Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
16<br />
07<br />
12<br />
Genç Bilgisayar Mühendisi Habib<br />
Rahman'dan Rahatlatan Buluş<br />
ENERGY<br />
Enerji<br />
İçeceği<br />
Damaklara<br />
Serin<br />
Bir<br />
Tat<br />
Sipariş İçin: 0179-9705472<br />
E-Mail: kar-pa@hotmail.de<br />
Peter Feldmann: Yabancı<br />
Kökenli Oylarla Seçildim<br />
<strong>HAYAT</strong><br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir<br />
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: 73 • Yıl/Jahre: 9 • Ekim / Oktober 2012 / Zilkade 1433<br />
Wiesbaden ve İstanbul<br />
Fatih Kardeş Şehir<br />
Kayıp Aranıyor<br />
Vermisste Gesucht<br />
Arkaik<br />
Toplumlar<br />
Gelişmekte<br />
Olanlar...<br />
Mahmut AŞKAR 05<br />
Ağır Vasıta<br />
ve Otobüs<br />
Şoförleri<br />
Dikkat!..<br />
İhsan GÜLER 09<br />
Kadın<br />
Hatice Yazıcı SEVER 17<br />
10<br />
Kurbanlarınız<br />
Mazlumlara<br />
Bayram Olsun<br />
Sonunda<br />
Eyvah<br />
Demeyin<br />
Asım TOZOĞLU 07<br />
Dinim Varlık<br />
Sebebim<br />
Dilim Anamın<br />
Ak Sütünde<br />
Yeşeren<br />
Vatanımdır<br />
Selahattin SAYGIN 15<br />
Hacarabın<br />
Serüvenleri<br />
60<br />
M. Salih AYDIN 21
İBADETE DAHA FAZLA<br />
ZAMAN AYIRIN DİYE...<br />
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE<br />
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ<br />
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ<br />
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz<br />
www.hacdunyasi.de<br />
- HAC'DA YÜK<br />
PROBLEMİNE SON<br />
- KALİTE GARANTİSİ<br />
- İADE GARANTİSİ<br />
- LÜX HEDİYELİK PAKET<br />
- 20 SET VE ÜZERİ<br />
SİPARİŞLERDE POSTA<br />
ÜCRETİ BİZDEN<br />
HEDİYELİK SETİMİZDE<br />
BULUNAN MALZEMELER<br />
seccade - takke - kina - tesbih - esans<br />
- misvak - sürme - namaz başörtüsü<br />
11.90<br />
iTiBAREN<br />
euro'dan<br />
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224<br />
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: info@hacdunyasi.de<br />
HEDİYELİK<br />
HAC SETLERİMİZ
03 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
editörden<br />
Sevgili dostlar!<br />
Almanya`da yine birileri ve<br />
yine sözde kayıpları ararken aranacak<br />
yerleri karıştırmaya devam<br />
ediyor.<br />
Sözde Almanya`da güvenlik<br />
inisiyatifleri oluşturmak için yapılan<br />
çalışmalarda karşılarındaki<br />
muhataplarla birileri dalga geçer<br />
gibi davranmaya devam ediyor.<br />
Pekçok sivil İslami Teşkilatın<br />
iyi niyetli olarak katıldıkları “Güvenlik<br />
İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />
çalışmasında maalesef politikacılar<br />
bunu istismar ederek aslında<br />
kendi kalelerine gol attılar.<br />
Kim ne derse desin, Almanya`-daki<br />
Sivil İslami Teşkilatların<br />
hepsi bu ülkenin geleceği için ne<br />
gerekiyorsa yapıyor ve yapmaya<br />
devam ediyor.<br />
Birileri olmayan şeyleri ortaya<br />
çıkarma çabasında iken bir yandan<br />
da topluma huzursuzluk<br />
pompalamaya devam ediyorlar.<br />
Sözde Almanya`da yabancılar<br />
üzerinden iyi niyetli bir çalışma<br />
gibi gösterilmek istenen “Kayıp”<br />
adlı bilboard çalışması maalesef<br />
toplumda huzursuzluk oluşturdu.<br />
Bu kampanyanın çok büyük<br />
sıkıntılar meydana getireceğini<br />
sezen aklı selim sahibi insan ve<br />
kuruluşlar demokratik tepkilerini<br />
göstererek kampanyanın durdurulması<br />
için gayret gösterdiler.<br />
Bu gayretler neticesini verdi ve<br />
kampanya ertelendi. Ertelenmesi<br />
yetmez tümden kaldırılmalı diye<br />
konuşulurken sanki birileri yine<br />
dalga geçer gibi kampanyanın<br />
bilboard bölümünü ertelerken<br />
kartpostal şeklindeki kısmını<br />
hem de hiç olmayacak yerde terör<br />
saldırılarına muhatap olmuş<br />
Köln Keupstrasse`de insanların<br />
gözünün içine baka baka gerçekleştirdiler.<br />
Bu ne aymazlık bu ne<br />
geri zekalı bir tavır. Hem insanların<br />
acılarının tazelemesine vesile<br />
oluyorsunuz ve hem de dalga geçiyorsunuz.<br />
Siz o kartpostalları<br />
orada dağıtacağınıza gidin de o<br />
terör eylemini yapanları yakalayıp<br />
adalete teslim edin.<br />
Maalesef Almanya gibi bir ülkede<br />
birileri aptalca birşeyler yapıyor,<br />
ama ortada muhatap yok.<br />
Muhatap bulmaya çalıştığınızda<br />
birileri size aba altından sopa<br />
gösteriyor.<br />
Görüldüki “Kayıp” adı altında<br />
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal<br />
Sinan AKTÜRK<br />
info@hayatonline.eu<br />
Yanlış Kayıpları Yanlış<br />
Yerde Aramak<br />
yapılmak istenen bu ülkede yaşayan<br />
yabancıları rencide etti ve insanlar<br />
tepkilerini demokratik şekilde<br />
ortaya koydular. Sanki birileri<br />
bu tepkileri demokratik şekilde<br />
değil de toplumu karıştıracak<br />
şekilde olmasını istediler.<br />
Ama insanların aklı selimle davranacaklarını<br />
bu şekilde beklemediler<br />
herhalde.<br />
Kim ne şekilde isterse istesin,<br />
hangi şekilde kışkırtmak isterse<br />
istesin, bu ülkenin huzurunu bozamayacaklar<br />
ve bozduramayacaklar.<br />
Bazı siyasi erkler buna çanak<br />
tutsa bile bu olmayacaktır.<br />
Biz kendi adımıza imkanlarımız<br />
dahilinde buna müsaade etmeyeceğiz.<br />
Sayın Federal İçişleri Bakanı<br />
bu tür kampanyalarla uğraşacağına<br />
sorumluluk alanına giren<br />
meselelerde biraz daha iyi çalışıp<br />
mesela neo-nazi cinayetlerinin<br />
ortaya çıkarılmasında biraz daha<br />
aktif olsun.<br />
Bizim anladığımız bu tür absürt<br />
çalışmalar başka şekillerde<br />
devam edecek gibi. İşte bakın<br />
sünnet meselesinden sonra “Kayıp”<br />
çalışması. Bu da tutmadı yarın<br />
başka bir absürt mesele ile insanların<br />
karşısına çıkacaklar. Ve<br />
ne hikmetse bu meselelerin hepsi<br />
de göçmenleri ve özellikle de<br />
müslüman göçmenleri hem etkiliyor<br />
ve hem de rencide ediyor.<br />
Sanki birileri bu tür değişik<br />
meseleleri sürekli gündemde tutarak<br />
bir şeylerin üzerini kapamaya<br />
çalışıyor. Almanya gibi<br />
ekonomik açıdan sıkıntısı olmayan<br />
bir ülkede ne hikmetse ekonomik<br />
sıkıntılar toplumu bunaltır<br />
vaziyete geldi. Bu sıkıntılar<br />
acaba bir şeylerin üzerini örtmek<br />
için topluma bilerek mi yaşatılıyor.<br />
Varsayalım ki biz komplo<br />
teorisi üretiyoruz. O zaman bu<br />
yaşananları ne ile açıklayacağız.<br />
Birileri ne kadar bu toplumda<br />
göçmenler, müslümanlar ve diğer<br />
kesimdeki insanlar arasında<br />
huzursuzluk çıkarmak isterse istesin<br />
bizler de elimizden geldiği<br />
kadar buna engel olmalıyız. İşte<br />
buna fırsat olacak bir çalışma 3<br />
Ekim`de pekçok İslami Sivil Teşkilatın<br />
gerçekleştirdiği Açık Cami<br />
Günleri. Yani “Tag der Offenen<br />
Moschee”. Gelin birilerin<br />
inadına biz suçlu değil ortak değerlerde<br />
buluşmak için güzellikler<br />
arayalım ve aranmasına vesile<br />
olalım.<br />
Bize ait olan güzel hasletleri<br />
bu toplumun huzuruna katkı<br />
sağlayacak şekilde insanların istifadesine<br />
sunalım.<br />
Bakın işte yakın zamanda bizlerin<br />
yani müslümanların iki büyük<br />
bayramından biri olan kurban<br />
bayramı gelmekte. Yine bazı<br />
örgütler hayvan hakları adı altında<br />
yine yaygara koparmaya çalışacaklar.<br />
Bu yaygaralar kurban<br />
bayramı geçtikten sonra durulacak<br />
ama insanların zihni bulandırılacak.<br />
Ve bizlerin önemli bir<br />
ibadet olarak gördüğü kurban<br />
ibadetini de baltalamaya çalışacaklar.<br />
Gelin yapılmak istenecek<br />
bu kıskırtmalara karşın bizler de<br />
dünyanın pekçok yerinde yapılan<br />
kurban kampanyalarına katılarak<br />
bu kışkırtmaları boşa çıkartalım.<br />
Buralarda da İslami usullere göre<br />
kestiğimiz kurbanlarımızdan<br />
komşularımıza da ikram edelim.<br />
Birileri kayıp ararken bizler bu<br />
toplumun huzuru için gereken<br />
şeyleri arayalım. Onlar kayıp<br />
ararken bazı şeyleri kaybederken<br />
bizler kaybolan şeyleri bulup bu<br />
topluma katkı sağlayalım.<br />
Bakın mesela bulunduğumz<br />
şehirler ile Türkiyedeki bulunduğumuz<br />
şehirler arasında son zamanda<br />
fazlalaşan kardeş şehir<br />
projelerinin gerçekleşmesine katkıda<br />
bulunalım. Bu vesile ile kültürel<br />
bazda birbirimize katkı sağlarken<br />
ekonomik olarak da katkı<br />
sağlanmasına vesile olalım.<br />
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalış<br />
malarımızı bereketlendirsin,<br />
şuurlandırsın.<br />
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.<br />
Allah`a emanet olun.<br />
Impressum / Künye<br />
<strong>HAYAT</strong><br />
Aylık Ücretsiz Gazete<br />
Ekim - Oktober 2012<br />
Zilkade 1433<br />
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni<br />
Sinan AKTÜRK<br />
Yayın Kurulu<br />
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş,<br />
Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,<br />
Selma Öztürk, Mahmut Aşkar,<br />
Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın,<br />
Ayşe Akgün, Sinan Aktürk,<br />
İskender Güngör, Habib Yazıcı<br />
Merkez<br />
Königsbergerstr. 16<br />
61169 Friedberg<br />
Tel: 06031-162411<br />
Fax: 06031-738644<br />
E-Mail: info@hayatonline.eu<br />
Web: www.hayatonline.eu<br />
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach<br />
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve<br />
Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 04 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
haber<br />
İslam Karşıtı Filmin Yasaklanması<br />
Talebi Şiddet Argümanı<br />
İle Gerekçelendirilmemelidir!<br />
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan<br />
Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, gündemdeki<br />
İslam karşıtı filmin gösterim yasağı ile ilgili tartışmalar<br />
üzerine yaptığı açıklamada: “Açıkça halkı<br />
tahrik için çekilmiş ‘Müslümanların Masumiyeti’<br />
adındaki filmin gösteriminin yasaklanması tartışmaları,<br />
maalesef şiddete neden olabileceği gerekçesiyle<br />
‘kamuoyu güvenliğinin tehdit edilmesine’<br />
odaklanmaktadır. Bu ise son derece problemli bir<br />
yaklaşımdır” ifadesinde bulundu. Yeneroğlu ayrıca<br />
şunları kaydetti:<br />
“Şu durumda film yasaklansa da yasaklanmasa<br />
da toplumdaki giderek artan gerilim ortadan kalkacağa<br />
benzemiyor. Asıl bu gerilimli süreci nasıl ortadan<br />
kaldırırız hususuna odaklanıp, bu doğrultuda<br />
gayret sarf etmemiz gerekmektedir.<br />
SPD ve Yeşillerin filmle ilgili olası bir yasağın temel<br />
hakların kısıtlanması anlamına geleceği yönündeki<br />
argümanlarını paylaşmamız mümkün değildir.<br />
Her şeyden önce temel haklar, halkı tahrike yönelik<br />
kin ve nefret içeren teşebbüsleri koruma altına almaz.<br />
Diğer yandan filmin yasaklanması, şiddetin<br />
ortaya çıkabileceği endişesiyle gerekçelendirilmemelidir.<br />
Zira böyle bir argüman daha büyük sorunlara<br />
neden olabilir ve aynı zamanda Müslüman karşıtı<br />
nefreti körükleyebilir. Çünkü suça karşı harekete<br />
geçmek yerine ‘Müslümanların hassasiyetlerine<br />
boyun eğiliyor’ kanaatinin oluşması son derece yanlıştır.<br />
Devletin temel görevi temel hakları korumak<br />
ve her türlü şiddete karşı tüm gücüyle tavır almaktır.<br />
Ancak hukukî açıdan bakıldığında, temel haklar<br />
sınırlarını suç oluşturan eylemlerde bulmaktadır. Bu<br />
çerçevede halkı tahrik eylemi Alman Ceza Kanunu’nun<br />
130. maddesi, inançlara hakaret ise 166.<br />
maddesi uyarınca suç olan eylemlerdir.<br />
166. maddeye göre hakaret edilen inancın mensubuna<br />
yönelik hoşgörüsüzlük teşvikinde bulunulması<br />
ve bunun toplumsal barışı bozmaya elverişli<br />
olması yeterlidir. Yine 166. maddeye göre, bu meselede<br />
‘kamu güvenliği tehdit altındadır”, çünkü dini<br />
bir topluluğa hakaret etmek, o topluluğun dini<br />
inançlarının saygıyla karşılandığına dair güvenini<br />
zedeleyebilir. Bu dahi 166. maddenin geçerli olması<br />
için yeterli bir sebeptir.<br />
Aynı şekilde halkı tahrik suçu (130. madde)<br />
oluşturan eylemler Anayasa tarafından korunmamaktadır.<br />
Burada şiddet argümanına müracaat etmek<br />
yersizdir, zira toplumsal barışın korunması çerçevesinde;<br />
asgari bir hoşgörü, huzursuzluk ve güvensizliğin<br />
olmadığı ve de belirli halk gruplarının<br />
dışlanmadığı bir ortam sayılmaktadır (BVerfG 1<br />
BvR 2150/08). Bu meselede de bu şartlar yerine gelmiştir.<br />
Sayın Almanya Şansölyesi Dr. Angela Merkel’e Açık Mektup<br />
Gerek Federal İçişleri Bakanlığı ile<br />
yazışmalarımız, gerekse medyada<br />
yer alan açıklama ve haberlerden<br />
de anlaşılacağı üzere, İçişleri Bakanlığı<br />
ve Müslüman dini cemaatler arasında<br />
aylardır “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />
bağlamında, bu işbirliğinin işleyişi<br />
ve içeriğine dair bilinen tartışmalar<br />
yaşanmaktadır. Bu tartışmaların ve özelde<br />
Federal İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı<br />
“kayıp” afiş ve kartpostal-kampanyası<br />
hakkındaki görüş ayrılıklarının neticesinde<br />
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği<br />
(DİTİB), İslam Kültür Merkezleri Birliği<br />
(VİKZ), Almanya Müslümanları<br />
Konseyi (ZMD) ve Almanya Boşnak<br />
Müslümanları Birliği (IGBD) bu işbirliği<br />
platformundan ayrılmışlardır.<br />
Federal İçişleri Bakanlığı baştan beri<br />
Müslüman dini cemaatlerinin “kayıp”-kampanyası<br />
ile ilgili çekincelerini<br />
nazar-ı itibara almayıp, geçtiğimiz Perşembe<br />
günü (20.09.2012) kampanyanın<br />
afiş kampanyasını ertelemiş, ancak kampanyanın<br />
diğer kısımlarının olduğunu<br />
ve bu bağlamda kartpostal kampanyasını<br />
planladığı şekilde devam ettireceğini<br />
açıklamıştı.<br />
Bakanlık şimdi “kayıp”-kampanyası<br />
bağlamında düşünülen kartpostal kampanyasına<br />
start vermek için Köln’ün<br />
Mülheim semtinde bulunan ve 2004 yılında<br />
aşırı sağcı terör hücresi NSU’nun<br />
burada infilak ettirdiği çivili bomba ile<br />
22 kişinin yaralandığı Keupstraße caddesini<br />
seçiyor. Bir başka ifade ile, Federal<br />
İçişleri Bakanlığı, kendi ifadesiyle<br />
“gençlerin ve genç yetişkinlerin radikalleşmelerinin”<br />
önüne geçmeyi hedeflediği<br />
bir kampanyayı bizzat kendilerinin<br />
bir terör saldırısının kurbanı oldukları<br />
yer ve mağdurların arasında başlatabiliyor.<br />
İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla Keupstraße<br />
caddesi esnafına, yabancı bir<br />
firma aracılığı ile üzerinde “kayıp”-kampanyasının<br />
bilindik motifleriyle bezenmiş<br />
kartpostallardan oluşan paketler dağıtılmış<br />
durumda. Bu paketlerin dağıtıldığı<br />
esnafların arasında Keupstraße caddesinde<br />
NSU tarafından gerçekleştirilen<br />
çivili bombasaldırısının mağdurlarının<br />
da bulunması, Bakanlığın düşüncesizliği<br />
ve hassasiyetten yoksun olmasını bariz<br />
bir şekilde gözler önüne sermektedir.<br />
Römer ödülleri aralarında 4<br />
Türk’ün de bulunduğu 64<br />
kişiye verildi. Çeşitli alanlarda<br />
gönüllü hizmetlerde bulunan<br />
Yankı Pürsün, Aydın Erbaş, Hüseyin<br />
Kurt ve Ömer Zengin ödüle layık<br />
görüldü. Frankfurt’un tarihi<br />
Römer Belediye binasında düzenlenen<br />
törende Pürsün ve Erbaş,<br />
ödüllerini Frankfurt Anakent Belediye<br />
Başkanı Peter Feldmann’ın<br />
elinden aldı. Hüseyin Kurt ve<br />
Ömer Zengin ise mazeretleri nedeniyle<br />
törene katılamadı.<br />
Yankı Pürsün, böyle bir ödüle<br />
layık görüldüğü için çok mutlu olduğunu<br />
ifade ederek, ‘’Frankfurt<br />
Belediye Meclis üyeliği ve gençlik<br />
komisyonunda uzun yıllardan beri yaptığım<br />
çalışmalardan dolayı bu plaketi aldım.<br />
Benim için büyük bir şeref. Göçmen<br />
bir ailenin çocuğu olarak 10 yıllık<br />
çalışmalarımdan sonra böyle bir ödül aldığımdan<br />
dolayı gurur duydum’’ dedi.<br />
Pürsün, Türk vatandaşlarının da Alman<br />
toplumunun bir parçası olduğunu<br />
Sayın Şansölye, Diyanet İşleri Türk<br />
İslam Birliği olarak Sizleri, İçişleri Bakanlığı‘nın<br />
her türlüduyarlılığı ve yapılabilirlik<br />
ölçüsünü kaybetmiş gözüktüğü,<br />
“Kayıp” kampanyasına ilişkin olumsuz<br />
gelişmeler ile şahsen ilgilenmenizi<br />
istirham ediyoruz. Bu durumu, özellikle<br />
Şubat ayında NSU terörü mağdurlarını<br />
anma töreninde, samimi şahsi üzüntülerini<br />
ve hassasiyetlerini dile getiren herkese<br />
karşı bir hakaret olarak değerlendiriyoruz.<br />
Sözüm ona kampanyanın başlatılması<br />
için tam da Keupstraße caddesinin<br />
seçilmiş olması, ülke Müslümanlarına<br />
gizli ama, gizli olduğu kadar da net bir<br />
mesajın verilmek istenildiği izlenimini<br />
uyandırmaktadır. “Kampanyalarımızı<br />
nasıl sürdüreceğimizi kimse bize öğretemez,<br />
karışamaz.” sinyali veren bu tavır,<br />
Bakanlığın “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />
çerçevesinde de sergilediği tavrın<br />
devamı mesabesindedir. Dört Müslüman<br />
kuruluşunun bu güvenlik işbirliği<br />
platformundan çekilmiş olması da işte<br />
bu inatçı tavrın neticesinde gerçekleşmiştir.<br />
“Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”<br />
nde geriye ancak iki Müslüman kuruluşun<br />
kalmış olmasına rağmen Federal İçişleri<br />
Bakanlığı’nın sürdürdüğü tavrını<br />
değiştirmek bir tarafa, kampanyayı durdurma<br />
niyetinin bile olmadığıanlaşılıyor.<br />
Ayrıca “Kayıp” kampanyasına aynı<br />
hızla devam ediliyor olması Bakanlığın<br />
geçmişte bu konularda Müslüman kuruluşlara<br />
eşdeğer paydaş olarak değil de<br />
göstermelik çevre olarak ihtiyaç duyduğu<br />
çıkarımına izin veriyor.<br />
Kampanyanın bu talihsiz başlangıcı<br />
zihinlerde bir dizi soru çağrıştırıyor. Federal<br />
İçişleri Bakanlığı’nın başlangıç için<br />
Keupstraße caddesini seçmiş olması bir<br />
tesadüf müdür? Tesadüf değilse, organizatörlerin<br />
tüm ülkeyi sarsan NSU-terörü<br />
ile ilgili haberlerden bu caddenin<br />
NSU’nun terör saldırılarına maruz kalan<br />
yerlerden birisi olduğunu bilmiyorlar<br />
mıydı? Biliyorlardıysa, bu yeri seçmekle<br />
hangi akla hizmet etmeye çalıştılar? Bu<br />
yeri seçmekle ülkenin Müslümanlarına<br />
ve genelde göçmenlerine gizli bir mesaj<br />
mı vermekistendi?<br />
Ne var ki, İçişleri Bakanlığı’nın kartpostalları<br />
dağıtmakla ulaşmak istediği<br />
hedef kitlenin var olduğunu varsaydığı<br />
şehirleri seçmiş olduğu düşünülecek<br />
olursa, yer/şehir ve bölge seçimlerinin<br />
bilinçli bir şekilde yapıldığından hareket<br />
edilebilir. Kampanya Müslüman kuruluşlarının<br />
çoğunun merkezlerinin bulunduğu<br />
şehir olan Köln’de başlatılmıştır;<br />
diğer şehirler de onu takip edecekmiş.<br />
Müslüman kuruluşlar “Güvenlik<br />
İçin İşbirliği İnisiyatifi”ne katılımlarında,<br />
herfırsatta veher seferinde NSU’nun<br />
terör saldırılarını ve artan Müslüman<br />
düşmanlığının ele alınmasını dile getirmişler<br />
ancak, Bakanlık tarafından bu gerektiği<br />
ölçüde dikkate alınmamıştı. Buna<br />
mukabil neticede bir kampanyasının<br />
başlatılmasında sembolik diyebileceğimiz<br />
bu yeri seçmek suretiyle NSU konusunu<br />
tartışmalara dahil etmiş olması, sadecekaderin<br />
acı bir cilvesi olmasa gerektir.<br />
Bu mektubumuzla Siz Sayın Şansölye’den,<br />
Federal İçişleri Bakanlığı ile<br />
Müslüman kuruluşlar arasındaki işbirliğinde<br />
derin anlaşmazlıkların yaşanmasına<br />
yol açan ve - sergilenen saygı ve güven<br />
eksikliğinden ötürü - başka çerçevelerde<br />
yürütmeye devam ettiğimiz işbirliklerine<br />
olumsuz tesir etmesinden endişe<br />
duyduğumuz “Kayıp”-kampanyasının<br />
durdurulması için şahsen devreye girmenizi<br />
istirham ediyoruz.<br />
Selam ve saygılarımla;<br />
Prof. Dr. Ali DERE<br />
DİTİB Genel Başkanı<br />
Frankfurt Römer Ödülleri Verildi<br />
belirterek, gönüllü olarak yapılan<br />
çalışmaların herkese faydası<br />
olduğunu ve bu nedenle Türk<br />
gençlerine gönüllü hizmetlerde<br />
yer almalarını tavsiye ettiği vurguladı.<br />
Aydın Erbaş ise yaptığı konuşmada,<br />
fahri hizmetlerinden<br />
dolayı aldığı ödülün kendisini<br />
onurlandırdığına işaret ederek,<br />
‘’10 yıldan bu yana Frankfurt’taki<br />
yabancılar meclisinde görev<br />
aldım. Yaptığımız bazı önerilerimizle<br />
yabancıların sorunlarına<br />
çözümler getirmeye çalışıyoruz.<br />
Frankfurt’taki göçmenlerin sorunlarının<br />
belediyeye iletilmesi<br />
konusunda aracı kurum olarak<br />
faaliyetlerde bulunuyoruz.<br />
Bizden sonra da gençlerin bu tür<br />
faaliyetlere katılmalarını tavsiye ve arzu<br />
ederim’’ diye konuştu.
