08.03.2014 Views

idiyopatik parkinson hastalığında huzursuz bacak sendromunun

idiyopatik parkinson hastalığında huzursuz bacak sendromunun

idiyopatik parkinson hastalığında huzursuz bacak sendromunun

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.<br />

Sağlık Bakanlığı<br />

Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Nöroloji Kliniği<br />

Başhekim: Opr. Dr. Haldun Ertürk<br />

Şef: Doç. Dr. F.Feriha Özer<br />

İDİYOPATİK PARKİNSON HASTALIĞINDA<br />

HUZURSUZ BACAK SENDROMUNUN GÖRÜLME SIKLIĞI<br />

VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ<br />

(Uzmanlık Tezi)<br />

Dr. Tufan ÖZKAYRAN<br />

İstanbul-2006


TEŞEKKÜR<br />

Uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve tecrübelerinden yaralanma fırsatı bulduğum,<br />

öğrencisi olmaktan her zaman gurur duyduğum değerli hocam Doç.Dr. Feriha Özer’e<br />

nöroloji pratiği kazanmamda göstermiş olduğu uğraşı ve sabrından dolayı sonsuz teşekkür<br />

ederim.<br />

Eğitimime katkılarından dolayı şef yardımcımız Uzm.Dr. Vildan Yayla’ya, Bakırköy<br />

Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 12. Psikiyatri klinik şefi Uzm.Dr. Latif Alpkan’a, Doc. Dr.<br />

Timuçin Oral’a ve Doc. Dr. Fulya Maner’e, İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Çocuk<br />

Nörolojisi Bölümü başkanı Prof. Dr. Mefkure Eraksoy’a, Haseki Eğitim ve Araştırma<br />

Hastanesi III. Dahiliye klinik şefi Doc. Dr. Baki Kumbasar’a, bu çalışmanın yapılmasındaki<br />

katkılarıdan dolayı Uzm.Dr. Hürtan Acar’a, birlikte çalışmaktan her zaman mutluluk<br />

duyduğum uzmanlarıma ve asistan arkadaşlarıma, kliniğimizin hemşire ve personeline<br />

teşekkürlerimi sunarım.<br />

Hayat yolculuğunu birlikte yürümekten mutluluk duyduğum sevgili eşime ve<br />

hayatımın zor anlarında beni sabırla destelkleyen değerli aileme teşekkür ederim.<br />

Dr. Tufan Özkayran<br />

2


KISALTMALAR<br />

HBS:.....................................Huzursuz <strong>bacak</strong> sendromu<br />

IRLSSG:.............................. International Restless Leegs Study Group<br />

IRLSSGRS:......................... International Restless Leegs Study Group şiddet skalası<br />

İPH:......................................İdiyopatik Parkinson hastalığı<br />

JHRLSS:............................ Johns Hopkins RLS şiddet skalası<br />

NREM:..................................Non-Rapid eye movemets<br />

PH:........................................Parkinson hastalığı<br />

PLMs:................................. Uykuda periyodik ekstremite hareketleri<br />

PLMw:................................ Uyanıklığın periyodik <strong>bacak</strong> hareketleri<br />

UCH-L1:............................. Ubiquitin karboksi terminal hidrolaz L1<br />

UPDRS:.................................Unified Parkinson’s disease Rating Scale<br />

3


İÇİNDEKİLER<br />

Giriş ve Amaç………………………………………………………………….5<br />

Genel Bilgiler<br />

Huzursuz Bacak Sendromu…………………………………………….7<br />

Parkinson Hastalığı……………………………………………………...16<br />

Parkinson Hastalığı ve Huzursuz Bacak Sendromu İlişkisi………23<br />

Materyal ve Metod…………………………………………………….………25<br />

Bulgular……………………………………………………………………...…32<br />

Tartışma………………………………………………………………….…….36<br />

Sonuç ve Özet…………………………………………………………...........40<br />

Kaynaklar……………………………………………………………......……..41<br />

4


GİRİŞ VE AMAÇ<br />

Huzursuz <strong>bacak</strong> sendromu (HBS, Restless legs sendromu) dört kardinal bulgusu olan<br />

sensorio-motor bir bozukluktur; ekstremitelerde dizestezi veya rahatsızlık duygusu,<br />

hareketle rahatlama ve bununla ilişkili motor aktivite, hareketsizlikle semptomlarda artış ve<br />

geceleri kötüleşme hastalığın komponentleridir (1). Hastalık geç çocukluk döneminden<br />

itibaren her yaşta başlayabilmesine karşın genellikle ileri yaştaki erişkinlerin hastalığıdır ve<br />

<strong>idiyopatik</strong> formları kronik progresif seyir gösterir (2,3).<br />

Tarifi ilk olarak üç yüzyıl önce Thomas Willis tarafından yapılan bu klinik antitenin güncel<br />

anlamdaki tanımı ancak 60 yıl önce Ekbom tarafından yapılmış ve ancak son 20 yıldır tanı<br />

ve etyoloji çalışmalarına ağırlık verilmiştir (4,5). Son yıllarda yapılan çalışmalar bu antitenin<br />

orjininin, periferikten ziyade santral sinir sistemi ile ilişkili olduğunu; santral dopaminerjik<br />

sistemin, özellikle nigrostriatal ve mezokortikolimbik sistemlerin rol oynadığını göstermiştir<br />

(6-8). Bu hipotez çeşitli dopaminerjik ajanların tedavi edici olması ve metokloropropamid<br />

gibi santral etkili dopaminerjik ajanların hastalık semptomlarını kötüleştirmesi ile<br />

desteklenmiştir (7,9-12).<br />

Parkinson hastalığı (PH) ve HBS bozulmuş bir dopaminerjik sistem nedeniyle oluşan<br />

akatizi ve nokturnal motor fluktuasyonlar gibi ortak bir görünümü paylaşır. Ayrıca her iki<br />

hastalığın da yaşla birlikte artan bir prevalans, kronik progresif seyir, dopaminerjik tedaviye<br />

iyi yanıt gösterme ve belirgin uyku bozukluğuna sebeb olma gibi ortak özellikleri de vardır<br />

(13).<br />

Birbiriyle çok sayıda ortak görünümü paylaşan bu iki hastalığı birlikte değerlendiren az<br />

sayıda araştırma vardır ve bu araştırmalar insidans çalışmalarıyla sınırlıdır. Yapılan bu<br />

incelemelerin bazılarında yazarlar PH olan kişilerde HBS insidansının arttığını savunurken<br />

(14,15), bazı yazarlar ise PH’nda HBS insidansında normal topluma göre bir fark<br />

olmadığını yazmışlardır (16).<br />

5


Yaptığmız bu çalışmada <strong>idiyopatik</strong> Parkinson hastalığı (İPH) ve HBS ilişkisini<br />

değerlendirmeyi, <strong>parkinson</strong> hastalarında görülen HBS’nun şiddetini ölçmeyi, ailede HBS<br />

öyküsünün varlığı ile klinik şiddet arasında korelasyon olup, olmadığını sorgulamayı ve bu<br />

hastalarda HBS’na neden olacak diğer etyoljik faktörleri araştırmayı amaçladık.<br />

6


GENEL BİLGİLER<br />

HUZURSUZ BACAK SENDROMU:<br />

Tanım ve tarihçe:<br />

HBS ilk olarak Thomas Willis tarafından 1683’de ‘‘Bazen yatarken ve uykuda olan,<br />

kollarda ve <strong>bacak</strong>larda görülen sıçramalar ve tendonlarda kontraksiyon, bu yüzden oluşan<br />

büyük bir <strong>huzursuz</strong>luk ve uyku bozukluğu yapan, büyük bir ızdıraba neden olan durum’’<br />

olarak tanımlanmış ve bu tanımlamada anormal duyu konseptinden çok motor aktiviteye<br />

odaklanılmıştır (4). Bu tarihten itibaren geçen uzun sessiz peryot sonrasında 1945’de<br />

Ekbom ‘’<strong>huzursuz</strong> <strong>bacak</strong> sedromu’’ olarak isimlendirerek bugün bilinen klasik HBS<br />

semptomlarını açıkca tarif etmiş ve sedromun sensorial komponentini oluşturan,<br />

hastalarca tarif edilen anormal duyular üzerine vurgu yapmıştır (5).<br />

Günümüzde kullanılan primer veya <strong>idiyopatik</strong> HBS tanımı 1995’de Walter tarafından:<br />

Akşamları ve çoğunlukla geceleri kötüleşen, hareketle azalan, dinlenmekle artan,<br />

<strong>bacak</strong>larda şiddetli olmak üzere ekstremitelerde şiddetli, hoşa gitmeyen, sevimsiz<br />

duyuların (parestezi ve dizestezi) olduğu sensorio-motor bir bozukluk olarak yapılmıştır (1).<br />

Epidemiyoloji:<br />

Prevalans çalışmalarında HBS sıklığının batı toplumları için %2.5-29 (ortalama %10-<br />

15), asya toplumları için %1 olduğunu ortaya koymuştur (16-19). Prevalans oranları<br />

arasındaki bu fark, araştırmaların farklı toplumlarda yapılıyor olması ve değerlendirmenin<br />

farklı ölçeklere göre yapılıyor olmasından kaynaklanabilir.<br />

HBS geç çocukluktan itibaren her yaşta başlayabilse de genellikle ileri yaşlı erişkinlerin<br />

hastalığıdır ve görülme sıklığı yaşla birlikte artar (2). Orta yaş grubunda etkilenen kadın ve<br />

erkeklerin oranı eşitken, yaşlı gruplarda kadınları daha çok etkiler (20).<br />

7


Klinik görünüm:<br />

Klinik seyri zamanla dalgalanmalar gösterebilen kronik, progresif bir bozukluktur (6,21).<br />

HBS’nun temel tanısal görünümü Tablo-1’de verilmiştir (1,22).<br />

TABLO 1: Huzursuz Bacak Sendromunun Temel Tanısal Görünümü<br />

Tanı Kriterleri:<br />

1. Fokal akatiziyle birlikte genellikle dizestezi:<br />

İki komponentli;<br />

a) Bacaklarda ağırlıklı olmak üzere ekstremitelerde oluşan<br />

dayanılmaz hareket etme isteği<br />

b) Bacaklarda ağırlıklı olmak üzere ekstremitelerde sıkıntı verici<br />

dayanılmaz acı veren fakat ağrısız periyodik anormal duyu<br />

epizotları<br />

2. Motor <strong>huzursuz</strong>luk: HBS semptomlarında azalmaya yol açan yoğun hareket ve<br />

hareket etme nedeniyle; anormal duyular azalmalı ve hasta ilişkili semptomlarda<br />

azalmayla birlikte yoğun hareketlere sahip olmalıdır.<br />

3. Semptomlar dinlenmeyle birlikte oluşmalı veya şiddetlenmelidir.<br />

4. Sirkadien patern: Normal sirkadien paternli bir kişi için semptomlar akşamları ve<br />

geceleri kötüleşmelidir.<br />

İlişkili kriterler:<br />

5. Uyanıklıkta ve uykuda periyodik veya periyodiğe benze kol ve <strong>bacak</strong> hareketlerinin<br />

bulunması.<br />

6. Uyku bozukluğu ve bunun sonuçlarının olması.<br />

7. İdiyopatik vakalarda nörolojik muayene normal olması.<br />

8. Başlangıcın herhangi bir yaşta olabilmesi ile birlikte, hastalığın çoğunlukla orta yaş ve<br />

yaşlılıkta başlaması. Tipik kronik progresif bir seyrin eşlik etmesi.<br />

8


9. Sıklıkla aile öyküsünün bulunması.<br />

HBS’da görülen fokal akatizi genellikle dizesteziyle birliktedir ve güçlü, genelde<br />

dayanılmaz olarak tariflenen, <strong>bacak</strong>ları daha ağırlıklı olarak etkileyen ekstremiteleri<br />

hareket ettirme isteğidir. HBS’da görülen akatizi nöroleptiklerin neden olduğu tüm vücutta<br />

içten hareket etme dürtüsüne yol açan akatiziden vucudun belli bölgelerine lokalize<br />

olmasıyla ayrılır (Nöroleptik kullanımına bağlı gelişen akatizinin HBS’den ayırt ettirici<br />

