08.05.2020 Views

Ekonomi dergisi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

E

K

O

N

O

M

İ

CETERİS

PARİBUS

Neslihan muslu

0502170032


KÖŞE YAZISI

02

MEGAPİKSELLER

03

GÜNCEL

09

GEÇMİŞ

13

Kısaca 16

BİYografİ

26

KÖŞE YAZISI

02

MEGAPİKSELLER

03

DİJİTAL PARA GELİYOR

09

STEVE HANKE

10

WALL STREET İFLASI

12

FİLM ÖNERİLERİ

15

ENDÜSTRİ 4.0/ TOPLUM 5.0

17

KİTAP İNCELEMELERİ

22

BİRİKİM TAVSİYESİ

24

STEVE JOBS

26

dibe vurdu, binlerce şirket ve

Borsa

battı. Milyonlarca insan işsiz kaldı.

banka

Ekim 1929 tarihe KARA PERŞEMBE

24

geçti ve büyük buhranın başlangıcı

olarak

5.0 felsefesi “Teknoloji toplumlar tarafından

Toplum

tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak

bir

algılanmalı” görüşü üzerinde temelleniyor.

İÇİNDEKİLER

Mayıs 2020

BÖLÜMLER

29 Soru-cevap

27 SORU-CEVAP

Wall Street İflası Endüstri 4.0/ Toplum 5.0

oldu.

1


Köşe Yazısı

TÜRKİYE’DE PANDEMİ YÖNETİMİ…

Nesl han Muslu

Kov d-19 pandem s dünyayı der nden sarsıyor.

Etk n n büyük olacağı kabul ed l yor ancak daha

y ye g d ş bekleyen az. V rüsün küresel b r

ekonom k kr z tet kled ğ se aş kar. Yen kr z n

ne ölçekte etk leyeceğ henüz bell değ l.

K m s ne göre 2008 kr z nden, k m s ne göre de

Büyük Buhran’dan daha etk l b r kr z gel yor.

Pek Türk ye kr zle karşılaşınca ne yaptı?

Gerçekten başarılı oldu mu? Ç n’ n Wuhan

kent nde ortaya çıkan bu v rüsün küresel salgına

dönüşmes yle ülkeler sağlık h zmetler nden

çalışma hayatına, ekonom den eğ t m

kurumlarına kadar pek çok alanda tedb rler

aldı. Vaka sayısının artması le beraber Ç n’de

yaşanan hastaneler n yeters zl ğ , sorunun

Türk ye’de de yaşanması ht mal n akıllarda

oluşturuyor. Bugünkü g b kr t k dönemlerde

hasta yatağı veya yoğun bakım mkanlarının

yeterl olup olmadığına bakılır. “Ama” le

başlayan savunma cümleler kabul görmez.

Vatandaş, sadece tedav ye er ş p er şmed ğ le

lg len r. Bu mücadele sayes nde Türk ye, sağlık

alanında uygulanan pol t kaların doğruluğunu

b r kez daha gözler önüne serd . Türk ye bu

açıdan y b r sınav vermekted r.

31 lde sokağa çıkma kısıtlaması kararları, bell

yaş gruplarına sokağa çıkma yasağı get r lmes ,

dış hat ve ç hat uçuşlarının durdurulması,

sınırların kapatılması, ller arası yolcu traf ğ n n

kes lmes alınması zor önlemlerd . Ayrıca dar

gel rl lere madd destek sağlanması, ücrets z

maske sunulması, esnafa destek olunması,

heps nden öte devlet n vatandaşını ölüme terk

etmemes ve sah p çıkması...

Özetle, dünyanın en güçlü ülkes olan ABD

per şan b r halde ve ş md dünyanın en zordak

ülkes değ l m ? Türk ye’n n sunduğu fırsatlar

ekonom k ve demokrat k dönüşümle b rl kte

değerlend r ld ğ nde, Türk ye’y k mse tutamaz!

2


SALGINI, DÜNYA

COVID-19

EKONOMİYİ NEGATİF

GENELİNDE

ETKİLERKEN, MOBİL

YÖNDE

EKONOMİSİ BU

UYGULAMA

DÖNEMDEN OLUMLU ETKİLENİYOR.

Global SaaS şirketi Adjust'ın yıllık Global Mobil

Uygulama Trendleri raporundaki verilere göre,

2020 yılında birçok sektörü kapsayan

uygulamalara yapılan kullanıcı girişlerinde ve

kullanıcıların yeni Uygulamaları indirmelerinde

ciddi bir artış var.

İŞ UYGULAMALARI’nda uygulama içi hareketlerde

%75, uygulamayı yeni indirenlerde %70.

YEME İÇME UYGULAMALARI’nda uygulama içi

hareketlerde %73, uygulamayı yeni indirenlerde

%21.

OYUN UYGULAMALARI’nda uygulama girişlerinde

%47 ve yeni uygulama indirmelerinde de %75 artış

görüldü.

3


4


Uluslararası içecek

şirketi Coca Cola,

ekonomik krizden dolayı

Lübnan'daki fabrikasını

kapatma kararı aldı.

Lübnan'da Coca Cola'nın

bünyesinde üretim yaptığı

Ulusal İçecekler Şirketi'nden

yapılan yazılı açıklamada,

ekonomik ve mali sıkıntılar

dolayısıyla 31 Mayıs 2020

tarihi itibarıyla şirketin

ülkedeki faaliyetlerine son

vereceği belirtildi.

5


6


İNTERNETTEN ALIŞVERİŞ

YAPANLAR DİKKAT!

HAZİRAN SONUNA

KADAR GEÇERLİ OLACAK

KORONAVİRÜS

SALGINI

İNTERNETTEN

YAPILAN

ALIŞVERİŞLERİ

ARTIRMIŞTI. GELEN

SON DAKİKA

HABERİNE GÖRE;

BİLGİ

TEKNOLOJİLERİ VE

İLETİŞİM KURULU

KARARIYLA YENİ TİP

KORONAVİRÜS

(KOVİD-19) SALGINI

NEDENİYLE E-

TİCARET

SİTELERİNDEN

ALINAN

GÖNDERİLER İÇİN

BAŞLATILAN

"TEMASSIZ

TESLİMAT"

UYGULAMASI

HAZİRAN SONUNA

KADAR GEÇERLİ

OLACAK.

7


8


DİJİTAL PARA GELİYOR !

Corona virüs salgını ile birlikte dijital para

tartışmaları daha da arttı. Ülkeler ve

şirketler dijital para konusunda

hazırlıklarını yapıyor. Önümüzdeki

dönemde dijital paraların ulusal paraların

yerini alması bekleniyor. Çin yakında dijital

para ile maaş bile ödeyecek. Ancak dijital

para ile kripto paranın karıştırılmaması

gerekiyor. Dijital paraların arkasında yine

merkez bankaları olacak.

Akıllı telefonlardaki elektronik cüzdan

uygulamalarına yüklenecek olan e-RMB (e-

Renminbi) ilk aşamada küçük ölçekli

ödemelerin yapılmasına izin verecek. Elinde

nakit bulunduranların da bu nakitlerini dijital

paraya (e-RMB) dönüştürülmesine doğal

olarak izin verilecek. Küresel anlamda dijital

paraya geçen büyük ekonomilerden ilki olan

Çin'de bazı kamu görevlileri mayıs ayından

itibaren ücretlerini e-RMB olarak alacaklar.

Dünyada 5G teknolojisinde önde giden Çin,

dijital para sistemini de ilk hayata geçiren

büyük ekonomi olmaya doğru gidiyor.

Halihazırda Alipay ve WeChat ile dijital ödeme

sistemine aşina olan Çin halkı, koronavirüs

karantinası sırasında e-ticarete, dolayısıyla

dijital ödeme sistemlerine daha fazla yönelmiş.

2014'ten bu yana dijital para geliştirmelerine

başlamış olan Çin yeni ekonomi bölgesi olan

Xiong'an'da dijital Renminbi kullanımını

başlatıyor. İlk pilot bölgede 38 milyondan fazla

nüfus var.

Dijital paralar ile kripto paraları karıştırmayalım!