05 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
Bilgi ve iletişim çağında yaşayan<br />
insanlar olarak, sadece<br />
yazılı veya görüntülü (görsel<br />
değil!) medyadan, yirmidört saat<br />
içinde dünyada olup bitenlere baksanız,<br />
umumiyetle iki çeşit toplum<br />
dikkatinizi çeker:<br />
Kendisiyle cedelleşen toplum<br />
Dışarıyla yarışan toplum<br />
Kelimeleri biraz daha çıplak olarak<br />
seçmiş olsaydık; birincisi için,<br />
birbirini yiyen toplum ve ikincisi<br />
için ise, birilerini yiyen toplum olarak<br />
tarif etmek gerekirdi. Kendisiyle<br />
cedelleşen, yani kavgalı toplumlar,<br />
şayet “arkaik toplum” kategorisinde<br />
iseler, Cahiliye Dönemi’ndeki<br />
kabile, aşiret, sülale taassubuyla hareket<br />
eder ve bu uğurda birbirlerinin<br />
kanını dökmekten geri durmazlar.<br />
Afganistan’dan Suriye’ye<br />
kadar uzanan coğrafyada olup bitenleri<br />
bakıldığında, vaziyetin vehameti<br />
kendiliğinden anlaşılır zaten...<br />
İçe dönük mücadelenin, tartışmanın,<br />
yerine göre kavganın boyutu<br />
veya seviyesi, o toplumun gelişmişlik<br />
derecesini de ortaya kor.<br />
Sadece bir tesbitte bulunmak<br />
için herkesin tahmin edebileceği,<br />
iki farklı toplumu örnek vermek istiyorum:<br />
Bir ülke düşünün ki, toprakları<br />
başka bir ülke tarafından<br />
hem kısmen işgal hem de abluka altında<br />
olsun. Bu esaret zincirini kırabilmeleri<br />
için, birlikte hareket etmelerinin<br />
şart olduğunu herkesten<br />
daha iyi kendileri bildikleri hâlde,<br />
hem birbirlerini “yiyorlar”, hem de<br />
can düşmanlarına “yem” oluyorlar.<br />
Sözkonusu ülkeyi işgal ve abluka<br />
altında tutan ülkenin milletine<br />
mensup bir cemaatin davetlisi olduğum<br />
toplantısında, önemli konuşmacılardan<br />
birinin adete dünyaya<br />
meydan okur tarzdaki uyarısı<br />
şöyleydi: Biz kendi içimizde bizi ilgilendiren<br />
meseleleri yeterince tartışıyoruz.<br />
Ne yapacağımız konusunda<br />
sakın kimse bize akıl vermeye<br />
kalkmasın!.<br />
Bu tavır, bir gelişmişlik ve kararlılık<br />
göstergesi olduğu kadar, dışarıdan<br />
gelecek her türlü müdahaleye<br />
de kapıları kapatmaktır. “Kızılelma”sı<br />
olan milletler kadar, toplumlar,<br />
cemaatler ve azınlıklar da, kendi<br />
içinde tartışırken dışarıdan müdaheleye<br />
izin ve fırsat vermeksizin<br />
asıl hedefine doğru diğerleriyle yarışa<br />
doludizgin devam ederler. Azgelişmiş<br />
veya gelişmekte olan toplumlar,<br />
katettikleri merhalenin az<br />
veya çok olduğuna, kendilerinden<br />
her yönüyle daha ileride olanlara<br />
bakarak değil, kendilerinin dününe<br />
Mahmut AŞKAR<br />
mahmut.askar@t-online.de<br />
Arkaik Toplumlar<br />
Gelişmekte Olanlar...<br />
Gelişmenin bize göre doruğunda olan bir ülkede sizin<br />
kültürel varlığınızı kabullenmede zorlanan ve<br />
kısmen hazmedemeyen kesime, aleyhinize kullanacakları<br />
bunca “malzeme”yi verdikten ve bir nesli kaybettikten<br />
sonra siz, biraraya gelmeği “gelişme” olarak<br />
görüyorsunuz; oh ne âlâ... Hiç gelmemektense, buluşmak,<br />
görüşmek, birlikte resim çektirmek iyidir,<br />
hoştur! Ve bunun da kendisi bir gelişmedir, elhak...<br />
Fakat, yıllardır bu ülkedeki geleceğimize dair beslenen<br />
ümitleri tuz buz etmek ve birbirinizle cedelleşmek<br />
için biraraya geldiyseniz; keşke olmasaydı!...<br />
bakarak karar verirler. Meselâ, Türkiye<br />
milletler yarışında gelmiş olduğu<br />
seviyeyi, bir Japonya hatta<br />
Güney Kore’ye göre değil, bundan<br />
15-20 sene önceki Türkiye’nin durumuna<br />
göre belirleme cihetine gider.<br />
Bir vesileyle Almanya’da önde<br />
gelen Türk çatı kuruluşlarının temsilcileriyle<br />
biraraya gelmiştik. Türk<br />
azınlığın buradaki malûm meseleleri<br />
konuşuluyordu. Kırk yıldan beri<br />
burada yaşayan ve ilk Türk cemiyet<br />
yapılanmalarının başladığı<br />
günlerden beri de, aktif bir teşkilat<br />
hayatı olan birisi olarak, gelmiş olduğumuz<br />
noktayı yeterli görmediğimi<br />
ve yavaş yavaş ümitlerimin<br />
suya düşmeye başladığını dile getirdim.<br />
Karşımdaki temsilcimiz bana<br />
uzun uzun bildik konuları anlattı,<br />
anlattı... Sabrım da tükenme<br />
noktasına gelmişti ki, “Bundan birkaç<br />
sene önce birbirimizle doğrudürüst<br />
selâmlaşmazken, şimdi sık<br />
sık biraraya geliyor ve meselelerimizi<br />
konuşabiliyorsak, bunun kendisi<br />
büyük bir gelişmedir” dedi. Almanya’ya<br />
olan göçümüzün üzerinden<br />
elli yıl geçti. <strong>Hayat</strong>î önem arzeden<br />
meselelerimiz olduğu gibi durmakla<br />
kalmayıp, üzerine İslamofobi<br />
gibi dünya konjöktüründen kaynaklanan<br />
hadiseler de ilave edilmesine<br />
rağmen, biz almış olduğumuz<br />
mesafeyi, kendi dünümüzle kıyaslıyor<br />
ve tatmin oluyorsak, bunun<br />
kendisi de bir gelişmişlik örneğidir,<br />
lâkin azgelişmişlik!<br />
Gelişmenin bize göre doruğunda<br />
olan bir ülkede sizin kültürel<br />
varlığınızı kabullenmede zorlanan<br />
ve kısmen hazmedemeyen kesime,<br />
aleyhinize kullanacakları bunca<br />
“malzeme”yi verdikten ve bir nesli<br />
kaybettikten sonra siz, biraraya gelmeği<br />
“gelişme” olarak görüyorsunuz;<br />
oh ne âlâ... Hiç gelmemektense,<br />
buluşmak, görüşmek, birlikte<br />
resim çektirmek iyidir, hoştur! Ve<br />
bunun da kendisi bir gelişmedir, elhak...<br />
Fakat, yıllardır bu ülkedeki<br />
geleceğimize dair beslenen ümitleri<br />
tuz buz etmek ve birbirinizle cedelleşmek<br />
için biraraya geldiyseniz;<br />
keşke olmasaydı!... Bugünkü<br />
KRM’nin (Almanya Müslümanları<br />
Koordinasyon Konseyi) oluşumundan<br />
çok önceleri, ilk sözü söyleyen,<br />
(ATİB Genel Sekreteri olarak) ilk<br />
taslak projeyi hazırlayan ve ilk adımın<br />
atılmasına vesile olanlardan<br />
birisi olarak, kendisiyle didişmekten,<br />
aslî meselelerine yoğunlaşamayan<br />
sözkonusu oluşumun durumu<br />
içimizi sızlatıyor.<br />
Yukarıda zikrettiğim toplantıda;<br />
geride bıraktığımız yıllar içinde<br />
Türk/Müslüman çatı kuruluşlarının<br />
sırasıyla siyasî irade tarafından<br />
önce zirvelere taşındığını sonra<br />
alaşağı edildiğini hatırlattım. Kimse<br />
itiraz etmedi. Son günlerde kuruluşlararası<br />
cedelleşmenin bu saatten<br />
sonra kimseye fayda getirmeyeceği<br />
gibi, çözüm bekleyen meselelerimizi<br />
daha da çıkmaza sokacağı<br />
endişemize de kimse itiraz etmedi.<br />
Fakat şimdiye kadar kimse de<br />
ketum tavrından taviz vermedi, geri<br />
adım atmadı. Olsaydı şaşardım,<br />
çünkü biz henüz daha “gelişmekte<br />
olan” veya en iyi ihtimalle, “azgelişmiş”<br />
bir zihniyete sahibiz, gelişmiş<br />
bir ülkede olsak da...<br />
Batılı düşünürlerden öğrendim:<br />
Cemaatler içindeki “kardeşlik”<br />
bağları veya yakınlaşması, ortak<br />
değerlere, ülkülere sahip olunduğundan<br />
dolayı değil, aynı cemaat<br />
içindeki ortak düşmanların oluşundandır.<br />
Her kuruluş içinde birbirine<br />
çok dostane ve hasmane insanların<br />
olduğunu, bizzat cemiyet<br />
adamlarının kendileri daha iyi bilirler.<br />
Aynı gayeler etrafında birleşen<br />
veya aynı inancı paylaşanlar,<br />
kendilerinin dışındaki “ötekilere”<br />
gösterdikleri saygı, nezaket ve yakınlaşmayı,<br />
kendilerinden olan<br />
“ötekilerden” esirgemeselerdi, bugün<br />
itibariyle Almanya’nın<br />
Türk/Müslüman azınlığı çok daha<br />
iyi ve ileri bir konumda olabilirdi.<br />
Son olarak herkesin bildiği bir<br />
kıssadan hisseyi aktarmak istiyorum:<br />
Fatih Sultan Mehmet’in orduları<br />
Bizans’ın surlarına dayanmış,<br />
ağır top mermileriyle surda yeni<br />
gedikler açarken, rivayet olunur ki,<br />
kilisede toplanmış din adamları<br />
meleklerin dişi mi, yoksa erkek mi<br />
olduğunu tartışıyorlarmış.<br />
Siz de, kimin haklı kimin haksız<br />
olduğunu tartışmaya devam ede<br />
durun; nasıl olsa abluka altındasınız.
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 06 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
DİKKAT UZMANI UYARIYOR<br />
Kıymetli okuyucular şimdi vereceğimiz hesaplamalar bir örnektir<br />
(Beispielberechnung) ve kişiden kişiye değişebilir.<br />
Kıymetli okuyucularımız geçen sayımızda size Gehaltsumwandlung<br />
nedir onu bildireceğimizi yazmıştık.<br />
İşte detaylar:<br />
Bir işçi, 1961 doğumlu, evli, eşinin kazancı yok ve aylık brüt<br />
geliri 2.800 Euro.<br />
İşverenle anlaşması ayda 200 Euro aylığından BAV`ya (Betriebsaltersversorgung)<br />
kesilecek.<br />
Bu konuşulan miktar işçinin brütünden kesiliyor. Yani bu demek<br />
oluyorki işçinin 2.600 Euro brütü olmuş oluyor.<br />
Kesilen 200 Euro`dan işçinin 43,53 Euro vergiden kar ediyor<br />
ve 40,95 Euro Krankenkasse, Emeklilik kasası, İşsizlik için kesilen<br />
miktardan kar ediyor.<br />
Yani kesilen 200 Euro işçiye 115,52 Euroya geliyor.<br />
Bu kişi 16 sene 115,52 Euro ödediği anda, elde edeceği emeklilik<br />
miktari aylık olarak 230 Euro olacak veya 47.303 Euro birikmiş<br />
miktar.<br />
Bir dahaki yazımızda kendinizin ve çocuklarınızın bir başkasına<br />
verebileceğiniz zararı ve eşya sigortasının neye yaradığını<br />
ve ayrıca dikkat edilecek noktalarını anlatacağım.<br />
➧<br />
Atalay AVCI<br />
Allianz Hauptvertreter<br />
Fachagentur für die Allianz Bank<br />
Her Türlü<br />
Sigorta İşlemlerinizde<br />
Hizmetinizdeyiz<br />
Luisenstraße 3 . 63067 Offenbach<br />
Tel: 069/829797-0<br />
Fax: 069/829797-97<br />
Mobil: 0173-3575687<br />
eMail: atalay.avci@allianz.de
07 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
Bu ay okuyucularımıza kısa ve öz<br />
bilgiler vereceğiz ve çok önemli konulara<br />
değineceğiz:<br />
Sonunda eyvah demeyin başlığının<br />
konusu, son zamanlarda malesef<br />
sıkça rastlamaya başladığımız iki<br />
olayı içermektedir. Bunlardan birincisi<br />
Türkiyeye yapılan havalelerin<br />
çok fahiş miktarda olması, ikincisi<br />
ise, e bay denilen kuruluş kanalıyla<br />
internet üzerinden yapılan alış veya<br />
satışlardır.<br />
HAVALELERİN<br />
BİR SINIRI VAR!<br />
Bazı gurbetçilerimizin, Türkiye`<br />
ye gönderdikleri para miktarları<br />
nerdeyse yıllık kazancının yarısı kadar<br />
ve hatta bazan da daha çok olunca,<br />
maliyeden bir mektup almaktadırlar.<br />
Bilindiği üzere, yurtdışına<br />
gönderilen havaleler, belli bir miktarı<br />
geçerse, kara parayı aklama kanunu<br />
gereğince, bankalar tarafından<br />
maliyeye bildirilmek zorundadır. Elbette<br />
gönderilen paranın kaynağı<br />
belliyse örneğin onbeşbin euro<br />
memlekete gönderiliyor ve paranın<br />
banka hesabından çıktığına dair fotokopi<br />
varsa, zaten sorun yoktur. Bizim<br />
kastettiğimiz, kaynağı belirlenmeyen<br />
para havaleleridir.<br />
Böyle bir durumda, maliye önce<br />
konunun açıklanması için belirli bir<br />
süre tanıyarak, ῾cevap hakkı’ tanıyor.<br />
Eğer gerekli bilgi ve belgeler zamanında<br />
maliyeye verilmezse, yurt<br />
dışına giden paraların kayıt dışı olduğu<br />
varsayılarak, hem gelir vergisi,<br />
hem işlem vergisi hem de belediye<br />
vergisi ödetiliyor. Tabii ki bu da toplu<br />
bir yük oluyor ve ayrıca ceza da<br />
ödettiriliyor…..<br />
Bizden hatırlatması…<br />
eBAY ALIŞ VE SATIŞLARI<br />
OLAYI!<br />
İnternet artık günlük hayatımızın<br />
bir parçası haline gelmiştir. Bir mal<br />
alacak veya satacaksak hemen bazı<br />
kanallara başvurarak nerde ucuz<br />
mal var arayıp bulma ve satın alma<br />
imkanımız var. İstatistiklere göre Almanya`da<br />
her beş kişiden biri bu<br />
yoldan alış veya satış yapmaktadırler.<br />
Bu mal ve hizmet akımları, maliyenin<br />
özel elemanları tarafından<br />
XPİDER adlı proğram yardımıyla<br />
kontrol edilmektedir ve sınırı aşan,<br />
dikkati çeken kimselere hemen bir<br />
mektup gönderilerek, vergi denkleştirme<br />
işlemi yapılırken deklere edilmeyen<br />
gelirlerin daha doğrusu satışların<br />
sonucu elde edilen gelirlerin<br />
açıklanmadığını ve bu mal veya hizmetin<br />
kaynağının ne olduğu sorulmaktadır.<br />
Evin bodrumundan çıkarılıp da<br />
satılan eski eşyalar için gelir vergisi<br />
Asım TOZOĞLU<br />
Diplom-Volkswirt<br />
Vergi Denkleştirme Derneği Başkanı<br />
melik.sel@gmx.de<br />
Sonunda Eyvah Demeyin<br />
söz konusu değildir. Ama satış amacıyla<br />
alınan ve kar gayesiyle satılan<br />
mallar, bilhassa devamlı olunca, gelir<br />
vergisine tabidir. Örneğin saat,<br />
posta pulları, altın, gümüş eşya veya<br />
bilgisayar yedek parçaları gibi… Bu<br />
eşyaların alınış ve satışları arasındaki<br />
sure bir yılı geçmişse vergiden<br />
muaftır. Eğer yıllık kayanç 600 eurodan<br />
yüksek değilse de vergiden<br />
muaftır. Eğer satışlardan yılda<br />
17.500 eurodan fazla gelir elde edilirse,<br />
tüm diğer gelirlerle birlikte işlem<br />
vergisi (Umsatzsteuer) ödenmek<br />
zorundadır.<br />
eBAY yoluyla alış ve satış işlemi<br />
yapanların bu konuda bilgi sahibi<br />
olmasını istedik. (Bu konuda<br />
BFH.Urteil vom 26.04.2012, AZ<br />
VR2/11 Abrufnr 121535 daha yakından<br />
ilgilenenlere yardımcı olacaktır.)<br />
Bazı diğer konulara da gelen sorular<br />
doğrultusunda değinmek istiyoruz:<br />
* Geçen ay yayınlanan çocuk parasıyla<br />
ilgili yazımız ses getirdi ve teşekkür<br />
telefonları ve iletileri aldık.<br />
Bu arada önemli bir soru da soruldu.<br />
Çocuk ikinci tahsil yaparsa da kazancı<br />
sınırsız olur mu, çocuk parasını<br />
tam almak için?...<br />
Maalesef hayır. İkinci bir meslek<br />
veya tahsile başlayan çocuklarda, çocuk<br />
parasının alınması için, yıllık<br />
net gelirin 8004 euroya düşürülmesi<br />
gerekiyor. Tabii ki brüt gelirden sigorta<br />
masrafları ve işe gidiş geliş<br />
masrafları düşüldükten sonra bu rakam<br />
elde ediliyor.<br />
Geçen sayıyı okumayanlar olabilir.<br />
2012 yılı Ocak ayından itibaren<br />
çocuk parasındaki yukarda belirttiğimiz<br />
sınır, birinci meslek veya tahsil<br />
için kaldırılmıştır. Yani çocuk ne<br />
kadar para kazanırsa kazansın, çocuk<br />
parası alınabiliniyor.<br />
Minijob olarak tanımlanan 400<br />
euroluk aylık vergidem muaf kazançlar,<br />
Ocak 2013`ten itibaren 450<br />
euroya çıkacak.<br />
Türkiyeden emekli geliri olanlar,<br />
Haziran ayında değiştirilen yasa nedeniyle<br />
artık minijob yapamıyorlar.<br />
Aksi halde Türkiye emeklilikleri kesilir.<br />
Türkiye emekliliğinin, vergi<br />
denkleştirmeye de bildirilmesi gereklidir.<br />
Konu Türkiye emekliliğinden<br />
açılmışken, birçok kimsenin bilmediği<br />
konuyu bir kez daha hatırlatmak<br />
isteriz. Türkiye SSK`ya yatırılan<br />
paralar alman vergisinden para getiriyor.<br />
Geçmiş dört yılını hala maliyeye<br />
bildirmemiş ve bu yıllardan birinde<br />
SSK`ya para yatıranlar varsa,<br />
gerekli evrakla maliyeye (tercüme<br />
edildikten sonra) başvurabilirler.<br />
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann<br />
Kimse İnkar Edemez, Yabancı Kökenli Oylarla Seçildim<br />
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı<br />
Peter Feldmann`ı Frankfurt Yabancılar<br />
Meclisi Yönetim Kurulu üyeleri<br />
ziyaret ederek, ‘hayırlı olsun’ dediler.<br />
Onyedi yıllık uzun bir süreden sonra<br />
görevini bırakan Petra Roth`un yerine<br />
sürpriz olarak seçilen Peter Feldmann:<br />
“Kimse inkar edemez, yabancı kökenli<br />
oylarla seçildim” dedi.<br />
Yabancılar Meclisinin Frankfurt`ta<br />
büyük önemi olduğunu dile getiren Feldmann,<br />
yabancılarla belediye arasında adete<br />
tercümanlık görevini sürdüren meclisin<br />
bir köprü olduğunu belirtti.<br />
Üniversiteyi başarıyla bitiren yabancı<br />
öğrencilerin iş bulmaları halinde oturma<br />
izni alarak Frankfurt`ta kalabileceklerini<br />
dile getiren başkan, Frankfurtlu esnaflarla<br />
Türkiyeden esnaflarla ilişki kurarak ticareti<br />
canlandıran kişi veya kuruluşların<br />
ödüllendirileceğini belirtti.<br />
Bu bağlamda Frankfurtla Eskişehir`in<br />
kardeş şehir olma çabalarına da değinen<br />
Feldmann, çoğu yabancı kökenli belediye<br />
meclisi üyeleriyle ve belediye meclis başkanıyla<br />
ziyaretin gerçekleştiğini ve görüşmelerin<br />
çok verimli olduğunu dile getirdi.<br />
Başkan Enis Gülegen, yardımcıları<br />
Asım Tozoğlu, Abdunnasser Gannug,<br />
Kerrz Johnson, Hacı Hacıoğlu ve Ömer<br />
Zenginden oluşan heyete teşekkür eden<br />
başkan Felmann, sorunların çözümlenmesi<br />
için sık sık görüşmeler olacağını belirtti....
