04.11.2014 Views

dosya HAYAT - Hayat Online

dosya HAYAT - Hayat Online

dosya HAYAT - Hayat Online

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

16<br />

07<br />

12<br />

Genç Bilgisayar Mühendisi Habib<br />

Rahman'dan Rahatlatan Buluş<br />

ENERGY<br />

Enerji<br />

İçeceği<br />

Damaklara<br />

Serin<br />

Bir<br />

Tat<br />

Sipariş İçin: 0179-9705472<br />

E-Mail: kar-pa@hotmail.de<br />

Peter Feldmann: Yabancı<br />

Kökenli Oylarla Seçildim<br />

<strong>HAYAT</strong><br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir<br />

Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: 73 • Yıl/Jahre: 9 • Ekim / Oktober 2012 / Zilkade 1433<br />

Wiesbaden ve İstanbul<br />

Fatih Kardeş Şehir<br />

Kayıp Aranıyor<br />

Vermisste Gesucht<br />

Arkaik<br />

Toplumlar<br />

Gelişmekte<br />

Olanlar...<br />

Mahmut AŞKAR 05<br />

Ağır Vasıta<br />

ve Otobüs<br />

Şoförleri<br />

Dikkat!..<br />

İhsan GÜLER 09<br />

Kadın<br />

Hatice Yazıcı SEVER 17<br />

10<br />

Kurbanlarınız<br />

Mazlumlara<br />

Bayram Olsun<br />

Sonunda<br />

Eyvah<br />

Demeyin<br />

Asım TOZOĞLU 07<br />

Dinim Varlık<br />

Sebebim<br />

Dilim Anamın<br />

Ak Sütünde<br />

Yeşeren<br />

Vatanımdır<br />

Selahattin SAYGIN 15<br />

Hacarabın<br />

Serüvenleri<br />

60<br />

M. Salih AYDIN 21


İBADETE DAHA FAZLA<br />

ZAMAN AYIRIN DİYE...<br />

HACI ADAYLARININ DİKKATİNE<br />

HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ<br />

HİZMETİNİZE SUNUYORUZ<br />

Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz<br />

www.hacdunyasi.de<br />

- HAC'DA YÜK<br />

PROBLEMİNE SON<br />

- KALİTE GARANTİSİ<br />

- İADE GARANTİSİ<br />

- LÜX HEDİYELİK PAKET<br />

- 20 SET VE ÜZERİ<br />

SİPARİŞLERDE POSTA<br />

ÜCRETİ BİZDEN<br />

HEDİYELİK SETİMİZDE<br />

BULUNAN MALZEMELER<br />

seccade - takke - kina - tesbih - esans<br />

- misvak - sürme - namaz başörtüsü<br />

11.90<br />

iTiBAREN<br />

euro'dan<br />

Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224<br />

Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: info@hacdunyasi.de<br />

HEDİYELİK<br />

HAC SETLERİMİZ


03 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

editörden<br />

Sevgili dostlar!<br />

Almanya`da yine birileri ve<br />

yine sözde kayıpları ararken aranacak<br />

yerleri karıştırmaya devam<br />

ediyor.<br />

Sözde Almanya`da güvenlik<br />

inisiyatifleri oluşturmak için yapılan<br />

çalışmalarda karşılarındaki<br />

muhataplarla birileri dalga geçer<br />

gibi davranmaya devam ediyor.<br />

Pekçok sivil İslami Teşkilatın<br />

iyi niyetli olarak katıldıkları “Güvenlik<br />

İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />

çalışmasında maalesef politikacılar<br />

bunu istismar ederek aslında<br />

kendi kalelerine gol attılar.<br />

Kim ne derse desin, Almanya`-daki<br />

Sivil İslami Teşkilatların<br />

hepsi bu ülkenin geleceği için ne<br />

gerekiyorsa yapıyor ve yapmaya<br />

devam ediyor.<br />

Birileri olmayan şeyleri ortaya<br />

çıkarma çabasında iken bir yandan<br />

da topluma huzursuzluk<br />

pompalamaya devam ediyorlar.<br />

Sözde Almanya`da yabancılar<br />

üzerinden iyi niyetli bir çalışma<br />

gibi gösterilmek istenen “Kayıp”<br />

adlı bilboard çalışması maalesef<br />

toplumda huzursuzluk oluşturdu.<br />

Bu kampanyanın çok büyük<br />

sıkıntılar meydana getireceğini<br />

sezen aklı selim sahibi insan ve<br />

kuruluşlar demokratik tepkilerini<br />

göstererek kampanyanın durdurulması<br />

için gayret gösterdiler.<br />

Bu gayretler neticesini verdi ve<br />

kampanya ertelendi. Ertelenmesi<br />

yetmez tümden kaldırılmalı diye<br />

konuşulurken sanki birileri yine<br />

dalga geçer gibi kampanyanın<br />

bilboard bölümünü ertelerken<br />

kartpostal şeklindeki kısmını<br />

hem de hiç olmayacak yerde terör<br />

saldırılarına muhatap olmuş<br />

Köln Keupstrasse`de insanların<br />

gözünün içine baka baka gerçekleştirdiler.<br />

Bu ne aymazlık bu ne<br />

geri zekalı bir tavır. Hem insanların<br />

acılarının tazelemesine vesile<br />

oluyorsunuz ve hem de dalga geçiyorsunuz.<br />

Siz o kartpostalları<br />

orada dağıtacağınıza gidin de o<br />

terör eylemini yapanları yakalayıp<br />

adalete teslim edin.<br />

Maalesef Almanya gibi bir ülkede<br />

birileri aptalca birşeyler yapıyor,<br />

ama ortada muhatap yok.<br />

Muhatap bulmaya çalıştığınızda<br />

birileri size aba altından sopa<br />

gösteriyor.<br />

Görüldüki “Kayıp” adı altında<br />

hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal<br />

Sinan AKTÜRK<br />

info@hayatonline.eu<br />

Yanlış Kayıpları Yanlış<br />

Yerde Aramak<br />

yapılmak istenen bu ülkede yaşayan<br />

yabancıları rencide etti ve insanlar<br />

tepkilerini demokratik şekilde<br />

ortaya koydular. Sanki birileri<br />

bu tepkileri demokratik şekilde<br />

değil de toplumu karıştıracak<br />

şekilde olmasını istediler.<br />

Ama insanların aklı selimle davranacaklarını<br />

bu şekilde beklemediler<br />

herhalde.<br />

Kim ne şekilde isterse istesin,<br />

hangi şekilde kışkırtmak isterse<br />

istesin, bu ülkenin huzurunu bozamayacaklar<br />

ve bozduramayacaklar.<br />

Bazı siyasi erkler buna çanak<br />

tutsa bile bu olmayacaktır.<br />

Biz kendi adımıza imkanlarımız<br />

dahilinde buna müsaade etmeyeceğiz.<br />

Sayın Federal İçişleri Bakanı<br />

bu tür kampanyalarla uğraşacağına<br />

sorumluluk alanına giren<br />

meselelerde biraz daha iyi çalışıp<br />

mesela neo-nazi cinayetlerinin<br />

ortaya çıkarılmasında biraz daha<br />

aktif olsun.<br />

Bizim anladığımız bu tür absürt<br />

çalışmalar başka şekillerde<br />

devam edecek gibi. İşte bakın<br />

sünnet meselesinden sonra “Kayıp”<br />

çalışması. Bu da tutmadı yarın<br />

başka bir absürt mesele ile insanların<br />

karşısına çıkacaklar. Ve<br />

ne hikmetse bu meselelerin hepsi<br />

de göçmenleri ve özellikle de<br />

müslüman göçmenleri hem etkiliyor<br />

ve hem de rencide ediyor.<br />

Sanki birileri bu tür değişik<br />

meseleleri sürekli gündemde tutarak<br />

bir şeylerin üzerini kapamaya<br />

çalışıyor. Almanya gibi<br />

ekonomik açıdan sıkıntısı olmayan<br />

bir ülkede ne hikmetse ekonomik<br />

sıkıntılar toplumu bunaltır<br />

vaziyete geldi. Bu sıkıntılar<br />

acaba bir şeylerin üzerini örtmek<br />

için topluma bilerek mi yaşatılıyor.<br />

Varsayalım ki biz komplo<br />

teorisi üretiyoruz. O zaman bu<br />

yaşananları ne ile açıklayacağız.<br />

Birileri ne kadar bu toplumda<br />

göçmenler, müslümanlar ve diğer<br />

kesimdeki insanlar arasında<br />

huzursuzluk çıkarmak isterse istesin<br />

bizler de elimizden geldiği<br />

kadar buna engel olmalıyız. İşte<br />

buna fırsat olacak bir çalışma 3<br />

Ekim`de pekçok İslami Sivil Teşkilatın<br />

gerçekleştirdiği Açık Cami<br />

Günleri. Yani “Tag der Offenen<br />

Moschee”. Gelin birilerin<br />

inadına biz suçlu değil ortak değerlerde<br />

buluşmak için güzellikler<br />

arayalım ve aranmasına vesile<br />

olalım.<br />

Bize ait olan güzel hasletleri<br />

bu toplumun huzuruna katkı<br />

sağlayacak şekilde insanların istifadesine<br />

sunalım.<br />

Bakın işte yakın zamanda bizlerin<br />

yani müslümanların iki büyük<br />

bayramından biri olan kurban<br />

bayramı gelmekte. Yine bazı<br />

örgütler hayvan hakları adı altında<br />

yine yaygara koparmaya çalışacaklar.<br />

Bu yaygaralar kurban<br />

bayramı geçtikten sonra durulacak<br />

ama insanların zihni bulandırılacak.<br />

Ve bizlerin önemli bir<br />

ibadet olarak gördüğü kurban<br />

ibadetini de baltalamaya çalışacaklar.<br />

Gelin yapılmak istenecek<br />

bu kıskırtmalara karşın bizler de<br />

dünyanın pekçok yerinde yapılan<br />

kurban kampanyalarına katılarak<br />

bu kışkırtmaları boşa çıkartalım.<br />

Buralarda da İslami usullere göre<br />

kestiğimiz kurbanlarımızdan<br />

komşularımıza da ikram edelim.<br />

Birileri kayıp ararken bizler bu<br />

toplumun huzuru için gereken<br />

şeyleri arayalım. Onlar kayıp<br />

ararken bazı şeyleri kaybederken<br />

bizler kaybolan şeyleri bulup bu<br />

topluma katkı sağlayalım.<br />

Bakın mesela bulunduğumz<br />

şehirler ile Türkiyedeki bulunduğumuz<br />

şehirler arasında son zamanda<br />

fazlalaşan kardeş şehir<br />

projelerinin gerçekleşmesine katkıda<br />

bulunalım. Bu vesile ile kültürel<br />

bazda birbirimize katkı sağlarken<br />

ekonomik olarak da katkı<br />

sağlanmasına vesile olalım.<br />

Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalış<br />

malarımızı bereketlendirsin,<br />

şuurlandırsın.<br />

Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.<br />

Allah`a emanet olun.<br />

Impressum / Künye<br />

<strong>HAYAT</strong><br />

Aylık Ücretsiz Gazete<br />

Ekim - Oktober 2012<br />

Zilkade 1433<br />

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni<br />

Sinan AKTÜRK<br />

Yayın Kurulu<br />

Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş,<br />

Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,<br />

Selma Öztürk, Mahmut Aşkar,<br />

Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın,<br />

Ayşe Akgün, Sinan Aktürk,<br />

İskender Güngör, Habib Yazıcı<br />

Merkez<br />

Königsbergerstr. 16<br />

61169 Friedberg<br />

Tel: 06031-162411<br />

Fax: 06031-738644<br />

E-Mail: info@hayatonline.eu<br />

Web: www.hayatonline.eu<br />

Baskı: Sunprint GmbH Offenbach<br />

Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve<br />

Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 04 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

