11.03.2014 Views

tematik bölüm dönüşen ve büyüyen kent - İzmir Ticaret Odası

tematik bölüm dönüşen ve büyüyen kent - İzmir Ticaret Odası

tematik bölüm dönüşen ve büyüyen kent - İzmir Ticaret Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TEMATİK BÖLÜM<br />

DÖNÜŞEN VE BÜYÜYEN KENT: İZMİR<br />

1. <strong>İzmir</strong>’in Ekonomi Haritası<br />

Hızla küreselleşen <strong>ve</strong> zorlu bir rekabetin yaşandığı günümüzde, <strong>kent</strong>ler<br />

ekonomideki <strong>ve</strong> sosyal alanlardaki başarıları ile bulunduğu ülkelerden daha çok ön<br />

plana çıkmaktadır. Dünya <strong>kent</strong>i olarak adlandırılan bu <strong>kent</strong>ler küresel ekonomide<br />

önemli birer merkez haline gelmişlerdir.<br />

Tokyo, New York, Paris, Londra gibi küresel <strong>kent</strong>ler 400 milyar dolar’ın üzerinde<br />

milli gelirleri ile dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer almaktadır.<br />

Bu <strong>kent</strong>lerin en önemli özelliği, dünyanın sermaye akışının (yatırımın) en yoğun<br />

olduğu yerler olmalarının yanı sıra ticaret <strong>ve</strong> finansın merkez üssü olmalarıdır.<br />

Mega şehirler bir yana küçük popülasyona sahip İbiza, Portofino, Bali, Santorini,<br />

Mikonos, Monte Carlo, Dubrovnik sınırlarının çok ötesinde bir ekonomik değere<br />

erişmişlerdir.<br />

<strong>İzmir</strong> sınırları içerisinde bulunan Çeşme-Alaçatı, Şirince, Birgi gibi geleneksel<br />

mimariyi <strong>ve</strong> dokuyu günümüze en güzel biçimde taşıyan yerleşimlerimizin<br />

değerlerinin katlanarak artması, <strong>İzmir</strong> ekonomisini daha da büyütecektir.<br />

Dünya <strong>kent</strong>i olmak için <strong>kent</strong>lerin potansiyelinin ortaya çıkarılması, <strong>kent</strong>in ekonomik<br />

profili <strong>ve</strong> yatırım olanaklarının ortaya konması, buna göre stratejik planların<br />

hazırlanması <strong>ve</strong> gelecek projeksiyonun yapılması önem taşımaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>, ekonomik büyüklük bakımından değerlendirildiğinde Türkiye’nin üçüncü<br />

büyük <strong>kent</strong>i durumundadır. Bir liman <strong>kent</strong>i olma özelliği ile tarihin her döneminde<br />

önemli bir ticaret merkezi olarak ön plana çıktığı görülmektedir. Doğal<br />

kaynaklarının <strong>ve</strong>rimliliği, uygun iklim koşulları, sahip olduğu gelişmiş liman <strong>ve</strong><br />

lojistik altyapısı, dış ticaret odaklı iş ortamı ile <strong>İzmir</strong>, gerek ülke gerek bölge<br />

ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır.<br />

Korunaklı bir körfezin etrafında gelişen <strong>İzmir</strong>, <strong>ve</strong>rimli topraklara sahip olması,<br />

nitelikli işgücü yapısı, hammadde <strong>ve</strong> ara mamul kaynakları, iç <strong>ve</strong> dış pazarlara olan<br />

yakınlığı, kişi başına düşen gelirin Türkiye ortalamasına göre yüksek olması gibi<br />

olumlu özelliklere sahiptir <strong>ve</strong> günümüzde birçok ekonomik aktivitenin merkezi<br />

durumundadır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in 30 ilçesi bulunmaktadır. Kentin merkez ilçelerinde ticaret, sanayi <strong>ve</strong> turizm<br />

yoğunlukta iken, civar ilçelerinde tarım <strong>ve</strong> hayvancılık daha yaygın olarak<br />

görülmektedir.<br />

61


<strong>İzmir</strong> 3.965.232 kişilik nüfusu ile Türkiye’nin nüfus açısından en büyük üçüncü<br />

<strong>kent</strong>idir. Aynı zamanda ülkenin en fazla genç nüfusa sahip <strong>kent</strong>lerinden birisidir.<br />

Okur-yazarlık oranı % 97,68’dir.<br />

2008 yılı Gayri Safi Katma Değer (GSKD) bakımından <strong>İzmir</strong> 55,9 milyar TL ile ülke<br />

sıralamasında dördüncüdür. Kişi başına gayri safi katma değer ise 14.817 TL’dir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in ürettiği GSKD içerisinde hizmetlerin payı % 68,4, sanayinin payı % 26,7 <strong>ve</strong><br />

tarımın payı % 4,8’dir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de istihdam edilen 1.410.000 kişinin % 56,7’si hizmetler, % 30,7’si sanayi <strong>ve</strong> %<br />

12,6’sı tarım alanında istihdam edilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in en belirgin özelliği liman <strong>ve</strong> ticaret <strong>kent</strong>i olmasıdır. <strong>İzmir</strong>, doğal limanları ile<br />

tüm Ege Bölgesi ticaretinin tamamına yakın bir kısmını, ülke ticaretinin de önemli bir<br />

kısmını gerçekleştirmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong> sürekli artan ihracatı ile ülke ihracatına en fazla katkı sağlayan <strong>kent</strong>ler<br />

arasındadır. 2012 yılı Eylül ayı itibariyle gümrüklere göre <strong>İzmir</strong>’in ihracatı 15,5<br />

milyar dolar, ithalatı ise 16,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />

Bu durumda, ihracatın ithalatı karşılama oranı % 91’in üzerine çıkmıştır. Bu rakam<br />

Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyretmektedir. <strong>İzmir</strong>’in ülke ihracatındaki<br />

payı ise % 13,8’dir.<br />

<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’ndan <strong>kent</strong> ticaretinin büyük bir kısmı yüklenmektedir. Ancak<br />

liman artık yeterli gelmediği için kapasitesinin arttırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> daha büyük <strong>ve</strong> modern bir limana bir an önce kavuşturulmalıdır. Nitekim<br />

“Küresel Güç Türkiye Hedef 2023” hedefi doğrultusunda <strong>İzmir</strong>, Türkiye’nin 2023<br />

yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin 100 milyar dolarını gerçekleştirmeyi<br />

hedeflemektedir. Liman yatırımlarının tamamlanması ile birlikte bu hedefini<br />

gerçekleştirebilecektir. <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı rehabilitasyon projesi <strong>ve</strong> Çandarlı<br />

Limanı’nın faaliyete geçmesiyle birlikte yüksek tonajlı gemilerin <strong>İzmir</strong>’e geleceği <strong>ve</strong><br />

daha fazla hacme hizmet edileceği için <strong>İzmir</strong>’in ekonomik <strong>ve</strong> lojistik anlamda büyük<br />

yol kat edeceği öngörülmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de ticaretin yanı sıra sanayi de oldukça gelişmiştir. Türkiye’de planlı<br />

sanayileşmenin başladığı yıllardan itibaren, <strong>İzmir</strong> de sanayi alanında hızlı bir gelişim<br />

göstermiş <strong>ve</strong> belli bölgelerde sanayi faaliyetleri hızla artmıştır.<br />

Aliağa, Bornova, Kemalpaşa, Çiğli <strong>ve</strong> Torbalı ilçeleri sanayileşmenin yoğun olduğu<br />

ilçelerdir. Kentin önemli Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ile küçük sanayi siteleri bu<br />

ilçelerde kurulmuştur.<br />

62


<strong>İzmir</strong>’de 1923 yılında 60 civarında fabrika mevcut iken, günümüzde yaklaşık 300.000<br />

esnaf, 70.000 ticari kuruluş <strong>ve</strong> 6.500 sanayi tesisi bulunmaktadır. 2010 yılında<br />

Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde <strong>İzmir</strong>’den 29 firma yer almıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>’de mevcut 13 organize sanayi bölgesi, 2 serbest bölge <strong>ve</strong> 1’i faaliyet<br />

aşamasında, 4’ü kuruluş aşamasında toplam 5 teknoloji geliştirme bölgesi<br />

bulunmaktadır. Aliağa, Atatürk, Bergama, Buca Ege Giyim, İTOB, Kemalpaşa, Kınık<br />

<strong>ve</strong> Tire faaliyette olan OSB’lerdir. Bu bölgelerdeki faal tesis sayısı 1.024, istihdam ise<br />

57.129’dur. Kemalpaşa-Bağyurdu, Menemen-Plastik, Ödemiş, Pancar, Torbalı<br />

OSB’lerin altyapı inşaatları devam etmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in iki önemli serbest bölgesi Ege Serbest Bölgesi ile <strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesinin<br />

2012 yılı ilk 7 ayında toplam ticaret hacmi 3,4 milyar dolara ulaşmıştır. <strong>İzmir</strong><br />

Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde ise 85 firma faaliyetlerini sürdürmektedir.<br />

OSB’ler <strong>ve</strong> serbest bölgeler özellikle yabancı yatırımcılar için birer cazibe merkezidir.<br />

2012 yılı ilk 8 ayında <strong>İzmir</strong>’de yatırım yapan uluslararası sermayeli şirketlerin sayısı<br />

1.762’ye ulaşmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong> ülke genelinde <strong>ve</strong>rgi tahsilâtında ikinci sıradadır. 2012 yılının ilk 9 ayında<br />

ödediği <strong>ve</strong>rgi 23,7 milyar TL’dir. Bu durumda <strong>İzmir</strong> ülkede toplam tahsilâtın %<br />

11,5’ini karşılamıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>, üni<strong>ve</strong>rsite sayısı bakımından değerlendirildiğinde ise Türkiye’de üçüncü<br />

sırada yer almaktadır. <strong>İzmir</strong>, 4’ü devlet, 5’i vakıf üni<strong>ve</strong>rsitesi olmak üzere toplam 9<br />

üni<strong>ve</strong>rsite ile Türkiye’deki üni<strong>ve</strong>rsitelerin % 5,45’ine sahiptir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon kapasitesinin geliştirilmesine yönelik önemli bir<br />

potansiyel bulunmasına rağmen, <strong>İzmir</strong>li firmaların Ar-Ge <strong>ve</strong> yeniliğe <strong>ve</strong>rdiği önem<br />

diğer bölgelere göre daha düşük kalmaktadır. Bu nedenle sanayi-üni<strong>ve</strong>rsite<br />

işbirliğinin arttırılarak, Ar-Ge merkezlerinin kurulmasına öncelik <strong>ve</strong>rilmesi,<br />

firmaların teşvik edilmesi önem taşımaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in finans alanında da önemli bir konumu bulunmaktadır. Türev piyasalar için<br />

önem taşıyan kurumlardan biri olan Vadeli İşlem <strong>ve</strong> Opsiyon Borsası (VOB) 2005<br />

yılında <strong>İzmir</strong>’de kurulmuştur.<br />

Kurulduğu tarihten beri hızla büyüyerek faaliyetlerini devam ettiren VOB’un işlem<br />

hacmi yaklaşık 440 milyar TL’ye ulaşmıştır.<br />

Bankacılık sektörünün de yoğun olarak faaliyette bulunduğu <strong>İzmir</strong>’de, 2012 yılının<br />

ilk 6 ayında toplam banka mevduatları 39 milyar TL, kullandırılan krediler 42,2<br />

milyar TL’ye ulaşmıştır.<br />

63


<strong>Ticaret</strong> <strong>ve</strong> sanayide öncü <strong>kent</strong> <strong>İzmir</strong>, tarım alanında da önemli bir potansiyele<br />

sahiptir. Verimli ovalarda pamuk, üzüm, zeytin, incir, tütün, sebze-mey<strong>ve</strong>, balık <strong>ve</strong><br />

hayvansal yan ürünler üretimi yapılmaktadır. Organik tarım ürünlerinin üretimi<br />

konusunda da çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.<br />

Her yıl 1 milyonun üzerinde ziyaretçi çeken <strong>İzmir</strong>, yat turizmden kültür turizmine,<br />

inanç turizminden kruvaziyer turizmine kadar hemen hemen her çeşit turizm<br />

olanağına sahiptir.<br />

<strong>İzmir</strong> kruvaziyer turizmde yakaladığı başarı ile adını dünyada duyurmuştur. Artık<br />

dünyanın en büyük kruvaziyer gemileri <strong>İzmir</strong>’e sefer koymaktadır <strong>ve</strong> her yıl bu<br />

rakam gittikçe artmaktadır. Kruvaziyer gemiler, <strong>İzmir</strong> için önemli bir gelir kaynağı<br />

haline gelmiştir.<br />

Dünyanın en bereketli jeotermal kaynaklarına <strong>ve</strong> kaplıcalarına sahip olması <strong>İzmir</strong>’i<br />

sağlık turizminde bir adım öne çıkarmaktadır. Bu nedenle, <strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020<br />

adaylığı için “Daha İyi Bir Dünya için Yeni Yollar / Herkes İçin Sağlık” teması<br />

işlenmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de tarım, hayvancılık <strong>ve</strong> balıkçılık sektörü ile turizm, lojistik <strong>ve</strong> enerji<br />

sektörlerine yatırım yapılması öne çıkan sektörler açısından oldukça avantajlı<br />

görünmektedir.<br />

Tablo 14 : <strong>İzmir</strong> Makroekonomik Verileri<br />

2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />

İşsizlik Oranı<br />

(%)<br />

10,5 11,8 16,2 15,1 14,7 -<br />

İşsiz Sayısı<br />

(Bin Kişi)<br />

142 156 227 231 243 -<br />

İstihdam<br />

Düzeyi (Bin 1.202 1.171 1.170 1.303 1.410 -<br />

Kişi)<br />

İstihdam<br />

Oranı (%)<br />

41,5 39,9 39,0 42,5 45,5 -<br />

Kamu<br />

Yatırımları 428,9 464,4 492,9 457 609 705<br />

(Milyon TL)<br />

Yatırım<br />

Teşvik Belgesi 168 161 129 181 199 133**<br />

Sayısı 1<br />

İhracat<br />

(Milyar $) 2 17,7 21,6 14,3 16,8 20,1 15,5*<br />

İthalat<br />

(Milyar $) 2 21,1 26,1 16,1 22,2 22,3 16,9*<br />

64


Dış <strong>Ticaret</strong><br />

Dengesi<br />

(Milyar $)<br />

İhracatın<br />

İthalatı<br />

Karşılama<br />

Oranı (%)<br />

Açılan Firma<br />

Sayısı (Adet)<br />

Kapanan<br />

Firma Sayısı<br />

(Adet)<br />

Yabancı<br />

Turist Sayısı<br />

Vergi<br />

Gelirleri<br />

(Milyar TL)<br />

Banka<br />

Mevduatları<br />

(Milyar TL)<br />

Banka<br />

Toplam<br />

Nakdi<br />

Kredileri<br />

(Milyar TL)<br />

Banka Şube<br />

Sayısı<br />

Uluslararası<br />

Sermayeli<br />

Şirket Sayısı<br />

(1954- 2012<br />

Ağustos ayı<br />

itibariyle)<br />

2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />

-3,4 -4,5 -1,9 -5,4 -2,2 -1,4*<br />

83,8 82,7 88,2 75,7 90,1 91,7*<br />

5.396 4.813 4.432 5.103 5.532 3.868*<br />

1.909 2.941 3.002 1.773 2.371 1.487*<br />

987.303 1.040.217 1.060.273 1.155.820 1.388.271 1.148.673*<br />

15,4 17,7 17,5 22,7 27,5 23,7*<br />

21,6 26,8 29,7 33,7 37,9 39***<br />

14,7 19,9 21,5 29,4 38,8 42,2***<br />

600 667 697 718 748 756***<br />

1.762<br />

1 Teşvik Belgesi kapsamında; Genel Teşvik Sistemi, Bölgesel Yatırımlar, Büyük<br />

Ölçekli Yatırımlara yönelik belgeler yer almaktadır.<br />

2 Gümrüklere Göre Dış <strong>Ticaret</strong><br />

*Eylül 2012 tarihi itibariyle<br />

**2012 Ocak-Ağustos dönemi<br />

***2012 Yılı Ocak-Haziran dönemi<br />

Görüldüğü gibi, <strong>İzmir</strong> çok yönlü ekonomisi ile oldukça dinamik bir görünüm<br />

sergilemektedir. Son dönemde altyapı yatırımlarının hız kazanması ile<br />

potansiyelinden daha fazla yararlanabilecektir.<br />

65


EXPO 2020 adaylığı için de gerekli olan bu projelerin hızla hayata geçirilmesi,<br />

<strong>İzmir</strong>’in EXPO sürecine de hız <strong>ve</strong> güç katacaktır.<br />

Bununla birlikte, <strong>İzmir</strong>’in en büyük hedefi, dünya <strong>kent</strong>i olmaktır. Brookings<br />

Enstitüsü’nün 18 Ocak 2012 tarihinde yayınladığı “2011 Yılı Küresel Metropol İzleme<br />

Raporu”nda dünyanın en büyük 200 metropol ekonomileri, 2010-2011 dönemi için<br />

gelir <strong>ve</strong> istihdam büyüme oranlarındaki değişim baz alınarak sıralanmıştır.<br />

Kişi başına düşen gelirin yıllık büyüme oranı <strong>ve</strong> istihdamdaki yıllık büyüme oranına<br />

göre yapılan bu değerlendirmede, Türkiye’den üç metropol ilk 10 <strong>kent</strong> arasına<br />

girmeyi başarmıştır.<br />

Dünyanın en hızlı <strong>büyüyen</strong> metropolleri listesinde ilk 10 <strong>kent</strong> sıralamasında; <strong>İzmir</strong><br />

listenin 4. sırasında yer almıştır. Rapora göre, <strong>İzmir</strong>’in gelişiminde en fazla katkıyı<br />

ticaret <strong>ve</strong> turizm sektörü yapmıştır.<br />

Potansiyelini tam olarak ortaya koyduğu zaman <strong>İzmir</strong>, dünyanın zengin <strong>ve</strong> en hızlı<br />

gelişen <strong>kent</strong>leri arasındaki yerini daha da pekiştirecektir.<br />

2. Sektör Analizleri<br />

2.1. Tarım<br />

Küresel iklim değişikliği, gıda fiyatlarındaki yükseliş, dünya nüfusundaki hızlı artış<br />

gibi gelişmelerin etkisiyle tarım sektörünün sosyal <strong>ve</strong> ekonomik bakımdan ülkemizin<br />

geleceği için kilit sektörlerin başında geldiği bir kez daha anlaşılmaktadır.<br />

Yaklaşık 4 bini endemik olmak üzere 12<br />

binden fazla bitki türünün yetiştiği şanslı<br />

bir coğrafyada yer alan ülkemiz, tarım<br />

ekonomisi açısından Avrupa’da birinci,<br />

dünyada 7. sırada bulunmaktadır.<br />

Küresel kriz <strong>ve</strong> çevresel olumsuzlukların<br />

ortaya çıkışına rağmen 2011 yılı <strong>ve</strong>rilerine<br />

göre, ülkemizin Tarımsal Gayri Safi<br />

Yurtiçi Hasılası 61,8 milyar dolar olurken,<br />

büyüme oranı %5,6’ya ulaşmıştır.<br />

Tarım sektörünün 2010 yılında toplam istihdam içindeki oranı% 25,2 iken bu rakam<br />

2011 yılında 460.000 kişi artarak 6.000.143'e <strong>ve</strong> oranı ise % 25,5’e yükselmiştir. Tarıma<br />

<strong>ve</strong>rilen destek miktarı ise 7 milyar TL civarındadır.<br />

TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre tarım, hayvancılık, balıkçılık <strong>ve</strong> gıda ürünleri ihracatımız 2010<br />

yılında 11,78 milyar Dolar iken 2011 yılında 14,22 milyar Dolara yükselmiştir. 2012<br />

yılı ilk 9 ay rakamlarına göre 10,53 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />

66


Geçmişte küçük ölçekli yatırımcıların düşük bütçeli yatırımların yapıldığı tarım<br />

sektörü günümüzde orta <strong>ve</strong> büyük ölçekli yatırımların gözdesidir.<br />

2011 yılında tarım sektöründe teşvik edilen yatırım sayısı, toplam teşvikli<br />

yatırımların % 5,61’ine denk gelmektedir. Son 5 yılda tarım alanında 1.123 adet<br />

yatırım desteklenmiştir.<br />

Türkiye’nin tarıma el<strong>ve</strong>rişli alanlarının %11’inin Ege Bölgesi’nde bulunması, Ayrıca<br />

Türkiye toplam tarım üretiminin %5’inin <strong>İzmir</strong> tarafından karşılanması tarımın Ege<br />

Bölgesi <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> için önemini ortaya koymaktadır.<br />

Tarıma el<strong>ve</strong>rişli alanları, farklı iklim <strong>ve</strong> toprak özellikleri, ürün deseni, bilgi <strong>ve</strong> bilinç<br />

düzeyi gelişmiş üreticileriyle Ege Bölgesi yüksek bir tarım potansiyeline sahiptir.<br />

Bölgemiz, tarım ticaretinde önemli bir merkez konumundadır.<br />

Ege’nin, Türkiye bitkisel üretim değerindeki payı yaklaşık % 19 düzeyindedir.<br />

Özellikle son yıllarda, bitkisel üretimde, sebze başta olmak üzere sebze-mey<strong>ve</strong><br />

üretiminde önemli gelişmeler kaydetmiştir.<br />

Bölgemizin toplam ihracatının içinde tarımın payı <strong>ve</strong> önemi giderek artmaktadır.<br />

2011 yılı TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre Bölgemiz yıllık ihracat rakamı 1,1 milyar dolara<br />

ulaşmıştır. Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatı geçen yıla göre % 10 artmıştır.<br />

Bölgemiz tarımı içerisinde <strong>İzmir</strong> tarımı son derece önemli bir yere sahiptir.<br />

Hayvancılık başta olmak üzere tarımın birçok alanında öncü olan <strong>kent</strong>imizde, 113 tür<br />

bitkisel ürün <strong>ve</strong> 13 tür hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>, birçok üründe <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> kalite<br />

açısından Türkiye ortalamasının<br />

üzerinde değerlere sahiptir. Ülkemiz<br />

toplam tarım üretiminin % 5’ini<br />

<strong>kent</strong>imiz karşılamaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> ekonomisinde ağırlık sanayi <strong>ve</strong><br />

hizmetler sektöründe olmasına<br />

rağmen tarım alanında da faaliyetler<br />

yoğun olarak yapılmaktadır. Kent<br />

nüfusunun % 15’i, aile olarak ifade<br />

edildiğinde ise 151 bin aile geçimini<br />

tarım sektöründen sağlamaktadır.<br />

Tarım sektörü daha çok <strong>kent</strong><br />

merkezinden uzak olan ilçelerde<br />

yoğun iken merkeze yakın ilçelerde<br />

hem sanayi hem tarım sektörleri<br />

yaygındır.<br />

67


Halihazırda <strong>kent</strong>imizin sahip olduğu 341.118 hektarlık tarım alanının % 41,3’ünü<br />

tarla alanları, % 28,2’sini zeytin alanları, % 12,1’ini sebze alanları, % 8,3’ünü mey<strong>ve</strong><br />

alanları <strong>ve</strong> % 3,6’sını bağ alanları oluşturmaktadır.<br />

Kentimizin toplam tarım alanın % 53’ü olan 179 bin 146 hektarlık alan<br />

sulanmaktadır. İlde sulama imkânının bulunması; bitkisel ürün çeşitliliğini de<br />

beraberinde getirmektedir.<br />

2010 yılı TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre; ülkemiz 80 milyar TL bitkisel üretim değerinin 3,4<br />

milyar TL’si, 46,9 milyar TL canlı hayvan değerinin 1,8 milyar TL’si, 38,1 milyar TL<br />

hayvansal ürünler değerinin ise 2 milyar TL’si <strong>kent</strong>imizce gerçekleştirilmektedir.<br />

Ege Bölgesinde, hayvan varlığı bakımından 2. sırada, süt <strong>ve</strong>rimliliği açısından ise 1.<br />

sırada yer alan <strong>kent</strong>imizde; 2011 yılında 433.029 büyükbaş hayvan, 577.221 küçükbaş<br />

hayvan kayıt altına alınmıştır.<br />

Buna göre <strong>İzmir</strong>, Türkiye’deki büyükbaş hayvan sayısının % 3,4, küçükbaş hayvan<br />

sayısının ise % 1,9’unu oluşturmaktadır. Sağmal hayvan varlığı açısından<br />

bakıldığında 225.135 koyun, 186.935 sığır <strong>ve</strong> 80.984 keçi bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’de,<br />

2010 itibariyle 24.861,3 ton kırmızı et, 159.098 ton beyaz et üretilmektedir.<br />

174 adet süt <strong>ve</strong> süt ürünleri işleyen tesis<br />

bulunan <strong>kent</strong>imiz, Türkiye süt üretiminin<br />

%8,5’unu karşılamaktadır. 2010 yılı<br />

<strong>ve</strong>rilerine göre <strong>kent</strong>imizde 581 bin ton<br />

inek sütü, 30 bin ton manda sütü <strong>ve</strong> 12,8<br />

bin ton keçi sütü üretilmiştir. Buna göre,<br />

Türkiye’de üretilen sığır sütünün %9’u,<br />

koyun sütünün %4’ü <strong>ve</strong> keçi sütünün<br />

%4’ü ilimizde üretilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>, su ürünleri açısından önemli bir<br />

potansiyele sahiptir. Son <strong>ve</strong>rilere göre<br />

ildeki toplam 51 adet balık çiftliğinden<br />

elde edilen 4.850 ton balık <strong>ve</strong> 2.021 ton<br />

orkinos ihraç edilmiştir.<br />

İhraç edilen avcılık balıkları, kabuklular <strong>ve</strong> yumuşakçalar da dahil edildiğinde<br />

<strong>kent</strong>imiz toplam su ürünleri ihracatının 125 milyon Dolara ulaştığı görülmektedir.<br />

2010 yılında 9.369 ton avcılık, 23.300 ton yetiştiricilik olmak üzere 32.669 ton su<br />

ürünleri üretimi yapılmış <strong>ve</strong> toplam 301,1 milyon TL üretim değeri elde edilmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong>; organik tarımın beşiği konumunda olup özellikle son yıllarda organik tarım<br />

konusunda gelişmeler kaydedilmiştir. İlk organik üretim çekirdeksiz kuru üzüm ile<br />

1980'li yılların ortalarında <strong>İzmir</strong>'de başlamıştır.<br />

68


Organik olarak üretilen 212 üründen 119 çeşidi <strong>İzmir</strong>'de üretilmektedir. Ege İhracatçı<br />

Birliklerinin <strong>ve</strong>rilerine göre, 15 milyon 880 bin TL’lik organik ürün ihracatının<br />

yaklaşık yüzde 80’ni organik tarımın baş<strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong> gerçekleştirmektedir.<br />

Yapılan değerlendirmelerden de anlaşıldığı üzere <strong>İzmir</strong>, tarım potansiyeli açısından<br />

oldukça şanslıdır. Çünkü coğrafi yapısı <strong>ve</strong> iklim özellikleri birçok bitki türünün<br />

yetişmesine uygun bir ortam sağlamaktadır.<br />

Ancak ülkemiz tarımının karşı karşıya olduğu sorunların etkileri şüphesiz <strong>kent</strong>imiz<br />

tarımına da etki etmektedir.<br />

Bu kapsamda, sektörün gelişimine yönelik olarak sözkonusu sorunlar <strong>ve</strong> bu<br />

sorunlara ilişkin görüş <strong>ve</strong> önerilerimiz aşağıda sıralanmaktadır.<br />

Ülkemizde araziler miras yoluyla her geçen gün küçülmekte, parsel sayıları gittikçe<br />

artmakta <strong>ve</strong> ekonomik parsel büyüklüğünün altında arazi bölünmesine neden<br />

olmaktadır. Bugün itibariyle parsel sayısı 20 milyona ulaşmış olup tarımsal<br />

<strong>ve</strong>rimliliğin önündeki en büyük engellerden biri tarım arazilerinin bölünmesidir.<br />

Tarımın daha <strong>ve</strong>rimli hale getirilmesi için tarım yapılan toprakların miras yoluyla<br />

bölünmesinin <strong>ve</strong> tarımsal işletmelerin çok parçalılığının önlenmesi amacıyla Türk<br />

Medeni Kanunu ile 5403 sayılı Toprak Koruma <strong>ve</strong> Arazi Kullanımı Kanununda<br />

değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmalar sonuçlandırılmalıdır.<br />

Havza bazında ürün deseni planlaması yapılmasına karar <strong>ve</strong>rilerek Türkiye 31<br />

havzaya bölünmüştür. Fakat henüz arazi kullanım planlamasının alt yapısı hazır<br />

değildir. Tarımsal üretime yön <strong>ve</strong>rilebilmesi <strong>ve</strong> kontrol edilebilmesi için toprak<br />

yapısını parseller düzeyinde yani detaylı olarak bilinebilmesine yönelik sözkonusu<br />

çalışmalar tamamlanmalıdır.<br />

Tarım sektörünün gelişimi açısından sektörün desteklenmesi son derece önem<br />

taşımaktadır. 5488 sayılı Tarım Kanununda tarımsal destekler için ayrılacak<br />

kaynağın gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamayacağı ifade edilmiştir. Bu<br />

kapsamda, girdi <strong>ve</strong> ürün desteklerine özel önem <strong>ve</strong>rilmeli; pamuk, süt vb. ürünlerin<br />

desteklenmesine devam edilmeli; desteklemelerde özellikle kaliteli üretimin teşviki<br />

<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik göz önünde bulundurulmalı; sözkonusu destekler arttırılmalı <strong>ve</strong><br />

ödemelerin zamanında yapılması sağlanmalıdır. Bununla birlikte, Kırsal Kalkınma<br />

Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında tarıma dayalı ekonomik<br />

yatırımların desteklenmesi yönünde gerçekleştirilecek hibe yardımlarının<br />

sürdürülmesi, işlemlerin kolaylaştırılması, yardımın daha hızlı <strong>ve</strong> kolay <strong>ve</strong>rilmesi <strong>ve</strong><br />

yardımların kapsamının arttırılmasına yönelik çalışmalara da özel önem <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

69


Tarımda yaşanan temel sorunlardan biri de girdi fiyatlarındaki yüksekliktir. Gübre,<br />

tohum, ilaç <strong>ve</strong> damızlık gibi önemli girdilerde dışa bağımlılığımız girdi fiyatlarının<br />

kontrolünü güçleştirmektedir. Bu durum rekabetin gittikçe arttığı günümüzde tarım<br />

sektöründe faaliyet gösteren firmaların rekabet şansını gittikçe azaltmaktadır.<br />

Uygulanmakta olan gübre, mazot <strong>ve</strong> yem bitkileri destekleri artırılmalı <strong>ve</strong> girdilerde<br />

uygulanan <strong>ve</strong>rgi (KDV, ÖTV) oranları düşürülmelidir.<br />

2012 yılı 9 aylık ihracat <strong>ve</strong>rilerine göre ülkemiz ihracatının%9,3’ünü oluşturan tarım,<br />

hayvancılık, balıkçılık <strong>ve</strong> gıda ürünleri ihracatımızı arttırabilmek için dış pazarın<br />

talep ettiği çeşit <strong>ve</strong> kalitede, katma değeri yüksek üretim yapılmasına yönelik<br />

çalışmalar yapılmalıdır.<br />

Üreticilere yönelik olarak üretim yöntemleri, zirai mücadele, teknoloji kullanımı ile<br />

ilaç <strong>ve</strong> gübrenin bilinçli kullanımı vb. konularda eğitim çalışmalarının<br />

yoğunlaştırılması sağlanmalıdır.<br />

Yakın gelecekte kaynakların gittikçe azalacağı düşünüldüğünde su tasarrufu<br />

sağlayan sulama tekniklerinin daha da önem kazanacağı anlaşılmaktadır. Suyun<br />

etkin <strong>ve</strong> akılcı kullanımına imkan <strong>ve</strong>ren damlama <strong>ve</strong> yağmurlama teknolojilerinin<br />

yaygınlaştırılması <strong>ve</strong> çiftçilerin bu konuda bilinçlendirilmesi için çalışmalar<br />

yürütülmelidir.<br />

Ülkemiz sahip olduğu ekolojik özellikler ile organik tarımsal üretim açısından<br />

önemli üstünlüklere sahiptir. Son 10 yıllık dönemde özellikle sağlıklı yaşam<br />

kaygısının ön plana çıkmasıyla organik ürünlere olan talep artmış <strong>ve</strong> sektör önemli<br />

gelişmeler kaydetmiştir. Organik tarım sektörünün gelişimine yönelik olarak<br />

özellikle üretim <strong>ve</strong> yurtiçi tüketimin arttırılması için çalışmalar yürütülmelidir.<br />

Ülkemizde bulunan yaklaşık 3 milyon tarımsal işletmeye ilişkin gü<strong>ve</strong>nilir bilgilerin<br />

elde edilmesi, geleceğe dönük istikrarlı <strong>ve</strong> sürdürülebilir tarım politikalarının<br />

oluşturulması açısından son derece önemlidir. Gü<strong>ve</strong>nilir tarımsal istatistiklerin<br />

oluşturulması; Gıda, Tarım <strong>ve</strong> Hayvancılık Bakanlığı ile TÜİK işbirliğinde kurulan<br />

Tarımsal İşletme Kayıt Sistemi ile tarım bilgi sisteminin kurulması <strong>ve</strong> mevcut<br />

sistemlerin bu yapı ile entegrasyonu devam etmekte olup sözkonusu çalışmalar<br />

sonuçlandırılmalıdır.<br />

AB müktesebatına uyum gerekleri de gözetilerek koruma-kontrol hizmetleri<br />

etkinleştirilmeli, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması <strong>ve</strong> pazar şartlarına uygun,<br />

kaliteli üretim yapılması yönündeki çalışmalar sürdürülmelidir. Bu kapsamda,<br />

Balıkçılık <strong>ve</strong> Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün kurulması, idari yapılanma<br />

bakımından önemli bir adımdır. Revize Su Ürünleri Kanunu henüz kabul edilmemiş<br />

olup devam etmekte olan mevzuat çalışmaları biran önce tamamlanmalıdır.<br />

70


Hayvansal proteinler sağlıklı beslenmede son derece önemli olup, ne yazık ki<br />

ülkemizde kişi başı et tüketimi gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşüktür.<br />

ABD’de kişi başı et tüketimi 124,8 kg. <strong>ve</strong> Avrupa Birliği’nde 74,3 kg.a ulaşırken<br />

ülkemizde sadece 19,3 kg.dır. Sağlıklı nesiller için kişi başına hayvansal protein<br />

tüketimini arttırmaya yönelik çalışmalar yürütülmelidir.<br />

Verimli tarım arazilerinin tarım dışı kullanımı engellenmeli <strong>ve</strong> AB standartlarında<br />

kayıt <strong>ve</strong> kadastro sistemine geçilmelidir.<br />

2012 yılı yatırım teşvikleri Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<br />

Teşvikler, genel, bölgesel, büyük ölçekli yatırımlar <strong>ve</strong> stratejik yatırımlar başlıkları<br />

altında <strong>ve</strong>rilmektedir. Sözkonusu yatırım teşvikleri ile <strong>İzmir</strong>’e yakın mesafede yer<br />

alan iller indirim <strong>ve</strong> kapasite avantajları ile tarımsal yatırımlar için cazip hale<br />

gelirken tarım <strong>kent</strong>i olan <strong>İzmir</strong>, birinci bölgede yer alması nedeniyle yatırım<br />

teşviklerinden yeteri kadar yararlanamamaktadır. Sözkonusu teşviklerden <strong>İzmir</strong>’in<br />

de yeterince yararlanabilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.<br />

Dünya’nın en kaliteli pamuklarının yetiştirildiği bölgemizde 2000’li yılların başında<br />

300 bin ton seviyelerinde olan pamuk üretimimiz 2009-2010 sezonunda 75 bin ton<br />

seviyelerine kadar gerilemiştir. Bir yandan da tüketimimize yetecek kadar üretim<br />

yapamadığımız için pamuk ithalatımız devam etmektedir. Bu nedenle, stratejik<br />

ürünümüz pamukta bir üretim stratejisi geliştirilmeli, üretim maliyetlerini düşürmek<br />

amacıyla girdiler üzerindeki <strong>ve</strong>rgi yükü düşürülmeli, desteklemeler en az enflasyon<br />

oranı kadar arttırılmalı, yerli pamuk kullanan sanayiciye destek <strong>ve</strong>rilmeli, lisanslı<br />

depoculuk sistemi desteklenmeli <strong>ve</strong> yaygınlaştırılmalıdır.<br />

Bölgemiz ile özdeşleşen zeytinyağının uluslararası pazarlarda bilinirliğinin<br />

arttırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmelidir. Ayrıca, son derece sağlıklı bir ürün<br />

olan zeytinyağının halkımız tarafından da tüketilmesi için etkin tanıtım<br />

kampanyaları düzenlenmelidir.<br />

Yıllık ortalama 250 bin ton üretim ile kuru mey<strong>ve</strong> ihracatında çok önemli bir yere<br />

sahip olan kuru üzüm, ülkemiz için stratejik bir üründür. Ülkemizin daha yüksek bir<br />

ihracat geliri elde edebilmesi için kuru üzümü işleyerek katma değerini arttırarak<br />

ihraç edilmesi için çalışmalar yapılmalı, ürün kalitesini yükseltecek, işletme<br />

altyapısını modernize edecek <strong>ve</strong> sektörde inovasyon yaratacak çalışmalar<br />

planlanmalıdır.<br />

24,5 milyon hektarlık tarım alanıyla Dünya’nın 7. büyük tarım coğrafyası<br />

konumunda olan ülkemizin sahip olduğu potansiyelini yeterince<br />

değerlendirebilmesi için tüm bu sorunların çözümüne yönelik çalışmaların yapılması<br />

önem arz etmektedir.<br />

71


Ülkemiz toplam tarım üretiminin % 5’ini üreten; bölgesinde bitkisel üretim<br />

değerinde 1., hayvansal üretim değerinde 3., tüm tarımsal üretim değeri açısından<br />

ise 2. sırada yer alan <strong>kent</strong>imiz tarımı <strong>ve</strong> tarıma dayalı sanayisinin geliştirilmesine<br />

yönelik projeler i<strong>ve</strong>dilikle hayata geçirilmelidir.<br />

2.2. Sanayi<br />

2011 yılında % 8,5 olarak gerçekleşen büyümeyi, % 8,9 oranında artan sanayi üretimi<br />

tetiklerken yıllık 77 milyar dolar <strong>ve</strong> GSMH’nın % 10’una ulaşan cari açığın<br />

finansmanının giderek zorlaşması ekonomide frene basılmasına neden olmuştur.<br />

Cari açık 2012’nin ilk 9 ayında 39,3 milyar dolara gerilese de, Ekonomi Yönetimi<br />

tedbiri elden bırakmak istemiyor.<br />

Alınan kararların da etkisiyle yılın ilk altı ayında % 3,1’e gerileyen büyüme hızının<br />

yıllık yüzde 3’lerde gerçekleşmesi <strong>ve</strong> yıllık % 4 olarak belirlenen hedefin de altında<br />

kalması beklenmektedir. Bu durum, ekonomik büyümeyle güçlü bir bağı olan <strong>ve</strong> en<br />

büyük katkıyı yapan sanayi üretiminin yavaşlaması anlamına gelmektedir. 2013-2015<br />

Orta Vadeli Program da bu öngörüleri teyit etmekte <strong>ve</strong> sadece bu yıl değil 2013, 2014<br />

<strong>ve</strong> 2015 yıllarında da % 4-5 aralığını aşmayacak kontrollü <strong>ve</strong> düşük büyümeyi<br />

öngörmektedir.<br />

ABD <strong>ve</strong> Avrupa ekonomileri kaynaklı belirsizliklerin yanı sıra siyasette de<br />

belirsizliklerin arttığı bir ortama girilmesi sanayi üretimini de olumsuz<br />

etkilemektedir. Bunun en temel göstergelerinden birini, İSO Sanayi Gelişim Endeksi<br />

oluşturmaktadır. Üretim, iç satış, ihracat <strong>ve</strong> istihdam endeksleri toplamının aritmetik<br />

ortalaması alınarak hesaplanan endeks Mart 2011’de 131,8 ile yılın en yüksek<br />

değerine ulaştıktan sonra izleyen aylarda inişli çıkışı bir eğilim sergilemiş, 2011 yılını<br />

90 değeri ile 100 endeks değerinin altında kapatmıştır.<br />

2012 yılının ilk iki ayında da gerilemeye devam eden endeks, Mart 2012’de önemli<br />

bir sıçrayışla 121,8’e yükselmiş, Nisan 2012’deki düşüşün ardından Mayıs 2012’de<br />

tekrar 120,9’a çıkmıştır. Takip eden aylarda düşüş eğilimi gösteren endeks, Ağustos<br />

2012 ayında bir önceki aya göre 7,6 puan azalarak 80,9’a kadar gerilemiştir.<br />

Sanayi üretiminde Avrupa ekonomilerinde sıfıra yaklaşan büyüme <strong>ve</strong> iç talepte dibe<br />

vuran satın alım gücü 2012 üretim değerlerini de düşürmüştür. Aylık sanayi üretim<br />

endeksi sonuçlarına göre, Ağustos 2012 ayında bir önceki yılın aynı ayına göre<br />

sanayi üretimi % 1,5, imalat sanayi üretimi % 2,6 oranında azalış göstermiştir.<br />

Sanayi üretimi Ocak’ta yüzde 1,5, Şubat’ta yüzde 4,4, Mart’ta yüzde 2,6, Nisan’da<br />

yüzde 1,5, Mayıs’ta yüzde 5,9, Haziran’da yüzde 2,7, Temmuz’da yüzde 3,4 artış<br />

gösterdikten sonra Ağustos ayında yüzde 1,5 azalış göstermiştir.<br />

72


Ağustos ayındaki olumsuz göstergeye rağmen Ocak-Ağustos 2012 döneminde ise<br />

sanayi üretimi % 2,6, imalat sanayi üretimi % 1,9 oranında artış göstermiştir.<br />

Bu oranlar, geçen yıl aynı dönemdeki artış oranlarının oldukça altında<br />

seyretmektedir. Özellikle 30 ay aradan sonra Ağustos 2012’de yaşanan düşüş,<br />

ekonomideki iniş eğilimini işaret etmesi açısından oldukça önemlidir.<br />

Geçen yılın ilk altı ayında yüzde 11 <strong>büyüyen</strong> sanayi üretimi, Temmuz <strong>ve</strong> Ağustos<br />

aylarında hız keserek sırasıyla % 6,9 <strong>ve</strong> % 3,7’lik performans göstermiştir. Bu yılın ilk<br />

altı ayında, sanayi üretiminin, bir önceki yıla göre sadece % 3,1 oranında artış<br />

göstermesi üretimdeki yavaşlamayı daha net olarak göstermektedir.<br />

Bunda iç <strong>ve</strong> dış faktörler önemli rol oynamıştır. Gerek iç talepte <strong>ve</strong> gerekse dış<br />

talepte düşüşler yaşanmaktadır. Talep daralması, yılbaşından bugüne % 10’u<br />

bulmuştur.<br />

Bu yıl ilk 6 ayda hane halkı tüketim harcamaları % 0,2 oranında gerilemiştir.<br />

Devletin tüketim harcamalarında % 4,9 (büyümenin üzerinde) artış vardır. Bunun<br />

başlıca nedeni, yılın ilk yarısında maaş <strong>ve</strong> ücret harcamaları ile mal <strong>ve</strong> hizmet alım<br />

harcamalarının artması olmuştur.<br />

Aynı dönemde toplam yatırım harcamalarında da belirgin bir düşüş gözlenmiştir.<br />

2011 yılında üçer aylık dönemlerde % 35,7 <strong>ve</strong> % 29 olan toplam yatırım harcamaları<br />

bu yılın ilk yarısında yüzde 3,2’ye gerilemiştir.<br />

Özel sektör yatırımlarındaki gerileme % 3,5’lik orana ulaşırken makine <strong>ve</strong> teçhizat<br />

yatırımlarındaki gerileme % 5,9 gibi daha yüksek oranlı düşüş göstermiştir.<br />

İç <strong>ve</strong> dış talep artışının üretimden yatırıma kadar sanayi cephesinde bir tedirginlik<br />

yarattığı görülmektedir. Talep artışı, küresel ekonominin düzelmesine <strong>ve</strong><br />

komşularımızla ilişkilerin durumuna bağlıdır. Üstelik Avrupa'da büyüme oranları<br />

genelde sıfıra yakın seyrederken 27 ülkenin üye olduğu Euro bölgesi ekonomileri,<br />

2012 yılı ikinci çeyreğinde % 0,2 oranında küçülmüş bulunmaktadır. Kamu<br />

borçluluğu yüksek ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede sıkı maliye politikaları<br />

uygulanmaktadır.<br />

Türkiye ekonomisinde durum Avrupa'ya oranla daha iyi olsa da, kısa dönemde iç<br />

talebin canlanmaması iç talebe yönelik sıkıntıları daha da arttıracaktır. İhracat miktar<br />

olarak artarken, birim değer olarak azalmakta; sanayinin karlılık oranları<br />

düşmektedir. İhracatçı sanayici pazarlarını korumak <strong>ve</strong> üretimini sürdürmek adına<br />

karından fedakârlık yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durumun kaynak yaratmakta<br />

zaten çok zorlanan sanayimizi daha da zora sokacağı tahmin edilebilmektedir.<br />

73


Çözüm olarak sanayimizin kaynak yaratma kapasitesini artıracak yapısal adımlar<br />

atılmalıdır. Kurumsallaşmanın, halka arzın teşviki bu adımlar arasında önemli bir<br />

yer tutmaktadır. Halka arzın getireceği kaynak, özellikle orta <strong>ve</strong> uzun vadede<br />

KOBİ'lerimize nefes alma, genişleme imkânı sağlayacaktır.<br />

Ülke olarak tasarrufları, en etkin, en <strong>ve</strong>rimli şekilde kaynak olarak sanayimize<br />

aktarmayı başaramadığımız takdirde, ila<strong>ve</strong> yatırım, katma değer, ila<strong>ve</strong> istihdam<br />

yaratmak daha güç hale gelecektir. Uygun koşullarda <strong>ve</strong> uzun vadeli finansman<br />

imkânına sahip bir sanayi, daha zengin bir Türkiye'nin yolunu açacaktır.<br />

Firmaların iç <strong>ve</strong> dış pazarlardaki rekabet ortamına ayak uydurabilmeleri için;<br />

Sanayimizin en temel sorunlarından biri vasıflı iş gücü teminidir. Eğitim <strong>ve</strong><br />

istihdam köprüsü vasıfsız işçiliğin mesleki eğitime yönlendirilmesi<br />

gerektiğine işaret etmektedir.<br />

Ar-Ge’ye dayalı katma değeri yüksek ürün üretimi teşvik edilmelidir.<br />

Sektörel bazda özgün tasarım ile firmaların marka ürünlere yönelmesi<br />

sağlanmalıdır.<br />

Maliyetleri azaltmak, <strong>ve</strong>rimliliği, ürün kalitesini artırmak sanayinin rekabet<br />

gücü açısından olmazsa olmazları oluşturmaktadır. Rekabette üstünlüğe<br />

giden yol, bilgi <strong>ve</strong> özel beceriye, Ar-Ge, teknoloji <strong>ve</strong> inovasyona dayanan,<br />

daha yüksek katma değerli bir üretim <strong>ve</strong> ihracat yapısına gitmekten<br />

geçmektedir.<br />

Dış girdi bağımlılığı yüksek olan sektörlerde geri dönüşüm sağlayacak<br />

yatırımlara önem <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

Küçük <strong>ve</strong> Orta Ölçekli İşletmelerin bilgi <strong>ve</strong> iletişim teknolojik altyapılarının<br />

geliştirilmesi teşvik edilmelidir.<br />

İrili-ufaklı sanayi işletmelerinin finansman sıkıntılarını çözümleyecek<br />

stratejiler geliştirilmelidir.<br />

<strong>İzmir</strong>, İstanbul’un ardından ülkemizin ikincil önemli sanayi merkezidir. İç <strong>ve</strong> dış<br />

pazarlarla yoğun ticari bağlantıları, tarihsel <strong>ve</strong> entelektüel birikimi, deniz <strong>ve</strong><br />

havayolu bağlantıları, ilimizde sanayinin gelişimi için müteşebbislere önemli<br />

avantajlar sağlamaktadır.<br />

Ülke çapında faaliyet gösteren 500 büyük sanayi kuruluşu içinde ciro, katma değer,<br />

ihracat <strong>ve</strong> istihdam değerlerinde bölgemiz firmalarının aldığı pay yüzde 15-20<br />

aralığında seyretmektedir.<br />

2010 yılında 64, 2011 yılında 62 Egeli firmanın ilk 500 büyük firma arasına girdiği<br />

sıralamada, Ege’nin en büyüğü listeye 12. sıradan giren PETKİM olurken onu bakır<br />

<strong>ve</strong> demir çelik firmaları izlemiştir.<br />

İlk 100 içinde <strong>İzmir</strong>li 17 firmanın yer aldığı değerlendirmede, 2011 yılında bu<br />

firmaların yaptığı toplam ihracat bir önceki yılın % 30 üzerine çıkmıştır.<br />

74


<strong>İzmir</strong>’de faaliyet gösteren 100 büyük firmanın üretimden satışları % 22, ciroları % 24,<br />

kar payları % 17, Ar-Ge giderleri % 17, istihdamları % 7, borçları % 14, zararları % 62,<br />

ihracatları % 31, ithalatları ise % 34 oranında artmıştır.<br />

İlk 10'da yer alan firmalar, 100 büyük firmanın üretimden satışlarının % 61'ini,<br />

istihdamın ise % 39'unu karşıladığı görülmektedir.<br />

Son 2 yılda satışlarda yaşanan düşüş eğiliminin, 2011 yılı ile birlikte yerini artışa<br />

bıraktığı, 2011 yılında güçlü toparlanma sinyallerinin <strong>ve</strong>rildiği, bunun da üretimden<br />

satışlar <strong>ve</strong> ciroya olumlu yansıdığı görülmektedir.<br />

“İlk 100 <strong>İzmir</strong>li Firma” değerlendirmesinde Türkiye genelinde olduğu gibi ithalatçı<br />

yapının <strong>İzmir</strong>li firmalarda da korunduğu dikkati çeken diğer nokta olmuştur.<br />

<strong>İzmir</strong>li firmalar her 100 dolarlık üretim için 65 dolarlık mal ithal etmektedir.<br />

Dikkat çeken diğer nokta ise firmaların Ar-Ge yatırımlarına önem <strong>ve</strong>rmeleri <strong>ve</strong> Ar-<br />

Ge yatırımlarının bir önceki yıla göre yüzde 17 oranında artmasıdır.<br />

Ar-Ge yatırım harcamalarındaki artış, kaliteli <strong>ve</strong> nitelikli üretime doğru geçişin<br />

göstergelerinden biri olmaktadır.<br />

Bu tablo, <strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> Ege menşeli firmaların küresel ekonomiye eklemlenmesi <strong>ve</strong><br />

uluslar arası rekabete hazırlıklı olmaları anlamında önemli aşamalar kaydettiğini<br />

göstermektedir.<br />

2.3. <strong>Ticaret</strong><br />

2.3.1. Dış <strong>Ticaret</strong><br />

Türkiye’nin Ocak-Eylül 2012 dönemindeki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre<br />

% 13,7 artarak, 113 milyar 23 milyon dolara ulaşırken, ithalatı geçen yılın aynı<br />

dönemine göre % 2,9 düşerek 176 milyar 500 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />

İl Merkezinde kayıtlı firmaların ihracat rakamlarına göre <strong>İzmir</strong> ihracat rakamı Ocak-<br />

Eylül 2012 döneminde 6 milyar 439 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam<br />

2011 yılının aynı döneminde 5 milyar 974 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de Ocak-Eylül 2012 döneminde ihracatçı firma sayısı 3.943’e ulaşmıştır. Bu<br />

rakam 2011 yılının aynı döneminde 3.770’dir.<br />

İlimizden, Ocak-Eylül 2012 döneminde gerçekleştirilen ihracat rakamlarına göre ilk<br />

10 fasıl sıralaması aşağıdaki gibi şekillenmiştir.<br />

75


Tablo 15: <strong>İzmir</strong>'in İhracatında Başlıca Ürünler (Ocak-Eylül 2012)<br />

Fasıl Adı<br />

İhracat (Dolar)<br />

1 Demir <strong>ve</strong> çelik 590.123.793<br />

2 Örme giyim eşyası <strong>ve</strong> aksesuarı 515.688.785<br />

3 Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar <strong>ve</strong> aletler, 475.233.210<br />

nükleer reaktörler; bunların aksam <strong>ve</strong> parçaları<br />

4 Plastikler <strong>ve</strong> mamulleri 456.009.518<br />

5 Mineral yakıtlar, mineral yağlar <strong>ve</strong> bunların 438.458.768<br />

damıtılmasından elde edilen ürünler; bitümenli<br />

maddeler; mineral mumlar<br />

6 Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, 420.345.248<br />

motosikletler <strong>ve</strong> diğer kara taşıtları; bunların aksam,<br />

parça, aksesuarı<br />

7 Tütün <strong>ve</strong> tütün yerine geçen işlenmiş maddeler 400.109.206<br />

8 Yenilen mey<strong>ve</strong>ler <strong>ve</strong> yenilen sert kabuklu mey<strong>ve</strong>ler; 379.054.583<br />

turunçgillerin <strong>ve</strong> kavunların <strong>ve</strong> karpuzların kabukları<br />

9 Örülmemiş giyim eşyası <strong>ve</strong> aksesuarı 307.841.103<br />

10 Organik kimyasal ürünler 299.337.499<br />

Kaynak: TÜİK, 2012.<br />

<strong>İzmir</strong>, 2012 yılı Ocak-Eylül döneminde en fazla ihracat yapılan iller sıralamasında<br />

İstanbul, Kocaeli <strong>ve</strong> Bursa’dan sonra dördüncü sırada yer almıştır. <strong>İzmir</strong>’den 2012<br />

yılı Ocak-Eylül döneminde ihracat yapılan ilk 10 ülke sıralaması aşağıdaki gibi<br />

şekillenmiştir:<br />

Tablo 16: <strong>İzmir</strong>’in İhracatında Başlıca Ülkeler (Ocak-Eylül 2012)<br />

Ülke adı<br />

İhracat (Dolar)<br />

1. Almanya 686.517.479<br />

2. İngiltere 403.905.695<br />

3. A.B.D. 345.029.179<br />

4. İspanya 296.376.044<br />

5. Hollanda 296.044.467<br />

6. İtalya 287.371.642<br />

7. Fransa 250.061.873<br />

8. Suudi Arabistan 227.755.215<br />

9. Güney Kore 204.237.341<br />

10. Rusya Federasyonu 178.251.236<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012.<br />

76


İl Merkezinde kayıtlı firmaların ithalat rakamlarına göre Ocak-Eylül 2012 döneminde<br />

<strong>İzmir</strong>’de gerçekleşen ithalat ise 7 milyar 955 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />

Geçtiğimiz yılın aynı döneminde <strong>İzmir</strong>’de gerçekleştirilen ithalat ise 8 milyar 19<br />

milyon dolardı. <strong>İzmir</strong>’de Ocak- Eylül 2012 döneminde ithalatçı firma sayısı 4326 iken,<br />

bu rakam 2011 yılının aynı döneminde 4.384 şeklindeydi.<br />

İlimizde, Ocak-Eylül 2012 döneminde gerçekleştirilen ithalat rakamlarına göre ilk 10<br />

fasıl sıralaması aşağıdaki şu şekilde oluşmuştur:<br />

Tablo 17: <strong>İzmir</strong>'in İthalatında Başlıca Ürünler (Ocak-Eylül 2012)<br />

Fasıl Adı<br />

1 Mineral yakıtlar, mineral yağlar <strong>ve</strong> bunların<br />

damıtılmasından elde edilen ürünler; bitümenli<br />

maddeler; mineral mumlar<br />

İthalat (Dolar)<br />

1.267.924.361<br />

2 Demir <strong>ve</strong> çelik 789.480.830<br />

3 Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler<br />

<strong>ve</strong> diğer kara taşıtları; bunların aksam, parça, aksesuarı<br />

4 Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar <strong>ve</strong> aletler, nükleer<br />

reaktörler; bunların aksam <strong>ve</strong> parçaları<br />

679.403.453<br />

597.712.331<br />

5 Plastikler <strong>ve</strong> mamulleri 586.619.520<br />

6 Organik kimyasal ürünler 362.739.771<br />

7 Elektrikli makina <strong>ve</strong> cihazlar, ses kaydetme-<strong>ve</strong>rme,<br />

televizyon görüntü-ses kaydetme-<strong>ve</strong>rme cihazları; aksamparça-aksesuarı<br />

310.208.914<br />

8 Kağıt <strong>ve</strong> karton; kağıt hamurundan, kağıttan <strong>ve</strong>ya<br />

kartondan eşya<br />

269.550.887<br />

9 Tütün <strong>ve</strong> tütün yerine geçen işlenmiş maddeler 257.215.448<br />

10 Hayvansal <strong>ve</strong> bitkisel katı <strong>ve</strong> sıvı yağlar; yemeklik katı<br />

yağlar; hayvansal <strong>ve</strong> bitkisel mumlar<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012.<br />

251.631.217<br />

2012 yılı Ocak-Eylül döneminde en fazla ithalat yapan iller sıralamasında İstanbul <strong>ve</strong><br />

Kocaeli’den sonra <strong>İzmir</strong> üçüncü sırada yer almaktadır. <strong>İzmir</strong>’de 2012 yılı Ocak-Eylül<br />

döneminde ithalat yapılan ilk 10 ülke sıralaması aşağıdaki gibi şekillenmiştir:<br />

77


Tablo 18: <strong>İzmir</strong>’in İthalatında Başlıca Ülkeler (Ocak-Eylül 2012)<br />

Ülke Adı<br />

İthalat (Dolar)<br />

1 Rusya Federasyonu 907.317.252<br />

2 Almanya 806.382.258<br />

3 Çin 673.593.815<br />

4 A.B.D. 421.232.992<br />

5 İtalya 413.459.397<br />

6 İspanya 285.484.137<br />

7 Fransa 235.285.848<br />

8 Bulgaristan 224.532.490<br />

9 Hollanda 215.133.975<br />

10 Güney Kore 186.753.646<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />

Türkiye ihracat artışının ilimiz ihracatına yansımadığı <strong>ve</strong> ülkemiz ihracatında<br />

ilimizin payının yıllar itibariyle azaldığı görülmektedir. Bunda kayıtları Ege dışında<br />

tutulan bazı sektörlerin oluşu da etkili olmaktadır. Bu kapsamda özellikle kimya<br />

sektöründe Ege Bölgesi’nde tesisleri bulunan, üretim <strong>ve</strong> ihracat yapan birçok<br />

firmanın ihracat kayıtlarının İstanbul, Bursa, Ankara <strong>ve</strong> değişik illerde kurulu<br />

ihracatçı birliklerinde tutulması Ege Bölgesinin önemli sorunlarından birisi olup<br />

sorunun çözülmesi amacıyla girişimler yürütülmektedir.<br />

Ege Kimyevi Maddeler İhracatçı Birlikleri’nin kurulması hem dış ticaret<br />

rakamlarımıza olumlu yansımada bulunacak hem de bölgedeki firmalarımıza<br />

yerinde destek <strong>ve</strong>rebilecektir.<br />

<strong>İzmir</strong> ihracatının arttırılmasına yönelik Odamız girişimleri sürmektedir. Yurtdışı<br />

kurumlarla yürüttüğümüz işbirlikleri yanında dış ticarete yönelik eğitim, bilgi <strong>ve</strong><br />

danışmanlık hizmetleri <strong>ve</strong>rilerek yeni ihracatçılar kazanılmasına çalışılmaktadır.<br />