KRİPTO PARA DEĞİL

Zira dijital paralar, hali hazırda kullanılan ulusal

paraların yerini alacak. Aslında halihazırda hepimiz

dijital para kullanıyoruz. Bankadaki IBAN

hesaplarımızın arasında gidip - gelen paralar zaten

dijital para. Kripto paralar Ulusal Merkez Bankaları

dışındaki blokchain sistemlerinde madenciliği

yapana verilen "ödül paralar" ve arkalarında

herhangi bir otorite yok (Bu konuya başka bir

yazıda değineceğim!). Dijital paraların ise öyle

değil, arkalarında yine merkez bankaları olacak.

9


durumdaki para birimleri üzerine yaptığı ses uyandıran

Zor

tanınan ünlü ekonomist, tıklım tıklım kitap dolu ofisinde,

konuşmalarla

bozan e-posta çıktısına doğru sallıyor parmağını. Bu, Hanke’nin

sinirini

İktisat Bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştığı Johns

Uygulamalı

derslerinin Perşembe günü (ama pazartesi gibi) başlayacağını,

dönem

gününün atlanacağı bildiriliyor. “Her yıl” diyor Hanke, “tüm

Cuma

BU ADAM

TATİLLERİ

ORTADAN

KALDIRACAK

STEVE

HANKE

Üniversitesinden gelen bir duyuru. E-postada öğretim

Hopkins

İşçi Bayramı’nın sürekli değişen tarihi yüzünden güz

elemanlarına,

ÇOK

GERGİN

planımı sil baştan yapmak zorunda kalıyorum”.

10


kargaşa çıkıyor. Trilyonlarca iş saati boşa harcanıyor.

ceketli bir radikal gibi, kaşlarını kaldırarak.

misyon edinmiş kendine. Bir saatçinin oğlu olan Hanke,

Takvimi’nde 1 Ocak daima pazartesi gününe geliyor.

gününüzü haftanın hep aynı günü

Doğum

Bir daha duvar takvimine ihtiyaç

kutluyorsunuz.

Sonsuz bir kesinlik düşünün.

duymuyorsunuz.

Orioles takımının Toronto Blue Jays’le

“Baltimore

arifesi Pazar gününe geliyor. Bu da yılsonu

diyor Hanke bunun için.

artacak”

anki takvimden yakınan bir tek Hanke değil.

Şu

kilise müdavimlerini çok sinirlendiriyor.

yılla aslında çözemediğimiz o sinir bozucu 1,2422

artık

kısmın beş ya da altı yıl boyunca birikmesine

günlük

tatili yapılıyor.

İşçi sendikalarına yakın duran Ecınımic Policy

Geçmemeli de zaten.”

Hanke sonucuna önem veren yaklaşımının,

spor kulübü sahibi. Öyle ya da böyle, tüm dünyayı bu

kampanyasını bir başkasını yürütmesi gerekecek.

Sebebini sorduğumuzda “Zamanım yok da ondan”

diyor Hanke.

etrafında attığımız her turda oluşan ve dört yılda bir

saçmalıklar bir sürü zaman kaybı demek. Onun

Bu

hüsranını tüm okulla çarpınca, üstüne benzer

bu

değişikler yapacak binlerce benzer yeri ekleyince (spor

izin veriliyor. Sonra çalışmanın olmadığı, Artık Hafta

ligleri, devlet kurumları, şirketler) ortaya tam bir

“Toplantıları bir düşünsenize!” diyor Hanke, blazer

Group’un başkanı Lawrence Mishel gibi ekonomistler

bunun iyi olmadığı görüşünde. “Tatil günleri olmayan

Hanke gerçekten de radikal biri ama rasyonel

bir çok insan için eğlence kaybı demektir bu” diyor

Mishel. “Asla kamuoyu yoklamasını geçemez.

hassas ölçüm için yanıp tutuşuyor. Şu an kullanılan ve

16.yüzyılda benimsemiş olan Gregoryen takvimi bir

kenara atmak, yıldan yıla değişen günlerin, artık

günlerin yerine saat gibi tıkır tıkır işleyen bir

muhalefete karşılık kazanacağını inanıyor. Ona tek

gereken, sistemi herkesten önce benimseyecek biri;

mekanizma getirmek istiyor. Hanke’nin, Johns Hopkins

Üniversitesi’nden fizik ve gökbilim profesörü Richard

bir Eastman ya da maliyetleri düşürmek isteyen bir

conn- Henry’yle birlikte geliştirdiği Hanke-Henry Sabit

sisteme ikna edecek kapsamlı bir reklam

maçlarının daima Çarşamba gününe geldiğini

hatırlamanız yetecek” diyor Hanke.

Hanke-Henry sistemi İşçi Bayramı gibi her yıl

haftanın başka gününe denk gelen tatil günlerine

sabitliyor. Dahası, gerek Noel arifesi gerekse Yılbaşı

programlarını ayarlamak için zaman ve para kaybını

ortadan kaldırıyor. “Gayrisafi Yurtiçi Hasıla doğrudan

İngiltere’nin 13. Papa Gregory’nin 1582’de geliştirdiği

takvimi benimsemesi 200 yıl sürmüştü. Ortodoks

kilisesi hala benimsemiş değil. Gregory’nin amacı, her

yıl gerçekleşen ve ekinoksu 11 dakika öne çeken Jülyen

düzeltmekti..

sistemini

te Fransız devrimcileri karşı çıkıp 10 günlük

1793’

hafta sistemini getirdiler. 1928’deyse Kodak’ın

George Eastman, personelini 13 aylık bir

kurucusu

çalıştırmayı denedi.

takvimle

Ancak bu tür reformlar dünyanın güneş etrafındaki

yörüngesine yetişmek için tuhaf uzunlukta haftalar

kullandıkları için başarısız oldular. Çünkü böyle

yapınca Hristiyanların Pazar günü de kayıyor ve bu da

Hanke’nin planı, yörüngeyi yedişer günlük

ayırarak inançlara da zarar vermiyor.

bölümlere

ortaya, ayların sırasıyla 30-30-31 gün olduğu 4

Böylece

dönemlik bir düzen çıkıyor. Bu ritmik düzenin

sonucunda 364 günlük bir yıl oluşuyor. Güneşin

1 1


W A L L

S T R E E T

İ F L A S I

BU BİR

ŞEHİR

EFSANESİ

DEĞİL,

GERÇEKTEN

OLDU.

1 2


23 Ekim 1929 Çarşamba günü, New York

Borsası’nda hisse senedi fiyatları hiçbir

uyarı vermeden aniden düştü. Yatırımcılar

şaşkındı. Çünkü son beş yıldır borsa

sadece yükseltmişti. Bir saat içinde,

sarsıcı bir şekilde 2,5 milyon hisse senedi

satıldı. Bu sarmak düşüş ertesi gün de

devam etti. 24 Ekim’de hisse senedi

ticareti yapanlarda bir şeylerin değişmiş

olabileceği duygusu hakimdi. Ama aniden

tüm alıcılar yok olmuştu. İnsanlar hisse

senedi satmak istiyorlardı ama satın

alacak kimseyi bulamıyorlardı.

Hisse senedi fiyatları 2 dolar, 4 dolar, 10

dolar düşmeye başladı. “DEHŞET VERİCİYDİ”

New York menkul Değerler Borsası’nda

soluksuzluk ve feryat hakimdi. İnsanlar bu

olay karşısında serseme dönmüş ve dehşete

kapılmıştı. Binlerce insan hep birlikte

borsanın önünde toplanmaya başladı. 10.000

kişi Broadway’den East River’a kadar tüm

sokakları doldurdular. Borsa binasının

etrafında, heykelin etrafında, merdivenlerin

üstünde çok büyük bir kalabalık toplandı.

İçerisen çıkan birinden herhangi bir haber

alabileceklerini umuyordu. Bekleyen

binlerce kişiden pek azı açıklamak üzere

olan felaketin boyutunu kavrayabilmişti.

