tematik bölüm dönüşen ve büyüyen kent - İzmir Ticaret Odası
tematik bölüm dönüşen ve büyüyen kent - İzmir Ticaret Odası
tematik bölüm dönüşen ve büyüyen kent - İzmir Ticaret Odası
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TEMATİK BÖLÜM<br />
DÖNÜŞEN VE BÜYÜYEN KENT: İZMİR<br />
1. <strong>İzmir</strong>’in Ekonomi Haritası<br />
Hızla küreselleşen <strong>ve</strong> zorlu bir rekabetin yaşandığı günümüzde, <strong>kent</strong>ler<br />
ekonomideki <strong>ve</strong> sosyal alanlardaki başarıları ile bulunduğu ülkelerden daha çok ön<br />
plana çıkmaktadır. Dünya <strong>kent</strong>i olarak adlandırılan bu <strong>kent</strong>ler küresel ekonomide<br />
önemli birer merkez haline gelmişlerdir.<br />
Tokyo, New York, Paris, Londra gibi küresel <strong>kent</strong>ler 400 milyar dolar’ın üzerinde<br />
milli gelirleri ile dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer almaktadır.<br />
Bu <strong>kent</strong>lerin en önemli özelliği, dünyanın sermaye akışının (yatırımın) en yoğun<br />
olduğu yerler olmalarının yanı sıra ticaret <strong>ve</strong> finansın merkez üssü olmalarıdır.<br />
Mega şehirler bir yana küçük popülasyona sahip İbiza, Portofino, Bali, Santorini,<br />
Mikonos, Monte Carlo, Dubrovnik sınırlarının çok ötesinde bir ekonomik değere<br />
erişmişlerdir.<br />
<strong>İzmir</strong> sınırları içerisinde bulunan Çeşme-Alaçatı, Şirince, Birgi gibi geleneksel<br />
mimariyi <strong>ve</strong> dokuyu günümüze en güzel biçimde taşıyan yerleşimlerimizin<br />
değerlerinin katlanarak artması, <strong>İzmir</strong> ekonomisini daha da büyütecektir.<br />
Dünya <strong>kent</strong>i olmak için <strong>kent</strong>lerin potansiyelinin ortaya çıkarılması, <strong>kent</strong>in ekonomik<br />
profili <strong>ve</strong> yatırım olanaklarının ortaya konması, buna göre stratejik planların<br />
hazırlanması <strong>ve</strong> gelecek projeksiyonun yapılması önem taşımaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>, ekonomik büyüklük bakımından değerlendirildiğinde Türkiye’nin üçüncü<br />
büyük <strong>kent</strong>i durumundadır. Bir liman <strong>kent</strong>i olma özelliği ile tarihin her döneminde<br />
önemli bir ticaret merkezi olarak ön plana çıktığı görülmektedir. Doğal<br />
kaynaklarının <strong>ve</strong>rimliliği, uygun iklim koşulları, sahip olduğu gelişmiş liman <strong>ve</strong><br />
lojistik altyapısı, dış ticaret odaklı iş ortamı ile <strong>İzmir</strong>, gerek ülke gerek bölge<br />
ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır.<br />
Korunaklı bir körfezin etrafında gelişen <strong>İzmir</strong>, <strong>ve</strong>rimli topraklara sahip olması,<br />
nitelikli işgücü yapısı, hammadde <strong>ve</strong> ara mamul kaynakları, iç <strong>ve</strong> dış pazarlara olan<br />
yakınlığı, kişi başına düşen gelirin Türkiye ortalamasına göre yüksek olması gibi<br />
olumlu özelliklere sahiptir <strong>ve</strong> günümüzde birçok ekonomik aktivitenin merkezi<br />
durumundadır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in 30 ilçesi bulunmaktadır. Kentin merkez ilçelerinde ticaret, sanayi <strong>ve</strong> turizm<br />
yoğunlukta iken, civar ilçelerinde tarım <strong>ve</strong> hayvancılık daha yaygın olarak<br />
görülmektedir.<br />
61
<strong>İzmir</strong> 3.965.232 kişilik nüfusu ile Türkiye’nin nüfus açısından en büyük üçüncü<br />
<strong>kent</strong>idir. Aynı zamanda ülkenin en fazla genç nüfusa sahip <strong>kent</strong>lerinden birisidir.<br />
Okur-yazarlık oranı % 97,68’dir.<br />
2008 yılı Gayri Safi Katma Değer (GSKD) bakımından <strong>İzmir</strong> 55,9 milyar TL ile ülke<br />
sıralamasında dördüncüdür. Kişi başına gayri safi katma değer ise 14.817 TL’dir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in ürettiği GSKD içerisinde hizmetlerin payı % 68,4, sanayinin payı % 26,7 <strong>ve</strong><br />
tarımın payı % 4,8’dir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de istihdam edilen 1.410.000 kişinin % 56,7’si hizmetler, % 30,7’si sanayi <strong>ve</strong> %<br />
12,6’sı tarım alanında istihdam edilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in en belirgin özelliği liman <strong>ve</strong> ticaret <strong>kent</strong>i olmasıdır. <strong>İzmir</strong>, doğal limanları ile<br />
tüm Ege Bölgesi ticaretinin tamamına yakın bir kısmını, ülke ticaretinin de önemli bir<br />
kısmını gerçekleştirmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong> sürekli artan ihracatı ile ülke ihracatına en fazla katkı sağlayan <strong>kent</strong>ler<br />
arasındadır. 2012 yılı Eylül ayı itibariyle gümrüklere göre <strong>İzmir</strong>’in ihracatı 15,5<br />
milyar dolar, ithalatı ise 16,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />
Bu durumda, ihracatın ithalatı karşılama oranı % 91’in üzerine çıkmıştır. Bu rakam<br />
Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyretmektedir. <strong>İzmir</strong>’in ülke ihracatındaki<br />
payı ise % 13,8’dir.<br />
<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’ndan <strong>kent</strong> ticaretinin büyük bir kısmı yüklenmektedir. Ancak<br />
liman artık yeterli gelmediği için kapasitesinin arttırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> daha büyük <strong>ve</strong> modern bir limana bir an önce kavuşturulmalıdır. Nitekim<br />
“Küresel Güç Türkiye Hedef 2023” hedefi doğrultusunda <strong>İzmir</strong>, Türkiye’nin 2023<br />
yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin 100 milyar dolarını gerçekleştirmeyi<br />
hedeflemektedir. Liman yatırımlarının tamamlanması ile birlikte bu hedefini<br />
gerçekleştirebilecektir. <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı rehabilitasyon projesi <strong>ve</strong> Çandarlı<br />
Limanı’nın faaliyete geçmesiyle birlikte yüksek tonajlı gemilerin <strong>İzmir</strong>’e geleceği <strong>ve</strong><br />
daha fazla hacme hizmet edileceği için <strong>İzmir</strong>’in ekonomik <strong>ve</strong> lojistik anlamda büyük<br />
yol kat edeceği öngörülmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de ticaretin yanı sıra sanayi de oldukça gelişmiştir. Türkiye’de planlı<br />
sanayileşmenin başladığı yıllardan itibaren, <strong>İzmir</strong> de sanayi alanında hızlı bir gelişim<br />
göstermiş <strong>ve</strong> belli bölgelerde sanayi faaliyetleri hızla artmıştır.<br />
Aliağa, Bornova, Kemalpaşa, Çiğli <strong>ve</strong> Torbalı ilçeleri sanayileşmenin yoğun olduğu<br />
ilçelerdir. Kentin önemli Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ile küçük sanayi siteleri bu<br />
ilçelerde kurulmuştur.<br />
62
<strong>İzmir</strong>’de 1923 yılında 60 civarında fabrika mevcut iken, günümüzde yaklaşık 300.000<br />
esnaf, 70.000 ticari kuruluş <strong>ve</strong> 6.500 sanayi tesisi bulunmaktadır. 2010 yılında<br />
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde <strong>İzmir</strong>’den 29 firma yer almıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>’de mevcut 13 organize sanayi bölgesi, 2 serbest bölge <strong>ve</strong> 1’i faaliyet<br />
aşamasında, 4’ü kuruluş aşamasında toplam 5 teknoloji geliştirme bölgesi<br />
bulunmaktadır. Aliağa, Atatürk, Bergama, Buca Ege Giyim, İTOB, Kemalpaşa, Kınık<br />
<strong>ve</strong> Tire faaliyette olan OSB’lerdir. Bu bölgelerdeki faal tesis sayısı 1.024, istihdam ise<br />
57.129’dur. Kemalpaşa-Bağyurdu, Menemen-Plastik, Ödemiş, Pancar, Torbalı<br />
OSB’lerin altyapı inşaatları devam etmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in iki önemli serbest bölgesi Ege Serbest Bölgesi ile <strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesinin<br />
2012 yılı ilk 7 ayında toplam ticaret hacmi 3,4 milyar dolara ulaşmıştır. <strong>İzmir</strong><br />
Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde ise 85 firma faaliyetlerini sürdürmektedir.<br />
OSB’ler <strong>ve</strong> serbest bölgeler özellikle yabancı yatırımcılar için birer cazibe merkezidir.<br />
2012 yılı ilk 8 ayında <strong>İzmir</strong>’de yatırım yapan uluslararası sermayeli şirketlerin sayısı<br />
1.762’ye ulaşmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong> ülke genelinde <strong>ve</strong>rgi tahsilâtında ikinci sıradadır. 2012 yılının ilk 9 ayında<br />
ödediği <strong>ve</strong>rgi 23,7 milyar TL’dir. Bu durumda <strong>İzmir</strong> ülkede toplam tahsilâtın %<br />
11,5’ini karşılamıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>, üni<strong>ve</strong>rsite sayısı bakımından değerlendirildiğinde ise Türkiye’de üçüncü<br />
sırada yer almaktadır. <strong>İzmir</strong>, 4’ü devlet, 5’i vakıf üni<strong>ve</strong>rsitesi olmak üzere toplam 9<br />
üni<strong>ve</strong>rsite ile Türkiye’deki üni<strong>ve</strong>rsitelerin % 5,45’ine sahiptir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon kapasitesinin geliştirilmesine yönelik önemli bir<br />
potansiyel bulunmasına rağmen, <strong>İzmir</strong>li firmaların Ar-Ge <strong>ve</strong> yeniliğe <strong>ve</strong>rdiği önem<br />
diğer bölgelere göre daha düşük kalmaktadır. Bu nedenle sanayi-üni<strong>ve</strong>rsite<br />
işbirliğinin arttırılarak, Ar-Ge merkezlerinin kurulmasına öncelik <strong>ve</strong>rilmesi,<br />
firmaların teşvik edilmesi önem taşımaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in finans alanında da önemli bir konumu bulunmaktadır. Türev piyasalar için<br />
önem taşıyan kurumlardan biri olan Vadeli İşlem <strong>ve</strong> Opsiyon Borsası (VOB) 2005<br />
yılında <strong>İzmir</strong>’de kurulmuştur.<br />
Kurulduğu tarihten beri hızla büyüyerek faaliyetlerini devam ettiren VOB’un işlem<br />
hacmi yaklaşık 440 milyar TL’ye ulaşmıştır.<br />
Bankacılık sektörünün de yoğun olarak faaliyette bulunduğu <strong>İzmir</strong>’de, 2012 yılının<br />
ilk 6 ayında toplam banka mevduatları 39 milyar TL, kullandırılan krediler 42,2<br />
milyar TL’ye ulaşmıştır.<br />
63
<strong>Ticaret</strong> <strong>ve</strong> sanayide öncü <strong>kent</strong> <strong>İzmir</strong>, tarım alanında da önemli bir potansiyele<br />
sahiptir. Verimli ovalarda pamuk, üzüm, zeytin, incir, tütün, sebze-mey<strong>ve</strong>, balık <strong>ve</strong><br />
hayvansal yan ürünler üretimi yapılmaktadır. Organik tarım ürünlerinin üretimi<br />
konusunda da çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.<br />
Her yıl 1 milyonun üzerinde ziyaretçi çeken <strong>İzmir</strong>, yat turizmden kültür turizmine,<br />
inanç turizminden kruvaziyer turizmine kadar hemen hemen her çeşit turizm<br />
olanağına sahiptir.<br />
<strong>İzmir</strong> kruvaziyer turizmde yakaladığı başarı ile adını dünyada duyurmuştur. Artık<br />
dünyanın en büyük kruvaziyer gemileri <strong>İzmir</strong>’e sefer koymaktadır <strong>ve</strong> her yıl bu<br />
rakam gittikçe artmaktadır. Kruvaziyer gemiler, <strong>İzmir</strong> için önemli bir gelir kaynağı<br />
haline gelmiştir.<br />
Dünyanın en bereketli jeotermal kaynaklarına <strong>ve</strong> kaplıcalarına sahip olması <strong>İzmir</strong>’i<br />
sağlık turizminde bir adım öne çıkarmaktadır. Bu nedenle, <strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020<br />
adaylığı için “Daha İyi Bir Dünya için Yeni Yollar / Herkes İçin Sağlık” teması<br />
işlenmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de tarım, hayvancılık <strong>ve</strong> balıkçılık sektörü ile turizm, lojistik <strong>ve</strong> enerji<br />
sektörlerine yatırım yapılması öne çıkan sektörler açısından oldukça avantajlı<br />
görünmektedir.<br />
Tablo 14 : <strong>İzmir</strong> Makroekonomik Verileri<br />
2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />
İşsizlik Oranı<br />
(%)<br />
10,5 11,8 16,2 15,1 14,7 -<br />
İşsiz Sayısı<br />
(Bin Kişi)<br />
142 156 227 231 243 -<br />
İstihdam<br />
Düzeyi (Bin 1.202 1.171 1.170 1.303 1.410 -<br />
Kişi)<br />
İstihdam<br />
Oranı (%)<br />
41,5 39,9 39,0 42,5 45,5 -<br />
Kamu<br />
Yatırımları 428,9 464,4 492,9 457 609 705<br />
(Milyon TL)<br />
Yatırım<br />
Teşvik Belgesi 168 161 129 181 199 133**<br />
Sayısı 1<br />
İhracat<br />
(Milyar $) 2 17,7 21,6 14,3 16,8 20,1 15,5*<br />
İthalat<br />
(Milyar $) 2 21,1 26,1 16,1 22,2 22,3 16,9*<br />
64
Dış <strong>Ticaret</strong><br />
Dengesi<br />
(Milyar $)<br />
İhracatın<br />
İthalatı<br />
Karşılama<br />
Oranı (%)<br />
Açılan Firma<br />
Sayısı (Adet)<br />
Kapanan<br />
Firma Sayısı<br />
(Adet)<br />
Yabancı<br />
Turist Sayısı<br />
Vergi<br />
Gelirleri<br />
(Milyar TL)<br />
Banka<br />
Mevduatları<br />
(Milyar TL)<br />
Banka<br />
Toplam<br />
Nakdi<br />
Kredileri<br />
(Milyar TL)<br />
Banka Şube<br />
Sayısı<br />
Uluslararası<br />
Sermayeli<br />
Şirket Sayısı<br />
(1954- 2012<br />
Ağustos ayı<br />
itibariyle)<br />
2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />
-3,4 -4,5 -1,9 -5,4 -2,2 -1,4*<br />
83,8 82,7 88,2 75,7 90,1 91,7*<br />
5.396 4.813 4.432 5.103 5.532 3.868*<br />
1.909 2.941 3.002 1.773 2.371 1.487*<br />
987.303 1.040.217 1.060.273 1.155.820 1.388.271 1.148.673*<br />
15,4 17,7 17,5 22,7 27,5 23,7*<br />
21,6 26,8 29,7 33,7 37,9 39***<br />
14,7 19,9 21,5 29,4 38,8 42,2***<br />
600 667 697 718 748 756***<br />
1.762<br />
1 Teşvik Belgesi kapsamında; Genel Teşvik Sistemi, Bölgesel Yatırımlar, Büyük<br />
Ölçekli Yatırımlara yönelik belgeler yer almaktadır.<br />
2 Gümrüklere Göre Dış <strong>Ticaret</strong><br />
*Eylül 2012 tarihi itibariyle<br />
**2012 Ocak-Ağustos dönemi<br />
***2012 Yılı Ocak-Haziran dönemi<br />
Görüldüğü gibi, <strong>İzmir</strong> çok yönlü ekonomisi ile oldukça dinamik bir görünüm<br />
sergilemektedir. Son dönemde altyapı yatırımlarının hız kazanması ile<br />
potansiyelinden daha fazla yararlanabilecektir.<br />
65
EXPO 2020 adaylığı için de gerekli olan bu projelerin hızla hayata geçirilmesi,<br />
<strong>İzmir</strong>’in EXPO sürecine de hız <strong>ve</strong> güç katacaktır.<br />
Bununla birlikte, <strong>İzmir</strong>’in en büyük hedefi, dünya <strong>kent</strong>i olmaktır. Brookings<br />
Enstitüsü’nün 18 Ocak 2012 tarihinde yayınladığı “2011 Yılı Küresel Metropol İzleme<br />
Raporu”nda dünyanın en büyük 200 metropol ekonomileri, 2010-2011 dönemi için<br />
gelir <strong>ve</strong> istihdam büyüme oranlarındaki değişim baz alınarak sıralanmıştır.<br />
Kişi başına düşen gelirin yıllık büyüme oranı <strong>ve</strong> istihdamdaki yıllık büyüme oranına<br />
göre yapılan bu değerlendirmede, Türkiye’den üç metropol ilk 10 <strong>kent</strong> arasına<br />
girmeyi başarmıştır.<br />
Dünyanın en hızlı <strong>büyüyen</strong> metropolleri listesinde ilk 10 <strong>kent</strong> sıralamasında; <strong>İzmir</strong><br />
listenin 4. sırasında yer almıştır. Rapora göre, <strong>İzmir</strong>’in gelişiminde en fazla katkıyı<br />
ticaret <strong>ve</strong> turizm sektörü yapmıştır.<br />
Potansiyelini tam olarak ortaya koyduğu zaman <strong>İzmir</strong>, dünyanın zengin <strong>ve</strong> en hızlı<br />
gelişen <strong>kent</strong>leri arasındaki yerini daha da pekiştirecektir.<br />
2. Sektör Analizleri<br />
2.1. Tarım<br />
Küresel iklim değişikliği, gıda fiyatlarındaki yükseliş, dünya nüfusundaki hızlı artış<br />
gibi gelişmelerin etkisiyle tarım sektörünün sosyal <strong>ve</strong> ekonomik bakımdan ülkemizin<br />
geleceği için kilit sektörlerin başında geldiği bir kez daha anlaşılmaktadır.<br />
Yaklaşık 4 bini endemik olmak üzere 12<br />
binden fazla bitki türünün yetiştiği şanslı<br />
bir coğrafyada yer alan ülkemiz, tarım<br />
ekonomisi açısından Avrupa’da birinci,<br />
dünyada 7. sırada bulunmaktadır.<br />
Küresel kriz <strong>ve</strong> çevresel olumsuzlukların<br />
ortaya çıkışına rağmen 2011 yılı <strong>ve</strong>rilerine<br />
göre, ülkemizin Tarımsal Gayri Safi<br />
Yurtiçi Hasılası 61,8 milyar dolar olurken,<br />
büyüme oranı %5,6’ya ulaşmıştır.<br />
Tarım sektörünün 2010 yılında toplam istihdam içindeki oranı% 25,2 iken bu rakam<br />
2011 yılında 460.000 kişi artarak 6.000.143'e <strong>ve</strong> oranı ise % 25,5’e yükselmiştir. Tarıma<br />
<strong>ve</strong>rilen destek miktarı ise 7 milyar TL civarındadır.<br />
TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre tarım, hayvancılık, balıkçılık <strong>ve</strong> gıda ürünleri ihracatımız 2010<br />
yılında 11,78 milyar Dolar iken 2011 yılında 14,22 milyar Dolara yükselmiştir. 2012<br />
yılı ilk 9 ay rakamlarına göre 10,53 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />
66
Geçmişte küçük ölçekli yatırımcıların düşük bütçeli yatırımların yapıldığı tarım<br />
sektörü günümüzde orta <strong>ve</strong> büyük ölçekli yatırımların gözdesidir.<br />
2011 yılında tarım sektöründe teşvik edilen yatırım sayısı, toplam teşvikli<br />
yatırımların % 5,61’ine denk gelmektedir. Son 5 yılda tarım alanında 1.123 adet<br />
yatırım desteklenmiştir.<br />
Türkiye’nin tarıma el<strong>ve</strong>rişli alanlarının %11’inin Ege Bölgesi’nde bulunması, Ayrıca<br />
Türkiye toplam tarım üretiminin %5’inin <strong>İzmir</strong> tarafından karşılanması tarımın Ege<br />
Bölgesi <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> için önemini ortaya koymaktadır.<br />
Tarıma el<strong>ve</strong>rişli alanları, farklı iklim <strong>ve</strong> toprak özellikleri, ürün deseni, bilgi <strong>ve</strong> bilinç<br />
düzeyi gelişmiş üreticileriyle Ege Bölgesi yüksek bir tarım potansiyeline sahiptir.<br />
Bölgemiz, tarım ticaretinde önemli bir merkez konumundadır.<br />
Ege’nin, Türkiye bitkisel üretim değerindeki payı yaklaşık % 19 düzeyindedir.<br />
Özellikle son yıllarda, bitkisel üretimde, sebze başta olmak üzere sebze-mey<strong>ve</strong><br />
üretiminde önemli gelişmeler kaydetmiştir.<br />
Bölgemizin toplam ihracatının içinde tarımın payı <strong>ve</strong> önemi giderek artmaktadır.<br />
2011 yılı TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre Bölgemiz yıllık ihracat rakamı 1,1 milyar dolara<br />
ulaşmıştır. Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatı geçen yıla göre % 10 artmıştır.<br />
Bölgemiz tarımı içerisinde <strong>İzmir</strong> tarımı son derece önemli bir yere sahiptir.<br />
Hayvancılık başta olmak üzere tarımın birçok alanında öncü olan <strong>kent</strong>imizde, 113 tür<br />
bitkisel ürün <strong>ve</strong> 13 tür hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>, birçok üründe <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> kalite<br />
açısından Türkiye ortalamasının<br />
üzerinde değerlere sahiptir. Ülkemiz<br />
toplam tarım üretiminin % 5’ini<br />
<strong>kent</strong>imiz karşılamaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> ekonomisinde ağırlık sanayi <strong>ve</strong><br />
hizmetler sektöründe olmasına<br />
rağmen tarım alanında da faaliyetler<br />
yoğun olarak yapılmaktadır. Kent<br />
nüfusunun % 15’i, aile olarak ifade<br />
edildiğinde ise 151 bin aile geçimini<br />
tarım sektöründen sağlamaktadır.<br />
Tarım sektörü daha çok <strong>kent</strong><br />
merkezinden uzak olan ilçelerde<br />
yoğun iken merkeze yakın ilçelerde<br />
hem sanayi hem tarım sektörleri<br />
yaygındır.<br />
67
Halihazırda <strong>kent</strong>imizin sahip olduğu 341.118 hektarlık tarım alanının % 41,3’ünü<br />
tarla alanları, % 28,2’sini zeytin alanları, % 12,1’ini sebze alanları, % 8,3’ünü mey<strong>ve</strong><br />
alanları <strong>ve</strong> % 3,6’sını bağ alanları oluşturmaktadır.<br />
Kentimizin toplam tarım alanın % 53’ü olan 179 bin 146 hektarlık alan<br />
sulanmaktadır. İlde sulama imkânının bulunması; bitkisel ürün çeşitliliğini de<br />
beraberinde getirmektedir.<br />
2010 yılı TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre; ülkemiz 80 milyar TL bitkisel üretim değerinin 3,4<br />
milyar TL’si, 46,9 milyar TL canlı hayvan değerinin 1,8 milyar TL’si, 38,1 milyar TL<br />
hayvansal ürünler değerinin ise 2 milyar TL’si <strong>kent</strong>imizce gerçekleştirilmektedir.<br />
Ege Bölgesinde, hayvan varlığı bakımından 2. sırada, süt <strong>ve</strong>rimliliği açısından ise 1.<br />
sırada yer alan <strong>kent</strong>imizde; 2011 yılında 433.029 büyükbaş hayvan, 577.221 küçükbaş<br />
hayvan kayıt altına alınmıştır.<br />
Buna göre <strong>İzmir</strong>, Türkiye’deki büyükbaş hayvan sayısının % 3,4, küçükbaş hayvan<br />
sayısının ise % 1,9’unu oluşturmaktadır. Sağmal hayvan varlığı açısından<br />
bakıldığında 225.135 koyun, 186.935 sığır <strong>ve</strong> 80.984 keçi bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’de,<br />
2010 itibariyle 24.861,3 ton kırmızı et, 159.098 ton beyaz et üretilmektedir.<br />
174 adet süt <strong>ve</strong> süt ürünleri işleyen tesis<br />
bulunan <strong>kent</strong>imiz, Türkiye süt üretiminin<br />
%8,5’unu karşılamaktadır. 2010 yılı<br />
<strong>ve</strong>rilerine göre <strong>kent</strong>imizde 581 bin ton<br />
inek sütü, 30 bin ton manda sütü <strong>ve</strong> 12,8<br />
bin ton keçi sütü üretilmiştir. Buna göre,<br />
Türkiye’de üretilen sığır sütünün %9’u,<br />
koyun sütünün %4’ü <strong>ve</strong> keçi sütünün<br />
%4’ü ilimizde üretilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>, su ürünleri açısından önemli bir<br />
potansiyele sahiptir. Son <strong>ve</strong>rilere göre<br />
ildeki toplam 51 adet balık çiftliğinden<br />
elde edilen 4.850 ton balık <strong>ve</strong> 2.021 ton<br />
orkinos ihraç edilmiştir.<br />
İhraç edilen avcılık balıkları, kabuklular <strong>ve</strong> yumuşakçalar da dahil edildiğinde<br />
<strong>kent</strong>imiz toplam su ürünleri ihracatının 125 milyon Dolara ulaştığı görülmektedir.<br />
2010 yılında 9.369 ton avcılık, 23.300 ton yetiştiricilik olmak üzere 32.669 ton su<br />
ürünleri üretimi yapılmış <strong>ve</strong> toplam 301,1 milyon TL üretim değeri elde edilmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong>; organik tarımın beşiği konumunda olup özellikle son yıllarda organik tarım<br />
konusunda gelişmeler kaydedilmiştir. İlk organik üretim çekirdeksiz kuru üzüm ile<br />
1980'li yılların ortalarında <strong>İzmir</strong>'de başlamıştır.<br />
68
Organik olarak üretilen 212 üründen 119 çeşidi <strong>İzmir</strong>'de üretilmektedir. Ege İhracatçı<br />
Birliklerinin <strong>ve</strong>rilerine göre, 15 milyon 880 bin TL’lik organik ürün ihracatının<br />
yaklaşık yüzde 80’ni organik tarımın baş<strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong> gerçekleştirmektedir.<br />
Yapılan değerlendirmelerden de anlaşıldığı üzere <strong>İzmir</strong>, tarım potansiyeli açısından<br />
oldukça şanslıdır. Çünkü coğrafi yapısı <strong>ve</strong> iklim özellikleri birçok bitki türünün<br />
yetişmesine uygun bir ortam sağlamaktadır.<br />
Ancak ülkemiz tarımının karşı karşıya olduğu sorunların etkileri şüphesiz <strong>kent</strong>imiz<br />
tarımına da etki etmektedir.<br />
Bu kapsamda, sektörün gelişimine yönelik olarak sözkonusu sorunlar <strong>ve</strong> bu<br />
sorunlara ilişkin görüş <strong>ve</strong> önerilerimiz aşağıda sıralanmaktadır.<br />
Ülkemizde araziler miras yoluyla her geçen gün küçülmekte, parsel sayıları gittikçe<br />
artmakta <strong>ve</strong> ekonomik parsel büyüklüğünün altında arazi bölünmesine neden<br />
olmaktadır. Bugün itibariyle parsel sayısı 20 milyona ulaşmış olup tarımsal<br />
<strong>ve</strong>rimliliğin önündeki en büyük engellerden biri tarım arazilerinin bölünmesidir.<br />
Tarımın daha <strong>ve</strong>rimli hale getirilmesi için tarım yapılan toprakların miras yoluyla<br />
bölünmesinin <strong>ve</strong> tarımsal işletmelerin çok parçalılığının önlenmesi amacıyla Türk<br />
Medeni Kanunu ile 5403 sayılı Toprak Koruma <strong>ve</strong> Arazi Kullanımı Kanununda<br />
değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmalar sonuçlandırılmalıdır.<br />
Havza bazında ürün deseni planlaması yapılmasına karar <strong>ve</strong>rilerek Türkiye 31<br />
havzaya bölünmüştür. Fakat henüz arazi kullanım planlamasının alt yapısı hazır<br />
değildir. Tarımsal üretime yön <strong>ve</strong>rilebilmesi <strong>ve</strong> kontrol edilebilmesi için toprak<br />
yapısını parseller düzeyinde yani detaylı olarak bilinebilmesine yönelik sözkonusu<br />
çalışmalar tamamlanmalıdır.<br />
Tarım sektörünün gelişimi açısından sektörün desteklenmesi son derece önem<br />
taşımaktadır. 5488 sayılı Tarım Kanununda tarımsal destekler için ayrılacak<br />
kaynağın gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamayacağı ifade edilmiştir. Bu<br />
kapsamda, girdi <strong>ve</strong> ürün desteklerine özel önem <strong>ve</strong>rilmeli; pamuk, süt vb. ürünlerin<br />
desteklenmesine devam edilmeli; desteklemelerde özellikle kaliteli üretimin teşviki<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik göz önünde bulundurulmalı; sözkonusu destekler arttırılmalı <strong>ve</strong><br />
ödemelerin zamanında yapılması sağlanmalıdır. Bununla birlikte, Kırsal Kalkınma<br />
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında tarıma dayalı ekonomik<br />
yatırımların desteklenmesi yönünde gerçekleştirilecek hibe yardımlarının<br />
sürdürülmesi, işlemlerin kolaylaştırılması, yardımın daha hızlı <strong>ve</strong> kolay <strong>ve</strong>rilmesi <strong>ve</strong><br />
yardımların kapsamının arttırılmasına yönelik çalışmalara da özel önem <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />
69
Tarımda yaşanan temel sorunlardan biri de girdi fiyatlarındaki yüksekliktir. Gübre,<br />
tohum, ilaç <strong>ve</strong> damızlık gibi önemli girdilerde dışa bağımlılığımız girdi fiyatlarının<br />
kontrolünü güçleştirmektedir. Bu durum rekabetin gittikçe arttığı günümüzde tarım<br />
sektöründe faaliyet gösteren firmaların rekabet şansını gittikçe azaltmaktadır.<br />
Uygulanmakta olan gübre, mazot <strong>ve</strong> yem bitkileri destekleri artırılmalı <strong>ve</strong> girdilerde<br />
uygulanan <strong>ve</strong>rgi (KDV, ÖTV) oranları düşürülmelidir.<br />
2012 yılı 9 aylık ihracat <strong>ve</strong>rilerine göre ülkemiz ihracatının%9,3’ünü oluşturan tarım,<br />
hayvancılık, balıkçılık <strong>ve</strong> gıda ürünleri ihracatımızı arttırabilmek için dış pazarın<br />
talep ettiği çeşit <strong>ve</strong> kalitede, katma değeri yüksek üretim yapılmasına yönelik<br />
çalışmalar yapılmalıdır.<br />
Üreticilere yönelik olarak üretim yöntemleri, zirai mücadele, teknoloji kullanımı ile<br />
ilaç <strong>ve</strong> gübrenin bilinçli kullanımı vb. konularda eğitim çalışmalarının<br />
yoğunlaştırılması sağlanmalıdır.<br />
Yakın gelecekte kaynakların gittikçe azalacağı düşünüldüğünde su tasarrufu<br />
sağlayan sulama tekniklerinin daha da önem kazanacağı anlaşılmaktadır. Suyun<br />
etkin <strong>ve</strong> akılcı kullanımına imkan <strong>ve</strong>ren damlama <strong>ve</strong> yağmurlama teknolojilerinin<br />
yaygınlaştırılması <strong>ve</strong> çiftçilerin bu konuda bilinçlendirilmesi için çalışmalar<br />
yürütülmelidir.<br />
Ülkemiz sahip olduğu ekolojik özellikler ile organik tarımsal üretim açısından<br />
önemli üstünlüklere sahiptir. Son 10 yıllık dönemde özellikle sağlıklı yaşam<br />
kaygısının ön plana çıkmasıyla organik ürünlere olan talep artmış <strong>ve</strong> sektör önemli<br />
gelişmeler kaydetmiştir. Organik tarım sektörünün gelişimine yönelik olarak<br />
özellikle üretim <strong>ve</strong> yurtiçi tüketimin arttırılması için çalışmalar yürütülmelidir.<br />
Ülkemizde bulunan yaklaşık 3 milyon tarımsal işletmeye ilişkin gü<strong>ve</strong>nilir bilgilerin<br />
elde edilmesi, geleceğe dönük istikrarlı <strong>ve</strong> sürdürülebilir tarım politikalarının<br />
oluşturulması açısından son derece önemlidir. Gü<strong>ve</strong>nilir tarımsal istatistiklerin<br />
oluşturulması; Gıda, Tarım <strong>ve</strong> Hayvancılık Bakanlığı ile TÜİK işbirliğinde kurulan<br />
Tarımsal İşletme Kayıt Sistemi ile tarım bilgi sisteminin kurulması <strong>ve</strong> mevcut<br />
sistemlerin bu yapı ile entegrasyonu devam etmekte olup sözkonusu çalışmalar<br />
sonuçlandırılmalıdır.<br />
AB müktesebatına uyum gerekleri de gözetilerek koruma-kontrol hizmetleri<br />
etkinleştirilmeli, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması <strong>ve</strong> pazar şartlarına uygun,<br />
kaliteli üretim yapılması yönündeki çalışmalar sürdürülmelidir. Bu kapsamda,<br />
Balıkçılık <strong>ve</strong> Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün kurulması, idari yapılanma<br />
bakımından önemli bir adımdır. Revize Su Ürünleri Kanunu henüz kabul edilmemiş<br />
olup devam etmekte olan mevzuat çalışmaları biran önce tamamlanmalıdır.<br />
70
Hayvansal proteinler sağlıklı beslenmede son derece önemli olup, ne yazık ki<br />
ülkemizde kişi başı et tüketimi gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşüktür.<br />
ABD’de kişi başı et tüketimi 124,8 kg. <strong>ve</strong> Avrupa Birliği’nde 74,3 kg.a ulaşırken<br />
ülkemizde sadece 19,3 kg.dır. Sağlıklı nesiller için kişi başına hayvansal protein<br />
tüketimini arttırmaya yönelik çalışmalar yürütülmelidir.<br />
Verimli tarım arazilerinin tarım dışı kullanımı engellenmeli <strong>ve</strong> AB standartlarında<br />
kayıt <strong>ve</strong> kadastro sistemine geçilmelidir.<br />
2012 yılı yatırım teşvikleri Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<br />
Teşvikler, genel, bölgesel, büyük ölçekli yatırımlar <strong>ve</strong> stratejik yatırımlar başlıkları<br />
altında <strong>ve</strong>rilmektedir. Sözkonusu yatırım teşvikleri ile <strong>İzmir</strong>’e yakın mesafede yer<br />
alan iller indirim <strong>ve</strong> kapasite avantajları ile tarımsal yatırımlar için cazip hale<br />
gelirken tarım <strong>kent</strong>i olan <strong>İzmir</strong>, birinci bölgede yer alması nedeniyle yatırım<br />
teşviklerinden yeteri kadar yararlanamamaktadır. Sözkonusu teşviklerden <strong>İzmir</strong>’in<br />
de yeterince yararlanabilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.<br />
Dünya’nın en kaliteli pamuklarının yetiştirildiği bölgemizde 2000’li yılların başında<br />
300 bin ton seviyelerinde olan pamuk üretimimiz 2009-2010 sezonunda 75 bin ton<br />
seviyelerine kadar gerilemiştir. Bir yandan da tüketimimize yetecek kadar üretim<br />
yapamadığımız için pamuk ithalatımız devam etmektedir. Bu nedenle, stratejik<br />
ürünümüz pamukta bir üretim stratejisi geliştirilmeli, üretim maliyetlerini düşürmek<br />
amacıyla girdiler üzerindeki <strong>ve</strong>rgi yükü düşürülmeli, desteklemeler en az enflasyon<br />
oranı kadar arttırılmalı, yerli pamuk kullanan sanayiciye destek <strong>ve</strong>rilmeli, lisanslı<br />
depoculuk sistemi desteklenmeli <strong>ve</strong> yaygınlaştırılmalıdır.<br />
Bölgemiz ile özdeşleşen zeytinyağının uluslararası pazarlarda bilinirliğinin<br />
arttırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmelidir. Ayrıca, son derece sağlıklı bir ürün<br />
olan zeytinyağının halkımız tarafından da tüketilmesi için etkin tanıtım<br />
kampanyaları düzenlenmelidir.<br />
Yıllık ortalama 250 bin ton üretim ile kuru mey<strong>ve</strong> ihracatında çok önemli bir yere<br />
sahip olan kuru üzüm, ülkemiz için stratejik bir üründür. Ülkemizin daha yüksek bir<br />
ihracat geliri elde edebilmesi için kuru üzümü işleyerek katma değerini arttırarak<br />
ihraç edilmesi için çalışmalar yapılmalı, ürün kalitesini yükseltecek, işletme<br />
altyapısını modernize edecek <strong>ve</strong> sektörde inovasyon yaratacak çalışmalar<br />
planlanmalıdır.<br />
24,5 milyon hektarlık tarım alanıyla Dünya’nın 7. büyük tarım coğrafyası<br />
konumunda olan ülkemizin sahip olduğu potansiyelini yeterince<br />
değerlendirebilmesi için tüm bu sorunların çözümüne yönelik çalışmaların yapılması<br />
önem arz etmektedir.<br />
71
Ülkemiz toplam tarım üretiminin % 5’ini üreten; bölgesinde bitkisel üretim<br />
değerinde 1., hayvansal üretim değerinde 3., tüm tarımsal üretim değeri açısından<br />
ise 2. sırada yer alan <strong>kent</strong>imiz tarımı <strong>ve</strong> tarıma dayalı sanayisinin geliştirilmesine<br />
yönelik projeler i<strong>ve</strong>dilikle hayata geçirilmelidir.<br />
2.2. Sanayi<br />
2011 yılında % 8,5 olarak gerçekleşen büyümeyi, % 8,9 oranında artan sanayi üretimi<br />
tetiklerken yıllık 77 milyar dolar <strong>ve</strong> GSMH’nın % 10’una ulaşan cari açığın<br />
finansmanının giderek zorlaşması ekonomide frene basılmasına neden olmuştur.<br />
Cari açık 2012’nin ilk 9 ayında 39,3 milyar dolara gerilese de, Ekonomi Yönetimi<br />
tedbiri elden bırakmak istemiyor.<br />
Alınan kararların da etkisiyle yılın ilk altı ayında % 3,1’e gerileyen büyüme hızının<br />
yıllık yüzde 3’lerde gerçekleşmesi <strong>ve</strong> yıllık % 4 olarak belirlenen hedefin de altında<br />
kalması beklenmektedir. Bu durum, ekonomik büyümeyle güçlü bir bağı olan <strong>ve</strong> en<br />
büyük katkıyı yapan sanayi üretiminin yavaşlaması anlamına gelmektedir. 2013-2015<br />
Orta Vadeli Program da bu öngörüleri teyit etmekte <strong>ve</strong> sadece bu yıl değil 2013, 2014<br />
<strong>ve</strong> 2015 yıllarında da % 4-5 aralığını aşmayacak kontrollü <strong>ve</strong> düşük büyümeyi<br />
öngörmektedir.<br />
ABD <strong>ve</strong> Avrupa ekonomileri kaynaklı belirsizliklerin yanı sıra siyasette de<br />
belirsizliklerin arttığı bir ortama girilmesi sanayi üretimini de olumsuz<br />
etkilemektedir. Bunun en temel göstergelerinden birini, İSO Sanayi Gelişim Endeksi<br />
oluşturmaktadır. Üretim, iç satış, ihracat <strong>ve</strong> istihdam endeksleri toplamının aritmetik<br />
ortalaması alınarak hesaplanan endeks Mart 2011’de 131,8 ile yılın en yüksek<br />
değerine ulaştıktan sonra izleyen aylarda inişli çıkışı bir eğilim sergilemiş, 2011 yılını<br />
90 değeri ile 100 endeks değerinin altında kapatmıştır.<br />
2012 yılının ilk iki ayında da gerilemeye devam eden endeks, Mart 2012’de önemli<br />
bir sıçrayışla 121,8’e yükselmiş, Nisan 2012’deki düşüşün ardından Mayıs 2012’de<br />
tekrar 120,9’a çıkmıştır. Takip eden aylarda düşüş eğilimi gösteren endeks, Ağustos<br />
2012 ayında bir önceki aya göre 7,6 puan azalarak 80,9’a kadar gerilemiştir.<br />
Sanayi üretiminde Avrupa ekonomilerinde sıfıra yaklaşan büyüme <strong>ve</strong> iç talepte dibe<br />
vuran satın alım gücü 2012 üretim değerlerini de düşürmüştür. Aylık sanayi üretim<br />
endeksi sonuçlarına göre, Ağustos 2012 ayında bir önceki yılın aynı ayına göre<br />
sanayi üretimi % 1,5, imalat sanayi üretimi % 2,6 oranında azalış göstermiştir.<br />
Sanayi üretimi Ocak’ta yüzde 1,5, Şubat’ta yüzde 4,4, Mart’ta yüzde 2,6, Nisan’da<br />
yüzde 1,5, Mayıs’ta yüzde 5,9, Haziran’da yüzde 2,7, Temmuz’da yüzde 3,4 artış<br />
gösterdikten sonra Ağustos ayında yüzde 1,5 azalış göstermiştir.<br />
72
Ağustos ayındaki olumsuz göstergeye rağmen Ocak-Ağustos 2012 döneminde ise<br />
sanayi üretimi % 2,6, imalat sanayi üretimi % 1,9 oranında artış göstermiştir.<br />
Bu oranlar, geçen yıl aynı dönemdeki artış oranlarının oldukça altında<br />
seyretmektedir. Özellikle 30 ay aradan sonra Ağustos 2012’de yaşanan düşüş,<br />
ekonomideki iniş eğilimini işaret etmesi açısından oldukça önemlidir.<br />
Geçen yılın ilk altı ayında yüzde 11 <strong>büyüyen</strong> sanayi üretimi, Temmuz <strong>ve</strong> Ağustos<br />
aylarında hız keserek sırasıyla % 6,9 <strong>ve</strong> % 3,7’lik performans göstermiştir. Bu yılın ilk<br />
altı ayında, sanayi üretiminin, bir önceki yıla göre sadece % 3,1 oranında artış<br />
göstermesi üretimdeki yavaşlamayı daha net olarak göstermektedir.<br />
Bunda iç <strong>ve</strong> dış faktörler önemli rol oynamıştır. Gerek iç talepte <strong>ve</strong> gerekse dış<br />
talepte düşüşler yaşanmaktadır. Talep daralması, yılbaşından bugüne % 10’u<br />
bulmuştur.<br />
Bu yıl ilk 6 ayda hane halkı tüketim harcamaları % 0,2 oranında gerilemiştir.<br />
Devletin tüketim harcamalarında % 4,9 (büyümenin üzerinde) artış vardır. Bunun<br />
başlıca nedeni, yılın ilk yarısında maaş <strong>ve</strong> ücret harcamaları ile mal <strong>ve</strong> hizmet alım<br />
harcamalarının artması olmuştur.<br />
Aynı dönemde toplam yatırım harcamalarında da belirgin bir düşüş gözlenmiştir.<br />
2011 yılında üçer aylık dönemlerde % 35,7 <strong>ve</strong> % 29 olan toplam yatırım harcamaları<br />
bu yılın ilk yarısında yüzde 3,2’ye gerilemiştir.<br />
Özel sektör yatırımlarındaki gerileme % 3,5’lik orana ulaşırken makine <strong>ve</strong> teçhizat<br />
yatırımlarındaki gerileme % 5,9 gibi daha yüksek oranlı düşüş göstermiştir.<br />
İç <strong>ve</strong> dış talep artışının üretimden yatırıma kadar sanayi cephesinde bir tedirginlik<br />
yarattığı görülmektedir. Talep artışı, küresel ekonominin düzelmesine <strong>ve</strong><br />
komşularımızla ilişkilerin durumuna bağlıdır. Üstelik Avrupa'da büyüme oranları<br />
genelde sıfıra yakın seyrederken 27 ülkenin üye olduğu Euro bölgesi ekonomileri,<br />
2012 yılı ikinci çeyreğinde % 0,2 oranında küçülmüş bulunmaktadır. Kamu<br />
borçluluğu yüksek ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede sıkı maliye politikaları<br />
uygulanmaktadır.<br />
Türkiye ekonomisinde durum Avrupa'ya oranla daha iyi olsa da, kısa dönemde iç<br />
talebin canlanmaması iç talebe yönelik sıkıntıları daha da arttıracaktır. İhracat miktar<br />
olarak artarken, birim değer olarak azalmakta; sanayinin karlılık oranları<br />
düşmektedir. İhracatçı sanayici pazarlarını korumak <strong>ve</strong> üretimini sürdürmek adına<br />
karından fedakârlık yapmak zorunda kalmaktadır. Bu durumun kaynak yaratmakta<br />
zaten çok zorlanan sanayimizi daha da zora sokacağı tahmin edilebilmektedir.<br />
73
Çözüm olarak sanayimizin kaynak yaratma kapasitesini artıracak yapısal adımlar<br />
atılmalıdır. Kurumsallaşmanın, halka arzın teşviki bu adımlar arasında önemli bir<br />
yer tutmaktadır. Halka arzın getireceği kaynak, özellikle orta <strong>ve</strong> uzun vadede<br />
KOBİ'lerimize nefes alma, genişleme imkânı sağlayacaktır.<br />
Ülke olarak tasarrufları, en etkin, en <strong>ve</strong>rimli şekilde kaynak olarak sanayimize<br />
aktarmayı başaramadığımız takdirde, ila<strong>ve</strong> yatırım, katma değer, ila<strong>ve</strong> istihdam<br />
yaratmak daha güç hale gelecektir. Uygun koşullarda <strong>ve</strong> uzun vadeli finansman<br />
imkânına sahip bir sanayi, daha zengin bir Türkiye'nin yolunu açacaktır.<br />
Firmaların iç <strong>ve</strong> dış pazarlardaki rekabet ortamına ayak uydurabilmeleri için;<br />
Sanayimizin en temel sorunlarından biri vasıflı iş gücü teminidir. Eğitim <strong>ve</strong><br />
istihdam köprüsü vasıfsız işçiliğin mesleki eğitime yönlendirilmesi<br />
gerektiğine işaret etmektedir.<br />
Ar-Ge’ye dayalı katma değeri yüksek ürün üretimi teşvik edilmelidir.<br />
Sektörel bazda özgün tasarım ile firmaların marka ürünlere yönelmesi<br />
sağlanmalıdır.<br />
Maliyetleri azaltmak, <strong>ve</strong>rimliliği, ürün kalitesini artırmak sanayinin rekabet<br />
gücü açısından olmazsa olmazları oluşturmaktadır. Rekabette üstünlüğe<br />
giden yol, bilgi <strong>ve</strong> özel beceriye, Ar-Ge, teknoloji <strong>ve</strong> inovasyona dayanan,<br />
daha yüksek katma değerli bir üretim <strong>ve</strong> ihracat yapısına gitmekten<br />
geçmektedir.<br />
Dış girdi bağımlılığı yüksek olan sektörlerde geri dönüşüm sağlayacak<br />
yatırımlara önem <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />
Küçük <strong>ve</strong> Orta Ölçekli İşletmelerin bilgi <strong>ve</strong> iletişim teknolojik altyapılarının<br />
geliştirilmesi teşvik edilmelidir.<br />
İrili-ufaklı sanayi işletmelerinin finansman sıkıntılarını çözümleyecek<br />
stratejiler geliştirilmelidir.<br />
<strong>İzmir</strong>, İstanbul’un ardından ülkemizin ikincil önemli sanayi merkezidir. İç <strong>ve</strong> dış<br />
pazarlarla yoğun ticari bağlantıları, tarihsel <strong>ve</strong> entelektüel birikimi, deniz <strong>ve</strong><br />
havayolu bağlantıları, ilimizde sanayinin gelişimi için müteşebbislere önemli<br />
avantajlar sağlamaktadır.<br />
Ülke çapında faaliyet gösteren 500 büyük sanayi kuruluşu içinde ciro, katma değer,<br />
ihracat <strong>ve</strong> istihdam değerlerinde bölgemiz firmalarının aldığı pay yüzde 15-20<br />
aralığında seyretmektedir.<br />
2010 yılında 64, 2011 yılında 62 Egeli firmanın ilk 500 büyük firma arasına girdiği<br />
sıralamada, Ege’nin en büyüğü listeye 12. sıradan giren PETKİM olurken onu bakır<br />
<strong>ve</strong> demir çelik firmaları izlemiştir.<br />
İlk 100 içinde <strong>İzmir</strong>li 17 firmanın yer aldığı değerlendirmede, 2011 yılında bu<br />
firmaların yaptığı toplam ihracat bir önceki yılın % 30 üzerine çıkmıştır.<br />
74
<strong>İzmir</strong>’de faaliyet gösteren 100 büyük firmanın üretimden satışları % 22, ciroları % 24,<br />
kar payları % 17, Ar-Ge giderleri % 17, istihdamları % 7, borçları % 14, zararları % 62,<br />
ihracatları % 31, ithalatları ise % 34 oranında artmıştır.<br />
İlk 10'da yer alan firmalar, 100 büyük firmanın üretimden satışlarının % 61'ini,<br />
istihdamın ise % 39'unu karşıladığı görülmektedir.<br />
Son 2 yılda satışlarda yaşanan düşüş eğiliminin, 2011 yılı ile birlikte yerini artışa<br />
bıraktığı, 2011 yılında güçlü toparlanma sinyallerinin <strong>ve</strong>rildiği, bunun da üretimden<br />
satışlar <strong>ve</strong> ciroya olumlu yansıdığı görülmektedir.<br />
“İlk 100 <strong>İzmir</strong>li Firma” değerlendirmesinde Türkiye genelinde olduğu gibi ithalatçı<br />
yapının <strong>İzmir</strong>li firmalarda da korunduğu dikkati çeken diğer nokta olmuştur.<br />
<strong>İzmir</strong>li firmalar her 100 dolarlık üretim için 65 dolarlık mal ithal etmektedir.<br />
Dikkat çeken diğer nokta ise firmaların Ar-Ge yatırımlarına önem <strong>ve</strong>rmeleri <strong>ve</strong> Ar-<br />
Ge yatırımlarının bir önceki yıla göre yüzde 17 oranında artmasıdır.<br />
Ar-Ge yatırım harcamalarındaki artış, kaliteli <strong>ve</strong> nitelikli üretime doğru geçişin<br />
göstergelerinden biri olmaktadır.<br />
Bu tablo, <strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> Ege menşeli firmaların küresel ekonomiye eklemlenmesi <strong>ve</strong><br />
uluslar arası rekabete hazırlıklı olmaları anlamında önemli aşamalar kaydettiğini<br />
göstermektedir.<br />
2.3. <strong>Ticaret</strong><br />
2.3.1. Dış <strong>Ticaret</strong><br />
Türkiye’nin Ocak-Eylül 2012 dönemindeki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre<br />
% 13,7 artarak, 113 milyar 23 milyon dolara ulaşırken, ithalatı geçen yılın aynı<br />
dönemine göre % 2,9 düşerek 176 milyar 500 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />
İl Merkezinde kayıtlı firmaların ihracat rakamlarına göre <strong>İzmir</strong> ihracat rakamı Ocak-<br />
Eylül 2012 döneminde 6 milyar 439 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam<br />
2011 yılının aynı döneminde 5 milyar 974 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de Ocak-Eylül 2012 döneminde ihracatçı firma sayısı 3.943’e ulaşmıştır. Bu<br />
rakam 2011 yılının aynı döneminde 3.770’dir.<br />
İlimizden, Ocak-Eylül 2012 döneminde gerçekleştirilen ihracat rakamlarına göre ilk<br />
10 fasıl sıralaması aşağıdaki gibi şekillenmiştir.<br />
75
Tablo 15: <strong>İzmir</strong>'in İhracatında Başlıca Ürünler (Ocak-Eylül 2012)<br />
Fasıl Adı<br />
İhracat (Dolar)<br />
1 Demir <strong>ve</strong> çelik 590.123.793<br />
2 Örme giyim eşyası <strong>ve</strong> aksesuarı 515.688.785<br />
3 Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar <strong>ve</strong> aletler, 475.233.210<br />
nükleer reaktörler; bunların aksam <strong>ve</strong> parçaları<br />
4 Plastikler <strong>ve</strong> mamulleri 456.009.518<br />
5 Mineral yakıtlar, mineral yağlar <strong>ve</strong> bunların 438.458.768<br />
damıtılmasından elde edilen ürünler; bitümenli<br />
maddeler; mineral mumlar<br />
6 Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, 420.345.248<br />
motosikletler <strong>ve</strong> diğer kara taşıtları; bunların aksam,<br />
parça, aksesuarı<br />
7 Tütün <strong>ve</strong> tütün yerine geçen işlenmiş maddeler 400.109.206<br />
8 Yenilen mey<strong>ve</strong>ler <strong>ve</strong> yenilen sert kabuklu mey<strong>ve</strong>ler; 379.054.583<br />
turunçgillerin <strong>ve</strong> kavunların <strong>ve</strong> karpuzların kabukları<br />
9 Örülmemiş giyim eşyası <strong>ve</strong> aksesuarı 307.841.103<br />
10 Organik kimyasal ürünler 299.337.499<br />
Kaynak: TÜİK, 2012.<br />
<strong>İzmir</strong>, 2012 yılı Ocak-Eylül döneminde en fazla ihracat yapılan iller sıralamasında<br />
İstanbul, Kocaeli <strong>ve</strong> Bursa’dan sonra dördüncü sırada yer almıştır. <strong>İzmir</strong>’den 2012<br />
yılı Ocak-Eylül döneminde ihracat yapılan ilk 10 ülke sıralaması aşağıdaki gibi<br />
şekillenmiştir:<br />
Tablo 16: <strong>İzmir</strong>’in İhracatında Başlıca Ülkeler (Ocak-Eylül 2012)<br />
Ülke adı<br />
İhracat (Dolar)<br />
1. Almanya 686.517.479<br />
2. İngiltere 403.905.695<br />
3. A.B.D. 345.029.179<br />
4. İspanya 296.376.044<br />
5. Hollanda 296.044.467<br />
6. İtalya 287.371.642<br />
7. Fransa 250.061.873<br />
8. Suudi Arabistan 227.755.215<br />
9. Güney Kore 204.237.341<br />
10. Rusya Federasyonu 178.251.236<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012.<br />
76
İl Merkezinde kayıtlı firmaların ithalat rakamlarına göre Ocak-Eylül 2012 döneminde<br />
<strong>İzmir</strong>’de gerçekleşen ithalat ise 7 milyar 955 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />
Geçtiğimiz yılın aynı döneminde <strong>İzmir</strong>’de gerçekleştirilen ithalat ise 8 milyar 19<br />
milyon dolardı. <strong>İzmir</strong>’de Ocak- Eylül 2012 döneminde ithalatçı firma sayısı 4326 iken,<br />
bu rakam 2011 yılının aynı döneminde 4.384 şeklindeydi.<br />
İlimizde, Ocak-Eylül 2012 döneminde gerçekleştirilen ithalat rakamlarına göre ilk 10<br />
fasıl sıralaması aşağıdaki şu şekilde oluşmuştur:<br />
Tablo 17: <strong>İzmir</strong>'in İthalatında Başlıca Ürünler (Ocak-Eylül 2012)<br />
Fasıl Adı<br />
1 Mineral yakıtlar, mineral yağlar <strong>ve</strong> bunların<br />
damıtılmasından elde edilen ürünler; bitümenli<br />
maddeler; mineral mumlar<br />
İthalat (Dolar)<br />
1.267.924.361<br />
2 Demir <strong>ve</strong> çelik 789.480.830<br />
3 Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler<br />
<strong>ve</strong> diğer kara taşıtları; bunların aksam, parça, aksesuarı<br />
4 Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar <strong>ve</strong> aletler, nükleer<br />
reaktörler; bunların aksam <strong>ve</strong> parçaları<br />
679.403.453<br />
597.712.331<br />
5 Plastikler <strong>ve</strong> mamulleri 586.619.520<br />
6 Organik kimyasal ürünler 362.739.771<br />
7 Elektrikli makina <strong>ve</strong> cihazlar, ses kaydetme-<strong>ve</strong>rme,<br />
televizyon görüntü-ses kaydetme-<strong>ve</strong>rme cihazları; aksamparça-aksesuarı<br />
310.208.914<br />
8 Kağıt <strong>ve</strong> karton; kağıt hamurundan, kağıttan <strong>ve</strong>ya<br />
kartondan eşya<br />
269.550.887<br />
9 Tütün <strong>ve</strong> tütün yerine geçen işlenmiş maddeler 257.215.448<br />
10 Hayvansal <strong>ve</strong> bitkisel katı <strong>ve</strong> sıvı yağlar; yemeklik katı<br />
yağlar; hayvansal <strong>ve</strong> bitkisel mumlar<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012.<br />
251.631.217<br />
2012 yılı Ocak-Eylül döneminde en fazla ithalat yapan iller sıralamasında İstanbul <strong>ve</strong><br />
Kocaeli’den sonra <strong>İzmir</strong> üçüncü sırada yer almaktadır. <strong>İzmir</strong>’de 2012 yılı Ocak-Eylül<br />
döneminde ithalat yapılan ilk 10 ülke sıralaması aşağıdaki gibi şekillenmiştir:<br />
77
Tablo 18: <strong>İzmir</strong>’in İthalatında Başlıca Ülkeler (Ocak-Eylül 2012)<br />
Ülke Adı<br />
İthalat (Dolar)<br />
1 Rusya Federasyonu 907.317.252<br />
2 Almanya 806.382.258<br />
3 Çin 673.593.815<br />
4 A.B.D. 421.232.992<br />
5 İtalya 413.459.397<br />
6 İspanya 285.484.137<br />
7 Fransa 235.285.848<br />
8 Bulgaristan 224.532.490<br />
9 Hollanda 215.133.975<br />
10 Güney Kore 186.753.646<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />
Türkiye ihracat artışının ilimiz ihracatına yansımadığı <strong>ve</strong> ülkemiz ihracatında<br />
ilimizin payının yıllar itibariyle azaldığı görülmektedir. Bunda kayıtları Ege dışında<br />
tutulan bazı sektörlerin oluşu da etkili olmaktadır. Bu kapsamda özellikle kimya<br />
sektöründe Ege Bölgesi’nde tesisleri bulunan, üretim <strong>ve</strong> ihracat yapan birçok<br />
firmanın ihracat kayıtlarının İstanbul, Bursa, Ankara <strong>ve</strong> değişik illerde kurulu<br />
ihracatçı birliklerinde tutulması Ege Bölgesinin önemli sorunlarından birisi olup<br />
sorunun çözülmesi amacıyla girişimler yürütülmektedir.<br />
Ege Kimyevi Maddeler İhracatçı Birlikleri’nin kurulması hem dış ticaret<br />
rakamlarımıza olumlu yansımada bulunacak hem de bölgedeki firmalarımıza<br />
yerinde destek <strong>ve</strong>rebilecektir.<br />
<strong>İzmir</strong> ihracatının arttırılmasına yönelik Odamız girişimleri sürmektedir. Yurtdışı<br />
kurumlarla yürüttüğümüz işbirlikleri yanında dış ticarete yönelik eğitim, bilgi <strong>ve</strong><br />
danışmanlık hizmetleri <strong>ve</strong>rilerek yeni ihracatçılar kazanılmasına çalışılmaktadır.<br />
Odamız KOSGEB ile yürüttüğü işbirliği ile üyelerimizin yurt dışı gezilerine<br />
katılımını arttırmak üzere çalışmakta, üyelerimizin bu konuda sağlanan devlet<br />
desteğinden faydalanmaları için gayret göstermektedir.<br />
2.3.2. İç <strong>Ticaret</strong><br />
2012 yılı ikinci çeyrek döneminde Türkiye ekonomisinde büyüme yavaşlamış <strong>ve</strong><br />
beklentilerin de altında kalmıştır. Geçen yılın aynı dönemine göre ilk üç ayda<br />
büyüme 3,3'e, ikinci üç ayda yüzde 2,9'a gerilemiştir.<br />
ABD <strong>ve</strong> Avrupa ekonomilerindeki daralmanın yanı sıra iç tüketimin gerilemesine<br />
bağlı olarak düşen iç talebin hissedildiği alanlardan birini de ticaret sektörü<br />
oluşturmaktadır.<br />
78
Yılın ilk beş ayında karşılıksız çeklerin yüzde 56,4, protestolu senetlerin de yüzde<br />
13,5 artış gösterdiği bir ortamda toptan <strong>ve</strong> perakende ticarette yavaşlama da<br />
belirginleşmiştir.<br />
Geçtiğimiz yıl ilk çeyrekte yüzde 14,9, ikinci çeyrekte yüzde 9,1 artış gösteren ticaret<br />
sektörü büyüme oranı yılın ilk yarısında dibe vurarak 2012 ilk çeyrekte yüzde 0,7,<br />
ikinci çeyrekte ise yüzde 1,2 olarak gerçekleşmiştir.<br />
Bu sonuçta ticari performansı birebir etkileyen tüketim harcamalarının tabana inmesi<br />
önemli rol oynamıştır.<br />
Hanehalkı tüketim harcamaları geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 11,9, ikinci çeyrekte<br />
yüzde 8,2 artarken 2012 ilk çeyrekte bu artış yüzde 0,2 gibi son derece düşük bir<br />
değere inmiş, ikinci çeyrekte ise yüzde -0,5’lik negatif değere düşmüştür.<br />
Ekonomideki yavaşlama <strong>ve</strong> sıkı para politikasının tüketim harcamaları üzerindeki<br />
sınırlayıcı etkisi ikinci çeyrek sonrasında daha fazla artmıştır.<br />
Tüketici gü<strong>ve</strong>n endeksi ile harcama eğilimleri de yılın ikinci çeyrek döneminde<br />
hissedilir şekilde geriledikten sonra üçüncü çeyrek dönemi ilk ayında sınırlı bir artış<br />
göstermiştir.<br />
Tüketicilerin satın alma eğilimlerinde ikinci çeyrek döneminde yaşanan düşüş,<br />
tüketim harcamalarının fiilen gerilemesine yol açmıştır.<br />
2012 Eylül ayında genel endeks rakamı tüketici gü<strong>ve</strong>ninin bir önceki aya göre 2,3<br />
puanlık düşüş göstererek “88,8” değeri ile kötümser kategorisinde yer almaya<br />
devam ettiğini işaret etmektedir. Tüketicideki talep noksanlığı ticaret kesiminde arz<br />
daralmasını da beraberinde getirmiştir.<br />
<strong>Ticaret</strong>-Hizmet sektörü ciro endeksi; 2012 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın<br />
aynı çeyrek dönemine göre yüzde 3,7 oranında artmasına rağmen maliyet artışlarının<br />
fazla olması karlılığı düşürmüştür.<br />
2012 yılı ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı çeyrek dönemine göre ticaret <strong>ve</strong> hizmet<br />
sektörü ciro endeksinde, iktisadi faaliyet kolları itibariyle toptan <strong>ve</strong> perakende<br />
ticaret, motorlu kara taşıtlarının <strong>ve</strong> motosikletlerin onarımında yüzde 2,6, bilimsel <strong>ve</strong><br />
teknik faaliyetlerde yüzde 2,0 oranlarında artış; bilgi <strong>ve</strong> iletişim faaliyetlerinde ise<br />
yüzde 1,8 oranında azalış olmuştur.<br />
Özellikle mesleki, bilimsel <strong>ve</strong> teknik faaliyetlerde 2012 yılı birinci çeyrek<br />
dönemindeki yıllık artış oranının yüzde 34,3’ten, 2012 yılının ikinci çeyrek<br />
döneminde yüzde 2,0’a kadar ciddi orandaki gerilemesi dikkat çekmektedir.<br />
79
İstihdam endeksinde ise artış görülmektedir. <strong>Ticaret</strong>-hizmet sektörü istihdam<br />
endeksi 2012 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın aynı çeyrek dönemine göre<br />
yüzde 5,1 oranında, bir önceki çeyrek döneme göre yüzde 3,8 oranında artış<br />
göstermiştir.<br />
<strong>Ticaret</strong>-Hizmet sektörü istihdam endeksinin, 2012 yılının ikinci çeyrek döneminde,<br />
2011 yılının aynı çeyrek dönemine göre iktisadi faaliyet kolları itibariyle; toptan <strong>ve</strong><br />
perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının <strong>ve</strong> motosikletlerin onarımında yüzde 7,6,<br />
ulaştırma <strong>ve</strong> depolamada yüzde 6,5, konaklama <strong>ve</strong> yiyecek hizmeti faaliyetlerinde<br />
yüzde 9,6 artış; bilgi <strong>ve</strong> iletişim faaliyetlerinde yüzde 1,8, mesleki bilimsel <strong>ve</strong> teknik<br />
faaliyetlerde yüzde 5,0, idari <strong>ve</strong> destek hizmet faaliyetlerinde yüzde 13,2 oranlarında<br />
azalış olmuştur.<br />
<strong>Ticaret</strong>in barometresi niteliğindeki önemli göstergelerdeki olumsuzluk, sektördeki<br />
faaliyetlerde de frene basılmasına neden olmaktadır.<br />
Perakende ticaret sektöründe ağırlıklı ticareti, organize perakende kuruluş<br />
faaliyetleri oluşturmaktadır. 2011 itibariyle 14 bin 705 hiper <strong>ve</strong> süpermarket ile Türk<br />
perakende pazarı, Avrupa’da yedinci, dünyada onuncu sırada yer almaktadır.<br />
2011′de 302 milyar dolar olan perakende sektörü büyüklüğünün 2015′de 421 milyar<br />
dolara ulaşması öngörülmektedir. Halen 600 bin kişinin çalıştığı sektörde 2012 yılının<br />
tamamında 75 bin kişilik istihdam artışı olması beklenmektedir.<br />
Organize perakende sektörü istihdamında 2012’nin ilk 6 ayında yüzde 4, yıllık bazda<br />
ise yüzde 8 artış sağlanmıştır. Alış<strong>ve</strong>riş merkezi sayısının artmaya devam etmesi<br />
istihdamı tetikleyen en önemli faktör olarak öne çıkmaktadır. Ancak gençlerin<br />
perakendeyi meslek olarak görmemesi, istihdamda başlıca sorun olmaya devam<br />
etmektedir.<br />
Önemli ticari aktivite merkezi konumundaki Alış<strong>ve</strong>riş Merkezi(AVM) yatırımlarının<br />
hız kestiği, 2012 ilk çeyrek döneminde 5, ikinci çeyrek döneminde 6 AVM açıldıktan<br />
sonra üçüncü çeyrek dönemde sadece 1 yeni AVM açılması yatırımların yavaşladığı<br />
<strong>ve</strong> adeta bekle-gör dönemine geçildiğini göstermektedir.<br />
Türkiye’de faaliyet gösteren 313 AVM bulunmakta olup, markaların <strong>ve</strong> yeni açılacak<br />
AVM’lerin 2015 sonuna kadar 450’yi bulması beklenmektedir. Aynı dönemde<br />
perakende istihdamında ise 900 bin kişiye ulaşılacağı tahmin edilmektedir.<br />
Sektörde faaliyetlerin daralması, yeni açılan-kapanan şirket istatistiklerine de<br />
olumsuz yansımaktadır. 2012 Eylül ayında kurulan şirket sayısında bir önceki aya<br />
göre yüzde 12,53 artış olurken yılın ilk dokuz ayında kurulan şirket sayısı 2011<br />
yılının aynı dönemine göre yüzde 28,4 oranında azalış olmuştur. Aynı dönemde<br />
kapanan şirket sayısında da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,75 artış olmuştur.<br />
80
2012 yılı Eylül ayında, 2011 yılı Eylül ayına göre kurulan şirket sayısında yüzde 27,5<br />
<strong>ve</strong> kurulan kooperatif sayısında yüzde 2'lik azalış olurken gerçek kişi ticari işletme<br />
sayısında yüzde 25,8’lik artış gerçekleşmiştir.<br />
2012 yılı Eylül ayında kapanan şirket sayısı, 2011 yılının aynı ayına göre yüzde 7,8 <strong>ve</strong><br />
kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 1 artarken, kapanan kooperatif sayısı<br />
yüzde 27,4 azalmıştır.<br />
2012 yılının ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı<br />
yüzde 28,4 <strong>ve</strong> kooperatif sayısı yüzde 16,6 oranında azalırken, gerçek kişi ticari<br />
işletmesi sayısı yüzde 13,9 artmıştır.<br />
Aynı dönem içinde kapanan şirket sayısı yüzde 1,3 <strong>ve</strong> kooperatif sayısı yüzde 2,6<br />
artarken, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 29,2 azalmıştır.<br />
Tablo 19: Kurulan <strong>ve</strong> Kapanan Firmaların Genel Görünümü<br />
ŞİRKET<br />
EYLÜL<br />
2012<br />
AĞUSTOS<br />
2012<br />
Bir Önceki<br />
Aya Göre<br />
Değişim<br />
(%)<br />
81<br />
EYLÜL<br />
2011<br />
Bir Önceki<br />
Yılın Aynı<br />
Ayına<br />
Göre<br />
Değişim<br />
(%)<br />
OCAK- EYLÜL<br />
(9 AYLIK)<br />
2011 2012 Değişim<br />
(%)<br />
Kurulan Şirket 2.632 2.339 12,53 3.630 -27,49 41.129 29.452 -28,39<br />
Kooperatif 48 54 -11,11 49 -2,04 830 692 -16,63<br />
Ger.Kişi 5.025 4.753 5,72 3.994 25,81 46.103 52.528 13,94<br />
Tic.İşl.<br />
Tasfiye Şirket 401 1.112 -63,94 1.370 -70,73 15.879 15.089 -4,98<br />
Kooperatif 33 171 -80,70 135 -75,56 2.319 2.038 -12,12<br />
Kapanan Şirket 834 905 -7,85 774 7,75 9.685 9.813 1,32<br />
Kooperatif 98 129 -24,03 135 -27,41 1.351 1.386 2,59<br />
Ger.Kişi<br />
Tic.İşl.<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />
1.839 1.678 9,59 1.821 0,99 33.838 23.966 -29,17<br />
2012 Eylül ayında Artvin, Bitlis, Kars, Bayburt, Bartın, Ardahan, Karabük <strong>ve</strong> Kilis<br />
illerinde şirket kuruluşu gerçekleşmemiştir.<br />
2012 yılı Eylül ayında kurulan toplam 2.680 şirket <strong>ve</strong> kooperatifin; yüzde 84,85’i<br />
limited şirket, yüzde 13,28’i anonim şirket, yüzde 1,79’u ise kooperatiftir.<br />
Şirket <strong>ve</strong> kooperatiflerin yüzde 42,05’i İstanbul, yüzde 12,20’si Ankara, yüzde 5,60’ı<br />
<strong>İzmir</strong>’de kurulmuştur.<br />
2012 Eylül ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı bir önceki aya göre<br />
yüzde 28,2 oranında azalmıştır.<br />
2012 yılı ilk dokuz ayında toplam 30.144 şirket <strong>ve</strong> kooperatif kurulmuştur. Bu<br />
dönemde kurulan toplam 26.893 limited şirket, toplam sermayenin yüzde 61,7’sini,<br />
2.502 anonim şirket ise yüzde 38,3’ünü oluşturmaktadır.
