16.09.2015 Views

publication

publication

publication

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Türkçe’nin Halk Şairi<br />

Bahtiyar Vahapzade<br />

Metehan TANYILDIZ<br />

Turan Ülküsü ve<br />

Elçibey<br />

Dr. Halit Gökalp KÜÇÜK<br />

İki Beden Tek Yürek:<br />

Resulzade Elçibey<br />

Kerem GÖKER<br />

Türk Dünyası Kültür-Sanat-Edebiyat-Politika-Eğitim Dergisi | Sayı:1 | Yıl:1 | Nisan 2014<br />

www.gokkubbedergisi.com<br />

Bir ananın iki oğlu,<br />

Bir ağacın iki kolu.<br />

O da ulu, bu da ulu<br />

Azerbaycan-Türkiye<br />

Bahtiyar Vahapzade<br />

Dr. Elnur Paşa<br />

ile Hocalı ve<br />

Amerika’da Türklük<br />

Özel Röportajı<br />

Azerbaycan, Ermenistan<br />

ve Aliyev: Bir Dış Politika<br />

Değerlendirmesi<br />

Emre KARTAL<br />

Genel Sekreter<br />

Ahmet Alkan ile<br />

Türk Dünyası<br />

Üzerine Söyleşi


Türk Dünyası Kültür-Sanat-Edebiyat-Politika-Eğitim Dergisi | Sayı:1 | Yıl:1 | Nisan 2014<br />

www.gokkubbedergisi.com<br />

GÖKKUBBE Dergisi<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Adına<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

Ahmet ALKAN<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Dr. Halit Gökalp KÜÇÜK<br />

Yazı İşleri Müdürü ve Editör<br />

Metin BULUT<br />

Ar-Ge Sorumlusu<br />

Mert ÇAKIR<br />

Dizgi-Grafik-Tasarım<br />

E-posta<br />

turkdunyasibirlik@gmail.com<br />

Yayın Kurulu<br />

Ahmet ALKAN<br />

Dr. Halit Gökalp KÜÇÜK<br />

Metin BULUT<br />

Mert ÇAKIR<br />

Emre KARTAL<br />

Hüseyin Kürşat GEZE<br />

Raşit ACAR<br />

Mertcan ARITÜRK<br />

Ömer Faruk KOCATEPE<br />

Kemal KORKMAZ<br />

Ali Onur KARA<br />

Tuğrul BATMAZ<br />

Yunus TOPAL<br />

Cenk TAŞKIN<br />

Burak Kazım MIRIK<br />

Ahmet ÖZTÜRK<br />

Kadir CELEP<br />

Ahmet KÖSE<br />

Oğuzhan METİN<br />

Görüş ve önerileriniz için<br />

turkdunyasibirlik@gmail.com<br />

Dergimizde yayımlanan makaleler kaynak gösterilmek şartıyla iktibas edilebilir.<br />

Gönderilen yazılar yayımlansın veya yayımlanmasın iade edilmez.<br />

Yayımlanan tüm yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.<br />

TÜRK DÜNYASI BİRLİK PLATFORMU<br />

YAYIN ORGANIDIR<br />

www.turkdunyasibirlik.org


SUNUŞ<br />

Ahmet ALKAN<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Genel Sekreteri<br />

Değerli Gökkubbe okuyucuları ve Turan ülküsüne gönül veren ülküdaşlar,<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu olarak faaliyete başladığımız ilk gün yapmaya planladıklarımızdan birisi<br />

olan dergi projemizi hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. Bu dergi ile Türk dünyası üzerine kültür,<br />

sanat, edebiyat, fikir ve eğitim konuları kapsayan bir çalışma ortaya koymaya çalıştık.<br />

Türk dünyası üzerine hazırlanan birçok yayın olmasına rağmen birçok konuyu kapsayan bir dergi<br />

ihtiyacının olduğunu düşünerek böyle bir girişimde bulunduk. Bu sayede yayın hayatına katkıda<br />

bulunarak Türk dünyasını anlatmak için önemli bir adım olacaktır. Kültürel manada Türklüğe katkıda<br />

bulunmak büyük Türk Birliği ve Turan ülkümüze giden yolda fikirlerin gelişmesine ve uygulanma alanı<br />

açacaktır.<br />

Büyük Turan ülkümüzü yıllardır fikirler ışığında geliştirmek ve hedefe varmak için çeşitli girişimlerde<br />

bulunulmuştur. Bizlerde bu çağın gençleri olarak mazimizi iyi okuyarak, bugün şartlarında çalışmalara<br />

yapıyoruz. Bu çalışmaların hedefini de geleceğe yönelik kısa ve uzun vadeli planlar çerçevesinde hızla<br />

devam ediyoruz. İnanıyoruz ki bu ülküye inanan arkadaşlarımızın ummalı çalışmaları ile bu gelecek<br />

daha parlak olacaktır.<br />

20. yüzyılın başlarında Türkçülük ve Turancılık fikri ile yola çıkan aydınlarımız ve gençlerimiz, Türk<br />

yurtlarının bağımsızlığı ile yine tarihte olduğu üzere büyük bir Türk birliği hedefine varmak için uğraşlar<br />

veriyorlardı. Bu fikrin en büyük adımını atan İsmail Gaspıralı, Kazan’da çıkardığı Tercüman ile “dilde,<br />

fikirde, işte birlik” şiarı ile bütün Türk Dünyasında birlik olmanın önemini vurguladı. Bu birliğin ortak bir<br />

dilde konuşarak sağlanacağının farkında olan Gaspıralı yapmış olduğu yayınla bütün Türklerin ortak<br />

dilini oluşturmuştur.<br />

Türk dünyası için oluşturulan bu ortak dil ile artık fikirler olgunlaşmaya başlamıştır. Türk yurtlarında,<br />

Çarlık Rusya’da devrim olması ile bağımsızlık yolu hızlanmıştı. Birçok Türk aydın ve önder kişi<br />

bağımsız devletlerin kurulması için çalışmalara başlamışlardır. Başkurdistan’da Zeki Velidi Togan,<br />

Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade, İdil Ural’da Sadri Maksudi Arsal ve daha birçok bölgede<br />

bağımsız Türk devletleri kurmak için mücadele verdiler. Fakat Rusya’nın yeniden güçlenmesi ve dünya<br />

dengelerinin değişmesi Türk yurtlarını yine esarete mahkûm etmiştir.<br />

1990’lı yıllara gelen kadar Türk yurtları Sovyet Rusya’nın zulmü altına asimilasyonlara maruz<br />

bırakılmıştır. Kimliklerinden ve öz benliklerinden uzaklaştırılarak mankurt bir toplum yaratma gayelerine<br />

karşın bölgedeki Türk boyları kendilerini muhafaza etmişlerdir. Yeniden bağımsızlıkları kazanmaları ile<br />

Orta Asya’dan tüm dünyaya yayılan ve gelişen yapıları örnek devletler olmayı başarmışlardır.<br />

İşte bizler bu geçmişi çok iyi okuyarak geleceği planlamalıyız. Bu çalışma ve planlama her alanda<br />

her kişinin inanarak çalışması ile olacağı açıkça ortadadır. Bizlerde her alan bu planlamayı yapmalı ve<br />

çalışmalara başlamalıyız. Ancak bu şekilde büyük Türk birliği varırız ve Turan ülkümüzü gerçekleştirmiş<br />

oluruz. Bu yolda çok çalışmak ve cesurca mücadeleler vermek gerekmektedir. Atsız Beyinde ifade<br />

ettiği üzere “yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz, çünkü bu yol kutludur, gider Tanrıdağına”<br />

4 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


EDİTÖRDEN<br />

Metin BULUT<br />

GÖKKUBBE Dergisi Editörü<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Genel Sekreter Yrd.<br />

Kıymetli Gökkubbe okuyucuları,<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu olarak, uzun zaman ve uğraşlar sonucunda çıkarttığımız elektronik<br />

dergimiz Gökkubbe’nin ilk sayısı ile karşınızda olmaktan mutluluk duyuyoruz. Platformumuzun<br />

kuruluşundan sonra bir takım yapısal eksiklikler, kurumsallaşamamanın sıkıntılarından dolayı dergimiz<br />

geç bir zamanda hayata geçmiştir. Geç olsun ama güç olmasın diyerek sizlere ulaşmanın mutluluğu<br />

ile şimdiden gelecek sayıların heyecanını duyuyoruz. Dergimiz bundan sonra yayınlanacak olan,<br />

UNESCO’nun da anma ve kutlama yıl dönümü kapsamına aldığı, Dil’de Fikir’de İş’te birliğin ideologu<br />

İsmail Gaspıralı Bey’in ölümünün 100. Yılına binaen Kırım özel sayısı ile yayın hayatına düzenli bir<br />

şekilde devam edecektir.<br />

Gökkubbe dergimizin bu sayısının konusunu Azerbaycan olarak belirledik.<br />

İlk sayımızda Azerbaycan dosya konusunun seçilme sebebi Platformumuzun Azerbaycan Türklüğüne<br />

duyduğu özel sevgi ve muhabbetten kaynaklanmaktadır. Ayrıca İlk sayımız ile Ziya Gökalp’in bize<br />

işaret ettiği; Türk Dünyasında birliğin ilk adımı Oğuz Türklerinin birliğinden geçer sözüne de katkı<br />

sunmayı amaç edindik.<br />

Azerbaycan sayımıza, Platform Genel Sekreterimiz Ahmet Alkan’ın sunuş ile başlıyoruz. Daha<br />

sonra Azerbaycan Türkçesi ile yazılmış ƏLİ BƏY HÜSEYNZADƏ TÜRK DİLİNİN VƏZİFƏYİ-<br />

MƏDƏNİYYƏSİ başlıklı iktibası okuyacağız. Üçüncü olarak, Azerbaycan’ın siyasal hayatı üzerine<br />

bir değerlendirmeyi inceleyeceğiz. Sonraki yazı, Azerbaycan dış politikası üzerine ince elenip sık<br />

dokunarak yazılmış bir yazıyı okuyacağız. Dosyamızın devamında HOCALI SOYKIRIMI ve 20<br />

YANVAR KATLİAM’larını inceleyen yazılarımız olacak. Yazılarımız Azerbaycan edebiyatı üzerine bir<br />

değerlendirme ve Bakü şehri izlenimleri ile devam edecektir.<br />

Ayrıca bu sayımız da Azerbaycan Gençlerinin önde gelen ismi DR. ELNUR PAŞA ile HOCALI<br />

SOYKIRIMI ve Amerika’da TÜRK varlığı üzerine bir röportaj gerçekleştirilmiştir. Bu röportaj dergimizin<br />

en merak edilen yazısı olacağını tahmin ediyor ilginize sunuyoruz. Dosyamızın geri kalanında Mehmet<br />

Emin Resulzade, Ebulfez Elçibey ve Bahtiyar Vahapzade gibi abide şahsiyetler üzerine yazılmış<br />

değerlendirmeleri bulacaksınız.<br />

Büyük bir heyecan ile sizlerin ilgisine sunduğumuz ilk sayımızın hazırlanmasında büyük ÖNEM, emek<br />

ve özen gösteren arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyoruz. Umut ediyoruz ki ilk sayımız, Nevruz’un<br />

uğurunu bizlere getirir. İnşallah yeni bir dirilişin… Yeni bir uyanışın… Yeni bir ateşin kıvılcımlarını<br />

platformumuzda yakar. Ve yine umut ediyoruz ki; burada yakılacak ateşin, Rus askerlerinin işgali<br />

altındaki Kırım’ı, Çin zulmü altındaki Doğu Türkistan’ı, Ermenistan işgali altındaki Karabağ’ı ve sözünü<br />

burada geçiremediğimiz zulüm altındaki esir Türklüğün var olduğu bütün diyarları kısacası bütün<br />

TURAN coğrafyasını aydınlatması ümidiyle…<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

5


İÇİNDEKİLER<br />

8 10<br />

ƏLİ BƏY<br />

HÜSEYNZADƏ<br />

TÜRK DİLİNİN<br />

VƏZİFƏYİ-<br />

MƏDƏNİYYƏSİ<br />

Oğuzhan METİN<br />

Azerbaycan’da<br />

Siyasal Yaşam<br />

12<br />

Emre KARTAL<br />

Azerbaycan,<br />

Ermenistan ve Aliyev:<br />

Bir Dış Politika<br />

Değerlendirmesi<br />

18<br />

Raşit ACAR<br />

Azerbaycan<br />

Yüreğimde Bir<br />

Şah Damarıdır<br />

38 30 46<br />

Kerem GÖKER<br />

İki Beden Tek Yürek:<br />

Resulzade Elçibey<br />

Dr. Elnur Paşa ile Hocalı<br />

Soykırımı ve Amerika’da Türk<br />

Varlığı Üzerine Röportaj<br />

Genel Sekreter Ahmet Alkan ile<br />

Söyleşi: “Türk Dünyası ve Türk<br />

Dünyası Birlik Platformu”


SAYI:1 NİSAN 2014<br />

20 22 24 43<br />

Ali Bahadır<br />

BORUCU<br />

20 Yanvar (Ocak)<br />

Olayları<br />

Mert ÇAKIR<br />

Azerbaycan<br />

Edebiyatının<br />

Teşekkülü<br />

Ömer Faruk<br />

KOCATEPE<br />

Kadim Coğrafyanın<br />

Köhne Şehri Bakü<br />

Metehan<br />

TANYILDIZ<br />

Türkçe’nin Halk<br />

Şairi Bahtiyar<br />

Vahapzade<br />

54 56<br />

Doç. Dr. Kürşad ZORLU<br />

Türk Birliği’ne Giden Yol...<br />

Dr. Halit Gökalp KÜÇÜK<br />

Turan Ülküsü ve Elçibey<br />

58<br />

62<br />

Bizden Haberler<br />

Tavsiye kitaplar


ƏLİ BƏY HÜSEYNZADƏ<br />

TÜRK DİLİNİN VƏZİFƏYİ-MƏDƏNİYYƏSİ<br />

İKTİBAS<br />

Bir Türk ədibi diyor ki,<br />

Ərəbin dili din və məzhəb dili<br />

oldu, Türk dili isə mədəniyyəticədidə<br />

dili oluyor. Bu sözü bir<br />

az islah edəlim: Ərəb dili din<br />

və məzhəb dili oldu, Fars dili<br />

şeir və ədəb dili oldu, Türk dili<br />

isə dövri-cədid üçün tərəqqi<br />

və mədəniyyət dili oluyor. Bu<br />

həm zamanın, həm də məkanın<br />

iqtizaatındadır. Zamanca<br />

mədəniyyəti-islamiyyənin üçüncü<br />

dövrü, yəni dövri-axiri başlıca<br />

Türk tarixindən ibarət olduğu kibi,<br />

məkanca dəxi bu gün kürreyiərz<br />

üzərində Türk dilindən daha<br />

müntəşir dil yoxdur.<br />

Tulən Mancuriyadan<br />

və Sibiryanın əqsayi-şərqişimalında<br />

cərəyan edən Lena<br />

nəhri sahilindən başlayıb Altay,<br />

Qaraqorum, Pamir, Hindi-kuh,<br />

Qafqaz, Kırım dağlarından<br />

keçərək Balkan dağlarının<br />

müntəhayi-qərbinə qədər, ərzən<br />

Ural dağlarının müntəhayişimalından<br />

Afrikanın səhrayikəbirinə<br />

qədər olan yerlərdə<br />

sakin bulunan əhalinin qismiəzəmi<br />

Türk dili ilə mütəkəllim<br />

bulunuyorlar. Türkün:<br />

Eylər dili Çin səddinədək<br />

hökmünü icra,<br />

Bir ucudur Altay bu yerin, bir<br />

ucu səhra!<br />

İştə böylə vase bir ölkədə<br />

dağınıq bulunan qəbail və əşairin<br />

çoxu hənuz bir hali-nimvəhşətdə<br />

bulunuyorlar. Bunları təriqimədəniyyətə<br />

çıxardacaq vasitə<br />

nə Ərəb, nə Fars, nə Rus və nə<br />

Firəng dilidir. Bu vasitə ancaq<br />

və ancaq Türk dilidir. Bizə<br />

Avropalıların “lisani-ümumi”<br />

deyə icad etdikləri nə volapok və<br />

nə də esperanto lazımdır. Biz öz<br />

müxtəlif şivə və ləhcələrimizi<br />

islah və tövhid ilə özümüzə<br />

məxsus mədəni və ədəbi bir<br />

ümumtürk dili vücudə gətirə<br />

biləriz. Zatən Türk dilinin qəvaidiəsliyyəsi<br />

Avropa üləmasından<br />

Maks Müllerin dəxi isbat etdiyi<br />

vəchlə, fövqəladə müəyyən<br />

və məntiqə müvafiq surətdə<br />

mükəmməl olmaqla bu dil bütün<br />

Asiya üçün bir lisani-ümumi<br />

yerinə keçə bilər. Digər tərəfdən,<br />

mədəniyyətə xidmət üçün Türk<br />

qövmünün fitrətində fövqəladə<br />

bir istedad və zəka vardır. Böylə<br />

olduğu üçün Türklər ülum və<br />

fünuna pək böyük xidmətlərdə<br />

bulunmuşlardır. Ancaq bizim<br />

çoxumuz hənuz bunu bilmiyoruz,<br />

çünki Türklərin özləri tərəfindən<br />

yazılan asarı unudub Türk tarixinə<br />

Türk olmayanların, məsələn: :<br />

Ərəbin, Farsın, Rusun, Firəngin,<br />

Çinlinin gözü ilə baxıyoruz.<br />

Osmanlı Türklərinə gəlincə,<br />

bunlar da sair ətrak haqqında nə<br />

yazmışlarsa, sülalə təəssübü ilə<br />

yazmışlardır. Türklərin zatən<br />

qüsurlarından biri bu olmuşdur<br />

ki, hər yerdə öz nəcib olan Türk<br />

adlarını tərk ilə məşhur bir<br />

hökmdara, məsələn: Cığatay bin<br />

Çingizə, Noqay xana, Özbək xana,<br />

Sultan Osman bin-Ərtoğrula,<br />

Tatar xana nisbətən özlərinə ayrıayrı<br />

adlar taxmışlardır.<br />

Heç bir Alman ya Fransız<br />

özünə İohann Sollyeri, Burbon,<br />

Bonapart demədiyi halda,<br />

Türklərin bu adəti qəribdir. Hər<br />

halda tərk edilməlidir.<br />

İştə Türk olmayanların<br />

Türklər haqqında yazdığı<br />

kitablar qövmiyyət və ya məzhəb<br />

8 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


təəssübü ilə yazılmış olduğu<br />

kibi, Türk olanların da çoxu sair<br />

Türklərə sülalə təəssübü nəzəri<br />

ilə baxmışlardır. Bu səbəbdən<br />

ümumətrakın bitərəfanə bir tariximədəniyyətini<br />

yazacaq yeni və<br />

ciddən alim bir müvərrixə əşəddüehtiyacımız<br />

vardır.<br />

İçimizdə<br />

bol-bol<br />

“Şahnamə”lər, “İskəndərnamə”lər<br />

oxuyan bulunduğu halda kimsənin<br />

əlində Babur şahın “Tüzüki-<br />

Baburi”sini, Abdullah Hatifinin<br />

“Teymurnamə”sini, Nəcib<br />

Asimin “Türk tarixi”ni<br />

görəməzsiniz.<br />

Fərabiyi, Əbu<br />

Əli ibn-Sinayı<br />

Ərəb; Mollayi-<br />

Rumiyi, Mir<br />

Əlişir Nəvaiyi*<br />

Fars zənn<br />

ediyoruz, Türk<br />

oğlu Türk<br />

olduqlarından<br />

xəbərimiz<br />

yoxdur. Vaqeən<br />

bunlar asarlarını<br />

Ərəbcə və Farsca<br />

yazmışlardır.<br />

Lakin böylə dahilər<br />

yetişdirmək şərəfi<br />

yenə Türklərə racedir.<br />

Zamanımızda Əlimərdan<br />

bəy ancaq Rusca, Əhməd<br />

Rıza ancaq Fransızca yazıyor.<br />

Əhməd bəy Ağayev, İsmayıl bəy<br />

Qasprinski Ruscanı Türkcədən<br />

daha yaxşı yazıyorlar. Abdulla<br />

Cövdətin Fransızca əşarı daha<br />

məşhurdur. Böylə olduğu halda,<br />

bunların vücudu ilə yenə ancaq<br />

Türklər fəxr edə bilirlər.<br />

Türklər Ərəbin, Farsın<br />

ülum və ədəbiyyatlarına rövnəq<br />

verdikləri kibi, Rusun dəxi<br />

ülum və ədəbiyyatına böyük<br />

xidmətlərdə bulunmuşlardır. Rus<br />

üdəba və üləmasının bir çoxu<br />

əcdadları tənəssür etmiş Türk və<br />

Tatarlardan ibarətdir. Bunların<br />

dəxi vücudu Türklərin zəka və<br />

istedadi-fitrilərinə böyük bir dəlil<br />

və bürhan olmaqla ən<br />

məşhurlarının<br />

namlarını burada zikr etmək<br />

istəriz: müvərrixi-şəhir Karamzin,<br />

ədibi-şəhir Turgenev, şairi-şəhir<br />

Derjavin, üdəbadan Radişşev,<br />

Bulqakov, Çomina xanım, elmiiqtisad<br />

üləmasından Toqan<br />

Baranovski və bir çox sairləri<br />

həp Türk və Tatar nəslindən<br />

(bəzisi Tatar xanları nəslindən)<br />

bulunduqları kibi, məşhur şair<br />

Jukovskinin də validəsi Osmanlı<br />

Türklərindəndir. Rusların şairiəzəmi<br />

Puşkini buraya daxil<br />

etmədik, çünki bunun cəddi Türk<br />

olmayıb, Ərəb ya zəncidir.<br />

Bunlardan Derjavin Bəhram<br />

Mirzənin əhfadından olub,<br />

böyük Katerina dövründə Rus<br />

şüərasının sərəfrazı idi.<br />

Bu şairin bir şeirini bən<br />

də vaxtilə Ruscadan<br />

Türkcəyə tərcümə edib<br />

Misirdə çıxan “Türk”<br />

qəzetəsində nəşr<br />

etmiş idim. Nümunə<br />

üçün buraya dəxi<br />

dərc ediyorum:<br />

Zaman bir nəhrdir,<br />

hər an axar,<br />

durmaz,<br />

Güzər eylər bütün<br />

asarı insanın.<br />

M ü l k l ə r ,<br />

məmləkətlər, qövmü<br />

millətlər,<br />

Gedərlər qə’rinə dəryayinisyanın.<br />

Əgər tarix, ya əşarın ahəngi,<br />

Edərsə hifz bir şey adəmiyyətdən.<br />

Rəha bulmaz o da kilki-nəsibindən,<br />

Olur fani dəhanisərmədiyyətdən...<br />

“Füyuzat” jurnalı, 1907,<br />

№9, 140-142<br />

İKTİBAS<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

9


AZERBAYCAN’DA<br />

SİYASAL<br />

YAŞAM<br />

Oğuzhan METİN<br />

Ahievran Üniversitesi Türk Dünyası Topluluğu Başkanı<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Devletlerin siyasal geçmişini<br />

