72.Sayı - Orman ve Su Ä°Åleri BakanlıÄı
72.Sayı - Orman ve Su Ä°Åleri BakanlıÄı
72.Sayı - Orman ve Su Ä°Åleri BakanlıÄı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C. Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı<br />
Adına Sahibi <strong>ve</strong><br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Prof. Dr. Hasan Z. SARIKAYA<br />
(Müsteşar)<br />
Yayın Koordinatörü<br />
En<strong>ve</strong>r KURGUN<br />
(EYD Başkanı)<br />
Yazı İşleri Müdürü<br />
Aycan SARGIN<br />
Haber Müdürü<br />
Sinan DELİDUMAN<br />
Redaksiyon<br />
Semih ŞEYDA<br />
Onur ORHAN<br />
M.Tamer ÇOBANOĞLU<br />
T.C. Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı<br />
Eğitim <strong>ve</strong> Yayın Dairesi<br />
Başkanlığınca Hazırlatılmıştır.<br />
Grafik Tasarım - Baskı<br />
Başak Matbaacılık<br />
Kazım Karabekir Cad. Tuna İşhanı<br />
No:101/2-G İskitler / ANKARA<br />
Tel: (0312) 384 27 61<br />
www.basakmatbaa.com<br />
Yönetim Yeri <strong>ve</strong> Yazışma Adresi<br />
T.C. Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı<br />
Eğitim <strong>ve</strong> Yayın Dairesi<br />
Başkanlığı<br />
Söğütözü Cad. No:14/E Kat:3<br />
Beştepe - ANKARA<br />
Tel: (0312) 207 51 91-92<br />
Faks: (0312) 207 51 09<br />
www.cevreorman.gov.tr<br />
Baskı Tarihi:<br />
30 Haziran 2008<br />
Dergide yer alan yazılardan<br />
doğacak her türlü sorumluluk<br />
yazı sahiplerine aittir.<br />
Dergimizin yeni bir sayısında tekrar birlikte olmanın mutluluğu<br />
içerisindeyim.<br />
Baş döndürücü bir hızla artan sanayi <strong>ve</strong> teknolojideki gelişmeler,<br />
bitmez tükenmez gibi görünen çevre değerlerinin<br />
hızla tükenmesi çevre konusunu dünya gündeminin<br />
ilk sıralarına yerleştirmiş, özellikle çevre kirliliğinin sınır<br />
tanımaz özellikte oluşu onu küresel bir sorun haline getirmiştir.<br />
Bu çerçe<strong>ve</strong>de, insanlığın daha yaşanabilir bir dünyaya sahip<br />
olması için gayret gösterenler, tartışmasız bir şekilde,<br />
çevre kavramının bütün insanlık için ortak bir değer olduğu<br />
konusunda birleşmişlerdir.<br />
Bu ortak varlığın; ırk, renk, sınıf <strong>ve</strong> sınır tanımaksızın tüm<br />
insanlığın sahip çıkması <strong>ve</strong> mutlak koruması gereken bir<br />
değer olduğu artık bütün dünya ülkelerinin de kabul ettikleri<br />
bir olgu olarak ortaya çıkmıştır.<br />
Artık biliniyor ki, yeryüzü kaynakları sınırsız değildir. Kaynakları<br />
sürdürülebilir bir şekilde kullanmadığımız, tabiata<br />
kendini yenileme fırsatı <strong>ve</strong>rmediğimiz sürece, hızla tükenecektir.<br />
Bunun sonucunda da, ekolojik denge bozulacak<br />
<strong>ve</strong> telafi edilemeyecek sonuçlar ortaya çıkacaktır.<br />
Unutmayalım; çevre geleceğimizdir <strong>ve</strong> gelecek kuşaklara<br />
bırakacağımız en büyük emanettir.<br />
Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle…<br />
Prof. Dr. Hasan Zuhuri SARIKAYA<br />
Müsteşar
04<br />
İçindekiler<br />
ULUSAL SULAK ALAN<br />
KOMİSYONU<br />
ANKARA’DA TOPLANDI<br />
08<br />
12<br />
20<br />
7.ULUSLARARASI<br />
BOYA VE YARDIMCI<br />
MADDELER SANAYİ<br />
FUARI<br />
25<br />
SULAK ALANLARIMIZ<br />
AKŞEHİR EBER<br />
GÖLLERİ<br />
UYGULAMALI ÇEVRE<br />
EĞİTİMİ PROJESİ<br />
38<br />
2008 ORTAÖĞRETİM<br />
BİYOLOJİ DERS<br />
PROGRAMINA ÇEVRE<br />
KONULARININ<br />
ENTEGRASYONU<br />
32<br />
SU KAYNAKLARI<br />
YÖNETİMİ VE<br />
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK<br />
2010 AVRUPA<br />
BİYOÇEŞİTLİLİK<br />
GÖSTERGELERİ<br />
(İNDİKATÖRLER)
44<br />
48<br />
SÜRDÜRÜLEBİLİR<br />
KALKINMA VE ÇEVRE<br />
49<br />
SU GİBİ...<br />
50<br />
17 ARALIK 2007<br />
ULUSLARARASI<br />
ORMANCILIK<br />
BENİMSENDİ<br />
54<br />
ÇEVRE İLE İLGİLİ<br />
ÇOK TARAFLI<br />
ANLAŞMALARIN<br />
GEÇMİŞİ VE İÇERİĞİ<br />
63<br />
ORMAN YOLUNDA<br />
EROZYONUN<br />
AZALTILMASI<br />
Ödüllü B U L M A C A<br />
60<br />
ÇEVRE VE ORMAN<br />
MÜFETTİŞLERİ<br />
DERNEĞİ<br />
8<br />
64<br />
4<br />
3<br />
9<br />
ANADOLU<br />
SÜRDÜRÜLEBİLİR<br />
KALKINMA AJANSI<br />
DERNEĞİ<br />
BULMACA
ULUSAL SULAK ALAN KOMİSYONU<br />
ANKARA’DA TOPLANDI<br />
TOPLANTIDA 4 SULAK ALANIN YÖNETİM PLANI VE<br />
7 SULAK ALANIN KORUMA BÖLGELERİNİN ONAYLANMASI<br />
DOĞA KORUMA AÇISINDAN TARİHİ BİR GELİŞME….<br />
<strong>Su</strong>lak alanlar yeryüzünün en hassas ekosistemleri<br />
olup, doğal yaşama habitatları olmalarının yanı<br />
sıra bulundukları bölgenin su rejimini garanti<br />
altına almaları, bölge <strong>ve</strong> ülke ekonomisine önemli<br />
katkılar sağlamları gibi birçok fonksiyon <strong>ve</strong> değerlere<br />
sahip olan doğal ekosistemlerdir.<br />
<strong>Su</strong>lak alanların korunması konusunda özel bir sözleşme<br />
olan “Ramsar Sözleşmesi” İran’ın Ramsar Kentinde<br />
1971 yılında imzaya açılmış <strong>ve</strong> ülkemiz “Özellikle <strong>Su</strong><br />
Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme<br />
Sahip <strong>Su</strong>lak Alanların Hakkında Sözleşme”yi (Ramsar<br />
Sözleşmesi), 3958 sayılı Kanunla uygun bularak,<br />
17.05.1994 tarih <strong>ve</strong> 21937 sayılı Resmi Gazete’de yayımlayarak<br />
sözleşmeye taraf olmuştur.<br />
Ülkemiz Ramsar Sözleşmesine taraf olarak, sınırları<br />
içerisindeki tüm sulak alanların korunmasını <strong>ve</strong> akılcı<br />
kullanılmasını uluslararası düzeyde taahhüt etmiştir.<br />
Sözleşmenin ulusal düzeyde uygulamasına yönelik,<br />
uluslararası öneme sahip olsun <strong>ve</strong>ya olmasın tüm sulak<br />
alanların korunması, geliştirilmesi <strong>ve</strong> bu konuda<br />
görevli kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar arasında işbirliği <strong>ve</strong> koordinasyon<br />
esaslarını belirlemek üzere 30 Ocak 2002<br />
tarihinde yayımlanan <strong>ve</strong> daha sonra revize edilen “<strong>Su</strong>lak<br />
Alanların Korunması Yönetmeliği” 17 Mayıs 2005<br />
tarih <strong>ve</strong> 25818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak<br />
yürürlüğe girmiştir.<br />
Ramsar Sözleşmesi çerçe<strong>ve</strong>sinde, ulusal sulak alan politika<br />
<strong>ve</strong> stratejilerini belirlemek, sulak alanlarla ilgili<br />
sorunların çözümüne yönelik kararlar almak <strong>ve</strong> uy-<br />
04 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
gulanmasını sağlamak için, <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması<br />
Yönetmeliği ile Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu<br />
(USAK) kurulmuştur. Görevleri, Çalışma Usul <strong>ve</strong><br />
Esasları Yönetmeliğin Beşinci Bölümü ile belirlenen<br />
komisyon, Bakanlık Müsteşarı’nın <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Müsteşar<br />
Yardımcısının Başkanlığında; Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli<br />
Parklar Genel Müdürü, Tarım <strong>ve</strong> Köyişleri Bakanlığı<br />
Koruma <strong>ve</strong> Kontrol Genel Müdürü, Devlet <strong>Su</strong> İşleri<br />
Genel Müdürü, Kültür <strong>ve</strong> Turizm Bakanlığı Kültür<br />
Varlıkları <strong>ve</strong> Müzeler Genel Müdürü, Özel Çevre<br />
Koruma Kurumu Başkanı, Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Ziraat<br />
Fakültesinden Prof. Dr. Serap Polatsu, Hacettepe<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden Prof.<br />
Dr. Sedat Yerli ile Doğa Derneği <strong>ve</strong> Kuş Araştırmaları<br />
Derneği olmak üzere toplam 10 üyeden oluşmaktadır.<br />
Sekretaryası Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli Parklar Genel<br />
Müdürlüğü <strong>Su</strong>lak Alanlar Şubesi Müdürlüğü tarafından<br />
yürütülen söz konusu komisyon 27 Mart 2008<br />
tarihinde Ankara’da Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı Müsteşarı<br />
Prof. Dr. Hasan Z. Sarıkaya başkanlığında toplanarak,<br />
uluslararası öneme sahip 4 sulak alanın yönetim<br />
planı <strong>ve</strong> 7 sulak alanın koruma bölgelerini onaylayarak,<br />
doğa koruma açısından tarihi bir gelişmeye imza attı.<br />
Toplantıda;<br />
1- Akşehir-Eber Gölleri <strong>Su</strong>lak Alan Yönetim Planı,<br />
2- Yumurtalık Lagünü <strong>Su</strong>lak Alan Yönetim Planı,<br />
3- Kızılırmak Deltası <strong>Su</strong>lak Alan Yönetim Planı,<br />
4- Eğirdir Gölü <strong>Su</strong>lak Alan Yönetim Planı ile,<br />
Salda Gölü (Burdur)<br />
Eğirdir Gölü (Isparta)<br />
Urfa-Birecik Gölü (Şanlıurfa)<br />
Marmara Gölü (Manisa)<br />
Ereğli Sazlıkları (Konya-Karaman)<br />
Göksu Deltası Tampon Bölge değişikliği (Mersin)<br />
İzmit Körfez <strong>Su</strong>lak Alanı (Kocaeli)<br />
Koruma bölgeleri onaylanarak uygulamaya aktarıldı.<br />
Toplantıda aşağıdaki kararlar alınmıştır:<br />
1. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği hükümleri<br />
kapsamında <strong>ve</strong> Ramsar Yönetim Planlaması Rehberi<br />
esas alınarak hazırlanan Akşehir-Eber Gölleri Yönetim<br />
Planının onaylanmasına <strong>ve</strong> 12 Eylül 2007 tarih <strong>ve</strong><br />
13-2007/2 karar No’lu Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu<br />
Toplantısında onaylanan Koruma Bölgesi sınırları ile<br />
birlikte bir bütün olarak kabul edilmesi <strong>ve</strong> uygulanmasına<br />
oy birliği ile,<br />
2. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği hükümleri<br />
kapsamında <strong>ve</strong> Ramsar Yönetim Planlaması Rehberi<br />
esas alınarak hazırlanan Yumurtalık Lagünü Yönetim<br />
Planının onaylanmasına <strong>ve</strong> 12 Eylül 2007 tarih <strong>ve</strong><br />
13–2007/2 karar No’lu Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu<br />
Toplantısında onaylanan Koruma Bölgesi sınırları ile<br />
birlikte bir bütün olarak kabul edilmesi <strong>ve</strong> uygulanmasına<br />
oy birliği ile,<br />
3. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği hükümleri<br />
kapsamında <strong>ve</strong> Ramsar Yönetim Planlaması Reh-<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
05
Kanunun ilgili hükümleri çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
cezai yaptırımlar uygulanacağı<br />
hükme bağlanmıştır.<br />
Ulusal gü<strong>ve</strong>nlik <strong>ve</strong> strateji açısından<br />
önemleri nedeniyle Eğirdir Dağ<br />
Komando Okulu <strong>ve</strong> diğer askeri tesislerin<br />
bulunduğu özel hüküm alanları<br />
için sulak alana ekolojik herhangi<br />
bir etkisi olabilecek faaliyetler söz<br />
konusu olduğunda, Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong><br />
Bakanlığı’nın ilgili birimleriyle eş<br />
güdüm oluşturulacaktır. Bunun dışında<br />
stratejik öneme sahip askeri<br />
alanlar olarak kullanılmaya devam<br />
edecektir.<br />
beri esas alınarak hazırlanan Kızılırmak Deltası Yönetim<br />
Planının onaylanmasına, Tarım <strong>ve</strong> Köyişleri<br />
Bakanlığı’nın önerilerinin plan raporuna eklenmesine<br />
müteakip uygulanmasına,<br />
4. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği hükümleri<br />
kapsamında <strong>ve</strong> Ramsar Yönetim Planlaması Rehberi<br />
esas alınarak hazırlanan Eğirdir Gölü Yönetim Planının<br />
onaylanmasına <strong>ve</strong> Koruma Bölgesi sınırları ile<br />
birlikte bir bütün olarak kabul edilmesi <strong>ve</strong> uygulanmasına<br />
oy birliği ile,<br />
5. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği hükümleri<br />
kapsamında Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu (USAK)<br />
teknik çalışma grubu tarafından 03–04 Ekim 2007<br />
tarihinde belirlenen Eğirdir Gölü <strong>Su</strong>lak Alan Koruma<br />
Bölgesi sınırlarının (Ek–1) oy birliği ile onaylanmasına,<br />
Doğa Derneği tarafından önerilen ek koruma<br />
bölge sınırlarının bir sonraki komisyon toplantısında<br />
görüşülmesine <strong>ve</strong> aşağıda belirtilen şartlar çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
yürürlüğe girmesine;<br />
<strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin Ek-1<br />
<strong>ve</strong> Ek-2 listelerinde yer alan, daha önce kurulmuş<br />
tesislerin İl Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Müdürlüğü’nce tespitlerinin<br />
yapılarak, 2872 sayılı Çevre Kanunu ile ilgili<br />
yönetmelik hükümlerinin faaliyetlerine devam etmesi,<br />
yerine getirmeyenlerin yasa <strong>ve</strong> yönetmeliklerde belirtilen<br />
süre içerisinde faaliyetlerine son <strong>ve</strong>rilerek, daha<br />
uygun bölgelere yönlendirilmesi,<br />
Bu bölgede bundan sonra <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması<br />
Yönetmeliği’nin Ek-2 listesinde yer alan yeni bir<br />
faaliyet gerçekleştirmek istenirse, İl Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong><br />
Müdürlüğü aracılığıyla, Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli Parklar<br />
Genel Müdürlüğü haberdar edilerek uygun yer seçimine<br />
karar <strong>ve</strong>rilmesi, aksi taktirde 2872 sayılı Çevre<br />
6. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği<br />
kapsamında Ulusal <strong>Su</strong>lak<br />
Alan Komisyonu (USAK) teknik çalışma<br />
grubu tarafından 27–29 Aralık 2007 tarihlerinde<br />
belirlenen Yeşilırmak Deltası <strong>Su</strong>lak Alan Koruma<br />
Bölgesi sınırları çalışmasının yağışlı mevsimde yapılması<br />
<strong>ve</strong> çalışma esnasında bölgedeki bir çok noktaya<br />
girilememesi <strong>ve</strong> çalışma esnasında tarım alanlarının su<br />
altında kalması nedenleriyle yağışlı mevsimin sonunda<br />
çalışmanın tekrarlanmasına oy birliği ile,<br />
7. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında<br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu (USAK) teknik çalışma<br />
grubu tarafından 19–20 Eylül 2007 tarihlerinde<br />
belirlenen Salda Gölü <strong>Su</strong>lak Alan Koruma Bölgesi sınırlarının<br />
(Ek–2) oy birliği ile onaylanarak yürürlüğe<br />
girmesine, Doğa Derneği tarafından önerilen ek koruma<br />
bölge sınırlarının bir sonraki komisyon toplantısında<br />
görüşülmesine;<br />
8. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında<br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu (USAK) teknik<br />
çalışma grubu tarafından 08–09 Ekim 2007 tarihinde<br />
belirlenen Urfa-Birecik Gölü <strong>Su</strong>lak Alan Koruma<br />
Bölgesi sınırlarının (Ek–3) oy birliği ile onaylanarak<br />
yürürlüğe girmesine, Doğa Derneği tarafından önerilen<br />
ek koruma bölge sınırlarının bir sonraki komisyon<br />
toplantısında görüşülmesine;<br />
9. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında<br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu (USAK) teknik<br />
çalışma grubu tarafından 20–21 Kasım 2007<br />
tarihinde belirlenen Gölmarmara Gölü <strong>Su</strong>lak Alan<br />
Koruma Bölgesi sınırlarının (Ek–4), toplantı tarihi<br />
itibariyle 20 gün içerisinde Devlet <strong>Su</strong> İşleri Genel<br />
Müdürlüğü’nden Komisyon Sekretaryasına bir itiraz<br />
olmaması durumunda oy birliği ile yürürlüğe girmesine,<br />
itiraz olması durumunda bir sonraki Komisyon<br />
toplantısında görüşülmesine;<br />
06 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
10. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında,<br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan komisyonu (USAK) teknik<br />
çalışma grubu tarafından 28–29 Ağustos 2007 tarihinde<br />
belirlenen Ereğli Sazlıkları <strong>Su</strong>lak Alan Koruma<br />
Bölgesi sınırlarının (Ek–5) oy birliği ile onaylanarak<br />
yürürlüğe girmesine;<br />
11. USAK’ın 12.10.2004 tarihli toplantısında onaylanarak<br />
yürürlüğe giren Göksu Deltası <strong>Su</strong>lak Alan<br />
Koruma Bölgelerinden Tampon Bölgesi sınırlarının,<br />
Mersin İdare Mahkemesinin 21.07.2006 tarih <strong>ve</strong><br />
E.2005/1088, K.2006/I338 sayılı karar ile iptal edilmiş<br />
olup, Tampon Bölge sınırının tekrar belirlenmesi<br />
gereği ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda 27 Kasım 2007<br />
tarihinde Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu (USAK) teknik<br />
çalışma grubu tarafından belirlenen Göksu Deltası<br />
Tampon Bölge sınırları değişikliğinin (Ek–6) oy<br />
birliği ile onaylanarak yürürlüğe girmesine;<br />
12. <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında<br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu (USAK) teknik<br />
çalışma grubu tarafından 07 Şubat 2008 tarihinde<br />
belirlenen İzmit Körfez <strong>Su</strong>lak Alanı Koruma Bölgesi<br />
sınırlarının (Ek–7) oy birliği ile onaylanarak aşağıda<br />
belirtilen şartlar çerçe<strong>ve</strong>sinde yürürlüğe girmesine;<br />
Tampon Bölge sınırları içinde gerçekleşecek tüm<br />
faaliyetler; yürürlükteki imar planları göz önünde bulundurularak,<br />
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı<br />
<strong>ve</strong> Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli<br />
Parklar Genel Müdürlüğü’nce koordineli olarak değerlendirilecektir.<br />
13. <strong>Su</strong>lak alanlarla ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar arasında<br />
iletişim <strong>ve</strong> işbirliği imkanlarını güçlendirmek, eğitim<br />
<strong>ve</strong> kapasite geliştirme çalışmaları yürütmek, sulak<br />
alanlarla ilgili <strong>ve</strong>ri tabanı oluşturmak <strong>ve</strong> ilgililerin<br />
kullanımına sunmak, sulak alan yönetim planlama <strong>ve</strong><br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu çalışmalarına teknik<br />
destek sağlamak üzere, bir Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Merkezi<br />
kurulması fikri Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonuna sunulmuş<br />
olup, merkezin kuramsal <strong>ve</strong> finansal yapısı <strong>ve</strong><br />
sürdürülebilirliğinin tanımlanmasına yönelik çalışmaların<br />
sürdürülmesine; çalışmaların tamamlanmasını<br />
müteakip konunun komisyonda değerlendirilmesine,<br />
oy birliği ile karar <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
07
7. Uluslararası Boya <strong>ve</strong> Yardımcı Maddeler Sanayi Kongresi<br />
Boya <strong>ve</strong> Yardımcı Maddeler Sanayi Fuarı<br />
Mehmet BOCAL<br />
Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Uzman Yardımcısı<br />
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Kimyasallar Yönetimi Dairesi Başkanlığı<br />
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />
organizasyonunda 7.si düzenlenen “Uluslararası<br />
Boya <strong>ve</strong> Yardımcı Maddeler Sanayi Kongresi <strong>ve</strong><br />
Fuarı/ BOYA 2008”, 10–12 Nisan 2008 tarihlerinde<br />
İstanbul’da Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre <strong>ve</strong> Sergi<br />
Sarayı’nda gerçekleştirilmiştir. Ana teması “Çevre<br />
Dostu Boya Teknolojileri” olarak belirlenen BOYA<br />
2008 Kongresi’nin gayesi; boya <strong>ve</strong> yardımcı hammaddeleri,<br />
üretim <strong>ve</strong> kontrol ekipmanları gibi konularda<br />
en güncel bilimsel araştırma sonuçlarının, teknolojilerin<br />
<strong>ve</strong> ürünlerin uluslararası <strong>ve</strong> yerel katılımcılara aktarılacağı<br />
bir bilgi platformu oluşturmaktır.<br />
kirliliğine ilişkin problemlerinin de başlıca kaynağı<br />
olarak görülen kimyasalların olumsuz etkileri ile karşılaşılması<br />
sonrası, bu etkilerin giderilmesi yönünde<br />
yapılan çevresel harcamalar <strong>ve</strong> sağlık harcamalarının<br />
da oldukça maliyetli olduğunu ifade etti.<br />
Genel Müdür Prof. Dr. Akça ayrıca, sanayileşmeyi<br />
sağlarken çevre <strong>ve</strong> insan sağlığının korunmasını da<br />
kapsamına alan sürdürülebilir kalkınma kavramının <strong>ve</strong><br />
uygulamasının öneminden <strong>ve</strong> etkin çevre yönetiminin<br />
sağlanmasını teminen alınacak tedbirlerin bilgi <strong>ve</strong> deneyimin<br />
paylaşılması ile daha sağlıklı olarak belirlene-<br />
Söz konusu kongrede Çevre Yönetimi Genel Müdürün<br />
Prof. Dr. Lütfi Akça Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı<br />
adına açılış konuşmasında; Bakanlığın çevre alanında<br />
gerçekleştirdiği <strong>ve</strong> gerçekleştireceği projelere değinmiş<br />
boya sektöründe çevrenin korunmasının ne kadar<br />
önemli olduğunu katılımcılara aktarmıştır. Olaylara<br />
bir de çevre açısından bakılması gerektiğini dile getiren<br />
Genel Müdür Akça konuşmasında; kalkınmanın<br />
göstergesi olan sanayileşme ile bağlantılı olarak, kimya<br />
sanayinin gelişmesi <strong>ve</strong> insan hayatını kolaylaştıran<br />
üründe <strong>ve</strong> birçok alanda kimyasalların kullanımının<br />
kaçınılmaz olduğunu, bu sebeple son otuz yılda kimyasalların<br />
gerek çeşit, gerekse miktar olarak kullanımlarında<br />
önemli artışlar gözlendiğini dile getirmiştir.<br />
Kimyasalların birçoğunun tehlikeli olduğu, üretimi aşamasından<br />
bertarafı aşamasına kadar geçen süreçte etkin<br />
yönetimi üzerine gerekli tedbirler alınmadığı <strong>ve</strong><br />
uygulanmadığı takdirde, sahip olduğu tehlikeli özelliğe<br />
bağlı olarak kısa <strong>ve</strong>ya uzun vadede çevre <strong>ve</strong> insan<br />
sağlığı üzerinde olumsuz etkiler hatta tedavisi <strong>ve</strong> geri<br />
dönüşü mümkün olmayan etkiler yaptığını belirtti.<br />
Diğer taraftan, insan sağlığını da etkileyen çevre<br />
08 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
ileceğini kaydetti. Bunun yanında,<br />
Bakanlık olarak sanayi tesislerimizin<br />
prosesleri sonrası yani atık <strong>ve</strong> emisyonları<br />
oluştuktan sonra gerekli bertaraf<br />
tedbirlerini almalarından ziyade,<br />
üretim süreçlerinde gerekli düzenlemeleri<br />
yaparak (bunlara BAT/BEP<br />
yani Mevcut En İyi Teknolojiler/En<br />
İyi Çevresel Uygulamalar deniyor) en<br />
az atık üreten <strong>ve</strong> en az emisyona sahip<br />
tesis olmalarını sağlama yönünde<br />
politikalar geliştirdiklerini belirtti.<br />
Akça, Bakanlığımızın Avrupa Birliği<br />
Mevzuatına uyum çalışmaları kapsamında<br />
yaptığı mevzuat değişikliklerinin,<br />
boya sektörünü de yakından<br />
ilgilendirdiğini her türlü kimyasalın<br />
üretiminden, bertarafına kadar geçen süreçte; işçi sağlığı<br />
<strong>ve</strong> iş gü<strong>ve</strong>nliği, kimyasallar hakkında bilgilendirme,<br />
atıkların çevreye zarar <strong>ve</strong>rmeden bertaraf edilmesi,<br />
kabul edilebilir en iyi teknolojiler, acil durum planlarının<br />
hazırlanması, proses gü<strong>ve</strong>nliği gibi hususları<br />
içeren teknik gü<strong>ve</strong>nlik, ürün gü<strong>ve</strong>nliği <strong>ve</strong> çevrenin korunmasında<br />
<strong>ve</strong> kirliliğin önlenmesinde sürekli gelişme<br />
sağlamak üzere faaliyetin her aşamasında sanayicinin<br />
insana <strong>ve</strong> tabiata taahhüdü olan üçlü sorumluluk programının<br />
uygulanması ile daha az çevre kirliliği, çevre<br />
<strong>ve</strong> insan sağlığının korunması, daha az iş kazası, yüksek<br />
proses gü<strong>ve</strong>nliği, ürün kalite sorumluluğu, daha<br />
yüksek <strong>ve</strong>rimlilik hedeflerine ulaşılabileceğini söyledi.<br />
Bilim Kurulu tarafından kongrenin ana teması “Çevreye<br />
Dost Boya Teknolojileri” (Yüksek katılı, radyasyon<br />
kürlemeli, su bazlı <strong>ve</strong> toz boyalar) konulu sunumlara<br />
öncelik <strong>ve</strong>rilmekle birlikte aşağıda belirtilmiş olan<br />
konu başlıkları ile ilgili bildiri sunumları yapılmıştır.<br />
Boya üretim <strong>ve</strong> uygulama teknolojilerindeki gelişmeler,<br />
Hammaddeler (Bağlayıcılar, dolgular, pigmentler, çözücüler<br />
<strong>ve</strong> katkı maddeleri),<br />
Üretim, laboratuvar, test, ölçüm <strong>ve</strong> uygulama ekipmanları,<br />
Uluslararası standart <strong>ve</strong> düzenlemeler, çevre koruması<br />
<strong>ve</strong> iş gü<strong>ve</strong>nliği,<br />
Boya Endüstrisi’ne sektörel bakış,<br />
Kongre ile eş zamanlı olarak, fuar alanında Bakanlığımızın<br />
çalışmalarını tanıtmak için stant kurulmuştur.<br />
Burada üç gün boyunca fuar ziyaretçilerinin Bakanlığımızla<br />
ilgili soruları cevaplandırılmıştır. Ayrıca stant<br />
alanında bulundurulan Bakanlığımızı tanıtıcı görüntülü<br />
<strong>ve</strong> basılı materyaller ziyaretçilere takdim edilmiştir.<br />
Bakanlığımızın çalışmalarını tanıtmak maksadıyla<br />
kongre gündemine “Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı Özel<br />
Oturumu” eklenmiştir. Bakanlığımıza ayrılan bu özel<br />
oturumda;<br />
Kimyasalların yönetimi üzerine Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong><br />
Bakanlığı’nın koordinasyon görevini üstlendiğinden<br />
bahisle, temel usul <strong>ve</strong> esasların belirlenmesi ile<br />