Hiçkimse büyük bir mali felaketin, beş

gün içinde Amerika’nın refah

kaynaklarını yok edeceğini tahmin

edemezdi. Ancak bu krizi tetikleyen

nedeni anlamak için 10 yıl geri gitmemiz

gerekiyor. 1919 yılında ABD, 1. Dünya

Savaşı’ndan zaferle çıkmıştı. Savaş

İngiltere’yi ve Avrupalı müttefiklerini

mali açıdan tüketmişti ama Amerika’nın

ekonomisi gelişiyordu.

1920’lerde günlük yaşam değişti. Elektriğin

kullanılmaya başlaması Amerika’yı değiştirdi.

Yeni teknolojiler ortaya çıktı; uçaklar,

radyolar... Başlangıçta lüks kabul edilen ev

eşyaları artık sıradan ihtiyaç haline gelmişti.

Otomotiv endüstrisinde de patlama yaşandı

Sonsuz bir refah devri başlamış gibi

görünüyordu. Ayrıca insanları pahalı eşyalar

satın almaya teşvik etmeleri için taksitle

satışlarda söz konusu olmaya başlamıştı. Tüm

düşünce tarzı şuydu: Biz yeni bir ekonomik

çağın başındayız ve her onurlu Amerikalının

zengin olmaya hakkı vardır. Amerikalılar daha

da zengin olmak için yeni yollar arıyorlardı.

Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, Amerikan

hükümeti savaşın faturasını ödemek için

“Özgürlük Tahvilleri” olarak da bilinen

tahvilleri satıyordu. Bu halktan borç para

almanın bir yoluydu. Özgürlük tahvilleri

birçok insanın ilk kez güvenli bir şekilde

yatırımcı olmasına neden oldu. Özgürlük

tahvilleri bir yatırım kültürü yaratmıştı.

Sıradan insanlar bile tahvil alım satımı

yapabiliyorlardı. Artık bu yeni yatırım

kültüründen çıkar sağlayabileceğini düşünen

başka bir insan topluluğu vardı. Wall Street

bankacıları. Amerika’nın finans merkezi olan

Wall Street, yıllardan beri genel halka kapalı

bir çevrede, birbiriyle iş yapan bir grup seçkin

bankacıdan oluşuyordu. Ama bir adam finans

dünyasının çehresini değiştirecek bir fırsat

gördü. National City Bank’ın başkanı Charles

Mitchell... Piyasada kârlı bir boşluk fark etti

ve Mitchell dediki: “Elimizde yatırım yapan

bir halk var. Tüm yapmamız gereken şey

şirket tahvilleri, hisse senedi gibi diğer

ürünleri de pazarlamak ve halka bunların

hatrı sayılır yatırımlar olduğunu söylemek.”

New York Borsası’nda adı geçen özel

şirketlerinde sermayesini artırmak için halkı

hisse senedi satın almaya teşvik etmek istedi,

böylece onlar da bu süreçte kâr elde

edebilirlerdi. Fikir büyük rağbet gördü ve bu

yeni kârlı pazarı sömürmek için Mitchell ülke

genelinde aracı şirketler kurdu. 1920’lerin

ortalarında 3 milyon civarında Amerikalı

borsadaydı ve Wall Street, halkın hayal

gücüne hakim olmuştu. 1928 yılında, sadece

12 ay içinde, borsa yaklaşık %50 yükseldi ve

hisse senetleri yükselmeye devam etti.

1920’ lerin borsası ne dürüst, ne de

demokratik değildi. Büyük bir kumarhaneydi

ve profesyonel spekülatörler tarafından hile

ile yönetiliyordu. Küçük yatırımcılar tüm

tasarruflarını kumara yatırdılar ama

karşılarına yığılmış olan eşitsizliği fark

etmede başarısız oldular.

1929’ larda seçkin ve çok saygın bir bankacı

olan Paul Warkburg, Wall Street,

aristokrasisini bir kenara atıp hiç de iç açıcı

olmayan bir uyarıda bulundu : “Eğer bu

dizginlenmemiş spekülasyon çılgınlığının

daha da ileri gitmesine izin verilirse nihai

çöküşür tüm ülkeyi saran bir bunalıma yol

açacağı kesindir.” Warburg’ un öngörüsüne

kimse kulak asmadı. 1929’ un Mayıs ve Eylül

ayları arasında 60 yeni şirket New York

Borsası’na girdi ve piyasaya 100 milyondan

dazla hisse senedi sürüldü ve yatırım coşkusu

körüklendi. Bazı profesyonel spekülatörler

piyasanın aşırı ısındığını hissettiler. En zeki

olanı, o yaz borsadan çekildi. 23 EKİM 1929

ÇARŞAMBA... Ani güven kaybını neyin

tetiklediğini kimse bilmiyor.

23 Ekim Çarşamba günü oldu ve bitti. Ama

ortada hiçbir şey yokken otomobil

hisselerindeki keskin düşüş, hummalı bir

akşam pazarı mantığında alışverişi tahrik

etti. Aniden milyonlarca hisse senedi satıldı.

Ertesi gün 1929 un büyük krizi başladı.

24 EKİM 1928, KARA

PERŞEMBE

çoğu kez krizin başlangıcı olarak kabul edilir.

Gerçekten pek çok insanı korkutan muazzam

bir düşüş vardı Borsanın sürekli düştüğünü

gören insanlar paniğe kapıldılar. Haberlerin

umutsuzluğu binlerce insanı borsanın dışına

topladı. Korkunç bir kalabalık, gaddar bir

ifade ve sabit bakışlarla bekliyordu. Hepsi de

batmış adamlardı.

Bankacılar mevcut mali erimeyi gidermek

için bir şeyler yapmaları gerektiğini

biliyorlardı. Kalabalık yoğun ve gürültülü bir

şekilde büyüdü. Birden ortasında bir girdap

düştü. Gömlekli bir adam, Morga’nın ofisine

doğru gitmeye çalışıyorlardı. O National City

Bank’ın yönetim başlanı Charles E. Mitchell’

di. Morgan’ın ofislerinin bulunduğu binaya

kadar gitmeyi başardı. Ve kısa bir süre sonra

oraya neden gittiğini öğrendik.

13


Charles Mitchell, JP Morgan’ın ofisine bir toplantı için çağrılmıştı.

Masanın etrafında dört ileri gelen bankacı daha vardı. Onlardan biri de

New York Borsası Başkanı Richard Whitney’di. Bunlar, 6 milyon dolar

civarında mal varlıkları olan Amerika’ daki zengin iş adamlarından

bazılarıydı. Ve dine vurmuş olan borsayı desteklemek için neler

yapabileceklerini bulmaya çalıştılar. Buldukları çözüm, hep birlikte 250

milyon dolarlık bir havuz oluşturma planıydı. Ve bu birikim anahtar

listedeki hisse senetlerini desteklemek için kullanılacaktı. Ve işe

yaradı. Borsa geri döndü ve hisse senetleri aniden değer kazanmaya

başladı. Hafta sonu süresince, bankacıların müdahalesi işe yaramış gibi

görünüyordu.

28 Ekim 1929, PAZARTESİ, ilk kez birçok spekülatör kolay kredi ve

teminatla satın almanın dezavantajını keşfediyordu. 1920’lerde hisse

senedi satın alanların çok önemli bir bölümü, onu borç parayla satın

alıyordu. Borç parayla hisse senedi satın almanın en büyüleyici yani

işler yolundayken, kazancın çok hızlı ve büyük olmasıdır. İşler ters

gittiğinde de, doğal olarak tüm mekanizma ters işlemeye başlar ve

kayıplar da aynı oranda büyük olur. Pazartesi günü borsa düşmeye

başladı üstelik perşembe günlü düşüşten çok daha sert bir şekilde.

