Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Avrupa`daki Kitapçýnýz<br />
OKUSAN<br />
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD<br />
Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar<br />
Tel: 0180-3002250<br />
www.okusan.eu<br />
e-Konsolosluk tanýtýldý<br />
T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu e-Konsolosluk<br />
hizmetlerinin yaygýnlaþtýrýlmasýna<br />
yönelik Türk Kültür Merkezi´nde bir toplantý<br />
düzenledi.<br />
Toplantýya Frankfurt Baþkonsolosu Ýlhan<br />
SAYGILI, Din Ateþesi Galip AKIN konsolosluk<br />
görevlileri ve Hessen Eyaletinde bulunan<br />
DÝTÝB baþkanlarý ve din görevlileri<br />
katýldý.<br />
Sayfa: 35`te<br />
IGMG Genel Sekreteri Oðuz ÜÇÜNCÜ<br />
“Zorluklar<br />
güç<br />
birliði ile<br />
aþýlmalý”<br />
Sayfa: 33`te<br />
ATÝB Genel Baþkaný Selahattin SAYGIN<br />
Uyumsuzluðun<br />
Faturasý<br />
Yine<br />
Türklere<br />
Kesildi<br />
Sayfa: 35`te<br />
Entegrasyonda suçlu bulundu: Türkler!<br />
Politikacýlar Çözümsüzlük Üretiyor<br />
Dosya Sayfa 5`te<br />
Dr. Yusuf IÞIK<br />
Entegrasyon<br />
ve Biz<br />
Dosya Sayfa 7`de<br />
Mahmut AÞKAR<br />
Benden<br />
Sana<br />
“Düþman”<br />
Olmaz!<br />
Dosya Sayfa 29`da<br />
Selma ÖZTÜRK<br />
Maþaallah<br />
ve<br />
Ýnþaallah<br />
demek!<br />
Dosya Sayfa 9`da<br />
Oðuz ÜÇÜNCÜ<br />
Çocuklar<br />
ölürken...<br />
Özel Köþe Sayfa 37`de<br />
M. Salih AYDIN<br />
Hacarabýn<br />
Serüvenleri<br />
19<br />
Dosya Sayfa 15`te<br />
Ünal KOYUNCU<br />
Almanya`nýn<br />
Gazze<br />
Tutumu<br />
Dosya Sayfa 23`te<br />
Ekrem ÞENOL<br />
CSU, zanlýlarý,<br />
kökenlerine<br />
göre kayýt<br />
altýna almak<br />
istiyor
editörden<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
3<br />
Sinan AKTÜRK<br />
hasbihal<br />
Suçlu Bulundu:<br />
Uyumsuz Türkler!<br />
Sevgili dostlar!<br />
Yeni yýl ile birlikte yeni bir logo<br />
ve dizayn ile sizlerin karþýnýza çýkmýþtýk.<br />
Sizlerden gelen güzel tepkiler<br />
bizim azmimizi bir kat daha artýrdý.<br />
Özellikle yýllýk takvim hediyemiz<br />
oldukça beðenildi. Ýnþallah bu<br />
tür hediye çalýþmalarýmýz kalýcý olacaktýr.<br />
Ocak ayýnda Hessen Eyaletinde<br />
yapýlan seçimler sonucu yine Roland<br />
Koch Baþbakan olarak görevine<br />
devam ediyor. SPD önceki seçimlerde<br />
aldýðý oylardan oldukça<br />
fazla miktarda kaybederek bu seçimin<br />
maðlubu oldu. Yüzde 1 de olsa<br />
oylarýný artýran CDU; FDP ile koalisyon<br />
yaparak Hessen`de iktidarýný<br />
devam ettirdi. Hayýrlý olsun.<br />
Roland Koch, daha önceki seçimlerde<br />
kullandýðý uslubu bu seferki<br />
seçimlerde en asgari seviyede<br />
kullanarak bir kampanya yaptý. Yabancýlara<br />
yönelik uslubunda gözle<br />
görülür bir deðiþiklik olan Koch;<br />
uyarýlarý dikkate almýþ görünüyor.<br />
Geçtiðimiz günlerde Almanya`da<br />
uyum ile alakalý bazý raporlar<br />
yayýnlandý. Yine bildik açýklamalar<br />
ile karþý karþýya idik. Uyumsuz olarak<br />
Türkler suçlu ilan edildi. Yani<br />
Almanya`da yaþayan Türkler tüm<br />
çabalara raðmen uyumsuzluk yapmakta<br />
ýsrar ediyormuþ!<br />
Kýrk küsür senedir Almanya`da<br />
bulunan göçmenler içerisinde þu anda<br />
3,5 milyon civarýnda olan Türk<br />
nüfusu yapýlan araþtýrmalara göre -<br />
gerçi her eyalette deðiþik neticeler<br />
elde edilmiþ- uyum konusunda en<br />
sorunlu kesimi teþkil etmekte imiþ.<br />
Senelerin vermiþ olduðu yanlýþ uygulamalar,<br />
göçmen ülkesi olma<br />
özelliðini dikkate almamak ve göçmenlerin<br />
taleplerini görmezden gelme<br />
gibi çalýþmalar sorun yumaðýný<br />
daha da karmaþýk hale getiriyor.<br />
Tamam, özellikle Türk nüfusun<br />
eksiklikleri muhakkak mevcuttur.<br />
Ama bu sorunlarýn çözümü noktasýnda<br />
resmi makamlarýn gayreti yeterli<br />
deðildir. Türk nüfusun özelikle<br />
eðitim noktasýndaki eksiklikleri<br />
çoktur. Ama bu eksikliklerin giderilmesi<br />
noktasýnda maalesef yalnýz<br />
býrakýlmaktadýrlar.<br />
Uyum konusunda sivil teþkilatlarýn<br />
çabalarý takdire þayandýr. Ama<br />
ne hikmetse resmi makamlar bu sivil<br />
teþkilatlarýn bazýlarýný muhatap<br />
alma bazýlarýný ise muhatap kabul<br />
etmeme gibi bir açmaza düþmekteler.<br />
Bilindiði gibi tüm sivil teþkilatlar<br />
Alman Resmi Makamlarýnýn izniyle<br />
faaliyetlerini sürdürmektedir.<br />
Buna raðmen siz tutup kimi teþkilatlarý<br />
muhatap alýp kimilerini de<br />
öcü kabul ederseniz; kendinizle çeliþkiye<br />
düþmüþ olursunuz.<br />
Muhakkak bu sivil teþkilatlar<br />
arasýnda zaman zaman yanlýþ hareketlerde<br />
bulunanlar olabilir. Ama<br />
bunlarýn yanlýþlýklarý var ise kanun<br />
çerçevesi içerisinde düzeltilmelidir.<br />
Uyum noktasýnda sivil teþkilatlara<br />
yeterince destek verilmediði<br />
kanýsýndayýz. Özellikle dil konusunda<br />
bildik resmi söylemler yerine<br />
sivil kuruluþlar ile yapýlacak ortak<br />
çalýþmalarýn daha verimli olacaðý<br />
kanaatindeyiz.<br />
Uyumdan anlaþýlan eðer; kültürel<br />
anlamda bir uyumsa bu kolaydýr.<br />
Siz bu toplumda yaþayan tüm unsurlarý<br />
olduklarý gibi kimlikleri ile<br />
kabul ederseniz sorun çözülmüþ<br />
olur. Yok ama farklý kimliklere sahip<br />
topluluklarý dar bir kimlik çerçevesi<br />
içerisine sokmaya çalýþýrsanýz<br />
olmaz. Farklýlýklar içerisinde bir<br />
bütün olarak kabul edilebilecek bir<br />
uyum her zaman olumlu netice verecektir.<br />
Yani; Eski Federal Ýçiþleri Bakana<br />
Schily`nin dediði gibi “en iyi entegrasyon<br />
asimilasyondur” Böyle<br />
bir beklenti saçmalýðýyla olaylara<br />
bakmak çözüm getirmez sorunlarý<br />
daha da içinden çýkýlmaz bir hale<br />
getirir.<br />
2008 sonu ve Ocak ayý baþlarýnda<br />
Ýsrail`in Gazze`de sürdürdüðü<br />
insanlýk dýþý savaþ; tüm dünyada<br />
tepki ile karþýlanmýþtý. Tüm dünyada<br />
yapýlan demokratik gösteriler ve<br />
tepkiler meyvesini verdi ve savaþ ve<br />
katliam kýsa süreli de olsa durduruldu.<br />
Gerçi Ýsrail bu vahþetine devam<br />
edeceði sinyallerini vermeye devam<br />
ediyor. Ama bizim burada söylemek<br />
istediðimiz dünyanýn neresinde<br />
olursa olsun savaþlarýn durmasý ve<br />
tüm insanlýðýn barýþ içerisinde yaþamasýdýr.<br />
Gazze örneðinde olduðu gibi<br />
vahþet sahnelerinin yaþanmamasý<br />
için ise insan onuruna sahip olanlarýn<br />
beraberce tepkilerini göstermeleri<br />
gerekmektedir. Bu noktada Avrupalý<br />
siyasetçilerin ve Arap siyasetçilerin<br />
iki yüzlü politikalarýný<br />
eleþtiriyoruz. Dünya kamuoyundan<br />
gelen tepkiler neticesinde cýlýz bir<br />
þekilde -dostlar alýþ veriþte görsünkabilinde<br />
açýklamalar ile Ýsrail`in<br />
yaptýðý katliamlara göz yuman ve<br />
Birleþmiþ Milletler ve Ýslam Konferansý<br />
Teþkilatýnda bile bir kýnama<br />
kararý alamayan tüm siyasi liderleri<br />
buradan kýnýyoruz.<br />
Ýsraildeki siyonist devletin idarecileri<br />
tüm dünya ile þýmarýkça<br />
dalga geçmeye devam ediyorlar.<br />
Son olarak Davos`ta Ýsrail Cumhurbaþkanýnýn<br />
bir oturumda Türkiye<br />
Cumhuriyeti Baþbakanýna azarlar<br />
gibi konuþmasý tepki çekmiþtir.<br />
Gerçi T.C Baþbakaný Recep Tayyip<br />
Erdoðan gereken cevabý vermiþ ve<br />
toplantýyý terketmiþtir. Recep Tayyip<br />
Erdoðan`ýn bu tavrýný destekliyor<br />
ve tebrik ediyoruz. Ve bu tavrýn<br />
her yanlýþ tavra karþý devam etmesi<br />
temennisinde bulunuyoruz.<br />
Bu insanlýk dýþý vahþete tepkimizi<br />
demokratik yollardan koymaya<br />
devam etmeliyiz. Þu anda pekçok<br />
sivil insani yardým teþkilatý<br />
Gazze özelinde yardým kampanyasý<br />
düzenlemektedirler. Mesela savaþ<br />
ve katliamda yetim kalmýþ çocuklar<br />
için yetim projeleri, evleri yýkýlmýþ<br />
ve sokakta kalanlar için kardeþ aile<br />
projeleri düzenlenmektedir. Bizim<br />
tavsiyemiz bu tür projelere katkýda<br />
bulunarak hem bu mezalime tepki<br />
göstermiþ ve hem de buralardaki insanlarýn<br />
yaralarýnýn sarýlmasýna bir<br />
nebze katkýda bulunmuþ olursunuz.<br />
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý<br />
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.<br />
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.<br />
Allah`a emanet olun.<br />
Impresium<br />
Künye<br />
hayat<br />
Aylýk Ücretsiz Gazete<br />
Þubat-Februar 2009<br />
Safer 1430<br />
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni<br />
Sinan AKTÜRK<br />
Yayýn Kurulu<br />
Dr. Yusuf Iþýk,<br />
Ýbrahim Gümüþoðlu,<br />
Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin,<br />
Mahmut Aþkar,<br />
Sinan Aktürk,<br />
Saim Ayas,<br />
Aydýn Ersoy,<br />
M. Salih Aydýn<br />
Bölge Temsilcileri<br />
Nürnberg: Erol Ergün<br />
Tel: 0157-72176636<br />
E-Mail: erol27@hotmail.de<br />
Bielefeld: Mehmet Demir<br />
Tel: 0178-2063526<br />
E-Mail: mdemir62@hotmail.de<br />
Osnabrück: Mehmet Yüksel<br />
Tel: 0176-64627714 . 05411-209791<br />
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.<br />
Merkez<br />
Königsbergerstr. 16<br />
61169 Friedberg<br />
Tel: 06031-162411<br />
Fax: 06031-738644<br />
E-Mail: info@hayatonline.de<br />
Web: www.hayatonline.de<br />
Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
4 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
haber<br />
ATÝB Gençlik Kollarý<br />
Birinci Film<br />
Festivali Mainz’da<br />
gerçekleþti.<br />
Mainz Capitol Sinemasýnda<br />
gerçekleþtirilen festivalde<br />
gençlerin hazýrladýðý<br />
5 film izleyicilerin beðenisine<br />
sunuldu.<br />
Film Festivaline ATÝB<br />
Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />
Yakup TUFAN, ATÝB Þeref<br />
Baþkaný Fikret EKÝN,<br />
TÝDAF`ýn Onursal Baþkaný<br />
Ýhsan ÖNER, ATÝB Genel<br />
Sekreteri Zeynel BES-<br />
LENEY, ATÝB Eski Genel<br />
Sekreterlerinden Ali CÝL-<br />
LÝOÐLU ve Ýmam CEN-<br />
GÝZ`inde aralarýnda bulunduðu<br />
birbirinden seçkin<br />
misafirler katýldý.<br />
Yoðun ilgiden dolayý<br />
yaklaþýk 450 kiþilik salonda<br />
kimileri programý ayakta<br />
izlemek zorunda kaldý.<br />
ATÝB Gençlik Kollarý Genel<br />
Baþkan Yardýmcýsý<br />
Oðuzhan Erkmen’in sunuculuðunu<br />
yaptýðý program<br />
ATÝB Plochingen derneðimizin<br />
gençlerinden Uður<br />
Göktaþ’ýn okuduðu<br />
Kur`an-ý Kerim ile baþladý.<br />
AVRUPA TÜRK ÝSLAM<br />
BÝRLÝÐÝ GENÇLÝK KOLLARI<br />
BÝRÝNCÝ FÝLM FESTÝVALÝ<br />
Tek bir yürek ve gür<br />
sesle okunan Ýstiklal Marþýnýn<br />
ardýndan programa<br />
ev sahibliði yapan ATÝB<br />
Mainz Türk Kültür Merkezi’nin<br />
Gençlik Kollarý<br />
Baþkaný Zeki Yýldýrým davetlilere<br />
selamlama konuþmasý<br />
yaptý.<br />
Daha sonra kürsüye gelen<br />
ATÝB Gençlik Kollarý<br />
Genel Baþkaný M. Çaðrý<br />
ÖNER misafirlere yaptýðý<br />
konuþmada: “Yapýlan film<br />
festivali ile hedeflenenin<br />
bizim gibi düþünen bizim<br />
gibi inanan gençler arasýndan<br />
yetenekler ortaya çýkartmak<br />
ve sinema sektöründe<br />
yer almalarýný saðlamak<br />
olduðunun altýný çizdi”.<br />
ATÝB Genel Baþkan<br />
Yardýmcýsý Yakup TU-<br />
FAN, Gençlik Kollarýnýn<br />
bu alanda yaptýðý çalýþmalarýn<br />
önemine dikkat çekerek<br />
programda görev alanlara<br />
baþarýlar diledi.<br />
ATÝB Eski Genel Baþkan<br />
Yardýmcýsý ve Genel<br />
Sekreteri, yazar ve senarist<br />
Mahmut Aþkar’ýn Baþkanlýðýný<br />
yaptýðý Ýsmail Çelik<br />
ve Olgun Özdemir’den<br />
oluþan jürinin takdiminin<br />
ardýndan ATÝB Gençlik<br />
Kollarýnýn hazýrladýðý<br />
“BÝR GÖÇÜN ARDIN-<br />
DAN” isimli tanýtým Filmi<br />
gösterildi. Sýrasýyla ATÝB<br />
bünyesinde faaliyet gösteren<br />
derneklerden Köln<br />
Gençlik Kollarýnýn<br />
“OÐUZLAR” Göppingen<br />
Gençlik Kollarýnýn “ARA-<br />
YIÞ” Herrenberg Gençlik<br />
Kollarýnýn “ATÝB HER-<br />
RENBERG” Remscheid<br />
Gençlik Kollarýnýn “ZÝK-<br />
RULAH” ve son olarak da<br />
Plochingen Gençlik Kollarýnýn<br />
“TÜRK ÝSLAM<br />
BÝRLÝÐÝ” isimli filmleri<br />
izleyicilerin beðenisine sunuldu.<br />
Gençlerin tamamen<br />
kendi imkanlarý ile yaptýklarý<br />
filmler izleyicilerden<br />
büyük alkýþ topladý.<br />
“ZÝKRULLAH”<br />
“ARAYIÞ” ve “TÜRK ÝS-<br />
LAM BÝRLÝÐÝ” isimli<br />
filmlerin derece aldýðý festivalde<br />
birinci olan ZÝK-<br />
RULLAH filmi ve ekibine<br />
ATÝB Þeref Baþkaný Fikret<br />
EKÝN, ikinci olan ARA-<br />
YIÞ filmi ve ekibine ATÝB<br />
Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />
Yakup TUFAN ve üçüncü<br />
olan TÜRK ÝSLAM BÝR-<br />
LÝÐÝ filmi ve ekibine de<br />
ATÝB Gençlik Kollarý Genel<br />
Baþkaný M.Çaðrý<br />
ÖNER ödüllerini takdim<br />
ettiler.
dosya<br />
Yusuf IÞIK<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Cenab-ý Allah, yaratmýþ<br />
olduðu varlýklar<br />
içerisinde en<br />
mükemmel olarak insaný<br />
yaratmýþ ve diðer yaratýlanlar›<br />
ise insanlýðýn hizmetine<br />
sunmuþtur.<br />
Ýnsanlar, hayvanlardan<br />
ve bitkilerden ayrý olarak<br />
çok bariz özelliklerle donatýlmýþtýr.<br />
Doðru-yanlýþ, iyikötü,<br />
güzel-çirkin, zulümadalet<br />
ve Hak-Batýl ayrýmýnda<br />
belirleyici özelliklere<br />
sahiptir. Bu baðlamda<br />
insanlar diðer yaratýlmýþlardan<br />
üstündür ve farklýdýr.<br />
Kur`an-ý Kerim`in Ýsra<br />
suresinin yetmiþinci ayetinde:<br />
“Biz gerçekten de insanoðlunu<br />
þerefli kýldýk ve<br />
onu karada ve denizde çeþitli<br />
vasýtalarla taþýdýk. Ýnsanoðluna<br />
en güzel rýzýklar<br />
verdik. Ýnsanoðlunu<br />
diðer yarattýklarýmýzdan<br />
cidden üstün kýldýk” buyuran<br />
Allah (c.c.), insanýn<br />
önemine iþaret etmiþ ve insanla<br />
birlikte insanýn ihtiyaçlarýnýn<br />
da önemli olduðuna<br />
dikkat çekmiþtir.<br />
Ýnsan ayný zamanda<br />
topluluk halinde; farklý<br />
milletler, inançlar ve toplumlar<br />
halinde yaþamaya<br />
yatkýn olarak yaratýlmýþtýr.<br />
Bütün bu farklýlýklara karþýn<br />
Allah insana, yaratanýný<br />
tanýmak ve ona ibadet etmek<br />
görevi yüklemiþtir. Bu<br />
görev, önemli bir görevdir.<br />
Yeryüzünde huzur ve barýþýn<br />
temin edilmesinde, insanlarýn<br />
farklýlýklarýnýn hoþ<br />
görülmesinde Allah için<br />
yapýlacak olan kulluk etkin<br />
rol oynamaktadýr.<br />
Bununla birlikte insan,<br />
pekçok þeye ihtiyaç duyacak<br />
þekilde yaratýlmýþtýr.<br />
En azýndan, hayatýný devam<br />
ettirecek yeme-içme<br />
ihtiyaçlarý en önemli ihtiyacýdýr.<br />
Bu ihtiyaçlarýn giderilmesi<br />
sýrasýnda karþýlaþýlan<br />
zorluklarýn ortadan<br />
kaldýrýlmasýnda uygulayacaðý<br />
metodlar/usüller, baþkalarýnýn<br />
haklarýný ortadan<br />
kaldýracak metod ve usüller<br />
olmamalýdýr.<br />
Ýnsanlar çoðalýp baþkalarýnýn<br />
haklarýna tecavüz<br />
etmeye baþlayýnca yeryüzünde<br />
huzursuzluk baþladý.<br />
Bu huzursuzluklarýn giderilebilmesi<br />
için Peygamberler,<br />
Allah`ýn nasýl bir<br />
dünya istediðine ve insanlarýn<br />
bunlara nasýl uymasý<br />
gerektiðine dair mesajlar<br />
getirdi. Bu mesajlarýn en<br />
önemli ve dikkat çekici yani,<br />
Hak-Hukuk anlayýþýný<br />
oturtmak olmuþtur.<br />
Hemen hemen bütün<br />
dinlerde insana saygý,<br />
önemli bir yer tutar. Ýslam<br />
Dini gibi Allah tarafýndan<br />
gönderilen diðer semavi<br />
dinlerde ise, dini emirler<br />
ilahi olduðundan, insan<br />
haklarýna saygý göstermek<br />
de ilahi bir emirdir.<br />
Ýþte bu baðlamda “Entegrasyon”<br />
(uyum saðlamak)<br />
ön plana çýkmaktadýr.<br />
Ýçinde yaþadýðýmýz toplumun<br />
her bir ferdi, bu prensipler<br />
zincirinin çerçevesi<br />
içerisinde, karþýlýklý saygý<br />
ve hoþgörü ortamý meydana<br />
getirir ve birlikte uyum<br />
içinde yaþama bilincine<br />
eriþirse, mutluluk yolunu<br />
yakalamýþ olur. Ve böylece<br />
arzu edilen entegrasyon<br />
gerçekleþmiþ olur.<br />
Ýçinde yaþadýðýmýz toplumun<br />
her ferdi din, dil,<br />
renk ve köken farký gözetmeksizin<br />
þu prensipleri öne<br />
çýkararak ideal entegrasyonu<br />
gerçekleþtirebilirler:<br />
. “Can emniyeti” (yaþama<br />
hakký”<br />
- “Akýl emniyeti” (serbest<br />
düþünce ve düþündüðünü<br />
açýklama hakký)<br />
- “Din emniyeti” (Din<br />
seçme ve dini inançlarýna<br />
göre yaþama hakký)<br />
- “Nesil emniyeti” ( Aile<br />
kurma ve toplu olarak<br />
yaþam hakký)<br />
- “Mal emniyeti” (Malmülk<br />
edinme ve bunlarý<br />
harcama hakký)<br />
Bütün bu haklar zinciri<br />
öne çýkarýlmalý ve bu çerçeveden<br />
entegrasyona bakýlmalý<br />
ve öyle de deðerlendirilmelidir.<br />
Entegrasyonun gerçekleþebilmesinin<br />
olmazsa olmaz<br />
þartlarýnýn birincisi<br />
“diyalog”tur.<br />
Diyalog, kelime olarak<br />
iki kiþinin karþýlýklý konuþmasý<br />
demektir. Bu konuþmanýn<br />
uyum içinde, birbirine<br />
saygýlý, ama kendi kültür<br />
ve düþüncelerini koruyarak<br />
yapýlmasý gerekir.<br />
Zaman zaman da kendi görüþ<br />
ve düþüncelerinden fedakarlýkta<br />
bulunmak diyalog<br />
için gereklidir.<br />
Buradan hareketle,<br />
farklý kültür ve inançlara<br />
sahip topluluklarýn barýþ<br />
içinde yaþayabilmelerinin<br />
temelinde diyalog yatmaktadýr.<br />
Diyalog, entegrasyonu<br />
gerçekleþtirdiði gibi ayný<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
5<br />
milletlerarasý çatýþmalar ve<br />
hatta savaþlar hep diyalog<br />
eksikliðinden kaynaklanmaktadýr.<br />
Ýnsanlarýn farklý<br />
ülkelerde doðup büyümelerini,<br />
onlarýn inançlarýnda<br />
da farklýlýklarýn olmasýný<br />
çok doðal/normal kabul etmek<br />
gerekir. Bu farklýlýklarýn<br />
çatýþmaya dönmesini<br />
önleyebilmenin yolu diyalogdur.<br />
Bu açýdan, bakýldýðýnda,<br />
insanlarýn birbirleriyle<br />
anlaþmalarýnýn ve birlikte<br />
uyum içinde yaþamalarýnýn<br />
metoduna da diyalog<br />
denir.<br />
Ancak ve ancak; aile,<br />
okul ve toplumla saðlanacak<br />
ciddi diyaloglar ideal<br />
entegrasyona zemin hazýrlar.<br />
Bunun ötesi asimilasyondur<br />
ki, bizler kesinlikle<br />
buna karþýyýz.<br />
Yabancý bir toplumun<br />
kültürünün içinde erimek<br />
ve yokolmak þeklinde de<br />
tarif edilen asimilasyon zararlýdýr<br />
ve bunun da ötesinde<br />
kiþinin veya toplumun<br />
kendisini inkardýr.<br />
Sonuç olarak; “Entegrasyona<br />
evet” ama “asimilasyona<br />
hayýr” diyoruz.<br />
Toplumun bilgilerine arzolunur.<br />
Entegrasyon<br />
ve<br />
Biz<br />
“Entegrasyon” (uyum saðlamak) ön plana çýkmaktadýr.<br />
Ýçinde yaþadýðýmýz toplumun her bir ferdi, bu<br />
prensipler zincirinin çerçevesi içerisinde, karþýlýklý<br />
saygý ve hoþgörü ortamý meydana getirir ve birlikte<br />
uyum içinde yaþama bilincine eriþirse, mutluluk yolunu<br />
yakalamýþ olur. Ve böylece arzu edilen entegrasyon<br />
gerçekleþmiþ olur.<br />
zamanda toplumsal dayanýþmayý,<br />
uyuþmayý ve iþbirliðini<br />
gerektirir. Ýnsanlarýn<br />
kendi düþüncelerini, dini<br />
inançlarýný ve dini<br />
inançlarýndan kaynaklanan<br />
davranýþ biçimlerini baþka<br />
insanlara anlatmasý veya<br />
aktarabilmesi için diyalog<br />
yolunu seçmeleri gerekmektedir.<br />
Ýnançlar, kültürler ve
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
6 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
IGMG Eðitim Baþkanlýðý<br />
haber<br />
EÐÝTÝMCÝLER<br />
TOPLANTILARI<br />
DEVAM EDÝYOR<br />
IGMG Eðitim Baþkanlýðý’nýn düzenlemiþ<br />
olduðu Geniþletilmiþ<br />
Eðitim Komisyonlarý ve Eðitimciler<br />
Toplantýlarý devam ediyor. Ýlgi ve<br />
katýlýmýn yoðun olduðu toplantýlar<br />
þimdiye kadar 6 noktada 13 bölgenin<br />
katýlýmý ile þu merkezlerde gerçekleþtirildi.<br />
Hanau: Hessen – Rhein-Neckar-<br />
Saar Bölgeleri<br />
Stuttgart: Württemberg – Schwaben<br />
– Freiburg-Donau Bölgeleri<br />
Wetzikon: Ýsviçre – Ýtalya Bölgeleri<br />
Kopenhag: Danimarka – Ýsveç –<br />
Norveç Bölgeleri<br />
Viyana: Avusturya Viyana ve<br />
Linz Bölgeleri<br />
Diðer bölgelerin toplantýlarý da<br />
bundan sonraki haftalarda gerçekleþtirilmek<br />
üzere planlanmýþtýr.<br />
Toplantýlara, IGMG’nin 31 bölgesi<br />
ve bölgelere baðlý bütün þubelerinde<br />
bulunan Eðitim Komisyon üyeleri<br />
ve bay bayan tüm eðitimciler davet<br />
edildi. Toplantýlarýn niçin yapýldýðý ve<br />
toplantýlarda yapýlan programlarýn<br />
içeriði hakkýnda IGMG Genel Baþkan<br />
Yardýmcýsý ve Eðitim Baþkaný Mehmet<br />
Gedik Bey þu açýklamalarda bulundu:<br />
“Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý<br />
olarak her sahada olduðu gibi<br />
EÐÝTÝM sahasýnda da önemli çalýþmalara<br />
imza atmaktayýz. Her geçen<br />
yýl eðitim hizmetlerimizin kalitesi artýrýlmakta<br />
ve öðrenci sayýmýzda<br />
önemli artýþlar kaydedilmektedir. Ancak<br />
bu bizim için yeterli bir ölçü deðildir.<br />
Halen yapmamýz gereken bir<br />
çok hizmet sýrada beklemekte ve eðitim<br />
kalitesini artýrmak için çalýþmalarýmýz<br />
devam etmektedir. Geçtiðimiz<br />
yýl bölgelerimizden alýnan rakamlara<br />
göre sadece Temel Eðitim Müfredat<br />
sistemimizden geçen öðrenci sayýmýz<br />
115.399 olmuþtur. Buna Ana Sýnýfý<br />
seviyesindeki çocuklarýmýzý, Gençlik<br />
Teþkilatýmýzýn ve Kadýn Kollarýmýzýn<br />
bünyesinde eðitilen gençlerimizi, Hatip<br />
Hatibelik Kurslarý ve Ýslami Ýlimler<br />
Okullarýmýzda yetiþen insanlarýmýzý<br />
da ilave edecek olursak 150 binlere<br />
ulaþan bir sayý ortaya çýkmaktadýr.<br />
Halbuki Avrupa’ya göç etmiþ ve burada<br />
yaþayan 5 milyon civarýndaki insanýmýzdan,<br />
eðitim hizmetlerimizin<br />
ulaþtýrýlmasý gerekenlerin sayýsýnýn<br />
ortalama 1,5 milyon civarýnda olduðunu<br />
düþünürsek daha ne kadar mesafe<br />
katetmemiz gerektiðini de görebiliriz.<br />
Bizden hizmet bekleyen insanlarýmýzýn<br />
her birine ulaþabilmek için canla<br />
baþla çalýþmalarýmýzý sürdürmekteyiz.<br />
Sayý olarak durum böyle iken, daha<br />
önemlisi içerik olarak eðitimin<br />
amacýnýn iyi tesbit edilmesi ve kalitesinin<br />
artýrýlmasý için çalýþmalar yapýlmasý<br />
da önceliklerimiz arasýndadýr.<br />
Milli Görüþ teþkilatlarý olarak eðitimde<br />
hedefimiz; Avrupadaki insanýmýzýn<br />
ve yeni yetiþen nesillerimizin kimlik<br />
ve kiþiliklerinin oluþmasý, mensubiyet<br />
kazandýrýlmasý ve inancýný saðlam temellerine<br />
üzerine oturtarak, hem kendisine,<br />
hem de insanlýða faydalý olabilmesidir.<br />
Kurslarýmýzda yapýlan eðitimlerle,<br />
insanýmýzýn ilmi, ruhi ve hissi<br />
geliþimini saðlayarak, insanýmýzý<br />
bütünleþtirmek ve kimliðini muhafaza<br />
etmeyi hedeflemektayiz. Kýsacasý,<br />
IGMG kurslarýnda yetiþen insanlar,<br />
“insanlarýn en hayýrlýsý insanlara faydalý<br />
olandýr” düsturunca hareket edebilmelidirler.<br />
Bundan dolayý, Ana Sýnýfý<br />
çalýþmalarýmýzdan baþlayarak,<br />
Temel Eðitim Kurslarýmýz, Gençlik<br />
Eðitimlerimiz ve yetiþkinlerin eðitimi<br />
çalýþmalarýmýz tüm þubelerimizde ve<br />
Eðitim Merkezlerimizde gerçekleþtirilmektedir.<br />
Dünyanýn geliþen þartlarý içerisinde,<br />
insanlarýmýzýn sadece kimlik ve<br />
kiþiliklerinin oluþmasý ve mensubiyet<br />
kazanmalarý yeterli gelmemektedir.<br />
Yaþadýðý toplumda kalifiye bir eleman<br />
olmak, içinde yaþadýðý ülkenin ve toplumun<br />
muasýr medeniyet seviyesine<br />
gelmesi için katkýda bulunmak da<br />
önemli vazifeler içerisindedir. Bundan<br />
dolayý, Avrupa’da yetiþen yeni nesillerimizin<br />
okumakta olduklarý okullarda<br />
baþarýlý olmalarýný saðlamak ve geleceðin<br />
örnek müslümanlarý olmalarý<br />
için yaptýðýmýz eðitimlerimiz içerisine<br />
Okul Derslerine Yardým Kurslarýný<br />
da almakta ve önemle üzerinde durmaktayýz.<br />
Bütün bu eðitimlerin hem kemiyet,<br />
hem keyfiyet itibarý ile geliþmesi<br />
eðitimle ilgili kiþilerin konuya verdikleri<br />
öneme baðlýdýr. Milli Görüþ Teþkilatlarýnýn<br />
eðitim iþleri iki grup insan<br />
tarafýndan takip edilmektedir. Bunlardan<br />
birincisi eðitim için gerekli organizeleri<br />
hazýrlamakla görevkli olan<br />
idareci kadrosudur. Ýkincisi ise eðitimle<br />
ilgili çalýþmalarý bizzat takip<br />
eden eðitimci kadrosudur. Mevcut 31<br />
bölgemizdeki 500 þubemizde yapýlan<br />
eðitim çalýþmalarýmýzý en az 4 kiþiden<br />
oluþan Eðitim Komisyonlarý ile takip<br />
edilmektedir. 2000’den fazla kardeþimiz<br />
idari kadroda görev yapmaktadýr.<br />
Buna 3000’i aþan eðitimci kadromuzu<br />
da ilave ettiðimizde Milli Görüþ Teþkilatlarý<br />
olarak eðitim çalýþmalarýmýz<br />
5000’i aþan kardeþimiz tarafýndan takip<br />
edilmektedir. Bu kardeþlerimizin<br />
her birinin, yapýlan iþi hedefine uygun<br />
ve kaliteyi artýrýcý çalýþmalarla takip<br />
edebilmeleri için Hizmet Ýçi eðitimlere<br />
ihtiyaç duymaktayýz. Bundan dolayý,<br />
bu toplantýlarla bahsedilen sayýdaki<br />
idareci ve eðitimci kadromozu biraraya<br />
getirerek, kendilerine bilgilendirmelerde<br />
ve yönlendirmelerde bulunmaktayýz.<br />
Toplantýlarda Genel Merkez ekibimizle<br />
birlikte üç ders sunulmaktadýr.<br />
IGMG eðitim çalýþmalarýmýzý ve<br />
eðitim hizmetlerimizi içeren “EÐÝ-<br />
TÝM BAÞKANLIÐI ÇALIÞMALA-<br />
RI” dersi tarafýmdan verilmektedir.<br />
Bu derste, eðitim çaýþmalarýmýza katýlan<br />
mevcut öðrencilerimizin en baþarýlýlarý<br />
olan % 12 üzerinde özel durulmasý<br />
gerektiði hedeflenmektedir.<br />
IGMG Eðitim sistemi ve müfredatý<br />
ile ders iþleme metodlarýný içeren<br />
“EÐÝTÝM MÜFREDAT SÝSTEMÝ ve<br />
EÐÝTÝM METODLARI” dersi, Eðitim<br />
Baþkan Yardýmcýmýz Ramazan<br />
Baþlýk Bey tarafýndan verilmektedir.<br />
Bu derste, þartlarý müsait olduðu halde<br />
halen Eðitim merkezi olarak çalýþma<br />
seviyesinde bulunmayan yerlerin<br />
bir an önce Eðitim Merkezi haline getirilmesi<br />
hedeflenmektedir.<br />
Ana Sýnýfý çalýþmalarýný içeren<br />
“ANA SINIFLARININ SÝSTEM<br />
ÝÇÝNDEKÝ YERÝ ve ÖNEMÝ” dersi,<br />
Cemile Þen Haným tarafýndan verilmektedir.<br />
Bu derste, Ana Sýnýfý Çalýþmasýnýn<br />
yapýlýþ þekilleri ve önemi anlatýlarak<br />
bütün þubelerimizde Ana Sýnýfý<br />
açýlmasý hedeflenmektedir.<br />
Bu programlardan sonra katýlýmcýlarýn,<br />
çalýþma yerlerine döndüklerinde<br />
özellikle Eðitim Merkezlerinin ve<br />
Ana Sýnýflarýnýn açýlmasý noktasýnda<br />
yoðunlaþmalarý teþvik edilmektedir.<br />
Böylece çalýþmalarýmýz tabana indirilecek,<br />
sadece bu toplantýlara katýlanlar<br />
deðil, insanlarýmýzýn tamamý Ýslam<br />
Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý olarak<br />
yapmakta olduðumuz eðitim çalýþmalarýný<br />
tanýyarak katkýda bulunacaktýr<br />
diye ümit ediyoruz.<br />
Gerek þimdiye kadar yapýlan<br />
programlarýmýza katýlan, gerekse bundan<br />
sonra yapýlacak programlara katýlacak<br />
olan kardeþlerimize teþekkür<br />
ediyor, çalýþmalarýnda baþarýlar diliyorum.