Eylül ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, Ağustos ayına göre yüzde<br />
28,2 oranında azalmıştır.<br />
2012 yılı ilk dokuz ayında; kurulan yabancı ortak sermayeli şirket sayısı 2.872’dir. Bu<br />
şirketlerin 651’i İran, 252’si Alman, 126’şar adet şirket de Rus <strong>ve</strong> Azerbaycan<br />
ortaklıdır.<br />
Kurulan 2.872 yabancı ortak sermayeli şirketin 335’si anonim, 2.537’si limited<br />
şirkettir. Bu şirketlerin 1.109’u ticaret, 411’i imalat <strong>ve</strong> 292’si inşaat sektöründe<br />
kurulmuştur.<br />
Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 76,3’ünü<br />
yabancı sermayeli ortak payı oluşturmaktadır.<br />
Ülkemizdeki ticari faaliyetlerinin yüzde 7-8’inin gerçekleştirildiği <strong>İzmir</strong>’de ticari<br />
işletmeler ekonomik büyümede frene basılması nedeniyle ticari aktivite<br />
hareketliliğinde ihtiyatlı olmayı tercih etmektedirler.<br />
Bu tablo, bu yıl <strong>ve</strong> geçen yılki açılan-kapanan-tasfiye olan firma istatistiklerine de<br />
yansımaktadır.<br />
2012 ilk 9 aylık (Ocak-Eylül) döneminde <strong>İzmir</strong>’de;<br />
‣ 1.685 şirket, 32 kooperatif <strong>ve</strong> 2.151 ticari işletme olmak üzere toplam 3.868<br />
firma kurulmuştur.<br />
‣ Aynı dönemde tasfiye olan şirket sayısı 990, kooperatif 113 olup toplamı 1.103<br />
olmuştur.<br />
‣ Kapanan firma sayısı ise 1.487 olup bunun 778’i şirket, 78’i kooperatif <strong>ve</strong> 631’i<br />
de gerçek kişi ticari işletme sayısı olmuştur.<br />
<strong>İzmir</strong>’de ticari yoğunluğun kümelendiği alanlar muhtelif yerlerdeki organize sanayi<br />
bölgeleri, sanayi siteleri, serbest bölgeler, AVM’ler, Kemeraltı <strong>ve</strong> Yenişehir Gıda<br />
Çarşıları ile Balçova, Bornova, Karşıyaka gibi merkezlerden oluşmaktadır.<br />
Kruvaziyer turizmdeki canlılık <strong>ve</strong> turist sayısındaki artışa rağmen Suriye <strong>ve</strong> Irak’ta<br />
yaşanan sorunlara ek olarak ekonominin soğutulma çabaları paralelinde<br />
harcamaların <strong>ve</strong> dolayısıyla hane halkının talebinin kısılması, <strong>İzmir</strong>’de de ticareti<br />
durağanlaştırmıştır. Firma hareketliliğinden de görüleceği üzere <strong>İzmir</strong>’deki firmalar<br />
iç ticaretteki daralmayı <strong>ve</strong> durağanlığı fazlasıyla hissetmektedir.<br />
Bu durgunluğu bir ölçüde de olsa aşmak amacıyla Odamız ile birlikte <strong>İzmir</strong><br />
Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Esnaf <strong>ve</strong><br />
Sanatkâr Odaları Birliği desteğiyle Kemeraltı <strong>ve</strong> Karşıyaka Çarşılarına yönelik “<strong>İzmir</strong><br />
Alış<strong>ve</strong>riş Festivali” yapılmıştır.<br />
82
31 Ağustos- 9 Eylül 2012 tarihleri arasında Karşıyaka <strong>ve</strong> Kemeraltı çarşılarında 10.00-<br />
23.00 saatleri arasında gerçekleştirilen kalite <strong>ve</strong> ucuzluğun birleştiği festival,<br />
<strong>İzmir</strong>lilere gece geç saatlere kadar indirimli alış<strong>ve</strong>riş yapma imkânı sağlamıştır.<br />
2.4. Turizm<br />
Dünyada turizm eğilimleri her geçen gün<br />
farklı arayışlar içine yönelmektedir. 2012<br />
yılı Mayıs ayında yayınlanan Birleşmiş<br />
Milletlere bağlı Dünya Turizm Örgütü'nün<br />
(UNWTO) “2030'a Doğru Turizm<br />
Raporu”na göre, önümüzdeki yıllarda<br />
dünyada günde 5 milyon turist seyahat<br />
edeceği saptanmıştır.<br />
Dünya turistinin gittiği her yerde farklı bir deneyim yaşamak istediği günlerde, butik<br />
turizm anlayışı ile birlikte özel konseptler çerçe<strong>ve</strong>sinde, ülkelerin birleştiği farklı<br />
destinasyonların bir arada olduğu renkler, turizmde uzun süre yenilikçi anlayışları<br />
ile kalıcı olmaktadırlar.<br />
Dünya Turizm Örgütü’nün günümüzün küreselleşen dünyasında yükselen yıldızı<br />
Asya Pasifik ülkeleri olarak belirlemesi dikkat çekicidir. Asya Pasifik bölgesinin<br />
önümüzdeki yıllarda turizmin lokomotifi haline geleceğine işaret eden rapor,<br />
önümüzdeki yıllarda Asya-Pasifik bölgesinin yılda ortalama yüzde 5'lik büyümelerle<br />
mevcut potansiyeline her yıl 17 milyon dünya turistini katacağını ifade etmektedir.<br />
2012 yılının Ekim ayında açıklanan Dünya Turizm Örgütü <strong>ve</strong> IPK International'ın<br />
öngörüsüne göre küresel ekonomideki yavaşlamaya rağmen uluslararası turizm 2013<br />
yılında da yüzde 2-4 aralığında büyümeye devam edecektir. Her iki açıdan<br />
bakıldığında gelişmekte olan ekonomilere sahip ülkelerin de turizmde büyüme<br />
kaydedeceği, 2030 yılında ise şu anda turizmde %2 civarında <strong>büyüyen</strong> gelişmekte<br />
olan ülkelerin toplam dünya turizmi pastasındaki paylarının yüzde 58'e ulaşacağı<br />
öngörülmektedir.<br />
Dünya Turizm Örgütü raporları, Türkiye'de<br />
turizmden gelir kazanan turizmle ilgili tüm<br />
kurum <strong>ve</strong> kuruluşların konuyu anlama <strong>ve</strong><br />
yorumlamaları açısından önem arz<br />
etmektedir.<br />
Her şeyden önce artık günümüzde dünya<br />
turizm pastasına el uzatan ülke sayısının<br />
sürekli arttığı ortadadır.<br />
83
Bu noktada ürün çeşitliliğine gidip, kendilerini farklılaştıracak yeni yöntemler<br />
geliştiren <strong>kent</strong>ler, ülkeler <strong>ve</strong> grup destinasyonlar, dünya turizm hareketlerine daha<br />
aktif bir şekilde katılacaktır.<br />
Ancak bunun için elinde önemli malzemesi olan destinasyonların tanıtım<br />
stratejilerinin doğru <strong>ve</strong> planlı ölçekte gelişimi şarttır.<br />
Türkiye sahip olduğu turizm arzını yılın her ayına yayabilecek, elde ettiği gelirden<br />
daha fazlasını kazanabilecek kapasitede bir ülke olarak turizm sektörünü daha fazla<br />
önemsemeli <strong>ve</strong> sektöre bu anlamda bir pozitif ayrımcılık tanımalıdır.<br />
Nitekim turizm sektörü ülkemiz için dış ticaret dengesinin tutturulmasında artı<br />
değer sağlayan bir emniyet subapı olma işlevini uzun yıllardır başarıyla<br />
sürdürmekle birlikte turizm sektörü sayesinde ülkemize gelen <strong>ve</strong> yine bu amaçla<br />
yurt dışına çıkan sektör temsilcilerimiz de ülkemize yeni bakış açıları, yeni vizyonlar<br />
kazandırarak hem turizmi geliştirmekte hem de ekonomik <strong>ve</strong> sosyal anlamda<br />
turizmden etkilenen tüm sektörlerin gelişiminde çarpan etkisi yaratmaktadırlar. Bu<br />
anlamda ülkemizin bir numaralı ekonomik sorunu olan cari açığın reçetesindeki<br />
ilacın turizm sektörü olduğu düşünülmektedir. Doğru hedef kitlelerine uygun<br />
tanıtım, pazarlama <strong>ve</strong> çeşitlendirme faaliyetleri ile ülkemiz turizm sektöründen daha<br />
yüksek miktarlarda gelir sağlanacağı, dolayısıyla orta <strong>ve</strong> uzun vadede turizm<br />
sektörünün cari açığın kapatılmasında daha etkili rol oynayacağı düşünülmektedir.<br />
Tablo 20: Yıllar İtibariyle Türkiye Turizm Geliri, Ziyaretçi Sayısı <strong>ve</strong> Ortalama<br />
Harcama Miktarı<br />
YILLAR<br />
TURİZM GELİRİ<br />
( 1000 $ )<br />
ZİYARETÇİ<br />
SAYISI<br />
ORTALAMA<br />
HARCAMA ($)<br />
2001 10 067 155 13 450 121 748<br />
2002 11 900 925 15 214 516 782<br />
2003 13 203 144 16 302 050 810<br />
2004 15 887 699 20 262 640 784<br />
2005 18 153 504 24 124 501 752<br />
2006 16 850 947 23 148 669 728<br />
2007 18 487 008 27 214 988 679<br />
2008 21 950 807 30 979 979 709<br />
2009 21 249 334 32 006 149 664<br />
2010 20 806 708 33 027 943 630<br />
2011 23 020 392 36 151 328 637<br />
2012 (*) 17 333 284 29 094 741 596<br />
Kaynak: Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı, 2012<br />
*İlk 9 ay/(Yabancı Ziyaretçiler <strong>ve</strong> Yurtdışı İkametli Vatandaşlar)<br />
Turizm geliri 2009 yılında 21 milyar 249 bin dolar, 2010’da 20 milyar 806 bin dolar,<br />
2011’de 23 milyar 20 bin dolar olarak gerçekleşirken gelen turist sayısı aynı yıllar<br />
itibariyle 32, 33 <strong>ve</strong> 36 milyon kişi olmuştur.<br />
84
2012 yılının ilk dokuz aylık dönemi itibariyle ise ülkemize 29 milyon 94 bin turist<br />
gelmiş,17 milyar 333 bin dolar gelir bırakmıştır.<br />
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği <strong>ve</strong>rilerine göre 2012 yılının ilk 6 aylık döneminde<br />
ülkemize gelen turist sayısı 12 milyon 726 kişidir. 2012 yılının ilk 6 aylık döneminde<br />
sağlanan gelir ise 3 milyar 2 milyon dolardır.<br />
Bu noktada, tablodan da görüleceği gibi tüm yıllar itibariyle yabancı ziyaretçiler <strong>ve</strong><br />
yurtdışı ikametli vatandaşlarımızın ortalama harcaması kişi başına 1000 Doları<br />
bulamamıştır. Bu durum ülkemize gelen turistlerin hala orta <strong>ve</strong> alt gelir grubundan<br />
olduğunu <strong>ve</strong> uzun süreli konaklamalarda bulunmadıklarını göstermektedir.<br />
Ülkemizde turizm gelirlerinin toplam ihracat miktarı içerisindeki oranı %20-25<br />
civarındadır. Turizm giderlerinin ithalat giderlerine oranına bakıldığında ise bu<br />
oranların 2005-2010 yılları arası dönemde çok fazla değişmediği, değişimin %2 ile %3<br />
arasında kaldığı, turizmin dış ticaret dengesinin sağlanmasında son derece etkili<br />
olduğu gözlenmektedir.<br />
Otel işletmeleri, tur operatörleri, havayolları, tüm turizm tedarikçileri 2012 yılından<br />
gelen sezonun kazanç <strong>ve</strong> kayıpları ile 2013 yılına daha dikkatli bakmalıdırlar.<br />
Türk işletmecilerin bakması gereken nokta, Akdeniz çanağında bulunan <strong>ve</strong><br />
Türkiye’ye rakip konumda bulunan ülkelerin turizmde 2012 yılının ikinci<br />
çeyreğinden sonra yaptıkları atılım <strong>ve</strong> izledikleri stratejilerin getirilerinin 2013<br />
yılında giderek artacak olmasıdır. Ancak bu elbette bölgesel anlamda turizmde<br />
rekabetin giderek artacağını da ortaya koymaktadır.<br />
Geçtiğimiz yıla nazaran Yunanistan, İspanya, Mısır, Tunus <strong>ve</strong> Fas gibi ülkelerdeki<br />
belirsizliklerin yerini olumlu beklentilere bırakması <strong>ve</strong> özellikle Kuzey Afrika<br />
ülkelerindeki Arap Baharı hareketlerinin tamamlanmış <strong>ve</strong> hükümetlerin oluşmuş<br />
olması gibi gelişmelerin Türkiye için bir avantaj haline geleceği düşünülmektedir.<br />
Bir diğer avantaj ise Asya ülkelerinden gelmektedir. 2012 yılı Türkiye’de Çin Yılı<br />
olmuştur. 2013 yılı ise Çin’de Türkiye yılı olacaktır. Asya’nın yükselen ülkesi Çin’de<br />
Asyalı tarzda deniz-güneş-kum turizmi ile kültür turizmi <strong>ve</strong> değişen turizm<br />
alternatiflerini tanıtmak da ülkemiz <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’i pazarda tanıtmak için önemli bir fırsat<br />
haline gelebilecektir.<br />
Türkiye dünya turizminde belli bir başarıyı yakalamış durumdadır. Ancak, Türkiye<br />
içinde bulunduğu durum itibariyle 'tek <strong>ve</strong> vazgeçilmez' destinasyon değildir, bu<br />
nedenle reha<strong>ve</strong>te kapılmak yanlış olacaktır.<br />
Dünya turizm gelirlerinin 1,2 trilyon dolara ulaştığı 2011 yılında Türkiye, yakalanan<br />
başarıyı daha ileri seviyelere ulaştırıp, gelinen noktayı kalıcı hale getirmek için<br />
dünya turizmindeki gelişmeleri doğru okumak zorundadır.<br />
85
Günümüz pazarlama stratejilerinde destinasyon planlama konusu artık sadece<br />
<strong>kent</strong>ler bazında değildir. Bölgesel <strong>ve</strong> çevresel istikrar bir <strong>kent</strong>in, bir ülkenin<br />
turizmden alacağı en yüksek kültürel, sosyal <strong>ve</strong> ekonomik getirinin öncüsü olacaktır.<br />
Turizmin geliştirilmesi <strong>ve</strong> mevcut düzeyin üstünde ülkemiz <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz<br />
penceresinden getirilerin sağlanması için sektör temsilcileri ile birlikte sivil toplum<br />
örgütlerine de önemli görevler düşmektedir.<br />
Türk turizmi 1970’lerde dünya turizm pazarlarına açılarak 2000’lerde küresel<br />
piyasadan payını alma notasına gelmiş; 500 bin yatak seviyesini aşarak oluşan ulusal<br />
piyasada, gelişimi dizginlemek <strong>ve</strong> yönetmek üzere hazırlanan 2023 Turizm Stratejisi<br />
de 2007 başında resmen devreye girmiştir.<br />
Bugün erişilen konumda, mevcut gelişen destinasyonlarda oluşan yönetsel<br />
karmaşalar, yeni destinasyonların gelişim kararları <strong>ve</strong> düzenlerinde ortaya çıkan<br />
önemli tıkanıklıklar nedeni ile turizmin ana fonksiyonları olan yatırım-işletmepazarlama<br />
unsurları arasında gerekli piyasa uyum <strong>ve</strong> düzeninin sağlanması amacı,<br />
turizmde başarı için turizmin en önemli prensibi olan hizmetler zincirinin her<br />
halkasının sağlam <strong>ve</strong> uyumlu bir düzende işlemesi gerekliliğinden hareketle kurulan<br />
“Yerel <strong>ve</strong> Ulusal Konsey Modeli”nin 2013 yılı itibariyle birçok önemli hamleye imza<br />
atacağı öngörülmektedir.<br />
Bu şekilde oluşan bir mesleki STK örgütlenmesi ile mevcutta oluşan yapısal sorunlar<br />
ile doğrudan Türk turizminin ticari <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> hizmet kalitesine olumsuz etki<br />
yaratacak durumların ortadan kaldırılacağına inanılmaktadır.<br />
Özellikle Türk turizminde 2013 yılından itibaren etkilerini göreceğimiz, oluşan iç <strong>ve</strong><br />
dış rekabet ortamında <strong>ve</strong> hızlı değişim koşullarına uyum sağlanması zorunludur. Bu<br />
nedenle her yörede kurulacak çok yönlü hizmet <strong>ve</strong> uyumlu dayanışma düzenini<br />
sağlayan yerel <strong>ve</strong> ulusal konseyler ile turizm gibi çok sektörlü <strong>ve</strong> karmaşık bir<br />
mekanizmanın ‘merkezi yönetim’ prensipleri ile yönetilmesi, hem mevcut<br />
destinasyonların organizasyonu, hem de yenilerinin sağlıklı gelişimi için stratejide<br />
yeni örgütleme düzeni olarak geliştirilmesinde önemli faydalar sağlayacaktır.<br />
2023 Turizm Stratejisinde konseylerin teşkilat şeması prensipleri <strong>ve</strong>rilerek,<br />
konseylerin noktasal-il-ulusal ölçeklerde oluşturulması öngörülmüştür. Böylece tüm<br />
turistik belde <strong>ve</strong> ilçelerde, tüm yerel paydaşların aynı amaçla masada buluşup<br />
sürekli olarak turizmi geliştirici kararlar almaları <strong>ve</strong> yönetmeleri söz konusudur.<br />
Tüm noktasal konseylerde “İl Turizm Konseyleri”ni oluşturmaktadır. Böylece kamuözel<br />
diyalogu <strong>ve</strong> yönetişim prensipleri ile, çağdaş <strong>ve</strong> özgün bir demokratik yerel STK<br />
devreye girmektedir.<br />
86
Turizmde erişilen boyutlar <strong>ve</strong> beklenen<br />
gelişmeler itibariyle henüz ülkesel gelişim<br />
sıçramasının başlarında olduğumuzun<br />
bilincinde olan Odamız, <strong>İzmir</strong>’de turizm<br />
olanaklarının geliştirilmesi için başta<br />
kruvaziyer <strong>ve</strong> kongre turizmi olmak üzere,<br />
sağlık, termal, üçüncü yaş turizmi, spor<br />
turizmi, gastronomi turizmi ile kültür-sanattarih<br />
turizmi üzerinde araştırmalarını<br />
sürdürmekte <strong>ve</strong> destek <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>, ülkemizde birçok ilke imza attığı gibi ülkemizde ilk turizm hareketinin<br />
başladığı il olma unvanını da gururla taşımaktadır.<br />
Çağdaş <strong>ve</strong> konukse<strong>ve</strong>r yapısı ile <strong>İzmir</strong>, 1960’lı yıllarda başlattığı turizm hamleleri ile<br />
birçok ile örnek olmuş <strong>ve</strong> önemli başarılar elde etmiş ancak özellikle 1980 yılından<br />
sonra uygulanan <strong>ve</strong> Antalya ili ağırlıklı teşvik politikaları ile yakın bir zamana kadar<br />
kan kaybetmeye başlamıştır.<br />
Odamızın önderliğinde sektöre yönelik<br />
olarak, sektör temsilcileri <strong>ve</strong> yetkililerin<br />
de katıldığı çok sayıda toplantılar ile<br />
arama konferansları düzenlenmiş <strong>ve</strong><br />
<strong>İzmir</strong> turizminin sorunları bu<br />
toplantılarda teşhis edilmiştir.<br />
Kıyı turizmine dönük, deniz-güneşkum<br />
ağırlıklı kitle turizmi politikaları,<br />
“sürdürülebilir turizm”e hizmet<br />
etmekten uzaklaşmaya başladıkça,<br />
turizmde çeşitlendirme çalışmaları<br />
hızlanmış, belli başlı turizm türleri<br />
seçilerek maddi <strong>ve</strong> manevi alanda<br />
büyük fedakarlıklar gösterilmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> hinterlandındaki turizm arzı da dikkate alınarak kayak turizmine hizmet<br />
etmek üzere Bozdağ Kayak Merkezi; tarih kültür turizmine hizmet etmek üzere<br />
Kadifekale, Agora, Symrna gündeme gelmiş; alış<strong>ve</strong>riş turizmini hareketlendirmek<br />
üzere Tarihi Kemeraltı Çarşısı canlandırılmış; <strong>İzmir</strong>’e özgü hediyelik eşyalar<br />
geliştirilmiş; <strong>İzmir</strong> ulusal <strong>ve</strong> uluslararası fuarlarda profesyonel bir şekilde<br />
pazarlanmaya başlanmıştır.<br />
Bu noktada, <strong>İzmir</strong>’e gelen turist sayısı, Eylül ayında 2009 yılında 132.829, 2010’da<br />
154.633, 2011’de 181.590, 2012 yılında ise 193.232 kişi olarak gerçekleşmiştir.<br />
87
2012 yılı Eylül ayında havayolu girişlerinde bir önceki yıla göre %5,21, denizyolu<br />
girişlerinde ise %8,28 oranında artış sağlanmıştır. (Toplam 193.232 turistin 116.103’ü<br />
hava, 77.129’u ise denizyolu ile <strong>İzmir</strong>’e gelmiştir.)<br />
İlk 9 aylık dönem itibariyle <strong>İzmir</strong>’e gelen turist sayıları ise sırasıyla;<br />
2010 yılında 961.409,<br />
2011 yılında 1.153.295<br />
2012 yılında ise 1.148.673 kişidir.<br />
Sonuç olarak; yukarıda belirtilen <strong>İzmir</strong>’e ait rakamların arttırılması için, <strong>İzmir</strong>’e taze<br />
kan pompalayacak yeni turizm projelerine ihtiyaç vardır.<br />
<strong>İzmir</strong> turizmini geliştirmeye yönelik çabalar kapsamında başrol kurvaziyer<br />
turizminin olmuştur.<br />
Odamızın da yoğun çabaları <strong>ve</strong> ayakbastı ücretlerinin üstlenilmesi ile birlikte,<br />
kruvaziyer turizminde sıfır noktasından başlayıp dünyadaki önemli kruvaziyer<br />
limanları arasında yıldızlaşmış, ülkemiz genelinde kruvaziyer turizmindeki payımız,<br />
Dikili <strong>ve</strong> Çeşme limanları da dahil olmak üzere, 2003 yılında %3,4’ten 2012 yılının ilk<br />
8 ayında %27,99’a yükselmiştir.<br />
Özellikle son yıllarda <strong>İzmir</strong> turistinin profili değişmiş, <strong>İzmir</strong>’e (aslında <strong>İzmir</strong><br />
çevresine) deniz-güneş-kum turizmi için gelip havaalanından <strong>İzmir</strong> merkeze hiç<br />
uğramadan sahili olan ilçelere yönelen turist profiline, kruvaziyer gemiler ile gelen,<br />
alış<strong>ve</strong>riş için gelen, kongre <strong>ve</strong> toplantılar için gelen, sağlık hizmeti almak için gelen<br />
turistler eklenmiş <strong>ve</strong> uzun bir süre kan kaybeden <strong>İzmir</strong>; 2008 yılında ilk kez 1 milyon<br />
turisti görmüştür.<br />
Mevcut durumda 40.000 civarında olan yatak kapasitesinin 100.000’e çıkarıldığı <strong>ve</strong><br />
kruvaziyer turizmi örneğinde olduğu gibi alternatif alanlarda turizm faaliyetleri<br />
yaratıldığı takdirde, <strong>İzmir</strong>’de turizmin büyük sıçrama yapacağı <strong>ve</strong> turist sayısının<br />
kısa sürede birkaç milyona çıkacağı düşünülmektedir.<br />
Sonuç olarak, sürdürülebilir turizm kavramına uygun olarak ülkemiz turizmi<br />
yanında <strong>İzmir</strong>’in daha fazla turizm geliri elde edilebilmesi için;<br />
<strong>İzmir</strong> turizminin çeşitlendirilerek 12 aya yayılmasının sadece kruvaziyer<br />
turizmi için değil, diğer turizm çeşitlerinde de oluşturulması,<br />
<strong>İzmir</strong> turizmini sosyal medya ilişkisi ile ele alarak yeni dünyada yeni<br />
trendlerin neler olduğu, klasik turist-destinasyon ilişkisinin kırılması ile <strong>İzmir</strong><br />
için dinamik tanıtım faaliyetlerinin oluşturulması,<br />
Kitle turizmi (Deniz-Güneş-Kum) için gelen orta halli turistlere ek olarak<br />
yüksek gelir gruplu turistlerin getirilmesine yönelik projelerin hazırlanması <strong>ve</strong><br />
hayata geçirilmesi,<br />
88
<strong>İzmir</strong> için butik turizm türleri (kongre, sağlık, üçüncü yaş, engelli, kruvaziyer,<br />
gastronomi, spor <strong>ve</strong> kış turizmi) konularında çalışmalar yapılması,<br />
“Her şey Dahil” sistemi ile gelen turistlerin otellere kapatılmaması,<br />
Turizm arzının doğru hedef ülkelerde pazarlanmasına ağırlık <strong>ve</strong>rilmesi,<br />
<strong>İzmir</strong>’de Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığınca yapılan turizm amaçlı tahsislerin<br />
arttırılması,<br />
Kültür, sanat, eğlence <strong>ve</strong> gösteri mekanları; akvaryum, su sporları, su <strong>ve</strong> ışık<br />
oyunları, butik otel, kafeterya, rekreasyon <strong>ve</strong> seyir alanları, marina, yat fuarı<br />
vb. fonksiyonlarını bünyesinde barındıracak Pasaport Limanı Dalgakıran<br />
Projesi’nin hayata geçirilmesi,<br />
Türk Dili <strong>ve</strong> Yunan Dilinin Ege’nin iki yakasında yaygınlaştırılmasına ilişkin<br />
çalışmalar yapılması,<br />
Türkiye <strong>ve</strong> Yunanistan arasındaki kültürel hareketliliğin arttırılması için Türk<br />
<strong>ve</strong> Yunan turizm firmalarınca Midilli, Sakız, Samos, Rodos-Ayvalık, Bodrum,<br />
Kuşadası, Marmaris <strong>ve</strong> Çeşme gibi destinasyon merkezlerini kapsayan ortak<br />
turizm paketleri <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya turlar düzenlenmesi,<br />
<strong>İzmir</strong>’e daha fazla uluslararası etkinliğin, büyük fuar <strong>ve</strong> kongre<br />
organizasyonlarının getirilmesi,<br />
Kentimize uluslararası nitelikte bir kongre merkezi <strong>ve</strong> mega müze<br />
kazandırılması,<br />
Kruvaziyer gemilere en iyi şekilde hizmet <strong>ve</strong>rmek üzere <strong>İzmir</strong> Alsancak<br />
Kruvaziyer Limanı’nın en kısa sürede ihale edilmesi,<br />
<strong>İzmir</strong>’de turizmin yeniden yapılandırılması için Turizm Master Planı<br />
hazırlanması <strong>ve</strong> yürürlüğe konulması,<br />
gerekmektedir.<br />
2.5. Enerji<br />
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile enerji tüketimi doğru orantılıdır. Günümüzde<br />
insanlığın tüketmekte olduğu enerji kaynaklarının büyük bir kısmı fosil<br />
kaynaklardan, geri kalan kısmı ise nükleer <strong>ve</strong> yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
oluşmaktadır. Bilindiği üzere fosil kaynakların gerek çevreye gerekse de insan<br />
sağlığına oldukça olumsuz etkileri bulunmaktadır.<br />
Sanayileşme süreci ile birlikte bu kaynakların kullanımı hızla artmış olsa da bugün<br />
gelinen noktada bu kaynakların çok önemli zararlar <strong>ve</strong>rdiği <strong>ve</strong> bunun önüne<br />
geçilmesi gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bunun yerine artık yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarının kullanımının arttırılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.<br />
Günümüzde hava, su, toprak kirliliği, bitki örtüsü <strong>ve</strong> hayvanların yok olması vb. çok<br />
ciddi boyutlara ulaşan çevre sorunları <strong>ve</strong> buna bağlı olarak bu sorunlardan etkilenen<br />
insanların gelecek kaygısı ile birlikte çevrenin korunmasına yönelik hassasiyetler<br />
giderek artmaktadır.<br />
89
Ayrıca fosil kaynakların yol açtığı<br />
dışa bağımlılık, yüksek ithalat<br />
giderleri <strong>ve</strong> buna bağlı olarak oluşan<br />
yüksek cari açıklar, sınırlı fosil yakıt<br />
rezervleri gibi sorunlar dünya<br />
üzerinde enerji kaynak tercihinde<br />
yenilenebilir enerji kaynaklarına<br />
yönelmeyi beraberinde getirmiştir.<br />
Fosil yakıtlar yoluyla enerji<br />
üretiminin neden olduğu ulusal <strong>ve</strong><br />
uluslararası çevre sorunları <strong>ve</strong><br />
bunların bertaraf edilmesi amacıyla<br />
alınması muhtemel önlemlerin<br />
maliyetlerinin de oldukça yüksek<br />
olması, enerjide kullanım <strong>ve</strong>rimliliği<br />
<strong>ve</strong> yenilenebilir enerji üretimi<br />
arayışlarına da zemin hazırlamıştır.<br />
Dünya genelindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının dünya enerji tüketiminin<br />
tamamını karşılayacak büyüklükte olduğu belirtilmektedir. Ancak günümüzde bu<br />
potansiyelin %10 gibi oldukça küçük bir kısmı kullanılmaktadır.<br />
Önümüzdeki süreçte dünyanın önde gelen ülkelerinin enerji ihtiyaçlarının büyük bir<br />
<strong>bölüm</strong>ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılaması hedeflenmektedir.<br />
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin temel nedenlerine bakılacak olursa, ilk<br />
olarak çevre <strong>ve</strong> insan sağlığı akla gelmekle birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının<br />
arz gü<strong>ve</strong>nliği boyutu <strong>ve</strong> sosyal <strong>ve</strong> ekonomik etkileri de önem taşımaktadır.<br />
Yenilenebilir enerji kaynakları, yerli kaynaklara dayalı üretimi arttırmaktadır. Fosil<br />
kaynakların kullanımı nedeniyle çevreye <strong>ve</strong> insan sağlığına <strong>ve</strong>rilen zararlara bağlı<br />
olarak ortaya çıkan toplumsal maliyetlerin enerji maliyetlerine yansıtılması ülkelere<br />
ciddi bir yük getirmektedir.<br />
Enerjide dışa bağımlılığın azalması da yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının<br />
arttırılması yoluyla mümkündür.<br />
Ayrıca söz konusu kaynakların istihdam yaratmasının da ekonomiye olumlu<br />
yansımaları olacaktır. Bu anlamda yenilenebilir enerji kaynaklarının sosyal<br />
etkilerinden de bahsedilebilir.<br />
Yenilenebilir enerji kaynaklarının, ekonomik <strong>ve</strong> sosyal açıdan gelişmemiş, sanayinin<br />
geri kaldığı coğrafi bölgelerde de uygulanma potansiyeline sahip olması nedeniyle<br />
bölgesel kalkınmada önemli bir rolü bulunaktadır.<br />
90
Tüm bu nedenlerle Türkiye’nin enerji kaynakları tercihinde de önemli değişiklikler<br />
meydana gelmiştir. Özellikle petrol <strong>ve</strong> doğalgazda dışa bağımlı olunması, enerjide<br />
dışa bağımlılıktan kaynaklanan yüksek cari açığın ekonominin kanayan yarası haline<br />
gelmesi, Türkiye’nin enerji politikalarında yenilenebilir enerji kaynaklarına geniş yer<br />
<strong>ve</strong>rilmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Halihazırda Türkiye, yenilenebilir enerji<br />
kaynakları açısından önemli bir potansiyele sahiptir.<br />
<strong>İzmir</strong> ise yenilenebilir enerji kaynakları bakımından öne çıkmaktadır. Güneş enerjisi,<br />
rüzgar <strong>ve</strong> jeotermal enerji kaynakları bölgede yüksek kullanım potansiyeline<br />
sahiptir.<br />
Jeotermal kaynağın bulunduğu bu bölgelere yapılacak olan turistik tesisler yoluyla<br />
bu kaynakların turizm yoluyla değerlendirilmesi söz konusu olacaktır. Yine sağlık<br />
turizmi açısından birçok ilçede önemli potansiyeller bulunmaktadır. Rüzgar enerjisi<br />
konusunda da <strong>İzmir</strong>, Türkiye’nin rüzgar akımının en fazla olduğu <strong>ve</strong> kullanılmaya<br />
en el<strong>ve</strong>rişli bölgesidir. <strong>İzmir</strong>’de çok sayıda rüzgar çiftliği kurulması mümkün<br />
görülmektedir.<br />
Çevre iller arasındaki <strong>ve</strong> Türkiye içindeki konumuna bakıldığında, <strong>İzmir</strong>’in bir<br />
yenilenebilir enerji merkezi olma konusundaki potansiyelinin değerlendirilmesi<br />
önem taşımaktadır.<br />
Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyeli Atlası’na göre rüzgar enerjisini kullanarak<br />
elektrik üretebilecek yerler içinde <strong>İzmir</strong>, potansiyeli en yüksek olan illerden biridir.<br />
REPA'ya göre en şiddetli yıllık rüzgar hızı ortalamaları Türkiye'nin batı kıyıları,<br />
Marmara Denizi çevresi <strong>ve</strong> Antakya civarında görülmektedir.<br />
Bu doğrultuda Ege Bölgesi, Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelinin önemli bir<br />
<strong>bölüm</strong>ünü elinde tutmaktadır. <strong>İzmir</strong>, rüzgar enerjisi potansiyeli açısından Türkiye<br />
sıralamasında üçüncü sırada yer almaktadır.<br />
Güneş enerjisinin durumuna bakıldığında; <strong>İzmir</strong> iline gelen güneş enerjisinin<br />
Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu söylemek mümkündür.<br />
<strong>İzmir</strong> iline yıllık toplam 1.680 kWh/m²yıl 2.816 saat güneş enerjisi gelmektedir. Bu<br />
rakamlar günde ortalama 4,6 kWh/m²yıl <strong>ve</strong> 7,7 saat güneşlenme süresine karşılık<br />
gelmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong> ili için, güneş enerjisinin kullanımıyla ilgili çalışmalar sadece proje bazında<br />
yapılmış olup genel bir potansiyel çalışma bulunmamaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> ilinde güneş ışınları şiddetinin saatlik ortalama değerinin yıllık ortalaması 0,37<br />
(cal/cm 2 /dk), günlük kalori toplamının yıllık ortalaması 289,78 (cal/cm 2 /gün), en<br />
yüksek yıllık ortalama değeri 1,31 (cal/cm 2 /dk)'dır. Ayrıca <strong>İzmir</strong> ili yılda ortalama<br />
300 gün güneş almaktadır.<br />
91
<strong>İzmir</strong>’de jeotermal saha olan ilçelerin tümünde sağlık turizmi için önemli bir<br />
potansiyel varken mevcut kullanım özellikle Balçova, Çeşme <strong>ve</strong> Dikili ilçelerinde<br />
yoğunlaşmıştır. Birden çok kullanım alanına imkan sağlayan sıcaklıklarda kaynağa<br />
sahip olan Seferihisar <strong>ve</strong> Dikili gibi ilçelerde kaynağın entegre kullanımına yönelik<br />
projelerin geliştirilmesi oldukça önem taşımaktadır.<br />
Konut ısıtma için yaklaşık olarak 212.000 konut eşdeğeri potansiyel varken sahip<br />
olduğu konut potansiyelinin yalnızca %11’inin kullanıldığı, 19.000 dönümlük sera<br />
ısıtması potansiyelinin ise yalnızca % 3'ünün kullanıldığı bilinmektedir.<br />
Bölgede bulunan jeotermal kaynak<br />
sıcaklıklarındaki çeşitlilik, kullanım<br />
alanının genişlemesine olanak<br />
<strong>ve</strong>rmektedir. Seferihisar (35 MWe), Dikili<br />
(30 MWe) <strong>ve</strong> Balçova'da (5 MWe), elektrik<br />
üretimine olanak <strong>ve</strong>ren sıcaklıklarda<br />
potansiyel bulunmaktadır. Konut ısıtması<br />
için potansiyeli yüksek olan ilçeler <strong>ve</strong><br />
yatırım alanları olarak Balçova, Narlıdere,<br />
Seferihisar, Aliağa, Bergama, Çeşme <strong>ve</strong><br />
Dikili gösterilmektedir.<br />
Balçova’da 306,9 MWt kurulu kapasite olup 34.100 konut eşdeğeridir. Yine<br />
Bergama’da 4,05 MWt kurulu kapasite olup 450 konut eşdeğeridir. Dikili’de ise 22,50<br />
MWt kurulu güç olup 2.500 konut eşdeğeridir. Sera ısıtması için potansiyeli yüksek<br />
olan ilçeler ise; Seferihisar, Bayındır <strong>ve</strong> Dikili’dir. Sera ısıtması için Dikili-<strong>İzmir</strong>’de<br />
880 dekar alan üzerinde 117,60 MWt tahmini gücünde, Balçova-<strong>İzmir</strong>’de ise 17 dekar<br />
alan üzerinde 3,33 MW tahmini gücünde potansiyel olduğu belirtilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de TÜBİTAK – MAM tarafından <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi ortaklığı ile<br />
kurulan küçük <strong>ve</strong> büyükbaş hayvan atıkları ile park <strong>ve</strong> bahçe atıklarından üretim<br />
yapan 330 kW’lık biyogaz tesisi 2011 yılı itibariyle hizmete alınmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in topraklarının % 28,5'ini tarım alanları oluşturmaktadır. Aynı zamanda Ege<br />
Bölgesi’nde yapılan toplam tarım içindeki payı % 13’tür.<br />
Hayvancılık faaliyetleri kapsamında değerlendirildiğinde, <strong>İzmir</strong>’de hayvancılık<br />
faaliyetlerinden biokütle enerjisi üretilmesine yönelik toplam ısıl kapasitesi 3.656.825<br />
GJ/yıl’dır.<br />
Deniz kökenli enerjinin durumuna bakıldığında; Ege Denizi <strong>ve</strong> Akdeniz üzerindeki<br />
rüzgar potansiyeli 4-17 kW/m’lik yıllık ortalama dalga gücünde bir yoğunlaşmaya<br />
neden olmaktadır. Bu doğrultuda; dalga enerjisinden yararlanmak için en uygun yer,<br />
<strong>İzmir</strong>-Antalya arasına denk gelen denizlerdir.<br />
92
Genel bir değerlendirme yapıldığında <strong>İzmir</strong>, Türkiye’nin yenilenebilir enerji<br />
pastasında oldukça büyük bir paya sahip olup öncü <strong>ve</strong> üstün konumdadır. Rüzgar<br />
enerjisi açısından başta Çeşme olmak üzere, Aliağa, Urla, Karaburun ilçelerinde,<br />
jeotermal açısından Seferihisar, Balçova, Dikili ilçelerinde, biokütle açısından Ödemiş<br />
ilçesi başta olmak üzere önemli oranda yatırım imkanları bulunmaktadır.<br />
Ancak hem Türkiye’nin hem <strong>İzmir</strong>’in yenilenebilir enerji potansiyelinin etkin bir<br />
şekilde kullanılamadığı görülmektedir. Bu doğrultuda; yenilenebilir enerji<br />
sektörünün <strong>İzmir</strong>’de gelişmesi için çalışmalar yapılmalı, yenilenebilir enerji<br />
sektöründe yapılan yatırımlar arttırılmalıdır. Ayrıca gerekli altyapının sağlanması <strong>ve</strong><br />
sektöre yönelik teşviklerin arttırılması da önem taşımaktadır.<br />
Türkiye’nin enerji arzı gü<strong>ve</strong>nliğini sağlamak, dışa bağımlılığını azaltmak <strong>ve</strong> çevre ile<br />
uyumlu, sürdürülebilir kalkınma ekseninde dönüşümünü sağlamak hedefleri<br />
doğrultusunda; gelecekteki enerji gereksinimini karşılayabilmek <strong>ve</strong> enerji<br />
krizlerinden korunabilmek için enerji sektöründe rasyonel politikaları uygulamaya<br />
gereksinimi vardır.<br />
Yenilenebilir enerji kaynakları sınırsız <strong>ve</strong> bedava olmakla birlikte; söz konusu<br />
kaynakları elektrik, ısıtma vb. teknolojisine dönüştürecek ekipmanlar oldukça<br />
yüksek maliyetli olup Türkiye’de bu ekipmanların üretilmesine yönelik teknoloji <strong>ve</strong><br />
Ar-Ge çalışmaları henüz istenilen boyuta ulaşamamıştır. Yüksek maliyetlere bağlı<br />
olarak büyük yatırımlar gerektirmesi nedeniyle yenilenebilir enerji sektörünün<br />
nabzının büyük şirketler tarafından tutulduğu görülmektedir. Bir ülkede büyük<br />
yatırımcılar kadar KOBİ’lerin de gelişmesi ekonomik kalkınma açısından önemlidir.<br />
Bu doğrultuda, yenilenebilir enerji yatırımları yapmayı planlayan KOBİ’lere yönelik<br />
finansman desteği <strong>ve</strong> teşvik mekanizmalarının arttırılması gerekmektedir.<br />
Yanı sıra KOBİ’lerin birleşmesi hususu daha güçlü bir mali yapıya sahip olmak,<br />
ölçek <strong>ve</strong>rimliliğini sağlamak, rekabet ortamına uyum kapasitelerini güçlendirmek,<br />
istihdam düzeyini arttırmak açısından önem taşımaktadır. Bu doğrultuda<br />
yenilenebilir enerji sektöründe yatırım yapmayı düşünen KOBİ’lerin birleşme<br />
işlemlerinin çeşitli <strong>ve</strong>rgi muafiyet <strong>ve</strong> teşvikleri ile desteklenmesi hükümet tarafından<br />
dikkate alınmalıdır.<br />
ABD’nin önde gelen finansman kuruluşlarından olan “Federal National Mortgage<br />
Association” ya da kısaltılmış ismiyle Fannie Mae (FNMA) <strong>ve</strong> “Federal Home Loan<br />
Mortgage Corporation” ya da kısaltılmış ismiyle Freddie Mac başta olmak üzere<br />
ABD’de U.S. Department of Agriculture, U.S. Department of Energy, U.S.<br />
Department of Housing and Urban De<strong>ve</strong>lopment, U.S. Department of Veterans<br />
Affair, U.S. Environmental Protection Agency, U.S. Small Business Administration<br />
gibi kuruluşlar özellikle güneş enerjisi alanında ABD’nin dünyanın ilk 10 ülkesi<br />
arasında yer almasına da bağlı olarak önemli finans desteği <strong>ve</strong>rmektedirler.<br />
93
Fannie Mae <strong>ve</strong> Freddie Mac, ABD hükümetinin küresel krizden çıkış yolları aradığı<br />
bir ortamda ortaya koyduğu “kurtarma paketi” kapsamında yer alan yenilenebilir<br />
enerji yatırımlarının teşvik edilmesi politikası ile de uyumlu bir şekilde küresel<br />
krizden çıkış sürecinde kendilerine önemli bir misyon edinmişlerdir.<br />
Fannie Mae tarafından <strong>ve</strong>rilen finans<br />
desteğine bakılacak olursa enerji <strong>ve</strong>rimliliğini<br />
arttırma, güneş, su <strong>ve</strong> yerden ısıtma sistemleri,<br />
fotovoltaik sistemler için 15.000 dolara kadar,<br />
10 yıl süreye kadar uzayabilen, genelde piyasa<br />
ortalamasının altında bir faiz oranı ile finansal<br />
destek <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
Freddie Mac tarafından <strong>ve</strong>rilen finans<br />
desteğine bakılacak olursa yine fotovoltaik<br />
sistemler, güneş sistemleri <strong>ve</strong> enerji<br />
<strong>ve</strong>rimliliğini %10’un üzerinde arttırma<br />
kapsamında; 240.000 dolara kadar 10, 20 ya da<br />
30 yıllık süreler için sabit faizli mortgage<br />
kredileri sağlanmaktadır.<br />
Her iki kuruluş tarafından <strong>ve</strong>rilen kredilerin en önemli ortak özelliği ise yenilenebilir<br />
enerji yatırımlarına tekil bazda finansman desteği <strong>ve</strong>rilmesidir.<br />
Ayrıca U.S. Small Business Administration tarafından küçük işletmelere yönelik<br />
olarak <strong>ve</strong>rilen finansman desteğinin KOBİ’ler açısından oldukça önemli olduğunu<br />
söylemek mümkündür. Söz konusu destek kapsamında enerji <strong>ve</strong>rimliliğini arttırma,<br />
fotovoltaik, güneş enerjisi <strong>ve</strong> diğer yenilenebilir enerji sistemlerine yönelik olarak<br />
100.000 dolara kadar olan yatırımların %80’ini karşılamayı, 100.000 doların<br />
üzerindeki yatırımlarda da çeşitli destekler sunmayı içermektedir.<br />
Yenilenebilir enerji yatırımlarının ilk kurulumu yüksek maliyetlere ulaşmaktadır. Bu<br />
doğrultuda yenilenebilir enerji sektöründe gerçekleşen yatırımların yüksek<br />
maliyetlere bağlı olarak büyük firmaların tekelinde olduğu görülmektedir.<br />
Yenilenebilir enerji yatırımlarının KOBİ’ler tarafından da rahatlıkla yapılmasının<br />
sağlanması, bu doğrultuda KOBİ’lerin desteklenmesi ekonomik kalkınmanın<br />
başarıya ulaşması açısından önem taşımaktadır.<br />
Türkiye’deki duruma bakıldığında; Fannie Mae <strong>ve</strong> Freddie Mac gibi ipotek<br />
finansman kuruluşlarının finans desteği <strong>ve</strong>rebileceğine yönelik düzenleme Sermaye<br />
Piyasası Kanunu’nun 39. maddesinde yer almaktadır.<br />
Bu doğrultuda, <strong>İzmir</strong>’in potansiyelinin oldukça yüksek olduğu rüzgar, güneş <strong>ve</strong><br />
jeotermal enerji kaynakları dikkate alınarak yenilenebilir enerjinin kullanımının<br />
ipotek finansman kuruluşları aracılığıyla desteklenerek önünün açılması da bölgesel<br />
kalkınmada önemli bir rol oynayacaktır.<br />
94
Ayrıca Küçük <strong>ve</strong> Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme <strong>ve</strong> Destekleme İdaresi Başkanlığı<br />
(KOSGEB) tarafından da KOBİ’lere yönelik olarak yenilenebilir enerji yatırımlarının<br />
teşvik edilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.<br />
Küresel krizden çıkış yollarını yenilenebilir enerji yatırımlarının önünün açılmasında<br />
<strong>ve</strong> bu sayede yerli kaynaklara dayalı enerji talebini karşılama hedefindeki dünyanın<br />
en büyük ekonomisi olan ABD, günümüzde <strong>İzmir</strong>’in yenilenebilir enerji potansiyeli<br />
göz önünde tutulduğunda önemli bir ışık tutmaktadır.<br />
Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının henüz istenilen düzeye ulaşmamış<br />
olmasının en önemli nedeni fosil yakıtlar üzerine kurulu bir piyasanın var olmasıdır.<br />
Ayrıca yetersiz teşvikler, Ar-Ge çalışmalarının yetersiz kalması, yenilenebilir enerji<br />
teknolojilerinin beklenen hızda gelişememesi, maliyetlerin fazla olması nedeniyle<br />
altyapıya yeterince önem <strong>ve</strong>rilmemesi <strong>ve</strong> elektrik dağıtım şirketlerinin birbirinden<br />
bağımsız çalışmasına bağlı olarak sistemin tamamını hedefleyen bir politika ortaya<br />
konmaması gibi nedenler de etkilidir.<br />
Elektrik dağıtım sektöründe hızla gerçekleşen özelleştirmelerin yanı sıra<br />
üni<strong>ve</strong>rsitelerin de sürece dahil olması önem taşımaktadır. Bütün elektrik şebekesi<br />
teçhizatları üreten firmalarla, dağıtım şirketlerinin <strong>ve</strong> elektrik üretim firmalarının<br />
ortaklığında örnek bir dağıtım şebekesi uygulaması yapılması, elde edilen<br />
sonuçların tüm dağıtım şirketlerinde aynı standartta uygulanması mevcut<br />
problemlerin çözümü açısından önem taşımaktadır.<br />
Türkiye’de yenilenebilir enerjiye yönelik mevzuat oldukça geniş olmakla birlikte<br />
düzenlemelerin güçlendirilmesi gerekmektedir.<br />
2.6. Sağlık<br />
95<br />
Günümüz dünyasında sağlık sektörü<br />
önemli bir gelişmişlik göstergesi<br />
haline gelmiş olup ülkemizde olduğu<br />
gibi bütün gelişmekte olan ülkelerde<br />
kalkınmışlık düzeyini ölçmede<br />
kullanılmaktadır.<br />
Ülkemizde 2003 yılından bu yana<br />
uygulanmakta olan Sağlıkta<br />
Dönüşüm Programı’nın da etkisi ile<br />
sağlık sektöründe planlama, yatırım,<br />
yönetme <strong>ve</strong> denetleme aşamalarında<br />
çok sayıda değişiklik meydana<br />
gelmiştir. Değişiklikler ile kamu <strong>ve</strong><br />
özel sağlık hizmetlerinin daha etkin<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli şekilde yürütülmesi<br />
amaçlanmaktadır.
