16.01.2018 Views

KADIKOY LIFE 79 DIGI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ocak & Şubat 2018 | Yıl: 14 | Sayı: <strong>79</strong> | Fiyatı: 7.50 TL<br />

Kıtalararası ilk demiryolu tüneli ile<br />

GEBZE-HALKALI<br />

105 DAKİKA


İstanbul Anadolu yakasında<br />

sağlığın yeni adresi:<br />

Medicana Kadıköy<br />

Hastanesi<br />

Kadıköy Kızıltoprak’ta Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’na komşu olan Medicana Kadıköy<br />

Hastanesi, dünya standartlarında sağlık hizmeti ve güçlü akademik hekim kadrosu ile tüm Anadolu<br />

yakasına sağlık getirdi.<br />

• Kadıköy Medicana Hastanesi 15.000 metrekare<br />

kapalı alan<br />

• 12 katlı hastanede toplamda 80 yatak kapasitesi,<br />

7 adet erişkin yoğun bakım yatağı<br />

• Modern yenidoğan yoğun bakım üniteleri<br />

• İleri düzeyde tasarlanmış ve tüm ameliyatların rahatlıkla<br />

yapılabileceği ameliyathaneler<br />

• 60’a yakın doktor, toplamda 450 personel<br />

• Hasta konfor ve güvenliğinin maksimum seviyede tutulduğu,<br />

modern çizgilerle tasarlanmış hasta odaları ve süit odalar<br />

• Tüm tanı ve teşhislerin yapılabileceği üst düzey radyolojik<br />

görüntüleme cihazları<br />

• 40’ın üzerinde poliklinik muayene odası<br />

Tıbbi Bölümler<br />

Dahili Tıp Bilimleri<br />

Anestezi ve Reanimasyon<br />

İç Hastalıkları<br />

Endokrinoloji<br />

Gastroenteroloji<br />

Hematoloji<br />

Nefroloji<br />

Medikal Onkoloji<br />

Hematoloji<br />

Kardiyoloji<br />

Enfeksiyon Hastalıkları<br />

Göğüs Hastalıkları<br />

Dermatoloji<br />

Nöroloji<br />

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon<br />

Psikiyatri<br />

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları<br />

Radyoloji<br />

Beslenme ve Diyet<br />

Cerrahi Tıp Bilimleri<br />

Acil Tıp<br />

Genel Cerrahi<br />

Kadın Hastalıkları ve Doğum<br />

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi<br />

Ortopedi ve Travmatoloji<br />

Üroloji<br />

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları<br />

Göz Hastalıkları<br />

Ağız ve Diş Sağlığı<br />

Göğüs Cerrahisi<br />

Temel Tıp Bilimleri<br />

Mikrobiyoloji<br />

Biyokimya<br />

Patoloji<br />

Yoğun Bakımlar<br />

Genel Yoğun Bakım<br />

Yenidoğan Yoğun Bakım<br />

0850 460 6334<br />

0850 460 MEDI<br />

www.medicana.com.tr<br />

0216 970 4 970


AMERİKA’DA<br />

DOĞUM YAPMAK<br />

İSTER MİSİNİZ?<br />

Amerika’da Doğum Yapmanın Avantajları<br />

» Amerikan Vatandaşı Olması<br />

Amerikan yasaları gereğince, Amerika sınırları içerisinde doğan çocuk başka<br />

herhangi bir şart aranmaksızın Amerikan vatandaşı olmaktadır.<br />

» Amerika’da Eğitim Avantajı<br />

Amerikan vatandaşlığı kazanan çocuğunuz, Amerika’da eğitim konusunda da çok<br />

fazla avantaj sahibi olacaktır. Amerikan vatandaşı olacağı için birçok okulda parasız<br />

okuyabileceği gibi, birçok okuldan da burs alma imkanı olacaktır. Ayrıca, özel<br />

okullarda da yabancı öğrencilere oranla çok daha ucuza eğitim imkanı olacaktır.<br />

» Türkiye’de Eğitim Avantajı<br />

Çocuğunuz Amerikan vatandaşı olması ile birlikte Türkiye’de eğitim veren<br />

okulların yabancı öğrenci kontenjanından faydalanarak, istediği bölümlere<br />

sınavsız veya çok rahat girme imkanı olacaktır.<br />

» Amerika’da Çalışma<br />

Amerikan vatandaşlığı kazanan çocuğunuz, istediği zaman kolayca iş bulabilme<br />

imkanına sahiptir.<br />

» Vizesiz Seyahat Etme<br />

Amerikan pasaportu, dünyanın en güçlü pasaportları<br />

arasında yer almaktadır. Çocuğunuz bu pasaport<br />

sayesinde dünyanın çoğu yerine vize ihtiyacı olmadan<br />

veya çok kolay vize alarak seyahat edebilecektir.<br />

» Ebeveynlerine Amerika’da<br />

Oturma Şansı<br />

Çocuğunuz 21 yaşına geldiğinde anne ve babasına da<br />

Amerika’da oturma imkanı sağlayabilmektedir.<br />

*Daha detaylı bilgilendirme için uzman ekibimize danışabilirsiniz.<br />

www.amerikatedavi.com<br />

Tel: 0216 359 62 64 Mail: info@amerikatedavi.com<br />

Adres: Buyaka Kule 3 Fatih Sultan Mehmet Mah.<br />

34771 Ümraniye/İstanbul


Editör<br />

İnsanlar Kadıköy’de yatırım<br />

değil, yaşam satın alıyor...<br />

İstanbul için ulaşım demek; zaman, para, stres ve<br />

hava kirliliğinde kaybolup gitmek demek... Öyle ki,<br />

Kadıköy’den karşının herhangi bir noktasına ulaşmak<br />

için günün abartısız yarım gününü harcamak<br />

zorunda kalabiliyor insanlarımız.<br />

Konu o kadar güncel ve derin ki, hükümetin ulaşım<br />

projeleri de ayrıntılarıyla hepimizi ilgilendiriyor.<br />

Özellikle Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım<br />

projesinde sona yaklaşılmasından hareketle, Gebze-Halkalı<br />

arası yolculuğun<br />

banliyö sistemlerinin<br />

metro standardı<br />

ve Marmaray<br />

araçlarına<br />

entegre<br />

edilerek,<br />

29 Ekim<br />

2018 tarihinde<br />

hizmete<br />

gireceği<br />

açıklaması<br />

ile<br />

birlikte bu<br />

gelişmelerin<br />

üzerinden demiryolları<br />

tarihine<br />

indiğimiz kapak dosyamızda;<br />

Mimar Sinan Genim, Yonca Kösebay Erkan<br />

ve emekli demiryolcularla “Demiryolu Mirasımızı”<br />

konuştuk.<br />

Geçmişten geleceğe konseptimiz doğrultusunda<br />

görüşlerine başvurduğumuz isimler, demiryollarının<br />

tarihiyle birlikte ulaşımda gelinen son noktayı<br />

dergimizde dile getirerek, konuyla ilgili değerli<br />

önerilerini de sayfalarımızda paylaştılar.<br />

***<br />

Ulaşımın yanı sıra güncel problemlerimizden bir<br />

diğeri de kentsel dönüşüm ve bina yenileme... Arz<br />

fazlasının satış darlığı yarattığı inşaat dünyasında<br />

Ağaoğlu isminin yarattığı güvene kadın zarafetini<br />

perçinleyen Cadde’nin ilk ve tek kadın müteahhidi<br />

Ayten Alpar, dergimize konuk oldu. Projelerinden<br />

sektörün 2018 yılı öngörüsüne kadar görüşlerini<br />

Kadıköy Life ile paylaşan Alpar; “Bence çalışmak<br />

para kazanmak için değil. Üstündeki kiri, tozu atıp<br />

altından kendini çıkarmak için. Çalışma hayatı<br />

insanı dönüştürür. Direnmezsen...” sözünü yaşamının<br />

mottosu olarak dile getiriyor.<br />

Çevre ve insanın hızla dönüştüğü günümüzde<br />

olayın bir de sosyolojik tarafı var. Sabancı Üniversitesi<br />

Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Cenk<br />

Özbay’dan Kadıköy’ün sosyolojik dönüşümüne<br />

dair yorumlarını aldık ve ilçenin bir anda cazibe<br />

alanı olmaya başlamasının nedenlerini konuştuk.<br />

Kentsel dönüşümün tek bir parça olmadığını, ekonomik<br />

nedenlerinin yanı sıra estetik ve sosyolojik<br />

nedenleri olduğunu dile getiren Özbay; “Nasıl bir<br />

kentte yaşıyoruz, nasıl bir kaldırım istiyoruz, nasıl<br />

bir mahalle istiyoruz. Bunları tartışmamız gerek.<br />

Bence, mimar, belediye, şehir plancıları, müteahhitler<br />

bir araya gelip bunu konuşmalı, ortak net<br />

bir tavır alınmalı. Hoş aslında, yenidünya düzenindeki<br />

birçok metropolde de bu yok, ne kadar Paris<br />

mimarisi kaldı ki... Bağdat<br />

Caddesi, Hasanpaşa,<br />

Fikirtepe aynı<br />

ilçe içinde<br />

başka<br />

yerlere dönüşüyor.<br />

Kısaca<br />

değişim<br />

olacak<br />

ama<br />

bunun<br />

yanında<br />

nitelik olmalı.<br />

Ancak<br />

şu bir gerçek<br />

ki Kadıköy çok<br />

daha iyisini hak<br />

ediyor.”<br />

Kentsel dönüşüm konusunda uzmanlaşan<br />

Teamwork Global de bir mimarlık ofisi olarak<br />

Kadıköy bölgesine ilişkin görüşlerini dergimizle<br />

paylaştı. Türkiye’de kentsel dönüşüm projelerinin<br />

sayı olarak yüzde 45’inde Kadıköy imzasını<br />

bulunduğunu vurgulayan Teamwork Global<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Gurur Yarar; “Piyasanın<br />

bir tık kötüleşmesiyle her gün elde yeni bir bina<br />

stoku oluşmaya başladı. Kadıköy’de farklı projeler<br />

satmaya devam ederken, aslında mesleği inşaat<br />

olmayan, farklı sektörlerden gelen birçok oyuncuyla<br />

birlikte daha karmaşık bir bölge haline<br />

geldi. Bugün şunu görüyoruz ki, özellikle Anadolu<br />

yakasında Kadıköy’den daha nezih yaşanacak bir<br />

bölge olmadığı için, fiyatların 2014’e göre belki<br />

yüzde 30-35’e yakın düşmesine rağmen hâlâ satış<br />

var, hareket var. Çünkü insanlar Kadıköy’de yatırım<br />

değil, yaşam satın alıyor.”<br />

Görüldüğü gibi müteahhidiyle, sosyolog ve mimarıyla<br />

sebep sonuç ilişkileri irdelendiğinde ortalık<br />

berraklaşıyor, daha rahat gözlem yapılabiliyor.<br />

Keşke hükümet de bir oldu-bitti kaosuyla karşı<br />

karşıya kalan İstanbul’a hizmet için nicelik yerine<br />

niteliği tercih etse...<br />

Canan Toprakkaya<br />

Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika<br />

TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,<br />

MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,<br />

POLİTİKA DERGİSİ<br />

İmtiyaz Sahibi ve<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Fatma Canan Toprakkaya<br />

Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Kadir Toprakkaya<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

İrem Toprakkaya<br />

Yayın Kurulu<br />

Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp,<br />

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,<br />

İnal Aydınoğlu, Bülent Turan,<br />

Enis Fosforoğlu<br />

Haber Müdürü<br />

Cenay Toprakkaya<br />

Editörler<br />

Figen Sabırcan, Özgür Uysal,<br />

Sedef Turan, Pınar Baltacı,<br />

Deniz İhsan Taşdelen,<br />

Reha Kadak, Dilek Karagöz<br />

Görsel Yönetim<br />

Kubilay Şenyiğit<br />

Reklam ve Halkla İlişkiler<br />

Benusen Sağdan<br />

Tel: 0532 208 84 42<br />

Basım<br />

Teknik Basım Matbaacılık<br />

San. ve Tic. A.Ş.<br />

Sertifika No: 24871<br />

Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl Bulvarı<br />

No: 44 Keyap Çarşısı<br />

F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul<br />

Tel: 0216 508 20 20<br />

www.teknikbasim.com<br />

Dağıtım<br />

Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong> dergisinin birinci sayfasından<br />

son sayfasına kadar olan yazılardan imza<br />

sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların<br />

sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong> dergisinde yayınlanan her<br />

türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her<br />

hakkı saklıdır.<br />

İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong>’ın hiçbir kurum ve kuruluşla<br />

doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.<br />

Yayıncı<br />

K-İletişim Basın Yayın ve<br />

Tanıtım Hizmetleri<br />

Karanfil Sokak No: 27/13<br />

Göztepe / İstanbul<br />

Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17<br />

Gsm: 0532 266 82 43<br />

E-posta: kadikoylife@yahoo.com<br />

www.kadikoylife.com<br />

İrtibat Bürosu<br />

Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.<br />

No: 42/1 Kadıköy / İstanbul<br />

Tel: 0532 470 73 05<br />

ISSN 1307-5535<br />

Ocak & Şubat 2018<br />

Yıl: 14 Sayı: <strong>79</strong> Fiyat: 7.50 TL<br />

Basım Tarihi: 16 Ocak 2018<br />

Yayın türü: İki aylık, bölgesel,<br />

süreli yayındır.<br />

KADIKÖY <strong>LIFE</strong><br />

Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği<br />

üyesidir.<br />

12 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


İçindekiler<br />

102<br />

48<br />

62<br />

34<br />

52<br />

34<br />

48<br />

52<br />

62<br />

Kıtalararası ilk demiryolu tüneli ile<br />

GEBZE - HALKALI 105 DAKIKA<br />

Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım projesinin<br />

banliyö hatlarının iyileştirme aşamasında sona<br />

yaklaşılıyor. Bir yıldan daha az bir sürede, 29 Ekim<br />

2018’de hizmete açılması planlanan hat ile Gebze’den<br />

Halkalı’ya 105 dakikada seyahat edilmesi planlanıyor.<br />

İlk seçilmiş belediye başkanı<br />

OSMAN HIZLAN ILE KADIKÖY<br />

YOLCULUĞU<br />

Arif Atılgan yazdı: “Siz değerli Kadıköy Life okurlarını<br />

Kadıköy’ün seçilmiş ilk belediye başkanı Osman<br />

Hızlan ile tanıştırmak istiyorum. Bundan 34 yıl önce<br />

Kadıköy Belediye Başkanlığı’na aday olması ile<br />

başlayan serüveni ve Kadıköy’de modern altyapı<br />

yatırımlarını başlatan biri olması nedeniyle ona<br />

teşekkürümüz hep olacaktır.”<br />

Ayten Alpar:<br />

AĞAOĞLU KALITESINI VE<br />

GÜVENILIRLIĞINI<br />

BAĞDAT CADDESI ILE BULUŞTURDUK<br />

Türkiye genelinde “kentsel dönüşüm” adıyla<br />

başlayıp hızla yayılan ve çok büyük bölümü “bina<br />

yenileme” olan sistem, beraberinde getirdiği olumsuzlukların<br />

yanı sıra olumlu sonuçlar da vermeye<br />

başladı. Özellikle son 5 yıldır Türkiye’nin ana gündemleri<br />

arasında yer alan bu pastadan pay almak<br />

isteyen Ayten Alpar yönetimindeki Ağaoğlu Cadde<br />

İnşaat, “dönüşüm” yerine “yenileme” diyerek girdiği<br />

5 projeyi başarıyla tamamladı.<br />

KUZGUNCUK’TA BIR GÜN<br />

Metropol olan İstanbul’un, son mahalle kalelerinden<br />

biridir Kuzguncuk. Çok kültürlü, çok dinli bir semttir<br />

Kuzguncuk; ezan sesleri çan seslerine karışır. Kadıköy<br />

Life olarak biz de bu güzel semtin yeme-içme<br />

noktalarından alışveriş edebileceğiniz şirin mekânlarına,<br />

yani kısacası Kuzguncuk’ta geçirebileceğiniz<br />

bir güne dair liste hazırladık.<br />

94<br />

102<br />

104<br />

94<br />

Denizle iç içe ve kendine özel konseptiyle<br />

MODACTIVE<br />

Moda Deniz Kulübü bünyesinde kurulan ve 7<br />

aydır hizmet veren ModActive Fitness Merkezi, her<br />

geçen gün daha iddialı bir hale geliyor. Diğer spor<br />

merkezlerinden farkını ise yöneticisi, antrenörleri ve<br />

abonelerine sunduğu sağlıklı yaşam tarzıyla ortaya<br />

koyuyor.<br />

Salih Kalyon:<br />

İNSANLIK VAR OLDUKÇA, TIYATRO DA<br />

VAR OLACAK!<br />

Usta tiyatrocu Salih Kalyon ile geçmişten günümüze<br />

uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik. Tiyatroya<br />

nasıl başladığını, ilk sahne heyecanını, günümüzde<br />

ayakta kalmaya çalışan tiyatroları ve bunun için çabalayan<br />

tiyatrocuları konuştuğumuz sohbetimizde<br />

konu tiyatro olunca, ister istemez Taksim’in mevcut<br />

durumunu, sanatın ve sanatçıların Kadıköy’de nasıl<br />

bir gelişim sergilediğine de değindik.<br />

Türk musikisi ile<br />

balenin birleştiği isim;<br />

MERCAN SELÇUK<br />

Bale sanatçısı ve eğitmeni Mercan Selçuk, hem<br />

Türkiye’de hem de yurtdışında aldığı sanat eğitimini<br />

bugün geleceğin sanatçılarına aktarıyor. Mercan Selçuk<br />

Dans Topluluğu olarak öğrencileri ile hazırladığı<br />

‘Bizim Hikâyemiz’ isimli ilk gösteri 5 Mart’ta Kozyatağı<br />

Kültür Merkezi’nde izleyicisiyle buluşacak.<br />

104<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 13


SAHİLYOLU’NA<br />

KADIKÖY,<br />

ÜSKÜDAR,<br />

ATAŞEHIR,<br />

MALTEPE HAVARAY<br />

PROJELERI IPTAL!<br />

HAVARAY GELİYOR<br />

Özel Haber<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz yıl yatırım programlarına<br />

dâhil ettiği Havaray Projeleri’nde hem işlemler hem de değişimler<br />

hızlanıyor. Bugüne kadar birçok metro projesini hayata geçiren ve 2019<br />

sonrasında İstanbul’daki metro uzunluğunu 1000 kilometrenin üzerine<br />

çıkarmayı hedefleyen İBB’nin, yolcu trafiğini havaya almak adına planladığı<br />

Kadıköy, Üsküdar, Ataşehir, Maltepe Havaray Projeleri’ni<br />

iptal etmesinin gündemde olduğu konuşulmakta.<br />

SAHİLYOLU’NDAN TUZLA’YA KADAR<br />

Bu hatlar yerine yeni planlamanın Bostancı’dan başlayıp Sahilyolu’nu<br />

takip ederek Tuzla’ya kadar ulaşacağı bilgisini aktaran bir uzman,<br />

bu sistem ile hem yapım kolaylığı hem maliyet yönünden çok büyük<br />

avantaj sağlanacağını dile getirdi. Planların onaylanması durumunda<br />

inşaat çalışmalarına Mart veya Nisan ayı içinde başlanabileceği bilgisini<br />

aktaran bir başka yetkili ise, “Anadolu Yakası için sürpriz projeler<br />

de yolda” dedi.<br />

TUZLA BELEDİYE-SAHİL HAVARAY PROJESİ DEVAM<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 yılı sonrasında<br />

hizmete almayı planladığı Tuzla Belediye - Sahil Havaray<br />

Projesi’nin yeni projeye entegre edileceği, Tuzla Belediyesi’nden<br />

yolculuğuna başlayacak olan Havaray Projesi’nin<br />

sırasıyla Evliya Çelebi, Şinasi Duralı, Dörtyol ve Vatan duraklarından<br />

geçerek Marina durağına ulaşacağı bilgisi verildi. Bu<br />

havaray projesiyle birlikte bölge halkının marina ve içerisinde<br />

yer alan sosyal alanlara ulaşımının daha kolaylaşacağı ve<br />

bölgenin bir cazibe merkezi olmasına katkı sağlayacağı yine<br />

beklentiler arasında...<br />

Kadıköy Life Dergisi bu konuyu<br />

kapak dosyası yapmıştı.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 15


Çevre<br />

Beymen, Chanel, Eataly, Apple, Samsung<br />

kötü gidişatı tersine çevirebilecek mi?<br />

Bağdat Caddesi’nde ziyaretçi<br />

sayısı giderek düşüyor<br />

HABER MERKEZİ<br />

İstanbul’un üç önemli alışveriş caddeleri<br />

kabul edilen İstiklal, Nişantaşı ve Bağdat<br />

Caddesi’nde ziyaretçi sayılarının giderek<br />

eridiği bildirildi. Buna neden olarak ise,<br />

kentsel yenilemelerin yaya trafiğini düşürmesi<br />

gösterildi.<br />

İstanbul’un üç ana caddesini inceleyen<br />

gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden<br />

Cushman & Wakefield, ‘İstanbul Alışveriş<br />

Caddeleri’ raporunun dördüncüsünü<br />

geçtiğimiz günlerde yayınladı. Caddelerdeki<br />

ziyaretçi sayısının giderek eridiğine değinilen<br />

raporda, ziyaretçi düşüş oranlarının 10<br />

binlerle ifade edildiği görüldü.<br />

BOŞ OLAN 42 MAĞAZANIN<br />

YÜZDE 50’Sİ KİRALANABİLDİ<br />

Bağdat Caddesi’nde 2016’da 27 adet<br />

olan kentsel yenileme proje sayısının<br />

2017 sonu itibariyle 41’e ulaşması, artan<br />

boş mağaza sayısı ve inşaat halindeki<br />

binaların yanı sıra, halen yaklaşık 2 bin<br />

konutun yarım kalmış olması ile birlikte,<br />

geçen seneye nazaran ziyaretçi sayısında<br />

hem hafta içi hem de hafta sonu ciddi<br />

bir düşüş yaşandığına değinilen raporda;<br />

yeni gelecek olan markalarla birlikte<br />

toparlanmanın olabileceği söylenmekte...<br />

Bağdat Caddesi’nde son 1 sene içerisinde<br />

2016’da boş olan 42 mağazanın yüzde<br />

50’si kiralanabildi. Toplamda gerçekleşen<br />

43 kiralama işleminin 26’sını ise yeni<br />

girişler oluşturdu.<br />

CHANEL, EATALY, APPLE, SAMSUNG<br />

Çok yakında açılması beklenen Chanel, Eataly,<br />

Apple, Samsung gibi global markalar<br />

Cushman &<br />

Wakefield<br />

Yönetici Ortağı<br />

Toğrul Gönden.<br />

ile Bağdat Caddesi’nin daha hızlı toparlanma<br />

göstereceğine işaret edilen raporda, bu<br />

toparlamanın itici güçlerinin ise genelde<br />

yeme-içme ve caddeye yeni giriş yapması<br />

beklenen uluslararası markalar sayesinde<br />

olmasının beklendiğinin altı çizilmekte.<br />

Verileri değerlendiren Cushman & Wakefield<br />

Yönetici Ortağı Toğrul Gönden, “Ana<br />

cadde pazarı; döviz kurundaki dalgalanmalar,<br />

perakendedeki büyümenin yavaşlaması<br />

ve kentsel yenileme çalışmaları göz önüne<br />

alındığında bir süre daha kırılgan olmaya<br />

devam edecektir. Buna rağmen, Bağdat<br />

Caddesi’nin umut vaat ederek daha hızlı<br />

düzeleceğini tahmin ediyoruz” dedi.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 17


Aktüel<br />

Sahrayıcedit<br />

sakinleri<br />

Anadolu Lisesi istiyor<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

“SESIMIZ OLUN,<br />

ANADOLU<br />

LISEMIZ<br />

OLSUN!”<br />

Kadıköy Sahrayıcedit’te geçtiğimiz süreçte<br />

mevcut liselerin İmam Hatip Lisesi’ne dönüştürülmesi,<br />

mahalle sakinlerinin yoğun<br />

tepkisiyle karşılandı. Semtlerinde iki adet<br />

İmam Hatip Lisesi bulunmasına rağmen<br />

hiçbir Anadolu Lisesi ya da Meslek Lisesi<br />

olmadığına dikkat çeken Sahrayıceditliler,<br />

konu ile ilgili imza kampanyası başlattı.<br />

TEOG sınavının kaldırılmasıyla birlikte<br />

öğrenciler, tercihleri sonucunda evlerinin<br />

yakınındaki okullara yerleştirilecek. Bu<br />

gelişmeden sonra İstanbul ve Türkiye<br />

genelinde artmaya başlayan tepkiler,<br />

çeşitli imza kampanyaları ile devam ediyor.<br />

Sahrayıcedit Mahallesi’nde daha önce İntaş<br />

Lisesi’nin İntaş Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi<br />

olmasının ardından, Gözcübaba Lisesi<br />

de İmam Hatipleştirildi. Mahalle sakinleri<br />

böyle bir ihtiyacın olmadığını belirtirken;<br />

“Mahallemizde bulunan iki adet İmam Hatip<br />

Lisesi’nden biri olan Gözcübaba İmam<br />

Hatip Lisesi’nin, Gözcübaba Anadolu Lisesi<br />

yapılması talebimizdir” mesajı verdi.<br />

Sahrayıcedit Mahallesi Muhtarı Seval Özkan.<br />

ÖNCE İNTAŞ, SONRA GÖZCÜBABA LİSESİ<br />

Konu hakkında görüşlerini aldığımız Sahrayıcedit<br />

Mahallesi Muhtarı Seval Özkan;<br />

“Öncelikle bu sistemler değiştiği zaman<br />

İntaş ve Gözcübaba Liselerimiz vardı. İlk<br />

İntaş Lisesi; İmam Hatip oldu, ardından<br />

bir sene sonra Gözcübaba Lisesi... Biz<br />

en başta ihtiyaca göre düzenleniyor diye<br />

ve talep de olmadığı için biraz bekledik.<br />

Sonraki kayıtlarda insanlardan şikâyetler<br />

gelmeye başladı. Öğrenciler tercihlerde<br />

bulunuyor ve mecburen buradaki İmam<br />

Hatip Lisesi’ni yazmak durumunda<br />

kalıyorlar. Bize böyle taleplerle gelinince,<br />

bunu birkaç toplantıda dile getirdik.<br />

Değiştirilebilir mi, farklılaştırılabilir mi<br />

diye. Fakat hiçbir sonuç alamadık” dedi.<br />

Özkan, açıklamalarının devamında şunları<br />

ifade etti:<br />

“Muhafazakâr aileler de çocuklarını İmam<br />

Hatip Liselerine göndermek istemiyor.<br />

İnsanlar çocuklarının doktor, mühendis,<br />

avukat, vs. olmasını istiyor, onun için de<br />

Sahrayıcedit Gönüllüleri’nden<br />

Seyhan Öğütlü ve Ayla Yücel.<br />

daha farklı bir okulda okumasını istiyor.<br />

Ya da Sağlık Meslek Lisesi’ne gitsin, oradan<br />

çıkınca güzel işler bulabilsin istiyor. Kadıköy’e<br />

ya da Bostancı’ya gitmesi çok zor,<br />

çünkü araya maddi imkânsızlık giriyor. Son<br />

sınav değişikliğinden sonra insanlar kendi<br />

evinin yakınındaki okula gidecekler durumu<br />

ile karşı karşıya kalınınca, bir zamanlar<br />

yaşadığımız ve kenara attığımız sorun tekrardan<br />

gündeme geldi. Şikâyetler giderek<br />

arttı. Velilerden gelen talepler üzerine de<br />

imza kampanyası başlatıldı. Biz de destek<br />

oluyoruz.”<br />

“AİLELERİ ÖZEL OKULLARA<br />

MECBUR EDİYORLAR”<br />

Okulların İmam Hatipleştirilmesine mahalleli<br />

olarak karşı olduklarını söyleyen<br />

Sahrayıcedit Gönüllüleri Başkanı Seyhan<br />

Öğütlü ise; “Bütün okullar İmam Hatip Lisesi<br />

olunca, özel okullara mecbur ediyorlar<br />

aileleri. İnsanlar da oradan buradan kesip,<br />

özel okullara gönderiyor çocuklarını. İmza<br />

kampanyası sonuç verirse etkili olacağımızı<br />

düşünüyorum” şeklinde konuştu.<br />

“SEMTİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”<br />

Sahrayıcedit Gönüllüleri Başkan Yardımcısı<br />

Ayla Yücel de, “İmam Hatip Liseleri’ne<br />

ihtiyacımız yok. Zaten şu andaki<br />

İmam Hatipler, önceden normal liseydi,<br />

sonradan evrildi. Araştırılarak yapılmış<br />

bir değiştirme değil bu. Bu semte ihtiyaç<br />

olup olmadığına dair bir şey sorulmadı.<br />

Semtimizde Fen Lisesi’ne ihtiyaç var. Bu<br />

süreçte de elimizden geldiği kadar imza<br />

toplamaya gayret edeceğiz ve mahallemize<br />

sahip çıkacağız” değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 19


Çevre<br />

Kalamış Yat Limanı için<br />

“Hemşehri Davası”<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun Fenerbahçe-Kalamış<br />

Yat Limanı’nda yapılaşmaya izin<br />

veren imar planı değişikliklerini onaylaması<br />

ve limanın 36 yıl süreyle özelleştirilmek üzere<br />

ihaleye çıkarılması, Kadıköylülerin büyük<br />

tepkisiyle karşılandı.<br />

Kadıköy Belediyesi tarafından “Fenerbahçe-Kalamış<br />

sahili imara açılıyor. Bu yanlıştan<br />

geri dönülsün!” sloganıyla change.org<br />

üzerinden başlatılan imza kampanyasının<br />

ardından Kadıköy Kent Konseyi de harekete<br />

geçerek, ihalenin iptali için İdare Mahkemesi’ne<br />

“Hemşehri Davası” açmaya karar<br />

verdi. Kadıköy Kent Konseyi’nden duyarlı<br />

Kadıköylülere yönelik yapılan çağrıda şu<br />

ifadelere yer verildi:<br />

İHALENİN İPTALİNİ TALEP EDİYORUZ<br />

“Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın<br />

Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı İşletme<br />

Hakkı İhalesi işleminin iptali için İdare<br />

Mahkemesi’ne ‘Hemşehri Davası’ açıyoruz.<br />

Dava konusu, ihale sonucunda yapılacak<br />

inşaatlarla çevrenin nüfus yoğunluğunun,<br />

görüntüsünün, yaşam koşullarının tamamen<br />

değişeceği ve sahilden yararlanma<br />

imkânlarının kısıtlanacağıdır. Kadıköylü<br />

çevre sakinleri olarak ihalenin iptalini talep<br />

ediyoruz. Davaya müdahil olmak isteyen<br />

tüm Kadıköylüleri bekliyoruz. (0216) 347<br />

53 47 nolu telefondan arayarak, Fenerbahçe-Kalamış<br />

Yat Limanı İşletme Hakkı<br />

İhalesi İptali için açılacak davaya müdahil<br />

olabilirsiniz.”<br />

LİMANA 15 BİN METREKARE İNŞAAT<br />

ALANI YAPILABİLECEK<br />

Özelleştirme Yüksek Kurulu, daha önceki<br />

kararını “İstanbul’un Kadıköy ilçesi Zühtüpaşa<br />

Mahallesi Kalamış-Fener Caddesi<br />

mevkisinde sınırları belirtilen 122 bin 648<br />

metrekare yüzölçümlü dolgu alanı ve 355<br />

bin 859 metrekare yüzölçümlü deniz yüzeyi<br />

(iki yat limanı) olmak üzere toplam 478 bin<br />

507 metrekare yüzölçümlü, devletin hüküm<br />

ve tasarrufu altındaki alanın özelleştirme<br />

kapsam ve programına alınması” şeklinde<br />

yeniden düzenledi. Yeni kararla özelleştirilen<br />

alan 42 bin 833 metrekare arttırılmış<br />

oldu. ÖYK tarafından onaylanan plana göre,<br />

“yüzen iskele” olarak belirtilen dolgu alanlarına<br />

inşaat yapılmayacak, fakat limana<br />

otopark hariç 15 bin metrekare inşaat alanı<br />

yapılabilecek.<br />

KADIKÖY BELEDİYESİ İTİRAZ ETMİŞTİ<br />

Kadıköy Belediyesi; plana yapı, nüfus ve<br />

trafik yoğunluğunu arttırması, halkın kıyı<br />

kullanımını azaltması, kıyı siluetini bozması,<br />

1/100.000 üst ölçekli çevre düzeni planına<br />

uygun olmaması, ekolojik dengenin<br />

bozularak yosunlaşmayı arttırması, ÇED<br />

raporunun olmaması ve hava koridorlarını<br />

kesmesi nedenleriyle itiraz etmişti. Özelleştirme<br />

Yüksek Kurulu ise Kadıköy Belediyesi’nin<br />

itirazını ret etmişti. Kadıköy Belediyesi<br />

de özelleştirme kararını Danıştay 6. Daire’ye<br />

taşımış, konusunda uzman beş kişiden<br />

oluşan bilirkişi heyeti Fenerbahçe-Kalamış<br />

Yat Limanı Koruma Planı’nı uygun bulmayıp,<br />

olumsuz yönde çok kapsamlı, her yönü<br />

ile incelenmiş bir rapor sunmasına rağmen,<br />

mahkeme bilirkişi raporunu dikkate almayıp,<br />

sadece yüzen iskele alanlarının emsale<br />

katılmasına yönelik yürütmeyi durdurma<br />

kararı vermişti.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 21


Ulaşım<br />

Kadıköy’de trafiğe<br />

köprü ve altgeçit<br />

dopingi<br />

FOTOĞRAF: EMİN KÜÇÜKSERİM<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

Kadıköy’de aynı süreçte trafiğe kapalı olmaları nedeniyle günlük<br />

hayatı olumsuz etkileyen ve trafiği içinden çıkılmaz bir hale<br />

getirerek Kadıköylülerin büyük tepkisine neden olan köprü ve<br />

altgeçitlerdeki son durumu, Kadıköy Life Dergisi olarak mercek<br />

altına aldık.<br />

Göztepe’de Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi üzerindeki tarihi<br />

tren istasyonu köprüsü, Ömer Paşa Altgeçidi, Selamiçeşme<br />

Köprüsü yerine inşa edilen altgeçit ile Fikirtepe’deki Kurbağalıdere<br />

Köprüsü araç ve yaya trafiğine açılırken; Feneryolu tren<br />

yolu altgeçidi ve Recep Peker Köprüsü’nde çalışmalar devam<br />

ediyor. Gece gündüz sürdürülen yoğun faaliyetler neticesinde<br />

öngörülen süreden daha hızlı bir şekilde bitirilen çalışmalar,<br />

Kadıköy’de bir nebze de olsa trafiğe soluk aldırdı.<br />

TARİHİ İSTASYON BİNASINA DEV KORUMA KUBBESİ<br />

Göztepe’de İstasyon Caddesi olarak da bilinen Tütüncü<br />

Mehmet Efendi Caddesi üzerinde yer alan tarihi tren istasyonu<br />

köprüsü, Marmaray Projesi kapsamında Ekim ayında yeniden<br />

yapılmak üzere yıkılmıştı. Çalışmaların bitirilmesi için verilen<br />

150 gün süreye karşılık köprü 60 gün içerisinde büyük ölçüde<br />

tamamlandı ve geçici olarak iki şerit halinde trafiğe açıldı.<br />

Köprünün yanı başında bulunan Göztepe İstasyon Binası’na da<br />

devasa büyüklükteki koruma kubbesi, dev vinçler yardımıyla<br />

yerleştirildi. Böylelikle istasyon binasının restorasyon süreci de<br />

başlamış oldu. Sırada ise istasyon binasının altına destekler<br />

konularak askıya alınması, yaklaşık 50 cm kadar yükseltilip,<br />

altındaki taşıyıcı duvarların yıkılması ve yeni taşıyıcı duvarların<br />

örülmesi işlemleri var.<br />

ÖMER PAŞA ALTGEÇİDİ’NDE MUTLU SON<br />

Erenköy Kız Lisesi önünden Bağdat Caddesi’ne bağlanan Ömer<br />

Paşa Caddesi’nin önemli yapılarından biri olan Ömer Paşa Altgeçidi’ndeki<br />

çalışmalar da tamamlandı. Altgeçide giriş ve çıkış<br />

yolları genişletilerek hem rahatlama sağlandı, hem de oluşabilecek<br />

çarpışmaların önüne geçildi. Geçidi her gün birkaç defa<br />

kullanmak zorunda olan vatandaşların yıllardır sürdürdükleri<br />

şikâyetler de nihayet sona ermiş oldu. Eskisine nazaran daha<br />

alçak yapılan yeni altgeçit, yüksek araçların kullanımı için<br />

uygun olmaması yönüyle ise tepki çekiyor.<br />

22 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Ulaşım<br />

BAĞDAT CADDESİ’NE BİR ALTGEÇİT DAHA<br />

1987 yılında dönemin belediye başkanı<br />

Osman Hızlan tarafından Kadıköy’e kazandırılan<br />

ve bölgenin trafik kaosunu önemli<br />

ölçüde hafifleten Selamiçeşme Köprüsü<br />

yıllara yenik düşüp alarm sinyalleri vermeye<br />

başlayınca İBB yetkiyi devralmış, Kadıköy’e<br />

yeni bir altgeçit kazandırmak için düğmeye<br />

basmıştı. Fenerbahçe ve Göztepe arasında<br />

bağlantıyı sağlayan, çevre semtler için de<br />

büyük önem taşıyan köprü yerine, projesi<br />

Kadıköy Belediyesi tarafından çizdirilen<br />

altgeçit inşa edildi. Engelli erişimine uygun<br />

olmasıyla beğeni kazanan altgeçide, önümüzdeki<br />

süreçte bisiklet yolu da yapılacak.<br />

“YENİ” FİKİRTEPE’DE TRAFİK<br />

SİRKÜLASYONUNU RAHATLATACAK<br />

Fikirtepe’de yetersiz kalan ve trafik sıkışıklığına<br />

neden olan Kurbağalıdere Köprüsü,<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

yıkılarak yenisi inşa edildi. Eskiden trafik akışı<br />

bir gidiş ve bir geliş olarak hizmet veren köprü,<br />

iki gidiş ve iki geliş şeklinde düzenlendi.<br />

Fikirtepe’nin Salı Pazarı ve Kadıköy ile bağlantısını<br />

sağlayan köprüyle, Fikirtepe Kentsel<br />

Dönüşüm Alanı’nda oturumun başlamasıyla<br />

birlikte oluşacak trafik sirkülasyonunun daha<br />

rahat sağlanması hedefleniyor.<br />

RECEP PEKER KÖPRÜSÜ’NDE<br />

SÜREÇ UZAYACAK<br />

Kadıköy’de Osmanağa, Caferağa, Rasimpaşa<br />

ve Hasanpaşa mahallelerini Bağdat Caddesi ile<br />

sahilyoluna bağlayan ana güzergâhlar arasında<br />

yer alan, toplu taşıma araçları tarafından da<br />

yoğun bir şekilde kullanılan Recep Peker Caddesi<br />

üzerindeki Recep Peker Köprüsü, İstanbul<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen<br />

Kurbağalıdere Islah Projesi kapsamında<br />

1 Kasım 2017 tarihi itibariyle araç ve yaya<br />

trafiğine kapatıldı. Özellikle Rıhtım, Altıyol ve<br />

Kuşdili çevrelerinde iş çıkış saatlerinde yoğun<br />

trafiğe sebep olan köprü için oluşturulan<br />

alternatif yollar yeterli olmazken, hedeflenen<br />

bitiş süresinin yaklaşık 3 ay olarak ifade edildiği<br />

projede henüz köprünün yıkım işleminin<br />

gerçekleşmemiş olması düşündürüyor.<br />

FENERYOLU ALTGEÇİDİ’NDE<br />

SONA YAKLAŞILDI<br />

Marmaray Projesi kapsamında yenisi yapılmak<br />

üzere yıkılan tren yolu altgeçitlerinden<br />

biri de Feneryolu Altgeçidi. Bağdat Caddesi<br />

ile Minibüs Yolu olarak bilinen Fahrettin<br />

Kerim Gökay Caddesi arasında ulaşımı sağlayan<br />

önemli dikey hatlar arasında bulunan<br />

ve geçtiğimiz süreçte yıkımı gerçekleştirilen<br />

altgeçit yerine yenisi inşa edildi. Bölgede<br />

çalışmalar aralıksız bir şekilde devam ederken;<br />

istinat duvarı, altyapı çalışmaları ve<br />

çevre düzenlemesinin ardından altgeçidin<br />

araç ve yaya trafiğine açılacağı ifade edildi.<br />

Göztepeliler istasyon<br />

binası için buluştu:<br />

“İstasyon Binası kültür<br />

evi olsun”<br />

Göztepe’nin 1960 ve 70’li yıllarda<br />

en güzel günlerini yaşayan<br />

Göztepeliler, bu kez tarihi istasyon<br />

binalarının semtlerine kazandırılması<br />

için bir araya geldi. Yaklaşık 60<br />

eski Göztepelinin katıldığı etkinlik,<br />

her zamanki gibi yine duygu yüklü<br />

anlara sahne oldu.<br />

Bir dönem Göztepe’de muhtarlık<br />

yapıp, daha sonra İstanbul Büyükşehir<br />

Belediyesi’nde Spor Komisyonu<br />

Üyesi olarak hizmet veren<br />

ve İstanbul’a pek çok spor alanı<br />

kazandıran Baki Nedim Baltacı’nın<br />

çağrısıyla toplanan Göztepeliler,<br />

tarihi istasyon binasının “Mahalle<br />

Evi ve Kültür Merkezi” olarak Göztepe’ye<br />

kazandırılmasını talep etti.<br />

SUNAY AKIN’DAN<br />

GÖZTEPELİLERE DESTEK<br />

Ünlü yazar ve İstanbul Oyuncak<br />

Müzesi’nin Kurucusu Sunay Akın’ın<br />

da, Göztepe İstasyon Binası’nın<br />

Mahalle Evi ve Kültür Merkezi olarak<br />

düzenlenmesi fikrinin son derece<br />

yerinde olacağını dile getirdiğini<br />

paylaşan Göztepeliler, bu konuda<br />

kendisinden daha fazla destek<br />

beklediklerini ifade etti.<br />

HAYRETTİN UYSAL DA KATILDI<br />

Buluşmaya, Göztepe’de 30 yıl<br />

boyunca muhtarlık yapan Hayrettin<br />

Uysal da katıldı. İstasyon binasının<br />

Göztepe’ye “Mahalle Evi” olarak<br />

kazandırılmasının büyük kazanç<br />

olacağını belirten Uysal; “Bana göre<br />

bir de müze fikri geliştirilmeli. Eğer<br />

böyle bir müze girişimi ortaya çıkar<br />

ve gelişirse, burada sergilenmek<br />

üzere pek çok değerli eşya Göztepeliler<br />

tarafından bağışlanacaktır”<br />

şeklinde konuştu.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 23


Çevre<br />

BEYKOZ<br />

SAHILI<br />

GENIŞLIYOR<br />

Kanlıca’dan Paşabahçe’ye<br />

kesintisiz yürüyüş<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beykoz<br />

Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü sahil<br />

genişletme çalışmalarında ikinci etap<br />

tamamlandı. Kanlıca’dan Paşabahçe’ye<br />

uzanan 3 bin 700 metrelik sahilde yaya,<br />

bisiklet yolu ve iskeleler hizmete açıldı. İstanbul<br />

Boğaz’ına Çubuklu-Kanlıca arasında<br />

kazandırılan bin 300 metre uzunluğu ve 10<br />

metre genişliğindeki sahilyolu; balık tutma<br />

alanları, bisiklet ve yürüyüş yolları, enfes<br />

manzarasıyla vatandaşlardan büyük ilgi<br />

görüyor.<br />

2015 yılında Çubuklu-Kanlıca sahilyolu ile<br />

başlayan projenin ikinci etabında sahilin<br />

Paşabahçe’ye kadar uzatılmasıyla birlikte<br />

kazıklar üzerinde toplamda 3 bin 700 metrelik<br />

sahil yolu kazanıldı. Çubuklu İskelesi’nin<br />

arkasından başlayarak 2,4 kilometre<br />

uzunluğunda ve 10 metre genişliğindeki<br />

yeni yaya yolu Çubuklu 29, Çubuklu Hayal<br />

Kahvesi ve İBB Beykoz Sosyal Tesisleri’nin<br />

önünden geçiyor. Yeni yaya yolunda bisiklet<br />

ve yürüyüş yolu bulunuyor. Projede ayrıca<br />

balık tutanlarla yürüyüş yapanların birbirini<br />

rahatsız etmemesi için balık tutma alanları<br />

oluşturuldu.<br />

İSTANBUL’UN EN UZUN SAHİL ŞERİDİ<br />

Projeyle ilçe sakinlerinin kesintisiz bir sahil<br />

şeride kavuştuğunu vurgulayan Beykoz Belediye<br />

Başkanı Yücel Çelikbilek; “İstanbul’un<br />

en uzun sahil şeridine sahip Beykoz’da<br />

ilçe sakinlerimiz, düzenli alanların yetersiz<br />

olması nedeniyle sahilden yeterince<br />

yararlanamıyordu. Kanlıca-Çubuklu sahil<br />

yolunun yapılmasıyla Boğaz’ın güzelliğinin<br />

vatandaşlarımız tarafından yaşandığı<br />

nezih bir sahil şeridi ortaya çıktı. Paşabahçe<br />

etabının hizmete açılmasıyla ise, 3 bin 700<br />

metrekarelik bir alan halka kazandırıldı.<br />

Projenin üçüncü aşamasında, Paşabahçe’den<br />

Beykoz’a kadar yüzer marinalar inşa<br />

edilecek” açıklamasında bulundu.<br />

11 BİN METREKARELİK<br />

YENİ DOLGU ALANI<br />

Beykoz, Kanlıca-Çubuklu sahil yolunun<br />

ardından yepyeni bir sahil şeridine daha kavuşuyor.<br />

Beykoz sahili 550 metre boyunca,<br />

492 kazıkla denize doğru 15-17 metre genişleyecek,<br />

yayalar kesintisiz yürüyüş keyfine<br />

kavuşacak. İBB Etüt ve Projeler Daire<br />

Başkanlığı Altyapı Projeler Müdürlüğü tarafından<br />

hazırlanan “Beykoz Meydanı ve Sahil<br />

Düzenleme Projesi” ile mevcut meydan ve<br />

sahil, 492 kazıkla 11 bin metrekarelik yeni<br />

dolgu alanı oluşturularak genişletilecek.<br />

BALIK TUTMA TERASLARI VE<br />

DİNLENME ALANLARI<br />

550 metrelik bu sahil bandı boyunca oturma,<br />

dinlenme ve yürüyüş alanları, bisiklet parkuru,<br />

balık tutma terasları ve seyir iskeleleri yapılacak.<br />

Tarihi Beykoz Meydanı, Onçeşmeler,<br />

vapur iskelesi, tarihi yalılar ve çınar ağaçları<br />

öne çıkacak. Var olan alan ile birlikte toplam<br />

34 bin metrekarelik sahil bandı ortaya çıkacak<br />

ve sahilde kesintisiz yaya sirkülasyonu<br />

sağlanacak. Araçlar için parklanma cepleri<br />

yapılacak, peyzaj çalışmasıyla sahil bandı<br />

güzelleştirilecek. Projenin 2018 yılı sonunda<br />

tamamlanması planlanıyor.<br />

24 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Fikri Takip<br />

Acıbadem Sarayardı Caddesi’nde<br />

“Tinerci Evi”<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme<br />

kapsamında boşaltılan, cam ve pencereleri<br />

sökülerek kapatılan binalar, bulundukları<br />

bölgelerde ciddi bir risk unsuru oluşturmaya<br />

başladı. Gerekli güvenlik önlemlerinin<br />

alınmaması nedeniyle tinerci ve madde<br />

bağımlıları tarafından rahatlıkla kullanılabilen<br />

evler, toplumsal düzeni tehdit ediyor.<br />

Kadıköy Life Haber Merkezi’ne geçtiğimiz<br />

süreçte Feneryolu Mahallesi’nden benzer<br />

bir ihbar gelmiş, sayfalarımızda okurlarımıza<br />

duyurmuştuk. Son olarak ise Acıbadem<br />

Mahallesi’nde meydana gelen olayda,<br />

önceden semtin başka bir sokağındaki metruk<br />

eve giren, belediye ve polis işbirliğiyle<br />

oradan çıkartılan tinerciler, Sarayardı Caddesi’nde<br />

34 numaralı boş binayı mesken<br />

tutarak, mahallelinin huzurunu kaçırmaya<br />

devam ediyor.<br />

MAHALLELİNİN HUZURU KAÇTI,<br />

ŞİKÂYETLER ARTTI<br />

Kadıköy Life’a konuşan Sarayardı Caddesi<br />

esnafı; “Tinerciler yanlarında köpekleriyle<br />

çete halinde dolaşarak huzurumuzu<br />

kaçırıyor ve yoldan geçen insanları rahatsız<br />

ediyor” diyerek şikâyetlerini dile getirdi.<br />

Acıbadem Mahallesi Muhtarı Ersoy Uğur ise<br />

şunları dile getirdi: “Semtimizde 7-8 tane<br />

gençten oluşan bir grup var. Bir de bunların<br />

yanında köpekleri var. Öncelikle birkaç ay<br />

önce çok eski bir binada yer bulmuşlar. Bir<br />

yerlerden girerek orada barınmışlar. Belli<br />

saatlerde etrafa zarar verdikleri yönünde<br />

şikâyetler gelmeye başladı. Köpekleri de<br />

kedilerin peşinden koşturuyorlarmış. Hatta<br />

boğduklarını iddia edenler de var. Şikâyetler<br />

artınca Kadıköy Belediyesi ile irtibata<br />

geçtim. Fakat belediye ile bir şey yapamıyorsunuz<br />

ilk etapta. Çünkü içeride bunlar<br />

varsa, belediye bir şey yapamıyor.<br />

NEREDEN ÇIKACAKLAR DİYE<br />

BEKLİYORDUM<br />

Emniyet Müdürümüzü aradım ve ekipler<br />

geldi. Belli bir saatte organize olduk ve Kadıköy<br />

Belediyesi ekipleriyle Emniyet ekipleri<br />

işbirliğinde onları oradan tahliye ettiler.<br />

Belediye de güzelce kapıları kapattı. Bunlar<br />

böyle yerlerde yaşıyor, nereden çıkacaklar<br />

diye bekliyordum. Nitekim ondan kısa bir<br />

süre sonra Sarayardı Caddesi 34 numaraya<br />

yerleşmişler.<br />

ÜÇ TANE BİNAMIZ CAMLARI SÖKÜLMÜŞ<br />

HALDE BİZİ BEKLİYOR<br />

Burada şöyle bir prosedür var. Özel mülkiyet<br />

alanı olduğu için Kadıköy Belediyesi,<br />

böyle yerleri gidip de kapatamıyor. Yerel<br />

yönetimden beklentimiz, müteahhitle<br />

irtibata geçilmesiydi. Ulaşmaya çalışmış<br />

belediye, 20 gün sonra da kapatılmasına<br />

karar verildi ve kapatıldı. Ama yine söylüyorum,<br />

bu çözüm değil. Acıbadem Caddesi’nde<br />

60 numara var, 74 numara var, 102<br />

numara var. Bunlar hep kentsel dönüşüm<br />

kapsamında boşaltıldı, camları söküldü.<br />

Tinerciler sırayla buraları gezecekler. Belediye<br />

ekipleri yeniden müdahale ederek<br />

kapattı. Şu an neredeler bilmiyoruz ama<br />

caddedeki bir binadan her an çıkabilirler.<br />

Çünkü üç tane binamız, camları sökülmüş<br />

halde bizi bekliyor.<br />

CİDDİ VE ÇÖZÜM BULUNAMAYAN<br />

BİR SORUN<br />

Ciddi ve çözülemeyen bir sorun bu, tinerci<br />

ve madde bağımlılarını Türkiye Cumhuriyeti<br />

çözemedi bir türlü. Daha önce Beyoğlu’nda<br />

bir sat komandosunu bıçaklayarak<br />

öldürdüler. İstiklal Caddesi’nde hâlâ daha<br />

görürsünüz.”<br />

26 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Çevre<br />

Fenerbahçe Parkı’nda<br />

bahçeciliğe<br />

yeni boyut!<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

İstanbul Saint-Joseph Lisesi, 2016 yılında tohumlarını attığı<br />

Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi’ni VR (Sanal Gerçeklik)<br />

teknolojisiyle buluşturarak, Türkiye’de eğitim ve sanal<br />

gerçekliğin birleştiği ilk permakültür projesine imza attı.<br />

Permakültür Kulübü öğrencileri ve Apollo Tasarım Stüdyosu<br />

tarafından hayata geçirilen Topluluk Bahçesi VR Projesi,<br />

bir yandan Android ve iOS işletim sistemlerine sahip akıllı<br />

telefonlardan Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi’ni gezme<br />

fırsatı sunarken; diğer yandan sürdürülebilir yaşam alanları<br />

kurgulamaya teşvik ediyor ve bahçeciliğe yepyeni bir soluk<br />

getiriyor.<br />

Bir dönümlük<br />

arazide 50 çeşide<br />

yakın meyve ve<br />

sebze yetiştirilen<br />

Fenerbahçe Parkı<br />

Topluluk Bahçesi’ni<br />

sanal gerçeklikle<br />

bir araya getiren<br />

Topluluk Bahçesi<br />

VR Projesi hakkında<br />

konuşan İstanbul<br />

Saint-Joseph Lisesi<br />

Müdürü Paul<br />

Georges; “Proje büyük<br />

şehirlerimizde<br />

günden güne daha<br />

yaygın hale gelecek<br />

sürdürülebilir<br />

tarımın ilkelerini, üç<br />

boyutlu olarak daha<br />

geniş bir kitleye<br />

aktarabilmeyi amaç<br />

ediniyor” dedi.<br />

VELİLER VE MAHALLE SAKİNLERİNDEN BÜYÜK İLGİ<br />

Saint-Joseph Lisesi Permakültür Kulübü’nün önce okul bahçesinde,<br />

ardından Fenerbahçe Parkı’nda, Kadıköy Belediyesi’nin<br />

özel olarak tahsis ettiği bir bölümde bahçecilik çalışmaları<br />

yaptığını ifade eden Georges; coğrafya öğretmeni Şükran Toy ve<br />

öğrencisi Defne Aksel’in önderliğinde büyüyen Fenerbahçe Parkı<br />

Topluluk Bahçesi’ne velilerin ve mahalle sakinlerinin de büyük<br />

ilgi gösterdiğini, okullarındaki biyoloji ve resim öğretmenlerinin<br />

de eğitimleri kapsamında bahçedeki etkinlikleri konu alan ortaklaşa<br />

faaliyetler düzenlediklerini belirtti.<br />

VR GÖZLÜKLERLE PARKA GİTMEDEN GEZEBİLME İMKÂNI<br />

Fenerbahçe Parkı Topluluk Bahçesi’nin video kaydının alınması,<br />

VR yazılıma aktarılması gibi teknik çalışmaların ardından ortaya<br />

çıkan ve Fenerbahçe Parkı’na gitmeden sanal gerçeklik gözlükleriyle<br />

mekânı gezme imkânı tanıyan uygulama ile ilgili olarak ise<br />

Müdür Paul Georges; projede görev alan öğretmenlere, öğrencilere,<br />

permakültür eğitmeni Taner Aksel’e, Kadıköy Belediyesi’ne,<br />

Apollo ve Google şirketlerine destekleri için teşekkür etti.<br />

NE KADAR ÇOK YAYGINLAŞIRSA, O KADAR İYİ OLACAK<br />

Projenin mimarlarından Saint- Joseph Lisesi Coğrafya Öğretmeni<br />

Şükran Toy ise; “İki yıl önce okulumuzda kurduğumuz bahçecilik<br />

çalışmasını daha büyük kitlelere yaymak amacıyla, topluluk bahçesi<br />

olarak Kadıköy Belediyesi’nden destek alarak parkı kurduk<br />

ve öncelikle Kadıköy çevresindeki okullarla çalışmaları başlattık.<br />

Geniş kitlelere yaymayı düşündük ama ne yapacağımızı bilemedik.<br />

En güzel geri dönüşü, burayı ziyarete gelen diğer okullar kendi<br />

bahçelerini yapmaya başlayarak sağladılar. Projemiz ne kadar çok<br />

yaygınlaşırsa, bizim için o kadar iyi olacak” şeklinde konuştu.<br />

28 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Çevre<br />

TBMM, Bağdat Caddesi’ndeki<br />

trafik terörüne<br />

el attı<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

Can kayıpları ve yaralanmalı trafik kazalarıyla<br />

gündemden düşmeyen Bağdat Caddesi’nde<br />

aşırı hız, kuralsızlık ve trafik terörü<br />

TBMM’ye intikal etti. Mecliste bu kapsamda<br />

“Şehir Merkezlerindeki İşlek Caddelerde<br />

Trafik Sorunlarının Araştırılması ve Alınacak<br />

Önlemlerin Belirlenmesi” adıyla bir alt<br />

komisyon oluşturuldu. TBMM Trafik Komisyonu<br />

üyeleri, ilk olarak Kadıköy Halk Eğitim<br />

Merkezi’nde vatandaşlarla bir araya geldi;<br />

sonrasında Bağdat Caddesi’nde incelemelerde<br />

bulundu.<br />

Sahilyolu ve Bağdat Caddesi üzerinde<br />

esnafla görüşen, ilgili komisyonun kurulması<br />

için dilekçe veren İstanbul Milletvekili<br />

Av. Hurşit Yıldırım, Kadıköy Life Dergisi’ne<br />

yaptığı açıklamada Bağdat Caddesi’nin son<br />

yıllarda ölümlü trafik kazalarıyla gündeme<br />

gelmesi nedeniyle yaklaşık bir yıl önce<br />

TBMM Dilekçe Komisyonu’na başvurarak,<br />

işlek caddelerdeki trafik ihlallerinin<br />

önlenmesi ve alınması gereken tedbirlerle<br />

ilgili komisyon kurulmasını talep ettiğini ve<br />

bunun da kabul gördüğünü söyledi.<br />

KAZA VE İHLALLERİ EN AZA<br />

İNDİRMEK HEDEFLENİYOR<br />

Bu komisyonla işlek caddelerdeki trafik<br />

sorunlarının araştırılması ve toplumda<br />

bu yönde bir bilinçlenme oluşturulmasını<br />

amaçladıklarını belirten Yıldırım, kamuoyunun<br />

da katkısıyla kaza ve ihlalleri en aza<br />

indirmeyi hedeflediklerini dile getirdi. Trafik<br />

yoğunluğunu, kazaları ve ihlalleri etkileyen<br />

birçok faktör bulunduğunu ifade eden<br />

Milletvekili Hurşit Yıldırım, şu açıklamalarda<br />

bulundu: “Komisyonumuz bu etkenleri<br />

derleyip toparlayarak, bir altlık oluşturacak.<br />

Bu altlık, kamuoyu tarafından da kabul gördüğü<br />

takdirde kanunlaşacak. Sahilyolu ve<br />

Bağdat Caddesi’nde özellikle gece vakitleri<br />

ralli ve yanlama yapan araçlar bulunuyor.<br />

Bu büyük bir tehlike arz ediyor. Amacımız<br />

sürücülere ceza kesmek değil, buradaki<br />

cezaların caydırıcı olmadığını gördük.<br />

Amacımız, sürücülerin kaza yapıp başka<br />

insanlara ve kendilerine zarar vermesini<br />

engellemek.<br />

RALLİ YAPANLARIN ARAÇLARI İKİ AY<br />

SÜREYLE TRAFİKTEN MEN EDİLMELİ<br />

Kaza, taksirli yani birdenbire olur. Ancak<br />

aşırı hız, ralli yaparak bir insanın ölümüne<br />

sebebiyet veren kişinin daha ağır ceza<br />

alması gerektiğini düşünüyoruz. İşlek caddelerde<br />

ralli ve aşırı hızlı giderek trafik ihlali<br />

yapanların araçlarının 2 ay süreyle trafikten<br />

men edilmesini istiyoruz. Aynı şekilde toplu<br />

ralli yaparak bir ölümlü kazaya sebebiyet<br />

verilmesi halinde de aracın müsadere<br />

edilerek satılması ve buradan elde edilecek<br />

gelirin de trafik eğitimi için harcanması<br />

gerektiğini dile getirdik. Bu düşüncemiz de<br />

kamuoyundan ilgi ve destek gördü.”<br />

30 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kapak<br />

Kıtalararası ilk demiryolu tüneli ile<br />

GEBZE - HALKALI<br />

105 DAKİKA<br />

34 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kapak<br />

DİLEK KARAGÖZ<br />

Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım projesinin banliyö hatlarının<br />