incelerken üzerinde<br />

durulması gereken<br />

önemli etkenler vardır. Her yazıda<br />

ve söylemde değinilmeden<br />

geçilmeyen özel jeopolitik konum<br />

bizlere Azerbaycan siyasal<br />

yaşamını anlamada önem arz<br />

etmektedir. Anadolu, Orta Asya,<br />

İran ve Kafkasya’nın ortasında<br />

yer alıyor olması tarihsel olarak<br />

hem Ruslar tarafından hem Batılılar<br />

tarafından bir avantaj olarak<br />

kullanılmış ancak Azerbaycan<br />

tarafından bir avantaja çevrilememiştir.<br />

Ayrıca uygarlıklar<br />

tarihinde önemli yerleri bulunan<br />

Medlerin, Perslerin, Sasanilerin<br />

ve Parthların bölgeyi ele geçirme<br />

çabaları stratejik konumunu<br />

daha iyi kavrayabilmemize yardımcı<br />

olmaktadır.<br />

Siyasal hayatı etkileyen en<br />

önemli etkenlerden birinin de<br />

uluslararası siyasal sistem olduğunu<br />

belirtmekte kuşku yoktur.<br />

Özellikle 20. Ve 21. Yüzyıl Azerbaycan<br />

siyasal yaşamını incelerken<br />

70 yıl süren totaliter Sovyet<br />

rejimini vurgulamak şarttır.<br />

Rusya’da meydana gelen Bolşevik<br />

devrimiyle birlikte Kafkas<br />

ve Orta Asya halklarının özgürlük<br />

taleplerinde bulunduğu bilinen<br />

bir gerçektir. Bolşeviklerin<br />

yayınladığı ihtilal beyannamesi,<br />

Kafkas ve Orta Asya halklarının<br />

bu taleplerini umutlandırmıştır.<br />

Özgürlük talebi Azerbaycan’da<br />

Mehmet Emin Resulzade’nin<br />

liderliğinde ön plana çıkmıştır.<br />

1917’de Moskova’da Rusya<br />

Müslümanları kongresinde<br />

kendi kaderini tayin hakkını<br />

savunması büyük destek görmüş,<br />

1918’de Güney Kafkasya<br />

Federal Demokratik<br />

Cumhuriyeti’nin kurulmasında<br />

önemli rol oynamış ve 28 Mayıs<br />

1918’de Azerbaycan Demokratik<br />

Cumhuriyeti’ni ilan ederek<br />

tarihe ismini kazımıştır. Selfdeterminasyona<br />

dair verdikleri<br />

sözleri hasıraltı eden Bolşevikler<br />

Nisan 1920’de Azerbaycan’ı işgal<br />

ederek Azerbaycan Sovyet<br />

Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdular<br />

ve Azerbaycan bir Sovyet<br />

uydusu olarak tayin edildi.<br />

Sovyetlerin hâkimiyeti (1920-<br />

1992) ile birlikte ülkenin petrol<br />

ve verimli arazileri Bolşevikler<br />

tarafından kullanılmış ve Ruslar<br />

için bu topraklar önemli bir ticaret<br />

merkezi haline dönüşmüştür.<br />

Ayrıca rejim Azerbaycan üzerinde<br />

sosyal ve kültürel alanda da<br />

etkili olmuştur. Kiril alfabesinin<br />

kabul edilmesi, Sovyet rejiminin<br />

İslamiyet’e bakış açısı uygulanan<br />

politikaların anlaşılmasını<br />

kolaylaştırmaktadır.<br />

SB, Michael Gorbaçov’un<br />

1985’te başlattığı “açıklık” ve<br />

“yeniden yapılanma” politikalarıyla<br />

çöküşe geçmiş ve 1991’de<br />

rejim çökmüştür.1992’de Azerbaycan<br />

Sovyet rejimi dönemini<br />

kapatmıştır. Bağımsızlığından<br />

günümüze kadar Azerbaycan<br />

yerleşen totaliter sistemin kalıntılarını<br />

üzerinden atamamış ve<br />

tam anlamıyla demokratik bir<br />

düzene geçememiştir.<br />

1989’dan sonra rejime karşı<br />

muhalif teşkilatların kurulduğu<br />

gözlemlenmektedir. Bu teşkilatlardan<br />

en önemlisi Halk<br />

Cephesi olarak görülmektedir.<br />

Özellikle Sovyet yönetimine<br />

karşı kurulan bu hareket ideolojik<br />

bir ayrım gözetmeksizin<br />

bütün Azer Türkleri’nin birleşmeye<br />

çalıştığı bir çatı vazifesi<br />

görmüştür.1990’da Sovyetlerin<br />

Bakü’de gerçekleştirdiği<br />

10 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


katliam hareketi kenetlemiştir.<br />

Karabağ Katliamı’ndan sonra<br />

muhalefetin sesi daha çok yükselmiş<br />

ve Sovyet yönetiminin<br />

etkisi tamamen kırılarak 1992<br />

seçimlerine girilmiştir. Seçim<br />

sonuçları ile birlikte Ebulfeyz<br />

ELÇİBEY Cumhurbaşkanı seçilmiştir.<br />

Elçibey’in özellikle Türkiye<br />

ve Batı yanlısı tutumu Rusya<br />

için bir tehdit olarak görülmesi<br />

gecikmemiştir. Rusya bu tehdide!<br />

karşı Suret Hüseyinov tarafından<br />

gerçekleştirilen darbeyle<br />

Elçibey’e yönetimden el çektirmiştir.<br />

Darbe sonrasında Azerbaycan<br />

siyasal hayatı açısından<br />

önem teşkil eden bir isim yönetim<br />

erkini eline almıştır. Eski<br />

Yüksek Sovyet üyesi ve başkan<br />

Haydar Aliyev yürütme görevini<br />

üstlenmiştir.<br />

Bağımsızlığından sonra Azerbaycan<br />

için Sovyetlerin dağılması<br />

ve darbe ile başa geçen<br />

Aliyev önemli görülmektedir. Bu<br />

önem İlham Aliyev’in Haydar<br />

Aliyev’den sonra iş başına geçmesiyle<br />

daha net anlaşılmaktadır.<br />

“Azerbaycan halkının yönetimde<br />

söz sahibi olduğu” söylemleri;<br />

muhalif gösterilerin sert müdahalelerle<br />

bastırılması veya izin<br />

verilmemesi, parti kapatmalar,<br />

muhalif söylemleriyle ön plana<br />

çıkan medya yayınlarının engellenmesiyle<br />

beraber gerçeği yansıttığı<br />

tartışılır bir hale gelmektedir.<br />

Azerbaycan hukuk sisteminde<br />

özgürlükçü hukuk kurullarının<br />

varlığı gözlemlenmekte ancak<br />

yukarıda da belirtilen sorunlarla<br />

uygulanıp uygulanmadığı tartışma<br />

konusu olmaktadır. Gerçekleştirilen<br />

seçimlerin şeffaf ve<br />

demokratik olmadığı uluslararası<br />

siyasal aktörler tarafından<br />

vurgulanmaktadır.<br />

Karabağ Katliamı ülke için Ermeniler<br />

ile gerçekleştirilen çatışmalardan<br />

sadece birisi, halkın<br />

hafızasına yer etmiş en<br />

önemli olaylardan biri olarak<br />

tarihe not düşülmüştür. Katliam<br />

sonrası BM, AGİT ve AB<br />

gibi uluslararası aktörler katliama<br />

ilişkin kararlar almalarına<br />

rağmen Azerbaycan’dan<br />

ve Türk Cumhuriyetleri’nden<br />

önemli bir tepki gelmemiştir.<br />

Bu günlerde yaşanan çatışmalar<br />

Azerbaycan’ın gelişen silahlı<br />

kuvvetleri ile beraber Karabağ<br />

toprakları için bir umut ışığı vermektedir.<br />

Karabağ Katliamı’nın<br />

Azerbaycan da gerçekleştirilen<br />

seçimler içinde önemi büyüktür.<br />

Seçimlerde halkın hafızasında<br />

acı bir yer edinmiş konu siyasiler<br />

tarafından dillendirilmekte ve<br />

çıkarları için kullanılmaktadır.<br />

Tarihsel süreç içerisinde Azerbaycan<br />

toprakları konumu gereği<br />

bölgesel güçler tarafından<br />

ele geçirilmesi gereken bir ülke<br />

durumunda olmuştur. Bu durum<br />

bu topraklarda yaşayanlar<br />

için dezavantaj oluşturmaktadır.<br />

Totaliter sistemden kopamamış<br />

olması Azerbaycan’ın gelişmesinin<br />

önünde en büyük engeldir.<br />

Karabağ sorununun çözümü<br />

için atılacak adımlar hem iç hem<br />

de dış politikada Azerbaycan’ın<br />

statüsünü değiştirecektir.<br />

26 Şubat’ta hayatına hunharca<br />

son verilen kardeşlerimizi saygıyla<br />

ve dualar ile anıyoruz.<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

11


AZERBAYCAN,<br />

ERMENİSTAN VE<br />

ALİYEV:<br />

BİR DIŞ POLİTİKA<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

DEĞERLENDİRMESİ<br />

Emre KARTAL<br />

Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları<br />

12 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


1991 yılı öncesinde ve özellikle<br />

12 Eylül Darbesi öncesinde<br />

Türkiye’de “dış Türk”<br />

kavramı ya da “Türk Dünyası”<br />

kavramı yalnızca Türk Milliyetçilerinin,<br />

Ülkücülerin sözcük dağarcığında<br />

bulunuyordu. “Esir<br />

Türklere Özgürlük” geceleri düzenlenir,<br />

“Kaf dağının ardındaki”<br />

uzak akrabaya olan muhabbet<br />

dile getirilirdi. Komünizmin sömürdüğü<br />

Türk yurtları için neler<br />

yapılabileceği konuşulurdu. Lakin<br />

demir perdenin varlığı ve Türk<br />

milliyetçilerinin içerideki büyük<br />

ve haklı kavgası Türk Dünyası<br />

ile bağlantıları biraz “duygusal”<br />

hatta tuttu. Sovyetler Birliği’nin<br />

yıkılması ile Türkiye’nin dünya ile<br />

daha entegre hale gelme açılımlarının<br />

yapılması aynı döneme<br />

denk geldi. Bir anda bağımsızlıklarını<br />

kazanmış beş Türk devletiyle<br />

karşı karşıya kaldık. Lakin<br />

rahmetli Başbuğ Alparslan<br />

Türkeş’in irtibat kurma çabaları<br />

ve düzenlenmesini sağladığı<br />

Türk Kurultayları dışında da ciddi<br />

bir çalışma yapılmadı. Malum<br />

diğer cephelere bakıldığında<br />

Turgut Özal’ın “ticari” bakışı vardı.<br />

Biraz biraz da Fethullah Gülen<br />

Cemaati’nin eğitim alanındaki<br />

çalışmaları. Tabi bu çalışmalar<br />

da tartışılabilir. Sonuç olarak<br />

Türk Dünyası’na muhabbet<br />

duyan bir Türk milliyetçisi camia<br />

vardı. Ama “uluslararası ilişkiler<br />

bilimi” çizgisinde gerçekçi politikalar<br />

veya politika önerileri kapsamlı<br />

olarak ortaya konulamadı.<br />

Bu girizgahı yapmamızın sebebi<br />

bu durumun halen devam ettiği<br />

kanaatimizdir. Bu yazıyı yazma<br />

sebebimiz de bu “kaf dağının<br />

ardındaki” uzak akrabalarımızın<br />

ülkesi iken, artık tamamen içli<br />

dışlı olduğumuz arkadaşlarımızın,<br />

ortaklarımızın vesaire bulunduğu<br />

ülke olan Azerbaycan’ın<br />

bugünkü yapısını biraz düşünmek<br />

ve dış politikasını etkileyen<br />

en önemli olaylardan biri olan<br />

Ermeni meselesi bağlamında bir<br />

uluslararası ilişkiler değerlendirmesi<br />

yapmaktır.<br />

Azerbaycan’ın iç ve dış politikasını<br />

“görünende” en çok etkileyen<br />

konu işgal altındaki topraklar<br />

meselesi yani Karabağ meselesidir.<br />

Azerbaycan topraklarının<br />

%20’si bugün Ermenistan<br />

işgali altındadır. Bunun bir işgal<br />

olduğunu yalnızca Azerbaycan<br />

ya da biz Türk milliyetçileri söylemiyoruz.<br />

Birleşmiş Milletler Güvenlik<br />

Konseyi’ne göre bugün<br />

Ermenistan işgalcidir, Avrupa<br />

Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na<br />

(AGİT) göre Ermenistan işgalcidir,<br />

Avrupa Birliği’ne göre Ermenistan<br />

işgalcidir ve pek çok<br />

uluslararası örgüt ve ülkeye göre<br />

Karabağ işgal altındadır. Hatta<br />

Ermenistan’ın çekilmesi gerekmektedir.<br />

Aynı şekilde Hocalı…<br />

ABD’nin bazı eyaletleri, Meksika,<br />

Pakistan gibi 7 ülke, İnsan<br />

Hakları İzleme Örgütü, İslam İşbirliği<br />

Konferansı Parlamentolar<br />

Birliği ve pek çok uluslararası<br />

örgüt Hocalı olaylarını soykırım<br />

ya da katliam olarak tanımaktadır.<br />

Pek neden Hocalı için bir<br />

tazminat ya da benzeri bir karar<br />

yoktur? Ermenistan neden<br />

Karabağ’dan çekilmemektedir?<br />

Bu sorular gerçekten cevaplanması<br />

hem zor bir o kadar da<br />

kolaydır. Uluslararası denge,<br />

güç dengesi, büyük güçler vs.<br />

cevaplar vererek geçiştirebiliriz.<br />

Lakin biraz açma ihtiyacı hissediyorum.<br />

Öncelikle şunu bilmekte fayda<br />

var. Karabağ Savaşı’nın en sıkıntılı<br />

zamanlarında doğrudan<br />

Rusya’nın desteğiyle Suret<br />

Hüseynov isimli bir komutan<br />

darbe girişiminde bulunmuş,<br />

Gence’de Azerbaycan’ın demokratik<br />

yollarla seçilmiş cumhurbaşkanı<br />

Ebulfez Elçibey’e<br />

karşı bir isyan başlatmıştır. Rusya<br />

başta olmak üzere pek çok<br />

unsurun baskısıyla Elçibey meselesinin<br />

bir iç savaşa döneceği<br />

endişesiyle iktidardan çekilmeye<br />

karar vermiştir. Elçibey çekilirken<br />

yerine Nahçıvan’dan eski (!)<br />

KGB ajanı ve Sovyet politbüro<br />

üyesi Haydar Aliyev geldi. Aliyev<br />

bir kurtarıcı edasıyla geldi. Sanki<br />

kaybedilen topraklar alınacakmış<br />

gibi geldi ama Elçibey’den<br />

sonra durum daha da kötüye<br />

gitti. Rusya’nın kışkırtmalarıyla<br />

çok önemli mevziler kaybedildi.<br />

Kaybedilemez diye düşünülen<br />

Ağdam, Gubadlı, Ağdere, Cebrail,<br />

Zengilan illeri ve Fuzuli ilinin<br />

bir kısmı Rusya’nın tahrikiyle Ermeniler<br />

tarafından işgal edildi. O<br />

günden bugüne Aliyev iktidarı<br />

Karabağ meselesi için hiçbir şey<br />

yapmadı desek yeridir. Uluslararası<br />

konjonktürün getirdiği<br />

AGİT Minsk grubu çalışmalarına<br />

katılmak ve sadece söylemde<br />

işgale karşı çıkmak Aliyev’in en<br />

büyük icraatları (!) oldu. Ha bir<br />

de AK Parti iktidarının “Ermeni<br />

açılımı” sonrasında Türkiye’ye<br />

verdikleri gazın fiyatını artırdılar.<br />

Aliyev iktidarının son birkaç<br />

yıldır üzerine çok düştüğü bir<br />

mevzu ise Hocalı Soykırımı’dır.<br />

Aliyev ciddi paralar harcayarak<br />

yurt dışında “Hocalı’ya Adalet”<br />

kampanyaları düzenlenmesine<br />

yardımcı olmuş, pek çok<br />

propaganda aracı kullanmıştır.<br />

Reklam kampanyaları, görsel<br />

materyaller, belgeseller, programlar,<br />

konferanslar vs. araçlar<br />

ciddi paralarla Hocalı için kullanılmıştır.<br />

Burada Aliyev’in aslında<br />

önemli bir iş başardığını da<br />

söylemek gerekir. En azından<br />

dünya Hocalı’da olanları sadece<br />

Ermeni gözünden görmüyor artık.<br />

Yalnız propaganda için cid-<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

13


DOSYA: AZERBAYCAN<br />

di paralar harcayan Aliyev’in<br />

Hocalı konusunda çelişkileri<br />

olduğunu görüyoruz. Bugün<br />

ülkemizde “Hocalı’nın katliam<br />

ya da soykırım olarak” tanınması<br />

tartışmaları yapılıyor.<br />

Özellikle MHP’nin bu yönde<br />

TBMM’ye teklifleri var. Kabul<br />

görmese de önemli adımlar.<br />

Türkiye’de bu tartışmalar varken<br />

Azerbaycan ne yapıyor<br />

diye bakmak istiyoruz. Acaba<br />

Azerbaycan bu soykırımın<br />

uluslararası alanda tanınması<br />

için ne yapıyor?<br />

ALİYEV İKTİDARI<br />

HOCALI’YA ADALET GEL-<br />

MESİ İÇİN BAŞVURU YAP-<br />

MIYOR!<br />

Aliyev İktidarı uluslararası<br />

propaganda ve kampanyaların<br />

dışında hiçbir uluslararası<br />

kuruma başvurup Hocalı’da<br />

katliam yapan katillerin cezalandırılması<br />

için ya da faillerin<br />

bulunması için adım atmamıştır.<br />

Uluslararası Adalet<br />

Divanı’na ne bir başvuru yapılmıştır<br />

ne de BM üzerinen<br />

Cenevre Sözleşmesinin gereğinin<br />

yapılması için bir girişimde<br />

bulunulmuştur. Bunun<br />

yanısıra Aliyev iktidarı Hocalı<br />

ve Karabağ savaşlarında tek<br />

rakip olarak hep Ermenistan’ı<br />

görmekte ve göstermektedir.<br />

Bu çok büyük bir yanılgıdır.<br />

Hocalı’nın asıl faili Rusya’dır.<br />

Aliyev İktidarı Millî Bağımsızlık<br />

Ordusu (AMAO) denilen<br />

katliamcı çetenin silahlarını ve<br />

askerî malzemelerini yapan<br />

fabrikanın Ermenistan’da olmadığını<br />

çok iyi biliyor. Masum<br />

Türk evlatlarına karşı<br />

kullanılan mühimmatın hepsi<br />

Sovyet-Rus ordusunda kullanılan<br />

silah ve askeri malzemeydi.<br />

Sovyet-Rus ordusunun<br />

366. Motorlu Atıcı Alayı<br />

da emir almadan Hocalı’ya<br />

baskında yer alamazdı. Millî<br />

Bağımsızlık Ordusu (AMAO)<br />

denilen çeteyi silahlandıran,<br />

askerî malzemeyi temin eden<br />

ve 366. Motorlu Atıcı Alayı’na<br />

saldırıda yer alma emrini veren<br />

yüksek rütbeli Sovyet-Rus askerlerinin<br />

olduğunu açıkça bilmektedir.<br />

Onlar da hükûmet<br />

yöneticilerinin haberi olmadan<br />

hiç bir zaman böyle bir katliamı<br />

yapamazlardı. Hocalı’da<br />

Rusya’nın rolü açık ve nettir.<br />

Ancak bırakın Rusya’ya karşı<br />

bir tavır almayı Rusya’nın<br />

ufakta olsa bir payı olduğunu<br />

ifade dahi edemiyorlar. Bunun<br />

tek sebebi uluslararası denge<br />

değildir. Azerbaycan çok<br />

iyi bir şekilde Kafkaslardaki<br />

etkinliğini kullanarak Batı ile<br />

daha çok yakınlaşmak suretiyle<br />

Rusya’yı bazı konularda<br />

adım atmaya zorlayabilir.<br />

Rusya çıkarları söz konusu<br />

olduğunda çok sert önlemler<br />

alabilecek bir ülkedir. Bunu<br />

bugün Ukrayna’da Kırım’da<br />

görüyoruz. Lakin Kırım’daki<br />

Rus azınlık olmasa Rusya<br />

o kadar rahat olabilir miydi?<br />

Azerbaycan’da öyle bir Rus<br />

azınlık yoktur. Burada mesele<br />

Aliyev iktidarının, iktidarını da<br />

Rusya’ya borçlu olmasıdır.<br />

D E M O K R A S İ<br />

AZERBAYCAN’A ÇOK<br />

UZAK<br />

Her seçimde muhalefeti ezme<br />

politikası güdülmesi, hele ki<br />

son seçimin pek çok uluslararası<br />

gözlemci tarafından<br />

şaibeli olarak gösterilmesi en<br />

bariz anti-demokratiklik uygulamasıdır.<br />

Aliyev muhalefetin<br />

ses çıkarmasına asla izin vermemekte,<br />

meydanlara çıkan<br />

protestocular çok sert bir biçimde<br />

bastırılmakta, muha-<br />

14 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


lefet liderleri özellikle gençlik liderleri<br />

pek çok iftira ile (genelde<br />

uyuşturucu) karalanmaya çalışılmakta<br />

hatta cezaevine atılmaktadır.<br />

Azerbaycan’da %80’in<br />

altına düşmeyen sandık oranları<br />

demokrasinin niteliğine bir ayna<br />

gibidir. Rüşvetle dönen bir bürokrasi<br />

ve Aliyev Hanedanı’na<br />

destek olan oligarkların oluşturduğu<br />

yapı Azerbaycan’ı bugün<br />

adeta bir modern derebeylik<br />

haline getirmiştir. Bu konu çok<br />

daha detaylı incelenebilir. Ama<br />

konumuz dış politika olduğunu<br />

için bunu sadece yüzeysel<br />

olarak vermeyi seçiyorum. Demokrasinin<br />

olmadığı böyle bir<br />

yapıda iktidarın halka karşı hesap<br />

verme gibi bir durumu da<br />

olmamaktadır. Öyle ki, Aliyev<br />

Karabağ’ın hesabını vermemiştir,<br />

asker intiharlarının hesabını<br />

vermemiştir, yolsuzluk ve rüşvetin<br />

hesabını vermemiştir, gözaltı<br />

ve tutuklamaların hesabını<br />

vermemiştir, gösterişli hayatının<br />

hesabını vermemiştir. Pek çok<br />

madde böyle sayılabilir. Hesap<br />

vermeyen bir iktidar da dış politikada<br />

kendi çıkarlarından başkasını<br />

düşünmez.<br />

ALİYEV HOCALI VURGU-<br />

SUYLA İKTİDARINI MI KO-<br />

RUMAYA ÇALIŞIYOR?<br />

Aliyev bu keyfi yönetiminde son<br />

zamanlarda önemli bir Hocalı<br />

vurgusu yapmaktadır. Burada<br />

asla Rusya’ya tek bir ithamda<br />

dahi bulunulmamaktadır. Buradan<br />

çıkan sonuç şudur: Aliyev<br />

kendisini darbelerle iktidara getiren<br />

ve bugün de iktidarda tutan<br />

Rusya’ya karşı bir tutum sergilemekten<br />

kaçmaktadır. 20 Ocak<br />

Kara Yanvar olaylarının yıldönümünden<br />

iki gün sonra Soçi’de<br />

döneminde Rusya Devlet Başkanı<br />

Medvedev ve Ermenistan<br />

Cumhurbaşkanı Sarkisyan’la<br />

kayak yapan Aliyev’in midesinin<br />

genişliği buradan da görülmektedir.<br />

Azerbaycan’ın gerçek<br />

evladının düşmanıyla eğlence<br />

yapan Aliyev mi yoksa Ermeni<br />

sınır hattını yararak kendini hiçe<br />

sayarak şehit olan Mübariz İbrahimov<br />

ve onun gibi yiğit Azerbaycan<br />

Türkleri midir açıkça<br />

görülmektedir. Aliyev Hocalı’da<br />

Rusların nasıl rolü olduğunu bilmektedir.<br />

Ruslara karşı tutum<br />

sergilemekten kaçınmak için<br />

meselenin üzerine gitmekte ve<br />

propaganda yapmaktadır. Bunun<br />

hedefi olarakta Hocalı meselesinin<br />

en çok gündeme geldiği<br />

ve bilindiği Türkiye çok önem<br />

taşımaktadır. Aliyev Türkiye’ye<br />

“sözde” bağımsız milletvekilleri<br />

göndermekte, Türkiye’de bazı<br />

siyasetçilerin seçim masraflarını<br />

karşılamakta ve bu yolla özellikle<br />

milliyetçi camia üzerinde etki<br />

kurmaya çalışmaktadır. Anti-<br />

Demokratik uygulamaların tavan<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

15


DOSYA: AZERBAYCAN<br />

yaptığı bir ülkenin “bağımsız” bir<br />

milletvekili olup, seçim bölgesinden<br />

çok Türkiye’de olan kişilerin<br />

amaçlarının ne olduğu açıktır.<br />

Kısaca Aliyev Hocalı’nın hesabını<br />

sormayacaktır. Karabağ’ı<br />

kurtarmayacaktır. Onun yerine<br />

kendisi ve yandaşları iktidarın<br />

tadını çıkarmakta şımarık çocukları<br />

Azerbaycan’ın kaynaklarını<br />

Hazar’ın kaynaklarını kumar<br />

masalarında ve marjinal eğlencelerde<br />

harcamaktadır.<br />

ERMENİSTAN: TÜRK DÜŞ-<br />

MANLIĞI ÜZERİNE KURU-<br />

LAN BİR DEVLET<br />

Bir milletin 20-30 yıl gibi bir sürede<br />

nasıl “millet-i sadıka”dan<br />

düşman millete dönüştüğünü<br />

alamak gerçekten güçtür. Osmanlı<br />

toplumunda önemli bir yer<br />

tutan Ermenilerin bir kısmı Rusların<br />

tahrikleriyle isyan etmiş, asli<br />

unsurlarından oldukları devlete<br />

ihanet etmiştir. Ardından tehcir<br />

kararı ve sözde soykırım iddiaları…<br />

Bugün Ermenistan ve Ermeni<br />

kimliği varlığının tamamen<br />

Türk düşmanlığı, sözde soykırım<br />

iddiaları üzerine oturtulmuştur.<br />

Bu durum Ermenistan’ı içten<br />

içe yiyip bitirmektedir. Kağıt<br />

üzerinde 3 Milyon nüfusu olan<br />

Ermenistan’ın ülkede var olan<br />

nüfusu 1-1.5 Milyon kadardır.<br />

Ermenistan kıt kanaat geçinmektedir.<br />

Ancak Ermeni diasporası<br />

denen ve ABD ile Fransa<br />

başta olmak üzere dünyanın pek<br />

çok yerinde yaşayan sermaye<br />

sahibi Ermenilerin durumları çok<br />

iyidir. Bu diaspora Ermenistan’ı<br />

adeta kendi meşruiyetleri ve<br />

menfaatleri için kullanmaktadır.<br />

Bulundukları ülkelerde lobicilik<br />

yaparak, senede bir kere bile<br />

gitmedikleri ülkelerinin sözde<br />

menfaatlerini koruduklarını iddia<br />

etmektedirler. Ancak yaptıkları<br />

sadece Ermenistan’ı kullanarak<br />

kendi varlıklarını sürdürmektir.<br />

Ermenistan bugün bölgede üç<br />

komşusuyla da sorunludur: Türkiye,<br />

Azerbaycan ve Gürcistan.<br />

Bölgede Rus üssü haline gelmiş<br />

ve yalnızlaşmış bir ülkedir. Rusya<br />

ve soykırım iddiaları ortadan<br />

kalkarsa Ermenistan kaç gün<br />

daha yaşar kestirmek güç. Ülke<br />

Sarkisyan gibi bir Türk katilince<br />

yönetildiği sürece ne kadar ileri<br />

gidebilirler bilinmez. Ancak şu<br />

bir gerçek ki, Ermenistan eğer<br />

bağımsız ve eşit bir devlet olmak<br />

istiyorsa, Kafkasların İsrail’i<br />

olmaktan kurtulmak istiyorsa<br />

bunun tek bir yolu vardır: Türk<br />

karşıtlığı üzerine kurulu kimlikten<br />

vazgeçmek. Ermeniler tarihlerinden<br />

kendilerine çok farklı<br />

meşruiyet kaynakları bulabilirler.<br />

16 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


Bunları çocuklarına anlatarak<br />

milliyetçilik yapabilirler. Hatta<br />

tarihlerinden “millet-i sadıka” oldukları<br />

gerçeğini de bulurlarsa<br />

kimliklerini buna göre yeniden<br />

inşa ederlerse çok şey değişebilir.<br />

Elçiey’in ve Alparslan<br />

Türkeş’in Bakü Ceyhan Petrol<br />

Boru hattını Ermenistan’dan<br />

geçirmek suretiyle teklif ettikleri<br />

anlaşmanın temelinde de<br />

eminim bu vardı. Ermenistan<br />

bir an önce diasporanın ve bazı<br />

menfaatçi siyasetçilerin hamasetinden<br />

ve Türk düşmanlığı<br />

üzerine kurulu dış politikalarından<br />

kurtulması gerekmektedir.<br />

Kafkasya’nın ve çevre bölgelerin<br />

selameti açısından bu önemlidir.<br />

Türklerle arası iyi olan bir Ermenistan<br />

Türkiye ve Azerbaycan’la<br />

açık ticaret yapan bir Ermenistan<br />

diasporadan gelen paralara<br />

bağlı kalmadan çok iyi bir şekilde<br />

kalkınabilir.<br />

SONUÇ YERİNE: İKTİDAR<br />

HIRSI GÜNEY KAFKASYA’YI<br />

GERİYOR<br />

Aliyevlerin kurdukları düzen bir<br />

tarafta, Ermeni diasporasının<br />

düzeni bir tarafta, diğer yandan<br />

da Rusya’nın kukla oynatıcısı<br />

pozundaki siyaseti de eklenince<br />

Kafkasya işin içinden çıkılmaz<br />

bir yer haline geliyor. Bu<br />

en çok Rusya’nın işine geliyor<br />

tabi. Ermenistan ve Azerbaycan<br />

arasındaki sonuçlanmamış<br />

savaşı istediği gibi kullanarak<br />

iki ülkeye de istediğini yaptırıyor.<br />

İktidarlar da iktidardan<br />

düşmemek için buna çanak<br />

tutuyor. Kafkasya’ya huzur ne<br />

zaman gelir bilinmez ancak demokrasi<br />

ve şeffaflıkla geleceği<br />

aşikar. Azerbaycan ne zaman<br />

gerçek bir demokrasiye kavuşur,<br />

aydınları ne zaman Aliyev<br />

korkusu olmadan düşündüklerini<br />

ifade etmeye başlar, ne<br />

zaman Elçibey’in mirası “milliyetçi<br />

demokrasi” yeniden Azadlık<br />

Meydanı’ndan ayağa kalkar<br />

işte o zaman Azerbaycan geleceğe<br />

daha iyi bakabilir, işte o<br />

zaman Hocalı’nın gerçek failleri<br />

için harekete geçilebilir. Ermenistan<br />

için de durum benzerdir.<br />

Ermeniler ne zaman gerçekten<br />

ülkelerine Türk düşmanlığı yapmadan<br />

sahip çıkmaya karar verir.<br />

Gerçek bir demokrasi kurar<br />

ve “Türkiye’den toprak tazminat<br />

alırız” hayali yerine “Türkiye’yle<br />

ticaret yaparız” gerçekliğini kabullenirler,<br />

işte o zaman diasporanın<br />

kapitalist ve zalimce<br />

siyasetinden uzaklaşabilirler.<br />

Ermenistan Karabağ’dan ve diğer<br />

topraklardan makul bir biçimde<br />

çekildiğinde pek bir şey<br />

kaybetmez. Ama Türkiye ve<br />

Azerbaycan’la sınırları serbestçe<br />

açılırsa işte o zaman Ermenistan<br />

çok şey kazanır.<br />

Bu yazdıklarımız idealist bir bakış<br />

açısının ürünü olabilirler. Ancak<br />

gerçekten çok uzak şeyler<br />

değildirler. Türkiye’de özellikle<br />

bilinçli bir dış politika yönetimi<br />

olursa bunun öncülüğü yapılabilir.<br />

Rusya elbette buna karşı<br />

tüm gücünü ortaya koyacaktır.<br />

İşte o zaman da dış politikanın<br />

olmazsa olmazı “denge” illaki<br />

kullanılacaktır. Rusya elinden<br />

geleni ardına koymayacaktır.<br />

Ancak bölge ülkelerinin kararlılığı<br />

Rusya’yı da bir şekilde frenletecektir.<br />

Osetya’da başarılı olan,<br />

Kırım’da başarılı olmanın eşiğinde<br />

olan Rusya’nın bu ilerlemesi<br />

sadece bizim değil başka dünya<br />

güçlerinin de rahatsız olacağı<br />

bir durumdur. Geleceğin en<br />

önemli enerji hatlarının bulunduğu<br />

Kafkasya’da Rusların at koşturmasını<br />

istemeyecek olanlar<br />

yalnızca Türkler olmayacak. İşte<br />

bu yüzden, hem kendi değerlerimizden<br />

ilkelerimizden ve “kızıl<br />

elma”larımızdan vazgeçmeden,<br />

Hocalı’ya adaleti unutmadan,<br />

Karabağ’ı unutmadan, akan kanının<br />

hesabını unutmadan hem<br />

de emperyalizme alet olmadan,<br />

ittifaklar kurma seçeneğini her<br />

zaman akılda tutmak gerekmektedir.<br />

Kafkasya’nın istikrarı<br />

normalleşmiş bir Ermenistan<br />

ve demokrasiyi özümsemiş bir<br />

Azerbaycan’dan geçmektedir.<br />

Hocalı’ya adaletin yolu demokrasiden,<br />

milliyetçilikten, karşıtlıklar<br />

yerine tarihten ve ortaklıklardan<br />

alınan ilhamlardan geçmektedir.<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