uygulamaya yönelik sistemlerin oluşturulması hususunda<br />
koordinatör <strong>ve</strong> uygulayıcı kurum olarak kimyasallar<br />
yönetimi konusunda Çevre Yönetimi Genel<br />
Müdürlüğü’ne bağlı Kimyasallar Yönetimi Dairesi<br />
Başkanlığı tarafından yapılan çalışmalar,<br />
Ülkemizde meydana gelebilecek doğal afetlerde<br />
<strong>ve</strong>ya sınaî kazalarda özellikle, tehlikeli kimyasal maddelerin<br />
çevreye <strong>ve</strong> insanlarımıza <strong>ve</strong>rebileceği zararların<br />
önceden analizi <strong>ve</strong> bu zararların en aza indirgenmesi<br />
için prosedürler oluşturulması, tesis içi <strong>ve</strong> tesis dışı acil<br />
durum planlarının düzenli olarak değerlendirilmesi <strong>ve</strong><br />
revize edilmesi konularında yapılan çalışmalar,<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 09
<strong>Su</strong>cul ortamların <strong>ve</strong> toprağın her türlü kirlenmeye<br />
karşı korunmasından sorumlu olup mevzuatımızda<br />
yer alan <strong>Su</strong> Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Tehlikeli<br />
Maddelerin <strong>Su</strong> <strong>ve</strong> Çevresinde sebep Olduğu Kirliliğin<br />
Kontrolü Yönetmeliği <strong>ve</strong> Toprak Kirliliğinin Kontrolü<br />
Yönetmeliği çerçe<strong>ve</strong>sinde boya <strong>ve</strong> boyar madde içeren<br />
atık suların karakterizasyonu <strong>ve</strong> arıtılması için Çevre Yönetimi<br />
Genel Müdürlüğü’ne bağlı <strong>Su</strong> <strong>ve</strong> Toprak Yönetimi<br />
Dairesi Başkanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar,<br />
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği <strong>ve</strong> boya<br />
sektörü atıklarının yönetmelik kapsamında<br />
değerlendirilmesi <strong>ve</strong> Çevre Yönetimi<br />
Genel Müdürlüğü’ne bağlı Atık Yönetimi<br />
Dairesi Başkanlığı tarafından<br />
yapılan çalışmalar konularında<br />
Bakanlığımız tarafından tebliğler<br />
sunulmuştur.<br />
Söz konusu tebliğlerde, Kimyasallar<br />
Yönetimi Dairesi Başkanı<br />
Abdurrahman Uluırmak ilk tebliği<br />
sunmuştur. Uluırmak yaptığı<br />
konuşmada; kimyasalların<br />
günlük hayatımızdaki yerinden,<br />
kimyasallara olan ihtiyacımızdan,<br />
kimyasalların insan<br />
sağlığına <strong>ve</strong> çevreye<br />
olan etkilerinden,<br />
1992 yılında<br />
gerçekleşen<br />
Birleşmiş Milletler<br />
devlet ya da hükümet başkanları tarafından kabul<br />
edilen “Gündem 21” çerçe<strong>ve</strong>sinde kimyasallar yönetiminin<br />
değerlendirilmesinden, ülkemizde tehlikeli<br />
kimyasalların yönetimini düzenleyen, boya sektörünü<br />
de kapsayan <strong>ve</strong> 1993 yılından bu yana yürürlükte olan<br />
“Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği”nden, bu bağlamda<br />
ilgili doküman kapsamında <strong>ve</strong> Avrupa Birliği’ne<br />
üyelik sürecinde AB’nin kimyasallara ilişkin mevzuatına<br />
uyum sağlanması için mevcut mevzuatımızda<br />
yapılması öngörülen düzenlemelerden, uyumlaştırma<br />
çalışmalara kapsamında Kimyasallar<br />
Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından<br />
gerçekleştirilen proje<br />
çıktıları olan <strong>ve</strong> boya sektörünü<br />
de yakından ilgilendiren<br />
dört önemli taslak<br />
yönetmelikten (Tehlikeli<br />
Maddelerin <strong>ve</strong> Müstahzarların<br />
Sınıflandırılması,<br />
Ambalajlanması <strong>ve</strong> Etiketlenmesi<br />
Hakkında Yönetmelik<br />
Taslağı, Maddelerin<br />
Envanteri, Bildirimi <strong>ve</strong> Risk<br />
Değerlendirmesi Usul <strong>ve</strong> Esasları<br />
Hakkında Yönetmelik Taslağı, Gü<strong>ve</strong>nlik<br />
Bilgi Formlarının Hazırlanması<br />
<strong>ve</strong> Dağıtılması Hakkında Yönetmelik Taslağı,<br />
Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların<br />
<strong>ve</strong> Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına <strong>ve</strong> Kullanımına<br />
İlişkin Kısıtlamalar Hakkında Yönetmeliğin<br />
Taslağı) bahsetmiştir. <strong>Su</strong>numunun devamında ise,<br />
10 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
Avrupa Birliği’nin kimyasal maddelere ilişkin yeni politikasını<br />
oluşturan “Kimyasalların Kaydı, Değerlendirmesi,<br />
İzni <strong>ve</strong> Kısıtlamaları Tüzüğü”nün (REACH<br />
Tüzüğü), ülkemiz kimyasallar yönetimine neler getireceğini,<br />
AB’ye ihracat yapacak olan sanayicimizin ne<br />
gibi yükümlülüklerle karşı karşıya olduğunu, ülkemizin<br />
AB’ye katılım sürecinde <strong>ve</strong> AB ile aramızda tesis<br />
edilmiş bulunan Gümrük Birliği ilişkileri çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
yürütülen mevzuat uyum çalışmaları kapsamında<br />
REACH Tüzüğü’nü uyumlaştırmamız durumunda,<br />
REACH ile ilgili düzenlemelerin kimya sektöründeki<br />
üretim <strong>ve</strong> ithalat faaliyetlerinde meydana gelebilecek<br />
durumları anlatmıştır. Uluırmak sunumun son kısmında<br />
ise Bakanlığımız sorumluluğunda bulunan <strong>ve</strong><br />
Kimyasallar Yönetimi Dairesi Başkanlığı koordinasyonda<br />
takip edilen uluslararası sözleşmelerden (Bazı<br />
Kalıcı Organik Kirletici Kimyasalların (POP’s) Çevresel<br />
Açıdan Etkin Yönetimi Üzerine Stockholm Sözleşmesi<br />
<strong>ve</strong> Bazı Tehlikeli Kimyasalların Uluslararası<br />
Ticaretinde Uygulanacak Ön Bildirimli Kabul Sistemine<br />
İlişkin Rotterdam Sözleşmesinden bahsetmiştir.<br />
Bakanlığımıza ayrılan özel oturumda ikinci tebliğ<br />
sunumunu Kimyasallar Yönetimi Dairesi Başkanlığı,<br />
Büyük Endüstriyel Kazalar Şubesi Şube Müdürü Kemal<br />
Dağ yapmıştır. Dağ, sunumunda meydana gelebilecek<br />
sınaî kazalarda özellikle,<br />
tehlikeli kimyasal maddelerin<br />
çevreye <strong>ve</strong> insanlarımıza <strong>ve</strong>rebileceği<br />
zararların önceden<br />
analizi <strong>ve</strong> bu zararların en aza<br />
indirilmesi için prosedürler<br />
oluşturulması, tesis içi <strong>ve</strong> tesis<br />
dışı acil durum planlarının düzenli<br />
olarak değerlendirilmesi<br />
<strong>ve</strong> revize edilmesi konularında<br />
Avrupa Birliği’nin ilgili mevzuatı<br />
olan Se<strong>ve</strong>so-II Direktifi’nin<br />
Türk Mevzuatına uyumlaştırma<br />
çalışmaları kapsamında detaylı<br />
bilgiler <strong>ve</strong>rmiştir. Ayrıca ilgili<br />
Direktifin uyumlaştırılmasındaki<br />
önemden <strong>ve</strong> uyumlaştırılması<br />
ile sanayiciye <strong>ve</strong> ilgili paydaşlara düşecek olan sorumluluklardan<br />
bahsetmiştir.<br />
Bakanlığımıza ayrılan özel oturumda üçüncü tebliğ<br />
sunumunu <strong>Su</strong> <strong>ve</strong> Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığı<br />
adına Uzman Yardımcısı B. Fuat Çankaya gerçekleştirmiştir.<br />
Çankaya, sunumunda <strong>Su</strong> Kirliliği Kontrolü<br />
Yönetmeliği, Tehlikeli Maddelerin <strong>Su</strong> <strong>ve</strong> Çevresinde<br />
Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliği <strong>ve</strong><br />
Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
boya <strong>ve</strong> boyar madde içeren atık suların özellikleri,<br />
bu çeşit suların arıtımı konusunda fiziksel, kimyasal<br />
<strong>ve</strong> biyolojik yöntemler, bunlara ek olarak bu konularda<br />
Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar hakkında<br />
bilgiler <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı’na ayrılan özel oturumda<br />
son tebliğ sunumunu ise Atık Yönetimi Dairesi Başkanlığı<br />
adına Uzman Yardımcısı Oğuzhan Akınç gerçekleştirmiştir.<br />
Akınç, sunumunda Tehlikeli Atıkların<br />
Kontrolü Yönetmeliği <strong>ve</strong> boya sektörü atıklarının yönetmelik<br />
kapsamında değerlendirilmesi hususlarında<br />
Atık Yönetimi Dairesi Başkanlığı’nın mevcut mevzuat<br />
durumu, mevzuatın uygulanması, atıkların tanımlanması,<br />
ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşların yükümlülükleri konularında<br />
detaylı bilgiler <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 11
<strong>Su</strong>lak Alanlarımız<br />
SULAK ALANLAR YÖNETİM PLANI DİZİSİ 1<br />
AKŞEHİR-EBER GÖLLERİ<br />
SULAK ALAN YÖNETİM PLANI<br />
Yusuf CERAN<br />
Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli Parklar Genel Müdürlüğü / <strong>Su</strong>lak Alanlar Şubesi Müdürü<br />
Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik sebebiyle dünyanın<br />
doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen<br />
sulak alanlar; doğal işlevleri <strong>ve</strong> ekonomik<br />
değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir.<br />
Uluslararası bir sözleşme olan <strong>Su</strong>lak Alanlar Sözleşmesi<br />
(Ramsar Sözleşmesi), belli bir ekosistem<br />
<strong>ve</strong> bu ekosisteme ekolojik olarak<br />
bağımlı olan flora <strong>ve</strong> fauna elemanlarını<br />
kapsamaktadır. Sözleşmede<br />
sulak alanlar; “doğal <strong>ve</strong>ya yapay,<br />
devamlı <strong>ve</strong>ya geçici, suları durgun<br />
<strong>ve</strong>ya akıntılı, tatlı, acı <strong>ve</strong>ya tuzlu,<br />
denizlerin gel-git hareketlerinin<br />
çekilme devresinde 6 metreyi<br />
geçmeyen derinlikleri kapsayan,<br />
bütün sular, sazlık, bataklık <strong>ve</strong> turbiyerler”<br />
olarak tanımlanmıştır.<br />
<strong>Su</strong>lak Alanlar Sözleşmesi; sulak alanların<br />
bulunduğu bölgenin su rejimini düzenlemesi,<br />
karakteristik bitki <strong>ve</strong> hayvan topluluklarının;<br />
özellikle su kuşlarının barınmasına imkan<br />
sağlaması, ekonomik, kültürel, bilimsel <strong>ve</strong> rekreasyonel<br />
olarak büyük bir kaynak teşkil etmesi, kaybedilmeleri<br />
halinde yeniden geri kazanılmalarının mümkün olmaması<br />
sebebiyle sulak alanların kaybına sebep olabilecek<br />
tehditleri önlemek; ayrıca, su kuşlarının<br />
mevsimsel göçleri sırasında sınırlar aşması<br />
sebebiyle uluslararası bir kaynak<br />
olduğunu tanıyarak; sulak alanların<br />
<strong>ve</strong> onlara bağımlı bitki <strong>ve</strong> hayvan<br />
topluluklarının korunmasının<br />
ileri görüşlü ulusal politikalarla<br />
koordineli uluslararası faaliyetlerle<br />
birleştirilmesini sağlamak<br />
için hazırlanmıştır.<br />
Sözleşmenin yürütülmesi <strong>ve</strong><br />
takibi için her üç yılda bir Akit<br />
Taraflar toplantısı düzenlenmektedir.<br />
Bu toplantıların 6’ncısı<br />
Avustralya’nın Brisbane Kentinde yapılmış<br />
<strong>ve</strong> bu toplantıda “1997-2002 Yılları İçin<br />
Strateji Planı” hazırlanarak, tüm taraf ülkelerce uygu-<br />
12 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
lanmak üzere tavsiye kararları olarak benimsenmiştir.<br />
7 Akit Taraflar Toplantısı ise Costa Rica’nın San Jose<br />
şehrinde yapılmış, “<strong>Su</strong>lak alanların korunması <strong>ve</strong> akılcı<br />
kullanımı için Ramsar Yeni Yönetim Planı Rehberi”<br />
kabul edilmiş <strong>ve</strong> üye ülkelerden bu rehber doğrultusunda<br />
her bir sulak alan için Yönetim Planlarını hazırlamaları<br />
talep edilmiştir. Görüleceği üzere; sulak alan<br />
yönetim planı hazırlanmasının uluslararası dayanağı<br />
Ramsar Sözleşmesidir. Ayrıca, 4856 sayılı Bakanlığımızın<br />
kuruluş Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu <strong>ve</strong><br />
<strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği “<strong>Su</strong>lak Alan<br />
Yönetim Planlarının” yasal dayanaklarını oluşturmaktadır.<br />
Ülkemizdeki tüm sulak alanlar, Ramsar Sözleşmesi<br />
hükümleri doğrultusunda korunmakta <strong>ve</strong> yönetilmesi<br />
sağlanmaktadır. Sözleşmenin ulusal düzeydeki uygulamalarının<br />
koordinasyonu <strong>ve</strong> takibinden Doğa Koruma<br />
<strong>ve</strong> Milli Parklar Genel Müdürlüğü sulak alanlar Şube<br />
Müdürlüğü sorumludur. 30 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe<br />
konan <strong>ve</strong> daha sonra 17 Mayıs 2005 tarihinde<br />
revize edilen “<strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği”<br />
ile Sözleşmenin ulusal düzeyde uygulanması daha<br />
etkin hale getirilmiştir.<br />
<strong>Su</strong>lak alanların bütün fonksiyonlarının sürekliliğinin<br />
sağlanabilmesi <strong>ve</strong> rasyonel kullanımının gerçekleştirilebilmesi,<br />
ancak sulak alanlarla ilişkili halkın yararlanmasını<br />
da gözeten, tüm sektörleri entegre eden sulak<br />
alan yönetim planlarının geliştirilmesi <strong>ve</strong> uygulanması<br />
ile mümkün olabilmektedir.<br />
Ülkemizde <strong>Su</strong>lak Alanlar Yönetim Planlarının hazırlanmasında,<br />
Ramsar Sözleşmesi <strong>ve</strong> <strong>Su</strong>lak Alanların<br />
Korunması Yönetmeliği gereğince “Ramsar Sözleşmesi<br />
<strong>Su</strong>lak Alan Yönetim Planı Rehberi” esas alınmakta<br />
<strong>ve</strong> yönetim planları bu rehbere göre hazırlanmaktadır.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 13
“AKŞEHİR-EBER GÖLLERİ<br />
SULAK ALAN YÖNETİM PLANI ”<br />
Akşehir- Eber Göllerinin geçmişine bakıldığı<br />
zaman Eber Gölü 967 m rakımda yer alır <strong>ve</strong><br />
(maks. 16.800 ha) en derin yeri 6 m olan bir<br />
tatlı su gölü olup, göle batıdan giriş yapan Akarçay tarafından<br />
beslenir. Gölün büyük bir bölümü yüksekliği<br />
5-6 metreye varan sazlarla kaplı durumda olurdu. Göl<br />
suyu Taşköprü Çayı ( ya da Eber kanalı) yoluyla çıkar<br />
<strong>ve</strong> 4 km güneydoğudaki Akşehir Gölü’ne ulaşırdı. Akşehir<br />
Gölü 966 m <strong>ve</strong> (maks.35.300 ha) en derin yeri<br />
7 m. olan tektonik bir göl olup, Eber kanalının yanı<br />
sıra, <strong>Su</strong>ltan Dağları’ndan gelen beş dere ile beslenirdi<br />
<strong>ve</strong> gideri yoktu. Her iki göl içinde balıkçılık <strong>ve</strong> sazcılık<br />
önemli bir gelir kaynağı idi. <strong>Su</strong> dengesinin bozulmasına<br />
kadar alan, kışlayan su kuşları için büyük önem taşımaktaydı.<br />
Eber’de 1967’de 33.000, 1969’da 205.000<br />
<strong>ve</strong> Akşehir’de 1971’de 37.721 su kuşu sayılmıştır.<br />
Geçmişte her iki gölün toplam alanı 53.600 ha (iki göl<br />
<strong>ve</strong> aralarındaki 1500 hektarlık bir koridor dahildir.)<br />
Akşehir Gölü’nün maksimum alanı 1969’da 35.300<br />
hektarken, 1993’te 17.700 hektara düşmüştür. Aynı<br />
dönemde Eber Gölü alanıda 16.800’den 7600 hektara<br />
düşmüştür. 1986-1993 yılları arasında Akşehir<br />
Gölü’nün su seviyesi 3,85 metre kadar düşmüştür. Bu<br />
bölgede yağış miktarları <strong>ve</strong> dolayısıyla su seviyeleri<br />
aşırı dalgalanmalar göstermiştir: Akşehir Gölü 1933’te<br />
tamamıyla kurumuştu. Ancak son 30 yıla ait yağış <strong>ve</strong>rileri<br />
incelendiğinde, göldeki bu ciddi <strong>ve</strong> uzun süreli<br />
düşüşlerin yağışlardaki azalmalara bağlanamayacağı<br />
ortaya çıkmaktadır. Akşehir Gölü günümüzde tamamen<br />
kurumuş, Eber Gölünde ise çok az miktarda su<br />
kalmıştır.<br />
Koruma Durumu;<br />
Akşehir <strong>ve</strong> Eber gölleri 1992 yılında SİT alanı ilan<br />
edilmiştir. Ülkemizin 1994 yılında Ramsar Sözleşmesine<br />
taraf olmasıyla, sözleşme kapsamında koruma<br />
çalışmaları sürdürülmeye başlanmış <strong>ve</strong> halen <strong>Su</strong>lak<br />
Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında koruma<br />
çalışmaları sürdürülen uluslararası öneme sahip<br />
sulak alanlarımız arasında yer almaktadır.<br />
Yönetim Planı süreci;<br />
Akşehir-Eber Göllerinde bozulan ekolojik dengenin<br />
yeniden tesis edilmesi <strong>ve</strong> alanın uygun bir şekilde<br />
yönetilmesinin sağlanması için Yönetim Planının<br />
hazırlanması işi Bakanlığımız Yatırım Programından<br />
sağlanan ödenekle, 2005 yılı sonunda ihale edilerek<br />
yönetim planı çalışmaları başlatılmıştır. Proje 2 yıl olarak<br />
tasarlanmış olup, 2007 sonunda tamamlanmıştır.<br />
Akşehir <strong>ve</strong> Eber Gölleri <strong>Su</strong>lak Alan Yönetim Planının<br />
gayesi; Akşehir <strong>ve</strong> Eber Gölleri Alt Havzası’nda,<br />
göllerin <strong>ve</strong> gölleri destekleyen ekosistemlerin uzun<br />
vadede sürdürülebilirliğinin sağlanması için korumakullanma<br />
dengesinin oluşturulmasıdır. Bunun için<br />
halkın bilinçlendirilmesi <strong>ve</strong> sulak alanı kullanan diğer<br />
paydaşlarla birlikte hareket edilmesi gerekliliği projenin<br />
temelini teşkil etmektedir.<br />
Planın hazırlandığı alan; Akşehir <strong>ve</strong> Eber Gölleri<br />
Alt Havzası olup, bu alt havzalar ülkemizde yer alan<br />
25 tane hidrolojik havzadan biri olan 11 sıra Nolu<br />
14 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
Akarçay Havzası içinde yer almaktadır. İdari olarak<br />
Konya <strong>ve</strong> Afyonkarahisar ili sınırları içinde yer alan<br />
5 ilçe merkezi, 22 belde <strong>ve</strong> 48 köyü içine almaktadır.<br />
Akarçay Havzası’nın doğu ucundaki doğal hidrolojik<br />
alt havza alanlarını oluşturan Eber Alt Havzası, yaklaşık<br />
78.024 hektar, Akşehir Alt Havzası ise yaklaşık<br />
237.571 hektarlık bir alanı kaplamaktadır.<br />
Proje ile;<br />
Kısa vadede geri dönüşümsüz olan doğal ekosistemlerin,<br />
biyolojik çeşitliliğin, arkeolojik <strong>ve</strong> kültürel alanların<br />
korunması için karar <strong>ve</strong>ricilere temel <strong>ve</strong>rilerin<br />
sağlanması,<br />
Bölgedeki ekosistemlerin, habitatların, flora <strong>ve</strong> faunanın<br />
korunması <strong>ve</strong> yönetimi,<br />
Bölgenin kültürel <strong>ve</strong> doğal kaynaklarının (toprak,<br />
su, peyzaj vb.) sürdürülebilir şekilde korunması <strong>ve</strong> yönetimi,<br />
Yörede yaşayanların ihtiyaçlarının; balıkçılık, avcılık,<br />
sazcılık <strong>ve</strong> tarım gibi kalkınma faaliyetlerinin değerlendirilmesi,<br />
yöre halkı için ekolojik <strong>ve</strong> ekonomik olarak<br />
sürekli bir geleceğin sağlanması,<br />
Göllerdeki kirlenme durumunun tesbiti, su kalitesinin<br />
belirlenmesi, gölleri etkileyebilecek kirlenme <strong>ve</strong><br />
bozulmaların önlenmesi amacıyla çok yönlü koruma<br />
<strong>ve</strong> kullanma programının yapılması,<br />
Bütün bunları gerçekleştirmek için yönetim hedeflerinin<br />
belirlenmesi <strong>ve</strong> belirlenen bu hedeflere nasıl<br />
ulaşılacağının tanımlanması,<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 15
Proje kapsamında;<br />
Biyolojik çeşitliliğin tesbiti çalışmaları,<br />
Meteorolojik, jeolojik, hidrolojik <strong>ve</strong> hidrojeolojik<br />
<strong>ve</strong>rilerin derlenmesi,<br />
Toprak yapısı <strong>ve</strong> tarımsal özelliklerin değerlendirilmesi,<br />
<strong>Su</strong> kalitesi izleme çalışmaları,<br />
Sosyolojik araştırmalar,<br />
Mevcut fiziki plan çalışmaları <strong>ve</strong> geçmişteki <strong>ve</strong> günümüzdeki<br />
mevcut arazi kullanım durumları,<br />
Arkeolojik <strong>ve</strong>rilerin derlenmesi çalışmaları,<br />
Peyzaj değerleri ile ilgili çalışmalar <strong>ve</strong> orman alanları<br />
ile ilgili <strong>ve</strong>rilerin hazırlanması,<br />
Bütün <strong>ve</strong>rilerin sayısallaştırılıp, ilgili <strong>ve</strong>ritabanları ile<br />
ilişkilendirilerek CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) ortamına<br />
aktarılması.<br />
Kaymakamlar, Belediye Başkanları, Avcılar, Balıkçılar,<br />
Sazcılar, Çiftçiler, <strong>Su</strong>lama Birlikleri, <strong>Su</strong>lama Kooperatifleri,<br />
Tavuk Üreticileri vb. yöre halkının dahil<br />
olduğu tüm ilgi grupları ile derinlemesine mülakatlar<br />
<strong>ve</strong> ilgi grubu analizleri yapıldı.<br />
Göl çevresindeki 11 belde <strong>ve</strong> köyde 350 kişiyle sosyolojik<br />
araştırma anketi yapıldı.<br />
Proje tanıtım toplantısı <strong>ve</strong> ilgi grupları ile çalışma<br />
toplantıları düzenlendi.<br />
Yönetim planı halka arz toplantısı yapıldı.<br />
Proje kapsamında; proje hedef <strong>ve</strong> ihtiyaçlarına uygun<br />
ulusal <strong>ve</strong> uluslararası <strong>ve</strong>ri tabanı oluşturulması için<br />
ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşlardan sayısal ya da basılı her<br />
türlü bilgi, belge, harita vb. temin edilerek uygun <strong>ve</strong>ri<br />
tabanı formatında düzenlenmiştir.<br />
Konumsal bilgilerin organize edilmesi için, farklı <strong>ve</strong>ri<br />
kaynaklarından gelen konumsal nitelikteki bilgilerin<br />
koordinat birliğinin sağlanması için gerekli dönüşümler<br />
yapılarak, her <strong>ve</strong>rinin güncel uydu görüntüsü ile<br />
uyumlu olması sağlanmış, farklı disiplinlerin <strong>ve</strong> projenin<br />
gereksinimlerini karşılayacak şekilde birçok sayısal<br />
harita üretilmiştir.<br />
Plan Kapsamında Eber Gölünün Simgesi olan <strong>ve</strong> dünyada<br />
sadece Eber gölünde yetişen EBER SARISI (Thermopsis<br />
turcica)nın habitatları tespit edilmiş <strong>ve</strong> koruma<br />
altına alınmıştır.<br />
İnsanlığın besin kaynağının önemli bir kısmını oluşturan<br />
baklagiller familyasının bir üyesi olan Eber Sarısı<br />
16 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
(Thermopsis turcica), sahip olduğu mey<strong>ve</strong> özellikleri<br />
sebebiyle önemli bir gen kaynağı niteliğindedir. Eber<br />
Sarısı, yörenin “Ekolojik Simgesi”dir. Thermopsis<br />
turcica’nın yaşadığı habitatlar büyük ölçüde daralmış<br />
<strong>ve</strong>ya vasfını yitirmiştir. Eber Sarısı için özel tedbirler<br />
alınmazsa yakın gelecekte yok olması kaçınılmaz olacaktır.<br />
Ayrıca, yörenin “Ekonomik Simgesi olarak tescillenen<br />
<strong>ve</strong> ihraç edilen “Akşehir Kirazı’nın göllerle ilişkisi<br />
ortaya konmuş <strong>ve</strong> göllerin kaliteyi <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimi artırdığı<br />
ortaya konmuştur.<br />
Alandan toplanan yaklaşık 1500 bitki örneğinin değerlendirilmesi<br />
sonucu 88 familyaya ait 342 cins,<br />
581 tür <strong>ve</strong> tür altı takson tespit edilmiştir.<br />
Alanda, 80 adet endemik bitki türü<br />
tespit edilmiş olup, endemizm oranı<br />
% 13.76’dır.<br />
ALANLA İLGİLİ PROBLEM-<br />
LERİN ÖZETİ<br />
<strong>Su</strong>lak Alan Ekosistemi Bazında;<br />
Gölleri besleyen yüzeysel suların<br />
tarım için kullanılması sonucu yetersiz<br />
su girişi,<br />
Gölleri besleyen derelere bent <strong>ve</strong><br />
göletler yapılması,<br />
Eber gölüne ulaşan suyun da sulama<br />
için kullanılması,<br />
Eber gölünün su yüzeyinin %5’e<br />
düşmüş olması,<br />
Akşehir Gölü kotunun 6 metre<br />
düşmüş olması,<br />
Göllere gelen suların aşırı derecede<br />
kirli olması,<br />
Göllerin tamamının kıyı kenar çizgilerinin<br />
belirlenmemiş olması,<br />
Alanda kıyı kenar çizgisinden dolayı<br />
mülkiyet davalarının olması,<br />
Kontrolsüz avlanma <strong>ve</strong> kamış kesiminin<br />
olması,<br />
Altyapı Bazında;<br />
Şehirlerin atık sularının bir kısmı<br />
doğrudan bir kısmı ise yeterli arıtma<br />
yapılmadan alıcı ortama bırakılması,<br />
Katı atıkların vahşi atık depolama yöntemi ile depolanması,<br />
Düzenli katı atık depolarının henüz proje halinde<br />
olması,<br />
Sosyal Yapı Bazında;<br />
Göç,<br />
İşsizlik,<br />
Geleneksel kullanım biçimlerinin kaybolmaya başlaması,<br />
AKŞEHİR-EBER GÖLLERİ SULAK ALAN<br />
KORUMA BÖLGELERİ<br />
Plan kapsamında, Akşehir <strong>ve</strong> Eber<br />
Gölleri <strong>Su</strong>lak Alan Koruma Bölgeleri<br />
<strong>Su</strong>lak Alanların Korunması Yönetmeliği<br />
kapsamında ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşların<br />
uzmanları ile birlikte arazide<br />
yapılan inceleme <strong>ve</strong> değerlendirmelerle<br />
tespit edilerek 1 / 25.000 ölçekli<br />
haritalar üzerine işlenmiştir. Tespit<br />
edilen <strong>Su</strong>lak Alan Koruma Bölgeleri;<br />
Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu<br />
2007 yılı II. Olağan Toplantısı’nda<br />
onaylanarak yürürlüğe girmiştir.<br />
Belirlenen koruma bölgelerinde uyulacak<br />
esaslar, <strong>Su</strong>lak Alanların Korunması<br />
Yönetmeliği’nde belirtilmiştir.<br />
Plan kapsamında, bilimsel çalışmalar<br />
ile elde edilen <strong>ve</strong>riler <strong>ve</strong> yöre halkı ile<br />
yapılan toplantılar neticesinde, alanın<br />
yönetilmesine ilişkin ideal hedefler,<br />
uygulama hedefleri <strong>ve</strong> faaliyetler ortaya<br />
konmuştur. Bu kapsamda 7 ideal<br />
hedef, 26 uygulama hedefi <strong>ve</strong> 98 faaliyet<br />
belirlenmiştir.<br />
İdeal Hedefler<br />
Göllerin su kaynaklarıyla beslenmesinin<br />
sağlanması,<br />
Göller <strong>ve</strong> gölleri besleyen sulardaki<br />