özellikleri Tablo-2’de verilmiştir.). Hastalar bu sıkıntı verici duysal olayı ‘’derinden gelen,<br />

vucut yüzeylerini içermeyen, çok dinamik ve hareketli niteliğe sahip bir his’’ olarak<br />

tanımlarlar. Hastaların 1/3’ü ağrının eşlik ettiğini bildirmesine karşın genelde ağrısız bir<br />

durumdur (22).<br />

TABLO 2: Akatizinin HBS’dan Ayırt Ettirici Görünümünün Özellikleri<br />

Akatizi:<br />

1. Ruhsal <strong>huzursuz</strong>luk, yerinde duramamayla birlikte istirahat etmekten endişe duyma<br />

veya yaygın bir <strong>huzursuz</strong>luk halidir.<br />

2. Nöroleptiklerin önemli bir yan etkisidir.<br />

3. Akut, kronik veya tardiv olabilir.<br />

4. Karekteristik motor <strong>huzursuz</strong>luk; vucutta sallanma hareketleri, yürüme, sandalyede<br />

vucut pozisyonunu değiştirme, <strong>huzursuz</strong>luğun otururken devam etmesi, ritmik veya nonritmik,<br />

senkron veya asenkron, simetrik veya asimetrik ekstremite hareketlerini kapsar. Bu<br />

hareketler koreden daha çok HBS’nun istemli hareketlerine benzer.<br />

5. Motor <strong>huzursuz</strong>luk gün boyunca bulunur fakat bir yere oturulduğunda ve yatıldığında<br />

kötüleşebilir.<br />

6. Polisomnografi çalışmalarında spesifik bir görüntüsü yoktur. Nadiren ılımlı uyku<br />

bozukluğunun ve PLMs’in kanıtı görülebilir.<br />

7. Aile öyküsü yoktur.<br />

8. Nörolojik muayenede akatizinin ve bazen ilaçların neden olduğu ekstrapiramidal<br />

9


semptomların bulguları saptanabilir.<br />

9. İstemsiz hareketler (miyoklonik jerk vs…) çok nadirdir ve alışılmış bir görünümleri<br />

yoktur.<br />

10. Antikolinerjik ve B-adrenerjik agonistlerle iyi tedavi edilirler.<br />

HBS’nun motor belirtileri üç gruba ayrılabilir: 1.İstemli motor <strong>huzursuz</strong>luk (restlessness)<br />

2.Uykuda periyodik ekstremite hareketleri (Periodic limb movements of sleep, PLMs) 3.<br />

Uyanıklığın istemsiz hareketleri.<br />

İstemli motor <strong>huzursuz</strong>luk çoğunlukla <strong>bacak</strong>larda görülür, ancak kollarda da olabilir. Bu<br />

hareketler; yatarken pozisyon değiştirmek, dönmek, adım atmak, <strong>bacak</strong>ları germek,<br />

ayakları ovmak ve arasıra vucudu sallayarak yürümekten oluşur. Hareketler simetriktir,<br />

ancak bazen asimetrik veya asenkron olabilir (23).<br />

PLMs uykunun NREM fazında oluşan 20-40 saniye süreli, düzensiz intervallerle<br />

tekrarlayan oldukça steriotipk hareketlerdir (13). Tipik görünümü ayak başparmağında<br />

ekstansiyon, ayak bileğinde dorsofleksiyon, dizde ve kalçada fleksiyonla karekterizedir ve<br />

bazen kollarda da görülebilir (6,24). HBS’lu hastaların %80’ninde PLMs görülmekle birlikte,<br />

PLMs diğer uyku hastalıklarında da yaygın olarak görülen bir durumdur ve PLMs’li<br />

olguların sadece %30’unda HBS semptomları görülür (13,23). Bu nedenle PLMs varlığı bir<br />

hastaya HBS tanısı koymak için yeterli ve gerekli değildir (13).<br />

Uyanıklığın istemsiz <strong>bacak</strong> hareketleri;<br />

a) Uyanıklığın periyodik <strong>bacak</strong> hareketleri (Periodic limb movements of<br />

wake, PLMw),<br />

b) Jerk benzeri <strong>bacak</strong> hareketleri,<br />

c) Miyokimi benzeri durumlardan oluşur.<br />

PLMw hastalar uyanık olarak istirahat ederken görülen PLMs benzeri hareketlerdir<br />

ancak süreleri biraz daha uzundur. 0.25 saniyeden daha kısa süreli jerk benzeri <strong>bacak</strong><br />

10


hareketleri, miyokimi benzeri duruların da HBS’li hastalarda görülebildiği bildirilmiş<br />

olmasına karşın bunlar PLMw’ye göre oldukça nadirdir (22).<br />

Semptomların dinlenmeye başladıktan sonra oluşması HBS’nu birçok hastalıktan ayırt<br />

ettirir. Hareketin başlamasıyla birlikte semptomlardaki düzelme hızlıdır ve hareket devam<br />

ettiği sürece devam eder. Harekete başladıktan sonra oluşan hızlı düzelme, HBS’nu,<br />

<strong>bacak</strong> krampları ve artritik ağrı gibi rahatlaması için bir süre hareket gerektiren<br />

durumlardan ayırır(22).<br />

HBS sirkadien patern gösteren bir bozukluktur. Semptomlar gecenin erken evresinde en<br />

belirgin düzeye erişirken, gecenin geç evresinde azalır ve geç sabah döneminde en az<br />

seviyeye iner (25,26).<br />

Uyku bozukluğu temel bir özellik olmasa da, HBS’lu hastaların çok yaygın görülen bir<br />

sorunudur ve hastalığın primer morbiditesini oluturur (27). Uykuya başlama belirli bir<br />

dinlenme periodu gerektirir ve dinlenme esnasında artan parestezi ve akatizi uykuya zarar<br />

verir. Ayrıca uyku sırasında oluşan PLMs nedeniyle bu kişilerde sık ve kısa süreli<br />

uyanmalar görülür (22,27). Yapılan çalışmalarda HBS’lu kişlerin ortalama uyku sürelerinin<br />

normal bireylere göre %50 daha az olduğunu ve bu hastalıktan daha şiddetli etkilenen<br />

bireylerde (HBS’lu kişlerin %20’si) uyku sürelerinin 3 saatten az olduğu gösterilmiştir (6).<br />

HBS’lu kişilerin sıklıkla birinci derece akrabaları bu durumdan etkilenmiştir (28-31).<br />

Yapılan çalışmalarda HBS’dan etkilenmiş bir veya daha fazla akrabası olanların oranının<br />

%50’den fazla olduğu tespit edilmiştir (29). HBS’lu kişilerin çocuklarında yüksek prevalans<br />

görülmesi ve cinsiyet dağılımlarının eşit olması muhtemelen bu hastalığın otozomal<br />

dominant bir kalıtım paterni taşıdığını gösterir (29,32-34). Pozitif aile öyküsü olan kişilerde<br />

hastalığın başlangıç yaşının daha erken (Bu kişilerde ortalama başlangıç yaşı 30 yaş ve<br />

altıdır.) olması ve bu kişilerde hastalık seyrinin oldukça yavaş progresif olması HBS’nun iki<br />

ayrı fenotipinin olduğunu düşündürmektedir (35,36). Kromozom 12’nin kısa kolunda önemli<br />

bir bağlantı saptanmış olmasına karşın muhtemelen hastalık tek bir gen ile sınırlı değildir<br />

(37).<br />

11


HBS hastaların çoğunda <strong>idiyopatik</strong>tir, ancak demir eksikliği, üremi, polinöropati gibi<br />

hastalıklarda ve gebelik gibi tıbbi durumlara sekonder olarak da görülebilir (Semptomatik<br />

veya sekonder HBS nedenleri Tablo-3’de verilmiştir.) (23,38). Sekonder veya semptomatik<br />

HBS’lu olgularda altta yatan tıbbi durum çözülünce HBS semptomları düzelir (38). Primer<br />

veya <strong>idiyopatik</strong> HBS’lu bireylerin nörolojik muayeneleri normaldir (23).<br />

TABLO 3: Sekonder veya Semptomatik HBS Nedenleri<br />

Nörolojik Hastalıklar:<br />

Polinöropati<br />

Lumbo-sakral radikülopati<br />

Amyotrofik lateral skleroz<br />

Myelopati<br />

Multipl skleroz<br />

Parkinson Hastalığı<br />

Poliomyelit<br />

İsaac’s sendromu<br />

Hiperpleksi<br />

Diğer Tıbbi Durumlar:<br />

Anemi (Demir ve folat eksikliği)<br />

Diyabet<br />

Amiloidoz<br />

Üremi<br />

Gastrektomi<br />

Kanser<br />

Periferik vasküler hastalıklar<br />

Romatoid artrit<br />

12


Hipotiroidizm<br />

İlaç ve Kimyasal Maddeler:<br />

Kafein<br />

Kalsiyum kanal blokerlerinin kullanımı<br />

Lityum<br />

Nöroleptikler<br />

Sedatif ve narkotiklerin geri çekilmesi<br />

Patofizyoloji:<br />

HBS önceleri bir periferik sinir sistemi hastalığı olarak sınıflandırılmış, ancak son iki<br />

dekatta yapılan elektrofizyolojik, nörogörüntüleme ve farmakolojik çalışmalar hastalığın<br />

subkortikal beyin yapılarındaki bir patolojiden kaynaklandığı ve semptomların bu<br />

subkortikal inhibisyon kaybıyla ortaya çıktığını göstermiştir (6,39).<br />

Norlander 1953-1954 yıllarında intravenöz demir tedavisi uyguladığı 22 HBS’lu<br />

hastadan 21’nin semptomlarında belirgin düzelme olduğunu göstermiştir (40,41). 1994’de<br />

O’Kafe, Gavin ve Levon oral demir preparatlarıyla hastalık semptomlarının gerilediğini ve<br />

tedavide bunardan faydalanılması gerektiğini bildirmişlerdir (42).<br />

Teropatik alandaki bir büyük buluş ise Şevket Akpınar’ın 1982 yılında levadopanın<br />

HBS’da düzelme sağladığını keşfidir (43). Takiben dopamin aganistlerinin de tedavi edici<br />

etkisi olduğu gösterilmiştir.<br />

Oral ve parenteral demir preparatları ve dopaminin tedavi edici etkisinin keşfedildiği bu<br />

teropatik incelemeler HBS patofizyolojisindeki çalışmalara önemli yol gösterici etki<br />

yapmıştır.<br />

Nigrostriatal dopaminerjik sistem işleyişini araştırmak için 123IBZM-SPECT ile postsinaptik<br />

dopamin bağlanmasına bakılarak yapılan iki çalışmada HBS’lu hastalarda<br />

dopamin bağlayan bölgelerin bağlanma kapasitesinde küçük bir azalma keşfedilmiştir<br />

(44,45). Yapılan üç (18-F)-dopa PET çalışması HBS’lu hastalarda striatal (18-F)-dopa<br />

