mevzubahis22.10
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Gezi Günlüğü<br />
1948’de İsrail’in kurulması ve<br />
1967 yılındaki Arap-İsrail Savaşı’nda<br />
yerinden edilmiş Filistinlilerin Lübnan’a<br />
göç etmesi, ülkede etnik ve dinî<br />
gerginliği arttırmıştır. Müslümanların<br />
Filistinlilerle birlikte çoğunluk haline<br />
gelmesi siyasal sistemdeki temsiliyet<br />
sorununu doğurmuş, bundan rahatsız<br />
olan Hristiyanlar silahlanmaya<br />
başlamıştır. Çatışmalar zamanla ülke<br />
çapında bir iç savaşa dönüşmüş, 1975<br />
yılında başlayan iç savaş 1990’ların<br />
başına kadar sürmüştür. İç savaş<br />
150 bin kişinin ölümü, 1 milyon kişinin<br />
yaralanması, 350 bin kişinin ülke<br />
içinde yer değiştirmesi ve neredeyse 1<br />
milyon kişinin ülkesini terk etmesi ile<br />
sonuçlanmıştır.<br />
1989’da Arap Birliği önderliğinde<br />
taraflar bir araya getirilmiş ancak<br />
toplantı Lübnan’da değil Suudi Arabistan’ın<br />
Taif kentinde yapılmıştır. 1989<br />
Taif Antlaşması’nda güneyde işgalci<br />
Siyonistlere karşı savaş veren İslamî<br />
Direniş (Hizbullah’ın askerî kanadı)<br />
dışındaki bütün silahlı güçlerin dağıtılması<br />
ve ellerindeki silahların toplanması<br />
kararlaştırılmıştır.<br />
İsrail, 3 Haziran 1982’de Londra<br />
büyükelçisinin bir saldırı sonucu<br />
yaralanmasını bahane ederek 6 Haziran<br />
1982’de Lübnan’ı işgal etmiştir.<br />
Hristiyan Falanjistler bu işgalde İsrailli<br />
güçlere yardımcı olmuşlardır. Lübnan’da<br />
askerî güç bulunduran Suriye ise<br />
işgal karşısında sessiz kalmayı tercih<br />
etmiştir.<br />
İsrail birlikleri Haziran 1982’de sınırı<br />
geçip Lübnan’a girerek İsrail’in en uzun<br />
ve en tartışmalı savaşını başlatmıştır.<br />
Üç ay süren operasyon boyunca İsrail<br />
ordusu, sadece FKÖ’yle savaşmakla<br />
kalmayıp bir Arap başkentini -Beyrutkuşatmaya<br />
almış, yüzlerce Lübnanlı ve<br />
Filistinli sivilin ölümüne sebebiyet vermiştir.<br />
Bu işgal, İsrail’in işgal altındaki<br />
Batı Şeria’yı ilhak etme hedefini kolaylaştırma<br />
amacını taşımıştır. 2000 yılında<br />
İsrail Lübnan’dan çıkarken arkasında<br />
Hizbullah örgütünü bırakmıştır.<br />
12 Temmuz 2006 tarihinde Hizbullah<br />
tarafından iki İsrail askerinin kaçırılması<br />
ile Lübnan bir kez daha İsrail saldırılarına<br />
maruz kalmıştır. 33 Gün Savaşı<br />
olarak adlandırılan bu saldırı sonrasında<br />
Hizbullah örgütü hem Lübnan içinde<br />
hem uluslararası arenada büyük prestij<br />
kazanırken İsrail ordusu büyük bir<br />
başarısızlık ile karşı karşıya kalmıştır.<br />
İç savaşın ardından Suriye 2005<br />
yılına kadar Lübnan’daki işgalini<br />
sürdürmüştür. Lübnan’daki siyasî<br />
durum 2000’li yıllarda belirgin şekilde<br />
değişmiştir. Suriye Devlet Başkanı Hafız<br />
Esad’ın ölümünün ardından Suriye’nin<br />
Lübnan’daki askerî varlığı Lübnan<br />
halkı tarafından direniş görmeye ve<br />
uluslararası çevrelerce de eleştirilmeye<br />
başlanmıştır.<br />
Başbakan Refik Hariri’nin 14 Şubat<br />
2005’te Beyrut’ta uğradığı suikast Suriye’nin<br />
Lübnan’dan çıkışını getirmiştir.<br />
Batı yanlısı koalisyon “14 Mart İttifakı”,<br />
suikastten Suriye’yi, sorumlu tutmuş<br />
Hizbullah liderliğindeki “8 Mart İttifakı”<br />
ve bazı Suriyeli yetkililer ise suikastin<br />
arkasında İsrail gizli servisi Mossad’ın<br />
olabileceğini öne sürmüştür. Suikast<br />
ülkedeki siyasî ayrışmayı daha da keskinleştirmiş,<br />
Ortadoğu’daki dengeler de<br />
derinden etkilenmiştir.<br />
Ülkedeki Şiîler ve Sünnîler arasında<br />
geçmişe dayanan gerilim, Suriye’deki<br />
savaşla birlikte zirveye ulaşmış durumdadır.<br />
2006 yılındaki Hizbullah-İsrail<br />