kirliliğin doğal hayatı olumsuz etkilemeyecek<br />
duruma getirilmesi,<br />
Biyolojik çeşitliliğin <strong>ve</strong> sulak alan<br />
ekosisteminin korunarak geliştirilmesi<br />
<strong>ve</strong> geri kazanımının sağlanması,<br />
<strong>Su</strong>lak alanlardaki su ürünleri potansiyelinin<br />
yeniden kazanımı,<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 17
Tarımda (hayvancılık dahil) sürdürülebilirliğin sağlanması,<br />
Alternatif gelir kaynaklarının geliştirilmesi,<br />
<strong>Su</strong>lak alan yönetim planının katılımcı olarak uygulanabilmesi<br />
için sulak alanların çevresinde yaşayan halkın<br />
çevre bilincinin artırılması,<br />
Akşehir-Eber Gölleri yönetim planı 27 Mart 2008 tarihinde<br />
yapılan Ulusal <strong>Su</strong>lak Alan Komisyonu toplantısında<br />
onaylanarak yürürlüğe aktarılmıştır. Bütüncül<br />
bir yaklaşımla hazırlanan <strong>ve</strong> bütün faaliyetlerin kim<br />
tarafından <strong>ve</strong> nasıl yapılacağının tanımlandığı faaliyet<br />
planı uygulandığı takdirde gölün eski dönemlerdeki<br />
gibi ekolojik işleyişine kavuşacağı beklenmektedir.<br />
Söz konusu yönetim planının uygulanmasıyla;<br />
1- Göllerin su dengesi sağlanması için çalışmalar yapılacak,<br />
2- Göllere gelen kirlilik azaltılacak,<br />
3- Havzasında suyun akılcı kullanımı sağlanacak,<br />
4- Göllerle barışık tarım <strong>ve</strong> hayvancılık faaliyetleri yapılıyor<br />
olacak,<br />
5- Yerleşim yerlerinin göl ile uyumlu bir şekilde gelişmesi<br />
temin edilecek,<br />
6- Bölgedeki turizm potansiyeli artacak,<br />
7- Göl <strong>ve</strong> çevresindeki biyolojik çeşitlilik korunacak,<br />
8- Doğal kaynaklar <strong>ve</strong> akılcı kullanımı konusunda bilinç<br />
artırılmış olacak,<br />
9- Burdur şehrinin <strong>ve</strong> gölün ulusal <strong>ve</strong> uluslararası tanıtımı<br />
yapılmış olacak,<br />
Sonuç olarak Akşehir-Eber Gölleri<br />
Yönetim Planını etkin bir şekilde<br />
uygulayabilmek için Bakanlığımız<br />
Devlet <strong>Su</strong> İşleri Genel Müdürlüğü,<br />
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü <strong>ve</strong><br />
Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli parklar Genel<br />
Müdürlüğü başta olmak üzere, bütün<br />
birimleri ile Tarım <strong>ve</strong> Köyişleri Bakanlığı<br />
ile bütün kurum <strong>ve</strong> kuruluşların<br />
üzerlerine düşen görevleri zamanında<br />
yerine getirmesi gerekmektedir.<br />
18 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 19
Uygulamalı Çevre Eğitimi Projesi<br />
Tüm Hızıyla Devam Ediyor...<br />
Tiyatro ile<br />
Coştular…<br />
Semih ŞEYDA<br />
Şef / Eğitim <strong>ve</strong> Yayın Daire Başkanlığı Örgün <strong>ve</strong> Yayın Eğitim Şube Müdürlüğü<br />
Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı’nca 1999 yılında<br />
başlatılan Uygulamalı Çevre Eğitimi Projesi<br />
kapsamında çevrenin korunması, çevre kirliliğinin<br />
önlenmesi <strong>ve</strong> olumlu tüketim alışkanlıklarının kazandırılması,<br />
çevre bilincinin geliştirilmesi, değerlendirilebilir<br />
katı atıkların kaynağında ayrı ayrı toplanması,<br />
uygulamalı fidan dikim çalışmaları yapılması <strong>ve</strong> ile<br />
ilgili etkinlikler bütün hızıyla devam ediyor…<br />
2007-2008 Uygulamalı Çevre Eğitimi Projesinde her<br />
yıl büyük bir katılım <strong>ve</strong> coşkuyla gerçekleşen tiyatro<br />
etkinliğine, bu yıl da projede bulunan 30 ilköğretim<br />
okulu öğrencileri, 25-28 Mart 2008 tarihlerinde Keçiören<br />
Yaşlılar Köşkü Tiyatro salonunda, Sincap Çocuk<br />
Tiyatrosu oyuncularının oynadığı orman <strong>ve</strong> ağaç<br />
sevgisini konu alan “Sevgi <strong>Orman</strong>ı” adlı tiyatro oyununu<br />
ücretsiz olarak izlediler.<br />
Günde iki kez sergilenen oyunda, zaman zaman oyunu<br />
izlemeye gelen çevreci çocuklarımız da oyunda<br />
rol aldılar <strong>ve</strong> büyük bir coşku <strong>ve</strong> neşe içinde izlenen<br />
oyunun sonunda öğrenciler Çevreci Andını okuyarak<br />
“Gönüllü Çevreci” olarak başka bir etkinlikte buluşmak<br />
üzere ayrıldılar.<br />
20 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 21
Artık Dikili Bir<br />
Fidanları Var…..<br />
2007-2008 yılı Uygulamalı<br />
Çevre Eğitimi Projesi kapsamında<br />
17 Nisan 2008 tarihinde<br />
Anadolu Bulvarı yanında<br />
bulunan Bakanlığımız ağaçlandırma<br />
alanında, projede yer alan<br />
İlköğretim okulları Çevre Timi<br />
öğrencileri ile beraber fidan dikim<br />
şenliği düzenlenerek öğretmenleri<br />
ile birlikte yaklaşık 1000 öğrencinin<br />
katılımı sağlandı..<br />
22 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 23
Yeşil Kutu Yeşil Vagonla<br />
Devam Ediyor...<br />
Nilgün<br />
TARKAY<br />
Ziraat Mühendisi<br />
Devlet Meteor.İşleri.Gn.Md. Zirai Meteor. <strong>ve</strong> İklim Rasatları Dai. Bşk.<br />
Yeşil kutu eğitim projesi çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
yürütülmekte olan<br />
“Yeşil Vagon” eğitimlerinin<br />
ilki 28 Nisan 2008 de Malatya’da<br />
başlatılmıştır. Eğitim semineri öncesi<br />
yapılan açılış törenine, Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong><br />
Bakanlığı Eğitim <strong>ve</strong> Yayın Dairesi<br />
Başkanı En<strong>ve</strong>r Kurgun, Çevre <strong>ve</strong><br />
<strong>Orman</strong> İl Müdürü Cumali Sayın, İl<br />
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut,<br />
Meteoroloji Bölge Müdür Yardımcısı<br />
Mustafa Başaran <strong>ve</strong> TCDD 5.Bölge<br />
Müdürü Ahmet Şener katılmışlardır.<br />
4 gün süreyle devam eden eğitim semineri<br />
1 Mayıs 2008’de sona ermiştir.<br />
Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma<br />
için eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi<br />
gayesiyle 2005 yılında hayata<br />
geçirilen Yeşil Kutu Eğitim Projesi<br />
için, 4 Ocak 2008 tarihinde Bakanlığımız, Milli Eğitim<br />
Bakanlığı <strong>ve</strong> Bölgesel Çevre Merkezi arasında imzalanan<br />
protokolle, süre uzatımına gidilmiştir. Projenin ana hedefi;<br />
Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma için çevre eğitimi<br />
alanında kapasiteyi arttırmak, yöntem bilgisi aktarmak <strong>ve</strong><br />
daha ileri gelişmeler için temel oluşturmaktır.<br />
Yeşil Kutu Projesi’nde yukarıda bahsedilen hedeflere<br />
ulaşmak üzere, Türk eğitim sistemi ile birebir uyumlu bir<br />
multi-medya çevre eğitimi hazırlanmıştır. Bugüne kadar<br />
Türkiye’de hazırlanmış en kapsamlı çevre eğitimi seti olan<br />
Yeşil Kutu Çevre Eğitimi Setinin en önemli özelliklerinden<br />
birisi interdisipliner olmasıdır. İlköğretim düzeyinde<br />
işlenen 16 branşın kazanımları ile doğrudan bağlantı kurulan<br />
eğitim setinde bu kazanımların öğrenciler tarafından<br />
içselleştirilmesi yönünde çok sayıda ders planı, etkinlik, çizgi<br />
film, kısa film, oyun, bilgi sayfası öğretmenlerin kullanımına<br />
sunulmaktadır.<br />
Yeşil Kutu Eğitim Seti, öğretmenlere yönelik olarak ders<br />
planları <strong>ve</strong> öğrenciler için bilgi <strong>ve</strong> çalışma dokümanları içeren<br />
bir el kitabı, ikilem oyunu, DVD <strong>ve</strong> CD’lerden oluşmaktadır.<br />
İki yıl süreyle uzatılan proje için, 2. baskı olarak 6.000 adet<br />
yeşil kutu üretilmesi <strong>ve</strong> formatör öğretmenler aracılığı ile<br />
5500 öğretmenin eğitim alması hedeflenmektedir. Formatör<br />
öğretmen eğitimleri, sabit nokta eğitimleri <strong>ve</strong> yeşil<br />
vagon eğitimleri olmak üzere iki metodla yürütülecektir.<br />
8 ilde yürütülecek olan vagon eğitimleri, özel olarak tasarlanmış<br />
TCDD Konferans vagonunda gerçekleşmekte<br />
<strong>ve</strong> etkinlik Yeşil Vagon Eğitimi olarak adlandırılmaktadır.<br />
Diğer illerde ilgili çalışmalar sabit eğitim noktalarına<br />
öğretmenlerin da<strong>ve</strong>t edilmesiyle gerçekleştirilecektir. Yeşil<br />
Vagon 2008 yılı için düzenlenmiş, 2009 yılı için de 4 ilde<br />
daha düzenlenecektir.<br />
Yeşil Vagon Eğitimi, 5-7 Mayıs 2008 tarihleri arasında da<br />
Elazığ’da gerçekleştirilmiş olup, her ilden 20 öğretmene<br />
formatör eğitimi <strong>ve</strong>rilmiştir. Aynı eğitimler 12-15 Mayıs<br />
2008 tarihinde Muş’ta, 21-24 Mayıs 2008 tarihinde ise<br />
Van’da yapılmıştır. Yeşil Vagon 2009 senesinde ise; Yozgat,<br />
Niğde, Mersin <strong>ve</strong> Adana illerini kapsayacak olan ikinci seferini<br />
gerçekleştirecektir.<br />
Sabit nokta eğitimleri ise; Mardin, Erzurum, Çanakkale <strong>ve</strong><br />
Kastamonu’da gerçekleştirilecek olup, her noktada yaklaşık<br />
30 formatör öğretmenin eğitilmesi hedeflenmektedir.<br />
Eğitim alan her formatör öğretmen, çevresindeki 20 öğretmene<br />
öğrendiklerini aktaracaktır. Böylece projenin başka<br />
öğretmenlere de ulaşması hedeflenmektedir.<br />
24 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2008 ORTAÖĞRETİM BİYOLOJİ<br />
DERS PROGRAMINA<br />
ÇEVRE KONULARININ ENTEGRASYONU<br />
ÖZET<br />
2007-2008 yılları arasında Ortaöğretim Lise Biyoloji<br />
Ders Programını geliştirme çalışmaları Milli<br />
Eğitim Bakanlığı Talim <strong>ve</strong> Terbiye Kurulu Başkanlığınca<br />
kurulan ilgili komisyonca yeniden hazırlanmış<br />
<strong>ve</strong> çevre eğitimine yönelik ilgili konular bütün sınıflar<br />
düzeyinde bu programa ilk kez dahil edilmiştir.<br />
2008- 2009 Öğretim yılından başlayarak bu dersin,<br />
9. <strong>ve</strong> 10. sınıflar düzeyinde haftada 2 saat, 11. <strong>ve</strong> 12.<br />
sınıflar düzeyinde ise 3 saat olacak sekilde okutulmasına<br />
yönelik program hazırlığının sonuna gelinmiştir.<br />
Biyoloji Ders Programında “çevre eğitimine” yönelik<br />
konular dikkate alındığında kapsam, uygulama, yöntem<br />
<strong>ve</strong> ölçme-değerlendirme konularında reform niteliğinde<br />
gelişmeler gözlenmektedir. Özellikle daha<br />
önceki yıllarda ortaöğretim öğrencilerinin çevre konusunda<br />
duyarlılığını artırmak için, seçimli bir ders<br />
olarak okutulan Çevre <strong>ve</strong> İnsan dersinin proğramlardan<br />
kaldırılarak, bunun yerine tüm ortaöğrenim<br />
öğrencilerinin bu konudaki duyarlılığını artırmayı<br />
hedefleyen ilgili konuların Biyoloji Ders Programına<br />
entegre edilmesi konusu sevindiricidir. Bu makalede<br />
çevre eğitiminin gayesi <strong>ve</strong> hedefleri açıklanmış yeni<br />
uygulamaya konulan Lise Biyoloji Dersi Programı<br />
kapsamında sınıflar düzeyinde ele alınan çevreye ilişkin<br />
konular, kazanımlar , uygulamalar <strong>ve</strong> öğrenci kazanımlarının<br />
değerlendirilmesine yer <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
GİRİŞ<br />
Ortaöğretim düzeyinde eğitim gören gençlere, çağın<br />
gerektirdiği çevre duyarlılığının kazandırılabilmesi<br />
için <strong>ve</strong>rilmesi gereken “çevre eğitiminin” içeriği <strong>ve</strong><br />
çeşitli ülkelerin programlarında ele alınış tarzı hakkında<br />
çok sayıda makale bulunmaktadır (Childress,<br />
1978; Robottom, 1982; Volk et al.,1984 <strong>ve</strong> Ste<strong>ve</strong>nson,<br />
2007). İlgili literatürden de görüldüğü kadarıyla<br />
konunun ortaöğretim proğramlarında ele alınış şeklinin<br />
gelişmiş ülkelerde bile ülkeden ülkeye farklılık<br />
gösterdiği bir gerçek olmakla beraber, günümüze kadar<br />
zaman içerisinde gelişerek belli bir alan haline<br />
geldiği bilinen bir gerçektir (Volk et al. 1984).<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 25
Çevre, canlıların içinde doğup büyüdüğü <strong>ve</strong> bütün hayatını<br />
sürdürdüğü doğal ortamlar olup, buradaki bütün<br />
canlılar, içinde bulundukları fiziki çevre ile madde <strong>ve</strong><br />
enerji ilişkisi içinde dengeli yapılar olan “ekosistemleri”<br />
oluşturur (Doğan& Korkmaz , 1994). Çevrenin şu <strong>ve</strong>ya<br />
bu şekilde insan eliyle değiştirilmesi, ekosistemlerdeki<br />
tüm canlı hayatını doğrudan etkilemekte <strong>ve</strong> neticede<br />
dünyada yaşamı sağlayan ekosistem servislerini kesintiye<br />
uğratmaktadır. Son gelinen nokta itibarı ile insanoğlu<br />
içinde hayatını sürdürdüğü çevresinin işleyişi konusunda<br />
yeterli bilgiye sahip olmaması sebebi ile<br />
çevresine <strong>ve</strong>rdiği zararların önlenmesine<br />
yönelik çabaların son zamanlarda ivme<br />
kazandığı görülmektedir ( TÇV 2005).<br />
MEB Talim <strong>ve</strong> Terbiye Kurulu Başkanlığı<br />
tarafından 2007 yılı <strong>Su</strong>bat ayında Biyoloji<br />
Dersleri Özel İhtisas Komisyonu<br />
kurulmuş <strong>ve</strong> yeni programın tamamlanması<br />
çalışmalarında son aşamaya gelinmiştir.<br />
Bu programda esas çıkış noktaları<br />
konuya ilişkin alandaki yeni bilimsel<br />
gelişmeler, 1997 yılında hazırlanmış <strong>ve</strong><br />
uygulanmakta olan Biyoloji Programına<br />
ilişkin illerden gelen görüş <strong>ve</strong> öneriler,<br />
ilköğretim seviyesinde yeni uygulanmakta<br />
olan Fen <strong>ve</strong> Teknoloji Dersi Programı<br />
<strong>ve</strong> öğretmenlerle yapılan görüşmelerdir.<br />
ÇEVRENİN KORUNMASINA YÖ-<br />
NELİK ULUSLARARASI SÖZLEŞ-<br />
MELER<br />
Çevrenin korunmasına yönelik ilk<br />
sözleşme 1971 yılında sulak alanların<br />
korunmasını hedefleyen Ramsar Sözleşmesidir.<br />
Bu sözleşmenin hemen arkasından<br />
imzalanan CITES Sözleşmesi<br />
ise, ticareti sebebi ile nesli tehlike altına giren hayvan <strong>ve</strong><br />
bitki türlerinin korunmasına yöneliktir( Le<strong>ve</strong>que& Mounolou<br />
2003).<br />
Uluslararası düzeyde insan çevresinin korunmasına yönelik<br />
bir başka toplantı, Birleşmiş Milletler (UNESCO-<br />
UNEP/ IEEP) tarafından 1972 yılında İs<strong>ve</strong>ç’in Stockholm<br />
şehrinde yapılmıştır. İnsan Çevresi başlıklı bu<br />
toplantıda Nobel ödüllü biyolog Sn.Rene Dubos konunun<br />
özünü “evrensel olarak düşünmek, yerel olarak<br />
uygulamak” sözcükleri ile ortaya koymuştur (Ste<strong>ve</strong>nson<br />
2007). Bu toplantı sonrasında yayınlanan bildirgede çevrenin<br />
korunmasına yönelik olarak tüm ulusların işbirliği<br />
yapması <strong>ve</strong> ortak hareket etmesi istenmiştir. Bugün karşılaşılan<br />
çevre sorunlarının topyekün ortadan kaldırılması<br />
konusunda kesin çözüm için mutlak surette konunun<br />
evrensel düzeyde ele alınması gerektiği ancak gerçekleştirilecek<br />
eğitimin yerel düzeyde olmasının mutlak bir zorunluluk<br />
olduğu vurgulanmıştır( Gough , 2002)<br />
Anayasanın<br />
56.maddesi”Herkes<br />
sağlıklı, dengeli bir<br />
çevrede yaşama<br />
hakkına sahiptir.<br />
Çevreyi geliştirmek,<br />
çevre sağlığını<br />
korumak <strong>ve</strong> çevre<br />
kirlenmesinin<br />
önlemek devletin<br />
<strong>ve</strong> vatandaşların<br />
görevidir” ilkesini<br />
getirmiştir.<br />
1977 Yılında Tiflis’de yapılan hükümetlerarası toplantıda<br />
ise çevre eğitiminin gayesi <strong>ve</strong> stratejisi ortaya<br />
konmuştur. 1987 Yılında Birleşmiş Milletler Çevre <strong>ve</strong><br />
Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan Ortak Geleceğimiz<br />
Raporunda ise, çevre <strong>ve</strong> ekonomik kalkınmanın<br />
entegrasyonunun sağlanabilmesi için tüm ulusların<br />
işbirliği yapması gerektiği belirtilmiştir <strong>ve</strong> böylece “sürdürülebilir<br />
kalkınma” kavramı gündeme taşınmıştır.<br />
Çevre eğitimi konusunda en etkin girişimin <strong>ve</strong> somut<br />
kararların; 3-14 Haziran 1992 tarihinde<br />
Rio’da yapılan Dünya Zir<strong>ve</strong>sinde alındığı<br />
görülmektedir (AGENDA 21). Bu<br />
zir<strong>ve</strong>de çölleşmenin önlenmesi, orman<br />
tahribinin mutlak surette durdurulması<br />
<strong>ve</strong> biyolojik çeşitliliğin korunmasına<br />
yönelik ortak politikalar benimsenmiş<br />
<strong>ve</strong> bu politikaya ilişkin 27 prensip ortaya<br />
konmuştur. Bu prensipler arasında çevre<br />
eğitimine yönelik ciddi politikalarların<br />
oluşturulmasını zorunlu hale getiren<br />
kararlar bulunmaktadır. Kamuoyunun<br />
çevre konusunda bilgilendirilmesi <strong>ve</strong><br />
karar <strong>ve</strong>rme sürecine aktif olarak katılımının<br />
sağlanması, bu prensipler dikkate<br />
alındığında öncelikli konulardır. Bu zir<strong>ve</strong><br />
sonrasında 1994 yılında uygulamaya<br />
geçen Biyolojik Çerşitliliğin Korunması<br />
Sözleşmesi ile 1996 yılında uygulanmaya<br />
başlanan Çölleşmenin Önlenmesi<br />
Sözleşmeleri önemlidir (Le<strong>ve</strong>que& Mounolou<br />
2003).<br />
ÇEVRE EĞİTİMİNİN GELİŞİM<br />
SÜRECİ VE TÜRKİYE’DE DU-<br />
RUM<br />
Çevre eğitimine ilişkin erken dönemdeki<br />
ilk çalışmaların doğa gözlemleri, okul dışı etkinlikler<br />
<strong>ve</strong> doğa koruma faaliyetleri olarak ortaya çıktığı<br />
belirtilmektedir (Wheeler, 1975; Reid 1980 <strong>ve</strong> Ste<strong>ve</strong>nson<br />
2007). Doğa gözlemlerinin esas gayesi öğrencilerin<br />
doğayı tanıyarak, onun değerinin farkında olmasını sağlamaktadır.<br />
Bu erken dönemdeki doğa koruma faaliyetleri,<br />
konuya ilişkin etik <strong>ve</strong> estetik değerlerin ön plana<br />
çıkmasına yardımcı olmuştur. Böylece bireylere doğal<br />
kaynakların önemini kavratmak <strong>ve</strong> bu kaynakların etkin<br />
yönetimine onların aktif katılımını sağlamış olacaktır.<br />
Tüm bu erken çabaların batılı gelişmiş demokratik ülkelerde<br />
sosyo-ekonomik <strong>ve</strong> politik yapıda dikkate değer bir<br />
değişimi tetiklediğine ilişkin somut bulgular elde edilememiştir.<br />
Ancak, 1960’lı yıllara gelindiğinde dünyanın<br />
çeşitli bölgelerinde ortaya çıkan ciddi çevre felaketlerinin<br />
arkasında yatan esas sebebin hızlı nüfus artışı olduğu<br />
kabul edilmiştir.<br />
Gelişmiş demokratik ülkelerde, 1960’lı yıllar sonrasında<br />
bütün toplum kesimlerinin katılımı ile çevrenin korun-<br />
26 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
masına yönelik faaliyetler hız kazanmıştır. Bu gelişmeler<br />
ışığında insan çevresinin doğal, sosyal, ekonomik, politik,<br />
tarihi <strong>ve</strong> estetik boyutları ortaya konmuştur. Bu toplumsal<br />
hareket, hükümetleri harekete geçirmiş, gerekli yasal<br />
düzenlemeler yapılmış, bu konuda araştırmalar yapacak<br />
kurumsal yapılar oluşturulmuş <strong>ve</strong> uluslararası düzeyde<br />
gerekli girişimler başlatılmıştır.<br />
Türkiye’de çevre olgusu 1982 Anayasası ile birlikte gündeme<br />
girmiştir. Anayasanın 56.maddesi”Herkes sağlıklı,<br />
dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi<br />
geliştirmek, çevre sağlığını korumak <strong>ve</strong> çevre kirlenmesinin<br />
önlemek devletin <strong>ve</strong> vatandaşların görevidir” ilkesini<br />
getirmiştir. Bu maddenin direktifleri doğrultusunda<br />
hazırlanan <strong>ve</strong> 11 Ağustos 1983 tarihinde yürürlüğe giren<br />
Çevre Kanunu; çevreyi hava, su, toprak gibi bileşenleriyle<br />
ekolojik bir sistem bütünü olarak ele almıştır.<br />
Türkiye’de çevre eğitiminin durumu ile ilgili<br />
olarak erken dönem de yapılan çalışmalar,<br />
1993 yılında Türkiye Çevre Vakfı<br />
(TÇV) tarafından Ankara’da yapılan<br />
“Çevre Eğitimi” başlıklı toplantıda<br />
ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir<br />
(TÇV 1993).<br />
Ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere<br />
gerekli çevre bilincini<br />
kazandırmaya yönelik olarak,<br />
MEB Talim <strong>ve</strong> Terbiye Kurulu<br />
tarafından 1992/96 sayılı kararı<br />
ile ortaöğretim düzeyinde okutulacak<br />
seçimli dersler arasında<br />
önerilen Çevre <strong>ve</strong> İnsan dersinde<br />
çeşitli sebeplerle arzu edilen başarı<br />
elde edilememiştir. Ortaöğretim<br />
seviyesinde çevre eğitimi konusunun<br />
sadece sınırlı sayıda öğrenci<br />
tarafından okunan bir şeçmeli ders<br />
yerine, bütün ortaöğretim seviyesindeki<br />
öğrencilerin bu konuda eğitilebilmesine<br />
yönelik olarak bir tavsiye kararı 2000 yılında<br />
Çevre Bakanlığı tarafından İzmir’de düzenlenen<br />
IV.Çevre Şurasında (ÇB 2000) alınmıştır.<br />
Rio kararları (UCED 1992) esas alınarak 1995-1997<br />
yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından<br />
ilk kez hazırlatılan Ulusal Çevre Eylem Planı<br />
Eğitim <strong>ve</strong> Katılım Raporunda(Doğan 1997) bu konuda<br />
mevcut durumun değerlendirmesi yanında, çevre konusunda<br />
halkın eğitimine ilişkin ayrıntılı bir strateji <strong>ve</strong>rilmiştir<br />
Türkiye Ulusal Çevre Eylem Planında(UÇEP),<br />
sürdürülebilir kalkınmanın odağında yer alan insan unsurunun,<br />
planın hemen her yerinde ele alındığı görülür.<br />
Bu plana zemin oluşturan Eğitim <strong>ve</strong> Katılım Raporunda;<br />
bilgiye erişebilme, araştırma <strong>ve</strong> deneyler, eğitim programları,<br />
üni<strong>ve</strong>rsite eğitimi, personel eğitimi, kamuoyunun<br />
eğitilmesi <strong>ve</strong> işbirliği başlıkları altında, etkin çevre eğitiminin<br />
gerçekleştirilebilmesi için bir stratejik plan <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Çevre eğitimi konusu sonraki yıllarda Türkiye’de<br />
yapılan bazı toplantılarda da ele alınmıştır (Kiziroğlu,İ.,<br />
İnanç, N.& Turan,L.2000). Çevre Eğitimi başlıklı bir<br />
bilimsel toplantı Türkiye Çevre Vakfı tarafından 18-19<br />
Ekim 2007 tarihleri arasında Ankara’da yapılmış <strong>ve</strong><br />
Türkiye’de her kademede mevcut durum konu uzmanlarınca<br />
tartışılmıştır (TÇV 2007).<br />
ÇEVRE EĞİTİMİNİN GAYESİ VE VİZYONU<br />
Çevre eğitiminin esas gayesi eğitim sürecinden geçen<br />
bütün fertlerin çevre konusunda sorumlu davranışlar<br />
sergileyebilmelerini <strong>ve</strong> buna ilişkin olarak fertlerin bu<br />
konuda gerekli bilgi, beceri <strong>ve</strong> değer yargılarına sahip<br />
olmalarını hedeflemektedir. Bu noktadan hareketle, çevre<br />
bilinci yüksek fertlerden oluşan bir toplum yaratmak<br />
üzere ortaya konan politika, 1994<br />
yılında hazırlanan Yedinci Beş Yıllık<br />
Kalkınma Planı Çevre Özel İhtisas<br />
Komisyonu Raporunda aşağıdaki<br />
şekli ile <strong>ve</strong>rilmiştir (Doğan<br />
&Akaydın, 2000).<br />
a) İnsan etrafında gelişen çevre<br />
<strong>ve</strong> doğa olaylarına karşı<br />
daha hassas bir yaklaşım imkanı<br />
yaratacak <strong>ve</strong> çevredeki<br />
olayları duyu organları yolu<br />
ile algılayabilecek,<br />
b) Yapay çevre ile doğal<br />
çevrenin özelliklerini<br />
karşılaştırmalı olarak<br />
çözümleyip,aralarında etkileşim<br />
ağını inceleyebilecek,<br />
c) Çevre araştırmaları yapabilmek<br />
için gerekli teknik <strong>ve</strong> metotları<br />
öğrenip uygulayabilecek,<br />
d) Çevre bilimleri ile diğer disiplinler<br />
arasındaki dinamikleri <strong>ve</strong> kaçınılmaz<br />
bağları inceleyip kavrayabilecek,<br />
e) Karar <strong>ve</strong>rme yeteneği gelişmiş, böylece çevre sorunlarını<br />
tanımlayıp çözümlemeyi gerçekleştirebilecek işlev <strong>ve</strong><br />
becerileri kazanmış,<br />
f ) Çevre ile alakalı olayları izleyip; kişinin ister yakınında,<br />
ister uzağında meydana gelmiş olsun, bu olaylarla bütünleşmenin<br />
önemini hisseden,<br />
g) Yakın çevresinde <strong>ve</strong> kendi yaşama ortamında doğayı<br />
koruma felsefesini geliştirip tatbik edebilen,<br />
h) Sosyal hayatında gerekli olan özellikleri (özgü<strong>ve</strong>n,<br />
sorumluluk, yaratıcılık, kendini digerlerine anlatabilme,<br />
inandığını uygulayabilme gibi) gelişmiş,<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 27
i) Sahip olduğu değer yargılarının neler olduğunu bilen<br />
<strong>ve</strong> diger kişilerin aynı değer yargılarına sahip olması halinde,<br />
doğan çelişkileri uzlaşma ile nasıl giderebileceğini<br />
bilen,<br />
j) Doğal çevrenin özelliklerini bozmadan korumak <strong>ve</strong><br />
hatta geliştirme yapabilecek sosyal faaliyetler yaratabilen<br />
<strong>ve</strong>ya bunlara katılabilen fertler eğitilmelidir.<br />
Bu planda belirtilen gayeler, zaman içersinde çevre eğitiminin<br />
vizyonunda ortaya çıkan yeni gelişmelere paralel<br />
olarak dahada gelişmek suretiyle, çağdaş bir yapıya dönüşmüştür.<br />
Esas itibarıyla çevre eğitiminin esas vizyonu<br />
“çevreye duyarlı” bireylerin yetiştirilmesini hedef alır.<br />
Çevre eğitiminin gayeleri şöyle sıralanabilir:<br />
a) Çevreye ilişkin çağın gerektirdiği bilgi, beceriler <strong>ve</strong> tutumlara<br />
sahip olmak,<br />
b) Bilimin doğasını anlamak,<br />
c) Bilimsel bulguları, doğal dünyayı daha iyi anlamak<br />
için kullanmak,<br />
d) Sorumluluk taşıyan bilinçli bir birey olarak, bilimsel<br />