13


alımında küçük fakat önemli bir azalma ortaya koymuş ve striatumda bir pre-sinaptik<br />

dopaminerjik disfonksiyon olduğunu göstermiştir (46,47). Bu çalışmalar HBS’da bir<br />

dopamin bağlantısı olduğuna işaret etmiştir.<br />

Son zamanlardaki HBS patofizyolojisi hakkındaki en heyecan verici gelişme demirdopamin<br />

bağlantısıdır (6). HBS’lu hastaların beyin-omurilik sıvılarında kontrol gruplarına<br />

göre ferritin oranının düşük, transferin oranının<br />

yüksek bulunması; beyinde demir<br />

seviyesinin azalması sonucu dopaminerjik disfonksiyon geliştiği ve semptomların bundan<br />

kaynaklandığı hipotezini desteklemiştir (48). Demir dopamin sentezi için hız sınırlayıcı bir<br />

enzim olan tirozin hidroksilazın kofaktörüdür. Böylece demir dopamin oluşturulması için<br />

ihtiyaç duyulan bir maddedir ve demir eksikliği normal dopamin sentezini bozar. Demir ve<br />

dopaminin her ikisi de sirkadien bir patern gösterirler ve HBS semptomlarının kötüleştiği<br />

gece vakti seviyeleri en düşük düzeydedir (49,50). Ayrıca HBS hastalarının genelde yaşlı<br />

kişiler olmaları, bu kişlerin düşük demir depoları ve düşük ferritin seviyelerine sahip olması,<br />

HBS’na predispozisyon oluşturan üremi ve gebelik gibi durumların azalmış demir<br />

depolarıyla seyretmesi demirin bu antitedeki önemini vurgulamakta dikkat çekicidir (51).<br />

Tanı:<br />

HBS tanısı klinik olarak konulan bir antitedir ve maalesef hastalığın spesifik biyolojik bir<br />

markeri yoktur (13). Alternatif ve benzer sklalar bulunmakla birlikte günümüzde yaygın<br />

olarak kullanılan tanı kriterlerini International Restless Leegs Study Group (IRLSSG) 1995<br />

yılında geliştirilmiş ve aynı çalışma grubu tarafından 2002 yılında modifiye edilerek daha<br />

anlaşılır bir hale getirilmiştir. (Talo-1) (1,22). Hastalığın tanısının konabilmesi için kişinin<br />

Tablo1’de verilen dört ana tanı kriterinden tamamına sahip olması gereklidir.<br />

HBS tanısı konulan hastalarda bu hastalığın şiddetini ölçmek tedavinin ve hastalığın<br />

seyrinin değerlendirilmesi açısından önemlidir. HBS şiddetini ölçmek için iki subjektif skala<br />

ve polisomnografik objektif değerlendirme kullanılır (11). Subjektif ölçeklerden biri Johns<br />

Hopkins RLS şiddet skalası’dır (JHRLSS) ve hastaların tedavi öncesi mevcut durumlarını<br />

14


değerlendirmek (ilk değerlendirme) için geliştirilmiştir (52). İkinci ölçek IRLSSG tarafından<br />

geliştirilmiş ve hastalığın tipik belirtileri üzerine sorulan sorulardan oluşturulmuştur (54).<br />

IRLSSG Şiddet Skalası,<br />

JHRLSS’na göre hastaların mevcut statüsünü daha iyi<br />

belirlemeyi sağlar, kliniksel uygulamalar için daha faydalıdır ve genel hastalık<br />

semptomlarını içerdiği için daha doğrudur (22,53). Objektif şiddet değerlendirmesi ise<br />

hastanın uykusunun polisomnografik olarak incelenmesine dayanır ve tedavi sonuçlarını<br />

değerlendirmede standart olarak kabul edilmiştir (54,55).<br />

Ayırıcı tanı:<br />

Ayırıcı tanıda en önemli ve en zor durum HBS’nu akatiziden ayıt etmektir (Tablo-2) (23).<br />

Akatizi dışında nöropatik ağrılar, <strong>bacak</strong> krampları ve uyku jerkleri gibi durumlar HBS’nin<br />

ayırıcı tanısına girer (Tablo-4’de bu durumların ayırt ettirici özellikleri verilmiştir.) (22) .<br />

TABLO 4: HBS ile karışabilen durumlar ve bunların ayırıcı temel<br />

özellikleri<br />

Ağrılı <strong>bacak</strong> ve hareket eden ayak parmağı sendromu; sirkadien patern göstermez ve<br />

istirahatle azalmaz.<br />

Ağrı sendromları; hareketle hemen geçmezler.<br />

Uyku jerkleri; uykuya sınırlıdır, istirahatle artmaz.<br />

Gece oluşan <strong>bacak</strong> krampları; hareketle çabuk düzelmezler.<br />

Endişe ve diğer psikiyatrik durumlar; hareketle geçmez.<br />

15


PARKİNSON HASTALIĞI<br />

Tanım ve Tarihçe:<br />

Parkinson hastalığını ilk olarak İngiliz hekim James Parkinson ‘‘shaking palsy (titrek<br />

felç)’’ adıyla hastalarda gözlemlediği; istirahat tremoru, hafif kambur postür, ayakların<br />

sürüyerek yürüme, arkaya düşme eğilimi gösterme belirtilerini tarif ederek 1817 yılında<br />

tanımlamıştır (56). Fransız hekimi Jean Marie Charcot rijidite, mikrografi ve duysal<br />

değişiklikleri de ekleyerek orijinal hastalığın tanımını yapmış ve hastalığa onu ilk tarif eden<br />

kişinin adını vermiştir (57).<br />

Parkinson hastalığı klinik olarak; istirahat tremoru, dişli çark rijiditesi, bradikinezi ve<br />

postural reflekslerde bozulmayla giden, patolojik olarak substantia nigradaki pigmentli<br />

nöronlarda kayıp ve buna eşlik eden tipik eozinofilik sitoplazmik inklüzyonlarla (Lewy<br />

cisimciği) karekterize kronik, progresif bir bozukluktur (58).<br />

Epidemiyoloji:<br />

PH nörodejeneratif hastalıkların en sık görülenlerinden biridir ve 65 yaş üstü<br />

popülasyonun %1’ini etkiler (59). Hastalık tipik olarak 50-60 yaşlarında başlar ve yaş<br />

arttıkça giderek görülme insidansı da artar. Hastalık daha genç yaşlarda başlayabilir ve<br />

hastaların %5’inde 40 yaşından önce başlama öyküsü vardır (60,61). Yapılan prevalans<br />

çalışmalarda kadın ve erkekler arasında önemli bir fark bulunamamakla birlikte aynı<br />

yaşdaki erkeklerde 1.2-1.5 kat daha fazla görüldüğü bildirilmiştir (62,63).<br />

Klinik Görünüm:<br />

PH’nın istirahat tremoru, rijidite, bradikinezi ve postural reflekslerde bozulmayla<br />

karekterize dört ana bulgusu vardır.<br />

Parkinson hastalarının %75-80’ninde tipik olarak 4-6 Hz’lik distal istirahat tremoru<br />

görülür(64). Genellikle bir üst ekstremiteden başlar ve zaman içinde aynı taraf alt<br />

ekstremiteye ve daha sonra karşı vucut yarısına yayılır (65). Tremor emosyonel stres ve<br />

16


egzersiz sırasında artar, uyku ve anestezi esnasında kaybolur (62,66).<br />

Rijidite agonist ve antogonist kaslarda eş zamanlı olarak ortaya çıkan tonus artışıdır<br />

(67). Parkinsonlu hastalarda görülme sıklığı %89-99 arasındadır. Rijidite de tremor gibi tek<br />

taraflı başlayıp zaman içinde karşı vucut yarısına yayılır (68).<br />

Bradikinezi hareketlerde yavaşlama olmasıdır. Bradikinezi rijiditeyle ilişki bir semptom<br />

değildir. Nedeni globus pallidusdaki inhibitör dopaminerjik uyarılarındaki azalma sonucu<br />

talamusun ventrolateral nükleusundaki nöronların inhibisyonunda artış ve nihayetinde<br />

motor korteksdeki noronların situmulusundaki kayıptır (65). Hastaların tamamında<br />

bradikinezi vardır (69).<br />

Postural instabilite postural reflekslerin kaybına bağlı gelişen denge bozukluğudur ve<br />

hastalığın ilerleyen devrelerinde ortaya çıkar (70).<br />

Bu dört ana bulgunun yanı sıra Parkinson hastalarında; demans, bradifreni,<br />

vizyospasyal defisitler, depresyon, anksiyete, uyku bozukluğu, delüzyon, halüsünasyon<br />

gibi psikiyatrik bozukluklar, ortostatik hipotansiyon, konstipasyon, aşırı terleme, anormal<br />

termoregülasyon, üriner problemler gibi otonomik bozukluklar, kramp, ağrı ve paresteziler<br />

gibi duysal semptomlar, yürüyüş bozuklukları, maske yüz, göz kırpmanın azalması,<br />

akomadasyonda bozulmaya bağlı bulanık görme, olfaktör bozukluklar, disfazi, siyolore gibi<br />

kraniofasial bozukluklar, mikrografi ve kilo kaybı görülebilir (71).<br />

Etyopatogenez:<br />

PH için patolojik değişiklikler substantia nigra pars kompaktadaki melanin içeren<br />

dopaminerjik hücrelerin kaybı ve kalan hücreler içinde Lewy cisimciği olarak adlandırılan<br />

ağırlıklı olarak ubiquitin denen bir proteini içeren küresel inkluzyon cisimlerinin saptanması<br />

şeklindedir. Klinik belirtilerin ortaya çıkması için dopaminerjik hücre kaybının %70-80<br />

seviyelerinde gerçekleşmesi gerekmektedir (72,73).<br />

Hastalığın etyolojisi ve hüre kaybına yol açan patofizyolojik olayların niteliği henüz tam<br />

olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte ekzotoksinler, endotoksinler, enfeksiyonlar, genetik<br />

17


yatkınlık gibi faktörler suçlanmaktadır.<br />

MPTP ( 1-metil-4-fenil1236-tetrahidropridin), manganez, tetrahidroizokinolon ve karbon<br />

monoksit gibi eksojen toksinlere maruziyet sonrası <strong>parkinson</strong>izm geliştiği gösterildiğinden,<br />

nigrostriatal nöronlardaki toksik değişikliklerin Parkinson hastalığı için muhtemel bir faktör<br />

olduğu düşünülmektedir (74-76). Bekli de kırsal kesimde yaşama, kuyu suyu içme, böcek<br />

ilacı, tarım ilacı ve endüstriyel kimyasal ajanlarla karşılaşma gibi faktörlerle<br />

toksik<br />

maruziyet gelişiyor olabilir (77,78).<br />

Parkinsonizmle ilişkilendirilmiş hastalıkların en ünlüsü 1910-1920 yılları arasında<br />

görülen, viral olduğu düşünülen ensefalitis latejikadır. Enfeksiyon sonrası <strong>parkinson</strong>izm<br />

bulgularının ortaya çıkması bazı hastalarda yıllar hatta on yıllar sonra olmuştur. Diğer<br />

<strong>parkinson</strong>izm yaptığı gösterilmiş enfeksiyonlar; influenza, sfiliz, nakardia, astreoides,<br />

herpes simpleks, japon-B ve doğu at ensefalitidir. Bu hastalarda orta çıkan <strong>parkinson</strong>izm<br />

tablosu İPH’dan farklıdır fakat IPH’da da benzer bir enfeksiyöz patoloji olabileceği<br />

düşünülmüştür (65).<br />

PH tanısı konulan hastaların ölümünden sonra substantia nigra üzerinde yapılan<br />

incelemelerde oksidatif strese ilişkin kanıtlar ve indirgenmiş glutatyon eksikliği, indirgenmiş<br />

ferritin tamponuyla birlikte yüksek total demir düzeyleri ve mitekondrial kompleks-I eksikliği<br />

gibi üç önemli değişikliğin saptanmış olması endojen oksidatif toksinlerin IPH<br />

patogenezinde önemli rol oynadığını ortaya koymuştur (79).<br />

Genç yaş başlangıçlı hastalarda yapılan tek yumurta ikizleri ile çift yumurta ikizlerinin<br />

karşılaştırıldığı bir çalışmada tek yumurta ikizlerinden birinde PH saptandığında diğerinde<br />

de hastalık ortaya çıkma riskinin, çift yumurta ikizlerindeki aynı duruma kıyaslandığında<br />

anlamlı olarak arttığının saptanması hastalıkta genetik faktörlerin önemli rol oynadığını<br />

göstermiştir (80). Ayrıca ailevi PH’na sahip kişlerde yapılan genetik incelemelerde<br />

mutasyonu halinde doğrudan hastalığa yol açan on genetik lokus saptanmıştır. Bunlar 4.<br />

kromozom üzerindeki alfa-sinnüklein (otozomal dominant), UCH-L1 (Ubiquitin karboksi<br />

terminal hidrolaz L1) (otozomal dominant) genleri, 6. kromozom üzerindeki parkin geni<br />