Odamız KOSGEB ile yürüttüğü işbirliği ile üyelerimizin yurt dışı gezilerine<br />

katılımını arttırmak üzere çalışmakta, üyelerimizin bu konuda sağlanan devlet<br />

desteğinden faydalanmaları için gayret göstermektedir.<br />

2.3.2. İç <strong>Ticaret</strong><br />

2012 yılı ikinci çeyrek döneminde Türkiye ekonomisinde büyüme yavaşlamış <strong>ve</strong><br />

beklentilerin de altında kalmıştır. Geçen yılın aynı dönemine göre ilk üç ayda<br />

büyüme 3,3'e, ikinci üç ayda yüzde 2,9'a gerilemiştir.<br />

ABD <strong>ve</strong> Avrupa ekonomilerindeki daralmanın yanı sıra iç tüketimin gerilemesine<br />

bağlı olarak düşen iç talebin hissedildiği alanlardan birini de ticaret sektörü<br />

oluşturmaktadır.<br />

78


Yılın ilk beş ayında karşılıksız çeklerin yüzde 56,4, protestolu senetlerin de yüzde<br />

13,5 artış gösterdiği bir ortamda toptan <strong>ve</strong> perakende ticarette yavaşlama da<br />

belirginleşmiştir.<br />

Geçtiğimiz yıl ilk çeyrekte yüzde 14,9, ikinci çeyrekte yüzde 9,1 artış gösteren ticaret<br />

sektörü büyüme oranı yılın ilk yarısında dibe vurarak 2012 ilk çeyrekte yüzde 0,7,<br />

ikinci çeyrekte ise yüzde 1,2 olarak gerçekleşmiştir.<br />

Bu sonuçta ticari performansı birebir etkileyen tüketim harcamalarının tabana inmesi<br />

önemli rol oynamıştır.<br />

Hanehalkı tüketim harcamaları geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 11,9, ikinci çeyrekte<br />

yüzde 8,2 artarken 2012 ilk çeyrekte bu artış yüzde 0,2 gibi son derece düşük bir<br />

değere inmiş, ikinci çeyrekte ise yüzde -0,5’lik negatif değere düşmüştür.<br />

Ekonomideki yavaşlama <strong>ve</strong> sıkı para politikasının tüketim harcamaları üzerindeki<br />

sınırlayıcı etkisi ikinci çeyrek sonrasında daha fazla artmıştır.<br />

Tüketici gü<strong>ve</strong>n endeksi ile harcama eğilimleri de yılın ikinci çeyrek döneminde<br />

hissedilir şekilde geriledikten sonra üçüncü çeyrek dönemi ilk ayında sınırlı bir artış<br />

göstermiştir.<br />

Tüketicilerin satın alma eğilimlerinde ikinci çeyrek döneminde yaşanan düşüş,<br />

tüketim harcamalarının fiilen gerilemesine yol açmıştır.<br />

2012 Eylül ayında genel endeks rakamı tüketici gü<strong>ve</strong>ninin bir önceki aya göre 2,3<br />

puanlık düşüş göstererek “88,8” değeri ile kötümser kategorisinde yer almaya<br />

devam ettiğini işaret etmektedir. Tüketicideki talep noksanlığı ticaret kesiminde arz<br />

daralmasını da beraberinde getirmiştir.<br />

<strong>Ticaret</strong>-Hizmet sektörü ciro endeksi; 2012 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın<br />

aynı çeyrek dönemine göre yüzde 3,7 oranında artmasına rağmen maliyet artışlarının<br />

fazla olması karlılığı düşürmüştür.<br />

2012 yılı ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı çeyrek dönemine göre ticaret <strong>ve</strong> hizmet<br />

sektörü ciro endeksinde, iktisadi faaliyet kolları itibariyle toptan <strong>ve</strong> perakende<br />

ticaret, motorlu kara taşıtlarının <strong>ve</strong> motosikletlerin onarımında yüzde 2,6, bilimsel <strong>ve</strong><br />

teknik faaliyetlerde yüzde 2,0 oranlarında artış; bilgi <strong>ve</strong> iletişim faaliyetlerinde ise<br />

yüzde 1,8 oranında azalış olmuştur.<br />

Özellikle mesleki, bilimsel <strong>ve</strong> teknik faaliyetlerde 2012 yılı birinci çeyrek<br />

dönemindeki yıllık artış oranının yüzde 34,3’ten, 2012 yılının ikinci çeyrek<br />

döneminde yüzde 2,0’a kadar ciddi orandaki gerilemesi dikkat çekmektedir.<br />

79


İstihdam endeksinde ise artış görülmektedir. <strong>Ticaret</strong>-hizmet sektörü istihdam<br />

endeksi 2012 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın aynı çeyrek dönemine göre<br />

yüzde 5,1 oranında, bir önceki çeyrek döneme göre yüzde 3,8 oranında artış<br />

göstermiştir.<br />

<strong>Ticaret</strong>-Hizmet sektörü istihdam endeksinin, 2012 yılının ikinci çeyrek döneminde,<br />

2011 yılının aynı çeyrek dönemine göre iktisadi faaliyet kolları itibariyle; toptan <strong>ve</strong><br />

perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının <strong>ve</strong> motosikletlerin onarımında yüzde 7,6,<br />

ulaştırma <strong>ve</strong> depolamada yüzde 6,5, konaklama <strong>ve</strong> yiyecek hizmeti faaliyetlerinde<br />

yüzde 9,6 artış; bilgi <strong>ve</strong> iletişim faaliyetlerinde yüzde 1,8, mesleki bilimsel <strong>ve</strong> teknik<br />

faaliyetlerde yüzde 5,0, idari <strong>ve</strong> destek hizmet faaliyetlerinde yüzde 13,2 oranlarında<br />

azalış olmuştur.<br />

<strong>Ticaret</strong>in barometresi niteliğindeki önemli göstergelerdeki olumsuzluk, sektördeki<br />

faaliyetlerde de frene basılmasına neden olmaktadır.<br />

Perakende ticaret sektöründe ağırlıklı ticareti, organize perakende kuruluş<br />

faaliyetleri oluşturmaktadır. 2011 itibariyle 14 bin 705 hiper <strong>ve</strong> süpermarket ile Türk<br />

perakende pazarı, Avrupa’da yedinci, dünyada onuncu sırada yer almaktadır.<br />

2011′de 302 milyar dolar olan perakende sektörü büyüklüğünün 2015′de 421 milyar<br />

dolara ulaşması öngörülmektedir. Halen 600 bin kişinin çalıştığı sektörde 2012 yılının<br />

tamamında 75 bin kişilik istihdam artışı olması beklenmektedir.<br />

Organize perakende sektörü istihdamında 2012’nin ilk 6 ayında yüzde 4, yıllık bazda<br />

ise yüzde 8 artış sağlanmıştır. Alış<strong>ve</strong>riş merkezi sayısının artmaya devam etmesi<br />

istihdamı tetikleyen en önemli faktör olarak öne çıkmaktadır. Ancak gençlerin<br />

perakendeyi meslek olarak görmemesi, istihdamda başlıca sorun olmaya devam<br />

etmektedir.<br />

Önemli ticari aktivite merkezi konumundaki Alış<strong>ve</strong>riş Merkezi(AVM) yatırımlarının<br />

hız kestiği, 2012 ilk çeyrek döneminde 5, ikinci çeyrek döneminde 6 AVM açıldıktan<br />

sonra üçüncü çeyrek dönemde sadece 1 yeni AVM açılması yatırımların yavaşladığı<br />

<strong>ve</strong> adeta bekle-gör dönemine geçildiğini göstermektedir.<br />

Türkiye’de faaliyet gösteren 313 AVM bulunmakta olup, markaların <strong>ve</strong> yeni açılacak<br />

AVM’lerin 2015 sonuna kadar 450’yi bulması beklenmektedir. Aynı dönemde<br />

perakende istihdamında ise 900 bin kişiye ulaşılacağı tahmin edilmektedir.<br />

Sektörde faaliyetlerin daralması, yeni açılan-kapanan şirket istatistiklerine de<br />

olumsuz yansımaktadır. 2012 Eylül ayında kurulan şirket sayısında bir önceki aya<br />

göre yüzde 12,53 artış olurken yılın ilk dokuz ayında kurulan şirket sayısı 2011<br />

yılının aynı dönemine göre yüzde 28,4 oranında azalış olmuştur. Aynı dönemde<br />

kapanan şirket sayısında da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,75 artış olmuştur.<br />

80


2012 yılı Eylül ayında, 2011 yılı Eylül ayına göre kurulan şirket sayısında yüzde 27,5<br />

<strong>ve</strong> kurulan kooperatif sayısında yüzde 2'lik azalış olurken gerçek kişi ticari işletme<br />

sayısında yüzde 25,8’lik artış gerçekleşmiştir.<br />

2012 yılı Eylül ayında kapanan şirket sayısı, 2011 yılının aynı ayına göre yüzde 7,8 <strong>ve</strong><br />

kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 1 artarken, kapanan kooperatif sayısı<br />

yüzde 27,4 azalmıştır.<br />

2012 yılının ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı<br />

yüzde 28,4 <strong>ve</strong> kooperatif sayısı yüzde 16,6 oranında azalırken, gerçek kişi ticari<br />

işletmesi sayısı yüzde 13,9 artmıştır.<br />

Aynı dönem içinde kapanan şirket sayısı yüzde 1,3 <strong>ve</strong> kooperatif sayısı yüzde 2,6<br />

artarken, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 29,2 azalmıştır.<br />

Tablo 19: Kurulan <strong>ve</strong> Kapanan Firmaların Genel Görünümü<br />

ŞİRKET<br />

EYLÜL<br />

2012<br />

AĞUSTOS<br />

2012<br />

Bir Önceki<br />

Aya Göre<br />

Değişim<br />

(%)<br />

81<br />

EYLÜL<br />

2011<br />

Bir Önceki<br />

Yılın Aynı<br />

Ayına<br />

Göre<br />

Değişim<br />

(%)<br />

OCAK- EYLÜL<br />

(9 AYLIK)<br />

2011 2012 Değişim<br />

(%)<br />

Kurulan Şirket 2.632 2.339 12,53 3.630 -27,49 41.129 29.452 -28,39<br />

Kooperatif 48 54 -11,11 49 -2,04 830 692 -16,63<br />

Ger.Kişi 5.025 4.753 5,72 3.994 25,81 46.103 52.528 13,94<br />

Tic.İşl.<br />

Tasfiye Şirket 401 1.112 -63,94 1.370 -70,73 15.879 15.089 -4,98<br />

Kooperatif 33 171 -80,70 135 -75,56 2.319 2.038 -12,12<br />

Kapanan Şirket 834 905 -7,85 774 7,75 9.685 9.813 1,32<br />

Kooperatif 98 129 -24,03 135 -27,41 1.351 1.386 2,59<br />

Ger.Kişi<br />

Tic.İşl.<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />

1.839 1.678 9,59 1.821 0,99 33.838 23.966 -29,17<br />

2012 Eylül ayında Artvin, Bitlis, Kars, Bayburt, Bartın, Ardahan, Karabük <strong>ve</strong> Kilis<br />

illerinde şirket kuruluşu gerçekleşmemiştir.<br />

2012 yılı Eylül ayında kurulan toplam 2.680 şirket <strong>ve</strong> kooperatifin; yüzde 84,85’i<br />

limited şirket, yüzde 13,28’i anonim şirket, yüzde 1,79’u ise kooperatiftir.<br />

Şirket <strong>ve</strong> kooperatiflerin yüzde 42,05’i İstanbul, yüzde 12,20’si Ankara, yüzde 5,60’ı<br />

<strong>İzmir</strong>’de kurulmuştur.<br />

2012 Eylül ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı bir önceki aya göre<br />

yüzde 28,2 oranında azalmıştır.<br />

2012 yılı ilk dokuz ayında toplam 30.144 şirket <strong>ve</strong> kooperatif kurulmuştur. Bu<br />

dönemde kurulan toplam 26.893 limited şirket, toplam sermayenin yüzde 61,7’sini,<br />

2.502 anonim şirket ise yüzde 38,3’ünü oluşturmaktadır.


Eylül ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, Ağustos ayına göre yüzde<br />

28,2 oranında azalmıştır.<br />

2012 yılı ilk dokuz ayında; kurulan yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 2.872’dir. Bu<br />

şirketlerin 651’i İran, 252’si Alman, 126’şar adet şirket de Rus <strong>ve</strong> Azerbaycan<br />

ortaklıdır.<br />

Kurulan 2.872 yabancı ortak sermayeli şirketin 335’si anonim, 2.537’si limited<br />

şirkettir. Bu şirketlerin 1.109’u ticaret, 411’i imalat <strong>ve</strong> 292’si inşaat sektöründe<br />

kurulmuştur.<br />

Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 76,3’ünü<br />

yabancı sermayeli ortak payı oluşturmaktadır.<br />

Ülkemizdeki ticari faaliyetlerinin yüzde 7-8’inin gerçekleştirildiği <strong>İzmir</strong>’de ticari<br />

işletmeler ekonomik büyümede frene basılması nedeniyle ticari aktivite<br />

hareketliliğinde ihtiyatlı olmayı tercih etmektedirler.<br />

Bu tablo, bu yıl <strong>ve</strong> geçen yılki açılan-kapanan-tasfiye olan firma istatistiklerine de<br />

yansımaktadır.<br />

2012 ilk 9 aylık (Ocak-Eylül) döneminde <strong>İzmir</strong>’de;<br />

‣ 1.685 şirket, 32 kooperatif <strong>ve</strong> 2.151 ticari işletme olmak üzere toplam 3.868<br />

firma kurulmuştur.<br />

‣ Aynı dönemde tasfiye olan şirket sayısı 990, kooperatif 113 olup toplamı 1.103<br />

olmuştur.<br />

‣ Kapanan firma sayısı ise 1.487 olup bunun 778’i şirket, 78’i kooperatif <strong>ve</strong> 631’i<br />

de gerçek kişi ticari işletme sayısı olmuştur.<br />

<strong>İzmir</strong>’de ticari yoğunluğun kümelendiği alanlar muhtelif yerlerdeki organize sanayi<br />

bölgeleri, sanayi siteleri, serbest bölgeler, AVM’ler, Kemeraltı <strong>ve</strong> Yenişehir Gıda<br />

Çarşıları ile Balçova, Bornova, Karşıyaka gibi merkezlerden oluşmaktadır.<br />

Kruvaziyer turizmdeki canlılık <strong>ve</strong> turist sayısındaki artışa rağmen Suriye <strong>ve</strong> Irak’ta<br />

yaşanan sorunlara ek olarak ekonominin soğutulma çabaları paralelinde<br />

harcamaların <strong>ve</strong> dolayısıyla hane halkının talebinin kısılması, <strong>İzmir</strong>’de de ticareti<br />

durağanlaştırmıştır. Firma hareketliliğinden de görüleceği üzere <strong>İzmir</strong>’deki firmalar<br />

iç ticaretteki daralmayı <strong>ve</strong> durağanlığı fazlasıyla hissetmektedir.<br />

Bu durgunluğu bir ölçüde de olsa aşmak amacıyla Odamız ile birlikte <strong>İzmir</strong><br />

Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Esnaf <strong>ve</strong><br />

Sanatkâr Odaları Birliği desteğiyle Kemeraltı <strong>ve</strong> Karşıyaka Çarşılarına yönelik “<strong>İzmir</strong><br />

Alış<strong>ve</strong>riş Festivali” yapılmıştır.<br />

82


31 Ağustos- 9 Eylül 2012 tarihleri arasında Karşıyaka <strong>ve</strong> Kemeraltı çarşılarında 10.00-<br />

23.00 saatleri arasında gerçekleştirilen kalite <strong>ve</strong> ucuzluğun birleştiği festival,<br />

<strong>İzmir</strong>lilere gece geç saatlere kadar indirimli alış<strong>ve</strong>riş yapma imkânı sağlamıştır.<br />

2.4. Turizm<br />

Dünyada turizm eğilimleri her geçen gün<br />

farklı arayışlar içine yönelmektedir. 2012<br />

yılı Mayıs ayında yayınlanan Birleşmiş<br />

Milletlere bağlı Dünya Turizm Örgütü'nün<br />

(UNWTO) “2030'a Doğru Turizm<br />

Raporu”na göre, önümüzdeki yıllarda<br />

dünyada günde 5 milyon turist seyahat<br />

edeceği saptanmıştır.<br />

Dünya turistinin gittiği her yerde farklı bir deneyim yaşamak istediği günlerde, butik<br />

turizm anlayışı ile birlikte özel konseptler çerçe<strong>ve</strong>sinde, ülkelerin birleştiği farklı<br />

destinasyonların bir arada olduğu renkler, turizmde uzun süre yenilikçi anlayışları<br />

ile kalıcı olmaktadırlar.<br />

Dünya Turizm Örgütü’nün günümüzün küreselleşen dünyasında yükselen yıldızı<br />

Asya Pasifik ülkeleri olarak belirlemesi dikkat çekicidir. Asya Pasifik bölgesinin<br />

önümüzdeki yıllarda turizmin lokomotifi haline geleceğine işaret eden rapor,<br />

önümüzdeki yıllarda Asya-Pasifik bölgesinin yılda ortalama yüzde 5'lik büyümelerle<br />

mevcut potansiyeline her yıl 17 milyon dünya turistini katacağını ifade etmektedir.<br />

2012 yılının Ekim ayında açıklanan Dünya Turizm Örgütü <strong>ve</strong> IPK International'ın<br />

öngörüsüne göre küresel ekonomideki yavaşlamaya rağmen uluslararası turizm 2013<br />

yılında da yüzde 2-4 aralığında büyümeye devam edecektir. Her iki açıdan<br />

bakıldığında gelişmekte olan ekonomilere sahip ülkelerin de turizmde büyüme<br />

kaydedeceği, 2030 yılında ise şu anda turizmde %2 civarında <strong>büyüyen</strong> gelişmekte<br />

olan ülkelerin toplam dünya turizmi pastasındaki paylarının yüzde 58'e ulaşacağı<br />

öngörülmektedir.<br />

Dünya Turizm Örgütü raporları, Türkiye'de<br />

turizmden gelir kazanan turizmle ilgili tüm<br />

kurum <strong>ve</strong> kuruluşların konuyu anlama <strong>ve</strong><br />

yorumlamaları açısından önem arz<br />

etmektedir.<br />

Her şeyden önce artık günümüzde dünya<br />

turizm pastasına el uzatan ülke sayısının<br />

sürekli arttığı ortadadır.<br />

83


Bu noktada ürün çeşitliliğine gidip, kendilerini farklılaştıracak yeni yöntemler<br />

geliştiren <strong>kent</strong>ler, ülkeler <strong>ve</strong> grup destinasyonlar, dünya turizm hareketlerine daha<br />

aktif bir şekilde katılacaktır.<br />

Ancak bunun için elinde önemli malzemesi olan destinasyonların tanıtım<br />

stratejilerinin doğru <strong>ve</strong> planlı ölçekte gelişimi şarttır.<br />

Türkiye sahip olduğu turizm arzını yılın her ayına yayabilecek, elde ettiği gelirden<br />

daha fazlasını kazanabilecek kapasitede bir ülke olarak turizm sektörünü daha fazla<br />

önemsemeli <strong>ve</strong> sektöre bu anlamda bir pozitif ayrımcılık tanımalıdır.<br />

Nitekim turizm sektörü ülkemiz için dış ticaret dengesinin tutturulmasında artı<br />

değer sağlayan bir emniyet subapı olma işlevini uzun yıllardır başarıyla<br />

sürdürmekle birlikte turizm sektörü sayesinde ülkemize gelen <strong>ve</strong> yine bu amaçla<br />

yurt dışına çıkan sektör temsilcilerimiz de ülkemize yeni bakış açıları, yeni vizyonlar<br />

kazandırarak hem turizmi geliştirmekte hem de ekonomik <strong>ve</strong> sosyal anlamda<br />

turizmden etkilenen tüm sektörlerin gelişiminde çarpan etkisi yaratmaktadırlar. Bu<br />

anlamda ülkemizin bir numaralı ekonomik sorunu olan cari açığın reçetesindeki<br />

ilacın turizm sektörü olduğu düşünülmektedir. Doğru hedef kitlelerine uygun<br />

tanıtım, pazarlama <strong>ve</strong> çeşitlendirme faaliyetleri ile ülkemiz turizm sektöründen daha<br />

yüksek miktarlarda gelir sağlanacağı, dolayısıyla orta <strong>ve</strong> uzun vadede turizm<br />

sektörünün cari açığın kapatılmasında daha etkili rol oynayacağı düşünülmektedir.<br />

Tablo 20: Yıllar İtibariyle Türkiye Turizm Geliri, Ziyaretçi Sayısı <strong>ve</strong> Ortalama<br />

Harcama Miktarı<br />

YILLAR<br />

TURİZM GELİRİ<br />

( 1000 $ )<br />

ZİYARETÇİ<br />

SAYISI<br />

ORTALAMA<br />

HARCAMA ($)<br />

2001 10 067 155 13 450 121 748<br />

2002 11 900 925 15 214 516 782<br />

2003 13 203 144 16 302 050 810<br />

2004 15 887 699 20 262 640 784<br />

2005 18 153 504 24 124 501 752<br />

2006 16 850 947 23 148 669 728<br />

2007 18 487 008 27 214 988 679<br />

2008 21 950 807 30 979 979 709<br />

2009 21 249 334 32 006 149 664<br />

2010 20 806 708 33 027 943 630<br />

2011 23 020 392 36 151 328 637<br />

2012 (*) 17 333 284 29 094 741 596<br />

Kaynak: Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı, 2012<br />

*İlk 9 ay/(Yabancı Ziyaretçiler <strong>ve</strong> Yurtdışı İkametli Vatandaşlar)<br />

Turizm geliri 2009 yılında 21 milyar 249 bin dolar, 2010’da 20 milyar 806 bin dolar,<br />

2011’de 23 milyar 20 bin dolar olarak gerçekleşirken gelen turist sayısı aynı yıllar<br />

itibariyle 32, 33 <strong>ve</strong> 36 milyon kişi olmuştur.<br />

84


2012 yılının ilk dokuz aylık dönemi itibariyle ise ülkemize 29 milyon 94 bin turist<br />

gelmiş,17 milyar 333 bin dolar gelir bırakmıştır.<br />

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği <strong>ve</strong>rilerine göre 2012 yılının ilk 6 aylık döneminde<br />

ülkemize gelen turist sayısı 12 milyon 726 kişidir. 2012 yılının ilk 6 aylık döneminde<br />

sağlanan gelir ise 3 milyar 2 milyon dolardır.<br />

Bu noktada, tablodan da görüleceği gibi tüm yıllar itibariyle yabancı ziyaretçiler <strong>ve</strong><br />

yurtdışı ikametli vatandaşlarımızın ortalama harcaması kişi başına 1000 Doları<br />

bulamamıştır. Bu durum ülkemize gelen turistlerin hala orta <strong>ve</strong> alt gelir grubundan<br />

olduğunu <strong>ve</strong> uzun süreli konaklamalarda bulunmadıklarını göstermektedir.<br />

Ülkemizde turizm gelirlerinin toplam ihracat miktarı içerisindeki oranı %20-25<br />

civarındadır. Turizm giderlerinin ithalat giderlerine oranına bakıldığında ise bu<br />

oranların 2005-2010 yılları arası dönemde çok fazla değişmediği, değişimin %2 ile %3<br />

arasında kaldığı, turizmin dış ticaret dengesinin sağlanmasında son derece etkili<br />

olduğu gözlenmektedir.<br />

Otel işletmeleri, tur operatörleri, havayolları, tüm turizm tedarikçileri 2012 yılından<br />

gelen sezonun kazanç <strong>ve</strong> kayıpları ile 2013 yılına daha dikkatli bakmalıdırlar.<br />

Türk işletmecilerin bakması gereken nokta, Akdeniz çanağında bulunan <strong>ve</strong><br />

Türkiye’ye rakip konumda bulunan ülkelerin turizmde 2012 yılının ikinci<br />

çeyreğinden sonra yaptıkları atılım <strong>ve</strong> izledikleri stratejilerin getirilerinin 2013<br />

yılında giderek artacak olmasıdır. Ancak bu elbette bölgesel anlamda turizmde<br />

rekabetin giderek artacağını da ortaya koymaktadır.<br />

Geçtiğimiz yıla nazaran Yunanistan, İspanya, Mısır, Tunus <strong>ve</strong> Fas gibi ülkelerdeki<br />

belirsizliklerin yerini olumlu beklentilere bırakması <strong>ve</strong> özellikle Kuzey Afrika<br />

ülkelerindeki Arap Baharı hareketlerinin tamamlanmış <strong>ve</strong> hükümetlerin oluşmuş<br />

olması gibi gelişmelerin Türkiye için bir avantaj haline geleceği düşünülmektedir.<br />

Bir diğer avantaj ise Asya ülkelerinden gelmektedir. 2012 yılı Türkiye’de Çin Yılı<br />

olmuştur. 2013 yılı ise Çin’de Türkiye yılı olacaktır. Asya’nın yükselen ülkesi Çin’de<br />

Asyalı tarzda deniz-güneş-kum turizmi ile kültür turizmi <strong>ve</strong> değişen turizm<br />

alternatiflerini tanıtmak da ülkemiz <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’i pazarda tanıtmak için önemli bir fırsat<br />

haline gelebilecektir.<br />

Türkiye dünya turizminde belli bir başarıyı yakalamış durumdadır. Ancak, Türkiye<br />

içinde bulunduğu durum itibariyle 'tek <strong>ve</strong> vazgeçilmez' destinasyon değildir, bu<br />

nedenle reha<strong>ve</strong>te kapılmak yanlış olacaktır.<br />

Dünya turizm gelirlerinin 1,2 trilyon dolara ulaştığı 2011 yılında Türkiye, yakalanan<br />

başarıyı daha ileri seviyelere ulaştırıp, gelinen noktayı kalıcı hale getirmek için<br />

dünya turizmindeki gelişmeleri doğru okumak zorundadır.<br />

85


Günümüz pazarlama stratejilerinde destinasyon planlama konusu artık sadece<br />

<strong>kent</strong>ler bazında değildir. Bölgesel <strong>ve</strong> çevresel istikrar bir <strong>kent</strong>in, bir ülkenin<br />

turizmden alacağı en yüksek kültürel, sosyal <strong>ve</strong> ekonomik getirinin öncüsü olacaktır.<br />

Turizmin geliştirilmesi <strong>ve</strong> mevcut düzeyin üstünde ülkemiz <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz<br />

penceresinden getirilerin sağlanması için sektör temsilcileri ile birlikte sivil toplum<br />

örgütlerine de önemli görevler düşmektedir.<br />

Türk turizmi 1970’lerde dünya turizm pazarlarına açılarak 2000’lerde küresel<br />

piyasadan payını alma notasına gelmiş; 500 bin yatak seviyesini aşarak oluşan ulusal<br />

piyasada, gelişimi dizginlemek <strong>ve</strong> yönetmek üzere hazırlanan 2023 Turizm Stratejisi<br />

de 2007 başında resmen devreye girmiştir.<br />

Bugün erişilen konumda, mevcut gelişen destinasyonlarda oluşan yönetsel<br />

karmaşalar, yeni destinasyonların gelişim kararları <strong>ve</strong> düzenlerinde ortaya çıkan<br />

önemli tıkanıklıklar nedeni ile turizmin ana fonksiyonları olan yatırım-işletmepazarlama<br />

unsurları arasında gerekli piyasa uyum <strong>ve</strong> düzeninin sağlanması amacı,<br />

turizmde başarı için turizmin en önemli prensibi olan hizmetler zincirinin her<br />

halkasının sağlam <strong>ve</strong> uyumlu bir düzende işlemesi gerekliliğinden hareketle kurulan<br />

“Yerel <strong>ve</strong> Ulusal Konsey Modeli”nin 2013 yılı itibariyle birçok önemli hamleye imza<br />

atacağı öngörülmektedir.<br />

Bu şekilde oluşan bir mesleki STK örgütlenmesi ile mevcutta oluşan yapısal sorunlar<br />

ile doğrudan Türk turizminin ticari <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> hizmet kalitesine olumsuz etki<br />

yaratacak durumların ortadan kaldırılacağına inanılmaktadır.<br />

Özellikle Türk turizminde 2013 yılından itibaren etkilerini göreceğimiz, oluşan iç <strong>ve</strong><br />

dış rekabet ortamında <strong>ve</strong> hızlı değişim koşullarına uyum sağlanması zorunludur. Bu<br />

nedenle her yörede kurulacak çok yönlü hizmet <strong>ve</strong> uyumlu dayanışma düzenini<br />

sağlayan yerel <strong>ve</strong> ulusal konseyler ile turizm gibi çok sektörlü <strong>ve</strong> karmaşık bir<br />

mekanizmanın ‘merkezi yönetim’ prensipleri ile yönetilmesi, hem mevcut<br />

destinasyonların organizasyonu, hem de yenilerinin sağlıklı gelişimi için stratejide<br />

yeni örgütleme düzeni olarak geliştirilmesinde önemli faydalar sağlayacaktır.<br />

2023 Turizm Stratejisinde konseylerin teşkilat şeması prensipleri <strong>ve</strong>rilerek,<br />

konseylerin noktasal-il-ulusal ölçeklerde oluşturulması öngörülmüştür. Böylece tüm<br />

turistik belde <strong>ve</strong> ilçelerde, tüm yerel paydaşların aynı amaçla masada buluşup<br />

sürekli olarak turizmi geliştirici kararlar almaları <strong>ve</strong> yönetmeleri söz konusudur.<br />

Tüm noktasal konseylerde “İl Turizm Konseyleri”ni oluşturmaktadır. Böylece kamuözel<br />

diyalogu <strong>ve</strong> yönetişim prensipleri ile, çağdaş <strong>ve</strong> özgün bir demokratik yerel STK<br />

devreye girmektedir.<br />

86


Turizmde erişilen boyutlar <strong>ve</strong> beklenen<br />

gelişmeler itibariyle henüz ülkesel gelişim<br />

sıçramasının başlarında olduğumuzun<br />

bilincinde olan Odamız, <strong>İzmir</strong>’de turizm<br />

olanaklarının geliştirilmesi için başta<br />

kruvaziyer <strong>ve</strong> kongre turizmi olmak üzere,<br />

sağlık, termal, üçüncü yaş turizmi, spor<br />

turizmi, gastronomi turizmi ile kültür-sanattarih<br />

turizmi üzerinde araştırmalarını<br />

sürdürmekte <strong>ve</strong> destek <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>, ülkemizde birçok ilke imza attığı gibi ülkemizde ilk turizm hareketinin<br />

başladığı il olma unvanını da gururla taşımaktadır.<br />

Çağdaş <strong>ve</strong> konukse<strong>ve</strong>r yapısı ile <strong>İzmir</strong>, 1960’lı yıllarda başlattığı turizm hamleleri ile<br />

birçok ile örnek olmuş <strong>ve</strong> önemli başarılar elde etmiş ancak özellikle 1980 yılından<br />

sonra uygulanan <strong>ve</strong> Antalya ili ağırlıklı teşvik politikaları ile yakın bir zamana kadar<br />

kan kaybetmeye başlamıştır.<br />

Odamızın önderliğinde sektöre yönelik<br />

olarak, sektör temsilcileri <strong>ve</strong> yetkililerin<br />

de katıldığı çok sayıda toplantılar ile<br />

arama konferansları düzenlenmiş <strong>ve</strong><br />

<strong>İzmir</strong> turizminin sorunları bu<br />

toplantılarda teşhis edilmiştir.<br />

Kıyı turizmine dönük, deniz-güneşkum<br />

ağırlıklı kitle turizmi politikaları,<br />

“sürdürülebilir turizm”e hizmet<br />

etmekten uzaklaşmaya başladıkça,<br />

turizmde çeşitlendirme çalışmaları<br />

hızlanmış, belli başlı turizm türleri<br />

seçilerek maddi <strong>ve</strong> manevi alanda<br />

büyük fedakarlıklar gösterilmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> hinterlandındaki turizm arzı da dikkate alınarak kayak turizmine hizmet<br />

etmek üzere Bozdağ Kayak Merkezi; tarih kültür turizmine hizmet etmek üzere<br />

Kadifekale, Agora, Symrna gündeme gelmiş; alış<strong>ve</strong>riş turizmini hareketlendirmek<br />

üzere Tarihi Kemeraltı Çarşısı canlandırılmış; <strong>İzmir</strong>’e özgü hediyelik eşyalar<br />

geliştirilmiş; <strong>İzmir</strong> ulusal <strong>ve</strong> uluslararası fuarlarda profesyonel bir şekilde<br />

pazarlanmaya başlanmıştır.<br />

Bu noktada, <strong>İzmir</strong>’e gelen turist sayısı, Eylül ayında 2009 yılında 132.829, 2010’da<br />

154.633, 2011’de 181.590, 2012 yılında ise 193.232 kişi olarak gerçekleşmiştir.<br />

87


2012 yılı Eylül ayında havayolu girişlerinde bir önceki yıla göre %5,21, denizyolu<br />

girişlerinde ise %8,28 oranında artış sağlanmıştır. (Toplam 193.232 turistin 116.103’ü<br />

hava, 77.129’u ise denizyolu ile <strong>İzmir</strong>’e gelmiştir.)<br />

İlk 9 aylık dönem itibariyle <strong>İzmir</strong>’e gelen turist sayıları ise sırasıyla;<br />

2010 yılında 961.409,<br />

2011 yılında 1.153.295<br />

2012 yılında ise 1.148.673 kişidir.<br />

Sonuç olarak; yukarıda belirtilen <strong>İzmir</strong>’e ait rakamların arttırılması için, <strong>İzmir</strong>’e taze<br />

kan pompalayacak yeni turizm projelerine ihtiyaç vardır.<br />

<strong>İzmir</strong> turizmini geliştirmeye yönelik çabalar kapsamında başrol kurvaziyer<br />

turizminin olmuştur.<br />

Odamızın da yoğun çabaları <strong>ve</strong> ayakbastı ücretlerinin üstlenilmesi ile birlikte,<br />

kruvaziyer turizminde sıfır noktasından başlayıp dünyadaki önemli kruvaziyer<br />

limanları arasında yıldızlaşmış, ülkemiz genelinde kruvaziyer turizmindeki payımız,<br />

Dikili <strong>ve</strong> Çeşme limanları da dahil olmak üzere, 2003 yılında %3,4’ten 2012 yılının ilk<br />

8 ayında %27,99’a yükselmiştir.<br />

Özellikle son yıllarda <strong>İzmir</strong> turistinin profili değişmiş, <strong>İzmir</strong>’e (aslında <strong>İzmir</strong><br />

çevresine) deniz-güneş-kum turizmi için gelip havaalanından <strong>İzmir</strong> merkeze hiç<br />

uğramadan sahili olan ilçelere yönelen turist profiline, kruvaziyer gemiler ile gelen,<br />

alış<strong>ve</strong>riş için gelen, kongre <strong>ve</strong> toplantılar için gelen, sağlık hizmeti almak için gelen<br />

turistler eklenmiş <strong>ve</strong> uzun bir süre kan kaybeden <strong>İzmir</strong>; 2008 yılında ilk kez 1 milyon<br />

turisti görmüştür.<br />

Mevcut durumda 40.000 civarında olan yatak kapasitesinin 100.000’e çıkarıldığı <strong>ve</strong><br />

kruvaziyer turizmi örneğinde olduğu gibi alternatif alanlarda turizm faaliyetleri<br />

yaratıldığı takdirde, <strong>İzmir</strong>’de turizmin büyük sıçrama yapacağı <strong>ve</strong> turist sayısının<br />

kısa sürede birkaç milyona çıkacağı düşünülmektedir.<br />

Sonuç olarak, sürdürülebilir turizm kavramına uygun olarak ülkemiz turizmi<br />

yanında <strong>İzmir</strong>’in daha fazla turizm geliri elde edilebilmesi için;<br />

<strong>İzmir</strong> turizminin çeşitlendirilerek 12 aya yayılmasının sadece kruvaziyer<br />

turizmi için değil, diğer turizm çeşitlerinde de oluşturulması,<br />

<strong>İzmir</strong> turizmini sosyal medya ilişkisi ile ele alarak yeni dünyada yeni<br />

trendlerin neler olduğu, klasik turist-destinasyon ilişkisinin kırılması ile <strong>İzmir</strong><br />

için dinamik tanıtım faaliyetlerinin oluşturulması,<br />

Kitle turizmi (Deniz-Güneş-Kum) için gelen orta halli turistlere ek olarak<br />

yüksek gelir gruplu turistlerin getirilmesine yönelik projelerin hazırlanması <strong>ve</strong><br />

hayata geçirilmesi,<br />

88


<strong>İzmir</strong> için butik turizm türleri (kongre, sağlık, üçüncü yaş, engelli, kruvaziyer,<br />

gastronomi, spor <strong>ve</strong> kış turizmi) konularında çalışmalar yapılması,<br />

“Her şey Dahil” sistemi ile gelen turistlerin otellere kapatılmaması,<br />

Turizm arzının doğru hedef ülkelerde pazarlanmasına ağırlık <strong>ve</strong>rilmesi,<br />

<strong>İzmir</strong>’de Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığınca yapılan turizm amaçlı tahsislerin<br />

arttırılması,<br />

Kültür, sanat, eğlence <strong>ve</strong> gösteri mekanları; akvaryum, su sporları, su <strong>ve</strong> ışık<br />

oyunları, butik otel, kafeterya, rekreasyon <strong>ve</strong> seyir alanları, marina, yat fuarı<br />

vb. fonksiyonlarını bünyesinde barındıracak Pasaport Limanı Dalgakıran<br />

Projesi’nin hayata geçirilmesi,<br />

Türk Dili <strong>ve</strong> Yunan Dilinin Ege’nin iki yakasında yaygınlaştırılmasına ilişkin<br />

çalışmalar yapılması,<br />

Türkiye <strong>ve</strong> Yunanistan arasındaki kültürel hareketliliğin arttırılması için Türk<br />

<strong>ve</strong> Yunan turizm firmalarınca Midilli, Sakız, Samos, Rodos-Ayvalık, Bodrum,<br />

Kuşadası, Marmaris <strong>ve</strong> Çeşme gibi destinasyon merkezlerini kapsayan ortak<br />

turizm paketleri <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya turlar düzenlenmesi,<br />

<strong>İzmir</strong>’e daha fazla uluslararası etkinliğin, büyük fuar <strong>ve</strong> kongre<br />

organizasyonlarının getirilmesi,<br />

Kentimize uluslararası nitelikte bir kongre merkezi <strong>ve</strong> mega müze<br />

kazandırılması,<br />

Kruvaziyer gemilere en iyi şekilde hizmet <strong>ve</strong>rmek üzere <strong>İzmir</strong> Alsancak<br />

Kruvaziyer Limanı’nın en kısa sürede ihale edilmesi,<br />

<strong>İzmir</strong>’de turizmin yeniden yapılandırılması için Turizm Master Planı<br />

hazırlanması <strong>ve</strong> yürürlüğe konulması,<br />

gerekmektedir.<br />

2.5. Enerji<br />

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile enerji tüketimi doğru orantılıdır. Günümüzde<br />

insanlığın tüketmekte olduğu enerji kaynaklarının büyük bir kısmı fosil<br />

kaynaklardan, geri kalan kısmı ise nükleer <strong>ve</strong> yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

oluşmaktadır. Bilindiği üzere fosil kaynakların gerek çevreye gerekse de insan<br />

sağlığına oldukça olumsuz etkileri bulunmaktadır.<br />

Sanayileşme süreci ile birlikte bu kaynakların kullanımı hızla artmış olsa da bugün<br />

gelinen noktada bu kaynakların çok önemli zararlar <strong>ve</strong>rdiği <strong>ve</strong> bunun önüne<br />

geçilmesi gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bunun yerine artık yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarının kullanımının arttırılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.<br />

Günümüzde hava, su, toprak kirliliği, bitki örtüsü <strong>ve</strong> hayvanların yok olması vb. çok<br />

ciddi boyutlara ulaşan çevre sorunları <strong>ve</strong> buna bağlı olarak bu sorunlardan etkilenen<br />

insanların gelecek kaygısı ile birlikte çevrenin korunmasına yönelik hassasiyetler<br />

giderek artmaktadır.<br />

89


Ayrıca fosil kaynakların yol açtığı<br />

dışa bağımlılık, yüksek ithalat<br />

giderleri <strong>ve</strong> buna bağlı olarak oluşan<br />

yüksek cari açıklar, sınırlı fosil yakıt<br />

rezervleri gibi sorunlar dünya<br />

üzerinde enerji kaynak tercihinde<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarına<br />

yönelmeyi beraberinde getirmiştir.<br />

Fosil yakıtlar yoluyla enerji<br />

üretiminin neden olduğu ulusal <strong>ve</strong><br />

uluslararası çevre sorunları <strong>ve</strong><br />

bunların bertaraf edilmesi amacıyla<br />

alınması muhtemel önlemlerin<br />

maliyetlerinin de oldukça yüksek<br />

olması, enerjide kullanım <strong>ve</strong>rimliliği<br />

<strong>ve</strong> yenilenebilir enerji üretimi<br />

arayışlarına da zemin hazırlamıştır.<br />

Dünya genelindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının dünya enerji tüketiminin<br />

tamamını karşılayacak büyüklükte olduğu belirtilmektedir. Ancak günümüzde bu<br />

potansiyelin %10 gibi oldukça küçük bir kısmı kullanılmaktadır.<br />

Önümüzdeki süreçte dünyanın önde gelen ülkelerinin enerji ihtiyaçlarının büyük bir<br />

<strong>bölüm</strong>ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılaması hedeflenmektedir.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin temel nedenlerine bakılacak olursa, ilk<br />

olarak çevre <strong>ve</strong> insan sağlığı akla gelmekle birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının<br />

arz gü<strong>ve</strong>nliği boyutu <strong>ve</strong> sosyal <strong>ve</strong> ekonomik etkileri de önem taşımaktadır.<br />

Yenilenebilir enerji kaynakları, yerli kaynaklara dayalı üretimi arttırmaktadır. Fosil<br />

kaynakların kullanımı nedeniyle çevreye <strong>ve</strong> insan sağlığına <strong>ve</strong>rilen zararlara bağlı<br />

olarak ortaya çıkan toplumsal maliyetlerin enerji maliyetlerine yansıtılması ülkelere<br />

ciddi bir yük getirmektedir.<br />

Enerjide dışa bağımlılığın azalması da yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının<br />

arttırılması yoluyla mümkündür.<br />

Ayrıca söz konusu kaynakların istihdam yaratmasının da ekonomiye olumlu<br />

yansımaları olacaktır. Bu anlamda yenilenebilir enerji kaynaklarının sosyal<br />

etkilerinden de bahsedilebilir.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarının, ekonomik <strong>ve</strong> sosyal açıdan gelişmemiş, sanayinin<br />

geri kaldığı coğrafi bölgelerde de uygulanma potansiyeline sahip olması nedeniyle<br />

bölgesel kalkınmada önemli bir rolü bulunaktadır.<br />

90


Tüm bu nedenlerle Türkiye’nin enerji kaynakları tercihinde de önemli değişiklikler<br />

meydana gelmiştir. Özellikle petrol <strong>ve</strong> doğalgazda dışa bağımlı olunması, enerjide<br />

dışa bağımlılıktan kaynaklanan yüksek cari açığın ekonominin kanayan yarası haline<br />

gelmesi, Türkiye’nin enerji politikalarında yenilenebilir enerji kaynaklarına geniş yer<br />

<strong>ve</strong>rilmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Halihazırda Türkiye, yenilenebilir enerji<br />

kaynakları açısından önemli bir potansiyele sahiptir.<br />

<strong>İzmir</strong> ise yenilenebilir enerji kaynakları bakımından öne çıkmaktadır. Güneş enerjisi,<br />

rüzgar <strong>ve</strong> jeotermal enerji kaynakları bölgede yüksek kullanım potansiyeline<br />

sahiptir.<br />

Jeotermal kaynağın bulunduğu bu bölgelere yapılacak olan turistik tesisler yoluyla<br />

bu kaynakların turizm yoluyla değerlendirilmesi söz konusu olacaktır. Yine sağlık<br />

turizmi açısından birçok ilçede önemli potansiyeller bulunmaktadır. Rüzgar enerjisi<br />

konusunda da <strong>İzmir</strong>, Türkiye’nin rüzgar akımının en fazla olduğu <strong>ve</strong> kullanılmaya<br />

en el<strong>ve</strong>rişli bölgesidir. <strong>İzmir</strong>’de çok sayıda rüzgar çiftliği kurulması mümkün<br />

görülmektedir.<br />

Çevre iller arasındaki <strong>ve</strong> Türkiye içindeki konumuna bakıldığında, <strong>İzmir</strong>’in bir<br />

yenilenebilir enerji merkezi olma konusundaki potansiyelinin değerlendirilmesi<br />

önem taşımaktadır.<br />

Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyeli Atlası’na göre rüzgar enerjisini kullanarak<br />

elektrik üretebilecek yerler içinde <strong>İzmir</strong>, potansiyeli en yüksek olan illerden biridir.<br />

REPA'ya göre en şiddetli yıllık rüzgar hızı ortalamaları Türkiye'nin batı kıyıları,<br />

Marmara Denizi çevresi <strong>ve</strong> Antakya civarında görülmektedir.<br />

Bu doğrultuda Ege Bölgesi, Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelinin önemli bir<br />

<strong>bölüm</strong>ünü elinde tutmaktadır. <strong>İzmir</strong>, rüzgar enerjisi potansiyeli açısından Türkiye<br />

sıralamasında üçüncü sırada yer almaktadır.<br />

Güneş enerjisinin durumuna bakıldığında; <strong>İzmir</strong> iline gelen güneş enerjisinin<br />

Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu söylemek mümkündür.<br />

<strong>İzmir</strong> iline yıllık toplam 1.680 kWh/m²yıl 2.816 saat güneş enerjisi gelmektedir. Bu<br />

rakamlar günde ortalama 4,6 kWh/m²yıl <strong>ve</strong> 7,7 saat güneşlenme süresine karşılık<br />

gelmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong> ili için, güneş enerjisinin kullanımıyla ilgili çalışmalar sadece proje bazında<br />

yapılmış olup genel bir potansiyel çalışma bulunmamaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> ilinde güneş ışınları şiddetinin saatlik ortalama değerinin yıllık ortalaması 0,37<br />

(cal/cm 2 /dk), günlük kalori toplamının yıllık ortalaması 289,78 (cal/cm 2 /gün), en<br />

yüksek yıllık ortalama değeri 1,31 (cal/cm 2 /dk)'dır. Ayrıca <strong>İzmir</strong> ili yılda ortalama<br />

300 gün güneş almaktadır.<br />

91


<strong>İzmir</strong>’de jeotermal saha olan ilçelerin tümünde sağlık turizmi için önemli bir<br />

potansiyel varken mevcut kullanım özellikle Balçova, Çeşme <strong>ve</strong> Dikili ilçelerinde<br />

yoğunlaşmıştır. Birden çok kullanım alanına imkan sağlayan sıcaklıklarda kaynağa<br />

sahip olan Seferihisar <strong>ve</strong> Dikili gibi ilçelerde kaynağın entegre kullanımına yönelik<br />

projelerin geliştirilmesi oldukça önem taşımaktadır.<br />

Konut ısıtma için yaklaşık olarak 212.000 konut eşdeğeri potansiyel varken sahip<br />

olduğu konut potansiyelinin yalnızca %11’inin kullanıldığı, 19.000 dönümlük sera<br />

ısıtması potansiyelinin ise yalnızca % 3'ünün kullanıldığı bilinmektedir.<br />

Bölgede bulunan jeotermal kaynak<br />

sıcaklıklarındaki çeşitlilik, kullanım<br />

alanının genişlemesine olanak<br />

<strong>ve</strong>rmektedir. Seferihisar (35 MWe), Dikili<br />

(30 MWe) <strong>ve</strong> Balçova'da (5 MWe), elektrik<br />

üretimine olanak <strong>ve</strong>ren sıcaklıklarda<br />

potansiyel bulunmaktadır. Konut ısıtması<br />

için potansiyeli yüksek olan ilçeler <strong>ve</strong><br />

yatırım alanları olarak Balçova, Narlıdere,<br />

Seferihisar, Aliağa, Bergama, Çeşme <strong>ve</strong><br />

Dikili gösterilmektedir.<br />

Balçova’da 306,9 MWt kurulu kapasite olup 34.100 konut eşdeğeridir. Yine<br />

Bergama’da 4,05 MWt kurulu kapasite olup 450 konut eşdeğeridir. Dikili’de ise 22,50<br />

MWt kurulu güç olup 2.500 konut eşdeğeridir. Sera ısıtması için potansiyeli yüksek<br />

olan ilçeler ise; Seferihisar, Bayındır <strong>ve</strong> Dikili’dir. Sera ısıtması için Dikili-<strong>İzmir</strong>’de<br />

880 dekar alan üzerinde 117,60 MWt tahmini gücünde, Balçova-<strong>İzmir</strong>’de ise 17 dekar<br />

alan üzerinde 3,33 MW tahmini gücünde potansiyel olduğu belirtilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de TÜBİTAK – MAM tarafından <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi ortaklığı ile<br />

kurulan küçük <strong>ve</strong> büyükbaş hayvan atıkları ile park <strong>ve</strong> bahçe atıklarından üretim<br />

yapan 330 kW’lık biyogaz tesisi 2011 yılı itibariyle hizmete alınmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in topraklarının % 28,5'ini tarım alanları oluşturmaktadır. Aynı zamanda Ege<br />

Bölgesi’nde yapılan toplam tarım içindeki payı % 13’tür.<br />

Hayvancılık faaliyetleri kapsamında değerlendirildiğinde, <strong>İzmir</strong>’de hayvancılık<br />

faaliyetlerinden biokütle enerjisi üretilmesine yönelik toplam ısıl kapasitesi 3.656.825<br />

GJ/yıl’dır.<br />

Deniz kökenli enerjinin durumuna bakıldığında; Ege Denizi <strong>ve</strong> Akdeniz üzerindeki<br />

rüzgar potansiyeli 4-17 kW/m’lik yıllık ortalama dalga gücünde bir yoğunlaşmaya<br />

neden olmaktadır. Bu doğrultuda; dalga enerjisinden yararlanmak için en uygun yer,<br />

<strong>İzmir</strong>-Antalya arasına denk gelen denizlerdir.<br />

92


Genel bir değerlendirme yapıldığında <strong>İzmir</strong>, Türkiye’nin yenilenebilir enerji<br />

pastasında oldukça büyük bir paya sahip olup öncü <strong>ve</strong> üstün konumdadır. Rüzgar<br />

enerjisi açısından başta Çeşme olmak üzere, Aliağa, Urla, Karaburun ilçelerinde,<br />

jeotermal açısından Seferihisar, Balçova, Dikili ilçelerinde, biokütle açısından Ödemiş<br />

ilçesi başta olmak üzere önemli oranda yatırım imkanları bulunmaktadır.<br />

Ancak hem Türkiye’nin hem <strong>İzmir</strong>’in yenilenebilir enerji potansiyelinin etkin bir<br />

şekilde kullanılamadığı görülmektedir. Bu doğrultuda; yenilenebilir enerji<br />

sektörünün <strong>İzmir</strong>’de gelişmesi için çalışmalar yapılmalı, yenilenebilir enerji<br />

sektöründe yapılan yatırımlar arttırılmalıdır. Ayrıca gerekli altyapının sağlanması <strong>ve</strong><br />

sektöre yönelik teşviklerin arttırılması da önem taşımaktadır.<br />

Türkiye’nin enerji arzı gü<strong>ve</strong>nliğini sağlamak, dışa bağımlılığını azaltmak <strong>ve</strong> çevre ile<br />

uyumlu, sürdürülebilir kalkınma ekseninde dönüşümünü sağlamak hedefleri<br />

doğrultusunda; gelecekteki enerji gereksinimini karşılayabilmek <strong>ve</strong> enerji<br />

krizlerinden korunabilmek için enerji sektöründe rasyonel politikaları uygulamaya<br />

gereksinimi vardır.<br />

Yenilenebilir enerji kaynakları sınırsız <strong>ve</strong> bedava olmakla birlikte; söz konusu<br />

kaynakları elektrik, ısıtma vb. teknolojisine dönüştürecek ekipmanlar oldukça<br />

yüksek maliyetli olup Türkiye’de bu ekipmanların üretilmesine yönelik teknoloji <strong>ve</strong><br />

Ar-Ge çalışmaları henüz istenilen boyuta ulaşamamıştır. Yüksek maliyetlere bağlı<br />

olarak büyük yatırımlar gerektirmesi nedeniyle yenilenebilir enerji sektörünün<br />

nabzının büyük şirketler tarafından tutulduğu görülmektedir. Bir ülkede büyük<br />

yatırımcılar kadar KOBİ’lerin de gelişmesi ekonomik kalkınma açısından önemlidir.<br />

Bu doğrultuda, yenilenebilir enerji yatırımları yapmayı planlayan KOBİ’lere yönelik<br />

finansman desteği <strong>ve</strong> teşvik mekanizmalarının arttırılması gerekmektedir.<br />

Yanı sıra KOBİ’lerin birleşmesi hususu daha güçlü bir mali yapıya sahip olmak,<br />

ölçek <strong>ve</strong>rimliliğini sağlamak, rekabet ortamına uyum kapasitelerini güçlendirmek,<br />

istihdam düzeyini arttırmak açısından önem taşımaktadır. Bu doğrultuda<br />

yenilenebilir enerji sektöründe yatırım yapmayı düşünen KOBİ’lerin birleşme<br />

işlemlerinin çeşitli <strong>ve</strong>rgi muafiyet <strong>ve</strong> teşvikleri ile desteklenmesi hükümet tarafından<br />

dikkate alınmalıdır.<br />

ABD’nin önde gelen finansman kuruluşlarından olan “Federal National Mortgage<br />

Association” ya da kısaltılmış ismiyle Fannie Mae (FNMA) <strong>ve</strong> “Federal Home Loan<br />

Mortgage Corporation” ya da kısaltılmış ismiyle Freddie Mac başta olmak üzere<br />

ABD’de U.S. Department of Agriculture, U.S. Department of Energy, U.S.<br />

Department of Housing and Urban De<strong>ve</strong>lopment, U.S. Department of Veterans<br />

Affair, U.S. Environmental Protection Agency, U.S. Small Business Administration<br />

gibi kuruluşlar özellikle güneş enerjisi alanında ABD’nin dünyanın ilk 10 ülkesi<br />

arasında yer almasına da bağlı olarak önemli finans desteği <strong>ve</strong>rmektedirler.<br />

93


Fannie Mae <strong>ve</strong> Freddie Mac, ABD hükümetinin küresel krizden çıkış yolları aradığı<br />

bir ortamda ortaya koyduğu “kurtarma paketi” kapsamında yer alan yenilenebilir<br />

enerji yatırımlarının teşvik edilmesi politikası ile de uyumlu bir şekilde küresel<br />

krizden çıkış sürecinde kendilerine önemli bir misyon edinmişlerdir.<br />

Fannie Mae tarafından <strong>ve</strong>rilen finans<br />

desteğine bakılacak olursa enerji <strong>ve</strong>rimliliğini<br />

arttırma, güneş, su <strong>ve</strong> yerden ısıtma sistemleri,<br />

fotovoltaik sistemler için 15.000 dolara kadar,<br />

10 yıl süreye kadar uzayabilen, genelde piyasa<br />

ortalamasının altında bir faiz oranı ile finansal<br />

destek <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Freddie Mac tarafından <strong>ve</strong>rilen finans<br />

desteğine bakılacak olursa yine fotovoltaik<br />

sistemler, güneş sistemleri <strong>ve</strong> enerji<br />

<strong>ve</strong>rimliliğini %10’un üzerinde arttırma<br />

kapsamında; 240.000 dolara kadar 10, 20 ya da<br />

30 yıllık süreler için sabit faizli mortgage<br />

kredileri sağlanmaktadır.<br />

Her iki kuruluş tarafından <strong>ve</strong>rilen kredilerin en önemli ortak özelliği ise yenilenebilir<br />

enerji yatırımlarına tekil bazda finansman desteği <strong>ve</strong>rilmesidir.<br />

Ayrıca U.S. Small Business Administration tarafından küçük işletmelere yönelik<br />

olarak <strong>ve</strong>rilen finansman desteğinin KOBİ’ler açısından oldukça önemli olduğunu<br />

söylemek mümkündür. Söz konusu destek kapsamında enerji <strong>ve</strong>rimliliğini arttırma,<br />

fotovoltaik, güneş enerjisi <strong>ve</strong> diğer yenilenebilir enerji sistemlerine yönelik olarak<br />

100.000 dolara kadar olan yatırımların %80’ini karşılamayı, 100.000 doların<br />

üzerindeki yatırımlarda da çeşitli destekler sunmayı içermektedir.<br />

Yenilenebilir enerji yatırımlarının ilk kurulumu yüksek maliyetlere ulaşmaktadır. Bu<br />

doğrultuda yenilenebilir enerji sektöründe gerçekleşen yatırımların yüksek<br />

maliyetlere bağlı olarak büyük firmaların tekelinde olduğu görülmektedir.<br />

Yenilenebilir enerji yatırımlarının KOBİ’ler tarafından da rahatlıkla yapılmasının<br />

sağlanması, bu doğrultuda KOBİ’lerin desteklenmesi ekonomik kalkınmanın<br />

başarıya ulaşması açısından önem taşımaktadır.<br />

Türkiye’deki duruma bakıldığında; Fannie Mae <strong>ve</strong> Freddie Mac gibi ipotek<br />

finansman kuruluşlarının finans desteği <strong>ve</strong>rebileceğine yönelik düzenleme Sermaye<br />

Piyasası Kanunu’nun 39. maddesinde yer almaktadır.<br />

Bu doğrultuda, <strong>İzmir</strong>’in potansiyelinin oldukça yüksek olduğu rüzgar, güneş <strong>ve</strong><br />

jeotermal enerji kaynakları dikkate alınarak yenilenebilir enerjinin kullanımının<br />

ipotek finansman kuruluşları aracılığıyla desteklenerek önünün açılması da bölgesel<br />

kalkınmada önemli bir rol oynayacaktır.<br />

94


Ayrıca Küçük <strong>ve</strong> Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme <strong>ve</strong> Destekleme İdaresi Başkanlığı<br />

(KOSGEB) tarafından da KOBİ’lere yönelik olarak yenilenebilir enerji yatırımlarının<br />

teşvik edilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.<br />

Küresel krizden çıkış yollarını yenilenebilir enerji yatırımlarının önünün açılmasında<br />

<strong>ve</strong> bu sayede yerli kaynaklara dayalı enerji talebini karşılama hedefindeki dünyanın<br />

en büyük ekonomisi olan ABD, günümüzde <strong>İzmir</strong>’in yenilenebilir enerji potansiyeli<br />

göz önünde tutulduğunda önemli bir ışık tutmaktadır.<br />

Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının henüz istenilen düzeye ulaşmamış<br />

olmasının en önemli nedeni fosil yakıtlar üzerine kurulu bir piyasanın var olmasıdır.<br />

Ayrıca yetersiz teşvikler, Ar-Ge çalışmalarının yetersiz kalması, yenilenebilir enerji<br />

teknolojilerinin beklenen hızda gelişememesi, maliyetlerin fazla olması nedeniyle<br />

altyapıya yeterince önem <strong>ve</strong>rilmemesi <strong>ve</strong> elektrik dağıtım şirketlerinin birbirinden<br />

bağımsız çalışmasına bağlı olarak sistemin tamamını hedefleyen bir politika ortaya<br />

konmaması gibi nedenler de etkilidir.<br />

Elektrik dağıtım sektöründe hızla gerçekleşen özelleştirmelerin yanı sıra<br />

üni<strong>ve</strong>rsitelerin de sürece dahil olması önem taşımaktadır. Bütün elektrik şebekesi<br />

teçhizatları üreten firmalarla, dağıtım şirketlerinin <strong>ve</strong> elektrik üretim firmalarının<br />

ortaklığında örnek bir dağıtım şebekesi uygulaması yapılması, elde edilen<br />

sonuçların tüm dağıtım şirketlerinde aynı standartta uygulanması mevcut<br />

problemlerin çözümü açısından önem taşımaktadır.<br />

Türkiye’de yenilenebilir enerjiye yönelik mevzuat oldukça geniş olmakla birlikte<br />

düzenlemelerin güçlendirilmesi gerekmektedir.<br />

2.6. Sağlık<br />

95<br />

Günümüz dünyasında sağlık sektörü<br />

önemli bir gelişmişlik göstergesi<br />

haline gelmiş olup ülkemizde olduğu<br />

gibi bütün gelişmekte olan ülkelerde<br />

kalkınmışlık düzeyini ölçmede<br />

kullanılmaktadır.<br />

Ülkemizde 2003 yılından bu yana<br />

uygulanmakta olan Sağlıkta<br />

Dönüşüm Programı’nın da etkisi ile<br />

sağlık sektöründe planlama, yatırım,<br />

yönetme <strong>ve</strong> denetleme aşamalarında<br />

çok sayıda değişiklik meydana<br />

gelmiştir. Değişiklikler ile kamu <strong>ve</strong><br />

özel sağlık hizmetlerinin daha etkin<br />

<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli şekilde yürütülmesi<br />

amaçlanmaktadır.