haber<br />

İslam Karşıtı Filmin Yasaklanması<br />

Talebi Şiddet Argümanı<br />

İle Gerekçelendirilmemelidir!<br />

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan<br />

Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, gündemdeki<br />

İslam karşıtı filmin gösterim yasağı ile ilgili tartışmalar<br />

üzerine yaptığı açıklamada: “Açıkça halkı<br />

tahrik için çekilmiş ‘Müslümanların Masumiyeti’<br />

adındaki filmin gösteriminin yasaklanması tartışmaları,<br />

maalesef şiddete neden olabileceği gerekçesiyle<br />

‘kamuoyu güvenliğinin tehdit edilmesine’<br />

odaklanmaktadır. Bu ise son derece problemli bir<br />

yaklaşımdır” ifadesinde bulundu. Yeneroğlu ayrıca<br />

şunları kaydetti:<br />

“Şu durumda film yasaklansa da yasaklanmasa<br />

da toplumdaki giderek artan gerilim ortadan kalkacağa<br />

benzemiyor. Asıl bu gerilimli süreci nasıl ortadan<br />

kaldırırız hususuna odaklanıp, bu doğrultuda<br />

gayret sarf etmemiz gerekmektedir.<br />

SPD ve Yeşillerin filmle ilgili olası bir yasağın temel<br />

hakların kısıtlanması anlamına geleceği yönündeki<br />

argümanlarını paylaşmamız mümkün değildir.<br />

Her şeyden önce temel haklar, halkı tahrike yönelik<br />

kin ve nefret içeren teşebbüsleri koruma altına almaz.<br />

Diğer yandan filmin yasaklanması, şiddetin<br />

ortaya çıkabileceği endişesiyle gerekçelendirilmemelidir.<br />

Zira böyle bir argüman daha büyük sorunlara<br />

neden olabilir ve aynı zamanda Müslüman karşıtı<br />

nefreti körükleyebilir. Çünkü suça karşı harekete<br />

geçmek yerine ‘Müslümanların hassasiyetlerine<br />

boyun eğiliyor’ kanaatinin oluşması son derece yanlıştır.<br />

Devletin temel görevi temel hakları korumak<br />

ve her türlü şiddete karşı tüm gücüyle tavır almaktır.<br />

Ancak hukukî açıdan bakıldığında, temel haklar<br />

sınırlarını suç oluşturan eylemlerde bulmaktadır. Bu<br />

çerçevede halkı tahrik eylemi Alman Ceza Kanunu’nun<br />

130. maddesi, inançlara hakaret ise 166.<br />

maddesi uyarınca suç olan eylemlerdir.<br />

166. maddeye göre hakaret edilen inancın mensubuna<br />

yönelik hoşgörüsüzlük teşvikinde bulunulması<br />

ve bunun toplumsal barışı bozmaya elverişli<br />

olması yeterlidir. Yine 166. maddeye göre, bu meselede<br />

‘kamu güvenliği tehdit altındadır”, çünkü dini<br />

bir topluluğa hakaret etmek, o topluluğun dini<br />

inançlarının saygıyla karşılandığına dair güvenini<br />

zedeleyebilir. Bu dahi 166. maddenin geçerli olması<br />

için yeterli bir sebeptir.<br />

Aynı şekilde halkı tahrik suçu (130. madde)<br />

oluşturan eylemler Anayasa tarafından korunmamaktadır.<br />

Burada şiddet argümanına müracaat etmek<br />

yersizdir, zira toplumsal barışın korunması çerçevesinde;<br />

asgari bir hoşgörü, huzursuzluk ve güvensizliğin<br />

olmadığı ve de belirli halk gruplarının<br />

dışlanmadığı bir ortam sayılmaktadır (BVerfG 1<br />

BvR 2150/08). Bu meselede de bu şartlar yerine gelmiştir.<br />

Sayın Almanya Şansölyesi Dr. Angela Merkel’e Açık Mektup<br />

Gerek Federal İçişleri Bakanlığı ile<br />

yazışmalarımız, gerekse medyada<br />

yer alan açıklama ve haberlerden<br />

de anlaşılacağı üzere, İçişleri Bakanlığı<br />

ve Müslüman dini cemaatler arasında<br />

aylardır “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />

bağlamında, bu işbirliğinin işleyişi<br />

ve içeriğine dair bilinen tartışmalar<br />

yaşanmaktadır. Bu tartışmaların ve özelde<br />

Federal İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı<br />

“kayıp” afiş ve kartpostal-kampanyası<br />

hakkındaki görüş ayrılıklarının neticesinde<br />

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği<br />

(DİTİB), İslam Kültür Merkezleri Birliği<br />

(VİKZ), Almanya Müslümanları<br />

Konseyi (ZMD) ve Almanya Boşnak<br />

Müslümanları Birliği (IGBD) bu işbirliği<br />

platformundan ayrılmışlardır.<br />

Federal İçişleri Bakanlığı baştan beri<br />

Müslüman dini cemaatlerinin “kayıp”-kampanyası<br />

ile ilgili çekincelerini<br />

nazar-ı itibara almayıp, geçtiğimiz Perşembe<br />

günü (20.09.2012) kampanyanın<br />

afiş kampanyasını ertelemiş, ancak kampanyanın<br />

diğer kısımlarının olduğunu<br />

ve bu bağlamda kartpostal kampanyasını<br />

planladığı şekilde devam ettireceğini<br />

açıklamıştı.<br />

Bakanlık şimdi “kayıp”-kampanyası<br />

bağlamında düşünülen kartpostal kampanyasına<br />

start vermek için Köln’ün<br />

Mülheim semtinde bulunan ve 2004 yılında<br />

aşırı sağcı terör hücresi NSU’nun<br />

burada infilak ettirdiği çivili bomba ile<br />

22 kişinin yaralandığı Keupstraße caddesini<br />

seçiyor. Bir başka ifade ile, Federal<br />

İçişleri Bakanlığı, kendi ifadesiyle<br />

“gençlerin ve genç yetişkinlerin radikalleşmelerinin”<br />

önüne geçmeyi hedeflediği<br />

bir kampanyayı bizzat kendilerinin<br />

bir terör saldırısının kurbanı oldukları<br />

yer ve mağdurların arasında başlatabiliyor.<br />

İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla Keupstraße<br />

caddesi esnafına, yabancı bir<br />

firma aracılığı ile üzerinde “kayıp”-kampanyasının<br />

bilindik motifleriyle bezenmiş<br />

kartpostallardan oluşan paketler dağıtılmış<br />

durumda. Bu paketlerin dağıtıldığı<br />

esnafların arasında Keupstraße caddesinde<br />

NSU tarafından gerçekleştirilen<br />

çivili bombasaldırısının mağdurlarının<br />

da bulunması, Bakanlığın düşüncesizliği<br />

ve hassasiyetten yoksun olmasını bariz<br />

bir şekilde gözler önüne sermektedir.<br />

Römer ödülleri aralarında 4<br />

Türk’ün de bulunduğu 64<br />

kişiye verildi. Çeşitli alanlarda<br />

gönüllü hizmetlerde bulunan<br />

Yankı Pürsün, Aydın Erbaş, Hüseyin<br />

Kurt ve Ömer Zengin ödüle layık<br />

görüldü. Frankfurt’un tarihi<br />

Römer Belediye binasında düzenlenen<br />

törende Pürsün ve Erbaş,<br />

ödüllerini Frankfurt Anakent Belediye<br />

Başkanı Peter Feldmann’ın<br />

elinden aldı. Hüseyin Kurt ve<br />

Ömer Zengin ise mazeretleri nedeniyle<br />

törene katılamadı.<br />

Yankı Pürsün, böyle bir ödüle<br />

layık görüldüğü için çok mutlu olduğunu<br />

ifade ederek, ‘’Frankfurt<br />

Belediye Meclis üyeliği ve gençlik<br />

komisyonunda uzun yıllardan beri yaptığım<br />

çalışmalardan dolayı bu plaketi aldım.<br />

Benim için büyük bir şeref. Göçmen<br />

bir ailenin çocuğu olarak 10 yıllık<br />

çalışmalarımdan sonra böyle bir ödül aldığımdan<br />

dolayı gurur duydum’’ dedi.<br />

Pürsün, Türk vatandaşlarının da Alman<br />

toplumunun bir parçası olduğunu<br />

Sayın Şansölye, Diyanet İşleri Türk<br />

İslam Birliği olarak Sizleri, İçişleri Bakanlığı‘nın<br />

her türlüduyarlılığı ve yapılabilirlik<br />

ölçüsünü kaybetmiş gözüktüğü,<br />

“Kayıp” kampanyasına ilişkin olumsuz<br />

gelişmeler ile şahsen ilgilenmenizi<br />

istirham ediyoruz. Bu durumu, özellikle<br />

Şubat ayında NSU terörü mağdurlarını<br />

anma töreninde, samimi şahsi üzüntülerini<br />

ve hassasiyetlerini dile getiren herkese<br />

karşı bir hakaret olarak değerlendiriyoruz.<br />

Sözüm ona kampanyanın başlatılması<br />

için tam da Keupstraße caddesinin<br />

seçilmiş olması, ülke Müslümanlarına<br />

gizli ama, gizli olduğu kadar da net bir<br />

mesajın verilmek istenildiği izlenimini<br />

uyandırmaktadır. “Kampanyalarımızı<br />

nasıl sürdüreceğimizi kimse bize öğretemez,<br />

karışamaz.” sinyali veren bu tavır,<br />

Bakanlığın “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />

çerçevesinde de sergilediği tavrın<br />

devamı mesabesindedir. Dört Müslüman<br />

kuruluşunun bu güvenlik işbirliği<br />

platformundan çekilmiş olması da işte<br />

bu inatçı tavrın neticesinde gerçekleşmiştir.<br />

“Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />

nde geriye ancak iki Müslüman kuruluşun<br />

kalmış olmasına rağmen Federal İçişleri<br />

Bakanlığı’nın sürdürdüğü tavrını<br />

değiştirmek bir tarafa, kampanyayı durdurma<br />

niyetinin bile olmadığıanlaşılıyor.<br />

Ayrıca “Kayıp” kampanyasına aynı<br />

hızla devam ediliyor olması Bakanlığın<br />

geçmişte bu konularda Müslüman kuruluşlara<br />

eşdeğer paydaş olarak değil de<br />

göstermelik çevre olarak ihtiyaç duyduğu<br />

çıkarımına izin veriyor.<br />

Kampanyanın bu talihsiz başlangıcı<br />

zihinlerde bir dizi soru çağrıştırıyor. Federal<br />

İçişleri Bakanlığı’nın başlangıç için<br />

Keupstraße caddesini seçmiş olması bir<br />

tesadüf müdür? Tesadüf değilse, organizatörlerin<br />

tüm ülkeyi sarsan NSU-terörü<br />

ile ilgili haberlerden bu caddenin<br />

NSU’nun terör saldırılarına maruz kalan<br />

yerlerden birisi olduğunu bilmiyorlar<br />

mıydı? Biliyorlardıysa, bu yeri seçmekle<br />

hangi akla hizmet etmeye çalıştılar? Bu<br />

yeri seçmekle ülkenin Müslümanlarına<br />

ve genelde göçmenlerine gizli bir mesaj<br />

mı vermekistendi?<br />

Ne var ki, İçişleri Bakanlığı’nın kartpostalları<br />

dağıtmakla ulaşmak istediği<br />

hedef kitlenin var olduğunu varsaydığı<br />

şehirleri seçmiş olduğu düşünülecek<br />

olursa, yer/şehir ve bölge seçimlerinin<br />

bilinçli bir şekilde yapıldığından hareket<br />

edilebilir. Kampanya Müslüman kuruluşlarının<br />

çoğunun merkezlerinin bulunduğu<br />

şehir olan Köln’de başlatılmıştır;<br />

diğer şehirler de onu takip edecekmiş.<br />

Müslüman kuruluşlar “Güvenlik<br />

İçin İşbirliği İnisiyatifi”ne katılımlarında,<br />

herfırsatta veher seferinde NSU’nun<br />

terör saldırılarını ve artan Müslüman<br />

düşmanlığının ele alınmasını dile getirmişler<br />

ancak, Bakanlık tarafından bu gerektiği<br />

ölçüde dikkate alınmamıştı. Buna<br />

mukabil neticede bir kampanyasının<br />

başlatılmasında sembolik diyebileceğimiz<br />

bu yeri seçmek suretiyle NSU konusunu<br />

tartışmalara dahil etmiş olması, sadecekaderin<br />

acı bir cilvesi olmasa gerektir.<br />

Bu mektubumuzla Siz Sayın Şansölye’den,<br />

Federal İçişleri Bakanlığı ile<br />

Müslüman kuruluşlar arasındaki işbirliğinde<br />

derin anlaşmazlıkların yaşanmasına<br />

yol açan ve - sergilenen saygı ve güven<br />

eksikliğinden ötürü - başka çerçevelerde<br />

yürütmeye devam ettiğimiz işbirliklerine<br />

olumsuz tesir etmesinden endişe<br />

duyduğumuz “Kayıp”-kampanyasının<br />

durdurulması için şahsen devreye girmenizi<br />

istirham ediyoruz.<br />

Selam ve saygılarımla;<br />

Prof. Dr. Ali DERE<br />

DİTİB Genel Başkanı<br />

Frankfurt Römer Ödülleri Verildi<br />

belirterek, gönüllü olarak yapılan<br />

çalışmaların herkese faydası<br />

olduğunu ve bu nedenle Türk<br />

gençlerine gönüllü hizmetlerde<br />

yer almalarını tavsiye ettiği vurguladı.<br />

Aydın Erbaş ise yaptığı konuşmada,<br />

fahri hizmetlerinden<br />

dolayı aldığı ödülün kendisini<br />

onurlandırdığına işaret ederek,<br />

‘’10 yıldan bu yana Frankfurt’taki<br />

yabancılar meclisinde görev<br />

aldım. Yaptığımız bazı önerilerimizle<br />

yabancıların sorunlarına<br />

çözümler getirmeye çalışıyoruz.<br />

Frankfurt’taki göçmenlerin sorunlarının<br />

belediyeye iletilmesi<br />

konusunda aracı kurum olarak<br />

faaliyetlerde bulunuyoruz.<br />

Bizden sonra da gençlerin bu tür<br />

faaliyetlere katılmalarını tavsiye ve arzu<br />

ederim’’ diye konuştu.


05 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

Bilgi ve iletişim çağında yaşayan<br />

insanlar olarak, sadece<br />

yazılı veya görüntülü (görsel<br />

değil!) medyadan, yirmidört saat<br />

içinde dünyada olup bitenlere baksanız,<br />

umumiyetle iki çeşit toplum<br />

dikkatinizi çeker:<br />

Kendisiyle cedelleşen toplum<br />

Dışarıyla yarışan toplum<br />

Kelimeleri biraz daha çıplak olarak<br />

seçmiş olsaydık; birincisi için,<br />

birbirini yiyen toplum ve ikincisi<br />

için ise, birilerini yiyen toplum olarak<br />

tarif etmek gerekirdi. Kendisiyle<br />

cedelleşen, yani kavgalı toplumlar,<br />

şayet “arkaik toplum” kategorisinde<br />

iseler, Cahiliye Dönemi’ndeki<br />

kabile, aşiret, sülale taassubuyla hareket<br />

eder ve bu uğurda birbirlerinin<br />

kanını dökmekten geri durmazlar.<br />

Afganistan’dan Suriye’ye<br />

kadar uzanan coğrafyada olup bitenleri<br />

bakıldığında, vaziyetin vehameti<br />

kendiliğinden anlaşılır zaten...<br />

İçe dönük mücadelenin, tartışmanın,<br />

yerine göre kavganın boyutu<br />

veya seviyesi, o toplumun gelişmişlik<br />

derecesini de ortaya kor.<br />

Sadece bir tesbitte bulunmak<br />

için herkesin tahmin edebileceği,<br />

iki farklı toplumu örnek vermek istiyorum:<br />

Bir ülke düşünün ki, toprakları<br />

başka bir ülke tarafından<br />

hem kısmen işgal hem de abluka altında<br />

olsun. Bu esaret zincirini kırabilmeleri<br />

için, birlikte hareket etmelerinin<br />

şart olduğunu herkesten<br />

daha iyi kendileri bildikleri hâlde,<br />

hem birbirlerini “yiyorlar”, hem de<br />

can düşmanlarına “yem” oluyorlar.<br />

Sözkonusu ülkeyi işgal ve abluka<br />

altında tutan ülkenin milletine<br />

mensup bir cemaatin davetlisi olduğum<br />

toplantısında, önemli konuşmacılardan<br />

birinin adete dünyaya<br />

meydan okur tarzdaki uyarısı<br />

şöyleydi: Biz kendi içimizde bizi ilgilendiren<br />

meseleleri yeterince tartışıyoruz.<br />

Ne yapacağımız konusunda<br />

sakın kimse bize akıl vermeye<br />

kalkmasın!.<br />

Bu tavır, bir gelişmişlik ve kararlılık<br />

göstergesi olduğu kadar, dışarıdan<br />

gelecek her türlü müdahaleye<br />

de kapıları kapatmaktır. “Kızılelma”sı<br />

olan milletler kadar, toplumlar,<br />

cemaatler ve azınlıklar da, kendi<br />

içinde tartışırken dışarıdan müdaheleye<br />

izin ve fırsat vermeksizin<br />

asıl hedefine doğru diğerleriyle yarışa<br />

doludizgin devam ederler. Azgelişmiş<br />

veya gelişmekte olan toplumlar,<br />

katettikleri merhalenin az<br />

veya çok olduğuna, kendilerinden<br />

her yönüyle daha ileride olanlara<br />

bakarak değil, kendilerinin dününe<br />

Mahmut AŞKAR<br />

mahmut.askar@t-online.de<br />

Arkaik Toplumlar<br />

Gelişmekte Olanlar...<br />

Gelişmenin bize göre doruğunda olan bir ülkede sizin<br />

kültürel varlığınızı kabullenmede zorlanan ve<br />

kısmen hazmedemeyen kesime, aleyhinize kullanacakları<br />

bunca “malzeme”yi verdikten ve bir nesli kaybettikten<br />

sonra siz, biraraya gelmeği “gelişme” olarak<br />

görüyorsunuz; oh ne âlâ... Hiç gelmemektense, buluşmak,<br />

görüşmek, birlikte resim çektirmek iyidir,<br />

hoştur! Ve bunun da kendisi bir gelişmedir, elhak...<br />

Fakat, yıllardır bu ülkedeki geleceğimize dair beslenen<br />

ümitleri tuz buz etmek ve birbirinizle cedelleşmek<br />

için biraraya geldiyseniz; keşke olmasaydı!...<br />

bakarak karar verirler. Meselâ, Türkiye<br />

milletler yarışında gelmiş olduğu<br />

seviyeyi, bir Japonya hatta<br />

Güney Kore’ye göre değil, bundan<br />

15-20 sene önceki Türkiye’nin durumuna<br />

göre belirleme cihetine gider.<br />

Bir vesileyle Almanya’da önde<br />

gelen Türk çatı kuruluşlarının temsilcileriyle<br />

biraraya gelmiştik. Türk<br />

azınlığın buradaki malûm meseleleri<br />

konuşuluyordu. Kırk yıldan beri<br />

burada yaşayan ve ilk Türk cemiyet<br />

yapılanmalarının başladığı<br />

günlerden beri de, aktif bir teşkilat<br />

hayatı olan birisi olarak, gelmiş olduğumuz<br />

noktayı yeterli görmediğimi<br />

ve yavaş yavaş ümitlerimin<br />

suya düşmeye başladığını dile getirdim.<br />

Karşımdaki temsilcimiz bana<br />

uzun uzun bildik konuları anlattı,<br />

anlattı... Sabrım da tükenme<br />

noktasına gelmişti ki, “Bundan birkaç<br />

sene önce birbirimizle doğrudürüst<br />

selâmlaşmazken, şimdi sık<br />

sık biraraya geliyor ve meselelerimizi<br />

konuşabiliyorsak, bunun kendisi<br />

büyük bir gelişmedir” dedi. Almanya’ya<br />

olan göçümüzün üzerinden<br />

elli yıl geçti. <strong>Hayat</strong>î önem arzeden<br />

meselelerimiz olduğu gibi durmakla<br />

kalmayıp, üzerine İslamofobi<br />

gibi dünya konjöktüründen kaynaklanan<br />

hadiseler de ilave edilmesine<br />

rağmen, biz almış olduğumuz<br />

mesafeyi, kendi dünümüzle kıyaslıyor<br />

ve tatmin oluyorsak, bunun<br />

kendisi de bir gelişmişlik örneğidir,<br />

lâkin azgelişmişlik!<br />

Gelişmenin bize göre doruğunda<br />

olan bir ülkede sizin kültürel<br />

varlığınızı kabullenmede zorlanan<br />

ve kısmen hazmedemeyen kesime,<br />

aleyhinize kullanacakları bunca<br />

“malzeme”yi verdikten ve bir nesli<br />

kaybettikten sonra siz, biraraya gelmeği<br />

“gelişme” olarak görüyorsunuz;<br />

oh ne âlâ... Hiç gelmemektense,<br />

buluşmak, görüşmek, birlikte<br />

resim çektirmek iyidir, hoştur! Ve<br />

bunun da kendisi bir gelişmedir, elhak...<br />

Fakat, yıllardır bu ülkedeki<br />

geleceğimize dair beslenen ümitleri<br />

tuz buz etmek ve birbirinizle cedelleşmek<br />

için biraraya geldiyseniz;<br />

keşke olmasaydı!... Bugünkü<br />

KRM’nin (Almanya Müslümanları<br />

Koordinasyon Konseyi) oluşumundan<br />

çok önceleri, ilk sözü söyleyen,<br />

(ATİB Genel Sekreteri olarak) ilk<br />

taslak projeyi hazırlayan ve ilk adımın<br />

atılmasına vesile olanlardan<br />

birisi olarak, kendisiyle didişmekten,<br />

aslî meselelerine yoğunlaşamayan<br />

sözkonusu oluşumun durumu<br />

içimizi sızlatıyor.<br />

Yukarıda zikrettiğim toplantıda;<br />

geride bıraktığımız yıllar içinde<br />

Türk/Müslüman çatı kuruluşlarının<br />

sırasıyla siyasî irade tarafından<br />

önce zirvelere taşındığını sonra<br />

alaşağı edildiğini hatırlattım. Kimse<br />

itiraz etmedi. Son günlerde kuruluşlararası<br />

cedelleşmenin bu saatten<br />

sonra kimseye fayda getirmeyeceği<br />

gibi, çözüm bekleyen meselelerimizi<br />

daha da çıkmaza sokacağı<br />

endişemize de kimse itiraz etmedi.<br />

Fakat şimdiye kadar kimse de<br />

ketum tavrından taviz vermedi, geri<br />

adım atmadı. Olsaydı şaşardım,<br />

çünkü biz henüz daha “gelişmekte<br />

olan” veya en iyi ihtimalle, “azgelişmiş”<br />

bir zihniyete sahibiz, gelişmiş<br />

bir ülkede olsak da...<br />

Batılı düşünürlerden öğrendim:<br />

Cemaatler içindeki “kardeşlik”<br />

bağları veya yakınlaşması, ortak<br />

değerlere, ülkülere sahip olunduğundan<br />

dolayı değil, aynı cemaat<br />

içindeki ortak düşmanların oluşundandır.<br />

Her kuruluş içinde birbirine<br />

çok dostane ve hasmane insanların<br />

olduğunu, bizzat cemiyet<br />

adamlarının kendileri daha iyi bilirler.<br />

Aynı gayeler etrafında birleşen<br />

veya aynı inancı paylaşanlar,<br />

kendilerinin dışındaki “ötekilere”<br />

gösterdikleri saygı, nezaket ve yakınlaşmayı,<br />

kendilerinden olan<br />

“ötekilerden” esirgemeselerdi, bugün<br />

itibariyle Almanya’nın<br />

Türk/Müslüman azınlığı çok daha<br />

iyi ve ileri bir konumda olabilirdi.<br />

Son olarak herkesin bildiği bir<br />

kıssadan hisseyi aktarmak istiyorum:<br />

Fatih Sultan Mehmet’in orduları<br />

Bizans’ın surlarına dayanmış,<br />

ağır top mermileriyle surda yeni<br />

gedikler açarken, rivayet olunur ki,<br />

kilisede toplanmış din adamları<br />

meleklerin dişi mi, yoksa erkek mi<br />

olduğunu tartışıyorlarmış.<br />

Siz de, kimin haklı kimin haksız<br />

olduğunu tartışmaya devam ede<br />

durun; nasıl olsa abluka altındasınız.


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 06 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

DİKKAT UZMANI UYARIYOR<br />

Kıymetli okuyucular şimdi vereceğimiz hesaplamalar bir örnektir<br />

(Beispielberechnung) ve kişiden kişiye değişebilir.<br />

Kıymetli okuyucularımız geçen sayımızda size Gehaltsumwandlung<br />

nedir onu bildireceğimizi yazmıştık.<br />

İşte detaylar:<br />

Bir işçi, 1961 doğumlu, evli, eşinin kazancı yok ve aylık brüt<br />

geliri 2.800 Euro.<br />

İşverenle anlaşması ayda 200 Euro aylığından BAV`ya (Betriebsaltersversorgung)<br />