18


(otozomal resesif), 1. kromozom üzerindeki DJ-1 geni (otozomal resesif) ve 1,2,4,12.<br />

kromozomlar üzerinde yeri saptanan ancak henüz tanımlanamayan gen lokuslarıdır (81).<br />

Ancak ailevi PH tüm PH’ların %10’nundan az bir kısmını oluşturmaktadır ve bugüne kadar<br />

saptanan bu genetik bozukluklar da tüm ailevi PH taşıyanları açıklamamaktadır. Bu bulgu<br />

PH’na yol açan başka genetik mutasyon ve faktörlerin olduğunu düşündürmektedir.<br />

Sonuç olarak güncel düşünce hastalığın genetik yatkınlık taşıyan insanlarda henüz çok<br />

iyi anlaşılamayan değişik çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığı yönündedir (82).<br />

Tanı:<br />

İPH tanısı klinik olarak konulan bir hastalıktır. Tanı için değişik tanı kriterler geliştirilmitir.<br />

Bunlardan en yaygın kullanılanı Hughes ve arkadaşlarının 1992 yılında geliştirdikleri üç<br />

basamaklı tanı sistemidir (tablo-5) (69,83).<br />

TABLO 5: İdiyopatik Parkinson Hastalığının Klinik Tanısı<br />

1. Adım: Parkinsonian sendromun tanısı:<br />

- Bradikinezi ile birlikte<br />

- Aşağıdakilerden en az birinin bulunması<br />

a) Rijidite<br />

b) 4-6 Hz istirahat tremoru<br />

c) Vizüel, vestibuler, serebeller veya proprioseptif fonksiyon bozukluğunun neden<br />

olmadığı postural instabilite.<br />

2. Adım: İPH için dişlama kriterleri:<br />

- Parkinsonizme yol açabilecek stroke, kafa travması, ensefalit, nöroleptik kullanımı,<br />

hidrosefali veya beyin tümörü gibi belirli bir nedenin saptanması.<br />

- Okülurjik kriz<br />

19


- Supranükleer bakış paralizileri<br />

- Serebeller bulgular<br />

- Erken şiddetli otonomik yetmezlik<br />

- Erken şiddetli demans<br />

- Yüksek doz levodopaya kötü yanıt<br />

3. Adım:İPH için destekleyici kriterler:<br />

- Aşağıdakilerden en az üçünün bulunması:<br />

a) Unilateral başlangıç<br />

b) Progresif seyirli olması<br />

c) Hastalığın başladığı tarafta bulguların asimetrik olarak devam etmesi<br />

d) Levodopaya iyi yanıt vermesi<br />

e) En az 5 yıl veya daha fazla levodopa yanıtının devam etmesi<br />

f) Levodopaya bağlı diskinezilerin olması<br />

g) 10 yıldan uzun klinik seyir<br />

Ayırıcı tanı:<br />

İPH tüm <strong>parkinson</strong>izm tablolarının %80’nini oluşturur. Parkinsonizm yapan durumlar<br />

Tablo-6’da verilmiştir (84).<br />

TABLO 6: Parkinsonizm Sınflaması<br />

I- Primer (İdiyopatik) Parkinsonizm<br />

- Parkinson Hastalığı<br />

II- Sekonder (Edinsel, Semptomatik) Parkinsonizm<br />

- İnfeksiyöz: Postensefalitik, yavaş virüs enfeksiyonları, AIDS<br />

- İlaçlar: Dopamin reseptör blokerleri, rezerpin, tetrabenazin, alfa metil dopa,<br />

lityum, flunarizin<br />

20


- Toksinler: MPTP, CO, Mn, Hg, CS2, metanol, etanol<br />

- Vasküler: Multienfarkt demans, Binswanger Hastalığı<br />

- Travma: Boksör ensefalopatisi<br />

- Hipoksi<br />

- Metabolik<br />

- Hemi<strong>parkinson</strong>izm-hemiatrofi<br />

- Diğer: Beyin tümörleri, Normal basınçlı hidrosefali, Siringomezensefali<br />

III- Heredodejeneratif <strong>parkinson</strong>izm<br />

- Huntington Hastalığı<br />

- Wilson Hastalığı<br />

- Haller Vorden- Spatz Hastalığı<br />

- Familyal Olivopontoserebeller atrofi<br />

- Familyal bazal ganglion kalsifikasyonu<br />

- Seroid-lipofuksinoz<br />

- Gerstman-Strausler-Scheinker Hastalığı<br />

- Machodo-Joseph Hastalığı<br />

- Periferik nöropatili ailesel <strong>parkinson</strong>izm<br />

- Nöroakantositoz<br />

- Lubag (Flipino X’e bağlı distoni ve <strong>parkinson</strong>izm tablosu)<br />

- Striatal nekrozlu mitekondrial sitopatiler<br />

IV- Parkinson Plus Sendromlar<br />

- Progresif supranükleer parezi<br />

- Kortikobazal-Gangliyonik dejenerasyon<br />

- Multisistem Atrofiler (MSA)<br />

• Shy-Drager sendromu (MSA-A)<br />

• Striatonigral dejenerasyon MSA-P)<br />

21


• Sporadik olivopontoserebeller atrofi<br />

- Guam’ın <strong>parkinson</strong>izm-demans-ALS kompleksi<br />

- Parkinsonizm-primer demans kompleksi<br />

- Progresif pallidal atrofi-pallidonigral dejenerasyon<br />

– Pallidopiramidal hastalık<br />

22


PARKİNSON HASTALIĞI VE HUZURSUZ BACAK SEDROMU İLİŞKİSİ<br />

PH ve HBS ile ilgili etyolojik ve patofizyolojik bilgiler hale sınırlıdır. Şimdiye kadar elde<br />

edilen bilgiler HBS ve PH’nın birbirleriyle bir çok bakımdan benzediğini, ancak bu iki<br />

hastalığın kendi semptomolojileri içinde major farklılıklar gösterdiği yönündedir (27).<br />

Bu iki hastalık bozulmuş bir dopaminerjik sistem nedeni ile akatizi ve nokturnal motor<br />

fluktuasyonlar göstermesi, dopaminerjik tedaviye iyi yanıt vermeleri, belirgin uyku<br />

bozukluğu sebebi olmaları, ileri yaşla birlikte artan prevalans ve kronik progresif seyirleri<br />

gibi bir çok ortak görünümü paylaşırlar (13).<br />

PH’nın iyi saptanmış semptomlarının temelini en çok nigrositriatal sistemde olmak üzere<br />

santral dopaminerjik transmisyon bozukluğu oluşturur ve motor semptomlar dopaminerjik<br />

tedaviye iyi yanıt verirler (27). HBS’da da patofiyolojinin santral dopaminerjik sistemle<br />

(özellikle nigrostriatal ve mezokortikolimbik sistemlerle) ilişkili olduğu gösterilmiş ve bu<br />

hipotez çeşitli dopaminerjik ilaçların tedavi edici etkilerinin olmasıyla desteklenmiştir<br />

(10,85). Ayrıca HBS semptomların metokloropropamid gibi santral dopaminerjik<br />

blokerlerin verilmesiyle kötüleşirken, domperidon gibi kan beyin bariyerini geçmeyen<br />

dopaminerjik blokerlerden etkilenmemesi santral dopaminerjik bozukluk teorisini<br />

desteklemektedir (11,86).<br />

HBS’lu hastaların yapılan klinik değerlendirilmelerinde ve bilgisayar destekli hareket<br />

analizlerinde bu hastalarda hafif hipokinezi ve rijiditenin eşlik ettiğinin ve bu semptomların<br />

dopaminerjik tedaviyle düzeldiğinin saptanması çarpıcı bir gelişmedir (87,88). İlave olarak<br />

yapılan PET ve SPECT çalışmalarında dopaminerjik disfonksiyon gösterilmiştir (44-47).<br />

Patofizyolojilerindeki benzerliğe rağmen bu iki hastalık arasındaki ilişki üzerine<br />

odaklanan az sayıda araştırma yapılmış ve yapılan bu araştırmalar insidans çalışmalarıyla<br />

sınırlı kalmıştır. Krishnan ve arkaşları 126 ardışık Parkinson hastası ve 128 yaşıt sağlıklı<br />

kontrol üzerinde yaptığı çalışmada PH’da HBS görülme oranının %7.9, sağlıklı kontrollerde<br />

23


ise bu oranın %0.8 olduğunu saptamıştır (14). Ondo kontrol grubu kullanmadan yaptığı<br />

değerlendirmede 308 Parkinson hastasını değerlendirmiş ve HBS görülme oranının %20.8<br />

olduğunu açıklamıştır (15). Ancak tüm yazarlar PH olan hastalarda HBS insidansının<br />

yüksek olduğunu savunmaz; Tan Singapur da 125 Parkinson hastası üzerinde yaptığı<br />

araştırmada hastalarda motor <strong>huzursuz</strong>luk oranının yüksek olmasına rağmen ancak<br />

sadece bir (%0.8) hastanın IRLSSG kriterleriyle HBS tanısı konulabilecek<br />

semptomatolojiye sahip olduğunu bildirmiştir (Asya populasyonu için HBS görülme oranı %<br />

0.6 olarak verilmektedir.) (16). Parkinson hastalarında HBS’nun şiddetini değerlendiren bir<br />

çalışma yapılmamıştır. Ancak yazarlar anekdotal olarak bu hastalarda hastalık şiddetinin<br />

<strong>idiyopatik</strong> HBS’dan daha hafif olduğunu belirtmektedirler (15).<br />

24


MATERYAL VE METOD<br />

Çalışmamıza Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hareket Bozuklukları<br />

polikliniğimizden takip edilmekte olan Parkinson hastaları içinden İPH tanı kriterlerine<br />

uyan, ardışık olarak seçilen, yaş ortalamaları 69,19±8,63 (min:48-max:88) olan 79’u erkek<br />

ve 56’sı kadın olmak üzere toplam 135 hasta alındı. Bu hastalar PH’nın süresi, evresi,<br />

klinik şiddeti ve HBS varlığını düşündürecek semptomları açısından sorgulandı ve PH’nda<br />

HBS görülme sıklığına bakıldı.<br />

İPH olan 135 hasta içinden 10’nu kadın ve 10’nu erkek olmak üzere toplam 20 hastada<br />

HBS olduğu görüldü (Grup I). HBS tanısı konulan hastalarda HBS’nun şiddeti ölçüldü.<br />

HBS şiddetinin PH süresi, şiddeti, evresiyle, hastaların yaş ve cinsiyetleri ile ve HBS süresi<br />

ile korelasyon gösterip, göstermediği incelendi. Ayrıca bu grupta HBS açısından aile<br />

öyküsü sorgulandı.<br />

HBS tanısı almayan 115 hasta kontrol grubu olarak alındı (Grup II). HBS tanısı alan<br />

grup ve kontrol grubu birlikte incelenerek ve HBS olan ve olmayan Parkinson hastalarında<br />

cinsiyet ve yaş dağılımı, PH şiddeti, evresi ve süresi arasında anlamlı bir farklılık bulunup<br />

bulunmadığına bakıldı.<br />

Grup II’in içinden yaş ve cinsiyet oranı, Parkinson hastalığının şiddeti ve süresi Grup I’e<br />

benzer 10 kadın ve 10 erkek hasta seçilerek bir ikinci kontrol grubu oluşturuldu( Grup IIa).<br />

