşturduk.<br />
Teamwork Global, 2018 yılına adım attığımız<br />
bugünlerde 4 departmanı ve yaklaşık<br />
50’nin üzerinde personeliyle çalışmalarına<br />
tam gaz devam ediyor.<br />
Teamwork sektöre ne gibi yenilik ve<br />
kolaylıklar sağlıyor?<br />
Teamwork, şu ana kadar Türkiye’de bir<br />
projenin geliştirilmesinden, ruhsatından,<br />
inşaatından ve satışından sorumlu olan,<br />
bunu tek çatı altında birleştiren, kadrosunun<br />
çoğunluğu mimarlardan oluşan tek<br />
firma. Başka bir örneğimiz yok. Bu yapının<br />
mimarlar tarafından yönetilmesi, aslında<br />
bu yapıyı çok daha özel kılıyor. Çünkü her<br />
türlü aktivitenin kurgusunun çok düzgün<br />
olması gerekiyor.<br />
Mimari projelerin belli bir düzeyin üzerinde<br />
olması gerekiyor. Farklılık, malzeme, bina<br />
şekli, formu ne olursa olsun, en az bir veya<br />
iki noktasının gerçekten farklı olması gerekiyor.<br />
Dolayısıyla aslında Teamwork Global, iş<br />
geliştirip ruhsatını alabilen ve bunu mimari<br />
projesiyle de birleştirebilen tek firma. Zaten<br />
bunun devamındaki iki departmanımızla<br />
birlikte çok kuruluşlu bir şirket haline dönüştük.<br />
Dediğim gibi, kadromuzun yaklaşık<br />
yüzde 70’i mimarlardan oluşuyor.<br />
İstanbul, özellikle de Kadıköy ve Ataşehir<br />
ilçelerinde son zamanlarda inşaat<br />
faaliyetleri yoğun bir şekilde devam<br />
ediyor. Teamwork Global’in bölgeye<br />
bakışı nasıl?<br />
Biz söylediğiniz ilçelerde, yanlış hatırla-<br />
50 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sektör<br />
mıyorsam en son 120’nin üzerinde bina<br />
yaptık. 2015 yılında buna dair bir yazı<br />
okumuştum, Türkiye’de kentsel dönüşüm<br />
projelerinin sayı olarak yüzde 45’i sadece<br />
Kadıköy’de yapılıyor diye. Aslında ayrılmadan<br />
önce Ataşehir de Kadıköy’ün bir<br />
semtiydi. Bu iki ilçeyi tek bir bütün olarak<br />
düşündüğümüz zaman, aslında aynı<br />
özelliklerde birçok konut üretildi. Piyasanın<br />
da bir tık kötüleşmesiyle her gün elde yeni<br />
bir stok oluşmaya başladı. Farklı projeler<br />
satmaya devam ederken, aslında mesleği<br />
inşaat olmayan, farklı sektörlerden gelen<br />
birçok oyuncuyla birlikte daha karmaşık bir<br />
bölge haline geldi.<br />
Bugün şunu görüyoruz ki, özellikle Anadolu<br />
yakasında Kadıköy’den daha nezih yaşanacak<br />
bir bölge olmadığı için, fiyatların 2014’e<br />
göre belki yüzde 30-35’e yakın düşmesine<br />
rağmen hâlâ satış var, hareket var. Çünkü<br />
insanlar Kadıköy’de yatırım değil, yaşam<br />
satın alıyor. Dolayısıyla, artık yaşam satın<br />
alacak düzeye gelmiş insanlar için saydığımız<br />
bu bölgeler hâlâ en doğru yer.<br />
Teamwork Global, kentsel dönüşümü<br />
nasıl tanımlıyor?<br />
Kentsel dönüşüm karmaşık bir konu<br />
aslında. 2012 Aralık’ta ortaya çıktığında<br />
çok daha karmaşık bir konuydu. Çünkü alt<br />
sistemler kurulmadan çıkmış bir kanunda<br />
ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yoğunluğu<br />
kaldırabildi, ne de insanlar yasayı tam<br />
olarak anlayabildi. Algıladıkları ilk şey 2/3<br />
sistemi, yani “Ben artık bütün maliklere<br />
imza attırmak zorunda değilim. 2/3 çoğunlukla<br />
da binamı yıkıp yaptırabilirim” oldu.<br />
Kentsel dönüşüm süreci aslında psikolojik<br />
bir konu ve herkesin bugün hâlâ mutabakat<br />
sağlaması gereken bir konu. Çünkü geri<br />
kalan 1/3, işi çok geciktirebiliyor. Fakat<br />
konuyla ilgili Bakanlığın çok ciddi yaptırımları<br />
var ve rayiç bedel üzerinden satılmaya<br />
gitme evresi de çok daraldı. Bu süreçte artık<br />
binalarda mutabakat sağlanmaya başlandı.<br />
Ne var ki özellikle Ataşehir, buna çok dâhil<br />
değil. Kadıköy’de de keşke daha doğru bir<br />
yapılanma olsaydı. Her bir parsel yıkılıp<br />
yapıldığı zaman farklı katlarda, farklı<br />
cephe sistemleriyle, farklı renklerle birçok<br />
bina oluştu. Bu bence bölgenin cıvıl cıvıl<br />
olmasının önünü kesti ve biraz da bozuk<br />
bir görüntüye yol açtı. Kentsel dönüşümde<br />
çalışan mimarların da bunda suçu var.<br />
Çünkü kentsel dönüşüm projeleri matematiğe<br />
dönüştü, standart projeler yapılmaya<br />
başlandı. İnsanlar sadece planları dizayn<br />
edip, emsal hesapları tuttukları sürece geri<br />
kalan hiçbir hesabı dikkate almadılar.<br />
Mimarinin ve inşaat sektörünün<br />
ülkemizdeki geleceğini nasıl<br />
görüyorsunuz?<br />
Gayrimenkul piyasası Türkiye’de şu anda en<br />
önemli sektör... İnşaat da en önemli sektörlerden<br />
ama gayrimenkul, inşaat sektörünün<br />
çok büyük bir çoğunluğunu yansıtıyor. Bir<br />
şey yapmadan alıp satmayı çok iyi bilen,<br />
bir şeyler üretmeden kazanmayı alışkanlık<br />
edinmiş bir milletiz. Bu algının artık değişmesi<br />
lâzım... Üreterek satmalıyız, bu bir<br />
bina da olsa üreterek satmalıyız.<br />
Bu süreci her bir adımda tamamlayabilmek<br />
adına kurduğumuz bir firmaydı Teamwork<br />
Global. Birçok firma finansçılar veya inşaatçılar<br />
tarafından yönetilirken, gerekli birçok<br />
bakış açısından da uzaklaşıldığını gözlemliyoruz.<br />
Bir projenin geliştirilmesi çok yanlış<br />
olduğu zaman, müthiş bir proje ortaya<br />
çıksa da gerçekten dizaynı olarak, kullanımı<br />
olarak, estetik olarak, hatta ve hatta satış<br />
fiyatları olarak çok ilginç bir proje de olsa<br />
başarısız olan ve batan birçok firmayı da<br />
izleme şansı bulduk. Geliştirilmesi, işin mimarisi,<br />
inşaatın kalitesi, işin kalitesi ve doğru<br />
satış stratejileriyle, projeler en doğru başarı<br />
düzeyine ulaşır. Dolayısıyla, bizim yapının<br />
özeti de sorduğunuz bu son soruda saklı.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 51
Advertorial<br />
Ayten Alpar:<br />
Ağaoğlu kalitesini ve<br />
güvenilirliğini<br />
BAĞDAT<br />
CADDESİ İLE<br />
BULUŞTURDUK<br />
Türkiye genelinde “kentsel dönüşüm” adıyla başlayıp hızla yayılan ve çok<br />
büyük bölümü “bina yenileme” olan sistem, beraberinde getirdiği olumsuzlukların<br />
yanı sıra olumlu sonuçlar da vermeye başladı. Özellikle son 5<br />
yıldır Türkiye’nin ana gündemleri arasında yer alan bu pastadan pay almak<br />
isteyen Ayten Alpar yönetimindeki Ağaoğlu Cadde İnşaat, “dönüşüm” yerine<br />
“yenileme” diyerek girdiği 5 projeyi başarıyla tamamladı.<br />
Bağdat Caddesi’nin en değerli lokasyonlarında inşa ettiği projelerin teslim<br />
hazırlıkları içerisinde olan Alpar’ı sayfalarımıza konuk ettik. Sektörün<br />
durumu, satışlardaki durgunluk ve geleceğe yönelik beklentileri hakkında<br />
görüşlerini aldığımız Ayten Alpar’a ilk sorumuz; “Durgunluktan şikâyetçi<br />
misiniz, endişeleriniz var mı?” oldu.<br />
BİR TANE CADDEBOSTAN,<br />
BİR TANE KALAMIŞ VAR<br />
“Biz inşaatlara başlarken projeden satma yolunu tercih<br />
etmedik. Çünkü yapmakta olduğumuz inşaatlar, hem<br />
lokasyon hem de inşaat kalitesi ve kullanılan malzeme<br />
açısından en yüksek standartlarda. Bu da mutlaka<br />
binanın tamamlanıp görülmesini gerektiriyordu. Şimdi<br />
birçoğu tamamlanmak üzere ve belirgin bir farkı, güvencesi<br />
var. Bu da fiyatı koruyor” diyen Alpar, sözlerini şöyle<br />
sürdürdü: “Dalgalanmalar elbette olacaktır ancak, kısa<br />
sürede daha da yükselecektir. Endişeye gelince, hiçbir<br />
endişe duymuyorum. Zira bir tane Caddebostan var, bir<br />
tane Erenköy var, bir tane Kalamış var.”<br />
***<br />
Bağdat Caddesi projelerine ne zaman başladınız?<br />
Şu ana kadar yapılan projelerde kaç konut<br />
ortaya çıkardınız?<br />
Ağaoğlu Cadde İnşaat markası altında 2015 yılında<br />
faaliyetlerimize başladık ve şu ana kadar Kalamış,<br />
Feneryolu, Caddebostan, Erenköy ve Şaşkınbakkal<br />
olmak üzere beş lokasyonda 210 daire, 16 dükkândan<br />
oluşan inşaatları tamamladık. Ocak ve Haziran<br />
ayları içerisinde teslimleri gerçekleşecek.<br />
Kaptan Apartmanı<br />
İncelediğimiz beş projenin tamamında estetik<br />
unsurunun ön planda olduğu belirgin biçimde<br />
hissediliyor. Estetik, sizin olmazsa olmazlarınız<br />
arasında mı?<br />
Buradan çıktıktan sonra lütfen siz de çevrenizdeki<br />
binalara bakın, pek çoğunun estetikten yoksun olduğunu<br />
göreceksiniz. Evet, estetik konusu bizim olmaz-<br />
52 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Advertorial<br />
Kaptan Apartmanı<br />
Hakkı Bey Apartmanı<br />
Alpar, Ağaoğlu Cadde İnşaat<br />
olarak Cadde kültürüne<br />
ve kalitesine uygun,<br />
“doğru alan kullanımı” ile<br />
projelendirilen yapılarda,<br />
estetik duygusunu ve en<br />
önemlisi Ağaoğlu kalitesini<br />
ve güvenilirliğini Bağdat<br />
Caddesi ile buluşturduklarını<br />
dile getirdi.<br />
sa olmazlarımız arasında. Buna “kadın eli”<br />
de diyebilirsiniz. Zira biz bu ofiste ortağım<br />
Yeşim Hanım ve diğer arkadaşlarımız ile<br />
birlikte kadınlar olarak çalışıyor, onların<br />
görüşlerini de değerlendiriyoruz.<br />
Konut sektöründe son<br />
zamanlarda yaşanan<br />
fiyat düşüşlerinin ilerleyen<br />
zamanlarda devam<br />
etmeyeceğini ifade eden<br />
Ayten Alpar; “Lokasyon<br />
bazında baktığınızda bu<br />
düşüşün sürdürülebilir olması<br />
mümkün değil. Öte yandan,<br />
maliyetler de devamlı artıyor”<br />
mesajı verdi.<br />
Hakkı Bey Apartmanı<br />
Caddebostan Hakkı Bey Apartmanı<br />
Projesi’nde size ait büyük bir mağaza<br />
var. Burayı ne şekilde değerlendirmeyi<br />
düşünüyorsunuz?<br />
Evet, o bölgenin en büyük ve en değerli<br />
mağazası. Bu nedenle seçiciyiz. Kat maliklerinin<br />
de görüşlerini alarak değerlendirmeyi<br />
uygun bulduk. Etiler’den ünlü bir pastane<br />
markası ile görüşüyoruz. Gerçekleşmesi<br />
durumunda bölgenin prestijine renk katacağını<br />
düşünüyoruz.<br />
Çevrede tok satıcı olmanız imajı yanında,<br />
fiyatlarınızın çok yüksek olduğu izlenimi<br />
var. Bu konudaki görüşlerin haklılık<br />
tarafı var mı?<br />
Kalite, estetik, güven gibi unsurları<br />
düşündüğünüzde bu iddianın doğru<br />
olması gerekir, ama biz bunu göz önünde<br />
bulundurmadık. Size ne derece inandırıcı<br />
gelecek bilemem ama bir örnek vereyim:<br />
Tamamladığımız Erenköy projemizde<br />
havuzlu ve son derece prestijli bir site<br />
içinde, deniz manzaralı brüt 113 metrekare<br />
büyüklüğündeki dairelerimizin satış<br />
fiyatları, 950 bin lira ile 1 milyon 150 bin TL<br />
arasında. Buyurun alın...<br />
Sonuç olarak başladığınız günden<br />
bugüne yaptığınız işlerden ve ulaştığınız<br />
yerden memnun musunuz? Kentsel<br />
dönüşüm, Ocak 2018 tarihi itibariyle<br />
sizin için ne ifade ediyor?<br />
En iyi yerlerde en iyi şekilde projelerimizi<br />
tamamladık. Elbette çok yorulduk, mevzuatlardan<br />
kaynaklanan sorunlar yaşadık,<br />
ama sonunda bitirdik. Şimdi ortada estetik<br />
yönünden diğerlerine örnek olacak eserler<br />
bırakıyoruz. “Kentsel dönüşüm” konusuna<br />
gelince, bizim yaptığımızın dönüşümle<br />
bir ilgisi yok. Biz yerinde olan binayı yıkıp,<br />
çağdaş standartlarda yeniden yaptık.<br />
Özellikle Kadıköy’de büyük bir<br />
inşaat furyası var ve bu durum çoğu<br />
kez sıkıntılara yol açıyor. Hatta, Bağdat<br />
Caddesi’nde fiyatların düşmesini buna<br />
bağlayanlar bile oluyor. Gerçekten de<br />
çok yoğun bir inşaat var. Bu konuda ne<br />
söylemek istersiniz?<br />
Evet, bu konudan ben de şikâyetçiyim.<br />
Bana göre kentsel dönüşüm kavramı yanlış<br />
anlaşıldı, yanlış anlatıldı, farklı algılandı.<br />
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye, çok<br />
büyük bir fırsatı kaçırdı. Bu durum hükümet<br />
otoritesi ile iyi bir şekilde anlatılıp,<br />
ekstra avantajlar sağlanarak, ada bazında<br />
ya da binalar zinciri bazında dönüşüm<br />
yapılmalıydı. Böylece daha çağdaş, daha<br />
estetik, daha kullanışlı ve daha ekonomik,<br />
yeşil alanları fazla olan binalar ortaya<br />
çıkacaktı.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 53
Kentsel Dönüşüm<br />
Kentsel dönüşümde<br />
daire sahiplerini rahatlatacak yenilik:<br />
Büyüklüğü değişmeden<br />
daireleriniz yenilenecek<br />
PINAR BALTACI<br />
Kentsel dönüşümde Noya & BüroPY ortaklığı<br />
ile yeni bir dönem başlıyor. Artık dairelerinizin<br />
büyüklüğü değişmeyecek, hatta<br />
imar planlarının izin verdiği ölçüde daha<br />
da büyüyebilecek. Önceki süreçte özellikle<br />
Kadıköy ve yakın semtlerde projeler geliştirmiş<br />
olan firma, ilk etapta Bağdat Caddesi<br />
ve Kadıköy çevresinden başlayarak, bu yeni<br />
inşaat yapım modelini uygulayacak.<br />
Bilindiği üzere yeni kentsel dönüşüm yasası<br />
ile birlikte artık binalarını kendileri yenilemek<br />
isteyen vatandaşlara düşük faizle kredi<br />
verilebiliyor ve daire sahipleri vergiden muaf<br />
oluyor. Noya & BüroPY ortaklığı işte bu aşamada<br />
devreye giriyor. Kat karşılığı yöntemi<br />
ile binalarını yenileyemeyen daire sahipleri<br />
için alternatif yeni modeli, Noya Decor Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Tahsin R. Karaoğlu, Noya<br />
Decor Finanstan Sorumlu Yönetim Kurulu<br />
Başkan Yardımcısı Harika Kolcu ve BüroPY<br />
adına Yönetim Kurulu Başkanı Nurkan Baykara<br />
(İnşaat Yüksek Mühendisi) ile konuştuk.<br />
İşte söyleşimizin detayları…<br />
DAİRELERİNİZ KÜÇÜLMEDEN<br />
YENİLENECEK<br />
Noya Decor Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin<br />
R. Karaoğlu, uygulanacak yeni yöntemle<br />
kentsel dönüşümde zararın önüne<br />
geçileceğini dile getirerek; “Yöntemimizin<br />
ismi ‘Maliyet+Kar Yönetimi’. Bu yöntemle<br />
daireler küçülmüyor, hatta imar durumu<br />
müsade ederse büyüyebiliyor. Kentsel dönüşüm<br />
projelerinde birçok kişinin muzdarip<br />
olduğu konulardan biri, dairelerin küçülmesi.<br />
Bizler uygulayacağımız yeni model ile bu<br />
sorunu çözeceğimizin garantisini veriyoruz.<br />
Kentsel dönüşüm sonucunda kimsenin zarar<br />
etmesini istemiyoruz. Daire sahiplerine,<br />
büyüklüğü değişmeden yeni dairelere sahip<br />
olma fırsatı sunacağız” dedi.<br />
HERKES KENDİ DAİRESİNDE<br />
YAŞAYABİLSİN<br />
Kentsel dönüşümde herkesin birincil<br />
sıkıntısının evlerin metrekarelerinde meydana<br />
gelecek küçülme olduğunu belirten<br />
Karaoğlu, bu sebepten dolayı Kadıköy<br />
ilçesinde evlerine dönmeyenler olduğunu<br />
ifade ederek; “İnsanlar kendi evlerini<br />
kiraya vererek, başka yerlerde daha büyük<br />
dairelerde oturmayı tercih ediyor. Bu<br />
durum bir sosyolojik dönüşüm yaratıyor.<br />
Tahsin Karaoğlu<br />
56 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Kentsel Dönüşüm<br />
Bunun önüne geçmek istiyoruz, modelimiz<br />
buna hizmet edecek. Herkes kendi semtinde<br />
ve dairesinde yaşayabilmeli” şeklinde<br />
konuştu.<br />
FİNANSAL KONULARDA<br />
DANIŞMANLIK HİZMETİ<br />
Binalarını kendileri dönüştürmek isteyen<br />
vatandaşlara finansal konularda danışmanlık<br />
hizmeti de vereceklerini söyleyen<br />
Noya Decor Finanstan Sorumlu Yönetim<br />
Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Kolcu ise;<br />
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hazırlamış<br />
olduğu yeni kentsel dönüşüm yasası<br />
taslağında binalarını kendileri dönüştürecek<br />
kişilere düşük faiz ve uzun vadeli<br />
finansman sağlamak için çalışmalar yapmakta.<br />
Noya Decor & BüroPY olarak bizler,<br />
binalarını kendi dönüştürme kararı alan ve<br />
bunu bizimle hayata geçirecek olan bina<br />
sahiplerinin bu finansman olanaklarından<br />
faydalanmalarını sağlamak için danışmanlık<br />
hizmeti vereceğiz” açıklamasında<br />
bulundu.<br />
“SİZİN ADINIZA MÜTEAHHİT<br />
OLUYORUZ”<br />
Yeni modelde uygulanacak yöntemler<br />
üzerinde duran İnşaat Yüksek Mühendisi<br />
Nurkan Baykara, proje tasarımından<br />
anahtar teslimine kadar tüm süreçleri<br />
üstlendiklerini vurgulayarak; “Bu modelde<br />
ana yüklenici olarak, hakediş yöntemi<br />
ile proje tasarımından anahtar teslimine<br />
kadar tüm süreçleri biz üstleniyoruz. Yani<br />
tüm sorumluluğu üstümüze alıp, inşaat<br />
işlerini organize ediyoruz. Bu yöntemin<br />
adı Yüklenici Yönetimi, yurtdışında birçok<br />
örneği var. Bu yöntem, endüstriyel tesis<br />
inşaatı projelerinde daha önce uygulandı<br />
fakat konutta henüz bildiğimiz bir örneği<br />
yok. Bizler ilk olmayı hedefliyoruz. Müteahhit<br />
oluyoruz ama mülk sahipleri, nereye ne<br />
kadar para harcadığımızı görerek, seçme<br />
şansına sahip olacak. İnşaat işlerini kaba<br />
işler, ince işler, elektik, mekanik ve bir de<br />
peyzaj gibi düşünürsek, hepsini mülk sahiplerinin<br />
ihtiyaçlarına özel olarak kategorize<br />
edip teklifler oluşturacağız. Böylelikle<br />
mülk sahibi istediğini seçebilecek. Bunun<br />
yanında inşaat sahasında birebir imalat,<br />
maliyet ve süre gibi kontrolleri de yaparak<br />
inşaatın zamanında, bütçesinde ve<br />
istenilen kalitede bitmesini sağlayacağız”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
KİŞİYE ÖZEL TASARIM ÖZGÜRLÜĞÜ<br />
Dairelerin dekorasyonuna ilişkin bilgiler de<br />
veren Baykara; “Bizim modelimizde herkes<br />
dairesinin içinin nasıl olacağına kendisi<br />
karar veriyor. Bizler müteahhit olarak ‘Evin<br />
içini biz oluşturduk ve siz bu evlerde yaşamak<br />
zorundasınız’ demiyoruz. Seçenekler<br />
sunuyoruz ve son kararı daire sahiplerine<br />
bırakıyoruz. Daire sahiplerine kişiye özel<br />
tasarım özgürlüğü sunuyoruz” şeklinde<br />
görüşlerini aktardı.<br />
“AYRINTILI BİLGİ İÇİN BİZİMLE<br />
İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ”<br />
Son olarak, Kadıköy ve çevresindeki<br />
apartman yönetimleriyle irtibat halinde<br />
olduklarını dile getiren Tahsin Karaoğlu;<br />
“Bizi ulaşıp her türlü bilgiyi alabilirler. Apartmanların<br />
yönetim kurulu toplantılarına da<br />
katılmak ve modelimizi detaylı şekilde izah<br />
etmek isteriz. Bu şekilde bölgemizdeki herkesle<br />
aramızda interaktif bir ilişki olmasını<br />
istiyoruz” mesajı verdi.<br />
www.buropy.com - (0533) 723 48 41<br />
Nurkan Baykara<br />
Harika Kolcu<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 57
Bir Yönetmenin Gözünden<br />
Kamera... Stop…<br />
Efsane filmlerin<br />
mekânları; burada…<br />
Abut Efendi Yalısı, Laz’ların köşkü ya da<br />
Adile Sultan Öğretmenevi… Bu mekânlar<br />
sizin için ne ifade ediyor? Çoğunlukla yerleri<br />
bile bilinmez. Oysa, buralarda kan var,<br />
kin var; ama sevgi de var! Aşk var. Kavga<br />
var, cinayet var; ama mutluluk, huzur, sevinç,<br />
heyecan da var! Varoluş ve yokoluşlar<br />
da… Hayat var kısaca…<br />
Sayısız Yeşilçam filminin çekildiği bu<br />
YİĞİT UYGUN mekânlarda Cüneyt Arkın’ın, Ayhan<br />
Işık’ın, Türkan’ın, Filiz’in, Fatma’nın... Tarık<br />
Akan’ın, Fikret Hakan’la Belgin Doruk’un ruhu var. Mekânın<br />
bir köşesinde Cüneyt Arkın ile Filiz Akın’ın aşkı, mutfağında<br />
Adile Naşit ile Münir Özkul’un tartışması, çıtır çıtır yanan soba<br />
başında Ayşen Gruda ile Müjde Ar’ın atışması, bahçedeki<br />
salıncakta Ayşecik ile Ömerciğin oyunu var...<br />
Şemsi İnkaya’yı kovalayan Aliye Rona, Önder Somer’in içkisine<br />
hap atan Suzan Avcı da burada… Kemal Sunal, Zeki-Metin,<br />
Halit Akçatepe’nin kahkahaları da… Muzaffer Tema, Kenan<br />
Pars, Metin Serezli en hain planlarını buralarda kurdular…<br />
Engin Çağlar, Hale Soygazi, Bulut Aras, Hülya Avşar; aldattılar,<br />
aldatıldılar…<br />
Evet; 50’li yıllardan itibaren yaşamımıza giren sinemamız.<br />
Ünlü Yeşilçam filmlerimiz… Hiç merak ettiniz mi, bunca film<br />
nerelerde, hangi mekânlarda çekildi?<br />
Sinemamızın ilk döneminde, Muhsin Ertuğrul’un damga<br />
vurduğu yıllarda, üretilen filmlerin büyük bölümü, az sayıdaki<br />
platolarda yapılan dekorlarda çekilirdi. İlerleyen yıllarda film<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 59
Bir Yönetmenin Gözünden<br />
sayısının artışı, renkli filme geçildikten sonra<br />
kazanılan ivme; yapımcı ve yönetmenleri,<br />
doğal mekânlar bulmaya yönlendirdi. Zira<br />
platolar yetmiyordu.<br />
Büyük usta Lütfi Akad bu işin öncülerindendir.<br />
Sinemamızın bu ünlü yönetmeni;<br />
hikâyelerini gerçek mekânlarda çekip,<br />
seyirciyle buluşturmak ister ve bunda da<br />
başarılı olur. Ardından gelen Ertem Eğilmez,<br />
Orhan Aksoy, Atıf Yılmaz, Nejat Saydam,<br />
tabi ki Türker İnanoğlu, Osman Seden,<br />
Ertem Göreç, Halit Refiğ, Orhan Elmas,<br />
Mehmet Dinler, Sırrı Gültekin ve daha<br />
niceleri; senaryolarını gerçek mekânlarda<br />
çekmeye başlarlar… Pek çoğu ile tanıştım,<br />
bazılarına asistanlık yaptım. Yaşayanlara<br />
selam, aramızda olmayanlara saygı…<br />
Kadıköy yakası bu anlamda bir nimettir.<br />
Pek çok köşk, yalı, daire, biçilmiş kaftandır<br />
film mekânı olarak. Yüksek tavanlar,<br />
geniş salonlar, avlular, büyük verendalar,<br />
bahçeler idealdir. Anadolu yakasındaki<br />
pek çok mekân, yapımcıların yönetmenlerin<br />
gözdesi olur. Ne var ki bu mekânların<br />
sahipleri genelde varlıklı ailelerdir.<br />
Buradan gelecek kira gelirine ihtiyaçları<br />
olmadığı gibi, rahatlarını da pek bozmak<br />
istemezler.<br />
Bir ya da birkaç gün, bazen çok daha uzun<br />
süre sabahın köründe, evinize bazen 20,<br />
bazen 30, kimi zaman daha fazla kişi giriyor.<br />
Kameralar, ışıklar bunların çeşitli aparatları,<br />
giysiler aksesuarlar odaları dolduruyor.<br />
Kimi zaman ev sahibine dolaşacak yer kalmıyor.<br />
Diğer yandan uzayan çekim saatleri,<br />
yaşanan aksaklıklar, küçük kazalar. Ben<br />
bunların hepsini yaşadım. Şimdi de olumlu<br />
tarafından bakalım ev sahipleri adına…<br />
Düşünün, öğle yemeğinde İzzet Günay<br />
ile aynı sofrayı paylaşıyorsunuz. Akşam<br />
beş çayında, set arasında Ekrem Bora ile<br />
berabersiniz. Geç saatlerde biten çekimler<br />
sonunda, Tanju Gürsu’yu, Orhan Günşiray’ı<br />
uğurluyorsunuz evinizden… Belki de ertesi<br />
sabah tekrar görüşmek üzere… Rüya gibi<br />
değil mi?<br />
Evet, her iki tarafın, kiraya veren ve kiralayanın<br />
süreç içinde uyumu ile sektör haline<br />
geliyor bu iş… Günümüzde de öyle…<br />
O yıllara gidip, efsane filmlere mekân olmuş<br />
köşklere, yalılara, dairelere bir bakalım şimdi<br />
Anadolu yakasında… Bir bölümü çoktan<br />
yıkılmış ya da üzerine başka bina ya da binalar<br />
inşa edilmiş, bazıları cafe, restaurant<br />
olarak düzenlenmiş, kimisi metruk kaderine<br />
terk edilmiş, az sayıda olanı ise hâlâ sektöre<br />
hizmet etmekte…<br />
Başta söz ettiğimiz üç mekân günümüzde<br />
yaşıyor. Kandilli, Beylerbeyi ve Validebağ’da…<br />
Başka örneklere bakmak gerekirse;<br />
Atıf Yılmaz’ın yönettiği Güllü’de, Türkan<br />
Şoray ve Ediz Hun, Kanlıca’da Erdoğan<br />
Ataman’ın ikiz villasında çalışmışlar. Mekân<br />
günümüzde ünlü bir restaurant. Ertem<br />
Eğilmez imzalı Bir Millet Uyanıyor da; Kartal<br />
Tibet, Tugay Toksöz ve birbirinden usta<br />
oyuncular, Erenköy’de Mehmet Ali Bengü<br />
Köşkü’nde çalışmış, bugün yok. Memduh<br />
Ün’ün Bir’e On Vardı filmine ev sahipliği<br />
yapan, Fatma Girik ile Tamer Yiğit’i ağırlayan<br />
Nazım Dilman köşk arazisinde, bir site<br />
yükseliyor şu an Ethemefendi’de. Gırgıriyeler,<br />
Darbukatör Baryam ve daha pek çok<br />
60 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Bir Yönetmenin Gözünden<br />
filme, diziye mekân olmuş Laz’ların Köşkü,<br />
Beylerbeyi’nde hâlâ hizmet veriyor sektöre.<br />
Ben de bir süre çekim yaptım burada...<br />
Kanlıca Hazım Atıf Uyucak Yalısı, Beylerbeyi<br />
Kalkavanların Köşkü, Üsküdar Çinili Köşk,<br />
Erenköy Sokullu Mehmet Paşa Köşkü v.b.<br />
sayısız filme ev sahipliği yapmış ancak<br />
bugün olmayan, imar değişikliğine uğramış,<br />
biçim değiştirmiş ya da kaderine terkedilmiş<br />
durumda ki mekânlardan bazıları…<br />
Unutulmaz Hababam Sınıfı; Adile Sultan<br />
Öğretmenevi’nde çekilmiş yıllarca…<br />
Mekân hâlâ çalışır durumda… Abut Efendi<br />
Yalısı’nda da halen dizi ve filmler çekiliyor.<br />
Sonraki zamanlarda inşa edilip film<br />
sektörüne şu an hizmet veren mekânlar<br />
da var kuşkusuz… Ama beni çok çekmiyor<br />
nedense; eskiyi mi arıyoruz ne? Yoksa<br />
yaşlanıyor muyuz? Eee, film sektöründe<br />
profesyonel anlamda 30 seneyi çoktan<br />
devirdim.<br />
Peki, yıllar boyunca Anadolu yakasındaki<br />
mekânlar, neden daha çok tercih edilmiş<br />
filmlerimizde? Öncelikle daha nezih,<br />
diğer yakaya oranla. Trafik zaten yok.<br />
Görkemli mekânların bazıları salt yazlık<br />
olarak kullanıldığından kışın boş ve<br />
çekime müsait... Elbette gürültü çok daha<br />
az ve Avrupa yakasına oranla çok daha<br />
temiz.<br />
Doğal mekânlarda çekim yapmanın artı<br />
ve eksileri vardır. Mesela çok önceden<br />
programlanmasına karşın sabah erken saatlerde<br />
mekâna gidilir, kapı duvardır. Evin<br />
sahipleri uykudadırlar. Beklersiniz uyansınlar<br />
diye... Ama şu da olur; erkenden<br />
gittiğiniz mekânın sahibi ya da çalışanları,<br />
mis gibi demli çayı hazır etmişlerdir, ekibin<br />
kahvaltısı için, hiç de mecbur olmadıkları<br />
halde… Bazen aşklar da yaşanır mekân<br />
sahipleri ile, kimi zaman da nefret. Figüran<br />
yetmediğinde, filmde oynayan ev sahipleri<br />
tanıdım ben. Ya da aksesuar eksikliğinde,<br />
onlar için kutsal bir objeyi salt iş yürüsün<br />
diye sete sunanları… Ama sadece bahçesinde<br />
çalışıyoruz diye içerdeki banyoyu<br />
kullandırmayanları da… Kimi mekânlar<br />
vardır, çekim bitmesin istersiniz. Kimilerinden<br />
ise, bir an evvel işi bitirip kaçmak…<br />
Sanırım Kadıköy yakasındaki mekânlar<br />
ilkine uyuyor…<br />
Filmler, filmler, filmler…60’lı 70’li, hatta<br />
80’li yıllarda hayatımızın bir parçası…<br />
Yeşilçam filmleri... Biz kamera arkasında<br />
çalışanlar için ise öncelikle meslek, ama<br />
yaşam biçimi kuşkusuz. O yıllarda televizyon<br />
yok, radyo çok yaygın değil. Sinema<br />
ve tiyatro ön planda... Sinema daha halka<br />
yakın. Sabah 11’den itibaren başlayan<br />
matineleri ile, akşam suare sonuna dek<br />
hayatımızda… Bu anlamda takipçisi de<br />
çok o yıllarda…<br />
Büyük ustalarımızın dediği gibi sinema<br />
hayattır. Bizlere, sektöre, sahip oldukları<br />
mekânlarda çekim yapmamıza olanak<br />
tanıyan, yaşayan ya da yaşamayan herkese<br />
sonsuz saygı… Sinemanın var olmasında<br />
sizin de katkınız büyük. Özellikle Kadıköy<br />
yakasındaki bu mekânlarda çokça çalışmış<br />
biri olarak ne mutlu bana…<br />
Siz; siz olun, sinemasız kalmayın…<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 61
Semtlerimiz<br />
Kuzguncuk’ta<br />
bir gün<br />
Surp Lazarovic Kilisesi ve<br />
Kuzguncuk Camii<br />
REHA KADAK<br />
En güzel dizilerin doğal platosu olmuştur Üsküdar. Bu dizilerde<br />
yaşanan samimiyet aslında semtin kendisinden kaynaklıydı,<br />
bizden kesitlerdi; Süper Baba’yla Çengelköy’ü ve Perihan Abla’yla,<br />
Ekmek Teknesi’yle de Kuzguncuk’u daha tanır olmuştuk.<br />
Metropol olan İstanbul’un, son mahalle kalelerinden biridir<br />
Kuzguncuk. Çünkü dokusu her şeye rağmen korunan nadir<br />
yerlerdendir. Şehrin karmaşası içinde yaşayan insanlar, hem<br />
şehirden kopmadan hem de şehir içinde bir tatil kasabasında<br />
gibi kendini hissettikleri bu güzel semtte, kendilerine bir kaçış<br />
alanı yaratmış durumda. Evli Çelebi bahseder ilk kez Kuzguncuk’un<br />
isim babası Kuzgun Baba’dan. Fatih zamanının önemli<br />
ermişlerinden olduğunu söyler. Çok kültürlü, çok dinli bir<br />
semttir Kuzguncuk; ezan sesleri çan seslerine karışır. Kadıköy<br />
Life olarak biz de bu güzel semtin yeme-içme noktalarından<br />
alışveriş edebileceğiniz şirin mekânlarına, yani kısacası Kuzguncuk’ta<br />
geçirebileceğiniz bir güne dair liste hazırladık.<br />
ELEN’İN ÇORBALARI:<br />
KUZGUN BABA<br />
Sokakları dolanırken, “Kuzgun<br />
Baba” adında bir mekânda güzel<br />
kokular sizi çekecektir. Elen Erk’in<br />
işlettiği bu mekânda 10 çeşit<br />
çorba var. Bazıları da tamamen<br />
kendi tarifi... Mekânda ressamların<br />
tabloları duvarda, şairlerin<br />
kitapları da raflarda. Elen de çok<br />
güzel şiirler yazıyor. Bir yandan<br />
size güzel çorbalarını anlatıyor, bir yandan da yazdığı güzel<br />
şiirleri okuyor. Çorba içerken şiir de okumak, resimlere bakmak<br />
fazlasıyla da iştah açıcı oluyor.<br />
ESKİ EŞYALARDAN FAZLASI: VERTIGO<br />
Eski demek, unutulan değil aslında kalıcı olandır kimileri için.<br />
Hatta yeniden çok daha değerlidir. Vertigo da bu anlamda bu<br />
“değer”leri anlayan insanlarla buluşturuyor ürünlerini. Lara<br />
Kux, İsviçre’de doğup, matematik fizik bölümünü bitirip, soluğu<br />
Kuzguncuk’ta alanlardan. İkinci el aksesuar, eşya, giysi, kısaca<br />
“nostalji” olarak ne varsa Vertigo’da “sergiliyor” Kux. Sergi alanı<br />
gibi bir dükkân Vertigo. Sadece gezmek için bile uğranılması<br />
gerekiyor Lara Kux’un dünyasına.<br />
TARİHİ KUZGUNCUK<br />
FIRINI VE KUZGUNCUK<br />
MANTARI<br />
Semtin en eski dükkânlarından<br />
fırın. Yüz yıllık bir<br />
geçmişi var. Üç yıldır Mustafa<br />
Yıldız tarafından işletiliyor,<br />
ancak eski geleneksel<br />
tariflerini de koruyor. Fırının<br />
kendine has tatlarından<br />
biri de Kuzguncuk Mantarı.<br />
Tamamen fındık unundan<br />
yapılan, çikolatalı ve<br />
sadece iki çeşidi bulunan<br />
bu tat, az biraz acıbadem<br />
kurabiyesini andırsa da,<br />
oldukça kendine has. Ekşi<br />
mayalı ekmekleri, simidi<br />
de diğer tadılması gereken<br />
unlu mamulleri.<br />
EN GÜZEL KİTAP KAFE: NAİL KİTABEVİ KAFE<br />
Kuzguncuk’un merkezi noktasında,<br />
restore edilen eski<br />
bir üç katlı Kuzguncuk evi, sizi<br />
köşe konumda tüm ihtişamıyla<br />
karşılar: Nail Kitabevi Kafe.<br />
Erhan Nailoğlu tarafından<br />
kurulan ve ruhu olan yer, bir<br />
kitapçıdan ötede bir yerde.<br />
İçinde kendi yayınlarıyla<br />
birlikte önemli yayınevlerinin<br />
önemli kitaplarını satın alabileceğiniz,<br />
üst katlarında cam<br />
kenarındaki sedirlere oturup<br />
kitabınızı okuyabileceğiniz ya<br />
da çalışma masalarının başına<br />
geçerek özel yazınsal işlerinizi Kuzguncuk semt manzarası karşısında<br />
yürütebileceğiniz ve üstelik de bir yandan özel kavrulan<br />
kahve çekirdeklerinden kahveler de içebileceğiniz bir “yaşam<br />
alanı” Nail Kitabevi Kafe...<br />
62 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Semtlerimiz<br />
KUZGUNCUK’TA “BİR KUZGUNCUK DÜKKÂNI”<br />
Tansel Erlat, yaklaşık yedi yıl önce, daha Kuzguncuk dönüşümü<br />
başlamamışken bu dükkânı kurar. Dönem dönem<br />
değişen konsept çalışmaları üzerine, çeşitli takı ve farklı ev<br />
tasarımlarımı yapan sanatçılarının çalışmalarının bir araya<br />
geldiği küçük bir kolektif burası. Buradan alacağınız özel<br />
tasarımlar, sadece size olan objeler oluyor. “Bir Kuzguncuk<br />
Dükkânı” sloganı üzerine sizlere “bir” şey katmak için<br />
sizi bekliyor.<br />
KUZGUNCUK ÇİKOLATA VE KAHVE<br />
Son dönemde yeni nesil kahve<br />
mekânları ve artizan çikolata dükkânları<br />
oldukça revaçta. Bu iki yeni<br />
akım konsepti bir araya getiren bir<br />
mekân Kuzguncuk Çikolata ve Kahve.<br />
İşletmeci Fırat Darama, çikolata ve<br />
kahve konusunda uzman... Mekânını<br />
açmadan evvel çikolata ve<br />
şekerlemeleriyle ünlü bir firmada<br />
çalışıyormuş. Mekânda tamamıyla el<br />
yapımı olarak özel çikolata çeşitleri<br />
ve dünyada kahvesiyle ünlü ülkelerden<br />
getirilen kendi kavurdukları<br />
yeni nesil demleme tarzlarıyla özel<br />
kahveler mevcut. Hem kahve hem de<br />
çikolatayı aynı anda sevenler içinde<br />
uğranılması kaçınılmaz bir dükkân.<br />
YEMEDEN GİTME: LA MEKÂN<br />
La Mekân, evvela dış mekânıyla ilgi çeker, içeri girince de<br />
dekoruyla ve sonrasında yemekleriyle damağınızın dikkatini<br />
çeker. Bu küçük mekânın zeytinyağlı tabaklardan ev yapımı<br />
anne köftesine, tencere yemeklerine, kavanozlardaki güzel<br />
kurabiyelerden lezzetli tatlılara kadar büyük bir menüsü var.<br />
İşletmeciler Hakan Yüksel ve Metin Sever’in güzel karşılaması<br />
ve bu güzel yemekleri yapan Yurdagül Hanım’ın da marifetli<br />
elleriyle güler yüzü sizi buraya bağımlı kılacaktır. Küçük bir not:<br />
İncirli kurabiyesini yemeden gitmeyin.<br />