Kişisel bazda ortalama ömrün uzaması; kişinin sağlıklı beslenmesine, spor<br />
yapmasına <strong>ve</strong> uygun tedavileri uygun zamanlarda almasına bağlıdır. Özellikle<br />
Avrupa’da sosyal gü<strong>ve</strong>ncesi olan <strong>ve</strong> kaliteli sağlık hizmeti talep eden yaşlı nüfusun<br />
sayısının artması, hükümetlerinin dışarıdan sağlık hizmeti alarak maliyetlerini<br />
düşürme çabaları ülkemizi yabancı hastalar için de sağlık hizmetinin alınabileceği<br />
etkin pazarlardan birisi haline getirmiştir.<br />
2012 yılında bütçesi 14 milyar 358 milyon dolar olarak belirlenen Sağlık Bakanlığı<br />
ülkemizde herkesin eşit sağlık hizmetine eş zamanlarda ulaşabilmesi adına 2 Kasım<br />
2011 tarihli <strong>ve</strong> 663 sayılı Sağlık Bakanlığı <strong>ve</strong> Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat <strong>ve</strong><br />
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile “Bakanlık Teşkilatı <strong>ve</strong><br />
Bağlı Kuruluşların Yeniden Yapılandırılması” sürecini başlatmıştır.<br />
Kamu <strong>ve</strong> özel sağlık hizmetlerinin etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde yürütülmesi için icracı<br />
birimlerle, politika yapan <strong>ve</strong> düzenleyen birimler ayrıştırılmıştır. Yeni birimler<br />
kurularak taşra teşkilatı yeniden yapılandırılmış, hastanelerin <strong>ve</strong> benzeri sağlık<br />
kuruluşlarının maliyet <strong>ve</strong> etkinlik açısından da yönetilebilmesi için “Kamu Hastane<br />
Birlikleri” kurulmuştur.<br />
Ülkemiz Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi<br />
2011 Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre 74 milyon 274 bin 269 kişi olup nüfusun<br />
%50,2’sini erkek, %49,8’ini ise kadınlar oluşturmaktadır.<br />
Kişi başına milli gelirin 15.392 dolar<br />
olduğu ülkemizde; 2011 yılı<br />
<strong>ve</strong>rilerine göre kişi başına kamu <strong>ve</strong><br />
özel sağlık harcaması Türkiye’de<br />
toplam 846 dolardır. Kişi başına<br />
cepten yapılan sağlık harcaması<br />
miktarı da ortalama 147 dolar olup<br />
bu rakam OECD ülkelerinde 529<br />
dolar olarak gerçekleşmektedir.<br />
Ülkemizde yıllık nüfus artış hızı<br />
binde 13, kaba doğum hızı binde<br />
17,5, toplam doğurganlık hızı binde<br />
2,1, kaba ölüm hızı binde 6,3’tür.<br />
Doğumda beklenen yaşam süresi<br />
kadınlarda 76,8, erkeklerde ortalama<br />
74,3’tür.<br />
96
Sağlık Bakanlığı’na bağlı 843, üni<strong>ve</strong>rsitelere bağlı 62, özel 489 <strong>ve</strong> diğer kalemlerde 45<br />
olmak üzere toplam 1.439 hastane bulunmaktadır. Hasta yatağı sayısı ise 199.950’ye<br />
ulaşmış olup bu yataklardaki doluluk oranı ortalama %64’ler civarındadır <strong>ve</strong> yatan<br />
hastaların hastanelerde ortalama kalış süresi 4 gündür. Aile hekimliği birimi başına<br />
düşen nüfus sayısı ise 3.652’dir. Ülkemizde toplam 7.200 ambulans ile 17 adet de<br />
helikopter ambulans bulunmaktadır.<br />
Toplam hekim sayısının 123.447 olduğu ülkemizde bu hekimlerin 63.563’ü uzman<br />
doktor, 38.818’i pratisyen doktor, 21.066’sı asistan doktordur. Ülkemizde 21.432 diş<br />
hekimi, 26.506 eczacı, 94.443 sağlık memuru, 114.772 hemşire, 50.343 ebe görev<br />
yapmaktadır.<br />
Son yirmi yılda dünyada da sağlık<br />
sistemlerinde önemli değişiklikler<br />
meydana gelmiştir.<br />
Kaliteli sağlık hizmeti <strong>ve</strong>rme <strong>ve</strong> alma<br />
yönündeki talep değiştikçe kamu<br />
hastanelerinde olduğu gibi özel<br />
hastanelerde <strong>ve</strong> kamu <strong>ve</strong> özel<br />
hastanelere mal <strong>ve</strong> hizmet sunumunda<br />
bulunan tıbbi malzeme satışı yapan<br />
firmalarda da birçok değişiklik<br />
gündeme gelmiş, bu kurumların rolleri<br />
değişmiştir.<br />
Hastaneler, uzun süreli yatan hasta talep etmek yerine, ileri düzeyde özellik arz eden<br />
teşhis <strong>ve</strong> tedavi hizmetlerinin <strong>ve</strong>rildiği kurumlar haline gelmiş; tıbbi malzeme<br />
kurumları da dahil olmak üzere sağlık hizmeti <strong>ve</strong>ren kurumların kümelenmesi<br />
gereği doğmuştur.<br />
Değişen dünyaya ayak uydurabilmek ancak teknolojik değişime adapte olmak,<br />
uluslararası kalite standartlarına uygun faaliyetlerde bulunmak <strong>ve</strong> kurumsallaşmak<br />
ile mümkün olabilmektedir. Yaşamakta olduğumuz süreçte de özellikle belli<br />
standartlardaki sağlık kuruluşlarına yalnızca yerli değil yabancı hastaların da<br />
yöneldiği, gelir üretmek adına bu tür sağlık kuruluşlarının birleştiği <strong>ve</strong>ya büyük<br />
sağlık kuruluşlarının diğer sağlık kuruluşlarını satın aldığı gözlenmektedir.<br />
Tüm bu tespitlerin ışığında;<br />
Sağlık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin finansal açıdan sağlam şirketler<br />
haline gelmeleri gerekmektedir.<br />
Ayakta <strong>ve</strong>ya yataklı tedavi hizmeti <strong>ve</strong>ren kuruluşların (Hastane, poliklinik<br />
vb.) dünya standartlarında inşa edilmeleri, bilişim <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik sistemleri<br />
açısından tam donanımlı olmaları büyük önem taşımaktadır.<br />
97
Sağlık sektörünün geleceğin yatırım sektörü olduğu düşüncesinden hareketle<br />
tıp dünyasındaki en son değişiklikleri yakından takip edebilecek kaliteli<br />
personelin yetiştirilmesine yönelik eğitim kurumları yaygınlaştırılmalı, hasta<br />
takibi kalite standartlarına uygun olmalıdır.<br />
2.7. Eğitim<br />
Günümüz küresel rekabet ortamında bilgi <strong>ve</strong> bilgi<br />
teknolojileri giderek önem kazanmaktadır. Bilgiye<br />
ulaşmak ise eğitim ile mümkündür. Bireylerin<br />
eğitimi, bilimsel <strong>ve</strong> teknolojik yeniliklerin hız<br />
kazanmasında da önemli bir rol oynamaktadır.<br />
Bu nedenle, gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler<br />
arasındaki en önemli farklardan birisi, her yönden<br />
yetişmiş insan gücüdür. Nitelikli insan gücü<br />
yetiştirilmesinin ekonomik kalkınmaya büyük<br />
katkılarda bulunduğu bir gerçektir. Çünkü eğitim,<br />
insan gücünün <strong>ve</strong>rimliliğinin artmasını sağlayacak<br />
en önemli araçtır.<br />
Üretime katılan bireyin sahip olduğu bilgi, beceri, deneyim <strong>ve</strong> dinamizm olarak ifade<br />
edilen beşeri sermayenin temel bileşenlerinden olan eğitim, gelişme sürecinin en<br />
önemli kaynaklarından biridir.<br />
Eğitimin kalkınma sürecine olan katkısı, diğer faktörler gibi sadece ekonomik değil,<br />
sosyal <strong>ve</strong> kültürel alanlarda da görülmektedir.<br />
Günümüzde artık kalkınmanın sadece ekonomik büyüme olmadığı, ekonomik<br />
büyümenin yanında en az onun kadar önemli olan <strong>ve</strong> toplumsal kalkınmayı<br />
sağlayan, bireylerin çeşitli alanlardaki yapısal <strong>ve</strong> düşünsel değişimi olduğu<br />
bilinmektedir.<br />
Bireylerin bu yönde değişimini sağlayacak faktörün eğitim olduğu bilindiğinden,<br />
ülkelerin toplumsal kalkınmasında, eğitime son yıllarda büyük bir önem <strong>ve</strong>rilmeye<br />
başlanmıştır.<br />
Ancak, eğitimin farklı türlerinin ekonomik kalkınma üzerinde farklı etkileri<br />
bulunmaktadır. Örneğin genel eğitim, kalkınmanın başlangıç evrelerinde bir altyapı<br />
oluştururken, sanayileşmeye başlayan toplumlarda mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitimin önemi<br />
artmaktadır.<br />
Mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim ile genç insanların işe hazırlanması, yetişkinlerin<br />
becerilerini geliştirmesi <strong>ve</strong> ekonominin <strong>ve</strong> işgücü piyasasının ihtiyaçlarının<br />
karşılanması hedeflenmektedir.<br />
98
Mesleki <strong>ve</strong> teknik öğretimin esası, bireylere belli bir mesleğin temel bilgi <strong>ve</strong><br />
becerilerini kazandırmak <strong>ve</strong> belirli teknolojilerin kullanımını öğretmektir.<br />
Böylece bireyler hem daha çabuk meslek<br />
sahibi olarak işgücü piyasasına çıkacak,<br />
hem de işletmelerin ara eleman<br />
gereksinimleri karşılanmış olacaktır.<br />
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde<br />
nitelikli işgücünün yetiştirilmesi için<br />
mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitime ayrı bir önem<br />
<strong>ve</strong>rilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda,<br />
Türkiye’de son yıllarda mesleki <strong>ve</strong> teknik<br />
eğitime ağırlık <strong>ve</strong>rilmesi yönünde<br />
çabaların arttığı görülmektedir.<br />
Tablo 21: Genel <strong>ve</strong> Meslek Lisesi Öğrenci Sayılarının Toplam Ortaöğretim<br />
İçindeki Oranları<br />
Öğretim Yılı Mesleki(%) Genel(%)<br />
2005/2006 %36 %64<br />
2006/2007 %37 %63<br />
2007/2008 %39 %61<br />
2008/2009 %41 %59<br />
2009/2010 %43 %57<br />
2010/2011 %44 %56<br />
2011/2012 %44 %56<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />
Ancak bu çabalara rağmen, ülkemizde mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim gereken önemi<br />
görmemiş, tercih edilme oranı % 45’in üzerine çıkmamıştır.<br />
2011-2012 eğitim öğretim yılında ortaöğretim kurumlarında eğitim gören toplam<br />
4.756.286 öğrencinin % 56’sı genel liseleri, %44’ü ise meslek liselerini tercih<br />
etmişlerdir.<br />
İlimizde ise genel liselerde öğrenim görmeyi tercih eden öğrenci sayısı oranı %<br />
49’dur. Kalan %51, mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitimi tercih etmişlerdir.<br />
Oysa Avusturya’da mesleki eğitimi tercih eden öğrenci sayısının oranı % 70,<br />
Almanya’da ise % 60’ın üzerindedir.<br />
Bireyin hayatını sürdürebilmesi için seçeceği mesleğin isabetli olması, bireyin kendi<br />
ilgi <strong>ve</strong> yetenekleri ile işin gerektirdiği nitelikleri tanıması ile mümkündür. Bu<br />
kapsamda okullarda, bireye isabetli meslek seçimi yapabilmesi yönünde rehberlik<br />
hizmetleri <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />
99
Ülkemizdeki mesleki yönlendirmenin bireylerin yeteneklerinden ziyade ailenin<br />
taleplerine göre yapıldığı göz önüne alındığında, öğrencilerle birlikte ailelerine de<br />
rehberlik hizmeti <strong>ve</strong>rilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.<br />
Örgün <strong>ve</strong> yaygın mesleki <strong>ve</strong> teknik<br />
eğitim kurumlarında uygulanan eğitim<br />
programları, bu programlarla<br />
yetiştirilen kalifiye işgücü ile işgücü<br />
piyasasının ihtiyaçları arasında nitelik<br />
<strong>ve</strong> nicelik yönünden bir uyumsuzluk<br />
görülmektedir.<br />
Bu nedenle, mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim<br />
kurumlarında uygulanan programlar,<br />
işgücü piyasasının ihtiyaçları <strong>ve</strong><br />
taleplerine göre yeniden<br />
yapılandırılmalıdır.<br />
Bu amaç doğrultusunda eğitim kurumları reel sektörü sürekli izlemeli, reel sektör de<br />
mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim programlarının yapılandırılmasında aktif rol oynamalıdır.<br />
Tüm eğitim kademelerinin iş dünyası ile bir araya gelerek; bölgesel işgücü talebinin<br />
karşılanması doğrultusunda ihtiyaç duyulan nitelikli <strong>ve</strong> kaliteli iş gücünün<br />
yetiştirilmesine yönelik ortak çalışma yapmaları gerekmektedir.<br />
Yoğun rekabet ortamında işgücü<br />
piyasasının ihtiyaç duyduğu işgücü<br />
profili sürekli değişiklik göstermektedir.<br />
Mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim kurumlarında<br />
uygulanan programlar, yaşanan işgücü<br />
profili değişimlerine hızla ayak<br />
uyduracak şekilde esnek bir yapıda<br />
olmalıdır.<br />
Ayrıca söz konusu programlar, bölgesel<br />
işgücü ihtiyaçlarına uygun olarak<br />
yapılandırılmalı, istihdam olanağı sınırlı<br />
olan alanlar için gereğinden fazla eleman<br />
yetiştirilmemelidir.<br />
İşgücü piyasasının işgücü talebi ekonomik <strong>ve</strong> teknolojik gelişmelere göre de<br />
değişiklik göstermektedir. Bu nedenle işgücü piyasasının işgücü talebi sürekli <strong>ve</strong><br />
düzenli olarak izlenmelidir.<br />
100
2011-2012 eğitim öğretim döneminde bir öğretmen başına ortalama 20 öğrenci<br />
düşmektedir. Mesleki <strong>ve</strong> teknik ortaöğretimde bu rakam 19 iken, genel<br />
ortaöğretimde 22’dir.<br />
İlimizde genel ortaöğretim kurumlarında öğretmen başına ortalama 15 öğrenci,<br />
mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim <strong>ve</strong>ren ortaöğretim kurumlarında ise 20’dir.<br />
Gelişmiş ülkelerde ise bu rakam 5 ila 10 arasında<br />
değişmektedir.<br />
Öğretmen başına düşen öğrenci rakamlarının yüksek<br />
olması, <strong>ve</strong>rilen eğitimin kalitesini olumsuz yönde<br />
etkilemektedir. Öğretmen başına düşen öğrenci<br />
sayısının azaltılması yönünde düzenlemeler<br />
yapılmalıdır.<br />
Örgün ile yaygın eğitim programlarını bütünleştirecek<br />
arada geçişin sağlanabileceği bir sistem<br />
geliştirilmelidir.<br />
Mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim pahalı bir eğitimdir. Mesleki<br />
<strong>ve</strong> teknik eğitim kurumlarının altyapı <strong>ve</strong> mesleki<br />
donanım yetersizlikleri bulunmaktadır. Ayrıca,<br />
mesleki eğitim kurumlarından teknolojinin durmak<br />
bilmeyen ilerlemesini takip etmeleri beklenmektedir.<br />
İşsizlik oranının yüksek olması <strong>ve</strong> eğitimli işgücünün işsiz kalması ülkemizin önemli<br />
sorunlarındandır. Bu nedenle, günümüz işgücü piyasalarının ihtiyaçları göz önüne<br />
alınarak öğrencilere teknik becerilerin kazandırılması gerekmektedir.<br />
Mesleki programlardaki öğretmen <strong>ve</strong> eğiticilerin bilgilerinin güncel olması <strong>ve</strong>rilen<br />
eğitimin kalitesi için son derece önemlidir. Bu sebeple, öğretmen <strong>ve</strong> eğiticilere güncel<br />
endüstri deneyimi kazandırılmalı, hizmet içi eğitimlerle de pekiştirilmelidir.<br />
İstihdam olanakları açısında dezavantajlı konumda bulunan işgücü piyasasındaki<br />
gençler, kadınlar, uzun süreli işsizler, göç edenler, yaşlılar, engelliler <strong>ve</strong> eski<br />
hükümlüler için bölgesel işgücü taleplerine uygun olarak mesleki <strong>ve</strong> teknik eğitim<br />
almaları sağlanmalıdır.<br />
Sürekli büyümeyi <strong>ve</strong> gelişmeyi hedefleyen ülkelerin en büyük yardımcısı eğitimdir.<br />
Bir diğer deyişle kalkınmanın yolu eğitimden geçmektedir.<br />
101
2.8. Bilişim<br />
Bilişim teknolojileri günümüzde gerek sosyal<br />
hayatımızı, gerek profesyonel hayatımızı önemli<br />
ölçüde etkilemektedir.<br />
Bilişim teknolojilerinin yaygın <strong>ve</strong> etkin kullanımı,<br />
ülkemiz ekonomisi için de büyük önem<br />
taşımaktadır.<br />
Dünya, önce tarım toplumu daha sonra sanayi<br />
toplumu <strong>ve</strong> yirminci yüzyılın sonlarından<br />
başlayarak bilişim toplumu haline gelmiştir.<br />
Gelişmiş ülkelerin GSYH’leri içerisinde giderek artan bir pay alan bilgi<br />
teknolojilerinin, ekonomiye olumlu katkısı, istihdam yaratma potansiyeli, yenilikçi<br />
<strong>ve</strong> katma değeri yüksek yapısı ile stratejik bir önemi vardır.<br />
Bilgi teknolojileri kullanıldığı her sektörde <strong>ve</strong>rimliliğe <strong>ve</strong> rekabetçiliğe katkı<br />
sağlamaktadır. Yirmi birinci yüzyılın çetin rekabet koşullarında, bilişim<br />
teknolojilerine adapte olmak zorunluluk haline gelmiştir.<br />
Bilişim Sanayicileri Derneği'nin (TÜBİSAD) açıkladığı bilişim sektörü <strong>ve</strong>rileri<br />
çalışmasına göre, Türkiye'de 2011 yılında bilişim sektörünü oluşturan donanım,<br />
yazılım <strong>ve</strong> hizmet, elektronik haberleşme, e-ticaret, savunma sanayi, çağrı merkezi,<br />
mobil cihazlar pazarlarının büyüklüğü 66,7 milyar TL, toplam ihracatı ise 732,6<br />
milyon TL olarak gerçekleşmiştir.<br />
Donanım pazarı 8,9 milyar TL, yazılım <strong>ve</strong> hizmet pazarı 4,2 milyar TL, elektronik<br />
haberleşme pazarı 27,6 milyar TL, e-ticaret 18,4 milyar TL, savunma sanayi yazılım<br />
<strong>ve</strong> hizmet pazarı 600 milyon TL, çağrı merkezleri 1,8 milyar TL, mobil cihazlar pazarı<br />
4,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.<br />
2011 yılı toplam istihdamı; donanım, yazılım <strong>ve</strong> hizmet, elektronik haberleşme,<br />
e-ticaret, savunma sanayi, çağrı merkezinde 164.412 kişi olmuş, en fazla istihdam<br />
55.000 kişi ile çağrı merkezlerinde gerçekleşmiştir.<br />
OECD ülkeleri ekonomilerinde yapılan araştırmalara göre sektörün en önemli<br />
pazarlarının başında gelen yazılım yatırımlarının, ülkelerin Gayri Sayfi Yurtiçi<br />
Hasılalarında % 0,5 ile % 2,7 arasında yükselişe sebep olduğu görülmüştür.<br />
Yazılım üretimi <strong>ve</strong> ihracatında büyük başarı sağlayan Hindistan’da, 1998 yılında<br />
yazılım üretiminden elde edilen gelir Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın % 1,2’sini<br />
oluştururken, 2007 yılında bu oranın % 5,2 olduğu görülmektedir.<br />
102
Yazılım sektörünün en önemli girdisinin insanın zekâsı <strong>ve</strong> hayal gücüyle<br />
desteklendiği yaratıcı gücü olduğunu düşünürsek, ülkemiz Avrupa ülkeleri arasında<br />
sahip olduğu genç nüfus avantajını burada kullanabilecektir.<br />
Sektörün yazılım tarafında en büyük sorunlardan birisi 'korsan' yazılımdır. Yazılım<br />
ürünleri doğası gereği kolaylıkla kopyalanabilmektedir. Sektördeki korsan<br />
yazılımların çok büyük miktarlara ulaşması kayıt dışı ekonomiyi maalesef<br />
büyütmektedir. Bilişim suçları ile mücadeleye önem <strong>ve</strong>rilmesi bu noktada ağırlık<br />
kazanmaktadır.<br />
Bilgisayar yazılımlarını hukuka aykırı yollarla çoğaltmak, kullanmak gibi eylemler,<br />
Fikir <strong>ve</strong> Sanat Eserleri Kanunu'na göre telif hakkı ihlali suçlarını oluşturmaktadır <strong>ve</strong><br />
yasalarımızda bu suçlar için ciddi yaptırımlar öngörülmektedir.<br />
Bilişim sektöründe her geçen gün hızlanan <strong>ve</strong><br />
çeşitlenen internet bağlantıları da kullanıcılara<br />
önemli fırsatlar sunmaktadır.<br />
2012 yılı Nisan ayında gerçekleştirilen Hanehalkı<br />
Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması<br />
sonuçlarına göre Türkiye genelinde hanelerin<br />
%47,2’sinin evden internete erişim imkânına<br />
sahip olduğu açıklanmıştır. 2012 yılı ikinci<br />
çeyreği itibariyle Türkiye’deki toplam internet<br />
abone sayısı 18,3 milyonu geçmiştir.<br />
2012 yılı ilk üç ayında interneti kullananların %72,5’i çevrimiçi haber, gazete ya da<br />
dergi okumuş <strong>ve</strong> haber indirmiştir. %66,8’i e-posta göndermiş/almış, %61,3’ü mal <strong>ve</strong><br />
hizmetler hakkında bilgi aramış, %49,1’i oyun, müzik, film, görüntü indirmiş <strong>ve</strong><br />
oynamıştır.<br />
2008 yılında 6 milyon genişbant internet abonesi bulunmaktayken dört yılda üç<br />
kattan fazla artışla 2012 yılı ikinci çeyrek sonu itibariyle 18,3 milyonu geçmiştir.<br />
Türkiye’de nüfusa göre sabit genişbant penetrasyon oranı %10,3 iken, OECD ülkeleri<br />
penetrasyon ortalaması %25,6’dır. Ayrıca mobil genişbant penetrasyon oranı<br />
Türkiye’de %14,3 iken OECD ortalaması %54,3’tür.<br />
Kamu kurum/kuruluşları ile iletişimde internet kullanımı artmaktadır. 2011 Nisan-<br />
2012 Mart döneminde kişisel amaçla kamu kurum/kuruluşları ile iletişimde interneti<br />
kullanma oranı %45,1’dir. Bu oran önceki yılın aynı döneminde (2010 Nisan-2011<br />
Mart) %38,9 olarak açıklanmıştır. Kullanım amaçları arasında kamu kuruluşlarına ait<br />
web sitelerinden bilgi edinme %42,9 ile ilk sırayı almaktadır.<br />
103
30 Haziran 2012 tarihi itibariyle 402.563 elektronik imza, 223.161 mobil imza olmak<br />
üzere toplam sayı 625.724 olmuştur. 2012 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki döneme<br />
göre elektronik imza sayısında %8,1, mobil imza sayısında ise %5,4 artış olmuştur.<br />
Uluslararası rekabetin acımasızca hakim olduğu pazarlarda payını arttırabilmesi için<br />
yapılması gerekenlerin başında maliyetlerin düşürülmesi gelmektedir. Bu da ileri<br />
teknolojiyi yoğun olarak kullanmaktan geçmektedir. Gelişmekte olan ülke<br />
konumundan, teknoloji yoğun gelişmiş ülkeler içerisinde yer almak hedefinde bir<br />
strateji belirlenmesi önemlidir.<br />
2.9. Finans<br />
Ağırlıklı olarak bankacılık sektöründen<br />
oluşan Türk finans sektörü küresel krizi<br />
gelişmiş ülkelerin bankacılık sektörünün<br />
büyük zararlar görmesine rağmen başarı<br />
ile atlatmıştır.<br />
Türk finans sektörü aktifleri, 2012 ikinci<br />
çeyreğinde büyümesini sürdürmüştür.<br />
Borsaların büyümeye etkisi negatif yönlü<br />
olmuştur. İMKB kapitalizasyon değeri<br />
nominal olarak % 0,3 oranında gerilemiş,<br />
sektörde en büyük büyüme oranı % 8,6 ile<br />
faktoring şirketlerinde gerçekleşmiştir.<br />
Faktoring şirketlerini % 6,4 ile % 25,4 ile<br />
tüketici finansman şirketleri izlemektedir.<br />
Bankacılık sektöründe 2012 yılının ilk yarısında toplam aktiflerde 127,8 milyar TL’lik<br />
artış meydana gelmiştir. Bu artışın % 93’ü kredilerdir.<br />
Bankacılık sektörünün dönem net kârı, Haziran 2012 itibarıyla 11,5 milyar TL‘dir <strong>ve</strong><br />
önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 milyar TL artış göstermiştir.<br />
Finansal kurumların kullandığı alternatif dağıtım kanalları, teknolojik gelişmelere<br />
paralel olarak artış göstermeye devam etmiştir. Bankacılık sektöründe hem yurt içi<br />
hem de yurt dışı şube sayısı artmış olup 2.429 kişiye ek istihdam olanağı<br />
yaratılmıştır.<br />
Online bankacılık hizmetleri de finansal araçların yatırımcılara ulaşmasında kolaylık<br />
sağlamıştır.<br />
Yılın ikinci çeyreğinde, bankalar aracılığıyla internet üzerinden yapılan finansal<br />
işlemlerin hacmi %2,9, mobil bankacılık finansal hizmetlerinin hacmi %29 artış<br />
göstermiştir.<br />
104
Yeni teşvik uygulamalarıyla Bireysel Emeklilik Sistemine katılım sayısı %5,8 artış<br />
göstermiştir. Hisse senedi portföyünde tüzel kimliğe sahip yatırımcı sayısı %15,5<br />
oranında artmıştır. Yılın ikinci çeyreğinde, hem yurt içi hem de yurt dışı<br />
yatırımcılardan talep görmeye devam eden özel sektör tahvil <strong>ve</strong> bono hacmi 24,3<br />
milyar TL’ye ulaşmıştır. Toplam yatırımlar nominal olarak % 2 artmıştır.<br />
Sermaye Piyasası yasa tasarısında İMKB <strong>ve</strong> İstanbul<br />
Altın Borsası’nın kapatılması öngörülmektedir.<br />
Kapatılan borsaların yerine Borsa İstanbul Anonim<br />
Şirketi kurulacak, sözkonusu borsa da ileride halka<br />
açılacaktır. Türkiye’nin dünyanın 10 finans<br />
merkezinden biri olma yolunda önemli bir adım<br />
atılacak, kurulacak olan yeni borsanın ilk şubesinin<br />
<strong>İzmir</strong>’de açılması bölgenin ekonomik gücüne büyük<br />
katkı koyacaktır.<br />
Bu durumda <strong>kent</strong>imizde faaliyette gösteren Vadeli İşlem <strong>ve</strong> Opsiyon Borsası’nın da<br />
geleceği 2013 yılında gerçekleşecek radikal değişikliklerden etkilenecektir.<br />
Yakın bir zaman içerisinde Sermaye Piyasası Kurulu <strong>ve</strong> İstanbul Menkul Kıymetler<br />
Borsası’nın <strong>İzmir</strong> ofislerinin de açılması düşünülmektedir. Ancak şu an itibariyle<br />
<strong>İzmir</strong>’de finans denince akla gelen ilk kuruluş, Vadeli İşlem <strong>ve</strong> Opsiyon Borsası’nın<br />
<strong>kent</strong> <strong>ve</strong> ülke ekonomisine katkılarını incelemek gerekmektedir. 2011 yılında toplam<br />
işlem hacmi yaklaşık 440 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2011 yılında toplam adet bazında<br />
işlem hacmi bir önceki yıla göre %16 artarak 74.287.630 adede ulaşmıştır. Aylık<br />
bazda günlük ortalama işlem hacmi 2012 yılının Eylül ayında 1,4 milyar TL<br />
civarındadır. 2012 Eylül sonu itibariyle hesap sayısı 79.044 adede ulaşmıştır. <strong>İzmir</strong>’de<br />
finans kesiminde bankaların büyük bir ağırlığı bulunmaktadır.<br />
Tablo 22: <strong>İzmir</strong>’de Bankacılık İstatistikleri<br />
2006 2007 2008 2009 2010 2011 Haziran<br />
2012<br />
Banka<br />
17,9 21,6 26,8 29,7 33,7 37,9<br />
Mevduatları<br />
39<br />
(Milyar TL)<br />
(Ocak-Haziran)<br />
Banka Toplam 10,6 14,7 19,9 21,5 29,4 38,8<br />
Nakdi Kredileri<br />
42,2<br />
(Milyar TL)<br />
(Ocak-Haziran)<br />
Banka Şube 525 600 667 697 718 748<br />
Sayısı<br />
756<br />
(Ocak-Haziran)<br />
Kaynak: Bankacılık Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Kurumu, Eylül 2012.<br />
105
Bankacılık Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Kurumu <strong>ve</strong>rilerine göre Haziran 2012 itibariyle<br />
<strong>İzmir</strong>’de toplam banka mevduatları 39 milyar TL, kullandırılan krediler ise<br />
42,2 milyar TL’ye ulaşmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>, Haziran 2012 itibariyle 39 milyar TL ile<br />
ülkemizde toplanan tüm mevduatın % 5,7’ünü<br />
karşılamaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>, ülke genelinde kullanılan toplam nakdi<br />
kredilerde 42,2 milyar TL ile yüzde 5,6’lık pay<br />
sahibidir.<br />
Bankacılık Düzenleme <strong>ve</strong> Denetleme Kurumu <strong>ve</strong>rilerine göre Haziran 2012 itibariyle<br />
<strong>İzmir</strong>’de 40,9 Milyar TL toplam nakdi kredi kullandırılmış, takipteki alacaklar<br />
1,4 Milyar TL’ye ulaşmış <strong>ve</strong> takipteki alacakların toplam nakdi kredileri oranı % 3<br />
olmuştur.<br />
467,5 Milyon TL taşıt kredisi <strong>ve</strong> 5,9 Milyar TL konut kredisi kullandırılmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>’de Haziran 2012 itibariyle 2,4 Milyar TL ziraat <strong>ve</strong> balıkçılık sektörüne,<br />
2,6 milyar TL toptan ticaret <strong>ve</strong> komisyonculuk sektörüne, 1,9 milyar TL gıda,<br />
meşrubat <strong>ve</strong> tütün sektörüne, 1,3 milyar TL metal <strong>ve</strong> işlenmiş maden sektörüne,<br />
1,1 milyar TL inşaat sektörüne, 731,5 milyon TL tekstil <strong>ve</strong> tekstil ürünlerine,<br />
318,5 milyon TL turizm sektörüne, 37,6 milyon TL finansal kuruluşlara kredi<br />
kullandırılmıştır.<br />
2012 Haziran itibariyle <strong>İzmir</strong>’de şube başına düşen nüfus 5.245, şube sayısı ise<br />
756’dır. 2010 Haziran ayından 2011 Haziran’a kadar 18 yeni şube açılmıştır. Şube<br />
başına düşen nüfus ise 5.350’den 5.245’ e düşmüştür. 2010 yılı itibariyle <strong>kent</strong>imizde<br />
toplam nakdi kredinin toplam mevduata oranı % 78 iken, bu oran 2012 Haziran<br />
itibariyle % 108’e çıkmıştır.<br />
2.10. İnşaat<br />
İnşaat sektörü, ülkemizin ekonomik gelişiminde önemli olmasının yanı sıra, inşaat,<br />
müteahhitlik, mühendislik-mimarlık, teknik müşavirlik hizmetleri ile katma değeri,<br />
döviz girdisi <strong>ve</strong> istihdamı yüksek, hizmet kalitesi gelişmiş bir sektördür.<br />
2012'nin ikinci çeyreğinde inşaat sektöründe yüzde 0,4 oranında büyüme<br />
gerçekleşmiş, sektörün ilk altı aylık dönemdeki büyüme oranı ise % 1,5 olmuştur.<br />
Kamu <strong>ve</strong> özel sektör yatırımlarındaki gerileme bunda etkili olmuş <strong>ve</strong> 2012 yılının ilk<br />
6 aylık döneminde kamu <strong>ve</strong> özel sektörün inşaat yatırımlarında düşüş devam<br />
etmiştir.<br />
106
Grafik 9: GSYH <strong>ve</strong> İnşaat Sektörü Gelişme Hızları (%)<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
18,3<br />
18,5<br />
14,1<br />
13,9<br />
11,2<br />
9,3<br />
7,8<br />
9,4 8,4 6,9 5,7<br />
9,2 8,5<br />
6,2 5,3<br />
1,5<br />
4,7<br />
3,1<br />
0,7<br />
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 -4,82010 2011 2012* 6<br />
-8,1<br />
aylık<br />
-20<br />
-16,1<br />
-30<br />
GSYH (%) İnşaat Sektörü Gelişme Hızı (%)<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />
Bir önceki yılın aynı dönemlerine göre ilk çeyrekte aynı kalmış olan kamu yatırımları<br />
ikinci çeyrekte yüzde 6,3 <strong>ve</strong> ilk altı ay itibariyle yüzde 3,6 gerilemiştir.<br />
Özel sektör yatırımlarında da ilk çeyrekteki yüzde 3,1’lik artışın ardından ikinci<br />
çeyrekte büyüme yüzde 1,9 düzeyine gerilemiş <strong>ve</strong> ilk altı ay itibariyle artış yüzde 2,5<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
TÜİK <strong>ve</strong>rilerine göre yılın ikinci<br />
çeyreğinde Yapı Ruhsatı <strong>ve</strong>rilen<br />
yapıların yüzölçümü ise yüzde 37<br />
artmış, Yapı Kullanma İzin Belgesi<br />
<strong>ve</strong>rilen yapıların yüzölçümü ise yüzde<br />
5,1 azalmıştır.<br />
2012 yılının ilk altı ayında ise bir önceki<br />
yılın ilk altı ayına göre belediyeler<br />
tarafından yapı ruhsatı <strong>ve</strong>rilen yapıların<br />
bina sayısında yüzde 8,4, yüzölçümünde<br />
yüzde 37, değerinde yüzde 48,9, daire<br />
sayısında yüzde 26,4 oranında artış<br />
olmuştur.<br />
2012 yılının ilk altı ayında yapı ruhsatına göre yapıların yüzölçümü 72.176.471 m 2<br />
iken bunun 40.470.620 m 2 'si (yüzde 56.1) konut, 18.759.013 m 2 'si (yüzde 26) konut dışı<br />
<strong>ve</strong> 12.946.838 m 2 'si (yüzde 17.9) ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşmiştir.<br />
107
Tablo 23: Yapı Ruhsatı, 2012 Yılı Ocak-Haziran Ayları Toplamı<br />
Bir Önceki Yılın İlk<br />
Altı Ayına Göre<br />
Değişim Oranı (%)<br />
2012 2011 2010 2012 2011<br />
Bina Sayısı 47.299 43.632 50.905 8,4 -14,3<br />
Yüzölçümü 72.176.471 52.674.678 60.451.484 37,0 -12,9<br />
(m 2 )<br />
Değer (TL) 49.615.698.592 33.322.512.025 34.259.065.045 48,9 -2,7<br />
Daire Sayısı 349.226 276.327 308.008 26,4 -10,3<br />
Kaynak: TÜİK<br />
2012 yılının ilk altı ayında bir önceki yılın ilk altı ayına göre belediyeler tarafından<br />
Yapı Kullanma İzin Belgesi <strong>ve</strong>rilen yapıların bina sayısında % 9,1, yüzölçümünde %<br />
5,1, daire sayısında % 4,8 oranında düşüş olurken, değerinde % 2,5 artış olmuştur.<br />
2012 yılının ilk altı ayında Yapı Kullanma İzin Belgesine göre yapıların yüzölçümü<br />
46.225.485 m 2 iken bunun 28.306.383 m 2 'si (% 61.2) konut, 11.603.223 m 2 'si (% 25.1)<br />
konut dışı <strong>ve</strong> 6.315.879 m 2 'si (% 13.7) ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşmiştir.<br />
Tablo 24: Yapı Kullanma İzin Belgesi, 2012 Yılı Ocak-Haziran Ayları Toplamı<br />
Bir Önceki Yılın İlk<br />
Altı Ayına Göre<br />
Değişim Oranı (%)<br />
2012 2011 2010 2012 2011<br />
Bina Sayısı 40.417 44.467 37.040 -9,1 20,1<br />
Yüzölçümü 46.225.485 48.712.555 39.063.413 -5,1 24,7<br />
(m 2 )<br />
Değer (TL) 30.735.607.275 29.980.020.485 21.351.305.168 2,5 40,4<br />
Daire Sayısı 239.460 251.643 190.098 -4,8 32,4<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />
Bina İnşaatı Maliyet Endeksi ise, Temmuz–Ağustos–Eylül aylarını kapsayan 2012 yılı<br />
üçüncü döneminde, toplamda bir önceki döneme göre yüzde 0,10, bir önceki yılın<br />
son dönemine göre yüzde 1,93, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,86 <strong>ve</strong><br />
dört dönem ortalamalara göre ise yüzde 8,17 artış göstermiştir.<br />
2012 yılı üçüncü döneminde bir önceki döneme göre işçilik endeksi yüzde 0,67<br />
artarken malzeme endeksi ise yüzde 0,06 azalmıştır. 2012 yılı üçüncü döneminde bir<br />
önceki yılın aynı dönemine göre işçilik endeksi yüzde 5,74 <strong>ve</strong> malzeme endeksi ise<br />
yüzde 2,04 artış göstermiştir.<br />
2011 yılı üçüncü döneminde ise, toplamda bir önceki döneme göre yüzde 3,53, bir<br />
önceki yılın son dönemine göre yüzde 12,76, bir önceki yılın aynı dönemine göre<br />
yüzde 14,53 <strong>ve</strong> dört dönem ortalamalara göre ise yüzde 10,86 artış gerçekleşmiştir.<br />
108
Tablo 25: 2012 <strong>ve</strong> 2011 Yılları Bina İnşaatı Maliyet Endeksi Üçüncü Dönem<br />
Değişim Oranları<br />
Bir önceki döneme<br />
göre değişim oranı<br />
(%)<br />
Bir önceki yılın<br />
son dönemine göre<br />
değişim oranı (%)<br />
Bir önceki yılın<br />
aynı dönemine<br />
göre değişim oranı<br />
(%)<br />
Dört dönem<br />
ortalamalara göre<br />
değişim oranı (%)<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />
2012 Yılı III. Dönem 2011 Yılı III. Dönem<br />
Toplam İşçilik Malzeme Toplam İşçilik Malzeme<br />
0,10 0,67 -0,06 3,53 0,67 4,38<br />
1,93 5,25 0,99 12,76 5,75 14,94<br />
2,86 5,74 2,04 14,53 6,19 17,16<br />
8,17 5,78 8,89 10,86 6,52 12,23<br />
2012 yılı Temmuz döneminde istihdam edilenlerin sayısı ise geçen yılın aynı<br />
dönemine göre 545.000 kişi artarak 25.498.000 kişiye yükselmiş, tarım sektöründe<br />
çalışan sayısı 67.000 kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 612.000 kişi<br />
artmıştır.<br />
Temmuz 2012 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 26'sı tarım, yüzde 18,7'si<br />
sanayi, yüzde 7,4'ü inşaat, yüzde 47,9'u ise hizmetler sektöründedir. Önceki yılın<br />
aynı dönemi ile karşılaştırıldığında inşaat sektörünün payının ise 0,1 puan azaldığı<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 26: Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam Edilenler (Bin kişi, 15 +yaş)<br />
2011 Temmuz 2012 Temmuz<br />
Sayı % Sayı %<br />
Ekonomik<br />
24.953 100,0 25.498 100,0<br />
Faaliyetler<br />
Tarım 6.705 26,9 6.638 26,0<br />
Sanayi 4.710 18,9 4.777 18,7<br />
İnşaat 1.879 7,5 1.882 7,4<br />
Hizmetler 11.659 46,7 12.201 47,9<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />
Bununla birlikte yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde uluslararası pazarlarda önemli<br />
bir konum elde edilmeye devam edilmektedir.<br />
109
Eylül 2012 sonu itibariyle Türk firmaların yurtdışı müteahhitlik hizmetleri 96 ülkeye<br />
yayılmış durumdadır. Üstlenilen projelerin sayısı 6.663'e <strong>ve</strong> bu projelerin toplam<br />
tutarı 226,8 milyar dolara ulaşmıştır.<br />
Yurtdışında üstlenilen projelerin 2012 yılı Eylül ayı sonu itibariyle bölgesel dağılımı<br />
ise BDT yüzde 43,2, Ortadoğu yüzde 27,2, Afrika yüzde 19,2, Avrupa yüzde 6,8,<br />
Asya Pasifik Bölgesi yüzde 3,1 <strong>ve</strong> Amerika yüzde 0,5 olarak gerçekleşmiştir.<br />
Engineering News Record Dergisi (ENR) tarafından her yıl yayınlanmakta olan<br />
“Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhidi” listesinde bu yıl 33 Türk<br />
müteahhitlik firması yer almıştır. Türkiye bu sayı ile 2009'dan bu yana hep olduğu<br />
gibi Çin'den sonra ikinci gelmeye devam etmiştir.<br />
Bu küresel krizin beraberinde getirdiği uluslararası rekabete, Arap Baharının Türk<br />
müteahhitlerin ana pazarlarında yaratmış olduğu sorunlara <strong>ve</strong> Türk müteahhitlerin<br />
en önemli iki pazarından biri olan Libya'da Şubat 2011'den itibaren tüm projelerin<br />
durmuş olmasına rağmen kazanılmış önemli bir başarıdır.<br />
ENR listesinde yer alan 225 firmanın toplam uluslararası müteahhitlik geliri<br />
içerisinde Türk müteahhitlerin 2010'da yüzde 3,8 olan payı 2011'de yüzde 3,5 olarak<br />
gerçekleşmiştir. Bu oran 15,9 milyar dolarlık bir büyüklüğü ifade etmektedir.<br />
Türkiye’de gayrimenkul <strong>ve</strong> inşaat sektörünün gelişimi için yeni <strong>ve</strong> önemli bir unsur<br />
olan <strong>kent</strong>sel dönüşüm süreci de başlamış <strong>ve</strong> Türkiye’nin En Büyük Restorasyon<br />
Projesi Kentsel Dönüşüm Yasası onaylanmıştır.<br />
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, 31 Mayıs 2012 tarih<br />
<strong>ve</strong> 28309 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<br />
6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”<br />
çerçe<strong>ve</strong>sinde, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen proje (Kentsel<br />
Dönüşüm Projesi) 05 Ekim 2012 tarihinde başlamıştır.<br />
Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların<br />
bulunduğu arsa <strong>ve</strong> arazilerde, fen <strong>ve</strong> sanat norm <strong>ve</strong> standartlarına uygun, sağlıklı <strong>ve</strong><br />
gü<strong>ve</strong>nli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye <strong>ve</strong> yenilemelere<br />
dair usul <strong>ve</strong> esasları belirlemektir.<br />
Dönüşümde esas olan yıkılan konutların adedi kadar yerlerine yeni konutların<br />
yapılması olup herhangi bir konut stok artışı planlanmamaktadır. Öncelik<br />
“Yerinde Dönüşüm”ü sağlamak olacaktır.<br />
Zemin problemleri nedeni ile yerinde dönüşümün imkansız olduğu alanlar için en<br />
yakında bulunan rezerv alanlar değerlendirilebilecektir.<br />
110
Söz konusu 6306 sayılı Kanun sadece deprem afetine maruz alanlarla sınırlı olmayıp<br />
yasada deprem tanımı yer almamaktadır. Yasa can <strong>ve</strong> mal kaybına yol açma riski<br />
yüksek olan deprem, sel <strong>ve</strong> heyelana maruz kalma ihtimali olan tüm alanları<br />
kapsamaktadır.<br />
Türkiye’de <strong>kent</strong>sel dönüşüm 1999 yılı Marmara depremi sonrasında gündeme<br />
gelmiştir.<br />
Bu nedenle <strong>kent</strong>sel dönüşüm Türkiye’de uzun yıllar yaşanan çarpık yapılaşma<br />
yerine ekonomik <strong>ve</strong> sosyal gelişmenin hızlandırılmasını <strong>ve</strong> yaşanabilir <strong>kent</strong>ler<br />
yaratılmasını sağlayacak önemli bir araçtır.<br />
Ortalama 20 milyon adet konut stoku olan Türkiye’de, <strong>kent</strong>sel dönüşüm sürecinin 1,<br />
2, 5, 10 <strong>ve</strong> 20 yıllık eylem planları dahilinde işleyeceği açıklanmıştır.<br />
Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan <strong>ve</strong> 81 il valiliği ile belediyelere<br />
gönderilen 19.06.2012 tarihli “Riskli Alan <strong>ve</strong> Riskli Yapı Tespiti” yazısı ile riskli alan<br />
çalışmaları başlamıştır.<br />
Birinci derece deprem bölgelerinde yer alan illerde <strong>ve</strong> ikinci derece deprem<br />
bölgesinde bulunup acil risk taşıyan yerler öncelikli yerler olarak belirlenmiştir.<br />
Zemin yapısı <strong>ve</strong>ya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can <strong>ve</strong> mal kaybına yol açma<br />
tehlikesi taşıyan riskli alanlar ile ekonomik ömrünü tamamlamış, yıkılma <strong>ve</strong>ya ağır<br />
hasan gören riskli yapılar kanun kapsamında belirlenecektir.<br />
Sözkonusu tespitler, kanundaki yetki çerçe<strong>ve</strong>sinde İl Belediyeleri, İl Özel İdareleri,<br />
Büyükşehir Belediyeleri, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik İl Müdürlükleri ile bakanlık tarafından<br />
görevlendirilen birimlerce gerçekleştirilecektir.<br />
Şu anda İstanbul, <strong>İzmir</strong>, Bursa, Kocaeli <strong>ve</strong> Sakarya Büyükşehir <strong>ve</strong> ilçe Belediyeleri<br />
bakanlık tarafından yetkilendirilmiştir.<br />
Deprem tasarımının yetersiz olduğu binalar, malzeme dayanımı yetersiz olan <strong>ve</strong><br />
mühendislik hizmeti almayan kaçak yapılar dahil yapı stokunun yaklaşık yüzde<br />
40’ının (6-7 milyon konut) yenilenmesi ya da güçlendirilmesi gerektiği tahmin<br />
edilmektedir.<br />
Böylece 200 yakın sektörde inşaattan yalıtıma, hazır betondan iş makinelerine kadar<br />
pek çok sektörde canlanma <strong>ve</strong> yeni iş imkanlarının oluşması hedeflenmektedir.<br />
Türkiye’de teknik eleman, müteahhitlik, inşaat sektörü, inşaat malzemeleri ciddi<br />
anlamda gelişmiştir. Kentsel dönüşüm sürecinde de yüzde 90 yerli inşaat<br />
malzemelerinin kullanılması amaçlanmıştır.<br />
111
Uygulamaya ilk etapta İstanbul gibi birinci derece deprem kuşağında bulunan<br />
yerlerden başlanılacak olup ilk aşamada gerçekleştirilecek yıkımlar Adana, Afyon,<br />
Ağrı, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale,<br />
Denizli, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Hakkari, Hatay, İstanbul, <strong>İzmir</strong>,<br />
Kahramanmaraş, Kırıkkale, Kırşehir, Kocaeli, Malatya, Nevşehir, Samsun, Sinop,<br />
Tekirdağ, Tunceli <strong>ve</strong> Van'da olacaktır.<br />
Ayrıca, fay hatları, sel <strong>ve</strong> heyelana maruz bölgeler gibi afet risklerinin fazla olduğu<br />
alanlar da tespit edilecek, bu tespitler doğrultusunda uygulamalar aşama aşama ülke<br />
çapına yayılacaktır. Bu açıdan uygulanabilir bir <strong>kent</strong>sel dönüşüm stratejisine sahip<br />
olunması büyük önem arz etmektedir.<br />
Bu nedenle öncelikle inşaat sektörünün Ar-Ge faaliyetlerindeki etkinliğini arttırması<br />
gerekmektedir. 2010 yılı için TÜİK’in yayımlamış olduğu Ar-Ge istatistiklerinde,<br />
inşaat sektöründe Ar-Ge harcamasının yaklaşık 21 milyon TL olduğu görülmektedir.<br />
Bu Ar-Ge etkinliğinin yeterli olmadığının işaretidir.<br />
İnşaat <strong>ve</strong> müteahhitlik sektörünün, özgün teknoloji <strong>ve</strong> hizmet üretimi ile markalaşma<br />
sağlanarak az gelişmiş <strong>ve</strong> gelişmekte olan ülkeler içerisinde lider ülkelerden biri<br />
haline gelmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, son yıllarda 23 milyar dolara ulaşan yapı<br />
malzemeleri ihracatının on yıllık süreçte 100 milyar dolara yükseltilmesi<br />
hedeflenmektedir.<br />
İller itibariyle nüfus artışında <strong>kent</strong>sel dönüşüm kaynaklı konut ihtiyacı bu<br />
dönemdeki toplam konut ihtiyacının belirlenmesinde önemlidir. Ancak Türkiye’de<br />
iller bazında nüfus göstergeleri önemli farklılıklar göstermektedir. Mutlak nüfus artış<br />
hızındaki yavaşlama varsayımına bağlı olarak 2011 yılında 73,95 milyon olan (yıl<br />
sonu 74,72 milyon kişi) yıl ortası nüfusun 2023 yılında 84,05 milyon kişi (yıl sonu 84,7<br />
milyon kişi) olacağı öngörülmektedir. 2023 yılına kadar 45 ilin nüfusunda artış<br />
(15.000 kişi <strong>ve</strong> üzerinde) yaşanacaktır. Bu 45 il içerisinde <strong>İzmir</strong> dördüncü sırada yer<br />
almaktadır.<br />
Tablo 27: İller İtibariyle Nüfus Artış Hızı<br />
İller Nüfus 2011 Nüfus 2023 Artış (Mutlak) Artış %0<br />
İstanbul 13.624.240 15.507.202 1.882.962 13,82<br />
Bursa 2.652.126 3.501.713 849.587 32,03<br />
Ankara 4.890.893 5.601.445 710.552 14,53<br />
<strong>İzmir</strong> 3.965.232 4.632.232 667.000 16,82<br />
Antalya 2.043.482 2.664.195 620.713 30,38<br />
Kocaeli 1.601.720 2.161.048 559.328 34,92<br />
Tekirdağ 829.873 1.289.730 459.857 55,41<br />
Van 1.002.532 1.404.952 382.420 37,40<br />
Şanlıurfa 1.716.254 2.032.961 316.707 18,45<br />
Gaziantep 1.753.596 2.061.769 308.173 17,57<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu<br />
112
Kentsel dönüşüm ihtiyacının artmış olması <strong>ve</strong> ilgili yasal çerçe<strong>ve</strong>nin oluşturulması<br />
yeni dönemde <strong>kent</strong>sel dönüşümün hızlanacağını göstermektedir. Bu nedenle <strong>kent</strong>sel<br />
dönüşüm kaynaklı konut ihtiyacı geçmiş dönemlere göre daha yüksek olacaktır.<br />
2000 yılında yapılan TÜİK bina sayımı ile Türkiye’de konut stoku 16.235.830, <strong>kent</strong>sel<br />
alanlardaki konutların oranı yüzde 83,75 <strong>ve</strong> sayısı 13.597.676 olarak tespit edilmiştir.<br />
2000 yılında <strong>kent</strong>sel alandaki konutların yüzde 63’ünü oluşturan 8.566.428 daire yapı<br />
ruhsatına, yüzde 33’nü oluşturan 4.524.170 daire ise yapı kullanım iznine sahiptir.<br />
2011 yılında <strong>kent</strong>sel alanlarda yer alan konut sayısı 18.063.800 olarak<br />
öngörülmektedir.<br />
Tablo 28: Kentsel Alanlarda 2000-2011 Yılları Arası Konut Stoku Gelişmeleri<br />
2000 Konut Stoku (Daire) 13.597.676<br />
2000-2010 Alınan <strong>ve</strong> Tamamlanan Yapı Ruhsatı Sayısı (Daire) 4.431.128<br />
Kullanımdan Çıkan Konut Sayısı (Daire) -215.000<br />
Kaçak Yapılaşma (Daire) 250.000<br />
2011 Konut Stoku 18.063.800<br />
Kaynak: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği, 2012<br />
2011 yılında <strong>kent</strong>sel alanlarda konut stoku 18.063.800 daire, ruhsatlı konutların oranı<br />
yüzde 71,6 <strong>ve</strong> sayısı ise 12.932.552, 2011 yılı itibari ile <strong>kent</strong>sel alanlarda ruhsatsız<br />
konut sayısı 5.131.248 daire olarak öngörülmektedir.<br />
Tablo 29: Türkiye’de Kentsel Konut Stoku<br />
Göstergeler 2000 2011<br />
Konut Sayısı (Daire) 13.957.676 18.063.800<br />
Ruhsatlı Konut Sayısı 8.566.428 12.932.552<br />
Ruhsatsız Konut Sayısı 5.031.248 5.131.248<br />
Ruhsatlı Konut Oranı (%) 63.0 71.6<br />
Kaynak: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği.<br />
Buna ila<strong>ve</strong> olarak ruhsatlı olan ancak afet-deprem riski ile karşı karşıya olan<br />
konut/daire stoku da bulunmaktadır. Bu dairelerin de ila<strong>ve</strong> edilmesi ile birlikte 5,3<br />
milyon adet daire <strong>kent</strong>sel dönüşüm konusu olmaktadır.<br />
Ekonomik yapılabilirlik dikkate alındığında bu konut stokunun dönüşümü zamana<br />
yayılacaktır.<br />
Gaziemir’deki Aktepe <strong>ve</strong> Emrez mahallelerinde uygulanacak olan <strong>kent</strong>sel dönüşüm<br />
çalışmaları için ise 2012 Kasım’da ilk ihaleye çıkılmıştır. Bu iki mahallede yaklaşık<br />
122 hektarlık alanda “<strong>kent</strong>sel dönüşüm” projesi uygulanacaktır.<br />
113
Bayındır <strong>ve</strong> Torbalı proje alanlarıyla,<br />
Gaziemir Aktepe-Emrez bölgelerini<br />
kapsayan 122 hektarlık dönüşüm projesi,<br />
yaklaşık 32 hektarlık alanı <strong>ve</strong> 4 bin konutu<br />
kapsayan Uzundere projesi, Ballıkuyu<br />
bölgesini kapsayan Kosova Akarcalı-<br />
Yeşildere-Kocakapı-Ballıkuyu mahalleleri<br />
ile 18 hektarı kapsayan Örnekköy projesi<br />
<strong>kent</strong>sel dönüşüm bölgesi planları Resmi<br />
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe<br />
girmiştir.<br />
Menemen Ahıhıdır Mahallesinde 8 hektarlık alanda uygulanacak, 515 adet yapıyı<br />
kapsayacak, Ege Mahallesi, 7 hektarlık alanda uygulanacak <strong>ve</strong> 1000 konutu<br />
kapsayacak <strong>ve</strong> Cennetçeşme 47,6 hektarlık alanda uygulanacak <strong>ve</strong> 3000 konutu<br />
kapsayacak projeler ise Bakanlar Kurulundan onay beklemektedir.<br />
Türkiye’de toplam konut ihtiyacı 12 yıllık dönem için 7,56 milyon adet olarak<br />
öngörülmektedir. Bu ihtiyacın 4,84 milyonu nüfus artışı <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>leşme kaynaklı, 2,12<br />
milyonu <strong>kent</strong>sel dönüşüm kaynaklı <strong>ve</strong> 600 bini yenileme kaynaklıdır.<br />
Tablo 30: Konut İhtiyacının Yüksek Olacağı İller<br />
Nüfus Artış Hızı Yüksek<br />
Olan İller<br />
Deprem Riski Yüksek İller<br />
(1. <strong>ve</strong> 2. Derece)<br />
Ruhsatsız Yapılaşmanın<br />
Yüksek Olduğu İller<br />
İstanbul İstanbul (1) İstanbul<br />
Bursa Ankara (1) Adana<br />
Ankara Aydın (1) Gaziantep<br />
<strong>İzmir</strong> Balıkesir (1) Diyarbakır<br />
Antalya Bingöl (1) Hatay<br />
Çanakkale (1)<br />
Konya<br />
Denizli (1)<br />
Kocaeli<br />
Düzce (1)<br />
Mersin<br />
Hakkari (1)<br />
Samsun<br />
Hatay (1)<br />
Kahramanmaraş<br />
<strong>İzmir</strong> (1)<br />
Malatya<br />
Manisa (1)<br />
Trabzon<br />
Muğla (1)<br />
Sakarya (1)<br />
Kaynak: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği, 2012<br />
Türkiye’de konut talebine ilişkin belirleyici yeni <strong>ve</strong> önemli bir unsur da yabancıların<br />
konut talebi olacaktır.<br />
114
Mütekabiliyet düzenlemesi ile yabancıların konut alımına getirilecek kolaylığa bağlı<br />
olarak yabancı konut talebinin <strong>ve</strong> satın almalarının artması öngörülmektedir.<br />
Düzenleme ile birlikte Rusya, Türkî Cumhuriyetler, Azerbaycan, Irak, İran,<br />
S.Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri <strong>ve</strong> diğer Arap ülkelerinden önemli bir<br />
talep gelmesi beklenmektedir.<br />
Türkiye’de gerçek yabancı kişilerin sahip olduğu gayrimenkullerin illere göre<br />
dağılımında 5.432 kişi ile <strong>İzmir</strong> 6. sırada yer almaktadır.<br />
Bununla birlikte Türkiye BM İklim Değişikliği Çerçe<strong>ve</strong> Sözleşmesi’ne bir önceki<br />
dönem taraf olurken ortaya koyduğu Ulusal Bildirimi ile 2020 yılına kadar karbon<br />
salınımının sınırlanmasına yönelik uygulayacağı önlemleri <strong>ve</strong> hedefleri belirlemiştir.<br />
Bu hedeflere ulaşılmasında en önemli iki sektör sanayi <strong>ve</strong> konut sektörleri olacaktır.<br />
Her iki sektörde uygulamaya konulan önlemler gayrimenkul <strong>ve</strong> inşaat sektöründe<br />
belirleyici olacaktır. Bunların başında Enerji Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu<br />
ENVER Projesi kapsamındaki binaların enerji <strong>ve</strong>rimliliği düzenlemesi gelmektedir.<br />
Bu hedeflere bağlı olarak yapıların projeleri <strong>ve</strong> kullanılan malzemeler de değişime<br />
uğramaktadır.<br />
Kullanılan yapı malzemeleri ise giderek çok dayanıklı, uzun ömürlü, tamamı<br />
dönüştürülebilen, doğada çözülebilen, çevreye zarar <strong>ve</strong>rmeyen, hafif, kompozit,<br />
akıllı ürünlerden oluşacak, bu malzemelerin çevre dostu koşullarda üretilmesi de<br />
önemli olacaktır.<br />
Sürdürebilir planlama anlayışıyla oluşturulacak <strong>kent</strong>sel dönüşüm projelerinin<br />
mimari açıdan birbiri ile uyumlu <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>in kültür dokusunu gözeten nitelikte olması<br />
önemlidir.<br />
Ayrıca, orman vasfını yitirmiş arazilerin değerlendirilmesine ilişkin yeni çıkan<br />
düzenleme de <strong>kent</strong>sel dönüşüm uygulamaları gibi gayrimenkul sektöründeki<br />
gelişmeleri <strong>ve</strong> öngörüleri etkileyecektir.<br />
2B arazi büyüklüğü olarak Antalya 45.548 hektar ile ilk sırada yer almaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>’deki 2B arazi büyüklüğü ise 14.772 hektardır <strong>ve</strong> 11. sırada yer almaktadır.<br />