iyileştirme aşamasında sona yaklaşılıyor. Bir yıldan daha az bir<br />

sürede, 29 Ekim 2018’de hizmete açılması planlanan hat ile Gebze’den<br />

Halkalı’ya 105 dakikada seyahat edilmesi planlanıyor.<br />

İstanbul ulaşımının omurgasını oluşturan Marmaray üç aşamadan<br />

oluşuyor; Kadıköy-Kartal arasında inşa edilen metro hattı,<br />

Gebze-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz<br />

Tüp Geçişi... İlk kazmanın 2004 yılında vurulduğu projede, İstanbul<br />

Boğazı altından geçişi sağlayan 11 tünelin ilki, 24 Mart 2007’de<br />

denize batırıldı. 15 Ocak 2012’de Ayrılıkçeşme’de, Marmaray’ın ilk<br />

ray kaynağı yapıldı. İlk test sürüşü ise 4 Ağustos 2013’te gerçekleşti.<br />

İlk aşamada Anadolu yakasının ilk metrosu olan Kadıköy-Kartal<br />

metrosu 2012’de hizmete açıldı. Ardından, Kadıköy-Ayrılıkçeşme ve<br />

Kazlıçeşme arasındaki 14 kilometrelik bölüm, 9 yıllık bir çalışmanın<br />

ürünü olarak, 29 Ekim 2013’te hizmet vermeye başladı. Böylece<br />

Marmaray ile İstanbullular trafikte rahat bir nefes aldı. Ayrılıkçeşme-Kazlıçeşme<br />

hattını 4 yılda kullanan yolcu sayısı ise 300 milyon.<br />

Projenin son ayağı olan Banliyö Demiryolu Sistemlerinin İyileştirme<br />

Çalışması’nın bitmesine ise bir yıldan az bir süre var. 29 Ekim<br />

2018’de açılması planlanan hat bittiğinde, Marmaray’da yolculuk<br />

süresi, Gebze ve Halkalı arası 105 dakika, Bostancı ve Bakırköy<br />

arası 37 dakika, Söğütlüçeşme ve Yenikapı arası 12 dakika olacak.<br />

Marmaray’ın hedefi, tek yönde saatte 75 bin, günde ortalama<br />

1 milyon 200 bin yolcu taşımak…<br />

İstanbul’da ulaşımı rahatlatması yanında Marmaray’ı özel kılan<br />

ve ‘Asrın Projesi’ olarak nitelendirilmesini sağlayan neden ise, ilk<br />

olarak Abdülhamit döneminde gündeme gelmesi. O dönemde<br />

‘Tünel’i Bahri’ olarak geçen projenin 150 yıl sonra gerçekleştirilmesi,<br />

bir rüyanın hayat bulması anlamına geliyor. O rüya ise İpekyolu’nun<br />

kesintisiz bir şekilde işleyebilmesi. Doğu-batı uzantısındaki<br />

ulaşım hattının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayan Marmaray,<br />

ilk kıtalararası demiryolu tüneli olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda<br />

da, Avrupa’yı Çin’e bağlayan Trans Sibirya Demiryolu hattına<br />

alternatif bir rota…<br />

Bugün İstanbul’un doğu-batı hattında toplamda 77 km mesafeyi<br />

105 dakikaya indiren proje, aslında bir buçuk asır önce başlanan<br />

demiryolu atılımının devamı niteliğinde. İstanbul Banliyö Hattı’nın<br />

yenilenmesi ise bir mirasa sahip çıkılması anlamını taşıyor. Kadıköy<br />

Life’ın elinizde tuttuğunuz sayısında o mirası anlattık.<br />

Sayfayı çeviriniz! →<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 35


Kapak<br />

Doğu’dan Batı’ya<br />

bir medeniyet yolu<br />

Bir<br />

demiryolu<br />

mirası<br />

Sadece İstanbul’un ve Türkiye’nin değil, dünyanın önemli demiryolu<br />

hatlarından biri Anadolu-Rumeli banliyö hattı. İlk rayların 19. yüzyılın ikinci<br />

yarısında döşendiği hat, Marmaray Projesi kapsamında yaklaşık 150 yıl sonra<br />

yenileniyor. Mimar Dr. Sinan Genim, Doç. Dr. Yonca Kösebay Erkan ve emekli<br />

demiryolcularla, işte bu mirası konuştuk.<br />

İnsan dünyayı ve evreni keşfettikçe var olmanın ifadesi de değişiyor.<br />

Doğaya yenilmeden nefes alıp verebilmenin, barınabilmenin<br />

ve karnını doyurabilmenin derdinde olan ilkçağ insanı<br />

ile günümüz insanının var olmaya yüklediği anlam arasında<br />

büyük bir fark bulunuyor. Var olmaya yüklediğiniz anlam, sizin<br />

uygarlığınızın kodlarını ele veriyor. Çünkü uygarlık, bir memleketin<br />

veya bir toplumun düşünce ve sanat hayatıyla maddi ve<br />

manevi varlığına has niteliklerin tümünü temsil ediyor.<br />

Tek başına bu bakış açısı uygarlıklar arasında bir derecelendirme<br />

oluşturmasa da ‘uygarlık’ kavramı, insanın doğa ile mücadelesinde<br />

belli bir aşamadan sonrasını ifade eden ‘yerleşik<br />

düzen’ ile anılıyor. Yerleşik düzen, medeniyetin gelişmesinde<br />

bir unsuru oluştururken, bir başka etken de insanlığın ‘yol’<br />

almaya başlaması oluyor. Tekerleği bularak insanlık sadece<br />

uzak diyarları yakın etmekle kalmıyor, uygarlıkları da birbirine<br />

katıyor ve böylece yeni medeniyetlerin tohumlarını atıyor. Ve<br />

biz bugün artık bilincindeyiz ki, yol medeniyettir.<br />

Yerleşik hayata ilk geçen Türk kavmi olan Uygurlar’dan gelen<br />

uygarlık kavramı, Batı dünyasında 18’nci yüzyılda ortaya çıkıyor.<br />

Batı dillerinde ‘civilisation’ olarak karşılık bulan uygarlığın<br />

Batı’da telaffuz edilmesi, sanayi devrimi sonrasındaki hızlı<br />

kentleşme dönemine denk geliyor. Elbette, sanayi devriminin<br />

‘yol’ almasını sağlayan da yine bir ‘tekerlek’ oluyor ve demiryolları<br />

bu çağda tarihi bir rol oynuyor.<br />

1912 tarihli lokomotif<br />

36 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kapak<br />

Mimar ve Kent Tarihçisi Sinan Genim<br />

DEMİRYOLU MİRASI NEDİR?<br />

Dünya tarihinin dönüm noktaları arasında yer<br />

alan bir dönemi beslediği için bugün demiryolları,<br />

bütün dünyada kültürel miras kabul<br />

ediliyor. Endüstrileşmeyi güçlendiren önemli<br />

faktörlerden biri olarak demiryolunun toplumlar<br />

üzerindeki sosyal, tarihsel, ekonomik<br />

ve siyasi etkileri, günümüzde bütün dünyada<br />

bir inceleme alanı. ‘Demiryolu Mirası’ olarak<br />

adlandırılan bu birikim, somut olarak yolcu<br />

binaları, vagon depoları, istasyonlar, su depoları,<br />

köprü ve viyadükler gibi yapılarda karşılık<br />

buluyor. Bununla birlikte bütün bu yapıların<br />

buluşmalara, kavuşmalara, ayrılıklara ev<br />

sahipliği yapması ya da ülkelere ve toplumlara<br />

yön veren insanları misafir etmesi, sayısız kere<br />

edebiyata ve sinemaya yansımış birer kültür<br />

malzemesi olarak karşımıza çıkıyor.<br />

Üzerinde yaşadığımız topraklarda ise<br />

demiryolunun hikâyesi, Batı dünyasındakinden<br />

kısa bir süre sonra başlıyor.<br />

Türkiye’deki demiryolu mirasını oluşturan<br />

ve demiryolu ulaşımını değerli kılan unsurlardan<br />

belki de en önemlisi, ülke coğrafyasının<br />

jeopolitik önemi.<br />

İPEKYOLU’NUN ÖNEMLİ BİR<br />

PARÇASI<br />

Nitekim, İstanbul’dan başlayarak Anadolu’nun<br />

ve Avrupa’nın içlerine uzanan,<br />

Anadolu ve Rumeli demiryolu hattı<br />

yapıldığı günden bu yana Osmanlı İmparatorluğu’na<br />

ekonomik, kültürel ve siyasi<br />

kazançlar getirdiği gibi bugün de, aynı<br />

değerini koruyor. Uygarlıkları sentezleyen,<br />

dünyayı değiştiren fetihlere, buluşlara,<br />

buluşmalara, keşiflere imkân sağlayan bir<br />

medeniyet yolu olarak tanımlayabildiğimiz<br />

İpek Yolu’nun bir parçasını oluşturuyor.<br />

Öte yandan romanlara ve filmlere konu<br />

olmuş Doğu Ekspresi, Haydarpaşa Gar’ının<br />

merdivenlerinden İstanbul’a ayak basan<br />

Anadolu insanı ya da Sirkeci Gar’ından ikinci<br />

vatanları Almanya’ya hareket eden göçmenlerimiz<br />

gibi toplumsal hafızamıza kazınan<br />

birçok olaya ve anıya ev sahipliği yapıyor.<br />

İSTANBUL’DA BANLİYÖ HATTININ TARİHİ<br />

Ünlü Mimar ve Şehir Tarihçisi Dr. Sinan Genim,<br />

Kadıköy Life okuyucuları için, Anadolu<br />

ve İstanbul’daki ilk demiryolu hatlarının<br />

hikâyelerini şöyle anlatıyor:<br />

“30 Haziran 1855 tarihinde vükelâya hitaben<br />

yaptığı bir konuşmada Sultan Abdülmecid,<br />

ülkenin imar ve ekonomik olarak gelişmesi<br />

açısından demiryollarının önemine değinir<br />

ve bir an önce bu işe girişilmesini ister. Kısa<br />

süre sonra 1856’da verilen izinle Köstence -<br />

Çernova ile açılışı 1 Temmuz 1866’da yapılan<br />

İzmir-Aydın demiryolu hatlarının yapımına<br />

başlanır. Ardından Ruscuk-Varna ve<br />

İzmir-Kasaba hatlarının yapımı için izin çıkar.<br />

İstanbul’da gerçekleştirilen ilk demiryolu<br />

hattı ise, yapımına 4 Haziran 1870 tarihinde<br />

başlanan Yedikule-Küçükçekmece’dir. Bu<br />

hatların yapımı için bazı yabancı kuruluş<br />

ve sermayeye imtiyaz verilmiştir. Bu arada<br />

ortaya çıkan problemleri de değerlendiren<br />

Osmanlı yönetimi, giderek önem kazanan<br />

demiryolu yapımını kendi olanaklarıyla<br />

yapmaya yönelir. Bu konudaki ilk deneme<br />

Haydarpaşa-İzmit ve Bursa-Mudanya<br />

demiryollarıdır. İstanbul’u Basra’ya bağlayan<br />

4 bin 760 kilometre uzunluğundaki bir hattın<br />

başlangıç noktası olarak düşünülen 91<br />

kilometre uzunluğundaki Haydarpaşa-İzmit<br />

hattı, iki yıl süren çalışmalar sonrası Sultan<br />

Abdülaziz döneminde, 1873 yılı Ağustos<br />

ayında işletmeye açılır.”<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 37


Kapak<br />

DEMİRYOLU HATTINDA<br />

BÜYÜYEN İSTANBUL<br />

Sinan Genim, demiryolu hattının geçtiği<br />

bölgenin gelişimine nasıl araç olduğunu<br />

ise günümüze dek uzanan semtleri örnek<br />

göstererek açıklıyor:<br />

“Demiryolu hattının açılışı, hat boyunca yer<br />

alan yerleşmelerin kısa süre içinde gelişmesine<br />

yol açar. 18 Ağustos 1861 yıllında<br />

kurulan Fevaid’i Osmaniye (daha sonraları<br />

İdare-i Mahsusa) şirketi, Köprü (Galata<br />

Köprüsü) ile Haydarpaşa, Kadıköy, Moda,<br />

Kalamış, Caddebostan, Suadiye, Bostancı,<br />

Maltepe, Kartal, Pendik ve Yalova arasında<br />

düzenli vapur seferlerine başlamıştır. Adalar<br />

ile bağlantılı bu seferler, Kadıköy’ün Moda<br />

ve Kalamış dışında özelikle Bostancı’ya<br />

kadar olan kıyı bölgesinin kısa süre içinde<br />

yoğun bir iskân talebi ile karşılaşmasına yol<br />

açar. Kıyı boyundaki yoğun talebin içlere<br />

doğru kaymasını ise 1873 yılında kullanıma<br />

alınan demiryolu sağlayacaktır. Kısa süre<br />

içinde Levanten ağırlıklı Moda ve Kalamış<br />

yerleşmelerine alternatif olarak Kızıltoprak,<br />

Feneryolu, Göztepe yerleşmeleri de adı herkesçe<br />

bilinen iskan alanlarına dönüşecektir.<br />

Kısa süre içinde de daha önceleri yazlık<br />

veya mesire yeri olarak kullanılan başta<br />

Boğaziçi olmak üzere şehrin çeperlerinde<br />

yer alan iskan alanlarına yeni yerlerin de<br />

katılmasına yol açar. Bununla birlikte önce<br />

Moda ve Kalamış gibi Kadıköy iskelesine<br />

yürüme mesafesinde olan veya kendi vapur<br />

iskeleleri civarına kümelenen yerleşmeler,<br />

Göztepe, Erenköy, Suadiye’nin içlerine<br />

hatta çok daha ötelere Pendik, Yakacık,<br />

Tuzla gibi uzak alanlara yerleşmeyi ve<br />

şehirle günübirlik ilişkinin devamını sağlar.<br />

Özellikle yaz aylarında kullanmak için bu<br />

yerleşmelerin denizden çok uzak bölgelerine<br />

büyük bahçeler içinde köşkler ve konaklar<br />

yapılmaya başlanır. Aynı durum şehrin<br />

Rumeli yakasında da görülür. Daha önceleri<br />

İstanbul çevresindeki bir köy durumunda<br />

olan Bakırköy ve Yeşilköy gibi yerleşmeler<br />

birer sayfiye alanı olarak kullanılmalarının<br />

yanı sıra, kış aylarında da ikamete açılır<br />

ve şehirle irtibatları artar. Banliyö hatları<br />

üzerindeki istasyonlar, özelikle de Anadolu<br />

yakasındaki Göztepe, Erenköy, Suadiye ve<br />

benzeri tren istasyonları, mimari değerlerinin<br />

yanı sıra nostaljik yapılardır. Çevre ile<br />

uyumlu ve eklektik bir mimariyi yansıtan<br />

bu yapılar, günümüzde korunması gerekli<br />

kültür varlığı niteliğindedirler.”<br />

DEMİRYOLU İLE GELEN EKONOMİK<br />

KAZANIMLAR<br />

Anadolu ve Rumeli banliyö hatlarının<br />

uluslararası önemine dikkat çeken Genim,<br />

bu hatların Osmanlı İmparatorluğu’na<br />

kazandırdığı ekonomik ve siyasi avantajları<br />

vurguluyor:<br />

“İstanbul’un Anadolu ve Rumeli yakasındaki<br />

banliyö hatları, yalnızca şehre hizmet<br />

veren hatlar olarak değil, İstanbul’un bir<br />

yandan Londra, diğer yandan Basra ve<br />

Mekke ve Medine ile bağlantısı sağlayan<br />

uluslararası demiryolu hatlarıdır. Bir dönem<br />

tek hatlı olan bu yollar, kısa süre içinde<br />

artan talep nedeniyle gidiş-geliş olmak<br />

üzere iki hatlı olarak büyütüleceklerdir.<br />

Bu hatların yapımı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />

özelikle Avrupa ve Ortadoğu ile<br />

ilişkisi artmış, bu bölgelerde üretilen her tür<br />

ürünün kısa süre içinde büyük şehirlere ve<br />

limanlara ulaşımı sağlanmıştır.”<br />

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve<br />

UNESCO Kürsüsü Başkanı Doç. Dr. Yonca<br />

Kösebay Erkan’a, çalışma alanı olan Türkiye’nin<br />

demiryolu mirasını soruyoruz. Erkan,<br />

konuyu şöyle özetliyor:<br />

“Günümüzde Haydarpaşa demiryolu sahasında<br />

tescil edilmiş 13 yapı bulunmaktadır.<br />

Haydarpaşa - Gebze hattı üzerindeki 10<br />

tarihi yolcu binasının tümü tescillidir. İzmit<br />

- Ankara güzergâhı üzerinde 20 tarihi yolcu<br />

38 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kapak<br />

Yonca<br />

Kösebay<br />

binası bulunmaktadır. Günümüzde bu<br />

yapıların birçoğu kullanım dışı kalmış ya da<br />

lojman olarak kullanılmaktadır. Bu güzergâh<br />

üzerinde yolcu binası dışında, lojman,<br />

işçi barakası, su deposu, mal deposu, hela,<br />

vb yapıların yanı sıra, su cenderesi, yükleme<br />

gabarisi, gibi ekipmanların örneklerini<br />

görmek mümkündür.”<br />

Peki, Türkiye 19’uncu yüzyıldan bu yana<br />

medeniyetin taşıyıcısı olmuş demiryolu<br />

mirasına nasıl ve ne kadar sahip çıkabiliyor?<br />

Yonca Kösebay Erkan bu konudaki<br />

eksikliklere dikkat çekiyor:<br />

“Demiryolunun doğduğu yer olan İngiltere’de<br />

koruma altındaki demiryolu<br />

yapısı sayısı 2 binin üzerindedir. Koruma<br />

altında olup el değiştirmiş olan demiryolu<br />

hatlarının sayısı 70’e yakındır. Türkiye’de<br />

ise son yıllarda demiryolu yapılarının<br />

korunmalarına ilişkin bir bilinç oluşmaya<br />

başlamakla birlikte, koruma yaklaşımı<br />

sistematik olmaktan uzaktır. TCDD I. Bölge<br />

ve Ankara Genel Müdürlüğü’nde yapılan<br />

incelemelerde, belgeme konusunda büyük<br />

eksiklikler olduğu tespit edilmiştir. TCDD’ye<br />

ait yapıların bakım ve onarımlarının düzenlendiği<br />

yönergede, tarihi ve kültürel öneme<br />

sahip yapılara ilişkin özel bir yaptırım yer<br />

almamaktadır. Demiryolu mirasımız, ülkemizin<br />

ekonomik ve sosyal gelişimi, kentsel<br />

ve toplumsal yaşam üzerinde yarattığı etki<br />

açısından dünyadaki önemli demiryolları<br />

arasında yer alır. Ancak güncel projeler<br />

mevcut istasyon alanlarının değişimi konusunda<br />

baskı yaratacak niteliktedir.”<br />

“TÜRKİYE’DE DEMİRYOLU ARTMALI”<br />

Günümüzde demiryollarına alternatif<br />

birçok ulaşım aracı olsa da, demiryolu önemini<br />

korumaya devam ediyor. Mimar Sinan<br />

Genim, demiryolunun Türkiye genelinde<br />

daha da yaygın olması gerektiğinin altını<br />

çiziyor:<br />

“Günümüzde demiryolunun önemi çok<br />

büyüktür. Ancak ne yazık ki bu konuda ülkemiz<br />

yetersiz bir düzeydedir. Bence bunun<br />

en önemli sebebi Anadolu coğrafyası. Dikkat<br />

edildiği takdirde ilk demiryolu hatlarının<br />

oldukça düz alanlarda yapıldığı anlaşılacaktır.<br />

Çünkü demiryolunun eğimi maksimum<br />

bin metrede 17-20 metre olmalıdır. Karayollarında<br />

ise bu eğim otoyollarda maksimum<br />

bin metrede 100 metre, diğer yollarda ise<br />

bin metrede 150-220 metre olarak yapılabilir.<br />

Bu kolaylık, zor bir coğrafyada bir an<br />

önce ulaşım sağlamak için kullanılmış ve<br />

otoyol yapımına ağırlık verilmiştir. Günümüzde<br />

ülkemizin ekonomik olarak kaynak<br />

ayırmak mecburiyetinde olduğu hizmet<br />

alanı hiç şüphesiz demiryollarıdır. Ancak,<br />

aradan geçen zamanı değerlendirerek<br />

öncelikle Edirne – İstanbul - Ankara – Kars,<br />

İzmir - Ankara, Antalya - Ankara, Ankara -<br />

Diyarbakır - Van, Samsun - Ankara - Mersin<br />

gibi ülkemizi doğudan batıya ve güneyden<br />

kuzeye birleştiren hızlı tren hatlarına ihtiyaç<br />

vardır. Bu demiryolu hatları aynı zamanda<br />

yakın komşularımızın ekonomik olarak kullanacağı<br />

ticaret hatlarına da dönüşecektir.<br />

Uçak, tercih edilen bir yolculuk alternatifi<br />

değildir. Çünkü şehir merkezlerinden uzakta<br />

olan havaalanlarına ulaşım için en az bir<br />

saat gerekir. Hâlbuki trenler, yolcuları<br />

bir - iki saat içinde başka bir şehrin merkezine<br />

ulaştırabiliyor.”<br />

GECİKMİŞ BİR PROJE; MARMARAY<br />

Anadolu-Rumeli banliyö hattının tarihinde<br />

Yedikule-Küçükçekmece duraklarının<br />

açılış zamanı olan 1870 yılını baz alırsak,<br />

yaklaşık bir buçuk asrı geride bıraktığını<br />

söyleyebiliriz. Cumhuriyet’in en büyük ulaşım<br />

projelerinden biri olan Marmaray ile<br />

bu miras şimdi yenileniyor. Sinan Genim,<br />

İstanbul banliyö hattındaki yenilemenin<br />

bu kadar gecikmiş olmasını affedilemez<br />

bir hata olarak nitelendiriyor ve hattın yenilenmesi<br />

sırasında, miras özelliği taşıyan<br />

yapıların korunması gerektiğinin altını<br />

çiziyor:<br />

“Dünyada öncelikle demiryolu inşasına<br />

başlayan ilk ülkelerden biriyiz. Ancak ülkenin<br />

coğrafi güçlükleri gerekse ekonomik<br />

durumu bu konudaki hareket kabiliyetimizi<br />

kısıtlamış ve çok daha ucuz olan<br />

karayolu ulaşımına ağırlık verilmesine yol<br />

açmıştır. Marmaray projesinin bir devamı<br />

olarak yenilenen banliyö hatları konusundaki<br />

gecikmenin ise affedilmesi güçtür.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 39


Kapak<br />

Bu hat üzerindeki aktarma istasyonlarının<br />

sayısının arttırılmasının da faydalı olacağı<br />

düşünüyorum. Göztepe, Erenköy, Suadiye<br />

ve Bostancı gibi geçmişten günümüze<br />

miras kalan istasyon binalarının da, restore<br />

edilerek ve gereken çağdaş donatı ile<br />

teçhiz edilerek hizmete alınması gerekmektedir.<br />

Sanırım hattın yapımı sırasında<br />

bu yapıların korunmasına ve kullanımına<br />

öncelik verilecektir.”<br />

“PROJE İLE YAPILARIN HAFIZAMIZDAKİ<br />

İMGELERİ DEĞİŞECEK”<br />

Marmaray’ın her ne kadar geç kalınmış,<br />

faydalı ve büyük bir proje olduğu dile<br />

getirilse de, yenilenmesi gerekli bu hattı<br />

yeniden inşa ederken var olan mirası korumayı<br />

başarmak da bir o kadar önemli. Bu<br />

konuda çalışmaları ile öne çıkan Doç. Yonca<br />

Kösebay Erkan, projeye ilişkin yürütülen<br />

çalışmayla ilgili endişelerini şöyle dile<br />

getiriyor:<br />

“Yeni yapılacak istasyonlar orta peron<br />

üzerine kurulacak, mevcut istasyonların<br />

kanopileri yıkılarak, trenler yapılara<br />

teğet geçecektir. Bununla amaçlanan üç<br />

hattı geçirebilecek maksimum alanı elde<br />

etmektir. Mevcut istasyonların kapasiteleri<br />

artacağından, bu merkezlere yakın<br />

bölgelerde gelişim baskısı doğacaktır.<br />

Güzergâh üzerinde arazi fiyatları büyük<br />

ölçüde artmıştır. Bazı yerlerde ise, eski<br />

merkezler terk edilerek, Haydarpaşa<br />

örneğinde olduğu gibi, yeni işlevler gündeme<br />

gelecektir. Mevcut istasyonlar kısıtlı<br />

sayıdaki kullanıcıya hizmet eden, erişim<br />

açısından geniş olanaklar sunmayan,<br />

geleneksel konut dokusu ile bütünleşmiş<br />

merkezlerdir. Bu alanlara inşa edilecek<br />

yeni ve yüksek kapasiteli istasyonların<br />

konut - istasyon - ticaret ilişkisini bozacağı<br />

endişesi yaygındır. Mevcut demiryolu,<br />

konutların çok yakınından geçmektedir.<br />

Önerilen genişletilmiş güzergâh, bu konutları<br />

tehdit eder duruma gelecektir. Yüksek<br />

hızda seyredecek olan yeni raylı sistemin<br />

yaratacağı gürültü ve titreşim olumsuz birer<br />

etki olacaktır. Dile getirilen endişelerin<br />

belki de en önemlisi mevcut istasyonların<br />

tarihsel süreç içinde gelişmiş, birbirlerine<br />

eklemlenerek bugünkü görüntülerini almış<br />

olmalarıdır. Marmaray bu doğal süreci<br />

bozarak, geçmişle günümüz arasındaki<br />

bağı koparacaktır.”<br />

“TREN HAYATTIR”<br />

Literatüre göre demiryolu mirasının anlamı,<br />

istasyonlar, yolcu bekleme salonları, su<br />

depoları, vagonlar gibi yapıları içerse de,<br />

İstanbul banliyölerini anlatırken, demiryolu<br />

kültüründen ve demiryolcudan bahsetmemek<br />

demek, bu mirasın manevi yönünü<br />

eksik bırakmak anlamına gelirdi. Bu amaçla<br />

TCDD Emeklileri Derneği’nin kapısını çaldık.<br />

Eski TCDD Genel Müdürü Ahmet Muhtar<br />

Erol başta olmak üzere, hayatlarını demiryollarını<br />

adamış arkadaşlarına kulak verdik.<br />

Ateşçilik ve makinistlik ile 1956 yılında<br />

göreve başlayan, 1982 yılında TCDD Genel<br />

Müdürü olarak emekli olan Ahmet Muhtar<br />

Erol, “Tren hayattır” diyor.<br />

“Demiryolları ülkeleri, şehirleri birbirine<br />

bağladığı gibi gittiği her yerde sınai ve<br />

kültürel gelişmelerin mimarı olmuştur ve<br />

gelişmesini sağlamıştır. Bir yerde bir fabrika<br />

kurulacaksa bunun üç ana temeli aranır.<br />

Ulaşımı, hammaddesi ve enerjisi... Ulaşım,<br />

demiryolu ağırlıklıdır. Fabrikaların çoğu<br />

demiryoluna yakın yerlere kurulmuştur.<br />

Demiryolunu tarif etmek çok kolay değil.<br />

Çünkü çok yönlüdür. Sadece ray döşeyip,<br />

bir lokomotifin ardına vagon bağlayıp<br />

götürmek de değil tabi. Trendeki hayatın<br />

en bariz görüntüsünü bir Avrupa garına<br />

gittiğinizde görürsünüz. Genellikle Avrupa<br />

garları orada yaşayan Türklerin buluşma<br />

alanı olmuştur. Şunu söylemeliyim, şu anda<br />

Türkiye sınırları içinde en eski tren yolu<br />

1856’da İzmir-Aydın arasında döşenmiş ve<br />

hâlâ çalışan yoldur.”<br />

Eski TCDD<br />

Genel Müdürü<br />

Ahmet Muhtar Erol<br />

40 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kapak<br />

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE<br />

DEMİRYOLLARI<br />

Erol’a anılarını sorduğumuzda, Atatürk’ten<br />

başlıyor anlatmaya: “Atatürk’ten hatıralar<br />

bizim için çok değerlidir. Yakın zamana<br />

kadar Atatürk’ün makinistliğini yapmış<br />

Mehmet Sayraç hayattaydı. Biz ondan<br />

dinlerdik. İstiklal mücadelemize başladığımız<br />

sırada, Erzurum - Kars - Ardahan ile<br />

demiryolu bağlantımız olsaydı biz Yunan’ı<br />

denize dökmek için 9 Eylül’ü beklemezdik.<br />

Haydarpaşa’da İşletme Müdür Muaviniyken<br />

müfettişlerimizden biri Kahraman Bey’di.<br />

Yunanlılar, Anadolu’nun içlerine yürüdüğü<br />

sırada, Afyon’dan kalkan en son trenin<br />

makinistliğini yapmıştı. Kömür bulamadıkları<br />

için yol boyunca rastladıkları ağaçları<br />

keserek yakacak temin ettiklerini anlatırdı.<br />

Hat güzergâhında geri çekilen askerleri toplaya<br />

toplaya Eskişehir’e kadar geldiklerini<br />

söylerken gözyaşlarını tutamazdı.”<br />

“HAYDARPAŞA YANARKEN<br />

AĞLAYARAK İZLEDİM”<br />

Uzun yıllar İşletme Müdürü olarak Haydarpaşa<br />

Gar’ında da görev yapan Ahmet Muhtar<br />

Erol’a, yangın sırasında neler hissettiğini<br />

soruyoruz. Cevap verirken, üzüntüsü ve<br />

hayal kırıklığı yüzüne yansıyor:<br />

“2010 senesinde Haydarpaşa’da yangın<br />

çıktığı sırada yazlıktaydım. Haberi aldığımda<br />

Gar’ın karşısındaki Kadıköy-Üsküdar<br />

yolu olan köprüye geldim. Köprünün<br />

korkuluklarına dayandım. Oradan yangını<br />

izlerken gözyaşlarıma hâkim olamadım. O<br />

binaya o kadar çok emeğim geçmişti ki…<br />

Orada işletme müdürlüğü yaparken binayı<br />

onarıma aldım. Tarihi eser olduğu için büyük<br />

bir dikkatle çalıştık. Binanın yapımında<br />

kullanılan taşlar, Osmaneli-Lefke denilen<br />

bölgeden çıkmış. Aynı yerden yeniden taş<br />

temin ettik. Ocağı açtırarak yaptırdık bunu.<br />

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden eski taşçı<br />

ustaların isimlerini öğrenerek, kendileri ile<br />

iletişim kurdum. Orijinal haline tamamen<br />

sadık kalarak yaptık onarımını. Bugün de<br />

restorasyon çalışmaları sırasında yine orijinal<br />

Lefke taşı getirildiği söyleniyor.”<br />

“ESKİDEN DEMİRYOLCU<br />

İTİBAR SAHİBİYDİ”<br />

Demiryolu Emeklileri Derneği Başkanı ve<br />

Marmaray Proje Danışmanı Şehzat Günoral<br />

ise, baba mesleği demiryolcu olan bir isim.<br />

Çocukluğu 1940’lı yıllarda Sarıkamış’ta geçmiş.<br />

Baba mesleğini seçmek için demiryolu<br />

meslek lisesini bitirmiş:<br />

“Eskiden demiryolcu itibar sahibiydi. Bu<br />

meslek değer görürdü. Baba mesleğini<br />

seçtim. 33 sene demiryollarında çalıştım.<br />

Emekli olduktan sonra İstanbul metrosunda<br />

8,5 yıl çalıştım. Ardından da 10 yıl özel<br />

sektörde demiryolu hatlarının döşenmesi<br />

işinde görev aldım. Şu anda da Marmaray’da<br />

demiryolu danışmanlığı yapıyorum.<br />

29 Ekim 2018’de açılması planlanan proje,<br />

geç kalınmış bir çalışma. Ekonomik ve<br />

siyasi bir irade bu... Ancak Kadıköy-Kartal<br />

Metrosu olmasa bu hattın yenilenmesine<br />

cesaret edilemeyebilirdi. Banliyö hattı<br />

çalışması bittiğinde İstanbul metro ağının<br />

ana damarını oluşturacak. Pendik-Sabiha<br />

Gökçen hattı, Kirazlıtepe hattı ve karşıya<br />

geçtiğinizde tramvay hattı ile irtibatlı. Yani<br />

bu hat ana gövdeyi oluşturacak.”<br />

Demiryolu Emeklileri Derneği Başkanı ve Marmaray<br />

Proje Danışmanı Şehzat Günoral (Sağda)...<br />

YOK OLMAYA<br />

MAHKUM EDİLEN<br />

BİR DEMİRYOLU<br />

MÜZESİ<br />

Mimar Sinan Genim, Türkiye’nin<br />

demiryolu mirası içinde önemli<br />

bir yer tutan İzmir Selçuk’ta<br />

bulunan ancak gerekli bakımın<br />

yapılmayarak yok olmaya terkedildiğini<br />

ifade ettiği demiryolu<br />

müzesine dikkat çekiyor:<br />

“İzmir’in Selçuk ilçesi yakınındaki<br />

küçük bir yerleşme olan<br />

Çamlık’ta bulunan ve ülkemizde<br />

çeşitli tarihlerde kullanılan<br />

lokomotif, vagon ve demiryolu<br />

ulaşımındaki çok sayıda makinanın<br />

teşhir edildiği bu müzenin<br />

hali utanç vericidir. Üzerlerinden<br />

pas akan bir dolu endüstri mirası<br />

kaderine terk edilmiş, yok oluşa<br />

doğru gidiyor. Elbette demiryollarımızı<br />

süsleyen istasyon<br />

binalarımızın korunması gerekiyor<br />

ama bunlara hayat veren,<br />

bir dönem bizlerin ulaşımı için<br />

çaba gösteren bu makinalara da<br />

sahip çıkmamız lâzım. Gözden<br />

uzak bir noktaya, rant beklentisi<br />

olmayan bir alana taşındıkları<br />

için yok oluşlarını seyretmek<br />

üzüntü verici.”<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 41


İlçelerimiz<br />

Şile, “Gelecek Turizmde” dedi<br />

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Anadolu<br />

Efes ortaklığıyla yürütülen, ülkemizdeki sürdürülebilir turizm çalışmalarına katkı<br />

sağlamak, turizm alanındaki istihdamı artırmak ve turizmin yerel kalkınma boyutuna<br />

dikkat çekmek amacıyla yürütülen ‘Gelecek Turizmde’nin 2018 yılında destekleyeceği<br />

projeler açıklandı.<br />

Her yıl üç sürdürülebilir turizm fikrine fon desteğinin yanı sıra eğitim, planlama,<br />

teknik destek, iletişim ve danışmanlık desteği veren Gelecek Turizmde’nin 5. dönem<br />

projelerinden Şile “Ovacık Köyünde Bir Gün”, Çanakkale “Truva Kültür Rotası”,<br />

Ordu Perşembe “Perşembe’nin Işıklarını Kadınlar Yakacak” projeleri, 2018 yılında<br />

desteklenecek projeler olarak açıklandı.<br />

OVACIK KÖYÜ’NDE BİR GÜN<br />

Şile’nin Ovacık Köyü’nde gerçekleştirilecek “Ovacık Köyünde Bir Gün” projesi; Şile<br />

Belediyesi, Ovacık Köyü Kadın Tohum Derneği, Şile Turizm Kültür ve Tanıtma Derneği<br />

ortaklığıyla yürütülecek. Proje ile yerel halk, konuklarına geleneksel gıdanın<br />

ata tohumundan yetiştirilip hasat edilmesi ve pişirme sanatını tecrübe ettirecek.<br />

Yöresel yemek eğitimleri ile tarifler reçetelendirilecek. Tüm bunlar deneyimlenirken,<br />

sorumlu turist ve sorumlu işletme prensibi doğrultusunda, yöre halkı ve<br />

misafirler çevresel etki konusunda da bilgilendirilecek.<br />

Ortadağ Spor Tesisleri açıldı<br />

Sancaktepe Belediyesi tarafından<br />

Fatih Mahallesi’nde yaptırılan<br />

Ortadağ Spor Tesisleri hizmete girdi.<br />

İçerisinde bulunan çocuk oyun alanı,<br />

açık hava fitness aletleri ve futbol<br />

sahası ile Ortadağ Spor Tesisleri’nin,<br />

hem Fatih Mahallesi hem de Sancaktepe<br />

için yeni bir sosyal yaşam<br />

ve spor alanı olacağını belirten<br />

Belediye Başkanı İsmail Erdem, şu<br />

açıklamalarda bulundu:<br />

“100’ü aşkın park ve sosyal yaşam alanımızla<br />

İstanbul’un en yeşil, en temiz<br />

havası olan, sosyal imkânları en geniş<br />

ilçelerinin başında geliyoruz. Bugün ilçemizde<br />

dünya standartlarında birçok<br />

spor kompleksi bulunuyor. Açtığımız<br />

spor okullarında her yıl onbinlerce<br />

gencimiz yüzmeden basketbola,<br />

futboldan güreşe kadar ilgi duydukları<br />

tüm spor dallarında uzman eğitmenlerden<br />

ders alırken; milli ve manevi<br />

değerlere sahip, ahlaklı ve ülkemize<br />

faydalı insanlar olarak yetişiyor.”<br />

Cengiz Aytmatov<br />

heykeli Maltepe’de<br />

Türk dünyasının ünlü yazarı Kırgız edebiyatçı<br />

Cengiz Aytmatov’un heykeli, 89. doğum gününde<br />

Maltepe’de açıldı. Maltepe Belediyesi<br />

tarafından gerçekleştirilen açılışta konuşan<br />

Aytmatov’un oğlu Asgar Aytmatov; “İlk defa<br />

sanata bu kadar büyük değer veren bir<br />

belediye başkanı görüyorum. Aytmatov Ailesi<br />

olarak şükranlarımı sunuyorum” dedi.<br />

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ise; “Türk<br />

dünyasının çok önemli bir değeri olan Cengiz<br />

Aytmatov, tıpkı bizim Yaşar Kemal’in Çukurova’yı<br />

dolaşması gibi ilmek ilmek her kelimesine,<br />

öyküsüne ve romanına Türk kültürünü<br />

işlemiştir. Hepimiz, ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’<br />

filmini biliriz. Ne yazık ki filmin yazarının<br />

Cengiz Aytmatov olduğunu pek çoğumuz<br />

bilmiyoruz. Böylesine bize dokunan bir yazarı,<br />

89. doğum gününde Maltepelilerle buluşturmak<br />

çok önemliydi” şeklinde konuştu.<br />

BEDRETTİN DALAN’DAN ÖVGÜ<br />

Başkan Kılıç’ın ardından söz alan Bedrettin<br />

Dalan da şunları ifade etti: “Güler yüzlü,<br />

tatlı dilli, yakışıklı ve çalışkan. Hiç kimseyi<br />

kırmayan, herkese hizmet eden belediye<br />

başkanımız Ali Kılıç, beni de kırmadı ve bugün<br />

muhteşem eseri Maltepe’de açtı. Bugün Türklük<br />

yaşıyorsa önce Allah, sonra Gazi Mustafa<br />

Kemal ve arkadaşları, şehitlerimiz ve gazilerimiz<br />

sayesindedir. Millet olmak için gerekli<br />

şart, kültür üretmektir. Yüce Atatürk’ün dediği<br />

gibi, sanattan mahrum kalan bir milletin şah<br />

damarı kesik demektir. İşte Cengiz Aytmatov<br />

da Türk dünyasının önemli yazarlarından biri.<br />

O eserleriyle bütün dünyaya mal olmuştur”.<br />

42 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


İlçelerimiz<br />

Ataşehir’de Yeşil<br />

Noktalar çoğalıyor<br />

Rakamların<br />

dilinden Çekmeköy<br />

Çekmeköy Belediyesi, geçtiğimiz dönemlerde Çekmeköy’ün<br />

coğrafi yapısı ve tarihine yönelik yaptığı<br />

akademik çalışmalara bir yenisini daha ekledi.<br />

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi<br />

Prof. Dr. Murat Şeker’in hazırladığı, rakamlarla Çekmeköy’ü<br />

anlatan “Sayılarla Çekmeköy 2016” kitabı,<br />

Çekmeköy’ü diğer İstanbul ilçeleri ve ülke geneliyle<br />

karşılaştırarak kıyaslamalarda bulunuyor.<br />

Çekmeköy ilçesinin nüfus, eğitim, sağlık, altyapı,<br />

sosyal yaşam, ekonomik yapı, demografik yapısı<br />

gibi alanlarda mevcut durumunu analiz etmek,<br />

2010-2017 yılları arasında ilçede meydana gelen<br />

değişikliklerin takibini yapmak amacıyla hazırlanan<br />

bu kitapla, diğer kurumlar ve vatandaşların faydalanabileceği<br />

bir kaynak oluşturuldu. Vatandaşlar ve<br />

kurumlar, kitaba www.cekmekoy.bel.tr adresinden<br />

ve belediye hizmet binasından ulaşabilecek.<br />

Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve<br />

Kontrol Müdürlüğü tarafından çevre bilinci<br />

ve geri dönüşüm konusunda farkındalık<br />

yaratmak amacıyla ilçedeki üç mahalleye<br />

daha yeni “Yeşil Nokta” yerleştirildi. Ataşehir’de<br />

6 olan Yeşil Nokta sayısı, böylece 9’a<br />

ulaşmış oldu.<br />

Yeni Yeşil Nokta’ların üzerinde öncekilerinden<br />

farklı olarak bilgilendirici LED ekranlar<br />

bulunuyor. Bu LED ekranlarda “Ataşehir Bizi Geri Dönüşüme Götür, Çevre<br />

Bilinci Burada, Atık Pil Sizden Hediyeniz Bizden, Doğanın Pili Bitmesin,<br />

E-atık Hurda Değildir, Ataşehir Tane Tane Kapak Topluyor Adım Adım<br />

Engelleri Aşıyor, Yeşil Düşün, Ben Çöp Değilim Geri Dönüşebilirim, Atık<br />

Yağlarınızı Dökmeyin” gibi çevre ve geri dönüşüm konulu bilinçlendirici<br />

mesajlar ile düzenlenen kampanyalarla ilgili sloganlara yer veriliyor.<br />

SAYILARI ARTACAK<br />

Yeşil Nokta konteynerlerinde kitap, kâğıt-karton-kompozit, plastik, metal,<br />

cam, plastik kapak, atık pil, bitkisel atık yağ, elektronik atıklar olmak üzere<br />

9 farklı atık toplama ünitesi bulunuyor. Ataşehir Belediyesi tarafından yerleştirilen<br />

Yeşil Nokta’ların sayısı, önümüzdeki dönemlerde de büyüyerek<br />

devam edecek.<br />

Sultanbeyli’de tarihi gün<br />

GÜNCELLENMİŞ VE GENİŞLETİLMİŞ BİR ESER<br />

“Kitabın oluşturulma aşamasında emeği geçen<br />

mesai arkadaşlarıma özverili çalışmaları için teşekkür<br />

ediyorum” diyen Çekmeköy Belediye Başkanı<br />

Ahmet Poyraz, şunları ifade etti: “Bu çalışma, ilki<br />

2010 yılında yayınlanan Sayılarla Çekmeköy dizisine<br />

eklenen, güncellenmiş ve genişletilmiş bir eserdir.<br />

Kentsel ve kamusal hizmet alanını kapsayan ve<br />

gerek merkezi yönetim gerekse yerel yönetimi ilgilendiren<br />

başlıklarda karşılaştırılabilir bir veri setinin<br />

oluşmasını amaçlayan bu çalışmada, en güncel<br />

veriler kamuoyu ile paylaşılmıştır. Eserde sadece belediye<br />

çalışmaları dikkate alınmamış olup, öncelikle<br />

Çekmeköy ilçesinin İstanbul’daki diğer ilçelere göre<br />

kıyaslandığı tablolara ve grafiklere yer verilmiştir.”<br />

Sultanbeyli’nin 100 yıllık tapu probleminin çözüm aşamasında tarihi bir<br />

gün daha yaşandı. Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve Sultanbeyli<br />

Kaymakamı Metin Kubilay’ın da katılımıyla düzenlenen tapu devir<br />

teslim töreni kapsamında, Sultanbeyli İlçe Tapu Müdürlüğü’nde 920 bin<br />

metrekareyi kapsayan hisseli alanın takas işlemi gerçekleştirildi.<br />

Sultanbeyli’nin genelini ilgilendiren ve 15 mahalleyi kapsayan takas işleminde<br />

elinde hisse tapu bulundurup, arazide yeri olmayanların toplamda<br />

920 dönümlük alanı Maliye Hazinesi’ne geçmiş oldu. Gerçekleştirilecek<br />

işlemlerden sonra tapular, arazide yeri olan hak sahiplerine verilecek.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 43


İlçelerimiz<br />

Tepeören Mahallesi’ne tapu müjdesi<br />

Tuzla Belediye Başkan Dr. Şadi Yazıcı,<br />

1. ve 4. etap imar uygulaması tamamlanan<br />

Tepeören’de 9 bin 300 tapunun hak<br />

sahiplerine dağıtıma hazır olduğunu, imar<br />

uygulaması devam eden 5, 6 ve 7. etapta<br />

2 bin 630 tapu daha dağıtacaklarını söyledi.<br />

Planların ardından mahallenin gelişmesi<br />

ve yapılaşmasının hızlanacağını belirten<br />

Başkan Yazıcı; “2018, Tepeören’in altın yılı<br />

olacak” dedi.<br />

Tepeören Mahallesi’ndeki en önemli çalışmalarının<br />

Tepeören ve çevresinin planları<br />

konusunda yaptıkları çalışmalar olduğunu<br />

ifade eden Yazıcı; “Tepeören, Akfırat ve<br />

Orhanlı’daki planları tadil etmek çok kolay<br />

olmadı. Tadil ederken yaşadığımız sıkıntılar,<br />

yeniden plan yapmaktan daha zordu.<br />

Bozulmuş, mahkemelik olmuş veya yanlış<br />

yapılmış planların tekrar düzenlenmesi<br />

konusunda mecburen yeniden yapmak<br />

zorunda kaldık. Tepeören 1. ve 4. etap imar<br />

uygulamasını tamamladık. 5, 6 ve 7. etap<br />

imar uygulamalarına devam ediyoruz. Bu<br />

bölgedeki imar uygulamasında 2 bin 630<br />

tapuyu daha sahiplerine vereceğiz. Planlamalar,<br />

Tepeören ve çevresinin gelişmesi<br />

açısından en önemli adımlardan birini<br />

oluşturdu” şeklinde konuştu.<br />

KİLOMETRELERCE YOL AÇILACAK<br />

Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı,<br />

planlama sonrası için Tepeören’in geleceği<br />

hakkında şu açıklamalarda bulundu:<br />

“Yeni planlarla beraber kilometrelerce yol<br />

açacağız. Herkes tapusunu aldıktan sonra<br />

yapılaşmasını sağlayacak. Bu bölgenin<br />

gelişimi için öncü ve önemli bir adım<br />

atıldı. Hızlı bir yapılaşma ve şehirleşmenin<br />

daha ciddi bir şekilde oluşması<br />

sağlanacak.”<br />

Adalar’da<br />

çocuklar için mini<br />

koruyucular<br />

Her sabah Adalar Belediyesi’nin ücretsiz<br />

servisleriyle okullarına ulaştırılan çocukların<br />

soğuk hava ve yağmurlardan korunmaları<br />

için, ilçenin çeşitli noktalarına mini<br />

duraklar yerleştirildi.<br />

Üsküdar’da Temiz Sokak Projesi<br />

İş adamı Murat Vargı liderliğinde kurulan,<br />

çöpün azaltılması ve doğru yere atılması<br />

davranış dönüşümü sağlamayı amaçlayan<br />

Çöpüne Sahip Çık Vakfı ile Üsküdar Belediyesi’nin<br />

ortaklaşa gerçekleştirdiği Temiz Sokak<br />

Projesi başladı.<br />

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen,<br />

Çöpüne Sahip Çık Vakfı Yönetim Kurulu<br />

Başkan Vekili Ebru Dorman ve usta oyuncu<br />

Perran Kutman’ın katılımıyla gerçekleşen<br />

basın buluşmasında projenin amaçları ve hedefleri<br />

paylaşıldı. Proje kapsamında, Üsküdar<br />

Belediyesi sınırları içinde bulunan ve pilot<br />

bölge olarak seçilen Dönmedolap Sokağı’nda<br />

çöpün çevreye atılmaması ve ayrıştırılması<br />

yönünde davranış dönüşümü sağlanması<br />

amaçlanacak.<br />

UYGULAMALAR TAKİP<br />

EDİLECEK, GEREKTİĞİNDE YOL<br />

GÖSTERİLECEK<br />

“İç Temizliğini Sokağa Yansıt” sloganı<br />

ile başlayan proje kapsamında<br />

“Temiz Sokak” etiketini almaya<br />

aday olarak seçilen pilot sokakta,<br />

Mayıs 2018 itibariyle çöp miktarının<br />

azalmasına ve uygulamalardaki<br />

iyileşmelere bağlı olarak sokağın bu<br />

etiketi alıp almadığı ilan edilecek.<br />

Proje boyunca pilot sokaktaki<br />

uygulamalar takip edilecek ve<br />

gerektiğinde sokak sakinlerine bilgi<br />

verilerek yol gösterilecek, ayrıca<br />

sokak gönüllülerinin projede görev<br />

alması için sokak sakinlerine çağrıda<br />

bulunulacak.<br />

Ada halkının beğenisiyle karşılanan mini<br />

koruyucular ile kış aylarında çocukların<br />

servislerini bu alanlarda güvenli bir şekilde<br />

beklemelerini ve olumsuz hava koşullarından<br />

korunmalarını sağlamak hedefleniyor.<br />

Kolay sökülüp kurulabilir özellikteki<br />

koruyucu duraklar, yaz aylarının gelmesi ve<br />

okul sezonunun kapanması ile birlikte bir<br />

sonraki sezona kadar kaldırılacak.<br />

44 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


İlçelerimiz<br />

Pendik’e 50 dönümlük<br />

Spor Köyü<br />

Kente onlarca antrenman sahası ve birçok spor kompleksi<br />

kazandıran Pendik Belediyesi, yatırımlarına bir yenisini<br />

daha eklemeye hazırlanıyor. Bu kapsamda Çamlık Mahallesi’nde<br />

50 dönümlük alana, içerisinde atletizmin çeşitli branşlarının<br />

yapılabileceği pistler, okçuluk alanı, tenis kortları ve<br />

futbol sahasının yer alacağı Spor Köyü inşa edilecek.<br />

İlçedeki genç nüfusun şampiyon sporcu çıkarmak için iyi<br />

bir potansiyel oluşturduğunu belirten Pendik Belediye<br />

Başkanı Dr. Kenan Şahin, onları spora kazandıracak tesis<br />

hamlesinin devam ettiğini açıkladı. Proje çalışmaları<br />

devam eden Spor Köyü içerisinde standart ölçülerde bir<br />

futbol sahası, 8 kulvarlı 400 metre uzunluğunda bir atletizm<br />

pisti, 100 metre uzunluğunda bir koşu pisti, ikisi kapalı 6<br />

tenis kortu, okçuluk alanı ve yürüyüş yolları olacak. Tesis,<br />

yine olimpiyatların önemli spor branşlarını oluşturan disk,<br />

çekiç, gülle atma, uzun ve yüksek atlama sporlarının da<br />

yapılabilmesine imkân sağlayacak.<br />

PİKNİK ALANLARI DA YER ALACAK<br />

Sporseverlerin uğrak yeri haline gelmesi beklenen Spor<br />

Köyü’nde, vatandaşların keyifle vakit geçirip dinlenebilecekleri<br />

alanlar da yer alacak. Tüm ilçe halkının gözdesi<br />

olacak tesise piknik alanı ve çocuk oyun alanı da yapılacak,<br />

vatandaşların araçlarını kolaylıkla park<br />

edebileceği bir de açık otopark<br />

bulunacak. Yeşil alan<br />

düzenlemesiyle ayrı bir cazibe<br />

kazanacak projenin<br />

altyapı ve tesviye çalışmaları<br />

devam ediyor.<br />

Ümraniye Çiğdemi<br />

gün yüzüne çıkıyor<br />

Ümraniye Belediyesi, yaptığı parklar ve yeşil alanların çoğaltılması ile<br />

ilgili hayata geçirdiği projeler, alt ve üst yapıda gerçekleştirdiği hizmetlerle<br />

doğal çevreyi koruyarak, tabii zenginliklerin yaşatılması yönündeki<br />

çalışmalarını sürdürüyor. Endemik bitki türü olan Ümraniye Çiğdemi’nin<br />

korunmasına yönelik adım, Ümraniye Belediyesi işbirliğiyle atıldı.<br />

Ümraniye’nin endemik bir türü olarak tescili yapılan Ümraniye Çiğdemi’nin<br />

sergilenmesi, tanıtımı, kültüre alınması, korunması ve bitki piyasasına<br />

kazandırılması için, Çamlık Mahallesi Şenol Güneş Bulvarı’nda<br />

Ümraniye Çiğdemi Koruma ve Üretim Merkezi’nin çalışmaları yapılarak,<br />

faaliyetlerin yürütülmesi için aynı yerde kurulu ANG Vakfı Nezahat Gökyiğit<br />