BAZILARI METET<br />
KÖZDE DÖNER SEVER<br />
Döner için yol tepenler<br />
vardır. En azından kendim<br />
öyleyim. Döner, ülkemizce<br />
özel geleneksel bir tat.<br />
Kuzguncuk’ta Mehmet<br />
Altınbulak’ın işlettiği<br />
Metet Közde Döner de<br />
İstanbul’daki sayılı dönercilerden<br />
biri. Kuzu döş ile dana but karışık olan Metet Közde<br />
Döner’in etleri Balıkesir ve Çanakkale bölgesinden geliyor.<br />
Közde pişirilen bu güzel döner, mekânın özel tandırında özel<br />
undan yapılan lavaşı ve Manisa yöresinden gelen bir başka<br />
lezzeti turşusuyla servis ediliyor.<br />
ZİYARETE AÇIK BOSTAN: KUZGUNCUK BOSTANI<br />
Büyüklerimiz anlatırdı, İstanbul bir bostanlar şehriymiş eskiden,<br />
Arnavutların bostanları ünlüymüş. Kuzguncuk Bostanı, semtin<br />
en yaşanılır yerlerinden. Üsküdar Belediyesi tarafından Vakıflar<br />
Genel Müdürlüğü’nden kiralanarak, halka açık bir bostan alanı<br />
yaratılmış. On yedi dönümlük bu araziye gelip tohum ekebilirsiniz.<br />
Yaz zamanları da bostanda çeşitli aktiviteler olmakta.<br />
PULAT ÇİFTLİĞİ’NDEN<br />
KUZGUNCUK’A<br />
Pulat Çiftliği, sadece bir kafe<br />
değil. Mekânın işletmecisi Zeynep<br />
Pulat Arpacıoğlu’nun babasından<br />
devraldığı Silivri’deki<br />
çiftliklerinde yetiştirilen ya da<br />
aynı bölgenin ürünlerinden<br />
temin edilen tarhana, erişte,<br />
köy yumurtası, köy tavuğu,<br />
kahvaltılık yöresel soslar ve<br />
ekmeklerin satıldığı bir yer de<br />
aynı zamanda. Ayrıca, mekânın bu ürünleri internet üzerinden<br />
de sipariş edilebiliyor. Zengin bir kafe menüsü de olan Pulat<br />
Çiftliği’nin kahvaltısı, yemekleri ve tatlıları da oldukça lezzetli.<br />
KUZGUNCUK SANAT<br />
TİYATROSU<br />
Son mekânımız da Kuzguncuk<br />
Sanat Tiyatrosu (KUSAT).<br />
Semtin sahne sanatları şubesi<br />
gibi adeta... Tiyatronun kendi<br />
repertuarındaki oyunların yanı<br />
sıra misafir tiyatrolara, tanınmış<br />
müzik gruplarının konserlerine,<br />
tek kişilik gösterilere ve çeşitli<br />
tiyatro ve de müzik atölyelerine<br />
de ev sahipliği yapıyor. Bu küçük<br />
sanat mabedinde haftanın belli<br />
günlerinde sahne sanatlarından<br />
bir performans yapılmakta...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 63
Adalar<br />
Ada değil,<br />
“BURGAZADA”<br />
REHA KADAK<br />
Kentleri kent yapan en önemli unsur, onun<br />
sadece kendine has kültürü, geleneği, ritüellerinin<br />
olmasıdır. Bu kimi zaman bir yemeğe,<br />
kimi zaman bir mimariye, kimi zaman bir<br />
tarihe, kimi zaman bir dini inanışa, kimi<br />
zaman bir lisana/şiveye, kimi zaman gündelik/sosyal<br />
yaşamına yansır. Bu ve benzeri<br />
durumlar, bir kenti diğerinden ayırır.<br />
Üç farklı imparatorluğa başkent olan, içinde<br />
hepsinden ayrı ve farklı izler taşıyan, bu<br />
farkların yahut zıtlıkların içinde biçimlenen<br />
eşsiz bir kenttir İstanbul. Başka bir kente<br />
benzemez, tarif de edilemez. İstanbul’un<br />
kendine has olan özellikleri vardır, bunlardan<br />
biri de “Adalar” kültürüdür.<br />
Adalar, tarihte “Prens Adaları”, “Prensler<br />
Adaları” ve “Kızıl Adalar” olarak anılır. Bizans<br />
döneminde, II. Justin’in Büyükada’ya<br />
yaptırmış olduğu büyük saray yüzünden bu<br />
adı aldığı varsayılır; diğer bir inanışa göre<br />
de dönemin imparatorlarının, prenslerinin<br />
ve patriklerinin bu adalara sürgün edilmesinden<br />
dolayı olduğu.<br />
Adalar, İstanbul’un bir ilçesi olarak, içinde<br />
ikamet edilen Büyükada, Kınalıada, Heybeliada,<br />
Burgazada, Sedefadası ve düzenli bir<br />
yerleşimi olmayan Sivriada, Yassıada, Kaşık<br />
Adası ve de Tavşan Adası olarak dokuz adayı<br />
kapsar. Her biri farklı nedenlerden ötürü<br />
özellikle de yaz ayları olmak üzere yılın her<br />
zamanı yerli ve yabancı turistler tarafından<br />
ziyaret edilir. İstanbul halkı için bir kültürü<br />
temsil eden Adalar, gayrimüslim yurttaşlarımızın<br />
yoğun olarak yaşadığı bir yerdir.<br />
Her birinde farklı bir tarih ve yaşanmışlığın<br />
olduğu bu Adalar arasında Burgazada, belli<br />
bir kesim için bambaşka yerde konumlanır.<br />
Büyük İskender’in generali Demetrios’un<br />
babası olan Antigone, adaya büyük bir kale<br />
yaptırır, Yunanca’da Antigoni diye bilinir<br />
ada. Daha sonraları Yunanca’da “kale” anlamına<br />
gelen Pygros yani Burgaz adını alır.<br />
BURGAZADA ZİYARETÇİLERİ<br />
AYRICALIKLI...<br />
Eminönü, Kadıköy ve Bostancı’dan Şehir<br />
Hatları Vapuru ile İDO iskelelerinden belli<br />
saatlerden kalkan seferlerle varılan Burgazada,<br />
ziyaretçilerine nitelikli alternatifler<br />
sunar. İskeleden inince sizi öncelikle adanın<br />
köpekleri karşılar, bazıları gideceğiniz yere<br />
kadar sizlere eşlik eder. İster bisiklet kiralayarak<br />
yolunuza devam edersiniz, isterseniz<br />
faytonla. Ama yaya olarak yürümek en<br />
keyiflisidir. İskeleden yaklaşık 200 metre tepeye<br />
doğru çıkınca Çayır Sokak’ta bulunan,<br />
edebiyatımızın eşsiz öykücülerinden Sait<br />
Faik’in evine varılır. Günümüzde Darüşşafaka<br />
Cemiyeti tarafından müzeye çevrilen<br />
konakta, Sait Faik’in kullandığı eşyalarından<br />
kütüphanesine, fotoğraflarına, dönemin<br />
edebiyatçılarıyla mektuplaşmalarına kadar<br />
zengin bir arşiv sunulmakta. Pazartesi, Salı<br />
günleri ile resmi tatillerde kapalı olan müze,<br />
saat 10.30-18.30 arasında ücretsiz olarak<br />
ziyarete açık.<br />
Adanın Sait Faik Müzesi gibi önemli olan<br />
simge yerlerden biri de Madam Martha<br />
Koyudur. Kalpazankaya mevkiine doğru<br />
giderken, sağ yamaçta Yassıada’ya bakan<br />
tarafta sizleri güzel manzarasıyla karşılayan<br />
tepeden aşağı doğru inen patika yol Martha<br />
Koyu’na ulaştırır. Eski adı Halikya olan koy,<br />
adanın simge ismi, özgür ve nevi şahsına<br />
münhasır Madam Martha’nın 80’li yıllarda<br />
bu koyda intihar etmesinin ardından Martha<br />
Koyu olarak anılır. Kampçıların uğrak<br />
yeri olan koy, aynı zamanda adada günbatımını<br />
izleyebileceğiniz en güzel yerlerdendir.<br />
64 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Adalar<br />
Martha Koyu’ndan, atların otladığı yerden<br />
tepeye yeniden yola çıkıldığında, sağ tarafa<br />
doğru yolun sonunda Kalpazankaya’ya<br />
varılır. Özel bir işletme tarafından restaurant<br />
olarak hizmet veren mevki, manzarası ve<br />
denizi ile adanın ziyaret edilmesi gereken<br />
köşelerdendir.<br />
Burgazada, tıpkı diğer adalar gibi azınlık nüfusun<br />
hâkim olduğu bir yerdir. İçinde Rum,<br />
Yahudi, Ermeni, Levanten azınlığın yanı sıra,<br />
diğer adalarda olmayan Alevi kesim de yer<br />
alır. Bu azınlık kesimlerinin inanç merkezleri<br />
de adada bulunmaktadır.<br />
ERGÜN PASTANESİ’NİN MİLFÖY PASTASI<br />
İskelenin hemen karşısında yer alan Ergün<br />
Pastanesi, adanın en eski işletmelerindendir.<br />
Bahri Ergün, 60’lı yıllarda İstanbul’a<br />
gelir ve pastacı çırağı olur Şişli’de. Ustalığa<br />
geçince de birçok yerde çalıştıktan sonra,<br />
soluğu 80’li yıllarda Burgazada’da alır. Rum<br />
ustalardan öğrendiği tarifleri koruyarak,<br />
katkı maddesi koymadan, ada sakinlerine<br />
hizmet etmeye başlar. Burgazada’nın hem<br />
en güzel kahvaltısını, hem de özel börek<br />
ve tatlılarını burada yiyebilirsiniz. Ergün<br />
Pastanesi’nin en özel tatlısı, vişneli ve çilekli<br />
olarak yapılan milföy pastasıdır. Diğer özel<br />
ürünü de, Yahudi mutfağından poğaça benzeri,<br />
içinde patlıcan köz olan börekitas adlı<br />
hamur işidir. Ayrıca İbiza tatlısı, çikolatalı<br />
ponçik, kavala kurabiyesi, fıstıklı kurabiye<br />
de tadılması gereken lezzetleri arasındadır.<br />
Adaya adım atar atmaz yahut gitmeden<br />
evvel güzel bir final yapmak için Ergün<br />
Pastanesi özel lezzetleriyle tam size göre,<br />
benden hatırlatması...<br />
MEZENİN VE BALIĞIN DİĞER ADI:<br />
FİNCAN RESTAURANT<br />
İstanbul’da güzel ve lezzetli meze yapan<br />
yerlerinin sayısı yok denecek kadar az, hele<br />
ki bunun içine balık ve balık mezeleri de<br />
girince bu sayı daha da azalıyor. Burgazada<br />
Fincan Restaurant, bu sayısı az mekânların<br />
başında gelir. İşletme sahipleri Rasim ve Canan<br />
Sofuoğlu çifti, her gün işlerinin başındadır...<br />
Canan Abla mutfakta mezelerle, Rasim<br />
Ağabey de balıkları ve diğer malzemeleri<br />
dükkâna tedarik etmekle ve servis kısmında<br />
müşterilerle yakın temasta bulunan kişi<br />
olarak iş bölümü yapmışlar. Rasim Ağabey<br />
3. kuşak adalı, eski bir denizci, ada ve balık<br />
kültürünü çok iyi biliyor; Canan Abla da beslenme<br />
mezunu, Rum ve Ermeni mezelerini<br />
çok iyi yapmakla birlikte kendine ait meze<br />
buluşları da mevcut, gerçek bir gastronomi<br />
sanatçısı. Fincan ilk olarak kafe olarak<br />
açılmış, daha sonra da yemek de menüye<br />
dâhil olduktan sonra, tamamen restaurant<br />
konseptine dönmüşler. Müşteriler istedikleri<br />
balık için birkaç gün önceden aradıkları<br />
takdirde Rasim Ağabey hemen tedarik ediyor.<br />
Canan Abla da yaptığı mezeleri günlük<br />
ve taze olarak müşterilere sunuyor. Onun<br />
sihirli ellerinde ortaya harikulade, birbiriyle<br />
yarışır cinsten mezeler ve deniz mahsulleri<br />
güveçleri, balıklar çıkıyor. Mekânın finalini<br />
de tatlılardan rokoko ya da çikolata krizi ile<br />
yapmalısınız Bu mekân lezzetleri ve Rasim<br />
Ağabey ve de Canan Abla’nın misafirperverliği<br />
ile bağımlılık yapacaktır.<br />
ADADA KAHVE BİR BAŞKADIR:<br />
FOUR LETTER WORD<br />
Yeni nesil kahvecilik diye tabir edilen<br />
“Üçüncü Dalga Kahvecilik” dükkânları son<br />
birkaç yıldır İstanbul’da oldukça revaçta.<br />
Ancak, bunlar arasında açık ara önde olanlardan<br />
biri de Burgazada’dadır. Adalı Eylem<br />
Özkaya ve Ersel Gürpınar’ın işlettiği mekân,<br />
yaz ve bahar ayları hizmet vermekte, ancak<br />
sonbahar ve kış dönemlerde güzel olan<br />
havalarda hafta sonu da açmaktalar. Adanın<br />
en huzurlu köşelerinden birinde Four<br />
Letter Word... Kendi kavurdukları kahve<br />
çekirdeklerini, sıcak ve soğuk demleme çeşitleriyle<br />
misafirleriyle buluşturuyor mekân.<br />
Yaz aylarında iced latte ve cold brew, kış<br />
aylarında da espresso bazlı kahveler ile yeni<br />
nesil demleme çeşitleriyle sıcak kahveler...<br />
Ancak, ben her dönem soğuk demleme<br />
kahvelerini tercih ediyorum.<br />
Her sokağında ayrı, sahilinin her kısmında<br />
ayrı, yaz ayları ayrı, kış ayları ayrı, sabahında<br />
ayrı, akşamında ayrı huzur ve tatlar alacağınız<br />
nadir yerlerden biridir Burgazada. Aynı<br />
zamanda dostluğun, misafirperverliğin,<br />
medeniyetin, hoşgörünün, tutkunun ve<br />
aşkın diğer adıdır.<br />
Dominik Ağabey’in tutkuyla teknesini yaza<br />
hazırlamasıdır. Can’ın evinin bahçesinde<br />
mangal yakarak arkadaşlarını ağırlamasıdır.<br />
Köpek Lucky’nin sakat ayağına rağmen<br />
sizleri takip etmesidir. George Ağabey ile<br />
Kuaför Ahmet’in, Cemevi’nin çay bahçesinde<br />
tavla oynarken birbirlerini mars etmek<br />
için atışmalarıdır. Fincan’ın sahibi Rasim<br />
Bey’in balıkların dilinden bahsetmesidir.<br />
Janet’in kış ayında bile şort ve terlik giyip<br />
denize girmesidir. Atların otladıkları yerlerden<br />
sizleri kovalamasıdır. Denize girmek<br />
için 6 numara mevkiinde, yer kapmaktır.<br />
Sait Faik Müzesi’nde, Orhan Veli’nin Sait<br />
Faik’e yazdığı mektuplara şahit olmaktır<br />
Burgazada...<br />
Kısaca Martha’dır, Helen’dir, Hasan’dır,<br />
Yorgo’dur, Meliha’dır, Ali’dir, Kirkor’dur<br />
Burgazada...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 65
Sivil Toplum<br />
İdeali gerçeğe dönüştüren<br />
bir felsefe ve kültür derneği;<br />
AKTİFFELSEFE<br />
Aktifelsefe, 28 yıldır felsefe ve psikoloji seminerleri veren<br />
ve gönüllülük esasıyla yaşayan çağdaş bir felsefe ve kültür<br />
derneği. Sayısız gönüllü etkinliklerinden biri olan GEA Arama<br />
Kurtarma ile şu ana kadar 50’ye yakın ulusal ve uluslararası<br />
organizasyonda hayat kurtaran ekip, bugünlerde yayımladıkları<br />
‘İdeal Takımların Sırrı’ kitabı ile yeni bir heyecan yaşıyor.<br />
DİLEK KARAGÖZ<br />
İnsanı doğadaki diğer canlılardan farklı<br />
kılan özellikleri aklı, zihni ve iradesidir.<br />
Bedenin daha zinde ve güçlü olabilmesi<br />
için nasıl ki sağlıklı beslenme, spor, uyku<br />
gibi ihtiyaçların karşılanması gerekiyorsa<br />
akıl, zihin ve iradeyi geliştirmek ve güçlendirmek<br />
için de düşünce eğitimi yani felsefe<br />
gereklidir. Çünkü bilinç geliştikçe toplumsal<br />
ve bireysel durumlar, olaylar ve sorunlar<br />
karşısında bir duruş geliştirilebilecek, çözüm<br />
üretilebilecektir. Ve nitekim insan anlayabildiği<br />
kadar yaşar… Kimileri hazır bilgi<br />
peşindedir, kimileri “Felsefe benim dünya<br />
görüşüme ters” diyebilecek kadar konudan<br />
bihaberdir, kimi de varlığına anlam katmak<br />
ve seçtiği alanda topluma faydalı bir iş<br />
yapabilmek için çabalar.<br />
Bu yazıyı habere dönüştürecek olan sivil<br />
toplum kuruluşu, saydığımız gruplardan<br />
üçüncüsüne giriyor. Üstelik felsefenin herkes<br />
için ve hayatın içinde olduğunun altını<br />
çizerek…<br />
Aktiffelsefe; 1989 yılında felsefi, kültürel ve<br />
insani değerler üzerine kurulmuş tamamı<br />
gönüllülerden oluşan bir sivil toplum kuruluşu.<br />
Kâr amacı gütmeyen, siyasi, dini bir<br />
nitelik taşımayan ve kurulduğu günden beri<br />
ilkeleri doğrultusunda bireyin ve toplumun<br />
gelişimi için felsefe, kültür ve gönüllülük<br />
alanlarında çok çeşitli bir etkinlik yelpazesine<br />
sahip. Aktiffelsefe’nin, Türkiye genelinde<br />
bulunan 15 şubesi ise birbirinden bağımsız<br />
ancak, anlayış ve işleyiş açısından ortak<br />
değerler çevresinde birleşmiş durumda.<br />
“GÜCÜMÜZÜ FELSEFEDEN ALIYORUZ”<br />
Aktiffelsefe Kültür Derneği Üsküdar Şubesi<br />
Başkanı Sosyolog Umut Dinçşahin, “28<br />
yıldır daha iyi bir insan ve daha iyi ve güzel<br />
bir Türkiye ve dünya vizyonu ile tüm faaliyetlerimizi<br />
sürdürmekteyiz” diyor. Dinçşahin,<br />
güçlerini felsefeden ve gönüllülükten<br />
aldıklarının altını çiziyor:<br />
“Tabii ki maddi manevi zorlukların olduğu<br />
dönemler oldu ancak aynı amaca sahip<br />
gönüllülerimiz ve dostlarımızla birlik<br />
olarak, el ele, gün be gün inşa ettik ve<br />
gerçekleştirdiğimiz her etkinlik, verilen her<br />
eğitim, geleceğe ektiğimiz bir tohum oldu.<br />
Gücümüzü felsefeden alıyoruz. Çünkü<br />
felsefe insanın kendisini, yaşamı ve onun<br />
yasalarını tanıma fırsatı sunuyor. Felsefeyi<br />
entelektüel bir uğraştan ziyade yaşama<br />
sanatı olarak düşünebiliriz. Böylece gönüllü<br />
yapılan her aktivitede kişi; herhangi bir<br />
ayrım gözetmeden, toplumun faydası için<br />
ve gönüllü çalışmalarını değerini koruyarak<br />
sürdürüyor.”<br />
İDEAL BİR TAKIM; GEA<br />
Aktiffelsefe Üsküdar’ın etkinlik takvimi çok<br />
çeşitli. Ancak biri daha ön plana çıkıyor.<br />
GEA Arama Kurtarma Ekibi… 1994’te<br />
Aktiffelsefe bünyesinde kurulan bu organizasyon,<br />
bir arama kurtarma, ekoloji ve<br />
sosyal kampanyalar grubu. Şu ana kadar<br />
Türkiye’nin yanı sıra Hindistan, Haiti, El Sal-<br />
66 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sivil Toplum<br />
vador, Pakistan, Ekvator, Nepal, Cezayir, Sri<br />
Lanka gibi birçok ülkede 50’ye yakın ulusal<br />
ve uluslararası operasyonda görev almış.<br />
Afet bölgelerinde arama kurtarma, insani<br />
yardım ve medikal destek çalışmaları gerçekleştiren<br />
GEA, aynı zamanda BM Uluslararası<br />
Arama Kurtarma Ekipleri Tavsiye Grubu<br />
(INSARAG) üyesi. Afet dışındaki zamanlarda<br />
ise ‘Tarihe Dokunuş Sergisi’, ‘Yalnız Oyuncaklara<br />
Yeni Arkadaşlar’, malzeme dağıtımları<br />
ve huzurevi ziyaretleri gibi sosyal<br />
sorumluluk faaliyetleri gerçekleştiriyor.<br />
GEA, kısa bir süre önce yayımladığı ‘İdeal<br />
Takımın Sırrı’ isimli kitabı ile 23 senelik<br />
takım çalışmalarını taçlandırıyor. Takım<br />
ruhunun ve ‘bir’ olabilmenin her zaman<br />
en hayati ihtiyaç olduğu bu topraklarda,<br />
bu kitap ideal takım olabilmeyi belleklere<br />
kazıyacak düşünsel altyapısını okuyucusu<br />
ile paylaşıyor.<br />
“İDEAL TAKIMLARIN SIRRI,<br />
REHBER BİR KİTAP”<br />
Umut Dinçşahin, yayımladıkları bu kitabın<br />
bir rehber görevi göreceğini anlatıyor: “Bu<br />
kitap ile birtakım amaçları gerçekleştirmek<br />
üzere bir araya gelmiş gruplar için<br />
en önemli hususları paylaşmak istedik.<br />
Kitap bir rehber görevi görecektir. Kitabın<br />
sonundaki analizler bir takımın durumunu<br />
tespit etmeye yarar. Takım çalışması içerisinde<br />
çok farklı kapasitelerimizin ortaya<br />
çıkabileceğini, insani zorlukların aşılabileceğini<br />
biliyoruz. Üst bir amaç için farklılıkların<br />
aşılarak zenginleştirilebileceğine<br />
inanıyoruz. Bu sebeple takım çalışmasının<br />
evrimsel bir yolculuk olduğuna ve insan<br />
doğasını temel alan bir takım çalışmasının<br />
daha iyi bir dünya fikrine hizmet edeceğini<br />
düşünüyoruz.”<br />
Dinçşahin, ideal takımların sırrını ise şöyle<br />
açıklıyor: “İdeal takımların sırrı, takımların<br />
bir idealinin olmasıydı. Bir kelime<br />
oyununun ötesinde Platon’un bütün<br />
eserlerine temel olan ‘idea’ kavramı (iyilik,<br />
güzellik, adalet ve bilgelik) insan iradesiyle<br />
birleştiğinde bir ideale dönüşüyordu.<br />
Bir takımın bir şeyleri başarmasında ve<br />
gerçekleştirmesinde sadece motivasyonlar<br />
yeterli olmuyor, motivasyonların çok daha<br />
ötesinde bir ideale sahip olması gerekiyordu.<br />
Takım üyelerinin birbirleriyle yaşadığı<br />
bütün sorunların ve takımların karşılaştıkları<br />
zorlukların çözümünde üst bir ideal varsa,<br />
takım üyeleri bu engeli daha kalıcı olarak<br />
geride bırakabiliyorlardı.”<br />
İdeal Takımların Sırrı, üç yazar tarafından<br />
kaleme alınmış; Umut Dinçşahin, Eğitimci,<br />
Yazar ve Sosyolog Aktiffelsefe Bursa Şubesi<br />
Başkanı Kemal Karadayı ve GEA Takım Lideri<br />
Erkan İ. Ataker. Kitapta etkin ve sürekliliği<br />
olan takımlar inşa etmenin sırrı anlatılırken,<br />
somut olarak günlük yaşamımıza dokunacak<br />
dayanağını ise binlerce yılın deneyimi<br />
olan düşüncelerden alan felsefi bilgiler<br />
kullanılıyor. Tam da bu nedenle kişisel gelişimin<br />
popüler olan halinden farklı olarak,<br />
gerçek ve kadim anlamıyla “bireysel gelişimi”<br />
kavramayı sağlıyor. Grupların amaçları,<br />
çalışma biçimleri, güven ve karar verme<br />
biçimleri, takım olma gerekliliğinin nedenleri,<br />
ideal takıma dönüşmenin aşamaları,<br />
takımın düşmanları ve daha birçok başlık<br />
altında okuyucularına rehberlik ediyor.<br />
Peki, bu çağda önyargısız, samimi ilişkilere<br />
ve bir organizasyona hasret kaldık diyerek<br />
Aktiffelsefe’ye katılmak istiyorsanız sizi<br />
nasıl bir süreç bekliyor? Umut Dinçşahin<br />
anlatıyor: “Felsefe, hayatın içinde aktif rol<br />
almak isteyen herkes içindir. Bu nedenle<br />
de çok farklı meslek ve yaş gruplarından<br />
üyelerimiz mevcut. Dileyen herkes ücretsiz<br />
olarak yaklaşık 5 ay süren ‘Temel Felsefe<br />
Psikoloji ve Gönüllülük’ seminerlerimize<br />
katılabilir. Aslında bu süreç için tanışma<br />
dönemi diyebiliriz. Kişilerin hem felsefe ile<br />
hem de gönüllü etkinliklerimizle tanışma<br />
sürecidir ve bu süreci tamamlayan kişiler<br />
dilerse üyemiz olabilirler.”<br />
“FELSEFE DÜŞÜNMEK DEĞİL,<br />
YAŞAMAK İÇİNDİR”<br />
Aktiffelsefe seminerlerinde Doğu’dan<br />
Batı’ya, Antik Yunan’dan Mevlana’ya<br />
bütün öğretiler aynı derecede ele alınıyor.<br />
Amaç hiçbir öğreti ya da ideolojiye sırtını<br />
yaslamadan insanlık tarihinin biriktirdiği<br />
evrensel bilgilerle bugünü, doğayı, insanı<br />
ve toplumu anlayabilmek… Üyelerin gönüllülüğü<br />
ile ayakta duran Aktiffelsefe; 28 yıldır<br />
“Yaşam için Felsefe” mottosu ile sürdürdüğü<br />
yolculuğunu, kendinden başlayarak,<br />
yaşadığı çevreyi ve dünyayı daha iyi bir yere<br />
dönüştürmek isteyen, yani hayatına anlam<br />
katmak isteyen bireyler ile sürdürüyor.<br />
Son sözü yine Umut Dinçşahin’e bırakalım:<br />
“Felsefe sadece düşünmek için değil, aynı<br />
zamanda yaşamak içindir. Çok pratiktir;<br />
mutluluk, özgürlük, anlam, acılar, korkular<br />
üzerine sorgulamalarda bulunur ve<br />
çıktılarını hayata uygulamaya çalışır. Felsefe<br />
çalışan veya filozof olan kişi; öğrendiklerini<br />
uygulayan, günümüz çevre ve insan sorunlarına<br />
duyarsız kalmayan, sorunların değil,<br />
çözümün bir parçası olmayı seçen bir birey<br />
olacaktır.”<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 67
Sosyal Sorumluluk<br />
Rasimpaşa’daki tarihi köşk artık<br />
SOSYAL HİZMET MERKEZİ<br />
PINAR BALTACI<br />
Kadıköy Belediyesi, Rasimpaşa İskele<br />
Sokak’ta yer alan iki tarihi köşkü restore<br />
ederek Sosyal Hizmet Merkezi’ne dönüştürdü.<br />
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası<br />
Mücadele Günü’nde açılan merkezde, her<br />
kesimden bireyin güçlendirilmesine dönük<br />
hizmet verilmesi amaçlanıyor. Kadıköy<br />
Belediyesi’nin “kamuya ait yerleri kamuya<br />
açma” politikası kapsamında restore edilen<br />
ve tarihi 1700’lü yıllara dayanan köşk, böylelikle<br />
Kadıköy halkının hizmetine sunuldu.<br />
Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi’nde<br />
bireylerin ihtiyaçları yerinde saptanarak,<br />
aktif ve üretken şekilde toplumsal yaşama<br />
kazandırılması hedefleniyor. Kadın, erkek,<br />
genç, yaşlı, engelli, göçmen, mülteci ve LG-<br />
BTİ bireyler, mağdur oldukları her konuda<br />
merkeze başvuru yapabiliyorlar. Merkezde<br />
görevli kadrosunda bir sosyal hizmet<br />
uzmanı, sosyolog, psikolog ve avukat görev<br />
alıyor. Bizler de Kadıköy Life Dergisi olarak<br />
merkezde görevli Sosyal Hizmet Uzmanı<br />
Nasip Karacık, Sosyolog Şadiye Narin,<br />
Psikolog İlkay Gedik ve Avukat Asu Melis<br />
Bağlan ile merkezde yapılacak çalışmalara<br />
dair bir söyleşi gerçekleştirdik.<br />
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK<br />
HİZMETİ BAŞLADI<br />
Sosyal Hizmet Uzmanı Nasip Karacık,<br />
merkezde uygulanacak projelere dair<br />
çalışmalarının devam ettiğini dile getirerek,<br />
şu bilgileri verdi: “Psikolojik danışmanlık<br />
hizmetine başladık. Gelen başvuruları değerlendiriyoruz,<br />
görüşüyoruz, yönlendirme<br />
hizmeti yapıyoruz. Sosyal servis burada her<br />
an görev başında. Ön binada kayıt kabul<br />
elemanlarımız var. Daha çok ihtiyaca dönük<br />
hizmet modelleri planlayacağız. Hazır kurslar<br />
sunmaktan ziyade daha çok koruyucu,<br />
önleyici, geliştirici, güçlendirici kurslar hedefliyoruz.<br />
Bir kadın dayanışma birimimiz<br />
var, orada halihazırda hizmet verebiliyoruz.<br />
Şiddet, istismar, ihmal gibi vakalara müdahale<br />
edebiliyoruz, yönlendirme çalışmaları<br />
yapıyoruz. Meslek elemanlarımız da sürekli<br />
burada olacaklar. Cinsel istismar, şiddetsiz<br />
yaşam, akran zorbalığı gibi konulara dönük<br />
çalışmalarımız olacak.<br />
68 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sosyal Sorumluluk<br />
Sosyal Hizmet Uzmanı Nasip Karacık<br />
İŞKUR DÂHİL BİRÇOK KURUMLA<br />
İŞBİRLİĞİ<br />
Merkezde daha çok güçlendirme, geliştirme<br />
çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Birçok<br />
kuruluşla ortak çalışma yürütüyoruz. İlgili<br />
sivil toplum örgütleriyle işbirliği halindeyiz.<br />
Burada profesyonel meslek elemanları var<br />
ama diğer STK’larla da ilgili işbirliği halinde<br />
çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Aile ve<br />
Sosyal Politikalar Bakanlığı Üsküdar Sosyal<br />
Hizmet Müdürlüğü ile işbirliği halindeyiz.<br />
Bununla beraber Kadıköy Kaymakamlığı<br />
ve Kızılay ile de iletişimimiz devam ediyor.<br />
Bireyi güçlendirirken sadece psikolojik danışmanlık<br />
ve diğer yardımları vermeyi değil,<br />
onları kendi ayakları üzerinde duracak hale<br />
de getirmeye çalışıyoruz. Mesleki eğitimlerle<br />
bir meslek kazanmaları için, diğer birimlerdeki<br />
mesleki kurslara yönlendiriyoruz.<br />
İŞKUR ile birlikte yürüttüğümüz kurslar var.<br />
O şekilde de destekler veriyoruz.”<br />
MAHALLE BAZLI HİZMET<br />
Merkezde sosyolog olarak görev yapan<br />
Şadiye Narin ise, yürüttükleri mahalle çalışmalarında<br />
birebir görüşmeler yaptıklarını<br />
ifade getirerek; “Mahalle bazlı çalışmalar<br />
yürütüyoruz. Mahallelerin profillerini çıkartıp,<br />
mahallenin ihtiyaçlarını belirlemek,<br />
sosyal politikaya katkı sağlamak, sorunları<br />
tespit edip, onlara çözüm üretebilmek gibi.<br />
Birçok mahallede hane ziyaretleri yaptık ve<br />
gördüğümüz ihtiyaçları saptadık. Kadıköy<br />
ilçesinde çok güzel etkinlikler oluyor ama<br />
dezavantajlı grupların birçoğu bu etkinliklere<br />
ulaşamıyor. Bu nedenle mahalle bazlı<br />
hizmet götürmenin çok daha sağlıklı olduğunu<br />
düşünüyoruz. Mahallelerde kültürel<br />
ve sanatsal etkinlikler olabilir, farkındalık<br />
çalışmaları, etkileşim ve paylaşım toplantıları<br />
da yapılabilir. Süreç içerisinde bu etkinlikleri<br />
organize etmeyi düşünüyoruz” dedi.<br />
OKULLARIN REHBERLİK<br />
BÖLÜMLERİYLE İLETİŞİM<br />
Merkeze yapılan genel başvurularda özellikle<br />
psikolojik destek için çok fazla talep<br />
olduğunu öğreniyoruz. Bu başvurular toplumun<br />
her kesiminden olabiliyor. Psikoloji<br />
alanında halihazırda yapılan ve yapılacak<br />
çalışmaları Psikolog İlkay Gedik ile konuştuk.<br />
Gedik, şu açıklamalarda bulundu:<br />
“Gelenlerin yanı sıra bizim görüp yönlendirdiğimiz<br />
vakalar olabiliyor. Mesela ev<br />
ziyaretlerinde ya da okullardan bize gelen<br />
ihbarlardan yetersiz ebeveynlik becerileri<br />
gördüğümüzde, anne babaları çağırıyor ve<br />
onlara danışmanlık yapıyoruz. Çocuklara da<br />
aynı şekilde... Belediyenin farklı kurumlarında<br />
verilen ‘Kadının İnsan Hakları’ eğitimine<br />
burada da başlayacağız. Ebeveynlerle<br />
çalışma, beceri geliştirme çalışması, ilkokul<br />
öğrencilerine yönelik bir çalışma planlıyoruz.<br />
Bununla beraber okulların rehberlik<br />
bölümleriyle iletişime geçiyoruz. Okullarda<br />
iletişim kurmakta zorlanan çocuklarla, davranış<br />
ve sosyal gelişme problemi yaşayan<br />
çocuklarla ve velilerle iletişime geçmeyi,<br />
hatta direkt okullara gidip çalışmalar yapmayı<br />
planlıyoruz.”<br />
HUKUKSAL AÇIDAN TEMEL<br />
HAK BİLGİSİ VERİLECEK<br />
Son olarak merkezde verilen hukuki yardıma<br />
dair sorular yönelttiğimiz Avukat Aysu<br />
Melis Bağlan; “Tüm dezavantajlı gruplara<br />
merkezimizin kapısı açık. Hukuksal anlamda<br />
öncelikle temek hak bilgisi vereceğiz.<br />
Kişilerin yaşadıkları vakanın hangi aşamada<br />
olduğu, nasıl çözecekleri, başvuracakları<br />
mercileri onlara tanıtmak, onlara yol<br />
göstermek buradaki hedefimiz. Hukuk<br />
çerçevesinde de yaşadıkları olayın gerçek<br />
anlamını anlatmaya gayret edeceğiz. Çünkü<br />
insanlar hayatta birçok şeyler yaşıyor.<br />
Önemli olan yaşanan bu şeylerin hukuktaki<br />
karşılıkları neler, bunu bilmeleri önemli.<br />
Umuyoruz ki çok fazla hukuki meseleyi<br />
aktarabilme ve tanıtabilme şansımız olur”<br />
şeklinde konuştu.<br />
BAŞVURAN HİÇ KİMSE<br />
GERİ ÇEVRİLMİYOR<br />
Hizmet konusunda Kadıköy halkı dışında<br />
başvuru olması halinde gelenleri geri<br />
çevirmeyeceklerini belirten Sosyal Hizmet<br />
Uzmanı Nasip Karacık; “Kadıköy Belediyesi<br />
olarak sınırlarımız içerisinde hizmet<br />
vermekle yükümlüyüz. 21 mahallesi var<br />
Kadıköy’ün, ama bize başvuran kimseyi geri<br />
çevirmiyoruz. Yani danışmanlık ve yönlendirme<br />
hizmetlerinden bütün yurttaşlar<br />
faydalanıyor. Sosyal, ekonomik destekler<br />
ya da farklı etkinliklerde öncelikle Kadıköy<br />
sınırları içerisine destek vermek zorundayız.<br />
Fakat özellikle şiddet gören kadınlar<br />
için olan çalışmalarımızda kesinlikle hiçbir<br />
sınırlama yok. Bilgilendirme ve gerekli<br />
yerlere yönlendirme gibi hizmetler vermek<br />
zorundayız. Bu anlamda Türkiye’nin her<br />
yerinden gelebilirler” mesajı verdi.<br />
Kayıtlara göre tarihi köşkün yapım<br />
yılı 1782. Yılı tam olarak bilinmese<br />
de koruma envanterinde ismi “Eski<br />
Exelcior Otel” olarak geçiyor. 1960<br />
yıllarda ise köşk, Beria Kızılağaç<br />
adına açılan bir hostele dönüşüyor<br />
ve çatı arası açılarak, geniş bir oturma<br />
salonu yapılıyor. 1970’li yıllarda<br />
18 parsele inşaat yapılırken, parsele<br />
bitişik merdiven duvarı kırılıyor<br />
ve kullanılmaz bir hal alıyor. Bu olayın<br />
ardından kaderine terk edilen<br />
ev yıkıntı halde yıllarca kullanılmış,<br />
yanmış ve birçok duvarı çökmüş.<br />
2009 yılında boşaltılarak belediye<br />
tarafından koruma altına alınan<br />
köşk, günümüzde restore edilerek<br />
Sosyal Hizmet Merkezi’ne dönüştürüldü.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 69
Sanat<br />
Derya Yıldız:<br />
Benim resimlerim<br />
izleyicisiyle konuşur!<br />
VECDİ UZUN<br />
“Dün benim resimlerim sadece fısıldıyordu, bugün alçak<br />
sesle konuşuyor. Gelecek dönemde ise, kadınlar adına yüksek<br />
sesle bağıran resimler yapacağımı düşünüyorum” diyen<br />
ressam Derya Yıldız ile resim hayatına başlangıcından<br />
sanatta markalaşmaya, eserlerinde sıklıkla kullandığı kadın<br />
figürlerinden gelecek döneme ilişkin planlarına uzanan<br />
yelpazede keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Resimlerinde<br />
eski ile yeniyi konu, zaman ve teknik olarak sentezleyen<br />
Yıldız ile sohbetimizin ayrıntıları şöyle:<br />
Resim serüveninizi anlatır mısınız?<br />
Çocukluğumdan itibaren resim yapmayı hiç bırakmadım.<br />
Bırakamadım da zaten. Çocukluk yaşlarımda yollara<br />
tebeşirle resimler yaparak resim hayatıma başladım. Evde,<br />
duvarlara, yere, kâğıda, yani bulduğum her yere. İlk, orta ve<br />
lisede de girdiğim her yarışmada ödül aldım. Sınıfta birçok<br />
arkadaşımın resmini ben yapar, bu yüzden hocalarımdan<br />
bol bol azar işitirdim.<br />
Gazi Eğitim Resim Öğretmenliği bölümünü derece ile kazandım.<br />
Bazı talihsizliklerden dolayı eğitim hayatım yarıda<br />
kaldı. 40 yaşında yarım kalan eğitimimi tamamlamak için<br />
yeniden sınava girdim. O dönemde beni yüreklendiren ve<br />
destek olan Adil Ocak hocama teşekkür ediyorum. Geçen<br />
yıl yüksek onur derecesiyle eğitimimi tamamladım. Bu arada<br />
resim yapmaya devam ettim. Ne resim benden ayrıldı,<br />
ne de ben ondan ayrılabildim. İlkokuldan başlayarak hocalarım<br />
resme karşı ilgimden dolayı beni hep desteklediler.<br />
Eğitim hayatıma ara verdim, ama hayallerime inanmayı hiç<br />
bırakmadım ve hedeflerimi hep yüksek tuttum. Anladım ki,<br />
insan isterse her şeyi başarabilirmiş.<br />
Derya Yıldız resmi nedir?<br />
Kendimi çok tekrar etmemek adına sanatın genel kuralları<br />
ile kendime oluşturduğum temele bağlı kalmak üzere,<br />
eklektik metodu uygulayarak zaman içinde farklı fikir,<br />
konu, teknik anlamda da ekleme ve çıkarmalar yaparak<br />
kendimi geliştirmeye ve yenilemeye devam ediyorum.<br />
Neredeyse her gün uzun saatler atölyede çalışmalarımı<br />
sürdürüyorum.<br />
19. yüzyıl sonunda sanat akademileri geleneğiyle Alman ve<br />
Avusturyalı sanatçılar tarafından oluşturulan “Secession”<br />
akımını incelemeyi hiç bırakmadım. Bu akımda bulunanla-<br />
70 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sanat<br />
rın genellikle yapıtlarının ayırt edici özelliği,<br />
rengin incelikle çoğu kez güçlü kullanımıyla<br />
iki boyutlu süslemeci bir üslupla birleşmeleridir.<br />
Yapıtlar mutlak bir duygusal hal ve<br />
tavrın anlamlaştırılmasını içererek, izleyiciyi<br />
sofistike bir okumaya davet eder. Gustav<br />
Klimt ve Egon Schiele, bu dönemin en<br />
ünlü ressamlarıdır. Ben ise soyut figüratif<br />
modern tarzda çalışıyorum. Resimlerimde<br />
eski ile yeniyi konu, zaman ve teknik olarak<br />
sentezliyorum. Eskitme tekniğiyle kalın<br />
boya spatulayı da kullanarak farklı dokular<br />
elde ediyorum. Renk, leke ve çizgiyi bir<br />
arada kullanmayı seviyorum. Gelecekte<br />