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 08 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
haber<br />
Türkiye’den Alınan Meslek Diplomaları Almanya’da Kabul Edilmeye Başlandı<br />
Duisburg Mevlana Camiinde<br />
Kutsal Yolculuk Provası<br />
Kölndeki Türk Başkonsolosluğunda<br />
Almanya ve Türkiye hükümetlerinin<br />
bu yılın başında<br />
uzlaştıkları diploma denkliğiyle ilgili<br />
bir basın bildirgesi toplantısı düzenlendi.<br />
Toplantıya TC. Köln Başkonsolosu<br />
Mustafa Kemal Basa, Köln Çalışma<br />
Ateşesi Tahsin Özdemir, Köln Esnaf<br />
ve Zanaatkarlar Odası (HWK) yetkilileri<br />
Dr. Jur. Ortwin Welrich ve Dr.<br />
Stephan Horbich konuşmacı olarak<br />
katıldılar. DİTİB`e bağlı bazı cemiyet<br />
başkanları ve Türk basın temsilcileri<br />
de toplantıyı takip ettiler.<br />
BASA`NIN KONUŞMASI<br />
Konsolosluk konferans salonunda<br />
yapılan toplantıda Köln Başkonsolosu<br />
Mustafa K. Basa kısaca şunları söyledi.<br />
„Değerli arkadaşlar çok önemli bir konuyu<br />
görüşmek için buradayız. Dr<br />
Weltrich’in yakın işbirliği ve dayanışma<br />
gösterdiği çalışmadan dolayı kendisine<br />
teşekkür ediyorum. Çok önemli<br />
sorunla karşı karşıyayız. Basından takip<br />
etmişsinizdir. Almanya`da yaşayan<br />
göçmenlerin kendi ülkelerinden edinilmiş<br />
350 bin diplomaları var fakat bu<br />
diplomalar Almanya`da tanınmadığı<br />
için bu insanlar mesleklerini Almanya`da<br />
icra etmeleri maalesef mümkün<br />
olamıyor. Bildiğiniz gibi yeni bir kanun<br />
çıktı. Bu kanun uyarınca bu diplomaların<br />
tanınması için bir mekanizma<br />
oluşturuldu. Bu gün burada bizim hedefimiz<br />
en yetkili ağızdan bu mekanizmanın<br />
nasıl işleyeceğini sizlere ve sizler<br />
aracılığıyla kamu oyunu aydınlatmaya<br />
çalışacağız.‘‘ dedi. TC.Köln Başkonsolosu<br />
Basa özellikle basın mensuplarının<br />
bu konuyu medya organlarında<br />
anlaşılır bil dille yer vermelerini,<br />
hatta mümkünse tekrar yayınlamalarını<br />
rica etti.<br />
Köln HWK`dan Dr. Jur. Ortwin<br />
Welrich`in konuşması<br />
Köln Başkonsolosun konuşmasının<br />
ardından HWK`dan Dr Welrick konuyla<br />
ilgili bir sunum yaptı. Bu konu<br />
hepimizi ilgilendiren bir konudur.<br />
Köln Ticaret Odası ve Köln Başkonsolosluğuyla<br />
beraber hedefimiz buradaki<br />
gençlere yol göstermek bunu da afişlerimize<br />
yazdık. Son senelerde yaptığımız<br />
çalışmlarda başarılıydık. Türk kökenli<br />
gençler eskiye oranla çok daha<br />
fazla meslek yapıyorlar. Bu meslek yapan<br />
gençler gelecek için iyi bir temel<br />
taşı atıklarına inanıyorum. Gördüğümüz<br />
kadarıyla meslek yapan gençlerin<br />
% 11.6 sı yabancı kökenli vatandaşlar<br />
oluşturmaktadır. Bu da doğru yolda<br />
olduğumuzun işaretidir. İstatistik olarak<br />
yabancı pasaportu olanlardan bu<br />
yüzdeliğe ulaştık. Zira Alman pasaportuna<br />
geçenleri de almış olsaydık bu rakamın<br />
iki katı olduğunu tahmin edebiliyoruz.<br />
01. 04. 2012 itibaren önümüzde<br />
yeni bir kanun var. Bu kanun biraz<br />
daha orta yaş guruba hitab ediyor. Bir<br />
kaç sene önce Almanya`ya gelen Türkiye`de<br />
meslek diploması almış olanlar<br />
burada aynı meslekle ilgili yapılan<br />
(pürufungla) sınavla aynı diplomanın<br />
burada denkliği eş değerliliği geçerli<br />
saydırılabilir. Bu elbetteki iş aramada<br />
yarış olabilir. Bu HKW bizim için biraz<br />
karışık olabiliyor. Zira ülkeler meslek<br />
eğitimi yaptırırken bizim müfredatımızla<br />
onların eğitimleri her zaman aynı<br />
olmayabiliyor.<br />
Burada bizim yapacağımız sınav<br />
maddi ve manevi külfetli olabilir. Bunun<br />
300 ila 400 Euro arasında masrafı<br />
çıkabilir. Bunu da denklik başvurusunda<br />
bulunan şahıslar kendileri ödemek<br />
zorunda kalacaklar. Sanatkarlar ve Ticaret<br />
Odamıza kişiler ücretsiz olarak<br />
başvuru yapabilirler. Kanunun yürürlüğe<br />
girmesinden bu yana (01.04.2012)<br />
370 başvuru oldu. Bu başvuruların 68<br />
tanesi Türk kökenli vatandaşlar oluşturuyor.<br />
İlk etapta bu çok büyük bir rakam<br />
değil. Ama bu kanundan insanların<br />
çoğunun haberi olmadığını düşünüyoruz.<br />
Belki çoğunluk elindeki diplomalarının<br />
burada geçerli olmayacağını<br />
düşünüyor olabilirler. Bizlere her<br />
halukarda başvuru yapabilirler. Önceden<br />
de belirttiğimiz gibi bu başvuru<br />
parasızdır. Eğer burada diplomlarda<br />
denklik bulunamazsa yaptıkları meslekle<br />
ilgili burada (fortbildung) yapabilirler.<br />
Bize başvuru için internet sayfamız<br />
hem Almanca hem İngilizce olarak<br />
hazırlanmıştır. Biz bunu yapmakla<br />
dışardan gelen insanlara kucak açtığımızı<br />
göstermek istiyoruz. HKW olarak<br />
biz bu kampanyada bir slogan oluşturduk.<br />
‘‘<strong>Hayat</strong>ın içinde beklenenden daha<br />
çok şey var.‘‘ Bu sloganı ben çok<br />
önemsiyorum. Size iki tane şey söylemek<br />
istiyorum Bizim için nereden geldiğin<br />
önemli değil nereye gideceğin<br />
önemli. Bir konu yanlış anlaşılmasın.<br />
Ben sanatkarlar odasına gideyim, diplomamı<br />
götüreyim oradan bana bir<br />
belge versinler deyip de, burada (Almanya`da)<br />
mesleğini bitirmiş birinin<br />
aldığı diplomayla eş değerde bir belge<br />
alacağınızı sanmayın. Zira başvurularınız<br />
incelense bile Alman meslek kurallarına<br />
göre tekrar imtihana tabi tutulacaksınız”<br />
dedi.<br />
Toplantının ilerleyen bölümünde<br />
Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa`nın<br />
ayrılmasının ardından Köln Çalışma<br />
Ateşesi Tahsin Özdemir`in yönetiminde<br />
toplantı devam etti. Özdemir<br />
bir soru üzerine Türkiye`de yapılan çevirilerin<br />
burada kabul edilmediğini<br />
denklikle ilgili başvurularda Almanyadaki<br />
tercümelerin dikkate alındığının<br />
altını çizdi. Toplantıya katılan vatandaşlarımız<br />
HKW yetkililerine yönettiği<br />
sorularla merak ettiği konuları birinci<br />
ağızdan cevaplarını aldılar.<br />
IGMG Kurucularından Hasan<br />
Damar Oğlu Enes’i Evlendirdi<br />
IGMG Düsseldorf Bölgesi Duisburg<br />
Mevlana camii bu sene kutsal<br />
topraklara gidecek hacı adaylarına<br />
yönelik seminer düzenledi.<br />
Duisburg Mevlana Camii düzenlenen<br />
seminerde hacı adaylarına hacc’ın<br />
vecibeleri, ihrama girme zamanı ve<br />
yasakları, tavafla ilgili hükümler, beşeri<br />
münasebetler, kurban kesimi, Medine<br />
ve Mekke ziyaretleri ve takip edilmeleri<br />
gereken idari konular konular<br />
hakkında bilgilendirmeler yapıldı.<br />
IGMG Duisburg Mevlana Camii<br />
Hac ve Umre Başkanı Turgut Kantaroglu<br />
seminerde Hacı adaylarına ilk<br />
agızdan bilgi vermesi için, Bölge Kafile<br />
başkanını davet etti. Düsseldorf<br />
Hac Kafile Başkanı İsmail Tuzen tarafından<br />
kutsal beldelerde uyulması gereken<br />
bilgiler verdi. Düsseldorf Bölgesi<br />
Genel semineri 30 Eylül`de Krefeld`e<br />
yapılacak.<br />
İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının kuruluşunda<br />
derin emekleri olan, Avrupadaki insan<br />
ve islam hareketinin hemen hep ilklerinde<br />
bulunmuş büyüğümüzü, düğünü vesilesiyle hep<br />
beraber yad ediyoruz. Allah uzun ömürler versin.<br />
Hasan abi ve Hanife ablamizin küçük oğulları<br />
Enes Damar, yine Atalay bey ve Selvet hanımın evladı<br />
gelin hanım Melek kardeşimiz, Langenfeld<br />
Piano düğün salonunda yaklaşık 700 kişinin iştirakiyla<br />
en mutlu günlerini yaşadılar.<br />
Türkiyeden gönderilen tebrik mesajıyla gençlere<br />
mutluluklar dilendi. Avrupanın farklı ülkelerinden<br />
ve özellikle Almanyadan düğüne katılamayan<br />
çok sayıda davetli tebrik mesajı yolladılar.<br />
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün Türkiye`de<br />
olması vesilesiyle Yavuz Çelik Karahan gecenin<br />
onur konuğu oldu.<br />
Düğün sohbet konuşmasını Avusturya Müftüsü<br />
Mustafa Mullaoğlu yaptı. Düğüne katılanlara bir<br />
bakacak olursak oldukca tanık simalar İslam Toplumu<br />
davasının gönüllüleri Başkanlık divanı üyeleri,<br />
Mehmet Akif çalışkan, A. Hikmet Saral Süleyman<br />
Yılmaz, Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal, Yaşar<br />
Erim, Haldun Algan, İbrahim Gümüşoğlu, Heilbron<br />
Gençlik Teşkilatı, Ömer Benli, SELAM FO-<br />
OD Gmbh Yönetim Kurulu Başkanı Halil Ayan,<br />
TV5 Avrupa Koordinatörü Mustafa Macit başta olmak<br />
üzere damadın ve gelin hanımın tanıdık ve<br />
akrabaları gençleri bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadılar.<br />
Düğüne Frankfurttan katılan Hüsna ilahi gurubu<br />
semazen, ilahi ve çeşitli gösteriyle renk kattı.
09 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
Değerli <strong>Hayat</strong> Gazetesi Okurları<br />
Avrupa Uyum yasaları Ehliyet<br />
Branşını da geniş kapsamlı etkiledi<br />
ve değişikliğe uğrattı.<br />
Tüm ehliyet sınıflarının değişimi<br />
ile birlikte içerik olarak da çok<br />
değişiklikler yapıldı.<br />
İşte bunlardan bir tanesi<br />
“Beschleunigte Grundqualifikation<br />
für LKW und Buss Fahrer”<br />
Ağır vasıta ve Otobüs şoförleri için<br />
Hızlandırılmış İlk Kalifikasyon<br />
kursu ve diğeri ise<br />
“Weiterbildungskurs für LKW<br />
und Buss Fahrer” yani Ağır vasıta<br />
ve Otobüs şoförleri için Meslek Geliştirme<br />
kursu.<br />
1. Konu 09.09.2009 tarihinden<br />
sonra Ağır Vasıta Ehliyeti yapanlar<br />
ve 09.09.2008 tarihinden sonra<br />
Otobüs Ehliyeti yapanlar bu Kursu<br />
yapmadan o vasıtaları Ticari amaçla<br />
kullanamazlar.<br />
Bu kurs 130 Saat teorik Dersten<br />
ve 10 Saat de pratik dersten ibaret<br />
olup Industri ve Ticaret odaları tarafından<br />
Almanca olarak 90 dakikalık<br />
bir imtihana tabi tutulmaktadır.<br />
Maliyeti ise 2000 ila 2500 € arasında<br />
değişmektedir.<br />
Bu kursun sonunda alınan Sertifika<br />
Ehliyet dairesine verilerek<br />
Ehliyetin arka kısmına 95 kodu işlenmesi<br />
gerekmektedir.<br />
95 Kodu işlenmeksizin ticari<br />
araç kullanarak polis tarafından<br />
durduruldukları takdirde cezası<br />
İşveren için 20.000 €<br />
Çalışan için ise 5000 € dur.<br />
Bazı Sosyal işlerde çalışan şoförler<br />
örneğin İtfaiye gibi ve eski 3`cü<br />
İhsan GÜLER<br />
ihsan_gueler@yahoo.de<br />
Ağır Vasıta ve Otobüs<br />
Şoförleri Dikkat!..<br />
Dikkat 10.09.2014 tarihinden itibaren Ağır<br />
Vasıta Şoförleri 10.09.2013 tarihinden itibaren<br />
Otobüs Şoförleri için “Weiterbildung”<br />
Meslek Geliştirme Kursu mecburi oluyor.<br />
T.C. Köln Başkonsolosu PHOTOKINA’ya Katılan<br />
Türk Firmalarının Standlarını Ziyaret Etti<br />
İki senede bir yapılan Köln Photokina‘ya Türkiyeden<br />
3 firma katıldı. Her türlü yurt dışı<br />
furlarına katılan Türk ihracatçılarını standlarında<br />
ziyaret eden T.C. Köln Başkonsolosu Mustafa<br />
Kemal Basa geleneğini bozmadı.<br />
Basa Stadları gezip iş adamlarıyla sohbet etti.<br />
Burada iş adamlarımızla bilgi alış verişinde bulunan<br />
Başkonsolos kısaca şunları söyledi. “Türkiye`nin<br />
Avrupa`ya en yakın olması bizlere avantaj<br />
sağlamakta. Ülkemiz özellikle tekstil sektöründe<br />
bundan oldukca fayda sağlıyor. Moda denince eskiden<br />
ne bileyim dört mevsilik moda konuşulurdu.<br />
Şimdi bir bakıyorsunuz bir pop yıldızının giydiği<br />
ceket hemen moda oluveriyor.<br />
Anında ürettirip buraya getirilmesi gerekiyor.<br />
Çin niye rekabet edemiyor. Bu<br />
ürününü gemiye verdiğinde bu ancak<br />
üç ayda buraya ulaşabiliyor. O yüzden<br />
bizim Avrupa`ya yakın olmamız bize<br />
başta bu manada bir kere avantaj sağlıyor”<br />
diyerek sözlerini sürdürdü.<br />
EBRU OFSET<br />
İKİNCİ KEZ FUARDA<br />
Türkiyedeki tüm fuarlara katıldıklarını<br />
gazetemize anlatan Ebru Ofset<br />
İstanbul Bölge Müdürü Halil Karaman<br />
Kölne ikinci defa katıldıklarını söyleyerek şunları<br />
aktardı. Bizim burada Berlin`de ve Hollanda`da<br />
temsilci bayilerimiz var. Buradaki bayilerimizin<br />
sparişlerinipaletler halinde yolluyoruz. Zira tek<br />
tek yoladığınızda nakliye ücretleri bayağı yüksek.<br />
Türkiyedeki iç piyasada başı çeken üç firma dan<br />
birisi biziz. Fotoğrafçılıkta İzmirde bu mesleğin<br />
duayenlerinden birisiyiz diyebilirim. Bizim ürünlerimiz<br />
gördüğünüz gibi el yapımı ürün çeşit boluğu<br />
olan albümlerden oluşmakta. Bize gelen resimler<br />
toplu halde kitap düzeneğinde olduğu gibi<br />
hazırlanıp müşteriye veriliyor” dedi.<br />
sınıf ehliyeti olanlar yani Oto Ehliyetini<br />
01.07.1999 tarihinden önce<br />
alanlar bu kurstan muaf tutulmaktadır.<br />
2. Konu ise Ağır Vasıta Ehliyeti<br />
Sadece müslümanların<br />
değil, Hessen Eyaleyinde<br />
CDU hariç diğer<br />
partililerin de sevmediği ve<br />
‘kışkırtıcı’, ‘yabancı düşmanı’<br />
vb. sıfatlarla adlandırılan ve<br />
“bizim daha çok müslümana<br />
ihtiyacımız yok, hatta daha<br />
az” sözleriyle ortalığı karıştıran<br />
ve bu sözlerinden dolayı<br />
Hessen Parlementosunda<br />
özür dilemek zorunda kalan<br />
Wetzlar`lı siyasetçi Hans Jürgen<br />
İrmer, Hessen Eyaleti<br />
olan şoförler 10.9.2014 tarihinden<br />
sonra Otobüs şoförleri ise<br />
10.09.2013 tarihinden sonra “Weiterbildungskurs<br />
für LKW und Buss<br />
Fahrer” yani Ağır Vasıta ve Otobüs<br />
şoförleri için Meslek Geliştirme<br />
kursu yapmak zorundalar.<br />
Bu kurs 5 defa 7 saatten ibaret<br />
olup toplam 35 saattir. Her 5 yılda<br />
bir yapılması gerekmektedir.<br />
Kursun sonunda imtihansız sertifika<br />
verilerek bu sertifikayı Ehliyet<br />
dairesine vererek ehliyetin arka<br />
kısmına 95 kodu işletilmesi gerekir.<br />
Eski 3`cü Sınıf Ehliyeti olanlar<br />
yani 3,5 tondan fazla ticari araç<br />
kullananlar da bu kursu yapmakla<br />
mükelleftirler.<br />
Bu kursları yapmak isteyenlere<br />
biz Fahschule İhsan Güler olarak<br />
yardımcı olabiliriz.<br />
www.fahrschule-guler.de<br />
Değerli <strong>Hayat</strong> gazetesi okurları<br />
Bir süre yazılarıma ara verdikten<br />
sonra tekrar sizlerle beraber olmaya<br />
karar verdim.<br />
Sorularınız olursa ister gazeteye<br />
isterseniz bana e mail yazarak sorularınızı<br />
sorabilirsiniz.<br />
Menmuniyetle cevap veririz.<br />
Bir dahaki yazıda buluşmak<br />
ümidi ile Allah`a Emanet olun.<br />
Fahrschule Güler hayırlı yolculuklar<br />
diler.<br />
Hessen’in Sevimsiz<br />
Siyasetçisi İstifa Etti<br />
Eğitim Komisyonundaki<br />
görevini bıraktı.<br />
Buna gerekçe olarak,<br />
Hessen Eyaletinde Müslümanlara<br />
din derslerinin uygulamaya<br />
konulmasını gösterdi.<br />
Altı aylık olarak Mutmacher,<br />
üç aylık olarak Gesundheitskompass<br />
ve aylık Wetzlarer<br />
Kurier gazetelerini yayınlayan<br />
Hessen CDU`lu İrmer,<br />
kendisini iyi bir milliyetçi<br />
olarak değerlendiriyor<br />
ve “vatanını seven bir tutucu”<br />
olarak kendisini tanımlıyor.<br />
İrmer`in istifası CDU hariç<br />
her parti ve dernek tarafından<br />
olumlu karşılandı.<br />
“İslam Hessen`e aittir”<br />
diyen FDP`li Hessen Eyaleti<br />
Kültür Bakanı Nicola Beer,<br />
bu konuda sessizliğini korudu.
