23.09.2015 Views

Hayat Dergisi 201525

  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayı 001 / 2015<br />

HAYAT<br />

Avrupa`nın<br />

Mültecilerle<br />

imtihanı...<br />

Bir Başarı<br />

Hikayesi!<br />

s. 4<br />

iPhone 6s<br />

cıktı!<br />

s. 6


Avrupa´da n<br />

Avrupa´daki Mülteci krizinin sonu görünmüyor.<br />

Avrupa’daki mülteci krizi gittikçe daha büyük boyutlara ulaşıyor. Macaristan’ın Sırbistan sınırının kapatılmasından<br />

sonra gözler Hırvatistan’a çevrilirken, Hırvatistan da çok sayıda mültecinin topraklarına<br />

giriş yapması durumunda sınırlarını kapatacağı konusunda uyarı yaptı.<br />

Sınırların korunması için gerektiği<br />

durumda harekete geçmesi için,<br />

ordusunu şimdiden alarm durumuna<br />

geçirdi. 24 saat içerisinde,<br />

8 binin üzerinde mültecinin Sırbistan<br />

sınırında hüküm süren kaotik<br />

durum içerisinde Hırvatistan’a<br />

geçtiği belirtildi. Hırvatistan’ın<br />

sınırlarını kapatacağı yönündeki<br />

uyarılarına tepki gösteren Belgrad,<br />

uluslararası mahkemeye başvuracağını<br />

açıkladı. Diğer yandan Macaristan,<br />

mülteci sorununu ele<br />

alma biçimine yönelik uluslararası<br />

tepkilere kayıtsız kalarak, Hırvatistan<br />

sınırlarındaki olağanüstü hali<br />

genişleteceğini duyurdu.<br />

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri<br />

Ban Ki Mun, mültecilerin onurlu ve<br />

insan haklarına saygılı bir biçimde<br />

ele alınmaları gerektiğini söyleyerek<br />

hassasiyet bildirdi. Avrupa<br />

Birliği göçmen komiseri Dimitris<br />

Avramopulos, Budapeşte’de Macaristan<br />

Dışişleri Bakanı ile gerçekleştirdiği<br />

basın açıklamasında<br />

duvarların ve şiddetin mültecileri<br />

durdurmadığını söyledi. Ayrıca<br />

Macaristan’ı ortak çözüm arayışında<br />

Avrupa Birliği ile işbirliği içinde<br />

olmaya davet etti. Macaristan<br />

Dışişleri Bakanı ise, polislere taş<br />

atan kişilere destek çıkanların şiddeti<br />

teşvik ettiğini söyledi.


