08.03.2014 Views

instabil intertrokanterik femur kırıklarında proksimal femoral çivi ...

instabil intertrokanterik femur kırıklarında proksimal femoral çivi ...

instabil intertrokanterik femur kırıklarında proksimal femoral çivi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

Dr. LÜTFĐ KIRDAR KARTAL<br />

EĞĐTĐM VE ARAŞTIRMA HASTANESĐ<br />

1. ORTOPEDĐ VE TRAVMATOLOJĐ<br />

KLĐNĐĞĐ<br />

Op. Dr. TUĞRUL BERKEL<br />

1.Ortopedi ve Travmatoloji<br />

Kliniği Şefi<br />

ĐNSTABĐL<br />

ĐNTERTROKANTERĐK FEMUR<br />

KIRIKLARINDA<br />

PROKSĐMAL FEMORAL ÇĐVĐ<br />

UYGULAMALARIMIZ<br />

VE<br />

SONUÇLARI<br />

UZMANLIK TEZĐ<br />

Dr.A. ĐLHAN BAYHAN<br />

ĐSTANBUL, 2007<br />

0


ĐÇĐNDEKĐLER<br />

Sayfa No<br />

1. GĐRĐŞ VE AMAÇ 2<br />

2. GENEL BĐLGĐLER 3<br />

A. TARĐHÇE 3<br />

B. ANATOMĐ 5<br />

C. KALÇA BĐYOMEKANĐĞĐ 17<br />

D. ĐNTERTRORKANTERĐK FEMUR KIRIKLARI 20<br />

3. GEREÇ VE YÖNTEM 49<br />

4. BULGULAR 55<br />

5. TARTIŞMA 60<br />

6. SONUÇ 68<br />

7. ÖZET 69<br />

8. OLGULARIMIZDAN ÖRNEKLER 70<br />

9. KAYNAKÇA 82<br />

1


1. GĐRĐŞ ve AMAÇ<br />

Yirminci yüzyılda hayat koşullarının bilimsel gelişime paralel olarak iyi bir duruma<br />

gelmesi ile ortalama yaşam süresinde anlamlı bir artış olmuştur. Đleri yaş grubundaki<br />

insanlarda iyi beslenememe ve hareketsizlikle orantılı olarak osteoporoz gelişmektedir. Bunun<br />

sonucu olarak da basit travmalar ile <strong>femur</strong> <strong>proksimal</strong> uç kırıkları oluşmaktadır. Bu bölge<br />

kırıklarının tedavisinde birçok tedavi yöntemi denenmiş ve her bir yöntemin avantaj ve<br />

dezavantajları olduğu ortaya konmuştur.<br />

Kalça kırıklarının çoğu önceden dahili sorunları ve işlevsel kısıtlılıkları olan,<br />

osteoporozlu yaşlı hastalarda karşımıza çıkmaktadır. Đntertrokanterik bölge kırıklarında<br />

kanlanmanın iyi olmasından dolayı kaynamama ve avasküler nekroz oranı düşük olduğu için<br />

konservatif tedavi ile sonuç almak mümkündür; ancak yaşlı hastalarda uzun süre yatağa bağlı<br />

kalmanın doğuracağı komplikasyonlar mortalite ve morbiditenin artmasına neden olmaktadır.<br />

Bu hastalarda düşünülmesi gereken uygun tedavi yöntemi, hastayı bir an önce ayağa<br />

kaldırıp, hareketlilik sağlayıp kırık öncesi konumuna getirmeyi ve böylece asıl<br />

komplikasyonların önüne geçmeyi hedef almalıdır.<br />

Đntertrokanterik bölge kırıklarında genel ve güncel yaklaşım, yeterli redüksiyon ve rijit<br />

tespittir. Deplase olmayan, stabil <strong>intertrokanterik</strong> <strong>femur</strong> kırıklarında internal tespit, genellikle<br />

erken iyileşmeyi ve hareketliliği sağlamaktadır; fakat posteromedial kortikal bölge desteğinin<br />

olmadığı <strong>instabil</strong> kırıklarda birçok tedavi metodu denenmiş; ama hala tedavi algoritmi<br />

hakkında fikir birliğine varılamamıştır.<br />

Stabil olmayan <strong>intertrokanterik</strong> <strong>femur</strong> kırıklarının tedavisinde kullanılan ve erken yük<br />

vermeye izin veren <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivilerin diğer metodlara göre avantajlı olduğunu<br />

düşünerek, olgularımıza <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivi uyguladık ve sonuçlarını değerlendirmeyi<br />

amaçladık.<br />

2


2. GENEL BĐLGĐLER<br />

A. TARĐHÇE<br />

Kalça bölgesi kırıkları ile ilgili bilgiler Hipokrat’ın (M.Ö. 460-375), M.Ö. 400 yılında<br />

kırık ve çıkıkların tedavisinde traksiyon sistemleri, atel ve bandaj uygulamaları hakkındaki<br />

yazılarına kadar uzanmaktadır, (30).<br />

Fransız cerrah Ambrose Pare (1510-1590) <strong>femur</strong> <strong>proksimal</strong> uç kırıkları ile ilgili ilk<br />

bilimsel araştırmayı yapmıştır. Kalça kırıklarında istirahat ile uygun pozisyonda tedaviyi<br />

tanımlayan Pare’nin yayınından sonra Sir Astley Cooper intrakapsüler kalça kırıkları ile diğer<br />

kalça kırık ve çıkıklarının ayrımını yapmıştır, (30).<br />

1861’de Buck konservatif tedavide traksiyonu tarif etmiştir. 1867 yılında Philips<br />

deformite ve kısalığı önlemek için longitüdinal ve lateral traksiyon uygulamıştır, (30).<br />

1902 yılında radyografinin yaygın kullanımı ile beraber Whitman kapalı redüksiyon ve<br />

pelvipedal alçı uygulanmasını önermiştir, (30).<br />

Đsviçreli Steinmann (1907) ve Alman Kirschner kendi adları ile bilinen çiviler ile<br />

iskelet traksiyonunu tarif etmiştir.<br />

1923 yılında Đngiltere’de Russell diz altından askılı hareket olanağı veren dinamik<br />

traksiyonu uygulamış, buna Pearson eki ve Thomas ateli eklenerek kullanılır hale getirilmiştir,<br />

(30).<br />

Böhler ve Braun diz fleksiyonda iken uyluğu 25 derece eğimde tutan krurisin<br />

yaslandığı atel üzerinde ayaktan askı ile veya suprakondiler ya da tibia <strong>proksimal</strong>inden geçen<br />

Steinmann çivisi ile traksiyonda tedaviyi denemişlerdir.<br />

Cerrahi tedavinin gelişmesi ile zamanla konservatif tedavi terk edilmeye başlanmıştır.<br />

Da Costa 1907, Delbert 1919, Martin ve King 1920’de geliştirdikleri çivi ile<br />

osteosentezi denemişlerdir. Smith Peterson 1925’de Boston’da kendi adını taşıyan üç kanatlı<br />

çivi ile devrim yarattı. Daha sonra Johanson, Thronton ve Westcott bu çiviyi kanüllü olarak<br />

üreterek kılavuz teli kullanıp çivinin uygulanmasını kolaylaştırdılar.<br />

1941 yılında Jewett tek parça halindeki üç kanatlı çivi ve yan plağını kullandı. 1943<br />

yılında Blount, 1944 yılında A.T. Moore <strong>femur</strong> başına giren bir kamanın bulunduğu plakla<br />

3


tespit yöntemini uygulamışlardır. Yine 1944 yılında Neufield ve 1945 yılında Bosworth<br />

kamalı plaklarını uygulamaya başlamışlardır. 1946’da Mclaughlin, Smith Peterson çivisi ile<br />

<strong>femur</strong> cismine dayanan plak kısımları somunlu menteşe ile sıkılarak istenilen açı verilebilen<br />

plağı uygulamaya sunmuştur, (30).<br />

1970 yılının başlarında Richard’s firması hem kayıcı hem de kompresyon yapıcı, kama<br />

plak yeri bükülme stresine daha dayanıklı olan çivileri üretti.<br />

1966’da Küntscher, trokanterik ve subtrokanterik bölge kırıklarında, üst ucunu<br />

makaslama güçlerinden korumak için uzunca bıraktığı kendi intramedüller çivisini<br />

kullanmıştır. 1950’de Lezius’un tanımladığı fakat 1968’de Ender’in yeni bir görüş ile<br />

uygulamaya başladığı kondilosefalik çiviler <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda kullanılmıştır. 1984’de<br />

Russell-Taylor, 1967’de ki Zickel’in sistemine benzer olarak fakat <strong>proksimal</strong>indeki çivi<br />

deliklerinden <strong>femur</strong> boynuna 6.5 mm ve 8 mm çapında iki vida yerleştirerek tespit yapmıştır.<br />

1990’lı yıllarda Gamma çivisi kullanılmaya başlanmıştır. Gamma çivisinin<br />

komplikasyonlarının fazla olması üzerine Gamma çivisi modifiye edilerek 1996 yılında PFN<br />

çivileri üretilmiştir.<br />

Artroplasti daha çok <strong>femur</strong> boyun kaynamamalarının tedavisinde kullanılsa da<br />

osteoporotik kalça kırıklarında da bir tedavi seçeneği olmuştur. Rosenfelt 1973, Stern ve<br />

Goldstein 1977, Saragaglia 1985, Haentjens 1989, Görgeç ve ark. 1993’de yayınladıkları<br />

makalelerinde iyi sonuçlar bildirmişlerdir, (30).<br />

4


B. ANATOMĐ<br />

Femur Üst Ucunun Kemiksel Anatomisi<br />

Proksimal Femur, Trokanter Minör’ün 5 cm distaline kadar olan kısım olarak tarif<br />

edilir. Femur, vücudun en kuvvetli ve en sağlam kemiğidir. Genellikle vücut uzunluğunun<br />

¼’ü kadardır. Korpus, Kaput, Trokanter Major, Trokanter minör ve distal ucu olmak üzere<br />

beş merkezden kemikleşir. Đlk kemikleşme, intrauterin hayatın 7-8 haftasında <strong>femur</strong><br />

gövdesinde görülür. Kısa zamanda <strong>proksimal</strong> ve distale yayılır. Femur başında kemikleşme 6-<br />

7 ayda başlar. Trokanter Major’de 4.yaşta, Trokanter Minör’de ise 13-14.yaşta kemikleşme<br />

olur. Proksimal epifiz 17., distal epifiz ise 20-24.yaşlarda Femur gövdesi ile kaynaşır, (2).<br />

Resim-1. Sağ Femur (Sobotta Đnsan Anatomisi Atlası)<br />

5


Resim-2. Proksimal Femur<br />

Kaput Ossis Femoris denilen Femur başı, büyük kısmı eklem kıkırdağı ile örtülü<br />

yapıdadır. Eklem yüzünün merkezinin biraz alt tarafında Ligamentum Kapitis Femoris’in<br />

yapıştığı Fovea Kapitis Femoris bulunur, (Resim-1).<br />

Femur başını gövdeye bağlayan dar bölüme Kollum Femoris denilir. Piramit şeklinde<br />

olan boyun ile gövde arasında ortalama 120-130 derecelik açıya Kollodiyafizer açı denilir.<br />

Çocuklarda daha büyük olan bu açı yaş ilerledikçe ve yükün de binmesi ile daralır.<br />

Kollodiyafizer açı, pelvis genişliği ve boy ile orantılı olduğu için değişkenlik gösterir. Normal<br />

pozisyonda Kollum Femoris yukarı, içe ve birazda ön tarafa doğru yönelmiştir. Ön tarafa<br />

doğru olan meyili ya da transvers planda yaptığı açı 12-14 derece arasında olup Femur<br />

anteversiyon açısı denilir.<br />

Üst ucun dış tarafında bulunan büyük çıkıntıya Trokanter Major, arka alt tarafında<br />

bulunan küçük çıkıntıya ise Trokanter Minör denilir. Trokanter Major’ün daha küçük olan iç<br />

yüzünde ise Fossa Trokanterika denilen bir çukur bulunur.<br />

Trokanter Major’ün tepesi Kaput Ossis Femoris merkezi hizasındadır. Trokanter<br />

Major ve Minör’ü arka tarafta birbirine bağlayan kalın kenara Krista Đntertrokanterika, ön<br />

6


taraftan birleştiren ve arkadakine oranla daha az belirgin olan çizgiye ise Linea<br />

Đntertrokanterika denilir, (Resim-2).<br />

Korpus Femoris denilen Femur cismi, hemen hemen silindirik olup uzun ekseni öne<br />

doğru konveksdir. Üst kısmı ortasına oranla daha geniştir; fakat en geniş bölümü alt kısmıdır.<br />

Korpusun ön yüzü düzdür, yan yüzleri arka iç ve arka dış tarafa bakarlar. Bu iki yüz arasında<br />

ve arka tarafa uzunlamasına seyreden bir kenar bulunur. Linea Aspera denilen bu kenar<br />

Labium Laterale ve Labium Mediale olmak üzere iki kenar şeklindedir. Linea Aspera<br />

<strong>proksimal</strong>e doğru üç uzantı şeklinde seyreder. Bunlardan lateral taraftaki çok belirgin olup<br />

Tuberositas Glutea adını alır. Ortada bulunan kenara Linea Pektinea adı verilir. En içteki<br />

üçüncü uzantı, asıl Labium Mediale’nin ve Trokanter Minör’ün altından kıvrılarak ön tarafta<br />

Linea Đntertrokanterika’nın alt ucu ile birleşir, (Resim-1), (2).<br />

Resim-3. Kalça Eklemi (Sobotta Đnsan Anatomi Atlası)<br />

7


Kalça Eklemi (Articulatio Coxae)<br />

Kaput ossis Femoris ile asetabulum arasında oluşan Artikulasyo Sferoidea grubu bir<br />

eklemdir. Konveks eklem yüzü bir küre şeklindedir ve Ligamentum Kapitis Femoris’in<br />

tutunduğu yer olan Fovea Kapitis Femoris hariç her tarafı eklem kıkırdağı ile kaplıdır.<br />

Konkav eklem yüzünü oluşturan Asetabulum’un yalnız yarım ay şeklinde Fasiya Lunatası<br />

ekleme katılır; ekleme katılmayan orta kısım ise yağ dokusundan zengin sinoviyal yapı ile<br />

doludur. Konkav eklem yüzünü arttırmak için Asetabulumun kenarında fibrokartilajenöz<br />

yapıda Labrum Asetabulare denilen bir halka vardır, (Resim-3), (2).<br />

Kalça Eklemi Bağları :<br />

1. Kapsula Artikülaris : Yukarıda Asetabulum’un kenarına, ön tarafta Labrum Asetabulare’<br />

nin dış kenarına arka tarafta ise 5-6 mm distaline tutunur. Đnsusura Asetabuli’ye isabet eden<br />

yerde kemik olmadığı için Ligamentum Transversum Asetabuli’ ye tutunur. Aşağıda ön<br />

tarafta Linea Đntertrokanterika’ya, arkada ise Krista Đntertrokanterika’ nın 1.25 cm yukarı iç<br />

tarafına tutunur. Ön tarafta yukarıda Femur boynunun kaidesine, aşağıda ise Trokanter<br />

Minör’e uzanır, (2).<br />

2. Lig. Đlio<strong>femoral</strong>e : Vücudun en kuvvetli bağıdır. Üçgen şeklinde olan bu bağı tepesi<br />

yukarıda Spina Đliaka Antero Đnferior’un alt kısmına, tabanı ise aşağıda Linea<br />

Đntertrokanterika’ya tutunur. Đç tarafında vertikal seyreden lifler uyluğun ekstansiyonunu,<br />

oblik olan dış bant ise abduksiyonunu kısıtlar. Bu bağ ters dönmüş Y harfine benzemesi<br />

nedeni ile Y ligamenti (Bigelow ligamenti) olarak da isimlendirilir, (Resim-3).<br />

3. Lig. Đskio<strong>femoral</strong>e : Asetabulumun arka alt kenarına tutunan bu bağ dışa ve yukarı doğru<br />

seyrederken Femur boynunu sarar. Bir kısım lifleri Zona Orbikularis’ e katılır, diğer lifleri lig.<br />

Đlio<strong>femoral</strong>e ile kaynaşarak Trokanter majore tutunur. Femur ekstansyonu ve iç rotasyonuna<br />

engel olur, (Resim-3).<br />

4. Lig. Pubo<strong>femoral</strong>e : Yukarıda Ramus Ossis Pubis’de bulunan Eminentia Đliopubika ve<br />

Krista Obturatorya, aşağıda ise lig. Đlio<strong>femoral</strong>e’nin kalın medial kısmına kaynaşarak Linea<br />

Đntertrokanterika’nın iç ucuna tutunur. Uyluk abduksiyon ve iç rotasyonunu engeller.<br />

8


5. Zona Orbikularis : Yukarıda anlatılan üç bağda eklem kapsülüne iyice kaynamıştır. Bu<br />

bağlardan sinoviyuma yakın seyreden lifler <strong>femur</strong> boynuna en içindeki yerinden sarılarak<br />

eklem kapsülüne bağlar ve bu üç bağın kemiğe temasını sağlar.<br />

6. Lig. Kapitis Femoris : Đnsisura Asetabuli’den Fovea Kapitis Femoris’e uzanır.<br />

7. Lig. Transversum Asetabuli : Đnsisura Asetabuli’nin uçlarına tutunarak burayı kapatan<br />

yassı lif demetlerinden oluşmuş kuvvetli bir bağdır, (Resim-3).<br />

8. Labrum Asetabulare : Asetabulumun kenarına tutunarak eklem yüzeyini genişleten<br />

fibrokartilajenöz yapılı bir oluşumdur, (Resim-3).<br />

Resim-4. Uyluk ve Kalça Ön Yüzü Kasları (Sobotta Đnsan Anatomi Atlası)<br />

9


Kalça Ön Tarafındaki Kaslar (Resim-4) :<br />

1. M. Đliakus : Fossa Đliaka’nın <strong>proksimal</strong> 2/3’ünden başlar ve Trokanter Minör’de sonlanır.<br />

Kalça eklemine fleksiyon ve dış rotasyon yaptırır ( Siniri: N. Femoralis), (2).<br />

2. M. Psoas Major : Son torakal ve tüm lomber omurlardan başlar. Trokanter Minör’de<br />

sonlanır. Kalça eklemine fleksiyon ve dış rotasyon yaptırır ( Siniri: N. Pleksus Lumbalis’den<br />

gelen dallar ).<br />

3. M. Psoas Minör : M.Psoas Major’un önünde son torakal ve ilk lomber omurlardan başlar.<br />

Pekten Ossis Pubis, Eminentia Đliopubika ve Fasiya Đliaka’da sonlanır (Siniri: 1. Lomber<br />

spinal sinir), (2).<br />

Kalçanın Arka Tarafındaki Kaslar (Resim-5) :<br />

1. M. Gluteus Maksimus : Linea Glutea Posterior, Sakrum lateralinden başlar, ¾’ü Traktus<br />

Đliotibialis’de ve ¼’ü Tuberositas Glutea’da sonlanır. Uyluğun en kuvvetli ekstansorudur<br />

(Siniri: N.Gluteus Đnferior), (2).<br />

2. M. Gluteus Medius : Linea Glutea Anterior ve Posterior’dan başlar. Trokanter Major’de<br />

sonlanır. Uyluğa abduksiyon yaptırır (Siniri: N.Gluteus Superior).<br />

3. M.Gluteus minimus : Linea Glutea Anterior ile Đnferior arasından başlar ve Trokanter<br />

Major’de sonlanır. Uyluğa abduksiyon yaptırır (Siniri : N.Gluteus Superior).<br />

