08.09.2015 Views

Ölümden Bahseden Kitap - Blogdan

Ölümden Bahseden Kitap - Blogdan

Ölümden Bahseden Kitap - Blogdan

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Ölümden</strong> bahseden kitap<br />

Eski Yunanca İncil örneklerinde geçen ανάστασις (anastasis) kelimesi ise Katoliklerce yazılan<br />

kitaplarda “réincarnation” (yeniden ete bürünme - Latince carne = et) olarak tercüme ediliyor. Oysa<br />

Yunanca’da yükselme/yeniden yükselme anlamına gelen bu kelimeyi en azından “résurrection”<br />

olarak çevirmek gerekmez miydi?<br />

Hz İsa’nın manevî dirilişine işaret etmiş olabilecek bir kelimenin ısrarla ete bürünme olarak tercüme<br />

edilmesine bakışım elbette Müslüman bir perspektiften. Ancak Yohanna İncili’nin birinci kitabında da<br />

fiziksel/bedensel değil Miraç benzeri, manevî bir yükselişten bahsedildiğini iddia eden birçok<br />

Hristiyan olmuş ilk başlarda. Papa o kadar rahatsız olmuş ki bu yorum Vatikan tarafından küfür olarak<br />

ilân edilmiş. (Daha fazla bilgi için gnostik İncillere bakılabilir)<br />

Elbette 21inci yüzyılın “modern” insanları için adına ölüm dediğimiz “korkunç” şeyin hayatı<br />

anlamlandırabileceğini kavramak kolay değil. Modern toplumlar toplumsal başarılarını ölçerken<br />

ölümü dolaylı veya dolaysız bir ölçüt olarak kullanıyorlar:<br />

1) Ortalama yaşam süresi,<br />

2) Bebek ve anne ölümleri,<br />

3) Aşıyla önlenebilecek hastalıklardan ölenler,<br />

4) Trafik kazaları,<br />

5) İntihar oranları.<br />

Özellikle batı şehirlerinde mezarların etrafı yüksek duvarlarla çevriliyor. Mezarlığa bakan evlerin<br />

kiraları daha düşük. Biz de Şişli mezarlığının girişine yazılan “Bütün nefisler bir gün ölümü tadar”<br />

ibaresi tepki almıştı yanlış hatırlamıyorsam.<br />

Modern yaşamın amacı gitgide ölümden kaçış olmaya başladı sanki. “Ömrü uzatan” ilaçlara, 100<br />

yaşından fazla yaşayan insanlara medyada gösterilen ilgi de bunu işaret ediyor.<br />

Bu noktada bir yanlış anlamayı önlemek için şunun altını çizmek isterim:<br />

“Madem öleceğiz o halde hayatı yaşayalım, sınırlı zamanı iyi kullanalım” türünden fikirleri<br />

kasdetmiyorum “hayatın anlamını ölüm verir” derken. Modern insanın ölümle ilgili temel yanılgısı<br />

ölümü hayatın sonunda olan bir olay, noktasal bir kerteriz gibi algılaması belki de. Oysa hidrojen ve<br />

oksijen moleküllerini kullanarak bir ırmağı tarif etmek ne kadar zorsa hayatı veya ölümü soyutlayarak<br />

“yaşam ırmağını” anlamlandırmak o denli zor.<br />

Öyle zannediyorum ki insan nefsinin etkisiyle bu imkânsız ayrıştırmayı yapmaya çalıştığında kendi<br />

fıtratına ve hayatın doğasına karşı mücadele vermekten dolayı ifrada ve tefride haliyle mutsuzluğa<br />

düşüyor.<br />

Şark ve batı kültürü etkisinde sık sık ceyranda kalan insanlar kâh biyolojik ölüme kâh hayatın sadece<br />

zevklerine sımsıkı sarılma biçiminde bir dengesizlik sergiliyorlar :<br />

1) Ölürüm senin için!<br />

2) Ölümüne seviyorum,<br />

3) Seni sevmeyen ölsün,<br />

4) Ya istiklâl ya ölüm,<br />

5) Ölümsüz liderimizin 50ci ölüm yıldönümünde…<br />

6) Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır…<br />

www.derindusunce.org<br />

Fikir Platformu<br />

41

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!