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 10 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
haber<br />
Kurbanlarınız Mazlumlara Bayram Olsun<br />
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene süreklilik<br />
arzeden Yetim, Su Kuyusu, Eğitim ve<br />
Sağlık gibi projeler yanında dönemsel olarak<br />
Ramazan ve Kurban kampanyalarıyla da mazlum<br />
ve mağdur coğrafyalara ulaşıyor. Bu sene<br />
3.sü düzenlenecek olan kurban kampanyasının<br />
çalışmalarını, hazırlıklarını ve detaylarını dernek<br />
başkan yardımcısı Mustafa Uyanık’la konuştuk.<br />
Hedefledikleri 123 bin kurbanı 4 kıtada<br />
mazlum ve mağdur coğrafyalardaki ihtiyaç sahiplerine<br />
ulaştırmayı amaçladıklarını söyleyen<br />
Uyanık’la arkadaşımız Murt Kubat`ın yaptığı<br />
söyleşiyi sunuyoruz.<br />
Röportaja bu seneki kurban kampanyasının<br />
sloganı ile başlamak istiyorum. “Kurbanlarınız<br />
mazlumlara bayram olsun” sloganıyla ne mesaj<br />
vermek istiyorsunuz?<br />
Yeryüzünün değişik coğrafyalarında milyonlarca<br />
insan, maalesef insan onuruna yakışmayan<br />
şartlarda yaşamlarını sürdürüyorlar. İç<br />
savaşlar, doğal afetler, kıtlık, kuraklık ve değişik<br />
sebeplerden dolayı zor şartlar altında yaşayan bu<br />
insanlar kendilerine uzanacak bir eli, umutlarını<br />
yeşertecek bir çalışmayı bekliyorlar. Malumunuz<br />
bayram denilince akla sevinç gelir. Bayram sevinçle<br />
yaşanır. Bizler de bu kardeşlerimizi ziyaret<br />
ederek bayram sevincini yaşamak ve yaşatmak<br />
istiyoruz. Bunu geçmiş senelerde gördük.<br />
Dağıtımını yaptığımız kurban etlerinden daha<br />
çok bizlerin bayramda onlarla birlikte oluşu, onları<br />
çok sevindirdi ve asıl bayramın bu olduğunu<br />
ifade ettiler. Buna ise kurban kampanyası vesile<br />
oluyor. İşte bu düşüncelerden hareketle sloganımızla<br />
bağışlanan her bir kurban mazlumun bayramı<br />
olsun mesajını vermek istedik.<br />
BU SENE 4 KITADA, 65 ÜLKE VE BÖLGE-<br />
DEYİZ<br />
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene bu<br />
sene kurban kampanyasının üçüncüsünü düzenliyor.<br />
Bu seneki kampanyada geçen senelerde<br />
düzenlediğiniz kurban kampanyalarına oranla<br />
ne tür değişiklikler söz konusu? Kaç ülkede ve<br />
bölgede olacaksınız? Türkiye’deki kurban çalışmaları<br />
hakkında bilgi verebilir misiniz?<br />
Geçen yıllardaki kampanyalarımıza oranla<br />
değişiklik olarak ülke ve gözlemci sayılarımızı<br />
zikredebilirim. 2012 Kurban Kampanyası’na<br />
Brezilya, Çin, Ukrayna, Libya gibi yeni 12 ülke<br />
daha dahil ettik. Bu sene 4 kıtada, toplam 65 ülke<br />
ve bölgedeyiz. Türkiye’de ise kuzeyden güneye,<br />
doğudan batıya tüm bölgelerde kurban dağıtımlarımız<br />
olacak. Ülke sayısını artırınca ülkelere<br />
gidecek gözlemci sayısını da 312’e çıkardık.<br />
Artan gözlemci sayımızla aynı zamanda her bir<br />
ülkenin ulaşılması güç her bir noktasına ulaşmayı<br />
amaçladık. Bir diğer değişiklik olarak ise; yeryüzü<br />
coğrafyasında her sene farklı farklı sıkıntılar<br />
ve acılar yaşanıyor. 2010 Kurban Kampanyası’nda<br />
Pakistan’da yaşanan sel felaketinden dolayı<br />
Pakistan’a ağırlık vermiştik; 2011 Kurban<br />
Kampanyası’nda gündemimize Somali’de yaşanan<br />
kuraklık düşmüştü. 2012 Kurban Kampanyası’nda<br />
Somali’nin yanısıra Arakan Müslümanlar<br />
ve Suriyeli mülteciler daha çok gündemimizde<br />
olacak.<br />
Kurban kesimleri yapacağınız ülkeleri neye<br />
göre belirliyorsunuz?<br />
Malesef her ülkede var olan ihtiyaç sahiplerinin<br />
her birine ulaşmak imkansız. Bu yüzden<br />
öncelik belirlemek zorunda kalıyoruz. Önceliklerimizde<br />
ise; mağduriyetin ve mazlumiyetin daha<br />
fazla yaşandığı bölgeleri dikkate aldığımız gibi<br />
bağışcılarımızın hassasiyetlerini de dikkate<br />
alarak Türkiye, Kafkaslar ve Balkanlarda da calışmalarımız<br />
oluyor.<br />
YOĞUNLUĞUMUZ ARAKAN, SURİYELİ<br />
MÜLTECİLER VE SOMALİ’DE OLACAK<br />
Bu sene ağırlığınız hangi ülkelerde olacak?<br />
Bir önceki sorularda bahsettiğim gibi; zulüm<br />
altında kalan ve dışlanan Arakanlı Müslümanlara<br />
yardım hususunda ağırlık vereceğiz;<br />
Bangladeş’te yer alan Arakan kamplarında yoğun<br />
dağıtımlarımız olacak.. Suriye’de yaşanan iç<br />
savaştan dolayı mülteci durumuna düşmüş yüzbinlerce<br />
insanın yanında olacağız. Her ne kadar<br />
geçen sene daha çok gündemde olup, daha sonra<br />
gündemden düşse de Somali’de açlık ve susuzluk<br />
devam ediyor. O yüzden bu sene ağırlık vereceğimiz<br />
ülkeler arasında Somali’de yer alıyor.<br />
Böylece medyanın gündeminden düşmüş olsa<br />
da biz dikkatleri Somali’de tutmak istiyoruz.<br />
Kısaca Kurban Kampanyasını nasıl gerçekleştirdiğiniz<br />
hususunda bizleri bilgilendirebilir<br />
misiniz?<br />
Elbette. Önce hedeflerimizi belirleyip bunu<br />
Avrupa genelindeki temsilcilerimizle paylaşıyoruz.<br />
Daha sonra kaç kıtada ve kaç ülkede çalışmayı<br />
yapacağımızı tespit ediyoruz. Üçüncü aşamada<br />
bu ülkelere göndereceğimiz gözlemcileri<br />
belli kriterlere göre belirliyoruz. Dördüncü aşamada,<br />
gelen bağışlara göre hangi ülkede ne kadar<br />
kesim yapılacağını belirliyoruz. Beşinci aşamada<br />
yerinde kesim ve dağıtımları gözlemliyoruz.<br />
Altıncı aşamada ise kampanyanın nihai sonuçlarını<br />
destekçilerimiz ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.<br />
Kampanyamızın gerçekleşmesini kısaca<br />
bu altı aşamada özetleyebilirim.<br />
HEDEFİMİZ 123 BİN KURBAN HİSSESİ<br />
2012 Kurban Kampanyası için belirlediğiniz<br />
bir hedef var mı?<br />
Geçtiğimiz sene 100 bin kurban bağış hedefini<br />
koymuştuk 118 bini aşkın bağış aldık. Bir<br />
anlamda bu yılki hedef çıtasını Somali ve bağışçılar<br />
belirledi. Bu sene ise 123 bin kurban bağışını<br />
hedefliyoruz. Neden 123 bin? Hedef sayının<br />
akıllarda kalması temsilciler açısından önemli.<br />
Bu durumun temsilcilerimizi de motive ettiğini<br />
geçtiğimiz yıllarda gördük.<br />
Pekiyi, bu kadar büyük bir kampanyaya nasıl<br />
hazırlanıyorsunuz?<br />
Bayrama iki ay kala, 8 hafta sürecek yoğun<br />
bir sürece kendimizi ve bölge temsilcilerimizi<br />
motive ediyoruz. Ülke, bölge ve şube temsilcilerini<br />
gözden geçirerek sıkı bir iletişim ağı kuruyoruz.<br />
Kampanyamız öncesinde güçlü bir ekip<br />
oluşturduğumuzu ifade edebilirim. Kampanyayı<br />
Avrupa’nın 11 ülkesinde, 600’ü aşkın şehrinde<br />
oluşturduğumuz temsilci ağıyla yürütüyoruz.<br />
Ekim ayının başında gerçekleştireceğimiz Kurban<br />
Gözlemcileri Toplantısı’nda 312 gözlemcilerimizle<br />
bir araya gelerek, ülkelere gitmeden önce<br />
son görüşmemizi yapacağız.<br />
Bahsettiğiniz Kurban Gözlemcileri Toplantısı’nın<br />
içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?<br />
Elbette. Belli kriterlere göre belirlediğimiz<br />
gözlemcilerimize gidecekleri ülkeyi Temmuz<br />
ayında haberdar etmiştik. Kurban Gözlemcileri<br />
Toplantısı’na kadar izin, vize ve aşı gibi işlemlerini<br />
yapmış olarak toplantıya katılmalarını istedik.<br />
Kurbandan üç hafta önceki bu toplantıda<br />
kurban gözlemcilerimizin bu işlemleri yapıp<br />
yapmadıklarını kontrol ediyoruz ve gideceği ülke<br />
hakkında dikkat edilmesi gereken hususlar<br />
noktasında onları bilgilendiriyoruz. Bunun dışında<br />
kurban kampanyası için bulunacakları ülkelerde<br />
yapacakları görevlere dair gerekli bilgileri<br />
kendilerine veriyoruz.<br />
GÖZLEMCİLERİMİZDE TEMSİL KABİLİ-<br />
YETİNE DİKKAT EDİYORUZ<br />
Kurban gözlemcilerinizi belirlerken nelere<br />
dikkat ediyorsunuz?<br />
Gözlemcilerimizde aradığımız en önemli<br />
kriter temsil kabiliyetidir. Gözlemcilerimiz gittikleri<br />
ülkelerde resmi makamlarda, devlet kurumlarında<br />
üst düzey yetkililerle görüşüyorlar.<br />
Bu yüzden Hasene derneğini en iyi şekilde temsil<br />
etmeleri gerekiyor. Seçim yaparken temsil kabiliyeti<br />
yüksek arkadaşları önceliyoruz. Yine diğer<br />
bir kriter dil. Kurban gözlemcimizin hem<br />
resmi kurumlarla hem de ihtiyaç sahipleriyle iletişimde<br />
ülkede konuşulan dile hakim olması gerekiyor.<br />
Kurban gözlemcilerimizi seçerken işadamları<br />
kontenjanından gönderdiğimiz işadamlarımız<br />
da oluyor. Bununla gidilen ülkelerin kalkınmasına<br />
katkı sağlayacak iş adamlarını da bu<br />
kampanyaya katılmaları noktasında imkan sağlıyoruz.<br />
Gözlemcilerimiz arasında medya mensuplarından<br />
da isimler göndererek kampanyamızın<br />
kamuoyuna yansımasını sağlıyoruz.<br />
Kampanyayı gerçekleştirirken ne tür zorluklarla<br />
karşılaşıyorsunuz?<br />
Zorluklar hususunda ülkelere göre değişen<br />
güvenlik sorunundan bahsedebilirim. Ulaşılamayan<br />
en ücra noktadaki mazluma ulaşma gayreti<br />
ile hareket ediyoruz ama karşımıza kimi zaman<br />
güvenlik engelleri çıkabiliyor. Birçok bölge<br />
ve ülkedeki ulaşımın kötü olması, hijyenik olmayan<br />
ortamlar salgın hastalıklar da çalışmalarımızı<br />
yaparken yaşadığımız diğer sıkıntılar olarak<br />
zikredilebilir.<br />
Kurban fiyatları bu sene de 100 € olarak belirlediniz.<br />
Kurban fiyatlarını neye göre belirliyorsunuz?<br />
Geçmiş senelerdeki tecrübemiz bu kampanyada<br />
da kurban fiyatını 100 € olarak belirlememizi<br />
sağladı. Ülkeden ülkeye kurban fiyatları değişse<br />
de, kesim yaptığımız ülke yelpazelerini<br />
dikkate aldığımızda ortalama kurban fiyatı yine<br />
100 €’ya tekabul ediyor.<br />
BAYRAMDA ÇOCUKLARI SEVİNDİR-<br />
MEK DE GÖREVLERİMİZ ARASINDA<br />
Kurban Bayramı’nda çocuklara dönük olarak<br />
bir paylaşımınız da olacak mı?<br />
Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu senede<br />
çocuklar için küçük hediyeler hazırladık. 200 bin<br />
balon ve şekeri her yıl olduğu gibi bu yılda gittiğimiz<br />
ülkelerde çoculara ikram edeceğiz. Hediyenin<br />
küçüklüğü bir tarafa, çocuklarda oluşturduğu<br />
sevinç çok büyük oluyor. Bunlarla çocuklara<br />
bir nebze olsun bayram sevincini yaşattığımızı<br />
düşünüyorum. Aynı zamanda Hasene yetimlerinin<br />
bulunduğu ülkelerde yetimlerimizi ziyaret<br />
edip onlara bayramlık hediyeler de veriyoruz.<br />
Sizlere kurban bağışlarını vermek isteyen<br />
yardımseverler bağışlarını nasıl ulaştırabilirler?<br />
Herkesin merkez büromuza gelmesi mümkün<br />
değil ama Avrupa’nın 11 ülkesinde 600’ün<br />
üzerindeki şehirdeki temsilciliklerimiz üzerinden<br />
bizlere ulaşabilirler. Basta IGMG olarak,<br />
Kampanyamıza destek veren camiler üzerinden<br />
bağışlarını bizlere ulaştırabilirler. İlgili hesap numaramızı<br />
kullanarak havale yoluyla bağışlarını<br />
ulaştırabilirler. İnternet sayfamız üzerinden de<br />
online bağışta bulunabilirler.<br />
Bağışçılarınız en son hangi güne kadar kurban<br />
bağışlarını sizlere ulaştırabilirler?<br />
Biz kampanyamızı 1 Eylül itibari ile başlattık.<br />
Kampanyayı bayramın birinci günü akşamında<br />
kapatmayı planlıyoruz. Bağışcılarımıza<br />
tavsiyemiz kurban bağışlarını son günlere bırakmamaları.<br />
Her ne kadar bize son günde ulaştırılan<br />
kurbanı biz gözlemcilerimiz vasıtasıyla 65 ülkede<br />
kestirebilsek de son günlere bırakılan bağış<br />
sayısı 10, 15, 20 bini bulduğunda organize noktasındaki<br />
bazı sıkıntılarıda beraberinde getiriyor.<br />
KURBAN KAMPANYASI 4 GÜNDE 4 MİL-<br />
YON İNSANA ULAŞMANIN ADIDIR<br />
Kurban Kampanyası Hasene için neyi ifade<br />
ediyor? Kampanyalarınız arasındaki önemi nedir?<br />
Bu kampanyanın bizim için önemi; kurban<br />
gibi kişiyi Rabbine yaklaştıran bir ibadeti varlıklı<br />
insanlar ile ihtiyaç sahibi insanlar arasında da<br />
bir ilişkiye dönüştürmek cihetiyle ayrı bir yeri<br />
vardır. Sloganımızın da ifade ettiği gibi, mazlum<br />
ve mağdurlara bayram sevincini yaşatmaya vesile<br />
olmak istiyoruz. Mazlum ve mağdur coğrafya<br />
insanlarının bayramlarının buruk değil, sevinçle<br />
geçmesine katkı sağlamak istiyoruz.<br />
Bu kampanya bizim için; 4 günde 4 milyon<br />
insana ulaşmayı ifade ediyor; 4 milyon insanla<br />
bayramlaşmanın, kucaklaşmanın adı oluyor;<br />
kurban ibadetini Afrika’nın ve Asya’nın en ücra<br />
köşesinde kesilerek dağıtılmasını isteyen bağışcılarımızın<br />
ibadetlerini yerine getirmenin vesilesi<br />
oluyor.<br />
Kurban kampanyası çalışmasıyla aynı zamanda<br />
yetim, su kuyusu, sağlık ve eğitim gibi diğer<br />
çalışmalarımızı da takip etmek imkanı elde<br />
edebiliyoruz. Gittiğimiz ülke ve bölgelerdeki<br />
şartları bizzat gözlemleyip raporluyoruz. Bu raporlama<br />
sayesinde hangi ülke ve bölgede ne tür<br />
eksiklikler var bunları daha bütüncül görebiliyoruz.<br />
Avrupa’dan kalkıyorsunuz Uzakdoğuya,<br />
Afika’ya, Amerika’ya; birçok insanın haritada<br />
dahi yerini bulamayacağı yerlere gidiyorsunuz.<br />
Bu çalışmanın sizler ve bağışçılarınız üzerinde<br />
ne tür duygusal etkisi oluyor?<br />
Kampanya için gittiğimiz ülkelerde gördüğümüz<br />
tablolar, duyduğumuz hikayeler bize daha<br />
çok çalışma noktasında aşk ve şevk veriyor.<br />
Her bir mazlum ve mağdurun duası bizlere ayrı<br />
bir misyon yüklüyor. Yine giden gözlemcilerimizin<br />
hayata bakış açılarındaki değişim onlarla<br />
birlikte ailelerine ve çevrelerine de yansıyor.<br />
Kurban kampanyamızın her sene biraz daha büyümesinde<br />
bu durumun katkısının azımsanmayacak<br />
derecede olduğunu düşünüyorum. Kuruluş<br />
misyonumuzda yer alan “İnsanların en hayırlısı,<br />
insanlara en faydalı olandır.” hadis-i şerifinin<br />
gereğini yapmanın huzurunu yaşıyoruz.<br />
BAĞIŞLARINIZI<br />
SON GÜNE BIRAKMAYIN<br />
Son olarak kurban bağışlarını size emanet<br />
eden hayırseverlere ne söylemek istersiniz?<br />
İbadet niyetiyle yapılan bağışlarını geciktirmemesini<br />
tavsiye ediyoruz. 100 bin bağışın üzerindeki<br />
bir organizede son 2, 3 günde gelecek 20<br />
bin bağış hem nakitlerin ulaştırılmasında, hem<br />
kurbanlık hayvan bulmakta, hem de fiyatların<br />
artışı noktasında oraganize açısından sıkıntı<br />
oluşturabiliyor. Bu yüzden kurban bağışlarını<br />
son günlere bırakılmamasını rica ediyoruz.<br />
Bir diğer mesaj olarak da şunu söylemek istiyorum:<br />
Güzelliği paylaşmak ayrı bir güzelliktir.<br />
Kurban bağışında bulunacak hayırseverlerimiz<br />
yapmış olduğumuz çalışmaları tanıtabilirler. Bir<br />
kişi yüzlerce kurban bağışı yapamayabilir ama<br />
yüzlerce kurban bağışı toplanmasına vesile olabilir.<br />
Bunun güzel örnekleri var. Örneğin Fransa’dan<br />
Ömer Kaygısız isminde bir gönüllümüz<br />
geçen sene 400’ün üzerinde kurban bağışı toplanmasına<br />
vesile olabilmiştir.<br />
Bağışçılarımızdan aldığımız güven ve destekle<br />
bu yıl hedefimizi 123 bin koyduk. Şimdiden hayırseverlerimizin<br />
bağışlarının Allah indinde en<br />
güzel bir şekilde kabul olması için dua ediyorum.