17


AZERBAYCAN<br />

YÜREĞİMDE BİR<br />

ŞAH DAMARIDIRRaşit ACAR<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Öğret. Gör. Koordinatörü<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Türkiye’nin kardeş ülkesi,<br />

diğer Türk Dünyası ülkeleriyle<br />

beraber birleşmeyi<br />

bekleyen Azeriler değil Azerbaycan<br />

Türklerinin yurdudur AZER-<br />

BAYCAN. Topraklarında yaşayan<br />

her ferde canı gönülden<br />

gardaşım diyebildiğimiz bir Türk<br />

yurdu Azerbaycan.<br />

Tarih 1992’nin 26 Şubat’ı, yani<br />

22 yıl önce Ermenistan askerleri,<br />

geniş çaplı bir saldırı sonucunda,<br />

Hocalı şehrini işgal<br />

etmiş, sivil halkı, çoluk çocuk,<br />

genç, hasta, ihtiyar, hamile<br />

demeden, organize ve planlı<br />

bir şekilde katletmiştir. 63’ü<br />

çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı,<br />

tam 613 kişi işkence edilerek<br />

hayatını kaybetti, 487 kişide sakat<br />

bırakıldı. 1275 kişi ise yine<br />

18 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


çocuk, kadın, ihtiyar, genç ayrımı<br />

yapılmaksızın esir alınarak,<br />

akıl almaz işkencelere, insanlık<br />

dışı uygulamalara maruz bırakılmıştır.<br />

Bugün hala 155 kişinin<br />

akıbeti bilinmemektedir. Uluslararası<br />

toplumun gözleri önünde<br />

gerçekleştirilen bu soykırımda<br />

katledilen halkın tek suçu Azerbaycan<br />

Türkü olmaları, TÜRK<br />

olmalarıdır. Azerbaycan›da yaşanan<br />

bu olaylar Türk bilincini<br />

kendinde hissetmiş her Türk<br />

evladının yüreğine bir kor düşürdü.<br />

Türkiye›de Hocalı Katliamı<br />

her 26 Şubat günü tarihe sürülmüş<br />

bir leke olarak anılmakta,<br />

Azerbaycan - Türkiye kardeşliği<br />

çok uzak olmadığından hatırlayabileceğimiz<br />

Türkiye- Ermenistan<br />

maçında stada Azerbaycan<br />

bayrağı sokulmaması kararı<br />

Azerbaycan›a karşı kardeşlik<br />

söylemlerimize yakışmayan bir<br />

karar olarak tarihe geçmiştir.<br />

Türkiye›de Azerbaycan hususunda<br />

bilgi sahibi olan genç<br />

neslin Azerbaycan›a sahip çıkmasının<br />

yanında; bir o kadar<br />

da Azerbaycan tarihinden bihaber<br />

genç nesil bulunmaktadır.<br />

Azerbaycan›a gidip herhangi<br />

bir kişiye Türkiye›yi sorsalar;<br />

anlatmaktan mutluluk duyarak<br />

uzunca vakitler Türkiye›yi an-<br />

Karabağ’da Hocalı’da, Doğu<br />

Türkistan’da ve Balkanlar’daki<br />

soykırımlar unutturulmaya çalışılırken<br />

savaş meydanlarında<br />

düşmanına su verebilme hassasiyetini<br />

gösteren Türk milletinin<br />

geçmişinde soykırım olmamıştır.<br />

Türkiye her durumda Türk<br />

Dünyası’na umut olmuş bir ülkedir.<br />

Bu lider ülke Türkiye anlayışını<br />

sürdürebilmek için Türk<br />

gençliği olarak okumayı, araştırmayı,<br />

öğrenmeyi ve öğretmeyi<br />

bir sorumluluk hissederek ülkümüz<br />

doğrultusunda yaşamalıyız.<br />

gereğince Türk milliyetçilerince<br />

bu gün unutturulmamaya çalışılmaktadır.<br />

Türkiye Azerbaycan ile ikili ilişkilerini<br />

önceden beri kardeşlik<br />

ilkesine dayandırarak bu zamanlara<br />

getirmiştir. Ancak daha<br />

latabilir. İşte tam bu hususta<br />

Türkiye›de herhangi birinin de<br />

Azerbaycan›ı anlatabilmesi yaşananlardan<br />

haberdar olunması<br />

için Azerbaycan›ı ve Türk Dünyasını<br />

anlatmak her Türk evladı<br />

için bir görev olmalıdır.<br />

İki devlet bir millet dediğimiz<br />

Azerbaycan’daki soydaşlarımıza<br />

ve tüm dünyada yapılan insanlık<br />

dışı faaliyetlere dur diyebilmek<br />

adına Selam olsun Türk<br />

Dünyasına.<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

19


20 YANVAR<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

(OCAK) OLAYLARI<br />

Ali Bahadır BORUCU<br />

SDÜ Türkçe Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Yard.<br />

20 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


1980′li yıllar Bağımsızlık isteyen<br />

işgal altındaki birçok<br />

ülke için zor yıllar olmuştu.<br />

Sadece Azerbaycan değil, tüm<br />

dünya için Tarihin akışı günümüzü<br />

de belirleyecek şekilde<br />

değişiyordu.<br />

1985 yılında Sovyetler Birliği’nde<br />

başlayan yeniden yapılanma hareketi<br />

elinde tuttuğu Cumhuriyetlerdeki<br />

bağımsızlık isteklerini<br />

artırıyor ve Cumhuriyetlerin bağımsızlık<br />

istemelerine yol açıyordu.<br />

Bu karışık ortamdan fayda-<br />

ğımsızlık hareketlerini de hızlandırmıştı.Başlayan<br />

bu protesto<br />

ve bağımsızlık halk hareketlerini<br />

engellemek için SSBC Bakü’ye<br />

ordu göndermeyi karar almıştı.<br />

Ocak19’u 20’ye bağlayan gece<br />

(Kanlı Ocak, Gara Yanvar) dönemin<br />

Sovyetler Birliği başkanı<br />

Gorbaçov’un emriyle o gece<br />

Bakü kan ağlamıştır.35.000 kişilik<br />

ağır silahlarla donatılmış<br />

Sovyet birlikleri Azerbaycan’ın<br />

başkentini işgale başlamıştır.<br />

Ermenileri korumak bahanesiyle<br />

ğımsızlığa koşulacaktır. Rahmetli<br />

Ebülfez Elçibey o gün<br />

Azatlık Meydanı’ndan şöyle<br />

seslenmiştir; “Bir Kere Yükselen<br />

Bayrak Bir Daha İnmez!”<br />

Gün bağımsızlık günüdür. Her<br />

yerde 3 renkli bayrağımız dalgalanacaktır.<br />

Yaşasın bağımsız<br />

hür Azerbaycan! Ve o günden<br />

sonra bağımsız Azerbaycan’ın<br />

temelleri atılır. Sovyetler ülkeden<br />

çıkarılır. Sınırlar çizilir ve<br />

milli para basılır.Dünya bağımsız<br />

Azerbaycan’ı resmen tanır.<br />

lanan Ermenistan Moskova’nın<br />

da desteğiyle Azerbaycan’dan<br />

toprak talep ediyor, Azerbaycan<br />

topraklarına saldırıyor, Azerbaycan<br />

Türklerinin yaşadığı köylerde<br />

insanları katlediyor, Karabağ<br />

bölgesinde yaşayan Türkleri<br />

göçe zorluyordu.<br />

Ermenilerin bu toprak talepleri ve<br />

etnik arındırmaya yönelik saldırıları<br />

1988 yılında Azerbaycan’da<br />

halk hareketlerinin başlamasına<br />

sebep oldu. Sovyetler Birliği Komünist<br />

Partisi’nin Ermeni saldırılarını<br />

durdurma yolunda adım<br />

atmaması Azerbaycan’daki ba-<br />

Bakü’de Azatlık Meydanı’nı kuşatmışlardır.<br />

Bakü sokaklarında<br />

ki herkesi tehdit olarak gören<br />

Rus askeri 170 kardeşimizi şehit<br />

etmiş, 700’den fazla kardeşimizi<br />

yaralamıştır. Bu katliam<br />

karşısında Dünya her zaman ki<br />

gibi sağırdır, kördür, dilsizdir.<br />

Nasıl olsa akan Türk’ün kanıdır.<br />

Ne önemi var ki… Ateş düştüğü<br />

yeri yakar. Yanan Türk insanının<br />

yüreğidir.<br />

20 Ocak demek Bağımsız Azerbaycan<br />

demektir. Artık bağımsızlık<br />

yolundan dönüş yoktur.<br />

Binlerce şehit verilse dahi ba-<br />

Türkler tarihleri boyunca kendilerine<br />

yapılan insan hakları ihlallerini,<br />

soykırımları, katliamları<br />

unutmamalıdır. Hepimiz Ermeniyiz<br />

diye bağıran tarih bilmezlere<br />

inat ya da Türk yoktur diyenlere<br />

inat yapılanları unutmamalıyız.<br />

Şehitlerimize bakarak tarihi<br />

rolümüzü bir kez daha anlamalıyız.<br />

Yanvar, Hocalı, Karabağ, Doğu<br />

Türkistan ve daha niceleri…<br />

Unutulmayacak, unutturulmayacaktır!<br />

Tüm şehitlerimize Allah<br />

rahmet eylesin. Rahmet ve saygıyla<br />

anıyoruz.<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

21


AZERBAYCAN<br />

EDEBİYATININ<br />

TEŞEKKÜLÜ<br />

Mert ÇAKIR<br />

Akdeniz Üniversitesi Türk Halkbilimi Topluluğu Başkanı<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Azerbaycan edebiyatının<br />

ortaya çıkış meselesi için<br />

ilk öncelikle Azerbaycan<br />

tarihini ele almak önemlidir.<br />

Yaygın bir şekilde bilindiği üzere<br />

Türk milletinin Anadolu’ya geçiş<br />

süreci 1071 Malazgirt savaşı ile<br />

başlamıştır görüşü son derece<br />

yersizdir. Yeni yapılan araştırmalar<br />

neticesinde Türklerin<br />

Azerbaycan ve dolayısıyla Anadolu<br />

bölgesine gelişi İ.Ö 7.yy<br />

kadar dayanmaktadır. Göç dalgasının<br />

başını çeken boy olan<br />

oğuzların yerleşim neticesinde<br />

bir kısmının günümüz İran,<br />

Azerbaycan ve Gürcistan bölgelerinde<br />

kalanlara Azeri. (Burada<br />

bir hususa dikkat edecek<br />

olursak Azeri kelimesinin Türk<br />

boyları isimleri arasında bulunmamaktadır<br />

bu isimlendirme<br />

sonradan Sovyetler tarafından<br />

yapılmıştır.) Anadolu’ya geçenlere<br />

ise Türkiye Türkü (Osmanlı<br />

Türkleri) denmiştir. Coğrafya’nın<br />

farklılaşması üzerine konuşmada<br />

büyük çapta değişiklikler olmamasına<br />

karşı bir takım şive<br />

farklılıkları oluşmuştur. Bu farklılığı<br />

ise geçmişten beridir süre<br />

gelen yön ayrımıyla ifade edilmiş.<br />

Azerbaycan bölgesindeki<br />

konuşulan şiveye Doğu Oğuz,<br />

Anadolu bölgesindeki şiveye ise<br />

Batı Oğuz olarak isimlendirilmiştir.<br />

Doğu Oğuz şivesinin bir kolu<br />

olarak da Türkmenler gösterilebilir.<br />

Bu tanımdan anlaşılacağı üzere<br />

Azerbaycan edebiyatı Çağatay<br />

ve Türkmen edebiyatları ile Türkiye<br />

Türklerinin edebiyatları arasında<br />

kalmış ve bu edebiyatlar<br />

arasında bir g vazifesini üstlenmiştir.<br />

Azerbaycan Türk edebiyatı<br />

19.yy da Rusların Kafkasya ve<br />

Azerbaycan topraklarını işgali ile<br />

iki kola ayrılarak gelişmesini sürdürmüştür.<br />

Bu gün isimlendirme<br />

yapılırken eski SSCB toprakları<br />

içinde kalan bölgedeki edebiyat<br />

için Kuzey Azerbaycan, bu günkü<br />

İran İslam Cumhuriyeti toprakların<br />

da süregelen için Güney<br />

Azerbaycan edebiyatı terimini<br />

kullanmaktayız. Rusların geleneksek<br />

sindirme politikaları neticesinde<br />

bir takım “Azerbaycan<br />

Halkı”, “Azerbaycan Edebiyatı”,<br />

“Azeri” terimlerini empoze etmeye<br />

çalışmışlar ve yer yer başarılı<br />

olmuşlardır. Günümüzde<br />

bu algı değerli Türkolog ve Dil<br />

bilimcilerin araştırmaları neticesinde<br />

kırılmıştır. Bu araştırmacıların<br />

başında Fuad Köprülü’nün<br />

payı çok büyüktür. Yaptığı tanımlama<br />

ile Azerbaycan Türk<br />

Edebiyatı terimini ilk o ortaya<br />

koymuştur.<br />

Azerbaycan da ki Türk Edebiyatı,<br />

bu bölgede Türk unsurunun<br />

tarih sahnesine çıkmasıyla<br />

belirir. Kafkasya ve Azerbaycan<br />

yörelerinde Türk ırkının çeşitli<br />

boylarından insanların takip edilebilen<br />

varlığı başlangıç noktası<br />

biraz münakaşalı olsa da -M.Ö<br />

VII. yy da bu yöreye gelmiş bulunan<br />

Sakalara ve onları takip<br />

eden Hunlarla başlatılabilir. Elbette<br />

ki bu döneme ait yazılı<br />

edebiyat örnekleri ortada yoktur;<br />

ancak, çeşitli sebeplerle kalmış<br />

isimler (şahıs ve yer adları),<br />

arkeolojik buluntular ve bazı mimari<br />

kalıntılar bölgedeki zengin<br />

22 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


pro-türk kültürünün izlerini<br />

taşımaktadır. Yine kökleri<br />

bu dönemlere kadar inen<br />

sözlü edebiyat örnekleri;<br />

masallar, efsaneler, anonim<br />

şiir parçaları tespit<br />

edilmiştir.<br />

Bilindiği<br />

üzere<br />

Azerbaycan’da VII.<br />

yy.’dan itibaren idarî yapının<br />

Arap hâkimiyetine<br />

geçmesi ile birlikte kültürel<br />

anlamda bir yabancılaşma<br />

eğilimi başlamış, X.<br />

ve XI. yüzyıllarda eserlerin<br />

çoğu Arapça ya da Farsça<br />

olarak kaleme alınmaya<br />

başlanmıştır.<br />

Harzemşahlar, Moğollar<br />

ve ardından Timurluların<br />

Azerbaycan sahalarına<br />

inmeleri ile bölgede artan<br />

Türk nüfusu, XIII. yy’dan<br />

itibaren Azerbaycan’da<br />

hem siyasî, hem de kültürel<br />

anlamda önemli gelişmeler<br />

yaşanmasına neden olur.<br />

Özellikle Türkçeyi resmî devlet<br />

dili olarak kabul eden İlhanlılar<br />

döneminde Türkçe sadece Türk<br />

köylerinde değil, çağın medeniyet<br />

merkezleri sayılan Tebriz,<br />

Şiraz, Hemedan gibi bölgelerde<br />

de büyük rağbet görmeye başlar.<br />

Bu dönem aynı zamanda<br />

Şiirlerinde Hasanoğlu (Pûr Hasan)<br />

mahlasını kullanmış olan<br />

Şeyh İzzeddin’in Türkçeyi edebî<br />

dil olarak kullanma geleneğini<br />

başlattığı dönemdir. Esferayanî<br />

Türkçe Şiirleri tespit edilmiş ilk<br />

Azerî Şair olarak bilinmektedir.<br />

Eserlerinde Azerbaycan Türkçesini<br />

bütün zenginliği ile kullanmış<br />

olan Kadı Burhaneddin (1344-<br />

1398)‟in ardından Türkçenin<br />

genel anlamda edebî dil olarak<br />

işlerlik kazandığı önemli bir<br />

dönem şüphesiz ki Safevîlerin<br />

hâkimiyet yıllarıdır. Safevî Devleti<br />

döneminde (1502-1524) yönetimin<br />

daha çok Türk kökenlilerden<br />

oluşması ve Şah İsmail<br />

Hataî (1486-1526)’nin bireysel<br />

gayretleri, millî kültür kaynaklarının<br />

değerlendirilmesi adına<br />

önemli bir fırsat olmuştur. Yazdığı<br />

Şiirleri ile Türkçecilik cereyanını<br />

da başlatacak olan Hataî<br />

zamanında, Türkçe, resmî dil<br />

kabul edilmiştir.<br />

Azerbaycan Türkçesinin edebiyat<br />

dili olarak geliştirilmesi<br />

adına son derece önemli bir<br />

misyon üstlenmiş olan Fuzûlî<br />

(1494-1556) de yine bu dönemde<br />

yaşamıştır. Safevîler<br />

Devleti’nin yıkılmasından sonra<br />

ortaya çıkan iç karışıklığın ardından<br />

XVIII. yy‟da İran‟a karşı<br />

kuzeyde başlatılan bağımsızlık<br />

hareketleri sonucu Karabağ,<br />

Gence, Şeki, Kuba, Taliş,<br />

Bakû, Nahçıvan, Şirvan,<br />

Hoy gibi bölgelerde hanlıklar<br />

kurulmuştur. Bu süreç<br />

önemli sıkıntılara yol<br />

açmakla birlikte kültürel<br />

çalışmalara millî bir ruh<br />

kazandırması açısından<br />

da oldukça olumlu sonuçlar<br />

doğurmuştur. Pek<br />

çok şair klâsik mazmunları<br />

terk ederek güncel<br />

olaylara yönelmiş, Şakir<br />

Şirvanî, Şirvanlı Ağa Mesih,<br />

Tebrizli Saib, Melik<br />

Beğ Avcı, Vâgıf Hüseyin<br />

Han gibi isimler çalışmalarında<br />

yaşadıkları dönemin<br />

tasvirlerine yönelmişler,<br />

Türkçe yazma eğilimi<br />

artmıştır. Söz konusu<br />

gelişmede Kuba ve Salyan<br />

hâkimi Feth Ali Han,<br />

Abbas Kuli Ağa Bakıhanlı,<br />

Hurşid Banu Hanım, (Natevan)<br />

gibi sanatçı tabiatlı<br />

hanların da önemli rolleri<br />

olmuştur.<br />

Kaynakça<br />

Köprülüzade Mehmed Fuad, “Azerî<br />

Edebiyatı’nın Tekâmülü”, İslâm Ansiklopedisi,<br />

c.II, MEB., İstanbul 1961.<br />

Ahmet Caferoğlu, “Azerbaycan Edebiyatı”,<br />

Türk Dünyası El Kitabı, TKAE,<br />

Ayyıldız Matb., Ankara 1976.<br />

Azerbaycan Türk Edebiyatı (Türkiye<br />

Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi),<br />

c..IV, KBY., Ankara 1993.<br />

Ali Erol, ‘’MODERN AZERBAYCAN<br />

EDEBİYATI’NIN DÖNEMLERE GÖRE<br />

TASNİFİ ÜZERİNE’’, Türk Dünyası İncelemeleri<br />

Dergisi / Journal of Turkish<br />

World Studies, Cilt: V, Sayı 1, Sayfa:<br />

53-57, İZMİR 2005.<br />

Yavuz Akpınar, “Azeri Edebiyatı Araştırmaları”,<br />

Dergâh yay, İstanbul 1994.<br />

Yavuz Akpınar, Ferruh Ağca, ‘’ÇAĞ-<br />

DAŞ TÜRK EDEBİYATLARI-I’’ AÇI-<br />

KÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO:<br />

1683<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 23


KADİM<br />

COĞRAFYANIN<br />

KÖHNE ŞEHRİ<br />

BAKÜ<br />

Bir milletik, iki dövlet<br />

Eyni arzu, eyni niyyet.<br />

Her ikisi cümhuriyyet<br />

Azerbaycan-Türkiye.<br />

Ömer Faruk KOCATEPE<br />

Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü<br />

Bextiyar Vahabzade/Bahtiyar Vahabzade<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Azerbaycan, Resmî adı<br />