değerlerin birey, toplum <strong>ve</strong> çevre açısından önemini fark<br />
etmek <strong>ve</strong> bu değerleri özümsemek,<br />
e) Günlük hayatla ilgili konu <strong>ve</strong> sorunların çözümünde<br />
çevre bilgisini kullanmak,<br />
f ) Karşılaşılan problemlerin çözümünde, bilimsel metodu<br />
kullanmak,<br />
g) Çevreye ilişkin meslekler için gerekli bilişsel <strong>ve</strong> duyuşsal<br />
temelleri oluşturmak,<br />
ğ) Öncelikle ülkemizin sonra dünyamızın sahip olduğu<br />
biyolojik zenginliklerin tanınmasına <strong>ve</strong> korunmasına<br />
yönelik bilinç kazandırmak,<br />
h) Çevre eğitimi yoluyla; öğretmen rehberliğinde, öğrenci<br />
merkezli etkinlikleri ön plana çıkaran; bireysel farklılıkları<br />
dikkate alan, ama sosyal becerileri de göz ardı<br />
etmeyen; ürün kadar, süreç odaklı bir değerlendirme anlayışını<br />
benimsemiş “oluşturmacı” (yapılandırmacı) öğretmen<br />
tipinin olgunlaşmasına imkan sağlamaktır.<br />
Çevre eğitiminin vizyonu esas olarak “çevre okuryazarı “<br />
bireyler yetiştirmektir. Çevre okuryazarı bireylerin özellikleri<br />
aşağıda sıralanmıştır:<br />
a) Genelde bilimin, özelde çevrenin doğasını anlar <strong>ve</strong><br />
özümser,<br />
b) Karşılaştığı problemleri bilimsel yöntem kullanarak<br />
çözer,<br />
c) Çevreye ilişkin anahtar kavramlar etrafında yapılanmış<br />
anlamlı bir bilişsel yapıya sahiptir,<br />
d) Çevre- bilim – teknoloji <strong>ve</strong> toplum ilişkisini kavramış<br />
olup bu konularda pozitif tutuma sahiptir,<br />
e) Çevre <strong>ve</strong> çevre sorunlarının konusunda uygun tutum,<br />
değer <strong>ve</strong> becerilere sahiptir.<br />
ÇEVRE EĞİTİMİ VE ORTAÖĞRETİM<br />
Tiflis Deklerasyonu dökümanında (UNESCO<br />
1978,1980) da işaret edildiği gibi etkin çevre eğitiminin<br />
genel hedefleri oluşturulacak programın içeriğini<br />
<strong>ve</strong> uygulama ilkelerini ortaya koymaktadır. Burada esas<br />
olan bireylerin çevre problemlerinin çözümü konusunda<br />
fert olarak ya da grup halinde etkin çalışmasıdır. Programın<br />
uygulanmasında; öğrenciler sorgulama (inquary)<br />
yöntemini kullanmak suretiyle, yaparak <strong>ve</strong> yaşayarak<br />
ortaya konan problemin çözümüne yönelik hipotezleri<br />
test ederek sonuca ulaşmaktadır.Bu şekilde öğrenci çevre<br />
28 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
sorunlarının çözümü konusunda gerekli bilgi, beceri <strong>ve</strong><br />
uygun değerleri edinebilir. Bu yöntemin etkin olarak uygulanabilmesi<br />
için okul yönetimlerine, ders öğretmenine<br />
<strong>ve</strong> ders programına önemli görevler düşmektedir. Konuya<br />
ilişkin olarak mevcut ders programlarının kalıplaşmış<br />
katı yapıları yanında <strong>ve</strong> özellikle seçilecek etkinlikler<br />
konusunda öğretmenlere gerekli yetkinin çoğu zaman<br />
<strong>ve</strong>rilmediğine işaret eden bazı araştırma bulguları bulunmaktadır<br />
(Goodland, 1984).<br />
Çevre eğitiminin genel hedefleri doğrultusunda oluşturulmuş<br />
ideal bir ortaöğretim programının başarısı, ilgili<br />
öğretmenlerin konuya ilişkin aldığı lisans eğitimi <strong>ve</strong> pedegojik<br />
formasyonla da doğrudan ilişkilidir.<br />
Çevre eğitimi hiç şüphesiz çevre konusunun öğrencilere<br />
öğretilmesinden öteye, insan eliyle ortaya çıkan çevre<br />
sorunlarının günümüzde <strong>ve</strong> ileriki yıllarda önlenmesini<br />
hedefler. Burada karşımıza iki yöntem çıkmaktadır. Bunlardan<br />
ilki, bireylerde davranış değişikliğini hedefleyen<br />
bir yöntem iken, diğeri ise bireylerin bugün <strong>ve</strong> ileriki<br />
yıllarda daima çevre sorunlarının önlenmesine yönelik<br />
“action competence” adı <strong>ve</strong>rilen <strong>ve</strong> fertlerin çevre problemlerinin<br />
çözümlenmesinde katılımlarının daima en<br />
üst seviyede olması konusundaki kararlılığına <strong>ve</strong> yetkinliğine<br />
ilişkin yöntemdir (Breiting &Mogenson 1999).<br />
Çevre eğitimi konusunda yakın geçmişte yapılmış araştırmalar,<br />
gerek çevre <strong>ve</strong> gerekse öğrenme- öğrenci konularında<br />
yeni bulgular ortaya çıkartmıştır. Bazı araştırmalar<br />
ise çevre eğitimi konusunda konunun esasını oluşturan<br />
öğrenci boyutunun yeterince ele alınmadığına işaret etmektedir.<br />
Bu konuda etkin öğrenmenin gerçekleşebilmesi<br />
için kriter olarak ele alınan 6 önemli göstergeden<br />
ilk üç adedini oluşturan çevreye ilişkin bilgi, tutum <strong>ve</strong><br />
davranışın dikkatli bir şekilde ele alındığını, buna karşılık<br />
geriye kalan öğrencinin tabiatı algılaması, öğrencinin<br />
öğrenme konusundaki deneyimi <strong>ve</strong> öğrencinin yetişkinleri<br />
etkileme becerisinin ise yeni programlarda ele alınmaya<br />
başladığını göstermektedir (Karsten, 2004).<br />
Günümüzde gelişmiş ülkelerde hazırlanmakta olan yeni<br />
eğitim programları dikkate alındığında, temel felsefenin<br />
öğrenci merkezli <strong>ve</strong> katılımcılığı esas alan “yapılandırmacı<br />
yaklaşım” olduğu görülür. Bu program çalışmalarının<br />
esas sloganı ise, her öğrencinin konuyu öğrenmesi <strong>ve</strong><br />
böylece toplumda kendi ayakları üzerinde durabilen <strong>ve</strong><br />
içinde bulunduğu toplumun gelişimine katkıda bulunan<br />
“iyi vatandaş” olmasıdır.<br />
Özellikle, 2005 yılında yeni uygulamaya konmuş olan<br />
Fen <strong>ve</strong> Teknoloji Dersi Programı (MEB 2005) kapsamında<br />
çevre eğitimi konusunun sadece 7.sınıf düzeyinde<br />
Canlılar <strong>ve</strong> Hayat öğrenme alanı başlığı altında toplam<br />
14 saat olacak şekilde insan <strong>ve</strong> çevre ünitesi olarak <strong>ve</strong>rilmiş<br />
olması, programın sarmallık ilkesi ile aykırı bir durumdur.Benzeri<br />
bir durum coğrafya programı içinde geçerlidir.<br />
Türkiye’de ortaöğretim düzeyinde uygulanmakta<br />
olan coğrafya programında 9.sınıf düzeyinde Bölüm 7 de<br />
Türkiyedeki iklim <strong>ve</strong>rilirken, 9.bölümde ise insan çevre<br />
başlığı altında bazı çevre sorunlarına değinilmiş, 10.Sınıf<br />
düzeyinde, doğal afetlere ilişkin bilgiler <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
11.Sınıfda ise ekosistem <strong>ve</strong> madde döngüleri, şehirleşme<br />
faaliyetleri <strong>ve</strong> nüfus politikaları ile ekonomik faaliyetler<br />
gibi konulara yer <strong>ve</strong>rilmiştir. Bu bağlamda ekosistem<br />
<strong>ve</strong> işleyişi, biyolojik çeşitlilik gibi temelde biyoloji dersi<br />
programında bulunması gereken konuların coğrafya dersi<br />
programında yer almasının çevre eğitiminin felsefesi<br />
ile uyuşmayan bir durum olduğu gözlenmiştir.<br />
BİYOLOJİ DERS PROĞRAMININ TEMEL<br />
İLKELERİ VE ÇEVRE<br />
Tamamlanma aşamasında olan lise biyoloji dersi programında<br />
vurgulanan ilkeler, her öğrencinin se<strong>ve</strong>rek <strong>ve</strong><br />
isteyerek öğrenebilmesine <strong>ve</strong> dolayısıyla “biyoloji okuryazarı”<br />
olabilmesine imkan sağlamayı esas almıştır.Bu<br />
program öğrencilerin “çevre okur yazarı “ olması yanında<br />
“oluşturmacı(yapılandırmacı) öğrenme yaklaşımını” benimsemesi,<br />
öğrencilerin zihinsel <strong>ve</strong> fiziksel gelişim seviyelerini<br />
<strong>ve</strong> bireysel farklılıklarını gözetmesi, sarmallık<br />
özelliğini dikkate alması, ilgili diger derslerin( fizik, kimya<br />
vb.) öğretim programları ile bütünlük göstermesi <strong>ve</strong><br />
performansa dayalı ölçme <strong>ve</strong> değerlendirme anlayışını<br />
benimsemesi bakımından çağdaş bir görünüm sergilemektedir.<br />
Özellikle çevreye ilişkin konularda, öğrenciler<br />
yakın yörelerindeki sorunların muhtemel sebepleri <strong>ve</strong><br />
bunlara ilişkin çözüm önerilerini ortaya koymak için çalışırken<br />
önemli bilimsel kazanımları elde edebilecektir.<br />
Bu sayede biyoloji <strong>ve</strong> özellikle bilimsel çalışmalara karşı<br />
pozitif tutum geliştirecektir.<br />
İnsan <strong>ve</strong> çevre öğrenme alanı bağlamında 9. sınıf düzeyinde<br />
ele alınan konuları sırası ile insan çevre ilişkisi,<br />
güncel çevre sorunları <strong>ve</strong> çözüm önerileridir.Burada<br />
esas olan öğrencilerin yakın yöredeki çevre problemleri<br />
<strong>ve</strong> bunların önlenmesi konusunda gerekli bilimsel kazanımları<br />
elde etmesidir. Bu sınıf sonrasında, seçilen alan<br />
gereği; biyoloji dersi okumayacak öğrencilerin mevcut<br />
çevre problemlerinin sebepleri <strong>ve</strong> bunlara ilişkin muhtemel<br />
çözüm tekliflerinin neler olduğu konusunda eğitilebilmesine<br />
yönelik olarak öncelikle ele alınmıştır.<br />
10. Sınıf seviyesinde ele alınan ekosistem ekolojisi konusunda,<br />
öğrencilerin ekosistemlerin yapısını, ekosistemlerde<br />
enerji akışı <strong>ve</strong> madde döngüleri ile ekosistemlerin<br />
önemi konularını teorik <strong>ve</strong> uygulamalı olarak öğrenmesi<br />
hedeflenmiştir.<br />
11. Sınıf düzeyinde komünite <strong>ve</strong> popülasyon ekolojisi<br />
konusunda öğrencilerin komünitenin yapısı <strong>ve</strong> buna<br />
etki eden faktörleri, komünitelerde rekabeti, süksesyonu,<br />
populasyonlardaki değişimi <strong>ve</strong> ana ekosistemleri hedeflenmiştir..<br />
12. Sınıf düzeyinde ise; bozulan çevrenin rehabilitasyonu,<br />
çevre problemlerinin etik, politik <strong>ve</strong> ekonomik açıdan<br />
ele alınması <strong>ve</strong> sürdürülebilirlik konularının okutulması<br />
planlanmıştır.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 29
Öğrencilerin performanslarının değerlendirilmesinde<br />
daha güncel ölçme <strong>ve</strong> değerlendirme<br />
yaklaşımlarının kullanılması <strong>ve</strong> böylece<br />
öğrencilerin konuya ilişkin yapacakları<br />
proje tabanlı etkinliklerin daha sağlıklı bir<br />
şekilde değerlendirilmesi mümkün olabilecektir.<br />
Bu sebeple, etkin çevre eğitimi, öğrencinin<br />
katılımını teşvik eden, yaparak <strong>ve</strong><br />
yaşayarak en üst düzeyde öğrenmenin <strong>ve</strong><br />
etkin değerlendirmenin gerçekleştirildiği<br />
şartlara gerek duymaktadır.<br />
Bu program çalışmasında ele alınan öğrenme<br />
alanlarına ila<strong>ve</strong>ten; beceri, tutum,<br />
değer <strong>ve</strong> anlayışlara ilişkin kazanımlarında<br />
dikkate alındığı görülmektedir. Bu bağlamdaki<br />
kazanımlar ise “Bilim-Teknoloji-<br />
Toplum –Çevre” (BTTC) kazanımları,<br />
“Bilimsel Araştırma <strong>ve</strong> Bilimsel Süreç<br />
Becerileri”(BAS) <strong>ve</strong> “İletişim Becerileri,<br />
Tutum <strong>ve</strong> Değerler” (İTD) şeklindedir.<br />
NETİCE<br />
2008 Ortaöğretim Biyoloji Ders Programı<br />
içerik, öğretim yöntemi <strong>ve</strong> ölçmedeğerlendirmeye<br />
ilişkin yeni bilimsel bulguları<br />
dikkate alması bakımından önemli<br />
olmakla beraber, ilk kez çevre konularının<br />
bu proğrama dahil edilmesi ise sevindiricidir.Bu<br />
sayede öğrenciler yakın yörelerindeki<br />
doğal hayatı tanıma sansını yakalayabilecek<br />
<strong>ve</strong> çevrenin sürdürülebilirliğine ilişkin uygun<br />
kazanımlar elde edebilecektir. Böylece<br />
öğrenciler çevreye ilişkin konular sayesinde<br />
hem biyoloji konularını daha iyi öğrenebilecek<br />
<strong>ve</strong> hem de dünyadaki tüm hayatı<br />
tehdit eden çevre problemlerinin topyekün<br />
çözümü konusunda katkıda bulunabilecektir.Konuya<br />
ilişkin bazı öneriler aşağıda<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
1) Çevre eğitimi ya da başka bir deyişle “sürdürülebilir<br />
kalkınma eğitimi”; öğrencilerin çevreye ilişkin gerekli<br />
bilgi, beceri <strong>ve</strong> değerleri edinmesini hedefler <strong>ve</strong> bu şekilde<br />
dünya da insan hayatının kalitesini artırabilmek<br />
için bir ülkenin, diğerlerinin aleyhine olacak şekilde nüfusunu<br />
ya da gelişimini artırmamasına özen gösterir.Bu<br />
durum fert bazında da aynen geçerli olup, bu sayede doğal<br />
kaynakların doğru kullanılması <strong>ve</strong> sürdürülebilirliği<br />
gerçekleştirilebilir.Bu konu okulun kuruluş felsefesinde<br />
yakın geçmişte yeni açılımların ortaya çıkmasını beraberinde<br />
getirmiştir.Çünkü, çevre eğitimi öğrencilerin bundan<br />
böyle kritik düşünme becerilerinin gelişimine katkı<br />
<strong>ve</strong>rdiği gibi; daima sorgulayan, problem çözme yeteneği<br />
gelişmiş, çevre <strong>ve</strong> eğitim politikaları konusunda karar<br />
<strong>ve</strong>rme sürecine bireyin aktif katılımını öngörmektedir.<br />
Ülkemizde çoğu ortaöğretim kurumunda ideal sınıf<br />
ortamının hala oluşturulamamış olması, eğitimin bireyselleştirilememesi<br />
vb. sorunların hala çözümlenmemiş<br />
olması, etkin çevre eğitiminin önünde engel oluşturmaktadır.<br />
2) Çevre eğitiminin hedeflerine ulaşılabilmesi için mutlaka<br />
bu konuda uygun eğitim-öğretim programlarına <strong>ve</strong><br />
buna ila<strong>ve</strong>ten uygun pedogojik yaklaşıma ihtiyaç vardır.<br />
Bu sayede öğrenciler birey ya da grup halinde çevreye<br />
ilişkin problemler üzerinde sorgulama yaklaşımını kullanarak<br />
kritik düşünmeyi öğrenebilecek, uygun beceriler<br />
elde edebilecektir. Bu yaklaşım bireysel farklılıkları<br />
dikkate alan, katılımcı <strong>ve</strong> aktif öğrenme şeklidir.Öğretmenler<br />
programda belirtilen etkinlere ila<strong>ve</strong> etkinliklere<br />
de zamanın el<strong>ve</strong>rdiği ölçüde yer <strong>ve</strong>rmelidir.<br />
30 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
3) Etkin çevre eğitiminin gerçekleşebilmesi için, öğretmenlerin<br />
bu konudaki meslek öncesi <strong>ve</strong> meslek içi eğitimi<br />
önem arz etmektedir. İşin belki de en önemli boyutu<br />
öğretmenin konuya ilişkin pedegojik formasyonu <strong>ve</strong> bu<br />
konuya ne denli inandığıdır. Bu nokta, çevre eğitiminin<br />
etkin olarak gerçekleştirilmesi, ölçme <strong>ve</strong> değerlendirmenin<br />
sağlıklı yapılması bakımından da önemlidir.. Bu<br />
bağlamda çağdaş öğretim metotlarının uygulamaya konulması,<br />
öğretmene büyük sorumluluklar yüklemektedir.<br />
Öğretmenlerin lisans düzeyindeki eğitim programları,<br />
bu gerçekler ışığında tekrar gözden geçirilmeli <strong>ve</strong> mümkünse<br />
lisansüstü düzeyde <strong>ve</strong>rilen öğretmenlik pedegojik<br />
formasyon eğitiminde konunun ele alınmasında yarar<br />
vardır(UNESCO-UNEP 1990).<br />
4) Etkin çevre eğitimi için okul dışındaki belli ekosistemlerde<br />
yerinde yapılabilecek etkinliklerin öğrencilerin<br />
çevreye ilişkin kazanımları elde etmesi bakımından<br />
önemi büyük görünmektedir (Bennett& Heafner, 2004).<br />
Çevre eğitimi her yaştan bireylere kendi seviyeleri dikkate<br />
alınarak <strong>ve</strong>rilmelidir. Bu eğitim mutlaka tüm derslerde<br />
ilgili konular bünyesinde yaparak, yaşayarak zihinsel<br />
<strong>ve</strong> el becerilerini geliştirecek tarzda ele alınmalı <strong>ve</strong><br />
öğrencinin kritik düşünmesini geliştirecek şekilde organize<br />
edilmelidir. Gerektiğinde ise proje tabanlı sınıf dışı<br />
etkinlikler olarak çevre sorunlarının ortaya çıktığı yakın<br />
çevredeki alanla da, botanik - hayvanat bahçelerinde <strong>ve</strong><br />
ayrıca korunan alanlarda yapılacak proje çalışmaları <strong>ve</strong>ya<br />
yerinde gözlemler ile gerçekleştirilebilir.<br />
5) Çevre –sürdürülebilir kalkınma eğitimi, eğitimin erken<br />
döneminden başlayarak bütün yaş <strong>ve</strong> mesleklerden<br />
fertlere sorumlu vatandaşlar olmanın ötesinde, iyi bir insan<br />
olabilmek için gerekli kazanımları sağlar. Bu sebeple<br />
çevre eğitimi, öğretim programının mutlaka bir bütün<br />
olarak konuya ilişkin tüm evrensel doğruları içerecek<br />
tarzda bütün derslere yönelik olarak hazırlanması kaçınılmazdır.<br />
Bu programın başarısı; programın kendisinin,<br />
öğrencinin, öğrenme ortamının <strong>ve</strong> özellikle bu programı<br />
uygulayan öğretmenin yaratıcılığı ile doğru orantılıdır.<br />
Bu nedenle konuya ilişkin bilimsel fuarlar, kurslar, ödüllü<br />
yarışmalar, kamplar <strong>ve</strong> eğitim programlarının düzenlenmesi<br />
yararlı görünmektedir.<br />
REFERANSLAR<br />
Bennett, K.R.& Heafner, T.L. 2004. Having a field day with environmental<br />
education. Applied Environmental Education and Communication<br />
3:89-100.<br />
Breiting,S.& Mogensen,F. 1999. Action Competence and Environmental<br />
Education. CambridgeJournal of Education vol. 29, No.3.<br />
Childress, R.B.1978. Public School Environmental Education<br />
Curricula:A National Profile.Journal of Environmental Education<br />
9(3):2-11.<br />
ÇB.2000. IV. Çevre Şürası. 6-8 Kasım 2000,Çevre Bakanlığı, İzmir.<br />
Doğan, M.&Korkmaz, N.1994. Çevre <strong>ve</strong> İnsan I. Secan Yayıncılık<br />
LTD., Ankara.<br />
Doğan, M.1997. Ulusal Çevre Eylem Planı Eğitim <strong>ve</strong> Katılım Raporu.<br />
DPT, Ankara.<br />
Doğan, M. &Akaydın,G. 2000.Ulusal Gündem 21: Türkiye’de Fen Eğitimi<br />
Proğramları <strong>ve</strong> Çevre Eğitimi. IV. Fen Bilimleri Kongresi 2000.,<br />
Ankara<br />
Goodland,J. I. 1984. A place called school,(New York,McGraw-Hill).<br />
Gough, N. 2002. Thinkng /acting locally/ globally?Western sc’ence<br />
and environmental education in a global knowledge.Int. J. Sci. Educ.<br />
24(11):1217-1237.<br />
Le<strong>ve</strong>que, C.& Mounolou, J.C. 2003. Biodi<strong>ve</strong>rsity. John Wiley&Sons,<br />
Ltd.<br />
Kiziroğlu,İ., İnanç, N.& Turan,L.2000. V.Uluslararası Ekoloji <strong>ve</strong> Çevre<br />
Sorunları Sempozyumu. Ankara Alman Kültür Merkzi.Ankara.<br />
Karsten,J. 2004. Teaching about complexity in primary and secondary<br />
schools:An exploration of new approaches to ecosystem education.<br />
Ph.D. Thesis. McGill Uni<strong>ve</strong>rsity,Montreal,Canada.<br />
MEB 2005.İlköğretim Fen <strong>ve</strong> Teknoloji Dersi Öğretim Proığramı <strong>ve</strong><br />
Kılavuzu.Devlet Kitapları Müdürlüğü, Ankara.<br />
Reid, A. 1980. The essence of environmental education. Australian Assosiation<br />
for Environmental Education Newsletter,1,April 3-6.<br />
Robottom,I.M.1982. What is: environmental education as education<br />
about the environment.Second National Conference of the Australian<br />
Assosiation for Environmental Education,Brisbane.<br />
Ste<strong>ve</strong>nson,R.B. 2007. Schooling and Environmental<br />
Education:Contradictions in Purpose and Practice.Environmental<br />
Education Research 13( 2): 139-153.<br />
TÇV.1993. Çevre Eğitimi.Çevre İçin Eğitim Toplantısı 25-26 Ocak<br />
1993.Ankara.<br />
TÇV. 2005. Türkiye’nin Biyolojik Zenginlikleri.Türkiye Çevre Vakfı Yayını,<br />
Önder Matbaa, Ankara.<br />
TÇV 2007. Çevre Eğitimi. Türkiye Çevre Vakfı Yayını.Önder Matbaa,<br />
Ankara.<br />
UNCED 1992. Agenda 21, The United Nation Programme of Action<br />
from Rio. New York:UN.<br />
UNESCO 1978. Final Report: Intergo<strong>ve</strong>rnmental Conference on Environmental<br />
Education and Information.Paris:UNESCO.<br />
UNESCO 1980. Environmental Education in the light of the Tblisi<br />
Conference.Paris:UNESCO.<br />
UNESCO-UNEP 1990. Environmentally educated teachers:The priority<br />
of priorities? Connect,15(1):1-3.<br />
Volk,T.L., Hungerford, H.R.& Tomera,A.N.1984. A national sur<strong>ve</strong>y of<br />
curriculum needs as percie<strong>ve</strong>d by professional environmental educators.<br />
Journal of Environmental Education 16(1):10-19.<br />
Wheeler,K.1975. The genesis of environmental education, in<br />
G.C.Martin&K. Wheeler(Eds) Insights into environmental<br />
education(Edinburgh, Oli<strong>ve</strong>r Boyd).<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 31
2010<br />
AVRUPA<br />
BİYOÇEŞİTLİLİK<br />
LİK<br />
GÖSTERGELERİ<br />
G E E Rİ<br />
(İNDİK KATÖRLER)<br />
R Dr. İrfan UYSAL (<strong>Su</strong> Ürünleri Müh.)<br />
Doğa Koruma <strong>ve</strong> Milli Parklar Genel Müdürlüğü<br />
Avrupa Çevre Ajansı Doğa Koruma <strong>ve</strong> Biyoçeşitlilik PCP<br />
Biyoçeşitlilik; kutup ayılarından penguenlere,<br />
yeşil alglerden tundralara, böceklerden balıklara<br />
kadar herşeyi içeren yerküre üzerindeki<br />
yaşama çeşitliliğidir. Hem türlerin çeşitliliğini hem<br />
de türler arasında genetik çeşitliliği <strong>ve</strong> bunlardan<br />
oluşan ekosistemleri içerir. Bir başka deyişle; biyolojik<br />
zenginlik ya da biyolojik çeşitlilik, canlıların farklılığını<br />
<strong>ve</strong> değişkenliğini, içinde bulundukları karmaşık<br />
ekolojik yapılarla, birbirleriyle <strong>ve</strong> çevreleriyle<br />
karşılıklı etkileşimlerini ifade etmektedir. Dünyanın<br />
sınırlı kaynaklarının korunması <strong>ve</strong> dikkatli kullanılması<br />
sürdürülebilir kalkınmanın temelini oluşturur.<br />
Bugün, biyoçeşitlilik kayıpları bütün dünya üzerindeki<br />
insan aktiviteleri seviyelerinin artmasına bağlıdır.<br />
Habitat bozulması, kirlilik, aşırı kullanma <strong>ve</strong><br />
iklim değişikliği gibi baskılar biyoçeşitlilik <strong>ve</strong> ekosistem<br />
üzerinde olumsuz sonuçlara yol açmaktadırlar.<br />
İnsan aktiviteleri sonucu oluşan bu işlemler,<br />
baskıların çeşitliliğine bağlı olarak genellikle birçok<br />
türün sayısında azalmayla karakterize edilmektedir.<br />
Yok oluş ise bu uzun süren bozulma işleminin son<br />
adımıdır.<br />
2002 yılında devlet başkanları BM Sürdürülebilir<br />
Kalkınma Dünya Zir<strong>ve</strong>si’nde biraraya gelmiş <strong>ve</strong><br />
fakirliğin azaltılmasına <strong>ve</strong> dünya üzerindeki bütün<br />
yaşamların faydalanmasına katkı sağlaması için<br />
2010 yılına kadar küresel, bölgesel <strong>ve</strong> ulusal seviyedeki<br />
biyolojik çeşitliliğin şu andaki kaybında önemli<br />
bir düşüş elde etmeye yönelik eylemlerde bulunmayı<br />
kabul etmişlerdir.<br />
2010 yılına kadar biyoçeşitlilik kaybını önemli ölçüde<br />
azaltmak, küresel bir hedef olarak görülmektedir.<br />
Avrupa da bu hedefi bir basamak daha ileri götürmüş<br />
<strong>ve</strong> 2010 yılına kadar azaltılan kaybın<br />
2010 yılında yok edilmesini hedeflemiştir.<br />
Biyoçeşitlilik indikatörleri 2010 yılına doğru ilerlemeler<br />
hakkında bilgi <strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> değerlendiren en iyi<br />
araçlardır. Ayrıca, <strong>ve</strong>rilen mesajları özetlemek için<br />
kullanışlı <strong>ve</strong> yararlı mekanizmalardır fakat hiç bir<br />
zaman bütün değişiklikleri tanımlamaz.<br />
2010 hedeflerine ulaşma başarısının ölçülebilmesi<br />
<strong>ve</strong> toplumun konu ile ilgili bilgilendirilebilmesi için<br />
politikalarla ilişkili <strong>ve</strong> kabul edilebilir biyolojik çeşitlilik<br />
göstergelerine ihtiyaç duyulmuştur <strong>ve</strong> biyoçeşitlilik<br />
indikatör setlerinin tamamlanması <strong>ve</strong> sürekli<br />
güncellenmesi <strong>ve</strong> geliştirilmesi bir zorunluluk haline<br />
gelmiştir. Bu nedenle Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi<br />
liderliğinde birçok ulusal <strong>ve</strong> uluslararası kuruluş<br />
32 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2010 biyoçeşitlilik göstergelerinin oluşturulması için<br />
çalışmalar yapmaktadır.<br />
Göstergelerin oluşturulması için; Avrupa’da bölgesel<br />
olarak Avrupa Çevre Ajansı (EEA) <strong>ve</strong> diğer AB kuruluşlarının<br />
(PEBLDS based on Council of Europe,<br />
UNEP Regional Office for Europe, ECNC, UNEP-<br />
WCMC) işbirliği ile koordine bir program geliştirilmiştir.<br />
Biyoçeşitlilik Sözleşmesi odak alanları <strong>ve</strong> Avrupa<br />
Konseyi de Biyoçeşitlilik göstergelerini 7 ana grup altında<br />
toplamıştır:<br />
1- Biyoçeşitlilik bileşenlerinin şu anki <strong>ve</strong> gelecekteki<br />
durumu,<br />
2- Sürdürülebilir kullanım,<br />
3- Biyoçeşitliliğe yönelik tehditler,<br />
4- Ekosistem bütünlüğü, ekosistem<br />
mal <strong>ve</strong> hizmetleri,<br />
5- Biyoçeşitliliğin finansmanı,<br />
6- Halkın bilinçlendirilmesi<br />
<strong>ve</strong> katılımı,<br />
7- Patent uygulamaları,<br />
Bu gruplarda kendi aralarında<br />
kapsam itibariyle<br />
aşağıdaki alt başlıklara ayrılmıştır.<br />
1-Biyoçeşitlilik bileşenlerinin<br />
şu anki <strong>ve</strong> gelecekteki durumu,<br />
a- Seçilmiş biomların, ekosistemlerin,<br />
habitatların büyüklüğünün gelecekteki durumu:<br />
İki spesifik indikatör belirlenmiştir. Ekosistem kapsamı<br />
<strong>ve</strong> Avrupa ile ilgili habitatlar. Ekosistem kapsamı<br />
indikatörü 1990 yılından bu yana Avrupa’daki önemli<br />