4. M. Tensor Fasiya Lata : Krista Đliaka Anterior ve Spina Đliaka Anterosuperior’dan başlar.<br />

Fasiya Lata’da sonlanır. Uyluk fleksiyon, abduksiyon ve iç rotasyonu ve bacak<br />

ekstansiyonunu yaptırır (Siniri: N. Gluteus Superior), (2).<br />

Uyluğun Dış Rotator Kasları (Resim-5) :<br />

1. M. Piriformis : Sakrum’un ön yüzünden başlar, Trokanter Major’de sonlanır (Siniri:<br />

Pleksus Sakralis), (2).<br />

2. M. Obturator Đnternus: Membrana Obturatorya’nın iç yüzünden Trokanter Minör’de<br />

sonlanır (Siniri: Pleksus Sakralis).<br />

3. M.Gemellus Superior : Spina Đskiadika’nın dış yüzünden başlar, Trokanter Major’de<br />

sonlanır (Siniri: Pleksus Sakralis).<br />

10


4. M.Gemellus Đnferior : Tuber Đskiadikum’dan başlar, Trokanter Major’de sonlanır (Siniri:<br />

Pleksus Sakralis).<br />

5. M. Kuadratus Femoris : Tuber Đskiadikum’dan başlar, Krista Đntertrokanterika üst<br />

bölümünde sonlanır (Siniri: Pleksus Sakralis).<br />

6. M. Obturator Eksternus : Membrana Obturatoria’nın medial 2/3’ünden başlar, Fossa<br />

Trokanterika’da sonlanır (Siniri: N. Obturatorius).<br />

Resim-5. Uyluk ve Kalça Arka Yüzü Kasları (Sobotta Đnsan Anatomi Atlası)<br />

11


Resim-6. Uyluk ve Kalça Lateral Yüzü (Sobotta Đnsan Anatomi Atlası)<br />

12


Uyluğun Ön Tarafındaki Kaslar (Resim-4) :<br />

1. M. Sartorius : Spina ilaka Anterosuperior’dan başlar. M.Gracilis ve M.Semitendinosus ile<br />

beraber Tibia <strong>proksimal</strong> iç yüzünde Pes Anserinus’u oluşturmak üzere yapışır. Uyluğa<br />

fleksiyon, abduksiyon, dış rotasyon ve dize fleksiyon yaptırır (Siniri: N.<strong>femoral</strong>is), (2).<br />

2. M.Kuadriseps Femoris : Dört kasın birleşmesinden oluşur.<br />

a) M.Rektus Femoris : Kaput Rektum’u, Spina Đliaka Anteroinferior, Kaput Fleksum’u<br />

Asetabulumun superiorundan başlar.<br />

b) M.Vastus Lateralis : Linea Đntertrokanterika üst dış kısmı, Trokanter Major ön<br />

kısmı, Labium Laterale Linea Aspera üst dış yarısından başlar.<br />

c) M.Vastus Medialis : Linea Đntertrokanterika alt iç yarısı, Labium Mediale Linea<br />

Aspera’dan başlar.<br />

d) M.Vastus Đntermedius : M.Rektus Femoris derininde olup Linea Đntertrokanterika<br />

’nın distalinden başlar.<br />

Bu üç kasın kirişi kuadriseps tendonu olarak patella üst polüne tutunur. Bacağın en<br />

kuvvetli ekstansorudur (Siniri: N. Femoralis).<br />

Uyluğun Đç Tarafındaki Kaslar (Resim 4):<br />

1. M. Gracilis : Đskion-pubis kolunun üst, Symphsis Pubis’in alt yarısından başlar. Pes<br />

Anserinus’a katılır. Uyluğa adduksiyon ve bacağa fleksiyon yaptırır (Siniri: N. Obturatorius),<br />

(2).<br />

2. M. Pektineus : Pekten Ossis Pubis’den başlar. Linea Pektinea’da sonlanır. Uyluğa<br />

adduksiyon ve fleksiyon yaptırır (Siniri: N. Femoralis).<br />

3. M. Adduktor Longus : Ramus Superior ve Đnferior Pubis arasından başlar. Labium<br />

Mediale Linea Aspera orta 1/3’de sonlanır. Uyluğa adduksiyon yaptırır (Siniri: N.<br />

Obturatorius).<br />

4. M. Adduktor Brevis : Ramus Đnferior Ossis Pubis’den başlar. Labium Mediale Linea<br />

Aspera üst 1/3’de sonlanır. Uyluğa adduksiyon yaptırır (Siniri: N. Obturatorius).<br />

13


5. M. Adduktor Magnus : Ramus Ossis Đskii ve Tuber Đskiadikum’dan başlar, Labium<br />

Mediale Linea Aspera boyunca yapışır (Siniri: N. Obturatorius).<br />

6. M. Adduktor Minimus : M.Adduktor Magnus’un pubis kolundan başlayarak Tuberositas<br />

Glutea’nın iç tarafına uzanan lifleri içerir.<br />

Uyluğun Arka Tarafındaki Kaslar (Resim-5) :<br />

1. M. Biceps Femoris : Kaput Longum’u, Tuber Đskiadikumdan, Kaput Breve ise Labium<br />

Laterale Linea Aspera alt yarısından başlar. Fibula başında sonlanır. Bacağa fleksiyon ve<br />

uyluğa ekstansiyon yaptırır (Siniri : Kaput Longum N. Tibialis, Kaput Breve N. Peronealis<br />

Kominis ), (2).<br />

2. M. Semitendinosus : Tuber Đskiadikum’dan başlar. Tibia iç kondili arkasında, Lig.<br />

Popliteum Arkuatum, lig. Popliteum Oblikum’da sonlanır. Uyluğa ekstansiyon ve Bacağa<br />

fleksiyon yaptırır (Siniri: N. Tibialis).<br />

3. M.Semimembranosus : Kalın bir kiriş vasıtası ile Tuber Đskiadikum’dan başlar ve yassı<br />

aponeurotik bir yapı olarak aşağı uzanır. Kasın sonuç kirişi Fossa Poplitea’nın medialinden<br />

geçerek diz eklemi hizasında üç gruba ayrılır. Esas bölümü, tibia iç kondil arka bölümünde<br />

sonlanır. Đkinci bölümü Lig. Popliteum obliquum yapısına katılır. Üçüncü bölümü lig.<br />

Popliteum Arcuatum’un yapına katılır. Uyluğa ekstansyon ve bacağa fleksiyon yaptırır<br />

(Siniri: N. Tibialis).<br />

Femur Üst Ucu Đç Yapısı<br />

Silindir şeklindedir. Proksimal ve distale doğru kompakt kemik duvar incelir ve kavite<br />

trabeküler kemik yapı ile kaplanır. Proksimal uçtaki trabeküler yapı ilk olarak 1838 yılında<br />

Ward tarafından tanımlanmıştır. Ana trabeküler artiküler yüzeye ortogonal olarak uzanan bir<br />

seri plaka teşkil ederler. Bu trabeküler yapılar merkezde çaprazlaşırlar. Femur başına<br />

etkileyen ağırlık buradan boynun cisim ile birleştiği noktaya yönlendirilir.<br />

14


Resim-7. Femur üst ucu içyapısı (McMinn Renkli Anatomi Atlası)<br />

Femur <strong>proksimal</strong>inde trabeküler sistem, etkiyen kuvvetlere göre iki ana grupta kavis<br />

oluştururlar. Femur boynu inferomedialden başlayıp yukarıya doğru başa uzanan gruba<br />

birincil kompresif grup, <strong>femur</strong> cismi medialinden trokantere uzanan gruba ikincil kompresif<br />

grup adı verilir. Femur cismi lateralinden başlayıp <strong>femur</strong> başına doğru genişçe bir kavis<br />

oluşturan ana gruba tensil(gerginlik) grubu adı verilmektedir.<br />

Gene <strong>femur</strong> cismi lateralinden başlayıp ikincil kompresif grup ile ağ yapan<br />

trabekülsyona ikincil tensil grup adı verilir. (Buradaki trabeküllern keşistiği bölgeye Adams<br />

kemeri adı verilmektedir). Merkez bölgede trabeküler yapıların ortasında stres çizgileri<br />

boyunca büyük trokanter grubu bulunmaktadır (Resim-7), (16).<br />

Her iki kompresif grup ve birincil tensil grup arasında kalan bölgeye Ward’s üçgeni<br />

denilir.<br />

Kalkar Femorale<br />

Linea Aspera’nın yakınındaki kompakt kemikten başlayıp boynun trabeküler yapısı<br />

içine doğru uzanan, medialde boynun arka duvarı ile birleşen, lateralde ise büyük trokantere<br />

devam eden yoğun trabeküler kemik yapıdır. Kalkar Femorale <strong>femur</strong> boynunun inferiorundan<br />

ve <strong>intertrokanterik</strong> bölgede internal bir destek gibi bu bölgeye gelen stresin dağıtılmasında<br />

büyük önemi vardır (Resim-8), (16).<br />

15


Resim-8. Kalkar Femorale<br />

Resim -9. Femur <strong>proksimal</strong> uç vaskularizasyonu<br />

16


Femur Proksimal Ucun Vaskularizasyonu (Resim-9) :<br />

Bu bölgede üç besleyici damar ağı vardır (30),<br />

1. Femur cisminden baş veya boyuna gelen terminal intramedüller arterler,<br />

2. Kapsül damarları : bunlar arkada A. Sirkufleksiya medialis ve A. Glutealis Đnferior<br />

ve önde A. Sirkumfleksiya Lateralis ve A. Glutealis Superior,<br />

3. Lig. Teres’den gelen A. Kapitis Femoris’dir.<br />

C. KALÇA BĐYOMEKANĐĞĐ :<br />

Normal kalça ekleminin ön arka grafisinde, asetabulumun subkondral bölgesindeki<br />

kemik yoğunluğunda artış görülür (30). Bu bölge gerçek yük taşıma yüzeyini gösterir. Ön<br />

arka grafide yük taşıma yüzeyinden yukarı doğru uzanan iki trabeküler yapı gözlenir. Biri<br />

asetabulumun inferomedialinden başlayıp Spina Đliaka Anterosuperior’a doğru uzanır. Diğeri<br />

ise asetabulumun lateral dudağından sakroiliak eklemin posterosuperomedialine doğru uzanır.<br />

Đki arkın kesişmesi ile kum saatine benzer kemerli yapı oluşur. Normal bir kalça ekleminde<br />

kemerli yapının tepe noktası ile <strong>femur</strong> başının rotasyon merkezini birleştiren çizgi, yük taşıma<br />

yüzeyinin bulunduğu yatay düzleme hem diktir hem de orta noktasından geçer (Resim-10),<br />

(9-11).<br />

Yürüme siklusunun değişik zamanlarında <strong>femur</strong> başının yük altında kaldığı anatomik<br />

segmentler değişkenlik gösterir. Topuğun yere değdirildiği anda (topuk temas)<br />

anterosuperomedial, parmakların yerden kaldırıldığı dönemde ise (parmak kalkışı)<br />

posterosuperolateral bölge yük altında kalır (9). Küresel dilimde oluşan birim yük dilimin<br />

alanı ile eklem hareketinin genişliğine bağlıdır.<br />

Proksimal Femura yansıyan yükler kompresif ve tensil trabeküller tarafından dağılır.<br />

Pauwells’a göre tek bacağın üstünde dururken kaldıraç kolu (B) üzerinden etki eden<br />

vücut ağırlığı (K) ile kendi kaldıraç kolu üzerinden etki eden (A) abduktor kuvveti<br />

dengededir. Formül olarak K*B=M*A şeklinde gösterilir, (69,70). Kaldıraç kollarının<br />

ölçümü, abduktorların kuvvet yönü, vücudun ağırlık merkezi ile <strong>femur</strong> başının rotasyon<br />

merkezi hesaplanması sonucunda Pauwells bileşke kuvvetini (R) dikey düzlemden 16 derece<br />

17


eğimle superomedialden inferolaterale doğru uzandığı saptandı. Bombelli’ye göre Pauwells’ın<br />

saptadığı bileşke kuvvetin yönü 1/3 medialden geçer (Resim-10-11), (69,70).<br />

Resim-10. (Rıdvan Ege Kalça Cerrahisi)<br />

Ayakta dururken statik konumda her iki kalçaya eşit yük gelir. Tek kalçaya binen yük<br />

gövde ağırlığının yarısı kadar veya 1/3’ünden daha azdır (Resim-11).Yürümenin salınım<br />

fazında olduğu gibi sol alt taraf yerden kaldırıldığında sol alt tarafın ağırlığı gövde ağırlığına<br />

eklenecek ve normalde tam ortadan geçen gövdenin yük ağırlık merkezi sola kayacaktır.<br />

Dengeyi sağlamak amacı ile abduktor kaslar karşı kuvvet koyarlar. Sağdaki <strong>femur</strong> başına<br />

gelen yük iki kuvvetin toplamına eşittir. Oluşan her kuvvet kaldıraç kollarının uzunluğu ile<br />

ters orantılıdır. Adduktor kaldıraç kolu uzunluğu (BO çizgisi) <strong>femur</strong> başından yer çekimi<br />

merkezine giden (OC çizgisi) kaldıraç kolu uzunluğunun 1/3’üne eşitse dengeyi sağlamak için<br />

abduktor kasların kuvveti yer çekimi kuvvetinin üç katı kadar olmalıdır. Bu nedenle başa<br />

gelen toplam kuvvet 3+1=4 olacaktır (Resim-11), (30).<br />

18


Resim-11. A. Vücut yükü statik konumda iken her iki kalça eklemine eşit olarak<br />

dağılır. B. Sol alt ekstemite yerden kaldırıldığında, sol tarafın yükü de gövde yüküne eklenir<br />

ve ağırlık merkezi sola doğru kayar. Total yük K dır. K ağırlığını dengede tutmak için B<br />

noktasında M vektörü yeterli kuvvet ile aşağı doğru çekilir. O noktasındaki R kuvveti, M ve K<br />

vektörlerinin toplamıdır. B noktasından abduktorların aşağı çektiği M kuvveti ile C<br />

noktasındaki K kuvveti arasında, BO ve OC kaldıraç kollarının relatif uzunluğu ile doğrudan<br />

ilişkilidir. OC=3OB olursa, bir birim K kuvvetini dengelemek için üç birimlik M kuvvetine<br />

ihtiyaç vardır. R=M+K olduğuna göre, bileşke kuvvet dört birim bulunur. Yürümenin salınım<br />

fazında yere destek olan alt tarafta gövde ağırlığının dört katı kadar yük biner (Rıdvan Ege<br />

Kalça Cerrahisi, 1994).<br />

19


D. ĐNTERTROKANTERĐK FEMUR KIRIKLARI<br />

Đleri yaş grubunda ki insanlar, <strong>intertrokanterik</strong> kalça kırığına maruz kaldıklarında,<br />

kemik devamlılığı bozulur ve sıklıkla sağlık ve mental durumlarında ağır tahribat gelişir.<br />

Femur boyun kırığı ile beraber <strong>intertrokanterik</strong> kırıklar belkide ortopedistler için en önemli<br />

toplum sağlığı problemidir, (89).<br />

Cerrahi tedavinin başarısı, fikse edilen kırığın stabilitesine bağlıdır. Kaufer tarafından<br />

özetlendiği üzere kırık-implant birleşiminin stabilitesi 5 ana faktörden oluşur, (52) :<br />

1. Kemik kalitesi<br />

2. Kırık Tipi<br />

3. Redüksiyon<br />

4. Seçilen implantın tipi<br />

5. Đmplantın kemikteki pozisyonu<br />

Cerrah yalnız son 3 faktörün üzerinde etkili olabilse de ilk iki faktörü doğru tedavi<br />

planını yapmakta kullanmalıdır.<br />

Đntertrokanterik alan ekstakapsüler <strong>femur</strong> boynundan trokanterin distaline kadar<br />

uzanan bölümdür, (15).<br />

ĐNSĐDANS<br />

Đntertrokanterik kırıkların insidansı gittikçe artmaktadır. Amerika’da yılda 250.000<br />

olgu görülmekte ve 2040’da bu sayının 500.000 olacağı tahmin edilmektedir, (21).<br />

10 hastanın 9’u 65 yaş üstünde ve dört kırıktan üçü bayanlarda olmaktadır. Yaş<br />

arttıkça <strong>instabil</strong> ve parçalı kırık gözlenme oranı da artmaktadır.<br />

Kemik yoğunluğu 0,6 gr/cm’nin altında olan bayanlarda yılda %16,6 oranında kalça<br />

kırığı gözlenirken, 1 gr/cm ve üzeri olgularda çok nadir kırık saptanmıştır. Osteopeni ve kırık<br />

ilişkisi cinsiyet ve menapozdan bağımsızdır, (26).<br />

20


ETYOLOJĐ<br />

Genç insanlarda <strong>intertrokanterik</strong> kalça kırıkları trafik kazası veya yüksekten düşme<br />

gibi yüksek enerjili travmalar sonucu indirekt mekanizma ile (bacak abduksiyonda iken ayak<br />

veya uyluğun yukarı itilmesi) oluşurken, yaşlıların %90’ında basit bir düşmenin tetiklediği<br />

direkt travmalar sorumludur. Zayıf görme kapasitesi, azalmış kas gücü, düzensiz kan basıncı,<br />

azalmış refleksler, vasküler hastalılar ve eşlik eden kas iskelet sistemi hastalıkları düşmeye<br />

olan meyili arttırırlar, (26,30).<br />

Dik pozisyondan düşmek kalça kırığı oluşması için gerekli olan enerjinin 16 katını<br />

açığa çıkarsa da ileri yaşdaki bayanların düşmelerinin %5 ile %10’unda kırık oluştuğu ve<br />

bunlardan %2’sinin kalça kırığı ile olduğu saptanmıştır, (41).<br />

Cummings’e göre basit bir düşüşün kalça kırığı olmasında 4 faktör etkilidir, (22) :<br />

1. Kalça ve civarına direkt kuvvet etki edecek şekilde düşmeli,<br />

2. Koruyucu refleksler yetersiz kalmalı,<br />

3. Lokal şok absorbe ediciler yetersiz olmalı (kas ve yağ dokusu v.b.),<br />

4. Kemik sağlamlığı yetersiz olmalıdır.<br />

BELĐRTĐ ve BULGULAR<br />

Deplase kırıklar belirgin bir biçimde semptom verir. Hasta ayağa kalkamaz ve<br />

yürüyemez. Diğer yandan nondeplase kırıklı bazı hastalar az bir ağrı duyarak mobilize<br />

olabilir. Durum nasıl olursa olsun kalça ve uyluk ağrısı olan bir hastanın kalça kırığı akılda<br />

tutularak değerlendirilmesi uygundur, (15,26,30).<br />

Hikâye de tüm kırıklarda olduğu gibi oluş mekanizması önem taşır. Yaşlılarda düşük<br />

enerjili bir düşme sorumlu iken genç erişkinlerde yüksek enerjili travma öyküsü vardır.<br />

Yorgunluk kırığı olan hastalar spesifik bir travma öyküsü veremese de fiziksel aktivitelerinin<br />

tipi, uzunluğu ve sıklığın değişimi konusunda sorgulanmalıdır. Travma öyküsü olmayan<br />

sedanter hastalarda patolojik kırıklar düşünülmelidir.<br />

21


FĐZĐK MUAYENE<br />

Hastada ki deformite miktarı deplasman ile uyumludur. Deplase kırıklı hastalarda<br />

etkilenen ekstremitede kısalık ve dış rotasyon gözlenir. Büyük trokantere palpasyon ile<br />

hassasiyet olabilir. Ekimoz gözlenebilir ve varsa not edilmelidir. Kalça hareket açıklığı testi<br />

ağrılıdır ve yapmaktan kaçınılmalıdır. Nörovasküler zedelenme çok nadirse de detaylı<br />

muayene edilmelidir. Eşlik eden periferik vasküler hastalık veya nöropati ile uyumlu<br />

lezyonlar araştırılmalı, bası yarası kontrol edilmeli, varsa not edilmelidir, (15,26,30).<br />