dosya<br />
Herhalde beni bunun<br />
için çaðýrmadýn...<br />
Daha birinci felaketten<br />
yenice kendimizi toparlamýþtýk<br />
ki, baþýmýza<br />
“Deli”nin birini kendi ellerimizle<br />
geçirdik, bu sefer<br />
de daha büyük bir yýkýma<br />
maruz kaldýk; taþ taþ üstünde<br />
býrakmaldýlar ama biz<br />
yine de yýlmadan çalýþtýk<br />
ve ülkemizi tekrar ayaða<br />
kaldýrdýk lâkin, milyonlarca<br />
insanýmýzý geride býraktýðýmýz<br />
savaþlarda kaybettiðimizden<br />
dolayý eli iþ tutan<br />
insana ihtiyacýmýz vardý,<br />
gelin bize yardým edin,<br />
emeðiniz karþýlýðýný da vereceðiz,<br />
dediðiniz için biz<br />
de baba ocaðýmýzý terkederek<br />
kalkýp buralara geldik.<br />
Bu ülkenin tekrar ayaða<br />
kalkmasý, onarýlmasý için<br />
nasýl dört elle sarýldýðýmýzý<br />
sen bilmesen, bilmek istemesen<br />
de tarihe mutlaka<br />
bizimle ilgili bir not düþen<br />
olur. O da olmasa, yukarýda<br />
Allah görüyor ya...<br />
Þimdi sen, dünkü “Misafir<br />
Ýþçi”n olan bana yeni<br />
rol biçiyor, seni kendime<br />
düþman yaptým, diyorsun.<br />
Bak dostum; bizim dostluðumuz<br />
gibi düþmanlýðýmýz<br />
da sipariþle olmaz! Bu bizim<br />
kitabýmýzda yazmaz,<br />
vicdanýmýza da sýðmaz...<br />
Sonra, hadi iþçiliðin misafirliðini<br />
bir kalýba sýðdýrdýk<br />
diyelim, ya düþmanlýðýn<br />
misafirliði?... Ýþte bu olmadý!<br />
Senin yeni bir düþmana<br />
ihtiyacýn olduðuna belki<br />
anlayýþ gösterebilirim. Allah<br />
nazardan saklasýn; dünkü<br />
düþmanlarýnýzla barýþtýnýz,<br />
kucaklaþtýnýz ve “Avrupa<br />
Birliði”ni oluþturdunuz.<br />
Ne diyeyim, darýsý bizim<br />
gibi kendisiyle didiþmekten<br />
baþýný kaldýrýp etrafýndaki<br />
dost ve düþmanýný<br />
göremeyenlerin baþýna...<br />
Anlýyorum ki, size elle tutulur,<br />
gözle görülür yeni bir<br />
düþman lazým. Konjüktürel<br />
olarak, dünkü “Misafir Ýþçi”den<br />
bugün, “Misafir<br />
Düþman” yaratmak gibi de<br />
bir gayeniz var. Belki ileride<br />
deðiþebilecek dünya<br />
þartlarýna göre, bu “Misafir<br />
Düþman”ýn sana göre miadý<br />
dolmuþ, modasý geçmiþ,<br />
cazibesi kaybolmuþ<br />
Mahmut AÞKAR<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
mahmut.askar@arcor.de<br />
olacak. Ondan sonra biz sizinle<br />
yine “Misafircilik”<br />
oynar, dost oluruz deseniz<br />
bile, biz yine de bu iþte yokuz...<br />
Size yine de bir kadim<br />
dost tavsiyesi: Zorlasanýz,<br />
tahrik etseniz de bizden<br />
düþman olmaz. Boþuna<br />
uðraþmayýn, biz bunun için<br />
buraya gelmedik. Ýcabýnda<br />
her iþi yaparýz ama her kýlýfa<br />
girmeyiz. Git düþmanýný<br />
baþka yerlerde ara...<br />
Ben senin artýk ne “Misafir<br />
Ýþçin”, ne de “Misafir<br />
Düþmanýn”ým. Þimdiye kadar<br />
kahrýný çektiðim bu ülkenin,<br />
býrakýn bundan sonra<br />
da kaderini paylaþayým.<br />
Yeni bir sektör,<br />
gözde bir “meslek”<br />
Türk/Müslüman aleyhtarlýðý<br />
hatta düþmanlýðý öyle<br />
bir noktaya gelmiþ ki, artýk<br />
bu iþi meslek hâline getirenler<br />
sayesinde ve sayýlarýnýn<br />
giderek artmasý sebebiyle<br />
yeni bir “sektör”<br />
doðmuþtur. Bu “sektör”de<br />
yapýlan tv ve sinema filimleri<br />
seyirci çekebiliyor, yazýlan<br />
kitaplar “Bestseller”<br />
olabiliyor, film yapanlar<br />
gibi kitap yazanlar da ödüllendiriliyor,<br />
teþvik ve alkýþtan<br />
mahrum býrakýlmýyorlar.<br />
Bölümler hâlinde sunacaðýmýz<br />
bu yazý dizisinde<br />
yüzlerce, hatta binlerce haber,<br />
makale, araþtýrma ve<br />
raporlarýn baþlýklarýndan<br />
sadece birkaçýna yer verebilecek<br />
ve onlara istinaden<br />
kendi deðerlendirmelerimizi<br />
sizlerle paylaþacaðýz.<br />
Gayemiz, zaten yaratýlan<br />
sunî düþman portresinin<br />
karþýsýna bir yenisini çýkarmak<br />
deðil, durumdan bihaber<br />
olanlarý haberdar ederek,<br />
gurbetin ve ötekileþtirilmiþliðin<br />
getirdiði bunca<br />
Almanya çilesine ve burada<br />
hayat<br />
iþyeri ile ev arasýnda tüketilen<br />
ömre raðmen, hâlâ bu<br />
önyargýnýn, peþinhükmün<br />
kaynaðýný da bu vesileyle<br />
gözler önüne sermek, belgelemektir.<br />
Bilgisizlik, cehalet, ihmalkârlýktan<br />
kaynaklanan<br />
hatalarýmýzdan baþka, ehliyet<br />
ve liyakattan yoksun<br />
temsilcilerimizinin varlýðý<br />
da Almanya Türklerinin<br />
hedef tahtasý, kum torbasý<br />
yapýlmasýna katkýda bulunmuþtur.<br />
Bu konjüktürel<br />
akýntýya kürek sallamayan,<br />
objektif bakýþý ve akýlcý<br />
(rasyonel) deðerlendirmeleriyle<br />
zaman zaman þahsiyetli<br />
çýkýþlar yapan, kalem<br />
erbabý insanlar da var Alman<br />
medyasýnda.<br />
Her milletin, toplumun,<br />
azýnlýðýn veya kültürün hakikatte<br />
ve diðerlerine göre<br />
de eksik, hatalý taraflarý<br />
mutlaka vardýr. Hadiselere<br />
tarafsýz ve gerçekçi bir<br />
yaklaþýma göre; her toplumda<br />
olabilecek artýlar ve<br />
eksiler ayný çerçevede deðerlendirilir.<br />
Önyargýlý, kötü<br />
niyetli yaklaþým ise; sadece<br />
hatalarý, eksiklikleri<br />
abartarak görür ve neticede<br />
korku, dehþet ve baþka çirkinliklerle<br />
dolu bir düþman<br />
tablosu çizer. Genelde Batý’da,<br />
özelde Almanya gibi<br />
göçmen müslümanlarýn<br />
azýnlýk olarak bulunduklarý<br />
ülkelerde kamuoyuna lanse<br />
edilen, ambalajlanýp gösterilen<br />
manzara bu doðrultudadýr.<br />
“Kýþkýrtýcýlar üç ayrý<br />
koldan hareket ederler:<br />
-Popüler bilimlerin pazarlandýðý<br />
kitapçýlarda birtakým<br />
yazarlar, Ýslamiyet’le<br />
baðlantýlý tarihi ve sosyolojik<br />
verilere dayanmayan<br />
dehþet manzaralarý ihtiva<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
7<br />
Benden<br />
Sana<br />
“Düþman”<br />
Olmaz!<br />
eden eserlerini sunarlarken,<br />
bunu bir ilmî çalýþma<br />
gibi takdim ederler.<br />
-Ýnternette “Politically<br />
Incorrent”, “Akte Islam<br />
(Ýslam Dosyasý)” veya<br />
“Die Grüne Pest (Yeþil Veba)”<br />
gibi Ýslâm karþýtý, kin<br />
ve nefret saçan sitelerin sunucularý,<br />
Avrupa’nýn sözde<br />
Ýslâmlaþtýrýlmasýna karþý<br />
bir mücadele yürütmektedirler.<br />
-Camilere karþý oluþan<br />
yerel düzeyde giriþimler,<br />
inþa edilecek her camiyi,<br />
Ýslâm’ýn Avrupa’yý fethi<br />
için bir köprübaþý olarak<br />
görmektedirler.<br />
Ýslâm karþýtlarýnýn asýl<br />
hedefi, bir þiddet ideolojisi<br />
olarak Ýslâm’ýn, kadýnlara,<br />
homoseksüellere, Yahudilere<br />
ve demokrasiye düþman<br />
olduðu için mensuplarýnýn<br />
da Batý toplumlarýna<br />
uyum saðlamalarýnýn münkün<br />
olmadýðýna vurgu yaparak,<br />
müslümanlara karþý<br />
genel bir þüphe uyandýrmaktýr“<br />
(1)<br />
Bu iþi meslek hâline getiren,<br />
Türk ve müslüman<br />
aleyhtarlýðýndan ekmeðini<br />
kazanan, birilerine göz kýrpan,<br />
biryerlere gelen, getirilenlere<br />
ve marjinal gruplara<br />
bir diyeceðimiz yok...<br />
Fakat, çok ciddi, yüksek tirajlý,<br />
ortalarda gezinen anlýþanlý<br />
dergilere, gazetelere,<br />
yazar-çizerlere, devlet ve<br />
siyaset adamlarýna ne demeli?...<br />
Savulun<br />
Türkler Geliyor...<br />
Bir anlýk da olsa kendinizi<br />
sýradan bir Alman’ýn<br />
yerine koyun. Ciddiyetinden<br />
ve tarafsýzlýðýndan asla<br />
þüphe etmediðiniz, zaman<br />
zaman sayfalarýna taþýdýðý<br />
haber ve yorumlarla ülke<br />
gündemini bile deðiþtirebilen,<br />
haftalýk derginizi bir<br />
sabah köþedeki büfeden satýn<br />
alýyorsunuz. Kapakta<br />
minareli bir cami resmi ve<br />
caminin kubbesinde hilal<br />
dikkatinizi çekiyor. O da<br />
yetmezmiþ gibi, siyah-kýrmýzý-sarý<br />
renkli Alman<br />
bayraðýnýn ortadaki kýrmýzý<br />
þeriti üzerine ay-yýldýz<br />
oturtularak Türk bayraðýna<br />
benzetilmiþ ve kapak baþlýðý<br />
olarak büyük harflerle,<br />
“Allah im Abendland (Allah<br />
Batý’da)” þeklinde bir<br />
ifade seçilmiþ. (2)<br />
Özellikle “Allah” isminin<br />
seçilmesini de manidar<br />
buluyoruz. Bir taraftan,<br />
“hepimiz ayný Tanrý’ya<br />
inanýyoruz” diyenlere karþý,<br />
müslümanýn Tanrý’sýyla<br />
hýristiyanýnki ayný olmadýðýna<br />
atýfta bulunmak ve bu<br />
farký farkettirmek için<br />
özellikle bu yola baþvurulduðu<br />
kanaatindeyiz. Bu<br />
kombinasyonun niçin yapýldýðýna<br />
da dergi, kapaðýn<br />
altýndaki küçük baþlýklardan<br />
biriyle açýklýk getiriyor:<br />
“Yeni Camiler, Paralel<br />
Toplumun Propaganda<br />
Merkezi?” deyip de soru<br />
iþaretini de koyduktan sonra<br />
okuyucu, derginin iç<br />
sayfalarýný çevirmeden kafasý<br />
çelinmiþ ve hükmünü<br />
düþmüþtür...<br />
Hollanda’da kamuoyu<br />
araþtýrmasý yapan Adjiedj<br />
Bakas, hükümetin göçmen<br />
politikasýný deðiþtirmediði<br />
takdirde, müslümanlarýn<br />
Hollanda’yý kolonileþtirecekleri<br />
kehanetinde bulunuyor.<br />
Kamuoyu araþtýrmacýsýnýn<br />
bu öngörüsü sadece<br />
Hollanda’yla sýnýrlý<br />
kalmýyor; eðer tedbir alýnmazsa,<br />
tamamýyla kýta Avrupa’sýnýn<br />
“Eurabia”ya dönüþeceðinin<br />
iddia ediyor. (3)<br />
Galiba, “Yavuz hýrsýz<br />
evsahibini bastýrýr” deyimini<br />
biz böyle yerlerde kullanýyoruz.<br />
Kendisinden fersah<br />
fersah nüfus ve yüzölçümü<br />
olarak büyük ülkeleri<br />
kolonileþtirmiþ, sömürmüþ<br />
ve zamanýn koloniyal<br />
güçlerinden birisi olan<br />
Hollanda, þimdiki refah seviyesini<br />
o günlere ve oralardan<br />
getirdiði iþgücüne<br />
borçlu deðil mi?
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
8 hayat<br />
Avrupa’nýn intiharý<br />
Almanya’nýn önemli<br />
(ulusal) gazetelerinden birisi,<br />
tam sayfa ayýrdýðý makaleye,<br />
“Avrupa’nýn Ýntiharý”<br />
(4) gibi son derece ürkütücü<br />
bir baþlýk seçer ve sayfanýn<br />
dörtte birini kaplayan<br />
resimde de, Avrupa meydanlarýna<br />
taþan müslüman<br />
kitlelerin toplu namaz kýlmalarý<br />
hýristiyan yerlinin<br />
dikkatine sunulur ve “Nüfusu<br />
mütemadiyen gerileyen<br />
hýristiyan Batýlýlara<br />
karþý müslümanlarýn elindeki<br />
en büyük silah, artan<br />
nüfuslarýdýr” gibi zaten varolan<br />
önyargýlarý daha da<br />
pekiþtiren provakatörlüðe<br />
devam ederse; Hýristiyan<br />
Avrupalý için artýk tehlike<br />
çanlarý çoktan çalmaya<br />
baþlamýþtýr ve düþmaný da<br />
kendi içindeki müslüman<br />
göçmenden baþkasý deðildir...<br />
Bir de bunlara ilaveten,<br />
dünyaca meþhur Þarkiyatçý<br />
Bernard Lewis’e göre,<br />
“Avrupa’ya (müslümanlar<br />
tarafýndan) üçüncü saldýrý<br />
dalgasý baþlamýþtýr” ve<br />
eðer göçmen müslümanlarýn<br />
nüfus artýþý þimdiki gibi<br />
devam ederse, Avrupa<br />
Ýslâmlaþtýrýlacak. (5)<br />
Hiçbir Avrupalý “Avrupa’nýn<br />
intiharý”na göz yumamayacaðýna,<br />
müsamaha<br />
gösteremeyeceðine göre,<br />
tedbirini de almasý elzemdir.<br />
Hele bu erken ‘uyarý’yý<br />
verenler, kapýya dayanmýþ<br />
‘tehlike’den yerli halký haberdar<br />
edenler, Alman<br />
medyasýnda ve düþünce hayatýnda<br />
son derece itibarlý<br />
yayýn organlarý ve dünya<br />
çaplý entellektüeller olursa,<br />
mesele daha çok önem arzeder.<br />
Madem Avrupa’nýn<br />
içlerine kadar yayýlmýþ olan<br />
bu müslüman göçmenlerin<br />
nihai hedefi hýristiyan Avrupa’yý<br />
müslümanlaþtýrmaktýr<br />
ve madem ki bunlar<br />
çoðalacak biz azalacaðýz<br />
ve nihayetinde bunlarýn þeriatýna<br />
boyun eðeceðiz; o<br />
halde þimdiden kovalým<br />
gitsinler... Yerli Avrupalý<br />
bu düþüncelerine bir de<br />
muhtemelen þunu da ilave<br />
ediyordur: Hele þu nankörlere<br />
bakýn; meðer içimizde<br />
düþman besliyormuþuz da<br />
haberimiz yokmuþ.<br />
Boþalan kiliseler,<br />
azalan nüfus ve<br />
ürküten taktik<br />
Özellikle Batý Avrupa’da<br />
nüfus geriliyorsa, bunun<br />
vebali müslümanlara<br />
mý aittir? Avrupa’ya müslüman<br />
göçmenin hiç gelmediðini<br />
farzedelim; o zaman<br />
yerli hýristiyan halkýn<br />
nüfusu artacak mýydý? Hayýr!<br />
Peki bu husûmet, bu<br />
kýskançlýk ve gerçekleri bu<br />
derece çarpýtarak Almanya’yý<br />
dört elle kucaklayan<br />
göçmen Türk azýnlýðý hedef<br />
tahtasý göstermenin<br />
mantýðý ne olabilir? Eðer<br />
bizimle kendi insanýnýzý<br />
korkutarak, kaybettiðiniz<br />
deðerlerinize yeniden dönüþ<br />
yapacaksanýz, biz bu<br />
korkutma metodunuzdan<br />
Allah’a sýðýnýr ve sizden<br />
gerçekten korkarýz.<br />
Ýþte en basitinden bizden,<br />
yani dünkü “Misafir<br />
Ýþçi”den nasýl yeni ‘düþman<br />
yaratýlýr’ýn formülü...<br />
‘Bizi niye sevmiyorlar’a<br />
cevap bulmak için, ne Haçlý<br />
Seferleri’ne, ne de Viyana<br />
Kuþatmasý’na kadar gitmeðe<br />
gerek var.<br />
Toplam nüfusu 500 milyona<br />
varan bir Avrupa Birliði’nde<br />
14-15 milyon civarýndaki<br />
müslüman azýnlýk<br />
nasýl üreyecek ki, hýristiyan<br />
Avrupa’da çoðunluðu saðlayarak<br />
Ýslâmlaþtýrma sürecini<br />
baþlatabilsin... Kaldý<br />
ki, baþta Almanya olmak<br />
üzere birçok Avrupa Birliði<br />
ülkesi özellikle müslüman<br />
ülkelerden aile birleþimi<br />
çerçevesinde geleceklerin<br />
önünü kesmek için çok<br />
özel tedbirler aldýlar. Burada<br />
doðup büyüyen veya<br />
küçük yaþlarda gelen yeni<br />
nesil Türkler, önceki nesillere<br />
benzemek ve özenmekten<br />
ziyade, hâkim kültürün<br />
hayat tarzýný benimsemiþ<br />
olmalarý ve çocuk<br />
yapma konusunda da çok<br />
‘cimri’leþtikleri, hoþumuza<br />
gitmeyen bir baþka hakikatýmýzdýr.<br />
Alman medyasýnda tartýþmasýz<br />
bir aðýrlýða sahip<br />
olan günlük gazetelerden<br />
birisi, bu ülkenin müslüman<br />
azýnlýðýný konu alan<br />
tam sayfa, cami resimli yazýsýnda<br />
þu baþlýðý seçmiþti;<br />
“Alman Müslüman Halký<br />
adýna?”. (6) Bu baþlýk, Almanya’da<br />
mahkemeler karar<br />
verdiðinde; “Alman<br />
Halký Adýna” diye baþlayan<br />
ibareye atýfta bulunula-<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
dosya<br />
rak seçilmiþti. Altbaþlýkta<br />
da; “Camiye gidenler birleþtiler”<br />
derken, sanki burada<br />
‘maalesef’ sözcüðü<br />
ilave edilseydi, gazetenin<br />
vermek istediði mesaj daha<br />
iyi anlaþýlacaktý. Atýlan<br />
baþlýklardan da anlaþýlacaðý<br />
gibi, Ýslâmî üst kuruluþlarýn,<br />
“Almanya Müslümanlarý<br />
Kordinasyon Konseyi<br />
(KRM)” adý altýnda<br />
birleþmeleriyle ilgili bir inceleme-araþtýrma<br />
yazýsýydý.<br />
Türkçe tercümesinden,<br />
muhtemelen Almanca aslýnda<br />
verilmek istenen mesaj<br />
anlaþýlmayabilir. Aslý;<br />
“Im Namen des deutschen<br />
islamischen Volkes?” cümlesinde<br />
(Almanca bilenler<br />
için) müslüman yerine Ýslam<br />
kelimesinin tercih edilmesi,<br />
okuyucunun daha<br />
kestirmeden ‘tehlike’yi algýlamasýna<br />
yardýmcý oluyor.<br />
Soru iþaretiyle tamamlanan<br />
bu baþlýk hattýzatýnda;<br />
bu gidiþle hýristiyan Alman<br />
halký adýna karar veren<br />
mahkemeler, bundan<br />
sonra “Ýslamlaþmýþ (müslüman)<br />
Alman halký adýna diyerek<br />
mi karar verecek?”<br />
demeðe getiriyor.<br />
Yarým asýrlýk geçmiþe<br />
raðmen Ýslâm’ý resmen tanýmamanýn<br />
bahanesi, müslümanlarýn<br />
kendi aralarýnda<br />
birlik saðlayamamasýydý.<br />
Þimdi bu birlik oluþunca<br />
açýða vurulmayan hoþnutsuzluklarý<br />
görmemek<br />
için kör veya aptal olmak<br />
lazým. Henüz ortada fol<br />
yok, yumurta yoktu ama<br />
birçoklarýnýn uykularý kaçmýþtý.<br />
Bunlardan birisi de,<br />
‘bizden birisi’ydi. “Eðer bu<br />
dört kuruluþ, bir çatý kuruluþu<br />
oluþturur ve Almanya<br />
Ýslâm’ýný tanýmlama yetkisine<br />
sahip olurlarsa, uykularým<br />
kaçar.” (7)<br />
“Arka bahçelerdeki,<br />
bodrum katlarýndaki camilerinizi<br />
artýk merkezi yerlere,<br />
gözönüne taþýyýn” diyenler,<br />
þimdilerde merkezi<br />
yerlerde yapýlan ve yapýlacak<br />
camilere binbir türlü<br />
baský, karþý kampanya, bürokratik<br />
engel çýkarýyorlar.<br />
Avrupa, “Boþ kiliseler kýtasý<br />
(8) ”na müslüman göçmenlerin,<br />
Türklerin yüzünden<br />
dönüþmedi. Camileri kiliselere,<br />
müslümanlarý da hýristiyanlara<br />
rakip göstererek<br />
kiliseleri tekrar doldurmak<br />
gibi bir niyet varsa,<br />
emin olun, bundan memnun<br />
olur, hatta bunun için<br />
dua ederiz. Ama bu “rekabet”ten<br />
bir düþman yaratma<br />
gibi emel varsa, bundan<br />
korkarýz, hem de çok korkarýz...<br />
Not: Gelecek sayýda;<br />
“IQ’su Düþük Türkler”<br />
Kaynaklar:<br />
1: Peter Vidmann, Irrationales<br />
Feindbild, Tagesspiegel, 2.1.09<br />
2: Spiegel Special, Nr. 2/2008<br />
3: “Die Muslime Versuchen, die<br />
Niederlande zu kolonisieren”, Die<br />
Welt, 12.09.2004<br />
4: Mark Steyn, Selbstmord Europas,<br />
Die Welt, 9.2.06,<br />
5: B. Lewis, Die Welt, 17.4.<br />
2007 ve 19.4.2006 tarihlerinde yapýlan<br />
röportajlar<br />
6: Wulf Schmiese, Im Namen<br />
des deutschen islamischen Volkes<br />
FAZ, 15.4.07<br />
7: Dr. Lale Akgün, SPD Milletvekili,<br />
N24.de, Netzeitung, 11.4.07<br />
8: Jan Ross, Zeit, 7.4.2004<br />
Almanya Ýçiþleri Bakaný<br />
Wolfgang<br />
Schaeuble, “Hamburger<br />
Abendblatt” adlý gazeteye<br />
yazdýðý makalede<br />
Almanya’da yaþayan Türklerin<br />
uyumu için çaba sarf<br />
edilmesi gerektiðini söyledi.<br />
Göçmen çocuklarýnýn<br />
eðitimi bir þans olarak görmeleri<br />
için okula daha yoðun<br />
bir þekilde hazýrlanmalarýna<br />
ihtiyaç duyulduðunu<br />
belirten Schaeuble, “Dilsel<br />
uyumun, özellikle Türk kökenli<br />
vatandaþlarda, çok daha<br />
iyi olmasý lazým” dedi.<br />
Bu nedenle eyaletlerin, çocuklar<br />
için okula baþlamadan<br />
önce dil testi yapacakla-<br />
Schaeuble: “Almanya’daki Türklerin<br />
uyumu için çaba sarf edilmeli”<br />
rýný söyleyen Schaeuble, dil<br />
konusunda sorun çeken tüm<br />
çocuklarýn böylece, okula<br />
hazýrlýklý baþlamalarý için<br />
önceden destek almýþ olacaklarýný<br />
ifade etti.<br />
Schaeuble Türk basýnýnda<br />
da geniþ yer bulan makalesinde,<br />
uyum hakkýnda daha<br />
tutarlý bir tartýþmanýn yapýlmasý<br />
gerektiðini ifade<br />
ederek, bu çerçevede, Alman<br />
Hükümeti’nin baþlattýðý<br />
“Uyum Zirvesi ve Alman<br />
Ýslam Konferansý” ile sürekli<br />
bir diyaloða ihtiyaç duyulduðunu<br />
söyledi.<br />
Ýnsanlar arasýndaki farklýlýklarýn<br />
arttýðýný, göçmenlerin<br />
bunu daha da güçlendirdiklerini<br />
ve ülkedeki kültürel<br />
farklýlýklarýn artmasýný<br />
saðladýklarýný belirten Schaeuble,<br />
“Bu, büyük bir zenginlik<br />
olabilir. Almanya hiç<br />
bu kadar renkli, heyecanlý<br />
ve çeþitli olmamýþtý. Ancak<br />
bu, toplumumuzda çok büyük<br />
zorluklarý ve kýsmen<br />
kültürel ve dinsel çatýþmalarý<br />
da beraberinde getirebilir’”dedi.<br />
Almanlarýn büyük<br />
bir bölümünün uyumdan<br />
yana olduðunu belirten<br />
Schaeuble, “Biz Almanya’daki<br />
tüm insanlarýn nereden<br />
gelirlerse gelsinler, hangi<br />
inanca sahip olurlarsa olsunlar,<br />
yetenekleriyle bir<br />
þeyler yapmalarýný ve topluma<br />
katký saðlamalarýný istiyoruz”<br />
þeklinde yazdý.<br />
Göçmenler ve onlarýn<br />
çocuklarý için okul diplomasý<br />
ve mesleki eðitimin, kendi<br />
mutluluklarý için önemli<br />
olduðunu kaydeden Schaeuble,<br />
eðitim konusundaki<br />
sorunlarýn tespit edilmemesinin<br />
kimseye yararýnýn olmayacaðýný,<br />
eksikliklerin<br />
görülmesinin bunlarý üstesinden<br />
gelmek için þart olduðunu<br />
belirtti.<br />
Schaeuble ayrýca, Almanya’ya<br />
misafir iþçi olarak<br />
gelenlerin çocuklarýnýn<br />
ve torunlarýnýn artýk bu ülkede<br />
otomobil tasarýmcýsý,<br />
profesör, avukat, parti baþkaný<br />
ya da þirket yöneticisi<br />
olduklarýný anýmsatarak,<br />
genç kuþaða örnek olmasý<br />
için bu baþarýlara daha fazla<br />
deðer verilerek ön plana çýkarýlmasýný<br />
istedi.
dosya<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
9<br />
“Çocuklarýn ölümünden<br />
sonra duygusal davranýlmasý<br />
þaþýrtýcý deðil”miþ.<br />
Bu sözlerle Dünya<br />
Ekonomik Forumu’nun organizatörü<br />
Klaus Schwab<br />
Baþbakan Erdoðan’ýn tepkisinin<br />
vehametini hafifletmeye<br />
çalýþmýþtý. Peki, olay<br />
bu kadar basit miydi? Çocuklar<br />
ile ilgili bir mesele<br />
olduðunda, Türkiye Baþbakaný<br />
çok duyarlýydý ki, bu<br />
yüzden Ýsviçre Alplerindeki<br />
konferans mekanýný öfke<br />
dolu bir þekilde tüm delegasyonu<br />
ile birlikte gecenin<br />
yarýsýnda terkediyordu.<br />
Organizatörlerin bu zavallýca<br />
açýklama teþebbüsünün<br />
bizzat kendisi bile, Ýsrail’in<br />
Gazze’deki saldýrganlýðý<br />
üzerine yapýlan tartýþmayý<br />
ürkütücü bir þekilde ortaya<br />
koyuyor. Kelimenin tam anlamýyla<br />
Baþbakan’ýn sabrýný<br />
taþýran ne Ýsrail’in iþgal politikasý,<br />
ne sivil hedeflerin<br />
bombalanmasý, ne de, yasak<br />
silahlarýn kullanýlmasý veya<br />
sonu gelmeyen uluslararasý<br />
hukukun ihlali, ya da kapatýlan<br />
sýnýr kapýlarý, yetiþkinlerin<br />
öldürülmesi veya yaralanmasý<br />
deðil. Erdoðan’ýn<br />
“Es sei nicht verwunderlich,<br />
dass einem der<br />
Tod von Kindern” an<br />
Herz und Nieren „gehe“.<br />
Mit diesen Worten versuchte<br />
der Organisator des Weltwirtschaftsgipfels<br />
in Davos,<br />
Klaus Schwab, den Eklat<br />
um den türkischen Ministerpräsidenten<br />
Erdogan herunter<br />
zu spielen. Demnach<br />
ist der Regierungschef der<br />
Türkei was Kinder angeht<br />
halt einfach sehr sensibel<br />
und hat deshalb mit seiner<br />
gesamten Delegation wutentbrannt<br />
den Konferenzort<br />
in den Schweizer Alpen mitten<br />
in der Nacht verlassen.<br />
Selbst dieser klägliche<br />
Erklärungsversuch des Organisators<br />
fasst eigentlich<br />
die Debatte um die israelische<br />
Aggression im Gaza-<br />
Streifen auf sehr makabre<br />
Weise zusammen. Nicht die<br />
Besatzungspolitik Israels,<br />
nicht das Bombardement<br />
von zivilen Zielen, nicht der<br />
Einsatz von geächteten<br />
Waffen, nicht die endlose<br />
Verletzung von Völkerrecht,<br />
nicht die Blockade der<br />
Oðuz ÜÇÜNCÜ<br />
oucuncu@igmg.de<br />
sabrýný taþýran þey, savaþýn<br />
“talî” kayýplarý olarak algýlanan<br />
öldürülen ve yaralanan<br />
çocuklardý. Aslýnda,<br />
Davos’taki asýl skandal,<br />
olaylarýn bu þekilde ters yüz<br />
edilme þeklidir.<br />
Þükür ki, tüm geliþmeler<br />
fiilen tüm dünyanýn gözü<br />
önünde “canlý” olarak geliþiyordu.<br />
Böylece bizler de<br />
belki de tarihin önemli bir<br />
bölümüne þahitlik edenlerden<br />
olduk. Çünkü, 12 dakikalýk<br />
konuþmasý ile Tayyip<br />
Erdoðan, bu zamana kadar<br />
eþi görülmemiþ bir açýklýkla,<br />
bir Türk Baþbakaný olarak<br />
ilk kez dünya politikasýnýn<br />
kulis arkalarýndaki geliþimelerine<br />
bir bakýþ açýsý<br />
Grenzübergänge, nicht die<br />
toten und verletzten Erwachsenen,<br />
nein, es waren<br />
die toten und verletzten<br />
Kinder, quasi die Kollateralschäden<br />
des Krieges, die<br />
Premier Erdogan im wahrsten<br />
Sinne des Wortes den<br />
Kragen platzen ließen. Diese<br />
Art der Tatsachenverdrehung<br />
ist der eigentliche<br />
Skandal von Davos.<br />
Zum Glück hat sich der<br />
gesamte Hergang praktisch<br />
„live“ vor der Augen der<br />
Weltöffentlichkeit abgespielt<br />
und so sind wir vielleicht<br />
oder sogar sehr wahrscheinlich<br />
alle Zeugen eines historischen<br />
Momentes in der<br />
Zeitgeschichte geworden.<br />
Denn mit seinem 12-minütigen<br />
Redebeitrag hat Erdogan,<br />
als erster türkischer<br />
Regierungschef überhaupt,<br />
noch dazu mit einer bisher<br />
beispiellosen Offenheit, einen<br />
schonungslosen Inneneinblick<br />
auf die Geschehnisse<br />
hinter den Kulissen der<br />
Weltpolitik gewährt und damit<br />
auch die bedrückende<br />
Tragik des Konfliktes in<br />
Gaza offenbart. Auf dem<br />
Rücken einer Bevölkerung,<br />
die nunmehr seit 42 Jahren<br />
praktisch in einem Freiluft-<br />
Gefängnis lebt, verfolgen<br />
die politisch Verantwortlichen<br />
insbesondere in Israel,<br />
aber auch in der Westbank,<br />
in Ägypten und in Saudi-<br />
Arabien eine rücksichtslose<br />
Macht- und Interessenpolitik,<br />
die Ministerpräsident<br />
Erdogan unverhohlen beim<br />
Namen genannt hat. Mit seiner<br />
erneuten Wortmeldung<br />
in direkter Erwiderung auf<br />
den israelischen Staatspräsidenten<br />
hat er darüber hinaus,<br />
ohne ein diplomatisches<br />
Blatt vor den Mund zu nehmen,<br />
seine Abscheu vor der<br />
Inszenierung in Davos unmissverständlich<br />
deutlich<br />
gemacht.<br />
Da wurden auf der einen<br />
Seite der UN- Generalsekretär,<br />
der Generalsekretär<br />
der Arabischen Liga und der<br />
türkische Ministerpräsident<br />
Çocuklar<br />
ölürken<br />
...<br />
getirerek, böylece Gazze’deki<br />
trajik çatýþmayý ortaya<br />
koydu. Erdoðan, hiç<br />
çekinmeden isim vererek,<br />
fiilen 42 yýldan beri açýk hava<br />
hapishanesinde yaþayan<br />
bir halkýn sýrtýndan, özellikle<br />
Ýsrail’deki sorumlu politikacýlarla<br />
birlike Batý Þeria’da,<br />
Mýsýr’da ve Suudi<br />
Arabistan’da acýmasýz bir<br />
iktidar ve çýkar politikasý<br />
yürütenleri açýða çýkardý.<br />
Erdoðan böylece, doðrudan<br />
Ýsrail Cumhurbaþkanýna yönelik<br />
olarak verdiði cevapla,<br />
kendisine hiç de bir diplomatik<br />
sýnýrlama getirmeden,<br />
Davos’taki bu tiyatrodan<br />
memnuniyetsizliðini, yanlýþ<br />
anlaþýlmaya yer vermeyecek<br />
þekilde açýkça ortaya<br />
koydu.<br />
Davos’taki panelde, BM<br />
Genel Sekreteri ile Arab<br />
Birliði Genel Sekreteri ve<br />
Türkiye Baþbakaný Erdoðan<br />
moderatör tarafýndan sýnýrlanýr<br />
ve engellenirken, bakýyorsunuz<br />
ki, son konuþmacý<br />
olarak Þimon Perez, hiç sözü<br />
kesilmeden, yalan, polemik,<br />
ve dramaturjik bir ifadeyle<br />
müzakerecilere karþý<br />
bolca suçlamalarda bulunuyor.<br />
Üstelik, bu konuþma<br />
dünyanýn önder elitlerinin<br />
alkýþlarýyla karþýlanýyor. Bu<br />
durum karþýsýnda Tayyip<br />
Erdoðan, Ban Ki Moon ile<br />
Amr Musa’nýn aksine sessiz<br />
kalmýyor. Hatta Erdoðan,<br />
Wenn Kinder sterben...<br />
alkýþlarýn þahiplerine de þu<br />
sözlerle seslenerek bu hoþnutsuzluðunu<br />
açýkça ortaya<br />
koyuyor: “Kim bu açýk haksýzlýðý<br />
alkýþlýyorsa, onlar da<br />
insanlýða karþý suç iþliyor<br />
demektir.” Erdoðan, Dünya<br />
Ekonomik Forumu’nun<br />
“Kiþiselleþmiþ vicdaný”, ve<br />
“ezilmiþlerin sesi” olarak<br />
sahneden ayrýlýyor. Tartýþmanýn<br />
diðer katýlýmcýlarýnýn<br />
da ayný þekilde sahneyi tereketmeleri<br />
gerekirdi.<br />
Dünya kamuoyu bundan<br />
sonra, uluslararasý hukuku<br />
ayaklar altýna alýp, sivilleri<br />
öldüren ve sivil altyapýyý<br />
acýmasýzca tahrip ederek savaþ<br />
suçu iþleyen Ýsrail önderliði<br />
tarafýndan hafife<br />
alýnmayý kabullenmemeli.<br />
Eðer Davos’daki konferansa<br />
katýlanlar dünya barýþý<br />
konusunda ciddî iseler, o<br />
zaman, Ortadoðu sorununda,<br />
sebeb ve etkileri birbirine<br />
karýþtýrmaktan uzak durmalarý<br />
gerekir. Daha da ötesi,<br />
Ýsrail’in sayýsýz BM Güvenlik<br />
Konseyi kararlarýna<br />
uymasýný temin etmek ve<br />
Filistin’in iþgalinin hemen<br />
sona erdirilmesi için gayret<br />
göstermeliler.<br />
auf dem Podium vom Moderator<br />
gemaßregelt bzw.<br />
gegängelt und da durfte auf<br />
der anderen Seite Shimon<br />
Perez, natürlich als letzter<br />
Redner des Panels, praktisch<br />
ohne Unterbrechung,<br />
einen mit Lügen, Polemik,<br />
Theatralik und Vorwürfen<br />
an die Diskutanten reich<br />
gespickten Vortrag halten<br />
und wurde, welch Wunder,<br />
mit tosendem Applaus von<br />
den Führungseliten der Welt<br />
bedacht. Das hat sich Tayyip<br />
Erdogan, im Gegensatz<br />
zu Ban Ki Moon und Amr<br />
Mussa nicht gefallen lassen.<br />
Auch hat er dem hochkarätigem<br />
Publikum mit den Worten:<br />
„Wer offensichtlichem<br />
Unrecht applaudiert, begeht<br />
selbst ein Verbrechen gegen<br />
die Menschlichkeit“, sein<br />
Missfallen unmissverständlich<br />
zum Ausdruck<br />
gebracht und als „personifiziertes<br />
Gewissen“ des<br />
World Economic Forum<br />
bzw. „Stimme der Unterdrückten“<br />
die Bühne verlassen.<br />
Es hätte den anderen<br />
Teilnehmern der Diskussion<br />
ebenso gut zu Gesichte gestanden,<br />
das Podium zu verlassen.<br />
Die Weltöffentlichkeit<br />
darf sich nicht länger von<br />
einer israelischen Führung<br />
verhöhnen lassen, die geltendes<br />
Völkerrecht mit<br />
Füßen tritt und mit der Ermordung<br />
von Zivilisten und<br />
der rücksichtslosen Zerstörung<br />
ziviler Infrastruktur offensichtliche<br />
Kriegsverbrechen<br />
begangen hat.<br />
Wenn es den Teilnehmern<br />
der Konferenz in Davos<br />
tatsächlich ernst ist mit dem<br />
Weltfrieden, dann sollten sie<br />
endlich davon Abstand nehmen<br />
im Nahost-Konflikt<br />
Ursache und Wirkung miteinander<br />
zu vertauschen. Darüber<br />
hinaus sollten auch sie<br />
sich dafür einsetzen, dass<br />
Israel die zahllosen Resolutionen<br />
des Weltsicherheitsrates<br />
endlich umsetzt und<br />
die Besatzung Palästinas ein<br />
sofortiges Ende findet.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
10 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
IGMG Kadýn Kollarý´ndan iki güzel yarýþma<br />
haber<br />
IGMG Kadýn Kollarý<br />
Bölgelerarasý 2. Bilgi<br />
ve Hitabet Yarýþmasý<br />
KERPEN-Özel-Ýslam<br />
Toplumu Milli<br />
Görüþ Kadýn Kollarý’nýn<br />
bölgelerde yürüttüðü<br />
bir faaliyeti olan Hatibelik<br />
(Eðitimci yetiþtirme)<br />
kurslarýnda öðrenimlerini<br />
sürdüren genç hanýmlar<br />
arasýnda yapýlan Bilgi ve<br />
Hitabet Yarýþmasý’nýn ikincisi<br />
ve Kadýn Kollarý Gençlik<br />
Teþkilatýnýn genç kýzlar<br />
arasýnda ilki düzenlenen<br />
bilgi yarýþmasý IGMG Genel<br />
Merkezi’nde gerçekleþtirildi.<br />
2. Bilgi ve Hitabet Yarýþmasý’na<br />
Köln, Berlin,<br />
Hamburg, K.Ruhr, Hessen<br />
ve Hannover bölgeleri katýldýlar.<br />
Gençlik 1. Bilgi yarýþmasýnda<br />
ise Bölgelerinde<br />
dereceye giren genç kýzlar<br />
yarýþtý.<br />
2. Bilgi 1ve Hitabet yarýþmasýnýn<br />
birinci bölümünde,<br />
Fýkýh, Siyer, Ýslam<br />
Tarihi, Akaid ve Genel Kültür<br />
bilgilerinden hazýrlanan<br />
sorulara cevap veren yarýþmacýlar,<br />
yarýþmanýn ikinci<br />
bölümünde ise, kendilerine<br />
verilen çeþitli konular hakkýnda<br />
Hitabet alanýnda yarýþtýlar.<br />
Her bölgenin üç kiþilik<br />
ekiple katýldýðý yarýþmada,<br />
yarýþmacýlar, yarýmþar saatlik<br />
hazýrlýktan sonra konularýný<br />
aktardýlar.<br />
Nihai puanlama, bilgi ve<br />
hitabet dallarýndan elde edilen<br />
puanlarýn ortalamasý<br />
alýnarak yapýldý.<br />
Jüri heyetinin yaptýðý<br />
son deðerlendirmenin neticesinde<br />
Köln Bölgesi birin-<br />
IGMG Kadýn Kollarý<br />
Gençlik Teþkilatý<br />
1. Bilgi Yarýþmasý<br />
ci, Berlin Bölgesi ikinci,<br />
Hamburg Bölgesi ise üçüncü<br />
oldu.<br />
IGMG Genel Merkez<br />
Kadýn Kollarý Baþkaný Zehra<br />
Dizman, düzenledikleri<br />
bu yarýþma ile, Hatibelik<br />
Kurslarý’nda verilen derslerin<br />
içeriðini ve mezun olan<br />
talebelerin bilgilerini seviyelerini<br />
arttýrmak ve deðerlendirmek<br />
istediklerini<br />
açýkladý.<br />
Katýlýmcýlara özgüven<br />
kazandýrmayý ve grup içinde<br />
çalýþma kabiliyetilerini<br />
arttýrmayý da hedeflediklerini<br />
ifade eden Z. Dizman,<br />
ayrýca, hatibelik kurslarýna<br />
devam eden talebelerin motivasyonuna<br />
katkýda bulunmak<br />
istediklerini de sözlerine<br />
ilave etti.<br />
Yarýþmada dereceye giren<br />
bölgelere baþarý plaketinin<br />
yanýsýra, kurslarýna verilmek<br />
üzere birinciye 1000<br />
Euro, ikinciye 500 Euro,<br />
üçüncüye ise 250 Euro para<br />
ödülü verildi.<br />
Kadýn Kollarý<br />
Gençlik Teþkilatý<br />
1. Bilgi Yarýþmasý<br />
Yarýþma, 13–17 ve 18–25<br />
yaþ gruplarý halinde iki<br />
grupta yapýldý. Sorular,<br />
IGMG Eðitim Baþkanlýðýnýn<br />
hazýrladýðý Temel Bilgiler 1,<br />
2 ve 3 kitaplarýndan din ve<br />
ahlâk bilgisi, fýkýh ve Ýslam<br />
tarihi alanlarýndan seçildi.<br />
60 dakika süren yarýþma,<br />
test usulüne göre yapýldý.<br />
Yarýþma sonucunda<br />
ferdî olarak 13–17 yaþ grubunda,<br />
Hessen’den Sema<br />
Candan 106 puan ile birinci<br />
olurken, Berlin bölgesinden<br />
Esma Karaman 105 puan<br />
ile ikinci, yine Berlin bölgesinden<br />
Sümeyye Koç 100<br />
puan ile üçüncü oldu.<br />
18–25 yaþ grubunda ise,<br />
Berlin Bölgesi’nden Esra<br />
Akan 106 puan ile birinci<br />
olurken, Güney Hollanda<br />
Bölgesi’nden Þerife Bilgi<br />
104 puan ile ikinci, Berlin<br />
Bölgesi’nden Ümmühan<br />
Yýldýrým ise 103 puan ile<br />
üçüncü oldu.<br />
13–17 yaþ grubu birincilere<br />
400 Euro, ikincilere<br />
300 Euro ve üçüncülere<br />
200 Euro ve18–25 yaþ grubu<br />
birincilere 500 Euro,<br />
ikincilere 400 Euro ve<br />
üçüncülere 300 Euro ödül<br />
verildi. K.K. Eðitim baþkaný<br />
Tünay Ermiþ hanýmýn<br />
yaptýðý güzel bir dua ile<br />
program sona erdi.<br />
Wittlich Emniyeti`nden<br />
Anlamlý Ziyaret<br />
T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri<br />
Müþaviri ve DÝ-<br />
TÝB Genel Baþkaný Sadi<br />
Arslan, Wittlich DÝTÝB<br />
Eyüp Sultan Camii’ne bir<br />
ziyaret gerçekleþtirerek,<br />
vatandaþlarla biraraya geldi.<br />
Wittlich DÝTÝB Eyüp<br />
Sultan Camii Dernek Baþkaný<br />
Yýlmaz Yýldýz ve Din<br />
Görevlisi Memet Yeni’den,<br />
derneðin faaliyetleri<br />
ve verilen hizmetlerle ilgili<br />
bilgi alan Din Hizmetleri<br />
Müþaviri ve DÝTÝB<br />
Genel Baþkaný Sadi Arslan’a,<br />
Wittlich Emniyet<br />
Müdürü Leitender Erster,<br />
Komiser Harald Licht, dialog<br />
sorumlularý Komiser<br />
Manferd Ratz ve Baþkomiser<br />
Wolfgang Larbusch<br />
hoþgeldiniz ziyaretinde bulunarak,<br />
Wittlich þehrinin<br />
albümünü takdim ettiler.<br />
T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />
Sadi Arslan, ziyarette<br />
yaptýðý konuþmasýnda,<br />
Eyüp Sultan Camii’nde verilen<br />
hizmetlerden memnun<br />
kaldýðýný belirterek,<br />
caminin borcunun olmamasýnýn<br />
memnuniyet verici<br />
olduðunu söyledi. Arslan<br />
ayrýca, Wittlich þehrinin<br />
üst düzey yetkilileri ile<br />
DÝTÝB Eyüp Sultan Camii’nin<br />
din görevlisi ve<br />
dernek yönetiminin kurmuþ<br />
olduðu sýcak iliþkinin, hizmetlere<br />
olan olumlu yansýmasýndan<br />
dolayý yetkilere<br />
teþekkür etti.