Botanik Bahçesi ile Ümraniye Belediyesi arasında protokol hazırlandı.<br />

Protokol kapsamında düşünülen Ümraniye Çiğdemi için öncelikle<br />

geleneksel yöntemle bitkinin soğanla çoğaltılma çalışmaları, merkezin<br />

önündeki botanik bahçesi sınırlarında başladı.<br />

TÜRKİYE FLORASINDA DİNAMİK BİR YAPIYA<br />

KAVUŞTURULMASI İÇİN<br />

Alanları belirli bir ülke veya bölgeye ait yerel, ender ve çok ender bulunan<br />

bitki türlerinden nesli tükenmek üzere olan bitkiler kategorisine<br />

alınan, endemik bir bitki olan Ümraniye Çiğdemi’nin (Crocus Pestalozzae);<br />

bilimsel veriler ışığında gerekli çalışmaların yapılarak, gerek doğal<br />

ortamda korunması gerekse kültüre alınıp, neslinin çoğaltılması noktasında<br />

bulunduğu kritik durumunun iyileştirilmesi ve Türkiye florasında<br />

dinamik bir yapıya kavuşturulması için Ümraniye Belediyesi tarafından<br />

araştırma çalışmaları yapacak komisyonlar kuruldu, Belediye Meclisince<br />

kabul edildi.<br />

100 yıllık Türk Evi canlanıyor<br />

Beykoz’un İncirköy Mahallesi’nde bulunan 100 yıllık<br />

ikiz yapılı Türk Evi, Beykoz Belediyesi tarafından<br />

aslına uygun olarak restore ediliyor.<br />

Beykoz Belediyesi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden<br />

kiralanan ve geleneksel Türk Evi’nin<br />

karakteristik özelliklerini taşıyan tarihi ev, İncirköy<br />

Su Nazırı Sokak’ta 330 metrekarelik bir bahçe içerisinde,<br />

ikiz yapılı ve içyapısındaki tahribata karşın<br />

estetik görünümünü koruyarak günümüze kadar<br />

gelebilmeyi başardı.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 45


Kent Sosyolojisi<br />

Sosyolog Doç. Dr. Cenk Özbay’ın gözünden<br />

“Dönüşen Kadıköy”<br />

REHA KADAK<br />

Körler Ülkesi, yani Kadıköy, Anadolu Yakası’nın merkezi.<br />

Ancak, son yıllarda artan bir nüfusa, kentsel dönüşüme,<br />

arka arkaya açılan kafelere, tiyatrolara daha da merkez<br />

olmaya başladı. İstanbul ve cinsiyet üzerine çalışmalar<br />

yapan, aynı zamanda bir Kadıköylü olan Sabancı Üniversitesi<br />

Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Cenk Özbay ile<br />

Kadıköy’ün dönüşümü, Körler Ülkesi’nin bir anda bu kadar<br />

cazibe alanı olmaya başlamasının nedenleri üzerine bir<br />

araya geldik.<br />

Beyoğlu’nda Gezi Olayları öncesi ve bu olaylarla<br />

birlikte bir değişim yaşanmaya başlandı. Beyoğlu’nun<br />

entelektüel, aydın, sanatçı ve üniversite öğrencisi<br />

olan belli bir kitlesi, bu yaşanan olaylarla bölgeden<br />

kendini yavaş yavaş atmaya başladı ve soluğu Kadıköy<br />

bölgesinde aldı. Siz bu durumu nasıl görüyorsunuz?<br />

Amerika’da yaşadığım dönem hariç 96 yılından beri<br />

Kadıköy bölgesinde ikamet ediyorum, 21 yıldır Anadolu<br />

yakasındayım. Fakat benim gözlemim bu yönde değil<br />

aslına bakarsanız. Avrupa yakasında yaşayan kitle için<br />

Kadıköy özelinden Anadolu yakası, hâlâ karşıya geçmektir.<br />

Karşıdır! Avrupa yakalı kişiler için eskiden Kadıköy’e<br />

geçmek bence oldukça fantastik bir haldeydi. Şimdi<br />

de eskisi kadar olmasalar da yine de o kadar çok değil<br />

buraya geliş ya da kaçış. Ben, Kadıköy’ün yani Çarşı kısmı,<br />

Moda tarafı, Bahariye tarafını baz alarak söylüyorum, hareketliliğin<br />

nedeninin Anadolu yakasının diğer semtlerinde<br />

yaşayanlarının buraya akın etmesi ve vakit geçirmeleri<br />

olduğunu düşünüyorum. Beyoğlu’ndan bir kaçış olduğu<br />

elbette doğru, ancak Anadolu yakasından Beyoğlu’na<br />

gitmeyi tercih eden kişiler artık Kadıköy’ü seçmeye, dönüştürmeye<br />

başladı. Mesela, ben burada büyüdüm, lise<br />

ve üniversite zamanımda hemen hemen hiç Kadıköy’de<br />

vakit geçirmezdim, pek bir şey yoktu burada, ama şimdi<br />

öyle değil; yeni nesil artık burayı tercih ediyor, Beyoğlu<br />

denen bir durum da yok ortada.<br />

Aslına bakarsanız şöyle bir durum var, ben<br />

Beyoğluluyum. Beyoğlu’nun Cihangir, Galata gibi<br />

eğitim ve gelir seviyesi belli bir düzeyin üstünde olan<br />

insanlarının artık Moda bölgesini ve Beyoğlu’na sadece<br />

vakit geçirmeye gelen belli bir eğitim ve kültür seviyesi<br />

üzerinde olan kişilerinin<br />

de Yeldeğirmeni bölgesini<br />

kendine “ev”, “yaşama alanı”<br />

seçtiklerini görüyorum ve<br />

şahit oluyorum. Ben de<br />

bunlardan biriyim. Bu durum<br />

için ne diyorsunuz?<br />

Evet, evet buna ben de katılıyorum.<br />

2012 yılında örneğin, arkadaşım<br />

Sosyolog Didem Danış<br />

beni Yeldeğirmeni Karakolhane<br />

Caddesi’ne yürüyüşe çıkarmıştı.<br />

Ki o zaman neredeyse hiç<br />

Yeldeğirmeni’ne gitmemiş ve<br />

gerek de duymamıştım, kulağıma<br />

da cazip gelmiyordu. Ama<br />

Didem öngörülü bir kent sosyoloğu<br />

olarak buradaki değişimi<br />

fark etmişti, yabancı menşeili<br />

kişilerin, Erasmus öğrencilerinin,<br />

entelektüellerin bir yaşam<br />

46 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kent Sosyolojisi<br />

alanı oluşturduğunu görmüş ve çok şaşırmıştım.<br />

Çünkü onca yıllık Kadıköylü olarak<br />

cidden bu bölgeyi çok gereksiz bulurdum.<br />

O günden bu yana dediğiniz gibi burada bir<br />

yerleşim dönüşümü oldu. Binalar restore<br />

edildi, yaşanır hale geldi. Moda’ya da sizin<br />

dediğiniz gibi başka bir nüfus geldi, orada<br />

da binalar birer daire daha genişledi, Cihangir<br />

ve Galata nüfusu oraya kaydı, ancak yine<br />

de elimizde bir araştırma konusunun verileri<br />

yok buna dair; sadece buna bir moda, bir<br />

trend dememiz daha uygun olacaktır. Böyle<br />

bir moda var. Ama şuna geleyim; Kadıköy’de<br />

patlayan bir kafe çılgınlığı, patlayan<br />

bir sanat mekânları, kahve mekânları vb. yığının<br />

nedeninin Beyoğlu kaçkınlığının değil,<br />

Anadolu yakasında yaşayanların Kadıköy’ü<br />

tamamen artık merkez olarak benimsemeleri<br />

ve tercih etmeleri yüzünden olduğunun<br />

düşüncesindeyim. Elbette Beyoğlu bu<br />

kadar düşüş göstermeseydi, Kadıköy yine<br />

de şu an olduğu gibi revaçta olan bir yer<br />

olamazdı asla.<br />

Kadıköy, özgür ve rahat hissedilen<br />

bir bölge oldu insanlar için...<br />

Evet, öyle olduğu aşikâr. Ben İzmirliyim<br />

aslen. Başka bir araştırma için İzmir’e gittim<br />

ve aslında her gittiğimde de şaşırarak karşılıyorum.<br />

Özgür ve rahat olma biçimi, yani<br />

kadın-erkek kurulan nitelikli ve de rahat<br />

ilişki-iletişim, alkol kullanımın caddelerde<br />

yapılabilmesi, sokak kültürü sanki bana<br />

bir Avrupa şehrine, İspanya’ya gelmişim<br />

durumunu hissettiriyor. İstanbul’un ne<br />

kadar baskıcı, ne kadar zor bir yer olduğunu<br />

maalesef burada yaşayarak unutuyoruz.<br />

Ancak, İzmir’de yaşanan durumun benzeri<br />

Kadıköy’de yaşanıyor ama biz Kadıköylüler<br />

için ya da Kadıköy’de vakit geçirmeyi<br />

tercih edenler için bu oldukça normal bir<br />

yaşam biçimi. Kadıköy’den uzaklaşınca<br />

zaten oldukça şaşırıyor ve yadırgıyoruz<br />

başka semtleri. Kartal’daki, Sarıyer’deki,<br />

Ümraniye’deki insanlar için Kadıköy,<br />

az önce örneğini verdiğim İspanya gibi<br />

algılanıyor. İstanbul’un başka semtleri için<br />

Kadıköy ayrıksı, özgür ve “uzak” bir yer.<br />

Halbuki burada yaşayan insanlar da belli<br />

bir seviyede, Bağdat Caddesi’ndeki maddi<br />

zenginliğin olduğu bir ikamet alanı değil<br />

Kadıköy. Memur, öğretmen, öğrenci, işçi<br />

sınıfın yoğun olduğu yer aslında... Kısaca<br />

maddi sermayesi az, kültürel zenginliği olan<br />

kişilerin yoğunluğu fazla mutlaka.<br />

Siz bir Kadıköylü olarak, 90’larda,<br />

2000’lerde ve 2010’lu yıllar<br />

içindeki Kadıköy sürecini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Öncelikle bariz bir kafe açılma durumu söz<br />

konusu. Dünyaca ünlü bir kahve firmasının<br />

Türkiye’deki en büyük şubesinin Rıhtım’da<br />

açılması kesinlikle tesadüf değil. Diğer<br />

taraftan 90’larda oldukça fazla Kadıköy sineması<br />

vardı, onlar hemen hemen hiç kalmadı,<br />

bu da başka bir tarafı. Ama daha çok<br />

tiyatro var bunun aksine. İrili ufaklı tiyatro<br />

ekipleri var ve önemli çalışmalar yapıyorlar.<br />

Öğrencilerim üzerinden bu konuyu<br />

takip ediyorum, Kadıköy’de yapılan tiyatro<br />

onlar için çok fazla ilgi çekici. Moda Sahnesi,<br />

Baba Sahne, Oyun Atölyesi, Tiyatro Akla<br />

Kara, Emek Sahnesi ve bu sahneleri kullanan<br />

İstanbul’un diğer tiyatro ekipleri. Bir<br />

kalabalık oluşmuş durumda 2010’larda.<br />

Bir de Hasanpaşa bölgesi var, işte Emek<br />

Sahnesi de orada. Hasanpaşa, bir sonraki<br />

“dönüşüm”ün habercisi aslında... Çok hızlıca<br />

değişir ve beş yıla kadar başka başka<br />

şeyler konuşacağız bu bölge için. Hasanpaşa’dan<br />

Akasya AVM’ye uzanan aks özellikle<br />

çok konuşulacak. Çünkü bu bölgede<br />

çok önemli bir kültür merkezi inşaatına<br />

devam ediliyor, eski Gazhane, 2019’da açılacak.<br />

Bu rüzgâr bile bölgeyi etkiledi daha<br />

açılmadan. Sonra aynı bölge tarafında Salı<br />

Pazarı inşaatı devam ediyor. Önümüzdeki<br />

değişim de buralarda olacak. Çünkü çok<br />

cazip... Kadıköy’ün merkez yaşam alanına<br />

yürüyerek on dakikada çok kolay geçiş<br />

yapılabiliyor bu bölgeden. Fikirtepe de<br />

ayrı mevzu, yükselen gökdelenler, rezidans<br />

mantığı yaşam biçimi. Orası da merkezdeki<br />

Ataşehir olacak. Cazip olan Kadıköy<br />

merkeze yakınlık... 2010’lar Anadolu yakası<br />

yığınını Kadıköy içine almaya başladı işte.<br />

İnşaatlar, değişimler bu yüzden.<br />

Siz bu “değişim”lerden memnun<br />

musunuz buralı olarak?<br />

Başka röportajlarımda da dile getirdim;<br />

kentsel dönüşüm tek parça bir şey değil.<br />

Ekonomik nedenleri var, estetik nedenleri<br />

var, sosyolojik nedenleri var. Nasıl bir kentte<br />

yaşıyoruz, nasıl bir kaldırım istiyoruz, nasıl<br />

bir mahalle istiyoruz. Bunları tartışmamız<br />

gerek. Kent mimarisini ne kadar önemsiyoruz,<br />

meselemiz bu oluyor mu hiç sanmıyorum.<br />

Yeldeğirmeni mesela, bir cumbalı,<br />

3-4 katlı binaların olduğu bir yer, denize<br />

doğru inen sokakları da başka bir hava<br />

katıyor bölgeye. Bence, mimar, belediye,<br />

şehir plancıları, müteahhitler bir araya<br />

gelip bunu konuşmalı, ortak net bir tavır<br />

alınmalı. Hoş aslında, yenidünya düzenindeki<br />

birçok metropolde de bu yok, ne kadar<br />

Paris mimarisi kaldı, yok. Bağdat Caddesi,<br />

Hasanpaşa, Fikirtepe aynı ilçe içinde başka<br />

yerlere dönüşüyor. Bir şey eski ve artık<br />

yaşanılmayacak gibiyse yıkılıp yeniden<br />

inşa edilmeli elbette. Kadıköy özelinden<br />

her yerin durağan olmamasından yanayım,<br />

değişimler başkalaşmamalı. Çok kafe<br />

kültürü ne kadar çok dönüşüm yaratabilir.<br />

Ekonomik vizyonsuzluk da var. İlkel bir girişimcilik<br />

örneği... Ama tuhaf tabi kalabalıklar<br />

da. Dışarda espresso bazlı kahveler bizim<br />

için hâlâ çok yeni. Aşırı yeni bir gelişme var.<br />

Mesela eskiye göre küçük esnaf kalmadı<br />

bölgede. En hızlı bu tükendi, zanaatçılık<br />

tükendi, çıraklık yok, kalfalık yok. Diğer bir<br />

öngörümde de bölgede daha da çok kitapçı<br />

açılacak. Kısaca değişim olacak, ama bunun<br />

yanında nitelik olmalı. Bölge bölge memnun<br />

olduğum yerler oluyor. Ancak şu bir gerçek<br />

ki Kadıköy çok daha iyisini hak ediyor.<br />

Son olarak, yakın zamandaki<br />

çalışmalarınız neler olacak?<br />

Hasanpaşa üzerine çalışıyorum. Hasanpaşa<br />

nasıl bir yer, hep kopuk olarak devam<br />

etmiş, neden bu kopukluk olmuş, Hasanpaşa’nın<br />

yeni dönüşümü, sınıf ayrışması,<br />

bunun üzerine çalışmalar içindeyim.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 47


Bir Yol Hikâyesi<br />

İlk seçilmiş belediye başkanı<br />

Osman Hızlan ile<br />

Kadıköy yolculuğu<br />

Siz değerli Kadıköy Life okurlarını Kadıköy’ün seçilmiş ilk belediye<br />

başkanı Osman Hızlan ile tanıştırmak istiyorum. Bundan 34 yıl önce<br />

Kadıköy Belediye Başkanlığı’na aday olması ile başlayan serüveni ve<br />

Kadıköy’de modern altyapı yatırımlarını başlatan biri olması nedeniyle<br />

ona teşekkürümüz hep olacaktır.<br />

ARİF ATILGAN<br />

Osman Hızlan zengin bir ailenin çocuğudur. Gebze’de yol<br />

kenarında 30-40 Fenerbahçe bayraklı fabrika onların ailesine<br />

aittir. Fenerbahçelidirler. Dolayısıyla Kadıköylülüğünü<br />

anlatmaya gerek yoktur. 2 yılı kolejde hazırlık olmak üzere<br />

çeşitli sebeplerden eğitimde fazla yıl kaybetmiş, 1960’lı<br />

yılların başında Haydarpaşa Lisesi’nde okurken akranlarından<br />

büyük olduğundan lakabı ‘Baba’ konmuştur. Ailece<br />

CHP’lidirler.<br />

1980’li yıllarda yeni bir döneme girilmektedir. ANAP adıyla<br />

bir parti kurulacaktır. Bunu bilen üç kişiden biri Osman<br />

Hızlan’dır. Kendisi, kuruculardan Leyla Yeniay Köseoğlu ve<br />

Semra Özal tarafından partiye kaydedilmiştir. 1984 yılına<br />

kadar ülkede ilçe belediyeleri Şube Müdürlükleri olarak çalışmaktadır.<br />

Yeni yapılan yasal düzenlemeyle artık onların<br />

yöneticileri de seçimle göreve geleceklerdir.<br />

Leyla Hanım, Semra Özal ile konuşarak Osman Bey’e<br />

Kadıköy Belediye Başkanlığı’nı önerir. Osman Hızlan bu anlamda<br />

Ogün Altıparmak’ın adını duymaktadır. Konu Turgut<br />

Özal’a gider ve kendisine ‘Ogün’le konuş, durumu anlat’<br />

denir. Osman Bey, Ogün Altıparmak’la konuşur, desteğini<br />

alır. Ogün Altıparmak ise ANAP Kadıköy İlçe Başkanı olur.<br />

MAZBATASINI TEK BAŞINA ALDI<br />

Adaylığı ilan edildikten sonra seçim kampanyası için gezilere<br />

başlayacaktır. Bütün gece insanlara yapacağı konuşmayı<br />

çalışıp ezberler. Ertesi gün Altıyol’da bir kahvehaneye<br />

giderler. İçerde birkaç kişi vardır. Konuşmasına başlar ama<br />

bakar ki böyle olmuyor, insanlarla sohbet eder. O zaman<br />

ilgi çeker ve kahvehanenin içi dolmaya başlar.<br />

Seçim kazanılır. Mazbatasını tek başına alır. Muvakkithane<br />

Caddesi’nden yalnız yürüyerek belediye binasına gelir. Kapıda<br />

‘Ne istiyorsun?’ diye sorarlar. Kendisinin yeni başkan<br />

olduğunu anlatmanın zor olduğunu düşünerek ‘Belediye<br />

Başkanını göreceğim’ der. İçeri girer. Şehremaneti Binası<br />

o yıllarda kaymakamlık, karakol, sağlık müdürlüğü, imar<br />

işleri, kaymakam lojmanı gibi birçok fonksiyona hizmet<br />

etmektedir.<br />

48 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Bir Yol Hikâyesi<br />

Belediye Şube Müdürü Sadettin Beygo<br />

Paşa’nın odasına girer. Paşa, tek başına<br />

onu beklemektedir. ‘Hayırlı olsun’ der ve<br />

belediyenin parası olarak sümenin altından<br />

çıkardığı 2.020 TL’yi kendisine teslim eder.<br />

Osman Hızlan, paşayı yolcu eder, masaya<br />

otururken telefon çalar. Haydarpaşa’ya<br />

Kenan Evren gelecektir, onu karşılamaya<br />

gitmesi gerekir. Odadan çıkar, tek başına<br />

taksiyle ilk görevine hareket eder.<br />

Ertesi gün belediyeye geldiğinde bina tıklım<br />

tıklım doludur. Herkes kutlamaya gelmiştir.<br />

Arkadaşı Erol’u gelen gidenle ilgilenmesi için<br />

görevlendirir. Ortalık sakinleştiğinde oturup<br />

düşünür. Belediyenin binası, eşyası, arabası,<br />

sobası, hiçbir şeyi yoktur. Vapur iskelesinin<br />

üzerini yıllığı 25 kuruştan 4 yıllık 1 TL’ye<br />

kiralar. Çatıdaki kuş gübrelerini satıp içersini<br />

temizletir, boyatır. Kendi arabasını siyaha<br />

boyatıp makam arabası yapar. Daha sonra<br />

İBB’nin arabalarını, eşyalarını adeta çalarak<br />

Kadıköy’e getirir. Bu şekilde işe başlarlar.<br />

İlk imzaya gelen evrak bugün Özgürlük<br />

Parkı olan 119 dönümlük alandır. Oraya<br />

kaymakam lojmanları yapılacaktır. Kadıköy<br />

Belediye Başkanı’nın imzası eksiktir. İmzalamaz.<br />

Burayı daha sonra Fenerbahçe’ye<br />

müze ve spor tesisi yapmaları için tapusuyla<br />

verir ama kendinden sonraki dönemde<br />

FB Başkanı, belediyeye devreder.<br />

Teşkilatlanılır. Belediye çalışanları Selimiye,<br />

Özgürlük Parkı kenarı, Ataşehir gibi yerlerde<br />

birkaç parça binada çalışırlar. Şehremaneti<br />

binasının içi yıkılıp yeniden yapılır. Kaymakamlık<br />

Bahariye’de bugün hâlâ kullanılan<br />

tarihi eve, karakol park içine inşa edilen tek<br />

katlı binaya aktarılır.<br />

1984 yılında emlak vergisi, merkezi İdare<br />

tarafından tahsil edilmektedir. Bu durumu<br />

başbakan ve ilgili bakanlara anlatır. Yasa değiştirilir.<br />

1985 yılında belediyeler kendi emlak<br />

vergilerini kendileri toplamaya başlarlar.<br />

KADIKÖY’DE İLK HİZMET<br />

YELDEĞİRMENİ’NDEN BAŞLADI<br />

Kadıköy’de ilk hizmeti Yeldeğirmeni’nden<br />

başlatırlar. Bu konuyu Osman Hızlan<br />

“Yeldeğirmeni solcu, bizim parti sağcıydı.<br />

Hizmette ayrım olmadığını kanıtlamalıydık’<br />

diye açıklamaktadır. Altyapı için her tarafı<br />

kazılan semt günlerce adeta karantinada<br />

tutulmuştur. “Ülkede ilk kilit taş uygulaması<br />

Ayrılık Çeşmesi Sokağı’ndan başlayarak<br />

Yeldeğirmeni’nde uygulanmıştır” ifadesini<br />

kullanıyor Başkan Hızlan...<br />

Haydarpaşa’dan Bostancı’ya kadar denizi<br />

doldurarak sahil yolunu yaptıklarını söyleyen<br />

Osman Hızlan, “Dolgu alanı Kadıköy’e<br />

aitti, İBB’ye verdiler” açıklamasını getiriyor<br />

ve belgeler gösteriyor.<br />

Osman Hızlan, döneminde gerçekleşen<br />

projeleri ise şöyle dillendiriyor: “Bağdat<br />

Caddesi’nde tek istikamet ve düzenlemeyi,<br />

Cemil Topuzlu Caddesi’nin genişletilmesini,<br />

eski CKM’yi, Atatürk heykelli Kadıköy<br />

Meydanı’nı, Caferağa Spor Salonu’nu, altyapıların<br />

yenilenmesini, Koşuyolu Parkı’nı,<br />

Sabit Pazarları, Boğa Heykeli’nin Altıyol’a<br />

konmasını, İbrahimağa Caddesi’nin ve tren<br />

yolu altgeçidinin genişletilmesini, Yoğurtçu<br />

Parkı’nı, Acıbadem Caddesi’nin genişletilmesini<br />

biz yaptık.” Dolayısıyla buraların<br />

Kadıköy Belediyesi’ne ait olduğuna işaret<br />

ediyor. “Özellikle Kalamış ve Fenerbahçe<br />

Yat Limanı’ndan Kadıköy Belediyesi’nin<br />

büyük geliri olacaktı. Şimdi hem Kadıköy<br />

Belediyesi’nin değil, hem buraya gelenlerin<br />

yükünü onlar çekiyor, hem de gelirini<br />

başkası alıyor” şeklinde konuya açıklık<br />

getiriyor.<br />

“Söğütlüçeşme Belediye Binası’nı da biz<br />

yaptık” diyerek, buradaki arsanın istimlâk<br />

edilmesiyle ilgili ilginç anısını anlatıyor.<br />

İBB Başkanı Bedrettin Dalan ile araları iyi<br />

değilmiş. Bu sebepten yeni Kadıköy Belediye<br />

Binası için düşündükleri Söğütlüçeşme’deki<br />

arsanın kamulaştırılması kararını<br />

Dalan’ın imzalamayacağını düşünmüş.<br />

İBB’nin Haliç’teki istimlâk dosyalarının arasına<br />

bu dosyayı koydurmuş. Dalan, farkına<br />

varmadan kararı imzalamış.<br />

İMAJ BOZULMASIN...<br />

Anlattıklarının içinde yazılamayacaklar da<br />

vardır. Özellikle Boğa Heykeli’nin Altıyol’a<br />

taşınması kararı ile ilgili anısını yazarsam<br />

Kadıköy deyince herkesin aklına gelen<br />

‘Boğa Heykelli Altıyol’ imajı bozulabilir.<br />

“Bizden sonra yukarıda bahsedilen yerlerin<br />

bir kısmı İBB’ye verildi. O yıllarda Kadıköy<br />

ile İBB aynı partide olduğu için sorun olmuyordu.<br />

Ama şimdi İBB başka partide olunca<br />

sıkıntı çekiyorlar’ tespitinde bulunan Hızlan’ın<br />

“Kadıköy için gelecekte ne yapılmalı?”<br />

sorusuna verdiği cevaba sonuna kadar katılıyorum.<br />

“Gençlere emanet edilmeli. Herkes<br />

her yerde genç kelimesini kullanıyor ama<br />

yine kendileri yönetmekten vazgeçmiyor.”<br />

Eleştiri de olabilir, takdir de. Ancak Osman<br />

Hızlan ve ekibinin Kadıköy’de belediyeciliği<br />

başlattığı belli olmaktadır. Kendinden<br />

sonrakilerin O’nun dönemi yokmuş gibi<br />

davranmalarına kırılmaktadır. Der ki; “Kadıköy’de<br />

belediyecilik bizim dönemizde 1984-<br />

1989 yılında yapıldı. Bizden sonrakiler bizim<br />

yaptığımız binada, bizim oluşturduğumuz<br />

kurumsal yapıyla devam ettiler.”<br />

Kurumlar geçmişlerine tutunarak varlıklarını<br />

devam ettirmelidirler. Yoksa havada uçan<br />

yaprak gibi olurlar.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 49


Sektör<br />

Teamwork Global’den<br />

sektöre yeni bakış açısı:<br />

PROJELER<br />

ARTIK TEK ELDEN<br />

YÖNETİLECEK<br />

REHA KADAK<br />

Kadıköy özelinde Anadolu Yakası, kentsel<br />

dönüşümü en yoğun olarak yaşayan bölge<br />

konumunda... Günden güne yükselen yeni<br />

binalar; inşaat firmaları, mimarlık şirketleri,<br />

belediye yetkilileri, gayrimenkul ofisleri gibi<br />

birçok birbirine bağlı zinciri de bir araya<br />

getiriyor. Mimar Gurur Yarar tarafından kurulan<br />

Teamwork Global, tam da bu noktada<br />

bir projenin birçok el yerine tek bir elden<br />

ilerlemesi adına sektöre yeni bir bakış açısı<br />

getirdi. Gurur Yarar ile Teamwork Global’in<br />

projeleri, hedefleri ve çalışmalarını konuşmak<br />

üzere bir araya geldik.<br />

Teamwork Global’in kuruluş<br />

hikâyesinden bahseder misiniz?<br />

Teamwork Global, 2011 yılında bir mimarlık<br />

ofisi olarak kuruldu. Yaklaşık 2015 yılına kadar<br />

farklı fonksiyonlarda ve ölçeklerde çok<br />

ciddi projeler yaptık. Bu projelerin birçoğu<br />

başarıyla hayata geçirilirken, bir yandan da<br />

kentsel dönüşüm konusunda oldukça uzmanlaştık.<br />

Kentsel dönüşüm, beraberinde<br />

karma projeleri de getirdi. Değişik fonksiyonlarda<br />

sosyal konut projeleri, otel ve<br />

çok daha farklı kamu binaları gibi projeler<br />

çizmeye ve hayata geçirmeye başladık.<br />

Bu süreçte TOKİ ile de çalışmalarımız oldu.<br />

Gerçekleşen, inşası biten 3-4 projemiz oldu<br />

ve devamında “Mimari kısımdan projeler<br />

de geliştirebilir miyiz?” diyerek, “Proje<br />

Geliştirme” departmanını hayata geçirdik.<br />

Geliştirdiğimiz birçok proje sonucunda doğru<br />

projeyi, doğru maliyet hesaplarıyla, çok<br />

doğru bir dizaynla insanlara rahatlıkla kabul<br />

ettirebildiğimizi de gördük. Tabii ki doğru<br />

cirolarla... Maliyet-kâr hesaplarında da<br />

mantıklı projeler oluşturmaya çalıştık. Bu<br />

çalışmalarımızdan sonra geliştirdiğimiz mimari<br />

projeler ile diğer projelerini çizdiğimiz,<br />

ruhsatını aldığımız projelerin inşaatlarında<br />

da yer almak istedik. Çok büyük firmalarla<br />

ciddi taahhüt işleri yaptık ve yapmaya da<br />

devam ediyoruz.<br />

Fakat bunlarla da yetinmeyerek, hayallerimiz<br />

doğrultusunda özel bir ekip daha<br />

oluşturduk. Bir projenin başından sonuna<br />

kadar olan serüveninde geliştirme ile başlayıp,<br />

mimari ile devam edip, inşaatını yapıp,<br />

zaten bütün doneler bizden çıkıyorken,<br />

projeyi en doğru biz biliyorken, neden satış<br />

konseptleri düzenlemiyoruz; neden kendi<br />

geliştirdiğimiz, dizayn ettiğimiz, inşaatını<br />

yaptığımız projeleri satmayalım dedik<br />

ve “Satış Organizasyonu - Gayrimenkul<br />

Yönetimi” adı altında bir ekip oluşturduk.<br />

Teamwork Global, 2018 yılına adım attığımız<br />

bugünlerde 4 departmanı ve yaklaşık<br />

50’nin üzerinde personeliyle çalışmalarına<br />

tam gaz devam ediyor.<br />

Teamwork sektöre ne gibi yenilik ve<br />

kolaylıklar sağlıyor?<br />

Teamwork, şu ana kadar Türkiye’de bir<br />

projenin geliştirilmesinden, ruhsatından,<br />

inşaatından ve satışından sorumlu olan,<br />

bunu tek çatı altında birleştiren, kadrosunun<br />

çoğunluğu mimarlardan oluşan tek<br />

firma. Başka bir örneğimiz yok. Bu yapının<br />

mimarlar tarafından yönetilmesi, aslında<br />

bu yapıyı çok daha özel kılıyor. Çünkü her<br />

türlü aktivitenin kurgusunun çok düzgün<br />

olması gerekiyor.<br />

Mimari projelerin belli bir düzeyin üzerinde<br />

olması gerekiyor. Farklılık, malzeme, bina<br />

şekli, formu ne olursa olsun, en az bir veya<br />

iki noktasının gerçekten farklı olması gerekiyor.<br />

Dolayısıyla aslında Teamwork Global, iş<br />

geliştirip ruhsatını alabilen ve bunu mimari<br />

projesiyle de birleştirebilen tek firma. Zaten<br />

bunun devamındaki iki departmanımızla<br />

birlikte çok kuruluşlu bir şirket haline dönüştük.<br />

Dediğim gibi, kadromuzun yaklaşık<br />

yüzde 70’i mimarlardan oluşuyor.<br />

İstanbul, özellikle de Kadıköy ve Ataşehir<br />

ilçelerinde son zamanlarda inşaat<br />

faaliyetleri yoğun bir şekilde devam<br />

ediyor. Teamwork Global’in bölgeye<br />

bakışı nasıl?<br />

Biz söylediğiniz ilçelerde, yanlış hatırla-<br />

50 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sektör<br />

mıyorsam en son 120’nin üzerinde bina<br />

yaptık. 2015 yılında buna dair bir yazı<br />

okumuştum, Türkiye’de kentsel dönüşüm<br />

projelerinin sayı olarak yüzde 45’i sadece<br />

Kadıköy’de yapılıyor diye. Aslında ayrılmadan<br />

önce Ataşehir de Kadıköy’ün bir<br />

semtiydi. Bu iki ilçeyi tek bir bütün olarak<br />

düşündüğümüz zaman, aslında aynı<br />

özelliklerde birçok konut üretildi. Piyasanın<br />

da bir tık kötüleşmesiyle her gün elde yeni<br />

bir stok oluşmaya başladı. Farklı projeler<br />

satmaya devam ederken, aslında mesleği<br />

inşaat olmayan, farklı sektörlerden gelen<br />

birçok oyuncuyla birlikte daha karmaşık bir<br />

bölge haline geldi.<br />

Bugün şunu görüyoruz ki, özellikle Anadolu<br />

yakasında Kadıköy’den daha nezih yaşanacak<br />

bir bölge olmadığı için, fiyatların 2014’e<br />

göre belki yüzde 30-35’e yakın düşmesine<br />

rağmen hâlâ satış var, hareket var. Çünkü<br />

insanlar Kadıköy’de yatırım değil, yaşam<br />

satın alıyor. Dolayısıyla, artık yaşam satın<br />

alacak düzeye gelmiş insanlar için saydığımız<br />

bu bölgeler hâlâ en doğru yer.<br />

Teamwork Global, kentsel dönüşümü<br />

nasıl tanımlıyor?<br />

Kentsel dönüşüm karmaşık bir konu<br />

aslında. 2012 Aralık’ta ortaya çıktığında<br />

çok daha karmaşık bir konuydu. Çünkü alt<br />

sistemler kurulmadan çıkmış bir kanunda<br />

ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yoğunluğu<br />

kaldırabildi, ne de insanlar yasayı tam<br />

olarak anlayabildi. Algıladıkları ilk şey 2/3<br />

sistemi, yani “Ben artık bütün maliklere<br />

imza attırmak zorunda değilim. 2/3 çoğunlukla<br />

da binamı yıkıp yaptırabilirim” oldu.<br />

Kentsel dönüşüm süreci aslında psikolojik<br />

bir konu ve herkesin bugün hâlâ mutabakat<br />

sağlaması gereken bir konu. Çünkü geri<br />

kalan 1/3, işi çok geciktirebiliyor. Fakat<br />

konuyla ilgili Bakanlığın çok ciddi yaptırımları<br />

var ve rayiç bedel üzerinden satılmaya<br />

gitme evresi de çok daraldı. Bu süreçte artık<br />

binalarda mutabakat sağlanmaya başlandı.<br />

Ne var ki özellikle Ataşehir, buna çok dâhil<br />

değil. Kadıköy’de de keşke daha doğru bir<br />

yapılanma olsaydı. Her bir parsel yıkılıp<br />

yapıldığı zaman farklı katlarda, farklı<br />

cephe sistemleriyle, farklı renklerle birçok<br />

bina oluştu. Bu bence bölgenin cıvıl cıvıl<br />

olmasının önünü kesti ve biraz da bozuk<br />

bir görüntüye yol açtı. Kentsel dönüşümde<br />

çalışan mimarların da bunda suçu var.<br />

Çünkü kentsel dönüşüm projeleri matematiğe<br />

dönüştü, standart projeler yapılmaya<br />

başlandı. İnsanlar sadece planları dizayn<br />

edip, emsal hesapları tuttukları sürece geri<br />

kalan hiçbir hesabı dikkate almadılar.<br />

Mimarinin ve inşaat sektörünün<br />

ülkemizdeki geleceğini nasıl<br />

görüyorsunuz?<br />

Gayrimenkul piyasası Türkiye’de şu anda en<br />

önemli sektör... İnşaat da en önemli sektörlerden<br />

ama gayrimenkul, inşaat sektörünün<br />

çok büyük bir çoğunluğunu yansıtıyor. Bir<br />

şey yapmadan alıp satmayı çok iyi bilen,<br />

bir şeyler üretmeden kazanmayı alışkanlık<br />

edinmiş bir milletiz. Bu algının artık değişmesi<br />

lâzım... Üreterek satmalıyız, bu bir<br />

bina da olsa üreterek satmalıyız.<br />

Bu süreci her bir adımda tamamlayabilmek<br />

adına kurduğumuz bir firmaydı Teamwork<br />

Global. Birçok firma finansçılar veya inşaatçılar<br />

tarafından yönetilirken, gerekli birçok<br />

bakış açısından da uzaklaşıldığını gözlemliyoruz.<br />

Bir projenin geliştirilmesi çok yanlış<br />

olduğu zaman, müthiş bir proje ortaya<br />

çıksa da gerçekten dizaynı olarak, kullanımı<br />

olarak, estetik olarak, hatta ve hatta satış<br />

fiyatları olarak çok ilginç bir proje de olsa<br />

başarısız olan ve batan birçok firmayı da<br />

izleme şansı bulduk. Geliştirilmesi, işin mimarisi,<br />

inşaatın kalitesi, işin kalitesi ve doğru<br />

satış stratejileriyle, projeler en doğru başarı<br />

düzeyine ulaşır. Dolayısıyla, bizim yapının<br />

özeti de sorduğunuz bu son soruda saklı.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 51


Advertorial<br />

Ayten Alpar:<br />

Ağaoğlu kalitesini ve<br />

güvenilirliğini<br />

BAĞDAT<br />

CADDESİ İLE<br />

BULUŞTURDUK<br />

Türkiye genelinde “kentsel dönüşüm” adıyla başlayıp hızla yayılan ve çok<br />

büyük bölümü “bina yenileme” olan sistem, beraberinde getirdiği olumsuzlukların<br />

yanı sıra olumlu sonuçlar da vermeye başladı. Özellikle son 5<br />

yıldır Türkiye’nin ana gündemleri arasında yer alan bu pastadan pay almak<br />

isteyen Ayten Alpar yönetimindeki Ağaoğlu Cadde İnşaat, “dönüşüm” yerine<br />

“yenileme” diyerek girdiği 5 projeyi başarıyla tamamladı.<br />

Bağdat Caddesi’nin en değerli lokasyonlarında inşa ettiği projelerin teslim<br />

hazırlıkları içerisinde olan Alpar’ı sayfalarımıza konuk ettik. Sektörün<br />

durumu, satışlardaki durgunluk ve geleceğe yönelik beklentileri hakkında<br />

görüşlerini aldığımız Ayten Alpar’a ilk sorumuz; “Durgunluktan şikâyetçi<br />

misiniz, endişeleriniz var mı?” oldu.<br />

BİR TANE CADDEBOSTAN,<br />

BİR TANE KALAMIŞ VAR<br />

“Biz inşaatlara başlarken projeden satma yolunu tercih<br />

etmedik. Çünkü yapmakta olduğumuz inşaatlar, hem<br />

lokasyon hem de inşaat kalitesi ve kullanılan malzeme<br />

açısından en yüksek standartlarda. Bu da mutlaka<br />

binanın tamamlanıp görülmesini gerektiriyordu. Şimdi<br />

birçoğu tamamlanmak üzere ve belirgin bir farkı, güvencesi<br />

var. Bu da fiyatı koruyor” diyen Alpar, sözlerini şöyle<br />

sürdürdü: “Dalgalanmalar elbette olacaktır ancak, kısa<br />

sürede daha da yükselecektir. Endişeye gelince, hiçbir<br />

endişe duymuyorum. Zira bir tane Caddebostan var, bir<br />

tane Erenköy var, bir tane Kalamış var.”<br />

***<br />

Bağdat Caddesi projelerine ne zaman başladınız?<br />

Şu ana kadar yapılan projelerde kaç konut<br />

ortaya çıkardınız?<br />

Ağaoğlu Cadde İnşaat markası altında 2015 yılında<br />

faaliyetlerimize başladık ve şu ana kadar Kalamış,<br />

Feneryolu, Caddebostan, Erenköy ve Şaşkınbakkal<br />

olmak üzere beş lokasyonda 210 daire, 16 dükkândan<br />

oluşan inşaatları tamamladık. Ocak ve Haziran<br />

ayları içerisinde teslimleri gerçekleşecek.<br />

Kaptan Apartmanı<br />

İncelediğimiz beş projenin tamamında estetik<br />

unsurunun ön planda olduğu belirgin biçimde<br />

hissediliyor. Estetik, sizin olmazsa olmazlarınız<br />

arasında mı?<br />

Buradan çıktıktan sonra lütfen siz de çevrenizdeki<br />

binalara bakın, pek çoğunun estetikten yoksun olduğunu<br />

göreceksiniz. Evet, estetik konusu bizim olmaz-<br />

52 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Advertorial<br />

Kaptan Apartmanı<br />

Hakkı Bey Apartmanı<br />

Alpar, Ağaoğlu Cadde İnşaat<br />

olarak Cadde kültürüne<br />

ve kalitesine uygun,<br />

“doğru alan kullanımı” ile<br />

projelendirilen yapılarda,<br />

estetik duygusunu ve en<br />

önemlisi Ağaoğlu kalitesini<br />

ve güvenilirliğini Bağdat<br />

Caddesi ile buluşturduklarını<br />

dile getirdi.<br />

sa olmazlarımız arasında. Buna “kadın eli”<br />

de diyebilirsiniz. Zira biz bu ofiste ortağım<br />

Yeşim Hanım ve diğer arkadaşlarımız ile<br />

birlikte kadınlar olarak çalışıyor, onların<br />

görüşlerini de değerlendiriyoruz.<br />

Konut sektöründe son<br />

zamanlarda yaşanan<br />

fiyat düşüşlerinin ilerleyen<br />

zamanlarda devam<br />

etmeyeceğini ifade eden<br />

Ayten Alpar; “Lokasyon<br />

bazında baktığınızda bu<br />

düşüşün sürdürülebilir olması<br />

mümkün değil. Öte yandan,<br />

maliyetler de devamlı artıyor”<br />

mesajı verdi.<br />

Hakkı Bey Apartmanı<br />

Caddebostan Hakkı Bey Apartmanı<br />

Projesi’nde size ait büyük bir mağaza<br />

var. Burayı ne şekilde değerlendirmeyi<br />

düşünüyorsunuz?<br />

Evet, o bölgenin en büyük ve en değerli<br />

mağazası. Bu nedenle seçiciyiz. Kat maliklerinin<br />

de görüşlerini alarak değerlendirmeyi<br />

uygun bulduk. Etiler’den ünlü bir pastane<br />

markası ile görüşüyoruz. Gerçekleşmesi<br />

durumunda bölgenin prestijine renk katacağını<br />

düşünüyoruz.<br />

Çevrede tok satıcı olmanız imajı yanında,<br />

fiyatlarınızın çok yüksek olduğu izlenimi<br />

var. Bu konudaki görüşlerin haklılık<br />

tarafı var mı?<br />

Kalite, estetik, güven gibi unsurları<br />

düşündüğünüzde bu iddianın doğru<br />

olması gerekir, ama biz bunu göz önünde<br />

bulundurmadık. Size ne derece inandırıcı<br />

gelecek bilemem ama bir örnek vereyim:<br />

Tamamladığımız Erenköy projemizde<br />

havuzlu ve son derece prestijli bir site<br />

içinde, deniz manzaralı brüt 113 metrekare<br />

büyüklüğündeki dairelerimizin satış<br />

fiyatları, 950 bin lira ile 1 milyon 150 bin TL<br />

arasında. Buyurun alın...<br />

Sonuç olarak başladığınız günden<br />

bugüne yaptığınız işlerden ve ulaştığınız<br />

yerden memnun musunuz? Kentsel<br />

dönüşüm, Ocak 2018 tarihi itibariyle<br />

sizin için ne ifade ediyor?<br />

En iyi yerlerde en iyi şekilde projelerimizi<br />

tamamladık. Elbette çok yorulduk, mevzuatlardan<br />

kaynaklanan sorunlar yaşadık,<br />

ama sonunda bitirdik. Şimdi ortada estetik<br />

yönünden diğerlerine örnek olacak eserler<br />

bırakıyoruz. “Kentsel dönüşüm” konusuna<br />

gelince, bizim yaptığımızın dönüşümle<br />

bir ilgisi yok. Biz yerinde olan binayı yıkıp,<br />

çağdaş standartlarda yeniden yaptık.<br />

Özellikle Kadıköy’de büyük bir<br />

inşaat furyası var ve bu durum çoğu<br />

kez sıkıntılara yol açıyor. Hatta, Bağdat<br />

Caddesi’nde fiyatların düşmesini buna<br />

bağlayanlar bile oluyor. Gerçekten de<br />

çok yoğun bir inşaat var. Bu konuda ne<br />

söylemek istersiniz?<br />

Evet, bu konudan ben de şikâyetçiyim.<br />

Bana göre kentsel dönüşüm kavramı yanlış<br />

anlaşıldı, yanlış anlatıldı, farklı algılandı.<br />

Başta İstanbul olmak üzere Türkiye, çok<br />

büyük bir fırsatı kaçırdı. Bu durum hükümet<br />

otoritesi ile iyi bir şekilde anlatılıp,<br />

ekstra avantajlar sağlanarak, ada bazında<br />

ya da binalar zinciri bazında dönüşüm<br />

yapılmalıydı. Böylece daha çağdaş, daha<br />

estetik, daha kullanışlı ve daha ekonomik,<br />

yeşil alanları fazla olan binalar ortaya<br />

çıkacaktı.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 53


Kentsel Dönüşüm<br />

Kentsel dönüşümde<br />

daire sahiplerini rahatlatacak yenilik:<br />

Büyüklüğü değişmeden<br />

daireleriniz yenilenecek<br />

PINAR BALTACI<br />

Kentsel dönüşümde Noya & BüroPY ortaklığı<br />

ile yeni bir dönem başlıyor. Artık dairelerinizin<br />

büyüklüğü değişmeyecek, hatta<br />

imar planlarının izin verdiği ölçüde daha<br />

da büyüyebilecek. Önceki süreçte özellikle<br />

Kadıköy ve yakın semtlerde projeler geliştirmiş<br />

olan firma, ilk etapta Bağdat Caddesi<br />

ve Kadıköy çevresinden başlayarak, bu yeni<br />

inşaat yapım modelini uygulayacak.<br />

Bilindiği üzere yeni kentsel dönüşüm yasası<br />

ile birlikte artık binalarını kendileri yenilemek<br />

isteyen vatandaşlara düşük faizle kredi<br />

verilebiliyor ve daire sahipleri vergiden muaf<br />

oluyor. Noya & BüroPY ortaklığı işte bu aşamada<br />

devreye giriyor. Kat karşılığı yöntemi<br />

ile binalarını yenileyemeyen daire sahipleri<br />

için alternatif yeni modeli, Noya Decor Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Tahsin R. Karaoğlu, Noya<br />

Decor Finanstan Sorumlu Yönetim Kurulu<br />

Başkan Yardımcısı Harika Kolcu ve BüroPY<br />

adına Yönetim Kurulu Başkanı Nurkan Baykara<br />

(İnşaat Yüksek Mühendisi) ile konuştuk.<br />

İşte söyleşimizin detayları…<br />

DAİRELERİNİZ KÜÇÜLMEDEN<br />

YENİLENECEK<br />

Noya Decor Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin<br />

R. Karaoğlu, uygulanacak yeni yöntemle<br />

kentsel dönüşümde zararın önüne<br />

geçileceğini dile getirerek; “Yöntemimizin<br />

ismi ‘Maliyet+Kar Yönetimi’. Bu yöntemle<br />

daireler küçülmüyor, hatta imar durumu<br />

müsade ederse büyüyebiliyor. Kentsel dönüşüm<br />

projelerinde birçok kişinin muzdarip<br />

olduğu konulardan biri, dairelerin küçülmesi.<br />

Bizler uygulayacağımız yeni model ile bu<br />

sorunu çözeceğimizin garantisini veriyoruz.<br />

Kentsel dönüşüm sonucunda kimsenin zarar<br />

etmesini istemiyoruz. Daire sahiplerine,<br />

büyüklüğü değişmeden yeni dairelere sahip<br />

olma fırsatı sunacağız” dedi.<br />

HERKES KENDİ DAİRESİNDE<br />

YAŞAYABİLSİN<br />

Kentsel dönüşümde herkesin birincil<br />

sıkıntısının evlerin metrekarelerinde meydana<br />

gelecek küçülme olduğunu belirten<br />

Karaoğlu, bu sebepten dolayı Kadıköy<br />

ilçesinde evlerine dönmeyenler olduğunu<br />

ifade ederek; “İnsanlar kendi evlerini<br />

kiraya vererek, başka yerlerde daha büyük<br />

dairelerde oturmayı tercih ediyor. Bu<br />

durum bir sosyolojik dönüşüm yaratıyor.<br />

Tahsin Karaoğlu<br />

56 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Kentsel Dönüşüm<br />

Bunun önüne geçmek istiyoruz, modelimiz<br />

buna hizmet edecek. Herkes kendi semtinde<br />

ve dairesinde yaşayabilmeli” şeklinde<br />

konuştu.<br />

FİNANSAL KONULARDA<br />

DANIŞMANLIK HİZMETİ<br />

Binalarını kendileri dönüştürmek isteyen<br />

vatandaşlara finansal konularda danışmanlık<br />

hizmeti de vereceklerini söyleyen<br />

Noya Decor Finanstan Sorumlu Yönetim<br />

Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Kolcu ise;<br />

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hazırlamış<br />

olduğu yeni kentsel dönüşüm yasası<br />

taslağında binalarını kendileri dönüştürecek<br />

kişilere düşük faiz ve uzun vadeli<br />

finansman sağlamak için çalışmalar yapmakta.<br />

Noya Decor & BüroPY olarak bizler,<br />

binalarını kendi dönüştürme kararı alan ve<br />

bunu bizimle hayata geçirecek olan bina<br />

sahiplerinin bu finansman olanaklarından<br />

faydalanmalarını sağlamak için danışmanlık<br />

hizmeti vereceğiz” açıklamasında<br />

bulundu.<br />

“SİZİN ADINIZA MÜTEAHHİT<br />

OLUYORUZ”<br />

Yeni modelde uygulanacak yöntemler<br />

üzerinde duran İnşaat Yüksek Mühendisi<br />

Nurkan Baykara, proje tasarımından<br />

anahtar teslimine kadar tüm süreçleri<br />

üstlendiklerini vurgulayarak; “Bu modelde<br />

ana yüklenici olarak, hakediş yöntemi<br />

ile proje tasarımından anahtar teslimine<br />

kadar tüm süreçleri biz üstleniyoruz. Yani<br />

tüm sorumluluğu üstümüze alıp, inşaat<br />

işlerini organize ediyoruz. Bu yöntemin<br />

adı Yüklenici Yönetimi, yurtdışında birçok<br />

örneği var. Bu yöntem, endüstriyel tesis<br />

inşaatı projelerinde daha önce uygulandı<br />

fakat konutta henüz bildiğimiz bir örneği<br />

yok. Bizler ilk olmayı hedefliyoruz. Müteahhit<br />

oluyoruz ama mülk sahipleri, nereye ne<br />

kadar para harcadığımızı görerek, seçme<br />

şansına sahip olacak. İnşaat işlerini kaba<br />

işler, ince işler, elektik, mekanik ve bir de<br />

peyzaj gibi düşünürsek, hepsini mülk sahiplerinin<br />

ihtiyaçlarına özel olarak kategorize<br />

edip teklifler oluşturacağız. Böylelikle<br />

mülk sahibi istediğini seçebilecek. Bunun<br />

yanında inşaat sahasında birebir imalat,<br />

maliyet ve süre gibi kontrolleri de yaparak<br />

inşaatın zamanında, bütçesinde ve<br />

istenilen kalitede bitmesini sağlayacağız”<br />

ifadelerini kullandı.<br />

KİŞİYE ÖZEL TASARIM ÖZGÜRLÜĞÜ<br />

Dairelerin dekorasyonuna ilişkin bilgiler de<br />

veren Baykara; “Bizim modelimizde herkes<br />

dairesinin içinin nasıl olacağına kendisi<br />

karar veriyor. Bizler müteahhit olarak ‘Evin<br />

içini biz oluşturduk ve siz bu evlerde yaşamak<br />

zorundasınız’ demiyoruz. Seçenekler<br />

sunuyoruz ve son kararı daire sahiplerine<br />

bırakıyoruz. Daire sahiplerine kişiye özel<br />

tasarım özgürlüğü sunuyoruz” şeklinde<br />

görüşlerini aktardı.<br />

“AYRINTILI BİLGİ İÇİN BİZİMLE<br />

İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ”<br />

Son olarak, Kadıköy ve çevresindeki<br />

apartman yönetimleriyle irtibat halinde<br />

olduklarını dile getiren Tahsin Karaoğlu;<br />

“Bizi ulaşıp her türlü bilgiyi alabilirler. Apartmanların<br />

yönetim kurulu toplantılarına da<br />

katılmak ve modelimizi detaylı şekilde izah<br />

etmek isteriz. Bu şekilde bölgemizdeki herkesle<br />

aramızda interaktif bir ilişki olmasını<br />

istiyoruz” mesajı verdi.<br />

www.buropy.com - (0533) 723 48 41<br />

Nurkan Baykara<br />

Harika Kolcu<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 57


Bir Yönetmenin Gözünden<br />

Kamera... Stop…<br />

Efsane filmlerin<br />

mekânları; burada…<br />

Abut Efendi Yalısı, Laz’ların köşkü ya da<br />

Adile Sultan Öğretmenevi… Bu mekânlar<br />

sizin için ne ifade ediyor? Çoğunlukla yerleri<br />

bile bilinmez. Oysa, buralarda kan var,<br />

kin var; ama sevgi de var! Aşk var. Kavga<br />

var, cinayet var; ama mutluluk, huzur, sevinç,<br />

heyecan da var! Varoluş ve yokoluşlar<br />

da… Hayat var kısaca…<br />

Sayısız Yeşilçam filminin çekildiği bu<br />

YİĞİT UYGUN mekânlarda Cüneyt Arkın’ın, Ayhan<br />

Işık’ın, Türkan’ın, Filiz’in, Fatma’nın... Tarık<br />

Akan’ın, Fikret Hakan’la Belgin Doruk’un ruhu var. Mekânın<br />

bir köşesinde Cüneyt Arkın ile Filiz Akın’ın aşkı, mutfağında<br />

Adile Naşit ile Münir Özkul’un tartışması, çıtır çıtır yanan soba<br />

başında Ayşen Gruda ile Müjde Ar’ın atışması, bahçedeki<br />

salıncakta Ayşecik ile Ömerciğin oyunu var...<br />

Şemsi İnkaya’yı kovalayan Aliye Rona, Önder Somer’in içkisine<br />

hap atan Suzan Avcı da burada… Kemal Sunal, Zeki-Metin,<br />

Halit Akçatepe’nin kahkahaları da… Muzaffer Tema, Kenan<br />

Pars, Metin Serezli en hain planlarını buralarda kurdular…<br />

Engin Çağlar, Hale Soygazi, Bulut Aras, Hülya Avşar; aldattılar,<br />

aldatıldılar…<br />

Evet; 50’li yıllardan itibaren yaşamımıza giren sinemamız.<br />

Ünlü Yeşilçam filmlerimiz… Hiç merak ettiniz mi, bunca film<br />

nerelerde, hangi mekânlarda çekildi?<br />

Sinemamızın ilk döneminde, Muhsin Ertuğrul’un damga<br />

vurduğu yıllarda, üretilen filmlerin büyük bölümü, az sayıdaki<br />

platolarda yapılan dekorlarda çekilirdi. İlerleyen yıllarda film<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 59


Bir Yönetmenin Gözünden<br />

sayısının artışı, renkli filme geçildikten sonra<br />

kazanılan ivme; yapımcı ve yönetmenleri,<br />

doğal mekânlar bulmaya yönlendirdi. Zira<br />

platolar yetmiyordu.<br />

Büyük usta Lütfi Akad bu işin öncülerindendir.<br />

Sinemamızın bu ünlü yönetmeni;<br />

hikâyelerini gerçek mekânlarda çekip,<br />

seyirciyle buluşturmak ister ve bunda da<br />

başarılı olur. Ardından gelen Ertem Eğilmez,<br />

Orhan Aksoy, Atıf Yılmaz, Nejat Saydam,<br />

tabi ki Türker İnanoğlu, Osman Seden,<br />

Ertem Göreç, Halit Refiğ, Orhan Elmas,<br />

Mehmet Dinler, Sırrı Gültekin ve daha<br />

niceleri; senaryolarını gerçek mekânlarda<br />

çekmeye başlarlar… Pek çoğu ile tanıştım,<br />

bazılarına asistanlık yaptım. Yaşayanlara<br />

selam, aramızda olmayanlara saygı…<br />

Kadıköy yakası bu anlamda bir nimettir.<br />

Pek çok köşk, yalı, daire, biçilmiş kaftandır<br />

film mekânı olarak. Yüksek tavanlar,<br />

geniş salonlar, avlular, büyük verendalar,<br />

bahçeler idealdir. Anadolu yakasındaki<br />

pek çok mekân, yapımcıların yönetmenlerin<br />

gözdesi olur. Ne var ki bu mekânların<br />

sahipleri genelde varlıklı ailelerdir.<br />

Buradan gelecek kira gelirine ihtiyaçları<br />

olmadığı gibi, rahatlarını da pek bozmak<br />

istemezler.<br />

Bir ya da birkaç gün, bazen çok daha uzun<br />

süre sabahın köründe, evinize bazen 20,<br />

bazen 30, kimi zaman daha fazla kişi giriyor.<br />

Kameralar, ışıklar bunların çeşitli aparatları,<br />

giysiler aksesuarlar odaları dolduruyor.<br />

Kimi zaman ev sahibine dolaşacak yer kalmıyor.<br />

Diğer yandan uzayan çekim saatleri,<br />

yaşanan aksaklıklar, küçük kazalar. Ben<br />

bunların hepsini yaşadım. Şimdi de olumlu<br />

tarafından bakalım ev sahipleri adına…<br />

Düşünün, öğle yemeğinde İzzet Günay<br />

ile aynı sofrayı paylaşıyorsunuz. Akşam<br />

beş çayında, set arasında Ekrem Bora ile<br />

berabersiniz. Geç saatlerde biten çekimler<br />

sonunda, Tanju Gürsu’yu, Orhan Günşiray’ı<br />

uğurluyorsunuz evinizden… Belki de ertesi<br />

sabah tekrar görüşmek üzere… Rüya gibi<br />

değil mi?<br />

Evet, her iki tarafın, kiraya veren ve kiralayanın<br />

süreç içinde uyumu ile sektör haline<br />

geliyor bu iş… Günümüzde de öyle…<br />

O yıllara gidip, efsane filmlere mekân olmuş<br />

köşklere, yalılara, dairelere bir bakalım şimdi<br />

Anadolu yakasında… Bir bölümü çoktan<br />

yıkılmış ya da üzerine başka bina ya da binalar<br />

inşa edilmiş, bazıları cafe, restaurant<br />

olarak düzenlenmiş, kimisi metruk kaderine<br />

terk edilmiş, az sayıda olanı ise hâlâ sektöre<br />

hizmet etmekte…<br />

Başta söz ettiğimiz üç mekân günümüzde<br />

yaşıyor. Kandilli, Beylerbeyi ve Validebağ’da…<br />

Başka örneklere bakmak gerekirse;<br />

Atıf Yılmaz’ın yönettiği Güllü’de, Türkan<br />

Şoray ve Ediz Hun, Kanlıca’da Erdoğan<br />

Ataman’ın ikiz villasında çalışmışlar. Mekân<br />

günümüzde ünlü bir restaurant. Ertem<br />

Eğilmez imzalı Bir Millet Uyanıyor da; Kartal<br />

Tibet, Tugay Toksöz ve birbirinden usta<br />

oyuncular, Erenköy’de Mehmet Ali Bengü<br />

Köşkü’nde çalışmış, bugün yok. Memduh<br />

Ün’ün Bir’e On Vardı filmine ev sahipliği<br />

yapan, Fatma Girik ile Tamer Yiğit’i ağırlayan<br />

Nazım Dilman köşk arazisinde, bir site<br />

yükseliyor şu an Ethemefendi’de. Gırgıriyeler,<br />

Darbukatör Baryam ve daha pek çok<br />

60 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Bir Yönetmenin Gözünden<br />

filme, diziye mekân olmuş Laz’ların Köşkü,<br />

Beylerbeyi’nde hâlâ hizmet veriyor sektöre.<br />

Ben de bir süre çekim yaptım burada...<br />

Kanlıca Hazım Atıf Uyucak Yalısı, Beylerbeyi<br />

Kalkavanların Köşkü, Üsküdar Çinili Köşk,<br />

Erenköy Sokullu Mehmet Paşa Köşkü v.b.<br />

sayısız filme ev sahipliği yapmış ancak<br />

bugün olmayan, imar değişikliğine uğramış,<br />

biçim değiştirmiş ya da kaderine terkedilmiş<br />

durumda ki mekânlardan bazıları…<br />

Unutulmaz Hababam Sınıfı; Adile Sultan<br />

Öğretmenevi’nde çekilmiş yıllarca…<br />

Mekân hâlâ çalışır durumda… Abut Efendi<br />

Yalısı’nda da halen dizi ve filmler çekiliyor.<br />

Sonraki zamanlarda inşa edilip film<br />

sektörüne şu an hizmet veren mekânlar<br />

da var kuşkusuz… Ama beni çok çekmiyor<br />

nedense; eskiyi mi arıyoruz ne? Yoksa<br />

yaşlanıyor muyuz? Eee, film sektöründe<br />

profesyonel anlamda 30 seneyi çoktan<br />

devirdim.<br />

Peki, yıllar boyunca Anadolu yakasındaki<br />

mekânlar, neden daha çok tercih edilmiş<br />

filmlerimizde? Öncelikle daha nezih,<br />

diğer yakaya oranla. Trafik zaten yok.<br />

Görkemli mekânların bazıları salt yazlık<br />

olarak kullanıldığından kışın boş ve<br />

çekime müsait... Elbette gürültü çok daha<br />

az ve Avrupa yakasına oranla çok daha<br />

temiz.<br />

Doğal mekânlarda çekim yapmanın artı<br />

ve eksileri vardır. Mesela çok önceden<br />

programlanmasına karşın sabah erken saatlerde<br />

mekâna gidilir, kapı duvardır. Evin<br />

sahipleri uykudadırlar. Beklersiniz uyansınlar<br />

diye... Ama şu da olur; erkenden<br />

gittiğiniz mekânın sahibi ya da çalışanları,<br />

mis gibi demli çayı hazır etmişlerdir, ekibin<br />

kahvaltısı için, hiç de mecbur olmadıkları<br />

halde… Bazen aşklar da yaşanır mekân<br />

sahipleri ile, kimi zaman da nefret. Figüran<br />

yetmediğinde, filmde oynayan ev sahipleri<br />

tanıdım ben. Ya da aksesuar eksikliğinde,<br />

onlar için kutsal bir objeyi salt iş yürüsün<br />

diye sete sunanları… Ama sadece bahçesinde<br />

çalışıyoruz diye içerdeki banyoyu<br />

kullandırmayanları da… Kimi mekânlar<br />

vardır, çekim bitmesin istersiniz. Kimilerinden<br />

ise, bir an evvel işi bitirip kaçmak…<br />

Sanırım Kadıköy yakasındaki mekânlar<br />

ilkine uyuyor…<br />

Filmler, filmler, filmler…60’lı 70’li, hatta<br />

80’li yıllarda hayatımızın bir parçası…<br />

Yeşilçam filmleri... Biz kamera arkasında<br />

çalışanlar için ise öncelikle meslek, ama<br />

yaşam biçimi kuşkusuz. O yıllarda televizyon<br />

yok, radyo çok yaygın değil. Sinema<br />

ve tiyatro ön planda... Sinema daha halka<br />

yakın. Sabah 11’den itibaren başlayan<br />

matineleri ile, akşam suare sonuna dek<br />

hayatımızda… Bu anlamda takipçisi de<br />

çok o yıllarda…<br />

Büyük ustalarımızın dediği gibi sinema<br />

hayattır. Bizlere, sektöre, sahip oldukları<br />

mekânlarda çekim yapmamıza olanak<br />

tanıyan, yaşayan ya da yaşamayan herkese<br />

sonsuz saygı… Sinemanın var olmasında<br />

sizin de katkınız büyük. Özellikle Kadıköy<br />

yakasındaki bu mekânlarda çokça çalışmış<br />

biri olarak ne mutlu bana…<br />

Siz; siz olun, sinemasız kalmayın…<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 61