eler oluyor?<br />

Polis bu insanların Budapeşte‘den<br />

trene binmesine izin vermiş ancak<br />

onları kentin batısındaki bir<br />

mülteci kampında zorla indirmeye<br />

çalışmıştı. Göçmenler eğer kampta<br />

kayıt yaptırırlarsa Almanya ve diğer<br />

AB ülkelerinde iltica başvurusunda<br />

bulunamayacaklarından endişe<br />

ediyor ve trenden inmeyi reddediyor.<br />

Konu Macar parlamentosunun<br />

da gündeminde. Macar<br />

milletvekilleri bugün sınır kontrollerinin<br />

artırılmasını, yeni kamplar<br />

kurulmasını öngören bir tasarıyı<br />

oylayacak, ülkede olağanüstü hal<br />

ilan edip etmemeyi görüşecek. Avrupa<br />

Birliği‘nde de konuyla ilgili üç<br />

toplantı daha var.<br />

Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya<br />

ve Macaristan liderleri Prag‘da<br />

olağanüstü zirve yapıyor<br />

AB dışişleri bakanları Brüksel‘de toplanıyor<br />

Avrupa Komisyonu yetkilileri ise<br />

Bodrum‘un karşısındaki Yunan<br />

adası Kos‘a giderek mülteci ve göçmen<br />

akınının yarattığı güçlükleri<br />

yerinde inceliyor. BM ise AB‘ye 200<br />

bin mülteciyi kabul etme ve bunları<br />

katılımın zorunlu olduğu bir program<br />

çerçevesinde tüm üye ülkelere<br />

dağıtma çağrısı yaptı.<br />

BM Mülteci Örgütü Başkanı Antonio<br />

Guterres, ayrıca AB‘nin özellikle<br />

Yunanistan‘da mültecileri karşılamak<br />

için amaca uygun merkezler<br />

kurması gerektiğini söyledi.<br />

Avrupa Konseyi Başkanı Donald<br />

Tusk ise bu sayının 100 bin olması<br />

gerektiğini söylüyor. Şu anki hedef<br />

40 bin. Macaristan Başbakanı<br />

Viktor Orban dün konunun „Avrupa‘nın<br />

değil Almanya‘nın problemi“<br />

olduğunu çünkü gelenlerin çoğunun<br />

oraya gitmerk istediğini söylemişti.<br />

Orban, Alman hükümetinin geçen<br />

hafta Avrupa‘ya gelen Suriyeli mültecilere<br />

kapılarının açık olduğu<br />

şeklindeki açıklamasının ülkesine<br />

gelen insan sayısını artırdığını savunuyor.<br />

Ancak AB‘nin mülteciler<br />

konusundaki kriz toplantılarını yöneten<br />

Lüksemburg Dışişleri Bakanı<br />

Jean Asselborn dün gece bir Alman<br />

kanalına çıkarak bu sözleri eleştirdi<br />

ve „Bazen Viktor Orban‘ın yerine<br />

utanç duyasımız geliyor“ diye konuştu.<br />

AB ülkeleri arasında daha fazla<br />

mülteci ve göçmen alması için<br />

baskı altında olan ülkelerin başında<br />

İngiltere geliyor.<br />

İngiltere Başbakanı David Cameron‘ın<br />

bugün yeni rakamlar açıklaması<br />

bekleniyor.<br />

„<br />

Bazen (Macaristan<br />

Başbakanı) Viktor<br />

Orban‘ın yerine utanç<br />

duyasımız geliyor<br />

Lüksemburg Dışişleri Bakanı<br />

Jean Asselborn


Tanay Demir<br />

Bir<br />

Başarı Hikayesi


23 yaşında üniversiteyi bitirmeye hazırlanıyor. İşte yeteneği<br />

doğuştan, başarısı eğitimden gelen bir gencin azimli bir başarı<br />

öyküsü…<br />

Kayseri‘de doğup büyüğen<br />

Tanay Demir, ilk Okulu Kayseride<br />

bitirdi. Orta Okul için İstanbul‘daki<br />

abisinin yanına giden<br />

Tanay Demir, iki sene burda<br />

okudu. Daha sonra Annesinin<br />

ve Babasının yanına gelme kararı<br />

alan Tanay Avusturya gelir.<br />

Avusturya Macerası<br />

Avusturya‘ya gelir gelmez Okula<br />

kayıt olur. Orta Okul Oberau‘a<br />

kayıt olan Tanay ikinci Sınıftan<br />

okula başlangıc yapar. Okul‘da<br />

sesiz sakın bir kişi olan Tanay<br />

almancası olmamasına rağmen<br />

Derslerinde gayet başarılı olur.<br />

Okul ve Camii saysinde edindiği<br />

cevrede gittikce sevilmeye<br />

başlar. Etrafa ayak uydurmakda<br />

zorluk cekmeyen Tanay kısa sürede<br />

kendisine birçok arkadaş<br />

edinir. Orta okulu başarılı bir<br />

şekilde bitiren Tanay, yüksek<br />

okullara kaydını verir. Malesef<br />

hiçbir okul Tanayı kabul etmez.<br />

Hedefleri olan Tanay okumaktan<br />

vazgecmez. Polytechnische<br />

Schule‘ye giden Tanay bir sensini<br />

burda gecirir. Elektronik<br />

üzerinde okumak istiyen Tanay,<br />

şansını tekrar dener ama yine<br />

olamaz. Bu işin peşini bırakmaz<br />

ve başka bir okula kaydını<br />

yaptırır. Bu okulda yarım sene<br />

okur ve HTL Elektronik bölümüne<br />

kayıt olmak için tekrar<br />

başvurda bulunur. Azmin zaferi<br />

sonunda istediği okula kabul<br />

edilir ve bu okulda okumaya<br />

başlar. Dört sene boyunca yine<br />

başarılı bir Perfonmans gösteren<br />

Tanay bu okulda başarılı bir<br />

şekilde bitirir. Ama okulu tam<br />

olarak bitirimesi için Üniversiteye<br />

gidebilmesi için iki sene<br />

daha okuması gerekiyordu. Radikal<br />

bir karar alan Tanay kalan<br />

iki senesini Viyana‘da devam<br />

etme kararı aldı.<br />

Viyana Macerası<br />

Zorluklar yine Tanayı bekliyordu.<br />

Viyana sandığdan daha zor<br />

olcaktı. Ev problmei gurbet içinde<br />

gurbet cekmesi işini daha<br />

da zorlıyacaktı. Ama herşeye<br />

rağmen ordada kendisine cevre<br />

ve arkadaş edinen Tanay<br />

bu sıkıntıları da atlatır. Nekadar<br />

Viyanada olsa Feldkirchi ve Vorarlbergi<br />

asla unutmaz. Sık sık<br />

gel git yaparak Ailesi ve arkadaşlarını<br />

ziyaret eden Tanay<br />

yokluğnu kimsye hisetirmez.<br />

Mutlu sona cok az kalmıştır. İki<br />

seneyi bitirip Maturasını alıp<br />

yıllardır arzuladığı Üniversiteye<br />

başlar.


iPhone 6s<br />

iPhone 6s’i kullandığınız anda, onun bambaşka bir şey olduğunu hissedeceksiniz. 3D Touch, tek<br />

bir bastırma hareketiyle her zamankinden daha fazlasını yapmanıza imkan sunuyor. Live Photos,<br />

anılarınıza son derece canlı bir şekilde hayat veriyor. Ve bu sadece bir başlangıç. iPhone 6s’i<br />

daha derinlemesine incelediğinizde, onun her zerresinde inovasyon olduğunu görebilirsiniz.<br />