ekosistemlerdeki değişiklikleri belirlemede kullanılmaktadır.<br />
Avrupa’daki önemli ekosistem tiplerinin<br />
(ormanlar, buzul, deniz-buz, tarım alanı, sulak alan <strong>ve</strong><br />
deniz çayırları) dağılımı hakkında bütün bir fikir <strong>ve</strong>rir.<br />
Avrupa ile alakalı habitatlar indikatörü ise 2008 yılında<br />
belirlenecek olan AB Habitat Direktifi altındaki<br />
habitatların raporlamasına dayanır.<br />
b- Korunan alanların kapsamı: İki spesifik indikatör<br />
seçilmiştir: Ulusal mevzuatlarla ayrılmış alanlar ile<br />
AB Habitat <strong>ve</strong> Kuş Direktifi altındaki ayrılmış alanlar.<br />
Korunan alanların kurulması <strong>ve</strong> yönetimi biyoçeşitliliğin<br />
aşırı kaybına ilişkin endişeleriyle direkt ilgilidir <strong>ve</strong><br />
biyoçeşitliliğin korunmasına ilişkin alınan<br />
önlemleri yansıtır. Bu indikatör milli<br />
parklardan orman rezervlerine <strong>ve</strong><br />
çok sıkı korunan doğa rezervlerinden,<br />
kaynak rezervlerine<br />
kadar değişen korunan<br />
alanlardaki aşırı büyüme<br />
oranınıda gösterir.<br />
c- Seçilmiş türlerin çokluk<br />
<strong>ve</strong> dağılımlarının gelecekti<br />
durumu: Başlangıç<br />
olarak yaygın kuş türleri<br />
ile kelebekleri kapsamaktadır.<br />
Bu türler çevre sağlığı<br />
için mükemel barometrelerdir.<br />
Karar <strong>ve</strong>ricilere çevredeki değişiklikler<br />
hakkında değerlendirme <strong>ve</strong><br />
cevap <strong>ve</strong>rme imkanı <strong>ve</strong>rir.<br />
d- Korunmuş <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya tehdit altındaki türlerin durumlarındaki<br />
değişimler: İki spesifik indikatör belirlen-<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
33
miştir. Birincisi Avrupa türleri kırmızı listesi, diğeri<br />
ise Avrupa ile ilgili türler. Kırmızı liste indeksi Avrupa<br />
türlerinin yok olma riskini belirlemede kullanılır.<br />
Bu indikatör biyoçeşitlilik kayıplarını belirlemede etkenlere<br />
dolaylı olarak bağlıdır <strong>ve</strong> hem halk <strong>ve</strong> hem de<br />
karar <strong>ve</strong>riciler açısından önemlidir. Ayrıca habitat bozulması,<br />
yayılmacı türler, sürüdürülemeyen aşırı kullanım,<br />
kirlilik <strong>ve</strong> iklim değişikliği gibi ekolojik işlem <strong>ve</strong><br />
ekolojik fonksiyon için önemli bir ayırıcılığa sahiptir.<br />
Avrupa ile ilgili türler ise 2008 yılında belirlenecek <strong>ve</strong><br />
başlangıç olarak AB Kuş <strong>ve</strong> Habitat Direktifleri’nin<br />
uygulama başarısı için bir ölçü olacaktır.<br />
e- Evcil hayvanların, kültür bitkilerinin, çok önemli<br />
sosyo-ekonomik öneme sahip balık türlerinin genetik<br />
çeşitliliğinin gelecekteki durumu:<br />
Evcil hayvan genetik çeşitliliği: Bu indikatör tahıllar,<br />
ağaçlar <strong>ve</strong> balıklar gibi diğer gruplara göre evcil hayvanlardan<br />
çok iyi gelişmiş <strong>ve</strong> çok çabuk ulaşılabilir <strong>ve</strong>ri<br />
elde edilen bir indikatördür. Bu indikatör, her ülke için<br />
başka yerden getirilmiş sığır <strong>ve</strong> koyun yetiştiriciliği kadar<br />
yerli türlerin oranını <strong>ve</strong> bir ülke için tehlike altında<br />
olan yerli türlerin yetiştiricilik oranını da gösterir. Bu<br />
safhada, indikatör tüm genetik çeşitlilikten daha ziyade<br />
yetiştiricilik çeşitliliğini ölçer.<br />
2- Sürdürülebilir kullanım: Yaban hayatı kaynaklarının<br />
aşırı kullanımı Avrupa biyoçeşitliliğine bir tehdit<br />
olarak az öneme sahip olabilir. Ancak, ekosistem hizmetlerine<br />
dayanan üretim sektörlerindeki sürdürülemeyen<br />
yönetim olumsuz etkilere neden olabilir.<br />
a- Sürdürülebilir yönetim altındaki ekosistem alanları:<br />
Sürdürülebilir yönetim altında orman alanları, tarım,<br />
balıkçılık <strong>ve</strong> akuakültür ekosistemleri bağımsız bir<br />
indikatör olarak tanımlamak mümkün değildir. Sürdürülebilirlilik<br />
yalnız bir indikatörün olmadığı çok<br />
boyutlu bir kavramdır. Hem ekolojik hem de sosyoekonomik<br />
boyutları vardır. Sürdürülebilir başlıca ekosistem<br />
indikatörleri olarak;<br />
- <strong>Orman</strong>lar: Ser<strong>ve</strong>t, artım <strong>ve</strong> kesim ile ölü örtü olarak<br />
2 indikatör belirlenmiştir. Birinci indikatör stok<br />
büyüklüğünü, odun üretimini <strong>ve</strong> üretim kapasitesini<br />
ifade eder. İkincisi ise ekosistemin durumu hakkında<br />
ek bilgi <strong>ve</strong>rir.<br />
34 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
- Tarım: Bu ekosisteme ait indikatörler, azot dengesi<br />
ile potansiyel olarak biyoçeşitliliği destekleme yönetim<br />
uygulamaları altındaki alanlar olarak belirlenmiştir.<br />
Balıkçılık <strong>ve</strong> ormancılığa göre, tarım için kullanılan<br />
stok indikatörünü seçmek için daha az ilgi gösterilmiştir.<br />
Azot dengesi, tarım ekosistemleri dışından<br />
biyoçeşitlilik üzerine baskı ile giren azot bileşenleri<br />
tarım ekosistemi içindeki biyoçeşitlilik üzerine baskı<br />
ile bütünüyle biyoçeşitliliği destekleyen yönetim uygulamaları<br />
altındaki alan tarım arazisinin yüksek doğa<br />
değerleri hakkında bilgi <strong>ve</strong>rir.<br />
- Balıkçılık /Akuakültür (<strong>Su</strong> ürünleri yetiştiriciliği):<br />
Avrupa ticari balık stokları <strong>ve</strong> balık yetiştirme tesislerinden<br />
gelen su kalitesi indikatör olarak belirlenmiştir.<br />
Avrupa ticari balık stokları, stok büyüklüğü, üretim <strong>ve</strong><br />
üretim kapasitesi hakkında bilgi <strong>ve</strong>rir. Balık yetiştirme<br />
tesislerinden gelen su kalitesi ise sızıntı ile deniz ekosistemine<br />
<strong>ve</strong>rilen zarar hakkında bilgi sağlar. Balıkçılık<br />
metotlarının <strong>ve</strong>rdiği zarar bir indikatör olarak henüz<br />
değerlendirilmemiştir. Fakat, gelecekte gündeme gelecektir.<br />
b- Avrupa ülkelerinin ekolojik ayak izi: Biyoçeşitlilik<br />
üzerine Avrupa’nın <strong>ve</strong>rdiği etkiler kendi sınırları <strong>ve</strong> kıyılarının<br />
çok ötesindedir. Bu nedenle ekolojijk ayak izi<br />
CBD <strong>ve</strong> Avrupa indikatör listesine eklenmiştir. Dolaylı<br />
da olsa Avrupa dışındaki biyoçeşitlilik üzerindeki<br />
Avrupa’nın üretimi <strong>ve</strong> tüketiminin potansiyel etkisini<br />
belirler.<br />
3- Biyoçeşitliliğe yönelik tehditler: Habitat bozulması,<br />
yayılmacı yabancı türler, popülasyon baskısı, kirlilik,<br />
aşırı kullanım <strong>ve</strong> iklim değişikliği biyoçeşitliliğe yönelik<br />
6 adet ana tehdit vardır. Bu bölüm, yabancı türleri,<br />
kirlilik <strong>ve</strong> iklim değişikliğini kapsar.<br />
a- Azot çöküntüsü: Kritik aşırı yüklenmiş nitrojen indikatör<br />
olarak belirlenmiştir. Biyosfer <strong>ve</strong> atmosferdeki<br />
azot aktif formların aşırı seviyeleri karada, sucul ortamlarda<br />
<strong>ve</strong> kıyı ekosistemlerindeki biyoçeşitlilik üzerine<br />
çok önemli bir tehdittir. Karada, Azotun çok küçük<br />
miktarına bile çok hassas olan duyarlı türlerin kaybına<br />
neden olur. Kıyı sularında, alglerin aşırı çoğalmasına<br />
<strong>ve</strong> sadece birkaç bakterinin yaşayabildiği ölü zonlarda<br />
oksijenin azalmasına yol açar. Avrupa boyunca, tarım<br />
faaliyetlerinden kaynaklanan azot birikimi esas olarak<br />
amonyaktan kaynaklanmaktadır.<br />
b- Yayılmacı yabancı türlerin sayısı <strong>ve</strong> getirdiği maliyet:<br />
Yabancı türlerin sayısının gittikçe artması biyoçeşitlilik<br />
üzerine önemli bir tehdit oluşturmaya devam<br />
etmektedir. Bütün yabancı türlerin yayılmacı olmamasına<br />
karşın, çevreye getirilen <strong>ve</strong>ya gelen yabancı<br />
türlerin sayısı ile daha sonra yayılmacı olabilecek türlerin<br />
sayısı arasında direkt bir korelasyon mevcuttur.<br />
Yayılmacı yabancı türlerin getirdiği maliyet üzerindeki<br />
çalışmalar devam etmektedir.<br />
c- İklim değişikliğinin etkileri: Son zamanlarda biyoçeşitlilik<br />
ile iklim değişikliği arasındaki ilişki artan bir<br />
derecede önem kazanmaya başlamıştır. Biyoçeşitlilik<br />
bileşenleri üzerinde iklim değişikliğinin etkileri en iyi<br />
şekilde yumurtlama <strong>ve</strong> bitki fenolojisinde görülmektedir.<br />
Ayrıca, termofolik türlerin yayılması lokal bitki<br />
türlerin oluşumunda stres yaratabilmesi gibi potansiyel<br />
olumsuz etkiyi içermesini de önermektedir. Bu<br />
indikatör, özellikle iklim değişikliğine hassas seçilmiş<br />
tür listesinin çokluğunuda ifade etmektedir.<br />
4- Ekosistem bütünlüğü, araçlar <strong>ve</strong> hizmetleri:<br />
Ekosistem fonksiyonlarının kaybı elde ettiğimiz araç<br />
<strong>ve</strong> hizmetlerin üretimini durduracaktır. Bu alandaki<br />
birçok indikatör ekonomik sektörle ilgilidir.<br />
a- Deniz trofik indeksi (Marine Trophic index): Yoğun<br />
balıkçılık besin zincirinde önemli yer tutan morina,<br />
ton, levrek <strong>ve</strong> kılıç balığı gibi yüksek ekonomik<br />
öneme sahip predatör (avcı) balıkların büyük ölçüde<br />
azalmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak, 1950 yılından<br />
bu yana balıkçılık yaşama süreleri daha az olan<br />
küçük balıklara <strong>ve</strong> hem deniz hem de tatlı su besin<br />
zincirinde daha düşük oranlarda bulunan omurgasızlara<br />
dayanmaktadır. Şu anki trofik seviyelerinin azalması<br />
devam ederse, insan tüketimi için tercih edilen<br />
balık miktarı artan bir şekilde azalacaktır. Deniz trofik<br />
indeksi de bu etkiyi ölçmektedir.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 35
- Ekosistemlerin birbirleriyle bağlanabilirliği/parçalanması:<br />
İki indikatör belirlenmiştir. Doğal <strong>ve</strong> yarı<br />
doğal alanların parçalanması, nehir sistemlerinin parçalanması.<br />
Ekosistemlerin parçalanması doğal <strong>ve</strong> yarı<br />
doğal alanların biyoçeşitliliği üzerine en önemli tehdittir.<br />
Doğal <strong>ve</strong> yarı doğal alanlar, her ekosistemdeki<br />
çok önemli tür <strong>ve</strong> habitat çeşitliliği gibi bütün ekosistem<br />
araçlarını desteklemesinden dolayı kritik öneme<br />
sahiptir.<br />
Nehir sistemlerinin parçalanması indikatörü, balıkların<br />
göçlerini <strong>ve</strong> dağılımını etkileyen <strong>ve</strong> nehirler içinde<br />
doğal habitat yayılışını bütünüyle değiştiren <strong>ve</strong> ekolojik<br />
kapasitesini azaltan nehirler üzerine inşa edilen<br />
suni yapılar nedeniyle parçalanmayı gösterir.<br />
c- <strong>Su</strong>cul ekositemlerdeki su kalitesi: İki spesifik indikatör<br />
belirlenmiştir. Bağlantılı sular ile kıyı <strong>ve</strong> deniz<br />
sularındaki besleyici elementler <strong>ve</strong> tatlı su kalitesi. Besleyici<br />
elementler hem deniz hem de tatlı su da biyolojik<br />
çeşitlilik için sorunlu bir konudur. Azot <strong>ve</strong> fosfat<br />
zenginliği arzu edilmeyen bir duruma neden olur. Temel<br />
olarak, aşırı besin elementleri direkt olarak hayvan<br />
<strong>ve</strong> bitkilerin kayıplarına yol açar <strong>ve</strong> ekosistem kompozisyonunu<br />
değiştirir. Aşırı ziraat faaliyetleri, kıyıda yapılan<br />
su ürünleri yetiştiriciliği <strong>ve</strong> bir dizi ilgili faktörler<br />
tarafından meydana gelen sulardaki alg patlaması, çok<br />
yaygın olmamakla beraber içme su kaynaklarıyla ilişkili<br />
olarak bazen insan sağlığına da toksiktir.<br />
5- Biyoçeşitliliğinin finansmanı: Lokal <strong>ve</strong> küresel biyoçeşitliliğin<br />
korunması politik <strong>ve</strong> özel sorumluluğu<br />
gösterir. AB bütçesi içerisinde biyoçeşitlilikle alakalı<br />
spesifik harcama miktarlarının biraraya getirilmesini<br />
ifade eder. Özel kaynaklar gibi ulusal bütçeleri de içerir.<br />
6- Halkın bilinçlendirilmesi <strong>ve</strong> katılımı: Halkın fikirleri,<br />
politikacılar <strong>ve</strong> karar <strong>ve</strong>ricileri etkilemede çok<br />
hayati bir role sahiptir. Bu fikirler, halkın desteğini<br />
<strong>ve</strong> ilgisini ölçen bir barometre görevi görür. Doğal<br />
rezervlerdeki pratik yönetim aktivitelerinde gönüllülük,<br />
yaban hayatı kampanyaları <strong>ve</strong>ya yaban hayatı sivil<br />
toplum örgütleri üyeliği aidatı, televizyonlarda doğa<br />
izleme programları <strong>ve</strong>ya doğa gezileri gibi bir çok indikatör<br />
incelenmiştir.<br />
36 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
7- Patent uygulamaları: Genetik kaynaklara dayanan<br />
patent uygulamaları birçok tıbbi, eczacılık <strong>ve</strong> sağlık<br />
ürünlerine dayanır. Bu da genetik kaynaklara ulaşımı<br />
<strong>ve</strong> adil paylaşımı artırır. Bu indikatör, insan rahatlığı <strong>ve</strong><br />
zenginliği için biyoçeşitliğinin katkısını ortaya koyar<br />
<strong>ve</strong> genetik kaynaklara dayanan icatlar için Avrupa patent<br />
uygulamalarındaki gelecekteki durumu <strong>ve</strong> ölçüyü<br />
gösterir. Sadece biyoçeşitliliğe dayanan icatları gösterir,<br />
biyoçeşitlilik üzerindeki pozitif <strong>ve</strong>ya negatif etkiyi<br />
belirlemez.<br />
Avrupa Çevre Ajansı, Doğa Araştırma Merkezi<br />
(EEA-NRC) tarafından 26 adet spesifik Biyoçeşitlilik<br />
İndikatörleri belirlenmiştir. Bazıları direkt olarak<br />
biyoçeşitlilik bileşenleri üzerine bir etkiyi gösterirken,<br />
bazıları da biyoçeşitlilik <strong>ve</strong> onun sürdürülebilir kullanımına<br />
<strong>ve</strong> bütünlüğüne olan tehditleri yansıtır. İndikatörler<br />
setini kullanırken çeşitli ekosistemlere (örneğin,<br />
tarım, deniz <strong>ve</strong> tatlı sı su ekosistemi gibi), ekonomik<br />
sektörlere (örneğin, tarım, balıkçılık, ormancılık gibi)<br />
<strong>ve</strong>ya çeşitli çevresel baskıların (su kalitesi, ötrofikasyon,<br />
arazi kullanımı) etkilerine <strong>ve</strong> gelecekteki durumlarına<br />
bakarak bize bu sektörler hakkında bilgi <strong>ve</strong>rebilirler.<br />
Bu indikatörler :<br />
1-Seçilmiş türlerin çokluğu <strong>ve</strong> dağılımı,<br />
2- Avrupa türleri kırmızı listesi,<br />
3- Avrupa ile ilgili türler,<br />
4- Ekosistem kapsamı,<br />
5- Avrupa ile ilgili habitatlar,<br />
6- Çiftlik hayvanları genetik çeşitliliği,<br />
7- Ulusal mevzuatlarla ayrılmış korunan alanlar,<br />
8- AB Habitat <strong>ve</strong> Kuş Direktifi altında ayrılmış alanlar,<br />
9- Kritik aşırı yüklenmiş nitrojen,<br />
10- Avrupa’da yayılmacı yabancı türler,<br />
11- Sıcaklığa karşı hassas türlerin oluşumu,<br />
12- Avrupa denizleri için Deniz Trofik indeksi (Marine<br />
Trophic İndex),<br />
13- Doğal <strong>ve</strong> yarı doğal alanların parçalanması,<br />
14- Nehir sistemlerin parçalanması,<br />
15- Bağlantılı sular ile kıyı <strong>ve</strong> açık deniz sulardaki besleyici<br />
elementler,<br />
16- Tatlı su kalitesi,<br />
17- <strong>Orman</strong>lar: Ser<strong>ve</strong>t, artım <strong>ve</strong> kesim,<br />
18- <strong>Orman</strong>lar: Ölü örtü,<br />
19- Tarım: Azot dengesi,<br />
20- Tarım: Potansiyel olarak biyoçeşitliliği destekleme<br />
yönetim uygulamaları altındaki alanlar,<br />
21- Balıkçılık: Avrupa ticari balık stokları,<br />
22- Akuakültür (<strong>Su</strong> ürünleri yetiştiriciliği): Balık yetiştirme<br />
tesislerinden gelen su kalitesi,<br />
23- Avrupa ülkelerinin ekolojik ayak izi,<br />
24- Genetik kaynaklara dayanan patent uygulamaları,<br />
25- Biyoçeşitlilik yönetiminin finansmanı,<br />
26- Halkın bilnçlendirilmesi,<br />
Yukarıda belirtilen 26 adet biyoçeşitlilik indikatörlerinin<br />
izlenmesi, denenmesi, geliştirilmesi <strong>ve</strong> 2010 hedefleri<br />
çerçe<strong>ve</strong>sinde politikalarla ilişkilendirilmesi biyoçeşitliliğinin<br />
korunması <strong>ve</strong> akıllıca kullanımı yerel,<br />
ulusal, bölgesel <strong>ve</strong> uluslararası seviyede gelecek nesiller<br />
için büyük önem arz etmektedir. İzleme faaliyetleri esnasında<br />
ulusal <strong>ve</strong>ya uluslararası seviyede hükümetler<br />
arası , kurum, kuruluş <strong>ve</strong>ya sözleşmeler arasında mümkün<br />
olan mertebede koordinasyon, bilgi değişimi <strong>ve</strong><br />
işbirliğinin kurulması <strong>ve</strong> geliştirilmesi koruma faaliyetlerine<br />
bir ivme kazandırması kaçınılmazdır.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
37
<strong>Su</strong> Kaynakları<br />
Yönetimi<br />
Sürdürülebilirlik<br />
Dr. B.Teoman MERİÇ<br />
Hidrojeoloji Yüksek Mühendisi<br />
Son yıllardaki hızlı nüfus artışına paralel olarak<br />
artan su talebine karşı uygun kaynak mevcudiyetinin<br />
azlığı <strong>ve</strong> gün geçtikçe gelişen sanayi <strong>ve</strong><br />
tarımsal faaliyetlere bağlı olarak aşırı kullanım <strong>ve</strong> çeşitli<br />
kirlilik parametreleri nedeniyle ortaya çıkan sorunlar,<br />
su kaynakları yönetiminin önemini bir kat daha<br />
arttırmıştır. Fakat su kaynakları yönetimi sadece sorunlu<br />
olan bölgelerde kullanılması gereken bir yöntem<br />
olarak düşünülmemeli; temel hedef, mevcut potansiyelinin<br />
arttırılamayacağı <strong>ve</strong> insan <strong>ve</strong> doğal hayatın devamı<br />
için alternatifi olmayan bu kaynağın en iyi şekilde<br />
korunarak, kaynak potansiyeli tehlikeye atılmadan<br />
etkin kullanımının sağlanması olmalıdır.<br />
<strong>Su</strong> kaynaklarının tabiat içinde konum <strong>ve</strong> zamana<br />
bağımlı olarak miktar <strong>ve</strong> nitelik olarak kısıtlı yapıda<br />
olmasının yanında, bu kaynağın hayat standardını <strong>ve</strong><br />
ekonomik yapıyı direkt etkileyen çok değerli bir girdi<br />
olarak görülmesi, kaynak kullanımına yönelik talebi<br />
devamlı arttırmakta <strong>ve</strong> bu kaynağın değerinin gün<br />
geçtikçe fosil yakıtların önüne geçmesine neden olmaktadır.<br />
Tarih içinde de en ilkel kabilelerden bu yana<br />
çok değerli kabul edilen bu kaynağın kullanılması toplumlar<br />
arasında anlaşmazlıklara hatta savaşlara yol açmış,<br />
yeterli su kaynağını sağlayamayan çoğu uygarlık<br />
ya daha uygun yerlere göç etmiş ya da uygarlığı yok<br />
olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.<br />
Bu kapsamda su kaynakları yönetim çalışmaları, günümüzdeki<br />
gereksinimlerin karşılanması hedefi yanında<br />
kaynak için de en uygun kullanım türlerinin<br />
konum <strong>ve</strong> miktarının belirlenmesinde de yol gösterici<br />
olmalıdır. Verimlilik sadece su kaynakları açısından<br />
değil, kaynakla ilişkili zirai faaliyet, toplumsal durum,<br />
38 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
enerji maliyetleri gibi parametreleri<br />
de göz önünde tutarak, bölgenin<br />
ekonomik gelişiminde aktif rol oynamalıdır.<br />
Aynı zamanda su kaynaklarındaki<br />
sürdürülebilir etkin<br />
bir yönetim, yaşamını bu kaynak ile<br />
paralel yürüten ekosistem içindeki<br />
diğer sistemlerin de devamlılığını<br />
tehlikeye atmadan sürdürebilmesini<br />
sağlayacak <strong>ve</strong> tabii dengenin<br />
zarar görmesini büyük ölçüde engelleyecektir.<br />
<strong>Su</strong> kaynakları yönetimi<br />
<strong>Su</strong> kaynakları yönetimi, tabii çevrim<br />
içerisinde suyun insanlar tarafından<br />
gerek nicelik gerekse nitelik<br />
olarak en <strong>ve</strong>rimli şekilde ekonomik,<br />
sosyal <strong>ve</strong> çevresel faydalar içinde<br />
sistematik olarak kullanımı anlamına<br />
gelmektedir. Bu yönetim, suyun<br />
çok amaçlı kullanımının yanı sıra<br />
sürekli olmasını da sağlamalıdır.<br />
Nüfus, zirai <strong>ve</strong> sanayi faaliyetlerinin<br />
sürekli artışı, her dönemde geçmiş<br />
dönemlerden daha fazla su kullanılması<br />
gerekliliğini doğurmakta <strong>ve</strong><br />
su kaynakları yönetiminin devamlı<br />
olması koşulunu gerektirmektedir.<br />
Bu aşamada yönetimin, günümüzde<br />
olduğu kadar gelecekteki<br />
olası sürdürülebilir potansiyeli <strong>ve</strong><br />
uzun dönemler içindeki kullanım<br />
miktarlarını da göz önüne alarak<br />
değerlendirmede bulunması<br />
gerekmektedir. Ancak bu şekilde<br />
hidrolojik sistemin dengesi uzun<br />
dönemler içinde korunabilecek <strong>ve</strong><br />
kaynak üzerinde istenmeyen etkiler<br />
yaratılmadan <strong>ve</strong>ya en düşük seviyede<br />
tutularak su gereksinimlerini<br />
karşılanabilecektir. Bu kapsamda su<br />
kaynakları yönetimi için hidrolojik<br />
sistemin sınırlarının belirlenmesi,<br />
sistemin sürdürülebilirliği kapsamında<br />
havza <strong>ve</strong>riminin değerlendirilmesi,<br />
kullanım önceliğine göre<br />
su kaynaklarının gerek günümüzde<br />
gerekse gelecekteki paylaşımı <strong>ve</strong><br />
kullanım haklarının belirlenmesi<br />
aşamalarını içermektedir. Her ne<br />
kadar su kaynakları ile alakalı sorunlar<br />
geniş ölçeklerde ele alınsa da<br />
bir hidrolojik sistemin doğru <strong>ve</strong> detaylı<br />
bir şekilde incelenmesi ancak<br />
sistemin tabii sınırları olan havza<br />
ölçeğinde gerçekleştirilebilir.<br />
<strong>Su</strong> kaynakları yönetiminde havza ölçeği<br />
Havza, hidrolojik sistemi kontrol<br />
eden tabii sınırlarla çevrili bir alandır.<br />
<strong>Su</strong> kaynakları sisteminin havza<br />
ölçeğinde tanımlanması, sistemin<br />
tabii sınırlar ile kısıtlanması, dolayısıyla<br />
bir bütün olarak ele alınmasına<br />
imkan sağlayarak, hidrolojik<br />
sistemi etkileyen süreçler arasındaki<br />
ilişkilerin doğru olarak orta-<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 39
ya konmasına yardımcı olmaktadır. Bu sayede sistem<br />
daha kolay anlaşılmakta <strong>ve</strong> sistemin değişik etkilere<br />
karşı <strong>ve</strong>receği tepkiler de en uygun şekilde analiz edilebilmektedir.<br />
Havza ölçeğinden daha küçük ölçeklerde ele alınan,<br />
gerek yönetim gerekse işletim çalışmalarının başarısı<br />
sistemin tümünü karakterize etmediği için sınırlı seviyede<br />
kalmaktadır. Havza ölçeğinde su kaynaklarında<br />
gerek miktar gerekse nitelik olarak meydana gelen<br />
değişikliklerin gözlenmesi, herhangi bir olumsuz durumda<br />
gerekli önlemlerin alınması açısından da büyük<br />
avantajlar sağlayacaktır. Havzanın bir bölümü için<br />
sorun yaratmayan bir problemin diğer bölümü için<br />
zaman içinde büyük sorunlar yaratacağı düşünülmeli<br />
(taşkın, kirletici deşarjı vb.), kaynağın korunması için<br />
sistemin bir bütün halinde incelenmesi sağlanmalıdır.<br />
Mevcudiyeti havza su kaynakları ile paralel olan birçok<br />
canlı için de havza bir ekolojik sınır özelliği göstermektedir.<br />
Bu kapsamda havza sınırlarında geliştirilen<br />
bir su kaynak yönetimi, doğal olarak, birçok tabii kaynak<br />
<strong>ve</strong> canlı ilişkilerinin de bütün olarak inceleneceği<br />
bir yapıyı ortaya koymaktadır.<br />
<strong>Su</strong> kaynakları yönetiminde sürdürülebilirlik<br />
Genel tanımı ile sürdürülebilirlik kavramı ekosistem<br />
kapsamında tüm elemanların (su kaynakları, bitki<br />
örtüsü, hayvanlar vb.) bağlı bulundukları ortamlar-<br />
40 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
da sistemin işleyişinde istenmeyen değişiklikler<br />
yaratılmadan, en iyi koşullarda gelecek nesillere<br />
devredilmesi prensibini içermektedir. Bütün<br />
dünyada yaygın olarak kullanımı, Dünya Çevre<br />
<strong>ve</strong> Kalkınma Komisyonunun “Ortak Geleceğimiz<br />
(Our Common Future)” yayını ile tanımlanması<br />
ile başlayan sürdürülebilir kalkınma kavramı;<br />
bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların<br />
da kendi gereksinimlerini karşılama olanaklarını<br />
elinden almadan karşılamak olarak belirtilmiştir.<br />
Kavram olarak çok ideal bir yaklaşım olan sürdürülebilirlik<br />
aslında yönetim kavramı ile paralel<br />
hareket etmektedir. Fakat sürdürebilirlik kavramının<br />
çok sıkı bir şekilde uygulanması mevcut<br />
kaynakların kullanımında önemli kısıtlamalar<br />
doğurmaktadır. Gelecek nesillerin gereksinimlerini<br />
karşılayacak imkanların sağlanması, bugünün<br />
gereksinimlerinin karşılanmasında önemli<br />
sorunlar yaratabilmektedir. Tabii sistem üzerinde<br />
hiçbir etki yaratılmadan gelecek nesillere bir<br />
miras olarak bırakılması, arzu edilen bir yönetim<br />
olsa da günümüz koşullarındaki yoğun etkiler <strong>ve</strong><br />
insanoğlunun her geçen gün artan gereksinimleri<br />
karşısında sistem içinde bazı değişiklikler olması<br />
kaçınılmazdır. Bu süreçte önemli olan, tabii sistemin<br />
kendini yenilemesi için gerekli fırsatların <strong>ve</strong>rilebileceği<br />
bir yönetim politikasının belirlenerek<br />
koruma-kullanım dengesinin sağlanmasıdır.<br />
Bu kapsamda su kaynakları yönetim çalışmalarında<br />
temel maksat, kaynak üzerinde kalıcı zararlar<br />