EŞLĐK EDEN YARALANMALAR<br />

Eşlik eden yaralanmalar hasta ve travmaya bağlı faktörlerden etkilenir. Kalça kırığı<br />

geçiren ileri yaş hastalarda distal radius veya <strong>proksimal</strong> humerus gibi osteoporotik kırıklar<br />

gözlenirken, yüksek enerjili yaralanan genç hastalarda baş, boyun, gövde ve batın<br />

yaralanmaları olabilir. Hwang ve ark. 40 yaşından genç 66 kalça kırığı geçiren olgu serisinde<br />

en sık eşlik eden yaralanmalar olarak 8 olguda kranial travma, 9 olguda pelvik kırık, 10<br />

olguda <strong>femur</strong> cisim kırığı saptanmıştır, (46).<br />

RADYOLOJĐK ve DĐĞER GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERĐ<br />

Kalça kırığının standart radyolojik incelemesi Pelvis ön-arka grafisi, etkilenen<br />

kalçanın ön-arka ve yan grafilerinden oluşur, (15,26,30). Özellikle nondeplase kırıkların<br />

aydınlatılmasında Pelvis ön-arka grafisi, sağlam kalça ile etkilenen kalçanın<br />

karşılaştırılmasına imkân sağlar. Kalça ön-arka grafisi çekilirken uyluğun 10-15 derece iç<br />

rotasyona alınması <strong>femur</strong> boynunun anteversiyonunu yenecek ve <strong>proksimal</strong> <strong>femur</strong>un gerçek<br />

ön-arka grafisinin çekilmesini sağlayacaktır. Lateral kalça grafisinde özellikle posterior<br />

korteksdeki kırık fragmaların değerlendirilmesi ve <strong>proksimal</strong> fragmanın sagittal plandaki<br />

oryantasyonunun anlaşılması açısından önem taşır.<br />

Çok parçalı kırıkların konfigürasyonunun anlaşılması açısından bilgisayarlı tomografi<br />

nadiren kullanılır.<br />

Bazen <strong>intertrokanterik</strong> kırıklar ilk grafilerde gözlenemeyebilir. Kalça kırığı şüphesi<br />

yüksek olan ve radyografide bir patoloji gözlenmeyen bu grup hastalarda Tc99m-Fosfat<br />

kompleksleri ile yapılan kemik sintigrafisinden faydalanılabilir.<br />

Travmadan 48-72 saat sonra çekilen kemik sintigrafisinin duyarlılığı %100’dür, (39).<br />

22


Son yapılan çalışmalarda Magnetik Rezonans Đncelemenin sintigrafiye oranla ilk 24<br />

saatte yüksek sensitivite ile tanı koyması ve bazı olgularda 6. gün sintigrafi tekrarının<br />

yapılması gibi bir gereksinimin olmaması nedeni ile önemli bir yer kazanmıştır, (32).<br />

KLASĐFĐKASYON<br />

Sınıflamalar, radyolojik görüntü, tedavi ve stabiliteye yönelik olmak üzere yapılmıştır.<br />

Boyd ve Griffin Sınıflaması (1945):<br />

Kırık konumu ve redüksiyonuna göre dörde ayrılır (Resim-12), (13) :<br />

1. Đntertrokanterik<br />

2. Parçalı <strong>intertrokanterik</strong><br />

3. Pertrokanterik<br />

4. Subtrokanterik (Femur cismine ve <strong>intertrokanterik</strong> bölgeye uzanıyor)<br />

Resim-12. Boyd ve Griffin Sınıflaması (Boyd HB, Griffin LL; Arch Surg 58:853,1949)<br />

23


Kırık hattının yönü, kapalı manüplasyon ile redüksiyonun stabilitesi ve stabilitenin<br />

korunmasına göre Evans 1949 yılında bir sınıflama yapmıştır, (33). Stabil redüksiyonun<br />

sağlanmasında posteromedial kortikal devamlılığın önemli olduğu vurgulanmıştır (Resim-<br />

13).<br />

Resim-13. Evans Sınıflaması (DeLee JC: Fractures and dislocations of the hip Rockwood CA<br />

Green DP editors: Fractures in Adults )<br />

24


Tip 1 : Trokanter çizgi boyunca uzanan kırıklardır.<br />

a. Deplase olmamış iki parçalı kırık (stabil)<br />

b. Deplase olmuş iki parçalı kırık (stabil)<br />

c. Küçük trokanterin ayrıldıgı kırık (<strong>instabil</strong>)<br />

d. Büyük ve küçük trokanterlerin ayrıldıgı kırık (<strong>instabil</strong>)<br />

Tip 2 : Ters oblik kırık (<strong>instabil</strong>)<br />

1975’de Evans sınıflaması Jensen ve Michealsen tarafından modifiye edilmiştir,<br />

(50). Trokanter Major ve Minör kırıklarının artan sayısının stabilite de azalmaya neden<br />

olduğu vurgulanmıştır (Resim-14).<br />

Resim-14. Evans-Jensen Sınıflaması. (Davis, T.R.C., Sher, J.L, Horsman, A., Simpson, M.,<br />

Porter, B.B.,Checketts, R.G.: Intertrochanteric Femoral Fractures. J. Bone Joint Surg)<br />

25


Tip1<br />

1A. Nondeplase<br />

1B. Deplase basit iki parçalı kırık. Bu kırıklar anatomik redükte edilebildiği<br />

için stabil kabul edilir.(2 planda da 4mm den fazla ayrışma gözenmez.)<br />

Tip2<br />

2A. Üç parçalı kırık olup ayrı büyük trokanterik fragman mevcuttur. Sagittal<br />

planda malrotasyona neden olabilir.<br />

2B. Üç parçalı küçük trokanterin ayrıldığı grup. %21 olgu anatomik redükte<br />

olur. Medial kortikal devamlığın sağlanmaması ana problemdir.<br />

Tip 3<br />

Dört parçalı kırık.%8 olgu redükte edilebilir ve %78’inde ileride deplasman gelişir.<br />

Tronza Sınıflaması :<br />

Kırık konumu ve redüksyonuna göre yapılır.<br />

Tip 1. Küçük trokanterin sağlam kaldığı inkomplet trokanterik kırık. Traksiyon ile<br />

redüksyon elde edilir ve anatomik redüksiyon sağlanır.<br />

Tip 2. Her iki trokanteri içine alan, fazla kaymamış veya hiç kaymamış parçalı<br />

olmayan, arka korteksi sağlam olan kırıklardır. Bu <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda redüksiyon elde<br />

edilebilir. Stabil kırıklardır.<br />

Tip 3. Đnstabil trokanterik kırıklardır. Parçalıdır ve küçük trokanterde kırılmıştır ve bu<br />

fragman büyüktür. Boyun arkası parçalanmıştır, boyundan ayrılan spike distal <strong>femur</strong> cismine<br />

intramedüller saplanabilir. Bazen büyük trokanterde parçalanır ve hatta ayrılır.<br />

Tip 4. Đki ana fragmana ayrılmış, kaymış parçalı trokanterik kırıkdır. Tip 3’deki gibi<br />

<strong>instabil</strong>dir ve arka duvarı parçalanmıştır. Boyun arkasındaki spike <strong>femur</strong> cismi içine girebilir<br />

veya dışarı çıkar. Aşırı traksiyon fragmanlarda daha fazla kaymaya neden olur. Büyük<br />

trokanter osteotomize edildikten sonra <strong>femur</strong> cismi mediale kaydırılarak stabilite sağlanabilir.<br />

26


Tip 5. Ters oblik kırıkdır. Medialde küçük trokanter seviyesinde, lateralde ise daha<br />

distalde olan kırık hattı <strong>femur</strong> cisminin içeri ve yukarı çekilmesine neden olur. Bunlar<br />

subtrokanterik kırık grubuna girer.<br />

AO - ASIF Grubu Sınıflandırması (Resim-15), (65):<br />

A1. Femur Proksimali ve Trokanterik Kırıklar<br />

A1.1. Đntertrokanterik çizgide kırık<br />

A1.2. Büyük trokanterde<br />

A1.3. Küçük trokanter aşağısı<br />

A2. Pertrokanterik Çok Parçalı,<br />

A2.1. Bir ara fragmanlı<br />

A2.2. Birçok parçalı ara fragman<br />

A2.3. Küçük trokanter 1 cm aşağısına uzanan<br />

A3. Đntertrokanterik (Femur boynuna kadar uzanan)<br />

A3.1. Basit Oblik<br />

A3.2. Basit Transvers<br />

A3.3. Multifragmanter<br />

27


Resim-15. AO sınıflaması.(Müller ME, Allgöwer M, Schneider R, VVillenegger H: Manual<br />

of internal fixation:techniques recommended by the AO-ASIF group.)<br />

28


TEDAVĐ<br />

Konservatif Tedavi<br />

1960’larda uygun cerrahi fiksasyon yöntemlerinin bulunmasından önce mecburen<br />

yapılan bir tedavi yöntemi idi. Yaşlı hastalarda bası yarası, idrar yolu enfeksiyonu, eklem<br />

kontraktürü, pnömoni, tromboembolik komplikasyonlar nedeni ile yüksek mortalite ve<br />

morbidite gözleniyordu, (90). Cerrahi tedavi, erken mobilizasyon ve yatak istirahatinin<br />

komplikasyonlarını önlediği için tedavide birinci seçenek olmuştur. Fakat anestezi ve cerrahi<br />

işlemin hastanın mortalitesini arttıracak düzeyde genel durumu kötü ve travma öncesinde<br />

mobilize olamayan ve kırığın verdiği rahatsızlığın önemsenmeyecek düzeyde olduğu<br />

olgularda konservatif tedavi uygulanabilir.<br />

a. Hastanın hemen hareketlendirilmesi : Hasta yataktan alınıp erken dönemde<br />

sandalyeye oturtulur. Mobilizasyon gecikse de yataktan sandalyeye transport<br />

immobilizasyonun verdiği komplikasyonları azaltır, (26).<br />

b. Traksiyon ile redüksiyon<br />

i. Đskelet traksiyonu<br />

ii. Braun ateli üzerinden traksiyon<br />

iii. Russell traksiyonu, (15).<br />

c. Pelvipedal alçı ile tespit ve tedavi<br />

Cerrahi Tedavi<br />

a. Kayıcı çivi ve plaklar<br />

Đntertrokanterik kırıklarda ilk kullanılan implantlar sabit açılı çivi plaklardı.<br />

(Jewett,Holt çivisi v.b.). 3 kanatlı çivi 130-150 derece sabit açılı plağa oturuyordu. Bu<br />

implantlar <strong>femur</strong> baş ve boynunu, <strong>femur</strong> gövdesine sabitlemekte; fakat kırık hattında<br />

impaksiyona izin vermemekte idi. Eğer belirgin impaksiyon oluşursa implant kalça eklemini<br />

ya penetre eder ya da <strong>femur</strong> boyun ve başının superiorundan çıkardı. Đmpaksiyon olmadığı<br />

için kemik teması olmayan olgularda da vidalar <strong>femur</strong> gövdesinden ayrılır veya plakda<br />

kırılma olurdu, (26).<br />

29


Sabit açılı plaklar ile oluşan tecrübeler sonucunda kontrollü kırık impaksiyonuna izin<br />

veren çivili plaklar geliştirildi.(Massie,Ken-Pugh çivisi). Kyle ve ark. yaptığı retrospektif<br />

çalışmada Massie kayan çivilerinde Jewett çivilere göre daha az çivi kırılması ve<br />

penetrasyonu olduğu gözlendi, (58).<br />

Zamanla kayıcı çivi-plak implantlarının çivi uçlarının penetrasyonunun engellenmesi<br />

ve <strong>proksimal</strong> fragmanın stabilizasyonunun arttırılması için çivi uçları küntleştirildi ve yiv<br />

çapları genişletildi, (58,91).<br />

Stabil ve <strong>instabil</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda geniş kullanım alanı bulan kayıcı kalça<br />

çivileri (Richards) 5 derece aralıklarla 130 dereceden 150 dereceye kadar bulunmaktadır. 135<br />

derecelik plak, <strong>femur</strong> başına rahatlıkla istenilen pozisyonda yerleştirilebildiği ve<br />

subtrokanterik alanda en az stresse neden olan açıda olduğu için tercih edilir. Biyomekanik<br />

olarak dört vidanın iki vidaya göre plağı stabilize etmekte farkı olmadığı gözlenmiş ve son<br />

çalışmalarda da retrospektif olarak ispatlanmıştır, (8,62,91).<br />

Kayıcı kalça çivilerinde değişik temel dizayn tipleri mevcuttur :<br />

a. Değişebilen açılı kalça çivisi<br />

b. Talon kompresyon çivisi<br />

c. Büyük trokanter stabilize edici plak<br />

d. Medoff plağı<br />

e. Perkütan kompresyon plağı<br />

Değişebilen açılı çivi, plağın çiviye istenen açıda adaptasyonunu sağlar. Aynı zamanda<br />

kırığın valgusda adaptasyonuna olanak verir. Bir kadavra çalışmasında valgus açısında (150<br />

derece) kalçaya binen yükler 135 dereceden daha fazla olmaktadır (Resim-16), (17).<br />

30


Resim-16. Değişebilen Açılı Çivi<br />

Talon kompresyon kalça çivisi (Resim-17), vidanın yivlerinin altında bulunan dört<br />

adet diş ile subkortikal kemiğe tutunarak teorik olarak rotasyonel stabiliteyi ve vidanın <strong>femur</strong><br />

boyun ve başının sıyırmasına karşı olan direnci arttırmaktadır. Biomekanik çalışmada bu<br />

etkinin ancak lag vidasının <strong>femur</strong> baş ve boynunun inferioruna yerleştirilince oluştuğu<br />

gösterilmiştir, (14).<br />

Resim-17. Talon Kalça Çivisi<br />

31


Trokanterik stabilizasyon plağı ve lateral destek plağı (Resim-18), büyük trokantere<br />

destek olan modüler plaklar olup aşırı kayma efektini engelleyecek şekilde geliştirilmiştir.<br />

Kayıcı vida destek plağına <strong>proksimal</strong> fragmanın baş veya boynu dayanınca durur ve sabit açılı<br />

implant özelliği göstermeye başlar, (3,12).<br />

Resim-18. Lateral Destek Plağı<br />

Medoff plağı (Resim-19), biaksiyel kayıcı kalça çivisidir. Femur baş ve boynunda<br />

standart giden kalça çivisinin yanı sıra <strong>femur</strong>un longitüdinal aksına paralel impaksiyon<br />

yapacak birbiri üstünde kayabilen bir çift yan plak mevcuttur, (26).<br />

32


Resim-19. Medoff Plağı<br />

Perkütan kompresyon plağı (Gotfried plak) (Resim-20), minimal invaziv teknik ile<br />

adapte edilmek üzere planlanmış, boyuna iki adet vida gönderen ve bu sayede rotasyonel<br />

stabilitenin konvansiyonel çivilere göre daha fazla olduğu düşünülen bir implantdır, (34).<br />

Resim-20. Perkütan Kompresyon Plağı<br />

b. Eksternal fiksatör<br />

Đntertrokanterik kırıklarda sıklıkla uygulanan bir tedavi yöntemi değildir. Eksternal<br />

fiksatör ile ilgili eski tecrübeler çivi gevşemesi, enfeksiyon ve varus kollaps ile uyumlu idi.<br />

33


Fakat seçilmiş hastalarda, kısa operasyon süresi, minimal kan kaybı ve yalnız lokal<br />

anestezinin komplikasyonları olduğu için uygulanabilir. Sistem, boyuna subkondral kemiğin<br />

10 mm altına kadar gönderilen 2 veya 3 Scahnz vidasının <strong>proksimal</strong> <strong>femur</strong>a tespit<br />

edilmesinden oluşur. Eksternal fiksatörün yaklaşık kalış süresi 90 gün olup poliklinik<br />

şartlarında implant çıkartılabilir. Birçok literatürde iyi sonuçlar verilse de %12 oranla yanlış<br />

pozisyonda kaynama ve %7-44 arası çivi dibi enfeksiyonu sorun oluşturmaktadır, (19,31,64).<br />

Çivi dibi enfeksionlarının osteomiyelite neden olduğu gözlenmemiştir, (19).<br />

c. Prostatik Replasman:<br />

Deplase <strong>femur</strong> boyun kırıklarının tedavisinde önemli bir seçenek olsada<br />

intertrokantrerik kırıklarda endikasyonu sınırlıdır. Đntertrokanterik kırıkda kullanılacak protez<br />

kalkar destekli olmalı ve abduktor fonksiyonun korunması için trokanter yeniden fiske<br />

edilmelidir. Kırığın fiksasyonundan daha geniş cerrahi alan açılması, daha fazla kanama, daha<br />

uzun operasyon süresi ve daha pahalıya mal olmaktadır. Diğer yandan hastanın erken<br />

mobilizasyonu ve yürütülmesi iyileşmeyi hızlandırır. Birçok yazar çok parçalı- <strong>instabil</strong><br />

<strong>intertrokanterik</strong> kırıklı ileri yaşdaki osteoporotik hastalarda kullanılmasını önerselerde<br />

objektif hasta seçimi sorun oluşturmaktadır, (18,35-37,64,81).<br />

d. Đntramedüller Đmplantlar:<br />

Đntertrokanterik kırıklarda kayıcı kalça çivilerinin stabilizasyonda ki genel başarılarına<br />

rağmen bu tip implantlar <strong>instabil</strong> kırıklar da kullanıldıklarında deformite ile sonuçlanabilen<br />

yetersiz tespite neden olabilmektedirler. Lag vidasının aşırı kayması ekstremite kısalığı ve<br />

distal fragmanın medializasyonuna neden olabilir. Jacobs ve ark. lag vidasının beklenen<br />

kayma miktarının stabil kırıklarda 5.3 mm ve <strong>instabil</strong> kırıklarda 15.7 mm olarak gözlemiştir,<br />

(47). Rha ve ark. <strong>instabil</strong> kırıklarda tespit materyali yetmezliğinin başlıca nedeninin aşırı<br />

kayma olduğunu savunmuştur, (72). Femur gövdesinin çapının 1/3’ünden fazla<br />

medializasyonu 7 kat artmış tespit materyali yetmezliği ile ilişkilendirilmiştir, (54). Ayrıca<br />

aşırı lag vidası kayması ile ağrı arasında bağ kurulmuştur. Baixauli ve ark. 15 mm den fazla<br />

kaymanın postoperatif ağrıda artışa neden olduğunu göstermiştir, (51). Kim ve ark. benzer<br />

sonuçları 20 mm den fazla kaymada saptamıştır, (54).<br />

Kayıcı kalça çivilerinden alınan sonuçlar intramedüller kalça çivilerinin gelişimine ön<br />

ayak olmuştur. Bu tip implantların çeşitli avantajları mevcuttur (Resim-21) :<br />

34


1. Lokalizasyonu açısından teorik olarak daha çok yük aktarımı sağlar.<br />

2. Kısa yük aktarımı kolu implant üstündeki gerilme kuvvetini azaltır bu da implant<br />

yetmezliği riskini azaltır.<br />

3. Đntramedüller implantdaki kayıcı çivi daha kontrollü impaksiyon sağlar.<br />

4. Đntramedüller lokalizasyon kayma miktarını sınırlar.<br />

5. Đntramedüller çivinin yerleştirilmesi daha kısa sürede ve daha az yumuşak doku<br />

disseksiyonu ile olup bu sayede daha az morbiditeye neden olmaktadır, (27).<br />