Frankfurt ile İstanbul<br />
Belediyeleri İşbirliği<br />
Türkiye’nin Eskişehir ili ile kardeşlik ilişkisi kurabilmek<br />
için Eskişehir’de temaslarda bulunan Frankfurt<br />
Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann, Almanya’ya<br />
dönmeden önce İstanbul Büyükşehir Belediye<br />
Başkanı Kadir Topbaş ile görüştü.<br />
Başkanlık makamında yapılan görüşmeye Başkan Peter<br />
Feldmann Feldmann’ın yanı sıra Almanya’nın İstanbul<br />
Başkonsolosu Jutta Volke, Başkonsolos Yardımcısı Dr.<br />
Philipp Deichmann, Frankfurt Belediye Meclisi Başkanı<br />
Dr. Bernadetto Weyland, Frankfurt Ekonomiyi Geliştirme<br />
Kurumu Başkanı Peter Kania, Meclis Başkanı Danışmanı<br />
Sabine Krosch, Feldmann’ın Danışmanı Tarkan Akman<br />
katıldı.<br />
Yaklaşık 45 dakika süren görüşmede dünyanın önemli<br />
finans merkezi olan Frankfurt ile İstanbul arasındaki işbirliği<br />
ele alındı. Toplantı sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />
ile Frankfurt Belediyesi arasında karşılıklı işbirliğinin<br />
geliştirilmesi konusunda bir mutabakat zaptı imzalandı.<br />
Mutabatak zaptında iki belediyenin tecrübe paylaşımı<br />
ve Avrupa şehirleri olarak menfaatlerinin müşterek<br />
temsili gibi konularda karşılıklı yardımlaşması yer aldı.<br />
İstanbul finans merkezi<br />
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş<br />
imza töreni öncesi yaptığı konuşmada, dünyada ülkeler<br />
arasında ilişkilerin artmasının yanı sıra yerel yönetimler<br />
arasında da ilişkilerin de geliştiğini söyledi. Topbaş, şunları<br />
söyledi: “Günümüzde yerel yönetimler daha etkin rol<br />
oynayabiliyor. Frankfurt ile imzaladığımız bu mutabakat<br />
zaptı iki ülke halkına katkı sağladığı gibi iki ülke ve bilhassa<br />
dünya barışına da katkı sağlayacaktır. Bu işbirliği ile<br />
güncel konularda daha farklı adımlar atacağımıza inanıyoruz.<br />
İstanbul dünyaya karşı sorumlu bir metropoldür.<br />
Frankfurt’ta dünyanın finans merkezidir.<br />
Avrupa Merkez Bankası, Alman Merkez Bankası ve<br />
dünyadaki hemen hemen her bankanın bir temsilciliği<br />
oradadır. İstanbul da bölgesel finans merkezi olma yolundadır.<br />
Biz de Frankfurt’un ayak izlerini takıp ederek bölgede<br />
bir ekonomi ve finans merkezi olacağımıza inanıyoruz.<br />
Bu konuda kendi bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız<br />
muhakkaktır. Ortak adımlar atmak durumdayız.<br />
Türkiye’de Alman firmalarının yatırımları birinci sırada<br />
geliyor. Biz bu konuyu da kendimize model alıyoruz. İstanbul’un<br />
çok sayıda kardeş şehrine ilaveten 19 kentle işbirliği,<br />
9 kentle de mutabakat zaptı bulunuyor. Almanya’da<br />
Köln, Berlin ve Stuttgart ile yoğun ilişki içindeyiz. Buna<br />
şimdi Frankfurt’ta eklendi. Bundan büyük mutluluk duyuyoruz.<br />
Bu mutabakat zaptının imzalanmasında, Almanya’da<br />
yaşayan Türk vatandaşlarının çok memnun olacağına<br />
inanıyorum.”<br />
İlk seyahat Türkiye’ye<br />
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann<br />
da: “Belediye başkanı seçilmemden sonra yurt dışına ilk<br />
seyahati Türkiye’ye yaptım. Bu önemli bir mesajdır. Belediye<br />
başkanı olarak kentte bilhassa çocuklar ve yaşlılar daha<br />
geniş imkanlar sağlamayı planlıyorum. Konut sayısını<br />
artırmayı hedefledik. Bu sosyal hedeflerin yanı sıra elbetteki<br />
ekonomi ve finans konuları da çok önemli. Frankfurt<br />
finans, telekomünikasyon alanlarında dünyanın önemli<br />
merkezlerinden biri. Frankfurt Havalimanı önemli bir<br />
ulaşım merkezidir. İstanbul ile imzaladığımız bu matabakat<br />
zaptı ile bu konularda işbirliğine giderek hem Frankfurt<br />
hem İstanbul için faydalı işler yapacağımıza inanıyoruz.<br />
Dünyadaki rekabet güçlü partner ihtayıcını da doğuruyor.<br />
İstanbul ile biz güçlü birer partner olacağız. Sayın<br />
Topbaş’ın da ifade ettiği gibi Frankfurt’ta yaşayan Türkler<br />
de bu işbirliğine mutlaka sevineceklerdir” dedi.
Frankfurt CDU Başkanı Uwe<br />
Becker; “Neyi Yanlış Yaptık”<br />
Frankfurt Entegrasyon<br />
Bölümü tarafından<br />
yayınlanan kitabın<br />
değerlendirmesini yapan<br />
Uwe Becker; “Alman<br />
vatandaşlığına geçen ve<br />
kanunlara uygun bir şekilde<br />
hayatını sürdüren insanlara<br />
hep “yabancı kökenli”<br />
demeyi artık bırakalım”<br />
dedi.<br />
Hessen Eyaletinin yüzde<br />
yirmibeşinin, Frankfurt`un<br />
yüzde kırkının yabancı<br />
asıllı insanlardan<br />
oluştuğu gerçeğinden hareket<br />
edilerek artık mümkün<br />
olduğu kadar çok insanın<br />
Alman vatandaşlığına<br />
geçmesi sağlanmalıdır<br />
diyen Frankfurt Belediyesi<br />
Mali sorumlusu Becker,<br />
karşılıklı sevgi ve saygının<br />
olduğu bir topluma çok<br />
ihtiyacımız var.<br />
Frankfurt`un en işlek<br />
alış veriş merkezlerinde<br />
Selefilerin Kur`an-ı Kerim<br />
dağıtmaları konusuna da<br />
değinerek; “biz neyi yanlış<br />
yaptık sorusunu sordu ve<br />
çocukların çocuk yuvasından<br />
itibaren tüm okullarda<br />
gerekli eğitimin ve öğretimin<br />
verilmesi ve herkesin<br />
dinine ve kültürüne<br />
bağlı kalması şartıyla entegrasyonu<br />
başarmamız<br />
gereklidir” dedi.<br />
Örnek olarak ‘mama<br />
lernt deutsch’ anne almanca<br />
öğreniyor proğramını<br />
dile getiren Becker;<br />
“özgürlük, sorumluluk,<br />
demokrasi ve eşit haklar<br />
prensiplerimizdir” dedi.<br />
Wiesbaden ve İstanbul Fatih Kardeş Şehir<br />
Almanya`nın Wiesbaden şehri ile İstanbul`un<br />
Fatih İlçe belediyeleri arasında<br />
Türkiye’de imzalanan kardeş şehir protokolünün<br />
ikincisi Wiesbaden’de imzalandı.<br />
Törende konuşan Fatih Belediye Başkanı Dr.<br />
Mustafa Demir; “insanların birbirlerini tanımasının<br />
önyargıları kaldıracağını” söyledi.<br />
Hessen Eyaleti’nin başkenti Wiesbaden ile<br />
İstanbul’un Fatih ilçesi arasında tarihi Zeyrek<br />
Sarnıcı’nda imzalanan kardeş kent protokolünün<br />
ikincisi Wieasbaden’de gerçekleşti.<br />
Türkiye’de yapılan imza töreninden hemen<br />
sonra beraberindeki sekiz kişilik heyet ile Wiesbaden’e<br />
gelen Fatih Belediye Başkanı Mustafa<br />
Demir, Wiesbaden Belediye Sarayı’nda düzenlenen<br />
imza törenine katıldı. Törene Mustafa<br />
Demir ve Wiesbaden Belediye Başkanı Dr.<br />
Helmut Müller’in yanı sıra Wiesbaden Belediye<br />
Meclisi Başkanı Wolfgang Nickel, T.C.<br />
Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı, Türk Alman<br />
Sağlık Vakfı Başkanı Yaşar Bilgin, CDU’lu<br />
Hessen Eyalet milletvekili İsmail Tipi, Türk<br />
Alman Toplumu Başkanı Gerd Andres, Wiesbaden<br />
Yabancılar Meclisi Başkanı Salih Doğan,<br />
milletvekilleri, sivil toplum temsilcileri ile<br />
Türk işadamlarının da aralarında bulunduğu<br />
yaklaşık yüz kişi katıldı.<br />
Önyargılar yok olur<br />
Törende konuşan Fatih Belediye Başkanı<br />
Dr. Mustafa Demir; „insanların birbirlerini tanımasının<br />
önyargıları ve anlaşmazlıkları ortadan<br />
kaldıracağını kaydetti. Fatih’in bulunduğu<br />
konum nedeniyle kültürler arasında köprü<br />
olabileceğini ifade eden Wiesbaden Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı Dr. Müller de kardeş sehir<br />
projelerinin dünyayı barış içinde daha yaşanır<br />
kılacağını, kardeşliğin insanlar arasında<br />
yakınlaşmayı beraberinde getirdiğini söyledi.<br />
İmza törenin ardından müzik ve sanat okulu<br />
öğrencileri Mozart’ın eserini seslendirdi.<br />
Ardından da Fatih Belediye Başkanı Dr. Mustafa<br />
Demir adını Wiesbaden’in Altın Kitabı’na<br />
yazdı.<br />
T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı<br />
kardeş kent projesinin eleştirelere rağmen altı<br />
yılda olumlu sonuçlandığını söyledi.<br />
Fatih’e gidin<br />
Fatih’i ‘Boğaz’daki mükemmel kent’ olarak<br />
niteleyen Wiesbaden Belediye Meclisi Başkanı<br />
Nickel ise katılımcılara: “Bizler kalbimizi açıyoruz.<br />
Politika kardeş şehir anlaşmasını imzalar.<br />
Yaşayanlar insanlardır. Halka özellikle çağrıda<br />
bulunmak istiyorum. Fatih’e gidin” dedi.<br />
Aytaç Avrupa Großmarkt<br />
Marktstr. 10 . 50968 Köln<br />
Tel.: 0221-3797985<br />
Fax: 0221-3797986<br />
Mobil: 0177-6529370<br />
Depo Market Et Reyonu<br />
Vogesenstr. 1 . 50739 Köln<br />
Depo Market Et Reyonu<br />
Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf<br />
Depo Market Et Reyonu<br />
Marktstr. 247 . 47798 Krefeld<br />
Depo Market Et Reyonu<br />
Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund<br />
Mobil: 0177-6529370<br />
YENi YENi YENi YENi<br />
Depo Market Et Reyonu<br />
Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)<br />
Mobil: 0177-6529370
TURKCELL’den Köln Keupstrasse’de İki Yeni Şube<br />
Turkcell Europe Genel<br />
Müdürü Özorbeyi ise “Turkcell<br />
uluslararası bir marka haline<br />
geldi. Bunu biz bayilerimiz<br />
ve iş ortaklarımızın oluşturduğu<br />
ekosistemimizle başardık.<br />
Almanya’da da sadece<br />
bir buçuk yıldır varız buna<br />
rağmen gördüğünüz gibi ekosistemimizi<br />
oluşturmaya başladık.<br />
Şu anda Almanya genelinde<br />
47 yetkili bayimiz var kısa<br />
bir süre içersinde 100’e ulaşmayı<br />
hedefliyoruz” dedi.<br />
Turkcell Europa Almanyaya<br />
geleli iki yıl olmadan<br />
şube sayısını 47 ye<br />
çıkardı. Köln Keupstrasse’de<br />
iki yeni şube daha hizmet kervanına<br />
katıldı. Turkcell Europa<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Lale Saral Develioğlu’nun da<br />
hazır bulunduğu açılışa T.C.<br />
Köln Baş Konsolosu M.Kemal<br />
Basa da iştirak etti. BM Elektronik<br />
ile FM Elektro mağazalarında<br />
düzenlenen açılış töreninde,<br />
mağaza sahipleri Mert<br />
Baskın ile Ali Ceylaner, Turkcell<br />
Europe Genel Müdürü Ekrem<br />
Özorbeyi ve Satıştan Sorumlu<br />
Genel Müdür Yardımcısı<br />
Dündar Kavaloğlu çok sayıda<br />
basın mensubu ve vatandaşlarımız<br />
hazır bulundular.<br />
Başkonsolos Basa:<br />
“çıraklık eğitimine<br />
önem verin”<br />
Turkcell’in Türkiye’nin en<br />
büyük firmalarından biri olduğuna<br />
işaret eden Köln Başkonsolosu<br />
Mustafa Kemal Basa,<br />
“Turkcell’in markasıyla Almanya’ya<br />
gelmiş olması, toplumumuza<br />
ve Türkiye ile bağları<br />
olan Almanlara hizmet<br />
vermeye başlaması Türk ekonomisinin<br />
ulaşmış olduğu gelişmişlik<br />
düzeyinin de bir göstergesidir”<br />
dedi.<br />
Köln Başkonsolosu ayrıca<br />
hemen her açılışta ısrarla üzerinde<br />
durduğu geleneği buradada<br />
sürdürüp her iki mağaza<br />
sahibinden de meslek yeri çıraklık<br />
imkanı sağlamalarını istedi.<br />
Develioğlu:<br />
“Türkiye’yi temsil<br />
ediyoruz”<br />
Turkcell Europe Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Lale Saral Develioğlu,<br />
Keupstrasse’nın, Türkiye<br />
kökenli esnafın başarısını,<br />
girişimci ruhunu ortaya<br />
koyduğunu kaydetti ve şunları<br />
kaydetti: “Almanya’daki Türk<br />
toplumu AB’nin lokomotif ülkesi<br />
olan Alman ekonomisine<br />
büyük katkı ve dinamizm sağlıyor.<br />
Bizler sizlerin başarılarıyla<br />
gurur duyuyoruz.<br />
Özorbeyi:<br />
“Çok gururluyuz”<br />
Türkiye’de Uluslararası Hukuk ve<br />
Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı<br />
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca<br />
Avrupa ülkelerinde yaşayan genç hukukçularımızın<br />
hukuk deneyimlerinin artırılmasına yönelik olarak 10-<br />
19 Eylül 2012 tarihlerinde düzenlenen “Uluslararası Hukuk ve<br />
Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı” yapılan kapanış töreniyle<br />
son buldu.<br />
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 40 katılımcının<br />
katıldığı program Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı<br />
1. Hukuk Müşaviri H. Galip Küçüközyiğit’in katılımcılara<br />
hitaben yaptığı kısa konuşmanın ardından karşılıklı hediyeleşme<br />
ve katılımcılara verilen sertifika töreni ile son buldu.
14 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
haber<br />
IGMG Hessen Bölgesi 2012-13 Sezonunu Gelnhausen’de Açtı<br />
İslam Toplumu Milli Görüş Hessen Bölgesi 2012-2013 Çalışma<br />
Sezonunu yüksek bir katılımla Gelnhausen`ta yaptığı salon<br />
programı ile açtı.<br />
Programı sunan IGMG Hessen Bölge<br />
Teftiş Başkanı Habib Yazıcı tarafından<br />
programın içeriği hakkında bilgilendirmeler<br />
yapıldı.<br />
Daha sonra programın açılış Kur`anı<br />
Kerimini ve açılış konuşmasını IGMG<br />
Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz yaptı.<br />
Kaçmaz okuduğu Kur`an-ı Kerim<br />
ayetlerinin kısa açıklamalarını yaparken<br />
aynı zamanda sezon açılışı münasebetiyle<br />
teşkilat dersi çalışması da yaptı.<br />
Açılıştan sonra IGMG Hessen Bölge<br />
Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak<br />
mikrofona gelerek yoklama yaptı. Yoklamada<br />
katılımın yüksek olduğu görüldü.<br />
Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Birim Başkanları<br />
birimleri hakkında sinevizyon<br />
eşliğinde bilgilendirmeler yaptılar.<br />
IGMG Offenbach Mevlana Camii<br />
yaptığı çalışmaları örnek çalışma olarak<br />
katılımcı cemiyet idarecilerine<br />
sundu.<br />
Yine IGMG Genel Merkez Sosyal<br />
İşler Başkanı Ali Bozkurt`ta programa<br />
katılarak bir konuşma yaptı.<br />
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal<br />
Kaçmaz program sonunda kısa bir<br />
değerlendirme yaptı.<br />
Program, görev yapmış ve halen<br />
aktif görevde bulunmayan idarecilere<br />
verilen plaketler ve kapanış Kur`an-ı<br />
Kerimi ile sona erdi.<br />
IGMG Kadınlar Teşkilatı 29<br />
Günde 29 Bölge İle Buluştu<br />
Yaz dönemini yoğun bir çalışma temposu içinde geçiren<br />
IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı idarecileri, mübarek<br />
Ramazan ayını da bölgelerle buluşmak için güzel<br />
bir fırsat olarak değerlendirerek, 29 günde 29 bölgede, yarısından<br />
fazlası idareci olmak üzere 5260 kişi ile bir araya geldi.<br />
Değişen Kadınlar Teşkilatı yeni yönetimi Ramazan ayı boyunca<br />
yoğun bir çaba sarfederek Stockholm’dan İtalya’ya, Paris’ten<br />
Berlin’e, Amsterdam’da Viyana’ya kadar 29 farklı bölgeye<br />
ulaştı. Şube ve bölge idarecileriyle tanışmak, onları daha yakından<br />
tanımak, Ramazan ayının çoşkusunu birlikte yaşamak<br />
amacıyla yola çıkan yöneticiler gittikleri yerlerde; bölge idarecileriyle,<br />
şube yürütme kurulları ile, mahalle temsilcileri gibi<br />
çeşitli görevlerde bulunan Kadınlar Teşkilatı yöneticileri ve<br />
üyeleriyle buluştular.<br />
“Paylaşmak, müminlerin arasında sevgi ve muhabbetin<br />
artmasına vesiledir. Bu bereket ve rızık dolu ayda dayanışma<br />
daha da önemlidir. Bir iyiliğe karşı on veren Rabbimiz Ramazan<br />
ayında bire yetmiş verir” gibi mesajlarla, daha bilinçli ve<br />
duyarlılıkla infak çalışmalarının yapılması gerektiği vurgulandı.<br />
Programları değerlendiren Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice<br />
Şahin şunları dile getirdi: “Elhamdülillah dolu dolu bir Ramazan<br />
ayı geçirdik. Bir çok bölgemizde yönetici hanım kardeşlerimizle,<br />
şahsen tanışma ve çalışmalarımızı istişare etme fırsatı<br />
bulduk. Ramazan ayı izin sezonuna denk gelmesine rağmen,<br />
bir çok bölgede çok iyi bir organize ile dolu dolu salonlarda buluştuk.<br />
Diğer cemaatlerin temsilcilerini ve eski bölge ve şube<br />
yöneticilerimizi de aramızda görmek bizleri ziyadesiyle memnun<br />
etti. Hanımlarımız bu çalışmalarda bir kez daha gücünü ve<br />
samimiyetini ortaya koymuştur. Emeği geçenlere bir kez daha<br />
şükranlarımı sunuyorum.”