29 EKİM 1929, SALI, Amerika’da kurumsallaşmış bazı ünlü isimler hisselerinin dimdik düştüğünü gördü. Salı günü,

sadece muazzam bir satış dalgası vardı ve devam ediyordu. Satışların hacmi, bankacıların her türkü piyasadaki

dalgalanmayı engelleme çabalarını bozguna uğratmıştı. Pazartesi sabahı borsanın açılışından Salı akşamına kadar tüm

Amerikan hisseleri yaklaşık %22 değer kaybetti. Hemen hemen herkes para kaybetti. Maddi gücü yerinde olanlar ise

kayıplarını kara mizahla karşılıyorlardı. Herkes kayıpların üstesinden gelemedi. İntihar edenlerin sayısı abartılmış

olmasına rağmen bazıları onu tek çıkış yolu olarak gördü. Wall Street’teki korkunç çöküşün etkileri dalga dalga tüm

Amerika’ya yayıldı. Hatta hisse senedi sahibi olmayanlar ve borsanın yükselişinden hiçbir çıkarı olmayanlar bile

mağdur duruma düştüler. Kriz Amerikalıların kırılgan bankacılık sistemlerine olan güvenini sarstı. Ekonomide güvenin

batması domino etkisi yarattı.

1931’ de, 2000’ den fazla banka battı ve tüm finansal sistemin sadece kararsız değil aynı zamanda işe yaramaz olduğu

da görüldü. Ondan sonra, insanlar para biriktirdikleri zaman bankalara kuşkuyla baktılar ve paralar yastık altına gitti.

1929’ da borsanın çöküşü Büyük Buhran’ı yaratmadı ancak daha sonra Büyük Buhran’la sonuçlanacak bir dizi olayın

başlamasına neden oldu. Şirketler, sermaye sahibi olmamanın ve para kaybetmenin acısını hemen hissettiler ve

insanları işten çıkarmaya, üretimi durdurmaya başladılar.

14


KİTLESEL BİR İFLAS VARDI,

tüm topluma travmatik olarak zarar verdi. O kadar travmatik ki, Amerikan

tarihinde trajik bir an olmasına rağmen Amerikalıların belleğinde tek ikinci iç savaş olarak yer etmiştir.

Yoksulluk gerçekten her yani kaplamıştı. Erkeklerin giyecek hiçbir şeyleri yoktu. Üstlerinde paçavralar vardı.

Ayaklarını gazete kağıdıyla sararak ve kartonları kullanarak yolda yürümek için kendilerine geçici ayakkabılar

yapıyorlardı ve geceyi orada geçirirlerdi. Oraya Hoover şehri diyorlardı. Çünkü o, zamanın Başkanı’nın adıydı

ve tabii ki tüm bu krizin ve yoksulluğun faturası ona kesiliyordu.

1932’ de Cumhuriyetçilerin 12 yıllık iktidarı sona erdi. Demokrat, Franklin Roosevelt ezici bir zaferle başkan

seçildi. Kurtarıcı gözüyle bakılan Roosevelt, Amerikalılara yeni bir düzen ve finansal sistemi düzenleme sözü

AYLIK

RAPOR

verdi. Yeni başkan hızlı davrandı. Banka birikimlerini teminat altına aldı ve bankacıları hükümet denetimi

altında çalışmaya zorlayacak yasaları ortaya koydu. Başkan Roosevelt, Wall Street’i düzenlemek için Menkul

Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nu kurdu ve başına eski dostu ve destekçisi Joe Kenedy’yi getirdi. Roosevelt’ in

bankacılık sistemine olan güveni yeniden kurmasına rağmen Büyük Buhran, 2. Dünya Savaşı’nın patlak

vermesine kadar sürecekti. Bugün olduğu gibi, küreselleşen ekonomi, tüm dünyaya dalga dalga yayılan

ekonomik kriz ve devamında da bunalım anlamına geliyordu. İngiltere’de üretimde ani bir düşüş yaşandı ve

milyonlarca insan işini kaybetti. Almanya ise hâlâ 1. Dünya Savaşı’nda uğradığı yenilginin acısını yaşıyordu,

daha da fazla sarsıldı. Ekonomik çöküş ve bunalım, kapitalizm karşıtı hareketleri güçlendirdi. Rusya’da

komünistler yönetimi ele geçirdi ve faşist hareketlerde artış söz konusuydu. Komünizm ve faşizm başarılı

olurken birçok ülke serbest ticareti önlemek için engeller koydular ve ekonomilerini kurtarmak adına içe

döndüler. Ekonomik milliyetçilik önce ticari savaşa sonra da dünya savaşına neden oldu.

80’li ve 90’lı yıllarda, serbest piyasada güven yeniden canlandı. İyimserlik geri geldiği gibi, Roosevelt’in

ortaya koyduğu mali düzenlemelerin birçoğunun geçerliliğini yitirdiği anlaşıldı ve yavaşça yürürlükten

kaldırıldı. Bir kez daha, önem verilmeden yapılan piyasa düzenlemesi spekülasyonun kontrolsüz bir şekilde

büyümesine olanak sağladı. Ne varki, 1929 krizinden gereken ders, tarihinin tekerrürden ibaret olduğu,

insanın aptallığının ve aç gözlülüğünün mali işlerde sağduyu ve itidalden çok daha büyük bir güç olduğudur.

1 5


FİLM ÖNERİLERİ

A LOVE STORY

İNSİDE JOB (İÇ İŞLER)

2010 yapımı, “En İyi Belgesel Film

Oscar’ı” ve birçok ödülü bünyesinde

barındıran 2008 yılında yaşanan mali

krizi ele alan, Matt Damon tarafından

seslendirilen harika bir belgeseldir.

Seyirciye yaşanan krizi arka planıyla

birlikte açıklayıcı bir şekilde aktaran

film, bu süreçte krizin nedenlerini,

ABD’nin bu noktada nasıl önlemler

aldığını, krizde yer alan önemli aktörleri

göz önüne seriyor. İİBF filmlerinde öne

çıkan, ufkunuzu genişletecek bu filmi

kaçırmayın deriz!

Süre: 108 dk.IMDB: 8,2

(KAPİTALİZM: BİR AŞK

HİKAYESİ)

2009 Amerikan yapımı belgesel filmidir.

Michael Moore, filmin yönetmen

koltuğunda oturduğu gibi aynı zamanda

filmin yazarı ve oyuncusudur. ABD’de

yaşanan finansal konular üzerinde

durulurken aynı zamanda kapitalizm bu

noktada ele alınıyor. Birçok çeşitli

olayla kapitalizm gözler önüne serilirken,

ciddi bir eleştiri de filme hakim oluyor.

ABD’nin önemli muhaliflerinden biri olan

Michael Moore, bu filmiyle birçok ödüle de

aday olarak gösterilmiştir.

Süre: 127 dk.IMDB: 7,4

16


THE WOLF OF WALL

STREET (PARA AVCISI)

Başrolünde Leonardo DiCaprio’nun yer

aldığı, 2013 ABD yapımı filmdir. “Para

avcısı” lakabıyla anılan kariyerine

komisyoncu olarak başlayan Jordan

Belfort’un yaşamının yer aldığı bir

biyografidir. Kurduğu şirketle milyonlar

kazanan Belfort’un kariyerine dair iniş

çıkışları görebileceğiniz aynı zamanda

kara komedinin hakim olduğu bu filmde

kendinize ilham kaynağı bulabileceğiniz

birçok olayı da şüphesiz göreceksiniz…

Birçok ödüle layık görülen ve gişe

rekorları kıran filmi izlemeden

geçmeyin!..

Süre: 180 dk.IMDB: 8,2

THE ASCENT OF MONEY

(PARANIN YÜKSELİŞİ)

Harvard profesörü, ünlü iktisat tarihçisi

Niall Ferguson’un yazdığı kitabın,

uyarlaması olan televizyon

belgeselidir. Finansal olayları tarihsel

olaylarla ortaya koyan filmde,

kapitalizmin günümüze kadar uzanan ve

hayatımızın büyük kısmını ele geçiren

yönü anlatılmakta. İlginç tespitlerin,

bankacılık ve para tarihi konularının da

yer aldığı, özellikle kapitalizmi daha iyi

kavramak isteyenler için bir film önerisi…

Göz atın deriz!

Süre: 116 dk.IMDB: 8,0

17


ENDÜSTRİ 4.0’DAN

TOPLUM 5.0’A

Toplum 5.0

felsefesi

“Teknoloji

toplumlar

tarafından bir

tehdit olarak

değil, bir yardımcı

olarak

algılanmalı”

görüşü üzerinde

temelleniyor.