Grup I ve IIa’daki hastalarda sekonder HBS yaptığı bildirilmiş etyolojik faktörler yönünden<br />

araştırma yapılarak Grup I’deki hastalarda bu etyolojik faktörler bakımından anlamlı bir<br />

artışın olup, olmadığına bakıldı.<br />

25


İPH tanısının konulmasında Tablo-5’de verilen Hughes ve arkadaşlarının 1992 yılında<br />

geliştirdikleri tanı sisteminden faydalanıldı (69,83). Buna göre;<br />

• Bradikinezi ile birlikte, rijidite ve/veya istirahat tremoru ve/veya postural instabilitesi<br />

olan,<br />

• Parkinsonizme yol açabilecek stroke, kafa travması, ensefalit, nöroleptik kullanımı,<br />

hidrosefali veya beyin tümörü gibi belirli bir nedeni, okulurjik krizi, supranükleer bakış<br />

paralizileri, serebeller bulguları, erken şiddetli otonomik yetmezliği, erken şiddetli<br />

demansı, yüksek doz levodopaya kötü yanıtı olmayan,<br />

• unilateral başlangıç ve progresif seyir öyküsüyle birlikte hastalığın başladığı tarafta<br />

bulguların asimetrik olarak daha baskın olarak devam eden hastalar İPH olarak<br />

değerlendirilerek çalışmaya alınmıştır.<br />

İPH’nın evrelendirilmesi Hoehn-Yahr skalasıyla (70), klinik şiddet ölçümü ise Unified<br />

Parkinson’s disease Rating Scale (UPDRS) (89) ile yapıldı.<br />

Hoehn-Yahr skalası hastalığı 5 evreye ayırmaktadır (70):<br />

-Evre I: Tek taraflı tremor, rijidite, akinezi veya postural dengesizlik.<br />

-Evre II: İki taraflı tremor, rijidite, akinezi veya bradimimi, yutma güçlükleri, aksiyel<br />

rijidite (özellikle boyun), öne eğilmiş postür, yavaş veya ayağını sürüyerek yürüme ve<br />

genel katılık gibi aksiyal bulgularla birlikte veya tek başına posturel anormallikler.<br />

-Evre III: Evre II’deki bulgulara ilaveten hastada denge bozuklukları vardır, ancak<br />

hastanın tüm aktivitelerini bağımsız olarak yapabilir.<br />

-Evre IV: Hasta günlük aktivitelerinin bir kısmında veya tamamında yardıma ihtiyaç<br />

duyar.<br />

-Evre V: Hasta tekerlekli sandalyeye veya yatağa bağımlı durumdadır.<br />

26


HBS tanısı için International Restless Legs Study Group (IRLSSG) 1995 yılında geliştirdi<br />

tanı kriterlerini kullandı ve bu dört kriterlerin tamamına sahip olan hastalara HBS tanısı<br />

konuldu (1).<br />

IRLSSG’nin HBS tanı kriterleri(1):<br />

1. Genellikle rahatsızlık hissiyle (parestezi ve dizestezi) birlikte olan ekstremiteleri<br />

hareket ettirme isteği.<br />

2. Motor <strong>huzursuz</strong>luk.<br />

3. Semptomlar istirahat halinde şiddetlenir, aktiviteyle en azından geçici olarak azalır.<br />

4. Semptomlar akşamları veya geceleri kötüleşir.<br />

HBS şiddetinin ölçümü IRLSSG tarafından geliştirilmiş olan İnternational RLS Study<br />

Group şiddet skalası (IRLSSGRS) kullanıldı (53). IRLSSGRS hastalığın tipik belirtileri<br />

üzerine sorulan, her biri 0-4 arası derecelendirilmiş sorulardan oluşturulmuştur.<br />

Değerlendirme; 0-10 puan hafif, 11-20 puan orta, 21-30 puan ciddi, 31-40 puan ağır<br />

şiddette HBS olarak yapılır.<br />

İnternational RLS Study Group Rating Scale (IRLSSGRS) (53):<br />

1. Kollarınızdaki ve <strong>bacak</strong>larınızdaki <strong>huzursuz</strong>luğun derecesini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

(4) Çok şiddetli<br />

(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

27


2. HBS semptomları nedeniyle hareket etme ihtiyacının derecesini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

(4) Çok şiddetli<br />

(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

3. Hareket etmekle kol ve <strong>bacak</strong>larınızdaki <strong>huzursuz</strong>luk nasıl rahatlıyor?<br />

(4) Rahatlamıyor<br />

(3) Hafif rahatlıyor<br />

(2) Orta derecede rahatlıyor<br />

(1) Tam veya tama yakın rahatlıyor<br />

(0) HBS semptomu yoksa bu soru sorulmaz<br />

4. HBS semptomları nedeniyle uyku bozukluğunuz ne düzeyde?<br />

(4) Çok şiddetli<br />

(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

5. HBS semptomları nedeniyle yorgunluk ve uykusuzluk halinin şiddeti nasıl?<br />

(4) Çok şiddetli<br />

(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

28


(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

6. Bir bütün olarak HBS’nuzun şiddeti nasıl?<br />

(4) Çok şiddetli<br />

(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

7. HBS semptomlarının sıklığı nasıl?<br />

(4) Çok şiddetli (Haftada 6-7 gün)<br />

(3) Şiddetli (Haftada 4-5 gün)<br />

(2) Orta (Haftada 2-3 gün)<br />

(1) Hafif (Haftada 1 gün veya daha az)<br />

(0) Yok<br />

8. HBS semptomları bir günde ortalama ne kadar sürüyor?<br />

(4) Çok şiddetli (24 saate 8 saat veya daha fazla)<br />

(3) Şiddetli (24 saate 3-8 saat)<br />

(2) Orta (24 saate 1-3 saat)<br />

(1) Hafif (24 saate 1 saatten daha az)<br />

(0) Yok<br />

9. HBS semptomları günlük yaşamınızı ne kadar etkiliyor?<br />

(Örneğin; aile, ev, sosyal, okul veya iş hayatı)<br />

(4) Çok şiddetli<br />

29


(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

10. HBS semptomlarından moraliniz nasıl etkileniyor?<br />

(Örneğin; kızgınlık, sıkıntı, üzüntü veya <strong>huzursuz</strong>luk)<br />

(4) Çok şiddetli<br />

(3) Şiddetli<br />

(2) Orta<br />

(1) Hafif<br />

(0) Yok<br />

Semptomatik HBS nedenlerinin sorgulandığı tüm hastalardan (Grup I ve IIa’daki<br />

hastalar) anemi, diyabet, üremi, gastrektomi, kanser, periferik vasküler hastalık, romatoit<br />

artrit, hipotiroidi, polinöropati, lumbosakral radikülopati, amyotrofik lateral skleroz,<br />

myelopati, multipl skleroz, poliomyelit, hiperpleksi hastalıklarının öyküleri ve<br />

bu<br />

hastalıkların semptomları açısından, kahve, kalsiyum kanal blokerleri, sedatif, lityum ve<br />

nöroleptik kullanımına yönelik anamnez alındı. Tüm hastalara genel dahili muayene,<br />

nörolojik muayene ve periferik nabız muayenesi yapıldı.<br />

Hastanemizin biyokimya<br />

laboratuvarında; açlık kan şekeri, BUN (kan üre azotu), kreatinin, serum folik asit, demir,<br />

total demir bağlama kapasitesi, tiroid fonksiyon testleri (TSH, fT3, fT4), tümör markerleri<br />

(AFP, CA 125, CA 15.3, Ca19.9), hematoloji laboratuvarında; eritrosit sayısı ve indeksleri<br />

( WBC, HGB, HTC, MCV, MCHC, MCH), romatolojik tetkikler (ASO, CRP, RF,<br />

Sedimentasyon hızı) yapıldı. Nörolojik muayenelerinde periferik sinir sistemi hastalığı<br />

bulguları saptanan hastalara EMG incelemesi yapıldı.<br />

İstatistiksel değerlendirme: Çalışma sonrası elde edilen veriler ‘‘SPSS (Statistical<br />

30


package for the social sciences) 13.0 for Windows’’ paket programına girildi. HBS tanısı<br />

konulan hastaların cinsiyet dağılımlarının toplam hasta popülasyonu ile oranı Mc Nemar<br />

test ile karşılaştırıldı. Grup I ve II arasındaki karşılaştırmalar Student-t test ile yapıldı. Grup<br />

I ve IIa arasındaki bağlantı Pearson Chi-Square korelasyon analiziyle incelendi. Grup<br />

I’deki hastaların HBS Şiddeti ile cinsiyetleri ve sekonder etyolojileri arasındaki dağılımı<br />

incelemek için Student-t test, HBS şiddeti ile yaşları, UPDRS’leri ve HBS süreleri<br />

arasındaki ilişkiyi incelemek için Spearman’s Rho korelasyon analizi kullanıldı. P


BULGULAR<br />

Çalışmamıza yaş ortalamaları 69,19±8,63 (min:48-max:88) olan 79’u (%58,5) erkek ve<br />

56’sı (%41,5) kadın olmak üzere toplam 135 İPH olan hasta alındı. Bu hastalardan 10’nu<br />

kadın (kadınların %17,85’i) ve 10’nu erkek (erkeklerin %12,65’i) olmak üzere toplam 20<br />

hasta (toplam hastaların %14,8’i) HBS tanısı alırken (Grup I), 46 kadın (kadınların %<br />

82,15’i) ve 69 erkek (erkeklerin %87,35’i) olmak üzere toplam 115 hastada (toplam<br />

hastaların %85,2’si) HBS bulunmadığı görüldü (Grup II).<br />

Kadın hastalarda HBS görülme yüzdesi, erkek hastalardan yüksekti ve istatistiksel<br />

olarak ileri derece anlamlı bir fark olduğu görüldü (p


Tablo-8: HBS görülen ve görülmeyen hastaların demografik özellikleri<br />

HBS (+) hastalar<br />

HBS (-) hastalar<br />

(n=20)<br />

(n=115)<br />

Yaş 70,65±6,36 68,93±8,97 0,416<br />

K/E oranı 10/10 46/69 0,402<br />

Hastalık süresi (yıl) 6,38±3,12 7,25±5,46 0,310<br />

UPDRS 33,65±17,08 39,64±21,55 0,240<br />

Evre I<br />

3<br />

12<br />

0,419<br />

Evre II<br />

Evre III<br />

Evre IV<br />

14<br />

3<br />

0<br />

67<br />

27<br />

9<br />

p<br />

HBS olan hastalarda HBS şiddetinin: 21,30±7,22 puan, HBS süresinin: 1,77±0,66 yıl<br />

olduğu gözlendi. HBS şiddeti ile hastaların cinsiyetlerinin ve sekonder HBS etyolojisinde<br />

rol oynadığı bildirilen etyolojik faktörlerin en az birine sahip olması veya bu faktörleri<br />

taşımaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (Tablo-9) (T-Test).<br />

Tablo-9: HBS bulunan hastalarda HBS şiddetinin (IRLSSGRS), hastaların cinsiyet ve HBS<br />

için sekonder risk faktörünün bulunmasına göre dağılımı<br />

HBS Şiddeti p<br />

(IRLSSGRS)<br />

Cinsiyet<br />

Kadın 23,00±8,21 0,305<br />

Erkek 19,6±6,02<br />

HBS için en az bir sekonder risk<br />

Faktörünün bulunması<br />

Var<br />

Yok<br />

21,06±6,99<br />

22,66±10,06<br />

0,733<br />

HBS şiddetiyle hastaların UPDRS’leri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir istatistiksel<br />

ilişkinin (p=0,028) ve pozitif bir korelasyonun (r=0,490) olduğu bulundu. HBS şiddetiyle<br />

hastaların yaşları arasında anlamlı istatistiksel ilişki gözlenmezken, HBS şiddetiyle<br />

hastaların RLS süreleri arasında hafif negatif bir korelasyon olduğu görüldü (r=0.255)<br />