Türkiye’de konut arzının çok büyük bir <strong>bölüm</strong>ünü özel sektör gerçekleştirmektedir.<br />
Bu nedenle özel sektörün <strong>kent</strong>sel dönüşüm projelerine katılımı arttırılmalıdır.<br />
2011 yılı itibari ile alınan yapı ruhsatlarının dağılımına göre özel sektörün payı yüzde<br />
89,7, kamu kesiminin yüzde 8,2 <strong>ve</strong> kooperatiflerin yüzde 2,1’dir.<br />
Kentsel dönüşüm projeleri ile birlikte Ege Bölgesi’nde inşaat sektörü önemli bir<br />
dönemece girmektedir.<br />
115
Standartları yüksek <strong>kent</strong>ler oluşturmayı da hedefleyen yasanın inşaat <strong>ve</strong><br />
gayrimenkul sektörüne hareket kazandırması kaçınılmazdır.<br />
Yapımı süren Çandarlı Limanı, <strong>İzmir</strong>-İstanbul Otoyolu, EXPO 2020 adaylığı gibi<br />
birçok unsur, 5 yıl içinde <strong>İzmir</strong>’in çehresini değiştirecek olup, <strong>kent</strong>sel dönüşüm ile<br />
birlikte <strong>kent</strong>imiz <strong>ve</strong> ülkemiz ekonomisine önemli kazanımlara yol açacaktır.<br />
İnşaat sektörü hammaddenin en fazla kullanıldığı alanlardan biridir. Ama<br />
ayrıştırılarak <strong>ve</strong> yeniden işlenerek ekonomiye kazandırılması mümkün olan inşaat<br />
atıkları çöp sahalarına atılmaya devam edilmektedir.<br />
Ancak, <strong>kent</strong>sel dönüşüm projeleri, aynı zamanda geri dönüşüm <strong>ve</strong> atık yönetimi<br />
uygulamalarının günlük yaşamda yerleşik hale gelmesi için de önemli bir fırsat<br />
sunmaktadır.<br />
Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesiyle çok ciddi miktarda hafriyat atığı<br />
ortaya çıkacaktır <strong>ve</strong> yıkımlardan çıkacak inşaat atıklarının geri kazanımını sağlamak<br />
için geri dönüşüm tesisleri kurulacaktır.<br />
Ayrıca yeni yapılacak binalarda, yurt dışındaki örneklerde olduğu gibi binanın atık<br />
suyunu arıtarak yeniden kullanıma sunan sistemler, ortak alanlarındaki enerji<br />
ihtiyacını güneşten <strong>ve</strong>ya rüzgardan sağlayabilen sistemler vb. teknolojiler<br />
kullanılarak geri dönüşüme uyumlu bir <strong>kent</strong>sel dönüşüm modeli de hayata<br />
geçirilebilecektir.<br />
Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Atık Yönetimi<br />
Başkanlığı tarafından Türkiye’de yıllık 45 milyon ton inşaat/yıkıntı atığı miktarının<br />
Kentsel Dönüşüm Kanunu ile birlikte ilk 3 yıl boyunca yıllık 10 milyon ton, geri<br />
kazanılacak malzeme miktarının da yıllık 6 milyon ton olacağı hesaplanmıştır.<br />
Bu kapsamda, Hafriyat Toprağı <strong>ve</strong> İnşaat-Yıkıntı Atıklarının Kontrolü<br />
Yönetmeliği’nde yapılacak değişikliklerle ilgili çalışmaların sürdüğü belirtilmiştir.<br />
Hafriyat atıkları için ilk etapta büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 binin<br />
üzerindeki belediyelerin 2013 yılı sonuna kadar geri kazanım tesisleri kurması<br />
öngörülmektedir.<br />
Nüfusu 100 bin ile 50 bin arasındaki belediyelerin 2014, 50 bin ile 10 bin arasındaki<br />
belediyelerin 2015, 10 bin <strong>ve</strong> altındaki belediyelerin de 2018 yılı sonuna kadar geri<br />
kazanım tesisi kurmasının zorunlu hale getirilecektir. Ayrıca, tesisler özel sektör<br />
tarafından da kurulabilecektir.<br />
Türkiye’de ortaya çıkacak konut ihtiyacı <strong>ve</strong> konut talebinin önemli bir <strong>bölüm</strong>ünü<br />
yine özel sektör karşılayacaktır. Kentsel dönüşüm inşaat sektörü <strong>ve</strong> beslediği 200'e<br />
yakın alt sektöre de iş alanları açacaktır.<br />
116
Ancak, bölgemizde <strong>ve</strong> özellikle <strong>İzmir</strong>'de konut yapımına yönelik arazilerin<br />
yetersizliği, altyapı eksiklikleri, İhale Kanunu <strong>ve</strong> İmar Yönetmeliğinden kaynaklanan<br />
sorunlar nedeniyle sektörün yeteri kadar büyüme gösteremediği yatırımcılar<br />
açısından sık sık dile getirilmektedir.<br />
Türkiye’de yaşanan arsa sıkıntısı <strong>ve</strong> yüksek arsa fiyatları yüksek maliyetler<br />
yaratmaya devam etmektedir.<br />
Kentsel dönüşüm ile ortaya çıkacak arsaların arsa bedelleri de yüksek kalacaktır.<br />
Bu nedenle;<br />
Arsa bedelleri üzerinden alınan KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmesi,<br />
İnşaat maliyetleri içinde yer alan <strong>ve</strong>rgi, harç, resim <strong>ve</strong> benzeri kamu<br />
yüklerinin azaltılması,<br />
Sadece bina inşaatı değil, altyapı <strong>ve</strong> ilişkili sosyal donatı <strong>ve</strong> diğer üst yapılar<br />
içinde aynı kapsamda değerlendirilmesi,<br />
Kentsel alanlardaki konut üretimlerinde talep edilen yol, kanal, katılım<br />
bedellerinin <strong>ve</strong> ruhsat harçlarının daha makul seviyelere çekilmesi,<br />
TOKİ’nin fiili konut <strong>ve</strong> yapı üretiminden çekilmesi,<br />
Konut üretiminde yapı ruhsatları <strong>ve</strong> yapı izinlerinin <strong>ve</strong>rilmesinde azami<br />
denetiminin sağlanması ile kayıt dışı haksız rekabetinin önlenmesi,<br />
Konut <strong>ve</strong> yapılar için getirilen zorunlu standartların uygulanması (enerji<br />
<strong>ve</strong>rimliliği vb) konusunda <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> benzeri araçlar ile özendirici olunması,<br />
dikkate alınması gereken hususlarda öne çıkanlardır.<br />
Sektörde nitelikli, eğitimli, sertifikalı ara eleman sıkıntısı yaşanmaktadır.<br />
Mesleki Yeterlilik Belgesi sistemi ile çalışanların yeni teknolojiler doğrultusunda<br />
eğitilerek dünya standartlarına ulaşılması rekabet gücümüzü arttıracak, sektörde<br />
<strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> kalite hedeflerinin üstüne çıkmasını sağlayacaktır.<br />
Sürdürülebilir bir yaşam için geri dönüşüm önemlidir. Bu nedenle <strong>kent</strong>sel dönüşüm<br />
kapsamındaki yıkımlardan çıkacak inşaat atıklarının geri kazanımını sağlamak için<br />
kurulacak geri dönüşüm tesisleri teşvik edilmelidir. (KDV istisnası, ÖTV indirimi,<br />
kredi, yer tahsisi vb.)<br />
İnşaat sektöründe kamu yatırımları ile özel sektör yatırımlarının gerilemesine <strong>ve</strong><br />
konut talebinin hız kesmesine bağlı olarak yaşanan durgunluğun sona<br />
erdirilmesinde önemli dinamikler olan kamu yatırımlarının artırılması, iç talebi <strong>ve</strong><br />
özel sektör yatırımlarını canlandıracak önlemlerin alınması <strong>ve</strong> Kentsel Dönüşüm<br />
Projesinin sektördeki büyümeye ivme katacak etkilerinin süratle devreye sokulması<br />
önemlidir.<br />
117
2.11. Lojistik<br />
Lojistik sektörü, orta <strong>ve</strong> uzun vadede<br />
büyüme potansiyeli yüksek sektörlerin<br />
başında gelmektedir. Hizmet<br />
sektörlerinden biri olan lojistik sektörünün,<br />
ülkemizde turizmden sonra en fazla<br />
potansiyeli bünyesinde barındıran ikinci<br />
sektör olduğu ifade edilmektedir. İhracat <strong>ve</strong><br />
ithalatta özellikle son yıllarda kaydedilen<br />
büyüme lojistik sektörüne de<br />
yansımaktadır.<br />
Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi <strong>ve</strong> 1,2 trilyon<br />
dolarlık dış ticaret hedefi paralelinde düşünüldüğünde, lojistik pazarının da<br />
büyümesi kaçınılmazdır. Bu kadar büyük bir dış ticaret hacmine ulaşılmasının<br />
sağlanması Türk lojistik sektörünün önceliklerinden biri haline gelmiştir.<br />
Mevcut dış ticaret hacmimizin yaklaşık 3 katına varılmasının hedeflenmesi Türk<br />
lojistik sektörünün de dış ticaret hacmindeki genişlemeye bağlık olarak büyüyeceğini<br />
<strong>ve</strong> lojistik pazarımızın 2023 yılında dış ticaretimizde hedeflenen büyümeye paralel<br />
olarak yaklaşık 3 katına çıkacağını göstermektedir.<br />
Ülkemizin ticari gelişiminde lojistik sektörünün bir köprü vazifesi gördüğü, “taşıma<br />
olmadan ticaretten bahsedilemeyeceği” göz önünde bulundurularak sahip<br />
olduğumuz büyük potansiyelin daha etkin kullanılması bu açıdan büyük önem<br />
taşımaktadır.<br />
Türkiye’nin üçüncü büyük <strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong>’in,<br />
çok sektörlü bir yapıya sahip olmasının<br />
yanında <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’nın<br />
ülkemizin en büyük ihracat limanlarından<br />
biri olması, yabancı yatırımlar için<br />
<strong>kent</strong>imizin cazibe merkezi olması <strong>ve</strong><br />
bunun gibi nedenler lojistik sektörünü<br />
öncelikli sektörlerden biri haline<br />
getirmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong>; konumu, Avrupa <strong>ve</strong> dünya<br />
pazarlarına yakınlığı, <strong>kent</strong>teki uygun<br />
yatırım alanları <strong>ve</strong> organize sanayi<br />
bölgelerinin konumu, üni<strong>ve</strong>rsiteler,<br />
kalifiye işgücü <strong>ve</strong> Ege'deki diğer yabancı<br />
yatırımlar ile birlikte lojistik üs olmak için<br />
gerekli potansiyele sahiptir.<br />
118
<strong>İzmir</strong>’in lojistik potansiyele sahip olmasında ülkemiz dış ticaretindeki rolü son<br />
derece önemlidir. 2011 yılı gümrük <strong>ve</strong>rilerine göre yapılan ihracatta, <strong>İzmir</strong>’in ülke<br />
ihracatına katkısı 20,1 milyar dolar ile % 15 seviyelerindedir. <strong>İzmir</strong>’in dış ticaretinde<br />
limanlarının payı büyüktür. Özellikle <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Türkiye’nin konteynır<br />
ihracat limanı olarak simge haline gelmiştir. 2011 yılında TCDD tarafından işletilen<br />
limanlarda yapılan toplam 15,3 milyon tonluk yükleme <strong>ve</strong> boşaltmanın 9,5 milyon<br />
tonu <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’ndan gerçekleştirilmiştir.<br />
Türkiye’nin konteynır elleçlemede ilk sıradaki ihracat limanı olan <strong>İzmir</strong> Alsancak<br />
Limanı’ndan 2011 yılında 690 bin TEU’luk konteynır yükleme-boşaltma işlemi<br />
gerçekleşmiştir.<br />
2023 yılında Türkiye'nin 500 milyar dolar<br />
ihracat hedefinin 100 milyar dolarının<br />
<strong>İzmir</strong>'den yapılması hedeflenmektedir. Bunun<br />
için öncelikle denizyolu ile birlikte demiryolu<br />
<strong>ve</strong> havayolu taşımacılığı gibi alternatif ulaşım<br />
yollarının kombine bir şekilde kullanılması <strong>ve</strong><br />
altyapı eksikliklerinin giderilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in liman kapasitesinin genişletilmesi ile<br />
ticaret merkezi olma özelliği güçlenecektir.<br />
Lojistik sektörünün dış ticaret için önemini de göz önüne alarak <strong>İzmir</strong>’in Avrupa,<br />
Asya <strong>ve</strong> Orta Doğu ile bağlantılı karayollarına sahip olması, deniz taşımacılığında da<br />
avantajlı bir konumda bulunması gelecek yıllarda <strong>İzmir</strong>’i lojistik sektöründe dünya<br />
devletleriyle rekabet edebilecek konuma taşıyacaktır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in, dünyadaki örneklerinden yola çıkarak intermodal taşımacılık sistemlerini<br />
<strong>kent</strong>e kazandıracak, özellikle dış ticaret ile uğraşan üyelerimizin lojistik maliyetlerini<br />
azaltacak bir lojistik merkeze ihtiyacı bulunmaktadır.<br />
Lojistik merkez ayrıca, lojistik sektörünün tüm unsurlarının entegrasyonunu<br />
sağlayarak yaratacağı sinerji ile iş potansiyelinin artmasını sağlayacak <strong>ve</strong><br />
kurumsallaşma sürecini hızlandıracaktır.<br />
2.12. Çevre<br />
Bir liman <strong>kent</strong>i olan <strong>İzmir</strong>; konumu, coğrafi koşulları, iklimi, art alanındaki <strong>ve</strong>rimli<br />
tarım havzaları ile çevre açısından ideal özelliklere sahiptir.<br />
Ege Denizine uzun bir kıyısı olan <strong>ve</strong> toplam 11.973 km 2 alana yayılmış olan <strong>İzmir</strong>,<br />
yazları sıcak <strong>ve</strong> kurak, kışları ılık <strong>ve</strong> yağışlı olan Akdeniz ikliminin etkisindedir.<br />
İklim şartlarına bağlı olarak <strong>kent</strong>te maki bitki örtüsü geniş yer tutmaktadır. Dağlık<br />
kesimlerin büyük bir <strong>bölüm</strong>ü ormanlıktır.<br />
119
<strong>İzmir</strong>’in orman alanı toplam 492.965<br />
hektardır. Halkın kullanımına açık orman<br />
içi dinlenme yerleri mevcuttur.<br />
<strong>İzmir</strong>’de ortalama sıcaklık 17-18ºC olup,<br />
yılın en sıcak ayları Temmuz-Ağustos<br />
aylarıdır. Kışlar genelde ılık geçer, en soğuk<br />
ay Ocak ayıdır. Yıllık ortalama deniz suyu<br />
sıcaklığı 18,5ºC’dir.<br />
<strong>İzmir</strong>, Ege Denizi'nin 60 km. kadar karanın<br />
içine sokularak oluşturduğu doğal bir<br />
körfezin etrafında konumlanmıştır.<br />
Uzun yıllar her türlü atığın körfeze dökülmesi <strong>ve</strong> hiçbir arıtma işleminin<br />
yapılmaması körfezde büyük bir kirliliğe neden olmuştur. Denizin ekolojik<br />
dengesinin bozulmasıyla sonuçlanan bu durum karşısında geç de olsa bilinçlenme<br />
sağlanmış <strong>ve</strong> projelerin hayata geçirilmesi ile körfez daha temiz bir hale getirilmiştir.<br />
Körfeze boşalan dereler (Melez çayı, Manda çayı <strong>ve</strong> Arap deresi) ile ilgili ıslah<br />
çalışmaları yapılmıştır. Bununla birlikte, <strong>kent</strong>teki atıksu arıtma tesislerinin<br />
kapasiteleri de arttırılmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in yer altı suyu miktarı 0,494 km 3 /yıldır. Yeraltı kaynak suları bakımından<br />
zengin olan <strong>İzmir</strong>’de halkın sağlık <strong>ve</strong> dinlenme gereksinimini karşılayan kaplıcalar<br />
<strong>ve</strong> içmeler vardır. <strong>İzmir</strong>’in jeotermal alanları; Balçova, Seferihisar, Çeşme-Şifne,<br />
Aliağa, Bayındır-Ergenli, Urla-Gülbahçe, Bergama-Mahmudiye-Paşaköy, Güzellik,<br />
Dikili-Madra-Nebiler, Dikili-Karadere-Çoban Ilıcası – Kaynarca – Bademli – Kocaoba<br />
olarak tespit edilmiştir.<br />
Jeotermal kaynağın dışında <strong>kent</strong>te <strong>ve</strong> yakın çevresinde çok sayıda endüstriyel<br />
hammadde <strong>ve</strong> metalik maden yatağı olduğu tespit edilmiştir. Metalik madenler<br />
içerisinde en önemli maden altındır. Altın rezervlerin büyük bir kısmı Bergama’da<br />
ortaya çıkmıştır. Diğer önemli metalik madenler antimuan, bakır, kurşun, çinkodur.<br />
Ayrıca <strong>kent</strong>te tespit edilen linyit yatakları Cumaovası sahası, Tire, Torbalı, Bergama-<br />
Çalan <strong>ve</strong> Bergama-Ürkükler’dedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in içme suyu Alaçatı,<br />
Balçova <strong>ve</strong> Tahtalı Barajlarından<br />
temin edilirken Halkapınar,<br />
Menemen-Çavuşköy, Pınarbaşı <strong>ve</strong><br />
Buca kuyuları sulama amacıyla<br />
kullanılmaktadır. Kentteki 64 adet<br />
sulama kooperatifi tarafından 353<br />
adet kuyudan 86 hm 3 /yıl su<br />
çekilerek 10.980 ha alan<br />
sulanmaktadır.<br />
120
Türkiye’nin <strong>ve</strong> bölgenin en <strong>ve</strong>rimli ovasını sulayan <strong>ve</strong> ona adını <strong>ve</strong>ren 400 km.<br />
uzunluğundaki Gediz Nehri, 140 km. uzunluğundaki Küçük Menderes Nehri, 128<br />
km uzunluğundaki Bakırçay, <strong>İzmir</strong>’den Ege Denizine dökülmektedir. Bu nehirlerin<br />
oluşturduğu havzalar önemli tarım arazileridir. Ancak <strong>İzmir</strong>’de kirlilik sorunu ile<br />
karşı karşıya kalan havzalar konusunda etkin bir Havza Yönetim Planı oluşturularak<br />
kirlenmenin önüne geçilmesi için çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir.<br />
Havzaların temizliği için doğal kaynakların planlanması, arazi <strong>ve</strong> kaynak<br />
kullanımlarından doğacak çelişkilerin önlenmesi, arazi kullanım önceliklerinin<br />
belirlenmesi gereklidir.<br />
Kuş Cennetini de barındıran Gediz Deltası “Ramsar Sözleşmesi” ile koruma altına<br />
alınan alanlardan birisidir. Kuş Cenneti Çiğli Çamaltı Tuzlası sahasında 8.000<br />
hektarlık bir alana sahiptir. Dünyada nesli tükenmekte olan bazı pelikan, pembe<br />
flamingo, yalıçapkını, leylek türlerinden yaklaşık 205 kuş türünün yaşadığı bu alan<br />
<strong>İzmir</strong>’in sahip olduğu en önemli sulak alanlarından birisidir. Aynı zamanda yıllık<br />
600 bin ton kapasitesi ile Çamaltı Tuzlası, Türkiye’nin tuz ihtiyacının önemli bir<br />
kısmını karşılamaktadır.<br />
Günümüzde hızlı sanayileşme <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>leşmenin etkisiyle, atıkların artışı önemli bir<br />
sorun haline gelmiştir. Bertaraf alanlarının yetersiz olması nedeniyle, atıkların<br />
çevreye gelişigüzel atılması çevre <strong>ve</strong> insan sağlığı için ciddi tehdit oluşturmaktadır.<br />
Ülkemizde atık üretimi miktarına ilişkin <strong>ve</strong>ri oluşturulması, atıkların geri kazanım<br />
<strong>ve</strong> bertaraf yöntemlerine göre dağılımının tespit edilmesi amacıyla Atık Beyan<br />
Sistemi kurulmuştur. 2009 yılı itibariyle Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı sistemine<br />
kayıtlı 20.136 atık üreten tesisten 15.664’ünün tehlikeli atık miktarı (maden atıkları<br />
hariç) 629.030 ton olduğu belirlenmiştir.<br />
Belediyeler, katı atık yönetiminde toplama <strong>ve</strong> taşıma konularındaki görevlerini<br />
büyük ölçüde yerine getirmektedir. <strong>İzmir</strong>’de atıkların toplanması <strong>ve</strong> bertaraf tesisine<br />
taşınması ilgili belediye tarafından yapılırken, atıkların bertarafı Büyükşehir<br />
Belediyesi tarafından gerçekleştirilmektedir. Katı atıkların büyük bir kısmı <strong>kent</strong><br />
merkezine 25 km. uzaklıkta olan Harmandalı Düzenli Atık Depolama Tesisi’ne<br />
taşınmakta <strong>ve</strong> burada evsel, sanayi <strong>ve</strong> tıbbi atıklar ayrı ayrı bertaraf edilmektedir.<br />
Tablo 31: 2010 Yılı Belediye Atık İstatistikleri<br />
Kişi başı<br />
ortalama<br />
belediye atık<br />
miktarı<br />
(kg/kişi-gün)<br />
Atık hizmeti<br />
<strong>ve</strong>rilen<br />
nüfusun<br />
toplam nüfus<br />
içinde oranı<br />
(%)<br />
Atık hizmeti<br />
<strong>ve</strong>rilen<br />
nüfusun<br />
belediye<br />
nüfusu içinde<br />
oranı (%)<br />
Toplanan<br />
atık<br />
miktarı<br />
(1000 ton)<br />
Çöp depolama<br />
sahalarında<br />
bertaraf<br />
edilen<br />
belediye atık<br />
miktarı<br />
(1000 ton)<br />
<strong>İzmir</strong> 1,26 93 100 1.686 1.686<br />
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012<br />
121
Tehlikeli atık üreten tesisler ise atıklarını diğer atıklardan ayrı tutarak lisanslı<br />
bertaraf tesisi olan İZAYDAŞ’a göndermesi gerekmektedir.<br />
Kentteki sağlık kuruluşlardan çıkan tıbbi atıklar yine ayrı toplanıp, Harmandalı<br />
tesisinde bertaraf edilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de toplanan tıbbi atık miktarının ortalama 13 ton/gün olduğu belirtilmektedir.<br />
Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması konusunda da çeşitli belediyeler<br />
tarafından kampanyalar <strong>ve</strong> çalışmalar yürütülmektedir.<br />
Bu çalışmanın <strong>İzmir</strong> geneline yaygınlaştırılması ile atıkların kaynağında<br />
ayrıştırılması konusunda halkın duyarlılığı arttırılacaktır.<br />
Atık üretiminin azaltılması için öncelikle üretilen çöp miktarının azaltılması<br />
gerekmektedir.<br />
Özellikle atıkların kaynağında ayrı toplanması konusunda halkın bilinçlendirilmesi<br />
önemlidir.<br />
Sürdürülebilir kalkınma hedefinde, insan sağlığının <strong>ve</strong> doğal kaynakların korunması<br />
amacıyla <strong>kent</strong>lerin temiz, gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> yaşam kalitesi yüksek yerler haline getirilmesi<br />
temel amaçtır.<br />
Türkiye genelinde olduğu gibi <strong>İzmir</strong>’de de çevre mevzuatlarının uygulanması <strong>ve</strong><br />
kurumsal kapasitenin geliştirilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.<br />
Çevre, korunması <strong>ve</strong> gelecek nesillere en iyi şekilde devredilmesi gereken bir<br />
emanettir. Bu nedenle çevrenin korunması <strong>ve</strong> kirliliğin azaltılması için devletlere,<br />
toplumlara <strong>ve</strong> işletmelere önemli görevler düşmektedir.<br />
Gelecek nesillere yaşanılabilir bir çevre sunmak için sürdürülebilir çevre anlayışının<br />
benimsenmesi <strong>ve</strong> buna göre çalışmaların <strong>ve</strong> planlamaların yapılması gerekmektedir.<br />
3. <strong>İzmir</strong> 2023’te 100 Milyar Dolar İhracat İçin Neler Yapmalı?<br />
Türkiye’nin, Cumhuriyetin 100. yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefine paralel<br />
olarak <strong>İzmir</strong>’in 100 milyar dolarlık ihracata ulaşması <strong>kent</strong>imiz ekonomisinin<br />
önündeki en büyük hedeflerden birisidir.<br />
Türkiye İhracatçılar Meclisi ise 2023 yılında ihracat hedefini 545 milyar dolar olarak<br />
geliştirmiş <strong>ve</strong> bu hedefe ulaşabilmek için 54 bin 566 olan ihracatçı firma sayımızın<br />
100 bini aşması gerektiğini, bunun için de “marka, tasarım, Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon”<br />
kabiliyeti yüksek 50 bin yeni ihracatçı KOBİ’ye ihtiyaç olduğunu vurgulamıştır.<br />
122
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına rastlayan 2023 yılı için “Ulusal Hedef” olarak<br />
açıklanmış bulunan 500 milyar dolarlık ihracat <strong>ve</strong> bu ihracatın 100 milyar dolarının<br />
<strong>İzmir</strong>’den gerçekleştirilmesi için temel olarak;<br />
Vizyona inanç,<br />
Misyona dört elle sarılma <strong>ve</strong><br />
Kamu <strong>ve</strong> özel kurumlar arası uyumlu işbirliğinin gerçekleştirilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Özellikle Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin bundan sonra yayınlayacağı 2023 İhracat<br />
Strateji raporlarında, <strong>İzmir</strong> ihracatına ilişkin stratejik hedefler, <strong>İzmir</strong> ihracatı<br />
beklentileri ile <strong>İzmir</strong>’in yapması gerekenler yer almalıdır.<br />
2023 Türkiye ihracatından <strong>İzmir</strong>’in alacağı paya ilişkin hazırlık <strong>ve</strong> strateji<br />
arayışlarının acil olarak başlatılması gerekmektedir.<br />
Tablo 32: <strong>İzmir</strong> İli İhracatının Toplam Ülke İhracatı İçindeki Payı (Milyar $)<br />
(Milyar $) <strong>İzmir</strong> Türkiye Yüzdesel Pay (%)<br />
2006 15,6 85,5 18,2<br />
2007 17,7 107,3 16,5<br />
2008 21,6 132 16,4<br />
2009 14,3 102,1 14,0<br />
2010 16,8 113,9 14,8<br />
2011 20,1 134,9 14,9<br />
2012 ilk 8 ay 13,8 100,0 13,8<br />
Kaynak: Gümrük Verilerine Göre Türkiye İstatistik Kurumu İstatistikleri<br />
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) <strong>ve</strong>rilerine göre <strong>İzmir</strong>, Türkiye ihracatından % 6,2<br />
oranında pay almaktadır. Oysa 2023 hedefi 100/500 milyar dolar yani % 20’dir.<br />
Bunun nasıl olacağının iyi irdelenmesi son derece önemlidir.<br />
O halde yapılması gereken 2023 yılı için <strong>İzmir</strong> ihracatının iyi analiz edilmesi <strong>ve</strong> varsa<br />
performans artışı için taleplerin alınması <strong>ve</strong> bunlardan gerçekçi olanların i<strong>ve</strong>di bir<br />
icra planına bağlanmasıdır.<br />
Şu anda 25 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke bulunmamaktadır. 2018<br />
yılı itibariyle 25 milyar doların üzerinde 4 ülkeye ihracat yapılması planlanmaktadır.<br />
TİM tarafından belirlenen 2023 yılı sektörel hedefleri;<br />
Otomotiv sektöründe 75 milyar dolar,<br />
Makine sektöründe 100 milyar dolar,<br />
Hazır giyim sektöründe 52 milyar dolar,<br />
Bitkisel ürünler sektöründe 37,5 milyar,<br />
Demir çelik sektöründe 55 milyar,<br />
123
Tekstil sektöründe 20 milyar,<br />
Kimyevi maddeler sektöründe 50 milyar,<br />
Elektrik-elektronik sektöründe 45 milyar dolar<br />
olmak üzere toplam 545 milyar dolardır.<br />
Tablo 33: İhracatçı Firmaların Kayıtlı Merkezleri Bazında Sektör İhracat<br />
Performansı (1.000 $)<br />
1 Ocak-30 Eylül 2012<br />
TÜRKİYE TOPLAM 101.608.827<br />
İZMİR 6.330.475<br />
Kimyevi Maddeler <strong>ve</strong> Mamulleri 1.350.869<br />
Hazır Giyim <strong>ve</strong> Konfeksiyon 812.402<br />
Çelik 748.053<br />
Taşıt Araçları <strong>ve</strong> Yan Sanayi 475.122<br />
Tütün 409.974<br />
Kuru Mey<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> Mamulleri 302.713<br />
Makine <strong>ve</strong> Aksamları 281.971<br />
Ağaç Mamulleri <strong>ve</strong> Orman Ürünleri 266.424<br />
İklimlendirme Sanayii 232.655<br />
Maden <strong>ve</strong> metaller 204.447<br />
Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar <strong>ve</strong> Mamulleri 190.204<br />
Mey<strong>ve</strong> Sebze Mamulleri 172.224<br />
Demir <strong>ve</strong> Demir Dışı Metaller 142.662<br />
Su Ürünleri <strong>ve</strong> Hayvancılık Mamulleri 137.830<br />
Tekstil <strong>ve</strong> Hammaddeleri 122.824<br />
Elektrik-elektronik 118.639<br />
Çimento Cam Seramik <strong>ve</strong> Toprak Ürünleri 110.739<br />
Deri <strong>ve</strong> Deri Mamulleri 75.108<br />
Yaş Mey<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> Sebze 68.843<br />
Zeytin <strong>ve</strong> Zeytinyağı 33.072<br />
Savunma <strong>ve</strong> Havacılık Sanayii 24.008<br />
Halı 13.734<br />
Gemi <strong>ve</strong> Yat 12.365<br />
Fındık <strong>ve</strong> Mamulleri 10.281<br />
Süs Bitkileri <strong>ve</strong> Mamulleri 6.072<br />
Değerli Maden <strong>ve</strong> Mücevherat 4.044<br />
Diğer Sanayi Ürünleri 3.198<br />
Kaynak: Türkiye İhracatçılar Meclisi, 30.09.2012.<br />
124
<strong>İzmir</strong> olarak, Türkiye toplam ihracatının % 20’sine talip olduğumuz<br />
düşünüldüğünde, belirlenen hedeflerin beşte birini <strong>İzmir</strong> olarak gerçekleştirmemiz<br />
gerekmektedir. <strong>İzmir</strong>’in bu hedefe ulaşabilmesi için, Türkiye genelinde <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong><br />
bazında ihracatı teşvik etmek amacıyla yeni düzenlemeler yapılması önem<br />
taşımaktadır.<br />
Ekonomi Bakanlığı <strong>ve</strong>rilerine göre, <strong>İzmir</strong>’in orta <strong>ve</strong> ileri teknolojili mal ihracatı 2010<br />
yılı itibariyle 1,6 milyar dolardır.<br />
<strong>İzmir</strong>’deki KOBİ’lerin ihracatçı olabilmesi, ihracat kapasitelerinin artırılması <strong>ve</strong> daha<br />
yüksek katma değerli ihracat yapabilmesi için öncelikle üretim altyapısının<br />
geliştirilmesi gerekmektedir. Bu aşamadan itibaren KOBİ’lerin tasarım <strong>ve</strong><br />
markalaşma açısından desteğe ihtiyaçları bulunmaktadır.<br />
İhracatta katma değerin yükselmesi için yerli hammadde kullanımının artırılmasının<br />
yanı sıra Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon kültürünün geliştirilmesi gerekmektedir.<br />
100 milyar dolarlık ihracat elbette ki <strong>İzmir</strong> için önemli bir başarı olacaktır. Ancak<br />
özellikle bu 100 milyar doların içerisinde yüksek katma değerli <strong>ve</strong> ileri teknoloji<br />
içeren malların üretimi ne kadar artarsa başarının değeri de o derece katlanacaktır.<br />
Türkiye'nin dış ticaretinde AB'nin payı giderek azalmaktadır. Bu eğilim özellikle<br />
2012 yılında iyice belirginleşmiştir. Türkiye'nin toplam ihracatı içinde AB'nin payı<br />
2011’de % 47’den 2012 Eylül ayında % 38’e gerilemiştir.<br />
2012 yılının Ocak–Eylül döneminde Ege İhracatçı Birlikleri’nin Avrupa Birliği’ne<br />
ihracatı 3 milyar 964 milyon dolar olmuş, Birliğin toplam ihracatında AB’nin payı<br />
%47’de tutunmuştur.<br />
Avrupa Birliğine coğrafi yakınlığımız <strong>ve</strong> yüzyıllardır devam eden ticari ilişkilerimiz<br />
nedeniyle ekonomik durgunluk süreci <strong>ve</strong> sonrasında da AB’ye ihracatımız aynı hızla<br />
devam etmeli <strong>ve</strong> mevcut pazar payları korunarak arttırılmalıdır.<br />
Ekonomi Bakanlığı <strong>ve</strong>rilerine göre; Ocak-Eylül 2012 itibariyle <strong>İzmir</strong>’de 3.943 ihracat<br />
yapan firma (Türkiye genelinin % 7,5’i) <strong>ve</strong> 4.326 ithalatçı firma (Türkiye genelinin %<br />
7,2’si) bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’de dış ticaretle uğraşan firma sayısının arttırılması<br />
gerekmektedir.<br />
100 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmek için, mevcut pazarlara yönelik daha<br />
kaliteli ürün satımının hedeflenmesi <strong>ve</strong> yeni pazarlara yönelik ihracat seferberliğinin<br />
başlatılması gerekmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong> iş dünyasının bakir pazar Afrika’ya yönelmesi gerekmektedir. Afrika<br />
günümüzün fırsatlar kıtasıdır. Türkiye’nin Afrika’da bulunan dış temsilcilik sayısı <strong>ve</strong><br />
Afrika’ya uçuşları gün geçtikçe artmaktadır.<br />
125
<strong>İzmir</strong>’den yurtdışına direk uçuş sayısının <strong>ve</strong> vizesiz girilen ülke sayısının artmasının<br />
ihracat hedeflerine ulaşılmasında oldukça önemli olduğu düşünülmektedir.<br />
<strong>Ticaret</strong> müşavirlerimizin <strong>ve</strong> ataşelerimizin sayısında son yıllarda büyük bir artış<br />
yaşanmıştır. <strong>İzmir</strong>’den yapılacak ihracatın artmasında sözkonusu bürokratların <strong>ve</strong> iş<br />
dünyası temsilcilerinin büyük rol oynayacağı görülmektedir. Özellikle yüksek dış<br />
ticaret açığımızın olduğu çok geniş pazarlara sahip Çin <strong>ve</strong> Rusya’ya daha fazla<br />
ihracat yapabilmenin yolları aranmalıdır.<br />
Yüksek katma değerli ürün üreten <strong>ve</strong> ileri teknoloji kullanan Tayvan, Güney Kore,<br />
Malezya, Japonya, Singapur, Hindistan gibi Asya-Pasifik ülkelerinin ihracatı arttırma<br />
sırasında kullandıkları yöntemler incelenmelidir.<br />
Uluslararası ticarette anlaşmaların birçoğu fuarlarda yapılmakta <strong>ve</strong> ihracatın<br />
artırılmasına yönelik en etkin tanıtım yurtdışı fuar organizasyonları olmaktadır. Bu<br />
nedenle mevcut tanıtım <strong>ve</strong> pazarlama stratejileri güçlendirilmeli <strong>ve</strong><br />
çeşitlendirilmelidir.<br />
Sektörel milli katılım organizasyonlarının gerçekleştirilmesi <strong>ve</strong> uluslar arası fuarların<br />
teşvik edilmesi, ticaret-alım heyetleri programlarının organize edilmesi, ihracat<br />
hedefinin gerçekleşmesi için önem taşımaktadır.<br />
Kaliteli ürünlerimizin ülkemizde satılması <strong>ve</strong> pazarlanması konusunda<br />
eksikliklerimiz bulunmaktadır. Lojistik altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.<br />
Bu kapsamda; inşası süren Çandarlı Limanı’nın hizmete girmesi <strong>ve</strong> Alsancak<br />
Limanı’nın rehabilitasyonu <strong>İzmir</strong> ihracatının gelişiminde büyük rol oynayacaktır.<br />
Ülkemizin kalkınması için önemli çalışmalar <strong>ve</strong> projeler yapan kişilere daha fazla<br />
destek <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />
Türkiye ihracat eksenli kalkınma modeliyle ithalatta bağımlı olduğu ürünleri içeride<br />
üretip katma değerli ürünlerin ihracatı ile gelir artışına odaklanırken bu stratejiye<br />
uygun şirketlerden özellikle gümrük <strong>ve</strong> bürokratik işlemlerin kendilerini<br />
engellediğine yönelik eleştiriler gelmektedir.<br />
Hayali ihracat yapanların denetimine yönelik uygulamanın maliyetini üreticiye<br />
yüklemek doğru değildir. Bu nedenle kayıt dışı çalışan firmaların kayıt içine alınması<br />
sağlanmalıdır. Kayıtlı olarak ihracat yapan firmalar ise teşvik edilmelidir.<br />
Eximbank kredilerinin tanıtımı daha fazla yapılmalı, ihracat kredi sigortası<br />
programının önemi tüm ihracatçılarla paylaşılmalıdır. Buna ek olarak finansal<br />
araçlar arttırılmalı <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli kullanılması sağlanmalıdır.<br />
Nitelikli insan sermayesi arttırılmalı, ihracata yönelik mevzuatın basitleştirilmesi,<br />
gözden geçirilmesi <strong>ve</strong> etkinleştirilmesi sağlanmalıdır.<br />
126
4. EXPO 2020 Yolunda <strong>İzmir</strong><br />
<strong>İzmir</strong>’in EXPO’ya aday olması fikri, ilk kez 1992<br />
yılında Odamız tarafından hazırlanan 15 yıllık<br />
“<strong>İzmir</strong> Stratejik Planı”nda yer almıştır.<br />
Hazırladığımız planda “Hedef 2000 yılında<br />
<strong>İzmir</strong>’de EXPO düzenlemek” diyerek yola<br />
çıkarken <strong>kent</strong>imizin <strong>ve</strong> ülkemizin kazanacağı<br />
büyük artıları görmüştük.<br />
Ancak ülkemiz söz konusu dönemde EXPO’ların<br />
düzenlenme koşullarını belirleyen kuruluş olan<br />
Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE)’ye üye değildi.<br />
Türkiye, 2004 yılında BIE üyeliğine başvurarak 98’inci üye ülke olmuştur.<br />
23 Kasım 2005 tarihinde ise Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti<br />
<strong>İzmir</strong>’i; EXPO 2015’e aday göstermiştir.<br />
EXPO için hazırlık çalışmalarına başlanırken, öncelikle, EXPO’lara ev sahipliği<br />
yapmış <strong>ve</strong> bundan sonra da üstlenmeyi taahhüt etmiş <strong>kent</strong>lerin yasal <strong>ve</strong> yapısal<br />
örgütlenme modelleri incelenmiştir.<br />
Bu deneyimler ışığında EXPO 2015 <strong>İzmir</strong> İcra Komitesi oluşturulmuştur.<br />
Komite; Odamız liderliğinde Ege İhracatçı Birlikleri, <strong>İzmir</strong> İl Genel Meclisi, Ege<br />
Bölgesi Sanayi <strong>Odası</strong>, <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Borsası, İZFAŞ, Deniz <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> <strong>İzmir</strong> Şubesi,<br />
Ege Genç İşadamları Derneği <strong>ve</strong> Ege Ekonomisini Geliştirme Vakfı’ndan oluşmuştur.<br />
İcra Kurulu sürecinde yapılan çalışmalar sonucu, 2 Mayıs 2006 tarihinde Dışişleri<br />
Bakanı Abdullah Gül tarafından bir basın toplantısı ile temamız “Daha iyi bir dünya<br />
için yeni yollar <strong>ve</strong> herkes için sağlık/New routes to a better world and health for all”<br />
olarak açıklanmıştır.<br />
3 Mayıs 2006 tarihinde ise BİE Genel Sekreteri Vicente Gonzalez Loscertales’e<br />
dönemin Paris Büyükelçisi Osman Korutürk’ün, başvuru mektubunu <strong>ve</strong>rmesi ile<br />
<strong>İzmir</strong> EXPO 2015’e resmi adaylık başvurusunu yapan ilk <strong>kent</strong> olmuştur.<br />
30 Kasım 2006 tarihinde İtalya’nın Milano <strong>kent</strong>i de 2015 EXPO’su için başvurarak<br />
ikinci aday <strong>kent</strong> olarak belirlenmiştir.<br />
1992 yılından itibaren Odamızın EXPO konusundaki fikir <strong>ve</strong> çalışmaları zamanla<br />
önemli gelişmeler kaydetmiştir.<br />
127
EXPO 2015’e <strong>İzmir</strong> adaylık çalışmaları kapsamında ilk EXPO Sekretaryası Odamız<br />
bünyesinde kurulmuş <strong>ve</strong> Başkanlığını <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın yürüttüğü EXPO 2015<br />
<strong>İzmir</strong> İcra Komitesi aracılığıyla birçok çalışma gerçekleştirilmiştir.<br />
2005 EXPO’sunun düzenlendiği Japonya’nın Aichi Kentine bir iş <strong>ve</strong> inceleme gezisi<br />
<strong>ve</strong> organizasyonun sorumlularıyla toplantılar düzenlenmiştir.<br />
BIE Genel Kurul Toplantılarına katılım sağlanmış <strong>ve</strong> BIE yetkilileri <strong>İzmir</strong>’de<br />
ağırlanmıştır. BIE Genel Sekreteri Loscertales bu ziyaret sırasında; Türkiye’nin 100<br />
yıldır katıldığı EXPO’lardan anıların, fotoğraf <strong>ve</strong> resimlerin bulunduğu “100 Yıllık<br />
EXPO Macerası” konulu sergiyi <strong>ve</strong> Odamız bünyesinde kurulan EXPO Ofisini<br />
açmıştır.<br />
EXPO 2015 <strong>İzmir</strong>, EXPO <strong>İzmir</strong> 2015, <strong>İzmir</strong> 2015 EXPO, <strong>İzmir</strong> EXPO 2015, 2015 EXPO<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> 2015 <strong>İzmir</strong> EXPO isimleri için patent başvurusunda bulunulmuş <strong>ve</strong> Türkiye<br />
için patent hakları alınmıştır.<br />
Ekim 2007 tarihinden itibaren Dışişleri Bakanlığı’ndan Büyükelçilerimizin<br />
Başkanlığında 100’ün üzerinde BIE üyesi ülkelere lobi ziyaretleri düzenlenmiştir.<br />
13-16 Şubat 2008 tarihleri arasında ise, 107 ülkeden 222 yabancı konuğun katıldığı<br />
EXPO 2015 <strong>İzmir</strong> II. Uluslararası Sempozyumu düzenlenmiştir.<br />
Lobi faaliyetleri Odamız da dahil olmak üzere birkaç farklı koldan yürütülmüş olup,<br />
herkes yapabileceği katkıyı koymaya çalışmıştır.<br />
Lobi faaliyetleri sürecinde birçok ülke ile yapılan görüşmeler sonucunda çok iyi<br />
tecrübe edinilmiş <strong>ve</strong> ülkemizle yoğun ilişkileri bulunmayan ya da temsilciliğimizin<br />
olmadığı devletlerin temsilcileri ile iletişim kurma şansına sahip olunmuştur.<br />
Tüm bunlara rağmen Türkiye EXPO 2015 seçiminde 65 oy alarak İtalya’ya karşı az<br />
farkla yarışı kaybetmiştir.<br />
2015 adaylığı süresince elde edilen sinerji <strong>ve</strong> birikimin kullanılması kapsamında<br />
<strong>İzmir</strong>’in tekrar EXPO’ya aday olması <strong>ve</strong> 2020 yılında ev sahipliği yapmak üzere<br />
Uluslararası Sergiler Bürosu’na başvuruda bulunması konusunda <strong>İzmir</strong>’de tüm yerel<br />
yönetimler, vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları <strong>ve</strong> meslek örgütleri ortak karara<br />
varmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> da, 2015 serü<strong>ve</strong>ninde edindiğimiz bilgi <strong>ve</strong> tecrübeler ışığında,<br />
<strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020’ye yeniden aday olma konusunda ısrar etmiş <strong>ve</strong> konunun<br />
takipçisi olmuştur.<br />
Hükümetimizin de desteği ile, EXPO 2020 Adaylığı için resmi başvuru 18 Mayıs 2011<br />
tarihinde Paris’te Uluslararası Sergiler Bürosu’na yapılmıştır.<br />
128
<strong>İzmir</strong> EXPO 2020 için yine sağlık teması benimsenmiş olup, belirlenen tema “Daha<br />
İyi Bir Dünya için Yeni Yollar <strong>ve</strong> Herkes için Sağlık”tır. Sağlık temasının katılımcı<br />
tüm ülkelerin kendilerini ifade edebilecekleri, katkıda bulunabilecekleri evrensel bir<br />
tema olması büyük önem arz etmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in dışında, EXPO 2020’ye toplam 4 <strong>kent</strong> daha resmi aday olmuştur; böylece<br />
rakibimiz 4’e çıkmıştır. Bu <strong>kent</strong>ler;<br />
Tayland’ın Ayutthaya <strong>kent</strong>i,<br />
Rusya’nın Yekaterinburg <strong>kent</strong>i,<br />
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai <strong>kent</strong>i <strong>ve</strong><br />
Brezilya’nın Sao Paolo <strong>kent</strong>idir.<br />
<strong>İzmir</strong> sağlık teması ile çalışmalarını sürdürmekte olup, dünyaca ünlü Kolombiya<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Başkan Yardımcısı <strong>ve</strong> Cerrahi Profesörü, Dr. Mehmet Öz EXPO 2020<br />
projemize destek <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
Dr. Mehmet Öz, Haziran 2012’de gerçekleştirilen BIE Genel Kurulu Toplantısı’nda<br />
<strong>İzmir</strong> adına bir sunum yaparak büyük ilgi <strong>ve</strong> beğeni toplamıştır.<br />
22-23 Kasım 2012 tarihlerinde yine Paris’te gerçekleştirilen 152. BIE Genel Kurulu’na<br />
da, Türkiye Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay başkanlığında <strong>İzmir</strong>’den<br />
geniş bir heyet ile katılım sağlanmış, <strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020 adaylığı kapsamında<br />
başarılı bir sunum gerçekleştirilmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in resmen EXPO 2020 adayı oluşunun ardından Odamız da dış bağlantılarını<br />
kullanarak lobi faaliyetlerine hızla başlamıştır.<br />
Kasım 2012 itibariyle BIE’ye 161 üye ülke bulunmaktadır.<br />
Odamız Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, gerek EXPO 2020 <strong>İzmir</strong><br />
Yönlendirme Kurulu üyesi olarak gerek ise EXPO 2020 <strong>İzmir</strong> Afrika Bölge<br />
Koordinatörü olarak, <strong>İzmir</strong>’i ziyaret eden tüm dış heyetlerle EXPO 2020 adaylığı<br />
konusu görüşmekte <strong>ve</strong> destek talep etmekte olup, Odamızın yurtdışı ziyaretlerinde<br />
lobi çalışmaları sürdürülmektedir.<br />
Mevcut üye ülkeler için yapılan lobi çalışmalarının yanında BIE’ye üye olmayan<br />
birçok ülkenin üyelikleri konusunda Odamızca çalışmalar yapılmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in EXPO 2020 Adaylığı kapsamında oylama Kasım 2013’te Paris’te<br />
gerçekleşecek olup, <strong>İzmir</strong>’in yarışı kazanması durumunda 150 yıllık EXPO tarihinde<br />
de pek çok ilkin gerçekleşmesi sağlanacaktır.<br />
129
<strong>İzmir</strong>’e iki saatlik uzaklıkta yer alan Avrupa, Ortadoğu <strong>ve</strong> Avrasya coğrafyasındaki<br />
büyük nüfus yoğunluğunu göz önünde bulundurulursa ziyaretçi hedefi oldukça<br />
yüksek olacaktır.<br />
Bu büyük ziyaretçi sayısı, hem <strong>kent</strong>imiz hem de ülkemiz turizminde çok köklü<br />
değişimlere yol açacaktır.<br />
Ülkemizin de böyle bir organizasyona imza atması, Türkiye <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in dünya<br />
ölçeğinde tanıtımını yapacak, yüksek ziyaretçi potansiyeliyle büyük bir ekonomik<br />
dönüşüme neden olacaktır.<br />
Expo 2020’ye ev sahipliği yapmamız halinde, <strong>İzmir</strong>’de altyapı çalışmalar hızlanacak,<br />
otel <strong>ve</strong> yatak kapasiteleri arttırılacak, alternatif ulaşım yolları geliştirilecek, çok<br />
sayıda kongre <strong>ve</strong> seminer salonları inşa edilecektir.<br />
5. <strong>İzmir</strong>’de Yatırım Ortamı<br />
Son yılların en durgun dönemini yaşayan küresel ekonomide en büyük yarış, dış<br />
yatırım çekme konusunda yaşanmaktadır. Bu yoğun rekabet ortamında Türkiye<br />
yatırımcılara sunduğu avantajlarla pek çok ülkeden yatırım çekmeye devam<br />
etmektedir.<br />
En son olarak kredi derecelendirme kuruluşu Fitch tarafından not artırımına gidilen<br />
Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde daha geniş bir sermaye havuzuna <strong>ve</strong> sermaye<br />
akışına sahip olacağı düşünülmektedir. <strong>İzmir</strong>’deki yatırım ortamı ile Türkiye<br />
genelindeki yatırım ortamı benzerlik taşımaktadır.<br />
5.1. Yeni Teşvik Politikası <strong>İzmir</strong>’e Neler Getiriyor?<br />
Yeni Teşvik Kanunu, 19 Haziran 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Kanunla<br />
birlikte 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yapılacak yatırımlar teşvik kapsamı altına<br />
alınmaktadır.<br />
130
Tablo 34: Büyük Ölçekli Yatırımlar<br />
Asgari Sabit<br />
Yatırım Konuları<br />
Yatırım<br />
Tutarları<br />
(Milyon TL)<br />
Rafine Edilmiş Petrol Ürünleri İmalatı 1.000<br />
Kimyasal Madde <strong>ve</strong> Ürünlerin İmalatı 200<br />
Liman <strong>ve</strong> Liman Hizmetleri Yatırımları 200<br />
Motorlu Kara Taşıtlarının İmalatı Yatırımları:<br />
a) Motorlu Kara Taşıtları Ana Sanayi Yatırımları 200<br />
b) Motorlu Kara Taşıtları Yan Sanayi Yatırımları 50<br />
Demiryolu <strong>ve</strong> Tramvay Lokomotifleri <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Vagon<br />
İmalatı Yatırımları<br />
50<br />
Transit Boru Hattıyla Taşımacılık Hizmetleri Yatırımları<br />
Elektronik Sanayi Yatırımları<br />
Tıbbi Alet, Hassas <strong>ve</strong> Optik Aletler İmalatı Yatırımları<br />
İlaç Üretimi Yatırımları<br />
Hava <strong>ve</strong> Uzay Taşıtları <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Parçaları İmalatı Yatırımları<br />
Makine (Elektrikli Makine <strong>ve</strong> Cihazlar Dahil) İmalatı<br />
Yatırımları<br />
Metal Üretimine Yönelik Yatırımlar:<br />
[Maden Kanununda belirtilen IV/c grubu metalik<br />
madenlerin cevher <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya konsantresinden nihai metal<br />
üretimine yönelik yatırımlar (bu tesislere entegre<br />
madencilik yatırımları dahil)]<br />
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, Temmuz 2012.<br />
Büyük ölçekli yatırımlar, Türkiye’nin neresinde olursa olsun desteklenecektir.<br />
131
Tablo 35: <strong>İzmir</strong>’de Bölgesel Desteklerden Faydalanabilecek Sektörler <strong>ve</strong> Bölgeler<br />
İtibariyle Asgari Yatırım Tutarları <strong>ve</strong>ya Kapasiteleri<br />
Bölgesel Teşviklerden Yararlanacak Sektörler<br />
Entegre Damızlık Hayvancılık Yatırımları Dahil Olmak<br />
Üzere Entegre Hayvancılık Yatırımları<br />
Su ürünleri Yetiştiriciliği<br />
(Balık Yavrusu <strong>ve</strong> Yumurtası Üretimi Dahil)<br />
Gıda Ürünleri <strong>ve</strong> İçecek İmalatı<br />
Bavul, El Çantası, Saraciye, Ayakkabı Vb İmalatı<br />
Ağaç <strong>ve</strong> Mantar Ürünleri İmalatı (Mobilya Hariç), Hasır<br />
<strong>ve</strong> Buna Benzer Örülerek Yapılan Maddelerin İmalatı<br />
Kağıt <strong>ve</strong> Kağıt Ürünleri İmalatı<br />
Kimyasal Madde <strong>ve</strong> Ürünlerin İmalatı<br />
Seramikten Yapılan Sıhhi Ürünler, Seramik Yalıtım<br />
Malzemeleri, Seramik Karo <strong>ve</strong> Kaldırım Taşı İmalatı<br />
Demir-Çelik Dışındaki Ana Metal Sanayi,<br />
Metal Döküm Sanayi<br />
Makine <strong>ve</strong> Teçhizat İmalatı<br />
Büro, Muhasebe <strong>ve</strong> Bilgi İşlem Makineleri İmalatı<br />
Elektrikli Makine <strong>ve</strong> Cihazları İmalatı<br />
Radyo, Televizyon, Haberleşme Teçhizatı <strong>ve</strong> Cihazları<br />
İmalatı<br />
Tıbbi Aletler Hassas <strong>ve</strong> Optik Aletler İmalatı<br />
Motorlu Kara Taşıtı <strong>ve</strong> Yan Sanayi<br />
Hava Taşıtları <strong>ve</strong> Motorlarının Bakım Ve Onarımı<br />
Motosiklet <strong>ve</strong> Bisiklet Üretimi<br />
Mobilya İmalatı<br />
(Sadece Metal <strong>ve</strong> Plastikten İmal Edilenler Hariç)<br />
Oteller<br />
Öğrenci Yurtları<br />
Soğuk Hava Deposu Hizmetleri<br />
Asgari Yatırım<br />
Tutarları<br />
1 Milyon TL<br />
1 Milyon TL<br />
2 Milyon TL<br />
1 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
10 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
1 Milyon TL<br />
Motorlu kara<br />
taşıtlarında yatırım<br />
tutarı 50 Milyon TL;<br />
motorlu kara taşıtları<br />
yan sanayinde yatırım<br />
tutarı 4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
4 Milyon TL<br />
3 yıldız <strong>ve</strong> üzeri<br />
100 öğrenci<br />
1.000 metrekare<br />
132
Bölgesel Teşviklerden Yararlanacak Sektörler<br />
Lisanslı Depoculuk<br />
Eğitim Hizmetleri (Okul Öncesi Eğitim Hizmetleri<br />
Dahil, Yetişkinlerin Eğitilmesi <strong>ve</strong> Diğer Eğitim<br />
Faaliyetleri Hariç)<br />
Hastane Yatırımı, Huzurevi<br />
Atık Geri Kazanım <strong>ve</strong>ya Bertaraf Tesisleri<br />
Seracılık<br />
Asgari Yatırım<br />
Tutarları<br />
2 Milyon TL<br />
1 Milyon TL<br />
Hastane: 1 Milyon TL<br />
huzurevi: 100 kişi<br />
1 Milyon TL<br />
40 dekar<br />
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, Temmuz 2012.<br />
<strong>İzmir</strong>’deki yatırım teşviki alan belge sayısının 2012 yılında, 2011 yılını geçmesi<br />
beklenmektedir.<br />
Tablo 36: Yatırım Teşvik Belgesi Sayısı<br />
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />
Yatırım<br />
184 168 161 129 181 199 133*<br />
Teşvik<br />
Belgesi<br />
Sayısı 1<br />
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 31.08.2012.<br />
*2012 Ocak-Ağustos<br />
Teşvik Belgesi kapsamında; Genel Teşvik Sistemi, Bölgesel Yatırımlar, Büyük Ölçekli<br />
Yatırımlara yönelik belgeler yer almaktadır.<br />
Yeni Teşvik Yasası, her ne kadar <strong>İzmir</strong> teşviklerden en az yararlanacak 1. Bölgede de<br />
olsa, <strong>kent</strong>imize önemli kazanımlar getirmektedir.<br />
Özellikle büyük ölçekli yatırımlar, öncelikli yatırımlar <strong>ve</strong> stratejik alanda <strong>kent</strong>imizde<br />
yatırım yapacak olan iş dünyası temsilcilerine önemli fırsatlar sunmaktadır.<br />
Gümrük <strong>ve</strong>rgisi muafiyeti, KDV istisnası, Vergi indirimi, Sigorta primi iş<strong>ve</strong>ren<br />
hissesi desteği, Yatırım yeri tahsisi, KDV iadesi gibi bir çok teşvik unsuru<br />
sunulmaktadır.<br />
2012 yılı başından itibaren uygulanan yeni teşvik sistemi, 2009 krizi nedeniyle<br />
uygulamaya konulan yatırım teşvik sisteminden;<br />
Yatırım döneminde <strong>ve</strong>rgi indirimi,<br />
Yeni altı bölgeli harita,<br />
2011 sonu itibariyle azalan destek oran <strong>ve</strong> sürelerinin arttırılması,<br />
133
Desteklenen yatırım konularının gözden geçirilmesi,<br />
Stratejik <strong>ve</strong> teknolojik dönüşümü sağlayacak yatırımların desteklenmesi <strong>ve</strong><br />
En az gelişmiş bölgelerde, yatırımlara sağlanan destek miktarının arttırılması<br />
gibi özellikleriyle ayrılmaktadır.<br />
Yeni teşvik sisteminin en temel farkı, stratejik (toplam ithalat üzerindeki payı fazla<br />
olan) sektörlerin desteklenecek olmasıdır.<br />
Yeni teşvik sistemi, cari açığı azaltmak <strong>ve</strong> kontrol altına almak amacıyla<br />
tasarlanmıştır.<br />
Stratejik yatırımlar ile, uluslararası rekabet gücünü attırma potansiyeline sahip,<br />
yüksek teknolojili <strong>ve</strong> yüksek katma değerli yatırımlar teşvik edilecektir.<br />
Stratejik yatırımları değerlendirme kriteri şöyledir:<br />
İthalat bağımlılığı yüksek ara malı <strong>ve</strong>ya ürünlerin üretime yönelik olacaktır.<br />
Asgari yatırım tutarı 50 milyon TL olacaktır.<br />
% 50’den fazlası ithalatla karşılanacaktır.<br />
Asgari % 4 katma değer üretecektir.<br />
Üretilecek ürünle ilgili toplam ithalat değeri son 1 yıl itibariyle en az 50<br />
milyon $ olan mallar olacak ama yurt içi üretimi olmayan mallarda bu şart<br />
aranmayacaktır.<br />
Ayrıca yatırım yeri tahsis edilmektedir.<br />
500 milyon TL’nin üzerindeki yatırımların bina-inşaat harcamaları için KDV iadesi<br />
bulunmaktadır.<br />
Yatırım tutarının % 5’ini geçememek kaydıyla en fazla 50 milyar TL’ye kadar faiz<br />
