Yeni Laleli New Laleli - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği

Macaristan’ın
başkenti Budapeşte,
mimari yapısı,
tarihi ve doğal
güzellikleriyle Orta Avrupa’nın en
cazip kentlerinden biri ama, buranın
Türkler için bundan da öte, çok ayrı
bir yeri var. Dildeki ortak sözcükler,
nereye bakarsanız sizi selamlayan
Osmanlı yapıları, birlikte yazılmış
uzun bir tarih bizi birbirimize
yaklaştırıyor. Macaristan ve Türkiye
halklarını kaynaştırıyor.
TÜRSAB’ın, 14-17 Mayıs tarihleri
arasında düzenlediği Budapeşte
gezisine katılan seyahat acenteleri
temsilcileri de, işte bu üç günde,
buralara aslında hiç de ‘yabancı’
olmadığımız duygusuyla gezdi
Budapeşte’yi. ‘Elma’, ‘çizme’,
‘poğaça’ gibi ortak sözcükleri buldu;
Macarca ‘teşekkürler’ demek olan
‘köszönöm’ kelimesini ezberledi,
Osmanlı camileriyle Macar kiliselerini
aynı hayranlıkla izledi.
150 yıl süren
Osmanlı hakimiyeti
Burası; yüzlerce yıl boyunca
krallık, imparatorluk, komünizm
ve demokrasi gibi pek çok farklı
yönetimle idare edilmiş. Bu durum
kente mimari ve kültürel zenginlik
olarak dönmüş. Sokaklarda
her dönemin izlerini görmek
mümkün. Budapeşte’de yerleşim,
Yontmataş Çağı’na kadar uzanıyor.
Tuna nehrinin batı kısmında ilk
Gellert Tepesi’nde bulunan Özgürlük Anıtı
Freedom Monument at Gellert Hill
defa Romalılar MS 100 yılında
‘Aquincum’ adında bir şehir
kurmuş. 5.yüzyıldan sonra Gotlar,
Lombardlar ve 13. yüzyıla kadar
da Avarlar egemen olmuş. Şehir,
Moğol istilası nedeniyle şimdiki
Buda bölgesine taşınmış. Arpad’ları
sırasıyla Angevinler, Jagiellolar
izlemiş. Ve 1541 yılında Kanuni
Sultan Süleyman ile 150 yıllık
Osmanlı hükümranlığı başlamış.
1686’da Habsburglar’a geçen
hakimiyet 1867 yılında Avusturya-
Macaristan İmparatorluğu’na
dönüşmüş ve Buda ile Peşte
birleşerek Budapeşte şehri oluşmuş.
I. Dünya Savaşı monarşinin sonu
olmuş. Topraklar paylaşılmış. Şehri,
1945’te Ruslar işgal etmiş. 1956
yılında büyük bir halk ayaklanması
olmuş ve ayaklanma Sovyet tankları
ile bastırılmış. Bir süre Komünist
rejimle idare edilen ülke, 1990
yılında demokrasiye geçmiş.
İlk hedef: Gellert Tepesi
Budapeşte iki yakaya dağılmış ama
gezmesi kolay bir kent. Görülecek
yerler başlıca üç bölgede toplanmış.
Kentin en yüksek yeri Gellert
Tepesi, biraz daha geride Buda
(Budin) Kalesi, karşıya geçmeden
önce Gül Baba Türbesi ve köprü
üzerinde Margeret Adası ilk etapta
görülecek yerlerden. Kente hakim
Gellert Tepesi, buraya gelenlerin
ilk uğradığı yer. Tuna kenarında,
üzerinde Özgürlük Anıtı’nın yer
While Budapest is one of the most
appealing cities of Central Europe
with its architectural features,
natural and historical beauties, it
has a very special place for Turks
above all that. Common words in
both languages, Ottoman buildings
that greet you wherever you look, a
long history created together brings
us closer. It integrates Hungarian
and Turkish people.
Representatives of
travel agents taking
part in a trip to
Budapest, organised
by TÜRSAB between
14-17 May, travelled
through Budapest
for three days with
a feeling of not
being a ‘stranger’
on these lands.
They discovered
common words such as ‘Elma’
(apple), ‘çizme’ (boots), ‘poğaça’’
(pasty), they learned the word
‘köszönöm’, which means ‘thank you’
in Hungarian, observed Ottoman
mosques and Hungarian churches in
admiration.
150 years long Ottoman
domination
This country has been ruled by many
different methods for hundreds of
years such as; a kingdom, an empire,
by communism and democracy.
This situation has been reflected on
the city through architectural and
cultural wealth. It is possible to see
traces of every period in the streets.
Settlements in Budapest reach back
to Stone ages. It was the Romans
who first established a city by the
name of ‘Aquincum’ on the west
bank of river Danube in 1000 AD.
Goths and Lombards ruled after 5 th
century and Avars until 13 th century.
The city was moved to Buda region
as a result of Mongol invasion.
Arpads were followed by Angevines,
Jagiellos respectively. And in
22 TÜRSAB DERGİ | HAZİRAN 2012