Kişisel bazda ortalama ömrün uzaması; kişinin sağlıklı beslenmesine, spor<br />

yapmasına <strong>ve</strong> uygun tedavileri uygun zamanlarda almasına bağlıdır. Özellikle<br />

Avrupa’da sosyal gü<strong>ve</strong>ncesi olan <strong>ve</strong> kaliteli sağlık hizmeti talep eden yaşlı nüfusun<br />

sayısının artması, hükümetlerinin dışarıdan sağlık hizmeti alarak maliyetlerini<br />

düşürme çabaları ülkemizi yabancı hastalar için de sağlık hizmetinin alınabileceği<br />

etkin pazarlardan birisi haline getirmiştir.<br />

2012 yılında bütçesi 14 milyar 358 milyon dolar olarak belirlenen Sağlık Bakanlığı<br />

ülkemizde herkesin eşit sağlık hizmetine eş zamanlarda ulaşabilmesi adına 2 Kasım<br />

2011 tarihli <strong>ve</strong> 663 sayılı Sağlık Bakanlığı <strong>ve</strong> Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat <strong>ve</strong><br />

Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile “Bakanlık Teşkilatı <strong>ve</strong><br />

Bağlı Kuruluşların Yeniden Yapılandırılması” sürecini başlatmıştır.<br />

Kamu <strong>ve</strong> özel sağlık hizmetlerinin etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde yürütülmesi için icracı<br />

birimlerle, politika yapan <strong>ve</strong> düzenleyen birimler ayrıştırılmıştır. Yeni birimler<br />

kurularak taşra teşkilatı yeniden yapılandırılmış, hastanelerin <strong>ve</strong> benzeri sağlık<br />

kuruluşlarının maliyet <strong>ve</strong> etkinlik açısından da yönetilebilmesi için “Kamu Hastane<br />

Birlikleri” kurulmuştur.<br />

Ülkemiz Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi<br />

2011 Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre 74 milyon 274 bin 269 kişi olup nüfusun<br />

%50,2’sini erkek, %49,8’ini ise kadınlar oluşturmaktadır.<br />

Kişi başına milli gelirin 15.392 dolar<br />

olduğu ülkemizde; 2011 yılı<br />

<strong>ve</strong>rilerine göre kişi başına kamu <strong>ve</strong><br />

özel sağlık harcaması Türkiye’de<br />

toplam 846 dolardır. Kişi başına<br />

cepten yapılan sağlık harcaması<br />

miktarı da ortalama 147 dolar olup<br />

bu rakam OECD ülkelerinde 529<br />

dolar olarak gerçekleşmektedir.<br />

Ülkemizde yıllık nüfus artış hızı<br />

binde 13, kaba doğum hızı binde<br />

17,5, toplam doğurganlık hızı binde<br />

2,1, kaba ölüm hızı binde 6,3’tür.<br />

Doğumda beklenen yaşam süresi<br />

kadınlarda 76,8, erkeklerde ortalama<br />

74,3’tür.<br />

96


Sağlık Bakanlığı’na bağlı 843, üni<strong>ve</strong>rsitelere bağlı 62, özel 489 <strong>ve</strong> diğer kalemlerde 45<br />

olmak üzere toplam 1.439 hastane bulunmaktadır. Hasta yatağı sayısı ise 199.950’ye<br />

ulaşmış olup bu yataklardaki doluluk oranı ortalama %64’ler civarındadır <strong>ve</strong> yatan<br />

hastaların hastanelerde ortalama kalış süresi 4 gündür. Aile hekimliği birimi başına<br />

düşen nüfus sayısı ise 3.652’dir. Ülkemizde toplam 7.200 ambulans ile 17 adet de<br />

helikopter ambulans bulunmaktadır.<br />

Toplam hekim sayısının 123.447 olduğu ülkemizde bu hekimlerin 63.563’ü uzman<br />

doktor, 38.818’i pratisyen doktor, 21.066’sı asistan doktordur. Ülkemizde 21.432 diş<br />

hekimi, 26.506 eczacı, 94.443 sağlık memuru, 114.772 hemşire, 50.343 ebe görev<br />

yapmaktadır.<br />

Son yirmi yılda dünyada da sağlık<br />

sistemlerinde önemli değişiklikler<br />

meydana gelmiştir.<br />

Kaliteli sağlık hizmeti <strong>ve</strong>rme <strong>ve</strong> alma<br />

yönündeki talep değiştikçe kamu<br />

hastanelerinde olduğu gibi özel<br />

hastanelerde <strong>ve</strong> kamu <strong>ve</strong> özel<br />

hastanelere mal <strong>ve</strong> hizmet sunumunda<br />

bulunan tıbbi malzeme satışı yapan<br />

firmalarda da birçok değişiklik<br />

gündeme gelmiş, bu kurumların rolleri<br />

değişmiştir.<br />

Hastaneler, uzun süreli yatan hasta talep etmek yerine, ileri düzeyde özellik arz eden<br />

teşhis <strong>ve</strong> tedavi hizmetlerinin <strong>ve</strong>rildiği kurumlar haline gelmiş; tıbbi malzeme<br />

kurumları da dahil olmak üzere sağlık hizmeti <strong>ve</strong>ren kurumların kümelenmesi<br />

gereği doğmuştur.<br />

Değişen dünyaya ayak uydurabilmek ancak teknolojik değişime adapte olmak,<br />

uluslararası kalite standartlarına uygun faaliyetlerde bulunmak <strong>ve</strong> kurumsallaşmak<br />

ile mümkün olabilmektedir. Yaşamakta olduğumuz süreçte de özellikle belli<br />

standartlardaki sağlık kuruluşlarına yalnızca yerli değil yabancı hastaların da<br />

yöneldiği, gelir üretmek adına bu tür sağlık kuruluşlarının birleştiği <strong>ve</strong>ya büyük<br />

sağlık kuruluşlarının diğer sağlık kuruluşlarını satın aldığı gözlenmektedir.<br />

Tüm bu tespitlerin ışığında;<br />

Sağlık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin finansal açıdan sağlam şirketler<br />

haline gelmeleri gerekmektedir.<br />

Ayakta <strong>ve</strong>ya yataklı tedavi hizmeti <strong>ve</strong>ren kuruluşların (Hastane, poliklinik<br />

vb.) dünya standartlarında inşa edilmeleri, bilişim <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik sistemleri<br />

açısından tam donanımlı olmaları büyük önem taşımaktadır.<br />

97


Sağlık sektörünün geleceğin yatırım sektörü olduğu düşüncesinden hareketle<br />

tıp dünyasındaki en son değişiklikleri yakından takip edebilecek kaliteli<br />

personelin yetiştirilmesine yönelik eğitim kurumları yaygınlaştırılmalı, hasta<br />

takibi kalite standartlarına uygun olmalıdır.<br />

2.7. Eğitim<br />

Günümüz küresel rekabet ortamında bilgi <strong>ve</strong> bilgi<br />

teknolojileri giderek önem kazanmaktadır. Bilgiye<br />

ulaşmak ise eğitim ile mümkündür. Bireylerin<br />

eğitimi, bilimsel <strong>ve</strong> teknolojik yeniliklerin hız<br />

kazanmasında da önemli bir rol oynamaktadır.<br />

Bu nedenle, gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler<br />

arasındaki en önemli farklardan birisi, her yönden<br />

yetişmiş insan gücüdür. Nitelikli insan gücü<br />

yetiştirilmesinin ekonomik kalkınmaya büyük<br />

katkılarda bulunduğu bir gerçektir. Çünkü eğitim,<br />

insan gücünün <strong>ve</strong>rimliliğinin artmasını sağlayacak<br />

en önemli araçtır.<br />

Üretime katılan bireyin sahip olduğu bilgi, beceri, deneyim <strong>ve</strong> dinamizm olarak ifade<br />

edilen beşeri sermayenin temel bileşenlerinden olan eğitim, gelişme sürecinin en<br />

önemli kaynaklarından biridir.<br />

Eğitimin kalkınma sürecine olan katkısı, diğer faktörler gibi sadece ekonomik değil,<br />

sosyal <strong>ve</strong> kültürel alanlarda da görülmektedir.<br />

Günümüzde artık kalkınmanın sadece ekonomik büyüme olmadığı, ekonomik<br />

büyümenin yanında en az onun kadar önemli olan <strong>ve</strong> toplumsal kalkınmayı<br />

sağlayan, bireylerin çeşitli alanlardaki yapısal <strong>ve</strong> düşünsel değişimi olduğu<br />

bilinmektedir.<br />

Bireylerin bu yönde değişimini sağlayacak faktörün eğitim olduğu bilindiğinden,<br />

ülkelerin toplumsal kalkınmasında, eğitime son yıllarda büyük bir önem <strong>ve</strong>rilmeye<br />

başlanmıştır.<br />

Ancak, eğitimin farklı türlerinin ekonomik kalkınma üzerinde farklı etkileri<br />

bulunmaktadır. Örneğin genel eğitim, kalkınmanın başlangıç evrelerinde bir altyapı<br />

oluştururken, sanayileşmeye başlayan toplumlarda mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitimin önemi<br />

artmaktadır.<br />

Mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim ile genç insanların işe hazırlanması, yetişkinlerin<br />

becerilerini geliştirmesi <strong>ve</strong> ekonominin <strong>ve</strong> işgücü piyasasının ihtiyaçlarının<br />

karşılanması hedeflenmektedir.<br />

98


Mesleki <strong>ve</strong> teknik öğretimin esası, bireylere belli bir mesleğin temel bilgi <strong>ve</strong><br />

becerilerini kazandırmak <strong>ve</strong> belirli teknolojilerin kullanımını öğretmektir.<br />

Böylece bireyler hem daha çabuk meslek<br />

sahibi olarak işgücü piyasasına çıkacak,<br />

hem de işletmelerin ara eleman<br />

gereksinimleri karşılanmış olacaktır.<br />

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde<br />

nitelikli işgücünün yetiştirilmesi için<br />

mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitime ayrı bir önem<br />

<strong>ve</strong>rilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda,<br />

Türkiye’de son yıllarda mesleki <strong>ve</strong> teknik<br />

eğitime ağırlık <strong>ve</strong>rilmesi yönünde<br />

çabaların arttığı görülmektedir.<br />

Tablo 21: Genel <strong>ve</strong> Meslek Lisesi Öğrenci Sayılarının Toplam Ortaöğretim<br />

İçindeki Oranları<br />

Öğretim Yılı Mesleki(%) Genel(%)<br />

2005/2006 %36 %64<br />

2006/2007 %37 %63<br />

2007/2008 %39 %61<br />

2008/2009 %41 %59<br />

2009/2010 %43 %57<br />

2010/2011 %44 %56<br />

2011/2012 %44 %56<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />

Ancak bu çabalara rağmen, ülkemizde mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim gereken önemi<br />

görmemiş, tercih edilme oranı % 45’in üzerine çıkmamıştır.<br />

2011-2012 eğitim öğretim yılında ortaöğretim kurumlarında eğitim gören toplam<br />

4.756.286 öğrencinin % 56’sı genel liseleri, %44’ü ise meslek liselerini tercih<br />

etmişlerdir.<br />

İlimizde ise genel liselerde öğrenim görmeyi tercih eden öğrenci sayısı oranı %<br />

49’dur. Kalan %51, mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitimi tercih etmişlerdir.<br />

Oysa Avusturya’da mesleki eğitimi tercih eden öğrenci sayısının oranı % 70,<br />

Almanya’da ise % 60’ın üzerindedir.<br />

Bireyin hayatını sürdürebilmesi için seçeceği mesleğin isabetli olması, bireyin kendi<br />

ilgi <strong>ve</strong> yetenekleri ile işin gerektirdiği nitelikleri tanıması ile mümkündür. Bu<br />

kapsamda okullarda, bireye isabetli meslek seçimi yapabilmesi yönünde rehberlik<br />

hizmetleri <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

99


Ülkemizdeki mesleki yönlendirmenin bireylerin yeteneklerinden ziyade ailenin<br />

taleplerine göre yapıldığı göz önüne alındığında, öğrencilerle birlikte ailelerine de<br />

rehberlik hizmeti <strong>ve</strong>rilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.<br />

Örgün <strong>ve</strong> yaygın mesleki <strong>ve</strong> teknik<br />

eğitim kurumlarında uygulanan eğitim<br />

programları, bu programlarla<br />

yetiştirilen kalifiye işgücü ile işgücü<br />

piyasasının ihtiyaçları arasında nitelik<br />

<strong>ve</strong> nicelik yönünden bir uyumsuzluk<br />

görülmektedir.<br />

Bu nedenle, mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim<br />

kurumlarında uygulanan programlar,<br />

işgücü piyasasının ihtiyaçları <strong>ve</strong><br />

taleplerine göre yeniden<br />

yapılandırılmalıdır.<br />

Bu amaç doğrultusunda eğitim kurumları reel sektörü sürekli izlemeli, reel sektör de<br />

mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim programlarının yapılandırılmasında aktif rol oynamalıdır.<br />

Tüm eğitim kademelerinin iş dünyası ile bir araya gelerek; bölgesel işgücü talebinin<br />

karşılanması doğrultusunda ihtiyaç duyulan nitelikli <strong>ve</strong> kaliteli iş gücünün<br />

yetiştirilmesine yönelik ortak çalışma yapmaları gerekmektedir.<br />

Yoğun rekabet ortamında işgücü<br />

piyasasının ihtiyaç duyduğu işgücü<br />

profili sürekli değişiklik göstermektedir.<br />

Mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim kurumlarında<br />

uygulanan programlar, yaşanan işgücü<br />

profili değişimlerine hızla ayak<br />

uyduracak şekilde esnek bir yapıda<br />

olmalıdır.<br />

Ayrıca söz konusu programlar, bölgesel<br />

işgücü ihtiyaçlarına uygun olarak<br />

yapılandırılmalı, istihdam olanağı sınırlı<br />

olan alanlar için gereğinden fazla eleman<br />

yetiştirilmemelidir.<br />

İşgücü piyasasının işgücü talebi ekonomik <strong>ve</strong> teknolojik gelişmelere göre de<br />

değişiklik göstermektedir. Bu nedenle işgücü piyasasının işgücü talebi sürekli <strong>ve</strong><br />

düzenli olarak izlenmelidir.<br />

100


2011-2012 eğitim öğretim döneminde bir öğretmen başına ortalama 20 öğrenci<br />

düşmektedir. Mesleki <strong>ve</strong> teknik ortaöğretimde bu rakam 19 iken, genel<br />

ortaöğretimde 22’dir.<br />

İlimizde genel ortaöğretim kurumlarında öğretmen başına ortalama 15 öğrenci,<br />

mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim <strong>ve</strong>ren ortaöğretim kurumlarında ise 20’dir.<br />

Gelişmiş ülkelerde ise bu rakam 5 ila 10 arasında<br />

değişmektedir.<br />

Öğretmen başına düşen öğrenci rakamlarının yüksek<br />

olması, <strong>ve</strong>rilen eğitimin kalitesini olumsuz yönde<br />

etkilemektedir. Öğretmen başına düşen öğrenci<br />

sayısının azaltılması yönünde düzenlemeler<br />

yapılmalıdır.<br />

Örgün ile yaygın eğitim programlarını bütünleştirecek<br />

arada geçişin sağlanabileceği bir sistem<br />

geliştirilmelidir.<br />

Mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim pahalı bir eğitimdir. Mesleki<br />

<strong>ve</strong> teknik eğitim kurumlarının altyapı <strong>ve</strong> mesleki<br />

donanım yetersizlikleri bulunmaktadır. Ayrıca,<br />

mesleki eğitim kurumlarından teknolojinin durmak<br />

bilmeyen ilerlemesini takip etmeleri beklenmektedir.<br />

İşsizlik oranının yüksek olması <strong>ve</strong> eğitimli işgücünün işsiz kalması ülkemizin önemli<br />

sorunlarındandır. Bu nedenle, günümüz işgücü piyasalarının ihtiyaçları göz önüne<br />

alınarak öğrencilere teknik becerilerin kazandırılması gerekmektedir.<br />

Mesleki programlardaki öğretmen <strong>ve</strong> eğiticilerin bilgilerinin güncel olması <strong>ve</strong>rilen<br />

eğitimin kalitesi için son derece önemlidir. Bu sebeple, öğretmen <strong>ve</strong> eğiticilere güncel<br />

endüstri deneyimi kazandırılmalı, hizmet içi eğitimlerle de pekiştirilmelidir.<br />

İstihdam olanakları açısında dezavantajlı konumda bulunan işgücü piyasasındaki<br />

gençler, kadınlar, uzun süreli işsizler, göç edenler, yaşlılar, engelliler <strong>ve</strong> eski<br />

hükümlüler için bölgesel işgücü taleplerine uygun olarak mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim<br />

almaları sağlanmalıdır.<br />

Sürekli büyümeyi <strong>ve</strong> gelişmeyi hedefleyen ülkelerin en büyük yardımcısı eğitimdir.<br />

Bir diğer deyişle kalkınmanın yolu eğitimden geçmektedir.<br />

101


2.8. Bilişim<br />

Bilişim teknolojileri günümüzde gerek sosyal<br />

hayatımızı, gerek profesyonel hayatımızı önemli<br />

ölçüde etkilemektedir.<br />

Bilişim teknolojilerinin yaygın <strong>ve</strong> etkin kullanımı,<br />

ülkemiz ekonomisi için de büyük önem<br />

taşımaktadır.<br />

Dünya, önce tarım toplumu daha sonra sanayi<br />

toplumu <strong>ve</strong> yirminci yüzyılın sonlarından<br />

başlayarak bilişim toplumu haline gelmiştir.<br />

Gelişmiş ülkelerin GSYH’leri içerisinde giderek artan bir pay alan bilgi<br />

teknolojilerinin, ekonomiye olumlu katkısı, istihdam yaratma potansiyeli, yenilikçi<br />

<strong>ve</strong> katma değeri yüksek yapısı ile stratejik bir önemi vardır.<br />

Bilgi teknolojileri kullanıldığı her sektörde <strong>ve</strong>rimliliğe <strong>ve</strong> rekabetçiliğe katkı<br />

sağlamaktadır. Yirmi birinci yüzyılın çetin rekabet koşullarında, bilişim<br />

teknolojilerine adapte olmak zorunluluk haline gelmiştir.<br />

Bilişim Sanayicileri Derneği'nin (TÜBİSAD) açıkladığı bilişim sektörü <strong>ve</strong>rileri<br />

çalışmasına göre, Türkiye'de 2011 yılında bilişim sektörünü oluşturan donanım,<br />

yazılım <strong>ve</strong> hizmet, elektronik haberleşme, e-ticaret, savunma sanayi, çağrı merkezi,<br />

mobil cihazlar pazarlarının büyüklüğü 66,7 milyar TL, toplam ihracatı ise 732,6<br />

milyon TL olarak gerçekleşmiştir.<br />

Donanım pazarı 8,9 milyar TL, yazılım <strong>ve</strong> hizmet pazarı 4,2 milyar TL, elektronik<br />

haberleşme pazarı 27,6 milyar TL, e-ticaret 18,4 milyar TL, savunma sanayi yazılım<br />

<strong>ve</strong> hizmet pazarı 600 milyon TL, çağrı merkezleri 1,8 milyar TL, mobil cihazlar pazarı<br />

4,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.<br />

2011 yılı toplam istihdamı; donanım, yazılım <strong>ve</strong> hizmet, elektronik haberleşme,<br />

e-ticaret, savunma sanayi, çağrı merkezinde 164.412 kişi olmuş, en fazla istihdam<br />

55.000 kişi ile çağrı merkezlerinde gerçekleşmiştir.<br />

OECD ülkeleri ekonomilerinde yapılan araştırmalara göre sektörün en önemli<br />

pazarlarının başında gelen yazılım yatırımlarının, ülkelerin Gayri Sayfi Yurtiçi<br />

Hasılalarında % 0,5 ile % 2,7 arasında yükselişe sebep olduğu görülmüştür.<br />

Yazılım üretimi <strong>ve</strong> ihracatında büyük başarı sağlayan Hindistan’da, 1998 yılında<br />

yazılım üretiminden elde edilen gelir Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın % 1,2’sini<br />

oluştururken, 2007 yılında bu oranın % 5,2 olduğu görülmektedir.<br />

102


Yazılım sektörünün en önemli girdisinin insanın zekâsı <strong>ve</strong> hayal gücüyle<br />

desteklendiği yaratıcı gücü olduğunu düşünürsek, ülkemiz Avrupa ülkeleri arasında<br />

sahip olduğu genç nüfus avantajını burada kullanabilecektir.<br />

Sektörün yazılım tarafında en büyük sorunlardan birisi 'korsan' yazılımdır. Yazılım<br />

ürünleri doğası gereği kolaylıkla kopyalanabilmektedir. Sektördeki korsan<br />

yazılımların çok büyük miktarlara ulaşması kayıt dışı ekonomiyi maalesef<br />

büyütmektedir. Bilişim suçları ile mücadeleye önem <strong>ve</strong>rilmesi bu noktada ağırlık<br />

kazanmaktadır.<br />

Bilgisayar yazılımlarını hukuka aykırı yollarla çoğaltmak, kullanmak gibi eylemler,<br />

Fikir <strong>ve</strong> Sanat Eserleri Kanunu'na göre telif hakkı ihlali suçlarını oluşturmaktadır <strong>ve</strong><br />

yasalarımızda bu suçlar için ciddi yaptırımlar öngörülmektedir.<br />

Bilişim sektöründe her geçen gün hızlanan <strong>ve</strong><br />

çeşitlenen internet bağlantıları da kullanıcılara<br />

önemli fırsatlar sunmaktadır.<br />

2012 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen Hanehalkı<br />

Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması<br />

sonuçlarına göre Türkiye genelinde hanelerin<br />

%47,2’sinin evden internete erişim imkânına<br />

sahip olduğu açıklanmıştır. 2012 yılı ikinci<br />

çeyreği itibariyle Türkiye’deki toplam internet<br />

abone sayısı 18,3 milyonu geçmiştir.<br />

2012 yılı ilk üç ayında interneti kullananların %72,5’i çevrimiçi haber, gazete ya da<br />

dergi okumuş <strong>ve</strong> haber indirmiştir. %66,8’i e-posta göndermiş/almış, %61,3’ü mal <strong>ve</strong><br />

hizmetler hakkında bilgi aramış, %49,1’i oyun, müzik, film, görüntü indirmiş <strong>ve</strong><br />

oynamıştır.<br />

2008 yılında 6 milyon genişbant internet abonesi bulunmaktayken dört yılda üç<br />

kattan fazla artışla 2012 yılı ikinci çeyrek sonu itibariyle 18,3 milyonu geçmiştir.<br />

Türkiye’de nüfusa göre sabit genişbant penetrasyon oranı %10,3 iken, OECD ülkeleri<br />

penetrasyon ortalaması %25,6’dır. Ayrıca mobil genişbant penetrasyon oranı<br />

Türkiye’de %14,3 iken OECD ortalaması %54,3’tür.<br />

Kamu kurum/kuruluşları ile iletişimde internet kullanımı artmaktadır. 2011 Nisan-<br />

2012 Mart döneminde kişisel amaçla kamu kurum/kuruluşları ile iletişimde interneti<br />

kullanma oranı %45,1’dir. Bu oran önceki yılın aynı döneminde (2010 Nisan-2011<br />

Mart) %38,9 olarak açıklanmıştır. Kullanım amaçları arasında kamu kuruluşlarına ait<br />

web sitelerinden bilgi edinme %42,9 ile ilk sırayı almaktadır.<br />

103


30 Haziran 2012 tarihi itibariyle 402.563 elektronik imza, 223.161 mobil imza olmak<br />

üzere toplam sayı 625.724 olmuştur. 2012 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki döneme<br />

göre elektronik imza sayısında %8,1, mobil imza sayısında ise %5,4 artış olmuştur.<br />

Uluslararası rekabetin acımasızca hakim olduğu pazarlarda payını arttırabilmesi için<br />

yapılması gerekenlerin başında maliyetlerin düşürülmesi gelmektedir. Bu da ileri<br />

teknolojiyi yoğun olarak kullanmaktan geçmektedir. Gelişmekte olan ülke<br />

konumundan, teknoloji yoğun gelişmiş ülkeler içerisinde yer almak hedefinde bir<br />

strateji belirlenmesi önemlidir.<br />

2.9. Finans<br />

Ağırlıklı olarak bankacılık sektöründen<br />

oluşan Türk finans sektörü küresel krizi<br />

gelişmiş ülkelerin bankacılık sektörünün<br />

büyük zararlar görmesine rağmen başarı<br />

ile atlatmıştır.<br />

Türk finans sektörü aktifleri, 2012 ikinci<br />

çeyreğinde büyümesini sürdürmüştür.<br />

Borsaların büyümeye etkisi negatif yönlü<br />

olmuştur. İMKB kapitalizasyon değeri<br />

nominal olarak % 0,3 oranında gerilemiş,<br />

sektörde en büyük büyüme oranı % 8,6 ile<br />

faktoring şirketlerinde gerçekleşmiştir.<br />

Faktoring şirketlerini % 6,4 ile % 25,4 ile<br />

tüketici finansman şirketleri izlemektedir.<br />

Bankacılık sektöründe 2012 yılının ilk yarısında toplam aktiflerde 127,8 milyar TL’lik<br />

artış meydana gelmiştir. Bu artışın % 93’ü kredilerdir.<br />

Bankacılık sektörünün dönem net kârı, Haziran 2012 itibarıyla 11,5 milyar TL‘dir <strong>ve</strong><br />

önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 milyar TL artış göstermiştir.<br />

Finansal kurumların kullandığı alternatif dağıtım kanalları, teknolojik gelişmelere<br />

paralel olarak artış göstermeye devam etmiştir. Bankacılık sektöründe hem yurt içi<br />

hem de yurt dışı şube sayısı artmış olup 2.429 kişiye ek istihdam olanağı<br />

yaratılmıştır.<br />

Online bankacılık hizmetleri de finansal araçların yatırımcılara ulaşmasında kolaylık<br />

sağlamıştır.<br />

Yılın ikinci çeyreğinde, bankalar aracılığıyla internet üzerinden yapılan finansal<br />

işlemlerin hacmi %2,9, mobil bankacılık finansal hizmetlerinin hacmi %29 artış<br />

göstermiştir.<br />

104


Yeni teşvik uygulamalarıyla Bireysel Emeklilik Sistemine katılım sayısı %5,8 artış<br />

göstermiştir. Hisse senedi portföyünde tüzel kimliğe sahip yatırımcı sayısı %15,5<br />

oranında artmıştır. Yılın ikinci çeyreğinde, hem yurt içi hem de yurt dışı<br />

yatırımcılardan talep görmeye devam eden özel sektör tahvil <strong>ve</strong> bono hacmi 24,3<br />

milyar TL’ye ulaşmıştır. Toplam yatırımlar nominal olarak % 2 artmıştır.<br />

Sermaye Piyasası yasa tasarısında İMKB <strong>ve</strong> İstanbul<br />

Altın Borsası’nın kapatılması öngörülmektedir.<br />

Kapatılan borsaların yerine Borsa İstanbul Anonim<br />

Şirketi kurulacak, sözkonusu borsa da ileride halka<br />

açılacaktır. Türkiye’nin dünyanın 10 finans<br />

merkezinden biri olma yolunda önemli bir adım<br />

atılacak, kurulacak olan yeni borsanın ilk şubesinin<br />

<strong>İzmir</strong>’de açılması bölgenin ekonomik gücüne büyük<br />

katkı koyacaktır.<br />

Bu durumda <strong>kent</strong>imizde faaliyette gösteren Vadeli İşlem <strong>ve</strong> Opsiyon Borsası’nın da<br />

geleceği 2013 yılında gerçekleşecek radikal değişikliklerden etkilenecektir.<br />

Yakın bir zaman içerisinde Sermaye Piyasası Kurulu <strong>ve</strong> İstanbul Menkul Kıymetler<br />

Borsası’nın <strong>İzmir</strong> ofislerinin de açılması düşünülmektedir. Ancak şu an itibariyle<br />

<strong>İzmir</strong>’de finans denince akla gelen ilk kuruluş, Vadeli İşlem <strong>ve</strong> Opsiyon Borsası’nın<br />

<strong>kent</strong> <strong>ve</strong> ülke ekonomisine katkılarını incelemek gerekmektedir. 2011 yılında toplam<br />

işlem hacmi yaklaşık 440 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2011 yılında toplam adet bazında<br />

işlem hacmi bir önceki yıla göre %16 artarak 74.287.630 adede ulaşmıştır. Aylık<br />

bazda günlük ortalama işlem hacmi 2012 yılının Eylül ayında 1,4 milyar TL<br />

civarındadır. 2012 Eylül sonu itibariyle hesap sayısı 79.044 adede ulaşmıştır. <strong>İzmir</strong>’de<br />

finans kesiminde bankaların büyük bir ağırlığı bulunmaktadır.<br />

Tablo 22: <strong>İzmir</strong>’de Bankacılık İstatistikleri<br />

2006 2007 2008 2009 2010 2011 Haziran<br />

2012<br />

Banka<br />

17,9 21,6 26,8 29,7 33,7 37,9<br />

Mevduatları<br />

39<br />

(Milyar TL)<br />

(Ocak-Haziran)<br />

Banka Toplam 10,6 14,7 19,9 21,5 29,4 38,8<br />

Nakdi Kredileri<br />

42,2<br />

(Milyar TL)<br />

(Ocak-Haziran)<br />

Banka Şube 525 600 667 697 718 748<br />

Sayısı<br />

756<br />

(Ocak-Haziran)<br />

Kaynak: Bankacılık Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Kurumu, Eylül 2012.<br />

105


Bankacılık Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Kurumu <strong>ve</strong>rilerine göre Haziran 2012 itibariyle<br />

<strong>İzmir</strong>’de toplam banka mevduatları 39 milyar TL, kullandırılan krediler ise<br />

42,2 milyar TL’ye ulaşmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>, Haziran 2012 itibariyle 39 milyar TL ile<br />

ülkemizde toplanan tüm mevduatın % 5,7’ünü<br />

karşılamaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>, ülke genelinde kullanılan toplam nakdi<br />

kredilerde 42,2 milyar TL ile yüzde 5,6’lık pay<br />

sahibidir.<br />

Bankacılık Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Kurumu <strong>ve</strong>rilerine göre Haziran 2012 itibariyle<br />

<strong>İzmir</strong>’de 40,9 Milyar TL toplam nakdi kredi kullandırılmış, takipteki alacaklar<br />

1,4 Milyar TL’ye ulaşmış <strong>ve</strong> takipteki alacakların toplam nakdi kredileri oranı % 3<br />

olmuştur.<br />

467,5 Milyon TL taşıt kredisi <strong>ve</strong> 5,9 Milyar TL konut kredisi kullandırılmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>’de Haziran 2012 itibariyle 2,4 Milyar TL ziraat <strong>ve</strong> balıkçılık sektörüne,<br />

2,6 milyar TL toptan ticaret <strong>ve</strong> komisyonculuk sektörüne, 1,9 milyar TL gıda,<br />

meşrubat <strong>ve</strong> tütün sektörüne, 1,3 milyar TL metal <strong>ve</strong> işlenmiş maden sektörüne,<br />

1,1 milyar TL inşaat sektörüne, 731,5 milyon TL tekstil <strong>ve</strong> tekstil ürünlerine,<br />

318,5 milyon TL turizm sektörüne, 37,6 milyon TL finansal kuruluşlara kredi<br />

kullandırılmıştır.<br />

2012 Haziran itibariyle <strong>İzmir</strong>’de şube başına düşen nüfus 5.245, şube sayısı ise<br />

756’dır. 2010 Haziran ayından 2011 Haziran’a kadar 18 yeni şube açılmıştır. Şube<br />

başına düşen nüfus ise 5.350’den 5.245’ e düşmüştür. 2010 yılı itibariyle <strong>kent</strong>imizde<br />

toplam nakdi kredinin toplam mevduata oranı % 78 iken, bu oran 2012 Haziran<br />

itibariyle % 108’e çıkmıştır.<br />

2.10. İnşaat<br />

İnşaat sektörü, ülkemizin ekonomik gelişiminde önemli olmasının yanı sıra, inşaat,<br />

müteahhitlik, mühendislik-mimarlık, teknik müşavirlik hizmetleri ile katma değeri,<br />

döviz girdisi <strong>ve</strong> istihdamı yüksek, hizmet kalitesi gelişmiş bir sektördür.<br />

2012'nin ikinci çeyreğinde inşaat sektöründe yüzde 0,4 oranında büyüme<br />

gerçekleşmiş, sektörün ilk altı aylık dönemdeki büyüme oranı ise % 1,5 olmuştur.<br />

Kamu <strong>ve</strong> özel sektör yatırımlarındaki gerileme bunda etkili olmuş <strong>ve</strong> 2012 yılının ilk<br />

6 aylık döneminde kamu <strong>ve</strong> özel sektörün inşaat yatırımlarında düşüş devam<br />

etmiştir.<br />

106


Grafik 9: GSYH <strong>ve</strong> İnşaat Sektörü Gelişme Hızları (%)<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

-10<br />

18,3<br />

18,5<br />

14,1<br />

13,9<br />

11,2<br />

9,3<br />

7,8<br />

9,4 8,4 6,9 5,7<br />

9,2 8,5<br />

6,2 5,3<br />

1,5<br />

4,7<br />

3,1<br />

0,7<br />

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 -4,82010 2011 2012* 6<br />

-8,1<br />

aylık<br />

-20<br />

-16,1<br />

-30<br />

GSYH (%) İnşaat Sektörü Gelişme Hızı (%)<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />

Bir önceki yılın aynı dönemlerine göre ilk çeyrekte aynı kalmış olan kamu yatırımları<br />

ikinci çeyrekte yüzde 6,3 <strong>ve</strong> ilk altı ay itibariyle yüzde 3,6 gerilemiştir.<br />

Özel sektör yatırımlarında da ilk çeyrekteki yüzde 3,1’lik artışın ardından ikinci<br />

çeyrekte büyüme yüzde 1,9 düzeyine gerilemiş <strong>ve</strong> ilk altı ay itibariyle artış yüzde 2,5<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre yılın ikinci<br />

çeyreğinde Yapı Ruhsatı <strong>ve</strong>rilen<br />

yapıların yüzölçümü ise yüzde 37<br />

artmış, Yapı Kullanma İzin Belgesi<br />

<strong>ve</strong>rilen yapıların yüzölçümü ise yüzde<br />

5,1 azalmıştır.<br />

2012 yılının ilk altı ayında ise bir önceki<br />

yılın ilk altı ayına göre belediyeler<br />

tarafından yapı ruhsatı <strong>ve</strong>rilen yapıların<br />

bina sayısında yüzde 8,4, yüzölçümünde<br />

yüzde 37, değerinde yüzde 48,9, daire<br />

sayısında yüzde 26,4 oranında artış<br />

olmuştur.<br />

2012 yılının ilk altı ayında yapı ruhsatına göre yapıların yüzölçümü 72.176.471 m 2<br />

iken bunun 40.470.620 m 2 'si (yüzde 56.1) konut, 18.759.013 m 2 'si (yüzde 26) konut dışı<br />

<strong>ve</strong> 12.946.838 m 2 'si (yüzde 17.9) ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşmiştir.<br />

107


Tablo 23: Yapı Ruhsatı, 2012 Yılı Ocak-Haziran Ayları Toplamı<br />

Bir Önceki Yılın İlk<br />

Altı Ayına Göre<br />

Değişim Oranı (%)<br />

2012 2011 2010 2012 2011<br />

Bina Sayısı 47.299 43.632 50.905 8,4 -14,3<br />

Yüzölçümü 72.176.471 52.674.678 60.451.484 37,0 -12,9<br />

(m 2 )<br />

Değer (TL) 49.615.698.592 33.322.512.025 34.259.065.045 48,9 -2,7<br />

Daire Sayısı 349.226 276.327 308.008 26,4 -10,3<br />

Kaynak: TÜİK<br />

2012 yılının ilk altı ayında bir önceki yılın ilk altı ayına göre belediyeler tarafından<br />

Yapı Kullanma İzin Belgesi <strong>ve</strong>rilen yapıların bina sayısında % 9,1, yüzölçümünde %<br />

5,1, daire sayısında % 4,8 oranında düşüş olurken, değerinde % 2,5 artış olmuştur.<br />

2012 yılının ilk altı ayında Yapı Kullanma İzin Belgesine göre yapıların yüzölçümü<br />

46.225.485 m 2 iken bunun 28.306.383 m 2 'si (% 61.2) konut, 11.603.223 m 2 'si (% 25.1)<br />

konut dışı <strong>ve</strong> 6.315.879 m 2 'si (% 13.7) ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşmiştir.<br />

Tablo 24: Yapı Kullanma İzin Belgesi, 2012 Yılı Ocak-Haziran Ayları Toplamı<br />

Bir Önceki Yılın İlk<br />

Altı Ayına Göre<br />

Değişim Oranı (%)<br />

2012 2011 2010 2012 2011<br />

Bina Sayısı 40.417 44.467 37.040 -9,1 20,1<br />

Yüzölçümü 46.225.485 48.712.555 39.063.413 -5,1 24,7<br />

(m 2 )<br />

Değer (TL) 30.735.607.275 29.980.020.485 21.351.305.168 2,5 40,4<br />

Daire Sayısı 239.460 251.643 190.098 -4,8 32,4<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />

Bina İnşaatı Maliyet Endeksi ise, Temmuz–Ağustos–Eylül aylarını kapsayan 2012 yılı<br />

üçüncü döneminde, toplamda bir önceki döneme göre yüzde 0,10, bir önceki yılın<br />

son dönemine göre yüzde 1,93, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,86 <strong>ve</strong><br />

dört dönem ortalamalara göre ise yüzde 8,17 artış göstermiştir.<br />

2012 yılı üçüncü döneminde bir önceki döneme göre işçilik endeksi yüzde 0,67<br />

artarken malzeme endeksi ise yüzde 0,06 azalmıştır. 2012 yılı üçüncü döneminde bir<br />

önceki yılın aynı dönemine göre işçilik endeksi yüzde 5,74 <strong>ve</strong> malzeme endeksi ise<br />

yüzde 2,04 artış göstermiştir.<br />

2011 yılı üçüncü döneminde ise, toplamda bir önceki döneme göre yüzde 3,53, bir<br />

önceki yılın son dönemine göre yüzde 12,76, bir önceki yılın aynı dönemine göre<br />

yüzde 14,53 <strong>ve</strong> dört dönem ortalamalara göre ise yüzde 10,86 artış gerçekleşmiştir.<br />

108


Tablo 25: 2012 <strong>ve</strong> 2011 Yılları Bina İnşaatı Maliyet Endeksi Üçüncü Dönem<br />

Değişim Oranları<br />

Bir önceki döneme<br />

göre değişim oranı<br />

(%)<br />

Bir önceki yılın<br />

son dönemine göre<br />

değişim oranı (%)<br />

Bir önceki yılın<br />

aynı dönemine<br />

göre değişim oranı<br />

(%)<br />

Dört dönem<br />

ortalamalara göre<br />

değişim oranı (%)<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />

2012 Yılı III. Dönem 2011 Yılı III. Dönem<br />

Toplam İşçilik Malzeme Toplam İşçilik Malzeme<br />

0,10 0,67 -0,06 3,53 0,67 4,38<br />

1,93 5,25 0,99 12,76 5,75 14,94<br />

2,86 5,74 2,04 14,53 6,19 17,16<br />

8,17 5,78 8,89 10,86 6,52 12,23<br />

2012 yılı Temmuz döneminde istihdam edilenlerin sayısı ise geçen yılın aynı<br />

dönemine göre 545.000 kişi artarak 25.498.000 kişiye yükselmiş, tarım sektöründe<br />

çalışan sayısı 67.000 kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 612.000 kişi<br />

artmıştır.<br />

Temmuz 2012 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 26'sı tarım, yüzde 18,7'si<br />

sanayi, yüzde 7,4'ü inşaat, yüzde 47,9'u ise hizmetler sektöründedir. Önceki yılın<br />

aynı dönemi ile karşılaştırıldığında inşaat sektörünün payının ise 0,1 puan azaldığı<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 26: Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam Edilenler (Bin kişi, 15 +yaş)<br />

2011 Temmuz 2012 Temmuz<br />

Sayı % Sayı %<br />

Ekonomik<br />

24.953 100,0 25.498 100,0<br />

Faaliyetler<br />

Tarım 6.705 26,9 6.638 26,0<br />

Sanayi 4.710 18,9 4.777 18,7<br />

İnşaat 1.879 7,5 1.882 7,4<br />

Hizmetler 11.659 46,7 12.201 47,9<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />

Bununla birlikte yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde uluslararası pazarlarda önemli<br />

bir konum elde edilmeye devam edilmektedir.<br />

109


Eylül 2012 sonu itibariyle Türk firmaların yurtdışı müteahhitlik hizmetleri 96 ülkeye<br />

yayılmış durumdadır. Üstlenilen projelerin sayısı 6.663'e <strong>ve</strong> bu projelerin toplam<br />

tutarı 226,8 milyar dolara ulaşmıştır.<br />

Yurtdışında üstlenilen projelerin 2012 yılı Eylül ayı sonu itibariyle bölgesel dağılımı<br />

ise BDT yüzde 43,2, Ortadoğu yüzde 27,2, Afrika yüzde 19,2, Avrupa yüzde 6,8,<br />

Asya Pasifik Bölgesi yüzde 3,1 <strong>ve</strong> Amerika yüzde 0,5 olarak gerçekleşmiştir.<br />

Engineering News Record Dergisi (ENR) tarafından her yıl yayınlanmakta olan<br />

“Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhidi” listesinde bu yıl 33 Türk<br />

müteahhitlik firması yer almıştır. Türkiye bu sayı ile 2009'dan bu yana hep olduğu<br />

gibi Çin'den sonra ikinci gelmeye devam etmiştir.<br />

Bu küresel krizin beraberinde getirdiği uluslararası rekabete, Arap Baharının Türk<br />

müteahhitlerin ana pazarlarında yaratmış olduğu sorunlara <strong>ve</strong> Türk müteahhitlerin<br />

en önemli iki pazarından biri olan Libya'da Şubat 2011'den itibaren tüm projelerin<br />

durmuş olmasına rağmen kazanılmış önemli bir başarıdır.<br />

ENR listesinde yer alan 225 firmanın toplam uluslararası müteahhitlik geliri<br />

içerisinde Türk müteahhitlerin 2010'da yüzde 3,8 olan payı 2011'de yüzde 3,5 olarak<br />

gerçekleşmiştir. Bu oran 15,9 milyar dolarlık bir büyüklüğü ifade etmektedir.<br />

Türkiye’de gayrimenkul <strong>ve</strong> inşaat sektörünün gelişimi için yeni <strong>ve</strong> önemli bir unsur<br />

olan <strong>kent</strong>sel dönüşüm süreci de başlamış <strong>ve</strong> Türkiye’nin En Büyük Restorasyon<br />

Projesi Kentsel Dönüşüm Yasası onaylanmıştır.<br />

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, 31 Mayıs 2012 tarih<br />

<strong>ve</strong> 28309 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<br />

6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”<br />

çerçe<strong>ve</strong>sinde, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen proje (Kentsel<br />

Dönüşüm Projesi) 05 Ekim 2012 tarihinde başlamıştır.<br />

Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların<br />

bulunduğu arsa <strong>ve</strong> arazilerde, fen <strong>ve</strong> sanat norm <strong>ve</strong> standartlarına uygun, sağlıklı <strong>ve</strong><br />

gü<strong>ve</strong>nli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye <strong>ve</strong> yenilemelere<br />

dair usul <strong>ve</strong> esasları belirlemektir.<br />

Dönüşümde esas olan yıkılan konutların adedi kadar yerlerine yeni konutların<br />

yapılması olup herhangi bir konut stok artışı planlanmamaktadır. Öncelik<br />

“Yerinde Dönüşüm”ü sağlamak olacaktır.<br />

Zemin problemleri nedeni ile yerinde dönüşümün imkansız olduğu alanlar için en<br />

yakında bulunan rezerv alanlar değerlendirilebilecektir.<br />

110


Söz konusu 6306 sayılı Kanun sadece deprem afetine maruz alanlarla sınırlı olmayıp<br />

yasada deprem tanımı yer almamaktadır. Yasa can <strong>ve</strong> mal kaybına yol açma riski<br />

yüksek olan deprem, sel <strong>ve</strong> heyelana maruz kalma ihtimali olan tüm alanları<br />

kapsamaktadır.<br />

Türkiye’de <strong>kent</strong>sel dönüşüm 1999 yılı Marmara depremi sonrasında gündeme<br />

gelmiştir.<br />

Bu nedenle <strong>kent</strong>sel dönüşüm Türkiye’de uzun yıllar yaşanan çarpık yapılaşma<br />

yerine ekonomik <strong>ve</strong> sosyal gelişmenin hızlandırılmasını <strong>ve</strong> yaşanabilir <strong>kent</strong>ler<br />

yaratılmasını sağlayacak önemli bir araçtır.<br />

Ortalama 20 milyon adet konut stoku olan Türkiye’de, <strong>kent</strong>sel dönüşüm sürecinin 1,<br />

2, 5, 10 <strong>ve</strong> 20 yıllık eylem planları dahilinde işleyeceği açıklanmıştır.<br />

Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan <strong>ve</strong> 81 il valiliği ile belediyelere<br />

gönderilen 19.06.2012 tarihli “Riskli Alan <strong>ve</strong> Riskli Yapı Tespiti” yazısı ile riskli alan<br />

çalışmaları başlamıştır.<br />

Birinci derece deprem bölgelerinde yer alan illerde <strong>ve</strong> ikinci derece deprem<br />

bölgesinde bulunup acil risk taşıyan yerler öncelikli yerler olarak belirlenmiştir.<br />

Zemin yapısı <strong>ve</strong>ya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can <strong>ve</strong> mal kaybına yol açma<br />

tehlikesi taşıyan riskli alanlar ile ekonomik ömrünü tamamlamış, yıkılma <strong>ve</strong>ya ağır<br />

hasan gören riskli yapılar kanun kapsamında belirlenecektir.<br />

Sözkonusu tespitler, kanundaki yetki çerçe<strong>ve</strong>sinde İl Belediyeleri, İl Özel İdareleri,<br />

Büyükşehir Belediyeleri, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik İl Müdürlükleri ile bakanlık tarafından<br />

görevlendirilen birimlerce gerçekleştirilecektir.<br />

Şu anda İstanbul, <strong>İzmir</strong>, Bursa, Kocaeli <strong>ve</strong> Sakarya Büyükşehir <strong>ve</strong> ilçe Belediyeleri<br />

bakanlık tarafından yetkilendirilmiştir.<br />

Deprem tasarımının yetersiz olduğu binalar, malzeme dayanımı yetersiz olan <strong>ve</strong><br />

mühendislik hizmeti almayan kaçak yapılar dahil yapı stokunun yaklaşık yüzde<br />

40’ının (6-7 milyon konut) yenilenmesi ya da güçlendirilmesi gerektiği tahmin<br />

edilmektedir.<br />

Böylece 200 yakın sektörde inşaattan yalıtıma, hazır betondan iş makinelerine kadar<br />

pek çok sektörde canlanma <strong>ve</strong> yeni iş imkanlarının oluşması hedeflenmektedir.<br />

Türkiye’de teknik eleman, müteahhitlik, inşaat sektörü, inşaat malzemeleri ciddi<br />

anlamda gelişmiştir. Kentsel dönüşüm sürecinde de yüzde 90 yerli inşaat<br />

malzemelerinin kullanılması amaçlanmıştır.<br />

111


Uygulamaya ilk etapta İstanbul gibi birinci derece deprem kuşağında bulunan<br />

yerlerden başlanılacak olup ilk aşamada gerçekleştirilecek yıkımlar Adana, Afyon,<br />

Ağrı, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale,<br />

Denizli, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Hakkari, Hatay, İstanbul, <strong>İzmir</strong>,<br />

Kahramanmaraş, Kırıkkale, Kırşehir, Kocaeli, Malatya, Nevşehir, Samsun, Sinop,<br />

Tekirdağ, Tunceli <strong>ve</strong> Van'da olacaktır.<br />

Ayrıca, fay hatları, sel <strong>ve</strong> heyelana maruz bölgeler gibi afet risklerinin fazla olduğu<br />

alanlar da tespit edilecek, bu tespitler doğrultusunda uygulamalar aşama aşama ülke<br />

çapına yayılacaktır. Bu açıdan uygulanabilir bir <strong>kent</strong>sel dönüşüm stratejisine sahip<br />

olunması büyük önem arz etmektedir.<br />

Bu nedenle öncelikle inşaat sektörünün Ar-Ge faaliyetlerindeki etkinliğini arttırması<br />

gerekmektedir. 2010 yılı için TÜİK’in yayımlamış olduğu Ar-Ge istatistiklerinde,<br />

inşaat sektöründe Ar-Ge harcamasının yaklaşık 21 milyon TL olduğu görülmektedir.<br />

Bu Ar-Ge etkinliğinin yeterli olmadığının işaretidir.<br />

İnşaat <strong>ve</strong> müteahhitlik sektörünün, özgün teknoloji <strong>ve</strong> hizmet üretimi ile markalaşma<br />

sağlanarak az gelişmiş <strong>ve</strong> gelişmekte olan ülkeler içerisinde lider ülkelerden biri<br />

haline gelmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, son yıllarda 23 milyar dolara ulaşan yapı<br />

malzemeleri ihracatının on yıllık süreçte 100 milyar dolara yükseltilmesi<br />

hedeflenmektedir.<br />

İller itibariyle nüfus artışında <strong>kent</strong>sel dönüşüm kaynaklı konut ihtiyacı bu<br />

dönemdeki toplam konut ihtiyacının belirlenmesinde önemlidir. Ancak Türkiye’de<br />

iller bazında nüfus göstergeleri önemli farklılıklar göstermektedir. Mutlak nüfus artış<br />

hızındaki yavaşlama varsayımına bağlı olarak 2011 yılında 73,95 milyon olan (yıl<br />

sonu 74,72 milyon kişi) yıl ortası nüfusun 2023 yılında 84,05 milyon kişi (yıl sonu 84,7<br />

milyon kişi) olacağı öngörülmektedir. 2023 yılına kadar 45 ilin nüfusunda artış<br />

(15.000 kişi <strong>ve</strong> üzerinde) yaşanacaktır. Bu 45 il içerisinde <strong>İzmir</strong> dördüncü sırada yer<br />

almaktadır.<br />

Tablo 27: İller İtibariyle Nüfus Artış Hızı<br />

İller Nüfus 2011 Nüfus 2023 Artış (Mutlak) Artış %0<br />

İstanbul 13.624.240 15.507.202 1.882.962 13,82<br />

Bursa 2.652.126 3.501.713 849.587 32,03<br />

Ankara 4.890.893 5.601.445 710.552 14,53<br />

<strong>İzmir</strong> 3.965.232 4.632.232 667.000 16,82<br />

Antalya 2.043.482 2.664.195 620.713 30,38<br />

Kocaeli 1.601.720 2.161.048 559.328 34,92<br />

Tekirdağ 829.873 1.289.730 459.857 55,41<br />

Van 1.002.532 1.404.952 382.420 37,40<br />

Şanlıurfa 1.716.254 2.032.961 316.707 18,45<br />

Gaziantep 1.753.596 2.061.769 308.173 17,57<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />

112


Kentsel dönüşüm ihtiyacının artmış olması <strong>ve</strong> ilgili yasal çerçe<strong>ve</strong>nin oluşturulması<br />

yeni dönemde <strong>kent</strong>sel dönüşümün hızlanacağını göstermektedir. Bu nedenle <strong>kent</strong>sel<br />

dönüşüm kaynaklı konut ihtiyacı geçmiş dönemlere göre daha yüksek olacaktır.<br />

2000 yılında yapılan TÜİK bina sayımı ile Türkiye’de konut stoku 16.235.830, <strong>kent</strong>sel<br />

alanlardaki konutların oranı yüzde 83,75 <strong>ve</strong> sayısı 13.597.676 olarak tespit edilmiştir.<br />

2000 yılında <strong>kent</strong>sel alandaki konutların yüzde 63’ünü oluşturan 8.566.428 daire yapı<br />

ruhsatına, yüzde 33’nü oluşturan 4.524.170 daire ise yapı kullanım iznine sahiptir.<br />

2011 yılında <strong>kent</strong>sel alanlarda yer alan konut sayısı 18.063.800 olarak<br />

öngörülmektedir.<br />

Tablo 28: Kentsel Alanlarda 2000-2011 Yılları Arası Konut Stoku Gelişmeleri<br />

2000 Konut Stoku (Daire) 13.597.676<br />

2000-2010 Alınan <strong>ve</strong> Tamamlanan Yapı Ruhsatı Sayısı (Daire) 4.431.128<br />

Kullanımdan Çıkan Konut Sayısı (Daire) -215.000<br />

Kaçak Yapılaşma (Daire) 250.000<br />

2011 Konut Stoku 18.063.800<br />

Kaynak: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği, 2012<br />

2011 yılında <strong>kent</strong>sel alanlarda konut stoku 18.063.800 daire, ruhsatlı konutların oranı<br />

yüzde 71,6 <strong>ve</strong> sayısı ise 12.932.552, 2011 yılı itibari ile <strong>kent</strong>sel alanlarda ruhsatsız<br />

konut sayısı 5.131.248 daire olarak öngörülmektedir.<br />

Tablo 29: Türkiye’de Kentsel Konut Stoku<br />

Göstergeler 2000 2011<br />

Konut Sayısı (Daire) 13.957.676 18.063.800<br />

Ruhsatlı Konut Sayısı 8.566.428 12.932.552<br />

Ruhsatsız Konut Sayısı 5.031.248 5.131.248<br />

Ruhsatlı Konut Oranı (%) 63.0 71.6<br />

Kaynak: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği.<br />

Buna ila<strong>ve</strong> olarak ruhsatlı olan ancak afet-deprem riski ile karşı karşıya olan<br />

konut/daire stoku da bulunmaktadır. Bu dairelerin de ila<strong>ve</strong> edilmesi ile birlikte 5,3<br />

milyon adet daire <strong>kent</strong>sel dönüşüm konusu olmaktadır.<br />

Ekonomik yapılabilirlik dikkate alındığında bu konut stokunun dönüşümü zamana<br />

yayılacaktır.<br />

Gaziemir’deki Aktepe <strong>ve</strong> Emrez mahallelerinde uygulanacak olan <strong>kent</strong>sel dönüşüm<br />

çalışmaları için ise 2012 Kasım’da ilk ihaleye çıkılmıştır. Bu iki mahallede yaklaşık<br />

122 hektarlık alanda “<strong>kent</strong>sel dönüşüm” projesi uygulanacaktır.<br />

113


Bayındır <strong>ve</strong> Torbalı proje alanlarıyla,<br />

Gaziemir Aktepe-Emrez bölgelerini<br />

kapsayan 122 hektarlık dönüşüm projesi,<br />

yaklaşık 32 hektarlık alanı <strong>ve</strong> 4 bin konutu<br />

kapsayan Uzundere projesi, Ballıkuyu<br />

bölgesini kapsayan Kosova Akarcalı-<br />

Yeşildere-Kocakapı-Ballıkuyu mahalleleri<br />

ile 18 hektarı kapsayan Örnekköy projesi<br />

<strong>kent</strong>sel dönüşüm bölgesi planları Resmi<br />

Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe<br />

girmiştir.<br />

Menemen Ahıhıdır Mahallesinde 8 hektarlık alanda uygulanacak, 515 adet yapıyı<br />

kapsayacak, Ege Mahallesi, 7 hektarlık alanda uygulanacak <strong>ve</strong> 1000 konutu<br />

kapsayacak <strong>ve</strong> Cennetçeşme 47,6 hektarlık alanda uygulanacak <strong>ve</strong> 3000 konutu<br />

kapsayacak projeler ise Bakanlar Kurulundan onay beklemektedir.<br />

Türkiye’de toplam konut ihtiyacı 12 yıllık dönem için 7,56 milyon adet olarak<br />

öngörülmektedir. Bu ihtiyacın 4,84 milyonu nüfus artışı <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>leşme kaynaklı, 2,12<br />

milyonu <strong>kent</strong>sel dönüşüm kaynaklı <strong>ve</strong> 600 bini yenileme kaynaklıdır.<br />