kesilecek.<br />

Bu konuşulan miktar işçinin brütünden kesiliyor. Yani bu demek<br />

oluyorki işçinin 2.600 Euro brütü olmuş oluyor.<br />

Kesilen 200 Euro`dan işçinin 43,53 Euro vergiden kar ediyor<br />

ve 40,95 Euro Krankenkasse, Emeklilik kasası, İşsizlik için kesilen<br />

miktardan kar ediyor.<br />

Yani kesilen 200 Euro işçiye 115,52 Euroya geliyor.<br />

Bu kişi 16 sene 115,52 Euro ödediği anda, elde edeceği emeklilik<br />

miktari aylık olarak 230 Euro olacak veya 47.303 Euro birikmiş<br />

miktar.<br />

Bir dahaki yazımızda kendinizin ve çocuklarınızın bir başkasına<br />

verebileceğiniz zararı ve eşya sigortasının neye yaradığını<br />

ve ayrıca dikkat edilecek noktalarını anlatacağım.<br />

➧<br />

Atalay AVCI<br />

Allianz Hauptvertreter<br />

Fachagentur für die Allianz Bank<br />

Her Türlü<br />

Sigorta İşlemlerinizde<br />

Hizmetinizdeyiz<br />

Luisenstraße 3 . 63067 Offenbach<br />

Tel: 069/829797-0<br />

Fax: 069/829797-97<br />

Mobil: 0173-3575687<br />

eMail: atalay.avci@allianz.de


07 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

Bu ay okuyucularımıza kısa ve öz<br />

bilgiler vereceğiz ve çok önemli konulara<br />

değineceğiz:<br />

Sonunda eyvah demeyin başlığının<br />

konusu, son zamanlarda malesef<br />

sıkça rastlamaya başladığımız iki<br />

olayı içermektedir. Bunlardan birincisi<br />

Türkiyeye yapılan havalelerin<br />

çok fahiş miktarda olması, ikincisi<br />

ise, e bay denilen kuruluş kanalıyla<br />

internet üzerinden yapılan alış veya<br />

satışlardır.<br />

HAVALELERİN<br />

BİR SINIRI VAR!<br />

Bazı gurbetçilerimizin, Türkiye`<br />

ye gönderdikleri para miktarları<br />

nerdeyse yıllık kazancının yarısı kadar<br />

ve hatta bazan da daha çok olunca,<br />

maliyeden bir mektup almaktadırlar.<br />

Bilindiği üzere, yurtdışına<br />

gönderilen havaleler, belli bir miktarı<br />

geçerse, kara parayı aklama kanunu<br />

gereğince, bankalar tarafından<br />

maliyeye bildirilmek zorundadır. Elbette<br />

gönderilen paranın kaynağı<br />

belliyse örneğin onbeşbin euro<br />

memlekete gönderiliyor ve paranın<br />

banka hesabından çıktığına dair fotokopi<br />

varsa, zaten sorun yoktur. Bizim<br />

kastettiğimiz, kaynağı belirlenmeyen<br />

para havaleleridir.<br />

Böyle bir durumda, maliye önce<br />

konunun açıklanması için belirli bir<br />

süre tanıyarak, ῾cevap hakkı’ tanıyor.<br />

Eğer gerekli bilgi ve belgeler zamanında<br />

maliyeye verilmezse, yurt<br />

dışına giden paraların kayıt dışı olduğu<br />

varsayılarak, hem gelir vergisi,<br />

hem işlem vergisi hem de belediye<br />

vergisi ödetiliyor. Tabii ki bu da toplu<br />

bir yük oluyor ve ayrıca ceza da<br />

ödettiriliyor…..<br />

Bizden hatırlatması…<br />

eBAY ALIŞ VE SATIŞLARI<br />

OLAYI!<br />

İnternet artık günlük hayatımızın<br />

bir parçası haline gelmiştir. Bir mal<br />

alacak veya satacaksak hemen bazı<br />

kanallara başvurarak nerde ucuz<br />

mal var arayıp bulma ve satın alma<br />

imkanımız var. İstatistiklere göre Almanya`da<br />

her beş kişiden biri bu<br />

yoldan alış veya satış yapmaktadırler.<br />

Bu mal ve hizmet akımları, maliyenin<br />

özel elemanları tarafından<br />

XPİDER adlı proğram yardımıyla<br />

kontrol edilmektedir ve sınırı aşan,<br />

dikkati çeken kimselere hemen bir<br />

mektup gönderilerek, vergi denkleştirme<br />

işlemi yapılırken deklere edilmeyen<br />

gelirlerin daha doğrusu satışların<br />

sonucu elde edilen gelirlerin<br />

açıklanmadığını ve bu mal veya hizmetin<br />

kaynağının ne olduğu sorulmaktadır.<br />

Evin bodrumundan çıkarılıp da<br />

satılan eski eşyalar için gelir vergisi<br />

Asım TOZOĞLU<br />

Diplom-Volkswirt<br />

Vergi Denkleştirme Derneği Başkanı<br />

melik.sel@gmx.de<br />

Sonunda Eyvah Demeyin<br />

söz konusu değildir. Ama satış amacıyla<br />

alınan ve kar gayesiyle satılan<br />

mallar, bilhassa devamlı olunca, gelir<br />

vergisine tabidir. Örneğin saat,<br />

posta pulları, altın, gümüş eşya veya<br />

bilgisayar yedek parçaları gibi… Bu<br />

eşyaların alınış ve satışları arasındaki<br />

sure bir yılı geçmişse vergiden<br />

muaftır. Eğer yıllık kayanç 600 eurodan<br />

yüksek değilse de vergiden<br />

muaftır. Eğer satışlardan yılda<br />

17.500 eurodan fazla gelir elde edilirse,<br />

tüm diğer gelirlerle birlikte işlem<br />

vergisi (Umsatzsteuer) ödenmek<br />

zorundadır.<br />

eBAY yoluyla alış ve satış işlemi<br />

yapanların bu konuda bilgi sahibi<br />

olmasını istedik. (Bu konuda<br />

BFH.Urteil vom 26.04.2012, AZ<br />

VR2/11 Abrufnr 121535 daha yakından<br />

ilgilenenlere yardımcı olacaktır.)<br />

Bazı diğer konulara da gelen sorular<br />

doğrultusunda değinmek istiyoruz:<br />

* Geçen ay yayınlanan çocuk parasıyla<br />

ilgili yazımız ses getirdi ve teşekkür<br />

telefonları ve iletileri aldık.<br />

Bu arada önemli bir soru da soruldu.<br />

Çocuk ikinci tahsil yaparsa da kazancı<br />

sınırsız olur mu, çocuk parasını<br />

tam almak için?...<br />

Maalesef hayır. İkinci bir meslek<br />

veya tahsile başlayan çocuklarda, çocuk<br />

parasının alınması için, yıllık<br />

net gelirin 8004 euroya düşürülmesi<br />

gerekiyor. Tabii ki brüt gelirden sigorta<br />

masrafları ve işe gidiş geliş<br />

masrafları düşüldükten sonra bu rakam<br />

elde ediliyor.<br />

Geçen sayıyı okumayanlar olabilir.<br />

2012 yılı Ocak ayından itibaren<br />

çocuk parasındaki yukarda belirttiğimiz<br />

sınır, birinci meslek veya tahsil<br />

için kaldırılmıştır. Yani çocuk ne<br />

kadar para kazanırsa kazansın, çocuk<br />

parası alınabiliniyor.<br />

Minijob olarak tanımlanan 400<br />

euroluk aylık vergidem muaf kazançlar,<br />

Ocak 2013`ten itibaren 450<br />

euroya çıkacak.<br />

Türkiyeden emekli geliri olanlar,<br />

Haziran ayında değiştirilen yasa nedeniyle<br />

artık minijob yapamıyorlar.<br />

Aksi halde Türkiye emeklilikleri kesilir.<br />

Türkiye emekliliğinin, vergi<br />

denkleştirmeye de bildirilmesi gereklidir.<br />

Konu Türkiye emekliliğinden<br />

açılmışken, birçok kimsenin bilmediği<br />

konuyu bir kez daha hatırlatmak<br />

isteriz. Türkiye SSK`ya yatırılan<br />

paralar alman vergisinden para getiriyor.<br />

Geçmiş dört yılını hala maliyeye<br />

bildirmemiş ve bu yıllardan birinde<br />

SSK`ya para yatıranlar varsa,<br />

gerekli evrakla maliyeye (tercüme<br />

edildikten sonra) başvurabilirler.<br />

Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann<br />

Kimse İnkar Edemez, Yabancı Kökenli Oylarla Seçildim<br />

Frankfurt Anakent Belediye Başkanı<br />

Peter Feldmann`ı Frankfurt Yabancılar<br />

Meclisi Yönetim Kurulu üyeleri<br />

ziyaret ederek, ‘hayırlı olsun’ dediler.<br />

Onyedi yıllık uzun bir süreden sonra<br />

görevini bırakan Petra Roth`un yerine<br />

sürpriz olarak seçilen Peter Feldmann:<br />

“Kimse inkar edemez, yabancı kökenli<br />

oylarla seçildim” dedi.<br />

Yabancılar Meclisinin Frankfurt`ta<br />

büyük önemi olduğunu dile getiren Feldmann,<br />

yabancılarla belediye arasında adete<br />

tercümanlık görevini sürdüren meclisin<br />

bir köprü olduğunu belirtti.<br />

Üniversiteyi başarıyla bitiren yabancı<br />

öğrencilerin iş bulmaları halinde oturma<br />

izni alarak Frankfurt`ta kalabileceklerini<br />

dile getiren başkan, Frankfurtlu esnaflarla<br />

Türkiyeden esnaflarla ilişki kurarak ticareti<br />

canlandıran kişi veya kuruluşların<br />

ödüllendirileceğini belirtti.<br />

Bu bağlamda Frankfurtla Eskişehir`in<br />

kardeş şehir olma çabalarına da değinen<br />

Feldmann, çoğu yabancı kökenli belediye<br />

meclisi üyeleriyle ve belediye meclis başkanıyla<br />

ziyaretin gerçekleştiğini ve görüşmelerin<br />

çok verimli olduğunu dile getirdi.<br />

Başkan Enis Gülegen, yardımcıları<br />

Asım Tozoğlu, Abdunnasser Gannug,<br />

Kerrz Johnson, Hacı Hacıoğlu ve Ömer<br />

Zenginden oluşan heyete teşekkür eden<br />

başkan Felmann, sorunların çözümlenmesi<br />

için sık sık görüşmeler olacağını belirtti....


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 08 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

haber<br />

Türkiye’den Alınan Meslek Diplomaları Almanya’da Kabul Edilmeye Başlandı<br />

Duisburg Mevlana Camiinde<br />

Kutsal Yolculuk Provası<br />

Kölndeki Türk Başkonsolosluğunda<br />

Almanya ve Türkiye hükümetlerinin<br />

bu yılın başında<br />

uzlaştıkları diploma denkliğiyle ilgili<br />

bir basın bildirgesi toplantısı düzenlendi.<br />

Toplantıya TC. Köln Başkonsolosu<br />

Mustafa Kemal Basa, Köln Çalışma<br />

Ateşesi Tahsin Özdemir, Köln Esnaf<br />

ve Zanaatkarlar Odası (HWK) yetkilileri<br />

Dr. Jur. Ortwin Welrich ve Dr.<br />

Stephan Horbich konuşmacı olarak<br />

katıldılar. DİTİB`e bağlı bazı cemiyet<br />

başkanları ve Türk basın temsilcileri<br />

de toplantıyı takip ettiler.<br />

BASA`NIN KONUŞMASI<br />

Konsolosluk konferans salonunda<br />

yapılan toplantıda Köln Başkonsolosu<br />

Mustafa K. Basa kısaca şunları söyledi.<br />

„Değerli arkadaşlar çok önemli bir konuyu<br />

görüşmek için buradayız. Dr<br />

Weltrich’in yakın işbirliği ve dayanışma<br />

gösterdiği çalışmadan dolayı kendisine<br />

teşekkür ediyorum. Çok önemli<br />

sorunla karşı karşıyayız. Basından takip<br />

etmişsinizdir. Almanya`da yaşayan<br />

göçmenlerin kendi ülkelerinden edinilmiş<br />

350 bin diplomaları var fakat bu<br />

diplomalar Almanya`da tanınmadığı<br />

için bu insanlar mesleklerini Almanya`da<br />

icra etmeleri maalesef mümkün<br />

olamıyor. Bildiğiniz gibi yeni bir kanun<br />

çıktı. Bu kanun uyarınca bu diplomaların<br />

tanınması için bir mekanizma<br />

oluşturuldu. Bu gün burada bizim hedefimiz<br />

en yetkili ağızdan bu mekanizmanın<br />

nasıl işleyeceğini sizlere ve sizler<br />

aracılığıyla kamu oyunu aydınlatmaya<br />

çalışacağız.‘‘ dedi. TC.Köln Başkonsolosu<br />

Basa özellikle basın mensuplarının<br />

bu konuyu medya organlarında<br />

anlaşılır bil dille yer vermelerini,<br />

hatta mümkünse tekrar yayınlamalarını<br />

rica etti.<br />

Köln HWK`dan Dr. Jur. Ortwin<br />

Welrich`in konuşması<br />

Köln Başkonsolosun konuşmasının<br />

ardından HWK`dan Dr Welrick konuyla<br />

ilgili bir sunum yaptı. Bu konu<br />

hepimizi ilgilendiren bir konudur.<br />

Köln Ticaret Odası ve Köln Başkonsolosluğuyla<br />

beraber hedefimiz buradaki<br />

gençlere yol göstermek bunu da afişlerimize<br />

yazdık. Son senelerde yaptığımız<br />

çalışmlarda başarılıydık. Türk kökenli<br />

gençler eskiye oranla çok daha<br />

fazla meslek yapıyorlar. Bu meslek yapan<br />

gençler gelecek için iyi bir temel<br />

taşı atıklarına inanıyorum. Gördüğümüz<br />

kadarıyla meslek yapan gençlerin<br />

% 11.6 sı yabancı kökenli vatandaşlar<br />

oluşturmaktadır. Bu da doğru yolda<br />

olduğumuzun işaretidir. İstatistik olarak<br />

yabancı pasaportu olanlardan bu<br />

yüzdeliğe ulaştık. Zira Alman pasaportuna<br />

geçenleri de almış olsaydık bu rakamın<br />

iki katı olduğunu tahmin edebiliyoruz.<br />

01. 04. 2012 itibaren önümüzde<br />

yeni bir kanun var. Bu kanun biraz<br />

daha orta yaş guruba hitab ediyor. Bir<br />

kaç sene önce Almanya`ya gelen Türkiye`de<br />

meslek diploması almış olanlar<br />

burada aynı meslekle ilgili yapılan<br />

(pürufungla) sınavla aynı diplomanın<br />

burada denkliği eş değerliliği geçerli<br />

saydırılabilir. Bu elbetteki iş aramada<br />

yarış olabilir. Bu HKW bizim için biraz<br />

karışık olabiliyor. Zira ülkeler meslek<br />

eğitimi yaptırırken bizim müfredatımızla<br />

onların eğitimleri her zaman aynı<br />

olmayabiliyor.<br />

Burada bizim yapacağımız sınav<br />

maddi ve manevi külfetli olabilir. Bunun<br />

300 ila 400 Euro arasında masrafı<br />

çıkabilir. Bunu da denklik başvurusunda<br />

bulunan şahıslar kendileri ödemek<br />

zorunda kalacaklar. Sanatkarlar ve Ticaret<br />

Odamıza kişiler ücretsiz olarak<br />

başvuru yapabilirler. Kanunun yürürlüğe<br />

girmesinden bu yana (01.04.2012)<br />

370 başvuru oldu. Bu başvuruların 68<br />

tanesi Türk kökenli vatandaşlar oluşturuyor.<br />

İlk etapta bu çok büyük bir rakam<br />

değil. Ama bu kanundan insanların<br />

çoğunun haberi olmadığını düşünüyoruz.<br />

Belki çoğunluk elindeki diplomalarının<br />

burada geçerli olmayacağını<br />

düşünüyor olabilirler. Bizlere her<br />

halukarda başvuru yapabilirler. Önceden<br />

de belirttiğimiz gibi bu başvuru<br />

parasızdır. Eğer burada diplomlarda<br />

denklik bulunamazsa yaptıkları meslekle<br />

ilgili burada (fortbildung) yapabilirler.<br />

Bize başvuru için internet sayfamız<br />

hem Almanca hem İngilizce olarak<br />

hazırlanmıştır. Biz bunu yapmakla<br />

dışardan gelen insanlara kucak açtığımızı<br />

göstermek istiyoruz. HKW olarak<br />

biz bu kampanyada bir slogan oluşturduk.<br />

‘‘<strong>Hayat</strong>ın içinde beklenenden daha<br />

çok şey var.‘‘ Bu sloganı ben çok<br />

önemsiyorum. Size iki tane şey söylemek<br />

istiyorum Bizim için nereden geldiğin<br />

önemli değil nereye gideceğin<br />

önemli. Bir konu yanlış anlaşılmasın.<br />

Ben sanatkarlar odasına gideyim, diplomamı<br />

götüreyim oradan bana bir<br />

belge versinler deyip de, burada (Almanya`da)<br />

mesleğini bitirmiş birinin<br />

aldığı diplomayla eş değerde bir belge<br />

alacağınızı sanmayın. Zira başvurularınız<br />

incelense bile Alman meslek kurallarına<br />

göre tekrar imtihana tabi tutulacaksınız”<br />

dedi.<br />

Toplantının ilerleyen bölümünde<br />

Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa`nın<br />

ayrılmasının ardından Köln Çalışma<br />

Ateşesi Tahsin Özdemir`in yönetiminde<br />

toplantı devam etti. Özdemir<br />

bir soru üzerine Türkiye`de yapılan çevirilerin<br />

burada kabul edilmediğini<br />

denklikle ilgili başvurularda Almanyadaki<br />

tercümelerin dikkate alındığının<br />

altını çizdi. Toplantıya katılan vatandaşlarımız<br />

HKW yetkililerine yönettiği<br />

sorularla merak ettiği konuları birinci<br />

ağızdan cevaplarını aldılar.<br />

IGMG Kurucularından Hasan<br />

Damar Oğlu Enes’i Evlendirdi<br />

IGMG Düsseldorf Bölgesi Duisburg<br />

Mevlana camii bu sene kutsal<br />

topraklara gidecek hacı adaylarına<br />

yönelik seminer düzenledi.<br />

Duisburg Mevlana Camii düzenlenen<br />

seminerde hacı adaylarına hacc’ın<br />

vecibeleri, ihrama girme zamanı ve<br />

yasakları, tavafla ilgili hükümler, beşeri<br />

münasebetler, kurban kesimi, Medine<br />

ve Mekke ziyaretleri ve takip edilmeleri<br />

gereken idari konular konular<br />

hakkında bilgilendirmeler yapıldı.<br />

IGMG Duisburg Mevlana Camii<br />

Hac ve Umre Başkanı Turgut Kantaroglu<br />

seminerde Hacı adaylarına ilk<br />

agızdan bilgi vermesi için, Bölge Kafile<br />

başkanını davet etti. Düsseldorf<br />

Hac Kafile Başkanı İsmail Tuzen tarafından<br />

kutsal beldelerde uyulması gereken<br />

bilgiler verdi. Düsseldorf Bölgesi<br />

Genel semineri 30 Eylül`de Krefeld`e<br />

yapılacak.<br />

İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının kuruluşunda<br />

derin emekleri olan, Avrupadaki insan<br />

ve islam hareketinin hemen hep ilklerinde<br />

bulunmuş büyüğümüzü, düğünü vesilesiyle hep<br />

beraber yad ediyoruz. Allah uzun ömürler versin.<br />

Hasan abi ve Hanife ablamizin küçük oğulları<br />

Enes Damar, yine Atalay bey ve Selvet hanımın evladı<br />

gelin hanım Melek kardeşimiz, Langenfeld<br />

Piano düğün salonunda yaklaşık 700 kişinin iştirakiyla<br />

en mutlu günlerini yaşadılar.<br />

Türkiyeden gönderilen tebrik mesajıyla gençlere<br />

mutluluklar dilendi. Avrupanın farklı ülkelerinden<br />

ve özellikle Almanyadan düğüne katılamayan<br />

çok sayıda davetli tebrik mesajı yolladılar.<br />

IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün Türkiye`de<br />

olması vesilesiyle Yavuz Çelik Karahan gecenin<br />

onur konuğu oldu.<br />

Düğün sohbet konuşmasını Avusturya Müftüsü<br />

Mustafa Mullaoğlu yaptı. Düğüne katılanlara bir<br />

bakacak olursak oldukca tanık simalar İslam Toplumu<br />

davasının gönüllüleri Başkanlık divanı üyeleri,<br />

Mehmet Akif çalışkan, A. Hikmet Saral Süleyman<br />

Yılmaz, Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal, Yaşar<br />

Erim, Haldun Algan, İbrahim Gümüşoğlu, Heilbron<br />

Gençlik Teşkilatı, Ömer Benli, SELAM FO-<br />

OD Gmbh Yönetim Kurulu Başkanı Halil Ayan,<br />

TV5 Avrupa Koordinatörü Mustafa Macit başta olmak<br />

üzere damadın ve gelin hanımın tanıdık ve<br />

akrabaları gençleri bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadılar.<br />

Düğüne Frankfurttan katılan Hüsna ilahi gurubu<br />

semazen, ilahi ve çeşitli gösteriyle renk kattı.


09 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

Değerli <strong>Hayat</strong> Gazetesi Okurları<br />

Avrupa Uyum yasaları Ehliyet<br />

Branşını da geniş kapsamlı etkiledi<br />

ve değişikliğe uğrattı.<br />

Tüm ehliyet sınıflarının değişimi<br />

ile birlikte içerik olarak da çok<br />

değişiklikler yapıldı.<br />

İşte bunlardan bir tanesi<br />

“Beschleunigte Grundqualifikation<br />

für LKW und Buss Fahrer”<br />

Ağır vasıta ve Otobüs şoförleri için<br />

Hızlandırılmış İlk Kalifikasyon<br />

kursu ve diğeri ise<br />

“Weiterbildungskurs für LKW<br />

und Buss Fahrer” yani Ağır vasıta<br />

ve Otobüs şoförleri için Meslek Geliştirme<br />

kursu.<br />

1. Konu 09.09.2009 tarihinden<br />

sonra Ağır Vasıta Ehliyeti yapanlar<br />

ve 09.09.2008 tarihinden sonra<br />

Otobüs Ehliyeti yapanlar bu Kursu<br />

yapmadan o vasıtaları Ticari amaçla<br />

kullanamazlar.<br />

Bu kurs 130 Saat teorik Dersten<br />

ve 10 Saat de pratik dersten ibaret<br />

olup Industri ve Ticaret odaları tarafından<br />

Almanca olarak 90 dakikalık<br />

bir imtihana tabi tutulmaktadır.<br />

Maliyeti ise 2000 ila 2500 € arasında<br />

değişmektedir.<br />

Bu kursun sonunda alınan Sertifika<br />

Ehliyet dairesine verilerek<br />

Ehliyetin arka kısmına 95 kodu işlenmesi<br />

gerekmektedir.<br />

95 Kodu işlenmeksizin ticari<br />

araç kullanarak polis tarafından<br />

durduruldukları takdirde cezası<br />

İşveren için 20.000 €<br />

Çalışan için ise 5000 € dur.<br />

Bazı Sosyal işlerde çalışan şoförler<br />

örneğin İtfaiye gibi ve eski 3`cü<br />

İhsan GÜLER<br />

ihsan_gueler@yahoo.de<br />

Ağır Vasıta ve Otobüs<br />

Şoförleri Dikkat!..<br />

Dikkat 10.09.2014 tarihinden itibaren Ağır<br />

Vasıta Şoförleri 10.09.2013 tarihinden itibaren<br />

Otobüs Şoförleri için “Weiterbildung”<br />

Meslek Geliştirme Kursu mecburi oluyor.<br />

T.C. Köln Başkonsolosu PHOTOKINA’ya Katılan<br />

Türk Firmalarının Standlarını Ziyaret Etti<br />

İki senede bir yapılan Köln Photokina‘ya Türkiyeden<br />

3 firma katıldı. Her türlü yurt dışı<br />

furlarına katılan Türk ihracatçılarını standlarında<br />

ziyaret eden T.C. Köln Başkonsolosu Mustafa<br />

Kemal Basa geleneğini bozmadı.<br />

Basa Stadları gezip iş adamlarıyla sohbet etti.<br />

Burada iş adamlarımızla bilgi alış verişinde bulunan<br />

Başkonsolos kısaca şunları söyledi. “Türkiye`nin<br />

Avrupa`ya en yakın olması bizlere avantaj<br />

sağlamakta. Ülkemiz özellikle tekstil sektöründe<br />

bundan oldukca fayda sağlıyor. Moda denince eskiden<br />

ne bileyim dört mevsilik moda konuşulurdu.<br />

Şimdi bir bakıyorsunuz bir pop yıldızının giydiği<br />

ceket hemen moda oluveriyor.<br />

Anında ürettirip buraya getirilmesi gerekiyor.<br />

Çin niye rekabet edemiyor. Bu<br />

ürününü gemiye verdiğinde bu ancak<br />

üç ayda buraya ulaşabiliyor. O yüzden<br />

bizim Avrupa`ya yakın olmamız bize<br />

başta bu manada bir kere avantaj sağlıyor”<br />

diyerek sözlerini sürdürdü.<br />

EBRU OFSET<br />

İKİNCİ KEZ FUARDA<br />

Türkiyedeki tüm fuarlara katıldıklarını<br />

gazetemize anlatan Ebru Ofset<br />

İstanbul Bölge Müdürü Halil Karaman<br />

Kölne ikinci defa katıldıklarını söyleyerek şunları<br />

aktardı. Bizim burada Berlin`de ve Hollanda`da<br />

temsilci bayilerimiz var. Buradaki bayilerimizin<br />

sparişlerinipaletler halinde yolluyoruz. Zira tek<br />

tek yoladığınızda nakliye ücretleri bayağı yüksek.<br />

Türkiyedeki iç piyasada başı çeken üç firma dan<br />

birisi biziz. Fotoğrafçılıkta İzmirde bu mesleğin<br />

duayenlerinden birisiyiz diyebilirim. Bizim ürünlerimiz<br />

gördüğünüz gibi el yapımı ürün çeşit boluğu<br />

olan albümlerden oluşmakta. Bize gelen resimler<br />

toplu halde kitap düzeneğinde olduğu gibi<br />

hazırlanıp müşteriye veriliyor” dedi.<br />

sınıf ehliyeti olanlar yani Oto Ehliyetini<br />

01.07.1999 tarihinden önce<br />

alanlar bu kurstan muaf tutulmaktadır.<br />

2. Konu ise Ağır Vasıta Ehliyeti<br />

Sadece müslümanların<br />

değil, Hessen Eyaleyinde<br />

CDU hariç diğer<br />

partililerin de sevmediği ve<br />

‘kışkırtıcı’, ‘yabancı düşmanı’<br />

vb. sıfatlarla adlandırılan ve<br />

“bizim daha çok müslümana<br />

ihtiyacımız yok, hatta daha<br />

az” sözleriyle ortalığı karıştıran<br />

ve bu sözlerinden dolayı<br />

Hessen Parlementosunda<br />

özür dilemek zorunda kalan<br />

Wetzlar`lı siyasetçi Hans Jürgen<br />

İrmer, Hessen Eyaleti<br />

olan şoförler 10.9.2014 tarihinden<br />

sonra Otobüs şoförleri ise<br />

10.09.2013 tarihinden sonra “Weiterbildungskurs<br />

für LKW und Buss<br />

Fahrer” yani Ağır Vasıta ve Otobüs<br />

şoförleri için Meslek Geliştirme<br />

kursu yapmak zorundalar.<br />

Bu kurs 5 defa 7 saatten ibaret<br />

olup toplam 35 saattir. Her 5 yılda<br />

bir yapılması gerekmektedir.<br />

Kursun sonunda imtihansız sertifika<br />

verilerek bu sertifikayı Ehliyet<br />

dairesine vererek ehliyetin arka<br />

kısmına 95 kodu işletilmesi gerekir.<br />

Eski 3`cü Sınıf Ehliyeti olanlar<br />

yani 3,5 tondan fazla ticari araç<br />

kullananlar da bu kursu yapmakla<br />

mükelleftirler.<br />

Bu kursları yapmak isteyenlere<br />

biz Fahschule İhsan Güler olarak<br />

yardımcı olabiliriz.<br />

www.fahrschule-guler.de<br />

Değerli <strong>Hayat</strong> gazetesi okurları<br />

Bir süre yazılarıma ara verdikten<br />

sonra tekrar sizlerle beraber olmaya<br />

karar verdim.<br />

Sorularınız olursa ister gazeteye<br />

isterseniz bana e mail yazarak sorularınızı<br />

sorabilirsiniz.<br />

Menmuniyetle cevap veririz.<br />

Bir dahaki yazıda buluşmak<br />

ümidi ile Allah`a Emanet olun.<br />

Fahrschule Güler hayırlı yolculuklar<br />

diler.<br />

Hessen’in Sevimsiz<br />

Siyasetçisi İstifa Etti<br />

Eğitim Komisyonundaki<br />

görevini bıraktı.<br />

Buna gerekçe olarak,<br />

Hessen Eyaletinde Müslümanlara<br />

din derslerinin uygulamaya<br />

konulmasını gösterdi.<br />

Altı aylık olarak Mutmacher,<br />

üç aylık olarak Gesundheitskompass<br />

ve aylık Wetzlarer<br />

Kurier gazetelerini yayınlayan<br />

Hessen CDU`lu İrmer,<br />

kendisini iyi bir milliyetçi<br />

olarak değerlendiriyor<br />

ve “vatanını seven bir tutucu”<br />

olarak kendisini tanımlıyor.<br />

İrmer`in istifası CDU hariç<br />

her parti ve dernek tarafından<br />

olumlu karşılandı.<br />

“İslam Hessen`e aittir”<br />

diyen FDP`li Hessen Eyaleti<br />

Kültür Bakanı Nicola Beer,<br />

bu konuda sessizliğini korudu.