Toplum 5.0 ter m lk kez Ocak 2016'da Japon hükümet B l m, Teknoloj ve İnovasyon

Konsey ’nde Bakanlar Kurulu tarafından “Beş nc B l m ve Teknoloj Temel Planı”nda

kullanıldı. Toplum 5.0, s ber alan ve f z ksel alanın (gerçek toplumun) yüksek sev yede

entegre olduğu “süper akıllı toplum” olarak tanımlanıyor.

Toplum 5.0 kavramının global çapta bilinirlik kazanması ise dünyanın en büyük

teknoloji fuarlarından CeBIT’de gerçekleşti. Almanya’nın Hannover kentinde

düzenlenen fuarın 2017 yılındaki partner ülkesi olan Japonya, fuarda Toplum 5.0

felsefesini geniş kitlelere duyurdu. CeBIT 2017 fuarında Society 5.0 (Toplum 5.0)

felsefesini tanıtan Japonya başbakanı Shinzo Abe, bu yeni kavramı “Teknoloji,

toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı” görüşüyle

temellendirdiklerine dikkat çekti.

18


Avcı Toplum’dan Akıllı Toplum’a…

Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu tarafından hazırlanan çalışma,

Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji

reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor. Söz konusu çalışma ilk insanın

doğuşundan bugüne kadar olan süreci bölümlere ayırıyor ve günümüze kadar

olan süreçte toplumları Avcı Toplum (Toplum 1.0), Tarım Toplumu (Toplum

2.0), Endüstriyel Toplum (Toplum 3.0), Bilgi Toplumu (Toplum 4.0), ve Akıllı

Toplum (Toplum 5.0) olarak beşe ayırıyor. İnsanlığa odaklanmış olmasına

rağmen, Toplum 5.0, ekonomik kalkınmayı dengelemek ve sosyal sorunları

çözmek amacıyla, öncülüğü bilim ve teknoloji inovasyonunun üstlendiği yeni

bir topluma işaret ediyor.

Toplum 5.0, bir yerde de içinde bulunduğumuz dijital dönüşüm

çağına ve dördüncü endüstriyel devrime hem birey hem de

toplum bazında adapte olmak için rehberlik sunuyor. Örneğin

kavramın çıkış noktası olan Japonya’da, Toplum 5.0

yeterliliklerine ulaşarak çözülmesi belirlenen bazı hedefler

şöyle:

• Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek

• Sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi

• Nesnelerin İnterneti’nden toplumun çıkarları gözetilerek

faydalanılması

• Çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi

Çalışmada Toplum 5.0’ın geliştirilebilmesi için yıkılması

gereken 5 önemli bariyer ise şöyle tanımlanıyor:

• Hukuk sistemindeki engeller

• Nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşluklar

• Kalifiye personel eksikliği

• Sosyo-politik önyargılar

• Toplumsal direnç

19


Endüstri 4.0 ve

Toplum 5.0

Toplum 5.0 ile her şeyden önce dördüncü sanayi devriminin Nesnelerin İnterneti

(IoT), büyük veri, yapay zeka, robot ve paylaşım ekonomisi gibi yeniliklerini hem

farklı endüstrilere hem de sosyal hayata dahil ederek çeşitli sosyal zorlukları

çözebilen bir toplum oluşturmak amaçlanıyor. Bu sayede geleceğin toplumu, yeni

değer ve hizmetleri kesintisiz olarak geliştiren, insanların yaşamlarını daha uyumlu

ve sürdürülebilir hale getiren bir toplum olabilir. Özetle Toplum 5.0, bir “süper

akıllı” topluma işaret ediyor ve bu dönüşüme Endüstri 4.0 yani dijitalleşmenin

sunduğu imkanlarla hazırlanıyor.

Bu ilişkiyi bir örnekle açıklamak gerekirse; Nesnelerin İnterneti ile toplanan büyük

veri, yapay zeka tarafından yeni bir zeka türüne dönüştürülerek toplumun her

köşesine ulaştırılacak. Yani Toplum 5.0’ın ilerlemesi ve gelişmesi ile ürünlerin ve

hizmetlerin talep edenlere ihtiyaç duyulduğu miktarda ve zamanda ulaştırılacak

olması, daha konforlu ve sürdürülebilir bir yaşam şeklini getirecek.

Ve tıpkı Endüstri 4.0 gibi Toplum 5.0’ın da dünyamıza önemli değişimler getirmesi

bekleniyor. Bu değişimden öncelikle etkilenmesi beklenen sektörler, bu sektörlerde

yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ise şöyle:

SAĞLIK

SEKTÖRÜ

Sorunlar: Japonya nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu nedenle ülkede giderek artan tıbbi ve

sosyal güvenlik giderleri ve talepleri karşılamak zorlaşıyor.

Çözümler: Check-up kayıtları ve tedaviyi de içeren tıbbi veri kullanıcıları ile bakım

kayıtları arasında bağlantı ve bilgi paylaşımı sağlanması. Uzaktan bakım hizmetlerinin

uygulamaya alınması. Bakım tesislerinde yapay zeka ve robotların kullanılmasıyla

insanların bağımsızlığının desteklenmesi.

Böylece farklı hastanelerde dağınık halde bulunan tıbbi verilerin birleştirilmesi ve

paylaşılması, veriye dayalı daha etkili bir tedaviyi mümkün kılar. Uzaktan tıbbi bakım

sayesinde yaşlı kişiler hastaneleri sık sık ziyaret etmek zorunda kalmaz. Ayrıca,

evdeyken bile kalp atış hızı gibi sağlık verileri ölçülebilir, böylece sağlıklı yaşam

ömrünü uzatmanın yolları bulunabilir.

20


MOBİLİTE

Sorunlar: Nüfus sayısındaki düşüş, toplu ulaşıma erişimi sınırlı olan az

nüfuslu kırsal alanları da beraberinde getiriyor. Hızla büyüyen e-ticaret

sektörü de sürücülerin sayısının yetersiz olması nedeniyle sorun yaşıyor.

Çözümler: Kırsal alanlarda ulaşımı kolaylaştırmak için toplu ulaşımda

sürücüsüz taksi ve otobüs kullanımının teşvik edilmesi. Dağıtım ve lojistik

verimliliğinin artırılması (örneğin sadece tek bir kargo kamyonu

sürücüsünün bulunduğu bir konvoyda insansız araç sistemi ve drone’lar

kullanmak).

Nüfusun az olduğu bölgelerde yaşayanlar için toplu taşımanın çok sınırlı

olması nedeniyle alışverişe çıkmak veya hastaneye gitmek zor olabiliyor.

Ancak otonom araçlar, o bölgenin sakinleri için seyahati kolaylaştırırken,

drone’lar da daha kolay bir şekilde teslimat yapılmasını sağlayabilir ve

böylece e-ticaret sitelerinin veya kargo şirketlerinin dağıtım elemanlarının

sayısının az olması sorun olmaktan çıkar.

ALTYAPI

Sorun: Japonya’daki hızlı ekonomik büyüme döneminde kamu altyapısında

ortaya çıkan bozulmalar ve nitelikli işgücü sıkıntısı, denetim ve bakım için

mali yükte bir artış yarattı.

Çözüm: Yollar, köprüler, tüneller ve barajları denetlemek ve korumak için

sensörler, yapay zeka ve robotlar kullanmak.

Bilgi ve İletişim Teknolojileri (ICT), robotlar ve uzmanlık gerektiren

inceleme ve bakım sistemleri için sensörler içeren yeni teknolojiler

kullanılarak, onarım gerektiren yerlerde erken tespit ve teşhis yapılabilir. Bu

sayede beklenmedik kazalar en aza indirilir, onarımda harcanan süre azaltılır,

aynı zamanda güvenlik ve üretkenlik artar.

FİNANSAL TEKNOLOJİ

Sorun: Japonya’da para işlemlerinin büyük bir kısmı hâlâ nakit olarak

yapılıyor ve banka işlemleri oldukça zahmetli. Bununla birlikte finans

şirketlerinde bilgi teknolojisi kullanımı sınırlı ve yavaş.