Multi‐Touch’a yeni bir dokunuş.<br />

İlk iPhone, dünyaya Multi-Touch’ı tanıtmış ve<br />

insanların teknolojiyi deneyimleme biçimini<br />

tamamen değiştirmişti. 3D Touch ile, daha önce<br />

mümkün olmayan birçok şeyi yapabilirsiniz. 3D<br />

Touch, ekrana ne kadar kuvvetli bastırdığınızı<br />

algılayarak, her şeyi çok daha hızlı ve kolayca<br />

yapmanıza imkan sağlıyor. Ve yepyeni Taptic<br />

Engine’ın sağladığı küçük dokunuşlarla, size<br />

gerçek zamanlı geri bildirimler de veriyor.<br />

12 MP fotoğraflar. 4K videolar.<br />

Ve Live Photos. Anılarınızı canlandırın.<br />

Dünyanın en sevilen kamerası, şimdi her zamankinden<br />

daha gelişmiş. 12 megapiksel iSight<br />

kamera, net ve ayrıntılı fotoğraflar çekiyor.<br />

1080p HD videodan dört kata kadar daha<br />

yüksek çözünürlüğe sahip, göz alıcı 4K videolar<br />

kaydediyor. iPhone 6s, ayrıca, yeni 5 megapiksel<br />

FaceTime HD kamerasıyla otoportre değerinde<br />

selfie’ler de çekiyor. Ve sevdiğiniz anları yeniden<br />

yaşamanın yeni bir yolunu sunuyor: Live Photos.<br />

Bu özellik, fotoğrafınızdan hemen önceki<br />

ve sonraki anları hareketli ve sesli bir şekilde<br />

kaydediyor ve sadece bir bastırma hareketiyle<br />

görüntüyü harekete geçiriyor.<br />

A9. Akıllı telefonlarda<br />

şimdiye kadar görülen en gelişmiş çip.<br />

iPhone 6s gücünü özel olarak tasarlanmış 64<br />

bit A9 çipten alıyor ve eskiden yalnızca masaüstü<br />

bilgisayarlarda görülebilen bir performans<br />

sunuyor. Grafiklerin yoğun olarak kullanıldığı<br />

tüm favori oyunlarınız ve uygulamalarınızda<br />

yüzde 70’e kadar daha hızlı CPU performansı ve<br />

yüzde 90’a kadar daha hızlı GPU performansı<br />

elde edebilirsiniz.<br />

Çığır açan bir tasarım.<br />

Şimdi yepyeni bir dokunuşla.<br />

İnovasyon bazen ilk bakışta fark edilemeyebilir.<br />

Ancak iPhone 6s’i yakından incelediğinizde,<br />

köklü yenilikler yapıldığını göreceksiniz. iPhone<br />

6s’in gövdesi, havacılık endüstrisinde de kullanılan<br />

bir alaşım olan 7000 Serisi alüminyumdan<br />

üretiliyor. Cam yüzeyi, akıllı telefonlarda<br />

kullanılan camların en güçlüsü ve en dayanıklısı.<br />

Üstelik, uzay grisi, gümüş ve altın renginin yanı<br />

sıra şimdi yeni roze altın da renk seçenekleri<br />

arasında.


Gelişmiş güvenlik. Parmaklarınızın ucunda.<br />

Şimdi her zamankinden daha hızlı, daha iyi ve<br />

daha gelişmiş bir parmak izi sensörü kullanan<br />

Touch ID, telefonunuzun kilidini açmanızı kolay<br />

ve güvenli hale getiriyor.<br />

Ultra hızlı wireless.<br />

Daha hızlı Wi‐Fi.<br />

iPhone 6s, ultra hızlı wireless teknolojilerini<br />

destekliyor.* Bu da tüm dünyada daha fazla<br />

yerde, daha çok sayıda yüksek hızlı ağa bağlanabileceğiniz<br />

anlamına geliyor. Ve gelişmiş Wi‐Fi<br />

sayesinde, olağanüstü wireless hızlarına ulaşabiliyorsunuz.<br />

Benzersiz bir deneyim, benzersiz bir telefonda.<br />

iOS 9, en gelişmiş, en akıllı ve en güvenli mobil<br />

işletim sistemimiz. Yeni ve güçlü yerleşik uygulamalar,<br />

Siri’nin gelişmiş özellikleri ve sistem<br />

genelinde yapılan iyileştirmeler sayesinde, iOS<br />

9 şimdi her zamankinden daha akıllı ve vazgeçilmez.<br />

Apple donanımlarına derinlemesine entegre<br />

olduğu için, her şeyin birlikte mükemmel<br />

bir uyum içinde çalışmasına olanak sağlıyor.<br />

Tüm bunların yanı sıra, App Store da iPhone’un<br />

becerilerinden en iyi şekilde yararlanmak üzere<br />

özel olarak geliştirilmiş muhteşem uygulamalarla<br />

dolu.


Kitap anıtımı<br />

T<br />

Neden Kur‘an Peygamberi Hz. Muhammed...? Çünkü Kur‘an için o,<br />

hayatın aktif, kurucu ve inşa edici bir öznesidir. Misyonu ölümsüz<br />

olandır. Kur‘an, onu çağa taşımak için çırpınır. Onun tarihe hapsolmasını<br />

önlemek için onunla ilgili tarihsel olayları müminin yüreğine,<br />

imanına, ibadetine taşır. Kur‘an müminin hayatında onu güncel<br />

kılmak için ne gerekiyorsa yapar. Kur‘an‘ın bak dediği yerden bakanlar<br />

ise onu „üretmek“ için çaba harcarlar. Kur‘an‘da onu, onda<br />

Kur‘an‘ı görürler. Onu Kur‘an‘la, Kur‘an‘ı onunla tanırlar. Kur‘an‘a<br />

onun aynası, ona Kur‘an‘ın aynası gibi bakarlar. Çünkü onlar, onun<br />

risalet mirasına ihanet etmekten korkarlar<br />

Fatih’i yetiştiren atmosferin resmi, kanaatimizce, genç nesillere,<br />

“geniş ufuklu insanlar” olabilmenin sırlarını vermektedir.<br />

Böyle insanlar yetiştirmede hayli çorak dönemler<br />

yaşayan bu ülkenin eğitimcilerine, bahsi geçen noktada<br />

başarılı olmuş bir devrin insanlarını anlatmanın, gelecekte<br />

bu sorunları aşma adına, faydalı olacağını düşünüyoruz.<br />

Her biri, İstanbul kadar mühim fetihler gerçekleştirmesini<br />

umduğumuz nesillere, bir damla can suyu olabilmesi<br />

temennisiyle hazırlanan bu eser, dileriz, geleceğin Fatihlerine<br />

ulaşır.<br />

Türkiye‘nin ilk yerli motor fabrikasını kurarken hangi esrarengiz olaylar yaşandı!<br />

Almanya‘daki ünlü Kürhaus Oteli‘nde yapılan çok gizli toplantıya nasıl katıldı?<br />

Bu esrarengiz toplantıda konuşulanları duyunca hangi kararı aldı! Sovyetler<br />

yıkıldıktan hemen sonra, dönemin Rus Büyükelçisi Albert Çernişev Erbakan‘dan<br />

ne istedi! Erbakan, Ankara‘daki elçilikte üç gün boyunca Ruslara ne anlattı?<br />

Bir bayram sabahı asılan Saddam Hüseyin ile, Bağdat‘taki Başkanlık Sarayı‘nın<br />

avizeli salonunda ne konuştular? Saddam‘a hangi tavsiyede bulundu?<br />

1974 Barış Harekatı sırasında, Erbakan‘a, „Kıbrıs‘a gerekirse kayıkla çıkarım“<br />

diyen komutan kimdi? Amerikan Savaş Gemisine davet edilen Refah Partili<br />

milletvekillerine hangi gösteri yapıldı! Kırgızistan Cumhurbaşkanı ile 4 saat<br />

boyunca ne konuştu? 96 Yaşındaki yaşlı Kırgız‘ı ağlatan olay neydi?<br />

Hepsi ve çok daha fazlası, Davam‘da…


KİTAP<br />

OKU<br />

MUYORUZ<br />

!