desteği vardır.<br />
Öncelikli alanlarda yapılacak yatırımlar eğer 2. 3. 4. <strong>ve</strong> 5. bölgede ise stratejik<br />
yatırımlar gibi, 5.bölge desteklerinden faydalanacaktır.<br />
Öncelikli yatırımlar; madencilik yatırımları, demiryolu <strong>ve</strong> deniz yolu, yük yolcu<br />
taşımacılığı, test merkezleri rüzgâr tünel, Kültür <strong>ve</strong> Turizm Koruma <strong>ve</strong> Gelişim<br />
Bölgelerinde yapılacak turizm yapıları, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek ilk,<br />
orta <strong>ve</strong> lise eğitim yatırımları, yatırım tutarı 20 milyon TL’nin üzerinde olan belirli<br />
ilaç yatırımları <strong>ve</strong> savunma sanayi yatırımlarıdır.<br />
OSB’lerde yapılacak yatırımlar, sektörel işbirliğine dayalı yatırımlar <strong>ve</strong> TUBİTAK<br />
tarafından desteklenen AR-GE projeleri neticesinde geliştirilen ürünün üretimine<br />
yönelik yatırımlar, <strong>ve</strong>rgi indirimi <strong>ve</strong> sigorta primi iş<strong>ve</strong>ren hissesi destekleri açısından<br />
bir alt bölgede uygulanan desteklerden yararlanacaktır.<br />
134
Eski teşvik sisteminin uygulayıcısı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı iken, yeni teşvik<br />
sisteminin uygulayıcısı Ekonomi Bakanlığı olmuştur.<br />
Teşvik sistemi sunduğu tüm bu olumlu özelliklerin yanında önemli eksiklikleri de<br />
barındırmaktadır.<br />
Teşvik sisteminde yatırım yapılması gereken yatırım tutarlarının <strong>İzmir</strong>’de en aşağı 1<br />
Milyon TL olması nedeniyle, KOBİ’lere pek hitap etmektedir. Odamın üyelerinin de<br />
büyük bir çoğunluğunun KOBİ olduğu düşünüldüğünde, yatırım teşviklerinin<br />
Odamızın küçük bir kesimine hitap edileceği düşünülmektedir.<br />
Yeni teşvik sistemiyle birlikte OSB’ler’e <strong>ve</strong>rilen desteğin OSB’ler için yeterli<br />
olmayacağı düşünülmektedir. <strong>İzmir</strong>’deki OSB’lerin atıl olmaması <strong>ve</strong> yatırıma tam<br />
anlamıyla kanalize olması amacıyla tüm OSB’lere yeni teşvik sistemiyle birlikte daha<br />
avantajlı bölgelerin teşviklerin sunulmasının daha uygun olacağı görülmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de yenilenebilir enerji, bilişim <strong>ve</strong> organik tarım yatırımlarının yeni teşvik<br />
sistemi kapsamına alınmadığı görülmektedir.Özellikle ileri teknoloji gerektiren <strong>ve</strong><br />
yüksek katma değer ortaya çıkaran yatırımların sadece büyük yatırımlar <strong>ve</strong> stratejik<br />
yatırımlar başlığı altında değil, bölgesel yatırımlar başlığı altında da desteklenmesi<br />
gerekmektedir.<br />
5.2. <strong>İzmir</strong>’in Yabancı Yatırım Potansiyeli<br />
<strong>İzmir</strong> doğrudan yabancı yatırımları çekme konusunda birçok avantaja sahiptir.<br />
Yerli <strong>ve</strong> yabancı pazarlara 2-3 saatlik uçuş mesafesinde olması,<br />
Eğitimli <strong>ve</strong> dinamik işgücüne erişim,<br />
Gelişmiş altyapı,<br />
Hammaddeye erişimin kolaylığı,<br />
Çok sektörlü yapı,<br />
El<strong>ve</strong>rişli iklimi,<br />
Lojistik yapısının uygunluğu<br />
gibi özellikleriyle ön plana çıkmaktadır.<br />
Sahip olunan lojistik yapı doğrudan yabancı yatırımlar için önemli avantajlar<br />
sunmaktadır. <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’nın modernize edilmesi, <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer<br />
Limanı’nın yapılması <strong>ve</strong> özellikle Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın da devreye<br />
girmesiyle birlikte <strong>İzmir</strong>’in doğrudan yabancı yatırımlardan alacağı payın katlanarak<br />
artması beklenmektedir. <strong>İzmir</strong>, Ege Serbest Bölgesi <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesi gibi iki<br />
serbest bölgeye, <strong>İzmir</strong> Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ne <strong>ve</strong> birçok organize sanayi<br />
bölgesine ev sahipliği yapmaktadır.<br />
135
Kruvaziyer gemilerinin <strong>İzmir</strong> limanına yanaşmaya başlamaları ile <strong>kent</strong>imiz, dış<br />
dünyada daha fazla tanınmaya başlamıştır. Turizm ile başlayan gezi seyahatlerinin<br />
kısa süre içerisinde doğrudan yabancı yatırımlara dönüşme ihtimali yüksektir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de doğrudan yabancı yatırımlar için potansiyel barındıran sektörler aşağıda<br />
yer <strong>ve</strong>rilen matriste değerlendirilmiştir:<br />
Grafik 10: <strong>İzmir</strong> Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Sektörel Değerlendirme<br />
Matrisi (2011)<br />
Kaynak: <strong>İzmir</strong> Kalkınma Ajansı<br />
Şekilde, yatay eksende DYY pazar genişliği <strong>ve</strong> büyümesi ile dikey eksende ortaya<br />
çıkan DYY karşılaştırmalı avantaj durumu görülmektedir. Motorlu Taşıtlar sektörü<br />
pazar olanakları <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in karşılaştırmalı üstünlüğü bazında en güçlü sektör olarak<br />
görülmektedir.<br />
Kimya, Endüstriyel Makine, Gıda <strong>ve</strong> İçecek Üretimi ile daha düşük ölçüde Bilgi <strong>ve</strong><br />
İletişim Teknolojileri sektörleri <strong>İzmir</strong>’in makul bir karşılaştırmalı üstünlük durumu<br />
bulunan güçlü pazar olanaklarına sahip sektörler olarak gözlemlenmektedir.<br />
Otomotiv Dışı Taşıma Teçhizatları Üretimi (genel olarak Hava <strong>ve</strong> Uzay, Savunma <strong>ve</strong><br />
Gemi İmalatı), Yenilenebilir Enerji <strong>ve</strong> Turizm ise <strong>İzmir</strong>’in güçlü bir karşılaştırmalı<br />
üstünlük durumu bulunan makul pazar olanaklarına sahip sektörler olarak<br />
gözlemlenmektedir.<br />
Bununla birlikte, 2006’dan 2012 başına kadar <strong>İzmir</strong>’deki uluslararası firma sayısı<br />
%105 oranında artmıştır. <strong>İzmir</strong>’deki uluslararası firma sayısının ülkelere göre<br />
dağılımına bakıldığında ise 2010 yılı sonu itibariyle %26’lık pay ile Almanya ön<br />
plana çıkmaktadır.<br />
136
Grafik 11: <strong>İzmir</strong>’deki Uluslararası Firma Sayılarının Ülkelere Göre Dağılımı<br />
Kaynak: <strong>İzmir</strong> Kalkınma Ajansı<br />
Ülkemizde bulunan 29.399 adet uluslararası sermayeli şirketin illere göre<br />
dağılımında 16.641 adet şirket ile İstanbul birinci sırada yer almaktadır. Antalya<br />
3.498, Ankara 1.919 adet <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> 1.667 adet şirket ile İstanbul’u takip etmiştir.<br />
Tablo 37: Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Sayılarının İllere Göre Dağılımı<br />
(İlk 10 İl)<br />
İL<br />
Şirket Sayısı<br />
(1954-2011)<br />
İSTANBUL 16.641<br />
ANTALYA 3.498<br />
ANKARA 1.919<br />
İZMİR 1.667<br />
MUĞLA 1.409<br />
BURSA 576<br />
AYDIN 514<br />
MERSİN 496<br />
KOCAELİ 338<br />
ADANA 218<br />
DİĞER İLLER 2.123<br />
TOPLAM 29.399<br />
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı<br />
1.667 adet uluslararası sermayeli şirketin faaliyette bulunduğu <strong>İzmir</strong>’de, uluslar arası<br />
sermayeli şirketlerin en yoğun olduğu alanlar sırsıyla, toptan <strong>ve</strong> perakende ticaret,<br />
imalat sanayi <strong>ve</strong> inşaat sektörleridir.<br />
137
Tablo 38: <strong>İzmir</strong>’deki Uluslararası Firmalarının Sektörlere Göre Dağılımı<br />
Sektörler Şirket Sayısı (1954-2011)<br />
Tarım, Avcılık, Ormancılık <strong>ve</strong> Balıkçılık 60<br />
Madencilik <strong>ve</strong> Taşocakçılığı 57<br />
İmalat Sanayisi 397<br />
Gıda Ürünleri, İçecek <strong>ve</strong> Tütün İmalatı 60<br />
Tekstil Ürünleri İmalatı 25<br />
Kimyasal Madde <strong>ve</strong> Ürünlerin İmalatı 38<br />
B.Y.S. Makine <strong>ve</strong> Teçhizat İmalatı 37<br />
Motorlu Kara Taşıt İmalatı 16<br />
Diğer İmalat 221<br />
Elektrik, Gaz <strong>ve</strong> Su 39<br />
İnşaat 124<br />
Toptan <strong>ve</strong> Perakende <strong>Ticaret</strong> 535<br />
Oteller <strong>ve</strong> Lokantalar 73<br />
Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Depolama 109<br />
Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri 8<br />
Gayrimenkul Kiralama <strong>ve</strong> İş Faaliyetleri 191<br />
Diğer Toplumsal, Sosyal <strong>ve</strong> Kişisel Hizmet Faal. 74<br />
Toplam 1.667<br />
Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı<br />
<strong>İzmir</strong>’de doğrudan yabancı yatırım miktarlarının Türkiye ortalamasına göre daha<br />
fazla artması <strong>ve</strong> otomotiv, elektronik, turizm, tıp, ilaç, yenilenebilir enerji gibi<br />
sektörlerde büyük yatırımcıların yönlendirilmesi için <strong>kent</strong>imizde Başbakanlık<br />
Yatırım Ajansı’nın bir temsilciliğinin açılması <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz ihracatçısının bürokratik<br />
sorunlarını yerinde çözecek bir Dış <strong>Ticaret</strong> Merkezi’nin oluşturulmasının faydalı<br />
olacağı düşünülmektedir.<br />
5.3. Organize Sanayi Bölgeleri <strong>ve</strong> Serbest Bölgeler<br />
<strong>İzmir</strong> şu anda 3.754 sanayi tesisi ile ülke genelinde toplam sanayi işletmesi içerisinde<br />
%5’lik oran ile Türkiye’nin en büyük dördüncü sanayi <strong>kent</strong>idir. <strong>İzmir</strong> imalat<br />
sanayinde Türkiye genelinde yaratılan katma değerin %13,5’ini karşılamaktadır.<br />
Her türlü yatırım talebini karşılayacak sanayi alt yapısına sahip olan <strong>İzmir</strong>’de,<br />
yatırımcılara <strong>kent</strong>in çeşitli bölgelerinde uygun yatırım ortamları sunulmaktadır. Söz<br />
konusu yatırım alanları limanlar, havaalanı, tren yolları sayesinde Türkiye’nin dört<br />
bir yanı ile bağlantı içerisindedir.<br />
138
<strong>İzmir</strong>’deki sanayi tesisleri Pınarbaşı-Işık<strong>kent</strong>-Kemalpaşa, Çiğli-Menemen ile<br />
Karabağlar-Torbalı-Menderes aksları içerisinde bulunan Organize Sanayi Bölgeleri<br />
<strong>ve</strong> Serbest Bölgeler içerisinde faaliyet göstermektedir. Kentte 13 OSB <strong>ve</strong> 2 serbest<br />
bölge mevcuttur. Aliağa, Atatürk, Bergama, Buca Ege Giyim (BEGOS), İTOB<br />
Organize Sanayi Bölgesi, Kemalpaşa-Islah, Kınık, Tire faal OSB’ler olup, Kemalpaşa-<br />
Bağyurdu, Menemen-Plastik, Ödemiş, Pancar, Torbalı OSB’lerin alt yapı inşaatları<br />
devam etmektedir.<br />
Tablo 39: <strong>İzmir</strong>’de Mevcut Organize Sanayi Bölgeleri<br />
OSB Adı<br />
Büyüklük<br />
(Hektar)<br />
Toplam<br />
Parsel<br />
Sayısı<br />
Tahsisli<br />
Parsel<br />
Sayısı<br />
Boş<br />
Parsel<br />
Sayısı<br />
Faal<br />
Tesis<br />
Sayısı<br />
İnşaat<br />
Devam<br />
Eden<br />
Tesis<br />
Toplam<br />
Tesis<br />
Sayısı<br />
İstihdam<br />
(Kişi)<br />
Kemalpaşa 1.300 927 361 ---- 322 16 338 21.000<br />
Islah OSB<br />
Aliağa OSB 922 373 142 231 16 22 38 512<br />
Atatürk<br />
700 594 594 0 566 19 585 30.000<br />
OSB<br />
Tire OSB 400 232 123 99 43 11 54 1.159<br />
İTOB OSB 251 367 336 1 71 80 151 2.193<br />
Bergama<br />
179 96 1 95 1 1 45<br />
OSB<br />
Kemalpaşa 147 Kamulaştırma <strong>ve</strong> imar planı çalışmaları devam etmektedir.<br />
(Bağyurdu)<br />
OSB<br />
Pancar OSB 95 72 62 10 12<br />
Ödemiş<br />
93 Alt yapı çalışmaları devam ediyor.<br />
OSB<br />
Menemen- 90 İmar planı yapımı devam etmektedir.<br />
Plastik<br />
İhtisas OSB<br />
Kınık OSB 85 55 2 53 2 2 20<br />
Torbalı<br />
70 İmar planı yapımı devam etmektedir.<br />
OSB<br />
Buca (Ege<br />
50 136 136 0 38 18 56 2.895<br />
Giyim)<br />
OSB<br />
Toplam 4.382 2.852 1.747 529 1.024 155 1.167 57.129<br />
Kaynak: <strong>İzmir</strong> Bilim Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji İl Müdürlüğü<br />
<strong>İzmir</strong>’deki OSB’ler, yukarıda sayılan hedefler doğrultusunda yatırımcılara<br />
sundukları idari, sosyal <strong>ve</strong> teknik altyapı olanakları ile hizmet <strong>ve</strong>rmeye devam<br />
etmektedir. Aynı zamanda OSB’ler <strong>kent</strong>in ekonomisine <strong>ve</strong> istihdamına da katkı<br />
sağlamaktadır.<br />
139
<strong>İzmir</strong>’deki serbest bölgeler ise <strong>kent</strong> ekonomisine özellikle dış ticaret konusunda<br />
büyük oranda katkı koymaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in iki serbest bölgesinden biri olan, Ege Serbest Bölgesi tamamen ihracat odaklı<br />
çalışan bir sanayi parkı olup Türkiye’nin başta gelen ihracat üslerinden biri<br />
konumundadır. <strong>İzmir</strong>’in Gaziemir ilçesinde 2,2 milyon m 2 ’lik bir alan üzerinde<br />
kurulmuştur. Bölge, Uluslararası Adnan Menderes Havalimanı’na 4 km, <strong>İzmir</strong><br />
Limanı’na 12 km, otoyol ağlarına ise 1 km. mesafededir.<br />
2011 yılında bir önceki yıla göre %25,5’lik artış ile 5 milyar dolar olarak gerçekleşen<br />
Ege Serbest Bölgesi toplam ticaret hacmi 2012 yılının ilk 8 ayında geçen yılın aynı<br />
dönemine göre %0,14’lük artış ile toplam 3.254.723.631 dolar olarak gerçekleşmiştir.<br />
2010 yılı sonu itibari ile 17.500 kişi olan istihdam sayısı, 2011 yılı sonunda 19.500<br />
kişiye, 2012 yılının 8. ayı itibarı ile 20.300 kişiye ulaşmıştır.<br />
Bölgede 2012 yılının ilk 8 ay itibari ile 76’sı yabancı olmak üzere toplam 225 firma<br />
faaliyet göstermektedir.<br />
<strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesi ise, Türkiye’deki deri üreticilerinin bir araya gelerek toplam 138<br />
ortaklı olarak 1998 yılında kurduğu dünyanın ilk deri ağırlıklı serbest bölgesidir.<br />
Günümüzde AB ülkeleri, Rusya, Orta Doğu ülkelerinin deri pazarlarına hakim,<br />
Türkiye'nin tek "deri" arıtma sistemine sahip, ham deri alımı <strong>ve</strong> işlemesinde lider<br />
endüstri <strong>ve</strong> sanayi merkezidir. Deri işleme <strong>ve</strong> üretiminde en iyi hizmeti <strong>ve</strong>ren <strong>İzmir</strong><br />
Serbest Bölgesi, özellikle deri üretimi yapan firmalar ile deri yan sanayi <strong>ve</strong> tüm ağır<br />
sanayi için alt yapısı hazır parselleri <strong>ve</strong> kullanıma hazır fabrika binalarını hizmete<br />
sunmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> Serbest Bölgesi’nin yıllık ticaret hacmi 2010 yılında 307.913.000 dolar olarak<br />
gerçekleşirken 2011 yılı sonunda %15,8’lik artış göstererek 356.553.000 dolara<br />
ulaşmıştır.<br />
5.4. <strong>İzmir</strong> Teknoloji Geliştirme Bölgeleri<br />
Bilgiye <strong>ve</strong> ileri teknolojilere dayalı sanayi firmalarının kurulup gelişmesini teşvik<br />
etmek üzere tasarlanmış teknoloji geliştirme bölgeleri, bölgesel <strong>ve</strong> ulusal kalkınma<br />
açısından önemli bir rol oynamaktadır.<br />
Türkiye’de teknoloji geliştirme bölgeleri; 4691 sayılı “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri<br />
Kanunu” kapsamında kurulmaktadır. Söz konusu kanuna göre kurulan teknoloji<br />
geliştirme bölgelerine yönelik çeşitli destek <strong>ve</strong> muafiyetler bulunmaktadır. Bunlar<br />
bölgenin kurulması için arazi temini, altyapı <strong>ve</strong> idare binası inşası gibi yönetici<br />
şirketlerce karşılanamayan giderlere destek olunması, <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> harç muafiyetleri,<br />
bölgede çalışan personelin Ar-Ge görevleri ile ilgili ücretlerine yönelik <strong>ve</strong>rgi<br />
muafiyeti <strong>ve</strong> çeşitli indirimler olmak üzere birçok alanı kapsamaktadır.<br />
140
Verilen destekler ile Türkiye’nin Avrasya’nın bir üretim üssü olması<br />
planlanmaktadır. Bu süreçte <strong>İzmir</strong>’e de önemli bir rol düşmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de üni<strong>ve</strong>rsite <strong>ve</strong> sanayi işbirliğine yönelik proje üretimi <strong>ve</strong> Ar-Ge<br />
faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine imkan tanıyan aktif sadece bir teknoloji geliştirme<br />
bölgesi bulunurken Ankara’da 6, İstanbul’da 5 <strong>ve</strong> Kocaeli’nde 3 tanedir. Haziran<br />
2012 itibariyle Türkiye’de toplam 45 adet teknopark bulunmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in sanayi <strong>ve</strong> ticari potansiyeli göz önüne alındığında; Türkiye’nin 3. büyük<br />
<strong>kent</strong>i durumunda olan bir <strong>kent</strong>in altyapı ihtiyacı da göz önünde tutulduğunda Ar-Ge<br />
<strong>ve</strong> yenilik açısından mevcut potansiyelin değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong> Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün kampüsü içerisinde yer alan <strong>İzmir</strong> Teknoloji<br />
Geliştirme Bölgesi 2001 yılında kurulmuş, 2004 yılında 1.093 m 2 ofis alanında 16<br />
firmaya hizmet ile başlamıştır.<br />
Günümüzde ise 4 binada toplamda 3.550 m 2 ofis alanında yaklaşık 70 firma <strong>ve</strong> 282<br />
Ar-Ge personeli ile faaliyet göstermektedir. Ayrıca 14 bin m 2 inşaat yapmaya müsait<br />
olan parsellerin yap işlet devret modeli ile değerlendirilmesine yönelik çalışmalar<br />
sürdürülmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in Ar-Ge <strong>ve</strong> yenilik potansiyelinin farkında olan çevreler tarafından son<br />
dönemde teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulmasına yönelik çalışmalar<br />
hızlandırılmıştır.<br />
İlk olarak Odamız, <strong>İzmir</strong> Ekonomi<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>ve</strong> İTOB Organize Sanayi<br />
Bölgesi öncülüğünde sürdürülebilir<br />
tarım, sürdürülebilir enerji <strong>ve</strong> bilişim<br />
temalarına yoğunlaşmış “<strong>İzmir</strong> Bilim<br />
<strong>ve</strong> Teknoloji Parkı” Teknoloji<br />
Geliştirme Bölgesi, 2012/3800<br />
numaralı Bakanlar Kurulu kararıyla<br />
resmiyet kazanmış <strong>ve</strong> 20.10.2012 sayılı<br />
Resmi Gazete ile yürürlüğe girmiştir.<br />
Dokuz Eylül Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Tınaztepe Kampüsünde yer alan 17 bin 400 m 2 ’lik alan ile<br />
üni<strong>ve</strong>rsitenin İnciraltı yerleşkesinde Üni<strong>ve</strong>rsite Hastanesi’nin yanında bulunan 10<br />
bin 487 m 2 ’lik alan üzerinde Ege Bölgesi’nde biyomedikal alanda sürdürülebilir<br />
kalkınmanın unsurlarından biri olmak, tıbbi biyoteknoloji alanında nitelikli<br />
işgücünün yetiştirilmesini sağlamak hedefleri doğrultusunda kurmayı planladığı<br />
teknoloji geliştirme bölgesi dosyasını Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’na<br />
sunmuştur.<br />
141
Ege Üni<strong>ve</strong>rsitesi tarafından ise, Menemen’de 750 dönüm arazi üzerinde; Ege<br />
Bölgesi’nde tarıma yönelik faaliyet gösteren kuruluşların bir araya gelmesiyle<br />
oluşturulacak ihtisaslaşmış bir Gıda <strong>ve</strong> Tarım Teknoloji Geliştirme Bölgesi ile gıda,<br />
tarım, hayvancılık sektörlerinin teknoloji gereksinimlerini <strong>ve</strong> önceliklerini<br />
belirleyerek, yeni teknolojiler geliştirip aktarması hedefiyle çalışmalara başlanmış<br />
olup Odamıza da ortaklık teklif edilmiş <strong>ve</strong> Odamız da kabul etmiştir.<br />
Katip Çelebi Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>ve</strong> Atatürk Organize Sanayi Bölgesi de Atatürk OSB<br />
içerisinde teknopark yapmak için ön protokol yapmıştır. <strong>İzmir</strong> Katip Çelebi<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Kampüsü içinde kalan 25 bin m 2 ile <strong>İzmir</strong> Atatürk Organize Sanayi<br />
Bölgesi içinde kalan 25 bin m 2 ’lik alanı birleştirerek elde edilen toplam 50 bin m 2’ lik<br />
alan <strong>ve</strong> 5 bin m 2 kapalı alanda oluşturulacak teknopark için 5-7 milyon dolarlık bir<br />
yatırım öngörülmektedir. Söz konusu teknopark kapsamında, <strong>İzmir</strong>’in en büyük<br />
organize sanayi bölgelerinden <strong>İzmir</strong> Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin aynı<br />
zamanda Ar-Ge merkezine dönüşmesi <strong>ve</strong> bu kapsamda üni<strong>ve</strong>rsite <strong>ve</strong> sanayi<br />
işbirliğinin etkin bir şekilde sağlanması hedeflenmektedir.<br />
Son olarak Manisa’da bulunan Celal Bayar Üni<strong>ve</strong>rsitesi Muradiye Yerleşkesi’nde<br />
tahsis edilen 111 dönüm arazi üzerinde kurulacak olan Celal Bayar Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />
Teknoparkı da Resmi Gazete’de yayınlanarak onaylanmıştır. İlk etapta 4 bin m 2 ’lik<br />
bir bina inşa edilerek hizmete başlaması planlanmaktadır. Bölgenin <strong>İzmir</strong>’e yakınlığı<br />
göz önünde bulundurulduğunda, <strong>İzmir</strong>li firmaların Ar-Ge faaliyetleri açısından<br />
önemli bir çekim merkezi haline geleceği düşünülmektedir.<br />
5.5. <strong>Ticaret</strong>te Yeni Yaklaşımlar<br />
Yirmi yıl geriye gidildiğinde Türkiye’de cep telefonu, internet, sosyal medya, vb.<br />
kavramların olmadığı görülmektedir.<br />
Kısa zaman içerisinde iş dünyasında kullanılan araçların birçoğu kökten değişmiştir.<br />
Günümüzde nerdeyse değişmeyen hiç bir iş alanı kalmamıştır.<br />
Bilgi toplumuyla birlikte dijital çağa geçiş yaşanmıştır. İletişim teknolojilerinin hızlı<br />
gelişimi hemen hemen tüm sektörleri etkilemiştir.<br />
Bunlardan biri de bankacılık sektörü olmuştur. Gelişmiş ülkelerden, az gelişmiş<br />
ülkelere kadar her yerde yakın zaman içerisinde yeni bir bankacılık anlayışı<br />
olacaktır. Banka şubeleri küçülecek <strong>ve</strong> kimi yerlerde seyyar şubeler oluşacaktır. Bu<br />
yöntemin işletme giderlerinde çok ciddi tasarruflar sağladığı için uygulanacağı<br />
düşünülmektedir.<br />
Geleceğin bankalarının adeta bir atıştırma (fast food) şubesi haline dönmesinin <strong>ve</strong><br />
işlemlerin paketler halinde sunulmasının ise şaşırtıcı olmayacağı ticaret hayatında<br />
konuşulmaktadır.<br />
142
<strong>Ticaret</strong>, giderek internet üzerinde ticarete, yani diğer adıyla sanal ticarete kaymaya<br />
başlamıştır. E-ticaret sektöründe hizmet <strong>ve</strong>ren firmalar, artık kişiye özel servislerle<br />
farklılaşmakta <strong>ve</strong> rekabet avantajı elde etmektedir. Kişi bazlı kampanyalar <strong>ve</strong><br />
uygulamalar geliştirerek müşteri odaklı bir yaklaşım izleyen e-ticaret firmalarının,<br />
sektörü farklı bir boyuta taşıyacağı görülmektedir. Yakın gelecekte Türkiye’deki e-<br />
ticaret sitelerinde “online alış<strong>ve</strong>riş danışmanları” ile karşılaşılacağı <strong>ve</strong> e-ticarette yeni<br />
bir dönem başlayacağı sektördeki uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.<br />
Sosyal medya büyük önem<br />
kazanmaktadır. Artık iş dünyası linked-in,<br />
facebook <strong>ve</strong> twitter üzerinde iş almayı<br />
düşündükleri aday elemanlar ile ilgili<br />
bilgi toplamaktadırlar. Sosyal medyayı iyi<br />
kullanmak, şirketler için önemli bir<br />
avantaj oluşturacaktır.<br />
Yoğun rekabet firmaların kümelenmesini gerekli kılmaktadır. Kümelenerek güçlerini<br />
birleştiren firmalar dünya şartlarında rekabete hazır hale gelmektedir. Rekabetin<br />
artan önemi, ülkelerin geleneksel ticaret yaklaşımlarının değiştirilmesini beraberinde<br />
getirmiş <strong>ve</strong> birçok ülke tarafından uygulanmış <strong>ve</strong> başarısı kanıtlanmış olan<br />
“kümelenme yaklaşımı” günümüzün en çok ön plana çıkan yaklaşımı haline<br />
gelmiştir.<br />
Ülkemizde, rekabet gücü taşıyan sektörlerin geliştirilerek ulusal kümelenme<br />
politikasına temel teşkil etmesi <strong>ve</strong> nihai olarak sürdürülebilir ihracat artışını<br />
sağlayacak rekabetçi yapının geliştirilmesine katkı sağlaması amacıyla, 2 yıl süreli<br />
“Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” hazırlanmış <strong>ve</strong> Avrupa<br />
Birliği (AB) Katılım Öncesi Mali Yardımları kapsamında 6 Milyon Euro kaynak<br />
tahsis edilerek finansmanı sağlanmıştır.<br />
6. Üni<strong>ve</strong>rsiteler Kenti <strong>İzmir</strong><br />
Küresel rekabet ortamında ülkemiz gibi<br />
gelişmekte olan ülkelerde girişimcilik,<br />
istihdamın arttırılması, ekonomiye hareket<br />
<strong>ve</strong> dinamizm kazandırılması, işsizliğin<br />
önlenmesi için son derece önemlidir. Başarı<br />
ile sonuçlanan girişim sayısının arttırılması<br />
ise girişimci bireylerin eğitimi ile<br />
mümkündür.<br />
Bu kapsamda üni<strong>ve</strong>rsiteler, sağladıkları kaliteli, yaratıcılığı destekleyici bilimsel<br />
araştırmayı teşvik edici eğitim ile ülkemiz ekonomisine pek çok yeni girişimci<br />
kazandırmaktadır.<br />
143
Ülkemizde 160’ın üzerinde üni<strong>ve</strong>rsite bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’de ise dördü devlet <strong>ve</strong><br />
beşi vakıf olmak üzere toplam dokuz adet üni<strong>ve</strong>rsite bulunmaktadır. Bunlar; Ege<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Dokuz Eylül Üni<strong>ve</strong>rsitesi, <strong>İzmir</strong> Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Kâtip<br />
Çelebi Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Yaşar Üni<strong>ve</strong>rsitesi, <strong>İzmir</strong><br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Gediz Üni<strong>ve</strong>rsitesi, <strong>ve</strong> Şifa Üni<strong>ve</strong>rsitesi’dir.<br />
Kentimizin <strong>ve</strong> Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üni<strong>ve</strong>rsitesi olan <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi,<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> Eğitim <strong>ve</strong> Sağlık Vakfı tarafından 14 Nisan 2001 tarihinde 2<br />
fakülte, 5 yüksekokul, 2 enstitü olarak kurulmuştur.<br />
Başarılarla dolu geçen 11 yılın ardından üni<strong>ve</strong>rsitemiz, 7 fakülte 3 Yüksekokul, 2<br />
Enstitü, 8 Uygulama <strong>ve</strong> Araştırma Merkezi ile Atatürk ilke <strong>ve</strong> inkılâplarına bağlı,<br />
katılımcı, yaratıcı <strong>ve</strong> girişimci bireyler yetiştirmeyi amaçlayan bir yükseköğretim<br />
kurumu olarak faaliyetini sürdürmektedir.<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitemizde, ABD-(SUNY) New York Eyalet Üni<strong>ve</strong>rsitesi ile müşterek olarak çift<br />
diploma programları da bulunmaktadır. Lisans öğretim programlarından yedisi bu<br />
programlardandır.<br />
Yurt dışındaki 92 üni<strong>ve</strong>rsite ile ERASMUS programı anlaşması, 27 üni<strong>ve</strong>rsite ile<br />
akademik işbirliği protokolü ile uluslararası düzeyde kaliteli bir eğitim<br />
<strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
İngilizcenin yanında ikinci yabancı dilin zorunlu olduğu üni<strong>ve</strong>rsitemiz, dünya<br />
öğrencisi yetiştiren bir dünya üni<strong>ve</strong>rsitesi olma yolunda kararlı adımlarla<br />
ilerlemektedir. Bugün üni<strong>ve</strong>rsitemizde görev alan 434 akademik personelin 61’i<br />
yabancı uyrukludur. Öğrenim gören 6.560 öğrencimizin ise 82’si üni<strong>ve</strong>rsitemizin<br />
<strong>ve</strong>rdiği kaliteli eğitim için ülkemize gelmiştir.<br />
İlimizde faaliyet gösteren üni<strong>ve</strong>rsitelerin eğitim imkânlarından faydalanmak<br />
amacıyla yurtiçinden <strong>ve</strong> yurtdışından pek çok öğrenci <strong>kent</strong>imize akın etmekte bu<br />
sayede üni<strong>ve</strong>rsitelerimizde pek çok farklı kültür <strong>ve</strong> dil bir arada bulunmaktadır.<br />
Daha birkaç sene öncesine kadar üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi almak isteyen <strong>İzmir</strong>li gençler<br />
başta Ankara <strong>ve</strong> İstanbul olmak üzere diğer illerde faaliyet gösteren üni<strong>ve</strong>rsitelere<br />
giderken bugün artık <strong>İzmir</strong>, üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi için tercih edilen <strong>kent</strong> konumundadır.<br />
Ancak <strong>İzmir</strong>’in üni<strong>ve</strong>rsite eğitiminde tercih edilirliğinin arttırılması için <strong>kent</strong>imizin<br />
<strong>ve</strong> sağladığı eğitim olanaklarının yurtiçinde <strong>ve</strong> yurtdışında tanıtımının yapılması<br />
gerekmektedir.<br />
İlimizdeki devlet <strong>ve</strong> vakıf üni<strong>ve</strong>rsitelerinin birleşerek oluşturduğu <strong>İzmir</strong><br />
Üni<strong>ve</strong>rsiteler Platformu dört yıldır bu amaç doğrultusunda projeler hazırlamakta<br />
ortak çalışmalara imza atmaktadır.<br />
144
Önümüzdeki dönemde de gelişmiş <strong>ve</strong> çağdaş <strong>kent</strong>imizin, iklimi, tarihsel <strong>ve</strong> kültürel<br />
zenginliği, denizi, güneşi, doğal güzellikleri, ulaşım <strong>ve</strong> gündelik yaşam kolaylığı,<br />
sakinliği, zeytinyağlı yemeklerden oluşan zengin ege mutfağı gibi daha birçok<br />
özelliğinin de desteği ile <strong>İzmir</strong>, üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi için tercih edilen il olmaya devam<br />
edecektir.<br />
7. <strong>İzmir</strong>’in Sağlık Turizmdeki Potansiyeli<br />
Sağlık Turizmini; bir ülkeden diğer ülkeye herhangi bir sebeple (bekleme süresinin<br />
uzunluğu, tedavinin ekonomikliği <strong>ve</strong>ya daha kaliteli sağlık hizmeti talebi vb.) sadece<br />
tedavi için gidilmesi olarak tanımlamamız mümkündür. Tıbbi olarak gerekliliği<br />
raporla belirlenmiş kaplıca tedavileri için bir ülkeden diğer ülkeye gidilmesi de<br />
sağlık turizmi tanımı altında yer almakla birlikte; daha çok termal turizmi işaret<br />
etmektedir.<br />
Yılda ortalama 7 milyon kişi, dünyayı sağlık turizmi için dolaşıp ortaya hacmi 100<br />
milyar dolara ulaşan bir pazar çıkarmaktadır. Ayrıca Dünya Turizm Örgütü de 2015<br />
yılında, sağlık amaçlı seyahat edecek kişi sayısının 20 milyon kişiye ulaşacağını<br />
tahmin etmektedir.<br />
Medikal Turizm (Tıp Turizmi);<br />
Tıbbi müdahaleler, ameliyat vb. gerektiren ilaç tedavisi eşliğindeki ileri tıbbi<br />
tedavileri turizm faaliyetleri eşliğinde içeren bir konsepttir. Göz ameliyatları, organ<br />
nakilleri, kalp ameliyatları, tüp bebek tedavileri, doğum, göz, diş, diyaliz tedavileri,<br />
estetik ameliyatlar, yüz nakillerini vb. medikal turizm kapsamında<br />
değerlendirilebilmektedir.<br />
Yaşlı <strong>ve</strong> Engelli Turizmi;<br />
Bu tarz turizmde, bakım evlerinde <strong>ve</strong>ya rehabilitasyon merkezlerinde <strong>ve</strong>rilen<br />
hizmetler, klinik otellerdeki rehabilitasyon hizmetleri kastedilmektedir.<br />
Sağlık turizmi; insanların artık yalnızca gezmek amaçlı seyahat etmemeleri <strong>ve</strong><br />
gezilerinde;<br />
Sağlıklı kalmayı,<br />
Kaybettikleri sağlığı geri kazanmayı,<br />
Sağlığı geri kazanırken yalnızca tedavi olmayı değil eğlenmeyi de talep<br />
etmeleri sonucu doğmuş olup turistlere klasik turizm anlayışındaki dinleme<br />
<strong>ve</strong> eğlenmenin yanı sıra sağlıklı yaşama bilinci kazandırılması da<br />
hedeflenmektedir.<br />
Dünyada sağlık turizmi;<br />
İletişim <strong>ve</strong> ulaşım imkanlarının gelişmesi ile bir ülkede sağlık turizminden<br />
olumlu yönde etkilenmiş turistlerin yeni talepler yaratması,<br />
145
Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede nüfusun<br />
yaşlanması <strong>ve</strong> tatil alışkanlığı da olan bu turist kitlesinin gezerken aynı<br />
zamanda kronik hastalıklarına da çare bulma istekleri,<br />
Kendi ülkelerindeki sağlık maliyetlerinin daha yüksek olması, tedavi için<br />
uzun süre beklemek zorunda olmaları,<br />
Bağlı oldukları sosyal gü<strong>ve</strong>nlik kurumlarının başka bir ülkeden yapacakları<br />
tedavi giderlerini de ödemesi neticesinde doğmuştur.<br />
Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu <strong>ve</strong> Afrika ülkemizden sağlık turizmi talep etmektedir.<br />
Sağlık turizmi talebinde Avrupa ülkeleri en ağırlıklı sağlık turisti gönderen ülkeler<br />
olduğu için aşağıda kısaca Avrupalı sağlık turistinin özelliklerine değinilmiştir. Yine<br />
Balkanlar <strong>ve</strong> Avrupa'da yaklaşık 5 milyon Türk insanının yaşadığı coğrafyanın sağlık<br />
turizmi için aradığı ülke istisnasız olarak Türkiye olmaktadır.<br />
Nitekim Avrupalı turistin sağlık hizmeti beklentisi yüksek olup daha kaliteli <strong>ve</strong><br />
yüksek gelir grubuna hitap eden sağlık mal <strong>ve</strong> hizmetini talep etmektedirler.<br />
Öte yandan Avrupa devletlerinde sağlık harcamaları altından kalkılamaz bir hale<br />
gelmiştir. Özel sigorta şirketleri sağlık hizmetini sigortalamak istememektedir.<br />
Bunun yerine bilişim, savunma teknolojisi vb. gibi daha karlı alanlara<br />
yönelmektedirler.<br />
Avrupa devletleri de sağlık finansmanındaki sıkıntıyı aşmak için;<br />
Sağlık hizmetini daha ucuza satın almayı,<br />
Bazı sağlık hizmetlerini ödeme kapsamı dışında bırakmayı çare olarak<br />
görmektedirler.<br />
Dolayısıyla; yurt dışından daha ucuza sağlık hizmeti satın almak Avrupalı<br />
devletlerin sağlık sistemi için önemli bir alternatif çözümdür.<br />
Ülkemizde;<br />
Kaliteli sağlık hizmeti arttığında,<br />
Sağlık sektörümüze ilişkin çok iyi tanıtım yapıldığında,<br />
Yabancılara sağlık hizmeti bir turizm paketi içerisinde sunulduğunda,<br />
Kamu sağlık sektörünün Avrupa ülkelerindeki özel sektör sigorta şirketleri ile<br />
ortak çözümler üretildiğinde, daha çok sayıda sağlık turisti çekmemiz<br />
mümkün olacaktır.<br />
Ülkemizin 2023 yılında sağlık turizmi hedefi yıllık 1 milyon yabancı hasta, 20 milyar<br />
dolar sağlık turizmi geliri olarak belirlenmiştir. 2009 yılı <strong>ve</strong>rileri itibariyle sektörde<br />
dönen cironun yılda ortalama 100 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde 20 milyar<br />
dolar rakamına ulaşmamız için çok çalışmamız gerektiği açıktır.<br />
146
Tablo 40: Yıllar İtibariyle Türkiye’de Sağlık Hizmeti Alan Yabancı Hasta Dağılımı<br />
2008 2009 2010 2011 TOPLAM<br />
Özel 56,276 ( %94) 70,519 ( %94) 77,003 (%92) 114,329 (%91) 318,127<br />
Kamu 17,817(%6) 21,442 (%6) 32,675(%8) 41,847(%9) 113,781<br />
Toplam 74,093 91,961 109,678 156,176 431,908<br />
Kaynak: Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı, 2012<br />
Tabloda da görüleceği gibi, 2008 yılından gelen 74.093 sağlık turistinin %94’ü özel,<br />
%6’sı kamu hastanelerinden yararlanmış, 2009 yılında sağlık turisti sayısı 91.961’e<br />
çıkarken oran değişmemiş, 2011 yılında ise 156.176 sağlık turistinin %91’i özel, %9’u<br />
ise kamu hastanelerinden yararlanmıştır. Aşağıdaki grafikte ise; sağlık turizminin<br />
branşlara göre dağılımını kamu <strong>ve</strong> özel sektör ayrımı yapmak suretiyle görmek<br />
mümkün olmaktadır.<br />
Grafik 12 : Sağlık Turizmi Branşlara Göre Türkiye Geneli Kamu-Özel Sektör<br />
Dağılımı<br />
25000<br />
20000<br />
Hasta Sayısı<br />
15000<br />
10000<br />
5000<br />
0<br />
KARDİYOL<br />
OJİ - KVC<br />
ONKOLOJİ<br />
BEYİN<br />
CERRAHİ<br />
Kaynak: Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı.<br />
Buna göre sağlık turistleri kardiyoloji, onkoloji, beyin cerrahi, göz, plastik cerrahi,<br />
diş, ortopedi <strong>ve</strong> diğer tedaviler için ülkemize gelmekte olup kamunun payı yükselme<br />
eğiliminde olmakla birlikte şu an itibariyle oldukça düşüktür.<br />
Ülkemizde Özel Sağlık Kuruluşlarının yanı sıra Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde de<br />
sağlık turizmi hizmeti <strong>ve</strong>rilmeye başlandığını görmek sevindirici bir gelişmedir.<br />
GÖZ<br />
PLASTİK<br />
CERRAHİ<br />
DİŞ ORTOPEDİ DİĞER<br />
ÖZEL 3603 8444 2094 8663 1643 1249 5941 20177<br />
KAMU 291 172 131 596 30 198 449 3622<br />
147
Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı’nın 2011/41 No.lu Genelgesi ile Kamu Hastanelerinde<br />
sağlık turizmi uygulamasına geçilmiş olup Ankara, İstanbul, <strong>İzmir</strong>, Muğla, Adana,<br />
Antalya, Denizli, Bursa, Gaziantep, Mersin, Hatay, Diyarbakır, Erzurum, Nevşehir,<br />
Edirne, Aydın, Van, Kayseri’de 40’a yakın hastane yabancı uyruklu hasta kabul<br />
etmeye başlamış <strong>ve</strong> bunun altyapısı Sağlık Bakanlığı tarafından da oluşturulmuştur.<br />
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ücretsiz hizmet <strong>ve</strong>ren Kara <strong>ve</strong> Hava<br />
Ambulansı yabancı hastalara da ücretli olarak hizmet <strong>ve</strong>rmektedir. Buna ek olarak<br />
444 47 28 (Uluslararası Hasta Destek Birimi) numaralı telefondan 7 gün 24 saat sağlık<br />
turizmi ile ilgili olarak yabancılara hizmet <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
Sağlık turizminin dünyadaki hacmi 2012 yılı itibariyle 800 milyon dolara yakındır.<br />
2011 yılında ülkemize tedavi için gelen hasta sayısı 150.000’i aşmıştır. Klasik turizm<br />
amaçlı gelen turistlerin acil <strong>ve</strong> ani gelişen sağlık hizmetleri tedavileri yıllık 200.000’i<br />
aşmaktadır.<br />
Sağlık Bakanlığı <strong>ve</strong>rilerine göre, ülkemizde sağlık amaçlı gelen turistlerin kayıtları<br />
2011 yılında ilk kez düzenli olarak tutulmaya başlanmıştır. Ayrıntılı kayıt sistemi de<br />
2012 Ocak ayı itibariyle devreye girmiş bulunmaktadır.<br />
Dünyanın dört bir tarafından hastaların gelmesini ülke <strong>ve</strong> <strong>kent</strong> olarak isterken<br />
yetersiz ya da yanlış hizmet <strong>ve</strong>ya sağlık istismarı durumunda bu hastaların kime ya<br />
da nereye müracaat edeceklerinin belli olmadığı bir yapılanmanın yerine olumlu<br />
yönde değişim göstermeye başlamıştır. 2010 yılından sonra ülkemizde sağlıkta<br />
dönüşüm programının da etkisi ile yabancı sağlık personeli çalıştırma anlayışı hayata<br />
geçmiştir. Sağlık serbest bölgelerinin kurulmasına ilişkin mevzuat çalışmalarında da<br />
sona yaklaşılmıştır.<br />
Sonuç olarak; günümüzde dünyada en fazla Panama, Brezilya, Kosta Rica,<br />
Macaristan, Malezya, Hindistan, Ürdün, Tayland, Singapur, Kuzey Kore, Almanya<br />
sağlık turisti çekmektedir.<br />
Sağlık Bakanlığı bünyesinde Malezya, Hindistan, İran, Ürdün, Mısır,<br />
Kuzey Kore,<br />
Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı bünyesinde de Tayland <strong>ve</strong> Singapur’un Sağlık<br />
Turizmi Birimleri bulunmaktadır.<br />
Sağlık turizminde ivme kazanabilmemiz için turizm sektörünü ilgilendiren tüm<br />
kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar ile ilgili sağlık kuruluşlarının işbirliği yapması gerekmektedir.<br />
Bu noktada Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı <strong>ve</strong> Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı başta<br />
olmak üzere diğer ilgili bakanlıklar ile sağlık kurumları (Hastane, poliklinikler vb.)<br />
seyahat acentaları, kongre sektörü, üni<strong>ve</strong>rsiteler, termal tesisler <strong>ve</strong> diğer sağlık<br />
merkezleri, ulaştırma şirketleri, bilgi <strong>ve</strong> iletişim sektörü, bankacılık sektörü,<br />
konaklama <strong>ve</strong> eğlence sektörü <strong>ve</strong> inşaat sektörünün bu konuda paydaş olması <strong>ve</strong><br />
işbirliği yapması gerektiği düşünülmektedir.<br />
148
Ayrıca;<br />
Sağlık turizmi envanterinin çıkarılarak, potansiyelimizin yurt dışında etkin<br />
tanıtımı,<br />
Sağlık turizmi ile ilgili ülkemiz <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz <strong>İzmir</strong>’in belirleyebileceği pilot<br />
ülke <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>ler ile aktif tanıtım kampanyası başlatılması,<br />
Sağlık turizmi yapacak kurumlara ilişkin standartların belirlenmesi,<br />
Sağlık <strong>ve</strong> yabancı dil bilgisi yeterli <strong>ve</strong> fakat turizm <strong>ve</strong> iletişim yeteneği de<br />
kuv<strong>ve</strong>tli olan ara elemanların yetiştirilmesi <strong>ve</strong> bunlara kolay istihdam imkanı<br />
yaratılması,<br />
Sağlık turizmi ile ilgili yurt içi <strong>ve</strong> yurt dışı toplantı, kongre <strong>ve</strong><br />
organizasyonlara katılım sağlanması,<br />
Sağlık hizmetinin sürdürülebilirliğine katkı yapan, uluslararası standartlarda<br />
sağlık hizmeti sunmayı hedefleyen, ekonomik getirisi yüksek <strong>ve</strong> bilgi<br />
transferine katkı yapan bir Ulusal Sağlık Turizmi Politikasının oluşturulması,<br />
Sağlık Turizmine ait mevzuat düzenlemelerinin hayata geçirilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Bu koşullar sağlandığı takdirde, sağlık turizminde 1 milyon turist 20 milyar dolar<br />
gelir hedefimize ulaşmamız zor olmayacaktır.<br />
Duruma <strong>İzmir</strong> penceresinden baktığımızda, Türkiye'ye en çok turistin Avrupa'dan<br />
geldiğini <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> için de durumun aynı olduğunu görmekteyiz. <strong>İzmir</strong>'e sağlık<br />
turizmi için gelen ilk üç ülke Almanya, Fransa, İtalya olmakta <strong>ve</strong> giderek yaşlanan<br />
Avrupa nüfusu ucuz sağlık hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır.<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong>'in, yakın dönemde, dünyada 100 milyar dolar hacme ulaşması<br />
beklenen sağlık turizminde ideal bir <strong>kent</strong> olacağına olan inancıyla hızla<br />
çalışmaktadır.<br />
Dünyanın pek çok ülkesinde kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşmanın mümkün<br />
olmadığı <strong>ve</strong> sağlık hizmetlerinin pahalı olduğu günümüz şartlarında <strong>İzmir</strong> uygun<br />
iklimi, doğası, termal kaynakları ile sağlık turizmi ile ilgili gü<strong>ve</strong>n ortamını<br />
oluşturmakta, küreselleşme sürecinde sağlık hizmetlerinde yüksek kalite <strong>ve</strong> düşük<br />
maliyetle tedavi olma ihtiyacı içinde olan <strong>ve</strong> yeni pazar arayışlarına itilen tüketicileri<br />
uygun şartlar ile buluşturmaktadır. Kaldı ki <strong>İzmir</strong> kültürel <strong>ve</strong> tarihi olanakları ile<br />
tedavi öncesi <strong>ve</strong>ya sonrasında <strong>kent</strong>imizde konaklayacak sağlık turizminden<br />
yararlanmak isteyen hastaların ilgilerini çekebilecek pre-tur <strong>ve</strong> post-turların da<br />
önemli bir merkezi niteliğindedir.<br />
Ancak <strong>İzmir</strong> sağlık turizminde kendi gelişimini tamamlarken, kaliteli eleman<br />
ihtiyacının karşılanması, kaliteli <strong>ve</strong> uygun fiyatta hizmet sağlayan yatırımları<br />
tamamlaması, sağlık turizminde belli pilot konular <strong>ve</strong> pilot ülkeler dahilinde<br />
çalışmalarını tamamlaması gerekmektedir.<br />
149
Bu kapsamda örnek olarak Bağımsız Devletler Topluluğu’nda bulunan 400<br />
milyonluk nüfusun sedef hastalığından muzdarip olan kısmına eşsiz termal<br />
kaynakları ile hizmet edebilir ya da Avrupa'da 5 bin ila 7 bin Euro arasında değişen<br />
hizmet bedeli olan <strong>ve</strong> Avrupa’da 125 milyon kişinin geriatri hizmeti alabilmek için<br />
beklediği geriatri turizminde yapılacak çalışmalarla çok hızlı bir geri dönüş<br />
alınabilir.<br />
Sağlık turizmine yönelik medikal <strong>ve</strong> turizm sektörü fuarlarına etkin katılım ile<br />
çalışmalar hızlanabilir.<br />
Odamız da, <strong>kent</strong>imiz <strong>İzmir</strong>’de sağlık turizminin gelişmesi, altyapı olanaklarının<br />
tamamlanması <strong>ve</strong> tanıtımı konularında var gücüyle çalışmaya devam edecektir.<br />
8. <strong>İzmir</strong>’in Kongre Turizmdeki Potansiyeli<br />
2000’li yıllarda siyasetten ekonomiye, kültürden sanata kadar her alana damgasını<br />
vuran küreselleşme ile ekonomik <strong>ve</strong> siyasal sınırlar hızla silikleştirmektedir.<br />
Sadece insanları değil kültürlerin dünya üzerinde de serbestçe dolaşımını sağlayan<br />
turizm de, küreselleşmeden olumlu olarak en fazla etkilenen sektörlerden birisi<br />
olarak büyük bir gelişme göstermektedir.<br />
Dünya Turizm Örgütü (WTO) tahminlerine göre, 2020 yılında 1,6 milyar turist<br />
uluslararası seyahate katılacak <strong>ve</strong> yıllık ortalama 2,2 trilyon dolardan daha fazla<br />
harcama yapacaktır.<br />
Ülkemiz turizminde turist başına turizm harcaması miktarı 700 Dolar civarında olup<br />
1000 Doları dahi bulamamıştır.<br />
Bu noktada, turizmi çeşitlendirme çalışmaları kapsamında önem <strong>ve</strong>rilmesi gereken<br />
alternatiflerden bir tanesi de kongre turizmidir.<br />
150
Nitekim kongre başına değişmekle birlikte bir kongre turistinin kişi başına harcaması<br />
2500-4000 dolar civarında olup, kongrecilerin birçoğunun ulaşım <strong>ve</strong> konaklama<br />
masrafları kendi kurumları tarafından karşılandığından harcama yapmaktan<br />
çekinmemektedirler.<br />
Artık milyarların katıldığı turizm olgusunda kongre turizmi hızla öne çıkmaktadır.<br />
Kongre turizmi dünya turizm gelirlerinin yüzde 30’unu oluşturduğu gibi<br />
düzenlendiği <strong>kent</strong> <strong>ve</strong> ülkelerde ölü sezonları hareketlendirerek turizmi klasik<br />
anlayışından çıkartıp tüm yıla da yaymaktadır.<br />
Ülkemiz kongre turizminin geliştirilmesi gerektiğinin bilincinde olmakla birlikte<br />
kongre turizmi konusunda çok büyük başarı sağlandığını belirtmek mümkün<br />
değildir.<br />
Nitekim ülkemize gelen turistlerin yarısı gezi <strong>ve</strong> eğlence amacıyla gelmektedir.<br />
Ziyaret, transit geçişler, sportif ilişkiler, eğitim, alış<strong>ve</strong>riş, diğer etkenler vb.yi<br />
kattığımızda ise %50 rakamı %70’lere varmaktadır.<br />
Ülkemize toplantı, konferans amacıyla gelen turistlerin oranı toplam turistler<br />
içerisinde %24 civarındadır.<br />
Kongre turizmi, klasik turizm anlayışından farklı olarak değişik ekonomik, sosyal,<br />
kültürel <strong>ve</strong> politik etkiler yaratabilecek bir turizm türüdür.<br />
Diğer bir deyişle anı değeri yaratmakla birlikte eğlence o an bitmekte, yüzme tatil<br />
sonu itibariyle son bulmaktadır. Ancak bir kongre belki bir konuda uzun yıllar<br />
sonrasının perspektifini çizmekte, belki bir kongre ile tarih yazılmakta <strong>ve</strong>ya bir<br />
konuya ilişkin yön haritası çizilmektedir.<br />
Bu noktada, kongre turizmine uluslararası arenada çizilen <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rilen rol son derece<br />
önemlidir. Kongre turizmi aynı zamanda; gelişmekte olan ülkelerde de uluslararası<br />
ölçekte geniş istihdam olanakları yaratmaktadır. Kongre turizmi, uluslararası turizm<br />
sektörü sermaye yatırımlarını da ülkemize çekebilecek potansiyelde bir turizm<br />
türüdür.<br />
Ülkemiz; Avrupa <strong>ve</strong> Asya’nın birleştiği bir noktada konumlanmış olması nedeniyle<br />
toplantı <strong>ve</strong> kongreler için son derece uygun bir coğrafyada bulunmaktadır. Türk <strong>ve</strong><br />
yabancı yatırımcıların bu anlamda ülkemizdeki diğer eşsiz turizm güzelliklerini de<br />
dikkate alıp uygun mekanlar <strong>ve</strong> kongre merkezleri kurmaları yönünde daha yüksek<br />
cesarete sahip oldukları düşünülmektedir.<br />
Ülkemizde 2011 yılı itibariyle Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı onaylı 130.000 kişilik<br />
kongre kapasitesi bulunmakta olup bu rakam <strong>İzmir</strong> için 11.000’dir.<br />
Ülkemizde İstanbul, dünya kongre turizminde öne çıkan bir <strong>kent</strong> olurken Antalya da<br />
bu konuda çok ciddi yatırımlar yapılmakta <strong>ve</strong> sonuç alınmaktadır.<br />
151
Efes, Bodrum <strong>ve</strong> Marmaris’te kongre turizmine ilişkin yatırımların yapıldığı turizm<br />
bölgelerimizdendir.<br />
Ülkemizde <strong>ve</strong> dünyada hızla gelişen kongre turizminde artık yeni <strong>ve</strong> iddialı bir<br />
oyuncu da <strong>İzmir</strong>’dir. <strong>İzmir</strong>, kitle turizmi yerine daha butik bir turizm anlayışı ile<br />
<strong>kent</strong>imizin liderliğe soyunduğu kruvaziyer turizmi gibi gelir düzeyi yüksek olan<br />
kongre turizmini de hedef olarak belirlemiştir.<br />
2000’li yılların başında kurulan <strong>ve</strong> kongre turizminin <strong>kent</strong>imizde gelişmesi için<br />
çalışmalar yapan, Yönetim Kurulu Başkanlığı <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> tarafından<br />
yürütülen <strong>İzmir</strong> Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu (<strong>İzmir</strong> CVB) raporlarına göre 2011<br />
yılında <strong>İzmir</strong> genelinde sadece kongreler bazında dikkate alınan etkinlik sayısı 34<br />
olmaktadır. Kongre başına ortalama katılımcı sayısı 724’tür.<br />
2011 yılı <strong>İzmir</strong> etkinliklerinde ilk sırayı % 49 pay ile fuar organizasyonları<br />
almaktadır. Ulusal <strong>ve</strong> uluslararası kongrelerin payı ise sadece % 2’dir.<br />
Grafik 13: Organizasyon Tipine Göre Katılımcı Yüzdeleri<br />
Uluslararası<br />
Kongre<br />
0%<br />
Fuarlar<br />
49%<br />
Sektör<br />
Toplantısı<br />
1%<br />
Eğitim<br />
Toplantısı<br />
1%<br />
Şirket Toplantısı<br />
3%<br />
Ulusal Kongre<br />
2%<br />
Genel Toplantı<br />
38%<br />
Sosyal Toplantı<br />
6%<br />
Sosyal Toplantı<br />
Genel Toplantı<br />
Şirket Toplantısı<br />
Ulusal Kongre<br />
Eğitim Toplantısı<br />
Sektör Toplantısı<br />
Uluslararası Kongre<br />
Fuarlar<br />
152
Tablo 41: 2011 Yılı Aylar İtibariyle Organizasyon Tipine Göre <strong>İzmir</strong>’de<br />
Gerçekleşen Etkinlik Katılımcı Sayıları<br />
Org.<br />
Tipi/Ay<br />
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haz. Tem. Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık<br />
Fuar 9.040 19.893 55.445 46.980 12.000 9.142 143.892 50.321 140.963<br />
Genel 31.785 32.653 46.810 34.757 38.341 50.242 11.988 11.780 28.750 24.847 59.330 5.868<br />
Top.<br />
Sosyal 3.580 3.118 8.196 6.352 15.615 17.926 292 523 1.652 2.519 4.043<br />
Top.<br />
Şirket 839 2.098 3.086 2.814 2.201 2.961 453 2.507 2.485 2.507 3.862 708<br />
Top.<br />
Ulusal<br />
70 4.216 1.375 2.030 1.250 1.651 9.128 1.902 3.003<br />
Kongre<br />