Çözüm: Para transferleri için blockchain kullanmak. Finansal teknoloji

firmalarına ve bankalarına açık uygulama programlama arayüzleri (API)

tanıtmak. Nakit parasız ödemeyi teşvik etmek.

Yurtdışına havale yapmak, harcanan zaman ve bankaya ödenen ücretler

nedeniyle zahmetli bir süreç. Ancak blockchain teknolojisi küresel işlemlerde

güvenliği sağlarken zaman ve maliyet tasarrufu da sunuyor.

21


Sonuç olarak her türlü nesnenin, insanın ve kavramın veri

aracılığıyla birbirine bağlanacağı bir dönem olan Toplum 5.0 hızla

yaklaşıyor. Süper akıllı toplum olarak tanımlanan Toplum 5.0’dan

beklenen ise dijitalleşmeden sonuna kadar faydalanarak hayata

rahatlık, kolaylık ve değer katan yenilikler sunmak. Toplum 5.0, bu

yönüyle Siemens’in “Yaşam için Yenilikçi Zeka” yaklaşımı ile de

birebir örtüşüyor.

Hem Endüstri 4,0, hem de Topum 5.0’a hızla ilerlerken bu süreçte

dikkat gerektiren konuların başında ise güvenlik ve adaptasyon

geliyor. Siber güvenliğin sağlanması, sorunları teknoloji ve veri

kullanarak çözen bir topluma dönüşmek için şüphesiz ki çok

önemli. Bununla birlikte Toplum 5.0’ı oluşturan bireylerin bu

değişime adapte olması ve bu dönüşümün sunduğu avantajlardan

iyi bir şekilde faydalanabilmesi için dijitalizasyona yönelik bilgi ve

becerilerini geliştirmesi bekleniyor.

22


EKONOMİSİ:

DÜNYA

WALTHER

TED

EKONOMİ:

ÇIPLAK

WHEELAN

CHARLES

Kitap Önerisi

Ekonomiye giriş seviyesinde olan anlaşılır ve basit bir dil

kullanılarak Charles Wheelan tarafından kaleme alınan

Çıplak Ekonomi, ekonominin temellerini en saf haliyle

anlamanızı sağlıyor. Ekonomi size sıkıcı, anlaşılması zor ve

ilgi çekici gelmiyorsa, bu kitap şimdiye kadar imkansız

olduğunu düşündüğünüz bir şeyi değiştirebilir ve ekonomiyi

sizin için tam anlamıyla ilginç ve ilgi çekici bir hale

getirebilir.

Kitap, dünya ekonomisinin işleyişini mümkün olduğunca

basit bir dille anlatıyor. Ekonomilerin birbirleriyle ilişkileri,

uluslararası sistemin çalışma biçimi genellikle ekonomi

öğretiminin zor dalları arasında kabul edilen dışticaret ya da

uluslar arası ekonomi bölümünün konusunu oluşturur. Bu

konuları bu kitaptan okumak havada kalması olası birçok

konuyu öğrenmeyi mümkün kılıyor.

EKONOMİK TETİKÇİNİN

BİR

JOHN PERKİNS

İTİRAFLARI:

“Dünyamızı kimler yönetiyor?

Kirli aileler, kirli şirketler.

Kalkındırma yalanı altında milyarlarca dolarlık şişirilmiş

projeler ve bu projeleri ‘bilimsel’ gösteren, üniversite

kitaplarına bile geçmiş raporlar, teoriler. Maalesef bu kez

komplo değiller!

Hedef ülkeler, hedef yöneticiler; ya satılacaklar, ya da

ölecekler.

Hepsi yaşanmış , hepsi gerçek

Yöntem çok, amaç tek:

Şirketokrasi İle Yönetilen Küresel İmparatorluk”

23


POKERİ:

YALANCININ

LEWİS

MİCHAEL

TOPLA: AMİRAL

YATAĞINI

H. MCRAVEN

WİLLİAM

17 Mayıs 2014’te Amiral William H. McRaven, Austin’deki Teksas

Üniversitesi’nin diploma töreninde yaptığı açılış konuşmasına

böyle başlamıştı. Üniversitenin “Burada başlayan şey dünyayı

değiştirir” sloganından ilham McRaven, kendisine yalnızca

Donanma SEAL eğitimlerinde ve uzun denizcilik kariyerinde

değil, hayatta karşılaştığı zorluklar karşısında da yardımcı olan

on prensibi paylaştı ve bu temel prensibleri insanların

kendilerini -ve dünyayı-değiştirirken nasıl kullanabileceklerini

açıkladı.

Sonrasında konuşması internette viral hale geldi ve 10

milyondan fazla kez izlendi. McRaven bu kitapta hem kendi

hikayelerini hem de asker olarak hizmet verdiği süre içinde

tanıştığı, zorlukların üstesinden gelen ve azimle, şefkatle, şerefle,

cesaretle zor kararlar alan insanların hikayelerini anlatıyor.

: MALCOLM

OUTLİERS

GLADWELL

Başarılı insanlar hakkında anlatılan bir hikâye vardır; onların

zeki ve hırslı oldukları söylenir. Outliers'te Malcolm Gladwell

başarının gerçek hikâyesinin bundan çok farklı olduğunu ve

bazı insanların neden başarılı olduğunu anlamak için,

bunların çevrelerine daha dikkatli bakmamız gerektiğini iddia

ediyor. Mesela aileleri, doğum yerleri ve hatta doğum

tarihleri... Başarının hikâyesi başta göründüğünden daha

karmaşık ve çok daha ilgi çekici...

London School of Economics’ten mezun olur olmaz Salomon

Brothers’ta işe giren Micheal Lewis, hızla yükseldiği bu

firmada geçen iş hayatının ilk yıllarını anlatıyor. Amerikan

tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde krizi fırsata

çevirmeyi başaranlardan olan Lewis, Yalancının Pokeri’nde,

yeni işe girmiş bir yeniyetmeyken nasıl 3 yılda şirkete

milyonlar kazandıran bir tahvil bankacısı olduğunu

anlatıyor. Kitap aynı zamanda açgözlülüğün ve riyakarlığın

kol gezdiği görece karanlık bir finansal döneme de ışık

tutuyor.

24


2 0 ’ L İ

Y A Ş L A R

İ Ç İ N

F İ N A N S A L

P L A N L A M A

F O R M Ü L L E R İ

20’li yaşların yüksek enerjisi,

genellikle ‘yatırım’, ‘birikim’,

‘istikrar’, ‘tasarruf’ gibi

kavramları ertelememize ve

finansal önceliklerimizi

belirleme konusunda

zorlanmamıza sebep olur.

Ebeveynlerimizin aksine, ani

kararlar almaya yatkın

olduğumuz bu tempolu gençlik

yılları, aslında gelecek için

doğru adımlar atmanın tam da

zamanıdır.

Her ne kadar yarınları daha

konforlu koşullarda sürdürmek,

gardırobumuzda sayısı sürekli

artan ayakkabılardan daha

büyük önem taşısa da geleceğe

dair farkındalık kazanmak için

sıklıkla yönlendirilmeye ihtiyaç

duyarız.

Eğer 20’li yaşlarınızdaysanız ve

buradaysanız; işte, hemen şu

anda etkili bir bütçe yönetimi

için atacağınız adımlar şunlar:

Kazandığınızdan az harcamaya

odaklanabilirsiniz.

Eğer aktif olarak iş hayatına

başladıysanız; harcamalarınız

için kişisel bir bütçe belirlemek

ve buna sadık kalmaya özen

göstermek, kazandığınızdan

fazla harcama riskinin önüne

geçer.

Sadece; ihtiyaç, istek, içgüdü

dâhilinde para harcamak ve

kişisel ekonominizi plansız

kararlar ile yürütmek, yakın ya

da uzak gelecekte finansal

hedeflerinize ulaşmanızı

zorlaştırır. Finans otoritelerinin;

tasarruf ve bütçeleme

başlıklarına ait alışkanlıkların

erken yaşlarda kazanıldığıyla

ilgili araştırma ve analizlerini

duyduysanız şanslısınız, belki

de birikim yapmaya başladınız.