33


(Spearman’s rho) (Tablo-10). HBS bulunan hastaları sadece 1 taneside (%5) HBS’ye<br />

yönelik aile öyküsü saptandı.<br />

Tablo-10: HBS şiddetinin; HBS süresi, hastaların yaşı ve UPDRS’leriyle ilişkisi<br />

P r<br />

HBS şiddeti<br />

(IRLSSGRS)<br />

HBS süresi 0,278 -0,255**<br />

UPDRS 0,028* 0,490***<br />

Yaş<br />

0,419<br />

-0,191<br />

* istatistiksel olarak anlamlı<br />

**hafif korelasyon<br />

***orta derecede korelasyon<br />

HBS bulunmayan hastalardan seçilen kontrol grubu ve HBS görülen hasta grubunda<br />

sekonder HBS etyolojisinde rol oynadıkları bildirilmiş 19 hastalık veya tıbbi durum Pearson<br />

Chi-Square testiyle karşılaştırıldı ve iki grup arasında bu faktörlerden herhangi biriyle ilişkili<br />

anlamlı istatistiksel ilişki gözlenmedi (Tablo-11). Ancak iki grup arasında bu hastalıklardan<br />

herhangi birisine sahip olan bireylerin toplamı karşılaştırıldığında HBS(+) grup lehine<br />

artmış anlamlı bir istatistiksel ilişki olduğu görüldü (p=0,038).<br />

34


Tablo-11: HBS(+) ve kontrol grubu arasında sekonder HBS yapan faktörlerin dağılımı:<br />

HBS için sekonder risk faktörleri HBS(+)hastalar(n=20) Kontrolgrubu(n=20) p<br />

Diyabet 3 2 0,633<br />

Üremi 1 1 1,00<br />

Demir eksikliği anemisi 9 4 0,091<br />

Folat eksikliği anemisi 1 0 0,311<br />

Hipotiroidi 1 0 0,311<br />

Romatoid artrit 0 0 -<br />

Periferik vasküler hastalık 0 0 -<br />

Kanser 2 1 0,548<br />

Polinöropati 1 0 0,311<br />

Lumbosakral radikülopati 1 1 1,00<br />

Amyotrofik lateral skleroz 0 0 -<br />

Myelopati 0 0 -<br />

Multipl skleroz 0 0 -<br />

Poliomyelit 0 0 -<br />

Hiperpleksi 0 0 -<br />

Kafein alışkanlığı 0 0 -<br />

Lityum kullanımı 0 0 -<br />

Nöroleptik kullanımı 5 3 0,429<br />

Sedatif ve narkotik kesilmesi 0 0 -<br />

Yukardaki hastalık veya 17 11 0,038*<br />

faktörlerden en az birinin<br />

varolduğu hasta sayısı<br />

*istatistiksel olarak anlamlı<br />

TARTIŞMA<br />

HBS’na yönelik ilk prevalans çalışması bu hastalığın modern anlamda tanımlayıcısı olan<br />

Ekbom tarafından 1960’da açıklanmıştır. Ekbom, 237 hasta üzerinde yaptığı uzun süreli bu<br />

çalışmada toplumda HBS görülme oranının yaklaşık %5 olduğunu bildirmiştir (5). 1967<br />

yılında Strang’ın 320 hastalık Avusturalya çalışmasında bu oranı %2.5 olarak verilmiştir<br />

(16). 1991’de Obler 515 hastayı değerlendirerek geceleri <strong>bacak</strong>larda <strong>huzursuz</strong>luk oranının<br />

35


% 29 oranında görüldüğünü açıklamıştır (18). Takip eden bir çalışmada Veterans<br />

Administrations Hastanesinde ardışık olarak seçilen 222 hastadan %21’inde <strong>bacak</strong>larda<br />

<strong>huzursuz</strong>luk hissi veya gece <strong>bacak</strong> jerkleri, tekme atma, <strong>bacak</strong>ta seğirmelerin olduğu<br />

görülmüş, ancak bu hastalarda motor <strong>huzursuz</strong>luk ve hareketlerle rahatlamanın olup,<br />

olmadığı not edilmemiştir (90). 1994’de Lavigne ve Montplaisir tarafından yapılan Kanada<br />

incelemesinde hastalarda gece vakti <strong>bacak</strong>ta <strong>huzursuz</strong>luk hissinin %15 ve uykudan<br />

uyanarak yürüme ihtiyacının %10 olduğunu gözlemlemiştir (91).<br />

Şüphesiz HBS’daki bu prevalans farklılıklarının en büyük nedeni HBS tanısı koyduracak<br />

spesifik bir biyolojik markerin olmayışı ve tanının tamamıyla klinisyenin değerlendirmesiye<br />

konuluyor olmasıdır. Bu karmaşıklığı ortadan kaldırarak<br />

hastalık üzerinde sağlıklı<br />

değelendirme yapılabilmesi amacıyla International RLS study group (IRLSSG) 1995<br />

yılında dört maddeden oluşan klinik tanı skalasını geliştirdikten sonra hastalık<br />

prevalansının daha homojen bir aralıkta olduğu görülmüştür (1). Kentucky Behavioral Risk<br />

Factor Surveillance Survey incelemesinde 18.000’den fazla kişi IRLSSG tarafından<br />

geliştirilen bu dört tanı kriterlerine göre değerlendirilmiş, hastaların %5,9’unda çok sık, %<br />

4,1’inde sık olmak üzere toplam %10’nunda HBS olduğu bulunmuştur (19). Yine geniş bir<br />

grupta yapılan ve aynı tanı kriterlerinin kullanıldığı 2001’de sonuçları açıklanan National<br />

Sleep Foundation Gallup Poll çalışmasında toplumda HBS görülme insidansını %14 ile %<br />

15 arasında olarak bildirmiştir (92,93). Avrupada bu tanı kriterleri kullanılarak yapılan<br />

çalışmalarda; Almanyada bu oranın % 9,8, İsviçrede % 11,4 olduğunu göstermiştir (20,95).<br />

Sonuç olarak IRLSSG tanı kriterleri kullanılarak yapılan yukarıda bahsedilen çalışmalarda<br />

ve benzer yöntemlerle yapılmış ve sonuçları benzer bir çok çalışmada; Batı toplumlarında<br />

erişkin yaştaki kişilerde HBS görülme oranının % 10-%15 aralığında olduğu gösterilmiştir.<br />

Patogenezlerinde nigrostriatal dopamin yertersizliğinin rol oynadığı PH ve HBS’nu<br />

birlikte değerlendiren çok az prevalans araştırması vardır ve bu çalışmalardaki hasta<br />

sayıları genel olarak düşüktür. Ondo 303 PH’lığı olan birey üzerinde, kontrol grubu<br />

kullanmadan yaptığı çalışmada PH olanlarda HBS görülme oranını % 20,8 olarak bulmuş<br />

36


ve PH olan kişilerde HBS görülme insidansının arttığını not etmiştir (15). Ancak HBS’nun<br />

görülme sıklığının yaşla birlikte arttığı, HBS için yapılan geniş prevalans çalışmalarının<br />

genel olarak 18-68 yaş aralığındaki bireylerde yapıldığı ve PH olan kişilerin yaşlı bireyler<br />

olduğu düşünülürse, artmış bu prevalans oranının geçerliliği tartışılabilir. Krishnan 126<br />

ardışık PH olan birey ve 128 yaşıt sağlıklı kontrolle yaptığı çalışmada PH olan kişilerde<br />

HBS görülme oranının % 7,9 olduğunu ve sağlıklı kontrollerde ise bu oranın %0,8<br />

olduğunu göstermiştir ve PH’nda HBS görülme oranının arttığına dikkat çekmiştir (14).<br />

Krishnanın çalışmasında ise kontrol grubunun HBS görülme oranı, geniş toplum tabanlı<br />

sağlıklı kişilerde yapılmış HBS görülme sıklığı ile ilgili çalışmalardan oldukça düşük olduğu<br />

gibi, PH olan bireylerde bile HBS görülme oranları, geniş toplum tabanlı sağlıklı kişlerde<br />

yapılmış HBS görülme sıklığı ile ilgili çalışmalardan düşük bulunmuştur. Belki bu tutarsızlık<br />

hasta sayısının az olmasından kaynaklanabilir. Diğer taraftan Tan, Singapur da 125<br />

Parkinson hastası üzerinde yaptığı araştırmada hastalarda motor <strong>huzursuz</strong>luk oranının %<br />

15 gibi yüksek olmasına rağmen ancak sadece bir (%0,8) hastanın IRLSSG kriterleriyle<br />

HBS tanısı konulabilecek semptomatolojiye sahip olduğunu bildirmiştir (Asya populasyonu<br />

için HBS görülme oranı %0.6 olarak verilmektedir.) ve PH olan kişlerde HBS görülme<br />

oranının topluma göre artmış bir prevalansın olmadığını savunmaktadır (16).<br />

IRLSSG tanı kriterleri kullanılarak 135 İPH olan birey üzerinde yaptığımız çalışmada<br />

İPH olan kişilerde RLS görülme oranını %14.8 olarak bulduk. Çalışmamızda kontrol grubu<br />

kullanmadık, ancak çalışmamız ile batı toplumları için IRLSSG tanı kriterleri kullanılarak<br />

yapılan, geniş toplum tabanlı yapılmış HBS görülme sıklığı ile ilgili çalışmalar (Bu<br />

çalışmalarda HBS görülme oranı %10-15’dir.) arasında farklılık olmadığını gördük.<br />

Çalışma grubumuzdaki hastaların yaş ortalamalarının , geniş tabanlı toplumsal<br />

çalışmalarda incelenen bireylere göre daha ileri yaşta olmasına rağmen İPH olan kişilerde<br />

HBS görülme sıklığında bir artış bulunmadığını saptadık.<br />

Diğer taraftan bulduğumuz görülme sıklığı değerini bu konuda Ondo ve Krishnan<br />

yapmış olduğu iki çalışmada bulunan değerlerle kıyasladığımızda, bulduğumuz değerin<br />

37


diğer iki çalışmada bulunan değerlerin ortasına denk geldiğini gördük.<br />

Çalışmaya aldığımız kadınlarda HBS görülme oranı, erkeklere göre istatistiksel olarak<br />

anlamlı derecede yüksek bulundu (Çalışmamızda kadınların %17,85’inin, erkeklerin %<br />

12,65’inin HBS’dan etkilenmiş olduğunu gördük.). Yapılan yayınlarda HBS’da orta yaş için<br />

cinsiyet oranında anlamlı bir farklılık gözlenmezken, yaşlı popülasyonlarda bu oranın<br />

kadınlar lehine artmış olduğu belirtilmiştir (20). Hasta grubumuzun büyük bir kısmının<br />

yaşlılardan oluşması nedeniyle bulduğumuz bu sonuç litaretürdekine benzerdir.<br />

Çalışmamızda ; İPH klinik seyri , evreleri, hastalığın şiddeti ve süresi üzerinde HBS<br />

birlikteliğinin etkisini düşündürecek veri saptamadık. HBS ve İPH birlikteliğinin benzer<br />

patogeneze sahip iki farklı hastalığın koinsisdansı olduğunu düşündürdü.<br />

PH olan bireylerde HBS’nin şiddetini değelendirmeye yönelik bir çalışmaya literatürde<br />

rastlamadık, ancak bazı yazarlar anekdotal olarak PH’nda görülen HBS’nun şiddetinin<br />

primer HBS formlarından daha hafif olduğunu ifade eden açıklamalar yapmıştır (15).<br />