oluşturmadan, hidrolojik sistemin işleyişini<br />
değiştirmeyecek ama günümüzün <strong>ve</strong> geleceğin<br />
gereksinimlerini da gözetecek bir sürdürülebilir<br />
potansiyelin belirlenmesi olmalıdır. Belirlenen<br />
sürdürülebilir potansiyel, yasal çerçe<strong>ve</strong>ler doğrultusunda<br />
su hakları gözetilerekten sonra, sosyal <strong>ve</strong><br />
ekonomik koşullar altında kullanım önceliği <strong>ve</strong><br />
türüne göre en uygun tahsisata da sahip olmalıdır.<br />
Bu kapsamda yönetimin sürdürülebilir olmasının<br />
yanında diğer önemli bir faktör de etkin olması<br />
yani en uygun kullanımın gerçekleştirilmesidir.<br />
Sürdürülebilir potansiyel olarak tanımlanan kavramın<br />
su kaynakları sistem bileşenleri açısından<br />
anlamı, sisteme beslenme ile giren su ile işletilen<br />
miktar arasında bir denge kurulması prensibine<br />
dayanır. Bu kapsamda sürdürülebilir potansiyel,<br />
sisteme giren <strong>ve</strong> çıkan su bileşenlerinin uzun<br />
dönemlerde ilişkileri analiz edilerek, hidrolojik<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 41
ejimde istenmeyen etkiler yaratmadan <strong>ve</strong> çevresel gereksinimleri<br />
de karşılayabilecek bir potansiyel olarak<br />
tanımlanabilir.<br />
Bununla birlikte beslenmenin yıldan yıla değişiminin<br />
göz önüne alınmadığı, özellikle uzun yıllar ortalamaların<br />
içinde genellikle havza su kullanımının çok az<br />
olduğu <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya hiç olmadığı işletme öncesi dönem<br />
ortalamalarından elde edilen beslenme değerlerinin<br />
havza potansiyeli belirlenmesinde günümüze kadar<br />
kullanıldığı düşünülürse bu yaklaşımda rezervuarda<br />
değişiklik olmaması mümkün değildir.<br />
Sonuçlar<br />
Havza bazında gerçekleştirilen su kaynakları yönetim<br />
çalışmalarında kullanılabilir <strong>ve</strong>rim değeri hesaplamalarının<br />
hidrolojik sistemin dinamik yapısını göz<br />
önünde bulundurması <strong>ve</strong> sistemde istenmeyen etkiler<br />
yaratılmadan emniyetli işletilmesi, su kaynağının<br />
sürdürülebilirliği açısından büyük öneme sahiptir. Bu<br />
kapsamda klasik emniyetli <strong>ve</strong>rim hesaplamaları yerine<br />
hidrolojik sistem bileşenlerini zaman <strong>ve</strong> konumun<br />
bir fonksiyonu olarak değerlendiren <strong>ve</strong> su kaynağının<br />
miktar kadar kalite açısından da korunmasını sağlayan<br />
sürdürülebilir <strong>ve</strong>rim değeri belirlenmelidir. Söz<br />
konusu sürdürülebilir <strong>ve</strong>rim değerinin belirlenmesi<br />
işlemleri sırasında çeşitli matematiksel modelleme uygulamaları,<br />
ayrıntılı istatistiki çalışmalar gibi nümerik<br />
değerlendirmeler, etkin bir araç olarak hidrolojik sistemin<br />
davranışlarını ortaya koyması açısından kullanılmalıdır.<br />
Sürdürülebilir <strong>ve</strong>rim değerinin belirlenmesinde<br />
göz ardı edilmeyecek önemli bir hususta çevresel<br />
gereksinimlerin her koşulda göz önüne alınması gerekliğidir.<br />
Kullanılabilir <strong>ve</strong>rim değeri belirlenirken su<br />
kaynak sisteminden maksimum kazancın sağlanması<br />
gayesinin yanında ekosistem içindeki diğer sistemlerin<br />
işleyişinde değişimlere neden olunmamasına özellikle<br />
sulakalan ekosistemlerinin işlev <strong>ve</strong> değerinin korunmasına<br />
dikkat edilmelidir.<br />
<strong>Su</strong> kaynaklarının kullanımı, havza içindeki diğer kaynak<br />
grupları içinde çok önemli bir parametredir. Havza<br />
kaynaklarının en <strong>ve</strong>rimli kullanımı bütün havza<br />
kaynakların birlikte doğru olarak kullanılmasını da<br />
zorunlu kılmaktadır. Verimlilik <strong>ve</strong> sürdürülebilirlik<br />
için sadece su kaynağının sistem içindeki yeri değil,<br />
su-toprak-bitki üçgeni içindeki tüm ilişkilerin bütün<br />
olarak incelenmesi gereklidir. Bu maksatla su kaynakları<br />
konusunda gerek yasal düzenlemeler gerekse<br />
havza bazındaki planlar toprak <strong>ve</strong> zirai politikaları ile<br />
birlikte değerlendirilmelidir.<br />
*Bu yazı yazarın Jeoloji Mühendisliği Dergisi, Cilt 28, Sayı 2004-1<br />
numaralı sayısında yayınlanan “<strong>Su</strong> Kaynakları Yönetimi <strong>ve</strong> Türkiye”<br />
isimli makalesinden derlenmiştir.<br />
42 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 43
SÜRDÜRÜLEBİLİR<br />
KALKINMA <strong>ve</strong> ÇEVRE<br />
Dr. Talat MÜFTÜOĞLU - Bursa İl Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Şube Müdürü<br />
Sürdürülebilirlik; geleceği gü<strong>ve</strong>nce<br />
altına alacak şekilde, kaynakların<br />
etkin olarak korunması, <strong>ve</strong>rimli<br />
kullanılması <strong>ve</strong> geliştirilmesidir. Sürdürülebilir<br />
kalkınma ise 20. yüzyıl sonunda<br />
dünya gündemine girmiş olup, “gelecek<br />
kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilme<br />
imkanından ödün <strong>ve</strong>rmeksizin, bugünün<br />
ihtiyaçlarını karşılayabilme” olarak tanımlanan<br />
<strong>ve</strong> her alanda yaygın olarak kullanılan<br />
bir kavramdır. Küresel nitelik taşıması<br />
yanında temel öğeleri, insan merkezlilik<br />
<strong>ve</strong> kaynakların korunmasıdır.<br />
Sürdürülebilir<br />
kalkınma;<br />
beslenme,<br />
barınma, sağlık<br />
<strong>ve</strong> eğitim<br />
hizmetleri, insan<br />
hakları gibi<br />
göstergelerin<br />
de içinde<br />
olduğu, sadece<br />
ekonomik<br />
değil, sosyal <strong>ve</strong><br />
siyasal boyutları<br />
da olan bir<br />
süreçtir.<br />
Sürdürülebilir kalkınma; beslenme, barınma,<br />
sağlık <strong>ve</strong> eğitim hizmetleri, insan hakları<br />
gibi göstergelerin de içinde olduğu,<br />
sadece ekonomik değil, sosyal <strong>ve</strong> siyasal<br />
boyutları da olan bir süreçtir. Diğer bir deyişle;<br />
sosyal, ekolojik, ekonomik, mekânsal<br />
<strong>ve</strong> kültürel boyutları içeren, çevresel, ekonomik<br />
<strong>ve</strong> sosyal hedefler arasında denge<br />
kurarak, tabii kaynakları tüketmeden gelecek<br />
nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına<br />
<strong>ve</strong> kalkınmasına imkan <strong>ve</strong>recek şekilde, bugünün<br />
<strong>ve</strong> geleceğin yaşam <strong>ve</strong> kalkınmasının<br />
programlanmasıdır.<br />
Çevre korunması <strong>ve</strong> çevre kirliliğinin önlenme<br />
yönünde çağdaş ilkelerin yer aldığı,<br />
Çevre Kanununda değişiklik yapılmasına<br />
dair 5491 sayılı kanunda sürdürülebilir<br />
çevre “Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı<br />
kaynakların varlığını <strong>ve</strong> kalitesini tehlikeye<br />
atmadan, hem bugünün hem de gelecek<br />
kuşakların çevresini oluşturan bütün çevresel<br />
değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik,<br />
fizikî vb.) ıslahı, korunması <strong>ve</strong> geliştirilmesi<br />
süreci” olarak tarif edilmektedir.<br />
Kalkınmanın, ekonomik büyümenin yanı<br />
sıra, beslenme, barınma imkanları, sağlık <strong>ve</strong><br />
eğitim hizmetleri, insan hakları gibi unsur-<br />
44 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
ları da kapsadığı düşünüldüğünde,<br />
sadece ekonomik göstergelerle<br />
tanımlanacak sürdürülebilir<br />
kalkınmanın, çevre sorunlarının<br />
çözümünde yetersiz kalacağı görülecektir.<br />
Bu itibarla, sürdürülebilir<br />
kalkınma, ekonomi, sosyal <strong>ve</strong> çevre<br />
boyutlarıyla ele alınmalıdır. Bundan<br />
hareketle, sürdürülebilir kalkınmada<br />
bugünün <strong>ve</strong> gelecek kuşakların sağlıklı<br />
bir çevrede yaşamasının gü<strong>ve</strong>nce<br />
altına alınması hedeflenmiştir.<br />
Doğal çevrim sisteminde yaşam, sürdürülebilir<br />
döngü içinde kendini yeniler.<br />
Ancak kaynakları hızla tüketen,<br />
doğal çevrimlerin üstesinden gelmekte<br />
zorlandığı miktar <strong>ve</strong> türde atık üreten<br />
insanoğlu, bu çevrimi aksatabilmektedir.<br />
Olumsuz uygulamaların biyoçeşitliliğe<br />
<strong>ve</strong>rdiği zarar sonucu ekosistemler değişmekte,<br />
besin zincirinin halkaları koparak,<br />
türler yok olmaktadır.<br />
Gelişmiş ülkelerde, çevre-ekonomi-insan<br />
eksenli uygulamaların, sürdürülebilir kalkınmanın<br />
gerçekleşmesinde ki önemi büyüktür.<br />
Gelişmekte olan ülkelerde ise fizikibeşeri<br />
altyapı yetersizliği yanında, ekonomik<br />
gelişmenin öncelikli sorun olması, sürdürülebilir<br />
kalkınma politikasının eyleme dönüşmesini<br />
engellemektedir. Gelişmiş ülkeler,<br />
gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını da kullanarak,<br />
oluşan atıkları ise yine bu ülkelere göndererek,<br />
hem üretim anlamında hem de atıkların<br />
bertarafı anlamında ek bir olumsuzluğa neden<br />
olmaktadırlar.<br />
Sürdürülebilir kalkınma <strong>ve</strong> çevre, geniş kapsamlı <strong>ve</strong><br />
farklı disiplinlerin katılımını gerektirir. Sürdürülebilir<br />
kalkınma yaklaşımı, bir ülkenin ekonomik <strong>ve</strong> sosyal<br />
politikalarının çevresel politika <strong>ve</strong> stratejiler ile bütünleşmesini,<br />
ulusal stratejilerin <strong>ve</strong> hedeflerin oluşturulmasında,<br />
çevreye öncelik <strong>ve</strong>rilmesini gerektirmektedir.<br />
Bu sebeple, sürdürülebilir çevre için esas unsur, çevreyi<br />
ekonominin bir alt kümesi olarak kabul eden sınırsız<br />
üretim/tüketim/kâr anlayışındaki kalkınma kavramının<br />
benimsenmemesidir.<br />
Küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, fauna/<br />
flora çeşitliliğinin azalması, hava, su <strong>ve</strong> toprak kirliliğinin<br />
yaygınlaşmasıyla birlikte, çevresel sorunlar<br />
küresel boyut kazanmış, ekonomik <strong>ve</strong> çevresel konuların<br />
karşılıklı etkileşim içinde bulunduğu <strong>ve</strong> birlikte<br />
değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Küresel boyuttaki<br />
çevre sorunlarının ancak küresel uygulamalarla<br />
çözümlenebileceği gerçeğinden hareketle, 1992’de Rio<br />
de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre<br />
<strong>ve</strong> Kalkınma Konferansında; çevrenin yanı sıra sosyal<br />
boyutu da içeren kapsamlı bir sürdürülebilir kalkınma<br />
kavramı gündeme gelmiş, sosyal, ekonomik <strong>ve</strong> çevresel<br />
unsurların etkileşim içinde olduğu kabul edilmiştir.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
45
Türkiye, ekonomik <strong>ve</strong> sosyal açıdan olumlu değişiklikler<br />
göstererek hızlı bir şekilde büyümesini sürdürüp,<br />
Ulusal Çevre Eylem Planını tamamlamış olmasına<br />
karşın, sürdürülebilir kalkınma politikalarını yeterince<br />
uygulayamamıştır. Ancak, AB normlarında, duyarlı <strong>ve</strong><br />
sürdürülebilir çevre yolunda hızla ilerlemektedir. Ülkemiz,<br />
Anayasasında çevre konusuna doğrudan yer <strong>ve</strong>ren<br />
ülkelerden biri olup, uluslararası düzeyde çevreyle<br />
ilgili birçok sözleşme, deklarasyon <strong>ve</strong> protokole taraf<br />
olmuştur. Yine, jeopolitik açıdan stratejik bir coğraf-<br />
Yine, çevresel politikaların l eyleme dönüşmesini i sağlayaya<br />
sahip olmamız nedeniyle, çevre <strong>ve</strong> sürdürülebilir<br />
ül yacak, “kamu bilincinin” oluşması ile uzun vadede sürdürülebilir<br />
sonuçların elde edilebilmesi için ihtiyaçla-<br />
olan pek çok uluslararası oluşumun içinde bulunma<br />
kalkınma alanında gerçekleştirilen/gerçekleştirilecek<br />
rın dengeli olarak karşılanması gerektiği belirtilmiştir. imkanımız vardır.<br />
Bunun yanında, yerel gündem 21’in faaliyetlerine yön<br />
<strong>ve</strong>ren “yaşam kalitesi” kavramı, çevre–insan ilişkisinin<br />
birlikteliğini vurgulayarak, çevre <strong>ve</strong> kalkınma arasındaki<br />
işbirliği imkanlarını sürdürülebilirliğin merkezine<br />
oturtmuştur. Böylelikle, insan <strong>ve</strong> çevreyi bağımsız<br />
gören, birinin diğerinin alternatifi şeklinde değerlendirilmesi<br />
eğilimine son <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Çözüm; çevremizle uyumlu <strong>ve</strong> geleceğe yönelik iletişim<br />
kurarak, yenilenebilir kaynakları iyi yönetip, yenilenmeyen<br />
kaynakları dikkatli kullanmaktan, aynı<br />
zamanda toplum, sanayi <strong>ve</strong> devletin işbirliğinden geçmektedir.<br />
Sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmak için toplumun<br />
her kesiminin, bir bütün olarak katkıda bulunması<br />
gerekli olup, konunun önemini kavrayan kişi <strong>ve</strong><br />
kuruluşlarca, kaynak temininde, üretim süreçlerinde<br />
<strong>ve</strong> ürünlerin yaşam döngülerinde, sürdürülebilirliği<br />
sağlamanın yolları aranmalıdır.<br />
Tabiat üzerindeki baskıyı hafifleterek, ekolojik uyum<br />
içinde yaşamak <strong>ve</strong> sürdürülebilir çevre hedefine ulaşabilmek<br />
için uymamız gereken önemli temel kurallar<br />
bulunmaktadır.<br />
46 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
Doğadaki<br />
sürdürülebilirliğin<br />
özünde,<br />
yenilenebilirlik<br />
yatmaktadır.<br />
Şöyle ki; doğadaki sürdürülebilirliğin<br />
özünde, yenilenebilirlik yatmaktadır.<br />
Bu nedenle, yenilenebilir kaynakları<br />
kullanmak, çevre <strong>ve</strong> doğal kaynaklar<br />
açısından en doğru tercihtir. Kaynakları<br />
yeniden kullanabildiğimiz,<br />
yerine yenilerini koyabildiğimiz <strong>ve</strong><br />
atık oluşumunu kaynağında azaltarak,<br />
atıkların geri kazanılmasını sağlayan<br />
teknolojileri kullanabildiğimiz<br />
ölçüde, çevremiz ile uyum içinde<br />
yaşayabiliriz. Yine, sanayi, enerji, turizm,<br />
ulaşım <strong>ve</strong> tarım gibi sektörleri<br />
de kapsayan alanlarda, mutlaka sürdürülebilir<br />
çevre ilkesi çerçe<strong>ve</strong> programları<br />
uygulanmalıdır. Aynı ilkelere,<br />
toprağın, suyun, havanın kullanımında,<br />
bitki <strong>ve</strong> hayvan türlerinin korunmasında<br />
da özen gösterilmelidir.<br />
Bu bağlamda; sürdürülebilir kalkınma<br />
<strong>ve</strong> çevre, toplumun giderek artan<br />
en öncelikli gündemi olmaya devam<br />
edecektir. zira, insanlığın sınırlı doğal<br />
kaynakları hiç tükenmeyecekmiş<br />
gibi, geleceği düşünmeden kullanma<br />
hakkı yoktur.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 47
SU GİBİ....<br />
Feyzanur<br />
ÇAPKIN / Ali Fuat DERENDE İ.Ö.O.<br />
“ <strong>Su</strong> gibi değerli ol evladım.” Büyüklerinizden hiç<br />
böyle bir dua aldınız mı?<br />
Bir damla suyun ile değeri bundan daha güzel nasıl<br />
anlatılabilir ki?<br />
Zaten hayat su ile başlamadı mı, her canlı sudan<br />
oluşmadı mı? <strong>Su</strong>suz bir hayatın düşünülmesi mümkün<br />
olabilir mi sizce? Vücudumuzun büyük bir bölümünü,<br />
dünyanın büyük bir kısmını sular oluşturmaz mı?<br />
Nice atasözleri, nice türküler, nice şarkılar, nice<br />
deyimler söylenmiştir suyun önemini anlatmak için<br />
binlerce yıldır. Hepsinde ayrı bir anlam, bambaşka bir<br />
duygu bulunur. Boşuna rahmet dememişlerdir atalarımız<br />
gökten yağan su için.<br />
<strong>Su</strong>yu hasret toprağın damar damar çatlamış halinden<br />
daha iyi ne anlatabilir ki suyun kıymetini?<br />
Dudakları hararetten kurumuş bir insanın hali ortaya<br />
koymaz mı suyun önemini? Ya da sararıp solmuş,<br />
boynunu bükmüş bir çiçeğin kıvranışları göstermez mi<br />
suyun değerini?<br />
Eskiler su sesiyle tedavi ederlermiş ruh sağlığı bozulanları.<br />
Şırıl şırıl akan bir derenin, gürül gürül çağlayan<br />
bir şelalenin, kıyıya vuran dalgaların insanı ferahlatan<br />
sesini dinlemek insana nasıl haz <strong>ve</strong>rir?<br />
Buna rağmen kıymet bilmelikten midir, umursamazlıktan<br />
mıdır, aldırmazlıktan mıdır bilinmez, bazı<br />
insanlar olabildiğine hor <strong>ve</strong> müsrif kullanır suyu. Nasıl<br />
olsa boldur, her köşe başında bir su kaynağı bulunur<br />
<strong>ve</strong>ya sanki “herkes suya yeterince önem <strong>ve</strong>riyor, ben<br />
önem <strong>ve</strong>rmesem ne olur? Diye düşünür belki de.<br />
Ama suyun bolluğu da bir yere kadar. Her şey gibi<br />
suyun da bir sonunun olduğunu bilmemiz gerekir. Ve<br />
biz bu sonu kendi ellerimizle hazırlıyoruz.<br />
Bir düşünelim su olmazsa neler olur diye…<br />
Baharı belki hiç göremez, bin bir renkte çiçeklerin<br />
dans edişinden haberdar olamaz, mis gibi kokularını<br />
alamazdık. Peki, temizliğimizi nasıl yapabilirdik? Her<br />
yer, her şey <strong>ve</strong> herkes pis, kirli olurdu. Salgın hastalıklar<br />
başlardı. Belki şimdikinden daha farklı, adını<br />
bile bilmediğimiz birçok hastalık ortaya çıkardı. Belki<br />
şimdikinden daha farklı, adını bile bilmediğimizi birçok<br />
hastalık ortay çıkardı. Cenazelerimize nasıl yıkayabilirdik?<br />
Yazları denizin tadını da çıkaramazdınız<br />
su olmasaydı.<br />
Aslında bunların hepsi geri planda kalan şeyler.<br />
Çünkü su olmasaydı hayat olmazdı. İnsanlar susuz ne<br />
kadar yaşayabilirler ki? Yaşam olmadıktan sonra hastalık<br />
varmış, temizlik yokmuş kimse düşünmez, düşünecek<br />
kimse de olmaz zaten.<br />
Onun için lütfen kendimize gelelim. <strong>Su</strong> israfını terk<br />
edelim. <strong>Su</strong> kaynaklarımıza önem <strong>ve</strong>relim, kirletmeyelim.<br />
Denizlerimize, göllerimize, nehirlerimize zararlı<br />
atıkların karışmasını engelleyelim. <strong>Su</strong>yu boş yere<br />
harcamayalım. <strong>Su</strong> hayattır, hayatın kendisidir bunu<br />
iyi bilelim. <strong>Su</strong> kaynaklarını yok edip kendi sonumuzu<br />
kendimiz getirmeyelim.<br />
Parmağınızın ucuna bir küçücük damlacık damlatıp<br />
minnettarlıkla seyredin onu. Ona neleri borçlu olduğumuzu<br />
hatırlayın. Hatırlayın da kurumuş dudaklarımızla<br />
küçücük ama içten bir buse kondurun. Binlerce<br />
teşekkür küçük damlacık sana, binlerce teşekkür diye<br />
geçirin içinizden…<br />
<strong>Su</strong> gibi değerli, su gibi faydalı, su gibi berrak <strong>ve</strong> temiz,<br />
su gibi özel, su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez<br />
olabilmemiz dileğiyle…<br />
48 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
17 ARALIK 2007<br />
ULUSLARARASI ORMANCILIK<br />
ANLAŞMASI BENİMSENDİ<br />
1992 yılında gerçekleştirilen Çevre <strong>ve</strong> Kalkınma<br />
Konferansı’ndan (UNCED) bu yana gösterilen<br />
uluslararası gayretler nihayet sonuç <strong>ve</strong>rdi <strong>ve</strong><br />
17 Aralık 2007 günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu<br />
tarafından Uluslararası <strong>Orman</strong>cılık Anlaşması<br />
benimsendi. Anlaşma metni öncelikle 28 Nisan 2007<br />
tarihinde Birleşmiş Milletler <strong>Orman</strong>cılık Forumunun<br />
Yedinci Oturumunda (UNFF7) bütün dünya ülkeleri<br />
tarafından benimsenmiş, daha sonra ise 17 Ekim 2007<br />
tarihinde Birleşmiş Milletler Ekonomik <strong>ve</strong> Sosyal<br />
Konseyi (ECOSOC) tarafından onaylamıştı.<br />
Konunun geçmişine kısaca değinecek olursak, 1992<br />
yılında Rio’da gerçekleştirilen Çevre <strong>ve</strong> Kalkınma<br />
Konferansı’nda (UNCED) uluslararası bir ormancılık<br />
anlaşması metni üzerinde uzlaşılmaya çalışıldı. Ne<br />
yazık ki, gelişmiş ülkeler (kuzey) ile gelişmekte olan<br />
ülkeler (güney) arasındaki meydana gelen anlaşmazlıklar<br />
bunu mümkün kılmadı. Ülkeler böyle bir anlaşma<br />
metni üzerinde anlaşamayınca, gelişmiş ülkelerin<br />
isteği doğrultusunda Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi<br />
(BÇS), gelişmekte olan ülkelerin isteği doğrultusunda<br />
ise Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (ÇMS) benimsendi..<br />
Oysa planlanan şey öncelikle uluslararası<br />
bir ormancılık anlaşması yapılması <strong>ve</strong> onun altında bu<br />
sözleşmelerin (BÇS-ÇMS) yer almasıydı.<br />
Serdar YEGÜL / <strong>Orman</strong> Mühendisi<br />
olarak BM <strong>Orman</strong>cılık Forumu (UNFF) kuruldu.<br />
UNFF için beş yıllık bir çalışma programı yapılmış<br />
<strong>ve</strong> 2005 yılına gelindiğinde uluslararası anlaşmanın<br />
benimsenmesi planlanmıştı. Ancak 2005 yılına gelindiğinde<br />
yine olmadı, ülkeler yine bir anlaşma metni<br />
üzerinde uzlaşamadı. Derin görüş ayrılıkları yaşandı<br />
<strong>ve</strong> süreç, 2006 yılında açık uçlu bir sürece dönüştü.<br />
2005’ten 2007’ye kadar geçen zaman zarfında<br />
uluslararası bir ormancılık anlaşmasına <strong>ve</strong> çok yıllık<br />
çalışma programına yönelik yoğun çalışmalar yürütüldü.<br />
Bu çabalar, BM <strong>Orman</strong>cılık Forumu Yedinci<br />
Oturumuna (UNFF7) gelindiğinde sonuçlarını <strong>ve</strong>rdi<br />
<strong>ve</strong> uluslararası bir ormancılık anlaşması benimsendi.<br />
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından benimsenen<br />
bu anlaşma yasal bağlayıcılığı olmayan , gönüllü<br />
bir anlaşmadır. Bununla birlikte UNFF7’ye katılan ülkelerin<br />
ortak görüşü, bu anlaşmanın bir kilometre taşı<br />
olduğu yönündedir. UNFF5’te yapılan sert tartışmalar<br />
<strong>ve</strong> sonrasındaki anlaşmazlıklar dikkate alındığında,<br />
böyle bir anlaşmanın yapılmış olması son derece büyük<br />
bir başarı olarak görülmektedir.<br />
Ayrıca UNFF7’de 2007–2015 arası için Çok Yıllık<br />
Çalışma Programı da benimsenmiştir. Bu çalışma<br />
programına göre şimdi yeni hedef, yasal bağlayıcılığı<br />
olmayan bu anlaşmayı 2015 yılında yasal bağlayıcılığı<br />
olan bir anlaşma haline dönüştürmektir.<br />
Uluslararası <strong>Orman</strong>cılık Anlaşması’na http://www.<br />
un.org/esa/forests/ isimli internet adresinden ulaşıla-<br />
Geçen 15 yıllık zaman zarfında öncelikle sürdürülebilir<br />
orman yönetimi konularına ilişkin 270 eylem önerisi<br />
geliştirildi <strong>ve</strong> bu eylem önerilerine politik destek sağlayabilmek<br />
<strong>ve</strong> uluslararası bir ormancılık anlaşmasının<br />
hazırlık çalışmalarını yürütmek üzere, 2000 yılında<br />
BM Ekonomik <strong>ve</strong> Sosyal Konseyi’nin bir alt organı bilir.<br />
Serdar YEGÜL / <strong>Orman</strong> Mühendisi, e-posta: syegul@cevreorman.gov.tr,<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
49
Çevre ile İlgili<br />
Çok Taraflı<br />
Anlaşmaların<br />
Geçmişi <strong>ve</strong><br />
İçeriği<br />
Serdar Yegül / <strong>Orman</strong> Mühendisi<br />
Temel Uluslararası Konferanslar<br />
CITES gibi anlaşmalar hariç tutulacak<br />
olursa, Çevreyle ilgili çok taraflı anlaşmalar<br />
(MEAs), Birleşmiş Milletler tarafından<br />
organize edilen geniş katılımlı uluslararası<br />
konferanslarda oluşturulmuştur. Bu konferanslar<br />
şunlardır:<br />
1. 1972 Stockholm Konferansı<br />
Çevreyle ilgili anlaşmaların geçmişi<br />
19. yüzyılın sonlarına dayanmakla birlikte<br />
MEA’ların çoğunluğu, Stockholm<br />
Konferansı olarak bilinen 1972 Birleşmiş<br />
Milletler İnsan Çevresi Konferansı’ndan<br />
(UNCHE) bu yana benimsenmiştir. Geçen<br />
otuz senede UNCHE, anlaşma-yapma<br />
konusunda geniş bir altlık oluşturmuştur.<br />
Stockholm Konferansı’nın temel çıktıları<br />
şunlardır:<br />
• Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın<br />
(UNEP) kuruluşu<br />
• Bir Çevre Fonu’nun oluşturulması<br />
• Bir Eylem Planı<br />
• Stockholm Bildirgesi (Declaration)<br />
Stockholm Bildirgesi’nin en önemli tarafı,<br />
çevre konularında ilk evrensel belge olmasıdır.<br />
Bildirgede yer alan 26 ilke, daha sonra<br />
yapılacak MEA’lara yön göstermiştir.<br />
Bu ilkelerin belli başlıları şunlardır:<br />
• Şimdiki <strong>ve</strong> gelecekteki nesillerin yararı<br />
(İlke 1)<br />
• Yenilenemeyen kaynaklara karşı yenilenebilir<br />
kaynaklar (İlke 2’den 5’e)<br />
• Ekosistemler (İlke 2’den 6’ya)<br />
• Ciddi <strong>ve</strong>ya tersine döndürülemez zarar<br />
(İlke 6)<br />
• Ekonomik <strong>ve</strong> sosyal kalkınma (İlke 8)<br />
• Kapasite geliştirme kadar gelişmekte olan<br />
ülkelere mali <strong>ve</strong> teknik yardım transferi<br />
(İlke 9 <strong>ve</strong> 12)<br />
• Gelişmenin bütünleşmesi <strong>ve</strong> çevre (İlke<br />
13 <strong>ve</strong> 14)<br />
• Uluslararası işbirliği ihtiyacı (İlke 24 <strong>ve</strong><br />
25)<br />
Stockholm Bildirgesinin en iyi bilinen il-<br />
50 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
kesi, 21. İlke’dir. Bu ilke, 1992 Rio Konferansının<br />
2. İlkesinde tekrar dile getirilmiştir.<br />
21. İlke şöyledir: Birleşmiş Milletler Şartı (Charter)<br />
<strong>ve</strong> uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca, ülkeler, kendi<br />
politikalarına uygun olarak kendi kaynaklarını kullanma<br />
hakkına sahiptir. Ve yine ülkeler, diğer ülkelerin<br />
