hayatın içinden 32 Büşra Aslan, Esra Özcan çocuklar yeryüzünün SÜSÜDÜR Son yıllara baktığımız zaman sağlıksız kentleşme, köyden kente göç, nüfus artışına paralel olarak iş imkânlarının azlığı ve ekonomik yetersizlik gibi nedenlerle birçok manevi değerin koruyuculuğu azaldı.
S on yıllara baktığımız zaman sağlıksız kentleşme, köyden kente göç, nüfus artışına paralel olarak iş imkânlarının azlığı ve ekonomik yetersizlik gibi nedenlerle birçok manevi değerin koruyuculuğu azaldı. Yaşadığımız çevrenin farkına varmadan yaşar olduk ve bu durum, sokakların çocuklar için tehlikeli bir hâle gelmesine neden oldu. Kırsal kesimde gerek psikolojik gerek finansal açıdan birbirine sahip çıkan insanlar, şehir yaşamıyla birlikte birbirlerinden kopmaya başladılar. Yaşanan bu zorluklardan en çok etkilenen şüphesiz ki çocuklar olmaktadır. Çocuklar sağlıkları, eğitimleri, beslenmeleri, giyimleri ve buna benzer birçok konuda ihmale uğrar hâle geldiler. Bu sıkıntılar içerisinde yaşayan aileler de çocuklarının eğitimlerine önem vermemekte, daha çok çocukların aile bütçelerine katkı sağlamaları beklenmektedir. Böylece çocuklar yaşına uygun olmayan, fiziksel ve ruhsal sağlığını tehlikeye atan işlerde çalışmak durumunda kalmaktadır. Tabii olarak çocukları sokağa iten başka sebepler de mevcut. Boşanmalar, resmî nikâh olmaksızın yapılan evlilikler, farklı eşlerden olan çocuklar, anne ya da babadan birinin evi terk etmesi, alkol kullanımı ve aile içi şiddet olması durumunda da çocuklar sokaktaki yaşamı seçmektedirler. Aslına bakacak olursak çocukların sokaklarda çalışmaları, köşebaşlarında mendil satıp, kırmızı ışıkta arabalarımızın camlarını silmeleri, kendilerine ve ailelerine göre nedensiz değil… Bu durum onlar için kaçınılmaz veya vazgeçilmez. Şöyle ki, çocuklar sokakta çalıştıkça, ellerine para geçtiğini görüyorlar ve bu durum onlar için vazgeçilmez bir şey hâline dönüşüyor. Böylece çocuklar, çalışıyor olmalarını içselleştiriyorlar ve bu onlar tarafından çok normal bir şeymiş gibi karşılanıyor. Hayal kurmaya bile hakları olmadığını düşünen bu çocuklar, buldukları her fırsatta kendilerini sokağa atıp para kazanmanın yollarına bakıyorlar. Okulun tatil olması, onlar için büyük bir fırsat hâline geliyor para kazanmak için. Bizler içinse sokakta çalışan çocuklarımızı geri kazanma yolunda karşılaştığımız zorluklar aslında biraz önce bahsettiğimiz şeylerle alakalı. Çocuklarımıza çalışmak zorunda olmadıklarını ve para kazanması gerekenin kendileri olmadığını anlatırken ve onları ikna ederken çok zorlanıyoruz. Öyle ki her çocuk gibi hayal kurmanın onların da hakları olduğunu kabulleniş süreçleri bile çok zor. İçinde bulunduğumuz on bir ayın sultanı ramazan-ı şerifin manevi havası da kötü niyetlerine çocukları alet edenlere bir fırsat oluyor maalesef. Gülmesi gereken o yüzlerin, gözlerinizin içine bakarak yüreğinize dokunuyor olması, onların gün boyu sokaklarda olmaya devam etmesine kapı aralıyor. <strong>Aile</strong>sinin yüküyle birlikte sokağın yükünü de sırtlanan çocuklar, yetişkin rolünü üstlenip para kazandıkları hâlde, harcama yetkisi konusunda çocuk sayıldıklarından kendi içlerinde çelişki yaşıyorlar. Bizim sorumluluğumuz da işte tam olarak burada başlıyor.