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 10 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

haber<br />

Kurbanlarınız Mazlumlara Bayram Olsun<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene süreklilik<br />

arzeden Yetim, Su Kuyusu, Eğitim ve<br />

Sağlık gibi projeler yanında dönemsel olarak<br />

Ramazan ve Kurban kampanyalarıyla da mazlum<br />

ve mağdur coğrafyalara ulaşıyor. Bu sene<br />

3.sü düzenlenecek olan kurban kampanyasının<br />

çalışmalarını, hazırlıklarını ve detaylarını dernek<br />

başkan yardımcısı Mustafa Uyanık’la konuştuk.<br />

Hedefledikleri 123 bin kurbanı 4 kıtada<br />

mazlum ve mağdur coğrafyalardaki ihtiyaç sahiplerine<br />

ulaştırmayı amaçladıklarını söyleyen<br />

Uyanık’la arkadaşımız Murt Kubat`ın yaptığı<br />

söyleşiyi sunuyoruz.<br />

Röportaja bu seneki kurban kampanyasının<br />

sloganı ile başlamak istiyorum. “Kurbanlarınız<br />

mazlumlara bayram olsun” sloganıyla ne mesaj<br />

vermek istiyorsunuz?<br />

Yeryüzünün değişik coğrafyalarında milyonlarca<br />

insan, maalesef insan onuruna yakışmayan<br />

şartlarda yaşamlarını sürdürüyorlar. İç<br />

savaşlar, doğal afetler, kıtlık, kuraklık ve değişik<br />

sebeplerden dolayı zor şartlar altında yaşayan bu<br />

insanlar kendilerine uzanacak bir eli, umutlarını<br />

yeşertecek bir çalışmayı bekliyorlar. Malumunuz<br />

bayram denilince akla sevinç gelir. Bayram sevinçle<br />

yaşanır. Bizler de bu kardeşlerimizi ziyaret<br />

ederek bayram sevincini yaşamak ve yaşatmak<br />

istiyoruz. Bunu geçmiş senelerde gördük.<br />

Dağıtımını yaptığımız kurban etlerinden daha<br />

çok bizlerin bayramda onlarla birlikte oluşu, onları<br />

çok sevindirdi ve asıl bayramın bu olduğunu<br />

ifade ettiler. Buna ise kurban kampanyası vesile<br />

oluyor. İşte bu düşüncelerden hareketle sloganımızla<br />

bağışlanan her bir kurban mazlumun bayramı<br />

olsun mesajını vermek istedik.<br />

BU SENE 4 KITADA, 65 ÜLKE VE BÖLGE-<br />

DEYİZ<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene bu<br />

sene kurban kampanyasının üçüncüsünü düzenliyor.<br />

Bu seneki kampanyada geçen senelerde<br />

düzenlediğiniz kurban kampanyalarına oranla<br />

ne tür değişiklikler söz konusu? Kaç ülkede ve<br />

bölgede olacaksınız? Türkiye’deki kurban çalışmaları<br />

hakkında bilgi verebilir misiniz?<br />

Geçen yıllardaki kampanyalarımıza oranla<br />

değişiklik olarak ülke ve gözlemci sayılarımızı<br />

zikredebilirim. 2012 Kurban Kampanyası’na<br />

Brezilya, Çin, Ukrayna, Libya gibi yeni 12 ülke<br />

daha dahil ettik. Bu sene 4 kıtada, toplam 65 ülke<br />

ve bölgedeyiz. Türkiye’de ise kuzeyden güneye,<br />

doğudan batıya tüm bölgelerde kurban dağıtımlarımız<br />

olacak. Ülke sayısını artırınca ülkelere<br />

gidecek gözlemci sayısını da 312’e çıkardık.<br />

Artan gözlemci sayımızla aynı zamanda her bir<br />

ülkenin ulaşılması güç her bir noktasına ulaşmayı<br />

amaçladık. Bir diğer değişiklik olarak ise; yeryüzü<br />

coğrafyasında her sene farklı farklı sıkıntılar<br />

ve acılar yaşanıyor. 2010 Kurban Kampanyası’nda<br />

Pakistan’da yaşanan sel felaketinden dolayı<br />

Pakistan’a ağırlık vermiştik; 2011 Kurban<br />

Kampanyası’nda gündemimize Somali’de yaşanan<br />

kuraklık düşmüştü. 2012 Kurban Kampanyası’nda<br />

Somali’nin yanısıra Arakan Müslümanlar<br />

ve Suriyeli mülteciler daha çok gündemimizde<br />

olacak.<br />

Kurban kesimleri yapacağınız ülkeleri neye<br />

göre belirliyorsunuz?<br />

Malesef her ülkede var olan ihtiyaç sahiplerinin<br />

her birine ulaşmak imkansız. Bu yüzden<br />

öncelik belirlemek zorunda kalıyoruz. Önceliklerimizde<br />

ise; mağduriyetin ve mazlumiyetin daha<br />

fazla yaşandığı bölgeleri dikkate aldığımız gibi<br />

bağışcılarımızın hassasiyetlerini de dikkate<br />

alarak Türkiye, Kafkaslar ve Balkanlarda da calışmalarımız<br />

oluyor.<br />

YOĞUNLUĞUMUZ ARAKAN, SURİYELİ<br />

MÜLTECİLER VE SOMALİ’DE OLACAK<br />

Bu sene ağırlığınız hangi ülkelerde olacak?<br />

Bir önceki sorularda bahsettiğim gibi; zulüm<br />

altında kalan ve dışlanan Arakanlı Müslümanlara<br />

yardım hususunda ağırlık vereceğiz;<br />

Bangladeş’te yer alan Arakan kamplarında yoğun<br />

dağıtımlarımız olacak.. Suriye’de yaşanan iç<br />

savaştan dolayı mülteci durumuna düşmüş yüzbinlerce<br />

insanın yanında olacağız. Her ne kadar<br />

geçen sene daha çok gündemde olup, daha sonra<br />

gündemden düşse de Somali’de açlık ve susuzluk<br />

devam ediyor. O yüzden bu sene ağırlık vereceğimiz<br />

ülkeler arasında Somali’de yer alıyor.<br />

Böylece medyanın gündeminden düşmüş olsa<br />

da biz dikkatleri Somali’de tutmak istiyoruz.<br />

Kısaca Kurban Kampanyasını nasıl gerçekleştirdiğiniz<br />

hususunda bizleri bilgilendirebilir<br />

misiniz?<br />

Elbette. Önce hedeflerimizi belirleyip bunu<br />

Avrupa genelindeki temsilcilerimizle paylaşıyoruz.<br />

Daha sonra kaç kıtada ve kaç ülkede çalışmayı<br />

yapacağımızı tespit ediyoruz. Üçüncü aşamada<br />

bu ülkelere göndereceğimiz gözlemcileri<br />

belli kriterlere göre belirliyoruz. Dördüncü aşamada,<br />

gelen bağışlara göre hangi ülkede ne kadar<br />

kesim yapılacağını belirliyoruz. Beşinci aşamada<br />

yerinde kesim ve dağıtımları gözlemliyoruz.<br />

Altıncı aşamada ise kampanyanın nihai sonuçlarını<br />

destekçilerimiz ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.<br />

Kampanyamızın gerçekleşmesini kısaca<br />

bu altı aşamada özetleyebilirim.<br />

HEDEFİMİZ 123 BİN KURBAN HİSSESİ<br />

2012 Kurban Kampanyası için belirlediğiniz<br />

bir hedef var mı?<br />

Geçtiğimiz sene 100 bin kurban bağış hedefini<br />

koymuştuk 118 bini aşkın bağış aldık. Bir<br />

anlamda bu yılki hedef çıtasını Somali ve bağışçılar<br />

belirledi. Bu sene ise 123 bin kurban bağışını<br />

hedefliyoruz. Neden 123 bin? Hedef sayının<br />

akıllarda kalması temsilciler açısından önemli.<br />

Bu durumun temsilcilerimizi de motive ettiğini<br />

geçtiğimiz yıllarda gördük.<br />

Pekiyi, bu kadar büyük bir kampanyaya nasıl<br />

hazırlanıyorsunuz?<br />

Bayrama iki ay kala, 8 hafta sürecek yoğun<br />

bir sürece kendimizi ve bölge temsilcilerimizi<br />

motive ediyoruz. Ülke, bölge ve şube temsilcilerini<br />

gözden geçirerek sıkı bir iletişim ağı kuruyoruz.<br />

Kampanyamız öncesinde güçlü bir ekip<br />

oluşturduğumuzu ifade edebilirim. Kampanyayı<br />

Avrupa’nın 11 ülkesinde, 600’ü aşkın şehrinde<br />

oluşturduğumuz temsilci ağıyla yürütüyoruz.<br />

Ekim ayının başında gerçekleştireceğimiz Kurban<br />

Gözlemcileri Toplantısı’nda 312 gözlemcilerimizle<br />

bir araya gelerek, ülkelere gitmeden önce<br />

son görüşmemizi yapacağız.<br />

Bahsettiğiniz Kurban Gözlemcileri Toplantısı’nın<br />

içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?<br />

Elbette. Belli kriterlere göre belirlediğimiz<br />

gözlemcilerimize gidecekleri ülkeyi Temmuz<br />

ayında haberdar etmiştik. Kurban Gözlemcileri<br />

Toplantısı’na kadar izin, vize ve aşı gibi işlemlerini<br />

yapmış olarak toplantıya katılmalarını istedik.<br />

Kurbandan üç hafta önceki bu toplantıda<br />

kurban gözlemcilerimizin bu işlemleri yapıp<br />

yapmadıklarını kontrol ediyoruz ve gideceği ülke<br />

hakkında dikkat edilmesi gereken hususlar<br />

noktasında onları bilgilendiriyoruz. Bunun dışında<br />

kurban kampanyası için bulunacakları ülkelerde<br />

yapacakları görevlere dair gerekli bilgileri<br />

kendilerine veriyoruz.<br />

GÖZLEMCİLERİMİZDE TEMSİL KABİLİ-<br />

YETİNE DİKKAT EDİYORUZ<br />

Kurban gözlemcilerinizi belirlerken nelere<br />

dikkat ediyorsunuz?<br />

Gözlemcilerimizde aradığımız en önemli<br />

kriter temsil kabiliyetidir. Gözlemcilerimiz gittikleri<br />

ülkelerde resmi makamlarda, devlet kurumlarında<br />

üst düzey yetkililerle görüşüyorlar.<br />

Bu yüzden Hasene derneğini en iyi şekilde temsil<br />

etmeleri gerekiyor. Seçim yaparken temsil kabiliyeti<br />

yüksek arkadaşları önceliyoruz. Yine diğer<br />

bir kriter dil. Kurban gözlemcimizin hem<br />

resmi kurumlarla hem de ihtiyaç sahipleriyle iletişimde<br />

ülkede konuşulan dile hakim olması gerekiyor.<br />

Kurban gözlemcilerimizi seçerken işadamları<br />

kontenjanından gönderdiğimiz işadamlarımız<br />

da oluyor. Bununla gidilen ülkelerin kalkınmasına<br />

katkı sağlayacak iş adamlarını da bu<br />

kampanyaya katılmaları noktasında imkan sağlıyoruz.<br />

Gözlemcilerimiz arasında medya mensuplarından<br />

da isimler göndererek kampanyamızın<br />

kamuoyuna yansımasını sağlıyoruz.<br />

Kampanyayı gerçekleştirirken ne tür zorluklarla<br />

karşılaşıyorsunuz?<br />

Zorluklar hususunda ülkelere göre değişen<br />

güvenlik sorunundan bahsedebilirim. Ulaşılamayan<br />

en ücra noktadaki mazluma ulaşma gayreti<br />

ile hareket ediyoruz ama karşımıza kimi zaman<br />

güvenlik engelleri çıkabiliyor. Birçok bölge<br />

ve ülkedeki ulaşımın kötü olması, hijyenik olmayan<br />

ortamlar salgın hastalıklar da çalışmalarımızı<br />

yaparken yaşadığımız diğer sıkıntılar olarak<br />

zikredilebilir.<br />

Kurban fiyatları bu sene de 100 € olarak belirlediniz.<br />

Kurban fiyatlarını neye göre belirliyorsunuz?<br />

Geçmiş senelerdeki tecrübemiz bu kampanyada<br />

da kurban fiyatını 100 € olarak belirlememizi<br />

sağladı. Ülkeden ülkeye kurban fiyatları değişse<br />

de, kesim yaptığımız ülke yelpazelerini<br />

dikkate aldığımızda ortalama kurban fiyatı yine<br />

100 €’ya tekabul ediyor.<br />

BAYRAMDA ÇOCUKLARI SEVİNDİR-<br />

MEK DE GÖREVLERİMİZ ARASINDA<br />

Kurban Bayramı’nda çocuklara dönük olarak<br />

bir paylaşımınız da olacak mı?<br />

Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu senede<br />

çocuklar için küçük hediyeler hazırladık. 200 bin<br />

balon ve şekeri her yıl olduğu gibi bu yılda gittiğimiz<br />

ülkelerde çoculara ikram edeceğiz. Hediyenin<br />

küçüklüğü bir tarafa, çocuklarda oluşturduğu<br />

sevinç çok büyük oluyor. Bunlarla çocuklara<br />

bir nebze olsun bayram sevincini yaşattığımızı<br />

düşünüyorum. Aynı zamanda Hasene yetimlerinin<br />

bulunduğu ülkelerde yetimlerimizi ziyaret<br />

edip onlara bayramlık hediyeler de veriyoruz.<br />

Sizlere kurban bağışlarını vermek isteyen<br />

yardımseverler bağışlarını nasıl ulaştırabilirler?<br />

Herkesin merkez büromuza gelmesi mümkün<br />

değil ama Avrupa’nın 11 ülkesinde 600’ün<br />

üzerindeki şehirdeki temsilciliklerimiz üzerinden<br />

bizlere ulaşabilirler. Basta IGMG olarak,<br />

Kampanyamıza destek veren camiler üzerinden<br />

bağışlarını bizlere ulaştırabilirler. İlgili hesap numaramızı<br />

kullanarak havale yoluyla bağışlarını<br />

ulaştırabilirler. İnternet sayfamız üzerinden de<br />

online bağışta bulunabilirler.<br />

Bağışçılarınız en son hangi güne kadar kurban<br />

bağışlarını sizlere ulaştırabilirler?<br />

Biz kampanyamızı 1 Eylül itibari ile başlattık.<br />

Kampanyayı bayramın birinci günü akşamında<br />

kapatmayı planlıyoruz. Bağışcılarımıza<br />

tavsiyemiz kurban bağışlarını son günlere bırakmamaları.<br />

Her ne kadar bize son günde ulaştırılan<br />

kurbanı biz gözlemcilerimiz vasıtasıyla 65 ülkede<br />

kestirebilsek de son günlere bırakılan bağış<br />

sayısı 10, 15, 20 bini bulduğunda organize noktasındaki<br />

bazı sıkıntılarıda beraberinde getiriyor.<br />

KURBAN KAMPANYASI 4 GÜNDE 4 MİL-<br />

YON İNSANA ULAŞMANIN ADIDIR<br />

Kurban Kampanyası Hasene için neyi ifade<br />

ediyor? Kampanyalarınız arasındaki önemi nedir?<br />

Bu kampanyanın bizim için önemi; kurban<br />

gibi kişiyi Rabbine yaklaştıran bir ibadeti varlıklı<br />

insanlar ile ihtiyaç sahibi insanlar arasında da<br />

bir ilişkiye dönüştürmek cihetiyle ayrı bir yeri<br />

vardır. Sloganımızın da ifade ettiği gibi, mazlum<br />

ve mağdurlara bayram sevincini yaşatmaya vesile<br />

olmak istiyoruz. Mazlum ve mağdur coğrafya<br />

insanlarının bayramlarının buruk değil, sevinçle<br />

geçmesine katkı sağlamak istiyoruz.<br />

Bu kampanya bizim için; 4 günde 4 milyon<br />

insana ulaşmayı ifade ediyor; 4 milyon insanla<br />

bayramlaşmanın, kucaklaşmanın adı oluyor;<br />

kurban ibadetini Afrika’nın ve Asya’nın en ücra<br />

köşesinde kesilerek dağıtılmasını isteyen bağışcılarımızın<br />

ibadetlerini yerine getirmenin vesilesi<br />

oluyor.<br />

Kurban kampanyası çalışmasıyla aynı zamanda<br />

yetim, su kuyusu, sağlık ve eğitim gibi diğer<br />

çalışmalarımızı da takip etmek imkanı elde<br />

edebiliyoruz. Gittiğimiz ülke ve bölgelerdeki<br />

şartları bizzat gözlemleyip raporluyoruz. Bu raporlama<br />

sayesinde hangi ülke ve bölgede ne tür<br />

eksiklikler var bunları daha bütüncül görebiliyoruz.<br />

Avrupa’dan kalkıyorsunuz Uzakdoğuya,<br />

Afika’ya, Amerika’ya; birçok insanın haritada<br />

dahi yerini bulamayacağı yerlere gidiyorsunuz.<br />

Bu çalışmanın sizler ve bağışçılarınız üzerinde<br />

ne tür duygusal etkisi oluyor?<br />

Kampanya için gittiğimiz ülkelerde gördüğümüz<br />

tablolar, duyduğumuz hikayeler bize daha<br />

çok çalışma noktasında aşk ve şevk veriyor.<br />

Her bir mazlum ve mağdurun duası bizlere ayrı<br />

bir misyon yüklüyor. Yine giden gözlemcilerimizin<br />

hayata bakış açılarındaki değişim onlarla<br />

birlikte ailelerine ve çevrelerine de yansıyor.<br />

Kurban kampanyamızın her sene biraz daha büyümesinde<br />

bu durumun katkısının azımsanmayacak<br />

derecede olduğunu düşünüyorum. Kuruluş<br />

misyonumuzda yer alan “İnsanların en hayırlısı,<br />

insanlara en faydalı olandır.” hadis-i şerifinin<br />

gereğini yapmanın huzurunu yaşıyoruz.<br />

BAĞIŞLARINIZI<br />

SON GÜNE BIRAKMAYIN<br />

Son olarak kurban bağışlarını size emanet<br />

eden hayırseverlere ne söylemek istersiniz?<br />

İbadet niyetiyle yapılan bağışlarını geciktirmemesini<br />

tavsiye ediyoruz. 100 bin bağışın üzerindeki<br />

bir organizede son 2, 3 günde gelecek 20<br />

bin bağış hem nakitlerin ulaştırılmasında, hem<br />

kurbanlık hayvan bulmakta, hem de fiyatların<br />

artışı noktasında oraganize açısından sıkıntı<br />

oluşturabiliyor. Bu yüzden kurban bağışlarını<br />

son günlere bırakılmamasını rica ediyoruz.<br />

Bir diğer mesaj olarak da şunu söylemek istiyorum:<br />

Güzelliği paylaşmak ayrı bir güzelliktir.<br />

Kurban bağışında bulunacak hayırseverlerimiz<br />

yapmış olduğumuz çalışmaları tanıtabilirler. Bir<br />

kişi yüzlerce kurban bağışı yapamayabilir ama<br />

yüzlerce kurban bağışı toplanmasına vesile olabilir.<br />

Bunun güzel örnekleri var. Örneğin Fransa’dan<br />

Ömer Kaygısız isminde bir gönüllümüz<br />

geçen sene 400’ün üzerinde kurban bağışı toplanmasına<br />

vesile olabilmiştir.<br />

Bağışçılarımızdan aldığımız güven ve destekle<br />

bu yıl hedefimizi 123 bin koyduk. Şimdiden hayırseverlerimizin<br />

bağışlarının Allah indinde en<br />

güzel bir şekilde kabul olması için dua ediyorum.