Eğitim 1.339 1.910 1.642 630 1.120 475 1.505 912 1.370 954<br />
Sektör<br />
Top.<br />
Ulus.ar.<br />
Kongre<br />
Genel<br />
Toplam<br />
347 123 1.234 1.256 1.308 1.471 1.009 837 864 132 361 119<br />
350 620<br />
46.930 59.865 116.413 97.355 71.960 84.247 14.992 162.695 94.732 33.277 212.516 6.695<br />
Kongre turizminde, günümüzde toplantıların giderek kendine has özellikler<br />
kazandığı, çevreci olmanın <strong>ve</strong> davranmanın zorunluluk haline geldiği, kurulan<br />
ilişkilerin tüm durumların üstesinde kabul edildiği, teknolojinin mutlak surette önde<br />
olduğu, taze <strong>ve</strong> sezonda sunulan gastronomik unsurların tercih edildiği bir<br />
dönemden geçilmektedir.<br />
Kongre turizminin başarısı bugün karşımıza destinasyona ulaşabilirlik, ilişki, birikim<br />
<strong>ve</strong> paylaşım, butik sunumlar, teknoloji ile entegrasyonun uyumu olarak çıkmaktadır.<br />
Turizmin <strong>ve</strong> fuarın Türkiye genelinde ilk olarak başladığı <strong>kent</strong> <strong>İzmir</strong> bugün için<br />
dünyaca tercih edilecek bir kongre <strong>ve</strong> fuar merkezi olmaya yetecek potansiyelini<br />
değerlendirmeli, şu anda Akdeniz’in önde gelen kongre <strong>ve</strong> fuar <strong>kent</strong>lerinden biri<br />
olabilme fırsatını kaçırmamalıdır.<br />
<strong>İzmir</strong>, doğru belirlenecek turizm politikaları ile stratejileriyle birlikte<br />
düşünüldüğünde, tanıtımı yanı sıra ekonomik, sosyal <strong>ve</strong> kültürel aktiviteleri<br />
bakımından önemli getirilere sahip olacaktır.<br />
153
Kentimizde bulunan otellerin kongre merkezleri <strong>ve</strong> özel salonların varlığı ile<br />
incenti<strong>ve</strong> sektörü (sektörel şirket toplantıları, bayi toplantıları vb) gittikçe ivme<br />
kazanmaktadır. Türkiye’nin <strong>ve</strong> özellikle <strong>İzmir</strong>’in kongre turizminden aldığı payın<br />
düşük olması, pastanın en büyük diliminin İstanbul’da bulunması, <strong>İzmir</strong>’de<br />
halihazırda yatırım belgeli tesislerin azlığı söz konusu olsa da kongre turizminin<br />
gelişimi için yapılan çalışmalar umut vaat etmektedir.<br />
Ancak <strong>İzmir</strong>’in kongre turizmini ileri boyutlara taşıyabilmesi için sadece otel<br />
yatırımlarını yaparak <strong>ve</strong> kongre merkezlerini inşa ederek etkinlik planlayıcılarının<br />
gelmesine çalışmak yararsız bir çaba olarak kalacaktır.<br />
<strong>İzmir</strong>’de çok değişik alanlarda kongre <strong>ve</strong> özel toplantı düzenlenebilecek kaynak<br />
potansiyeli mevcuttur. Örneğin, ilimizde dokuz üni<strong>ve</strong>rsitenin bulunması, bilimsel<br />
kongre <strong>ve</strong> toplantıların ilimizde yapılmasına olanak sağlayabilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>, 8500 yıllık tarihi ile birçok kültürün <strong>ve</strong> uygarlığın limanıdır. Özellikle kültür<br />
<strong>ve</strong> inanç turizmi kapsamında <strong>İzmir</strong>’in üzerinde odaklanabileceği birçok<br />
organizasyon olanağı bulunmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong>, kültürüyle ilişkili olarak gastronomi <strong>ve</strong> ilginç mutfak yapısı ile bu alanda<br />
yapılabilecek uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapabilecek iddiada şehir turizmi<br />
<strong>kent</strong>idir.<br />
154
<strong>İzmir</strong>, termal kaynakları, su sporları, ulaşım olanakları ile enerji sektörüne hitap eden<br />
katılımcılara sektörün baş aktörleri İstanbul <strong>ve</strong> Antalya’nın dışında yeni bir<br />
destinasyon olarak kendini tanıtabilecek Akdeniz’in yıldızı <strong>kent</strong>tir.<br />
Tüm bu faktörler düşünüldüğünde önemli olan, yararsız çabalar yerine <strong>kent</strong><br />
üzerinde doğru politikaları belirleyerek tanıtım faaliyetlerinin hayata geçirilmesini<br />
sağlamaktır.<br />
Ülkemizde sadece 11-12 yıl önce varlık sağlayabilen Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />
Büroları’ndan üçüncüsü <strong>kent</strong>imize aittir. Odamız tarafından da desteklenen <strong>İzmir</strong><br />
Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Bürosu 2013 yılında da yine Odamız ile ortak çalışmalarda yer<br />
alacak <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imizde kongre turizmi önemli ataklar gerçekleştirecektir.<br />
9. <strong>İzmir</strong>’de Yerli Otomobil Heyecanı<br />
Ülkemizde taşıt araçları sanayisinin serü<strong>ve</strong>ni 1950’li yılların ortalarında başlamıştır.<br />
Günümüzde ise ülkemiz, motorlu taşıt üretiminde dünyada 17’nci, hafif ticari araç<br />
üretiminde Avrupa’nın en büyüğü <strong>ve</strong> otobüs üretiminde ikinci en büyük konumuna<br />
gelmiştir.<br />
Türkiye’de otomotiv sektörü; yarattığı<br />
katma değer, istihdama katkısı, <strong>ve</strong>rgi<br />
gelirleri <strong>ve</strong> birçok sektör için itici güç<br />
olması nedeniyle ekonomik açıdan büyük<br />
önem arz etmektedir.<br />
Otomotiv yan sanayisi; otomotiv<br />
sanayisindeki gelişmelerin sonucunda<br />
zamanla hızla gelişmiş, yüksek kapasitesi,<br />
geniş ürün yelpazesi <strong>ve</strong> yüksek<br />
standartlarıyla otomotiv sanayisine parça<br />
sağlar hale gelmiştir. Ayrıca ihracat<br />
potansiyeli de oldukça yüksektir.<br />
Gelinen noktada Türkiye’nin tasarımını Türk mühendisinin yaptığı, yerlilik oranının<br />
yüksek olduğu, yerli bir otomobil üretmesi son dönemde gündemde sıkça yer alan<br />
konulardan biridir.<br />
19 Haziran 2012 tarih <strong>ve</strong> 28328 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren<br />
yeni teşvik sisteminde Ar-Ge'si desteklenmiş olan projelerin yatırımı, stratejik<br />
yatırımlar kapsamında yer almaktadır.<br />
Bu nedenle söz konusu yatırımlar, doğrudan 5. bölge teşvikinden yararlanabilmekte;<br />
yatırımın Organize Sanayi Bölgelerinde gerçekleştirilmesi halinde ise 6. Bölge<br />
teşviklerinden yararlanılması söz konusu olabilmektedir.<br />
155
Bu gelişmeler çerçe<strong>ve</strong>sinde Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün’ün<br />
de belirttiği gibi ülkemizde bu teşviklerden yararlanılarak yerli otomobil üretimi<br />
mümkün olabilecektir.<br />
Bu konuda Bakanlık başta kamu kurumları olmak üzere yerli otomobil kullanımını<br />
teşvik edecektir.<br />
Tasarımı, Ar-Ge'si, modelin oluşturulması, bunun yatırımına karar <strong>ve</strong>rilmesi gibi<br />
konular elbette zaman alacaktır. Ancak Bakanlığın yaptığı çalışmalar sayesinde bu<br />
konuda toplumdaki beklenti <strong>ve</strong> duyarlılık, sektörün de duyarlı hale gelmesini<br />
sağlamıştır.<br />
Türkiye 1950’lerden beri otomotiv<br />
sektöründe elde ettiği tecrübeleri bir adım<br />
öteye taşıyarak yerli üretime <strong>ve</strong><br />
markalaşmaya yönelebilecek kapasiteye<br />
sahiptir.<br />
Ülkemizin yerli markasının oluşturulması<br />
idealinin gerçekleştirilmesi, otomotiv<br />
sektöründe hizmet <strong>ve</strong>ren tüm kamu <strong>ve</strong> özel<br />
sektör paydaşlarının bir araya gelerek uyum<br />
içinde çalışması ile mümkün olacaktır.<br />
<strong>İzmir</strong>’de otomotiv sektöründe faaliyet gösteren Odamız üyesi 3.613 firma<br />
bulunmaktadır. Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firmalar ağırlıklı olarak<br />
Kemalpaşa OSB, Pancar OSB, Atatürk OSB’de yoğunlaşmıştır.<br />
Yerli otomobil üretimi, özellikle dışa bağımlı olduğumuz kontrol <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik<br />
sistemleri, elektronik beyin, bazı aktarma <strong>ve</strong> hareket bileşenlerinin üretimine<br />
bağlıdır.<br />
<strong>İzmir</strong>; üstün kalite politikasına, son teknoloji ekipmanlar <strong>ve</strong> yetişmiş insan gücüne<br />
sahip firmaları ile yerli otomobil projesinin önemli paydaşlarından biri olmaya<br />
adaydır.<br />
10. Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Projesi<br />
Odamız tarafından <strong>İzmir</strong>’den gerçekleştirilen ihracatın arttırılmasına yönelik çeşitli<br />
girişimler yapılmaktadır. Bu girişimler arasında yurt dışında yerleşik kurumlarla<br />
yürüttüğümüz işbirliklerinin yanı sıra dış ticarete yönelik olarak düzenlenen çok<br />
sayıda eğitim, yurt dışı ziyaret organizasyonları, bilgi <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetleri de<br />
yer almaktadır.<br />
156
2010 yılında T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından Uluslararası Rekabetçiliğin<br />
Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (2010/8) yayınlanmıştır. Söz<br />
konusu tebliğde işbirliği kuruluşu tanımına <strong>Ticaret</strong> Odalarının da ila<strong>ve</strong> edilmesi ile<br />
birlikte Odamız bu tebliğ kapsamında gerçekleştirilecek projeler için çalışmalara<br />
başlamıştır.<br />
Projelerimizin öncelikli amacı, şehrimizin rekabet avantajını elinde bulundurduğu<br />
sektörlerde Odamız üyesi firmalara, ortak hareket etme bilinci ile küresel pazardan<br />
daha fazla pay alarak rekabet gücü kazandırılması <strong>ve</strong> uluslararası marka olabilme<br />
potansiyeli yüksek olan sektör firmalarının markalaşma yolunda faaliyetlerine<br />
projemiz sayesinde ivme kazandırılmasıdır.<br />
Proje çerçe<strong>ve</strong>sinde firmaların üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış<br />
sonrası hizmetlere kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde mevcut durumlarına <strong>ve</strong><br />
küresel alanda rekabetçiliklerinin arttırılmasına yönelik ihtiyaç analizlerinin<br />
yapılması <strong>ve</strong> bu ihtiyaçlar çerçe<strong>ve</strong>sinde sektör için rehber niteliğinde olacak ihracat<br />
yol haritasının çıkarılması amaçlanmaktadır.<br />
Bu kapsamda; firmaların mevcut durumu, beklenti <strong>ve</strong> ihtiyaçları doğrultusunda,<br />
ihracat odaklı üretim gerçekleştirmeleri <strong>ve</strong> ihracat için gerekli altyapıyı kazanmaları<br />
amaçlı eğitim <strong>ve</strong> danışmalık faaliyetleri gerçekleştirilecektir. Projeye katılımcı<br />
firmaların ortak hareket etme bilinci ile belirlenen yüksek büyüme potansiyeli olan<br />
hedef pazarlarda pazar paylarını arttırmaları, uluslararası pazarda ürünlerini<br />
karşılaştırma imkanı bulmaları, rakiplerine göre durumlarını mukayese edebilmeleri<br />
<strong>ve</strong> potansiyel müşterileriyle bir araya gelerek yüz yüze görüşme imkanı bulmaları<br />
amacıyla yurtdışı pazarlama <strong>ve</strong> alım heyeti faaliyetleri gerçekleştirilecektir.<br />
Projelerimizin nihai hedefi, ihracat yapmayan firmalarımızın ihracat yapar hale<br />
gelmesi, ihracat pazar çeşitliliğinin arttırılması <strong>ve</strong> ihracatlarına süreklilik<br />
kazandırılmasıdır. Böylece ülke olarak 2023 yılında ihracat gelir hedefimiz olan 500<br />
milyar dolara ulaşmak için sektörlerin ihracat rakamlarının en etkili şekilde<br />
arttırılması sağlanacaktır.<br />
T.C. Ekonomi Bakanlığı tebliği çerçe<strong>ve</strong>sinde gerçekleştirilecek her bir projenin<br />
bütçesi 2 milyon doların üzerindedir. Bakanlığın destek oranı ise %75 olarak<br />
belirlenmiştir.<br />
Söz konusu tebliğ kapsamında 2012 yılında Plastik, Kuyumculuk <strong>ve</strong> Ayakkabıcılık<br />
Sektörlerinde proje başvuruları gerçekleştirilmiştir. Plastik Sektöründe 34,<br />
Kuyumculuk Sektöründe 18 <strong>ve</strong> Ayakkabıcılık Sektöründe 35 firmamız projemize<br />
dahil olmuştur. T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın onayı doğrultusunda bu sektörlerdeki<br />
firmalar teker teker yerlerinde ziyaret edilerek ihracat potansiyellerinin arttırılması<br />
için nelere ihtiyaç duydukları belirlenmiştir. 2013 yılında bu 3 sektördeki<br />
firmalarımız için eğitim/ danışmanlık/ yurt dışı ziyaret organizasyonu <strong>ve</strong> alım<br />
heyeti organizasyonları organize edilecektir.<br />
157
Toplam 36 ay sürecek projelerin her birinde 5 adet yurt dışı ziyaret organizasyonu <strong>ve</strong><br />
10 adet alım heyeti organizasyonu gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.<br />
T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından yayınlanan Uluslararası Rekabetçiliğin<br />
Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (2010/8) kapsamında 2012 yılında<br />
hazırlıkları tamamlanarak uygulamaya sokulan 3 projenin yanı sıra 2013 yılında<br />
Gelinlik/Abiye, Zeytin/Zeytinyağı, Kozmetik <strong>ve</strong> Mobilya sektörlerinde fizibilite<br />
çalışması yapılarak uygun görülen 2 sektörde proje başvuru yapılması<br />
planlanmaktadır.<br />
11. <strong>İzmir</strong>’de İnovasyon Çalışmaları<br />
21. yüzyılda inovasyon konusu şirketleri zir<strong>ve</strong>ye taşıyan kilit sözcük olmuş;<br />
inovasyon yapan firmalar, 21. yüzyılda fark yaratmaya, dünyaya damgasını<br />
vurmaya başlamışlardır.<br />
İnovasyon, sabır isteyen uzun araştırmalar <strong>ve</strong> zaman gerektiren, özgür düşünce<br />
ortamının olduğu ortamlar istemektedir. Hemen bir anda başarıya ulaşmak oldukça<br />
güçtür. Tüm başarılı firmalar uzun uğraşlar, uzun Ar-Ge çalışmaları sonucunda<br />
bugünkü konumlarına ulaşmışlardır.<br />
Yenilik yaratmaya uygun ortamlarda çalışan, proje ortaya koyan ülkelerin <strong>ve</strong> çok<br />
uluslu işletmelerin ulaştıkları noktalar ortadadır. Samsung, LG, Apple, Microsoft gibi<br />
firmaların bütçeleri bugün ulusal ekonomi bütçeleriyle yarışmaktadır. Kurum <strong>ve</strong>ya<br />
bireyler artık inovasyon kelimesini eskisine göre daha yakından tanımaktadırlar.<br />
Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasında büyük rol oynayacağını<br />
düşündüğümüz inovasyon stratejisiyle ilgili <strong>İzmir</strong>’de önceki yıllara göre daha fazla<br />
çalışma yapıldığı görülmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de girişimcilik <strong>ve</strong> yenilikçilik potansiyeli fazlasıyla bulunmaktadır. <strong>İzmir</strong>’in<br />
500 milyar dolar ihracat hedefinden en az %20 pay alabilmesi için inovasyon yapan<br />
firmaların sayısını arttırması kilit rol oynayacaktır.<br />
<strong>İzmir</strong> geçmişten gelen dış ticaret kültürü <strong>ve</strong> geleneği, sahip olduğu dokuz üni<strong>ve</strong>rsite,<br />
nitelikli iş gücü, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeleri, <strong>İzmir</strong> Teknoloji<br />
Geliştirme Bölgesi ile Türkiye’ye örnek olacak bir yenilikçilik potansiyeline sahiptir.<br />
Yeni oluşturulacak teknoparkları <strong>ve</strong> Ar-Ge merkezleriyle <strong>İzmir</strong>’in, Türkiye’nin<br />
yenilik potansiyelinden daha fazla pay alacağı kuşkusuzdur. 2023 yılında Türkiye<br />
çapında Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının % 3'e çıkarılması<br />
hedeflenmektedir.<br />
2023'te milli gelirin 2 trilyon dolar olması hedefi dikkate alındığında, bunun içindeki<br />
toplam Ar-Ge harcamasının ise 60 milyar dolar olacağı belirtilmektedir.<br />
158
2023 yılında Ar-Ge harcamalarının 3'te 2'sinin, yani 40 milyar dolarının özel sektör<br />
tarafından yapılmasını planlanmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> olarak 2023 yılındaki 100 milyar dolarlık ihracat hedefinin yanı sıra, bahsi<br />
geçen 60 milyar dolarlık Ar-Ge harcamasından da en fazla payı almak büyük önem<br />
taşımaktadır.<br />
Türkiye'nin daha rekabetçi bir kimlik kazanması, üni<strong>ve</strong>rsitelerin daha iyi<br />
araştırmalar yapması <strong>ve</strong> reel sektörün daha yüksek katma değerli üretim yapması<br />
için bu altyapıyı işletecek olan insan kaynağının da oluşturulması gerekmektedir.<br />
Türkiye’de bin kişiye düşen tam zaman eş değer araştırmacı sayısı, son yıllardaki<br />
gelişmelere rağmen halen 1 noktasındadır. Yani bin kişiye 1 araştırmacı düşmektedir.<br />
Bu rakam ABD'de 5, Kore'de 5,4, Almanya'da ise 4’dür. Bu rakamı da iyileştirmemiz<br />
gerekmektedir. Bu konuda çok sayıda tam zaman <strong>ve</strong> eşdeğer araştırmacı istihdam<br />
etme potansiyeli bulunan Ar-Ge merkezlerine büyük rol düşmektedir.<br />
Tablo 42: İllere Göre Faaliyette Olan Ar-Ge Merkezleri<br />
İl Adı<br />
Firma sayısı<br />
İstanbul 35<br />
Bursa 21<br />
Ankara 17<br />
Kocaeli 16<br />
<strong>İzmir</strong> 12<br />
Manisa 8<br />
Tekirdağ 7<br />
Eskişehir 3<br />
Adana 2<br />
Adapazarı 2<br />
Aydın 1<br />
Balıkesir 1<br />
Bilecik 1<br />
Bolu 1<br />
Çanakkale 1<br />
Düzce 1<br />
Kırklareli 1<br />
Konya 1<br />
Malatya 1<br />
Sivas 1<br />
Yalova 1<br />
TOPLAM 134<br />
Kaynak: T.C. Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı, 26.11.2012.<br />
159
2008 yılında uygulamaya başlanan 5476 sayılı ''Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme<br />
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun'' ile teknoloji merkezlerinde<br />
yatırımcılara büyük fırsatlar sunulmaktadır. Bu nedenle <strong>İzmir</strong>’de faaliyet gösteren<br />
teknoloji merkezlerinin sayısını arttırmak oldukça doğru bir hareket olacaktır.<br />
<strong>İzmir</strong>’in inovasyon potansiyelinin ortaya çıkarılabilmesi için bilişim vadileri, inovatif<br />
kümelenme örnekleri, Ar-Ge merkezleri, teknoloji geliştirme merkezleri iyi<br />
irdelenmelidir.<br />
2013 yılında Odamızca üyelerimize inovasyon desteği <strong>ve</strong>rilmesi yönünde çalışma<br />
yapılacaktır.<br />
12. Odamız Tarafından Gerçekleştirilecek Projeler <strong>ve</strong> İşbirliği<br />
Projeleri<br />
Odamız; 8500 yıllık prestijli bir geçmişe sahip, coğrafi <strong>ve</strong> stratejik konumu ile Doğu<br />
Akdeniz’in baş<strong>kent</strong>i olarak anılan liman <strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong>’in vizyonunu “<strong>Ticaret</strong>te,<br />
üretimde <strong>ve</strong> turizmde rekabet gücüne sahip, yaşama kalitesi yüksek bir marka şehir”<br />
olarak belirlemiştir. Biz, <strong>İzmir</strong>’in geleceğini bu şekilde hayal ederken şehrimizin<br />
yöneticileri ile diğer kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar da benzer bir hayali paylaşmaktadır.<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong> için belirlemiş olduğu vizyon çerçe<strong>ve</strong>sinde, bütçesi el<strong>ve</strong>rdiğince<br />
projeler yapmakta <strong>ve</strong> yatırımlar gerçekleştirmektedir. Bu kapsamda, 2013 yılında<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> dolayısıyla üyelerimiz için gerçekleştireceğimiz projelere aşağıda yer<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
12.1. Avrupa’nın Lider Kruvaziyer Destinasyonu <strong>İzmir</strong>, Yeni Ufuklara<br />
Yelken Açıyor<br />
Günümüz kruvaziyer endüstrisi, önceden kullanılan <strong>ve</strong> Avrupa ile Yeni Kıtayı<br />
birbirine bağlayan yolcu hatlarından tamamen farklıdır.<br />
Kruvaziyer turizminde 1990’larda bir genişleme; 2000’li yıllarda ise bir daralma<br />
gözlemlenmiştir. Geçtiğimiz 5 yıl içinde ise hızlı bir genişleme görülmüştür.<br />
Ancak dünya kruvaziyer sektörü 60 yılı aşkın bir zamandır Kuzey Amerika <strong>ve</strong><br />
Avrupa’da varlığını sürdürmektedir. Endüstri, 25 yıldan fazla bir süredir dinamik<br />
bir büyüme göstermektedir. Büyüme hızı bakımından sektöre en çok kaynak<br />
sağlayan bölge %46 pay ile Amerika’dır. Amerika’dan sonra ikinci gelen bölge ise<br />
%19’luk pay ile Akdeniz <strong>ve</strong> Avrupa’dır. Akdeniz’in payı %14 düzeyindedir.<br />
160
Tablo 43: Kruvaziyer Firmalarının Tercih Ettiği Destinasyonlar <strong>ve</strong> Destinasyon<br />
Bölgesine Göre Alınan Paylar<br />
Sıralama Destinasyon Bölgesi Aldığı Pay %<br />
1 Karayipler 43<br />
2 Alaska 25<br />
3 Bahamalar 25<br />
4 Hawaii 15<br />
5 Akdeniz&Yunan Adaları&Türkiye 14<br />
7 Bermuda 11<br />
8 Avrupa 9<br />
9 Panama Kanalı 8<br />
10 Meksika Batı Kıyıları 8<br />
Kaynak: Ross Kingston Dowling, Cruise ship tourism, CABI, 2006 <strong>ve</strong> 2011 yılı<br />
Florida-Caribbean Cruise Association’un 2011 Yılı raporları.<br />
Şu anda kruvaziyer gemilerin genel yayılımı küresel bakımdan, daha öncesine<br />
kıyasla çok daha fazladır. Karayiplerdeki piyasanın ihtiyaçları karşılandıkça<br />
kruvaziyer hatları artık bazı gemilerini Avrupa kruvaziyer hattının hızlı bir şekilde<br />
<strong>büyüyen</strong> <strong>bölüm</strong>üne konuşlandırmaktadır <strong>ve</strong> bu durum çok yakında kitlesel piyasa<br />
gemilerinin Çin <strong>ve</strong> Singapur gibi ülkelere konumlandırılmasıyla Asya piyasasında<br />
da görülecektir. Halihazırda Asya’da temsilcilikler açılmaktadır.<br />
Tablo 44: Kruvaziyer Endüstrisinde Bölgelere Göre Yolcu Talepleri <strong>ve</strong> Bölgelerin<br />
Aldığı Paylar (Milyon Yolcu)<br />
Bölge/Yıl 1995 2011<br />
Kuzey Amerika 4.35 11.5<br />
Avrupa (Rusya <strong>ve</strong> Doğu Avrupa ülkeleri dahil) 1.00<br />
6.18<br />
Ara Toplam 5.35 17.7<br />
Diğer (Güney Amerika, Çin <strong>ve</strong> Asya Ülkeleri) 0.37 2.91<br />
Genel Toplam 5.72 20.6<br />
Kuzey Amerika’nın payı (%) % 76 % 55.8<br />
Avrupa’nın Payı (%) % 17,48 % 30<br />
Kaynak: European Cruise Council Report, 2008, 2011 <strong>ve</strong> 2012 raporlarından<br />
derlenerek hazırlanmıştır.<br />
Tabloda <strong>ve</strong>rildiği üzere, 1995 yılından 2011 yılına kadar olan 16 yıllık periyot içinde,<br />
kruvaziyer seyahatiyle yolculuğa çıkmak isteyenlerin sayısı 5,72 milyondan 20,6<br />
milyona çıkmıştır ki bu rakam sektörde 3 kat artışın olduğunu göstermektedir.<br />
161
Avrupa’da 1996 yılında 1,2 milyon Avrupalı kruvaziyer yolcusu bulunurken, talep<br />
giderek artmış <strong>ve</strong> Avrupalı yolcu rakamları 2004 yılında 2,8, 2005 yılında 3,1, 2006<br />
yılında 3,4 milyona, 2007 yılında 4 milyon, 2008 yılında 4,4 milyon, 2009 yılında 5<br />
milyon, 2010 yılının sonunda ise 5,5 milyona ulaşmıştır.<br />
Avrupa’nın 5,5 milyonluk pazarı, %31 oranı ile İngiltere, %21 oranı ile Almanya, %16<br />
oranı ile İtalya, %12 oranı ile İspanya, %7 oranı ile Fransa <strong>ve</strong> %13 oranı ile diğer<br />
Avrupa ülkeleri arasında dağılmaktadır.<br />
Kuzey Amerika’da kruvaziyer seyahatleri ile yolculuğa çıkmak isteyen kişilerin<br />
talebi son 15 yılda iki katına çıkarken bölgenin son yıllarda talep oranında aldığı pay<br />
düşmüş, bununla birlikte Çin <strong>ve</strong> Asya ülkelerinden de kruvaziyer seyahatine ilgi<br />
artmış, Avrupa <strong>ve</strong> Akdeniz bölgesi ise ivme kazanmıştır.<br />
Grafik 14: 2011 Yılı Verilerine Göre Kruvaziyer Seyahatine Çıkan Yolcuların<br />
Ülkeler Bazında Dağılımı<br />
% 12,1 Avrupa Ülkeleri (6.18<br />
milyon)<br />
% 30<br />
Kuzey Amerika Ülkeleri<br />
(11.5 milyon)<br />
% 55,8<br />
Diğer Ülkeler (Güney<br />
Amerika, Çin <strong>ve</strong> Asya<br />
Ülkeleri) (2.91 milyon)<br />
Kaynak: Avrupa Kruvaziyer Konseyi, 2012<br />
Türkiye’de kruvaziyer turizmi giderek yükselmektedir. 2004 yılında Türkiye<br />
genelinde sadece 912 gemi seferi ile 818.000 kruvaziyer yolcusu varken, 2011 yılı<br />
sonunda 1.633 gemi seferi ile 2,2 milyon kruvaziyer yolcusuna ulaşılmış, ülkemizin<br />
kruvaziyer turizmindeki yolcu sayısında yaklaşık 3 kat artış görülmüştür. <strong>İzmir</strong><br />
yükselen performansı ile her geçen gün yurtiçi <strong>ve</strong> yurtdışında kruvaziyer sektör<br />
liderlerinin dikkatini çekmektedir.<br />
Odamızın <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’na kruvaziyer gemilerinin gelişini sağlamaya<br />
yönelik gayretleri neticesinde, 2003 yılında 5 sefer ile 3.271 yolcu, 2004 yılında 32<br />
sefer ile 77.000 yolcu, 2005 yılında 26 sefer ile 58.042 yolcu, 2006 yılında 94 sefer ile<br />
183.198 yolcu, 2007 yılında 122 sefer ile 288.017, 2008 yılında 128 sefer ile 321.279,<br />
2009 yılında 309.603 yolcu, 2010 yılında 141 sefer ile 355.899 yolcu, 2011 yılında 272<br />
sefer ile 504.921 yolcu <strong>İzmir</strong>’e gelmiştir.<br />
162
2012 yılı seferleri kapsamında 4 Aralık 2012 itibari ile <strong>İzmir</strong>’e 284 sefer ile 504.217<br />
yolcu gelmiş <strong>ve</strong> kruvaziyer yoluyla <strong>İzmir</strong>’e gelen turist sayısı 2.605.447’ye ulaşmıştır.<br />
2012 yılı sonunda 600 bin yolcu gelmesi beklenmektedir.<br />
T.C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Liman Başkanlıkları, Özel Limanlar, Deniz<br />
<strong>Ticaret</strong> Odalarından alınan istatistiklerden yapılan derleme sonucunda <strong>İzmir</strong>; T.C<br />
Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanlığı’nın 2012 yılı ilk 10 aylık<br />
istatistiklerine göre Türkiye transit yolcu kruvaziyer trafiğinin %29,04’ünü<br />
yönetmekte <strong>ve</strong> Kuşadası'ndan sonra 2. sırada yer almaktadır.<br />
İstanbul, 2012 yılı 10 aylık transit yolcu rakamlara göre Türkiye kruvaziyer<br />
turizminden %28,74, Kuşadası %32,23, Antalya %0,47, Marmaris % 3,29, Bodrum %<br />
3,14 oranında pay almaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>kent</strong>i içinde bulunan üç limanı ile gerçekten büyük bir destinasyondur <strong>ve</strong><br />
kruvaziyer turizmindeki başarımız bu sebeple tescillenmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong>, 2011 yılında "Avrupa'nın En İyi Kruvaziyer Destinasyonu" kategorisinde,<br />
Turizm Oscarları olarak nitelendirilen Dünya Seyahat Ödülü'nü kazanmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>; 2012 yılında ikinci kez Amsterdam, Atina, Cannes, Kopenhag, Dubrovnik,<br />
Lizbon, Oslo, Reykavik, St. Petersburg <strong>ve</strong> Venedik gibi güçlü rakiplerini geride<br />
bırakarak "Avrupa'nın En İyi Kruvaziyer Destinasyonu" kategorisinde ödüle layık<br />
görülmüştür.<br />
<strong>İzmir</strong>; sadece gemilerin uğradığı bir liman değil, <strong>İzmir</strong>'de başlayıp <strong>İzmir</strong>'de biten<br />
turların gerçekleştirileceği bir liman olma yolunda ilerlemektedir. <strong>İzmir</strong>; 8.500 yıllık<br />
tarihi, üni<strong>ve</strong>rsiteleri, sanayi bölgeleri, çarşıları, alış<strong>ve</strong>riş imkanları <strong>ve</strong> konaklama<br />
olanakları ile kruvaziyer turizminin Akdeniz yıldızı olmaya adaydır. <strong>İzmir</strong>;<br />
Odamızın yoğun çabaları ile artık kruvaziyer turizminde tercih edilen önemli<br />
limanlardan birisi haline gelmiştir.<br />
163
2011 yılında Dünya Bankası, Türkiye <strong>ve</strong> Akdeniz’de belirlediği ülkelerde tarım <strong>ve</strong><br />
kruvaziyer turizm konusunda kümelenme çalışması yapmıştır. Dünya Bankası<br />
Akdeniz’de önemli gördüğü ülkeleri <strong>ve</strong> limanları İspanya-Barselona, Malta-Valletta,<br />
Mısır-İskenderiye, Lübnan-Beyrut olarak belirlemiş, Türkiye’den ise <strong>İzmir</strong> Limanı’nı<br />
araştırma konusu olarak seçmiştir.<br />
14 Ekim 2011 tarihinde T.C Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanı Sayın Binali<br />
Yıldırım’ın başkanlığında gerçekleştirilen “Türkiye’de Kruvaziyer Turizminin Dünü,<br />
Bugünü <strong>ve</strong> Yarını” adlı toplantıda kruvaziyer turizmine yönelik avantajlı denizcilik<br />
politikalarının oluşturulması <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> merkezli Türkiye Kruvaziyer Limanları<br />
Birliği’nin kurulması kararı alınmıştır.<br />
Yapılan çalışmalar sonucunda, <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>'nın öncülüğünde, 3 Temmuz 2012<br />
tarihinde Türkiye'nin kruvaziyer turizminin gelişimine öncülük etmek <strong>ve</strong> kruvaziyer<br />
turizmine ilişkin ortak stratejileri belirlemek amacıyla "Türkiye Kruvaziyer<br />
Platformu" kurulmuştur.<br />
Türkiye Kruvaziyer Platformu (CRUISE TÜRKİYE)’nin amaçları;<br />
Türk limanlarının kruvaziyer turizmindeki faaliyetlerini etkinleştirmek,<br />
destek <strong>ve</strong>rilerek geliştirilmesini sağlamak <strong>ve</strong> bu konuda çalışmalar yapmak,<br />
Türkiye'yi bir kruvaziyer destinasyonu olarak tanıtmak,<br />
Limanlar arasındaki koordinasyonu sağlamak,<br />
Kruvaziyer turizmi faaliyetlerinin etkinleştirilmesi <strong>ve</strong> geliştirilmesi için<br />
araştırmalar yapmak,<br />
Ülkemiz limanlarında bulunan kruvaziyer yolcu trafiğini <strong>ve</strong> potansiyelini<br />
artırmaya yönelik olarak girişimlerde bulunmak,<br />
Devlet kurumları ile işbirliği içinde çalışmak, ülkemiz limanlarının ortak ilgi<br />
<strong>ve</strong> sorunlarına karşı ortak tutum, politika <strong>ve</strong>ya planların oluşturulması için<br />
karşılıklı bilgi alış<strong>ve</strong>rişi yapmak,<br />
Dünyadaki organizasyonları da ülkemizin katılımını organize <strong>ve</strong> temsil<br />
etmek,<br />
Türk Kruvaziyer limanlarını tanıtmak <strong>ve</strong> pazarlama için ortak bir strateji<br />
belirlemek <strong>ve</strong> aksiyon planı oluşturmak,<br />
164
Kruvaziyer sektörünün sorunlarını çözmek<br />
Ülkemize daha çok kruvaziyer gemisi gelmesi için çalışmalar yapmak,<br />
Limanları, liman <strong>kent</strong>lerinin ticaret odalarını, acenteleri, operatör şirketleri,<br />
cruise lineları, kumanyacıları <strong>ve</strong> diğer tüm tedarikçileri Platformun bünyesine<br />
almak,<br />
Dünyadaki kruvaziyer gemilerinin Türkiye'den kumanya alımını arttırmak<br />
amacıyla Türkiye'yi iyi, doğru <strong>ve</strong> ucuz bir tedarikçi olarak kruvaziyer<br />
şirketlerine tanıtmak,<br />
Türkiye Kruvaziyer Platformu'nun çalışmalarını yürütebilmesi için ortak bir<br />
fon oluşturarak bütün katılımcıların mali katkılarını sağlamak,<br />
Türkiye Kruvaziyer Platformu'nun Yürütme Kurulu <strong>ve</strong> alt çalışma gruplarını<br />
<strong>ve</strong>ya komitelerini oluşturmak<br />
olarak belirlenmiştir. Konu ile ilgili niyet mektubu T.C. Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong><br />
Haberleşme Bakanlığı ile T.C. Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı’na iletilmiştir.<br />
Platformun Tarife-Bütçe <strong>ve</strong> Çevre; Pazarlama-Tanıtım <strong>ve</strong> Kruvaziyer Gemi Tedarik<br />
ile Eğitim Komitesi olmak üzere 3 komitesi bulunmaktadır. Platformun uzun <strong>ve</strong> orta<br />
vadede Türkiye <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> kruvaziyer turizminin geleceğinde önemli bir yer alacağı<br />
bilinmektedir.<br />
Odamız, 2008 yılından bu yana 22 farklı uluslararası kruvaziyer fuar <strong>ve</strong> etkinliğine<br />
katılmış, her organizasyondan da yeni bağlantılarla dönmüştür.<br />
<strong>İzmir</strong> şu anda transit limanlar arasında Avrupa’da 26. sıradadır <strong>ve</strong> kruvaziyerde<br />
doğru hedefe kilitlendiği takdirde, önemli başarılara imza atabileceğini yakın<br />
zamanda ispat edecektir.<br />
2013 yılı, kruvaziyer turizmde <strong>İzmir</strong>’in altyapı çalışmalarının tamamlanacağı bir<br />
hazırlık dönemine işaret etmektedir. Yeni liman ile 1 milyon turist hedefine ulaşmak<br />
için <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı kruvaziyer liman ihalesinin tamamlanacağı; 2012 yılında<br />
kurulan yeni bağlantılar ile 2013 yılında <strong>İzmir</strong>’e yeni seferler <strong>ve</strong> yeni yolcu değişimi<br />
yapacak gemilerin geleceği öngörülmektedir.<br />
Ancak <strong>İzmir</strong>’de kruvaziyer turizminin gelişmesi ile birlikte altyapı fonksiyonlarının<br />
da kısa vadede tamamlanması gerekecektir.<br />
Odamız yine 2013 yılında, öncülüğünde kurulan <strong>ve</strong> başkanlığını yürüttüğü Türkiye<br />
Kruvaziyer platformu ile ortak çalışacak şekilde, yurtiçi <strong>ve</strong> yurtdışında, Seatrade<br />
Miami Kruvaziyer Fuarı, Posidonia Cruise Forum, Avrupa Kruvaziyer Konseyi,<br />
Seatrade Europe Hamburg, Kruvaziyer Turizminin Geleceği Zir<strong>ve</strong>si, Karadeniz’de<br />
Kruvaziyer Turizmi Zir<strong>ve</strong>si, Kruvaziyer Tedarik Alım Heyetleri Toplantısı <strong>ve</strong><br />
Kruvaziyer Sektörü Yazarları Fam Trip çalışması olmak üzere 8 farklı kruvaziyer<br />
fuar <strong>ve</strong> etkinliğine katılacaktır.<br />
165
Odamız 2013 yılında kruvaziyer turizmin yanı sıra tüm genel turizm konularını ele<br />
alacak şekilde;<br />
<strong>İzmir</strong> başlangıç <strong>ve</strong> bitişli turların artırılması,<br />
<strong>İzmir</strong> Adnan Menderes Havalimanı’nın kruvaziyer yolcu değişimleri için<br />
uygun hale <strong>ve</strong> niteliğe kavuşturulması,<br />
<strong>İzmir</strong>’den direk uçuşların frekans <strong>ve</strong> destinasyon çeşidi bakımından<br />
artırılması,<br />
Sadece <strong>İzmir</strong> için değil tüm ülke kruvaziyer limanları <strong>ve</strong> destinasyonlar<br />
için etkin tanıtım kampanyası yapılması konusunda seferber olunması,<br />
<strong>İzmir</strong>’in tedarikçi firmaları ile kurvaziyerlere mal tedariki <strong>ve</strong> genç nüfusu<br />
ile turizmi için nitelikli eleman yetiştirme potansiyeline sahip olduğundan<br />
hareketler, ilgili konular hakkında girişim yapılması,<br />
<strong>İzmir</strong>’in, daha sonraki yıllarda Türkiye’de yapılabilecek ilk kruvaziyer<br />
fuarını gerçekleştirmesi için girişimlerine başlaması<br />
gibi konularda da çalışacaktır.<br />
12.2. <strong>İzmir</strong>’in Tarihi <strong>ve</strong> Arkeolojik Mekanları Gün Işığına Çıkıyor<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong>’e gelen turistlerin kalış sürelerini uzatabilmek <strong>ve</strong> konaklama süresini<br />
artırabilmek amacıyla <strong>İzmir</strong>’de turizm değeri taşıyan arkeolojik <strong>ve</strong> tarihi mekanların<br />
turiste sunabilir hale getirilerek <strong>kent</strong>e <strong>ve</strong> <strong>kent</strong> turizmine kazandırılması için projeler<br />
üretmekte, kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarına 2003 yılından bu yana sponsor<br />
olmaktadır.<br />
Bu kapsamda; 2003 yılından beri Agora Ören Yeri’nde, 2005-2009 yılları arasında<br />
Bayraklı-Tepekule Smyrna Kentinde, 2009 yılı ortasından itibaren ise Kadifekale Sur<br />
içinde yürütülen kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarına düzenli olarak destek <strong>ve</strong>rmiş;<br />
<strong>ve</strong>rdiği destek toplamda 2 milyon TL’yi aşmıştır.<br />
166
Odamız, şehir turizminin önemli bir parçası olan kültür-tarih turizminin<br />
canlandırılması amacıyla Antik Smyrna Kenti (Kadifekale, Agora Ören Yeri, Antik<br />
Tiyatro) kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmalarına 2003 yılından bu yana kesintisiz olarak<br />
sponsorluk yapmaktadır.<br />
Agora Ören Yeri’nde meclis binası (bouleuterion), mozaikli yapı, Roma Hamamı gibi<br />
antik <strong>kent</strong>in kamu binaları 2009 yılından bu yana sürdürülen kazılarla ortaya<br />
çıkarılmış olup sağlamlaştırma, konservasyon <strong>ve</strong> restorasyon çalışmaları<br />
yapılmaktadır.<br />
Başlangıçta 35x30 m ölçüsünde olduğu düşünülen mozaikli yapının 35x60<br />
ölçülerinde olduğu anlaşılmıştır. Oldukça büyük ölçülerdeki mozaik tabanın<br />
konservasyon <strong>ve</strong> restorasyonu yapılmaktadır. Ayrıca yağmurdan korumak amacıyla<br />
etap etap üstü çatı ile kapatılmaktadır.<br />
Roma hamam yapısı <strong>ve</strong> çevresinde temizlik çalışmalarına devam edilmiş, 2012<br />
yılında <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen <strong>ve</strong> Kasım ayı başında<br />
tamamlanan çalışmalarda Hamam yapısı ile Han yapısının cephelerindeki modern<br />
müdahaleler mekanik temizlikle kaldırılmış <strong>ve</strong> orijinal duvar dokusu ortaya<br />
çıkarılmıştır.<br />
Mekanik temizlik çalışmalarının Kasım 2012 itibari ile bitmiş olması nedeniyle<br />
orijinal duvar cephelerine projektörlerle aydınlatılma yapılmıştır.<br />
İkiçeşmelik Caddesi boyunca zeminde yapılan çimlendirme çalışmalarına ek olarak<br />
otoparka bakan cephede de çimlendirme çalışmalarına 2012 yılı Kasım ayından<br />
itibaren başlanmıştır.<br />
Kazı Alanı sınırında kalan <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />
gerçekleştirilecek Sabetay Sevi Evi’nin restorasyonun da 2013 yılında yapılması<br />
beklenmektedir.<br />
167
2011 yılında gezi parkuru oluşturularak turistlerin çok daha şık <strong>ve</strong> kapsamlı bir<br />
düzenleme ile Agora Ören Yerinde daha fazla <strong>ve</strong> keyifli vakit geçirmesi sağlanmış,<br />
parkur içinde iyileştirmeler yapılmıştır.<br />
Bazilika <strong>bölüm</strong>ünde restorasyonu <strong>ve</strong> konservasyonu tamamlanan grafitoların yer<br />
aldığı ilk 6 panelin olduğu kısım gezi parkuruna dahil edilerek ziyarete açılmıştır.<br />
Bazilikadaki diğer panellerin restorasyon <strong>ve</strong> konservasyonuna yoğun bir biçimde<br />
devam edilmektedir. Panel bazında çalışmalar tamamlandıkça gezi parkuruna dahil<br />
edilecektir.<br />
Yürütülen çalışmalara ek olarak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından Agora Ören<br />
Yeri 1. Derece arkeolojik sit sınırlarından geçmek üzere çevre duvarı projesi<br />
hazırlanmış <strong>ve</strong> Koruma Bölge Kurulu’na sunulmuştur. Koruma Bölge Kurulunun<br />
onayının ardından çevre duvarının 2013 yılında yapılması beklenmektedir.<br />
Kadifekale’de ise Büyük İskender dönemine ait sur duvarları ortaya çıkarılmış;<br />
sarnıç yapısının iç mekanı temizlenmiş; <strong>İzmir</strong>’in Türklerin eline geçmesinin ardından<br />
yapılan ilk ibadet yapısı olması muhtemel Kale Mescidi kazısı yapılmıştır.<br />
168
Diğer yandan Kadifekale’nin turistler açısında daha gü<strong>ve</strong>nli, daha konforlu <strong>ve</strong><br />
bilgilendirici olması açısından kale burçlarının üzerine korkuluk, sarnıcın içine iniş<br />
merdi<strong>ve</strong>nleri ile yönlendirme <strong>ve</strong> bilgilendirme panoları yapılmıştır.<br />
Ayrıca <strong>İzmir</strong>’in her yerinden görünen <strong>ve</strong> en büyük bayrağı olan Türk Bayrağımızın<br />
düzenli olarak bakımı, değişimi <strong>ve</strong> aydınlatması yapılmış; Kadifekale sur içinde<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi’nden kiralamış olduğumuz tuvaletlerin sürekli <strong>ve</strong><br />
düzenli olarak açık <strong>ve</strong> temiz kalması sağlanmış; turistlerin rahat dolaşabilmesi için<br />
gerekli gü<strong>ve</strong>nlik önlemleri yıl boyunca alınmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalarda Kadifekale sur<br />
duvarlarının yıkılan <strong>ve</strong> yıkılma tehlikesi bulunan kısımları onarılmakta,<br />
sağlamlaştırılmakta <strong>ve</strong> konservasyonu yapılmaktadır. Bu çalışmalarla birlikte<br />
Kadifekale surlarının uzaktan algılanabilmesi için surları çevreleyen ağaçların<br />
taşınarak surların ortaya çıkarılması, sur cephelerinin aydınlatılması <strong>ve</strong> böylece<br />
Kadifekale’nin gece <strong>ve</strong> gündüz estetik bir görünüme kavuşturulması için<br />
girişimlerimiz 2013 yılında da sürdürülecektir.<br />
Odamız, 2003 yılından bu yana kesintisiz olarak sürdürmüş olduğu Antik Smyrna<br />
Kenti (Kadifekale, Agora Ören Yeri, Antik Tiyatro) kazı <strong>ve</strong> restorasyon çalışmaları<br />
sponsorluğu ile Türk Bayrağının sürekli olarak dalgalanması için gerekli tedbirleri<br />
almaya 2013 yılında da devam edecektir.<br />
12.3. Pasaport Dalgakıran Projesi<br />
02.05.1995 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) Türkiye Denizcilik<br />
İşletmeleri A.Ş. (TDİ)’ye ait 289 ada 3 <strong>ve</strong> 5 parsellerin (Pasaport Limanı Dalgakıranı)<br />
özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkmıştır.<br />
18.10.2002 tarihinde projenin Konak Pier kısmı tamamlanarak hizmete girmiş<br />
dalgakıran kısmı ise atıl durumda bırakılmıştır.<br />
169
Odamız 2005 yılında Pasaport Limanı Dalgakıranı’nın atıl durumdan kurtularak bir<br />
cazibe merkezi haline gelmesi <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>e kazandırılması için proje geliştirmiş <strong>ve</strong> bunu<br />
kamuoyu ile paylaşmıştır. 2008 yılında Pasaport Limanı Dalgakıran Projesi iki kısma<br />
ayrılmış <strong>ve</strong> revize edilmiştir. Buna göre 1. Etap kara tarafı kıyı kesimi + iç deniz <strong>ve</strong><br />
Pasaport İskelesinin bulunduğu kesim; 2. Etap ise Dalgakıran olmak üzere proje<br />
etaplanmıştır.<br />
Projenin hedefi <strong>İzmir</strong>’in en önemli mekânların başında gelen bu yerin; tüm <strong>İzmir</strong><br />
halkının kullanımına sunulmasını sağlamaktır. Projenin gerçekleştirilmesi için<br />
hukuki problemlerin çözülmesi amacıyla Maliye Bakanlığı <strong>ve</strong> ÖİB nezdinde<br />
girişimlerde bulunmuştur. Odamızın amacı bu atıl konumdaki tesisi cazibe merkezi<br />
yaparak yatırımcıya sunulur hale getirmektir.<br />
Pasaport Dalgakıranının uzunluğu 1.030 metre, toplam alanı 6.500 m 2 , üzerindeki<br />
dikdörtgen formundaki alanın büyüklüğü 2.675 m 2 'dir.<br />
Odamız Dalgakıran’da kültür, sanat, sergi <strong>ve</strong> gösteri mekanları, su sporları,<br />
akvaryum, su <strong>ve</strong> ışık oyunları tarih parkı, restoran kafeterya, rekreasyon <strong>ve</strong> seyir<br />
alanları, marina, ikinci el tekne satışı, yat fuarı, vb. aktiviteler gerçekleştirerek<br />
<strong>İzmir</strong>'in en önemli kıyı alanında bir cazibe merkezi yaratmak istemektedir.<br />
170
Bu kapsamda 2013 yılında projenin gerçekleşmesi için imar planı <strong>ve</strong> uygulama<br />
projelerinin hazırlanmasına de<strong>ve</strong>m edilecek, dalgakıranın ışık, müzik <strong>ve</strong> su oyunları<br />
ile renklendirilmesi sağlanacak, projenin hayata geçirilmesi için ilgili kurum <strong>ve</strong><br />
kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışılacaktır.<br />
12.4. Şehir Merkezindeki Turistik Altyapının İyileştirilmesi (Tur<br />
Otobüsü Durakları, Bilgilendirme, Yönlendirme)<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi <strong>ve</strong> diğer kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar şehir turizminin<br />
geliştirilmesi <strong>ve</strong> kruvaziyer turistlerin şehir merkezine yönlendirilmesi için yoğun<br />
çaba harcamakta; bu sayede <strong>kent</strong> merkezini ziyaret eden turist sayısında belirgin bir<br />
artış gözlenmektedir. Bu turist kitlesi içinde toplu olarak otobüs ile şehir merkezini<br />
gezen turistlerin yanı sıra taksi ile ya da yaya olarak dolaşan turistler de<br />
bulunmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete sokulan şehir içi üstü açık tur<br />
otobüslerinden yararlanan turistler, tur sırasında sesli anlatım sistemi ile bilgi<br />
alabilmekte, turistlere yönlendirme yapılmaktadır.<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi üstü açık tur otobüslerinin Bayraklı <strong>ve</strong> Karşıyaka<br />
güzergahında da hizmet <strong>ve</strong>rmesi için incelemelerine devam etmektedir.<br />
171
Diğer yandan yine, T.C Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile Ege Turizm<br />
Derneği tarafından hazırlanan <strong>ve</strong> Ekim 2012’de duyurulan uygulama ile GPS<br />
özelliğine sahip akıllı telefonlar <strong>ve</strong> tabletler üzerinden bilgi <strong>ve</strong> yönlendirme<br />
alınabilmektedir.<br />
Ancak bu <strong>ve</strong> benzeri teknolojik imkanları kullanmayan <strong>ve</strong> kullanamayan, şehrimizi<br />
yürüyerek keşfetmek isteyen turistler için şehir merkezinde bilgilendirme <strong>ve</strong><br />
yönlendirme levhalarının kapsamlı olarak gözden geçirilmesi, mutlaka İngilizce<br />
yönlendirmenin yapılması ihtiyacı bulunmaktadır.<br />
Bu doğrultuda limandan itibaren Kadifekale’ye kadar olan güzergahlar üzerinde<br />
yönlendirme levhalarının yeterliliği konusunda 2009 yılında bir çalışma hazırlanmış;<br />
Kent merkezini yaya olarak gezecek olan turistler için Kordonboyu, Talatpaşa<br />
Bulvarı <strong>ve</strong> Şair Eşref Bulvarı ana akslarından devam eden üç güzergah belirlenmiştir.<br />
Her üç güzergah hazırlanan çalışma içerisinde ayrı ayrı ele alınmış, güzergahlar<br />
boyunca mevcut levhaların fotoğraflarına <strong>ve</strong> tespit edilen eksikliklere detaylı olarak<br />
yer <strong>ve</strong>rilmiş, çalışmanın sonunda genel öneriler sıralanmıştır.<br />
Bu önerilerimiz ile birlikte, <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından çeşitli<br />
iyileştirmeler yapılmıştır.<br />
Yanı sıra Kemeraltı’ndaki çeşitli bölgelerde alış<strong>ve</strong>rişin canlanması için 27. Halı,<br />
Kilim, Duvar <strong>ve</strong> Yer Kaplamaları Meslek Komitesi’nin talebi üzerine Odamızın<br />
girişimleri <strong>ve</strong> İZULAŞ Genel Müdürlüğünün başvurusu ile İkiçeşmelik<br />
Caddesi’ndeki üstü açık tur otobüsü durak yeri, 928 Sokak çıkışına denk gelecek<br />
şekilde otobüs duraklarının bulunduğu cebin içine, Fevzipaşa Bulvarı üzerindeki<br />
durak yeri ise Hisar Meydanı girişine alınmıştır.<br />
Ayrıca Odamız tarafından üstü açık tur otobüsünde kullanılan 5 dil frekansının<br />
sayıca artırılması konusunda öneri getirilmiştir.<br />
Odamız, yerli <strong>ve</strong> yabancı turistlerin <strong>İzmir</strong>’i daha güzel bir şekilde algılaması için<br />
2013 yılında da öneriler getirmeye devam edecektir. Bu kapsamda, turist taşıyan tur<br />
otobüslerinin bekleme yapabileceği park yerlerinin belirlenmesine yönelik bir saha<br />
çalışması yaparak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi <strong>ve</strong> UKOME nezdinde girişimde<br />
bulunacaktır.<br />
Ayrıca engelli turistlere yönelik hizmetlerin <strong>ve</strong> altyapının iyileştirilmesi <strong>ve</strong><br />
engellilere yönelik özel turların uygulanması için, TURSAB <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir<br />
Belediyesi nezdinde girişimde bulunulacaktır. Engelli turistlere kaliteli hizmet<br />
sunulmasının, ilk etapta <strong>kent</strong>in imajında olumlu bir etki yaratacağına inanılmaktadır.<br />
172
Engelli turistlere yönelik olarak termal turizm kaynaklarının kullanılabileceği<br />
özellikli turların, <strong>İzmir</strong> turizminin sahip olduğu büyük potansiyeli açığa çıkaracağı<br />
<strong>ve</strong> <strong>kent</strong> turizminin gelişimine katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Odamız tarafından<br />
bu kapsamda bir proje geliştirilmesi için çalışma başlatılacaktır.<br />
12.5. <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı<br />
23.12.2010 tarihinde <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesinde düzenlenen "<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong><br />
2009 Yılı Vergi Ödülleri Töreni"ne katılan dönemin Sanayi <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanı Sayın<br />
Nihat ERGÜN yaptığı konuşmada <strong>İzmir</strong>'de tarım <strong>ve</strong> gıda ağırlıklı bir teknoparkın<br />
kurulması gerektiğinin altını çizmiştir.<br />
Odamız bu öneriyi dikkate alarak, <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi ile birlikte bir tarımgıda<br />
teknoparkı kurma çalışmalarına başlamış <strong>ve</strong> Sanayi <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanlığı<br />
nezdinde girişimde bulunmuştur. Menemen-Koyundere <strong>ve</strong> Konak-Halkapınar<br />
Mahallesindeki arsa arayış <strong>ve</strong> teşebbüslerinden sonra <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji<br />
Parkının <strong>İzmir</strong> ili, Menderes ilçesi, Tekeli Beldesi’nde kurulu İTOB Organize Sanayi<br />
Bölgesi (OSB) içerisinde olması kararlaştırılmıştır.<br />
04.06.2012 tarihinde <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, İTOB OSB, <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>,<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Borsası <strong>ve</strong> Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından "<strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong><br />
Teknoloji Parkı" Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurucu heyet protokolü imzalanmıştır.<br />
20.09.2012 tarihinde Bilim, Sanayi <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Genel<br />
Müdürlüğü'nde <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı'nın Teknoloji Geliştirme Bölgesi<br />
olmasına yönelik değerlendirme kurulu toplanmış <strong>ve</strong> olumlu karar alınmıştır.<br />
Bakanlar Kurulu'nun 2012/3800 sayılı kararı 20.10.2012 tarihli Resmi Gazete’de<br />
yayınlanmış <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nin<br />
kuruluşu resmileşmiştir.<br />
Bölgenin faaliyet göstereceği teknolojik alanlar sürdürülebilir enerji, sürdürülebilir<br />
tarım, bilişim alanları başta olmak üzere aşağıdaki alanlarda faaliyet gösterilecektir:<br />
İleri Tarım Teknolojileri,<br />
Tohum Islahı,<br />
İleri Gıda Teknolojileri,<br />
Sürdürülebilir Enerji Teknolojileri (Jeotermal Enerji, Rüzgâr Enerjisi, Güneş<br />
Enerjisi, Dalga Enerjisi, Bioyakıt Teknolojileri)<br />
Yukarıdaki sektörlere ila<strong>ve</strong> yine sürdürülebilirlik çerçe<strong>ve</strong>sinde ülkemizde en büyük<br />
ithalat kalemleri arasında yer alan medikal malzeme <strong>ve</strong> teçhizat sektörü ila<strong>ve</strong><br />
edilebilecektir.<br />
173
<strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı, İTOB OSB içerisinde toplam 22.897 m 2 alanda<br />
kurulacaktır.<br />
İTOB OSB içerisinde konumlanacak <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı;<br />
Projenin çok hızlı bir şekilde faaliyete geçebilme olanağı,<br />
Teknoparkın kurulacağı alanda mülkiyet, imar, alt yapı problemlerinin var<br />
olmaması,<br />
İçinde <strong>ve</strong> yakın çevresinde 2 adet OSB, OSB'ler dışında sanayi tesislerinin<br />