Resim-21. Kalça çivisine göre intramedüller implantların biyolojik avantajları (Dean G.<br />

Lorich, David S. Geller and Jason H. Nielson JBJS 2004.)<br />

Đntramedüller kalça çivilerinden en fazla tecrübeye sahip olunan çivi Gamma<br />

çivisidir. (Howmedica Rutherford,NJ). Gamma çivisi 1980’lerin başlarında pertrokanterik<br />

kırıkların tedavisinde kullanılmaya başlandı. Đlk Gamma çivilerinde 12mm Lag vidası ve<br />

rotasyonu önleyen ama impaksiyona izin veren kilit vidası mevcuttu. Çivinin <strong>proksimal</strong> çapı<br />

17 mm ve 10 valgus inklinasyonu olup giriş yeri büyük trokanter olmak üzere dizayn<br />

35


edilmişti. Lag vidası uygulama açıları 125,130,135 derece ve distal çaplar 12,13,14,16 mm<br />

idi. Çivi düz ve 200 mm uzunluğunda distalden 6.28 mm çaplı iki adet kilitleme vidası<br />

mevcuttu. Đlk çivi dizaynındaki aşağıdaki problemler nedeni ile çivi modelinde değişiklikler<br />

yapıldı :<br />

Çivi çapının fazla geniş olması…..Proksimal Femur kırıkları<br />

10 derece valgus açısı……………Trokanter Major kırıkları<br />

Geniş Çaplı kilit vidası…………..Pertrokanterik kırıklar<br />

Yeni jenerasyon Gamma 3 çivisi <strong>proksimal</strong> çapı 15.5mm, valgus açısı 4 derece, Lag<br />

vidası 10.5 mm, distal kilitleme vida çapı 5mm. Lag vidası uygulama açıları 120,125,130<br />

derece ve distal çivi çapı 11 mm dir (Resim-22), (27).<br />

Resim-22. Birinci ve ikinci jenerasyon Gamma Çivisi’nin farkları (Dean G. Lorich, David S.<br />

Geller and Jason H. Nielson J Bone Joint Surg Am. 2004;86:398-410.)<br />

Đntramedüller kalça çivisi 1995’de tanıtıldı ve Gamma çivisine benzer özelliklere<br />

sahipdi. (17.5 mm <strong>proksimal</strong> çap, 6 derece valgus inklinasyonu). Đntramedüller kalça çivisinde<br />

lag vidası 12.7 mm olup aynı dinamik kayıcı kalça çivisindeki gibi rotasyon engellenip, bir<br />

36


kılıfın içinde kayarak impaksiyon sağlanır.Lag vidası uygulama açıları 130-135 derece olup<br />

çivi çapları 10,12,14,16 mm ve distal kilit vidası 4.5 mm çapında idi (Resim-23).<br />

Resim-23. Đntramedüller kalça Çivisi (ĐMHS)<br />

Günümüzde Gamma çivisi ve intamedüller kalça çivilerinin değişik varyasyonları<br />

mevcuttur. Trokanterik antegrat çivi (TAN Smith and Nephew, Memphis,TN) benzer<br />

biyomekanik özellikleri sunar. Ayrıca büyük trokanterden valgus offseti 5 derece ile daha<br />

rahat adaptasyon imkanı mevcuttur. Bu implantın farklılığı 6.4 mm 2 adet lag vidası ile <strong>femur</strong><br />

başını stabilize etmesidir ki bunun rotasyonel stabiliteyi arttırdığı düşünülmektedir. Ayrıca<br />

diğer çivilere göre daha ince iki adet lag vidası, çivi çapının <strong>proksimal</strong>inin kalın olması<br />

gereksinimini ortadan kaldırır. Trokanterik Antegrat Çivinin 13 mm’lik <strong>proksimal</strong> çapı kolay<br />

uygulanmasını ve <strong>proksimal</strong> segmentin parçalanma riskini azaltır. Dar <strong>proksimal</strong> çap, çivinin<br />

abduksiyonda trokanter majore gönderilmesini kolaylaştırır. Bir kadavra çalışmasında Gamma<br />

çivisi için 17 mm’lik oyma işleminin M.Gluteus Medius’un insersiyosundan %27’lik<br />

bölümünü zedelendiğini göstermiştir (46).Trokanterik Antegrat çivinin distal çivi çapları<br />

10,11.5 ve 13 mm genişliğindedir.<br />

Proksimal Femoral Çivi (Synhtes)(Paoli,PA) bir sefalomedüller çivi olup lag<br />

vidalarından superiordaki 6.5 mm ve inferiordaki 11mm dir (Resim-24). Rotasyon<br />

stabilizatörü olan küçük çaplı vidanın özellikle <strong>femur</strong> başının subkondral alana yerleştirildiği<br />

37


zamanlarda kırıldığı görülmüştür. Bu durum büyük lag vidasının taşıyamadığı ağır varus<br />

stresinden kaynaklanmaktadır.<br />

Resim-24. PFN Proksimal Femoral Çivi<br />

Lag vidalarının iki adet küçük veya bir adet büyük vida tipinde kullanılması<br />

tartışmalıdır. Kadavra üzerine yapılan iki modelin karşılaştırılmasında (IMHS-TAN) <strong>femur</strong><br />

başının siklik yüklenmeleri veya vidaların kayması açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır.<br />

Fakat siklik yüklenmede implant yetmezliğinin iki lag vidalı modelde daha az geliştiği<br />

gözlenmiştir, (57).<br />

Đki lag vidası içeren modellerin biyomekanik avantajına rağmen bu tip modellere has<br />

olan ‘Z efekti’ denilen bir tespit materyali yetmezliği özellikle <strong>instabil</strong> kırıklarda<br />

gözlenmektedir. Z efekti, lag vidalarından birinin <strong>femur</strong> başını delerek ekleme penetre olduğu<br />

ve diğer vidanın da çividen geri kaydığında gözlenen durumdur. Bu fenomen lag vidaları<br />

üzerinde gerilim ve kompresyon güçlerinin farklı etki etmesi sonucunda oluşur. Ters Z efekti<br />

38


denilen durumda da antirotasyon vidasının aşırı miktarda kaydığı ve distal vidanın<br />

pozisyonunu koruduğu durumlarda görülür (Resim-25), (83).<br />

A<br />

B<br />

Resim-25. A: Z efekti, B: Ters Z efekti ( TYLLIANAKIS et al, Acta Orthop. Belg., 2004, 70, 444-454)<br />

Trokanterik Fiksasyon Çivisi, (TFN Synthes,Paolt PA) lag vidası helikal başlı bir<br />

vida ile değiştirilmiş bir sefalomedüller çividir (Resim-26). Helikal baş, rotasyonel güçlere ve<br />

varus kollapsına diğer lag vidalarına göre daha fazla direnç gösterebilmektedir. Helikal vida<br />

11 mm çapında olup vida uygulanırken konvansiyonel lag vidalarından daha az oranda <strong>femur</strong><br />

baş ve boyunundan kemik kaybına neden olmaktadır.<br />

39


Resim-26. Trokanterik Fiksasyon Çivisi (TFN<br />

Cerrahi Teknik<br />

Proksimal <strong>femoral</strong> çivilerin cerrahi teknikleri benzer olup cerrahi metadoloji TFN’ ye<br />

uygun olarak anlatılmıştır.<br />

Hasta supin pozisyonda traksiyon masasına alınır. Etkilenen ekstremite adduksiyona,<br />

kontralateral ekstremite kalça ve diz fleksiyon ve iç rotasyona, skopinin rahat kullanımı için<br />

abduksiyona alınır. Bu karşı ekstremitenin traksiyonunu engellediği için eğer ipsilateral<br />

ekstremiteye güçlü traksiyon uygulanırsa pelvis perine etrafında döner, opere olacak tarafı<br />

relatif adduksiyona alır, doğru giriş yerini engeller ve varus redüksiyonuna neden<br />

olur.(Resim-27).<br />

40


Resim-27. Pelvisin rotasyonunun giriş noktasına olan etkisi<br />

Diğer bir alternatif yöntem hastanın her iki alt ekstremitesini de traksiyona alıp,<br />

ekstremiteler makaslanır, opere olacak taraf kalçadan fleksiyona ve sağlam taraf ekstansiyona<br />

alınarak skopide lateral görüntü içi ortam sağlanır (Resim-28).<br />

Resim-28. Traksiyon masasında hastanın pozisyonu<br />

Hasta masaya uygun şekilde yerleştirildikten sonra ekstremite düzgün giriş noktası ve<br />

kırık redüksiyonu sağlanacak şekilde hazırlanır. Çoğu stabil kırık için aksiyal traksiyon ve iç<br />

rotasyon yeterli olur. Đnstabil kırıklarda eksternal rotasyon gibi değişik manevralar gerekli<br />

olabilir. Hastanın örtümünden önce <strong>proksimal</strong> <strong>femur</strong> anterior korteksi, kırık hattı, anterior<br />

boyun, tüm <strong>femur</strong> başı, posterior boyun ve trokanterin görüldüğünden emin olunmalıdır.<br />

41


Đdeal redüksiyonda baş boyun açısı 130-145 derece arası olmalıdır. Daha fazla valgus<br />

implantdaki eğilme güçlerini azaltacak ve kırık hattının impaksiyonu ile kısalığa neden<br />

olabilicektir. Lateral grafide 15 dereceden fazla anteversiyon kabul edilmez.<br />

Çivinin giriş noktası lateral görüntüde medüller kanal hizasındadır. Ön-arka grafide<br />

büyük trokanterin sivri noktasının biraz lateralindedir. Büyük trokanter <strong>proksimal</strong>inden<br />

longitüdinal insizyon yapılır. Kesi boyunca M.Gluteus Maksimus fasiyasına ulaşılır. Kas<br />

lifleri künt disseke edilir ve büyük trokanter hissedilir. Koruyucu ile 3.2 mm lik K teli 6<br />

derece valgusda, <strong>femur</strong> medullasını küçük trokanter seviyesinde ortalayacak şekilde<br />

gönderilir. Ön-arka ve lateral grafide pozisyon kontrol edilir. K teli <strong>femur</strong> medullasına 15 cm<br />

gönderilir. 17 mm stoplu reamer ile <strong>proksimal</strong> medulla reamerlanır. Aynı işlem awl yardımı<br />

ile de yapılabilir. Uygun uzunluk ve kalınlıkda seçilen çivi tutucusu ile beraber K teli<br />

üzerinden <strong>femur</strong>a adapte edilir. Çivi el ile yerleştirilmeye çalışılmalı, çekiç ile çakılarak<br />

göndermekten kaçınılmalı, gerekli olduğu durumlarda zayıf darbeler ile çakılmalıdır.<br />

Resim-29. Baş vidasının gönderilmesi<br />

42


Resim-30. Proksimal vidanın seviye kontrolü<br />

Skopi yardımı ile <strong>femur</strong> başına gönderilecek olan helikal vidanın <strong>femur</strong> boynundaki<br />

derinliği ve çivinin anteversiyonu K teli ile kontrol edilir. Prokimal trokar takılır ve trokarın<br />

ilerleyeceği lokalizasyona uygun cilt insizyonu yapılır. Cilt altı dokular künt geçilir. Trokar<br />

lateral kortekse çekiç ile çakılarak dayandırılır. Trokardan 3.2mm lik K teli subkondral<br />

kemiğin 5 mm <strong>proksimal</strong>ine kadar gönderilir. Skopi yardımı ile K telinin pozisyonu kontrol<br />

edilir. Ardından trokar üzerinden uygun helikal vida için boy ölçümü yapılır. K teli üzeriden<br />

11 mm kanüllü drill ile <strong>femur</strong> boynu drillenir. Ölçülen vida, başa çekiç ile vurularak<br />

yönlendirilir. Fleksible tornavida ile helikal vidanın rotasyonunu önlemek için vida çiviye<br />

kilitlenir.<br />

Distal kilitleme için distal trokar takılır ve uygun seviyeden cilt insizyonu yapılır,<br />

yumuşak dokular künt olarak geçilir ve trokar <strong>femur</strong> lateral korteksine çakılarak dayandırılır.<br />

4 mm drill ile her iki korteks drillenir. Vida boyu ölçümü yapıldıktan sonra vida adapte edilir.<br />

43


Resim-31. Helikal vidanın başa gönderilmesi<br />

Proksimal <strong>femoral</strong> çivi (PFN) cerrahisinde metadoloji aynı olup <strong>proksimal</strong> vidalardan<br />

önce 6.5mm lik vida antirotasyon etkisi için adapte edildikten sonra 11mmlik vida adapte<br />

edilir.<br />

Postoperatif Rehabilitasyon<br />

Birçok yazar <strong>intertrokanterik</strong> kırık geçiren hastaların postoperatif birinci gün mobilize<br />

edilmesini ve tolere edebildiği ölçüde yük vermesini savunmaktadır. Bu durum üst ekstremite<br />

gücü eşlik eden kırıklar nedeni ile azalmış veya genel durumunun yürümeyi tolere edemeycek<br />

ölçüde kötü olan hastalarca sağlanamamaktadır, (66). Parsiyel yük vererek mobilizasyonun,<br />

kırığın stabilizasyonunda bozulmaya neden olmadığı bilinmektedir, (29,56). Yatak içi yapılan<br />

ayak bileği hareket açıklığı egzersizleri bile sekonder kas kontraktürleri neticesince <strong>femur</strong><br />

başında yük artışına neden olmaktadır, (66).<br />

Echer ve ark. 62 kalça kırığı serisinde dinamik kalça çivisi ile stabilizasyon<br />

sağlamış, 22 olguyu postoperatif erken yük vermiş, 33 olguyu 6 hafta sonra yük verilmiş ve 7<br />

olgu mobilize edilmemiştir. 15 aylık takipte 3 kırık olguyu kaynamama nedeni ile tekrar opere<br />

edilmiş ve bu üç olgununda <strong>instabil</strong> kırık olguları olduğu gözlenmiştir. Hiçbir hastada erken<br />

yük vermenin revizyona neden olmadığı gözlenmiştir, (29).<br />

44


Komplikasyonlar<br />

1. Osteosentez yöntemleri ile Đlgili komplikasyonlar :<br />

a) Repozisyonun yetersiz yapılması : Kapalı olarak redükte edilemeyen ve açık<br />

redüksiyon gereken olgularda veya repozisyonun tam yapılamadığı <strong>instabil</strong><br />

<strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda başarı oranları düştüğü için <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çiviler ikincil<br />

tercih olmalıdır.<br />

b) Đmplant yetersizliği : Ameliyat sonrası hastada devam eden ağrı, yürüme bozukluğu,<br />

kısalık, rotasyonel deformite osteosentez materyali ile ilgili problem düşündürür.<br />

Hastanın iyi bir fizik muayenesi, röntgen değerlendirilmeleri ve gerektiğinde<br />

bilgisayarlı tomografi ile implant problemi ortaya konulur, (15). Özellikle <strong>instabil</strong><br />

<strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda <strong>femur</strong> <strong>proksimal</strong>inin varus açılanması sonucu bu yetmezlik<br />

meydana gelir. Bu komplikasyon oranı çeşitli yayınlarda %4-20 arasında<br />

değişmektedir. Dinamik kalça çivisinden sonra görülen vidanın başının sıyırması<br />

genellikle ameliyat sonrası ilk üç ay içinde görülür. Vidanın <strong>femur</strong> başı içinde<br />

ekzantrik yerleştirilmesi, ikinci bir kanala neden olan uygunsuz vidalama, stabil bir<br />

redüksiyonun sağlanamaması, implantın kayma kapasitesini aşan kırık kollapsı ve<br />

ciddi osteopeni bu komplikasyonun nedenleri arasındadır, (4). PFN çivilerinde<br />

meydana gelebilecek sıyrılma için kalça vidasının yanlış pozisyonda veya uygun<br />

boyda gönderilememesi de sorumlu tutulmaktadır.<br />

c) Kaynamama : <strong>intertrokanterik</strong> kalça kırıklarının tedavisinden sonra kaynamama oranı<br />

%2 olarak bildirilmiştir. Bunun nedeni trokanterik bölgenin iyi kanlanan spongioz<br />

kemik yapısında olmasıdır. Kırık kaynaması klinik ve radyolojik değerlendirmeler<br />

sonucunda genellikle 12-20 hafta arasında olmaktadır. Hastanın devam eden ağrısı,<br />

radyografik kontrollerde boyun şaft açısının değişmesi, radyolusen hattın bulunması,<br />

ilerleyen dizilim kaybı, kaynamama problemini gösterir. Bazen aşırı kallus oluşumuna<br />

rağmen kaynamama olabilir; bu durumda bilgisayarlı tomografi ile teşhis konur.<br />

Mariani ve Rand yayınlarında 20 kaynamama olgusunun 19’unun <strong>instabil</strong>, medial<br />

desteği olmayan kırıklar olduğunu bildirmişlerdir, (15).<br />

d) Yanlış kaynama : Femur <strong>proksimal</strong>inin varus açılanması ve rotasyonel deformitesi<br />

çeşitli nedenlerle olmaktadır. Özellikle <strong>instabil</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda bu sorun<br />

daha sık görülür. Osteoporoz, yetersiz anatomik redüksiyon, çivinin iyi ve yeterince<br />

derin yerleştirilememesi nedenleri arasındadır.<br />

45


e) Femur Kırığı : (%3-6) Kısa ĐM çivilerde ameliyat sırasında, çivinin medullaya<br />

gönderilmesi esnasında özellikle çekiç kullanıldığı zaman, ameliyat sonrası dönemde<br />

ise çivinin distalinde oluşan stres kuvvetleri nedeni ile <strong>femur</strong> diyafiz kırığı oluştuğu<br />

literatürde bildirilmektedir, (7). PFN çivisi ile yapılan biyomekanik çalışmalarda böyle<br />

bir komplikasyona rastlanmamıştır, (51).<br />

f) Distal Kilitleme Zorluğu : Uzun ĐM çivilerin distal kilitleme için kullanılan dıştan<br />

kılavuz sisteminin uzun olduğu için distal kilitleme zorluğu olmaktadır. Kısa ĐM<br />

çiviler de çakma sistemi çekiç kullanılırak deforme edilmezse distal kilitleme zorluğu<br />

olmamaktadır.<br />

g) Büyük Trokanterde Kırık : Kılavuz teli üzerinden çivi gönderilmeden önce<br />

trokanterin 17 mm ile oyulmadığı zaman görülmektedir, (38).<br />

h) Süperfisiyal Femoral Arter Zedelenmesi, (26).<br />

i) Asetabular Penetrasyon : Günümüzde kayıcı kalça çivilerinin kullanılması ile bu<br />

komplikasyon oranı azalmıştır. Çivilerin teleskopik etkisi ile kırık impaksiyonun<br />

sonrasında vida asetabuluma doğru ilerlememektedir.<br />

j) Aveskuler Nekroz : Đntertrokanterik kırıklarda avaskuler nekroz çok nadir<br />

görülmektedir. Çivi ile tespit edilen kalça kırıklarında stabilizasyonu arttırmak için<br />

sement enjeksiyonu yapılan olgularda veya ameliyat sırasında <strong>femur</strong> boynunun birkaç<br />

farklı noktadan oyulduğu durumlarda görülebilmektedir.<br />

k) Rotasyonel Deformiteler ve Kısalık : Kırığın repozisyonu ve çivinin tatbiki sırasında<br />

anteversiyona dikkat edilmediği zaman rotasyonel deformiteler meydana gelmektedir.<br />