Frankfurt ile İstanbul<br />

Belediyeleri İşbirliği<br />

Türkiye’nin Eskişehir ili ile kardeşlik ilişkisi kurabilmek<br />

için Eskişehir’de temaslarda bulunan Frankfurt<br />

Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann, Almanya’ya<br />

dönmeden önce İstanbul Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Kadir Topbaş ile görüştü.<br />

Başkanlık makamında yapılan görüşmeye Başkan Peter<br />

Feldmann Feldmann’ın yanı sıra Almanya’nın İstanbul<br />

Başkonsolosu Jutta Volke, Başkonsolos Yardımcısı Dr.<br />

Philipp Deichmann, Frankfurt Belediye Meclisi Başkanı<br />

Dr. Bernadetto Weyland, Frankfurt Ekonomiyi Geliştirme<br />

Kurumu Başkanı Peter Kania, Meclis Başkanı Danışmanı<br />

Sabine Krosch, Feldmann’ın Danışmanı Tarkan Akman<br />

katıldı.<br />

Yaklaşık 45 dakika süren görüşmede dünyanın önemli<br />

finans merkezi olan Frankfurt ile İstanbul arasındaki işbirliği<br />

ele alındı. Toplantı sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />

ile Frankfurt Belediyesi arasında karşılıklı işbirliğinin<br />

geliştirilmesi konusunda bir mutabakat zaptı imzalandı.<br />

Mutabatak zaptında iki belediyenin tecrübe paylaşımı<br />

ve Avrupa şehirleri olarak menfaatlerinin müşterek<br />

temsili gibi konularda karşılıklı yardımlaşması yer aldı.<br />

İstanbul finans merkezi<br />

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş<br />

imza töreni öncesi yaptığı konuşmada, dünyada ülkeler<br />

arasında ilişkilerin artmasının yanı sıra yerel yönetimler<br />

arasında da ilişkilerin de geliştiğini söyledi. Topbaş, şunları<br />

söyledi: “Günümüzde yerel yönetimler daha etkin rol<br />

oynayabiliyor. Frankfurt ile imzaladığımız bu mutabakat<br />

zaptı iki ülke halkına katkı sağladığı gibi iki ülke ve bilhassa<br />

dünya barışına da katkı sağlayacaktır. Bu işbirliği ile<br />

güncel konularda daha farklı adımlar atacağımıza inanıyoruz.<br />

İstanbul dünyaya karşı sorumlu bir metropoldür.<br />

Frankfurt’ta dünyanın finans merkezidir.<br />

Avrupa Merkez Bankası, Alman Merkez Bankası ve<br />

dünyadaki hemen hemen her bankanın bir temsilciliği<br />

oradadır. İstanbul da bölgesel finans merkezi olma yolundadır.<br />

Biz de Frankfurt’un ayak izlerini takıp ederek bölgede<br />

bir ekonomi ve finans merkezi olacağımıza inanıyoruz.<br />

Bu konuda kendi bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız<br />

muhakkaktır. Ortak adımlar atmak durumdayız.<br />

Türkiye’de Alman firmalarının yatırımları birinci sırada<br />

geliyor. Biz bu konuyu da kendimize model alıyoruz. İstanbul’un<br />

çok sayıda kardeş şehrine ilaveten 19 kentle işbirliği,<br />

9 kentle de mutabakat zaptı bulunuyor. Almanya’da<br />

Köln, Berlin ve Stuttgart ile yoğun ilişki içindeyiz. Buna<br />

şimdi Frankfurt’ta eklendi. Bundan büyük mutluluk duyuyoruz.<br />

Bu mutabakat zaptının imzalanmasında, Almanya’da<br />

yaşayan Türk vatandaşlarının çok memnun olacağına<br />

inanıyorum.”<br />

İlk seyahat Türkiye’ye<br />

Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann<br />

da: “Belediye başkanı seçilmemden sonra yurt dışına ilk<br />

seyahati Türkiye’ye yaptım. Bu önemli bir mesajdır. Belediye<br />

başkanı olarak kentte bilhassa çocuklar ve yaşlılar daha<br />

geniş imkanlar sağlamayı planlıyorum. Konut sayısını<br />

artırmayı hedefledik. Bu sosyal hedeflerin yanı sıra elbetteki<br />

ekonomi ve finans konuları da çok önemli. Frankfurt<br />

finans, telekomünikasyon alanlarında dünyanın önemli<br />

merkezlerinden biri. Frankfurt Havalimanı önemli bir<br />

ulaşım merkezidir. İstanbul ile imzaladığımız bu matabakat<br />

zaptı ile bu konularda işbirliğine giderek hem Frankfurt<br />

hem İstanbul için faydalı işler yapacağımıza inanıyoruz.<br />

Dünyadaki rekabet güçlü partner ihtayıcını da doğuruyor.<br />

İstanbul ile biz güçlü birer partner olacağız. Sayın<br />

Topbaş’ın da ifade ettiği gibi Frankfurt’ta yaşayan Türkler<br />

de bu işbirliğine mutlaka sevineceklerdir” dedi.


Frankfurt CDU Başkanı Uwe<br />

Becker; “Neyi Yanlış Yaptık”<br />

Frankfurt Entegrasyon<br />

Bölümü tarafından<br />

yayınlanan kitabın<br />

değerlendirmesini yapan<br />

Uwe Becker; “Alman<br />

vatandaşlığına geçen ve<br />

kanunlara uygun bir şekilde<br />

hayatını sürdüren insanlara<br />

hep “yabancı kökenli”<br />

demeyi artık bırakalım”<br />

dedi.<br />

Hessen Eyaletinin yüzde<br />

yirmibeşinin, Frankfurt`un<br />

yüzde kırkının yabancı<br />

asıllı insanlardan<br />

oluştuğu gerçeğinden hareket<br />

edilerek artık mümkün<br />

olduğu kadar çok insanın<br />

Alman vatandaşlığına<br />

geçmesi sağlanmalıdır<br />

diyen Frankfurt Belediyesi<br />

Mali sorumlusu Becker,<br />

karşılıklı sevgi ve saygının<br />

olduğu bir topluma çok<br />

ihtiyacımız var.<br />

Frankfurt`un en işlek<br />

alış veriş merkezlerinde<br />

Selefilerin Kur`an-ı Kerim<br />

dağıtmaları konusuna da<br />

değinerek; “biz neyi yanlış<br />

yaptık sorusunu sordu ve<br />

çocukların çocuk yuvasından<br />

itibaren tüm okullarda<br />

gerekli eğitimin ve öğretimin<br />

verilmesi ve herkesin<br />

dinine ve kültürüne<br />

bağlı kalması şartıyla entegrasyonu<br />

başarmamız<br />

gereklidir” dedi.<br />

Örnek olarak ‘mama<br />

lernt deutsch’ anne almanca<br />

öğreniyor proğramını<br />

dile getiren Becker;<br />

“özgürlük, sorumluluk,<br />

demokrasi ve eşit haklar<br />

prensiplerimizdir” dedi.<br />

Wiesbaden ve İstanbul Fatih Kardeş Şehir<br />

Almanya`nın Wiesbaden şehri ile İstanbul`un<br />

Fatih İlçe belediyeleri arasında<br />

Türkiye’de imzalanan kardeş şehir protokolünün<br />

ikincisi Wiesbaden’de imzalandı.<br />

Törende konuşan Fatih Belediye Başkanı Dr.<br />

Mustafa Demir; “insanların birbirlerini tanımasının<br />

önyargıları kaldıracağını” söyledi.<br />

Hessen Eyaleti’nin başkenti Wiesbaden ile<br />

İstanbul’un Fatih ilçesi arasında tarihi Zeyrek<br />

Sarnıcı’nda imzalanan kardeş kent protokolünün<br />

ikincisi Wieasbaden’de gerçekleşti.<br />

Türkiye’de yapılan imza töreninden hemen<br />

sonra beraberindeki sekiz kişilik heyet ile Wiesbaden’e<br />

gelen Fatih Belediye Başkanı Mustafa<br />

Demir, Wiesbaden Belediye Sarayı’nda düzenlenen<br />

imza törenine katıldı. Törene Mustafa<br />

Demir ve Wiesbaden Belediye Başkanı Dr.<br />

Helmut Müller’in yanı sıra Wiesbaden Belediye<br />

Meclisi Başkanı Wolfgang Nickel, T.C.<br />

Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı, Türk Alman<br />

Sağlık Vakfı Başkanı Yaşar Bilgin, CDU’lu<br />

Hessen Eyalet milletvekili İsmail Tipi, Türk<br />

Alman Toplumu Başkanı Gerd Andres, Wiesbaden<br />

Yabancılar Meclisi Başkanı Salih Doğan,<br />

milletvekilleri, sivil toplum temsilcileri ile<br />

Türk işadamlarının da aralarında bulunduğu<br />

yaklaşık yüz kişi katıldı.<br />

Önyargılar yok olur<br />

Törende konuşan Fatih Belediye Başkanı<br />

Dr. Mustafa Demir; „insanların birbirlerini tanımasının<br />

önyargıları ve anlaşmazlıkları ortadan<br />

kaldıracağını kaydetti. Fatih’in bulunduğu<br />

konum nedeniyle kültürler arasında köprü<br />

olabileceğini ifade eden Wiesbaden Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Dr. Müller de kardeş sehir<br />

projelerinin dünyayı barış içinde daha yaşanır<br />

kılacağını, kardeşliğin insanlar arasında<br />

yakınlaşmayı beraberinde getirdiğini söyledi.<br />

İmza törenin ardından müzik ve sanat okulu<br />

öğrencileri Mozart’ın eserini seslendirdi.<br />

Ardından da Fatih Belediye Başkanı Dr. Mustafa<br />

Demir adını Wiesbaden’in Altın Kitabı’na<br />

yazdı.<br />

T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı<br />

kardeş kent projesinin eleştirelere rağmen altı<br />

yılda olumlu sonuçlandığını söyledi.<br />

Fatih’e gidin<br />

Fatih’i ‘Boğaz’daki mükemmel kent’ olarak<br />

niteleyen Wiesbaden Belediye Meclisi Başkanı<br />

Nickel ise katılımcılara: “Bizler kalbimizi açıyoruz.<br />

Politika kardeş şehir anlaşmasını imzalar.<br />

Yaşayanlar insanlardır. Halka özellikle çağrıda<br />

bulunmak istiyorum. Fatih’e gidin” dedi.<br />

Aytaç Avrupa Großmarkt<br />

Marktstr. 10 . 50968 Köln<br />

Tel.: 0221-3797985<br />

Fax: 0221-3797986<br />

Mobil: 0177-6529370<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Vogesenstr. 1 . 50739 Köln<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Marktstr. 247 . 47798 Krefeld<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund<br />

Mobil: 0177-6529370<br />

YENi YENi YENi YENi<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)<br />

Mobil: 0177-6529370


TURKCELL’den Köln Keupstrasse’de İki Yeni Şube<br />

Turkcell Europe Genel<br />

Müdürü Özorbeyi ise “Turkcell<br />

uluslararası bir marka haline<br />

geldi. Bunu biz bayilerimiz<br />

ve iş ortaklarımızın oluşturduğu<br />

ekosistemimizle başardık.<br />

Almanya’da da sadece<br />

bir buçuk yıldır varız buna<br />

rağmen gördüğünüz gibi ekosistemimizi<br />

oluşturmaya başladık.<br />

Şu anda Almanya genelinde<br />

47 yetkili bayimiz var kısa<br />

bir süre içersinde 100’e ulaşmayı<br />

hedefliyoruz” dedi.<br />

Turkcell Europa Almanyaya<br />

geleli iki yıl olmadan<br />

şube sayısını 47 ye<br />

çıkardı. Köln Keupstrasse’de<br />

iki yeni şube daha hizmet kervanına<br />

katıldı. Turkcell Europa<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Lale Saral Develioğlu’nun da<br />

hazır bulunduğu açılışa T.C.<br />

Köln Baş Konsolosu M.Kemal<br />

Basa da iştirak etti. BM Elektronik<br />

ile FM Elektro mağazalarında<br />

düzenlenen açılış töreninde,<br />

mağaza sahipleri Mert<br />

Baskın ile Ali Ceylaner, Turkcell<br />

Europe Genel Müdürü Ekrem<br />

Özorbeyi ve Satıştan Sorumlu<br />

Genel Müdür Yardımcısı<br />

Dündar Kavaloğlu çok sayıda<br />

basın mensubu ve vatandaşlarımız<br />

hazır bulundular.<br />

Başkonsolos Basa:<br />

“çıraklık eğitimine<br />

önem verin”<br />

Turkcell’in Türkiye’nin en<br />

büyük firmalarından biri olduğuna<br />

işaret eden Köln Başkonsolosu<br />

Mustafa Kemal Basa,<br />

“Turkcell’in markasıyla Almanya’ya<br />

gelmiş olması, toplumumuza<br />

ve Türkiye ile bağları<br />

olan Almanlara hizmet<br />

vermeye başlaması Türk ekonomisinin<br />

ulaşmış olduğu gelişmişlik<br />

düzeyinin de bir göstergesidir”<br />

dedi.<br />

Köln Başkonsolosu ayrıca<br />

hemen her açılışta ısrarla üzerinde<br />

durduğu geleneği buradada<br />

sürdürüp her iki mağaza<br />

sahibinden de meslek yeri çıraklık<br />

imkanı sağlamalarını istedi.<br />

Develioğlu:<br />

“Türkiye’yi temsil<br />

ediyoruz”<br />

Turkcell Europe Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Lale Saral Develioğlu,<br />

Keupstrasse’nın, Türkiye<br />

kökenli esnafın başarısını,<br />

girişimci ruhunu ortaya<br />

koyduğunu kaydetti ve şunları<br />

kaydetti: “Almanya’daki Türk<br />

toplumu AB’nin lokomotif ülkesi<br />

olan Alman ekonomisine<br />

büyük katkı ve dinamizm sağlıyor.<br />

Bizler sizlerin başarılarıyla<br />

gurur duyuyoruz.<br />

Özorbeyi:<br />

“Çok gururluyuz”<br />

Türkiye’de Uluslararası Hukuk ve<br />

Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı<br />

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca<br />

Avrupa ülkelerinde yaşayan genç hukukçularımızın<br />

hukuk deneyimlerinin artırılmasına yönelik olarak 10-<br />

19 Eylül 2012 tarihlerinde düzenlenen “Uluslararası Hukuk ve<br />

Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı” yapılan kapanış töreniyle<br />

son buldu.<br />

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 40 katılımcının<br />

katıldığı program Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı<br />

1. Hukuk Müşaviri H. Galip Küçüközyiğit’in katılımcılara<br />

hitaben yaptığı kısa konuşmanın ardından karşılıklı hediyeleşme<br />

ve katılımcılara verilen sertifika töreni ile son buldu.


14 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

haber<br />

IGMG Hessen Bölgesi 2012-13 Sezonunu Gelnhausen’de Açtı<br />

İslam Toplumu Milli Görüş Hessen Bölgesi 2012-2013 Çalışma<br />

Sezonunu yüksek bir katılımla Gelnhausen`ta yaptığı salon<br />

programı ile açtı.<br />

Programı sunan IGMG Hessen Bölge<br />

Teftiş Başkanı Habib Yazıcı tarafından<br />

programın içeriği hakkında bilgilendirmeler<br />

yapıldı.<br />

Daha sonra programın açılış Kur`anı<br />

Kerimini ve açılış konuşmasını IGMG<br />

Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz yaptı.<br />

Kaçmaz okuduğu Kur`an-ı Kerim<br />

ayetlerinin kısa açıklamalarını yaparken<br />

aynı zamanda sezon açılışı münasebetiyle<br />

teşkilat dersi çalışması da yaptı.<br />

Açılıştan sonra IGMG Hessen Bölge<br />

Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak<br />

mikrofona gelerek yoklama yaptı. Yoklamada<br />

katılımın yüksek olduğu görüldü.<br />

Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Birim Başkanları<br />

birimleri hakkında sinevizyon<br />

eşliğinde bilgilendirmeler yaptılar.<br />

IGMG Offenbach Mevlana Camii<br />

yaptığı çalışmaları örnek çalışma olarak<br />

katılımcı cemiyet idarecilerine<br />

sundu.<br />

Yine IGMG Genel Merkez Sosyal<br />

İşler Başkanı Ali Bozkurt`ta programa<br />

katılarak bir konuşma yaptı.<br />

IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal<br />

Kaçmaz program sonunda kısa bir<br />

değerlendirme yaptı.<br />

Program, görev yapmış ve halen<br />

aktif görevde bulunmayan idarecilere<br />

verilen plaketler ve kapanış Kur`an-ı<br />

Kerimi ile sona erdi.<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı 29<br />

Günde 29 Bölge İle Buluştu<br />

Yaz dönemini yoğun bir çalışma temposu içinde geçiren<br />

IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı idarecileri, mübarek<br />

Ramazan ayını da bölgelerle buluşmak için güzel<br />

bir fırsat olarak değerlendirerek, 29 günde 29 bölgede, yarısından<br />

fazlası idareci olmak üzere 5260 kişi ile bir araya geldi.<br />

Değişen Kadınlar Teşkilatı yeni yönetimi Ramazan ayı boyunca<br />

yoğun bir çaba sarfederek Stockholm’dan İtalya’ya, Paris’ten<br />

Berlin’e, Amsterdam’da Viyana’ya kadar 29 farklı bölgeye<br />

ulaştı. Şube ve bölge idarecileriyle tanışmak, onları daha yakından<br />

tanımak, Ramazan ayının çoşkusunu birlikte yaşamak<br />

amacıyla yola çıkan yöneticiler gittikleri yerlerde; bölge idarecileriyle,<br />

şube yürütme kurulları ile, mahalle temsilcileri gibi<br />

çeşitli görevlerde bulunan Kadınlar Teşkilatı yöneticileri ve<br />

üyeleriyle buluştular.<br />

“Paylaşmak, müminlerin arasında sevgi ve muhabbetin<br />

artmasına vesiledir. Bu bereket ve rızık dolu ayda dayanışma<br />

daha da önemlidir. Bir iyiliğe karşı on veren Rabbimiz Ramazan<br />

ayında bire yetmiş verir” gibi mesajlarla, daha bilinçli ve<br />

duyarlılıkla infak çalışmalarının yapılması gerektiği vurgulandı.<br />

Programları değerlendiren Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice<br />

Şahin şunları dile getirdi: “Elhamdülillah dolu dolu bir Ramazan<br />

ayı geçirdik. Bir çok bölgemizde yönetici hanım kardeşlerimizle,<br />

şahsen tanışma ve çalışmalarımızı istişare etme fırsatı<br />

bulduk. Ramazan ayı izin sezonuna denk gelmesine rağmen,<br />

bir çok bölgede çok iyi bir organize ile dolu dolu salonlarda buluştuk.<br />

Diğer cemaatlerin temsilcilerini ve eski bölge ve şube<br />

yöneticilerimizi de aramızda görmek bizleri ziyadesiyle memnun<br />

etti. Hanımlarımız bu çalışmalarda bir kez daha gücünü ve<br />

samimiyetini ortaya koymuştur. Emeği geçenlere bir kez daha<br />

şükranlarımı sunuyorum.”