15 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
“Ben cinleri ve insanları ancak bana<br />
kulluk (ibadet) yapsınlar diye<br />
yarattım.” (Zariyat S. A. 56)<br />
Yaratılışımızın özel bir sebebi olduğunu<br />
bu ayet-i kerimeden anlıyoruz.<br />
Her yaratılışın bir sebebi vardır<br />
ve biz insanlığın da yaratılış gayesi şerefli<br />
bir kul olmaktır. <strong>Hayat</strong>ta mutlak<br />
teslimiyet vardır ve herkesin mutlak<br />
teslim olduğu bir kapı, bir yol, bir makam<br />
vardır. Esas olan teslim olunan<br />
makamın, her şeyin sahibi olması ve<br />
gidilen yolun kurtuluşa götürmesidir.<br />
Allah’a kul olmak, kulun aslına dönmek,<br />
fıtratının gereğini yerine getirmektir.<br />
Kul olmayı beceremeyenler,<br />
daha doğru bir ifadeyle teslim olamayanlar,<br />
yaratılış hikmetini kavramaktan<br />
aciz olanlardır.<br />
Dilim vatanımdır. Dilim anamın<br />
ak sütünde yeşeren bağım, bahçem,<br />
karlı dağımdır. Çağlayan çayım, dal<br />
budak salan ormanımdır. Coşarak<br />
akan nehrimdir. Türkülerim, şarkılarım,<br />
gazellerim, şiirlerim, manilerim,<br />
ninnilerimdir. Rabbimin divanına<br />
durduğum zaman, ellerimi açıp ve<br />
dudaklarımın arasından süzülen ibadetim,<br />
duamdır. Kısacası dilim vatanımdır.<br />
Türkçemiz dar bir alan içine sıkışmış,<br />
eğitim özelliği olmayan, tarihi birikim<br />
kazanamamış mahalli bir dil<br />
değildir. Asırlara dayanan bilgi ve birikimi<br />
bulunan, geniş bir coğrafyaya<br />
dayanan önemli bir dünya dilidir.<br />
Milletimizin kurduğu devletler, geliştirdiği<br />
medeniyetler, yayıldığı coğrafyalar<br />
dilimizi daha bir zenginleştirmiştir.<br />
Türkçeden atılan her kelime, bozulan<br />
her cümle yapısı, unutturulan değimler,<br />
ninniler, maniler, aralara yerleştirilen<br />
yabancı kelimeler, gençliğe<br />
bizimmiş gibi sevdirilen makamlar<br />
dilimize vurulan çok ciddi darbelerdir.<br />
İnsanı değerli kılan, Yaratanın<br />
Selahattin SAYGIN<br />
selahattinsaygin@hotmail.com<br />
Dinim Varlık Sebebim<br />
Dilim Anamın Ak Sütünde<br />
Yeşeren Vatanımdır<br />
IGMG Hac – Umre Seyahat Şirketi, 2012 yılı<br />
Hac Organizesi’nde görev yapacak olan Kafile<br />
ve Grup Başkanlarını bilgilendirmek amacıyla<br />
Kerpen`deki IGMG Genel Merkezi’nde bir<br />
toplantı gerçekleştirdi.<br />
Grup başkanlarından Şekip Sayık’ın okumuş<br />
olduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan<br />
bilgilendirme toplantısında, yoklamadan sonra<br />
söz alan Hac-Umre Birim Başkanı ve 2012 Hac<br />
Genel Sorumlusu Tahir Köksoy; 2012 hac organizesinde<br />
görev yapacak olan Hac Birim Başkanlarını<br />
tanıtarak, görev alanları ile ilgili de kısa<br />
bilgilendirmelerde bulundu. 2012 Hac organizesinde,<br />
Mekke sorumluluğunu İhsan Taşkıran,<br />
Medine Sorumluluğunu ise Dr. Mustafa<br />
Göksu’nun yürüteceğini bildirdi.<br />
Tahir Köksoy yaptığı konuşmada 2012 hac<br />
organizesi kapsamında toplam 8 adet otelde hizmet<br />
verileceğini belirtti. Kafilelerde her 100 hacıya<br />
bir bayan görevli tahsis ettiklerini söyleyen<br />
Köksoy, “Bu sayede bayan hacı adaylarımıza hizmeti<br />
daha kaliteli bir şekilde ulaştıracağımızı<br />
umuyoruz” dedi.<br />
2011 yılında IGMG Hac – Umre Seyahat<br />
Şirketi organizesi ile umreye gitmiş olan umrecilere<br />
anket ve CD gönderdiklerini hatırlatan Köksoy;<br />
aynı şekilde 2012 Hac organizesinde de hacı<br />
adayları için, hac malzemelerini kargo ile evlerine<br />
gönderdiklerini kaydetti. Köksoy, evlere<br />
gönderilen paketlerde bir hacı adayının ihtiyaç<br />
duyacağı; büyük çanta, omuz çantası, ihram, 4<br />
çeşit kitap, video cd, terlik çantası, seccade, başörtüsü,<br />
diş fırçası ve macunu gibi malzemelerin<br />
yer aldığını, ayrıca kafile seminerlerinde hacı<br />
yelekleri, bavul etiketleri, telefon kartları ve kimlik<br />
kartlarının hacılara dağıtılacağını sözlerine<br />
bahşettiği üstün meziyetlerdir. Yaratan<br />
akıl verdiği her insana bu meziyetleri<br />
fazlasıyla vermiş ve bundan<br />
dolaysıda mesul tutmuştur. Bizim mesuliyetimiz<br />
taşıdığımız aklımızdan<br />
geliyor. Cenab-ı Allah akıl vermediği<br />
hiçbir kulunu, hiçbir konuda sorumlu<br />
kılmıyor.<br />
“Andolsun, size öyle bir kitap indirdik<br />
ki sizin bütün şeref ve şanınız<br />
ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak<br />
mısınız?” (Embiya S. A. 10)<br />
Dinimizin tapusu kitabımız<br />
Kur’an-ı Kerim`dir. Kulun kendi<br />
mantığına göre inandım demesi yetmez.<br />
İslam inancının kaynağı, Yaratanın<br />
kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberi<br />
Hz. Muhammed (s.a.v) dir. Müslüman<br />
olduğunu söyleyip ve kendi<br />
mantığına göre İslam’a sınırlar koyanlar,<br />
gerçek İslam’ı anlatmış olamazlar.<br />
“Bana göre İslam” sözüyle başlayıp<br />
olur olmaz fetva verenler cehaletin<br />
ürünleridir.<br />
“Eğer Allah size yardım ederse sizi<br />
hiç kimse yenemez. Fakat eğer sizi<br />
yüzüstü bırakırsa O’ndan başka size<br />
kim yardım edebilir? Müminler sadece<br />
Allah’a dayansınlar.” (Al-i İmran-<br />
160)<br />
Gerçek din, Yüce Rabbimizin gönderdiği<br />
Kur’an ve O’nun Resulünün<br />
hayatıdır. Teslimiyet ve samimiyettir.<br />
Kul olmak ve gereğini yerine getirmektir.<br />
Dini gerçek manada kavrayanlar<br />
çevrelerine pozitif güzellikler<br />
ekledi. Kutsal topraklarda da hacılara yönelik<br />
ilave hizmetlerin olacağını bildiren Köksoy, otellerimizde<br />
kütüphane, genişletilmiş sağlık ocağı<br />
hizmeti, kafile ve grup başkanları için çalışma<br />
odaları, Wifi- internet bağlantısı gibi hizmetlerin<br />
de hacıların istifadesine sunulacağını aktardı.<br />
Yine bu yıl uçuşların İstanbul iniş bağlantılı<br />
olduğunu ve İstanbul havalimanında alan sorumlusunun<br />
kafilelerimize yardımcı olacağını<br />
belirtti. Köksoy, “Ayrıca 22 kişilik sağlık ekibi<br />
sunar, hakkı hukuku gözetir, muhabbeti,<br />
sevgisi artar. Yaratana duyulan<br />
muhabbet, o kişinin hareketlerine<br />
mutlaka yansıyacaktır. Bizim kültürümüzün<br />
ürünüdür “Yaratılmışı severiz<br />
Yaratandan ötürü”. Muhabbetin kaynağı<br />
Yaratan`dır.<br />
“Âşık olan Allah’ı bulmuş, Allah’ı<br />
bulan kendini unutmuştur.” (ebû hasan<br />
el harakâni)<br />
“Canımı isterse canan, minnet canıma,<br />
bir can nedir ki, feda etmeyeyim<br />
cananıma” (fuzuli)<br />
İnanan insan için muhabbeti bundan<br />
daha iyi ne anlatabilir ki?<br />
Yaratana kulluk dinin emirlerini<br />
yerine getirmekle olur. Biz varlığımızı<br />
dinimizle, dilimizle ancak muhafaza<br />
edebiliriz. Din imanımızın gereği, dil<br />
millet oluşumuzun teminatıdır. Her<br />
milletin bir gönül dünyası, bir de ses<br />
teli vardır ve bizim gönül dünyamız<br />
imanımız, ses telimiz de Türkçemizdir.<br />
Bizim gönül dünyamız, Rabbimizin<br />
bize Kitap ve Habibiyle bildirdiklerinin<br />
ruhumuzla bütünleşip âleme<br />
yansımasıdır. Milletimiz inanç dünyası,<br />
kültürel yapısı itibarıyla bir deryadır.<br />
Bütün değerlerimizi dilimizle<br />
dile getirir ve gönül dünyamızla, duygularımızla<br />
yaşarız.<br />
Dinimiz, dilimiz millet olarak varlık<br />
sebebimizdir. Ayakta kalmanın,<br />
varlığımızı sürdürmenin yolu özümüzü<br />
korumakla mümkündür. Şairin sözüyle:<br />
“İman ile yoğrulup/ Öze dönelim<br />
öze” (Ozan Yusuf Polatoğlu)<br />
“İman olmadan mutluluk olmuyor/<br />
Hakk’a inanan gönüller solmuyor” (Selahattin<br />
Saygın)<br />
Nerede yaşadığımız belki çok<br />
önemli değil, esas olan inançlarımızla,<br />
kültürel değerlerimizle yaşamaktır.<br />
Değerlerimizi koruduğumuz sürece,<br />
nerede olursak olalım biz varız.<br />
Milletimizin değerleri bizim kimliğimizdir.<br />
Kimliğimiz bizim varlık<br />
sebebimizdir.<br />
IGMG Hac Kafile ve Grup Başkanları Toplantısı Kerpen’de Yapıldı<br />
hacılarımıza hizmet verecektir” dedi.<br />
Bu yılki hac organizesinden 5500 kişinin<br />
faydalanacağını belirten Hac-Umre Birim Başkanı<br />
Tahir Köksoy, kafile ve grup başkanlarına<br />
dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler<br />
verdi. Köksoy, Tüm görevlilerimizin donanımlı<br />
ve yetkin olması gerekliliğine vurgu yaptı.<br />
Toplantıya, Türkiye’den THY İstanbul İstasyon<br />
Müdürü Fatih Mere de katılarak bir seminer<br />
verdi. IGMG Hac – Umre Reisen GmbH’nın çalışmalarını<br />
çok başarılı bulduklarını belirten<br />
Mere, uçuşlarda hava alanlarında ve uçak içinde<br />
dikkat edilmesi gereken hususları aktardı. Kafile<br />
ve grup başkanlarının sorularını da cevaplayan<br />
Mere “THY olarak bu organizenin en iyi bir şekilde<br />
geçmesi için hep birlikte çalışacağız” dedi.<br />
Mekke Sorumlusu İhsan Taşkıran, Kafile ve<br />
Grup Başkanlarının görev ve sorumlulukları<br />
hakkında bir seminer verdi. Kafile ve Grup başkanlarının<br />
A-Takımı olduğunu dolayısı ile çalışmaların<br />
profesyonelce olması gerektiğini söyleyen<br />
Taşkıran, kaybolma olaylarına karşı tedbirli<br />
olunması ve bölgenin cografi yapısının iyi bilinmesi<br />
gerektiğini söyledi.
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 16 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
haber<br />
Genç Bilgisayar Mühendisi Habib Rahman’dan Rahatlatan Buluş<br />
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız<br />
İsmim Habibrahman Dastageeri,<br />
01.02.1980 Mainz doğumluyum. Afgan<br />
kökenliyim. 1999`da Bremenhaven<br />
Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği<br />
okudum ve Stuttgart Üniversitesinde<br />
ihtisas yaptım. 2006 yılında Umreye<br />
gitmek nasip oldu. Biraz yorucu oldu.<br />
Umre neden yorucu oldu?<br />
Umreye gitmeden önce gerekli bilgileri<br />
edindim, fakat Umrede çoğu olay<br />
anlık gelişiyor ve siz o anda bir sorunla<br />
karşı karşıyasınız ve onun cevabını bilmiyosunuz.<br />
Dolayısıyla hocaya sormanız<br />
gerekiyor. Yalnız şöyle bir durum<br />
var. Binlerce insan Umrede yada Hacda<br />
bu insanların bilemedikleri bir takım<br />
görevler olabilir, ya da hata yapmış olabilirler<br />
(Hac için). Bunlar gibi sorunları<br />
en kısa zamanda nasıl cevaplandırabilirim<br />
diye bir fikir geldi aklıma ve<br />
“Yaya Navigasyonu” fikrini geliştirdim.<br />
“Yaya Navigasyonu” ile tam olarak<br />
neyi amaç edindiniz?<br />
Müslümanlar Umre´de ve özellikle<br />
de Hac´da çok zorluk çekiyorlar. “Yaya<br />
Navigasyonu” ile bu zorlukları en aza<br />
indirmeyi hedefledim.<br />
Mesela?<br />
Müslümanlar Hacda kafilelerini<br />
gruplarını kaybediyorlar. Bir daha buluncaya<br />
kadar saatler geçiyor. Çünkü<br />
milyonlarca insanın olduğu bir yerden<br />
bahsediyoruz ve daha da önemlisi Hanımların<br />
kendilerine özel durumları<br />
var, her aklına geldiğinde birilerine<br />
sormaktansa teknolojinin nimetlerinden<br />
faydalansınlar diye düşündüm. İnsanlarımız<br />
orada elinde digital bir Hac<br />
rehberi bulunduruyorlar. Akıllarına<br />
herhangi bir soru geldiğinde hemen<br />
online olarak bakabiliyor.<br />
Hangi diller var içinde ve içeriğini<br />
açar masınız?<br />
Navigasyon dili Türkçe, Almanca,<br />
İngilizce, sertifikali Malezyaca, Arapça<br />
sertifikalarını bekliyoruz ve yakında<br />
Persçe (İranca) geliyor.<br />
Hac´da ne tür bir Hacc´a niyet etmiş,<br />
niyet ettiği Hacc`ın görevlerini eksiksiz<br />
yerine getirebilmesi için gerekli<br />
tüm bilgiler mevcut.<br />
Peki kimlerden destek görüyorsunuz?<br />
Hac ve Umre organizasyonları yapan<br />
bir çok kurulusla konuştuk bunların<br />
içinde Malezyada Hac Bakanlığı<br />
“Yaya Navigasyonu” ile çok yakından<br />
ilgilendiler.<br />
“Yaya Navigasyonu”na geri dönersek<br />
içeriğinde başka neler var?<br />
Mekke´de çok insaat var ve kalabalık<br />
olduğu için insanlar kaybolabiliyor.<br />
Biz bunun için bir cep telefonu yardımıyla<br />
internete bağlanıyor ve olduğu<br />
yeri ve nereye gideceğini veriyor. Başka<br />
hiç bir yardımcıya gerek kalmadan istediği<br />
yere gidebiliyor. Bir de Hac ve<br />
Umre olarak Erkek ve Hanımlar için<br />
iki bölüm şeklinde ayarladık. Yani erkeklerin<br />
sorunları başka olabiliyor, Hanımların<br />
sorunları başka olabiliyor.<br />
Bizimle bu bilgileri paylaştığınız<br />
için teşekkür ederiz Habib bey.<br />
Ben teşekkür ederim faydalı olabilirsek<br />
ne mutlu bize.<br />
Wuppertal’da Sezon Açılış Toplantısı Yapıldı<br />
Türk Kuruluşları Adalet Bakanını Ziyaret Ettiler<br />
IGMG Düsseldorf Bölgesi<br />
Wuppertal Milli Görüş Yunus<br />
Emre Camii tatilden sonra bir<br />
toplantı yaptı. Yüksel Köse’nin<br />
sunduğu toplantının açılış Kur’an-ı<br />
Kerim’ini Mevlana Şahin okudu.<br />
Ardından Yüksel Köse yoklamayı<br />
da aldı. Açılış konuşmasını yapması<br />
için mikrofonu başkana verdi.<br />
Cemiyet Başkanı Abidin Temel<br />
yaptıgı selamlama konuşmasından<br />
sonra yapılan faaliyetleri hakkında<br />
bilgiler verdi.<br />
Gençlik Başkanı Vekili İsmail<br />
Şahin gençlikle ilgili faaliyetlerine<br />
yer vererek ev sohbeti pprogramlari<br />
hakkında bilgiler verdi.<br />
Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice<br />
Köse: Aydabir hocahanım çağırıyoruz<br />
camiye sohbetimiz oluyor.<br />
Haftasonu kursu devam ediyor.<br />
Perşembe günü hanımlara<br />
program devam ediyor. Anaokulumuz<br />
Cumartesi ve Salı günleri devam<br />
ediyor. Bilgilerini verdi.<br />
Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı<br />
Hayriye Şahin: Ayda 4 defa<br />
program yapıyoruz.<br />
Diğer birimler de kendi alanlarında<br />
bilgi verdiler<br />
Dilek ve temennilerden sonra<br />
program sona erdi.<br />
Son zamanlarda "Sünnet Yasağı"yla hareretlenen,<br />
Almanya Müslümanları endeksli,<br />
tartışmalar gündemdeki yerini<br />
korumaya devam ederken, Federal Almanya<br />
İçişleri Bakanlığı'nın başlattığı bir başka aksiyon<br />
ortalığı karıştırdı. Güya radikal müslüman<br />
gruplardan gençleri korumak niyetiyle<br />
hazırlanan "Kayıp" başlıklı afişler, öteden beri<br />
müslüman göçmenlere karşı var olan önyargıların<br />
daha da pekişmesine ve müslümanların<br />
potensiyel terörist gibi algılanmasına<br />
sebebiyet verdiği için, istisnasız bütün<br />
müslüman kuruluşlar tarafından tepkiyle<br />
karşılandı.<br />
Daha birkaç gün önce de Rostock'ta yabancılara<br />
karşı girişilen ırkçı saldırıların 20.<br />
yıldönümü münasebetiyle ATİB Genel Başkanı<br />
İhsan Öner, "Rostock'tan gerekli ders<br />
alınmamıştır" diyerek basın açıklaması yapmış<br />
ve daha sonra da Federal Almanya İçişleri<br />
Bakanı Hans Peter Friedrich'e Açık Mektup<br />
(Offner Brief) yazarak, Türk ve diğer<br />
Müslümanların sözkonusu "Afiş Kampanyası"<br />
karşısında duydukları rahatsızlığı dile getirmişti.<br />
İşte bütün bu olayların üstüste geldiği<br />
bir günde, ATİB Genel Başkanı İhsan<br />
Öner, RTS ve Türk-Alman Sağlık Vakfı Başkanı<br />
Dr. Yaşar Bilgin, İslam Kültür Merkezleri<br />
Birliğ Berlin Temsilcisi Nazım Adanur ve<br />
MÜSİAD-Almanya Başkanı Ali Uzun'dan<br />
oluşan heyet, Federal Almanya Adalet Bakanı<br />
Sabine Leutheuser-Schnarrenberg'i Berlinde'ki<br />
makamında ziyaret ettiler.<br />
Türk basının da geniş yer verdiği görüşmede,<br />
son gelişmelerden duyulan endişeler<br />
dile getirildi ve Almanya Müslümanları'nı<br />
hedef alan gelişmelerin hukuki boyutu konuşuldu.<br />
Görüşmenin yararlı geçtiğini söyleyen<br />
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, “sünnet yasağına<br />
karşı işin hukuki boyutuyla ilgili<br />
ATİB'in bir raporunu da Sayın Adalet Bakanı'na<br />
takdim ettik” dedi. Federal Almanya<br />
Adalet Bakanı'nın, Türk kuruluşları temsilcileriye<br />
görüşmesinde ve ajanslara geçen demecinde,<br />
"İslam ve Müslümanlar Almanya'ya<br />
aittir" mesajını vermiş olması, kayda<br />
değer bir gelişme olarak algılandı.
