A Mind at Peace, by Ahmet Hamdi Tanpinar, translated from the ...
A Mind at Peace, by Ahmet Hamdi Tanpinar, translated from the ...
A Mind at Peace, by Ahmet Hamdi Tanpinar, translated from the ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bu düsünceden kurtulmak için tekrar hastabakici meselesine döndü.<br />
Macide'nin sihh<strong>at</strong>i de öyle düzgün degildi. H<strong>at</strong>ta bu kadar yorgunluga nasil tahammül ettigine sasiyordu.<br />
Biraz fazla üzüntü, yorgunluk, onu yeniden bir gölge haline getirebilirdi. Evet, gidip, bir hastabakici<br />
bulmaliydi. Ögleden sonra da o kiraci denen derde ugramasi lazimdi.<br />
Elbisesini giyinirken -Insan denen bu saz parçasi...- diye birkaç defa tekrarladi. Çocuklugunun mühim bir<br />
devrinde çok yalniz kalan Mümtaz, kendi kendisiyle konusmayi severdi. -Ve hay<strong>at</strong> dedigimiz çok ayri<br />
sey...- Sonra zihni tekrar küçük Sabiha'ya gitti. Küçük yegenini sade eve döndügü için sevdigini<br />
düsünmek hosuna gitmiyordu.<br />
Hayir; ona dogdugu günden beri bagliydi. H<strong>at</strong>ta dogusunun sartlari düsünülürse, ona karsi minnettardi da.<br />
Pek az çocuk bu kadar zamanda bir eve teselli ve sevinç getirebilirdi.<br />
Mümtaz, üç gündür bu hastabakicinin pesinde idi. Bir yigin adres almis, telefonlar etmisti. Fak<strong>at</strong> bizim<br />
memlekette aranan kaybolur.<br />
Sark oturup beklemenin yeridir.<br />
Biraz sabirla her sey ayaginiza gelir. Mesela Ihsan iyi olduktan alti ay sonra bile bir iki hastabakici mutlaka<br />
onu arayacaktir. Fak<strong>at</strong> lazim oldugu zaman... Iste hastabakici meselesi böyleydi. Kiraciya gelince...<br />
Kiraci meselesi büsbütün baska bir dertti. Ihsan'in annesinin bu küçük dükkanini tuttugu günden beri<br />
begenmemis, hor görmüstü.<br />
Fak<strong>at</strong> söyle bir on iki senedir de çikmayi aklina getirmemisti. Bu adamcagiz iki haftadir üst üste haberler<br />
gönderiyor, beyefendilerden birinin veya hanimefendinin behemehal tesrif etmelerini rica ediyordu.<br />
Bu, evcek inanilmayan bir hadise idi. Hasta bile, humma ve sancilar içinde buna sasiyordu. Çünkü ev<br />
halki, kiracilarinin biricik vasfinin, görünmemek, gizlenmek, aranmazsa, h<strong>at</strong>ta arandigi zamanlarda bile<br />
mümkün mertebe geç ve güç meydana çikmak oldugunu bilirlerdi.<br />
Birkaç seneden beri kontr<strong>at</strong>i yenilemek, kiralari almak gibi isleri yüklenen Mümtaz, onu h<strong>at</strong>ta dükkaninda<br />
ve karsisinda iken bile görmenin ne kadar güç oldugunu bilirdi.<br />
Daha, genç adam dükkana girer girmez siyah gözlügünü, bir kudret tilsimi, büyülü bir silah gibi gözlerine<br />
takar, bu cam perde arkasinda adeta görünmez olur, oradan piyasanin durgunlugunu, hay<strong>at</strong>in agirligini,<br />
devlet memuriyetinde belli bir gelirle çalisanlarin saadetini anl<strong>at</strong>ir, memurlugu birakip da, Elkasibü<br />
Habibullah hadisine uydugu için, -evet, sirf bunun için, Peygamber'in bu sözüne, bildigi halde riayetsizlik<br />
etmemek için ticarete baslamisti;- kendisine kizar, dövünür, nihayet:<br />
-Beyefendi, vaziyeti biliyorsunuz, simdilik kabil degil; hanimefendiye arz-i tazim<strong>at</strong> ederim. Bana birkaç gün<br />
daha mühlet versinler. O bizim mal sahibimiz degil, velinimetimiz oldu. Insallah on bes gün sonra<br />
ugrarlarsa hem teserrüf etmis oluruz, hem de bir parça sey takdim ederim, diye isi müpheme baglar; fak<strong>at</strong><br />
genç adam kapidan çikarken, yaptigi vaadin büyüklügünden ürkmüs gibi sesi titreyerek;-on bes günde de<br />
kabil olur mu bilmem ki...- diyerek tekrar söze baslar ve -mümkünse hiç gelmesin, hiçbiriniz gelmeyin, ne<br />
diye geleceksiniz sanki! Bu çürük binada, bu acayip kafeste oturdugum yetmiyormus gibi, bir de size para<br />
mi verecegim- diyemedigi için, -daha iyisi aybasina dogru, h<strong>at</strong>ta gelecek ayin ortasinda tesrif<br />
buyursunlar...- ricasiyle, bu mülak<strong>at</strong>i gerilere, çok uzak zamana <strong>at</strong>maga çalisirdi.