Şehr-i İ<br />

İstanbul, Türkiye‘de yer alan şehir ve ülkenin 81<br />

ilinden biri. Ülkenin en kalabalık, ekonomik ve<br />

sosyo-kültürel açıdan en önemli şehridir. Şehir,<br />

iktisadi büyüklük açısından dünyada 34., nüfus<br />

açısından belediye sınırları göz önüne alınarak<br />

yapılan sıralamaya göre Avrupa‘da birinci, dünyada<br />

ise Lagos‘tan sonra altıncı sırada yer almaktadır.<br />

İstanbul Türkiye‘nin kuzeybatısında, Marmara<br />

kıyısı ve Boğaziçi boyunca, Haliç‘i de çevreleyecek<br />

şekilde kurulmuştur. İstanbul kıtalararası bir şehir<br />

olup, Avrupa‘daki bölümüne Avrupa Yakası<br />

veya Rumeli Yakası, Asya‘daki bölümüne ise<br />

Anadolu Yakası veya Asya Yakası denir. Tarihte<br />

ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi<br />

ve Haliç‘in sardığı bir yarım ada üzerinde kurulan<br />

İstanbul‘un batıdaki sınırını İstanbul Surları<br />

oluşturmaktaydı. Gelişme ve büyüme sürecinde<br />

surların her seferinde daha batıya ilerletilerek<br />

inşa edilmesiyle 4 defa genişletilen şehrin 39<br />

ilçesi vardır. Sınırları içerisinde ise büyükşehir<br />

belediyesi ile birlikte toplam 40 belediye bulunmaktadır.<br />

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul,<br />

330-395 yılları arasında Roma İmparatorluğu,<br />

395-1204 ile 1261-1453 yılları arasında Bi<br />

zans İmparatorluğu, 1204-1261 arasında Latin<br />

İmparatorluğu ve son olarak 1453-1922 yılları<br />

arasında Osmanlı İmparatorluğu‘na başkentlik<br />

yaptı. Ayrıca İstanbul, hilafetin Osmanlı İmparatorluğu‘na<br />

geçtiği 1517‘den kaldırıldığı 1924‘e<br />

kadar İslam‘ın da merkezi oldu.<br />

Son yıllarda birbiri ardına ortaya çıkartılan arkeolojik<br />

bulgularla insanlık tarihine ilişkin önemli bilgiler<br />

elde edilmiştir. Yarımburgaz Mağarası‘ndan<br />

çıkarılan taş aletlerle, ilkel insan izlerinin 400.000<br />

yıl öncesine dayandığı ortaya çıkmıştır.Anadolu<br />

Yakası‘nda yürütülen kazı çalışmaları ve bunlara<br />

bağlı araştırmalar, şehirde tarım ve hayvancılığa<br />

dayalı ilk yerleşik insan topluluğunun MÖ<br />

5500‘lere tarihlenen Fikirtepe Kültürü olduğunu<br />

göstermiştir. Bu arkeolojik bulgular yalnızca<br />

İstanbul‘un değil, tüm Marmara Bölgesi‘nin en<br />

eski insan izleridir. İstanbul sınırları içinde kent<br />

bazında ilk yerleşimler ise Anadolu Yakası‘nda<br />

Kalkedon; Avrupa Yakası‘nda Byzantion‘dur.<br />

Cumhuriyet dönemi öncesinde egemenliği altında<br />

olduğu devletlere yüzlerce yıl başkentlik yapan<br />

İstanbul, 13 Ekim 1923 tarihinde başkentin<br />

Ankara‘ya taşınmasıyla bu özelliğini yitirmiş; ancak<br />

ülkenin ticaret, sanayi, ulaşım, turizm, eğitim,<br />

kültür ve sanat merkezi olma özelliğini sürdüregelmiştir.


stanbul<br />

„<br />

Karadeniz ile Marmara Denizi‘ni bağlayan ve Asya<br />

ile Avrupa‘yı ayıran İstanbul Boğazı‘na ev sahipliği<br />

yapması nedeniyle, İstanbul‘un jeopolitik önemi<br />

oldukça yüksektir.Bugün tamamına yakını doldurulmuş<br />

olan ya da kaybolan doğal limanları<br />

vardır. Bu özellikleri yüzünden bölge toprakları<br />

üzerinde uzun süreli egemenlik anlaşmazlıkları<br />

ve savaşlar yaşanmıştır. Başlıca akarsular Riva,<br />

Kâğıthane ve Alibey dereleridir.İl toprakları az<br />

engebelidir ve en yüksek noktası Kartal ilçesindeki<br />

Aydos Tepesi‘dir. İldeki başlıca doğal göller<br />

Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Durusu gölleridir.İl<br />

ve yakın çevresinde, Karadeniz ile Akdeniz<br />

makro iklimleri arasında geçiş özellikleri görülür.<br />

Hava sıcaklıkları ve yağış ortalamaları düzensiz;<br />

bitki örtüsü dengesizdir.<br />

İstanbula sahip olan bütün<br />

dünyaya hükmeder. Dünya<br />

tek bir devlet olsa idi, taht<br />

şehrinin İstanbul olması gerekirdi.<br />

Napolyon Bonapart


Hz. Mevlana<br />

ve Konya<br />

Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî Mevlânâ Celâleddîn-î<br />