Azerbaycan Cumhuriyetidir.<br />

Avrupa ve<br />

Asya kıtaları arasında, Güney<br />

Kafkasya’da yer alır. Komşuları;<br />

kuzeyde Rusya ve Gürcistan,<br />

batısında Ermenistan, güneyinde<br />

İran güney batısın da Türkiye<br />

yer alır. Ayrıca doğuda Hazar<br />

Denizi’ne kıyısı vardır. Başkenti<br />

Bakü’dür.<br />

Rusya’nın 19. yüzyılda hız kazanan<br />

sömürgecilik faaliyetlerinden<br />

nasibini alan Azerbaycan,<br />

1917’deki Bolşevik devriminden<br />

sonra Bolşeviklerin selfdeterminasyon<br />

hakkını desteklemesi<br />

sonucunda Azerbaycan<br />

Demokratik Cumhuriyeti adıyla<br />

Azerbaycan tarihinde yerini<br />

almıştır. Ancak Azerbaycan,<br />

24 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


Bolşeviklerin verdikleri sözü<br />

unutarak 1920’de ülkeyi işgaliyle<br />

SSCB’nin bir parçası haline<br />

gelmişti.<br />

Uzun süren komünizm dönemin<br />

parçası olarak varlığını sürdüren<br />

Azerbaycan, 1991’de bağımsızlığını<br />

ilan etti. Bağımsızlık,<br />

Azerbaycan’ın 1918’de de elde<br />

ettiği, ancak Kızıl Ordu’nun müdahalesiyle<br />

kaybettiği bir haktı.<br />

Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülke ise<br />

Türkiye olmuştur. Resulzade’nin<br />

mirası, Elçibey’in emaneti genç<br />

bir cumhuriyet olan Azerbaycan,<br />

o dönemdeki bağımsızlık<br />

ruhunun tekrar canlanmasıyla<br />

ülke yeni bir sürece girdi.<br />

Azerbaycan, coğrafi konumu,<br />

doğal kaynakları<br />

ve siyasi önemi açısından<br />

Avrasya’nın jeopolitik ve<br />

jeoekonomik merkezlerinden<br />

biridir. Günümüze değin bir taraftan<br />

komünist dönemden kalma<br />

ekonomik, siyasi ve sosyal<br />

maktadır. 1994’te ABD ile imzalanan<br />

Yüzyılın Anlaşması ve<br />

2005’te faaliyete geçen Bakü-<br />

Ceyhan Petrol Boru Hattı, ülke<br />

üzerindeki ABD etkisinin en somut<br />

örnekleridir.<br />

Azerbaycan tarihi zenginliği,<br />

bize benzeyen ama farklılıkları<br />

da olan kültürü, lezzetli yemekleri,<br />

uygun fiyatları, kardeşçe ve<br />

yardımsever halkıyla Türkler için<br />

gezmeye değer bir ülke. 2013<br />

yılında bir toplantıya katılmak<br />

üzere gittiğim Azerbaycan’dan<br />

yediğim içtiğim bende kalmak<br />

üzere bazı gözlemlerimi paylaşmak<br />

istiyorum.<br />

Küçüklükten beri hayalini kurduğumuz,<br />

“Bir Millet İki Devlet”<br />

olarak andığımız, canımız, gardaşımız<br />

Azerbaycan’a gitmek<br />

artık hayal değildi. Uçak biletlerinin<br />

pahalı olması, malumunuz<br />

bizim de öğrenci olmamız nedeniyle<br />

karayolunu tercih etmek<br />

zorunda kaldık. Ankara’dan<br />

sorunlarla mücadele etmeye<br />

çalışırken; diğer taraftan uluslararası<br />

toplumda kendisine bir<br />

yer edinmeye çalışıyor. Zengin<br />

petrol kaynakları üzerinde<br />

bulunan Azerbaycan, bölgede<br />

büyük güçlerin rekabeti arasında<br />

kalmaktadır, bilhassa bölgedeki<br />

enerji kaynaklarından<br />

faydalanmak için Rusya ile nüfuz<br />

mücadelesi içerisinde olan<br />

ABD’nin ilgi alanına girmektedir.<br />

Türkiye’nin de aracılığıyla başta<br />

ABD olmak üzere Batı ülkeleri<br />

ile ilişkilerini geliştirmeye çalış-<br />

başlayan yolculuğumuz, Karadeniz<br />

sahil şeridinden, Sarp<br />

sınır kapısını geçişimiz ile şiirin<br />

Batum’un bizi karşılaması ile<br />

devam ediyordu. Türkiye - Gürcistan<br />

sınırına geçtikten sonra<br />

dar ve bir o kadarda bozuk olan<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 25


yollardan kaptanın da hoş sohbeti<br />

ile Tiflis’e doğru yol alıyorduk.<br />

Akşam saatlerinde Tiflis’e<br />

varmıştık. Gece Tiflis çok güzel<br />

görünüyordu, hele birde boydan<br />

boya geçen Kura Nehri, inci<br />

gerdanlık gibi köprülerle süslü<br />

başkenti daha güzel yapıyordu.<br />

Yolumuza hız kesmeden devam<br />

ederken Kırmızı Köprü Sınır Kapısın<br />

da<br />

(Azerbaycan-Gürcistan) kendimizi<br />

buluyoruz. Otobüsten inip<br />

ata topraklarına doğru bakmak,<br />

yol boyunca bütün evlerin çatısında<br />

gördüğümüz haç işaretinin<br />

yerini hilalin alması, gözlerimizde<br />

oluşan birkaç damla yaşın<br />

ve gönlümüzde ki ferahlığın tarifi<br />

yaşanmadan anlatılmaz. Kırmızı<br />

köprü sınır kapısını geçtikten<br />

sonra içimizde oluşan güven<br />

ve gardaş duygusunun vermiş<br />

olduğu rahatlama ile yolumuza<br />

devam ediyoruz. Yolumuzun<br />

belli bölümlerinde karşımıza çıkan<br />

“Yahşi Yol” (İyi Yolculuklar)<br />

yazısı yüzümüzde oluşan tebessümle<br />

yola revan oluyorduk.<br />

İstikametimiz Bakü olmasından<br />

dolayı Azerbaycan’ın ikinci büyük<br />

şehri olan Gence’yi transit<br />

geçerek yaklaşık 7 saat sonra<br />

Bakü’ye ulaşıyoruz. Gece saatlerinde<br />

vardığımız Bakü’de<br />

konaklayacağımız OLIMPIK<br />

HOTEL NOVXANI’nın yolunu<br />

tutuyoruz. Şehre biraz uzak olmasına<br />

rağmen gayet konforlu<br />

ve rahat olan otelin çalışanların<br />

müşteri memnuniyeti için çabaları<br />

o kadar iyi ki, bu sayede, otelin<br />

‘mütevazi’ koşullarını unutup,<br />

kendinizi çok özel hissedebiliyorsunuz.<br />

Sabahın erken saatleriyle<br />

başlayan yoğun tempolu<br />

toplantımız, üç günün ardından<br />

son buluyordu. Her geçen gün<br />

artan heyecanımızın sonuna<br />

gelmiştik. Şimdi sıra yılardır arzusunu<br />

çektiğimiz Kafkasya’nın<br />

incisi Bakü’yü gezmeye gelmişti.<br />

Bakü:<br />

Bakü, kelime manasıyla<br />

“Rüzgârlar şehri” demektir. Adını<br />

da aldığı gibi; hırçın deniz Hazardan<br />

esen deli rüzgâr, sıcak<br />

yaz günlerinin ilacı oluyor. Yeni<br />

ile eskinin iç içe geçtiği, doğu ile<br />

batının kucaklaştığı, zengin ile<br />

fakirin bir arada yaşadığı yahşi<br />

bir başka deyişle bayın bir şehir.<br />

Otelden ayrılıp şehir merkezine<br />

doğru ilerlerken, İstanbul trafiğini<br />

aratmayan bir curcuna eşliğinde<br />

çevrede ki tarihi binaların<br />

enfes seyriyle, Sovyet tipi evlerin<br />

varlığı ve tarihi binaların arasında<br />

yükselen modern binalar bizlere<br />

yeni Bakü’yü anlatıyordu. Zengin<br />

ile fakirin yaşadığı şehri daha<br />

anlamlı hale getiren sokaklarda<br />

ki arabaları varlığı. Kimi yerlerde<br />

bizlerde ki gibi eski serçe arabalar,<br />

kimi yerde ise Mercedes,<br />

BMW’nin son model arabaları<br />

Bakü caddelerini süslüyordu.<br />

Diğer bir dikkatimizi çeken ayrıntı<br />

ise İngiliz tipi London taksilerin<br />

varlığı, Bakü sokaklarının<br />

çehresini değiştiriyordu.<br />

Malum Azerbaycan Türkçesi<br />

bize çok benzediği için anlaşmak<br />

çok kolay. Özellikle<br />

Azerbaycan Türkleri bizi, bizim<br />

onları anladığımızdan daha da<br />

iyi anlayabiliyor. Türkçeye olan<br />

ilgi alakaları ve belki de son dö-<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

26 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


nemlerde sürekli Türk dizilerini<br />

televizyonlardan izlemeleri sebebiyle.<br />

Azerbaycan’da ayrıca<br />

Rusça ile de iletişim mümkün.<br />

Hazar kıyısın da Bakü Bulvarı,<br />

modern Bakü’nün tüm izlerini<br />

yansıtmaktadır. Şehrin en canlı<br />

ve kalabalık yerlerinden olan<br />

Bakü Bulvarı, hafta sonlarında<br />

yoğun olarak gençlerin ve halkın<br />

zamanını geçirmek için akın<br />

ettiği yerlerin başında gelmektedir.<br />

Hazar denizi manzarasıyla<br />

uzun bir şeride sahip olan Bakü<br />

Bulvarından, Şehitler Hıyabanı<br />

doğru çıkarken tepeden enfes<br />

Hazar Denizi manzarası ve eşliğinde<br />

Hazar Denizi’nin kıyısın<br />

da bulunan Azerbaycan Bayrağı<br />

ise dünyanın en büyük bayrak<br />

direği olma özelliğiyle dosta<br />

güven, düşmana korku verecek<br />

edada Bakü semalarını süslüyor.<br />

(2009’da Guinness Rekorlar<br />

Kitabı’na girdi.)<br />

Başqasını istemem de, éy Türk,<br />

Çabuk sen gel, sen,<br />

Beklemeqten yoruldum, éh,<br />

İşte géç kaldın neden<br />

Şehitler Hıyabanına vardığımızda<br />

ise o şanlı ecdadımızın ruhu<br />

bizleri karşılıyor. 1918 senesinde<br />

Bakü uğruna savaşlarda şehit<br />

düşmüş Azerbaycanlı ve Türk<br />

askerlerinin gömüldükleri yer<br />

olan şehitler hıyabanının hemen<br />

yanında ise 20 Ocak 1990’da<br />

şehit olan Azerbaycanlı kardeşlerimizin<br />

mezarı bulunmaktadır.<br />

Buradan biraz daha ilerleyip<br />

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından<br />

yaptırılan Şehitlik Camii’ne doğru<br />

ilerlerseniz 1918’deki Kafkas<br />

Harekâtı’nda önce Bakü’ye girerek<br />

Azerbaycan’ı, onu müteakiben<br />

Karabağ ve Dağıstan’ı<br />

düşman işgalinden kurtaran<br />

1130 Türk şehidinin anısına<br />

1999’da dikilen anıt mezarları<br />

görebilirsiniz.<br />

İstikametimize eski Bakü şehri<br />

ile devam ediyoruz. Tarihi<br />

surlarla çevrili olan bu bölge<br />

Bakü’nün ilk kurulduğu alan.<br />

Bura da eski Bakü mimarisini ve<br />

şehrin geçmişini yansıtan çok<br />

sayıda bina mevcut. İçerisinde<br />

birçok hediyelik eşyanın satıldığı<br />

mekânlarında bulunduğu,<br />

alışverişinizi rahatlıkla yapabileceğiniz<br />

yerler mevcut. Daracık<br />

ve karışık sokaklarda yönünüzü<br />

kaybederek keşfedebilmenin<br />

zevkini yaşamanızı tavsiye<br />

ederim. Bakü’nün önemli simgelerinden<br />

bir tanesi olan Kız<br />

Kalesi de yine İçeri Şehir’in<br />

denize bakan yönünde, eşsiz<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 27


DOSYA: AZERBAYCAN<br />

mimarisiyle tarihi yeniden yaşatan,<br />

yıllara meydan okuyan heybetli<br />

duruşuyla bizleri karşılıyor.<br />

İçeri Şehir’de ayrıca çok sayıda<br />

camii, tarihi yapı, hamam,<br />

müze de görülebilir. Akşam<br />

olduğunda şehrin en hareketli<br />

bölgesi Nizami Caddesi ve Targovi<br />

Meydanı. Nizami caddesi<br />

adını Azerbaycan’ın ünlü klasik<br />

şairi Nizami Gencevi’den almıştır.<br />

Şehir merkezinde büyük bir<br />

yaya ve alışveriş caddesi olan<br />

burası, Bakü’nün en önemli<br />

caddelerinden birisidir. Azerbaycan<br />

mutfağını keşfetmek,<br />

Azerbaycan’a gitmek için en<br />

önemli sebep olabilir. Bu cadde<br />

de birçok farklı lezzetlerini<br />

sunan mekânlar yol boyunca<br />

hizmet vermektedir. Azerbaycan<br />

yemekleri, Türkiye’deki<br />

etlere göre çok daha doğal ve<br />

yağlı olan Azerbaycan mutfağı<br />

yöresel usuller ile hazırlanan<br />

menüler et severler için enfes bir<br />

ziyafet sunuyor. Ayrıca; Azerbaycan<br />

mutfağının en tanınmış<br />

ve kesinlikle tatmanız gereken<br />

yemeklerinden bazıları ise; Azeri<br />

pilavı, Tike kebabı, Lüle kebabı,<br />

Düşbere ve Bakü baklavası…<br />

Azerbaycan Türkleri de en az<br />

bizim kadar çaya düşkün bir<br />

millet, yalnız çay içme usulleri<br />

bizlerden biraz faklı. Çayı bizler<br />

gibi şekerle içmiyorlar, çayın<br />

yanına getirilen mürebbe dedikleri<br />

reçel türünde bir tatlı ile<br />

ikram ediyorlar. Azerbaycan’ın<br />

bağımsızlığının simgesi olan,<br />

neredeyse sanal ortamda her<br />

defa karşımıza çıkan o meşhur<br />

fotoğrafların çekildiği Dom<br />

Soviet’e uzanalım. Azadlık<br />

Meydanı’nda bulunan devasa<br />

yapı şehrin merkezi konumundadır.<br />

Meydan doğrudan Hazar<br />

Denizi’ne bakmaktadır. Eski adı<br />

“Lenin Meydanı” olan meydanın<br />

adı 1990’larda Azadlık Meydanı<br />

olarak değiştirilmiştir.<br />

Şu anda çeşitli bakanlıkların bulunduğu<br />

bir hükümet binası durumunda<br />

görkemli yapısı ile göz<br />

kamaştırıyor.<br />

Azerbaycan’dan ayrılmadan<br />

önce son olarak da devlet<br />

adamları, yazar ve sanatçılar<br />

gibi tanınmış şahsiyetlerin defnedildiği<br />

mezarlığın yani; Fahri<br />

Hıyaban’ın ziyaret etmek için<br />

yola koyulduk. Buraya gömülenler<br />

esasen Sovyet döneminde<br />

ve bağımsızlık yıllarında yüksek<br />

devlet görevlerinde bulunmuş<br />

şahıslar, ekonominin çeşitli<br />

dallarında çalışarak farklılıklara<br />

imza atmış insanlar, tanınmış<br />

bilim, edebiyat, kültür, güzel sanatlar<br />

dallarında üstün başarılar<br />

elde etmiş şahıslar, ikinci dünya<br />

savaşı zamanı Alman faşistlerine<br />

karşı savaşarak Sovyetler Birliği<br />

28 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


Kahramanı unvanını kazanmış<br />

insanlardır. Mezarlıktan içeri<br />

girince, Türkiye’den çok farklı<br />

bir mimari bizi karşılıyor. Mezar<br />

taşlarında bulunan resimler ve<br />

heykeller Türkiye’nin kültüründen<br />

çok uzak, şaşkınlığımız ile<br />

ziyaretimize başlıyoruz. İlk olarak<br />

büyük devlet adamı, Ömrünü<br />

Türklüğe adamış olan Azerbaycan<br />

eski Cumhurbaşkanı,<br />

Azadlık Beği Ebulfez Elçibey’in<br />

kabrini ziyaret ediyoruz. Boğazımızda<br />

düğümle, gözümüzde<br />

yaşla, göğsümüzde sancı ile<br />

beyimize vefa borcumuzu ödemeye<br />

çalışıyoruz. Boğazımda<br />

dizilen kelimeler ile yutkuna yutkuna<br />

selam vererek beyimize<br />

veda ediyoruz. Azerbaycan’ın<br />

üçüncü cumhurbaşkanı Haydar<br />

Aliyev’in kabrini de ziyaret<br />

ettikten sonra, Azerbaycan<br />

edebiyatının büyük ismi, Türk<br />

dünyasının usta yazarı Bahtiyar<br />

Vahapzade’nin kabrini de<br />

ziyaret edip, kabristanın cümle<br />

âlemine selam verip başımız<br />

önde, yüreğimizde ki burukluk<br />

ile hıyabandan ayrılıyoruz.<br />

Her sayılı gün gibi, Azerbaycan<br />

günleri bitiyor, dönüş günü gelip<br />

çatıyor. Bir haftalık Azerbaycan<br />

ziyaretimiz sonrasında her şeyi<br />

bana aşina bu kente veda etme<br />

vakti gelmişti. Ne tez geçti, nasıl<br />

bitti o güzel bir hafta hala anlayabilmiş<br />

değilim. Sanki yıllardır<br />

orada yaşamış gibicesine zor<br />

oluyordu. Hayatın neresinde yer<br />

alırsa alsın bütün şehirler; terk<br />

edilirken bir şeyleri kopartır, her<br />

gidiş hele hele ki bu gidiş Bakü<br />

ise; vedası, vebali büyük oluyor.<br />

Ardında, bir daha kim bilir ne<br />

zaman görüşeceğimiz bir dolu<br />

güzel insan, iyi dost bırakarak,<br />

birbirinden değerli birçok anı biriktirerek…<br />

Gözle meni [bekle beni] Azerbaycan,<br />

bir gün yene düşeceğim<br />

torpağına..<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 29


AZERBAYCAN GENÇLERİNİN ÖNDE GELEN İSMİ<br />

DR. ELNUR PAŞA İLE<br />

HOCALI SOYKIRIMI VE<br />

AMERİKA’DA<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

TÜRK VARLIĞI<br />

ÜZERİNE RÖPORTAJ<br />

30 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


Şubat 1992’ de Ermenistan’ ın Azerbaycan’ ın Yukarı Karabağ bölgesine bağlı Hocalı kasabasında<br />

çocuk, yaşlı, kadın demeden gerçekleştirdiği katliam sonucu 613 Azerbaycanlı hayatını<br />

kaybetmişti. Yüzlerce insanı çok ağır işkencelerden geçirerek öldüren Ermeniler bununla da<br />

yetinmeyip cesetlerin çeşitli uzuvlarını parçalamış ve birçoğunu yakmışlardı. İşte insanın tüylerini<br />

ürperten tüm bu acı gerçekleri, Türk’e karşı düşmanlığın en büyük misallerinden biri olan bu<br />

vahşeti ve olayların arka planını Elnur Paşa ile değerlendirdik. Ayrıca kendisinin ABD yaşaması<br />

hasebiyle ABD’de Türklerin durumunu da konuştuk.<br />

Sayın Elnur Paşa öncelikle bize fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederiz.<br />

Metin BULUT<br />

GÖKKUBBE Dergisi Editörü<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Genel Sekreter Yrd.<br />

Siz genç yaşta hem sivil<br />

toplum kuruluşlarındaki<br />

hem gençlik çalışmalarındaki<br />

başarılarınız ile sadece<br />

Azerbaycan gençleri için değil<br />

bölge gençleri ve Türk dünyasındaki<br />

genç kardeşlerimiz için<br />

örneksiniz.<br />

- Biraz kendinizden bahseder<br />

misiniz? Kimdir Elnur Paşa?<br />

1981 Zengilan doğumluyum. Şu<br />

an doğduğum kasaba Ermeni<br />

işgal altındadır. Azerbaycan’da<br />

eğitim hayatımı sürdürdüm.<br />

Üniversiteyi Bakü’de Garp<br />

Üniversitesi’nde okudum. Siyasal<br />

Bilimler Fakültesi’ni bitirdim.<br />

Ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına<br />

bağlı Devlet Yönetim<br />

Akademisi’nde Uluslararası<br />

İlişkiler yüksek lisansı yaptım.<br />

Mezun olduktan sonra eğitim<br />

hayatıma devam etmek için soydaş<br />

ülkemiz Türkiye’ye geldim.<br />

Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde<br />

Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde<br />

doktora çalışmamı yaptım.<br />

Azerbaycan’da Etnik Grupların<br />

Dış Politikaya Etkisi isimli<br />

tezimle doktor ünvanı aldım.<br />

Bu süreç içerisinde Ankara’da<br />

Azerbaycanlı öğrencilerin teşkilatlanması<br />

için çalıştım ve<br />

Azerbaycan Talebe ve Mezunlar<br />

Birliği’nin kurucu başkanlığını<br />

yaptım. Aynı zamanda Ülkü<br />

Ocakları Genel Merkezi’nde de<br />

Türk Dünyası Birim başkanlığı<br />

yaptım. Ankara’da bulunduğum<br />

sürece elimziden geldiğince<br />

Türk Dünyası meseleleri ile ilgili<br />

çalışmalar yapmaya çalıştık.<br />

Doktoramı bitirdikten sonra ise<br />

Amerika Birleşik Devletleri’ne<br />

yerleştim. Şu an Los Angeles’ta<br />

ikamet etmekteyim. Burada da<br />

çalışmalarıma devam etmekteyim.<br />

- Azerbaycan ve Ermenistan<br />

arasındaki sorunlar ve çatışmalar<br />

ne zaman başladı. Bu<br />

sorun ve çatışmaların temeli<br />

neye dayanıyor?<br />

Aslında bu sorunu salt Azerbaycan<br />

Ermenistan sorunu olarak<br />

görmek yanlıştır. Tarihi sürece<br />

baktığımızda Rusya, İran, Osmanlı<br />

Devleti, İngiltere, Birleşmiş<br />

Milletler, Türkiye bu meselenin<br />

en belirgin taraflarıdır.<br />

Anadolu’daki Ermeni meselesiyle<br />

Azerbaycan’daki Ermeni<br />

meselesi ayrı değildir. Tarihi<br />

olarak baktığımızda olayların<br />

başı Türkmençay Antlaşmasına<br />

kadar gidiyor. İran ve Rusya<br />

arasında paylaşılan Azerbaycan<br />

topraklarında Ruslar bir<br />

etnik siyaset gütmeye başlıyorlar.<br />

Yaşadıkları bölgedeler<br />

hep azınlıkta bulunan Ermeniler<br />

farklı bölgelerden toplanarak<br />

bugünkü Ermenistan ve Azerbaycan<br />

topraklarına getirilmeye<br />

başlanıyorlar. Bugün Ermenistan<br />

denen topraklar o günlerde<br />

tamamına yakını Müslümanlarla<br />

çoğunlukla da Türklerle meskundu.<br />

Ermeniler özellikle Karabağ,<br />

Revan gibi yerlere yerleştiriliyorlar.<br />

Bugün Erivan yani<br />

Ermenistan’ın başkenti olan yer<br />

bizim Revan türkülerimize konu<br />

olacak kadar Türk o dönemlerde.<br />

Ermeni göçü Hıristiyan bir<br />

azınlık sayesinde bölgede Rusların<br />

hakimiyetlerini güçlendirme<br />

politikasıydı. Bu politika Sovyetler<br />

Birliği’nde de devam etti.<br />

Aynı dönemlerde Anadolu’da<br />

yine Ruslar ve başka Batılı devletlerce<br />

Ermeniler kışkırtılıyor ve<br />

Türk ve Müslüman nüfusa karşı<br />

saldırılar düzenleniyordu. Stalin<br />

dönemindeki milletler siyaseti<br />

Ermenilerin elini daha da güçlendirdi.<br />

Karabağ’ın Azerbaycan’a<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

31


DOSYA: AZERBAYCAN<br />

bağlanması da aynı dönemde<br />

olmuştur. Stalin gibi bir diktatör<br />

bile Karabağ’ın Türk olduğunu<br />

görmüş ve Azerbaycan’a bağlamıştır.<br />

Bu tarihi arkaplan ilerleyen<br />

süreçte Türklerle Ermeniler<br />

arasındaki çatışmaları derinleştirmiştir.<br />

1910 ve 20lerde Anadolu’daki<br />

çatışmaları unutmamak<br />

lazım. Ve de sözde soykırım<br />

iddialarını. Bunlar tamamen<br />

Azerbaycan meselesiyle bağlantılıdır.<br />

SSCB’nin zayıflamasıyla<br />

Ermeniler daha da saldırgan<br />

hale gelmişlerdir. Karabağ savaşı<br />

ve sonrasındaki katliamlar<br />

da böyle başlamıştır. Kısaca temelinde<br />

Rusların politikaları var.<br />

Zaten katliamların çoğunda da<br />

Rus parmağı var.<br />

- 25 Şubat 1992’ de Hocalı’da<br />

neler oldu?<br />

Hocalı kelimelerle tarif edilemeyecek<br />

bir vahşetin adı olmuştur.<br />

25 Şubat 1992’de gece vakti<br />

Rus birliklerinin de desteğiyle<br />

2000 kadar Ermeni milis Hocalı<br />

kasabasına girmiş ve insanlık<br />

dışı işkencelerin de yer aldığı<br />

yöntemlerle resmi rakamlara<br />

göre 613 Azerbaycan Türk’ünü<br />

şehit etmiştir. Bunların bilindiği<br />

gibi pek çoğu yaşlı kadın ve<br />

çocuktur. Hocalı’da Ermenilerin<br />

kendi anlatımları ve anılardan<br />

okuduğumuz kadarıyla<br />

bir intikam hareketi ve katliam<br />

yapmayı en baştan amaçlayan<br />

bir hareket vardı. Ermeniler anılarında<br />

bu vahşetten aldıkları<br />

zevki anlatmışlardır. Kadınlar<br />

çocuklar insanlar katledilmiştir.<br />

Karabağ’ın diğer bölgelerinde<br />

ve Hocalı’da yapılan katliamların<br />

komutanlarından biri de Ermenistan<br />

Cumhurbaşkanı Serj<br />

Sarkisyan’dır. Hocalı kasabasında<br />

25-26 Şubat 1992’de<br />

olanlar uluslararası hukuka göre<br />

açıkça soykırımdır.<br />

- Ermeniler’ in Hocalı’ da bu<br />

derece şiddetli bir katliama<br />

imza atmalarının arkasında<br />

ne yatıyor sizce? Siz bu olayı<br />

insanlık tarihi açısından nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Bu olayı insanlık tarihi içinde<br />

değerlendirmek aslında insanlığa<br />

bir hakarettir. Hepimiz<br />

okumuşuzdur, katliama katılan<br />

Ermenilerin anılarını. Hamile bir<br />

kadının uzuvlarını keserek öldüren<br />

bir teröristi ve onun gibi<br />

yüzlerce katili o psikolojiyi belki<br />

Hitler’in toplama kampları bile<br />

görmemiştir. Ermenistan devletini<br />

kuran bu katil irade terörist<br />

bir zihniyetin tezahürüdür. Ermenistan<br />

bence Kafkasya’nın<br />

İsrail’idir. Nasıl İsrail’in Filistin’de<br />

yaptıklarını anlayamıyorsak, Ermenilerin<br />

Karabağ’da yapıklarını<br />

da anlayamayız diye düşünüyo-<br />

32 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


um. Ermeniler Karabağ savaşı<br />

sırasında Ruslarca şımartılmıştı.<br />

Uluslararası kamuoyunun sessizliğinden<br />

de faydalandılar ve<br />

Türklere olan kinlerini her fırsatta<br />

boşalttılar. Hocalı kasabasına<br />

günler sonra gidilebildi.<br />

Her yer ceset doluydu ve insan<br />

vicdanının almayacağı katliamlar<br />

yapılmıştı. Ben insan olarak<br />

Ermenilerin Hocalı’da yaptıklarını<br />

anlayamıyorum, insanlık<br />

tarihinde de bu olayın Hitler’in<br />

toplama kampları kadar büyük<br />

bir leke olduğu düşünüyorum.<br />

O katliamı yapan milisler insan<br />

olamazlar.<br />

- 1995’ te Srebrenitsa’da 8<br />

bin Bosna’lı Müslüman, Sırplar<br />

tarafından katledilmişti.<br />

Srebrenitsa’nın failleri yakalandılar<br />

ve yargılandılar. Hocalı’<br />

nın failleri bu gün yaptıklarını<br />

itiraf etmelerine ve<br />

olaylara ait fotoğrafların, belgelerin<br />

mevcut olmasına rağmen<br />

neden hala cezalandırılmıyorlar?<br />

Srebrenitsa da Hocalı gibi insanlığın<br />

olmadığı bir katliamdır.<br />

Sırpların oradaki durumu Ermenilerin<br />

Hocalı’daki durumuyla örtüşmektedir.<br />

Katil ve cani bir ruh<br />

hali… Srebrenitsa’nın pek çok<br />

katili ceza aldı doğrudur. Ancak<br />

orada da adalet henüz tecelli<br />

etmedi. Çünkü Srebrenitsa’nın<br />

asıl katilleri Avrupa’nın ortasında<br />

yapılan soykırıma göz yuman üç<br />

maymunu oynayan Avrupa Birlği,<br />

ABD gibi Batılı güçlerdir. Aynı<br />

güçler sorunuzun da cevabıdır<br />

bence. Fark şuydu Srebrenitsa<br />

Avrupa’nın dibindeydi ve Sırplar<br />

da Ruslara yakındı. İki açıdan<br />

Avrupalılar geleceğe yönelik<br />

bir set çekmek istediler. Batılılar<br />

için Avrupa’nın göbeğinde<br />

terörist bir devlete ihtiyaç yoktu.<br />

Failleri cezalandırdılar. Ama<br />

Kafkasya için bu geçerli değil.<br />

Batılılar Rusya ile bu iş için didişmek<br />

istemiyorlar. Rusya ve<br />

Ermenistan ise olayları örtpas<br />

ediyor. Azerbaycan bile bugün<br />

propagandanın dışında bir şey<br />

yapamıyor. Rusya baskısı var.<br />

Azerbaycan’ın hem iç siyasetinde<br />

hem dış siyasetinde Rusya<br />

büyük bir etken. Azerbaycan<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 33


