05.04.2013 Views

LEYLA ŞAHİN DAVASI ve AİHM'DE GÖRÜLMEKTE OLAN ...

LEYLA ŞAHİN DAVASI ve AİHM'DE GÖRÜLMEKTE OLAN ...

LEYLA ŞAHİN DAVASI ve AİHM'DE GÖRÜLMEKTE OLAN ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YAŞAYAN ANAYASA<br />

<strong>LEYLA</strong> <strong>ŞAHİN</strong> <strong>DAVASI</strong> <strong>ve</strong> <strong>AİHM'DE</strong> <strong>GÖRÜLMEKTE</strong> <strong>OLAN</strong><br />

DAVALARA MÜDAHALE<br />

Dr. Ozan Ergül<br />

Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

Anayasa Hukuku Anabilim Dalı<br />

◊ 7 Mart 2004 günlü Hürriyet gazetesinde, “Baro’dan AİHM’nde türban savunması” başlığı ile<br />

duyurulan haber, türban taktığı için almış olduğu disiplin cezası nedeniyle Türkiye aleyhine AİHM’ne<br />

başvuran üni<strong>ve</strong>rsite öğrencisi Leyla <strong>ŞAHİN</strong>’in davasına İstanbul Barosu’nun müdahil olma talebini<br />

aktarması nedeniyle, oldukça ilginç bir gelişmeye dikkat çekti. Daha önce, 23 Aralık 2004 tarihinde<br />

basına yansıyan haberlerde, Leyla <strong>ŞAHİN</strong> davasında savunma yapmakla görevli hukuk<br />

müşavirliğinin savunmaya karşı yaptığı ek savunmanın Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen emirle geri<br />

çekildiği duyurulmuş <strong>ve</strong> bu durum kamuoyunun bir kesiminde tepkiyle karşılanmıştı (Radikal,<br />

23.12.2004). Özellikle Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL’ün eşi Hayrünnisa GÜL’ün yaptığı başvuru<br />

nedeniyle benzer bir davanın AİHM’nde görülüyor olması, durumun hassasiyetini daha da<br />

arttırmıştı. Kamu oyunda, Dışişleri Bakanı’nın eşinin davasında da Leyla <strong>ŞAHİN</strong> davasında olduğu<br />

gibi savunmanın layıkıyla yerine getirilemeyeceği kaygısı oluşmaya başlamıştı. Nitekim daha sonra,<br />

Hayrünnisa GÜL davasından feragat ederek bu sıradışı duruma bir son <strong>ve</strong>rmiştir (Hürriyet,<br />

4.03.2004). Leyla <strong>ŞAHİN</strong> davasında yapılan savunmanın geri çekilmesi, Hükümetin türban<br />

konusunda siyasal <strong>ve</strong> hukuki yönden içinde bulunduğu durumu rahatlatmak amacıyla AİHM’nden<br />

<strong>ve</strong>rilebilecek bir mahkumiyet kararına umut bağladığı izlenimini doğurmuştur. Nitekim, basında<br />

“Hükümetin amacı bu davada mahkum olmak mı?” sorusunun dile getirildiği görülmüştür (Radikal,<br />

23.12.2004). Bu yöndeki yorum <strong>ve</strong> haberlerin büyük ölçüde hükümetin içinde bulunduğu çıkmaza<br />

işaret ettikleri söylenebilir.<br />

◊ İstanbul Barosu’nun, bu çerçe<strong>ve</strong>de gelişen olaylar zinciri sonucunda AİHM’nde görülmekte olan<br />

davaya müdahale talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekte, İstanbul Barosu’ndan önce,<br />

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) Leyla <strong>ŞAHİN</strong> davasına müdahil olma talebinde bulunduğunu<br />

biliyoruz. TBB Dergisi’nin 51. sayısında (Mart-Nisan 2004) yer alan “TBB’den Haberler” köşesinde,<br />

“TBB Leyla <strong>ŞAHİN</strong> tarafından açılmış bulunan “türban” davasında hükümetin savunmayı geri<br />

çekmesi üzerine müdahale isteminde bulundu” şeklinde duyurulan haber, İstanbul Barosu’ndan<br />

önce TBB’nin bu yönde bir girişimde bulunduğunu göstermektedir. TBB Başkanı Özdemir ÖZOK<br />

imzasıyla AİHM’ne gönderilen 16 Ocak 2004 tarihli dilekçeyle, Leyla <strong>ŞAHİN</strong>’in ile Türkiye arasında<br />

görülmekte olan davaya müdahale talebi iletilmiştir. Ancak, AİHM 4. Dairesi Başkanlığı tarafından,<br />