Çalışmamızda HBS olan hastalada IRLSSGRS’yi kullanarak yaptığımız ölçümlerde<br />

hastalırımızdaki HBS’nun klinik şiddetini ‘ciddi’ olarak bulduk . Bu sonuç daha önce<br />

yapılmış anekdotal açıklamalara uymamaktadır. Çalışmamızda bulduğumuz İPH olan<br />

kişilerde prevalans artışının olmaması ve HBS’nun PH’nın getirisi olmadığı yönündeki<br />

bulgularla birlikte düşünüldüğünde bulduğumuz HBS klinik şiddet değerinin ‘ciddi’ olması<br />

beklenen bir sonuç olarak düşünülebilir.<br />

HBS görülen hastalarımızda HBS şiddetinin; cinsiyet, yaş ve HBS süresiyle ilişkili<br />

olmadığını, fakat PH’nın şiddetiyle anlamlı bir korelasyon gösterdiğini gözlemledik. Belki<br />

HBS’nun şiddetli olduğu hastalarda PH kliniğinin de şiddetli olması, etyopatogenezlerinde<br />

benzer dopamin disfonksiyonu olmasının bir yansımasıdır.<br />

HBS’nun etyolojisinde genetik faktörlerin rolünü araştırmak üzere yapılan aile<br />

incelemelerinde HBS’lu kişilerin yaklaşık %50’sinin en az bir aile ferdinde HBS öyküsünün<br />

olduğu gözlenmiş ve aile öyküsü pozitif kişilerde hastalığın başlama yaşının erken olduğu<br />

vurgulanmıştır (29). Bu verilere göre HBS’nun başlangıç yaşının bimodal olduğu; erken<br />

38


yaşta başlangıcı olan formun familyal faktörlerle, geç yaşta başlangıcı olan formun<br />

sekonder faktörlerle ilişkili olduğu ileri sürülmüştür (96). Çalışmamızda HBS saptadığımız<br />

hastaların sadece birinde (%5) aile öyküsünün pozitif olduğunu gördük. Hastalarımızın<br />

HBS başalangıç<br />

yaşlarının geç olması göz önüne alındığında bu oran litaratürdeki<br />

bilgilerle uyumludur.<br />

Hastalarda, HBS etyolojisinde rol oynadıkları litaratürde tanımlanmış (23,38); 19<br />

sekonder risk faktörüne (diyabet, demir ve folat eksikliği anemileri, üremi vs…) yönelik<br />

yaptığımız incelemede; HBS olanlarda, HBS olmayan hastalara göre bu faktörlerden en az<br />

birine sahip olma oranının anlamlı derece yüksek olduğunu saptadık (HBS’lu olanlarda %<br />

85, olmayanlarda %55). Bu bulgumuz yukarıda bahsedilen geç yaşta başlayan HBS<br />

formunun sekonder faktörlerle ilişkili olduğu tezini destekler niteliktedir. HBS olan<br />

hastalarımızda sekonder risk faktörlerinden en demir eksikliği anemisi saptadık (20<br />

hastanın 9 tanesinde). Ancak kontrol grubunda da demir eksikliği anemisinin fazla olması<br />

ve çalıştığımız hasta sayısının az olması nedeniyle bu sayı istatistiksel anlamlılığa<br />

ulaşmadı.<br />

SONUÇ VE ÖZET<br />

PH ve HBS patogenezlerinde nigrostrial dopamin disfonksiyonunun rol oynadığı ve<br />

klinik olarak bir çok benzerliği paylaşan iki hastalıktır. Bu iki hastalığı birlikte değerlendiren<br />

az sayıda çalışma yapılmıştır ve bunların sonuçları PH’nda HBS görülme sıklığının arttığı<br />

yönündedir.<br />

Çalışmamızda amacımız İPH olan bireylerde HBS görülme oranını, bu hastalarda<br />

görülen HBS’nun özelliklerini ve PH ile ilişkisini incelemekti. 135 İPH ile yaptığımız bu<br />

39


çalışmada İPH olan bireylerin %14,8’inin HBS’dan etkilenmiş olduğunu gördük. Kontrol<br />

grubu kullanmadık, ancak geniş toplum tabanlı çalışmaların sonuçlarıyla<br />

karşılaştırıldığında; çalışma yaptığımız grupta İPH’nın HBS için artmış bir predispozisyon<br />

oluşturmadığını düşündüren bulgular saptadık. Ayrıca hastalarda görülen HBS ile<br />

Parkinson hastalığının süresi, şiddeti ve evresi arasında bir ilişki bulunmadığını gördük.<br />

Yaptığımız çalışmada İPH olan bireylerde görülen HBS’nun siddetinin ‘ciddi’ olduğunu<br />

gördük. HBS görülen hastalarımızda HBS şiddetinin; cinsiyet, yaş ve HBS süresiyle ilişkili<br />

olmadığını, fakat PH’nın şiddetiyle anlamlı bir korelasyon gösterdiğini<br />

gözlemledik.<br />

Parkinson hastalığının erkeklerde daha sık görülmesine rağmen hasta grubumuzda İPH ile<br />

aynı zamanda HBS olan hastaların cinsiyet oranının kadınlar lehine anlamlı olarak yüksek<br />

olduğunu bulduk. HBS saptadığımız hastaların sadece birinde (%5) aile öyküsünün pozitif<br />

olduğunu gördük.<br />

HBS’dan etkilenmiş olan hastalarımızda, sekonder HBS etyolojisinde rol oynayan<br />

faktörlerin en az birini taşıma oranını %85 olarak saptadık.<br />

Sonuç olarak; İPH’da HBS görülme insidansında, genel topluma göre bir artış<br />

saptanmamıştır. Bu hastalarda görülen HBS ile, PH’nın süresi, şiddeti ve evresi arasında<br />

bir ilişki saptamadık, ancak HBS’nin şiddeti ile PH’nın şiddeti arasında bir ilişki olduğunu<br />

gördük. Bu ilişki belki de patogenezlerinde benzer dopaminerjik disfonksiyon olmasının<br />

getirisidir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1.Walters AS, and the İnternational Restless Legs Syndrome Study Group. Toward a beter<br />

definition of the restless legs syndrome. Mov. Disord. 1995;10:634-642.<br />

2.Gibb WR, Lees AJ. The restless legs syndrome. Postgrad Med J. 1986;62:329-333.<br />

3.Pelletier G, Lorrain D, MontplaisirJ. Sensory and motor component of the restless legs<br />

syndrome. Neurology. 1992;42:1663-1666.<br />

4.Willis T: Two discourses concerning the soul of brutes. London, Dring, Harper and<br />

40


Leigh, 1683.<br />

5.Ekbom KA: Restless legs. Acta Med Scand Suppl 158:1, 1954.<br />

6.Allen RP, Earley CJ, Restless legs syndrome: a rewiew of clinical and pathophysiologic<br />

features. J. Clin Neurophysiol. 2001;18:128-147.<br />

7.Odin P, Mrowka M, Shing M. Restless legs syndrome. Eur J Neurol. 2002;9:1-9.<br />

8.Winkelman J, TrenkWalder C. Pathophysiologi of restless legs syndrome. Review of<br />

currentresearch. Nervenarzt. 2001;72:100-107.<br />

9.Hening W, Allen R, Earley C, Kushida CPicchietti D, Silber M. The treatment of restless<br />

legs syndrome and periodic limb movement disorder. An American Academy of Sleep<br />

Medicine review. Sleep. 1999;22:970-999.<br />

10.Stiasny K, Oertel WH, Trenkwalder C. Clinical symptomatology and treatment of<br />

restless legs syndrome and periodic limb movement disorder. Sleep Med Rev. 2002;6:253-<br />

265.<br />

11.Kraus T, Schult A, Polmacher T. Periodic leg movement in sleepand the restless legs<br />

syndrome Probably caused by olanzapine. Clin Psychopharmacol. 1999;19:478-479.<br />

12.Winkelman J, SchadrackJ, Wetter TC, Zieglgaensberger W, Trenkwalder C. Opioid and<br />

dopamine antagonist drug challeges in untreaded restless legs syndrome patients. Sleep<br />

Med. 2001;2:57-61.<br />

13.Phillips B. Movement disorders. Neurology. 2004;63:9-16.<br />

14.Krishnan PR, Bhatia M, Behari M. Restless legs syndrome in Parkinson’s disease: a<br />

case controlled study. Mov Disord. 2002;18:181-185.<br />

15.Ondo WG, Vuong KD, Jankovic J. Exploring the relationship between Parkinson<br />

disease and restless legs syndrome. Arch Neurol. 2002;59:421-424.<br />

16.Tan EK, Lum SY, Wong MC. Restless legs syndrome in Parkinson disease. Journak of<br />

Neurogical Sciences. 196;33-36, 2002.<br />

17.Stang RR. The symptoms of restless legs syndrome. Med J. Aust 1;1211,1967.<br />

18.Obler SK. Leg symptoms in outpatient veterans. West J Med. 155;256,1991.<br />

41


19.Puvis C, Phillis B, Asher K, et al. The 1996 Kentucky behavioral risk factor surveillance<br />

survey. Sleep Res 26:474, 1997.<br />

20.Rothdach AJ, Trekwalder C, Haberstock J, et al. Prevalance and risk factors of restless<br />

legs syndrome in elderly population : the MEMO study. Neurology. 2000;54:1064-1068.<br />

21.Walters AS, Hening WA, Chonkroverty S. Review and Videotape recognition of idiopatic<br />

restless legs syndrome. Mon Disord. 1991;6:105-110.<br />

22.Allen RP, Walters AS. Restless Legs Syndrome Diagnosis and Evaluation. İn:<br />

Chokroverty S, Hening WA, Walters AS. Eds. Sleep and Movement Disorders. Elsevier<br />

Science (USA). 2003;31:341-347.<br />

23.Chokroverty S. Sleep disorders. Neurology in Clinic Practice. 2001;72:1799-18001.<br />

24.Chaudhuri KR, Appiah-Kubi LS, Trenwalder C. Restless Legs Syndrome. J Neurol<br />

Neurosurg Psyhiatry. 2001;71:143-146.<br />

25.Clupepper WJ, Badia P, Shhaffer JI: Time of night patterns in PLMs activity. Sleep.<br />

15:306. 1992.<br />

26.Coleman RM, Pollac CP, Weitzman ED. Periodics movements in sleep (nocturnal<br />

myoclonus): Relation to seelp disorder. Ann Neurol. 1980;8:146.<br />

27.Diego Garcia-Borrequero, Perodin, Carolina Serrano. Restless Legs Syndrome and<br />

PD. Neurology. 2003;61:49-55.<br />

28.Wetter TC, Pollmacher T. Restless leg and periodic leg movement in sleep syndromes.<br />

J Neurol.1997;244(Suppl1):37.<br />

29.Walter AS, Hickey K, Malzman J. A questionnaire study of 138 patients with restless<br />

legs syndrome: The night-walkers survey. Neurology. 1996;46:92.<br />

30.Montplaisir, Boucher S, Poiriet G. Clinical, polysomnographic, and genetic carecteristics<br />

of restless legs syndrome: A study of 133 patients diagnosed with new Standard criteria.<br />

Mov Disord. 1997;12:61.<br />

31.Siber MH. Restless Legs Syndrome. Mayo Clin Proc. 1997;72:261.<br />

32.Strang RR. The symtoms of RLS. Med J. Aust;1:1211,1967.<br />

42


33.Trenkwalder C, Seidel VC, Gasser T. Clinical symptoms and possibe anticipation in a<br />

large kindrey of familia restless legs syndrome. Mov Disord. 1996;11:389.<br />

34.Lazzarini A, Walters AS, Hickey K. Studies of penetrance and anticipation in five<br />

autosomal dominanat restless legs syndrome pedigress. Mov Disord. 1999;14:111.<br />