hedefim, kendi tarzımı ve stilimi geliştirip<br />
marka haline getirmek ve bunu da uluslararası<br />
platforma taşıyabilmektir.<br />
Sanatta markalaşma konusunu<br />
biraz açar mısınız?<br />
Sanatta markalaşmanın önemi ülkemizde<br />
henüz anlaşılmamış olup, büyük bir kesimce<br />
de bu kavramın varlığı yok sayılmaktadır.<br />
Buradaki marka bir ticari kaygı içeren bir<br />
kavram olmayıp, sanatseverlerle iletişimi<br />
kurmayı ve sürdürmeyi sağlayacak bir<br />
mekanizmayı sanatçının kişiliği ve resmiyle<br />
bütünleştirmektir. Markalaşmayı sağlamak<br />
için başta özgün olmak üzere değişimci,<br />
atak, farklı olmak ve süreklilik esastır.<br />
Kısacası, her an kendini yeniden inşa etmek<br />
çabasında olmanın kısa adıdır. Markalaşma<br />
ile aranan geçici ve saman alevi gibi yanan<br />
ateşler değil, gereken zamanda gerekenleri<br />
bir sistem içinde yapmaktır. Kadın temalı<br />
resimlerim, benim markalaşmamın ilk<br />
adımları olmaya başlamıştır.<br />
Resimlerinizde kadın figürlerini çok sık<br />
kullanmanızın nedenini açıklar mısınız?<br />
Resim yapmak benim mesleğim ve bunu<br />
hakkıyla yapmak isterim. Eserlerimde hayatın<br />
içinden kadın figürlerini kendime özgü<br />
form ve biçim açısından stilize ederek, kendime<br />
özgü geliştirdiğim teknikle belirli bir<br />
kompozisyon içinde tuvalime yansıtmaktayım.<br />
Tuval üzeri yağlıboya çalışmalarımda,<br />
kadının var olma özelliğinden gelen yapısıyla<br />
çağdaş yaşamı uyum içinde harmanlaması<br />
anlatılmaktadır. Kadın renktir, ışıktır ve<br />
sestir. Resimlerde eski dönemlerden gelip<br />
bugüne ve buralardan da geleceğe gidecek<br />
kadınların, bu çizgi üzerindeki yürüyüşleri<br />
vurgulanmaktadır.<br />
Bu kadın serisi çalışmalarımda müzikteki<br />
ritim ve armoniyi renklerle birleştirerek,<br />
pentür ile desteklemekteyim. Gerek konu<br />
gerekse teknik olarak eski ve yeniyi mistik<br />
bir hava içinde sentezleyerek eserlerimi<br />
oluşturuyorum. Müziğin ritim ve armonisi<br />
resimlerimde hissedilebilmektedir. Bu figürler,<br />
çağdaş kadının simgesi olan betimlemelerden<br />
oluşmaktadır. Figürler aracılığıyla<br />
resimlerimin merkezini oluşturan kadını,<br />
modernleşmenin açık ifadesi olarak vurgulamaya<br />
çalışmaktayım. Türkiye’de olduğu<br />
gibi ve Dünya’da da modernleşmenin içinde<br />
kadın olması gerektiğini, kadının etkin<br />
fonksiyonu olmayan şehirlerin sadece boş<br />
beton bina ve sokaklardan oluşacağını ve<br />
ruhsuz olacağını resimlerimle anlatıyorum.<br />
Uzun çalışmalar sonucu karşısına geçtiğimde<br />
kendi yaşamımdan kesitler bulmamı<br />
sağlayan resimlerimin diğer kadınlarda<br />
da aynı duyguları yarattığını düşünmekteyim.<br />
Dün ezilen kadından bugün pozitif<br />
ayrımcılık haklarına ulaşılan kadın hakları<br />
yeterli olmayıp, hedefteki modern kadına<br />
ulaşmalıyız.<br />
Sizin resminizin izleyiciye fısıldayarak<br />
onu çağırdığı ifade edilmektedir. Bu<br />
konuda düşüncenizi ifade eder misiniz?<br />
Bir sergi gezerken resimlerin içinden bazıları<br />
size fısıldayarak “Dur, geçme, beni detaylı<br />
incele”; bazısı da adeta saklanarak “Hızlı<br />
yürü, görmene gerek bile yok” der. İşte bu,<br />
mesajlaşmanın ortasında bulunan resim<br />
üzerinden sanatçı-sanatsever ikilisi arasında<br />
gerçekleşir. Sanatsevere verilebilen<br />
mesajın özü, resmin arkasındaki ressamdır.<br />
Benim resimlerim de “Dur, dikkat et, ben<br />
farklıyım, beni önemse, ben bir sanatçı<br />
duyarlılığı için üretildim” diyen resimlerdendir.<br />
Resme başlamadan önce uzun uzun<br />
inceler ve notlar alırım. Çalışma aralarında<br />
da tekrar tekrar gidip bakarım ve hedeflediğim<br />
son aşamaya gelmesi için yapmam<br />
gereken çalışmaları ve planlamamı değerlendiririm.<br />
Çok büyük, iddialı ve her şeyi<br />
bir anda değiştirecek mesajlar yerine kadın<br />
duyarlılığı olan mesajları seçtim. Resmimin<br />
fısıldayarak bir kadın duyarlılığıyla mesajlar<br />
verebilmesi ayrı bir güzelliktir.<br />
Gelecek dönem için<br />
planlamalarınız nedir?<br />
Sanata başladığım günden beri çok yol<br />
kat ettiğimi düşünüyorum. Eserlerime<br />
gösterilen ilgiden son derece memnunum.<br />
Bu ilgi bana çok önemli bir sorumluluk<br />
yüklediği için daha çok çalışmaya yönlendirmektedir.<br />
Şu anda Çankaya Başkent Halk<br />
Eğitim’de eğitimci olarak çalışmaktayım.<br />
Yetişkinlere resim dersi veriyor, bir sanat<br />
eseri karşısında o sanat eserini anlamak<br />
ve yorumlayabilmeleri için teorik ve pratik<br />
bilgiyi aktarıyorum.<br />
Sizin kullandığınız konu ve figürler<br />
çok sık kullanılmaktadır. Sizi farklı<br />
yapan nedir?<br />
Bir esere baktığımda öncelikle benim<br />
açımdan özgünlük ön plandadır. Bir esere<br />
baktığınızda sanatçının imzasını görmeden<br />
o eserin kime ait olduğunu tanıyor ve<br />
biliyorsanız, o sanat eseri amacına ulaşmış<br />
demektir. Özgünlüğe ulaşmanın yolu da<br />
desenden geçer. Sanat tarihine geçmiş<br />
sanatçıların yayınlanmış desen çalışmalarına<br />
bakınca, desenin önemi çok rahat<br />
anlaşılabilir.<br />
Son olarak Kadıköy Life okurlarına<br />
ne iletmek istersiniz?<br />
Önemli bir şehir dergisi olarak resim sanatçılarını<br />
tanıtmak için çabanızı takdirle karşılıyorum.<br />
Derginiz aracılığıyla sanatseverlerle<br />
buluşmak beni çok mutlu etmektedir.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 71
Festival<br />
Ümit Nar:<br />
Hedefimiz, Kadıköy ve Beşiktaş’ta<br />
Sahaf Festivali yapmak”<br />
Ümit Nar:<br />
Hedefimiz, Kadıköy ve Beşiktaş’ta<br />
Sahaf Festivali yapmak<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Beyoğlu Sahaflar Derneği’nin öncülüğünde<br />
Haydarpaşa Garı’nda düzenlenen Sahaf<br />
Festivali’ni ziyaret ettik. Hermes Sahaf’ın<br />
sahibi ve Beyoğlu Sahaflar Derneği Başkanı<br />
Ümit Nar ile bir araya gelerek; sahafların<br />
tarihini ve şu anki mevcut yapısını, teknolojiyle<br />
beraber değişen okuma alışkanlığımızı<br />
ve en nihayetinde kitapları konuştuk.<br />
Kadıköy ve Beşiktaş’ta festival yapmak istediklerini<br />
belirten Nar, sahaflıkla ilgili olarak<br />
“Öncelikle kitap kopyalanması ve çoğaltılarak<br />
satılması, tekniğin gelişmesiyle beraber<br />
ise kitapların matbaa ile çoğaltılmasıyla<br />
bir iş koluna dönmüş bir meslek sahaflık.<br />
Bilgilenmeyi düzgün yapmaya çalışan,<br />
kültürü özünden almaya çalışan insanlar<br />
hâlâ kitaptan yanalar. Bu bir avantaj tabi...<br />
O yüzden kitapla insanın hukuku baştan<br />
beri var ve devam ediyor. Bu değişmeyecektir”<br />
şeklinde düşüncelerini ifade eden<br />
Ümit Nar ile kitaplardan Kadıköy’e doğru<br />
uzanan keyifli röportajımızın ayrıntıları için<br />
buyurunuz...<br />
Nasıl geçti festival, tepkiler nasıl?<br />
Festival iyi gitti. Çok tanıtım yapma şansımız<br />
yoktu ama bizim okurun özelliğidir o.<br />
İlk birkaç gün sakin geçer, kulaktan kulağa<br />
duyulur ve ondan sonra buraya gelen insan<br />
sayısı artmaya başlar. Nitekim bu sefer de<br />
öyle oldu. Biz kimseye haber vermedik, Milli<br />
Eğitim’e de haber vermedik. Ama bilinçli ve<br />
okuyan öğretmenler, öğrencilerini getiriyor<br />
hafta içi, hafta sonu çok kalabalık oluyor.<br />
İlgi bu anlamda güzel...<br />
Normalde Taksim Aslıhan Pasajı’nda<br />
sahaflık yapıyorsunuz. Buradan<br />
hareketle Taksim’deki dönüşümün<br />
sahaflar üzerinde ne gibi etkileri oldu?<br />
Sahaflardan ziyade bütün bir kültürel hayata<br />
ve iklime çok büyük bir etkisi oldu. Zaten çok<br />
açık... Birincisi, rant merkezi ve dönüşüm<br />
emlak fiyatlarını yükseltiyor. İkincisi, bu çıkan<br />
72 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Festival<br />
yasa maddesiyle 10 yıllık kiracıların sorgusuz<br />
sualsiz çıkartılabilmesi mekânların el değiştirmesine<br />
sebebiyet veriyor. Bir de bu son<br />
birkaç yıldır devam eden tramvay, yol inşaatı<br />
ve başka birtakım inşaatlar insanların dayanamamasına<br />
ve iş yapamamasına neden<br />
oluyor. İnsanlar şu anda kaçıyor. Kaçanlar da<br />
Kadıköy’e ve Beşiktaş’a geliyorlar.<br />
Kadıköy’ün semt algısına nasıl<br />
bakıyorsunuz?<br />
Kadıköy’e Haydarpaşa’dan amors (soyut)<br />
bakıyorum. Böyle karşıdan güzel bakıyorum.<br />
Benim yaşadığım yer Beyoğlu, dükkân<br />
da Beyoğlu’nda. Kadıköy ara ara geçtiğim<br />
bir yer. Bundan 25 sene evvel başka bir<br />
iş yaparken Zeytinburnu’nda oturuyordum.<br />
Hafta sonları oradan vapura binip, o<br />
keyfi yaparak Kadıköy’e gelirdim ve Akmar<br />
Pasajı’nın önünde seyyar tezgâhlar açılırdı.<br />
Oradan kitap alırdım kendime. Dolayısıyla<br />
Kadıköy, evvel ezel bu alışkanlığı ve geleneği<br />
olan, bu anlamda seviyesi yüksek bir yer. Zaten<br />
bunu festivalde de görüyoruz. Çok iyi bir<br />
okur grubuyla karşı karşıyayız. Kadıköy’ün<br />
böyle bir özelliği zaten var. Haldun Taner<br />
Sahnesi, tiyatrolar, sinemalar, başka birtakım<br />
etkinlikler. Bir de Kadıköy, belediyeden<br />
de kaynaklı daha rahat. Beyoğlu’nda bir an<br />
geliyor ki bütün masalar, sandalyeler hurra<br />
kaldırılıyor. Bir an geliyor ki sokak müzisyenleri<br />
engelleniyor. Kadıköy’de öyle bir şey<br />
yok. Daha rahat ve dediğim gibi bu kadar<br />
insanın da hem mekân anlamında, hem<br />
tırnak içinde müşteri anlamında buraya<br />
taşınmış olması, burayı bambaşka bir hale<br />
getirdi. Zaten ilgi ve cazibe merkeziydi, ama<br />
bu biraz daha katlandı diye düşünüyorum.<br />
Sahaflık ile ilgili ne düşünüyorsunuz?<br />
Ben on yıldır sahaflık yapıyorum ama sahaflık<br />
çok eski ve kadim bir meslek. Belki de zamanında<br />
taş tabletler bile alınıp satılıyordu.<br />
Hammurabi Kanunları mesela. Belki birileri<br />
onları alıp sattı. Sümerli ilk şair Ludingirra<br />
var. O dönemde belki de onun şiirleri elden<br />
ele değişiyordu ya da İslamiyet’ten önce<br />
Kâbe’de Muallakat-ı Seb’a vardır. Belki bu<br />
nüshalar sonradan satılıyordu. Bunu bilemiyoruz<br />
tabi ama yazılı olarak bu topraklarda<br />
500-600 senedir bildiğimiz ve her araştırmadan<br />
sonra bu tarih biraz daha geriye doğru<br />
gidiyor. Bir iş kolu bu... Öncelikle kitap kopyalanması<br />
ve çoğaltılarak satılması, tekniğin<br />
gelişmesiyle beraber ise kitapların matbaa<br />
ile çoğaltılmasıyla bir iş koluna dönmüş bir<br />
meslek sahaflık. Mesleki kol olarak da 200 yıl<br />
kadar örgütlenme biçimi var. Osmanlı’da da<br />
Lonca Teşkilatı içerisinde tanınan ve sorumlu<br />
atanan bir pozisyonu var sahaflığın. Böyle<br />
eski ve güzel bir meslek.<br />
Kitap okumanın, kitap okuma<br />
yoluyla kültürlenmenin hayatımızdaki<br />
önemi nedir?<br />
21. yüzyıl, biraz tuhaf bir yüzyıl. Görsel<br />
kültürün yazılı kültürün önüne geçtiği, do-<br />
layısıyla bilginin gerçeğiyle sahtesinin ayırt<br />
edilemediği, simüle edilmiş bir hayatın, Jean<br />
Baudrillard’ın Simülakrlar ve Simülasyon’da<br />
bahsettiği gibi televizyon denen nane yüzünden<br />
simüle edilmiş bir yaşamın önümüze<br />
konduğu ve daha da kolaycılığın insanların<br />
işine geldiği düzene ve dünyaya dönüşmüş<br />
durum var. O yüzden kitabın işi zor. Kitap ile<br />
uğraşanların işi de zor. Bugün herhangi bir<br />
şeyi kitaptan örnek vererek anlatsanız bile,<br />
cahil cühelanın biri televizyonda ya da radyoda<br />
onun farklısını söylediği zaman kitleler<br />
onu kabul ediyor. Bugün bir kitabın en en<br />
en çok bastığı 2000’dir, buna karşılık en kötü<br />
televizyon programı bile onbinlerce izleniyor.<br />
Bilgilenmeyi düzgün yapmaya çalışan, kültürü<br />
özünden almaya çalışan insanlar hâlâ<br />
kitaptan yanalar. Bu bir avantaj tabi...<br />
O yüzden kitapla insanın hukuku baştan beri<br />
var ve devam ediyor. Bu değişmeyecektir.<br />
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?<br />
Kadıköy ile ilgili bakış açımdan hareketle<br />
söyleyeyim, Haydarpaşa Garı bu kadar<br />
önemli bir yerken burada sahaf festivali<br />
olmaması büyük eksiklik. Biz sahaflar<br />
olarak bu mesleğin ahlaki bakımdan<br />
hakkını vererek, korsan kitaptan uzak duran<br />
insanlarız. İyi edebiyatın peşinde olan ve<br />
iyi çeviri olan kitapları satmaya çalışan<br />
insanlarız. En önemli şeylerden biri, zaman<br />
zaman kitap tavsiyesi almaya gelen insanlar<br />
oluyor, özellikle de gençler. Bu insanlara<br />
iyi kitapları öneriyoruz. Önerelim ki, kitaba<br />
ilgisi bir sevgiye dönüşsün ve katlanarak<br />
devam etsin.<br />
İstanbul’un en önemli merkezlerinden biri<br />
olarak Haydarpaşa’da bu festivali yapmamız<br />
gerekiyor. Olmuyordu kaç yıldır, şimdi biz<br />
gara kendi çabamızla para ödeyerek, bu<br />
bölümü 15 günlüğüne kiralayarak bunun bir<br />
yolunu bulmuş olduk. Buraya Samsun’dan<br />
da gelen var, Ankara’dan da gelen var,<br />
sadece festival için. Başka şehirlerden gelen<br />
olduğu kadar, Kadıköy’den de gelen insanlar<br />
var. Kadıköylüler ne kadar az tanıtmış da<br />
olsa festivalin farkındalar ve bu anlamda<br />
buradaki insanların arzusu da bu yönde.<br />
Umarım Kadıköy Belediyesi’yle bu konuda<br />
karşılıklı dayanışmaya gidip, bu işi yapacağız<br />
ve gelenekselleştireceğiz. Böyle bir<br />
talebimiz oldu. Hatta her yılın Mayıs ayında<br />
bize böyle bir yer tahsis etsinler, yerleşelim<br />
ve bunu da geleneksel hale getirelim. Her<br />
yıl Mayıs ayında Kadıköy Sahaf Festivali yapılıyor<br />
diye. Ben buraya gelirken arkadaşlara<br />
“Biz kısa vadede para kazanacağımız bir<br />
etkinliğe gitmiyoruz. 2027 yılında onuncusunu<br />
yapacak olacağımız Kadıköy Sahaf<br />
Festivali’nin tohumlarını atmaya gidiyoruz.<br />
Bunu böyle düşünün” diye konuşmuştum.<br />
Hedefimiz bu. Kadıköy ve Beşiktaş’ta, böylesi<br />
merkezi semtlerde, kitap okumanın çok<br />
olduğu semtlerde festival yapmak...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 73
Etkinlik<br />
Hukuk ve sanat<br />
Kadıköy’de<br />
buluştu<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Kadıköy’ün beş yıldızlı otellerinden Kozyatağı ByOtell, “Hukuk<br />
ve Sanat” etkinlikleri kapsamında “Müzik Eserlerinin<br />
Hukuki Esasları” konulu panele ev sahipliği yaptı. Konuşmacı<br />
ve moderatörlüğünü Av. Eda Salman Bayraktar’ın gerçekleştirdiği<br />
etkinlikte, müzik sektörünün dünden bugüne<br />
devinimi, sektörün yaşadığı sorunlar, telif hakkı kavramı ve<br />
meslek birliklerinin durumu gibi konular ele alındı.<br />
Kadıköy Life Dergisi’nin de takip ettiği programda, teknolojinin<br />
sektöre etkisi ve dünyadaki son gelişmeler Mine<br />
Aksoy tarafından konuklara aktarılırken; müzik ve hukuk<br />
dünyasından yoğun katılımın olduğu panelde ünlü sanatçılar<br />
Gökhan Türkmen, Bora Öztoprak ve Aslı Demirer de<br />
konuşmacı olarak deneyim ve düşüncelerini katılımcılarla<br />
paylaştılar.<br />
EBRAR EFKAN BİLGİÇ: MÜZİK HUKUKU,<br />
DEĞİŞİM VE GELİŞİME AÇIK<br />
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kariyer Hukuk<br />
Derneği Başkanı Ebrar Efkan Bilgiç; “Hukukun hayatın<br />
diğer alanlarında olduğu gibi müzik sektöründe de yer<br />
alması yadsınamaz. Teknolojinin gelişimiyle birlikte ortaya<br />
çıkan dijital platformlar ve getirdikleri değişimler, müzik<br />
piyasasında da yerini almaktadır. Dolayısıyla sanatçılar,<br />
meydana getirdikleri eserlere yönelik haklarını korumak ve<br />
hukuki güvence altına almak istemektedirler. Tabir-i caizse<br />
‘müzik hukuku’ olarak adlandıracağımız bu alan, değişim<br />
ve gelişime açık” dedi.<br />
Kariyer Hukuk Derneği tarafından katılımcılara plaket takdim edildi.<br />
Aslı Demirer, Gökhan Türkmen, Mine Aksoy, Bora Öztoprak, Avukat Eda Salman<br />
Bayraktar ve Gökhan Türkmen’in eşi Sinem Türkmen.<br />
AV. EDA SALMAN BAYRAKTAR: TEK BİR AĞIZDAN<br />
KONUŞMAMIZ GEREK<br />
Bilgiç’ten sonra söz alan Av. Eda Salman Bayraktar; “Müzik<br />
hukuku alanında biz avukatlar olarak mutlaka yer almalıyız.<br />
Çünkü biz bu aşamaya çok zor geldik. Müzik sektöründe<br />
bir avukata ihtiyacın var olduğu düşüncesi, hem<br />
ülkemizde hem de dünyada çok zor yerleşti. Müzik hukuku,<br />
fazla değer verilen bir alan değil ülkemizde. Çok az hukukçu<br />
bu alanda varlık gösteriyor. Bunun daha fazla hukukçunun<br />
varlık gösterdiği bir alan haline gelmesi gerektiğini<br />
düşünüyorum. Aynı zamanda bilgi ve kavram kargaşası var,<br />
sözleşmelerde birlik yok. Dolayısıyla, terminoloji birliğini<br />
de sağlamak adına tek bir ağızdan konuşmamız gerekiyor”<br />
şeklinde konuştu.<br />
MİNE AKSOY: DOĞRU HUKUKÇULARA İHTİYACIMIZ VAR<br />
Teknolojinin sektöre etkisini ve dünyadaki son gelişmeleri<br />
anlatan Mine Aksoy ise; “Okuldan mezun olduğum andan<br />
itibaren müzik sektörünün telif hakları kısmında bir şekilde<br />
hayatımı devam ettirmeye başladım. Hukukun müzik<br />
üzerindeki yaptırımının güncel hayatta en uygulanabilir<br />
olan alanına doğru yelken açtım. Öncelikle Eda Hanım’a<br />
teşekkür etmek istiyorum. Çünkü ilk defa bu konuyla ilgilenen<br />
bir hukukçumuz, kendimizi hukuk öğrencilerine ifade<br />
74 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Etkinlik<br />
etmemiz için ön ayak oldu. Özellikle dijital<br />
dünyanın da hayatımıza girmesiyle ciddi bir<br />
alandan bahsediyoruz ve doğru hukukçulara<br />
ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.<br />
BORA ÖZTOPRAK: KÖTÜ KOMŞU,<br />
İNSANI MAL SAHİBİ YAPAR<br />
Besteci ve söz yazarı ama en çok yorumcu<br />
kimliğiyle tanınan Bora Öztoprak; “Burada<br />
anlatılan işleyişin yürümemesinden<br />
dolayı, kötü komşu insanı mal sahibi yapar<br />
türünden bir yapım firması sahibi olmak<br />
zorunda kaldım. Aynı zamanda o kimliğimle<br />
de meslek birliklerindeyim. Burada görmüş<br />
olduğunuz 4 maddeli meslek birliklerinin<br />
üçüyle de ilişki içindeyim. Dolayısıyla,<br />
burada anlatılan yeni yasa çalışmalarına,<br />
meslek birliklerinde aksayan lisanslama ve<br />
dağıtım yöntemlerine, tüm hukuksal mevzuatın<br />
her kelimesine hâkimim. Bir sanatçı<br />
olarak bilmemem gereken tüm kelimeleri<br />
biliyorum” diyerek düşüncelerini paylaştı.<br />
GÖKHAN TÜRKMEN: BİR İMZA BÜTÜN<br />
HAYATI ŞEKİLLENDİREBİLİYOR<br />
“Gençken ve duygusalken, daha doğrusu<br />
bu işleri hiç bilmiyorken, sadece bu işi beste<br />
yapmak ve söz yazmak olarak düşündüğüm<br />
zamanlar bu işin öte kısımlarını bilmiyordum”<br />
ifadelerini kullanan şarkıcı Gökhan<br />
Türkmen, sözlerini şöyle sonlandırdı: “İşte<br />
bunlardan bihaber olunca ve daha duygusal<br />
davranınca, ne olabilir ki deyip imzanı<br />
atıyorsun. Bu imza atma mevzusu, sizin<br />
bütün hayatınızı şekillendiriyor aslında.”<br />
ASLI DEMİRER: SANATÇILAR BU HUKUKİ<br />
SÜRECE DÂHİL OLMALI<br />
2003 yılından beri kendi solo projeleriyle<br />
bilfiil müzik sektörünün içinde yer aldığını<br />
söyleyen şarkıcı Aslı Demirer de şunları<br />
söyledi: “Ben de bahsedilen meslek örgütlerinin<br />
üyesiyim. Bir eser yaratıyorsunuz<br />
ve onun bir şekilde korunduğunu bilmek,<br />
insana güven veriyor. Sanatçılar, bu hukuki<br />
süreçlere biraz daha dâhil olmalı. En azından<br />
bilgi ve fikir sahibi olmalıyız.”<br />
Kadıköy sanat hayatına yeni bir soluk:<br />
Başak Arslan<br />
Atölyesi<br />
PINAR BALTACI<br />
Kadıköy Yeldeğirmeni’nde yepyeni bir<br />
sanat atölyesi açıldı. Marmara Üniversitesi<br />
Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü<br />
mezunu olan genç sanatçı Başak<br />
Arslan tarafından Kadıköy’e kazandırılan<br />
atölye, sekiz bağımsız sanatçının bir<br />
araya gelerek oluşturduğu ve disiplinler<br />
arası üretimlerin bulunduğu “Ondokuzsekiz”<br />
adlı açılış sergisiyle sanatseverlere<br />
merhaba dedi.<br />
Galerinin kurucusu Başak Arslan,<br />
Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı açıklamada<br />
üniversiteden mezun olmasının<br />
ardından atölye fikrinin ortaya çıktığını dile getirerek; “Üretim alanına ihtiyaç duyduğum<br />
için atölyeyi açma kararı aldım. Her sanatçı gibi çalışmak ve üretmek için bir alana<br />
ihtiyacım vardı” şeklinde konuştu. Çalışmalarında genellikle aidiyet, kültür ve zaman<br />
kavramları üzerinde duran sanatçı, kişisel üretimlerinin yanı sıra atölyesinde güzel<br />
sanatlara hazırlık, resim ve heykel alanında da özel dersler verecek.<br />
AÇILIŞA ÖZEL “ONDOKUZSEKİZ” SERGİSİ<br />
Başak Arslan Atölyesi, sekiz bağımsız sanatçının serbest çalışmalarından oluşan bir<br />
sergiyle kapılarını açtı. Üniversiteden arkadaş olan sanatçılar Başak Arslan, Merve<br />
Binici, Duygu Deniz Bilgin, Elif Büyüknohutçu, Reach Geblo, Deniz İkizler, Sinem Üstün<br />
ve Gizem Üstüner’in katkılarıyla sanatseverlerin beğenisine sunulan “Ondokuzsekiz”<br />
için atölye açılışlarındaki en iyi ifade biçiminin sergi olduğunu düşündüklerini dile<br />
getiren sanatçılar, çalışmalarının aynı kadroyla bağımsız ve kolektif bir şekilde devam<br />
edeceğini ifade etti.<br />
“ÇALIŞMALARIMIZ HERKESİN OTOPORTRESİ GİBİ OLDU”<br />
Sergide ortak bir konsept olmadığını söyleyen sanatçılar, herkesin kendini yansıtan<br />
projelerle sergiye katıldığını belirtti. Sanatçı Deniz İkizler ise; “Herkesin kendi tadından<br />
üretimlerine yer vermek istedik. Kim nasıl dokularda işler üretiyorsa, çalışmalarında<br />
nasıl metotlar kullanıyorsa, o tarzda çalışmalarla yer aldı bu sergide. Çalışmalarımız<br />
kendi otoportremiz oldu kısacası. Bu sebeple serginin belli bir konsepti olmadı. Aşağı<br />
yukarı hangi sanatçı nasıl çalışıyor, bunu göstererek bundan sonraki üretimlerine referans<br />
taşısın istedik. Bağlam olarak birbirinden çok uzak işler de yok aslında. Üretimlerimiz<br />
benzediği için, keyifli bir süreç oldu bizim için. Ortaya birbirinden çok kopuk olan<br />
işler çıkmadı” değerlendirmesinde bulundu.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 75
Tiyatro<br />
Tiyatroda “ekip” olma<br />
hali ve kutsal oyuncular:<br />
Tiyatroadam<br />
REHA KADAK<br />
Ülke tiyatromuz, Güllü Agop ile Türk tiyatro dilinin şekillenmesinden<br />
bu yana, daima “ekip” ruhuyla ilerleyen özel tiyatrolar<br />
sayesinde ayakta durmuş; en iyi çalışmalarını/dönemlerini de<br />
bu “ekip”lerin hafızalara kazınan projelerinde yaşamıştır. Kent<br />
Oyuncuları, Dormen Tiyatrosu, Genar Tiyatrosu, Arena Tiyatrosu,<br />
Ankara Sanat Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu, Devekuşu Kabare, Orta<br />
Oyuncular, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu...<br />
Son yıllarda – özellikle de son on yılda- çeşitli tiyatrolar kurulmasına<br />
rağmen bunların birçoğu “ekip” olma halini başaramadığından ya devamlılık<br />
arz edememişler ya da nitelikli projelerle kendilerini hâlâ duyuramamışlardır.<br />
Tiyatroadam, tıpkı yukarda saymış olduğum, Türk<br />
tiyatrosunun lokomotif ve öncü tiyatrolarının felsefesiyle yola çıkmış<br />
bir “ekip”. 2007 yılında, konservatuvar mezunu bir grup oyuncu tarafından,<br />
sinema yönetmeni Serdar Akar’ın önderliğinde kurulan tiyatro<br />
topluluğunu, ilk oyunları olan Hristo Boychev’in yazdığı ve Murat<br />
Karasu’nun yönetmiş olduğu “Albay Kuş” adlı çalışmada izlemiştim.<br />
Birkaç sezon sonra da hemen hemen aynı kadro ile Hrito Boychev’in<br />
bir başka önemli oyunu olan “Bölge Hastanesi”ni, ekip içinden Fatih<br />
Koyunoğlu ve Deniz Özmen rejisiyle izleme fırsatı bulmuştum.<br />
İlk olarak dikkatimi çeken durum, Tiyatroadam’ın<br />
“ekip” olarak hareket etmesiydi. 2013-2016 sezonunda<br />
bir Brecht çalışması olan, Ümit Aydoğdu’nun<br />
başarılı rejisiyle “Arturo Ui’nin Önlenebilir<br />
Tırmanışı” oyunlarıyla da daha da ses getiren<br />
ekip, aynı alkışı geçen seneki Emrah Eren’in<br />
yönettiği, Nazım Hikmet’in eşsiz oyunu “İvan<br />
İvanoviç Var Mıydı Yok Muydu”yla da almıştı. Ekip<br />
bu sezona da oldukça ses getirecek iki çalışmayla<br />
imza atıyor; Duşan Kovaçeviç’in yazdığı, Emrah<br />
Eren yönetimindeki “İntiharın Genel Provası” ve<br />
yine bir Brecht oyunu ve yine bir Ümit Aydoğdu<br />
yönetmenliği olan “Kafkas Tebeşir Dairesi”.<br />
TİYATROADAM’SAL MASALSI BİR DÜNYA:<br />
KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ<br />
Kafkas Tebeşir Dairesi, Brecht’in 1944 yılında<br />
kaleme aldığı başyapıtlarından biri. Oyun<br />
Gürcistan’da yaşanan<br />
iç savaş esnasında,<br />
annesi tarafından terk<br />
edilen soylu bir bebeği<br />
korumak için hayatını<br />
onca tehlike içine atan<br />
ve oyunun sonunda<br />
“annelik” hakkını<br />
isteyen Grusche’nın<br />
verdiği mücadeleyi anlatırken,<br />
bir yandan da,<br />
ezen-ezilen, halk-iktidar,<br />
emek-sömürü gibi Brecht’yen dünya görüşünün sorgusunu da<br />
görürüz. Ümit Aydoğdu, evvelki çalışması bir Tiyatroadam projesi<br />
olan yine bir Brecht oyunu “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”<br />
oyununda olduğu gibi bu oyunda da başka bir dünya doğurmuş.<br />
Brecht’in tiyatro düşüncesi olan açık biçim/göstermeci sahneleme<br />
ve oyunculuk biçimlerine sahnede fazlasıyla zemin yaratırken, Tiyatroadam’sal<br />
dinamizim, tempo, tampereman, eğlence ve elbette<br />
“ekip” olma halini sahneye taşımış. Büyüklere dair bir masalsı<br />
atmosfer yaratmış.<br />
VE KUTSAL OYUNCULAR<br />
Bu oyunda da başrol yok. Tiyatroadam’ın tiyatro<br />
anlayışı da zaten bu. Bu oyunda başrol, sahne<br />
üzerindeki tüm ekip... Bu sekiz oyuncu, birbirinden<br />
farklı karakteri aynı anda dönüşümlü olarak<br />
oynuyorlar. İsimlerini tek tek anmaktan gurur<br />
duyduğum meslektaşlarım Baransel Gürsoy,<br />
Deniz Özmen, Ediz Akşehir, Esra Şengünalp, Gökhan<br />
Azlağ, Pelin Bölükbaş, Rana Büyükyılmaz,<br />
Serdar Akülker... Her biri, tiyatro dünyasında<br />
unutulan bir şeyi bizlere yeniden hatırlatıyor:<br />
Ekip olma hali. Hepsi bir diğeri için sahnede,<br />
hepsinin amacı sadece birlikte var olmak; her<br />
biri aynı zamanda her şey, her biri aynı zamanda<br />
müzik, her biri aynı zamanda Peter Brook’un<br />
deyimiyle Kutsal Oyuncu... Can-ı gönülden tek<br />
tek kutluyorum hepsini.<br />
76 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sergi<br />
Teksin Özgüz,<br />
“Başka Bir Şey”<br />
ile Adana’da<br />
Kadıköylü ressam Teksin Özgüz’ün açılışını<br />
yazar-şair Sunay Akın’ın yaptığı “Başka Bir<br />
Şey” adlı resim sergisi, Çukurova Belediyesi<br />
organizasyonu ile Adana Büyükşehir<br />
Belediyesi 75. Yıl Sanat Galerisi’nde yoğun<br />
bir katılımla gerçekleşti.<br />
Sergide yer alan resimlerinin çoğunda,<br />
idealize edilmiş büyük bir şehrin geniş<br />
panoramik görünümünü yansıtan Özgüz;<br />
belli bir mesafeden, sakin ve düşünceli bir<br />
şekilde boyuyor ve nesnelerini sanki bir<br />
dürbün ile izler gibi izleyiciye yaklaştırıyor.<br />
İzleyiciye sunmadan önce resimlerinde<br />
hayal dünyasına yakınlaşıyor, aynı metodu<br />
kullanarak geleceğe bakıyor.<br />
DOĞASAL GERÇEKLİK VE YAŞAMSAL VAR<br />
OLUŞA PARMAK BASIYOR<br />
Ressam, sergide yer alan şehir imgelerinde<br />
doğasal gerçeklik ve yaşamsal var oluşa<br />
parmak basmakla kalmıyor; bu realiteyi<br />
estetik bir öngörü boyutlarında insanların<br />
ilgi ve beklentilerine sunuyor, düşünceye<br />
açıyor. Bu yönüyle düşünceyi, sorunu<br />
içeren bir resim ortaya koymuş oluyor. Bu<br />
resim yüksek ayar bir görselliği, soyut tadı<br />
yüksek bir plastiği kapsamına alıyor. Şehir<br />
imgelerinde bütün bu anlatılanları ve gösterilenleri<br />
kendine özgü bir üslupla yapıyor<br />
sanatçı. Var oluşu ve yaşayan şehirleri,<br />
başkasına benzemeyen, kendisine ait bir<br />
estetik değer skalasından görüp değerlendiriyor<br />
ve uyumun denge ritminde ifade<br />
edip ortaya çıkarıyor.<br />
TEKSİN ÖZGÜZ HAKKINDA<br />
Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini<br />
Adana’da tamamladı. 1974-1976 yılları<br />
arasında Mithatpaşa Sanat Enstitüsü’nde<br />
resim ve moda eğitimi aldı. 1976 yılında<br />
İstanbul’a yerleşti. Kurduğu atölyede resim<br />
çalışmalarına devam etti, çeşitli grup sergilerine<br />
katıldı. 1988-2000 yılları arasında Klasik<br />
Türk Müziği eğitimi aldı. ÜMC’de korist<br />
olarak görev yaptı. 1998 yılında İstanbul Yeditepe<br />
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi<br />
Plastik Sanatlar Bölümü’ne girdi ve 2002<br />
yılında Zahit Büyükişliyen ve Özdemir Altan<br />
atölyelerinden mezun oldu. 1995-2010<br />
yılları yaz aylarında İngiltere ve Amerika’da<br />
sanat araştırmaları ve çalışmaları yaptı, bu<br />
çalışmalarını halen devam ettirmekte.<br />
2003 Ağustos-Eylül arası İngiltere Bournemouth<br />
University’de resim çalışmaları yaptı,<br />
sanat ile ilgili eğitim programına katıldı. 2005<br />
Ağustos-Eylül aylarında Amerika San Francisco’da<br />
Academy of Art University’de workshop<br />
çalışmasına katıldı. Bournemouth ve San<br />
Francisco’da katıldığı eğitim programları<br />
sonrası düzenlenen karma sergilerde resimleri<br />
yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli karma<br />
ve kişisel sergilere katıldı. Chicago, Londra,<br />
California ve Houston’da özel koleksiyonlarda<br />
resimleri bulunmakta... 2011 Mayıs ayında<br />
California’da Orange County Fine Arts tarafından<br />
pastel kategorisinde bir resmi birincilik<br />
ödülü aldı. 2001 yılında kurduğu Teksin<br />
Sanat Galerisi’ni yönetmekte, ayrıca resim<br />
çalışmalarına devam etmekte. Teksin Özgüz,<br />
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyesi.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 77
Sanat<br />
Yat’e Creative Studio,<br />
Moda’da<br />
sanatseverleri<br />
bekliyor<br />
30 yılı aşkın süredir aktif bir şekilde sanat hayatını<br />
sürdüren seramik sanatçısı Hülya Çeltikçi,<br />
Moda Şevki Bey Sokak’ta yer alan yeni atölyesini<br />
sanatseverlerin hizmetine soktu. Daha önce beş<br />
yıldızlı oteller, Kapalıçarşı ve devlet üniversitelerinde<br />
gerçekleşen birçok projede yer alan<br />
sanatçının kendi ürünlerinin sergilenip satışının<br />
gerçekleşeceği yeni mekân, aynı zamanda<br />
kolektif bir çalışma alanı olarak da özellikle<br />
sanatçıların kullanımına açık olacak.<br />
“Kolektif bir atölye gibi burası; Yat’e Creative<br />
Studio... Yat’e çamur demek. Aktif olarak 30<br />
yıldır çamurla uğraştığım için en güzel isim bu<br />
olacaktır diye düşündüm. Ne kadar savaşabilirim<br />
bilmiyorum ama kollarım ve enerjim yettiği<br />
sürece çamur ve seramik yapmak niyetindeyim.<br />
Bugün buradayız. Umarım uzun süre<br />
Kadıköy’de kalırız” diyen sanatçı, Kadıköy Life<br />
Dergisi’ne yaptığı açıklamada şunları ifade etti:<br />
“Atölyem karşı taraftaydı. Ben zaten Kadıköylüyüm,<br />
burada oturuyorum. Eve yakın olsun,<br />
yolda harcadığımız zamanı sanata ayıralım diye<br />
bir buçuk senedir yaklaşık bu lokasyonda yer<br />
arıyordum. Biraz uzun sürdü hedefe ulaşmak<br />
ama şu anda hem showroom hem atölye bir<br />
arada oldu.<br />
Kadıköy’de artık sanatsal faaliyetlerimizle biz<br />
de varız. Bunu eşimizle, dostumuzla, komşularımızla,<br />
çevredeki herkesle paylaşmak<br />
istedik. Dışarıdan hiçbir ürün yok. İçerideki<br />
bütün ürünler tamamen bana ait ve hepsi<br />
elde yapılmış. Özellikle bunun altını çiziyorum.<br />
Fırının dışında hiçbir makine yok. İnsanlarımız<br />
eşine dostuna hediye alırken kişiye özel, özgün<br />
bir şey alsın, bunu hedefliyoruz. Gençlerle bir<br />
arada çalışıyorum. Ben tecrübelerimle onlara<br />
birazcık yol göstereyim, onlar da vizyonlarıyla<br />
beni geliştirsinler istiyorum.”<br />
Oğuz Abadan’dan müziğe yenilikçi yaklaşım;<br />
Müzik ve Teknolojileri<br />
Sanat Merkezi<br />
Usta müzisyen Oğuz Abadan, genç müzisyenlere sahne deneyimi kazandırmak ve<br />
sanat hayatına attıkları ilk adımlarına destek olmak amacıyla Kadıköy Koşuyolu’nda<br />
bulunan Oğuz Abadan Müzik ve Teknolojileri Sanat Merkezi’nde her ay gerçekleştirdiği<br />
konserlere hız kesmeden devam ediyor.<br />
Son olarak düzenlenen konserde her biri kendi alanlarında yetenekli genç yıldızlar,<br />
deneyimli piyanist Ayşegül Abadan Üçüncü yönetiminde sahne aldı. Müzisyenler<br />