DOSYA: AZERBAYCAN<br />

bugün uluslararası mahkemelere<br />

başvurup ciddi bir yargılama<br />

dahi yapamıyor. Bırakın başkasını<br />

Azerbaycan dahi bir girişimde<br />

bulunamıyor. Bütün dünya<br />

Ermenistan’ın işgalci olduğunu<br />

söylemesine rağmen Ermenistan<br />

Karabağ’dan çekilmiyor.<br />

- Sarkisyan “Hocalı’ dan<br />

önce, Azerbaycanlılar bizim<br />

şaka yaptığımızı sanıyordu.<br />

Ermenilerin sivil topluma karşı<br />

el kaldıramayacaklarını sanıyorlardı.<br />

Biz bunu kırmayı<br />

başardık” dedi. Ermenistan’<br />

da düzenlenen bir yarışmada<br />

öğrencilere “Karabağ’ ı<br />

biz aldık, Ağrı’ yı size bıraktık”<br />

şeklinde açıklamalarda<br />

bulunmuştu. Sarkisyan’ ın bu<br />

açıklamalarını nasıl okumak<br />

lazım?<br />

İlk soruda söylemiştim. Azerbaycan’daki<br />

Ermeni sorunuyla<br />

Anadolu’daki Ermeni sorunu<br />

farklı değildir. Ermenilerin<br />

ve emperyalist devletlerin bu<br />

coğrafyada iki hayali var. Biri<br />

Büyük Ermenistan diğer ise<br />

Bağımsız Kürdistan. Ermeniler<br />

Azerbaycan’dan sonra<br />

Türkiye’den de sözde soykırım<br />

iddialarıyla toprak almak<br />

istiyorlar. Ermeniler bu hedefe<br />

giderken hiçbir değer tanımıyorlar.<br />

Demin de ifade ettiğim<br />

gibi Ermenistan devleti ve onların<br />

yöneticileri bir terörist yapılanma<br />

olarak dizayn edilmiş<br />

Kafkasya’nın İsrail’idir. İşgallerde<br />

ve katliamlarda bizzat komutanlık<br />

yapmış olan Sarkisyan da<br />

kendi yaptığı vahşetleri gençliğine<br />

miras bırakıyor.<br />

- İran ve Rusya, Karabağ sorununda<br />

nasıl bir pozisyon<br />

aldı?<br />

Rusya zaten Ermenistan’ın arkasındaki<br />

güç. Ermenistan’ın<br />

kuklacısı. Hocalı ve diğer illerin<br />

işgalindeki gibi Rusların açık<br />

desteği vardır. Ruslar doğrudan<br />

Ermeniler desteklemektedirler.<br />

Kafkasya’daki bu çatışma üzerinden<br />

kendisine müdahale alanı<br />

yaratmaktadır. İran’a gelince.<br />

İran ayrıca incelenmesi gereken<br />

bir ülke bu konuda. Sözde İslam<br />

Cumhuriyeti. Ama Karabağ’da<br />

mezhep olarakta büyük çoğunluğu<br />

Şii olan Azerbaycan<br />

Türkleri’ni değil Ermenistan’ı<br />

desteklediler. İran’ın Fars rejiminin<br />

Türk korkusu malum.<br />

Güney Azerbaycan’daki Türk<br />

varlığından korkuyorlar. Bunun<br />

34 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


için Azerbaycan’ın güçlü olmasını<br />

istemiyorlar. Ulusal çıkar dedim<br />

ya. Herkes kendi ulusal çıkarını<br />

düşünüyor. İran Karabağ<br />

savaşında kimi zaman kayıtsız<br />

kaldı kimi zaman da açıkça Ermenileri<br />

destekledi. Ama kendilerine<br />

sorarsan sanki Karabağ<br />

savaşını İran yönetmiş gibi anlatırlar.<br />

Devrim muhafızlarının<br />

Karabağ’da savaştığını Ermenilere<br />

karşı söyleyenler var. Ben<br />

duymadım, görmedim, okumadım.<br />

- Pakistan ve Meksika’ nın<br />

Ermenistan’ nın Hocalı’ da<br />

yaptıklarını soykırım olarak<br />

tanımalarına rağmen Türkiye<br />

ve diğer Türk Cumhuriyetleri’<br />

nin bunu soykırım olarak<br />

henüz tanımamış olmalarını<br />

nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Türk diplomasisi Karabağ sorunu<br />

ile ilgili nasıl bir politika<br />

izledi, izliyor ve izleyecek?<br />

Türk Cumhuriyetleri Rusya’dan<br />

korkuyor. Bu açık. Mesela Kazakistan…<br />

Nüfusunun büyük<br />

bir bölümü Rus. Rusya karşıtı<br />

bu gibi politikalara taraf olurlarsa<br />

direnemezler. Türkiye ise dış<br />

politikada zaten kendi öz değerlerine<br />

göre politika üreten bir<br />

ülke değil hemen hemen. Yönetici<br />

kadroları iktidarları Türklük<br />

bilincinden bihaber oldukları için<br />

bu konuya duygusal yaklaşamıyorlar.<br />

Mesela AKP… Filistin<br />

Mısır Suriye için atıp tuttuklarının<br />

yarısını Hocalı için Karabağ için<br />

veya Doğu Türkistan için yapmıyorlar.<br />

Geçtiğimiz günlerde bu<br />

Kırım hadiseleriyle ilgili yandaş<br />

bir gazeteci dedi ki “Kırım’daki<br />

Tatarlar için Rusya ile yaptığımız<br />

38 milyar dolarlık ticaretten olamayız”<br />

… Yönetici zihniyeti işte<br />

bu. Türkiye Batı siyasetin entegre<br />

olmaktan kurtulmadıkça,<br />

kendi öz siyasetini üretmedikçe<br />

bu olaylara hep çelişkili kalır.<br />

Aliyev’in propagandalarına her<br />

zaman destek veriyor Türkiye<br />

ama o kadar sadece. Türkiye’de<br />

milliyetçiler ve Ülkücü Hareket<br />

dışında da zaten bu meseleyi<br />

ele alan sivil toplum yok. Türkiye<br />

bu siyasetine devam eder.<br />

Umarım Türkiye’de milliyetçi bir<br />

iktidar olur. O zaman belki bir<br />

şeyler değişir. Dış baskıya rağmen<br />

Türkiye Azerbaycan için<br />

somut adımlar atar. Tabi burada<br />

Azerbaycan devletinin yöneticileri<br />

de suçludur. Azerbaycan<br />

daha kendisi resmi olarak AGİT<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 35


Minsk grubu dışında bir adım<br />

atmamıştır. Azerbaycan bile yeterli<br />

girişimlerde bulunmazken<br />

bunu başkalarından beklemek<br />

pekte doğru olmaz.<br />

- Sayın Paşa, Hocalı ve<br />

Karabağ’dan biraz uzaklaşırsak,<br />

siz şu an Amerika’da yaşıyorsunuz.<br />

Bize Amerika’da<br />

Azerbaycan Türklerinin durumundan<br />

lobilerinden sivil<br />

toplum kuruluşlarından kısaca<br />

bahseder misiniz?<br />

Bugün ABD’de yaklaşık 1 milyon<br />

Azerbaycan Türk’ü yaşamaktadır.<br />

Durum maalesef pek iç açıcı<br />

değildir. Görmek istediğimiz<br />

tablolar pek yoktur. Haihazırda<br />

Azerbaycan Türkleri’nin kurduğu<br />

dernekler yani sivil toplum<br />

kuruluşları vardır. Ancak bunlar<br />

ülke meseleleri Azerbaycan’ın<br />

sorunları hakkında çok daha<br />

aktif olabilirler. Aynı zamanda<br />

dernekler arasında da sorunlar<br />

vardır. Bir araya gelme noktasında<br />

sorun yaşamaktadırlar.<br />

Dernek başkanları birbirleriyle<br />

pek anlaşamamaktadır. Bu konuda<br />

Yahudi ve Ermeni diasporasından<br />

bile bir şey öğrenmeliyiz.<br />

Gerçekten kendi hedefleri<br />

açısından aktif çalışmaktadırlar.<br />

Burada en önemli nokta bir çatı<br />

altında birleşebilmek olmalıdır.<br />

Umarım gelecekte bunu başarabiliriz.<br />

Çok iş yapmak isteyen<br />

kuruluşlar vardır. Azerbaycan<br />

davası bütün şahıslardan üstündür.<br />

Bu konuda Azerbaycan<br />

diasporasını bir kere daha<br />

düşünmeye ve daha özverili olmaya<br />

çağırıyorum. Burada bu<br />

durumu tetikleyen başka unsurlarda<br />

vardır. Sadece kurum<br />

ve kişileri suçlamayalım. Yeterli<br />

dayanışma olmadığı için istenen<br />

noktaya gelinememektedir. Bu<br />

en çokta ekonomik sıkıntılarda<br />

ortaya çıkmaktadır. İşin içeri-<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