olması dolayısıyla sanayi tesisleri ile iç içe olabilmesi,<br />
Ege Serbest Bölgesi (ESBAŞ)'a yakınlığı,<br />
İTOB OSB'de daha çok KOBİ'lerin yer alması, KOBİ'lerin esneklik kabiliyetleri<br />
<strong>ve</strong> AR-GE faaliyetlerine olan ilgileri,<br />
Yakın çevresinde <strong>ve</strong> hinterlandında çok <strong>ve</strong>rimli tarım toprakları, sera <strong>ve</strong><br />
organik tarım uygulamaları yer alması, böylelikle tarım-gıda AR-GE<br />
çalışmalarının uygulama alanlarına sahip olabilmesi,<br />
Kent merkezine, metropol <strong>kent</strong>teki ticaret-hizmet alanlarına, üni<strong>ve</strong>rsitelere,<br />
serbest bölge <strong>ve</strong> havaalanına kolay ulaşma olanağı,<br />
Yetişmiş <strong>ve</strong> nitelikli iş gücüne kolay ulaşılabilir olması,<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziemir'de Serbest Bölge yanında<br />
kurulacak olan <strong>ve</strong> yapım ihalesine çıkılan ülkemizin en büyük fuar <strong>ve</strong> kongre<br />
alanına yakınlığı,<br />
Kuşadası, Gümüldür <strong>ve</strong> otoyol sayesinde Çeşme gibi turizm alanlarına kolay<br />
ulaşılabilirliği,<br />
174
Metropol <strong>kent</strong>lerin stres <strong>ve</strong> gürültüsünden uzakta, baraj gölü <strong>ve</strong> tarım<br />
toprakları içinde dingin bir ortamda çalışma olanağının olması,<br />
Tekeli <strong>ve</strong> Pancar'da bakir <strong>ve</strong> uygun yerleşim alanlarının <strong>ve</strong> imar haklarının<br />
var olması,<br />
Gelecekte İTOB OSB içerisinde genişleme <strong>ve</strong> büyüme olanağı olması,<br />
İTOB OSB gibi tamamen özel sektörün kurduğu başarılı bir OSB içerisinde yer<br />
alması,<br />
Teknopark için gerekli olan bazı sosyal tesis, spor, rekreasyon alanları <strong>ve</strong> diğer<br />
hizmet alanları, konaklama <strong>ve</strong> ticari alan gereksinimleri İTOB OSB<br />
bünyesinden temin etme kolaylığı,<br />
İtfaiye, çevre temizliği, çevre gü<strong>ve</strong>nliği gibi hizmetleri ücretsiz olarak İTOB<br />
OSB'den temin edebilme kolaylığı,<br />
İTOB OSB'nin güneyinde bir lojistik merkezinin kurulabilme ihtimali<br />
gibi özellikleri ile potansiyel bir çekim merkezi olarak <strong>İzmir</strong>'de ön plana çıkacak bir<br />
teknopark olacaktır.<br />
Odamız % 10 ile ortak olma kararı aldığı <strong>İzmir</strong> Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Parkı A.Ş. ile<br />
birlikte diğer kurucu kurumlarla işbirliği içerisinde çalışarak 2013 yılı içerisinde<br />
teknoparkı faaliyete geçirme gayretinde olacaktır.<br />
12.6. <strong>İzmir</strong> Uluslararası Sağlık Kampüsü Projesi<br />
Küreselleşme sürecinde, sağlık hizmetlerinde yüksek kalite <strong>ve</strong> düşük maliyetle<br />
tedavi olma ihtiyacı, tüketicileri yeni pazar arayışlarına itmektedir.<br />
Sağlık turizmi, sağlığına kavuşmak için ikamet ettiği ülkeden başka bir ülkeye<br />
herhangi bir sebeple tedavi amacıyla gidilmesi, genel anlamda tedavi <strong>ve</strong> tatil<br />
unsurlarını barındıran bir kavramdır.<br />
Sadece yurtdışından değil yurtiçinden de yüksek beklentiler ile gelen hastaların<br />
taleplerini karşılamak, uygun ürün <strong>ve</strong> hizmeti sunmak son derece önemlidir.<br />
Ayrıca, sağlık sektöründe sıklıkla değişen mevzuat gereği birçok sağlık tesisi mevcut<br />
binalarında hizmet <strong>ve</strong>rmekte güçlük çekmektedir. <strong>İzmir</strong>'in pek çok yerinde özel<br />
sağlık kuruluşları olmakla beraber sektör genelde Alsancak - Kahramanlar<br />
çevresinde sıkışmış durumdadır.<br />
Oda olarak <strong>İzmir</strong>'de sağlık sektörünün önünü açmak, sektör pazar payının<br />
büyümesini sağlamak, sağlık turizminin altyapısını oluşturmak, sektörün aktörlerini<br />
bir arada toplayarak sinerjiyi sağlamak <strong>ve</strong> modern yapılar içerisinde hizmet<br />
<strong>ve</strong>rilmesine olanak tanımak amacıyla <strong>İzmir</strong>’de bir sağlık merkezinin kurulması<br />
hedeflenmiştir. Bu kapsamda, 2012 yılında S.S. <strong>İzmir</strong> Uluslararası Sağlık Merkezi<br />
Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi kurulmuştur. Nihai hedef <strong>İzmir</strong>'e bir "Uluslararası<br />
Sağlık Merkezi" kurmaktır.<br />
175
Bu merkezde ayakta teşhis merkezleri, dal merkezleri, poliklinikler,<br />
muayenehaneler, laboratuarlar, eczaneler, tıbbi malzemeciler gibi sektördeki bütün<br />
aktörlerin yer alması düşünülmektedir. Ayrıca bu fonksiyonları tamamlayıcı nitelikte<br />
otel, ofis, restoran, kafeterya, büfe, dükkan, otopark, rekreasyon alanları gibi<br />
kullanışlar da proje içerisinde yer alacaktır. Proje kapsamında <strong>İzmir</strong> Ekonomi<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi'nin de desteği alınabilecektir.<br />
Gerek <strong>İzmir</strong>’den gerek <strong>İzmir</strong> dışından gelen vatandaşlarımızın, gerekse de yurt<br />
dışından gelecek yabancıların bu merkezde her türlü tedavi <strong>ve</strong> tıbbi malzeme<br />
olanağını bir arada, kaliteli <strong>ve</strong> konforlu bir şekilde bulabilmesi planlanmaktadır.<br />
Projenin gerçekleşmesi amacıyla Odamız çalışmalarını sürdürecektir.<br />
12.7. Kongre Turizmi<br />
Yerel turizm faaliyetlerini tek elden koordine eden <strong>ve</strong> tüm bu faaliyetlerin<br />
planlayıcısı <strong>ve</strong> yöneticisi konumundaki bir Destinasyon Yönetim Organizasyonu<br />
(Destination Management Organization - DMO)'nun oluşturulması, destinasyon<br />
temelli bir tanıtım <strong>ve</strong> pazarlama stratejisine geçmenin ilk adımı olarak<br />
görülmektedir. Böyle bir organizasyon, hedef kitlelerin destinasyon (ülke, <strong>kent</strong>, yöre,<br />
bölge) hakkındaki şimdiki <strong>ve</strong> geleceğe ilişkin algılamalarını oluşturma gücü sağlar.<br />
Destinasyon Yönetimi Organizasyonu (DMO) Modeli’nde sadece noktasal<br />
örgütlenme ile tüm belde turizminin bir şirket gibi organize edilmesi <strong>ve</strong> yönetilmesi<br />
öngörülmektedir. Modelde, turizmin çeşitli girdilerle oluşan yerel bir ticari ürün<br />
olduğu <strong>ve</strong> her yönden düzenli <strong>ve</strong> uyumlu bir ortak yönetim gerektirdiği; yerel<br />
özelliklere <strong>ve</strong> değişen piyasa koşullarına uyumlu organize edilerek üretilmesi <strong>ve</strong><br />
<strong>ve</strong>rimli pazarlanmasının sağlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Şu ana kadar bu<br />
modelin ülkemizde uygulanmış bir örneği yoktur.<br />
Ancak fuar <strong>ve</strong> kongre katılımcılarının ileriye dönük planlama yapan, müşteri<br />
ilişkilerine öncelik <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> gittikleri yerde ortalamanın üzerinde harcama yapan<br />
kişilerden oluşması <strong>ve</strong> tanıtım, sunum, kaliteli alt <strong>ve</strong> üst yapı, iletişim <strong>ve</strong><br />
planlamanın diğer turizm türlerine göre çok daha önemli olması nedeniyle<br />
bekledikleri özel hizmetler, ülkelerin kongre <strong>ve</strong> incenti<strong>ve</strong> altyapısına yaptıkları<br />
yatırımlar <strong>ve</strong> bu yatırımların yoğunlaştığı <strong>kent</strong> <strong>ve</strong> bölgeleri daha iyi tanıtmak <strong>ve</strong><br />
pazarlamak için oluşturulan Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları” aracılığı ile<br />
sunulmaktadır.<br />
Tüm bunların bilincinde olan Odamız, <strong>İzmir</strong> turizminin 12 aya yayılması için<br />
gerçekleştirdiği kruvaziyer turizmi projesinin yanında kongre turizmine de<br />
odaklanmıştır.<br />
176
Ülkemizde sadece 11-12 yıl önce varlık sağlayabilen Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi<br />
Büroları’ndan üçüncüsü şehrimizde bulunmaktadır. Türkiye’nin 3 kongre <strong>ve</strong><br />
ziyaretçi bürosundan biri olan <strong>İzmir</strong> CVB; kongre turizmi başta olmak üzere,<br />
turizmin tüm aktif konularının ele alınarak uzlaşmacı çözümler <strong>ve</strong> kararlarla<br />
uygulamalara gidebilecek, sürekli <strong>ve</strong> disiplinli bir yapıda yürütülecek çalışmaları,<br />
planlama prensibi ile kongre turizminin <strong>İzmir</strong>’de gelişmesi için konuyu sürekli<br />
olarak gündeme taşıyabilecek kararlılıktadır. <strong>İzmir</strong> CVB’nin çalışma <strong>ve</strong> kararları da<br />
mikro <strong>ve</strong> makro düzeyde Ulusal Turizm gündeminde yerini alacaktır.<br />
2011 yılının Ekim ayından itibaren Yönetim Kurulu Başkanımız tarafından<br />
yürütülen <strong>İzmir</strong> CVB çalışmaları, iç piyasada sürdürülecek yatay piyasa çalışmaları<br />
ile önceliklere <strong>ve</strong> bütçeye göre süratle gerçekleştirilecektir. Artık bugün kongre<br />
turizmde tüm destinasyonların özlemini duyduğu gelişim <strong>ve</strong> yönetim prensiplerinin<br />
hızla yerine oturduğu görülecektir.<br />
Ancak <strong>kent</strong>te sadece kongre ziyaretçi bürosunun çalışmaları ile kongre turizminde<br />
gelişme kaydedilemez. Çünkü pazarlama bir olay değil bir süreçtir. Bir başlangıcı <strong>ve</strong><br />
ortası vardır ama asla sonu olmayan bir süreçtir. Pazarlamayı geliştirmek,<br />
mükemmelleştirmek, değiştirmek <strong>ve</strong> hatta beklemeye almak mümkündür ancak asla<br />
tamamıyla durdurulamaz. Kongre <strong>ve</strong> Ziyaretçi Büroları’nın pazarlama süreci,<br />
dünyadaki gelişmelere uygun olarak öne çıkması istenen kongre <strong>ve</strong> etkinlik<br />
mekanlarını belirleyerek yöredeki tüm katılımcılara ekonomik katkı yaratacak bir<br />
modeli destekleyecek faaliyetlerden oluşmalıdır.<br />
Elbette kongre <strong>ve</strong> fuar turizmini sadece uluslararası bir faaliyet olarak düşünmemek<br />
gerekmektedir. Çok başarılı ulusal organizasyonların yapıldığı ülkemizde bu<br />
faaliyetler şehirler <strong>ve</strong> bölgeler için yeniden yapılanma <strong>ve</strong> gelişmişlik anlamına da<br />
gelmektedir. Bu açıdan iklim koşulları <strong>ve</strong> coğrafi konumun sağladığı avantajların iç<br />
pazara <strong>ve</strong> komşu ülkelere yönelik olarak ilgi çekecek toplantı, kongre, konferans <strong>ve</strong><br />
fuar turizmi potansiyeli kullanılarak daha iyi değerlendirilmesi için bu alanda<br />
çalışan kuruluşların desteklenmesi gerekmektedir. Kongre turizminde başarı birlik<br />
sağlanmasından <strong>ve</strong> kuruluşların bu amaçla kurulmuş büroları desteklemesinden<br />
geçmektedir.<br />
Bu nedenle, 2011 yılı Kasım ayından itibaren bir yıl süre ile Odamız tarafından <strong>İzmir</strong><br />
CVB ortaklığında yapılan çalışmalarda kongre sektörünün desteklenmesi anlamında<br />
bir fon ayrılmıştır.<br />
Yapılan çalışmaların hedefi, 2014 yılıdır. Kültürpark fuar alanının kongre merkezine<br />
dönüşmesi <strong>ve</strong> Gaziemir'de yapılacak olan yeni fuar alanı <strong>ve</strong> kongre merkezinin<br />
hizmete girmesiyle, ayrıca Selçuk'ta TÜRSAB'ın yaptığı 5 bin kişilik Efes kongre<br />
merkezi ile <strong>İzmir</strong> <strong>ve</strong> çevresinde müthiş bir potansiyel ortaya çıkacaktır.<br />
177
Buna paralel olarak <strong>İzmir</strong> otellerinin sayısının hızla artacağı öngörülmektedir. Bu<br />
nedenle <strong>İzmir</strong> CVB, “Her gün bir kongre 4+1 kampanyası” ile, <strong>İzmir</strong>'de yeni devreye<br />
girecek fuar alanı <strong>ve</strong> kongre merkezlerine ilgiyi çekmek için 2014 yılında ücret<br />
almadan bu tesisleri kongre organizasyonlarına tahsis etmeyi önermiş <strong>ve</strong> tanıtım<br />
kampanyalarında kullanmıştır.<br />
Sadece 2011 yılı Ekim ayından itibaren <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın destek <strong>ve</strong> çabaları ile<br />
<strong>İzmir</strong> CVB, toplamda 21 ulusal <strong>ve</strong> uluslararası etkinliğe katılıp, 34.792 km yol<br />
yapmıştır.<br />
2023 yılı turizm stratejik hedeflerinde, kongre <strong>ve</strong> fuar turizminin geliştirilmesi<br />
mutlak surette ifade edilen <strong>İzmir</strong> için Odamız 2013 yılından itibaren yine, <strong>İzmir</strong> CVB<br />
ile ortak olarak yabancı kongre planlayıcılarının <strong>İzmir</strong>’de ağırlanmasını, ulusal <strong>ve</strong><br />
uluslararası 4 fuara katılım yapılmasını sağlayacaktır.<br />
12.8. Lojistik Projeleri (BALO Ortaklığı)<br />
<strong>İzmir</strong>, bulunduğu coğrafya <strong>ve</strong> konumu itibariyle antik dönemden bugüne lojistik<br />
açısından önemli bir <strong>kent</strong> olagelmiştir. <strong>İzmir</strong>’in bulunduğu coğrafyada lojistik<br />
merkez olmasını sağlayacak özellikleri aşağıda anahatları ile sıralanmıştır:<br />
Türkiye’nin <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in jeopolitik konumu (Akdeniz-Karadeniz <strong>ve</strong> Ege Denizi<br />
üçgeninin kesişim noktasında yer alması, Anadolu üzerinden Ortadoğu’ya,<br />
Balkanlara <strong>ve</strong> Avrupa’ya yakınlık, Akdeniz-Karadeniz geçişi üzerinde yer<br />
alması, Sü<strong>ve</strong>yş Kanalı’na yakınlık)<br />
8.500 yıldır liman <strong>ve</strong> ticaret <strong>kent</strong>i olması,<br />
İldeki mevcut sanayi potansiyeli, tarım ürünlerinin ticaret-ihracat potansiyeli<br />
<strong>ve</strong> hammadde ticaret-ihracat potansiyeli,<br />
5 adet liman, havalimanı, demiryolu <strong>ve</strong> karayolu ağı,<br />
Manisa, Denizli, Aydın, Muğla, Bursa, Uşak, Kütahya gibi tarım, sanayi<br />
üretimi <strong>ve</strong> maden işleme kapasitesi yüksek merkezlere yakınlık,<br />
<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı sayesinde tüm ülkeye hitap edebilme potansiyeli,<br />
1.200’ü aşkın uluslararası sermayeli firmaya ev sahipliği,<br />
Yetişmiş <strong>ve</strong> nitelikli işgücü.<br />
<strong>İzmir</strong> bu denli yüksek lojistik merkez olma potansiyeli içermesine rağmen<br />
Avrupa’da örnekleri görülen çoklu <strong>ve</strong> intermodal taşımacılık yapan <strong>ve</strong> tüm sektörü<br />
içerisinde barındıran bir merkeze sahip değildir. <strong>İzmir</strong>’de lojistik sahalar Alsancak<br />
liman arkası, Çınarlı, Bornova Işık<strong>kent</strong>, Pınarbaşı, Torbalı, Kemalpaşa <strong>ve</strong> kısmen<br />
Sasalı’ya dağılmış durumdadır. Kentin yük-kamyon <strong>ve</strong> tır trafiği, merkezdeki<br />
depolama alanları, konteynır sahaları nedeniyle fiziksel olarak sıkışmaktadır. Üstelik<br />
bu durum <strong>kent</strong>in önünde mekansal bir engel teşkil ettiği gibi sektörün gelişmesini <strong>ve</strong><br />
rekabetçi haline gelmesini de engellemektedir.<br />
178
Bu nedenle <strong>İzmir</strong>’in güney <strong>ve</strong> diğer akslarından gelecek yüklerin bir merkezde<br />
toplanarak şehre girmesi <strong>ve</strong> şehirde toplanması gereken yükün şehre olumsuz etki<br />
yaratmadan bu noktada toplanarak tüm dünyaya gönderilmesi açısından öncelikle<br />
<strong>İzmir</strong>’in güneyinde otoyol, karayolu <strong>ve</strong> demiryolunun kesiştiği noktada bir lojistik<br />
merkez kurulmalıdır.<br />
Odamız; <strong>İzmir</strong>’in güneyinde otoyol, karayolu <strong>ve</strong> demiryolunun kesiştiği uygun bir<br />
noktada bir lojistik merkez kurmak üzere 2008 yılından bu yana önemli çalışmalar<br />
yürütmüştür.<br />
<strong>İzmir</strong> Lojistik Merkezi Projesinde <strong>İzmir</strong>'in güneyinde Menderes İlçesi Oğlananası <strong>ve</strong><br />
Görece mevkiinde araziler bulunmuş, TOBB’la görüşmeler yapılmış ancak imar<br />
problemi <strong>ve</strong> arazi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle proje gerçekleştirilememiş<br />
bununla birlikte yer arayışlarına devam edilmiştir.<br />
Diğer yandan Kemalpaşa’da lojistik köy kurulması ile ilgili Kemalpaşa Lojistik Köy<br />
Projesi, merkezi hükümetin 35 <strong>İzmir</strong> projesi arasında yer almış <strong>ve</strong> Altyapı Yatırımları<br />
Genel Müdürlüğü çalışmalara başlamıştır.<br />
Yaklaşık 2.000 dönüm üzerinde, toplam kapalı alanı 173.851 m2 olan Kemalpaşa<br />
Lojistik Köy’ün altyapı çalışmalarına paralel olarak üstyapı çalışmaları YİD<br />
modeliyle ihale edilecektir.<br />
Ancak sadece <strong>İzmir</strong>’in doğusunda Kemalpaşa’da yapılacak bir lojistik köy ihtiyacı<br />
kısmen karşılayabilir. Odamıza göre, <strong>İzmir</strong>’in kuzeyinde (Aliağa <strong>ve</strong>ya Çandarlı) <strong>ve</strong><br />
güneyinde de lojistik merkezler kurulmalıdır.<br />
500 milyar dolar ihracat hedefindeki Türkiye’nin 3. Büyük şehri <strong>İzmir</strong>’in 100 milyar<br />
dolar ihracat hedeflendiği <strong>ve</strong> Çandarlı Limanı’nın devreye girdiği düşünüldüğünde<br />
<strong>İzmir</strong>’de en az 3 lojistik merkezin yer alması gerekmektedir.<br />
Bu gelişmelerle birlikte, Türkiye’deki üretimin belli merkezlerde toplanarak<br />
demiryolu üzerinden Avrupa’ya taşınması hedefi ile TOBB öncülüğünde çeşitli<br />
şehirlerden Oda <strong>ve</strong> Borsaların da katılımı ile BALO projesi 2004 yılında başlatılmış,<br />
yaşanan bazı gecikmeler sonrasında BALO-Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar<br />
Anonim Şirketi 2012 yılında kurulmuştur.<br />
Şirketin amacı demiryolu ulaşımının deniz <strong>ve</strong> karayolu taşımacılığından çok daha<br />
uygun maliyetli olması nedeniyle karayolu ile tırla <strong>ve</strong>ya denizyolu ile gönderilen<br />
konteynır yüklerinin demiryolu ile Kara Avrupası'na ulaştırmayı <strong>ve</strong> lojistik<br />
maliyetlerini düşererek uluslararası pazarda rekabet avantajı yakalamayı<br />
hedeflemektedir. Hedef şehirler ise Viyana, Nürnberg, Stuttgart, Köln, Lyon,<br />
Paris'tir.<br />
179
Projenin Türkiye ayağı başlangıç olarak Batı Anadolu'daki illerin yüklerini<br />
kapsarken gelinen aşamada tüm Anadolu'nun yüklerini kapsar şekilde<br />
genişletilmiştir. Anadolu’da Antep, Kayseri, Konya, Ankara, Eskişehir, Balıkesir,<br />
Denizli, <strong>İzmir</strong>, Manisa Bandırma demiryolu hatları proje kapsamında kullanıma<br />
hazır durumdadır. Proje ile, Anadolu’dan demiryolu ile Bandırma’ya ulaşan yükler<br />
feri ile Tekirdağ’a geçecek, oradan yapımı yeni biten 35 km’lik Muratlı hattı ile<br />
Kapıkule’den çıkış yaparak 4 no’lu hattan kara Avrupası’na ulaşacaktır.<br />
Odamız <strong>İzmir</strong>’in lojistik merkez olması için yürüttüğü projelerin bir parçası olarak<br />
BALO AŞ’ye ortak olmuştur. Yanı sıra <strong>İzmir</strong>’in güneyinde, doğusunda <strong>ve</strong> kuzeyinde<br />
lojistik merkezler kurulması için çalışmalarımız <strong>ve</strong> girişimlerimiz 2013 yılında da<br />
devam edecektir.<br />
12.9. Lisanslı Depoculuk (ELİDAŞ-Ege Tarım Ürünleri Lisanslı<br />
Depoculuk A.Ş. Ortaklığı)<br />
Özellikle pamuk başta olmak üzere bölgemiz ekonomisinde önemli yer tutan tarım<br />
ürünlerinin değerlendirilmesi <strong>ve</strong> finans piyasalarına açılmasına yönelik Ege Tarım<br />
Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş., Gümrük <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanlığı’nın kurucu<br />
ortaklardan <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Borsası’na göndermiş olduğu 24 Aralık 2010 tarih <strong>ve</strong> 6844<br />
sayılı yazıda <strong>ve</strong>rilen izin ile 04 Ocak 2011 tarihinde <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> Sicil<br />
Memurluğunda tescil edilmiş <strong>ve</strong> 13 Ocak 2011 tarihli <strong>Ticaret</strong> Sicil Gazetesinde<br />
yayınlanmıştır. <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>, Lisanslı Depoculuk A.Ş. şirketinde % 8 paya<br />
sahiptir.<br />
Şirket, kuruluşunun ardından çalışmalarına hızlı bir şekilde başlamıştır. Ülkemizin<br />
ilk pamuk lisanslı depoculuk sistemini oluşturacak şirket, aynı zamanda ülkemiz için<br />
bu yeni sistemin kurgulanması görevini de üstlenmiş olup bu durum inşaat, yazılım<br />
gibi uzayan çalışmalar nedeniyle, 5300 sayılı Lisanslı Depoculuk kanununda<br />
belirtildiği üzere, faaliyet izni alma süresini uzatma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.<br />
Nitekim, Gümrük <strong>ve</strong> <strong>Ticaret</strong> Bakanlığına 05.12.2011 tarihinde faaliyet izni alma<br />
süresinin uzatılması için başvuruda bulunulmuş, Bakanlığın 16.12.2011 tarihli yazısı<br />
ise söz konusu sürenin 1 yıl süre ile uzatıldığı bildirilmiştir.<br />
Şirket kuruluşunun ardından öncelikli olarak lisanslı deponun inşa edileceği arsanın<br />
satın alınması amacıyla çalışmalar gerçekleştirilmiş, bölgemizdeki pamuk üretim<br />
bölgeleri <strong>ve</strong> lojistlik için uygun bir lokasyon olan, <strong>İzmir</strong> ili Selçuk ilçesi Belevi<br />
beldesinde 70 bin metrekare arazi satın alınmıştır.<br />
ELİDAŞ’ın lisans alma çalışmaları tamamlanmış olup, son aşamaya gelinmiştir.<br />
Bakanlığın oluşturmuş olduğu Komisyon 19-26 Kasım 2012 tarihleri arasında tesiste<br />
incelemelerde bulunarak raporlarını tamamlamıştır. Bu raporlar doğrultusunda<br />
lisansın <strong>ve</strong>rilmesi beklenmektedir.<br />
Lisansın alınmasıyla birlikte sektör aktörleri olan, pamuk üreticisi, tüccar <strong>ve</strong> sanayici<br />
açısından yeni bir dönemin başlaması beklenmektedir.<br />
180
Diğer yandan pamuk ürününün menkulleşmesine paralel olarak mali piyasaların<br />
yeni ürünlere kavuşması <strong>ve</strong> mevcut işlemlerde derinlik sağlanması mümkün<br />
olabilecektir.<br />
12.10. <strong>İzmir</strong>’in Çarşı <strong>ve</strong> Siteleri<br />
12.10.1. Alış<strong>ve</strong>rişin Ege Baş<strong>kent</strong>i <strong>İzmir</strong><br />
<strong>Ticaret</strong> <strong>İzmir</strong>’in olmazsa olmaz ekonomik faaliyetlerinden birisidir. Geçmişte pek çok<br />
medeniyete ev sahipliği yapmış olan <strong>İzmir</strong>, aynı zamanda ticari yolların kesişme<br />
noktası olmuştur. Limanların varlığı, <strong>İzmir</strong>’in dünyanın farklı yerlerine bağlanmasını<br />
sağlamıştır. Günümüzde de ticari faaliyetler ülkemizin <strong>ve</strong> dünyanın çeşitli bölgeleri<br />
ile yoğun bir şekilde devam etmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’de ticari faaliyetlerin yoğunlaşması ile birlikte <strong>kent</strong>in belirli bölgelerinde<br />
ticarethaneler oluşmaya başlamıştır. Bu merkezlerden bazıları uzun yıllar varlığını<br />
sürdürmüş <strong>ve</strong> günümüzde modern çarşılar <strong>ve</strong> siteler haline dönüşmüştür.<br />
Belirli sektörlerin bir arada faaliyette<br />
bulundukları çarşılar <strong>ve</strong> siteler <strong>İzmir</strong>’de<br />
alış<strong>ve</strong>rişin en canlı olduğu mekanlardır.<br />
Ege Bölgesi’nin en büyük şehri <strong>ve</strong> iş<br />
merkezi olmasından dolayı <strong>İzmir</strong>’de yer<br />
alan çarşılar <strong>kent</strong> içinden <strong>ve</strong> dışından<br />
gelen geniş bir tüketici kitlesine hitap<br />
etmektedir. <strong>İzmir</strong>lilerin yanı sıra çevre<br />
illerden de birçok kişi alış<strong>ve</strong>riş için<br />
<strong>İzmir</strong>’i tercih etmektedir.<br />
Dolayısıyla <strong>İzmir</strong> için çarşı <strong>ve</strong> siteler ticaretin candamarıdır. Bu nedenle çarşıların <strong>ve</strong><br />
sitelerin her daim canlı tutulması <strong>ve</strong> gerekli altyapı yatırımlarının yapılması <strong>kent</strong><br />
ticaretinin devamlılığının sağlanması için gereklidir.<br />
2013 yılında alış<strong>ve</strong>riş festivalleri düzenlenecek, ayrıca diğer kurumların bu tür<br />
çabalarına destek olunacaktır.<br />
12.10.2. Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Çalışmaları<br />
<strong>İzmir</strong> Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi, Ege Bölgesi’nin <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’in en büyük ticaret<br />
merkezidir. İçerisinde pek çok çarşı, site, iş merkezi bulundurmakla birlikte, gıda,<br />
inşaat, hırdavat, nalburiye, elektrik-elektronik, temizlik, tıbbi malzeme, matbaa, iş<br />
makineleri vb. sektöre ev sahipliği de yapmaktadır.<br />
181
Yaklaşık 2.500 üyemizin faaliyet gösterdiği Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi’ne yönelik<br />
olarak çarşının altyapı, ulaşım, trafik, otopark, temizlik <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik sorunlarının<br />
çözümü için Odamızca, “Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Çalışma Grubu” ile birlikte<br />
çalışmalar 2012 yılında da sürdürülmeye devam edilmiştir.<br />
Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi’nin ticari <strong>ve</strong> mekânsal özelliklerinin saptanması, Yenişehir<br />
<strong>Ticaret</strong> Merkezi’nin sorunlarına yönelik algılarının <strong>ve</strong> değerlendirmelerinin<br />
öğrenilmesi amacıyla “Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Envanter Çalışması”<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Yapılan envanter çalışmasına göre yaklaşık olarak 650 dönüme yayılan <strong>İzmir</strong>-<br />
Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezinde, 3.319 mekansal birim bulunmakta, 10.126 kişi<br />
istihdam edilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong> Yenişehir <strong>Ticaret</strong> Merkezi Çalışma Grubumuz ile birlikte Çarşının tanıtımına<br />
yönelik yeni fikirler oluşturarak katkımız arttırılarak sürdürelecektir.<br />
Bununla birlikte çarşının ulaşım, gü<strong>ve</strong>nlik, aydınlatma <strong>ve</strong> çöp sorunu ile ilgili<br />
geçtiğimiz yıllarda yapmış olduğumuz girişimlerimiz, gerekli görülen zamanlarda<br />
yinelenecek; eksiklikler <strong>ve</strong> ihtiyaçlar giderilinceye kadar tüm konular yakınen takip<br />
edilecektir.<br />
182
12.10.3. Buca Yaş Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong> Hali<br />
1996 yılında 151 dönüm üzerinde kurulan <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi Yaş Sebze <strong>ve</strong><br />
Mey<strong>ve</strong> Hali'nin mekan temelli bir takım sorunları bulunmaktadır. Odamız 2006<br />
yılında hazırladığı bir raporla (Ek:1) Halin mekan temelli sorunlarını Başkanlığınıza<br />
aktarmıştır.<br />
Sonrasında 2009 yılında Halin Mekansal Sorunlarının çözümü amacıyla "Hal Öneri<br />
Yerleşim Planı" geliştirilmiş ancak bu da Tahtalı Barajı Uzun Mesafeli Koruma<br />
Alanına girmesi nedeniyle Belediyenizce uygun görülmemiştir.<br />
Gelinen noktada toptancı satış blokları ile kasa depoları arasındaki mesafenin çok az<br />
olması nedeniyle trafiğin sıkışması, büyük araçların yanaşamaması, kasa depolarının<br />
yetersizliği, soğuk hava deposu, paketleme tesisi, laboratuar ünitelerinin olmaması,<br />
satış bloklarının yükleme rampalarında forkliftlerin çalışamaması gibi sorunlar had<br />
safhaya ulaşmıştır.<br />
26.03.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan <strong>ve</strong> 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe<br />
giren 5957 sayılı "Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong>ler ile Yeterli Arz <strong>ve</strong> Talep Derinliği Bulunan Diğer<br />
Malların <strong>Ticaret</strong>inin Düzenlenmesi Hakkında Kanun"a göre 26.03.2014 tarihine kadar<br />
halin sınıfına göre müzayede, depolama, tasnifleme <strong>ve</strong> ambalajlama tesisleri ile<br />
laboratuar <strong>ve</strong> soğuk hava deposu gibi asgari koşulları oluşturma şartı getirilmiş,<br />
oluşturmayanlara yüzbin Türk Lirası idari para cezası <strong>ve</strong>rilmiş <strong>ve</strong> bu şartları yerine<br />
getirmeyen hallerin faaliyetleri, aykırılıkları giderilene kadar durulabilecektir.<br />
Bu kapsamda <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi Yaş Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong> Halinin sorunlarını<br />
gidermesi zorunlu bir hal almaktadır. Halin büyümesi, mevcut kasa depolarının<br />
yıkılarak yolların genişletilmesi, araç trafiği <strong>ve</strong> büyük araç manevralarına uygun hale<br />
getirilmesi, kasa depolarının büyütülerek başka bir alana taşınması, soğuk hava<br />
deposu, paketleme tesisi, laboratuar ünitelerinin yapılması ayrıca sosyal tesislerin<br />
elden geçirilmesi, ilk yardım merkezi, postane <strong>ve</strong> camii gibi fonksiyonların da<br />
eklenmesi gerekmektedir.<br />
Odamız Halin sorunlarının çözümü için 2012 yılında yeni bir öneri projesi geliştirmiş<br />
<strong>ve</strong> bunu <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na sunmuştur. Halin mekan temelli<br />
sorunlarının çözümü için 2013 yılında da çalışmalara devam edilecektir.<br />
183
Odamızın Geliştirdiği Yaş Sebze <strong>ve</strong> Mey<strong>ve</strong> Hali Öneri Yerleşim Planı<br />
Odamızın Geliştirdiği Öneri Projeden Görünüş<br />
184
12.10.4. Mimar Kemalettin Moda Merkezi<br />
Mimar Kemalettin Moda Merkezi<br />
<strong>İzmir</strong>’in <strong>kent</strong> merkezinde Fevzi Paşa <strong>ve</strong><br />
Gazi Bulvarı arasında kalan toplam<br />
75.000 m 2 ’lik alanda kurulu bir çarşıdır.<br />
Mimar Kemalettin adı Türkiye’nin<br />
birinci ulusal mimarlık akımının önde<br />
gelen isimlerinden biri olan Türk<br />
Mimar Kemalettin’den gelmektedir.<br />
Mimar Kemalettin Moda Merkezi,<br />
toptan <strong>ve</strong> perakende ticaretin yoğun<br />
olarak yapıldığı, günün belli saatlerinde<br />
araç giriş-çıkışlarına izin <strong>ve</strong>rildiği,<br />
çoğunlukla yaya trafiği için geniş<br />
alanların ayrıldığı açık bir mekandır.<br />
Çarşının geniş sokakları ile meydanı oturma, dinlenme alanları <strong>ve</strong> çeşitli aktivitelerin<br />
(örneğin defile) düzenlenmesi için imkan sağlamaktadır. Bu nedenle çarşıda sosyal<br />
canlılığın yaratılması için kafe, restoran tarzı mekanların açılmasının <strong>ve</strong> çeşitli<br />
aktivitelerin yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.<br />
Çarşıda yaklaşık 1.100 işyeri bulunmakta olup bu işyerlerinin büyük bir çoğunluğu<br />
tekstil imalatı ile iştigal etmekte; bayan, erkek <strong>ve</strong> çocuk giyimin hemen hemen her<br />
çeşidi ile kumaş <strong>ve</strong> aksesuar sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar bulunmaktadır.<br />
Çarşıda imalat yapan firmaların bir kısmı yurtdışına da satış yapmaktadır.<br />
Mimar Kemalettin Moda Merkezi tarihi yapısı, çevre düzeni ile yerli <strong>ve</strong> yabancılar<br />
için bir açık hava <strong>ve</strong> moda fuarı olma özelliğini taşımaktadır. Ülkemizin önemli<br />
tekstil <strong>ve</strong> hazır giyim tedarik merkezlerinden biri olan Mimar Kemalettin Moda<br />
Merkezi özellikte gelinlikte dünyanın baş<strong>kent</strong>i olmayı hedeflemektedir. Ayrıca<br />
damatlık <strong>ve</strong> abiye alanlarında ihracat gerçekleştirmektedir.<br />
Ülkemizde tekstil sektörünün hızlı bir değişim geçirerek markaya yönelmesi,<br />
<strong>İzmir</strong>’deki firmaların da markalaşmasını gerekli kılmaktadır. Mimar Kemalettin<br />
çarşısında özellikle gelinlik <strong>ve</strong> abiye sektöründe atölye <strong>ve</strong> showroomları olan<br />
firmalar yer almaktadır. Çarşıda özellikle bu sektörlerde yapılacak yatırımların,<br />
<strong>İzmir</strong> ekonomisine daha çok katkı sağlayacağı düşünülmektedir.<br />
Çarşının yol kaplaması 2012 yılında <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />
yenilenmiştir. Odamız da çarşıda gelin <strong>ve</strong> damadı temsil eden bir heykelin<br />
yaptırılması yönündeki çalışmalarına <strong>ve</strong> eğitim çalışmalarına destek olmaya devam<br />
edecektir.<br />
185
12.10.5. Karşıyaka Çarşısı<br />
Cumhuriyet dönemine tanıklık etmiş<br />
olan Karşıyaka çarşısı, ilçede alış<strong>ve</strong>rişin<br />
yoğun olduğu açık alan alış<strong>ve</strong>riş<br />
merkezidir.<br />
Karşıyaka çarşısı özgürlüğün <strong>ve</strong><br />
estetiğin buluştuğu bir yaşam merkezi<br />
olarak benimsenmiştir. Tamamen yaya<br />
trafiğine ayrılan, araç giriş çıkışlarının<br />
gün içerisinde belirli saatlerde<br />
yapılabildiği, çarşıda, Karşıyakalıların<br />
<strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>lilerin hemen her türlü<br />
ihtiyacını karşılayacak ürünler<br />
mevcuttur. Tekstilin ağırlıkta olduğu<br />
çarşıda yaklaşık 1.500 işyeri olduğu<br />
bilinmektedir.<br />
Her gün 80.000 - 100.000 kişinin çarşıyı ziyaret ettiği belirtilmektedir. Ancak<br />
geleneksel ticari hayatın merkezi konumunda olan çarşı yeni tüketim kültürü<br />
nedeniyle önemini yitirmeye başlamıştır. Çarşının canlılığını kaybetmemesi için<br />
özellikle marka ürünlerin, kafe <strong>ve</strong> restoranların arttırılmasının yararlı olacağı<br />
düşünülmektedir. Ayrıca, kruvaziyer gemilerle <strong>İzmir</strong>’e gelen turistlerin çarşıya<br />
yönlendirilmesi, ekonomik canlılığı besleyecektir. Odamız 2013 yılında çarşının<br />
canlılığını yitirmemesi yönünde girişim <strong>ve</strong> çalışmalarını sürdürecektir.<br />
12.10.6. Kemeraltı Çarşısı<br />
Tarihi Kemeraltı Çarşısı, 400 yıla varan geçmişi ile <strong>İzmir</strong>’in <strong>ve</strong> dünyanın en eski<br />
çarşılarından birisidir. 1650 ila 1670 tarihleri arasında deniz kıyısının doldurulması,<br />
yeni yerleşim <strong>ve</strong> ticarethanelerin açılması ile oluşturulduğu bilinmektedir. Kemeraltı<br />
çarşısının simgeleri haline gelen, Hisar Cami’nin 1592’de, Kızlarağası Hanı’nın<br />
1744’te inşaa edildiği ifade edilmektedir.<br />
<strong>İzmir</strong>’in en canlı alış<strong>ve</strong>riş alanı olan Kemeraltı, eski hanlar <strong>ve</strong> bedestenlerden<br />
oluşmaktaydı <strong>ve</strong> benzer ticari faaliyetler çarşıda gruplar halinde yer almaktaydı.<br />
Günümüzde ise, çarşı eski halinden uzak bir görünüm sergilemektedir. Üstü açık ara<br />
sokaklardan meydana gelen çarşıda dükkanlar genelde karmaşık haldedir. Ancak<br />
çarşının eski halini yansıtan kubbe şeklindeki bazı dükkanlar mevcudiyetini<br />
korumaktadır.<br />
Kemeraltı tarihi kapalı çarşıları, esnaf lokantaları, muhallebiciler <strong>ve</strong> küçük<br />
kah<strong>ve</strong>haneleriyle pek çok ziyaretçinin ilgisini çekmektedir. <strong>İzmir</strong> içinden <strong>ve</strong> <strong>kent</strong><br />
dışından pek çok insan alış<strong>ve</strong>riş için Kemeraltı Çarşısını tercih etmektedir.<br />
186
Özellikle turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Türk el sanatları ile ilgili eserler, halı, kilim<br />
vb ürünlerin satışı da Kemeraltı çarşısında yapılmaktadır.<br />
Kemeraltı Alsancak Limanından başlayıp Konak Meydanı’na, oradan Kemeraltı,<br />
Agora Ören Yeri <strong>ve</strong> Kadifekale’ye uzanan “Şehir Turizmi Hattı”nın <strong>ve</strong> turizm amaçlı<br />
projelerin merkezinde yer almaktadır.<br />
Tarihi Kemeraltı Çarşısı <strong>İzmir</strong>’in en önemli simgelerinden biri olmasına rağmen, son<br />
yıllarda altyapı yetersizlikleri <strong>ve</strong> ilgisizlik yüzünden sıkıntılar yaşamaktadır.<br />
Odamız Kemeraltı gerçeğinin daha iyi anlaşılabilmesi için 2009 yılında Kemeraltı<br />
Envanteri’ni hazırlamış <strong>ve</strong> tüm kurum <strong>ve</strong> kuruluşlarla paylaşmıştır.<br />
Kemeraltı’nın mekan, organizasyon, imaj <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik temelli pek çok sorunu<br />
bulunmaktadır. Çarşıdaki esnaf, bölgede yeterli ışıklandırmanın yapılmadığı,<br />
gü<strong>ve</strong>nliğin sağlanmadığı, müşterileri için yeterli otopark alanlarının, tuvaletlerin<br />
bulunmadığı <strong>ve</strong> çarşı yollarının bozuk olmasından yakınmaktadır. Özellikle çarşıda<br />
gü<strong>ve</strong>nliğin sağlanması için MOBESE sisteminin kurulması talep edilmektedir.<br />
Bu konuda <strong>kent</strong>teki tüm kurum <strong>ve</strong> kuruluşların fikir birliği olmasına karşın, kalıcı<br />
çözümler henüz yaratılamamıştır. Kalıcı çözüm yaratılamadığı için işporta,<br />
çığırtkanlık <strong>ve</strong> işgaliye sorunları kangren haline dönüşmüştür.<br />
187
Kemeraltı <strong>ve</strong> çevresi 2007 yılında 5366 sayılı yasa kapsamında Yenileme Alanı ilan<br />
edilmiş, bu gelişme kalıcı çözümleri yaratacak mekanizmanın yasal altyapısını<br />
sağlaması bakımında sevinçle karşılanmıştır. Odamız da Kemeraltı <strong>ve</strong> çevresinin<br />
barındırdığı arkeolojik, tarihi <strong>ve</strong> kültürel zenginlikleri göz önünde bulundurarak<br />
UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmasını önermiştir. Ancak bugüne kadar her iki<br />
anlamda da somut hiçbir adım atılmamıştır. Odamız Kemeraltı’nda kalıcı çözümlerin<br />
yaratılması için Kemeraltına özel bir yönetim organizasyon modeli geliştirilerek<br />
yönetilmesi görüşünde ısrarını sürdürmektedir.<br />
Odamız, üç bin civarında üyemizin faaliyet gösterdiği <strong>ve</strong> şehir turizmi açısından<br />
büyük önem taşıyan Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın sorunlarının giderilmesi <strong>ve</strong> prestijli<br />
bir alış<strong>ve</strong>riş <strong>ve</strong> turizm mekanı haline getirilmesi için 2013 yılında da çalışmalarını<br />
gayretle sürdürecektir. Bunun dışında Kuyumcular Çarşısı giriş-çıkışları ile<br />
İkiçeşmelik Caddesi bağlantısındaki sokakların daha estetik hale getirilmesi yönünde<br />
çalışmalar yapılacaktır.<br />
Çarşı esnafına yönelik müşteri ilişkileri, pazarlama, satış teknikleri gibi konularda<br />
eğitim çalışmalarının yapılmasının işyerlerine olumlu yansıyacağı düşünülmektedir.<br />
188
Turistik El Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı<br />
Odamızın <strong>İzmir</strong>’de turizmi 12 aya yaymak <strong>ve</strong> şehir turizmini geliştirmek amacıyla<br />
kruvaziyer turizmden arkeolojik alan sponsorluklarına pek çok projesi<br />
bulunmaktadır. Ancak her yıl daha fazla sayıda turist şehrimizi ziyaret ediyor olsa<br />
da bir anı olarak yanlarında götürebilecekleri <strong>İzmir</strong>’e özgü anı-hediyelik ürünler<br />
maalesef bulunmamaktadır. Diğer yandan yöremize özgü geleneksel el sanatları gün<br />
geçtikçe yok olmaktadır.<br />
Odamızın, şehir turizminin merkezi konumunda yer alan Tarihi Kemeraltı Çarşısı<br />
içinde geleneksel el sanatlarını yaşatacak bir turistik çarşı kurmak konusunda uzun<br />
zamandır bir niyeti bulunmaktadır. Turistik El Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı<br />
kurmak üzere uzun bir süredir araştırma <strong>ve</strong> girişimlerini sürdürmektedir.<br />
2012 yılı içirisinde ise Agora Ören Yeri’ne komşu olan <strong>ve</strong> görüntüsü itibariyle tarihi<br />
doku ile aykırılık taşıyan Hürriyet Anadolu Lisesi’nin, uygun görülecek başka bir<br />
noktada Odamız tarafından tekrar inşa edilmek kaydıyla, yıkılması <strong>ve</strong> Turistik El<br />
Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı yapılmak üzere Odamıza <strong>ve</strong>rilmesi hususunda Milli<br />
Eğitim Bakanlığı, Valilik <strong>ve</strong> Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı nezdinde girişimde<br />
bulunulmuş, ancak olumsuz yanıt alınmıştır.<br />
Yine 2012 yılı içerisinde işgal edilmiş<br />
Cami altları <strong>ve</strong> duvarları ile<br />
Kemeraltı’ndaki bazı mekanlarda<br />
araştırmalar yapılmış ancak net bir<br />
sonuç alınamamıştır.<br />
Odamız, Kemeraltı’nda “Turistik El<br />
Sanatları <strong>ve</strong> El Halıları Çarşısı”<br />
oluşturmak için yer arayışlarına <strong>ve</strong><br />
Camilerin işgaline son <strong>ve</strong>rilmesi<br />
yönündeki çalışmalara 2013 yılında<br />
da devam edecektir.<br />
12.10.7. Karabağlar: Mobilyanın Merkezi<br />
Yarattığı katma değer ile ülkemizde stratejik bir önem taşıyan mobilya sektörü, her<br />
yıl ürünlerini geliştirmekte <strong>ve</strong> çeşitliliğini artırmaktadır.<br />
Yaklaşık 9 milyar dolarlık iç pazar büyüklüğü olan sektör, hızlı bir dönüşüm<br />
geçirerek geçmiş yıllara oranla çok daha bilgi <strong>ve</strong> sermaye yoğun bir moda sektörü<br />
olma yolunda ilerlemektedir.<br />
Gelişmeye açık, potansiyel arz eden <strong>ve</strong> uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek<br />
konumda olan mobilya sektörümüz, ülkemizin belirli bölgelerinde yoğunlaşmış<br />
durumdadır.<br />
189
Karabağlar, ülkemizin önemli mobilya merkezleri sıralamasında ilk sıralarda yer<br />
almaktadır.<br />
Kentimizin mobilya üssü olan Karabağlar’da 500’ün üzerinde firma yer almakta olup<br />
çok sayıda Odamız üyesi de burada faaliyet göstermektedir.<br />
Karabağlar'da imar, yol, ulaşım, temizlik, gü<strong>ve</strong>nlik vb. bir çok sorun bulunmaktadır.<br />
Sorunların çözümü için Meslek Komitesi ile birlikte geçmiş yıllarda uğraş <strong>ve</strong>ren<br />
Odamızın gayretleri 2013 yılında da sürecektir.<br />
12.11. <strong>İzmir</strong> İli İlçelerinin Ekonomik Profili <strong>ve</strong> Alternatif Yatırım<br />
Olanakları<br />
<strong>İzmir</strong>’in sahip olduğu değerlere dikkat çekmek <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>imiz sahip olduğu<br />
potansiyelin açığa çıkarılması <strong>ve</strong> avantajlarının değerlendirilmesi için “<strong>İzmir</strong><br />
İlçelerinin Ekonomik Profili <strong>ve</strong> Alternatif Yatırım Olanakları” isimli kitabı bugüne<br />
kadar 1997, 1998, 1999, 2000, 2003 <strong>ve</strong> 2007 yıllarında olmak üzere toplam 6 kere<br />
akademisyenlerden öğrencilere, kamu kesiminden özel sektöre, yatırımcılardan<br />
çiftçilere kadar geniş bir kesimin bilgisine sunulmuştur.<br />
2013’de de <strong>İzmir</strong>’in 30 ilçesi alan çalışması <strong>ve</strong> birincil kaynaklara dayanılarak<br />
hazırlanan araştırma raporları ile;<br />
Demografisinden coğrafyasına,<br />
Tarihinden turizmine,<br />
Kamu maliyesinden sosyal yaşamına,<br />
Sektörel analizinden sorunlarına,<br />
Beklentilerinden çözüm önerilerine<br />
kadar geniş bir yelpazede incelenecektir.<br />
Her bir ilçenin SWOT analizleri yapılarak ilçelerin güçlü <strong>ve</strong><br />
zayıf yönleri ile fırsat <strong>ve</strong> tehditleri ortaya çıkarılacaktır.<br />
190
13. <strong>İzmir</strong> Adına Takip Ettiğimiz Projeler<br />
13.1. Liman Projeleri <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Körfezi<br />
13.1.1. <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanı<br />
Odamız, 2003 yılında başladığımız <strong>ve</strong> iyi bir ivme yakaladığımız kruvaziyer<br />
turizmine uygun bir liman yapılması amacıyla çalışma başlatmış; körfezde en uygun<br />
yer olarak Üçkuyular Vapur İskelesinin olduğu nokta belirlenmiştir.<br />
Ancak Üçkuyular'da sürecin uzaması <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı özelleştirilmesinin<br />
iptali nedeniyle Alsancak Limanı genel kargo rıhtımının kruvaziyer liman haline<br />
getirilmesi fikri ağırlık kazanmıştır. Odamızca proje <strong>ve</strong> rapor hazırlanarak Ulaştırma,<br />
Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a sunulmuş <strong>ve</strong> kabul<br />
görmüştür.<br />
Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanlığı’nın T.C. Başbakanlık Özelleştirme<br />
İdaresi Başkanlığı’na yapmış olduğu başvuru sonucunda limanın "Yolcu Limanı" <strong>ve</strong><br />
"Yük Limanı" olarak faaliyet gösterecek şekilde yeniden yapılandırılmasına ilişkin<br />
25.10.2010 tarih <strong>ve</strong> 2010/89 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı alınmıştır.<br />
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanları<br />
2012 yılında yürürlüğe girmiştir. Planlar yürürlüğe girmeden önce Odamız, 13 Şubat<br />
2012 tarihinde Meslek Odalarının katılımı ile bir değerlendirme toplantısı<br />
düzenlemiştir. Toplantıyı düzenlemekteki amacımız, imar planları ile ilgili ortak bir<br />
paydada bulaşarak imar planlarının itiraz gelmeyecek şekilde sonuçlandırılması<br />
olmuştur.<br />
Bu toplantıda geliştirilen öneriler Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na aktarılmış <strong>ve</strong><br />
bunun üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın katılımı ile Meslek Odaları ile bir<br />
kez daha bir araya gelinmiştir.<br />
Ancak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, projenin fizibilitesini esas alan imar planında<br />
büyük bir ticari alan koymuş, bu durum sıkıntı yaratmış <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> kamuoyunda çok<br />
yoğun tepkilere maruz kalmıştır.<br />
Kanımızca, imar planı ile getirilen yoğun inşaat alanının ticaret yerine kongre<br />
turizmi <strong>ve</strong> turistik tesis alanı olarak belirlenmesi durumunda böylesi bir itirazla<br />
karşılaşılmayacağı şeklindedir.<br />
191
Sonuç olarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı YİD modeli ile 2012 yılında kruvaziyer<br />
limanı özelleştirme ihalesini gerçekleştirmiştir. Odamızın da potansiyel yatırımcılar<br />
ile kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla dosya aldığı ihalede sadece bir grup teklif<br />
sunmuş, bu nedenle ihale 21.09.2012 tarihinde iptal edilmiştir.<br />
Gelinen noktada, T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın ihale<br />
kapsamında limana getirilen fonksiyonları <strong>ve</strong> imar planlarını tekrar gözden<br />
geçirmesi; çok sayıda yatırımcının katılmasını <strong>ve</strong> rekabeti sağlayacak bir ihale<br />
dosyası hazırlamasının ardından tekrar ihaleye çıkması beklenmektedir.<br />
Odamız, 2004 yılından bu yana kruvaziyer gemilerin <strong>İzmir</strong>’e gelmesi <strong>ve</strong> kruvaziyer<br />
turizmin gelişmesi konusunda göstermiş olduğu gayret <strong>ve</strong> eforu <strong>İzmir</strong> Alsancak<br />
Kruvaziyer Limanı imar planları <strong>ve</strong> ihale dosyasının yatırımcıların yoğun katılımını<br />
sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi <strong>ve</strong> en kısa zamanda tekrar ihaleye<br />
çıkılması için gerekenleri eksiksiz olarak yerine getirecek, girişimlerini 2013 yılında<br />
da sürdürecektir.<br />
13.1.2. <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Dönüşüm Projesi<br />
Bilindiği üzere, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 30.12.2004 tarih <strong>ve</strong> 2004/128 sayılı<br />
kararı ile <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanının özelleştirmesi 03.05.2007 tarihinde yapılmış<br />
ancak uzayan süreç <strong>ve</strong> küresel ekonomik krizin etkisi ile taliplilerin limanı almaktan<br />
vazgeçmesi nedeniyle ihalesi 2010 yılında iptal edilmiştir.<br />
25.10.2010 tarih <strong>ve</strong> 2010/89 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı gereği TCDD<br />
<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı yolcu <strong>ve</strong> yük limanı olarak faaliyet gösterecek şekilde<br />
yeniden yapılandırılacaktır.<br />
192
Bunun üzerine Odamız, <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanının eksikliklerinin giderilmesi için<br />
konunun uzmanlarından oluşan bir ekibe kısa-orta-uzun vadeli çözüm önerileri<br />
içeren “<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Konteyner Mollerinin Yeniden Yapılandırılması<br />
Projesi” <strong>ve</strong> “<strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı’nda Yük <strong>ve</strong> Gemi Hizmet Olanaklarının<br />
Geliştirilmesi Raporu”nu hazırlatmıştır.<br />
Söz konusu rapor <strong>ve</strong> proje, Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanı Sayın Binali<br />
Yıldırım’ın 20 Haziran 2010 tarihinde <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanını ziyareti sırasında<br />
kendisine sunulmuş; Sayın Binali Yıldırım tarafından kabul görmüş <strong>ve</strong> sıkıntıların<br />
giderilmesi <strong>ve</strong> çözüme kavuşması için aynı gün gerekli talimatları <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Bu aşamadan itibaren TCDD 3. Bölge Müdürlüğü, liman için işletme planı<br />
hazırlatarak yatırımlarına başlamıştır. Bu kapsamda;<br />
16 adet çekici alınmıştır.<br />
100 bin m 2 yeni alan betonlanmıştır. Gümrüklü saha çalışmaları devam<br />
etmektedir.<br />
Söz konmusu sahanın aydınlatması, yangın tertibatı <strong>ve</strong> drenaj işleri<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
5 adet Gantry Crane’in ağır bakım ihalesi yapılmış, 3 adedinin revizyonu<br />
tamamlanarak hizmete alınmış vinçler katalog performansına<br />
döndürülmüştür.<br />
Saha <strong>ve</strong> yol cizgileri cizilmiştir.<br />
Otomasyon çalışmaları başlanmış, anten kurulumu, testleri eğitimleri devam<br />
etmektedir. Otomasyonun gecici kabulu yapılacaktır.<br />
3 adet MHC alımı gerçekleştirilmiş imalatı Çin de devam etmektedir. (Sunny<br />
marka)<br />
6 adet RTG alımı için çalışmalar sürdürülmektedir.<br />
193
Deniz dibi taraması <strong>ve</strong> yeni terminal alanının CED çalışması sürmekte olup,<br />
yıl sonuna çalışmanın tamamlanması beklenmektedir.<br />
İdare binasının üst katının <strong>ve</strong> çatı katının çok amaçlı bir salon haline<br />
getirilmesine yönelik çalışmalar sürmektedir.<br />
Ayrıca yolcu terminali <strong>bölüm</strong>ünde;<br />
• Kon<strong>ve</strong>yörler kaldırılmış,<br />
• Eski rıhtım vinçleri sökülerek ıskat edilmiş,<br />
• Saha kaplaması yapılmış,<br />
• Sahalar cizilmiş,<br />
• Depoların dışları resimler ile giydirilmiştir.<br />
Viyadüklerin Limana İndirilmesi <strong>ve</strong> Trafiğin Yer Altına Alınması<br />
Bilindiği üzere, T.C. Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik Bakanımız Sayın Binali<br />
Yıldırım’ın talimatı sayesinde, yıllardır atıl bekleyen liman arkasındaki viyadükler<br />