farklı armonileri özgün yetenekleriyle buluşturdu, sahne performanslarıyla göz<br />
doldurdular. Sezonun en heyecan verici sahnesinde yer almanın mutluluğunu aileleriyle<br />
paylaşan gençler, öğretmenlerinden ve dinleyicilerden tam not aldı.<br />
MÜZİĞE YEPYENİ BİR BOYUT<br />
Oğuz Abadan MTSM’nin bünyesindeki Müzik Akademisi; Rock School, Faredoo<br />
Çocuk Üniversitesi Workend Kurumsal Programları, Film Müziği Atölyesi gibi master<br />
programları ile müzikseverlere ve genç yeteneklere ev sahipliği yapıyor. Sanatseverler<br />
için zenginleştirilmiş müzik programları, çocuk atölyeleri, müzikal gösterileri, ileri<br />
müzik eğitimi ve performans sanatlarıyla her yaştan müzisyeni geleneksel ve çağdaş<br />
müzikle tanıştırıyor. Genç yeteneklere ve sanatçılara vermiş olduğu destekten<br />
dolayı adından söz ettiren usta müzisyen Oğuz Abadan, MTSM’ye getirdiği yenilikçi<br />
yaklaşımları ile müziğe yepyeni bir boyut kazandırıyor.<br />
Gençlerin sanatla buluşma mekânı;<br />
Ante Sanat<br />
“Hayat Sanatta” sloganıyla<br />
sanatın birleştirici ve iyileştirici<br />
gücünü yaşamak isteyen<br />
gençlere Kadıköy Kalamış’ta<br />
kapılarını açan Ante Sanat,<br />
atölyeleriyle fark yaratmayı<br />
hedefliyor.<br />
Sanatın, toplumun iyileştirici<br />
ve birleştirici gücü olduğuna<br />
inanan Mimar Sinan Devlet<br />
Konservatuvarı mezunu tiyatro<br />
sanatçıları Duygu Üzüm Arat ve Can Kulan’ın “Hayat Sanatta” mottosuyla kurduğu<br />
Ante Sanat Merkezi’nde; 06-16 Yaş Sanat Destekli Drama, Konservatuvara Hazırlık,<br />
Tiyatro ve Sinema Oyunculuğu, Emre Törün ile Kamera Oyunculuğu, İletişim Odaklı<br />
Tango, Çocuk ve Yetişkinler İçin Ritim Terapi Atölyeleri bulunuyor.<br />
ANA HEDEFLERİ, GENÇLERLE FARK YARATMAK<br />
Fenerbahçe Stadı’na yürüme mesafesinde olan Ante Sanat’ın kurucuları Arat ve<br />
Kulan, tüm atölyelerde ana hedeflerinin toplumda birbirini anlayan, ön yargıları<br />
kırılmış, hayal güçleri kuvvetli, üretimi arttırma potansiyeline sahip gençlerle fark<br />
yaratmak olduğunu belirttiler.<br />
78 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sanat<br />
Esat Acet Nuhoğlu’ndan<br />
50. kişisel sergisi<br />
ÖZGÜRLÜĞE<br />
HASRET<br />
CENAY TOPRAKKAYA<br />
Ressam Esat Acet Nuhoğlu, yeni yıl ile birlikte 50. kişisel<br />
sergisini sanatseverler ile buluşturdu. Büyük Kulüp’te<br />
yoğun ilgiyle gerçekleşen ve katılımcıların bir hayli<br />
beğenisini kazanan sergide, Nuhoğlu’nun tamamı at figürlerinden<br />
oluşan “Özgürlüğe Hasret” konulu yağlıboya<br />
eserleri yer aldı.<br />
Yeni sergisi ve at figürlerine olan ilgisi hakkında Kadıköy<br />
Life Dergisi’ne açıklamada bulunan Esat Acet Nuhoğlu;<br />
“At günümüzde de geçmişteki gibi en sevdiğimiz<br />
hayvanlar arasında yer alır. Yıllar geçmesine rağmen bu<br />
durumun değişmemesinin nedeni, atların sadece fiziksel<br />
özellikleri sayesinde bize olan yardımları değildir. Bize<br />
verdikleri sadakat ve sevgi sayesinde onları can dostlarımız<br />
olarak görürüz. Onlarla duygusal bağlar kurarız”<br />
dedi. Nuhoğlu, sözlerine şöyle devam etti:<br />
AT SEVGİSİ SONA ERMEZ<br />
“Yeri gelir ona bir şey olmasın diye çabalarız, yeri gelir<br />
arkasından yas tutmak zorunda kalırız. Ama hiçbir<br />
zaman yüreğimizdeki at sevgisi sona ermez. Ben de<br />
bu sevginin eserlerime yansıması gerektiğini düşündüm.<br />
Çünkü atlar gibi cesur, güçlü, sadakatli, sevecen,<br />
özgür yaradılışlı hayvanlar, hayatımızın önemli anlarını<br />
kapsıyor. Bana göre sanat, hayatımızdaki anlarımızı ve<br />
anılarımızı içeren, bakıldığı zaman insanın içine işleyen<br />
ve onda farklı duygular uyandıran, biricik eserlerden<br />
oluşur. Hayatımda değer verdiğim bu iki şeyi -atları ve<br />
sanatı- birleştirerek çalışmak, eserlerimi üretişimin her<br />
aşamasında ve daha sonrasında beni mutlu etmekte.<br />
Fotoğraf sanatçısı Kadir Çivici’ye ye bana vermiş olduğu<br />
destekten dolayı teşekkür ederim.”<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : <strong>79</strong>
Yaşamın İçinden<br />
Sokak için sanat:<br />
Dede Fatih<br />
Kolçak<br />
REHA KADAK<br />
Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nde 2000’li yılların başında<br />
sokak sanatçıları geleneği daha başlamamışken, biri<br />
kuklasıyla gösteri yapmaya başlamıştı. O tarihlerde tanışmıştım<br />
Dede Fatih Kolçak’la. İstiklal Caddesi’nde bir<br />
devrim yapmış, kendisinden sonra gelen sokak sanatçılarına<br />
rol model olmuş ve cesaret vermişti. Sonrasında<br />
cadde, bir döneme kadar karnaval havasında önemli<br />
yeteneklerin çalışmalarına açık bir sahne özelliğine<br />
bürünmüştü. Ancak, Beyoğlu’nda değişen bir şey vardı,<br />
bundan hemen etkilenen elbette sanat ve bunun sonucunda<br />
da sokak sanatçıları olmuştu.<br />
Bu evrede bu sokak sanatının devrimcisi Dede Fatih<br />
Kolçak, 2008 yılı gibi Kadıköy Süreyya Operası’nın<br />
önünü mesken aldı. İki yıla yakın İzmir Alsancak ve<br />
Ankara Çankaya’yı da mesken tuttuktan sonra, yeniden<br />
Kadıköy’e döndü ve Kadıköy’de de tıpkı Beyoğlu’nda<br />
olduğu gibi sokak sanatçılarının sahne almalarına ön<br />
ayak oldu. O günden bu yana da Süreyya Operası’nda<br />
önünde hafta sonları saat 14.00 itibariyle sahne almaya<br />
devam ediyor.<br />
Dede Fatih Kolçak, Kadıköy’de birçok gencin sanatla<br />
ilgilenmesine neden olmuş bir kişilik. Kurmuş olduğu<br />
Mask İstanbul ve U.Ç.E. gibi sanat kolektifleriyle pandomim,<br />
kukla yapımı, yazarlık üzerine<br />
ücretsiz olarak çeşitli atölyeler<br />
düzenledi ve burada yetiştirdiği<br />
gençlerin üniversitelerin sanatla<br />
ilgili bölümlere girmesini sağladı.<br />
Sokak demek, Dede Fatih Kolçak<br />
için özgürlük ve kendini ifade etme<br />
biçimi demek. Bu ifade biçimini de<br />
Kadıköy’deki insanlarla paylaşmaktan<br />
keyif duyduğunu dile getiriyor<br />
ve ekliyor:<br />
OKUYAN BİR TOPLUM DEĞİLİZ<br />
“Kadıköy halkı duyarlı, zaten<br />
Beyoğlu’ndaki son zamanlarımda<br />
da beni yalnız bırakmayan kitle<br />
Kadıköylülerdi. Ben de onların<br />
destekleriyle Kadıköy’ü mesken<br />
tutmaya karar verdim. Amacım,<br />
insanlarla paylaşım içinde olmak,<br />
özellikle çocuklar ve gençlerle.<br />
Onların birçoğu ile sokakta temas<br />
içindeyim. Onların yararına olacak<br />
eserleri kukla oyunu yapıyorum.<br />
Bu sene repertuarımda üç oyunum<br />
var. Bunlardan biri benim yazdığım<br />
Vehbi, Oscar Wilde’ın Mutlu Prens’i<br />
ve Saint- Exupery’in Küçük Prens’i.<br />
Sekiz ile dokuz dakikalık oyunlar<br />
bunlar. Maalesef okuyan bir toplum<br />
değiliz. Madem okumuyoruz ya da<br />
okumaktan alıkoyuluyoruz, ben<br />
de bu eşsiz eserleri kukla oyununa<br />
uyarladım, böylelikle bu eserlerden<br />
gençlerin ve çocukların haberdar<br />
olmasını sağlıyorum. Önümüzdeki<br />
yıl da Don Kişot eserini uyarlamaya<br />
çalışacağım.<br />
ÇOCUKLARIN ŞANSI OLMAYA<br />
DEVAM EDECEĞİM<br />
Kapalı alanlarda da sanat yaptım,<br />
ancak hiçbiri bana sokaktaki samimiyeti,<br />
teması, insanlarla kurduğum<br />
iletişimi sağlamadı. Ne yazık ki ekonomik<br />
koşullardan insanlar tiyatrolara<br />
bile gidemiyor. Ben sokakta<br />
olmaya ömrüm el verdiğince devam<br />
edeceğim. Çocukların şansı olmaya<br />
devam edeceğim. Çalışkan ve iyi<br />
kalpli çocukların başarılı olmasını<br />
istiyorum. Kadıköy’de Süreyya Operası’nın<br />
önü benim sahnem, evim.<br />
Tüm çocukları ve gençleri hafta<br />
sonları bekliyorum.”<br />
Sokak için sanatın temsilcisi Dede<br />
Fatih Kolçak. Sokak onun sahnesi,<br />
evi; Kadıköy’e gelenleri evine<br />
bekliyor.<br />
80 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Yaşamın İçinden<br />
Kadıköy’ün tablocusu: Bora Balaban<br />
Moda Caddesi’nin başlangıcından Moda’ya<br />
doğru ilerlerken sağ taraftaki bir<br />
duvarda, çeşitli tanınmış film ve albüm<br />
afişleriyle dünyaca ünlü ressamların<br />
yaptığı resimlerin yeni tasarım hallerinden<br />
oluşan kanvas çerçeve tablolar gözünüze<br />
takılır. Benim de yaklaşık 2010 yılında<br />
gözüme takılmıştı bu renkli ve özgün çalışmalar.<br />
Duvarın karşındaki Huzur Pasajı’nı<br />
gösteriyordu adres.<br />
İçeri girdiğimde, daha niceleri mevcuttu<br />
bu tasarımlardan. Sıcak sohbetli biri<br />
başlamıştı konuşmaya. Eski esnaflar da<br />
öyleydi eskiden, sadece konuşmak için bile<br />
dükkânlarına gidilirdi. Bu tasarımları yapan,<br />
mekânın da sahibi Bora Balaban, 2010 yılından<br />
beri gerçekleştirdiği özgün çalışmalar<br />
ve sohbetiyle beni bağlamıştı kendine.<br />
Kolay değil Beyoğlulu olmak. O zamanlar<br />
sadece zorunlu nedenler olması gerekti<br />
Beyoğlu’ndan çıkmak için başka bir semte.<br />
Kadıköy’e gelme nedenlerim o dönemler<br />
Bora Balaban ve sıcak tasarım mekânı Baykush<br />
Shop içindi. Şimdilerde buraya yakın<br />
ikamet ediyorum oysaki...<br />
PASAJI DA CANLANDIRDI<br />
Bora Balaban, toptancılık işleriyle uğraşırken<br />
bir yandan da kendi tasarladığı kanvas<br />
tabloların internet üzerinden satışını yapar<br />
ve kendine depo amaçlı olarak bugünkü<br />
Huzur Pasajı’ndaki dükkânı tutar. Hemen<br />
akabinde depo olarak kullandığı bu yeri,<br />
tasarımlarının satışının da yapıldığı dükkâna<br />
dönüşür. Ancak, 2009 yılında burayı<br />
açtığında pasaj atıl durumdadır, kimse<br />
Huzur Pasajı’na uğramaz, Bora Balaban’ın<br />
yapmış olduğu bu tasarımlar pasajın da<br />
canlanmasına neden olur. O günden bu<br />
yana değişmeyen müşterilerinin yanına<br />
yenileri de eklenir.<br />
BİR KADIKÖY SİMGESİ<br />
Bora Balaban, ilk olarak dünyaca ve ülkece<br />
ünlü filmleri kendinde çağrıştırdığı anları tasarlayarak,<br />
o filmlere dair afişler yapmakla başlar<br />
işe. Sonradan buna tanınmış ressamların<br />
tablolarının farklı tasarımları da eklenir. Müşterilerden<br />
gelen isteklerden de yeni tasarımlar<br />
meydana çıkmaya başlar. Bu güzel kanvas<br />
çerçeve tablo tasarımlarına bardak altığı, buzdolabı<br />
magnetleri, plaka baskılar, tişörtler, bez<br />
çantalar da eklenir. Bora Balaban, tasarımlarını<br />
satmaktan ziyade insanlara temas etmek<br />
istiyor. Bir esnaf olduğunu her konuşmasında<br />
vurguluyor. 2009 yılında açtığı bu küçük şirin<br />
dükkânı hâlâ ayakta ve Bora Balaban, tıpkı<br />
diğer Kadıköylü eski esnaflar gibi yıllar sonra<br />
da bir Kadıköy simgesi ve hafızası olacak.<br />
Sanatın sokağa yansıması ve müzik<br />
Bahariye’de ufak bir tur atıyoruz. Uzaklardan, çok eski tarihlerden<br />
bir ses duyuyoruz cadde boyu; Santur sesi. Uzun senelerdir<br />
Kadıköy’de tanıdık bir sima olan Taylan Atar’ın santurundan<br />
geliyor bu ses. Kadıköy’ün sanata, sanatçıya bakışının bir<br />
sonucu olarak burada müzisyenler ayrı bir öneme sahip. Haldun<br />
Taner’den Barış Manço’ya, Cemal Süreya’dan Bedri Rahmi<br />
Eyüboğlu’na kadar uzanan bir entelektüel birikim sebebiyle<br />
sanatçıya yüklenen anlam, Kadıköylülerin değer bilinciyle<br />
yükseliyor.<br />
İşte bütün bunların sonucunda sanatın sokağa yansıması,<br />
sokak sanatçılarıyla inşa ediliyor. Bu noktada sokak müzisyeni<br />
Taylan Atar ile kısa sohbetimiz oldu. “Çaldığım santur, İran<br />
santuru. 3 bin yıllık bir tarihi olduğu söyleniyor. Sesinin kadın<br />
sesine benzemesinden dolayı Pers İmparatorluğu döneminde<br />
300 yıl yasaklanan bir enstrüman... Bizdeki piyanonun atası<br />
aynı zamanda... Biçim olarak kanuna benziyor, fakat ses olarak<br />
piyanoya daha yatkın. Ülkemizde ise yeni bir enstrüman. Çalan<br />
10 parmağı geçmez. Biri de benim. Sekiz yıldır Türkiye’nin farklı<br />
illerinde, kasabalarında gezerek, dolaşarak santur çalıyorum”<br />
şeklinde konuşan müzisyen Atar; “Kadıköy halkı sanata, sanatçıya<br />
sahip çıkıyor ama enstrümanın tarihsel kökeninden kaynaklı<br />
biraz muhalif bir yapısı var. Resmi kurumlarla da aramız<br />
pek iyi değil o yüzden” diyerek düşüncelerini ifade etti.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 81
Değerlerimiz<br />
Kadıköy’ün<br />
“İnci”si<br />
İstanbul’da olduğunuz ve kendinizi bu<br />
lezzetlerden dolayı Kadıköy’de yaşamaktan<br />
özel hissettiğiniz bir pastane...<br />
REHA KADAK<br />
Kadıköy, yani tarihte anılan adıyla Körler Ülkesi,<br />
cumhuriyetimizin gözleri açık, aydınlık<br />
insanlarına ev sahipliği yapar. Bununla da<br />
kalmaz, hem mideye hem de gözlere aynı<br />
anda hitap eden birçok lezzet duraklarının<br />
da önem arz eden bölgesidir. Eski ve geleneksel<br />
fırınlar ile pastanelerimiz de bölgenin<br />
başrolündedir. Azımsanmayacak kadar da<br />
Avrupa’daki fırınlar kadar iyidirler.<br />
Bahariye Caddesi’nden Moda Havuzu<br />
tarafına doğru ilerlerken yolun sol tarafında<br />
1958 yılından beri bu bölgenin incisi olan<br />
İnci Pastanesi, yukarıda da dile getirdiğim<br />
üzere hem göze, hem de mideye hitap<br />
ediyor. Pastanenin sahibi ve ustası, hâlâ<br />
işinin başındaki Tevfik Amca (Tevfik Kaba),<br />
12 yaşından beri bu mesleğin içinde. İlk<br />
ustası da abisi... Kasımpaşa’da başlayan<br />
serüvenleri, Karagümrük’te devam ettikten<br />
sonra 1958 yılında Kadıköy’deki şimdiki yerine<br />
demir atarlar. O günden beri de Tevfik<br />
Amca dümeni devralır.<br />
“PASTANECİLİK ZOR İŞ...”<br />
Tevfik Amca, “İşinin başında olmazsan<br />
olmaz; pastanecilik zor iş, hele ki 1958<br />
yılından beridir aynı yerindeysen, en az 50<br />
yıllık müşterilerin hâlâ geliyorsa, onlara ilk<br />
günkü lezzeti, güleryüzü sunman gerekli ve<br />
yeni müşterilerine de aynı özeni göstermelisin”<br />
diyor. Tevfik Kaba, işini sevgiyle<br />
yapan eski esnaflardan. Müşterisi ile yakın<br />
teması seven, onlarla konuşan, Kadıköy için<br />
önemli bir simge.<br />
İnci Pastanesi, haftanın her günü ve günün<br />
her saati tıka basa dolu. Özellikle hafta<br />
sonları Moda’ya kahvaltı yapmaya gidenlerin<br />
uğrak yerlerinin başında. Buradaki<br />
tüm ürünler taze olmakla birlikte oldukça<br />
da leziz. Ben en çok İnci’nin elde açtıkları<br />
hamurdan yaptıkları ıspanaklı böreğini ilk<br />
önceme alıyorum, bu böreğin peynirli ve<br />
patatesli çeşidi de mevcut. Ayrıca, bir diğer<br />
tuzlu ürün cevizli-dereotlu poğaçası, tuzlu<br />
keki de buranın özel ürünlerinden.<br />
Ancak, en sevdiğim iki özel ürünü sona<br />
bırakıyorum. Kahvenin yanında İnci’den<br />
başka hiçbir pastanede bu kadar yumuşak,<br />
taze ve harikulade bir kremasıyla bulamayacağınız<br />
Alman Pastası ve de ancak<br />
Avusturya’da bu kadar güzelini yiyebileceğimiz<br />
Strudel tatlısını alarak, buradaki rutin<br />
kapanışımı yapıyorum. Ama, mekânın diğer<br />
müdavimleri, acıbadem kurabiyesi, ekler,<br />
kuru pasta ve kurabiye çeşitleri için günün<br />
her saatinde bu özel yere sık sık uğruyorlar.<br />
Her İnci’den çıkarken, Tevfik Amca’nın “güle<br />
güle” ikramlarıyla uğurlanırken, eski bir<br />
esnafın hâlâ işinin başında olma durumu<br />
da size ayrı bir haz veriyor.<br />
82 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sağlık<br />
Stres nedir?<br />
Stresle<br />
karşılaştığımızda<br />
neler yaparız?<br />
DR. PINAR AKAN<br />
MEDAMERİKAN TIP MERKEZİ<br />
Stres, vücudun korunması için<br />
gereken en değerli koruma<br />
mekanizmalarından birisidir.<br />
Stres yaratan evrensel etkenlerin<br />
(afet, savaş, yokluk, hastalık)<br />
yanı sıra insani ilişkiler (aile,<br />
kariyer, toplumsal) de bizde<br />
bu süreci başlatır. Nasıl ve ne<br />
kadar tepki vereceğimiz ise<br />
kişiliğimiz, sosyal statümüz ve<br />
geçmiş tecrübelerimize bağlıdır.<br />
Dolayısıyla etkilenme oranı,<br />
kişiden kişiye değişecektir. Uzun sürmesi halinde, bu<br />
süreçte oluşan kimyasal ve hormonal etkiler nedeniyle<br />
bazı hastalıklar meydana gelmektedir.<br />
Vücudun bir olayı stres olarak algılaması, endişe yaratan<br />
her durumun beyinde proses edilmesiyle başlar. Gelen<br />
mesajın acil tehlike veya kalıcı durum arz etmesine<br />
göre böbreküstü bezleri, vücutta gereken değişiklikleri<br />
başlatmış olur. Ani streslerde adrenalin ön planda olur<br />
ve hipertansiyon, çarpıntı, terleme, ağız kuruması, görme<br />
bulanıklığı, kulaklarda çınlama, baş ağrısı ortaya çıkar.<br />
Uzun süreli/ kronik streslerde ise kortizol hormonunun<br />
ön planda olması nedeniyle kilo artışı, şeker bozuklukları,<br />
bağışıklık problemleri, tiroid hastalıkları başlar. Erişkin<br />
aknesi, sırtta yağ birikim bozuklukları, dikkat eksikliği,<br />
kısırlık gibi durumlarla da karşılaşılır. Stres, mide bağırsak<br />
sisteminde gaz, ülser, kabızlık şeklinde etkilemektedir, cilt<br />
döküntüleri yaratabilir.<br />
Stresten tümüyle korunmak mümkün değildir, ancak bazen<br />
toplumsal veya doğal afet zamanlarında mevcut yükümüze<br />
eklenen yeni stresler fiziksel sıkıntılara yol açar.<br />
Çağlar boyunca ruh beden dengesini korumak amacıyla<br />
dayanışma, içsel muhasebe, kendine inanç ve meditasyon<br />
önerilir. Doğal beslenme, düzenli spor, meditasyon,<br />
hobilerle uğraşmak, aile bağlarının güçlü olması önemli<br />
ve gereklidir. Özellikle çalışan kişilerin çoğu için önerilerin<br />
tümünün birlikte yapılması çok zordur. Bu nedenle 20/80<br />
kuralı gereği, en çok randımanla en az zaman gerektiren,<br />
günlük iş akışını ve günlük rutini değiştirmeyen temel<br />
noktaları uygulamak gerekir.<br />
Stresle Başa Çıkmak İçin Günlük Yapılabilecekler<br />
(Anti Stres to do List):<br />
1- Besinsel destek:<br />
Su: Günde 1,5 litre su içmek için masanıza koyun ve işten çıkarken<br />
içmediyseniz bitirin.<br />
B12 vitamini: Zihinsel destek, optimistik bakış açısı.<br />
Çinko: İmmün destek, zihinsel fonksiyon.<br />
Omega 3: Dikkat eksikliği.<br />
Demir: Oksijen taşıma kapasitesi nedeniyle kansızlık olanlarda<br />
yorgunluk ve unutkanlık, uyku artışı yapar.<br />
2- İmmün / Bağışıklık sistemi için destek:<br />
Çinko, vitamin C, zerdeçal.<br />
3- Meditasyon teknikleri:<br />
Derin nefes oksijen girişini artırır, nabız sayısını düşürür, kasları<br />
esnetir. Sabah ve akşam masa başında veya yolda yapılabilir.<br />
Önemli bir ayrıntı, nefesi yavaş alıp kontrollü bırakmaktır. Bu sırada<br />
düşüncelerden arınmaya çalışın, sayı sayarak konsantrasyonunuzu<br />
arttırın.<br />
4- Spor:<br />
20 dakika yürümek, merdivenleri yürüyerek çıkmak, gece yatmadan<br />
önce 10 dakika ağırlık kaldırmak/plank yapmak, haftada 1-2<br />
kere uzun bir yürüyüş yapmak (90-120 dakika), günde belli bir<br />
sayıda adım yürümeye hedef koymak.<br />
5- Uyku:<br />
En az 6 saat hedef koyun. Televizyon izlemeyin, kaydedin. Sonra<br />
bakarsınız. Akşam sekizden sonra mavi ışığın azaltılması, melatonin<br />
salgısını korumak için çok önemli. Dışarıdan gelen ışığın yatak odasında<br />
azaltılması, oda ısısının çok yüksek olmamasını sağlamak,<br />
horlama veya burun tıkanıklığı varsa profesyonel yardım almak, en<br />
azından burun açıcı sprey kullanmak, melatoren kullanmak yararlı<br />
olabilir.<br />
6- Hekim kontrolü:<br />
Stres hormonlarının ölçümleri yapılabilir. Vitamin testleriniz ölçülür,<br />
eksik olanlar takviye edilebilir.<br />
7- Psikolojik danışmanlık:<br />
Stres giderme teknikleri ve grup terapisi. Stres yaratan durumları<br />
azaltabilmek ve bu koşullara kendimizi adapte edebilmek geleceğimizi<br />
belirleyecek. Çince’de ‘Kriz’ kelimesinin ‘Fırsat ve Tehlike’<br />
sembolleri ile ifade edildiği gibi, vücudumuzun stres karşısında<br />
gösterdiği olağanüstü yerinde tepkileri yönetebilmek için fiziksel<br />
güçlülük ve mental keskinliğimizi koruyacak hamleleri seçelim...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 85
Sektör<br />
Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi,<br />
“Butik Hastane” formatıyla<br />
branşlarını çeşitlendirdi<br />
PINAR BALTACI<br />
Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi,<br />
açıldığı 2015 yılında İstanbul’un merkezi<br />
Kadıköy’de Diyabet Hastanesi olarak hizmet<br />
vermeye başladı. Merkezde, bugün artık<br />
farklı birimlerde de sağlık hizmeti verilebiliyor.<br />
NB Kadıköy Hastanesi Hastane<br />
Direktörü Eser Şahin Foto ile hastanenin<br />
geçmişinden bugününe uzanan bir söyleşi<br />
gerçekleştirdik.<br />
Hastanenizin kuruluş tarihinden<br />
bahsedebilir misiniz?<br />
Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi; Türk<br />
Diyabet Cemiyeti ile Türk Diyabet ve Obezite<br />
Vakfı’nın ortak girişimiyle kuruldu. Hastanemiz,<br />
2015 Haziran ayında açıldı. 20 yıl kadar<br />
Harbiye’de hizmet vermiş bir hastaneydi ve<br />
Göztepe’de bir polikliniğimiz vardı. Bu iki tıp<br />
merkezimizi birleştirdik ve hastanemizi kurduk.<br />
İlk aşamada adımızı Diyabet Hastanesi olarak<br />
lanse ettik. Fakat özellikle Kadıköylüler,<br />
hastanemizde farklı bölümlerin de olmasını<br />
talep etti. Kadıköy halkının sahiplenmesi ile<br />
bizler de branş sayımızı arttırmaya başladık.<br />
Branş sayısı artınca da butik bir genel<br />
hastane olmaya karar verdik. İlk olarak isim<br />
değişikliğine gittik. Hastanemize 1955 yılından<br />
bugüne Türk Diyabet Cemiyeti ile Türk<br />
Diyabet ve Obezite Vakfı’nın hizmet bayrağını<br />
taşıyan, ülkemizde diyabet ve obezite<br />
tedavisinde modern tıbbın yerleşmesi için<br />
büyük çaba harcamış olan hocalarımızdan<br />
Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık’ın ismini verdik. Şu<br />
an hastanemizin ismi NB Kadıköy Hastanesi.<br />
Dolayısıyla işin merkezinde diyabet ve<br />
obezite var. Diyabet ve obezitenin komplikasyonlarını<br />
çok iyi yöneten bir hastaneyiz.<br />
Diyabet tanı ve tedavisi haricinde hangi<br />
alanlarda hizmet veriyorsunuz?<br />
Hastanemizde İç Hastalıkları, Endokrinoloji<br />
Metabolizma Hastalıkları, Genel Cerrahi,<br />
Kardiyoloji, Ortopedi ve çok iyi bir Göz<br />
Sağlığı birimimiz de var. Bununla beraber<br />
Nöroloji, Dermatoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon,<br />
Plastik Cerrahi, Üroloji, Beyin<br />
Cerrahi, Kulak-Burun-Boğaz, Podoloji,<br />
Beslenme ve Diyet, Radyoloji departmanımız<br />
halihazırda var olan birimlerden. Göğüs<br />
Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Enfeksiyon<br />
Hastalıkları birimlerimiz de yeni eklendi.<br />
Yakın zamanda Psikiyatri branşını da<br />
ekleyeceğiz. Böylelikle genel bir hastane<br />
olduğumuzu söyleyebiliriz.<br />
Türkiye’de diyabet hastalığı ile ilgili<br />
bilgi verebilir misiniz?<br />
Türkiye’de diyabetli kişi sayısı her geçen<br />
gün artıyor. Bunun nedeni, beslenme<br />
alışkanlıkları ve yaşam standartları. Diyabet<br />
bugün dünyanın sorunu olmaya başladı, tabii<br />
obezite de aynı şekilde. Sağlık giderlerinin<br />
büyük çoğunluğu artık kronik hastalıklara<br />
harcanıyor. Kronik hastalıkların en büyük<br />
kısmını ise diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonlar<br />
oluşturuyor. Bu durum, ülke ekonomisinde<br />
de inanılmaz bir yük teşkil ediyor.<br />
Eser Şahin Foto, Özel Diyabet Hastanesi’nde<br />
Mayıs 2015 tarihinde ‘Yönetim Danışmanı’ olarak<br />
başladığı görevine, Temmuz 2015’te İşletme<br />
Direktörü olarak devam etti. Kasım 2017’den<br />
bu yana da “Hastane Direktörü”...<br />
86 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Sektör<br />
Hatta konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı, bir daire<br />
başkanlığı açarak bu durumu Türkiye’de<br />
kontrol altına almaya çalışıyor.<br />
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF)<br />
rakamlarına göre tüm dünyada 20-<strong>79</strong> yaş<br />
arasındaki bireyler arasında 415 milyon,<br />
Türkiye’de ise 7 milyonun üzerinde diyabetli<br />
bulunuyor. Türkiye’de yaş aralığı baz alındığında,<br />
Avrupa’daki en yüksek karşılaştırmalı<br />
prevelansa ve üçüncü en yüksek diyabetli<br />
birey sayısına sahip ülkeyiz. Dünya üzerinde<br />
193 milyon, Türkiye’de ise 2,7 milyon kişiye<br />
henüz tanı konulabilmiş değil. 2040 yılı<br />
tahminlerimiz, acı gerçeği maalesef gözler<br />
önüne serer nitelikte. 2040 yılında tüm<br />
dünyadaki diyabetli sayısının 642 milyona<br />
ulaşacağını tahmin ediyoruz. Geçtiğimiz<br />
15 yıl içinde Türkiye’de diyabet hastalarının<br />
sayısı neredeyse üç katına çıkarak, 1998’de<br />
2,5 milyon kişiden 2013’te yaklaşık 7 milyona<br />
yükselmiştir. Türkiye, diyabet hastası<br />
sayısının çok yüksek olması sebebiyle, tüm<br />
Avrupa’daki diyabet yükünün neredeyse<br />
yüzde 13’ünü taşımakta.<br />
Hastalığın son yıllardaki yüksek artış hızı<br />
nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO),<br />
diyabeti “salgın hastalık” olarak tanımladı.<br />
Birleşmiş Milletler de 1996 yılında sıtma,<br />
tüberküloz ve AIDS’ten sonra tarihinde<br />
dördüncü kez bir hastalığı salgın olarak<br />
kabul edip, uluslararası sağlık otoritelerine<br />
hastalıkla mücadele çağrısında bulundu.<br />
Tüm bu bilgiler ışığında, küresel ve<br />
toplumsal bir sorun haline gelen diyabetin<br />
çok boyutlu sonuçları dikkate alındığında,<br />
diyabetin önlenmesi ve tedavisine yönelik<br />
etkili müdahalelerin uygulanması ve bu<br />
yöndeki çalışmaları teşvik eden çözümler<br />
bulunmasının, küresel boyutta bir çaba<br />
gerektirdiği görülmekte.<br />
Peki, ülkemizde diyabet ve obezitenin<br />
önüne geçilmek için neler yapılmalı?<br />
Sayı o kadar hızlı artıyor ki; halkı bilinçlendirmek<br />
için kampanyalar yapılmalı ve<br />
yaşam şekli, yaşam standartları değiştirilmeli.<br />
Kendi çapında bir hastane, bir<br />
cemiyet, vakıf ve dernek olarak ulaşabileceğimiz<br />
kitle her zaman sınırlı olacaktır. Bir<br />
ülke politikası haline dönüşüyorsa, o halde<br />
marjinal değişiklikler olacaktır. Bu konuda<br />
Sağlık Bakanlığı’nda önemli çalışmalar<br />
başlatılacağı bilgisine sahibiz.<br />
Diyabet hastalığının devlete maliyeti<br />
yüksek... Koruma programları da önemli.<br />
Buna yönelik devletin politikalarını<br />
destekleyici neler yapılıyor ve yapmayı<br />
planlıyorsunuz?<br />
SGK’nın 2013 yılında yayımladığı Diyabet<br />
Raporu’na göre, komplikasyonlar ile<br />
beraber diyabetin bütçeye toplam maliyeti<br />
yaklaşık 10 milyar TL’ye ulaşıyor. Bu toplam<br />
maliyetin yüzde 74’ü, diyabete bağlı<br />
komplikasyonlardan kaynaklanıyor. Diyabet<br />
kaynaklı komplikasyon maliyetinin, diyabetin<br />
doğrudan maliyetinin yaklaşık üç<br />
katı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dolayısıyla<br />
komplikasyonları düşürebilmek,<br />
diyabet tedavisi ve diyabetin mali yükünün<br />
azaltılması açısından büyük önem taşıyor.<br />
Diyabetin tedavisinde henüz sonuçları<br />
açıklanmayan önemli bir çalışmaya göre,<br />
uyumun ve sürdürülebilirliğin artırılması,<br />
yıllık maliyeti 1.29 milyar TL azaltabilmektedir.<br />
Bununla ilgili alınacak önlem, hem<br />
sağlık personelinin hem de hastaların eğitiminin<br />
sağlanması ve diyabetli insanların<br />
aile sağlığı merkezlerinde ve gerektiğinde<br />
multidisipliner diyabet merkezlerinde<br />
daha sıkı takiplerinin sağlanması.<br />
Diyabetin, korunma sürecinden başlayarak,<br />
yaratacağı komplikasyonların<br />
tedavisine kadar geniş bir perspektif ile<br />
ele alınması gereken bir hastalık olduğunu<br />
topluma çok iyi anlatmamız gerekiyor.<br />
Yapılan bilimsel çalışmalar, diyabetli hastalara<br />
verilen eğitimlerin tedavi başarısını<br />
arttırdığını ve maliyetleri önemli ölçüde<br />
düşürdüğünü gösteriyor. Başta kalp krizleri,<br />
böbrek yetmezliği, görme problemleri,<br />
ayak yaraları ve organların kesilmesi gibi<br />
komplikasyonlar ciddi bir yük oluşturuyor.<br />
Hasta eğitiminin sağlanması ve en önemlisi,<br />
risk altındaki grupların diyabetten<br />
korunması için hastanemizin ve cemiyetimizin<br />
ayrı bir misyon üstlendiğini söylemek<br />
yanlış olmaz. Maliyetin önemli bir<br />
bölümünü oluşturan etkenlerin başında<br />
kalitesiz hasta bakımı geliyor. Bu nedenle<br />
özellikle birinci basamak sağlık hizmeti<br />
sunucularının, konu hakkındaki bilgilerinin<br />
dünyadaki uygulamalarla örtüştürülmesini<br />
önemsiyoruz. Bu bağlamda birinci<br />
basamak sağlık hizmetleri sunucusu olan<br />
aile hekimlerinin ve sağlık ocağı hekimlerinin,<br />
diyabet ve obezite tedavisi ile önlenmesi<br />
adına dünyada yapılan çalışmaları<br />
yakından takip edebilmeleri için sürekli<br />
eğitim programları düzenliyoruz. Bunların<br />
yanı sıra temsilcilerimiz kendilerini ziyaret<br />
ederek, bu konu hakkındaki yayınlarımızı,<br />
Diyabet Dergisi, broşür ve posterlerimizi<br />
ulaştırıyor.<br />
DOFEM (Diyabet, Obezite Farkındalık<br />
Eğitim Merkezi) isimli eğitim<br />
platformunuz hakkında bilgi verir<br />
misiniz?<br />
DOFEM, geçen yıl bünyemizde kuruluşunu<br />
gerçekleştirdiğimiz bir eğitim platformu.<br />
Bizler her zaman sağlık profesyonellerine<br />
yönelik düzenlediğimiz hizmet içi eğitimler<br />
ile ‘hastalık yönetimi’ mantığı içerisinde diyabetin<br />
bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin<br />
altını çiziyoruz. Bu eğitimleri DÖFEM<br />
çatısı altında, hastalar ve onlarla birlikte bu<br />
hastalığın yönetimini sağlayan yakınlarına<br />
da veriyoruz. Ayrıca, yüksek sayıda çalışanı<br />
olan kurumlarda çalışanlara, okullarda<br />
gençlere ve velilere farkındalık seminerleri<br />
düzenleyerek, diyabet ve obezite hastalığı<br />
konusunda aydınlatıyoruz.<br />
Hastane binanızın fiziki koşullarını<br />
anlatır mısınız?<br />
Tepe Nautilus AVM ile Acıbadem Dörtyol’a<br />
100 metre mesafede ve Marmaray, Kadıköy-Tavşantepe<br />
Metrosu ile kesiştiği Sokullu<br />
Sokak girişindeki hastanemiz, sektördeki<br />
tüm yeni açılan özel hastaneler gibi konforlu<br />
bir bina, temiz ve nezih. Teknik altyapısı<br />
son derece yeterli... Odalarımız gayet şık.<br />
Kadıköy’de hizmet edecek kalitede butik,<br />
nezih bir hastane.<br />
Son olarak Kadıköylülere neler söylemek<br />
istersiniz?<br />
Burası her şeyden önce Kadıköylülerin<br />
ihtiyacı olan samimi bir hastane... Kalitemizi<br />
her zaman yüksek tutup maliyetlerimizi<br />
koruduğumuz müddetçe, uygun şartlarda<br />
ve uygun fiyatlarla hizmet veren bir hastane<br />
olacağız. Çünkü bu bizim vakıfçılığımızın ve<br />
dernekçiliğimizin olmazsa olmazı. Hiçbir<br />
zaman kâr amacı gütmeyeceğiz. Hastanemizin<br />
patronu da yok. Dolayısıyla biz uzun<br />
yıllar boyunca hizmet verebilecek bir eser<br />
bırakmak istiyoruz. Samimi bir ortamın<br />
olduğu, butik hizmet verdiğimiz, sosyal güvenlik<br />
anlaşmamızın olması nedeniyle de<br />
maliyet açısından Kadıköylüleri zorlamayacak<br />
bir anlayışımız var.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 87
Sağlık<br />
Dr. Ruhsan Cihan:<br />
Medicana’da hizmet<br />
vermek bir ayrıcalık!<br />
Medicana Sağlık Grubu’nun 12. hastanesi<br />
olarak hizmete girdiği günden bu yana<br />
yoğun ilgiyle karşılanan Medicana Kadıköy<br />
Hastanesi’nden Fizik Tedavi Uzmanı Dr.<br />
Ruhsan Cihan ile Kadıköy Life Dergisi olarak<br />
keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Medicana<br />
Sağlık Grubu’ndan hastalarla olan ilişkisine,<br />
sağlıklı yaşam hakkındaki düşüncelerinden<br />
ekip çalışmasına uzanan sohbetimizde<br />
Cihan, insanları mutlu etmeyi sevdiğini ve<br />
onların yüzündeki gülümsemenin sebebi<br />
olmanın çok hoşuna gittiğini söyledi.<br />
“Biz sıradan bir ekip değiliz. Evet, ben fizik<br />
tedavi doktoruyum ama aynı zamanda arkadaşlarımın<br />
hakkını vermek zorundayım.<br />
Çünkü bizim branşımız bir ekip işi. Ne ben<br />
tek başıma bir şey yapabilirim, ne de onlar<br />
tek başlarına bir şeyler yapabilirler” diyen<br />
Dr. Ruhsan Cihan; daha önce başka bir sağlık<br />
kurumunda görev yapmakta iken özel<br />
hastaneciliğin en büyük gruplarından biri<br />
olan Medicana Hastanesi’nin teklifini hiç<br />
tereddütsüz kabul ettiğini, burada hizmet<br />
vermenin bir ayrıcalık olduğunu ifade etti.<br />
Cihan, sözlerine şöyle devam etti:<br />
BÖLGE HALKINA DAHA İYİ HİZMET<br />
VEREBİLMEK İÇİN<br />