dosya<br />
Abdulgani Engin KARAHAN<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
akarahan@igmg.de<br />
hayat<br />
Cami<br />
“Entegrasyon” kavramý,<br />
daha çok ne anlam<br />
ifade ettiði ile deðil,<br />
ne anlam ifade etmediði ile<br />
karþýmýza çýkan ve bu arada<br />
bolca kullanýlan bir kavram.<br />
Her ne kadar durum<br />
böyle olsa da, ortak yaþamýn<br />
pek çok yönü bu kavram<br />
altýnda tanýmlanabilir.<br />
Bugün entegrasyon alanýnda<br />
pek çok kurum ve kuruluþ<br />
takdire þayan faaliyetler<br />
gerçekleþtiriyor. Ancak, camiler<br />
ve diðer Ýslamî kuruluþlarýn<br />
entegrasyona yönelik<br />
yapmýþ olduklarý faaliyetler<br />
çok nadiren kamuoyunun<br />
önüne sunuluyor.<br />
Ýslamî cemaatler entegrasyon<br />
çalýþmalarýný, Ýslamî<br />
kimliðin kuvvetlenmesinin<br />
ve Ýslamî özgüvenin<br />
geliþtirilmesinin topluma<br />
entegre olma sürecinde<br />
olumlu etki yapacaðý temel<br />
düþüncesinden hareketle<br />
gerçekleþtiriyorlar. Burada<br />
her þeyden evvel Müslümanlarýn<br />
sivil toplum yaþamýna<br />
katýlmalarýný saðlayan<br />
ve bu insanlara ulaþma<br />
imkâný sunanlarýn bu dinî<br />
cemaat ve kuruluþlar olduðu<br />
gerçeðini unutmamak<br />
gerekir.<br />
Dinî ihtiyaçlarýn karþýlanabileceði<br />
bir altyapýnýn<br />
mevcudiyeti entegrasyon<br />
açýsýndan olumlu bir etkiye<br />
sahiptir. Burada yani Avrupa’da<br />
da dinî ihtiyaçlarýn<br />
karþýlanabilme imkâný,<br />
özellikle “kendini yabancý<br />
hissetme” duygusuna karþý<br />
geçmiþte önemli bir tesir<br />
yapmýþtý. Böylece, Almanya<br />
ve Avrupa artýk giderek<br />
sadece çalýþýlan yerler deðil,<br />
ayný zamanda yaþamýn<br />
sürdürüldüðü yerler haline<br />
geldi.<br />
Bu manada dinî ihtiyaçlar<br />
baþta olmak üzere, birçok<br />
ihtiyacýn giderilebilmesi<br />
için “memlekette” olma<br />
özlemi de giderek azaldý.<br />
Zira Avrupa yalnýzca bu<br />
þekilde Müslüman göçmenler<br />
tarafýndan zaman<br />
içerisinde bir tür vatan olarak<br />
kabullenilebildi. Ýþte bu<br />
yüzdendir ki, her þeyden<br />
önce Müslümanlarýn Avrupa’yý<br />
vatan olarak kabullenmeleri<br />
konusunda, Ýslamî<br />
dinî cemaatlerin sürekli<br />
olarak azýmsanmasýna<br />
karþýn gerçekte büyük bir<br />
öneme sahip olduklarý tespitini<br />
yapmak durumundayýz.<br />
Bu cemaatler zaten,<br />
geleneklerine baðlý insanlara<br />
kaldýklarý ülkelerde huzur<br />
içinde yaþayabilmeleri<br />
için gerekli olan samimiyet<br />
ve güven duygusunu veriyorlar.<br />
Eðitim Yoluyla<br />
Entegrasyon<br />
Bunun da ötesinde,<br />
özellikle Ýslam Toplumu<br />
Millî Görüþ’e baðlý cemiyetler<br />
uzun yýllardan beri<br />
pek çok entegrasyon çalýþmasý<br />
yapýyorlar. On yýldýr<br />
ev ödevlerine ve okul derslerine<br />
yardým imkânlarý sunuyorlar.<br />
Bu imkânlar özellikle<br />
anne ve babasýnýn eðitim<br />
konusunda yetersiz olmasý<br />
sebebiyle, okul derslerinde<br />
geri kalan göçmen<br />
kökenli çocuklara yönelik<br />
olarak yapýlýyor. Ayrýca, dil<br />
konusunda yetersiz kalan<br />
çocuklara dil geliþtirme<br />
imkânlarý saðlanýyor ve<br />
okul ödevlerine yardýmcý<br />
olunuyor. Bu kurslarla,<br />
göçmen çocuklarýn iyi bir<br />
derece ile okullarý bitirmeleri,<br />
sonuçta da iyi bir meslek<br />
okulu veya yüksek okula<br />
gitme imkânlarýna kavuþmalarý<br />
hedefleniyor. Zira<br />
baþarýlý bir eðitim hayatý,<br />
iyi bir okul, iyi bir staj eðitimi<br />
ve iyi bir yüksek okul<br />
diplomasý, bu çocuklara<br />
toplumsal hayata her yönü<br />
ile katýlma imkâný sunacaktýr.<br />
Diðer yandan son yýllarda<br />
ne yazýk ki, devlet tarafýndan<br />
yürütülen pek çok<br />
entegrasyon giriþimine raðmen,<br />
bu anlamda okullardaki<br />
durumun hiç de iyiye<br />
gitmediðini ve okul dýþý<br />
ders yardýmlarý veren kuruluþlarýn<br />
göçmen kökenli<br />
çocuklar için giderek artan<br />
bir önem kazandýðýný üzülerek<br />
gözlemliyoruz.<br />
Fahrî hizmetlerle<br />
toplumsal<br />
hayata katýlým<br />
Gençlik çalýþmalarýmýzýn<br />
entegrasyon açýsýndan<br />
çok özel ve önemli bir etkiye<br />
sahip olduðu kabul edilmelidir.<br />
Kuruluþundan bu<br />
yana her cemiyetimizin,<br />
özelikle gençlerin ihtiyaçlarýný<br />
dikkate alan ve gençlerle<br />
ilgilenen bir Gençlik<br />
Kollarý bulunmakta ve çeþitli<br />
yaþ gruplarýndaki çok<br />
sayýda gencin yararlandýðý<br />
farklý imkânlar sunulmaktadýr.<br />
Elbette ki, bu çalýþmalarda<br />
her þeyden önce,<br />
mahlukata karþý saygý, dürüstlük,<br />
dostluk ve baþkalarýna<br />
yardým, diðer insanlarla<br />
saygýlý iliþki kurmak,<br />
uyumlu komþuluk gibi dinî<br />
deðerlerin gelecek nesillere<br />
aktarýlmasý ve bu deðerlerin<br />
kendi yaþantýlarýnda hayata<br />
geçirilmesi öne çýkýyor.<br />
Bu temel deðerlerden<br />
hareketle, Allah’ýn razý olabileceði<br />
bir hayatýn gerekliliði<br />
ve böylece toplum için<br />
çalýþmanýn ve katýlýmýn<br />
önemi gençlerin dikkatine<br />
sunuluyor.<br />
Pek çok cemiyetimizde,<br />
uyuþturucu ve suç önleme<br />
konularýnda uzmanlaþmýþ<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
11<br />
cemiyetlerinin<br />
entegrasyon<br />
çalýþmalarý<br />
diðer sivil toplum kuruluþlarý<br />
ve ilgili polis daireleri<br />
ile ortak çalýþmalar gerçekleþtirilmektedir.<br />
Bu çalýþmalarda,<br />
sosyal danýþmanlar<br />
olsun, polis memurlarý<br />
olsun, gençleri uyuþturucu<br />
ve diðer suçlarla ilgili olarak<br />
aydýnlatýyorlar. Bununla<br />
birlikte gençlerimiz dindarlararasý<br />
diyalog gibi<br />
toplumsal giriþimlerde yerlerini<br />
alýyorlar.<br />
Gençlik ile ilgili çalýþmalarýmýz<br />
elbette ki, sadece<br />
onlarýn bilgilendirilip<br />
aydýnlatýlmasý ile sýnýrlý deðil.<br />
Gençlerimiz sunulan<br />
imkânlarla, boþ zamanlarýný<br />
spor dernekleri ve benzeri<br />
yerlerde anlamlý bir þekilde<br />
deðerlendirme imkaný<br />
buluyor. Bu alandaki faaliyetlerimizde<br />
aslolan düþüncemiz,<br />
gençlerimize fahri<br />
hizmet ve baþkalarýyla yardýmlaþma<br />
imkâný sunmak<br />
ve bu alanda faaliyet gösterebilecekleri<br />
çalýþmalar hazýrlamaktýr.<br />
Gençlik Kollarýmýzýn<br />
yaptýðý pek çok çalýþma,<br />
ilgi ve eðilimlerine<br />
göre farklý þekillerde, gençler<br />
tarafýndan yine gençler<br />
için hazýrlanýyor.<br />
Çalýþmalarýmýzýn önceliði<br />
arasýnda, üyelerimizin<br />
dinî ihtiyaçlarýnýn giderilmesinin<br />
yaný sýra, toplumsal<br />
yaþama katýlýmlarý da<br />
yer alýyor. Bu amaçla, cemiyetlerimiz<br />
uzun yýllardan<br />
beri dindar kiþiler arasýnda<br />
diyalog çalýþmalarýnýn<br />
artmasý için gayret sarf<br />
ediyor ve bulunduklarý mahalle<br />
veya beldelerdeki<br />
toplumsal faaliyetlerde de<br />
yerlerini alýyorlar.<br />
Cemiyetlerimiz, özellikle<br />
okul ile ilgili bilgilendirme<br />
çalýþmalarýný on seneden<br />
daha uzun süreden beri<br />
düzenliyor ve bu çalýþmalar<br />
büyük ilgi görüyor. Böylece<br />
geçmiþte, “entegrasyon”<br />
veya “göç” kavramlarýna<br />
yalnýzca bilim çevresi tarafýndan<br />
önem verilen bir dönemde,<br />
cemiyetlerimiz ilk<br />
neslin temsilcilerine bile<br />
toplumsal katýlým imkaný<br />
saðlýyordu.<br />
Cemiyetlerimiz zamanla,<br />
bu çalýþmalarýný hassaten<br />
göçmen Türk kadýnlarý<br />
için, þimdi de entegrasyon<br />
kurslarý için dil kurslarý<br />
þeklinde geliþtirdiler. Bu<br />
kurslar, çoðunlukla baþka<br />
kuruluþlar veya “Volkshochschule”<br />
gibi eðitim<br />
kuruluþlarý ile iþbirliði yapýlarak<br />
gerçekleþtirildi. Bu<br />
hizmetlerin merkezinde<br />
uzun süre çocuklarýnýn<br />
okullarý ile ilgilenmeleri<br />
için ebeveynleri duyarlý hale<br />
getirme amacý yer aldý.<br />
Bu amaç hala geçerliliðini<br />
korurken, velilerin, okul<br />
kurumlarýnda yerlerini almalarý,<br />
veli toplantýlarý ve<br />
diðer okul faaliyetlerine katýlmalarý<br />
da teþvik ediliyor.<br />
Bu konuda, Peygamber<br />
Efendimizin (s.a.v.) “Ýlim<br />
öðrenmek her Müslüman<br />
için farzdýr” hadis-i þerifi<br />
öncümüz oldu.<br />
“Ýnsanlarýn en<br />
hayýrlýsý, insanlara<br />
en faydalý olanýdýr”<br />
Bu tür çalýþmalarýn baþýnda<br />
cemiyetlerimizde<br />
gerçekten de, çok aktif olan<br />
Kadýn Kollarý bulunuyor.<br />
Kadýn Kollarý’nýn hedefi<br />
dinî deðerlerin aktarýlmasýnýn<br />
yaný sýra, kadýnlarýmýzýn<br />
cemiyet faaliyetlerine<br />
katýlýmlarýný saðlamaktýr.<br />
Bu alanda özellikle genç<br />
kýzlarýn çok çeþitli eðitim<br />
imkanlarýndan yararlanmalarý<br />
için teþvik edilmelerine<br />
büyük önem veriliyor. Ancak<br />
ne yazýk ki, son yýllarda<br />
iyi eðitim görmüþ ve üniversitelerde<br />
okumuþ genç<br />
bayanlarýn, inançlarý sebebiyle<br />
iþ piyasasýnda (özellikle<br />
devlet dairelerinde) iþ<br />
imkâný bulamadýklarýnýn<br />
tecrübesini yaþamýþ bulunuyoruz.<br />
Bir dinî cemaat olarak<br />
çalýþmalarýmýzýn temelinde<br />
“Ýyilik ve takvada yarýþýn”<br />
ve “Ýnsanlarýn en hayýrlýsý,
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
12 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
dosya<br />
insanlara en faydalý olanýdýr”<br />
düstürlarý yatýyor. Buradan<br />
hareketle üyelerimizin<br />
sosyal hayatta yerlerini<br />
almalarý hususuna özel bir<br />
önem veriyoruz. Eksiklik<br />
veya engellerin bulunduðu<br />
yerlerde ise bu eksiklik ve<br />
engellerin kaldýrýlmasý için<br />
çabalýyoruz. Elbette ki, cemiyetlerimiz<br />
ile diðer toplumsal<br />
aktörlerin birbirleri<br />
ile irtibatlý olmasýný arzu<br />
ediyoruz. Ama ne yazýk ki,<br />
geçtiðimiz yýllarda pek çok<br />
cemiyetimiz, Ýslamî bir kuruluþ<br />
olarak bu konularda<br />
rol almalarýnýn istenmediði<br />
gibi olumsuz bir tecrübe<br />
yaþadýlar. Ya, dünya çapýnda<br />
Ýslam ile baðdaþlaþtýrýlan<br />
negatif anlayýþýn hesabýný<br />
vermek durumunda býrakýldýlar,<br />
ya da entegrasyon<br />
önünde engel olarak<br />
gösterildiler ve iþte bu<br />
yüzden, örneðin, kamu<br />
alanlarýnda iþbirliði yapýlabilecek<br />
kuruluþ olarak kabul<br />
edilmediler.<br />
Buna raðmen Müslümanlar,<br />
Ýslamî cemaatler<br />
olarak farklý toplumsal aktörlerle,<br />
özellikle diðer sivil<br />
insiyatiflerle ortak entegrasyon<br />
çalýþmalarý yapmak<br />
ve güvenilir birer aktör<br />
olarak kendi katkýlarýný<br />
ortaya koymaya çoktan hazýr.<br />
Bu samimiyeti ayný zamanda<br />
çoðunluk toplumundan<br />
da beklemek bizim<br />
hakkýmýz olsa gerek. Ýslamî<br />
cemaatlerdeki insanlara daha<br />
iyi ve daha kalýcý olarak<br />
ulaþabilmek için, cemiyetlerin<br />
kurmuþ olduðu bu<br />
köprülerin daha iyi bir þekilde<br />
kullanýlmasý gerekiyor.<br />
Ancak bu yönde sarfedilen<br />
ciddi manada çabalar<br />
bizleri toplumsal katýlým<br />
noktasýnda esaslý sonuçlara<br />
ulaþtýracaktýr.<br />
T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu<br />
Din<br />
Hizmetleri Ataþeliði<br />
ve DÝTÝB iþbirliði ile ortaklaþa<br />
düzenlenen, “Fahri<br />
Cami Rehberleri Yetiþtirme<br />
Semineri“nde baþarýlý<br />
olan kursiyerlere, Dietzenbach<br />
DÝTÝB Fatih Camii’nde<br />
sertifika töreni düzenlendi.<br />
T.C. Frankfurt Baþkonsolosu<br />
Ýlhan Saygýlý, T.C.<br />
Berlin Büyükelçiliði Din<br />
Hizmetleri Müþaviri ve<br />
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi<br />
Arslan, T.C. Frankfurt Din<br />
Hizmetleri Ataþesi Galip<br />
Akýn, DÝTÝB Dinler ve<br />
Kültürler Arasý Ýliþkiler<br />
Müdürü Bekir Alboða, Dietzenbach<br />
Belediye Rainer<br />
Engel Hardt, kursiyerlerin<br />
aileleri ile çok sayýda davetlinin<br />
katýldýðý törende,<br />
renkli görüntüler yaþandý.<br />
Dietzenbach DÝTÝB Fatih<br />
Camii Din Görevlisi<br />
Fuat Keskin’in sunuculuðunu<br />
yaptýðý program, Ýstiklal<br />
Marþý ve ardýndan tilavet<br />
edilen Kur’an-ý Kerim<br />
ile baþladý.<br />
Dietzenbach’ta, Kursiyerlere<br />
Belgeleri Verildi<br />
“Fahri Cami Rehberleri<br />
Yetiþtirme Semineri“ hakkýnda<br />
bilgi veren DÝTÝB<br />
Dinler ve Kültürler Arasý<br />
Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða,<br />
120 kursiyerin fedakarlýk<br />
yaparak bu seminerlere<br />
katýldýðýný ve baþarýlý<br />
olduklarýný söyledi. Alboða,<br />
“Ýçinde yaþadýðýmýz<br />
toplumda müslümanlara<br />
ve Ýslama karþý oluþan ön<br />
yargýlar, bu gönüllü kardeþlarýmýzin<br />
katkýlarýyla<br />
ortadan kaldýrýlacaktýr” dedi.<br />
T.C. Frankfurt Din Hizmetleri<br />
Ataþesi Galip Akýn<br />
programda yaptýðý konuþmasýnda,<br />
“Bu faaliyetimizi<br />
çok önemsiyorum. Çünkü<br />
camilerimizde hizmetlerimizi<br />
profesyonelce yapabilecek<br />
fahri arkadaþlara ihtiyacýmýz<br />
vardý, bu eksikliðimizi<br />
de büyük ölçüde tamamlamýþ<br />
olduk. Kursu<br />
baþarýyla tamamlayan arkadaþlarýma<br />
baþarýlar diliyorum”<br />
dedi.<br />
T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />
Sadi Arslan, “Bu<br />
programlarý Almanya’nýn<br />
deðiþik yerlerinde uygulamaya<br />
devam ediyoruz. Bu<br />
programlarýn önemi ortadadýr.<br />
Dinimizin tanýtýlmasý<br />
konusunda hepimize görev<br />
düþüyor. Bu sebeple<br />
DÝTÝB Dernekleri Cami<br />
Rehberlik Kurslarý’ný her<br />
bölgede hayata geçiriyoruz.<br />
Bu hizmetimize devam<br />
edeceðiz.<br />
Programý düzenleyen<br />
ve rehberleri yetiþtiren<br />
Dinler ve Kültürler Arasý<br />
Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða’ya,<br />
baþarýlý çalýþmalarýndan<br />
dolayý Din Hizmetleri<br />
Ataþemiz Galip<br />
Akýn ile bu programa ev<br />
sahipliði yapan Dietzenbach<br />
DÝTÝB Fatih Camii<br />
derneðimize teþekkür ediyorum”<br />
dedi.<br />
T.C. Frankfurt Baþkonsolosu<br />
Ýlhan Saygýlý da,<br />
böyle bir etkinliðin düzenlenmesinden<br />
duyduklarý<br />
mutluluðu dile getirdi.<br />
Saygýlý konuþmasýný þöyle<br />
tamamladý: “Burada yapacaðýmýz<br />
en önemli hizmet,<br />
gençlerimizin tarihine, kültürüne,<br />
anadil olarak Türkçeyi<br />
iyi öðrenmelerine ve<br />
dini iyi þekilde anlamalarýna<br />
destek ve yardýmcý olmaktýr.<br />
Bunun yanýnda dinimizin<br />
özelliklerini ve güzelliklerini<br />
yaþadýðýmýz<br />
toplumdaki insanlara aktarmak<br />
gerekiyor. Hep birlikte,<br />
elbirliði ile elimizden<br />
geleni yapacaðýz. Kursa<br />
katýlarak baþarý gösteren<br />
arkadaþlarýmý tebrik ediyorum.<br />
Baþarýlarýnýn devamýný<br />
diliyorum” dedi.<br />
Program, kursiyerler tarafýndan<br />
hazýrlanan ilahi<br />
ve tiyatro gösterilerinin ardýndan<br />
kursiyerlere belgelerinin<br />
verilmesi ve Dietzenbach<br />
DÝTÝB Fatih Camii<br />
Kadýn Kollarý tarafýndan<br />
hazýlanan ikramýn davetlilere<br />
sunulmasýyla sona<br />
erdi.
dosya<br />
Adalet mülkün temelidir.<br />
Mülk ise aydýnlýk<br />
ortamda daha güvendedir.<br />
Aydýnlýk ortamlar<br />
ilimle daimidir.<br />
Zulüm insanlýk tarihinin<br />
yaþý kadar eski bir sorundur.<br />
Kabil’in Habil’i katliyle<br />
baþlayan ibtila hayatý kýyamete<br />
kadar sürecektir.<br />
Arapça’da zulüm ile karanlýk<br />
anlamýndaki zalam kelimesi<br />
ayný kökten gelir. Yani<br />
zulüm karanlýðý temsil eder.<br />
Zulüm dönemleri de genellikle<br />
karanlýk dönemlerdir.<br />
Adalet mülkün temelidir.<br />
Mülk ise aydýnlýk ortamda<br />
daha güvendedir. Aydýnlýk<br />
ortamlar ilimle daimidir.<br />
Cehaletin hakim olduðu<br />
yerde bütün insanlar<br />
açýk hava hapisanesindedir.<br />
Zulme karþý en etkili baþkaldýrý<br />
bilgi ýþýðýyla donanmaktýr.<br />
Bu ýþýk zulmün zulumatýný<br />
(karanlýklarýný) ortadan<br />
kaldýracaktýr.<br />
Kabil’in Habil’i katliyle<br />
baþlayan zulmün tarih kitabýnda<br />
adýnýz ya zalimler, ya<br />
mazlumlar ve yahut da bu<br />
iki taraftan birisine taraf<br />
olanlar defterinde kayýtlýdýr.<br />
Dünya hayatýnda bakýþ açýnýzý<br />
oluþturan ve ahirette<br />
akibetinizi belirleyen seçenek,<br />
hangi deftere kayýtlý olduðunuzun<br />
sonucudur.<br />
Zulüm ve Sorumluluk<br />
Dünya gemisinde seyir<br />
halindeyseniz olaylara kayýtsýz<br />
kalmanýz safdillik<br />
olur. Zira gemiyi delenlerin<br />
iþleri siz doðrudan etkilemektedir.<br />
“Allah’ýn hudûduna<br />
(emir ve yasaklarýna) giren<br />
meseleleri tatbîk eden -ve<br />
yaðcýlýk yaparak müsâmaha<br />
ve gevþeklik göstermeyen<br />
iyi- kimse ile, yasaklarý iþleyen<br />
kimselerin durumlarý,<br />
bir gemiye binip kur’a çekerek,<br />
geminin alt ve üst<br />
katlarýna yerleþen yolculara<br />
benzer.<br />
Öyle ki, alt katta oturanlar,<br />
su ihtiyaçlarýný giderirken<br />
üsttekilerin yanýndan<br />
geçip onlarý rahatsýz ediyorlardý.<br />
(Alttakiler bu duruma<br />
son vermek için) bir balta<br />
alarak geminin dibini delmeye<br />
baþlasalar, üsttekiler<br />
hemen gelip: “Yâhu ne yapýyorsunuz?”<br />
diye sorunca<br />
alttakiler: “Biz su ihtiyacýmýzý<br />
görürken sizi rahatsýz<br />
Osman<br />
PAKÖZ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
ediyorduk, halbuki suya<br />
muhtacýz, þimdi sizi rahatsýz<br />
etmeden yerimizi delerek<br />
bu þekilde elde edeceðiz”<br />
deseler ve üsttekiler bu<br />
iþte onlara mâni olsalar hem<br />
kendilerini kurtarýrlar, hem<br />
onlarý kurtarmýþ olurlar.<br />
Eðer yaptýklarý iþte serbest<br />
býraksalar, hem onlarý helâk<br />
ederler, hem de kendilerini<br />
helâk ederler.” 1<br />
Ýnsanlarý bir konu hakkýnda<br />
doðru olarak bilgilendirmek<br />
adaletin gereðidir.<br />
Çöplük bilgiler (dezenfermasyon)<br />
altýnda insanlarý<br />
boðmak ise zulmün bir çeþididir.<br />
Halihazýrda dünyanýn<br />
dört bir tarafýnda baþta<br />
halk olmak üzere islam<br />
hakkýnda müthiþ bir yanlýþ<br />
bilgilendirme sözkonusudur.<br />
Ýslam’ýn kitabý, Peygamberi<br />
ve diðer kutsallarý<br />
ile insanlar arasýndaki engellerin<br />
kalkmasý büyük bir<br />
zulmün son bulmasý demektir.<br />
Özelliklede batýda<br />
yaþayan Müslümanlarýn bu<br />
zulme son vermeleri gerekmektedir.<br />
Yanlýþ bilginin<br />
yerini sadece doðru bilgiyle<br />
doldurabilirsiniz. Bu zulme<br />
dur demek ise çok yüce bir<br />
vazifedir.<br />
Zulme engel olmak<br />
Ýslamla insanlar arasýndaki<br />
engelleri kaldýrmak<br />
için yapýlan özellikle de<br />
sözlü ve yazýlý çalýþmalar,<br />
zulme karþý yapýlan en büyük<br />
baþkaldýrýdýr.<br />
Resûlullah (sav) Hazretleri<br />
þöyle buyurdu:<br />
“Ýçinizden her kim bir<br />
kötülük görürse onu eliyle,<br />
buna gücü yetmezse, dili ile<br />
deðiþtirsin. Ona da gücü<br />
yetmezse kalbi ile buðzetsin<br />
(yâni beðenmesin). Bu<br />
sonuncusu imanýn en zayýfýdýr.”<br />
(Müslim)<br />
“Müslüman kimdir?”<br />
Sorusuna verilecek pek çok<br />
cevap vardýr. Bunlarýn en<br />
güzellerinden bir taneside<br />
þudur: Müslüman sorumlu<br />
kiþidir. Kendisinden, ailesinden,<br />
akrabalarýndan, yakýn<br />
ve uzak bütün çevresinden<br />
sorumlu kiþi. Sorunlu<br />
hayat<br />
Zulüm ve tutum<br />
osmanpakoz@yahoo.com<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
13<br />
deðil sorumlu kiþi. Benden<br />
þu kadar uzakta þu zulümler<br />
oluyormuþ, olmamalý kaygýsýný<br />
taþýyan kiþidir müslüman.<br />
Onun için sýnýrlar sunidir.<br />
Kardeþlik bakidir.<br />
Hem bilir ki uzaktaki ateþe<br />
kayýtsýz kalanlar yangýn<br />
kendisne kadar ulaþtýðýnda<br />
artýk hiçbir þey yapamayacak<br />
durumda olacaktýr. Ateþ<br />
ona hayatýnda hiç ulaþmayacak<br />
olsa bile ahirette ulaþacaktýr.<br />
“Ýçinizden sadece zulmedenlere<br />
eriþmekle kalmayacak<br />
olan bir azaptan<br />
sakýnýn ve bilin ki Allah<br />
azabý çetin olandýr.” (Enfal<br />
Suresi, [8:25])<br />
Bir zalime kýzýpta bir<br />
baþka zalime meyletme gafleti<br />
en büyük tehlikelerdendir.<br />
Halbuki zulme taraf olmama<br />
gibi üçüncü bir yol<br />
vardýr. Çarpýk anlaþýlan ehven-i<br />
þer fýkhý ile içine düþülen<br />
yanlýþ, müslümaný sui<br />
istimale müsait bir duruma<br />
getirmektedir. Ölümü gösterip<br />
sýtmaya razý etmek isteyen<br />
hokkabazlarýn tuzaðýna<br />
düþmemek için sýk sýk þu<br />
soruyu sormalýyýz: Zulmün<br />
hoþ olaný var mýdýr? Bu soruyu<br />
sorduðumuzda ayýkmamýz<br />
daha çabuk olacaktýr.<br />
Allah’ýn bir zalimi bir<br />
zalimle hakladýðý olabilir.<br />
Haklanan zalimi mazlum<br />
görme apaçýk bir gaflettir.<br />
Nasihat olarak Adil olan<br />
Allah’ýn þu uyarýsý kifayet<br />
eder. “Zalimlere meyletmeyin<br />
yoksa ateþ size dokunur.<br />
Sizin Allah’tan baþka dostunuz<br />
yoktur. Sonra O’ndan<br />
da yardým göremezsiniz”<br />
(Hud Suresi, [11:113])<br />
Zulmün dini yoktur<br />
Zülüm bazen Müslüman<br />
olanlardan da gelebilir. <strong>Hayat</strong>ýmýzý<br />
paylaþtýðýmýz ve<br />
sürekli bir iliþki içinde bulunduðumuz<br />
din kardeþlerimiz<br />
zaman zaman bir Firavun,<br />
bir Nemrud kesilebilirler.<br />
Müslümandýrlar müslüman<br />
olmasýna ancak zulüm<br />
konusunda da gayet mahirdirler.<br />
“Müslümana Müslümandan<br />
zarar gelmez” demek<br />
çok büyük bir iddia<br />
olur. Belki þöyle denilse daha<br />
doðru olur: “Müslümana<br />
Müslümandan zarar gelmemelidir.”<br />
Pratikte bir zarar<br />
verme söz konusu ise tavrýmýz<br />
ne olmalýdýr. Cevabý<br />
Hz. Muhammed’den (sav)<br />
alalým.<br />
Peygamber efendimiz,<br />
“Mazlum da, zalim de olsa<br />
din kardeþinize yardým ediniz”<br />
buyurunca, Sahabe,<br />
“Ya Resulallah mazlum<br />
kardeþimize yardým ederiz<br />
ancak zalime nasýl yardým<br />
edelim?” dediler. Efendimiz<br />
cevaben buyurdu ki:<br />
“Onun zulmüne mani olmak<br />
suretiyle ona yardým<br />
etmiþ olursunuz.” (Buharî)<br />
Zulümden baþkalarýný<br />
haberdar etmek, zalimi insanlara<br />
deþifre etmek gerekli<br />
bir davranýþtýr. Zalimin<br />
þahsiyeti ve zulmü hakkýnda<br />
konuþmak haram<br />
olan gýybet çeþitlerinden<br />
deðildir. Hatta bir noktada<br />
zalimin baþkalarýna zarar<br />
vermesini engellemek için<br />
lazým bir daranýþtýr. Böyle<br />
bir vazifeyi ihmal etmek<br />
hem zulme verilen gizli<br />
destektir, hem de devam<br />
edecek olan zulmün vebaline<br />
iþtiraktir. “Allah kötü sözün<br />
açýða vurulmasýný sevmez;<br />
ancak haksýzlýða uðrayan<br />
baþka. Allah her þeyi<br />
iþitmekte ve bilmektedir.”<br />
(Nisa Suresi, [4:148])<br />
Zalimi Allah’ýn cezalandýrdýðý<br />
olur. Bununla birlikte<br />
imtihan hayatýnýn bir cilvesi<br />
olarak bu cezalandýrma<br />
imhal edilir (geciktirilir).<br />
Ýmhal edilir ama ihmal edilmez.<br />
Pekçok zaman zalimin<br />
zulmüne diðerlerinin tepkisi<br />
nasýl olacak diye bakýlýr ve<br />
herkesin defteri ona göre<br />
doldurulur. Ýþte bu Allah’ýn<br />
bir ibtilasýdýr. Kullarý birbiriyle<br />
sýnamasýdýr. Þayet Allah<br />
her zalimi hemen cezalandýracak<br />
olsaydý durum<br />
þu ayetteki gibi olurdu:<br />
“Eðer Allah insanlarý zulümlerinden<br />
dolayý ele alsaydý<br />
(yer) üzerinde bir tek<br />
canlý býrakmazdý. Fakat onlarý<br />
belirli bir süreye kadar<br />
ertelemektedir. Ecelleri geldiðinde<br />
artýk ne bir saat geri<br />
býrakýlýrlar ne de öne alýnýrlar.”<br />
(Nahl Suresi,<br />
[16:61])<br />
Allah’ýn azabý geldiði<br />
zaman bundan kurtulacak<br />
olanlar sadece kötülüklerden<br />
alýkoymak için uayarýda<br />
bulunanlar olacaktýr.<br />
Tembellik, bir menfaat bekleme<br />
veya korkaklýk sebebiyle<br />
susanlar diðerleriyle<br />
birlikte helak olacaklardýr.<br />
“Onlar kendilerine hatýrlatýlaný<br />
unuttuklarýnda kötülükten<br />
sakýndýranlarý kurtardýk;<br />
zulmedenleri de yoldan<br />
çýkmalarýna karþýlýk<br />
çok çetin bir azap ile yakaladýk.”<br />
(Araf Suresi,<br />
[7:165])<br />
Zulme haksýzlýða ve<br />
gadre uðrayan kiþi gasbedilen<br />
hakkýnýn takipçisi olmalýdýr.<br />
Bu takibinden dolayý<br />
asla kýnanmaz. Ýnsanlardan<br />
bazýlarý bu hak sahibine<br />
“nasihat” sadedinde zalimin<br />
kudretini hatýrlatarak<br />
bu “beyhude” davasýndan<br />
vaz geçmesinin öðütleyebilirler.<br />
Asil olan tavýr hakkýn<br />
peþine düþmek ve onu elde<br />
edinceye kadar mücadeleye<br />
devam etmektir. “Kim zulme<br />
uðradýktan sonra hakkýný<br />
alýrsa artýk onlarýn aleyhlerine<br />
bir yol yoktur.” (Þura<br />
Suresi, [42:41])<br />
Kaynak:<br />
1 Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte<br />
Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:<br />
2/385-386.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
14 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
haber
dosya<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
15<br />
Siyaset uzmanlarýnýn<br />
geliþmeleri deðerlendirmede<br />
kullandýklarý<br />
iki anahtar kavram söz konusudur:<br />
Ýdeal siyaset ve reel<br />
politika. Ýdeal siyaset<br />
yaklaþýmýna göre yönetim,<br />
ahlak ve adalet kavramlarýyla<br />
ifade edilen deðerler ekseninde<br />
þekillenirken, reel<br />
politika söylemi, idare mekanizmasýnýn<br />
güç ve devlet<br />
aklý gibi olgular doðrultusunda<br />
pratiðe geçirilmesini<br />
ön plana çýkarýr. Ýdeal politikada<br />
adalet gereði doðru ve<br />
uygulanabilir olmayan bir<br />
þey, gücü hesaba katan reel<br />
politikada uygulamaya konulmasý<br />
reel hesaplardan<br />
dolayý kaçýnýlmazdýr. Hem<br />
reel politika hemde ideal siyaset,<br />
siyaset dünyasýna<br />
egemen olan taraflarýn dünya<br />
görüþleri çerçevesinde<br />
uygulanma fýrsatý bulur. Bu<br />
durum iç politikada olduðu<br />
gibi devletlerin boy ölçüþtüðü<br />
sahne olan uluslararasý<br />
siyasette de geçerlidir.<br />
Ýsrail’in Gazze saldýrýlarýyla<br />
birlikte ideal-reel politika<br />
ayrýmý da yeniden gündeme<br />
geldi. Savaþ süresince<br />
ortaya konan farklý devlet<br />
politikalarýna hep birlikte<br />
þahit olduk. Gazze’nin vurulmasýyla<br />
birlikte baþlayan<br />
diplomatik açýklamalar, savaþýn<br />
baþlamasýnda suçlunun<br />
aranmasý ve devletlerin<br />
iç ve dýþ dinamikleri göz<br />
önünde bulundurarak tutumlarýný<br />
ortaya koymalarý<br />
diplomasinin, bir savaþ karþýsýnda<br />
nasýl iþlediðini gösteriyordu.<br />
Savaþ tüm þiddetiyle<br />
insan canýna kýyarken,<br />
aðýr iþleyen bir devlet bürokrasisine<br />
benzeyen diplomasi,<br />
canlarýn kurtarýlmasýnda<br />
geç kalýyordu.<br />
Devlet aklýnýn<br />
reelpolitik tutumu<br />
Dünya gündemiyle birlikte<br />
bireysel gündemimizide<br />
etkileyen Ýsrail’in Gazze<br />
saldýrýsýnýn Almanya kamuoyunda<br />
ele alýnýþ biçimlerini,<br />
ideal-reel siyaset yaklaþým<br />
tarzlarýný göz önünde<br />
bulundurarak deðerlendirdiðimizde,<br />
reelpolitik yaklaþýmýn<br />
aðýr bastýðýný görmekteyiz.<br />
Gerek Baþbakan Angela<br />
Merkel’in savaþýn baþlangýcýnda<br />
Ýsrail Baþbakaný Ehud<br />
Olmert ile yaptýðý telefon<br />
görüþmesinde ve gereksede<br />
Dýþ Ýþleri Bakaný Frank<br />
Ünal KOYUNCU<br />
ukoyuncu@igmg.de<br />
Walter-Steinmeier’in Orta<br />
Doðu diplomasi turunda, savaþýn<br />