Semtlerimiz<br />

Kuzguncuk’ta<br />

bir gün<br />

Surp Lazarovic Kilisesi ve<br />

Kuzguncuk Camii<br />

REHA KADAK<br />

En güzel dizilerin doğal platosu olmuştur Üsküdar. Bu dizilerde<br />

yaşanan samimiyet aslında semtin kendisinden kaynaklıydı,<br />

bizden kesitlerdi; Süper Baba’yla Çengelköy’ü ve Perihan Abla’yla,<br />

Ekmek Teknesi’yle de Kuzguncuk’u daha tanır olmuştuk.<br />

Metropol olan İstanbul’un, son mahalle kalelerinden biridir<br />

Kuzguncuk. Çünkü dokusu her şeye rağmen korunan nadir<br />

yerlerdendir. Şehrin karmaşası içinde yaşayan insanlar, hem<br />

şehirden kopmadan hem de şehir içinde bir tatil kasabasında<br />

gibi kendini hissettikleri bu güzel semtte, kendilerine bir kaçış<br />

alanı yaratmış durumda. Evli Çelebi bahseder ilk kez Kuzguncuk’un<br />

isim babası Kuzgun Baba’dan. Fatih zamanının önemli<br />

ermişlerinden olduğunu söyler. Çok kültürlü, çok dinli bir<br />

semttir Kuzguncuk; ezan sesleri çan seslerine karışır. Kadıköy<br />

Life olarak biz de bu güzel semtin yeme-içme noktalarından<br />

alışveriş edebileceğiniz şirin mekânlarına, yani kısacası Kuzguncuk’ta<br />

geçirebileceğiniz bir güne dair liste hazırladık.<br />

ELEN’İN ÇORBALARI:<br />

KUZGUN BABA<br />

Sokakları dolanırken, “Kuzgun<br />

Baba” adında bir mekânda güzel<br />

kokular sizi çekecektir. Elen Erk’in<br />

işlettiği bu mekânda 10 çeşit<br />

çorba var. Bazıları da tamamen<br />

kendi tarifi... Mekânda ressamların<br />

tabloları duvarda, şairlerin<br />

kitapları da raflarda. Elen de çok<br />

güzel şiirler yazıyor. Bir yandan<br />

size güzel çorbalarını anlatıyor, bir yandan da yazdığı güzel<br />

şiirleri okuyor. Çorba içerken şiir de okumak, resimlere bakmak<br />

fazlasıyla da iştah açıcı oluyor.<br />

ESKİ EŞYALARDAN FAZLASI: VERTIGO<br />

Eski demek, unutulan değil aslında kalıcı olandır kimileri için.<br />

Hatta yeniden çok daha değerlidir. Vertigo da bu anlamda bu<br />

“değer”leri anlayan insanlarla buluşturuyor ürünlerini. Lara<br />

Kux, İsviçre’de doğup, matematik fizik bölümünü bitirip, soluğu<br />

Kuzguncuk’ta alanlardan. İkinci el aksesuar, eşya, giysi, kısaca<br />

“nostalji” olarak ne varsa Vertigo’da “sergiliyor” Kux. Sergi alanı<br />

gibi bir dükkân Vertigo. Sadece gezmek için bile uğranılması<br />

gerekiyor Lara Kux’un dünyasına.<br />

TARİHİ KUZGUNCUK<br />

FIRINI VE KUZGUNCUK<br />

MANTARI<br />

Semtin en eski dükkânlarından<br />

fırın. Yüz yıllık bir<br />

geçmişi var. Üç yıldır Mustafa<br />

Yıldız tarafından işletiliyor,<br />

ancak eski geleneksel<br />

tariflerini de koruyor. Fırının<br />

kendine has tatlarından<br />

biri de Kuzguncuk Mantarı.<br />

Tamamen fındık unundan<br />

yapılan, çikolatalı ve<br />

sadece iki çeşidi bulunan<br />

bu tat, az biraz acıbadem<br />

kurabiyesini andırsa da,<br />

oldukça kendine has. Ekşi<br />

mayalı ekmekleri, simidi<br />

de diğer tadılması gereken<br />

unlu mamulleri.<br />

EN GÜZEL KİTAP KAFE: NAİL KİTABEVİ KAFE<br />

Kuzguncuk’un merkezi noktasında,<br />

restore edilen eski<br />

bir üç katlı Kuzguncuk evi, sizi<br />

köşe konumda tüm ihtişamıyla<br />

karşılar: Nail Kitabevi Kafe.<br />

Erhan Nailoğlu tarafından<br />

kurulan ve ruhu olan yer, bir<br />

kitapçıdan ötede bir yerde.<br />

İçinde kendi yayınlarıyla<br />

birlikte önemli yayınevlerinin<br />

önemli kitaplarını satın alabileceğiniz,<br />

üst katlarında cam<br />

kenarındaki sedirlere oturup<br />

kitabınızı okuyabileceğiniz ya<br />

da çalışma masalarının başına<br />

geçerek özel yazınsal işlerinizi Kuzguncuk semt manzarası karşısında<br />

yürütebileceğiniz ve üstelik de bir yandan özel kavrulan<br />

kahve çekirdeklerinden kahveler de içebileceğiniz bir “yaşam<br />

alanı” Nail Kitabevi Kafe...<br />

62 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Semtlerimiz<br />

KUZGUNCUK’TA “BİR KUZGUNCUK DÜKKÂNI”<br />

Tansel Erlat, yaklaşık yedi yıl önce, daha Kuzguncuk dönüşümü<br />

başlamamışken bu dükkânı kurar. Dönem dönem<br />

değişen konsept çalışmaları üzerine, çeşitli takı ve farklı ev<br />

tasarımlarımı yapan sanatçılarının çalışmalarının bir araya<br />

geldiği küçük bir kolektif burası. Buradan alacağınız özel<br />

tasarımlar, sadece size olan objeler oluyor. “Bir Kuzguncuk<br />

Dükkânı” sloganı üzerine sizlere “bir” şey katmak için<br />

sizi bekliyor.<br />

KUZGUNCUK ÇİKOLATA VE KAHVE<br />

Son dönemde yeni nesil kahve<br />

mekânları ve artizan çikolata dükkânları<br />

oldukça revaçta. Bu iki yeni<br />

akım konsepti bir araya getiren bir<br />

mekân Kuzguncuk Çikolata ve Kahve.<br />

İşletmeci Fırat Darama, çikolata ve<br />

kahve konusunda uzman... Mekânını<br />

açmadan evvel çikolata ve<br />

şekerlemeleriyle ünlü bir firmada<br />

çalışıyormuş. Mekânda tamamıyla el<br />

yapımı olarak özel çikolata çeşitleri<br />

ve dünyada kahvesiyle ünlü ülkelerden<br />

getirilen kendi kavurdukları<br />

yeni nesil demleme tarzlarıyla özel<br />

kahveler mevcut. Hem kahve hem de<br />

çikolatayı aynı anda sevenler içinde<br />

uğranılması kaçınılmaz bir dükkân.<br />

YEMEDEN GİTME: LA MEKÂN<br />

La Mekân, evvela dış mekânıyla ilgi çeker, içeri girince de<br />

dekoruyla ve sonrasında yemekleriyle damağınızın dikkatini<br />

çeker. Bu küçük mekânın zeytinyağlı tabaklardan ev yapımı<br />

anne köftesine, tencere yemeklerine, kavanozlardaki güzel<br />

kurabiyelerden lezzetli tatlılara kadar büyük bir menüsü var.<br />

İşletmeciler Hakan Yüksel ve Metin Sever’in güzel karşılaması<br />

ve bu güzel yemekleri yapan Yurdagül Hanım’ın da marifetli<br />

elleriyle güler yüzü sizi buraya bağımlı kılacaktır. Küçük bir not:<br />

İncirli kurabiyesini yemeden gitmeyin.<br />

BAZILARI METET<br />

KÖZDE DÖNER SEVER<br />

Döner için yol tepenler<br />

vardır. En azından kendim<br />

öyleyim. Döner, ülkemizce<br />

özel geleneksel bir tat.<br />

Kuzguncuk’ta Mehmet<br />

Altınbulak’ın işlettiği<br />

Metet Közde Döner de<br />

İstanbul’daki sayılı dönercilerden<br />

biri. Kuzu döş ile dana but karışık olan Metet Közde<br />

Döner’in etleri Balıkesir ve Çanakkale bölgesinden geliyor.<br />

Közde pişirilen bu güzel döner, mekânın özel tandırında özel<br />

undan yapılan lavaşı ve Manisa yöresinden gelen bir başka<br />

lezzeti turşusuyla servis ediliyor.<br />

ZİYARETE AÇIK BOSTAN: KUZGUNCUK BOSTANI<br />

Büyüklerimiz anlatırdı, İstanbul bir bostanlar şehriymiş eskiden,<br />

Arnavutların bostanları ünlüymüş. Kuzguncuk Bostanı, semtin<br />

en yaşanılır yerlerinden. Üsküdar Belediyesi tarafından Vakıflar<br />

Genel Müdürlüğü’nden kiralanarak, halka açık bir bostan alanı<br />

yaratılmış. On yedi dönümlük bu araziye gelip tohum ekebilirsiniz.<br />

Yaz zamanları da bostanda çeşitli aktiviteler olmakta.<br />

PULAT ÇİFTLİĞİ’NDEN<br />

KUZGUNCUK’A<br />

Pulat Çiftliği, sadece bir kafe<br />

değil. Mekânın işletmecisi Zeynep<br />

Pulat Arpacıoğlu’nun babasından<br />

devraldığı Silivri’deki<br />

çiftliklerinde yetiştirilen ya da<br />

aynı bölgenin ürünlerinden<br />

temin edilen tarhana, erişte,<br />

köy yumurtası, köy tavuğu,<br />

kahvaltılık yöresel soslar ve<br />

ekmeklerin satıldığı bir yer de<br />

aynı zamanda. Ayrıca, mekânın bu ürünleri internet üzerinden<br />

de sipariş edilebiliyor. Zengin bir kafe menüsü de olan Pulat<br />

Çiftliği’nin kahvaltısı, yemekleri ve tatlıları da oldukça lezzetli.<br />

KUZGUNCUK SANAT<br />

TİYATROSU<br />

Son mekânımız da Kuzguncuk<br />

Sanat Tiyatrosu (KUSAT).<br />

Semtin sahne sanatları şubesi<br />

gibi adeta... Tiyatronun kendi<br />

repertuarındaki oyunların yanı<br />

sıra misafir tiyatrolara, tanınmış<br />

müzik gruplarının konserlerine,<br />

tek kişilik gösterilere ve çeşitli<br />

tiyatro ve de müzik atölyelerine<br />

de ev sahipliği yapıyor. Bu küçük<br />

sanat mabedinde haftanın belli<br />

günlerinde sahne sanatlarından<br />

bir performans yapılmakta...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 63


Adalar<br />

Ada değil,<br />

“BURGAZADA”<br />

REHA KADAK<br />

Kentleri kent yapan en önemli unsur, onun<br />

sadece kendine has kültürü, geleneği, ritüellerinin<br />

olmasıdır. Bu kimi zaman bir yemeğe,<br />

kimi zaman bir mimariye, kimi zaman bir<br />

tarihe, kimi zaman bir dini inanışa, kimi<br />

zaman bir lisana/şiveye, kimi zaman gündelik/sosyal<br />

yaşamına yansır. Bu ve benzeri<br />

durumlar, bir kenti diğerinden ayırır.<br />

Üç farklı imparatorluğa başkent olan, içinde<br />

hepsinden ayrı ve farklı izler taşıyan, bu<br />

farkların yahut zıtlıkların içinde biçimlenen<br />

eşsiz bir kenttir İstanbul. Başka bir kente<br />

benzemez, tarif de edilemez. İstanbul’un<br />

kendine has olan özellikleri vardır, bunlardan<br />

biri de “Adalar” kültürüdür.<br />

Adalar, tarihte “Prens Adaları”, “Prensler<br />

Adaları” ve “Kızıl Adalar” olarak anılır. Bizans<br />

döneminde, II. Justin’in Büyükada’ya<br />

yaptırmış olduğu büyük saray yüzünden bu<br />

adı aldığı varsayılır; diğer bir inanışa göre<br />

de dönemin imparatorlarının, prenslerinin<br />

ve patriklerinin bu adalara sürgün edilmesinden<br />

dolayı olduğu.<br />

Adalar, İstanbul’un bir ilçesi olarak, içinde<br />

ikamet edilen Büyükada, Kınalıada, Heybeliada,<br />

Burgazada, Sedefadası ve düzenli bir<br />

yerleşimi olmayan Sivriada, Yassıada, Kaşık<br />

Adası ve de Tavşan Adası olarak dokuz adayı<br />

kapsar. Her biri farklı nedenlerden ötürü<br />

özellikle de yaz ayları olmak üzere yılın her<br />

zamanı yerli ve yabancı turistler tarafından<br />

ziyaret edilir. İstanbul halkı için bir kültürü<br />

temsil eden Adalar, gayrimüslim yurttaşlarımızın<br />

yoğun olarak yaşadığı bir yerdir.<br />

Her birinde farklı bir tarih ve yaşanmışlığın<br />

olduğu bu Adalar arasında Burgazada, belli<br />

bir kesim için bambaşka yerde konumlanır.<br />

Büyük İskender’in generali Demetrios’un<br />

babası olan Antigone, adaya büyük bir kale<br />

yaptırır, Yunanca’da Antigoni diye bilinir<br />

ada. Daha sonraları Yunanca’da “kale” anlamına<br />

gelen Pygros yani Burgaz adını alır.<br />

BURGAZADA ZİYARETÇİLERİ<br />

AYRICALIKLI...<br />

Eminönü, Kadıköy ve Bostancı’dan Şehir<br />

Hatları Vapuru ile İDO iskelelerinden belli<br />

saatlerden kalkan seferlerle varılan Burgazada,<br />

ziyaretçilerine nitelikli alternatifler<br />

sunar. İskeleden inince sizi öncelikle adanın<br />

köpekleri karşılar, bazıları gideceğiniz yere<br />

kadar sizlere eşlik eder. İster bisiklet kiralayarak<br />

yolunuza devam edersiniz, isterseniz<br />

faytonla. Ama yaya olarak yürümek en<br />

keyiflisidir. İskeleden yaklaşık 200 metre tepeye<br />

doğru çıkınca Çayır Sokak’ta bulunan,<br />

edebiyatımızın eşsiz öykücülerinden Sait<br />

Faik’in evine varılır. Günümüzde Darüşşafaka<br />

Cemiyeti tarafından müzeye çevrilen<br />

konakta, Sait Faik’in kullandığı eşyalarından<br />

kütüphanesine, fotoğraflarına, dönemin<br />

edebiyatçılarıyla mektuplaşmalarına kadar<br />

zengin bir arşiv sunulmakta. Pazartesi, Salı<br />

günleri ile resmi tatillerde kapalı olan müze,<br />

saat 10.30-18.30 arasında ücretsiz olarak<br />

ziyarete açık.<br />

Adanın Sait Faik Müzesi gibi önemli olan<br />

simge yerlerden biri de Madam Martha<br />

Koyudur. Kalpazankaya mevkiine doğru<br />

giderken, sağ yamaçta Yassıada’ya bakan<br />

tarafta sizleri güzel manzarasıyla karşılayan<br />

tepeden aşağı doğru inen patika yol Martha<br />

Koyu’na ulaştırır. Eski adı Halikya olan koy,<br />

adanın simge ismi, özgür ve nevi şahsına<br />

münhasır Madam Martha’nın 80’li yıllarda<br />

bu koyda intihar etmesinin ardından Martha<br />

Koyu olarak anılır. Kampçıların uğrak<br />

yeri olan koy, aynı zamanda adada günbatımını<br />

izleyebileceğiniz en güzel yerlerdendir.<br />

64 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Adalar<br />

Martha Koyu’ndan, atların otladığı yerden<br />

tepeye yeniden yola çıkıldığında, sağ tarafa<br />

doğru yolun sonunda Kalpazankaya’ya<br />

varılır. Özel bir işletme tarafından restaurant<br />

olarak hizmet veren mevki, manzarası ve<br />

denizi ile adanın ziyaret edilmesi gereken<br />

köşelerdendir.<br />

Burgazada, tıpkı diğer adalar gibi azınlık nüfusun<br />

hâkim olduğu bir yerdir. İçinde Rum,<br />

Yahudi, Ermeni, Levanten azınlığın yanı sıra,<br />

diğer adalarda olmayan Alevi kesim de yer<br />

alır. Bu azınlık kesimlerinin inanç merkezleri<br />

de adada bulunmaktadır.<br />

ERGÜN PASTANESİ’NİN MİLFÖY PASTASI<br />

İskelenin hemen karşısında yer alan Ergün<br />

Pastanesi, adanın en eski işletmelerindendir.<br />

Bahri Ergün, 60’lı yıllarda İstanbul’a<br />

gelir ve pastacı çırağı olur Şişli’de. Ustalığa<br />

geçince de birçok yerde çalıştıktan sonra,<br />

soluğu 80’li yıllarda Burgazada’da alır. Rum<br />

ustalardan öğrendiği tarifleri koruyarak,<br />

katkı maddesi koymadan, ada sakinlerine<br />

hizmet etmeye başlar. Burgazada’nın hem<br />

en güzel kahvaltısını, hem de özel börek<br />

ve tatlılarını burada yiyebilirsiniz. Ergün<br />

Pastanesi’nin en özel tatlısı, vişneli ve çilekli<br />

olarak yapılan milföy pastasıdır. Diğer özel<br />

ürünü de, Yahudi mutfağından poğaça benzeri,<br />

içinde patlıcan köz olan börekitas adlı<br />

hamur işidir. Ayrıca İbiza tatlısı, çikolatalı<br />

ponçik, kavala kurabiyesi, fıstıklı kurabiye<br />

de tadılması gereken lezzetleri arasındadır.<br />

Adaya adım atar atmaz yahut gitmeden<br />

evvel güzel bir final yapmak için Ergün<br />

Pastanesi özel lezzetleriyle tam size göre,<br />

benden hatırlatması...<br />

MEZENİN VE BALIĞIN DİĞER ADI:<br />

FİNCAN RESTAURANT<br />

İstanbul’da güzel ve lezzetli meze yapan<br />

yerlerinin sayısı yok denecek kadar az, hele<br />

ki bunun içine balık ve balık mezeleri de<br />

girince bu sayı daha da azalıyor. Burgazada<br />

Fincan Restaurant, bu sayısı az mekânların<br />

başında gelir. İşletme sahipleri Rasim ve Canan<br />

Sofuoğlu çifti, her gün işlerinin başındadır...<br />

Canan Abla mutfakta mezelerle, Rasim<br />

Ağabey de balıkları ve diğer malzemeleri<br />

dükkâna tedarik etmekle ve servis kısmında<br />

müşterilerle yakın temasta bulunan kişi<br />

olarak iş bölümü yapmışlar. Rasim Ağabey<br />

3. kuşak adalı, eski bir denizci, ada ve balık<br />

kültürünü çok iyi biliyor; Canan Abla da beslenme<br />

mezunu, Rum ve Ermeni mezelerini<br />

çok iyi yapmakla birlikte kendine ait meze<br />

buluşları da mevcut, gerçek bir gastronomi<br />

sanatçısı. Fincan ilk olarak kafe olarak<br />

açılmış, daha sonra da yemek de menüye<br />

dâhil olduktan sonra, tamamen restaurant<br />

konseptine dönmüşler. Müşteriler istedikleri<br />

balık için birkaç gün önceden aradıkları<br />

takdirde Rasim Ağabey hemen tedarik ediyor.<br />

Canan Abla da yaptığı mezeleri günlük<br />

ve taze olarak müşterilere sunuyor. Onun<br />

sihirli ellerinde ortaya harikulade, birbiriyle<br />

yarışır cinsten mezeler ve deniz mahsulleri<br />

güveçleri, balıklar çıkıyor. Mekânın finalini<br />

de tatlılardan rokoko ya da çikolata krizi ile<br />

yapmalısınız Bu mekân lezzetleri ve Rasim<br />

Ağabey ve de Canan Abla’nın misafirperverliği<br />

ile bağımlılık yapacaktır.<br />

ADADA KAHVE BİR BAŞKADIR:<br />

FOUR LETTER WORD<br />

Yeni nesil kahvecilik diye tabir edilen<br />

“Üçüncü Dalga Kahvecilik” dükkânları son<br />

birkaç yıldır İstanbul’da oldukça revaçta.<br />

Ancak, bunlar arasında açık ara önde olanlardan<br />

biri de Burgazada’dadır. Adalı Eylem<br />

Özkaya ve Ersel Gürpınar’ın işlettiği mekân,<br />

yaz ve bahar ayları hizmet vermekte, ancak<br />

sonbahar ve kış dönemlerde güzel olan<br />

havalarda hafta sonu da açmaktalar. Adanın<br />

en huzurlu köşelerinden birinde Four<br />

Letter Word... Kendi kavurdukları kahve<br />

çekirdeklerini, sıcak ve soğuk demleme çeşitleriyle<br />

misafirleriyle buluşturuyor mekân.<br />

Yaz aylarında iced latte ve cold brew, kış<br />

aylarında da espresso bazlı kahveler ile yeni<br />

nesil demleme çeşitleriyle sıcak kahveler...<br />

Ancak, ben her dönem soğuk demleme<br />

kahvelerini tercih ediyorum.<br />

Her sokağında ayrı, sahilinin her kısmında<br />

ayrı, yaz ayları ayrı, kış ayları ayrı, sabahında<br />

ayrı, akşamında ayrı huzur ve tatlar alacağınız<br />

nadir yerlerden biridir Burgazada. Aynı<br />

zamanda dostluğun, misafirperverliğin,<br />

medeniyetin, hoşgörünün, tutkunun ve<br />

aşkın diğer adıdır.<br />

Dominik Ağabey’in tutkuyla teknesini yaza<br />

hazırlamasıdır. Can’ın evinin bahçesinde<br />

mangal yakarak arkadaşlarını ağırlamasıdır.<br />

Köpek Lucky’nin sakat ayağına rağmen<br />

sizleri takip etmesidir. George Ağabey ile<br />

Kuaför Ahmet’in, Cemevi’nin çay bahçesinde<br />

tavla oynarken birbirlerini mars etmek<br />

için atışmalarıdır. Fincan’ın sahibi Rasim<br />

Bey’in balıkların dilinden bahsetmesidir.<br />

Janet’in kış ayında bile şort ve terlik giyip<br />

denize girmesidir. Atların otladıkları yerlerden<br />

sizleri kovalamasıdır. Denize girmek<br />

için 6 numara mevkiinde, yer kapmaktır.<br />

Sait Faik Müzesi’nde, Orhan Veli’nin Sait<br />

Faik’e yazdığı mektuplara şahit olmaktır<br />

Burgazada...<br />

Kısaca Martha’dır, Helen’dir, Hasan’dır,<br />

Yorgo’dur, Meliha’dır, Ali’dir, Kirkor’dur<br />

Burgazada...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 65


Sivil Toplum<br />

İdeali gerçeğe dönüştüren<br />

bir felsefe ve kültür derneği;<br />

AKTİFFELSEFE<br />

Aktifelsefe, 28 yıldır felsefe ve psikoloji seminerleri veren<br />

ve gönüllülük esasıyla yaşayan çağdaş bir felsefe ve kültür<br />

derneği. Sayısız gönüllü etkinliklerinden biri olan GEA Arama<br />

Kurtarma ile şu ana kadar 50’ye yakın ulusal ve uluslararası<br />

organizasyonda hayat kurtaran ekip, bugünlerde yayımladıkları<br />

‘İdeal Takımların Sırrı’ kitabı ile yeni bir heyecan yaşıyor.<br />

DİLEK KARAGÖZ<br />

İnsanı doğadaki diğer canlılardan farklı<br />

kılan özellikleri aklı, zihni ve iradesidir.<br />

Bedenin daha zinde ve güçlü olabilmesi<br />

için nasıl ki sağlıklı beslenme, spor, uyku<br />

gibi ihtiyaçların karşılanması gerekiyorsa<br />

akıl, zihin ve iradeyi geliştirmek ve güçlendirmek<br />

için de düşünce eğitimi yani felsefe<br />

gereklidir. Çünkü bilinç geliştikçe toplumsal<br />

ve bireysel durumlar, olaylar ve sorunlar<br />

karşısında bir duruş geliştirilebilecek, çözüm<br />

üretilebilecektir. Ve nitekim insan anlayabildiği<br />

kadar yaşar… Kimileri hazır bilgi<br />

peşindedir, kimileri “Felsefe benim dünya<br />

görüşüme ters” diyebilecek kadar konudan<br />

bihaberdir, kimi de varlığına anlam katmak<br />

ve seçtiği alanda topluma faydalı bir iş<br />

yapabilmek için çabalar.<br />

Bu yazıyı habere dönüştürecek olan sivil<br />

toplum kuruluşu, saydığımız gruplardan<br />

üçüncüsüne giriyor. Üstelik felsefenin herkes<br />

için ve hayatın içinde olduğunun altını<br />

çizerek…<br />

Aktiffelsefe; 1989 yılında felsefi, kültürel ve<br />

insani değerler üzerine kurulmuş tamamı<br />

gönüllülerden oluşan bir sivil toplum kuruluşu.<br />

Kâr amacı gütmeyen, siyasi, dini bir<br />

nitelik taşımayan ve kurulduğu günden beri<br />

ilkeleri doğrultusunda bireyin ve toplumun<br />

gelişimi için felsefe, kültür ve gönüllülük<br />

alanlarında çok çeşitli bir etkinlik yelpazesine<br />

sahip. Aktiffelsefe’nin, Türkiye genelinde<br />

bulunan 15 şubesi ise birbirinden bağımsız<br />

ancak, anlayış ve işleyiş açısından ortak<br />

değerler çevresinde birleşmiş durumda.<br />

“GÜCÜMÜZÜ FELSEFEDEN ALIYORUZ”<br />

Aktiffelsefe Kültür Derneği Üsküdar Şubesi<br />

Başkanı Sosyolog Umut Dinçşahin, “28<br />

yıldır daha iyi bir insan ve daha iyi ve güzel<br />

bir Türkiye ve dünya vizyonu ile tüm faaliyetlerimizi<br />

sürdürmekteyiz” diyor. Dinçşahin,<br />

güçlerini felsefeden ve gönüllülükten<br />

aldıklarının altını çiziyor:<br />

“Tabii ki maddi manevi zorlukların olduğu<br />

dönemler oldu ancak aynı amaca sahip<br />

gönüllülerimiz ve dostlarımızla birlik<br />

olarak, el ele, gün be gün inşa ettik ve<br />

gerçekleştirdiğimiz her etkinlik, verilen her<br />

eğitim, geleceğe ektiğimiz bir tohum oldu.<br />

Gücümüzü felsefeden alıyoruz. Çünkü<br />

felsefe insanın kendisini, yaşamı ve onun<br />

yasalarını tanıma fırsatı sunuyor. Felsefeyi<br />

entelektüel bir uğraştan ziyade yaşama<br />

sanatı olarak düşünebiliriz. Böylece gönüllü<br />

yapılan her aktivitede kişi; herhangi bir<br />

ayrım gözetmeden, toplumun faydası için<br />

ve gönüllü çalışmalarını değerini koruyarak<br />

sürdürüyor.”<br />

İDEAL BİR TAKIM; GEA<br />

Aktiffelsefe Üsküdar’ın etkinlik takvimi çok<br />

çeşitli. Ancak biri daha ön plana çıkıyor.<br />

GEA Arama Kurtarma Ekibi… 1994’te<br />

Aktiffelsefe bünyesinde kurulan bu organizasyon,<br />

bir arama kurtarma, ekoloji ve<br />

sosyal kampanyalar grubu. Şu ana kadar<br />

Türkiye’nin yanı sıra Hindistan, Haiti, El Sal-<br />

66 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sivil Toplum<br />

vador, Pakistan, Ekvator, Nepal, Cezayir, Sri<br />

Lanka gibi birçok ülkede 50’ye yakın ulusal<br />

ve uluslararası operasyonda görev almış.<br />

Afet bölgelerinde arama kurtarma, insani<br />

yardım ve medikal destek çalışmaları gerçekleştiren<br />

GEA, aynı zamanda BM Uluslararası<br />

Arama Kurtarma Ekipleri Tavsiye Grubu<br />

(INSARAG) üyesi. Afet dışındaki zamanlarda<br />

ise ‘Tarihe Dokunuş Sergisi’, ‘Yalnız Oyuncaklara<br />

Yeni Arkadaşlar’, malzeme dağıtımları<br />

ve huzurevi ziyaretleri gibi sosyal<br />

sorumluluk faaliyetleri gerçekleştiriyor.<br />

GEA, kısa bir süre önce yayımladığı ‘İdeal<br />

Takımın Sırrı’ isimli kitabı ile 23 senelik<br />

takım çalışmalarını taçlandırıyor. Takım<br />

ruhunun ve ‘bir’ olabilmenin her zaman<br />

en hayati ihtiyaç olduğu bu topraklarda,<br />

bu kitap ideal takım olabilmeyi belleklere<br />

kazıyacak düşünsel altyapısını okuyucusu<br />

ile paylaşıyor.<br />

“İDEAL TAKIMLARIN SIRRI,<br />

REHBER BİR KİTAP”<br />

Umut Dinçşahin, yayımladıkları bu kitabın<br />

bir rehber görevi göreceğini anlatıyor: “Bu<br />

kitap ile birtakım amaçları gerçekleştirmek<br />

üzere bir araya gelmiş gruplar için<br />

en önemli hususları paylaşmak istedik.<br />

Kitap bir rehber görevi görecektir. Kitabın<br />

sonundaki analizler bir takımın durumunu<br />

tespit etmeye yarar. Takım çalışması içerisinde<br />

çok farklı kapasitelerimizin ortaya<br />

çıkabileceğini, insani zorlukların aşılabileceğini<br />

biliyoruz. Üst bir amaç için farklılıkların<br />

aşılarak zenginleştirilebileceğine<br />

inanıyoruz. Bu sebeple takım çalışmasının<br />

evrimsel bir yolculuk olduğuna ve insan<br />

doğasını temel alan bir takım çalışmasının<br />

daha iyi bir dünya fikrine hizmet edeceğini<br />

düşünüyoruz.”<br />

Dinçşahin, ideal takımların sırrını ise şöyle<br />

açıklıyor: “İdeal takımların sırrı, takımların<br />

bir idealinin olmasıydı. Bir kelime<br />

oyununun ötesinde Platon’un bütün<br />

eserlerine temel olan ‘idea’ kavramı (iyilik,<br />

güzellik, adalet ve bilgelik) insan iradesiyle<br />

birleştiğinde bir ideale dönüşüyordu.<br />

Bir takımın bir şeyleri başarmasında ve<br />

gerçekleştirmesinde sadece motivasyonlar<br />

yeterli olmuyor, motivasyonların çok daha<br />

ötesinde bir ideale sahip olması gerekiyordu.<br />

Takım üyelerinin birbirleriyle yaşadığı<br />

bütün sorunların ve takımların karşılaştıkları<br />

zorlukların çözümünde üst bir ideal varsa,<br />

takım üyeleri bu engeli daha kalıcı olarak<br />

geride bırakabiliyorlardı.”<br />

İdeal Takımların Sırrı, üç yazar tarafından<br />

kaleme alınmış; Umut Dinçşahin, Eğitimci,<br />

Yazar ve Sosyolog Aktiffelsefe Bursa Şubesi<br />

Başkanı Kemal Karadayı ve GEA Takım Lideri<br />

Erkan İ. Ataker. Kitapta etkin ve sürekliliği<br />

olan takımlar inşa etmenin sırrı anlatılırken,<br />

somut olarak günlük yaşamımıza dokunacak<br />

dayanağını ise binlerce yılın deneyimi<br />

olan düşüncelerden alan felsefi bilgiler<br />

kullanılıyor. Tam da bu nedenle kişisel gelişimin<br />

popüler olan halinden farklı olarak,<br />

gerçek ve kadim anlamıyla “bireysel gelişimi”<br />

kavramayı sağlıyor. Grupların amaçları,<br />

çalışma biçimleri, güven ve karar verme<br />

biçimleri, takım olma gerekliliğinin nedenleri,<br />

ideal takıma dönüşmenin aşamaları,<br />

takımın düşmanları ve daha birçok başlık<br />

altında okuyucularına rehberlik ediyor.<br />

Peki, bu çağda önyargısız, samimi ilişkilere<br />

ve bir organizasyona hasret kaldık diyerek<br />

Aktiffelsefe’ye katılmak istiyorsanız sizi<br />

nasıl bir süreç bekliyor? Umut Dinçşahin<br />

anlatıyor: “Felsefe, hayatın içinde aktif rol<br />

almak isteyen herkes içindir. Bu nedenle<br />

de çok farklı meslek ve yaş gruplarından<br />

üyelerimiz mevcut. Dileyen herkes ücretsiz<br />

olarak yaklaşık 5 ay süren ‘Temel Felsefe<br />

Psikoloji ve Gönüllülük’ seminerlerimize<br />

katılabilir. Aslında bu süreç için tanışma<br />

dönemi diyebiliriz. Kişilerin hem felsefe ile<br />

hem de gönüllü etkinliklerimizle tanışma<br />

sürecidir ve bu süreci tamamlayan kişiler<br />

dilerse üyemiz olabilirler.”<br />

“FELSEFE DÜŞÜNMEK DEĞİL,<br />

YAŞAMAK İÇİNDİR”<br />

Aktiffelsefe seminerlerinde Doğu’dan<br />

Batı’ya, Antik Yunan’dan Mevlana’ya<br />

bütün öğretiler aynı derecede ele alınıyor.<br />

Amaç hiçbir öğreti ya da ideolojiye sırtını<br />

yaslamadan insanlık tarihinin biriktirdiği<br />

evrensel bilgilerle bugünü, doğayı, insanı<br />

ve toplumu anlayabilmek… Üyelerin gönüllülüğü<br />

ile ayakta duran Aktiffelsefe; 28 yıldır<br />

“Yaşam için Felsefe” mottosu ile sürdürdüğü<br />

yolculuğunu, kendinden başlayarak,<br />

yaşadığı çevreyi ve dünyayı daha iyi bir yere<br />

dönüştürmek isteyen, yani hayatına anlam<br />

katmak isteyen bireyler ile sürdürüyor.<br />

Son sözü yine Umut Dinçşahin’e bırakalım:<br />

“Felsefe sadece düşünmek için değil, aynı<br />

zamanda yaşamak içindir. Çok pratiktir;<br />

mutluluk, özgürlük, anlam, acılar, korkular<br />

üzerine sorgulamalarda bulunur ve<br />

çıktılarını hayata uygulamaya çalışır. Felsefe<br />

çalışan veya filozof olan kişi; öğrendiklerini<br />

uygulayan, günümüz çevre ve insan sorunlarına<br />

duyarsız kalmayan, sorunların değil,<br />

çözümün bir parçası olmayı seçen bir birey<br />

olacaktır.”<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 67


Sosyal Sorumluluk<br />

Rasimpaşa’daki tarihi köşk artık<br />

SOSYAL HİZMET MERKEZİ<br />

PINAR BALTACI<br />

Kadıköy Belediyesi, Rasimpaşa İskele<br />

Sokak’ta yer alan iki tarihi köşkü restore<br />

ederek Sosyal Hizmet Merkezi’ne dönüştürdü.<br />

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası<br />

Mücadele Günü’nde açılan merkezde, her<br />

kesimden bireyin güçlendirilmesine dönük<br />

hizmet verilmesi amaçlanıyor. Kadıköy<br />

Belediyesi’nin “kamuya ait yerleri kamuya<br />

açma” politikası kapsamında restore edilen<br />

ve tarihi 1700’lü yıllara dayanan köşk, böylelikle<br />

Kadıköy halkının hizmetine sunuldu.<br />

Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi’nde<br />

bireylerin ihtiyaçları yerinde saptanarak,<br />

aktif ve üretken şekilde toplumsal yaşama<br />

kazandırılması hedefleniyor. Kadın, erkek,<br />

genç, yaşlı, engelli, göçmen, mülteci ve LG-<br />

BTİ bireyler, mağdur oldukları her konuda<br />

merkeze başvuru yapabiliyorlar. Merkezde<br />

görevli kadrosunda bir sosyal hizmet<br />

uzmanı, sosyolog, psikolog ve avukat görev<br />

alıyor. Bizler de Kadıköy Life Dergisi olarak<br />

merkezde görevli Sosyal Hizmet Uzmanı<br />

Nasip Karacık, Sosyolog Şadiye Narin,<br />

Psikolog İlkay Gedik ve Avukat Asu Melis<br />

Bağlan ile merkezde yapılacak çalışmalara<br />

dair bir söyleşi gerçekleştirdik.<br />

PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK<br />

HİZMETİ BAŞLADI<br />

Sosyal Hizmet Uzmanı Nasip Karacık,<br />

merkezde uygulanacak projelere dair<br />

çalışmalarının devam ettiğini dile getirerek,<br />

şu bilgileri verdi: “Psikolojik danışmanlık<br />

hizmetine başladık. Gelen başvuruları değerlendiriyoruz,<br />

görüşüyoruz, yönlendirme<br />

hizmeti yapıyoruz. Sosyal servis burada her<br />

an görev başında. Ön binada kayıt kabul<br />

elemanlarımız var. Daha çok ihtiyaca dönük<br />

hizmet modelleri planlayacağız. Hazır kurslar<br />

sunmaktan ziyade daha çok koruyucu,<br />

önleyici, geliştirici, güçlendirici kurslar hedefliyoruz.<br />

Bir kadın dayanışma birimimiz<br />

var, orada halihazırda hizmet verebiliyoruz.<br />

Şiddet, istismar, ihmal gibi vakalara müdahale<br />

edebiliyoruz, yönlendirme çalışmaları<br />

yapıyoruz. Meslek elemanlarımız da sürekli<br />

burada olacaklar. Cinsel istismar, şiddetsiz<br />

yaşam, akran zorbalığı gibi konulara dönük<br />

çalışmalarımız olacak.<br />

68 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sosyal Sorumluluk<br />

Sosyal Hizmet Uzmanı Nasip Karacık<br />

İŞKUR DÂHİL BİRÇOK KURUMLA<br />

İŞBİRLİĞİ<br />

Merkezde daha çok güçlendirme, geliştirme<br />

çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Birçok<br />

kuruluşla ortak çalışma yürütüyoruz. İlgili<br />

sivil toplum örgütleriyle işbirliği halindeyiz.<br />

Burada profesyonel meslek elemanları var<br />

ama diğer STK’larla da ilgili işbirliği halinde<br />

çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Aile ve<br />

Sosyal Politikalar Bakanlığı Üsküdar Sosyal<br />

Hizmet Müdürlüğü ile işbirliği halindeyiz.<br />

Bununla beraber Kadıköy Kaymakamlığı<br />

ve Kızılay ile de iletişimimiz devam ediyor.<br />

Bireyi güçlendirirken sadece psikolojik danışmanlık<br />

ve diğer yardımları vermeyi değil,<br />

onları kendi ayakları üzerinde duracak hale<br />

de getirmeye çalışıyoruz. Mesleki eğitimlerle<br />

bir meslek kazanmaları için, diğer birimlerdeki<br />

mesleki kurslara yönlendiriyoruz.<br />

İŞKUR ile birlikte yürüttüğümüz kurslar var.<br />

O şekilde de destekler veriyoruz.”<br />

MAHALLE BAZLI HİZMET<br />

Merkezde sosyolog olarak görev yapan<br />

Şadiye Narin ise, yürüttükleri mahalle çalışmalarında<br />

birebir görüşmeler yaptıklarını<br />

ifade getirerek; “Mahalle bazlı çalışmalar<br />

yürütüyoruz. Mahallelerin profillerini çıkartıp,<br />

mahallenin ihtiyaçlarını belirlemek,<br />

sosyal politikaya katkı sağlamak, sorunları<br />

tespit edip, onlara çözüm üretebilmek gibi.<br />

Birçok mahallede hane ziyaretleri yaptık ve<br />

gördüğümüz ihtiyaçları saptadık. Kadıköy<br />

ilçesinde çok güzel etkinlikler oluyor ama<br />

dezavantajlı grupların birçoğu bu etkinliklere<br />

ulaşamıyor. Bu nedenle mahalle bazlı<br />

hizmet götürmenin çok daha sağlıklı olduğunu<br />

düşünüyoruz. Mahallelerde kültürel<br />

ve sanatsal etkinlikler olabilir, farkındalık<br />

çalışmaları, etkileşim ve paylaşım toplantıları<br />

da yapılabilir. Süreç içerisinde bu etkinlikleri<br />

organize etmeyi düşünüyoruz” dedi.<br />

OKULLARIN REHBERLİK<br />

BÖLÜMLERİYLE İLETİŞİM<br />

Merkeze yapılan genel başvurularda özellikle<br />

psikolojik destek için çok fazla talep<br />

olduğunu öğreniyoruz. Bu başvurular toplumun<br />

her kesiminden olabiliyor. Psikoloji<br />

alanında halihazırda yapılan ve yapılacak<br />

çalışmaları Psikolog İlkay Gedik ile konuştuk.<br />

Gedik, şu açıklamalarda bulundu:<br />

“Gelenlerin yanı sıra bizim görüp yönlendirdiğimiz<br />

vakalar olabiliyor. Mesela ev<br />

ziyaretlerinde ya da okullardan bize gelen<br />

ihbarlardan yetersiz ebeveynlik becerileri<br />

gördüğümüzde, anne babaları çağırıyor ve<br />

onlara danışmanlık yapıyoruz. Çocuklara da<br />

aynı şekilde... Belediyenin farklı kurumlarında<br />

verilen ‘Kadının İnsan Hakları’ eğitimine<br />

burada da başlayacağız. Ebeveynlerle<br />

çalışma, beceri geliştirme çalışması, ilkokul<br />

öğrencilerine yönelik bir çalışma planlıyoruz.<br />

Bununla beraber okulların rehberlik<br />

bölümleriyle iletişime geçiyoruz. Okullarda<br />

iletişim kurmakta zorlanan çocuklarla, davranış<br />

ve sosyal gelişme problemi yaşayan<br />

çocuklarla ve velilerle iletişime geçmeyi,<br />

hatta direkt okullara gidip çalışmalar yapmayı<br />

planlıyoruz.”<br />

HUKUKSAL AÇIDAN TEMEL<br />

HAK BİLGİSİ VERİLECEK<br />

Son olarak merkezde verilen hukuki yardıma<br />

dair sorular yönelttiğimiz Avukat Aysu<br />

Melis Bağlan; “Tüm dezavantajlı gruplara<br />

merkezimizin kapısı açık. Hukuksal anlamda<br />

öncelikle temek hak bilgisi vereceğiz.<br />

Kişilerin yaşadıkları vakanın hangi aşamada<br />

olduğu, nasıl çözecekleri, başvuracakları<br />

mercileri onlara tanıtmak, onlara yol<br />

göstermek buradaki hedefimiz. Hukuk<br />

çerçevesinde de yaşadıkları olayın gerçek<br />

anlamını anlatmaya gayret edeceğiz. Çünkü<br />

insanlar hayatta birçok şeyler yaşıyor.<br />

Önemli olan yaşanan bu şeylerin hukuktaki<br />

karşılıkları neler, bunu bilmeleri önemli.<br />

Umuyoruz ki çok fazla hukuki meseleyi<br />

aktarabilme ve tanıtabilme şansımız olur”<br />

şeklinde konuştu.<br />

BAŞVURAN HİÇ KİMSE<br />

GERİ ÇEVRİLMİYOR<br />

Hizmet konusunda Kadıköy halkı dışında<br />

başvuru olması halinde gelenleri geri<br />

çevirmeyeceklerini belirten Sosyal Hizmet<br />

Uzmanı Nasip Karacık; “Kadıköy Belediyesi<br />

olarak sınırlarımız içerisinde hizmet<br />

vermekle yükümlüyüz. 21 mahallesi var<br />

Kadıköy’ün, ama bize başvuran kimseyi geri<br />

çevirmiyoruz. Yani danışmanlık ve yönlendirme<br />

hizmetlerinden bütün yurttaşlar<br />

faydalanıyor. Sosyal, ekonomik destekler<br />

ya da farklı etkinliklerde öncelikle Kadıköy<br />

sınırları içerisine destek vermek zorundayız.<br />

Fakat özellikle şiddet gören kadınlar<br />

için olan çalışmalarımızda kesinlikle hiçbir<br />

sınırlama yok. Bilgilendirme ve gerekli<br />

yerlere yönlendirme gibi hizmetler vermek<br />

zorundayız. Bu anlamda Türkiye’nin her<br />

yerinden gelebilirler” mesajı verdi.<br />

Kayıtlara göre tarihi köşkün yapım<br />

yılı 1782. Yılı tam olarak bilinmese<br />

de koruma envanterinde ismi “Eski<br />

Exelcior Otel” olarak geçiyor. 1960<br />

yıllarda ise köşk, Beria Kızılağaç<br />

adına açılan bir hostele dönüşüyor<br />

ve çatı arası açılarak, geniş bir oturma<br />

salonu yapılıyor. 1970’li yıllarda<br />

18 parsele inşaat yapılırken, parsele<br />

bitişik merdiven duvarı kırılıyor<br />

ve kullanılmaz bir hal alıyor. Bu olayın<br />

ardından kaderine terk edilen<br />

ev yıkıntı halde yıllarca kullanılmış,<br />

yanmış ve birçok duvarı çökmüş.<br />

2009 yılında boşaltılarak belediye<br />

tarafından koruma altına alınan<br />

köşk, günümüzde restore edilerek<br />

Sosyal Hizmet Merkezi’ne dönüştürüldü.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 69


Sanat<br />

Derya Yıldız:<br />

Benim resimlerim<br />

izleyicisiyle konuşur!<br />

VECDİ UZUN<br />

“Dün benim resimlerim sadece fısıldıyordu, bugün alçak<br />

sesle konuşuyor. Gelecek dönemde ise, kadınlar adına yüksek<br />

sesle bağıran resimler yapacağımı düşünüyorum” diyen<br />

ressam Derya Yıldız ile resim hayatına başlangıcından<br />

sanatta markalaşmaya, eserlerinde sıklıkla kullandığı kadın<br />

figürlerinden gelecek döneme ilişkin planlarına uzanan<br />

yelpazede keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Resimlerinde<br />

eski ile yeniyi konu, zaman ve teknik olarak sentezleyen<br />

Yıldız ile sohbetimizin ayrıntıları şöyle:<br />

Resim serüveninizi anlatır mısınız?<br />

Çocukluğumdan itibaren resim yapmayı hiç bırakmadım.<br />

Bırakamadım da zaten. Çocukluk yaşlarımda yollara<br />

tebeşirle resimler yaparak resim hayatıma başladım. Evde,<br />

duvarlara, yere, kâğıda, yani bulduğum her yere. İlk, orta ve<br />

lisede de girdiğim her yarışmada ödül aldım. Sınıfta birçok<br />

arkadaşımın resmini ben yapar, bu yüzden hocalarımdan<br />

bol bol azar işitirdim.<br />

Gazi Eğitim Resim Öğretmenliği bölümünü derece ile kazandım.<br />

Bazı talihsizliklerden dolayı eğitim hayatım yarıda<br />

kaldı. 40 yaşında yarım kalan eğitimimi tamamlamak için<br />

yeniden sınava girdim. O dönemde beni yüreklendiren ve<br />

destek olan Adil Ocak hocama teşekkür ediyorum. Geçen<br />

yıl yüksek onur derecesiyle eğitimimi tamamladım. Bu arada<br />

resim yapmaya devam ettim. Ne resim benden ayrıldı,<br />

ne de ben ondan ayrılabildim. İlkokuldan başlayarak hocalarım<br />

resme karşı ilgimden dolayı beni hep desteklediler.<br />

Eğitim hayatıma ara verdim, ama hayallerime inanmayı hiç<br />

bırakmadım ve hedeflerimi hep yüksek tuttum. Anladım ki,<br />

insan isterse her şeyi başarabilirmiş.<br />

Derya Yıldız resmi nedir?<br />

Kendimi çok tekrar etmemek adına sanatın genel kuralları<br />

ile kendime oluşturduğum temele bağlı kalmak üzere,<br />

eklektik metodu uygulayarak zaman içinde farklı fikir,<br />

konu, teknik anlamda da ekleme ve çıkarmalar yaparak<br />

kendimi geliştirmeye ve yenilemeye devam ediyorum.<br />

Neredeyse her gün uzun saatler atölyede çalışmalarımı<br />

sürdürüyorum.<br />

19. yüzyıl sonunda sanat akademileri geleneğiyle Alman ve<br />

Avusturyalı sanatçılar tarafından oluşturulan “Secession”<br />

akımını incelemeyi hiç bırakmadım. Bu akımda bulunanla-<br />

70 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sanat<br />

rın genellikle yapıtlarının ayırt edici özelliği,<br />

rengin incelikle çoğu kez güçlü kullanımıyla<br />

iki boyutlu süslemeci bir üslupla birleşmeleridir.<br />

Yapıtlar mutlak bir duygusal hal ve<br />

tavrın anlamlaştırılmasını içererek, izleyiciyi<br />

sofistike bir okumaya davet eder. Gustav<br />

Klimt ve Egon Schiele, bu dönemin en<br />

ünlü ressamlarıdır. Ben ise soyut figüratif<br />

modern tarzda çalışıyorum. Resimlerimde<br />

eski ile yeniyi konu, zaman ve teknik olarak<br />

sentezliyorum. Eskitme tekniğiyle kalın<br />

boya spatulayı da kullanarak farklı dokular<br />

elde ediyorum. Renk, leke ve çizgiyi bir<br />

arada kullanmayı seviyorum. Gelecekte<br />

hedefim, kendi tarzımı ve stilimi geliştirip<br />

marka haline getirmek ve bunu da uluslararası<br />

platforma taşıyabilmektir.<br />

Sanatta markalaşma konusunu<br />

biraz açar mısınız?<br />

Sanatta markalaşmanın önemi ülkemizde<br />

henüz anlaşılmamış olup, büyük bir kesimce<br />

de bu kavramın varlığı yok sayılmaktadır.<br />

Buradaki marka bir ticari kaygı içeren bir<br />

kavram olmayıp, sanatseverlerle iletişimi<br />

kurmayı ve sürdürmeyi sağlayacak bir<br />

mekanizmayı sanatçının kişiliği ve resmiyle<br />

bütünleştirmektir. Markalaşmayı sağlamak<br />

için başta özgün olmak üzere değişimci,<br />

atak, farklı olmak ve süreklilik esastır.<br />

Kısacası, her an kendini yeniden inşa etmek<br />

çabasında olmanın kısa adıdır. Markalaşma<br />

ile aranan geçici ve saman alevi gibi yanan<br />

ateşler değil, gereken zamanda gerekenleri<br />

bir sistem içinde yapmaktır. Kadın temalı<br />

resimlerim, benim markalaşmamın ilk<br />

adımları olmaya başlamıştır.<br />

Resimlerinizde kadın figürlerini çok sık<br />

kullanmanızın nedenini açıklar mısınız?<br />

Resim yapmak benim mesleğim ve bunu<br />

hakkıyla yapmak isterim. Eserlerimde hayatın<br />

içinden kadın figürlerini kendime özgü<br />

form ve biçim açısından stilize ederek, kendime<br />

özgü geliştirdiğim teknikle belirli bir<br />

kompozisyon içinde tuvalime yansıtmaktayım.<br />

Tuval üzeri yağlıboya çalışmalarımda,<br />

kadının var olma özelliğinden gelen yapısıyla<br />

çağdaş yaşamı uyum içinde harmanlaması<br />

anlatılmaktadır. Kadın renktir, ışıktır ve<br />

sestir. Resimlerde eski dönemlerden gelip<br />

bugüne ve buralardan da geleceğe gidecek<br />

kadınların, bu çizgi üzerindeki yürüyüşleri<br />

vurgulanmaktadır.<br />

Bu kadın serisi çalışmalarımda müzikteki<br />

ritim ve armoniyi renklerle birleştirerek,<br />

pentür ile desteklemekteyim. Gerek konu<br />

gerekse teknik olarak eski ve yeniyi mistik<br />

bir hava içinde sentezleyerek eserlerimi<br />

oluşturuyorum. Müziğin ritim ve armonisi<br />

resimlerimde hissedilebilmektedir. Bu figürler,<br />

çağdaş kadının simgesi olan betimlemelerden<br />

oluşmaktadır. Figürler aracılığıyla<br />

resimlerimin merkezini oluşturan kadını,<br />

modernleşmenin açık ifadesi olarak vurgulamaya<br />

çalışmaktayım. Türkiye’de olduğu<br />

gibi ve Dünya’da da modernleşmenin içinde<br />

kadın olması gerektiğini, kadının etkin<br />

fonksiyonu olmayan şehirlerin sadece boş<br />

beton bina ve sokaklardan oluşacağını ve<br />

ruhsuz olacağını resimlerimle anlatıyorum.<br />

Uzun çalışmalar sonucu karşısına geçtiğimde<br />

kendi yaşamımdan kesitler bulmamı<br />

sağlayan resimlerimin diğer kadınlarda<br />

da aynı duyguları yarattığını düşünmekteyim.<br />

Dün ezilen kadından bugün pozitif<br />

ayrımcılık haklarına ulaşılan kadın hakları<br />

yeterli olmayıp, hedefteki modern kadına<br />

ulaşmalıyız.<br />

Sizin resminizin izleyiciye fısıldayarak<br />

onu çağırdığı ifade edilmektedir. Bu<br />

konuda düşüncenizi ifade eder misiniz?<br />

Bir sergi gezerken resimlerin içinden bazıları<br />

size fısıldayarak “Dur, geçme, beni detaylı<br />

incele”; bazısı da adeta saklanarak “Hızlı<br />

yürü, görmene gerek bile yok” der. İşte bu,<br />

mesajlaşmanın ortasında bulunan resim<br />

üzerinden sanatçı-sanatsever ikilisi arasında<br />

gerçekleşir. Sanatsevere verilebilen<br />

mesajın özü, resmin arkasındaki ressamdır.<br />

Benim resimlerim de “Dur, dikkat et, ben<br />

farklıyım, beni önemse, ben bir sanatçı<br />

duyarlılığı için üretildim” diyen resimlerdendir.<br />

Resme başlamadan önce uzun uzun<br />

inceler ve notlar alırım. Çalışma aralarında<br />

da tekrar tekrar gidip bakarım ve hedeflediğim<br />

son aşamaya gelmesi için yapmam<br />

gereken çalışmaları ve planlamamı değerlendiririm.<br />

Çok büyük, iddialı ve her şeyi<br />

bir anda değiştirecek mesajlar yerine kadın<br />

duyarlılığı olan mesajları seçtim. Resmimin<br />

fısıldayarak bir kadın duyarlılığıyla mesajlar<br />

verebilmesi ayrı bir güzelliktir.<br />

Gelecek dönem için<br />

planlamalarınız nedir?<br />

Sanata başladığım günden beri çok yol<br />

kat ettiğimi düşünüyorum. Eserlerime<br />

gösterilen ilgiden son derece memnunum.<br />

Bu ilgi bana çok önemli bir sorumluluk<br />

yüklediği için daha çok çalışmaya yönlendirmektedir.<br />

Şu anda Çankaya Başkent Halk<br />

Eğitim’de eğitimci olarak çalışmaktayım.<br />

Yetişkinlere resim dersi veriyor, bir sanat<br />

eseri karşısında o sanat eserini anlamak<br />

ve yorumlayabilmeleri için teorik ve pratik<br />

bilgiyi aktarıyorum.<br />

Sizin kullandığınız konu ve figürler<br />

çok sık kullanılmaktadır. Sizi farklı<br />

yapan nedir?<br />

Bir esere baktığımda öncelikle benim<br />

açımdan özgünlük ön plandadır. Bir esere<br />

baktığınızda sanatçının imzasını görmeden<br />

o eserin kime ait olduğunu tanıyor ve<br />

biliyorsanız, o sanat eseri amacına ulaşmış<br />

demektir. Özgünlüğe ulaşmanın yolu da<br />

desenden geçer. Sanat tarihine geçmiş<br />

sanatçıların yayınlanmış desen çalışmalarına<br />

bakınca, desenin önemi çok rahat<br />

anlaşılabilir.<br />

Son olarak Kadıköy Life okurlarına<br />

ne iletmek istersiniz?<br />

Önemli bir şehir dergisi olarak resim sanatçılarını<br />

tanıtmak için çabanızı takdirle karşılıyorum.<br />

Derginiz aracılığıyla sanatseverlerle<br />

buluşmak beni çok mutlu etmektedir.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 71


Festival<br />

Ümit Nar:<br />

Hedefimiz, Kadıköy ve Beşiktaş’ta<br />

Sahaf Festivali yapmak”<br />

Ümit Nar:<br />

Hedefimiz, Kadıköy ve Beşiktaş’ta<br />

Sahaf Festivali yapmak<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Beyoğlu Sahaflar Derneği’nin öncülüğünde<br />