“Kızıltoprak’ta açılan yeni Medicana Kadıköy’e<br />
hem bölge halkına daha iyi hizmet<br />
verebilmek, hem de ekibimizle birlikte neler<br />
yapabileceğimizi gösterebilmek için mutlulukla<br />
geldim. Bölge olarak da çok hoşuma<br />
gitti. En önemli sebebi ise, dürüst olmak<br />
gerekirse Gürsoy Bey. Çünkü çalışması çok<br />
keyifli, çok pozitif bir genel müdür. O güveni<br />
hissedebiliyorsunuz onunla çalışırken,<br />
sıkıntılarınızı rahatlıkla paylaşabiliyorsunuz.<br />
Ben ve ekibim bu sebeple buradayız.”<br />
İNSANLARIN MUTLULUĞUYLA<br />
MUTLU OLUYOR<br />
Hastalarıyla ilişkilerinin çok güzel bir<br />
şekilde geliştiğinden bahseden Dr. Ruhsan<br />
Cihan, bu enerjinin nereden geldiğini<br />
sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Kişiliğimden<br />
geliyor herhalde. Empati yeteneğim<br />
çok fazladır. Kendimi gündelik hayatımda<br />
insanların yerine koymayı iyi biliyorum. Onların<br />
tarafından görmeyi, düşünmeyi çok iyi<br />
öğrenmişim veya öğretilmiş. Annem matematik<br />
öğretmeni... O öğretmiş olabilir ama<br />
çok mütevazilikten bazen de şikayetçi olmuyor<br />
değilim. Ego yerlerde oluyor bazen.<br />
Sonuç olarak bu empatiden kaynaklanıyor.<br />
Bir de insanları mutlu etmeyi seviyorum.<br />
Onların yüzündeki gülümsemenin sebebi<br />
olmak hoşuma gidiyor.”<br />
SAĞLIKLI YAŞAMIN<br />
OLMAZSA OLMAZI SPOR<br />
Medicana Kadıköy Hastanesi Fizik Tedavi<br />
Uzmanı Dr. Ruhsan Cihan, sağlıklı yaşam<br />
hakkındaki düşüncelerini ve önerilerini ise<br />
şöyle paylaştı: “Sağlıklı yaşam deyince tabi<br />
ki öncelikle, yaz da olsa kış da olsa kişilerin<br />
mutlaka sportif faaliyetleri ihmal etmemeleri<br />
gerektiğini düşünüyorum. Bizim bir hasta<br />
grubumuz var, Fibromiyalji hastaları. Artık<br />
çağımızın hastalığı bu... Herhalde İstanbul’da<br />
yaşayan kişilerin büyük bir kısmında<br />
görülen bir hastalık... Stres baş faktör...<br />
Mesela ben bu hastalara yaz-kış demeden<br />
karda bile açık havada yürüyüş yapın diyorum.<br />
Yani sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı<br />
spor... Onun dışında streslerini kontrol altına<br />
alabilmeleri için birtakım hobiler edinmelerini<br />
mutlaka öneriyoruz hastalarımıza. Yani<br />
bu bir yerlere gidip, çok fazla paraya kayıt<br />
olmak anlamına gelmesin. Çok basit şeylerle<br />
de uğraşabilirler. Ayrıca beslenmelerine<br />
de çok dikkat etmeleri gerekiyor. Daha çok<br />
Omega3 içeren balık türü yiyecekler, bol<br />
sebze, günde en az iki litre su. Bunlar sağlıklı<br />
yaşamın olmazsa olmazları.”<br />
88 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Spor<br />
Koş<br />
İstanbullu,<br />
koş!<br />
REHA KADAK<br />
Dünya sinema tarihinin en güzel filmlerinden<br />
birinin hafızalara kazınan slogan<br />
repliğidir “Koş Forrest, koş!”... Filmin sonunda<br />
manevi hedefine ulaşır Forrest Gump.<br />
Antik Yunan tiyatrosunun oyunlarında sıkça<br />
rastlarız “haberci” rollerine. Onca yolu bir<br />
haberi ulaştırmak için durmadan koşar haberci.<br />
Koşma eylemi, koşma hali, yaratılışın<br />
ilk evrelerinde bir spor olarak olmasa da<br />
insanoğlunun önemli becerilerinden biridir.<br />
Ancak koşu, spor olma durumunu da alınca<br />
daha spesifik bir alan olmuştur. Ama ne de<br />
olsa koşmak, birçok spor dalının olmazsa<br />
olmaz unsurlarından biridir mutlaka.<br />
İstanbul, güzel bir tarihi içinde barındırdığı<br />
kadar artık son yıllarda önemli bir koşu<br />
parkurlarından biri de aynı zamanda. Yıllar<br />
önce Avrasya Maratonu’yla başlayan İstanbul<br />
koşusu, artık daha da uluslararası bir duruma<br />
geldi. Bu vb. koşu maratonları da şehirde<br />
yaşayanlara başka bir vizyon kattı. Yoğun<br />
nüfus, engebeli arazi koşullarına rağmen<br />
artık İstanbul’da yaşayanlar belli bir koşu<br />
kültürüne sahip duruma geldi. Bunda ayrıca<br />
önemli markaların düzenlediği, teşvik ettiği<br />
koşu ekiplerinin oluşması da etken...<br />
Global bir koşu hareketi olan adidas Runners<br />
İstanbul, yaklaşık bir yıl önce koşu bilincini<br />
şehir insanlarına daha da aşılamak,<br />
bir koşu kolektifi yaratmak için kuruldu.<br />
Dünyada yetmiş ülkede adidas tarafından<br />
başlatılan bu global koşu hareketi, herhangi<br />
bir ücrete tabi olmadan, haftalık programlara<br />
katılmak isteyen herkese açık.<br />
GLOBAL BİR ETKİLEŞİM<br />
adidas Runners İstanbul’un en önemli<br />
koşu parkurlarından biri olan Kadıköy<br />
ilçemizin Caddebostan Sahili’nde, oluşumun<br />
koşu kaptanlarından Filiz Akay’la bir<br />
araya geldik: “2016 yılının eylül ortasında<br />
kurulduk. Global bir etkileşim halindeyiz<br />
dünyanın diğer adidas Runners hareketleriyle.<br />
Ben daha evvel de koşu ve yüzme<br />
sporlarıyla ilgiliydim, adidas ile benzer bir<br />
çalışmada bir araya geldik. Kuruluş aşamasından<br />
bu yana performans ve sosyal<br />
aktiviteler konusunda ekibin içinde görev<br />
alıyorum. Koca bir şehir içindeyiz, spora<br />
ne kadar zaman ayırıyoruz, nasıl bu insanları<br />
bir araya getirebiliriz, onca meslek<br />
grubundan insanı nasıl bir koşu amacına<br />
yönlendirebiliriz, meselemiz bu.<br />
HER SEVİYEYE ÖZEL KOŞU PROGRAMI<br />
Haftanın çeşitli günlerinde ekiple birlikte<br />
bir koşu programı hazırlıyoruz. Bu koşular,<br />
belli günlerde şehrin belirli yerlerinde yine<br />
belirli koşu aşamalarına göre yapılıyor. Yeni<br />
başlayanlara ayrı bir gün ve programımız var,<br />
koşu performansını arttırmak isteyenlere<br />
başka bir günde başka bir parkurda bir çalışma<br />
sunuyoruz, çeşitli maratonlara katılmak<br />
isteyenlere ayrı bir antrenman programı<br />
hazırlıyoruz. Bazı zamanlarda da sadece belli<br />
günlerde çeşitli platformlarda koşu ve beslenme<br />
üzerine söyleşiler gerçekleştiriyoruz.<br />
Bu harekete katılan birçok kişinin belli süre<br />
sonra koşu sporunda bedenen ve bilinç olarak<br />
geldiği seviye bizi ayrıca motive ediyor.<br />
EN ZEVKLİ VE EN KESİNTİSİZ PARKUR<br />
CADDEBOSTAN SAHİLİ<br />
Ekibimize herkes, herhangi bir maddi ücrete<br />
tabi olmadan istedikleri zaman katılabilirler.<br />
Arzu edenler ekibimize ilerleyen zamanlarda<br />
pacer, kaptan ve koç seviyelerinde de yürütücü<br />
ekip içinde yer alabilirler. Kısaca herkese açığız.<br />
Katılımcılara belli bir spor markasının ürünleriyle<br />
gelinme şartı koymuyoruz. İsteyen istediği<br />
marka spor giysisi ile gelebilir. Hem Avrupa<br />
yakası hem de Anadolu yakasında güzel koşu<br />
parkurlarımız var ancak koşuya en uygun, en<br />
zevkli ve en kesintisiz parkur elbette Caddebostan<br />
Sahili. Bu parkuru pazar ve pazartesi<br />
günlerinde kullanıyoruz. Şehir içi diye tabir<br />
edilen koşularda Moda Sahili de kullandığımız<br />
alanlardan. Kadıköy ilçesi, zaten spor ve koşu<br />
özelinde bilinçli kişilerin ve alanların olduğu<br />
bir bölge... Sosyal medya hesaplarımızdan<br />
bizi takip etsinler, haftalık koşu programımız<br />
pazar gecesinden yayınlanıyor. Koşuya herkesi<br />
bekliyoruz. Bir şort, tayt, eşofman ve spor<br />
ayakkabısı, sadece bunlar yeterli bir koşu için.”<br />
Benim de dahil olduğum adidas Runners<br />
İstanbul, birbirinden farklı bölgelerden ve iş<br />
kollarından birçok insanı bir araya getiriyor.<br />
İstanbul güzelliği ve karmaşası içinde, koşmamaya<br />
bahane üretmeye gerek yok. adidas<br />
Runners İstanbul “Koş İstanbullu, koş!”<br />
dercesine hepimizi ısrarla davet ediyor.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 89
Proje<br />
Trafikte ufuk<br />
açan bir proje:<br />
İLERİ VİTES<br />
PINAR BALTACI<br />
Dünya’da şehir yaşamının yol açtığı en<br />
büyük problemlerden biri olan trafik<br />
sorunu, Türkiye’de de her geçen gün artarak<br />
devam ediyor. Verilere göre ülkemizde her<br />
yıl trafik kazaları sonucunda yaklaşık 10 bin<br />
vatandaşımız hayatını kaybederken, 200<br />
binin üzerinde kişi ise yaralanıyor. Özellikle<br />
bayram dönemlerinde yaklaşık 150-200 kişi,<br />
trafik kazaları sebebiyle yaşamını yitiriyor.<br />
Peki, çözüm ne olabilir?<br />
Bu aşamada “Trafik Kurallarında Sorumluluklarımız<br />
ve Önlemler: İLERİ VİTES”<br />
isimli projeyi hayata geçirmeye hazırlanan<br />
Yüksek Mimar Levent Özüayna ile görüştük.<br />
Özüayna, yıllarca Almanya’da yaşamış ve<br />
eğitimini orada tamamlamış. Avrupa’nın<br />
trafik sorununa karşı aldığı önlemleri yakından<br />
inceleme fırsatı bulmuş olan Levent<br />
Özüayna, Türkiye’de telif haklarını aldığı<br />
program konseptiyle trafik kazalarını en aza<br />
indirmeyi hedefliyor.<br />
Levent Özüayna ile hem projenin detaylarını<br />
hem de trafikte karşılaştığımız sorunlara<br />
dair çözüm önerilerini konuştuk. İşte<br />
söyleşimizin detayları…<br />
Dünya’da ve ülkemizde trafik kazaları,<br />
çözülemeyen problemlerden biri…<br />
Sizce nedir temel sebebi?<br />
Dünya’da her yıl 1,5 milyona yakın insan,<br />
trafik kazaları nedeniyle ölüyor. Kazaların<br />
büyük çoğunluğunun insan kaynaklı olduğunu<br />
düşünürsek, trafik kazalarını önlemenin<br />
de bizlere bağlı olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Yaya veya sürücü olarak trafikte sergileyeceğimiz<br />
davranışlar önemli. Mesela ülkemizde<br />
herkese ehliyet verilmemeli ve ehliyetsiz<br />
araç kullanımında cezalar çok daha ağır olmalı.<br />
Çünkü trafik gerçekten çok tehlikeli...<br />
Zararı sadece kullanan kişiye değil, herkese.<br />
Ehliyetsiz araç kullanan biri, hiçbir suçunuz<br />
yokken sizin ölümünüze sebep olabilir.<br />
Trafik kazalarını önlemek ya da<br />
en aza indirmek için yapılması<br />
gereken çalışmalar nelerdir?<br />
Sokağa çıkan herkes, araç kullansın kullanmasın<br />
trafik ile direkt bağlantıya geçiyor.<br />
Trafik kazalarını önlemek için yapılması<br />
gereken en önemli ve en gerekli çalışmanın<br />
eğitim olduğunu düşünüyorum. Çok iyi<br />
bilinmektedir ki, alınacak küçük tedbirlerle<br />
birlikte bir bilgiyi doğru ve yerinde kullan-<br />
90 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Proje<br />
makla istenmeyen birçok olayın önüne<br />
geçilebilir. Bunun için yapılması gereken tek<br />
şey, kuralları öğretmek ve uygulanması yolunda<br />
çaba harcamaktır. Bizler de projemizi<br />
bu amaca hizmet etmesi için hazırladık.<br />
Projeden bahsedelim… Neler yapmayı<br />
hedefliyorsunuz proje kapsamında?<br />
Projemizin ismi “Trafik Kurallarında Sorumluluklarımız<br />
ve Önlemler: İLERİ VİTES”.<br />
Projemiz kapsamında televizyonda trafik<br />
kurallarına dikkat çekebileceğimiz 3 veya<br />
5’er dakikalık videolar yayınlamak istiyoruz.<br />
Avrupa ülkelerinde uygulanmış ve<br />
başarı elde etmiş bir proje bu. Türkiye’de<br />
TRT’de ve diğer birçok kanalda yayınlanmasını<br />
istiyoruz. Bu konudaki çalışmalarımız<br />
devam ediyor.<br />
Programların içeriği nasıl olacak?<br />
Ne sıklıkla yayınlanacak?<br />
Yayınlanacak videoların en az 3 dakika olması<br />
gerekiyor. İçerikte ise sadece trafikteki<br />
ihmallerin gösterilmesi değil, bundan sonra<br />
neler yapılması gerektiğine dair çözümler<br />
sunulacak. Örneğin, dikiz aynasına<br />
bakmadan şoför kapıyı açıyor ve bunu fark<br />
etmeyen motosiklet sürücüsü kapıya çarpabiliyor.<br />
Burada doğru olanın da gösterilmesi<br />
gerekir. Şoför kapıyı açmadan önce dikiz<br />
aynasına bakmalı. Yani bu programlarda bireyleri<br />
uyarmak zorundayız. Tabi bu şekilde<br />
yüzlerce örnek çekeceğiz. Sürekli izlenmesi<br />
halinde kişilerde ister istemez bir farkındalık<br />
olacaktır. Bununla beraber, programların<br />
haftada bir-iki kere değil, gerçek bir bilinç<br />
kazandırılması için devamlı gösterilmesi gerekiyor.<br />
Haberlerden önce ve sonra, reklam<br />
aralarında sık sık yayınlanmalı.<br />
Projenin hayata geçirilmesi halinde<br />
hangi kurumlarla işbirliği halinde<br />
olacaksınız?<br />
İnsanlara iyilik sadece maddi yönden<br />
olmaz, fedakârlık isteyen bir durumdur. Her<br />
kurum ve kuruluşun az da olsa yardım ve<br />
desteklerini bekliyoruz. Daha iyi bir gelecek<br />
için... Öncelikle TRT’nin desteği önemli...<br />
Konuyu bir anlamda sosyal sorumluluk<br />
projesi olarak da görüyoruz ve bu anlamda<br />
TRT’nin desteklerini bekliyoruz. Bunun<br />
yanında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık<br />
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın<br />
da destek vermesi bizler için çok<br />
önemli. Nerelerde daha çok kaza oluyorsa<br />
oraların tespit edilmesi ve birlikte koordineli<br />
bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Ambulansların<br />
ülkemiz trafiğinde hastanelere<br />
yetişmesi maalesef çoğu zaman çok zor. Bu<br />
aşamada Sağlık Bakanlığı’nın da projemize<br />
destek vermesi anlamlı olacaktır.<br />
Trafik eğitiminin okullarda verilmesinin<br />
gerekliliğiyle ilgili neler söylersiniz?<br />
Bu konuda çalışmalarınız olacak mı?<br />
Trafik eğitimi okullarda, anasınıflarında<br />
başlamalıdır. Bu aşamada da ülkemizde<br />
en büyük görev Milli Eğitim Bakanlığı’na<br />
düşüyor. Çocuk yuvalarında çocuklara trafik<br />
kurallarının anlatıldığı dergiler dağıtmayı<br />
düşünüyoruz. Trafik kurallarını çocukların<br />
anlayabileceği eğlenceli çizimlerle<br />
anlatmayı planlıyoruz. Bu konuda da Milli<br />
Eğitim Bakanlığı’ndan destek bekliyoruz.<br />
Bununla beraber televizyonlarda nasıl<br />
siyasi ve ekonomik konuşmalar yapılıyorsa,<br />
aynı şekilde trafik ile ilgili konuşmaların da<br />
yapılması gerekir. Ekibimizle beraber bunu<br />
da yapmayı düşünüyoruz. Burada telefon<br />
konuşmalarıyla halkımızı da programlara<br />
dâhil etmek istiyoruz. Ayrıca soru cevap<br />
şeklinde ilerleyecek eğitici-öğretici eğlenceli<br />
yarışma programları da çekeceğiz.<br />
Peki, böyle bir projenin kısa sürede<br />
toplum üzerinde belirleyici bir etkisi olur<br />
mu? Nedir bu konudaki öngörüleriniz?<br />
Mesleki tecrübelerime dayanarak söyleyecek<br />
olursam, proje toplumda yüzde 99 etkili<br />
olacaktır. Projemizi yaygın iletişim araçlarında<br />
hayata geçirebilmemiz durumunda<br />
kısa sürede etkili olacağına inanıyorum.<br />
Projenin hayata geçirilmesi için<br />
bundan sonraki yol haritanız nedir?<br />
Ankara Trafik Daire Başkanlığı ile de görüştük<br />
ve destek sözü aldık. TRT’den onay<br />
gelmesinin ardından destek vereceklerine<br />
dair söz verdiler. TRT ile de görüştük. Bizzat<br />
Ankara’ya gittik, dosyalarımızı sunduk.<br />
Gerekli mercilerin desteğini ve yardımlarını<br />
talep ettiğimizi buradan bir kez daha dile<br />
getirmek isterim. Ülkemizin istihdamı ve yarınları<br />
için, şahıslar ve şirketlerle projemizle<br />
alakalı görüşmek ve projemizi gerçekleştirmek<br />
istiyoruz.<br />
Proje hakkında detaylı bilgi ve<br />
iletişim için:<br />
Levent Özüayna: (0542) 421 14 63<br />
www.ilerivites.com.tr<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 91
Fosforca<br />
BİRİ 2018 mi DEDİ?<br />
ENİS<br />
FOSFOROĞLU<br />
Merhaba;<br />
2018’e girdiğimiz ve ilk ayını yaşadığımız şu<br />
günlerde duygularınız nasıl? Yılbaşı gecesindeki<br />
gibi gerdek heyecanı yaşanıyor mu? Ya<br />
da Ocak ayı bir balayı mı 2018’le?..<br />
Sanıyorum 2017’yi tamamen karalayıp, gıybet<br />
yaparak uğurlamak da insana özgü bir tavır;<br />
2018’i cici çocuk gibi karşılayıp, onun büyürken<br />
mucizeler sunacağını beklemek de… Safiyane<br />
bir iyimserlik! Tarihlere, günlere, sayılara göre mi yaşıyoruz<br />
yoksa? Onlar sadece birer rakam dostlar. Hem de insanların adını<br />
koyduğu rakamlar. Gece-gündüz diyerek bile ayırdığımız hayat<br />
bazı bölgelerde 6 ay gece, 6 ay gündüz yaşanınca ne oluyor?<br />
“Ben gececiyim ağabey” diyen şoför, kutupta 6 ay işsiz mi<br />
yaşıyor? Aslında bırakalım rakamların hayatımıza hükmeden<br />
şifreler olduğunu, biz kendimiz şifreyiz. Hem de kendimizin bile<br />
çözemediği şifre! Aslında karakterimiz kaderimiz oluyor, farkında<br />
mıyız? Yakındığımız birçok şeyi yazgı haline getiren biziz.<br />
Sonra geçen güne, giden aya, biten yıla yüklüyoruz faturayı.<br />
2018 ile iyi geçinmek için bu gerçekle mi hareket edelim? Ne<br />
dersiniz? Beklentiyi yükseltip, onu da mahcup etmeyelim.<br />
Ocak: Balayı<br />
Şubat: Isınma turları<br />
Mart: Gerçeklerle karşılaşma<br />
Nisan: Bir şeyler umma<br />
Mayıs: Heyecan<br />
Haziran: Olgunlaşan bir aşk<br />
Temmuz: Oturmuş bir evlilik<br />
Ağustos: Dingin bir tatil<br />
Eylül: Merhaba hüzün<br />
Ekim: Yaşlanan bir beraberlik<br />
Kasım: Hayata bir bakış<br />
Aralık: İlk yarıda bitişi fark ediş, ikinci yarısında yeniden doğuşa<br />
hazırlık…<br />
Tabi takvimdeki ayların bundan haberi olmayacak. Zaten saat<br />
farkına göre biz Amerika’dan yedi-sekiz saat öndeyiz. Yıllarca<br />
bu farkı biriktirseydik Trump saçlarını siyaha boyar, bir de bıyık<br />
bırakırdı. Neyse, bu kadar zihin jimnastiği yeter.<br />
Umutlu günler efendim.<br />
Ne varsa sizde var…<br />
Tuba Emlek’ten yeni kitap:<br />
Kahraman Kadınlar<br />
Halk TV’nin haber programcısı, gazeteci<br />
ve psikolog Tuba Emlek’in “Milli Mücadele<br />
Kahramanı: Kahraman Kadınlar” adlı yeni<br />
kitabı, Ocak ayı itibariyle raflarda yerini aldı.<br />
Milli mücadele dönemi kadınlarının vatan<br />
savunmasındaki örnek mücadelelerinin<br />
anlatıldığı kitapta, kadınların milli mücadele<br />
içerisindeki öneminden bahsediliyor.<br />
Kitabı yazma sürecinde bir müddet düşündüğünü<br />
söyleyen Tuba Emlek; “Kültürlerin<br />
aktarımında kuşaklar arası iletişimin<br />
olmazsa olmaz olduğuna inanıyorum.<br />
Kuşaklar arasında o iletişimi sağlamak<br />
için de mutlaka tarihi ve kültürü bilmek<br />
gerekiyor. Geçmiş ile gelecek arasında<br />
anlamlı bağlar kurmak ve nereden nereye<br />
gelindiğini ancak böyle anlayabiliyoruz.<br />
Yaşanan süreçleri de aynı zamanda...<br />
Yıllardır kadınlarla, kadın sorunlarıyla ilgili<br />
çalışmalar sürdürüyorum. Bir diğer meslek<br />
alanım psikoloji. Kadın ve çocuklar üzerine<br />
çok sayıda araştırma yaptım ve yazmaya<br />
kadınlardan başlamak istedim. İlk kitabımı<br />
özellikle Cumhuriyet değerlerini koruyan<br />
kadınlara emanet etmek istedim” dedi.<br />
Emlek, sözlerine şöyle devam etti:<br />
“Kitabın benim için yaklaşık 6 aylık bir araştırma<br />
süreci oldu. Çok sayıda kitap okudum.<br />
Yoğun iş tempoma rağmen bunu sürdürdüm<br />
ve bir mücadele döneminde erkeklerle omuz<br />
omuza o mücadeleyi yürüten kadınlarımızı,<br />
tamamı kitaba sığmayacak olsa da, tarihte<br />
yerini almış cesur kadınlarımızı okuyucuya<br />
aktarmak istedim. Milli mücadelenin nasıl kazanıldığını,<br />
kadınların erkeklerle nasıl omuz<br />
omuza çalıştığını ve yaşanan mücadeleyi,<br />
özellikle Cumhuriyet değerlerini, bilhassa<br />
içinden geçtiğimiz ve adeta toplumun kendiyle<br />
yüzleştiği süreçte, bunların bilinmesini<br />
istedim. Bu kitapla tarihe not düşmek istedim<br />
açıkçası. Kitabı yazmamın sebebi budur.<br />
CUMHURİYET HEPİMİZİN,<br />
TÜRKİYE HEPİMİZİN!<br />
Hem gelecek nesillere bırakabileceğim geçmişle<br />
ilgili bir araştırma kitabı olması, hem<br />
de toplumda oldukça hiçleştirilen, çok az bir<br />
kesiminin çalışan, siyasetin ve iş hayatının<br />
içinde olan fakat istihdamda çok daha az yer<br />
alan kadınların farkındalığını arttırmak ve<br />
beraber bu mücadeleyi nasıl sürdürebiliriz<br />
adına not düşmüş olmak istedim. Cumhuriyet<br />
hepimizin, Türkiye hepimizin!”<br />
92 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Etkinlik<br />
Dedeleri savaştı,<br />
torunları barışta buluşacak!<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Çanakkale Savaşları’nın 103. yılında<br />
gerçekleştirilmesi planlanan “18 Mart-25<br />
Nisan 2018” etkinlikleri için start alındı.<br />
Fenerbahçe Spor Kulübü / Fenerbahçe<br />
Çocuk ve Gençlik Kulübü’nün (FBÇGK) ev<br />
sahipliğinde yapılacak organizasyonla ilgili<br />
olarak Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde<br />
düzenlenen buluşmada; Avustralya’nın<br />
Çanakkale Başkonsolosu Dylan Walsh ve<br />
konsolosluk yetkilileri, Kadıköy Life Dergisi<br />
Yazarı ve Fenerbahçe Tarih Müze ve Arşiv<br />
Kurulu Başkanı Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,<br />
FB TV programcılarından Milli Takım ve Fenerbahçe’nin<br />
eski futbolcusu Şükrü Birand,<br />
Fenerbahçe Dış İlişkiler Müdürü Turgut<br />
Acar, Fenerbahçe Dış İlişkiler Departmanı’ndan<br />
Ece Uysaler ve FBÇGK Sorumlularından<br />
Selin Aktaş yer aldı.<br />
Yemekli toplantıda Avustralya Başkonsolosu<br />
Walsh’e Fenerbahçe forması ve çeşitli<br />
hediyeler verilirken, organizasyonla ilgili<br />
karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.<br />
Öngörülen programa göre, Çanakkale<br />
Savaşı’nda yer almış Avustralyalı askerlerin<br />
13-18 yaş arasındaki dördüncü kuşak<br />
torunları Avustralya’dan davet edilirken,<br />
savaşa katılmış Osmanlı-Türk askerlerinin<br />
dördüncü kuşak torunları ile 23 Nisan 2018<br />
tarihinde İstanbul’da buluşturulacaklar.<br />
ÇANAKKALE’DE SAVAŞTAN BARIŞA<br />
Program çerçevesinde Haydarpaşa İngiliz-Anzak<br />
Mezarlığı ziyaretlerini takiben, R.<br />
Sertaç Kayserilioğlu’nun altın madalyalı<br />
koleksiyonundan Çanakkale Savaşı obje ve<br />
dokümanlarının sergileneceği “Çanakkale’de<br />
Savaştan Barışa” konulu, Fenerbahçe<br />
Ülker Arena basketbol salonlarında açılacak<br />
büyük sergi ziyaret edilecek. 24 Nisan<br />
2018 tarihinde ise Çanakkale’ye hareketle,<br />
her yıl 25 Nisan’da Gelibolu Yarımadası Anzak<br />
Koyu’nda gerçekleştirilen Şafak Ayini’ne<br />
katılım sağlanacak.<br />
DAİMİ BARIŞ DİLEKLERİYLE ANZAK<br />
SAVAŞ MERMİSİ HEDİYE EDİLDİ<br />
Söz konusu etkinlik ile ilgili Kadıköy Life<br />
Dergisi’ne açıklamada bulunan Başkonsolos<br />
Dylan Walsh, Türkiye’de olmaktan<br />
çok mutlu olduğunu belirterek; “İki ülke<br />
arasındaki sportif faaliyetleri geliştiren<br />
bir proje olacak. 100 yıl önce başlayan bir<br />
savaş vardı, ondan sonra iki ülke arasında<br />
gelişen iyi ilişkiler oldu. Bundan dolayı çok<br />
mutluyum” dedi. Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu<br />
da, 1915’de Çanakkale Savaşı’nda kullanılmış<br />
bir Anzak Ordusu mermisini, bir daha<br />
böyle bir durum olmaması için daimi barış<br />
dilekleri ile Walsh’e hediye etti.<br />
HEDEF, ULUSAL BİR PROJE YAPMAK<br />
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve<br />
Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun bilgisinin<br />
dâhilinde yürütülen projeyle ilgili olarak, FB<br />
TV programcılarından ve projenin mimarı<br />
Şükrü Birand, şunları ifade etti: “Fenerbahçe<br />
Spor Kulübü, bu proje için beni başkan<br />
seçti. Amacımız, ulusal bir proje yapmak.<br />
Çanakkale Savaşları’nın 103. yılı önümüzdeki<br />
sene. Bu yıl için ulusal düzlemde en<br />
büyük projeyi kim yapabilir diye düşündük<br />
ve 10 Anzak torununu Avustralya’dan buraya<br />
davet ettik.<br />
İKİNCİ KUŞAK TORUNLAR<br />
BİR ARAYA GETİRİLECEK<br />
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı,<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Avustralya<br />
Başkonsolosluğu’ndan iki kişiyi misafir<br />
edeceğiz. 10 Anzak torununu da Fenerbahçe<br />
Spor Kulübü Tesisleri’nde FBÇGK olarak<br />
ağırlayacağız. Fenerbahçe, Galatasaray ve<br />
Beşiktaş’ın torunlarının torunlarını da davet<br />
edeceğiz. Ayrıca, Fenerbahçe Tarih Müze ve<br />
Arşiv Kurulu Başkanı Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu’nun<br />
dünya altın madalyasına sahip<br />
‘Çanakkale Koleksiyonu’ konulu çok büyük<br />
bir sergisini gerçekleştireceğiz. Amacımız<br />
Cumhurbaşkanımızın, Gençlik ve Spor<br />
Bakanlığı’nın da katılacaklarını bildiğimiz<br />
en büyük sergiyi açmak.”<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 93
Spor<br />
Denizle iç içe ve kendine özel konseptiyle:<br />
ModActive<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Moda Deniz Kulübü bünyesinde kurulan ve 7 aydır hizmet<br />
veren ModActive Fitness Merkezi, her geçen gün daha<br />
iddialı bir hale geliyor. Diğer spor merkezlerinden farkını<br />
ise yöneticisi, antrenörleri ve abonelerine sunduğu sağlıklı<br />
yaşam tarzıyla ortaya koyuyor.<br />
Kadıköy Life Dergisi’ne merkez hakkında bilgi veren<br />
ModActive Fitness Merkezi Yöneticisi Kubilay Erişken;<br />
“Hafta içi sabah 7’den gece 11’e, cumartesi ve pazar günleri<br />
sabah 7’den akşam 8’e kadar hizmet veriyoruz. İstediğiniz<br />
zaman bu saat dilimlerinde gelip çalışma imkânınız var.<br />
Salonun her yeri ayrıntılı ve uzun bir tasarlama süreci sonunda<br />
ortaya çıktı” dedi. Erişken, konuşmasının devamında<br />
şunları ifade etti:<br />
HERKESİN RAHATLIKLA SPOR YAPABİLECEĞİ BİR ALAN<br />
“Moda Deniz Kulübü yönetiminin uzun süredir arzuladığı<br />
bir konuydu. Planlama 2015’te, yatırım 2016 yılında<br />
başladı. 2017 Nisan ayı sonunda açabildik. Herkesin en<br />
uygun koşullarda ve rahatlıkla spor yapabileceği bir alan<br />
yaratmak gerekiyordu. Uzun süren mimari değerlendirmeler<br />
ve çalışmalar sonucu yaklaşık 700 metrekarelik bir<br />
salon oluşturuldu.<br />
TAMAMİYLE BİR YAŞAM STİLİ AMAÇLANDI<br />
Moda Deniz Kulübü, her geçen gün gençleşiyor. Üyelerin<br />
yüzde 52’si 45 yaş, yüzde 32’si 35 yaş altı. Fitness merkezi,<br />
eksikliğini hissettiğimiz ve her yaş grubundan üyelerin<br />
sürekli talep ettiği bir hizmetti. Son zamanlarda dünyada<br />
da bir trend var; sağlıklı yaşam. Bunun için en uygun yer<br />
ise spor salonları. Bunu düşünerek, sağlıklı bir yaşam stili<br />
sunmak istedik. Temel prensip, spor ve spor yaptıktan<br />
sonraki beslenme. İstediğiniz kadar spor yapın, kaliteli bir<br />
beslenme anlayışınız yoksa dış görünümde de, sağlıklı<br />
yaşam amacınızda da istediğiniz sonucu elde edemezsiniz.<br />
Onun için deniz manzaralı Veranda Cafe adında bir restoranımız<br />
var. Burada normal cafe menüsü yanında sağlıklı<br />
94 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Spor<br />
menülerden oluşan bir sistem de kuruldu. Soğuk ve sıcak<br />
sebze yemekleri, salatalar ve aşırı yağlı olmayan ürünler…<br />
Bunların hepsi diyetisyen ile hazırlandı. Kızıltoprak<br />
Florence Nightingale Hastanesi ile anlaşmamız var. Spor<br />
salonumuza gelen kişinin önce ölçümleri yapılıyor. Durum<br />
değerlendirmesi ve ne yemesi-içmesi gerektiğiyle alakalı<br />
öneriler sunuluyor. Antrenman programı veriliyor. Uygulaması<br />
gösteriliyor ve antrenman bittikten sonra günün diğer<br />
bölümüne yayacağı beslenmeyi hemen bir üst kata çıkıp<br />
yapabiliyor. Bu şekilde hareket ederek, 5-6 ayda sağlıklı<br />
yaşam konusunda ciddi ilerleme sağlayan üyelerimiz var.<br />
SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN BURAYA GELEN ÜYENİN<br />
ÇÖZÜM ORTAĞIYIZ<br />
Diğer merkezlerden farkımız, konumumuz ve sunduğumuz<br />
konfor. Hafta içi sabah 7’den gece 11’e kadar hizmet<br />
veriyoruz. Hafta sonu ise sabah 7’den akşam 8’e kadar...<br />
İstediğiniz zaman bu saat dilimlerinde gelip çalışma imkânınız<br />
var. Salonun her yeri ayrıntılı olarak ele alındı. Her<br />
şey uzun bir tasarlama sonucu ortaya çıktı. Bulunduğumuz<br />
zemin tartan ve antibakteriyel. Üzerinde poliüretan boya<br />
var. Temizlikçi kadromuz fazlasıyla düşünüldü. Hijyene çok<br />
önem veriyoruz. Lifefitness marka ve son teknoloji ekipman<br />
seçtik. Mesela strength ekipmanında Hammer serisini<br />
koyduk. Haftada 5 gün diyetisyen hizmeti sunuyoruz, çoğu<br />
spor salonunda bunu bulamazsınız. Ayrıca diyetisyenin<br />
önerdiği sistemi sunan restoran, sadece bir üst katta...<br />
Ellerine liste verip, bunu nerede yerseniz yiyin demiyoruz.<br />
Sağlıklı yaşam için buraya gelen abonenin çözüm ortağıyız<br />
aslında. Ayrıca her ay sporla, sağlıkla ilgili seminerlerimiz<br />
oluyor. Bunlar bizi ayrıcalıklı kılan şeylerdir.<br />
TÜRKİYE’DE SPOR ÇOK YANLIŞ ALGILANIYOR<br />
Yıllardır Moda Deniz Kulübü’nün fitness konusunda<br />
danışmanlığını yapıyorum. Hayatımın uzun bir kesimi<br />
Moda ve Kadıköy’de geçti. Daha evvel lisanslı olarak futbol,<br />
basketbol ve hentbol oynadım. Vücut geliştirme ve fitness<br />
sporunda 30. yılım. Türkiye’nin ilk spor salonu sahiplerinden<br />
biriyim. Üniversitede okurken bile spor salonum vardı.<br />
Kendim çalışarak açmıştım Kadıköy’de. Federasyonun çeşitli<br />
kademelerinde görev yaptım, Türkiye’de ve yurtdışında<br />
da. Spora yönelik farklı şeyler yapmak için sürekli çabaladım.<br />
Ülkemizde gözden kaçan çok önemli bir husus var;<br />
spor sadece dış görünüme önem veren insanların yapması<br />
gereken bir eylem olarak algılanıyor. Bu büyük bir yanılgı...<br />
GENÇLERE VERİLECEK EN BÜYÜK HEDİYE,<br />
SAĞLIKLI YAŞAM VE SPOR<br />
Halkımız inanılmaz derecede fazla kilo ve obeziteyle ilgili<br />
problem yaşıyor. Onun için sporun daha çok önemsenmesini<br />
sağlamak zorundayız. Şu anda Türkiye’de çocuklardaki<br />
obezite oranı yaklaşık yüzde 20. Yani her beş çocuktan biri<br />
obez. Spor yapmak artık bir zorunluluk... İnsanlar bunu<br />
anlamaya başladı. Biz de bu bilinci yükseltmeye çalışıyoruz.<br />
Dış görünüşümüz de önemli ama sağlığımız dış<br />
görünüşümüzden çok daha önemli. Velilerin çocuklar için<br />
yapması gereken ilk şey, onlarda sağlıklı yaşam bilinci oluşturmak<br />
ve buna imkân sağlamak. Moda Deniz Kulübü’nün<br />
de en önemli önceliklerinden biri, çocukların ve gençlerin<br />
spor yapması. Yelken ve tenisteki desteğini bu alanda da<br />
sürdürüyor, 21 yaş altı öğrencilere ModActive Fitness Merkezi’nde<br />
inanılmaz kolaylıklar sağlıyoruz. Hiçbir kulüpte<br />
olmayacak avantajlar veriyoruz. Çünkü gençlere verilebilecek<br />
en büyük hediye, sağlıklı yaşam ve spor.<br />
DAHA İYİ VE DAHA KALİTELİ BİR HAYAT İÇİN<br />
Çocuklarımızın geleceğine katkı sağlamak istiyorsak,<br />
iyi beslenmelerini ve spor yapmalarını sağlamalıyız.<br />
Okul yılları boyunca özel derslerine önemli meblağlar<br />
ödüyoruz ama spor salonuna kaynak ayırmıyoruz. İnanın<br />
orada geçirecekleri zaman da en az dersleri kadar önemli.<br />
Spor onlara uzun, sağlıklı ve kaliteli bir ömür sağlayacak.<br />
ModActive’i bu amaçla kurduk.”<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 95
Nejat Yavaşoğulları:<br />
Kadıköy’de yaşam<br />
daha cazip hale geldi<br />
Salih Kalyon:<br />
İnsanlık var oldukça,<br />
tiyatro da var olacak!<br />
Ünlü magazinci Funda Erkoç<br />
Kadıköy Life’da<br />
Türk musikisi ile<br />
balenin birleştiği isim;<br />
Mercan Selçuk
Life Magazin<br />
Nejat Yavaşoğulları:<br />
Kadıköy’de yaşam<br />
daha cazip hale geldi<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Türkiye’nin efsanevi rock gruplarından Bulutsuzluk Özlemi’nin<br />
kurucusu Nejat Yavaşoğulları ile müzik, yaşam,<br />
politika ve Kadıköy üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.<br />
“Kadıköy son yıllarda kendi önemini daha çok hissettiren<br />
bir yer haline geldi. Bunda tabi ki ilçedeki insan<br />
yapısının önemi var. Kadıköy’ü oluşturan sakinler daha<br />
çağdaş, düşünceli, demokrasi ve laikliğe inanan kişiler.<br />
Bu sebeple de Türkiye’nin çağdaş yüzünü yansıtan<br />
bir insan topluluğunun birlikte yaşadığı yer Kadıköy”<br />
diyen Yavaşoğulları; “Bir yeri önce sanatçılar keşfeder.<br />
Bodrum’da da öyle oldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Azra<br />
Erhad gibi yazarlar ve ressamlar mavi yolculuk yaptılar<br />
Bodrum’a, Halikarnas’a. Önce Cevat Şakir gitti, orada<br />
yazdığı kitaplar ile bölgeyi keşfetti. İşte Kadıköy’de de<br />
böyle bir şey oldu” mesajı verdi.<br />
Bulutsuzluk Özlemi ile çalışmalarınız nasıl gidiyor?<br />
Yeni üretimleriniz var mı?<br />
Bu sıralar konserlerimize ağırlık verdik. İstanbul ve diğer<br />
pek çok yerde konserler olmaya devam ediyor ancak<br />
bu basına yansımıyor. Bunun dışında kapsamlı bir<br />
çalışmamız var. Nazım Hikmet’in yazmış olduğu Şeyh<br />
Bedrettin Destanı’nı, bir rock müzik grubu olmamıza<br />