15 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

“Ben cinleri ve insanları ancak bana<br />

kulluk (ibadet) yapsınlar diye<br />

yarattım.” (Zariyat S. A. 56)<br />

Yaratılışımızın özel bir sebebi olduğunu<br />

bu ayet-i kerimeden anlıyoruz.<br />

Her yaratılışın bir sebebi vardır<br />

ve biz insanlığın da yaratılış gayesi şerefli<br />

bir kul olmaktır. <strong>Hayat</strong>ta mutlak<br />

teslimiyet vardır ve herkesin mutlak<br />

teslim olduğu bir kapı, bir yol, bir makam<br />

vardır. Esas olan teslim olunan<br />

makamın, her şeyin sahibi olması ve<br />

gidilen yolun kurtuluşa götürmesidir.<br />

Allah’a kul olmak, kulun aslına dönmek,<br />

fıtratının gereğini yerine getirmektir.<br />

Kul olmayı beceremeyenler,<br />

daha doğru bir ifadeyle teslim olamayanlar,<br />

yaratılış hikmetini kavramaktan<br />

aciz olanlardır.<br />

Dilim vatanımdır. Dilim anamın<br />

ak sütünde yeşeren bağım, bahçem,<br />

karlı dağımdır. Çağlayan çayım, dal<br />

budak salan ormanımdır. Coşarak<br />

akan nehrimdir. Türkülerim, şarkılarım,<br />

gazellerim, şiirlerim, manilerim,<br />

ninnilerimdir. Rabbimin divanına<br />

durduğum zaman, ellerimi açıp ve<br />

dudaklarımın arasından süzülen ibadetim,<br />

duamdır. Kısacası dilim vatanımdır.<br />

Türkçemiz dar bir alan içine sıkışmış,<br />

eğitim özelliği olmayan, tarihi birikim<br />

kazanamamış mahalli bir dil<br />

değildir. Asırlara dayanan bilgi ve birikimi<br />

bulunan, geniş bir coğrafyaya<br />

dayanan önemli bir dünya dilidir.<br />

Milletimizin kurduğu devletler, geliştirdiği<br />

medeniyetler, yayıldığı coğrafyalar<br />

dilimizi daha bir zenginleştirmiştir.<br />

Türkçeden atılan her kelime, bozulan<br />

her cümle yapısı, unutturulan değimler,<br />

ninniler, maniler, aralara yerleştirilen<br />

yabancı kelimeler, gençliğe<br />

bizimmiş gibi sevdirilen makamlar<br />

dilimize vurulan çok ciddi darbelerdir.<br />

İnsanı değerli kılan, Yaratanın<br />

Selahattin SAYGIN<br />

selahattinsaygin@hotmail.com<br />

Dinim Varlık Sebebim<br />

Dilim Anamın Ak Sütünde<br />

Yeşeren Vatanımdır<br />

IGMG Hac – Umre Seyahat Şirketi, 2012 yılı<br />

Hac Organizesi’nde görev yapacak olan Kafile<br />

ve Grup Başkanlarını bilgilendirmek amacıyla<br />

Kerpen`deki IGMG Genel Merkezi’nde bir<br />

toplantı gerçekleştirdi.<br />

Grup başkanlarından Şekip Sayık’ın okumuş<br />

olduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan<br />

bilgilendirme toplantısında, yoklamadan sonra<br />

söz alan Hac-Umre Birim Başkanı ve 2012 Hac<br />

Genel Sorumlusu Tahir Köksoy; 2012 hac organizesinde<br />

görev yapacak olan Hac Birim Başkanlarını<br />

tanıtarak, görev alanları ile ilgili de kısa<br />

bilgilendirmelerde bulundu. 2012 Hac organizesinde,<br />

Mekke sorumluluğunu İhsan Taşkıran,<br />

Medine Sorumluluğunu ise Dr. Mustafa<br />

Göksu’nun yürüteceğini bildirdi.<br />

Tahir Köksoy yaptığı konuşmada 2012 hac<br />

organizesi kapsamında toplam 8 adet otelde hizmet<br />

verileceğini belirtti. Kafilelerde her 100 hacıya<br />

bir bayan görevli tahsis ettiklerini söyleyen<br />

Köksoy, “Bu sayede bayan hacı adaylarımıza hizmeti<br />

daha kaliteli bir şekilde ulaştıracağımızı<br />

umuyoruz” dedi.<br />

2011 yılında IGMG Hac – Umre Seyahat<br />

Şirketi organizesi ile umreye gitmiş olan umrecilere<br />

anket ve CD gönderdiklerini hatırlatan Köksoy;<br />

aynı şekilde 2012 Hac organizesinde de hacı<br />

adayları için, hac malzemelerini kargo ile evlerine<br />

gönderdiklerini kaydetti. Köksoy, evlere<br />

gönderilen paketlerde bir hacı adayının ihtiyaç<br />

duyacağı; büyük çanta, omuz çantası, ihram, 4<br />

çeşit kitap, video cd, terlik çantası, seccade, başörtüsü,<br />

diş fırçası ve macunu gibi malzemelerin<br />

yer aldığını, ayrıca kafile seminerlerinde hacı<br />

yelekleri, bavul etiketleri, telefon kartları ve kimlik<br />

kartlarının hacılara dağıtılacağını sözlerine<br />

bahşettiği üstün meziyetlerdir. Yaratan<br />

akıl verdiği her insana bu meziyetleri<br />

fazlasıyla vermiş ve bundan<br />

dolaysıda mesul tutmuştur. Bizim mesuliyetimiz<br />

taşıdığımız aklımızdan<br />

geliyor. Cenab-ı Allah akıl vermediği<br />

hiçbir kulunu, hiçbir konuda sorumlu<br />

kılmıyor.<br />

“Andolsun, size öyle bir kitap indirdik<br />

ki sizin bütün şeref ve şanınız<br />

ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak<br />

mısınız?” (Embiya S. A. 10)<br />

Dinimizin tapusu kitabımız<br />

Kur’an-ı Kerim`dir. Kulun kendi<br />

mantığına göre inandım demesi yetmez.<br />

İslam inancının kaynağı, Yaratanın<br />

kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberi<br />

Hz. Muhammed (s.a.v) dir. Müslüman<br />

olduğunu söyleyip ve kendi<br />

mantığına göre İslam’a sınırlar koyanlar,<br />

gerçek İslam’ı anlatmış olamazlar.<br />

“Bana göre İslam” sözüyle başlayıp<br />

olur olmaz fetva verenler cehaletin<br />

ürünleridir.<br />

“Eğer Allah size yardım ederse sizi<br />

hiç kimse yenemez. Fakat eğer sizi<br />

yüzüstü bırakırsa O’ndan başka size<br />

kim yardım edebilir? Müminler sadece<br />

Allah’a dayansınlar.” (Al-i İmran-<br />

160)<br />

Gerçek din, Yüce Rabbimizin gönderdiği<br />

Kur’an ve O’nun Resulünün<br />

hayatıdır. Teslimiyet ve samimiyettir.<br />

Kul olmak ve gereğini yerine getirmektir.<br />

Dini gerçek manada kavrayanlar<br />

çevrelerine pozitif güzellikler<br />

ekledi. Kutsal topraklarda da hacılara yönelik<br />

ilave hizmetlerin olacağını bildiren Köksoy, otellerimizde<br />

kütüphane, genişletilmiş sağlık ocağı<br />

hizmeti, kafile ve grup başkanları için çalışma<br />

odaları, Wifi- internet bağlantısı gibi hizmetlerin<br />

de hacıların istifadesine sunulacağını aktardı.<br />

Yine bu yıl uçuşların İstanbul iniş bağlantılı<br />

olduğunu ve İstanbul havalimanında alan sorumlusunun<br />

kafilelerimize yardımcı olacağını<br />

belirtti. Köksoy, “Ayrıca 22 kişilik sağlık ekibi<br />

sunar, hakkı hukuku gözetir, muhabbeti,<br />

sevgisi artar. Yaratana duyulan<br />

muhabbet, o kişinin hareketlerine<br />

mutlaka yansıyacaktır. Bizim kültürümüzün<br />

ürünüdür “Yaratılmışı severiz<br />

Yaratandan ötürü”. Muhabbetin kaynağı<br />

Yaratan`dır.<br />

“Âşık olan Allah’ı bulmuş, Allah’ı<br />

bulan kendini unutmuştur.” (ebû hasan<br />

el harakâni)<br />

“Canımı isterse canan, minnet canıma,<br />

bir can nedir ki, feda etmeyeyim<br />

cananıma” (fuzuli)<br />

İnanan insan için muhabbeti bundan<br />

daha iyi ne anlatabilir ki?<br />

Yaratana kulluk dinin emirlerini<br />

yerine getirmekle olur. Biz varlığımızı<br />

dinimizle, dilimizle ancak muhafaza<br />

edebiliriz. Din imanımızın gereği, dil<br />

millet oluşumuzun teminatıdır. Her<br />

milletin bir gönül dünyası, bir de ses<br />

teli vardır ve bizim gönül dünyamız<br />

imanımız, ses telimiz de Türkçemizdir.<br />

Bizim gönül dünyamız, Rabbimizin<br />

bize Kitap ve Habibiyle bildirdiklerinin<br />

ruhumuzla bütünleşip âleme<br />

yansımasıdır. Milletimiz inanç dünyası,<br />

kültürel yapısı itibarıyla bir deryadır.<br />

Bütün değerlerimizi dilimizle<br />

dile getirir ve gönül dünyamızla, duygularımızla<br />

yaşarız.<br />

Dinimiz, dilimiz millet olarak varlık<br />

sebebimizdir. Ayakta kalmanın,<br />

varlığımızı sürdürmenin yolu özümüzü<br />

korumakla mümkündür. Şairin sözüyle:<br />

“İman ile yoğrulup/ Öze dönelim<br />

öze” (Ozan Yusuf Polatoğlu)<br />

“İman olmadan mutluluk olmuyor/<br />

Hakk’a inanan gönüller solmuyor” (Selahattin<br />

Saygın)<br />

Nerede yaşadığımız belki çok<br />

önemli değil, esas olan inançlarımızla,<br />

kültürel değerlerimizle yaşamaktır.<br />

Değerlerimizi koruduğumuz sürece,<br />

nerede olursak olalım biz varız.<br />

Milletimizin değerleri bizim kimliğimizdir.<br />

Kimliğimiz bizim varlık<br />

sebebimizdir.<br />

IGMG Hac Kafile ve Grup Başkanları Toplantısı Kerpen’de Yapıldı<br />

hacılarımıza hizmet verecektir” dedi.<br />

Bu yılki hac organizesinden 5500 kişinin<br />

faydalanacağını belirten Hac-Umre Birim Başkanı<br />

Tahir Köksoy, kafile ve grup başkanlarına<br />

dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler<br />

verdi. Köksoy, Tüm görevlilerimizin donanımlı<br />

ve yetkin olması gerekliliğine vurgu yaptı.<br />

Toplantıya, Türkiye’den THY İstanbul İstasyon<br />

Müdürü Fatih Mere de katılarak bir seminer<br />

verdi. IGMG Hac – Umre Reisen GmbH’nın çalışmalarını<br />

çok başarılı bulduklarını belirten<br />

Mere, uçuşlarda hava alanlarında ve uçak içinde<br />

dikkat edilmesi gereken hususları aktardı. Kafile<br />

ve grup başkanlarının sorularını da cevaplayan<br />

Mere “THY olarak bu organizenin en iyi bir şekilde<br />

geçmesi için hep birlikte çalışacağız” dedi.<br />

Mekke Sorumlusu İhsan Taşkıran, Kafile ve<br />

Grup Başkanlarının görev ve sorumlulukları<br />

hakkında bir seminer verdi. Kafile ve Grup başkanlarının<br />

A-Takımı olduğunu dolayısı ile çalışmaların<br />

profesyonelce olması gerektiğini söyleyen<br />

Taşkıran, kaybolma olaylarına karşı tedbirli<br />

olunması ve bölgenin cografi yapısının iyi bilinmesi<br />

gerektiğini söyledi.


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 16 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

haber<br />

Genç Bilgisayar Mühendisi Habib Rahman’dan Rahatlatan Buluş<br />

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız<br />

İsmim Habibrahman Dastageeri,<br />

01.02.1980 Mainz doğumluyum. Afgan<br />

kökenliyim. 1999`da Bremenhaven<br />

Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği<br />

okudum ve Stuttgart Üniversitesinde<br />

ihtisas yaptım. 2006 yılında Umreye<br />

gitmek nasip oldu. Biraz yorucu oldu.<br />

Umre neden yorucu oldu?<br />

Umreye gitmeden önce gerekli bilgileri<br />

edindim, fakat Umrede çoğu olay<br />

anlık gelişiyor ve siz o anda bir sorunla<br />

karşı karşıyasınız ve onun cevabını bilmiyosunuz.<br />

Dolayısıyla hocaya sormanız<br />

gerekiyor. Yalnız şöyle bir durum<br />

var. Binlerce insan Umrede yada Hacda<br />

bu insanların bilemedikleri bir takım<br />

görevler olabilir, ya da hata yapmış olabilirler<br />

(Hac için). Bunlar gibi sorunları<br />

en kısa zamanda nasıl cevaplandırabilirim<br />

diye bir fikir geldi aklıma ve<br />

“Yaya Navigasyonu” fikrini geliştirdim.<br />

“Yaya Navigasyonu” ile tam olarak<br />

neyi amaç edindiniz?<br />

Müslümanlar Umre´de ve özellikle<br />

de Hac´da çok zorluk çekiyorlar. “Yaya<br />

Navigasyonu” ile bu zorlukları en aza<br />

indirmeyi hedefledim.<br />

Mesela?<br />

Müslümanlar Hacda kafilelerini<br />

gruplarını kaybediyorlar. Bir daha buluncaya<br />

kadar saatler geçiyor. Çünkü<br />

milyonlarca insanın olduğu bir yerden<br />

bahsediyoruz ve daha da önemlisi Hanımların<br />

kendilerine özel durumları<br />

var, her aklına geldiğinde birilerine<br />

sormaktansa teknolojinin nimetlerinden<br />

faydalansınlar diye düşündüm. İnsanlarımız<br />

orada elinde digital bir Hac<br />

rehberi bulunduruyorlar. Akıllarına<br />

herhangi bir soru geldiğinde hemen<br />

online olarak bakabiliyor.<br />

Hangi diller var içinde ve içeriğini<br />

açar masınız?<br />

Navigasyon dili Türkçe, Almanca,<br />

İngilizce, sertifikali Malezyaca, Arapça<br />

sertifikalarını bekliyoruz ve yakında<br />

Persçe (İranca) geliyor.<br />

Hac´da ne tür bir Hacc´a niyet etmiş,<br />

niyet ettiği Hacc`ın görevlerini eksiksiz<br />

yerine getirebilmesi için gerekli<br />

tüm bilgiler mevcut.<br />

Peki kimlerden destek görüyorsunuz?<br />

Hac ve Umre organizasyonları yapan<br />

bir çok kurulusla konuştuk bunların<br />

içinde Malezyada Hac Bakanlığı<br />

“Yaya Navigasyonu” ile çok yakından<br />

ilgilendiler.<br />

“Yaya Navigasyonu”na geri dönersek<br />

içeriğinde başka neler var?<br />

Mekke´de çok insaat var ve kalabalık<br />

olduğu için insanlar kaybolabiliyor.<br />

Biz bunun için bir cep telefonu yardımıyla<br />

internete bağlanıyor ve olduğu<br />

yeri ve nereye gideceğini veriyor. Başka<br />

hiç bir yardımcıya gerek kalmadan istediği<br />

yere gidebiliyor. Bir de Hac ve<br />

Umre olarak Erkek ve Hanımlar için<br />

iki bölüm şeklinde ayarladık. Yani erkeklerin<br />

sorunları başka olabiliyor, Hanımların<br />

sorunları başka olabiliyor.<br />

Bizimle bu bilgileri paylaştığınız<br />

için teşekkür ederiz Habib bey.<br />

Ben teşekkür ederim faydalı olabilirsek<br />

ne mutlu bize.<br />

Wuppertal’da Sezon Açılış Toplantısı Yapıldı<br />

Türk Kuruluşları Adalet Bakanını Ziyaret Ettiler<br />

IGMG Düsseldorf Bölgesi<br />

Wuppertal Milli Görüş Yunus<br />

Emre Camii tatilden sonra bir<br />

toplantı yaptı. Yüksel Köse’nin<br />

sunduğu toplantının açılış Kur’an-ı<br />

Kerim’ini Mevlana Şahin okudu.<br />

Ardından Yüksel Köse yoklamayı<br />

da aldı. Açılış konuşmasını yapması<br />

için mikrofonu başkana verdi.<br />

Cemiyet Başkanı Abidin Temel<br />

yaptıgı selamlama konuşmasından<br />

sonra yapılan faaliyetleri hakkında<br />

bilgiler verdi.<br />

Gençlik Başkanı Vekili İsmail<br />

Şahin gençlikle ilgili faaliyetlerine<br />

yer vererek ev sohbeti pprogramlari<br />

hakkında bilgiler verdi.<br />

Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice<br />

Köse: Aydabir hocahanım çağırıyoruz<br />

camiye sohbetimiz oluyor.<br />

Haftasonu kursu devam ediyor.<br />

Perşembe günü hanımlara<br />

program devam ediyor. Anaokulumuz<br />

Cumartesi ve Salı günleri devam<br />

ediyor. Bilgilerini verdi.<br />

Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı<br />

Hayriye Şahin: Ayda 4 defa<br />

program yapıyoruz.<br />

Diğer birimler de kendi alanlarında<br />

bilgi verdiler<br />

Dilek ve temennilerden sonra<br />

program sona erdi.<br />

Son zamanlarda "Sünnet Yasağı"yla hareretlenen,<br />

Almanya Müslümanları endeksli,<br />

tartışmalar gündemdeki yerini<br />

korumaya devam ederken, Federal Almanya<br />

İçişleri Bakanlığı'nın başlattığı bir başka aksiyon<br />

ortalığı karıştırdı. Güya radikal müslüman<br />

gruplardan gençleri korumak niyetiyle<br />

hazırlanan "Kayıp" başlıklı afişler, öteden beri<br />

müslüman göçmenlere karşı var olan önyargıların<br />

daha da pekişmesine ve müslümanların<br />

potensiyel terörist gibi algılanmasına<br />

sebebiyet verdiği için, istisnasız bütün<br />

müslüman kuruluşlar tarafından tepkiyle<br />

karşılandı.<br />

Daha birkaç gün önce de Rostock'ta yabancılara<br />

karşı girişilen ırkçı saldırıların 20.<br />

yıldönümü münasebetiyle ATİB Genel Başkanı<br />

İhsan Öner, "Rostock'tan gerekli ders<br />

alınmamıştır" diyerek basın açıklaması yapmış<br />

ve daha sonra da Federal Almanya İçişleri<br />

Bakanı Hans Peter Friedrich'e Açık Mektup<br />

(Offner Brief) yazarak, Türk ve diğer<br />

Müslümanların sözkonusu "Afiş Kampanyası"<br />

karşısında duydukları rahatsızlığı dile getirmişti.<br />

İşte bütün bu olayların üstüste geldiği<br />

bir günde, ATİB Genel Başkanı İhsan<br />

Öner, RTS ve Türk-Alman Sağlık Vakfı Başkanı<br />

Dr. Yaşar Bilgin, İslam Kültür Merkezleri<br />

Birliğ Berlin Temsilcisi Nazım Adanur ve<br />

MÜSİAD-Almanya Başkanı Ali Uzun'dan<br />

oluşan heyet, Federal Almanya Adalet Bakanı<br />

Sabine Leutheuser-Schnarrenberg'i Berlinde'ki<br />

makamında ziyaret ettiler.<br />

Türk basının da geniş yer verdiği görüşmede,<br />

son gelişmelerden duyulan endişeler<br />

dile getirildi ve Almanya Müslümanları'nı<br />

hedef alan gelişmelerin hukuki boyutu konuşuldu.<br />

Görüşmenin yararlı geçtiğini söyleyen<br />

ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, “sünnet yasağına<br />

karşı işin hukuki boyutuyla ilgili<br />

ATİB'in bir raporunu da Sayın Adalet Bakanı'na<br />

takdim ettik” dedi. Federal Almanya<br />

Adalet Bakanı'nın, Türk kuruluşları temsilcileriye<br />

görüşmesinde ve ajanslara geçen demecinde,<br />

"İslam ve Müslümanlar Almanya'ya<br />

aittir" mesajını vermiş olması, kayda<br />

değer bir gelişme olarak algılandı.