Tablo 30: Konut İhtiyacının Yüksek Olacağı İller<br />

Nüfus Artış Hızı Yüksek<br />

Olan İller<br />

Deprem Riski Yüksek İller<br />

(1. <strong>ve</strong> 2. Derece)<br />

Ruhsatsız Yapılaşmanın<br />

Yüksek Olduğu İller<br />

İstanbul İstanbul (1) İstanbul<br />

Bursa Ankara (1) Adana<br />

Ankara Aydın (1) Gaziantep<br />

<strong>İzmir</strong> Balıkesir (1) Diyarbakır<br />

Antalya Bingöl (1) Hatay<br />

Çanakkale (1)<br />

Konya<br />

Denizli (1)<br />

Kocaeli<br />

Düzce (1)<br />

Mersin<br />

Hakkari (1)<br />

Samsun<br />

Hatay (1)<br />

Kahramanmaraş<br />

<strong>İzmir</strong> (1)<br />

Malatya<br />

Manisa (1)<br />

Trabzon<br />

Muğla (1)<br />

Sakarya (1)<br />

Kaynak: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği, 2012<br />

Türkiye’de konut talebine ilişkin belirleyici yeni <strong>ve</strong> önemli bir unsur da yabancıların<br />

konut talebi olacaktır.<br />

114


Mütekabiliyet düzenlemesi ile yabancıların konut alımına getirilecek kolaylığa bağlı<br />

olarak yabancı konut talebinin <strong>ve</strong> satın almalarının artması öngörülmektedir.<br />

Düzenleme ile birlikte Rusya, Türkî Cumhuriyetler, Azerbaycan, Irak, İran,<br />

S.Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri <strong>ve</strong> diğer Arap ülkelerinden önemli bir<br />

talep gelmesi beklenmektedir.<br />

Türkiye’de gerçek yabancı kişilerin sahip olduğu gayrimenkullerin illere göre<br />

dağılımında 5.432 kişi ile <strong>İzmir</strong> 6. sırada yer almaktadır.<br />

Bununla birlikte Türkiye BM İklim Değişikliği Çerçe<strong>ve</strong> Sözleşmesi’ne bir önceki<br />

dönem taraf olurken ortaya koyduğu Ulusal Bildirimi ile 2020 yılına kadar karbon<br />

salınımının sınırlanmasına yönelik uygulayacağı önlemleri <strong>ve</strong> hedefleri belirlemiştir.<br />

Bu hedeflere ulaşılmasında en önemli iki sektör sanayi <strong>ve</strong> konut sektörleri olacaktır.<br />

Her iki sektörde uygulamaya konulan önlemler gayrimenkul <strong>ve</strong> inşaat sektöründe<br />

belirleyici olacaktır. Bunların başında Enerji Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu<br />

ENVER Projesi kapsamındaki binaların enerji <strong>ve</strong>rimliliği düzenlemesi gelmektedir.<br />

Bu hedeflere bağlı olarak yapıların projeleri <strong>ve</strong> kullanılan malzemeler de değişime<br />

uğramaktadır.<br />

Kullanılan yapı malzemeleri ise giderek çok dayanıklı, uzun ömürlü, tamamı<br />

dönüştürülebilen, doğada çözülebilen, çevreye zarar <strong>ve</strong>rmeyen, hafif, kompozit,<br />

akıllı ürünlerden oluşacak, bu malzemelerin çevre dostu koşullarda üretilmesi de<br />

önemli olacaktır.<br />

Sürdürebilir planlama anlayışıyla oluşturulacak <strong>kent</strong>sel dönüşüm projelerinin<br />

mimari açıdan birbiri ile uyumlu <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>in kültür dokusunu gözeten nitelikte olması<br />

önemlidir.<br />

Ayrıca, orman vasfını yitirmiş arazilerin değerlendirilmesine ilişkin yeni çıkan<br />

düzenleme de <strong>kent</strong>sel dönüşüm uygulamaları gibi gayrimenkul sektöründeki<br />

gelişmeleri <strong>ve</strong> öngörüleri etkileyecektir.<br />

2B arazi büyüklüğü olarak Antalya 45.548 hektar ile ilk sırada yer almaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>’deki 2B arazi büyüklüğü ise 14.772 hektardır <strong>ve</strong> 11. sırada yer almaktadır.<br />

Türkiye’de konut arzının çok büyük bir <strong>bölüm</strong>ünü özel sektör gerçekleştirmektedir.<br />

Bu nedenle özel sektörün <strong>kent</strong>sel dönüşüm projelerine katılımı arttırılmalıdır.<br />

2011 yılı itibari ile alınan yapı ruhsatlarının dağılımına göre özel sektörün payı yüzde<br />

89,7, kamu kesiminin yüzde 8,2 <strong>ve</strong> kooperatiflerin yüzde 2,1’dir.<br />

Kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte Ege Bölgesi’nde inşaat sektörü önemli bir<br />

dönemece girmektedir.<br />

115


Standartları yüksek <strong>kent</strong>ler oluşturmayı da hedefleyen yasanın inşaat <strong>ve</strong><br />

gayrimenkul sektörüne hareket kazandırması kaçınılmazdır.<br />

Yapımı süren Çandarlı Limanı, <strong>İzmir</strong>-İstanbul Otoyolu, EXPO 2020 adaylığı gibi<br />

birçok unsur, 5 yıl içinde <strong>İzmir</strong>’in çehresini değiştirecek olup, <strong>kent</strong>sel dönüşüm ile<br />

birlikte <strong>kent</strong>imiz <strong>ve</strong> ülkemiz ekonomisine önemli kazanımlara yol açacaktır.<br />

İnşaat sektörü hammaddenin en fazla kullanıldığı alanlardan biridir. Ama<br />

ayrıştırılarak <strong>ve</strong> yeniden işlenerek ekonomiye kazandırılması mümkün olan inşaat<br />

atıkları çöp sahalarına atılmaya devam edilmektedir.<br />

Ancak, <strong>kent</strong>sel dönüşüm projeleri, aynı zamanda geri dönüşüm <strong>ve</strong> atık yönetimi<br />

uygulamalarının günlük yaşamda yerleşik hale gelmesi için de önemli bir fırsat<br />

sunmaktadır.<br />

Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesiyle çok ciddi miktarda hafriyat atığı<br />

ortaya çıkacaktır <strong>ve</strong> yıkımlardan çıkacak inşaat atıklarının geri kazanımını sağlamak<br />

için geri dönüşüm tesisleri kurulacaktır.<br />

Ayrıca yeni yapılacak binalarda, yurt dışındaki örneklerde olduğu gibi binanın atık<br />

suyunu arıtarak yeniden kullanıma sunan sistemler, ortak alanlarındaki enerji<br />

ihtiyacını güneşten <strong>ve</strong>ya rüzgardan sağlayabilen sistemler vb. teknolojiler<br />

kullanılarak geri dönüşüme uyumlu bir <strong>kent</strong>sel dönüşüm modeli de hayata<br />

geçirilebilecektir.<br />

Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Atık Yönetimi<br />

Başkanlığı tarafından Türkiye’de yıllık 45 milyon ton inşaat/yıkıntı atığı miktarının<br />

Kentsel Dönüşüm Kanunu ile birlikte ilk 3 yıl boyunca yıllık 10 milyon ton, geri<br />

kazanılacak malzeme miktarının da yıllık 6 milyon ton olacağı hesaplanmıştır.<br />

Bu kapsamda, Hafriyat Toprağı <strong>ve</strong> İnşaat-Yıkıntı Atıklarının Kontrolü<br />

Yönetmeliği’nde yapılacak değişikliklerle ilgili çalışmaların sürdüğü belirtilmiştir.<br />

Hafriyat atıkları için ilk etapta büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 binin<br />

üzerindeki belediyelerin 2013 yılı sonuna kadar geri kazanım tesisleri kurması<br />

öngörülmektedir.<br />

Nüfusu 100 bin ile 50 bin arasındaki belediyelerin 2014, 50 bin ile 10 bin arasındaki<br />

belediyelerin 2015, 10 bin <strong>ve</strong> altındaki belediyelerin de 2018 yılı sonuna kadar geri<br />

kazanım tesisi kurmasının zorunlu hale getirilecektir. Ayrıca, tesisler özel sektör<br />

tarafından da kurulabilecektir.<br />

Türkiye’de ortaya çıkacak konut ihtiyacı <strong>ve</strong> konut talebinin önemli bir <strong>bölüm</strong>ünü<br />

yine özel sektör karşılayacaktır. Kentsel dönüşüm inşaat sektörü <strong>ve</strong> beslediği 200'e<br />

yakın alt sektöre de iş alanları açacaktır.<br />

116


Ancak, bölgemizde <strong>ve</strong> özellikle <strong>İzmir</strong>'de konut yapımına yönelik arazilerin<br />

yetersizliği, altyapı eksiklikleri, İhale Kanunu <strong>ve</strong> İmar Yönetmeliğinden kaynaklanan<br />

sorunlar nedeniyle sektörün yeteri kadar büyüme gösteremediği yatırımcılar<br />

açısından sık sık dile getirilmektedir.<br />

Türkiye’de yaşanan arsa sıkıntısı <strong>ve</strong> yüksek arsa fiyatları yüksek maliyetler<br />

yaratmaya devam etmektedir.<br />

Kentsel dönüşüm ile ortaya çıkacak arsaların arsa bedelleri de yüksek kalacaktır.<br />

Bu nedenle;<br />

Arsa bedelleri üzerinden alınan KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmesi,<br />

İnşaat maliyetleri içinde yer alan <strong>ve</strong>rgi, harç, resim <strong>ve</strong> benzeri kamu<br />

yüklerinin azaltılması,<br />

Sadece bina inşaatı değil, altyapı <strong>ve</strong> ilişkili sosyal donatı <strong>ve</strong> diğer üst yapılar<br />

içinde aynı kapsamda değerlendirilmesi,<br />

Kentsel alanlardaki konut üretimlerinde talep edilen yol, kanal, katılım<br />

bedellerinin <strong>ve</strong> ruhsat harçlarının daha makul seviyelere çekilmesi,<br />

TOKİ’nin fiili konut <strong>ve</strong> yapı üretiminden çekilmesi,<br />

Konut üretiminde yapı ruhsatları <strong>ve</strong> yapı izinlerinin <strong>ve</strong>rilmesinde azami<br />

denetiminin sağlanması ile kayıt dışı haksız rekabetinin önlenmesi,<br />

Konut <strong>ve</strong> yapılar için getirilen zorunlu standartların uygulanması (enerji<br />

<strong>ve</strong>rimliliği vb) konusunda <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> benzeri araçlar ile özendirici olunması,<br />

dikkate alınması gereken hususlarda öne çıkanlardır.<br />

Sektörde nitelikli, eğitimli, sertifikalı ara eleman sıkıntısı yaşanmaktadır.<br />

Mesleki Yeterlilik Belgesi sistemi ile çalışanların yeni teknolojiler doğrultusunda<br />

eğitilerek dünya standartlarına ulaşılması rekabet gücümüzü arttıracak, sektörde<br />

<strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> kalite hedeflerinin üstüne çıkmasını sağlayacaktır.<br />

Sürdürülebilir bir yaşam için geri dönüşüm önemlidir. Bu nedenle <strong>kent</strong>sel dönüşüm<br />

kapsamındaki yıkımlardan çıkacak inşaat atıklarının geri kazanımını sağlamak için<br />

kurulacak geri dönüşüm tesisleri teşvik edilmelidir. (KDV istisnası, ÖTV indirimi,<br />

kredi, yer tahsisi vb.)<br />

İnşaat sektöründe kamu yatırımları ile özel sektör yatırımlarının gerilemesine <strong>ve</strong><br />

konut talebinin hız kesmesine bağlı olarak yaşanan durgunluğun sona<br />

erdirilmesinde önemli dinamikler olan kamu yatırımlarının artırılması, iç talebi <strong>ve</strong><br />

özel sektör yatırımlarını canlandıracak önlemlerin alınması <strong>ve</strong> Kentsel Dönüşüm<br />

Projesinin sektördeki büyümeye ivme katacak etkilerinin süratle devreye sokulması<br />

önemlidir.<br />

117


2.11. Lojistik<br />

Lojistik sektörü, orta <strong>ve</strong> uzun vadede<br />

büyüme potansiyeli yüksek sektörlerin<br />

başında gelmektedir. Hizmet<br />

sektörlerinden biri olan lojistik sektörünün,<br />

ülkemizde turizmden sonra en fazla<br />

potansiyeli bünyesinde barındıran ikinci<br />

sektör olduğu ifade edilmektedir. İhracat <strong>ve</strong><br />

ithalatta özellikle son yıllarda kaydedilen<br />

büyüme lojistik sektörüne de<br />

yansımaktadır.<br />

Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi <strong>ve</strong> 1,2 trilyon<br />

dolarlık dış ticaret hedefi paralelinde düşünüldüğünde, lojistik pazarının da<br />

büyümesi kaçınılmazdır. Bu kadar büyük bir dış ticaret hacmine ulaşılmasının<br />

sağlanması Türk lojistik sektörünün önceliklerinden biri haline gelmiştir.<br />

Mevcut dış ticaret hacmimizin yaklaşık 3 katına varılmasının hedeflenmesi Türk<br />

lojistik sektörünün de dış ticaret hacmindeki genişlemeye bağlık olarak büyüyeceğini<br />

<strong>ve</strong> lojistik pazarımızın 2023 yılında dış ticaretimizde hedeflenen büyümeye paralel<br />

olarak yaklaşık 3 katına çıkacağını göstermektedir.<br />

Ülkemizin ticari gelişiminde lojistik sektörünün bir köprü vazifesi gördüğü, “taşıma<br />

olmadan ticaretten bahsedilemeyeceği” göz önünde bulundurularak sahip<br />

olduğumuz büyük potansiyelin daha etkin kullanılması bu açıdan büyük önem<br />

taşımaktadır.<br />

Türkiye’nin üçüncü büyük <strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong>’in,<br />

çok sektörlü bir yapıya sahip olmasının<br />

yanında <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’nın<br />

ülkemizin en büyük ihracat limanlarından<br />

biri olması, yabancı yatırımlar için<br />

<strong>kent</strong>imizin cazibe merkezi olması <strong>ve</strong><br />

bunun gibi nedenler lojistik sektörünü<br />

öncelikli sektörlerden biri haline<br />

getirmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong>; konumu, Avrupa <strong>ve</strong> dünya<br />

pazarlarına yakınlığı, <strong>kent</strong>teki uygun<br />

yatırım alanları <strong>ve</strong> organize sanayi<br />

bölgelerinin konumu, üni<strong>ve</strong>rsiteler,<br />

kalifiye işgücü <strong>ve</strong> Ege'deki diğer yabancı<br />

yatırımlar ile birlikte lojistik üs olmak için<br />

gerekli potansiyele sahiptir.<br />

118


<strong>İzmir</strong>’in lojistik potansiyele sahip olmasında ülkemiz dış ticaretindeki rolü son<br />

derece önemlidir. 2011 yılı gümrük <strong>ve</strong>rilerine göre yapılan ihracatta, <strong>İzmir</strong>’in ülke<br />

ihracatına katkısı 20,1 milyar dolar ile % 15 seviyelerindedir. <strong>İzmir</strong>’in dış ticaretinde<br />

limanlarının payı büyüktür. Özellikle <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Türkiye’nin konteynır<br />

ihracat limanı olarak simge haline gelmiştir. 2011 yılında TCDD tarafından işletilen<br />

limanlarda yapılan toplam 15,3 milyon tonluk yükleme <strong>ve</strong> boşaltmanın 9,5 milyon<br />

tonu <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’ndan gerçekleştirilmiştir.<br />

Türkiye’nin konteynır elleçlemede ilk sıradaki ihracat limanı olan <strong>İzmir</strong> Alsancak<br />

Limanı’ndan 2011 yılında 690 bin TEU’luk konteynır yükleme-boşaltma işlemi<br />

gerçekleşmiştir.<br />

2023 yılında Türkiye'nin 500 milyar dolar<br />

ihracat hedefinin 100 milyar dolarının<br />

<strong>İzmir</strong>'den yapılması hedeflenmektedir. Bunun<br />

için öncelikle denizyolu ile birlikte demiryolu<br />

<strong>ve</strong> havayolu taşımacılığı gibi alternatif ulaşım<br />

yollarının kombine bir şekilde kullanılması <strong>ve</strong><br />

altyapı eksikliklerinin giderilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in liman kapasitesinin genişletilmesi ile<br />

ticaret merkezi olma özelliği güçlenecektir.<br />

Lojistik sektörünün dış ticaret için önemini de göz önüne alarak <strong>İzmir</strong>’in Avrupa,<br />

Asya <strong>ve</strong> Orta Doğu ile bağlantılı karayollarına sahip olması, deniz taşımacılığında da<br />

avantajlı bir konumda bulunması gelecek yıllarda <strong>İzmir</strong>’i lojistik sektöründe dünya<br />

devletleriyle rekabet edebilecek konuma taşıyacaktır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in, dünyadaki örneklerinden yola çıkarak intermodal taşımacılık sistemlerini<br />

<strong>kent</strong>e kazandıracak, özellikle dış ticaret ile uğraşan üyelerimizin lojistik maliyetlerini<br />

azaltacak bir lojistik merkeze ihtiyacı bulunmaktadır.<br />

Lojistik merkez ayrıca, lojistik sektörünün tüm unsurlarının entegrasyonunu<br />

sağlayarak yaratacağı sinerji ile iş potansiyelinin artmasını sağlayacak <strong>ve</strong><br />

kurumsallaşma sürecini hızlandıracaktır.<br />

2.12. Çevre<br />

Bir liman <strong>kent</strong>i olan <strong>İzmir</strong>; konumu, coğrafi koşulları, iklimi, art alanındaki <strong>ve</strong>rimli<br />

tarım havzaları ile çevre açısından ideal özelliklere sahiptir.<br />

Ege Denizine uzun bir kıyısı olan <strong>ve</strong> toplam 11.973 km 2 alana yayılmış olan <strong>İzmir</strong>,<br />

yazları sıcak <strong>ve</strong> kurak, kışları ılık <strong>ve</strong> yağışlı olan Akdeniz ikliminin etkisindedir.<br />

İklim şartlarına bağlı olarak <strong>kent</strong>te maki bitki örtüsü geniş yer tutmaktadır. Dağlık<br />

kesimlerin büyük bir <strong>bölüm</strong>ü ormanlıktır.<br />

119


<strong>İzmir</strong>’in orman alanı toplam 492.965<br />

hektardır. Halkın kullanımına açık orman<br />

içi dinlenme yerleri mevcuttur.<br />

<strong>İzmir</strong>’de ortalama sıcaklık 17-18ºC olup,<br />

yılın en sıcak ayları Temmuz-Ağustos<br />

aylarıdır. Kışlar genelde ılık geçer, en soğuk<br />

ay Ocak ayıdır. Yıllık ortalama deniz suyu<br />

sıcaklığı 18,5ºC’dir.<br />

<strong>İzmir</strong>, Ege Denizi'nin 60 km. kadar karanın<br />

içine sokularak oluşturduğu doğal bir<br />

körfezin etrafında konumlanmıştır.<br />

Uzun yıllar her türlü atığın körfeze dökülmesi <strong>ve</strong> hiçbir arıtma işleminin<br />

yapılmaması körfezde büyük bir kirliliğe neden olmuştur. Denizin ekolojik<br />

dengesinin bozulmasıyla sonuçlanan bu durum karşısında geç de olsa bilinçlenme<br />

sağlanmış <strong>ve</strong> projelerin hayata geçirilmesi ile körfez daha temiz bir hale getirilmiştir.<br />

Körfeze boşalan dereler (Melez çayı, Manda çayı <strong>ve</strong> Arap deresi) ile ilgili ıslah<br />

çalışmaları yapılmıştır. Bununla birlikte, <strong>kent</strong>teki atıksu arıtma tesislerinin<br />

kapasiteleri de arttırılmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in yer altı suyu miktarı 0,494 km 3 /yıldır. Yeraltı kaynak suları bakımından<br />

zengin olan <strong>İzmir</strong>’de halkın sağlık <strong>ve</strong> dinlenme gereksinimini karşılayan kaplıcalar<br />

<strong>ve</strong> içmeler vardır. <strong>İzmir</strong>’in jeotermal alanları; Balçova, Seferihisar, Çeşme-Şifne,<br />

Aliağa, Bayındır-Ergenli, Urla-Gülbahçe, Bergama-Mahmudiye-Paşaköy, Güzellik,<br />

Dikili-Madra-Nebiler, Dikili-Karadere-Çoban Ilıcası – Kaynarca – Bademli – Kocaoba<br />

olarak tespit edilmiştir.<br />

Jeotermal kaynağın dışında <strong>kent</strong>te <strong>ve</strong> yakın çevresinde çok sayıda endüstriyel<br />

hammadde <strong>ve</strong> metalik maden yatağı olduğu tespit edilmiştir. Metalik madenler<br />

içerisinde en önemli maden altındır. Altın rezervlerin büyük bir kısmı Bergama’da<br />

ortaya çıkmıştır. Diğer önemli metalik madenler antimuan, bakır, kurşun, çinkodur.<br />

Ayrıca <strong>kent</strong>te tespit edilen linyit yatakları Cumaovası sahası, Tire, Torbalı, Bergama-<br />

Çalan <strong>ve</strong> Bergama-Ürkükler’dedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in içme suyu Alaçatı,<br />

Balçova <strong>ve</strong> Tahtalı Barajlarından<br />

temin edilirken Halkapınar,<br />

Menemen-Çavuşköy, Pınarbaşı <strong>ve</strong><br />

Buca kuyuları sulama amacıyla<br />

kullanılmaktadır. Kentteki 64 adet<br />

sulama kooperatifi tarafından 353<br />

adet kuyudan 86 hm 3 /yıl su<br />

çekilerek 10.980 ha alan<br />

sulanmaktadır.<br />

120


Türkiye’nin <strong>ve</strong> bölgenin en <strong>ve</strong>rimli ovasını sulayan <strong>ve</strong> ona adını <strong>ve</strong>ren 400 km.<br />

uzunluğundaki Gediz Nehri, 140 km. uzunluğundaki Küçük Menderes Nehri, 128<br />

km uzunluğundaki Bakırçay, <strong>İzmir</strong>’den Ege Denizine dökülmektedir. Bu nehirlerin<br />

oluşturduğu havzalar önemli tarım arazileridir. Ancak <strong>İzmir</strong>’de kirlilik sorunu ile<br />

karşı karşıya kalan havzalar konusunda etkin bir Havza Yönetim Planı oluşturularak<br />

kirlenmenin önüne geçilmesi için çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir.<br />

Havzaların temizliği için doğal kaynakların planlanması, arazi <strong>ve</strong> kaynak<br />

kullanımlarından doğacak çelişkilerin önlenmesi, arazi kullanım önceliklerinin<br />

belirlenmesi gereklidir.<br />

Kuş Cennetini de barındıran Gediz Deltası “Ramsar Sözleşmesi” ile koruma altına<br />

alınan alanlardan birisidir. Kuş Cenneti Çiğli Çamaltı Tuzlası sahasında 8.000<br />

hektarlık bir alana sahiptir. Dünyada nesli tükenmekte olan bazı pelikan, pembe<br />

flamingo, yalıçapkını, leylek türlerinden yaklaşık 205 kuş türünün yaşadığı bu alan<br />

<strong>İzmir</strong>’in sahip olduğu en önemli sulak alanlarından birisidir. Aynı zamanda yıllık<br />

600 bin ton kapasitesi ile Çamaltı Tuzlası, Türkiye’nin tuz ihtiyacının önemli bir<br />

kısmını karşılamaktadır.<br />

Günümüzde hızlı sanayileşme <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>leşmenin etkisiyle, atıkların artışı önemli bir<br />

sorun haline gelmiştir. Bertaraf alanlarının yetersiz olması nedeniyle, atıkların<br />

çevreye gelişigüzel atılması çevre <strong>ve</strong> insan sağlığı için ciddi tehdit oluşturmaktadır.<br />

Ülkemizde atık üretimi miktarına ilişkin <strong>ve</strong>ri oluşturulması, atıkların geri kazanım<br />

<strong>ve</strong> bertaraf yöntemlerine göre dağılımının tespit edilmesi amacıyla Atık Beyan<br />

Sistemi kurulmuştur. 2009 yılı itibariyle Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı sistemine<br />

kayıtlı 20.136 atık üreten tesisten 15.664’ünün tehlikeli atık miktarı (maden atıkları<br />

hariç) 629.030 ton olduğu belirlenmiştir.<br />

Belediyeler, katı atık yönetiminde toplama <strong>ve</strong> taşıma konularındaki görevlerini<br />

büyük ölçüde yerine getirmektedir. <strong>İzmir</strong>’de atıkların toplanması <strong>ve</strong> bertaraf tesisine<br />

taşınması ilgili belediye tarafından yapılırken, atıkların bertarafı Büyükşehir<br />

Belediyesi tarafından gerçekleştirilmektedir. Katı atıkların büyük bir kısmı <strong>kent</strong><br />

merkezine 25 km. uzaklıkta olan Harmandalı Düzenli Atık Depolama Tesisi’ne<br />

taşınmakta <strong>ve</strong> burada evsel, sanayi <strong>ve</strong> tıbbi atıklar ayrı ayrı bertaraf edilmektedir.<br />

Tablo 31: 2010 Yılı Belediye Atık İstatistikleri<br />

Kişi başı<br />

ortalama<br />

belediye atık<br />

miktarı<br />

(kg/kişi-gün)<br />

Atık hizmeti<br />

<strong>ve</strong>rilen<br />

nüfusun<br />

toplam nüfus<br />

içinde oranı<br />

(%)<br />

Atık hizmeti<br />

<strong>ve</strong>rilen<br />

nüfusun<br />

belediye<br />

nüfusu içinde<br />

oranı (%)<br />

Toplanan<br />

atık<br />

miktarı<br />

(1000 ton)<br />

Çöp depolama<br />

sahalarında<br />

bertaraf<br />

edilen<br />

belediye atık<br />

miktarı<br />

(1000 ton)<br />

<strong>İzmir</strong> 1,26 93 100 1.686 1.686<br />

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />

121


Tehlikeli atık üreten tesisler ise atıklarını diğer atıklardan ayrı tutarak lisanslı<br />

bertaraf tesisi olan İZAYDAŞ’a göndermesi gerekmektedir.<br />

Kentteki sağlık kuruluşlardan çıkan tıbbi atıklar yine ayrı toplanıp, Harmandalı<br />

tesisinde bertaraf edilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de toplanan tıbbi atık miktarının ortalama 13 ton/gün olduğu belirtilmektedir.<br />

Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması konusunda da çeşitli belediyeler<br />

tarafından kampanyalar <strong>ve</strong> çalışmalar yürütülmektedir.<br />

Bu çalışmanın <strong>İzmir</strong> geneline yaygınlaştırılması ile atıkların kaynağında<br />

ayrıştırılması konusunda halkın duyarlılığı arttırılacaktır.<br />

Atık üretiminin azaltılması için öncelikle üretilen çöp miktarının azaltılması<br />

gerekmektedir.<br />

Özellikle atıkların kaynağında ayrı toplanması konusunda halkın bilinçlendirilmesi<br />

önemlidir.<br />

Sürdürülebilir kalkınma hedefinde, insan sağlığının <strong>ve</strong> doğal kaynakların korunması<br />

amacıyla <strong>kent</strong>lerin temiz, gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> yaşam kalitesi yüksek yerler haline getirilmesi<br />

temel amaçtır.<br />

Türkiye genelinde olduğu gibi <strong>İzmir</strong>’de de çevre mevzuatlarının uygulanması <strong>ve</strong><br />

kurumsal kapasitenin geliştirilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.<br />

Çevre, korunması <strong>ve</strong> gelecek nesillere en iyi şekilde devredilmesi gereken bir<br />

emanettir. Bu nedenle çevrenin korunması <strong>ve</strong> kirliliğin azaltılması için devletlere,<br />

toplumlara <strong>ve</strong> işletmelere önemli görevler düşmektedir.<br />

Gelecek nesillere yaşanılabilir bir çevre sunmak için sürdürülebilir çevre anlayışının<br />

benimsenmesi <strong>ve</strong> buna göre çalışmaların <strong>ve</strong> planlamaların yapılması gerekmektedir.<br />

3. <strong>İzmir</strong> 2023’te 100 Milyar Dolar İhracat İçin Neler Yapmalı?<br />

Türkiye’nin, Cumhuriyetin 100. yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefine paralel<br />

olarak <strong>İzmir</strong>’in 100 milyar dolarlık ihracata ulaşması <strong>kent</strong>imiz ekonomisinin<br />

önündeki en büyük hedeflerden birisidir.<br />

Türkiye İhracatçılar Meclisi ise 2023 yılında ihracat hedefini 545 milyar dolar olarak<br />

geliştirmiş <strong>ve</strong> bu hedefe ulaşabilmek için 54 bin 566 olan ihracatçı firma sayımızın<br />

100 bini aşması gerektiğini, bunun için de “marka, tasarım, Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon”<br />

kabiliyeti yüksek 50 bin yeni ihracatçı KOBİ’ye ihtiyaç olduğunu vurgulamıştır.<br />

122


Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına rastlayan 2023 yılı için “Ulusal Hedef” olarak<br />

açıklanmış bulunan 500 milyar dolarlık ihracat <strong>ve</strong> bu ihracatın 100 milyar dolarının<br />

<strong>İzmir</strong>’den gerçekleştirilmesi için temel olarak;<br />

Vizyona inanç,<br />

Misyona dört elle sarılma <strong>ve</strong><br />

Kamu <strong>ve</strong> özel kurumlar arası uyumlu işbirliğinin gerçekleştirilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Özellikle Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin bundan sonra yayınlayacağı 2023 İhracat<br />

Strateji raporlarında, <strong>İzmir</strong> ihracatına ilişkin stratejik hedefler, <strong>İzmir</strong> ihracatı<br />

beklentileri ile <strong>İzmir</strong>’in yapması gerekenler yer almalıdır.<br />

2023 Türkiye ihracatından <strong>İzmir</strong>’in alacağı paya ilişkin hazırlık <strong>ve</strong> strateji<br />

arayışlarının acil olarak başlatılması gerekmektedir.<br />

Tablo 32: <strong>İzmir</strong> İli İhracatının Toplam Ülke İhracatı İçindeki Payı (Milyar $)<br />

(Milyar $) <strong>İzmir</strong> Türkiye Yüzdesel Pay (%)<br />

2006 15,6 85,5 18,2<br />

2007 17,7 107,3 16,5<br />

2008 21,6 132 16,4<br />

2009 14,3 102,1 14,0<br />

2010 16,8 113,9 14,8<br />

2011 20,1 134,9 14,9<br />

2012 ilk 8 ay 13,8 100,0 13,8<br />

Kaynak: Gümrük Verilerine Göre Türkiye İstatistik Kurumu İstatistikleri<br />

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) <strong>ve</strong>rilerine göre <strong>İzmir</strong>, Türkiye ihracatından % 6,2<br />

oranında pay almaktadır. Oysa 2023 hedefi 100/500 milyar dolar yani % 20’dir.<br />

Bunun nasıl olacağının iyi irdelenmesi son derece önemlidir.<br />

O halde yapılması gereken 2023 yılı için <strong>İzmir</strong> ihracatının iyi analiz edilmesi <strong>ve</strong> varsa<br />

performans artışı için taleplerin alınması <strong>ve</strong> bunlardan gerçekçi olanların i<strong>ve</strong>di bir<br />

icra planına bağlanmasıdır.<br />

Şu anda 25 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke bulunmamaktadır. 2018<br />

yılı itibariyle 25 milyar doların üzerinde 4 ülkeye ihracat yapılması planlanmaktadır.<br />

TİM tarafından belirlenen 2023 yılı sektörel hedefleri;<br />

Otomotiv sektöründe 75 milyar dolar,<br />

Makine sektöründe 100 milyar dolar,<br />

Hazır giyim sektöründe 52 milyar dolar,<br />

Bitkisel ürünler sektöründe 37,5 milyar,<br />

Demir çelik sektöründe 55 milyar,<br />

123


Tekstil sektöründe 20 milyar,<br />

Kimyevi maddeler sektöründe 50 milyar,<br />

Elektrik-elektronik sektöründe 45 milyar dolar<br />

olmak üzere toplam 545 milyar dolardır.<br />

Tablo 33: İhracatçı Firmaların Kayıtlı Merkezleri Bazında Sektör İhracat<br />

Performansı (1.000 $)<br />

1 Ocak-30 Eylül 2012<br />

TÜRKİYE TOPLAM 101.608.827<br />

İZMİR 6.330.475<br />

Kimyevi Maddeler <strong>ve</strong> Mamulleri 1.350.869<br />

Hazır Giyim <strong>ve</strong> Konfeksiyon 812.402<br />

Çelik 748.053<br />

Taşıt Araçları <strong>ve</strong> Yan Sanayi 475.122<br />

Tütün 409.974<br />

Kuru Mey<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> Mamulleri 302.713<br />

Makine <strong>ve</strong> Aksamları 281.971<br />

Ağaç Mamulleri <strong>ve</strong> Orman Ürünleri 266.424<br />

İklimlendirme Sanayii 232.655<br />

Maden <strong>ve</strong> metaller 204.447<br />

Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar <strong>ve</strong> Mamulleri 190.204<br />

Mey<strong>ve</strong> Sebze Mamulleri 172.224<br />

Demir <strong>ve</strong> Demir Dışı Metaller 142.662<br />

Su Ürünleri <strong>ve</strong> Hayvancılık Mamulleri 137.830<br />

Tekstil <strong>ve</strong> Hammaddeleri 122.824<br />

Elektrik-elektronik 118.639<br />

Çimento Cam Seramik <strong>ve</strong> Toprak Ürünleri 110.739<br />

Deri <strong>ve</strong> Deri Mamulleri 75.108<br />

Yaş Mey<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> Sebze 68.843<br />

Zeytin <strong>ve</strong> Zeytinyağı 33.072<br />

Savunma <strong>ve</strong> Havacılık Sanayii 24.008<br />

Halı 13.734<br />

Gemi <strong>ve</strong> Yat 12.365<br />

Fındık <strong>ve</strong> Mamulleri 10.281<br />

Süs Bitkileri <strong>ve</strong> Mamulleri 6.072<br />

Değerli Maden <strong>ve</strong> Mücevherat 4.044<br />

Diğer Sanayi Ürünleri 3.198<br />

Kaynak: Türkiye İhracatçılar Meclisi, 30.09.2012.<br />

124


<strong>İzmir</strong> olarak, Türkiye toplam ihracatının % 20’sine talip olduğumuz<br />

düşünüldüğünde, belirlenen hedeflerin beşte birini <strong>İzmir</strong> olarak gerçekleştirmemiz<br />

gerekmektedir. <strong>İzmir</strong>’in bu hedefe ulaşabilmesi için, Türkiye genelinde <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong><br />

bazında ihracatı teşvik etmek amacıyla yeni düzenlemeler yapılması önem<br />

taşımaktadır.<br />

Ekonomi Bakanlığı <strong>ve</strong>rilerine göre, <strong>İzmir</strong>’in orta <strong>ve</strong> ileri teknolojili mal ihracatı 2010<br />

yılı itibariyle 1,6 milyar dolardır.<br />

<strong>İzmir</strong>’deki KOBİ’lerin ihracatçı olabilmesi, ihracat kapasitelerinin artırılması <strong>ve</strong> daha<br />

yüksek katma değerli ihracat yapabilmesi için öncelikle üretim altyapısının<br />

geliştirilmesi gerekmektedir. Bu aşamadan itibaren KOBİ’lerin tasarım <strong>ve</strong><br />

markalaşma açısından desteğe ihtiyaçları bulunmaktadır.<br />

İhracatta katma değerin yükselmesi için yerli hammadde kullanımının artırılmasının<br />

yanı sıra Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon kültürünün geliştirilmesi gerekmektedir.<br />

100 milyar dolarlık ihracat elbette ki <strong>İzmir</strong> için önemli bir başarı olacaktır. Ancak<br />

özellikle bu 100 milyar doların içerisinde yüksek katma değerli <strong>ve</strong> ileri teknoloji<br />

içeren malların üretimi ne kadar artarsa başarının değeri de o derece katlanacaktır.<br />

Türkiye'nin dış ticaretinde AB'nin payı giderek azalmaktadır. Bu eğilim özellikle<br />

2012 yılında iyice belirginleşmiştir. Türkiye'nin toplam ihracatı içinde AB'nin payı<br />

2011’de % 47’den 2012 Eylül ayında % 38’e gerilemiştir.<br />

2012 yılının Ocak–Eylül döneminde Ege İhracatçı Birlikleri’nin Avrupa Birliği’ne<br />

ihracatı 3 milyar 964 milyon dolar olmuş, Birliğin toplam ihracatında AB’nin payı<br />

%47’de tutunmuştur.<br />

Avrupa Birliğine coğrafi yakınlığımız <strong>ve</strong> yüzyıllardır devam eden ticari ilişkilerimiz<br />

nedeniyle ekonomik durgunluk süreci <strong>ve</strong> sonrasında da AB’ye ihracatımız aynı hızla<br />

devam etmeli <strong>ve</strong> mevcut pazar payları korunarak arttırılmalıdır.<br />

Ekonomi Bakanlığı <strong>ve</strong>rilerine göre; Ocak-Eylül 2012 itibariyle <strong>İzmir</strong>’de 3.943 ihracat<br />

yapan firma (Türkiye genelinin % 7,5’i) <strong>ve</strong> 4.326 ithalatçı firma (Türkiye genelinin %<br />

7,2’si) bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’de dış ticaretle uğraşan firma sayısının arttırılması<br />

gerekmektedir.<br />

100 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmek için, mevcut pazarlara yönelik daha<br />

kaliteli ürün satımının hedeflenmesi <strong>ve</strong> yeni pazarlara yönelik ihracat seferberliğinin<br />

başlatılması gerekmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong> iş dünyasının bakir pazar Afrika’ya yönelmesi gerekmektedir. Afrika<br />

günümüzün fırsatlar kıtasıdır. Türkiye’nin Afrika’da bulunan dış temsilcilik sayısı <strong>ve</strong><br />

Afrika’ya uçuşları gün geçtikçe artmaktadır.<br />

125


<strong>İzmir</strong>’den yurtdışına direk uçuş sayısının <strong>ve</strong> vizesiz girilen ülke sayısının artmasının<br />

ihracat hedeflerine ulaşılmasında oldukça önemli olduğu düşünülmektedir.<br />

<strong>Ticaret</strong> müşavirlerimizin <strong>ve</strong> ataşelerimizin sayısında son yıllarda büyük bir artış<br />

yaşanmıştır. <strong>İzmir</strong>’den yapılacak ihracatın artmasında sözkonusu bürokratların <strong>ve</strong> iş<br />

dünyası temsilcilerinin büyük rol oynayacağı görülmektedir. Özellikle yüksek dış<br />

ticaret açığımızın olduğu çok geniş pazarlara sahip Çin <strong>ve</strong> Rusya’ya daha fazla<br />

ihracat yapabilmenin yolları aranmalıdır.<br />

Yüksek katma değerli ürün üreten <strong>ve</strong> ileri teknoloji kullanan Tayvan, Güney Kore,<br />

Malezya, Japonya, Singapur, Hindistan gibi Asya-Pasifik ülkelerinin ihracatı arttırma<br />

sırasında kullandıkları yöntemler incelenmelidir.<br />

Uluslararası ticarette anlaşmaların birçoğu fuarlarda yapılmakta <strong>ve</strong> ihracatın<br />

artırılmasına yönelik en etkin tanıtım yurtdışı fuar organizasyonları olmaktadır. Bu<br />

nedenle mevcut tanıtım <strong>ve</strong> pazarlama stratejileri güçlendirilmeli <strong>ve</strong><br />

çeşitlendirilmelidir.<br />

Sektörel milli katılım organizasyonlarının gerçekleştirilmesi <strong>ve</strong> uluslar arası fuarların<br />

teşvik edilmesi, ticaret-alım heyetleri programlarının organize edilmesi, ihracat<br />

hedefinin gerçekleşmesi için önem taşımaktadır.<br />

Kaliteli ürünlerimizin ülkemizde satılması <strong>ve</strong> pazarlanması konusunda<br />

eksikliklerimiz bulunmaktadır. Lojistik altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.<br />

Bu kapsamda; inşası süren Çandarlı Limanı’nın hizmete girmesi <strong>ve</strong> Alsancak<br />

Limanı’nın rehabilitasyonu <strong>İzmir</strong> ihracatının gelişiminde büyük rol oynayacaktır.<br />

Ülkemizin kalkınması için önemli çalışmalar <strong>ve</strong> projeler yapan kişilere daha fazla<br />

destek <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

Türkiye ihracat eksenli kalkınma modeliyle ithalatta bağımlı olduğu ürünleri içeride<br />

üretip katma değerli ürünlerin ihracatı ile gelir artışına odaklanırken bu stratejiye<br />

uygun şirketlerden özellikle gümrük <strong>ve</strong> bürokratik işlemlerin kendilerini<br />

engellediğine yönelik eleştiriler gelmektedir.<br />

Hayali ihracat yapanların denetimine yönelik uygulamanın maliyetini üreticiye<br />

yüklemek doğru değildir. Bu nedenle kayıt dışı çalışan firmaların kayıt içine alınması<br />

sağlanmalıdır. Kayıtlı olarak ihracat yapan firmalar ise teşvik edilmelidir.<br />

Eximbank kredilerinin tanıtımı daha fazla yapılmalı, ihracat kredi sigortası<br />

programının önemi tüm ihracatçılarla paylaşılmalıdır. Buna ek olarak finansal<br />

araçlar arttırılmalı <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli kullanılması sağlanmalıdır.<br />

Nitelikli insan sermayesi arttırılmalı, ihracata yönelik mevzuatın basitleştirilmesi,<br />

gözden geçirilmesi <strong>ve</strong> etkinleştirilmesi sağlanmalıdır.<br />

126


4. EXPO 2020 Yolunda <strong>İzmir</strong><br />

<strong>İzmir</strong>’in EXPO’ya aday olması fikri, ilk kez 1992<br />

yılında Odamız tarafından hazırlanan 15 yıllık<br />

“<strong>İzmir</strong> Stratejik Planı”nda yer almıştır.<br />

Hazırladığımız planda “Hedef 2000 yılında<br />

<strong>İzmir</strong>’de EXPO düzenlemek” diyerek yola<br />

çıkarken <strong>kent</strong>imizin <strong>ve</strong> ülkemizin kazanacağı<br />

büyük artıları görmüştük.<br />

Ancak ülkemiz söz konusu dönemde EXPO’ların<br />

düzenlenme koşullarını belirleyen kuruluş olan<br />

Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE)’ye üye değildi.<br />

Türkiye, 2004 yılında BIE üyeliğine başvurarak 98’inci üye ülke olmuştur.<br />

23 Kasım 2005 tarihinde ise Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti<br />

<strong>İzmir</strong>’i; EXPO 2015’e aday göstermiştir.<br />

EXPO için hazırlık çalışmalarına başlanırken, öncelikle, EXPO’lara ev sahipliği<br />

yapmış <strong>ve</strong> bundan sonra da üstlenmeyi taahhüt etmiş <strong>kent</strong>lerin yasal <strong>ve</strong> yapısal<br />

örgütlenme modelleri incelenmiştir.<br />

Bu deneyimler ışığında EXPO 2015 <strong>İzmir</strong> İcra Komitesi oluşturulmuştur.<br />

Komite; Odamız liderliğinde Ege İhracatçı Birlikleri, <strong>İzmir</strong> İl Genel Meclisi, Ege<br />

Bölgesi Sanayi <strong>Odası</strong>, <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Borsası, İZFAŞ, Deniz <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> <strong>İzmir</strong> Şubesi,<br />

Ege Genç İşadamları Derneği <strong>ve</strong> Ege Ekonomisini Geliştirme Vakfı’ndan oluşmuştur.<br />

İcra Kurulu sürecinde yapılan çalışmalar sonucu, 2 Mayıs 2006 tarihinde Dışişleri<br />

Bakanı Abdullah Gül tarafından bir basın toplantısı ile temamız “Daha iyi bir dünya<br />

için yeni yollar <strong>ve</strong> herkes için sağlık/New routes to a better world and health for all”<br />

olarak açıklanmıştır.<br />

3 Mayıs 2006 tarihinde ise BİE Genel Sekreteri Vicente Gonzalez Loscertales’e<br />

dönemin Paris Büyükelçisi Osman Korutürk’ün, başvuru mektubunu <strong>ve</strong>rmesi ile<br />

<strong>İzmir</strong> EXPO 2015’e resmi adaylık başvurusunu yapan ilk <strong>kent</strong> olmuştur.<br />

30 Kasım 2006 tarihinde İtalya’nın Milano <strong>kent</strong>i de 2015 EXPO’su için başvurarak<br />

ikinci aday <strong>kent</strong> olarak belirlenmiştir.<br />

1992 yılından itibaren Odamızın EXPO konusundaki fikir <strong>ve</strong> çalışmaları zamanla<br />

önemli gelişmeler kaydetmiştir.<br />

127


EXPO 2015’e <strong>İzmir</strong> adaylık çalışmaları kapsamında ilk EXPO Sekretaryası Odamız<br />

bünyesinde kurulmuş <strong>ve</strong> Başkanlığını <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın yürüttüğü EXPO 2015<br />

<strong>İzmir</strong> İcra Komitesi aracılığıyla birçok çalışma gerçekleştirilmiştir.<br />

2005 EXPO’sunun düzenlendiği Japonya’nın Aichi Kentine bir iş <strong>ve</strong> inceleme gezisi<br />

<strong>ve</strong> organizasyonun sorumlularıyla toplantılar düzenlenmiştir.<br />

BIE Genel Kurul Toplantılarına katılım sağlanmış <strong>ve</strong> BIE yetkilileri <strong>İzmir</strong>’de<br />

ağırlanmıştır. BIE Genel Sekreteri Loscertales bu ziyaret sırasında; Türkiye’nin 100<br />

yıldır katıldığı EXPO’lardan anıların, fotoğraf <strong>ve</strong> resimlerin bulunduğu “100 Yıllık<br />

EXPO Macerası” konulu sergiyi <strong>ve</strong> Odamız bünyesinde kurulan EXPO Ofisini<br />

açmıştır.<br />

EXPO 2015 <strong>İzmir</strong>, EXPO <strong>İzmir</strong> 2015, <strong>İzmir</strong> 2015 EXPO, <strong>İzmir</strong> EXPO 2015, 2015 EXPO<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> 2015 <strong>İzmir</strong> EXPO isimleri için patent başvurusunda bulunulmuş <strong>ve</strong> Türkiye<br />

için patent hakları alınmıştır.<br />

Ekim 2007 tarihinden itibaren Dışişleri Bakanlığı’ndan Büyükelçilerimizin<br />

Başkanlığında 100’ün üzerinde BIE üyesi ülkelere lobi ziyaretleri düzenlenmiştir.<br />

13-16 Şubat 2008 tarihleri arasında ise, 107 ülkeden 222 yabancı konuğun katıldığı<br />

EXPO 2015 <strong>İzmir</strong> II. Uluslararası Sempozyumu düzenlenmiştir.<br />

Lobi faaliyetleri Odamız da dahil olmak üzere birkaç farklı koldan yürütülmüş olup,<br />

herkes yapabileceği katkıyı koymaya çalışmıştır.<br />

Lobi faaliyetleri sürecinde birçok ülke ile yapılan görüşmeler sonucunda çok iyi<br />

tecrübe edinilmiş <strong>ve</strong> ülkemizle yoğun ilişkileri bulunmayan ya da temsilciliğimizin<br />

olmadığı devletlerin temsilcileri ile iletişim kurma şansına sahip olunmuştur.<br />

Tüm bunlara rağmen Türkiye EXPO 2015 seçiminde 65 oy alarak İtalya’ya karşı az<br />

farkla yarışı kaybetmiştir.<br />

2015 adaylığı süresince elde edilen sinerji <strong>ve</strong> birikimin kullanılması kapsamında<br />

<strong>İzmir</strong>’in tekrar EXPO’ya aday olması <strong>ve</strong> 2020 yılında ev sahipliği yapmak üzere<br />

Uluslararası Sergiler Bürosu’na başvuruda bulunması konusunda <strong>İzmir</strong>’de tüm yerel<br />

yönetimler, vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları <strong>ve</strong> meslek örgütleri ortak karara<br />

varmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> da, 2015 serü<strong>ve</strong>ninde edindiğimiz bilgi <strong>ve</strong> tecrübeler ışığında,<br />

<strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020’ye yeniden aday olma konusunda ısrar etmiş <strong>ve</strong> konunun<br />

takipçisi olmuştur.<br />

Hükümetimizin de desteği ile, EXPO 2020 Adaylığı için resmi başvuru 18 Mayıs 2011<br />

tarihinde Paris’te Uluslararası Sergiler Bürosu’na yapılmıştır.<br />

128


<strong>İzmir</strong> EXPO 2020 için yine sağlık teması benimsenmiş olup, belirlenen tema “Daha<br />

İyi Bir Dünya için Yeni Yollar <strong>ve</strong> Herkes için Sağlık”tır. Sağlık temasının katılımcı<br />

tüm ülkelerin kendilerini ifade edebilecekleri, katkıda bulunabilecekleri evrensel bir<br />

tema olması büyük önem arz etmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in dışında, EXPO 2020’ye toplam 4 <strong>kent</strong> daha resmi aday olmuştur; böylece<br />

rakibimiz 4’e çıkmıştır. Bu <strong>kent</strong>ler;<br />

Tayland’ın Ayutthaya <strong>kent</strong>i,<br />

Rusya’nın Yekaterinburg <strong>kent</strong>i,<br />

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai <strong>kent</strong>i <strong>ve</strong><br />

Brezilya’nın Sao Paolo <strong>kent</strong>idir.<br />

<strong>İzmir</strong> sağlık teması ile çalışmalarını sürdürmekte olup, dünyaca ünlü Kolombiya<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Başkan Yardımcısı <strong>ve</strong> Cerrahi Profesörü, Dr. Mehmet Öz EXPO 2020<br />

projemize destek <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Dr. Mehmet Öz, Haziran 2012’de gerçekleştirilen BIE Genel Kurulu Toplantısı’nda<br />

<strong>İzmir</strong> adına bir sunum yaparak büyük ilgi <strong>ve</strong> beğeni toplamıştır.<br />

22-23 Kasım 2012 tarihlerinde yine Paris’te gerçekleştirilen 152. BIE Genel Kurulu’na<br />

da, Türkiye Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay başkanlığında <strong>İzmir</strong>’den<br />

geniş bir heyet ile katılım sağlanmış, <strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020 adaylığı kapsamında<br />

başarılı bir sunum gerçekleştirilmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in resmen EXPO 2020 adayı oluşunun ardından Odamız da dış bağlantılarını<br />

kullanarak lobi faaliyetlerine hızla başlamıştır.<br />

Kasım 2012 itibariyle BIE’ye 161 üye ülke bulunmaktadır.<br />

Odamız Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, gerek EXPO 2020 <strong>İzmir</strong><br />

Yönlendirme Kurulu üyesi olarak gerek ise EXPO 2020 <strong>İzmir</strong> Afrika Bölge<br />

Koordinatörü olarak, <strong>İzmir</strong>’i ziyaret eden tüm dış heyetlerle EXPO 2020 adaylığı<br />

konusu görüşmekte <strong>ve</strong> destek talep etmekte olup, Odamızın yurtdışı ziyaretlerinde<br />

lobi çalışmaları sürdürülmektedir.<br />

Mevcut üye ülkeler için yapılan lobi çalışmalarının yanında BIE’ye üye olmayan<br />

birçok ülkenin üyelikleri konusunda Odamızca çalışmalar yapılmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020 Adaylığı kapsamında oylama Kasım 2013’te Paris’te<br />

gerçekleşecek olup, <strong>İzmir</strong>’in yarışı kazanması durumunda 150 yıllık EXPO tarihinde<br />

de pek çok ilkin gerçekleşmesi sağlanacaktır.<br />

129


<strong>İzmir</strong>’e iki saatlik uzaklıkta yer alan Avrupa, Ortadoğu <strong>ve</strong> Avrasya coğrafyasındaki<br />

büyük nüfus yoğunluğunu göz önünde bulundurulursa ziyaretçi hedefi oldukça<br />

yüksek olacaktır.<br />

Bu büyük ziyaretçi sayısı, hem <strong>kent</strong>imiz hem de ülkemiz turizminde çok köklü<br />

değişimlere yol açacaktır.<br />

Ülkemizin de böyle bir organizasyona imza atması, Türkiye <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in dünya<br />

ölçeğinde tanıtımını yapacak, yüksek ziyaretçi potansiyeliyle büyük bir ekonomik<br />

dönüşüme neden olacaktır.<br />

Expo 2020’ye ev sahipliği yapmamız halinde, <strong>İzmir</strong>’de altyapı çalışmalar hızlanacak,<br />

otel <strong>ve</strong> yatak kapasiteleri arttırılacak, alternatif ulaşım yolları geliştirilecek, çok<br />

sayıda kongre <strong>ve</strong> seminer salonları inşa edilecektir.<br />

5. <strong>İzmir</strong>’de Yatırım Ortamı<br />

Son yılların en durgun dönemini yaşayan küresel ekonomide en büyük yarış, dış<br />

yatırım çekme konusunda yaşanmaktadır. Bu yoğun rekabet ortamında Türkiye<br />

yatırımcılara sunduğu avantajlarla pek çok ülkeden yatırım çekmeye devam<br />

etmektedir.<br />

En son olarak kredi derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından not artırımına gidilen<br />

Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde daha geniş bir sermaye havuzuna <strong>ve</strong> sermaye<br />

akışına sahip olacağı düşünülmektedir. <strong>İzmir</strong>’deki yatırım ortamı ile Türkiye<br />

genelindeki yatırım ortamı benzerlik taşımaktadır.<br />

5.1. Yeni Teşvik Politikası <strong>İzmir</strong>’e Neler Getiriyor?<br />

Yeni Teşvik Kanunu, 19 Haziran 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Kanunla<br />

birlikte 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yapılacak yatırımlar teşvik kapsamı altına<br />

alınmaktadır.<br />

130


Tablo 34: Büyük Ölçekli Yatırımlar<br />

Asgari Sabit<br />

Yatırım Konuları<br />

Yatırım<br />

Tutarları<br />

(Milyon TL)<br />

Rafine Edilmiş Petrol Ürünleri İmalatı 1.000<br />

Kimyasal Madde <strong>ve</strong> Ürünlerin İmalatı 200<br />

Liman <strong>ve</strong> Liman Hizmetleri Yatırımları 200<br />

Motorlu Kara Taşıtlarının İmalatı Yatırımları:<br />

a) Motorlu Kara Taşıtları Ana Sanayi Yatırımları 200<br />

b) Motorlu Kara Taşıtları Yan Sanayi Yatırımları 50<br />

Demiryolu <strong>ve</strong> Tramvay Lokomotifleri <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Vagon<br />

İmalatı Yatırımları<br />

50<br />

Transit Boru Hattıyla Taşımacılık Hizmetleri Yatırımları<br />

Elektronik Sanayi Yatırımları<br />

Tıbbi Alet, Hassas <strong>ve</strong> Optik Aletler İmalatı Yatırımları<br />

İlaç Üretimi Yatırımları<br />

Hava <strong>ve</strong> Uzay Taşıtları <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Parçaları İmalatı Yatırımları<br />

Makine (Elektrikli Makine <strong>ve</strong> Cihazlar Dahil) İmalatı<br />

Yatırımları<br />

Metal Üretimine Yönelik Yatırımlar:<br />

[Maden Kanununda belirtilen IV/c grubu metalik<br />

madenlerin cevher <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya konsantresinden nihai metal<br />

üretimine yönelik yatırımlar (bu tesislere entegre<br />

madencilik yatırımları dahil)]<br />

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, Temmuz 2012.<br />

Büyük ölçekli yatırımlar, Türkiye’nin neresinde olursa olsun desteklenecektir.<br />

131


Tablo 35: <strong>İzmir</strong>’de Bölgesel Desteklerden Faydalanabilecek Sektörler <strong>ve</strong> Bölgeler<br />

İtibariyle Asgari Yatırım Tutarları <strong>ve</strong>ya Kapasiteleri<br />

Bölgesel Teşviklerden Yararlanacak Sektörler<br />

Entegre Damızlık Hayvancılık Yatırımları Dahil Olmak<br />

Üzere Entegre Hayvancılık Yatırımları<br />

Su ürünleri Yetiştiriciliği<br />

(Balık Yavrusu <strong>ve</strong> Yumurtası Üretimi Dahil)<br />

Gıda Ürünleri <strong>ve</strong> İçecek İmalatı<br />

Bavul, El Çantası, Saraciye, Ayakkabı Vb İmalatı<br />

Ağaç <strong>ve</strong> Mantar Ürünleri İmalatı (Mobilya Hariç), Hasır<br />

<strong>ve</strong> Buna Benzer Örülerek Yapılan Maddelerin İmalatı<br />

Kağıt <strong>ve</strong> Kağıt Ürünleri İmalatı<br />

Kimyasal Madde <strong>ve</strong> Ürünlerin İmalatı<br />

Seramikten Yapılan Sıhhi Ürünler, Seramik Yalıtım<br />

Malzemeleri, Seramik Karo <strong>ve</strong> Kaldırım Taşı İmalatı<br />

Demir-Çelik Dışındaki Ana Metal Sanayi,<br />

Metal Döküm Sanayi<br />

Makine <strong>ve</strong> Teçhizat İmalatı<br />

Büro, Muhasebe <strong>ve</strong> Bilgi İşlem Makineleri İmalatı<br />

Elektrikli Makine <strong>ve</strong> Cihazları İmalatı<br />

Radyo, Televizyon, Haberleşme Teçhizatı <strong>ve</strong> Cihazları<br />

İmalatı<br />

Tıbbi Aletler Hassas <strong>ve</strong> Optik Aletler İmalatı<br />

Motorlu Kara Taşıtı <strong>ve</strong> Yan Sanayi<br />

Hava Taşıtları <strong>ve</strong> Motorlarının Bakım Ve Onarımı<br />

Motosiklet <strong>ve</strong> Bisiklet Üretimi<br />

Mobilya İmalatı<br />

(Sadece Metal <strong>ve</strong> Plastikten İmal Edilenler Hariç)<br />

Oteller<br />

Öğrenci Yurtları<br />

Soğuk Hava Deposu Hizmetleri<br />

Asgari Yatırım<br />

Tutarları<br />

1 Milyon TL<br />

1 Milyon TL<br />

2 Milyon TL<br />

1 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

10 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

1 Milyon TL<br />

Motorlu kara<br />

taşıtlarında yatırım<br />

tutarı 50 Milyon TL;<br />

motorlu kara taşıtları<br />

yan sanayinde yatırım<br />

tutarı 4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

4 Milyon TL<br />

3 yıldız <strong>ve</strong> üzeri<br />

100 öğrenci<br />

1.000 metrekare<br />

132


Bölgesel Teşviklerden Yararlanacak Sektörler<br />

Lisanslı Depoculuk<br />

Eğitim Hizmetleri (Okul Öncesi Eğitim Hizmetleri<br />

Dahil, Yetişkinlerin Eğitilmesi <strong>ve</strong> Diğer Eğitim<br />

Faaliyetleri Hariç)<br />

Hastane Yatırımı, Huzurevi<br />

Atık Geri Kazanım <strong>ve</strong>ya Bertaraf Tesisleri<br />

Seracılık<br />

Asgari Yatırım<br />

Tutarları<br />

2 Milyon TL<br />

1 Milyon TL<br />

Hastane: 1 Milyon TL<br />

huzurevi: 100 kişi<br />

1 Milyon TL<br />

40 dekar<br />

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, Temmuz 2012.<br />

<strong>İzmir</strong>’deki yatırım teşviki alan belge sayısının 2012 yılında, 2011 yılını geçmesi<br />

beklenmektedir.<br />

Tablo 36: Yatırım Teşvik Belgesi Sayısı<br />

2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />

Yatırım<br />

184 168 161 129 181 199 133*<br />

Teşvik<br />

Belgesi<br />

Sayısı 1<br />

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 31.08.2012.<br />

*2012 Ocak-Ağustos<br />

Teşvik Belgesi kapsamında; Genel Teşvik Sistemi, Bölgesel Yatırımlar, Büyük Ölçekli<br />