durdurulmasý için öne<br />
çýkan çözüm önerisi: “Ýsrail’in<br />
güvenliði ve Gazze Þeridi’ne<br />
yapýlan silah kaçakçýlýðýnýn<br />
durdurulmasýdýr. ”<br />
Bu ifadenin açýlýmý, Ýsrail’e<br />
yönelik HAMAS saldýrýlarýnýn<br />
durdurulmasý anlamýna<br />
gelmektedir. Gazze<br />
saldýrýlarýný eþit askerî þartlara<br />
sahip iki ülke arasýnda<br />
yapýlan bir savaþmýþ gibi algýlayan<br />
bakýþ açýsýnýn yansýmasý<br />
olan bu ifadeler, Almanya’nýn<br />
bu saldýrýlardaki<br />
tutumunu ortaya koymaktadýr.<br />
Bu tutum, Baþbakan<br />
Merkel’in saldýrýlarýn baþlangýcýnda<br />
ifade ettiði gibi<br />
savaþýn çýkmasýna sebep<br />
olan taraf HAMAS’týr. HA-<br />
MAS Ýsrail’e yönelik roket<br />
saldýrýsýný durdurmuþ olsaydý<br />
böyle bir savaþ çýkmamýþ<br />
ve Ýsrail’in kendisini savunma<br />
hakkýný kullanmasýna<br />
gerek kalmamýþ olacaktý gibi<br />
sýð bir anlayýþýn ürünüdür.<br />
Bu tutumun savunulmasý,<br />
Almanya’nýn Gazze saldýrýlarý<br />
sonrasý ürettiði politikalara<br />
iliþkin deðerlendirmelerde<br />
ana söylemdir. Ülkenin<br />
dýþ politika aydýnlarýnýn<br />
ortak kanaati bu doðrultudadýr.<br />
Bu tespitin geçerliliðini<br />
anlamak için, ana söylemi<br />
paylaþan eski Dýþ Ýþleri<br />
Bakaný Joschka Fischer’in<br />
açýklamalarýna göz atmak<br />
mümkündür. Fischer’in<br />
açýklamalarý, Alman devlet<br />
politikasýný izah eden yönü<br />
ile ilginçtir. Eski Dýþ Ýþleri<br />
Bakaný, Die Zeit gazetesinde<br />
yayýnlanan söyleþisinde<br />
kendisine yöneltilen eleþtirel<br />
sorulara reelpolitik düzleminde<br />
cevap vermektedir.<br />
Fischer, Almanya’nýn Gazze’de<br />
yaþanan insanlýk dramýný<br />
göz ardý ederek erken<br />
insanlýk boyutuyla ilgili ayrýntýlarýn<br />
basýnda yer almasý<br />
önemli bir etkendir.<br />
Haftalýk haber dergisi<br />
Der Spiegel, Gazze’deki<br />
okulda mültecilere yardým<br />
eden Birleþmiþ Milletler<br />
yardým kuruluþunun Ýsrail<br />
tarafýndan bombalanmasýnýn<br />
ayrýntýlarýna yer verirken,<br />
Ýsrail saldýrganlýðýný ispatlar<br />
mahiyetteydi. “Kadýnlar,<br />
çocuklar ve yaþlý erkeklerden<br />
oluþan 30 aile<br />
üyesi mavi-beyaz bayraklý<br />
BM bayraðýnýn dalgalandýðý<br />
okula varmak için bir saat<br />
yürümüþlerdi. 22 yaþýndaki<br />
Muhammed ‘Burada güvenlikteyiz’,<br />
dedi. Dakikalar<br />
sonra okul bombalandý.”<br />
Haberin devamýnda BM yöneticisi<br />
John Ging’in gözlemlerine<br />
de yer verilmekte,<br />
saldýrýnýn ardýndan yaralýlarý<br />
ziyaret eden Ging saldýrýlarýn<br />
þiddeti ve yaralýlarýn çaresizliði<br />
konusunda hayrette<br />
olduðunu ifade etmektedir.<br />
Haberin devamý savaþ durumu<br />
ile ilgili devlet aklýnýn<br />
görmek istemediði boyutlara<br />
yer veriyordu: “Bu zaman<br />
zarfýnda doktorlar yaralýlarý,<br />
yeterince besleyemediklerinden<br />
öldüler. Ýnsanlar<br />
uzun kuyruklarda ekmek<br />
bekliyorlardý. Nüfusun üçte<br />
birinde su yoktu, elektrikse<br />
hiç kimsede. Hastaneler jeneratörle<br />
çalýþmaktaydý. Jeneratörlerin<br />
bozulmasý durumunda<br />
tamir etme imkaný<br />
yoktu, çünkü Ýsrail iki yýldan<br />
beri yedek parça girþine<br />
müsade etmiyordu.”<br />
Savaþýn basýna yansýyan<br />
insaný yok eden yüzü, kamuoyu<br />
vicdanýnýn insanýn<br />
hayatýna önem atfeden tarafýný<br />
besledi. Almanya’nýn<br />
bir çok þehrinde ülkede yaþayan<br />
Müslümanlar tarafýndan<br />
yapýlan protesto gösterileri<br />
bu vicdanýn sokaklara<br />
yansýmasýydý. Son bilgilere<br />
göre savaþta 1200’den fazla<br />
kiþi hayatýný yitirmiþ,<br />
5000’den fazla insan yaralanmýþ,<br />
okul, hastane ve Birleþmiþ<br />
Milletler binalarý vurulmuþtu.<br />
Halk, bu savaþ bilançosunun<br />
ortaya çýkmamasý<br />
için ideal siyasetten<br />
yana tavýr koymuþ ve savaþýn<br />
durdurulmasý için sessizliðini<br />
protestolarla bozmuþtu.<br />
Almanya`nýn<br />
Gazze<br />
Tutumu<br />
bir þekilde Ýsrail’den yana<br />
tavýr koymasýnýn sorun teþkil<br />
edip etmediðine yönelik<br />
soruya, devlet aklýný (Staatsräson)<br />
ön plana çýkaran<br />
cevaplarla yanýt vermektedir.<br />
Fischer’e göre, ‘‘Bayan<br />
Merkel Gazze’deki insani<br />
trajedi nedeniyle bunun sebebinin<br />
unutulmamasý gerektiðine<br />
dikkat çekti. HA-<br />
MAS, ateþkes antlaþmasýnýn<br />
son bulduðu gerekçesiyle<br />
Güney Ýsrail’e yönelik roket<br />
saldýrýlarýný tekrar baþlattý.<br />
Bu olguyla ilgili uluslararasý<br />
uzlaþma söz konusudur.<br />
Arap ülkelerinde bile olaðanüstü<br />
bir durum olarak HA-<br />
MAS’ýn yarý suçluðu ifade<br />
edilmektedir.” Öte taraftan,<br />
sivil halkýn korunmasý Fischer<br />
için de tabiki, önemli bir<br />
husustur. Ancak, ‘‘Güney<br />
Ýsrail roketlerle saldýrýya uðradýðý<br />
aylarda nedense insani<br />
felaket sorularý hiç gündeme<br />
gelmemiþtir.” Söyleþide<br />
Almanya’nýn devlet olarak<br />
yürüttüðü Ýsrail politikasýna<br />
da deðinen Fischer için<br />
Almanya, Ýsrail ile partiler<br />
üstü bir dayanýþma içerisindedir.<br />
‘‘Bu durum Almanya’nýn<br />
kuruluþundan bu yana<br />
devam eden devlet aklýnýn<br />
bir parçasýdýr. ” Ayný þekilde,<br />
Almanya’nýn dýþ politikasýnýn<br />
þekillenmesine katký<br />
amacýyla bilgi üreten Bilim<br />
ve Siyaset Vakfý Direktörü<br />
ve Orta Doðu Uzmaný<br />
Volker Perthes’de bulunmuþ<br />
olduðu konumun doðasý gereði<br />
ana söylem çizgisinde<br />
yer alan deðerlendirmelerde<br />
bulunmuþtur. Perthes, Süddeutsche<br />
Zeitung gazetesinde<br />
yayýnlanan söyleþisinde<br />
savaþýn çýkýþ sebebi olarak<br />
HAMAS’ý zikretmekte ve<br />
bu savaþýn orta vadede HA-<br />
MAS’ý zayýflatacaðý tahmininde<br />
bulunmaktadýr. Perthes’e<br />
göre halk ‘‘HAMAS’ý<br />
Ýsrail ile savaþmak için seçmemiþtir.<br />
HAMAS’ý el-Fetih’e<br />
kýyasla daha az þaibeli<br />
bulduklari için seçmiþtir.<br />
Halkýn beklentisi Gazze Þeridi’nde<br />
savaþ yönünde deðildi.<br />
Dolayýsýyla savaþ orta<br />
vadede HAMAS’ýn zayýflamasýna<br />
neden olacaktýr. Fakat<br />
kýsa vadede halk Gazze<br />
Þeridi’ni yönetenlerin arkasýnda<br />
duracaktýr, ki bunlar<br />
HAMAS’týr.’’<br />
Kamuoyu vicdanýnýn<br />
protestosu<br />
Devlet tutumunu yansýtan<br />
bu deðerlendirmelerde<br />
HAMAS’ýn suçluluðuna dair<br />
sesli bir fikir birliði söz<br />
konusuyken, Ýsrail’in orantýsýz<br />
güç kullanýmýna dair<br />
eleþtiri cýlýz kalmakta daha<br />
doðrusu hiç yer almamaktadýr.<br />
Ancak Almanya’nýn bir<br />
bütün olarak bu çizgide yer<br />
aldýðýný düþünmek haksýzlýk<br />
olur. Zira savaþýn masum insaný<br />
yok eden tarafýna dikkat<br />
çeken ve bu savaþta Ýsrail’i<br />
eleþtiren kanaatlerde söz<br />
konusudur. Kamuoyu araþtýrma<br />
þirketi Forsa’nýn yaptýðý<br />
araþtýrmada ortaya çýkan<br />
sonuç, halkýn devlet tutumundan<br />
farklý düþündüðünü<br />
ortaya koymaktadýr. Zira<br />
araþtýrmaya katýlan kiþilerin<br />
yarýsýna yakýný Ýsrail’in saldýrgan<br />
bir ülke olduðu kanaatindedir.<br />
Tabii bu kanaatin<br />
oluþumunda savaþýn diplomatik<br />
boyutundan ziyade
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
16 hayat<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />
Esilla Düðün Salonu´nda<br />
farklý bir Þubeler<br />
arasý Kur´an-ý Kerim<br />
Yarýþmasý ve Kur´an ziyafeti<br />
yaptý.<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />
Eðitim Baþkaný Mahmut<br />
Engel kelamlarýn en<br />
güzeli olan Kur´an-ý Kerim<br />
ile açýlýþ yaparak þunlarý<br />
söyledi: “Bugün farklý bir<br />
gün yaþýyoruz, birbirinden<br />
güzel sesleriyle deðiþik kýraatlarda<br />
þubeler arasý yarýþmamýz<br />
yapýlacaktýr. Ayný<br />
zamanda sizler için de bir<br />
Kur´an ziyafetidir.” dedi.<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölge<br />
Ýrþad Baþkaný Ýkram Sever<br />
yarýþmacýlarý ve jüri heyetini<br />
sahneye aldý. Kura sýralanmasý<br />
ile büyük küçük<br />
katogorilere ayýrdý. 14 teþkilatýn<br />
katýlýmý ile oluþan<br />
bu program baþlamadan yarýþmacýlarda<br />
deðil velilerinde<br />
heyecan görüyorum. Bu<br />
yavrularýmýza baþarýlar diliyorum“<br />
dedi.<br />
Küçüklerde Ibbenbüren<br />
Teþkilatýndan Yunus Emre<br />
Çiftçi 1. oldu.<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Þubeler<br />
Arasý Kur´an-ý Kerim Yarýþmasý<br />
2. katogoriye geçmeden<br />
Ýslami Ýlimler Kursu´nun<br />
karne töreni yapýldý. Kurs<br />
Müdürü Ahmet Hoca talebelerine<br />
yeni hayatlarýnda<br />
baþarýlar diledi. Ýki yýldýr<br />
gayretli çalýþmalarýndan<br />
dolayý takdir etti. 18 talebesine<br />
diplomalarýný ve teþekkür<br />
belgelerini verdi.<br />
2. katogori baþlayýnca<br />
Kur´an-ý Kerim sesleri salonu<br />
inletti. Büyüklerde<br />
Melle-Buer Þubesinden Yasin<br />
Biçici 1. oldu.<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölge<br />
Eðitim Baþkaný Mahmut<br />
Engel Filistin için Detmold<br />
Þubesinin Gençlik Kýz Kollarýnýn<br />
yapmýþ olduklarý 3<br />
adet Hat yazýsý levhasýný<br />
açýk artýrmaya sundu. Ve bu<br />
gelirler Gazze´deki kardeþlerimize<br />
baðýþlandý. Yine<br />
haber<br />
salondaki bütün satýþlar Filistin<br />
için baðýþlandý.<br />
Daha sonra deðerlendirme<br />
konuþmasý yapan<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölge<br />
Baþkaný Murat Ýleri; “Böylesine<br />
birbirinden güzel<br />
okuyan yavrularýmýza velilerine<br />
ve hocalarýna ayrý ayrý<br />
teþekkür ederim. Allah<br />
(c.c) sizlerden razý olsun.<br />
Tabiki herkes birinci ama<br />
jüri heyetimizin puanlamasý<br />
ile bu iki yavrumuz küçükler<br />
ve büyüklerde fazla puan<br />
alarak birinci olmuþlardýr.<br />
Kur´an-ý Kerim okunmak<br />
için yeryüzüne inmiþtir.<br />
Sizler de bunun takipçisisiniz.<br />
En güzel miras<br />
Kur´an-ý Kerim´dir. Bugün<br />
burada yavrularýmýz güzel<br />
sesleri ile Kur´an´ý yaþattýlar.<br />
Bu salonu böylesine<br />
dolduran siz deðerli kardeþlerimden<br />
ALLAH razý olsun”<br />
diyerek sözlerini tamamladý.<br />
Daha sonra yarýþmanýn<br />
1.-2. ve 3.´lerine hediyeleri<br />
takdim edildi. Yapýlan duanýn<br />
ardýndan program sona<br />
erdi.<br />
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Bölgesi Detmold Cemiyeti<br />
tarafindan yapýlan<br />
Aile Eðitim Semineri<br />
açýlýþ Kur´an-ý Kerim ile<br />
baþladý.<br />
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Bölgesi Detmold Cemiyeti<br />
Baþkaný Ömer Ayhan<br />
uzaktan ve yakýndan katýlanlara<br />
teþekkür etti.<br />
Ardýndan sözü IGMG<br />
Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný<br />
Murat Ýleri´ye býraktý.<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />
Detmold Cemiyetinde Aile<br />
Eðitim Semineri<br />
“Ýslam´da Aile Ahlaký” adlý<br />
bir seminer sunan Ýleri:<br />
“Aile bir birimdir, bir kuruluþtur.<br />
Hz. Adem ve<br />
Havva´dan itibaren baþlayan<br />
bir kurumdur. Ýlk huy,<br />
ilk davranýþ, ilk eðitim ve<br />
ilk ahlak da ailede baþlar.<br />
Aile elbise gibidir. Üþüdüðünde<br />
ýsýtan, sýcak olduðunda<br />
serinlik veren, güzelleþtiren,<br />
dýþarýdan gelen<br />
tehlikeyi engelleyen bir elbise!<br />
Ayný zamanda hem<br />
siz onu, hem de o sizi korur.<br />
Ailede en büyük rolu<br />
anne ve baba oynar. Çocuk<br />
büyüklerine bakarak kendini<br />
geliþtirir. Fakat onlarýn<br />
doðru mu yanlýþ mý<br />
yaptýðýný bilemez. Eðer annem<br />
babam yapýyorsa doðrudur,<br />
çünkü onlar herþeyi<br />
biliyor der. O yüzden çocuklarýmýza<br />
daha küçük<br />
yaþlarda Ýslam´ý anlatalým.<br />
Ýslam ahlakýna uygun bir<br />
þekilde onlarý eðitelim ve<br />
büyütelim” diyerek sözlerine<br />
son veren Ýleri katýlanlara<br />
teþekkürlerini sunarak<br />
bitirdi.<br />
Program kapanýþ<br />
Kur´an-ý Kerimi ile sona<br />
erdi.
dosya<br />
Kur’an-ý Kerim’de<br />
“… Ey Ehl-i Beyt!<br />
Allâh sizden, sâdece<br />
günâhý gidermek ve sizi<br />
tertemiz kýlmak istiyor.” 1<br />
ayetinde geçen “Ehl-i<br />
Beyt” tabirinde yerini bulan<br />
ve Peygamber (sav)’in,<br />
en geniþ manasý ile, hanýmlarýnýn,<br />
çocuklarýnýn, torunlarýnýn,<br />
amcalarýnýn ve<br />
halalarýnýn dahil olduðu insanlardan<br />
oluþan sülalesine<br />
Ehl-i Beyt denilmektedir.<br />
Biz bu yazýmýzda Ehl-i<br />
Beyt kimlerdir, konusundan<br />
ziyade genel olarak<br />
Ehl-i Beyt’i sevme ve onlara<br />
gerekli saygýyý gösterme<br />
konusuna ve Ehl-i Beyt<br />
sevgisine vurgu yapan örnekler<br />
üzerinde duracak,<br />
Ehl-i Beyt kimlerden oluþmaktadýr;<br />
onlarý tanýyacaðýz.<br />
Ayet-i Kerime’de de<br />
belirtildiði gibi, Allah onlarý<br />
hem günah kirlerinden<br />
hem de toplumun çeþitli<br />
düþük ve seviyesiz pozisyonlarýndan<br />
kurtarmýþ,<br />
saygýya layýk bir sülale haline<br />
getirmiþtir. Biz bu pak<br />
ve tertemiz aile ferdlerini<br />
sevmek ve onlara saygý<br />
göstermek durumundayýz.<br />
Peygamber Efendimiz<br />
(sav)’in, kendisi de kendi<br />
aile efrâdýný candan sever,<br />
ümmetinin de onlarý sevmesini<br />
arzu ederdi. Nitekim<br />
bu manada þöyle buyurmuþtu:<br />
“Allâh Teâlâ’yý,<br />
size sayýsýz nimetler verdiði<br />
için sevin. Beni, Allâh’ý<br />
sevdiðiniz için sevin. Ehl-i<br />
Beyt’imi de beni sevdiðiniz<br />
için sevin!” 2 Allâh’ýn Rasulü<br />
Hz. Muhammed Mustafa<br />
aþýðý olan ve adeta<br />
O’nda yok olan Hz. Ebu<br />
Bekir (ra) efendimiz de her<br />
sahada örnek olduðu gibi<br />
Ehl-ý Beyt’e olan hürmet<br />
ve muhabbeti konusunda<br />
da tam bir örnek sahabe idi.<br />
Ehl-i Beyt’e olan sevgisi ve<br />
saygýsýný dile getirirken<br />
þöyle buyuruyordu:<br />
“Ehl-i Beyt’ine karþý<br />
edepli olmak sûretiyle de<br />
Hazret-i Muhammed<br />
(sav)’e hürmet ediniz. Caným<br />
kudret elinde olan<br />
Allâh’a yemin ederim ki,<br />
Rasûlullâh (sav)’in yakýnlarý,<br />
bana kendi yakýnlarýmdan<br />
daha sevgilidir.”<br />
Hulusi ÜNYE<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
mhulusiunye@hotmail.com<br />
hayat<br />
Ehl-i Beyti sevmek o kadar<br />
önemli bir görevdir ki, namaz<br />
gibi dinin direði olan<br />
bir ibadette bile “Et-Tahiyyatü”<br />
duasýný okuduktan<br />
sonra “Salli” ve “Barik”<br />
salavatlarýný okuduðumuzda,<br />
mutlaka “Allahým! ….<br />
Âl-i Muhammed’e de salat<br />
eyle, bereket ver” diye Ehli<br />
Beyt’e dua ederiz. Dolayýsý<br />
ile namazlarda teþehhüdün<br />
tamamlayýcýsý kýlýnan<br />
ve “Âl-i Muhammed”<br />
için yapýlan bu duâ, þüphesiz<br />
Ehl-ý Beyt’in makamlarýnýn<br />
yüceliðini gösterir<br />
ki, saygý ve hürmetin böylesi,<br />
baþka bir “âile” için<br />
söz konusu deðildir. “Eðer<br />
Ehl-i Beyt’i sevmek alevilik<br />
ve rafýzilik ise bütün insanlar<br />
ve cinler þahid olsun ki<br />
ben aleviyim ve râfýzîyim.”<br />
diyen Ýmâm Þafiî Hazretleri,<br />
bu husustaki bir baþka<br />
sözünde þöyle buyurmuþtur:<br />
“Ey Rasûlullâh’ýn Ehli<br />
Beyt’i! Sizi sevmek,<br />
Allâh’ýn Kur’ân’ýnda inzâl<br />
buyurduðu bir vecibesidir.<br />
Sizin için en büyük övünç<br />
kaynaðý þudur ki, size salât<br />
etmeyenin namazý kabul<br />
deðildir.” 3<br />
Tarihi süreç içerisinde<br />
zaman zaman Ehl-i Beyt,<br />
þanýna yakýþmayacak muamelelerle<br />
karþýlaþmýþtýr.<br />
Zaman zaman zulüm ve<br />
gadre uðramýþlardýr. Bilhassa<br />
Hz. Hüseyin (ra)<br />
Efendimiz’in hunharca katledilmesi,<br />
Ýslâm dünyasýnda<br />
o kadar nefretle karþýlanmýþtýr<br />
ki, O’nun katline<br />
sebep olan Emevî Hükümdarý<br />
Yezid hep nefretle<br />
anýlmýþtýr. Bu menfur cinayet,<br />
Ýslam’da menþeini bulan<br />
bütün mezheplere mensup<br />
müslümanlarýn yüreðini<br />
yakan bir kor ateþ olmuþ<br />
ve bu ateþin alevi el’an da<br />
yanmaya devam etmektedir.<br />
Çünkü Ehl-i Beyt’e<br />
olan saygýsýzlýk, Peygamber<br />
(sav)’e yapýlmýþ bir<br />
saygýsýzlýk olarak kabul<br />
edilir.<br />
Uzun asýrlar Ýslam dünyasýna<br />
bayraktarlýk yapan<br />
ve Sünni Ýslam geleneðine<br />
sahip olan ecdadýmýz Osmanlý,<br />
Ehl-i Beyt’i daima<br />
el üstünde tutmuþ, saygýda<br />
kusur göstermediði gibi,<br />
Ehl-i Beyt’e saygý ve sevginin<br />
nasýl olmasý gerektiðine<br />
dair çok güzel davranýþ<br />
örnekleri sergilemiþtir.<br />
Bu anlamda Ehl-i Beyt’e<br />
hizmeti kýymetli bir görev<br />
kabul ederek, onlarýn þeref<br />
ve haysiyetlerinin muhafazasý<br />
için adýna “Nakîbü’l-<br />
Eþraflýk” denilen resmî bir<br />
müessese kurmuþtur.<br />
“Nakîbül-Eþrâf adý verilen<br />
kiþi, bu soydan gelenler<br />
arasýndan seçilir ve Hz.<br />
Peygamber (sav) neslinden<br />
gelenlerin iþlerine bakar,<br />
neseplerini kaydeder, doðumlarýný<br />
ve ölümlerini<br />
deftere geçirir, geliþigüzel<br />
mesleklere girmelerine engel<br />
olur, fey ve ganimetlerden<br />
kendilerine ait paylarýný<br />
alýp, aralarýnda daðýtýr,<br />
hanýmlarýn denkleri olmayan<br />
erkeklerle evlenmelerine<br />
bile mani olurdu. Bu açýdan<br />
Nakîbül-Eþrâf, Peygamber<br />
(sav) hanedaný<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
17<br />
Ehl-i Beyt’e<br />
muhabbet<br />
Peygamber<br />
Efendimize<br />
muhabbettir<br />
Peygamber (sav)’in, en geniþ manasý ile, hanýmlarýnýn, çocuklarýnýn,<br />
torunlarýnýn, amcalarýnýn ve halalarýnýn dahil olduðu<br />
insanlardan oluþan sülalesine Ehl-i Beyt denilmektedir.<br />
mensuplarýnýn umumi bir<br />
vasisi hükmünde idi.<br />
Nakîbül-Eþrâf’lýk makamý,<br />
gördüðü fonksiyonlarýn þerefi<br />
itibariyle, en yüksek<br />
mertebelerden biri kabul<br />
edilir ve halifeden sonra<br />
protokolde yerini alýrdý.” 4<br />
Zeyd b. Erkam (ra) anlatýyor:<br />
Allah Rasûlü (sav),<br />
Mekke ile Medine arasýnda<br />
Hummen denilen suyun<br />
baþýnda bir hutbe verdi. Allah’a<br />
hamd, sena ve zikirden<br />
sonra þöyle buyurdu:<br />
“Ey insanlar! Dikkat ediniz;<br />
ben bir beþerim. Rabbimin<br />
ölüm elçisinin gelmesi<br />
ve benim ona icabet<br />
edip aranýzdan gitmem yakýndýr.<br />
Sizlere hukuku aðýr<br />
iki kýymetli emanet býrakýyorum.<br />
Birincisi Allah’ýn<br />
Kitabý’dýr. Onda nur ve hidayet<br />
vardýr. Allah’ýn Kitabýna<br />
sýmsýký sarýlýn. Onunla<br />
meþgul olun, onu öðrenin,<br />
öðretin; hükümlerini<br />
anlayýn. Ýkinci emanet Ehli<br />
beytimdir. Ehl-i Beytim<br />
hakkýnda Allah’tan korkmanýzý<br />
hatýrlatýrým. (Bu<br />
son cümleyi 3 defa tekrarladý).”<br />
5<br />
Sahabe-i Kiram içerisinde<br />
Ehl-i Kur’an ve ilim<br />
deryalarýndan birisi olan<br />
Zeyd b. Sâbit (ra)’e binmesi<br />
için bir hayvan getirildi.<br />
Orada bulunan Ýbn Abbas<br />
(ra), hemen üzengisini tutup<br />
binmesine yardýmcý olmak<br />
istedi. Hz. Zeyd (ra)<br />
telaþlandý ve, “Ey Resûlullah’ýn<br />
amcasýnýn oðlu, lütfen<br />
böyle yapma, üzengiyi<br />
býrak!” dedi. Ýbn Abbas<br />
(ra) ise: “Biz âlimlerimize<br />
ve büyüklerimize karþý böyle<br />
davranmakla emrolunduk”<br />
dedi. Bunun üzerine<br />
Zeyd b. Sabit (ra), “Elini<br />
bana verir misin?” dedi.<br />
Ýbn Abbas (ra) elini ona<br />
uzatýnca, Hz. Zeyd, sür’atle<br />
Ýbn Abbas (ra)’in elini öptü<br />
ve, “Biz de Hz. Peygamber’in<br />
Ehl-i Beyt’ine karþý<br />
böyle davranmakla emrolunduk”<br />
dedi. 6<br />
Büyük Tefsir ve Tarih<br />
alimi Ýbn Kesir (rhm) þöyle<br />
der: “Ehl-i Beyt’e karþý hayýr<br />
tavsiyede bulunan, onlara<br />
karþý iyiliði, hürmet ve<br />
ikramý emreden kimseyi yadýrgamayýz.<br />
Çünkü onlar<br />
tertemiz bir zürriyetten gelmektedirler.<br />
Onlar, övünme,<br />
nesep ve itibar yönünden<br />
yeryüzündeki en þerefli<br />
hanenin evlâtlarýdýr. Özellikle<br />
Hz. Rasûlullah’ýn þerefli<br />
sünnetine tâbi olan ve<br />
ondan hiç ayrýlmayan Ehli<br />
Beyt, bu hürmet ve hizmete<br />
en lâyýk kimselerdir.<br />
Çünkü Efendimiz (sav) bir<br />
Hadis-i Þerifte: “Size iki<br />
tane hukuku aðýr emanet<br />
býrakýyorum. Birisi Allah’ýn<br />
Kitabý, diðeri de<br />
Ehl-i Beyt’imdir. Kur’an ve<br />
Ehl-i Beyt’im, kýyamette<br />
havzýn baþýnda bana kavuþana<br />
kadar birbirinden ayrýlmayacaktýr”<br />
buyurmuþtur.<br />
7 Tefsirci alimlerin imamý<br />
sayýlan Ýmam Fahruddin<br />
er-Râzî (rhm), Þura suresinin<br />
23. Ayetinde ifade buyurulan:<br />
“Resûlüm onlara<br />
de ki: Ben bu davetime karþýlýk<br />
olarak sizden bir ücret<br />
beklemiyorum; sadece yakýnlarýma<br />
sevgi göstermenizi<br />
istiyorum.” “Yakýnlardan”<br />
kelimesinden maksadýn,<br />
Resûlullah (sav)’in<br />
Eh-i Beytinin ve Ashabýnýn<br />
sevilmesi olduðunu bildirmektedir.<br />
Ayný ayeti tefsir<br />
eden Seyyid Kutup merhum<br />
ise, þunlarý ifade etmektedir:<br />
“Kur’an-ý Kerim’de<br />
bu ifadeyle karþýlaþýp<br />
okuduðum her seferinde<br />
içimde bir düþünce uyanýr.<br />
Bir de Ýbn-i Abbas’ýn<br />
(ra), bu ayetle ilgili olarak<br />
þöyle bir açýklamada bulunduðu<br />
rivayet edilir: Bir<br />
gün Ýbn-i Abbas (ra)’den<br />
yüce Allah’ýn “Yakýnlara
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
18 hayat<br />
sevgiden baþka bir ücret istemem”<br />
sözünün ne anlama<br />
geldiði soruldu. Orada bulunan<br />
Said b. Cübeyr: Burada<br />
kastedilen Hz. Muhammed’in<br />
(sav) soyunun<br />
akrabalýðýdýr dedi. Bunun<br />
üzerine Ýbn-i Abbas (ra):<br />
“Acele ettin! Hz. Peygamberle<br />
Kureyþ kabilesine<br />
mensup bütün aileler arasýnda<br />
akrabalýk vardý. Peygamberimiz<br />
bunu kastederek,<br />
“Benimle aranýzdaki<br />
akrabalýðý gözetmenizden<br />
baþka ücret istemiyorum”<br />
demiþtir. Bu durumda ayet<br />
þu anlamý ifade eder: Akrabalýðýmýzý<br />
gözönünde bulundurarak<br />
bize eziyet etmekten<br />
vazgeçmenizden,<br />
beni dinleyip, size yönelttiðim<br />
çaðrýyý daha yumuþak<br />
bir tavýrla karþýlamanýzdan<br />
baþka birþey istemiyorum.<br />
Sizden istediðim tek ücret<br />
budur, baþka deðil. 8<br />
Meþhur þair Ferazdak,<br />
Ehl-i Beyt’e mensup<br />
imamlardan Zeynelâbidin<br />
(Rhm)’i tanýtýrken bir beytinde<br />
þöyle söyler: “O öyle<br />
bir ailedendir ki, onlarý<br />
sevmek din, onlara buðzetmek<br />
nimeti inkardýr. Onlara<br />
yakýnlýk kurtuluþ ve emniyettir.”<br />
9<br />
Yukarýda da iþaret edildiði<br />
gibi, Ehl-i Beyt sevgisi;<br />
bilhassa Hz. Ali (ra) ve<br />
çocuklarýna duyulan sevgi,<br />
Ýslam’dan neþet eden bütün<br />
mezhep mensuplarýnýn ortaklaþa<br />
aþkýna dönüþmüþtür.<br />
Öyle ki, Anadolunun<br />
hemen her köþesinde, nerede<br />
ise her evinde erkek ismi<br />
olarak Ali, Hasan, Hüseyin,<br />
kadýn ismi olarak ta<br />
Fatýma ve bu kelimeden türemiþ<br />
isimler ad olarak insanlara<br />
verilmiþtir ve halen<br />
verilmektedir. Buna karþýlýk,<br />
bu muazzez aileye saldýranlarýn<br />
esamesi bile<br />
okunmaz, çocuklara isim<br />
olarak verilmez. Çünkü<br />
hem sünni hem de þii-alevi<br />
mezheplerine mensup<br />
Müslümanlarýn kalbinde,<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
Kerbela’da açýlan yara halen<br />
kanamaktadýr.<br />
Yazýmýzý bir Salavat-ý<br />
Þerife ile bitirirken Cenabý<br />
Hak’tan bizi Ehl-i Beyt’in<br />
þefaatlarýna nail etmesini<br />
niyaz ederiz. “Allahým!<br />
Efendimiz Muhammed’e ve<br />
onun âline (ailesine ve zürriyetine)<br />
salât et. Peygamberin<br />
Ýbrahim’e ve âline<br />
salât ettiðin gibi. Allahým!<br />
Efendimiz Muhammed’e ve<br />
onun âline (ailesine ve zürriyetine)<br />
bereket ihsan et,<br />
onlarý mübarek kýl. Peygamberin<br />
Ýbrâhim’e ve âline<br />
bereket verdiðin gibi.” 10<br />
Kaynaklar:<br />
dosya<br />
2 Tirmizî, Menâkýb, 31/3789<br />
3 Muhammed Pârsâ, Faslü’l-<br />
Hitâb / Tevhîde Giriþ, s. 522<br />
4 Mehmet Z. Pakalýn, Osmanlý<br />
Tarih Deyimleri ve Terimleri<br />
Sözlüðü, Ýstanbul 1983, II, 647<br />
5 Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe,<br />
36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ,<br />
Menâkýb, 9<br />
6 Ýbnu Abdilberr, Beyân, I,<br />
127; Kandehlevî, Hayâtu’s-<br />
Sahâbe, II, 440; Hâkim, Müstedrek,<br />
III, 423.)<br />
7 Ýbnu Kesir, Tefsir, VII, 201,<br />
Riyad 1997<br />
8 Fi-Zilali’l Kur’an, Þura Suresi<br />
23. Ayetin tefsiri<br />
9 Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ,<br />
III, 139; Ibnu Hacer el-Heytemî,<br />
es-Savâiku’l-Muhrika, II,<br />
574<br />
1 El-Ahzâb Sûresi, ([33:33])<br />
10 Buhârî, Ehâdisü’l-Enbiyâ,<br />
10; Müslim, Salat, 65-69<br />
“Çocuklarýmýzýn Okul<br />
Seçimi ve Eðitimi”<br />
adlý konferans Bielefeld`de<br />
yapýldý.<br />
Program Ýstiklal Marþý<br />
ile baþladý.<br />
Dernek Baþkaný Nezahat<br />
Yýldýrým: “Almanya´daki<br />
çocuklarýn okuldaki<br />
eðitimleri ve okul seçenekleri<br />
hakkýnda bugün buraya<br />
siz deðerli velileri duyarlý<br />
insanlarý davet ettik.<br />
Amacýmýz çocuklarýmýz<br />
okullarda daha iyi bir dereceye<br />
girmelerini saðlamaktýr.<br />
Ben sözlerimi uzatmadan<br />
öncelikle Münster<br />
Baþkonsolosluðumuza ve<br />
Eðitim Ateþemize, yönetimine<br />
ve sizlere teþekkür<br />
ederim” dedi.<br />
Münster Baþkonsolosu<br />
Gürsel Evren: “Kýsa bir<br />
dönemden beri Münster<br />
Konsolosluðunda görev<br />
yapmaktayým. Böylesine<br />
güzel bir toplantý düzenleyen<br />
Bielefeld Türk Veliler<br />
Derneði yöneticilerine ve<br />
Baþkan Nezahat hanýma<br />
Türkischer Elternverein Bielefeld<br />
Bielefeld Türk Veliler Derneði<br />
huzurlarýnýzda teþekkür<br />
ederim. Sizler Almanya´da<br />
kalýcý veliler ve yavrularsýnýz.<br />
Almanya´da çocuklarýmýz<br />
daha iyi Türkçe konuþmalý<br />
ve Türkçe derslerine<br />
mutlaka katýlmalarýný<br />
saðlamalýsýnýz. Her türlü<br />
sorunlarýnýz için konsolosluðumuz<br />
sizlere hizmet<br />
vermeye hazýrdýr. Birlik ve<br />
beraberliðiniz için sizlere<br />
teþekkürlerimi sunarým”<br />
dedi.<br />
Kürsüye gelen Münster<br />
Baskonsolosluðu Eðitim<br />
Ateþesi Ali Çevik: “Ýlk<br />
okuldan sonra okul seçiminde<br />
dikkat edilecek noktalarý<br />
ve kanuni haklarý dile<br />
getirirken çocuklarýmýzýn<br />
okul seçimleri ve eðitimleri<br />
konusunda velilerimiz<br />
son derece bilgilenmeli,<br />
bilmeyenler mutlaka bu<br />
tür derneklere danýþmalýdýr.<br />
Eðitim önce anne babadan<br />
baþlar. Var olduðumuz<br />
bu Avrupa`da artýk baba<br />
memleketi sayýlmaktadýr.<br />
Öyleyse bizler de geleceðimiz<br />
için en güzel okullarda<br />
okutmalýyýz ve ek dersler<br />
verdirmeliyiz. Ana dillerini<br />
unutturmamalýyýz. 1961<br />
yýlýnda 7 bin 16 kiþi olarak<br />
Almanya´ya geçici bir süre<br />
için gelindi. Ama þimdi geçicilik<br />
deðil kalýcýlýk var.<br />
Avrupalý Türkler olarak<br />
eþit þartlarda söz sahibi olmalýyýz.<br />
Münster Konsolosluðu<br />
olarak sizlere en<br />
iyi eðitim hizmeti vermeye<br />
hazýr olduðumuzu beyan<br />
eder, dernek yöneticilerine<br />
ve siz deðerli velilere teþekkürlerimi<br />
arz ederim”<br />
dedi.<br />
Dilek ve temenninin ardýndan<br />
hatýra fotografýndan<br />
sonra program Veliler<br />
Derneði´nin ikramý ile son<br />
buldu.