Rûmî; 30 Eylül 1207, Belh - 17 Aralık 1273,<br />

Konya), şâir düşünce adamı ve mutasavvıf. Tasavvufta<br />

Mevlevî yolunun öncüsüdür. Mevlana<br />

portresini ve Mevlana Türbesini ilk defa yaptıran<br />

Prenses Gürcü Hatun ile yakın dosttur. Bilinen<br />

tek Mevlânâ portresinin ve Mevlânâ türbelerinin<br />

ortaya çıkışı bu şekilde olmuştur.<br />

Mevlânâ 30 Eylül 1207 tarihinde Horasan‘ın<br />

Belh yöresinde, bugün Tacikistan sınırları içinde<br />

kalan Vahş kasabasında doğmuştur. Annesi,<br />

Belh Emiri Rükneddin‘in kızı Mümine Hatun;<br />

babaannesi, Harezmşahlar hanedanından Fars<br />

Prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultan‘dır.<br />

Babası, „alimlerin sultânı“ unvanı ile tanınmış,<br />

Muhammed Bahâeddin Veled; büyükbabası,<br />

Ahmed Hatîbî oğlu Hüseyin Hatîbî‘dir. Babasına<br />

Sultânü‘l-Ulemâ unvanının verilmesini kaynaklar<br />

Türk gelenekleri ile açıklamaktadır. Etnik<br />

kökeni tartışmalı olup; Fars, Tacik veya Türk olduğu<br />

yönünde görüşler mevcuttur.<br />

Mevlânâ, dönemin İslâm kültür merkezlerinden<br />

Belh kentinde hocalık yapan ve Sultan-ül Ulema<br />

(Alîmlerin Sultânı) lakabıyla anılan Bahaeddin<br />

Veled‘in oğludur. Mevlânâ, babası Bahaeddin<br />

Veled‘in ölümünden bir yıl sonra, 1232 yılında<br />

Konya‘ya gelen Seyyid Burhaneddin‘in mânevi<br />

terbiyesi altına girmiş ve dokuz yıl ona hizmet<br />

etmiştir. 1273 yılında vefat etmiştir.<br />

Mevlânâ, yazdığı Mesnevî adlı eserinde kendi<br />

adını Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin<br />

el-Belhî şeklinde vermiştir.Burada yer alan Muhammed<br />

isimleri baba ve dedesinin ismi, Belhî<br />

ise doğduğu şehir olan Belh‘e nispettir. Lakabı<br />

Celâleddin’dir. “Efendimiz” anlamındaki “Mevlânâ”<br />

unvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir.Bir<br />

diğer lakabı olan Hudâvendigâr<br />

ise Mevlânâ‘ya babası tarafından takılmıştır ve<br />

„sultan“ manasına gelmektedir. Mevlânâ, doğduğu<br />

kente nispetle Belhî şeklinde anıldığı gibi<br />

hayatını sürdürdüğü Anadolu‘ya nispetle kendisine<br />

Rûmî de denmektedir. Ayrıca müderrisliği<br />

nedeniyle Molla Hünkâr ve Mollâ-yı Rûm olarak<br />

da anılmaktaydı.<br />

Mevlana‘dan sözler:<br />

-Gerçek aşk’ı biIen kaIp bir damIa suya biIe hürmetIe<br />

bakar.<br />

-Nasibinde varsa aIırsın karıncadan biIe ders.<br />

Nasibinde yoksa bütün cihan önüne seriIse<br />

sana ters.<br />

-Bizi biIen biIir, biImeyende kendisi gibi biIir!<br />

-AItın ne oIuyor, can ne oIuyor, inci, mercan da<br />

nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiIiye<br />

feda ediImedikten sonra.