Haydarpaşa Garı’nda düzenlenen Sahaf<br />

Festivali’ni ziyaret ettik. Hermes Sahaf’ın<br />

sahibi ve Beyoğlu Sahaflar Derneği Başkanı<br />

Ümit Nar ile bir araya gelerek; sahafların<br />

tarihini ve şu anki mevcut yapısını, teknolojiyle<br />

beraber değişen okuma alışkanlığımızı<br />

ve en nihayetinde kitapları konuştuk.<br />

Kadıköy ve Beşiktaş’ta festival yapmak istediklerini<br />

belirten Nar, sahaflıkla ilgili olarak<br />

“Öncelikle kitap kopyalanması ve çoğaltılarak<br />

satılması, tekniğin gelişmesiyle beraber<br />

ise kitapların matbaa ile çoğaltılmasıyla<br />

bir iş koluna dönmüş bir meslek sahaflık.<br />

Bilgilenmeyi düzgün yapmaya çalışan,<br />

kültürü özünden almaya çalışan insanlar<br />

hâlâ kitaptan yanalar. Bu bir avantaj tabi...<br />

O yüzden kitapla insanın hukuku baştan<br />

beri var ve devam ediyor. Bu değişmeyecektir”<br />

şeklinde düşüncelerini ifade eden<br />

Ümit Nar ile kitaplardan Kadıköy’e doğru<br />

uzanan keyifli röportajımızın ayrıntıları için<br />

buyurunuz...<br />

Nasıl geçti festival, tepkiler nasıl?<br />

Festival iyi gitti. Çok tanıtım yapma şansımız<br />

yoktu ama bizim okurun özelliğidir o.<br />

İlk birkaç gün sakin geçer, kulaktan kulağa<br />

duyulur ve ondan sonra buraya gelen insan<br />

sayısı artmaya başlar. Nitekim bu sefer de<br />

öyle oldu. Biz kimseye haber vermedik, Milli<br />

Eğitim’e de haber vermedik. Ama bilinçli ve<br />

okuyan öğretmenler, öğrencilerini getiriyor<br />

hafta içi, hafta sonu çok kalabalık oluyor.<br />

İlgi bu anlamda güzel...<br />

Normalde Taksim Aslıhan Pasajı’nda<br />

sahaflık yapıyorsunuz. Buradan<br />

hareketle Taksim’deki dönüşümün<br />

sahaflar üzerinde ne gibi etkileri oldu?<br />

Sahaflardan ziyade bütün bir kültürel hayata<br />

ve iklime çok büyük bir etkisi oldu. Zaten çok<br />

açık... Birincisi, rant merkezi ve dönüşüm<br />

emlak fiyatlarını yükseltiyor. İkincisi, bu çıkan<br />

72 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Festival<br />

yasa maddesiyle 10 yıllık kiracıların sorgusuz<br />

sualsiz çıkartılabilmesi mekânların el değiştirmesine<br />

sebebiyet veriyor. Bir de bu son<br />

birkaç yıldır devam eden tramvay, yol inşaatı<br />

ve başka birtakım inşaatlar insanların dayanamamasına<br />

ve iş yapamamasına neden<br />

oluyor. İnsanlar şu anda kaçıyor. Kaçanlar da<br />

Kadıköy’e ve Beşiktaş’a geliyorlar.<br />

Kadıköy’ün semt algısına nasıl<br />

bakıyorsunuz?<br />

Kadıköy’e Haydarpaşa’dan amors (soyut)<br />

bakıyorum. Böyle karşıdan güzel bakıyorum.<br />

Benim yaşadığım yer Beyoğlu, dükkân<br />

da Beyoğlu’nda. Kadıköy ara ara geçtiğim<br />

bir yer. Bundan 25 sene evvel başka bir<br />

iş yaparken Zeytinburnu’nda oturuyordum.<br />

Hafta sonları oradan vapura binip, o<br />

keyfi yaparak Kadıköy’e gelirdim ve Akmar<br />

Pasajı’nın önünde seyyar tezgâhlar açılırdı.<br />

Oradan kitap alırdım kendime. Dolayısıyla<br />

Kadıköy, evvel ezel bu alışkanlığı ve geleneği<br />

olan, bu anlamda seviyesi yüksek bir yer. Zaten<br />

bunu festivalde de görüyoruz. Çok iyi bir<br />

okur grubuyla karşı karşıyayız. Kadıköy’ün<br />

böyle bir özelliği zaten var. Haldun Taner<br />

Sahnesi, tiyatrolar, sinemalar, başka birtakım<br />

etkinlikler. Bir de Kadıköy, belediyeden<br />

de kaynaklı daha rahat. Beyoğlu’nda bir an<br />

geliyor ki bütün masalar, sandalyeler hurra<br />

kaldırılıyor. Bir an geliyor ki sokak müzisyenleri<br />

engelleniyor. Kadıköy’de öyle bir şey<br />

yok. Daha rahat ve dediğim gibi bu kadar<br />

insanın da hem mekân anlamında, hem<br />

tırnak içinde müşteri anlamında buraya<br />

taşınmış olması, burayı bambaşka bir hale<br />

getirdi. Zaten ilgi ve cazibe merkeziydi, ama<br />

bu biraz daha katlandı diye düşünüyorum.<br />

Sahaflık ile ilgili ne düşünüyorsunuz?<br />

Ben on yıldır sahaflık yapıyorum ama sahaflık<br />

çok eski ve kadim bir meslek. Belki de zamanında<br />

taş tabletler bile alınıp satılıyordu.<br />

Hammurabi Kanunları mesela. Belki birileri<br />

onları alıp sattı. Sümerli ilk şair Ludingirra<br />

var. O dönemde belki de onun şiirleri elden<br />

ele değişiyordu ya da İslamiyet’ten önce<br />

Kâbe’de Muallakat-ı Seb’a vardır. Belki bu<br />

nüshalar sonradan satılıyordu. Bunu bilemiyoruz<br />

tabi ama yazılı olarak bu topraklarda<br />

500-600 senedir bildiğimiz ve her araştırmadan<br />

sonra bu tarih biraz daha geriye doğru<br />

gidiyor. Bir iş kolu bu... Öncelikle kitap kopyalanması<br />

ve çoğaltılarak satılması, tekniğin<br />

gelişmesiyle beraber ise kitapların matbaa<br />

ile çoğaltılmasıyla bir iş koluna dönmüş bir<br />

meslek sahaflık. Mesleki kol olarak da 200 yıl<br />

kadar örgütlenme biçimi var. Osmanlı’da da<br />

Lonca Teşkilatı içerisinde tanınan ve sorumlu<br />

atanan bir pozisyonu var sahaflığın. Böyle<br />

eski ve güzel bir meslek.<br />

Kitap okumanın, kitap okuma<br />

yoluyla kültürlenmenin hayatımızdaki<br />

önemi nedir?<br />

21. yüzyıl, biraz tuhaf bir yüzyıl. Görsel<br />

kültürün yazılı kültürün önüne geçtiği, do-<br />

layısıyla bilginin gerçeğiyle sahtesinin ayırt<br />

edilemediği, simüle edilmiş bir hayatın, Jean<br />

Baudrillard’ın Simülakrlar ve Simülasyon’da<br />

bahsettiği gibi televizyon denen nane yüzünden<br />

simüle edilmiş bir yaşamın önümüze<br />

konduğu ve daha da kolaycılığın insanların<br />

işine geldiği düzene ve dünyaya dönüşmüş<br />

durum var. O yüzden kitabın işi zor. Kitap ile<br />

uğraşanların işi de zor. Bugün herhangi bir<br />

şeyi kitaptan örnek vererek anlatsanız bile,<br />

cahil cühelanın biri televizyonda ya da radyoda<br />

onun farklısını söylediği zaman kitleler<br />

onu kabul ediyor. Bugün bir kitabın en en<br />

en çok bastığı 2000’dir, buna karşılık en kötü<br />

televizyon programı bile onbinlerce izleniyor.<br />

Bilgilenmeyi düzgün yapmaya çalışan, kültürü<br />

özünden almaya çalışan insanlar hâlâ<br />

kitaptan yanalar. Bu bir avantaj tabi...<br />

O yüzden kitapla insanın hukuku baştan beri<br />

var ve devam ediyor. Bu değişmeyecektir.<br />

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?<br />

Kadıköy ile ilgili bakış açımdan hareketle<br />

söyleyeyim, Haydarpaşa Garı bu kadar<br />

önemli bir yerken burada sahaf festivali<br />

olmaması büyük eksiklik. Biz sahaflar<br />

olarak bu mesleğin ahlaki bakımdan<br />

hakkını vererek, korsan kitaptan uzak duran<br />

insanlarız. İyi edebiyatın peşinde olan ve<br />

iyi çeviri olan kitapları satmaya çalışan<br />

insanlarız. En önemli şeylerden biri, zaman<br />

zaman kitap tavsiyesi almaya gelen insanlar<br />

oluyor, özellikle de gençler. Bu insanlara<br />

iyi kitapları öneriyoruz. Önerelim ki, kitaba<br />

ilgisi bir sevgiye dönüşsün ve katlanarak<br />

devam etsin.<br />

İstanbul’un en önemli merkezlerinden biri<br />

olarak Haydarpaşa’da bu festivali yapmamız<br />

gerekiyor. Olmuyordu kaç yıldır, şimdi biz<br />

gara kendi çabamızla para ödeyerek, bu<br />

bölümü 15 günlüğüne kiralayarak bunun bir<br />

yolunu bulmuş olduk. Buraya Samsun’dan<br />

da gelen var, Ankara’dan da gelen var,<br />

sadece festival için. Başka şehirlerden gelen<br />

olduğu kadar, Kadıköy’den de gelen insanlar<br />

var. Kadıköylüler ne kadar az tanıtmış da<br />

olsa festivalin farkındalar ve bu anlamda<br />

buradaki insanların arzusu da bu yönde.<br />

Umarım Kadıköy Belediyesi’yle bu konuda<br />

karşılıklı dayanışmaya gidip, bu işi yapacağız<br />

ve gelenekselleştireceğiz. Böyle bir<br />

talebimiz oldu. Hatta her yılın Mayıs ayında<br />

bize böyle bir yer tahsis etsinler, yerleşelim<br />

ve bunu da geleneksel hale getirelim. Her<br />

yıl Mayıs ayında Kadıköy Sahaf Festivali yapılıyor<br />

diye. Ben buraya gelirken arkadaşlara<br />

“Biz kısa vadede para kazanacağımız bir<br />

etkinliğe gitmiyoruz. 2027 yılında onuncusunu<br />

yapacak olacağımız Kadıköy Sahaf<br />

Festivali’nin tohumlarını atmaya gidiyoruz.<br />

Bunu böyle düşünün” diye konuşmuştum.<br />

Hedefimiz bu. Kadıköy ve Beşiktaş’ta, böylesi<br />

merkezi semtlerde, kitap okumanın çok<br />

olduğu semtlerde festival yapmak...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 73


Etkinlik<br />

Hukuk ve sanat<br />

Kadıköy’de<br />

buluştu<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Kadıköy’ün beş yıldızlı otellerinden Kozyatağı ByOtell, “Hukuk<br />

ve Sanat” etkinlikleri kapsamında “Müzik Eserlerinin<br />

Hukuki Esasları” konulu panele ev sahipliği yaptı. Konuşmacı<br />

ve moderatörlüğünü Av. Eda Salman Bayraktar’ın gerçekleştirdiği<br />

etkinlikte, müzik sektörünün dünden bugüne<br />

devinimi, sektörün yaşadığı sorunlar, telif hakkı kavramı ve<br />

meslek birliklerinin durumu gibi konular ele alındı.<br />

Kadıköy Life Dergisi’nin de takip ettiği programda, teknolojinin<br />

sektöre etkisi ve dünyadaki son gelişmeler Mine<br />

Aksoy tarafından konuklara aktarılırken; müzik ve hukuk<br />

dünyasından yoğun katılımın olduğu panelde ünlü sanatçılar<br />

Gökhan Türkmen, Bora Öztoprak ve Aslı Demirer de<br />

konuşmacı olarak deneyim ve düşüncelerini katılımcılarla<br />

paylaştılar.<br />

EBRAR EFKAN BİLGİÇ: MÜZİK HUKUKU,<br />

DEĞİŞİM VE GELİŞİME AÇIK<br />

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kariyer Hukuk<br />

Derneği Başkanı Ebrar Efkan Bilgiç; “Hukukun hayatın<br />

diğer alanlarında olduğu gibi müzik sektöründe de yer<br />

alması yadsınamaz. Teknolojinin gelişimiyle birlikte ortaya<br />

çıkan dijital platformlar ve getirdikleri değişimler, müzik<br />

piyasasında da yerini almaktadır. Dolayısıyla sanatçılar,<br />

meydana getirdikleri eserlere yönelik haklarını korumak ve<br />

hukuki güvence altına almak istemektedirler. Tabir-i caizse<br />

‘müzik hukuku’ olarak adlandıracağımız bu alan, değişim<br />

ve gelişime açık” dedi.<br />

Kariyer Hukuk Derneği tarafından katılımcılara plaket takdim edildi.<br />

Aslı Demirer, Gökhan Türkmen, Mine Aksoy, Bora Öztoprak, Avukat Eda Salman<br />

Bayraktar ve Gökhan Türkmen’in eşi Sinem Türkmen.<br />

AV. EDA SALMAN BAYRAKTAR: TEK BİR AĞIZDAN<br />

KONUŞMAMIZ GEREK<br />

Bilgiç’ten sonra söz alan Av. Eda Salman Bayraktar; “Müzik<br />

hukuku alanında biz avukatlar olarak mutlaka yer almalıyız.<br />

Çünkü biz bu aşamaya çok zor geldik. Müzik sektöründe<br />

bir avukata ihtiyacın var olduğu düşüncesi, hem<br />

ülkemizde hem de dünyada çok zor yerleşti. Müzik hukuku,<br />

fazla değer verilen bir alan değil ülkemizde. Çok az hukukçu<br />

bu alanda varlık gösteriyor. Bunun daha fazla hukukçunun<br />

varlık gösterdiği bir alan haline gelmesi gerektiğini<br />

düşünüyorum. Aynı zamanda bilgi ve kavram kargaşası var,<br />

sözleşmelerde birlik yok. Dolayısıyla, terminoloji birliğini<br />

de sağlamak adına tek bir ağızdan konuşmamız gerekiyor”<br />

şeklinde konuştu.<br />

MİNE AKSOY: DOĞRU HUKUKÇULARA İHTİYACIMIZ VAR<br />

Teknolojinin sektöre etkisini ve dünyadaki son gelişmeleri<br />

anlatan Mine Aksoy ise; “Okuldan mezun olduğum andan<br />

itibaren müzik sektörünün telif hakları kısmında bir şekilde<br />

hayatımı devam ettirmeye başladım. Hukukun müzik<br />

üzerindeki yaptırımının güncel hayatta en uygulanabilir<br />

olan alanına doğru yelken açtım. Öncelikle Eda Hanım’a<br />

teşekkür etmek istiyorum. Çünkü ilk defa bu konuyla ilgilenen<br />

bir hukukçumuz, kendimizi hukuk öğrencilerine ifade<br />

74 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Etkinlik<br />

etmemiz için ön ayak oldu. Özellikle dijital<br />

dünyanın da hayatımıza girmesiyle ciddi bir<br />

alandan bahsediyoruz ve doğru hukukçulara<br />

ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.<br />

BORA ÖZTOPRAK: KÖTÜ KOMŞU,<br />

İNSANI MAL SAHİBİ YAPAR<br />

Besteci ve söz yazarı ama en çok yorumcu<br />

kimliğiyle tanınan Bora Öztoprak; “Burada<br />

anlatılan işleyişin yürümemesinden<br />

dolayı, kötü komşu insanı mal sahibi yapar<br />

türünden bir yapım firması sahibi olmak<br />

zorunda kaldım. Aynı zamanda o kimliğimle<br />

de meslek birliklerindeyim. Burada görmüş<br />

olduğunuz 4 maddeli meslek birliklerinin<br />

üçüyle de ilişki içindeyim. Dolayısıyla,<br />

burada anlatılan yeni yasa çalışmalarına,<br />

meslek birliklerinde aksayan lisanslama ve<br />

dağıtım yöntemlerine, tüm hukuksal mevzuatın<br />

her kelimesine hâkimim. Bir sanatçı<br />

olarak bilmemem gereken tüm kelimeleri<br />

biliyorum” diyerek düşüncelerini paylaştı.<br />

GÖKHAN TÜRKMEN: BİR İMZA BÜTÜN<br />

HAYATI ŞEKİLLENDİREBİLİYOR<br />

“Gençken ve duygusalken, daha doğrusu<br />

bu işleri hiç bilmiyorken, sadece bu işi beste<br />

yapmak ve söz yazmak olarak düşündüğüm<br />

zamanlar bu işin öte kısımlarını bilmiyordum”<br />

ifadelerini kullanan şarkıcı Gökhan<br />

Türkmen, sözlerini şöyle sonlandırdı: “İşte<br />

bunlardan bihaber olunca ve daha duygusal<br />

davranınca, ne olabilir ki deyip imzanı<br />

atıyorsun. Bu imza atma mevzusu, sizin<br />

bütün hayatınızı şekillendiriyor aslında.”<br />

ASLI DEMİRER: SANATÇILAR BU HUKUKİ<br />

SÜRECE DÂHİL OLMALI<br />

2003 yılından beri kendi solo projeleriyle<br />

bilfiil müzik sektörünün içinde yer aldığını<br />

söyleyen şarkıcı Aslı Demirer de şunları<br />

söyledi: “Ben de bahsedilen meslek örgütlerinin<br />

üyesiyim. Bir eser yaratıyorsunuz<br />

ve onun bir şekilde korunduğunu bilmek,<br />

insana güven veriyor. Sanatçılar, bu hukuki<br />

süreçlere biraz daha dâhil olmalı. En azından<br />

bilgi ve fikir sahibi olmalıyız.”<br />

Kadıköy sanat hayatına yeni bir soluk:<br />

Başak Arslan<br />

Atölyesi<br />

PINAR BALTACI<br />

Kadıköy Yeldeğirmeni’nde yepyeni bir<br />

sanat atölyesi açıldı. Marmara Üniversitesi<br />

Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü<br />

mezunu olan genç sanatçı Başak<br />

Arslan tarafından Kadıköy’e kazandırılan<br />

atölye, sekiz bağımsız sanatçının bir<br />

araya gelerek oluşturduğu ve disiplinler<br />

arası üretimlerin bulunduğu “Ondokuzsekiz”<br />

adlı açılış sergisiyle sanatseverlere<br />

merhaba dedi.<br />

Galerinin kurucusu Başak Arslan,<br />

Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı açıklamada<br />

üniversiteden mezun olmasının<br />

ardından atölye fikrinin ortaya çıktığını dile getirerek; “Üretim alanına ihtiyaç duyduğum<br />

için atölyeyi açma kararı aldım. Her sanatçı gibi çalışmak ve üretmek için bir alana<br />

ihtiyacım vardı” şeklinde konuştu. Çalışmalarında genellikle aidiyet, kültür ve zaman<br />

kavramları üzerinde duran sanatçı, kişisel üretimlerinin yanı sıra atölyesinde güzel<br />

sanatlara hazırlık, resim ve heykel alanında da özel dersler verecek.<br />

AÇILIŞA ÖZEL “ONDOKUZSEKİZ” SERGİSİ<br />

Başak Arslan Atölyesi, sekiz bağımsız sanatçının serbest çalışmalarından oluşan bir<br />

sergiyle kapılarını açtı. Üniversiteden arkadaş olan sanatçılar Başak Arslan, Merve<br />

Binici, Duygu Deniz Bilgin, Elif Büyüknohutçu, Reach Geblo, Deniz İkizler, Sinem Üstün<br />

ve Gizem Üstüner’in katkılarıyla sanatseverlerin beğenisine sunulan “Ondokuzsekiz”<br />

için atölye açılışlarındaki en iyi ifade biçiminin sergi olduğunu düşündüklerini dile<br />

getiren sanatçılar, çalışmalarının aynı kadroyla bağımsız ve kolektif bir şekilde devam<br />

edeceğini ifade etti.<br />

“ÇALIŞMALARIMIZ HERKESİN OTOPORTRESİ GİBİ OLDU”<br />

Sergide ortak bir konsept olmadığını söyleyen sanatçılar, herkesin kendini yansıtan<br />

projelerle sergiye katıldığını belirtti. Sanatçı Deniz İkizler ise; “Herkesin kendi tadından<br />

üretimlerine yer vermek istedik. Kim nasıl dokularda işler üretiyorsa, çalışmalarında<br />

nasıl metotlar kullanıyorsa, o tarzda çalışmalarla yer aldı bu sergide. Çalışmalarımız<br />

kendi otoportremiz oldu kısacası. Bu sebeple serginin belli bir konsepti olmadı. Aşağı<br />

yukarı hangi sanatçı nasıl çalışıyor, bunu göstererek bundan sonraki üretimlerine referans<br />

taşısın istedik. Bağlam olarak birbirinden çok uzak işler de yok aslında. Üretimlerimiz<br />

benzediği için, keyifli bir süreç oldu bizim için. Ortaya birbirinden çok kopuk olan<br />

işler çıkmadı” değerlendirmesinde bulundu.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 75


Tiyatro<br />

Tiyatroda “ekip” olma<br />

hali ve kutsal oyuncular:<br />

Tiyatroadam<br />

REHA KADAK<br />

Ülke tiyatromuz, Güllü Agop ile Türk tiyatro dilinin şekillenmesinden<br />

bu yana, daima “ekip” ruhuyla ilerleyen özel tiyatrolar<br />

sayesinde ayakta durmuş; en iyi çalışmalarını/dönemlerini de<br />

bu “ekip”lerin hafızalara kazınan projelerinde yaşamıştır. Kent<br />

Oyuncuları, Dormen Tiyatrosu, Genar Tiyatrosu, Arena Tiyatrosu,<br />

Ankara Sanat Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu, Devekuşu Kabare, Orta<br />

Oyuncular, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu...<br />

Son yıllarda – özellikle de son on yılda- çeşitli tiyatrolar kurulmasına<br />

rağmen bunların birçoğu “ekip” olma halini başaramadığından ya devamlılık<br />

arz edememişler ya da nitelikli projelerle kendilerini hâlâ duyuramamışlardır.<br />

Tiyatroadam, tıpkı yukarda saymış olduğum, Türk<br />

tiyatrosunun lokomotif ve öncü tiyatrolarının felsefesiyle yola çıkmış<br />

bir “ekip”. 2007 yılında, konservatuvar mezunu bir grup oyuncu tarafından,<br />

sinema yönetmeni Serdar Akar’ın önderliğinde kurulan tiyatro<br />

topluluğunu, ilk oyunları olan Hristo Boychev’in yazdığı ve Murat<br />

Karasu’nun yönetmiş olduğu “Albay Kuş” adlı çalışmada izlemiştim.<br />

Birkaç sezon sonra da hemen hemen aynı kadro ile Hrito Boychev’in<br />

bir başka önemli oyunu olan “Bölge Hastanesi”ni, ekip içinden Fatih<br />

Koyunoğlu ve Deniz Özmen rejisiyle izleme fırsatı bulmuştum.<br />

İlk olarak dikkatimi çeken durum, Tiyatroadam’ın<br />

“ekip” olarak hareket etmesiydi. 2013-2016 sezonunda<br />

bir Brecht çalışması olan, Ümit Aydoğdu’nun<br />

başarılı rejisiyle “Arturo Ui’nin Önlenebilir<br />

Tırmanışı” oyunlarıyla da daha da ses getiren<br />

ekip, aynı alkışı geçen seneki Emrah Eren’in<br />

yönettiği, Nazım Hikmet’in eşsiz oyunu “İvan<br />

İvanoviç Var Mıydı Yok Muydu”yla da almıştı. Ekip<br />

bu sezona da oldukça ses getirecek iki çalışmayla<br />

imza atıyor; Duşan Kovaçeviç’in yazdığı, Emrah<br />

Eren yönetimindeki “İntiharın Genel Provası” ve<br />

yine bir Brecht oyunu ve yine bir Ümit Aydoğdu<br />

yönetmenliği olan “Kafkas Tebeşir Dairesi”.<br />

TİYATROADAM’SAL MASALSI BİR DÜNYA:<br />

KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ<br />

Kafkas Tebeşir Dairesi, Brecht’in 1944 yılında<br />

kaleme aldığı başyapıtlarından biri. Oyun<br />

Gürcistan’da yaşanan<br />

iç savaş esnasında,<br />

annesi tarafından terk<br />

edilen soylu bir bebeği<br />

korumak için hayatını<br />

onca tehlike içine atan<br />

ve oyunun sonunda<br />

“annelik” hakkını<br />

isteyen Grusche’nın<br />

verdiği mücadeleyi anlatırken,<br />

bir yandan da,<br />

ezen-ezilen, halk-iktidar,<br />

emek-sömürü gibi Brecht’yen dünya görüşünün sorgusunu da<br />

görürüz. Ümit Aydoğdu, evvelki çalışması bir Tiyatroadam projesi<br />

olan yine bir Brecht oyunu “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”<br />

oyununda olduğu gibi bu oyunda da başka bir dünya doğurmuş.<br />

Brecht’in tiyatro düşüncesi olan açık biçim/göstermeci sahneleme<br />

ve oyunculuk biçimlerine sahnede fazlasıyla zemin yaratırken, Tiyatroadam’sal<br />

dinamizim, tempo, tampereman, eğlence ve elbette<br />

“ekip” olma halini sahneye taşımış. Büyüklere dair bir masalsı<br />

atmosfer yaratmış.<br />

VE KUTSAL OYUNCULAR<br />

Bu oyunda da başrol yok. Tiyatroadam’ın tiyatro<br />

anlayışı da zaten bu. Bu oyunda başrol, sahne<br />

üzerindeki tüm ekip... Bu sekiz oyuncu, birbirinden<br />

farklı karakteri aynı anda dönüşümlü olarak<br />

oynuyorlar. İsimlerini tek tek anmaktan gurur<br />

duyduğum meslektaşlarım Baransel Gürsoy,<br />

Deniz Özmen, Ediz Akşehir, Esra Şengünalp, Gökhan<br />

Azlağ, Pelin Bölükbaş, Rana Büyükyılmaz,<br />

Serdar Akülker... Her biri, tiyatro dünyasında<br />

unutulan bir şeyi bizlere yeniden hatırlatıyor:<br />

Ekip olma hali. Hepsi bir diğeri için sahnede,<br />

hepsinin amacı sadece birlikte var olmak; her<br />

biri aynı zamanda her şey, her biri aynı zamanda<br />

müzik, her biri aynı zamanda Peter Brook’un<br />

deyimiyle Kutsal Oyuncu... Can-ı gönülden tek<br />

tek kutluyorum hepsini.<br />

76 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sergi<br />

Teksin Özgüz,<br />

“Başka Bir Şey”<br />

ile Adana’da<br />

Kadıköylü ressam Teksin Özgüz’ün açılışını<br />

yazar-şair Sunay Akın’ın yaptığı “Başka Bir<br />

Şey” adlı resim sergisi, Çukurova Belediyesi<br />

organizasyonu ile Adana Büyükşehir<br />

Belediyesi 75. Yıl Sanat Galerisi’nde yoğun<br />

bir katılımla gerçekleşti.<br />

Sergide yer alan resimlerinin çoğunda,<br />

idealize edilmiş büyük bir şehrin geniş<br />

panoramik görünümünü yansıtan Özgüz;<br />

belli bir mesafeden, sakin ve düşünceli bir<br />

şekilde boyuyor ve nesnelerini sanki bir<br />

dürbün ile izler gibi izleyiciye yaklaştırıyor.<br />

İzleyiciye sunmadan önce resimlerinde<br />

hayal dünyasına yakınlaşıyor, aynı metodu<br />

kullanarak geleceğe bakıyor.<br />

DOĞASAL GERÇEKLİK VE YAŞAMSAL VAR<br />

OLUŞA PARMAK BASIYOR<br />

Ressam, sergide yer alan şehir imgelerinde<br />

doğasal gerçeklik ve yaşamsal var oluşa<br />

parmak basmakla kalmıyor; bu realiteyi<br />

estetik bir öngörü boyutlarında insanların<br />

ilgi ve beklentilerine sunuyor, düşünceye<br />

açıyor. Bu yönüyle düşünceyi, sorunu<br />

içeren bir resim ortaya koymuş oluyor. Bu<br />

resim yüksek ayar bir görselliği, soyut tadı<br />

yüksek bir plastiği kapsamına alıyor. Şehir<br />

imgelerinde bütün bu anlatılanları ve gösterilenleri<br />

kendine özgü bir üslupla yapıyor<br />

sanatçı. Var oluşu ve yaşayan şehirleri,<br />

başkasına benzemeyen, kendisine ait bir<br />

estetik değer skalasından görüp değerlendiriyor<br />

ve uyumun denge ritminde ifade<br />

edip ortaya çıkarıyor.<br />

TEKSİN ÖZGÜZ HAKKINDA<br />

Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini<br />

Adana’da tamamladı. 1974-1976 yılları<br />

arasında Mithatpaşa Sanat Enstitüsü’nde<br />

resim ve moda eğitimi aldı. 1976 yılında<br />

İstanbul’a yerleşti. Kurduğu atölyede resim<br />

çalışmalarına devam etti, çeşitli grup sergilerine<br />

katıldı. 1988-2000 yılları arasında Klasik<br />

Türk Müziği eğitimi aldı. ÜMC’de korist<br />

olarak görev yaptı. 1998 yılında İstanbul Yeditepe<br />

Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi<br />

Plastik Sanatlar Bölümü’ne girdi ve 2002<br />

yılında Zahit Büyükişliyen ve Özdemir Altan<br />

atölyelerinden mezun oldu. 1995-2010<br />

yılları yaz aylarında İngiltere ve Amerika’da<br />

sanat araştırmaları ve çalışmaları yaptı, bu<br />

çalışmalarını halen devam ettirmekte.<br />

2003 Ağustos-Eylül arası İngiltere Bournemouth<br />

University’de resim çalışmaları yaptı,<br />

sanat ile ilgili eğitim programına katıldı. 2005<br />

Ağustos-Eylül aylarında Amerika San Francisco’da<br />

Academy of Art University’de workshop<br />

çalışmasına katıldı. Bournemouth ve San<br />

Francisco’da katıldığı eğitim programları<br />

sonrası düzenlenen karma sergilerde resimleri<br />

yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli karma<br />

ve kişisel sergilere katıldı. Chicago, Londra,<br />

California ve Houston’da özel koleksiyonlarda<br />

resimleri bulunmakta... 2011 Mayıs ayında<br />

California’da Orange County Fine Arts tarafından<br />

pastel kategorisinde bir resmi birincilik<br />

ödülü aldı. 2001 yılında kurduğu Teksin<br />

Sanat Galerisi’ni yönetmekte, ayrıca resim<br />

çalışmalarına devam etmekte. Teksin Özgüz,<br />

Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyesi.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 77


Sanat<br />

Yat’e Creative Studio,<br />

Moda’da<br />

sanatseverleri<br />

bekliyor<br />

30 yılı aşkın süredir aktif bir şekilde sanat hayatını<br />

sürdüren seramik sanatçısı Hülya Çeltikçi,<br />

Moda Şevki Bey Sokak’ta yer alan yeni atölyesini<br />

sanatseverlerin hizmetine soktu. Daha önce beş<br />

yıldızlı oteller, Kapalıçarşı ve devlet üniversitelerinde<br />

gerçekleşen birçok projede yer alan<br />

sanatçının kendi ürünlerinin sergilenip satışının<br />

gerçekleşeceği yeni mekân, aynı zamanda<br />

kolektif bir çalışma alanı olarak da özellikle<br />

sanatçıların kullanımına açık olacak.<br />

“Kolektif bir atölye gibi burası; Yat’e Creative<br />

Studio... Yat’e çamur demek. Aktif olarak 30<br />

yıldır çamurla uğraştığım için en güzel isim bu<br />

olacaktır diye düşündüm. Ne kadar savaşabilirim<br />

bilmiyorum ama kollarım ve enerjim yettiği<br />

sürece çamur ve seramik yapmak niyetindeyim.<br />

Bugün buradayız. Umarım uzun süre<br />

Kadıköy’de kalırız” diyen sanatçı, Kadıköy Life<br />

Dergisi’ne yaptığı açıklamada şunları ifade etti:<br />

“Atölyem karşı taraftaydı. Ben zaten Kadıköylüyüm,<br />

burada oturuyorum. Eve yakın olsun,<br />

yolda harcadığımız zamanı sanata ayıralım diye<br />

bir buçuk senedir yaklaşık bu lokasyonda yer<br />

arıyordum. Biraz uzun sürdü hedefe ulaşmak<br />

ama şu anda hem showroom hem atölye bir<br />

arada oldu.<br />

Kadıköy’de artık sanatsal faaliyetlerimizle biz<br />

de varız. Bunu eşimizle, dostumuzla, komşularımızla,<br />

çevredeki herkesle paylaşmak<br />

istedik. Dışarıdan hiçbir ürün yok. İçerideki<br />

bütün ürünler tamamen bana ait ve hepsi<br />

elde yapılmış. Özellikle bunun altını çiziyorum.<br />

Fırının dışında hiçbir makine yok. İnsanlarımız<br />

eşine dostuna hediye alırken kişiye özel, özgün<br />

bir şey alsın, bunu hedefliyoruz. Gençlerle bir<br />

arada çalışıyorum. Ben tecrübelerimle onlara<br />

birazcık yol göstereyim, onlar da vizyonlarıyla<br />

beni geliştirsinler istiyorum.”<br />

Oğuz Abadan’dan müziğe yenilikçi yaklaşım;<br />

Müzik ve Teknolojileri<br />

Sanat Merkezi<br />

Usta müzisyen Oğuz Abadan, genç müzisyenlere sahne deneyimi kazandırmak ve<br />

sanat hayatına attıkları ilk adımlarına destek olmak amacıyla Kadıköy Koşuyolu’nda<br />

bulunan Oğuz Abadan Müzik ve Teknolojileri Sanat Merkezi’nde her ay gerçekleştirdiği<br />

konserlere hız kesmeden devam ediyor.<br />

Son olarak düzenlenen konserde her biri kendi alanlarında yetenekli genç yıldızlar,<br />

deneyimli piyanist Ayşegül Abadan Üçüncü yönetiminde sahne aldı. Müzisyenler<br />

farklı armonileri özgün yetenekleriyle buluşturdu, sahne performanslarıyla göz<br />

doldurdular. Sezonun en heyecan verici sahnesinde yer almanın mutluluğunu aileleriyle<br />

paylaşan gençler, öğretmenlerinden ve dinleyicilerden tam not aldı.<br />

MÜZİĞE YEPYENİ BİR BOYUT<br />

Oğuz Abadan MTSM’nin bünyesindeki Müzik Akademisi; Rock School, Faredoo<br />

Çocuk Üniversitesi Workend Kurumsal Programları, Film Müziği Atölyesi gibi master<br />

programları ile müzikseverlere ve genç yeteneklere ev sahipliği yapıyor. Sanatseverler<br />

için zenginleştirilmiş müzik programları, çocuk atölyeleri, müzikal gösterileri, ileri<br />

müzik eğitimi ve performans sanatlarıyla her yaştan müzisyeni geleneksel ve çağdaş<br />

müzikle tanıştırıyor. Genç yeteneklere ve sanatçılara vermiş olduğu destekten<br />

dolayı adından söz ettiren usta müzisyen Oğuz Abadan, MTSM’ye getirdiği yenilikçi<br />

yaklaşımları ile müziğe yepyeni bir boyut kazandırıyor.<br />

Gençlerin sanatla buluşma mekânı;<br />

Ante Sanat<br />

“Hayat Sanatta” sloganıyla<br />

sanatın birleştirici ve iyileştirici<br />

gücünü yaşamak isteyen<br />

gençlere Kadıköy Kalamış’ta<br />

kapılarını açan Ante Sanat,<br />

atölyeleriyle fark yaratmayı<br />

hedefliyor.<br />

Sanatın, toplumun iyileştirici<br />

ve birleştirici gücü olduğuna<br />

inanan Mimar Sinan Devlet<br />

Konservatuvarı mezunu tiyatro<br />

sanatçıları Duygu Üzüm Arat ve Can Kulan’ın “Hayat Sanatta” mottosuyla kurduğu<br />

Ante Sanat Merkezi’nde; 06-16 Yaş Sanat Destekli Drama, Konservatuvara Hazırlık,<br />

Tiyatro ve Sinema Oyunculuğu, Emre Törün ile Kamera Oyunculuğu, İletişim Odaklı<br />

Tango, Çocuk ve Yetişkinler İçin Ritim Terapi Atölyeleri bulunuyor.<br />

ANA HEDEFLERİ, GENÇLERLE FARK YARATMAK<br />

Fenerbahçe Stadı’na yürüme mesafesinde olan Ante Sanat’ın kurucuları Arat ve<br />

Kulan, tüm atölyelerde ana hedeflerinin toplumda birbirini anlayan, ön yargıları<br />

kırılmış, hayal güçleri kuvvetli, üretimi arttırma potansiyeline sahip gençlerle fark<br />

yaratmak olduğunu belirttiler.<br />

78 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sanat<br />

Esat Acet Nuhoğlu’ndan<br />

50. kişisel sergisi<br />

ÖZGÜRLÜĞE<br />

HASRET<br />

CENAY TOPRAKKAYA<br />

Ressam Esat Acet Nuhoğlu, yeni yıl ile birlikte 50. kişisel<br />

sergisini sanatseverler ile buluşturdu. Büyük Kulüp’te<br />

yoğun ilgiyle gerçekleşen ve katılımcıların bir hayli<br />

beğenisini kazanan sergide, Nuhoğlu’nun tamamı at figürlerinden<br />

oluşan “Özgürlüğe Hasret” konulu yağlıboya<br />

eserleri yer aldı.<br />

Yeni sergisi ve at figürlerine olan ilgisi hakkında Kadıköy<br />

Life Dergisi’ne açıklamada bulunan Esat Acet Nuhoğlu;<br />

“At günümüzde de geçmişteki gibi en sevdiğimiz<br />

hayvanlar arasında yer alır. Yıllar geçmesine rağmen bu<br />

durumun değişmemesinin nedeni, atların sadece fiziksel<br />

özellikleri sayesinde bize olan yardımları değildir. Bize<br />

verdikleri sadakat ve sevgi sayesinde onları can dostlarımız<br />

olarak görürüz. Onlarla duygusal bağlar kurarız”<br />

dedi. Nuhoğlu, sözlerine şöyle devam etti:<br />

AT SEVGİSİ SONA ERMEZ<br />

“Yeri gelir ona bir şey olmasın diye çabalarız, yeri gelir<br />

arkasından yas tutmak zorunda kalırız. Ama hiçbir<br />

zaman yüreğimizdeki at sevgisi sona ermez. Ben de<br />

bu sevginin eserlerime yansıması gerektiğini düşündüm.<br />

Çünkü atlar gibi cesur, güçlü, sadakatli, sevecen,<br />

özgür yaradılışlı hayvanlar, hayatımızın önemli anlarını<br />

kapsıyor. Bana göre sanat, hayatımızdaki anlarımızı ve<br />

anılarımızı içeren, bakıldığı zaman insanın içine işleyen<br />

ve onda farklı duygular uyandıran, biricik eserlerden<br />

oluşur. Hayatımda değer verdiğim bu iki şeyi -atları ve<br />

sanatı- birleştirerek çalışmak, eserlerimi üretişimin her<br />

aşamasında ve daha sonrasında beni mutlu etmekte.<br />

Fotoğraf sanatçısı Kadir Çivici’ye ye bana vermiş olduğu<br />

destekten dolayı teşekkür ederim.”<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : <strong>79</strong>


Yaşamın İçinden<br />

Sokak için sanat:<br />

Dede Fatih<br />

Kolçak<br />

REHA KADAK<br />

Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nde 2000’li yılların başında<br />

sokak sanatçıları geleneği daha başlamamışken, biri<br />

kuklasıyla gösteri yapmaya başlamıştı. O tarihlerde tanışmıştım<br />

Dede Fatih Kolçak’la. İstiklal Caddesi’nde bir<br />

devrim yapmış, kendisinden sonra gelen sokak sanatçılarına<br />

rol model olmuş ve cesaret vermişti. Sonrasında<br />

cadde, bir döneme kadar karnaval havasında önemli<br />

yeteneklerin çalışmalarına açık bir sahne özelliğine<br />

bürünmüştü. Ancak, Beyoğlu’nda değişen bir şey vardı,<br />

bundan hemen etkilenen elbette sanat ve bunun sonucunda<br />

da sokak sanatçıları olmuştu.<br />

Bu evrede bu sokak sanatının devrimcisi Dede Fatih<br />

Kolçak, 2008 yılı gibi Kadıköy Süreyya Operası’nın<br />

önünü mesken aldı. İki yıla yakın İzmir Alsancak ve<br />

Ankara Çankaya’yı da mesken tuttuktan sonra, yeniden<br />

Kadıköy’e döndü ve Kadıköy’de de tıpkı Beyoğlu’nda<br />

olduğu gibi sokak sanatçılarının sahne almalarına ön<br />

ayak oldu. O günden bu yana da Süreyya Operası’nda<br />

önünde hafta sonları saat 14.00 itibariyle sahne almaya<br />

devam ediyor.<br />

Dede Fatih Kolçak, Kadıköy’de birçok gencin sanatla<br />

ilgilenmesine neden olmuş bir kişilik. Kurmuş olduğu<br />

Mask İstanbul ve U.Ç.E. gibi sanat kolektifleriyle pandomim,<br />

kukla yapımı, yazarlık üzerine<br />

ücretsiz olarak çeşitli atölyeler<br />

düzenledi ve burada yetiştirdiği<br />

gençlerin üniversitelerin sanatla<br />

ilgili bölümlere girmesini sağladı.<br />

Sokak demek, Dede Fatih Kolçak<br />

için özgürlük ve kendini ifade etme<br />

biçimi demek. Bu ifade biçimini de<br />

Kadıköy’deki insanlarla paylaşmaktan<br />

keyif duyduğunu dile getiriyor<br />

ve ekliyor:<br />

OKUYAN BİR TOPLUM DEĞİLİZ<br />

“Kadıköy halkı duyarlı, zaten<br />

Beyoğlu’ndaki son zamanlarımda<br />

da beni yalnız bırakmayan kitle<br />

Kadıköylülerdi. Ben de onların<br />

destekleriyle Kadıköy’ü mesken<br />

tutmaya karar verdim. Amacım,<br />

insanlarla paylaşım içinde olmak,<br />

özellikle çocuklar ve gençlerle.<br />

Onların birçoğu ile sokakta temas<br />

içindeyim. Onların yararına olacak<br />

eserleri kukla oyunu yapıyorum.<br />

Bu sene repertuarımda üç oyunum<br />

var. Bunlardan biri benim yazdığım<br />

Vehbi, Oscar Wilde’ın Mutlu Prens’i<br />

ve Saint- Exupery’in Küçük Prens’i.<br />

Sekiz ile dokuz dakikalık oyunlar<br />

bunlar. Maalesef okuyan bir toplum<br />

değiliz. Madem okumuyoruz ya da<br />

okumaktan alıkoyuluyoruz, ben<br />

de bu eşsiz eserleri kukla oyununa<br />

uyarladım, böylelikle bu eserlerden<br />

gençlerin ve çocukların haberdar<br />

olmasını sağlıyorum. Önümüzdeki<br />

yıl da Don Kişot eserini uyarlamaya<br />

çalışacağım.<br />

ÇOCUKLARIN ŞANSI OLMAYA<br />

DEVAM EDECEĞİM<br />

Kapalı alanlarda da sanat yaptım,<br />

ancak hiçbiri bana sokaktaki samimiyeti,<br />

teması, insanlarla kurduğum<br />

iletişimi sağlamadı. Ne yazık ki ekonomik<br />

koşullardan insanlar tiyatrolara<br />

bile gidemiyor. Ben sokakta<br />

olmaya ömrüm el verdiğince devam<br />

edeceğim. Çocukların şansı olmaya<br />

devam edeceğim. Çalışkan ve iyi<br />

kalpli çocukların başarılı olmasını<br />

istiyorum. Kadıköy’de Süreyya Operası’nın<br />

önü benim sahnem, evim.<br />

Tüm çocukları ve gençleri hafta<br />

sonları bekliyorum.”<br />

Sokak için sanatın temsilcisi Dede<br />

Fatih Kolçak. Sokak onun sahnesi,<br />

evi; Kadıköy’e gelenleri evine<br />

bekliyor.<br />

80 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Yaşamın İçinden<br />

Kadıköy’ün tablocusu: Bora Balaban<br />

Moda Caddesi’nin başlangıcından Moda’ya<br />

doğru ilerlerken sağ taraftaki bir<br />

duvarda, çeşitli tanınmış film ve albüm<br />

afişleriyle dünyaca ünlü ressamların<br />

yaptığı resimlerin yeni tasarım hallerinden<br />

oluşan kanvas çerçeve tablolar gözünüze<br />

takılır. Benim de yaklaşık 2010 yılında<br />

gözüme takılmıştı bu renkli ve özgün çalışmalar.<br />

Duvarın karşındaki Huzur Pasajı’nı<br />

gösteriyordu adres.<br />

İçeri girdiğimde, daha niceleri mevcuttu<br />

bu tasarımlardan. Sıcak sohbetli biri<br />

başlamıştı konuşmaya. Eski esnaflar da<br />

öyleydi eskiden, sadece konuşmak için bile<br />

dükkânlarına gidilirdi. Bu tasarımları yapan,<br />

mekânın da sahibi Bora Balaban, 2010 yılından<br />

beri gerçekleştirdiği özgün çalışmalar<br />

ve sohbetiyle beni bağlamıştı kendine.<br />

Kolay değil Beyoğlulu olmak. O zamanlar<br />

sadece zorunlu nedenler olması gerekti<br />

Beyoğlu’ndan çıkmak için başka bir semte.<br />

Kadıköy’e gelme nedenlerim o dönemler<br />

Bora Balaban ve sıcak tasarım mekânı Baykush<br />

Shop içindi. Şimdilerde buraya yakın<br />

ikamet ediyorum oysaki...<br />

PASAJI DA CANLANDIRDI<br />

Bora Balaban, toptancılık işleriyle uğraşırken<br />

bir yandan da kendi tasarladığı kanvas<br />

tabloların internet üzerinden satışını yapar<br />

ve kendine depo amaçlı olarak bugünkü<br />

Huzur Pasajı’ndaki dükkânı tutar. Hemen<br />

akabinde depo olarak kullandığı bu yeri,<br />

tasarımlarının satışının da yapıldığı dükkâna<br />

dönüşür. Ancak, 2009 yılında burayı<br />

açtığında pasaj atıl durumdadır, kimse<br />

Huzur Pasajı’na uğramaz, Bora Balaban’ın<br />

yapmış olduğu bu tasarımlar pasajın da<br />

canlanmasına neden olur. O günden bu<br />

yana değişmeyen müşterilerinin yanına<br />

yenileri de eklenir.<br />

BİR KADIKÖY SİMGESİ<br />

Bora Balaban, ilk olarak dünyaca ve ülkece<br />

ünlü filmleri kendinde çağrıştırdığı anları tasarlayarak,<br />

o filmlere dair afişler yapmakla başlar<br />

işe. Sonradan buna tanınmış ressamların<br />

tablolarının farklı tasarımları da eklenir. Müşterilerden<br />

gelen isteklerden de yeni tasarımlar<br />

meydana çıkmaya başlar. Bu güzel kanvas<br />

çerçeve tablo tasarımlarına bardak altığı, buzdolabı<br />

magnetleri, plaka baskılar, tişörtler, bez<br />

çantalar da eklenir. Bora Balaban, tasarımlarını<br />

satmaktan ziyade insanlara temas etmek<br />

istiyor. Bir esnaf olduğunu her konuşmasında<br />

vurguluyor. 2009 yılında açtığı bu küçük şirin<br />

dükkânı hâlâ ayakta ve Bora Balaban, tıpkı<br />

diğer Kadıköylü eski esnaflar gibi yıllar sonra<br />

da bir Kadıköy simgesi ve hafızası olacak.<br />

Sanatın sokağa yansıması ve müzik<br />

Bahariye’de ufak bir tur atıyoruz. Uzaklardan, çok eski tarihlerden<br />

bir ses duyuyoruz cadde boyu; Santur sesi. Uzun senelerdir<br />

Kadıköy’de tanıdık bir sima olan Taylan Atar’ın santurundan<br />

geliyor bu ses. Kadıköy’ün sanata, sanatçıya bakışının bir<br />

sonucu olarak burada müzisyenler ayrı bir öneme sahip. Haldun<br />

Taner’den Barış Manço’ya, Cemal Süreya’dan Bedri Rahmi<br />

Eyüboğlu’na kadar uzanan bir entelektüel birikim sebebiyle<br />

sanatçıya yüklenen anlam, Kadıköylülerin değer bilinciyle<br />

yükseliyor.<br />

İşte bütün bunların sonucunda sanatın sokağa yansıması,<br />

sokak sanatçılarıyla inşa ediliyor. Bu noktada sokak müzisyeni<br />

Taylan Atar ile kısa sohbetimiz oldu. “Çaldığım santur, İran<br />

santuru. 3 bin yıllık bir tarihi olduğu söyleniyor. Sesinin kadın<br />

sesine benzemesinden dolayı Pers İmparatorluğu döneminde<br />

300 yıl yasaklanan bir enstrüman... Bizdeki piyanonun atası<br />

aynı zamanda... Biçim olarak kanuna benziyor, fakat ses olarak<br />

piyanoya daha yatkın. Ülkemizde ise yeni bir enstrüman. Çalan<br />

10 parmağı geçmez. Biri de benim. Sekiz yıldır Türkiye’nin farklı<br />

illerinde, kasabalarında gezerek, dolaşarak santur çalıyorum”<br />

şeklinde konuşan müzisyen Atar; “Kadıköy halkı sanata, sanatçıya<br />

sahip çıkıyor ama enstrümanın tarihsel kökeninden kaynaklı<br />

biraz muhalif bir yapısı var. Resmi kurumlarla da aramız<br />

pek iyi değil o yüzden” diyerek düşüncelerini ifade etti.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 81


Değerlerimiz<br />

Kadıköy’ün<br />

“İnci”si<br />

İstanbul’da olduğunuz ve kendinizi bu<br />

lezzetlerden dolayı Kadıköy’de yaşamaktan<br />

özel hissettiğiniz bir pastane...<br />

REHA KADAK<br />

Kadıköy, yani tarihte anılan adıyla Körler Ülkesi,<br />

cumhuriyetimizin gözleri açık, aydınlık<br />

insanlarına ev sahipliği yapar. Bununla da<br />

kalmaz, hem mideye hem de gözlere aynı<br />

anda hitap eden birçok lezzet duraklarının<br />

da önem arz eden bölgesidir. Eski ve geleneksel<br />

fırınlar ile pastanelerimiz de bölgenin<br />

başrolündedir. Azımsanmayacak kadar da<br />

Avrupa’daki fırınlar kadar iyidirler.<br />

Bahariye Caddesi’nden Moda Havuzu<br />

tarafına doğru ilerlerken yolun sol tarafında<br />

1958 yılından beri bu bölgenin incisi olan<br />

İnci Pastanesi, yukarıda da dile getirdiğim<br />

üzere hem göze, hem de mideye hitap<br />

ediyor. Pastanenin sahibi ve ustası, hâlâ<br />

işinin başındaki Tevfik Amca (Tevfik Kaba),<br />

12 yaşından beri bu mesleğin içinde. İlk<br />

ustası da abisi... Kasımpaşa’da başlayan<br />

serüvenleri, Karagümrük’te devam ettikten<br />

sonra 1958 yılında Kadıköy’deki şimdiki yerine<br />

demir atarlar. O günden beri de Tevfik<br />

Amca dümeni devralır.<br />

“PASTANECİLİK ZOR İŞ...”<br />

Tevfik Amca, “İşinin başında olmazsan<br />

olmaz; pastanecilik zor iş, hele ki 1958<br />

yılından beridir aynı yerindeysen, en az 50<br />

yıllık müşterilerin hâlâ geliyorsa, onlara ilk<br />

günkü lezzeti, güleryüzü sunman gerekli ve<br />

yeni müşterilerine de aynı özeni göstermelisin”<br />

diyor. Tevfik Kaba, işini sevgiyle<br />

yapan eski esnaflardan. Müşterisi ile yakın<br />

teması seven, onlarla konuşan, Kadıköy için<br />

önemli bir simge.<br />

İnci Pastanesi, haftanın her günü ve günün<br />

her saati tıka basa dolu. Özellikle hafta<br />

sonları Moda’ya kahvaltı yapmaya gidenlerin<br />

uğrak yerlerinin başında. Buradaki<br />

tüm ürünler taze olmakla birlikte oldukça<br />

da leziz. Ben en çok İnci’nin elde açtıkları<br />

hamurdan yaptıkları ıspanaklı böreğini ilk<br />

önceme alıyorum, bu böreğin peynirli ve<br />

patatesli çeşidi de mevcut. Ayrıca, bir diğer<br />

tuzlu ürün cevizli-dereotlu poğaçası, tuzlu<br />

keki de buranın özel ürünlerinden.<br />

Ancak, en sevdiğim iki özel ürünü sona<br />

bırakıyorum. Kahvenin yanında İnci’den<br />

başka hiçbir pastanede bu kadar yumuşak,<br />

taze ve harikulade bir kremasıyla bulamayacağınız<br />

Alman Pastası ve de ancak<br />

Avusturya’da bu kadar güzelini yiyebileceğimiz<br />

Strudel tatlısını alarak, buradaki rutin<br />

kapanışımı yapıyorum. Ama, mekânın diğer<br />

müdavimleri, acıbadem kurabiyesi, ekler,<br />

kuru pasta ve kurabiye çeşitleri için günün<br />

her saatinde bu özel yere sık sık uğruyorlar.<br />

Her İnci’den çıkarken, Tevfik Amca’nın “güle<br />

güle” ikramlarıyla uğurlanırken, eski bir<br />

esnafın hâlâ işinin başında olma durumu<br />

da size ayrı bir haz veriyor.<br />

82 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sağlık<br />

Stres nedir?<br />

Stresle<br />

karşılaştığımızda<br />

neler yaparız?<br />

DR. PINAR AKAN<br />

MEDAMERİKAN TIP MERKEZİ<br />

Stres, vücudun korunması için<br />

gereken en değerli koruma<br />

mekanizmalarından birisidir.<br />

Stres yaratan evrensel etkenlerin<br />

(afet, savaş, yokluk, hastalık)<br />

yanı sıra insani ilişkiler (aile,<br />

kariyer, toplumsal) de bizde<br />

bu süreci başlatır. Nasıl ve ne<br />

kadar tepki vereceğimiz ise<br />

kişiliğimiz, sosyal statümüz ve<br />

geçmiş tecrübelerimize bağlıdır.<br />

Dolayısıyla etkilenme oranı,<br />

kişiden kişiye değişecektir. Uzun sürmesi halinde, bu<br />

süreçte oluşan kimyasal ve hormonal etkiler nedeniyle<br />

bazı hastalıklar meydana gelmektedir.<br />

Vücudun bir olayı stres olarak algılaması, endişe yaratan<br />

her durumun beyinde proses edilmesiyle başlar. Gelen<br />

mesajın acil tehlike veya kalıcı durum arz etmesine<br />

göre böbreküstü bezleri, vücutta gereken değişiklikleri<br />

başlatmış olur. Ani streslerde adrenalin ön planda olur<br />

ve hipertansiyon, çarpıntı, terleme, ağız kuruması, görme<br />

bulanıklığı, kulaklarda çınlama, baş ağrısı ortaya çıkar.<br />

Uzun süreli/ kronik streslerde ise kortizol hormonunun<br />

ön planda olması nedeniyle kilo artışı, şeker bozuklukları,<br />

bağışıklık problemleri, tiroid hastalıkları başlar. Erişkin<br />

aknesi, sırtta yağ birikim bozuklukları, dikkat eksikliği,<br />

kısırlık gibi durumlarla da karşılaşılır. Stres, mide bağırsak<br />

sisteminde gaz, ülser, kabızlık şeklinde etkilemektedir, cilt<br />

döküntüleri yaratabilir.<br />

Stresten tümüyle korunmak mümkün değildir, ancak bazen<br />

toplumsal veya doğal afet zamanlarında mevcut yükümüze<br />

eklenen yeni stresler fiziksel sıkıntılara yol açar.<br />

Çağlar boyunca ruh beden dengesini korumak amacıyla<br />

dayanışma, içsel muhasebe, kendine inanç ve meditasyon<br />

önerilir. Doğal beslenme, düzenli spor, meditasyon,<br />

hobilerle uğraşmak, aile bağlarının güçlü olması önemli<br />

ve gereklidir. Özellikle çalışan kişilerin çoğu için önerilerin<br />

tümünün birlikte yapılması çok zordur. Bu nedenle 20/80<br />

kuralı gereği, en çok randımanla en az zaman gerektiren,<br />

günlük iş akışını ve günlük rutini değiştirmeyen temel<br />

noktaları uygulamak gerekir.<br />

Stresle Başa Çıkmak İçin Günlük Yapılabilecekler<br />

(Anti Stres to do List):<br />

1- Besinsel destek:<br />

Su: Günde 1,5 litre su içmek için masanıza koyun ve işten çıkarken<br />

içmediyseniz bitirin.<br />

B12 vitamini: Zihinsel destek, optimistik bakış açısı.<br />

Çinko: İmmün destek, zihinsel fonksiyon.<br />

Omega 3: Dikkat eksikliği.<br />

Demir: Oksijen taşıma kapasitesi nedeniyle kansızlık olanlarda<br />

yorgunluk ve unutkanlık, uyku artışı yapar.<br />

2- İmmün / Bağışıklık sistemi için destek:<br />

Çinko, vitamin C, zerdeçal.<br />

3- Meditasyon teknikleri:<br />

Derin nefes oksijen girişini artırır, nabız sayısını düşürür, kasları<br />

esnetir. Sabah ve akşam masa başında veya yolda yapılabilir.<br />

Önemli bir ayrıntı, nefesi yavaş alıp kontrollü bırakmaktır. Bu sırada<br />

düşüncelerden arınmaya çalışın, sayı sayarak konsantrasyonunuzu<br />

arttırın.<br />

4- Spor:<br />

20 dakika yürümek, merdivenleri yürüyerek çıkmak, gece yatmadan<br />

önce 10 dakika ağırlık kaldırmak/plank yapmak, haftada 1-2<br />

kere uzun bir yürüyüş yapmak (90-120 dakika), günde belli bir<br />

sayıda adım yürümeye hedef koymak.<br />

5- Uyku:<br />

En az 6 saat hedef koyun. Televizyon izlemeyin, kaydedin. Sonra<br />

bakarsınız. Akşam sekizden sonra mavi ışığın azaltılması, melatonin<br />

salgısını korumak için çok önemli. Dışarıdan gelen ışığın yatak odasında<br />

azaltılması, oda ısısının çok yüksek olmamasını sağlamak,<br />

horlama veya burun tıkanıklığı varsa profesyonel yardım almak, en<br />

azından burun açıcı sprey kullanmak, melatoren kullanmak yararlı<br />

olabilir.<br />

6- Hekim kontrolü:<br />

Stres hormonlarının ölçümleri yapılabilir. Vitamin testleriniz ölçülür,<br />

eksik olanlar takviye edilebilir.<br />

7- Psikolojik danışmanlık:<br />

Stres giderme teknikleri ve grup terapisi. Stres yaratan durumları<br />

azaltabilmek ve bu koşullara kendimizi adapte edebilmek geleceğimizi<br />

belirleyecek. Çince’de ‘Kriz’ kelimesinin ‘Fırsat ve Tehlike’<br />

sembolleri ile ifade edildiği gibi, vücudumuzun stres karşısında<br />

gösterdiği olağanüstü yerinde tepkileri yönetebilmek için fiziksel<br />

güçlülük ve mental keskinliğimizi koruyacak hamleleri seçelim...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 85