Proksimal vidaların kayıcı özelliği sayesinde impaksiyon sağlanmak ile birlikte bu<br />

özellik kısalığa neden olmaktadır.<br />

2. Genel Komplikasyonlar :<br />

a) Ameliyat Sonrası Deliryum : Kalça kırığı olan hastalar sıklıkla yaşlıdırlar ve büyük<br />

kısmında demans, Parkinson hastalığı gibi bilişsel fonksiyonlarında bozukluk<br />

saptanmaktadır. Genel anestezi ile ameliyat edilen hastalarda verilen ilaçlara bağlı<br />

olarak bilişsel fonksiyonları negatif yönde etkilenebilmektedir. Deliryum<br />

gelişebilmekle beraber, demans veya Parkinson hastalığına bağlı şikayetlerde artış<br />

olabilmektedir.<br />

b) Dekübit Ülseri : Bası yaraları kalça kırığı olan yaşlı hastalarda sık görülen<br />

sorunlardandır. Yatan hastalarda %20’ye varan oranlar bildirilmektedir. Aynı noktaya<br />

iki saatten daha uzun süre veya çok sık olarak uzun süreli yük binmesi sonucu doku<br />

46


nekrozu meydana gelir. Đlk olarak bölgede lokal bir kızarıklık meydana gelir. Hastayı<br />

yatak içerisinde çevirmek iyi bir yöntemdir; ancak kalça kırığı olan hastalarda ağrı<br />

nedeni ile zor olmaktadır. Özel havalı yataklar ve erken hareket ile bası yaralarının<br />

oluşması önlenebilmektedir, (15).<br />

c) DVT (Derin Ven Trombozu) ve PE (Pulmoner Emboli) : DVT ve PE özellikle yaşlı<br />

hastalarda sık olmaktadır. Kalça kırığı sonrasında profilaksi uygulanmayan hastalarda<br />

venografi ile %40-90 oranında DVT tespit edilmiştir ve DVT gelişen olguların %7-10<br />

unda fatal pulmoner emboli meydana gelmektedir, (15). Klinik olarka baldırda ağrı,<br />

hassasiyet, şişlik ve ısı artışı tespit edilir. Venografi teşhisde çok önemli bir yer<br />

tutmaktadır. Ancak son yıllarda renkli doppler ultrasonografi teşhide başarı ile<br />

kullanılmaktadır. Pulmoner Embolinin teşhisi için ise akciğer grafisi, arter kan gazı,<br />

ventilasyon-perfüzyon sintigafisi ve pulmoner anjiyografi kullanılmaktadır.<br />

Profilakside aspirin, warfarin, düşük molekül ağırlıklı Heparin, Dekstran, diğer<br />

kimyasal ajanlar pnömatik kompresyon, elastik ve anti embolik çoraplar, erken hareket<br />

sağlayabilir; ancak trombo emboli profilaksisi yapılan hasalarda spinal rejiyonel<br />

anestezi sonrasında spinal hematom gelişebileceği göz önünde bulundurmalı ve dikkat<br />

edilmelidir. Kalça kırığı sonrası hastaneye erken dönemde başvurmayan hastalarda<br />

DVT şüphesi varsa ameliyat öncesinde vena kava filtresi yerleştirilebilir, (15).<br />

d) Ölüm : En önemli ölüm nedenleri bronkopnömoni, pulmoner emboli, septisemi,<br />

myokard enferktüsü veya embolisidir, (28). Đntertrokanterik kırık sıklıkla hayatın son<br />

dekadında olduğundan ölüm oranı yüksektir. Yatağa bağımlılık süresi uzadıkça ölüm<br />

riski artmaktadır. Yani konservatif tedavi uygulananlarda ve geç cerrahi<br />

uygulananlarda ölüm oranında artış izlenir. Birçok yayında cerrahi tedavide erken ölüm<br />

%8-20 oranında verilmiştir, (26). Erken ölüm oranındaki bu farklılığın sebebi; bazı<br />

yazarların hastanede yatarken olan ölümleri, bazılarının ilk altı ayda olan ölümleri,<br />

bazılarının da ilk bir yıldaki ölümleri erken ölüm olarak ele almasındandır.<br />

e) Enfeksiyon : Ameliyat sonrası yara enfeksiyonu oranı %0,15 -15 arasında<br />

değişmektedir. Ameliyat sırasında uygulanan antibiyotik profilaksisi ile enfeksiyon<br />

oranı azalmaktadır. Sıklıkla Stafilakokus Aureus ve diğer Gr + koklar enfeksiyona<br />

neden olmaktadır. 1. Kuşak sefalosporinler 24-48 kullanılması ile koruma sağlanır.<br />

Enfeksiyon yüzeyel ve derin olmaktadır. Yüzeyel enfeksiyon yarada şişlik eritem, ateş<br />

ile kendini gösterir. Uygun antibiyotik tedavisi ve yara pansumanı ile tedavi edilir.<br />

Amaç derin enfeksiyon gelişimini önlemektir. Derin enfeksiyon kırık iyileşmesinden<br />

önce veya sonra hatta yıllar sonra ortaya çıkabilir. Hastada ateş kalça ağrısı ve hareket<br />

47


kısıtlılığı, sedimentasyon hızında artış tespit edilir. Tedavide debritman ve antibiyotik<br />

tedavisi gereklidir. Derin doku kültürü alınır, uygun antibiyotikler ameliyat esnasında<br />

verilmeye başlanır ve vakumlu drenler konularak yara kapatılır. Eğer son ameliyat<br />

sırasında alınan kültürler negatif ise antibiyotik kesilir, pozitif gelirse antibiyoterapi<br />

birkaç haftaya tamamlanır. Duruma göre tedaviye hastane dışında intravenöz veya<br />

ağızdan devam edilir. Ameliyat sonrası birkaç gün yara hematomu ve seröz bir akıntı<br />

olabilir; ancak seröz akıntının miktarında artış olması ve 7-10 gün içinde gerilememesi<br />

durumunda yeniden debritman gerekebilir, (15).<br />

f) Đdrar yolu enfeksiyonu<br />

g) Yüzeyel hematom<br />

h) Dizde sempatik effüzyon<br />

i) Akciğer atelektazi, pnömoni<br />

j) Kardiyak ritm bozuklukları<br />

k) Gastrointestinal problemler<br />

48


3. GEREÇ ve YÖNTEM<br />

Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştıma Hastanesi 1. Ortopedi ve<br />

Travmatoloji Kliniğine başvuran ve Đnstabil Đntertrokanterik Femur Kırığı tanısı konan 20<br />

hastanın 20 kalçasına <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivi uygulanmıştır.<br />

Olguların 10’u (%50) kadın, 10’u (%50) erkek idi. Yaş ortalaması 65.55 dir. (yaş<br />

aralığı 16-88). 12 hastanın sol, 8 hastanın sağ kalçasında <strong>intertrokanterik</strong> kırık mevcuttu. 18<br />

hasta kırık oluşan kalçasını aktif kullanırken 2 hastanın hemiplejik kalçasında kırık meydana<br />

gelmiştir. Hastaların yaş ve cinsiyete göre dağılımı Tablo-I’ de verilmiştir.<br />

Tablo-I. Hastaların yaş ve cinsiyete göre dağılımı<br />

Olgularımızın kırık oluş nedenleri; 15 olguda ev içi düşme, 2 olguda yüksekten düşme, 3<br />

olguda araç dışı trafik kazası idi. Kırığın oluş nedenleri Tablo-II’de verilmiştir.<br />

49


Tablo-II. Kırık oluş nedenleri<br />

Olgularımızın birinde sağ tibia ve fibula 1\3 orta diafiz, birinde sakrum ve superoinferior<br />

pubis kolu, birinde kalkaneus ve birinde sakrum, supero-inferior pubis kolu ile<br />

beraber radius distal uç fraktürü mevcuttu. Tibia fraktürü, intramedüller çivileme, radius distal<br />

uç kırığı minimal osteosentez ile birlikte eksternal fiksatör uygulanımı, kalkaneus, sakrum ve<br />

pubis kolu kırıkları konservatif olarak tedavi edilmiştir (Tablo -III).<br />

Ek Lezyonlar<br />

Hasta Sayısı<br />

Radius Distal Uç Fraktürü 1<br />

Kalkaneus Fraktürü 1<br />

Sakrum ve Supero-Đnferior Pubis kolu<br />

Fraktürü<br />

2<br />

Tibia ve Fibula Fraktürü 1<br />

Tablo-III. Eşlik eden patolojiler<br />

50


Hastaların hepsine başvuru anında her iki kokso<strong>femoral</strong> eklem ve <strong>proksimal</strong> <strong>femur</strong>u<br />

içerecek şekilde pelvis ön-arka, kırık kalçanın ön-arka ve yan grafileri çekilmiştir. Ameliyat<br />

öncesi kırıklar AO Sınıflamasına göre tasnif edilmişlerdir (Tablo-IV).<br />

Tablo-IV. Kırıkların AO sınıflandırmasına göre dağılımı<br />

51


Olguların eşlik eden dahili patolojileri Tablo-V‘de gösterilmiştir.<br />

TabloV. Olguların eşlik eden dahili patolojileri<br />

Hastaların hiçbirinde açık kırık saptanmadı ve hiçbir hastada damar yaralanması<br />

görülmedi. Hastaların travma anından itibaren hastaneye başvuru süresi ortalama 1.55 gündü<br />

(1-7 gün). Geç başvuran olgularda nedenin ilk başvuru yerinin başka bir hastane olması ve<br />

başvurdukları hastanenin koşullarının yeterli olmaması olduğu öğrenildi.<br />

Ameliyat öncesi tüm hastalar hematokrit >30, hemoglobin >10 olacak şekilde<br />

hazırlandı. Ameliyat sonrası hematokrit değerlerine göre kan transfüzyonu yapıldı.<br />

Bütün olgulara yattığı tarihten itibaren düşük molekül ağırlıklı heparin ilk dört gün 0.6<br />

IU ve ardından risk faktörü yoksa 0.4 IU olacak şekilde başlandı. Risk faktörü olmayan<br />

hastalarda servimizde yattığı dönem boyunca profilaksiye devam edildi.<br />

Antibiyoterapi olarak, 1.kuşak Sefalosporin profilaktik olarak ameliyattan 45 dakika<br />

önce yapıldı ve postoperatif taburcu olana kadar devam edildi.<br />

Olgularımızın ameliyat öncesi risk değerlendirmesi ASA kriterlerine göre anestezi<br />

kliniği tarafından yapılmıştır, (67).<br />

Postoperatif yara yeri dreni 2. gün ve süturler 15. gün alındı.<br />

52


Olgularımıza <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivi, cerrahi tekniğine uygun olarak adapte edildi.<br />

Aşağıdaki çivi tipleri kullanıldı:<br />

1. EPAĐN ( 4 olgu)<br />

2. Proksimal Femoral Nail (Synthes) (8 olgu)<br />

3. Trochanteric Fixation Nail (Synthes) ( 2 Olgu)<br />

4. Trochanteric Antegrade Nail (Smith&Nephew)(6 olgu)<br />

Postoperatif 2.gün izometrik kalça ve diz egzersizleri başlandı. 15. gün parsiyel yük<br />

ve birinci ayda tam yük vererek olgularımız mobilize edildi.<br />

Bu çalışma için kontrole gelen olguların sonuçlarının değerlendirilmesi klinik ve<br />

radyolojik olarak yapıldı. Olgular klinik olarak ağrı, yürüme kapasitesi ve muayene bulguları<br />

içeren Salvati ve Wilson kalça eklemi fonksiyon skorlamasına göre değerlendirildi, (75).<br />

Olgularımızın ameliyat sonrası takiplerinde klinik muayenelerinden sonra her iki kalça<br />

ve <strong>femur</strong> dahil ön-arka ve yan grafileri çekildi. Radyolojik olarak kaynama miktarı, implantın<br />

pozisyonu, distalde meydana gelebilen kortikal kalınlaşma, <strong>proksimal</strong> vidaların sıyırması,<br />

heterotrofik ossifikasyon (trokanter major ve civarı ossifikasyon), kırık hattında kollapsa bağlı<br />

vidaların kayması, sekonder varus, Z ve ters Z efekti açısından değerlendirildi.<br />

Sekonder varus 0-5 derece arası Grade 1, 5-10 derece arası Grade 2 ve 10 derece üstü<br />

Grade 3 olarak değerlendirildi.<br />

53


Salvati ve Wilson<br />

Kalça Eklemi Fonksiyon Değerlendirmesi<br />

AĞRI<br />

0: Devamlı, dayanılmaz, sık, kuvvetli ağrı<br />

2: Devamlı, dayanılabilir, genellikle güçlü ağrı<br />

4: Dinlemede hiç ya da hafif aktivite ile oluşan ağrı<br />

6: Dinlenmede hafif derecede ağrı, aktivite ile oluşan ağrı<br />

8: Genellikle hafif ağrı<br />

10:Ağrı yok<br />

YÜRÜME<br />

0: Yatalak<br />

2: Tekerlekli sandalye bağımlı<br />

4: Yürüteç kullanarak<br />

6: Bir bastonla 400 metre yürüyebilme<br />

8: Bir bastonla uzun mesafe yürüyebilme<br />

10: Yardımsız ve desteksiz<br />

KAS GÜCÜ ve HAREKETĐ<br />

0: Ankiloze ve deforme<br />

2: Đyi fonksiyonel pozisyonda ankiloze<br />

4: Zayıf kas gücü, fleksiyon <br />

10: Normal kas gücü, tam eklem hareket açıklığı<br />

FONKSĐYON<br />

0: Yatalak<br />

2: Eve bağımlı<br />

4: Sınırlı ev işi<br />

6: Kolaylıkla daha fazla ev işi yapabilir<br />

8: Çok az kısıtlı<br />

10: Normal aktivite<br />

54


4. BULGULAR<br />

Olgularımız travma tarihinden ortalama 6,4 (2-13) gün sonra ameliyat oldular. Geç<br />

ameliyat yapılan olguların olması, hastanemize geç başvurmaları, malzeme teminindeki<br />

zorluklar, dahili tetkiklerin zaman alması ve iç hastalıkları uzmanının onayının<br />

beklenmesinden kaynaklanmaktadır.<br />

Olgular ortalama 14 gün hastanede yatarak tedavi gördüler.<br />

Çalışmamızda takip süresi en az 2 ay, en fazla 36 ay olmak üzere ortalama 17,8 aydır.<br />

Ameliyat ettiğimiz 20 olgunun 1’i ASA 4(%5), 7’si ASA 3 (%35), 9’u ASA 2 (%45)<br />

ve 3’si ASA 1(%10) idi (Tablo-VI).<br />

Tablo-VI. ASA skorlamasına göre hasta dağılımı<br />

Kırık tipi ile ameliyat öncesi risk karşılaştırıldığı zaman olguların dağılımı Tablo-<br />

VII’deki gibidir.<br />

55


ASA<br />

Sınıflaması<br />

A2.2 A2.3 A3.1 A3.2 A3.3<br />

ASA 1 2 1 - - -<br />

ASA 2 3 2 2 - 2<br />

ASA 3 2 1 2 1 1<br />

ASA 4 1 - - - -<br />

Tablo-VII. Kırık tipi ve ASA skorlamasının karşılaştırılması<br />

Olguların hepsine kapalı redüksiyondan sonra skopi kontrolü yapıldı. Redüksiyonun<br />

sağlanamadığı 4 olguda açık redüksiyon yapıldı. Bu olguların üçü A3 tipi kırıklar olup bir<br />

olgu A2.2 idi.<br />

Salvati-Wilson kalça eklemi fonksiyonel durum değerlendirme kriterlerine göre en<br />

yüksek puan 40 dır. 20 olgumuzun 20 kalçasının ortalama puanı 25 dir. 6 olgu çok iyi (%30)<br />

ve 9 iyi (%45) olgunun toplamını esas alarak %75 başarı elde ettik.<br />

Kırık Tipi Olgu Sayısı Çok iyi Đyi Orta Kötü<br />

A2 12 4(%33.3) 5(%41.6) 3(%25) -<br />

A3 8 2(%25) 4(%50) 2(%25) -<br />

Tablo-VII. Kırık tipi ve fonksiyonel sonucun karşılaştırılması<br />

A2 kırıkların %33.3’ü çok iyi, %41.6 iyi, %25 orta;A3 kırıkların %25 çok iyi, %80 iyi,<br />

%10 orta sonuç olarak bulundu. Hiçbir grupta kötü sonuç gözlenmedi.(Tablo-VII)<br />

Kırık oluş mekanizmasına göre sonuçların değerlendirilmesi Tablo-IX’daki gibidir.<br />

Kırık oluş<br />

Mekanizması<br />

Olgu Sayısı Çok Đyi Đyi Orta Kötü<br />

Ev içi Düşme 15 1 8 6 -<br />

Yüksekten<br />

Düşme<br />

Trafik<br />

Kazası<br />

2 2 - -<br />

3 3 - - -<br />

Tablo-IX. Kırık oluş mekanizmasına göre sonuçların değerlendirilmesi.<br />

56


Yüksekten düşme ve trafik kazası geçiren gruplardaki hastalarda elde edilen yüksek<br />

başarı oranının, ev içi düşmelerdeki hastalara oranla daha genç yaş grubundan oluşmaları ve<br />

ek dahili hastalıklarının daha az olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz.<br />

Çok iyi sonuç elde edilen hastanın yarısı 40 yaş ve altı olduğu gözlendi. Çalışmamızda<br />

kalça fonksiyon sonuçlarını etkileyen faktörlerden; yaşın ve kırık tipinin etkili olması ile<br />

beraber, hastanın ek dahili ve/veya ortopedik probleminin olması ve hastanın ameliyat sonrası<br />

rehabilitasyona gösterdiği uyumun daha etkili olduğuna karar verdik.<br />

Postoperatif 2. ayda bir hastamızı pulmoner emboli, bir hastamızı 6. ayda ileus, iki<br />

hastamızı 6 ve 16 ay sonra miyokard enfarktüsü nedeni ile kaybettik. Mortalite oranımız 18<br />

ayda %15 olarak saptandı.<br />

Bası yarası bir hastada gluteal ve bir hastada topuk bölgesinde gözlendi. Bası yaraları<br />

ek bir cerrahi işlem gerektirmeden pansuman ile iyileşti.<br />

Ameliyat sonrası mental konfüzyon ve böbrek fonksiyon bozukluğu görülmedi.<br />

Hiçbir hastada intraoperatif trokanter major veya <strong>femur</strong> diyafiz kırığı gözlenmedi.<br />