Yatırımlara yönelik belgeler yer almaktadır.<br />

Yeni Teşvik Yasası, her ne kadar <strong>İzmir</strong> teşviklerden en az yararlanacak 1. Bölgede de<br />

olsa, <strong>kent</strong>imize önemli kazanımlar getirmektedir.<br />

Özellikle büyük ölçekli yatırımlar, öncelikli yatırımlar <strong>ve</strong> stratejik alanda <strong>kent</strong>imizde<br />

yatırım yapacak olan iş dünyası temsilcilerine önemli fırsatlar sunmaktadır.<br />

Gümrük <strong>ve</strong>rgisi muafiyeti, KDV istisnası, Vergi indirimi, Sigorta primi iş<strong>ve</strong>ren<br />

hissesi desteği, Yatırım yeri tahsisi, KDV iadesi gibi bir çok teşvik unsuru<br />

sunulmaktadır.<br />

2012 yılı başından itibaren uygulanan yeni teşvik sistemi, 2009 krizi nedeniyle<br />

uygulamaya konulan yatırım teşvik sisteminden;<br />

Yatırım döneminde <strong>ve</strong>rgi indirimi,<br />

Yeni altı bölgeli harita,<br />

2011 sonu itibariyle azalan destek oran <strong>ve</strong> sürelerinin arttırılması,<br />

133


Desteklenen yatırım konularının gözden geçirilmesi,<br />

Stratejik <strong>ve</strong> teknolojik dönüşümü sağlayacak yatırımların desteklenmesi <strong>ve</strong><br />

En az gelişmiş bölgelerde, yatırımlara sağlanan destek miktarının arttırılması<br />

gibi özellikleriyle ayrılmaktadır.<br />

Yeni teşvik sisteminin en temel farkı, stratejik (toplam ithalat üzerindeki payı fazla<br />

olan) sektörlerin desteklenecek olmasıdır.<br />

Yeni teşvik sistemi, cari açığı azaltmak <strong>ve</strong> kontrol altına almak amacıyla<br />

tasarlanmıştır.<br />

Stratejik yatırımlar ile, uluslararası rekabet gücünü attırma potansiyeline sahip,<br />

yüksek teknolojili <strong>ve</strong> yüksek katma değerli yatırımlar teşvik edilecektir.<br />

Stratejik yatırımları değerlendirme kriteri şöyledir:<br />

İthalat bağımlılığı yüksek ara malı <strong>ve</strong>ya ürünlerin üretime yönelik olacaktır.<br />

Asgari yatırım tutarı 50 milyon TL olacaktır.<br />

% 50’den fazlası ithalatla karşılanacaktır.<br />

Asgari % 4 katma değer üretecektir.<br />

Üretilecek ürünle ilgili toplam ithalat değeri son 1 yıl itibariyle en az 50<br />

milyon $ olan mallar olacak ama yurt içi üretimi olmayan mallarda bu şart<br />

aranmayacaktır.<br />

Ayrıca yatırım yeri tahsis edilmektedir.<br />

500 milyon TL’nin üzerindeki yatırımların bina-inşaat harcamaları için KDV iadesi<br />

bulunmaktadır.<br />

Yatırım tutarının % 5’ini geçememek kaydıyla en fazla 50 milyar TL’ye kadar faiz<br />

desteği vardır.<br />

Öncelikli alanlarda yapılacak yatırımlar eğer 2. 3. 4. <strong>ve</strong> 5. bölgede ise stratejik<br />

yatırımlar gibi, 5.bölge desteklerinden faydalanacaktır.<br />

Öncelikli yatırımlar; madencilik yatırımları, demiryolu <strong>ve</strong> deniz yolu, yük yolcu<br />

taşımacılığı, test merkezleri rüzgâr tünel, Kültür <strong>ve</strong> Turizm Koruma <strong>ve</strong> Gelişim<br />

Bölgelerinde yapılacak turizm yapıları, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek ilk,<br />

orta <strong>ve</strong> lise eğitim yatırımları, yatırım tutarı 20 milyon TL’nin üzerinde olan belirli<br />

ilaç yatırımları <strong>ve</strong> savunma sanayi yatırımlarıdır.<br />

OSB’lerde yapılacak yatırımlar, sektörel işbirliğine dayalı yatırımlar <strong>ve</strong> TUBİTAK<br />

tarafından desteklenen AR-GE projeleri neticesinde geliştirilen ürünün üretimine<br />

yönelik yatırımlar, <strong>ve</strong>rgi indirimi <strong>ve</strong> sigorta primi iş<strong>ve</strong>ren hissesi destekleri açısından<br />

bir alt bölgede uygulanan desteklerden yararlanacaktır.<br />

134


Eski teşvik sisteminin uygulayıcısı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı iken, yeni teşvik<br />

sisteminin uygulayıcısı Ekonomi Bakanlığı olmuştur.<br />

Teşvik sistemi sunduğu tüm bu olumlu özelliklerin yanında önemli eksiklikleri de<br />

barındırmaktadır.<br />

Teşvik sisteminde yatırım yapılması gereken yatırım tutarlarının <strong>İzmir</strong>’de en aşağı 1<br />

Milyon TL olması nedeniyle, KOBİ’lere pek hitap etmektedir. Odamın üyelerinin de<br />

büyük bir çoğunluğunun KOBİ olduğu düşünüldüğünde, yatırım teşviklerinin<br />

Odamızın küçük bir kesimine hitap edileceği düşünülmektedir.<br />

Yeni teşvik sistemiyle birlikte OSB’ler’e <strong>ve</strong>rilen desteğin OSB’ler için yeterli<br />

olmayacağı düşünülmektedir. <strong>İzmir</strong>’deki OSB’lerin atıl olmaması <strong>ve</strong> yatırıma tam<br />

anlamıyla kanalize olması amacıyla tüm OSB’lere yeni teşvik sistemiyle birlikte daha<br />

avantajlı bölgelerin teşviklerin sunulmasının daha uygun olacağı görülmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de yenilenebilir enerji, bilişim <strong>ve</strong> organik tarım yatırımlarının yeni teşvik<br />

sistemi kapsamına alınmadığı görülmektedir.Özellikle ileri teknoloji gerektiren <strong>ve</strong><br />

yüksek katma değer ortaya çıkaran yatırımların sadece büyük yatırımlar <strong>ve</strong> stratejik<br />

yatırımlar başlığı altında değil, bölgesel yatırımlar başlığı altında da desteklenmesi<br />

gerekmektedir.<br />

5.2. <strong>İzmir</strong>’in Yabancı Yatırım Potansiyeli<br />

<strong>İzmir</strong> doğrudan yabancı yatırımları çekme konusunda birçok avantaja sahiptir.<br />

Yerli <strong>ve</strong> yabancı pazarlara 2-3 saatlik uçuş mesafesinde olması,<br />

Eğitimli <strong>ve</strong> dinamik işgücüne erişim,<br />

Gelişmiş altyapı,<br />

Hammaddeye erişimin kolaylığı,<br />

Çok sektörlü yapı,<br />

El<strong>ve</strong>rişli iklimi,<br />

Lojistik yapısının uygunluğu<br />

gibi özellikleriyle ön plana çıkmaktadır.<br />

Sahip olunan lojistik yapı doğrudan yabancı yatırımlar için önemli avantajlar<br />

sunmaktadır. <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’nın modernize edilmesi, <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer<br />

Limanı’nın yapılması <strong>ve</strong> özellikle Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın da devreye<br />

girmesiyle birlikte <strong>İzmir</strong>’in doğrudan yabancı yatırımlardan alacağı payın katlanarak<br />

artması beklenmektedir. <strong>İzmir</strong>, Ege Serbest Bölgesi <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesi gibi iki<br />

serbest bölgeye, <strong>İzmir</strong> Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ne <strong>ve</strong> birçok organize sanayi<br />

bölgesine ev sahipliği yapmaktadır.<br />

135


Kruvaziyer gemilerinin <strong>İzmir</strong> limanına yanaşmaya başlamaları ile <strong>kent</strong>imiz, dış<br />

dünyada daha fazla tanınmaya başlamıştır. Turizm ile başlayan gezi seyahatlerinin<br />

kısa süre içerisinde doğrudan yabancı yatırımlara dönüşme ihtimali yüksektir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de doğrudan yabancı yatırımlar için potansiyel barındıran sektörler aşağıda<br />

yer <strong>ve</strong>rilen matriste değerlendirilmiştir:<br />

Grafik 10: <strong>İzmir</strong> Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Sektörel Değerlendirme<br />

Matrisi (2011)<br />

Kaynak: <strong>İzmir</strong> Kalkınma Ajansı<br />

Şekilde, yatay eksende DYY pazar genişliği <strong>ve</strong> büyümesi ile dikey eksende ortaya<br />

çıkan DYY karşılaştırmalı avantaj durumu görülmektedir. Motorlu Taşıtlar sektörü<br />

pazar olanakları <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in karşılaştırmalı üstünlüğü bazında en güçlü sektör olarak<br />

görülmektedir.<br />

Kimya, Endüstriyel Makine, Gıda <strong>ve</strong> İçecek Üretimi ile daha düşük ölçüde Bilgi <strong>ve</strong><br />

İletişim Teknolojileri sektörleri <strong>İzmir</strong>’in makul bir karşılaştırmalı üstünlük durumu<br />

bulunan güçlü pazar olanaklarına sahip sektörler olarak gözlemlenmektedir.<br />

Otomotiv Dışı Taşıma Teçhizatları Üretimi (genel olarak Hava <strong>ve</strong> Uzay, Savunma <strong>ve</strong><br />

Gemi İmalatı), Yenilenebilir Enerji <strong>ve</strong> Turizm ise <strong>İzmir</strong>’in güçlü bir karşılaştırmalı<br />

üstünlük durumu bulunan makul pazar olanaklarına sahip sektörler olarak<br />

gözlemlenmektedir.<br />

Bununla birlikte, 2006’dan 2012 başına kadar <strong>İzmir</strong>’deki uluslararası firma sayısı<br />

%105 oranında artmıştır. <strong>İzmir</strong>’deki uluslararası firma sayısının ülkelere göre<br />

dağılımına bakıldığında ise 2010 yılı sonu itibariyle %26’lık pay ile Almanya ön<br />

plana çıkmaktadır.<br />

136


Grafik 11: <strong>İzmir</strong>’deki Uluslararası Firma Sayılarının Ülkelere Göre Dağılımı<br />

Kaynak: <strong>İzmir</strong> Kalkınma Ajansı<br />

Ülkemizde bulunan 29.399 adet uluslararası sermayeli şirketin illere göre<br />

dağılımında 16.641 adet şirket ile İstanbul birinci sırada yer almaktadır. Antalya<br />

3.498, Ankara 1.919 adet <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> 1.667 adet şirket ile İstanbul’u takip etmiştir.<br />

Tablo 37: Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Sayılarının İllere Göre Dağılımı<br />

(İlk 10 İl)<br />

İL<br />

Şirket Sayısı<br />

(1954-2011)<br />

İSTANBUL 16.641<br />

ANTALYA 3.498<br />

ANKARA 1.919<br />

İZMİR 1.667<br />

MUĞLA 1.409<br />

BURSA 576<br />

AYDIN 514<br />

MERSİN 496<br />

KOCAELİ 338<br />

ADANA 218<br />

DİĞER İLLER 2.123<br />

TOPLAM 29.399<br />

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı<br />

1.667 adet uluslararası sermayeli şirketin faaliyette bulunduğu <strong>İzmir</strong>’de, uluslar arası<br />

sermayeli şirketlerin en yoğun olduğu alanlar sırsıyla, toptan <strong>ve</strong> perakende ticaret,<br />

imalat sanayi <strong>ve</strong> inşaat sektörleridir.<br />

137


Tablo 38: <strong>İzmir</strong>’deki Uluslararası Firmalarının Sektörlere Göre Dağılımı<br />

Sektörler Şirket Sayısı (1954-2011)<br />

Tarım, Avcılık, Ormancılık <strong>ve</strong> Balıkçılık 60<br />

Madencilik <strong>ve</strong> Taşocakçılığı 57<br />

İmalat Sanayisi 397<br />

Gıda Ürünleri, İçecek <strong>ve</strong> Tütün İmalatı 60<br />

Tekstil Ürünleri İmalatı 25<br />

Kimyasal Madde <strong>ve</strong> Ürünlerin İmalatı 38<br />

B.Y.S. Makine <strong>ve</strong> Teçhizat İmalatı 37<br />

Motorlu Kara Taşıt İmalatı 16<br />

Diğer İmalat 221<br />

Elektrik, Gaz <strong>ve</strong> Su 39<br />

İnşaat 124<br />

Toptan <strong>ve</strong> Perakende <strong>Ticaret</strong> 535<br />

Oteller <strong>ve</strong> Lokantalar 73<br />

Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Depolama 109<br />

Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri 8<br />

Gayrimenkul Kiralama <strong>ve</strong> İş Faaliyetleri 191<br />

Diğer Toplumsal, Sosyal <strong>ve</strong> Kişisel Hizmet Faal. 74<br />

Toplam 1.667<br />

Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı<br />

<strong>İzmir</strong>’de doğrudan yabancı yatırım miktarlarının Türkiye ortalamasına göre daha<br />

fazla artması <strong>ve</strong> otomotiv, elektronik, turizm, tıp, ilaç, yenilenebilir enerji gibi<br />

sektörlerde büyük yatırımcıların yönlendirilmesi için <strong>kent</strong>imizde Başbakanlık<br />

Yatırım Ajansı’nın bir temsilciliğinin açılması <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz ihracatçısının bürokratik<br />

sorunlarını yerinde çözecek bir Dış <strong>Ticaret</strong> Merkezi’nin oluşturulmasının faydalı<br />

olacağı düşünülmektedir.<br />

5.3. Organize Sanayi Bölgeleri <strong>ve</strong> Serbest Bölgeler<br />

<strong>İzmir</strong> şu anda 3.754 sanayi tesisi ile ülke genelinde toplam sanayi işletmesi içerisinde<br />

%5’lik oran ile Türkiye’nin en büyük dördüncü sanayi <strong>kent</strong>idir. <strong>İzmir</strong> imalat<br />

sanayinde Türkiye genelinde yaratılan katma değerin %13,5’ini karşılamaktadır.<br />

Her türlü yatırım talebini karşılayacak sanayi alt yapısına sahip olan <strong>İzmir</strong>’de,<br />

yatırımcılara <strong>kent</strong>in çeşitli bölgelerinde uygun yatırım ortamları sunulmaktadır. Söz<br />

konusu yatırım alanları limanlar, havaalanı, tren yolları sayesinde Türkiye’nin dört<br />

bir yanı ile bağlantı içerisindedir.<br />

138


<strong>İzmir</strong>’deki sanayi tesisleri Pınarbaşı-Işık<strong>kent</strong>-Kemalpaşa, Çiğli-Menemen ile<br />

Karabağlar-Torbalı-Menderes aksları içerisinde bulunan Organize Sanayi Bölgeleri<br />

<strong>ve</strong> Serbest Bölgeler içerisinde faaliyet göstermektedir. Kentte 13 OSB <strong>ve</strong> 2 serbest<br />

bölge mevcuttur. Aliağa, Atatürk, Bergama, Buca Ege Giyim (BEGOS), İTOB<br />

Organize Sanayi Bölgesi, Kemalpaşa-Islah, Kınık, Tire faal OSB’ler olup, Kemalpaşa-<br />

Bağyurdu, Menemen-Plastik, Ödemiş, Pancar, Torbalı OSB’lerin alt yapı inşaatları<br />

devam etmektedir.<br />

Tablo 39: <strong>İzmir</strong>’de Mevcut Organize Sanayi Bölgeleri<br />

OSB Adı<br />

Büyüklük<br />

(Hektar)<br />

Toplam<br />

Parsel<br />

Sayısı<br />

Tahsisli<br />

Parsel<br />

Sayısı<br />

Boş<br />

Parsel<br />

Sayısı<br />

Faal<br />

Tesis<br />

Sayısı<br />

İnşaat<br />

Devam<br />

Eden<br />

Tesis<br />

Toplam<br />

Tesis<br />

Sayısı<br />

İstihdam<br />

(Kişi)<br />

Kemalpaşa 1.300 927 361 ---- 322 16 338 21.000<br />

Islah OSB<br />

Aliağa OSB 922 373 142 231 16 22 38 512<br />

Atatürk<br />

700 594 594 0 566 19 585 30.000<br />

OSB<br />

Tire OSB 400 232 123 99 43 11 54 1.159<br />

İTOB OSB 251 367 336 1 71 80 151 2.193<br />

Bergama<br />

179 96 1 95 1 1 45<br />

OSB<br />

Kemalpaşa 147 Kamulaştırma <strong>ve</strong> imar planı çalışmaları devam etmektedir.<br />

(Bağyurdu)<br />

OSB<br />

Pancar OSB 95 72 62 10 12<br />

Ödemiş<br />

93 Alt yapı çalışmaları devam ediyor.<br />

OSB<br />

Menemen- 90 İmar planı yapımı devam etmektedir.<br />

Plastik<br />

İhtisas OSB<br />

Kınık OSB 85 55 2 53 2 2 20<br />

Torbalı<br />

70 İmar planı yapımı devam etmektedir.<br />

OSB<br />

Buca (Ege<br />

50 136 136 0 38 18 56 2.895<br />

Giyim)<br />

OSB<br />

Toplam 4.382 2.852 1.747 529 1.024 155 1.167 57.129<br />

Kaynak: <strong>İzmir</strong> Bilim Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji İl Müdürlüğü<br />

<strong>İzmir</strong>’deki OSB’ler, yukarıda sayılan hedefler doğrultusunda yatırımcılara<br />

sundukları idari, sosyal <strong>ve</strong> teknik altyapı olanakları ile hizmet <strong>ve</strong>rmeye devam<br />

etmektedir. Aynı zamanda OSB’ler <strong>kent</strong>in ekonomisine <strong>ve</strong> istihdamına da katkı<br />

sağlamaktadır.<br />

139


<strong>İzmir</strong>’deki serbest bölgeler ise <strong>kent</strong> ekonomisine özellikle dış ticaret konusunda<br />

büyük oranda katkı koymaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in iki serbest bölgesinden biri olan, Ege Serbest Bölgesi tamamen ihracat odaklı<br />

çalışan bir sanayi parkı olup Türkiye’nin başta gelen ihracat üslerinden biri<br />

konumundadır. <strong>İzmir</strong>’in Gaziemir ilçesinde 2,2 milyon m 2 ’lik bir alan üzerinde<br />

kurulmuştur. Bölge, Uluslararası Adnan Menderes Havalimanı’na 4 km, <strong>İzmir</strong><br />

Limanı’na 12 km, otoyol ağlarına ise 1 km. mesafededir.<br />

2011 yılında bir önceki yıla göre %25,5’lik artış ile 5 milyar dolar olarak gerçekleşen<br />

Ege Serbest Bölgesi toplam ticaret hacmi 2012 yılının ilk 8 ayında geçen yılın aynı<br />

dönemine göre %0,14’lük artış ile toplam 3.254.723.631 dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />

2010 yılı sonu itibari ile 17.500 kişi olan istihdam sayısı, 2011 yılı sonunda 19.500<br />

kişiye, 2012 yılının 8. ayı itibarı ile 20.300 kişiye ulaşmıştır.<br />

Bölgede 2012 yılının ilk 8 ay itibari ile 76’sı yabancı olmak üzere toplam 225 firma<br />

faaliyet göstermektedir.<br />

<strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesi ise, Türkiye’deki deri üreticilerinin bir araya gelerek toplam 138<br />

ortaklı olarak 1998 yılında kurduğu dünyanın ilk deri ağırlıklı serbest bölgesidir.<br />

Günümüzde AB ülkeleri, Rusya, Orta Doğu ülkelerinin deri pazarlarına hakim,<br />

Türkiye'nin tek "deri" arıtma sistemine sahip, ham deri alımı <strong>ve</strong> işlemesinde lider<br />

endüstri <strong>ve</strong> sanayi merkezidir. Deri işleme <strong>ve</strong> üretiminde en iyi hizmeti <strong>ve</strong>ren <strong>İzmir</strong><br />

Serbest Bölgesi, özellikle deri üretimi yapan firmalar ile deri yan sanayi <strong>ve</strong> tüm ağır<br />

sanayi için alt yapısı hazır parselleri <strong>ve</strong> kullanıma hazır fabrika binalarını hizmete<br />

sunmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesi’nin yıllık ticaret hacmi 2010 yılında 307.913.000 dolar olarak<br />

gerçekleşirken 2011 yılı sonunda %15,8’lik artış göstererek 356.553.000 dolara<br />

ulaşmıştır.<br />

5.4. <strong>İzmir</strong> Teknoloji Geliştirme Bölgeleri<br />

Bilgiye <strong>ve</strong> ileri teknolojilere dayalı sanayi firmalarının kurulup gelişmesini teşvik<br />

etmek üzere tasarlanmış teknoloji geliştirme bölgeleri, bölgesel <strong>ve</strong> ulusal kalkınma<br />

açısından önemli bir rol oynamaktadır.<br />

Türkiye’de teknoloji geliştirme bölgeleri; 4691 sayılı “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri<br />

Kanunu” kapsamında kurulmaktadır. Söz konusu kanuna göre kurulan teknoloji<br />

geliştirme bölgelerine yönelik çeşitli destek <strong>ve</strong> muafiyetler bulunmaktadır. Bunlar<br />

bölgenin kurulması için arazi temini, altyapı <strong>ve</strong> idare binası inşası gibi yönetici<br />

şirketlerce karşılanamayan giderlere destek olunması, <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> harç muafiyetleri,<br />

bölgede çalışan personelin Ar-Ge görevleri ile ilgili ücretlerine yönelik <strong>ve</strong>rgi<br />

muafiyeti <strong>ve</strong> çeşitli indirimler olmak üzere birçok alanı kapsamaktadır.<br />

140


Verilen destekler ile Türkiye’nin Avrasya’nın bir üretim üssü olması<br />

planlanmaktadır. Bu süreçte <strong>İzmir</strong>’e de önemli bir rol düşmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de üni<strong>ve</strong>rsite <strong>ve</strong> sanayi işbirliğine yönelik proje üretimi <strong>ve</strong> Ar-Ge<br />

faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine imkan tanıyan aktif sadece bir teknoloji geliştirme<br />

bölgesi bulunurken Ankara’da 6, İstanbul’da 5 <strong>ve</strong> Kocaeli’nde 3 tanedir. Haziran<br />

2012 itibariyle Türkiye’de toplam 45 adet teknopark bulunmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in sanayi <strong>ve</strong> ticari potansiyeli göz önüne alındığında; Türkiye’nin 3. büyük<br />

<strong>kent</strong>i durumunda olan bir <strong>kent</strong>in altyapı ihtiyacı da göz önünde tutulduğunda Ar-Ge<br />

<strong>ve</strong> yenilik açısından mevcut potansiyelin değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong> Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün kampüsü içerisinde yer alan <strong>İzmir</strong> Teknoloji<br />

Geliştirme Bölgesi 2001 yılında kurulmuş, 2004 yılında 1.093 m 2 ofis alanında 16<br />

firmaya hizmet ile başlamıştır.<br />

Günümüzde ise 4 binada toplamda 3.550 m 2 ofis alanında yaklaşık 70 firma <strong>ve</strong> 282<br />

Ar-Ge personeli ile faaliyet göstermektedir. Ayrıca 14 bin m 2 inşaat yapmaya müsait<br />

olan parsellerin yap işlet devret modeli ile değerlendirilmesine yönelik çalışmalar<br />

sürdürülmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in Ar-Ge <strong>ve</strong> yenilik potansiyelinin farkında olan çevreler tarafından son<br />

dönemde teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulmasına yönelik çalışmalar<br />

hızlandırılmıştır.<br />

İlk olarak Odamız, <strong>İzmir</strong> Ekonomi<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>ve</strong> İTOB Organize Sanayi<br />

Bölgesi öncülüğünde sürdürülebilir<br />

tarım, sürdürülebilir enerji <strong>ve</strong> bilişim<br />

temalarına yoğunlaşmış “<strong>İzmir</strong> Bilim<br />

<strong>ve</strong> Teknoloji Parkı” Teknoloji<br />

Geliştirme Bölgesi, 2012/3800<br />

numaralı Bakanlar Kurulu kararıyla<br />

resmiyet kazanmış <strong>ve</strong> 20.10.2012 sayılı<br />

Resmi Gazete ile yürürlüğe girmiştir.<br />

Dokuz Eylül Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Tınaztepe Kampüsünde yer alan 17 bin 400 m 2 ’lik alan ile<br />

üni<strong>ve</strong>rsitenin İnciraltı yerleşkesinde Üni<strong>ve</strong>rsite Hastanesi’nin yanında bulunan 10<br />

bin 487 m 2 ’lik alan üzerinde Ege Bölgesi’nde biyomedikal alanda sürdürülebilir<br />

kalkınmanın unsurlarından biri olmak, tıbbi biyoteknoloji alanında nitelikli<br />

işgücünün yetiştirilmesini sağlamak hedefleri doğrultusunda kurmayı planladığı<br />

teknoloji geliştirme bölgesi dosyasını Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’na<br />

sunmuştur.<br />

141


Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi tarafından ise, Menemen’de 750 dönüm arazi üzerinde; Ege<br />

Bölgesi’nde tarıma yönelik faaliyet gösteren kuruluşların bir araya gelmesiyle<br />

oluşturulacak ihtisaslaşmış bir Gıda <strong>ve</strong> Tarım Teknoloji Geliştirme Bölgesi ile gıda,<br />

tarım, hayvancılık sektörlerinin teknoloji gereksinimlerini <strong>ve</strong> önceliklerini<br />

belirleyerek, yeni teknolojiler geliştirip aktarması hedefiyle çalışmalara başlanmış<br />

olup Odamıza da ortaklık teklif edilmiş <strong>ve</strong> Odamız da kabul etmiştir.<br />

Katip Çelebi Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>ve</strong> Atatürk Organize Sanayi Bölgesi de Atatürk OSB<br />

içerisinde teknopark yapmak için ön protokol yapmıştır. <strong>İzmir</strong> Katip Çelebi<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Kampüsü içinde kalan 25 bin m 2 ile <strong>İzmir</strong> Atatürk Organize Sanayi<br />

Bölgesi içinde kalan 25 bin m 2 ’lik alanı birleştirerek elde edilen toplam 50 bin m 2’ lik<br />

alan <strong>ve</strong> 5 bin m 2 kapalı alanda oluşturulacak teknopark için 5-7 milyon dolarlık bir<br />

yatırım öngörülmektedir. Söz konusu teknopark kapsamında, <strong>İzmir</strong>’in en büyük<br />

organize sanayi bölgelerinden <strong>İzmir</strong> Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin aynı<br />

zamanda Ar-Ge merkezine dönüşmesi <strong>ve</strong> bu kapsamda üni<strong>ve</strong>rsite <strong>ve</strong> sanayi<br />

işbirliğinin etkin bir şekilde sağlanması hedeflenmektedir.<br />

Son olarak Manisa’da bulunan Celal Bayar Üni<strong>ve</strong>rsitesi Muradiye Yerleşkesi’nde<br />

tahsis edilen 111 dönüm arazi üzerinde kurulacak olan Celal Bayar Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Teknoparkı da Resmi Gazete’de yayınlanarak onaylanmıştır. İlk etapta 4 bin m 2 ’lik<br />

bir bina inşa edilerek hizmete başlaması planlanmaktadır. Bölgenin <strong>İzmir</strong>’e yakınlığı<br />

göz önünde bulundurulduğunda, <strong>İzmir</strong>li firmaların Ar-Ge faaliyetleri açısından<br />

önemli bir çekim merkezi haline geleceği düşünülmektedir.<br />

5.5. <strong>Ticaret</strong>te Yeni Yaklaşımlar<br />

Yirmi yıl geriye gidildiğinde Türkiye’de cep telefonu, internet, sosyal medya, vb.<br />

kavramların olmadığı görülmektedir.<br />

Kısa zaman içerisinde iş dünyasında kullanılan araçların birçoğu kökten değişmiştir.<br />

Günümüzde nerdeyse değişmeyen hiç bir iş alanı kalmamıştır.<br />

Bilgi toplumuyla birlikte dijital çağa geçiş yaşanmıştır. İletişim teknolojilerinin hızlı<br />

gelişimi hemen hemen tüm sektörleri etkilemiştir.<br />

Bunlardan biri de bankacılık sektörü olmuştur. Gelişmiş ülkelerden, az gelişmiş<br />

ülkelere kadar her yerde yakın zaman içerisinde yeni bir bankacılık anlayışı<br />

olacaktır. Banka şubeleri küçülecek <strong>ve</strong> kimi yerlerde seyyar şubeler oluşacaktır. Bu<br />

yöntemin işletme giderlerinde çok ciddi tasarruflar sağladığı için uygulanacağı<br />

düşünülmektedir.<br />

Geleceğin bankalarının adeta bir atıştırma (fast food) şubesi haline dönmesinin <strong>ve</strong><br />

işlemlerin paketler halinde sunulmasının ise şaşırtıcı olmayacağı ticaret hayatında<br />

konuşulmaktadır.<br />

142


<strong>Ticaret</strong>, giderek internet üzerinde ticarete, yani diğer adıyla sanal ticarete kaymaya<br />

başlamıştır. E-ticaret sektöründe hizmet <strong>ve</strong>ren firmalar, artık kişiye özel servislerle<br />

farklılaşmakta <strong>ve</strong> rekabet avantajı elde etmektedir. Kişi bazlı kampanyalar <strong>ve</strong><br />

uygulamalar geliştirerek müşteri odaklı bir yaklaşım izleyen e-ticaret firmalarının,<br />

sektörü farklı bir boyuta taşıyacağı görülmektedir. Yakın gelecekte Türkiye’deki e-<br />

ticaret sitelerinde “online alış<strong>ve</strong>riş danışmanları” ile karşılaşılacağı <strong>ve</strong> e-ticarette yeni<br />

bir dönem başlayacağı sektördeki uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.<br />

Sosyal medya büyük önem<br />

kazanmaktadır. Artık iş dünyası linked-in,<br />

facebook <strong>ve</strong> twitter üzerinde iş almayı<br />

düşündükleri aday elemanlar ile ilgili<br />

bilgi toplamaktadırlar. Sosyal medyayı iyi<br />

kullanmak, şirketler için önemli bir<br />

avantaj oluşturacaktır.<br />

Yoğun rekabet firmaların kümelenmesini gerekli kılmaktadır. Kümelenerek güçlerini<br />

birleştiren firmalar dünya şartlarında rekabete hazır hale gelmektedir. Rekabetin<br />

artan önemi, ülkelerin geleneksel ticaret yaklaşımlarının değiştirilmesini beraberinde<br />

getirmiş <strong>ve</strong> birçok ülke tarafından uygulanmış <strong>ve</strong> başarısı kanıtlanmış olan<br />

“kümelenme yaklaşımı” günümüzün en çok ön plana çıkan yaklaşımı haline<br />

gelmiştir.<br />

Ülkemizde, rekabet gücü taşıyan sektörlerin geliştirilerek ulusal kümelenme<br />

politikasına temel teşkil etmesi <strong>ve</strong> nihai olarak sürdürülebilir ihracat artışını<br />

sağlayacak rekabetçi yapının geliştirilmesine katkı sağlaması amacıyla, 2 yıl süreli<br />

“Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” hazırlanmış <strong>ve</strong> Avrupa<br />

Birliği (AB) Katılım Öncesi Mali Yardımları kapsamında 6 Milyon Euro kaynak<br />

tahsis edilerek finansmanı sağlanmıştır.<br />

6. Üni<strong>ve</strong>rsiteler Kenti <strong>İzmir</strong><br />

Küresel rekabet ortamında ülkemiz gibi<br />

gelişmekte olan ülkelerde girişimcilik,<br />

istihdamın arttırılması, ekonomiye hareket<br />

<strong>ve</strong> dinamizm kazandırılması, işsizliğin<br />

önlenmesi için son derece önemlidir. Başarı<br />

ile sonuçlanan girişim sayısının arttırılması<br />

ise girişimci bireylerin eğitimi ile<br />

mümkündür.<br />

Bu kapsamda üni<strong>ve</strong>rsiteler, sağladıkları kaliteli, yaratıcılığı destekleyici bilimsel<br />

araştırmayı teşvik edici eğitim ile ülkemiz ekonomisine pek çok yeni girişimci<br />

kazandırmaktadır.<br />

143


Ülkemizde 160’ın üzerinde üni<strong>ve</strong>rsite bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’de ise dördü devlet <strong>ve</strong><br />

beşi vakıf olmak üzere toplam dokuz adet üni<strong>ve</strong>rsite bulunmaktadır. Bunlar; Ege<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Dokuz Eylül Üni<strong>ve</strong>rsitesi, <strong>İzmir</strong> Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Kâtip<br />

Çelebi Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Yaşar Üni<strong>ve</strong>rsitesi, <strong>İzmir</strong><br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Gediz Üni<strong>ve</strong>rsitesi, <strong>ve</strong> Şifa Üni<strong>ve</strong>rsitesi’dir.<br />

Kentimizin <strong>ve</strong> Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üni<strong>ve</strong>rsitesi olan <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi,<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> Eğitim <strong>ve</strong> Sağlık Vakfı tarafından 14 Nisan 2001 tarihinde 2<br />

fakülte, 5 yüksekokul, 2 enstitü olarak kurulmuştur.<br />

Başarılarla dolu geçen 11 yılın ardından üni<strong>ve</strong>rsitemiz, 7 fakülte 3 Yüksekokul, 2<br />

Enstitü, 8 Uygulama <strong>ve</strong> Araştırma Merkezi ile Atatürk ilke <strong>ve</strong> inkılâplarına bağlı,<br />

katılımcı, yaratıcı <strong>ve</strong> girişimci bireyler yetiştirmeyi amaçlayan bir yükseköğretim<br />

kurumu olarak faaliyetini sürdürmektedir.<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitemizde, ABD-(SUNY) New York Eyalet Üni<strong>ve</strong>rsitesi ile müşterek olarak çift<br />

diploma programları da bulunmaktadır. Lisans öğretim programlarından yedisi bu<br />

programlardandır.<br />

Yurt dışındaki 92 üni<strong>ve</strong>rsite ile ERASMUS programı anlaşması, 27 üni<strong>ve</strong>rsite ile<br />

akademik işbirliği protokolü ile uluslararası düzeyde kaliteli bir eğitim<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

İngilizcenin yanında ikinci yabancı dilin zorunlu olduğu üni<strong>ve</strong>rsitemiz, dünya<br />

öğrencisi yetiştiren bir dünya üni<strong>ve</strong>rsitesi olma yolunda kararlı adımlarla<br />

ilerlemektedir. Bugün üni<strong>ve</strong>rsitemizde görev alan 434 akademik personelin 61’i<br />

yabancı uyrukludur. Öğrenim gören 6.560 öğrencimizin ise 82’si üni<strong>ve</strong>rsitemizin<br />

<strong>ve</strong>rdiği kaliteli eğitim için ülkemize gelmiştir.<br />

İlimizde faaliyet gösteren üni<strong>ve</strong>rsitelerin eğitim imkânlarından faydalanmak<br />

amacıyla yurtiçinden <strong>ve</strong> yurtdışından pek çok öğrenci <strong>kent</strong>imize akın etmekte bu<br />

sayede üni<strong>ve</strong>rsitelerimizde pek çok farklı kültür <strong>ve</strong> dil bir arada bulunmaktadır.<br />

Daha birkaç sene öncesine kadar üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi almak isteyen <strong>İzmir</strong>li gençler<br />

başta Ankara <strong>ve</strong> İstanbul olmak üzere diğer illerde faaliyet gösteren üni<strong>ve</strong>rsitelere<br />

giderken bugün artık <strong>İzmir</strong>, üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi için tercih edilen <strong>kent</strong> konumundadır.<br />

Ancak <strong>İzmir</strong>’in üni<strong>ve</strong>rsite eğitiminde tercih edilirliğinin arttırılması için <strong>kent</strong>imizin<br />

<strong>ve</strong> sağladığı eğitim olanaklarının yurtiçinde <strong>ve</strong> yurtdışında tanıtımının yapılması<br />

gerekmektedir.<br />

İlimizdeki devlet <strong>ve</strong> vakıf üni<strong>ve</strong>rsitelerinin birleşerek oluşturduğu <strong>İzmir</strong><br />

Üni<strong>ve</strong>rsiteler Platformu dört yıldır bu amaç doğrultusunda projeler hazırlamakta<br />

ortak çalışmalara imza atmaktadır.<br />

144


Önümüzdeki dönemde de gelişmiş <strong>ve</strong> çağdaş <strong>kent</strong>imizin, iklimi, tarihsel <strong>ve</strong> kültürel<br />

zenginliği, denizi, güneşi, doğal güzellikleri, ulaşım <strong>ve</strong> gündelik yaşam kolaylığı,<br />

sakinliği, zeytinyağlı yemeklerden oluşan zengin ege mutfağı gibi daha birçok<br />

özelliğinin de desteği ile <strong>İzmir</strong>, üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi için tercih edilen il olmaya devam<br />

edecektir.<br />

7. <strong>İzmir</strong>’in Sağlık Turizmdeki Potansiyeli<br />

Sağlık Turizmini; bir ülkeden diğer ülkeye herhangi bir sebeple (bekleme süresinin<br />

uzunluğu, tedavinin ekonomikliği <strong>ve</strong>ya daha kaliteli sağlık hizmeti talebi vb.) sadece<br />

tedavi için gidilmesi olarak tanımlamamız mümkündür. Tıbbi olarak gerekliliği<br />

raporla belirlenmiş kaplıca tedavileri için bir ülkeden diğer ülkeye gidilmesi de<br />

sağlık turizmi tanımı altında yer almakla birlikte; daha çok termal turizmi işaret<br />

etmektedir.<br />

Yılda ortalama 7 milyon kişi, dünyayı sağlık turizmi için dolaşıp ortaya hacmi 100<br />

milyar dolara ulaşan bir pazar çıkarmaktadır. Ayrıca Dünya Turizm Örgütü de 2015<br />

yılında, sağlık amaçlı seyahat edecek kişi sayısının 20 milyon kişiye ulaşacağını<br />

tahmin etmektedir.<br />

Medikal Turizm (Tıp Turizmi);<br />

Tıbbi müdahaleler, ameliyat vb. gerektiren ilaç tedavisi eşliğindeki ileri tıbbi<br />

tedavileri turizm faaliyetleri eşliğinde içeren bir konsepttir. Göz ameliyatları, organ<br />

nakilleri, kalp ameliyatları, tüp bebek tedavileri, doğum, göz, diş, diyaliz tedavileri,<br />

estetik ameliyatlar, yüz nakillerini vb. medikal turizm kapsamında<br />

değerlendirilebilmektedir.<br />

Yaşlı <strong>ve</strong> Engelli Turizmi;<br />

Bu tarz turizmde, bakım evlerinde <strong>ve</strong>ya rehabilitasyon merkezlerinde <strong>ve</strong>rilen<br />

hizmetler, klinik otellerdeki rehabilitasyon hizmetleri kastedilmektedir.<br />

Sağlık turizmi; insanların artık yalnızca gezmek amaçlı seyahat etmemeleri <strong>ve</strong><br />

gezilerinde;<br />

Sağlıklı kalmayı,<br />

Kaybettikleri sağlığı geri kazanmayı,<br />

Sağlığı geri kazanırken yalnızca tedavi olmayı değil eğlenmeyi de talep<br />

etmeleri sonucu doğmuş olup turistlere klasik turizm anlayışındaki dinleme<br />

<strong>ve</strong> eğlenmenin yanı sıra sağlıklı yaşama bilinci kazandırılması da<br />

hedeflenmektedir.<br />

Dünyada sağlık turizmi;<br />

İletişim <strong>ve</strong> ulaşım imkanlarının gelişmesi ile bir ülkede sağlık turizminden<br />

olumlu yönde etkilenmiş turistlerin yeni talepler yaratması,<br />

145


Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede nüfusun<br />

yaşlanması <strong>ve</strong> tatil alışkanlığı da olan bu turist kitlesinin gezerken aynı<br />

zamanda kronik hastalıklarına da çare bulma istekleri,<br />

Kendi ülkelerindeki sağlık maliyetlerinin daha yüksek olması, tedavi için<br />

uzun süre beklemek zorunda olmaları,<br />

Bağlı oldukları sosyal gü<strong>ve</strong>nlik kurumlarının başka bir ülkeden yapacakları<br />

tedavi giderlerini de ödemesi neticesinde doğmuştur.<br />

Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu <strong>ve</strong> Afrika ülkemizden sağlık turizmi talep etmektedir.<br />

Sağlık turizmi talebinde Avrupa ülkeleri en ağırlıklı sağlık turisti gönderen ülkeler<br />

olduğu için aşağıda kısaca Avrupalı sağlık turistinin özelliklerine değinilmiştir. Yine<br />

Balkanlar <strong>ve</strong> Avrupa'da yaklaşık 5 milyon Türk insanının yaşadığı coğrafyanın sağlık<br />

turizmi için aradığı ülke istisnasız olarak Türkiye olmaktadır.<br />

Nitekim Avrupalı turistin sağlık hizmeti beklentisi yüksek olup daha kaliteli <strong>ve</strong><br />

yüksek gelir grubuna hitap eden sağlık mal <strong>ve</strong> hizmetini talep etmektedirler.<br />

Öte yandan Avrupa devletlerinde sağlık harcamaları altından kalkılamaz bir hale<br />

gelmiştir. Özel sigorta şirketleri sağlık hizmetini sigortalamak istememektedir.<br />

Bunun yerine bilişim, savunma teknolojisi vb. gibi daha karlı alanlara<br />

yönelmektedirler.<br />

Avrupa devletleri de sağlık finansmanındaki sıkıntıyı aşmak için;<br />

Sağlık hizmetini daha ucuza satın almayı,<br />

Bazı sağlık hizmetlerini ödeme kapsamı dışında bırakmayı çare olarak<br />

görmektedirler.<br />

Dolayısıyla; yurt dışından daha ucuza sağlık hizmeti satın almak Avrupalı<br />

devletlerin sağlık sistemi için önemli bir alternatif çözümdür.<br />

Ülkemizde;<br />

Kaliteli sağlık hizmeti arttığında,<br />

Sağlık sektörümüze ilişkin çok iyi tanıtım yapıldığında,<br />

Yabancılara sağlık hizmeti bir turizm paketi içerisinde sunulduğunda,<br />

Kamu sağlık sektörünün Avrupa ülkelerindeki özel sektör sigorta şirketleri ile<br />

ortak çözümler üretildiğinde, daha çok sayıda sağlık turisti çekmemiz<br />

mümkün olacaktır.<br />

Ülkemizin 2023 yılında sağlık turizmi hedefi yıllık 1 milyon yabancı hasta, 20 milyar<br />

dolar sağlık turizmi geliri olarak belirlenmiştir. 2009 yılı <strong>ve</strong>rileri itibariyle sektörde<br />

dönen cironun yılda ortalama 100 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde 20 milyar<br />

dolar rakamına ulaşmamız için çok çalışmamız gerektiği açıktır.<br />

146


Tablo 40: Yıllar İtibariyle Türkiye’de Sağlık Hizmeti Alan Yabancı Hasta Dağılımı<br />

2008 2009 2010 2011 TOPLAM<br />

Özel 56,276 ( %94) 70,519 ( %94) 77,003 (%92) 114,329 (%91) 318,127<br />

Kamu 17,817(%6) 21,442 (%6) 32,675(%8) 41,847(%9) 113,781<br />

Toplam 74,093 91,961 109,678 156,176 431,908<br />

Kaynak: Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı, 2012<br />

Tabloda da görüleceği gibi, 2008 yılından gelen 74.093 sağlık turistinin %94’ü özel,<br />

%6’sı kamu hastanelerinden yararlanmış, 2009 yılında sağlık turisti sayısı 91.961’e<br />

çıkarken oran değişmemiş, 2011 yılında ise 156.176 sağlık turistinin %91’i özel, %9’u<br />

ise kamu hastanelerinden yararlanmıştır. Aşağıdaki grafikte ise; sağlık turizminin<br />

branşlara göre dağılımını kamu <strong>ve</strong> özel sektör ayrımı yapmak suretiyle görmek<br />

mümkün olmaktadır.<br />

Grafik 12 : Sağlık Turizmi Branşlara Göre Türkiye Geneli Kamu-Özel Sektör<br />

Dağılımı<br />

25000<br />

20000<br />

Hasta Sayısı<br />

15000<br />

10000<br />

5000<br />

0<br />

KARDİYOL<br />

OJİ - KVC<br />

ONKOLOJİ<br />

BEYİN<br />

CERRAHİ<br />

Kaynak: Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı.<br />

Buna göre sağlık turistleri kardiyoloji, onkoloji, beyin cerrahi, göz, plastik cerrahi,<br />

diş, ortopedi <strong>ve</strong> diğer tedaviler için ülkemize gelmekte olup kamunun payı yükselme<br />

eğiliminde olmakla birlikte şu an itibariyle oldukça düşüktür.<br />

Ülkemizde Özel Sağlık Kuruluşlarının yanı sıra Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde de<br />

sağlık turizmi hizmeti <strong>ve</strong>rilmeye başlandığını görmek sevindirici bir gelişmedir.<br />

GÖZ<br />

PLASTİK<br />

CERRAHİ<br />

DİŞ ORTOPEDİ DİĞER<br />

ÖZEL 3603 8444 2094 8663 1643 1249 5941 20177<br />

KAMU 291 172 131 596 30 198 449 3622<br />

147


Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı’nın 2011/41 No.lu Genelgesi ile Kamu Hastanelerinde<br />

sağlık turizmi uygulamasına geçilmiş olup Ankara, İstanbul, <strong>İzmir</strong>, Muğla, Adana,<br />

Antalya, Denizli, Bursa, Gaziantep, Mersin, Hatay, Diyarbakır, Erzurum, Nevşehir,<br />

Edirne, Aydın, Van, Kayseri’de 40’a yakın hastane yabancı uyruklu hasta kabul<br />

etmeye başlamış <strong>ve</strong> bunun altyapısı Sağlık Bakanlığı tarafından da oluşturulmuştur.<br />

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ücretsiz hizmet <strong>ve</strong>ren Kara <strong>ve</strong> Hava<br />

Ambulansı yabancı hastalara da ücretli olarak hizmet <strong>ve</strong>rmektedir. Buna ek olarak<br />

444 47 28 (Uluslararası Hasta Destek Birimi) numaralı telefondan 7 gün 24 saat sağlık<br />

turizmi ile ilgili olarak yabancılara hizmet <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Sağlık turizminin dünyadaki hacmi 2012 yılı itibariyle 800 milyon dolara yakındır.<br />

2011 yılında ülkemize tedavi için gelen hasta sayısı 150.000’i aşmıştır. Klasik turizm<br />

amaçlı gelen turistlerin acil <strong>ve</strong> ani gelişen sağlık hizmetleri tedavileri yıllık 200.000’i<br />

aşmaktadır.<br />

Sağlık Bakanlığı <strong>ve</strong>rilerine göre, ülkemizde sağlık amaçlı gelen turistlerin kayıtları<br />

2011 yılında ilk kez düzenli olarak tutulmaya başlanmıştır. Ayrıntılı kayıt sistemi de<br />

2012 Ocak ayı itibariyle devreye girmiş bulunmaktadır.<br />

Dünyanın dört bir tarafından hastaların gelmesini ülke <strong>ve</strong> <strong>kent</strong> olarak isterken<br />

yetersiz ya da yanlış hizmet <strong>ve</strong>ya sağlık istismarı durumunda bu hastaların kime ya<br />

da nereye müracaat edeceklerinin belli olmadığı bir yapılanmanın yerine olumlu<br />

yönde değişim göstermeye başlamıştır. 2010 yılından sonra ülkemizde sağlıkta<br />

dönüşüm programının da etkisi ile yabancı sağlık personeli çalıştırma anlayışı hayata<br />

geçmiştir. Sağlık serbest bölgelerinin kurulmasına ilişkin mevzuat çalışmalarında da<br />

sona yaklaşılmıştır.<br />

Sonuç olarak; günümüzde dünyada en fazla Panama, Brezilya, Kosta Rica,<br />

Macaristan, Malezya, Hindistan, Ürdün, Tayland, Singapur, Kuzey Kore, Almanya<br />

sağlık turisti çekmektedir.<br />

Sağlık Bakanlığı bünyesinde Malezya, Hindistan, İran, Ürdün, Mısır,<br />

Kuzey Kore,<br />

Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı bünyesinde de Tayland <strong>ve</strong> Singapur’un Sağlık<br />

Turizmi Birimleri bulunmaktadır.<br />

Sağlık turizminde ivme kazanabilmemiz için turizm sektörünü ilgilendiren tüm<br />

kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar ile ilgili sağlık kuruluşlarının işbirliği yapması gerekmektedir.<br />

Bu noktada Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı <strong>ve</strong> Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı başta<br />

olmak üzere diğer ilgili bakanlıklar ile sağlık kurumları (Hastane, poliklinikler vb.)<br />

seyahat acentaları, kongre sektörü, üni<strong>ve</strong>rsiteler, termal tesisler <strong>ve</strong> diğer sağlık<br />

merkezleri, ulaştırma şirketleri, bilgi <strong>ve</strong> iletişim sektörü, bankacılık sektörü,<br />

konaklama <strong>ve</strong> eğlence sektörü <strong>ve</strong> inşaat sektörünün bu konuda paydaş olması <strong>ve</strong><br />

işbirliği yapması gerektiği düşünülmektedir.<br />

148


Ayrıca;<br />

Sağlık turizmi envanterinin çıkarılarak, potansiyelimizin yurt dışında etkin<br />

tanıtımı,<br />

Sağlık turizmi ile ilgili ülkemiz <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz <strong>İzmir</strong>’in belirleyebileceği pilot<br />

ülke <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>ler ile aktif tanıtım kampanyası başlatılması,<br />

Sağlık turizmi yapacak kurumlara ilişkin standartların belirlenmesi,<br />

Sağlık <strong>ve</strong> yabancı dil bilgisi yeterli <strong>ve</strong> fakat turizm <strong>ve</strong> iletişim yeteneği de<br />

kuv<strong>ve</strong>tli olan ara elemanların yetiştirilmesi <strong>ve</strong> bunlara kolay istihdam imkanı<br />

yaratılması,<br />

Sağlık turizmi ile ilgili yurt içi <strong>ve</strong> yurt dışı toplantı, kongre <strong>ve</strong><br />

organizasyonlara katılım sağlanması,<br />

Sağlık hizmetinin sürdürülebilirliğine katkı yapan, uluslararası standartlarda<br />

sağlık hizmeti sunmayı hedefleyen, ekonomik getirisi yüksek <strong>ve</strong> bilgi<br />

transferine katkı yapan bir Ulusal Sağlık Turizmi Politikasının oluşturulması,<br />

Sağlık Turizmine ait mevzuat düzenlemelerinin hayata geçirilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Bu koşullar sağlandığı takdirde, sağlık turizminde 1 milyon turist 20 milyar dolar<br />

gelir hedefimize ulaşmamız zor olmayacaktır.<br />

Duruma <strong>İzmir</strong> penceresinden baktığımızda, Türkiye'ye en çok turistin Avrupa'dan<br />

geldiğini <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> için de durumun aynı olduğunu görmekteyiz. <strong>İzmir</strong>'e sağlık<br />

turizmi için gelen ilk üç ülke Almanya, Fransa, İtalya olmakta <strong>ve</strong> giderek yaşlanan<br />

Avrupa nüfusu ucuz sağlık hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır.<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong>'in, yakın dönemde, dünyada 100 milyar dolar hacme ulaşması<br />

beklenen sağlık turizminde ideal bir <strong>kent</strong> olacağına olan inancıyla hızla<br />

çalışmaktadır.<br />

Dünyanın pek çok ülkesinde kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşmanın mümkün<br />

olmadığı <strong>ve</strong> sağlık hizmetlerinin pahalı olduğu günümüz şartlarında <strong>İzmir</strong> uygun<br />

iklimi, doğası, termal kaynakları ile sağlık turizmi ile ilgili gü<strong>ve</strong>n ortamını<br />

oluşturmakta, küreselleşme sürecinde sağlık hizmetlerinde yüksek kalite <strong>ve</strong> düşük<br />

maliyetle tedavi olma ihtiyacı içinde olan <strong>ve</strong> yeni pazar arayışlarına itilen tüketicileri<br />

uygun şartlar ile buluşturmaktadır. Kaldı ki <strong>İzmir</strong> kültürel <strong>ve</strong> tarihi olanakları ile<br />

tedavi öncesi <strong>ve</strong>ya sonrasında <strong>kent</strong>imizde konaklayacak sağlık turizminden<br />

yararlanmak isteyen hastaların ilgilerini çekebilecek pre-tur <strong>ve</strong> post-turların da<br />

önemli bir merkezi niteliğindedir.<br />

Ancak <strong>İzmir</strong> sağlık turizminde kendi gelişimini tamamlarken, kaliteli eleman<br />

ihtiyacının karşılanması, kaliteli <strong>ve</strong> uygun fiyatta hizmet sağlayan yatırımları<br />

tamamlaması, sağlık turizminde belli pilot konular <strong>ve</strong> pilot ülkeler dahilinde<br />

çalışmalarını tamamlaması gerekmektedir.<br />

149


Bu kapsamda örnek olarak Bağımsız Devletler Topluluğu’nda bulunan 400<br />

milyonluk nüfusun sedef hastalığından muzdarip olan kısmına eşsiz termal<br />

kaynakları ile hizmet edebilir ya da Avrupa'da 5 bin ila 7 bin Euro arasında değişen<br />

hizmet bedeli olan <strong>ve</strong> Avrupa’da 125 milyon kişinin geriatri hizmeti alabilmek için<br />

beklediği geriatri turizminde yapılacak çalışmalarla çok hızlı bir geri dönüş<br />

alınabilir.<br />

Sağlık turizmine yönelik medikal <strong>ve</strong> turizm sektörü fuarlarına etkin katılım ile<br />

çalışmalar hızlanabilir.<br />

Odamız da, <strong>kent</strong>imiz <strong>İzmir</strong>’de sağlık turizminin gelişmesi, altyapı olanaklarının<br />

tamamlanması <strong>ve</strong> tanıtımı konularında var gücüyle çalışmaya devam edecektir.<br />

8. <strong>İzmir</strong>’in Kongre Turizmdeki Potansiyeli<br />

2000’li yıllarda siyasetten ekonomiye, kültürden sanata kadar her alana damgasını<br />

vuran küreselleşme ile ekonomik <strong>ve</strong> siyasal sınırlar hızla silikleştirmektedir.<br />

Sadece insanları değil kültürlerin dünya üzerinde de serbestçe dolaşımını sağlayan<br />

turizm de, küreselleşmeden olumlu olarak en fazla etkilenen sektörlerden birisi<br />

olarak büyük bir gelişme göstermektedir.<br />

Dünya Turizm Örgütü (WTO) tahminlerine göre, 2020 yılında 1,6 milyar turist<br />

uluslararası seyahate katılacak <strong>ve</strong> yıllık ortalama 2,2 trilyon dolardan daha fazla<br />

harcama yapacaktır.<br />

Ülkemiz turizminde turist başına turizm harcaması miktarı 700 Dolar civarında olup<br />

1000 Doları dahi bulamamıştır.<br />

Bu noktada, turizmi çeşitlendirme çalışmaları kapsamında önem <strong>ve</strong>rilmesi gereken<br />

alternatiflerden bir tanesi de kongre turizmidir.<br />

150


Nitekim kongre başına değişmekle birlikte bir kongre turistinin kişi başına harcaması<br />

2500-4000 dolar civarında olup, kongrecilerin birçoğunun ulaşım <strong>ve</strong> konaklama<br />

masrafları kendi kurumları tarafından karşılandığından harcama yapmaktan<br />

çekinmemektedirler.<br />

Artık milyarların katıldığı turizm olgusunda kongre turizmi hızla öne çıkmaktadır.<br />

Kongre turizmi dünya turizm gelirlerinin yüzde 30’unu oluşturduğu gibi<br />

düzenlendiği <strong>kent</strong> <strong>ve</strong> ülkelerde ölü sezonları hareketlendirerek turizmi klasik<br />

anlayışından çıkartıp tüm yıla da yaymaktadır.<br />

Ülkemiz kongre turizminin geliştirilmesi gerektiğinin bilincinde olmakla birlikte<br />

kongre turizmi konusunda çok büyük başarı sağlandığını belirtmek mümkün<br />

değildir.<br />

Nitekim ülkemize gelen turistlerin yarısı gezi <strong>ve</strong> eğlence amacıyla gelmektedir.<br />

Ziyaret, transit geçişler, sportif ilişkiler, eğitim, alış<strong>ve</strong>riş, diğer etkenler vb.yi<br />

kattığımızda ise %50 rakamı %70’lere varmaktadır.<br />

Ülkemize toplantı, konferans amacıyla gelen turistlerin oranı toplam turistler<br />

içerisinde %24 civarındadır.<br />

Kongre turizmi, klasik turizm anlayışından farklı olarak değişik ekonomik, sosyal,<br />

kültürel <strong>ve</strong> politik etkiler yaratabilecek bir turizm türüdür.<br />

Diğer bir deyişle anı değeri yaratmakla birlikte eğlence o an bitmekte, yüzme tatil<br />

sonu itibariyle son bulmaktadır. Ancak bir kongre belki bir konuda uzun yıllar<br />

sonrasının perspektifini çizmekte, belki bir kongre ile tarih yazılmakta <strong>ve</strong>ya bir<br />

konuya ilişkin yön haritası çizilmektedir.<br />

Bu noktada, kongre turizmine uluslararası arenada çizilen <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rilen rol son derece<br />

önemlidir. Kongre turizmi aynı zamanda; gelişmekte olan ülkelerde de uluslararası<br />

ölçekte geniş istihdam olanakları yaratmaktadır. Kongre turizmi, uluslararası turizm<br />

sektörü sermaye yatırımlarını da ülkemize çekebilecek potansiyelde bir turizm<br />

türüdür.<br />

Ülkemiz; Avrupa <strong>ve</strong> Asya’nın birleştiği bir noktada konumlanmış olması nedeniyle<br />

toplantı <strong>ve</strong> kongreler için son derece uygun bir coğrafyada bulunmaktadır. Türk <strong>ve</strong><br />

yabancı yatırımcıların bu anlamda ülkemizdeki diğer eşsiz turizm güzelliklerini de<br />

dikkate alıp uygun mekanlar <strong>ve</strong> kongre merkezleri kurmaları yönünde daha yüksek<br />

cesarete sahip oldukları düşünülmektedir.<br />

Ülkemizde 2011 yılı itibariyle Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı onaylı 130.000 kişilik<br />

kongre kapasitesi bulunmakta olup bu rakam <strong>İzmir</strong> için 11.000’dir.<br />