36 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


sinde ekonomik sıkıntılar vardır.<br />

Eğer ABD’deki Azerbaycan<br />

dernekleri bir federasyon altında<br />

toplanıp birlikte faaliyet altında<br />

bulunsalar sanırım çok daha verimli<br />

olacaktır. Buna örnek Türkiye<br />

Cumhuriyeti vatandaşlarının<br />

oluşturduğu Türk Amerikan<br />

Dernekleri Federasyonu verilebilir.<br />

Bu yapı örnek alınabilir.<br />

Amerika’da Türkler Amerikan<br />

siyasetini etki edebilecek<br />

güce ulaşabilir mi? Ortak bir<br />

Azerbaycan – Türkiye lobisi<br />

kurulabilir mi?<br />

Amerika’daki Türkler Amerikan<br />

siyasetine etki edebilecek bir<br />

durumda değildir. Aslında hem<br />

Türkler hem de Müslümanlar<br />

açısından yapılabilecek çok işler<br />

vardır. Bunun için çalışıp<br />

çabalayan kişi ve kuruluşların<br />

varlığını da göz ardı edemeyiz.<br />

Gerçekten bir şeyler yapılmaya<br />

çalışılıyor. Burada bence bir<br />

sorun da Türk insanının gittiği<br />

yerde diaspora olma yada bir<br />

sivil toplum gücü haline gelme<br />

noktasında isteksiz olması ve ilgisiz<br />

olmasında da vardır. Fakat<br />

tüm bu olumsuzluklara rağmen<br />

bazı derneklerimizin çalışmaları<br />

takdire şayandır. Hem bireysel<br />

hem de dernekler olarak Türkler<br />

bu işlerle daha çok ilgilenir<br />

ve daha çok çabalarlarsa ABD<br />

siyasetinde etkin olmamamızın<br />

hiçbir engeli yoktur. Bazı yerlerde<br />

yerel siyasette Türkler yer almaya<br />

başlamıştır. Özellikle New<br />

Jersey ve New York çevresinde<br />

yerel yönetimlerle Türkler ilişki<br />

içerisindedir. Etki alanı kurmaya<br />

çalışmaktadırlar. Ancak federal<br />

boyutta güçsüz durumdayız.<br />

Burada sevindirici olan şey,<br />

Azerbaycan dernekleri ile Türkiye<br />

dernekleri birbirlerine destek<br />

olmaktadırlar. Birbirlerinin faaliyetlerine<br />

katılmaktadırlar. Karşılıklı<br />

olarak ilgi içerisindedirler.<br />

Örnek olarak bu 26 Şubat’ta<br />

Türkiye’li soydaşlarımız Azerbaycan<br />

derneklerinin New<br />

York’taki Birleşmiş Milletler ofisi<br />

önündeki ve Ermenistan’ın BM<br />

Temsilciliği önündeki protestoya<br />

ciddi bir katılımla destek verdiler.<br />

Aynı zamanda Azerbaycan<br />

dernekleri de Türkiye’nin<br />

önemli günlerinde Azerbaycanlı<br />

soydaşlarının yanında onları<br />

yalnız bırakmamaktadır. Karılıklı<br />

olarak imkan dahilinde birbirlerini<br />

desteklemektedirler.<br />

Bu işi yorulmadan durmadan<br />

devam ettirebilir ve kendi ülkelerimizden<br />

de yeterince destek<br />

alabilirsek Türkiye-Azerbaycan<br />

lobisinin kurulması için hiçbir<br />

engel yoktur. Özellikle Amerika<br />

Ülkü Ocakları Azerbaycan dernekleri<br />

konusunda ve diğer Türk<br />

topluluklarıyla ilgili meselelerde<br />

her zaman destek olmaktadır.<br />

Özel günlerde her zaman faaliyetlere<br />

katılmaktadırlar. Doğu<br />

Türkistan meselesiyle ilgili yapılan<br />

her eyleme, Hocalı veya<br />

Azerbaycan’ın diğer meseleleri<br />

hakkındaki eylemlerde her zaman<br />

yer almaktadırlar. Son zamanlarda<br />

Kırım meselesiyle ilgili<br />

yapılan protestolarda yer almış,<br />

hem Kırım diasporasıyla hem de<br />

bireysel olarak Kırımlılarla Amerika<br />

Ülkü Ocakları bire bir temasta<br />

olmuşlardır. Bu noktada<br />

Amerika Türk-İslam Ülkü Ocakları<br />

Başkanı Adil Yiğiter’i tebrik<br />

ediyor ve başarılarının devamını<br />

diliyorum. Kendisi ve yönetimi<br />

kısa sürede pek çok iş yaptı ve<br />

başarılı oldu. Amerika’da Ülkücü<br />

Hareket’in var olmasından<br />

ve Ülkü Ocakları’mızın her alanda<br />

kendini göstermesinden gurur<br />

duyuyorum.<br />

- Sayın Elnur Paşa, söyleşimizi<br />

cevapladığınız için ve verdiğiniz<br />

bilgiler için çok teşekkür<br />

ederiz.<br />

DOSYA: AZERBAYCAN<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 37


İKİ BEDEN TEK<br />

YÜREK:<br />

RESULZADE<br />

PORTRELER<br />

ELÇİBEY<br />

Kerem GÖKER<br />

Cumhuriyet Üni. Türk Dünyası Araştır. Top. Başkanı<br />

38 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


Milli Kültür esasına dayanması<br />

ve milli demokratik<br />

Türk devletçiliği<br />

temeli üzerine kurulması<br />

itibariyle Azerbaycan ilk Türk<br />

Devleti ve ilk Müslüman Türk<br />

Cumhuriyetidir. Yıkıcı ve çökertici<br />

entarnasyonalist ve kozmopolit<br />

fikirlerin önüne ancak milli<br />

bünyeyi kuvvetlendirmek ve<br />

sağlamlaştırmak suretiyle geçilebilir.<br />

Milletçilik fikri, en tabii,<br />

en medeni ve en ileri bir fikirdir.<br />

İlim ve kültürün gelişmesini ve<br />

yayılmasını engellemek şöyle<br />

dursun, bu gelişme ve yayılmanın<br />

en müessir ve en kuvvetli bir<br />

amilidir. Hem de insanlık kültürünün<br />

en tabii, en normal inkişaf<br />

yoludur. Ey gençlik! Senin<br />

uhdende büyük bir vazife var.<br />

Senden evvelki nesil yoktan<br />

bir bayrak, mukaddes bir ideal<br />

remzi yarattı. Onu bin müşkülatla<br />

yücelterek dedi ki:” Bir<br />

kere yükselen bayrak bir daha<br />

inmez” Elbette ki sen onun ümidini<br />

kırmayacak bu gün parlamento<br />

binası üzerinden Azerilerin<br />

yanık yüreklerine inmiş bu<br />

bayrağı tekrar o bina üzerine dikecek<br />

ve bu yolda ya gazi veya<br />

şehit olacaksın”<br />

Mehmed Emin RESULZADE<br />

Azerbaycan Türkleri ve Türk<br />

Dünyasının şüphesiz en büyük<br />

değerlerinden olan yılmaz ülkü<br />

eri Mehmed Emin RESULZA-<br />

DE 31 Ocak 1884 tarihinde<br />

Bakü’de dünyaya geldi. Annesi<br />

Ziynet Hanım babası Hacı<br />

Molla Ali Ekber Efendi’dir. Ailesinden<br />

milli ve manevi terbiye<br />

alarak yetişen Resulzade<br />

okul çağına geldiğinde,<br />

babası Ali Ekber Bey oğlunun<br />

yalnızca din alanında değil diğer<br />

çağdaş bilimler alanında<br />

da yetişmesi için dönemin ünlü<br />

eğitimcisi Ganizade’nin müdür<br />

olduğu Rus-Müslüman okuluna<br />

kaydettirdi. Bu ilk eğitimin<br />

ardından eğitimini Bakü Teknik<br />

Okulu’nda Rusça sürdüren<br />

Mehmed Emin, milli ve manevi<br />

meselelere olan yatkınlığı ve Rus<br />

esaretine karşı düşüncelerinden<br />

dolayı okulu yarıda bırakmak<br />

zorunda kaldı.1903’te ilk makalesi<br />

“Şark-i Rus” gazetesinde<br />

yayınlanan Resulzade, 1904 yılının<br />

sonlarında Bakü’ de Müslüman<br />

gençlerle birlikte Ümmet<br />

Cemiyeti’ni kurar ve örneklerine<br />

ulaşılamasa da cemiyetle aynı<br />

adı taşıyan bir yayın organında<br />

yazılarını yayınlamış olduğu bilinir.<br />

1905’te<br />

başlayan<br />

Rus-Japon<br />

savaşında<br />

Rusların aldığı<br />

yenilgi,<br />

çarlık yönetiminin<br />

gücünü<br />

sarstı<br />

ve özgür bir<br />

düşünce<br />

ortamının<br />

meydana<br />

gelmesini<br />

sağladı.<br />

Sınırlı da<br />

olsa bu<br />

özgürlük<br />

ortamında<br />

diğer<br />

fikir adamları gibi Mehmed Emin<br />

RESULZADE de kendi fikirlerini<br />

yaşayabilecek bir zemin buldu ve<br />

Zerdablı Hasan Bey, Ali Merdan<br />

Topçubaşı, Ahmet Ağaoğlu, Ali<br />

Hüseyinzade gibi Azerbaycan’ın<br />

özgürlüğüne gönül vermiş şahsiyetlerin<br />

oluşturduğu topluluğa<br />

dâhil oldu. Mehmed Emin Bey<br />

özellikle Ali Hüseyinzade tarafından<br />

ortaya konulan “ Türkleşmek<br />

İslamlaşmak ve Muasırlaşmak”<br />

fikrinden çok etkilenmiştir<br />

ve canlanan basın dünyasında<br />

kendisi de önde gelen düşünür<br />

ve yazarlar arasında yer aldı.<br />

Tiflis’te yayınlanan Şark-i Rus,<br />

fikirlerinden etkilendiği Hüzeyinzade<br />

Ali Bey’in Hayat ve Füyuzat,<br />

Ahmet Ağaoğlu’nun İrşat<br />

ve Terakki gazetelerinde yazdı.<br />

Bakü’de haftalık Tekamül ve<br />

PORTRELER<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 39


PORTRELER<br />

Yoldaş adlı dergileri yayınladı.<br />

1906’da yayınlanmaya başlanan<br />

Tekamül’ün programını<br />

anlattığı makalede “Milletlerin,<br />

kavimlerin, toplulukların, sınıfların<br />

ve şahısların hukukta ve<br />

seçtikleri yolda hür ve eşit olmalarını<br />

ve her türlü saldırıdan<br />

korunmalarını” savundu. Bu<br />

ifadeleriyle devrinin eşitlikçi, özgürlükçü,<br />

inkılapçı ve milliyetçi<br />

fikirlerini ortaya koyan Resulzade,<br />

Azerbaycan’ın bağımsızlığı<br />

mücadelesini bu fikirlerin ışığı altında<br />

sürdürdü ve bu genç fikir<br />

adamı düşüncelerini “İnsanlara<br />

hürriyet, miletlere istiklal” diye<br />

ifade ettiği milli bir ülkü haline<br />

getirdi. Çarlık yönetimi yeniden<br />

gücü ele geçirmesiyle birlikte<br />

zayıf düştüğü dönemdeki özgürlükçü<br />

çalışmaların etkisini ortadan<br />

kaldırma çabasına girmişti.<br />

Birçok aydının öldürüldüğü<br />

yahut hapsedildiği bu dönemde<br />

Resulzade 1908’in sonlarında<br />

Rus tehdidinden kurtulmak için<br />

siyasi ortamını yakından tanıdığı<br />

İran’a geçerek burada Tebriz<br />

Türklerinin meşrutiyet hareketlerine<br />

katkı sağlamakla birlikte<br />

İran Demokrat Partisini kurdu<br />

ve İran Nev adlı bir gazete çıkardı.<br />

Rus yönetimine ağır eleştiriler<br />

içeren yazılar yazılmasından<br />

rahatsız olan Rus yönetiminin<br />

İran’a baskıları sonucu ülkeden<br />

ayrıldıktan sonra 1911 yılında<br />

İstanbul’a geldi. Bu yıllar Osmanlı<br />

Devleti’nin son demlerini<br />

yaşadığı bir dönem olmasına<br />

rağmen Mehmet Emin RESUL-<br />

ZADE Osmanlı Devleti’nin son<br />

döneminde canlanan Türkçülük<br />

hareketlerinin merkezi olan Türk<br />

Ocakları’nın bir parçası oldu. Bu<br />

sayede Yusuf Akçura Ahmet<br />

Ağaolu ve Ziya Gökalp gibi isimlerle<br />

birlikte faaliyetlerine kaldığı<br />

yerden devam etme imkanı bularak<br />

‘Türk Yurdu’ dergisinde<br />

yazılarını yayınladı. İran Türkleri<br />

adlı makaleleri ile Anadolu dışında<br />

Türkçe konuşan insanların<br />

var olduğunu Türk kamuoyuna<br />

duyurdu. 1913 yılında<br />

Rusya ‘da ilan edilen genel af<br />

sayesinde tekrar Azerbaycan’a<br />

dönme fırsatı bulan Resulzade<br />

İstanbul’da bulunduğu dönemde<br />

amcasının oğlu vasıtasıyla<br />

kurdurduğu Musavat Partisi’nde<br />

siyasi faaliyetlere başladı.1915<br />

yılından sonra yayınlamaya<br />

başladığı ‘Açık Söz’ gazetesiyle<br />

halkına unutturulmak istenen<br />

milli şuuru hatırlatmak istedi.<br />

Bu faaliyetleriyle kendi halkına<br />

‘Sen Türk’sün’ derken dünyaya<br />

veya Rusya’ya da ‘Biz Türk’üz’<br />

vurgusunu yapar. Mehmet<br />

Emin Bey 1917 yılında Musavat<br />

Partisi’nin genel başkanlığına<br />

seçilir. Rusyanın Birinci Dünya<br />

Savaşı ve Şubat-Ekim Devriminin<br />

etkisiyle zayıflaması sonucu,<br />

Rusya Müslümanlarının faaliyetlerine<br />

ve Maverayı Kafkasya<br />

Şeyh hükümetine katılarak<br />

etkili rol oynadı. Fakat Gürcü<br />

ve Ermenilerin kendi bağımsızlığını<br />

ilan etmeleri sonucu 1918<br />

yılında Azerbaycan da bağımsızlığını<br />

ilan etti. Fakat Ruslarla<br />

işbirliği yapan Ermeniler tarafından<br />

Bakü işgal edildi. Osmanlı<br />

ordularının da yardımıyla Bakü<br />

işgalden kurtuldu ve 15 Eylül<br />

1918’de Bakü başkent ilan<br />

edildi. 28 Mayıs 1918 yılında<br />

Tiflis’te ‘Azerbaycan Misak-ı<br />

Milli’si’ ilan edilerek Azerbaycan<br />

Milli Şurası’nın başkanlığına<br />

Resulzade seçildi. Böylelikle ilk<br />

Müslüman Türk cumhuriyeti<br />

olan ‘Bağımsız Azerbaycan’<br />

ilan edildi. Ancak bu cumhuriyetin<br />

varlığı 2 yıl devam edebildi.<br />

Cumhuriyetin yıkılışından<br />

sonra bir müddet Şamahı bölgesinde<br />

saklanan Resulzade<br />

Rus polisi tarafından tutuklandı<br />

fakat bir süre Moskova’da tutuklu<br />

kaldıktan sonra İstanbul’a<br />

geri dönmeyi başardı. 2.Dünya<br />

Savaşı sırasında Almanya<br />

Kafkas halklarını Rusya’ya karşı<br />

ayaklandırmayı amaçlayarak<br />

Resulzade ile birlikte diğer<br />

Kafkas liderlerini Almanya’ya<br />

davet etti. Resulzade burada<br />

üç yıl kaldı. Almanya’da kaldığı<br />

süre içerisinde ‘İstiklal’ ve<br />

‘Kurtuluş’ dergilerini yayınladı.1947<br />

yılında tekrar Türkiye’ye<br />

dönen Mehmet Emin Bey 6<br />

Mart 1955’te uçmağa vardı.<br />

Bedeni, ömrünü verdiği üç renkli<br />

ay-yıldızlı bayrağın indirilmiş olmasının<br />

yasıyla terketti acunu<br />

Resulzade’nin. Ancak ruhu yıllar<br />

sonra kendisinden bir derya<br />

olarak bahseden yine bir Türk<br />

yolbaşçısının doğuşuyla beden<br />

buldu.Ve bir kere yükselen bayrak<br />

hala mavi göklerde hürce<br />

dalgalanmakta...<br />

‘’Sevgim - Millete! Vurgunluğum<br />

- Azadlığa ve adalete! itaatim -<br />

Hocalarıma! Borcum - arıma<br />

ve meslektaşlarıma! Nefretim -<br />

Yalancılara ve ikiyüzlülere!”<br />

Ebulfez ELÇİBEY<br />

Anne tarafı Anadolu’dan gelen<br />

Elçibey’in baba tarafı ise<br />

40 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


İran’ın kuzeyi olan Güney<br />

Azerbaycan’dan gelmektedir.<br />

Azerbaycan’ın Ordubat bölgesinin<br />

Keleki Köyünün Halil<br />

Yurdu Yaylasında 1938 yılı Haziran<br />

ayında dünyaya gelen Elçibey,<br />

babası Aliyev Kadirkulu<br />

Merdanoğlu’nu Rus-Alman savaşında<br />

kaybettikten sonra aile<br />

terbiyesini annesi Mehri Nisa<br />

Hanım’dan alır.<br />

Eğitim-öğrenimine Unus ilkokulunda<br />

başlayan Elçibey yedi<br />

yıl süreli ilk eğitiminin ardından<br />

Ordubat şehrinde M.T. Kutsi I<br />

nolu ortaokulunda okudu. Yedi<br />

yıllık ilköğrenimini tamamlayıncaya<br />

kadar en büyük arzusu<br />

doktor olmaktı. Öğrenimine<br />

başladığında tarih bilimine ilgi<br />

duydu. Toplumu anlamak onun<br />

için çok önemliydi. Bu yüzden<br />

Marks’ın Kapital’ini okudu. Ruslar<br />

Kapital’i kendilerine yapılan<br />

propaganda da dünyanın şaheseri<br />

olarak tanıtmıştılar. Fakat<br />

Elçibey Kapital’i hiçbir zaman<br />

bir şaheser olarak görmedi ve<br />

tesirinde kalmadı.<br />

Elçibey küçük yaşlardan beri<br />

oruç tutardı. Fakat bunu okulda<br />

gizlemek zorunda kalırdı.<br />

9.-10. sınıflarda iken Mir Cafer<br />

Bağırov’u savunduğu için birkaç<br />

defa öğretmenler odasına<br />

çağrılıp bu düşüncelerinden<br />

vazgeçmesi istendi.10. sınıf öğrencisi<br />

iken, Azerbaycan Devlet<br />

Üniversitesi’nde Şarkşünaslık<br />

(Doğu ilimleri) Fakültesi açılacağını<br />

öğrendi. Nizami, Hakanı,<br />

Fuzuli ve diğer büyük Türk şairlerini<br />

daha doğru anlamak amacı<br />

ile söz konusu fakülte sınavlarına<br />

hazırlandı. 1957 yılında Azerbaycan<br />

Devlet Üniversitesi’nin<br />

Şarkşünaslık Bölümüne Arap<br />

Filolojisi uzmanlığına girdi. Üniversitenin<br />

II. ve III. sınıflarında<br />

okurken tarihi-siyasi konulara<br />

daha çok ilgi duymaya başladı.<br />

Birkaç öğrenci gönüldaşı ile birlikte<br />

milli siyasi konularda ateşli<br />

tartışmalara başladı. Tüm bunlar<br />

sonucunda Elçibey ve gönüldaşlarının<br />

kafasında oluşan tek<br />

bir cümle vardı:’’halkımız köle,<br />

vatanımız ise sömürgedir.’’<br />

Elçibey,Alim Hasayev, Malik<br />

Mahmudov, Rüstem Eminov,<br />

Mehdi Ağalarov, Rafık Ismailov,<br />

Abbas Musayev ve Zakir Memedov<br />

ile birlikte azatlık uğrunda<br />

mücadele etmenin profesyonel<br />

yolarını aramaya başladı.<br />

1963-1964 yıllarında Mısır’da<br />

tercüman olarak çalışan Elçibey,<br />

siyasiler ile ilişkileri sonucu<br />

çok önemli kazanımlar<br />

elde etmiş bir ara Türkiye ve<br />

Abd büyükelçiliklerine gidip<br />

halkının özgürlüğü için birileriyle<br />

irtibata geçmek istese<br />

de bu irtibata Ruslar tarafından<br />

vakıf olunması<br />

halinde Azerbaycan<br />

Türkleri’ne zararı dokunacağını<br />

düşündüğünden<br />

böyle bir<br />

girişimde bulunmadı.<br />

Bakü’ye<br />

döndüğünde<br />

DTK (Devlet<br />

Güvenlik Komitesi<br />

KGB)<br />

Kruşçev<br />

ile ilgili<br />

sözlerinden<br />

ötürü<br />

Elçibey’i cezalandırdı. Mısır’dan<br />

döndükten sonra Elçibey, Malik<br />

Mahmudov, Alim Hasayev ve<br />

Rafik Ismailov ile birkaç kez görüşüp<br />

dörtlü bir grup oluşturdular.<br />

Her biri 3 kişi seçmeli, bu üçlü<br />

gruplardan her biri 5 kişiyi gruba<br />

celb etmeliydi. Bir süre geçtiyse<br />

de teşkilatı istedikleri ölçüde<br />

kuramadılar. Tecrübesizliklerinin<br />

yanı sıra DTK’nın onları sürekli<br />

izlemesi de teşkilatı kuramamalarında<br />

büyük etkendi. İstedikleri<br />

teşkilatı oluşturamayınca, her<br />

biri ferdi çalışmaya ve daha çok<br />

propaganda faaliyetine başladı.<br />

Elçibey bütün gücü ile üniversite<br />

PORTRELER<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

41


PORTRELER<br />

ve doktora öğrencileri arasında<br />

milli şuurun canlanması yönünde<br />

propaganda yapıyordu. Hiç<br />

kimseye hesap vermediği gibi<br />

bazı konuları yakın dostlarından<br />

da gizliyordu. Üçlü, beşli, yedili<br />

ve dokuzlu olmak üzere gruplar<br />

oluşturuyordu. Her grup ile de<br />

yalnızca kendisi meşgul oluyordu.<br />

Bu süreç uzun bir süre ve<br />

güç istiyordu.<br />

1969 yılında Tolunoğulları Devleti<br />

(IX. yüzyıl) adlı doktora tezini<br />

yazdı.<br />

1971-74 yıllarında üniversitede<br />

artık öğrenci hareketleri görülmeye<br />

başlandı. Amacı<br />

geleceğe hazırlanmaktı.<br />

DTK, bir teşkilatın faaliyet<br />

gösterdiğini biliyor,<br />

ancak bütün çabalarına<br />

rağmen ortaya<br />

çıkaramıyordu.<br />

Ancak Elçibey bir<br />

süre sonra DTK tarafından<br />

tutuklandı.<br />

Ocak 1975 Temmuz<br />

1976 arasında<br />

hapis yattı. Aralık<br />

1976’dan itibaren<br />

Azerbaycan ilimler<br />

Akademisi Salman<br />

Mümtaz Elyazmalar Enstitüsün<br />

‘de çalıştı. Ebülfez<br />

ELÇlBEY mahkûmiyetinden<br />

sonra göreve başladığı El Yazmaları<br />

Enstitüsü’nde de halkını<br />

azadlık uğruna örgütleme<br />

çalışmalarını aralıksız devam<br />

ettirdi. 1988 yılında başlayan<br />

ermeni saldırı ve provokasyonlarına<br />

karşı ilk direniş hareketini;<br />

Kasım 1988’de “Meydan<br />

Mitingleri’ni düzenleyerek başlattı.16<br />

Haziran 1989’da Azerbaycan<br />

Halk Cephesi’ni resmen<br />

kurarak başkanı seçildi.<br />

Kızılordu’nun 20 Ocak 1990’da<br />

Bakü’de hayata geçirdiği katliama<br />

kadar çalışmalarını sürdürdü.<br />

Katliamın ardından dağılma<br />

sürecine giren Sovyetler Birliği<br />

ve Azerbaycan’da siyasi istikrar<br />

tamamen sarsıldı.<br />

ELÇlBEY önderliğindeki Azerbaycan<br />

Halk Cephesi, Azerbaycan<br />

Türklerinin bağımsızlık<br />

taleplerini açıkça dile getirdiler.<br />

Üç renkli ay- yıldızlı bayrak<br />

Parlamento binasına asıldı.<br />

Aralıksız sürdürülen çalışmalar<br />

sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti<br />

18 Ekim 1991’de bağımsızlığını<br />

ilan etti.<br />

ELÇİBEY, Parlamentonun aldığı<br />

karar gereği 7 Haziran<br />

1992’de yapılan ilk demokratik<br />

seçimler sonucu Azerbaycan<br />

Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı<br />

seçildi. Göreve başladığı ilk günden<br />

itibaren ülkede insan hakları<br />

ve hukukun üstünlüğüne saygılı<br />

demokratik devlet yapısını oluşturmaya<br />

çalıştı. Rus ordularını<br />

Azerbaycan Cumhuriyeti’nden<br />

çıkardı. Devletin resmi dilinin<br />

Türkçe olduğunu ilan etti. Latin<br />

alfabesini uygulamaya koydu.<br />

Ermeni saldırı ve işgallerine<br />

Azerbaycan Halk Cephesi taraftarlarından<br />

oluşan gönüllü birliklerle<br />

karşı koydu. Ancak<br />

4 Haziran 1993’de maruz<br />

kaldığı darbe sonucu<br />

Bakü’den ayrılarak<br />

Nahçıvan’ın Keleki köyüne<br />

gitti. 4 yıl süreyle<br />

kaldığı Keleki’den<br />

31 Ekim 1997’de<br />

Bakü’ye dönerek<br />

1995 yılında partiye<br />

dönüştürülen Azerbaycan<br />

Halk Cephesi<br />

Partisi’nin Genel<br />

Başkanı olarak siyasi<br />

çalışmalarını devam<br />

ettirdi. Bu süreçte kurduğu<br />

ve başkanı olduğu<br />

Bütöv Azerbaycan Birliği<br />

adlı teşkilatla da büyük ideallerini<br />

hayata geçirme çalışmalarını<br />

yürüttü.<br />

Ebülfez ELÇlBEY uzun süre devam<br />

eden rahatsızlığının şiddetlenmesi<br />

üzerine tedavi görmek<br />

amacıyla 7 Temmuz 2000’de<br />

geldiği Türkiye’de 22 Ağustos<br />

2000 Salı günü uçmağa vardı.<br />

42 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


TÜRKÇE’NİN<br />

HALK ŞAİRİ<br />

BAHTİYAR<br />

VAHAPZADE<br />

Metehan TANYILDIZ<br />

SDÜ Türkçe Topluluğu Başkan Yardımcısı<br />

Aynı dine mensup, aynı<br />

dili konuşan ve aynı<br />

kökten gelen iki devlet<br />

Azerbaycan ve Türkiye ilişkileri<br />

geçmişte olduğu gibi bu günde<br />

oldukça fazla önem arz etmektedir.<br />

Bu iki ülke arasında ki ilişkiler<br />

zaman zaman karmaşık bir<br />

hal alsa da milletin birbirlerine<br />

karşı beslediği muhabbet nesilden<br />

nesile “Bir Millet, İki Devlet”<br />

diye aktarılmış ve aktarılacaktır.<br />

Şüphesiz ki bu muhabbeti insanlara<br />

en güzel şekilde aktaracak<br />

ve hissettirecek olan şairlerdir.<br />

Azerbaycan ile Türkiye arasında<br />

geliş gidişlerin kapatıldığı<br />

dönemde bir çok şair “kardeşlerine”<br />

karşı özlemi ve hassasiyeti<br />

dile getirmiş ve bu hasret ile yetişmişlerdir.<br />

Uzun yıllar mısralarda<br />

bu ateşi dindirmeye çalışan<br />

vefalı kişiler üstlerinde bulunan<br />

baskılara rağmen susmamışlar<br />

ve mücadelenin halkın damarlarına<br />

kadar hissedilmesinde<br />

önemli rol oynamışlardır.<br />

Sözünü ettiğim şairler arasında<br />

öyle birisi var ki hem mısraları<br />

hem davası adına bıkmaz usanmaz<br />

mücadelesi ile ‘’Halk Şairi’’<br />

olarak iki ülke insanının kalbinde<br />

taht kurmuş Bahtiyar Vahabzade...<br />

O, Yıllarca hürriyete aşık<br />

kalmış bir milletin son zinciri.<br />

Azerbaycan halkının azatlık davasını<br />

güden, kendi özdeyimiyle<br />

“haksızlık karşısında susup<br />

dinmeyen” Büyük Şair. Demir<br />

perdenin daha aralanmadığı yıllarda<br />

peşine düştüğü siyasi davası<br />

ile içinde bir “hülya” beslemeye<br />

başlayan, perdeler kalkıp<br />

oyunun yeni bir sahnesi başladığında<br />

ise avuçlarında kalbindeki<br />

hülyanın kırıkları kalan, bu<br />

yönüyle gönül adamlığı siyaset<br />

adamlığını aşan hassas kişilik.<br />

Sovyet Rusya döneminde Azerbaycan<br />

ile Türkiye arasında sınırlar<br />

kapatılmış ve o günlerde<br />

çocuk yaşta olan bu gönül adamı<br />

büyüklerinden sürekli Türkiye<br />

hasreti dinlemiş ve bu hasret ile<br />

PORTRELER<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 43


üyümüştür. Öyle ki uzun yıllar<br />

sonra hayalini kurduğu, hasretini<br />

yüreğinde emzirdiği ülkeye<br />

gitmek için bir şans bulduğunda<br />

bizim tarafımızdan zor anlaşılacak<br />

duygulara bürünmüş ve o<br />

anı şu şekilde anlatmıştır. ‘’Dedemin,<br />

babamın ve amcalarımın<br />

ağzından Türkiye hiç düşmezdi.<br />

Ben şimdi soyumdan gelen<br />

arzuların hayallerin ülkesi olan<br />

Türkiye’ye gidiyorum. Sabah<br />

erkenden kalkıp tıraş oldum.<br />

Otuz beş yıldır hasretini çektiğim,<br />

ismini zaman zaman andığımda<br />

bütün bedenimi titreten,<br />

koluma kuvvet, ayağıma takat,<br />

gözlerime ışık veren bir şehre,<br />

İstanbul’a gidiyorum. Ümitlerim,<br />

bayrağım, kaybettiğim tarihim,<br />

geçmişim, ana dilim, şerefim<br />

hepsi sendedir; önünde boyun<br />

eğdiğim, zorla elimden alınan<br />

adımın sahibi, namusumun, izzet<br />

ve şerefimin koruyucusu,<br />

gören gözüm, vuran kolum, düşünen<br />

beynim, yardımcım, dayanağım<br />

sensin.<br />

Kamaranın penceresinden bakıyorum<br />

uzakta fener yanıp sönüyor.<br />

Allah’ım! İlk defa Türk<br />

ışığı görüyorum. O ışıkta benim<br />

arzularım yanıyor. Ey fener, sen<br />

sana tarih boyu düşman olan<br />

bir milletin gemisine yol gösteriyorsun.<br />

O geminin içinde sana<br />

can vermeye hazır birisi var.”<br />

Bahsedilmesi ve zihinlerde Türkiye<br />

Sevdası adına bulunması<br />

gereken bir diğer olay ise Bahtiyar<br />

Vahabzade’nin Kimlik kontrolünden<br />

sonra hissettikleridir.<br />

Türkiye Cumhuriyeti yazılı mührünü<br />

gören Büyük Üstad duygulanır<br />

ve ardından şu sözleri<br />

sarfeder. “Ben sana kurban olayım.<br />

Ey Benim Cumhuriyetim!<br />

Ey benim benden uzak vatanım!<br />

Benim için yanan ve bana elini<br />

uzatamayan vatanım! İzin belgesinin<br />

üzerindeki mührü döne<br />

döne öpüyorum. Otuz beş yıldır<br />

vesikamın üzerinde Rus dilinde<br />

yazılı ifadeler vardı, ilk defa şimdi<br />

kendi dilimde yazılı bir ibare<br />

var kimliğimde. Ömründe sadece<br />

on saat benim kim olduğumu<br />

gösteren vesika ise ilk defa<br />

kendi dilimdeydi. Ben ancak<br />

şimdi ben oldum.”<br />

PORTRELER<br />

Marmara depremine ve ülkemizin<br />

başına gelen büyük afetlere<br />

veya üzücü haberlere karşı derin<br />

bir hassiyet taşıyan ve bu hassasiyetini<br />

mısraları ile paylaşan<br />

Bahtiyar Vahabzade aynı hassasiyetin<br />

Türk aydınları tarafından<br />

gösterilmesine de çok fazla<br />

seviniyor ve bunu her fırsatta<br />

dile getiriyordu. Yavuz Bülent<br />

Bakiler ile aralarında ki dostlukta<br />

Bahtiyar Vahabzade’nin ‘’Ben,<br />

çilesi çekilmemiş bir Türkmen /<br />

Ben, her sabah ciğerinden kurşun<br />

yiyen bir yetim, /Çaresizlikler<br />

içinde sizi düşünüyorum, /<br />

Ey esir insanlar diyarında /Be-<br />

44 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


nim esir milletim, /Ve Ey Kafkas<br />

dağları ardında /Bayraksız<br />

memleketim.’’ mısralarını okuduktan<br />

sonra Yavuz Bülent Bakiler<br />

hakkında ‘’Benim kalbimden<br />

haber verdi, arzumun aksisedası<br />

oldu’’ sözlerinden sonra<br />

başlamıştır.<br />

Mehmet Akif Ersoy’u Türk ruhunun,<br />

Türk tarihinin, Türk medeniyetinin<br />

tecellisi olarak gören<br />

ve bununla da iftihar eden şair<br />

özellikle İstiklal Marşı ve Çanakkale<br />

Şehitlerine şiirlerine derinden<br />

hayranlık duyar... Öyle ki<br />

“Çanakkale Şehitlerine” şiirinin<br />

‘’Sana dar gelmeyecek makberi<br />

kimler kazsın, /”Gömelim gel<br />

seni tarihe” desem sığmazsın. /<br />

Herc ü merc ettiğin edvara da<br />

yetmez o kitap. /Seni ancak<br />

ebediyetler eder istiab.’’ dizelerinde<br />

kendini tutamayıp gözyaşı<br />

döktüğüne birçok kez şahit<br />

olunmuştur. Bu olay iki ülke<br />

insanı arasında ki bitmeyecek<br />

sevginin ve muhabbetin göstergesi<br />

olmakla birlikte bu iki ülke<br />

insanının birbirini anladığı kadar<br />

Dünya’ da hiç bir ülkenin başka<br />

bir ülkeyi bu kadar anlamasının<br />

mümkün olmadığının da açık bir<br />

göstergesidir...<br />

ardından yükselmenin Türkiye<br />

ardınca olacağının bilincinde<br />

olup ve kardeşlerine bu yükselmede<br />

gece gündüz mısralarıyla,<br />

sözleriyle, muhabbeti ve dualarıyla<br />

desteğini hiç esirgememiştir.<br />

13 Şubat 2009 yılında hayata<br />

gözlerini yuman, Türk Dünya’sını<br />

yetim bırakan Şair’in 1980<br />

yılında kaleme aldığı bir şiirinde<br />

“yaşaya yaşaya yaşamayan var”<br />

dizesi ile dava adabını ve dava<br />

aşkını gönüllere kazınmış; nesilden<br />

nesile büyüyerek devam<br />

etmesinde büyük rol oynamıştır.<br />

Hakkında ciltler dolusu kitap<br />

yazılabilecek Büyük Şair’in<br />

Türk devletlerini bir bütün olarak<br />

görüp kardeşleri hakkında<br />

ki hissiyatlarına hiç bir insanın<br />

heybesinde ki kelimelerin yeterli<br />

gelemeyeceğini bilmenizi ister<br />

ve son olarak Türk Milleti adına<br />

Büyük Halk Şairi’nin ruhunun<br />

şad ve mekânının cennet olmasını<br />

dilerim.<br />

“Esaret odunda bişdi neslimiz, /<br />

Azadlık eşkine yandık, yahıldık.<br />

/Çatıb azadlığa, bu mebedde<br />

biz, /Şükür namazını kıblesiz<br />

kıldık.” dizeleriyle yıllarca Azerbaycan<br />

adına verdiği azatlık<br />

mücadelesini anlatan Bahtiyar<br />

Vahabzade, Bütün Türk Devletlerinde<br />

olduğu gibi bağımsızlığın<br />

PORTRELER<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 45


TÜRK DÜNYASI BİRLİK PLATFORMU<br />

GENEL SEKRETERİ<br />

AHMET ALKAN İLE SÖYLEŞİ:<br />

“TÜRK DÜNYASI<br />

VE TÜRK DÜNYASI<br />

BİRLİK PLATFORMU”<br />

Mert ÇAKIR<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Ar-Ge Birimi Sorumlusu<br />

Akdeniz Üniversitesi Türk Halkbilimi Topluluğu Başkanı<br />

Bizlere her zaman yakın olan ve bir o kadar da uzaklaştırılan Türk coğrafyasının bir nevi<br />

savunucu olan ve geçmişten günümüze değin yapılan çalışmalar neticesinde kurulan<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Genel Sekreteri Sayın Ahmet ALKAN ile keyifli bir söyleşi<br />

gerçekleştirdik. Platformun işlevlerinin ve gelecek yıllardaki Türk Dünyasında var olabilecek<br />