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Rheda-Wiedenbrück Þubesi<br />
Merkez Camii<br />
Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý<br />
Rheda-Wiedenbrück<br />
Þubesi 1982 Yýlýnda Türk Ýslam<br />
Birliði olarak Bahnhof binasýnda<br />
faaliyetlerine baþladý.<br />
Lütfi Iþýk, Zeki Çermeoðlu, Halit<br />
Yüksel, Hacý Veli Aslan, Ýbrahim<br />
Arslan, Mustafa Kacemer, Hasan<br />
Barýn, Rýza Ergün, Mithat Mor,<br />
Kadir Çataklý ve isimlerini buraya<br />
yazamadýðýmýz pek çok vatandaþýmýz<br />
tarafýndan temeli atýlan cemiyet;<br />
dini, sosyal ve kültürel faaliyetleriyle<br />
Rheda-Wiedenbrück ve<br />
çevresinde yaþayan müslümanlara<br />
hizmetlerini sunmaya baþladý.<br />
1983 yýlýnda Durmuþ Çataklý´nýn<br />
Baþkanlýða getirilmesinden<br />
sonra çalýþmalar hýzlandýrýldý..<br />
1984 yýlýnda mekân deðiþtirmek<br />
durumunda kalýndý.<br />
Tabiki bu arada çalýþma alanlarý<br />
daha da geniþledi.<br />
1993 yýlýna gelindiðinde<br />
mekânýn yetersizliðinden ve faaliyetlere<br />
cevap veremediðinden acilen<br />
yeni bir mekâna ihtiyaç hasýl<br />
olduðundan, gerek Cemiyet Baþkaný<br />
Durmuþ Cataklý´nýn ve gerekse<br />
tüm üyelerin gayretleri sonucu<br />
Eger Str. 8`de bulunan <strong>32</strong>3 m2 kullaným<br />
alaný olan þu anki yer herhangi<br />
bir krediye ihtiyaç duyulmaksýzýn<br />
peþin olarak satýn alýndý.<br />
Ýlk zamanlar çok büyük bir yer<br />
görünen Cemiyet þu anda verilen<br />
eðitim hizmetlerine, gençliðin<br />
sportif faaliyetlerine, Kadýn Kollarýnýn<br />
eðitim faaliyetlerine, Kadýn<br />
Kollarýnýn gençlik faaliyetlerine,<br />
çocuklarýn eðlenebilecekleri alana,<br />
cemiyetin yapmakta olduðu entregrasyon<br />
faaliyetlerine cevap veremediðini<br />
müþahade edilmektedir.<br />
Eðitim faaliyetleri çerçevesinde<br />
erkeklerde 3 ve kýzlarda da 3 sýnýf<br />
olak üzere 3 erkek ve 3 bayan eðitimci<br />
tarafýndan 115 yavrumuza dini<br />
ve kültürel alanda eðitim hizmeti<br />
verilmektedir. Kadýn Kollarý tarafýndan<br />
Eðitimci ve hatibe yetiþtirme<br />
kurslarý düzenlenmektedir.<br />
Sportif faaliyetlerden, Masa Tenisi<br />
ve Kicker büyük raðbet görmekte.<br />
Gençlerimizin bu alanda turnuvalar<br />
düzenlemesi, bilgisayarlarýný<br />
getirip Netzwerk Party düzenlemeleri,<br />
bunlarýn evveli ve sonrasýnda<br />
mutlaka sohbetlerin yapýlmasý Cemiyet<br />
idarecilerini çok mutlu etmektedir.<br />
Son olarak Cemiyet Baþkaný<br />
Erol Köseoðlu þunlarý söyledi:<br />
“Camide yapýlan diðer faaliyetlere<br />
gelince; Açýk Kapý Günleri,<br />
Kermes Proðramlarý, Ailelerle beraber<br />
Piknik proðramlarý, Huzur<br />
Sohbetleri, Ev ziyaretleri, Hasta ziyaretleri,<br />
Hapishane ziyaretleri,<br />
Geçmiþlerimizi anma programlarý,<br />
vatandaþlarýmýzýn resmi dairelerden<br />
gelen evraklarýnýn tercümelerine,<br />
formlarýnýn doldurulmasýna<br />
yardýmcý olunmakta ve sayfalarla<br />
ifade edilemiyecek birçok etkinlikler<br />
yapýlmaktadýr.<br />
Dini vecibelerden Hacca gitmek<br />
isteyen kardeþlerimize Hacc<br />
ve Umre hizmetlerimizle, Cenaze<br />
fonumuzla vefat eden kardeþlerimizi<br />
memleketlerindeki kendi mezarlarýna<br />
kadar götürüp defin iþlemlerinin<br />
tamamlanmasý, 77 ülkede<br />
yapýlan Kurban Kampanyasýnda<br />
buradaki kardeþlerimizin Kurbanlarýnýn<br />
kesilmesine öncülük yaparak<br />
dualarýnýn alýnmasý gibi daha<br />
nice hizmetler...<br />
Bu hizmetlere siz de katýlmak<br />
istiyorsanýz tüm kardeþlerimize kapýmýz<br />
açýktýr.<br />
Bu vesile ile teþkilatýmýzýn kuruluþundan<br />
bugüne kadar bizlere<br />
desteklerini esirgemeyen tüm kardeþlerimize<br />
þükranlarýmýzý sunar,<br />
ahirete irtihal eden kardeþlerimize<br />
de Cenab-ý Hakk´tan rahmet diler,<br />
kalanlara da hayýrlý ömürlerle hayýrlý<br />
hizmetler yapmalarýný dileriz...
dosya<br />
Federal Kriminal Dairesi,<br />
her yýl suçlularýn<br />
listesini veren istatistikleri<br />
yayýnlarken, bu<br />
listelerde suç gruplarýna<br />
göre, örneðin, hýrsýzlýk, öldürme,<br />
kundaklama gibi<br />
bir ayrýma gidiliyor. Sonunda<br />
da zanlýlar, Alman<br />
vatandaþý olanlar ve olmayanlar<br />
olarak ayrýlýyorlar.<br />
CSU’dan gelen son<br />
açýklamalara göre, vatandaþlýða<br />
bakýlarak ayýrým<br />
yapmak yetersiz. Zanlýnýn<br />
hangi kökenden olduðunun<br />
da istatistiklere alýnmasý<br />
gerekiyor. CSU Eyalet<br />
Grup Baþkaný Peter Ramsauer,<br />
Handelsblatt’a yaptýðý<br />
açýklamada, “Suç ile<br />
mücadele için kökenin de<br />
belirtilmesi gerekir” þeklinde<br />
konuþtu.<br />
Ramsauer ayrýca “Süddeutsche<br />
Zeitung” adlý gazeteye<br />
verdiði baþka bir beyanatta<br />
ise; “Sürekli olarak,<br />
yabancýlarýn suç oranýnýn<br />
düþtüðü iddia ediliyor.<br />
Hâlbuki, bunun nedeni, yabancýlarýn,<br />
Alman vatandaþlýðýna<br />
kabul edilme yoluyla,<br />
resmî olarak Alman<br />
olmalarýdýr. Böylece, istatistiklerde<br />
yabancýlarýn suç<br />
oraný düþmüþ oluyor” þeklinde<br />
ifadelerde bulunuyor.<br />
Ramsauer’in yaklaþýmý<br />
yeni deðil. Zira, Ramsauer’in,<br />
bu talepleri geçmiþte<br />
de dile getirdiði biliniyor.<br />
Suçlularýn, kökenlerine<br />
göre kayda alýnmalarýnýn,<br />
önleme ve aydýnlatma<br />
çalýþmalarý için önemli olduðu,<br />
bugün belli suçlarýn<br />
köken itibariyle, belirli<br />
gruplar tarafýndan iþlendiði<br />
söyleniyor. Buna karþýn, etkili<br />
tedbir ve çalýþmalar yapýlabilmesi<br />
için, somut bilgiler<br />
ve istatistiklerin<br />
önemli olduðu belirtiliyor.<br />
Ancak açýkça anlaþýlýyor<br />
ki, CSU, zanlýlarýn kökenlerine<br />
göre kayýt altýna<br />
alýnmasý talebi ile yabancýlarýn<br />
ne kadar tehlikeli ve<br />
suça meyilli olduðunu göstermek<br />
istiyor. Burada, daha<br />
önemli olan nokta ise,<br />
bize göre suçu engellemek<br />
için yeni bilgiler verebilecek<br />
þekilde istatistiklerin<br />
derinleþtirilmesi zaruretidir.<br />
Ancak bunun için, zan-<br />
Ekrem ÞENOL<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
esenol@igmg.de<br />
hayat<br />
lýnýn, sadece kökeninin kayýt<br />
altýna alýnmasý yeterli<br />
deðildir. Ayrýca, Almanya’da<br />
ikamet süresi, seyahat<br />
amacý, ekonomik uyumu,<br />
okul eðitimi, oturum<br />
durumu gibi yan þartlarýn<br />
da kayýt altýna alýnmasý gerekir.<br />
Almanya’ya sadece seyahat<br />
amacýyla gelmiþ veya<br />
iltica baþvurusu yapmýþ<br />
ve Almanya’da çalýþma<br />
imkâný olmayan, perspektifi<br />
olmayan, ertesi gün için<br />
bile Almanya’da kalma teminatý<br />
olmayan kiþilerin de<br />
iþledikleri suçlar, Almanya’da<br />
sürekli yaþayan yabancýlarýn<br />
hesabýna yazýlmaktadýr.<br />
Geleceðe yönelik perspektifi<br />
olmayan insanlarýn,<br />
kalýcý oturumu olan ve<br />
okula giden kiþiler ile karþýlaþtýrýldýklarýnda,<br />
daha<br />
fazla suça yatkýn olduklarý<br />
görülmektedir. Bu bilgiler<br />
yeni olmamakla beraber,<br />
birçok bilimsel araþtýrmanýn<br />
da konusu olmuþ ve ispatlanmýþtýr.<br />
Belirtilen ayrýntýlarýn,<br />
kriminal istatistiklerde<br />
yer almamasýnýn<br />
burada sürekli yaþayan yabancýlarýn<br />
aleyhine iþleyen<br />
bir süreç olduðu bilinmektedir.<br />
Örneðin, Kriminolog<br />
Christiand Pfeiffer, uzmanlarýn,<br />
suçlunun veya zanlýnýn<br />
sosyal profilinin de kriminal<br />
istatistiklerde yer almasý<br />
halinde, istatistiklerin<br />
bir anlam ifade ettiðine dikkat<br />
çektiklerini belirtiyor.<br />
Detaylý bir kriminal istatistiðin<br />
deðerlendirme sonucuna<br />
deðinen Christian Pfeiffer,<br />
bir bölgede oturan yabancý<br />
iþçi göçmenlerdeki<br />
suç oranýnýn, ayný düzeydeki<br />
Alman sosyal grubuna<br />
oranla daha düþük olduðunu<br />
da ifade ediyor. Bu anlamýyla,<br />
Almanya’da sürekli<br />
yaþayan yabancýlar, ayný<br />
konumdaki Almanlara göre<br />
kanuna daha saygýlýlar.<br />
Kayýt altýna almalarda<br />
iyileþtirilmesi gereken diðer<br />
bir nokta ise, polisteki<br />
kriminal istatistiklerde,<br />
suçlularýn deðil, her zaman<br />
zanlýlarýn kayýt altýna alýnmasý<br />
hususudur. Alman<br />
toplumunda, yabancýlarý<br />
ihbar etme eðilimi, Almanlarla<br />
karþýlaþtýrýldýðýnda<br />
daha fazla olduðundan – bu<br />
da ayný þekilde ispatlanmýþtýr<br />
– bu durum, yabancýlarýn<br />
zanlý kaydýný artýrmaktadýr.<br />
Yabancý veya Alman<br />
zanlýlardan kaçýnýn<br />
mahkûm olduðu konusunda<br />
ise bir istatistik tutulmadýðýndan<br />
dolayý, bu durum,<br />
istatistiklerin yabancý ve<br />
göçmenlerin zararýna sonuçlar<br />
vermesine neden olmaktadýr.<br />
Ancak, kökenden daha<br />
fazla bilginin kayýt altýna<br />
alýnmasý, CSU’nun hoþuna<br />
gitmeyecektir. Bu durum,<br />
siyasîlerin açýklamakta<br />
zorlanacaklarý bir hâl olacaktýr.<br />
Öte yandan, bu durumda,<br />
özellikle kalýcý oturumu<br />
olan, belki de vatandaþ<br />
olmuþ veya yýllardýr<br />
Almanya’da yaþayan yabancýlar<br />
ve göçmenler rahatlayacak,<br />
her Alman’ýn<br />
ayný olmamasý gibi, her yabancýnýn<br />
da ayný olmadýðý<br />
böylece anlaþýlmýþ olacaktýr.?Bu<br />
önemli bir husustur.<br />
Bununla beraber, detaylý<br />
bilgilerin olmasý halinde<br />
Ramsauer de oy kapmak<br />
için seçimlerde bu þekilde<br />
konuþma imkânýna da sa-<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
23<br />
CSU, zanlýlarý,<br />
kökenlerine<br />
göre kayýt<br />
altýna almak<br />
istiyor<br />
hip olamayacaktýr. Ramsauer’in<br />
açýklamalarýna, vurgulara<br />
dikkat kesilerek bir<br />
daha yakýndan bakalým:<br />
“Sürekli olarak, yabancýlarýn<br />
suç oranýnýn düþtüðü iddia<br />
ediliyor. Hâlbuki, bunun<br />
nedeni, yabancýlarýn,<br />
Alman vatandaþlýðýnýn kabul<br />
edilme yoluyla, resmî<br />
olarak Alman olmalarýdýr.<br />
Böylece, istatistiklerde yabancýlarýn<br />
suç oraný düþmüþ<br />
oluyor.”<br />
Ramsauer, gördüðümüz<br />
kadarýyla vatandaþlýðýn<br />
takdir edilmesi ile, hak olarak<br />
elde edilmesi arasýndaki<br />
farký bilmiyor. Almanya’da,<br />
yabancýlarýn vatandaþlýða<br />
kabul edilme iþleminin<br />
çoðu, kiþinin buna<br />
hak kazanmasý sonucunda<br />
gerçekleþmektedir. Yabancýlar,<br />
bu hakký elde etmek<br />
için, detaylarýna þimdi girmeyeceðimiz<br />
bir kýsým<br />
þartlarý yerine getirmek durumundalar.<br />
Ancak, Ramsauer’in<br />
açýklamalarý baðlamýnda,<br />
þartlardan bir tanesini<br />
öne çýkaralým: Vatandaþlýk<br />
Kanunu’nun 10.<br />
maddesinin 1. fýkrasýnýn 5.<br />
bendi, yabancýnýn “Bir suç<br />
nedeniyle hüküm giymemiþ<br />
olmasý”ný þart koþmaktadýr.<br />
Söz konusu þartlar yerine<br />
geldiðinde, ilgil daire,<br />
kiþiyi vatandaþlýða kabul<br />
etmekle yükümlüdür. Takdir<br />
edilerek verilen vatandaþlýkta<br />
ise, tüm þartlarý yerine<br />
getirmese de kiþi –<br />
millî formayý giymesi halinde<br />
hiçbir þartta istenmeyebilir<br />
- takdir yetkisi kullanýlarak<br />
Alman vatandaþlýðýna<br />
alýnabiliyor. Ramsauer,<br />
bir yýlda takdir edilerek<br />
elde edilen vatandaþlýk<br />
oranýnýn kaç olduðu ve<br />
özellikle kime uygulandýðýný<br />
öðrenirse iyi eder. Bir<br />
Alman takýmýnýn millî formasýný<br />
giyme niyetinde<br />
olamayanlarýn þanslarýnýn<br />
az olduðunu söyleyebiliriz.<br />
Son tahlilde Ramsauer’in<br />
vatandaþlýða sonradan<br />
alýnanlarý formel Alman<br />
ifadeleriyle tanýmlamasý<br />
bile, zaten benzeri olmayan<br />
bir gaf. Ek olarak,<br />
zanlýlarýn kökenlerinin kayýt<br />
altýna alýnmasýný talep<br />
eden Ramsauer ve<br />
CSU’nun, arka planda nasýl<br />
bir zihniyete sahip olduklarý,<br />
aktardýðýmýz sözlerde<br />
açýk bir þekilde gözüküyor;<br />
yoruma ihtiyaç býrakmýyor.<br />
Sonuç olarak þunu söylemeliyiz,<br />
bilgilerin detaylý<br />
bir þekilde kayýt altýna alýnmasý<br />
yanlýþ deðildir. Tam<br />
tersine, mümkün olduðunca<br />
geniþ bir çapta yapýlmasý<br />
gereklidir.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
24 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
haber<br />
Arslan’ýn Dernek Ziyaretleri<br />
Bütün Hýzýyla Devam Ediyor<br />
T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri<br />
Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />
Sadi Arslan, Almanya genelinde<br />
hizmette bulunan<br />
DÝTÝB derneklerine yaptýðý<br />
ziyaretlerine, Frankfurt<br />
bölgesinde bulunan Borken,<br />
Melsungen, Bebra,<br />
Bad Hersfeld, Biedenkopf<br />
ve Fulda ile devam<br />
etti.<br />
Borken DÝTÝB Akþemseddin<br />
Camii Din<br />
Görevlisi Muhsin Saylan<br />
ve Dernek Baþkaný Recep<br />
Akdað, Melsungen DÝ-<br />
TÝB Merkez Camii Din<br />
Görevlisi Murat Bozkurt,<br />
Bebra DÝTÝB Mimar Sinan<br />
Camii Din Görevlisi<br />
Mahmut Taþoðlu, Bad<br />
Hersfeld DÝTÝB Yeni Camii<br />
Din Görevlisi Ömer<br />
Faruk Sayar ve Dernek<br />
Baþkaný Sabri Ekici, Fulda<br />
DÝTÝB Ýmam-ý Azam<br />
Camii Din Görevlisi<br />
Mustafa Öztürk ve Dernek<br />
Baþkaný Ramazan<br />
Taktak, Biedenkopf DÝ-<br />
TÝB Yunus Emre Camii<br />
Din Görevlisi Nihat Kircalioðlu<br />
ve Dernek Baþkaný<br />
Recep Çoban’dan<br />
yaptýklarý faaliyetler, dini<br />
bilgiler kurslarýna devam<br />
eden öðrencilerin durumu<br />
ve 2009 yýlýnda planlanan<br />
programlarla ilgili ayrýntýlý<br />
bilgi alan Arslan, gerçekleþtirilen<br />
hizmetler ve<br />
bu hizmetlere destek veren<br />
dernek baþkanlarý ve<br />
yöneticileri ile cemaate<br />
ayrýca teþekkür etti.<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />
Sadi Arslan’ýn ziyareti,<br />
Borken DÝTÝB Akþemseddin<br />
Camii’ndeki<br />
saz kursuna devam eden<br />
vatandaþlara yaptýðý ziyaretin<br />
ardýndan sona erdi.
dosya<br />
Peygamberimizin risaletinin<br />
üzerinden<br />
10 yýl geçmiþti.<br />
Müþrikler Cahiliyye adetlerinde<br />
ýsrar ediyorlardý,<br />
hatta güneþin doðuþunu engellemek<br />
için hakaret, iþkence,<br />
baský, kýsacasý her<br />
türlü entrika ve hileye baþvuruyorlardý.<br />
Daha da ileri<br />
giderek kainatýn güneþi ile<br />
yakýnlarýna ve Mekke`nin<br />
despot düzenine karþý sesini<br />
yükseltenlere karþý ekonomik<br />
ve sosyal ambargo<br />
kararý aldýlar. Karar gereði<br />
inananlar açlýk ve yokluða<br />
mahkum býrakýldý, durum<br />
öyle vahimdi ki Buharinin<br />
rivayetine göre müslümanlar<br />
aðaç yapraklarýný yiyecek<br />
kadar açlýða ve sýkýntýya<br />
düþmüþlerdi. Nihayetinde<br />
Allah`ýn yardýmý ile bu<br />
kuþatma kaldýrýldý. Ancak<br />
sýkýntý bitmiyordu. Nitekim<br />
Hz. Peygambere en<br />
zor anlarda destek veren,<br />
dýþ tehditlere karþý koruyan,<br />
davet yolunda kollayan,<br />
hayat arkadaþý Hz.<br />
Hatice ve ardýndan hamisi<br />
Ebu Talip vefat etmiþlerdi.<br />
Belki davetimi anlayan<br />
bir topluluk bulurum diye<br />
gittiði Taiften de boynu bükük<br />
ve üzgün bir vaziyette<br />
Mekke`ye geri dönmüþtü.<br />
Ýþte bu yüzden ard arda<br />
gelen sýkýntýlarýn yaþandýðý<br />
bu döneme Ame-l hüzn<br />
denmiþtir. Yani HÜZÜN<br />
YILI.<br />
Ancak Sünnetullah gereði,<br />
her hüzünden sonra<br />
bir sürur, her sýkýntýdan<br />
sonra bir ferahlýk kaidesi<br />
icabý, Cenab-ý Hakk, Habibine<br />
bir nefes aldýrtýp, engin<br />
kudret ve azametini<br />
göstermek üzere Ýsra ve<br />
Mirac hadisesini gerçekleþtirdi.<br />
Evet Peygamberin<br />
Kur`andan sonraki en büyük<br />
mucizesi Mirac olayý,<br />
Hüzün yýlý boyunca yaþadýklarýnýn<br />
ardýndan geldi.<br />
Tabiri caizse biz de asrýmýzda<br />
Hüzün yýllarýný yaþýyoruz.<br />
Ayaklar altýna alýnan<br />
insan hak ve özgürlükler,<br />
kirletilen ýrz ve namuslar,<br />
iþgaller, dumura uðramýþ<br />
beyinler, lal kesilmiþ<br />
yöneticiler, boþ boþ öten<br />
Murat ÝLERÝ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
mileri@web.de<br />
diller, arþa dayanan<br />
feryatlar.<br />
Bu arada perdenin<br />
en son halkasýný<br />
hep beraber Gazze`de<br />
seyrettik.<br />
Yaklaþýk 2 yýldýr<br />
Gazze dünyanýn en<br />
büyük hapishanesinde<br />
tutulmak suretiyle<br />
ambargonun felaketlerini<br />
yaþadý.<br />
Üzerlerine yer ve<br />
gök kapatýldý, aç býrakýldýlar,<br />
abluka altýna<br />
alýndýlar ve en<br />
tabii haklarý olan<br />
týbbî ilaçlardan bile<br />
mahrum býrakýldýlar.<br />
Derken acýmasýz<br />
bombardýman geldi. Ýsrail<br />
yýllardýr yaptýðý gibi hava,<br />
kara ve deniz kuvvetleriyle<br />
son teknolojiyi kullanarak<br />
Gazze’ye karþý 22 gün boyunca<br />
en vahþi ve barbar<br />
saldýrýlarý düzenleyerek,<br />
çoðunluðunu kadýnlarla<br />
hayat<br />
çocuklarýn oluþturduðu<br />
1500`e yakýn masum insanýn<br />
þehit olmasýna neden<br />
oldu. 5000 civarý yaralý,<br />
milyarlarca dolar zarar,<br />
piskolojik tahribatýyla korkunç<br />
bir bilanço. Gazze,<br />
belgesellerden izlediðimiz<br />
2. Dünya Savaþýnda Avrupa<br />
þehirlerinin, Hiroþima`nýn<br />
savaþ sonrasý görünümünü<br />
aldý. Uluslararasý<br />
birçok insan haklarý örgütünün<br />
tespitine göre Ýsrail<br />
bu vahþi saldýrýlarda orantýsýz<br />
gücün yanýnda, fosfor<br />
bombasý da dahil BM tarafýndan<br />
yasaklanmýþ birçok<br />
kimyasal silah ve zehirli<br />
gazlar kullandý. Ekranlara<br />
düþen görüntülerde 40 yýllýk<br />
doktorlar, meslek hayatlarý<br />
boyunca böyle yara<br />
ve manzarayla karþýlaþmadýklarýný<br />
hayretle ifade ediyorlar.<br />
Bu Siyonistlerin ne<br />
ilk, muhtemelen ne son<br />
katliamý olacak.<br />
1948’de, Kudüs yakýnlarýndaki<br />
“Deir Yasin köyü<br />
katliamý, Eylül 1982’deki<br />
“Sabra ve Þatila Katliamý”,<br />
Lübnan ve þimdi Gazze,<br />
yarýn bakalým neresi.<br />
Çaðýn Firavunlarý tüm<br />
güçleriyle mazlum halklarý<br />
ezerken, güdümlerindeki<br />
medya hokkabazlarý sayesinde<br />
de haklý rolü oynamaktalar.<br />
Bu süreçte Uluslararasý<br />
kurum ve kuruluþlar, sözde<br />
Ýslam ülkelerinin yöneticileri,<br />
Barýþ, Ýnsan Hak ve<br />
özgürlüklerinden dem vuran<br />
Batý, sýnýfta kalmýþtýr.<br />
Sadece kendi çýkar ve<br />
menfaatleri söz konusu<br />
olunca sesleri çýkan bu zavallýlarýn<br />
maskeleri bir kez<br />
daha düþmüþ, kel ayan ve<br />
beyan görünmüþtür.<br />
Medya ise sözde Ýsral`in<br />
maðduriyetini zorlama<br />
haber ve görüntülerle<br />
sunmak için tüm þeytani<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
25<br />
Mirac`a<br />
giden<br />
yol...<br />
hünerlerini oynadý.<br />
Aký kara, karayý ak,<br />
zalimi haklý, haklýyý<br />
haksýz göstermek için<br />
onca uðraþý ve yayýnlarýna<br />
raðmen, bu kez<br />
mýzrak çuvala sýðmadý.<br />
Sessiz yýðýnlar<br />
Gazzelilerle beraber<br />
uykusuz sabahladý.<br />
Son zamanlarýn en etkili<br />
sivil direniþ hareket<br />
ve gösterileri dünyanýn<br />
dört bir yanýnda<br />
sokaklara döküldü.<br />
Mazlum ve biçarelerin<br />
ahý göklere vardý.<br />
Bir tarafta Çaðýn<br />
Ýbrahimleri, Musalarý,<br />
diðer tarafta ise Nemrut<br />
ve Firavnlar yine iþ baþýnda.<br />
Tüm þatafat ve gösteriþlerine<br />
raðmen yine rezil oldular.<br />
Gazzenin çocuklarý<br />
iman gücüyle nelerin olabileceðini<br />
bir kez daha gösterdiler.<br />
Ya biz neredeydik ve<br />
neredeyiz.<br />
Hani bir söz var ya þerefsizler<br />
kadar þereflilerde<br />
cesaretli olmadýkça bu iþler<br />
düzelmez.<br />
Öyleyse Hakka elimizi<br />
uzatalým. Saflarýmýzý sýklaþtýralým.<br />
Karanlýða küfretmek<br />
yerine bir mum yakalým.<br />
Benden ne olur demeyin,<br />
koca daðlar küçük çakýl<br />
taþlarýndan, engin okyanuslar<br />
ise damlalardan<br />
oluþmuþ derler.<br />
Ýbrahim`in ateþini söndürmeye<br />
giden bir kuþ veya<br />
karýnca, Musa`nýn elindeki<br />
Asa, Rahmeten lilalemini<br />
müþrik çetesine<br />
karþý koruyan güvercin,<br />
Gazzelilerin yaralarýný saran,<br />
acýlarýný dindiren birer<br />
merhem olalým.<br />
Haydi Ya Allah, bir daha<br />
doðrulalým. Eðer Ruhum<br />
var, yaþýyorum diyorsanýz,<br />
yapabileceðiniz bir<br />
þeyler var demektir.<br />
Manisalý ilkokul 4. sýnýf<br />
öðrencisi, 9 yaþýndaki<br />
Gönül Gürlek, Gazzeye<br />
yardým çerçevesinde mektup<br />
yazmýþ, zarfýn içine de<br />
2 aspirin 1 toka ve 5 kuruþ<br />
koymuþ, ayrýca sabýr ve direnci<br />
tavsiye etmiþ.<br />
BBC, gibi tarafsýzlýðýný<br />
koruduðunu savunan bir<br />
yayýn kuruluþu bile, Gazze’ye<br />
yardým için hazýrlanan<br />
iki dakikalýk filmi tarafsýzlýðýna<br />
zarar getireceði<br />
gerekçesiyle yayýmlamayý<br />
reddederken,<br />
ABD’nin Los Angeles þehrinde<br />
yaþayan müzisyen<br />
Michael Heart, yaþanan<br />
acýya olan nefreti söz ve<br />
sesi ile ölümsüzleþtirdi.<br />
“We will not go down”<br />
“Asla Teslim Olmayacaðýz”<br />
adlý þarký baþta ‘youtube’<br />
olmak üzere onlarca<br />
paylaþým sitesinde ‘týklama’<br />
rekorlarý kýrdý.<br />
Ýþte Heart’ýn Gazze için<br />
yazdýðý þarkýnýn sözleri<br />
Beyaz ýþýðýn kör edici<br />
flaþý fosfor Gazze’nin semasýný<br />
aydýnlattý bu gece.<br />
Ýnsanlar koþuþuyor gizlenmek<br />
için yaþýyorlar mý yoksa<br />
ölüler mi; bilmiyorlar<br />
bile?<br />
Tanklarý ve uçaklarý ile<br />
geldiler. Öfkeli ateþleri ile<br />
her yeri yakmaktalar<br />
Hiçbir þey býrakmadan<br />
toz duman arasýndan bir<br />
çýðlýk duyuluyor.<br />
Teslim olmayacaðýz.<br />
Bu gece de, savaþmadan<br />
yaksanýz da camimizi<br />
evimizi ve okulumuzu<br />
Ruhumuz hiçbir zaman ölmeyecek<br />
teslim olmayacaðýz<br />
Gazze’de bu gece.<br />
Sevgili okuyucular<br />
Karanlýðýn en koyu aný,<br />
aydýnlýða en yakýn olan zamanmýþ.<br />
tüm bu sancýlar<br />
bir doðumun habercisi deðil<br />
mi?<br />
Mirac`a giden yolda birer<br />
sýnama taþý olamaz mý?<br />
Yani Mirac`a az kaldý.<br />
Peki biz Mirac`a hazýr<br />
mýyýz?
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
26 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
tarih<br />
Sultan Ýkinci Abdülhamid, 21<br />
Eylül 1842 tarihinde Ýstanbul'da<br />
doðdu. Babasý Sultan<br />
Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i<br />
Müjgan Kadýn Efendi'dir. Annesi<br />
Çerkezdir. Sultan Ýkinci Abdülhamid<br />
çok küçük yaþta iken annesini<br />
kaybettiði için öksüz büyüdü ve<br />
onu üvey annesi Piristu Kadýn yetiþtirdi.<br />
Özel hocalar tayin edilerek iyi<br />
bir eðitime tabi tutuldu. Arapça’yý,<br />
Ferid ve Þerif efendilerden, Farsça’yý<br />
Kazasker Ali Mahvi Efendi<br />
ve Sadrazam Safvet Paþa’dan; tefsir,<br />
hadis, fýkýh ilimlerini Gümüþhanevi<br />
Ömer Hulusi Efendi’den;<br />
Fransýzca’yý Gardet, Edhem ve Kemal<br />
paþalardan ve diðer din ve fen<br />
ilimlerini de sahasýnda üstad olan<br />
hocalardan öðrendi. Tahsilinden artan<br />
zamanlarýný ata binmek, silah<br />
kullanmak ve spor yapmakla deðerlendirirdi.<br />
Þehzade Abdülhamid’in zeka ve<br />
hafýzasýnýn son derece yüksek oluþu<br />
ile politik kabiliyeti, amcasý olan<br />
Sultan Abdülaziz’in dikkatini çekti.<br />
Nitekim Sultan Abdülaziz Han,<br />
onun daha serbest bir ortamda yetiþmesini<br />
saðladý. Mýsýr ve Avrupa<br />
seyahatlerinde yanýnda götürdü.<br />
Þehzade Abdülhamid de bu imkanlardan<br />
en iyi þekilde istifadeye çalýþtý.<br />
Yabancý basýný devamlý takib<br />
ederek dýþ devletlerin niyet ve<br />
emellerini ve gayelerine ulaþabilmek<br />
için uyguladýklarý metodlarý<br />
iyi etüd etti. Ayrýca ticari faaliyetlerde<br />
de bulundu. Kendisinin marangoz<br />
atölyesi ile çiftliði vardý.<br />
Son derece cömerd olan Þehzade,<br />
kazandýðý paralarý saltanatý sýrasýnda<br />
din ve devlet iþleri ile fakir-fukaraya<br />
harc etti.<br />
Hainlerle mücadeleye<br />
baþlýyor<br />
Sultan Ýkinci Abdülhamid, evlendikten<br />
sonra tüm boþ zamanýný<br />
ailesiyle, çocuklarýyla geçirmeye<br />
baþladý. Sultan Ýkinci Abdülhamid,<br />
yýkýlmak üzere olan Osmanlý Ýmparatorluðunu<br />
33 yýl ayakta tutmayý<br />
Ulu Hakan<br />
Sultan Abdülhamid Han, sürgünden sonra Beylerbeyi Sarayý’nda beþ<br />
buçuk yýl yaþadý. Bu müddet zarfýnda, otuz üç yýl dahiyane bir denge<br />
siyaseti ile harp riskine sokmadan ayakta tutmaya çalýþtýðý devletin<br />
bir oldu bittiye getirilerek Dünya Savaþý felaketine sürüklendiðine<br />
þahid oldu.<br />
göçtü bu dünyadan<br />
10 Þubat 1918’de Beylerbeyi Sarayý’nda vefat eden Abdülhamid Han'ýn tahttan indirilmesiyle beraber<br />
kan gölüne dönen dünyada ve özellikle Ortadoðu’da huzur hâlâ tesis edilemedi. Sultan Abdülhamid,<br />
18 Mart 1917 tarihinde hatýratýna þunlarý yazýyordu: “Düþünüyorum. Üç kýtaya yayýlmýþ<br />
koskoca bir cihangirlik, on yýlda bir avuç toprak haline geldi. Vebali kimin?.. Kimin olduðunu bulsak<br />
ne iþe yarar, vatan elden gittikten sonra...”<br />
baþarmýþ Batýnýn, diplomasisine<br />
hayran kaldýðý büyük bir dehadýr.<br />
Ýngilizlerden para alarak düþmanýn<br />
kuklasý haline gelen Hüseyin<br />
Avni Paþa; Midhat, Mütercim Rüþdi,<br />
Mahmud Celaleddin ve Nuri paþalar,<br />
Þeyhülislam Hasan Hayrullah<br />
Efendi ile anlaþarak 1876’da Sultan<br />
Abdülaziz’i tahttan indirdiler ve<br />
çok geçmeden de þehid ettiler. Yerine<br />
çýkardýklarý Þehzade Murad, rahatsýzlýðý<br />
sebebiyle ancak üç ay<br />
tahtta kalabildi. Bunun üzerine Þehzade<br />
Abdülhamid otuz dört yaþýndayken<br />
31 Aðustos 1876 Perþembe<br />
günü Osmanlý tahtýna oturdu.<br />
Savaþlar ve ekonomik kriz...<br />
Sultan Abdülhamid Han’ýn tahta<br />
çýktýðý iki yýl içinde geliþen feci<br />
olaylarda padiþahýn sorumluluðu<br />
yok denecek kadar azdý. Çünkü bu<br />
sýrada Osmanlý dýþ siyasetine yön<br />
veren devlet adamlarý yabancý diplomatlarýn<br />
tesirinden çýkamýyorlardý.<br />
2. Abdülhamid tahta çýktýðý zaman<br />
Osmanlý Devleti tam bir bunalýmýn<br />
içindeydi. Karadað ve Sýrbistan’da<br />
savaþ Osmanlý’nýn aleyhine<br />
dönmüþ, Bosna Hersek ve Girit’te<br />
ayaklanmalar baþgöstermiþti. Osmanlý<br />
ekonomisi krize girmiþ ve<br />
Sadrazam Mithat Paþa ile arkadaþlarýnýn<br />
batý hayranlýðý Devlet-i Aliye’nin<br />
aleyhinde batý ile iþbirliði<br />
yapar hale getirmiþ, Meþrutiyet’in<br />
ilaný için yoðun talepler üzerine 23<br />
Aralýk 1876’da Birinci Meþrutiyet<br />
ilan edilmiþti.<br />
93 Harbi ve sonrasý...<br />
Meclis-i Mebusan’ýn ilk iþi ise<br />
Ermenileri kullanarak suikast düzenlediler<br />
Hareket Ordusu, Ýstanbul’da<br />
31 Mart olaylarýnýn bastýrýlmadýðýný<br />
iddia eden Selanik’teki Hareket<br />
Ordusu’nun baþýndaki birkaç<br />
aklý evvel, olaylara müdahale<br />
etmek ve vataný kurtarmak(!)<br />
için Ýstanbul’a gelerek<br />
Yeþilköy’de durdu. Ordunun baþýnda<br />
o devrin Hürriyet Kahramaný(!)<br />
Enver Paþa ve Mahmud<br />
Þevket Paþa bulunmaktaydý.<br />
Ýstanbul’da padiþahý tahttan<br />
indirmek için geldiklerini gizlemek<br />
zorundaydýlar. Çünkü Abdülhamid<br />
Han’a baðlý bulunan<br />
SULTAN Abdülhamid Han’ýn fevkalade akýllý<br />
ve tedbirli siyaseti ile bütün Ýslam alemini kendisine<br />
baðladýðýný gören Ýngilizler, Osmanlý<br />
Devletinin iyiye gidiþini durdurmak ve yýkmak<br />
için faaliyetlerini yoðunlaþtýrdýlar. Bir taraftan<br />
Padiþah aleyhine faaliyette bulunan Ýttihad ve<br />
Terakki Cemiyetini desteklerken, diðer taraftan<br />
Arabistan Yarýmadasýnda bedevi kabilelerini ve<br />
Doðu Anadolu’da Ermenileri Osmanlý Devletine<br />
karþý kýþkýrttýlar. Bu arada Sultan Abdülhamid,<br />
Ermenilerin, Avrupa devletlerinin dikkatlerini<br />
çekmek üzere giriþtikleri isyanlarý anýnda<br />
bastýrdý. Hatta bu iþ için polis ve jandarmadan<br />
ziyade sivil halký kullandý (1895-1896). Bunun<br />
üzerine Ermeniler bir arabaya yerleþtirdikleri<br />
saatli bomba ile Padiþah’ý Cuma namazýndan<br />
çýkýþta öldürmek istediler. Fakat Abdülhamid<br />
Han, bu suikastten kurtuldu. Bütün bu faaliyetler<br />
onu, tatbik ettiði politikadan zerre kadar<br />
döndürmedi.<br />
Hassa Ordusu’nun bir anda kendilerini<br />
yok edebilecek güçte olduðunu<br />
bilincindeydiler. Bütün<br />
bunlar olurken, Hassa Ordusu<br />
mesuplarý da Padiþah’ý korumak<br />
için silah istemekteydi. Hatta bazýlarý<br />
silahlanmaya baþlamýþtý bile.<br />
Durumu öðrenen Sultan Abdülhamid<br />
Han, “Paþalar, ben Halife-i<br />
Ýslamým. Müslüman’ý Müslüman’a<br />
kýrdýrmam. Asker zinhar<br />
kurþun atmasýn! Eðer kurþun<br />
atacaklarsa ilk önce beni vursunlar,<br />
sonra kurþun atmaya baþlasýnlar”<br />
demiþti. Sultan Abdülhamid’in<br />
bu tutumu kardeþ kavgasýný<br />
ve bir iç savaþý istememesi<br />
olarak yorumlanmýþtýr. Sultan<br />
Abdülhamid Han’ýn bu büyüklüðü<br />
sonucunda Hareket Ordusu<br />
hiçbir direniþle karþýlaþmadan<br />
Yýldýz Sarayý’na kadar gelip dayanmýþtý.<br />
Saray’daki askerlerin<br />
Abdülhamid Han’ýn emrine uyarak<br />
teslim olmasýyla Hareket Ordusu<br />
istediði gibi davranmaya<br />
baþlamýþtý.<br />
Rusya’ya savaþ ilan etmek oldu.<br />
Yaþanan 93 harbi Osmanlý’nýn büyük<br />
sýkýntýlar yaþamasýna sebep oldu.<br />
Savaþ sonunda yapýlan Ayestafanos<br />
Antlaþmasý ile Makedonya,<br />
Batý Trakya, Kýrklareli, Kars, Ardahan<br />
ve Batum Osmanlý’nýn elinden<br />
çýktý. Ruslar Edirne’yi geçip Yeþilköy’e<br />
kadar gelmiþlerdi. Doðuda<br />
ise Kars düþmüþ ve Rus kuvvetleri<br />
Erzurum’a yaklaþmýþtý. Savaþlarda<br />
on binlerce Müslüman-Türk þehid<br />
olurken, bir o kadarý da Ýstanbul’a<br />
akýn etti. Muhacirler bir plan içinde<br />
Anadolu’nun çeþitli bölgelerine<br />
yerleþtirilmeye çalýþýldý. Bu sýrada<br />
memleketin tek karar organý olan<br />
mecliste de tam bir anarþi hüküm<br />
sürmekte ve milletvekilleri hiçbir<br />
meselede bir araya gelemiyordu.<br />
31 Mart isyaný<br />
ve sonrasýnda<br />
geliþen olaylar<br />
DÖNEMÝN iki güçlü devleti Almanya<br />
ve Ýngiltere’nin kurdurduðu<br />
Ýttihat ve Terakki Fýrkasý’nýn<br />
ilk hedefi II. Abdülhamid’i tahtýnda<br />
indirmekti. Ancak sadece II.<br />
Meþrutiyetin ilanýna muvaffak olmuþlardý.<br />
II. Meþrutiyet ile birlikte<br />
halkýn Sultan Abdülhamid’e<br />
sevgisi ve baðlýlýðý daha da artmýþtý.<br />
Bu nüfuzu ortadan kaldýrmak<br />
için çeþitli kuklalar kullanan<br />
Batý, nihayetinde 31 Mart<br />
Vak’asý’ný bu memlekete yaþatmýþtý.<br />
Miladi takvime göre 13 Nisan<br />
1909 Salý gününe gelen bu<br />
olay, 33 yýl boyunca “Hasta<br />
Adam”ý ayakta tutmayý baþarmýþ<br />
büyük padiþahý tahtýndan etmiþti.