Ülkemizde İstanbul, dünya kongre turizminde öne çıkan bir <strong>kent</strong> olurken Antalya da<br />

bu konuda çok ciddi yatırımlar yapılmakta <strong>ve</strong> sonuç alınmaktadır.<br />

151


Efes, Bodrum <strong>ve</strong> Marmaris’te kongre turizmine ilişkin yatırımların yapıldığı turizm<br />

bölgelerimizdendir.<br />

Ülkemizde <strong>ve</strong> dünyada hızla gelişen kongre turizminde artık yeni <strong>ve</strong> iddialı bir<br />

oyuncu da <strong>İzmir</strong>’dir. <strong>İzmir</strong>, kitle turizmi yerine daha butik bir turizm anlayışı ile<br />

<strong>kent</strong>imizin liderliğe soyunduğu kruvaziyer turizmi gibi gelir düzeyi yüksek olan<br />

kongre turizmini de hedef olarak belirlemiştir.<br />

2000’li yılların başında kurulan <strong>ve</strong> kongre turizminin <strong>kent</strong>imizde gelişmesi için<br />

çalışmalar yapan, Yönetim Kurulu Başkanlığı <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> tarafından<br />

yürütülen <strong>İzmir</strong> Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu (<strong>İzmir</strong> CVB) raporlarına göre 2011<br />

yılında <strong>İzmir</strong> genelinde sadece kongreler bazında dikkate alınan etkinlik sayısı 34<br />

olmaktadır. Kongre başına ortalama katılımcı sayısı 724’tür.<br />

2011 yılı <strong>İzmir</strong> etkinliklerinde ilk sırayı % 49 pay ile fuar organizasyonları<br />

almaktadır. Ulusal <strong>ve</strong> uluslararası kongrelerin payı ise sadece % 2’dir.<br />

Grafik 13: Organizasyon Tipine Göre Katılımcı Yüzdeleri<br />

Uluslararası<br />

Kongre<br />

0%<br />

Fuarlar<br />

49%<br />

Sektör<br />

Toplantısı<br />

1%<br />

Eğitim<br />

Toplantısı<br />

1%<br />

Şirket Toplantısı<br />

3%<br />

Ulusal Kongre<br />

2%<br />

Genel Toplantı<br />

38%<br />

Sosyal Toplantı<br />

6%<br />

Sosyal Toplantı<br />

Genel Toplantı<br />

Şirket Toplantısı<br />

Ulusal Kongre<br />

Eğitim Toplantısı<br />

Sektör Toplantısı<br />

Uluslararası Kongre<br />

Fuarlar<br />

152


Tablo 41: 2011 Yılı Aylar İtibariyle Organizasyon Tipine Göre <strong>İzmir</strong>’de<br />

Gerçekleşen Etkinlik Katılımcı Sayıları<br />

Org.<br />

Tipi/Ay<br />

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haz. Tem. Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık<br />

Fuar 9.040 19.893 55.445 46.980 12.000 9.142 143.892 50.321 140.963<br />

Genel 31.785 32.653 46.810 34.757 38.341 50.242 11.988 11.780 28.750 24.847 59.330 5.868<br />

Top.<br />

Sosyal 3.580 3.118 8.196 6.352 15.615 17.926 292 523 1.652 2.519 4.043<br />

Top.<br />

Şirket 839 2.098 3.086 2.814 2.201 2.961 453 2.507 2.485 2.507 3.862 708<br />

Top.<br />

Ulusal<br />

70 4.216 1.375 2.030 1.250 1.651 9.128 1.902 3.003<br />

Kongre<br />

Eğitim 1.339 1.910 1.642 630 1.120 475 1.505 912 1.370 954<br />

Sektör<br />

Top.<br />

Ulus.ar.<br />

Kongre<br />

Genel<br />

Toplam<br />

347 123 1.234 1.256 1.308 1.471 1.009 837 864 132 361 119<br />

350 620<br />

46.930 59.865 116.413 97.355 71.960 84.247 14.992 162.695 94.732 33.277 212.516 6.695<br />

Kongre turizminde, günümüzde toplantıların giderek kendine has özellikler<br />

kazandığı, çevreci olmanın <strong>ve</strong> davranmanın zorunluluk haline geldiği, kurulan<br />

ilişkilerin tüm durumların üstesinde kabul edildiği, teknolojinin mutlak surette önde<br />

olduğu, taze <strong>ve</strong> sezonda sunulan gastronomik unsurların tercih edildiği bir<br />

dönemden geçilmektedir.<br />

Kongre turizminin başarısı bugün karşımıza destinasyona ulaşabilirlik, ilişki, birikim<br />

<strong>ve</strong> paylaşım, butik sunumlar, teknoloji ile entegrasyonun uyumu olarak çıkmaktadır.<br />

Turizmin <strong>ve</strong> fuarın Türkiye genelinde ilk olarak başladığı <strong>kent</strong> <strong>İzmir</strong> bugün için<br />

dünyaca tercih edilecek bir kongre <strong>ve</strong> fuar merkezi olmaya yetecek potansiyelini<br />

değerlendirmeli, şu anda Akdeniz’in önde gelen kongre <strong>ve</strong> fuar <strong>kent</strong>lerinden biri<br />

olabilme fırsatını kaçırmamalıdır.<br />

<strong>İzmir</strong>, doğru belirlenecek turizm politikaları ile stratejileriyle birlikte<br />

düşünüldüğünde, tanıtımı yanı sıra ekonomik, sosyal <strong>ve</strong> kültürel aktiviteleri<br />

bakımından önemli getirilere sahip olacaktır.<br />

153


Kentimizde bulunan otellerin kongre merkezleri <strong>ve</strong> özel salonların varlığı ile<br />

incenti<strong>ve</strong> sektörü (sektörel şirket toplantıları, bayi toplantıları vb) gittikçe ivme<br />

kazanmaktadır. Türkiye’nin <strong>ve</strong> özellikle <strong>İzmir</strong>’in kongre turizminden aldığı payın<br />

düşük olması, pastanın en büyük diliminin İstanbul’da bulunması, <strong>İzmir</strong>’de<br />

halihazırda yatırım belgeli tesislerin azlığı söz konusu olsa da kongre turizminin<br />

gelişimi için yapılan çalışmalar umut vaat etmektedir.<br />

Ancak <strong>İzmir</strong>’in kongre turizmini ileri boyutlara taşıyabilmesi için sadece otel<br />

yatırımlarını yaparak <strong>ve</strong> kongre merkezlerini inşa ederek etkinlik planlayıcılarının<br />

gelmesine çalışmak yararsız bir çaba olarak kalacaktır.<br />

<strong>İzmir</strong>’de çok değişik alanlarda kongre <strong>ve</strong> özel toplantı düzenlenebilecek kaynak<br />

potansiyeli mevcuttur. Örneğin, ilimizde dokuz üni<strong>ve</strong>rsitenin bulunması, bilimsel<br />

kongre <strong>ve</strong> toplantıların ilimizde yapılmasına olanak sağlayabilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>, 8500 yıllık tarihi ile birçok kültürün <strong>ve</strong> uygarlığın limanıdır. Özellikle kültür<br />

<strong>ve</strong> inanç turizmi kapsamında <strong>İzmir</strong>’in üzerinde odaklanabileceği birçok<br />

organizasyon olanağı bulunmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong>, kültürüyle ilişkili olarak gastronomi <strong>ve</strong> ilginç mutfak yapısı ile bu alanda<br />

yapılabilecek uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapabilecek iddiada şehir turizmi<br />

<strong>kent</strong>idir.<br />

154


<strong>İzmir</strong>, termal kaynakları, su sporları, ulaşım olanakları ile enerji sektörüne hitap eden<br />

katılımcılara sektörün baş aktörleri İstanbul <strong>ve</strong> Antalya’nın dışında yeni bir<br />

destinasyon olarak kendini tanıtabilecek Akdeniz’in yıldızı <strong>kent</strong>tir.<br />

Tüm bu faktörler düşünüldüğünde önemli olan, yararsız çabalar yerine <strong>kent</strong><br />

üzerinde doğru politikaları belirleyerek tanıtım faaliyetlerinin hayata geçirilmesini<br />

sağlamaktır.<br />

Ülkemizde sadece 11-12 yıl önce varlık sağlayabilen Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />

Büroları’ndan üçüncüsü <strong>kent</strong>imize aittir. Odamız tarafından da desteklenen <strong>İzmir</strong><br />

Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu 2013 yılında da yine Odamız ile ortak çalışmalarda yer<br />

alacak <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imizde kongre turizmi önemli ataklar gerçekleştirecektir.<br />

9. <strong>İzmir</strong>’de Yerli Otomobil Heyecanı<br />

Ülkemizde taşıt araçları sanayisinin serü<strong>ve</strong>ni 1950’li yılların ortalarında başlamıştır.<br />

Günümüzde ise ülkemiz, motorlu taşıt üretiminde dünyada 17’nci, hafif ticari araç<br />

üretiminde Avrupa’nın en büyüğü <strong>ve</strong> otobüs üretiminde ikinci en büyük konumuna<br />

gelmiştir.<br />

Türkiye’de otomotiv sektörü; yarattığı<br />

katma değer, istihdama katkısı, <strong>ve</strong>rgi<br />

gelirleri <strong>ve</strong> birçok sektör için itici güç<br />

olması nedeniyle ekonomik açıdan büyük<br />

önem arz etmektedir.<br />

Otomotiv yan sanayisi; otomotiv<br />

sanayisindeki gelişmelerin sonucunda<br />

zamanla hızla gelişmiş, yüksek kapasitesi,<br />

geniş ürün yelpazesi <strong>ve</strong> yüksek<br />

standartlarıyla otomotiv sanayisine parça<br />

sağlar hale gelmiştir. Ayrıca ihracat<br />

potansiyeli de oldukça yüksektir.<br />

Gelinen noktada Türkiye’nin tasarımını Türk mühendisinin yaptığı, yerlilik oranının<br />

yüksek olduğu, yerli bir otomobil üretmesi son dönemde gündemde sıkça yer alan<br />

konulardan biridir.<br />

19 Haziran 2012 tarih <strong>ve</strong> 28328 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren<br />

yeni teşvik sisteminde Ar-Ge'si desteklenmiş olan projelerin yatırımı, stratejik<br />

yatırımlar kapsamında yer almaktadır.<br />

Bu nedenle söz konusu yatırımlar, doğrudan 5. bölge teşvikinden yararlanabilmekte;<br />

yatırımın Organize Sanayi Bölgelerinde gerçekleştirilmesi halinde ise 6. Bölge<br />

teşviklerinden yararlanılması söz konusu olabilmektedir.<br />

155


Bu gelişmeler çerçe<strong>ve</strong>sinde Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün’ün<br />

de belirttiği gibi ülkemizde bu teşviklerden yararlanılarak yerli otomobil üretimi<br />

mümkün olabilecektir.<br />

Bu konuda Bakanlık başta kamu kurumları olmak üzere yerli otomobil kullanımını<br />

teşvik edecektir.<br />

Tasarımı, Ar-Ge'si, modelin oluşturulması, bunun yatırımına karar <strong>ve</strong>rilmesi gibi<br />

konular elbette zaman alacaktır. Ancak Bakanlığın yaptığı çalışmalar sayesinde bu<br />

konuda toplumdaki beklenti <strong>ve</strong> duyarlılık, sektörün de duyarlı hale gelmesini<br />

sağlamıştır.<br />

Türkiye 1950’lerden beri otomotiv<br />

sektöründe elde ettiği tecrübeleri bir adım<br />

öteye taşıyarak yerli üretime <strong>ve</strong><br />

markalaşmaya yönelebilecek kapasiteye<br />

sahiptir.<br />

Ülkemizin yerli markasının oluşturulması<br />

idealinin gerçekleştirilmesi, otomotiv<br />

sektöründe hizmet <strong>ve</strong>ren tüm kamu <strong>ve</strong> özel<br />

sektör paydaşlarının bir araya gelerek uyum<br />

içinde çalışması ile mümkün olacaktır.<br />

<strong>İzmir</strong>’de otomotiv sektöründe faaliyet gösteren Odamız üyesi 3.613 firma<br />

bulunmaktadır. Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firmalar ağırlıklı olarak<br />

Kemalpaşa OSB, Pancar OSB, Atatürk OSB’de yoğunlaşmıştır.<br />

Yerli otomobil üretimi, özellikle dışa bağımlı olduğumuz kontrol <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik<br />

sistemleri, elektronik beyin, bazı aktarma <strong>ve</strong> hareket bileşenlerinin üretimine<br />

bağlıdır.<br />

<strong>İzmir</strong>; üstün kalite politikasına, son teknoloji ekipmanlar <strong>ve</strong> yetişmiş insan gücüne<br />

sahip firmaları ile yerli otomobil projesinin önemli paydaşlarından biri olmaya<br />

adaydır.<br />

10. Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Projesi<br />

Odamız tarafından <strong>İzmir</strong>’den gerçekleştirilen ihracatın arttırılmasına yönelik çeşitli<br />

girişimler yapılmaktadır. Bu girişimler arasında yurt dışında yerleşik kurumlarla<br />

yürüttüğümüz işbirliklerinin yanı sıra dış ticarete yönelik olarak düzenlenen çok<br />

sayıda eğitim, yurt dışı ziyaret organizasyonları, bilgi <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetleri de<br />

yer almaktadır.<br />

156


2010 yılında T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından Uluslararası Rekabetçiliğin<br />

Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (2010/8) yayınlanmıştır. Söz<br />

konusu tebliğde işbirliği kuruluşu tanımına <strong>Ticaret</strong> Odalarının da ila<strong>ve</strong> edilmesi ile<br />

birlikte Odamız bu tebliğ kapsamında gerçekleştirilecek projeler için çalışmalara<br />

başlamıştır.<br />

Projelerimizin öncelikli amacı, şehrimizin rekabet avantajını elinde bulundurduğu<br />

sektörlerde Odamız üyesi firmalara, ortak hareket etme bilinci ile küresel pazardan<br />

daha fazla pay alarak rekabet gücü kazandırılması <strong>ve</strong> uluslararası marka olabilme<br />

potansiyeli yüksek olan sektör firmalarının markalaşma yolunda faaliyetlerine<br />

projemiz sayesinde ivme kazandırılmasıdır.<br />

Proje çerçe<strong>ve</strong>sinde firmaların üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış<br />

sonrası hizmetlere kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde mevcut durumlarına <strong>ve</strong><br />

küresel alanda rekabetçiliklerinin arttırılmasına yönelik ihtiyaç analizlerinin<br />

yapılması <strong>ve</strong> bu ihtiyaçlar çerçe<strong>ve</strong>sinde sektör için rehber niteliğinde olacak ihracat<br />

yol haritasının çıkarılması amaçlanmaktadır.<br />

Bu kapsamda; firmaların mevcut durumu, beklenti <strong>ve</strong> ihtiyaçları doğrultusunda,<br />

ihracat odaklı üretim gerçekleştirmeleri <strong>ve</strong> ihracat için gerekli altyapıyı kazanmaları<br />

amaçlı eğitim <strong>ve</strong> danışmalık faaliyetleri gerçekleştirilecektir. Projeye katılımcı<br />

firmaların ortak hareket etme bilinci ile belirlenen yüksek büyüme potansiyeli olan<br />

hedef pazarlarda pazar paylarını arttırmaları, uluslararası pazarda ürünlerini<br />

karşılaştırma imkanı bulmaları, rakiplerine göre durumlarını mukayese edebilmeleri<br />

<strong>ve</strong> potansiyel müşterileriyle bir araya gelerek yüz yüze görüşme imkanı bulmaları<br />

amacıyla yurtdışı pazarlama <strong>ve</strong> alım heyeti faaliyetleri gerçekleştirilecektir.<br />

Projelerimizin nihai hedefi, ihracat yapmayan firmalarımızın ihracat yapar hale<br />

gelmesi, ihracat pazar çeşitliliğinin arttırılması <strong>ve</strong> ihracatlarına süreklilik<br />

kazandırılmasıdır. Böylece ülke olarak 2023 yılında ihracat gelir hedefimiz olan 500<br />

milyar dolara ulaşmak için sektörlerin ihracat rakamlarının en etkili şekilde<br />

arttırılması sağlanacaktır.<br />

T.C. Ekonomi Bakanlığı tebliği çerçe<strong>ve</strong>sinde gerçekleştirilecek her bir projenin<br />

bütçesi 2 milyon doların üzerindedir. Bakanlığın destek oranı ise %75 olarak<br />

belirlenmiştir.<br />

Söz konusu tebliğ kapsamında 2012 yılında Plastik, Kuyumculuk <strong>ve</strong> Ayakkabıcılık<br />

Sektörlerinde proje başvuruları gerçekleştirilmiştir. Plastik Sektöründe 34,<br />

Kuyumculuk Sektöründe 18 <strong>ve</strong> Ayakkabıcılık Sektöründe 35 firmamız projemize<br />

dahil olmuştur. T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın onayı doğrultusunda bu sektörlerdeki<br />

firmalar teker teker yerlerinde ziyaret edilerek ihracat potansiyellerinin arttırılması<br />

için nelere ihtiyaç duydukları belirlenmiştir. 2013 yılında bu 3 sektördeki<br />

firmalarımız için eğitim/ danışmanlık/ yurt dışı ziyaret organizasyonu <strong>ve</strong> alım<br />

heyeti organizasyonları organize edilecektir.<br />

157


Toplam 36 ay sürecek projelerin her birinde 5 adet yurt dışı ziyaret organizasyonu <strong>ve</strong><br />

10 adet alım heyeti organizasyonu gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.<br />

T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından yayınlanan Uluslararası Rekabetçiliğin<br />

Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (2010/8) kapsamında 2012 yılında<br />

hazırlıkları tamamlanarak uygulamaya sokulan 3 projenin yanı sıra 2013 yılında<br />

Gelinlik/Abiye, Zeytin/Zeytinyağı, Kozmetik <strong>ve</strong> Mobilya sektörlerinde fizibilite<br />

çalışması yapılarak uygun görülen 2 sektörde proje başvuru yapılması<br />

planlanmaktadır.<br />

11. <strong>İzmir</strong>’de İnovasyon Çalışmaları<br />

21. yüzyılda inovasyon konusu şirketleri zir<strong>ve</strong>ye taşıyan kilit sözcük olmuş;<br />

inovasyon yapan firmalar, 21. yüzyılda fark yaratmaya, dünyaya damgasını<br />

vurmaya başlamışlardır.<br />

İnovasyon, sabır isteyen uzun araştırmalar <strong>ve</strong> zaman gerektiren, özgür düşünce<br />

ortamının olduğu ortamlar istemektedir. Hemen bir anda başarıya ulaşmak oldukça<br />

güçtür. Tüm başarılı firmalar uzun uğraşlar, uzun Ar-Ge çalışmaları sonucunda<br />

bugünkü konumlarına ulaşmışlardır.<br />

Yenilik yaratmaya uygun ortamlarda çalışan, proje ortaya koyan ülkelerin <strong>ve</strong> çok<br />

uluslu işletmelerin ulaştıkları noktalar ortadadır. Samsung, LG, Apple, Microsoft gibi<br />

firmaların bütçeleri bugün ulusal ekonomi bütçeleriyle yarışmaktadır. Kurum <strong>ve</strong>ya<br />

bireyler artık inovasyon kelimesini eskisine göre daha yakından tanımaktadırlar.<br />

Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasında büyük rol oynayacağını<br />

düşündüğümüz inovasyon stratejisiyle ilgili <strong>İzmir</strong>’de önceki yıllara göre daha fazla<br />

çalışma yapıldığı görülmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de girişimcilik <strong>ve</strong> yenilikçilik potansiyeli fazlasıyla bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’in<br />

500 milyar dolar ihracat hedefinden en az %20 pay alabilmesi için inovasyon yapan<br />

firmaların sayısını arttırması kilit rol oynayacaktır.<br />

<strong>İzmir</strong> geçmişten gelen dış ticaret kültürü <strong>ve</strong> geleneği, sahip olduğu dokuz üni<strong>ve</strong>rsite,<br />

nitelikli iş gücü, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeleri, <strong>İzmir</strong> Teknoloji<br />

Geliştirme Bölgesi ile Türkiye’ye örnek olacak bir yenilikçilik potansiyeline sahiptir.<br />

Yeni oluşturulacak teknoparkları <strong>ve</strong> Ar-Ge merkezleriyle <strong>İzmir</strong>’in, Türkiye’nin<br />

yenilik potansiyelinden daha fazla pay alacağı kuşkusuzdur. 2023 yılında Türkiye<br />

çapında Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının % 3'e çıkarılması<br />

hedeflenmektedir.<br />

2023'te milli gelirin 2 trilyon dolar olması hedefi dikkate alındığında, bunun içindeki<br />

toplam Ar-Ge harcamasının ise 60 milyar dolar olacağı belirtilmektedir.<br />

158


2023 yılında Ar-Ge harcamalarının 3'te 2'sinin, yani 40 milyar dolarının özel sektör<br />

tarafından yapılmasını planlanmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> olarak 2023 yılındaki 100 milyar dolarlık ihracat hedefinin yanı sıra, bahsi<br />

geçen 60 milyar dolarlık Ar-Ge harcamasından da en fazla payı almak büyük önem<br />

taşımaktadır.<br />

Türkiye'nin daha rekabetçi bir kimlik kazanması, üni<strong>ve</strong>rsitelerin daha iyi<br />

araştırmalar yapması <strong>ve</strong> reel sektörün daha yüksek katma değerli üretim yapması<br />

için bu altyapıyı işletecek olan insan kaynağının da oluşturulması gerekmektedir.<br />

Türkiye’de bin kişiye düşen tam zaman eş değer araştırmacı sayısı, son yıllardaki<br />

gelişmelere rağmen halen 1 noktasındadır. Yani bin kişiye 1 araştırmacı düşmektedir.<br />

Bu rakam ABD'de 5, Kore'de 5,4, Almanya'da ise 4’dür. Bu rakamı da iyileştirmemiz<br />

gerekmektedir. Bu konuda çok sayıda tam zaman <strong>ve</strong> eşdeğer araştırmacı istihdam<br />

etme potansiyeli bulunan Ar-Ge merkezlerine büyük rol düşmektedir.<br />

Tablo 42: İllere Göre Faaliyette Olan Ar-Ge Merkezleri<br />

İl Adı<br />

Firma sayısı<br />

İstanbul 35<br />

Bursa 21<br />

Ankara 17<br />

Kocaeli 16<br />

<strong>İzmir</strong> 12<br />

Manisa 8<br />

Tekirdağ 7<br />

Eskişehir 3<br />

Adana 2<br />

Adapazarı 2<br />

Aydın 1<br />

Balıkesir 1<br />

Bilecik 1<br />

Bolu 1<br />

Çanakkale 1<br />

Düzce 1<br />

Kırklareli 1<br />

Konya 1<br />

Malatya 1<br />

Sivas 1<br />

Yalova 1<br />

TOPLAM 134<br />

Kaynak: T.C. Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı, 26.11.2012.<br />

159


2008 yılında uygulamaya başlanan 5476 sayılı ''Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme<br />

Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun'' ile teknoloji merkezlerinde<br />

yatırımcılara büyük fırsatlar sunulmaktadır. Bu nedenle <strong>İzmir</strong>’de faaliyet gösteren<br />

teknoloji merkezlerinin sayısını arttırmak oldukça doğru bir hareket olacaktır.<br />

<strong>İzmir</strong>’in inovasyon potansiyelinin ortaya çıkarılabilmesi için bilişim vadileri, inovatif<br />

kümelenme örnekleri, Ar-Ge merkezleri, teknoloji geliştirme merkezleri iyi<br />

irdelenmelidir.<br />

2013 yılında Odamızca üyelerimize inovasyon desteği <strong>ve</strong>rilmesi yönünde çalışma<br />

yapılacaktır.<br />

12. Odamız Tarafından Gerçekleştirilecek Projeler <strong>ve</strong> İşbirliği<br />

Projeleri<br />

Odamız; 8500 yıllık prestijli bir geçmişe sahip, coğrafi <strong>ve</strong> stratejik konumu ile Doğu<br />

Akdeniz’in baş<strong>kent</strong>i olarak anılan liman <strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong>’in vizyonunu “<strong>Ticaret</strong>te,<br />

üretimde <strong>ve</strong> turizmde rekabet gücüne sahip, yaşama kalitesi yüksek bir marka şehir”<br />

olarak belirlemiştir. Biz, <strong>İzmir</strong>’in geleceğini bu şekilde hayal ederken şehrimizin<br />

yöneticileri ile diğer kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar da benzer bir hayali paylaşmaktadır.<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong> için belirlemiş olduğu vizyon çerçe<strong>ve</strong>sinde, bütçesi el<strong>ve</strong>rdiğince<br />

projeler yapmakta <strong>ve</strong> yatırımlar gerçekleştirmektedir. Bu kapsamda, 2013 yılında<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> dolayısıyla üyelerimiz için gerçekleştireceğimiz projelere aşağıda yer<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

12.1. Avrupa’nın Lider Kruvaziyer Destinasyonu <strong>İzmir</strong>, Yeni Ufuklara<br />

Yelken Açıyor<br />

Günümüz kruvaziyer endüstrisi, önceden kullanılan <strong>ve</strong> Avrupa ile Yeni Kıtayı<br />

birbirine bağlayan yolcu hatlarından tamamen farklıdır.<br />

Kruvaziyer turizminde 1990’larda bir genişleme; 2000’li yıllarda ise bir daralma<br />

gözlemlenmiştir. Geçtiğimiz 5 yıl içinde ise hızlı bir genişleme görülmüştür.<br />

Ancak dünya kruvaziyer sektörü 60 yılı aşkın bir zamandır Kuzey Amerika <strong>ve</strong><br />

Avrupa’da varlığını sürdürmektedir. Endüstri, 25 yıldan fazla bir süredir dinamik<br />

bir büyüme göstermektedir. Büyüme hızı bakımından sektöre en çok kaynak<br />

sağlayan bölge %46 pay ile Amerika’dır. Amerika’dan sonra ikinci gelen bölge ise<br />

%19’luk pay ile Akdeniz <strong>ve</strong> Avrupa’dır. Akdeniz’in payı %14 düzeyindedir.<br />

160


Tablo 43: Kruvaziyer Firmalarının Tercih Ettiği Destinasyonlar <strong>ve</strong> Destinasyon<br />

Bölgesine Göre Alınan Paylar<br />

Sıralama Destinasyon Bölgesi Aldığı Pay %<br />

1 Karayipler 43<br />

2 Alaska 25<br />

3 Bahamalar 25<br />

4 Hawaii 15<br />

5 Akdeniz&Yunan Adaları&Türkiye 14<br />

7 Bermuda 11<br />

8 Avrupa 9<br />

9 Panama Kanalı 8<br />

10 Meksika Batı Kıyıları 8<br />

Kaynak: Ross Kingston Dowling, Cruise ship tourism, CABI, 2006 <strong>ve</strong> 2011 yılı<br />

Florida-Caribbean Cruise Association’un 2011 Yılı raporları.<br />

Şu anda kruvaziyer gemilerin genel yayılımı küresel bakımdan, daha öncesine<br />

kıyasla çok daha fazladır. Karayiplerdeki piyasanın ihtiyaçları karşılandıkça<br />

kruvaziyer hatları artık bazı gemilerini Avrupa kruvaziyer hattının hızlı bir şekilde<br />

<strong>büyüyen</strong> <strong>bölüm</strong>üne konuşlandırmaktadır <strong>ve</strong> bu durum çok yakında kitlesel piyasa<br />

gemilerinin Çin <strong>ve</strong> Singapur gibi ülkelere konumlandırılmasıyla Asya piyasasında<br />

da görülecektir. Halihazırda Asya’da temsilcilikler açılmaktadır.<br />

Tablo 44: Kruvaziyer Endüstrisinde Bölgelere Göre Yolcu Talepleri <strong>ve</strong> Bölgelerin<br />

Aldığı Paylar (Milyon Yolcu)<br />

Bölge/Yıl 1995 2011<br />

Kuzey Amerika 4.35 11.5<br />

Avrupa (Rusya <strong>ve</strong> Doğu Avrupa ülkeleri dahil) 1.00<br />

6.18<br />

Ara Toplam 5.35 17.7<br />

Diğer (Güney Amerika, Çin <strong>ve</strong> Asya Ülkeleri) 0.37 2.91<br />

Genel Toplam 5.72 20.6<br />

Kuzey Amerika’nın payı (%) % 76 % 55.8<br />

Avrupa’nın Payı (%) % 17,48 % 30<br />

Kaynak: European Cruise Council Report, 2008, 2011 <strong>ve</strong> 2012 raporlarından<br />

derlenerek hazırlanmıştır.<br />

Tabloda <strong>ve</strong>rildiği üzere, 1995 yılından 2011 yılına kadar olan 16 yıllık periyot içinde,<br />

kruvaziyer seyahatiyle yolculuğa çıkmak isteyenlerin sayısı 5,72 milyondan 20,6<br />

milyona çıkmıştır ki bu rakam sektörde 3 kat artışın olduğunu göstermektedir.<br />

161


Avrupa’da 1996 yılında 1,2 milyon Avrupalı kruvaziyer yolcusu bulunurken, talep<br />

giderek artmış <strong>ve</strong> Avrupalı yolcu rakamları 2004 yılında 2,8, 2005 yılında 3,1, 2006<br />

yılında 3,4 milyona, 2007 yılında 4 milyon, 2008 yılında 4,4 milyon, 2009 yılında 5<br />

milyon, 2010 yılının sonunda ise 5,5 milyona ulaşmıştır.<br />

Avrupa’nın 5,5 milyonluk pazarı, %31 oranı ile İngiltere, %21 oranı ile Almanya, %16<br />

oranı ile İtalya, %12 oranı ile İspanya, %7 oranı ile Fransa <strong>ve</strong> %13 oranı ile diğer<br />

Avrupa ülkeleri arasında dağılmaktadır.<br />

Kuzey Amerika’da kruvaziyer seyahatleri ile yolculuğa çıkmak isteyen kişilerin<br />

talebi son 15 yılda iki katına çıkarken bölgenin son yıllarda talep oranında aldığı pay<br />

düşmüş, bununla birlikte Çin <strong>ve</strong> Asya ülkelerinden de kruvaziyer seyahatine ilgi<br />

artmış, Avrupa <strong>ve</strong> Akdeniz bölgesi ise ivme kazanmıştır.<br />

Grafik 14: 2011 Yılı Verilerine Göre Kruvaziyer Seyahatine Çıkan Yolcuların<br />

Ülkeler Bazında Dağılımı<br />

% 12,1 Avrupa Ülkeleri (6.18<br />

milyon)<br />

% 30<br />

Kuzey Amerika Ülkeleri<br />

(11.5 milyon)<br />

% 55,8<br />

Diğer Ülkeler (Güney<br />

Amerika, Çin <strong>ve</strong> Asya<br />

Ülkeleri) (2.91 milyon)<br />

Kaynak: Avrupa Kruvaziyer Konseyi, 2012<br />

Türkiye’de kruvaziyer turizmi giderek yükselmektedir. 2004 yılında Türkiye<br />

genelinde sadece 912 gemi seferi ile 818.000 kruvaziyer yolcusu varken, 2011 yılı<br />

sonunda 1.633 gemi seferi ile 2,2 milyon kruvaziyer yolcusuna ulaşılmış, ülkemizin<br />

kruvaziyer turizmindeki yolcu sayısında yaklaşık 3 kat artış görülmüştür. <strong>İzmir</strong><br />

yükselen performansı ile her geçen gün yurtiçi <strong>ve</strong> yurtdışında kruvaziyer sektör<br />

liderlerinin dikkatini çekmektedir.<br />

Odamızın <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’na kruvaziyer gemilerinin gelişini sağlamaya<br />

yönelik gayretleri neticesinde, 2003 yılında 5 sefer ile 3.271 yolcu, 2004 yılında 32<br />

sefer ile 77.000 yolcu, 2005 yılında 26 sefer ile 58.042 yolcu, 2006 yılında 94 sefer ile<br />

183.198 yolcu, 2007 yılında 122 sefer ile 288.017, 2008 yılında 128 sefer ile 321.279,<br />

2009 yılında 309.603 yolcu, 2010 yılında 141 sefer ile 355.899 yolcu, 2011 yılında 272<br />

sefer ile 504.921 yolcu <strong>İzmir</strong>’e gelmiştir.<br />

162


2012 yılı seferleri kapsamında 4 Aralık 2012 itibari ile <strong>İzmir</strong>’e 284 sefer ile 504.217<br />

yolcu gelmiş <strong>ve</strong> kruvaziyer yoluyla <strong>İzmir</strong>’e gelen turist sayısı 2.605.447’ye ulaşmıştır.<br />

2012 yılı sonunda 600 bin yolcu gelmesi beklenmektedir.<br />

T.C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Liman Başkanlıkları, Özel Limanlar, Deniz<br />

<strong>Ticaret</strong> Odalarından alınan istatistiklerden yapılan derleme sonucunda <strong>İzmir</strong>; T.C<br />

Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanlığı’nın 2012 yılı ilk 10 aylık<br />

istatistiklerine göre Türkiye transit yolcu kruvaziyer trafiğinin %29,04’ünü<br />

yönetmekte <strong>ve</strong> Kuşadası'ndan sonra 2. sırada yer almaktadır.<br />

İstanbul, 2012 yılı 10 aylık transit yolcu rakamlara göre Türkiye kruvaziyer<br />

turizminden %28,74, Kuşadası %32,23, Antalya %0,47, Marmaris % 3,29, Bodrum %<br />

3,14 oranında pay almaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>kent</strong>i içinde bulunan üç limanı ile gerçekten büyük bir destinasyondur <strong>ve</strong><br />

kruvaziyer turizmindeki başarımız bu sebeple tescillenmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong>, 2011 yılında "Avrupa'nın En İyi Kruvaziyer Destinasyonu" kategorisinde,<br />

Turizm Oscarları olarak nitelendirilen Dünya Seyahat Ödülü'nü kazanmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>; 2012 yılında ikinci kez Amsterdam, Atina, Cannes, Kopenhag, Dubrovnik,<br />

Lizbon, Oslo, Reykavik, St. Petersburg <strong>ve</strong> Venedik gibi güçlü rakiplerini geride<br />

bırakarak "Avrupa'nın En İyi Kruvaziyer Destinasyonu" kategorisinde ödüle layık<br />

görülmüştür.<br />

<strong>İzmir</strong>; sadece gemilerin uğradığı bir liman değil, <strong>İzmir</strong>'de başlayıp <strong>İzmir</strong>'de biten<br />

turların gerçekleştirileceği bir liman olma yolunda ilerlemektedir. <strong>İzmir</strong>; 8.500 yıllık<br />

tarihi, üni<strong>ve</strong>rsiteleri, sanayi bölgeleri, çarşıları, alış<strong>ve</strong>riş imkanları <strong>ve</strong> konaklama<br />

olanakları ile kruvaziyer turizminin Akdeniz yıldızı olmaya adaydır. <strong>İzmir</strong>;<br />

Odamızın yoğun çabaları ile artık kruvaziyer turizminde tercih edilen önemli<br />

limanlardan birisi haline gelmiştir.<br />

163


2011 yılında Dünya Bankası, Türkiye <strong>ve</strong> Akdeniz’de belirlediği ülkelerde tarım <strong>ve</strong><br />

kruvaziyer turizm konusunda kümelenme çalışması yapmıştır. Dünya Bankası<br />

Akdeniz’de önemli gördüğü ülkeleri <strong>ve</strong> limanları İspanya-Barselona, Malta-Valletta,<br />

Mısır-İskenderiye, Lübnan-Beyrut olarak belirlemiş, Türkiye’den ise <strong>İzmir</strong> Limanı’nı<br />

araştırma konusu olarak seçmiştir.<br />

14 Ekim 2011 tarihinde T.C Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanı Sayın Binali<br />

Yıldırım’ın başkanlığında gerçekleştirilen “Türkiye’de Kruvaziyer Turizminin Dünü,<br />

Bugünü <strong>ve</strong> Yarını” adlı toplantıda kruvaziyer turizmine yönelik avantajlı denizcilik<br />

politikalarının oluşturulması <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> merkezli Türkiye Kruvaziyer Limanları<br />

Birliği’nin kurulması kararı alınmıştır.<br />

Yapılan çalışmalar sonucunda, <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>'nın öncülüğünde, 3 Temmuz 2012<br />

tarihinde Türkiye'nin kruvaziyer turizminin gelişimine öncülük etmek <strong>ve</strong> kruvaziyer<br />

turizmine ilişkin ortak stratejileri belirlemek amacıyla "Türkiye Kruvaziyer<br />

Platformu" kurulmuştur.<br />

Türkiye Kruvaziyer Platformu (CRUISE TÜRKİYE)’nin amaçları;<br />

Türk limanlarının kruvaziyer turizmindeki faaliyetlerini etkinleştirmek,<br />

destek <strong>ve</strong>rilerek geliştirilmesini sağlamak <strong>ve</strong> bu konuda çalışmalar yapmak,<br />

Türkiye'yi bir kruvaziyer destinasyonu olarak tanıtmak,<br />

Limanlar arasındaki koordinasyonu sağlamak,<br />

Kruvaziyer turizmi faaliyetlerinin etkinleştirilmesi <strong>ve</strong> geliştirilmesi için<br />

araştırmalar yapmak,<br />

Ülkemiz limanlarında bulunan kruvaziyer yolcu trafiğini <strong>ve</strong> potansiyelini<br />

artırmaya yönelik olarak girişimlerde bulunmak,<br />

Devlet kurumları ile işbirliği içinde çalışmak, ülkemiz limanlarının ortak ilgi<br />

<strong>ve</strong> sorunlarına karşı ortak tutum, politika <strong>ve</strong>ya planların oluşturulması için<br />

karşılıklı bilgi alış<strong>ve</strong>rişi yapmak,<br />

Dünyadaki organizasyonları da ülkemizin katılımını organize <strong>ve</strong> temsil<br />

etmek,<br />

Türk Kruvaziyer limanlarını tanıtmak <strong>ve</strong> pazarlama için ortak bir strateji<br />

belirlemek <strong>ve</strong> aksiyon planı oluşturmak,<br />

164


Kruvaziyer sektörünün sorunlarını çözmek<br />

Ülkemize daha çok kruvaziyer gemisi gelmesi için çalışmalar yapmak,<br />

Limanları, liman <strong>kent</strong>lerinin ticaret odalarını, acenteleri, operatör şirketleri,<br />

cruise lineları, kumanyacıları <strong>ve</strong> diğer tüm tedarikçileri Platformun bünyesine<br />

almak,<br />

Dünyadaki kruvaziyer gemilerinin Türkiye'den kumanya alımını arttırmak<br />

amacıyla Türkiye'yi iyi, doğru <strong>ve</strong> ucuz bir tedarikçi olarak kruvaziyer<br />

şirketlerine tanıtmak,<br />

Türkiye Kruvaziyer Platformu'nun çalışmalarını yürütebilmesi için ortak bir<br />

fon oluşturarak bütün katılımcıların mali katkılarını sağlamak,<br />

Türkiye Kruvaziyer Platformu'nun Yürütme Kurulu <strong>ve</strong> alt çalışma gruplarını<br />

<strong>ve</strong>ya komitelerini oluşturmak<br />

olarak belirlenmiştir. Konu ile ilgili niyet mektubu T.C. Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong><br />

Haberleşme Bakanlığı ile T.C. Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı’na iletilmiştir.<br />

Platformun Tarife-Bütçe <strong>ve</strong> Çevre; Pazarlama-Tanıtım <strong>ve</strong> Kruvaziyer Gemi Tedarik<br />

ile Eğitim Komitesi olmak üzere 3 komitesi bulunmaktadır. Platformun uzun <strong>ve</strong> orta<br />

vadede Türkiye <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> kruvaziyer turizminin geleceğinde önemli bir yer alacağı<br />

bilinmektedir.<br />

Odamız, 2008 yılından bu yana 22 farklı uluslararası kruvaziyer fuar <strong>ve</strong> etkinliğine<br />

katılmış, her organizasyondan da yeni bağlantılarla dönmüştür.<br />

<strong>İzmir</strong> şu anda transit limanlar arasında Avrupa’da 26. sıradadır <strong>ve</strong> kruvaziyerde<br />

doğru hedefe kilitlendiği takdirde, önemli başarılara imza atabileceğini yakın<br />

zamanda ispat edecektir.<br />

2013 yılı, kruvaziyer turizmde <strong>İzmir</strong>’in altyapı çalışmalarının tamamlanacağı bir<br />

hazırlık dönemine işaret etmektedir. Yeni liman ile 1 milyon turist hedefine ulaşmak<br />

için <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı kruvaziyer liman ihalesinin tamamlanacağı; 2012 yılında<br />

kurulan yeni bağlantılar ile 2013 yılında <strong>İzmir</strong>’e yeni seferler <strong>ve</strong> yeni yolcu değişimi<br />

yapacak gemilerin geleceği öngörülmektedir.<br />

Ancak <strong>İzmir</strong>’de kruvaziyer turizminin gelişmesi ile birlikte altyapı fonksiyonlarının<br />

da kısa vadede tamamlanması gerekecektir.<br />

Odamız yine 2013 yılında, öncülüğünde kurulan <strong>ve</strong> başkanlığını yürüttüğü Türkiye<br />

Kruvaziyer platformu ile ortak çalışacak şekilde, yurtiçi <strong>ve</strong> yurtdışında, Seatrade<br />

Miami Kruvaziyer Fuarı, Posidonia Cruise Forum, Avrupa Kruvaziyer Konseyi,<br />

Seatrade Europe Hamburg, Kruvaziyer Turizminin Geleceği Zir<strong>ve</strong>si, Karadeniz’de<br />

Kruvaziyer Turizmi Zir<strong>ve</strong>si, Kruvaziyer Tedarik Alım Heyetleri Toplantısı <strong>ve</strong><br />

Kruvaziyer Sektörü Yazarları Fam Trip çalışması olmak üzere 8 farklı kruvaziyer<br />

fuar <strong>ve</strong> etkinliğine katılacaktır.<br />

165


Odamız 2013 yılında kruvaziyer turizmin yanı sıra tüm genel turizm konularını ele<br />

alacak şekilde;<br />

<strong>İzmir</strong> başlangıç <strong>ve</strong> bitişli turların artırılması,<br />

<strong>İzmir</strong> Adnan Menderes Havalimanı’nın kruvaziyer yolcu değişimleri için<br />

uygun hale <strong>ve</strong> niteliğe kavuşturulması,<br />

<strong>İzmir</strong>’den direk uçuşların frekans <strong>ve</strong> destinasyon çeşidi bakımından<br />

artırılması,<br />

Sadece <strong>İzmir</strong> için değil tüm ülke kruvaziyer limanları <strong>ve</strong> destinasyonlar<br />

için etkin tanıtım kampanyası yapılması konusunda seferber olunması,<br />

<strong>İzmir</strong>’in tedarikçi firmaları ile kurvaziyerlere mal tedariki <strong>ve</strong> genç nüfusu<br />

ile turizmi için nitelikli eleman yetiştirme potansiyeline sahip olduğundan<br />

hareketler, ilgili konular hakkında girişim yapılması,<br />

<strong>İzmir</strong>’in, daha sonraki yıllarda Türkiye’de yapılabilecek ilk kruvaziyer<br />

fuarını gerçekleştirmesi için girişimlerine başlaması<br />

gibi konularda da çalışacaktır.<br />

12.2. <strong>İzmir</strong>’in Tarihi <strong>ve</strong> Arkeolojik Mekanları Gün Işığına Çıkıyor<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong>’e gelen turistlerin kalış sürelerini uzatabilmek <strong>ve</strong> konaklama süresini<br />

artırabilmek amacıyla <strong>İzmir</strong>’de turizm değeri taşıyan arkeolojik <strong>ve</strong> tarihi mekanların<br />

turiste sunabilir hale getirilerek <strong>kent</strong>e <strong>ve</strong> <strong>kent</strong> turizmine kazandırılması için projeler<br />

üretmekte, kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarına 2003 yılından bu yana sponsor<br />

olmaktadır.<br />

Bu kapsamda; 2003 yılından beri Agora Ören Yeri’nde, 2005-2009 yılları arasında<br />

Bayraklı-Tepekule Smyrna Kentinde, 2009 yılı ortasından itibaren ise Kadifekale Sur<br />

içinde yürütülen kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarına düzenli olarak destek <strong>ve</strong>rmiş;<br />

<strong>ve</strong>rdiği destek toplamda 2 milyon TL’yi aşmıştır.<br />

166


Odamız, şehir turizminin önemli bir parçası olan kültür-tarih turizminin<br />

canlandırılması amacıyla Antik Smyrna Kenti (Kadifekale, Agora Ören Yeri, Antik<br />

Tiyatro) kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarına 2003 yılından bu yana kesintisiz olarak<br />

sponsorluk yapmaktadır.<br />

Agora Ören Yeri’nde meclis binası (bouleuterion), mozaikli yapı, Roma Hamamı gibi<br />

antik <strong>kent</strong>in kamu binaları 2009 yılından bu yana sürdürülen kazılarla ortaya<br />

çıkarılmış olup sağlamlaştırma, konservasyon <strong>ve</strong> restorasyon çalışmaları<br />

yapılmaktadır.<br />

Başlangıçta 35x30 m ölçüsünde olduğu düşünülen mozaikli yapının 35x60<br />

ölçülerinde olduğu anlaşılmıştır. Oldukça büyük ölçülerdeki mozaik tabanın<br />

konservasyon <strong>ve</strong> restorasyonu yapılmaktadır. Ayrıca yağmurdan korumak amacıyla<br />

etap etap üstü çatı ile kapatılmaktadır.<br />

Roma hamam yapısı <strong>ve</strong> çevresinde temizlik çalışmalarına devam edilmiş, 2012<br />

yılında <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen <strong>ve</strong> Kasım ayı başında<br />

tamamlanan çalışmalarda Hamam yapısı ile Han yapısının cephelerindeki modern<br />

müdahaleler mekanik temizlikle kaldırılmış <strong>ve</strong> orijinal duvar dokusu ortaya<br />

çıkarılmıştır.<br />

Mekanik temizlik çalışmalarının Kasım 2012 itibari ile bitmiş olması nedeniyle<br />

orijinal duvar cephelerine projektörlerle aydınlatılma yapılmıştır.<br />

İkiçeşmelik Caddesi boyunca zeminde yapılan çimlendirme çalışmalarına ek olarak<br />

otoparka bakan cephede de çimlendirme çalışmalarına 2012 yılı Kasım ayından<br />

itibaren başlanmıştır.<br />

Kazı Alanı sınırında kalan <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

gerçekleştirilecek Sabetay Sevi Evi’nin restorasyonun da 2013 yılında yapılması<br />

beklenmektedir.<br />

167


2011 yılında gezi parkuru oluşturularak turistlerin çok daha şık <strong>ve</strong> kapsamlı bir<br />

düzenleme ile Agora Ören Yerinde daha fazla <strong>ve</strong> keyifli vakit geçirmesi sağlanmış,<br />

parkur içinde iyileştirmeler yapılmıştır.<br />

Bazilika <strong>bölüm</strong>ünde restorasyonu <strong>ve</strong> konservasyonu tamamlanan grafitoların yer<br />

aldığı ilk 6 panelin olduğu kısım gezi parkuruna dahil edilerek ziyarete açılmıştır.<br />

Bazilikadaki diğer panellerin restorasyon <strong>ve</strong> konservasyonuna yoğun bir biçimde<br />

devam edilmektedir. Panel bazında çalışmalar tamamlandıkça gezi parkuruna dahil<br />

edilecektir.<br />

Yürütülen çalışmalara ek olarak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından Agora Ören<br />

Yeri 1. Derece arkeolojik sit sınırlarından geçmek üzere çevre duvarı projesi<br />

hazırlanmış <strong>ve</strong> Koruma Bölge Kurulu’na sunulmuştur. Koruma Bölge Kurulunun<br />

onayının ardından çevre duvarının 2013 yılında yapılması beklenmektedir.<br />

Kadifekale’de ise Büyük İskender dönemine ait sur duvarları ortaya çıkarılmış;<br />

sarnıç yapısının iç mekanı temizlenmiş; <strong>İzmir</strong>’in Türklerin eline geçmesinin ardından<br />

yapılan ilk ibadet yapısı olması muhtemel Kale Mescidi kazısı yapılmıştır.<br />

168


Diğer yandan Kadifekale’nin turistler açısında daha gü<strong>ve</strong>nli, daha konforlu <strong>ve</strong><br />

bilgilendirici olması açısından kale burçlarının üzerine korkuluk, sarnıcın içine iniş<br />

merdi<strong>ve</strong>nleri ile yönlendirme <strong>ve</strong> bilgilendirme panoları yapılmıştır.<br />

Ayrıca <strong>İzmir</strong>’in her yerinden görünen <strong>ve</strong> en büyük bayrağı olan Türk Bayrağımızın<br />

düzenli olarak bakımı, değişimi <strong>ve</strong> aydınlatması yapılmış; Kadifekale sur içinde<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi’nden kiralamış olduğumuz tuvaletlerin sürekli <strong>ve</strong><br />

düzenli olarak açık <strong>ve</strong> temiz kalması sağlanmış; turistlerin rahat dolaşabilmesi için<br />

gerekli gü<strong>ve</strong>nlik önlemleri yıl boyunca alınmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalarda Kadifekale sur<br />

duvarlarının yıkılan <strong>ve</strong> yıkılma tehlikesi bulunan kısımları onarılmakta,<br />

sağlamlaştırılmakta <strong>ve</strong> konservasyonu yapılmaktadır. Bu çalışmalarla birlikte<br />

Kadifekale surlarının uzaktan algılanabilmesi için surları çevreleyen ağaçların<br />

taşınarak surların ortaya çıkarılması, sur cephelerinin aydınlatılması <strong>ve</strong> böylece<br />

Kadifekale’nin gece <strong>ve</strong> gündüz estetik bir görünüme kavuşturulması için<br />

girişimlerimiz 2013 yılında da sürdürülecektir.<br />

Odamız, 2003 yılından bu yana kesintisiz olarak sürdürmüş olduğu Antik Smyrna<br />

Kenti (Kadifekale, Agora Ören Yeri, Antik Tiyatro) kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmaları<br />

sponsorluğu ile Türk Bayrağının sürekli olarak dalgalanması için gerekli tedbirleri<br />

almaya 2013 yılında da devam edecektir.<br />

12.3. Pasaport Dalgakıran Projesi<br />

02.05.1995 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) Türkiye Denizcilik<br />

İşletmeleri A.Ş. (TDİ)’ye ait 289 ada 3 <strong>ve</strong> 5 parsellerin (Pasaport Limanı Dalgakıranı)<br />

özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkmıştır.<br />

18.10.2002 tarihinde projenin Konak Pier kısmı tamamlanarak hizmete girmiş<br />

dalgakıran kısmı ise atıl durumda bırakılmıştır.<br />

169


Odamız 2005 yılında Pasaport Limanı Dalgakıranı’nın atıl durumdan kurtularak bir<br />

cazibe merkezi haline gelmesi <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>e kazandırılması için proje geliştirmiş <strong>ve</strong> bunu<br />

kamuoyu ile paylaşmıştır. 2008 yılında Pasaport Limanı Dalgakıran Projesi iki kısma<br />

ayrılmış <strong>ve</strong> revize edilmiştir. Buna göre 1. Etap kara tarafı kıyı kesimi + iç deniz <strong>ve</strong><br />

Pasaport İskelesinin bulunduğu kesim; 2. Etap ise Dalgakıran olmak üzere proje<br />

etaplanmıştır.<br />

Projenin hedefi <strong>İzmir</strong>’in en önemli mekânların başında gelen bu yerin; tüm <strong>İzmir</strong><br />

halkının kullanımına sunulmasını sağlamaktır. Projenin gerçekleştirilmesi için<br />

hukuki problemlerin çözülmesi amacıyla Maliye Bakanlığı <strong>ve</strong> ÖİB nezdinde<br />

girişimlerde bulunmuştur. Odamızın amacı bu atıl konumdaki tesisi cazibe merkezi<br />

yaparak yatırımcıya sunulur hale getirmektir.<br />

Pasaport Dalgakıranının uzunluğu 1.030 metre, toplam alanı 6.500 m 2 , üzerindeki<br />

dikdörtgen formundaki alanın büyüklüğü 2.675 m 2 'dir.<br />

Odamız Dalgakıran’da kültür, sanat, sergi <strong>ve</strong> gösteri mekanları, su sporları,<br />

akvaryum, su <strong>ve</strong> ışık oyunları tarih parkı, restoran kafeterya, rekreasyon <strong>ve</strong> seyir<br />

alanları, marina, ikinci el tekne satışı, yat fuarı, vb. aktiviteler gerçekleştirerek<br />

<strong>İzmir</strong>'in en önemli kıyı alanında bir cazibe merkezi yaratmak istemektedir.<br />

170


Bu kapsamda 2013 yılında projenin gerçekleşmesi için imar planı <strong>ve</strong> uygulama<br />

projelerinin hazırlanmasına de<strong>ve</strong>m edilecek, dalgakıranın ışık, müzik <strong>ve</strong> su oyunları<br />

ile renklendirilmesi sağlanacak, projenin hayata geçirilmesi için ilgili kurum <strong>ve</strong><br />

kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışılacaktır.<br />

12.4. Şehir Merkezindeki Turistik Altyapının İyileştirilmesi (Tur<br />

Otobüsü Durakları, Bilgilendirme, Yönlendirme)<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi <strong>ve</strong> diğer kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar şehir turizminin<br />

geliştirilmesi <strong>ve</strong> kruvaziyer turistlerin şehir merkezine yönlendirilmesi için yoğun<br />

çaba harcamakta; bu sayede <strong>kent</strong> merkezini ziyaret eden turist sayısında belirgin bir<br />

artış gözlenmektedir. Bu turist kitlesi içinde toplu olarak otobüs ile şehir merkezini<br />

gezen turistlerin yanı sıra taksi ile ya da yaya olarak dolaşan turistler de<br />

bulunmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete sokulan şehir içi üstü açık tur<br />

otobüslerinden yararlanan turistler, tur sırasında sesli anlatım sistemi ile bilgi<br />

alabilmekte, turistlere yönlendirme yapılmaktadır.<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi üstü açık tur otobüslerinin Bayraklı <strong>ve</strong> Karşıyaka<br />

güzergahında da hizmet <strong>ve</strong>rmesi için incelemelerine devam etmektedir.<br />

171


Diğer yandan yine, T.C Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile Ege Turizm<br />

Derneği tarafından hazırlanan <strong>ve</strong> Ekim 2012’de duyurulan uygulama ile GPS<br />

özelliğine sahip akıllı telefonlar <strong>ve</strong> tabletler üzerinden bilgi <strong>ve</strong> yönlendirme<br />

alınabilmektedir.<br />

Ancak bu <strong>ve</strong> benzeri teknolojik imkanları kullanmayan <strong>ve</strong> kullanamayan, şehrimizi<br />

yürüyerek keşfetmek isteyen turistler için şehir merkezinde bilgilendirme <strong>ve</strong><br />

yönlendirme levhalarının kapsamlı olarak gözden geçirilmesi, mutlaka İngilizce<br />

yönlendirmenin yapılması ihtiyacı bulunmaktadır.<br />

Bu doğrultuda limandan itibaren Kadifekale’ye kadar olan güzergahlar üzerinde<br />

yönlendirme levhalarının yeterliliği konusunda 2009 yılında bir çalışma hazırlanmış;<br />

Kent merkezini yaya olarak gezecek olan turistler için Kordonboyu, Talatpaşa<br />

Bulvarı <strong>ve</strong> Şair Eşref Bulvarı ana akslarından devam eden üç güzergah belirlenmiştir.<br />

Her üç güzergah hazırlanan çalışma içerisinde ayrı ayrı ele alınmış, güzergahlar<br />

boyunca mevcut levhaların fotoğraflarına <strong>ve</strong> tespit edilen eksikliklere detaylı olarak<br />

yer <strong>ve</strong>rilmiş, çalışmanın sonunda genel öneriler sıralanmıştır.<br />

Bu önerilerimiz ile birlikte, <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından çeşitli<br />

iyileştirmeler yapılmıştır.<br />

Yanı sıra Kemeraltı’ndaki çeşitli bölgelerde alış<strong>ve</strong>rişin canlanması için 27. Halı,<br />

Kilim, Duvar <strong>ve</strong> Yer Kaplamaları Meslek Komitesi’nin talebi üzerine Odamızın<br />

girişimleri <strong>ve</strong> İZULAŞ Genel Müdürlüğünün başvurusu ile İkiçeşmelik<br />

Caddesi’ndeki üstü açık tur otobüsü durak yeri, 928 Sokak çıkışına denk gelecek<br />

şekilde otobüs duraklarının bulunduğu cebin içine, Fevzipaşa Bulvarı üzerindeki<br />

durak yeri ise Hisar Meydanı girişine alınmıştır.<br />

Ayrıca Odamız tarafından üstü açık tur otobüsünde kullanılan 5 dil frekansının<br />

sayıca artırılması konusunda öneri getirilmiştir.<br />

Odamız, yerli <strong>ve</strong> yabancı turistlerin <strong>İzmir</strong>’i daha güzel bir şekilde algılaması için<br />

2013 yılında da öneriler getirmeye devam edecektir. Bu kapsamda, turist taşıyan tur<br />

otobüslerinin bekleme yapabileceği park yerlerinin belirlenmesine yönelik bir saha<br />

çalışması yaparak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi <strong>ve</strong> UKOME nezdinde girişimde<br />

bulunacaktır.<br />

Ayrıca engelli turistlere yönelik hizmetlerin <strong>ve</strong> altyapının iyileştirilmesi <strong>ve</strong><br />

engellilere yönelik özel turların uygulanması için, TURSAB <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir<br />

Belediyesi nezdinde girişimde bulunulacaktır. Engelli turistlere kaliteli hizmet<br />

sunulmasının, ilk etapta <strong>kent</strong>in imajında olumlu bir etki yaratacağına inanılmaktadır.<br />

172


Engelli turistlere yönelik olarak termal turizm kaynaklarının kullanılabileceği<br />

özellikli turların, <strong>İzmir</strong> turizminin sahip olduğu büyük potansiyeli açığa çıkaracağı<br />

<strong>ve</strong> <strong>kent</strong> turizminin gelişimine katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Odamız tarafından<br />

bu kapsamda bir proje geliştirilmesi için çalışma başlatılacaktır.<br />

12.5. <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı<br />

23.12.2010 tarihinde <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesinde düzenlenen "<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong><br />

2009 Yılı Vergi Ödülleri Töreni"ne katılan dönemin Sanayi <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanı Sayın<br />

Nihat ERGÜN yaptığı konuşmada <strong>İzmir</strong>'de tarım <strong>ve</strong> gıda ağırlıklı bir teknoparkın<br />

kurulması gerektiğinin altını çizmiştir.<br />

Odamız bu öneriyi dikkate alarak, <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi ile birlikte bir tarımgıda<br />

teknoparkı kurma çalışmalarına başlamış <strong>ve</strong> Sanayi <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanlığı<br />

nezdinde girişimde bulunmuştur. Menemen-Koyundere <strong>ve</strong> Konak-Halkapınar<br />