sorunları ele aldık.<br />

Ahmet Bey bu kısıtlı vaktinizden<br />

ödün vererek<br />

bizleri makamınıza kabul<br />

ettiğiniz için teşekkür ederiz.<br />

M.Çakır: Öncelikle kendinizden<br />

ve kurucusu olduğunuz<br />

Platformun amaçları hakkında<br />

bizleri bilgilendirebilir misiniz?<br />

A.Alkan: 1988 yılında<br />

Antalya’da doğdum. İlk ve orta<br />

eğitimimi Antalya’da tamamladım.<br />

Yüksek eğitimimi Akdeniz<br />

Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat<br />

Bölümü’nde 2012 yılında bitirdim.<br />

Şu an Süleyman Demirel<br />

Üniversitesi Maliye Bölümü’nde<br />

yüksek lisans eğitimimi sürdürmekteyim.<br />

Üniversite yıllarımda<br />

Türklük şuuruna sahip bir<br />

genç olarak Türk Dünyası üzerine<br />

çalışmalar yaptım. Kurucu<br />

üyesi olduğum ve Akdeniz<br />

Üniversitesi’nin en köklü topluluklarından<br />

birisi olan Avrasya<br />

Araştırmaları Topluluğu’nda<br />

2 yıl yönetim kurulu üyeliği ve<br />

46 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


3 yıl topluluk başkanlığı görevi<br />

yaptım. Avrasya Araştırmaları<br />

Topluluğu’nda Türk Dünyasının<br />

sorunları ve kültürel değerleri<br />

üzerine etkinlikler düzenleyerek<br />

Akdeniz Üniversitesi’nde<br />

Türk kültürünü yaşatarak ve<br />

Türk Dünyasının sorunlarını<br />

dile getirdik. Aynı zamanda<br />

Akdeniz Üniversitesi Öğrenci<br />

Konseyi’nde de çeşitli görevlerde<br />

sorumluluklar aldım. 16-17<br />

Nisan 2011 tarihlerinde Akdeniz<br />

Üniversitesi’nde, Türk Dünyasının<br />

25 farklı ülkesinden öğrencinin<br />

katılımı ile 4. Türk Dünyası<br />

Öğrenci Kurultayı’nı gerçekleştirdik.<br />

Ayrıca 2010 yılından beri<br />

Türk Dünyası Öğrenci Kurultayları<br />

Platformu Genel Sekreterliği<br />

görevini de yürütmekteyim.<br />

Platformumuzun amacı kuruluş<br />

gerekçesinde de belirttiğimiz<br />

üzere, “Türk Dünyası Birlik Platformu;<br />

Türk dil, tarih, kültür ve<br />

sosyal alanlarında ortak çalışma<br />

ve etkinlikler yaparak gençler<br />

arasında ortak fikir ve birlik sağlamak<br />

için çalışmalar yürütme<br />

gayesi ile kurulmuştur. Platform<br />

Türk Dünyası sevgisi ve Türk<br />

Dünyası için çalışma amacı olan<br />

her bireye açıktır. Sadece Üniversitelerde<br />

Türk Dünyası topluluklarını<br />

değil, Türk Dünyası<br />

sevgisi ve Türk dünyası için çalışmak<br />

isteyen her kurum ve bireye<br />

alan oluşturan bir oluşumdur.”<br />

M.Çakır: Türk Dünyası Birlik<br />

Platformu’nun kuruluş amacı<br />

ve serüveni nedir?<br />

A.Alkan: Türk Dünyası Birlik<br />

Platformu yıllardır Türk Dünyası<br />

ve Türklük şuuru ile çalışma<br />

yapan birçok topluluğun bir çatı<br />

altında buluşma istediği ile ortaya<br />

çıkmıştır. Topluluk başkanlığım<br />

dönemimde bunun<br />

girişimlerinde bulunmuştuk.<br />

Bunun ilk adımı olan Türk<br />

Dünyası Öğrenci Kurultayı<br />

gibi uluslararası nitelikteki<br />

bir organizasyonu Akdeniz<br />

Üniversitesi’ne taşıyarak<br />

ülke genelinde<br />

yaygınlaşmasını sağladık.<br />

2012 yılında Türk<br />

Dünyası üzerine çalışma<br />

yapan topluluklardaki<br />

arkadaşlarla<br />

görüşmelerimiz ve istişarelerimiz<br />

sonucu<br />

böyle bir platformun<br />

kurulması kararına<br />

vardık. 15 Aralık<br />

2012 tarihinde Akdeniz<br />

Üniversitesi<br />

Öğrenci Konseyi<br />

organizasyonu ile<br />

düzenlenen toplantıda<br />

platformun<br />

kurulduğunu<br />

açıklayarak<br />

yeni yönetim<br />

kurulunu oluşturduk.<br />

Kuruluş amacımızdaki<br />

en<br />

önemli sebep,<br />

Türk<br />

Dünyası<br />

devletleri<br />

arasında<br />

yapılan anlaşmaların<br />

ve birliklerinde<br />

sadece<br />

devletler<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 47


nezdinde kalmayarak geleceğin<br />

teminatı olan gençler arasında<br />

da birlik ve bütün sağlanmaktır.<br />

Bölgesel güç anlamında Türk<br />

Dünyası olgusu, Türk kültürü,<br />

dili, tarihi ve halk bilimi gibi birçok<br />

kavramı kapsamaktadır.<br />

Bu yüzden bu alanlarda ortak<br />

etkinlik alanı oluşturduğumuz<br />

için platformumuzun adını Türk<br />

Dünyası Birlik Platformu olarak<br />

belirlenmiştir. Platform aracılığıyla<br />

Türk gençliği arasında<br />

ortak bir ses oluşturarak Türk<br />

Dünyasının sorunları konusunda<br />

kamuoyu oluşturmak öncelikli<br />

gayemizdir. Türk kültürünün<br />

de yaşatılması ve araştırmaları<br />

yapılması önceliklerimiz arasındadır.<br />

M.Çakır: Peki bu platform<br />

kimlere hitap etmektedir?<br />

A.Alkan: Platformumuz Türklük<br />

şuuruna sahip ve Türk Dünyasında<br />

birlik olma yolunda yani<br />

Turancılık fikrini taşıyan her bireye<br />

ve kuruluşa hitap etmektedir.<br />

Türk Dünyası Birlik Platformunun<br />

oluşumdaki öncü kuruluşlar,<br />

üniversite öğrenci kulüpleri<br />

ve toplulukları, üniversite öğrenci<br />

konseyleri, sivil toplum<br />

kuruluşları ve dernekler, kent<br />

konseyleri gençlik meclisleri,<br />

mesleki alanda çalışan bireyler,<br />

akademik alanda çalışan bireylerdir.<br />

Yine bu alanlarda çalışma<br />

yapanlar platforma üye olabilirler.<br />

M.Çakır: Kuruluşundan günümüze<br />

değin Platformun etkinlikleri<br />

anlatabilir misiniz?<br />

A.Alkan: Türk Dünyası Birlik<br />

Platformu olarak kuruluş çalıştayımızda<br />

yapmayı hedeflediğimiz<br />

konular hakkında uzunca bir etkinlik<br />

ve eylem planı ortaya koyduk.<br />

Fakat bazı iç problemler<br />

nedeniyle bu eylem planını tam<br />

anlamıyla gerçekleştiremedik.<br />

İlk olarak 26 Şubat Hocalı Katliamının<br />

yıldönümünde bütün<br />

üniversiteler 26 Şubat 2013’te<br />

saat 12’de ortak yürüyüş ve<br />

basın açıklaması yaptık. Türkiye<br />

genelinde nerdeyse bütün üniversitelerde<br />

büyük ses getirerek<br />

basında ve kamuoyunda büyük<br />

yankı uyandırdık. Hocalı davasında<br />

Azerbaycan Türklüğünün<br />

haklılığını ifade etme olanağı<br />

oluşturduk. Platformumuza üye<br />

olan birçok üniversitedeki topluluklarımız<br />

Nevruz programları<br />

düzenlediler. Yine 26 Eylül Türk<br />

Dil Bayramı dolayısıyla üniversitelerde<br />

Türk dilinin önemini vur-<br />

48 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


gulayan etkinlikler gerçekleştirdik.<br />

Yine üyemiz olan öğrenci<br />

topluluklarımız ve sivil toplum<br />

kuruluşlarımız tarafından Türk<br />

Dünyası ile alakalı onlarca etkinlik<br />

gerçekleştirildi.<br />

M.Çakır: Türk dünyasına gelecek<br />

olursak günümüz Türk<br />

coğrafyasının sorunları sizlere<br />

göre nelerdir?<br />

A.Alkan: Türk Dünyası coğrafyası<br />

binlerce yıllık Türk yurdu<br />

olan bu topraklar üzerine onlarca<br />

imparatorluk ve devlet kurularak<br />

Türk hâkimiyeti devam etmiştir.<br />

Rus Çarlığının güçlenmesi<br />

ve Türk devletlerinin zayıflaması<br />

ile Türk yurtları uzun yıllar işgaller<br />

altında kalmıştır. Bu süreçte<br />

asimilasyon politikalarına karşı<br />

direnerek öz benliklerini koruma<br />

mücadelesi vermişlerdir.<br />

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile<br />

bağımsızlığını kazananlar Türk<br />

soydaşlarımız yeniden toparlanmaya<br />

başlamıştır. Ama hala bağımsızlığını<br />

kazanamayan özerk<br />

bölgelerdeki Türk yurtlarında<br />

zulümler halen devam etmektedir.<br />

Doğu Türkistan’daki yıllardır<br />

süren Çin zulmü hala devam etmektedir.<br />

Kerkük’teki Türkmenlere<br />

yapılan zulüm ve katliamlar<br />

unutulamaz. Srebrenitsa’daki<br />

soydaşlarımıza yapılan hunharca<br />

katliamlar hala dün gibi aklımızdadır.<br />

1915’te Doğu Anadolu<br />

bölgesinde, Karabağ’da<br />

Hocalı’da Ermenilerin yaptığı<br />

katliamlar unutmuş değiliz. Ve<br />

daha adını saymadığımız birçok<br />

coğrafyada Türklere yapılan<br />

katliamlar, zulümler ve baskılar<br />

devam etmektedir.<br />

Türk Dünyasındaki bağımsız<br />

devletlerin hala düzenli olarak<br />

bir araya getiren ve bütünleştiren<br />

bir birlik tam anlamıyla kurulamamıştır.<br />

1993 yılında kurulan<br />

Türksoy ve 2009 yılında kurulan<br />

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği<br />

Konseyi kültürel manada<br />

önemli çalışmalar yürütmüştür.<br />

Ama hala siyasi, ticari ve birçok<br />

alanda birliği sağlama konusunda<br />

önemli bir adım atılamamıştır.<br />

Böyle bir birliğin kurulması<br />

ve işlevsel hala getirilmesi durumunda<br />

güçlü Türk Dünyasının<br />

oluşmasını sağlar. Bu sayede<br />

zulüm altındaki Türk yurtları üzerindeki<br />

baskı kalkacaktır. Bütün<br />

Türkülük adına Türk devletleri<br />

bir olmalıdır. Bunu da Türklüğün<br />

hamisi olan Türkiye tarafından<br />

gerçekleştirilmelidir.<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 49


M.Çakır: Geçmişten itibaren<br />

Türklerin sadece Anadolu da<br />

yaşayan bir ırk olarak lanse<br />

edilmişti günümüzde sizce bu<br />

algı kırıldı mı?<br />

A.Alkan: Türklerin yeryüzünde<br />

var olduğu günden beri düşmanları<br />

hep olmuştur. O yüzden<br />

yaşadıkları tüm coğrafyalarda istenilmeyen<br />

bir millet olmuşlardır.<br />

Çünkü Türkler yeryüzünün her<br />

daim hak ve hakikatle yöneten<br />

bir millettir. Türkler binlerce yıldır<br />

dünyanın her coğrafyasında yaşamakta<br />

ve varlığını göstermektedir.<br />

Anadolu da Türkleri bin<br />

yıldır varmış gibi göstermekte<br />

yanlış bir olgudur. Türkler Anadolu<br />

gelişi binlerce yıl öncesine<br />

dayanmaktadır. Anadolu’ya ilk<br />

geliş Ön Türkler tarafına yapılmıştır.<br />

Anadolu’ya medeniyetler<br />

beşiği ya da mezarlığı gibi<br />

farklı benzetmeler yapsalar da,<br />

Anadolu’yu gerçekten imar<br />

eden ve medeniyeti getiren millet<br />

Türklerdir. Anadolu tarihten<br />

bu yana bir Türk memleketidir<br />

ve böyle kalacaktır. Çünkü<br />

neresine gitsen bir Türk olgusunu,<br />

mimarisini ve geleneğini<br />

görmekteyiz ve yaşamaktayız.<br />

Türkleri Anadolu yaşayan bir ırk<br />

olarak lanse edenlere bakacak<br />

olursak, bunlar tarihten bu yana<br />

Türklerle hesabı olanlardır. Bunların<br />

tek amacı bu yurdu sömürge<br />

haline getirerek kendi menfaatlerini<br />

tatmin etmektir.<br />

Türkleri Anadolu da yaşayan bir<br />

ırk olarak göstermeye çalışanlar;<br />

Malazgirt Zaferinden rahatsız<br />

olanlardır, Haçlı seferlerinin özlemini<br />

çekenlerdir, İstanbul’un<br />

fethinden ileri derecede rahatsızlık<br />

duyanlardır, Mohaç<br />

Zaferi’nin hala yasını tutanlardır,<br />

Çanakkale imanını yaramayanlardır,<br />

Sakarya’da dersini alanlardır,<br />

90 yıl önce Büyük Taarruzla<br />

Türk’ün tokadını ensesine<br />

yiyenlerdir. Sözde Kürt sorunu<br />

Şark Meselesinin bir parçasıdır.<br />

Hala bu hesabın takipçisi olan<br />

ve Türklüğe küfretmekle görevli<br />

sözde aydınlardır.<br />

M.Çakır: Gelişen Arap Baharı<br />

ve bu bölgede yaşayan Türklere<br />

uygulanan baskı ve sindirme<br />

politikaları hakkında ne<br />

düşünüyorsunuz?<br />

A.Alkan: Küresel güçlerinin<br />

yenidünya düzeni için, yıllardır<br />

bölgede yaptığı oyunlardan<br />

bir yenisi olan Arap Baharı,<br />

Ortadoğu’yu alt üst etti. Müslüman<br />

Arap ülkelerinin liderleri<br />

tek tek darbe yada ayaklanma<br />

ile devrildi ve yerlerine küresel<br />

güçlerin istediği kişiler geldi.<br />

Petrol zengini ülkelerin diktatör<br />

görünümlü liderleri yerine ılımlı<br />

liderler getirmek sömürge düzenini<br />

değiştirmenin yeni şeklidir.<br />

Oysaki bu ülkeler yüzlerce Osmanlı<br />

idaresinde hakla hakkaniyetle<br />

yönetilmiştir. Bu ülkeler<br />

Osmanlı’dan koptuğu günden<br />

beri sömürgeci ve emperyalistler<br />

güçlerin, farklı şekillerde olsa<br />

da görünmeye yönetimleri ile<br />

zulüm ve baskıyla yönetildiler.<br />

Bu ülkelerde yaşayan Türkler<br />

ise o ülkenin sevilmeyen yüzü<br />

olarak tanımlanarak sürekli baskı<br />

altında tutuldular.<br />

Ortadoğu’da birçok ülkelerde<br />

yüzlerce, binlerce Türk yaşamaktadır<br />

ve bunlarda Arap<br />

Baharı’nın etkisi ile daha büyük<br />

zulümler altında ezilmekteler.<br />

Özellikle Suriye’deki Türkmen<br />

soydaşlarımız yıllardır baskı altında<br />

yaşamaları yetmemiş gibi<br />

şimdi yerlerinden yurtlarından<br />

edildiler. Türkmenler bir yanda<br />

Esed güçlerinin, diğer yanda<br />

radikal terörist grupların baskısı<br />

altında kalmıştır. Zaten büyük<br />

bir yoksulluğun pençesinde<br />

kıvranan Türkmenler, Suriye’de<br />

yaşanan savaştan sonra çok<br />

daha acı ve ağır şartlara maruz<br />

kalmıştır. Türkiye’ye gelen Türkmen<br />

soydaşlarımızdan daha<br />

çok diğer Suriyeli vatandaşları<br />

üstün tutup daha çok yardım<br />

etmek ise hükümetin büyük<br />

ayıbıdır. Hükümet her ne kadar<br />

yakalanan tırların Türkmenlere<br />

yardım götürdüğünü söylese de<br />

Türkmenlere ulaşan bir yardım<br />

yoktur.<br />

M.Çakır: Platform olarak bu<br />

konulara nasıl bir yaklaşımda<br />

bulunuyorsunuz?<br />

A.Alkan: Türk Dünyası Birlik<br />

Platformu olarak soydaşlarımızın<br />

bu baskılara maruz kaldıklarını<br />

bizler yıllardır dile getirmekteyiz.<br />

Üniversitelerde ve<br />

sivil toplum kuruluşları aracılığıyla<br />

toplantılar, konferanslar,<br />

paneller, yürüyüşler ve birçok<br />

program gerçekleştirerek Türkmen<br />

soydaşlarımızın sıkıntılarını<br />

dile getirdik. Arap Baharı süreci<br />

başladığı günden bugüne<br />

birçok üniversitede konu hakkında<br />

kamuoyunu bilgilendirmek<br />

amacıyla konferanslar ve<br />

toplantılar düzenlemekteyiz.<br />

Hatay, Osmaniye, Gaziantep<br />

bölgesine göç eden Türkmen<br />

50 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


soydaşlarımıza düzenlenen yardım<br />

kampanyalarına sivil toplum<br />

kuruluşları aracılığıyla yardımlar<br />

yapmaktayız. Onların yaşadığı<br />

sıkıntıları her ortamda dile getirerek<br />

haklılıklarını ortaya koymaya<br />

çalışıyoruz. Özellikle üniversitelerde<br />

gençlerin bilinçlenmesi<br />

yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.<br />

Sorunlarının çözümü<br />

için araştırmalarımız hala sürmektedir.<br />

Ama Türkmen soydaşlarımız<br />

hiçbir yalnız değildir.<br />

M.Çakır: Yüzümüzü Orta<br />

Asya’ya çevirecek olursak<br />

bildiğiniz üzere Türkiye halkı<br />

onlara en yakın ülke olarak<br />

Azerbaycan’ı görmektedirler.<br />

Diğer Türk devletlerinin bu<br />

kadar geri planda kalmasının<br />

nedenleri nelerdir?<br />

A.Alkan: Sovyetlerin dağılması<br />

ile yeni kurulan Türk devletlerinin<br />

kuruluşunda Türkiye’nin<br />

etkin rolleri vardır. Azerbaycan<br />

Türkiye’ye en yakın ülke<br />

olması nedeniyle Türkiye’de<br />

Orta Asya’da tek Türk devleti<br />

Azerbaycan algısı oluşturdu.<br />

Özellikle Azerbaycan’ın kurucu<br />

lideri Ebulfez Elçibey’in sürekli<br />

Türkiye ziyaretleri ve Türk liderlerin<br />

Azerbaycan ziyaretleri,<br />

Azerbaycan’ı daha belirgin hale<br />

getirdiler. Orta Asya’daki diğer<br />

Türk devletleri Sovyet baskısından<br />

kurtulmalarına rağmen<br />

Türkiye’ye karşı temkinli yaklaşımları<br />

ve Türkiye’nin de onlara<br />

çok yakın durmaması ülkeler<br />

arasında bağları güçlendirememiştir.<br />

Bu da Türkiye’de o ülkelerin<br />

varlığını yok sayılmaktadır.<br />

Oysaki o ülkelere gittiğimizde<br />

onlar Türkiye’yi hala büyük<br />

hatta baba olarak görmekteler.<br />

Onlara uzatılacak el güçlü<br />

bir Türk Dünyasını ortaya koyacaktır.<br />

Son yıllarda yapılan<br />

işbirliği anlaşmaları artık bağların<br />

güçlenmesini sağlamıştır.<br />

Bizler üniversitelerdeki öğrenci<br />

toplulukları ve sivil toplum kuruluşları<br />

olarak Türk Dünyasının<br />

tanıtılması amacıyla sürekli olarak<br />

etkinliklerimizi sürdürmekteyiz.<br />

Kamuoyunun bu ülkelerinin<br />

farkına varması için farklı<br />

çalışmalar planlamaktayız.<br />

M.Çakır: Bu sorunlara<br />

karşı<br />

nasıl bir çözüm<br />

uygulanabilir?<br />

A.Alkan:<br />

Türk halklarının<br />

birbirini<br />

tanıması,<br />

kaynaşması<br />

ve kültürel<br />

köprüler kurması<br />

ülkeler<br />

arasındaki işbirliğinin<br />

güçlü<br />

olması ile olacaktır.<br />

Türksoy<br />

teşkilatı<br />

20 yıl<br />

ö n c e<br />

Türk<br />

Kültü-<br />

rünü geliştirmek ve birlik sağlamak<br />

amacıyla kuruldu ve hala<br />

bu alanda çalışmalar yapmaktadır.<br />

Türk Dünyasında birlik kurmak<br />

amacıyla birçok ortak yapı<br />

ortaya konulmasına rağmen<br />

sadece devlet yönetimleri nezdinde<br />

kalan birlikler olmuşlardır.<br />

Halka kadar inemedikleri için<br />

hala bir birliktelik sağlanabilmiş<br />

değildir. Burada bu birlikteliğin<br />

sağlanmasında en önemli unsur<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

51


halkımızdır. Örfleri, adetleri, yaşam<br />

biçimleri, dilleri ve kendi öz<br />

kültürlerini bir araya getirip eskiden<br />

olduğu gibi aynı boydan<br />

gelen millet olarak bir bütünlük<br />

sağlanacaktır. Yapılması gereken<br />

en önemli eylem halkların<br />

kaynaştırılmasını sağlamak olacaktır.<br />

Ancak bu sayede bütün<br />

Türkler bir bayrak altında toplanarak<br />

Büyük Türk Birliğini yani<br />

düşlerimizdeki o Turanı gerçekleştirecektir.<br />

Bunun olması<br />

için hiçbir engel yoktur. Bilge<br />

Kağan’ın yüzyıllar önce yaptığı<br />

şu çağrıya uymamız yetecektir;<br />

M.Çakır: Günümüzde kan ağladığı<br />

bilindiği halde tüm dünyanın<br />

sessiz kaldığı bir Türk<br />

coğrafyası bulunmakta: Doğu<br />

Türkistan. Platform olarak<br />

orada yaşanan insanlık suçlarını<br />

duyurmuştunuz. Peki,<br />

medya ve sivil toplum kuruluşlarının<br />

bu vahşete sessiz<br />

kalmalarını sebepleri sizce<br />

nelerdir?<br />

kapatılmakta, kadınlara cinsel<br />

istismarlar yapılmakta, çocukları<br />

kültüründen uzaklaştırmak için<br />

var güçleri ile saldırmaktadırlar.<br />

Hatta Çin çalışmasını yaptığı<br />

nükleer silahları Doğu Türkistan<br />

denemektedir. Bölgedeki soydaşlarımız<br />

bu nükleer atıklardan<br />

fena halde etkilenmektedirler.<br />

Ülkemizde ise bölge duyarlılık<br />

yeterince gösterilmemektedir.<br />

Gerek devlet nezdinde gerekse<br />

sivil toplum kuruluşları olarak<br />

yeterince ilgi, alaka gösterilmemektedir.<br />

Doğu Türkistan’da<br />

yapılanları dile getiren sadece<br />

“Ey Türk! Altta yağız yer delinmedikçe,<br />

üstte mavi gök çökmedikçe<br />

senin ilini ve töreni kim<br />

bozabilir.”<br />

A.Alkan: Doğu Türkistan daha<br />

öncede bahsettiğim üzere Türk<br />

Dünyasının kanayan yarasıdır.<br />

35 milyondan fazla Türk, Ata<br />

yurdumuzda yılladır zulüm altında<br />

ezilmektedirler. Bütün<br />

dünya gözünü kapatmış burayı<br />

görmezden gelmektedir.<br />

Çin bölgedeki Türkleri asimile<br />

etmek için yapmadığı işkence,<br />

zulüm kalmamıştır. Soydaşlarımıza<br />

öz benliğini unutturmak<br />

için neler yapılmıyor ki. Camiler<br />

Türk milliyetçileridir. Her ortamda<br />

bu konuyu sürekli vurgulayan<br />

Türk milliyetçileri, Turancılar<br />

yapılan zulmü dile getirerek tepkisini<br />

koymaktadır. Bizlerde üniversitelerdeki<br />

topluluklarımız ve<br />

sivil toplum kuruluşlarımız ile her<br />

52 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


yıl Doğu Türkistan’ı haklı davasını<br />

kamuoyuna anlatmak amacıyla<br />

etkinlikler düzenlemekteyiz.<br />

Kamuoyunu Doğu Türkistan<br />

konusunda ilgili hale getirmeye<br />

çalışıyoruz. Bundan sonra sürekli<br />

olarak bu devam edecektir.<br />

M.Çakır: Platform olarak gelecek<br />

tarihlerde ne gibi proje<br />

ve etkinlikler bizleri beklemekte?<br />

Bu vesile ile platforma üye olan<br />

kuruluşlarımıza yaptıkları bu<br />

güzel çalışmalar için ayrı ayrı<br />

teşekkür ederek, daha büyük<br />

çalışmalar yapmalarını diliyorum.<br />

Bütün Türk boylarının tek<br />

bayrak altında birleştiği, Turanın<br />

varolduğu günleri görmek dileğiyle…<br />

Ne Mutlu Türk’üm Diyene!<br />

Bizleri kırmayıp sorularımızı içtenlikle<br />

cevapladığınız için teşekkür<br />

ederiz. Türk Dünyası<br />

Birlik Platformu’nun ileride büyük<br />

başarılara imza atacağına<br />

A.Alkan: Türk Dünyasının güncel<br />

sorunları ve kültürel değerlerini<br />

konu edinen projeler hazırlamaktayız.<br />

Üniversitelerdeki topluluklarımız<br />

sürekli olarak Türk<br />

Dünyasının sorunları üzerine<br />

faaliyetler yürütmektedir. Sivil<br />

toplum kuruluşlarımız ve gençlik<br />

meclislerimizde bu konuda<br />

çalışmalar yürütmektedir. Her<br />

yıl olduğu üzere bu yılda Hocalı<br />

katliamının yıldönümü nedeniyle<br />

yine anma etkinliklerimiz devam<br />

edecek. 21 Mart Nevruz Bayramını<br />

kutlamak amacıyla arkadaşlarımız<br />

ile etkinlik planları hazırlamaktayız.<br />

Türk dili üzerine<br />

çalışmalarımızda hızla devam<br />

etmektedir. Türk Dil Bayramında<br />

Türkçe şenlikleri düzenlemeyi<br />

planlıyoruz. Nisan ve Mayıs<br />

aylarında birkaç üniversitede<br />

Türk Dünyası üzerine öğrenci<br />

kurultayları ve şenlikleri planlamaktayız.<br />

Yine Gökkubbe adında<br />

çıkaracağımız dergi ile Türk<br />

Dünyasını anlatmaya çalışacağız.<br />

Sözde Ermeni soykırımı iddialarının<br />

100. Yılı olacak olan<br />

2015 yılı için Türk milleti olarak<br />

haklılığımız ortaya koymak üzere<br />

çalışmalar yürütmekteyiz.<br />

Daha birçok etkinlik ve projeler<br />

düşünmekteyiz.<br />

inancımız tamdır. Başarılarınızın<br />

devamını dilerim.<br />

Türk Dünyasının o uçsuz bucaksız<br />

sahasında bir başka konuyla<br />

diğer sayımızda sizlerle buluşmak<br />

üzere esenlikle kalınız.<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 53