rağmen senfoni orkestrası ve koro ile beraber söyleyeceğiz.<br />
Bulutsuzluk Özlemi severler, bu çalışmaya bahar<br />
aylarında ulaşabilecek. Onun dışında bu çalışmanın<br />
konserleri ve tanıtımları olacak, canlı konserlerden<br />
kayıtlar yer alacak albümün içinde.<br />
Sizce müzik insan yaşamını ne denli etkileyebilir?<br />
Sizin yaşamınızı ne şekilde etkiledi?<br />
Müzik, insan yaşamını çok fazla etkileyen bir şey<br />
aslında... “Müziksiz bir hayat düşünülemez” demiş<br />
ya Nietzsche. Gerçekten de öyle. Müzik insanların<br />
hayatına bir yerden giriyor, istemem diyenlerin bile giriyor.<br />
Mesela anne bebeğini uyuturken ninni söylüyor,<br />
futbol taraftarı takımını desteklemek için müzik yapıyor,<br />
hatta savaşta dahi müzik yapılıyor. Yani müzik,<br />
insanın beş duyu organından birine hitap eden bir<br />
şey... Farkında olmadan insan hayatı etkileniyor aslında.<br />
Bir de iletişim devrimi ile radyo gibi icatlardan<br />
sonra burada üretilen müzik, dünyanın öbür ucunda<br />
100 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Life Magazin<br />
da dinleniyor ve kendine bir dinleyici<br />
bulabiliyor. Bu da müziğin güçlerinden<br />
biri haline dönüştü. Dolayısıyla müzik, çok<br />
önemli bir şey insanlar için. Benim için ise<br />
müziksiz ve ritimsiz bir hayat düşünmek<br />
zor. Bu bizim hayatımızın içinde geçiyor.<br />
Tabi benim müzik ile ilişkim daha özel,<br />
ben daha farklı bakıyorum müziğe. Mesela<br />
çevreden duyduğum herhangi bir ses bana<br />
bir şarkı etkisi yapıyor veya kafamda tasarladığım<br />
müzikler ile dolaşıyorum. Böyle<br />
bir yanı da var benim için. Küçük yaşlardan<br />
itibaren müziksiz olamayacağımı anladım<br />
ve müzikle uğraşmakla ancak ruhum<br />
tatmin oldu.<br />
Sosyal ve politik gündemden<br />
uzak kalmayan, hatta tam aksine<br />
gidişata dokunmaya çalışan<br />
bir yerde duruyorsunuz. Bu<br />
minvalde sanatçının politika<br />
üzerinde böyle bir işlevi var mıdır?<br />
Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum;<br />
biz neysek oyuz. Bu da bizim müziğimize<br />
yansıyor. İnsan kendisini eğer toplumdan<br />
soyutlamazsa, ister istemez sosyal olaylardan,<br />
hayattan etkileniyor ve ürünlerini de<br />
bu birikimlerin sonucunda ortaya çıkarıyor.<br />
Bu sebeple de politik değilim denemez.<br />
Çünkü her yaptığınız şey, sizin belli bir<br />
politikayla uyumlu olabilir. Onun için “Ben<br />
politikaya hiç bulaşmıyorum” denebilir<br />
tırnak içinde, ama ben onu şöyle söylüyorum;<br />
aslında biz ya da bize benzeyen diğer<br />
müzik grupları politika yapmak için değil<br />
ama, kendi söylemek istediği şeyi anlatmak<br />
için müzik yapıyor. Kendi söylemini ortaya<br />
koymak için. Böyle olduğu zaman da politika<br />
anlaşılabiliyor.<br />
Buna ek olarak müzik sektörünün<br />
içinde bulunduğu durumu nasıl<br />
yorumluyorsunuz?<br />
Müzik, bir şekil ve sistem değiştirdi. Eskiden<br />
müzik şirketleri, plak şirketleri vardı. Sonra<br />
kaset oldu kaset sattılar, sonra CD oldu<br />
dijital ortama girdi, internete girince de<br />
olaylar bambaşka bir hal aldı. Şimdi mesela<br />
albüm satışları düştü. Çünkü herkes müziği<br />
cep telefonlarının da internet ile bağlantı<br />
kurmasıyla internetten dinlemeye başladı.<br />
Ve maalesef böyle bir devrim yaşadık son<br />
onbeş yılda. Eskiden birisi gidiyordu, benim<br />
bestelerim var diyordu, plak şirketlerine<br />
dinletiyordu. Biri de “Gel albüm yapalım”<br />
diyordu. Stüdyoya gidiliyor, şarkılar<br />
seçiliyor, stüdyoda çalınıp albüm haline<br />
getiriliyordu. Bu plak şirketi de bunu CD ya<br />
da kaset haline getirerek satışa sunuyordu<br />
ve birçok kişi de oradan para kazanıyordu.<br />
Şimdi öyle bir şey yok; basılı plak, CD, kaset<br />
diye bir şey kalmadı.<br />
Mesela bizim yetişme dönemimizden örnek<br />
vereyim; diyelim ki yeni bir albüm çıktığı zaman<br />
o albümü alıyorduk, müzikle uğraştığımız<br />
için grubumuz da vardı. Gidiyorduk bir<br />
arkadaşımızın evine, pikapta müzik çalıyor,<br />
vay be diyerek dinliyoruz. Gitarı kim çalmış,<br />
sözler kime ait, böyle araştırarak kitap okur<br />
gibi dinliyorduk müziği yani. Bu da elbette<br />
zevkliydi. Şimdi eski albümler tekrar plak<br />
olarak basılmaya başlandı.<br />
Kadıköy hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />
Sizce Kadıköylülerin müzik ve sanata<br />
bakışı nasıl?<br />
Kadıköy, son yıllarda kendi önemini daha<br />
çok hissettiren bir yer haline geldi. Bunda<br />
tabi ki Kadıköy’deki insan yapısının önemi<br />
var. Kadıköy’ü oluşturan sakinler daha<br />
çağdaş, düşünceli, demokrasi ve laikliğe<br />
inanan insanlar. Kendi içlerinde bazı yanlışları<br />
da olabilir, ama sonuçta Türkiye’nin<br />
çağdaş yüzünü yansıtan bir insan topluluğunun<br />
birlikte yaşadığı yer Kadıköy. O<br />
yüzden de son yıllarda Kadıköy’de yaşam,<br />
İstanbul’un diğer semtlerine göre daha<br />
cazip hale geldi.<br />
Belediye yönetiminin de o çizgide olması,<br />
halkın kendi seçtiği çizgiye uygun yerde<br />
durması çok güzel bir yaşam filizlendirdi.<br />
Beyoğlu’nun kültür ve sanattaki<br />
öncü durumu belki hâlâ sürüyor ama bu<br />
Kadıköy’e biraz da olsun transfer olmuş<br />
durumda. Burada konserler yoğunlaştı.<br />
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bir opera<br />
binası kalmadı ama Kadıköy’de Süreyya<br />
Operası var. Sanatçılar ara sokaklardaki<br />
atölyelerinde seramik çalışmalarını,<br />
müzik çalışmalarını yaparlardı. Bunların<br />
hepsi Beyoğlu’ndan Kadıköy’e kaymaya<br />
başladı. Böyle olunca da buradaki yaşam<br />
daha da renklendi.<br />
Zaten genellikle şöyle olur; bir yeri önce<br />
sanatçılar keşfeder. Bodrum’da da öyle<br />
oldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Azra Erhad<br />
gibi yazarlar, ressamlar mavi yolculuk<br />
yaptılar Bodrum’a, Halikarnas’a. Önce oraya<br />
Cevat Şakir gitti, orada yazdığı kitaplar ile<br />
orayı keşfetti. İşte Kadıköy’de de böyle bir<br />
şey oldu. Mesela Yeldeğirmeni semtinin<br />
ara sokaklarında veya Moda’ya giderken<br />
sokaklarda bir atölye görüyorsun; bir<br />
ressam bir yandan müzik dinlerken, soğuk<br />
bir dükkânda resim ya da heykel yapıyor.<br />
Kadıköy böyle işte...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 101
Life Magazin<br />
Salih Kalyon:<br />
İnsanlık var oldukça,<br />
tiyatro da var olacak!<br />
DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />
Usta tiyatrocu Salih Kalyon ile geçmişten günümüze uzanan<br />
bir söyleşi gerçekleştirdik. Tiyatroya nasıl başladığını,<br />
ilk sahne heyecanını, günümüzde ayakta kalmaya çalışan<br />
tiyatroları ve bunun için çabalayan tiyatrocuları konuştuğumuz<br />
sohbetimizde konu tiyatro olunca, ister istemez<br />
Taksim’in mevcut durumunu, sanatın ve sanatçıların Kadıköy’de<br />
nasıl bir gelişim sergilediğine de değindik.<br />
“Tüm bu karmaşalar içerisinde sanata ve edebiyata fırsat<br />
bulup, tiyatrocu kardeşlerimizin kişisel çabalarla yaptıkları<br />
çalışmalarla tiyatro denilen olgu var edilmeye çalışılıyor”<br />
yorumunda bulunan sanatçı; “Bu yüzden tiyatronun öyle<br />
dedikleri gibi bitmesi diye bir şeyi yok. İnsanlık var oldukça,<br />
tiyatro da var olacak! Bunlara da bir geçiş süreci olarak<br />
bakmak gerekiyor. Yani diyorum ki, denizler dalgalanmadan<br />
durulmaz” şeklinde düşüncelerini ifade etti. Salih<br />
Kalyon ile keyifli söyleşimizin ayrıntıları için buyurunuz:<br />
Taksim’deki dönüşüm, beraberinde mevcut yapıyı da<br />
değiştirdi. Kadıköy’de yeni açılan tiyatrolarla birlikte<br />
tiyatro severlerin mekân algısı değişti mi?<br />
Şüphesiz. Ülkenin değişen koşullarıyla birlikte tiyatro<br />
konusunda da çok değişim var. Taksim civarında benim<br />
tiyatroya başladığım 1960-1970’li yıllarda 20’ye yakın<br />
tiyatro vardı Beyoğlu’nda. El Hamra İstanbul Tiyatrosu,<br />
Ses Tiyatrosu. Şu anda Ferhan Şensoy’un tek başına<br />
omuzladığı ve yaşatmaya çalıştığı bir yer. Çağdaş ülkelerde<br />
devletin böyle binaları ayakta tutması gerekiyor. Onun<br />
dışında Beyoğlu’nda eski Karaca Tiyatrosu, şu anda tekrar<br />
kaderine terk edildi. Daha yukarı çıkarken İş Bankası’nın<br />
çalışma ofisi haline dönüştürülen Genar Tiyatrosu vardı.<br />
Böylece Beyoğlu’na kadar 20 tane tiyatronun bulunduğu<br />
bir yerdi orası.<br />
Kadıköy’e gelince, günümüzde çok sevindirici olaylar<br />
yaşıyoruz. Müjdat Gezen Kültür Merkezi, konservatuvarı<br />
ile beraber yıllardır Kadıköy’e bir hayat getiriyor, gençleri<br />
yetiştiriyor. Onun yetiştirdiği talebelerden Şevket Çoruh, şu<br />
anda pasajın içinden bir salonu ihya etti ve Baba Sahne’yi<br />
açtı. Bütün servetini maddi manevi oraya dökerek, yine<br />
devletin gerçekleştirmesi gereken kültür merkezini kendi<br />
yaptı. Heykeli dikilecek bir davranış olarak adlandırıyorum.<br />
Ayrıca, Moda Sahnesi ve Haluk Bilginer’in Oyun Atölyesi de<br />
çok güzel oyunlar sergiliyor.<br />
Peki hocam, uzun yıllardır sektörün içindesiniz.<br />
Değişen neler oldu bu yıllar içerisinde?<br />
Değişen çok şey oldu. Dediğim gibi bu bir çağdaşlık ve<br />
aydınlanma sorunu. Yani bir ülkenin aydınları ne kadar<br />
çoksa, o ülkenin aydınlanması da o kadar kolay olur. Ama<br />
bir ülkenin aydınları kıyıma uğrarsa, hapse atılırsa, önü<br />
kesilirse, yok edilirse ve ülkede arabesk kültürün hâkim<br />
olmaya başlatıldığı dönemler yaşanırsa, işte bugünkü yaşadığımız<br />
dönem gibi olur.<br />
102 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Life Magazin<br />
Eğitim konusunda Köy Enstitüleri vardı.<br />
Oradan kimler çıkmadı ki? Benim de okul<br />
müdürüm Köy Enstitüsü çıkışlıydı ve ben<br />
çok şanslıydım. İlkokul müdürümün sınıfa<br />
davet ettiği Aşık Veysel’i tanıma olanağı<br />
bulmuştum ben. Böyle karşımda oturup saz<br />
çaldı ve ben onu dinledim. Ama ne acıdır ki<br />
Cumhuriyet tarihimizde ilkokul diploması olmayan,<br />
buna rağmen öğretmen okullarında<br />
müzik dersi veren tek adamdır Aşık Veysel ve<br />
okulları ona bir maaş dahi bağlamamışlardır.<br />
Toplamak gerekirse bu karmaşalar içerisinde<br />
tiyatrocu kardeşlerimizin kişisel çabalarla<br />
yaptıkları çalışmalarla tiyatro denilen<br />
olgu var edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden<br />
tiyatronun öyle dedikleri gibi bitmesi diye<br />
bir şeyi yok. İnsanlık var oldukça, tiyatro da<br />
var olacak. Bunlara da geçiş süreci olarak<br />
bakmak gerekiyor. Yani diyorum ki, denizler<br />
dalgalanmadan durulmaz.<br />
Komedi Dükkânı, Eyvah Eyvah gibi<br />
komedi projeleriyle de çıktınız seyirci<br />
karşısına. Size nasıl hissettiriyor komedi<br />
yapmak?<br />
Aslında benim tiyatroya başlangıç serüvenim<br />
komedi ile başlıyor. Ben Adapazarı’nda<br />
büyüdüm. Büyüdükçe evin içinde taklit<br />
yaparak ailemi güldürmeye başladım.<br />
Sonra dışarıya taşıdım. Komşuların taklidini<br />
yapıyordum. Ben insanları güldürürsem,<br />
daha mutlu oluyorum. En büyük şansım<br />
da, İstanbul’dan Anadolu’ya turneye çıkan<br />
tiyatrolar mecburen Adapazarı’na uğrarlar<br />
ve orada ilk gösterilerini yaparlardı. Ben de<br />
böylece tiyatro seyretmeye başladım. Bütün<br />
oyunları kaçırmadan seyrederdim. Fakat<br />
çok üzülüyordum, o tiyatrolar içerisinde<br />
benim yaşıma uygun bulduğum anlamda,<br />
ki ne anladığımı da bilmiyorum ama bana<br />
uygun, uygun değil diye kendimce roller ve<br />
oyunlar araştırıyordum.<br />
Hep yaşlı yaşlı insanlar ve de benim sevmediğim<br />
aldatmalar üzerine tiyatrolar seyrediyordum.<br />
Seviyordum tiyatroyu ama benim<br />
aradığım değildi. Fakat bir gün İstanbul’dan<br />
bir Arena Tiyatrosu geldi Adapazarı’na. İşte<br />
aradığım tiyatroyu bulmuştum. Ben böyle<br />
tiyatro yapmak istiyordum. Benim yaşıma<br />
uygun gençler vardı oyunda ve oyunlar bir<br />
şey anlatıyordu. Birlikte çalışan bir ekip vardı.<br />
Patronu belli değildi. Tanıştım o ekiple.<br />
İstanbul’dan kovulmuşlardı. “Biz Ankara’ya<br />
yerleşeceğiz, orada tiyatro yapacağız. Sen<br />
de istersen gelebilirsin” dediler. Ben böyle<br />
bir söz alınca artık durur muyum, fakat o yıl<br />
iki ağabeyim de askere gittiği için annem<br />
yalnız kaldı ve ben onu bırakamadım. Ağabeylerimin<br />
askerden dönmesini bekledim.<br />
Bir yıl sonra aynı ekip, isim değiştirerek<br />
geldiler Adapazarı’na, Ankara Sanat Tiyatrosu<br />
olarak. “Artık dayanamıyorum” dedim<br />
ve doğru ver elini Ankara...1964 yılının 29<br />
Ekim’i tiyatroya merhaba dedim. İlk oyunumu<br />
oynadım, ilk maaşımı aldım. Onun için<br />
29 Ekim’in benim için çift anlamı vardır.<br />
Peki, yakın zamanda planladığınız<br />
projeniz var mı?<br />
Şu anda devam eden “Şevkat Yerimdar”<br />
isimli bir dizi var. Ayrıca Beşiktaş Kültür Merkezi<br />
(BKM) ile “Düğüm Salonu” adlı bir film<br />
yaptık. Şubat ayında vizyona girecek.<br />
Karanlık dönemlerde sanatın işlevi<br />
ne olmalıdır, sanata böyle bir işlev<br />
yüklemek doğru mudur?<br />
Gayet tabi, sanat susturulamaz. Sanata sansür<br />
olmaz. Bir şekilde sanatçı onu söyler, bir<br />
şekilde onu anlatır. Onun için Büyük Önder<br />
Atatürk’ün dediği gibi, “Sanatsız kalan bir<br />
milletin hayat damarlarından biri kopmuş<br />
demektir”. Bu yüzden baskı dönemlerinde<br />
sanat daha bir bilinir, daha bir kılıçlarını<br />
kuşanır. Fırsat buldukça da söyleyeceği şeyi<br />
söyler. Ben umutsuz değilim. Hiçbir zaman<br />
da umutsuz olmadım. Sanat yine ortamını<br />
bulur ve son sözünü söyler diye düşünüyorum.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 103
Life Magazin<br />
Türk musikisi ile balenin birleştiği isim;<br />
Mercan Selçuk<br />
Fotoğraf: Salih Güler<br />
Bale sanatçısı ve eğitmeni Mercan Selçuk, hem Türkiye’de hem de yurtdışında aldığı sanat eğitimini<br />
bugün geleceğin sanatçılarına aktarıyor. Mercan Selçuk Dans Topluluğu olarak öğrencileri ile<br />
hazırladığı ‘Bizim Hikâyemiz’ isimli ilk gösteri 5 Mart’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde izleyicisiyle<br />
buluşacak. Sanatçı, bundan sonraki projelerde ise Türk musikisi ile baleyi birleştirmeye hazırlanıyor.<br />
DİLEK KARAGÖZ<br />
Türkiye sanat tarihinin kilometre taşlarından bir ailenin<br />
son temsilcilerinden Mercan Selçuk… Dedesi, son yüzyılın<br />
kendinden sonrakilere örnek olmuş en büyük ses icracısı<br />
Münir Nurettin Selçuk. Babaannesi, tiyatro sanatçısı Şehime<br />
Erton. Babası, Türk müziğinin usta ismi orkestra şefi ve<br />
bestekâr Timur Selçuk... Annesi, dans sanatçısı ve eğitmeni<br />
Ayşegül Betil. Mercan Selçuk ise, böyle köklü bir aileye<br />
mensup olmanın güzelliğinin ötesine kendini taşımış bir<br />
isim. Çocukken annesinin elinden tutup götürdüğü bale<br />
salonları, bugün bütün hayatı… Hem birçok projede dans<br />
ediyor, hem öğrenci yetiştirmeye devam ediyor. Sanatçı olmanın<br />
bütün dünyadaki gibi Türkiye’de de zor yanları olduğunu<br />
kabul etse de, daha güzel bir geleceğin sanatla inşa<br />
edileceğine dair inancı ve umudu gözlerinden okunuyor.<br />
Mercan Selçuk, bugünlerde yeni bir projenin coşkusunu<br />
yaşıyor. Şu ana kadar yetiştirdiği öğrencilerinden oluşan<br />
Mercan Selçuk Dans Topluluğu ile yeni bir yolculuğa başlıyor.<br />
Topluluğun ilk projesi ‘Bizim Hikâyemiz’ isimli dans<br />
gösterisi. 5 Mart’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapılacak<br />
prömiyer için gün sayan Selçuk projeyi anlatırken, siz de<br />
farkında olmadan o heyecana kapılıyorsunuz:<br />
BİR BALE SANATÇISININ HAYATI:<br />
BENİM HİKÂYEMİZ<br />
“İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü<br />
ile başladı bale yolculuğum. Ardından Londra’ya gittim ve<br />
Rambert School of Ballet’de iki sene modern dans eğitimi<br />
aldım. Klasik balenin üzerine modern dansı eklemek<br />
istedim. Orada çeşitli projelerde çalıştıktan sonra Türkiye’ye<br />
döndüm. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda<br />
eğitmenliğe başladım. Sonra 2011 yılında Robert Kolej Lisesi’nde<br />
modern dans bölümünü kurdum. Özel Yıldız Müzik<br />
ve Dans Akademisi’nde bir bale bölümü oluşturduk. Orası<br />
çok güzel devam eden bir okul... Bu yaz, bütün bu birikimlerin<br />
sonucunda Mercan Selçuk Modern Dans Topluluğu’nu<br />
kurduk. Toplulukta konservatuardan yedi öğrenci, Robert<br />
Kolej’de yetiştirdiğim altı öğrenci var. Devlet Balesi’nden de<br />
bir sanatçı bulunuyor ve ben de onlarla dans ediyorum. Bu<br />
yetişkin kadromuzun dışında bir de çocuk kadromuz var. Üç<br />
yaşından 13 yaşına kadar değişen yaş grubunda 15 kişilik<br />
yine benimle balede yol alan öğrenciler. Toplamda 30 kişilik<br />
bir kadromuz mevcut. Yazın, İstanbul’da ilham veren bir<br />
vapur yolculuğunda bu fikir doğdu. Çalışmalara başladık.<br />
Eserde, bir dans sanatçısının çocukluktan olgunluğa ilişkile-<br />
104 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Life Magazin<br />
“Bale sanatı fiziksel ve ruhsal olarak zor<br />
bir iş... Çok ciddi bir motivasyon gerekiyor.<br />
Eğitmenler olarak bizim de çocukları çok<br />
iyi motive etmemiz gerekiyor. Hem fiziksel,<br />
hem de duygusal olarak kolay değil. Dolayısıyla<br />
öğrenciliğimde benim de inişlerim<br />
çıkışlarım oldu. Ama o öyle bir aşk ki, su<br />
içmek, nefes almak gibi. Nasıl su içmeden<br />
yaşayamıyorsak, gerçek bir sanatçı için de<br />
bu böyle. Hangi dalı seçerseniz seçin. Ve<br />
‘Bizim Hikâyemiz’ projesi de böyle doğdu.<br />
Yaz tatilindeydim. İşler bitmişti ama üretmeden<br />
duramıyorsunuz.”<br />
sa herkesin yurtdışına gitme imkânı olmuyor.<br />
O yüzden de dönüşte öğrendiklerimi<br />
aktarmaya, kareografi yapmaya başladım.<br />
Hiçbir zaman orada kalmayı düşünmedim.<br />
Aynı babam ve Münir Baba gibi... Onlar da<br />
yurtdışından davet aldılar ama hepsi buraya<br />
dönmeyi seçti. Benim de tabiatımda bu<br />
vardı. Orada birçok kapı açılmasına rağmen<br />
buraya dönmek istedim. Çünkü evim olarak<br />
burayı hissediyorum.”<br />
rini, duygu durumlarını, arkadaşlıklarını, ilk<br />
platonik aşkını, ilk yalnızlığını, ilk kayıplarını<br />
ele alıyoruz. Metinlerle bunu anlattık. Yazdığım<br />
metinleri dansçılar ve tiyatro bölümünden<br />
öğrencilerimiz seslendirdi. Böylece<br />
seyirci gösteriyi izlerken kitapçığa bakmak<br />
zorunda kalmayacak. Dansın ne anlattığını<br />
zaten metinler seslendirecek. Genelde dansta<br />
bilinmiş eserlerin dışında böyle bir kaygı<br />
olduğundan bu yola başvurduk. Keyifle<br />
çalışıyoruz. Çok heyecanlıyız.”<br />
“BALE NEFES ALMAK, SU İÇMEK GİBİ”<br />
Balenin kolay bir yolculuk olmadığının altını<br />
çizen Mercan Selçuk, “Ama öyle bir aşk ki,<br />
nefes almak, su içmek gibi” diyor:<br />
Londra’da okumanın ufkunu açtığını dile<br />
getiren Selçuk, yurtdışından teklifler alsa<br />
da, dedesi ve babası gibi Türkiye’ye dönmek<br />
istemiş. “Çok büyük bir potansiyele<br />
sahibiz” diyen Selçuk, Türkiye’ye dönüş<br />
sebebini şöyle açıklıyor:<br />
“Biz gerçekten ülke olarak müthiş bir<br />
potansiyele sahibiz. Coğrafi olarak… Bize<br />
armağan edilen Atatürk gibi bir insan var.<br />
Türk müziği gibi olağanüstü bir müzik var.<br />
Tek sesli bir müzik… Dünyada tek… Her<br />
anlamda çok büyük bir potansiyelimiz<br />
var. Bazen özellikle sanatta motivasyonu<br />
düşüren şeyler oluyor. Günlük hayatımızda<br />
da, haberlerde de görüyoruz. Yurtdışındaki<br />
eğitim sürecinde eğer çalışan ve emek<br />
veren bir insansanız, özgüveni asla aşağıya<br />
çekmiyorlar. Ancak tembelseniz anında<br />
kapıyı gösteriyorlar. Kendimi bulmam ve<br />
kendi yeteneklerimi keşfetmemde Londra<br />
bana çok iyi geldi. Ne kadar burs da kazan-<br />
BALE SAHNESİNDE SEMA<br />
Kaliteli sanatın popüler olanın yanında<br />
azınlıkta kaldığını ifade eden Selçuk, asla<br />
umutsuz olmadığının ve iyi olanın sosyal<br />
statüsü ne olursa olsun bütün insanlara<br />
ulaştığını vurguluyor. Selçuk’un gerçekleştirmeyi<br />
istediği projelerden biri ise Türk<br />
müziği ile modern baleyi birleştirmek:<br />
“Gerçekten kaliteli sanat azınlıkta ama<br />
kesinlikle umutsuz değilim. Belki biraz hayalperest<br />
olabilirim. Çünkü meslektaşlarım<br />
çok şikâyetçi. Sanata değer verilmediğinden<br />
sanat merkezleri yapılmadığına kadar<br />
birçok şikâyet var. Ben o kadar ümitsiz<br />
olsam böyle bir projeye girmezdim. Kesinlikle<br />
bu ülke insanın çok güzel olduğunu<br />
düşünüyorum. Kendi kültürümüzde aşırı<br />
cevherler olduğunu görüyorum. Babam,<br />
‘Babamın Şarkıları’ diye bir proje gerçekleştirdi.<br />
Ben de seneye umarım, ‘Babamın<br />
Şarkıları ve Bizim Danslarımız’ diye bir<br />
proje gerçekleştireceğim. Bale, Batı sanatı<br />
ama bizdeki müziklerle birleştirebilirsek<br />
daha çok insana ulaşabileceğimi düşünüyorum.<br />
Mesela ben tasavvufla da ilgileniyorum<br />
ve bale sahnesinde sema yapıyorum.<br />
Türk müziği ile çok güzel bir modern bale<br />
kareografisi sunmak istiyorum. Eskiden<br />
kaliteli sanata daha çok değer verildiği<br />
doğru ama bugün bütün dünya böyle. Eskiden<br />
belki de teknoloji bu kadar gelişmediği<br />
için duygular ön plandaydı. Bugün popüler<br />
kültür her yerde var ama yurtdışında<br />
popüler ile kaliteli olanın terazideki yeri<br />
eşit. Bizde azınlıkta. O yüzden diyorum<br />
ki yaşasın azınlıkta kalmış güzel insanlar.<br />
Popüler olan daha kolay anlaşıldığı için<br />
yaygın olabildiğini düşünüyorum. Sanatsal<br />
değer yükseldikçe daha yüksek eğitim istiyor.<br />
Klasik müzik ya da bale sanatı herkese<br />
hitap etmeyebilir ama gönüllerinde ona<br />
yer olduğuna inanıyorum.”<br />
Gösteri tarihleri ne zaman olacak?<br />
5 Mart’ta başlıyoruz. Kozyatağı Kültür<br />
Merkezi’nde olacağız. 25 Mart’ta İstinye<br />
Enka Kültür Salonu’nda sergileyeceğiz. 25<br />
Nisan’da Robert Kolej’deyiz. Şimdilik belirlenen<br />
gösteri tarihlerimiz bunlar ama Haziran’a<br />
da bir tane eklemeyi düşünüyoruz.<br />
Bu projenin ses getireceğine inanıyorum.<br />
İnsanların bu gösteriyi izlerken keyifli vakit<br />
geçireceğini düşünüyorum. Tek perdelik bir<br />
eser. Bir solukta bitecek.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 105
Life Magazin<br />
Ünlü magazinci Funda Erkoç<br />
Kadıköy Life’da<br />
Doğma büyüme Kadıköylü magazin gazetecisi Funda Erkoç, yeni yıl<br />
itibariyle Kadıköy Life okurları için seçtiği özel haberleri köşesinde<br />
paylaşacak. Başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren, magazin<br />
dünyasının renkli yüzü Erkoç’un “heybesinden” haberler sizleri bekliyor...<br />
Deniz Seki’den<br />
20. yıla özel konser<br />
Deniz Seki, meslek hayatının 20. yılını Bostancı<br />
Gösteri Merkezi’nde verdiği konserle<br />
kutladı. Ünlü şarkıcı, hazırlıkları aylar süren<br />
gecenin açılışını sahneye salıncakla inerek<br />
yaptı. Özel tasarlanmış sahnesi ve dev<br />
prodüksiyonu için iki aydan fazla süredir<br />
çalışan Deniz Seki; konserinde Dile Kolay,<br />
Yakamoz, Seni Seveni Sev, Acele, Ağlamak<br />
Yok, Zor Mu?, Kop Gel Günahlarından,<br />
Suya Hapsettim,<br />
İyisin Tabii gibi<br />
birçok hit olmuş<br />
şarkısının yanı sıra<br />
yeni albümünden<br />
yepyeni şarkıları da<br />
seslendirdi.<br />
Seki’yi bu anlamlı<br />
gününde dinlemek ve heyecanına ortak<br />
olmak için yaklaşık bin 500 kişi mekânda<br />
yerini alırken; şarkıcı Simge Sağın, Reyhan<br />
Karaca, Semih Koç, Seyhan Müzik’in sahibi<br />
Bülent Seyhan, organizatör Banu Noyan,<br />
Milletvekili Lütfü Türkkan gibi ünlü isimler<br />
de konseri en önden takip etti. Sanatçı,<br />
konserinde Gülşah Saraçoğlu imzalı iki ayrı<br />
kostüm giydi. Konserin ilk bölümünde Seki,<br />
sahneye havadan sarkan bir salıncakla<br />
indi. Şarkıcı, ikinci bölüme de bir istiridye<br />
kabuğu içinden çıkarak başladı.<br />
“EN BÜYÜK MİRASIM ŞARKILARIM”<br />
Deniz Seki, konser sırasında yaptığı<br />
konuşmada “Siyah renk Japonlarda<br />
mutluluk demek... Ben çok mutluyum.<br />
Şarkılarım her zaman benden güçlü çıktı.<br />
Benim en büyük mirasım şarkılarım bu<br />
geçen 20 yılda” şeklinde konuştu. Kilo<br />
aldığı ve mide ameliyatı olacağı yönünde<br />
çıkan haberler hakkında da konuşan Seki;<br />
“İncecik bir kadınım. Sporla ve diyetle<br />
fazla kilolarımdan kurtulacağım için ameliyat<br />
olmadım” dedi.<br />
Ünlülerin menajerine<br />
sürpriz doğum günü partisi<br />
Ünlülerin menajeri olarak bilinen Abdullah<br />
Bulut, 34. doğum gününü Caddebostan Ner<br />
Pub’da kutladı.<br />
Sürpriz doğum günü partisine Timur Acar<br />
& Eda Özerkan, İsmail Hacıoğlu, Mesut<br />
Akusta, Gökhan Güneş, Gökhan Keser,<br />
Ferit Aktuğ & Bahar Aktuğ, Emir & Ceren<br />
Benderlioğlu, Atılgan Gümüş, Kemal Uçar,<br />
Merve Sevi Akgün & Çalkan Akgün, Hasan<br />
Küçükçetin & Nazlı Küçükçetin, Serkan<br />
Kuru, Burcu Binici, Polat Bilgin, Sevcan Yaşar,<br />
Bahar Şahin, Çağkan Çulha, Nur Erkul,<br />
Ali Barkın, Anıl İlter, Mert Altınışık, Hazal<br />
Eylül Çelik, Ebru Şahin, Ferdi Sancar, Arzu<br />
Oruç, Çetin Kaya, Berna Çağlar, Serra Pirinç,<br />
Zeynep Elçin gibi çok sayıda ünlü isim<br />
katılarak, Bulut’u yalnız bırakmadı.<br />
“En kötü günümüz böyle olsun” diyen<br />
Abdullah Bulut, ünlü isimlerle tek tek<br />
yakından ilgilendi. Sürpriz parti, gecenin<br />
ilerleyen saatlerine kadar devam etti.<br />
106 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Life Magazin<br />
Mabel Matiz:<br />
2018 benim yılım olacak<br />
Kadıköy’ün köklü alışveriş merkezi Tepe Nautilus, kuruluşunun 15.<br />
yılına özel kutlamalar çerçevesinde ünlü sanatçı Mabel Matiz’i ağırladı.<br />
Sıradışı tarzı ve ses tonuyla fark yaratan ünlü sanatçı, dillerden<br />
düşmeyen şarkılarını akustik versiyonuyla Tepe Nautilus ziyaretçileri<br />
için seslendirdi. Matiz, Sıla ile “Muhbir” düetinin ardından yeni<br />
albümde de sürpriz düetlerin hayranlarını beklediğini söyledi.<br />
Farklı tarzıyla yeniden yorumladığı “Sultan Süleyman” şarkısı<br />
ile herkesin kalbine giren ünlü sanatçı, dillerden düşmeyen<br />
şarkılarını Tepe Nautilus ziyaretçileriyle birlikte söyledi. Karşılıklı<br />
sıcak bir atmosferde geçen konser sırasında Mabel Matiz,<br />
hayranlarına “2018 benim yılım olacak. Sıla ile yaptığımız<br />
‘Muhbir’ sonrası yeni düetler de yolda. Yeni albümümde<br />
yepyeni şarkılarımı sanatçı dostlarımla birlikte söyleyeceğiz.<br />
Bu albüm diğerlerinden çok farklı, 20’ye yakın şarkı<br />
olacak” dedi.<br />
HAYRANLARIYLA BOL BOL FOTOĞRAF ÇEKTİRDİ<br />
İzleyicilerin kulaklarındaki pası silen konser sonrasında<br />
hayranlarını kırmayan sanatçı, onlarla hatıra fotoğrafında<br />
yer almayı ihmal etmedi. Mabel Matiz, konser sonrasında<br />
yakın arkadaşı Göksel’in doğum günü hediyesini de Tepe<br />
Nautilus’tan aldı.<br />
Şarkılarla yeni<br />
yaşını kutladılar<br />
Pop müziğin efsane isimlerinden Yeliz, yeni yaşına Nanna Restaurant‘ta<br />
dostlarıyla birlikte girdi. Uzun yıllardır çalıştığı mekânda<br />
doğum gününü kutlayan sanatçıyı; Nilgün Belgün, Yılmaz Vural,<br />
Selami Şahin, Didem Şahin, Elif Karlı, Yonca Evcimik, Metin Özülkü,<br />
Emel Yalçın, Fikret Bakıcı gibi ünlü isimler yalnız bırakmadı.<br />
Oldukça samimi ve<br />
neşeli bir ortamda<br />
60. yaşına basan<br />
ünlü şarkıcının, hayli<br />
mutlu ve heyecanlı<br />
olduğu dikkat çekti.<br />
Yeliz; “Yeni yaşıma girerken<br />
çok sevdiğim<br />
can dostlarım yanımda<br />
oldu. Kendimi çok<br />
şanslı hissediyorum.<br />
İnanılmaz derecede<br />
mutluyum. Hepsine<br />
ayrı ayrı sonsuz<br />
teşekkürlerimi sunuyorum”<br />
dedi.<br />
Tarkan: Doğa ile<br />
bütünleşin<br />
Tarkan, yemyeşil doğada yürüyüş yaparken çektiği fotoğrafını<br />
sosyal medya hesabından paylaştı. Doğayı seven ve onu<br />
korumak için elinden geldiğince çalışan duyarlı sanatçı, doğada<br />
yürüyüş yaparken çektiği bir fotoğrafını sosyal medyada<br />
takipçileriyle “Doğa şifadır, iyileştiricidir enerjisi. Doğayla<br />
bütünleşmeyi ihmal etmeyin canlarım” notu ile paylaştı.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 107
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Pelin Akdoğan,<br />
“Ben Yolumu Buldum”<br />
Maltepe Üniversitesi’nde<br />
Araştırma Görevlisi olarak<br />
görsel iletişim konusunda<br />
başarılı öğrenciler yetişmesine<br />
katkı sağlayan<br />
Pelin Akdoğan, gönlünü<br />
kaptırdığı Mutlu Güler<br />
ile hayatını birleştirdi.<br />
Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde<br />
kıyılan nikâhın<br />
ardından Marmara Yelken<br />
Kulübü’nde gerçekleşen<br />
düğün gecesinde dostlarının<br />
mutluluk dileklerini<br />
kabul eden çift, Frank Sinatra’nın<br />
seslendirdiği My<br />
Way adlı şarkı eşliğinde<br />
uzun süre dans etti.<br />
Yaşam Duayeni ve Kanaat<br />
Önderi kabul edilen İnal<br />
Aydınoğlu, Pelin Akdoğan<br />
& Mutlu Güler çiftinin<br />
nikâh şahidi oldu. Düğüne<br />
katılanlar arasında, Türk Sanat Müziği Sanatçısı Oya Aksoy da vardı.<br />
CKM’de 6 Haziran’da verilecek olan büyük bir konsere hazırlanan koronun<br />
şefliğini yürüten Aksoy, çifte mutluluk dileklerini iletti. Marmara Yelken<br />
Kulübü’ndeki düğünün orkestrası ise Aziz Ali Elyağutu ve arkadaşlarından<br />
oluşuyordu.<br />
Oya Aksoy, İnal Aydınoğlu ve Aziz Ali Elyağutu...<br />
Tolga Ünker ile Fikriye Kesti’nin<br />
Resimleri Aşka Dönüştü<br />
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarında<br />
tanışan ve uzun süren beraberliklerinin ardından evlilik<br />
kararı alan ressam çift Maltepe Üniversitesi Araştırma Görevlisi<br />
Yusuf Tolga Ünker ile Resim Öğretmeni Fikriye Kesti, Kadıköy<br />
Evlendirme Dairesi’nde mutluluğa ilk adımlarını attılar.<br />
Seçkin davetlilerin katıldığı nikâh töreninde ikilinin mutlulukları<br />
gözlerinden okunurken, genç çift Kadıköy Life Dergisi’ne<br />
duygularını şöyle dile getirdiler: “Bizleri bu mutlu günümüzde<br />
yalnız bırakmayan, bizzat gelerek ya da bizleri arayarak<br />
mutluluğumuzu paylaşan tüm değerli akraba ve dostlarımıza<br />
sonsuz teşekkürler ediyoruz. Bizleri onurlandırdınız. İyi ki<br />
varsınız; sağ olun, var olun.”<br />
Ebru Erdem’i<br />
İzmir’e Gelin Verdik<br />
Tatil Budur Seyahat Acentesi Marka Müdürü Ebru Erdem,<br />
2017 yılını evlilikle noktalayan isimler arasında yerini aldı.<br />
Dillere destan güzelliği yanında pozitif kişiliği ile turizm camiasında<br />
çok sevilen Ebru Erdem’in evlilik kararı alması bir<br />
anlamda sürpriz oldu.<br />
İzmir seyahati sırasında arkadaşlarının düzenlediği bir yemek<br />
davetinde, burada yaşayan 39 yaşındaki Özgür Kurtay ile tanışan<br />
ve görür görmez aşık olduğunu düşünen Erdem’in bu<br />
kararı alması zor olmadı.<br />
Ebru Erdem & Özgür Kurtay çiftinin nikâhı, Kadıköy Evlendirme<br />
Dairesi’nde kıyıldı. Çiftin nikâh şahitleri ise Necati Ayhan<br />
ve Engin Ege oldu. Aynı günün akşamı Caddebostan Meyhanesi’nde<br />
bir eğlence partisi düzenleyen çift, ertesi gün balayı<br />
için tercih ettikleri yavru vatan Kıbrıs’a gittiler.<br />
108 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Wyndham Grand<br />
Kalamış’tan 5. Yıl Kutlaması<br />
Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel, kuruluşunun 5. yılını<br />
benzersiz bir gala gecesiyle taçlandırdı. Cemiyet ve iş dünyasının önde<br />
gelen isimleriyle yeni yaşını kutlayan otel, katılımcılarına “Kalamış’ta<br />
Hayat Başka” mottosunu yaşatan unutulmaz bir gece armağan etti.<br />
Beş yılın bir zaman tüneli atmosferinde sil baştan yaşatıldığı gecede<br />
cemiyet, iş, sanat ve medya camiasının önde gelen isimleri doyasıya<br />
eğlendi. Ayrıca sektörün önde gelen liderlerini de gala gecesinde buluşturan<br />
Wyndham Grand Kalamış, yeni yıla girerken Türk turizmine de<br />
moral vermiş oldu.<br />
Özel gece için Londra’dan İstanbul’a gelen Wyndham Hotel Group Başkan<br />
Yardımcısı Edwin Broers’un yanı sıra grubun Bölge Direktörü İlhan<br />
Köse, “Hoşgeldiniz” plaketlerini otelin Genel Müdürü Mustafa Alparslan’ın<br />
elinden aldılar.