17 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
Zaman zaman kadın konusu gündeme<br />
değişik şekillerde gelir ve<br />
konuyla ilgili değişik görüşler kamuoyunda<br />
yer alır. Kadının “ezilmişliği”,<br />
“haksızlığa uğraması”, “kadın istismarları”,<br />
“kadın cinayetleri”…..gibi.<br />
Bazen de kadının maruz kaldığı olaylar,<br />
olayın sıcaklığı gündemdeyken haklı<br />
olarak infiale yol açabilmekte, yazılı, sesli<br />
ve görsel basında günlerce yer alabilmektedir.<br />
Konuyla ilgili kitaplar, dergiler<br />
çıkmakta, söyleşiler, programlar, açıkoturumlar<br />
yapılmaktadır. Hatta konuyla<br />
ilgili sivil ve resmi kurumlarca değişik<br />
görüşler (feminizm gibi) kamuoyunda<br />
yer almaktadır.<br />
Kadın istismarı veya haklarının gasp<br />
edilmesine, insanlar bulundukları zaviyeden<br />
bakarak ya işi erkek karşıtlığına<br />
dönüştürmekte, ya da din diyanetle (!)<br />
bağlantı kurarak işi din karşıtı söyleme<br />
dönüştürmekte, ya da din adına olmadık<br />
yorumlar yapılarak iş çığırından çıkarılmaktadır.<br />
Konu, yakınımıza gelinceye kadar ya<br />
bizi ilgilendirmemekte, dolayısıyla konu<br />
görülmemekte, olumsuz bir tablo ile karşılaşıldığında<br />
ise insanlar genelde sağduyularını<br />
kaybetmektedirler.<br />
Konuya farklı bir bakış;<br />
Temel hak ve özgürlükler açısından<br />
kadının erkekten hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla<br />
temel hak ve özgürlükler açısından<br />
erkeklerin lütfunu beklemeleri gibi<br />
bir durum söz konusu olamaz. Böyle bir<br />
durum varsa, kadınlar hak gaspına uğramışlardır.<br />
Hak gaspına uğramaları sonucu,<br />
bu haksızlığın ve mağduriyetin ortadan<br />
kaldırılması için duyarlı erkek ve kadınların<br />
vereceği her türlü meşru (yasal)<br />
mücadele kutsaldır, saygıdeğerdir, desteklenmelidir.<br />
Yasal sorumluluğu bulunanların<br />
(meclisin), hak ihlalleri ve hak<br />
gaspları konusunda varsa kanunlarda eksikliklerin<br />
giderilmesi, hak gasplarına<br />
yol açabilecek tutum ve eylemlere karşı<br />
açık kapı bırakılmaması, yasaların uygulayıcılarının<br />
şahsi tercihlerine zemin<br />
oluşturmayacak şekilde yasal düzenlemeleri<br />
yapmaları yasal sorumluluklarının<br />
bir gereğidir.<br />
Kadın, siyasi ve toplumsal alanın her<br />
kademesinde görev alıp almama tercihine<br />
sahip olduğu gibi, dini anlamda da<br />
inanıp inanmama, inancının gereklerini<br />
yerine getirip getirmeme temel inanç özgürlükleri<br />
arasındadır. Bu konuda babanın,<br />
ağabeyin, kocanın, amcanın, dayının,<br />
resmi ve gayri resmi aktörlerin (türban(!)<br />
takıp takmama gibi) kadın adına<br />
karar verme veya kadına dayatma hakkı<br />
ve yetkisi yoktur.<br />
Kadınlar her türlü olumsuz yaftalardan<br />
da uzaktır. “Erkeği ayartan”, “âdemin<br />
ayağını kaydıran”, “asla reşit olamayan<br />
(kendi hakkında karar verebilme anlamında),<br />
“aklı ermeyen”, “temsil kabiliyeti<br />
noksan” gibi yakıştırmalar, kadına yüklenilen<br />
olumsuz kadın algısının patolojik<br />
uzantısı olarak varlığını sürdürmektedir.<br />
Ancak şurası unutulmamalıdır ki, kadına<br />
yöneltilen olumsuzluklar, sadece<br />
karşı cinsle ilgili olmayıp hemcinslerinden<br />
de kaynaklanabilmektedir. Bu hayat<br />
algısı, hayat felsefesi, hayat anlayışıyla ilgili<br />
bir durumdur.<br />
Kadına, kadın olmasından dolayı<br />
yüklenen olumsuz her şey, insanlık tarihinin<br />
fıtrat dışında oluşturduğu (şeytani)<br />
kültürün yansımasının günümüze uzantısıdır.<br />
Kadın ve çocuk mağduriyet ve istismarları<br />
kadın ve çocuk olmanın sonucu<br />
değil hastalıklı bir aklın (şeytani aklın)<br />
onlara yüklediği mana, anlam ve bakış<br />
açısıyla ilgili bir husustur. Neden mi?<br />
Çünkü çocuk ve kadın olmayan bir insanlık<br />
olmaz da ondan.<br />
Pekâlâ, kadın kimdir, görev ve sorumlulukları<br />
nelerdir?<br />
1. Kadın bir insandır, insan ise (kadın-erkek<br />
olarak) en mükemmel bir şekilde,<br />
şan ve şeref sahibi olarak yaratılmıştır.<br />
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.”<br />
(Tîn:4). “Biz, hakikaten insanoğlunu<br />
şan ve şeref sahibi kıldık…” (İsrâ:70).<br />
Ayetlerde insan tabiri sadece erkeği<br />
veya kadını değil, hem kadını hem<br />
de erkeği kapsamaktadır.<br />
2. Allah’ın vahyi, Adem Aleyhisselam’dan<br />
itibaren, şan ve şeref sahibi olarak<br />
yaratılan insanın yaratılış amacına<br />
götürecek -Ben cinleri ve insanları, ancak<br />
bana kulluk etsinler diye yarattım.<br />
Zâriyât: 56)– “ilahi program” olmasına<br />
rağmen insanoğlu, ya peygamberleri yalanlamaya<br />
yönelmiş ya da “ilahi programı”<br />
(peygamberlerin tebliğini) şeytanca<br />
Hatice Yazıcı SEVER<br />
hatice.sever@gmx.de<br />
Kadın<br />
değiştirerek emellerine alet etmiştir. Buna<br />
kadın açısında en güzel örnek kölelik<br />
ve cariyelik olsa gerek. Kimmiş hür olarak<br />
dünyaya gelen insanları kölelik ve cariyelik<br />
statüsüna sokan. Bunlara bu hakkı<br />
ve yetkiyi kimler vermiş ve bu yetkiyi<br />
nereden almışlar.<br />
Şeytanca insanlara iftira etmekten de<br />
geri durmamışlar (merak edenler Tevrat’ın<br />
yaratılış bölümünü okuyabilirler.)<br />
Sanatın birçok alanında ve bazı yapıtlarda<br />
(roman, hikaye, sinema gibi) maalesef<br />
kadın zevk aracı olarak sunulmuştur.<br />
Köle ve cariye insan değil mi? Bunların<br />
tebliğe ihtiyacı yok mu? Ama ne olmuş,<br />
din kötü emellerine alet edilerek,<br />
kadınlar hiçbir hakka sahip edilmeden<br />
sayısız kadın, oluşturulan cariye pazarlarında,<br />
alınıp satılmış ve cariye adı altında<br />
odalık olarak kullanılmıştır. Şimdi bu yapı,<br />
resmiyet içinde varlığını sürdürüyor,<br />
burada ismini anmak istemediğim bazı<br />
yerler bu ahlaksızlığı devam ettiriyor.<br />
Hatta geçen yıllarda böyle bir yer sahibesi<br />
vergi şampiyonu ödülü almıştı.<br />
İşte Peygamberimiz insanları diğer<br />
konularda olduğu gibi bu konuda da<br />
uyarmıştır. Veda hutbesinde Peygamberimiz;<br />
“Ey insanlar! Kadınların haklarını<br />
gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan<br />
korkmanızı tavsiye ederim…” diye bu<br />
konuya ayrıca dikkat çekmiştir.<br />
3. Kadın yaratılış özellikleri gereği zariftir,<br />
anne adayıdır. Anne adaylığının<br />
gereği şefkatlidir, merhametlidir, duyguludur,<br />
sabırlıdır. Bu kadının güçsüzlüğünü<br />
ifadesi olmayıp anne adayı olmanın<br />
fıtri gereğidir. Annelerimiz gibi.<br />
4. Kadın (Hava), Âdem (A.S) gibi<br />
Âdem’den sonra aynı özden (topraktan)<br />
yaratılmış ve aynı imtihana tabi tutulmuştur.<br />
Âdem gibi şeytanın îvasına (yanıltmasına)<br />
kanmış Âdem’le beraber<br />
mahcup olmuş cennet yapraklarıyla örtünmeye<br />
çalışmıştır. Âdem gibi tövbe etmiş,<br />
tövbeleri kabul edilmiş dünya imtihan<br />
yolculuğu Âdem gibi başlamıştır.<br />
“Ve ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleş.<br />
İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu<br />
ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden<br />
olursunuz. Derken şeytan, birbirine kapalı<br />
ayıp yerlerini kendilerine göstermek<br />
için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size<br />
bu ağacı sırf melek olursunuz veya<br />
ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı,<br />
dedi.” Ve onlara: Ben gerçekten size<br />
öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.”<br />
(A’raf: 19-21).<br />
5. Kadın (Hava); Yahudi ve Hıristiyan<br />
inanışının gereği olan “Adem’i ayarttı”<br />
gibi tüm olumsuzluklardan uzaktır. Geleneksel<br />
anlayışımızda kadına yüklenilen<br />
yaratılışla ilgili olumsuz yüklemeler, Yahudi<br />
ve Hıristiyan (anlayışının) kültürün<br />
bizim içimizde de (Müslümanların içinde)<br />
yer alması sonucudur. Ortodoks Yahudilikte<br />
kadınlar, Sinagoglardaki ibadetlere<br />
aktif olarak katılmazlar. Tevrat’a<br />
göre Havva, Adem’in sol kaburga kemiğinden<br />
yaratılmıştır ve çıplaktır. (Tevrat<br />
yaratılış bölümü). Bu bilgiler değişik formatlarda<br />
Müslüman kültürü içinde yer<br />
almış, sanki İslâm’ın bir gereği gibi sunulmuştur.<br />
Tevrat’a göre cennette yasaklı<br />
meyveyi yediren Havva, onu kandıran<br />
yılandır. (Tevrat yaratılış bölümü, ilk günah<br />
kısmı).<br />
Yukarıda görüldüğü gibi Kur’an, tahrif<br />
edilen şu andaki eldeki Tevrat’ın bu<br />
yanlış bilgilerini düzeltiyor ve doğrusunu<br />
bize bildiriyor. Ne yazık ki Kur’an’la<br />
dini hayatını yapılandırması gereken birçok<br />
Müslüman, kitabından habersiz, din<br />
diye birçok yanlış bilgiyi dindarlığına ölçü<br />
yapmış ve konuyla ilgili bu yanlış bilgiler<br />
birçok dini kitapta yer almıştır. Doğal<br />
olarak bu yanlış bilgiler mikrop gibi<br />
yayılıp gitmiştir.<br />
Kur’an-ı Kerim, konuyla ilgili olumlu<br />
ve olumsuz kadın örneğinden bahseder.<br />
Kadınların yaratılışıyla değil eylemleriyle.<br />
Olumlu örnek kadınlar, Firavun’un<br />
karısı ve Meryem validemiz. İffet, hayâ,<br />
teslimiyet, vakar sahibidirler. Olumsuz<br />
örnek kadınlar ise Lut ve Nuh (a.s) peygamberlerin<br />
hanımları. (66 Tahrim Sûresi:10-12).<br />
İnsanı değerli veya değersiz<br />
kılan cinsiyeti olmayıp tavır, eylem olarak<br />
duruşlarıdır:<br />
“Ebu Leheb’in iki eli kurusun; kurudu<br />
ya. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.<br />
O, bir alevli ateşe girecektir. Karısı<br />
da, odun hamalı olarak. Ve boynunda<br />
hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu<br />
halde.” (100 Tebbet Sûresi: 1-5)<br />
“O, inananların imanlarını kat kat<br />
artırmaları için kalplerine huzur ve güven<br />
indirendir. Göklerin ve yerin orduları<br />
Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir,
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 18 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
hüküm ve hikmet sahibidir. Bütün bunlar<br />
Allah’ın; inanan erkek ve kadınları,<br />
içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli<br />
kalacakları cennetlere koyması, onların<br />
kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah<br />
katında büyük bir başarıdır. Ve (Allah)<br />
ikiyüzlü erkek ve kadınları ve Allah’tan<br />
başkasına ilahlık yakıştıran erkek<br />
ve kadınları (öteki dünyada) azaba uğrat(mayı<br />
dile)miştir. Bunların tümü Allah<br />
hakkında kötü, uygunsuz düşünceler<br />
taşırlar. Kötülük onları her taraftan kuşatır<br />
ve Allah’ın gazabına uğrarlar. O,<br />
(rahmetinden) onları dışlamış ve onlar<br />
için cehennemi hazırlamıştır. Ne kötü<br />
bir varış yeridir orası!” (48 Fetih: 4,5,6)<br />
“Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd<br />
edenler, (İslâm uğrunda) seyahat edenler,<br />
rükû edenler, secde edenler, iyiliği<br />
emredenler, kötülükten sakındıranlar ve<br />
Allah’ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün)<br />
mü’minleri müjdele.” (9 Tevbe:<br />
112)<br />
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini<br />
haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.<br />
Bu davranış onlar için daha nezihtir.<br />
Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından<br />
hakkıyla haberdardır.” (24 Nur: 30)<br />
“Mü’min kadınlara söyle, onlar da<br />
gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler;<br />
iffetlerini korusunlar….”(24 Nur:<br />
31)<br />
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı<br />
öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız.<br />
Onları öldürmek gerçekten<br />
büyük bir günahtır.” (17 İsra: 31). (Dini<br />
bir mazeret olmadan kürtaj yaptıran kadınlar<br />
ve onları buna teşvik eden erkeklerde<br />
bu kapsama dahildir).<br />
(Kadın erkek fark etmez, mü’minlerin<br />
bazı vasıfları) “Onlar, Allah ile beraber<br />
başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız<br />
yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan<br />
ve zina etmeyen kimselerdir. Kim<br />
bunları yaparsa cezasını bulur.” Nasıl bir<br />
ceza; “Kıyamet günü onun azabı kat kat<br />
artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî<br />
kalır.” (25 Furkan: 68-69).<br />
“İçinizden iki kişi, fuhuş yaparsa, onlara<br />
eziyet edin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa<br />
artık onlardan vazgeçin. Çünkü Allâh,<br />
tevbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyendir.”<br />
(4 Nisâ: 16)<br />
Pekâlâ ya bunları terk eder Allah’a sığınırsa<br />
durumları ne olacak;<br />
“Ancak tövbe edip de inanan ve salih<br />
amel işleyenler başka. Allah işte onların<br />
kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok<br />
bağışlayandır, çok merhamet edendir.”<br />
(25 Furkan: 70).<br />
Allah kulunun helak olup batmasını<br />
istemiyor. Sürekli çıkış yolları gösteriyor.<br />
Tabi ki burada günahı terk etme, iyiye<br />
yönelme o insanın yapması gereken bir<br />
eylemdir. Bu eylemi gösteren insanın Allah<br />
sadece günahlarını örtmekle kalmıyor,<br />
bir de günahlarını iyiliğe değiştiriyor,<br />
“Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere<br />
çevirir.” (25 Furkan: 70). Burada<br />
ki durum gidin günah işleyin değil, bir<br />
şekilde bu günahları ve suçları işlemiş<br />
olanların iyiye yönelme eylemlerini samimiyetle<br />
göstermeleri, samimiyetle bu<br />
yanlışlıklarından dönmelerine karşılıktır.<br />
(Burada kadın erkek arasında bir fark<br />
yoktur.) Demek burada kadın olma özellikleri<br />
değil, insan eylemleridir söz konusu<br />
olan.<br />
“İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden)<br />
habersiz mü’min kadınlara<br />
zina isnat edenler, gerçekten dünya ve<br />
ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları<br />
günahtan dolayı dillerinin, ellerinin<br />
ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik<br />
edecekleri günde onlara çok büyük<br />
bir azap vardır.” (24 Nur: 23,24). İftiraya<br />
atan ister kadın ister erkek olsun fark etmez.<br />
Şu anki Hrıstiyan inancına göre,<br />
Adem ve Havva’nın yedikleri yasak meyve<br />
sonucu işledikleri günah, kendilerinden<br />
dünyaya gelen çocukları vasıtasıyla<br />
devam edip gitmektedir. Tanrının yetkisini<br />
kullanan din adamları (papazlar)<br />
–tabi bu yetkiyi kim verdi ise(!)- bu “ilk<br />
günahla” dünyaya gelen çocukları vaftiz<br />
ederek günahlarından arındırmakta,<br />
sonradan hrıstiyan olanları da aynı şekilde<br />
günahlardan arındırmaktadırlar. Günah<br />
işleyen hrıstiyanları da, kiliselerde ki<br />
“günah çıkartma” bölümlerinde günahlarını<br />
kendilerine söyleterek Tanrı adına<br />
bağışlamaktadırlar. Tabi ki böyle bir durumun<br />
nelere yol açacağı ortadadır.<br />
İslâm ise böyle şeylerden uzaktır. İslâm’a<br />
göre kişi tövbe ve duasını Allah’a<br />
sunar, günahlarından tövbe ederken de<br />
günahlarını tek tek sayarak kendini tekrar<br />
rezil etmez, samimi bir şekilde ölmeden<br />
önce hangi günah olursa olsun terk<br />
eder, kendini düzeltir ve Salih Amel’e yönelirse<br />
Allah, o kulunu bağışlar, bağışlamakla<br />
da kalmaz günahlarını sevaba değiştirir.<br />
Maalesef yozlaşmış toplumsal anlayışımızda<br />
kadına bazen olumsuz nitelemeler<br />
yapılabilmektedir. Bazen bunlar dini<br />
bir motif olarak sunulabilmekte dinin<br />
gereği gibi anlaşılabilmektedir:<br />
“Kadın aklınla”, “saçı uzun aklı kısa”,<br />
“sen bir dur hele”, “harama sebep olma”<br />
(sanki erkek harama sebep olmuyormuş<br />
gibi), “hişt hişt çekil”, “camilerimizde sadece<br />
teravih namazlarında gitmeleri uygundur(!)”,<br />
“vakit namazlarında evdeki<br />
kapının arkası daha uygun sevapça(!)”,<br />
“camilerde geniş mekânlar erkeklere; arta<br />
kalan kıyılar köşeler kadınlara”, “kadın<br />
camiye girdiğinde (o da alışmış geniş<br />
mekânlardan kıyılara çekilmeye) kıyılara,<br />
yoksa camiden çık, güya kenarda kılarsa<br />
(herkesin gördüğü yerde) namaz olmaz.”.<br />
(Cennete önce erkekler girecek ya,<br />
boş kalırsa, erkekler müsaade ederse,<br />
sonra kadınlar(!). “Cuma ve bayram namazlarına<br />
gelmezler” (erkekler öyle buyurdu<br />
ya).<br />
Kadına, özgürlük anlamında her türlü<br />
olumsuz telkinde bulunan mantık, kadın<br />
kocaya muhtaç olmamalı, kadın her<br />
türlü hürriyetten(!) kimseye sormadan<br />
sonuna kadar yararlanmalı, kadın özgür(!)<br />
olmalı, kadın ezilmemeli(!).<br />
Bu zihniyet, kadının maddi bir değer<br />
olarak paraya dönüştürülmesine (eğlenme<br />
aracı, reklam aracı gibi) ses çıkarmamakta<br />
hatta böyle bir durum gündemlerinde<br />
hiç olmamaktadır.<br />
Yukarıdaki mantıksal anlayışlar, işine<br />
geldiğinde aynı kadını parti, kermes, vakıf,<br />
dernek-sendika çalışmasında, ev-iş<br />
yeri temizliğinde, oy toplamalarında bir<br />
mahzur görmemektedir.<br />
Arkasından Panel: “Toplumda kadın,<br />
sömürülen kadın, İslâm’da kadının yeri, .<br />
Sonuç..?<br />
Lafa gelince Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz.<br />
Fatma, Nene Hatun, Kara Fatma. Pekâlâ,<br />
sahabe kadın peygamberimizle camide<br />
namaz kılmıyor muydu? Hz. Ömer’e mihirle<br />
ilgili bir konuda sahabi kadın camide<br />
karşı çıkıyordu. Kara Fatma, Nene<br />
Hatun vatanın zor günlerinde, ön saflar<br />
da düşmanla savaşıyordu.<br />
Kur’an, toplumda yer alması açısından<br />
hem de devlet başkanlığı gibi ağır bir<br />
görevi layıkıyla yürüten bir kadından,<br />
olumlu anlamda bahseder. Bu olay ise<br />
toplumda kadının yeri açısından çok<br />
önemlidir:<br />
Devlet adamlığı ve ileri görüşlülüğü<br />
ile Kur’an’ın bahsettiği kadın, Sebe Melikesi<br />
(devlet başkanı) dir. Yönetimde istişarenin,<br />
danışmanın güzel bir örneğini<br />
sergilemekte, Allah’ta bu özelliğini de bize<br />
bildirmektedir. Danışmanlarının gazına<br />
gelerek ülkesini felakete sürüklemeyip<br />
Süleyman’la (A.S.) görüşüp ona göre<br />
karar vereceğini bildirir ve olayın iç yüzünü<br />
öğrenmek için yola çıkmasını<br />
olumlu bir tavır olarak Kur’an-ı Kerim<br />
bahseder. (Bize de aynı zamanda güzel<br />
bir örnek olarak sunulur.) 27 Neml:20-<br />
44.<br />
Din adına da çağdaşlık adına da ne<br />
söylerseniz söyleyin burada esas olan durum<br />
kanaatimce şudur;<br />
Kadın insan neslinin bir parçası mı?<br />
Evet.<br />
Kadının fert ve toplum olarak sorumlulukları<br />
var mı?<br />
Evet.<br />
Kadın da erkek gibi olumlu ve olumsuz<br />
şeylerden etkileniyor mu?<br />
Evet.<br />
Kadın da cennet ümidi ve cehennem<br />
kaygısı taşıyor mu?<br />
Evet.<br />
Kadın okulda, üniversitede, çarşı-pazarda,<br />
siyasette, işçi-işveren, amir-memur,<br />
köylü-kentli, tarlada-fabrikada, sanatta,<br />
yolculukta, dükkânda, medyada,<br />
gazete de toplumun bütün katmanlarında<br />
mı?<br />
Evet.<br />
Kadının şahsiyeti, kimliği, onuru, kişiliği,<br />
arzusu, hayali, eğlenmesi, gülmesi,<br />
üzülmesi, hakkı, hukuku, beklentisi, gezmesi-tozması,<br />
sevmesi-sevilmesi, korkması,<br />
korunması, inanması-inanmaması,<br />
ibadet yerine gitmesi-gitmemesi, sevabı-günahı<br />
insani bir durum değil mi?<br />
Evet.<br />
Gelin insanlık kalitemizi hep beraber<br />
medeni bir şekilde yükseltelim.<br />
Gelin algılarımızı ve doğrularımızı<br />
gözden geçirelim. Kadının onurlanmadığı<br />
yerde insan onuru olmaz. Kadın itilip<br />
kakılmaktan, istismarlardan, görsel bir<br />
sunum aracı olmaktan (bazı reklam ve ticari<br />
malların sunum aracı gibi)….gibi<br />
kurtarılmamışsa burada patolojik bir durum<br />
var demektir.<br />
O halde “insan insanın kurdudur”<br />
deyişini boşa çıkaracak; tutum, tavır ve<br />
eylemler sergileyelim. Tutum, tavır ve<br />
eylemlerimizi fıtratın gerektirdiği yöne<br />
çevirelim. “Fıtratın gereği” (yaratılış kanunu<br />
ve yaratılış amacı) ise “fıtratın gerektirdiği<br />
yöne yönelmekle” olur.<br />
“Biz sana kitabı gerçeğin ta kendisi<br />
olarak indirdik. O halde sen de yalnız Allah’a<br />
ibadet et!. De ki (ey Muhammed):<br />
“İçten bir inançla Allah’a bağlanarak yalnız<br />
O’na kulluk etmekle emrolundum;<br />
ve Allah’a teslim olanların öncüsü olmakla”.<br />
De ki: “Eğer ben Rabbime isyan<br />
edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından<br />
korkarım.” De ki: “İçten bir<br />
inançla yalnız O’na bağlanarak O’na kulluk<br />
ederim.”. (39 Zümer:2,11-14).<br />
Bu ise fıtratı mikro plandan makro<br />
plana kadar takdir eden (kader), ilahi<br />
iradenin, fıtratı ve fıtratın yaratılış amacını<br />
insanlığa öğrettiği ilahi vahyin gerektirdiğine<br />
tabi olmakla ancak gerçekleşebilir.<br />
Bu ise evrensel bir çağrı olup, bu<br />
evrensel mesaj insanların önderleri (peygamberleri)<br />
tarafından sürekli “ilahi iradenin<br />
rahmeti” gereği insanlara hatırlatılmıştır.<br />
En güzel şekilde yaratılan, yaratılışında<br />
da bir dâhili olmayan insanoğlu düşünmesi<br />
gerekmiyor mu ki, yaratılışını<br />
en güzel şekilde yaratan Allah, insanın<br />
yaratılış amacına yönelecek bilgiden insanoğlunu<br />
mahrum bıraksın. Böyle bir<br />
durum Allah’ın yüceliğine yaraşır mı?<br />
Elbette yaraşmaz.<br />
İşte bu ve buna benzeyen ferdi ve toplumsal<br />
yapıdaki olumsuzlukların kaynağında,<br />
insanoğlunun ilahi mesajı bir kenara<br />
bırakmasından kaynaklanıyor.<br />
Pekala bu mesajla irtibatımız ne kadar?<br />
Bu mesajı (Kur’an’ı) anlamak için,<br />
hatim indirmenin ötesine, cenaze sonrası<br />
Kur’an okumanın ötesine geçerek, bu<br />
ilahi vahyin (projenin) nasıl bir insan inşası<br />
ve nasıl bir toplum inşası hedefliyor<br />
diye üzerinde kafa yoruyor muyuz!<br />
-Haa, kafa yoracam ama abdestim<br />
yok.<br />
-Al.<br />
-Sonra.<br />
-Sonra mı?<br />
-Sonra, sonra…..<br />
-Hangi sonra?<br />
-Sonra işte. Sen geçmiş alimlerimizden<br />
çok mu bileceksin(!)<br />
-Allah üstün zekalıları hep geçmişte<br />
mi yaratmış? Allah o zaman Kur’an’ı neye<br />
evrensel yapmış!<br />
-Din işi ayrı bilim işi ayrı.<br />
-Kim dedi.<br />
-Batılılar, bilim adamları(!) (Mü’min<br />
bilim adamlarını ve Kur’an’ı iyi bilen tarafsız<br />
gayri Müslim bilim adamlarını<br />
tenzih ederim).<br />
-Batılıların dini ne? Senin bilim adamı<br />
dediğin besmeleden haberi var mı?<br />
Batılıların diniyle İslâm’ın ne alakası var.<br />
Neyle meşgulüz. Ya bu iş mi!<br />
Gelin diğer konularla beraber “kadın”<br />
konusunu da ilahi iradenin ilahi<br />
mesajıyla “cek-up” tan geçirelim. Oluşan<br />
kültürel kabul ve anlayışlarımızı (kirlenen<br />
suyunu filtre edilmesi gibi) ilahi iradenin<br />
son mesajının önüne kültürel kabullerimizi<br />
koyarak değil, kabullerin<br />
olumsuz etkisinden sıyrılarak, ilahi iradenin<br />
(Allah’ın) istediği ölçü çerçevesinde<br />
(11 Hud: 1-2), ilahi iradenin mesajıyla<br />
(Kur’an’la) yeniden, buluşalım, formatlanalım.