TÜRK BİRLİĞİ’NE<br />

GİDEN YOL...<br />

Doç. Dr. Kürşad ZORLU<br />

Ahi Evran Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Başkanı<br />

Türk Birliği’ne giden yolda ortak düşünmek,<br />

”ortak konuşmak ve bu ortaklığı ‘İş’te birleştirmek...<br />

KÖŞE YAZILARI<br />

Türkçülük ve yenileşme hareketinin<br />

en önemli temsilcilerinden<br />

olan İsmail Gaspıralı’nın “Dilde,<br />

Fikirde, İş’te Birlik” düsturu<br />

Türk Dünyası halklarının odaklanması<br />

gereken bir muhtevaya<br />

sahiptir. Gaspıralı’nın bu yaklaşımı<br />

bugün Türk Cumhuriyetleri<br />

başta olmak üzere tüm soydaş<br />

ve akraba toplulukların işbirliği<br />

süreçlerine zemin oluşturmaktadır.<br />

Vaktiyle bu sözün çok daha<br />

geniş bir coğrafyadaki aydın ve<br />

gazetecileri etkileyerek özellikle<br />

Türkçe’nin ortak kullanımına<br />

öncülük ettiği unutulmamalıdır.<br />

İşte bugün ihtiyacımız olan şey<br />

de budur...<br />

Türk Birliği’ne giden yolda ortak<br />

düşünmek, ortak konuşmak ve<br />

bu ortaklığı ‘İş’te birleştirmek...<br />

Bu kapsamda dikkat edilmesi<br />

gereken hususlardan birisi de<br />

ortaklaşmamızı hızlandıracak<br />

turizm potansiyelinin harekete<br />

geçirilmesidir... Türk Konseyi<br />

Genel Sekreter Yardımcısı Prof.<br />

Dr. Darhan Hıdırali telefonla<br />

arayarak bu konuda yürütmekte<br />

olduğumuz çalışmanın çok<br />

önemli bir boşluğu dolduracağını<br />

ve 2014’te Türkiye’de gerçekleştirilecek<br />

‘Türk Konseyi<br />

Zirvesi’nin ana temasının da turizm<br />

olacağını ifade etti.<br />

Türk Keneşi ve turizm<br />

2009 yılında resmi olarak kurulan<br />

Türk Dili Konuşan Ülkeler<br />

İşbirliği Konseyi ya da kısa adıyla<br />

Türk Konseyi (Keneşi)birden<br />

bire ortaya çıkmadı. Konseyin<br />

1992 yılında başlayan ve bugüne<br />

kadar 10 kez gerçekleştirilen<br />

Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet<br />

Başkanları Zirve toplantılarının<br />

bir devamı olduğu söylenebilir.<br />

Bu toplantıların bir görüşme ve<br />

tartışma platformu olmaktan çıkıp<br />

resmi ve kurumsal bir örgüt<br />

niteliğine kavuşması faaliyetlerin<br />

ve olası işbirliği seçeneklerinin<br />

meşruiyeti açısından oldukça<br />

önemlidir. Konseyin üyeleri Türkiye,<br />

Kazakistan, Azerbaycan<br />

ve Kırgızistan’dır.<br />

”<br />

Zirvenin bu yılki ana konusu turizm<br />

olunca Türk Keneşi’nde<br />

de turizm işbirliği çalışma grubu<br />

54 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


oluşturulmuş. 10 Aralık’ta üye<br />

ülkelerin Bakanlık temsilcilerinin<br />

katıldığı toplantıda şu kararlar<br />

alınmış:<br />

Kırgızistan’ın ulusal bir girişimi<br />

olan “Göçebe Oyunları”nın Türk<br />

Konseyi’nin ortak geleneksel<br />

etkinliği haline getirilmesi ve bu<br />

çerçevede 2014 Mayıs ayında<br />

Issık-Göl’de gerçekleştirilecek<br />

Birinci Göçebe Oyunları’na Türk<br />

Keneşi kapsamında üye ülkelerce<br />

katılım sağlanması... Bu etkinlik<br />

Kırgızların, dolayısıyla Türk<br />

göçebe kültürünün dünyaya tanıtımını<br />

amaçlayan kökbörü, at<br />

yarışı, güreş ve doğancılık gibi<br />

oyunları kapsıyor. Dünya göçebe<br />

oyunlarına Asya’dan 11 ülke,<br />

Rusya Federasyonun’dan ise 8<br />

Cumhuriyet katılacak.<br />

Kültürel turizmin geliştirilmesi<br />

amacıyla Dede Korkut’un<br />

iz bıraktığı yerleri kapsayacak<br />

güzergahlardan müteşekkil bir<br />

ortak turizm paketinin hazırlanması...<br />

Üye ülkeler arasında turistik ziyaretlerin<br />

artırılmasının yanı sıra<br />

tarihi İpek Yolu’nun üzerinde yer<br />

alan ülkelerin tarihi ve kültürel<br />

zenginlikleri ile doğal güzelliklerinin<br />

tanıtımı ve Türk dünyasına<br />

özgü kültürel ve düşünsel<br />

değerlerin, dans ve müziklerin<br />

dünyayla paylaşılması...<br />

Üye ülkelerce Azerbaycan’da<br />

gerçekleştirilecek 13. Uluslararası<br />

Azerbaycan Seyahat ve Turizm<br />

Fuarı’na bir fotoğraf sergisiyle<br />

ortak katılım sağlanması...<br />

Türk Keneşi Turizm Bakanları<br />

Toplantısı’nın 2014 yılının Nisan<br />

ayında Türkiye’de gerçekleştirilmesi<br />

ve söz konusu toplantıda<br />

Turizm Bakanları tarafından ortak<br />

bir işbirliği protokolü imzalanması...<br />

Bu kararların dışında 23-25<br />

Nisan’da Kazakistan’ın Almatı<br />

şehrinde Uluslararası Turizm<br />

Fuarı ve 24-26 Eylül’de Başkent<br />

Astana’da Turizm Sergisi düzenleneceğini<br />

ifade etmek gerekir.<br />

Türk Konseyi’nin çalışmalarını<br />

her zaman olduğu gibi yakından<br />

takip etmeyi sürdüreceğiz...<br />

KÖŞE YAZILARI<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 55


TURAN ÜLKÜSÜ<br />

VE ELÇİBEY<br />

Dr. Halit Gökalp KÜÇÜK<br />

Türk Dünyası Birlik Platformu Genel Koordinatörü<br />

KÖŞE YAZILARI<br />

Asıl adı Ebulfez Kadir Güloğlu<br />

Aliyev olan Ebulfez Elçibey 24<br />

Haziran 1938’de Şu an Azerbaycan<br />

Cumhuriyeti’ne bağlı<br />

bir özerk cumhuriyet olan<br />

Nahçıvan’ın Keleki köyünde<br />

doğdu. Babası Güney Azerbaycan<br />

Türklerinden Kadirkulu<br />

Bey ve annesi Anadolu’da doğup<br />

Keleki’ye göç etmiş Mehrinisa<br />

Hanım’dır. Babası 1943<br />

yılında II. Dünya Savaşı‘na katılmış<br />

ve bir daha kendisinden<br />

haber alınamamıştır.Ebulfeyz<br />

Elçibey İlköğrenimini ve liseyi<br />

Nahçıvan’dan zor şartlar altında<br />

tamamlamıştır.<br />

1957-1962 yıllarında Azerbaycan<br />

Devlet Üniversitesi Doğu<br />

Dilleri Enstitüsü, Arapça bölümünde<br />

okumuştur. Öğrencilik<br />

yıllarında Azerbaycan tarihini<br />

ve Azerbaycan inkılâbı tarihini<br />

öğreten dernekler kurmuştur.<br />

1963-1964 yıllarında ise<br />

Mısır›da tercüman olarak çalıştı.<br />

Elçibey, Azerbaycan›ın Rusya<br />

İmparatorluğu içinde bir sömürge<br />

olduğuna ve elbet bir gün<br />

bağımsız, demokratik bir cumhuriyet<br />

olacağına inanmıştır ve<br />

bu hedef ve fikirde ömrünü bu<br />

yola adamıştır.<br />

Siyasi mücadele hayatına 16<br />

Haziran 1989′da Azerbaycan<br />

Halk Cephesi’ni kurarak başlamıştır.Halk<br />

Cephesi hareketi esir<br />

Azerbaycan Türklerinin büyük<br />

ümit kaynağı olmuş, onlara hürriyet,<br />

adalet, bağımsızlık duygularını<br />

aşılamıştır. Kızıl Ordu’nun<br />

20 Ocak 1990′da Bakü’de<br />

hayata geçirdiği katliam sonucunda<br />

Azerbaycan’daki siyasi<br />

baskı rejimi derinden sarsılmış,<br />

dağılma sürecine giren Sovyetler<br />

Birliği yok oluş sürecine<br />

girmiştir. Elçibey, Dağlık Karabağ‘daki<br />

Ermeni ayrılıkçılığına<br />

yol vermemek ve Azerbaycan’ın<br />

Sovyetler ‘den bağımsızlığını<br />

kazanması için çalışmıştır. Sonucunda<br />

Azerbaycan,18 Ekim<br />

1991 de, Sovyetlerin dağılması<br />

sonucu bağımsızlığını ilan etmiştir.<br />

Azerbaycanhalk cephesi,<br />

7 Haziran 1992 deki parlamento<br />

seçimlerini kazanarak aynı<br />

zamanda edebiyatçı olan Prof.<br />

Dr.Ebulfeyz Elçibey Azerbaycan<br />

Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı<br />

seçilmiştir.<br />

Ben Atatürk’ün askeriyim…<br />

Ebulfez Elçibey Anıtkabir’de<br />

Deftere yazdığı nota:<br />

- ”Ey büyük Türk’ün büyük Komutanı!<br />

- Seni ziyaret etmekle özüm ve<br />

bütün milletim adına şeref duydum.<br />

-Senin esgerin.’’ (Kasım 1992)<br />

Elçibey yazdığı bu notta kendisini<br />

“ben Atatürk’ün askeriyim<br />

”diye tabir etmiştir.<br />

Elçibey, “Turan’ın yolu birleşik<br />

Azerbaycan’dan geçer”<br />

diyordu.<br />

Elçibey, Azerbaycan’ın Rusya-<br />

İmparatorluğu içinde bir sömürge<br />

olduğuna ve elbet bir gün<br />

bağımsız, demokratik bir cumhuriyet<br />

olacağına inanmıştır. Siyasi<br />

fikir olarak 1918’de kurulan<br />

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin<br />

kurucusu Mehmet Emin<br />

Resulzade‘den etkilenmiştir.<br />

Yaşamı boyunca Kuzey ve Güney<br />

Azerbaycan’ın mutlaka birleşmesi<br />

gerektiği ve Dağıstan‘a,<br />

Gürcistan‘a ve Ermenistan‘a<br />

verilen “Türk toprakları”nın tekrar<br />

Azerbaycan’a geri verilmesini<br />

savunmuştur.<br />

Elçibey’in Rusya’yı rahatsız<br />

eden icraatları…<br />

SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını<br />

elde eden Türk cumhuriyetleri,<br />

Moskova ekseninde<br />

dış politika yürütmesi nihai bir<br />

durumdu. Rusya elinden çıkan<br />

bu ülkelerde askeri varlığını sürdürerek<br />

birbaskı unsuru kurmak<br />

istiyor, böylece kendisinden<br />

ayrılmış olsalar bile onları<br />

kontrol altında tutmak istiyordu.<br />

Azerbaycan’ı kendi haline bırakmaları,<br />

onlar açısından mümkün<br />

değildi. Çünkü Azerbaycan pet-<br />

56 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


ol yataklarına bakımından zenginliğe<br />

sahipti, Azerbaycan’ın<br />

jeopolitik konumu Asya ile Avrupa<br />

arasında önemli bir konumdaydı,<br />

ayrıca Türk devletleri<br />

arasında köprü konumundaydı.<br />

Böyle önemli bir coğrafyada<br />

Azerbaycan’ın başına Ebülfez<br />

Elçibey gibi, Türk Milliyetçisi ve<br />

Rusya politikalarına ters bir kişi<br />

geçmişti. Dahası Elçibey Bağımsız<br />

devletler topluluğuna girmeyi<br />

reddediyor, bununla kalmayarak<br />

Rus askerlerini Azerbaycan<br />

topraklarından çıkartıyordu.<br />

Elçibey’in iktidarda kalması,<br />

Rus askeri stratejisinin güney<br />

ayağını boşlukta bırakıyordu.<br />

Azerbaycan’da Türklüğün yaşatılmasını,<br />

yüceltilmesini ve Türk<br />

âleminin tarihi misyonuna uygun<br />

bir mevkie yükseltilmesini<br />

savunan Elçibey, sadece Azerbaycan<br />

Türklerine hedef mesajlar<br />

vermekle kalmıyor, Rusların,<br />

arka bahçeleri gözüyle baktıkları<br />

Türk cumhuriyetlerinde yaşayan<br />

halklar açısından da bir bağımsızlık<br />

uyanışa sebep oluyordu.<br />

Ruslar, Elçibey’den kurtulmak<br />

onu etkisiz hale getirmek için<br />

her türlü yola başvurdular. Öncelikli<br />

olarakAzerbaycan’la ilgili<br />

baskı politikası Karabağ üzerinden<br />

yürütüldü. Ermenistan’daki<br />

Rus askeri güçleri Ermenilere<br />

destek vererek, Azerbaycan<br />

topraklarını (Karabağ) işgal edildi.<br />

Sonucunda Hocalı katliamı<br />

gibi tarihin en büyük katliamını<br />

Ermeniler gerçekleştirdi.<br />

Siyasi oyunların zamanı gelmiştir…<br />

Beklenen olur… Suret Hüseynov<br />

isimli Azeri subay, demokratik<br />

seçimle başa gelmiş bir<br />

Cumhurbaşkanı olan Ebulfez<br />

Elçibey‘e karşı 1993 yılında<br />

Gence’de isyan başlatmıştır.<br />

İç savaş çıkmasından endişe<br />

eden Elçibey gerekli demokratik<br />

duruşu göstererek, başka siyasilerinde<br />

bu mecliste yer alabileceği<br />

söylemiş, gelsinler bu ülkeyi<br />

beraber yönetelim demiştir.<br />

Sonrasında birçok siyasi oyunlar<br />

yaşanmış, Elçibey’in gücü<br />

azaltılmıştır. Yapılan seçimlerde<br />

bu sefer Cumhurbaşkanı koltuğuna<br />

Haydar Aliyev gelmiş ve<br />

Süret Hüseynov‘u Başbakan<br />

atamıştır… Sonrasında Süret<br />

Hüseynov kadere bakın ki 1995<br />

senesinde vatana ihanetten yargılanmış<br />

ve müebbet hapis cezasına<br />

çarptırılmıştır.<br />

Göktürklerden kalma “Bozkurt<br />

İşareti”<br />

Azerbaycanlı Prof. Dr. Hanım<br />

Halilova yazdığı “Ebulfeyz<br />

Elçibey’le bağımsızlığa giden<br />

yol” isimli kitabında rahmetli<br />

Alparslan Türkeş’le Elçibey arasındaki<br />

konuşmayışöyle anlatıyor.’’<br />

Alparslan Türkeş 3 Mayıs<br />

1992’de Azatlık Meydanındadır<br />

ve onu görmeye bir milyon insan<br />

gelir. Bu insanlar hep bir<br />

ağızdan ‘’Azatlık’’ diye bağırarak<br />

bozkurt işareti yapmaktadır.<br />

Alparslan Türkeş, Elçibey’e<br />

bu işaretin ne olduğunu sordu.<br />

Elçibey de kendisine: ‘’Bu bize<br />

Göktürklerden kalma bozkurt<br />

işaretidir’ ’dedi. Rusların simgesi<br />

ayı, Fransızların simgesi<br />

horoz, İngilizlerin aslandır.<br />

Türklerin simgesi de bozkurttur.<br />

Bozkurt, Ergenekon’dan çıkışta<br />

bize yol göstermiştir. Buna göre<br />

özgürlük mücadelesi veren insanlar<br />

bir gün, bir yol göstericinin<br />

kendilerini kurtaracağını ümit<br />

etmektedirler. Alparslan Türkeş,<br />

mitingde yapılan bozkurt işaretini<br />

çok beğendi ve kendisi de<br />

yaptı…<br />

Elçibey’in Vefatı...<br />

Elçibey 22Ağustos 2000’de<br />

62 yaşında kanserden tedavi<br />

gördüğü Ankara‘da hayatını<br />

kaybetmiştir.Bir milyona yakın<br />

insan cenaze törenine katılmıştır.<br />

Rahmetli Ebülfez Elçibey’in<br />

mezarı başkent Bakü’deki Fahri<br />

Hiyaban’da bulunmaktadır.<br />

Ardından…<br />

Onsuz geçen 14. yılı doldurduk.<br />

O Hayatı boyunca, Türk dünyasının<br />

birleşmesi ve kardeşliği<br />

için mücadele etti. Yaşasaydı<br />

Türk dünyası için her şey çok<br />

daha farklı gelişebilirdi. İnşallah<br />

önümüzdeki yıllarda Ebulfeyz<br />

Elçibey gibi; kudreti ve Türk<br />

Dünyasını ileriye götürecek liderleri<br />

bulabiliriz.<br />

MEKÂNI CENNET OLSUN…<br />

KÖŞE YAZILARI<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 57


SİVAS’TA ELÇİBEY KÜTÜPHANESİ AÇILDI<br />

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu, Sivas’ın merkezine 70 kilometre<br />

uzaklıkta bulunan kırsal bir alanda köy okulu olan Yıldızeli-Yakacık Çavuşlu Köyü Okuluna 1000 kitaplık<br />

kütüphane kurarak köy çocuklarının hizmetine sundu. Kütüphanenin mobilyalarını yaptıran ve<br />

düzenledikleri kampanya ile 1000 kitap toplayan Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu mobilya ve<br />

kitapları okul idaresinin gösterdiği odaya taşıyarak Ebulfez Elçibey Kütüphanesi kurdu.<br />

HABERLER<br />

SDÜ TARİH TOPLULUĞU’DAN “KIRIM HADİSESİ VE<br />

TÜRK DÜNYASINA BAKIŞ” KONFERANSI<br />

Süleyman Demirel Üniversitesi Tarih Topluluğu tarafından “Kırım Hadisesi ve Türk Dünyasına Bakış”<br />

konulu bir konferans düzenlendi.Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansı,<br />

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Topsakal verdi.<br />

Doç. Dr. İlyas Topsakal, Türk dünyasının çok büyük bir alanı kapsadığını ve Türklere bir coğrafya<br />

belirlemenin zor olduğunu belirterek “Dünyanın her yerinde Türkler var. Biz Türk tarihini Hunlardan<br />

itibaren başlatırız halbuki son zamanlarda yapılan çalışmalar ve çıkan tüm envanterler, Tarih ilminde<br />

İskitlerin Türk olduğunu gösterdi. Bizler dünyaya medeniyeti tanıtan, ordu kurmayı, yönetmeyi, giyinmeyi,<br />

yemeyi- içmeyi öğreten bir neslin torunlarıyız.” dedi. Türk milletinin geninde ırkçılık kavramının<br />

bulunmadığını savunan Topsakal, Batı kafasıyla tarihi yargılamanın tüm sosyolojik tahlil ve verileri<br />

yanlış çıkaracağını da sözlerine ekleyerek Kırım hadisesi hakkında bilgiler verdi.<br />

58 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


TÜRKÇE TOPLULUĞU’NDAN EĞİRDİR VE BUCAK’TA ŞİİR DİNLETİSİ<br />

Süleyman Demirel Üniversitesi Türkçe Topluluğu, Çanakkale şehitlerine hitaben hazırlanan “Er Meydanı”<br />

isimli şiir dinletisini sunmaya devam ediyor. Topluluk üyeleri bu kez de Eğirdir Sağlık Hizmetleri<br />

Meslek Yüksekokulu, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Halk Bilimleri ve Spor Topluluğu ve Bucak<br />

Oğuzhan Kültür Sanat Merkezi’nde öğrencilerle buluştu. Etkinlik, katılımcıların büyük beğenisini topladı.<br />

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ’NDE NEVRUZ KUTLAMASI<br />

Birçok ülkede coşkulu etkinliklerle kutlanan baharın müjdecisi Nevruz, Akdeniz Üniversitesi’nde<br />

de Öğrenci Konseyi, Türk Halk Bilimi Topluluğu, Avrasya Araştırmaları Topluluğu ve Kafkas<br />

Topluluğu’nun birbirinden renkli etkinlikleri ile kutlandı.<br />

Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Akıncı’nın ve Öğrenci Konseyi Başkanı<br />

Yunus Topal’ın örs üzerinde demir döverek başlattığı Nevruz eğlencesi; Akdeniz Üniversitesi Kafkas<br />

Topluluğu’nun dans gösterisi, yağlı güreş gösterisi, Akdeniz Üniversitesi Folklor Topluluğu’nun gösterisi,<br />

Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Halk Müziği dinletisi, Yörükler Derneği aşık<br />

atışmaları gibi birbirinden renkli etkinliklerle gün boyunca sürdü.<br />

Katılımcıların Nevruz ateşi üzerinden atladığı kutlamalara, Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gören<br />

yabancı öğrencilerin gerçekleştirdiği yöresel danslar damgasını vurdu. Baharın ve eğlencenin keyfini<br />

çıkartan öğrenciler, dans topluluklarının gösterilerine eşlik ederek gönüllerince eğlendiler.<br />

Nevruz kutlaması, öğrencilere pilav ve ayran dağıtımıyla son buldu.<br />

HABERLER<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 59


HABERLER<br />

MUĞLA’DA TENZİLE RÜSTEMHANLI İLE “İKİ DEVLET,<br />

TEK MİLLET, HOCALI’YA ADALET” KONFERANSI<br />

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türk Dünyası Topluluğu tarafından ATATÜRK Kültür Merkezi A Salonunda<br />

düzenlenen “İki Devlet, Tek Millet, Hocalı’ya Adalet” konferansına Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi<br />

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu, Türk Dünyası Topluluğu Başkanı Selim Öztürk,<br />

Türk Dünyası Topluluğu Koordinatörü Yrd. Doç. Güzine Uzun, Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği Başkanı<br />

Tenzile Rüstemhanlı, MHP İl Başkanı Mehmet Korkmaz, MHP Menteşe Belediye Başkan Adayı<br />

Osman Can Yenice ve öğrenciler katıldı.<br />

“HOCALI KATLİAMINDA DÜNYANIN GÖZÜ KÖR İDİ”<br />

Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı, “Ben eğer Kuzey Kıbrıs’ı, Kırım’ı, Güney<br />

Doğu’da ölen 30 bin Türk evladını yüreğimde hissetmiyorsam nasıl derim ben sizin kardeşinizim”<br />

diyerek sözlerine şöyle devam etti.<br />

“2. Dünya Savaşında Ukrayna’da bir kadın faciası yaşanmıştı. Bizim için Almanların orada insanları diri<br />

diri toprağa gömmesi en büyük acı ve faciaydı ama inanın Hocalı’yı yaşayan biri olarak söylüyorum,<br />

Hocalı kadar zalimce yapılmış zalimlikle ikinci bir soykırım yoktur. Hocalı’nın nüfusu 7 bin kişiydi, bu<br />

gün o insanlar yok. Bu gün 673 kişi cesedi bulundu, Bin 500 kişinin nerde olduğu belli değil, 5 binin<br />

üzerinde kişi ise esir düştü. Hocalı’da yaşananlar katliam değil, bir soykırımdı. Hocalı katliamında<br />

Dünyanın gözü ve vicdanı kör idi” dedi.<br />

“TÜRKLÜĞÜNÜZDEN ASLA TAVİZ VERMEYİN”<br />

Rüstemhanlı, “1948 yılında tüm dünya Yahudilere yapılanları soykırım olarak kabul etti. Hocalı’da yapılanlar<br />

onunla aynıdır, Hocalı’da insanlar etnik kimliklerine göre öldürüldüler, Hocalı’da insanlar dini<br />

kimliklerine göre öldürüldüler. Hocalı’dakiler Azerbaycanlı oldukları için değil, Türk oldukları için öldürüldüler.<br />

Eğer biz tarihimizden ders alsaydık, bu gün Karabağ işgal altında olmazdı. Bakın sizlerden bir<br />

şey rica ediyorum, her şeyden taviz verin, ama Türklüğünüzden ve Türkiye’den sakın taviz vermeyin.<br />

Kurtuluş Savaşında tek başınıza savaştınız, yalnız kurttu Türkiye. bugün ise Türkiye’nin arkasında<br />

koca bir Türk Coğrafyası var” dedi.<br />

Konferansın ardından Türk Dünyası Topluluğu Başkanı Selim Öztürk, Türk Dünyası Topluluğu Koordinatörü<br />

Yrd. Doç. Güzine Uzun tarafından Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği Başkanı Rüstemhanlı’ya<br />

çiçek ve plâket verildi.<br />

60 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1


RAUF DENKTAŞ İÇİN GİRNE’DE ANMA TÖRENİ<br />

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş için anma töreni düzenledi.<br />

GAÜ Kıbrıs Yerleşkesi Girne Kampüsü Millenium Kompleks Senato Kongre Salonu’nda GAÜ Öğretim<br />

Görevlisi Prof. Dr. Saadettin Yıldız’ın konuşmasıyla başlayan törende, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf<br />

Raif Denktaş’ın hayatını anlatan belgesel gösterimi yapıldı.<br />

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, halka açık olarak gerçekleşen törene GAÜRektör Yardımcısı<br />

Sadık Ülker, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Türkay Akpınar ile çok sayıda öğrenci ve öğretim<br />

görevlisi katıldı.<br />

GAÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Saadettin Yıldız, gerçekleştirmiş olduğu konuşmasında,<br />

“Türkiye için Atatürk neyseKıbrıs içinde Rauf Raif Denktaş odur. Bu kıyaslama size abartılı<br />

görünebilir amaTürkiye de bir var oluş mücadelesi verildi onunda lideri Mustafa Kemal Atatürk idi.<br />

Kıbrıs’ta ki varoluş mücadelesinin lideri de merhum Rauf Raif Denktaş tır” dedi.<br />

GAÜ Öğretim görevlilerinden Latif Akça ise, konuşmasına, Denktaş’ın bir şiiri ile başlayarak, Denktaş<br />

için vatan ve millet kavramlarının değerinden bahsetti.<br />

“Denktaşca” dergisinin ilerlediğini söyleyen Akça, KKTC üniversitelerinin işbirliğinde dergiyi oluşturduklarını<br />

belirtti. Ayrıca, Dentaş’ın anıt mezarının henüz yapılamadığından duyduğu üzüntüyü paylaşan<br />

Akça, öğrencilere, mezun olduktan sonra gidecekleri yerlerde KıbrısTürkünün 90 yıllık mücadelesini<br />

anlatmalarını istedi.<br />

Araştırmacı yazar Harid Fedai ise, Kıbrıs Türk tarihinden bahsederek, milli mücadele günlerinde yaşanan<br />

anılara değindi.<br />

Törenin sonunda Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş belgeselinin izlenmesinin ardından, fotoğraf sergisi<br />

gezildi.<br />

HABERLER<br />

Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe |<br />

61


TAVSİYE KİTAPLAR<br />

ÖMÜRDEN SAYFALAR<br />

BAHTİYAR VAHAPZADE<br />

Yayım Tarihi: 2000<br />

Yayınevi: Ötüken Yayınevi<br />

Sayfa Sayısı: 304<br />

Bahtiyar Vahapzade, Azerbaycanlı<br />

sanatçıların Türkiye’de en çok tanınanıdır.<br />

Ülkemizdeki bir çok dergide<br />

şiir ve makaleleri ve çeşitli yayınevlerince<br />

ondan fazla kitabı yayınlanır.<br />

Ömürden Sayfalar Vahapzade’nin hatıralarıdır.<br />

İlk bölümde Vahapzade’nin<br />

“Otobiyografim ve “Ömürden Sayfalar<br />

isimli iki yazısı bulunur. Bu yazılarda<br />

yazar çocukluğuyla beraber devrinin<br />

iktisadî, siyasî ve sosyal panoramasını<br />

verir. Ömürden Sayfalar’ın diğer bölümlerinin<br />

başlıkları: “sanat görüşüm,<br />

ana, vatan, dil, din, tarih, edebiyat, seyahat<br />

ve musikidir. Vahapzade’nin ilgi<br />

çekici görüş ve düşüncelerini aksettiren<br />

bu on bölümde, toplam yirmi beş<br />

makale mevcuttur. Vahapzade’yi çeşitli<br />

yönleriyle tanıtan bu kitap, bugüne kadar<br />

sanatçının ülkemizde yayınlanan<br />

en güzel ve en faydalı eseridir.<br />

62 | Gökkubbe | Sayı:1 | Yıl:1<br />

ELÇİBEY İLE BAĞIM-<br />

SIZLIĞA GİDEN YOL<br />

PROF.HANIM HALİLOVA<br />

Yayım Tarihi: 2013<br />

Yayınevi: Töre Devlet Yayınevi<br />

Sayfa Sayısı: 516<br />

Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı<br />

Ebülfez Elçibey’in vefatından<br />

önce dava arkadaşı Prof. Dr. Hanım<br />

Halilova’dan son isteği: “Tarihi yaşayanların<br />

anlatması ve yazması en<br />

doğrusudur. Tarihe yanlış not düşülmemesi<br />

için yaptığımız mücadeleyi<br />

muhakkak bir kitap yazarak anlat;”<br />

olmuştur.<br />

Rus ordusu destekli Ermenilerin,<br />

Azerbaycan topraklarını işgalinde:<br />

“Onlar Şii, biz Sünni’yiz;” diyen<br />

ABD’deki Turgut Özal’ın sonraki tavırlarını;<br />

Süleyman Demirel, Alparslan<br />

Türkeş, Bülent Ecevit, Tansu Çiller<br />

ve Devlet Bahçeli’nin Azerbaycan Bağımsızlık<br />

Hareketi’nin lideri Elçibey’le<br />

olan temaslarını; kimlerin yardımını<br />

görüp, kimlerin yan çizdiğini; kimlerin<br />

ihanetine uğradıklarını; mücadele arkadaşının<br />

kaleminden okuyacaksınız.<br />

ŞEHRİYAR VE BÜTÜN<br />

TÜRKÇE ŞİİRLERİ<br />

DR. YUSUF GEDİKLİ<br />

Yayım Tarihi: 2000<br />

Yayınevi: Ötüken Yayınevi<br />

Sayfa Sayısı: 304<br />

Çağdaş Güney Azerbaycan Edebiyatı’nın<br />

en büyük şairi olan Şehriyar aynı zamanda<br />

bütün zamanların en büyük<br />

şairlerinden biridir. Eser, Şehriyar’ın<br />

en meşhuru “Heyderbaba’ya Selam”<br />

olmak üzere Türkçe yazılmış 92 şiirini<br />

muhtevidir. Eserin girişinde, Şehriyarın<br />

hayatı, sanatı, eserleri ve görüşleri<br />

hakkında makaleler mevcuttur. Heyderbaba,<br />

ildırımlar şahanda Seller, sular<br />

şakghıldayıp ahanda Gızlar ona sef<br />

bağlayıp bahanda Selam olsun şövketüze,<br />

elüze Menim de bir adım gelsin<br />

dilüze.


Yıl:1 | Sayı:1 | Gökkubbe | 63


Şehitler Hıyabanı (Şehitlik)<br />

1918 senesinde Nuri Paşa komutasında, Bakü uğruna savaşlarda şehit düşmüş Azerbaycanlı ve Türk askerlerinin gömüldükleri<br />

yerdir. Bakü’nün Sebail İlçesinde yerleşmektedir. Sovyet döneminde 1924-1990 yıllarında mezarlık lağvedilmiş ve yerinde<br />

Dağüstü Park (eğlence merkezi) yapılmıştır. 1990 yılında Sovyet-Rus askeri birliklerinin Bakü’de sivil ahaliye karşı yapmış<br />

oldukları toplu 20 Ocak katliamından sonra arazi yeniden Şehitler Hıyabanı adlanmaya başlamış ve Ocak katliamı şehitleri de<br />

oraya gömülmüşler. Hıyabanda 20 Ocak katliamının şehitlerinden başka, Karabağ savaşı şehitlerinin bir kısmı da defnedilmiştir.<br />

Şehitler Hıyabanı yurtdışından ülkemize gelen resmi heyetlerin protokol ziyaret yerlerinden biridir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!