çevrelerine <strong>ve</strong> ulusal yasal yetki sınırlarını aşan çevrelere<br />
zarar <strong>ve</strong>rmeyen faaliyetlerini yerine getirmekle<br />
yükümlüdür. Bu faaliyetler, o ülkelerin yasal yetkileri<br />
<strong>ve</strong> kontrolleri içine giren faaliyetlerdir.<br />
UNCHE’yi izleyen 20 yıl içinde, pek çok MEA bölgesel<br />
düzeyde, bazı MEA’lar ise küresel düzeyde benimsenmiştir.<br />
Küresel düzeyde benimsenen bazı MEA’lara<br />
burada değinmek yerinde olacaktır:<br />
• Londra Boşaltım (Damping) Sözleşmesi olarak da<br />
bilinen <strong>ve</strong> 1972’de benimsenen, Atık <strong>ve</strong> Diğer Maddelerin<br />
Boşaltımı yoluyla Deniz Kirliliğinin Önlenmesi<br />
Sözleşmesi<br />
• CITES olarak bilenen <strong>ve</strong> 1973 yılında benimsenen,<br />
Nesli Tehlikede olan Yabani Hayvan <strong>ve</strong> Bitki Türlerinin<br />
Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme<br />
• MARPOL olarak bilinen <strong>ve</strong> 1973 yılında benimsenen,<br />
Gemiler Yoluyla Oluşan Kirliliği Önlemek için<br />
Uluslararası Sözleşme<br />
• 1979’da benimsenen, Göçmen Yabani Hayvan Türlerinin<br />
Korunması Anlaşması<br />
• UNCLOS olarak bilinen <strong>ve</strong> 1982’de benimsenen,<br />
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi – Sözleşme<br />
tamamen çevre ile ilgili bir anlaşma olmayıp,<br />
XII. Bölümü deniz çevresinin korunmasını da ele almaktadır.<br />
• 1985’te benimsenen, Ozon Tabakasının Korunması<br />
Sözleşmesi<br />
• 1987’de benimsenen, Ozon Tabakasını İncelten<br />
Maddeler hakkında Montreal Protokolü<br />
• 1989 yılında benimsenen, Tehlikeli Atıklar <strong>ve</strong> onların<br />
Elden Çıkarılması konusunda Sınıraşan Hareketlerin<br />
Kontrolü Sözleşmesi<br />
2. 1992 Rio Konferansı<br />
Dünya Çevre <strong>ve</strong> Kalkınma Komisyonunun (WCED)<br />
çalışmaları <strong>ve</strong> onun 1987’de yayımlanan “Ortak Geleceğimiz”<br />
başlıklı raporu yoluyla Birleşmiş Milletlerin<br />
iki amacı, yani çevrenin korunması/ muhafazası ile<br />
ekonomik kalkınma gayeleri, sürdürülebilir kalkınma<br />
fikrinin içine konmuştur. Raporda, sürdürülebilir<br />
kalkınma “kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken, gelecek<br />
nesillerin yeteneklerini tehlikeye atmadan şimdiki ihtiyaçları<br />
karşılayan bir kalkınma” şeklinde tarif edilmektedir.<br />
Bu fikir, 1992 yılında toplanan Birleşmiş<br />
Milletler Çevre <strong>ve</strong> Kalkınma Konferansı’nda (UN-<br />
CED) uluslararası çevre ile ilgili politikaları geliştirilmesinde<br />
anahtar öğe olarak düşünülmüş <strong>ve</strong> geniş<br />
uluslararası destek bulmuştur.<br />
Konferansın pek çok sonucu olmuştur. Konferans sonuçları<br />
şunlardır:<br />
• Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçe<strong>ve</strong><br />
Sözleşmesi’nin (UNFCCC) benimsenmesi,<br />
• Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin benimsenmesi,<br />
• (21. yüzyıla işaret eden) “Gündem 21” isimli bir Eylem<br />
Planı,<br />
• Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonunun kurulma<br />
kararı,<br />
• 27 İlkeden oluşan Rio Bildirgesi, çevre ile alakalı<br />
uluslararası <strong>ve</strong> ulusal kanun <strong>ve</strong> politikaların sonraki<br />
gelişimini etkilemiştir. Bu İlkelerin çoğunluğu zaten<br />
Stockholm Konferansında değinilen konularla ilgilidir.<br />
Rio Konferansı sadece sürdürülebilir kalkınma<br />
fikriyle değil daha birçok konu ile de ün kazanmıştır.<br />
Bu konular şunlardır:<br />
• Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar (common<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan<br />
51
and differentiated responsibilities) (İlke 7)<br />
• Halkın bilgilendirilmesi <strong>ve</strong> katılımı (İlke 10)<br />
• İhtiyat-tedbir (precaution) (İlke 15)<br />
• Kirleten öder prensibi (polluter pays principle) (İlke<br />
16)<br />
• Çevresel etki değerlendirmesi (İlke 17)<br />
İlke 27 ise “Ülkeler, sürdürülebilir kalkınma alanındaki<br />
uluslararası kanununun daha geliştirilmesi konusunda<br />
işbirliği yapacaktır” demektedir.<br />
Rio’dan bu yana, çevre ile ilgili uluslararası hukuk, sürdürülebilir<br />
kalkınmanın önemli yönlerine somut içerikler<br />
sunmuştur.<br />
Sürdürülebilir kalkınma konusuna gösterilen bu alaka,<br />
gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında bir<br />
köprü kurulmasını sağlamıştır. Stockholm Konferansı<br />
öncesinde <strong>ve</strong> sonrasında, gelişmekte olan ülkeler, çevrenin<br />
korunması <strong>ve</strong> muhafazası için yapılacak harcamaların<br />
kendilerine yüklenmemesi gerektiğini açık bir<br />
dille ifade etmişlerdir. Gelişmekte olan ülkeler, bugün<br />
açık bir şekilde ifade edilen kirletme <strong>ve</strong> yok etmenin<br />
çoğunun gelişmiş ülkelerin sanayi faaliyetleri sonucu<br />
gerçekleştiği görüşünü savunmuşlardır. Eğer gelişmiş<br />
ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin kirleten teknolojilerin<br />
kullanımında önde gittiğini düşünüyorlarsa, dahası<br />
gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelerin gelişimine<br />
mani olmak istemiyorlarsa, o zaman, gelişmiş ülkelerin<br />
bu gereklilikleri için mali <strong>ve</strong> teknolojik destek<br />
sağlamaları gerekmektedir. Kuzey-Güney ikiliğinin<br />
temeli karmaşıktır <strong>ve</strong> temelleri Güney’in kalkınmasını<br />
etkileyen sömürgecilik (colonialism), II. Dünya Savaşı<br />
sonrası dönem <strong>ve</strong> küresel ekonomik düzene dayanmaktadır.<br />
Bu bakış açısı, MEA müzakerelerinde dile<br />
getirilen bazı konuların ele alınmasını zorunlu kılmıştır.<br />
Bu konular, kapasite geliştirme, mali mekanizmalar,<br />
sorumluluk maddeleri <strong>ve</strong> farklı yükümlülüklerdir.<br />
Rio Bildirgesi <strong>ve</strong> onun Gündem 21’i, bu bakış açısını<br />
anlamak için temel araçları ortaya koymaktadır.<br />
Rio’dan bu yana, İklim Değişikliği Çerçe<strong>ve</strong> Sözleşmesine<br />
<strong>ve</strong> Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine ila<strong>ve</strong> olarak,<br />
pek çok MEA benimsenmiştir. Bu MEA’lar şunlardır:<br />
• (1994’te benimsenen) Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle<br />
Mücadele Sözleşmesi<br />
• (1996’da benimsenen) Londra Boşaltım (Damping)<br />
Sözleşmesi doğrultusunda protokol<br />
• (1997’de benimsenen) Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği<br />
Çerçe<strong>ve</strong> Sözleşmesi doğrultusunda Kyoto<br />
Protokolü<br />
• (1998’de benimsenen) Uluslararası Ticarette Belirli<br />
Tehlikeli Kimyasallar <strong>ve</strong> Zehirler için Önceden Bilgilendirilmiş<br />
İzin Prosedürü hakkında Rotterdam Sözleşmesi<br />
• (1999’da benimsenen) Tehlikeli atıkların sınır ötesi<br />
hareketi yoluyla sonuçlanan zararın sorumluluğu <strong>ve</strong><br />
telafisi konusunda Basel Sözleşmesi doğrultusunda<br />
protokol<br />
• (2000’de benimsenen) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi<br />
doğrultusunda Kartegena Biyogü<strong>ve</strong>nlik Protokolü<br />
•(2001’de benimsenen) Zehirli organik kirleticiler konusunda<br />
Stockholm Sözleşmesi<br />
3. 2002 Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zir<strong>ve</strong>si<br />
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun Aralık 2000’de<br />
benimsediği 55/199 sayılı bir karara göre, 2002’de, Rio<br />
Dünya Zir<strong>ve</strong>sinin on yılı gözden geçirilmiştir. Gözden<br />
geçirmenin iki amacı vardır: (1) Rio’dan bu yana<br />
yapılan ilerlemeleri belirlemek <strong>ve</strong> (2) sürdürülebilir<br />
52 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
kalkınma konusunda küresel eylemleri harekete geçirmek<br />
için adımlar atmak.<br />
Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zir<strong>ve</strong>si, 26 Ağustos<br />
– 3 Eylül 2002 arası Güney Afrika’nın Johannesburg<br />
şehrinde yapılmıştır. Zir<strong>ve</strong>’nin ana temaları (1) sürdürülebilir<br />
kalkınmanın uygulanması <strong>ve</strong> (2) yoksulluğun<br />
azaltılması olmuştur. Zir<strong>ve</strong> bir politik bildirgenin benimsenmesiyle<br />
sonuçlanmıştır. Bildirgenin 5. paragrafında,<br />
süründürülebilir kalkınmanın üçayağı tekrar<br />
kabul edilmiştir. Bunlar: (1) ekonomik kalkınma, (2)<br />
sosyal kalkınma <strong>ve</strong> (3) çevrenin korunmasıdır. Devletler<br />
zir<strong>ve</strong>de Johannesburg Uygulama Planını da benimsemişlerdir.<br />
4. Çevre ile ilgili Uluslararası Konularda Kanun<br />
Yapmadaki Gelişmeler<br />
Yukarıda ifade edildiği üzere, geçen otuz yılda, küresel<br />
düzeyde pek çok çevre <strong>ve</strong> sürdürülebilir kalkınma konusu<br />
ele alınmıştır. Uluslararası çevresel düzenlemeler,<br />
sektörel anlaşmalardan <strong>ve</strong> alakalı protokollerden ortaya<br />
çıkmıştır.<br />
Bilindiği üzere, çevrenin korunması <strong>ve</strong> muhafazasına<br />
yönelik olarak pratik uluslararası faaliyetleri gerçekleştirecek<br />
bir yönetim yapısına (çerçe<strong>ve</strong>) ihtiyaç vardır.<br />
Yönetim çerçe<strong>ve</strong>sini oluşturmak <strong>ve</strong> geliştirmek maksadıyla<br />
anlaşmalar kullanılmaktadır. MEA’lar yaşayan<br />
araçlardır. Bu MEA’lara, yıllık <strong>ve</strong> iki yıllık taraflar toplantıları,<br />
oturumlararası teknik <strong>ve</strong> uzman grup toplantıları<br />
<strong>ve</strong> oturumlararası yazılı görüşler eşlik etmektedir.<br />
Bu çeşitli faaliyetler, çevresel gündemi ileri taşımak <strong>ve</strong><br />
bilimsel gelişmelerin hızına yetişmek için yapılmaktadır.<br />
Bundan dolayı, eskisinden daha çok memurun<br />
katıldığı çok çeşitli çevresel konularda uluslararası<br />
toplantı sayısı artmıştır.<br />
Bu yoğun anlaşma-yapma süreci göstermiştir ki, hükümetler<br />
(1) pek çok çevresel konunun ulusal sınırları<br />
aştığının <strong>ve</strong> (2) bunların çözümü için uluslararası<br />
işbirliğine ihtiyaç duyulduğunun farkındadırlar. Yine<br />
bu yoğun anlaşma-yapma süreci, Antarktika <strong>ve</strong> küresel<br />
atmosfer gibi alanların herhangi bir devletin egemenliğinde<br />
olmadığını da ortaya çıkarmıştır. Gerçekten<br />
de, küresel çevrenin bileşenlerinin, kolektif korumaya<br />
değer olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Çevreyle alakalı uluslararası mevzuat giderek karmaşıklaşırken,<br />
uluslararası hukukun diğer alanları her<br />
zamankinden daha fazla iç içe geçmektedir. Örneğin<br />
ticaret hukuku, deniz hukuku, fikri mülkiyet, insan<br />
hakları gibi. Sadece çevre ile alakalı anlaşmalarda değil,<br />
aynı zamanda uluslararası hukukun çeşitli alanları<br />
arasında da daha iyi bir koordinasyona ihtiyaç vardır.<br />
Anlaşma-yapımındaki artan hıza, uluslararası düzeyde,<br />
(1) daha fazla şeffaflık <strong>ve</strong> (2) daha fazla halk katılımı<br />
eşlik etmektedir. Toplantılar genellikle Hükümet-Dışı<br />
Kuruluşlara (NGO) <strong>ve</strong> sanayiye açık olmuştur; toplantı<br />
belgeleri, toplantı öncesi internette yer almakta<br />
<strong>ve</strong> küresel toplum tarafından erişilebilmektedir; toplantı<br />
sonuçları, resmi toplantı kayıtları olarak web’te<br />
yayımlanmaktadır <strong>ve</strong> Dünya Tartışma Bülteni’nde<br />
(ENB) ayrıntılı bir şekilde rapor edilmektedir.<br />
Anlaşmaların yapımı o kadar hızlı olabilmektedir ki,<br />
çevresel anlaşmaların gerçekten etkili olup olmadığı<br />
konusunda şüpheler doğmaktadır. Son on yılda, yurt<br />
içi uygulama metotlarının geliştirilmesi sonucu anlaşma<br />
yükümlülüklerine uyma (riayet etme) konusuna<br />
daha çok önem <strong>ve</strong>rilmeye başlanmıştır. Çevreyle ilgili<br />
uluslararası yönetim tartışmalarında, (1) kapasite geliştirme,<br />
(2) uyum, (3) eşgüdüm <strong>ve</strong> (4) riayet (compliance)<br />
gibi konular, çevresel anlaşmaların topyekün etkinliği<br />
bağlamında önemli bulunmaktadır. Etkililiğin<br />
değerlendirilmesi hükümleri en son yapılan anlaşmalarda<br />
yer almaktadır.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 53
ORMAN YOLUNDA<br />
EROZYONUN AZALTILMASI<br />
<strong>Orman</strong> Mühendisi <strong>ve</strong><br />
Üretim Sözleşmesi Önemli Midir?<br />
Yazar: Dr. Andrew F. EGAN<br />
Çeviren: Şaban ÇETİNER<br />
Türkiye’de 2007 itibarıyla 135.000 km’yi aşan orman<br />
yolları, ormanlara, diğer kır arazilerine <strong>ve</strong> köy <strong>ve</strong> daha<br />
küçük yerleşimlere ulaşımın en önemli unsurudur. Bu<br />
yollar, otoyola, karayoluna <strong>ve</strong> köy yoluna kıyasla en çevreci<br />
anlayışla planlanmakta, yapılmakta <strong>ve</strong> işletilmektedir.<br />
<strong>Orman</strong> yolu yapımında ekskavatör kullanımı 8.<br />
Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005) ile başlamış;<br />
mevcut yollarda üst yapıların <strong>ve</strong> sanat yapılarının<br />
tamamlanmasına öncelik <strong>ve</strong>rilmiştir. Çalışmalar<br />
9. Plan döneminde (2007-2013)<br />
arttırılarak devam etmektedir.<br />
1. GİRİŞ<br />
ABD genelinde tomruk üretimi<br />
dahil arazi kullanımlarının<br />
su kalitesine etkisi hakkındaki<br />
endişeler 1972’de<br />
Federal <strong>Su</strong> Kirliliği Kontrol<br />
Kanununa öncülük<br />
etmiştir. Kanun, eyaletlere<br />
noktasal olmayan<br />
kaynaktan su kalitesine<br />
gelen kirliliği ölçme <strong>ve</strong><br />
bunu denetleyecek uygulamaları<br />
geliştirme görevi<br />
<strong>ve</strong>rmiştir. Çevre Koruma<br />
Teşkilatı (EPA), 1975’te<br />
tomruk üretimi, tarım <strong>ve</strong><br />
madencilik gibi arazi kullanımları<br />
ile üretilen toprak<br />
erozyonunu azaltacak sediment<br />
kontrol işlemlerini kapsayan<br />
EİU kavramını geliştirmiştir.<br />
<strong>Orman</strong>cılıkta, EİU’nun odağını esas olarak üretim<br />
için kullanılan sürütme yolu, orman yolu <strong>ve</strong> istif yeri<br />
(rampa) oluşturmaktadır.<br />
B. Virginia Meclisinin, 1992’de çıkardığı Tomruk Üretiminde<br />
Sediment Kontrol Kanunu, üreticiye lisans <strong>ve</strong><br />
belgelendirme, üretimin ilanını <strong>ve</strong> tebliğini yayınlamıştır.<br />
Sahayı, üretimin tamamlanışından itibaren 7<br />
günde iyileştirme şartını getirilmiş; ön şartların<br />
denetiminde Eyalet <strong>Orman</strong> İdaresi<br />
yetkili kılınmıştır. EİU uygulamalarının<br />
etkileri konulu çalışmalar<br />
dört eyalette 1981 yılından beri<br />
tamamlanıp yayımlanmaktadır<br />
(Paff 1981, Whipkey <strong>ve</strong> Glo<strong>ve</strong>r<br />
1987, Whipkey 1991,<br />
Egan <strong>ve</strong> Rowe 1997).<br />
B.Virginia’da EİU uyumu<br />
konulu son araştırma,<br />
sanayii (üretim amaçlı)<br />
ormanlarındaki tomruk<br />
üretiminin amacı üretim<br />
olmayan özel ormanlardaki<br />
üretimden daha<br />
uyumlu olduğunu göstermiştir.<br />
Ayrıca, uyum<br />
konulu bir önceki araştırmadan<br />
(Egan vd 1998)<br />
beri ilerleme olduğunu da<br />
belirlemiştir. İla<strong>ve</strong>ten, Kochenderfer<br />
vd (1997)’nin araştırması,<br />
B.Virginia’nın belirli<br />
bir havzasındaki noktasal olma-<br />
54 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
yan kirlilik kaynağının denetiminde EİU’ların etkili<br />
olduğunu ortaya koymuştur.<br />
Üretim amaçlı olmayan özel ormanların sahipleri, ortak<br />
yayım kuruluşları <strong>ve</strong> ilçe su koruma idareleri arasındaki<br />
uyumu geliştirmek için, dikkatler, zayıf üretim<br />
başarısını <strong>ve</strong> toprak <strong>ve</strong> su kalitesine olan etkilerini<br />
azaltacak yöntemlerin araştırılmasına yöneltilmiştir.<br />
Çalıştaylar, orman sahiplerini, hem EİU, hem de tomruk<br />
satışının yönetimi konularında eğitmeğe yönelmektedir.<br />
Arazi sahibinin EİU’ları takip eden, yani,<br />
satış sözleşmesinde EİU seviyesini gösteren, tomruk<br />
satışının yönetimi konusunda hazırlıklı olması ile alakalı<br />
araştırmalar yetersizdir.<br />
EİU ile uyum kabiliyeti, yamaç, toprak türü, iklim<br />
<strong>ve</strong> donanıma göre değişir. Bu çalışmanın hedefi<br />
B.Virginia’da EİU uyumu ile arazi sahibinin tomruk<br />
üretimine hazır olmasını etkileyen iki etken (yani,<br />
tomruk satışında orman mühendisi çalıştırma <strong>ve</strong> EİU<br />
önşartlarını kapsayan bir tomruk satış sözleşmesi) arasındaki<br />
ilişkiyi belirlemek idi. Arazi sahibinin üretim<br />
amacı <strong>ve</strong> EİU uyumu ile üretim (çıktı) değişkeni, yani,<br />
tomruk satış memnuniyeti ilişkisi de araştırılmıştır.<br />
Varsayımlar şunlardır;<br />
1. Ho: EİU uyumu, arazi sahibinin üretim hazırlığını<br />
gösteren (orman mühendisinin varlığı <strong>ve</strong> üretim sözleşmesinde<br />
EİU’nun şart olarak yer alması gibi) değişkenlerden<br />
bağımsızdır.<br />
2. Ho: EİU uyumu, sahibinin arazisinde yapılan üretimden<br />
memnuniyetinden bağımsızdır.<br />
Bu araştırma, arazi sahiplerinin tomruk satışına hazırlıklı<br />
olması açısından EİU uyumunun tam anlaşılmasını<br />
destekleyebilir; EİU’ları genişletmek için yapılacak<br />
eğitimlere de faydalı olabilir.<br />
2. TARİHÇE<br />
EİU etkinliği <strong>ve</strong> uyumu bazı araştırmaların ana amacıdır.<br />
G. Carolina (Adams <strong>ve</strong> Hook 1993), Maine<br />
(Briggs vd 1998) <strong>ve</strong> B.Virginia’da (Egan vd 1998)<br />
yayımlanan bazı eserler tomruk üretimi- EİU uyumu<br />
konusundaki yaklaşımları göstermişlerdir. EİU gerçekleşmesi<br />
% uyum kavramı ile <strong>ve</strong>rilmiştir. Whipkey<br />
<strong>ve</strong> Glo<strong>ve</strong>r (1987) <strong>ve</strong> Whipkey (1991), B.Virginia’da<br />
EİU uyumunu % 0-100 arası değerlere sahip bir listeyle<br />
değerlendirmiştir. Whipkey, sürütme yolunda<br />
<strong>ve</strong> tohum ekiminde EİU kullanımı azaldığı halde,<br />
1986-90 döneminde genel EİU uyumu konusunda<br />
bazı gelişmeler olduğunu belirlemiştir. Kochenderfer<br />
vd (1997), B.Virginia’daki bir üretim sahasında EİU<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 55
sorularını güncelleştirip B.Virginia’da araştırma<br />
yapmışlardır. Onlara göre, mühendis<br />
ile ağaç tarımı yapan belgeli çiftçiler arasında<br />
üretim sonrası etkiler-getiriler konulu sorular<br />
için bağlantı çıkmamıştır. İki tarafın hava konusundaki<br />
düşünceleri çok farklıdır. Genellikle,<br />
üretimin dereyi bulandırdığı (çiftçilerin %<br />
39’u, mühendislerin % 13’ü) <strong>ve</strong> toprak erozyonuna<br />
(çiftçilerin % 48’i <strong>ve</strong> mühendislerin<br />
% 13’ü) sebep olduğu söylenmiştir. Çiftçilerin<br />
üretim sonrası etkiler hakkındaki sorulara ait<br />
düşünceleri sorgulanabilir. Örnek, Egan <strong>ve</strong><br />
Jones (1993), arazi sahiplerinin düşünce <strong>ve</strong><br />
ifadelerinin mümkün oldukça arazide sorgulanmasını<br />
<strong>ve</strong>ya diğer şekillerde kanıtlanması<br />
gerektiğini esas almışlar <strong>ve</strong> Pennysilvania’da<br />
arazi sahiplerinin arazilerinde sonrası şartlarla<br />
alakalı sezgileri <strong>ve</strong> yorumları arasında bir ilişkisizlik<br />
olduğunu belirlemişlerdir.<br />
3. YÖNTEM<br />
etkinliğini araştırmışlar, bombe, büz/menfez, su engeli,<br />
tohum ekimi, yağışlı dönemde ulaşımı düzenleme,<br />
vb uygulamaların toprak <strong>ve</strong> su kaynaklarına zararlı etkileri<br />
en aza indirmede etkili olduğunu belirlemiştir.<br />
Onlara göre, yol planlama, toprak <strong>ve</strong> suya olan etkileri<br />
azaltmada en önemli etkendir.<br />
Arazi sahibinin tomruk satışında EİU gerçekleştirme<br />
görevi ile alakalı araştırmalarda konu daha az yer almıştır.<br />
Örnek, 1995’te Eyalet <strong>Orman</strong> İdarelerinde telefon<br />
ile yapılan bir ankete (Egan) göre, 6 eyalette EİU<br />
sorumluluğu arazi sahibi <strong>ve</strong> üreticiye; 12 eyalette arazi<br />
sahibine <strong>ve</strong> 9 eyalette üreticiye aittir. Diğer eyaletlerde<br />
ise sorumlu belirlenememiştir.<br />
Appalaş yöresinde odun üretimine tepki olduğunu<br />
belirleyen araştırmalar vardır. Örnek, Egan vd (1997),<br />
Bourke <strong>ve</strong> Luloff (1994)’un Pennysilvania’da üretim<br />
amaçlı olmayan özel ormanların sahiplerine yönelik<br />
Üretimde EİU uyumu konulu bu araştırma<br />
B.Virginia’da 1995 Mayıs - 1996 Kasımında<br />
yapılmıştır. EİU uyumunu değerlendirme sistemi<br />
Whipkey (1991)’den uyarlanmıştır. Bu<br />
çalışmada, 1995’te başlayan araştırmadan sonra<br />
EİU rehberlerinin değiştirilmesinin ardından<br />
değerlendirme farklı yapılmıştır (WVDOF<br />
1996). İla<strong>ve</strong>ten, bu araştırmada örnekleme<br />
sözleşmesi önceki eyalet esaslı değerlendirmelerden<br />
uyarlanmıştır. Yine, bu çalışmanın hedefi, gözlem için<br />
üretim sahalarının rasgele seçimidir; önceki çalışmadaki<br />
gibi üreticiler değildir. Üretim, 1 Ocak -1 Mayıs<br />
1995 döneminde durdurulmuş <strong>ve</strong> 1 Ocak-1 Mayıs<br />
1996 döneminde bu örneklerde eşit özellikler sağlanmıştır.<br />
Yetişme ortamları, B.Virginia’da her <strong>Orman</strong><br />
Şefliğinin <strong>ve</strong>rdiği <strong>ve</strong> durdurulan işlemler listesinden<br />
rasgele seçilmiştir. Ayrıntılı yöntemleri <strong>ve</strong> EİU uyumu<br />
ile alakalı sonuçları Egan vd (1998) <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
Satışa <strong>ve</strong> EİU gerçekleştirmeye etki seviyesini tespit<br />
için örnek tomruk satış yeri sahipleri ile görüşülmüştür.<br />
Özellikle, araştırılan her üretim sahasının sahibine<br />
tomruk satışında <strong>Orman</strong> Mühendisi çalıştırıp çalıştırmadığı,<br />
tomruk satış sözleşmesinde EİU ön şartlarına<br />
yer <strong>ve</strong>rip <strong>ve</strong>rmediği <strong>ve</strong> üretimden memnun olup olmadığını<br />
belirleyecek sorular sorulmuştur. Görüşme-<br />
56 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
ler, sahada yüz yüze EİU uyumu hesaplanarak<br />
<strong>ve</strong>ya telefon ile yapılmıştır.<br />
Ön bulguların tahliline göre, örnekteki ortalama<br />
EİU uyumu % 70.5 (standart sapma: %<br />
17.6) olmuştur. Tahlili kolaylaştırmak için, özel<br />
95 örnek tomruk satış yerinin % EİU uyum<br />
değerleri düşük (% 60 <strong>ve</strong>ya az): orta (% 61-<br />
75) <strong>ve</strong>ya ortalamanın üzerinde (% 75’ten çok)<br />
şeklinde sınıflanmıştır. <strong>Orman</strong> Mühendisi ile<br />
alakalı, tomruk satışında mühendis çalışmış<br />
ise e<strong>ve</strong>t; çalışmamış ise hayır cevabı <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
B.Virginia <strong>Orman</strong> İdaresinden bir ormancının<br />
üretim sonrası EİU gerçekleştirme konulu<br />
araştırması mühendis katılımı olarak <strong>ve</strong>rmemiştir.<br />
Arazi sahibinin tomruk müşterisiyle<br />
olan sözleşmesinde uygun EİU gerçekleştirme<br />
çalışması sadece e<strong>ve</strong>t/hayır cevabına göre yapılmıştır.<br />
Son olarak, kişilere kendi arazilerindeki tomruk<br />
üretiminden memnuniyeti soruldu. Cevap,<br />
çok memnun, memnun <strong>ve</strong>ya memnun değilim<br />
olacaktı. Memnun olup olmamalarının sebebi<br />
de soruldu. Memnuniyet derecesini tam belirtemeyen<br />
birkaç denek için de, <strong>ve</strong>rdikleri bilgi<br />
<strong>ve</strong>ya tanımlara göre anket araştırmacılar tarafından<br />
cevaplandırılmıştır.<br />
4. BULGULAR <strong>ve</strong> TARTIŞMA<br />
Bu araştırmanın EİU arazi uyum (%) sonuçları, üretim<br />
yapılmış 95 örnek sahanın her birinin sahibi ile yapılmış<br />
görüşme sonuçlarının bulunduğu bir <strong>ve</strong>ri tabanına<br />
konmuştur. Ortalama EİU uyumu % 70.5 (standart<br />
hata: 1.8; en az % 32 <strong>ve</strong> en çok % 100) olmuştur. Veri<br />
tabanı, EİU uyumunun araştırılan değişkenler ile ilişkisini<br />
tespit için ikili <strong>ve</strong> çoklu değişkene göre incelenmiştir.<br />
Arazi sahibinin hazır oluşu <strong>ve</strong> EİU uyumu. Olasılık<br />
çizelgelerin incelenmesi, arazi sahibinin üretim öncesi<br />
hazırlıklı olduğunu gösterecek iki konu (mühendis<br />
bulundurma <strong>ve</strong> EİU’nun üretim sözleşmesinde ön şart<br />
olarak varlığı) <strong>ve</strong> EİU değeri arasında başarılmıştır.<br />
Tomruk satışında EİU uyumu ormancının varlığına<br />
bağlıdır varsayımıyla, mühendis bulundurma- EİU<br />
uyumu arasında alfa: 0.10 için önemli sonuç bulunmuştur<br />
(Çizelge 2). Ortalamanın üzerinde EİU uyumu<br />
% 57 <strong>ve</strong> ormancının işlettiği bir üretim sahasının<br />
ortalama uyumu % 21 çıkmıştır. <strong>Orman</strong>cı bulunmayan<br />
sahaların 1/3’ünde ise ortalamadan fazla uyum<br />