Yeni yıla sevdiklerinizle,<br />
mükemmel bir nikâh töreni ile<br />
bașlangıç yapın.<br />
SÜSLEME DAHİL KİȘİ BAȘI 39 ₺<br />
Saniye Ermutlu Sk 3 Kozyatağı 34742 İstanbul<br />
T: 0216 571 61 00<br />
sales@byotell.com<br />
www.byotell.com<br />
ByOtell<br />
byotell
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Aslanargun Ailesi Kızları Zehra’yı gelin verdi<br />
Hatice & Yavuz Aslanargun çifti, kızları Zehra Argun’u gelin<br />
verdi. Sayıları giderek azalan kanaat önderlerimiz arasında<br />
yer alan Yavuz Aslanargun, adeta üzerine titrediği Zehra ve<br />
Zeynep isimli iki kızından biri olan Zehra’nın nikâh töreni sırasında<br />
duygu dolu anlar yaşadı.<br />
Davutoğlu, Gökçek Nikâh Şahidi<br />
Zeynep & Bekir Yeşilkaya çiftinin oğulları Fırat Yeşilkaya<br />
ile hayatını birleştiren Zehra Aslanargun’un düğünü Haliç<br />
Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Nikâhın şahitleri geçtiğimiz<br />
dönem başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, eski<br />
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Yozgat<br />
Milletvekili Mehmet Çiçek ve Zehra Argun’un arkadaşı Esra<br />
Mantu oldu.<br />
Zehra Argun & Fırat Yeşilkaya’nın düğününe yurtiçinden ve yurtdışından<br />
1000’den fazla davetli katıldı. Katılanlar arasında eski milletvekilleri, belediye başkanları,<br />
hukukçular, medya ve iş çevrelerinin önde gelen isimleri de vardı. TBMM<br />
Başkanı İsmail Kahraman, Milletvekilleri, Bakanlar, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü<br />
Cirit başta olmak üzere, düğüne mazeretleri nedeniyle katılamayanlar, çifti ve ailelerini<br />
gönderdikleri telgraflarla kutladılar.<br />
Nikâh töreni sonrasında gelin ve damadı tebrik etmek yerine bütün ilgi Yavuz<br />
Aslanargun’a yöneldi. Tebrikleri kabul eden Yavuz Aslan Argun, “Bugün benim için son<br />
derece anlamlı bir gün. Böyle bir günde siz değerli dostlarımı burada görmek benim için<br />
ayrı bir mutluluk ve huzur kaynağı oldu. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim” dedi.<br />
Nikâhın şahitlerinden biri de, geçtiğimiz ay görevini devreden<br />
Ankara’nın eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek idi.<br />
Arslanargun Ailesi’nin diğer kızı Zeynep Arslanargun ile birlikte<br />
mutluluk dileklerini paylaşırken, Kadıköy Life objektiflerine bu<br />
kareyi verdiler.
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Katar Turizm<br />
Ofisi Basın ve<br />
Halkla İlişkiler<br />
sorumlusu Sevgi<br />
Işlak, Katar Turizm<br />
Ofisi Pazarlama<br />
Müdürü Aslı<br />
Erkan Sayman ve<br />
TOURMAG Turizm<br />
Dergisi Genel<br />
Yayın Yönetmeni<br />
Canan Toprakkaya...<br />
Moda Deniz Kulübü’nde bir araya gelen İstanbul Kız Lisesi’nin 1955 yılı mezunları<br />
arasında şu isimler yer aldı: Olcay Kolçak, Bingül Tezer, Ayla Baltacı, Tören Kafkas,<br />
Güneş Çehreli, Şükran Kaynak, Işıl Olcay, Perihan Çiftin Özdabak, Bengül Karaahmetoğlu<br />
ve Pınar Çakmak…<br />
İstanbul Kız Lisesi Mezunları<br />
Moda Deniz Kulübü’nde<br />
Buluştu<br />
Moda Deniz Kulübü, çoğunluğu üyeleri arasında bulunan İstanbul Kız Lisesi’nin<br />
1955 yılı mezunlarının buluşmasına ev sahipliği yaptı. Aralarından<br />
bazılarının da doğum günü olan etkinlikte, günümüzden 65 yıl öncesinin<br />
İstanbul’u ve dostlukları konuşuldu.<br />
İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan ve kuruluşu 1850 yılına dayanan, günümüzde<br />
ise halen kullanımda olan binası; tarihi akış içerisinde sırasıyla Mekteb-i Mülkiye-i<br />
Şahane, İstanbul Ennas (Kızlar) Sultanisi, Bezmialem Sultanisi, İstanbul Kız<br />
Lisesi olarak kullanılmıştı. Buluşmada okul yılları ve bina ile ilgili anılarını tekrar<br />
yaşayan grup, “Yıllara meydan okumak buna denir” mesajı verdi.<br />
PROF. DR. DENİZ ÜLKE’NİN ANNESİ DE<br />
MEZUNLAR ARASINDA…<br />
İstanbul Kız Lisesi 1955 yılı mezunlarının buluşmasına, Prof. Dr. Deniz Ülke<br />
Arıboğan’ın annesi Şükran Kaynak da katıldı. Etkinliğe kızının yazdığı ve geçtiğimiz<br />
günlerde yayımlanmasıyla büyük yankı uyandıran kitabı Duvar’ı da<br />
getirip hediye etmesi, üyeler tarafından coşkuyla karşılandı. Arıboğan’ın kitabına<br />
göz attığımızda, tarihin geri dönüşü ve yeniden duvarlarla örülmeye<br />
başlayan dünyamıza ışık tuttuğunu gördük.<br />
“HAYATLARIMIZIN<br />
SONUNA KADAR<br />
SÜRDÜRECEĞİZ”<br />
Günümüzden tam 62 yıl önce<br />
mezun oldukları İstanbul Kız<br />
Lisesi’nin anılarını yaşatmak<br />
adına her yıl en az iki defa bir<br />
araya gelen mezunlar, bu buluşmalar<br />
sayesinde o güzel yıllara<br />
geri gittiklerini, hayatlarının<br />
sonuna kadar etkinliklerini<br />
sürdüreceklerini ilettiler.<br />
Aynı zamanda efsane Milli<br />
İstihbarat Teşkilatı yöneticilerinden<br />
Mahir Kaynak’ın eşi de<br />
olan Şükran Kaynak, kızı Prof.<br />
Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın<br />
kitabını arkadaşlarına hediye<br />
olarak getirdi.<br />
Katar Türkiye Turizm<br />
Ofisi’nden Tanıtım<br />
Atağı<br />
Katar’ın İstanbul’da, Katar Turizm Otoritesi adıyla faaliyet<br />
gösteren ofisi, ülkelerinin daha yaygın tanıtımı için bir dizi<br />
etkinlikler düzenliyor. Bu etkinliklerden biri de dünyaca<br />
ünlü bir moda dergisi için çölde kapak çekimi olacak.<br />
Yapacakları etkinlikler hakkında bilgi paylaşımında bulunmak<br />
adına Feriye Sarayı’nda bir toplantı düzenleyen Katar<br />
Türkiye Turizm Ofisi, Türkiye ile Katar arasındaki ilişkilerin<br />
son derece sağlıklı gelişerek, her geçen gün yükseliş kaydettiğini<br />
dile getirdiler. Katar Hava Yolları’nın uçuş destinasyonlarına<br />
Adana’nın da eklenmiş olmasının bu gelişmenin<br />
bir göstergesi olduğunu dile getiren Katar Turizm Ofisi Pazarlama<br />
Müdürü Aslı Erkan Sayman, “Önümüzdeki günlerde<br />
gerçekleşecek etkinlikler hakkında bilgilendirmede bulunacağız.<br />
Ancak göz ardı edilmesin ki, Katar’da herkese hitap<br />
edecek bir şeyler mutlaka bulabilirsiniz” dedi.<br />
İngilizce, Arapça, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinden<br />
sonra şimdi de Türkçe eğitim seçeneği sunan programa, turizm<br />
sektörü profesyonellerinin kayıt olmasını teşvik etmek amacıyla<br />
bir lansman kampanyası da yürütüldüğü bilgisini paylaşan Aslı<br />
Erkan Sayman ve Sevgi Işlak, “Bu eğitim programımız ile Katar’ı<br />
daha iyi tanıtabilmeyi amaçladık” şeklinde konuştu.<br />
TAWASH ÇEVRİMİÇİ<br />
SEYAHAT EĞİTİM<br />
PROGRAMI<br />
Katar Turizm Ofisi Basın ve<br />
Halkla İlişkiler sorumlusu Sevgi<br />
Işlak, yaptığı açıklamada,<br />
“Katar olarak, dünyanın dört<br />
bir yanındaki turizm profesyonellerinin<br />
birer elçi kabul<br />
edip, Katar’ın turistik cazibelerini<br />
öncelikli pazarlarda<br />
başarıyla tanıtabilmeleri<br />
amacıyla TAWASH Seyahat<br />
Eğitimi programını Türkiye’de<br />
hizmete açtık” dedi.<br />
112 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
“Süslü Sahne”<br />
artık Kalamış’ta<br />
Eğlence dünyasının önemli işletmecilerinden<br />
Süslü Celal lakaplı Celal Altınel,<br />
“Süslü” markasını Anadolu Yakası’nın<br />
önemli semtlerinden Kalamış’taki<br />
Bedri Usta Ocakbaşı’nın teras katında<br />
faaliyete geçirdi.<br />
Ünlü magazinci Şenay Düdek’in “süslü”<br />
lakabını taktığı Celal Altınel, uzun yıllar<br />
İstanbul’da gece hayatının nabzını tutan<br />
mekânların işletmeciliğini yaptı. Darüşşafaka<br />
Spor Tesisleri, Polo 13, Esentepe’deki<br />
İtalyan lokantası La Pergolo,<br />
Bodrum Dodo Beach ve Mey Balık gibi<br />
önemli mekânları işleten Altınel, “Süslü<br />
Sahne” markasını ilk olarak 2004 yılında<br />
Levent’te açtı. Ardından 2012’de aynı<br />
markasını “Süslü Konak” ve “Süslü Mey”<br />
olarak devam ettirdikten sonra 2014<br />
yılında “Süslü Sahne Kadıköy” adıyla Fenerbahçe’de<br />
eğlence hayatına yön verdi.<br />
2017 Eylül ayından itibaren ise, “Süslü<br />
Sahne Kalamış” markasını Bedri Usta<br />
Ocakbaşı ortaklığında devam ettiriyor.<br />
ÖZEL GALALARDA<br />
COŞKUN SABAH VE HAYKO<br />
Süslü Sahne Kalamış’ta her cumartesi Grup<br />
Pandora’nın canlı performansı eşliğinde<br />
bölgenin eğlence anlayışına yön vermekle<br />
birlikte, Türk müziğinin en önemli ud sanatçısı<br />
Coşkun Sabah ve taverna müziğinin<br />
renkli isimlerinden Hayko eşliğinde “Özel<br />
Galalar” adı altında geceler düzenliyor.<br />
KALAMIŞ GECE HAYATINA<br />
RENKLİ BİR SOLUK<br />
Menüsünde de önemli lezzetleri barından<br />
Süslü Sahne Kalamış, cuma ve cumartesi<br />
günleri geniş bir fix menü seçeneğinde misafirlerini<br />
ağırlıyor. Yılların işlemecisi Celal<br />
Altınel’in yönetimi, Süslü Sahne markası ve<br />
Kadıköy’ün en seçkin semti Kalamış’ın bir<br />
araya gelişiyle Kadıköy’ün eğlence anlayışına<br />
yeni bir soluk getiren Süslü Sahne Kalamış,<br />
seçkin sanatçıları ve zengin menüsü ile<br />
eğlence severleri bekliyor.<br />
Süslü Sahne Kalamış, rezervasyon düzeniyle<br />
çalışmakta olup, deniz manzaralı<br />
konumu, 250 kişilik oturma kapasiteli geniş<br />
ve ferah iç mekânıyla düğün, nişan, söz,<br />
doğum günü gibi özel davetlere ve de organizasyonlara<br />
da ev sahipliği yapıyor.<br />
Rezervasyon No:<br />
0216 449 66 00<br />
0543 299 89 81<br />
114 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Güngör Uras:<br />
Nerede O Eski Lokantalar?<br />
Moda Deniz Kulübü’nde Aralık ayının konuğu Güngör Uras<br />
oldu. “Yemek ve Sohbet” teması altında gerçekleşen buluşmanın<br />
konusu ise, ekonomik ve sosyal değişim ile birlikte<br />
yeme-içme kültüründeki değişim idi. Kadıköy Life Dergisi<br />
Gastronomi Editörü Mörfi Menahem’in destekleriyle hazırlanan<br />
program kapsamında Moda Deniz Kulübü’nde çok eski<br />
yıllardan beri süregelen lezzetler, Executive Chef Feyyaz Doğan<br />
tarafından hazırlanarak konuklara sunuldu.<br />
EGE CANSEN, REHA ARAR,<br />
OSMAN SERİM…<br />
Moda Deniz Kulübü Genel Müdürü Ayhan Alpakın’ın açılış<br />
konuşmasıyla başlayan gecede, konukların takdim edilmesinin<br />
ardından isabetli seçimi nedeniyle kendisine alkışlarla<br />
teşekkür edildi. Konuklar arasında ekonomiyi, sosyal değişimi<br />
ve yeme-içme kültürünü en iyi bilen isimler arasında<br />
anılan Ege Cansen, Reha Arar ve Osman Serim’in olması etkinliğe<br />
ayrı bir renk kattı.<br />
NEREDE ESKİ LOKANTALAR?..<br />
Güngör Uras, Ankara’nın en ünlü lokantaları arasında yer<br />
alan Karpiç ve Süreyya’dan örnekler verirken; bu mekânlarda<br />
ceketsiz, kravatsız erkeklere rastlamanın mümkün olmadığına<br />
değindi. İstanbul Beyoğlu’nda Rus kültürünü yansıtan<br />
mekânlar arasında efsaneleşen Rejans’ın, uzun yıllar sarı<br />
votkası ve Rus mutfağından seçmelerle İstanbul lokanta<br />
kültürünün gözdesi olmayı sürdürdüğünü dile getiren Uras;<br />
“Gümüş çatal bıçaklar, porselen tabaklar, kolalı bembeyaz<br />
peçeteler ve örtüleriyle orayı hep hatırlayacağım” dedi.<br />
DEĞİŞİM TÜM DÜNYADA…<br />
Güngör Uras’a etkinliğe katılımı ve katkılarından<br />
dolayı, Moda Deniz Kulübü Yönetim Kurulu<br />
Üyeleri Nezih Onat, Osman Ulukan ve Osman<br />
Serim tarafından bir anı plaketi verildi…<br />
Yeme-içme kültüründeki değişimin sadece Türkiye’de değil,<br />
tüm dünyada olduğu bilgisini aktaran Güngör Uras; “Bu<br />
değişimi Astor Şatosu’nda da yaşadım. Londra’ya bir saat<br />
uzaklıkta, Thames Nehri kenarında ve şimdilerde otel olarak<br />
işletilen bu görkemli eski şatoya 1995 yılında ilk gittiğimde<br />
şampanyayı ıstakoz ile servis ettiler. Beş yıl sonraki gidişimde<br />
çilek, son gidişimde ise badem ile ikram ettiler. Aslen<br />
Amerikalı olan Lady Astor’un bir dönem İngiliz aristokrasi-<br />
Geceye renk katan konuklar arasında, yazdığı “Bir Yaşam Gurusunun<br />
Kaleminden Tatlar, Anlar, Dostlar” adlı kitabı ile dikkatleri<br />
çeken Reha Arar ile Gusto Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet<br />
Yalçın da vardı. Moda Deniz Kulübü Genel Müdürü Ayhan Alpakın,<br />
Yönetim Kurulu Üyesi Osman Serim, Şerafettin Dinçer, Hülya Botasun,<br />
Mehmet Yalçın, Nezih Onat, Nükhet Onat, Reha Arar, Sevgi<br />
Arar ve Canan Toprakkaya…<br />
Moda Deniz Kulübü Genel Müdürü Ayhan Alpakın, “Bu tür etkinliklerin<br />
kayıtlara geçmesi yanında birer sosyal sorumluluk kabul<br />
ediyoruz” şeklinde konuştu.<br />
116 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Nerede o eski lokantalar konulu buluşmanın konukları arasında<br />
Reha Arar da vardı. Eşi Sevgi Hanım ile birlikte katıldığı buluşmada,<br />
Moda Deniz Kulübü’nün ünlü şefi Feyyaz Doğan’ı tebrik etti.<br />
sinin önemli şahsiyetlerini bu şatoda ağırlamış olduğunu<br />
düşündüğümde, bu değişimi kabullenmekte zorlanmadım<br />
desem olmaz” şeklinde konuştu.<br />
HER DÜŞÜŞ, YENİ BİR TIRMANIŞIN<br />
BAŞLANGICI…<br />
Buluşmada başta Reha Arar olmak üzere söz alıp anılarını<br />
paylaşan konukların, yaşanan bu değişimden rahatsız olduklarını<br />
dile getirmeleri sonrasında bir konuşma yapan<br />
Kadıköy Life Dergisi Gastronomi Editörü Mörfi Menahem;<br />
“Unutmayalım ki her düşüş, yeni bir tırmanışın başlangıcı<br />
olmuştur. Mutlaka taşlar yerine oturacak, iyi ve doğru olan<br />
geri gelecektir” mesajı verdi.<br />
Konuklar arasında Greek yemek kültürünün olmazsa olmaz isimlerinden Ahmet<br />
Tanrıverdi de vardı. Özellikle İstanbul’un meyhane sektöründe “Fıstık Ahmet” olarak<br />
anılan Tanrıverdi; “Meri Simyonidis, İstanbul’un müşterek kültür hayatına ışık tutmuş<br />
bir dostumdur, özveri dolu hizmetleri vardır” ifadelerini kullandı.<br />
İstanbul’un Tadı Tuzu<br />
Moda’da Konuşuldu<br />
Moda Deniz Kulübü tarafından düzenlenen “Yemek & Sohbet” başlıklı buluşmaların<br />
ikinci konuğu Meri Simyonidis oldu. Rum ve Ermeni yemekleri ağırlıklı<br />
İstanbul mutfağından 70’e yakın meze ve sıcak yemeğin karşı konulmaz<br />
lezzetlerini İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin her yerine taşıyan Simyonidis,<br />
konukları geçmiş yıllara doğru keyifli bir yolculuğa çıkardı.<br />
RUM MUTFAĞI, GELENEKLERİ VE<br />
ŞARKILI MEYHANELERİ…<br />
İstanbul’un lokantaları, şarkılı meyhaneleri, pastaneleri, gelenekleri ve insan<br />
ilişkilerinin anlatıldığı etkinlikte, daha önce kayda alınmış ünlü isimlerin yorumları<br />
da aktarıldı. İstanbullu Rumların nasıl yaşadıklarını, ne yiyip içtiklerini,<br />
nasıl eğlendiklerini, duygularını yansıtmak amacıyla yemek ve eğlence<br />
sektöründeki 40’a yakın isimle ya da yakınlarıyla yaptığı söyleşilerden örnekler<br />
vererek sunan Simyonidis; “Zamana damgası sinen, kimi zaman hüzün<br />
kimi zaman eğlence, kimi zaman da lezzet ve daha doğrusu bir dönemin<br />
kültürünü sizlerle paylaşmak istedim. Bana bu imkânı sağlayan Moda Deniz<br />
Kulübü yönetimine teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.<br />
Meri<br />
Simyonidis’in<br />
sunumunu ailesi<br />
de izledi. Simyon<br />
Simyonidis, Saro<br />
Baybertyan,<br />
Cornella<br />
Baybertyan,<br />
Gülay Musaoğlu<br />
ve Meri<br />
Simyonidis…<br />
Programın sonunda Moda Deniz Kulübü Executive Chefi Feyyaz<br />
Doğan ile birlikte mutfak ve servis personelini sahneye davet eden<br />
Güngör Uras; “Dünyanın en güzel mekânı, en iyi mutfağı da olsa onu<br />
en iyi şekilde servis edemediğiniz zaman hiçbir anlamı olmaz. Bu<br />
nedenle servis, çok önemli bir konudur. Bu akşam bize bu lezzetleri<br />
hazırlayan ve servis yapan personele teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.<br />
Moda Deniz<br />
Kulübü Genel<br />
Müdürü Ayhan<br />
Alpakın, Meri<br />
Simyonidis’e<br />
katkılarından<br />
dolayı<br />
teşekkürlerini<br />
iletti.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 117
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Dostları Berrin Ataman’ın Doğum Günü’nde<br />
Ünlü sigortacı Berrin Ataman, 40. yaşına merhaba dediği doğum günü kutlamasında<br />
en yakın dostları ile bir araya geldi. Kalamış Todori’de gerçekleşen<br />
doğum günü kutlamasında neşe ön plandaydı. Burcu Atanur, Zerrin Özdemir<br />
Adıyaman, Sibel Çelik, Gülcan Öztürk, Sevay Çetin, Berhan Bahçeci,<br />
Derya Çetin, Hayri Çetin, Metin Öztürk, Aydın Doğan, Özgür Topçu, Doğan<br />
Çağrı ve Betül Ataman...<br />
Süslü Sahne’nin Müdavimleri<br />
Kalamış Süslü Sahne’nin müdavimleri her hafta sonunda masalarının<br />
yerini kimseye kaptırmıyorlar. Uzun yıllar Sağlık Bakanlığı’nda<br />
kimyager olarak çalışan Selden Cumalioğlu, “Burasının<br />
konsepti bizi adeta kendine bağladı. Boğaz’ın en uzak<br />
noktasında olmamıza rağmen geliyoruz” derken, arkadaşları<br />
Emire Almedağ ve Sevgi Özel de, “Katılıyoruz” yorumunda bulundular.<br />
Pazar Kahvaltısı İçin Maria’nın<br />
Bahçesi’nde Buluştular<br />
Mine Alkaya, Mina Yeşilyurt, Arife Karaot, Sinem Şengül ve<br />
Gülfem Güneysu... İlaç, Turizm ve Gayrimenkul sektöründe<br />
faaliyet gösteren şirketlerde çalışan bu isimler, Pazar Kahvaltısı<br />
için Küçükyalı Sahili’nin ünlü mekânı Maria’nın Bahçesi’ni<br />
tercih edenler arasındaydı.<br />
Zeynep & Murat Oşar Çifti’nin Bebekleri<br />
Basınla Tanıştı<br />
Zeynep & Murat Oşar çiftinin henüz 5 aylık olan bebekleri Özgür Deniz Oşar,<br />
basınla ilk tanışmasını Kadıköy Life objektifleri ile gerçekleştirdi. Çatana’da<br />
görüntülediğimiz aynı zamanda ZT Zeotechnıc Proje ve İnşaat Sanayi Ticaret<br />
Limited Şirketi’nin kurucuları arasında olan Zeynep & Murat Oşar çiftine<br />
eşlik eden isim ise Filiz Uyar’dı...<br />
Osman Babiroğlu’nun Konukları<br />
Seçkin Metal Yönetim Kurulu Başkanı Osman Babiroğlu, demir<br />
çelik sektöründe birlikte çalıştığı Ogün Çokşeker, Zahit Kırkan,<br />
Sezgin Tekeli, Erdem Erdoğan’dan oluşan arkadaşlarını aileleri<br />
ile birlikte Kalbur’da ağırladı. Buluşmaya Osman Babiroğlu’nun<br />
ailesi de katıldı.<br />
Gayrimenkul Piyasası Hareketlenecek<br />
Yeni yılı dışarıda karşılayanlar arasında ünlü gayrimenkul danışmanı Recai<br />
Tanıtkan da vardı. 2018 yılına Marmara Yelken Kulübü’nde giren Tanıtkan<br />
çiftinin konukları ise Sevim Zeybek Baloğlu, Pınar ve Gözde Çelik idi. Recai<br />
Tanıtkan, bu yıl gayrimenkul piyasası oldukça hareketli geçecek. Almak veya<br />
satmak isteyenler için fırsat yılı” mesajı verdi.<br />
118 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Bostancı Rotary’den<br />
Fatih Erkoç’a Üstün<br />
Hizmet Ödülü<br />
Bostancı Rotary Kulübü tarafından her yıl geleneksel olarak<br />
verilen Meslekte Üstün Hizmet Ödülü, bu sene Caddebostan<br />
Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle Fatih Erkoç’a takdim<br />
edildi. Rotary Eğitim Platformları kapsamındaki eğitim projelerine<br />
katkı sağlamak amacıyla organize edilen gecede sanatçıya<br />
ödülünü, Bostancı Rotary Kulübü Başkanı Şule Yalçın<br />
verdi. Çok sayıda davetlinin katıldığı etkinlikte Erkoç, seslendirdiği<br />
birbirinden güzel şarkılarla kulakların pasını sildi.<br />
GENÇ MESLEKTAŞLARINI<br />
YÜREKLENDİREN ÖRNEK BİR KİŞİLİK<br />
Fatih Erkoç’un meslek hayatı boyunca yaptığı başarılı çalışmalarla<br />
meslektaşlarına ve tüm topluma her zaman örnek olduğunu<br />
vurgulayan Şule Yalçın, sanatçının çalışmalarıyla meslekte<br />
yüksek ahlaki standartların yaygınlaşmasını teşvik ettiğini ve<br />
özellikle genç meslek sahiplerini yüreklendirerek, onların da<br />
yararlı çalışmalar yapabilmesi için önder olduğunun altını çizdi.<br />
MÜZİĞİN BÜYÜLÜ DUYGUSU İLE<br />
KALPLER BİRLEŞTİ<br />
Konser öncesinde Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan Fatih Erkoç ise<br />
şunları ifade etti: “Öncelikle Bostancı Rotary Kulübü’ne teşekkür<br />
etmek istiyorum. Gurur ve onur verici bir iş yapıyorlar. Meslekte<br />
Üstün Hizmet Ödülü almak, gerçekten çok gurur verici bir şey.<br />
Umuyorum ki çok güzel bir konser olur. Müziğin büyülü duygusuyla<br />
kalplerimizi birleştireceğiz.”
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Hava sıcaklığının<br />
5 derecenin altına<br />
düştüğü, son derece<br />
soğuk bir havada<br />
yaklaşık 600 kişinin<br />
izlediği konserde 16 şarkı<br />
seslendiren Nil Burak,<br />
uzun süre alkışlandı.<br />
Kadıköy’de Nil Burak Fırtınası<br />
Adı geçtiğinde Kadıköylülerin “Şimdiye kadar neredeydiniz?”<br />
diyerek sorguladığı etkinlik merkezi Moda Kayıkhane’de,<br />
geçtiğimiz günlerde tam bir Nil Burak fırtınası vardı.<br />
İstanbul Gelişim Orkestrası ile özdeşleşen Asım Ekren tarafından oluşturulan<br />
grup eşliğinde müthiş bir performans sergileyen Burak, konuklara unutulmayacak<br />
dakikalar yaşattı. Hava sıcaklığının 5 derecenin altına düştüğü, son derece soğuk<br />
bir havada yaklaşık 600 kişinin izlediği konserde 16 şarkı seslendiren sanatçı,<br />
dinleyiciler tarafından uzun süre alkışlandı...<br />
Program boyunca Edip Akbayram, Orhan Gencebay, Erkin Koray, Ahmet Kaya gibi<br />
isimlerin şarkılarının yanı sıra İngilizce eserler de seslendiren sanatçı, performansını<br />
Frank Sinatra’nın şarkısı My Way ile tamamladı.<br />
Nil Burak’ın konserini izlemeye gelenler arasında, ünlü magazinciler de vardı. Seyhan<br />
Erdağı ve Nurcan Sabur ikilisi; “Yıllarca o söyledi biz yazdık. Şimdi, izlemek ve dinlemek<br />
zamanı” dediler.<br />
Moda Kayıkhane’yi Kadıköy’e kazandıran Erkan Ulutaş’ı kutlayanlar<br />
arasında, Deniz & Mehmet Bozan çifti de vardı. Canan ve Kadir<br />
Toprakkaya’nın konuğu olarak mekânda bulunan Bozan çifti;<br />
“Böylesine güzel ve işlevsel bir mekânı kazandırdığınız için teşekkür<br />
ederiz. Yıllarca sürmesi dileğimizdir ve bunu da bütün içtenliğimizle<br />
istiyoruz” açıklamasında bulundular.<br />
Vasfi Uçaroğlu,<br />
Durul Gence ve<br />
Salim Ağırbaş’tan<br />
sonra tüm<br />
zamanların en<br />
iyi bateristleri<br />
arasında<br />
gösterilen<br />
Asım Ekren<br />
önderliğinde<br />
oluşturulan yeni<br />
orkestra, her<br />
şeyiyle İstanbul<br />
Gelişim’in izlerini<br />
taşıyordu.<br />
Sanatçıyı dinlemeye gelenler arasında bilişim sektörünün ünlü isimlerinden Banu Peksoy<br />
da vardı. Konser öncesi ailesiyle Erenköy Divan’da bir araya gelen Paksoy; “Bugün<br />
iki işi birden yapabildiğim için çok mutluyum. Hem ailemle üç saate yakın vakit geçirdim,<br />
hem de çok sevdiğim Nil Burak’ı izlemek kısmet oldu” şeklinde konuştu.<br />
120 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Balık Sevgisi Küçük Yaşta Başlamalı<br />
Balık sağlık için olmazsan olmazlar arasında. Ama çocuklar<br />
çoğu kez olumsuz bakarlar. İşte By Esat Balıkçısı’na adını veren<br />
Esat Çek, bu durumun önüne geçmek adına mekâna gelen<br />
ailelerin çocuklarını balıkla temas etmesine yol açıyor. İyi de<br />
oluyor hani...<br />
Türkiye’nin Tek Komünist Belediye Başkanı<br />
Park Adana’da<br />
Tunceli’nin Ovacık ilçesinin komünist belediye başkanı Fatih Maçoğlu’nun<br />
İstanbul’a geldiğinde ilk ziyaret ettiği mekân, Ataşehir Park Adana oluyor.<br />
Maçoğlu, hemşehrisi Hünkar Gülmez tarafından yönetilmekte olan ünlü<br />
kebap restoranı için; “İstanbul’a geldiğimde hemen Ovacık ve Tunceli’yi özlüyorum.<br />
Ancak burada da kendimi bir müddet için dahi olsa evimde gibi<br />
hissediyorum” dedi.<br />
Kaptan’ın Rotası Bosphorus Balıkçısı<br />
Göztepe bölgesinin ünlü gayrimenkul danışmanlarından Murat Akçeal’ı<br />
Kalamış Bosphorus Balıkçısı’nda görüntüledik. Aynı zamanda Coldwel Banker<br />
- Kaptan’ın sahibi de olan Akçeal, “Kebap olunca Develi, balık olunca<br />
Bosphourus’a dümen kırıyoruz” dedi. Güngör Akçeal, Nergis Ataman, Selçuk<br />
Ataman ve Murat Akçeal...<br />
Cavit & Çiğdem Cebeci’nin<br />
Moshonis Günü<br />
Kadıköy’ün renkli isimlerinden Cavit & Çiğdem Cebeci çiftinin<br />
her ayın ilk Perşembe günü akşamında balık ile randevuları<br />
vardır. Onlar gelseler de gelmeseler de masaları İsmail Şef tarafından<br />
hazırlanır. Şimdiye kadar sadece bir kez gelemediklerini<br />
öğrendik...<br />
Başakşehir’den Nakkaştepe’ye<br />
Savaş Müşavirlik firması sahiplerinden Emre Savaş, yakın dostları Terzi çifti<br />
ile birlikte Pazar Kahvaltısı için Nakkaştepe Nakkaş’ı tercih edenler arasındaydı.<br />
Evleri ve işyerleri Başakşehir’de olan grup, Anadolu Yakası’nı tercih<br />
etmelerinin nedenini, “Kalite” olarak açıkladılar... Zeynep Nil Savaş, Yenay<br />
Savaş, Nilüfer Terzi Ümit Terzi ve Emre Savaş...<br />
İsmail Şef Drama Dersleri Alacak<br />
Türk tiyatrosunun iki ünlü ismi, Ayşe Kürkçü ve Gökhan Mete...<br />
Onlar hayatlarını evlilikle taçlandırdılar ve bundan sonra birlikte<br />
yürüme kararı aldılar. Her 15 günde bir randevu durakları<br />
ise evlerinin de çok yakınında bulunan Moshonis Balıkçısı...<br />
Mekânın Ayvalıklı Şefi İsmail Usta ise, usta tiyatroculardan<br />
drama dersleri almak istediğini dile getirdi.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 121
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Gayrimenkul Danışmanları:<br />
Bereketli Bir 2018 Bekliyoruz<br />
Keller Williams Cadde Gayrimenkul çatısı altında toplanan ve aralarında<br />
Vedat Akkaş, Cem Baydar, Nazlı Göktan gibi Kadıköy’ün ünlü<br />
gayrimenkul danışmanlarının da bulunduğu grup, karşıladıkları 2018<br />
yılını ofislerinde düzenledikleri bir partiyle kutladı.<br />
2017 yılının zor geçtiğini,<br />
ama 2018 yılından<br />
beklentilerinin bir hayli<br />
yüksek olduğunu aktaran<br />
danışmanlar; “Hepimiz<br />
için huzurlu, sağlıklı ve<br />
bereketli bir yıl olmasını<br />
bekliyoruz” mesajı verdi.<br />
Nice Yıllar Tankut Tan<br />
Aydınlatma sektörünün önde gelen isimlerinden Tankut Tan’ı, Çatana<br />
bünyesinde yer alan ASTERİ’de görüntüledik. Masanın altında hediye<br />
paketlerini gördüğümüzde ise, “Bugün benim 40. doğum günüm”<br />
dedi. Her ne kadar inandırıcı gelmediyse de, “Peki” diyerek kayıtlarımıza<br />
aldık. Fotoğraf karesine giremeyen 5. kişi ise Koç Üniversitesi<br />
Öğretim Görevlisi Michael Çalıkuşu idi. Tankut Tan, Ebru Kıraç, Zeynep<br />
Tan ve Pınar Tan...<br />
Kadıköy ve Maltepe’nin Altın Yılları<br />
Biri Kadıköy’ün diğeri Maltepe’nin altın yıllarını yaşadığı dönemlerde seçilmiş<br />
meclis üyeleri Ahmet Kocataş ve Azmi Oktay... Aynı zamanda bacanak<br />
da olan ikili, bu defa Kalamış Todori’de bir araya geldiler. Konuştukları<br />
konu ise her iki ilçede yaşanan değişim oldu. Onlara eşlik edenler ise her<br />
zaman olduğu gibi eşleri ve komşularıydı. Ahmet Kocataş, Azmi Oktay,<br />
Berfu Akbaş, Betül Akbaş, Selma Oktay ve Semra Kocataş...<br />
Aysel İpar’sız Olmuyor<br />
Kadıköy Life Ailesi’nin uğuru kabul ettiğimiz Aysel İpar & Kazım Polat<br />
Çifti’ni, bu defa Fenerbahçe’nin yeni mekânlarından Saca’da konuk<br />
ettik. İşletmecilik hayatını “Gazinocular Kralı” olarak Taksim Belediye<br />
Gazinosu’nda noktalayan Kazım Polat, Saca’ya tam not verirken, aynı<br />
dönemde “Assolist” unvanı ile gönüllerde taht kuran Aysel İpar da Kazım<br />
Bey ile aynı fikirde olduğunu dile getirdi.<br />
FB’li Eski Yöneticiler ASTERİ’de<br />
Aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün eski yöneticilerinin de yer<br />
aldığı grup, ASTERİ’de Fedon ile harika bir gece geçirdi. Gecenin ilerleyen<br />
saatlerinde sirtaki yapan Ferit Fırat, alkışların büyük bölümünü<br />
de alan isim oldu. Arzu Fırat, Gülçin Düvenci, Sevinç Düvenci, Işın<br />
kala, Ferit Fırat, Sabri Kala, Şenol Düvenci...<br />
Develi, Samsunlu Gençlere Ev Sahipliği Yaptı<br />
Bağdat Caddesi projeleriyle gündemde olan CESA Yapı’nın Yönetim Kurulu<br />
Başkan Yardımcısı Celil Özdemir, görmekte olduğu tedaviye olumlu<br />
cevap alan bir yakınının iyileşmesi üzerine ziyaret için Samsun’dan<br />
gelen kuzenlerini, uğurlama öncesi Kalamış Develi‘de bir yemekte buluşturdu.<br />
Samsunlu konuklar ise; “Develi’nin lezzetleri tamam da, Samsun’un<br />
pidesinin önüne asla geçirtmeyiz” dediler. Göknil Akkaya, Kadir<br />
Akkaya, Cem Çöndül, Celil Özdemir, Ahmet Çavdaroğlu, Ömer Candemir,<br />
Ecem Eser, Kaan Çöndül, Emrah Aydın ve Serenay Aydın…
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Önsöz Ailesi Doğum Günü<br />
Kutlamasında<br />
Yapımını gerçekleştirdiği yüksek kaliteli binalarla Küçükyalı<br />
ve çevresine değer katan Artan Yapı’nın sahibi Haluk Önsöz,<br />
aile üyeleri ile Kalamış By Esat Balıkçısı’nda buluştu. Buluşmanın<br />
bir nedeni de, eşi Elif Hanım ve yeğenler Elma ve Emre<br />
Saraçoğlu’nun iki gün arayla takip eden doğum günleri kutlamasıydı.<br />
Cüneyt, Ece, Demir, Recep, Suzan, Haluk ve Elif Önsöz,<br />
Ayşe Ünal, Aslı Şen, Elma Saraçoğlu ve Emre Saraçoğlu..<br />
Kurtlar Vadisi Pusu’nun<br />
Hakkı Bafralı’sı İçin Zor Tercih<br />
2007 yılından bu yana “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisinde Hakkı Bafralı karakterini<br />
canlandırmakta olan Yılmaz Meydaneri, Park Adana’nın konukları arasındaydı.<br />
Meydaneri; “Dizide Bafra pidesine hayır demek olmaz. Ama Park Adana’nın<br />
lezzetlerine hiçbir zaman hayır diyemem” açıklamasında bulundu.<br />
Yılmaz Meydaneri’nin masasındaki diğer konuklar ise ünlü içmimar Murat<br />
Yılmaz, Rusya’nın ünlü mankenlerinden Olga Fabi, oyuncu Tamay Kılıç ve<br />
Eko Pazar Sunucusu Asiye Yüksel idi…<br />
Yeğin Ailesi’nin Ocakbaşı Buluşması<br />
Can Otomotiv olarak Anadolu Yakası’nda Fransız Peugeot markasını 25 yıldan<br />
beri başarıyla temsil eden Yeğin Ailesi, her yıl sonunda düzenledikleri<br />
yemekli buluşmalardan birini de Fenerbahçe Saca’da gerçekleştirdiler. Murat<br />
Yeğin’in ev sahipliği yaptığı buluşmada mekânın lezzetlerini, “Olağanüstü”<br />
olarak yorumlayan Yeğin Ailesi, “Her ay en az bir kez buradayız” dediler.<br />
Ateş Yüceoral, Murat Yeğin, Ela Yeğin, Kerem Yeğin, Ege Yüceoral, Su Yüceoral,<br />
Kadriye Yeğin ve Esra Yüceoral...<br />
Aysel & Mehmet Altay Başbaşa<br />
Türk Rotary Camiası’nın önde gelen isimleri arasında gördüğümüz<br />
Mehmet Altay’ı sevgili eşi Aysel Hanım ile birlikte başbaşa<br />
Çatana’da görüntüledik. Her ayın ilk haftasında mutlaka<br />
dışarıda balık ziyafeti verdikleri bilgisini aldığımız Altay’lar,<br />
“Çatana tercihlerimizin başında geliyor” dedi.<br />
Emel Özuğur, Bu Defa<br />
Kalamış Bosphorus’un Kokpitinde<br />
Bundan 5 yıl kadar önce Gürhan İskender ile hayatını birleştiren ünlü televizyoncu<br />
ve Kokpit Programı’nın başarılı sunucusu Emel Özuğur’u, 4 yaşındaki<br />
çocukları Elif Aden ve dostları ile birlikte Kalamış Bosphorus Balıkçısı’nda<br />
görüntüledik. Emel Özuğur, Kenan Yamaner, Emin Gürhan İskender,<br />
Yasemin Reis ve Ferda Işık...<br />
Çekmeköy Sosyetesi Kalbur’da<br />
Yakın çevrelerinde “Çekmeköy Sosyetesi” olarak anılan grup,<br />
Ocak ayı buluşması için Kalbur’u tercih etti. Eşlerini çocuklara<br />
bakmakla görevlendiren grup, aynı zamanda arkadaşlıklarının<br />