Mahallesindeki arsa arayış <strong>ve</strong> teşebbüslerinden sonra <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji<br />

Parkının <strong>İzmir</strong> ili, Menderes ilçesi, Tekeli Beldesi’nde kurulu İTOB Organize Sanayi<br />

Bölgesi (OSB) içerisinde olması kararlaştırılmıştır.<br />

04.06.2012 tarihinde <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, İTOB OSB, <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>,<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Borsası <strong>ve</strong> Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından "<strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong><br />

Teknoloji Parkı" Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurucu heyet protokolü imzalanmıştır.<br />

20.09.2012 tarihinde Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Genel<br />

Müdürlüğü'nde <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı'nın Teknoloji Geliştirme Bölgesi<br />

olmasına yönelik değerlendirme kurulu toplanmış <strong>ve</strong> olumlu karar alınmıştır.<br />

Bakanlar Kurulu'nun 2012/3800 sayılı kararı 20.10.2012 tarihli Resmi Gazete’de<br />

yayınlanmış <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nin<br />

kuruluşu resmileşmiştir.<br />

Bölgenin faaliyet göstereceği teknolojik alanlar sürdürülebilir enerji, sürdürülebilir<br />

tarım, bilişim alanları başta olmak üzere aşağıdaki alanlarda faaliyet gösterilecektir:<br />

İleri Tarım Teknolojileri,<br />

Tohum Islahı,<br />

İleri Gıda Teknolojileri,<br />

Sürdürülebilir Enerji Teknolojileri (Jeotermal Enerji, Rüzgâr Enerjisi, Güneş<br />

Enerjisi, Dalga Enerjisi, Bioyakıt Teknolojileri)<br />

Yukarıdaki sektörlere ila<strong>ve</strong> yine sürdürülebilirlik çerçe<strong>ve</strong>sinde ülkemizde en büyük<br />

ithalat kalemleri arasında yer alan medikal malzeme <strong>ve</strong> teçhizat sektörü ila<strong>ve</strong><br />

edilebilecektir.<br />

173


<strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı, İTOB OSB içerisinde toplam 22.897 m 2 alanda<br />

kurulacaktır.<br />

İTOB OSB içerisinde konumlanacak <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı;<br />

Projenin çok hızlı bir şekilde faaliyete geçebilme olanağı,<br />

Teknoparkın kurulacağı alanda mülkiyet, imar, alt yapı problemlerinin var<br />

olmaması,<br />

İçinde <strong>ve</strong> yakın çevresinde 2 adet OSB, OSB'ler dışında sanayi tesislerinin<br />

olması dolayısıyla sanayi tesisleri ile iç içe olabilmesi,<br />

Ege Serbest Bölgesi (ESBAŞ)'a yakınlığı,<br />

İTOB OSB'de daha çok KOBİ'lerin yer alması, KOBİ'lerin esneklik kabiliyetleri<br />

<strong>ve</strong> AR-GE faaliyetlerine olan ilgileri,<br />

Yakın çevresinde <strong>ve</strong> hinterlandında çok <strong>ve</strong>rimli tarım toprakları, sera <strong>ve</strong><br />

organik tarım uygulamaları yer alması, böylelikle tarım-gıda AR-GE<br />

çalışmalarının uygulama alanlarına sahip olabilmesi,<br />

Kent merkezine, metropol <strong>kent</strong>teki ticaret-hizmet alanlarına, üni<strong>ve</strong>rsitelere,<br />

serbest bölge <strong>ve</strong> havaalanına kolay ulaşma olanağı,<br />

Yetişmiş <strong>ve</strong> nitelikli iş gücüne kolay ulaşılabilir olması,<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziemir'de Serbest Bölge yanında<br />

kurulacak olan <strong>ve</strong> yapım ihalesine çıkılan ülkemizin en büyük fuar <strong>ve</strong> kongre<br />

alanına yakınlığı,<br />

Kuşadası, Gümüldür <strong>ve</strong> otoyol sayesinde Çeşme gibi turizm alanlarına kolay<br />

ulaşılabilirliği,<br />

174


Metropol <strong>kent</strong>lerin stres <strong>ve</strong> gürültüsünden uzakta, baraj gölü <strong>ve</strong> tarım<br />

toprakları içinde dingin bir ortamda çalışma olanağının olması,<br />

Tekeli <strong>ve</strong> Pancar'da bakir <strong>ve</strong> uygun yerleşim alanlarının <strong>ve</strong> imar haklarının<br />

var olması,<br />

Gelecekte İTOB OSB içerisinde genişleme <strong>ve</strong> büyüme olanağı olması,<br />

İTOB OSB gibi tamamen özel sektörün kurduğu başarılı bir OSB içerisinde yer<br />

alması,<br />

Teknopark için gerekli olan bazı sosyal tesis, spor, rekreasyon alanları <strong>ve</strong> diğer<br />

hizmet alanları, konaklama <strong>ve</strong> ticari alan gereksinimleri İTOB OSB<br />

bünyesinden temin etme kolaylığı,<br />

İtfaiye, çevre temizliği, çevre gü<strong>ve</strong>nliği gibi hizmetleri ücretsiz olarak İTOB<br />

OSB'den temin edebilme kolaylığı,<br />

İTOB OSB'nin güneyinde bir lojistik merkezinin kurulabilme ihtimali<br />

gibi özellikleri ile potansiyel bir çekim merkezi olarak <strong>İzmir</strong>'de ön plana çıkacak bir<br />

teknopark olacaktır.<br />

Odamız % 10 ile ortak olma kararı aldığı <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı A.Ş. ile<br />

birlikte diğer kurucu kurumlarla işbirliği içerisinde çalışarak 2013 yılı içerisinde<br />

teknoparkı faaliyete geçirme gayretinde olacaktır.<br />

12.6. <strong>İzmir</strong> Uluslararası Sağlık Kampüsü Projesi<br />

Küreselleşme sürecinde, sağlık hizmetlerinde yüksek kalite <strong>ve</strong> düşük maliyetle<br />

tedavi olma ihtiyacı, tüketicileri yeni pazar arayışlarına itmektedir.<br />

Sağlık turizmi, sağlığına kavuşmak için ikamet ettiği ülkeden başka bir ülkeye<br />

herhangi bir sebeple tedavi amacıyla gidilmesi, genel anlamda tedavi <strong>ve</strong> tatil<br />

unsurlarını barındıran bir kavramdır.<br />

Sadece yurtdışından değil yurtiçinden de yüksek beklentiler ile gelen hastaların<br />

taleplerini karşılamak, uygun ürün <strong>ve</strong> hizmeti sunmak son derece önemlidir.<br />

Ayrıca, sağlık sektöründe sıklıkla değişen mevzuat gereği birçok sağlık tesisi mevcut<br />

binalarında hizmet <strong>ve</strong>rmekte güçlük çekmektedir. <strong>İzmir</strong>'in pek çok yerinde özel<br />

sağlık kuruluşları olmakla beraber sektör genelde Alsancak - Kahramanlar<br />

çevresinde sıkışmış durumdadır.<br />

Oda olarak <strong>İzmir</strong>'de sağlık sektörünün önünü açmak, sektör pazar payının<br />

büyümesini sağlamak, sağlık turizminin altyapısını oluşturmak, sektörün aktörlerini<br />

bir arada toplayarak sinerjiyi sağlamak <strong>ve</strong> modern yapılar içerisinde hizmet<br />

<strong>ve</strong>rilmesine olanak tanımak amacıyla <strong>İzmir</strong>’de bir sağlık merkezinin kurulması<br />

hedeflenmiştir. Bu kapsamda, 2012 yılında S.S. <strong>İzmir</strong> Uluslararası Sağlık Merkezi<br />

Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi kurulmuştur. Nihai hedef <strong>İzmir</strong>'e bir "Uluslararası<br />

Sağlık Merkezi" kurmaktır.<br />

175


Bu merkezde ayakta teşhis merkezleri, dal merkezleri, poliklinikler,<br />

muayenehaneler, laboratuarlar, eczaneler, tıbbi malzemeciler gibi sektördeki bütün<br />

aktörlerin yer alması düşünülmektedir. Ayrıca bu fonksiyonları tamamlayıcı nitelikte<br />

otel, ofis, restoran, kafeterya, büfe, dükkan, otopark, rekreasyon alanları gibi<br />

kullanışlar da proje içerisinde yer alacaktır. Proje kapsamında <strong>İzmir</strong> Ekonomi<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi'nin de desteği alınabilecektir.<br />

Gerek <strong>İzmir</strong>’den gerek <strong>İzmir</strong> dışından gelen vatandaşlarımızın, gerekse de yurt<br />

dışından gelecek yabancıların bu merkezde her türlü tedavi <strong>ve</strong> tıbbi malzeme<br />

olanağını bir arada, kaliteli <strong>ve</strong> konforlu bir şekilde bulabilmesi planlanmaktadır.<br />

Projenin gerçekleşmesi amacıyla Odamız çalışmalarını sürdürecektir.<br />

12.7. Kongre Turizmi<br />

Yerel turizm faaliyetlerini tek elden koordine eden <strong>ve</strong> tüm bu faaliyetlerin<br />

planlayıcısı <strong>ve</strong> yöneticisi konumundaki bir Destinasyon Yönetim Organizasyonu<br />

(Destination Management Organization - DMO)'nun oluşturulması, destinasyon<br />

temelli bir tanıtım <strong>ve</strong> pazarlama stratejisine geçmenin ilk adımı olarak<br />

görülmektedir. Böyle bir organizasyon, hedef kitlelerin destinasyon (ülke, <strong>kent</strong>, yöre,<br />

bölge) hakkındaki şimdiki <strong>ve</strong> geleceğe ilişkin algılamalarını oluşturma gücü sağlar.<br />

Destinasyon Yönetimi Organizasyonu (DMO) Modeli’nde sadece noktasal<br />

örgütlenme ile tüm belde turizminin bir şirket gibi organize edilmesi <strong>ve</strong> yönetilmesi<br />

öngörülmektedir. Modelde, turizmin çeşitli girdilerle oluşan yerel bir ticari ürün<br />

olduğu <strong>ve</strong> her yönden düzenli <strong>ve</strong> uyumlu bir ortak yönetim gerektirdiği; yerel<br />

özelliklere <strong>ve</strong> değişen piyasa koşullarına uyumlu organize edilerek üretilmesi <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rimli pazarlanmasının sağlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Şu ana kadar bu<br />

modelin ülkemizde uygulanmış bir örneği yoktur.<br />

Ancak fuar <strong>ve</strong> kongre katılımcılarının ileriye dönük planlama yapan, müşteri<br />

ilişkilerine öncelik <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> gittikleri yerde ortalamanın üzerinde harcama yapan<br />

kişilerden oluşması <strong>ve</strong> tanıtım, sunum, kaliteli alt <strong>ve</strong> üst yapı, iletişim <strong>ve</strong><br />

planlamanın diğer turizm türlerine göre çok daha önemli olması nedeniyle<br />

bekledikleri özel hizmetler, ülkelerin kongre <strong>ve</strong> incenti<strong>ve</strong> altyapısına yaptıkları<br />

yatırımlar <strong>ve</strong> bu yatırımların yoğunlaştığı <strong>kent</strong> <strong>ve</strong> bölgeleri daha iyi tanıtmak <strong>ve</strong><br />

pazarlamak için oluşturulan Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları” aracılığı ile<br />

sunulmaktadır.<br />

Tüm bunların bilincinde olan Odamız, <strong>İzmir</strong> turizminin 12 aya yayılması için<br />

gerçekleştirdiği kruvaziyer turizmi projesinin yanında kongre turizmine de<br />

odaklanmıştır.<br />

176


Ülkemizde sadece 11-12 yıl önce varlık sağlayabilen Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />

Büroları’ndan üçüncüsü şehrimizde bulunmaktadır. Türkiye’nin 3 kongre <strong>ve</strong><br />

ziyaretçi bürosundan biri olan <strong>İzmir</strong> CVB; kongre turizmi başta olmak üzere,<br />

turizmin tüm aktif konularının ele alınarak uzlaşmacı çözümler <strong>ve</strong> kararlarla<br />

uygulamalara gidebilecek, sürekli <strong>ve</strong> disiplinli bir yapıda yürütülecek çalışmaları,<br />

planlama prensibi ile kongre turizminin <strong>İzmir</strong>’de gelişmesi için konuyu sürekli<br />

olarak gündeme taşıyabilecek kararlılıktadır. <strong>İzmir</strong> CVB’nin çalışma <strong>ve</strong> kararları da<br />

mikro <strong>ve</strong> makro düzeyde Ulusal Turizm gündeminde yerini alacaktır.<br />

2011 yılının Ekim ayından itibaren Yönetim Kurulu Başkanımız tarafından<br />

yürütülen <strong>İzmir</strong> CVB çalışmaları, iç piyasada sürdürülecek yatay piyasa çalışmaları<br />

ile önceliklere <strong>ve</strong> bütçeye göre süratle gerçekleştirilecektir. Artık bugün kongre<br />

turizmde tüm destinasyonların özlemini duyduğu gelişim <strong>ve</strong> yönetim prensiplerinin<br />

hızla yerine oturduğu görülecektir.<br />

Ancak <strong>kent</strong>te sadece kongre ziyaretçi bürosunun çalışmaları ile kongre turizminde<br />

gelişme kaydedilemez. Çünkü pazarlama bir olay değil bir süreçtir. Bir başlangıcı <strong>ve</strong><br />

ortası vardır ama asla sonu olmayan bir süreçtir. Pazarlamayı geliştirmek,<br />

mükemmelleştirmek, değiştirmek <strong>ve</strong> hatta beklemeye almak mümkündür ancak asla<br />

tamamıyla durdurulamaz. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları’nın pazarlama süreci,<br />

dünyadaki gelişmelere uygun olarak öne çıkması istenen kongre <strong>ve</strong> etkinlik<br />

mekanlarını belirleyerek yöredeki tüm katılımcılara ekonomik katkı yaratacak bir<br />

modeli destekleyecek faaliyetlerden oluşmalıdır.<br />

Elbette kongre <strong>ve</strong> fuar turizmini sadece uluslararası bir faaliyet olarak düşünmemek<br />

gerekmektedir. Çok başarılı ulusal organizasyonların yapıldığı ülkemizde bu<br />

faaliyetler şehirler <strong>ve</strong> bölgeler için yeniden yapılanma <strong>ve</strong> gelişmişlik anlamına da<br />

gelmektedir. Bu açıdan iklim koşulları <strong>ve</strong> coğrafi konumun sağladığı avantajların iç<br />

pazara <strong>ve</strong> komşu ülkelere yönelik olarak ilgi çekecek toplantı, kongre, konferans <strong>ve</strong><br />

fuar turizmi potansiyeli kullanılarak daha iyi değerlendirilmesi için bu alanda<br />

çalışan kuruluşların desteklenmesi gerekmektedir. Kongre turizminde başarı birlik<br />

sağlanmasından <strong>ve</strong> kuruluşların bu amaçla kurulmuş büroları desteklemesinden<br />

geçmektedir.<br />

Bu nedenle, 2011 yılı Kasım ayından itibaren bir yıl süre ile Odamız tarafından <strong>İzmir</strong><br />

CVB ortaklığında yapılan çalışmalarda kongre sektörünün desteklenmesi anlamında<br />

bir fon ayrılmıştır.<br />

Yapılan çalışmaların hedefi, 2014 yılıdır. Kültürpark fuar alanının kongre merkezine<br />

dönüşmesi <strong>ve</strong> Gaziemir'de yapılacak olan yeni fuar alanı <strong>ve</strong> kongre merkezinin<br />

hizmete girmesiyle, ayrıca Selçuk'ta TÜRSAB'ın yaptığı 5 bin kişilik Efes kongre<br />

merkezi ile <strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> çevresinde müthiş bir potansiyel ortaya çıkacaktır.<br />

177


Buna paralel olarak <strong>İzmir</strong> otellerinin sayısının hızla artacağı öngörülmektedir. Bu<br />

nedenle <strong>İzmir</strong> CVB, “Her gün bir kongre 4+1 kampanyası” ile, <strong>İzmir</strong>'de yeni devreye<br />

girecek fuar alanı <strong>ve</strong> kongre merkezlerine ilgiyi çekmek için 2014 yılında ücret<br />

almadan bu tesisleri kongre organizasyonlarına tahsis etmeyi önermiş <strong>ve</strong> tanıtım<br />

kampanyalarında kullanmıştır.<br />

Sadece 2011 yılı Ekim ayından itibaren <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın destek <strong>ve</strong> çabaları ile<br />

<strong>İzmir</strong> CVB, toplamda 21 ulusal <strong>ve</strong> uluslararası etkinliğe katılıp, 34.792 km yol<br />

yapmıştır.<br />

2023 yılı turizm stratejik hedeflerinde, kongre <strong>ve</strong> fuar turizminin geliştirilmesi<br />

mutlak surette ifade edilen <strong>İzmir</strong> için Odamız 2013 yılından itibaren yine, <strong>İzmir</strong> CVB<br />

ile ortak olarak yabancı kongre planlayıcılarının <strong>İzmir</strong>’de ağırlanmasını, ulusal <strong>ve</strong><br />

uluslararası 4 fuara katılım yapılmasını sağlayacaktır.<br />

12.8. Lojistik Projeleri (BALO Ortaklığı)<br />

<strong>İzmir</strong>, bulunduğu coğrafya <strong>ve</strong> konumu itibariyle antik dönemden bugüne lojistik<br />

açısından önemli bir <strong>kent</strong> olagelmiştir. <strong>İzmir</strong>’in bulunduğu coğrafyada lojistik<br />

merkez olmasını sağlayacak özellikleri aşağıda anahatları ile sıralanmıştır:<br />

Türkiye’nin <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in jeopolitik konumu (Akdeniz-Karadeniz <strong>ve</strong> Ege Denizi<br />

üçgeninin kesişim noktasında yer alması, Anadolu üzerinden Ortadoğu’ya,<br />

Balkanlara <strong>ve</strong> Avrupa’ya yakınlık, Akdeniz-Karadeniz geçişi üzerinde yer<br />

alması, Sü<strong>ve</strong>yş Kanalı’na yakınlık)<br />

8.500 yıldır liman <strong>ve</strong> ticaret <strong>kent</strong>i olması,<br />

İldeki mevcut sanayi potansiyeli, tarım ürünlerinin ticaret-ihracat potansiyeli<br />

<strong>ve</strong> hammadde ticaret-ihracat potansiyeli,<br />

5 adet liman, havalimanı, demiryolu <strong>ve</strong> karayolu ağı,<br />

Manisa, Denizli, Aydın, Muğla, Bursa, Uşak, Kütahya gibi tarım, sanayi<br />

üretimi <strong>ve</strong> maden işleme kapasitesi yüksek merkezlere yakınlık,<br />

<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı sayesinde tüm ülkeye hitap edebilme potansiyeli,<br />

1.200’ü aşkın uluslararası sermayeli firmaya ev sahipliği,<br />

Yetişmiş <strong>ve</strong> nitelikli işgücü.<br />

<strong>İzmir</strong> bu denli yüksek lojistik merkez olma potansiyeli içermesine rağmen<br />

Avrupa’da örnekleri görülen çoklu <strong>ve</strong> intermodal taşımacılık yapan <strong>ve</strong> tüm sektörü<br />

içerisinde barındıran bir merkeze sahip değildir. <strong>İzmir</strong>’de lojistik sahalar Alsancak<br />

liman arkası, Çınarlı, Bornova Işık<strong>kent</strong>, Pınarbaşı, Torbalı, Kemalpaşa <strong>ve</strong> kısmen<br />

Sasalı’ya dağılmış durumdadır. Kentin yük-kamyon <strong>ve</strong> tır trafiği, merkezdeki<br />

depolama alanları, konteynır sahaları nedeniyle fiziksel olarak sıkışmaktadır. Üstelik<br />

bu durum <strong>kent</strong>in önünde mekansal bir engel teşkil ettiği gibi sektörün gelişmesini <strong>ve</strong><br />

rekabetçi haline gelmesini de engellemektedir.<br />

178


Bu nedenle <strong>İzmir</strong>’in güney <strong>ve</strong> diğer akslarından gelecek yüklerin bir merkezde<br />

toplanarak şehre girmesi <strong>ve</strong> şehirde toplanması gereken yükün şehre olumsuz etki<br />

yaratmadan bu noktada toplanarak tüm dünyaya gönderilmesi açısından öncelikle<br />

<strong>İzmir</strong>’in güneyinde otoyol, karayolu <strong>ve</strong> demiryolunun kesiştiği noktada bir lojistik<br />

merkez kurulmalıdır.<br />

Odamız; <strong>İzmir</strong>’in güneyinde otoyol, karayolu <strong>ve</strong> demiryolunun kesiştiği uygun bir<br />

noktada bir lojistik merkez kurmak üzere 2008 yılından bu yana önemli çalışmalar<br />

yürütmüştür.<br />

<strong>İzmir</strong> Lojistik Merkezi Projesinde <strong>İzmir</strong>'in güneyinde Menderes İlçesi Oğlananası <strong>ve</strong><br />

Görece mevkiinde araziler bulunmuş, TOBB’la görüşmeler yapılmış ancak imar<br />

problemi <strong>ve</strong> arazi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle proje gerçekleştirilememiş<br />

bununla birlikte yer arayışlarına devam edilmiştir.<br />

Diğer yandan Kemalpaşa’da lojistik köy kurulması ile ilgili Kemalpaşa Lojistik Köy<br />

Projesi, merkezi hükümetin 35 <strong>İzmir</strong> projesi arasında yer almış <strong>ve</strong> Altyapı Yatırımları<br />

Genel Müdürlüğü çalışmalara başlamıştır.<br />

Yaklaşık 2.000 dönüm üzerinde, toplam kapalı alanı 173.851 m2 olan Kemalpaşa<br />

Lojistik Köy’ün altyapı çalışmalarına paralel olarak üstyapı çalışmaları YİD<br />

modeliyle ihale edilecektir.<br />

Ancak sadece <strong>İzmir</strong>’in doğusunda Kemalpaşa’da yapılacak bir lojistik köy ihtiyacı<br />

kısmen karşılayabilir. Odamıza göre, <strong>İzmir</strong>’in kuzeyinde (Aliağa <strong>ve</strong>ya Çandarlı) <strong>ve</strong><br />

güneyinde de lojistik merkezler kurulmalıdır.<br />

500 milyar dolar ihracat hedefindeki Türkiye’nin 3. Büyük şehri <strong>İzmir</strong>’in 100 milyar<br />

dolar ihracat hedeflendiği <strong>ve</strong> Çandarlı Limanı’nın devreye girdiği düşünüldüğünde<br />

<strong>İzmir</strong>’de en az 3 lojistik merkezin yer alması gerekmektedir.<br />

Bu gelişmelerle birlikte, Türkiye’deki üretimin belli merkezlerde toplanarak<br />

demiryolu üzerinden Avrupa’ya taşınması hedefi ile TOBB öncülüğünde çeşitli<br />

şehirlerden Oda <strong>ve</strong> Borsaların da katılımı ile BALO projesi 2004 yılında başlatılmış,<br />

yaşanan bazı gecikmeler sonrasında BALO-Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar<br />

Anonim Şirketi 2012 yılında kurulmuştur.<br />

Şirketin amacı demiryolu ulaşımının deniz <strong>ve</strong> karayolu taşımacılığından çok daha<br />

uygun maliyetli olması nedeniyle karayolu ile tırla <strong>ve</strong>ya denizyolu ile gönderilen<br />

konteynır yüklerinin demiryolu ile Kara Avrupası'na ulaştırmayı <strong>ve</strong> lojistik<br />

maliyetlerini düşererek uluslararası pazarda rekabet avantajı yakalamayı<br />

hedeflemektedir. Hedef şehirler ise Viyana, Nürnberg, Stuttgart, Köln, Lyon,<br />

Paris'tir.<br />

179


Projenin Türkiye ayağı başlangıç olarak Batı Anadolu'daki illerin yüklerini<br />

kapsarken gelinen aşamada tüm Anadolu'nun yüklerini kapsar şekilde<br />

genişletilmiştir. Anadolu’da Antep, Kayseri, Konya, Ankara, Eskişehir, Balıkesir,<br />

Denizli, <strong>İzmir</strong>, Manisa Bandırma demiryolu hatları proje kapsamında kullanıma<br />

hazır durumdadır. Proje ile, Anadolu’dan demiryolu ile Bandırma’ya ulaşan yükler<br />

feri ile Tekirdağ’a geçecek, oradan yapımı yeni biten 35 km’lik Muratlı hattı ile<br />

Kapıkule’den çıkış yaparak 4 no’lu hattan kara Avrupası’na ulaşacaktır.<br />

Odamız <strong>İzmir</strong>’in lojistik merkez olması için yürüttüğü projelerin bir parçası olarak<br />

BALO AŞ’ye ortak olmuştur. Yanı sıra <strong>İzmir</strong>’in güneyinde, doğusunda <strong>ve</strong> kuzeyinde<br />

lojistik merkezler kurulması için çalışmalarımız <strong>ve</strong> girişimlerimiz 2013 yılında da<br />

devam edecektir.<br />

12.9. Lisanslı Depoculuk (ELİDAŞ-Ege Tarım Ürünleri Lisanslı<br />

Depoculuk A.Ş. Ortaklığı)<br />

Özellikle pamuk başta olmak üzere bölgemiz ekonomisinde önemli yer tutan tarım<br />

ürünlerinin değerlendirilmesi <strong>ve</strong> finans piyasalarına açılmasına yönelik Ege Tarım<br />

Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş., Gümrük <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanlığı’nın kurucu<br />

ortaklardan <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Borsası’na göndermiş olduğu 24 Aralık 2010 tarih <strong>ve</strong> 6844<br />

sayılı yazıda <strong>ve</strong>rilen izin ile 04 Ocak 2011 tarihinde <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Sicil<br />

Memurluğunda tescil edilmiş <strong>ve</strong> 13 Ocak 2011 tarihli <strong>Ticaret</strong> Sicil Gazetesinde<br />

yayınlanmıştır. <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>, Lisanslı Depoculuk A.Ş. şirketinde % 8 paya<br />

sahiptir.<br />

Şirket, kuruluşunun ardından çalışmalarına hızlı bir şekilde başlamıştır. Ülkemizin<br />

ilk pamuk lisanslı depoculuk sistemini oluşturacak şirket, aynı zamanda ülkemiz için<br />

bu yeni sistemin kurgulanması görevini de üstlenmiş olup bu durum inşaat, yazılım<br />

gibi uzayan çalışmalar nedeniyle, 5300 sayılı Lisanslı Depoculuk kanununda<br />

belirtildiği üzere, faaliyet izni alma süresini uzatma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.<br />

Nitekim, Gümrük <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanlığına 05.12.2011 tarihinde faaliyet izni alma<br />

süresinin uzatılması için başvuruda bulunulmuş, Bakanlığın 16.12.2011 tarihli yazısı<br />

ise söz konusu sürenin 1 yıl süre ile uzatıldığı bildirilmiştir.<br />

Şirket kuruluşunun ardından öncelikli olarak lisanslı deponun inşa edileceği arsanın<br />

satın alınması amacıyla çalışmalar gerçekleştirilmiş, bölgemizdeki pamuk üretim<br />

bölgeleri <strong>ve</strong> lojistlik için uygun bir lokasyon olan, <strong>İzmir</strong> ili Selçuk ilçesi Belevi<br />

beldesinde 70 bin metrekare arazi satın alınmıştır.<br />

ELİDAŞ’ın lisans alma çalışmaları tamamlanmış olup, son aşamaya gelinmiştir.<br />

Bakanlığın oluşturmuş olduğu Komisyon 19-26 Kasım 2012 tarihleri arasında tesiste<br />

incelemelerde bulunarak raporlarını tamamlamıştır. Bu raporlar doğrultusunda<br />

lisansın <strong>ve</strong>rilmesi beklenmektedir.<br />

Lisansın alınmasıyla birlikte sektör aktörleri olan, pamuk üreticisi, tüccar <strong>ve</strong> sanayici<br />

açısından yeni bir dönemin başlaması beklenmektedir.<br />

180


Diğer yandan pamuk ürününün menkulleşmesine paralel olarak mali piyasaların<br />

yeni ürünlere kavuşması <strong>ve</strong> mevcut işlemlerde derinlik sağlanması mümkün<br />

olabilecektir.<br />

12.10. <strong>İzmir</strong>’in Çarşı <strong>ve</strong> Siteleri<br />

12.10.1. Alış<strong>ve</strong>rişin Ege Baş<strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong><br />

<strong>Ticaret</strong> <strong>İzmir</strong>’in olmazsa olmaz ekonomik faaliyetlerinden birisidir. Geçmişte pek çok<br />

medeniyete ev sahipliği yapmış olan <strong>İzmir</strong>, aynı zamanda ticari yolların kesişme<br />

noktası olmuştur. Limanların varlığı, <strong>İzmir</strong>’in dünyanın farklı yerlerine bağlanmasını<br />

sağlamıştır. Günümüzde de ticari faaliyetler ülkemizin <strong>ve</strong> dünyanın çeşitli bölgeleri<br />

ile yoğun bir şekilde devam etmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’de ticari faaliyetlerin yoğunlaşması ile birlikte <strong>kent</strong>in belirli bölgelerinde<br />

ticarethaneler oluşmaya başlamıştır. Bu merkezlerden bazıları uzun yıllar varlığını<br />

sürdürmüş <strong>ve</strong> günümüzde modern çarşılar <strong>ve</strong> siteler haline dönüşmüştür.<br />

Belirli sektörlerin bir arada faaliyette<br />

bulundukları çarşılar <strong>ve</strong> siteler <strong>İzmir</strong>’de<br />

alış<strong>ve</strong>rişin en canlı olduğu mekanlardır.<br />

Ege Bölgesi’nin en büyük şehri <strong>ve</strong> iş<br />

merkezi olmasından dolayı <strong>İzmir</strong>’de yer<br />

alan çarşılar <strong>kent</strong> içinden <strong>ve</strong> dışından<br />

gelen geniş bir tüketici kitlesine hitap<br />

etmektedir. <strong>İzmir</strong>lilerin yanı sıra çevre<br />

illerden de birçok kişi alış<strong>ve</strong>riş için<br />

<strong>İzmir</strong>’i tercih etmektedir.<br />

Dolayısıyla <strong>İzmir</strong> için çarşı <strong>ve</strong> siteler ticaretin candamarıdır. Bu nedenle çarşıların <strong>ve</strong><br />

sitelerin her daim canlı tutulması <strong>ve</strong> gerekli altyapı yatırımlarının yapılması <strong>kent</strong><br />

ticaretinin devamlılığının sağlanması için gereklidir.<br />

2013 yılında alış<strong>ve</strong>riş festivalleri düzenlenecek, ayrıca diğer kurumların bu tür<br />

çabalarına destek olunacaktır.<br />

12.10.2. Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Çalışmaları<br />

<strong>İzmir</strong> Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi, Ege Bölgesi’nin <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in en büyük ticaret<br />

merkezidir. İçerisinde pek çok çarşı, site, iş merkezi bulundurmakla birlikte, gıda,<br />

inşaat, hırdavat, nalburiye, elektrik-elektronik, temizlik, tıbbi malzeme, matbaa, iş<br />

makineleri vb. sektöre ev sahipliği de yapmaktadır.<br />

181


Yaklaşık 2.500 üyemizin faaliyet gösterdiği Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi’ne yönelik<br />

olarak çarşının altyapı, ulaşım, trafik, otopark, temizlik <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik sorunlarının<br />

çözümü için Odamızca, “Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Çalışma Grubu” ile birlikte<br />

çalışmalar 2012 yılında da sürdürülmeye devam edilmiştir.<br />

Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi’nin ticari <strong>ve</strong> mekânsal özelliklerinin saptanması, Yenişehir<br />

<strong>Ticaret</strong> Merkezi’nin sorunlarına yönelik algılarının <strong>ve</strong> değerlendirmelerinin<br />

öğrenilmesi amacıyla “Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Envanter Çalışması”<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

Yapılan envanter çalışmasına göre yaklaşık olarak 650 dönüme yayılan <strong>İzmir</strong>-<br />

Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezinde, 3.319 mekansal birim bulunmakta, 10.126 kişi<br />

istihdam edilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong> Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Çalışma Grubumuz ile birlikte Çarşının tanıtımına<br />

yönelik yeni fikirler oluşturarak katkımız arttırılarak sürdürelecektir.<br />

Bununla birlikte çarşının ulaşım, gü<strong>ve</strong>nlik, aydınlatma <strong>ve</strong> çöp sorunu ile ilgili<br />

geçtiğimiz yıllarda yapmış olduğumuz girişimlerimiz, gerekli görülen zamanlarda<br />

yinelenecek; eksiklikler <strong>ve</strong> ihtiyaçlar giderilinceye kadar tüm konular yakınen takip<br />

edilecektir.<br />

182


12.10.3. Buca Yaş Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong> Hali<br />

1996 yılında 151 dönüm üzerinde kurulan <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi Yaş Sebze <strong>ve</strong><br />

Mey<strong>ve</strong> Hali'nin mekan temelli bir takım sorunları bulunmaktadır. Odamız 2006<br />

yılında hazırladığı bir raporla (Ek:1) Halin mekan temelli sorunlarını Başkanlığınıza<br />

aktarmıştır.<br />

Sonrasında 2009 yılında Halin Mekansal Sorunlarının çözümü amacıyla "Hal Öneri<br />

Yerleşim Planı" geliştirilmiş ancak bu da Tahtalı Barajı Uzun Mesafeli Koruma<br />

Alanına girmesi nedeniyle Belediyenizce uygun görülmemiştir.<br />

Gelinen noktada toptancı satış blokları ile kasa depoları arasındaki mesafenin çok az<br />

olması nedeniyle trafiğin sıkışması, büyük araçların yanaşamaması, kasa depolarının<br />

yetersizliği, soğuk hava deposu, paketleme tesisi, laboratuar ünitelerinin olmaması,<br />

satış bloklarının yükleme rampalarında forkliftlerin çalışamaması gibi sorunlar had<br />

safhaya ulaşmıştır.<br />

26.03.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan <strong>ve</strong> 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe<br />

giren 5957 sayılı "Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong>ler ile Yeterli Arz <strong>ve</strong> Talep Derinliği Bulunan Diğer<br />

Malların <strong>Ticaret</strong>inin Düzenlenmesi Hakkında Kanun"a göre 26.03.2014 tarihine kadar<br />

halin sınıfına göre müzayede, depolama, tasnifleme <strong>ve</strong> ambalajlama tesisleri ile<br />

laboratuar <strong>ve</strong> soğuk hava deposu gibi asgari koşulları oluşturma şartı getirilmiş,<br />

oluşturmayanlara yüzbin Türk Lirası idari para cezası <strong>ve</strong>rilmiş <strong>ve</strong> bu şartları yerine<br />

getirmeyen hallerin faaliyetleri, aykırılıkları giderilene kadar durulabilecektir.<br />

Bu kapsamda <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi Yaş Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong> Halinin sorunlarını<br />

gidermesi zorunlu bir hal almaktadır. Halin büyümesi, mevcut kasa depolarının<br />

yıkılarak yolların genişletilmesi, araç trafiği <strong>ve</strong> büyük araç manevralarına uygun hale<br />

getirilmesi, kasa depolarının büyütülerek başka bir alana taşınması, soğuk hava<br />

deposu, paketleme tesisi, laboratuar ünitelerinin yapılması ayrıca sosyal tesislerin<br />

elden geçirilmesi, ilk yardım merkezi, postane <strong>ve</strong> camii gibi fonksiyonların da<br />

eklenmesi gerekmektedir.<br />

Odamız Halin sorunlarının çözümü için 2012 yılında yeni bir öneri projesi geliştirmiş<br />

<strong>ve</strong> bunu <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na sunmuştur. Halin mekan temelli<br />

sorunlarının çözümü için 2013 yılında da çalışmalara devam edilecektir.<br />

183


Odamızın Geliştirdiği Yaş Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong> Hali Öneri Yerleşim Planı<br />

Odamızın Geliştirdiği Öneri Projeden Görünüş<br />

184


12.10.4. Mimar Kemalettin Moda Merkezi<br />

Mimar Kemalettin Moda Merkezi<br />

<strong>İzmir</strong>’in <strong>kent</strong> merkezinde Fevzi Paşa <strong>ve</strong><br />

Gazi Bulvarı arasında kalan toplam<br />

75.000 m 2 ’lik alanda kurulu bir çarşıdır.<br />

Mimar Kemalettin adı Türkiye’nin<br />

birinci ulusal mimarlık akımının önde<br />

gelen isimlerinden biri olan Türk<br />

Mimar Kemalettin’den gelmektedir.<br />

Mimar Kemalettin Moda Merkezi,<br />

toptan <strong>ve</strong> perakende ticaretin yoğun<br />

olarak yapıldığı, günün belli saatlerinde<br />

araç giriş-çıkışlarına izin <strong>ve</strong>rildiği,<br />

çoğunlukla yaya trafiği için geniş<br />

alanların ayrıldığı açık bir mekandır.<br />

Çarşının geniş sokakları ile meydanı oturma, dinlenme alanları <strong>ve</strong> çeşitli aktivitelerin<br />

(örneğin defile) düzenlenmesi için imkan sağlamaktadır. Bu nedenle çarşıda sosyal<br />

canlılığın yaratılması için kafe, restoran tarzı mekanların açılmasının <strong>ve</strong> çeşitli<br />

aktivitelerin yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.<br />

Çarşıda yaklaşık 1.100 işyeri bulunmakta olup bu işyerlerinin büyük bir çoğunluğu<br />

tekstil imalatı ile iştigal etmekte; bayan, erkek <strong>ve</strong> çocuk giyimin hemen hemen her<br />

çeşidi ile kumaş <strong>ve</strong> aksesuar sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar bulunmaktadır.<br />

Çarşıda imalat yapan firmaların bir kısmı yurtdışına da satış yapmaktadır.<br />

Mimar Kemalettin Moda Merkezi tarihi yapısı, çevre düzeni ile yerli <strong>ve</strong> yabancılar<br />

için bir açık hava <strong>ve</strong> moda fuarı olma özelliğini taşımaktadır. Ülkemizin önemli<br />

tekstil <strong>ve</strong> hazır giyim tedarik merkezlerinden biri olan Mimar Kemalettin Moda<br />

Merkezi özellikte gelinlikte dünyanın baş<strong>kent</strong>i olmayı hedeflemektedir. Ayrıca<br />

damatlık <strong>ve</strong> abiye alanlarında ihracat gerçekleştirmektedir.<br />

Ülkemizde tekstil sektörünün hızlı bir değişim geçirerek markaya yönelmesi,<br />

<strong>İzmir</strong>’deki firmaların da markalaşmasını gerekli kılmaktadır. Mimar Kemalettin<br />

çarşısında özellikle gelinlik <strong>ve</strong> abiye sektöründe atölye <strong>ve</strong> showroomları olan<br />

firmalar yer almaktadır. Çarşıda özellikle bu sektörlerde yapılacak yatırımların,<br />

<strong>İzmir</strong> ekonomisine daha çok katkı sağlayacağı düşünülmektedir.<br />

Çarşının yol kaplaması 2012 yılında <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

yenilenmiştir. Odamız da çarşıda gelin <strong>ve</strong> damadı temsil eden bir heykelin<br />

yaptırılması yönündeki çalışmalarına <strong>ve</strong> eğitim çalışmalarına destek olmaya devam<br />

edecektir.<br />

185


12.10.5. Karşıyaka Çarşısı<br />

Cumhuriyet dönemine tanıklık etmiş<br />

olan Karşıyaka çarşısı, ilçede alış<strong>ve</strong>rişin<br />

yoğun olduğu açık alan alış<strong>ve</strong>riş<br />

merkezidir.<br />

Karşıyaka çarşısı özgürlüğün <strong>ve</strong><br />

estetiğin buluştuğu bir yaşam merkezi<br />

olarak benimsenmiştir. Tamamen yaya<br />

trafiğine ayrılan, araç giriş çıkışlarının<br />

gün içerisinde belirli saatlerde<br />

yapılabildiği, çarşıda, Karşıyakalıların<br />

<strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>lilerin hemen her türlü<br />

ihtiyacını karşılayacak ürünler<br />

mevcuttur. Tekstilin ağırlıkta olduğu<br />

çarşıda yaklaşık 1.500 işyeri olduğu<br />

bilinmektedir.<br />

Her gün 80.000 - 100.000 kişinin çarşıyı ziyaret ettiği belirtilmektedir. Ancak<br />

geleneksel ticari hayatın merkezi konumunda olan çarşı yeni tüketim kültürü<br />

nedeniyle önemini yitirmeye başlamıştır. Çarşının canlılığını kaybetmemesi için<br />

özellikle marka ürünlerin, kafe <strong>ve</strong> restoranların arttırılmasının yararlı olacağı<br />

düşünülmektedir. Ayrıca, kruvaziyer gemilerle <strong>İzmir</strong>’e gelen turistlerin çarşıya<br />

yönlendirilmesi, ekonomik canlılığı besleyecektir. Odamız 2013 yılında çarşının<br />

canlılığını yitirmemesi yönünde girişim <strong>ve</strong> çalışmalarını sürdürecektir.<br />

12.10.6. Kemeraltı Çarşısı<br />

Tarihi Kemeraltı Çarşısı, 400 yıla varan geçmişi ile <strong>İzmir</strong>’in <strong>ve</strong> dünyanın en eski<br />

çarşılarından birisidir. 1650 ila 1670 tarihleri arasında deniz kıyısının doldurulması,<br />

yeni yerleşim <strong>ve</strong> ticarethanelerin açılması ile oluşturulduğu bilinmektedir. Kemeraltı<br />

çarşısının simgeleri haline gelen, Hisar Cami’nin 1592’de, Kızlarağası Hanı’nın<br />

1744’te inşaa edildiği ifade edilmektedir.<br />

<strong>İzmir</strong>’in en canlı alış<strong>ve</strong>riş alanı olan Kemeraltı, eski hanlar <strong>ve</strong> bedestenlerden<br />

oluşmaktaydı <strong>ve</strong> benzer ticari faaliyetler çarşıda gruplar halinde yer almaktaydı.<br />

Günümüzde ise, çarşı eski halinden uzak bir görünüm sergilemektedir. Üstü açık ara<br />

sokaklardan meydana gelen çarşıda dükkanlar genelde karmaşık haldedir. Ancak<br />

çarşının eski halini yansıtan kubbe şeklindeki bazı dükkanlar mevcudiyetini<br />

korumaktadır.<br />

Kemeraltı tarihi kapalı çarşıları, esnaf lokantaları, muhallebiciler <strong>ve</strong> küçük<br />

kah<strong>ve</strong>haneleriyle pek çok ziyaretçinin ilgisini çekmektedir. <strong>İzmir</strong> içinden <strong>ve</strong> <strong>kent</strong><br />

dışından pek çok insan alış<strong>ve</strong>riş için Kemeraltı Çarşısını tercih etmektedir.<br />

186


Özellikle turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Türk el sanatları ile ilgili eserler, halı, kilim<br />

vb ürünlerin satışı da Kemeraltı çarşısında yapılmaktadır.<br />

Kemeraltı Alsancak Limanından başlayıp Konak Meydanı’na, oradan Kemeraltı,<br />

Agora Ören Yeri <strong>ve</strong> Kadifekale’ye uzanan “Şehir Turizmi Hattı”nın <strong>ve</strong> turizm amaçlı<br />

projelerin merkezinde yer almaktadır.<br />

Tarihi Kemeraltı Çarşısı <strong>İzmir</strong>’in en önemli simgelerinden biri olmasına rağmen, son<br />

yıllarda altyapı yetersizlikleri <strong>ve</strong> ilgisizlik yüzünden sıkıntılar yaşamaktadır.<br />

Odamız Kemeraltı gerçeğinin daha iyi anlaşılabilmesi için 2009 yılında Kemeraltı<br />

Envanteri’ni hazırlamış <strong>ve</strong> tüm kurum <strong>ve</strong> kuruluşlarla paylaşmıştır.<br />

Kemeraltı’nın mekan, organizasyon, imaj <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik temelli pek çok sorunu<br />

bulunmaktadır. Çarşıdaki esnaf, bölgede yeterli ışıklandırmanın yapılmadığı,<br />

gü<strong>ve</strong>nliğin sağlanmadığı, müşterileri için yeterli otopark alanlarının, tuvaletlerin<br />

bulunmadığı <strong>ve</strong> çarşı yollarının bozuk olmasından yakınmaktadır. Özellikle çarşıda<br />

gü<strong>ve</strong>nliğin sağlanması için MOBESE sisteminin kurulması talep edilmektedir.<br />

Bu konuda <strong>kent</strong>teki tüm kurum <strong>ve</strong> kuruluşların fikir birliği olmasına karşın, kalıcı<br />

çözümler henüz yaratılamamıştır. Kalıcı çözüm yaratılamadığı için işporta,<br />

çığırtkanlık <strong>ve</strong> işgaliye sorunları kangren haline dönüşmüştür.<br />

187


Kemeraltı <strong>ve</strong> çevresi 2007 yılında 5366 sayılı yasa kapsamında Yenileme Alanı ilan<br />

edilmiş, bu gelişme kalıcı çözümleri yaratacak mekanizmanın yasal altyapısını<br />

sağlaması bakımında sevinçle karşılanmıştır. Odamız da Kemeraltı <strong>ve</strong> çevresinin<br />

barındırdığı arkeolojik, tarihi <strong>ve</strong> kültürel zenginlikleri göz önünde bulundurarak<br />

UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmasını önermiştir. Ancak bugüne kadar her iki<br />

anlamda da somut hiçbir adım atılmamıştır. Odamız Kemeraltı’nda kalıcı çözümlerin<br />

yaratılması için Kemeraltına özel bir yönetim organizasyon modeli geliştirilerek<br />

yönetilmesi görüşünde ısrarını sürdürmektedir.<br />

Odamız, üç bin civarında üyemizin faaliyet gösterdiği <strong>ve</strong> şehir turizmi açısından<br />

büyük önem taşıyan Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın sorunlarının giderilmesi <strong>ve</strong> prestijli<br />

bir alış<strong>ve</strong>riş <strong>ve</strong> turizm mekanı haline getirilmesi için 2013 yılında da çalışmalarını<br />

gayretle sürdürecektir. Bunun dışında Kuyumcular Çarşısı giriş-çıkışları ile<br />

İkiçeşmelik Caddesi bağlantısındaki sokakların daha estetik hale getirilmesi yönünde<br />

çalışmalar yapılacaktır.<br />

Çarşı esnafına yönelik müşteri ilişkileri, pazarlama, satış teknikleri gibi konularda<br />

eğitim çalışmalarının yapılmasının işyerlerine olumlu yansıyacağı düşünülmektedir.<br />

188


Turistik El Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı<br />

Odamızın <strong>İzmir</strong>’de turizmi 12 aya yaymak <strong>ve</strong> şehir turizmini geliştirmek amacıyla<br />

kruvaziyer turizmden arkeolojik alan sponsorluklarına pek çok projesi<br />

bulunmaktadır. Ancak her yıl daha fazla sayıda turist şehrimizi ziyaret ediyor olsa<br />

da bir anı olarak yanlarında götürebilecekleri <strong>İzmir</strong>’e özgü anı-hediyelik ürünler<br />

maalesef bulunmamaktadır. Diğer yandan yöremize özgü geleneksel el sanatları gün<br />

geçtikçe yok olmaktadır.<br />

Odamızın, şehir turizminin merkezi konumunda yer alan Tarihi Kemeraltı Çarşısı<br />

içinde geleneksel el sanatlarını yaşatacak bir turistik çarşı kurmak konusunda uzun<br />

zamandır bir niyeti bulunmaktadır. Turistik El Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı<br />

kurmak üzere uzun bir süredir araştırma <strong>ve</strong> girişimlerini sürdürmektedir.<br />

2012 yılı içirisinde ise Agora Ören Yeri’ne komşu olan <strong>ve</strong> görüntüsü itibariyle tarihi<br />

doku ile aykırılık taşıyan Hürriyet Anadolu Lisesi’nin, uygun görülecek başka bir<br />

noktada Odamız tarafından tekrar inşa edilmek kaydıyla, yıkılması <strong>ve</strong> Turistik El<br />

Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı yapılmak üzere Odamıza <strong>ve</strong>rilmesi hususunda Milli<br />

Eğitim Bakanlığı, Valilik <strong>ve</strong> Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı nezdinde girişimde<br />

bulunulmuş, ancak olumsuz yanıt alınmıştır.<br />

Yine 2012 yılı içerisinde işgal edilmiş<br />

Cami altları <strong>ve</strong> duvarları ile<br />

Kemeraltı’ndaki bazı mekanlarda<br />

araştırmalar yapılmış ancak net bir<br />

sonuç alınamamıştır.<br />

Odamız, Kemeraltı’nda “Turistik El<br />

Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı”<br />

oluşturmak için yer arayışlarına <strong>ve</strong><br />

Camilerin işgaline son <strong>ve</strong>rilmesi<br />

yönündeki çalışmalara 2013 yılında<br />

da devam edecektir.<br />

12.10.7. Karabağlar: Mobilyanın Merkezi<br />

Yarattığı katma değer ile ülkemizde stratejik bir önem taşıyan mobilya sektörü, her<br />

yıl ürünlerini geliştirmekte <strong>ve</strong> çeşitliliğini artırmaktadır.<br />

Yaklaşık 9 milyar dolarlık iç pazar büyüklüğü olan sektör, hızlı bir dönüşüm<br />

geçirerek geçmiş yıllara oranla çok daha bilgi <strong>ve</strong> sermaye yoğun bir moda sektörü<br />

olma yolunda ilerlemektedir.<br />

Gelişmeye açık, potansiyel arz eden <strong>ve</strong> uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek<br />

konumda olan mobilya sektörümüz, ülkemizin belirli bölgelerinde yoğunlaşmış<br />

durumdadır.<br />

189


Karabağlar, ülkemizin önemli mobilya merkezleri sıralamasında ilk sıralarda yer<br />

almaktadır.<br />

Kentimizin mobilya üssü olan Karabağlar’da 500’ün üzerinde firma yer almakta olup<br />

çok sayıda Odamız üyesi de burada faaliyet göstermektedir.<br />

Karabağlar'da imar, yol, ulaşım, temizlik, gü<strong>ve</strong>nlik vb. bir çok sorun bulunmaktadır.<br />

Sorunların çözümü için Meslek Komitesi ile birlikte geçmiş yıllarda uğraş <strong>ve</strong>ren<br />

Odamızın gayretleri 2013 yılında da sürecektir.<br />

12.11. <strong>İzmir</strong> İli İlçelerinin Ekonomik Profili <strong>ve</strong> Alternatif Yatırım<br />

Olanakları<br />

<strong>İzmir</strong>’in sahip olduğu değerlere dikkat çekmek <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz sahip olduğu<br />

potansiyelin açığa çıkarılması <strong>ve</strong> avantajlarının değerlendirilmesi için “<strong>İzmir</strong><br />

İlçelerinin Ekonomik Profili <strong>ve</strong> Alternatif Yatırım Olanakları” isimli kitabı bugüne<br />

kadar 1997, 1998, 1999, 2000, 2003 <strong>ve</strong> 2007 yıllarında olmak üzere toplam 6 kere<br />

akademisyenlerden öğrencilere, kamu kesiminden özel sektöre, yatırımcılardan<br />

çiftçilere kadar geniş bir kesimin bilgisine sunulmuştur.<br />

2013’de de <strong>İzmir</strong>’in 30 ilçesi alan çalışması <strong>ve</strong> birincil kaynaklara dayanılarak<br />

hazırlanan araştırma raporları ile;<br />

Demografisinden coğrafyasına,<br />

Tarihinden turizmine,<br />

Kamu maliyesinden sosyal yaşamına,<br />

Sektörel analizinden sorunlarına,<br />

Beklentilerinden çözüm önerilerine<br />

kadar geniş bir yelpazede incelenecektir.<br />

Her bir ilçenin SWOT analizleri yapılarak ilçelerin güçlü <strong>ve</strong><br />

zayıf yönleri ile fırsat <strong>ve</strong> tehditleri ortaya çıkarılacaktır.<br />

190


13. <strong>İzmir</strong> Adına Takip Ettiğimiz Projeler<br />

13.1. Liman Projeleri <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Körfezi<br />

13.1.1. <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanı<br />

Odamız, 2003 yılında başladığımız <strong>ve</strong> iyi bir ivme yakaladığımız kruvaziyer<br />

turizmine uygun bir liman yapılması amacıyla çalışma başlatmış; körfezde en uygun<br />

yer olarak Üçkuyular Vapur İskelesinin olduğu nokta belirlenmiştir.<br />

Ancak Üçkuyular'da sürecin uzaması <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı özelleştirilmesinin<br />

iptali nedeniyle Alsancak Limanı genel kargo rıhtımının kruvaziyer liman haline<br />

getirilmesi fikri ağırlık kazanmıştır. Odamızca proje <strong>ve</strong> rapor hazırlanarak Ulaştırma,<br />

Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a sunulmuş <strong>ve</strong> kabul<br />

görmüştür.<br />

Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanlığı’nın T.C. Başbakanlık Özelleştirme<br />

İdaresi Başkanlığı’na yapmış olduğu başvuru sonucunda limanın "Yolcu Limanı" <strong>ve</strong><br />

"Yük Limanı" olarak faaliyet gösterecek şekilde yeniden yapılandırılmasına ilişkin<br />

25.10.2010 tarih <strong>ve</strong> 2010/89 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı alınmıştır.<br />

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanları<br />

2012 yılında yürürlüğe girmiştir. Planlar yürürlüğe girmeden önce Odamız, 13 Şubat<br />

2012 tarihinde Meslek Odalarının katılımı ile bir değerlendirme toplantısı<br />

düzenlemiştir. Toplantıyı düzenlemekteki amacımız, imar planları ile ilgili ortak bir<br />

paydada bulaşarak imar planlarının itiraz gelmeyecek şekilde sonuçlandırılması<br />

olmuştur.<br />

Bu toplantıda geliştirilen öneriler Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na aktarılmış <strong>ve</strong><br />

bunun üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın katılımı ile Meslek Odaları ile bir<br />

kez daha bir araya gelinmiştir.<br />

Ancak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, projenin fizibilitesini esas alan imar planında<br />

büyük bir ticari alan koymuş, bu durum sıkıntı yaratmış <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> kamuoyunda çok<br />

yoğun tepkilere maruz kalmıştır.<br />

Kanımızca, imar planı ile getirilen yoğun inşaat alanının ticaret yerine kongre<br />

turizmi <strong>ve</strong> turistik tesis alanı olarak belirlenmesi durumunda böylesi bir itirazla<br />

karşılaşılmayacağı şeklindedir.<br />

191


Sonuç olarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı YİD modeli ile 2012 yılında kruvaziyer<br />

limanı özelleştirme ihalesini gerçekleştirmiştir. Odamızın da potansiyel yatırımcılar<br />

ile kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla dosya aldığı ihalede sadece bir grup teklif<br />

sunmuş, bu nedenle ihale 21.09.2012 tarihinde iptal edilmiştir.<br />

Gelinen noktada, T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın ihale<br />

kapsamında limana getirilen fonksiyonları <strong>ve</strong> imar planlarını tekrar gözden<br />

geçirmesi; çok sayıda yatırımcının katılmasını <strong>ve</strong> rekabeti sağlayacak bir ihale<br />

dosyası hazırlamasının ardından tekrar ihaleye çıkması beklenmektedir.<br />

Odamız, 2004 yılından bu yana kruvaziyer gemilerin <strong>İzmir</strong>’e gelmesi <strong>ve</strong> kruvaziyer<br />

turizmin gelişmesi konusunda göstermiş olduğu gayret <strong>ve</strong> eforu <strong>İzmir</strong> Alsancak<br />

Kruvaziyer Limanı imar planları <strong>ve</strong> ihale dosyasının yatırımcıların yoğun katılımını<br />

sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi <strong>ve</strong> en kısa zamanda tekrar ihaleye<br />

çıkılması için gerekenleri eksiksiz olarak yerine getirecek, girişimlerini 2013 yılında<br />

da sürdürecektir.<br />

13.1.2. <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Dönüşüm Projesi<br />

Bilindiği üzere, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 30.12.2004 tarih <strong>ve</strong> 2004/128 sayılı<br />

kararı ile <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanının özelleştirmesi 03.05.2007 tarihinde yapılmış<br />

ancak uzayan süreç <strong>ve</strong> küresel ekonomik krizin etkisi ile taliplilerin limanı almaktan<br />

vazgeçmesi nedeniyle ihalesi 2010 yılında iptal edilmiştir.<br />

25.10.2010 tarih <strong>ve</strong> 2010/89 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı gereği TCDD<br />

<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı yolcu <strong>ve</strong> yük limanı olarak faaliyet gösterecek şekilde<br />

yeniden yapılandırılacaktır.<br />

192


Bunun üzerine Odamız, <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanının eksikliklerinin giderilmesi için<br />

konunun uzmanlarından oluşan bir ekibe kısa-orta-uzun vadeli çözüm önerileri<br />

içeren “<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Konteyner Mollerinin Yeniden Yapılandırılması<br />

Projesi” <strong>ve</strong> “<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’nda Yük <strong>ve</strong> Gemi Hizmet Olanaklarının<br />

Geliştirilmesi Raporu”nu hazırlatmıştır.<br />

Söz konusu rapor <strong>ve</strong> proje, Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanı Sayın Binali<br />

Yıldırım’ın 20 Haziran 2010 tarihinde <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanını ziyareti sırasında<br />

kendisine sunulmuş; Sayın Binali Yıldırım tarafından kabul görmüş <strong>ve</strong> sıkıntıların<br />

giderilmesi <strong>ve</strong> çözüme kavuşması için aynı gün gerekli talimatları <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Bu aşamadan itibaren TCDD 3. Bölge Müdürlüğü, liman için işletme planı<br />

hazırlatarak yatırımlarına başlamıştır. Bu kapsamda;<br />

16 adet çekici alınmıştır.<br />

100 bin m 2 yeni alan betonlanmıştır. Gümrüklü saha çalışmaları devam<br />

etmektedir.<br />

Söz konmusu sahanın aydınlatması, yangın tertibatı <strong>ve</strong> drenaj işleri<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

5 adet Gantry Crane’in ağır bakım ihalesi yapılmış, 3 adedinin revizyonu<br />

tamamlanarak hizmete alınmış vinçler katalog performansına<br />

döndürülmüştür.<br />

Saha <strong>ve</strong> yol cizgileri cizilmiştir.<br />

Otomasyon çalışmaları başlanmış, anten kurulumu, testleri eğitimleri devam<br />

etmektedir. Otomasyonun gecici kabulu yapılacaktır.<br />

3 adet MHC alımı gerçekleştirilmiş imalatı Çin de devam etmektedir. (Sunny<br />

marka)<br />

6 adet RTG alımı için çalışmalar sürdürülmektedir.<br />

193


Deniz dibi taraması <strong>ve</strong> yeni terminal alanının CED çalışması sürmekte olup,<br />

yıl sonuna çalışmanın tamamlanması beklenmektedir.<br />

İdare binasının üst katının <strong>ve</strong> çatı katının çok amaçlı bir salon haline<br />

getirilmesine yönelik çalışmalar sürmektedir.<br />

Ayrıca yolcu terminali <strong>bölüm</strong>ünde;<br />

• Kon<strong>ve</strong>yörler kaldırılmış,<br />

• Eski rıhtım vinçleri sökülerek ıskat edilmiş,<br />

• Saha kaplaması yapılmış,<br />

• Sahalar cizilmiş,<br />

• Depoların dışları resimler ile giydirilmiştir.<br />

Viyadüklerin Limana İndirilmesi <strong>ve</strong> Trafiğin Yer Altına Alınması<br />