dosya<br />
Aiþe<br />
ALTINTAÞ<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Çift dillilik<br />
aise.goldstein@googlemail.com<br />
Çiftdillilik en geniþ<br />
anlamýyla iki dilin<br />
ayný anda öðrenilmesi,<br />
yani iki dili de konuþup<br />
anlayabilmek demektir.<br />
Sözkonusu konuþma ve<br />
anlama kiþiye göre deðiþiklik<br />
gösterdiðinden konuyla<br />
ilgili araþtýrmalarda kiþisel<br />
ve kollektif çiftdillilik ayrýmý<br />
mevcuttur. Kiþisel çiftdillilikte<br />
kiþi baþka bir dili<br />
ilk dili ile ayný oranda bir<br />
yetkinlikle kullanabilmektedir.<br />
Verimli bir çiftdilliðin<br />
þartlarý<br />
Her iki dile de hakim olma<br />
düzeyi çok farklý faktörlere<br />
baðlýdýr. Dil öðreniminin<br />
zamaný, yeri ve þeklinin<br />
yaný sýra dilin önemi,<br />
çocuðun içerisinde yetiþtiði<br />
sosyal çevrenin dil düzeyi,<br />
dilin kurumsal anlamda kabul<br />
görmesi ve her iki dilin<br />
desteklenmesi gibi hususlar<br />
sözkonusu faktörlerdendir.<br />
Çiftdilliliðin bir alt türünü<br />
oluþturan çocukluðun<br />
erken dönemindeki çiftdillilikte,<br />
her iki dilin öðrenilmesini<br />
zorunlu kýlan sosyal<br />
ve dilsel çevre sözkonusudur.<br />
Örneðin baþka bir dilin<br />
konuþulduðu aile ve okul<br />
buna birer örnektir. Burada<br />
her iki dilin baþarýlý bir þekilde<br />
öðrenilmesinde yer<br />
çok önemli bir konumdadýr.<br />
Kiþi örneðin baþarýlý olmak<br />
için okulda konuþulan dile<br />
hakim olmak zorundadýr.<br />
Ýkinci bir faktör ise her<br />
iki dilin öðrenildiði zamandýr.<br />
Örneðin bir çocuk her<br />
iki dili de oyun atmosferinde<br />
ciddi bir çaba olmaksýzýn<br />
öðrenebilirken, yetiþkin<br />
biri ise ikinci dili belli kurallar<br />
çerçevesinde, gramer<br />
kurallarýndan baþlayarak<br />
belli bir sürede öðrenmekte,<br />
bu da belli bir süre almaktadýr.<br />
Ampirik araþtýrmalar,<br />
ileriki yaþta ikinci<br />
bir dili öðrenmekle küçük<br />
yaþta öðrenmenin arasýndaki<br />
farklarý açýk bir þekilde<br />
ortaya koymuþlardýr.<br />
Diðer bir faktör söz konusu<br />
dilin gördüðü itibardýr.<br />
Bu noktada dilin kiþinin<br />
veya çocuðun dilleri<br />
öðrendiði toplumda o dilin<br />
itibarý gündeme gelmektedir.<br />
Dilin itibarlý olmasý<br />
sosyal, kültürel veya ekonomik<br />
sebeplerle doðrudan<br />
baðlantýlýdýr. Örneðin Ýngilizce<br />
dünyanýn her tarafýnda<br />
konuþulmasý nedeniyle<br />
çok itibarlý bir dilken,<br />
Fransýzca kültürel anlamda<br />
itibarlý bir dildir. Sosyal anlamda<br />
itibar, reddedici bir<br />
tavra da neden olabilir.<br />
Çiftdillilik hakkýnda önyargýlar<br />
özellikle pedagojik<br />
ve psikolojik gerekçelere<br />
dayandýrýlýr.<br />
Çocuðun veya kiþinin<br />
iki dili ayný anda öðrenmesi<br />
aðýr geldiðinden her iki<br />
dili de doðru öðrenemediði<br />
öne sürülür. Bu önyargýlar<br />
bilimsel olarak ispatlanamamasýna<br />
raðmen tek dilli<br />
toplumda normal bir durumdur.<br />
Araþtýrmalar çocuklarýn<br />
iki yaþýnda kýsmen<br />
her iki dili bilinçli ve verimli<br />
bir þekilde kullanabildiðini<br />
ortaya koymuþtur.<br />
Ayrýca yukarýda belirtilen<br />
faktörlerin deðiþik etkileri<br />
nedeniyle bir dilin kiþide<br />
baskýn bir dil halini aldýðý<br />
da bir gerçektir. Ancak<br />
zayýf olan dil de yabancý<br />
bir dil deðildir; kiþinin her<br />
iki dilde de kendisini rahat<br />
hissettiði bir durum söz konusudur.<br />
Sonuç olarak çift dilliliðin<br />
çok sayýda faydayý beraberinde<br />
getirdiðini söyleyebiliriz.<br />
Bunlarýn arasýnda<br />
kiþinin konuþtuðu dilin<br />
kültürünü bilmesi azýmsanmayacak<br />
öneme sahiptir.<br />
Kiþi söz konusu kültürde<br />
dilin yardýmýyla gezinebilmektedir,<br />
zira dil kelimelerin<br />
yaný sýra mimik, el hareketleri<br />
ve çeþitli seslerden<br />
oluþmaktadýr. Bunlar<br />
dilden dile farklý önem arz<br />
edebilirler. Çift dilli olan<br />
kiþi, bunlarý, uygun yerde<br />
kullanma bilgisine de sahip<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
27<br />
demektir.<br />
Kurumsal anlamda<br />
çift dilliliðe destek<br />
yetersiz – Almanya<br />
da buna dâhil<br />
Kurumsal anlamda kabul<br />
görme ve destek olmaksýzýn<br />
çift dilliliðin önemine<br />
vurgu yapýlmasýnýn<br />
getirisi çok fazla deðil. Avrupa’da<br />
çift veya çok dillilik<br />
artýk çok yaygýn olan<br />
bir durum olmasýna raðmen,<br />
çift dillilik tüm Avrupa<br />
ülkelerinde ayný þekilde<br />
desteklenmiyor. Çift dilliliðin<br />
arttýðý Almanya’da da<br />
çok dilli bir eðitim sisteminin<br />
desteklendiði söylenemez.<br />
Almanya’daki okullarda<br />
Türkçe dersi ile ilgili gündemde<br />
olan tartýþmalarýn<br />
sonucunda da, Türk kökenli<br />
toplumun nüfusu dikkate<br />
alýnmaksýzýn, Ýngilizce ve<br />
Fransýzca karþýsýnda Türkçe’ye<br />
farklý baþka bir sosyal<br />
deðer atfedildiði açýk<br />
bir þekilde ortaya çýktý.<br />
Karþý argümanlara bakýldýðýnda<br />
Türkçe dersinin<br />
olmasý, paralel kurslar olmasý<br />
nedeniyle entegrasyona<br />
zararý olacaðý yönünde<br />
söylemlerle karþýlaþýyoruz.<br />
Ancak ayný durum, hali hazýrda<br />
ilkokul ve anaokullarýnda<br />
ders programlarýnda<br />
sabit olarak yer alan Ýngilizce<br />
için geçerli olmuyor.<br />
Türkçe’ye yönelik yaygýn<br />
bir þekilde varolan önyargýlarýn<br />
populist olduðu<br />
kadar siyasî yaklaþýmlarla<br />
da baðlantýlý olduðu bir<br />
gerçek.<br />
Baden Württemberg<br />
Eyaleti Baþbakaný Günther<br />
Öttinger’in teneffüslerde<br />
bile Almanca konuþulmasý<br />
yönündeki talebi ve Türkçe<br />
ile ilgili aþaðýlayýcý ifadeleri<br />
önyargýlý ve ikiyüzlülüðün<br />
bir ifadesi olarak karþýmýza<br />
çýkýyor.<br />
Kýsaca söylemek gerekirse,<br />
bugünün çoðulcu<br />
toplumunda çift dillilik<br />
normal bir durumdur ve<br />
kendi kültürünün bilinçli<br />
bir þekilde algýlanmasý ile<br />
çift dillilik aile içinde de<br />
desteklenmektedir. Tek<br />
dilli toplumda çift dillilikle<br />
ilgili önyargýlarý artýk geride<br />
býrakmalýyýz, zira çift<br />
dillilik kendi baþýna olumsuz<br />
bir faktör deðildir. Çift<br />
dilliliðin verimli bir unsur<br />
olarak ortaya çýkamamasý,<br />
aile içinde, içinde yaþadýðýn<br />
toplumda, kurumsal anlamda<br />
yeterince desteðin<br />
olmamasý gibi hususlarla<br />
ilgilidir. Çift veya çok dilliliðin<br />
akýllýca desteklenmesi<br />
halinde bunlarýn verimli olmamasý<br />
için hiçbir neden<br />
yoktur.<br />
Kaynaklar:<br />
• Bernd Kielhöfer: Frühkindlicher<br />
Bilingualismus, in: Bausch,<br />
Karl-Richard/ Christ, Herbert/Krumm,<br />
Hans-Jürgen (Hrsg.):<br />
Handbuch Fremdsprachenunterricht,<br />
Tübingen, 1989.<br />
• Manfred Raupach: Zwei- und<br />
Mehrsprachigkeit, in: Bausch,<br />
Karl-Richard/ Christ, Herbert/Krumm,<br />
Hans-Jürgen (Hrsg.):<br />
Handbuch Fremdsprachenunterricht,<br />
Tübingen, 1989.<br />
• Ingrid Gogolin: Erziehungsziel<br />
Zweisprachigkeit. Konturen<br />
eines sprachpädagogischen Konzepts<br />
für die multikulturelle Schule,<br />
Hamburg, 1988.<br />
Göçmenlerdeki potansiyeli kullanma çaðrýsý<br />
Almanya Ýþ Bulma<br />
Kurumu (BA) ve<br />
Federal Hükümet<br />
göçmenlerin özel vasýflarý<br />
ve güçlerini dikkate alarak,<br />
bu potansiyelin desteklenmesi<br />
çaðrýsýnda bulundu. Bu<br />
yönde açýklamada bulunan<br />
Federal Hükümet Göçmen<br />
ve Entegrasyon Sorumlusu<br />
Maria Böhmer, yabancý ülkelerden<br />
alýnan diplomalarýn<br />
daha kolay tanýnmasýný<br />
istedi.<br />
Ancak Federal Hükümet<br />
Sol partinin benzer bir baþvurusunu<br />
kýsa süre önce<br />
reddetmiþti<br />
Maria Böhmer ve Almanya<br />
Ýþ Bulma Kurumu’ndan<br />
(BA) Heinrich Alt,<br />
yaptýklarý basýn açýklamasýnda<br />
eðitim ve iþ hayatýndan<br />
göçmenlerin durumunun<br />
þimdiye kadar göçmen<br />
olmayanlara göre daha kötü<br />
olduðunu belirttiler. Okul ve<br />
mesleki yeterliliðin iþ ve entegrasyon<br />
için baþarý anahtarý<br />
olduðunu kaydeden Alt,<br />
bunun için BA ve diðer<br />
partner kuruluþlarýn göçmen<br />
kökenli olanlarýn dezavantajlarýný<br />
bertaraf etmek için<br />
çalýþmalarý gerektiðini belirtti.<br />
Almanca bilgisinin iyileþtirilmesi,<br />
mesleki yeterliliðin<br />
geliþtirilmesi ve yabancý<br />
ülkelerden alýnan diplomalarýn<br />
tanýnmasý gibi hususlara<br />
deðilinilirken, gelecekte<br />
göçmenlerin beraberlerinde<br />
getirdikleri vasýf ve<br />
yeteneklerin deðerlendirileceði<br />
belirtildi. Çok dillilik,<br />
çok kültürlülük ve yurt dýþýndan<br />
getirilen diplomalarýn<br />
önemli olduklarý belirtilirken,<br />
Böhmer bu anlamda<br />
göçmenlerin þirketler ve<br />
hizmet alanýndaki kurumlarýn<br />
kullanabilecekleri büyük<br />
bir potansiyel olduðunu vurguladý.<br />
Diðer yandan Sol Parti<br />
Göçmen Politikalarý Sözcüsü<br />
Sevim Daðdelen, kendi<br />
partilerinin yabancý okullarýn<br />
diplomalarýnýn tanýnmasý<br />
yönündeki teklifin koalisyon<br />
tarafýndan reddedildiðini<br />
hatýrlattý. Þimdi Böhmer’in<br />
yarým milyon insanýn<br />
sahip olduklarý yabancý<br />
diplomalarýn tanýnmamasý<br />
nedeniyle çok sayýda kaybýn<br />
olmasýnda dem vurmasýnýn,<br />
inandýrýcý olmadýðýný belirten<br />
Daðdelen, Federal Hükümeti<br />
dýþlama ve ayrýmcýlýðýn<br />
olmadýðý bir iþ ve eðitim<br />
politikasý için çalýþmaya<br />
çaðýrdý.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
28 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
hatýrat<br />
2008 Kurban Çalýþmalarý<br />
Kuzey Ruhr Gönüllüleri Hatýralarý<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinden<br />
bu yýl ki kurban<br />
görevlileri ile yaptýðýmýz<br />
reportajda onlar içten<br />
anlattýlar, biz de yazýya<br />
döktük.<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinden<br />
9 ayrý ülkeye giden<br />
görevlilerin anlatýmý ve<br />
görüntülerini aþaðýda sunuyoruz.<br />
Lübnan görevlileri; Yýlmaz<br />
Karahan, Ömer Aslan:<br />
“Seyda, Beyrut, Trablus,<br />
Mervahin Mircelbaritte<br />
kurban kesim ve daðýtým<br />
gerçekleþtirdik. Mültecilerin<br />
bulunduðu bölgelerde<br />
kesim ve daðýtým yapýldý.<br />
Çok iyi bir þekilde karþýlandýk.<br />
Bizlerin yapacaðý organizeye<br />
mükemmel þekilde<br />
destek olundu. Oradaki<br />
mültecilerin durumu içler<br />
acýsýydý. Kurbanlarýn daðýtýmýnda<br />
oradaki halk bizlere<br />
çok cana yakýn davrandýlar.<br />
Herkes kendi hakkýna<br />
razý olduðu için, birbirlerine<br />
karþý çok saygýlý ve samimiydiler.<br />
Yokluk onlarýn<br />
birbirlerine olan saygý ve<br />
samimiyetini daha da artýrmýþ,<br />
bunu hissettik ve gördük.<br />
Lütfi Akça: “Makedonya<br />
görevlisi Osmanlý dedelerinin<br />
Balkanlar karayolu<br />
olan Makedonya`da gerçekleþtirdiði<br />
kesimden izlenimler.<br />
„1991´den beri Avrupalý<br />
Müslüman kardeþlerinin<br />
göndermiþ olduðu<br />
kurbanlarý ihtiyaç sahiplerine<br />
daðýtmak için oradalar.<br />
Teþkilatýn aracýlýðý ile daðýtýldý.<br />
Makedonya´ya girdiði<br />
zaman sanki Osmanlý rüzgarlarý<br />
seni karþýlýyor gibiydi.<br />
Baþkent Üsküp insaný<br />
güler yüzü ile karþýlýyordu.<br />
Üslüp sanki küçük Ýstanbul´du.<br />
Kendi hakkýnda bunu<br />
söylüyordu. Makedonyalý<br />
müslümanlar %80´inin<br />
baðlantýlarýnýn olduðunu<br />
söylüyorlar. Avrupadaki<br />
müslüman kardeþlerimizin<br />
göndermiþ olduklarý kurbanlarý,<br />
oradaki ihtiyaç sahiplerine<br />
gerektiði þekilde<br />
daðýlýmý yapýlmýþtýr. Orada<br />
kurban alan vatandaþlar<br />
uzun yýllardýr Milli Görüþ´ün<br />
kurban etlerini aldýlar<br />
selam ve dua gönderdiler.<br />
Son olarak da dini konularda<br />
daha da güçlenmesini<br />
istediler.”<br />
Ýbrahim Savaþer ve Sabri<br />
Soyundu; Azerbeycan:<br />
“Ýlk yolculuðumdu. Çok<br />
heyecanlandým. Orada teþkilatlanmýþ<br />
organize olunmuþ<br />
bir þekilde karþýlandýk.<br />
Ýlk iki gün kontrol amaçlý<br />
kurban alýmý için dolaþýldý.<br />
Karabaðdan göçenler, Kafkasya´dan<br />
gelen Çeçenler<br />
ve yetimhanelerdeki Türk<br />
öðrenciler Bakü´ye 190<br />
km`de olan saatli þehir orada<br />
bulunan Gürcistan´dan<br />
gelen Ahýska Türklerine daðýtým<br />
yapýldý. Bayram namazýndan<br />
sonra görev yerimize<br />
gittik. Çok yoðun bir<br />
kalabalýkta kesim yaptýk.<br />
Elhamdülillah çok güzel bir<br />
þekilde 1. günün sonunda<br />
kesimleri bitti. Kurban daðýtýlan<br />
kimseler fakirlik statüsünde<br />
olan insanlar. Özellikle<br />
yetimhanedeki karþýlaþtýðýmýz<br />
manzara bizi çok<br />
duygulandýrdý„<br />
Mithat Ulutaþ; Gürcistan.<br />
“ilk namazdan sonra<br />
kurban kesimine baþladýk<br />
ve 2. günün yarýsýnda kesim<br />
sona erdi. 12 yýldan beri<br />
IGMG´nin kurbanlarýnýn<br />
bu bölgede kesimlerinin yapýldýðý<br />
ve fakirlere daðýtým<br />
yapýldýðýný oradaki halk<br />
bizlere aktardýlar. Orada<br />
bulunan arkadaþlardan bize<br />
yardým edenler Türkiye´de<br />
okumuþ arkadaþlardý. Türkçe<br />
konuþuyorlardý. Batum,<br />
Hulo, Gorjami þehirlerinde<br />
kesim ve daðýtým yapýldý.<br />
IGMG´nin 12 yýldan beri<br />
kurban kestiðini ve daðýttýðýný<br />
söyleyen bir vatandaþ,<br />
bize bir büyük baþ hayvan<br />
hediye etti. Bunu diðer kardeþlere<br />
daðýtmamýzý istedi„<br />
Kadir Çataklý; Gambia<br />
“Geceleri -3 ve gündüzleri<br />
35° derecedeki bir ülkeye<br />
gitmek. Gambia, sýcak ülkenin<br />
sýcak gönüllü insanlarýnýn<br />
ülkesi Gambia´dan<br />
selamlar var. Gambia´da<br />
ulaþamadýðýmýz belde ve<br />
þehir hemen hemen kalmadý<br />
denebilir. Askerini Türk<br />
askerinin eðittiði Gambia´da<br />
Türklere ve Türkiye`ye<br />
karþý özel bir sevgi ve<br />
özel bir duygu var. Yanýmýzdaki<br />
Gambialý Musa<br />
kardeþimiz 2 yýl 8 ay Ankara`da<br />
askerliðini yapmýþ.<br />
Çok güzel Türkçesi ve öðrendiði<br />
örf ve adetle çok<br />
güzel bir þekilde temsil etti.<br />
Çok güzel bir kurban organizesi<br />
yanýnda bir týr dolusu<br />
pirincin daðýtýlmasý ve bu<br />
daðýtýmlarýn bilhassa köylerde<br />
yapýlmasý oradaki insanlarýn<br />
bizlere teveccühünü<br />
daha da artýrdý. Daðýtýmlarýmýz<br />
köyler baþta olmak<br />
üzere medreseler, Kur`an<br />
kurslarý, Ýslami cemiyetler,<br />
yetim yurtlarý hapishaneler<br />
olmak üzere S.O.S. çocuk<br />
kurumunda da kesimlerimiz<br />
yapýldý. Oradaki kardeþlerimizin<br />
selam ve dualarýný<br />
getirdik. Allah kurbanlarýnýzý<br />
kabul, yardýmlarýnýzý<br />
makbul eylesin”<br />
Mahmut Engel; Türkiye/<br />
Çorum: “Hem sevinç<br />
hem de üzüntü. Ýnsanýn sene<br />
de bir defa da olsa böyle<br />
bir organizede bulunmasý<br />
ve kendi elleriyle ihtiyaç<br />
sahiplerine Avrupadaki<br />
Milli Görüþçülerin kurbanlarýný<br />
daðýtmak beni çok<br />
çok sevindirdi. 3400 km<br />
öteden Çorum´da 2. gün saat<br />
3´te bir eve ilk kurban<br />
etini ulaþtýrmakta hem sevindirdi,<br />
hem de o boðuk<br />
ses gözyaþlarýna boðuldu.<br />
Allah kurbanlarýnýzý kabul<br />
etsin. Can Türkiye´den selamlar<br />
ve dualar getirdim.”<br />
IGMG Kuzey Ruhr´dan<br />
2008 Kurban Görevlileri<br />
böyle anlatýrken gözleri<br />
nemli yürekleri dolu idi.<br />
Bizler de kendilerine görevlerini<br />
baþarý ile sona erdiklerinden<br />
dolayý teþekkür<br />
ederiz.<br />
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Þubelerinde<br />
Filistine Yardým ve Destek Çalýþmalarý<br />
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Bölgesi Þubelerinden<br />
Schortmar Cemiyeti<br />
gelirini Filistin´e<br />
ulaþtýrmak amacý yaptýðý<br />
kermes büyük ilgi<br />
gördü.<br />
Cemiyet Baþkaný<br />
Sebahattin Çoban: “Þubemize<br />
bir çaðrý yaparak<br />
bugün gerçekleþtirdiðimiz<br />
kermeste her<br />
çeþit satýþ standý kuran<br />
yardýmseverler büyük<br />
bir zevkle satýþ yapýyorlar,<br />
alýyorlar, yiyiyorlar<br />
ve içiyorlar. Çünkü bugünkü<br />
gelirin Filistinli<br />
kardeþlere destek amaçlý<br />
düzenlendiðini biliyorlardý.<br />
Ben de bu katýlýmdan<br />
dolayý tüm yönetime,<br />
üyelerime ve emeði<br />
geçen kardeþlerime Allah<br />
razý olsun der, bu<br />
zulmün bir an önce bitmesini<br />
Cenab-ý Allah´tan<br />
niyaz ediyorum”<br />
dedi.<br />
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Detmold cemiyeti Din<br />
Görevlisi M. Demir<br />
yaptýðý dualarla programý<br />
ayrý bir renk katarak<br />
gönülleri Filistin´e yöneltti.
özel köþe<br />
Selma ÖZTÜRK<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
oeztuerk.s@gmx.de<br />
Lisanlara baktýðýmýzda<br />
ve lisan tahlilinde<br />
bulunduðumuzda<br />
her lisanýn kendine göre bir<br />
oluþumun ve bir mantýðýn<br />
olduðu farkederiz. Bazý lisanlarda<br />
mevcut olan kelime<br />
ve kavramlar diðer lisanlarda<br />
bulunmamaktatýr.<br />
Bu bilim dallarýnda da böyledir.<br />
Mesela týpçýlarýn kendilerine<br />
has özel terimleri<br />
vardýr. Hukukçular ve psikologlar<br />
da kendi meslek<br />
alanlarýnda özel kavramlar<br />
bilir ve kullanýrlar. Böyle<br />
bir (Almancada Fachsprache<br />
dediðimiz) özel “bilim”<br />
dili Ýslam dininde de mevcuttur.<br />
Müslümanlarýn da<br />
kendilerine mahsus bir özel<br />
“Ýslam dili” vardýr. Lakin<br />
bu günümüzde bizler tarafýndan<br />
pek kullanýlmaz, o<br />
baþka... Burada bu konuyla<br />
ilgili bazý seçkin misaller<br />
verelim, fakat en önemli<br />
olan iki ana kavram üzerinde<br />
biraz durup onlarý özellikle<br />
tahlil edelim, efendim!<br />
Yaradana karþý olan þükür<br />
ve minnet borcumuzu<br />
“Elhamdulillah” kavramýyla<br />
dile getiririz. El- Hamd,<br />
yani övmek manalarýna gelen<br />
bu kelime, bizleri mütemadiyen<br />
(sürekli, aralýksýz)<br />
yaradanýn kim olduðunu ve<br />
yeryüzündeki bütün nimetlerin<br />
kimden geldiðini hatýrlatýr.<br />
Bundan ziyade birde<br />
çok önemli ve kullanýlmasý<br />
gereken baþka bir cümle<br />
daha vardýr: “Ceza k’Allahu<br />
hayran”. Bir hadise göre<br />
Peygamber Efendimiz bir<br />
insanýn baþkasý tarafýndan<br />
bir iyilik gördüðünde ona<br />
þükranýný ifadelendirmek<br />
için bu cümleyi kullanmasýný<br />
tavsiye ediyor. “Ceza<br />
k’Allahu hayran”, “Allah<br />
senin karþýlýðýný hayýr ile<br />
versin”. Veya “Allah sana<br />
hayýrla karþýlýk versin.”<br />
Anlamýna gelir. (Buradaki<br />
Arapça olan ceza kelimesi<br />
bizim bugünkü kullandýðýmýz<br />
Türkçedeki cezayla<br />
ayný manaya gelmemektedir.<br />
Ceza kelimesi Arapçada<br />
karþýlýk manasýný taþýr<br />
ve ilave edilen kelimeyle<br />
anlamý tamamlanýr.) Günlük<br />
hayatýmýzdaki iliþkilerde<br />
bu cümleyi kullanýp tatbik<br />
etmeyi tavsiye ederim.<br />
Peygamber sünnetini yerine<br />
getirmiþ oluruz.<br />
Gelelim en önemli iki<br />
cümleye. Bunlar “Maþaallah”<br />
ve Ýnþaallah” cümleleridir.<br />
Bizler bu iki cümleyi<br />
belki kelime olarak biliriz,<br />
fakat bunlar birer cümledir.<br />
Maþaallah ve Ýnþaallah<br />
cümlelerinin kullanýlmasýnýn<br />
önemli ve gerekli olduðunu<br />
Kehf Suresinden anlaþýlmaktadýr.<br />
Kehf Suresi<br />
malum Kur’an-ý Kerim’in<br />
18. suresidir ve Arapçada<br />
maðara demektir. Bu surede<br />
Allah-u Teala üç çeþit<br />
kýssadan (hikayelerden)<br />
bahseder. Bunlarýn ilki Ashab-ý<br />
Kehf kýssasýdýr, yani<br />
maðara arkadaþlarý diye<br />
hayat<br />
adlandýrýlan gençlerin hikayesidir.<br />
Ýkinci hikaye iki<br />
bahçe sahibi olan bir adamýn<br />
ve onun arkadaþýndan<br />
bahseder. Üçüncü ve son<br />
hikaye ise Hz. Musa ve Hýzýr<br />
Aleyhisselam’ýn hikayesidir.<br />
Kehf Suresinin iki<br />
önemli ayeti vardýr ki, bunlar<br />
göze çarpmakta ve dikkat<br />
çekmektedir. Bu ayetlerin<br />
ilkinde Allah þöyle ifade<br />
buyurmaktadýr: “Sen bir<br />
iþ yapacaðýn zaman (veya<br />
bir iþ hakkýnda), ‘Ben bunu<br />
yarýn yapacaðým’ deme.<br />
Ancak ‘Ýn yeþa Allah’ demekle<br />
yap.” Bu ayetten anlaþýlýyor<br />
ki, insanoðlu yaptýðý<br />
her iþinde sýnýrlýdýr ve<br />
yaptýðý her iþte O’nun (Allah’ýn)<br />
izni olmadan hiç bir<br />
eylemde bulunamaz. Tabii<br />
ki bu yüklü ifadeyi tam<br />
olarak anlamak için onun<br />
(kýrýk) manasýna bakmamýz<br />
gerekir. Ýnþaallah Arapça<br />
bir cümledir ve üç kelimeden<br />
oluþur. Bunlar Ýn, Þae<br />
ve Allah kelimeleridir. Ýn,<br />
eðer manasýna gelir. Þae ise<br />
bir fiildir ve dilerse anlamýna<br />
gelir. (Aslýnda mazi yani<br />
geçmiþ zamanda kullalýlan<br />
bir siygadýr). Cümlenin<br />
sonunda da Allah kelimesi<br />
yer almaktadýr. Bu kelimenin<br />
ne anlama geldiðinin<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
29<br />
Maþaallah<br />
ve<br />
Ýnþaallah<br />
demek!<br />
izahatýna da sanýrým gerek<br />
yoktur... Burada Allah-u<br />
Teala’nýn bizlere bildirmek<br />
istediði önemli husus þudur:<br />
Yaptýðýnýz ve giriþtiðiniz<br />
iþlerde, o iþlere baþlamadan<br />
önce daima “Ýnþaallah”<br />
diyerek baþlayýn. “Bu<br />
iþi yapacaðým” demeyin.<br />
“Allah dilerse” ilavesiyle<br />
yapacaðým diyerek cümlenizi<br />
tamamlayýn. Aynýsý yine<br />
Maþaallah cümlesi için<br />
de geçerlidir. Maþaallah<br />
demek ise, Allah’ýn istediði/<br />
arzuladýðý þey/iþ anlamýna<br />
gelir.<br />
Bahçe sahibi adamýn hikayesi<br />
ise kýsaca þöyledir:<br />
Zamanýnda iki tane adam<br />
varmýþ. Bu adamlarýn birisinin<br />
iki tane bahçesi varmýþ.<br />
(Allah, BÝZ ona iki tane<br />
bahçe verdik diyor).<br />
Adam bir nehirin de aktýðý<br />
üzüm ve hurma bahçelerinin<br />
semerelerini görünce,<br />
böbürlenmiþ ve yaradaný<br />
unutmaya baþlamýþ, O’nu<br />
inkar etmiþ. Bu sefer diðer<br />
adama karþý bir konuþma<br />
esnasýnda malýnýn çokluðuyla<br />
övünmüþ. Bahçesine<br />
girdiðinde kendi kendine<br />
“Bu bahçem ebedi ve kalýcýdýr,<br />
onun yok olacaðýný<br />
hiç zannetmiyorum.” demiþ.<br />
Bu kibirlenmesinden<br />
ve Allah’ý unutmasýndan<br />
dolayý bahçe sahibi adam<br />
Allah tarafýndan cezalandýrýlmýþ<br />
ve Allah ona daha<br />
önce vermiþ olduðu o bahçe<br />
nimetini harap etmiþ.<br />
Diðer adam ise ona karþý<br />
tatlý bir ikazda bulunumuþ<br />
ve keþke bahçene girdiðinde<br />
“Maþaallah” deseydin<br />
demiþ. Adamýn buradaki<br />
uyarýcý ifadesi çok önemlidir:<br />
Keþke bahçene girdiðinde<br />
“Maþaallah” deseydin<br />
diyor. Derin tefsire girmek<br />
istemiyorum. Bu kýssa<br />
her tefsir kitabýnda bulunup,<br />
okunabilir.<br />
Fakat tekrar yazýmýzýn<br />
ana konusunu hatýrlýyacak<br />
olursak, “Ýslam dilinden”<br />
bahsetmiþtik. Yani bir müslümanýn<br />
sürekli kullanmasý<br />
gereken kelime ve cümlelerden<br />
birisi de hiç kuþkusuz<br />
“Maþaallah”dýr. Gördüðümüz<br />
her þeylerde, ve<br />
bilhassa güzel þeylerde<br />
derhal “Maþaallah” diyelim<br />
ve o þeyin kimin tarafýndan<br />
meydana geldiðini<br />
hatýrlýyalým.<br />
Lisan tatbik ister efendim.<br />
Bir lisaný ne kadar da<br />
öðrenip gramerini bilseniz<br />
de, o lisaný konuþup, telaffuz<br />
edip, dilinizi alýþtýrmadýðýnýz<br />
müddetçe, o lisaný<br />
öðrenmekte zorluk çekersiniz.<br />
Bu uygulama demin<br />
bahsettiðimiz “Ýslam dili”<br />
için de geçerlidir. Dilimizi<br />
bu tür kelime ve kavramlara<br />
alýþtýralým. Günlük hayatýmýzý<br />
bu tür ifadelerle zenginleþtirmeye<br />
ve bereketlendirmeye<br />
bakalým. Eminim<br />
bereketi hayatýmýza<br />
yansýyacaktýr. Ceza kum<br />
(sizden)ul’Allahu hayran,<br />
efendim!<br />
Avrupa’da Entegrasyon ve Göç<br />
Endeksi: Almanya orta seviyede<br />
Avrupa’da Entegrasyon<br />
ve Göç Endeks’ine<br />
göre (Mipex)<br />
yabancýlarýn entegrasyonu<br />
konusunda yapýlan<br />
karþýlaþtýrmada Almanya<br />
28 ülkenin arasýnda 14’üncü<br />
sýrada yer aldý. 4. sýrada<br />
Hollanda, 9. sýrada Ýngiltere,<br />
11. sýrada ise Fransa yer<br />
alýyor<br />
Migration Policy Group<br />
adlý kuruluþ 2004 yýlýndan<br />
beri her iki yýlda bir göçmenlerin<br />
entegrasyon için<br />
“Avrupa’da Entegrasyon ve<br />
Göç Endeksi” adýyla çerçeve<br />
þartlarý ortaya koyduðu<br />
belirtildi.<br />
Endekse göre Almanya’nýn<br />
özellikle vatandaþlýða<br />
geçiþleri zorlaþtýrmasýndan<br />
dolayý eksi puan aldýðý,<br />
birçok eyalette yürürlükte<br />
olan vatandaþlýða geçiþ testleri<br />
nedeniyle de Almanya<br />
puan kaybetmiþ durumda.<br />
Bu arada her ne kadar<br />
yabancýlarýn seçme hakký<br />
olmasa da yabancýlarýn siyasi<br />
katýlýmlarý noktasýndaki<br />
deðerler sevindirici. Yabancýlarýn<br />
dernekler kurmalarý,<br />
partilerde yer almalarý,<br />
yabancý kurullarýna temsilcilerini<br />
gönderebilmeleri<br />
Almanya’ya artý puan kazandýrýyor.<br />
Endekste ülkeler arasýnda<br />
karþýlaþtýrmalar yapýlmasý<br />
baz þeyleri ortaya koyuyor.<br />
Örneðin çoðulcu toplum<br />
Almanya’da yabancýlarýn<br />
konumalarýnýn daha iyi<br />
olduðu yönündeki yaygýn<br />
kanaatýn pekte doðru olmadýðý<br />
görülüyor.<br />
Bu arada endekse eðitimle<br />
ilgili konularýn girmediði<br />
eþit eðitim konusunda<br />
2010 yýlýnda gireceði belirtildi.<br />
Almanya’nýn daha<br />
fazla eksi puan kazanmamasýný<br />
ümit ediliyor.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
30 hayat<br />
Almanya’nýn Bavyera<br />
Eyaleti ile Türkiye<br />
arasýndaki eðitim<br />
anlaþmasý bu yýl sona<br />
eriyor. Bavyera tasarruf nedeniyle<br />
Türkçe öðretmenlerinin<br />
maaþýný ödemeyecek.<br />
Türkçe ve Türk Kültürü<br />
dersi talepleri tamamen<br />
Münih ve Nürnberg Baþkonsolosluklarý<br />
tarafýndan<br />
karþýlanacak. Bavyera Eyaleti<br />
2009/2010 ögretim yýlýndan<br />
itibaren Türkçe din<br />
derslerini de kaldýracak.<br />
Yaklaþýk 260 bin Türk<br />
ve Türk kökenlinin yaþadýðý<br />
Bavyera Eyaleti ile Türkiye<br />
Milli Eðitim Bakanlýðý<br />
arasýnda 1986’da imzalanan<br />
ve eyaletteki Türkçe<br />
derslerini düzenleyen sözleþmenin<br />
bu yýl sona ermesiyle<br />
artýk Bavyera Eyaleti<br />
Türkiye’den gelen öðretmenlere<br />
maaþ ödemeyecek.<br />
Tasarruf gerekçesiyle,<br />
kademeli olarak Türkçe<br />
iþinden çekileceðini açýklayan<br />
Bavyera hükümetinin<br />
beþ yýl önce aldýðý kararýn<br />
bu sene yürürlüðe girmesi<br />
ile, Türkçe anadil dersleri<br />
artýk tamamen Münih ve<br />
Nürnberg Baþkonsoloslukloru<br />
tarafýndan karþýlanacak.<br />
Çocuklarýnýn Türkçe ve<br />
Türk Kültürü dersi almasýný<br />
isteyen veliler her yýl nisan<br />
ayýnda okul kayýtlarý yapýlýrken,<br />
ayrýca bir dilekçe<br />
verecek, okullar bu dilekçeleri<br />
eðitim müdürlüðü aracýlýðýyla<br />
baþkonsolosluklara<br />
gönderecek. Bir okulda<br />
anadil dersi için bir sýnýf<br />
açýlmasý için en az 12 velinin<br />
dilekçe vermesi gerekiyor.<br />
Bavyera Hükümeti’nin<br />
aldýðý bu karar bir çok sorunu<br />
da beraberinde getiriyor.<br />
Buna göre Türkçe dersinde<br />
kullanýlan sýnýf için kira<br />
ödenmesi gerekecek. Örneðin<br />
Münih Belediyesi ders<br />
sýrasýnda kalörifer, elektrik,<br />
temizlik vs gideri için ders<br />
baþýna 2 Euro istiyor. Almanya’da<br />
öðrenciler okulda<br />
her türlü kazaya karþý<br />
otomatik sigortalý olmasýna<br />
karþýlýk, Türkçe dersi sýrasýnda<br />
bu sigorta geçerli deðil.<br />
Türkçe dersinin ders<br />
programýna konulmasý sorun<br />
oluyor. Bu planý önceden<br />
okul yaparken þimdi<br />
ataþeliðe býrakýlýyor. Bazý<br />
okullarýn yönetimleri sýnýf<br />
ayarlama, ders planý gibi<br />
sorunla uðraþmamak için<br />
isteksiz davranabiliyor<br />
Bavyera’da Türkçe ve<br />
Türk Kültürü dersi veren 65<br />
öðretmen bulunuyor. 25 öðretmenin<br />
maaþýný Türkiye,<br />
geri kalan 40 öðretmenin<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
Bavyera Eyaleti<br />
Türklere yönelik eðitimde<br />
deðiþikliklere gidiyor<br />
maaþýný ise ikili sözleþme<br />
çerçevesinde Bavyera Eyalet<br />
Hükümeti ödüyor. 2006-<br />
2007 eðitim yýlýnda 9 bin<br />
255 Türk öðrenci Türkçe<br />
dersine giderken, 2007-<br />
2008 eðitim döneminde bu<br />
sayý 6 bin 17’ye düþtü.<br />
Türkçe din dersi de<br />
kaldýrýlýyor<br />
swr.de kaynaklý habere<br />
göre, Bavyera Eyaleti<br />
2009/2010 ögretim yýlýndan<br />
itibaren Türkçe din derslerini<br />
de kaldýracak. Hükümetin<br />
yaptýðý açýklamaya<br />
göre dersler artýk Türkiye’den<br />
gelen ögretmenler<br />
tarafýndan verilmeyecek.<br />
haber<br />
Bunun yerine Bavyera Ýslam<br />
din dersi için öðretmenleri<br />
kendisi atayacak.<br />
Gelecek ögretim yýlýndan<br />
itibaren Bavyera Eyaleti<br />
Ýslam din derslerini düzenli<br />
olarak müfredata alacak.<br />
Eyalet 1986 yýlýnda<br />
Türkiye ile yaptýðý bu alandaki<br />
anlaþmalarý uzatmayacaðýný<br />
acýkladý. Böylelikle<br />
din dersi öðretmenleri artýk<br />
Türkiye’den gelemeyecek.<br />
Bunun yerine Bavyera din<br />
dersi verebilecek ögretmenler<br />
yetiþtirecek ve atayacak.<br />
CSU ve FDPden olusan<br />
yeni Bavyera hükümeti<br />
göçmen öðrencilerin dini<br />
kimliklerinin güçlendirilmesini<br />
de istiyor. Verilen<br />
din derslerinin çoðuna Türkiye’den<br />
göç etmiþ olan ailelerin<br />
cocuklarý katýlýyor.<br />
Bavyera Hükümeti yeni öðretim<br />
yýlýnda “Erlangen<br />
Modeli”ni örnek almak istiyor.<br />
2003 yýlýndan bu yana<br />
Erlangen’de bir ilkokulda<br />
Ýslam din dersi veriliyor.<br />
Öðretmen ve konular çeþitli<br />
çok kültürlü bir veliler<br />
heyeti tarafindan yapýlýyor.<br />
Yapýlan açýklamalara<br />
göre Bavyera’da, Türkiye’den<br />
gelen 25 din dersi<br />
öðretmeni çalýþýyor. Ayrýca<br />
eyalet tarafýndan atanan 15<br />
Müslüman kökenli öðretmen<br />
de çocuklara din dersi<br />
veriyor.<br />
IGMG Kuzey Bavyera<br />
Gençlik Bölge Orta<br />
Öðretim Baþkaný Fatih<br />
Doðan öncülüðünde, güzel<br />
bir Jugendherberge``de üç<br />
günlük yatýlý eðitim kampýna<br />
hem katýlým yoðundu,<br />
hem de seviyeli ve kaliteli<br />
bir proðram yapýldý.<br />
Proðram, Bölge Kur’an<br />
Okuma Birincisi Fatih Maraþlýoðlu`nun<br />
açýlýþ<br />
Kur’an-ý okumasýyla baþladý.<br />
Orta Öðretim Baþkaný<br />
Fatih Doðan’ýn proðramýn<br />
yapýlýþ amacýný belirten<br />
IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Gençlik<br />
Teþkilatý Orta Öðretim ve Üniversiteli<br />
Gençler Yatýlý Eðitim Kampýnda Buluþtular<br />
açýklamasýndan sonra,<br />
Bölge Gençlik Teþkilatý<br />
Baþkaný Zekeriyya Kolu’nun<br />
açýlýþ konuþmasýyla<br />
devam etti.<br />
Geleceðimiz açýsýndan<br />
ümit vaad eden seviyeli ve<br />
duyarlý gennçlerin coþkulu<br />
katýldýðý proðramda,<br />
IGMG Kuzey Bavyera<br />
Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu,<br />
Gençlik Teþkilatý<br />
Genel Baþkaný Mesut Gülbahar,<br />
Gençlik Teþkilatý<br />
MYK üyesi Ýsmail Karadöl<br />
birer ders verdiler.<br />
Proðram, ‘Gece yürüyüþü,<br />
yüzme, þaka ve sportif<br />
faaliyetlerle’ destekli,<br />
coþkulu ve samimi bir havada<br />
geçti.<br />
Hatýra fotoðraflarýyla<br />
kalýcý hale getirilen proðramdan<br />
gençler çok memnun<br />
ayrýldýlar.<br />
Ayný mekanda üniversite<br />
okuyan genç kardeþlerimiz<br />
de bir araya gelerek tanýþma<br />
ve kaynaþma içerikli<br />
bir proðram gerçekleþtirdiler.<br />
Ünüversitelilere bir konuþma<br />
yapan IGMG Kuzey<br />
Bavyera Bölge Baþkaný<br />
Bilal Demiroðlu; ‘Ýlkokula<br />
bile gitmeyen 1.kuþak,<br />
bütün sýkýntýlarýna<br />
raðmen çok güzel camiiler,<br />
teþkilatlar ve nesillerimizi<br />
geleceðe taþýyacak kurumlar<br />
oluþturdular. Onlarýn bu<br />
samimi gayretleriyle attýklarý<br />
her adým bize ciddi sorumluluklar<br />
yüklüyor. Bu<br />
manada siz genç kardeþlerim,<br />
bu içinde bulunduðumuz<br />
toplum için bir nimetsiniz.<br />
Sizi tebrik ediyorum’<br />
dedi.