35.Winkelmann J, Muller-Myhsak B, Wittchen H. Complex segregation analysis of restless<br />

legs syndrome provides evidence for an autosomal dominanat mode of inheritance in early<br />

age at onset families. An Neurol. 2002;52(3):297.<br />

36.Allen RP, Earley CJ. Deffining the phenotype of the restless legs syndrome (RLS) using<br />

age-of symptom onset. Sleep Med. 200;1:11.<br />

37.Desautels A, Turecki G, Montplaisir J. İdentification of a major suscetibility locus for<br />

restless legs syndrome on choromosome 12q. An J Hum Genet. 2001;69:1266.<br />

38.Allen RP, Picchietti D, Hening WA. Restless legs syndrome diagnostic criteria, special<br />

considerations, and epidemiology. A report From the restless Legs Syndrome Diagnostic<br />

and Epidemiology Workshop at the National İnstitutes of Health. Sleep Med. 2003;4:1003-<br />

1019.<br />

39.Chokroverty S, Jankovic J. Restless legs syndrome: A disease in search of identity.<br />

Neurology. 1999;52:907.<br />

40.Norlander NB. Therapy in restless legs. Acta Med Scand. 1953;145:453.<br />

41.Norlander NB. Restless legs. Br J Phys Med. 1954;17:160.<br />

42.O’Keefe ST, Gavin K, Lavan JN. İron status and restless legs syndrome in the elderly.<br />

Age Aging. 1994;23:200.<br />

43.Akpınar S. Treatmetn of restless legs syndrome with levodopa plus benserazide. Arch<br />

Neurol. 1982;39:739.<br />

44.Staedt J, Stoppe G, Kogler A. Dopamine D2 receptör alteration in patients with periodic<br />

movements in sleep (nocturnal myoclonus). J Neurol Transmission. 1993;93:71.<br />

45.Einsensehr J, Wetter TC, Linke R. Normal ITP and IBZM SPECT in drug-naive and<br />

levodopa-treated idiopathic restless legs syndrome. Neurology. 2001;57:1307.<br />

43


46.Turjanski N, Lees AJ, Brooks DJ. Striatal dopaminergic function in restless legs<br />

syndrome: 18F-dopa and 11C-lacrapride PET studies. Neurology. 1999;52:932-937.<br />

47.Ruottinen HM, Partinen M, Hublin C. An FDOPA PET study in patients with periodic<br />

limb movement disorders and restless legs syndrome. Neurology. 2000;54:502-504.<br />

48.Early CY, Allen RP, Beard JL. İnsight into the pathophysiology of restless legs<br />

syndrome. J Neurosci Res. 2000;62:623-628.<br />

49.Scales WE, Vander AJ, Brown MB. Human circadian rhythms in temperature, trace<br />

metals, and blood variables. J Appl Phsiol. 1988;65:1840-1846.<br />

50.Targuni B. İron metabolism:Clinical chronobiological aspects. Choronobiolagica.<br />

1978;5:315-336.<br />

51.Chokroverty S, Hening W, Walters A. Restless Legs Syndrome-İnroduction. Sleep and<br />

Movement Disorders. 2003;27:312-315.<br />

52.Allen RP, Earley CJ. Validation of the Jhons Hopkins Restless Legs Severity Scale<br />

(JHRLSS). Sleep Med. 2001;3:239.<br />

53.Hening WA, Walters AS, Rosen R. The İnternational RLS Gruop Rating Scale: a<br />

reliable and valid instrument for assesing severity of the restless legs syndrome.<br />

Neurology. 2001;56(Suppl 3):A4.<br />

54.Trenkwalder C, Brandenburg U, Hundemer H. A randomized long-term placebocontrolled<br />

multicenter trial of pergolide in the treatment of restless legs syndrome with<br />

cenral evaluation of polisomnographic data. Neurology. 2001; (8 suppl 3):AS.<br />

55.Montplaisir J, Denesle R, Petit D. Pramipexole in the treatment of restless legs<br />

syndrome: A follow-up study (in process citation). Eur J Neurol. 2000;7 (Suppl 1):27.<br />

56.Parkinson J. An essay on the shaking palsy. London Sherwood, Neely & Jones<br />

1817;66.<br />

57.Duvasion RC. History of Parkinsonizm. Pharmachology and Therapeutics. 1937;32:1-<br />

17.<br />

58.Bakaç G. Parkinson Hastalığı. Çeviri. Parkinson hastalığının epidemiyolojisi, Editörler:<br />

44


Cedarbarum J, Ganher S. Bilimsel Teknik ve Çeviri Vakfı, İstanbul. 1993:25-42.<br />

59.Mouradian M. Recent advances in the genetics and pathogenesis of Parkinson’s<br />

disease. Neurology. 2002;58(2):179-185.<br />

60.Rajput AH, Birdi S. Epidemiology of Parkinson’s disease. Parkinsonism Relat Disord.<br />

1997;3:175-186.<br />

61.Taner CM, Hubble JP, Chan P. Epidemiology and genetics of Parkinson’s disease. Mov<br />

Disord. 1997;137-152.<br />

62.Current Clinical Practice. Parkinson’s Disease and Movement Disorders. Edited by<br />

Adler C, Ahlkog JE. New Jersey 2000.<br />

63.Schoenberg BS. Descriptive epidemiology of Parkinson’s disease; disease distribution<br />

and hypothesis formulation. Adv Neurol 1987;45:277-283.<br />

64.Findley LJ. Tremors: differantial diognosis and pharmacology. İn: Jankovic J, Tolosa E,<br />

eds. Parkinson’s Disease and Movement Disorders.2nd ed. Baltimore. Md: Williams &<br />

Wilkins. 1993:293-313.<br />

65.Gilroy J. Movement disorders. İn: Gilroy J. Eds.Basic Neurology,3/e. United States of<br />

America. The McGraw-Hill Compaines.2000; Chapter 6:149-197.<br />

66.Apaydın H. Alfa-sinüklein Hastalıkları. Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları<br />

Dergisi. 1999;2(1):23-30.<br />

67.Çakmur R. Parkinson hastalığının epidemiyolojisi ve klinik özellikleri. Türkiye Klinikleri<br />

Nöroloji Dergisi. 2003:15-17.<br />

68.Hugges AJ, Daniel SE, Lees AJ. The cilinical features of Parkinson’s disease in 100<br />

histologically proven cases. Adv Neurol 1993;60:595-599.<br />

69. Hugges AJ, Daniel SE, Lees AJ. Accuracy of clinical diagnosis of idiopathic<br />

Parkinson’s disease: a clinico-pathological study of 100 cases. J Neurol Neurosurg<br />

Psychiatry 1992;55:181-184.<br />

70.Hoehn MM, Yahr MD. Parkinsonism: onset, progression and mortality. Neuroglogy.<br />

1967;17:427-442.<br />

45


71.Stacky M. Managing late comlications of Parkinson’s disease. Medical Clinics of North<br />

America. 1999;83(2):469-480.<br />

72.Kuzuhara S, Mori H, Izıyama N. Lewy bodies are ubiquitinated. Acta Neuropathol<br />

(Berl). 1988;75:345-353.<br />

73.Gibb WRG, Lees AJ. The relavance of the Lewy body to pathogenesis of idiopathic<br />

Parkinson’s disease. J Neurol Neurosurg Psychiatry. 1988;51:745-752.<br />

74.Calne DB, Langston JW, Martin WR. Positron emission tomography after MPTP:<br />

observations relating to cause of Parkinson’s disease. Nature. 1985;317:246.<br />

75.Calne DB, Chu NS, Huang CC. Manganism and idiopathic <strong>parkinson</strong>ism: smilarities<br />

and differences. Neurology. 1994;44:1583.<br />

76.Yoshida M, Ogawa M, Suzuki K. Parkinsonism produced by tetrahydroisoquinole (TIQ)<br />

or the analoques, in Narabayoshi H, Nagatsu T, Yanagisawa N, Mizuno Y (eds): Advances<br />

in Neurology, vol 60: Parkinson’s Disease from Basic Research to Treatment. New York,<br />

Raven Pres 1993, p 207.<br />

77.Butterfield PG, Valanis BG, Spenser PS. Environmental antecedants of young-onset<br />

Parkinson’s disease. Neurology. 1993;43:1550.<br />

78.Koller WC. When does Parkinson’s disease begin? Neurology. 1993;42(Suppl 4):27.<br />

79.Pujol J, Junque C, Vendrel P, Grau JM, Capdevilla A. Reduction of the substantia nigra<br />

and motor decline in aging and Parkinson’s disease. Arch Neurol. 1992;49:1119-1122.<br />

80.Tanner CM, Ottoman R. Parkinson’s disease in twins: an etiologic study. JAMA.<br />

1999;281:341-346.<br />

81.Mouradian MM. Recent advances in the genetics and pathogenesis of Parkinson’s<br />

disease. Neurology. 2002;58:179-185.<br />

82.Samuel MG, Taner C. Etiology of Parkinson’s disease. İn: Jankovic J, Tolosa E. (eds).<br />

Parkinson’s disease and movement disorders. Lipincott Williams & Wilkins. Baltimore.<br />

1998;7:133-159.<br />

83.Hughes AJ, Ben-Shlomo Y, Daniel SE. What features improves accuracy of clinical<br />

46


diagnosis in Parkinson’s disease. A clinical pathological study. Neurology. 1992;42:1142-<br />

1146.<br />

84.Paulsen HL, Stern MB. Clinical manifestations of Parkinson's Disease. İn: Watts RL,<br />

koller WC. Movement Disorders Neurologic Principles and Practice. The McGraw-Hill<br />

Companies. Printed USA. 1997; Chapter 13:184.<br />

85.Ondo W, Jankovic J. Restless Legs Syndrome: clinicoethiologic correlates.<br />

Neurology.1996;47:1435-1441.<br />

86.Wetter TC, Stiansy K, Winkelman J. A randomized controlled study of pergolide in<br />

patients With restless legs syndrome. Neurology.1999;52:944-950.<br />

87.Mrawka M, Joebges M, Berding G. Clinical investigations computerized movement<br />

analysis and striatal dopamine transporter function in restless legs syndrome. J Neurol<br />

Transm. 2001;108:P.120.<br />

88.Joebges M, Mrawka M, Schimke N. Three dimensional computerized analysis of<br />

diadochinetic movements of Parkinisonian patients. Acta Neurol Scand. 2003:<br />

89.Stern MB. The clinical characteristics of<br />

Parkinson’s disease and Parkinsonian<br />

syndromes: a diagnosis and assessment. İn: Stern MB, Hurting HI, eds. The coprehensive<br />

management of Parkinson’s disease. New York:PMA;1988:3-50.<br />

90.Meissner H, Riemer A, Satiago SM. Failure of physician documentation of sleep<br />

complaints in hospitalized patients. West J med. 1998;169:146.<br />

91.Lavigne GJ, Montplaisir JY. Restless legs syndrome and sleep bruxism: Prevalance<br />

and association among Canadians. Sleep. 1994;17:739.<br />

92.National Sleep Foundation. Sleep in America 1995. National Sleep Foundation Gallup<br />

Poll. Washington DC, National Sleep Foundation, 1995.<br />

93.Johnson E. 1998 Omnibus Sleep in America Poll. Washington DC, National Sleep<br />

Foundation, 1998,p8-6, 41-43.<br />

94.Ulfberg J, Nyström B, Carter N, Edling C. Restless legs syndrome among working-aged<br />

women. Eur Neurol 2001;46:17.<br />

47


95.Allen RP, Earley CJ, Defining the phenotype of the restless legs syndrome (RLS) using<br />

age-of-symptom-onset. Sleep Med. 2000;1:11.<br />

48

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!