17 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

Zaman zaman kadın konusu gündeme<br />

değişik şekillerde gelir ve<br />

konuyla ilgili değişik görüşler kamuoyunda<br />

yer alır. Kadının “ezilmişliği”,<br />

“haksızlığa uğraması”, “kadın istismarları”,<br />

“kadın cinayetleri”…..gibi.<br />

Bazen de kadının maruz kaldığı olaylar,<br />

olayın sıcaklığı gündemdeyken haklı<br />

olarak infiale yol açabilmekte, yazılı, sesli<br />

ve görsel basında günlerce yer alabilmektedir.<br />

Konuyla ilgili kitaplar, dergiler<br />

çıkmakta, söyleşiler, programlar, açıkoturumlar<br />

yapılmaktadır. Hatta konuyla<br />

ilgili sivil ve resmi kurumlarca değişik<br />

görüşler (feminizm gibi) kamuoyunda<br />

yer almaktadır.<br />

Kadın istismarı veya haklarının gasp<br />

edilmesine, insanlar bulundukları zaviyeden<br />

bakarak ya işi erkek karşıtlığına<br />

dönüştürmekte, ya da din diyanetle (!)<br />

bağlantı kurarak işi din karşıtı söyleme<br />

dönüştürmekte, ya da din adına olmadık<br />

yorumlar yapılarak iş çığırından çıkarılmaktadır.<br />

Konu, yakınımıza gelinceye kadar ya<br />

bizi ilgilendirmemekte, dolayısıyla konu<br />

görülmemekte, olumsuz bir tablo ile karşılaşıldığında<br />

ise insanlar genelde sağduyularını<br />

kaybetmektedirler.<br />

Konuya farklı bir bakış;<br />

Temel hak ve özgürlükler açısından<br />

kadının erkekten hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla<br />

temel hak ve özgürlükler açısından<br />

erkeklerin lütfunu beklemeleri gibi<br />

bir durum söz konusu olamaz. Böyle bir<br />

durum varsa, kadınlar hak gaspına uğramışlardır.<br />

Hak gaspına uğramaları sonucu,<br />

bu haksızlığın ve mağduriyetin ortadan<br />

kaldırılması için duyarlı erkek ve kadınların<br />

vereceği her türlü meşru (yasal)<br />

mücadele kutsaldır, saygıdeğerdir, desteklenmelidir.<br />

Yasal sorumluluğu bulunanların<br />

(meclisin), hak ihlalleri ve hak<br />

gaspları konusunda varsa kanunlarda eksikliklerin<br />

giderilmesi, hak gasplarına<br />

yol açabilecek tutum ve eylemlere karşı<br />

açık kapı bırakılmaması, yasaların uygulayıcılarının<br />

şahsi tercihlerine zemin<br />

oluşturmayacak şekilde yasal düzenlemeleri<br />

yapmaları yasal sorumluluklarının<br />

bir gereğidir.<br />

Kadın, siyasi ve toplumsal alanın her<br />

kademesinde görev alıp almama tercihine<br />

sahip olduğu gibi, dini anlamda da<br />

inanıp inanmama, inancının gereklerini<br />

yerine getirip getirmeme temel inanç özgürlükleri<br />

arasındadır. Bu konuda babanın,<br />

ağabeyin, kocanın, amcanın, dayının,<br />

resmi ve gayri resmi aktörlerin (türban(!)<br />

takıp takmama gibi) kadın adına<br />

karar verme veya kadına dayatma hakkı<br />

ve yetkisi yoktur.<br />

Kadınlar her türlü olumsuz yaftalardan<br />

da uzaktır. “Erkeği ayartan”, “âdemin<br />

ayağını kaydıran”, “asla reşit olamayan<br />

(kendi hakkında karar verebilme anlamında),<br />

“aklı ermeyen”, “temsil kabiliyeti<br />

noksan” gibi yakıştırmalar, kadına yüklenilen<br />

olumsuz kadın algısının patolojik<br />

uzantısı olarak varlığını sürdürmektedir.<br />

Ancak şurası unutulmamalıdır ki, kadına<br />

yöneltilen olumsuzluklar, sadece<br />

karşı cinsle ilgili olmayıp hemcinslerinden<br />

de kaynaklanabilmektedir. Bu hayat<br />

algısı, hayat felsefesi, hayat anlayışıyla ilgili<br />

bir durumdur.<br />

Kadına, kadın olmasından dolayı<br />

yüklenen olumsuz her şey, insanlık tarihinin<br />

fıtrat dışında oluşturduğu (şeytani)<br />

kültürün yansımasının günümüze uzantısıdır.<br />

Kadın ve çocuk mağduriyet ve istismarları<br />

kadın ve çocuk olmanın sonucu<br />

değil hastalıklı bir aklın (şeytani aklın)<br />

onlara yüklediği mana, anlam ve bakış<br />

açısıyla ilgili bir husustur. Neden mi?<br />

Çünkü çocuk ve kadın olmayan bir insanlık<br />

olmaz da ondan.<br />

Pekâlâ, kadın kimdir, görev ve sorumlulukları<br />

nelerdir?<br />

1. Kadın bir insandır, insan ise (kadın-erkek<br />

olarak) en mükemmel bir şekilde,<br />

şan ve şeref sahibi olarak yaratılmıştır.<br />

“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”<br />

(Tîn:4). “Biz, hakikaten insanoğlunu<br />

şan ve şeref sahibi kıldık…” (İsrâ:70).<br />

Ayetlerde insan tabiri sadece erkeği<br />

veya kadını değil, hem kadını hem<br />

de erkeği kapsamaktadır.<br />

2. Allah’ın vahyi, Adem Aleyhisselam’dan<br />

itibaren, şan ve şeref sahibi olarak<br />

yaratılan insanın yaratılış amacına<br />

götürecek -Ben cinleri ve insanları, ancak<br />

bana kulluk etsinler diye yarattım.<br />

Zâriyât: 56)– “ilahi program” olmasına<br />

rağmen insanoğlu, ya peygamberleri yalanlamaya<br />

yönelmiş ya da “ilahi programı”<br />

(peygamberlerin tebliğini) şeytanca<br />

Hatice Yazıcı SEVER<br />

hatice.sever@gmx.de<br />

Kadın<br />

değiştirerek emellerine alet etmiştir. Buna<br />

kadın açısında en güzel örnek kölelik<br />

ve cariyelik olsa gerek. Kimmiş hür olarak<br />

dünyaya gelen insanları kölelik ve cariyelik<br />

statüsüna sokan. Bunlara bu hakkı<br />

ve yetkiyi kimler vermiş ve bu yetkiyi<br />

nereden almışlar.<br />

Şeytanca insanlara iftira etmekten de<br />

geri durmamışlar (merak edenler Tevrat’ın<br />

yaratılış bölümünü okuyabilirler.)<br />

Sanatın birçok alanında ve bazı yapıtlarda<br />

(roman, hikaye, sinema gibi) maalesef<br />

kadın zevk aracı olarak sunulmuştur.<br />

Köle ve cariye insan değil mi? Bunların<br />

tebliğe ihtiyacı yok mu? Ama ne olmuş,<br />

din kötü emellerine alet edilerek,<br />

kadınlar hiçbir hakka sahip edilmeden<br />

sayısız kadın, oluşturulan cariye pazarlarında,<br />

alınıp satılmış ve cariye adı altında<br />

odalık olarak kullanılmıştır. Şimdi bu yapı,<br />

resmiyet içinde varlığını sürdürüyor,<br />

burada ismini anmak istemediğim bazı<br />

yerler bu ahlaksızlığı devam ettiriyor.<br />

Hatta geçen yıllarda böyle bir yer sahibesi<br />

vergi şampiyonu ödülü almıştı.<br />

İşte Peygamberimiz insanları diğer<br />

konularda olduğu gibi bu konuda da<br />

uyarmıştır. Veda hutbesinde Peygamberimiz;<br />

“Ey insanlar! Kadınların haklarını<br />

gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan<br />

korkmanızı tavsiye ederim…” diye bu<br />

konuya ayrıca dikkat çekmiştir.<br />

3. Kadın yaratılış özellikleri gereği zariftir,<br />

anne adayıdır. Anne adaylığının<br />

gereği şefkatlidir, merhametlidir, duyguludur,<br />

sabırlıdır. Bu kadının güçsüzlüğünü<br />

ifadesi olmayıp anne adayı olmanın<br />

fıtri gereğidir. Annelerimiz gibi.<br />

4. Kadın (Hava), Âdem (A.S) gibi<br />

Âdem’den sonra aynı özden (topraktan)<br />

yaratılmış ve aynı imtihana tabi tutulmuştur.<br />

Âdem gibi şeytanın îvasına (yanıltmasına)<br />

kanmış Âdem’le beraber<br />

mahcup olmuş cennet yapraklarıyla örtünmeye<br />

çalışmıştır. Âdem gibi tövbe etmiş,<br />

tövbeleri kabul edilmiş dünya imtihan<br />

yolculuğu Âdem gibi başlamıştır.<br />

“Ve ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleş.<br />

İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu<br />

ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden<br />

olursunuz. Derken şeytan, birbirine kapalı<br />

ayıp yerlerini kendilerine göstermek<br />

için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size<br />

bu ağacı sırf melek olursunuz veya<br />

ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı,<br />

dedi.” Ve onlara: Ben gerçekten size<br />

öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.”<br />

(A’raf: 19-21).<br />

5. Kadın (Hava); Yahudi ve Hıristiyan<br />

inanışının gereği olan “Adem’i ayarttı”<br />

gibi tüm olumsuzluklardan uzaktır. Geleneksel<br />

anlayışımızda kadına yüklenilen<br />

yaratılışla ilgili olumsuz yüklemeler, Yahudi<br />

ve Hıristiyan (anlayışının) kültürün<br />

bizim içimizde de (Müslümanların içinde)<br />

yer alması sonucudur. Ortodoks Yahudilikte<br />

kadınlar, Sinagoglardaki ibadetlere<br />

aktif olarak katılmazlar. Tevrat’a<br />

göre Havva, Adem’in sol kaburga kemiğinden<br />

yaratılmıştır ve çıplaktır. (Tevrat<br />

yaratılış bölümü). Bu bilgiler değişik formatlarda<br />

Müslüman kültürü içinde yer<br />

almış, sanki İslâm’ın bir gereği gibi sunulmuştur.<br />

Tevrat’a göre cennette yasaklı<br />

meyveyi yediren Havva, onu kandıran<br />

yılandır. (Tevrat yaratılış bölümü, ilk günah<br />

kısmı).<br />

Yukarıda görüldüğü gibi Kur’an, tahrif<br />

edilen şu andaki eldeki Tevrat’ın bu<br />

yanlış bilgilerini düzeltiyor ve doğrusunu<br />

bize bildiriyor. Ne yazık ki Kur’an’la<br />

dini hayatını yapılandırması gereken birçok<br />

Müslüman, kitabından habersiz, din<br />

diye birçok yanlış bilgiyi dindarlığına ölçü<br />

yapmış ve konuyla ilgili bu yanlış bilgiler<br />

birçok dini kitapta yer almıştır. Doğal<br />

olarak bu yanlış bilgiler mikrop gibi<br />

yayılıp gitmiştir.<br />

Kur’an-ı Kerim, konuyla ilgili olumlu<br />

ve olumsuz kadın örneğinden bahseder.<br />

Kadınların yaratılışıyla değil eylemleriyle.<br />

Olumlu örnek kadınlar, Firavun’un<br />

karısı ve Meryem validemiz. İffet, hayâ,<br />

teslimiyet, vakar sahibidirler. Olumsuz<br />

örnek kadınlar ise Lut ve Nuh (a.s) peygamberlerin<br />

hanımları. (66 Tahrim Sûresi:10-12).<br />

İnsanı değerli veya değersiz<br />

kılan cinsiyeti olmayıp tavır, eylem olarak<br />

duruşlarıdır:<br />

“Ebu Leheb’in iki eli kurusun; kurudu<br />

ya. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.<br />

O, bir alevli ateşe girecektir. Karısı<br />

da, odun hamalı olarak. Ve boynunda<br />

hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu<br />

halde.” (100 Tebbet Sûresi: 1-5)<br />

“O, inananların imanlarını kat kat<br />

artırmaları için kalplerine huzur ve güven<br />

indirendir. Göklerin ve yerin orduları<br />

Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir,


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 18 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