Sektör<br />

Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi,<br />

“Butik Hastane” formatıyla<br />

branşlarını çeşitlendirdi<br />

PINAR BALTACI<br />

Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi,<br />

açıldığı 2015 yılında İstanbul’un merkezi<br />

Kadıköy’de Diyabet Hastanesi olarak hizmet<br />

vermeye başladı. Merkezde, bugün artık<br />

farklı birimlerde de sağlık hizmeti verilebiliyor.<br />

NB Kadıköy Hastanesi Hastane<br />

Direktörü Eser Şahin Foto ile hastanenin<br />

geçmişinden bugününe uzanan bir söyleşi<br />

gerçekleştirdik.<br />

Hastanenizin kuruluş tarihinden<br />

bahsedebilir misiniz?<br />

Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi; Türk<br />

Diyabet Cemiyeti ile Türk Diyabet ve Obezite<br />

Vakfı’nın ortak girişimiyle kuruldu. Hastanemiz,<br />

2015 Haziran ayında açıldı. 20 yıl kadar<br />

Harbiye’de hizmet vermiş bir hastaneydi ve<br />

Göztepe’de bir polikliniğimiz vardı. Bu iki tıp<br />

merkezimizi birleştirdik ve hastanemizi kurduk.<br />

İlk aşamada adımızı Diyabet Hastanesi olarak<br />

lanse ettik. Fakat özellikle Kadıköylüler,<br />

hastanemizde farklı bölümlerin de olmasını<br />

talep etti. Kadıköy halkının sahiplenmesi ile<br />

bizler de branş sayımızı arttırmaya başladık.<br />

Branş sayısı artınca da butik bir genel<br />

hastane olmaya karar verdik. İlk olarak isim<br />

değişikliğine gittik. Hastanemize 1955 yılından<br />

bugüne Türk Diyabet Cemiyeti ile Türk<br />

Diyabet ve Obezite Vakfı’nın hizmet bayrağını<br />

taşıyan, ülkemizde diyabet ve obezite<br />

tedavisinde modern tıbbın yerleşmesi için<br />

büyük çaba harcamış olan hocalarımızdan<br />

Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık’ın ismini verdik. Şu<br />

an hastanemizin ismi NB Kadıköy Hastanesi.<br />

Dolayısıyla işin merkezinde diyabet ve<br />

obezite var. Diyabet ve obezitenin komplikasyonlarını<br />

çok iyi yöneten bir hastaneyiz.<br />

Diyabet tanı ve tedavisi haricinde hangi<br />

alanlarda hizmet veriyorsunuz?<br />

Hastanemizde İç Hastalıkları, Endokrinoloji<br />

Metabolizma Hastalıkları, Genel Cerrahi,<br />

Kardiyoloji, Ortopedi ve çok iyi bir Göz<br />

Sağlığı birimimiz de var. Bununla beraber<br />

Nöroloji, Dermatoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon,<br />

Plastik Cerrahi, Üroloji, Beyin<br />

Cerrahi, Kulak-Burun-Boğaz, Podoloji,<br />

Beslenme ve Diyet, Radyoloji departmanımız<br />

halihazırda var olan birimlerden. Göğüs<br />

Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Enfeksiyon<br />

Hastalıkları birimlerimiz de yeni eklendi.<br />

Yakın zamanda Psikiyatri branşını da<br />

ekleyeceğiz. Böylelikle genel bir hastane<br />

olduğumuzu söyleyebiliriz.<br />

Türkiye’de diyabet hastalığı ile ilgili<br />

bilgi verebilir misiniz?<br />

Türkiye’de diyabetli kişi sayısı her geçen<br />

gün artıyor. Bunun nedeni, beslenme<br />

alışkanlıkları ve yaşam standartları. Diyabet<br />

bugün dünyanın sorunu olmaya başladı, tabii<br />

obezite de aynı şekilde. Sağlık giderlerinin<br />

büyük çoğunluğu artık kronik hastalıklara<br />

harcanıyor. Kronik hastalıkların en büyük<br />

kısmını ise diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonlar<br />

oluşturuyor. Bu durum, ülke ekonomisinde<br />

de inanılmaz bir yük teşkil ediyor.<br />

Eser Şahin Foto, Özel Diyabet Hastanesi’nde<br />

Mayıs 2015 tarihinde ‘Yönetim Danışmanı’ olarak<br />

başladığı görevine, Temmuz 2015’te İşletme<br />

Direktörü olarak devam etti. Kasım 2017’den<br />

bu yana da “Hastane Direktörü”...<br />

86 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Sektör<br />

Hatta konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı, bir daire<br />

başkanlığı açarak bu durumu Türkiye’de<br />

kontrol altına almaya çalışıyor.<br />

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF)<br />

rakamlarına göre tüm dünyada 20-<strong>79</strong> yaş<br />

arasındaki bireyler arasında 415 milyon,<br />

Türkiye’de ise 7 milyonun üzerinde diyabetli<br />

bulunuyor. Türkiye’de yaş aralığı baz alındığında,<br />

Avrupa’daki en yüksek karşılaştırmalı<br />

prevelansa ve üçüncü en yüksek diyabetli<br />

birey sayısına sahip ülkeyiz. Dünya üzerinde<br />

193 milyon, Türkiye’de ise 2,7 milyon kişiye<br />

henüz tanı konulabilmiş değil. 2040 yılı<br />

tahminlerimiz, acı gerçeği maalesef gözler<br />

önüne serer nitelikte. 2040 yılında tüm<br />

dünyadaki diyabetli sayısının 642 milyona<br />

ulaşacağını tahmin ediyoruz. Geçtiğimiz<br />

15 yıl içinde Türkiye’de diyabet hastalarının<br />

sayısı neredeyse üç katına çıkarak, 1998’de<br />

2,5 milyon kişiden 2013’te yaklaşık 7 milyona<br />

yükselmiştir. Türkiye, diyabet hastası<br />

sayısının çok yüksek olması sebebiyle, tüm<br />

Avrupa’daki diyabet yükünün neredeyse<br />

yüzde 13’ünü taşımakta.<br />

Hastalığın son yıllardaki yüksek artış hızı<br />

nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO),<br />

diyabeti “salgın hastalık” olarak tanımladı.<br />

Birleşmiş Milletler de 1996 yılında sıtma,<br />

tüberküloz ve AIDS’ten sonra tarihinde<br />

dördüncü kez bir hastalığı salgın olarak<br />

kabul edip, uluslararası sağlık otoritelerine<br />

hastalıkla mücadele çağrısında bulundu.<br />

Tüm bu bilgiler ışığında, küresel ve<br />

toplumsal bir sorun haline gelen diyabetin<br />

çok boyutlu sonuçları dikkate alındığında,<br />

diyabetin önlenmesi ve tedavisine yönelik<br />

etkili müdahalelerin uygulanması ve bu<br />

yöndeki çalışmaları teşvik eden çözümler<br />

bulunmasının, küresel boyutta bir çaba<br />

gerektirdiği görülmekte.<br />

Peki, ülkemizde diyabet ve obezitenin<br />

önüne geçilmek için neler yapılmalı?<br />

Sayı o kadar hızlı artıyor ki; halkı bilinçlendirmek<br />

için kampanyalar yapılmalı ve<br />

yaşam şekli, yaşam standartları değiştirilmeli.<br />

Kendi çapında bir hastane, bir<br />

cemiyet, vakıf ve dernek olarak ulaşabileceğimiz<br />

kitle her zaman sınırlı olacaktır. Bir<br />

ülke politikası haline dönüşüyorsa, o halde<br />

marjinal değişiklikler olacaktır. Bu konuda<br />

Sağlık Bakanlığı’nda önemli çalışmalar<br />

başlatılacağı bilgisine sahibiz.<br />

Diyabet hastalığının devlete maliyeti<br />

yüksek... Koruma programları da önemli.<br />

Buna yönelik devletin politikalarını<br />

destekleyici neler yapılıyor ve yapmayı<br />

planlıyorsunuz?<br />

SGK’nın 2013 yılında yayımladığı Diyabet<br />

Raporu’na göre, komplikasyonlar ile<br />

beraber diyabetin bütçeye toplam maliyeti<br />

yaklaşık 10 milyar TL’ye ulaşıyor. Bu toplam<br />

maliyetin yüzde 74’ü, diyabete bağlı<br />

komplikasyonlardan kaynaklanıyor. Diyabet<br />

kaynaklı komplikasyon maliyetinin, diyabetin<br />

doğrudan maliyetinin yaklaşık üç<br />

katı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dolayısıyla<br />

komplikasyonları düşürebilmek,<br />

diyabet tedavisi ve diyabetin mali yükünün<br />

azaltılması açısından büyük önem taşıyor.<br />

Diyabetin tedavisinde henüz sonuçları<br />

açıklanmayan önemli bir çalışmaya göre,<br />

uyumun ve sürdürülebilirliğin artırılması,<br />

yıllık maliyeti 1.29 milyar TL azaltabilmektedir.<br />

Bununla ilgili alınacak önlem, hem<br />

sağlık personelinin hem de hastaların eğitiminin<br />

sağlanması ve diyabetli insanların<br />

aile sağlığı merkezlerinde ve gerektiğinde<br />

multidisipliner diyabet merkezlerinde<br />

daha sıkı takiplerinin sağlanması.<br />

Diyabetin, korunma sürecinden başlayarak,<br />

yaratacağı komplikasyonların<br />

tedavisine kadar geniş bir perspektif ile<br />

ele alınması gereken bir hastalık olduğunu<br />

topluma çok iyi anlatmamız gerekiyor.<br />

Yapılan bilimsel çalışmalar, diyabetli hastalara<br />

verilen eğitimlerin tedavi başarısını<br />

arttırdığını ve maliyetleri önemli ölçüde<br />

düşürdüğünü gösteriyor. Başta kalp krizleri,<br />

böbrek yetmezliği, görme problemleri,<br />

ayak yaraları ve organların kesilmesi gibi<br />

komplikasyonlar ciddi bir yük oluşturuyor.<br />

Hasta eğitiminin sağlanması ve en önemlisi,<br />

risk altındaki grupların diyabetten<br />

korunması için hastanemizin ve cemiyetimizin<br />

ayrı bir misyon üstlendiğini söylemek<br />

yanlış olmaz. Maliyetin önemli bir<br />

bölümünü oluşturan etkenlerin başında<br />

kalitesiz hasta bakımı geliyor. Bu nedenle<br />

özellikle birinci basamak sağlık hizmeti<br />

sunucularının, konu hakkındaki bilgilerinin<br />

dünyadaki uygulamalarla örtüştürülmesini<br />

önemsiyoruz. Bu bağlamda birinci<br />

basamak sağlık hizmetleri sunucusu olan<br />

aile hekimlerinin ve sağlık ocağı hekimlerinin,<br />

diyabet ve obezite tedavisi ile önlenmesi<br />

adına dünyada yapılan çalışmaları<br />

yakından takip edebilmeleri için sürekli<br />

eğitim programları düzenliyoruz. Bunların<br />

yanı sıra temsilcilerimiz kendilerini ziyaret<br />

ederek, bu konu hakkındaki yayınlarımızı,<br />

Diyabet Dergisi, broşür ve posterlerimizi<br />

ulaştırıyor.<br />

DOFEM (Diyabet, Obezite Farkındalık<br />

Eğitim Merkezi) isimli eğitim<br />

platformunuz hakkında bilgi verir<br />

misiniz?<br />

DOFEM, geçen yıl bünyemizde kuruluşunu<br />

gerçekleştirdiğimiz bir eğitim platformu.<br />

Bizler her zaman sağlık profesyonellerine<br />

yönelik düzenlediğimiz hizmet içi eğitimler<br />

ile ‘hastalık yönetimi’ mantığı içerisinde diyabetin<br />

bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin<br />

altını çiziyoruz. Bu eğitimleri DÖFEM<br />

çatısı altında, hastalar ve onlarla birlikte bu<br />

hastalığın yönetimini sağlayan yakınlarına<br />

da veriyoruz. Ayrıca, yüksek sayıda çalışanı<br />

olan kurumlarda çalışanlara, okullarda<br />

gençlere ve velilere farkındalık seminerleri<br />

düzenleyerek, diyabet ve obezite hastalığı<br />

konusunda aydınlatıyoruz.<br />

Hastane binanızın fiziki koşullarını<br />

anlatır mısınız?<br />

Tepe Nautilus AVM ile Acıbadem Dörtyol’a<br />

100 metre mesafede ve Marmaray, Kadıköy-Tavşantepe<br />

Metrosu ile kesiştiği Sokullu<br />

Sokak girişindeki hastanemiz, sektördeki<br />

tüm yeni açılan özel hastaneler gibi konforlu<br />

bir bina, temiz ve nezih. Teknik altyapısı<br />

son derece yeterli... Odalarımız gayet şık.<br />

Kadıköy’de hizmet edecek kalitede butik,<br />

nezih bir hastane.<br />

Son olarak Kadıköylülere neler söylemek<br />

istersiniz?<br />

Burası her şeyden önce Kadıköylülerin<br />

ihtiyacı olan samimi bir hastane... Kalitemizi<br />

her zaman yüksek tutup maliyetlerimizi<br />

koruduğumuz müddetçe, uygun şartlarda<br />

ve uygun fiyatlarla hizmet veren bir hastane<br />

olacağız. Çünkü bu bizim vakıfçılığımızın ve<br />

dernekçiliğimizin olmazsa olmazı. Hiçbir<br />

zaman kâr amacı gütmeyeceğiz. Hastanemizin<br />

patronu da yok. Dolayısıyla biz uzun<br />

yıllar boyunca hizmet verebilecek bir eser<br />

bırakmak istiyoruz. Samimi bir ortamın<br />

olduğu, butik hizmet verdiğimiz, sosyal güvenlik<br />

anlaşmamızın olması nedeniyle de<br />

maliyet açısından Kadıköylüleri zorlamayacak<br />

bir anlayışımız var.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 87


Sağlık<br />

Dr. Ruhsan Cihan:<br />

Medicana’da hizmet<br />

vermek bir ayrıcalık!<br />

Medicana Sağlık Grubu’nun 12. hastanesi<br />

olarak hizmete girdiği günden bu yana<br />

yoğun ilgiyle karşılanan Medicana Kadıköy<br />

Hastanesi’nden Fizik Tedavi Uzmanı Dr.<br />

Ruhsan Cihan ile Kadıköy Life Dergisi olarak<br />

keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Medicana<br />

Sağlık Grubu’ndan hastalarla olan ilişkisine,<br />

sağlıklı yaşam hakkındaki düşüncelerinden<br />

ekip çalışmasına uzanan sohbetimizde<br />

Cihan, insanları mutlu etmeyi sevdiğini ve<br />

onların yüzündeki gülümsemenin sebebi<br />

olmanın çok hoşuna gittiğini söyledi.<br />

“Biz sıradan bir ekip değiliz. Evet, ben fizik<br />

tedavi doktoruyum ama aynı zamanda arkadaşlarımın<br />

hakkını vermek zorundayım.<br />

Çünkü bizim branşımız bir ekip işi. Ne ben<br />

tek başıma bir şey yapabilirim, ne de onlar<br />

tek başlarına bir şeyler yapabilirler” diyen<br />

Dr. Ruhsan Cihan; daha önce başka bir sağlık<br />

kurumunda görev yapmakta iken özel<br />

hastaneciliğin en büyük gruplarından biri<br />

olan Medicana Hastanesi’nin teklifini hiç<br />

tereddütsüz kabul ettiğini, burada hizmet<br />

vermenin bir ayrıcalık olduğunu ifade etti.<br />

Cihan, sözlerine şöyle devam etti:<br />

BÖLGE HALKINA DAHA İYİ HİZMET<br />

VEREBİLMEK İÇİN<br />

“Kızıltoprak’ta açılan yeni Medicana Kadıköy’e<br />

hem bölge halkına daha iyi hizmet<br />

verebilmek, hem de ekibimizle birlikte neler<br />

yapabileceğimizi gösterebilmek için mutlulukla<br />

geldim. Bölge olarak da çok hoşuma<br />

gitti. En önemli sebebi ise, dürüst olmak<br />

gerekirse Gürsoy Bey. Çünkü çalışması çok<br />

keyifli, çok pozitif bir genel müdür. O güveni<br />

hissedebiliyorsunuz onunla çalışırken,<br />

sıkıntılarınızı rahatlıkla paylaşabiliyorsunuz.<br />

Ben ve ekibim bu sebeple buradayız.”<br />

İNSANLARIN MUTLULUĞUYLA<br />

MUTLU OLUYOR<br />

Hastalarıyla ilişkilerinin çok güzel bir<br />

şekilde geliştiğinden bahseden Dr. Ruhsan<br />

Cihan, bu enerjinin nereden geldiğini<br />

sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Kişiliğimden<br />

geliyor herhalde. Empati yeteneğim<br />

çok fazladır. Kendimi gündelik hayatımda<br />

insanların yerine koymayı iyi biliyorum. Onların<br />

tarafından görmeyi, düşünmeyi çok iyi<br />

öğrenmişim veya öğretilmiş. Annem matematik<br />

öğretmeni... O öğretmiş olabilir ama<br />

çok mütevazilikten bazen de şikayetçi olmuyor<br />

değilim. Ego yerlerde oluyor bazen.<br />

Sonuç olarak bu empatiden kaynaklanıyor.<br />

Bir de insanları mutlu etmeyi seviyorum.<br />

Onların yüzündeki gülümsemenin sebebi<br />

olmak hoşuma gidiyor.”<br />

SAĞLIKLI YAŞAMIN<br />

OLMAZSA OLMAZI SPOR<br />

Medicana Kadıköy Hastanesi Fizik Tedavi<br />

Uzmanı Dr. Ruhsan Cihan, sağlıklı yaşam<br />

hakkındaki düşüncelerini ve önerilerini ise<br />

şöyle paylaştı: “Sağlıklı yaşam deyince tabi<br />

ki öncelikle, yaz da olsa kış da olsa kişilerin<br />

mutlaka sportif faaliyetleri ihmal etmemeleri<br />

gerektiğini düşünüyorum. Bizim bir hasta<br />

grubumuz var, Fibromiyalji hastaları. Artık<br />

çağımızın hastalığı bu... Herhalde İstanbul’da<br />

yaşayan kişilerin büyük bir kısmında<br />

görülen bir hastalık... Stres baş faktör...<br />

Mesela ben bu hastalara yaz-kış demeden<br />

karda bile açık havada yürüyüş yapın diyorum.<br />

Yani sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı<br />

spor... Onun dışında streslerini kontrol altına<br />

alabilmeleri için birtakım hobiler edinmelerini<br />

mutlaka öneriyoruz hastalarımıza. Yani<br />

bu bir yerlere gidip, çok fazla paraya kayıt<br />

olmak anlamına gelmesin. Çok basit şeylerle<br />

de uğraşabilirler. Ayrıca beslenmelerine<br />

de çok dikkat etmeleri gerekiyor. Daha çok<br />

Omega3 içeren balık türü yiyecekler, bol<br />

sebze, günde en az iki litre su. Bunlar sağlıklı<br />

yaşamın olmazsa olmazları.”<br />

88 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Spor<br />

Koş<br />

İstanbullu,<br />

koş!<br />

REHA KADAK<br />

Dünya sinema tarihinin en güzel filmlerinden<br />

birinin hafızalara kazınan slogan<br />

repliğidir “Koş Forrest, koş!”... Filmin sonunda<br />

manevi hedefine ulaşır Forrest Gump.<br />

Antik Yunan tiyatrosunun oyunlarında sıkça<br />

rastlarız “haberci” rollerine. Onca yolu bir<br />

haberi ulaştırmak için durmadan koşar haberci.<br />

Koşma eylemi, koşma hali, yaratılışın<br />

ilk evrelerinde bir spor olarak olmasa da<br />

insanoğlunun önemli becerilerinden biridir.<br />

Ancak koşu, spor olma durumunu da alınca<br />

daha spesifik bir alan olmuştur. Ama ne de<br />

olsa koşmak, birçok spor dalının olmazsa<br />

olmaz unsurlarından biridir mutlaka.<br />

İstanbul, güzel bir tarihi içinde barındırdığı<br />

kadar artık son yıllarda önemli bir koşu<br />

parkurlarından biri de aynı zamanda. Yıllar<br />

önce Avrasya Maratonu’yla başlayan İstanbul<br />

koşusu, artık daha da uluslararası bir duruma<br />

geldi. Bu vb. koşu maratonları da şehirde<br />

yaşayanlara başka bir vizyon kattı. Yoğun<br />

nüfus, engebeli arazi koşullarına rağmen<br />

artık İstanbul’da yaşayanlar belli bir koşu<br />

kültürüne sahip duruma geldi. Bunda ayrıca<br />

önemli markaların düzenlediği, teşvik ettiği<br />

koşu ekiplerinin oluşması da etken...<br />

Global bir koşu hareketi olan adidas Runners<br />

İstanbul, yaklaşık bir yıl önce koşu bilincini<br />

şehir insanlarına daha da aşılamak,<br />

bir koşu kolektifi yaratmak için kuruldu.<br />

Dünyada yetmiş ülkede adidas tarafından<br />

başlatılan bu global koşu hareketi, herhangi<br />

bir ücrete tabi olmadan, haftalık programlara<br />

katılmak isteyen herkese açık.<br />

GLOBAL BİR ETKİLEŞİM<br />

adidas Runners İstanbul’un en önemli<br />

koşu parkurlarından biri olan Kadıköy<br />

ilçemizin Caddebostan Sahili’nde, oluşumun<br />

koşu kaptanlarından Filiz Akay’la bir<br />

araya geldik: “2016 yılının eylül ortasında<br />

kurulduk. Global bir etkileşim halindeyiz<br />

dünyanın diğer adidas Runners hareketleriyle.<br />

Ben daha evvel de koşu ve yüzme<br />

sporlarıyla ilgiliydim, adidas ile benzer bir<br />

çalışmada bir araya geldik. Kuruluş aşamasından<br />

bu yana performans ve sosyal<br />

aktiviteler konusunda ekibin içinde görev<br />

alıyorum. Koca bir şehir içindeyiz, spora<br />

ne kadar zaman ayırıyoruz, nasıl bu insanları<br />

bir araya getirebiliriz, onca meslek<br />

grubundan insanı nasıl bir koşu amacına<br />

yönlendirebiliriz, meselemiz bu.<br />

HER SEVİYEYE ÖZEL KOŞU PROGRAMI<br />

Haftanın çeşitli günlerinde ekiple birlikte<br />

bir koşu programı hazırlıyoruz. Bu koşular,<br />

belli günlerde şehrin belirli yerlerinde yine<br />

belirli koşu aşamalarına göre yapılıyor. Yeni<br />

başlayanlara ayrı bir gün ve programımız var,<br />

koşu performansını arttırmak isteyenlere<br />

başka bir günde başka bir parkurda bir çalışma<br />

sunuyoruz, çeşitli maratonlara katılmak<br />

isteyenlere ayrı bir antrenman programı<br />

hazırlıyoruz. Bazı zamanlarda da sadece belli<br />

günlerde çeşitli platformlarda koşu ve beslenme<br />

üzerine söyleşiler gerçekleştiriyoruz.<br />

Bu harekete katılan birçok kişinin belli süre<br />

sonra koşu sporunda bedenen ve bilinç olarak<br />

geldiği seviye bizi ayrıca motive ediyor.<br />

EN ZEVKLİ VE EN KESİNTİSİZ PARKUR<br />

CADDEBOSTAN SAHİLİ<br />

Ekibimize herkes, herhangi bir maddi ücrete<br />

tabi olmadan istedikleri zaman katılabilirler.<br />

Arzu edenler ekibimize ilerleyen zamanlarda<br />

pacer, kaptan ve koç seviyelerinde de yürütücü<br />

ekip içinde yer alabilirler. Kısaca herkese açığız.<br />

Katılımcılara belli bir spor markasının ürünleriyle<br />

gelinme şartı koymuyoruz. İsteyen istediği<br />

marka spor giysisi ile gelebilir. Hem Avrupa<br />

yakası hem de Anadolu yakasında güzel koşu<br />

parkurlarımız var ancak koşuya en uygun, en<br />

zevkli ve en kesintisiz parkur elbette Caddebostan<br />

Sahili. Bu parkuru pazar ve pazartesi<br />

günlerinde kullanıyoruz. Şehir içi diye tabir<br />

edilen koşularda Moda Sahili de kullandığımız<br />

alanlardan. Kadıköy ilçesi, zaten spor ve koşu<br />

özelinde bilinçli kişilerin ve alanların olduğu<br />

bir bölge... Sosyal medya hesaplarımızdan<br />

bizi takip etsinler, haftalık koşu programımız<br />

pazar gecesinden yayınlanıyor. Koşuya herkesi<br />

bekliyoruz. Bir şort, tayt, eşofman ve spor<br />

ayakkabısı, sadece bunlar yeterli bir koşu için.”<br />

Benim de dahil olduğum adidas Runners<br />

İstanbul, birbirinden farklı bölgelerden ve iş<br />

kollarından birçok insanı bir araya getiriyor.<br />

İstanbul güzelliği ve karmaşası içinde, koşmamaya<br />

bahane üretmeye gerek yok. adidas<br />

Runners İstanbul “Koş İstanbullu, koş!”<br />

dercesine hepimizi ısrarla davet ediyor.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 89


Proje<br />

Trafikte ufuk<br />

açan bir proje:<br />

İLERİ VİTES<br />

PINAR BALTACI<br />

Dünya’da şehir yaşamının yol açtığı en<br />

büyük problemlerden biri olan trafik<br />

sorunu, Türkiye’de de her geçen gün artarak<br />

devam ediyor. Verilere göre ülkemizde her<br />

yıl trafik kazaları sonucunda yaklaşık 10 bin<br />

vatandaşımız hayatını kaybederken, 200<br />

binin üzerinde kişi ise yaralanıyor. Özellikle<br />

bayram dönemlerinde yaklaşık 150-200 kişi,<br />

trafik kazaları sebebiyle yaşamını yitiriyor.<br />

Peki, çözüm ne olabilir?<br />

Bu aşamada “Trafik Kurallarında Sorumluluklarımız<br />

ve Önlemler: İLERİ VİTES”<br />

isimli projeyi hayata geçirmeye hazırlanan<br />

Yüksek Mimar Levent Özüayna ile görüştük.<br />

Özüayna, yıllarca Almanya’da yaşamış ve<br />

eğitimini orada tamamlamış. Avrupa’nın<br />

trafik sorununa karşı aldığı önlemleri yakından<br />

inceleme fırsatı bulmuş olan Levent<br />

Özüayna, Türkiye’de telif haklarını aldığı<br />

program konseptiyle trafik kazalarını en aza<br />

indirmeyi hedefliyor.<br />

Levent Özüayna ile hem projenin detaylarını<br />

hem de trafikte karşılaştığımız sorunlara<br />

dair çözüm önerilerini konuştuk. İşte<br />

söyleşimizin detayları…<br />

Dünya’da ve ülkemizde trafik kazaları,<br />

çözülemeyen problemlerden biri…<br />

Sizce nedir temel sebebi?<br />

Dünya’da her yıl 1,5 milyona yakın insan,<br />

trafik kazaları nedeniyle ölüyor. Kazaların<br />

büyük çoğunluğunun insan kaynaklı olduğunu<br />

düşünürsek, trafik kazalarını önlemenin<br />

de bizlere bağlı olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Yaya veya sürücü olarak trafikte sergileyeceğimiz<br />

davranışlar önemli. Mesela ülkemizde<br />

herkese ehliyet verilmemeli ve ehliyetsiz<br />

araç kullanımında cezalar çok daha ağır olmalı.<br />

Çünkü trafik gerçekten çok tehlikeli...<br />

Zararı sadece kullanan kişiye değil, herkese.<br />

Ehliyetsiz araç kullanan biri, hiçbir suçunuz<br />

yokken sizin ölümünüze sebep olabilir.<br />

Trafik kazalarını önlemek ya da<br />

en aza indirmek için yapılması<br />

gereken çalışmalar nelerdir?<br />

Sokağa çıkan herkes, araç kullansın kullanmasın<br />

trafik ile direkt bağlantıya geçiyor.<br />

Trafik kazalarını önlemek için yapılması<br />

gereken en önemli ve en gerekli çalışmanın<br />

eğitim olduğunu düşünüyorum. Çok iyi<br />

bilinmektedir ki, alınacak küçük tedbirlerle<br />

birlikte bir bilgiyi doğru ve yerinde kullan-<br />

90 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Proje<br />

makla istenmeyen birçok olayın önüne<br />

geçilebilir. Bunun için yapılması gereken tek<br />

şey, kuralları öğretmek ve uygulanması yolunda<br />

çaba harcamaktır. Bizler de projemizi<br />

bu amaca hizmet etmesi için hazırladık.<br />

Projeden bahsedelim… Neler yapmayı<br />

hedefliyorsunuz proje kapsamında?<br />

Projemizin ismi “Trafik Kurallarında Sorumluluklarımız<br />

ve Önlemler: İLERİ VİTES”.<br />

Projemiz kapsamında televizyonda trafik<br />

kurallarına dikkat çekebileceğimiz 3 veya<br />

5’er dakikalık videolar yayınlamak istiyoruz.<br />

Avrupa ülkelerinde uygulanmış ve<br />

başarı elde etmiş bir proje bu. Türkiye’de<br />

TRT’de ve diğer birçok kanalda yayınlanmasını<br />

istiyoruz. Bu konudaki çalışmalarımız<br />

devam ediyor.<br />

Programların içeriği nasıl olacak?<br />

Ne sıklıkla yayınlanacak?<br />

Yayınlanacak videoların en az 3 dakika olması<br />

gerekiyor. İçerikte ise sadece trafikteki<br />

ihmallerin gösterilmesi değil, bundan sonra<br />

neler yapılması gerektiğine dair çözümler<br />

sunulacak. Örneğin, dikiz aynasına<br />

bakmadan şoför kapıyı açıyor ve bunu fark<br />

etmeyen motosiklet sürücüsü kapıya çarpabiliyor.<br />

Burada doğru olanın da gösterilmesi<br />

gerekir. Şoför kapıyı açmadan önce dikiz<br />

aynasına bakmalı. Yani bu programlarda bireyleri<br />

uyarmak zorundayız. Tabi bu şekilde<br />

yüzlerce örnek çekeceğiz. Sürekli izlenmesi<br />

halinde kişilerde ister istemez bir farkındalık<br />

olacaktır. Bununla beraber, programların<br />

haftada bir-iki kere değil, gerçek bir bilinç<br />

kazandırılması için devamlı gösterilmesi gerekiyor.<br />

Haberlerden önce ve sonra, reklam<br />

aralarında sık sık yayınlanmalı.<br />

Projenin hayata geçirilmesi halinde<br />

hangi kurumlarla işbirliği halinde<br />

olacaksınız?<br />

İnsanlara iyilik sadece maddi yönden<br />

olmaz, fedakârlık isteyen bir durumdur. Her<br />

kurum ve kuruluşun az da olsa yardım ve<br />

desteklerini bekliyoruz. Daha iyi bir gelecek<br />

için... Öncelikle TRT’nin desteği önemli...<br />

Konuyu bir anlamda sosyal sorumluluk<br />

projesi olarak da görüyoruz ve bu anlamda<br />

TRT’nin desteklerini bekliyoruz. Bunun<br />

yanında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık<br />

Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın<br />

da destek vermesi bizler için çok<br />

önemli. Nerelerde daha çok kaza oluyorsa<br />

oraların tespit edilmesi ve birlikte koordineli<br />

bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Ambulansların<br />

ülkemiz trafiğinde hastanelere<br />

yetişmesi maalesef çoğu zaman çok zor. Bu<br />

aşamada Sağlık Bakanlığı’nın da projemize<br />

destek vermesi anlamlı olacaktır.<br />

Trafik eğitiminin okullarda verilmesinin<br />

gerekliliğiyle ilgili neler söylersiniz?<br />

Bu konuda çalışmalarınız olacak mı?<br />

Trafik eğitimi okullarda, anasınıflarında<br />

başlamalıdır. Bu aşamada da ülkemizde<br />

en büyük görev Milli Eğitim Bakanlığı’na<br />

düşüyor. Çocuk yuvalarında çocuklara trafik<br />

kurallarının anlatıldığı dergiler dağıtmayı<br />

düşünüyoruz. Trafik kurallarını çocukların<br />

anlayabileceği eğlenceli çizimlerle<br />

anlatmayı planlıyoruz. Bu konuda da Milli<br />

Eğitim Bakanlığı’ndan destek bekliyoruz.<br />

Bununla beraber televizyonlarda nasıl<br />

siyasi ve ekonomik konuşmalar yapılıyorsa,<br />

aynı şekilde trafik ile ilgili konuşmaların da<br />

yapılması gerekir. Ekibimizle beraber bunu<br />

da yapmayı düşünüyoruz. Burada telefon<br />

konuşmalarıyla halkımızı da programlara<br />

dâhil etmek istiyoruz. Ayrıca soru cevap<br />

şeklinde ilerleyecek eğitici-öğretici eğlenceli<br />

yarışma programları da çekeceğiz.<br />

Peki, böyle bir projenin kısa sürede<br />

toplum üzerinde belirleyici bir etkisi olur<br />

mu? Nedir bu konudaki öngörüleriniz?<br />

Mesleki tecrübelerime dayanarak söyleyecek<br />

olursam, proje toplumda yüzde 99 etkili<br />

olacaktır. Projemizi yaygın iletişim araçlarında<br />

hayata geçirebilmemiz durumunda<br />

kısa sürede etkili olacağına inanıyorum.<br />

Projenin hayata geçirilmesi için<br />

bundan sonraki yol haritanız nedir?<br />

Ankara Trafik Daire Başkanlığı ile de görüştük<br />

ve destek sözü aldık. TRT’den onay<br />

gelmesinin ardından destek vereceklerine<br />

dair söz verdiler. TRT ile de görüştük. Bizzat<br />

Ankara’ya gittik, dosyalarımızı sunduk.<br />

Gerekli mercilerin desteğini ve yardımlarını<br />

talep ettiğimizi buradan bir kez daha dile<br />

getirmek isterim. Ülkemizin istihdamı ve yarınları<br />

için, şahıslar ve şirketlerle projemizle<br />

alakalı görüşmek ve projemizi gerçekleştirmek<br />

istiyoruz.<br />

Proje hakkında detaylı bilgi ve<br />

iletişim için:<br />

Levent Özüayna: (0542) 421 14 63<br />

www.ilerivites.com.tr<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 91


Fosforca<br />

BİRİ 2018 mi DEDİ?<br />

ENİS<br />

FOSFOROĞLU<br />

Merhaba;<br />

2018’e girdiğimiz ve ilk ayını yaşadığımız şu<br />

günlerde duygularınız nasıl? Yılbaşı gecesindeki<br />

gibi gerdek heyecanı yaşanıyor mu? Ya<br />

da Ocak ayı bir balayı mı 2018’le?..<br />

Sanıyorum 2017’yi tamamen karalayıp, gıybet<br />

yaparak uğurlamak da insana özgü bir tavır;<br />

2018’i cici çocuk gibi karşılayıp, onun büyürken<br />

mucizeler sunacağını beklemek de… Safiyane<br />

bir iyimserlik! Tarihlere, günlere, sayılara göre mi yaşıyoruz<br />

yoksa? Onlar sadece birer rakam dostlar. Hem de insanların adını<br />

koyduğu rakamlar. Gece-gündüz diyerek bile ayırdığımız hayat<br />

bazı bölgelerde 6 ay gece, 6 ay gündüz yaşanınca ne oluyor?<br />

“Ben gececiyim ağabey” diyen şoför, kutupta 6 ay işsiz mi<br />

yaşıyor? Aslında bırakalım rakamların hayatımıza hükmeden<br />

şifreler olduğunu, biz kendimiz şifreyiz. Hem de kendimizin bile<br />

çözemediği şifre! Aslında karakterimiz kaderimiz oluyor, farkında<br />

mıyız? Yakındığımız birçok şeyi yazgı haline getiren biziz.<br />

Sonra geçen güne, giden aya, biten yıla yüklüyoruz faturayı.<br />

2018 ile iyi geçinmek için bu gerçekle mi hareket edelim? Ne<br />

dersiniz? Beklentiyi yükseltip, onu da mahcup etmeyelim.<br />

Ocak: Balayı<br />

Şubat: Isınma turları<br />

Mart: Gerçeklerle karşılaşma<br />

Nisan: Bir şeyler umma<br />

Mayıs: Heyecan<br />

Haziran: Olgunlaşan bir aşk<br />

Temmuz: Oturmuş bir evlilik<br />

Ağustos: Dingin bir tatil<br />

Eylül: Merhaba hüzün<br />

Ekim: Yaşlanan bir beraberlik<br />

Kasım: Hayata bir bakış<br />

Aralık: İlk yarıda bitişi fark ediş, ikinci yarısında yeniden doğuşa<br />

hazırlık…<br />

Tabi takvimdeki ayların bundan haberi olmayacak. Zaten saat<br />

farkına göre biz Amerika’dan yedi-sekiz saat öndeyiz. Yıllarca<br />

bu farkı biriktirseydik Trump saçlarını siyaha boyar, bir de bıyık<br />

bırakırdı. Neyse, bu kadar zihin jimnastiği yeter.<br />

Umutlu günler efendim.<br />

Ne varsa sizde var…<br />

Tuba Emlek’ten yeni kitap:<br />

Kahraman Kadınlar<br />

Halk TV’nin haber programcısı, gazeteci<br />

ve psikolog Tuba Emlek’in “Milli Mücadele<br />

Kahramanı: Kahraman Kadınlar” adlı yeni<br />

kitabı, Ocak ayı itibariyle raflarda yerini aldı.<br />

Milli mücadele dönemi kadınlarının vatan<br />

savunmasındaki örnek mücadelelerinin<br />

anlatıldığı kitapta, kadınların milli mücadele<br />

içerisindeki öneminden bahsediliyor.<br />

Kitabı yazma sürecinde bir müddet düşündüğünü<br />

söyleyen Tuba Emlek; “Kültürlerin<br />

aktarımında kuşaklar arası iletişimin<br />

olmazsa olmaz olduğuna inanıyorum.<br />

Kuşaklar arasında o iletişimi sağlamak<br />

için de mutlaka tarihi ve kültürü bilmek<br />

gerekiyor. Geçmiş ile gelecek arasında<br />

anlamlı bağlar kurmak ve nereden nereye<br />

gelindiğini ancak böyle anlayabiliyoruz.<br />

Yaşanan süreçleri de aynı zamanda...<br />

Yıllardır kadınlarla, kadın sorunlarıyla ilgili<br />

çalışmalar sürdürüyorum. Bir diğer meslek<br />

alanım psikoloji. Kadın ve çocuklar üzerine<br />

çok sayıda araştırma yaptım ve yazmaya<br />

kadınlardan başlamak istedim. İlk kitabımı<br />

özellikle Cumhuriyet değerlerini koruyan<br />

kadınlara emanet etmek istedim” dedi.<br />

Emlek, sözlerine şöyle devam etti:<br />

“Kitabın benim için yaklaşık 6 aylık bir araştırma<br />

süreci oldu. Çok sayıda kitap okudum.<br />

Yoğun iş tempoma rağmen bunu sürdürdüm<br />

ve bir mücadele döneminde erkeklerle omuz<br />

omuza o mücadeleyi yürüten kadınlarımızı,<br />

tamamı kitaba sığmayacak olsa da, tarihte<br />

yerini almış cesur kadınlarımızı okuyucuya<br />

aktarmak istedim. Milli mücadelenin nasıl kazanıldığını,<br />

kadınların erkeklerle nasıl omuz<br />

omuza çalıştığını ve yaşanan mücadeleyi,<br />

özellikle Cumhuriyet değerlerini, bilhassa<br />

içinden geçtiğimiz ve adeta toplumun kendiyle<br />

yüzleştiği süreçte, bunların bilinmesini<br />

istedim. Bu kitapla tarihe not düşmek istedim<br />

açıkçası. Kitabı yazmamın sebebi budur.<br />

CUMHURİYET HEPİMİZİN,<br />

TÜRKİYE HEPİMİZİN!<br />

Hem gelecek nesillere bırakabileceğim geçmişle<br />

ilgili bir araştırma kitabı olması, hem<br />

de toplumda oldukça hiçleştirilen, çok az bir<br />

kesiminin çalışan, siyasetin ve iş hayatının<br />

içinde olan fakat istihdamda çok daha az yer<br />

alan kadınların farkındalığını arttırmak ve<br />

beraber bu mücadeleyi nasıl sürdürebiliriz<br />

adına not düşmüş olmak istedim. Cumhuriyet<br />

hepimizin, Türkiye hepimizin!”<br />

92 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Etkinlik<br />

Dedeleri savaştı,<br />

torunları barışta buluşacak!<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Çanakkale Savaşları’nın 103. yılında<br />

gerçekleştirilmesi planlanan “18 Mart-25<br />

Nisan 2018” etkinlikleri için start alındı.<br />

Fenerbahçe Spor Kulübü / Fenerbahçe<br />

Çocuk ve Gençlik Kulübü’nün (FBÇGK) ev<br />

sahipliğinde yapılacak organizasyonla ilgili<br />

olarak Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde<br />

düzenlenen buluşmada; Avustralya’nın<br />

Çanakkale Başkonsolosu Dylan Walsh ve<br />

konsolosluk yetkilileri, Kadıköy Life Dergisi<br />

Yazarı ve Fenerbahçe Tarih Müze ve Arşiv<br />

Kurulu Başkanı Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,<br />

FB TV programcılarından Milli Takım ve Fenerbahçe’nin<br />

eski futbolcusu Şükrü Birand,<br />

Fenerbahçe Dış İlişkiler Müdürü Turgut<br />

Acar, Fenerbahçe Dış İlişkiler Departmanı’ndan<br />

Ece Uysaler ve FBÇGK Sorumlularından<br />

Selin Aktaş yer aldı.<br />

Yemekli toplantıda Avustralya Başkonsolosu<br />

Walsh’e Fenerbahçe forması ve çeşitli<br />

hediyeler verilirken, organizasyonla ilgili<br />

karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.<br />

Öngörülen programa göre, Çanakkale<br />

Savaşı’nda yer almış Avustralyalı askerlerin<br />

13-18 yaş arasındaki dördüncü kuşak<br />

torunları Avustralya’dan davet edilirken,<br />

savaşa katılmış Osmanlı-Türk askerlerinin<br />

dördüncü kuşak torunları ile 23 Nisan 2018<br />

tarihinde İstanbul’da buluşturulacaklar.<br />

ÇANAKKALE’DE SAVAŞTAN BARIŞA<br />

Program çerçevesinde Haydarpaşa İngiliz-Anzak<br />

Mezarlığı ziyaretlerini takiben, R.<br />

Sertaç Kayserilioğlu’nun altın madalyalı<br />

koleksiyonundan Çanakkale Savaşı obje ve<br />

dokümanlarının sergileneceği “Çanakkale’de<br />

Savaştan Barışa” konulu, Fenerbahçe<br />

Ülker Arena basketbol salonlarında açılacak<br />

büyük sergi ziyaret edilecek. 24 Nisan<br />

2018 tarihinde ise Çanakkale’ye hareketle,<br />

her yıl 25 Nisan’da Gelibolu Yarımadası Anzak<br />

Koyu’nda gerçekleştirilen Şafak Ayini’ne<br />

katılım sağlanacak.<br />

DAİMİ BARIŞ DİLEKLERİYLE ANZAK<br />

SAVAŞ MERMİSİ HEDİYE EDİLDİ<br />

Söz konusu etkinlik ile ilgili Kadıköy Life<br />

Dergisi’ne açıklamada bulunan Başkonsolos<br />

Dylan Walsh, Türkiye’de olmaktan<br />

çok mutlu olduğunu belirterek; “İki ülke<br />

arasındaki sportif faaliyetleri geliştiren<br />

bir proje olacak. 100 yıl önce başlayan bir<br />

savaş vardı, ondan sonra iki ülke arasında<br />

gelişen iyi ilişkiler oldu. Bundan dolayı çok<br />

mutluyum” dedi. Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu<br />

da, 1915’de Çanakkale Savaşı’nda kullanılmış<br />

bir Anzak Ordusu mermisini, bir daha<br />

böyle bir durum olmaması için daimi barış<br />

dilekleri ile Walsh’e hediye etti.<br />

HEDEF, ULUSAL BİR PROJE YAPMAK<br />

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve<br />

Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun bilgisinin<br />

dâhilinde yürütülen projeyle ilgili olarak, FB<br />

TV programcılarından ve projenin mimarı<br />

Şükrü Birand, şunları ifade etti: “Fenerbahçe<br />

Spor Kulübü, bu proje için beni başkan<br />

seçti. Amacımız, ulusal bir proje yapmak.<br />

Çanakkale Savaşları’nın 103. yılı önümüzdeki<br />

sene. Bu yıl için ulusal düzlemde en<br />

büyük projeyi kim yapabilir diye düşündük<br />

ve 10 Anzak torununu Avustralya’dan buraya<br />

davet ettik.<br />

İKİNCİ KUŞAK TORUNLAR<br />

BİR ARAYA GETİRİLECEK<br />

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı,<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Avustralya<br />

Başkonsolosluğu’ndan iki kişiyi misafir<br />

edeceğiz. 10 Anzak torununu da Fenerbahçe<br />

Spor Kulübü Tesisleri’nde FBÇGK olarak<br />

ağırlayacağız. Fenerbahçe, Galatasaray ve<br />

Beşiktaş’ın torunlarının torunlarını da davet<br />

edeceğiz. Ayrıca, Fenerbahçe Tarih Müze ve<br />

Arşiv Kurulu Başkanı Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu’nun<br />

dünya altın madalyasına sahip<br />

‘Çanakkale Koleksiyonu’ konulu çok büyük<br />

bir sergisini gerçekleştireceğiz. Amacımız<br />

Cumhurbaşkanımızın, Gençlik ve Spor<br />

Bakanlığı’nın da katılacaklarını bildiğimiz<br />

en büyük sergiyi açmak.”<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 93


Spor<br />

Denizle iç içe ve kendine özel konseptiyle:<br />

ModActive<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Moda Deniz Kulübü bünyesinde kurulan ve 7 aydır hizmet<br />

veren ModActive Fitness Merkezi, her geçen gün daha<br />

iddialı bir hale geliyor. Diğer spor merkezlerinden farkını<br />

ise yöneticisi, antrenörleri ve abonelerine sunduğu sağlıklı<br />

yaşam tarzıyla ortaya koyuyor.<br />

Kadıköy Life Dergisi’ne merkez hakkında bilgi veren<br />

ModActive Fitness Merkezi Yöneticisi Kubilay Erişken;<br />

“Hafta içi sabah 7’den gece 11’e, cumartesi ve pazar günleri<br />

sabah 7’den akşam 8’e kadar hizmet veriyoruz. İstediğiniz<br />

zaman bu saat dilimlerinde gelip çalışma imkânınız var.<br />

Salonun her yeri ayrıntılı ve uzun bir tasarlama süreci sonunda<br />

ortaya çıktı” dedi. Erişken, konuşmasının devamında<br />

şunları ifade etti:<br />

HERKESİN RAHATLIKLA SPOR YAPABİLECEĞİ BİR ALAN<br />

“Moda Deniz Kulübü yönetiminin uzun süredir arzuladığı<br />

bir konuydu. Planlama 2015’te, yatırım 2016 yılında<br />

başladı. 2017 Nisan ayı sonunda açabildik. Herkesin en<br />

uygun koşullarda ve rahatlıkla spor yapabileceği bir alan<br />

yaratmak gerekiyordu. Uzun süren mimari değerlendirmeler<br />

ve çalışmalar sonucu yaklaşık 700 metrekarelik bir<br />

salon oluşturuldu.<br />

TAMAMİYLE BİR YAŞAM STİLİ AMAÇLANDI<br />

Moda Deniz Kulübü, her geçen gün gençleşiyor. Üyelerin<br />

yüzde 52’si 45 yaş, yüzde 32’si 35 yaş altı. Fitness merkezi,<br />

eksikliğini hissettiğimiz ve her yaş grubundan üyelerin<br />

sürekli talep ettiği bir hizmetti. Son zamanlarda dünyada<br />

da bir trend var; sağlıklı yaşam. Bunun için en uygun yer<br />

ise spor salonları. Bunu düşünerek, sağlıklı bir yaşam stili<br />

sunmak istedik. Temel prensip, spor ve spor yaptıktan<br />

sonraki beslenme. İstediğiniz kadar spor yapın, kaliteli bir<br />

beslenme anlayışınız yoksa dış görünümde de, sağlıklı<br />

yaşam amacınızda da istediğiniz sonucu elde edemezsiniz.<br />

Onun için deniz manzaralı Veranda Cafe adında bir restoranımız<br />

var. Burada normal cafe menüsü yanında sağlıklı<br />

94 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Spor<br />

menülerden oluşan bir sistem de kuruldu. Soğuk ve sıcak<br />

sebze yemekleri, salatalar ve aşırı yağlı olmayan ürünler…<br />

Bunların hepsi diyetisyen ile hazırlandı. Kızıltoprak<br />

Florence Nightingale Hastanesi ile anlaşmamız var. Spor<br />

salonumuza gelen kişinin önce ölçümleri yapılıyor. Durum<br />

değerlendirmesi ve ne yemesi-içmesi gerektiğiyle alakalı<br />

öneriler sunuluyor. Antrenman programı veriliyor. Uygulaması<br />

gösteriliyor ve antrenman bittikten sonra günün diğer<br />

bölümüne yayacağı beslenmeyi hemen bir üst kata çıkıp<br />

yapabiliyor. Bu şekilde hareket ederek, 5-6 ayda sağlıklı<br />

yaşam konusunda ciddi ilerleme sağlayan üyelerimiz var.<br />

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN BURAYA GELEN ÜYENİN<br />

ÇÖZÜM ORTAĞIYIZ<br />

Diğer merkezlerden farkımız, konumumuz ve sunduğumuz<br />

konfor. Hafta içi sabah 7’den gece 11’e kadar hizmet<br />

veriyoruz. Hafta sonu ise sabah 7’den akşam 8’e kadar...<br />

İstediğiniz zaman bu saat dilimlerinde gelip çalışma imkânınız<br />

var. Salonun her yeri ayrıntılı olarak ele alındı. Her<br />

şey uzun bir tasarlama sonucu ortaya çıktı. Bulunduğumuz<br />

zemin tartan ve antibakteriyel. Üzerinde poliüretan boya<br />

var. Temizlikçi kadromuz fazlasıyla düşünüldü. Hijyene çok<br />

önem veriyoruz. Lifefitness marka ve son teknoloji ekipman<br />

seçtik. Mesela strength ekipmanında Hammer serisini<br />

koyduk. Haftada 5 gün diyetisyen hizmeti sunuyoruz, çoğu<br />

spor salonunda bunu bulamazsınız. Ayrıca diyetisyenin<br />

önerdiği sistemi sunan restoran, sadece bir üst katta...<br />

Ellerine liste verip, bunu nerede yerseniz yiyin demiyoruz.<br />

Sağlıklı yaşam için buraya gelen abonenin çözüm ortağıyız<br />

aslında. Ayrıca her ay sporla, sağlıkla ilgili seminerlerimiz<br />

oluyor. Bunlar bizi ayrıcalıklı kılan şeylerdir.<br />

TÜRKİYE’DE SPOR ÇOK YANLIŞ ALGILANIYOR<br />

Yıllardır Moda Deniz Kulübü’nün fitness konusunda<br />

danışmanlığını yapıyorum. Hayatımın uzun bir kesimi<br />

Moda ve Kadıköy’de geçti. Daha evvel lisanslı olarak futbol,<br />

basketbol ve hentbol oynadım. Vücut geliştirme ve fitness<br />

sporunda 30. yılım. Türkiye’nin ilk spor salonu sahiplerinden<br />

biriyim. Üniversitede okurken bile spor salonum vardı.<br />

Kendim çalışarak açmıştım Kadıköy’de. Federasyonun çeşitli<br />

kademelerinde görev yaptım, Türkiye’de ve yurtdışında<br />

da. Spora yönelik farklı şeyler yapmak için sürekli çabaladım.<br />

Ülkemizde gözden kaçan çok önemli bir husus var;<br />

spor sadece dış görünüme önem veren insanların yapması<br />

gereken bir eylem olarak algılanıyor. Bu büyük bir yanılgı...<br />

GENÇLERE VERİLECEK EN BÜYÜK HEDİYE,<br />

SAĞLIKLI YAŞAM VE SPOR<br />

Halkımız inanılmaz derecede fazla kilo ve obeziteyle ilgili<br />

problem yaşıyor. Onun için sporun daha çok önemsenmesini<br />

sağlamak zorundayız. Şu anda Türkiye’de çocuklardaki<br />

obezite oranı yaklaşık yüzde 20. Yani her beş çocuktan biri<br />

obez. Spor yapmak artık bir zorunluluk... İnsanlar bunu<br />

anlamaya başladı. Biz de bu bilinci yükseltmeye çalışıyoruz.<br />

Dış görünüşümüz de önemli ama sağlığımız dış<br />

görünüşümüzden çok daha önemli. Velilerin çocuklar için<br />

yapması gereken ilk şey, onlarda sağlıklı yaşam bilinci oluşturmak<br />

ve buna imkân sağlamak. Moda Deniz Kulübü’nün<br />

de en önemli önceliklerinden biri, çocukların ve gençlerin<br />

spor yapması. Yelken ve tenisteki desteğini bu alanda da<br />

sürdürüyor, 21 yaş altı öğrencilere ModActive Fitness Merkezi’nde<br />

inanılmaz kolaylıklar sağlıyoruz. Hiçbir kulüpte<br />

olmayacak avantajlar veriyoruz. Çünkü gençlere verilebilecek<br />

en büyük hediye, sağlıklı yaşam ve spor.<br />

DAHA İYİ VE DAHA KALİTELİ BİR HAYAT İÇİN<br />

Çocuklarımızın geleceğine katkı sağlamak istiyorsak,<br />

iyi beslenmelerini ve spor yapmalarını sağlamalıyız.<br />

Okul yılları boyunca özel derslerine önemli meblağlar<br />

ödüyoruz ama spor salonuna kaynak ayırmıyoruz. İnanın<br />

orada geçirecekleri zaman da en az dersleri kadar önemli.<br />

Spor onlara uzun, sağlıklı ve kaliteli bir ömür sağlayacak.<br />

ModActive’i bu amaçla kurduk.”<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 95


Nejat Yavaşoğulları:<br />

Kadıköy’de yaşam<br />

daha cazip hale geldi<br />

Salih Kalyon:<br />

İnsanlık var oldukça,<br />

tiyatro da var olacak!<br />

Ünlü magazinci Funda Erkoç<br />

Kadıköy Life’da<br />

Türk musikisi ile<br />

balenin birleştiği isim;<br />

Mercan Selçuk


Life Magazin<br />

Nejat Yavaşoğulları:<br />

Kadıköy’de yaşam<br />

daha cazip hale geldi<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Türkiye’nin efsanevi rock gruplarından Bulutsuzluk Özlemi’nin<br />

kurucusu Nejat Yavaşoğulları ile müzik, yaşam,<br />

politika ve Kadıköy üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.<br />

“Kadıköy son yıllarda kendi önemini daha çok hissettiren<br />

bir yer haline geldi. Bunda tabi ki ilçedeki insan<br />

yapısının önemi var. Kadıköy’ü oluşturan sakinler daha<br />

çağdaş, düşünceli, demokrasi ve laikliğe inanan kişiler.<br />

Bu sebeple de Türkiye’nin çağdaş yüzünü yansıtan<br />

bir insan topluluğunun birlikte yaşadığı yer Kadıköy”<br />

diyen Yavaşoğulları; “Bir yeri önce sanatçılar keşfeder.<br />

Bodrum’da da öyle oldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Azra<br />