savaşında ülkedeki Sünnîler Şiîleri<br />
desteklemiş ve tüm dünya Müslümanlarında<br />
Hizbullah’a karşı bir sempati<br />
oluşmuşsa da, bugün ülkedeki Şiîler<br />
Suriye’deki Esed yönetimini desteklemektedir.<br />
Ülkedeki Şiîlerle Sünnîlerin<br />
arasının yeniden açılmasına sebep<br />
olan bu durum, ülkede yeni bir kaos ve<br />
çatışma ortamının oluşması için büyük<br />
bir risk arz etmektedir.<br />
Kafamızda birazcık da olsa Lübnan<br />
tarihiyle ilgili bir şeyler şekillendikten<br />
sonra gelin birazcık da Lübnan’ı bizim<br />
için Lübnan yapan kendisine bizi hayran<br />
bırakan bizde ki Lübnan’ı konuşalım…<br />
Bilmiyorduk sonra da ayrılamadık…<br />
Geçen seneye kadar gerçekten Lübnan<br />
hiç aklımıza gelmemişti, insanlar<br />
Arapça öğrenmek için genellikle Ürdün,<br />
Fas, Sudan gibi ülkeleri tercih ediyorlar.<br />
Ben de Lübnan’dan önce Arapça öğrenmek,<br />
pratik yapmak için Ürdün’ü tercih<br />
edenlerdendim. Yol arkadaşsız tek başıma<br />
Ürdün macerası yaşadım, çok hayal<br />
kurarak gitmiştim, maalesef ki hayal<br />
kırıklığı yaşayarak döndüm ama pişman<br />
değilim benim için güzel bir deneyimdi.<br />
Şimdi gelelim asıl konumuza; ,Lübnan’ı<br />
nasıl tanıdık, nasıl bu kadar çok<br />
bağlandık, iki sene üst üste gidecek<br />
kadar neden çok sevdik Ürdün’den<br />
bir sene sonra Genç İHH’nın Lübnan’da<br />
dil kursu afişini gördüm ve hiçbir<br />
hayal kurmadan bir de bunu deneyelim<br />
bakalım diyerek kayıt oldum. Sınavlar<br />
mülakatlar derken gitme günü geldi ve<br />
daha önce hiç aklımızda olmayan çokta<br />
hakkında bir şey bilmediğimiz ülkeye<br />
vardık.<br />
Buraya günlük şunları şunları yaptık<br />
diye bir şey yazmayacağım becerebilirsem<br />
gördüğüm, yaşadığım ve sizin de<br />
gidip oraları görmenize vesile olacak<br />
merak uyandıracak birkaç bir şey yazıp<br />
devamını size bırakacağım…<br />
Dağlarına şehirler kurulan ülke…<br />
Lübnan denilince akla ilk gelen şeylerden<br />
biri de dağlarıdır. Dört bir tarafı<br />
dağlarla çevrili bir ülke. Bu coğrafik<br />
özellik farklı bir yöntemi de beraberinde<br />
getirmiş. Garip gelecek belki ama<br />
Lübnan’da insanlar dağ satın alıp dağ<br />
sahibi olabiliyorlar. Biz nasıl Türkiye<br />
de toprak alıp üstüne ev inşa ediyorsak<br />
Lübnan’da da adamlar dağ alıp üstüne<br />
ev inşa ediyorlar sonra da ‘bu dağ benim<br />
‘deyip izinsiz kimseyi sokmuyorlar.<br />
Böyle böyle dağlara evler inşa edilerek<br />
küçük küçük şehirler oluşturulmuş…<br />
Lübnan hiking gibi doğa sporlarına çok<br />
müsait bir ülke, eğer bu spora meraklıysanız<br />
gidilecekler listenize muhakkak<br />
Cebel-i Lübnan’ı da eklemelisiniz.<br />
Dağların zirvesine doğru çıkıldıkça<br />
bulutların içerisine giriyorsunuz,<br />
buluttan gelen havayı soluduğunuzda<br />
hissettiğiniz o his muazzam bir şey,<br />
tabi fazla soluyunca baş dönmesi de<br />
yapıyor Eğer bir de gece çıkmışsanız<br />
dağa, yıldızları en iyi gördüğünüz yer ve<br />
zamandır…<br />
Ortadoğu’nun Paris’i…<br />
Lübnan birçok yerde Ortadoğu’nun<br />
Paris’i olarak geçer. Bence Paris<br />
kelimesinin uyduğu ülke Lübnan değil<br />
Lübnan’ın başkenti Beyrut’tur. Beyrut<br />
merkeze gittiğinizde Lübnan’ın ifrat<br />
ve tefrit ülkesi olduğuna şahit olursunuz.<br />
Beyrut’un merkezi gerçekten<br />
Ortadoğu’nun Paris’i. Mağazalarıyla,<br />
insanlarıyla, arabalarıyla son derece<br />
lüks yaşayan bir bölge. Herhangi bir<br />
mağazada normal bir tişörtün fiyatının<br />
150 dolar veya sadece yarım saatlik bir<br />
bisiklet kiralamanın 200 dolar olduğuna<br />
şahit olursunuz. Merkezden biraz uzaklaşıp<br />
Hamra Caddesine geldiğinizde<br />
34