hüküm ve hikmet sahibidir. Bütün bunlar<br />

Allah’ın; inanan erkek ve kadınları,<br />

içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli<br />

kalacakları cennetlere koyması, onların<br />

kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah<br />

katında büyük bir başarıdır. Ve (Allah)<br />

ikiyüzlü erkek ve kadınları ve Allah’tan<br />

başkasına ilahlık yakıştıran erkek<br />

ve kadınları (öteki dünyada) azaba uğrat(mayı<br />

dile)miştir. Bunların tümü Allah<br />

hakkında kötü, uygunsuz düşünceler<br />

taşırlar. Kötülük onları her taraftan kuşatır<br />

ve Allah’ın gazabına uğrarlar. O,<br />

(rahmetinden) onları dışlamış ve onlar<br />

için cehennemi hazırlamıştır. Ne kötü<br />

bir varış yeridir orası!” (48 Fetih: 4,5,6)<br />

“Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd<br />

edenler, (İslâm uğrunda) seyahat edenler,<br />

rükû edenler, secde edenler, iyiliği<br />

emredenler, kötülükten sakındıranlar ve<br />

Allah’ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün)<br />

mü’minleri müjdele.” (9 Tevbe:<br />

112)<br />

“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini<br />

haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.<br />

Bu davranış onlar için daha nezihtir.<br />

Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından<br />

hakkıyla haberdardır.” (24 Nur: 30)<br />

“Mü’min kadınlara söyle, onlar da<br />

gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler;<br />

iffetlerini korusunlar….”(24 Nur:<br />

31)<br />

“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı<br />

öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız.<br />

Onları öldürmek gerçekten<br />

büyük bir günahtır.” (17 İsra: 31). (Dini<br />

bir mazeret olmadan kürtaj yaptıran kadınlar<br />

ve onları buna teşvik eden erkeklerde<br />

bu kapsama dahildir).<br />

(Kadın erkek fark etmez, mü’minlerin<br />

bazı vasıfları) “Onlar, Allah ile beraber<br />

başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız<br />

yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan<br />

ve zina etmeyen kimselerdir. Kim<br />

bunları yaparsa cezasını bulur.” Nasıl bir<br />

ceza; “Kıyamet günü onun azabı kat kat<br />

artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî<br />

kalır.” (25 Furkan: 68-69).<br />

“İçinizden iki kişi, fuhuş yaparsa, onlara<br />

eziyet edin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa<br />

artık onlardan vazgeçin. Çünkü Allâh,<br />

tevbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyendir.”<br />

(4 Nisâ: 16)<br />

Pekâlâ ya bunları terk eder Allah’a sığınırsa<br />

durumları ne olacak;<br />

“Ancak tövbe edip de inanan ve salih<br />

amel işleyenler başka. Allah işte onların<br />

kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok<br />

bağışlayandır, çok merhamet edendir.”<br />

(25 Furkan: 70).<br />

Allah kulunun helak olup batmasını<br />

istemiyor. Sürekli çıkış yolları gösteriyor.<br />

Tabi ki burada günahı terk etme, iyiye<br />

yönelme o insanın yapması gereken bir<br />

eylemdir. Bu eylemi gösteren insanın Allah<br />

sadece günahlarını örtmekle kalmıyor,<br />

bir de günahlarını iyiliğe değiştiriyor,<br />

“Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere<br />

çevirir.” (25 Furkan: 70). Burada<br />

ki durum gidin günah işleyin değil, bir<br />

şekilde bu günahları ve suçları işlemiş<br />

olanların iyiye yönelme eylemlerini samimiyetle<br />

göstermeleri, samimiyetle bu<br />

yanlışlıklarından dönmelerine karşılıktır.<br />

(Burada kadın erkek arasında bir fark<br />

yoktur.) Demek burada kadın olma özellikleri<br />

değil, insan eylemleridir söz konusu<br />

olan.<br />

“İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden)<br />

habersiz mü’min kadınlara<br />

zina isnat edenler, gerçekten dünya ve<br />

ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları<br />

günahtan dolayı dillerinin, ellerinin<br />

ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik<br />

edecekleri günde onlara çok büyük<br />

bir azap vardır.” (24 Nur: 23,24). İftiraya<br />

atan ister kadın ister erkek olsun fark etmez.<br />

Şu anki Hrıstiyan inancına göre,<br />

Adem ve Havva’nın yedikleri yasak meyve<br />

sonucu işledikleri günah, kendilerinden<br />

dünyaya gelen çocukları vasıtasıyla<br />

devam edip gitmektedir. Tanrının yetkisini<br />

kullanan din adamları (papazlar)<br />

–tabi bu yetkiyi kim verdi ise(!)- bu “ilk<br />

günahla” dünyaya gelen çocukları vaftiz<br />

ederek günahlarından arındırmakta,<br />

sonradan hrıstiyan olanları da aynı şekilde<br />

günahlardan arındırmaktadırlar. Günah<br />

işleyen hrıstiyanları da, kiliselerde ki<br />

“günah çıkartma” bölümlerinde günahlarını<br />

kendilerine söyleterek Tanrı adına<br />

bağışlamaktadırlar. Tabi ki böyle bir durumun<br />

nelere yol açacağı ortadadır.<br />

İslâm ise böyle şeylerden uzaktır. İslâm’a<br />

göre kişi tövbe ve duasını Allah’a<br />

sunar, günahlarından tövbe ederken de<br />

günahlarını tek tek sayarak kendini tekrar<br />

rezil etmez, samimi bir şekilde ölmeden<br />

önce hangi günah olursa olsun terk<br />

eder, kendini düzeltir ve Salih Amel’e yönelirse<br />

Allah, o kulunu bağışlar, bağışlamakla<br />

da kalmaz günahlarını sevaba değiştirir.<br />

Maalesef yozlaşmış toplumsal anlayışımızda<br />

kadına bazen olumsuz nitelemeler<br />

yapılabilmektedir. Bazen bunlar dini<br />

bir motif olarak sunulabilmekte dinin<br />

gereği gibi anlaşılabilmektedir:<br />

“Kadın aklınla”, “saçı uzun aklı kısa”,<br />

“sen bir dur hele”, “harama sebep olma”<br />

(sanki erkek harama sebep olmuyormuş<br />

gibi), “hişt hişt çekil”, “camilerimizde sadece<br />

teravih namazlarında gitmeleri uygundur(!)”,<br />

“vakit namazlarında evdeki<br />

kapının arkası daha uygun sevapça(!)”,<br />

“camilerde geniş mekânlar erkeklere; arta<br />

kalan kıyılar köşeler kadınlara”, “kadın<br />

camiye girdiğinde (o da alışmış geniş<br />

mekânlardan kıyılara çekilmeye) kıyılara,<br />

yoksa camiden çık, güya kenarda kılarsa<br />

(herkesin gördüğü yerde) namaz olmaz.”.<br />

(Cennete önce erkekler girecek ya,<br />

boş kalırsa, erkekler müsaade ederse,<br />

sonra kadınlar(!). “Cuma ve bayram namazlarına<br />

gelmezler” (erkekler öyle buyurdu<br />

ya).<br />

Kadına, özgürlük anlamında her türlü<br />

olumsuz telkinde bulunan mantık, kadın<br />

kocaya muhtaç olmamalı, kadın her<br />

türlü hürriyetten(!) kimseye sormadan<br />

sonuna kadar yararlanmalı, kadın özgür(!)<br />

olmalı, kadın ezilmemeli(!).<br />

Bu zihniyet, kadının maddi bir değer<br />

olarak paraya dönüştürülmesine (eğlenme<br />

aracı, reklam aracı gibi) ses çıkarmamakta<br />

hatta böyle bir durum gündemlerinde<br />

hiç olmamaktadır.<br />

Yukarıdaki mantıksal anlayışlar, işine<br />

geldiğinde aynı kadını parti, kermes, vakıf,<br />

dernek-sendika çalışmasında, ev-iş<br />

yeri temizliğinde, oy toplamalarında bir<br />

mahzur görmemektedir.<br />

Arkasından Panel: “Toplumda kadın,<br />

sömürülen kadın, İslâm’da kadının yeri, .<br />

Sonuç..?<br />

Lafa gelince Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz.<br />

Fatma, Nene Hatun, Kara Fatma. Pekâlâ,<br />

sahabe kadın peygamberimizle camide<br />

namaz kılmıyor muydu? Hz. Ömer’e mihirle<br />

ilgili bir konuda sahabi kadın camide<br />

karşı çıkıyordu. Kara Fatma, Nene<br />

Hatun vatanın zor günlerinde, ön saflar<br />

da düşmanla savaşıyordu.<br />

Kur’an, toplumda yer alması açısından<br />

hem de devlet başkanlığı gibi ağır bir<br />

görevi layıkıyla yürüten bir kadından,<br />

olumlu anlamda bahseder. Bu olay ise<br />

toplumda kadının yeri açısından çok<br />

önemlidir:<br />

Devlet adamlığı ve ileri görüşlülüğü<br />

ile Kur’an’ın bahsettiği kadın, Sebe Melikesi<br />

(devlet başkanı) dir. Yönetimde istişarenin,<br />

danışmanın güzel bir örneğini<br />

sergilemekte, Allah’ta bu özelliğini de bize<br />

bildirmektedir. Danışmanlarının gazına<br />

gelerek ülkesini felakete sürüklemeyip<br />

Süleyman’la (A.S.) görüşüp ona göre<br />

karar vereceğini bildirir ve olayın iç yüzünü<br />

öğrenmek için yola çıkmasını<br />

olumlu bir tavır olarak Kur’an-ı Kerim<br />

bahseder. (Bize de aynı zamanda güzel<br />

bir örnek olarak sunulur.) 27 Neml:20-<br />

44.<br />

Din adına da çağdaşlık adına da ne<br />

söylerseniz söyleyin burada esas olan durum<br />

kanaatimce şudur;<br />

Kadın insan neslinin bir parçası mı?<br />

Evet.<br />

Kadının fert ve toplum olarak sorumlulukları<br />

var mı?<br />

Evet.<br />

Kadın da erkek gibi olumlu ve olumsuz<br />

şeylerden etkileniyor mu?<br />

Evet.<br />

Kadın da cennet ümidi ve cehennem<br />

kaygısı taşıyor mu?<br />

Evet.<br />

Kadın okulda, üniversitede, çarşı-pazarda,<br />

siyasette, işçi-işveren, amir-memur,<br />

köylü-kentli, tarlada-fabrikada, sanatta,<br />

yolculukta, dükkânda, medyada,<br />

gazete de toplumun bütün katmanlarında<br />

mı?<br />

Evet.<br />

Kadının şahsiyeti, kimliği, onuru, kişiliği,<br />

arzusu, hayali, eğlenmesi, gülmesi,<br />

üzülmesi, hakkı, hukuku, beklentisi, gezmesi-tozması,<br />

sevmesi-sevilmesi, korkması,<br />

korunması, inanması-inanmaması,<br />

ibadet yerine gitmesi-gitmemesi, sevabı-günahı<br />

insani bir durum değil mi?<br />

Evet.<br />

Gelin insanlık kalitemizi hep beraber<br />

medeni bir şekilde yükseltelim.<br />

Gelin algılarımızı ve doğrularımızı<br />

gözden geçirelim. Kadının onurlanmadığı<br />

yerde insan onuru olmaz. Kadın itilip<br />

kakılmaktan, istismarlardan, görsel bir<br />

sunum aracı olmaktan (bazı reklam ve ticari<br />

malların sunum aracı gibi)….gibi<br />

kurtarılmamışsa burada patolojik bir durum<br />

var demektir.<br />

O halde “insan insanın kurdudur”<br />

deyişini boşa çıkaracak; tutum, tavır ve<br />

eylemler sergileyelim. Tutum, tavır ve<br />

eylemlerimizi fıtratın gerektirdiği yöne<br />

çevirelim. “Fıtratın gereği” (yaratılış kanunu<br />

ve yaratılış amacı) ise “fıtratın gerektirdiği<br />

yöne yönelmekle” olur.<br />

“Biz sana kitabı gerçeğin ta kendisi<br />

olarak indirdik. O halde sen de yalnız Allah’a<br />

ibadet et!. De ki (ey Muhammed):<br />

“İçten bir inançla Allah’a bağlanarak yalnız<br />

O’na kulluk etmekle emrolundum;<br />

ve Allah’a teslim olanların öncüsü olmakla”.<br />

De ki: “Eğer ben Rabbime isyan<br />

edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından<br />

korkarım.” De ki: “İçten bir<br />

inançla yalnız O’na bağlanarak O’na kulluk<br />

ederim.”. (39 Zümer:2,11-14).<br />

Bu ise fıtratı mikro plandan makro<br />

plana kadar takdir eden (kader), ilahi<br />

iradenin, fıtratı ve fıtratın yaratılış amacını<br />

insanlığa öğrettiği ilahi vahyin gerektirdiğine<br />

tabi olmakla ancak gerçekleşebilir.<br />

Bu ise evrensel bir çağrı olup, bu<br />

evrensel mesaj insanların önderleri (peygamberleri)<br />

tarafından sürekli “ilahi iradenin<br />

rahmeti” gereği insanlara hatırlatılmıştır.<br />

En güzel şekilde yaratılan, yaratılışında<br />

da bir dâhili olmayan insanoğlu düşünmesi<br />

gerekmiyor mu ki, yaratılışını<br />

en güzel şekilde yaratan Allah, insanın<br />

yaratılış amacına yönelecek bilgiden insanoğlunu<br />

mahrum bıraksın. Böyle bir<br />

durum Allah’ın yüceliğine yaraşır mı?<br />

Elbette yaraşmaz.<br />

İşte bu ve buna benzeyen ferdi ve toplumsal<br />

yapıdaki olumsuzlukların kaynağında,<br />

insanoğlunun ilahi mesajı bir kenara<br />

bırakmasından kaynaklanıyor.<br />

Pekala bu mesajla irtibatımız ne kadar?<br />

Bu mesajı (Kur’an’ı) anlamak için,<br />

hatim indirmenin ötesine, cenaze sonrası<br />

Kur’an okumanın ötesine geçerek, bu<br />

ilahi vahyin (projenin) nasıl bir insan inşası<br />

ve nasıl bir toplum inşası hedefliyor<br />

diye üzerinde kafa yoruyor muyuz!<br />

-Haa, kafa yoracam ama abdestim<br />

yok.<br />

-Al.<br />

-Sonra.<br />

-Sonra mı?<br />

-Sonra, sonra…..<br />

-Hangi sonra?<br />

-Sonra işte. Sen geçmiş alimlerimizden<br />

çok mu bileceksin(!)<br />

-Allah üstün zekalıları hep geçmişte<br />

mi yaratmış? Allah o zaman Kur’an’ı neye<br />

evrensel yapmış!<br />

-Din işi ayrı bilim işi ayrı.<br />

-Kim dedi.<br />

-Batılılar, bilim adamları(!) (Mü’min<br />

bilim adamlarını ve Kur’an’ı iyi bilen tarafsız<br />

gayri Müslim bilim adamlarını<br />

tenzih ederim).<br />

-Batılıların dini ne? Senin bilim adamı<br />

dediğin besmeleden haberi var mı?<br />

Batılıların diniyle İslâm’ın ne alakası var.<br />

Neyle meşgulüz. Ya bu iş mi!<br />

Gelin diğer konularla beraber “kadın”<br />

konusunu da ilahi iradenin ilahi<br />

mesajıyla “cek-up” tan geçirelim. Oluşan<br />

kültürel kabul ve anlayışlarımızı (kirlenen<br />

suyunu filtre edilmesi gibi) ilahi iradenin<br />

son mesajının önüne kültürel kabullerimizi<br />

koyarak değil, kabullerin<br />

olumsuz etkisinden sıyrılarak, ilahi iradenin<br />

(Allah’ın) istediği ölçü çerçevesinde<br />

(11 Hud: 1-2), ilahi iradenin mesajıyla<br />

(Kur’an’la) yeniden, buluşalım, formatlanalım.


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 19 ➤Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

<strong>dosya</strong><br />

<strong>HAYAT</strong><br />

Mevlana Celaleddin-i Rumi<br />

“Alims Fischimbiss<br />

Frankfurt’un<br />

Markası Oldu”<br />

Bu sözler Frankfurt Belediyesi Ekonomi Müşaviri Markus<br />

Frank`a ait.<br />

Frankfurt`un Gallus semtine ikinci şubesi açılan Alims<br />

Fischimbiss çok sayıda davetlinin katılımıyla açılışını yaptı.<br />

Türkiye Cumhuriyeti Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı<br />

ve Frankfurt Belediyesi Ekonomi Müşaviri Markus<br />

Frank ve Frankfurt Din Ateşesi Yaşar Seracettin Baytar`ın<br />

kurdela kestiği açılışa Hessen eyaletinden çok sayıda davetli<br />

katıldı.<br />

Müşavir Frank, Alim Coşkun`u cok uzun zamandan beri<br />

tanıdığını dile getirerek; ‘Başarılı iş adamından bahsetmek<br />

isterseniz, Alim Coşkun tipik bir örnektir. Onbeş yıl<br />

önce küçük bir bakkal dükkanıyla işe başlayan ve hatta bir<br />

yıl da işsiz kalan bay Coşkun, yılmadan usanmadan çalıştı<br />

ve eşinin ve çocuklarının da gayretiyle Frankfurt`un gözde<br />

işadamları arasına girmeyi başardı. Bilhassa Şehir merkezinde<br />

açmış olduğu balıkçı Imbisinde Frankfurt ve çevresine<br />

taze ve ucuz balık ikram ederek dikkatleri üzerine çekmiş<br />

ve böylece bu başarısının devamı olarak da Gallustaki bu<br />

ikinci şubesini açmıştır. Coşkun ailesine Frankfurt belediyesi<br />

olarak tam desteğimizi veriyoruz ve böylesi işverenleri<br />

destekliyoruz. Çünkü sizin gibi müteşebbisler iş sahası açmaktadır.<br />

İktisadi hayata canlılık katmaktadır ve ödedikleri<br />

vergilerle de hem eyaletimize hem de şehrimize maddi katkıda<br />

bulunmaktadır’ diyen müşavir Frank, açılış kordelasını<br />

kederken de Alıms imbis`in daha birçok şubesini açmak istediğini<br />

arzuladığını söyledi.<br />

Açılışa katılan T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı<br />

da Türk iş adamlarının gün geçtikçe başarılı işlere imza attıklarını<br />

görmekten kıvanç duyduğunu belirterek, görevimi<br />

ekim ayında tamamlıyarak dönüyorum ama gözüm arkada<br />

kalmıyacak çünkü başarılı işler yaptık. Tüm esnafla, halkla<br />

ve vatandaşla kaynaşarak çalıştım. Alim beyin 2. lokantasını<br />

açıyoruz. Benden sonra gelecek meslektaşım da umarım<br />

onikincisini açar’ diyerek davetlilerin alkışını kazandı.<br />

Çok sayıda iş adamı ve dernek yöneticisinin katıldığı açılışta,<br />

misafirlere güzel ikramlar yapıldı.<br />

“Gürültü patırtının ortasında<br />

sükûnetle dolaş! Sessizliğin<br />

içinde huzur bulunduğunu<br />

unutma! Başka türlü<br />

davranmak açıkça lüzumlu olmadıkça<br />

herkesle dost olmaya<br />

çalış! Sana bir kötülük yapıldığında,<br />

unut ve bağışla! Ama<br />

kimseye teslim olma! İçten ol!<br />

Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş!<br />

Başkalarına da kulak ver!<br />

Aptal ve câhil oldukları zaman<br />

bile dinle onları! Çünkü, dünyada<br />

herkesin bir hikâyesi vardır.<br />

Yalnız planlarının değil, ne<br />

kadar küçük olursa olsun başarılarının<br />

da tadını çıkar! İşinle<br />

ilgilen! Seveceğin bir iş seçersen,<br />

hayatında bir an bile çalışmış<br />

ve yorulmuş olmazsın. İşini<br />

çok seveceksin!<br />

Olduğun gibi görün!<br />

Ve göründüğün gibi ol!<br />

Sevmediğin zaman, sever gibi<br />

yapma!<br />

Çevrene nasihatlerde bulun<br />

ama, hükmetme!<br />

İnsanların kusurlarını bulmaya<br />

çalışırsan, onları sevmeye<br />

zamanın kalmaz. Ve unutma<br />

ki, insanlığın yüz yıllardır öğrendikleri<br />

bir kumsaldaki kum<br />

tanecikleri değildir.<br />

Kaybetmeyi, ahlâksız bir kazanca<br />

tercih et! Birincisinin<br />

acısı bir an, ötekinin vicdan<br />

azâbı bir ömür boyu sürer. Bâzı<br />

idealler o kadar değerlidir ki o<br />

yolda mağlup olman bile zafer<br />

sayılır. Bu dünyada bırakacağın<br />

en büyük miras dürüstlüktür.<br />

Yılların geçmesine öfkelenme!<br />

Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan<br />

yelkenlerini rüzgâra<br />

göre ayarla! Çünkü dünya, karşılaştığın<br />

fırtınalarla değil, gemiyi<br />

limana getirip getirmediğinle<br />

ilgilenir. Ara sıra isyana<br />

yönelecek olsan da, hatırla ki<br />

yaratıkları yargılamak imkânsızdır.<br />

Doğduğun zamanları<br />

hatırlar mısın? Sen ağlarken<br />

herkes sevinçle gülüyordu. Öyle<br />

bir ömür geçir ki, sen öldüğünde<br />

herkes ağlasın!<br />

Sabırlı, sevimli ve vefâkâr ol!<br />

Önünde sonunda bütün servetin<br />

sensin. Görmeye çalış ki<br />

bütün pisliğine ve kötülüğüne<br />

rağmen, dünya yine de insanoğlunun<br />

biricik güzel mekânıdır.<br />

Temiz insanların sevgisi yüze<br />

karşı da, arkadan da birdir.<br />

Ardından ayıplayıp önünde<br />

kul kurban olanların sevgisi gibi<br />

değil.<br />

“Karşında uysal bir koyun<br />

sanki; arkanda da yırtıcı kurtlar<br />

örneği…”<br />

“Başkalarının ayıbını senin<br />

önünde sayıp döken, senin ayıbını<br />

da mutlak başkalarına söyleyecektir.”<br />

Dost, yüzüne doğruyu söyleyendir.<br />

“Dostu olanın aynaya ihtiyacı<br />

olmaz” demişlerdir.<br />

Dostlarıyla boğuşanların<br />

hiçbir zaman gerçek dostları<br />

olmaz.<br />

Dostlar yüze karşı da arkadan<br />

da birdir.<br />

Gerçek dostlar; karşında uysal<br />

bir koyun gibi hareket edip<br />

arkadan yırtıcı kurtlar gibi<br />

onurunu ve malını parçalayanlar<br />

değillerdir.


21 ➤<br />

<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

özel köşe<br />

Hasbihal….<br />

Önce selam ile başlıyalım kelama.<br />

ALLAH’ın rahmeti bereketi üzerinize<br />

olsun dostlarım.<br />

Güllerimiz bahçıvanını beğenmeyip<br />

terk edince!<br />

Hani bizim bahçedeki güllerimiz<br />

diye mırıldanırız.<br />

Güllerimiz bizim bilmediğimiz<br />

başka bir bahçıvana gülerken sonra<br />

da yaprak dökümünde bizim bahçelerimizi<br />

terkettiler.<br />

Şimdi hepisi uzaklarda boynu bükük<br />

hayata küs bir vaziyette etrafa<br />

serpildiler.<br />

Ağlıyorlar gözde yaş kalmadığı<br />

için yürekten.<br />

Yaptıkları hataları bildiklerinden<br />

ve geriye dönüş cesareti olmadığından.<br />

İçlerinde bir kin var.<br />

O kin sevgi pınarında yıkanamadıklarından<br />

ve sevgi boşluğunu dolduramadıklarından,<br />

sevgiyi başka<br />

yerde aradıklarından.<br />

Yine, ara sıra ufuklara bakıyorlar.<br />

Yalnız bıraktıkları bahçıvanı görebilir<br />

miyiz diye.<br />

Heyhat!<br />

Sonra görüyorlarki geldikleri yer<br />

de değişmiş.<br />

Geriye kalan güller de sararıp solmuş.<br />

Bu durumlara dayanamayan bahçıvan<br />

bu dünyayı terk etmiş.<br />

Bunu fırsat bilen diğer yaban otları<br />

ve çiçekleri bahçede nefes alacak<br />

yer bırakmamışlar. Geriye kalan çiçekler<br />

nefes alacak durumda değilmiş<br />

ama yaşam mücadelesi veriyorlarmış.<br />

Yeni yuvaya dönen çiçekler kardeşlerine<br />

yardım edip yuvayı kurtarmak<br />

istemişler.<br />

Uzun ve zahmetli bir uğraşıdan<br />

sonra başarmışlar.<br />

Şimdi bahçe yine eskisi gibi sade<br />

ve çekici….<br />

Hacarabın Hatıralarından….<br />

Hacarap bundan 20 sene önce Almanya`dan<br />

memlekete izine gider.<br />

Birgün Karaman`da İsmet Paşa caddesinde<br />

yürürken bakarki karşı tarafta<br />

bir arkadaşı eve doğru gidiyor…<br />

Arkadaşına bağırır:<br />

- Nereye böyle yine Hisarsporlu<br />

musun yoksa Kalesporlu musun,<br />

elektrikçi kambur Ramazan yine hakemlik<br />

yapıyor mu?<br />

Arkadaşı cevap verir:<br />

- Oooo Hacarap izine mi geldin?<br />

Hoşgeldin aman Hacarap bırak onlar<br />

mazide kalsın. Güzel bir anı olarak.<br />

- Hoşbulduk izine geldim. Anladım,<br />

bizimki şakaydı nereye böyle<br />

yine bir hesap peşinde misin?<br />

- Yok be Hacarap çocuklar torunlar<br />

derken yorulduk.<br />

M. Salih AYDIN<br />

m.s.a.58@hotmail.com<br />

Hacarabın Serüvenleri 60<br />

- Hadi, hadi güvercinleri yine<br />

uçuruyor muşsun.<br />

- Eh, oda bizim özelimiz olsun.<br />

- Ara sıra uğra da görüşelim.<br />

Günlerimiz sayılı.<br />

- Uğrarım Hacarap şöyle yine eskilerden<br />

konuşuruz. Haaaa bana uğra<br />

da sana bir çift beyaz güvercin<br />

uçurayım da gör.<br />

- Zaten düşünüyorum...<br />

Ertesi hafta Hacarap bir duyarki<br />

arkadaşı rahmetli olmuş. İşte hayat<br />

böyle birşey.<br />

İnsan!<br />

İnsan seraplarda hayallerini yaşar.<br />

Geriye dönüşü olmayan bir yola<br />

girer.<br />

Su misali sürüklenmeye başlar.<br />

Yokuşa, inişe, viraja girer.<br />

Bazen taşlara bazen otlara vurur.<br />

Ama yine geriye bakar.<br />

Hiç olarak boşu, boşuna giden<br />

hayata hala özlem çeker.<br />

Anlamsız bir boşlukta sallanmış<br />

durmuştur.<br />

Yaşı geçmiş eski dostları aramaz<br />

olmuştur.<br />

Parası varsa bakım evinin bir köşesine<br />

atılacaktır.<br />

Para yoksa köşelere bucaklara sürüne<br />

sürüne atılacaktır.<br />

Sonra vefat edince defin işleminden<br />

sonra unutulup gidecektir.<br />

Bu birinci perde.<br />

İnsan madde ile ruhu hamur edip<br />

birbiri ile harmanlar uyum içinde<br />

birbiri ile yaşamı ALLAH yolunda<br />

tüketirse o insan ölümü ölümsüzleştirir.<br />

Çünkü gerçek olan yaratılış ruhuna<br />

uygun bir şekilde yaşamıştır.<br />

Dünyada devamlı kalmayacağını anlamış<br />

ve ölümün yok olmak olmadığını<br />

anlamıştır.<br />

Hak sevgisi ile kendini yuğurmuş.<br />

<strong>Hayat</strong>ın, ayakta kalmanın kul olmak<br />

olduğunu anlamıştır.<br />

Kendi ruhunu nurlu yolda tertemiz<br />

ederek O, na O’ nun yoluna kendini<br />

adamıştır.<br />

Şöyle bir soru sorabiliriz.<br />

Ey insan nereye?<br />

<strong>Hayat</strong>ın nereye gideceğini nerede<br />

biteceğini, sonunun ne olacağını, neyin<br />

senin için hayırlı, neyin hayırsız<br />

olacağını bilebilir misin? <strong>Hayat</strong>ın<br />

bittiği bir dağda konaklayamazsın.<br />

Seni bekleyen bir son var. Dönme<br />

dolap gibi dolanıp durma. Seni ileriye,<br />

doğruya götürecek yola gir.<br />

ALLAH hiçbir mümini ve mümineyi<br />

doğru yoldan ayırmasın.<br />

Yine bir yazının sonuna geldik.<br />

Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.<br />

Selam ve dua ile.<br />

Başkonsolos Wuppertal ATİB’i Ziyaret Etti<br />

T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Fırat<br />

Sunel, Din Ateşesi İlhami Ayrancı’yla<br />

birlikte ATİB-Wuppertal<br />

Eğitim ve Kültür Merkezi’ni ziyaret etti.<br />

Kendi binasında birden fazla değişik faaliyetleri<br />

atbaşı yürüten Eğitim ve Kültür<br />

Merkezi, okul çocuklarının ev ödevlerine<br />

yardım kurslarından, kadınlara yönelik<br />

Almanca kursları ve kültürlerarası diyalog<br />

toplantılarına kadar bir dizi çalışmanın<br />

yanısıra, Osmanlı Camii’ni de bünyesinde<br />

bulundurmaktadır.<br />

Dernek Başkanı Yavuz<br />

Aktaş, Başkonsolos Fırat Sunel’e<br />

kuruluş binasını gezdirirken,<br />

altına imza attıkları<br />

faaliyetler hakkında bilgi verdi.<br />

Ziyaretin Cuma gününe<br />

denk gelmesi münasebetiyle,<br />

Din Ateşesi İlhami Ayrancı<br />

camide “Cuma sohbeti” yaptı. Dernek<br />

yöneticileri ve vatandaşlarla sohbet eden<br />

Fırat Sunel’e daha sonra ATİB Genel Başkan<br />

Yardımcısı Tibyan Taşkın, ziyaretinden<br />

dolayı memnuniyetini dile getirdi ve<br />

“Göçün 50. Yılında Avrupa Türkleri” adlı<br />

ATİB’in hazırladığı kitabı takdim etti.<br />

Daha sonra Wuppertal Eğitim ve Kültür<br />

Merkezi Kadın Kolları, Başkonsolos<br />

Fırat Sunel ve Din Ateşesi İlhami Ayrancı’ya<br />

birer buket çiçek takdim etti.<br />

Dualar ve Hediyelerle Okula Başladılar<br />

Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya<br />

Eyaleti'nde okulların başlamasıyla<br />

birlikte, okula ilk adımını atanlar<br />

kadar aileler de heyecanlı ve sevinçliydiler.<br />

Osmanlılar döneminde yaşatılan<br />

geleneğimiz "bedi besmele", yani okula<br />

başlayacak olan çocuklar için düzenlenen<br />

tören, yıllardan beri artık ATİB bünyesindeki<br />

birçok kuruluşta da uygulanmaktadır.<br />

Bu güzel geleneğimizi istikrarlı bir şekilde<br />

tam dokuz yıldan beri<br />

yaşatan derneklerimizden birisi<br />

de, Bielefeld Eğitim ve<br />

Kültür Merkezi/Yunus Emre<br />

Camii'dir. Bielefeld'de bu sene<br />

okula yeni başlayan onlarca<br />

çocuk için ATİB- Bielefeld<br />

Eğitim ve Kültür Merkezi yönetimi,<br />

ailelerin de katılımıyla<br />

Yunus Emre Camii'inde bir<br />

tören düzenledi. Yunus Emre Camii Din<br />

Görevlisi Ali Balcı'nın da katkılarıyla tertiplenen<br />

"bedi besmele"de çocukların başarılı<br />

olması için dualar edildi ve ardından<br />

hediyeleri dağıtıldı.<br />

İnsan eğitimine ve ilme verilen değerin<br />

anlaşılması ve çocuklara okul hayatının<br />

sevdirilmesi için bu tür etkinliklerin<br />

çok önemli olduğunu ifade eden dernek<br />

yöneticileri, bundan sonra da çocuklarımızı<br />

eğitim süresince yalnız bırakmayacaklarını<br />

söylediler.


<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 22 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />

➤<br />

bulmaca


Kurban<br />

bedeli<br />

10<br />

100 €<br />

*<br />

*

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!