Erhad gibi yazarlar ve ressamlar mavi yolculuk yaptılar<br />

Bodrum’a, Halikarnas’a. Önce Cevat Şakir gitti, orada<br />

yazdığı kitaplar ile bölgeyi keşfetti. İşte Kadıköy’de de<br />

böyle bir şey oldu” mesajı verdi.<br />

Bulutsuzluk Özlemi ile çalışmalarınız nasıl gidiyor?<br />

Yeni üretimleriniz var mı?<br />

Bu sıralar konserlerimize ağırlık verdik. İstanbul ve diğer<br />

pek çok yerde konserler olmaya devam ediyor ancak<br />

bu basına yansımıyor. Bunun dışında kapsamlı bir<br />

çalışmamız var. Nazım Hikmet’in yazmış olduğu Şeyh<br />

Bedrettin Destanı’nı, bir rock müzik grubu olmamıza<br />

rağmen senfoni orkestrası ve koro ile beraber söyleyeceğiz.<br />

Bulutsuzluk Özlemi severler, bu çalışmaya bahar<br />

aylarında ulaşabilecek. Onun dışında bu çalışmanın<br />

konserleri ve tanıtımları olacak, canlı konserlerden<br />

kayıtlar yer alacak albümün içinde.<br />

Sizce müzik insan yaşamını ne denli etkileyebilir?<br />

Sizin yaşamınızı ne şekilde etkiledi?<br />

Müzik, insan yaşamını çok fazla etkileyen bir şey<br />

aslında... “Müziksiz bir hayat düşünülemez” demiş<br />

ya Nietzsche. Gerçekten de öyle. Müzik insanların<br />

hayatına bir yerden giriyor, istemem diyenlerin bile giriyor.<br />

Mesela anne bebeğini uyuturken ninni söylüyor,<br />

futbol taraftarı takımını desteklemek için müzik yapıyor,<br />

hatta savaşta dahi müzik yapılıyor. Yani müzik,<br />

insanın beş duyu organından birine hitap eden bir<br />

şey... Farkında olmadan insan hayatı etkileniyor aslında.<br />

Bir de iletişim devrimi ile radyo gibi icatlardan<br />

sonra burada üretilen müzik, dünyanın öbür ucunda<br />

100 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Life Magazin<br />

da dinleniyor ve kendine bir dinleyici<br />

bulabiliyor. Bu da müziğin güçlerinden<br />

biri haline dönüştü. Dolayısıyla müzik, çok<br />

önemli bir şey insanlar için. Benim için ise<br />

müziksiz ve ritimsiz bir hayat düşünmek<br />

zor. Bu bizim hayatımızın içinde geçiyor.<br />

Tabi benim müzik ile ilişkim daha özel,<br />

ben daha farklı bakıyorum müziğe. Mesela<br />

çevreden duyduğum herhangi bir ses bana<br />

bir şarkı etkisi yapıyor veya kafamda tasarladığım<br />

müzikler ile dolaşıyorum. Böyle<br />

bir yanı da var benim için. Küçük yaşlardan<br />

itibaren müziksiz olamayacağımı anladım<br />

ve müzikle uğraşmakla ancak ruhum<br />

tatmin oldu.<br />

Sosyal ve politik gündemden<br />

uzak kalmayan, hatta tam aksine<br />

gidişata dokunmaya çalışan<br />

bir yerde duruyorsunuz. Bu<br />

minvalde sanatçının politika<br />

üzerinde böyle bir işlevi var mıdır?<br />

Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum;<br />

biz neysek oyuz. Bu da bizim müziğimize<br />

yansıyor. İnsan kendisini eğer toplumdan<br />

soyutlamazsa, ister istemez sosyal olaylardan,<br />

hayattan etkileniyor ve ürünlerini de<br />

bu birikimlerin sonucunda ortaya çıkarıyor.<br />

Bu sebeple de politik değilim denemez.<br />

Çünkü her yaptığınız şey, sizin belli bir<br />

politikayla uyumlu olabilir. Onun için “Ben<br />

politikaya hiç bulaşmıyorum” denebilir<br />

tırnak içinde, ama ben onu şöyle söylüyorum;<br />

aslında biz ya da bize benzeyen diğer<br />

müzik grupları politika yapmak için değil<br />

ama, kendi söylemek istediği şeyi anlatmak<br />

için müzik yapıyor. Kendi söylemini ortaya<br />

koymak için. Böyle olduğu zaman da politika<br />

anlaşılabiliyor.<br />

Buna ek olarak müzik sektörünün<br />

içinde bulunduğu durumu nasıl<br />

yorumluyorsunuz?<br />

Müzik, bir şekil ve sistem değiştirdi. Eskiden<br />

müzik şirketleri, plak şirketleri vardı. Sonra<br />

kaset oldu kaset sattılar, sonra CD oldu<br />

dijital ortama girdi, internete girince de<br />

olaylar bambaşka bir hal aldı. Şimdi mesela<br />

albüm satışları düştü. Çünkü herkes müziği<br />

cep telefonlarının da internet ile bağlantı<br />

kurmasıyla internetten dinlemeye başladı.<br />

Ve maalesef böyle bir devrim yaşadık son<br />

onbeş yılda. Eskiden birisi gidiyordu, benim<br />

bestelerim var diyordu, plak şirketlerine<br />

dinletiyordu. Biri de “Gel albüm yapalım”<br />

diyordu. Stüdyoya gidiliyor, şarkılar<br />

seçiliyor, stüdyoda çalınıp albüm haline<br />

getiriliyordu. Bu plak şirketi de bunu CD ya<br />

da kaset haline getirerek satışa sunuyordu<br />

ve birçok kişi de oradan para kazanıyordu.<br />

Şimdi öyle bir şey yok; basılı plak, CD, kaset<br />

diye bir şey kalmadı.<br />

Mesela bizim yetişme dönemimizden örnek<br />

vereyim; diyelim ki yeni bir albüm çıktığı zaman<br />

o albümü alıyorduk, müzikle uğraştığımız<br />

için grubumuz da vardı. Gidiyorduk bir<br />

arkadaşımızın evine, pikapta müzik çalıyor,<br />

vay be diyerek dinliyoruz. Gitarı kim çalmış,<br />

sözler kime ait, böyle araştırarak kitap okur<br />

gibi dinliyorduk müziği yani. Bu da elbette<br />

zevkliydi. Şimdi eski albümler tekrar plak<br />

olarak basılmaya başlandı.<br />

Kadıköy hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

Sizce Kadıköylülerin müzik ve sanata<br />

bakışı nasıl?<br />

Kadıköy, son yıllarda kendi önemini daha<br />

çok hissettiren bir yer haline geldi. Bunda<br />

tabi ki Kadıköy’deki insan yapısının önemi<br />

var. Kadıköy’ü oluşturan sakinler daha<br />

çağdaş, düşünceli, demokrasi ve laikliğe<br />

inanan insanlar. Kendi içlerinde bazı yanlışları<br />

da olabilir, ama sonuçta Türkiye’nin<br />

çağdaş yüzünü yansıtan bir insan topluluğunun<br />

birlikte yaşadığı yer Kadıköy. O<br />

yüzden de son yıllarda Kadıköy’de yaşam,<br />

İstanbul’un diğer semtlerine göre daha<br />

cazip hale geldi.<br />

Belediye yönetiminin de o çizgide olması,<br />

halkın kendi seçtiği çizgiye uygun yerde<br />

durması çok güzel bir yaşam filizlendirdi.<br />

Beyoğlu’nun kültür ve sanattaki<br />

öncü durumu belki hâlâ sürüyor ama bu<br />

Kadıköy’e biraz da olsun transfer olmuş<br />

durumda. Burada konserler yoğunlaştı.<br />

İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bir opera<br />

binası kalmadı ama Kadıköy’de Süreyya<br />

Operası var. Sanatçılar ara sokaklardaki<br />

atölyelerinde seramik çalışmalarını,<br />

müzik çalışmalarını yaparlardı. Bunların<br />

hepsi Beyoğlu’ndan Kadıköy’e kaymaya<br />

başladı. Böyle olunca da buradaki yaşam<br />

daha da renklendi.<br />

Zaten genellikle şöyle olur; bir yeri önce<br />

sanatçılar keşfeder. Bodrum’da da öyle<br />

oldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Azra Erhad<br />

gibi yazarlar, ressamlar mavi yolculuk<br />

yaptılar Bodrum’a, Halikarnas’a. Önce oraya<br />

Cevat Şakir gitti, orada yazdığı kitaplar ile<br />

orayı keşfetti. İşte Kadıköy’de de böyle bir<br />

şey oldu. Mesela Yeldeğirmeni semtinin<br />

ara sokaklarında veya Moda’ya giderken<br />

sokaklarda bir atölye görüyorsun; bir<br />

ressam bir yandan müzik dinlerken, soğuk<br />

bir dükkânda resim ya da heykel yapıyor.<br />

Kadıköy böyle işte...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 101


Life Magazin<br />

Salih Kalyon:<br />

İnsanlık var oldukça,<br />

tiyatro da var olacak!<br />

DENİZ İHSAN TAŞDELEN<br />

Usta tiyatrocu Salih Kalyon ile geçmişten günümüze uzanan<br />

bir söyleşi gerçekleştirdik. Tiyatroya nasıl başladığını,<br />

ilk sahne heyecanını, günümüzde ayakta kalmaya çalışan<br />

tiyatroları ve bunun için çabalayan tiyatrocuları konuştuğumuz<br />

sohbetimizde konu tiyatro olunca, ister istemez<br />

Taksim’in mevcut durumunu, sanatın ve sanatçıların Kadıköy’de<br />

nasıl bir gelişim sergilediğine de değindik.<br />

“Tüm bu karmaşalar içerisinde sanata ve edebiyata fırsat<br />

bulup, tiyatrocu kardeşlerimizin kişisel çabalarla yaptıkları<br />

çalışmalarla tiyatro denilen olgu var edilmeye çalışılıyor”<br />

yorumunda bulunan sanatçı; “Bu yüzden tiyatronun öyle<br />

dedikleri gibi bitmesi diye bir şeyi yok. İnsanlık var oldukça,<br />

tiyatro da var olacak! Bunlara da bir geçiş süreci olarak<br />

bakmak gerekiyor. Yani diyorum ki, denizler dalgalanmadan<br />

durulmaz” şeklinde düşüncelerini ifade etti. Salih<br />

Kalyon ile keyifli söyleşimizin ayrıntıları için buyurunuz:<br />

Taksim’deki dönüşüm, beraberinde mevcut yapıyı da<br />

değiştirdi. Kadıköy’de yeni açılan tiyatrolarla birlikte<br />

tiyatro severlerin mekân algısı değişti mi?<br />

Şüphesiz. Ülkenin değişen koşullarıyla birlikte tiyatro<br />

konusunda da çok değişim var. Taksim civarında benim<br />

tiyatroya başladığım 1960-1970’li yıllarda 20’ye yakın<br />

tiyatro vardı Beyoğlu’nda. El Hamra İstanbul Tiyatrosu,<br />

Ses Tiyatrosu. Şu anda Ferhan Şensoy’un tek başına<br />

omuzladığı ve yaşatmaya çalıştığı bir yer. Çağdaş ülkelerde<br />

devletin böyle binaları ayakta tutması gerekiyor. Onun<br />

dışında Beyoğlu’nda eski Karaca Tiyatrosu, şu anda tekrar<br />

kaderine terk edildi. Daha yukarı çıkarken İş Bankası’nın<br />

çalışma ofisi haline dönüştürülen Genar Tiyatrosu vardı.<br />

Böylece Beyoğlu’na kadar 20 tane tiyatronun bulunduğu<br />

bir yerdi orası.<br />

Kadıköy’e gelince, günümüzde çok sevindirici olaylar<br />

yaşıyoruz. Müjdat Gezen Kültür Merkezi, konservatuvarı<br />

ile beraber yıllardır Kadıköy’e bir hayat getiriyor, gençleri<br />

yetiştiriyor. Onun yetiştirdiği talebelerden Şevket Çoruh, şu<br />

anda pasajın içinden bir salonu ihya etti ve Baba Sahne’yi<br />

açtı. Bütün servetini maddi manevi oraya dökerek, yine<br />

devletin gerçekleştirmesi gereken kültür merkezini kendi<br />

yaptı. Heykeli dikilecek bir davranış olarak adlandırıyorum.<br />

Ayrıca, Moda Sahnesi ve Haluk Bilginer’in Oyun Atölyesi de<br />

çok güzel oyunlar sergiliyor.<br />

Peki hocam, uzun yıllardır sektörün içindesiniz.<br />

Değişen neler oldu bu yıllar içerisinde?<br />

Değişen çok şey oldu. Dediğim gibi bu bir çağdaşlık ve<br />

aydınlanma sorunu. Yani bir ülkenin aydınları ne kadar<br />

çoksa, o ülkenin aydınlanması da o kadar kolay olur. Ama<br />

bir ülkenin aydınları kıyıma uğrarsa, hapse atılırsa, önü<br />

kesilirse, yok edilirse ve ülkede arabesk kültürün hâkim<br />

olmaya başlatıldığı dönemler yaşanırsa, işte bugünkü yaşadığımız<br />

dönem gibi olur.<br />

102 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Life Magazin<br />

Eğitim konusunda Köy Enstitüleri vardı.<br />

Oradan kimler çıkmadı ki? Benim de okul<br />

müdürüm Köy Enstitüsü çıkışlıydı ve ben<br />

çok şanslıydım. İlkokul müdürümün sınıfa<br />

davet ettiği Aşık Veysel’i tanıma olanağı<br />

bulmuştum ben. Böyle karşımda oturup saz<br />

çaldı ve ben onu dinledim. Ama ne acıdır ki<br />

Cumhuriyet tarihimizde ilkokul diploması olmayan,<br />

buna rağmen öğretmen okullarında<br />

müzik dersi veren tek adamdır Aşık Veysel ve<br />

okulları ona bir maaş dahi bağlamamışlardır.<br />

Toplamak gerekirse bu karmaşalar içerisinde<br />

tiyatrocu kardeşlerimizin kişisel çabalarla<br />

yaptıkları çalışmalarla tiyatro denilen<br />

olgu var edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden<br />

tiyatronun öyle dedikleri gibi bitmesi diye<br />

bir şeyi yok. İnsanlık var oldukça, tiyatro da<br />

var olacak. Bunlara da geçiş süreci olarak<br />

bakmak gerekiyor. Yani diyorum ki, denizler<br />

dalgalanmadan durulmaz.<br />

Komedi Dükkânı, Eyvah Eyvah gibi<br />

komedi projeleriyle de çıktınız seyirci<br />

karşısına. Size nasıl hissettiriyor komedi<br />

yapmak?<br />

Aslında benim tiyatroya başlangıç serüvenim<br />

komedi ile başlıyor. Ben Adapazarı’nda<br />

büyüdüm. Büyüdükçe evin içinde taklit<br />

yaparak ailemi güldürmeye başladım.<br />

Sonra dışarıya taşıdım. Komşuların taklidini<br />

yapıyordum. Ben insanları güldürürsem,<br />

daha mutlu oluyorum. En büyük şansım<br />

da, İstanbul’dan Anadolu’ya turneye çıkan<br />

tiyatrolar mecburen Adapazarı’na uğrarlar<br />

ve orada ilk gösterilerini yaparlardı. Ben de<br />

böylece tiyatro seyretmeye başladım. Bütün<br />

oyunları kaçırmadan seyrederdim. Fakat<br />

çok üzülüyordum, o tiyatrolar içerisinde<br />

benim yaşıma uygun bulduğum anlamda,<br />

ki ne anladığımı da bilmiyorum ama bana<br />

uygun, uygun değil diye kendimce roller ve<br />

oyunlar araştırıyordum.<br />

Hep yaşlı yaşlı insanlar ve de benim sevmediğim<br />

aldatmalar üzerine tiyatrolar seyrediyordum.<br />

Seviyordum tiyatroyu ama benim<br />

aradığım değildi. Fakat bir gün İstanbul’dan<br />

bir Arena Tiyatrosu geldi Adapazarı’na. İşte<br />

aradığım tiyatroyu bulmuştum. Ben böyle<br />

tiyatro yapmak istiyordum. Benim yaşıma<br />

uygun gençler vardı oyunda ve oyunlar bir<br />

şey anlatıyordu. Birlikte çalışan bir ekip vardı.<br />

Patronu belli değildi. Tanıştım o ekiple.<br />

İstanbul’dan kovulmuşlardı. “Biz Ankara’ya<br />

yerleşeceğiz, orada tiyatro yapacağız. Sen<br />

de istersen gelebilirsin” dediler. Ben böyle<br />

bir söz alınca artık durur muyum, fakat o yıl<br />

iki ağabeyim de askere gittiği için annem<br />

yalnız kaldı ve ben onu bırakamadım. Ağabeylerimin<br />

askerden dönmesini bekledim.<br />

Bir yıl sonra aynı ekip, isim değiştirerek<br />

geldiler Adapazarı’na, Ankara Sanat Tiyatrosu<br />

olarak. “Artık dayanamıyorum” dedim<br />

ve doğru ver elini Ankara...1964 yılının 29<br />

Ekim’i tiyatroya merhaba dedim. İlk oyunumu<br />

oynadım, ilk maaşımı aldım. Onun için<br />

29 Ekim’in benim için çift anlamı vardır.<br />

Peki, yakın zamanda planladığınız<br />

projeniz var mı?<br />

Şu anda devam eden “Şevkat Yerimdar”<br />

isimli bir dizi var. Ayrıca Beşiktaş Kültür Merkezi<br />

(BKM) ile “Düğüm Salonu” adlı bir film<br />

yaptık. Şubat ayında vizyona girecek.<br />

Karanlık dönemlerde sanatın işlevi<br />

ne olmalıdır, sanata böyle bir işlev<br />

yüklemek doğru mudur?<br />

Gayet tabi, sanat susturulamaz. Sanata sansür<br />

olmaz. Bir şekilde sanatçı onu söyler, bir<br />

şekilde onu anlatır. Onun için Büyük Önder<br />

Atatürk’ün dediği gibi, “Sanatsız kalan bir<br />

milletin hayat damarlarından biri kopmuş<br />

demektir”. Bu yüzden baskı dönemlerinde<br />

sanat daha bir bilinir, daha bir kılıçlarını<br />

kuşanır. Fırsat buldukça da söyleyeceği şeyi<br />

söyler. Ben umutsuz değilim. Hiçbir zaman<br />

da umutsuz olmadım. Sanat yine ortamını<br />

bulur ve son sözünü söyler diye düşünüyorum.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 103


Life Magazin<br />

Türk musikisi ile balenin birleştiği isim;<br />

Mercan Selçuk<br />

Fotoğraf: Salih Güler<br />

Bale sanatçısı ve eğitmeni Mercan Selçuk, hem Türkiye’de hem de yurtdışında aldığı sanat eğitimini<br />

bugün geleceğin sanatçılarına aktarıyor. Mercan Selçuk Dans Topluluğu olarak öğrencileri ile<br />

hazırladığı ‘Bizim Hikâyemiz’ isimli ilk gösteri 5 Mart’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde izleyicisiyle<br />

buluşacak. Sanatçı, bundan sonraki projelerde ise Türk musikisi ile baleyi birleştirmeye hazırlanıyor.<br />

DİLEK KARAGÖZ<br />

Türkiye sanat tarihinin kilometre taşlarından bir ailenin<br />

son temsilcilerinden Mercan Selçuk… Dedesi, son yüzyılın<br />

kendinden sonrakilere örnek olmuş en büyük ses icracısı<br />

Münir Nurettin Selçuk. Babaannesi, tiyatro sanatçısı Şehime<br />

Erton. Babası, Türk müziğinin usta ismi orkestra şefi ve<br />

bestekâr Timur Selçuk... Annesi, dans sanatçısı ve eğitmeni<br />

Ayşegül Betil. Mercan Selçuk ise, böyle köklü bir aileye<br />

mensup olmanın güzelliğinin ötesine kendini taşımış bir<br />

isim. Çocukken annesinin elinden tutup götürdüğü bale<br />

salonları, bugün bütün hayatı… Hem birçok projede dans<br />

ediyor, hem öğrenci yetiştirmeye devam ediyor. Sanatçı olmanın<br />

bütün dünyadaki gibi Türkiye’de de zor yanları olduğunu<br />

kabul etse de, daha güzel bir geleceğin sanatla inşa<br />

edileceğine dair inancı ve umudu gözlerinden okunuyor.<br />

Mercan Selçuk, bugünlerde yeni bir projenin coşkusunu<br />

yaşıyor. Şu ana kadar yetiştirdiği öğrencilerinden oluşan<br />

Mercan Selçuk Dans Topluluğu ile yeni bir yolculuğa başlıyor.<br />

Topluluğun ilk projesi ‘Bizim Hikâyemiz’ isimli dans<br />

gösterisi. 5 Mart’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapılacak<br />

prömiyer için gün sayan Selçuk projeyi anlatırken, siz de<br />

farkında olmadan o heyecana kapılıyorsunuz:<br />

BİR BALE SANATÇISININ HAYATI:<br />

BENİM HİKÂYEMİZ<br />

“İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale bölümü<br />

ile başladı bale yolculuğum. Ardından Londra’ya gittim ve<br />

Rambert School of Ballet’de iki sene modern dans eğitimi<br />

aldım. Klasik balenin üzerine modern dansı eklemek<br />

istedim. Orada çeşitli projelerde çalıştıktan sonra Türkiye’ye<br />

döndüm. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda<br />

eğitmenliğe başladım. Sonra 2011 yılında Robert Kolej Lisesi’nde<br />

modern dans bölümünü kurdum. Özel Yıldız Müzik<br />

ve Dans Akademisi’nde bir bale bölümü oluşturduk. Orası<br />

çok güzel devam eden bir okul... Bu yaz, bütün bu birikimlerin<br />

sonucunda Mercan Selçuk Modern Dans Topluluğu’nu<br />

kurduk. Toplulukta konservatuardan yedi öğrenci, Robert<br />

Kolej’de yetiştirdiğim altı öğrenci var. Devlet Balesi’nden de<br />

bir sanatçı bulunuyor ve ben de onlarla dans ediyorum. Bu<br />

yetişkin kadromuzun dışında bir de çocuk kadromuz var. Üç<br />

yaşından 13 yaşına kadar değişen yaş grubunda 15 kişilik<br />

yine benimle balede yol alan öğrenciler. Toplamda 30 kişilik<br />

bir kadromuz mevcut. Yazın, İstanbul’da ilham veren bir<br />

vapur yolculuğunda bu fikir doğdu. Çalışmalara başladık.<br />

Eserde, bir dans sanatçısının çocukluktan olgunluğa ilişkile-<br />

104 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Life Magazin<br />

“Bale sanatı fiziksel ve ruhsal olarak zor<br />

bir iş... Çok ciddi bir motivasyon gerekiyor.<br />

Eğitmenler olarak bizim de çocukları çok<br />

iyi motive etmemiz gerekiyor. Hem fiziksel,<br />

hem de duygusal olarak kolay değil. Dolayısıyla<br />

öğrenciliğimde benim de inişlerim<br />

çıkışlarım oldu. Ama o öyle bir aşk ki, su<br />

içmek, nefes almak gibi. Nasıl su içmeden<br />

yaşayamıyorsak, gerçek bir sanatçı için de<br />

bu böyle. Hangi dalı seçerseniz seçin. Ve<br />

‘Bizim Hikâyemiz’ projesi de böyle doğdu.<br />

Yaz tatilindeydim. İşler bitmişti ama üretmeden<br />

duramıyorsunuz.”<br />

sa herkesin yurtdışına gitme imkânı olmuyor.<br />

O yüzden de dönüşte öğrendiklerimi<br />

aktarmaya, kareografi yapmaya başladım.<br />

Hiçbir zaman orada kalmayı düşünmedim.<br />

Aynı babam ve Münir Baba gibi... Onlar da<br />

yurtdışından davet aldılar ama hepsi buraya<br />

dönmeyi seçti. Benim de tabiatımda bu<br />

vardı. Orada birçok kapı açılmasına rağmen<br />

buraya dönmek istedim. Çünkü evim olarak<br />

burayı hissediyorum.”<br />

rini, duygu durumlarını, arkadaşlıklarını, ilk<br />

platonik aşkını, ilk yalnızlığını, ilk kayıplarını<br />

ele alıyoruz. Metinlerle bunu anlattık. Yazdığım<br />

metinleri dansçılar ve tiyatro bölümünden<br />

öğrencilerimiz seslendirdi. Böylece<br />

seyirci gösteriyi izlerken kitapçığa bakmak<br />

zorunda kalmayacak. Dansın ne anlattığını<br />

zaten metinler seslendirecek. Genelde dansta<br />

bilinmiş eserlerin dışında böyle bir kaygı<br />

olduğundan bu yola başvurduk. Keyifle<br />

çalışıyoruz. Çok heyecanlıyız.”<br />

“BALE NEFES ALMAK, SU İÇMEK GİBİ”<br />

Balenin kolay bir yolculuk olmadığının altını<br />

çizen Mercan Selçuk, “Ama öyle bir aşk ki,<br />

nefes almak, su içmek gibi” diyor:<br />

Londra’da okumanın ufkunu açtığını dile<br />

getiren Selçuk, yurtdışından teklifler alsa<br />

da, dedesi ve babası gibi Türkiye’ye dönmek<br />

istemiş. “Çok büyük bir potansiyele<br />

sahibiz” diyen Selçuk, Türkiye’ye dönüş<br />

sebebini şöyle açıklıyor:<br />

“Biz gerçekten ülke olarak müthiş bir<br />

potansiyele sahibiz. Coğrafi olarak… Bize<br />

armağan edilen Atatürk gibi bir insan var.<br />

Türk müziği gibi olağanüstü bir müzik var.<br />

Tek sesli bir müzik… Dünyada tek… Her<br />

anlamda çok büyük bir potansiyelimiz<br />

var. Bazen özellikle sanatta motivasyonu<br />

düşüren şeyler oluyor. Günlük hayatımızda<br />

da, haberlerde de görüyoruz. Yurtdışındaki<br />

eğitim sürecinde eğer çalışan ve emek<br />

veren bir insansanız, özgüveni asla aşağıya<br />

çekmiyorlar. Ancak tembelseniz anında<br />

kapıyı gösteriyorlar. Kendimi bulmam ve<br />

kendi yeteneklerimi keşfetmemde Londra<br />

bana çok iyi geldi. Ne kadar burs da kazan-<br />

BALE SAHNESİNDE SEMA<br />

Kaliteli sanatın popüler olanın yanında<br />

azınlıkta kaldığını ifade eden Selçuk, asla<br />

umutsuz olmadığının ve iyi olanın sosyal<br />

statüsü ne olursa olsun bütün insanlara<br />

ulaştığını vurguluyor. Selçuk’un gerçekleştirmeyi<br />

istediği projelerden biri ise Türk<br />

müziği ile modern baleyi birleştirmek:<br />

“Gerçekten kaliteli sanat azınlıkta ama<br />

kesinlikle umutsuz değilim. Belki biraz hayalperest<br />

olabilirim. Çünkü meslektaşlarım<br />

çok şikâyetçi. Sanata değer verilmediğinden<br />

sanat merkezleri yapılmadığına kadar<br />

birçok şikâyet var. Ben o kadar ümitsiz<br />

olsam böyle bir projeye girmezdim. Kesinlikle<br />

bu ülke insanın çok güzel olduğunu<br />

düşünüyorum. Kendi kültürümüzde aşırı<br />

cevherler olduğunu görüyorum. Babam,<br />

‘Babamın Şarkıları’ diye bir proje gerçekleştirdi.<br />

Ben de seneye umarım, ‘Babamın<br />

Şarkıları ve Bizim Danslarımız’ diye bir<br />

proje gerçekleştireceğim. Bale, Batı sanatı<br />

ama bizdeki müziklerle birleştirebilirsek<br />

daha çok insana ulaşabileceğimi düşünüyorum.<br />

Mesela ben tasavvufla da ilgileniyorum<br />

ve bale sahnesinde sema yapıyorum.<br />

Türk müziği ile çok güzel bir modern bale<br />

kareografisi sunmak istiyorum. Eskiden<br />

kaliteli sanata daha çok değer verildiği<br />

doğru ama bugün bütün dünya böyle. Eskiden<br />

belki de teknoloji bu kadar gelişmediği<br />

için duygular ön plandaydı. Bugün popüler<br />

kültür her yerde var ama yurtdışında<br />

popüler ile kaliteli olanın terazideki yeri<br />

eşit. Bizde azınlıkta. O yüzden diyorum<br />

ki yaşasın azınlıkta kalmış güzel insanlar.<br />

Popüler olan daha kolay anlaşıldığı için<br />

yaygın olabildiğini düşünüyorum. Sanatsal<br />

değer yükseldikçe daha yüksek eğitim istiyor.<br />

Klasik müzik ya da bale sanatı herkese<br />

hitap etmeyebilir ama gönüllerinde ona<br />

yer olduğuna inanıyorum.”<br />

Gösteri tarihleri ne zaman olacak?<br />

5 Mart’ta başlıyoruz. Kozyatağı Kültür<br />

Merkezi’nde olacağız. 25 Mart’ta İstinye<br />

Enka Kültür Salonu’nda sergileyeceğiz. 25<br />

Nisan’da Robert Kolej’deyiz. Şimdilik belirlenen<br />

gösteri tarihlerimiz bunlar ama Haziran’a<br />

da bir tane eklemeyi düşünüyoruz.<br />

Bu projenin ses getireceğine inanıyorum.<br />

İnsanların bu gösteriyi izlerken keyifli vakit<br />

geçireceğini düşünüyorum. Tek perdelik bir<br />

eser. Bir solukta bitecek.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 105


Life Magazin<br />

Ünlü magazinci Funda Erkoç<br />

Kadıköy Life’da<br />

Doğma büyüme Kadıköylü magazin gazetecisi Funda Erkoç, yeni yıl<br />

itibariyle Kadıköy Life okurları için seçtiği özel haberleri köşesinde<br />

paylaşacak. Başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren, magazin<br />

dünyasının renkli yüzü Erkoç’un “heybesinden” haberler sizleri bekliyor...<br />

Deniz Seki’den<br />

20. yıla özel konser<br />

Deniz Seki, meslek hayatının 20. yılını Bostancı<br />

Gösteri Merkezi’nde verdiği konserle<br />

kutladı. Ünlü şarkıcı, hazırlıkları aylar süren<br />

gecenin açılışını sahneye salıncakla inerek<br />

yaptı. Özel tasarlanmış sahnesi ve dev<br />

prodüksiyonu için iki aydan fazla süredir<br />

çalışan Deniz Seki; konserinde Dile Kolay,<br />

Yakamoz, Seni Seveni Sev, Acele, Ağlamak<br />

Yok, Zor Mu?, Kop Gel Günahlarından,<br />

Suya Hapsettim,<br />

İyisin Tabii gibi<br />

birçok hit olmuş<br />

şarkısının yanı sıra<br />

yeni albümünden<br />

yepyeni şarkıları da<br />

seslendirdi.<br />

Seki’yi bu anlamlı<br />

gününde dinlemek ve heyecanına ortak<br />

olmak için yaklaşık bin 500 kişi mekânda<br />

yerini alırken; şarkıcı Simge Sağın, Reyhan<br />

Karaca, Semih Koç, Seyhan Müzik’in sahibi<br />

Bülent Seyhan, organizatör Banu Noyan,<br />

Milletvekili Lütfü Türkkan gibi ünlü isimler<br />

de konseri en önden takip etti. Sanatçı,<br />

konserinde Gülşah Saraçoğlu imzalı iki ayrı<br />

kostüm giydi. Konserin ilk bölümünde Seki,<br />

sahneye havadan sarkan bir salıncakla<br />

indi. Şarkıcı, ikinci bölüme de bir istiridye<br />

kabuğu içinden çıkarak başladı.<br />

“EN BÜYÜK MİRASIM ŞARKILARIM”<br />

Deniz Seki, konser sırasında yaptığı<br />

konuşmada “Siyah renk Japonlarda<br />

mutluluk demek... Ben çok mutluyum.<br />

Şarkılarım her zaman benden güçlü çıktı.<br />

Benim en büyük mirasım şarkılarım bu<br />

geçen 20 yılda” şeklinde konuştu. Kilo<br />

aldığı ve mide ameliyatı olacağı yönünde<br />

çıkan haberler hakkında da konuşan Seki;<br />

“İncecik bir kadınım. Sporla ve diyetle<br />

fazla kilolarımdan kurtulacağım için ameliyat<br />

olmadım” dedi.<br />

Ünlülerin menajerine<br />

sürpriz doğum günü partisi<br />

Ünlülerin menajeri olarak bilinen Abdullah<br />

Bulut, 34. doğum gününü Caddebostan Ner<br />

Pub’da kutladı.<br />

Sürpriz doğum günü partisine Timur Acar<br />

& Eda Özerkan, İsmail Hacıoğlu, Mesut<br />

Akusta, Gökhan Güneş, Gökhan Keser,<br />

Ferit Aktuğ & Bahar Aktuğ, Emir & Ceren<br />

Benderlioğlu, Atılgan Gümüş, Kemal Uçar,<br />

Merve Sevi Akgün & Çalkan Akgün, Hasan<br />

Küçükçetin & Nazlı Küçükçetin, Serkan<br />

Kuru, Burcu Binici, Polat Bilgin, Sevcan Yaşar,<br />

Bahar Şahin, Çağkan Çulha, Nur Erkul,<br />

Ali Barkın, Anıl İlter, Mert Altınışık, Hazal<br />

Eylül Çelik, Ebru Şahin, Ferdi Sancar, Arzu<br />

Oruç, Çetin Kaya, Berna Çağlar, Serra Pirinç,<br />

Zeynep Elçin gibi çok sayıda ünlü isim<br />

katılarak, Bulut’u yalnız bırakmadı.<br />

“En kötü günümüz böyle olsun” diyen<br />

Abdullah Bulut, ünlü isimlerle tek tek<br />

yakından ilgilendi. Sürpriz parti, gecenin<br />

ilerleyen saatlerine kadar devam etti.<br />

106 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Life Magazin<br />

Mabel Matiz:<br />

2018 benim yılım olacak<br />

Kadıköy’ün köklü alışveriş merkezi Tepe Nautilus, kuruluşunun 15.<br />

yılına özel kutlamalar çerçevesinde ünlü sanatçı Mabel Matiz’i ağırladı.<br />

Sıradışı tarzı ve ses tonuyla fark yaratan ünlü sanatçı, dillerden<br />

düşmeyen şarkılarını akustik versiyonuyla Tepe Nautilus ziyaretçileri<br />

için seslendirdi. Matiz, Sıla ile “Muhbir” düetinin ardından yeni<br />

albümde de sürpriz düetlerin hayranlarını beklediğini söyledi.<br />

Farklı tarzıyla yeniden yorumladığı “Sultan Süleyman” şarkısı<br />

ile herkesin kalbine giren ünlü sanatçı, dillerden düşmeyen<br />

şarkılarını Tepe Nautilus ziyaretçileriyle birlikte söyledi. Karşılıklı<br />

sıcak bir atmosferde geçen konser sırasında Mabel Matiz,<br />

hayranlarına “2018 benim yılım olacak. Sıla ile yaptığımız<br />

‘Muhbir’ sonrası yeni düetler de yolda. Yeni albümümde<br />

yepyeni şarkılarımı sanatçı dostlarımla birlikte söyleyeceğiz.<br />

Bu albüm diğerlerinden çok farklı, 20’ye yakın şarkı<br />

olacak” dedi.<br />

HAYRANLARIYLA BOL BOL FOTOĞRAF ÇEKTİRDİ<br />

İzleyicilerin kulaklarındaki pası silen konser sonrasında<br />

hayranlarını kırmayan sanatçı, onlarla hatıra fotoğrafında<br />

yer almayı ihmal etmedi. Mabel Matiz, konser sonrasında<br />

yakın arkadaşı Göksel’in doğum günü hediyesini de Tepe<br />

Nautilus’tan aldı.<br />

Şarkılarla yeni<br />

yaşını kutladılar<br />

Pop müziğin efsane isimlerinden Yeliz, yeni yaşına Nanna Restaurant‘ta<br />

dostlarıyla birlikte girdi. Uzun yıllardır çalıştığı mekânda<br />

doğum gününü kutlayan sanatçıyı; Nilgün Belgün, Yılmaz Vural,<br />

Selami Şahin, Didem Şahin, Elif Karlı, Yonca Evcimik, Metin Özülkü,<br />

Emel Yalçın, Fikret Bakıcı gibi ünlü isimler yalnız bırakmadı.<br />

Oldukça samimi ve<br />

neşeli bir ortamda<br />

60. yaşına basan<br />

ünlü şarkıcının, hayli<br />

mutlu ve heyecanlı<br />

olduğu dikkat çekti.<br />

Yeliz; “Yeni yaşıma girerken<br />

çok sevdiğim<br />

can dostlarım yanımda<br />

oldu. Kendimi çok<br />

şanslı hissediyorum.<br />

İnanılmaz derecede<br />

mutluyum. Hepsine<br />

ayrı ayrı sonsuz<br />

teşekkürlerimi sunuyorum”<br />

dedi.<br />

Tarkan: Doğa ile<br />

bütünleşin<br />

Tarkan, yemyeşil doğada yürüyüş yaparken çektiği fotoğrafını<br />

sosyal medya hesabından paylaştı. Doğayı seven ve onu<br />

korumak için elinden geldiğince çalışan duyarlı sanatçı, doğada<br />

yürüyüş yaparken çektiği bir fotoğrafını sosyal medyada<br />

takipçileriyle “Doğa şifadır, iyileştiricidir enerjisi. Doğayla<br />

bütünleşmeyi ihmal etmeyin canlarım” notu ile paylaştı.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 107


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Pelin Akdoğan,<br />

“Ben Yolumu Buldum”<br />

Maltepe Üniversitesi’nde<br />

Araştırma Görevlisi olarak<br />

görsel iletişim konusunda<br />

başarılı öğrenciler yetişmesine<br />

katkı sağlayan<br />

Pelin Akdoğan, gönlünü<br />

kaptırdığı Mutlu Güler<br />

ile hayatını birleştirdi.<br />

Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde<br />

kıyılan nikâhın<br />

ardından Marmara Yelken<br />

Kulübü’nde gerçekleşen<br />

düğün gecesinde dostlarının<br />

mutluluk dileklerini<br />

kabul eden çift, Frank Sinatra’nın<br />

seslendirdiği My<br />

Way adlı şarkı eşliğinde<br />

uzun süre dans etti.<br />

Yaşam Duayeni ve Kanaat<br />

Önderi kabul edilen İnal<br />

Aydınoğlu, Pelin Akdoğan<br />

& Mutlu Güler çiftinin<br />

nikâh şahidi oldu. Düğüne<br />

katılanlar arasında, Türk Sanat Müziği Sanatçısı Oya Aksoy da vardı.<br />

CKM’de 6 Haziran’da verilecek olan büyük bir konsere hazırlanan koronun<br />

şefliğini yürüten Aksoy, çifte mutluluk dileklerini iletti. Marmara Yelken<br />

Kulübü’ndeki düğünün orkestrası ise Aziz Ali Elyağutu ve arkadaşlarından<br />

oluşuyordu.<br />

Oya Aksoy, İnal Aydınoğlu ve Aziz Ali Elyağutu...<br />

Tolga Ünker ile Fikriye Kesti’nin<br />

Resimleri Aşka Dönüştü<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarında<br />

tanışan ve uzun süren beraberliklerinin ardından evlilik<br />

kararı alan ressam çift Maltepe Üniversitesi Araştırma Görevlisi<br />

Yusuf Tolga Ünker ile Resim Öğretmeni Fikriye Kesti, Kadıköy<br />

Evlendirme Dairesi’nde mutluluğa ilk adımlarını attılar.<br />

Seçkin davetlilerin katıldığı nikâh töreninde ikilinin mutlulukları<br />

gözlerinden okunurken, genç çift Kadıköy Life Dergisi’ne<br />

duygularını şöyle dile getirdiler: “Bizleri bu mutlu günümüzde<br />

yalnız bırakmayan, bizzat gelerek ya da bizleri arayarak<br />

mutluluğumuzu paylaşan tüm değerli akraba ve dostlarımıza<br />

sonsuz teşekkürler ediyoruz. Bizleri onurlandırdınız. İyi ki<br />

varsınız; sağ olun, var olun.”<br />

Ebru Erdem’i<br />

İzmir’e Gelin Verdik<br />

Tatil Budur Seyahat Acentesi Marka Müdürü Ebru Erdem,<br />

2017 yılını evlilikle noktalayan isimler arasında yerini aldı.<br />

Dillere destan güzelliği yanında pozitif kişiliği ile turizm camiasında<br />

çok sevilen Ebru Erdem’in evlilik kararı alması bir<br />

anlamda sürpriz oldu.<br />

İzmir seyahati sırasında arkadaşlarının düzenlediği bir yemek<br />

davetinde, burada yaşayan 39 yaşındaki Özgür Kurtay ile tanışan<br />

ve görür görmez aşık olduğunu düşünen Erdem’in bu<br />

kararı alması zor olmadı.<br />

Ebru Erdem & Özgür Kurtay çiftinin nikâhı, Kadıköy Evlendirme<br />

Dairesi’nde kıyıldı. Çiftin nikâh şahitleri ise Necati Ayhan<br />

ve Engin Ege oldu. Aynı günün akşamı Caddebostan Meyhanesi’nde<br />

bir eğlence partisi düzenleyen çift, ertesi gün balayı<br />

için tercih ettikleri yavru vatan Kıbrıs’a gittiler.<br />

108 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Wyndham Grand<br />

Kalamış’tan 5. Yıl Kutlaması<br />

Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel, kuruluşunun 5. yılını<br />

benzersiz bir gala gecesiyle taçlandırdı. Cemiyet ve iş dünyasının önde<br />

gelen isimleriyle yeni yaşını kutlayan otel, katılımcılarına “Kalamış’ta<br />

Hayat Başka” mottosunu yaşatan unutulmaz bir gece armağan etti.<br />

Beş yılın bir zaman tüneli atmosferinde sil baştan yaşatıldığı gecede<br />

cemiyet, iş, sanat ve medya camiasının önde gelen isimleri doyasıya<br />

eğlendi. Ayrıca sektörün önde gelen liderlerini de gala gecesinde buluşturan<br />

Wyndham Grand Kalamış, yeni yıla girerken Türk turizmine de<br />

moral vermiş oldu.<br />

Özel gece için Londra’dan İstanbul’a gelen Wyndham Hotel Group Başkan<br />

Yardımcısı Edwin Broers’un yanı sıra grubun Bölge Direktörü İlhan<br />

Köse, “Hoşgeldiniz” plaketlerini otelin Genel Müdürü Mustafa Alparslan’ın<br />

elinden aldılar.


Yeni yıla sevdiklerinizle,<br />

mükemmel bir nikâh töreni ile<br />

bașlangıç yapın.<br />

SÜSLEME DAHİL KİȘİ BAȘI 39 ₺<br />

Saniye Ermutlu Sk 3 Kozyatağı 34742 İstanbul<br />

T: 0216 571 61 00<br />

sales@byotell.com<br />

www.byotell.com<br />

ByOtell<br />

byotell


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Aslanargun Ailesi Kızları Zehra’yı gelin verdi<br />

Hatice & Yavuz Aslanargun çifti, kızları Zehra Argun’u gelin<br />

verdi. Sayıları giderek azalan kanaat önderlerimiz arasında<br />

yer alan Yavuz Aslanargun, adeta üzerine titrediği Zehra ve<br />

Zeynep isimli iki kızından biri olan Zehra’nın nikâh töreni sırasında<br />

duygu dolu anlar yaşadı.<br />

Davutoğlu, Gökçek Nikâh Şahidi<br />

Zeynep & Bekir Yeşilkaya çiftinin oğulları Fırat Yeşilkaya<br />

ile hayatını birleştiren Zehra Aslanargun’un düğünü Haliç<br />

Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Nikâhın şahitleri geçtiğimiz<br />

dönem başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, eski<br />

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Yozgat<br />

Milletvekili Mehmet Çiçek ve Zehra Argun’un arkadaşı Esra<br />

Mantu oldu.<br />

Zehra Argun & Fırat Yeşilkaya’nın düğününe yurtiçinden ve yurtdışından<br />

1000’den fazla davetli katıldı. Katılanlar arasında eski milletvekilleri, belediye başkanları,<br />

hukukçular, medya ve iş çevrelerinin önde gelen isimleri de vardı. TBMM<br />

Başkanı İsmail Kahraman, Milletvekilleri, Bakanlar, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü<br />

Cirit başta olmak üzere, düğüne mazeretleri nedeniyle katılamayanlar, çifti ve ailelerini<br />

gönderdikleri telgraflarla kutladılar.<br />

Nikâh töreni sonrasında gelin ve damadı tebrik etmek yerine bütün ilgi Yavuz<br />

Aslanargun’a yöneldi. Tebrikleri kabul eden Yavuz Aslan Argun, “Bugün benim için son<br />

derece anlamlı bir gün. Böyle bir günde siz değerli dostlarımı burada görmek benim için<br />

ayrı bir mutluluk ve huzur kaynağı oldu. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim” dedi.<br />

Nikâhın şahitlerinden biri de, geçtiğimiz ay görevini devreden<br />

Ankara’nın eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek idi.<br />

Arslanargun Ailesi’nin diğer kızı Zeynep Arslanargun ile birlikte<br />

mutluluk dileklerini paylaşırken, Kadıköy Life objektiflerine bu<br />

kareyi verdiler.


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Katar Turizm<br />

Ofisi Basın ve<br />

Halkla İlişkiler<br />

sorumlusu Sevgi<br />

Işlak, Katar Turizm<br />

Ofisi Pazarlama<br />

Müdürü Aslı<br />

Erkan Sayman ve<br />

TOURMAG Turizm<br />

Dergisi Genel<br />

Yayın Yönetmeni<br />

Canan Toprakkaya...<br />

Moda Deniz Kulübü’nde bir araya gelen İstanbul Kız Lisesi’nin 1955 yılı mezunları<br />

arasında şu isimler yer aldı: Olcay Kolçak, Bingül Tezer, Ayla Baltacı, Tören Kafkas,<br />

Güneş Çehreli, Şükran Kaynak, Işıl Olcay, Perihan Çiftin Özdabak, Bengül Karaahmetoğlu<br />

ve Pınar Çakmak…<br />

İstanbul Kız Lisesi Mezunları<br />

Moda Deniz Kulübü’nde<br />

Buluştu<br />

Moda Deniz Kulübü, çoğunluğu üyeleri arasında bulunan İstanbul Kız Lisesi’nin<br />

1955 yılı mezunlarının buluşmasına ev sahipliği yaptı. Aralarından<br />

bazılarının da doğum günü olan etkinlikte, günümüzden 65 yıl öncesinin<br />

İstanbul’u ve dostlukları konuşuldu.<br />

İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan ve kuruluşu 1850 yılına dayanan, günümüzde<br />

ise halen kullanımda olan binası; tarihi akış içerisinde sırasıyla Mekteb-i Mülkiye-i<br />

Şahane, İstanbul Ennas (Kızlar) Sultanisi, Bezmialem Sultanisi, İstanbul Kız<br />

Lisesi olarak kullanılmıştı. Buluşmada okul yılları ve bina ile ilgili anılarını tekrar<br />

yaşayan grup, “Yıllara meydan okumak buna denir” mesajı verdi.<br />

PROF. DR. DENİZ ÜLKE’NİN ANNESİ DE<br />

MEZUNLAR ARASINDA…<br />

İstanbul Kız Lisesi 1955 yılı mezunlarının buluşmasına, Prof. Dr. Deniz Ülke<br />

Arıboğan’ın annesi Şükran Kaynak da katıldı. Etkinliğe kızının yazdığı ve geçtiğimiz<br />

günlerde yayımlanmasıyla büyük yankı uyandıran kitabı Duvar’ı da<br />

getirip hediye etmesi, üyeler tarafından coşkuyla karşılandı. Arıboğan’ın kitabına<br />

göz attığımızda, tarihin geri dönüşü ve yeniden duvarlarla örülmeye<br />

başlayan dünyamıza ışık tuttuğunu gördük.<br />

“HAYATLARIMIZIN<br />

SONUNA KADAR<br />

SÜRDÜRECEĞİZ”<br />

Günümüzden tam 62 yıl önce<br />

mezun oldukları İstanbul Kız<br />

Lisesi’nin anılarını yaşatmak<br />

adına her yıl en az iki defa bir<br />

araya gelen mezunlar, bu buluşmalar<br />

sayesinde o güzel yıllara<br />

geri gittiklerini, hayatlarının<br />

sonuna kadar etkinliklerini<br />

sürdüreceklerini ilettiler.<br />

Aynı zamanda efsane Milli<br />

İstihbarat Teşkilatı yöneticilerinden<br />

Mahir Kaynak’ın eşi de<br />

olan Şükran Kaynak, kızı Prof.<br />

Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın<br />

kitabını arkadaşlarına hediye<br />

olarak getirdi.<br />

Katar Türkiye Turizm<br />

Ofisi’nden Tanıtım<br />

Atağı<br />

Katar’ın İstanbul’da, Katar Turizm Otoritesi adıyla faaliyet<br />

gösteren ofisi, ülkelerinin daha yaygın tanıtımı için bir dizi<br />

etkinlikler düzenliyor. Bu etkinliklerden biri de dünyaca<br />

ünlü bir moda dergisi için çölde kapak çekimi olacak.<br />

Yapacakları etkinlikler hakkında bilgi paylaşımında bulunmak<br />

adına Feriye Sarayı’nda bir toplantı düzenleyen Katar<br />

Türkiye Turizm Ofisi, Türkiye ile Katar arasındaki ilişkilerin<br />

son derece sağlıklı gelişerek, her geçen gün yükseliş kaydettiğini<br />

dile getirdiler. Katar Hava Yolları’nın uçuş destinasyonlarına<br />

Adana’nın da eklenmiş olmasının bu gelişmenin<br />

bir göstergesi olduğunu dile getiren Katar Turizm Ofisi Pazarlama<br />

Müdürü Aslı Erkan Sayman, “Önümüzdeki günlerde<br />

gerçekleşecek etkinlikler hakkında bilgilendirmede bulunacağız.<br />

Ancak göz ardı edilmesin ki, Katar’da herkese hitap<br />

edecek bir şeyler mutlaka bulabilirsiniz” dedi.<br />

İngilizce, Arapça, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinden<br />

sonra şimdi de Türkçe eğitim seçeneği sunan programa, turizm<br />

sektörü profesyonellerinin kayıt olmasını teşvik etmek amacıyla<br />

bir lansman kampanyası da yürütüldüğü bilgisini paylaşan Aslı<br />

Erkan Sayman ve Sevgi Işlak, “Bu eğitim programımız ile Katar’ı<br />

daha iyi tanıtabilmeyi amaçladık” şeklinde konuştu.<br />

TAWASH ÇEVRİMİÇİ<br />

SEYAHAT EĞİTİM<br />

PROGRAMI<br />

Katar Turizm Ofisi Basın ve<br />

Halkla İlişkiler sorumlusu Sevgi<br />

Işlak, yaptığı açıklamada,<br />

“Katar olarak, dünyanın dört<br />

bir yanındaki turizm profesyonellerinin<br />

birer elçi kabul<br />

edip, Katar’ın turistik cazibelerini<br />

öncelikli pazarlarda<br />

başarıyla tanıtabilmeleri<br />

amacıyla TAWASH Seyahat<br />

Eğitimi programını Türkiye’de<br />

hizmete açtık” dedi.<br />

112 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

“Süslü Sahne”<br />

artık Kalamış’ta<br />

Eğlence dünyasının önemli işletmecilerinden<br />

Süslü Celal lakaplı Celal Altınel,<br />

“Süslü” markasını Anadolu Yakası’nın<br />

önemli semtlerinden Kalamış’taki<br />

Bedri Usta Ocakbaşı’nın teras katında<br />

faaliyete geçirdi.<br />

Ünlü magazinci Şenay Düdek’in “süslü”<br />

lakabını taktığı Celal Altınel, uzun yıllar<br />

İstanbul’da gece hayatının nabzını tutan<br />

mekânların işletmeciliğini yaptı. Darüşşafaka<br />

Spor Tesisleri, Polo 13, Esentepe’deki<br />

İtalyan lokantası La Pergolo,<br />

Bodrum Dodo Beach ve Mey Balık gibi<br />

önemli mekânları işleten Altınel, “Süslü<br />

Sahne” markasını ilk olarak 2004 yılında<br />

Levent’te açtı. Ardından 2012’de aynı<br />

markasını “Süslü Konak” ve “Süslü Mey”<br />

olarak devam ettirdikten sonra 2014<br />

yılında “Süslü Sahne Kadıköy” adıyla Fenerbahçe’de<br />

eğlence hayatına yön verdi.<br />

2017 Eylül ayından itibaren ise, “Süslü<br />

Sahne Kalamış” markasını Bedri Usta<br />

Ocakbaşı ortaklığında devam ettiriyor.<br />

ÖZEL GALALARDA<br />

COŞKUN SABAH VE HAYKO<br />

Süslü Sahne Kalamış’ta her cumartesi Grup<br />

Pandora’nın canlı performansı eşliğinde<br />

bölgenin eğlence anlayışına yön vermekle<br />

birlikte, Türk müziğinin en önemli ud sanatçısı<br />

Coşkun Sabah ve taverna müziğinin<br />

renkli isimlerinden Hayko eşliğinde “Özel<br />

Galalar” adı altında geceler düzenliyor.<br />

KALAMIŞ GECE HAYATINA<br />

RENKLİ BİR SOLUK<br />

Menüsünde de önemli lezzetleri barından<br />

Süslü Sahne Kalamış, cuma ve cumartesi<br />

günleri geniş bir fix menü seçeneğinde misafirlerini<br />

ağırlıyor. Yılların işlemecisi Celal<br />

Altınel’in yönetimi, Süslü Sahne markası ve<br />

Kadıköy’ün en seçkin semti Kalamış’ın bir<br />

araya gelişiyle Kadıköy’ün eğlence anlayışına<br />

yeni bir soluk getiren Süslü Sahne Kalamış,<br />

seçkin sanatçıları ve zengin menüsü ile<br />

eğlence severleri bekliyor.<br />

Süslü Sahne Kalamış, rezervasyon düzeniyle<br />

çalışmakta olup, deniz manzaralı<br />

konumu, 250 kişilik oturma kapasiteli geniş<br />

ve ferah iç mekânıyla düğün, nişan, söz,<br />

doğum günü gibi özel davetlere ve de organizasyonlara<br />

da ev sahipliği yapıyor.<br />

Rezervasyon No:<br />

0216 449 66 00<br />

0543 299 89 81<br />

114 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Güngör Uras:<br />

Nerede O Eski Lokantalar?<br />

Moda Deniz Kulübü’nde Aralık ayının konuğu Güngör Uras<br />

oldu. “Yemek ve Sohbet” teması altında gerçekleşen buluşmanın<br />

konusu ise, ekonomik ve sosyal değişim ile birlikte<br />

yeme-içme kültüründeki değişim idi. Kadıköy Life Dergisi<br />

Gastronomi Editörü Mörfi Menahem’in destekleriyle hazırlanan<br />

program kapsamında Moda Deniz Kulübü’nde çok eski<br />

yıllardan beri süregelen lezzetler, Executive Chef Feyyaz Doğan<br />

tarafından hazırlanarak konuklara sunuldu.<br />

EGE CANSEN, REHA ARAR,<br />

OSMAN SERİM…<br />

Moda Deniz Kulübü Genel Müdürü Ayhan Alpakın’ın açılış<br />

konuşmasıyla başlayan gecede, konukların takdim edilmesinin<br />

ardından isabetli seçimi nedeniyle kendisine alkışlarla<br />

teşekkür edildi. Konuklar arasında ekonomiyi, sosyal değişimi<br />

ve yeme-içme kültürünü en iyi bilen isimler arasında<br />

anılan Ege Cansen, Reha Arar ve Osman Serim’in olması etkinliğe<br />

ayrı bir renk kattı.<br />

NEREDE ESKİ LOKANTALAR?..<br />

Güngör Uras, Ankara’nın en ünlü lokantaları arasında yer<br />

alan Karpiç ve Süreyya’dan örnekler verirken; bu mekânlarda<br />

ceketsiz, kravatsız erkeklere rastlamanın mümkün olmadığına<br />

değindi. İstanbul Beyoğlu’nda Rus kültürünü yansıtan<br />

mekânlar arasında efsaneleşen Rejans’ın, uzun yıllar sarı<br />

votkası ve Rus mutfağından seçmelerle İstanbul lokanta<br />

kültürünün gözdesi olmayı sürdürdüğünü dile getiren Uras;<br />

“Gümüş çatal bıçaklar, porselen tabaklar, kolalı bembeyaz<br />

peçeteler ve örtüleriyle orayı hep hatırlayacağım” dedi.<br />

DEĞİŞİM TÜM DÜNYADA…<br />

Güngör Uras’a etkinliğe katılımı ve katkılarından<br />

dolayı, Moda Deniz Kulübü Yönetim Kurulu<br />

Üyeleri Nezih Onat, Osman Ulukan ve Osman<br />

Serim tarafından bir anı plaketi verildi…<br />

Yeme-içme kültüründeki değişimin sadece Türkiye’de değil,<br />

tüm dünyada olduğu bilgisini aktaran Güngör Uras; “Bu<br />

değişimi Astor Şatosu’nda da yaşadım. Londra’ya bir saat<br />

uzaklıkta, Thames Nehri kenarında ve şimdilerde otel olarak<br />

işletilen bu görkemli eski şatoya 1995 yılında ilk gittiğimde<br />

şampanyayı ıstakoz ile servis ettiler. Beş yıl sonraki gidişimde<br />

çilek, son gidişimde ise badem ile ikram ettiler. Aslen<br />

Amerikalı olan Lady Astor’un bir dönem İngiliz aristokrasi-<br />

Geceye renk katan konuklar arasında, yazdığı “Bir Yaşam Gurusunun<br />

Kaleminden Tatlar, Anlar, Dostlar” adlı kitabı ile dikkatleri<br />

çeken Reha Arar ile Gusto Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet<br />

Yalçın da vardı. Moda Deniz Kulübü Genel Müdürü Ayhan Alpakın,<br />

Yönetim Kurulu Üyesi Osman Serim, Şerafettin Dinçer, Hülya Botasun,<br />

Mehmet Yalçın, Nezih Onat, Nükhet Onat, Reha Arar, Sevgi<br />

Arar ve Canan Toprakkaya…<br />

Moda Deniz Kulübü Genel Müdürü Ayhan Alpakın, “Bu tür etkinliklerin<br />

kayıtlara geçmesi yanında birer sosyal sorumluluk kabul<br />

ediyoruz” şeklinde konuştu.<br />

116 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Nerede o eski lokantalar konulu buluşmanın konukları arasında<br />

Reha Arar da vardı. Eşi Sevgi Hanım ile birlikte katıldığı buluşmada,<br />

Moda Deniz Kulübü’nün ünlü şefi Feyyaz Doğan’ı tebrik etti.<br />

sinin önemli şahsiyetlerini bu şatoda ağırlamış olduğunu<br />

düşündüğümde, bu değişimi kabullenmekte zorlanmadım<br />

desem olmaz” şeklinde konuştu.<br />

HER DÜŞÜŞ, YENİ BİR TIRMANIŞIN<br />

BAŞLANGICI…<br />

Buluşmada başta Reha Arar olmak üzere söz alıp anılarını<br />

paylaşan konukların, yaşanan bu değişimden rahatsız olduklarını<br />

dile getirmeleri sonrasında bir konuşma yapan<br />

Kadıköy Life Dergisi Gastronomi Editörü Mörfi Menahem;<br />

“Unutmayalım ki her düşüş, yeni bir tırmanışın başlangıcı<br />

olmuştur. Mutlaka taşlar yerine oturacak, iyi ve doğru olan<br />

geri gelecektir” mesajı verdi.<br />

Konuklar arasında Greek yemek kültürünün olmazsa olmaz isimlerinden Ahmet<br />

Tanrıverdi de vardı. Özellikle İstanbul’un meyhane sektöründe “Fıstık Ahmet” olarak<br />

anılan Tanrıverdi; “Meri Simyonidis, İstanbul’un müşterek kültür hayatına ışık tutmuş<br />

bir dostumdur, özveri dolu hizmetleri vardır” ifadelerini kullandı.<br />

İstanbul’un Tadı Tuzu<br />

Moda’da Konuşuldu<br />

Moda Deniz Kulübü tarafından düzenlenen “Yemek & Sohbet” başlıklı buluşmaların<br />

ikinci konuğu Meri Simyonidis oldu. Rum ve Ermeni yemekleri ağırlıklı<br />

İstanbul mutfağından 70’e yakın meze ve sıcak yemeğin karşı konulmaz<br />

lezzetlerini İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin her yerine taşıyan Simyonidis,<br />

konukları geçmiş yıllara doğru keyifli bir yolculuğa çıkardı.<br />

RUM MUTFAĞI, GELENEKLERİ VE<br />

ŞARKILI MEYHANELERİ…<br />

İstanbul’un lokantaları, şarkılı meyhaneleri, pastaneleri, gelenekleri ve insan<br />

ilişkilerinin anlatıldığı etkinlikte, daha önce kayda alınmış ünlü isimlerin yorumları<br />

da aktarıldı. İstanbullu Rumların nasıl yaşadıklarını, ne yiyip içtiklerini,<br />

nasıl eğlendiklerini, duygularını yansıtmak amacıyla yemek ve eğlence<br />

sektöründeki 40’a yakın isimle ya da yakınlarıyla yaptığı söyleşilerden örnekler<br />

vererek sunan Simyonidis; “Zamana damgası sinen, kimi zaman hüzün<br />

kimi zaman eğlence, kimi zaman da lezzet ve daha doğrusu bir dönemin<br />

kültürünü sizlerle paylaşmak istedim. Bana bu imkânı sağlayan Moda Deniz<br />

Kulübü yönetimine teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.<br />

Meri<br />

Simyonidis’in<br />

sunumunu ailesi<br />

de izledi. Simyon<br />

Simyonidis, Saro<br />

Baybertyan,<br />

Cornella<br />

Baybertyan,<br />

Gülay Musaoğlu<br />

ve Meri<br />

Simyonidis…<br />

Programın sonunda Moda Deniz Kulübü Executive Chefi Feyyaz<br />

Doğan ile birlikte mutfak ve servis personelini sahneye davet eden<br />

Güngör Uras; “Dünyanın en güzel mekânı, en iyi mutfağı da olsa onu<br />

en iyi şekilde servis edemediğiniz zaman hiçbir anlamı olmaz. Bu<br />

nedenle servis, çok önemli bir konudur. Bu akşam bize bu lezzetleri<br />

hazırlayan ve servis yapan personele teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.<br />

Moda Deniz<br />

Kulübü Genel<br />

Müdürü Ayhan<br />

Alpakın, Meri<br />

Simyonidis’e<br />

katkılarından<br />

dolayı<br />

teşekkürlerini<br />

iletti.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 117


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Dostları Berrin Ataman’ın Doğum Günü’nde<br />

Ünlü sigortacı Berrin Ataman, 40. yaşına merhaba dediği doğum günü kutlamasında<br />

en yakın dostları ile bir araya geldi. Kalamış Todori’de gerçekleşen<br />

doğum günü kutlamasında neşe ön plandaydı. Burcu Atanur, Zerrin Özdemir<br />

Adıyaman, Sibel Çelik, Gülcan Öztürk, Sevay Çetin, Berhan Bahçeci,<br />

Derya Çetin, Hayri Çetin, Metin Öztürk, Aydın Doğan, Özgür Topçu, Doğan<br />

Çağrı ve Betül Ataman...<br />

Süslü Sahne’nin Müdavimleri<br />

Kalamış Süslü Sahne’nin müdavimleri her hafta sonunda masalarının<br />

yerini kimseye kaptırmıyorlar. Uzun yıllar Sağlık Bakanlığı’nda<br />

kimyager olarak çalışan Selden Cumalioğlu, “Burasının<br />

konsepti bizi adeta kendine bağladı. Boğaz’ın en uzak<br />

noktasında olmamıza rağmen geliyoruz” derken, arkadaşları<br />

Emire Almedağ ve Sevgi Özel de, “Katılıyoruz” yorumunda bulundular.<br />

Pazar Kahvaltısı İçin Maria’nın<br />

Bahçesi’nde Buluştular<br />

Mine Alkaya, Mina Yeşilyurt, Arife Karaot, Sinem Şengül ve<br />

Gülfem Güneysu... İlaç, Turizm ve Gayrimenkul sektöründe<br />

faaliyet gösteren şirketlerde çalışan bu isimler, Pazar Kahvaltısı<br />

için Küçükyalı Sahili’nin ünlü mekânı Maria’nın Bahçesi’ni<br />

tercih edenler arasındaydı.<br />

Zeynep & Murat Oşar Çifti’nin Bebekleri<br />

Basınla Tanıştı<br />

Zeynep & Murat Oşar çiftinin henüz 5 aylık olan bebekleri Özgür Deniz Oşar,<br />

basınla ilk tanışmasını Kadıköy Life objektifleri ile gerçekleştirdi. Çatana’da<br />

görüntülediğimiz aynı zamanda ZT Zeotechnıc Proje ve İnşaat Sanayi Ticaret<br />

Limited Şirketi’nin kurucuları arasında olan Zeynep & Murat Oşar çiftine<br />

eşlik eden isim ise Filiz Uyar’dı...<br />

Osman Babiroğlu’nun Konukları<br />

Seçkin Metal Yönetim Kurulu Başkanı Osman Babiroğlu, demir<br />

çelik sektöründe birlikte çalıştığı Ogün Çokşeker, Zahit Kırkan,<br />

Sezgin Tekeli, Erdem Erdoğan’dan oluşan arkadaşlarını aileleri<br />

ile birlikte Kalbur’da ağırladı. Buluşmaya Osman Babiroğlu’nun<br />

ailesi de katıldı.<br />

Gayrimenkul Piyasası Hareketlenecek<br />

Yeni yılı dışarıda karşılayanlar arasında ünlü gayrimenkul danışmanı Recai<br />

Tanıtkan da vardı. 2018 yılına Marmara Yelken Kulübü’nde giren Tanıtkan<br />

çiftinin konukları ise Sevim Zeybek Baloğlu, Pınar ve Gözde Çelik idi. Recai<br />

Tanıtkan, bu yıl gayrimenkul piyasası oldukça hareketli geçecek. Almak veya<br />

satmak isteyenler için fırsat yılı” mesajı verdi.<br />

118 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Bostancı Rotary’den<br />

Fatih Erkoç’a Üstün<br />

Hizmet Ödülü<br />

Bostancı Rotary Kulübü tarafından her yıl geleneksel olarak<br />

verilen Meslekte Üstün Hizmet Ödülü, bu sene Caddebostan<br />

Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle Fatih Erkoç’a takdim<br />

edildi. Rotary Eğitim Platformları kapsamındaki eğitim projelerine<br />

katkı sağlamak amacıyla organize edilen gecede sanatçıya<br />

ödülünü, Bostancı Rotary Kulübü Başkanı Şule Yalçın<br />

verdi. Çok sayıda davetlinin katıldığı etkinlikte Erkoç, seslendirdiği<br />

birbirinden güzel şarkılarla kulakların pasını sildi.<br />

GENÇ MESLEKTAŞLARINI<br />

YÜREKLENDİREN ÖRNEK BİR KİŞİLİK<br />

Fatih Erkoç’un meslek hayatı boyunca yaptığı başarılı çalışmalarla<br />

meslektaşlarına ve tüm topluma her zaman örnek olduğunu<br />

vurgulayan Şule Yalçın, sanatçının çalışmalarıyla meslekte<br />

yüksek ahlaki standartların yaygınlaşmasını teşvik ettiğini ve<br />

özellikle genç meslek sahiplerini yüreklendirerek, onların da<br />

yararlı çalışmalar yapabilmesi için önder olduğunun altını çizdi.<br />

MÜZİĞİN BÜYÜLÜ DUYGUSU İLE<br />

KALPLER BİRLEŞTİ<br />

Konser öncesinde Kadıköy Life Dergisi’ne konuşan Fatih Erkoç ise<br />

şunları ifade etti: “Öncelikle Bostancı Rotary Kulübü’ne teşekkür<br />

etmek istiyorum. Gurur ve onur verici bir iş yapıyorlar. Meslekte<br />

Üstün Hizmet Ödülü almak, gerçekten çok gurur verici bir şey.<br />

Umuyorum ki çok güzel bir konser olur. Müziğin büyülü duygusuyla<br />

kalplerimizi birleştireceğiz.”