Konya, Türkiye‘nin yüz ölçümü bakımından en<br />

büyük ili ve en kalabalık yedinci şehri. 31 ilçeden<br />

oluşan Konya‘da TÜİK‘in 2013 verilerine göre<br />

2.079.225 kişi yaşamaktadır.[1] Trafik plaka numarası<br />

42‘dir. 1875‘te kurulan Konya Belediyesi,<br />

1987‘de çıkarılan 3399 sayılı yasa gereğince<br />

„büyükşehir“ statüsüne kavuşmuş olup 1989‘dan<br />

beri belediye hizmetleri bu statüye göre yürütülmektedir.<br />

2014‘te 6360 sayılı kanun ile büyükşehir<br />

belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.<br />

Ekonomik açıdan Türkiye‘nin gelişmiş kentlerinden<br />

biri olan Konya doğal ve tarihsel zenginlikleriyle<br />

de önem taşır. Dünyanın en eski yerleşimlerinden<br />

biri olan Çatalhöyük, 2012 yılında<br />

UNESCO Dünya Miras Listesi‘ne alınmıştır. Şehir<br />

Anadolu Selçukluları’nın ve Karamanoğulları’nın<br />

başkentliğini yapmıştır.Türkiye‘nin en<br />

önemli sanayi kentlerindendir. Anadolu Kaplanları‘ndandır.<br />

Şehrin futbol takımı Torku Konyaspor‘dur.<br />

Yöresel yemekleri Etliekmek,Bamya Çorbası,<br />

Mevlana böreği, Fırınkebabı dır. Konya’nın<br />

simgeleri arasında Mevlana Müzesi (Kubbe-i<br />

Hadrâ), çift başlı kartal dır. İle adını veren Konya<br />

şehrinin isminin Kutsal Tasvir anlamındaki „İkon“<br />

sözcüğüne bağlı olduğu iddia edilir. Mitolojide<br />

bu konuda değişik rivayetler bulunmaktadır. Bu<br />

hikâyelerden birinde anlatıldığı üzere, kente dadanan<br />

ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi<br />

olarak bir anıt yapılır ve üzerine de olayı anlatan<br />

bir resim çizilir. Bu anıta verilen isim, İkonion<br />

dur. İkonion adı, zamanla İcconium‘a dönüşür.<br />

Şehir 1467 senesinde kalıcı Osmanlı egemenliğine<br />

geçmiştir. Sultan II. Mehmed Konya‘yı<br />

zaptederek Karamanoğlu hakimiyetine son vermiştir.<br />

Osmanlı devrinde Konya önce Karaman<br />

Eyaletinin sonrada Konya Vilayetinin merkezi<br />

olmuştur. Osmanlı Rus Savaşı ve Balkan Harbi<br />

sonunda zorunlu göçe zorlanmış yüzbinlerce<br />

müslüman[3] Arnavut,Çerkes,Boşnak kökenli<br />

Balkan ve Kafkas muhaciri tarıma elverişli olması<br />

sebebiyle Konya ve İlçelerine İskan edilmişlerdir.<br />

Konya, Türkiye‘deki en eski yerleşim birimlerinden<br />

biridir. Konya‘da yerleşimin Prehistorik (Tarih<br />

öncesi) çağdan başladığı görülmektedir. Konya‘nın<br />

merkezinde yer alan ve aynı zamanda bir<br />

höyük olan, Anadolu Selçuklu sultanı II. Alaeddin<br />

Keykubad‘a nispetle Alâeddin Tepesi adı verilen<br />

suni tepe ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucu,<br />

prehistorik çağ içinde gerek Neolitik (Cilalı<br />

Taş Devri) ve Kalkolitik ve gerekse Erken Bronz<br />

Çağlarına ait kültürel bulgulara rastlanmıştır.<br />

Yine prehistorik çağa ait höyüklerden, merkeze<br />

15 km mesafede yer alan ve Konya‘nın bugünkü<br />

merkez Harmancık mahallesinde yer alan Karahöyük<br />

ve Konya Ovası üzerinde, bulunmuş en<br />

eski ve en gelişmiş Neolitik devir yerleşim merkezi<br />

olan Çatalhöyük bulunmaktadır.


T<br />

ürkiye‘de ne<br />

7. Haziran Secimleri bitti Bombalar patladı, Terör olayları arttı ve en önemlisi<br />

hergün Şehit haberleri alır olduk. Peki bu duruma gelmemizin nedenleri nelerdir?<br />

Secimler bitti mevcut Hükümet partisi AKP<br />

iktidarı kaybetti ve Koalisyon arayışlarına<br />

başladı. Her ne hikmetse tam bu zamanda<br />

Suruc ilcemizde bir Patlama gerçekleştirildi.<br />

32 kişinin öldüğü saldırıda cok sayıda yaralıda<br />

vardı. Artık hicbirşey eskisi gibi olmıyacaktı.<br />

Devlet yıllardır yürüttüğü cözüm sürecini<br />

rafa kaldıracak ve tüm Terör gruplarına<br />

savaş acacaktı. Yıllardır yapılan yanlış politkanın<br />

sonucunu askerimiz ve polisimiz<br />

ödiyecekti. Tükiye Savaşa doğru gidiyordu.<br />

Bir tarafta PKK bir tarafta İŞİD bir tarafta Paralel<br />

Örgüt dedikleri Fetullahcılar. Peki neden<br />

bu duruma geldik? Hükümetin acıklaması<br />

şöyle oldu PKK cözüm sürecinde silah<br />

depoladı bizi kandırdı. Koskoca Devlet üç beş<br />

tane Teroriste kanıyorsa burda bir sorun var<br />

demektir. Aynı şeyi Paralel Örgüt içinde aynı<br />

şeyler söylendi yine kandırılmış bir devlet.<br />

Devleti kimse kandıramaz ordaki şahısların<br />

yanlış politikası bu durma gelmemize neden<br />

oldular. Tük Kürt sorunu Sağcı Solcu derken<br />

Türkiyenin üzerinde yine büyük oyunlar oynanıyor.<br />

Devleti yönetenler kendisne gelip<br />

doğru yolu bulup bu işe bir cözüm bulması<br />

gerek. Asında cözüm basıt. Öncelikle bu işi<br />

Türkiye‘nin başına saranlar yanı Masonları<br />

Siyonistleri ve Dış Gücleri derhal Türkiyeden<br />

kovacaksın. Kim bunlar derseniz başta Amerikalılar<br />

Yahudiler Almanlar gizli servisler ve<br />

Ermeniler. Eğer bunları kovarsanız Türkiye<br />

bağımsızlğını ilan eder şuan malesef Türkiye‘nin<br />

ayanda Prangaları var. Bunlardan<br />

kurtulmanın tek yolu bu. İslam Devletleri bir<br />

olup birlik ve beraberlik içinde bu işin altından<br />

kalkabilirler. Şimdi yeniden secimler<br />

var 1 Kasımda eğer AKP nin istediği gibi bir<br />

sonuc cıkmazsa malesef çok zor günler Türkiyeyi<br />

bekliyor.


ler oluyor?<br />

Kesinlikle savaş olmasını kimse istemiyor.<br />

Buna bende dahil. Savaş bir çözüm getirmez.<br />

Savaşın getirdiği bir şey varsa oda acı,<br />

hüzün ve sarılamayan sürekli akan yaralar.<br />

Ülkenin gündemi o kadar karışık iken meclis<br />

kapalı. Meclisin tam kadro aktif olarak<br />

çalışması gerekli. Tatil zamanı değil. Erken<br />

seçim olursa AKP‘nin tekrardan iktidar olur<br />

mu? Sanmıyorum. HDP‘nin barajın altına<br />

düşeceğini de düşünmüyorum. AKP, MHP‘nin<br />

milliyetçi seçmenine yaklaşıp oy alsa; belli bir<br />

oyu HDP‘ye gidecek. Sonuç olarak 4 partide<br />

meclise girer. Şu an Türkiye‘nin ihtiyacı gerilimin<br />

azalması ve terörün bitmesi. Türkiye<br />

şu an Suriye‘de IŞİD‘e ; Irak‘da PKK‘ya karşı<br />

operasyonlar düzenlemekte. Görünen o ki<br />

dış politikada sorunlar var. Türkiye, Suriye ve<br />

Irak arasında savaş olmasını istemiyoruz.


