Ölümden Bahseden Kitap - Blogdan
Ölümden Bahseden Kitap - Blogdan
Ölümden Bahseden Kitap - Blogdan
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Ölümden</strong> bahseden kitap<br />
iş gibi “ölüm masası” var. Cesetlerin toplanması, isim adres vb bilgisayara kaydedilmesi… Lojistik ve<br />
bilgi-işlem. Sigorta şirketleri hayat sigortası vb satarken çok sıradan bir şeymiş gibi bahsediyorlar<br />
Ölüm’den. Etrafı dikenli teller ve mayın tarlalarıyla çevrili bir tür “no man’s land”. Bu modern kurgu<br />
ile Ölüm’ü Yaşam’dan kopardık gibi geliyor bana. Din adamlarına, dinî kurumlara aktardığımız ölüm<br />
kavramının içi gittikçe boşalıyor. Ölüm demek bir çok insan için artık koskoca bir boşluk demek,<br />
anlamsız bir yokluk, bir hiçlik, idam mahkûmları gibi bekliyorlar bütün yaşamlarını silip süpürecek o<br />
anı. Ölüm’ü bu şekilde “YOK” edince hayat bir cezaevi koğuşuna benziyor. İstisnasız bütün<br />
mahkumların idamı beklediği bir koğuş. Oyalanmak için bir sürü şey var: Videolar, sakız, çikolata,<br />
tavla, satranç… Bunlarla oynadıkça bir süre unutuyorlar öleceklerini. Ama için için biliyorlar ki<br />
elektrikli sandalye kaçınılmaz yine de. Eğlencelere sarılmak çare olmuyor.<br />
Pozitivizmin insanlık için yegâne fikrî ve vicdanî zemin olarak dayatıldığı bir çağda yaşıyoruz artık.<br />
Pozitivizm o kadar yaygın ki hava kirliliği gibi soluyoruz ama farkında bile olmuyoruz. (Bkz. İki kitap:<br />
Bir pozitivizm eleştirisi ve Maymunist imanla nereye kadar?) Sadece ölçülebilir şeylere VARLIK<br />
imkânı tanıyan bu görüş Ölüm’ü de maddeleştirdi. Artık ölüm bir problem ve çözümü de doktorlara<br />
transfer edildi. Toplumsal ve manevî alanları terk etti ölüm. “Parası neyse verelim” demeye alıştığımız<br />
her şey gibi kontrol edilebilir, öngörülebilir, hesaplanabilir, kanun ile düzenlenebilir sandığımız bir şey<br />
oldu ölüm? Fransız senatosunun Ölüm olgusunu vergileri düzenler gibi “kanunî düzenlemeye” tabi<br />
tutması bir laiklik komedisi değilse nedir?<br />
“Vakit nakittir” diyerek Zaman ile bağını koparan insan vaktini (=parasını) kaybetmekten korkuyor.<br />
Her şey kontrol altında, cep telefonuna bilgi yağıyor: Borsa endeksi, hava durumu, lig maçlarında<br />
atılan goller, trafik canavarı kaç can aldı bugün? Dünya giderek artan bir hızda dönüyor ve ötenazi de<br />
bu “kaçışlar” içinde bir kaçış. Izdıraplı hastalıklardan “kurtulmak” isteyenlere intihar etme hakkı(?)<br />
yasal olarak tanındıktan sonra hangi yasa teklifi gelecek? Duygusal ızdırap içindeki insanların ötenazi<br />
hakkı? Bir aşk acısı, boşanma, kötü geçmiş bir sınav ya da bir evlât acısına katlanmak istemeyen<br />
vatandaşlar da bu “ızdıraptan kaçış” hakkına sahip olacak mı? Ötenazi pozitivist anlamda “rasyonel”<br />
bir ölüm. Ölme vakti seçilmiş, hızlı, temiz, tanrısız ve ızdırapsız. Rasyonel olan her süreç gibi<br />
maneviyattan, mânâdan yoksun. Pragmatik ve materyalist bir biçimde yaklaşılan ölüm sanırım<br />
eskisinden daha korkunç bir biçimde yaşanıyor. En azından kanser hastalarının internet<br />
günlüklerindeki manzara bu. Kendisinin de herkes gibi öleceğini idrak eden, hatta ölüm tarihleri<br />
www.derindusunce.org<br />
Fikir Platformu<br />
8