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Hava sıcaklığının<br />

5 derecenin altına<br />

düştüğü, son derece<br />

soğuk bir havada<br />

yaklaşık 600 kişinin<br />

izlediği konserde 16 şarkı<br />

seslendiren Nil Burak,<br />

uzun süre alkışlandı.<br />

Kadıköy’de Nil Burak Fırtınası<br />

Adı geçtiğinde Kadıköylülerin “Şimdiye kadar neredeydiniz?”<br />

diyerek sorguladığı etkinlik merkezi Moda Kayıkhane’de,<br />

geçtiğimiz günlerde tam bir Nil Burak fırtınası vardı.<br />

İstanbul Gelişim Orkestrası ile özdeşleşen Asım Ekren tarafından oluşturulan<br />

grup eşliğinde müthiş bir performans sergileyen Burak, konuklara unutulmayacak<br />

dakikalar yaşattı. Hava sıcaklığının 5 derecenin altına düştüğü, son derece soğuk<br />

bir havada yaklaşık 600 kişinin izlediği konserde 16 şarkı seslendiren sanatçı,<br />

dinleyiciler tarafından uzun süre alkışlandı...<br />

Program boyunca Edip Akbayram, Orhan Gencebay, Erkin Koray, Ahmet Kaya gibi<br />

isimlerin şarkılarının yanı sıra İngilizce eserler de seslendiren sanatçı, performansını<br />

Frank Sinatra’nın şarkısı My Way ile tamamladı.<br />

Nil Burak’ın konserini izlemeye gelenler arasında, ünlü magazinciler de vardı. Seyhan<br />

Erdağı ve Nurcan Sabur ikilisi; “Yıllarca o söyledi biz yazdık. Şimdi, izlemek ve dinlemek<br />

zamanı” dediler.<br />

Moda Kayıkhane’yi Kadıköy’e kazandıran Erkan Ulutaş’ı kutlayanlar<br />

arasında, Deniz & Mehmet Bozan çifti de vardı. Canan ve Kadir<br />

Toprakkaya’nın konuğu olarak mekânda bulunan Bozan çifti;<br />

“Böylesine güzel ve işlevsel bir mekânı kazandırdığınız için teşekkür<br />

ederiz. Yıllarca sürmesi dileğimizdir ve bunu da bütün içtenliğimizle<br />

istiyoruz” açıklamasında bulundular.<br />

Vasfi Uçaroğlu,<br />

Durul Gence ve<br />

Salim Ağırbaş’tan<br />

sonra tüm<br />

zamanların en<br />

iyi bateristleri<br />

arasında<br />

gösterilen<br />

Asım Ekren<br />

önderliğinde<br />

oluşturulan yeni<br />

orkestra, her<br />

şeyiyle İstanbul<br />

Gelişim’in izlerini<br />

taşıyordu.<br />

Sanatçıyı dinlemeye gelenler arasında bilişim sektörünün ünlü isimlerinden Banu Peksoy<br />

da vardı. Konser öncesi ailesiyle Erenköy Divan’da bir araya gelen Paksoy; “Bugün<br />

iki işi birden yapabildiğim için çok mutluyum. Hem ailemle üç saate yakın vakit geçirdim,<br />

hem de çok sevdiğim Nil Burak’ı izlemek kısmet oldu” şeklinde konuştu.<br />

120 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Balık Sevgisi Küçük Yaşta Başlamalı<br />

Balık sağlık için olmazsan olmazlar arasında. Ama çocuklar<br />

çoğu kez olumsuz bakarlar. İşte By Esat Balıkçısı’na adını veren<br />

Esat Çek, bu durumun önüne geçmek adına mekâna gelen<br />

ailelerin çocuklarını balıkla temas etmesine yol açıyor. İyi de<br />

oluyor hani...<br />

Türkiye’nin Tek Komünist Belediye Başkanı<br />

Park Adana’da<br />

Tunceli’nin Ovacık ilçesinin komünist belediye başkanı Fatih Maçoğlu’nun<br />

İstanbul’a geldiğinde ilk ziyaret ettiği mekân, Ataşehir Park Adana oluyor.<br />

Maçoğlu, hemşehrisi Hünkar Gülmez tarafından yönetilmekte olan ünlü<br />

kebap restoranı için; “İstanbul’a geldiğimde hemen Ovacık ve Tunceli’yi özlüyorum.<br />

Ancak burada da kendimi bir müddet için dahi olsa evimde gibi<br />

hissediyorum” dedi.<br />

Kaptan’ın Rotası Bosphorus Balıkçısı<br />

Göztepe bölgesinin ünlü gayrimenkul danışmanlarından Murat Akçeal’ı<br />

Kalamış Bosphorus Balıkçısı’nda görüntüledik. Aynı zamanda Coldwel Banker<br />

- Kaptan’ın sahibi de olan Akçeal, “Kebap olunca Develi, balık olunca<br />

Bosphourus’a dümen kırıyoruz” dedi. Güngör Akçeal, Nergis Ataman, Selçuk<br />

Ataman ve Murat Akçeal...<br />

Cavit & Çiğdem Cebeci’nin<br />

Moshonis Günü<br />

Kadıköy’ün renkli isimlerinden Cavit & Çiğdem Cebeci çiftinin<br />

her ayın ilk Perşembe günü akşamında balık ile randevuları<br />

vardır. Onlar gelseler de gelmeseler de masaları İsmail Şef tarafından<br />

hazırlanır. Şimdiye kadar sadece bir kez gelemediklerini<br />

öğrendik...<br />

Başakşehir’den Nakkaştepe’ye<br />

Savaş Müşavirlik firması sahiplerinden Emre Savaş, yakın dostları Terzi çifti<br />

ile birlikte Pazar Kahvaltısı için Nakkaştepe Nakkaş’ı tercih edenler arasındaydı.<br />

Evleri ve işyerleri Başakşehir’de olan grup, Anadolu Yakası’nı tercih<br />

etmelerinin nedenini, “Kalite” olarak açıkladılar... Zeynep Nil Savaş, Yenay<br />

Savaş, Nilüfer Terzi Ümit Terzi ve Emre Savaş...<br />

İsmail Şef Drama Dersleri Alacak<br />

Türk tiyatrosunun iki ünlü ismi, Ayşe Kürkçü ve Gökhan Mete...<br />

Onlar hayatlarını evlilikle taçlandırdılar ve bundan sonra birlikte<br />

yürüme kararı aldılar. Her 15 günde bir randevu durakları<br />

ise evlerinin de çok yakınında bulunan Moshonis Balıkçısı...<br />

Mekânın Ayvalıklı Şefi İsmail Usta ise, usta tiyatroculardan<br />

drama dersleri almak istediğini dile getirdi.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 121


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Gayrimenkul Danışmanları:<br />

Bereketli Bir 2018 Bekliyoruz<br />

Keller Williams Cadde Gayrimenkul çatısı altında toplanan ve aralarında<br />

Vedat Akkaş, Cem Baydar, Nazlı Göktan gibi Kadıköy’ün ünlü<br />

gayrimenkul danışmanlarının da bulunduğu grup, karşıladıkları 2018<br />

yılını ofislerinde düzenledikleri bir partiyle kutladı.<br />

2017 yılının zor geçtiğini,<br />

ama 2018 yılından<br />

beklentilerinin bir hayli<br />

yüksek olduğunu aktaran<br />

danışmanlar; “Hepimiz<br />

için huzurlu, sağlıklı ve<br />

bereketli bir yıl olmasını<br />

bekliyoruz” mesajı verdi.<br />

Nice Yıllar Tankut Tan<br />

Aydınlatma sektörünün önde gelen isimlerinden Tankut Tan’ı, Çatana<br />

bünyesinde yer alan ASTERİ’de görüntüledik. Masanın altında hediye<br />

paketlerini gördüğümüzde ise, “Bugün benim 40. doğum günüm”<br />

dedi. Her ne kadar inandırıcı gelmediyse de, “Peki” diyerek kayıtlarımıza<br />

aldık. Fotoğraf karesine giremeyen 5. kişi ise Koç Üniversitesi<br />

Öğretim Görevlisi Michael Çalıkuşu idi. Tankut Tan, Ebru Kıraç, Zeynep<br />

Tan ve Pınar Tan...<br />

Kadıköy ve Maltepe’nin Altın Yılları<br />

Biri Kadıköy’ün diğeri Maltepe’nin altın yıllarını yaşadığı dönemlerde seçilmiş<br />

meclis üyeleri Ahmet Kocataş ve Azmi Oktay... Aynı zamanda bacanak<br />

da olan ikili, bu defa Kalamış Todori’de bir araya geldiler. Konuştukları<br />

konu ise her iki ilçede yaşanan değişim oldu. Onlara eşlik edenler ise her<br />

zaman olduğu gibi eşleri ve komşularıydı. Ahmet Kocataş, Azmi Oktay,<br />

Berfu Akbaş, Betül Akbaş, Selma Oktay ve Semra Kocataş...<br />

Aysel İpar’sız Olmuyor<br />

Kadıköy Life Ailesi’nin uğuru kabul ettiğimiz Aysel İpar & Kazım Polat<br />

Çifti’ni, bu defa Fenerbahçe’nin yeni mekânlarından Saca’da konuk<br />

ettik. İşletmecilik hayatını “Gazinocular Kralı” olarak Taksim Belediye<br />

Gazinosu’nda noktalayan Kazım Polat, Saca’ya tam not verirken, aynı<br />

dönemde “Assolist” unvanı ile gönüllerde taht kuran Aysel İpar da Kazım<br />

Bey ile aynı fikirde olduğunu dile getirdi.<br />

FB’li Eski Yöneticiler ASTERİ’de<br />

Aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün eski yöneticilerinin de yer<br />

aldığı grup, ASTERİ’de Fedon ile harika bir gece geçirdi. Gecenin ilerleyen<br />

saatlerinde sirtaki yapan Ferit Fırat, alkışların büyük bölümünü<br />

de alan isim oldu. Arzu Fırat, Gülçin Düvenci, Sevinç Düvenci, Işın<br />

kala, Ferit Fırat, Sabri Kala, Şenol Düvenci...<br />

Develi, Samsunlu Gençlere Ev Sahipliği Yaptı<br />

Bağdat Caddesi projeleriyle gündemde olan CESA Yapı’nın Yönetim Kurulu<br />

Başkan Yardımcısı Celil Özdemir, görmekte olduğu tedaviye olumlu<br />

cevap alan bir yakınının iyileşmesi üzerine ziyaret için Samsun’dan<br />

gelen kuzenlerini, uğurlama öncesi Kalamış Develi‘de bir yemekte buluşturdu.<br />

Samsunlu konuklar ise; “Develi’nin lezzetleri tamam da, Samsun’un<br />

pidesinin önüne asla geçirtmeyiz” dediler. Göknil Akkaya, Kadir<br />

Akkaya, Cem Çöndül, Celil Özdemir, Ahmet Çavdaroğlu, Ömer Candemir,<br />

Ecem Eser, Kaan Çöndül, Emrah Aydın ve Serenay Aydın…


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Önsöz Ailesi Doğum Günü<br />

Kutlamasında<br />

Yapımını gerçekleştirdiği yüksek kaliteli binalarla Küçükyalı<br />

ve çevresine değer katan Artan Yapı’nın sahibi Haluk Önsöz,<br />

aile üyeleri ile Kalamış By Esat Balıkçısı’nda buluştu. Buluşmanın<br />

bir nedeni de, eşi Elif Hanım ve yeğenler Elma ve Emre<br />

Saraçoğlu’nun iki gün arayla takip eden doğum günleri kutlamasıydı.<br />

Cüneyt, Ece, Demir, Recep, Suzan, Haluk ve Elif Önsöz,<br />

Ayşe Ünal, Aslı Şen, Elma Saraçoğlu ve Emre Saraçoğlu..<br />

Kurtlar Vadisi Pusu’nun<br />

Hakkı Bafralı’sı İçin Zor Tercih<br />

2007 yılından bu yana “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisinde Hakkı Bafralı karakterini<br />

canlandırmakta olan Yılmaz Meydaneri, Park Adana’nın konukları arasındaydı.<br />

Meydaneri; “Dizide Bafra pidesine hayır demek olmaz. Ama Park Adana’nın<br />

lezzetlerine hiçbir zaman hayır diyemem” açıklamasında bulundu.<br />

Yılmaz Meydaneri’nin masasındaki diğer konuklar ise ünlü içmimar Murat<br />

Yılmaz, Rusya’nın ünlü mankenlerinden Olga Fabi, oyuncu Tamay Kılıç ve<br />

Eko Pazar Sunucusu Asiye Yüksel idi…<br />

Yeğin Ailesi’nin Ocakbaşı Buluşması<br />

Can Otomotiv olarak Anadolu Yakası’nda Fransız Peugeot markasını 25 yıldan<br />

beri başarıyla temsil eden Yeğin Ailesi, her yıl sonunda düzenledikleri<br />

yemekli buluşmalardan birini de Fenerbahçe Saca’da gerçekleştirdiler. Murat<br />

Yeğin’in ev sahipliği yaptığı buluşmada mekânın lezzetlerini, “Olağanüstü”<br />

olarak yorumlayan Yeğin Ailesi, “Her ay en az bir kez buradayız” dediler.<br />

Ateş Yüceoral, Murat Yeğin, Ela Yeğin, Kerem Yeğin, Ege Yüceoral, Su Yüceoral,<br />

Kadriye Yeğin ve Esra Yüceoral...<br />

Aysel & Mehmet Altay Başbaşa<br />

Türk Rotary Camiası’nın önde gelen isimleri arasında gördüğümüz<br />

Mehmet Altay’ı sevgili eşi Aysel Hanım ile birlikte başbaşa<br />

Çatana’da görüntüledik. Her ayın ilk haftasında mutlaka<br />

dışarıda balık ziyafeti verdikleri bilgisini aldığımız Altay’lar,<br />

“Çatana tercihlerimizin başında geliyor” dedi.<br />

Emel Özuğur, Bu Defa<br />

Kalamış Bosphorus’un Kokpitinde<br />

Bundan 5 yıl kadar önce Gürhan İskender ile hayatını birleştiren ünlü televizyoncu<br />

ve Kokpit Programı’nın başarılı sunucusu Emel Özuğur’u, 4 yaşındaki<br />

çocukları Elif Aden ve dostları ile birlikte Kalamış Bosphorus Balıkçısı’nda<br />

görüntüledik. Emel Özuğur, Kenan Yamaner, Emin Gürhan İskender,<br />

Yasemin Reis ve Ferda Işık...<br />

Çekmeköy Sosyetesi Kalbur’da<br />

Yakın çevrelerinde “Çekmeköy Sosyetesi” olarak anılan grup,<br />

Ocak ayı buluşması için Kalbur’u tercih etti. Eşlerini çocuklara<br />

bakmakla görevlendiren grup, aynı zamanda arkadaşlıklarının<br />

15. yılını da kutladı. Zuhal Karal, Şule Uygun, Neslihan<br />

Özel, Pelin Özcan, Nesrin Kaya, Figen Uğur Suken, Ayşegül Ergenç,<br />

Demet Ergenç ve Ayşen Yetiş...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 125


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Calipso Akşamları Trend Oldu<br />

Sahilyolu’nun en iddialı mekânlarından Calipso Fish Gurme,<br />

kısa zamanda sağladığı başarı ile Anadolu Yakası’nı da aşarak,<br />

İstanbul’un gözde mekânları sıralamasına girdi. Bu başarıda<br />

mekânı ziyaret eden ünlü gurme Vedat Milor’un son<br />

derece cimri davrandığı yıldızlarını Calipso’ya tereddütsüz<br />

vermesinin de etkili olduğunu dile getiren uzmanlar, “Açık<br />

konuşmak gerekirse hak ediyor” yorumunda bulundu.<br />

En Büyük Artıları, Pişirmeyi Bilmek<br />

Vedat Milor, geçtiğimiz aylarda Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde<br />

yazdığı yazıda “Malzeme açısından zengin, ferah ve<br />

salaş olmayan bir restoran. En büyük artıları ise, pişirmeyi<br />

bilmek” olarak dile getirmiş ve Calipso Fish Gurme’yi “Anadolu<br />

Yakası’nın en iyi lokantalarından biri” olarak göstermişti.<br />

Önceki akşam ziyaret ettiğimiz mekânda, yine pek çok<br />

okurumuzun büyük bir keyifle mekânın konukları arasında<br />

olduğunu gördük. Calipso’nun sahipleri Veli Şahin ve Ziya<br />

Kaçar ise, bir ressam titizliği ve aşkı ile konuklara servis edilmek<br />

üzere çıkan lezzetlerin son kontrollerini yapıyorlardı.<br />

128 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Selen Selek, İbrahim Atakişi, Işıl Atakişi, Nazlı Selek ve<br />

Bilhan Selek…<br />

Atilla Dedeoğlu, Mustafa Sümer, Ahmet Gür, Meltem Gür, Sibel Sümer ve Adalet<br />

Dedeoğlu…<br />

İbrahim Atakişi’ye 83. Yaş Günü<br />

Kutlaması<br />

Endüstri bitkileri yetiştirme ve ıslahı konusunda ülkemizin<br />

yetiştirdiği en önemli isimler arasında yer alan Prof. Dr. İbrahim<br />

Atakişi’nin 83. yaş günü kutlamasına tanık olduk. Ona<br />

içtenlik dolu bakışlarla “Nice yıllar” diyenler ise ailesiydi.<br />

Balık Ziyafeti Dedeye,<br />

Hediyeler Torunlara<br />

Mekânın ev sahipliği yaptığı bir başka doğum günü kutlaması<br />

ise, Yılmaz Kılınç için düzenlenen partiydi. 72. yaşına<br />

geride bırakan Yılmaz Dede’nin yanında, “haylaz” olarak<br />

yorumladığı torunları da vardı. Gecenin bir başka farkı, dedenin<br />

“Bana alınacak hediyeleri torunlarım için düşünün”<br />

talimatı sonrasında Arda Ulucan’a alınan Quicksilver marka<br />

montun sürpriz olmasıydı.<br />

Çiğdem Ulucan, Esin Şenkardeş, Hatice Kılınç, Yılmaz Kılınç,<br />

Barış Şenkardeş, Mert Şenkardeş ve Arda Ulucan…<br />

Mira Arslan, Demet Erbil, Ercüment Erbil, Emin Arslan, Dinçer<br />

Aydın ve Elif Aydın…<br />

Atilla Dedeoğlu ve Dostları<br />

Dünyanın önde gelen debriyaj üreticilerinden MAPA’nın Satış<br />

Müdürü Atilla Dedeoğlu, başarılı ve bir o kadar da yoğun<br />

geçen 2017 yılının ardından 2018’in de aynı şekilde geçeceği<br />

belirtilerinin kutlamasını, dostlarıyla birlikte Calipso’da<br />

gerçekleştirdi.<br />

Emin & Mira Arslan Çifti,<br />

Konuk Ağırladı<br />

Mekânın konukları arasında, Emin & Mira Arslan çifti de<br />

vardı. Sık sık birlikte oldukları dostlarını bu defa Calipso’da<br />

ağırlamayı tercih eden Arslan çifti, “Çok doğru bir seçim yapmışız”<br />

yorumunda bulundular.<br />

Limon Kokulu Calipso Akşamları<br />

Mekânın konuklarından birinin “Canlı limon ağaçları ve<br />

limon kokuları eşliğinde balık ziyafetinin ayrıcalığını yaşıyoruz”<br />

demesi, bizi Veli Şahin ve Ziya Kaçar ikilisinin Antalya’dan<br />

özel olarak getirttiği limon ağaçlarına yöneltti. “Gerçekten<br />

de Calipso’ya farklı bir ayrıcalık sağlamış” demekten<br />

kendimizi alamadık.<br />

Turgut Özal Bulvarı Cumhuriyet Cad. No: 2<br />

Küçükyalı - Maltepe<br />

(Küçükyalı Sahilyolu Evlendirme Dairesi Yanı)<br />

T: 0216 489 28 58<br />

www.calipsorestaurant.com<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 129


Advertorial<br />

Acısıyla, tatlısıyla:<br />

PARK ADANA<br />

ET & KEBAP<br />

REHA KADAK<br />

Kebap, Arapça köz ateş, et kelimelerinin birleşiminden<br />

gelir. Tarihi çok eskilere dayanan kebap, Urfa Birecik’te<br />

yapılan arkeolojik kazılarda dahi rastlanmış yemeklerimizdendir.<br />

Güneydoğu bölgesinin olduğu kadar, aynı zamanda<br />

da Akdeniz bölgesinin Adana başta olmak üzere, Hatay<br />

ve Mersin mutfaklarının da başat yemeklerindendir. Ama<br />

Adana, kebap konusunda Urfa ile bu et türünün anavatanlarından<br />

bir şehirdir.<br />

İstanbul da Adana kebabına dair irili ufaklı birçok işletmeye<br />

ev sahipliği yapmakta. Her ne kadar bir yörenin<br />

yemeği esas yerinde yenmesi gerekirse de, İstanbul’da<br />

Adana kebabına hakkını veren işletmeler ve işletme<br />

sahipleri de azımsanmayacak kadar mevcut durumda.<br />

Anadolu Yakamızın Ataşehir ilçemizde de Park Adana<br />

Et & Kebap, et ve kebap işini hakkını vererek yapan özel<br />

işletmelerden biri.<br />

132 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Advertorial<br />

Park Adana, öncelikle Çekmeköy’de serüvenine<br />

başladıktan sonra, 2016 yılında soluğu<br />

Ataşehir’de alır. İşletmenin sahibi Hünkar<br />

Gülmez, uzun yıllar İstanbul’un et ve kebap<br />

üzerine önemli mekânlarında çalışmış, et<br />

ve kebap işini mutfağında öğrenmiş bir kişi.<br />

Bir etin alındığı yerden, geldiği bölgeden,<br />

etin cinsinden işlenmesine kadar geçen<br />

tüm evreyi hayli iyi bilen biri. Bununla<br />

da kalmayıp, müşterilerle kurduğu güzel<br />

iletişimle mekânın gelenlerine mideleriyle<br />

olduğu kadar gönüllerine de hitap eden bir<br />

işletmeci.<br />

AYRICALIKLI VE<br />

LEZZETLİ BİR ET MENÜSÜ<br />

Park Adana Et & Kebap’ın ustası da Şehymus<br />

Uyar. Şehymus Usta’nın maharetli<br />

ellerinden çıkıyor mekânın tüm et ürünleri.<br />

Menüde, Adana kebap başrolde, ama<br />

Adana usulü olarak yassı bir şekilde ocakta<br />

pişiriliyor. Küşneme, külbastı, Urfa kebap,<br />

kuzu şiş, ciğer şiş, patlıcanlı kebap, tavuk<br />

şiş, kanat, abugannuş, lokum, beyti sarma,<br />

fıstıklı kebap gibi özel olarak yapılan etlerin<br />

yanı sıra kaburga da menüde yer alıyor.<br />

Ayrıca, mekânın özel et yemeklerinden biri<br />

de et tava. Et tava, taş fırında bir saat kadar<br />

piştikten sonra özel pidesiyle tepside servis<br />

ediliyor. Başka bir kebapçıdan zor bulacağınız<br />

bir kebap türü. Park Adana Et & Kebap,<br />

etlerini Eren Et’ten, Balıkesir ve Trakya bölgesinin<br />

kıvırcık erkek kuzularından temin<br />

ediyor. Eren Et, bu etlerin en özelini Hünkar<br />

Gülmez için ayrıca ayırıyor. Hünkar Gülmez<br />

ve Şehymus Usta işbirliğinde müşterilere<br />

Park Adana Et & Kebap’ta ayrıcalıklı ve<br />

lezzetli bir et menüsü sunuluyor.<br />

ZENGİN SALATA VE PİDE ÇEŞİTLERİ<br />

Et menüsü kadar lahmacun ve pide çeşitleri<br />

de mekânın önemli yiyecekleri arasında.<br />

Normal ve Antep lahmacunu ile kuşbaşılı,<br />

kaşarlı, kıymalı, kavurmalı ve karışık pide<br />

çeşitleri pide menüsünde yer alıyor. Ara<br />

sıcaklarda da haşlama olarak servis edilen<br />

içli köfte, en az kızartma içli köfte kadar<br />

lezzetli ve hafif. Sıcak olarak güveçte servis<br />

edilen patlıcanlı humus, tek başına yenecek<br />

kadar önemli bir ara sıcak. Salata menüsü<br />

de oldukça çeşitli Park Adana Et & Kebap’ın;<br />

gavurdağ, tablacı salata, harman salata, çoban<br />

salata, tahinli salata, taze soğan salata<br />

ve göbek salata. Tablacı salata, Adana’da<br />

bilinen bir salata türü... Adana’nın sokak<br />

lezzetleri mekânlarında oldukça tercih<br />

ediliyor.<br />

HEPSİ BİRBİRİNDEN GÜZEL TATLILAR<br />

Park Adana Et & Kebap, etlere ve pidelere<br />

önem verdiği kadar, meze çeşitlerine de<br />

önem veriyor. Mekânın çiğköftesi harika...<br />

Uzun zamandır bu kadar lezzetlisini<br />

yememiştim. Ayrıca, Tunceli’den getirilen<br />

tulum peynir de harikulade; yağlı ve yoğun<br />

bir tada sahip. Söğürme, patlıcan salata,<br />

haydari, pilaki de denenmesi gereken mezelerden.<br />

Tatlı çeşitleri az ve öz. Dondurmalı<br />

irmik helvası, yine kesme Maraş dondurma<br />

ile servis edilen katmer ve taş fırında pişen<br />

kadayıf. Hepsi ayrı ayrı güzel...<br />

HAFTA SONLARI ENFES<br />

KAHVALTI SOFRASI<br />

Park Adana Et & Kebap, hafta sonları güzel<br />

bir kahvaltı yapmak isteyenler için de<br />

doyurucu bir sofra hazırlıyor. En azından<br />

sırf tulum peynirini yemek için dahi Park<br />

Adana’ya kahvaltı gelinir. Mekân ferah,<br />

havuz başında oluşuyla da ayrıca keyifli<br />

bir atmosfere sahip... Ataşehir bölgesinde<br />

önemli bir kebap boşluğunu fazlasıyla<br />

dolduran bir mekân. Çocuklu ailelerin rahat<br />

edecekleri bir alana da sahip.<br />

Gün geçtikçe yükselen bir trende sahip olan<br />

Park Adana Et & Kebap, slogan cümlesi<br />

“Acısıyla, tatlısıyla daima” diyerek, acılı-acısız<br />

ve tatlı lezzetleriyle damağına düşkünleri<br />

Ataşehir’de bekliyor.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 133


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Vodafone’un İletişim Ordusuna<br />

Motivasyon Yemeği<br />

Yarattıkları, “Her Şey İletişimle Başlar” sloganı ile büyük başarılar elde eden Vodafone<br />

Dağıtım Merkezi, 2017 yılına motivasyon yemeği ile başladı. Markayı başarıyla<br />

temsil eden Özatalar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özata önderliğinde<br />

düzenlenen yemekte bir araya gelen ekip, Fenerbahçe HK By Kerem’in özel<br />

lezzetleri eşliğinde harika bir hafta sonu geçirdiler.<br />

BAŞARILAR ÖDÜLLENDİRİLDİ<br />

Yaklaşık 60 kişilik bir grubun katıldığı motivasyon yemeğinde bir konuşma yapan<br />

Özatalar Group Genel Müdürü Cihan Arslan; “Son derece uyumlu ve bu nedenle<br />

de son derece başarılı bir ekip olarak birlikte çalışıyor olmaktan çok mutluyum.<br />

Daha nice güzel başarılara imza atacağız. Önceleri ‘Kahvaltı Buluşması’ ile başlayan<br />

bu birliktelikleri sık sık tekrarlayarak bir arada olmayı sürdüreceğiz. Buluşmaya<br />

katıldığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi iletir, başarılarınızın devamını<br />

dilerim” ifadesini kullandı.<br />

“İLETİŞİMİ KOLAYLAŞTIRIYORUZ”<br />

Özatalar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özata ise yaptığı<br />

konuşmada, “İletişimin olmazsa olmaz olduğu bir dünyada<br />

yaşıyoruz. Vodafone’nun sağladığı avantajlı kampanyaları<br />

bireysel ve kurumsal kitlelere ulaştırarak onların daha kolay,<br />

daha hızlı ve daha ekonomik iletişim sağlamasına aracı oluyoruz.<br />

Bu yolda arkadaşlarımız da büyük gayret gösteriyorlar.<br />

Hepinizi ayrı ayrı kutluyor, tebrik ediyorum” dedi.<br />

Teleset satışlarda sağladıkları yüksek performans nedeniyle ödüllendirilen<br />

iki güzel vardı ki, onların bu başarısı 2018 yılı için de hem<br />

marka, hem diğer arkadaşları için umut oldu. Canan Tabak ve Yeşim<br />

Kargılı, Özatalar Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özata tarafından<br />

altın ile ödüllendirildi.<br />

Gecede kurumsal satışlarda gösterdiği büyük performans sayesinde<br />

ödüllendirilen isimlerden biri de Yasin Çeviktürk oldu. Çeviktürk’ün<br />

bu başarısı Hakan Özata tarafından altın madalya ve<br />

Cumhuriyet altını ile ödüllendirildi.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 135


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Likit Kimya’dan<br />

Renkli Yıl Sonu Yemeği<br />

Kimya sektöründe ülkemizin önde gelen kuruluşlarından<br />

Likit Kimya, yıl sonu nedeniyle renkli bir parti düzenledi.<br />

Bostancı The Green Park Otel’de gerçekleşen partiye şirket<br />

yöneticileri ve çalışanları katıldı.<br />

Likit Kimya’nın 10 yılı aşkın bir süreden beri düzenledikleri<br />

ve geleneksel hale gelen yıl sonu partisinde bazı ödüller de<br />

sunuldu. Şirket bünyesinde 5 - 10 ve 15 yıl süreyle çalışanlara<br />

plaket verilirken, Yılın EN’leri adını verdikleri ödüller de<br />

sahiplerini buldu. Bu ödüller arasında en ilginç olanı Likit<br />

Kimya Yönetim Kurulu Üyesi Edibe Aksoy Sürücü’ye verilen,<br />

“Yılın Dedektifi” ödülü oldu.<br />

DEMET SAĞIROĞLU<br />

ONUR KONUĞU<br />

Şarkıcı Cumhur’un sahne aldığı gecede<br />

eğlence de doruktaydı. Likit Kimya<br />

Ailesi’nin yakın dostları arasında yer<br />

alan ünlü pop şarkıcısı Demet Sağıroğlu,<br />

partiye onur konuğu olarak katıldı.<br />

Kınalı Bebek başta olmak üzere 4 şarkı<br />

seslendiren Demet Sağıroğlu, “Likit<br />

Kimya’nın sahipleri olan Aksoy kardeşler,<br />

benim çok sevdiğim nadir insanlar<br />

arasındadır. Onların başarı hikâyelerine<br />

tanık olmaktan ayrı bir onur duymaktayım”<br />

dedi.<br />

Gecenin sunuculuğunu şirket çalışanlarından Cansu Özfiliz ve Nafi<br />

Güler yaptı. İlk olarak yönetim kurulu başkanları Ahmet Aksoy’u<br />

sahneye davet eden ikili, Likit Kimya’da uyum içinde ve huzurlu bir<br />

ortamda çalışma imkânı sağladıkları için kendilerine diğer arkadaşları<br />

adına teşekkürlerini iletti.<br />

Geceye yaşam<br />

duayeni olarak<br />

tanıdığımız Turan<br />

Sürücü de katıldı.<br />

Turan Sürücü,<br />

yakışıklı oğlu Cem<br />

Sürücü, Canan<br />

Toprakkaya, Demet<br />

Sağıroğlu, Şarkıcı<br />

Cumhur Demir,<br />

Ahmet Özcan, Mert<br />

Sağıroğlu ve Oya<br />

Aksoy Gülen...<br />

Kendisine verilen Yılın Dedektifi Ödülü’nü tebessümle karşılayan<br />

Likit Kimya Yönetim Kurulu Üyesi Edibe Aksoy Sürücü, “Dikkatli ve<br />

temkinli olmanın dedektiflikle nasıl bir bağlantısı var bilemiyorum<br />

ama yine de teşekkür ediyorum” dedi.<br />

136 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Metin Kocabaş, “Tamam” Diyorsa<br />

Lezzet konusunda otorite kabul edilen Metin Kocabaş’ı Saca’da görüntüledik.<br />

Marea markasıyla Ataşehir Palladium Tower’da kapılarını açan yeni<br />

mekânında eski konuklarını ağırlamaya devam eden deneyimli işletmeci,<br />

bir yandan da ocakbaşı kültürüne uzak kalmamak gerektiğine vurgu yaptı.<br />

Saca’nın lezzetleri için, “Tamam” yorumunda bulunan Metin Kocabaş,<br />

“Mekân güzel, lezzetleri yerinde” dedi. Metin Kocabaş, Arda Gökçe, Sena<br />

Kocabaş, Sinem Kocabaş, Oya Gökçe ve Selçuk Gökçe...<br />

Park Adana’da Mardin Lezzetleri de Var<br />

İsimleri Mardin ilimizle bütünleşip, bu kadim kentimize güzel<br />

hizmetler veren grubu Park Adana’da görüntüledik. Onlar,<br />

“Mardin yöremize özgü lezzetleri burada bulabildiğimiz için<br />

geldik” dediler. İsmail Sütçüoğlu, Yusuf Ölçer, Veysi Baran, Umman<br />

Hamitoğulları ve Mehmet Sıraç Aydemir...<br />

Meral Azizoğlu’ndan<br />

“Paroles, Paroles” Performansı<br />

Kalamış Süslü Sahne, Alman Lisesi öğretmenlerinin<br />

buluşmasına ev sahipliği yaptı. Dalida’nın<br />

yıllar önce Alain Delon ile birlikte seslendirdiği,<br />

“Paroles, Paroles” isimli şarkıyı Türkçe sözlerle Palavra,<br />

Palavra olarak seslendiren Meral Azizoğlu,<br />

büyük alkış aldı. Alkışların bir bölümünü grubun<br />

gitaristi Emre ile paylaşan Azizoğlu, gecenin sonunda,<br />

“İyi ki bu gece bizlerle oldunuz” dedi.<br />

Eren Karabulut’un Kalbur Randevusu<br />

Madencilik sektörünün genç girişimcilerinden Eren Kara-bulut’u<br />

ailesi ve dostlarıyla Kalbur’da görüntüledik. Her ay en az<br />

bir defa mekâna konuk olan Eren Karabulut, “Burada kendimizi<br />

rahat hissediyoruz. Lezzetleri de alıştığımız tadlar” yorumunda<br />

bulundu.<br />

Tılsım Talu Bosphorus Balıkçısı’nda<br />

“Türkiye’de müziğe daha farklı bir anlam katmak istiyorum.<br />

Sadece şarkı söylemekle sanatçı olunmaz. Özellikle bizim<br />

tarzımızda daha çılgın, daha tarz ve alışılmışın dışında olmak<br />

lâzım” sözleriyle dikkatleri üzerinde toplayan Tılsım Talu, Engin<br />

Şener’in konuğu olarak Kalamış Bosphorus Balıkçısı’nda<br />

objektiflerimize takıldı.<br />

Sorbonne’lu Sim Kesim, Çatana’da<br />

Lojistik sektörünün önde gelen isimlerinden Hakan Kesim’i Çatana’da görüntüledik.<br />

Dünyaca ünlü eğitim kurumlarından Sorbonne’da eğitim gören<br />

kızı Sim’e Fransa’ya gitmeden önce verdiği ziyafet için “lezzet doruklardaydı”<br />

yorumunda bulunan Sim, “Dönüşü iple çekeceğim” dedi. Hakan Kesim, Ayşe<br />

Kesim, Zeynep Kesim ve Sim Kesim...<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 137


Advertorial<br />

Kalamış’ta kebap<br />

Kerem Zeyrek’ten<br />

sorulur<br />

REHA KADAK<br />

Coğrafyamız itibariyle geniş bir yeme-içme kültürüne sahibiz.<br />

Ege’den Güney’e, Karadeniz’e kadar seçkin bir gastronomi kültürümüz<br />

var. Güneydoğu mutfağımız da bu mutfaklar arasında en<br />

mühimlerinden. Etin başrolde olduğu bu mutfak kültürümüzde<br />

bizim ülkemizce anılan kebap çeşitleri dünyaya da yayılmış durumda.<br />

İstanbul’da da Güneydoğu mutfağımıza dair azımsanmayacak<br />

kadar çeşitli işletmeler mevcut, ancak bu işi hakkıyla yapan mekân<br />

sayısı oldukça az durumda. Etin alınmasından işlenişine, marine<br />

edilmesine, oradan da pişirilmesine ve hatta servis edilmesine<br />

kadar birbirine bağlı unsurlar eşit derecede iyi olmayı gerektiriyor.<br />

Anadolu yakamızın önemli semtlerinden Kalamış’ta kebap işini<br />

hakkıyla yapan yeni bir işletme geçtiğimiz aylarda açıldı: “Adanalı<br />

Hasan Kolcuoğlu Kalamış Plus by Kerem Zeyrek Farkıyla”<br />

KEREM ZEYREK FARKIYLA KEBAP İŞİ<br />

Kerem Bey, 80’li yıllarda İstanbul’a gelmiş.<br />

Yeme-içme sektöründeki tüm basamakları adım<br />

adım çıktıktan sonra İstanbul’un önemli restaurantlarında<br />

işletmecilik yapmış ve bu mekânların<br />

belli noktaya ulaşmasına neden olmuş,<br />

fark yaratmış. İşi mutfağından öğrenen Kerem<br />

Bey, bununla da kalmayarak ülkemizde Turizm<br />

Bakanlığı bünyesinde açılan ilk gastronomi<br />

sertifikasına sahip kişiler arasına girmiş. Azerbaycan<br />

Bakü Üniversitesi’nde Güneydoğu mutfağı<br />

ve kebap üzerine eğitimler vermiş, mutfağımıza<br />

dair önemli mekânların açılışlarını yapmış. Bunca<br />

yılın deneyim ve birikimlerini, tamamen kendine<br />

ait bir işletme çatısında sunmaya karar vererek,<br />

Kalamış’a demir atmış. “Adanalı Hasan Kolcuoğlu<br />

Kalamış Plus by Kerem Zeyrek Farkıyla” adını<br />

taşımakta mekân.<br />

Kerem Zeyrek, bu yeni işletmesinde pideden<br />

lahmacuna, kebaba, zeytinyağlılara, mezelere,<br />

geleneksel tatlılarına kadar her biri alanında usta<br />

kişileri bir araya getirirken, aynı özeni servis elemanlarında<br />

da sağlamış.<br />

BİR PİDE SANATI: ZİNCİR PİDE<br />

Kerem Zeyrek, farkını mekândaki tüm ürünlerde<br />

gösteriyor. Bunlardan biri de zincir pide. Görünümü<br />

ve de lezzetleri aynı pide içinde barındırmasıyla<br />

başka bir mekânda kolay kolay denk gelemeyeceğiz<br />

türden bir ürün zincir pide. İçinde, otlu peynir,<br />

bıçak arası kıyma, kavurma gibi lezzetlerden<br />

oluşuyor.<br />

ET, KEREM ZEYREK’İN İŞİ<br />

Kerem Zeyrek, etten en iyi anlayan işletme sahiplerinden<br />

biri. Balıkesir Gönen bölgesinden etlerini<br />

138 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Advertorial<br />

temin ediyor. Menüde etin tüm çeşitleri mevcut:<br />

Adana, Urfa, Kallavi Adana, küşleme, tavuk şiş, beyti,<br />

babagannuş, kuzu iş, kuzu lokum, Halep köfte,<br />

kanat, pirzola. Bunlara bir Antep usulü lahmacun<br />

da ekleniyor. Etlerin hepsi özel ateşte, kurumadan,<br />

içleri sulu kalarak pişiriliyor.<br />

ETLER KADAR ZEYTİNYAĞLILAR VE MEZELER<br />

Mekân her ne kadar bir et ve kebap üzerine bir<br />

menüye sahip olsa da, en az onlar kadar lezzetli<br />

zeytinyağlı ve meze çeşitleri mutlaka tadılması<br />

gerekli. Haydari, pilaki, şakşuka, zeytinyağlı fasulye,<br />

ezme, patlıcan ezmesi ve özel yapım turşuları da<br />

etlerle yarışacak kadar güzel. Et yemeyenler için bu<br />

özel tabaklar ayrı bir ziyafet oluyor.<br />

TATLILARI TATMADAN GİDİLMEMELİ<br />

Kerem Bey, farkını tatlılarda da gösteriyor. Havuç dilimli<br />

baklava ve katmer buranın özel tatlılarından... Fıstıklar, Gaziantep’ten<br />

temin edilen özel boz fıstık. İki tatlı da en az Antep’te<br />

yapılanlar kadar lezzetli. Ayva, kabak, fırın sütlaç ve incir tatlısı da<br />

tadılmaya değer.<br />

GÜLERYÜZ VE MİSAFİRPERVERLİK<br />

Bir mekânın, lezzeti kadar müşterisiyle kurduğu ilişki de önemli.<br />

Kerem Zeyrek, bu güzel lezzetleri müşterisiyle buluştururken, aynı<br />

zamanda da onları bir misafir gibi de ağırlıyor. Etlerin, mezelerin,<br />

tatlıların lezzeti, servisteki özen, mekânın ferah dekorasyonu, müşteri<br />

ile kurulan iletişimden dolayı da kısa sürede cemiyet hayatının<br />

önemli isimlerinin uğrak yeri olmayı başararak, Kalamış’a yeni bir<br />

soluk getirmiş Kerem Zeyrek.<br />

Fenerbahçe Mahallesi, Fener Kalamış Caddesi<br />

No: 100 Kadıköy - İstanbul<br />

Telefon: 0216 348 34 48<br />

GSM: 0532 302 09 89<br />

www.hasankolcuoglukalamis.com<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 139


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Kadıköy Maarif ve Erenköy Kız Lisesi Mezunları<br />

Moda’da Buluştu<br />

Mezunları arasında çok önemli isimler bulunan Kadıköy Maarif Koleji ve Erenköy<br />

Kız Lisesi Mezunları, Moda Sahil’de buluştu. 2017 yılını uğurlamaya hazırlanırken<br />

gerçekleşen buluşmada devam etmekte olan okul arkadaşları birbirlerine hediyeler<br />

verdiler ve 2018 yılı için güzel dileklerini ilettiler.<br />

Kadıköy Maarif Koleji’nin 1980 yılı mezunları olan grubun buluşmasını Taner Kılınç<br />

organize etti. 20 - 25 kişilik gruplar halinde her yıl en az iki defa bir araya<br />

Kadıköy Maarif Koleji Mezunları’nın buluşmasına çocukları da katıldı. Mezunlardan Bülent<br />

Yalın’ın üç çocuğu, “Daima onları örnek alıyoruz” diyerek doğru yolda oldukları imajı<br />

verdi. Fatih Dündar, Emre Ertem, Melis Akünal, Serap Yalın, Bülent Yalın, Aşk Yalın, Cem<br />

Yalın, Berkan Eminsoy ve Selin Kutlu...<br />

geldikleri bilgisini paylaşan Kılınç, “Bu yıl da Pazar Kahvaltısı,<br />

Bahar Pikniği gibi başlıklar altında buluşmalarımız sürecek”<br />

dedi. Buluşmanın bir başka özelliği ise, hemen arkalarında<br />

bulunan masada çocukların da bulunmasıydı.<br />

ERENKÖY<br />

KIZ LİSESİ<br />

1984<br />

MEZUNLARI<br />

Moda Sahil’in ev<br />

sahipliği yaptığı<br />

bir başka buluşma<br />

ise, Erenköy Kız<br />

Lisesi’nin 1984 yılı<br />

mezunlarından bir<br />

Elgin Kökdemir, İlgi Oktay, Hilal Doyum,<br />

grup içindi. Hilal<br />

Beril Mete, Mine Norşor, Berrin Kırar,<br />

Doyum’un organize<br />

ettiği buluşma Selmin Şaşmaz ve Şelale Okay...<br />

Sabriye Gönenç, Banu Emiralioğlu,<br />

için Bursa ve İzmir’den<br />

bile gelenler oldu. “Bizler için hiç bir şey dostluktan<br />

daha önemli, daha değerli olamaz” diyen Erenköy kız Lisesi’nin<br />

1984 yılı mezunları, “Buluşmalarımız kesintisiz sürecek”<br />

dedi.<br />

Kadıköylüler Grubu Moda Spor Kulübü’nde<br />

Kadıköy’de Öz Kadıköylüler’den sonra sosyal medya oluşumları<br />

arasında önemli bir yeri olan Kadıköylüler Grubu,<br />

geleneksel hale getirdikleri buluşmalarından birini daha<br />

gerçekleştirdi. 2017 yılının son haftasında, Moda Spor Kulübü’nde<br />

pazar kahvaltısı şeklinde düzenlenen buluşmaya<br />

yaklaşık 50 kişi katıldı.<br />

Grubun başkanlığını yürüten Yücel Tansever’in üyeleri tek<br />

tek kapıda karşılamasıyla başlayan programda, geç saatlere<br />

kadar süren sohbet dolu dakikalar geçirildi. Etkinliğe<br />

katılanlar arasında, şu sıralarda sanat küratörlüğü yapan<br />

gazeteci dostumuz Esma Bayraktar ve Hababam Sınıfı’nda<br />

“Postal Rıza” rolüyle hafızalardan silinmeyen Ercan Gezmiş<br />

de vardı.<br />

Grubun kurucuları arasında yer alan gazeteci-yazar Semra<br />

Cicigöz’ün etkinliğe katılanlara teşekkür ettiği buluşmanın<br />

sonunda bir de ödül vardı. Grubun etkinliklerini çektiği<br />

fotoğraflarla ölümsüzleştiren fotoğraf sanatçısı Deniz Tokgöz’e<br />

katkılarından dolayı bir teşekkür plaketi verildi.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 141


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy<br />

Tertemiz Bir Kadıköy İçin Çalışıyoruz<br />

Kadıköy Belediyesi’nin temizlik işleri müdürlüğü yönetiminden bir grup,<br />

yılın yorgunluğunu Moda Sahil’de düzenledikleri bir balık ziyafeti ile gidermeye<br />

çalıştı. “Tertemiz bir Kadıköy için çalışıyoruz” sloganın hep önlerinde<br />

olduğu bilgisini aktaran grup, “2018 yılında daha temiz bir Kadıköy<br />

olacak” dedi. Şebnem Aksu, Özlem Etik, Tülin Ergüner, Kadir Özcan, Ekin<br />

Dilekçi, Ayça Gülekçi, Meltem Dikkanoğlu, Gülay Cangül, Gülizar Sancak<br />

ve Eren Çuhadar...<br />

Masal Toprakkaya<br />

3 Yaşında!<br />

Kadıköy Life Ailesi üyelerinden Nihan & Cenay Toprakkaya<br />

çiftinin biricik güzel kızları Masal Toprakkaya, üçüncü yaşına<br />

merhaba dedi. Masal için sahilyolunun sevilen mekânlarından<br />

Maria’nın Bahçesi’nde eğlenceli bir doğum günü partisi<br />

düzenlendi.<br />

Partiye her iki tarafın aile büyükleriyle birlikte çiftin yakın<br />

dostlarından oluşan yaklaşık 20 kişilik bir grup katıldı. Kutlamanın<br />

başlangıcında kendisine gösterilen ilgiden dolayı önce<br />

şaşkın olan, ilerleyen saatlerde ortama alışıp neşe saçan Masal<br />

Prensesi; “Hadi artık evimize gidelim, çok işim var. Daha hediyelerimi<br />

açacağım” diyerek, yılın esprisine imza attı.<br />

Sivaslı Fethi Aras, Saca’da<br />

Yiğitlikleri yanında çalışkanlıkları ile de bilinen Sivas ilimizin ünlü işadamlarından<br />

Fethi Aras’ı, Kadıköy’ün yeni lezzet noktalarından Saca’da görüntüledik.<br />

Aynı zamanda Zara Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Kurucu Başkanı<br />

da olan Fethi Aras’ın başarı hikâyesini, hayata katkılarını önümüzdeki<br />

aylarda yapacağımız röportaj ile aktarma sözü aldık. Fethi Aras, Rıza Arslan,<br />

Nesrin Aras, Esma Kürkçü ve Musa Kürkçü...<br />

ASTERİ’de Doğum Günü Kutlaması<br />

Türk Hava Yolları’nda uzun süre yer hizmetleri, hostes ve yönetim kadrosunda<br />

çalışanlardan oluşan bir grup, arkadaşları Nilüfer Kurşun’un doğum günü kutlaması<br />

için Bostancı Asteri’de bir araya geldi. Doğum Günü pastasını Fedon<br />

ile birlikte kesen Nilüfer Kurşun, “Her zaman yanımda hissettiğim dostlarımla<br />

birlikte olmaktan daha güzel ne olabilir ki?” dedi. Zeynep Yamak, Saadet Hülya<br />

Gençtürk, Ayfer Gürman, Saadet Özkeçeci, Gülnaz Karahan, Zeyna Tanca, Şenay<br />

Bahara, Nilüfer Kurşun, Çiğdem Özgürtaş, Sibel Aras ve Özlem Boztepe...<br />

142 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2018


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet<br />

Ataşehir Bizbize Fasıl’da Veda Gecesi<br />

İstanbul’un önde gelen fasıl mekânlarından Bizbize Fasıl, iki<br />

grubun veda gecesine ev sahipliği yaptı. Hürriyet Seyahat<br />

ve TOURMAG Turizm Dergisi gezi yazarlarından Oğulcan<br />

Tatar, Acun Medya tarafından düzenlenmekte olan Survivor<br />

2018 çekimlerinin gerçekleşeceği Dominik Cumhuriyeti’ne<br />

tercüman olarak gidecek isimler arasında yer aldı.<br />

Arkadaşları, onun için bir uğurlama partisi düzenledi. Geç<br />

saatlere kadar süren eğlence dolu gecede duygu yüklü anlar<br />

yaşayan Oğulcan Tatar, “En fazla sizleri özleyeceğim” dedi.<br />

YEDİTEPELİ TURİZMCİLERDEN ÖĞRENCİLİĞE VEDA<br />

Mekânda bir başka veda etkinliği daha vardı. Yeditepe Üniversitesi Turizm ve<br />

Otel İşletmeciliği Bölümü’ndeki eğitimlerini tamamlayan öğrenciler; “Öğrenciliğe<br />

veda, iş hayatına merhaba” partisi düzenledi. 15 Ocak itibariyle çeşitli otellerde ve<br />

seyahat acentelerinde stajyer olarak işbaşı yapacak olan genç turizmciler, “Umut<br />

doluyuz” mesajı verdi.<br />

Yeditepe Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü’nden mezun olan genç<br />

turizmciler arasında şu isimler yer aldı: Orçun Ergün, Kaan Karakaş, Kemal Topalak,<br />

Sahib Gasimov, Alara Öge, Kaan Gök, Alara Güler, Barkan Akkaynak, Berkay<br />

Yamaner, Simay Güven ve İrem Irmak…<br />

Bizbize Fasıl’ın Caddebostan şubesinde sahne alan sanatçı İlhan<br />

Tarık, bu özel gece için Ataşehir Bizbize’de sahne almayı kabul etti<br />

ve geceye renk kattı. Onu izleyenler arasında ise, arkadaşı Onur<br />

Erbil de vardı.<br />

Diyarbakır Turizmi’ne Hareket Kazandıracak Buluşma<br />

Diyarbakır’da turizmin gelişmesi adına önemli katkıları<br />

olabilecek buluşma İstanbul Büyük Kulüp’te gerçekleşti.<br />

Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği Türkiye<br />

Başkanı Delal Atamdede’nin daveti üzerine İstanbul’a<br />

gelen TÜRSAB Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet<br />

Akyıl, bölge turizmine hareket kazandırabilecek organizasyonların<br />

ön görüşmesini yaptı. Buluşmaya TOURMAG Turizm<br />

Dergisi Sahibi ve FIJET Türkiye Üyesi Kadir Toprakkaya<br />

da katıldı.<br />

FIJET ULUSLARARASI KOMİTE<br />

TOPLANTISI DİYARBAKIR’DA...<br />

Buluşmada, FIJET Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu’nun<br />

2018 yılı uluslararası komite toplantısının Diyarbakır’da yapılması görüşüldü. Bu<br />

konuda ilgili kurullara öneri götüreceği bilgisini paylaşan Delal Atamdede, “Büyük<br />

ihtimalle kabul göreceğini düşünüyorum. Bana göre son derece yerinde bir<br />

karar olacaktır” dedi.<br />

TÜRSAB Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Akyıl ise,<br />

“Diyarbakır olarak bu buluşmaya ev sahipliği yapmaya talibiz.<br />

Diyarbakır’ın sahip olduğu değerlerin dünya tarafından<br />

daha fazla bilinmesi, Diyarbakır için yapılabilecek en doğru<br />

ve yerinde bir hizmet olacaktır” şeklinde konuştu.<br />

Ocak & Şubat 2018 kadikoylife.com : 143


Türkiye’nin tüm kebap çeşitlerini<br />

İstanbul’a getirdik<br />

Damak zevkinize hitap eden<br />

unutulmaz lezzetler...<br />

Manzarasıyla atmosferiyle sabah kahvaltılarından iş yemeklerine<br />

akşam ziyafetlerinden kutlamalara kadar yediğiniz yemeği<br />

özel kılmayı başaran Nakkaş Kebap Selamiçeşme, Göztepe,<br />

Çekmeköy, Erenköy ve Nakkaştepe’de yer alan mekanlarımızla tüm<br />

İstanbulluları eşsiz lezzetlerle tanıştırıyoruz...<br />

Trakya ve Balıkesir yöresindeki meralarda yetişen hayvanların<br />

etlerini tazeliğini yitirmeden İstanbul’a getiriyoruz.<br />

Kendi özel bahçelerimizde hiçbir hormon barındırmayan, genetiğiyle<br />

oynanmamış, tohum ve zirai ilaç kullanmadan ürettiğimiz sebzeleri<br />

dalından koparıp siz misafirlerimize sunuyoruz...<br />

NAKKAŞTEPE:<br />

Kuzguncuk Mah. Gümüşyolu Cad. No: 24 Üsküdar<br />

Tel: 0216 495 65 15<br />

SELAMİÇEŞME:<br />

Mustafa Mazhar Bey Cad. No: 18/A Selamiçeşme<br />

Tel: 0216 567 48 48<br />

GÖZTEPE:<br />

Feneryolu Boztepe Sokak No: 2/2 Göztepe<br />

Tel: 0216 567 97 50-51<br />

ÇEKMEKÖY:<br />

Taşdelen Mah. Sultançiftliği Cad. No: 15<br />

Şile Otobanı Otokoç Yanı Çekmeköy<br />

Tel: 0216 344 30 30<br />

ERENKÖY:<br />

Erenköy Mah. Ethemefendi Caddesi<br />

No: 19 Kadıköy/ İstanbul<br />

Tel: 0216 302 46 46

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!