En güzel Şiirler ve Sözler<br />

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?<br />

Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?<br />

Sevmek için güzele mi bakmalı?<br />

Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz<br />

mı?<br />

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?<br />

Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?<br />

Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?<br />

Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?<br />

Solması için gülü dalından mı koparmalı?<br />

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?<br />

Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?<br />

Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz<br />

mı?<br />

Victor Hugo<br />

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;<br />

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.<br />

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;<br />

Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.<br />

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;<br />

Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.<br />

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;<br />

Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!<br />

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,<br />

Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;<br />

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.<br />

Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?<br />

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,<br />

Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.<br />

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?<br />

Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..<br />

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!<br />

Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?<br />

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.<br />

Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,<br />

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;<br />

Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.<br />

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;<br />

Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!<br />

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;<br />

Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?<br />

Sakarya Türküsü<br />

Ne hasta bekler sabahı,<br />

Ne taze ölüyü mezar.<br />

Ne de şeytan, bir günahı,<br />

Seni beklediğim kadar.<br />

Geçti istemem gelmeni,<br />

Yokluğunda buldum seni;<br />

Bırak vehmimde gölgeni<br />

Gelme, artık neye yarar?<br />

Necip Fazıl Kısakürek<br />

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;<br />

Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?<br />

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?<br />

Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!<br />

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;<br />

Sakarya, kandillere katran döktü geceler.<br />

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,<br />

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!<br />

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;<br />

Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.<br />

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;<br />

Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?<br />

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!<br />

Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!<br />

Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,<br />

Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!<br />

Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;<br />

Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!<br />

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;<br />

Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!<br />

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;<br />

Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!<br />

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;<br />

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..


Mona Roza<br />

Mona Roza, siyah güller, ak güller<br />

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak<br />

Kanadı kırık kuş merhamet ister<br />

Ah, senin yüzünden kana batacak<br />

Mona Roza siyah güller, ak güller<br />

Ulur aya karşı kirli çakallar<br />

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa<br />

Mona Roza, bugün bende bir hal var<br />

Yağmur iğri iğri düşer toprağa<br />

Ulur aya karşı kirli çakallar<br />

Açma pencereni perdeleri çek<br />

Mona Roza seni görmemeliyim<br />

Bir bakışın ölmem için yetecek<br />

Anla Mona Roza, ben bir deliyim<br />

Açma pencereni perdeleri çek...<br />

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi<br />

Bende çıkar güneş aydınlığa<br />

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi<br />

Seni hatırlatıyor her zaman bana<br />

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi<br />

Zambaklar en ıssız yerlerde açar<br />

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur<br />

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar<br />

Işıksız ruhumu sallar da durur<br />

Zambaklar en ıssız yerlerde açar<br />

Ellerin, ellerin ve parmakların<br />

Bir nar çiçeğini eziyor gibi<br />

Ellerinden belli oluyor bir kadın<br />

Denizin dibinde geziyor gibi<br />

Ellerin, ellerin ve parmakların<br />

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona<br />

Saat onikidir söndü lambalar<br />

Uyu da turnalar girsin rüyana<br />

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar<br />

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona<br />

Akşamları gelir incir kuşları<br />

Konar bahçenin incirlerine<br />

Kiminin rengi ak, kimisi sarı<br />

Ahh! beni vursalar bir kuş yerine<br />

Akşamları gelir incir kuşları<br />

Ki ben Mona Roza bulurum seni<br />

İncir kuşlarının bakışlarında<br />

<strong>Hayat</strong>la doldurur bu boş yelkeni<br />

O masum bakışlar su kenarında<br />

Ki ben Mona Roza bulurum seni<br />

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza<br />

Henüz dinlemedin benden türküler<br />

Benim aşkım uymaz öyle her saza<br />

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler<br />

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza<br />

Artık inan bana muhacir kızı<br />

Dinle ve kabul et itirafımı<br />

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı<br />

Alev alev sardı her tarafımı<br />

Artık inan bana muhacir kızı<br />

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak<br />

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış<br />

Bir gün gözlerimin ta içine bak<br />

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış<br />

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak<br />

Altın bilezikler o kokulu ten<br />

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne<br />

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen<br />

Bir tüy ki kapalı gece ve güne<br />

Altın bilezikler o kokulu ten<br />

Mona Roza siyah güller, ak güller<br />

Geyve‘nin gülleri ve beyaz yatak<br />

Kanadı kırık kuş merhamet ister<br />

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!<br />

Mona Roza siyah güller, ak güller


Fatih Sultan M<br />

Osmanlı İmparatorluğu’nun 7’nci padişahı olan II. Mehmet diğer adıyla Fatih Sultan Mehmet,<br />

İstanbul’u fethine imza atan ve daha sonra ‘Büyük Türk’ olarak anılan dönemin en önemli padişahlarından<br />