Ama henüz maaşınızı

yönetirken dahi problem

yaşıyorsanız, disiplinli bir

tasarruf planlamasına vakit

kaybetmeden hemen bugün

başlayabilirsiniz.

Kredi kartı borçlarınızı

temizleyebilirsiniz.

Gençliğin bu en neşeli ama bir o

kadar da hızlı geçen yıllarında

kredi kartlarınıza ait borçlarınız

her ay ödeme günlerinde endişe

duymanıza neden oluyorsa;

tehlike çanları çalıyor demektir.

Özellikle birden fazla kredi

kartına sahipseniz, ödemeleri

yönetmekte zorlanıyorsanız ya

da kart borçlarınızın yalnızca

asgari ödemelerini yapıyorsanız;

25


bu konuda da acil bir eylem

planı oluşturmanız en doğru

karar olacaktır.

Ev ve araba gibi varlıklara sahip

olmak için yavaş yavaş harekete

geçmeniz gereken bu dönemde,

bankalardan talep edeceğiniz

kredilerin olumsuz

yanıtlanmasını istemiyorsanız;

kredi kartlarınıza ait borçları

mümkün olan en kısa sürede

kapatarak yeni bir başlangıç

yapabilirsiniz. Kredi notunuzun,

gayrimenkul gibi hedeflerinizin

önünde bir engel olmaması

adına ilk fırsatta kredi sicilinizi

iyileştirmeye gayret

edebilirsiniz.

Acil durum fonu için harekete

geçebilirsiniz.

Herkes gibi sizin de hayatın

rutini içinde beklenmedik ve

ani durumlarla karşılaşmanız

mümkün. Kazandığınızdan az

harcamayı tavsiye eden

başlığımızda tasarruf için adım

atmaya karar verdiyseniz

tasarruflarınızı ‘acil durum’lar

için özel koşullar sağlayan

fonlarda değerlendirebilirsiniz.

Ev, araba, eğitim; hedefleri

belirleyebilirsiniz.

İster ailenizle yaşıyor olun ister

kendinize ait bir evde,

gayrimenkul edinmeyi

hedeflemek her koşulda size

getiri sağlar. Bir ev ya da araba

sahibi olmak hayatınızın her

döneminde finansal iyileşmenin

yanı sıra güvende hissetme

ihtiyacınızı da karşılar.

Eğer ev ya da araba almak için

kişisel koşullarınız hazır değil ve

kredi alma gereksiniminiz

mevcutsa, belki bu

yükümlülüğün altına girmek

istemiyor olabilirsiniz. Ama

unutmayın ki gayrimenkul

girişimlerinde ne kadar erken

davranırsanız varlık sahibi

olmanız da bir o kadar erken

yaşlarda olacaktır.

Gelecek için biriktirmeye

başlayabilirsiniz.

Şimdilerde olgunluk çağınızın

ya da emeklilik döneminizin

çok uzaklarındasınız. Ama

herkes gibi zamanın su gibi

akıp geçtiği konusunda

hemfikir olmalısınız. İlerideki

ekonomik koşullarınızı

güçlendirmek için bugünden

adım atmaya başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve finansal refahınızın

yerinde olduğu bir gelecek için

ilk adımınızı Bireysel Emeklilik

Sistemine başvurarak

atabilirsiniz.

26


S E V D İ Ğ İ N İ Z İ Ş İ

Y A P I N

K Ü Ç Ü K B A Ş L A Y I N ,

F A R K L I O L U N , F A R K L I

D Ü Ş Ü N Ü N

B Ü Y Ü K B Ü Ş Ü N Ü N

Y E N İ L İ K Ç İ

O L U N

STEVE JOBS’TAN

F İ K İ R

A L I N

10

TAVSİYE

E N İ Y İ S İ N İ

S O N U C A

O D A K L A N I N

Y A P I N

S W O T A N A L İ Z İ

Y A P I N

P A Z A R L İ D E R İ O L M A K İ Ç İ N

Ç A B A L A Y I N

G İ R İ Ş İ M C İ

O L U N

2 7


e n d i k u r d u ğ u A p p l e ’ d a n k o v u l d u , N e X T ’ i , P i x a r ’ ı k u r d u . A p p l e ’ a g e r i d ö n d ü v e A p p l e ’ ı b u g ü n k ü

K

u h t e ş e m b a ş a r ı s ı n a g e t i r d i .

m

t e v e J o b s 2 4 Ş u b a t 1 9 5 5 ’ t e W i s c o n s i n ’ d e A m e r i k a l ı J o a n n e C a r o l e S c h i e b l e v e S u r i y e a s ı l l ı

S

b d u l f a t t a h J o h n J a n d a l i ’ n i n o ğ l u o l a r a k d ü n y a y a g e l d i . A i l e s i n i n o n u ü n i v e r s i t e m e z u n u b i r

A

i f t i n e v l a t e d i n m e s i n i i s t e m e s i ü z e r i n e d o ğ u m u n d a n b i r h a f t a s o n r a K a l i f o r n i y a ’ d a n P a u l J o b s v e

ç

l a r a J o b s ç i f t i t a r a f ı n d a n e v l a t l ı k o l a r a k a l ı n d ı .

C

n i v e r s i t e d e y k e n ç o k p a h a l ı b i r o k u l s e ç t i ğ i n i v e a i l e s i n i n b ü t ü n b i r i k i m i n i n J o b s ’ ı n o k u l

Ü

a r a s ı n a g i t t i ğ i n i d ü ş ü n d ü ğ ü i ç i n o k u l u y a r ı d a b ı r a k t ı . B u o l a y d a n s o n r a s a d e c e k e n d i i s t e d i ğ i

p

e r s l e r e g i r e c e ğ i n i d ü ş ü n e n J o b s , o z a m a n k i d u r u m u n u ş ö y l e a ç ı k l ı y o r : “ B u a s l ı n d a h i ç d e

d

o m a n t i k b i r d u r u m d e ğ i l d i . Y u r t o d a m o l m a d ı ğ ı n d a n a r k a d a ş l a r ı m ı n o d a l a r ı n d a y e r d e y a t ı y o r ,

r

o l a ş i ş e l e r i n i n 5 s e n t l i k d e p o z i t o l a r ı y l a y e m e k a l ı y o r , h e r P a z a r a k ş a m ı g ü z e l b i r y e m e k y e m e k

k

ç i n 7 m i l u z a k l ı k t a k i H a r e K r i s h n a k i l i s e s i n e g i d i y o r d u m ” .

i

n i v e r s i t e y i b ı r a k t ı ğ ı v e b i r z o r u n l u l u ğ u o l m a d ı ğ ı i ç i n d ö n e m i n e n i y i k a l i g r a f i d e r s i n i n v e r i l d i ğ i n i

Ü

ü ş ü n d ü ğ ü R e e d Ü n i v e r s i t e ’ s i n d e k a l i g r a f i d e r s i a l ı p n a s ı l y a p ı l d ı ğ ı n ı ö ğ r e n m e y e k a r a r v e r d i . B u

d

e r s l e r i n d a h a s o n r a ü r e t m e y e b a ş l a y a c a ğ ı m a c v e a s l ı n d a t ü m b i l g i s a y a r l a r ı n g ö r s e l t a s a r ı m ı i ç i n

d

e m e l k a y n a k o l d u ğ u n u s ö y l e y e n J o b s b u n u ş ö y l e i f a d e e d i y o r : “ E ğ e r o d e r s e h i ç g i r m e m i ş o l s a y d ı m ,

t

a c h i ç ç o k y ö n l ü y a z ı k a r a k t e r l e r i n e v e y a b o ş l u k l a r ı d o ğ r u o r a n t ı d a k u l l a n a n f o n t l a r a s a h i p

M

l m a y a c a k t ı . W i n d o w s d a M a c ’ t e n k o p y a l a d ı ğ ı n a g ö r e , h i ç b i r k i ş i s e l b i l g i s a y a r ı n b u n l a r a s a h i p

o

o b s ’ a g ö r e o k u l u b ı r a k m a s ı v e k a l i g r a f i d e r s l e r i n e g i r m e s i , ş u a n k i b i l g i s a y a r l a r ı n h a r i k a