Geç dönem komplikasyonlarından; <strong>proksimal</strong> vida sıyrılması, sekonder varus,<br />

heterotrofik ossifikasyon, kırık hattında kollapsa bağlı vidaların migrasyonu, distalde kortikal<br />

kalınlaşma radyolojik olarak değerlendirildi. Đki olguda vida sıyrılması (Cut out) ve bu<br />

olguları da içeren 4 olguda varus kollaps gözlendi. Vida sıyrılması olan olgulardan birinde<br />

varus kollapsa (bir olgu grade 3 ve bir olgu grade 2) rağmen koltuk değneği ile rahat mobilize<br />

olduğunu belirtirken diğer olgu ev içi yürüteç ile mobilize olabiliyordu. Diğer iki sekonder<br />

varus gelişen olguların fonksiyonel bir kısıtlılığı olmadığı saptandı. Bir olguda PFN çivisinin<br />

rotasyonel vidası laterale migre olup Lag vidası kaymadığından(Lag vidasında başa<br />

penetrasyon gözlenmedi) ters Z efekti olarak değerlendirildi. Radyolojik değerlendime<br />

sonuçları Tablo-X ve XI ‘deki gibidir.<br />

57


Olgu Sayısı<br />

Sıklık(%)<br />

Sıyrılma 2 %10<br />

Sekonder Varus 4 %20<br />

Heterotrofik Ossifikasyon - -<br />

Vidaların migrasyonu - -<br />

Kortikal Kalınlaşma - -<br />

Femur Diyafiz Kırığı - -<br />

Z efekti 1 %5<br />

Tablo-X. Radyolojik değerlendirme<br />

Sekonder Varus Olgu Sayısı Sıklık(%)<br />

0-5 derece 1 %5<br />

5-10 derece 2 %10<br />

>10 derece 1 %5<br />

Tablo-XI. Sekonder Varus gözlenme oranı<br />

58


Tablo-XII. Olgularımızın tasnifi<br />

Sıra<br />

No<br />

Yaş<br />

Salvati-<br />

Wilson<br />

Yattığı<br />

Gün<br />

Sayısı<br />

Ameliyat<br />

Öncesi<br />

süre(gün)<br />

Kırık<br />

Klasifikasyonu<br />

Taraf<br />

Takip<br />

süresi<br />

(ay)<br />

Kırık oluş<br />

nedeni<br />

ASA<br />

Skorlaması<br />

1 78 iyi 18 8 A2.2 Sol 24 Düşme 4<br />

2 40 çok iyi 6 3 A3.1 Sağ 24<br />

Yüksekten<br />

Düşme<br />

3 75 iyi 5 3 A2.2 Sol 24 Düşme 2<br />

4 73 Đyi 8 4 A2.3 Sol 36 Düşme 2<br />

5 16 çok iyi 9 7 A2.3 sol 36<br />

Trafik<br />

Kazası<br />

6 80 iyi 10 5 A3.1 Sol 36 Düşme 3<br />

7 75 iyi 16 8 A3.1 Sol 24 Düşme 3<br />

8 79 orta 14 7 A2.2 Sol 24 Düşme 3<br />

9 84 orta 11 3 A2.3 sol 18 ay Düşme 3<br />

10 75 orta 13 8 A3.3 sol 2 ay Düşme 3<br />

11 81 iyi 16 7 A3.2 Sol 24 Düşme 3<br />

12 50 çok iyi 12 6 A3.3 Sağ 24 Düşme 2<br />

13 66 çok iyi 8 4 A2.3 Sağ 5 ay<br />

Trafik<br />

kazası<br />

14 83 iyi 10 7 A3.3 Sağ 16 ay Düşme 2<br />

15 28 çok iyi 12 9 A2.2 Sağ 12 ay<br />

Yüksekten<br />

Düşme<br />

16 57 orta 13 11 A2.2 Sol 2 ay Düşme 3<br />

17 52 çok iyi 8 7 A2.2 Sağ 7 ay<br />

Trafik<br />

Kazası<br />

18 88 orta 6 2 A2.2 Sağ 3 ay Düşme 2<br />

19 66 orta 11 6 A3.1 Sol 2 ay Düşme 2<br />

20 65 iyi 14 13 A2.2 Sağ 30 ay Düşme 2<br />

2<br />

1<br />

2<br />

1<br />

1<br />

59


5. TARTIŞMA<br />

Son yıllarda tıptaki gelişmeler sonucu bütün dünyadaki ortalama yaşam süresi<br />

uzamakta ve bunun sonucunda yaşlı insan nüfusu giderek artmaktadır. Ülkemizde de yaşlı<br />

nüfusun ve kalça kırığı insidansının artacağı gerçektir.<br />

65 yaş üstü nüfus sayısı, 1990’da tüm dünyada yaklaşık 323 milyon olup 2050 yılında<br />

1,5 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Aynı oran göz önüne alındığında 1990’da 1,5<br />

milyon olan kalça kırığı insidansının 6.3 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir, (20). Amerika<br />

Birleşik Devletlerinde 2040’da kalça kırığı tedavi maliyetinin 240 milyar dolara ulaşacağı<br />

beklentisi daha ucuz implant materyallerinin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur,<br />

(21).<br />

Literatüre bakıldığı zaman <strong>intertrokanterik</strong> kalça kırıklarının kadın-erkek oranının<br />

değişik düzeylerde olmak ile birlikte kadın predominansının korunduğu gözlenmektedir,<br />

(15,26,30). Yalnız <strong>instabil</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıkların dahil edildiği olgu serimizde bu oran<br />

%50 olarak bulunmuştur.<br />

Đntertrokanterik kırıklı hastaların ileri yaş grubu bir populasyondan oluşması erken<br />

mobilizasyonu gerektirir. Đmmobilizasyonun getireceği derin ven trombozu, pulmoner emboli,<br />

üremi, idrar yolu enfeksiyonu, bası yaraları gibi mortalite ve morbiditeyi arttıran<br />

komplikasyonlardan kaçınılması için kırık öncesi fonksiyonel seviyenin bir an önce<br />

kazandırılması esastır, (26,35). Bu nedenle tedavide birinci seçenek cerrahi olmalı;<br />

konservatif tedavi mevcut sistemik hastalıklar açısından <strong>instabil</strong> ve anestezinin hastanın<br />

mortalite ve morbiditesini arttıracağı durumlarda düşünülmelidir, (30).<br />

Đntertrokanterik kırıklarda cerrahi tedavi mümkün olan en kısa sürede yapılmalıdır.<br />

Kenzora ve ark. ilk 24 saatte opere edilen hastaların 1 yılda mortalitesinin arttığını<br />

gözlemlemişlerdir. Ameliyat öncesi, travma sonrası ilk 12-24 saatte hastanın medikal<br />

değerlendirilmesinin detaylı yapılması ve hastanın optimal cerrahi koşulları sağlandıktan<br />

sonra opere edilmesini savunmuşlardır, (53). Zuckerman ve ark. 367 olguluk serisinde<br />

travmanın ikinci gününden sonra opere edilen hastaların bir yıllık mortalitesinin iki kat<br />

arttığını saptamışlardır, (88). Bizim serimizde travma sonrası operasyona alınma süresi<br />

ortalama 6.4 gün olup gecikmenin büyük nedenini kullanılacak implantın temini için geçen<br />

süre oluşturmaktadır.<br />

60


Femur <strong>intertrokanterik</strong> kırıkların sınıflandırmasında Tronzo, Boyd-Griffin, Evans,<br />

Jensen, AO gibi çeşitlilik olması kırık değerlendirilmesi ve tedavi protokolünde hala netlik<br />

kazanılmamasından ileri gelmektedir. Literatürde güncel olarak en sık kullanılan<br />

sınıflandırmalar Evans ve AO dur. Bizde olgu serimizde stabilitenin daha objektif<br />

değerlendirildiğini düşündüğümüz AO sınıflandırmasını kullandık.<br />

Đntertrokanterik kırıkların cerrahi tedavisi için birçok implant modeli geliştirilmiştir.<br />

Stabil kalça kırığında kayıcı plak vidalar önceliğini korumakta ise de <strong>instabil</strong> kırıklarda<br />

kullanılacak implantlar tartışmalıdır, (15,26,30).<br />

McLaughlin ve diğer iki parça plak-vida kombinasyonları kullanıldığı zaman oluşan<br />

teknik yetersizliklerin oranı çeşitli serilerde %23-50 arasında bildirilmiştir. Bu<br />

komplikasyonların 1/3’ü çivinin kemikden sıyrılması ve <strong>femur</strong> başını delerek asetabuluma<br />

girmesidir. Geri kalan 2/3’ü plak-çivi birleşim yerinde eğilme, kırılma, ve varus deformitesi<br />

gibi implant yetersizliğine bağlı olarak gelişmiştir. Biyomekanik çalışmalarda; 30 kg dan<br />

fazla yük verildiğinde McLaughlin plak-çivi birleşim yerinde gevşeme ve bükülme olduğu<br />

gözlenmiştir, (45,58). Normal yürüme esnasında kalça eklemine vücut ağırlığının 3-5 misli<br />

yük binmektedir. Bu nedenle bu materyalin <strong>instabil</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda kullanımı<br />

uygun değildir ve terk edilmiştir, (49).<br />

Sabit açılı Jewett plak-çivilerin teknik yetersizlik oranı çeşitli serilerde %14-51<br />

oranında değişmektedir, (48,49). Jewett plak çivileri 100 kg lık bir yüke dayanabilmektedir.<br />

Bu cihaz ile oluşan komplikasyonların büyük kısmı çivi ucunun osteoporotik kemik içinde yer<br />

değiştirmesi ve kemiği delerek dışarı ekstrüde olmasına bağlıdır. Bu komplikasyonları<br />

önlemek için kısa çivili Jewett plakları kullanılmış ancak bu durumda da kısa çivinin baş ve<br />

boyunu iyi tespit edememesi sonucu olguların büyük çoğunluğunda koksa vara gelişmiştir.<br />

Sonuç olarak Jewett plak çivileride bu tip kırıkların tedavilerinde önerilmemektedir, (48,49).<br />

1967’de Dimon ve Hugston <strong>instabil</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıklardaki anatomik<br />

redüksiyonun zorluklarını görerek ve ameliyattan sonraki redüksiyon kayıplarını göz önünde<br />

bulundurarak anatomik olmayan medial deplasman osteotomisini uygulamaya başlamışlardır.<br />

Bu kırık yerindeki stabiliteyi arttırmakta ve erken yük vermeye imkan sağlamaktadır.<br />

Osteotomi Jewett çivisi gibi sabit açılı çiviler ile yapıldığında mekanik ve teknik yetersizlik<br />

oranı %30’a çıkmakta, kayıcı kompresif çiviler kullanıldığında ise %10’a düşmektedir,<br />

(23,30). Ayrıca bu osteotomi sonrası tüm olgularda 1-2.3 cm arasında kısalık olmakta; bu da<br />

topallamaya neden olmaktadır, (24).<br />

61


Diğer bir anatomik olmayan Sarmiento valgus Osteotomisi’nde ise kısalık<br />

oluşmamakta; ancak baş ve boyunda valgusun artmasına bağlı olarak yürümenin basma<br />

fazında pelvisi stabilize etmek için gerekli abduktor gücün miktarı artmakta; bu da ekleme<br />

binen yükü arttırarak dejenerasyon ve ağrılı topallamaya neden olmaktadır, (74).<br />

Genel durumu ağır, anestezi ve cerrahi travmayı kaldıramayacak olan olgularda<br />

konservatif tedavinin komplikasyonlarından korunmak, hastanın hareketini ve bakımını<br />

kolaylaştırmak için eksternal fiksatörler ile tespit önerilmiştir, (31,64). Hastanede kalış süresi,<br />

ameliyat ve anestezi süresinin kısa olması; ameliyat sonrasında varus deformitesinin ve<br />

vidanın eklem içine penetrasyonunun cerrahi bir operasyon gerektirmeden düzeltilebilmesi<br />

gibi avantajlarının yanı sıra sıklıkla gözlenen yanlış pozisyonda kaynama, yeterli<br />

stabilizasyon sağlanamaması ve enfeksiyon gibi dezavantajları bulunmaktadır, (31,64).<br />

Đnstabil <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda artroplasti her zaman bir tedavi seçeneği olmuştur,<br />

(18,35,36,81). Kırığın fiksasyonundan daha geniş bir cerrahi, daha fazla kan kaybı, daha uzun<br />

operasyon süresi ve daha pahalıya mal olmaktadır. Diğer yandan hastanın erken<br />

mobilizasyonu ve ambulasyonu fonksiyonel durumunun geri kazanımı açısından büyük önem<br />

taşımaktadır. Fiksasyon denenmiş <strong>intertrokanterik</strong> kırıkların revizyonunda özellikle önem<br />

taşıyan bir seçenektir.<br />

Đntertrokanterik kırıklarda kayıcı plak-vida implantları ile tedavideki başarıya rağmen<br />

<strong>instabil</strong> kırıklardaki yetersizliği <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivilere olan ilgiye artışa neden olmuştur,<br />

(28). 1990’larda Gamma çivisinin çıkması ile dinamik kalça çivileri ile arasında karşılaştırma<br />

yapılmaya başlanmıştır.<br />

Rosenblum ve ark., yaptığı Gamma çivisi ve dinamik kalça çivisinin biyomekanik<br />

karşılaştırmasında, Gamma çivisinin fraktür stabilitesini azaltmadan kalkar <strong>femoral</strong>e ye daha<br />

az yük aktardığına; buna karşılık dinamik kalça çivisinin kalkar bölgedeki kompresif güçlerde<br />

artışa neden olduğunu göstermiştir, (73).<br />

Ahrengart ve ark. yaptığı 426 kalça kırığı olgusunun Gamma çivisi ve dinamik kalça<br />

çivisi ile tedavi edilmesinin değerlendirmesinde ameliyat süresi, kan kaybı, kırık kaynama<br />

süresi açısından ciddi bir fark bulunmamış; az parçalı kırıklarda dinamik kalça çivisi ve çok<br />

parçalı kırıklarda Gamma çivisi ile daha iyi sonuç alınabileceği önerilmiştir, (1).<br />

Saudan ve ark. yaptığı 206 olguluk benzer bir çalışmada da anlamlı bir fark<br />

bulunamamış; ileri dönem komplikasyonlarının ve sonuçlarının az bilindiği için Gamma<br />

62


çivisinin tercih edilmemesini önermiştir, (76). Biz bunu olgu serisinin daha çok stabil<br />

kırıklardan oluşmasına bağlamaktayız.<br />

10 derece valgus inklinasyonu, <strong>proksimal</strong>i 17 mm çapında ve uzunluğu 200 mm, 12<br />

mm lag vidası olan Gamma çivisinin kullanımının yaygınlaşması ile beraber yüksek<br />

komplikasyon oranları da bildirilmeye başlanmıştır. Gamma çivinsin kalın olması nedeni ile<br />

ameliyat esnasında veya ameliyat sonrası <strong>femur</strong> diyafiz kırığı görülebilmektedir,<br />

(6,7,59,71,85). Çivinin kalın olması rotasyonel stabiliteyi sağlamak ile birlikte <strong>femur</strong><br />

boynuna tek vida gönderilmesi <strong>proksimal</strong> fragmanda meydana gelebilecek rotasyonu<br />

engelleyememektedir, (59,85). Proksimalde tek vida kullanılması stres kuvvetlerini arttırarak<br />

sıyrılma riskini arttırmaktadır, (4,77). Distal vidanın kilitleme zorluğu görüle bilmektedir.<br />

Distal kilitleme için iki adet vida kullanılması ve çivi distalinin kalın olmasından dolayı<br />

iyileşme dönemi içinde distal vida yerlerinde kortikal kalınlaşma meydana gelebilmekte; buda<br />

hastada uyluk ağrısına neden olmaktadır.<br />

Bu komplikasyonlardan ötürü valgus inklinasyonu 4 derece, 240 mm uzunluğunda<br />

<strong>femur</strong> boynuna 11mm ve 6.5 mm iki vida göderen <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivi (PFN)<br />

geliştirilmiştir. 6.5 mm lik vida rotasyonel stabiliteyi sağlarken, 11 mm lik vida <strong>proksimal</strong><br />

fragmanda lag vidası efektini oluşturmaktadır. Distalde hem dinamik hem de statik<br />

kilitlemeye izin veren iki adet vida bulunmaktadır.<br />

Seral ve ark. yaptığı PFN ve Gamma Çivisinin biyomekanik karşılaştırmasında AO<br />

A1 ve A2 kırıklarda PFN nin Gamma çivisine göre rotasyonel stabilitesinin daha fazla olduğu<br />

gösterilmiştir, (80).<br />

Schipper ve ark. yaptığı 414 olgudan oluşan kalça kırıklarında PFN ve Gamma<br />

çivisinin sonuçlarının karşılaştırmasında PFN’de intraoperatif kan kaybının daha az olduğu,<br />

fonksiyonel sonucun eşit olduğunu gözlemişlerdir. PFN olgularında vidaların lateral<br />

migrasyonunun daha fazla gözlenmesinden dolayı revizyon oranının daha fazla olduğu<br />

saptanmıştır, (78).<br />

Sekonder varus ve vidaların lateral migrasyonuna bağlı kollaps PFN çivilerinde<br />

yüksek oranda bildirilmektedir, (42,43). Çeşitli çalışmalarda vidaların sıyırması %10’a kadar<br />

çıkmaktadır, (7). PFN çivilerinde meydana gelebilecek sıyrılma için kalça vidasının yanlış<br />

pozisyonda veya uygun boyda gönderilmemesi ve yetersiz redüksiyon sorumlu tutulmaktadır,<br />

63


(79). Wang ve ark. tarafından vidanın 5-10 mm subkondral kemiğe kadar gönderilmesi<br />

önerilmektedir, (86). Bizim olgu serimizde varus oranı %20 olarak bulunmuştur.<br />

PFN çivilerinin diğer bir komplikasyonu da Z efekti veya Ters Z efekti denilen<br />

durumdur. Werner ve ark. tarafından ilk tanımlanan Z efektidir, (83,87). Kalça eklemine<br />

binen yük ambulasyonun etkisi ile başı varusa zorlamakta, normalde her iki <strong>proksimal</strong> vidanın<br />

kompresyon için laterale migre olması gerekirken <strong>proksimal</strong> antirotasyon vidasının kayması<br />

ve lag vidasının sabit kalması sonucu lag vidasının aşı penetre etmesidir. Boldin ve ark.<br />

tarafından tanımlanan ters Z efekti ise lag vidasının geri kaymasıdır, (7,83).<br />

Proksimal Femoral Çivi de gözlenen bu yeni komlikasyonlar neticesinde Trokanterik<br />

Fiksasyon Çivisi (TFN) denilen yeni bir implant geliştirildi. Valgus inklinasyonu 6 derece,<br />

<strong>proksimal</strong> çap kalınlığı 17mm , 11 mm çaplı tek Lag vidası bulunan bu implantın en önemli<br />

özelliklerinden biri lag vidasının helikal konfigurasyonun spongioz kemiğe tutulumunun diğer<br />

vidalara göre daha fazla olması, varusa ve rotasyona zorlayan güçlere kuvvetli direnç<br />

göstermesini sağlamıştır. Aynı zamanda helikal vida baş ve boyundan konvansiyonel vidalara<br />

göre daha az spongioz kemik kaybına yol açmaktadır.<br />

Utrilla ve ark. yaptığı 210 olguluk seride TFN ile dinamik kalça çivisi karşılaştırılmış;<br />

operasyon süresi, kaynama ve komplikasyonlar açısından fark bulunmamakla birlikte skopi<br />

kullanım süresi ve kan kaybı TFN grubunda anlamlı ölçüde azalmıştır, (84).<br />

Subtrokanterik uzanımı olan <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarda distal kilitleme hem statik hem<br />

de dinamik olarak iki adet vida ile yapılmaktadır. Subtrokanterik uzanımı olmayan kırıklarda<br />

ise kilitleme yapıldığı zaman distal <strong>femur</strong>da kortikal reaksiyon gelişebileceği ve bununda<br />

hastada uyluk ağrısına neden olabileceği unutulmamalıdır, (40). Biz, olgularımız <strong>instabil</strong><br />

<strong>intertrokanterik</strong> kırıklardan oluştuğu için distal kilitlemeyi iki adet vida ile yapmayı tercih<br />

ettik.<br />

Subtrokanterik uzanımlı ters oblik kırıklarda kapalı redüksiyon ile yeterli dizilimin<br />

sağlanması sorun oluşturmaktadır. Honkonen ve ark. yaptığı 77 ters oblik kalça kırığından<br />

oluşan seride 14 açık redüksiyon ihtiyacı doğmuştur, (44). Biz kapalı redüksiyonda 4 mm den<br />

fazla deplase olan ters oblik kırıklı 3 olgumuza açık redüksiyon uyguladık.<br />