TBB’nin müdahale talebinin reddedildiği 27 Ocak 2004 tarihli bir yazıyla TBB’ne bildirilmiştir. AİHM<br />

4. Dairesi Kalem Müdürü imzasıyla gönderilen yazıda, AİHM İçtüzüğü’nün 44. maddesi 2. fıkrası<br />

ışığında incelenen talebin, Daire Başkanı tarafından davanın geldiği nokta da göz önüne alınarak<br />

uygun süre içinde bulunulmaması nedeniyle reddedildiği ifade edilmiştir. Red gerekçesinden<br />

anlaşıldığı üzere, Sözleşmenin 36/2. maddesi uyarınca gerçekleştirilecek müdahale taleplerinin,<br />

davanın Davalı Yüksek Akit Tarafa tebliği edilmesinden itibaren 12 hafta içerisinde yapılması<br />

gerekmektedir. TBB’nin müdahale talebinin 12 haftalık zamanaşımı süresi dayanak gösterilerek<br />

reddedilmiş olmasından çıkartılabilecek bir diğer sonuç ise, Daire Başkanının istisnai durumlarda<br />

12 haftalık süreyi daha uzun tutma yetkisini kullanmaya gerek görmemiş olmasıdır 1 .<br />

1 Davaya 3. tarafların müdahalesine olanak tanıyan AİHS’nin 36. maddesi hükmü şöyledir:<br />

Madde 36-Üçüncü tarafın müdahalesi<br />

1. Daire <strong>ve</strong> Büyük Daire önündeki tüm davalarda, vatandaşlarından birinin başvuran taraf olması halinde, Yüksek<br />

Sözleşmeci Tarafın yazılı görüş sunma <strong>ve</strong> duruşmalarda bulunma hakkı vardır.<br />

2. Mahkeme Başkanı, adaletin doğru sağlanabilmesi amacıyla, yargılamada taraf olmayan herhangi bir Yüksek Sözleşmeci<br />

Tarafı yazılı görüş sunma <strong>ve</strong>ya duruşmalarda taraf olmaya da<strong>ve</strong>t edebilir.<br />

www.yasayananayasa.ankara.edu.tr<br />

1


YAŞAYAN ANAYASA<br />

◊ TBB’nin müdahale talebiyle ilişkili bu gelişmeler ışığında, İstanbul Barosu’nun talebinin de<br />

reddedileceğini tahmin etmek güç değildir. Ancak, basına yansıyan haberlerden edinebildiğimiz<br />

bilgiler ışığında, AİHM’nin Leyla <strong>ŞAHİN</strong> davasını reddedeceği yönündeki beklentilerin giderek<br />

güçlendiği anlaşılmaktadır (Hürriyet, 12.03.2004). AİHM tarafından davanın reddedilmesi halinde,<br />

TBB’ni <strong>ve</strong> İstanbul Barosu’nu bu davaya müdahale talebinde bulunmaya iten sebeplerin en azından<br />

bir kısmının, (laik bir devlette türban sorunu) AİHM tarafından da benzer şekilde değerlendirildiği<br />

sonucuna varmak mümkündür. Türkiye’de türban sorunu çerçe<strong>ve</strong>sinde yaşanan laiklik<br />

tartışmalarının <strong>ve</strong> gerilimin, hükümetin <strong>ŞAHİN</strong> davasında ek savunmayı geri çekmesiyle<br />

şiddetlenmesi ise türban sorununun büyük ölçüde bize özgü yönüne işaret etmektedir. Ancak, bize<br />

özgü <strong>ve</strong>ya evrensel boyutlarıyla türban sorununun yakın bir zamanda çözümlenmesi pek imkan<br />

dahilinde görünmese de, bu olay hukuki bir kurum olan müdahalenin ilginç bir kullanımı olarak<br />

hatırlanmayı hak etmektedir 2 .[2]<br />

*******<br />

2 Nitekim, olaya bir başka açıdan yaklaşan Fehmi KORU, İstanbul Barosu’nun <strong>ŞAHİN</strong> davasına müdahalesini Baro’nun hakkı ihlal<br />

edilenleri bırakıp devleti savunması olarak değerlendirmiştir. KORU’ya göre <strong>ŞAHİN</strong> davasında ek savunmanın geri çekilmesini<br />

Dışişleri Bakanlığının hukuk müşavirleri istemiştir <strong>ve</strong> bu bağlamda Baro’nun görevi devleti savunmak değil hakkı ihlal edilmiş olanları<br />

savunmak olmalıdır (Fehmi KORU, “Baro <strong>ve</strong> Savunma Hakkı”, Yeni Şafak, 09.03.2004).<br />

www.yasayananayasa.ankara.edu.tr<br />

2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!