J

i p o g r a f i y e s a h i p o l m a s ı n ı n s e b e b i d i r .

t

o b s l i s e d e n a r k a d a ş ı S t e v e W o z n i a k i l e b i r l i k t e 1 9 7 6 y ı l ı n d a J o b s 2 1 , W o z n i a k 2 6 y a ş ı n d a y k e n A p p l e

J

o m p u t e r C o . ’ y u J o b s ’ ı n a i l e s i n i n g a r a j ı n d a k u r d u l a r . İ l k p i y a s a y a s ü r d ü k l e r i b i l g i s a y a r ı n a d ı A p p l e

C

’ d ı . İ l k b i l g i s a y a r l a r ı f a z l a d i k k a t ç e k m e m i ş f a k a t 1 9 7 7 ’ d e p i y a s a y a s ü r d ü k l e r i A p p l e I I e v

I

i y a s a s ı n d a s a ğ l a m b i r y e r e l d e e t m i ş v e A p p l e ’ ı n y e r i n i s a ğ l a m l a ş t ı r m ı ş t ı . A r t ı k p i y a s a d a b ü y ü k b i r

p

p p l e a r t ı k b ü y ü k b i r ş i r k e t t i v e ş i r k e t i k e n d i s i y l e y ö n e t e b i l e c e k y e t e n e k l i o l d u ğ u n a i n a n d ı ğ ı J o h n

A

c u l l y ’ i ( O z a m a n P e p s i - C o l a ’ n ı n C E O ’ s u ) “ Ö m r ü n ü n s o n u n a k a d a r s a d e c e ş e k e r l i s u m u s a t m a k

S

s t i y o r s u n y o k s a d ü n y a y ı d e ğ i ş t i r m e k m i i s t i y o r s u n ? ” s ö z l e r i y l e i k n a e d e r e k A p p l e ’ ı n y e n i C E O ’ s u

i

a l i n e g e t i r d i . İ l k s e n e d e n s o n r a f i k i r k o n u s u n d a z ı t l ı k y a ş a d ı l a r v e b i r n o k t a d a n s o n r a f i k i r l e r i

h

i r b i r i n d e n t a m a m e n a y r ı l d ı . Y ö n e t i m k u r u l u n u n k a r ş ı t a r a f t a y e r a l m a s ı s o n u c u J o b s A p p l e ’ d a n

b

y r ı l m a k z o r u n d a k a l d ı .

a

S T E V E J O B S ’ I N S I R A D I Ş I

B A Ş A R I Ö Y K Ü S Ü

J o b s ’ a g ö r e i ç i n e d ü ş t ü ğ ü v e p a h a b i ç i l e m e z d e d i ğ i h e r o l a y m e r a k ı s a y e s i n d e g e l i ş t i .

K A L İ G R A F İ D E R S L E R İ

o l m a y a c a ğ ı m u h t e m e l d i r . ”

A P P L E ’ I N K U R U L U Ş U

A P P L E ’ D A N K O V U L M A S I

d e ğ e r e s a h i p o l a n A p p l e , J o b s ö n d e r l i ğ i n d e k e n d i n i y e n i l e m e y e s ü r e k l i d e v a m e t t i .

2 8


p p l e ’ d a n k o v u l m a s ı n ı b a ş ı n a g e l e b i l e c e k e n g ü z e l ş e y o l a r a k

A

e ğ e r l e n d i r e n J o b s , A p p l e ’ d a n a y r ı l ı d ı ğ ı h a l d e i ş i n i h a l a ç o k s e v d i ğ i n i

d

a r k e t t i ğ i n d e N e X T C o m p u t e r ’ ı k u r d u . F a z l a t a n ı n m a y a n b u

f

i l g i s a y a r d a k i b i r ç o k y e n i l i k d a h a s o n r a M A C O S X ’ d e g ö r ü l e c e k t i .

b

y n ı d ö n e m d e k u r d u ğ u a n i m a s y o n s t ü d y o s u n d a i l k b i l g i s a y a r

A

n i m a s y o n f i l m i o l a n O y u n c a k H i k a y e s i ’ n i y a p t ı l a r . K a y ı p B a l ı k N e m o ,

a

r a b a l a r , İ n a n ı l m a z A i l e g i b i y a p ı m l a r ı n d a s a h i b i o l a n P i x a r O s c a r

A

i b i b a ş a r ı l a r a d a s a h i p t i r .

g

9 9 6 y ı l ı n d a A p p l e J o b s ’ u g e r i g e t i r m e k i ç i n N e X T ’ i s a t ı n a l d ı v e

1

p p l e a r t ı k N e X T ’ t e g e l i ş t i r i l e n t e k n o l o j i y l e s o n h a l i n i a l m ı ş t ı . M A C

A

o b s a r t ı k ş i r k e t i s a d e c e b i l g i s a y a r ş i r k e t i o l m a s ı n ı n ö t e s i n d e ü r ü n

J

e l p a z e s i n i g e n i ş l e t e r e k i P o d ’ u p i y a s a y a s ü r d ü . J o b s ö n d e r l i ğ i n d e k i

y

p p l e d a h a s o n r a i P a d , i P h o n e g i b i a l a n ı n d a l i d e r ü r ü n l e r i p i y a s a y a

A

ü r d ü . s

ü m b u n l a r ı n s e b e b i n i n A p p l e ’ d a n k o v u l m a s ı o l d u ğ u n a i n a n a n J o b s ,

T

e n d i s i n i a c ı d a o l s a b u i l a c a i h t i y a c ı o l a n b i r h a s t a o l a r a k

k

A s l a y ı l m a y ı n , v a z g e ç m e y i n , i n a n ı n , k a l b i n i z i n s e s i n i d i n l e y i n v e

a p t ı ğ ı n ı z i ş i s e v i n ! ” J o b s ’ u n g e n ç l e r e t a v s i y e l e r i i s e b u y ö n d e .

y

N E X T ’ İ N K U R U L U Ş U

P ı x a r ’ ı n k u r u l u ş u

A p p l e ’ a d ö n m e s i

O S X i ş l e t i m s i s t e m i d e t e m e l l e r i n i N e X T ’ t e n a l m ı ş t ı r .

d e ğ e r l e n d i r i y o r .

2 9


30


NEDEN HAFTANIN 5 GÜNÜ

ÇALIŞIYORUZ? BU DURUM NASIL

ULUSLARARASI BİR STANDART

HALİNE KAVUŞTU?

CEVAP

KISA

B r otomob l üret c s beş günlük çalışmanın ver ml l ğ

yükseltt ğ n fark ed nce tüm dünyada uygulanmaya

başladı.

Haftada beş gün, toplam 40 saatl k çalışma kuralını lk uygulamaya

koyan ş rketlerden b r Ford oldu. Bunu yaparken, fabr ka şç ler n n

maaşlarına beş dolar zam yapmayı da unutmadı.

Ş rket, yaptığı açıklamalarda, haftada beş gün, günde 8 saat

çalışmanın nsanları hafta sonlarında ve akşam saatler nde daha

güzel vak t geç rmeye teşv k ett ğ n söylüyordu.

Tab bell b r düzende çalışmaya başlayan nsanların daha fazla para

harcamaya başlayacakları da öngörülmüştü. N tek m çok çalışanların

daha fazla kıyafete ht yaç duyacakları, daha fazla yemek

steyecekler , akşamları daha y eğlenmek adına bar ve restoranlara

akın edecekler de b l n yordu. Bu yüzden maaşlarına da para

b r kt r p otomob l alacakları oranda zam yapılması hedeflenm şt .

Ford mutu k ş ler n daha fazla üret m anlamına geld ğ n de fark ett .

Sadece hafta ç çalışıp, hafta sonlarında vak tler n d led kler g b

geç rd kler nde ş kayetler azalıyor, çalışmaktan memnun oluyorlardı.

Ford’un bu uygulamasının ver ml l ğ yükseltt ğ n gören d ğer

ş rketler de kısa zaman ç nde aynı s stem alıp kend bünyeler nde

uygulamaya başladı.

31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!