Olgularımıza ikinci haftada parsiyel yük ve dördüncü haftada tam yük vermeye<br />

başladık. Koval ve ark. ameliyat sonrası yük verdirme sürelerinin tartışmalı olduğunu ve<br />

hekim tarafından kısıtlanmş yük taşımanın yaşlı hastalarda bağımsız hallerine dönüşlerini<br />

64


geciktirdiğini bildirmişdir, (56). Yatak içi basit hareketlerin bile kalça eklemine vücut<br />

ağırlığından fazla yük aktarımına sebep olduğunu belirtmiş olup, bu yüklerin kalça kırık<br />

hattına olan etkilerine dair bir yorumda bulunmamıştır.<br />

Kalça kırığında ölüm ve risk faktörleri ile ilgili yapılmış pek çok çalışma<br />

bulunmaktadır. Biz ameliyat öncesi risk skorlaması olarak American Society of<br />

Anesthesiologist (ASA) sınıflamasını kullandık, (67). White ve ark. tarafından yapılan bir<br />

çalışmada kalça kırıklarında ölüm oranının elektif cerrahi izlemlerine göre sekiz kat yüksek<br />

bulunduğunu ve ASA sınıflamasının subjektif olduğunu belirtmişse de kalça kırığında<br />

prognoz açısından değerli bir klasifikasyon ortaya konulamamıştır.<br />

Kalça kırığında kullanılacak anestezi yöntemi ile ilgili Stuchliffe ve ark. yaptığı 1333<br />

hastalık çalışmada genel ve spinal anestezi kullanılan hastaların hastanede kalış ve mortalite<br />

oranları değerlendirilmiş ve anlamlı bir fark bulunmamıştır, (82). Bizim olgu serimizdeki<br />

hastalara genel anestezi uygulanmıştır.<br />

Trokanterik bölge kırıkları kaynamaması %1-2 oranındadır, (15,26,60). Kaynamama<br />

kriterleri kalıcı ağrı, boyun ve cisim açısında değişme, kırık hattında radyolüsen defekt ve<br />

skleroz, kırık parçalarında hareket alınması olarak bilinmektedir. Kaynamama ortalama 4-8.<br />

ayda fark edilir. Genellikle medialde kalkar bölgenin devamlılığının olmadığı kırıklarda<br />

gözlenmektedir. Kaynamama olgularının çoğunda implant yetmezliği ve vidanın <strong>femur</strong> başını<br />

perfore etmesi ilk bir yıl içinde görülmektedir. Mariani ve ark. yaptığı çalışma da kaynamama<br />

tedavisinde açık redüksiyon ve internal fiksasyon ile %91 oranında başarı bildirmiştir.<br />

Kaynamama oranının kullanılan implant tipinden bağımsız olduğunu bildiren yazar, protez ile<br />

kaynamama tedavisinin yalnız medikal durumu kötü ve asetabuler destrüksiyon olan<br />

olgularda düşünülmesi gerektiğini önermiştir, (60). Çalışma grubumuzdaki <strong>instabil</strong><br />

<strong>intertrokanterik</strong> kırıklı olguların hiç birinde kaynamama gözlenmedi.<br />

Đntertrokanterik kırıklarda sonra <strong>femur</strong> başı avaskuler nekrozu çok nadir görülen bir<br />

komplikasyon olup patofizyolojisi halen tam olarak bilinmemektedir. Baixauli ve ark.<br />

avaskuler nekroz oranını kendi olgu serilerinde %0.55 olarak saptamışlardır, (5). Avaskuler<br />

nekrozun gelişme nedeni olarak aşağıdaki mekanizmalar savunulmakla birlikte hiçbiri kati<br />

olarak ispatlanamamıştır:<br />

1. Kırık nedeni ile, özellikle çok parçalı kırıklarda lateral epifizyel arterin zedelenmesi,<br />

65


2. Ekstrakapsüler bir kırık tipi olan <strong>intertrokanterik</strong> kırıkların da intakapsüler hematom<br />

oluşumuna neden olması ve sonucunda intrakapsüler basınç artışı,<br />

3. Valgus redüksiyonunda inferior retinaküler arterde oluşan gerilim sonucu kan<br />

akımının azalması gibi vasküler dolanımı bozacak pozisyonlarda redüksiyon yapılması,<br />

4. Femur baş ve boynunun posterosuperioruna vida gönderilmesi sonucu lateral<br />

epifizyel arterin zedelenmesi,<br />

5. Bazoservikal kollum femoris fraktürünün <strong>intertrokanterik</strong> kırık olarak<br />

değerlendirilmesi<br />

Đntertrokanterik bir kırığın fiksasyonundan sonra yara yerindeki hematom, yara<br />

yerinde birkaç gün sürebilecek inatçı yara yeri akıntısına neden olabilir. Kompresif bandaj ve<br />

pansuman ile genellik ile geriler. Eğer akıntı 7-10 gündür devam ediyorsa cerrahi debritman,<br />

ve derin doku kültürü alınabilir, (15).<br />

Đntertrokanterik kırıklarda postoperatif enfeksiyon % 0.15 ile %15 gibi değişik<br />

oranlarda bildirilmektedir, (15). En düşük enfeksiyon oranına sahip olan çalışmalarda<br />

perioperatif antibiyotik profilaksisi uygulandığı gözlenmiştir. Perioperatif profilaksi<br />

günümüzde de en sık uygulanan yöntem olmasına rağmen profilaksinin optimal süresi ile<br />

ilgili bir netlik kazanılmamıştır.<br />

Enfeksiyonlar genellikle yüzeyel ve derin olmak üzere ikiye ayrılır. Yüzeyel<br />

enfeksiyonlar, erken postoperatif dönemde yara yerinde kızarıklık, ısı artışı ve hastada ateşin<br />

eşlik edebileceği bir tablo ile kendini gösterir. Bu tip enfeksiyonlar uygun antibiyoterapi,<br />

gerekli durumlarda debritman, açık drenaj ve sekonder yara iyileşmesine bırakılarak tedavi<br />

edilmelidir. Eğer derin enfeksiyondan şüphelenilmekte ise tedaviye erken dönemde<br />

başlanılmalı, kronik düşük grade li bir enfeksiyon tablosunun oturmasına izin verilmemelidir.<br />

(örn: kaynamama, osteomiyelit). Derin enfeksiyonlar kırık iyileşmesinden önce veya sonra,<br />

hatta kırığın cerrahi tedavisinden yıllar sonra başlayabilir ve yüksek morbiditeye sahiptir.<br />

Semptomlar arasında kalçada nedeni açıklanamayan ağrı, azalmış eklem hareket açıklığı ve<br />

artmış sedimentasyon miktarı mevcuttur. Lökosit oranında artma ve ateş genellikle<br />

gözlenilmez. Bu enfeksiyonlar cerrahi debritman ve antibiyoterapi ile tedavi edilmelidir. Eğer<br />

kırık iyleşmesi yeterli değilse implant çıkartılmamalıdır. Eğer kalça ekleminde de tutulum<br />

görülürse impantın çıkartılıp eksizyonel artroplasti yapılması gerekli olabilir, (15).<br />

66


Đntertrokanterik kırık sonrasında hastanın mortalitesi , ambulasyonu ve eski<br />

fonksiyonel durumunun kazanılması ile ilgili bir çok çalışma yapılmıştır. Mortalite oranlarının<br />

ilk 3 aylık dönemde %7-%27 oranında değiştiği gözlenmiştir, (25). Bir başka çalışmada bir<br />

yıllık mortalite oranı %20 olarak değerlendirilmiştir. Kenzora ve ark. yaptıkları çalışma da<br />

kalça kırıklı olguların mortalite oranının kendi yaş gruplarına göre arttığını ve bunu etkileyen<br />

en önemli faktörlerin hastanın preoperatif medikal problemleri ve postoperatif<br />

komplikasyonların olduğunu belirtmişlerdir, (53). Bu faktörler hastanın preoperatif<br />

fonksiyonel durumunun geri kazanımını da etkilemektedir. Jette ve ark. yaptığı çalışmada %<br />

33 hastanın preoperatif fonksiyonel seviyesine ulaştığını gözlemlemişken, bu oran Miller’in<br />

çalışmasında %69 olarak saptanmıştır, (51,63). Bu konuda en geniş çaplı araştırmalardan olan<br />

Koval ve ark. yaptığı 336 kalça kırığı geçiren olguyu 1 yıl prospektif takip ettiği çalışmada,<br />

%41 olgunun preoperatif fonksiyonel durumunda mobilize olabildiği, %40 olgunun refakatçi<br />

bağımlı fakat hala mobilize olabildiği, %12 ev içi mobilize olabildiği, %8 olgununda<br />

yürüyemediği gözlenmiştir, (55).<br />

Preopeatif fonksiyonel durumun multifaktoryel etkende etkilenmesi kullanılan implant<br />

ve cerrahi yöntemin etkilerinin değerlendirmesini zorlaştırsa da Pajarinen ve ark. yaptıkları<br />

108 olguluk seride kalça kırığı tedavisinde dinamik kalça çivisi ile <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çiviyi<br />

kullanıp postoperatif fonksiyonel durum değerlendirmesi yapmışlardır. Çalışmanın sonucunda<br />

Proksimal <strong>femoral</strong> çivi ile tedavi edilen olguların dinamik kalça çivisine göre preoperatif<br />

fonksiyonel düzeylerine daha hızlı ulaştıklarını saptamışdır, (68). Dinamik kalça çivisi ile elde<br />

edilen medial kalkar impaksyonun kalça biyomekaniği üzerine olan kötü etkisinin, dinamik<br />

kalça çivisi ile tedavi edilen olguların daha kötü fonksiyonel düzeyde kalmasını açıkladığı<br />

düşünülmektedir.<br />

67


6. SONUÇ<br />

Hastalarımızı klinik ve radyolojik olarak, literatür bilgileri eşliğinde değerlendirdikten<br />

sonra vardığımız sonuçlar aşağıda özetlenmektedir.<br />

Đntertokanterik <strong>femur</strong> kırıkları genellikle yaşlı kişilerde düşük enerjili, genç<br />

insanlarda ise yüksek enerjili travma ile meydana gelir.<br />

Yaşlı insanlar, beraberinde bulunan sistemik hastalıklar, fiziksel kapasitelerindeki<br />

azalma ile birlikte duruş ve yürüyüş bozukluklarına bağlı olarak sıklıkla düşmektedirler. Bu<br />

hastaların <strong>femur</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıkları çoğunlukla var olan osteoporoz nedeniyle çok<br />

parçalı ve <strong>instabil</strong> olmaktadır.<br />

Yaşlı, düşkün hastaların <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarının konservatif tedavileri genellikle<br />

mümkün değildir. Bu hastalarda ilk seçenek cerrahi tedavi olmalıdır.<br />

Yaşlı insanlarda tedavinin amacı hastayı kısa sürede mobilize etmektir. Bu sayede<br />

yatmaya bağlı olarak gelişen dekübit yaraları, pulmoner enfeksiyon, atelektazi gibi<br />

komplikasyonları en aza indirmek ve hastayı kırık öncesi fonksiyonel seviyesine ulaştırmak<br />

mümkün olur.<br />

Kırık sonrası tedavi sonucunu tahmin etmek için hastanın genel durumunu yansıtacak,<br />

tüm risk faktörlerini içeren ayrıntılı bir skorlama sistemi kullanmak gerekmektedir.<br />

Cerrahi zamanlamasını yaparken hasta genel sağlık durumu ile alınmalı, mümkün<br />

olduğunca tıbbi problemleri stabil hale getirilmeli ve daha sonra hastanın yaşına, kırık tipine,<br />

fizyolojik durumuna göre uygun tekniklerden biri kullanılmalıdır.<br />

Cerrahi tedavi yöntemlerine karar vermeden önce kırık düzgün bir biçimde<br />

tanımlanmalı ve sınıflandırılmalıdır. Kalkar bütünlüğü göz önüne alınıp kırığın stabilitesi<br />

değerlendirilmelidir.<br />

Cerrahi tedavi yöntemlerinin fazla oluşu, trokanterik bölge <strong>femur</strong> kırıklarının<br />

tedavisinin günümüzde halen tartışmalı olduğunu göstermektedir. Stabil olarak sınıflandırılan<br />

trokanterik bölge kırıklarında, cerrahi yöntem ve cerrahi başarı göz önüne alınırsa iyi sonuçlar<br />

elde edilmektedir; ancak problem özellikle anstabil olan kırıklarda yaşanmaktadır.<br />

Osteosentez yöntemi olarak günümüzde sık kullanılan <strong>proksimal</strong> <strong>femoral</strong> çivilerin<br />

kırık bölgesinde dinamik kompresyon yapabilme özellikleri bulunmaktadır. Ameliyat<br />

sırasında kan kaybı fazla olmamakta ve ameliyat süresi kısa olmaktadır. Proksimal <strong>femoral</strong><br />

çiviler ile ameliyat sonrası dönemde tolere edebildiği kadar yük verilmesi sayesinde<br />

rehabilitasyonu daha kolay olmaktadır.<br />

Proksimal <strong>femoral</strong> çivi ile opere edilen hastaların ameliyat sonrası takiplerinde<br />

sekonder varus gelişebilmektedir.<br />

68


7. ÖZET<br />

Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar KartalEğitim ve Araştırma Hastanesi 1.Ortopedi ve<br />

Travmatoloji Kliniğinde <strong>femur</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırık tanısı ile başvuran 20 hastanın 20<br />

kalçasına PFN çivisi ile osteosentez yapılmıştır. Yeterli takibi yapılan 20 hastanın 20 kalçası<br />

değerlendirilmeye alınmıştır.<br />

Olgularımızın 10’u kadın, 10’u erkektir. Ortalama yaş 65.55 idi. 8 hastanın sağ<br />

kalçası, 12 hastanın sol kalçasında <strong>intertrokanterik</strong> kırık mevcut idi. Olgularımızın kırık oluş<br />

nedenleri; 2 olguda yüksekten düşme, 15 olguda evde basit düşme, 3 olguda araç dışı trafiz<br />

kazasıdır.<br />

Olgularımız hastanemize başvuru anından itibaren ortalama olarak 6,4. günde (2-13)<br />

ameliyat edilmiştir. Hastalar ortalama 14 gün hastanede yatmışlardır. Bütün hastalar ameliyat<br />

hazırlığı aşamalarında ‘ASA Kriterlerine’ göre değerlendirilmiştir. Ameliyat sonrası hastalar<br />

perioperatif stabilite durumu ve grafileri sonrasında oturtularak 2. haftalarında bir çift koltuk<br />

değneği ile parsiyel veya total yük verilmiştir.<br />

Çalışmamızda takip süresi ortalama 17.8 (2-36) aydır. Hastalarımızın sonuçlarının<br />

değerlendirilmesi klinik ve radyolojik olarak yapıldı. Hastalar ‘Salvati-Wilson Kalça Eklemi<br />

Fonksiyonel Durum Değerlendirme Formu’ kriterlerine göre değerlendirilmiş ve ortalama<br />

puanı 25 bulunmuştur. Buna göre <strong>femur</strong> <strong>intertrokanterik</strong> kırıklarında PFN ile cerrahi olarak<br />

tedavi ettiğimiz hastalardan % 75 başarı elde ettik.<br />

69


8. OLGULARIMIZDAN ÖRNEKLER<br />

Olgu-1. 66 yaşında, erkek , araç dışı trafik kazası<br />

Olgu-1.Resim-1. Preoperatif ön-arka<br />

Olgu-1.Resim-2. Preoperatif yan grafi<br />

Olgu-1.Resim-3. Preoperatif pelvis ön-arka grafisi<br />

70


Olgu-1.Resim-4. Erken postoperatif ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-1.Resim -5. Postoperatif 3. Ay ön-arka ve yan grafi<br />

71


Olgu-2. 66 yaşından, bayan ev içi düşme<br />

Olgu-2.Resim-1. Preoperatif ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-2.Resim-2. Preoperatif pelvis ön-arka grafisi<br />

72


Olgu-2.Resim-3. Erken postoperatif ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-2.Resim-4. Postoperatif 2. Ay grafisi<br />

73


Olgu-3. 40 yaşında erkek hasta, araç dışı trafik kazası<br />

Olgu-3.Resim-1. Preoperatif ön-arka ve pelvis grafisi<br />

Olgu-3.Resim-2. Erken postoperatif ön-arka ve yan grafi<br />

74


Olgu-3.Resim-3. Postoperatif 2. Yıl ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-4. 83 yaşında bayan , ev içi düşme<br />

Olgu-4.Resim-1. Preoperatif ön-arka grafi<br />

75


Olgu-4.Resim-2. Hastanın erken postoperatif ve 3. Ay grafileri karşılaştırıldığında<br />

antirotasyon vidasının aşırı lateral migrasyonu ve sonucunda Ters Z efekti’ni görmekteyiz.<br />

Olgu-5. 88 yaşında, bayan , ev içi düşme<br />

Olgu-5.Resim-1. Preoperatif pelvis ve kokso<strong>femoral</strong> ön-arka grafisi<br />

76


Olgu-5.Resim-2. Erken postoperatif ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-5.Resim-3. Postoperatif 3. Ay pelvis ön-arka grafisi<br />

77


Olgu-5.Resim-4. Postoperatif 3. ay koksa<strong>femoral</strong> ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-6. 67 yaşında, erkek, ev içi düşme<br />

Olgu-6.Resim-1. Preoperatif kokso<strong>femoral</strong> kalça ön-arka grafisi<br />

78


Olgu-6.Resim-2. Erken postoperatif pelvis ve kokso<strong>femoral</strong> eklem ön-arka grafileri<br />

79


Olgu-6.Resim-3. Olgunun postoperatif 2.Yıl grafilerinde vida sıyrılması ve buna sekonder<br />

gelişen koksa vara görülmekte.<br />

Olgu-7. 78 yaşında, erkek, ev içi düşme<br />

Olgu-7.Resim-1. Preopreatif kokso<strong>femoral</strong> eklem ön-arka ve yan grafisi<br />

80


Olgu-7.Resim-2. Erken postoperatif ön-arka ve yan grafi<br />

Olgu-7.Resim-3. Postoperatif 2.Yıl pelvis ön-arka ve kokso<strong>femoral</strong> grafilerinde vida<br />

sıyrılması ve buna sekonder gelişen koksa vara görülmekte.<br />

81


9. KAYNAKÇA<br />

1. Ahrengart L, Tornkvist H, Fornander P, Thorngren KG, Pasanen L,Wahlstrom P,<br />

Honkonen S, Lindgren U. : A randomized study of the compression hip screw and Gamma<br />

nail in 426 fractures. Clin Orthop. 2002 Aug; (401) : 209-22.<br />

2. Arıncı Kaplan, ANATOMĐ, Ankara Üniversitesi Basımevi Ankara,1995<br />

3. Babst R,Renner N,Biedermenn M, et al. Clinical results using the trochanteric stabilization<br />

plate(TSP): the modular extension of dynamic hip screw for internal fixation of selected<br />

unstable intertrochanterc fractures. J Trauma 2004;56(4):791-794<br />

4. Banan H, Al – Sabti A, Jimulia T, Hart AJ: The treatment of unstable, extracapsular hip<br />

fractures with the AO/ASIF proximal <strong>femoral</strong> nail (PFN)–our first 60 cases. Injury:33:<br />