biridir.<br />

30 Mart 1432 doğumlu olan Fatih Sultan Mehmet,<br />

Sultan II. Murat ve Hüma Hatun’un oğlu olarak<br />

Edirne’de dünyaya geldi. Devrinin en büyük ulemalarından<br />

biri olarak bilinen Fatih Sultan Mehmet,<br />

şehzadelik yıllarında dahi dikkat çekici özelliklere<br />

sahipti. Fatih Sultan Mehmet, 7 yabancı dil bilirdi.<br />

Alim, şair ve sanatkarları sık sık bir araya getirir ve<br />

onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve<br />

bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırarak<br />

daha sonra bu makaleleri incelerdi.<br />

Sitti Hatun ile evlendirildi<br />

Henüz şehzadelik yıllarında babasıyla beraber<br />

birçok savaşa katılma fırsatı bulan Fatih Sultan<br />

Mehmet, iki ağabeyinin erken yaştaki ölümleri sonucu<br />

tahtın vârisi oldu. Manisa’da bir dönem geçiren<br />

Mehmet, 17 yaşına geldiğinde Gülbahar Hatun<br />

ile birlikteliğini tasvip etmeyen babası tarafından<br />

Dulkadir hanedanından Süleyman Bey‘in kızı Sitti<br />

Hatun ile evlendirildi.<br />

İlk isyanı başarıyla bastırdı<br />

Babası II. Murat’ın 3 Şubat 1451’de ölmesiyle tahta<br />

geçen 19 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet, gerek<br />

batıda ve gerekse de doğuda genç yaşı ve tecrübesizliği<br />

dolayısıyla ilk başta önemli bir tehdit olarak<br />

algılanmadı. Tahta geçmesinin ardından Karamanlılar<br />

yerel beylikleri yeniden diriltmek üzere ayaklanarak<br />

Seydişehir ile Akşehir’i ele geçirdi. Bunun<br />

üzerine 1451’in yazında Mehmed Anadolu‘ya geçti<br />

ve kısa sürede bu isyanı bastırdı.<br />

Fırsatı değerlendirmek istediler ama…<br />

Mehmed’in Anadolu’da bulunmasını fırsat bilen<br />

Doğu Roma İmparatoru Konstantinos ulakları<br />

vasıtasıyla Süleyman Çelebi’nin torunu Şehzade<br />

Orhan’ın ödeneğinin yapılmadığını, ödeneğin ikiye<br />

katlanmaması halinde Orhan’ın Osmanlı tahtında<br />

hak iddia etmesine izin vereceği tehdidinde bulundu.<br />

Mehmed sorunu çözeceğini söyleyerek elçileri<br />

gönderdi ancak Edirne‘ye döndükten sonra Orhan<br />

için ayrılmış olan gelirlere el koydu ve İstanbul’un<br />

ablukaya alınmasını emretti.<br />

70 gemi karadan Haliç’e indirildi<br />

1451 yılı sonlarına doğru İstanbul’u nasıl fethedebileceğini<br />

planlarını yapmaya başlayan Fatih Sultan<br />

Mehmet, ordusuyla birlikte 23 Mart’ta Edirne’den<br />

hareket etti. 2 Nisan’da İstanbul surlarına yaklaşan<br />

Mehmet, 6 Nisan sabahı ilk saldırıya başladı. Kuşatma,<br />

aralıklı çatışmalarla 53 gün boyunca sürdü.<br />

İstanbul’u fethedebilmek için donanmasını Haliç’e


ehmet<br />

kimdir?<br />

indirmesi gerektiğini anlayan Mehmet gemilerini<br />

karadan geçirmeye karar verdi. Bugünkü Dolmabahçe’den<br />

Kasımpaşa’ya uzanan güzergaha kalaslar<br />

döşendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22<br />

Nisan sabahında Haliç’e indirildi.<br />

“Bundan sonra tahtım İstanbul’dur”<br />

Teslim olma çağrılarına karşılılık bulamayan Osmanlı<br />

ordusu, 29 Mayıs’ın ilk saatlerinde taarruza<br />

başladı. Üç dalga halinde gerçekleştirilen taarruzun<br />

ardından son olarak öldürücü darbeyi vurmak<br />

üzere yeniçeriler devreye girdi. Bu sırada yaralanan<br />

Giustiniani‘nin savaş alanından ayrılması şehri<br />

savunanların arasında büyük moral bozukluğuna<br />

neden oldu. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı<br />

askerleri „Kerkoporta“ adlı kapıdan içeri girmeyi<br />

başardı. Kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağı<br />

dikildi. Mehmet fethin ilk günü öğleden sonra şehre<br />

girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve “Bundan<br />

sonra tahtım İstanbul‘dur” diye buyurdu. Avrupa’daki<br />

hakimiyeti pekiştirdi<br />

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden sonra<br />

batıdaki hakimiyeti pekiştirmek, sınırları genişletmek,<br />

İslam’ı en uzak yerlere kadar yaymak ve Hıristiyan<br />

birliğini bozmak amacıyla Avrupa üzerine bir<br />

çok sefer düzenledi. Sırbistan (1454,1459), Mora<br />

(1460), Eflak (1462), Boğdan (1476), Bosna-Hersek,<br />

Arnavutluk, Venedik (1463-1479), İtalya (1480) ve<br />

Macaristan seferleriyle Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’daki<br />

hakimiyeti pekiştirdi.<br />

‘Büyük Türk’ olarak anılıyor<br />

İstanbul’u fethetmesinde sonra Fethin Babası anlamına<br />

gelen Ebû ʾl-Feth, daha sonraki dönemlerde<br />

ise Fatih olarak anılmaya başlandı. Ayrıca Avrupa’da<br />

Büyük Türk anlamına gelen Grand Turco<br />

olarak da anılıyor. Bunların haricinde İstanbul’un<br />

Fethi ile birlikte Orta Çağı sonlandırıp Yeni Çağı<br />

başlatması sebebiyle Çağ Açan Hükümdar, 1000<br />

senelik Bizans İmparatorluğunu yıkması sebebi ile<br />

Roma İmparatoru anlamına gelen Kayser-i Rum<br />

olarak da biliniyor.<br />

3 Mayıs 1481’de vefat etti<br />

1481 yılında, yeni bir sefere hazırlandığı sırada<br />

hastalandı ve 3 Mayıs 1481’de Gebze civarındaki<br />

ordugâhında vefat etti. Gut hastalığından öldüğü<br />

sanılmakla birlikte, zehirlendiği de söyleniyor. Ölümünden<br />

sonra tahta oğlu II. Bayezid geçti. Fatih<br />

Sultan Mehmet, bugün Fatih Camii’ndeki türbesinde<br />

yatıyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!