dosya<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
31<br />
Osman ASLANTÜRK<br />
osman.arslanturk@hotmail.de<br />
Ýslam`da<br />
Evlilik<br />
Kurumu<br />
Islam`da Evlilik kurumunun<br />
daha iyi anlaþýlabilmesi<br />
için Ýslam öncesi dönemlere<br />
kýsa bir göz atmak<br />
gerekir. Tarihi karýþtýrýp Ýslam<br />
öncesine baktýðýmýzda yaygýn<br />
olan kanaate göre medeniyet<br />
hususunda en ileri milletin<br />
Yunanlýlar olduðu kabul edilmektedir.<br />
Buna raðmen ailenin<br />
büyük direði kadýn; medeni<br />
hukuk ve haklar bakýmýndan<br />
çok zelil, aþaðýlýk konumda<br />
idi. Medeniyet ve toplum<br />
tarafýndan pis bir mahluk<br />
olarak kabul ediliyordu. Bu<br />
yetmezmiþ gibi insan dýþý tutuluyor<br />
þeytani varlýklardan<br />
kabul ediliyordu.<br />
Özetle aile içerisinde toplumlarý<br />
meydana getiren kadýn<br />
aþaðýlýk bir mahluk olarak<br />
kabul edilmiþ, adi bir eþyadan<br />
daha önemsiz sayýlarak çarþý<br />
ve pazarlarda alýnýp satýlmýþ,<br />
her türlü hak ve hukuktan<br />
mahrum býrakýlmýþtý. Burada<br />
þunu da belirtmek gerekir ki,<br />
medeniyetin ilk devrelerinde<br />
din etkisinin hakim olduðu<br />
zamanlarda Yunan aileleri de<br />
namuslu ve iffetliydi. Medeniyet<br />
ne zaman din ekseninden<br />
çýktý, deðerler bozuldu,<br />
çözülmeler baþladý, aileler<br />
deðiþti, kadýn erkek mahremiyeti<br />
kalktý. Buna baðlý olarak<br />
fuhuþ arttý. Yazmaktan bile<br />
haya ettiðimiz bütün terbiyesizlikler<br />
medeniyet insanlarý<br />
tarafýndan normal kabul<br />
edilmeye baþlandý. Yine tarihte<br />
ismini sýkça duyduðumuz<br />
Roma medeniyetine baktýðýmýzda,<br />
sosyal hayata hakim<br />
olan ölçüye göre; ailenin reisi<br />
durmunda olan erkek, karýsý<br />
ve çocuklarý üzerinde mutlak<br />
bir yetkiye ve otoriteye sahipti.<br />
Ailenin ikinci büyük bireyi<br />
kadýn hiçbir þekilde söz hakkýna<br />
sahip deðildi. Hatta erkek<br />
isterse, kadýn ve çocuklarýný<br />
satma, öldürme hakkýna<br />
bile sahipti. Kýz çocuðu doðuran<br />
kadýn, çocuðuyla birlikte<br />
terk edilir, kimse hesabýný<br />
soramazdý. Bu þekilde olan<br />
kýz çocuklarý umumi yerlere<br />
ya da putlara terkedilir; açlýk<br />
ve susuzluktan, sýcak veya<br />
soðuktan ölürdü. Hal böyle<br />
iken erkek, dilediði baþka kadýný<br />
eþ yapabilirdi. Bütün<br />
bunlarýn bu þekilde oluþ nedeni<br />
Roma kanunlarýnýn kadýný<br />
yaþlý (hangi yaþta olursa<br />
olsun tecrübesiz ve akýlsýz)<br />
mutlak bir erkeðin vasiyeti ve<br />
himayesi altýnda yaþama<br />
mecburiyetinde olduðunu kabul<br />
etmesinden kaynaklanmaktadýr.<br />
Bütün bu ahlaksýzlýklar<br />
Roma medeniyetinin,<br />
zirvede olduðu bir dönemde<br />
yýkýlýþýna neden oldu.<br />
Yahudiler; kadýna büyük<br />
bir buhtan takarak onun þeytan<br />
yerine koyuyorlardý. Ýnanýþlarýna<br />
göre Hz. Ademi<br />
kandýrýp yasak meyveden yedirip<br />
cennetten kovulmasýna<br />
sebep olan kadýndýr. Bu yüzden<br />
kadýn lanetlik bir mahluktur;<br />
Allah’ýn huzurunda kurtuluþa<br />
erecek tek bir kadýn bile<br />
olmayacaktýr. Eski Babil’de<br />
kadýn evcil hayvan mesabesinde<br />
kabul edilen, alýnýp<br />
satýlan bir eþyadýr.<br />
Hint toplumlarýna baktýðýmýzda<br />
kadýn, murdar temayüllere,<br />
zayýf karaktere ve kötü<br />
bir ahlaka sahiptir. Bu sebeple<br />
kadýn kasýrgadan,<br />
ölümden, zehirden ve yýlandan<br />
daha kötü ve tehlikelidir.<br />
Hatta o kadar ileri gidilmiþtir<br />
ki kadýnlar Budizm dinine bile<br />
kabul edilmiyorlardý.<br />
Daha sonra Budizmin kan<br />
kaybetmesinden dolayý ricalar<br />
ve minnetler neticesinde<br />
buna müsade edilmiþtir. Ýslamiyetten<br />
önce kadýnlar o kadar<br />
kötü ithamlarla karþý karþýya<br />
kalýyorlardý ki bunlarý<br />
aklýn ve vicdanýn kabul etmesi<br />
mümkün deðildir. Eski<br />
Çinliler kadýný insan saymýyor<br />
hatta onlara isim ile koymazlardý.<br />
Erkek çocuðu olanlar<br />
takdir edilirken kýz çocuklarý<br />
domuz diye anýlýrdý.<br />
Hristiyan Avrupa’da kadýnýn<br />
ve ailenin eski durumuna<br />
baktýðýmýzda diðerlerinden<br />
farksýzdýr. Kadýnlarýn her türlü<br />
eðlence içinde oluþlarý, istedikleri<br />
erkekle istedikleri<br />
yerde ve zamanda beraber olmalarý<br />
nedeniyle toplumda<br />
her türlü ahlaksýzlýðýn, rezaletin,<br />
iðrençliðin, hayasýzlýðýn<br />
sebebini yetkililer kadýnlarda<br />
bulmakta idi. Böylece eski<br />
Hristiyan Avrupa’da kadýn,<br />
ahlaki çöküntünün, toplumsal<br />
bozukluklarýn, fesat ve fitnenin<br />
hatta dünyadaki tüm musibet<br />
ve belalarýn kaynaðý<br />
olarak kabul edilirdi. Ailenin<br />
ikinci ortaðý kadýn Hristiyan<br />
din adamlarýnca þeytanýn en<br />
kuvvetli silahý, cehennemin<br />
kapýsý, erkeði günaha sürükleyen<br />
lanetli bir mahluk olarak<br />
tanýmlanýyordu. Onlara<br />
göre kadýn, bizzat var oluþuyla<br />
utanýlacak bir yaratýktý. Bu<br />
nedenle vahþi bir þekilde cezalandýrýlmasý<br />
gerekiyordu.<br />
Hristiyan dünyasýnýn meþhur<br />
þahsiyetleri kadýnýn kaçýnýlmasý<br />
imkansýz bir kötülük<br />
kaynaðý, vesvese yataðý hoþa<br />
giden bir bela, bir iç tehlike<br />
gönülleri acýya boðan güzel<br />
eþkiya süslü püslü bir musibet<br />
olarak güzel görülmektedir.<br />
Onunla cinsel iliþki pislik<br />
ve murdarlýktýr. Bütün bunlardan<br />
kurtulmanýn yolunu;<br />
kadýndan uzak durup onlarla<br />
evlenmemekte bulmuþ yanlýþ<br />
anlayýþ bazý din adamlarýnda<br />
hala devam etmektedir. Fransa’da<br />
M. 586 yýlýnda kadýnýn<br />
insan olup olmadýðý tartýþýlýyordu.<br />
Hristiyan Avrupa’nýn,<br />
Ýslam’ýn kutsal saydýðý ve büyük<br />
toplumlarý meydana getiren<br />
aileye bu þekilde bakmasý<br />
ailevi baðlarý kopardý, karýkoca<br />
iliþkilerini kesti, çoluk<br />
çocuðu darmadaðýn etti. Kadýn<br />
bu gözle bakýldýðý için aile<br />
durumu ortadan kalktý. Buhal<br />
tüm Ortaçað boyunca hatta<br />
Ýslamiyet gelinceye kadar<br />
böyle devam etti. Ýþte günümüz<br />
Avrupasý’nýn medeni kanunlarýnda<br />
görülen ve akla<br />
sýðmayan garabetler, yanlýþlýklar,<br />
fýtrata, akla mantýða<br />
uygun olmayan sözüm ona<br />
hoþgörüler hep Ortaçað Hristiyanlýðýnýn<br />
ve ateizminin tesirinden<br />
kaynaklanmaktadýr.<br />
Ýslam’da kadýn, evlilik ve<br />
aileye bakýldýðýnda, Ýslamiyet<br />
eski çaðlarýn yanlýþ inanç ve<br />
tutumlarýný, cahiliye döneminin<br />
bütün yanlýþ örf ve adetlerini<br />
ortadan kaldýrmýþ onun<br />
yerine herkese insan olarak<br />
eþit deðerler vermiþ, böylelikle<br />
büyük ve mutlu toplumlarý<br />
meydana getiren ailede<br />
huzur saðlanmýþtýr. Hatta Ýslamiyetten<br />
önce kadýnýn uðradýðý<br />
haksýzlýklar ve yanlýþ<br />
muamele görüþü tam olarak<br />
giderilsin diye Kur`an-ý Kerim`de<br />
özel olarak Nisa suresi<br />
vahyedilmiþtir. Bu konuda<br />
en ufak þüphesi olanlar defalarca<br />
bu sureyi okusunlar ve<br />
Ýslam`ýn kadýna ne kadar geniþ<br />
özgürlükler, haklar verdiðini<br />
göreceklerdir. Ýslam büyük<br />
toplumlarý meydana getiren<br />
küçük ailelere büyük<br />
önem verir. O büyük toplumlarýn<br />
mutlu ve huzurlu oluþlarý<br />
mukaddes olan ailelerin çocuklarýný<br />
eðitmelerinden geçmektedir.<br />
Bunun için Ýslam<br />
anne baba ve çocuklardan<br />
meydana gelen aileye çok<br />
önem verir. Aileyi toplumun<br />
en mukaddes kurumu olarak<br />
kabul eder. Ýnsanlýk ve Allah`a<br />
kulluk bakýmýndan kadýn<br />
ve erkeðin konumlarýný<br />
birbirinden farksýz kýlmýþtýr.<br />
Her ikisi de Ýslam`ýn insana<br />
verdiði deðerden eþit oranda<br />
pay almýþlar ve her ikisi de<br />
Allah`a kulluk etmek için yaratýlmýþlardýr.<br />
Ýslam anlayýþýna<br />
göre insanlýk ve kulluk bakýmýndan<br />
biri diðerinden üstün<br />
deðildir. Ancak fonksiyonlar<br />
açýsýndan ikisinin yaratýlýþtan<br />
gelen farklarý vardýr.<br />
Bu farklar kadýn ile erkeði tamamlar,<br />
bir yedün oluþturur,<br />
yaratýlýþýmýzýn gayesi olan<br />
Allah`a kulluðu kolaylaþtýrýr.<br />
Evliliðe teþvik eder, karý ve<br />
kocayý hayat müþterekliði<br />
münasebetiyle birbirine sorumlu<br />
kýlar, taraflardan görevini<br />
yerine getirmelerini ister;<br />
getirmeyenleri Cennet nimetlerinden<br />
mahrum kýlar.<br />
Ýslam kadýn-erkek-aile hukukunu<br />
tamamýyla halletmiþtir.<br />
Ýslam kendisinden önceki<br />
ve günümüz modern Avrupa`sýnýn<br />
mukaddesattan uzak,<br />
þehevi duygularýn giderilmesinin<br />
esas alýndýðý aile anlayýþý<br />
yerine, Allah`ýn emri, Peygamberin<br />
kavli ve ibadet aþký<br />
niyetiyle kurulan aileleri tasvip<br />
eder. Tarihi araþtýrýp baktýðýmýzda<br />
oluþmuþ olan güçlü<br />
ve huzurlu toplumlarýn altýnda<br />
yatan gerçek, Ýslami kýstaslara<br />
sahip olan güçlü ailelerdir.<br />
Ahirette de üstün olacaklar;<br />
Allah`ýn emirlerini<br />
her þeyin üstünde tutan, ailece<br />
Ýslamý yaþayýp Ýslami eðitimden<br />
geçen, Ýslam hizmetkarlýðýný<br />
kendine birinci derecede<br />
þiar edinen aileler olacaktýr.<br />
Bunun için Ýslam aile<br />
kurumunu över ve zedelenmemesine<br />
ve ayný ruhun nesilden<br />
nesile aktarýlmasýna<br />
özen gösterir. Çünkü Ýslami<br />
anlayýþa göre, aile birbine<br />
eðilimli, muhtaç ve arzulu bir<br />
yaradýlýþta kaynaþma þuuru<br />
ile donanmýþ olarak yaratýlan<br />
erkek ve kadýný asli duygu ve<br />
heyecanla birleþtiren, bedeni<br />
ve ruhi tatmine erdiren biricik<br />
kuruluþtur.<br />
Aile eðitimin ilk ve önemli<br />
adýmlarýnýn atýldýðý, fertleri<br />
cemiyetlere hazýrlayan, sevgi,<br />
saygý, þefkat ve fedakarlýklarýn<br />
öðretildiði birlik ocaðýdýr.<br />
Aile mutluluk ve ýzdýraplarýn,<br />
hayati tecrübelerin ilk etapta<br />
müstereken yaþandýðý ve buna<br />
raðmen sürekliliði esas<br />
alan mukaddes bir müessesedir.<br />
Bütün bu özellikler ve<br />
hikmeti ilahilerden dolayý<br />
Kur`an-ý Kerim ve Hadisi Þerifler<br />
evliliði aþikar bir þekilde<br />
teþvik edip emreder.<br />
“Ýçinizden bekarlarý, köle<br />
ve cariyelerinizden iyileri evlendiriniz.<br />
Eðer yoksul iseler<br />
Allah, lütfuyla onlarý zengin<br />
eder. Allah`ýn mülkü geniþtir.<br />
O her þeyi bilendir.”<br />
(Nur: <strong>32</strong>)<br />
Kur`an-ý Kerimin bu ayetine<br />
baktýðýmýzda ayet insanlýðýn<br />
evrensel olgularýndan<br />
biri olan evlilik konusuna ýþýk<br />
tutmaktadýr. Evlilik ilk insandan<br />
günümüze kadar devam<br />
eden ve kýyamete kadar da<br />
devam edecek olan fitri bir<br />
kanunun, ihtiyacýn yerine getirilmesidir.<br />
Toplumlarýn kültürü ve<br />
inancý ne olursa olsun, evlilik<br />
müessesesi insanlýða mal olmuþ<br />
ve insanýn tabiatý gereði<br />
yerine getirilmesi zorunlu bir<br />
ihtiyaçtýr. Ancak din toplum<br />
ve kültürler arasýnda merasimler<br />
ve iþleyiþler açýsýndan<br />
farklýlýklar vardýr.<br />
Gelecek sayýda Kur`an da<br />
Evlilik konusuyla buluþmak<br />
üzere Allah`a emanet olunuz.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
<strong>32</strong> hayat<br />
Sivil Ýnsiyatiflerden<br />
bir güzel örnek örnek<br />
de Nürnberg`de bulunan<br />
bir kaç Sivil Toplum<br />
Örgütü, IGMG Kuzey Bavyera<br />
Bölgesi öncülügünde<br />
bir araya gelerek, önce<br />
5000`den fazla insanýn katýldýðý<br />
bir mitging, sonar da<br />
2000`den fazla insanýn katýldýðý<br />
bir Salon proðramýyla<br />
saðýr kulaklara, kör gözlere<br />
taþ kesilmiþ kalplere<br />
seslendiler ve insanlýk deðerlerinin<br />
soykýrýmýna karþi<br />
insanlýk deðerlerinin yanýndayýz<br />
dediler.<br />
Proðrama IGMG Kuzey<br />
Bavyera Bölgesinde faaliyet<br />
gösteren ‘Nürnberg<br />
Merkez Camiinin öncülügünde,<br />
Schweinfurt Fatih,<br />
Hof Ayasofya, Würzburg<br />
Mevlana Camii, Schwabach,<br />
Treuchtlingen Medine<br />
Camii, Weissenburg,<br />
Fürth Fatih Camii, Forchheim<br />
Fatih Camii, Hers-<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi<br />
Nürnberg Merkez Camiinin Öncülüðünde<br />
Filistine Destek Günü Düzenledi<br />
haber<br />
bruck, Heilsbronn ve Ansbach<br />
Cami ve Nürnber Fatih<br />
Camiilerinin yanýnda<br />
ayrýca kýsa adý SÝ olan Solaridät-Ýnternatiional,<br />
Marksist-Leninist Parti<br />
Nürnberg, SPD Nürnberg`den<br />
katýlýmcýlar da<br />
vardý.<br />
Proðram; Avrupa<br />
Kur’an Okuma birincisi<br />
Bülend Faruk Muhammed’in<br />
okuduðu Kur’an-ý<br />
Kerim ile baþladý. Ev Sahibi<br />
Nürnberg Merkez Camiinden<br />
Baþkan Yardýmcýsý<br />
Yusuf Güler’in açýlýþ konuþmasýndan<br />
sonra, organize<br />
komisyonu adýna Vehbi<br />
Þaþtým, proðramýn içeriðiyle<br />
ilgili bilgi verdi.<br />
Proðramda bir konuþma<br />
yapan IGMG Kuzey Bavyera<br />
Bölge Baþkaný Bilal<br />
Demiroðlu; ‘Bizim inancýný<br />
yaþayan hiç bir din mensubuna<br />
sözümüz yok, olamaz<br />
da. Ancak, siyonist ordunun<br />
hiç bir suçu olmayan<br />
ve silahsýz Sivil Filistin<br />
halkýna uyguladýðý kadýn,<br />
çocuk, yaþlý ayýrmadan kullanýlmasý<br />
savaþ suçu sayýlan<br />
fosfor bombalarýný kullanarak<br />
yaptýðý Soykýrýmý<br />
lanetle kýnýyoruz dedi.’<br />
Ayrýca evinizde parasýný<br />
ödeyerek aldýðýnýz eþyalarýnýzdan<br />
yaptýðýnýz yiyeceklerinizi<br />
burada Filistinli<br />
kardeþlerinizin yararýna pazara<br />
sürdünüz ve tekrar parasýný<br />
ödeyerek aldýnýz. Bu<br />
güzellik Ýslamdan baþka<br />
hiç bir din ve inançta yoktur.<br />
Bu güzel anlayýþýnýzdan<br />
dolayý sizleri candan<br />
tebrik ediyorum dedi.<br />
Gazzede yardým çalýþmalarýný<br />
yürüten Milli Görüþ<br />
ve IHH Avrupa yetkilileriyle<br />
canlý telefon baðlantýsý,<br />
katýlýmcýlarýn göz yaþlarýna<br />
sebep oldu.<br />
Proðramda Misafir Hatip<br />
olarak konuþan Viyana<br />
Ýslam Federasyonu Baþkaný<br />
Muhammet Turhan, Önce<br />
Arapça sonra da Türkçe<br />
yaptýðý konuþmada ‘Soykýrým<br />
uygulayan Ýsrailin zulmüne<br />
sessiz kalan duyarsýz<br />
dünya yetkililerinin duyarsýzlýðýný<br />
lanetle kýnadý.<br />
Katýlýmcýlarý duygulandýrýp<br />
aðlatan bir de Rýdvan<br />
duasý yaptý. Program bu<br />
dua ile sona erdi.<br />
Kuzey Ruhr`da kalpler<br />
Filistin için beraber attý<br />
IGMG Kuzey Ruhr<br />
Bölgesi dört ayrý sehirde<br />
Filistin için yürüyüþ<br />
düzenledi. Özellikle DÝ-<br />
TÝB ve Arap kuruluþlarýn<br />
da iþtirak ettiði yürüyüþte;<br />
Gazze´deki zulme dur demenin<br />
zamanýn gelip geçtiðini<br />
küçük, büyük, genç,<br />
ihtiyar demeden 7´den<br />
70´e meydanlarda, caddelerde<br />
haykýrdýlar.<br />
Annelerin “YETER<br />
ARTIK ÇOCUKLARI-<br />
MIZ ÖLMESÝN, BU SA-<br />
VAÞA BÝR DUR DÝYE-<br />
CEK YOK MU” feryatlarý<br />
yürekleri sýzlattý ve gözyaþlarýna<br />
boðdu.<br />
Miting esnasýnda konuþma<br />
yapan Detmold DÝ-<br />
TÝB Gençliði ve IGMG<br />
Lage Gençliði medya aracýlýðý<br />
ile dünya müslümanlarýna<br />
þöyle seslendiler:<br />
“Ey müslüman ülkelerimiz,<br />
din kardeþlerimiz 2<br />
haftadýr Gazze yanýyor, çocuklar<br />
ve kadýnlar acýmasýzca<br />
öldürülüyor, siz nasýl<br />
görmezden gelirsiniz” dediler.<br />
IGMG Detmold Din<br />
Görevlisi yapmýþ olduðu<br />
Arapça ve Türkçe dualar<br />
için eller semaya açýldý,<br />
kalbler Filistin için attý.<br />
Ardýndan yürüyüþ yapan<br />
müslümanlar sessizce evlerine<br />
daðýldýlar.
açýklama<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
33<br />
IGMG Genel Sekreteri<br />
Oðuz Üçüncü:<br />
“Leipzig’te verilen<br />
baþörtüsü kararý<br />
þaþýrtýcý deðil<br />
Baden Württemberg<br />
Eyaleti artýk kendini<br />
Almanya’da ideolojik bir<br />
sekülerizm yolunun<br />
açýcýsý olarak görebilir”<br />
Leipzig Federal Yüksek Ýdare Mahkemesi,<br />
Baden-Württemberg Yüksek Ýdare<br />
Mahkemesi’nin Mart 2008’de verdiði<br />
tartýþmalý mahkeme kararýný onaylayarak, baþörtülü<br />
Müslüman öðretmenin temyiz yolunun<br />
kapatýlmasýna olan itirazýný reddetmiþ oldu.<br />
Mahkeme kararýn gerekçesinde davanýn temel<br />
bir anlamý olmadýðýný savundu. Ýslam Toplumu<br />
Millî Görüþ Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü, karar<br />
vesilesiyle Baden Württemberg Eyaleti’ndeki<br />
siyasî sorumlularý þu sözlerle eleþtirdi:<br />
“Baden Württemberg Eyalet Hükümeti Almanya’da<br />
hukuk devletinin sekülerliðine büyük<br />
bir darbe vurdu. Eyalet Hükümeti böylece, Almanya’nýn<br />
tarafsýzlýða dayanan modeline aykýrý<br />
olan dünya görüþü ve ideoloji merkezli sekülerizmin,<br />
yani laiksizmin yolunu açmýþ oldu.<br />
Görünen o ki, bunlar yapýlýrken ortaya çýkmasý<br />
muhtemel sonuçlar da ciddiye alýnmadý. Kiliseler<br />
de sadece Müslümanlarý maðdur edeceðini<br />
umarak bu gidiþatý kýsmen ses çýkarmayarak<br />
desteklediler.”<br />
Üçüncü, IGMG olarak Baden Württemberg<br />
Eyaleti’nde öðretmenlerin baþörtüsüne yasak<br />
getiren kanun öncesi yaptýklarý uyarýlarý hatýrlatarak<br />
þunlarý söyledi: “Baden Württemberg<br />
Eyalet Hükümeti kendisini böylece, dinî kamusal<br />
hayatýn dýþýna itmek isteyenlerin maþasý<br />
haline getirmiþ oldu. Daha da trajik olaný bu geliþmelerin<br />
isminde ‘Hristiyan’ kavramýný taþýyan<br />
bir parti tarafýndan yapýlmýþ olmasýdýr. Bu<br />
açýdan baktýðýnýzda Leipzig’te verilen baþörtüsü<br />
kararý þaþýrtýcý deðil - Baden Württemberg<br />
Eyaleti artýk kendini Almanya’da ideolojik bir<br />
sekülerizm yolunun açýcýsý olarak görebilir”.<br />
IGMG Genel Sekreteri baþörtüsünü yasaklayan<br />
kanunlarýn çýkarýlmamasý talebini yineledi<br />
ve þunlarý söyledi: “Yasak getiren kanunlar<br />
Müslüman bayanlarýn iþ hayatýna entegrasyon<br />
çabalarýna vurulmuþ büyük bir darbedir. Bu tür<br />
kanunlar bir yandan eyaletlerin çoðunda Müslüman<br />
bayanlarýn öðretmenlik mesleðine girmelerini<br />
engellerken, diðer yandan yasaklamanýn<br />
verdiði mesaj özel sektörde dahi bu bayanlarýn<br />
iþ bulmasýna engel olmaktadýr. Bu anlamda<br />
biz eyaletlerdeki kanun koyuculara yönelik,<br />
devlet eliyle ayrýmcýlýða son vermeleri ve Müslümanlarýn<br />
dinî uygulamalarýný bir tehdit olarak<br />
deðil, bir zenginlik olarak kabul etmeleri<br />
çaðrýmýzý býkmadan yineleyeceðiz”.<br />
IGMG Genel Sekreteri<br />
Oðuz Üçüncü,<br />
Berlin Toplum<br />
ve Geliþme Enstitüsü<br />
tarafýndan “Kullanýlmayan<br />
Potansiyel –<br />
Almanya’da Entegrasyonun<br />
Durumuna<br />
Dair” adýyla yayýnlanan<br />
araþtýrma ile ilgili<br />
yaptýðý ilk açýklamasýnda,<br />
“Enstitü sorumlularý<br />
araþtýrma<br />
sonuçlarý ile ilgili<br />
açýklamalarýnýn ýrk<br />
veya dinle ilgili genellemeler<br />
içermemesine<br />
dikkat etmeliler”<br />
dedi.<br />
Üçüncü, özellikle<br />
araþtýrmanýn sonuçlarýnýn<br />
yansýtýlma þeklini<br />
eleþtirerek, konuyu<br />
dindarlýk ve entegrasyonda<br />
yetersizlik ile<br />
iliþkilendiren beyanlarýn<br />
bilimsel olarak<br />
ispat edilmediðini örnek<br />
gösterdi ve bu nedenle<br />
de araþtýrmanýn<br />
ciddiye alýnamayacaðýný<br />
kaydetti.<br />
Eðitim konusunda<br />
Türk kökenli göçmenlerde<br />
sorunlarýn<br />
varlýðýnýn bilindiðini,<br />
ancak bunun kesinlikle<br />
onlarýn kökenleriyle<br />
ilgili bir sorun<br />
olmadýðýný vurgulayan<br />
Üçüncü, “Araþtýrma<br />
sonuçlarýnýn<br />
yansýtýlýþ þekli, belli<br />
toplumsal gruplar<br />
sanki sýrf etnik kimlikleri<br />
veya dinleri nedeniyle<br />
baþarýsýzmýþ<br />
izlenimi veriyor. Aslýnda<br />
bugünkü durumun<br />
nedeni daha çok,<br />
özellikle sorumlularýn<br />
yýllardýr sosyal ve<br />
eðitim politikalarýnda<br />
gösterdikleri acziyetin<br />
getirdiði yanlýþ<br />
geliþmelerdir. Bunlar<br />
IGMG’den son yapýlan entegrasyon<br />
araþtýrmasýnýn yansýtýlma biçimine eleþtiri:<br />
“Entegrasyon yetersizliði etnik veya<br />
kültürel arka planla ilgili deðil”<br />
“Zorluklar güç birliði<br />
ile aþýlmalý”<br />
birçok bilimsel araþtýrmanýn<br />
konusu olmuþ<br />
ve ispatlanmýþtýr”<br />
þeklinde konuþtu.<br />
Söz konusu araþtýrmada<br />
yer alan eyaletler<br />
arasýnda farklarýn<br />
da bunu doðruladýðýný<br />
kaydeden<br />
Üçüncü, örneðin Berlin’de<br />
yaþayan Türklerin<br />
eðitim seviyesinin<br />
Saarland’a göre<br />
yüksek olmasýnýn veya<br />
Berlin’in hem diplomasýz<br />
Türklerin en<br />
yoðun olduðu bölge<br />
hem de Türk akademisyenlerin<br />
en fazla<br />
olduðu yer olmasýnýn<br />
konunun karmaþýklýðýný<br />
gösterdiðini belirtti.<br />
Üçüncü ayrýca,<br />
bu açýdan bakýldýðýnda<br />
Saarland’daki sonuçlarýn<br />
bizleri þaþýrtmasý<br />
gerektiðini, zira<br />
bölgede etnik unsurlarýn<br />
fazla olmamasý<br />
ve dini derneklerin<br />
sayýsýnýn az olmasýna<br />
raðmen entegrasyonun<br />
düþük seviyede<br />
seyretmesinin, söz<br />
konusu seviyenin dini<br />
veya etnik aidiyetle<br />
ilgili olmadýðýný gösterdiðini<br />
vurguladý.<br />
Bunun yaný sýra<br />
araþtýrmanýn farklý<br />
göçmen gruplar arasýnda<br />
hiç karþýlaþtýrmaya<br />
konu olamayacak<br />
unsurlar içerdiðini<br />
belirten Üçüncü,<br />
þunlarý söyledi: “Bu<br />
araþtýrma çok sayýda<br />
yanýltýcý unsurlar<br />
içermekte ve böylece<br />
yanlýþ analizlere yol<br />
açmaktadýr. Esasen<br />
bu tür araþtýrmalarda<br />
sadece bilgi toplamada<br />
deðil, bilgilerin<br />
deðerlendirilmesinde<br />
de bilimsel ölçüler olmasýna<br />
özellikle dikkat<br />
edilmeli ve sorunun<br />
kültürelleþtirilmesinden<br />
kaçýnýlmalýdýr.<br />
Kültürelleþtirme<br />
toplum içerisinde önyargýlarý<br />
sabitleþtirdiði<br />
için çok tehlikelidir.<br />
Tam da bu nedenle<br />
medya da bu tür<br />
araþtýrmalara eleþtirel<br />
yaklaþmalý ve sorumlu<br />
habercilik görevini<br />
yerine getirmelidir.<br />
Araþtýrma hakkýndaki<br />
haberlerin çoðunluðunun<br />
sadece kliþelerden<br />
ibaret olduðu<br />
gözden kaçmamaktadýr.<br />
Türkleri Almanya’da<br />
entegrasyon<br />
noktasýnda en baþarýsýz<br />
göçmen grubu<br />
olarak nitelemek, ne<br />
gerçeklerle baðdaþmakta<br />
ne de bu insanlarýn<br />
kendilerine bakýþýný<br />
yansýtmaktadýr.”<br />
Her þeye raðmen<br />
söz konusu araþtýrmanýn<br />
Türk kökenli toplumun<br />
toplumsal katýlým<br />
için daha yoðun<br />
çaba sarf etmesi gerektiðini<br />
ortaya koyduðunu<br />
belirten<br />
Üçüncü, özellikle ailelerin<br />
çocuklarýnýn<br />
eðitimiyle daha fazla<br />
ilgilenmeleri, çocuklarýn<br />
iyi eðitim alarak<br />
hem kendilerine hem<br />
de topluma hizmet<br />
edebilmeleri için eðitim<br />
sisteminin<br />
imkânlarýndan faydalanýlmasýnýn<br />
önemli<br />
olduðunu kaydetti.<br />
Ancak diðer taraftan<br />
göçmenlerin ve<br />
onlarýn kurduðu kurumlarýn<br />
hukukî eþitliði<br />
konusunda temel<br />
hususlarýn ihmal edildiðini<br />
vurgulayan<br />
Üçüncü, ayrýca toplumda<br />
çoðulculuk ve<br />
farklýlýklara saygý gibi<br />
hususlarýn büyük<br />
önyargýlara maruz<br />
kaldýðýný ifade etti.<br />
Üçüncü son olarak<br />
þunlarý ifade etti:<br />
“Tüm bu zorluklar<br />
güç birliði ile aþýlmalý,<br />
ancak bunu yaparken<br />
son yýllarda elde<br />
edilen baþarýlara ve<br />
bu yöndeki çabalara<br />
da gözümüzü kapamamalýyýz.”