401 – 405; 2002.<br />

5. Baixauli F, Vincent V,Baixauli E et al. A reinforced rigid fixation device of unstable<br />

intertrochanteric fractures. Clin Orthop 1999;(361):205-215<br />

6. Benum P, Grontvedt T, Braten M, Walloe A, Ekeland A, RaugstadS, Fasting O: Gamma<br />

nail versus CHS in intertrochanteric and subtrochanteric <strong>femoral</strong> fractures – a preliminary<br />

report of a prospective randomized study. Acta Orthop Scand 1992; 63 ( Suppl 247)<br />

7. Boldin C, Seibert FJ, Fankhauser F, Peicha G, Grechenig W, Szyszkowitz R: The<br />

proximal <strong>femoral</strong> nail (PFN)--a minimal invasive treatment of unstable proximal <strong>femoral</strong><br />

fractures: a prospective study of 55 patients with a follow-up of 15 months. Acta Orthop<br />

Scand. Feb; 74 (1): 53 - 8. 2003<br />

8. Bolhofer BR, Russo Pr, Carmen B. Results of intertrochanteric hip fractures treated with a<br />

135-degree sliding screw with a two hole side plate. J Orthop Trauma 1999,13(1):5-8<br />

9. Bombelli, R: Osteoarthritis of the Hip. Classification and Pathogenesis. The Role of<br />

Osteotomy as a Constant Therapy, ed. 2.Berlin, Springer- Verlag,1983.<br />

10. Bombelli, R:Coxarthritis – Pathogenesis and Consequent Therapy. Berlin. Heidelberg,<br />

NewYork, Springer – Verlag, 1976<br />

11. Bombelli, R: Radiological Pattern of the Normal Hip Joint and its Biomechanical<br />

Meaning. Inraerent, K., and rutt, A. (eds): Histo- Morphologie des Bejegungsapparates 1.<br />

Munchen, art und Science, 1981<br />

12. Bong MR, Patel V, Ieseka K, et al. Comparison of a sliding hip screw with a trochanteric<br />

lateral support plate to an intramedullary hip screw for fixation of unstable<br />

intertrochanteric hip fractures a cadaver study. J Trauma 2004;56(4):791-794<br />

13. Boyd HB, Griffin LL; Arch Surg 58:853,1949<br />

14. Bramlet DG, Wheeler D. Biomechanical evaluation of a new type hip copmression screw<br />

with retractable talons J Orthop Trauma 2003;17(9):618-624<br />

82


15. Browner, D.B., Jüpiter, J.B., Levine, A.M., Trafton, P.G.: Skeletal Trauma, V: WB<br />

Saunders Company, 1998.<br />

16. Cabbar, S.: Femur <strong>intertrokanterik</strong> Kırıklarında Richard's Vidasının Uygulaması ve<br />

Sonuçları. Uzmanlık Tezi, Đstanbul Üniversitesi Cerrahpasa Tıp Fakültesi Ortopedi ve<br />

Travmatoloji Anabilim Dalı, 1994<br />

17. Chaim SH, Mukherjee DP, Ogden Al, et al. A biomechanical study of <strong>femoral</strong> neck<br />

fracture fixation with the VHS hip fixtion system. Am J Orthop 2002;(Suppl 1):22-24<br />

18. Chan, K.C.; Gill, G.S. Cemented Hemi artroplasties for elderly patients with<br />

intertrochanteric fractures. Clin Orthop 371, 2000.<br />

19. Christodolou NA, Sdrenias CV. External fixation of select intertrochanteric fracutres with<br />

singel hip screw. Clin Orthop 200:381:204-211<br />

20. Cooper C, Campion G, Melton LJ 3rd. Hip fractures in elderly: a world wide projection.<br />

Osteoporos int 1992;2:285-289<br />

21. Cummings,S.R.;Rubin,S.M.;Black,D.The Future of Hip Fractures in United States:Costs<br />

and Potential Effects of Postmenopausal Estrogen. Clin Orthop 252:163-166, 1990<br />

22. Cummings SR.:Nevitt MC. A Hypothesis: The Cause of Hip Fractures. J Gerontol<br />

1989,44:107-111<br />

23. Çuhadar K: unstabil,parçalı <strong>intertrokanterik</strong> ve subtrokanterik <strong>femur</strong> kırıklarında primer<br />

parsiyel protez uygulaması. Uzmanlık tezi GATA Haydarpaşa Eğitim Hst. Đst 1990<br />

24. Dimon JH, Hughston JC: unstable intertrochanteric fractures of the hip. J Bone Joint Surg.<br />

49-A:440-450,1967<br />

25. Davidson T.I.;Bodey, W.N.Facros influencing survival following fractures of the upper<br />

end of the <strong>femur</strong>. Injury 17:12-14,1986<br />

26. DeLee, J.C.: Fractures and Dislocations of the Hip, Rockwood and Green's Fractures in<br />

Adults, Vol.:2 Lippincott Williams and Wilkins ,1996<br />

27. Dean G. Lorich, David S. Geller and Jason H. Nielson Osteoporotic Pertrochanteric Hip<br />

Fractures. Management and Current ControversiesJ Bone Joint Surg Am. 2004;86:398-410<br />

28. Demirörs H, Atabek M, Özçelik M, Cesur N, Tuncay C: <strong>intertrokanterik</strong> kalça kırıkları<br />

tedavisinde dinamik kalça vidası ve intramedüller çivileme yöntemlerinin karşılaştırılması,<br />

18. Milli Türk ortopedi ve Travmatoloji Kongre Kitabı Sayfa 254, Turgut Yayıncılık,<br />

Đstanbul,2003.<br />

29. Ecker ML, Joyce JJI, Kohl EJ. The treatment of trochanteric hip fractures using a<br />

compression screw. J Bone Joint Surg 1975;57A:23-27<br />

30. Ege, Rıdvan: Kalça Cerrahisi ve Sorunları; Türk Hava Kurumu Basımevi Ankara, 1994.<br />

83


31. Ekşioğlu F, Güdemez E, Çavuşoğlu T et al. Treatment of intertrochanteric fractures by<br />

external fixation. Bull Hosp Joint Dis 200;59:131-135<br />

32. Evans, P.D.;Wilson, C.;Lyons, K. Comparison of MRI with Bone Scanning for Suspected<br />

HipFracture in Elderly Patients. J Bone Joint Surg Br 76:158-159,1994<br />

33. Evans, E.M. The Treatment of Trochanteric Fractures of the Femur J Bone Joint Surg Br<br />

31:190-203,1949<br />

34. Gotfried Y.Percutaneus compression plating of intertrochanteric hip fractures. J Orthop<br />

Trauma 2000;14:490-495<br />

35. Green S, Moore T, Proana F. Bipolar prosthetic replacement of unstable intertrochanteric<br />

hip fractures in the elderly. Clin Othop 1986;224:169-177<br />

36. Haentjens P, Casteleyn P, Opdecam P.Primary bipolar arthroplasty or total hip<br />

replacement of unstabil intertrochanteric and subtrochanteric hip fractures in elderly<br />

patients. Acta Orthop Belg 1994:60(Suppl)124-128<br />

37. Haentjens P, Casteleyn P, De Boeck H, et al. Treatment of unstable intertrochanteric and<br />

subtrochanteric fractures in elderly patients: primary bipolar arthroplasty compared with<br />

internal fixation. J Bone Joint Surg 1989;71A:1214-1255<br />

38. Haidukewych GJ, Israel TA, Berry DJ: Reverse obliquity fractures of the intertrochanteric<br />

region of the <strong>femur</strong>. J Bone Joint Surg 83-A(5):643-650, 2001<br />

39. Haramati, N,; Staron, R.B.; Barax, C.; et al. Magnetic Resonans Đmagining of the occult<br />

Fractures of the Proximal Femur. Skeletal Radiol 23:19-22, 1994<br />

40. Hardy DCR, Descamps PY, Krallis P, Fabeck L, Smets P, Bertens CL, Delince PE: Use of<br />

an Intramedullary Hip-Screw Compared with a Compression Hip-Screw with a Plate for<br />

Intertrochanteric Femoral Fractures. The Journal of Bone and Joint Surgery: Vol. 80 - A,<br />

NO.5. May 1998<br />

41. Hayes W.C. Biomechanic of Falls and Hip Fracture in Elderly. In:Apple DF, Hayes<br />

WC,eds. Prevention of Falls and Hip Fractures Elderly. Rosemont Đllinois: American<br />

Academy of Orthopaedic Surgeons 1994:41-65<br />

42. Herrera A, Domingo LJ, Calvo A, Martinez A, Cuenca J: A comparative study of<br />

trochanteric fractures treated with the Gamma nail or the proximal <strong>femoral</strong> nail.<br />

International Orthopaedics : 26: 365 – 369; 2002<br />

43. Hogh J, Andersen K, Duus B, Hansen D, Hellberg S, Jacopsen B, Jensen J, Jensen PE,<br />

Mikkelsen S, Schroder H, Soelberg M: Gamma nail versus DHS in the treatment of<br />

trochanteric and subtrochanteric fractures. Acta Orthopaedica Scandinavica1992;63,86–7.<br />

44. Honkonen SE, Vihtonen K, Jarvinen MJ. Second-generation cephalomedullary nails in<br />

the treatment of reverse obliquity intertrochanteric fractures of the proximal <strong>femur</strong>.<br />

Injury. 2004 Feb;35(2):179-83.<br />

84


45. Hornby R, Evans JG, Vardon V: Operative or conservative treatment for trochanteric<br />

fractures of the <strong>femur</strong>. J. Bone Joint Surg. 71- B. 619 - 623, 1989.<br />

46. Hwang LC, Lo WH, Chen WM, et al.Đntertrocahenteric Fractures in Adults Younger then<br />

40 Years of Age. Arch Orthop Trauma Surg 2001:121(3):123-126.<br />

47. Jacobs RR, McClain O, Armstrong HJ. Đnternal Fixation of intertrochanteric hip fractures:<br />

a clinical and biomechanical study. Clin Orthop 1980;146:62-70<br />

48. Jensen JS, Sonne-Holm S, Tontevold E: Stable TrochantericFractures. A Comparative<br />

Analysis of Four Methods of Internalfixation. Acta Orthop. Scand. 51: 949 - 962, 1980.<br />

49. Jensen,Steen J.,Tondevold,E.,Sonne-Holm,S.:Stable Trochanteric Fractures. A Comp.<br />

Analysis of Four Methods of Internal Fixation. Acta Orthop Scand. 51, 811-816, 1980.<br />

50. Jensen J.S.; Michaelsen, M. Trochanteric Femoral Fractures Treated with McLaughlin<br />

Osteosynhtesis Acta Orthop Scand 46:795-803,1975<br />

51. Jette A.M.;Harris, B.A.;Cleary, P.D.; et al. Functional recovery after hip fracture. Arch<br />

Phys Med Rehab 68:735-740,1987<br />

52. Kaufer, H.; Mechanics of the Treatment of Hip Injuries. Clin Orthop 146:53-61, 1980<br />

53. KenzoraJ.E.,McCarthyR.E.,LowellJ.D.,etal.Hip fracture mortality Related to age,<br />

treatment , preop illness,time of surgery,and complications.ClinOrthop186:45-56 1984<br />

54. Kim WY, Han CH, Park JI, et al. Failure of intertrochanteric fracture fixation with a<br />

dynamic hip screw in relation to pre-operative facture stability and osteoporosis Int Orthop<br />

2001;25(6):360-362<br />

55. Koval K.J.; Skovron M.L.;Aharonoff G.B.; et al. Ambulatory ability after hip fracture. A<br />

prospective study in geriatric patients Clin Orthop 310:150-159,1995<br />

56. Koval KJ, Friend K, Aharonoff G, et al. Weight bearing after a hip fracture: a prospective<br />

series of 596 geriatric hip fracture patients. J Orthop Trauma 1996;10(8):526-530<br />

57. Kubiak EN, Bong M, Park SS, et al. Đntramedullary of unstable intertrochanteric hip<br />

fractures: one or two lag screws. J Orthop Trauma 2004;18(1):12-17<br />

58. Kyle, R.F, Gusilo R.B,Premer PR. Analysis of Six Hundred and Twenty-two cases of<br />

intertrochanteric hip fractures. J Bone Joint Surg Am. 1979;61(2):216-221<br />

59. Mahomed N, Harrington I, Kellam J, Maistrelli G, Hearn T, Vroemen J: Biomechanical<br />

Analysis of the Gamma Nail and Sliding Hip Screw. Clinical Orthopaedics and related<br />

research : 301 : 280 – 288, 1994<br />

60. Mariani M.E., Rand J.A.,: nonunion of intertrochanteric fractures of the <strong>femur</strong> following<br />

open reduction and internal fixation Clin Orthop 218:81-89,1987<br />

85


61. McConnell T, Tornetta P 3, Benson E,et al. Gluteus medius tendon injury during reaming<br />

for Gamma nail insertion. Clin Orthop 2003;407:199-202<br />

62. Mclaugghlin SW, Wheeler DL, Rider J, et al. Biomechanical evaluation of dynamic hip<br />

screw with two and fore hole side plate. J Orthop Trauma 200;14(5):318-323<br />

63. Miller C.W.Survival and ambulation following hip fracture. J Bone Joint Surg Am<br />

60:930-934,1978<br />

64. Moroni A,Faldini C,Pegraffi P, et al. External fixation revisited: a new treatment option<br />

for elderly patients with trochanteric fractures. Annual OTA meeting 2003.<br />

65. Müller ME, Allgöwer M, Schneider R, VVillenegger H: Manual of internal fixation :<br />

techniques recommended by the AO-ASIF group, ed 3, Berlin,Springer-Verlag,1991<br />

66. Nordin M, Frankel VH, biomechanics of the hip 1989<br />

67. Owens WD, Felts JA, Spitznagel EL, ASA physical status classifications: a study of<br />

consistency of ratings Anesthesiology 1978;49:239-243<br />

68. Pajarinen j, Lindahl J, Michelsson O, Savolainen V, Hirvensalo E. Pertrochanteric <strong>femoral</strong><br />

fractures treated with dynamic hip screw or a proximal <strong>femoral</strong> nail. A randomized study<br />

comparing postoperative rehabilitation. J Bone Joint Surg Br 2005 Jan;87(1):76-81<br />

69. Pauwels, F.: Gesammelte Abhandlungen zur funktionellen Anatomie des<br />

Bewegungsapparates. Berlin, Heidelberg ,New York , Springer- Verlag 1965<br />

70. Pauwels, F.: Biomechanics of the normal and diseased hip, Berlin, Springer- Verlag, 1976<br />

71. Pervez H, Parker MJ: Results of the long Gamma nail for complex proximal <strong>femoral</strong><br />

fractures. Injury : 32: 704 – 707; 2001<br />

72. Rha JD, Kim YD, Yoo SI, et al. Factors effecting the sliding of the lag screw in<br />

intertrochanteric fractures Int Orthop 1993;17(5):320-324.<br />

73. Rosenblum SF, Zuckerman JD, Kummer FJ, Tam BS. A biomechanical evaluation of the<br />

Gamma nail. J Bone Joint Surg Br. 1992 May; 74(3):352-7<br />

74. Sadowski C, Lübbeke A, Saudan M, Riand N, Stern R, HoffmeyerP: Treatment of reverse<br />

oblique and transverse intertrochanteric fractures with use of an intramedullary nail or a<br />

95 screw-plate. The journal of bone and joint surgery. Volume 84-A. Number 3; March<br />

2002.<br />

75. Salvati EA, Wilson PD. Long term results of <strong>femoral</strong>-head replacement. J Bone Joint Surg<br />

1973;55A:516-524.<br />

76. Saudan M, Lübbeke A, Sadowski C, Riand N, Stern R, Hoffmeyer P: Pertrochanteric<br />

Fractures : Is There an Advantage to an Intramedullary Nail ? : Journal of Orthopaedic<br />

Trauma : 16 ( 6 ), 386 – 393; 2002.<br />

86


77. Schipper IB, Marti RK, van der Werken C: Unstable trochanteric <strong>femoral</strong> fractures:<br />

extramedullary or intramedullary fixation. Review of literature. Injury. 2004 Feb; 35 ( 2 ):<br />

142- 51.<br />

78. Schipper IB, Steyerberg EW, Castelein RM, van der Heijden FH, den hoed PT, Kerver AJ,<br />

van Vugt AB. Treatment of unstable trochanteric fractures. Randomised comparison of the<br />

Gamma Nail and the proximal <strong>femoral</strong> nail. J Bone Joint Surg. Br. 2004 Jan;86(1):86-94<br />

79. Schipper IB, Bresina S, Wahl D, Linke B, Vugt AB, Schneider E: Biomechanical<br />

Evaluation of the Proximal Femoral Nail. Clinical orthopaedics and related research.<br />

Number 405, pp. 277 – 286; 2002.<br />

80. Seral B, Garcia JM, Cegonino J, Doblare M, Seral F. Finite element study of<br />

intramedullary osteosynthesis in the treatment of trochanteric fractures of the hip: Gamma<br />

and PFN. Injury. 2004 Feb;35(2):130-5.<br />

81. Stern MB, Angerman A. Comminuted intertrochanteric fractures treated with a Leinbcach<br />

prosthesis. Clin Orthop 1987;218:75-80<br />

82. Toker S: Kalça kırığı nedeni ile ameliyat edilen (65 yaş üzerindeki) hastalarda mortalite ve<br />

mortaliteye etki eden risk faktörleri. Uzmanlık tezi. Đstanbul 2003<br />

83. Tyllianakis M, Panagopoulos A, Papadopoulos A, Papasimos S, Mousafiris K.Treatment<br />

of extracapsular hip fractures with the proximal <strong>femoral</strong> nail (PFN): long term results in<br />

45 patients. Acta Orthop Belg. 2004 Oct;70(5):444-54.<br />

84. Utrilla Al, Reig JS, Munoz FM, Tufanisco CB. Trochanteric Gamma Nail and<br />

compression hip screw for trochanteric fractures: a randomized, prospective, comparativve<br />

study in elderly patients with a new design of Gamma Nail. J Orthop Trauma 2005<br />

Apr;19(4):229-33<br />

85. Valverde JA, Manuel GA, Jaime GP, Rueda D, Larrauri PM, Soler JJ: Use of the Gamma<br />

Nail in the Treatment of Fractures of the Proximal Femur. Clinical Orthopaedics and<br />

related research : 350: 56 – 61; 1998<br />

86. Wang CJ, Brown CJ, Yettram AL, Procter P. Intramedullary <strong>femoral</strong> nails: one or two<br />

lag screws? A preliminary study. Med Eng Phys. 2000 Nov;22(9):613-24.<br />

87. Werner-Tutschku W, Lajtai G, Schmiedhuber G et al.Intra-und perioperative<br />

Komplikationen bei der Stabilisierung von per-und subtrochantären Femurfracturen<br />

mittels PFN. Unfallchirurg 2002 ; 105 : 881-885<br />

88. Zuckerman JD; Skovron ML, Koval KJ; et al. Postoperative complications and mortality<br />

associated with operative delay in older patients who have a fracture of the hip. J Bone<br />

Joint Surg Am.77:1551-1555,1995<br />

89. Zuckerman, J.D.; Sakales, S.R.; Fabian D.R.; et al. Hip Fractures in Geriatric Patients.<br />

Results of an Interdiciplinary Hospital Care Program. Clin Orthop 274:213-225,1992<br />

87


90. Zuckerman, J.D. Comprehensive care of orthopaedic injuries in elderly. Baltimore Urban<br />

and Swarzenberg 1990.<br />

91. Zuckerman, J.Current Concepts Hip Fracture.N Eng J Med. 1996;334;1519-1525<br />

88

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!