çıkmıştır. Yine, EİU uyumu <strong>ve</strong> ormancı bulundurma<br />
değişkeni arasındaki belirgin korelasyon da, tomruk<br />
satışında ormancı varsa daha yüksek EİU uyumu sağlandığı<br />
varsayılmıştır. <strong>Orman</strong>cı varken de EİU uyumu<br />
temin edilemeyebilir. <strong>Orman</strong>cı bulunan 4 sahada EİU<br />
uyumu % 50’den az olmuştur.<br />
Üretim sözleşmesinde EİU’nın belirtilmesi, EİU<br />
uyum değerinden bağımsızdır varsayımıyla yapılan bu<br />
araştırmada, EİU sözleşme değişkeni ile EİU değeri<br />
arasında anlamlı fark çıkmamıştır (Çizelge 2). EİU<br />
uyumunu vurgulayan % 44 tomruk satış sözleşmesinde<br />
<strong>ve</strong> sözleşmesiz % 35 satışta EİU uyumu ortalamanın<br />
üzerinde çıkmıştır. Sonraki araştırmalarda böyle<br />
bir sözleşmenin yapısı <strong>ve</strong> varsa başarı standartları belirtilebilecektir.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 57
Bu araştırmada arazi sahibinin memnuniyeti de yer<br />
almıştır. Olasılık çizelgeleri incelendiğinde iki değişken<br />
arasında bağıntı çıkmamıştır (Çizelge 2). Üretim<br />
yapılan <strong>ve</strong> sahiplerinin çok memnun olduğu bu sahaların<br />
yaklaşık % 38’inde; sahiplerinin memnun olmadığı<br />
sahaların ise %36’sında EİU uyumu ortalamanın<br />
üzerinde çıkmıştır.<br />
Olasılık çizelgesi analizine ila<strong>ve</strong>ten, bir mantıki regresyonda<br />
ormancı varlığı, EİU sözleşmesi <strong>ve</strong> arazi sahibinin<br />
memnuniyeti bağımsız değişkenler; EİU değeri<br />
ise bağlı değişken sayılmıştır. Beklendiği gibi, sürecin<br />
sonuçları çizelgeleri inceleyerek elde edilenlere uygun<br />
çıkmıştır. Mantıki oran testindeki p-değerlerine göre,<br />
tomruk satışında ormancının bulunması<br />
(p:0.061), EİU uyumunda<br />
gayet belirgin<br />
şekilde bağlantılı çıkmıştır<br />
(alfa: 0.10 için).<br />
Yine, çizelgelerin incelenmesini<br />
destekleyerek,<br />
üretim sözleşmesinde<br />
(p: 0.708) arazi sahibinin<br />
EİU taahhüdünün <strong>ve</strong> arazisindeki<br />
üretimden memnuniyeti<br />
(p: 0.736), EİU<br />
uyumunda daha yüksek<br />
değerleri temin bakımından<br />
anlamlı ilişki <strong>ve</strong>rmeyecek gibidir.<br />
üretiminde belirtilen memnuniyeti,<br />
iş kalitesini gü<strong>ve</strong>nilir tahmin edememektedir.<br />
Aslında, en çok bahsedilen<br />
memnun olma <strong>ve</strong>ya olmama sebepleri<br />
ustalık değildir; uygun tomruk<br />
üretim zamanlaması <strong>ve</strong> ödemeler<br />
bakımından daha çok şeyin yapılmasıdır.<br />
Bu sonuçlar B.Virginia’daki bir araştırma (Raschka<br />
1998) ile uyumludur ki o üretimin toprak özelliklerine<br />
etkisini incelemiş; arazi sahiplerinin tomruk<br />
üretim sebebini gelir (% 42) <strong>ve</strong> olgun kereste (% 33)<br />
şeklinde belirlemiştir.<br />
Araştırma, ormancılık EİU ile uyumda iyileşmeler<br />
<strong>ve</strong>ya yeni gelişmeler için neler <strong>ve</strong>rebilir? B.Virginia’da<br />
üretici EİU gerçekleştirmede tek sorumludur. Sorumluluk,<br />
üretim <strong>ve</strong> zamanlamasından genellikle sorumlu<br />
olan arazi sahibini de kapsayacak şekilde genişletilirse,<br />
üretim işçiliğinde ortak kazanç sağlanabilir. Arazi sahibinin,<br />
üretimdeki erozyonu <strong>ve</strong> sedimentasyonu azaltan<br />
yöntemleri öğrendikleri <strong>ve</strong> tomruk<br />
satışında <strong>Orman</strong> Mühendisi<br />
çalıştırmanın farkına varabildiği<br />
yorumu yaygındır. Bu EİU uyumuna<br />
yardımcı olabilir. Aslında,<br />
bu araştırmada yer alan üretim<br />
amaçsız özel ormanların sahiplerinin<br />
% 25’i “en iyi işletmecilik<br />
uygulamalarını” duymadığını;<br />
% 37’si ise terimi duyduğunu,<br />
fakat bilmediğini söylemiştir.<br />
Terimi bilmeyen <strong>ve</strong>ya bu konuda<br />
gelişigüzel bilgi <strong>ve</strong>ren<br />
bu arazi sahiplerinin ancak<br />
% 16’sı tomruk satışında<br />
<strong>Orman</strong> Mühendisi çalıştırmaktadır.<br />
5. NETİCE <strong>ve</strong> ÖNERİLER<br />
Bu araştırmadan anlaşılacağı<br />
gibi, tomruk satışında <strong>Orman</strong><br />
Mühendisi çalıştıran arazi sahipleri<br />
ormancılık EİU’ları ile<br />
daha iyi uyum sağlamıştır. Ancak, EİU ön şartlarının<br />
tomruk üretim sözleşmesinde bulunması, araştırmadaki<br />
EİU uyumu için ortalamadan fazla bir başarı<br />
sağlamamıştır. Ayrıca, sahibinin arazisindeki tomruk<br />
Arazi sahibinin üretim<br />
memnuniyetini toprak <strong>ve</strong><br />
su kalitesi memnuniyetine<br />
dönüştüren anlayış EİU<br />
eğitimin önemli parçası olabilir. Mühendis,<br />
EİU ile uyumu geliştirmede, EİU gerçekleştirme taahhüdünü<br />
yaygınlaştırarak da fayda sağlayabilecektir.<br />
<strong>Orman</strong>cılık EİU uyumu konusunda yapılacak araştırmalarda,<br />
yalnız EİU uygulaması değil, üretimde risk<br />
Çizelge 2: EİU Verilerinin İrdelenmesi<br />
Değişkenler<br />
EİU Değeri<br />
Deneme değerleri p-değerleri<br />
Ki-kare G² Ki-kare G²<br />
<strong>Orman</strong> Mühendisi bulundurma 4.62 4.60 0.099 0.100<br />
EİU sözleşmesi 2.65 2.70 0.266 0.259<br />
Arazi sahibinin memnuniyeti 1.98 2.060 0.735 0.724<br />
58 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
eğimi, zemin <strong>ve</strong> donanım gibi arazi <strong>ve</strong> işletmeciliğe ait<br />
değişkenlere ait bilgilerden de faydalanılabilir. Uyum<br />
az dikkate alındığında, özel sebepler <strong>ve</strong> çareleri hakkında<br />
yalnız % uyum sonuçları çok az bilgi sunabilir.<br />
Arazi incelemesi, arazi sahibi, üretici <strong>ve</strong> ormancılar ile<br />
görüşmelerden alınan bilgiler uyum/uyumsuzluk çatışmasını<br />
anlamada, ayrıca, orman toprağının <strong>ve</strong> su<br />
kalitesinin geliştirilmesini amaçlayan politikaları <strong>ve</strong><br />
uygulamaları yönlendirmeye de faydalı olabilir.<br />
Kaynakça<br />
Adams, T., Hook, D., 1993. Implementation and effecti<strong>ve</strong>ness monitoring<br />
of forestry best management practicess on har<strong>ve</strong>sted sites in South<br />
Carolina. BMP Monitoring Report No. BMP-1. Columbia SC: South<br />
Carolina Forestry Commission.<br />
Bourke, L., Luloff, A.E., 1994. Attitudes toward the management of nonindustrial<br />
private forestland. Society and Natural Resources 7: 445-57.<br />
Briggs, R.D., Cormier, J., Kimball, A., 1998. Compliance with forestry<br />
BMPs in Maine. Northern Journal of Applied Forestry 15 (2): 57-68.<br />
Egan, A., Jones, S., 1993. Do landowner practices reflect beliefs? Implications<br />
of an extension-research partnership. Journal of Forestry 91 (10):<br />
39-45.<br />
Egan, A., Rowe, J., 1997. Compliance with West Virginia’s silvicultural<br />
best management practices, 1995-96. TR-97-1. Charleston: West Virginia<br />
Division of Forestry.<br />
Egan, A., Rowe, J., Petereson, D., Philippe, G., 1997. West Virginia tree<br />
farmers and consulting foresters: Views on timber har<strong>ve</strong>sting. Northern<br />
Journal of Applied Forestry 14 (1): 16-19.<br />
Egan, A., Whipkey, R., Rowe, J., 1998. Compliance with West Virginia’s<br />
silvicultural best management practices. Northern Journal of Applied<br />
Forestry 15 (4): 211-15.<br />
Kochenderfer, J.N., Edwards, P.J., Wood, F., 1997. Hydrologic impacts<br />
of logging an Appalachian watershed using West Virginia’s best mangement<br />
practices. Northern Journal of Applied Forestry 14 (4):207-18.<br />
Paff, W., 1981. Tabulating of the best management practices by loggers.<br />
Charleston: W.Virginia Div.of Forestry<br />
Raschka, J., 1998. Timber har<strong>ve</strong>sting in West Virginia: A statewide<br />
study of some effects and landowner attributes. Master thesisi. West<br />
Virginia Uni<strong>ve</strong>rsity.<br />
Batı Virginia <strong>Orman</strong> İdaresi (W.Virginia Div. of Forestry-WVDOF)<br />
1996. Best management practice guidelines for controlling soil erosion<br />
and water siltation from logging operations in West Virginia. TR-96-3.<br />
Charleston.<br />
Whipkey, R.D., 1991. An evaluation of the use and effectti<strong>ve</strong>ness of<br />
best management practices to control nonpoint sediment from logging<br />
operations in West Virginia. TR-96-3. Charleston. WVDOF.<br />
Whipkey, R.D., Glo<strong>ve</strong>r, R.P., 1987. Report on use of best management<br />
practices on logging operations in West Virginia. TR-96-3. Charleston.<br />
WVDOF.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 59
SİVİL TOPLUM<br />
KÖŞESİ<br />
ANADOLU SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA<br />
AJANSI DERNEĞİ<br />
Haber: Atila İPEK • Röportaj: Ceyhan TUNCER - Özlem Mutluer YURDAKUL<br />
ASKA Başkanı Dilara ÇAĞLAR ile yapılan söyleşi:<br />
-Halkımızın Sivil Toplum Örgütlerine yaklaşımı<br />
nedir, halkın katılımı yeterli mi sizce?<br />
Sivil örgütlülük <strong>ve</strong> toplumsal/gönüllü çalışma konusunda<br />
halkımızın farkındalığı <strong>ve</strong> katılımı çok düşük<br />
seviyededir. Bu konuda yapılan eğitim <strong>ve</strong> farkındalık<br />
arttırmaya yönelik çalışmalar ise henüz yeterli düzeyde<br />
değildir.<br />
- Temiz <strong>ve</strong> yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması<br />
konusunda halkımıza düşen görevler<br />
nelerdir?<br />
Bu konu doğrudan sivil toplumun güçlenmesi <strong>ve</strong> kamuya<br />
destek olması ile mümkündür. Temiz <strong>ve</strong> yenilenebilir<br />
enerji kullanımının yaygınlaştırılması ancak<br />
örgütlenmiş bir sivil toplum ile alakalı kamu kuruluşlarının<br />
ortaklığı ile sağlanabilir. Temiz <strong>ve</strong> yenilenebilir<br />
enerji konusunda STK’lar aracılığıyla halkın bilgi sahibi<br />
olması <strong>ve</strong> bilinçlenmesi mümkün olabilir. (Örneğin<br />
Ambalaj yönetmeliği <strong>ve</strong> atık ayrıştırma)<br />
- Yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan yeteri kadar<br />
yararlanılmamasının nedeni ne olabilir?<br />
Bunun bir dizi nedeni olmakla birlikte en önemli<br />
olanları şöyle sıralanabilir:<br />
• Farkındalık <strong>ve</strong> bilgi eksikliği,<br />
• Ekonomik olarak gerekli destekler/ teşviklerin yetersizliği,<br />
• Örnek alınabilecek pilot uygulamaların yetersizliği,<br />
• Sivil toplumun yeterince güçlü olamaması.<br />
-Sizce ülkemizin “temiz enerji potansiyeli” diğer<br />
enerji kaynaklarına göre bir alternatif olabilir mi?<br />
Kesinlikle e<strong>ve</strong>t. Gerekli altyapı yatırımları maliyetli<br />
<strong>ve</strong> zamana bağlı olmakla birlikte; enerji ihtiyacımızın<br />
giderek artan oranlarda temiz <strong>ve</strong> yenilenebilir enerji<br />
kaynaklarından sağlanmasının zorunlu olduğunu düşünmekteyiz.<br />
-Çevre sorunlarına halkımızın tepkisiz kalmasının<br />
nedenleri neler olabilir?<br />
Aslında tam bir tepkisizlikten bahsetmek mümkün<br />
değil. Ancak bunlar örgütlü <strong>ve</strong> hedefe yönelik tepki<br />
/çözüm yolları olmadığı için yeterince sesi duyulmamakta<br />
<strong>ve</strong>ya sinerji yaratamamaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının<br />
önderliğinde yerel/ulusal düzeyde yapılan/<br />
yapılacak faaliyetlerin halk üzerinde çok daha etkili<br />
olması <strong>ve</strong> halkın daha yaygın katılımının sağlanması<br />
mümkün görülmektedir.<br />
60 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
-Çevre dostu üretim <strong>ve</strong> tüketim konularına kamuoyunun<br />
yaklaşımı nedir?<br />
Yeterli bilgilenme <strong>ve</strong> bilinç düzeyine ulaşılmasının yanında,<br />
ekonomik faydayı da görebilirse kamuoyu çevre<br />
dostu üretim/tüketime çok hızlı bir geçiş sağlayabilir.<br />
Örneğin: sıcak su sağlayan enerji panellerinin giderek<br />
çok daha yaygın kullanımı.<br />
-Faaliyet alanlarınız <strong>ve</strong> karşılaştığınız temel sorunlar<br />
nelerdir?<br />
Çevre <strong>ve</strong> turizm konularında yerel <strong>ve</strong> ulusal düzeyde<br />
projeler üreterek sorunların çözümüne katkılar sağlamak<br />
olarak özetleyebileceğimiz faaliyetlerimizde karşılaştığımız<br />
sorunlar:<br />
• Projelerin sürdürülebilirliği sorunları<br />
• Finansal destekler (Sosyal sorumluluk konusunda<br />
yeterli bilinç <strong>ve</strong> katkı olmaması)<br />
• Halkın sınırlı katılımı<br />
• Gönüllü çalışma yapabilecek yeterli üyeye sahip olamama<br />
-Çevre sorunlarının çözümünde yasalar yeterli mi<br />
sizce?<br />
Bence yasal çerçe<strong>ve</strong>, yeni eklenen kanun <strong>ve</strong> yönetmeliklerle<br />
oldukça yeterli bir düzeye ulaşmakla birlikte<br />
bu mevzuatın uygulamasında sorun olduğu düşüncesindeyiz.<br />
Çevre sorunlarının herkesin sorunu olduğu<br />
bilinci halen tam olarak gelişmiş olmayınca, mevzuat<br />
uygulamaları yetersiz kalıyor.<br />
-AB’nin STK’lara sağladığı hibe imkanlarından<br />
faydalanabiliyor musunuz, sizce bu tür hibe programları<br />
çevre sorunlarının çözümünde ne derece<br />
yararlıdır?<br />
E<strong>ve</strong>t. AB finansman katkılı iki proje uyguladık. Bu tür<br />
hibe programlarının faydalı olduğunu <strong>ve</strong> bu sorunların<br />
çözümüne yönelik bir dinamik kattığına inanıyoruz.<br />
Ancak; proje algısı <strong>ve</strong> proje döngüsü konusunda sivil<br />
toplumun <strong>ve</strong> halkın henüz yeterli seviyede olduğu söylenemez.<br />
Bu konuda <strong>ve</strong>rilen eğitimlerin yaygınlaştırılması<br />
gerekmektedir.<br />
-Bakanlığımızdan beklentileriniz nelerdir?<br />
Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı’na çevre konusundaki yasaların<br />
uygulanmasında belediyelerle işbirliği içinde <strong>ve</strong><br />
sivil toplumla ortaklaşa çalışmasını bekliyoruz. Çevre<br />
konusunda çalışan STK’lara yapılan bu ziyaretler <strong>ve</strong><br />
işbirliği alanlarının tesbitine yönelik anketlerin çok<br />
yararlı olduğuna inanıyoruz.<br />
Proje bazlı ortak çalışmalar, uzman eleman <strong>ve</strong> ekipman<br />
desteği, fon yaratma konusunda STK’lara destek<br />
diğer beklentilerimiz arasındadır.<br />
DERNEĞİN KURULUŞ GAYESİ<br />
ASKA Derneğimizin amacı; doğal, kültürel <strong>ve</strong> tarihi<br />
çevrenin korunması, geliştirilmesi, kırsal <strong>ve</strong> kentsel<br />
sürdürülebilir kalkınma, kadının konumunun güçlendirilmesi,<br />
çocuk işçiliğiyle mücadele, kültür, turizm,<br />
çevre, insani yardım, insan hakları, demokratikleşme,<br />
bilişim, eğitim, kalkınma, afete duyarlılık, halk sağlığı<br />
<strong>ve</strong> sağlık eğitimi konularında kapasitenin geliştirilmesi,<br />
anılan konularda deneyimlerin ulusal <strong>ve</strong> uluslararası<br />
düzeyde paylaşılması, Avrupa Birliği’ne bütünleşme<br />
sürecine katkı, yakın bölge ülkelerindeki sivil toplum<br />
kuruluşlarıyla işbirliği konularında ekonomik <strong>ve</strong> sosyal<br />
planda girişim <strong>ve</strong> faaliyetlerde bulunmaktır.<br />
FAALİYETLERDEN BAZILARI<br />
2004 yılından itibaren, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti<br />
<strong>ve</strong> Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından<br />
ortaklaşa sağlanan hibe fonları, Merkezi Finans<br />
<strong>ve</strong> İhale Birimi tarafından yapılan hibe teklif çağrıları<br />
kapsamında bölgesel <strong>ve</strong>ya tematik olarak uygun başvuru<br />
sahiplerine dağıtılmaktadır. Bu çerçe<strong>ve</strong>de derneğimiz<br />
tarafından hazırlanmış olan iki proje teklifi de<br />
2006 yılında hibe almaya hak kazanmıştır. Ekim 2006<br />
ile Haziran 2007 arasında uygulanan bu iki proje “Van<br />
Turizm Eğitimi Projesi” <strong>ve</strong> “Bozkır’dan AB’ye Adım<br />
Adım: Sivil Toplum Yürüyor Projesi” dir. Her iki proje<br />
de başarı ile uygulanıp tamamlanmıştır.<br />
Bozkır’dan AB’ye Adım Adım: Sivil Toplum Yürüyor<br />
Projesi<br />
Proje; sivil toplum bilincinin yaygınlaştırılması <strong>ve</strong><br />
özellikle çevre konularında faaliyet gösterecek yeni<br />
STK’ların oluşması, bunlara temel eğitimlerin <strong>ve</strong>rilmesi,<br />
kamuoyunun ilgisinin kampanyalarla bu konulara<br />
çekilmesi <strong>ve</strong> mevcut <strong>ve</strong> oluşturulan yeni STK’ların<br />
bir platform çatısı altında toplanması amacıyla; yeraltı<br />
şehirleri olan dört ilde (Nevşehir, Kırşehir, Niğde <strong>ve</strong><br />
Kırıkkale’de) uygulanmıştır.<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 61
Eğitim Uygulamaları<br />
17 Şubat 2007’de ilk eğitim Kemerhisar, Niğde’de gerçekleşmiştir.<br />
Dr. Eylem Ümit tarafından 49 katılımcıya<br />
“STK Mevzuatı <strong>ve</strong> STK Kurulması” konusunda<br />
eğitim <strong>ve</strong>rilmiştir.“STK’larda İletişim <strong>ve</strong> Yönetim” konulu<br />
ikinci eğitim 24 Şubat 2007 tarihinde Kurugöl,<br />
Kırşehir’de Dr. İrfan Mısırlı tarafından 33 katılımcıya<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir. Üçüncü eğitim “Proje Hazırlama <strong>ve</strong> Döngüsü”<br />
konusunda olup 3-4 Mart 2007 tarihlerinde<br />
Avanos’taki yerel ofiste Janset Bay tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />
“Hibe <strong>ve</strong>ren kuruluşlar <strong>ve</strong> hibe mekanizmaları”<br />
konulu son eğitim ise İnci Emirzeoğlu<br />
tarafından 11 Mart 2007 tarihinde Kırıkkale’ye bağlı<br />
Ceritkale köyünde <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Kampanya Faaliyetleri<br />
Kampanya faaliyetleri üç bölüm halinde gerçekleştirilmiştir.<br />
Birinci kısımda “Bir Başkent’ten Bir Başkent’e”<br />
sloganı ile Ankara’dan çıkılarak Kapadokya’nın antik<br />
başkenti Tyana’ya gidilmiştir. 14 – 15 Nisan 2007 tarihlerinde<br />
Kemerhisar <strong>ve</strong> Niğde’deki yer altı şehirleri<br />
ile diğer tarihi, doğal <strong>ve</strong> kültürel yerler ziyaret edilmiştir.<br />
İkinci bölüm kampanya etkinliği ”Kapadokya’nın Kalbine”<br />
temasıyla 28 – 29 Nisan tarihlerinde Nevşehir<br />
<strong>ve</strong> Kırşehir’e yapılmıştır. Mucur, Kurugöl, Hacı Bektaş,<br />
Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Özlüce, Kaymaklı gibi<br />
bölgelerdeki yer altı şehirlerine dikkat çekilmiştir.<br />
Üçüncü <strong>ve</strong> son kampanya etkinliği “Kapadokya’nın<br />
Sınırlarında” teması ile 13 Mayıs 2007’de yapılmış<br />
olup Kırıkkale <strong>ve</strong> Kırşehir’deki yer altı şehirleri ziyaret<br />
edilmiştir.<br />
Yeraltı Şehirleri <strong>ve</strong> Kırsal Turizm Tanıtım <strong>ve</strong> İşbirliği<br />
Çalışmaları<br />
STK’lar arası işbirliği: Uygulanan eğitimler <strong>ve</strong> kampanya<br />
faaliyetleri sonucunda bölgede kurulması öngörülen<br />
10 yeni STK’dan 8 tanesi kurulmuştur. 26<br />
Mayıs 2007 tarihinde proje ortakları, iştirakçileri, yeni<br />
kurulan STK temsilcileri <strong>ve</strong> STGM yetkililerinin katılımıyla<br />
gerçekleştirilen kapanış toplantısında bu dernekler<br />
arasında bir “Yeraltı Şehirleri Platformu” oluşturulması<br />
kararı alınmıştır.<br />
Eğitimlere katkı sunan kişi <strong>ve</strong> kuruluşlara sertifika <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
DUYURULAR<br />
* Çevre konularında yerel <strong>ve</strong> ulusal düzeyde faaliyet<br />
gösteren sivil toplum kuruluşlarımızın iletişim bilgileri<br />
ile ilgili değişikliklerini yazı, telefon <strong>ve</strong>ya mail yolu<br />
ile aşağıdaki adrese bildirmeleri yararlı olacaktır.<br />
*Sivil toplum kuruluşlarının <strong>ve</strong> halkımızın çevreye yönelik<br />
her türlü çalışmaları, plan <strong>ve</strong> projeleri, duyuruları,<br />
istek <strong>ve</strong> önerileri, bizlere iletildiği takdirde dergimizin<br />
bu köşesinde yayınlanabilecektir.<br />
İletişim Adresi:<br />
Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı<br />
Eğitim <strong>ve</strong> Yayın Dairesi Başkanlığı<br />
Söğütözü Cad. No:14/E Beştepe/ANKARA<br />
Ömer BAŞKAN<br />
K.STK.Halkla İliş.Şube Müdürü<br />
Tel:0312 207 51 81-51 78- 51 82<br />
Fax:0312 207 51 09<br />
E-mail: obaskan@cevreorman.gov.tr<br />
62 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72
2. ÇED ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ<br />
FUARI İZMİR’DE<br />
GERÇEKLEŞTİRİLDİ…<br />
ÇEVRE VE ORMAN<br />
MÜFETTİŞLERİ<br />
DERNEĞİ<br />
Kamu hizmetlerinin daha iyi sunulması<br />
<strong>ve</strong> yönetim kalitesinin arttırılmasında;<br />
hizmet içi eğitim, yeterli bir koordinasyon<br />
<strong>ve</strong> etkin bir denetim birbirini tamamlayan<br />
üç önemli temel unsurdur.<br />
Bakanlığımızın yürütmüş olduğu kamu hizmetinin<br />
kalitesinin yükseltilmesi açısından,<br />
Müfettişlerce yürütülen görevlerin daha <strong>ve</strong>rimli<br />
<strong>ve</strong> etkin bir düzeye getirilmesi için başta<br />
Teftiş Kurulu olmak üzere, kurumsal yapıların<br />
güçlendirilmesi <strong>ve</strong> bunların kendilerini günün<br />
şartlarına uygun olarak sürekli yenileyebilen<br />
bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.<br />
Bu itibarla; Bakanlık Müfettişlerinin haklarının<br />
korunması, aralarında yardımlaşma <strong>ve</strong><br />
dayanışmanın sağlanmasının yanı sıra, bilgi<br />
birikimlerinin bu alandaki çalışmalara katkı<br />
sağlaması gayesiyle Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Müfettişleri<br />
Derneği kurularak 02.05.2008 tarihinde<br />
tüzel kişilik kazanmıştır.<br />
İzmir Kültür Park’da 08 Mayıs Perşembe günü başlayıp<br />
11 Mayıs 2008 Pazar günü sona eren 2. ÇED<br />
Çevre Teknolojileri Fuarı <strong>ve</strong> Sempozyum Dizinlerine<br />
Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı’nca katılım sağlandı.<br />
Fuar kapsamında Çevre <strong>ve</strong> <strong>Orman</strong> Bakanlığı Eğitim<br />
<strong>ve</strong> Yayın Dairesi Başkanlığınca düzenlenen stantda Bakanlığımız<br />
<strong>ve</strong> bağlı kuruluşlarının yayınları sergilendi.<br />
Ayrıca CD ortamında, çevrenin korunması <strong>ve</strong> iyileştirilmesi,<br />
çevre kirliliğinin önlenmesi, ormanların korunması,<br />
geliştirilmesi <strong>ve</strong> yangınların önlenmesi hususlarında<br />
bilgi <strong>ve</strong>rildi…<br />
2008/1 Sayı:72 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 63
Ödüllü B<br />
BULMACA<br />
U L M A C A<br />
Ömer BAŞKAN / Eğit.<strong>ve</strong> Yay. Dairesi Bşk.lığı K.STK.Halk İliş.Şube Müdürü<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />
1 10<br />
2 6<br />
3 7 8<br />
4 1<br />
5 4<br />
6<br />
7 3<br />
8 9<br />
9 2<br />
10 5<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />
SOLDAN SAĞA: 1.Havacılıkta (pilotların) “durum bilincini yitirme” –(tersi)Türk içeceği olarak bilinen Kımız’ın yapımında kullanılan<br />
sütün temin edildiği hayvan. 2.Mey<strong>ve</strong> –Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Taşınımının <strong>ve</strong> Bertarafının Kontrolüne İlişkin Sözleşme. 3. 30,5<br />
cm’lik ölçü birimi 4.Avrupa’nın en yüksek dağı 5.(tersi)Evcil olmayan hayvanları vurma yada yakalama işi –(tersi)Tümör –(tersi)<br />
Britanya’da faaliyet gösteren <strong>ve</strong> 2005 yılında silah bırakan örgüt. 6.Tanrıtanımaz –(tersi)Sodyum elementi. 7.Türkiye’nin trafik kodu<br />
–(tersi)Gelen bir ayetin daha önce gelen bir ayet hükmünü ortadan kaldırması. 8.(tersi)Zar kanatlı bir hayvan –(tersi)Bir üni<strong>ve</strong>rsite.<br />
9.Dünyanın dördüncü büyük gölü –(tersi)Türklerin Orta Asya’daki en eski yurtları. 10.En uzun yaşayan tatlı su balığı – Ergenekon<br />
destanında adı geçen maden.<br />
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1.Zararlı kimyasalların toprakta yayılmasını önleme özelliği olan bitki. 2.(tersi)Türk Alfabesinin 21.<br />
harfinin okunuşu –(tersi)Özellikle sanayi atıklarının tabiata bırakılmadan önce zararsız hale getirilmesi işlemi. 3.İlk toplu insan<br />
yaşamının başladığı yer olan <strong>ve</strong> Afrika da bulunan ormanlarla kaplı vadi –(tersi)Deniz, göl, ırmak vb. su kıyılarında <strong>ve</strong>ya karada dik yer,<br />
uçurum. 4.Türkiye Kömür İşletmeleri –Genellikle yünden dokunan kalın yaygı. 5.Toprak kaymasını önlemek için yapılan basamak,<br />
seki. 6.İngiltere’nin trafik kodu –Yeşil bitkilerde bulunan yararlı madde. 7.(tersi)Travma cerrahlarının üye olabildiği uluslararası dernek<br />
–Halk dilinde hayvanlara <strong>ve</strong>ya eşyalara vurulan damga, işaret –Bağışlama. 8.(tersi)Türkiye’de doğup Hazar Denizine dökülen nehir<br />
-Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan madde. 9.(tersi)Hayvansal besin maddesi –Anadolu’da ilk su kanunlarına rastlanılan<br />
uygarlık dönemi (Van civarı). 10.Sarımsakta kokuya neden olan madde –(tersi)Eski bir Anadolu uygarlığı.<br />
64 Çevre <strong>ve</strong> İnsan 2008/1 Sayı:72