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 19 ➤Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
<strong>dosya</strong><br />
<strong>HAYAT</strong><br />
Mevlana Celaleddin-i Rumi<br />
“Alims Fischimbiss<br />
Frankfurt’un<br />
Markası Oldu”<br />
Bu sözler Frankfurt Belediyesi Ekonomi Müşaviri Markus<br />
Frank`a ait.<br />
Frankfurt`un Gallus semtine ikinci şubesi açılan Alims<br />
Fischimbiss çok sayıda davetlinin katılımıyla açılışını yaptı.<br />
Türkiye Cumhuriyeti Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı<br />
ve Frankfurt Belediyesi Ekonomi Müşaviri Markus<br />
Frank ve Frankfurt Din Ateşesi Yaşar Seracettin Baytar`ın<br />
kurdela kestiği açılışa Hessen eyaletinden çok sayıda davetli<br />
katıldı.<br />
Müşavir Frank, Alim Coşkun`u cok uzun zamandan beri<br />
tanıdığını dile getirerek; ‘Başarılı iş adamından bahsetmek<br />
isterseniz, Alim Coşkun tipik bir örnektir. Onbeş yıl<br />
önce küçük bir bakkal dükkanıyla işe başlayan ve hatta bir<br />
yıl da işsiz kalan bay Coşkun, yılmadan usanmadan çalıştı<br />
ve eşinin ve çocuklarının da gayretiyle Frankfurt`un gözde<br />
işadamları arasına girmeyi başardı. Bilhassa Şehir merkezinde<br />
açmış olduğu balıkçı Imbisinde Frankfurt ve çevresine<br />
taze ve ucuz balık ikram ederek dikkatleri üzerine çekmiş<br />
ve böylece bu başarısının devamı olarak da Gallustaki bu<br />
ikinci şubesini açmıştır. Coşkun ailesine Frankfurt belediyesi<br />
olarak tam desteğimizi veriyoruz ve böylesi işverenleri<br />
destekliyoruz. Çünkü sizin gibi müteşebbisler iş sahası açmaktadır.<br />
İktisadi hayata canlılık katmaktadır ve ödedikleri<br />
vergilerle de hem eyaletimize hem de şehrimize maddi katkıda<br />
bulunmaktadır’ diyen müşavir Frank, açılış kordelasını<br />
kederken de Alıms imbis`in daha birçok şubesini açmak istediğini<br />
arzuladığını söyledi.<br />
Açılışa katılan T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı<br />
da Türk iş adamlarının gün geçtikçe başarılı işlere imza attıklarını<br />
görmekten kıvanç duyduğunu belirterek, görevimi<br />
ekim ayında tamamlıyarak dönüyorum ama gözüm arkada<br />
kalmıyacak çünkü başarılı işler yaptık. Tüm esnafla, halkla<br />
ve vatandaşla kaynaşarak çalıştım. Alim beyin 2. lokantasını<br />
açıyoruz. Benden sonra gelecek meslektaşım da umarım<br />
onikincisini açar’ diyerek davetlilerin alkışını kazandı.<br />
Çok sayıda iş adamı ve dernek yöneticisinin katıldığı açılışta,<br />
misafirlere güzel ikramlar yapıldı.<br />
“Gürültü patırtının ortasında<br />
sükûnetle dolaş! Sessizliğin<br />
içinde huzur bulunduğunu<br />
unutma! Başka türlü<br />
davranmak açıkça lüzumlu olmadıkça<br />
herkesle dost olmaya<br />
çalış! Sana bir kötülük yapıldığında,<br />
unut ve bağışla! Ama<br />
kimseye teslim olma! İçten ol!<br />
Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş!<br />
Başkalarına da kulak ver!<br />
Aptal ve câhil oldukları zaman<br />
bile dinle onları! Çünkü, dünyada<br />
herkesin bir hikâyesi vardır.<br />
Yalnız planlarının değil, ne<br />
kadar küçük olursa olsun başarılarının<br />
da tadını çıkar! İşinle<br />
ilgilen! Seveceğin bir iş seçersen,<br />
hayatında bir an bile çalışmış<br />
ve yorulmuş olmazsın. İşini<br />
çok seveceksin!<br />
Olduğun gibi görün!<br />
Ve göründüğün gibi ol!<br />
Sevmediğin zaman, sever gibi<br />
yapma!<br />
Çevrene nasihatlerde bulun<br />
ama, hükmetme!<br />
İnsanların kusurlarını bulmaya<br />
çalışırsan, onları sevmeye<br />
zamanın kalmaz. Ve unutma<br />
ki, insanlığın yüz yıllardır öğrendikleri<br />
bir kumsaldaki kum<br />
tanecikleri değildir.<br />
Kaybetmeyi, ahlâksız bir kazanca<br />
tercih et! Birincisinin<br />
acısı bir an, ötekinin vicdan<br />
azâbı bir ömür boyu sürer. Bâzı<br />
idealler o kadar değerlidir ki o<br />
yolda mağlup olman bile zafer<br />
sayılır. Bu dünyada bırakacağın<br />
en büyük miras dürüstlüktür.<br />
Yılların geçmesine öfkelenme!<br />
Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan<br />
yelkenlerini rüzgâra<br />
göre ayarla! Çünkü dünya, karşılaştığın<br />
fırtınalarla değil, gemiyi<br />
limana getirip getirmediğinle<br />
ilgilenir. Ara sıra isyana<br />
yönelecek olsan da, hatırla ki<br />
yaratıkları yargılamak imkânsızdır.<br />
Doğduğun zamanları<br />
hatırlar mısın? Sen ağlarken<br />
herkes sevinçle gülüyordu. Öyle<br />
bir ömür geçir ki, sen öldüğünde<br />
herkes ağlasın!<br />
Sabırlı, sevimli ve vefâkâr ol!<br />
Önünde sonunda bütün servetin<br />
sensin. Görmeye çalış ki<br />
bütün pisliğine ve kötülüğüne<br />
rağmen, dünya yine de insanoğlunun<br />
biricik güzel mekânıdır.<br />
Temiz insanların sevgisi yüze<br />
karşı da, arkadan da birdir.<br />
Ardından ayıplayıp önünde<br />
kul kurban olanların sevgisi gibi<br />
değil.<br />
“Karşında uysal bir koyun<br />
sanki; arkanda da yırtıcı kurtlar<br />
örneği…”<br />
“Başkalarının ayıbını senin<br />
önünde sayıp döken, senin ayıbını<br />
da mutlak başkalarına söyleyecektir.”<br />
Dost, yüzüne doğruyu söyleyendir.<br />
“Dostu olanın aynaya ihtiyacı<br />
olmaz” demişlerdir.<br />
Dostlarıyla boğuşanların<br />
hiçbir zaman gerçek dostları<br />
olmaz.<br />
Dostlar yüze karşı da arkadan<br />
da birdir.<br />
Gerçek dostlar; karşında uysal<br />
bir koyun gibi hareket edip<br />
arkadan yırtıcı kurtlar gibi<br />
onurunu ve malını parçalayanlar<br />
değillerdir.
21 ➤<br />
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
özel köşe<br />
Hasbihal….<br />
Önce selam ile başlıyalım kelama.<br />
ALLAH’ın rahmeti bereketi üzerinize<br />
olsun dostlarım.<br />
Güllerimiz bahçıvanını beğenmeyip<br />
terk edince!<br />
Hani bizim bahçedeki güllerimiz<br />
diye mırıldanırız.<br />
Güllerimiz bizim bilmediğimiz<br />
başka bir bahçıvana gülerken sonra<br />
da yaprak dökümünde bizim bahçelerimizi<br />
terkettiler.<br />
Şimdi hepisi uzaklarda boynu bükük<br />
hayata küs bir vaziyette etrafa<br />
serpildiler.<br />
Ağlıyorlar gözde yaş kalmadığı<br />
için yürekten.<br />
Yaptıkları hataları bildiklerinden<br />
ve geriye dönüş cesareti olmadığından.<br />
İçlerinde bir kin var.<br />
O kin sevgi pınarında yıkanamadıklarından<br />
ve sevgi boşluğunu dolduramadıklarından,<br />
sevgiyi başka<br />
yerde aradıklarından.<br />
Yine, ara sıra ufuklara bakıyorlar.<br />
Yalnız bıraktıkları bahçıvanı görebilir<br />
miyiz diye.<br />
Heyhat!<br />
Sonra görüyorlarki geldikleri yer<br />
de değişmiş.<br />
Geriye kalan güller de sararıp solmuş.<br />
Bu durumlara dayanamayan bahçıvan<br />
bu dünyayı terk etmiş.<br />
Bunu fırsat bilen diğer yaban otları<br />
ve çiçekleri bahçede nefes alacak<br />
yer bırakmamışlar. Geriye kalan çiçekler<br />
nefes alacak durumda değilmiş<br />
ama yaşam mücadelesi veriyorlarmış.<br />
Yeni yuvaya dönen çiçekler kardeşlerine<br />
yardım edip yuvayı kurtarmak<br />
istemişler.<br />
Uzun ve zahmetli bir uğraşıdan<br />
sonra başarmışlar.<br />
Şimdi bahçe yine eskisi gibi sade<br />
ve çekici….<br />
Hacarabın Hatıralarından….<br />
Hacarap bundan 20 sene önce Almanya`dan<br />
memlekete izine gider.<br />
Birgün Karaman`da İsmet Paşa caddesinde<br />
yürürken bakarki karşı tarafta<br />
bir arkadaşı eve doğru gidiyor…<br />
Arkadaşına bağırır:<br />
- Nereye böyle yine Hisarsporlu<br />
musun yoksa Kalesporlu musun,<br />
elektrikçi kambur Ramazan yine hakemlik<br />
yapıyor mu?<br />
Arkadaşı cevap verir:<br />
- Oooo Hacarap izine mi geldin?<br />
Hoşgeldin aman Hacarap bırak onlar<br />
mazide kalsın. Güzel bir anı olarak.<br />
- Hoşbulduk izine geldim. Anladım,<br />
bizimki şakaydı nereye böyle<br />
yine bir hesap peşinde misin?<br />
- Yok be Hacarap çocuklar torunlar<br />
derken yorulduk.<br />
M. Salih AYDIN<br />
m.s.a.58@hotmail.com<br />
Hacarabın Serüvenleri 60<br />
- Hadi, hadi güvercinleri yine<br />
uçuruyor muşsun.<br />
- Eh, oda bizim özelimiz olsun.<br />
- Ara sıra uğra da görüşelim.<br />
Günlerimiz sayılı.<br />
- Uğrarım Hacarap şöyle yine eskilerden<br />
konuşuruz. Haaaa bana uğra<br />
da sana bir çift beyaz güvercin<br />
uçurayım da gör.<br />
- Zaten düşünüyorum...<br />
Ertesi hafta Hacarap bir duyarki<br />
arkadaşı rahmetli olmuş. İşte hayat<br />
böyle birşey.<br />
İnsan!<br />
İnsan seraplarda hayallerini yaşar.<br />
Geriye dönüşü olmayan bir yola<br />
girer.<br />
Su misali sürüklenmeye başlar.<br />
Yokuşa, inişe, viraja girer.<br />
Bazen taşlara bazen otlara vurur.<br />
Ama yine geriye bakar.<br />
Hiç olarak boşu, boşuna giden<br />
hayata hala özlem çeker.<br />
Anlamsız bir boşlukta sallanmış<br />
durmuştur.<br />
Yaşı geçmiş eski dostları aramaz<br />
olmuştur.<br />
Parası varsa bakım evinin bir köşesine<br />
atılacaktır.<br />
Para yoksa köşelere bucaklara sürüne<br />
sürüne atılacaktır.<br />
Sonra vefat edince defin işleminden<br />
sonra unutulup gidecektir.<br />
Bu birinci perde.<br />
İnsan madde ile ruhu hamur edip<br />
birbiri ile harmanlar uyum içinde<br />
birbiri ile yaşamı ALLAH yolunda<br />
tüketirse o insan ölümü ölümsüzleştirir.<br />
Çünkü gerçek olan yaratılış ruhuna<br />
uygun bir şekilde yaşamıştır.<br />
Dünyada devamlı kalmayacağını anlamış<br />
ve ölümün yok olmak olmadığını<br />
anlamıştır.<br />
Hak sevgisi ile kendini yuğurmuş.<br />
<strong>Hayat</strong>ın, ayakta kalmanın kul olmak<br />
olduğunu anlamıştır.<br />
Kendi ruhunu nurlu yolda tertemiz<br />
ederek O, na O’ nun yoluna kendini<br />
adamıştır.<br />
Şöyle bir soru sorabiliriz.<br />
Ey insan nereye?<br />
<strong>Hayat</strong>ın nereye gideceğini nerede<br />
biteceğini, sonunun ne olacağını, neyin<br />
senin için hayırlı, neyin hayırsız<br />
olacağını bilebilir misin? <strong>Hayat</strong>ın<br />
bittiği bir dağda konaklayamazsın.<br />
Seni bekleyen bir son var. Dönme<br />
dolap gibi dolanıp durma. Seni ileriye,<br />
doğruya götürecek yola gir.<br />
ALLAH hiçbir mümini ve mümineyi<br />
doğru yoldan ayırmasın.<br />
Yine bir yazının sonuna geldik.<br />
Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.<br />
Selam ve dua ile.<br />
Başkonsolos Wuppertal ATİB’i Ziyaret Etti<br />
T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Fırat<br />
Sunel, Din Ateşesi İlhami Ayrancı’yla<br />
birlikte ATİB-Wuppertal<br />
Eğitim ve Kültür Merkezi’ni ziyaret etti.<br />
Kendi binasında birden fazla değişik faaliyetleri<br />
atbaşı yürüten Eğitim ve Kültür<br />
Merkezi, okul çocuklarının ev ödevlerine<br />
yardım kurslarından, kadınlara yönelik<br />
Almanca kursları ve kültürlerarası diyalog<br />
toplantılarına kadar bir dizi çalışmanın<br />
yanısıra, Osmanlı Camii’ni de bünyesinde<br />
bulundurmaktadır.<br />
Dernek Başkanı Yavuz<br />
Aktaş, Başkonsolos Fırat Sunel’e<br />
kuruluş binasını gezdirirken,<br />
altına imza attıkları<br />
faaliyetler hakkında bilgi verdi.<br />
Ziyaretin Cuma gününe<br />
denk gelmesi münasebetiyle,<br />
Din Ateşesi İlhami Ayrancı<br />
camide “Cuma sohbeti” yaptı. Dernek<br />
yöneticileri ve vatandaşlarla sohbet eden<br />
Fırat Sunel’e daha sonra ATİB Genel Başkan<br />
Yardımcısı Tibyan Taşkın, ziyaretinden<br />
dolayı memnuniyetini dile getirdi ve<br />
“Göçün 50. Yılında Avrupa Türkleri” adlı<br />
ATİB’in hazırladığı kitabı takdim etti.<br />
Daha sonra Wuppertal Eğitim ve Kültür<br />
Merkezi Kadın Kolları, Başkonsolos<br />
Fırat Sunel ve Din Ateşesi İlhami Ayrancı’ya<br />
birer buket çiçek takdim etti.<br />
Dualar ve Hediyelerle Okula Başladılar<br />
Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya<br />
Eyaleti'nde okulların başlamasıyla<br />
birlikte, okula ilk adımını atanlar<br />
kadar aileler de heyecanlı ve sevinçliydiler.<br />
Osmanlılar döneminde yaşatılan<br />
geleneğimiz "bedi besmele", yani okula<br />
başlayacak olan çocuklar için düzenlenen<br />
tören, yıllardan beri artık ATİB bünyesindeki<br />
birçok kuruluşta da uygulanmaktadır.<br />
Bu güzel geleneğimizi istikrarlı bir şekilde<br />
tam dokuz yıldan beri<br />
yaşatan derneklerimizden birisi<br />
de, Bielefeld Eğitim ve<br />
Kültür Merkezi/Yunus Emre<br />
Camii'dir. Bielefeld'de bu sene<br />
okula yeni başlayan onlarca<br />
çocuk için ATİB- Bielefeld<br />
Eğitim ve Kültür Merkezi yönetimi,<br />
ailelerin de katılımıyla<br />
Yunus Emre Camii'inde bir<br />
tören düzenledi. Yunus Emre Camii Din<br />
Görevlisi Ali Balcı'nın da katkılarıyla tertiplenen<br />
"bedi besmele"de çocukların başarılı<br />
olması için dualar edildi ve ardından<br />
hediyeleri dağıtıldı.<br />
İnsan eğitimine ve ilme verilen değerin<br />
anlaşılması ve çocuklara okul hayatının<br />
sevdirilmesi için bu tür etkinliklerin<br />
çok önemli olduğunu ifade eden dernek<br />
yöneticileri, bundan sonra da çocuklarımızı<br />
eğitim süresince yalnız bırakmayacaklarını<br />
söylediler.
<strong>HAYAT</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 22 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433<br />
➤<br />
bulmaca
Kurban<br />
bedeli<br />
10<br />
100 €<br />
*<br />
*