Bilindiği üzere, T.C. Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanımız Sayın Binali<br />

Yıldırım’ın talimatı sayesinde, yıllardır atıl bekleyen liman arkasındaki viyadükler<br />

tamamlanarak bir kolu liman içine, diğer bir kolu Liman Caddesine indirilerek<br />

hizmete açılmıştır.<br />

Ancak Kordonboyu Otoyol Geçişinin bir parçası olan <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Yolcu<br />

Bölümü ön kısmında Kordonboyu'nun başlangıcında yer alan <strong>ve</strong> işlevsiz olan<br />

viyadük ayak <strong>ve</strong> kirişleri halen durmaktadır.<br />

Kentin en değerli mekanına giriş noktasında kötü bir görüntü oluşturan bu viyadük<br />

ayak <strong>ve</strong> kirişlerinin yıkılarak kaldırılması hususunda Bakanlık <strong>ve</strong> Karayolları Genel<br />

Müdürlüğü nezdinde girişimlerimiz 2013 yılında da sürdürülecektir.<br />

Kent merkezi ana giriş noktası olan Alsancak Gar Meydanının mevcut trafik yükünü<br />

kaldıramadığı görülmekte, özellikle iş saatlerinde kilitlenmeler yaşanmaktadır.<br />

Bu konuda, Odamız’ın projelerinden biri olan Vahap Özaltay Meydanı-Alsancak Gar<br />

Meydanı <strong>ve</strong> Arkas Holding binasına kadar uzanan hatta trafiğin yer altına alınması<br />

projesinin hayata geçirileceği müjdesi, T.C. Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik<br />

Bakanımız Sayın Binali Yıldırım tarafından 15 Ekim 2011 tarihinde <strong>İzmir</strong>’de<br />

açıklanmıştır. Ancak <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanı özelleştirmesi kapsamında yeterli<br />

başvuru gelmemesi nedeniyle 21.09.2012 tarihinde <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanı ihalesi<br />

iptal edilmiş, böylece Alsancak Gar Meydanı trafiğinin yerin altına alınması projesi<br />

nin gerçekleşmesi ertelenmiştir.<br />

194


Bununla birlikte projenin hayata geçmesi ile birlikte <strong>İzmir</strong>, yayaların kullanımına<br />

açık çok büyük meydanlara kavuşacak; tarihi elektrik fabrikasından Alsancak Eski<br />

Tekel Sigara Fabrikasının olduğu <strong>bölüm</strong> bir kültür aksı olarak ortaya çıkacaktır.<br />

Odamız, Alsancak Gar Meydanı’ndaki trafiğin uygun bir çözümle yeraltına alınması,<br />

Gar meydanı ile birlikte tarihi elektrik fabrikasından Alsancak Eski Tekel Sigara<br />

Fabrikasının olduğu <strong>bölüm</strong>ün Alsancak Garını da içine alacak şekilde bir kültür aksı<br />

olarak ortaya çıkması için girişimlerine devam edecektir.<br />

Odamızın Geliştrimiş Olduğu Gar Meydanı <strong>ve</strong> Çevresi Öneri Kültür Aksı Projesi<br />

195


<strong>İzmir</strong> Körfezi <strong>ve</strong> Limanı Rehabilitasyon Çalışması (II. Kısım Konteyner Terminali<br />

<strong>ve</strong> Yaklaşım Kanalı Taraması)<br />

Türkiye’de bir ilk olarak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi ile TCDD’nin Aliağa-Menderes<br />

arasında çalışan İZBAN banliyö hatlarının yapım <strong>ve</strong> işletmesi için başlatmış olduğu<br />

ortaklık projesine bir yenisini eklemiştir. Kurumların yapmış olduğu işbirliği <strong>ve</strong><br />

ortaklık kapsamında, <strong>İzmir</strong> Körfezi <strong>ve</strong> Limanı Rehabilitasyonu Projesi için Çevre <strong>ve</strong><br />

Şehircilik Bakanlığı’ndan ÇED onayı gelmiş <strong>ve</strong> ÇED süreci başlatılmıştır.<br />

Proje kapsamında;<br />

<strong>İzmir</strong> Körfezi’nin güney aksı boyunca “yaklaşım kanalı (navigasyon) <strong>ve</strong><br />

manevra dairesi açılacak,<br />

Liman tabanı derinleştirilmesi <strong>ve</strong> elde edilen malzemeyle yeni bir konteynır<br />

depolama alanı oluşturulacak, (II. Kısım konteynır terminal alanı, 550 bin m 2 )<br />

<strong>İzmir</strong> Körfezi’nin kuzey aksı boyunca Körfez’in kuzey aksında -8 metre<br />

derinliğe ulaşacak kadar yaklaşık 13 kilometre uzunluğunda, 250 metre<br />

genişliğinde (Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Deresi açıklarından Tuzla kıyı<br />

hattına kadar olan <strong>bölüm</strong>de) bir sirkülasyon kanalı açacak,<br />

Türkiye’nin en büyük kruvaziyer limanı yaratılacaktır.<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi, Körfez’e akan dere ağızlarının temizlenmesi, Körfez’in<br />

kuzeyinde bir sirkülasyon kanalı açılması <strong>ve</strong> Körfez tabanındaki malzemelerin<br />

temizlenmesi için kazıcı-emici <strong>ve</strong> destek tipi olmak üzere 14 metre derinliği<br />

tarayabilen <strong>ve</strong> saatte 800 ton çamuru 1-2 kilometre uzaklığa aktarabilen 2 yeni gemi<br />

almıştır.<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi yine proje kapsamında Çiğli’deki Atıksu Arıtma<br />

Tesisinde, Çamur Çürütme <strong>ve</strong> Kurutma Tesisi kurmaktadır. Tesis hizmete girdiğinde<br />

diğer arıtma tesisleriyle birlikte günlük 800 tona oluşan çamur miktarı yaklaşık 6 kat<br />

azaltılarak 120 tona düşürülecektir.<br />

Ayrıca % 90 oranında kurutulmuş hale getirilen çamurlar ‘toprak iyileştirici’ olarak<br />

yeşil alanlarda, arazi rehabilitasyonunda <strong>ve</strong> tarım alanlarında <strong>ve</strong>ya ek yakıt olarak<br />

çimento fabrikalarında kullanılabilecektir.<br />

300 Milyon Dolara mal olması beklenen <strong>İzmir</strong> Körfezi <strong>ve</strong> Limanı Rehabilitasyon<br />

Projesi sayesinde, yüksek tonajlı gemilerin (350 metrelik) limana gelmesi, Körfez’e<br />

temiz su girişinin sağlanması <strong>ve</strong> bu sayede ekolojik hayatın canlanması mümkün<br />

olacaktır.<br />

Projenin tamamlanmasının ardından, ana liman olarak hizmet <strong>ve</strong>rmeye başlayacak<br />

olan <strong>İzmir</strong> Limanının, ana liman olması <strong>ve</strong> kapasitesinin artması ile gelirlerinin 100<br />

milyon dolardan 300 milyon dolara çıkması beklenmektedir.<br />

196


Amaç otomasyon, altyapı, üstyapı özellikleri ile moden bir liman meydana<br />

getirmektir. Bu kapsamda ön plana çıkan en önemli iş kalemleri liman yaklaşım<br />

kanalının taranması <strong>ve</strong> kapasitenin artırılmasıdır.<br />

Ancak 2010 yılında iptal edilen ihale ile birlikte Alsancak Limanının imajı<br />

bozulmuştur. Bu nedenle, görünen odur ki, devlet kısa-orta vadede gerçekleştireceği<br />

yatırımların ardından limanın değerinin artması ile birlikte özelleştirme ihalesine<br />

tekrar çıkacaktır.<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanının özelleştirilmesine kadar geçen sürede yapılması<br />

gereken yatırımların takipçisi olacak <strong>ve</strong> ihtiyaç duyulduğu takdirde her türlü<br />

desteğini sürdürecektir.<br />

13.1.3. Kuzey Ege Çandarlı Limanı<br />

Ülke ekonomisinin deniz taşımacılığı pastasından hak ettiği payı almasını sağlamak<br />

amacıyla <strong>İzmir</strong> Çandarlı Körfezi’nde Doğu Akdeniz’in ana aktarma limanı olacak<br />

nitelikte liman yapımına ilişkin çalışmaları, Odamız 1999 yılından bu yana takip<br />

etmektedir.<br />

Çandarlı Limanı Projesi mendirek inşaatı Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik<br />

Bakanlığı Altyapı Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmaktadır. 2011 yılı Mart ayı<br />

sonunda gerçekleştirilmiş, Mayıs ayında yer teslimi yapılmıştır.<br />

197


Mendirek inşaatı hızlı bir biçimde<br />

ilerlemekte olup Kasım 2012 itibariyle %65<br />

gerçekleşme seviyesine ulaşmıştır.<br />

Mendirek inşaatının 2013 yılı sonuna kadar<br />

bitirilmesi <strong>ve</strong> eş zamanlı olarak YİD<br />

ihalesinin yapılması planlanmaktadır.<br />

Mendirek İnşaatının Bakanlıkça<br />

yapılmasının hemen ardından Çandarlı<br />

Limanı’nın YİD modeli ile ihale edilmesi <strong>ve</strong><br />

Limanın en geç 2018 yılına kadar faaliyete<br />

geçmesi Türkiye’nin 2023 yılı “500 Milyar<br />

Dolar İhracat” hedefi açısından oldukça<br />

önem arz etmektedir.<br />

Odamız, Kuzey Ege Çandarlı Limanının mendirek inşaatı devam ederken<br />

özelleştirmesinin de yapılması <strong>ve</strong> limanın en geç 2018 yılında devreye girmesi için<br />

gerekli girişimlerini 2013 yılında da sürdürecek <strong>ve</strong> konunun takipçisi olacaktır.<br />

13.1.4. Yat Limanları<br />

<strong>İzmir</strong>, yat turizminde de kısa zamanda büyük atılımlar gerçekleştirebilecek bir<br />

şehirdir. Merkeze uzak ilçelerden Çeşme, Alaçatı <strong>ve</strong> Seferihisar’da yat limanları<br />

işletmeye açılmış <strong>ve</strong> kısa zamanda dolmuştur.<br />

İç körfezde; İnciraltı Crowne Plaza önü, İnciraltı Balıkçı Barınağı, Bostanlı Balıkçı<br />

Barınağı <strong>ve</strong> Mavişehir konutlarının bittiği alanlar yat limanı olarak düşünülebilir.<br />

Nitekim <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi’nin Mavişehir Balıkçı Barınağının bulunduğu<br />

alanda yat limanı inşa etmek üzere proje çalışması bulunmaktadır. Bununla birlikte<br />

<strong>kent</strong> içinde henüz modern bir yat limanı bulunmamaktadır. Üçkuyular İskelesinin<br />

yanında yer alan Le<strong>ve</strong>nt Marina, her türlü zorluğa rağmen kısıtlı bir kapasite ile<br />

hizmet <strong>ve</strong>rmeye çalışmaktadır.<br />

Kent merkezinde bir yat limanı inşa edilmesi Odamızın körfezle ilgili hayallerinden<br />

biridir. Bu yat limanında yat fuarlarının organize edilmesi durumunda, yat <strong>ve</strong> fuar<br />

turizmi bir arada gerçekleştirilebilecektir. Odamız üst kullanım hakkını almış<br />

olduğumuz Pasaport Dalgakıranı Projesi kapsamında yat bağlama yeri yapmak<br />

üzere proje çalışmalarına devam etmektedir. Diğer yandan Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong><br />

Haberleşme Bakanlığı mevcut 6 yat limanına ek olarak 18 yeni yat limanı yapılması<br />

için çalışma başlatmıştır.<br />

198


Tablo 45: <strong>İzmir</strong>’deki Yat Limanlarının Bağlama Kapasiteleri<br />

Yat Limanları<br />

Bağlama Kapasitesi<br />

Dikili Yat Limanı 150<br />

Çandarlı Yat Barınağı 100<br />

Aliağa Yat Limanı 100<br />

Yeni Foça Yat Limanı 450<br />

Karşıyaka (Bostanlı) Yat Barınağı 100<br />

Pasaport Yat Limanı 400<br />

İnciraltı Yat Limanı 550<br />

Urlsa Çeşmealtı Yat Barınağı 250<br />

Mordoğan Yat Limanı 400<br />

Karaburun Yat Limanı 400<br />

Dalyanköy Yat Yanaşma 100<br />

Çeşme Dalyan Yat Barınağı 400<br />

Ilıca Yat Limanı 200<br />

Şifne Yat Limanı 800<br />

Seferihisar Ürkmez Yat Limanı 625<br />

Karşıyaka Yat Limanı 500<br />

Bayraklı Yat Limanı 500<br />

Şakran Yat Limanı 400<br />

Toplam 6400<br />

Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü<br />

ilk etapta İnciraltı, Çeşmealtı, Şifne, Seferihisar, Karşıyaka, Bayraklı, Şakran yat<br />

limanları imar planı çalışmaları kapsamında etüt proje ihalelerine yönelik çalışmalar<br />

yürütmektedir.<br />

13.2. Otoyol <strong>ve</strong> Karayolu Projeleri<br />

Konak Tüneli<br />

Merkezi hükümetin 35 <strong>İzmir</strong> projesi kapsamında yer alan Konak Tüneli Projesi<br />

kapsamında Karayolları Genel Müdürlüğü <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesinin<br />

Konak-Yeşildere Tüneli, Buca-Yeşildere Bağlantı Trompet Kavşağı, Yeşildere-Otogar<br />

Uçan yol projeleri birleştirilmişti.<br />

Konak Tüneli Projesi’nin temeli, 23.09.2011 tarihinde atılmış <strong>ve</strong> imar planlarının<br />

onaylanmasının ardından tünel kazı çalışmalarına başlanmıştır. 1674 metre<br />

uzunluğunda ikişer şeritli iki tüp tünelden oluşan projede Kasım 2012 itibari ile<br />

Yeşildere yönünden ilk 100 metre geçilmiştir.<br />

Proje kapsamında, Yeşildere Caddesi üzerinde 200 metre çapında 8 kollu köprülü<br />

kavşağın yapım çalışmalarında Kasım 2012 itibariyle 28 viyadük ayağından 11<br />

tanesinin temel betonları tamamlanmış durumdadır.<br />

199


<strong>İzmir</strong> trafiğine çözüm getirecek <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’imize çağdaş bir görünüm getirecek olan<br />

tünelin en kısa sürede hizmete girmesi dileğimizdir.<br />

<strong>İzmir</strong> Körfez Geçişi (İZKARAY)<br />

Odamızın, EXPO 2015 adaylığı sırasında hazırlamış olduğu önemli projelerden biri,<br />

İnciraltı-Çiğli arasında, <strong>İzmir</strong> Çevre Yolunu bir halka şeklinde tamamlayacak şekilde,<br />

bir kısmı tüp geçit bir kısmı asma köprü olmak üzere <strong>İzmir</strong> Körfez Geçişi’nin<br />

yapılmasıydı. Proje kapsamında tünel açmak için yapılacak deniz dibi derinleştirme<br />

çalışmasından çıkacak malzeme ile körfezin uygun yerinde bir ada oluşturularak,<br />

adada plajlar yapılması öngörülmüştü.<br />

Merkezi Hükümet, demiryolu ulaşımını da dahil etmek suretiyle projemizi<br />

geliştirerek 35 <strong>İzmir</strong> projesi arasında yer <strong>ve</strong>rmişti.<br />

Tünel <strong>ve</strong> köprü ile yapılacak <strong>İzmir</strong> Körfez Geçişine raylı sistemin de ila<strong>ve</strong> edileceği;<br />

raylı sistemin körfez geçişi sonrası Mavişehir’den <strong>İzmir</strong> Çevre Yoluna bağlanacak,<br />

sırasıyla Bornova, Otogar, Buca, Balçova’yı takip ederek tekrar körfez geçiş hattına<br />

bağlanarak bir tam tur yapacağı konusunda açıklamalar yapılmaktadır.<br />

Şüphesiz projenin gerçekleşmesi durumunda, <strong>İzmir</strong>’in iki yakası arasındaki ulaşım<br />

mesafesini birkaç dakikaya düşecek; zamandan <strong>ve</strong> akaryakıttan önemli boyutlarda<br />

tasarruf edilmesi sağlanacaktır.<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong> Körfez Geçişi (İZKARAY) Projesinin takipçisi olacak <strong>ve</strong> en kısa<br />

zamanda gerçekleşmesi için gerekli girişimleri 2013 yılında da sürdürecektir.<br />

Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme <strong>ve</strong> Bakanlığı'nın İZKARAY Projesi<br />

200


Yukarıdaki Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanlığı'nın projesi Odamızın<br />

EXPO 2015 Projeleri kapsamındaki fikir projesinin devamı niteliğindedir. Odamız<br />

projelerinin gereçekleşme yoluna girmesi son derece sevindiricidir. Aşağıda 2007<br />

yılında Odamızın önerdiği fikir projesi yer almaktadır.<br />

Odamız EXPO 2015 Projeleri<br />

13.3. Turizm Projeleri<br />

13.3.1. Ege Medeniyetleri Müzesi<br />

<strong>İzmir</strong>’in <strong>ve</strong> Ege Bölgesi’nin tarihi, kültürel <strong>ve</strong> arkeolojik zenginliklerinin<br />

sergileneceği, mimarisi ile dünya çapında ses getirecek bir mega müze yapılması,<br />

<strong>İzmir</strong>’deki tüm kesimlerin en büyük istek <strong>ve</strong> beklentilerinin başında gelmektedir.<br />

Odamızın Kemeraltı-Agora-Kadifekale aksını koruyacak şekilde Agora Ören Yeri’ne<br />

komşu, Agora Ören Yeri ile bütünleşerek farklı bir konsept oluşturacak <strong>ve</strong> dünyada<br />

örneği olmayan kampüs müze niteliğine haiz olabilecek bir alan önerisi olmuştur.<br />

Odamızın da yer aldığı 2009 yılı Ekim ayında gerçekleştirilen toplantı <strong>ve</strong> saha<br />

incelemesinde alternatif alanlar arasında <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin<br />

önermiş olduğu antik tiyatro ile heyelan bölgesi arasındaki alan ön plana çıkmıştır.<br />

İlerleyen süreçte, Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı’nın antik tiyatro ile heyelan bölgesi<br />

arasındaki alandan vazgeçtiği, bunun yerine Halkapınar Mahallesinde yer alan Eski<br />

Sümerbank Basma Fabrikası kampüsü içinde uygun bir alanı müze alanı olarak<br />

düşündüğü basına yansımıştır.<br />

201


Son olarak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi’nin İl Özel İdaresine tahsis edilen Eski<br />

Sümerbank Basma Fabrikası kampüsü içinde, İl Özel İdaresi ile ortaklaşa müze, otel<br />

<strong>ve</strong> kongre merkezinden oluşan bir kompleks yapılması önerisi olmuştur.<br />

Yeri neresi olursa olsun Ege Medeniyetleri Müzesi, şehrimizin vazgeçilmez<br />

projelerinden biridir <strong>ve</strong> EXPO 2020 adaylığımız açısından da şehrimizin en önemli<br />

cazibe merkezlerinden biri olacağı açıktır.<br />

Bu nedenle müze yerinin bir an önce belirlenerek çalışmalara başlanması<br />

gerekmektedir. Aksi halde müze projesinin EXPO 2020’ye yetişmesi mümkün<br />

olamayacaktır.<br />

202


Odamız, Ege Medeniyetleri Müzesinin yer tespitinin bir an önce yapılması <strong>ve</strong><br />

müzenin inşa edilmesi için girişimlerini 2013 yılında da sürdürecektir.<br />

13.3.2. Efes Antik Kenti Limanının Denizle Buluşması<br />

Roma döneminde Küçük Asya Eyaletinin baş<strong>kent</strong>i olan Efes Antik Kentinin limanı,<br />

Küçük Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle 10. yüzyıldan itibaren<br />

dolmuş <strong>ve</strong> bu durum Efes Antik Kentinin sonunu getirmiştir.<br />

Anılan yüzyılda Efes Antik Kenti yerleşimi sıtma vb sorunlar nedeniyle terk edilmiş<br />

<strong>ve</strong> <strong>kent</strong> bugünkü yerine taşınmıştır.<br />

Bu nedenle 100 yılı aşkın süredir kazıları devam eden Efes Antik Kenti, görkemli<br />

yapıları korunmuş olarak günümüze ulaşmıştır.<br />

Bununla birlikte Efes Kenti denizden birkaç kilometre uzaklaşmıştır. Efes Antik<br />

Kentinin eski görkemini yaşatabilmek <strong>ve</strong> turizm potansiyelini artırmak amacıyla Efes<br />

Antik Kentinin Denizle Buluşturulması projesi gündeme gelmiş; merkezi hükümetin<br />

35 <strong>İzmir</strong> projesi arasında da yer bulmuştur.<br />

Efes Antik Kenti Limanı’nın Denizle Buluşması Projesine, Odamız destek <strong>ve</strong>rmekte<br />

olup hayata geçirilmesi durumunda da maddi <strong>ve</strong> manevi desteğini esirgemeyecektir.<br />

13.3.3. Kültür-Tarih-İnanç Turizminin Geliştirilmesi<br />

İnsanlar ilk çağlardan başlayarak din, savaş, fetih, ticaret, göç <strong>ve</strong> merak gibi değişik<br />

etkenlere bağlı olarak seyahat etmişler <strong>ve</strong> bu etkenlere bağlı olarak seyahat etme<br />

nedenlerinin başında da kültür ilk sıralarda yer almıştır.<br />

203


Başlangıçta, özellikle 19. yüzyılda antik Mısır uygarlığının doğurduğu merak<br />

duygusu ile birlikte, Avrupalının kültür turizmine olan ilgisi başlamıştır. Mısır,<br />

Anadolu, Yunanistan <strong>ve</strong> İtalya, tarihi <strong>ve</strong> bu bölgelere gelen gezginleri şaşırtan<br />

kültürel mozaiği <strong>ve</strong> inanç yapıları ile önceleri aristokrat <strong>ve</strong> burjuvaların daha sonraki<br />

dönemlerde ise her sınıftan insanın görme <strong>ve</strong> öğrenme duygularının artmasına <strong>ve</strong> bu<br />

amaçla seyahat etmelerine neden olmuştur.<br />

Bir yerde turizmin başlangıcı, tatil <strong>ve</strong> dinlenme ile değil, aslında giden kişinin<br />

bilinmeyeni bilme, görülmeyeni görme <strong>ve</strong> öğrenme isteği ile başlayan kültür<br />

yolculuklarıdır.<br />

İnsan ile çevrenin karşılıklı olarak birbirini etkilemeleri; olayları, en basitinden içinde<br />

yaşanan binaları, yenilen yemekleri, giyilen kıyafetleri <strong>ve</strong> çağları değiştirmiş; mekanı<br />

kullanma <strong>ve</strong> düzenleme esnasında, ekonomik, toplumsal <strong>ve</strong> siyasal faaliyetleri ile<br />

etkinliğini keşfetmiştir.<br />

Coğrafya, bir yerde kültürü, inancı <strong>ve</strong> tarihi de dinamik <strong>ve</strong> güncel bir şekilde<br />

etkileyen önemli bir konu olarak kalmıştır. Çünkü doğal çevrenin farklılığı kültüre<br />

yansır, kültür ise hem doğal çevreyi hem de toplumu etkiler.<br />

Önceki yüzyıllarda yerbilimi (fiziki coğrafya) ile gelişen coğrafyanın günümüzdeki<br />

en güçlü eli yine kültür-çevre ya da insan-çevre olmaktadır. İnsanın yaşam alanı<br />

olarak seçtiği yerlerin farklılığı yaşama biçimine, kültürüne doğrudan yansımaktadır.<br />

Bir yerde kültür insanın doğa karşısında doğayla birlikte yaşamını sürdürebilmesi<br />

için ürettiği her şey demektir.<br />

Turizmin kaynağını oluşturan doğal varlıkların yanı sıra geçmişten günümüze kadar<br />

toplumların meydana getirdiği çeşitli uygarlık <strong>ve</strong> sanat harikalarının yeryüzünde<br />

oluşumunu <strong>ve</strong> dağılışını sağlayan etkenler turizm, coğrafya <strong>ve</strong> kültürü<br />

birleştirmektedir. Bu nedenle coğrafya, kültür, tarih <strong>ve</strong> turizm ilişkisi oldukça eskiye<br />

dayanmaktadır.<br />

Günümüz modern turizm terminolojisinde tarih, yalın anlamı ile değil kültür, inanç<br />

<strong>ve</strong> turizm olgusu ile beraber değerlendirilmektedir.<br />

Diğer bir deyişle; bir <strong>kent</strong>in tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç arzı, turizm ile harmanlanarak<br />

pazarlanmaktadır. Tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç arzının turizm açısından ele alınıp, parasal<br />

bir değere dönüştürülmesi ile birlikte bir ülkenin <strong>ve</strong>ya bir <strong>kent</strong>in tarihi dokularını,<br />

kültürel mirasını koruma bilincine sahip insanlarının olması da büyük bir değer olup<br />

bu değer sürdürülebilir kültür-tarih <strong>ve</strong> inanç turizmini doğurmaktadır.<br />

Kültür-tarih <strong>ve</strong> inanç turizminin korunması noktasında öncelikle tarihi değer<br />

üzerinde yaşayan halk bilinçlendirilmeli, doğal <strong>ve</strong> tarihi mirasın herkes tarafından<br />

korunması sağlanmalıdır.<br />

204


Kültür turizmi şu anda bir yükselen değerde, niş bir alandır. Bir ülkenin genelde<br />

ekonomide, özelde turizm alanında gerçek <strong>ve</strong> kalıcı bir rekabet gücü elde etmede,<br />

yerel <strong>ve</strong> bölgesel ekonomilere katkıda bulunmada, doğal, tarihsel <strong>ve</strong> kültürel mirası<br />

sürdürebilir kılmada kültür turizmi tek araçtır.<br />

Kültürlerarası diyalog geliştirilmesinde, doğal, tarihsel <strong>ve</strong> kültürel mirasın<br />

korunarak paylaşımında, çok kültürlü bir ortama erişimde, kültür bilincinin<br />

geliştirilip doğal <strong>ve</strong> tarihî mirasın gelecek kuşaklara taşınmasında, sürdürülebilir<br />

ekonominin gerçekleştirilmesinde en önemli bileşken kültür turizmidir.<br />

Nitekim doğal güzellikleri hemen hemen her tarafta görmek mümkün iken tarih,<br />

kültür <strong>ve</strong> inanç turizmi arzına sahip olmaya sık rastlanılmaz.<br />

Çok büyük ekonomik, siyasal, toplumsal değişimler yaşayan, dünyamızın yargısı bir<br />

yerde dünyanın da tarihini oluşturmaktadır.<br />

Artık yaşlı dünyamızı sadece dinlenme <strong>ve</strong> gezme potansiyeline sahip turistlerden<br />

başka kültüre, çevreye saygılı, düşünceli tüketici, “yeşil seyahat” yanlısı gezginler de<br />

tanımaktadır. Bu nedenle kalıplaşmış turizm anlayışlarını bir tarafa bırakarak<br />

geleceğin görüleceği alanlara geçmek gerekmektedir.<br />

Seçeneklerin bollaştığı, bilginin dijitalleştiği, gezilerin insanların parmak ucunda<br />

olduğu küreselleşen bir dünyada, kültürlerin <strong>ve</strong> tarihin, beraberinde inancın<br />

harmanlandığı bir turizm türünün yerinde görülmesi <strong>ve</strong> incelenmesi, bu esnada<br />

kaliteli hizmet sunulması geçmişe oranla çok daha önem kazanmış durumdadır.<br />

Gelecekte kültür, tarih <strong>ve</strong> inanç turizmi, turizmin yaratıcı sanayi ortamında, iletişimi<br />

sağlayan en önemli belki de tek yol olacaktır.<br />

Türkiye’nin mozaiğine bakıldığında turizmde kârlı, sürdürülebilir <strong>ve</strong> sorumlu<br />

olabilecek en uygun yaklaşımlardan biri tarih, inanç <strong>ve</strong> kültür turizmiyle<br />

harmanlanabilecek tipte bir turizm çeşididir.<br />

Her şeyden önce bir turistik faaliyeti, yalnızca doğal güzellik için gerçekleştiren<br />

turistler ile kültür <strong>ve</strong> tarih mirası görmek için gelen turistler daha yüksek<br />

standartlara <strong>ve</strong> farkındalıklara sahiptir.<br />

Kültür-tarih <strong>ve</strong> inanç turizmi turlarına katılan turistlerin daha eğitimli, daha meraklı,<br />

daha özgür, acelesi olmayan, çok para harcayan, gidilen bölgenin geleneklerine<br />

saygılı, gittiği bölgeyi gerçekten daha iyi tanıma gayreti içerisinde olan turistler<br />

olduğu görülmektedir.<br />

Bu açılardan bakıldığında hem ülkemiz hem de <strong>İzmir</strong>, sahip olduğu doğal<br />

güzellikleri hem de tarihi-kültürel turizm arzı açısından çok zengindir. <strong>İzmir</strong>’de<br />

güneş-deniz-kum turizmi ile tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç turizmini bir arada yaşamak<br />

imkanı bulunmaktadır.<br />

205


Kültür, tarih <strong>ve</strong> inanç turizmi yüzyıllardan gelen güçlü kimliklere sahip olduğu için<br />

bu alternatif türlere ilişkin turizm faaliyetlerinin genel ekonomik <strong>ve</strong>ya siyasi<br />

krizlerden etkilenmesi çok az sözkonusu olabilmektedir.<br />

Camileri, kiliseleri <strong>ve</strong> sinagoglarıyla <strong>İzmir</strong>, üç farklı dinin buluşma merkezi olarak<br />

inanç turizmine hizmet etmektedir.<br />

Kentin gerçekten inanç turizmi yönünden çok önemli bir yerde olmasına rağmen<br />

bugün hat ettiği yerde bulunmadığı açıktır.<br />

<strong>İzmir</strong>, tarih boyunca kapalı değil, dışa açık <strong>ve</strong> uluslar arası bir merkez konumunda<br />

olmuş, farklı etnik kökeni <strong>ve</strong> inancı çatısı altında hoşgörü ile barındırmıştır. <strong>İzmir</strong><br />

ticari bir şehir olmanın yanında aynı zamanda bir liman şehridir.<br />

Öte yandan <strong>kent</strong>in ticari geçmişini yansıtan tarihi hanlar da hala bu faaliyete sahne<br />

olmaktadır. Özellikle Anadolu’da geleneksel olarak gözüken cami, kilise <strong>ve</strong> havra<br />

üçlüsünün <strong>İzmir</strong>’de daha çok aynı karede <strong>ve</strong> yan yana görülmesi mümkündür.<br />

Özellikle Kemeraltı’nda bu ilgiye ilişkin daha fazla <strong>ve</strong>ri bulunmaktadır. Hıristiyanlık<br />

açısından İncil’de ismi geçen yedi kiliseden üçünün <strong>İzmir</strong>’de bulunduğu, Museviler<br />

açısından Ortadoğu’nun <strong>ve</strong> Balkanlar’ın en büyük havrasının <strong>İzmir</strong>’de yer aldığı <strong>ve</strong><br />

İslamiyet açısından ise pek çok Selçuklu <strong>ve</strong> Osmanlı eserinin <strong>ve</strong> camiinin olduğu<br />

bilinenler arasındadır.<br />

Söz konusu bu harmoni aynı zamanda barışın <strong>ve</strong> kardeşliğin de net bir simgesi<br />

olarak karşımıza çıkmaktadır. <strong>İzmir</strong> bu harmoniyi geçmişi boyunca her zaman<br />

gerdanında onur duyarak taşımıştır <strong>ve</strong> taşımaya da devam etmektedir.<br />

Bunların bilincinde olan Odamız <strong>İzmir</strong>’in doğal, tarihsel, kültürel mirası, kültür<br />

politikalarını odak noktasına oturtan bir turizm anlayışını desteklemektedir.<br />

Bu kapsamda; <strong>İzmir</strong>’de tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç turizminin geliştirilmesi için 2013<br />

yılında Odamız tarafından;<br />

<strong>İzmir</strong> <strong>kent</strong> merkezi <strong>ve</strong> çevresinde bulunan ilçelerde (Birgi, Tire, Bergama,<br />

Çeşme) kültürel mirası yansıtan çeşitli tarihi mekanların restore edilmesi<br />

konusunda ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar ile işbirliği içinde girişimde bulunmak,<br />

<strong>İzmir</strong>’in tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç turizmi üçgeninde tanıtılması içn T.C Kültür <strong>ve</strong><br />

Turizm Bakanlığı nezdinde girişimde bulunarak, pilot ülke <strong>ve</strong> tanıtım<br />

bölgeleri seçilmesi, mekanların <strong>ve</strong> yerlerin öyküleri ile birlikte doğru hedef<br />

kitlelere pazarlamak,<br />

Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın mimari, altyapı, gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> müşteri<br />

memnuniyeti odaklı hale getirmek,<br />

Turist deneyimlerine artı değer kazandırarak, <strong>İzmir</strong>’de turistlere inanç, turizm<br />

<strong>ve</strong> tarih konularında kaliteli hizmet <strong>ve</strong>rilmesi için mekanlara kolay ulaşım<br />

konusunda öneri turları düzenlemek,<br />

206


Kültür turizmi kapsamında <strong>İzmir</strong>’in mutfağına dair çeşitliliği aktaran<br />

gastronomi <strong>ve</strong> şarap turizmine yönelik butik çalışmalar yapmak<br />

şeklinde çalışmalar gerçekleştirilecektir.<br />

13.3.4. Termal Turizmin Geliştirilmesi<br />

Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan 2023 yılı hedeflerini içeren Turizm<br />

Stratejileri Raporunda sağlık ile ilişkilendirilmiş termal turizmin geliştirilmesi için<br />

jeotermal kaynakların bulunduğu bölgelerin belirleneceği <strong>ve</strong> tüm kaynakların etkin<br />

kullanımının sağlanacağı belirtilmiştir.<br />

Raporda; termal turizmin;<br />

12 ay turizm imkanı,<br />

Sürekli istihdam,<br />

Yatırım <strong>ve</strong> işletme kararlılığı (Kür uygulamalarının 14-21 gün arasında<br />

olması),<br />

Yüksek iç turizm talebi,<br />

Bölgesel kalkınma aracı olması,<br />

Yaşlanan Avrupa nüfus yapısı,<br />

Ortadoğu Pazar payının bulunması konularında avantaj yarattığı<br />

belirtilmiştir.<br />

Raporda ayrıca, öncelikli olarak geliştirilmesi <strong>ve</strong> turizm master planı hazırlanması<br />

için 4 adet turizm geliştirme bölgesi belirlenmiştir. Bu bölgeler;<br />

Güney Marmara Termal Turizm Bölgesi: Yalova, Balıkesir, Çanakkale illerini,<br />

Güney Ege Termal Turizm Bölgesi: <strong>İzmir</strong>, Manisa, Denizli, Aydın illerini,<br />

Frigya Termal Turizm Bölgesi: Afyon, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Ankara<br />

illerini,<br />

Orta Anadolu Termal Turizm Bölgesi: Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Aksaray,<br />

Niğde illerini<br />

kapsamaktadır.<br />

İşletmeye açılacak termal yatak kapasiteleri ile ilgili olarak;<br />

Kısa dönemde 2007-2012 yılları arası planlanan 50.000 yatak,<br />

Orta dönemde 2012-2017 yılları arası planlanan 100.000 yatak,<br />

Uzun dönemde 2017-2023 yılları arası planlanan 500.000 ila<strong>ve</strong> yatak<br />

kapasitesinin işletmeye açılması planlanmaktadır.<br />

207


Termal turizmin, medikal turizmin yaşlı<br />

<strong>ve</strong> engelli hastalara yönelik tedavilerinin<br />

yanında SPA, wellness, güzellik turizmi<br />

vb. unsurları da bünyesinde barındırdığı<br />

bilinmektedir. Ancak sıcak su<br />

kaynaklarımızın tamamını turizme<br />

hizmet eder şekilde kullanmadığımız<br />

açıktır. Sıcak su kaynaklarımızın büyük<br />

kısmı ülkemizde hala; çermik, kaplıca<br />

kültürü ile kullanılmaktadır.<br />

Kaplıca üzerine turistlerin taleplerini karşılayacak düzenli, engellileri de dikkate<br />

alarak inşa edilmiş yapıda konaklama tesislerinin sayısı 5 civarındadır. Bunların en<br />

önemlisi, <strong>İzmir</strong> Balçova’da bulunan Balçova Termal Tesisleri’dir.<br />

Balçova Termal Tesisleri, tarihteki adı ile Agememnon Kaplıcalarında, normal<br />

odaların yanısıra bedensel engelliler için düzenlenmiş odalar, alerjik <strong>ve</strong> astımlı<br />

hastalar için anti statik döşemeli odalar, ileri romatizmalı <strong>ve</strong> bedensel engelli<br />

hastalara uygun odalar bulunmaktadır. Aerobik, step, aletli jimnastik, sauna, masaj,<br />

ambulans <strong>ve</strong> acil sağlık hizmeti vb. bulunan tesiste sağlık turistine donanımlı bir<br />

şekilde hizmet <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Standartlara uygun termal tesislerde olması gerektiği gibi bu tesiste de;<br />

Balnoterapi, (Termal su içi egzersiz, termal kü<strong>ve</strong>tte banyo)<br />

Hidroterapi, (Su altı masajı, jakuzi, duş, çamur tedavisi, aromaterapi)<br />

Elektroterapi, (Alçak, orta, yüksek frekanslı akım, ultrason vb.)<br />

Kineziterapi, (Grup <strong>ve</strong> bireysel jimnastik salonu)<br />

Parafin Banyosu,<br />

Akinoterapi, (Ultraviyole, Baker, Infaruj)<br />

Masaj <strong>ve</strong> sauna,<br />

Teşhis <strong>ve</strong> tedavi,<br />

Uğraşı <strong>ve</strong> Hobi üniteleri ile wellness, SPA, tenis oynama, aqua park vb.<br />

imkanları da mevcuttur.<br />

Balçova Termal Tesislerinin Nor<strong>ve</strong>ç<br />

Hükümeti ile 1992 yılında yapmış olduğu bir<br />

anlaşma ile başlayan <strong>ve</strong> günümüze kadar<br />

sayıları artarak gelen Nor<strong>ve</strong>çli turistlere,<br />

İs<strong>ve</strong>ç <strong>ve</strong> Hollandalılar ile 2012 yılında<br />

sayıları az da olsa Arap turistler eklenmiştir.<br />

2012 yılı sonu itibariyle %98 doluluk oranı<br />

beklenen otelde her turist 28 gün<br />

kalmaktadır ki normalde kür süresi,<br />

ortalama 21 gündür.<br />

208


Termal tedavi merkezlerinde, moral motivasyon dışında termal tedavi için gelen<br />

hastaların öncelikle tıbbi sağlık incelemeleri yapılmakta, hastalar daha sonra termal<br />

tedaviye yönelmektedirler.<br />

Sağlıkta Dönüşüm Programının uygulandığı <strong>ve</strong> ilaç tüketiminin azaltılmasının<br />

hedeflendiği ülkemiz vatandaşları için de termal tedavinin önemli bir alternatif<br />

olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />

Bu kapsamda, yerli turistlerin de termal tedavilerinin Sosyal Gü<strong>ve</strong>nlik Kurumu<br />

tarafından karşılanmasına yönelik yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Nitekim termal turizm günümüzde;<br />

Avrupa’da tedavi <strong>ve</strong><br />

rehabilitasyon amaçlı olarak,<br />

rehabilitasyon merkezleri <strong>ve</strong><br />

otel konseptleri ile<br />

birleştirilmektedir. Sağlık<br />

sigortası da birçok ülkede<br />

kaplıca <strong>ve</strong> termalleri<br />

desteklemektedir.<br />

Amerika’da ilaç sektörü ön planda olduğu için tedaviden çok, terapi, güzellik,<br />

bakım olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Asya’da ise, geleneksel kaplıcalar <strong>ve</strong> terapi yöntemlerinin yanı sıra felsefik <strong>ve</strong><br />

psikolojik boyutu daha ön plana çıkmaktadır.<br />

Bölgemiz termal arz açısından son derece zengin bir potansiyele sahip olup;<br />

İnsan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence <strong>ve</strong> spor tesisleri gibi<br />

imkanların yer aldığı <strong>ve</strong> 12 ay boyunca hizmet <strong>ve</strong>ren tesislerin sayısının<br />

arttırılması,<br />

<strong>İzmir</strong>’deki jeotermal alan potansiyellerinin dikkate alınarak yeni yatırım<br />

alanlarının tespit edilmesi, bu alanlarda mülkiyet araştırmasının yapılması <strong>ve</strong><br />

uygun yerlere yerli <strong>ve</strong> yabancı turistlerin talepleri doğrultusunda dünya<br />

standartlarında yeni termal tesislerin kurulması,<br />

Tedavi amacıyla gelen hastaların, termal tesislerde konaklama, beslenme, kür<br />

<strong>ve</strong> tedavi uygulaması yanında; dinlenme <strong>ve</strong> eğlenme gereksinimlerini de<br />

karşılayabilmesi sağlanmalıdır.<br />

209


13.3.5. Çeşme’de Örnek Dönüşüm Projesi<br />

Felsefenin, temel bilimlerin, astronominin yeşerdiği Ege coğrafyası aynı zamanda<br />

düzenli <strong>kent</strong>leşme adına da ilkleri <strong>ve</strong> örnekleri barındırmaktadır.<br />

Hemen yanı başımızda yer alan Bayraklı’daki Smyrna Antik Kenti, planlı <strong>kent</strong>leşme<br />

adına en erken örnek olarak karşımıza çıkarken Aydın’ın Söke İlçesinde yer alan<br />

Priene antik <strong>kent</strong>i, ana caddeleri dik kesen sokakları <strong>ve</strong> düzenli yapı adaları ile<br />

Hippodamik planın en iyi örnekleri olarak kabul edilmektedir.<br />

Düzenli <strong>kent</strong>leşmenin doğduğu Kıyı Ege <strong>ve</strong> Ege Adalarını içine alan coğrafyada<br />

günümüze doğru “Ege tipi konut mimarisi” gelişmiş, sivil mimarinin bu göze hoş<br />

gelen <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>sel yaşamla uyumlu konut tipinin en iyi örnekleri Yunan Adalarında<br />

korunurken, ne yazık ki Kıyı Ege’nin birçok sahil kasabası günümüzün rant baskısı<br />

altında modern, betonarme yapılara teslim olmuştur.<br />

Çeşme Merkez Sahili de sözkonusu rant baskısına maruz kalmakla birlikte Çeşme<br />

Belediyesi’nin kararlılığı sayesinde mümkün olabildiğince koruna gelmiştir.<br />

Ancak korunmakla birlikte Çeşme’de de özgün <strong>kent</strong>sel mimari <strong>ve</strong> özgün bir <strong>kent</strong>sel<br />

siluetten söz etmek mümkün değildir.<br />

Bugüne kadar denize kıyısı olmasına rağmen sahil kasabalarına <strong>ve</strong> liman <strong>kent</strong>lerine<br />

karadan bakılarak günlük ihtiyaçların <strong>ve</strong> sorunların giderilmesine yönelik uzun<br />

vadeli sonuçlara ulaşmak mümkün olmayan <strong>kent</strong>sel planlamalar yapılmıştır.<br />

Artık farklı bakış açıları geliştirilerek denizden karaya bakılması, günlük ihtiyaçlara<br />

çözüm bulan uygulamalardan kurtularak uzun soluklu <strong>kent</strong>sel planlama <strong>ve</strong><br />

tasarımlar yapılması <strong>ve</strong> yaşanılan mekanlarda estetik kaygıların da giderilmesinin<br />

düşünülmesine ihtiyaç vardır.<br />

210


Odamız, <strong>İzmir</strong>’de turizmin 12 aya yayılması için yapmış olduğu projeler<br />

kapsamında; marinanın açılması ile birlikte bir ivme kazanan Çeşme İlçemizin sahip<br />

olduğu büyük turizm potansiyelini gerçeğe dönüştürmek amacıyla Çeşme merkez<br />

sahilinin yörenin özelliklerine, niteliklerine <strong>ve</strong> potansiyeline uygun olarak yeniden<br />

ele alınması <strong>ve</strong> mimari bir kimlik <strong>ve</strong> bütünlük kazandırılması gerektiğini düşünerek<br />

<strong>İzmir</strong> Valiliği, Çeşme Kaymakamlığı, Çeşme Belediyesi, Mimarlar <strong>Odası</strong> <strong>İzmir</strong> Şubesi<br />

<strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ne çağrıda bulunmuş; gerçekleştirilen toplantılar<br />

sonucunda “Çeşme Merkezi Sahili Kamusal Mekanların <strong>ve</strong> Cephelerin<br />

Düzenlenmesi Ulusal Kentsel Tasarım Fikir Projesi Yarışması” düzenlenmesine karar<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Yerel yönetim, Meslek Odaları <strong>ve</strong> Üni<strong>ve</strong>rsite işbirliğinde geleceğe bir iz bırakmak<br />

amacıyla ortak akıl ile hayata geçirilen proje, sözkonusu <strong>kent</strong>sel tasarım fikir projesi<br />

yarışması <strong>ve</strong> yarışma sonucunda seçilen projenin uygulanması ile birlikte,<br />

Türkiye’de bir ilk olacaktır.<br />

Daha sonra Çeşme Merkez Sahilinde başlatmış olduğumuz proje, ilçe merkezinin iç<br />

kısımlarına doğru etap etap yaygınlaştırılması; daha da ötesi ilerleyen zamanda<br />

diğer sahil kasabalarımızın bu yeni bakış açısıyla tekrar ele alınmasında örnek olması<br />

öngörülmüştür.<br />

<strong>İzmir</strong> İli Çeşme Merkez Sahili Kamusal Mekanların <strong>ve</strong> Cephelerin Düzenlenmesi<br />

Ulusal Fikir Projesi Yarışması; Çeşme Belediyesi <strong>ve</strong> Mimarlar <strong>Odası</strong> <strong>İzmir</strong> Şubesi<br />

işbirliğinde gerçekleştirilmiş; yarışmada ödül alan <strong>ve</strong> dereceye giren projeler<br />

10.07.2012-03.08.2012 tarihleri arasında <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi Güzel Sanatlar <strong>ve</strong><br />

Tasarım Fakültesi Çok Amaçlı Salonunda sergilenmiştir.<br />

Ayrıca serginin son günü olan 03.08.2012 Cuma günü saat 14.00’te <strong>İzmir</strong> Ekonomi<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Güzel Sanatlar <strong>ve</strong> Tasarım Fakültesi Çok Amaçlı Salonunda yarışmanın<br />

kolokyumu gerçekleştirilmiş; yarışmada birincilik ödülü alan proje müellifleri ile<br />

Çeşme Belediyesi bir araya getirilmiştir.<br />

Çeşme Belediyesi ile proje müellifleri arasında uygulama projelerinin hazırlanmasına<br />

yönelik sözleşme imza süreci devam etmekte olup 2013 yılında uygulamaya<br />

geçilmesi öngörülmektedir.<br />

13.4. Kentsel Dönüşüm Projeleri<br />

13.4.1. <strong>İzmir</strong>’de Kentsel Dönüşüm Alanları <strong>ve</strong> Sektörel Dayanışma<br />

Ülkemizde, 1950’li yıllardan sonra sanayileşme temelli ekonomik kalkınma <strong>İzmir</strong>,<br />

İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerden başlamış <strong>ve</strong> dar bir alana sıkışmış, iş <strong>ve</strong><br />

istihdam olanakları büyük <strong>kent</strong>lerde toplanmıştır.<br />

211


Tarımsal üretim <strong>ve</strong> tarım istihdamındaki yanlış politikalardan kaynaklı sosyal<br />

gü<strong>ve</strong>ncelerin sağlanamamasının sonucu olarak köyden <strong>kent</strong>e göç günümüze doğru<br />

kritik boyutlara ulaşmış, bu durum çarpık <strong>ve</strong> kaçak yapılaşmanın sebep olduğu<br />

gecekondulaşma ile şehirlerimizin plansız <strong>ve</strong> sağlıksız gelişimine sebep olmuştur.<br />

Gelinen noktada, büyükşehirlerimizin başlıca sorunu sağlıksız, niteliksiz, depreme<br />

dayanıksız gecekondulardan oluşan <strong>kent</strong> yerleşim alanlarıdır. Bununla birlikte,<br />

merkezi <strong>ve</strong> yerel yönetimlerin elinde <strong>kent</strong>sel dönüşümü sağlayacak yeterli yasal<br />

dayanaklar ile finansman gücü bulunmamaktadır.<br />

Şüphesiz ki anılan şartlar altında gü<strong>ve</strong>nli, düzenli, sağlıklı <strong>ve</strong> sürdürülebilir<br />

<strong>kent</strong>leşmeyi sağlayacak planları elde etmeyi mümkün kılacak yasal düzenlemelerin<br />

yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.<br />

Bu nedenle Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, 31<br />

Mayıs 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş, ardından uygulama yönetmelikleri<br />

çıkarılmıştır.<br />

<strong>İzmir</strong>, körfez çeperinde gelişmiş <strong>ve</strong> etrafı volkanik dağlarla çevrili yıldız formunda<br />

yayılım gösteren bir <strong>kent</strong>tir. Aşırı göç neticesinde yaşanan kontrolsüz <strong>ve</strong> plansız<br />

gelişme sonucunda çarpık <strong>ve</strong> kaçak <strong>kent</strong>leşme ülkemizdeki her büyük <strong>kent</strong> gibi<br />

<strong>İzmir</strong> için de kaçınılmaz olmuştur.<br />

<strong>İzmir</strong>'de hem tarihi <strong>kent</strong>sel dokuyu neredeyse yok etmiş hem de niteliksiz <strong>ve</strong> estetik<br />

olarak son derece kötü bir yapılaşma meydana getirmiştir.<br />

<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından 2007 yılında yürürlüğe sokulan <strong>İzmir</strong> Kentsel<br />

Bölge Nazım İmar Planına göre <strong>kent</strong> merkezindeki toplam 9.525 ha. konut alanının<br />

4.310 ha. alanı gecekondu <strong>ve</strong> imar aflarının bir sonucu olarak gelişmiştir. Bu<br />

yapılaşmanın <strong>İzmir</strong>’in deprem riskini kaldırır nitelikte olduğunu söylemek mümkün<br />

değildir.<br />

Bu tespit karşısında merkez <strong>kent</strong>in en önemli sorununun, belirtilen alanlarda<br />

yaşayanların sağlıksız, gü<strong>ve</strong>nsiz <strong>ve</strong> standartlar açısından çok yetersiz mekanlardan<br />

sağlıklı gü<strong>ve</strong>nli <strong>kent</strong>sel mekanlara kavuşturulması olduğu ortaya çıkmıştır.<br />

Odamızda inşaat sektöründe faaliyet gösteren, <strong>kent</strong>sel dönüşümü sağlayacak her<br />

türlü birikim <strong>ve</strong> deneyime sahip 17 meslek grubuna kayıtlı 13.000 üyemiz<br />

bulunmakta olup Odamızın toplam üye sayısının % 25’ini oluşturmaktadır. Ayrıca,<br />

inşaat sektörü en az 50 sektörü yakından ilgilendirmektedir.<br />

Bu kadar büyük bir oranda inşaat sektörüne kayıtlı üyenin bulunduğu bir Oda<br />

olarak <strong>ve</strong> yaşadığımız şehre karşı sorumluluklarımız gereği <strong>kent</strong>sel dönüşüme<br />

kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Bu nedenle <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> olarak, <strong>İzmir</strong><br />

için büyük önem taşıyan <strong>kent</strong>sel dönüşümü yakından takip etmekteyiz.<br />

212


Projecilerden altyapıcılara, müteahhitlerden kooperatiflere, malzemecilerden<br />

tedarikçilere kadar tüm üyelerimiz ile birlikte bu sürecin içinde aktif olarak yer<br />

almak istiyoruz.<br />

Ancak <strong>kent</strong>sel dönüşümde amaç sadece çok katlı yüksek binaları dikmek değildir,<br />

olmamalıdır. Kentlinin <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>in ihtiyaçlarına uygun ferah, nefes alan, gelişmiş <strong>ve</strong><br />

fonksiyonel sosyal donatı alanlarına sahip, komşuluk ilişkilerinin güçlendirildiği<br />

çözümler ile <strong>kent</strong>sel siluete katkıda bulunacak tasarımlar geliştirilmelidir.<br />

Kentsel dönüşüm salt gecekondu binalarının yıkılarak yeni binalar inşa edilmesi de<br />

değildir. <strong>İzmir</strong>‘in tarihi <strong>ve</strong> kültürel birikimine uygun mekanlar yaratılmalıdır. Tarihi<br />

mekanların <strong>ve</strong> arkeolojik alanların ortaya çıkarılması, ayağa kaldırılması <strong>ve</strong><br />

çevresinin binalardan <strong>ve</strong> kirlilikten arındırılması da bir <strong>kent</strong>sel dönüşümdür.<br />

Anılan nedenlerle, Odamız <strong>ve</strong> sektörde yer alan üyelerimiz olarak, <strong>İzmir</strong>’de TOKİ<br />

eliyle yoğun olarak konut yapılması istenmemektedir. Odamız <strong>ve</strong> sektörde yer alan<br />

üyelerimizin isteği, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı <strong>ve</strong>ya Belediyeler tarafından arsa<br />

üretilmesi, bu arsaların üzerinde Odamız üyeleri tarafından yapılacak olan inşaatlar<br />

ile <strong>kent</strong>sel dönüşümün sağlanmasıdır.<br />

Odamız, <strong>İzmir</strong> Kentsel Bölge Nazım İmar Planı'nda tespit edilen 12 adet <strong>kent</strong>sel<br />

yenileme <strong>ve</strong> sağlıklaştırma program alanını da göz önünde bulundurarak uydu<br />

görüntüleri üzerinden <strong>İzmir</strong> merkezde yer alan 9 ilçede toplam 5.903 ha alanın<br />

<strong>kent</strong>sel dönüşüme ihtiyacı olduğunu ortaya koymuştur.<br />

213


Odamız tarafından yapılan çalışma, 17 Mart 2012 tarihinde gerçekleştirdiğimiz <strong>İzmir</strong><br />

helikopter gezisinde Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma,<br />

Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Büyükşehir Belediye Başkanımız<br />

Aziz Kocaoğlu <strong>ve</strong> Çevre Şehircilik İl Müdürü Ata Erpolat ile paylaşılmıştır.<br />

Kentsel dönüşüme ihtiyaç olan alanlar Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanımıza bizzat<br />

gösterilirken <strong>kent</strong>sel dönüşüme yönelik çalışmalarımız bununla sınırla kalmamıştır.<br />

Kanunun yayınlanmasını takiben; 27.07.2012 tarihinde Odamız heyeti ile birlikte<br />

Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı Altyapı <strong>ve</strong> Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü<br />

Vedat Gürgen ziyaret edilmiş; <strong>kent</strong>sel dönüşüme katkı koyma isteğimiz <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>sel<br />

dönüşüm sürecindeki rollerimizin belirlenmesi talebimiz dile getirilmiş; Sayın Genel<br />

Müdür, Odamız <strong>ve</strong> inşaat sektöründeki üyelerimizi, Bakanlık, TOKİ <strong>ve</strong> Belediyelerin<br />

ardından dördüncü aktör olarak tanımlamıştır.<br />

Bu gelişmelerin ardından <strong>İzmir</strong>, <strong>kent</strong>sel dönüşümün uygulanacağı 5 pilot ilden biri<br />

seçilmiş; Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı Altyapı <strong>ve</strong> Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel<br />

Müdürlüğü tarafından <strong>kent</strong>sel dönüşümün aktörlerini biraraya getiren toplantıların<br />

ilki 07.09.2012 tarihinde <strong>İzmir</strong>’de gerçekleştirilmiştir. Sonrasında Çevre Şehircilik İl<br />

Müdürlüğü <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüğm Daire Başkanlığı<br />

nezdinde üst düzeyde bir takım toplantılar daha yapılmıştır. Amaç <strong>İzmir</strong>'de doğru<br />

noktadan doğru bir yöntemle <strong>kent</strong>sel dönüşüme başlamaktır.<br />

Odamız, 2013 yılında <strong>kent</strong>sel dönüşüm konusunu yakınen takip edecek <strong>ve</strong> üyelerinin<br />

uygulamaya geçebilmesi için doğru zeminleri oluşturmaya çalışacaktır.<br />

Kentsel dönüşüm dışında bir diğer dönüşüm ise <strong>kent</strong>teki ana aksların estetik olarak<br />

iyileştirilmesidir. Bu kapsamda 2011 yılında başlatılan çalışmalarla ’İZMİR’İN BİR<br />

RENGİ OLMALI’’ konseptiyle <strong>İzmir</strong>’in <strong>kent</strong>sel dokusunu ortaya çıkaran tarihi<br />

mekân <strong>ve</strong> sokakların elden geçirilerek canlandırılması, dış cephelerin yenilenmesi,<br />

kötü görünümlü binaların önüne cephe giydirmeleri ile çağdaş <strong>kent</strong>lerde estetiğe<br />

uygun görünüm sağlayacak bir yapı hedeflenmiştir. Bunu destekleyecek çalışmaların<br />

Odamız öncülüğünde, Belediyeler, Mimarlar <strong>Odası</strong>, Şehir Plancıları <strong>Odası</strong> ile birlikte<br />

bir komisyon oluşturulup bu komisyonun belirleyeceği ilkelerle çağdaş bir <strong>kent</strong><br />

oluşturulması yolunda çalışmalar yapılmıştır. Ancak konuya Mimarlar <strong>Odası</strong> dışında<br />

net bir destek gelmemiş bu nedenle proje başlatılamamıştır. 2013 yılında projenin<br />

gerçekleştirilmesi için uğraş <strong>ve</strong>rilecektir.<br />

13.4.2. <strong>İzmir</strong> Yeni Kent Merkezi<br />

<strong>İzmir</strong>’in bir yanda körfez diğer yanda dağlarla çevrili metropol alanı, arsa <strong>ve</strong> parsel<br />

üretimi açısından oldukça kısıtlı bir bölgedir. Bununla birlikte, liman arkasından<br />

başlayıp Turan'a kadar devam eden 550 hektar alanı kapsayan yeni <strong>kent</strong> merkezi<br />

alanı, gayrimenkul yatırımı <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>in geleceği açısından en önemli potansiyellerden<br />

biri olmuştur. Bir çok yatırımcı grubun yer aldığı, bir çoğunun yer arayışlarının<br />

devam ettiği bölge, gelecekte <strong>İzmir</strong>'in iş merkezi haline gelecektir.<br />

214


Ancak 2003 yılında başlayan imar planı çalışmaları çeşitli nedenlerle uzamış olsa da<br />

engeller aşılmış olup yatırımlar birer birer hayata geçmektedir. Odamız bu<br />

yatırımları yakinen takip etmeye devam edecektir.<br />

215

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!