15. yılını da kutladı. Zuhal Karal, Şule Uygun, Neslihan<br />
Özel, Pelin Özcan, Nesrin Kaya, Figen Uğur Suken, Ayşegül Ergenç,<br />
Demet Ergenç ve Ayşen Yetiş...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 125
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Calipso Akşamları Trend Oldu<br />
Sahilyolu’nun en iddialı mekânlarından Calipso Fish Gurme,<br />
kısa zamanda sağladığı başarı ile Anadolu Yakası’nı da aşarak,<br />
İstanbul’un gözde mekânları sıralamasına girdi. Bu başarıda<br />
mekânı ziyaret eden ünlü gurme Vedat Milor’un son<br />
derece cimri davrandığı yıldızlarını Calipso’ya tereddütsüz<br />
vermesinin de etkili olduğunu dile getiren uzmanlar, “Açık<br />
konuşmak gerekirse hak ediyor” yorumunda bulundu.<br />
En Büyük Artıları, Pişirmeyi Bilmek<br />
Vedat Milor, geçtiğimiz aylarda Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde<br />
yazdığı yazıda “Malzeme açısından zengin, ferah ve<br />
salaş olmayan bir restoran. En büyük artıları ise, pişirmeyi<br />
bilmek” olarak dile getirmiş ve Calipso Fish Gurme’yi “Anadolu<br />
Yakası’nın en iyi lokantalarından biri” olarak göstermişti.<br />
Önceki akşam ziyaret ettiğimiz mekânda, yine pek çok<br />
okurumuzun büyük bir keyifle mekânın konukları arasında<br />
olduğunu gördük. Calipso’nun sahipleri Veli Şahin ve Ziya<br />
Kaçar ise, bir ressam titizliği ve aşkı ile konuklara servis edilmek<br />
üzere çıkan lezzetlerin son kontrollerini yapıyorlardı.<br />
128 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Selen Selek, İbrahim Atakişi, Işıl Atakişi, Nazlı Selek ve<br />
Bilhan Selek…<br />
Atilla Dedeoğlu, Mustafa Sümer, Ahmet Gür, Meltem Gür, Sibel Sümer ve Adalet<br />
Dedeoğlu…<br />
İbrahim Atakişi’ye 83. Yaş Günü<br />
Kutlaması<br />
Endüstri bitkileri yetiştirme ve ıslahı konusunda ülkemizin<br />
yetiştirdiği en önemli isimler arasında yer alan Prof. Dr. İbrahim<br />
Atakişi’nin 83. yaş günü kutlamasına tanık olduk. Ona<br />
içtenlik dolu bakışlarla “Nice yıllar” diyenler ise ailesiydi.<br />
Balık Ziyafeti Dedeye,<br />
Hediyeler Torunlara<br />
Mekânın ev sahipliği yaptığı bir başka doğum günü kutlaması<br />
ise, Yılmaz Kılınç için düzenlenen partiydi. 72. yaşına<br />
geride bırakan Yılmaz Dede’nin yanında, “haylaz” olarak<br />
yorumladığı torunları da vardı. Gecenin bir başka farkı, dedenin<br />
“Bana alınacak hediyeleri torunlarım için düşünün”<br />
talimatı sonrasında Arda Ulucan’a alınan Quicksilver marka<br />
montun sürpriz olmasıydı.<br />
Çiğdem Ulucan, Esin Şenkardeş, Hatice Kılınç, Yılmaz Kılınç,<br />
Barış Şenkardeş, Mert Şenkardeş ve Arda Ulucan…<br />
Mira Arslan, Demet Erbil, Ercüment Erbil, Emin Arslan, Dinçer<br />
Aydın ve Elif Aydın…<br />
Atilla Dedeoğlu ve Dostları<br />
Dünyanın önde gelen debriyaj üreticilerinden MAPA’nın Satış<br />
Müdürü Atilla Dedeoğlu, başarılı ve bir o kadar da yoğun<br />
geçen 2017 yılının ardından 2018’in de aynı şekilde geçeceği<br />
belirtilerinin kutlamasını, dostlarıyla birlikte Calipso’da<br />
gerçekleştirdi.<br />
Emin & Mira Arslan Çifti,<br />
Konuk Ağırladı<br />
Mekânın konukları arasında, Emin & Mira Arslan çifti de<br />
vardı. Sık sık birlikte oldukları dostlarını bu defa Calipso’da<br />
ağırlamayı tercih eden Arslan çifti, “Çok doğru bir seçim yapmışız”<br />
yorumunda bulundular.<br />
Limon Kokulu Calipso Akşamları<br />
Mekânın konuklarından birinin “Canlı limon ağaçları ve<br />
limon kokuları eşliğinde balık ziyafetinin ayrıcalığını yaşıyoruz”<br />
demesi, bizi Veli Şahin ve Ziya Kaçar ikilisinin Antalya’dan<br />
özel olarak getirttiği limon ağaçlarına yöneltti. “Gerçekten<br />
de Calipso’ya farklı bir ayrıcalık sağlamış” demekten<br />
kendimizi alamadık.<br />
Turgut Özal Bulvarı Cumhuriyet Cad. No: 2<br />
Küçükyalı - Maltepe<br />
(Küçükyalı Sahilyolu Evlendirme Dairesi Yanı)<br />
T: 0216 489 28 58<br />
www.calipsorestaurant.com<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 129
Advertorial<br />
Acısıyla, tatlısıyla:<br />
PARK ADANA<br />
ET & KEBAP<br />
REHA KADAK<br />
Kebap, Arapça köz ateş, et kelimelerinin birleşiminden<br />
gelir. Tarihi çok eskilere dayanan kebap, Urfa Birecik’te<br />
yapılan arkeolojik kazılarda dahi rastlanmış yemeklerimizdendir.<br />
Güneydoğu bölgesinin olduğu kadar, aynı zamanda<br />
da Akdeniz bölgesinin Adana başta olmak üzere, Hatay<br />
ve Mersin mutfaklarının da başat yemeklerindendir. Ama<br />
Adana, kebap konusunda Urfa ile bu et türünün anavatanlarından<br />
bir şehirdir.<br />
İstanbul da Adana kebabına dair irili ufaklı birçok işletmeye<br />
ev sahipliği yapmakta. Her ne kadar bir yörenin<br />
yemeği esas yerinde yenmesi gerekirse de, İstanbul’da<br />
Adana kebabına hakkını veren işletmeler ve işletme<br />
sahipleri de azımsanmayacak kadar mevcut durumda.<br />
Anadolu Yakamızın Ataşehir ilçemizde de Park Adana<br />
Et & Kebap, et ve kebap işini hakkını vererek yapan özel<br />
işletmelerden biri.<br />
132 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Advertorial<br />
Park Adana, öncelikle Çekmeköy’de serüvenine<br />
başladıktan sonra, 2016 yılında soluğu<br />
Ataşehir’de alır. İşletmenin sahibi Hünkar<br />
Gülmez, uzun yıllar İstanbul’un et ve kebap<br />
üzerine önemli mekânlarında çalışmış, et<br />
ve kebap işini mutfağında öğrenmiş bir kişi.<br />
Bir etin alındığı yerden, geldiği bölgeden,<br />
etin cinsinden işlenmesine kadar geçen<br />
tüm evreyi hayli iyi bilen biri. Bununla<br />
da kalmayıp, müşterilerle kurduğu güzel<br />
iletişimle mekânın gelenlerine mideleriyle<br />
olduğu kadar gönüllerine de hitap eden bir<br />
işletmeci.<br />
AYRICALIKLI VE<br />
LEZZETLİ BİR ET MENÜSÜ<br />
Park Adana Et & Kebap’ın ustası da Şehymus<br />
Uyar. Şehymus Usta’nın maharetli<br />
ellerinden çıkıyor mekânın tüm et ürünleri.<br />
Menüde, Adana kebap başrolde, ama<br />
Adana usulü olarak yassı bir şekilde ocakta<br />
pişiriliyor. Küşneme, külbastı, Urfa kebap,<br />
kuzu şiş, ciğer şiş, patlıcanlı kebap, tavuk<br />
şiş, kanat, abugannuş, lokum, beyti sarma,<br />
fıstıklı kebap gibi özel olarak yapılan etlerin<br />
yanı sıra kaburga da menüde yer alıyor.<br />
Ayrıca, mekânın özel et yemeklerinden biri<br />
de et tava. Et tava, taş fırında bir saat kadar<br />
piştikten sonra özel pidesiyle tepside servis<br />
ediliyor. Başka bir kebapçıdan zor bulacağınız<br />
bir kebap türü. Park Adana Et & Kebap,<br />
etlerini Eren Et’ten, Balıkesir ve Trakya bölgesinin<br />
kıvırcık erkek kuzularından temin<br />
ediyor. Eren Et, bu etlerin en özelini Hünkar<br />
Gülmez için ayrıca ayırıyor. Hünkar Gülmez<br />
ve Şehymus Usta işbirliğinde müşterilere<br />
Park Adana Et & Kebap’ta ayrıcalıklı ve<br />
lezzetli bir et menüsü sunuluyor.<br />
ZENGİN SALATA VE PİDE ÇEŞİTLERİ<br />
Et menüsü kadar lahmacun ve pide çeşitleri<br />
de mekânın önemli yiyecekleri arasında.<br />
Normal ve Antep lahmacunu ile kuşbaşılı,<br />
kaşarlı, kıymalı, kavurmalı ve karışık pide<br />
çeşitleri pide menüsünde yer alıyor. Ara<br />
sıcaklarda da haşlama olarak servis edilen<br />
içli köfte, en az kızartma içli köfte kadar<br />
lezzetli ve hafif. Sıcak olarak güveçte servis<br />
edilen patlıcanlı humus, tek başına yenecek<br />
kadar önemli bir ara sıcak. Salata menüsü<br />
de oldukça çeşitli Park Adana Et & Kebap’ın;<br />
gavurdağ, tablacı salata, harman salata, çoban<br />
salata, tahinli salata, taze soğan salata<br />
ve göbek salata. Tablacı salata, Adana’da<br />
bilinen bir salata türü... Adana’nın sokak<br />
lezzetleri mekânlarında oldukça tercih<br />
ediliyor.<br />
HEPSİ BİRBİRİNDEN GÜZEL TATLILAR<br />
Park Adana Et & Kebap, etlere ve pidelere<br />
önem verdiği kadar, meze çeşitlerine de<br />
önem veriyor. Mekânın çiğköftesi harika...<br />
Uzun zamandır bu kadar lezzetlisini<br />
yememiştim. Ayrıca, Tunceli’den getirilen<br />
tulum peynir de harikulade; yağlı ve yoğun<br />
bir tada sahip. Söğürme, patlıcan salata,<br />
haydari, pilaki de denenmesi gereken mezelerden.<br />
Tatlı çeşitleri az ve öz. Dondurmalı<br />
irmik helvası, yine kesme Maraş dondurma<br />
ile servis edilen katmer ve taş fırında pişen<br />
kadayıf. Hepsi ayrı ayrı güzel...<br />
HAFTA SONLARI ENFES<br />
KAHVALTI SOFRASI<br />
Park Adana Et & Kebap, hafta sonları güzel<br />
bir kahvaltı yapmak isteyenler için de<br />
doyurucu bir sofra hazırlıyor. En azından<br />
sırf tulum peynirini yemek için dahi Park<br />
Adana’ya kahvaltı gelinir. Mekân ferah,<br />
havuz başında oluşuyla da ayrıca keyifli<br />
bir atmosfere sahip... Ataşehir bölgesinde<br />
önemli bir kebap boşluğunu fazlasıyla<br />
dolduran bir mekân. Çocuklu ailelerin rahat<br />
edecekleri bir alana da sahip.<br />
Gün geçtikçe yükselen bir trende sahip olan<br />
Park Adana Et & Kebap, slogan cümlesi<br />
“Acısıyla, tatlısıyla daima” diyerek, acılı-acısız<br />
ve tatlı lezzetleriyle damağına düşkünleri<br />
Ataşehir’de bekliyor.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 133
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Vodafone’un İletişim Ordusuna<br />
Motivasyon Yemeği<br />
Yarattıkları, “Her Şey İletişimle Başlar” sloganı ile büyük başarılar elde eden Vodafone<br />
Dağıtım Merkezi, 2017 yılına motivasyon yemeği ile başladı. Markayı başarıyla<br />
temsil eden Özatalar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özata önderliğinde<br />
düzenlenen yemekte bir araya gelen ekip, Fenerbahçe HK By Kerem’in özel<br />
lezzetleri eşliğinde harika bir hafta sonu geçirdiler.<br />
BAŞARILAR ÖDÜLLENDİRİLDİ<br />
Yaklaşık 60 kişilik bir grubun katıldığı motivasyon yemeğinde bir konuşma yapan<br />
Özatalar Group Genel Müdürü Cihan Arslan; “Son derece uyumlu ve bu nedenle<br />
de son derece başarılı bir ekip olarak birlikte çalışıyor olmaktan çok mutluyum.<br />
Daha nice güzel başarılara imza atacağız. Önceleri ‘Kahvaltı Buluşması’ ile başlayan<br />
bu birliktelikleri sık sık tekrarlayarak bir arada olmayı sürdüreceğiz. Buluşmaya<br />
katıldığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi iletir, başarılarınızın devamını<br />
dilerim” ifadesini kullandı.<br />
“İLETİŞİMİ KOLAYLAŞTIRIYORUZ”<br />
Özatalar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özata ise yaptığı<br />
konuşmada, “İletişimin olmazsa olmaz olduğu bir dünyada<br />
yaşıyoruz. Vodafone’nun sağladığı avantajlı kampanyaları<br />
bireysel ve kurumsal kitlelere ulaştırarak onların daha kolay,<br />
daha hızlı ve daha ekonomik iletişim sağlamasına aracı oluyoruz.<br />
Bu yolda arkadaşlarımız da büyük gayret gösteriyorlar.<br />
Hepinizi ayrı ayrı kutluyor, tebrik ediyorum” dedi.<br />
Teleset satışlarda sağladıkları yüksek performans nedeniyle ödüllendirilen<br />
iki güzel vardı ki, onların bu başarısı 2018 yılı için de hem<br />
marka, hem diğer arkadaşları için umut oldu. Canan Tabak ve Yeşim<br />
Kargılı, Özatalar Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özata tarafından<br />
altın ile ödüllendirildi.<br />
Gecede kurumsal satışlarda gösterdiği büyük performans sayesinde<br />
ödüllendirilen isimlerden biri de Yasin Çeviktürk oldu. Çeviktürk’ün<br />
bu başarısı Hakan Özata tarafından altın madalya ve<br />
Cumhuriyet altını ile ödüllendirildi.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 135
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Likit Kimya’dan<br />
Renkli Yıl Sonu Yemeği<br />
Kimya sektöründe ülkemizin önde gelen kuruluşlarından<br />
Likit Kimya, yıl sonu nedeniyle renkli bir parti düzenledi.<br />
Bostancı The Green Park Otel’de gerçekleşen partiye şirket<br />
yöneticileri ve çalışanları katıldı.<br />
Likit Kimya’nın 10 yılı aşkın bir süreden beri düzenledikleri<br />
ve geleneksel hale gelen yıl sonu partisinde bazı ödüller de<br />
sunuldu. Şirket bünyesinde 5 - 10 ve 15 yıl süreyle çalışanlara<br />
plaket verilirken, Yılın EN’leri adını verdikleri ödüller de<br />
sahiplerini buldu. Bu ödüller arasında en ilginç olanı Likit<br />
Kimya Yönetim Kurulu Üyesi Edibe Aksoy Sürücü’ye verilen,<br />
“Yılın Dedektifi” ödülü oldu.<br />
DEMET SAĞIROĞLU<br />
ONUR KONUĞU<br />
Şarkıcı Cumhur’un sahne aldığı gecede<br />
eğlence de doruktaydı. Likit Kimya<br />
Ailesi’nin yakın dostları arasında yer<br />
alan ünlü pop şarkıcısı Demet Sağıroğlu,<br />
partiye onur konuğu olarak katıldı.<br />
Kınalı Bebek başta olmak üzere 4 şarkı<br />
seslendiren Demet Sağıroğlu, “Likit<br />
Kimya’nın sahipleri olan Aksoy kardeşler,<br />
benim çok sevdiğim nadir insanlar<br />
arasındadır. Onların başarı hikâyelerine<br />
tanık olmaktan ayrı bir onur duymaktayım”<br />
dedi.<br />
Gecenin sunuculuğunu şirket çalışanlarından Cansu Özfiliz ve Nafi<br />
Güler yaptı. İlk olarak yönetim kurulu başkanları Ahmet Aksoy’u<br />
sahneye davet eden ikili, Likit Kimya’da uyum içinde ve huzurlu bir<br />
ortamda çalışma imkânı sağladıkları için kendilerine diğer arkadaşları<br />
adına teşekkürlerini iletti.<br />
Geceye yaşam<br />
duayeni olarak<br />
tanıdığımız Turan<br />
Sürücü de katıldı.<br />
Turan Sürücü,<br />
yakışıklı oğlu Cem<br />
Sürücü, Canan<br />
Toprakkaya, Demet<br />
Sağıroğlu, Şarkıcı<br />
Cumhur Demir,<br />
Ahmet Özcan, Mert<br />
Sağıroğlu ve Oya<br />
Aksoy Gülen...<br />
Kendisine verilen Yılın Dedektifi Ödülü’nü tebessümle karşılayan<br />
Likit Kimya Yönetim Kurulu Üyesi Edibe Aksoy Sürücü, “Dikkatli ve<br />
temkinli olmanın dedektiflikle nasıl bir bağlantısı var bilemiyorum<br />
ama yine de teşekkür ediyorum” dedi.<br />
136 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Metin Kocabaş, “Tamam” Diyorsa<br />
Lezzet konusunda otorite kabul edilen Metin Kocabaş’ı Saca’da görüntüledik.<br />
Marea markasıyla Ataşehir Palladium Tower’da kapılarını açan yeni<br />
mekânında eski konuklarını ağırlamaya devam eden deneyimli işletmeci,<br />
bir yandan da ocakbaşı kültürüne uzak kalmamak gerektiğine vurgu yaptı.<br />
Saca’nın lezzetleri için, “Tamam” yorumunda bulunan Metin Kocabaş,<br />
“Mekân güzel, lezzetleri yerinde” dedi. Metin Kocabaş, Arda Gökçe, Sena<br />
Kocabaş, Sinem Kocabaş, Oya Gökçe ve Selçuk Gökçe...<br />
Park Adana’da Mardin Lezzetleri de Var<br />
İsimleri Mardin ilimizle bütünleşip, bu kadim kentimize güzel<br />
hizmetler veren grubu Park Adana’da görüntüledik. Onlar,<br />
“Mardin yöremize özgü lezzetleri burada bulabildiğimiz için<br />
geldik” dediler. İsmail Sütçüoğlu, Yusuf Ölçer, Veysi Baran, Umman<br />
Hamitoğulları ve Mehmet Sıraç Aydemir...<br />
Meral Azizoğlu’ndan<br />
“Paroles, Paroles” Performansı<br />
Kalamış Süslü Sahne, Alman Lisesi öğretmenlerinin<br />
buluşmasına ev sahipliği yaptı. Dalida’nın<br />
yıllar önce Alain Delon ile birlikte seslendirdiği,<br />
“Paroles, Paroles” isimli şarkıyı Türkçe sözlerle Palavra,<br />
Palavra olarak seslendiren Meral Azizoğlu,<br />
büyük alkış aldı. Alkışların bir bölümünü grubun<br />
gitaristi Emre ile paylaşan Azizoğlu, gecenin sonunda,<br />
“İyi ki bu gece bizlerle oldunuz” dedi.<br />
Eren Karabulut’un Kalbur Randevusu<br />
Madencilik sektörünün genç girişimcilerinden Eren Kara-bulut’u<br />
ailesi ve dostlarıyla Kalbur’da görüntüledik. Her ay en az<br />
bir defa mekâna konuk olan Eren Karabulut, “Burada kendimizi<br />
rahat hissediyoruz. Lezzetleri de alıştığımız tadlar” yorumunda<br />
bulundu.<br />
Tılsım Talu Bosphorus Balıkçısı’nda<br />
“Türkiye’de müziğe daha farklı bir anlam katmak istiyorum.<br />
Sadece şarkı söylemekle sanatçı olunmaz. Özellikle bizim<br />
tarzımızda daha çılgın, daha tarz ve alışılmışın dışında olmak<br />
lâzım” sözleriyle dikkatleri üzerinde toplayan Tılsım Talu, Engin<br />
Şener’in konuğu olarak Kalamış Bosphorus Balıkçısı’nda<br />
objektiflerimize takıldı.<br />
Sorbonne’lu Sim Kesim, Çatana’da<br />
Lojistik sektörünün önde gelen isimlerinden Hakan Kesim’i Çatana’da görüntüledik.<br />
Dünyaca ünlü eğitim kurumlarından Sorbonne’da eğitim gören<br />
kızı Sim’e Fransa’ya gitmeden önce verdiği ziyafet için “lezzet doruklardaydı”<br />
yorumunda bulunan Sim, “Dönüşü iple çekeceğim” dedi. Hakan Kesim, Ayşe<br />
Kesim, Zeynep Kesim ve Sim Kesim...<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 137
Advertorial<br />
Kalamış’ta kebap<br />
Kerem Zeyrek’ten<br />
sorulur<br />
REHA KADAK<br />
Coğrafyamız itibariyle geniş bir yeme-içme kültürüne sahibiz.<br />
Ege’den Güney’e, Karadeniz’e kadar seçkin bir gastronomi kültürümüz<br />
var. Güneydoğu mutfağımız da bu mutfaklar arasında en<br />
mühimlerinden. Etin başrolde olduğu bu mutfak kültürümüzde<br />
bizim ülkemizce anılan kebap çeşitleri dünyaya da yayılmış durumda.<br />
İstanbul’da da Güneydoğu mutfağımıza dair azımsanmayacak<br />
kadar çeşitli işletmeler mevcut, ancak bu işi hakkıyla yapan mekân<br />
sayısı oldukça az durumda. Etin alınmasından işlenişine, marine<br />
edilmesine, oradan da pişirilmesine ve hatta servis edilmesine<br />
kadar birbirine bağlı unsurlar eşit derecede iyi olmayı gerektiriyor.<br />
Anadolu yakamızın önemli semtlerinden Kalamış’ta kebap işini<br />
hakkıyla yapan yeni bir işletme geçtiğimiz aylarda açıldı: “Adanalı<br />
Hasan Kolcuoğlu Kalamış Plus by Kerem Zeyrek Farkıyla”<br />
KEREM ZEYREK FARKIYLA KEBAP İŞİ<br />
Kerem Bey, 80’li yıllarda İstanbul’a gelmiş.<br />
Yeme-içme sektöründeki tüm basamakları adım<br />
adım çıktıktan sonra İstanbul’un önemli restaurantlarında<br />
işletmecilik yapmış ve bu mekânların<br />
belli noktaya ulaşmasına neden olmuş,<br />
fark yaratmış. İşi mutfağından öğrenen Kerem<br />
Bey, bununla da kalmayarak ülkemizde Turizm<br />
Bakanlığı bünyesinde açılan ilk gastronomi<br />
sertifikasına sahip kişiler arasına girmiş. Azerbaycan<br />
Bakü Üniversitesi’nde Güneydoğu mutfağı<br />
ve kebap üzerine eğitimler vermiş, mutfağımıza<br />
dair önemli mekânların açılışlarını yapmış. Bunca<br />
yılın deneyim ve birikimlerini, tamamen kendine<br />
ait bir işletme çatısında sunmaya karar vererek,<br />
Kalamış’a demir atmış. “Adanalı Hasan Kolcuoğlu<br />
Kalamış Plus by Kerem Zeyrek Farkıyla” adını<br />
taşımakta mekân.<br />
Kerem Zeyrek, bu yeni işletmesinde pideden<br />
lahmacuna, kebaba, zeytinyağlılara, mezelere,<br />
geleneksel tatlılarına kadar her biri alanında usta<br />
kişileri bir araya getirirken, aynı özeni servis elemanlarında<br />
da sağlamış.<br />
BİR PİDE SANATI: ZİNCİR PİDE<br />
Kerem Zeyrek, farkını mekândaki tüm ürünlerde<br />
gösteriyor. Bunlardan biri de zincir pide. Görünümü<br />
ve de lezzetleri aynı pide içinde barındırmasıyla<br />
başka bir mekânda kolay kolay denk gelemeyeceğiz<br />
türden bir ürün zincir pide. İçinde, otlu peynir,<br />
bıçak arası kıyma, kavurma gibi lezzetlerden<br />
oluşuyor.<br />
ET, KEREM ZEYREK’İN İŞİ<br />
Kerem Zeyrek, etten en iyi anlayan işletme sahiplerinden<br />
biri. Balıkesir Gönen bölgesinden etlerini<br />
138 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Advertorial<br />
temin ediyor. Menüde etin tüm çeşitleri mevcut:<br />
Adana, Urfa, Kallavi Adana, küşleme, tavuk şiş, beyti,<br />
babagannuş, kuzu iş, kuzu lokum, Halep köfte,<br />
kanat, pirzola. Bunlara bir Antep usulü lahmacun<br />
da ekleniyor. Etlerin hepsi özel ateşte, kurumadan,<br />
içleri sulu kalarak pişiriliyor.<br />
ETLER KADAR ZEYTİNYAĞLILAR VE MEZELER<br />
Mekân her ne kadar bir et ve kebap üzerine bir<br />
menüye sahip olsa da, en az onlar kadar lezzetli<br />
zeytinyağlı ve meze çeşitleri mutlaka tadılması<br />
gerekli. Haydari, pilaki, şakşuka, zeytinyağlı fasulye,<br />
ezme, patlıcan ezmesi ve özel yapım turşuları da<br />
etlerle yarışacak kadar güzel. Et yemeyenler için bu<br />
özel tabaklar ayrı bir ziyafet oluyor.<br />
TATLILARI TATMADAN GİDİLMEMELİ<br />
Kerem Bey, farkını tatlılarda da gösteriyor. Havuç dilimli<br />
baklava ve katmer buranın özel tatlılarından... Fıstıklar, Gaziantep’ten<br />
temin edilen özel boz fıstık. İki tatlı da en az Antep’te<br />
yapılanlar kadar lezzetli. Ayva, kabak, fırın sütlaç ve incir tatlısı da<br />
tadılmaya değer.<br />
GÜLERYÜZ VE MİSAFİRPERVERLİK<br />
Bir mekânın, lezzeti kadar müşterisiyle kurduğu ilişki de önemli.<br />
Kerem Zeyrek, bu güzel lezzetleri müşterisiyle buluştururken, aynı<br />
zamanda da onları bir misafir gibi de ağırlıyor. Etlerin, mezelerin,<br />
tatlıların lezzeti, servisteki özen, mekânın ferah dekorasyonu, müşteri<br />
ile kurulan iletişimden dolayı da kısa sürede cemiyet hayatının<br />
önemli isimlerinin uğrak yeri olmayı başararak, Kalamış’a yeni bir<br />
soluk getirmiş Kerem Zeyrek.<br />
Fenerbahçe Mahallesi, Fener Kalamış Caddesi<br />
No: 100 Kadıköy - İstanbul<br />
Telefon: 0216 348 34 48<br />
GSM: 0532 302 09 89<br />
www.hasankolcuoglukalamis.com<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 139
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Kadıköy Maarif ve Erenköy Kız Lisesi Mezunları<br />
Moda’da Buluştu<br />
Mezunları arasında çok önemli isimler bulunan Kadıköy Maarif Koleji ve Erenköy<br />
Kız Lisesi Mezunları, Moda Sahil’de buluştu. 2017 yılını uğurlamaya hazırlanırken<br />
gerçekleşen buluşmada devam etmekte olan okul arkadaşları birbirlerine hediyeler<br />
verdiler ve 2018 yılı için güzel dileklerini ilettiler.<br />
Kadıköy Maarif Koleji’nin 1980 yılı mezunları olan grubun buluşmasını Taner Kılınç<br />
organize etti. 20 - 25 kişilik gruplar halinde her yıl en az iki defa bir araya<br />
Kadıköy Maarif Koleji Mezunları’nın buluşmasına çocukları da katıldı. Mezunlardan Bülent<br />
Yalın’ın üç çocuğu, “Daima onları örnek alıyoruz” diyerek doğru yolda oldukları imajı<br />
verdi. Fatih Dündar, Emre Ertem, Melis Akünal, Serap Yalın, Bülent Yalın, Aşk Yalın, Cem<br />
Yalın, Berkan Eminsoy ve Selin Kutlu...<br />
geldikleri bilgisini paylaşan Kılınç, “Bu yıl da Pazar Kahvaltısı,<br />
Bahar Pikniği gibi başlıklar altında buluşmalarımız sürecek”<br />
dedi. Buluşmanın bir başka özelliği ise, hemen arkalarında<br />
bulunan masada çocukların da bulunmasıydı.<br />
ERENKÖY<br />
KIZ LİSESİ<br />
1984<br />
MEZUNLARI<br />
Moda Sahil’in ev<br />
sahipliği yaptığı<br />
bir başka buluşma<br />
ise, Erenköy Kız<br />
Lisesi’nin 1984 yılı<br />
mezunlarından bir<br />
Elgin Kökdemir, İlgi Oktay, Hilal Doyum,<br />
grup içindi. Hilal<br />
Beril Mete, Mine Norşor, Berrin Kırar,<br />
Doyum’un organize<br />
ettiği buluşma Selmin Şaşmaz ve Şelale Okay...<br />
Sabriye Gönenç, Banu Emiralioğlu,<br />
için Bursa ve İzmir’den<br />
bile gelenler oldu. “Bizler için hiç bir şey dostluktan<br />
daha önemli, daha değerli olamaz” diyen Erenköy kız Lisesi’nin<br />
1984 yılı mezunları, “Buluşmalarımız kesintisiz sürecek”<br />
dedi.<br />
Kadıköylüler Grubu Moda Spor Kulübü’nde<br />
Kadıköy’de Öz Kadıköylüler’den sonra sosyal medya oluşumları<br />
arasında önemli bir yeri olan Kadıköylüler Grubu,<br />
geleneksel hale getirdikleri buluşmalarından birini daha<br />
gerçekleştirdi. 2017 yılının son haftasında, Moda Spor Kulübü’nde<br />
pazar kahvaltısı şeklinde düzenlenen buluşmaya<br />
yaklaşık 50 kişi katıldı.<br />
Grubun başkanlığını yürüten Yücel Tansever’in üyeleri tek<br />
tek kapıda karşılamasıyla başlayan programda, geç saatlere<br />
kadar süren sohbet dolu dakikalar geçirildi. Etkinliğe<br />
katılanlar arasında, şu sıralarda sanat küratörlüğü yapan<br />
gazeteci dostumuz Esma Bayraktar ve Hababam Sınıfı’nda<br />
“Postal Rıza” rolüyle hafızalardan silinmeyen Ercan Gezmiş<br />
de vardı.<br />
Grubun kurucuları arasında yer alan gazeteci-yazar Semra<br />
Cicigöz’ün etkinliğe katılanlara teşekkür ettiği buluşmanın<br />
sonunda bir de ödül vardı. Grubun etkinliklerini çektiği<br />
fotoğraflarla ölümsüzleştiren fotoğraf sanatçısı Deniz Tokgöz’e<br />
katkılarından dolayı bir teşekkür plaketi verildi.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 141
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />
Tertemiz Bir Kadıköy İçin Çalışıyoruz<br />
Kadıköy Belediyesi’nin temizlik işleri müdürlüğü yönetiminden bir grup,<br />
yılın yorgunluğunu Moda Sahil’de düzenledikleri bir balık ziyafeti ile gidermeye<br />
çalıştı. “Tertemiz bir Kadıköy için çalışıyoruz” sloganın hep önlerinde<br />
olduğu bilgisini aktaran grup, “2018 yılında daha temiz bir Kadıköy<br />
olacak” dedi. Şebnem Aksu, Özlem Etik, Tülin Ergüner, Kadir Özcan, Ekin<br />
Dilekçi, Ayça Gülekçi, Meltem Dikkanoğlu, Gülay Cangül, Gülizar Sancak<br />
ve Eren Çuhadar...<br />
Masal Toprakkaya<br />
3 Yaşında!<br />
Kadıköy Life Ailesi üyelerinden Nihan & Cenay Toprakkaya<br />
çiftinin biricik güzel kızları Masal Toprakkaya, üçüncü yaşına<br />
merhaba dedi. Masal için sahilyolunun sevilen mekânlarından<br />
Maria’nın Bahçesi’nde eğlenceli bir doğum günü partisi<br />
düzenlendi.<br />
Partiye her iki tarafın aile büyükleriyle birlikte çiftin yakın<br />
dostlarından oluşan yaklaşık 20 kişilik bir grup katıldı. Kutlamanın<br />
başlangıcında kendisine gösterilen ilgiden dolayı önce<br />
şaşkın olan, ilerleyen saatlerde ortama alışıp neşe saçan Masal<br />
Prensesi; “Hadi artık evimize gidelim, çok işim var. Daha hediyelerimi<br />
açacağım” diyerek, yılın esprisine imza attı.<br />
Sivaslı Fethi Aras, Saca’da<br />
Yiğitlikleri yanında çalışkanlıkları ile de bilinen Sivas ilimizin ünlü işadamlarından<br />
Fethi Aras’ı, Kadıköy’ün yeni lezzet noktalarından Saca’da görüntüledik.<br />
Aynı zamanda Zara Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Kurucu Başkanı<br />
da olan Fethi Aras’ın başarı hikâyesini, hayata katkılarını önümüzdeki<br />
aylarda yapacağımız röportaj ile aktarma sözü aldık. Fethi Aras, Rıza Arslan,<br />
Nesrin Aras, Esma Kürkçü ve Musa Kürkçü...<br />
ASTERİ’de Doğum Günü Kutlaması<br />
Türk Hava Yolları’nda uzun süre yer hizmetleri, hostes ve yönetim kadrosunda<br />
çalışanlardan oluşan bir grup, arkadaşları Nilüfer Kurşun’un doğum günü kutlaması<br />
için Bostancı Asteri’de bir araya geldi. Doğum Günü pastasını Fedon<br />
ile birlikte kesen Nilüfer Kurşun, “Her zaman yanımda hissettiğim dostlarımla<br />
birlikte olmaktan daha güzel ne olabilir ki?” dedi. Zeynep Yamak, Saadet Hülya<br />
Gençtürk, Ayfer Gürman, Saadet Özkeçeci, Gülnaz Karahan, Zeyna Tanca, Şenay<br />
Bahara, Nilüfer Kurşun, Çiğdem Özgürtaş, Sibel Aras ve Özlem Boztepe...<br />
142 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />
Ataşehir Bizbize Fasıl’da Veda Gecesi<br />
İstanbul’un önde gelen fasıl mekânlarından Bizbize Fasıl, iki<br />
grubun veda gecesine ev sahipliği yaptı. Hürriyet Seyahat<br />
ve TOURMAG Turizm Dergisi gezi yazarlarından Oğulcan<br />
Tatar, Acun Medya tarafından düzenlenmekte olan Survivor<br />
2018 çekimlerinin gerçekleşeceği Dominik Cumhuriyeti’ne<br />
tercüman olarak gidecek isimler arasında yer aldı.<br />
Arkadaşları, onun için bir uğurlama partisi düzenledi. Geç<br />
saatlere kadar süren eğlence dolu gecede duygu yüklü anlar<br />
yaşayan Oğulcan Tatar, “En fazla sizleri özleyeceğim” dedi.<br />
YEDİTEPELİ TURİZMCİLERDEN ÖĞRENCİLİĞE VEDA<br />
Mekânda bir başka veda etkinliği daha vardı. Yeditepe Üniversitesi Turizm ve<br />
Otel İşletmeciliği Bölümü’ndeki eğitimlerini tamamlayan öğrenciler; “Öğrenciliğe<br />
veda, iş hayatına merhaba” partisi düzenledi. 15 Ocak itibariyle çeşitli otellerde ve<br />
seyahat acentelerinde stajyer olarak işbaşı yapacak olan genç turizmciler, “Umut<br />
doluyuz” mesajı verdi.<br />
Yeditepe Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü’nden mezun olan genç<br />
turizmciler arasında şu isimler yer aldı: Orçun Ergün, Kaan Karakaş, Kemal Topalak,<br />
Sahib Gasimov, Alara Öge, Kaan Gök, Alara Güler, Barkan Akkaynak, Berkay<br />
Yamaner, Simay Güven ve İrem Irmak…<br />
Bizbize Fasıl’ın Caddebostan şubesinde sahne alan sanatçı İlhan<br />
Tarık, bu özel gece için Ataşehir Bizbize’de sahne almayı kabul etti<br />
ve geceye renk kattı. Onu izleyenler arasında ise, arkadaşı Onur<br />
Erbil de vardı.<br />
Diyarbakır Turizmi’ne Hareket Kazandıracak Buluşma<br />
Diyarbakır’da turizmin gelişmesi adına önemli katkıları<br />
olabilecek buluşma İstanbul Büyük Kulüp’te gerçekleşti.<br />
Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Türkiye<br />
Başkanı Delal Atamdede’nin daveti üzerine İstanbul’a<br />
gelen TÜRSAB Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet<br />
Akyıl, bölge turizmine hareket kazandırabilecek organizasyonların<br />
ön görüşmesini yaptı. Buluşmaya TOURMAG Turizm<br />
Dergisi Sahibi ve FIJET Türkiye Üyesi Kadir Toprakkaya<br />
da katıldı.<br />
FIJET ULUSLARARASI KOMİTE<br />
TOPLANTISI DİYARBAKIR’DA...<br />
Buluşmada, FIJET Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu’nun<br />
2018 yılı uluslararası komite toplantısının Diyarbakır’da yapılması görüşüldü. Bu<br />
konuda ilgili kurullara öneri götüreceği bilgisini paylaşan Delal Atamdede, “Büyük<br />
ihtimalle kabul göreceğini düşünüyorum. Bana göre son derece yerinde bir<br />
karar olacaktır” dedi.<br />
TÜRSAB Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Akyıl ise,<br />
“Diyarbakır olarak bu buluşmaya ev sahipliği yapmaya talibiz.<br />
Diyarbakır’ın sahip olduğu değerlerin dünya tarafından<br />
daha fazla bilinmesi, Diyarbakır için yapılabilecek en doğru<br />
ve yerinde bir hizmet olacaktır” şeklinde konuştu.<br />
Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 143
Türkiye’nin tüm kebap çeşitlerini<br />
İstanbul’a getirdik<br />
Damak zevkinize hitap eden<br />
unutulmaz lezzetler...<br />
Manzarasıyla atmosferiyle sabah kahvaltılarından iş yemeklerine<br />
akşam ziyafetlerinden kutlamalara kadar yediğiniz yemeği<br />
özel kılmayı başaran Nakkaş Kebap Selamiçeşme, Göztepe,<br />
Çekmeköy, Erenköy ve Nakkaştepe’de yer alan mekanlarımızla tüm<br />
İstanbulluları eşsiz lezzetlerle tanıştırıyoruz...<br />
Trakya ve Balıkesir yöresindeki meralarda yetişen hayvanların<br />
etlerini tazeliğini yitirmeden İstanbul’a getiriyoruz.<br />
Kendi özel bahçelerimizde hiçbir hormon barındırmayan, genetiğiyle<br />
oynanmamış, tohum ve zirai ilaç kullanmadan ürettiğimiz sebzeleri<br />
dalından koparıp siz misafirlerimize sunuyoruz...<br />
NAKKAŞTEPE:<br />
Kuzguncuk Mah. Gümüşyolu Cad. No: 24 Üsküdar<br />
Tel: 0216 495 65 15<br />
SELAMİÇEŞME:<br />
Mustafa Mazhar Bey Cad. No: 18/A Selamiçeşme<br />
Tel: 0216 567 48 48<br />
GÖZTEPE:<br />
Feneryolu Boztepe Sokak No: 2/2 Göztepe<br />
Tel: 0216 567 97 50-51<br />
ÇEKMEKÖY:<br />
Taşdelen Mah. Sultançiftliği Cad. No: 15<br />
Şile Otobanı Otokoç Yanı Çekmeköy<br />
Tel: 0216 344 30 30<br />
ERENKÖY:<br />
Erenköy Mah. Ethemefendi Caddesi<br />
No: 19 Kadıköy/ İstanbul<br />
Tel: 0216 302 46 46