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
34 hayat<br />
2 aspirin, bir toka<br />
ve 5 kuruþ<br />
T.C Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn Ýsrail'in saldýrý düzenlediði<br />
Gazze'ye yardým için yurt genelindeki okullarda<br />
baþlattýðý yardým kampanyasýna Manisa'nýn Saruhanlý<br />
ilçesinden katýlan ilköðretim öðrencisinin zarfýndan<br />
iki aspirin, bir toka, 5 kuruþ ve duygu dolu mektup çýktý.<br />
Saruhanlý Milli Eðitim Müdürü Selahattin Baytar'dan alýnan<br />
bilgiye göre, okullarda baþlatýlan yardým kampanyasýna<br />
ait zarflar deðerlendirmeye alýndý. Komisyon üyeleri tarafýndan<br />
açýlan zarflarýn bazýlarýndan küçük miktarda para<br />
çýktý. Duygu dolu mektuplar, komisyon üyelerini duygulandýrdý.<br />
Bunlardan biri de Saruhanlý'nýn Büyükbelen Belde Ýlköðretim<br />
Okulu 4/A sýnýfý öðrencisi Gönül Gürlek'in (9) hazýrladýðý<br />
zarf oldu. Milli Eðitim Müdürü Selahattin Baytar,<br />
küçük Gönül'ün zarfýnda aspirin ve tokayý gören komisyon<br />
üyesi öðretmenlerin gözyaþlarýný tutamadýðýný belirterek,<br />
þunlarý kaydetti: ''Gazze'ye yardým amaçlý olarak okullarýmýzda<br />
öðrencilere daðýttýðýmýz zarflarý toplayýp oluþturduðumuz<br />
komisyon üyeleri tarafýndan açýlmasýna baþladýk.<br />
Zarflarýn bazýlarýndan çýkan hediyeler gerçekten yüreðimizi<br />
burktu. Zarflarýn tamamýna yakýnýndan para, kiminden<br />
duygu yüklü mektuplar çýktý. Ancak Büyükbelen beldesindeki<br />
öðrencimiz Gönül Gürlek'in zarfýndan iki aspirin, bir<br />
toka, 5 kuruþ ve bir de mektup çýktý. Bu manzara ve mektuptaki<br />
ifadeler ne kadar yardýmsever bir millet olduðumuzu<br />
bir kez daha ortaya koydu. Hem duygulandýk hem de sevindik.''<br />
Gönül Gürlek'in öðretmeni Derya Yýlmazcan ise<br />
''Gönül çok sessiz bir öðrencidir. Hiç yaramazlýðýný görmedim''<br />
dedi. Okul Müdürü Süleyman Duracak ise böyle asil<br />
düþünceye sahip bir öðrencinin öðretmeni ve müdürü olmaktan<br />
duyduðu gururu dile getirdi. ''Zengin olsaydým bütün<br />
paramý onlara verirdim'' Gönül Gürlek, Gazze'deki insanlar,<br />
özellikle çocuklar için üzüldüðünü belirterek, ''Oradaki<br />
insanlar hastalanmýþ, hiç ilaç, ekmek, su yokmuþ. O<br />
yüzden okulumuz onlara yardým gönderdi. Ben de onlara<br />
üzüldüðüm için aspirin koydum. Mektubumda onlar için<br />
üzgüm olduðumu ve param olmadýðý için kendilerine aspirin<br />
gönderdiðimi yazdým. Zengin olsaydým bütün paramý<br />
onlara verirdim'' dedi.<br />
Gönül, mektubunda Gazze'dekilere þöyle seslendi:<br />
''Haberlerde izledik ve ne kadar acý çektiðinizi gördük.<br />
Bu yüzden Büyükbelen'deki okul size para gönderiyor. Aðrý<br />
kesici aspirin gönderiyor. Zarfa aspirin, 5 kuruþ koydum.<br />
Çünkü biz de fakiriz. Aslýnda size 100 milyon koymak isterdim<br />
ama zengin deðiliz. Sizler de bize mektup gönderin.<br />
Bir daha yardým<br />
ederiz. Korkmayýn<br />
ve hep kaçýn, ölmeyin.<br />
Yavrularýnýza<br />
ve kendinize<br />
iyi bakýn. Pes etmeyin<br />
olur mu?<br />
Göndermek istiyorsanýz<br />
Gönül<br />
Gürlek 4/A Sýnýfý<br />
No: 709'a gönderin.<br />
Olur mu? Ben<br />
size kâðýt göndereceðim.''<br />
Ýbret almasý gereken<br />
Müslüman<br />
zenginler nerede?<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel<br />
Baþkaný Sadi Arslan, Almaya<br />
genelindeki DÝTÝB derneklerine<br />
yapmakta olduðu ziyaretlerine,<br />
Essen bölgesi Dortmund<br />
DÝTÝB Mengede Camii,<br />
Mainz bölgesi Wörth DÝ-<br />
TÝB Ulu Camii, Münih bölgesi,<br />
Schrobenhausen Fatih<br />
Merkez Camii, Wolnzach Camii,<br />
Mainburg Ýbrahim Hakký<br />
Hazretleri Camii, Langquaid<br />
Ulu Camii, Geisenfeld Fatih<br />
Camii, Neuburg-Donau Mevlana<br />
Camii, Kelheim Yeni<br />
Camii, Baar-Ebenhausen<br />
Mevlana Camii, Aichach Selimiye<br />
Camii, Günzburg Ulu<br />
Camii, Bobingen Bilal Habeþi<br />
Camii ve Friedberg Fatih<br />
Camii ile devam etti.<br />
Ziyaretleri çerçevesinde<br />
kendisine eþlik eden T.C. Münih<br />
Baþkonsolosluðu Din<br />
Hizmetleri Ataþesi Mustafa<br />
haber<br />
Kelheim’de Hoþ Bir Seda<br />
T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel<br />
Baþkaný Sadi Arslan, Almanya<br />
genelinde hizmette bulunan<br />
DÝTÝB derneklerine yaptýðý<br />
ziyaretlerine, Frankfurt<br />
bölgesinde bulunan Borken,<br />
Melsungen, Bebra, Bad Hersfeld,<br />
Biedenkopf ve Fulda ile<br />
devam etti.<br />
Borken DÝTÝB Akþemseddin<br />
Camii Din Görevlisi<br />
Muhsin Saylan ve Dernek<br />
Baþkaný Recep Akdað, Melsungen<br />
DÝTÝB Merkez Camii<br />
Temel ile birlikte, Kelhheim<br />
DÝTÝB Yeni Camii’ne de uðrayan<br />
Arslan’a, burada derneðin<br />
faaliyetleri ile ilgili olarak<br />
bir brifing verildi.<br />
Din Hizmetleri Ataþesi<br />
Mustafa Temel yaptýðý konuþmasýnda,<br />
Kelheim DÝTÝB<br />
Yeni Camii’nin, eðitim faaliyetleriyle<br />
her zaman ön plana<br />
çýktýðýný belirterek derneðin,<br />
Din Hizmetleri Müþavirliði<br />
ve DÝTÝB iþbirliði ile organize<br />
edilen yarýþmalarda genellikle<br />
baþarýlý olduðunu söyledi.<br />
Temel, bu baþarýlý çalýþmalarda<br />
görev süresini tamamlayýp<br />
Türkiye’ye dönen<br />
Din Görevlisi Ali Kurttekin’in<br />
payýnýn büyük olduðunu<br />
ifade ederek, kendisine teþekkür<br />
etti.<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi<br />
Arslan da konuþmasýnda,<br />
“Gittiðim her yerde vatandaþlarýmýzýn<br />
yoðun ilgisiyle karþýlaþýyorum.<br />
Bu hizmetler, fedakar<br />
insanlarýmýzýn fahri çalýþmalarý<br />
sayesinde baþarýlý<br />
bir þekilde devam ediyor. Sizlerin<br />
desteði, din görevlilerimizin<br />
de gayretli çalýþmalarý<br />
ile Almanya’da son derece<br />
saygýn bir konuma sahibiz.<br />
Ben bir kez daha teþkilatýmýzýn<br />
bu günlere gelmesinde<br />
emeði geçen herkese þükranlarýný<br />
arzediyorum.<br />
DÝTÝB derneklerimiz, Almanya<br />
genelinde verdiði hizmetlerle<br />
adeta birer eðitim ve<br />
kültür merkezleri konumuna<br />
gelmiþlerdir. Dil kursundan,<br />
derslere yardým kurslarýna<br />
kadar, dini bilgiler kurslarýndan,<br />
eðitim ve kültür kurslarýna<br />
kadar, her alanda her milletten<br />
insana eðitim veriyoruz.<br />
Hizmetteki anlayýþýmýz,<br />
insana verilen hizmetin,<br />
Hak’ka verilen hizmet olduðudur”<br />
dedi.<br />
Arslan’ýn Dernek Ziyaretleri<br />
Bütün Hýzýyla Devam Ediyor<br />
Din Görevlisi Murat Bozkurt,<br />
Bebra DÝTÝB Mimar Sinan<br />
Camii Din Görevlisi Mahmut<br />
Taþoðlu, Bad Hersfeld DÝTÝB<br />
Yeni Camii Din Görevlisi<br />
Ömer Faruk Sayar ve Dernek<br />
Baþkaný Sabri Ekici, Fulda<br />
DÝTÝB Ýmam-ý Azam Camii<br />
Din Görevlisi Mustafa Öztürk<br />
ve Dernek Baþkaný Ramazan<br />
Taktak, Biedenkopf<br />
DÝTÝB Yunus Emre Camii<br />
Din Görevlisi Nihat Kircalioðlu<br />
ve Dernek Baþkaný Recep<br />
Çoban’dan yaptýklarý faaliyetler,<br />
dini bilgiler kurslarýna<br />
devam eden öðrencilerin<br />
durumu ve 2009 yýlýnda planlanan<br />
programlarla ilgili ayrýntýlý<br />
bilgi alan Arslan, gerçekleþtirilen<br />
hizmetler ve bu<br />
hizmetlere destek veren dernek<br />
baþkanlarý ve yöneticileri<br />
ile cemaate ayrýca teþekkür<br />
etti.<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi<br />
Arslan’ýn ziyareti, Borken<br />
DÝTÝB Akþemseddin Camii’ndeki<br />
saz kursuna devam<br />
eden vatandaþlara yaptýðý ziyaretin<br />
ardýndan sona erdi.
haber<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
35<br />
T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu<br />
e-Konsolosluk<br />
hizmetlerinin<br />
yaygýnlaþtýrýlmasýna yönelik<br />
Türk Kültür Merkezi´nde<br />
bir toplantý düzenledi.<br />
Toplantýya Frankfurt<br />
Baþkonsolosu Ýlhan SAY-<br />
GILI, Din Ateþesi Galip<br />
AKIN Konsolosluk görevlileri<br />
ve Hessen Eyaletinde<br />
bulunan DÝTÝB baþkanlarý<br />
ve Din görevlileri katýldý.<br />
Toplantý Ýstiklal Marþý<br />
ve Din Ateþesi Galip<br />
Geride býraktýðýmýz<br />
günlerde Almanya’daki<br />
deðiþik<br />
etnik kökene sahip<br />
göçmenlerin uyum meselesi<br />
üzerine yapýlan<br />
kapsamlý bir araþtýrmanýn<br />
neticeleri kamuoyunun<br />
bilgisine sunuldu.<br />
Araþtýrmaya göre en<br />
“uyumsuz” azýnlýk Türklerdir.<br />
Her zaman olduðu<br />
gibi bu sefer de faturanýn<br />
Almanya Türk azýnlýða<br />
kesilmesi bizim açýmýzdan<br />
sürpriz olmadý<br />
diyen ATÝB Genel Baþkaný<br />
Selahattin Saygýn,<br />
konuyla ilgili yaptýðý basýn<br />
açýklamasýnda þöyle<br />
dedi:<br />
Takriben üç milyona<br />
yakýn nüfusuyla, Almanya’daki<br />
göçmelerin en<br />
büyük kesimini oluþturan<br />
Türkler, ayný zamanda<br />
3,5 milyon civarýndaki<br />
müslüman azýnlýðýn<br />
da kahýr ekseriyetini teþkil<br />
etmektedirler. Durum<br />
böyle olunca, Almanya’nýn<br />
göçmenlerle ilgili<br />
her meselesinde Türkler<br />
adeta mercek altýna alýnarak<br />
deðerlendirme yapýlmaktadýr.<br />
Sözkonusu raporda<br />
da, Türklerin ne derece<br />
uyum saðladýklarý veya<br />
“e-konsolosluk” hizmeti<br />
tanýtým toplantýsý yapýldý<br />
AKIN´ýn konuþmasý ile<br />
baþladý. Daha sonra Frankfurt<br />
Baþkonsolosu Ýlhan<br />
saðlayamadýklarý, diðer<br />
azýnlýklara göre kýyaslanarak<br />
karara varýlýyor.<br />
Özellikle Avrupa’nýn<br />
kendi kültür coðrafyasýndan<br />
gelen azýnlýklarla<br />
Türkleri kýyaslamak; insaf<br />
ölçülerinden ve realist<br />
bir yaklaþýmdan<br />
uzaktýr.<br />
Onyýllarca bir göçmen<br />
ülkesi olduðu gerçeði<br />
kabul görmemiþ,<br />
göçmenlerle görüþülmeden<br />
hayata geçirilmek istenen<br />
“uyum politikalarý”<br />
iflas etmiþ bir ülkede<br />
yaþayan ve bütün araþtýrmalarýn<br />
ortaya koyduðu<br />
gibi, en fazla ayýrýmcýlýða<br />
maruz kalan Türk<br />
azýnlýðýn uyumla ilgili<br />
durumu, bu gerçekler<br />
dikkate alýnarak deðerlendirilmelidir.<br />
Bundan<br />
baðýmsýz olarak,<br />
“uyum”dan hangi tarafýn<br />
veya kimin ne anladýðý<br />
konusunda da ciddi görüþ<br />
ayrýlýklarý var.<br />
Almanya Türk azýnlýðýn<br />
kendi üzerine düþen<br />
görevlerini tamamýyla<br />
yerine getirdiðini iddia<br />
Uyumsuzluðun Faturasý Yine Türklere Kesildi<br />
etmiyoruz. Tam tersine,<br />
özellikle eðitim ve lisan<br />
konusunda acilen telafi<br />
etmesi gereken eksiklikleri<br />
olduðunu kabul ediyor<br />
ve biz de ATÝB olarak<br />
bu istikamette, kurulduðumuz<br />
günden beri<br />
gayret sarfediyoruz.<br />
Ama bardaðýn dolu tarafýný<br />
da görmek lazým: Bu<br />
olumsuz þartlar altýnda,<br />
Türk kökenli göçmenlerin<br />
Almanya’yý kendilerine<br />
yeni vatan edindikleri,<br />
eðitim seferberliði<br />
baþlattýklarý ve iþdünyasýnda,<br />
sanatta, siyasette<br />
aktif görevler üstlendiklerini<br />
de görmek gerekir.<br />
Özellikle kültürel<br />
farklýlýðýndan dolayý ötekileþtirilen,<br />
kültürler çatýþmasýnda<br />
“malzeme”<br />
olarak kullanýlan, birçok<br />
menfiliklerin adresi olarak<br />
gösterilen Türk azýnlýðýn<br />
birazcýk da olsa, bu<br />
toplumun bir parçasý<br />
olarak kabul görmeðe,<br />
adil muameleye ve sýcak<br />
bir ilgiye ihtiyacý var.<br />
Bize göre uyumun sihirli<br />
anahtarý, farklýlýðýna raðmen<br />
kabul görmektir.<br />
Almanya henüz bu konuda<br />
üzerine düþeni maalesef<br />
yerine getirmemiþtir.<br />
Frankfurt bölgesinde<br />
faaliyette<br />
bulunan Darmstadt<br />
DÝTÝB Merkez<br />
Camii’nde, gençlik<br />
kollarý tarafýndan, “Tanýþma<br />
Günü” adlý bir<br />
program düzenlendi.<br />
Programa, T.C.<br />
Frankfurt Baþkonsolosu<br />
Ýlhan Saygýlý, T.C.<br />
Berlin Baþkonsolosluðu<br />
Din Hizmetleri Müþaviri<br />
ve DÝTÝB Genel<br />
Baþkaný Sadi Arslan,<br />
Frankfurt Baþkonsolosluðu<br />
Muavin Konsolos<br />
Ferit Orçun Baþaran,<br />
Din Hizmetleri<br />
Ateþesi Galip Akýn,<br />
Çalýþma Ateþesi Kemal<br />
Savaþ ile çoðunluðunu<br />
gençlerin oluþturduðu<br />
çok sayýda davetli<br />
katýldý.<br />
Din Görevlisi Kerim<br />
Þükrü Ünlü tarafýndan<br />
sunulan program,<br />
Gençlik Kollarý<br />
Sekreteri Ayþe Nur<br />
Kaya’nýn, Ýstiklal Marþý’nýn<br />
10 kýtasýný ezbere<br />
okumasý ve ardýndan<br />
Azim Semizoðlu’nun<br />
duygulu þiiriyle baþladý.<br />
Darmstadt DÝTÝB<br />
Merkez Camii Dernek<br />
Baþkaný Fuat Kurt bir<br />
selamlama konuþmasýyapti.<br />
Din Hizmetleri<br />
Müþaviri ve DÝTÝB<br />
Genel Baþkaný Sadi<br />
SAYGILI e-konsolosluk<br />
hakkýnda bilgi verdi. Saygýlý;<br />
“Yurtdýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýza<br />
internet üzerinden<br />
sunduðumuz hizmetlerin<br />
kalitesinin arttýrýlmasýna<br />
ve kapsamýnýn geniþletilmesine<br />
yönelik çalýþmalarýmýz<br />
çerçevesinde e-konsolosluk<br />
sitesinde geniþ çaplý<br />
yenilikler yapýlmýþtýr. Dinimiz<br />
bilime çok açýk bir dindir.<br />
Dolayýsý ile dinimizin<br />
ilk emri OKU’dur. Konsolosluk<br />
binamýzý restore etsek<br />
ya da büyütsek dahi yine<br />
de kuyrukta bekleme durumu<br />
oluyor.<br />
Bundan böyle, sayfalarýmýza<br />
baðlanmak için üye<br />
olma þartý aranmamaktadýr.<br />
Konsolosluk iþlemleri ile ilgili<br />
ayrýntýlý bilgilere eriþilmek<br />
istendiðinde hangi ülkeden<br />
ve hangi konsolosluk<br />
görev bölgesinden baðlandýðýnýn<br />
kaydedilmesi yeterlidir.<br />
Bu seçim yapýldýktan<br />
sonra, konsolosluk iþlemleri<br />
bilgileri, o ülkeye özel<br />
verilerle ekrana taþýnmaktadýr.<br />
Buna karþýlýk, interaktif<br />
iþlem yaptýrmak için siteye<br />
üye olmak gerekmektedir.<br />
Doðum, Nüfus, Evlilik, Askerlik,<br />
Noterlik ve Vatandaþlýk<br />
ile ilgili iþlemlerinizi<br />
internet orta mýnda yapabilirsiniz.”<br />
dedi.<br />
• Geniþ bilgi için:<br />
www.e-konsolosluk.net adresini<br />
ziyaret edebilirsiniz.<br />
Saygýlý ve Arslan, Darmstadtlý<br />
gençlerle biraraya geldi<br />
Arslan, toplantýda birr<br />
konusma yaptý.<br />
T.C. Frankfurt Baþkonsolosu<br />
Ýlhan Saygýlý<br />
ise, gençlerin ve<br />
genç düþüncenin öneminden<br />
bahsederek;<br />
“Gençlerin böyle çalýþmalar<br />
yapmalarý ve etkin<br />
olmalarý çok memnuniyet<br />
vericidir. Kendilerini<br />
kutluyorum”<br />
dedi.<br />
Program, bayanlar<br />
kolunun hazýrladýðý ikramýn<br />
davetlilere sunulmasýnýn<br />
ardýndan,<br />
Darmstadt DÝTÝB Merkez<br />
Camii “Saz Grubu”nun<br />
söylediði birbirinden<br />
güzel türkülerle<br />
sona erdi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
36 hayat<br />
Padiþahýn biri,<br />
- Bana yalan söyleyebilene<br />
bir küp dolusu altýn<br />
vereceðim! demiþ. Yalancýlar,<br />
hemen saraya koþuþturup<br />
baþlamýþlar yalana;<br />
- Bir kuþ, aslaný kapýp<br />
yuvasýna götürdü.<br />
- Bunun neresi yalan?..<br />
Kuþ kartaldýr, Arslan da<br />
kuzu kadar minik bir yavru.<br />
Kaptý mý götürür tabii!..<br />
- Komþu ülkede bir eþeði<br />
kral yaptýlar!..<br />
- Ülkenin kralý, pencereden<br />
bakýnýrken tacýný düþürmüþ.<br />
Taç da pencerenin<br />
altýndaki eþeðin baþýna<br />
geçmiþ. Taç kimin kafasýndaysa,<br />
kral odur tabii!..<br />
- Padiþahým, ben gökyüzüne<br />
bir ok attým. Altý ay<br />
sonra geri döndü!<br />
- Senin ok bir aðacýn üstüne<br />
düþmüþtür. Aðaç, sonbaharda<br />
yapraklarýný dökünce,<br />
takýlacak yer bulamayýp<br />
yere inmiþtir.<br />
Böylece padiþah, her<br />
yalana gerçek bir bahane<br />
bulmuþ ve kimse padiþaha<br />
bu yalandýr dedirtememiþ.<br />
Ama bir gün bir Kayserili<br />
gelmiþ;<br />
Padiþahým, sen benim<br />
babamdan borç olarak bir<br />
küp dolusu altýn almýþtýn.<br />
Þimdi geri almaya geldim.<br />
Yalandýr dersen ödülümü<br />
ver. Yalan deðil dersen<br />
borcunu öde!..<br />
Kayseri`li ve Terzi<br />
]Kayseri`li Ali`ye babasý<br />
hayat dersi veriyormuþ<br />
oðlum senden ne kadar isterlerse<br />
istesinler yarýsýndan<br />
fazla verme.<br />
Ali birgün terziye takým<br />
elbise diktirmiþ.<br />
Kayseri`li sormuþ borcum<br />
nedir?<br />
Terzi cevap vermiþ 6<br />
milyon .<br />
Kayseri`li mümkün deðil<br />
3 milyon demiþ.<br />
Terzi kurtarmaz 4 milyon<br />
demiþ.<br />
Kayseri`li mümkün deðil<br />
2 milyondan fazla vermem<br />
demiþ.<br />
Terzi lanet olsun tamam<br />
demiþ.<br />
Bu sefer Kayseri`li 1<br />
milyondan fazla vermem<br />
demiþ.<br />
Terzi sinirlenmiþ para<br />
falan istemiyorum al elbiseni<br />
defol demiþ.<br />
Kayseri`li bir takým elbise<br />
daha dikmezsen þurdan<br />
þuraya gitmem demiþ.<br />
Nallarý Dikmiþ<br />
Padiþah bir gün atýyla<br />
kýr gezintisi yaparken seyislerine<br />
demiþ ki:<br />
-Bu atý çok sevdiðimi<br />
bilirsiniz. Bu atýn ölüm haberini<br />
bana getiren seyisin<br />
kellesini vururum, atýma<br />
çok iyi bakacaksýnýz. Aradan<br />
birkaç yýl geçmiþ, seyisler<br />
bakmýþlar ki padiþahýn<br />
atý ahýrda ölmüþ. Seyislerden<br />
biri padiþahýn sözünü<br />
hatýrlamýþ, telaþlanmýþlar,<br />
ne yapacaklarýný bilememiþler.<br />
Birinin aklýna<br />
Ýncili Çavuþ gelmiþ, bu iþi<br />
ona danýþalým demiþler. Ýncili’ye<br />
varmýþlar, durumu<br />
anlatmýþlar. Ýncili demiþ ki<br />
-Ben bu iþi çözerim, siz<br />
iþinize gücünüze bakýn. Ýncili,<br />
padiþahýn huzuruna<br />
varmýþ.<br />
-Padiþahým, senin bir<br />
küheylan vardý ya...<br />
-Evet...<br />
-Ahýrda gördüm. Yanýna<br />
yaklaþtým. Su verdim<br />
içmedi, yem verdim yemedi,<br />
nallarý da havaya dikmiþ<br />
öylece duruyor.<br />
-Yahu sen þuna öldü desene!<br />
-Padiþahým ben demedim,<br />
sen söyledin öldüðünü.<br />
Bir ceza vereceksen<br />
kendine ver..<br />
Topum Tüfeðimi<br />
Geri Ver<br />
Çanakkale Muharebesinde<br />
Kayseri`li bir nefer<br />
topunun baþýna nöbete gelmiþ.<br />
Muharebenin þiddetli<br />
bir zamaný deðilmiþ, þurada<br />
bir abdest tazeleyim demiþ.<br />
Tüfeðini de topun<br />
üzerine býrakmýþ.<br />
-Topum, tüfeðimin<br />
emaneti sana, diyerek ilerideki<br />
çukura gitmiþ. Bu sýrada<br />
komutan gelmiþ, bakmýþ<br />
ki topun baþýnda kimse<br />
yok, bir de nefer tüfeðini<br />
topun namlusuna asmýþ.<br />
Çok hiddetlenmiþ, þu tüfeðini<br />
alayým da hesabýný<br />
versin bakalým diye kýzýp<br />
köpürmüþ ama tüfeði de<br />
topun namlusundan bir türlü<br />
sökemiyormuþ. Komutan:<br />
-Ulan uyanýk Kayseri`li<br />
bu tüfeðe ne yaptýnda sökülmüyor<br />
böyle diye düþünürken<br />
Kayseri`li de çýkagelmiþ.<br />
Komutan açmýþ<br />
aðzýný yummuþ gözünü,<br />
demediðini býrakmamýþ.<br />
-Þu tüfeði de nasýl yapýþtýrdýysan<br />
sök yerinden<br />
demiþ. Nefer:<br />
-Yapýþtýrmadým komutaným<br />
demiþ. Topa yaklaþmýþ:<br />
-Topum tüfeðimi geri<br />
ver demiþ ve komutanýn<br />
þaþkýn bakýþlarý arasýnda<br />
tüfeði almýþ. Komutanýn<br />
gözleri yaþarmýþ, askeri<br />
kucaklamýþ ve onunla helalleþip<br />
yanýndan ayrýlmýþ.<br />
Eski Araba<br />
Ýki tane çiftçi; biri Adana`lý<br />
diðeri Kayseri`li, sohbet<br />
ediyorlarmýþ; bu arada<br />
haliyle zenginlikleriyle<br />
övünüyorlar.. Adana`lý<br />
baþlamýþ:<br />
-Bizim orda sabah güneþ<br />
doðmadan biniyoruz<br />
arabaya, akþam oluyor biz<br />
hala çiftliðin öteki ucuna<br />
yetiþemiyoruz demiþ...<br />
Kayseri`li de bunun üzerine,<br />
-Yav bizim de vardý öyle<br />
eski bi arabamýz, ama<br />
geçenlerde satýp yeni modelini<br />
aldýk...<br />
58 kayserili veeeee<br />
Bir uçakta 58 kayserili<br />
ile 1 laz yolculuk yapýyorlarmýþ<br />
kaptandan bir ses<br />
gelmiþ uçaktaki aðýr eþyalarýn<br />
hepsini atýn yoksa düþecez<br />
bunun üzerine tüm<br />
aðýr eþyalar atýlmýþ. 10 dak<br />
sonra kaptan tekrar seslenmiþ<br />
uçaðýn sað kanadýný<br />
koparmak zorundayýz yoksa<br />
düþecez kanadýda koparmýþlar.<br />
sonra kaptan<br />
tekrar seslenmiþ sol kanadýda<br />
koparacaz. uçak kanatsýz<br />
ilerlerken kaptan<br />
seslenmiþ kusura bakmayýn<br />
ama uçaðýn alt kýsmýný<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
Kayseri Fýkralarý<br />
kesmezsek hepimiz ölecez<br />
tüm yolcular yukarýdaki<br />
tutacaklara tutunmuþlar ve<br />
alt kýsým kesilmiþ. yolculuk<br />
devam ederken kaptan<br />
bu son isteðim malesef<br />
kontrolü saðlayamýyoruz o<br />
yüzden içinizden 1 kiþinin<br />
atlamasý lzým der bunun<br />
üzerine 58 kayseliri laza<br />
döner laz ise þöyle der baþýný<br />
sallayarak tamam tamam<br />
anladým ama hani alkýþ<br />
der kayserililerde alkýþlar.<br />
Ýþ Arayan Gayserili<br />
Bir gün Kayserilinin biri<br />
Ýstanbul`a iþ aramaya gider<br />
ve gezerken fabrikanýn<br />
birinde iþ ilaný görür güvenliðe<br />
gider oda müdürün<br />
yanýna gönderir. Selamýnaleyküm<br />
der ve müdürün<br />
odasýna girer müdürde Aaleykümselam<br />
der buyur<br />
nasýl yardýmcý olabilirim<br />
diye adama sorar.<br />
Adam;<br />
-Ben iþ müracaatý için<br />
geldim der.<br />
Müdür adamýn konuþmasýndan<br />
Kayserili olduðunu<br />
anlar ne iþ yaparsýn<br />
diye sorar. Adamda ne iþ<br />
olursa yaparým yeterki iþ<br />
olsun der.Müdür gülmeye<br />
baþlar, adam müdür gülünce<br />
acaba yanlýþ bir þey mi<br />
söyledim der. Kendi kendine<br />
müdür hemþerim sen nerelisin<br />
der, adam Gayseriliyim<br />
deyince müdür yine<br />
güler adam niye gülüyorsunuz<br />
deyince müdür bende<br />
Gayseriliyimde ondan<br />
gülüyorum. Adam dayanamaz<br />
sorar müdürüm sen<br />
kaç senedir burda müdürsün?<br />
Müdür 3 senedir niye<br />
sordun?<br />
Adam daha bu fabrikayý<br />
3 senedir üstüne yürütemedin<br />
mi sen nasýl Gayserilisin<br />
deyince müdür yürütmeye<br />
yürütecektim de fabrikanýn<br />
sahibi de Gayserili..<br />
Süs Eþyasý<br />
Bir yabancý elçiyi padiþah<br />
kabul edecekti.<br />
fýkralar<br />
Bu elçi, ülkesinin çok<br />
varlýklý olduðunu göstermek<br />
Ýçin; ne kadar altýn, inci,<br />
elmas gibi süs eþyasý<br />
varsa, bunlarý üstüne baþýna<br />
takýp takýþtýrýp huzura<br />
çýkmak istedi.<br />
Saray görevlileri bu<br />
adamýn yaptýðý garipliðin<br />
önüne geçmek istiyorlardý<br />
ama ne yapacaklarýný bilmiyorlardý.<br />
Hemen akýllarýna<br />
Ýncili çavuþ geldi:<br />
-Aman çavuþ, þu adamý<br />
sen yola getirirsin Ne yapacaksan<br />
yap þu haline engel<br />
ol. Ýncili,<br />
“Çaresini buluruz” dedi.<br />
Bir süre düþündü. Sonra<br />
altýn - inci karýþýmý sedef<br />
kakmalý bir çift takunyayý<br />
onun gireceði tuvalete<br />
koydu.<br />
Adam tuvalete girip<br />
bunlarý görünce þaþýrdý. Çýkýnca<br />
Ýncili Çavuþ‘a sormadan<br />
edemedi:<br />
-Altýn, inci, sedef kakmalý<br />
nalýn tuvalete konulur<br />
mu? Yazýk deðil mi? Ýncili,<br />
taþý gediðine koyacaðý zamaný<br />
bulmuþtu. Hemen cevabýný<br />
yapýþtýrdý:<br />
-Bizim padiþahýmýz<br />
böyle süs eþyasýna deðer<br />
vermez.<br />
Elçi, verilen cevabý duyunca,<br />
üzerine bakýndý,<br />
sonra sessizce bunlarý çýkarýp,<br />
huzura girdi...<br />
Kayserili ve<br />
Kýbrýslý Rum<br />
Kayserili birisi Kýbrýsa<br />
göç etmiþ. Orada Rum<br />
komþularýda varmýþ. Ancak<br />
Rum komþularý bizim<br />
Kayserilinin tarlasýný yol<br />
olarak kullanýyorlarmýþ.<br />
Kayserili bu iþe çok kýzmýþ<br />
ve tarlaya þöyle bir ilan asmýþ.<br />
“Bu tarladan geçenleri<br />
döverim”<br />
Birgün bir Rum eþeði<br />
ile geçiyormuþ. Kayserili<br />
çevirmiþ demiþ; sen bu ilaný<br />
görmedin mi? Rum demiþ<br />
gördüm.<br />
Baþlamýþ Kayserili eþeði<br />
dövmeye rum demiþ ki;<br />
-Ya sen salak mýsýn, niye<br />
eþeði dövüyorsun?<br />
Kayserili;<br />
-Önce seni dövmeye<br />
baþlarsam eþek sýranýn<br />
kemdisine geleceðini anlar<br />
ve kaçar. Ben bu yüzden<br />
önce eþekten baþladým.
özel köþe<br />
KARAMANLI<br />
KARASAKAL<br />
HOCA UÇMUÞ<br />
HABERÝ YOK!!!<br />
Zamanýn birinde bizim<br />
Karamanlý Karasakal Hoca<br />
köyün birine hoca olur.<br />
Aradan bir zaman geçtikten<br />
sonra köylüler hocaya<br />
gelirler ve:<br />
-Hoca bu gece ne müthiþtin<br />
caminin tabutuyla<br />
köyün üzerinde dolaþýyordun.<br />
Bizim hoca þaþkýn kendiside<br />
yeni duyuyor:<br />
-Ben mi uçmuþum.<br />
-He hocam o ne kerametti<br />
öyle.<br />
Hoca söylene söylene<br />
caminin yolunu tutar:<br />
Mürþit uçmaz ama mürid<br />
uçurur.<br />
ALLAH RIZASI<br />
ÝÇÝN ETLÝ<br />
EKMEK ALIN<br />
Babam bir zaman yalnýz<br />
izine gitti. Mübarek Ramazan<br />
ayý Ramazan orucu tutuyoruz.<br />
Birgün babam Karaman`da<br />
dolaþýrken bakýyorki<br />
akþam yaklaþýyor hemen<br />
bir fýrýna gidiyor ve 50<br />
yarým etli ekmek yaptýrýyor.<br />
Zannediyorki bizde<br />
izindeyiz o zamanlar hepimiz<br />
evdeyiz. 7 kardeþ ana<br />
baba etti 9. Bir de gelen<br />
olursa ancak yeter diye düþünüyor.<br />
Bir fýrýnda etli ekmeði<br />
yaptýrýp fýrýndan dýþarý<br />
çýkýyor sonra da kafa týnlýyor:<br />
-Eyvah ben ne yaptým<br />
çocuklar Almanya`da ya<br />
diye düþünüyor ve Karaman`ýn<br />
en eski parkýnýn bir<br />
köþesine durup millete baðýrýyor:<br />
-Allah rýzasý için almadan<br />
geçmeyin..<br />
AÐLAMAKTA<br />
BÝR SANAT<br />
Yer Almanya millet almanya`ya<br />
yeni gelmiþ ama<br />
babam Almanya`ya geldikten<br />
6 ay sonra annemi Almanya`ya<br />
getirdi. Tabi ev<br />
tutmanýn avantajý ile keyif<br />
yerinde. Ogün bayram sabahý<br />
bayram namazýndan<br />
sonra bayram yemeði yiyecekler.<br />
Bayram namazýndan<br />
sonra kardeþten üstün<br />
tuttuðu arkadaþý Muammer<br />
M. Salih AYDIN<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
m.s.a.58@hotmail.com<br />
hayat<br />
abi ve halamýn kocasý eniþtem<br />
eve geliyorlar. Yemek<br />
ortaya geliyor babamýn<br />
kardeþi gibi sevdiði Muammer<br />
abi baþlýyor aðlamaya:<br />
-Benim yavrularým acep<br />
þimdi ne yer ben burda kuþ<br />
sütüne kadar yiyorum. Arkasýndan<br />
halamýn kocasý da<br />
ayný þekilde aðlamaya baþlayýnca<br />
babam yalnýz kalýyor<br />
ve baþlýyor oda aðlamaya<br />
sonra da olayý bize<br />
þöyle anlatýyor:<br />
-Ne yapayým ayýp olmasýn<br />
diye ben de aðladým.<br />
BABA BENÝM<br />
KURBANI DA<br />
ÖDEDÝN MÝ?<br />
Kurban bayramý yaklaþmak<br />
üzere yani son Cuma<br />
namazýný kýldýk. Kardeþim<br />
Hüsnü kurban listesine bakýyorki,<br />
babamýn ve annemin<br />
kurbaný ödenmiþ ama<br />
kendi kurbaný ödenmemiþ,<br />
babamýn kulaðýna yaklaþýyor<br />
ve:<br />
-Baba benim kurbaný da<br />
ödedin mi? Babamýn bir<br />
bakýþý varki görmeye deðer<br />
Kardeþime:<br />
-Ulan üç kaðýtçý daha<br />
hacca götürdüðüm parayý<br />
vermedin ben sana borçlumuyum…<br />
BABAM KENDÝNÝ<br />
NASIL VURDU?<br />
Babam yine zamanýn birinde<br />
ava gider. Oda kendi<br />
tüfeði yok dedemin üsten<br />
doldurmak tüfeðiyle. Babam<br />
küçük halamýn kocasýný<br />
da yanýna alýr dolaþmaya<br />
baþlarlar. Tam yürürlerken<br />
bir ördek sürüsü kalkar babam<br />
basar tetiðe ördek bir<br />
tarafa düþer babam bir tarafa.<br />
Eniþtem koþar gelir:<br />
-Kayýn ne oldu diye baðýrýr.<br />
Babamýn yüzünü görünce<br />
gülmeye baþlar çünkü<br />
babamýn yüzü baruttan<br />
simsiyah olmuþ. Doldururken<br />
barutu fazla koyduðu<br />
için…<br />
HAYALET<br />
HACARAP<br />
Babam ikinci hacdan<br />
dönünce beraberinde bir<br />
Arap elbisesi getirir. Ertesi<br />
sene Ramazanda beraberinde<br />
getirdiði elbiseyi giyer.<br />
Bembeyaz kefen gibi teravih<br />
namazý kýlmaya gider.<br />
Eve gelirken çocuk bahçesinden<br />
geçmekte iken komþunun<br />
oðlu babamý bembeyaz<br />
görünce içini bir korku<br />
kaplar ve tabana kuvvet yatýrývermiþ<br />
kaçmýþ. Babam<br />
bu çocuða ne oldu demiþ.<br />
Arkasýndan babam da koþmaya<br />
baþlar tabi çocuk þok<br />
geçirir, evlerine zor varýr.<br />
Sonra babam çocuðun kendinden<br />
kaçtýðýný anlar.<br />
FISILTI<br />
GAZETESÝNÝN<br />
GETÝRDÝKLERÝ 2<br />
Geçen sayýlardan birinde<br />
yazmýþtým. Gurbetçi<br />
kardeþlerimizin baþýndan<br />
geçenleri, þimdi kaldýðýmýz<br />
yerden devam edelim.<br />
Yine zamanýn birinde<br />
kardeþimizin biri izine gidiyor<br />
ayaðý yorulunca da gaz<br />
pedalýnýn üstüne taþ koyuyor.<br />
Tabii Yugoslav polisi<br />
durduruyor ama araba hala<br />
baðýrýyor. Polis bir de ne<br />
görsün pedalýn üstünde kocaman<br />
bir taþ. Çat, pat<br />
Türkçe soruyor bizim vatandaþa:<br />
—Bu ne komþu?<br />
Bizimki lafý patlatýyor:<br />
—Ayaðým yoruluyor<br />
komþu… Cezayý yeyince<br />
ayaðý hiç yorulmuyor artýk.<br />
Tabiî ki bunlar bizim<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
37<br />
Hacarabýn<br />
Serüvenleri<br />
19<br />
vatandaþlarýn buluþlarý patentlemek<br />
lazým. Yine bir<br />
baþka yere ve bir baþka zamana<br />
taþýnalým.<br />
Döküm ocaklarýnda temizlik<br />
yapýlacak bizim vatandaþ<br />
ve bir Alman beraber<br />
temizleyecekler.<br />
Alman Türk`e diyor ki:<br />
—Ben aþaðý inince oksijen<br />
tüpünü kapatma iþaretle<br />
birlikte anlatýyor. Bizim<br />
vatandaþ da tamam anlamýnda<br />
kafasýný sallýyor.<br />
Adam aþaðýya inince baþlýyor<br />
temizliðe bizim vatandaþ<br />
oksijeni kapatýyor.<br />
Adam kývrýlmaya baþlýyor.<br />
Neyse ki vatandaþ yanlýþýný<br />
anlýyor da oksijeni açýyor.<br />
Adam da ölmekten kurtuluyor.<br />
Olaylara devam ediyoruz.<br />
Yer Ehringhausen benim<br />
çalýþtýðým firma. Firmada<br />
Aksaraylý Asým abi<br />
vardý rahmetli oldu. Bir de<br />
Yozgatlý Ali abi vardý o da<br />
rahmetli oldu. Yozgatlý Ali<br />
abi sabah vardiyasýnda<br />
Asým abi ise öðlen vardiyasýnda<br />
o zamanlar millet<br />
bekâr evlerinde kalýyor.<br />
Asým abi öðle vardiyasý bitince<br />
sen tut Yozgatlý Ali<br />
abinin odasýna gir çalar saati<br />
5 saat geri al. Tabii zil<br />
çalýnca Yozgatlý Ali abi<br />
apar topar iþe koþuyor. Varsa<br />
ki gece vardiyasý çalýþýyor,<br />
millette Ali abiyi görünce:<br />
—Ne o Ali abi uyuyamadýn<br />
mý? Diyorlar.<br />
O da:<br />
Ne uyumasý iþe geldim.<br />
Millette:<br />
—Ali abi saat daha bire<br />
gelmedi deyince kart bastýðýmýz<br />
saatin yanýna koþuyor<br />
bir de ne görsün oyuna<br />
geldiðini anlýyor da tekrar<br />
yatmaya gidiyor. Ertesi gün<br />
Asým abi Ali abinin yanýna<br />
gelip kaynamaya, fokurdamaya,<br />
gülmeye baþlýyor.<br />
Ali abi de arkasýna düþüyor<br />
sonra bir kahve ýsmarlýyor<br />
da barýþýyorlar.<br />
Gelelim asýl konumuza<br />
geçenlerde yine Ýrfan kardeþle<br />
dolaþýrken bana:<br />
—Sana bir þey anlatacaðým<br />
dedi.<br />
Ben de:<br />
—kimden? dedim.<br />
Ýrfan`da:<br />
—Hacý Öztürk kendisi<br />
anlattý ve sakýn Salih abiye<br />
anlatma dedi. Ama anlatýyorum<br />
bakalým beðenecek<br />
misin dedi.<br />
Ben de:<br />
—Anlat bakalým ne<br />
yapmýþ dedim. Þimdi Ýrfan`ý<br />
dinliyoruz.<br />
Hacý Öztürk`ün vardiyesi<br />
bitince iþten çýkmýþ<br />
bakmýþ ki, yaðmur sel olmuþ<br />
yaðýyor. Þemsiyede<br />
yok. Kendisini herhangi bir<br />
otobüse atýyor. Zannediyor<br />
ki her otobüs Dallheim`e<br />
gidiyor. Ama olacak iþte<br />
bindiði otobüs tam ters istikamete<br />
gidiyor Garbenheim.<br />
Tabi bizim Hacý Öztürk<br />
ister istemez Garbenheim`da<br />
iniyor. Ýki kilometre<br />
yerine dört kilometre yürüyerek<br />
o yaðmurda sucuk<br />
gibi sýrýl-sýklam oluyor.<br />
Eve varýnca da kendi durumuna<br />
kendi gülüyor. Ýrfan<br />
bunu anlatýnca hemþerin<br />
ayvayý yedi dedim ve yazdým.<br />
Ama ben söylemedim<br />
yazmadým kuþlar getirdi<br />
unutmayýn.<br />
Gününüz mutlu, ömrünüz<br />
kutlu, yarýnýnýz umutlu,<br />
sýhhatiniz afiyetli yüzünüz<br />
hep gülsün efendim<br />
saðlýcakla kalýn.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
38 hayat<br />
Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />
bulmaca