tamamlanarak bir kolu liman içine, diğer bir kolu Liman Caddesine indirilerek<br />
hizmete açılmıştır.<br />
Ancak Kordonboyu Otoyol Geçişinin bir parçası olan <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanı Yolcu<br />
Bölümü ön kısmında Kordonboyu'nun başlangıcında yer alan <strong>ve</strong> işlevsiz olan<br />
viyadük ayak <strong>ve</strong> kirişleri halen durmaktadır.<br />
Kentin en değerli mekanına giriş noktasında kötü bir görüntü oluşturan bu viyadük<br />
ayak <strong>ve</strong> kirişlerinin yıkılarak kaldırılması hususunda Bakanlık <strong>ve</strong> Karayolları Genel<br />
Müdürlüğü nezdinde girişimlerimiz 2013 yılında da sürdürülecektir.<br />
Kent merkezi ana giriş noktası olan Alsancak Gar Meydanının mevcut trafik yükünü<br />
kaldıramadığı görülmekte, özellikle iş saatlerinde kilitlenmeler yaşanmaktadır.<br />
Bu konuda, Odamız’ın projelerinden biri olan Vahap Özaltay Meydanı-Alsancak Gar<br />
Meydanı <strong>ve</strong> Arkas Holding binasına kadar uzanan hatta trafiğin yer altına alınması<br />
projesinin hayata geçirileceği müjdesi, T.C. Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik<br />
Bakanımız Sayın Binali Yıldırım tarafından 15 Ekim 2011 tarihinde <strong>İzmir</strong>’de<br />
açıklanmıştır. Ancak <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanı özelleştirmesi kapsamında yeterli<br />
başvuru gelmemesi nedeniyle 21.09.2012 tarihinde <strong>İzmir</strong> Kruvaziyer Limanı ihalesi<br />
iptal edilmiş, böylece Alsancak Gar Meydanı trafiğinin yerin altına alınması projesi<br />
nin gerçekleşmesi ertelenmiştir.<br />
194
Bununla birlikte projenin hayata geçmesi ile birlikte <strong>İzmir</strong>, yayaların kullanımına<br />
açık çok büyük meydanlara kavuşacak; tarihi elektrik fabrikasından Alsancak Eski<br />
Tekel Sigara Fabrikasının olduğu <strong>bölüm</strong> bir kültür aksı olarak ortaya çıkacaktır.<br />
Odamız, Alsancak Gar Meydanı’ndaki trafiğin uygun bir çözümle yeraltına alınması,<br />
Gar meydanı ile birlikte tarihi elektrik fabrikasından Alsancak Eski Tekel Sigara<br />
Fabrikasının olduğu <strong>bölüm</strong>ün Alsancak Garını da içine alacak şekilde bir kültür aksı<br />
olarak ortaya çıkması için girişimlerine devam edecektir.<br />
Odamızın Geliştrimiş Olduğu Gar Meydanı <strong>ve</strong> Çevresi Öneri Kültür Aksı Projesi<br />
195
<strong>İzmir</strong> Körfezi <strong>ve</strong> Limanı Rehabilitasyon Çalışması (II. Kısım Konteyner Terminali<br />
<strong>ve</strong> Yaklaşım Kanalı Taraması)<br />
Türkiye’de bir ilk olarak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi ile TCDD’nin Aliağa-Menderes<br />
arasında çalışan İZBAN banliyö hatlarının yapım <strong>ve</strong> işletmesi için başlatmış olduğu<br />
ortaklık projesine bir yenisini eklemiştir. Kurumların yapmış olduğu işbirliği <strong>ve</strong><br />
ortaklık kapsamında, <strong>İzmir</strong> Körfezi <strong>ve</strong> Limanı Rehabilitasyonu Projesi için Çevre <strong>ve</strong><br />
Şehircilik Bakanlığı’ndan ÇED onayı gelmiş <strong>ve</strong> ÇED süreci başlatılmıştır.<br />
Proje kapsamında;<br />
<strong>İzmir</strong> Körfezi’nin güney aksı boyunca “yaklaşım kanalı (navigasyon) <strong>ve</strong><br />
manevra dairesi açılacak,<br />
Liman tabanı derinleştirilmesi <strong>ve</strong> elde edilen malzemeyle yeni bir konteynır<br />
depolama alanı oluşturulacak, (II. Kısım konteynır terminal alanı, 550 bin m 2 )<br />
<strong>İzmir</strong> Körfezi’nin kuzey aksı boyunca Körfez’in kuzey aksında -8 metre<br />
derinliğe ulaşacak kadar yaklaşık 13 kilometre uzunluğunda, 250 metre<br />
genişliğinde (Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Deresi açıklarından Tuzla kıyı<br />
hattına kadar olan <strong>bölüm</strong>de) bir sirkülasyon kanalı açacak,<br />
Türkiye’nin en büyük kruvaziyer limanı yaratılacaktır.<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi, Körfez’e akan dere ağızlarının temizlenmesi, Körfez’in<br />
kuzeyinde bir sirkülasyon kanalı açılması <strong>ve</strong> Körfez tabanındaki malzemelerin<br />
temizlenmesi için kazıcı-emici <strong>ve</strong> destek tipi olmak üzere 14 metre derinliği<br />
tarayabilen <strong>ve</strong> saatte 800 ton çamuru 1-2 kilometre uzaklığa aktarabilen 2 yeni gemi<br />
almıştır.<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi yine proje kapsamında Çiğli’deki Atıksu Arıtma<br />
Tesisinde, Çamur Çürütme <strong>ve</strong> Kurutma Tesisi kurmaktadır. Tesis hizmete girdiğinde<br />
diğer arıtma tesisleriyle birlikte günlük 800 tona oluşan çamur miktarı yaklaşık 6 kat<br />
azaltılarak 120 tona düşürülecektir.<br />
Ayrıca % 90 oranında kurutulmuş hale getirilen çamurlar ‘toprak iyileştirici’ olarak<br />
yeşil alanlarda, arazi rehabilitasyonunda <strong>ve</strong> tarım alanlarında <strong>ve</strong>ya ek yakıt olarak<br />
çimento fabrikalarında kullanılabilecektir.<br />
300 Milyon Dolara mal olması beklenen <strong>İzmir</strong> Körfezi <strong>ve</strong> Limanı Rehabilitasyon<br />
Projesi sayesinde, yüksek tonajlı gemilerin (350 metrelik) limana gelmesi, Körfez’e<br />
temiz su girişinin sağlanması <strong>ve</strong> bu sayede ekolojik hayatın canlanması mümkün<br />
olacaktır.<br />
Projenin tamamlanmasının ardından, ana liman olarak hizmet <strong>ve</strong>rmeye başlayacak<br />
olan <strong>İzmir</strong> Limanının, ana liman olması <strong>ve</strong> kapasitesinin artması ile gelirlerinin 100<br />
milyon dolardan 300 milyon dolara çıkması beklenmektedir.<br />
196
Amaç otomasyon, altyapı, üstyapı özellikleri ile moden bir liman meydana<br />
getirmektir. Bu kapsamda ön plana çıkan en önemli iş kalemleri liman yaklaşım<br />
kanalının taranması <strong>ve</strong> kapasitenin artırılmasıdır.<br />
Ancak 2010 yılında iptal edilen ihale ile birlikte Alsancak Limanının imajı<br />
bozulmuştur. Bu nedenle, görünen odur ki, devlet kısa-orta vadede gerçekleştireceği<br />
yatırımların ardından limanın değerinin artması ile birlikte özelleştirme ihalesine<br />
tekrar çıkacaktır.<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong> Alsancak Limanının özelleştirilmesine kadar geçen sürede yapılması<br />
gereken yatırımların takipçisi olacak <strong>ve</strong> ihtiyaç duyulduğu takdirde her türlü<br />
desteğini sürdürecektir.<br />
13.1.3. Kuzey Ege Çandarlı Limanı<br />
Ülke ekonomisinin deniz taşımacılığı pastasından hak ettiği payı almasını sağlamak<br />
amacıyla <strong>İzmir</strong> Çandarlı Körfezi’nde Doğu Akdeniz’in ana aktarma limanı olacak<br />
nitelikte liman yapımına ilişkin çalışmaları, Odamız 1999 yılından bu yana takip<br />
etmektedir.<br />
Çandarlı Limanı Projesi mendirek inşaatı Ulaştırma, Haberleşme <strong>ve</strong> Denizcilik<br />
Bakanlığı Altyapı Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmaktadır. 2011 yılı Mart ayı<br />
sonunda gerçekleştirilmiş, Mayıs ayında yer teslimi yapılmıştır.<br />
197
Mendirek inşaatı hızlı bir biçimde<br />
ilerlemekte olup Kasım 2012 itibariyle %65<br />
gerçekleşme seviyesine ulaşmıştır.<br />
Mendirek inşaatının 2013 yılı sonuna kadar<br />
bitirilmesi <strong>ve</strong> eş zamanlı olarak YİD<br />
ihalesinin yapılması planlanmaktadır.<br />
Mendirek İnşaatının Bakanlıkça<br />
yapılmasının hemen ardından Çandarlı<br />
Limanı’nın YİD modeli ile ihale edilmesi <strong>ve</strong><br />
Limanın en geç 2018 yılına kadar faaliyete<br />
geçmesi Türkiye’nin 2023 yılı “500 Milyar<br />
Dolar İhracat” hedefi açısından oldukça<br />
önem arz etmektedir.<br />
Odamız, Kuzey Ege Çandarlı Limanının mendirek inşaatı devam ederken<br />
özelleştirmesinin de yapılması <strong>ve</strong> limanın en geç 2018 yılında devreye girmesi için<br />
gerekli girişimlerini 2013 yılında da sürdürecek <strong>ve</strong> konunun takipçisi olacaktır.<br />
13.1.4. Yat Limanları<br />
<strong>İzmir</strong>, yat turizminde de kısa zamanda büyük atılımlar gerçekleştirebilecek bir<br />
şehirdir. Merkeze uzak ilçelerden Çeşme, Alaçatı <strong>ve</strong> Seferihisar’da yat limanları<br />
işletmeye açılmış <strong>ve</strong> kısa zamanda dolmuştur.<br />
İç körfezde; İnciraltı Crowne Plaza önü, İnciraltı Balıkçı Barınağı, Bostanlı Balıkçı<br />
Barınağı <strong>ve</strong> Mavişehir konutlarının bittiği alanlar yat limanı olarak düşünülebilir.<br />
Nitekim <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi’nin Mavişehir Balıkçı Barınağının bulunduğu<br />
alanda yat limanı inşa etmek üzere proje çalışması bulunmaktadır. Bununla birlikte<br />
<strong>kent</strong> içinde henüz modern bir yat limanı bulunmamaktadır. Üçkuyular İskelesinin<br />
yanında yer alan Le<strong>ve</strong>nt Marina, her türlü zorluğa rağmen kısıtlı bir kapasite ile<br />
hizmet <strong>ve</strong>rmeye çalışmaktadır.<br />
Kent merkezinde bir yat limanı inşa edilmesi Odamızın körfezle ilgili hayallerinden<br />
biridir. Bu yat limanında yat fuarlarının organize edilmesi durumunda, yat <strong>ve</strong> fuar<br />
turizmi bir arada gerçekleştirilebilecektir. Odamız üst kullanım hakkını almış<br />
olduğumuz Pasaport Dalgakıranı Projesi kapsamında yat bağlama yeri yapmak<br />
üzere proje çalışmalarına devam etmektedir. Diğer yandan Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong><br />
Haberleşme Bakanlığı mevcut 6 yat limanına ek olarak 18 yeni yat limanı yapılması<br />
için çalışma başlatmıştır.<br />
198
Tablo 45: <strong>İzmir</strong>’deki Yat Limanlarının Bağlama Kapasiteleri<br />
Yat Limanları<br />
Bağlama Kapasitesi<br />
Dikili Yat Limanı 150<br />
Çandarlı Yat Barınağı 100<br />
Aliağa Yat Limanı 100<br />
Yeni Foça Yat Limanı 450<br />
Karşıyaka (Bostanlı) Yat Barınağı 100<br />
Pasaport Yat Limanı 400<br />
İnciraltı Yat Limanı 550<br />
Urlsa Çeşmealtı Yat Barınağı 250<br />
Mordoğan Yat Limanı 400<br />
Karaburun Yat Limanı 400<br />
Dalyanköy Yat Yanaşma 100<br />
Çeşme Dalyan Yat Barınağı 400<br />
Ilıca Yat Limanı 200<br />
Şifne Yat Limanı 800<br />
Seferihisar Ürkmez Yat Limanı 625<br />
Karşıyaka Yat Limanı 500<br />
Bayraklı Yat Limanı 500<br />
Şakran Yat Limanı 400<br />
Toplam 6400<br />
Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü<br />
ilk etapta İnciraltı, Çeşmealtı, Şifne, Seferihisar, Karşıyaka, Bayraklı, Şakran yat<br />
limanları imar planı çalışmaları kapsamında etüt proje ihalelerine yönelik çalışmalar<br />
yürütmektedir.<br />
13.2. Otoyol <strong>ve</strong> Karayolu Projeleri<br />
Konak Tüneli<br />
Merkezi hükümetin 35 <strong>İzmir</strong> projesi kapsamında yer alan Konak Tüneli Projesi<br />
kapsamında Karayolları Genel Müdürlüğü <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesinin<br />
Konak-Yeşildere Tüneli, Buca-Yeşildere Bağlantı Trompet Kavşağı, Yeşildere-Otogar<br />
Uçan yol projeleri birleştirilmişti.<br />
Konak Tüneli Projesi’nin temeli, 23.09.2011 tarihinde atılmış <strong>ve</strong> imar planlarının<br />
onaylanmasının ardından tünel kazı çalışmalarına başlanmıştır. 1674 metre<br />
uzunluğunda ikişer şeritli iki tüp tünelden oluşan projede Kasım 2012 itibari ile<br />
Yeşildere yönünden ilk 100 metre geçilmiştir.<br />
Proje kapsamında, Yeşildere Caddesi üzerinde 200 metre çapında 8 kollu köprülü<br />
kavşağın yapım çalışmalarında Kasım 2012 itibariyle 28 viyadük ayağından 11<br />
tanesinin temel betonları tamamlanmış durumdadır.<br />
199
<strong>İzmir</strong> trafiğine çözüm getirecek <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong>’imize çağdaş bir görünüm getirecek olan<br />
tünelin en kısa sürede hizmete girmesi dileğimizdir.<br />
<strong>İzmir</strong> Körfez Geçişi (İZKARAY)<br />
Odamızın, EXPO 2015 adaylığı sırasında hazırlamış olduğu önemli projelerden biri,<br />
İnciraltı-Çiğli arasında, <strong>İzmir</strong> Çevre Yolunu bir halka şeklinde tamamlayacak şekilde,<br />
bir kısmı tüp geçit bir kısmı asma köprü olmak üzere <strong>İzmir</strong> Körfez Geçişi’nin<br />
yapılmasıydı. Proje kapsamında tünel açmak için yapılacak deniz dibi derinleştirme<br />
çalışmasından çıkacak malzeme ile körfezin uygun yerinde bir ada oluşturularak,<br />
adada plajlar yapılması öngörülmüştü.<br />
Merkezi Hükümet, demiryolu ulaşımını da dahil etmek suretiyle projemizi<br />
geliştirerek 35 <strong>İzmir</strong> projesi arasında yer <strong>ve</strong>rmişti.<br />
Tünel <strong>ve</strong> köprü ile yapılacak <strong>İzmir</strong> Körfez Geçişine raylı sistemin de ila<strong>ve</strong> edileceği;<br />
raylı sistemin körfez geçişi sonrası Mavişehir’den <strong>İzmir</strong> Çevre Yoluna bağlanacak,<br />
sırasıyla Bornova, Otogar, Buca, Balçova’yı takip ederek tekrar körfez geçiş hattına<br />
bağlanarak bir tam tur yapacağı konusunda açıklamalar yapılmaktadır.<br />
Şüphesiz projenin gerçekleşmesi durumunda, <strong>İzmir</strong>’in iki yakası arasındaki ulaşım<br />
mesafesini birkaç dakikaya düşecek; zamandan <strong>ve</strong> akaryakıttan önemli boyutlarda<br />
tasarruf edilmesi sağlanacaktır.<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong> Körfez Geçişi (İZKARAY) Projesinin takipçisi olacak <strong>ve</strong> en kısa<br />
zamanda gerçekleşmesi için gerekli girişimleri 2013 yılında da sürdürecektir.<br />
Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme <strong>ve</strong> Bakanlığı'nın İZKARAY Projesi<br />
200
Yukarıdaki Ulaştırma, Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanlığı'nın projesi Odamızın<br />
EXPO 2015 Projeleri kapsamındaki fikir projesinin devamı niteliğindedir. Odamız<br />
projelerinin gereçekleşme yoluna girmesi son derece sevindiricidir. Aşağıda 2007<br />
yılında Odamızın önerdiği fikir projesi yer almaktadır.<br />
Odamız EXPO 2015 Projeleri<br />
13.3. Turizm Projeleri<br />
13.3.1. Ege Medeniyetleri Müzesi<br />
<strong>İzmir</strong>’in <strong>ve</strong> Ege Bölgesi’nin tarihi, kültürel <strong>ve</strong> arkeolojik zenginliklerinin<br />
sergileneceği, mimarisi ile dünya çapında ses getirecek bir mega müze yapılması,<br />
<strong>İzmir</strong>’deki tüm kesimlerin en büyük istek <strong>ve</strong> beklentilerinin başında gelmektedir.<br />
Odamızın Kemeraltı-Agora-Kadifekale aksını koruyacak şekilde Agora Ören Yeri’ne<br />
komşu, Agora Ören Yeri ile bütünleşerek farklı bir konsept oluşturacak <strong>ve</strong> dünyada<br />
örneği olmayan kampüs müze niteliğine haiz olabilecek bir alan önerisi olmuştur.<br />
Odamızın da yer aldığı 2009 yılı Ekim ayında gerçekleştirilen toplantı <strong>ve</strong> saha<br />
incelemesinde alternatif alanlar arasında <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin<br />
önermiş olduğu antik tiyatro ile heyelan bölgesi arasındaki alan ön plana çıkmıştır.<br />
İlerleyen süreçte, Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı’nın antik tiyatro ile heyelan bölgesi<br />
arasındaki alandan vazgeçtiği, bunun yerine Halkapınar Mahallesinde yer alan Eski<br />
Sümerbank Basma Fabrikası kampüsü içinde uygun bir alanı müze alanı olarak<br />
düşündüğü basına yansımıştır.<br />
201
Son olarak <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi’nin İl Özel İdaresine tahsis edilen Eski<br />
Sümerbank Basma Fabrikası kampüsü içinde, İl Özel İdaresi ile ortaklaşa müze, otel<br />
<strong>ve</strong> kongre merkezinden oluşan bir kompleks yapılması önerisi olmuştur.<br />
Yeri neresi olursa olsun Ege Medeniyetleri Müzesi, şehrimizin vazgeçilmez<br />
projelerinden biridir <strong>ve</strong> EXPO 2020 adaylığımız açısından da şehrimizin en önemli<br />
cazibe merkezlerinden biri olacağı açıktır.<br />
Bu nedenle müze yerinin bir an önce belirlenerek çalışmalara başlanması<br />
gerekmektedir. Aksi halde müze projesinin EXPO 2020’ye yetişmesi mümkün<br />
olamayacaktır.<br />
202
Odamız, Ege Medeniyetleri Müzesinin yer tespitinin bir an önce yapılması <strong>ve</strong><br />
müzenin inşa edilmesi için girişimlerini 2013 yılında da sürdürecektir.<br />
13.3.2. Efes Antik Kenti Limanının Denizle Buluşması<br />
Roma döneminde Küçük Asya Eyaletinin baş<strong>kent</strong>i olan Efes Antik Kentinin limanı,<br />
Küçük Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle 10. yüzyıldan itibaren<br />
dolmuş <strong>ve</strong> bu durum Efes Antik Kentinin sonunu getirmiştir.<br />
Anılan yüzyılda Efes Antik Kenti yerleşimi sıtma vb sorunlar nedeniyle terk edilmiş<br />
<strong>ve</strong> <strong>kent</strong> bugünkü yerine taşınmıştır.<br />
Bu nedenle 100 yılı aşkın süredir kazıları devam eden Efes Antik Kenti, görkemli<br />
yapıları korunmuş olarak günümüze ulaşmıştır.<br />
Bununla birlikte Efes Kenti denizden birkaç kilometre uzaklaşmıştır. Efes Antik<br />
Kentinin eski görkemini yaşatabilmek <strong>ve</strong> turizm potansiyelini artırmak amacıyla Efes<br />
Antik Kentinin Denizle Buluşturulması projesi gündeme gelmiş; merkezi hükümetin<br />
35 <strong>İzmir</strong> projesi arasında da yer bulmuştur.<br />
Efes Antik Kenti Limanı’nın Denizle Buluşması Projesine, Odamız destek <strong>ve</strong>rmekte<br />
olup hayata geçirilmesi durumunda da maddi <strong>ve</strong> manevi desteğini esirgemeyecektir.<br />
13.3.3. Kültür-Tarih-İnanç Turizminin Geliştirilmesi<br />
İnsanlar ilk çağlardan başlayarak din, savaş, fetih, ticaret, göç <strong>ve</strong> merak gibi değişik<br />
etkenlere bağlı olarak seyahat etmişler <strong>ve</strong> bu etkenlere bağlı olarak seyahat etme<br />
nedenlerinin başında da kültür ilk sıralarda yer almıştır.<br />
203
Başlangıçta, özellikle 19. yüzyılda antik Mısır uygarlığının doğurduğu merak<br />
duygusu ile birlikte, Avrupalının kültür turizmine olan ilgisi başlamıştır. Mısır,<br />
Anadolu, Yunanistan <strong>ve</strong> İtalya, tarihi <strong>ve</strong> bu bölgelere gelen gezginleri şaşırtan<br />
kültürel mozaiği <strong>ve</strong> inanç yapıları ile önceleri aristokrat <strong>ve</strong> burjuvaların daha sonraki<br />
dönemlerde ise her sınıftan insanın görme <strong>ve</strong> öğrenme duygularının artmasına <strong>ve</strong> bu<br />
amaçla seyahat etmelerine neden olmuştur.<br />
Bir yerde turizmin başlangıcı, tatil <strong>ve</strong> dinlenme ile değil, aslında giden kişinin<br />
bilinmeyeni bilme, görülmeyeni görme <strong>ve</strong> öğrenme isteği ile başlayan kültür<br />
yolculuklarıdır.<br />
İnsan ile çevrenin karşılıklı olarak birbirini etkilemeleri; olayları, en basitinden içinde<br />
yaşanan binaları, yenilen yemekleri, giyilen kıyafetleri <strong>ve</strong> çağları değiştirmiş; mekanı<br />
kullanma <strong>ve</strong> düzenleme esnasında, ekonomik, toplumsal <strong>ve</strong> siyasal faaliyetleri ile<br />
etkinliğini keşfetmiştir.<br />
Coğrafya, bir yerde kültürü, inancı <strong>ve</strong> tarihi de dinamik <strong>ve</strong> güncel bir şekilde<br />
etkileyen önemli bir konu olarak kalmıştır. Çünkü doğal çevrenin farklılığı kültüre<br />
yansır, kültür ise hem doğal çevreyi hem de toplumu etkiler.<br />
Önceki yüzyıllarda yerbilimi (fiziki coğrafya) ile gelişen coğrafyanın günümüzdeki<br />
en güçlü eli yine kültür-çevre ya da insan-çevre olmaktadır. İnsanın yaşam alanı<br />
olarak seçtiği yerlerin farklılığı yaşama biçimine, kültürüne doğrudan yansımaktadır.<br />
Bir yerde kültür insanın doğa karşısında doğayla birlikte yaşamını sürdürebilmesi<br />
için ürettiği her şey demektir.<br />
Turizmin kaynağını oluşturan doğal varlıkların yanı sıra geçmişten günümüze kadar<br />
toplumların meydana getirdiği çeşitli uygarlık <strong>ve</strong> sanat harikalarının yeryüzünde<br />
oluşumunu <strong>ve</strong> dağılışını sağlayan etkenler turizm, coğrafya <strong>ve</strong> kültürü<br />
birleştirmektedir. Bu nedenle coğrafya, kültür, tarih <strong>ve</strong> turizm ilişkisi oldukça eskiye<br />
dayanmaktadır.<br />
Günümüz modern turizm terminolojisinde tarih, yalın anlamı ile değil kültür, inanç<br />
<strong>ve</strong> turizm olgusu ile beraber değerlendirilmektedir.<br />
Diğer bir deyişle; bir <strong>kent</strong>in tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç arzı, turizm ile harmanlanarak<br />
pazarlanmaktadır. Tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç arzının turizm açısından ele alınıp, parasal<br />
bir değere dönüştürülmesi ile birlikte bir ülkenin <strong>ve</strong>ya bir <strong>kent</strong>in tarihi dokularını,<br />
kültürel mirasını koruma bilincine sahip insanlarının olması da büyük bir değer olup<br />
bu değer sürdürülebilir kültür-tarih <strong>ve</strong> inanç turizmini doğurmaktadır.<br />
Kültür-tarih <strong>ve</strong> inanç turizminin korunması noktasında öncelikle tarihi değer<br />
üzerinde yaşayan halk bilinçlendirilmeli, doğal <strong>ve</strong> tarihi mirasın herkes tarafından<br />
korunması sağlanmalıdır.<br />
204
Kültür turizmi şu anda bir yükselen değerde, niş bir alandır. Bir ülkenin genelde<br />
ekonomide, özelde turizm alanında gerçek <strong>ve</strong> kalıcı bir rekabet gücü elde etmede,<br />
yerel <strong>ve</strong> bölgesel ekonomilere katkıda bulunmada, doğal, tarihsel <strong>ve</strong> kültürel mirası<br />
sürdürebilir kılmada kültür turizmi tek araçtır.<br />
Kültürlerarası diyalog geliştirilmesinde, doğal, tarihsel <strong>ve</strong> kültürel mirasın<br />
korunarak paylaşımında, çok kültürlü bir ortama erişimde, kültür bilincinin<br />
geliştirilip doğal <strong>ve</strong> tarihî mirasın gelecek kuşaklara taşınmasında, sürdürülebilir<br />
ekonominin gerçekleştirilmesinde en önemli bileşken kültür turizmidir.<br />
Nitekim doğal güzellikleri hemen hemen her tarafta görmek mümkün iken tarih,<br />
kültür <strong>ve</strong> inanç turizmi arzına sahip olmaya sık rastlanılmaz.<br />
Çok büyük ekonomik, siyasal, toplumsal değişimler yaşayan, dünyamızın yargısı bir<br />
yerde dünyanın da tarihini oluşturmaktadır.<br />
Artık yaşlı dünyamızı sadece dinlenme <strong>ve</strong> gezme potansiyeline sahip turistlerden<br />
başka kültüre, çevreye saygılı, düşünceli tüketici, “yeşil seyahat” yanlısı gezginler de<br />
tanımaktadır. Bu nedenle kalıplaşmış turizm anlayışlarını bir tarafa bırakarak<br />
geleceğin görüleceği alanlara geçmek gerekmektedir.<br />
Seçeneklerin bollaştığı, bilginin dijitalleştiği, gezilerin insanların parmak ucunda<br />
olduğu küreselleşen bir dünyada, kültürlerin <strong>ve</strong> tarihin, beraberinde inancın<br />
harmanlandığı bir turizm türünün yerinde görülmesi <strong>ve</strong> incelenmesi, bu esnada<br />
kaliteli hizmet sunulması geçmişe oranla çok daha önem kazanmış durumdadır.<br />
Gelecekte kültür, tarih <strong>ve</strong> inanç turizmi, turizmin yaratıcı sanayi ortamında, iletişimi<br />
sağlayan en önemli belki de tek yol olacaktır.<br />
Türkiye’nin mozaiğine bakıldığında turizmde kârlı, sürdürülebilir <strong>ve</strong> sorumlu<br />
olabilecek en uygun yaklaşımlardan biri tarih, inanç <strong>ve</strong> kültür turizmiyle<br />
harmanlanabilecek tipte bir turizm çeşididir.<br />
Her şeyden önce bir turistik faaliyeti, yalnızca doğal güzellik için gerçekleştiren<br />
turistler ile kültür <strong>ve</strong> tarih mirası görmek için gelen turistler daha yüksek<br />
standartlara <strong>ve</strong> farkındalıklara sahiptir.<br />
Kültür-tarih <strong>ve</strong> inanç turizmi turlarına katılan turistlerin daha eğitimli, daha meraklı,<br />
daha özgür, acelesi olmayan, çok para harcayan, gidilen bölgenin geleneklerine<br />
saygılı, gittiği bölgeyi gerçekten daha iyi tanıma gayreti içerisinde olan turistler<br />
olduğu görülmektedir.<br />
Bu açılardan bakıldığında hem ülkemiz hem de <strong>İzmir</strong>, sahip olduğu doğal<br />
güzellikleri hem de tarihi-kültürel turizm arzı açısından çok zengindir. <strong>İzmir</strong>’de<br />
güneş-deniz-kum turizmi ile tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç turizmini bir arada yaşamak<br />
imkanı bulunmaktadır.<br />
205
Kültür, tarih <strong>ve</strong> inanç turizmi yüzyıllardan gelen güçlü kimliklere sahip olduğu için<br />
bu alternatif türlere ilişkin turizm faaliyetlerinin genel ekonomik <strong>ve</strong>ya siyasi<br />
krizlerden etkilenmesi çok az sözkonusu olabilmektedir.<br />
Camileri, kiliseleri <strong>ve</strong> sinagoglarıyla <strong>İzmir</strong>, üç farklı dinin buluşma merkezi olarak<br />
inanç turizmine hizmet etmektedir.<br />
Kentin gerçekten inanç turizmi yönünden çok önemli bir yerde olmasına rağmen<br />
bugün hat ettiği yerde bulunmadığı açıktır.<br />
<strong>İzmir</strong>, tarih boyunca kapalı değil, dışa açık <strong>ve</strong> uluslar arası bir merkez konumunda<br />
olmuş, farklı etnik kökeni <strong>ve</strong> inancı çatısı altında hoşgörü ile barındırmıştır. <strong>İzmir</strong><br />
ticari bir şehir olmanın yanında aynı zamanda bir liman şehridir.<br />
Öte yandan <strong>kent</strong>in ticari geçmişini yansıtan tarihi hanlar da hala bu faaliyete sahne<br />
olmaktadır. Özellikle Anadolu’da geleneksel olarak gözüken cami, kilise <strong>ve</strong> havra<br />
üçlüsünün <strong>İzmir</strong>’de daha çok aynı karede <strong>ve</strong> yan yana görülmesi mümkündür.<br />
Özellikle Kemeraltı’nda bu ilgiye ilişkin daha fazla <strong>ve</strong>ri bulunmaktadır. Hıristiyanlık<br />
açısından İncil’de ismi geçen yedi kiliseden üçünün <strong>İzmir</strong>’de bulunduğu, Museviler<br />
açısından Ortadoğu’nun <strong>ve</strong> Balkanlar’ın en büyük havrasının <strong>İzmir</strong>’de yer aldığı <strong>ve</strong><br />
İslamiyet açısından ise pek çok Selçuklu <strong>ve</strong> Osmanlı eserinin <strong>ve</strong> camiinin olduğu<br />
bilinenler arasındadır.<br />
Söz konusu bu harmoni aynı zamanda barışın <strong>ve</strong> kardeşliğin de net bir simgesi<br />
olarak karşımıza çıkmaktadır. <strong>İzmir</strong> bu harmoniyi geçmişi boyunca her zaman<br />
gerdanında onur duyarak taşımıştır <strong>ve</strong> taşımaya da devam etmektedir.<br />
Bunların bilincinde olan Odamız <strong>İzmir</strong>’in doğal, tarihsel, kültürel mirası, kültür<br />
politikalarını odak noktasına oturtan bir turizm anlayışını desteklemektedir.<br />
Bu kapsamda; <strong>İzmir</strong>’de tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç turizminin geliştirilmesi için 2013<br />
yılında Odamız tarafından;<br />
<strong>İzmir</strong> <strong>kent</strong> merkezi <strong>ve</strong> çevresinde bulunan ilçelerde (Birgi, Tire, Bergama,<br />
Çeşme) kültürel mirası yansıtan çeşitli tarihi mekanların restore edilmesi<br />
konusunda ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar ile işbirliği içinde girişimde bulunmak,<br />
<strong>İzmir</strong>’in tarih, kültür <strong>ve</strong> inanç turizmi üçgeninde tanıtılması içn T.C Kültür <strong>ve</strong><br />
Turizm Bakanlığı nezdinde girişimde bulunarak, pilot ülke <strong>ve</strong> tanıtım<br />
bölgeleri seçilmesi, mekanların <strong>ve</strong> yerlerin öyküleri ile birlikte doğru hedef<br />
kitlelere pazarlamak,<br />
Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın mimari, altyapı, gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> müşteri<br />
memnuniyeti odaklı hale getirmek,<br />
Turist deneyimlerine artı değer kazandırarak, <strong>İzmir</strong>’de turistlere inanç, turizm<br />
<strong>ve</strong> tarih konularında kaliteli hizmet <strong>ve</strong>rilmesi için mekanlara kolay ulaşım<br />
konusunda öneri turları düzenlemek,<br />
206
Kültür turizmi kapsamında <strong>İzmir</strong>’in mutfağına dair çeşitliliği aktaran<br />
gastronomi <strong>ve</strong> şarap turizmine yönelik butik çalışmalar yapmak<br />
şeklinde çalışmalar gerçekleştirilecektir.<br />
13.3.4. Termal Turizmin Geliştirilmesi<br />
Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan 2023 yılı hedeflerini içeren Turizm<br />
Stratejileri Raporunda sağlık ile ilişkilendirilmiş termal turizmin geliştirilmesi için<br />
jeotermal kaynakların bulunduğu bölgelerin belirleneceği <strong>ve</strong> tüm kaynakların etkin<br />
kullanımının sağlanacağı belirtilmiştir.<br />
Raporda; termal turizmin;<br />
12 ay turizm imkanı,<br />
Sürekli istihdam,<br />
Yatırım <strong>ve</strong> işletme kararlılığı (Kür uygulamalarının 14-21 gün arasında<br />
olması),<br />
Yüksek iç turizm talebi,<br />
Bölgesel kalkınma aracı olması,<br />
Yaşlanan Avrupa nüfus yapısı,<br />
Ortadoğu Pazar payının bulunması konularında avantaj yarattığı<br />
belirtilmiştir.<br />
Raporda ayrıca, öncelikli olarak geliştirilmesi <strong>ve</strong> turizm master planı hazırlanması<br />
için 4 adet turizm geliştirme bölgesi belirlenmiştir. Bu bölgeler;<br />
Güney Marmara Termal Turizm Bölgesi: Yalova, Balıkesir, Çanakkale illerini,<br />
Güney Ege Termal Turizm Bölgesi: <strong>İzmir</strong>, Manisa, Denizli, Aydın illerini,<br />
Frigya Termal Turizm Bölgesi: Afyon, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Ankara<br />
illerini,<br />
Orta Anadolu Termal Turizm Bölgesi: Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Aksaray,<br />
Niğde illerini<br />
kapsamaktadır.<br />
İşletmeye açılacak termal yatak kapasiteleri ile ilgili olarak;<br />
Kısa dönemde 2007-2012 yılları arası planlanan 50.000 yatak,<br />
Orta dönemde 2012-2017 yılları arası planlanan 100.000 yatak,<br />
Uzun dönemde 2017-2023 yılları arası planlanan 500.000 ila<strong>ve</strong> yatak<br />
kapasitesinin işletmeye açılması planlanmaktadır.<br />
207
Termal turizmin, medikal turizmin yaşlı<br />
<strong>ve</strong> engelli hastalara yönelik tedavilerinin<br />
yanında SPA, wellness, güzellik turizmi<br />
vb. unsurları da bünyesinde barındırdığı<br />
bilinmektedir. Ancak sıcak su<br />
kaynaklarımızın tamamını turizme<br />
hizmet eder şekilde kullanmadığımız<br />
açıktır. Sıcak su kaynaklarımızın büyük<br />
kısmı ülkemizde hala; çermik, kaplıca<br />
kültürü ile kullanılmaktadır.<br />
Kaplıca üzerine turistlerin taleplerini karşılayacak düzenli, engellileri de dikkate<br />
alarak inşa edilmiş yapıda konaklama tesislerinin sayısı 5 civarındadır. Bunların en<br />
önemlisi, <strong>İzmir</strong> Balçova’da bulunan Balçova Termal Tesisleri’dir.<br />
Balçova Termal Tesisleri, tarihteki adı ile Agememnon Kaplıcalarında, normal<br />
odaların yanısıra bedensel engelliler için düzenlenmiş odalar, alerjik <strong>ve</strong> astımlı<br />
hastalar için anti statik döşemeli odalar, ileri romatizmalı <strong>ve</strong> bedensel engelli<br />
hastalara uygun odalar bulunmaktadır. Aerobik, step, aletli jimnastik, sauna, masaj,<br />
ambulans <strong>ve</strong> acil sağlık hizmeti vb. bulunan tesiste sağlık turistine donanımlı bir<br />
şekilde hizmet <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
Standartlara uygun termal tesislerde olması gerektiği gibi bu tesiste de;<br />
Balnoterapi, (Termal su içi egzersiz, termal kü<strong>ve</strong>tte banyo)<br />
Hidroterapi, (Su altı masajı, jakuzi, duş, çamur tedavisi, aromaterapi)<br />
Elektroterapi, (Alçak, orta, yüksek frekanslı akım, ultrason vb.)<br />
Kineziterapi, (Grup <strong>ve</strong> bireysel jimnastik salonu)<br />
Parafin Banyosu,<br />
Akinoterapi, (Ultraviyole, Baker, Infaruj)<br />
Masaj <strong>ve</strong> sauna,<br />
Teşhis <strong>ve</strong> tedavi,<br />
Uğraşı <strong>ve</strong> Hobi üniteleri ile wellness, SPA, tenis oynama, aqua park vb.<br />
imkanları da mevcuttur.<br />
Balçova Termal Tesislerinin Nor<strong>ve</strong>ç<br />
Hükümeti ile 1992 yılında yapmış olduğu bir<br />
anlaşma ile başlayan <strong>ve</strong> günümüze kadar<br />
sayıları artarak gelen Nor<strong>ve</strong>çli turistlere,<br />
İs<strong>ve</strong>ç <strong>ve</strong> Hollandalılar ile 2012 yılında<br />
sayıları az da olsa Arap turistler eklenmiştir.<br />
2012 yılı sonu itibariyle %98 doluluk oranı<br />
beklenen otelde her turist 28 gün<br />
kalmaktadır ki normalde kür süresi,<br />
ortalama 21 gündür.<br />
208
Termal tedavi merkezlerinde, moral motivasyon dışında termal tedavi için gelen<br />
hastaların öncelikle tıbbi sağlık incelemeleri yapılmakta, hastalar daha sonra termal<br />
tedaviye yönelmektedirler.<br />
Sağlıkta Dönüşüm Programının uygulandığı <strong>ve</strong> ilaç tüketiminin azaltılmasının<br />
hedeflendiği ülkemiz vatandaşları için de termal tedavinin önemli bir alternatif<br />
olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.<br />
Bu kapsamda, yerli turistlerin de termal tedavilerinin Sosyal Gü<strong>ve</strong>nlik Kurumu<br />
tarafından karşılanmasına yönelik yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Nitekim termal turizm günümüzde;<br />
Avrupa’da tedavi <strong>ve</strong><br />
rehabilitasyon amaçlı olarak,<br />
rehabilitasyon merkezleri <strong>ve</strong><br />
otel konseptleri ile<br />
birleştirilmektedir. Sağlık<br />
sigortası da birçok ülkede<br />
kaplıca <strong>ve</strong> termalleri<br />
desteklemektedir.<br />
Amerika’da ilaç sektörü ön planda olduğu için tedaviden çok, terapi, güzellik,<br />
bakım olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />
Asya’da ise, geleneksel kaplıcalar <strong>ve</strong> terapi yöntemlerinin yanı sıra felsefik <strong>ve</strong><br />
psikolojik boyutu daha ön plana çıkmaktadır.<br />
Bölgemiz termal arz açısından son derece zengin bir potansiyele sahip olup;<br />
İnsan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence <strong>ve</strong> spor tesisleri gibi<br />
imkanların yer aldığı <strong>ve</strong> 12 ay boyunca hizmet <strong>ve</strong>ren tesislerin sayısının<br />
arttırılması,<br />
<strong>İzmir</strong>’deki jeotermal alan potansiyellerinin dikkate alınarak yeni yatırım<br />
alanlarının tespit edilmesi, bu alanlarda mülkiyet araştırmasının yapılması <strong>ve</strong><br />
uygun yerlere yerli <strong>ve</strong> yabancı turistlerin talepleri doğrultusunda dünya<br />
standartlarında yeni termal tesislerin kurulması,<br />
Tedavi amacıyla gelen hastaların, termal tesislerde konaklama, beslenme, kür<br />
<strong>ve</strong> tedavi uygulaması yanında; dinlenme <strong>ve</strong> eğlenme gereksinimlerini de<br />
karşılayabilmesi sağlanmalıdır.<br />
209
13.3.5. Çeşme’de Örnek Dönüşüm Projesi<br />
Felsefenin, temel bilimlerin, astronominin yeşerdiği Ege coğrafyası aynı zamanda<br />
düzenli <strong>kent</strong>leşme adına da ilkleri <strong>ve</strong> örnekleri barındırmaktadır.<br />
Hemen yanı başımızda yer alan Bayraklı’daki Smyrna Antik Kenti, planlı <strong>kent</strong>leşme<br />
adına en erken örnek olarak karşımıza çıkarken Aydın’ın Söke İlçesinde yer alan<br />
Priene antik <strong>kent</strong>i, ana caddeleri dik kesen sokakları <strong>ve</strong> düzenli yapı adaları ile<br />
Hippodamik planın en iyi örnekleri olarak kabul edilmektedir.<br />
Düzenli <strong>kent</strong>leşmenin doğduğu Kıyı Ege <strong>ve</strong> Ege Adalarını içine alan coğrafyada<br />
günümüze doğru “Ege tipi konut mimarisi” gelişmiş, sivil mimarinin bu göze hoş<br />
gelen <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>sel yaşamla uyumlu konut tipinin en iyi örnekleri Yunan Adalarında<br />
korunurken, ne yazık ki Kıyı Ege’nin birçok sahil kasabası günümüzün rant baskısı<br />
altında modern, betonarme yapılara teslim olmuştur.<br />
Çeşme Merkez Sahili de sözkonusu rant baskısına maruz kalmakla birlikte Çeşme<br />
Belediyesi’nin kararlılığı sayesinde mümkün olabildiğince koruna gelmiştir.<br />
Ancak korunmakla birlikte Çeşme’de de özgün <strong>kent</strong>sel mimari <strong>ve</strong> özgün bir <strong>kent</strong>sel<br />
siluetten söz etmek mümkün değildir.<br />
Bugüne kadar denize kıyısı olmasına rağmen sahil kasabalarına <strong>ve</strong> liman <strong>kent</strong>lerine<br />
karadan bakılarak günlük ihtiyaçların <strong>ve</strong> sorunların giderilmesine yönelik uzun<br />
vadeli sonuçlara ulaşmak mümkün olmayan <strong>kent</strong>sel planlamalar yapılmıştır.<br />
Artık farklı bakış açıları geliştirilerek denizden karaya bakılması, günlük ihtiyaçlara<br />
çözüm bulan uygulamalardan kurtularak uzun soluklu <strong>kent</strong>sel planlama <strong>ve</strong><br />
tasarımlar yapılması <strong>ve</strong> yaşanılan mekanlarda estetik kaygıların da giderilmesinin<br />
düşünülmesine ihtiyaç vardır.<br />
210
Odamız, <strong>İzmir</strong>’de turizmin 12 aya yayılması için yapmış olduğu projeler<br />
kapsamında; marinanın açılması ile birlikte bir ivme kazanan Çeşme İlçemizin sahip<br />
olduğu büyük turizm potansiyelini gerçeğe dönüştürmek amacıyla Çeşme merkez<br />
sahilinin yörenin özelliklerine, niteliklerine <strong>ve</strong> potansiyeline uygun olarak yeniden<br />
ele alınması <strong>ve</strong> mimari bir kimlik <strong>ve</strong> bütünlük kazandırılması gerektiğini düşünerek<br />
<strong>İzmir</strong> Valiliği, Çeşme Kaymakamlığı, Çeşme Belediyesi, Mimarlar <strong>Odası</strong> <strong>İzmir</strong> Şubesi<br />
<strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ne çağrıda bulunmuş; gerçekleştirilen toplantılar<br />
sonucunda “Çeşme Merkezi Sahili Kamusal Mekanların <strong>ve</strong> Cephelerin<br />
Düzenlenmesi Ulusal Kentsel Tasarım Fikir Projesi Yarışması” düzenlenmesine karar<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Yerel yönetim, Meslek Odaları <strong>ve</strong> Üni<strong>ve</strong>rsite işbirliğinde geleceğe bir iz bırakmak<br />
amacıyla ortak akıl ile hayata geçirilen proje, sözkonusu <strong>kent</strong>sel tasarım fikir projesi<br />
yarışması <strong>ve</strong> yarışma sonucunda seçilen projenin uygulanması ile birlikte,<br />
Türkiye’de bir ilk olacaktır.<br />
Daha sonra Çeşme Merkez Sahilinde başlatmış olduğumuz proje, ilçe merkezinin iç<br />
kısımlarına doğru etap etap yaygınlaştırılması; daha da ötesi ilerleyen zamanda<br />
diğer sahil kasabalarımızın bu yeni bakış açısıyla tekrar ele alınmasında örnek olması<br />
öngörülmüştür.<br />
<strong>İzmir</strong> İli Çeşme Merkez Sahili Kamusal Mekanların <strong>ve</strong> Cephelerin Düzenlenmesi<br />
Ulusal Fikir Projesi Yarışması; Çeşme Belediyesi <strong>ve</strong> Mimarlar <strong>Odası</strong> <strong>İzmir</strong> Şubesi<br />
işbirliğinde gerçekleştirilmiş; yarışmada ödül alan <strong>ve</strong> dereceye giren projeler<br />
10.07.2012-03.08.2012 tarihleri arasında <strong>İzmir</strong> Ekonomi Üni<strong>ve</strong>rsitesi Güzel Sanatlar <strong>ve</strong><br />
Tasarım Fakültesi Çok Amaçlı Salonunda sergilenmiştir.<br />
Ayrıca serginin son günü olan 03.08.2012 Cuma günü saat 14.00’te <strong>İzmir</strong> Ekonomi<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Güzel Sanatlar <strong>ve</strong> Tasarım Fakültesi Çok Amaçlı Salonunda yarışmanın<br />
kolokyumu gerçekleştirilmiş; yarışmada birincilik ödülü alan proje müellifleri ile<br />
Çeşme Belediyesi bir araya getirilmiştir.<br />
Çeşme Belediyesi ile proje müellifleri arasında uygulama projelerinin hazırlanmasına<br />
yönelik sözleşme imza süreci devam etmekte olup 2013 yılında uygulamaya<br />
geçilmesi öngörülmektedir.<br />
13.4. Kentsel Dönüşüm Projeleri<br />
13.4.1. <strong>İzmir</strong>’de Kentsel Dönüşüm Alanları <strong>ve</strong> Sektörel Dayanışma<br />
Ülkemizde, 1950’li yıllardan sonra sanayileşme temelli ekonomik kalkınma <strong>İzmir</strong>,<br />
İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerden başlamış <strong>ve</strong> dar bir alana sıkışmış, iş <strong>ve</strong><br />
istihdam olanakları büyük <strong>kent</strong>lerde toplanmıştır.<br />
211
Tarımsal üretim <strong>ve</strong> tarım istihdamındaki yanlış politikalardan kaynaklı sosyal<br />
gü<strong>ve</strong>ncelerin sağlanamamasının sonucu olarak köyden <strong>kent</strong>e göç günümüze doğru<br />
kritik boyutlara ulaşmış, bu durum çarpık <strong>ve</strong> kaçak yapılaşmanın sebep olduğu<br />
gecekondulaşma ile şehirlerimizin plansız <strong>ve</strong> sağlıksız gelişimine sebep olmuştur.<br />
Gelinen noktada, büyükşehirlerimizin başlıca sorunu sağlıksız, niteliksiz, depreme<br />
dayanıksız gecekondulardan oluşan <strong>kent</strong> yerleşim alanlarıdır. Bununla birlikte,<br />
merkezi <strong>ve</strong> yerel yönetimlerin elinde <strong>kent</strong>sel dönüşümü sağlayacak yeterli yasal<br />
dayanaklar ile finansman gücü bulunmamaktadır.<br />
Şüphesiz ki anılan şartlar altında gü<strong>ve</strong>nli, düzenli, sağlıklı <strong>ve</strong> sürdürülebilir<br />
<strong>kent</strong>leşmeyi sağlayacak planları elde etmeyi mümkün kılacak yasal düzenlemelerin<br />
yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.<br />
Bu nedenle Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, 31<br />
Mayıs 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş, ardından uygulama yönetmelikleri<br />
çıkarılmıştır.<br />
<strong>İzmir</strong>, körfez çeperinde gelişmiş <strong>ve</strong> etrafı volkanik dağlarla çevrili yıldız formunda<br />
yayılım gösteren bir <strong>kent</strong>tir. Aşırı göç neticesinde yaşanan kontrolsüz <strong>ve</strong> plansız<br />
gelişme sonucunda çarpık <strong>ve</strong> kaçak <strong>kent</strong>leşme ülkemizdeki her büyük <strong>kent</strong> gibi<br />
<strong>İzmir</strong> için de kaçınılmaz olmuştur.<br />
<strong>İzmir</strong>'de hem tarihi <strong>kent</strong>sel dokuyu neredeyse yok etmiş hem de niteliksiz <strong>ve</strong> estetik<br />
olarak son derece kötü bir yapılaşma meydana getirmiştir.<br />
<strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi tarafından 2007 yılında yürürlüğe sokulan <strong>İzmir</strong> Kentsel<br />
Bölge Nazım İmar Planına göre <strong>kent</strong> merkezindeki toplam 9.525 ha. konut alanının<br />
4.310 ha. alanı gecekondu <strong>ve</strong> imar aflarının bir sonucu olarak gelişmiştir. Bu<br />
yapılaşmanın <strong>İzmir</strong>’in deprem riskini kaldırır nitelikte olduğunu söylemek mümkün<br />
değildir.<br />
Bu tespit karşısında merkez <strong>kent</strong>in en önemli sorununun, belirtilen alanlarda<br />
yaşayanların sağlıksız, gü<strong>ve</strong>nsiz <strong>ve</strong> standartlar açısından çok yetersiz mekanlardan<br />
sağlıklı gü<strong>ve</strong>nli <strong>kent</strong>sel mekanlara kavuşturulması olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Odamızda inşaat sektöründe faaliyet gösteren, <strong>kent</strong>sel dönüşümü sağlayacak her<br />
türlü birikim <strong>ve</strong> deneyime sahip 17 meslek grubuna kayıtlı 13.000 üyemiz<br />
bulunmakta olup Odamızın toplam üye sayısının % 25’ini oluşturmaktadır. Ayrıca,<br />
inşaat sektörü en az 50 sektörü yakından ilgilendirmektedir.<br />
Bu kadar büyük bir oranda inşaat sektörüne kayıtlı üyenin bulunduğu bir Oda<br />
olarak <strong>ve</strong> yaşadığımız şehre karşı sorumluluklarımız gereği <strong>kent</strong>sel dönüşüme<br />
kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Bu nedenle <strong>İzmir</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> olarak, <strong>İzmir</strong><br />
için büyük önem taşıyan <strong>kent</strong>sel dönüşümü yakından takip etmekteyiz.<br />
212
Projecilerden altyapıcılara, müteahhitlerden kooperatiflere, malzemecilerden<br />
tedarikçilere kadar tüm üyelerimiz ile birlikte bu sürecin içinde aktif olarak yer<br />
almak istiyoruz.<br />
Ancak <strong>kent</strong>sel dönüşümde amaç sadece çok katlı yüksek binaları dikmek değildir,<br />
olmamalıdır. Kentlinin <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>in ihtiyaçlarına uygun ferah, nefes alan, gelişmiş <strong>ve</strong><br />
fonksiyonel sosyal donatı alanlarına sahip, komşuluk ilişkilerinin güçlendirildiği<br />
çözümler ile <strong>kent</strong>sel siluete katkıda bulunacak tasarımlar geliştirilmelidir.<br />
Kentsel dönüşüm salt gecekondu binalarının yıkılarak yeni binalar inşa edilmesi de<br />
değildir. <strong>İzmir</strong>‘in tarihi <strong>ve</strong> kültürel birikimine uygun mekanlar yaratılmalıdır. Tarihi<br />
mekanların <strong>ve</strong> arkeolojik alanların ortaya çıkarılması, ayağa kaldırılması <strong>ve</strong><br />
çevresinin binalardan <strong>ve</strong> kirlilikten arındırılması da bir <strong>kent</strong>sel dönüşümdür.<br />
Anılan nedenlerle, Odamız <strong>ve</strong> sektörde yer alan üyelerimiz olarak, <strong>İzmir</strong>’de TOKİ<br />
eliyle yoğun olarak konut yapılması istenmemektedir. Odamız <strong>ve</strong> sektörde yer alan<br />
üyelerimizin isteği, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı <strong>ve</strong>ya Belediyeler tarafından arsa<br />
üretilmesi, bu arsaların üzerinde Odamız üyeleri tarafından yapılacak olan inşaatlar<br />
ile <strong>kent</strong>sel dönüşümün sağlanmasıdır.<br />
Odamız, <strong>İzmir</strong> Kentsel Bölge Nazım İmar Planı'nda tespit edilen 12 adet <strong>kent</strong>sel<br />
yenileme <strong>ve</strong> sağlıklaştırma program alanını da göz önünde bulundurarak uydu<br />
görüntüleri üzerinden <strong>İzmir</strong> merkezde yer alan 9 ilçede toplam 5.903 ha alanın<br />
<strong>kent</strong>sel dönüşüme ihtiyacı olduğunu ortaya koymuştur.<br />
213
Odamız tarafından yapılan çalışma, 17 Mart 2012 tarihinde gerçekleştirdiğimiz <strong>İzmir</strong><br />
helikopter gezisinde Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma,<br />
Denizcilik <strong>ve</strong> Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Büyükşehir Belediye Başkanımız<br />
Aziz Kocaoğlu <strong>ve</strong> Çevre Şehircilik İl Müdürü Ata Erpolat ile paylaşılmıştır.<br />
Kentsel dönüşüme ihtiyaç olan alanlar Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanımıza bizzat<br />
gösterilirken <strong>kent</strong>sel dönüşüme yönelik çalışmalarımız bununla sınırla kalmamıştır.<br />
Kanunun yayınlanmasını takiben; 27.07.2012 tarihinde Odamız heyeti ile birlikte<br />
Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı Altyapı <strong>ve</strong> Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü<br />
Vedat Gürgen ziyaret edilmiş; <strong>kent</strong>sel dönüşüme katkı koyma isteğimiz <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>sel<br />
dönüşüm sürecindeki rollerimizin belirlenmesi talebimiz dile getirilmiş; Sayın Genel<br />
Müdür, Odamız <strong>ve</strong> inşaat sektöründeki üyelerimizi, Bakanlık, TOKİ <strong>ve</strong> Belediyelerin<br />
ardından dördüncü aktör olarak tanımlamıştır.<br />
Bu gelişmelerin ardından <strong>İzmir</strong>, <strong>kent</strong>sel dönüşümün uygulanacağı 5 pilot ilden biri<br />
seçilmiş; Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı Altyapı <strong>ve</strong> Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel<br />
Müdürlüğü tarafından <strong>kent</strong>sel dönüşümün aktörlerini biraraya getiren toplantıların<br />
ilki 07.09.2012 tarihinde <strong>İzmir</strong>’de gerçekleştirilmiştir. Sonrasında Çevre Şehircilik İl<br />
Müdürlüğü <strong>ve</strong> <strong>İzmir</strong> Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüğm Daire Başkanlığı<br />
nezdinde üst düzeyde bir takım toplantılar daha yapılmıştır. Amaç <strong>İzmir</strong>'de doğru<br />
noktadan doğru bir yöntemle <strong>kent</strong>sel dönüşüme başlamaktır.<br />
Odamız, 2013 yılında <strong>kent</strong>sel dönüşüm konusunu yakınen takip edecek <strong>ve</strong> üyelerinin<br />
uygulamaya geçebilmesi için doğru zeminleri oluşturmaya çalışacaktır.<br />
Kentsel dönüşüm dışında bir diğer dönüşüm ise <strong>kent</strong>teki ana aksların estetik olarak<br />
iyileştirilmesidir. Bu kapsamda 2011 yılında başlatılan çalışmalarla ’İZMİR’İN BİR<br />
RENGİ OLMALI’’ konseptiyle <strong>İzmir</strong>’in <strong>kent</strong>sel dokusunu ortaya çıkaran tarihi<br />
mekân <strong>ve</strong> sokakların elden geçirilerek canlandırılması, dış cephelerin yenilenmesi,<br />
kötü görünümlü binaların önüne cephe giydirmeleri ile çağdaş <strong>kent</strong>lerde estetiğe<br />
uygun görünüm sağlayacak bir yapı hedeflenmiştir. Bunu destekleyecek çalışmaların<br />
Odamız öncülüğünde, Belediyeler, Mimarlar <strong>Odası</strong>, Şehir Plancıları <strong>Odası</strong> ile birlikte<br />
bir komisyon oluşturulup bu komisyonun belirleyeceği ilkelerle çağdaş bir <strong>kent</strong><br />
oluşturulması yolunda çalışmalar yapılmıştır. Ancak konuya Mimarlar <strong>Odası</strong> dışında<br />
net bir destek gelmemiş bu nedenle proje başlatılamamıştır. 2013 yılında projenin<br />
gerçekleştirilmesi için uğraş <strong>ve</strong>rilecektir.<br />
13.4.2. <strong>İzmir</strong> Yeni Kent Merkezi<br />
<strong>İzmir</strong>’in bir yanda körfez diğer yanda dağlarla çevrili metropol alanı, arsa <strong>ve</strong> parsel<br />
üretimi açısından oldukça kısıtlı bir bölgedir. Bununla birlikte, liman arkasından<br />
başlayıp Turan'a kadar devam eden 550 hektar alanı kapsayan yeni <strong>kent</strong> merkezi<br />
alanı, gayrimenkul yatırımı <strong>ve</strong> <strong>kent</strong>in geleceği açısından en önemli potansiyellerden<br />
biri olmuştur. Bir çok yatırımcı grubun yer aldığı, bir çoğunun yer arayışlarının<br />
devam ettiği bölge, gelecekte <strong>İzmir</strong>'in iş merkezi haline gelecektir.<br />
214
Ancak 2003 yılında başlayan imar planı çalışmaları çeşitli nedenlerle uzamış olsa da<br />
engeller aşılmış olup yatırımlar birer birer hayata geçmektedir. Odamız bu<br />
yatırımları yakinen takip etmeye devam edecektir.<br />
215