17.11.2014 Views

PDF SAYI 32 - Hayat Online

PDF SAYI 32 - Hayat Online

PDF SAYI 32 - Hayat Online

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Avrupa`daki Kitapçýnýz<br />

OKUSAN<br />

Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD<br />

Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar<br />

Tel: 0180-3002250<br />

www.okusan.eu<br />

e-Konsolosluk tanýtýldý<br />

T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu e-Konsolosluk<br />

hizmetlerinin yaygýnlaþtýrýlmasýna<br />

yönelik Türk Kültür Merkezi´nde bir toplantý<br />

düzenledi.<br />

Toplantýya Frankfurt Baþkonsolosu Ýlhan<br />

SAYGILI, Din Ateþesi Galip AKIN konsolosluk<br />

görevlileri ve Hessen Eyaletinde bulunan<br />

DÝTÝB baþkanlarý ve din görevlileri<br />

katýldý.<br />

Sayfa: 35`te<br />

IGMG Genel Sekreteri Oðuz ÜÇÜNCÜ<br />

“Zorluklar<br />

güç<br />

birliði ile<br />

aþýlmalý”<br />

Sayfa: 33`te<br />

ATÝB Genel Baþkaný Selahattin SAYGIN<br />

Uyumsuzluðun<br />

Faturasý<br />

Yine<br />

Türklere<br />

Kesildi<br />

Sayfa: 35`te<br />

Entegrasyonda suçlu bulundu: Türkler!<br />

Politikacýlar Çözümsüzlük Üretiyor<br />

Dosya Sayfa 5`te<br />

Dr. Yusuf IÞIK<br />

Entegrasyon<br />

ve Biz<br />

Dosya Sayfa 7`de<br />

Mahmut AÞKAR<br />

Benden<br />

Sana<br />

“Düþman”<br />

Olmaz!<br />

Dosya Sayfa 29`da<br />

Selma ÖZTÜRK<br />

Maþaallah<br />

ve<br />

Ýnþaallah<br />

demek!<br />

Dosya Sayfa 9`da<br />

Oðuz ÜÇÜNCÜ<br />

Çocuklar<br />

ölürken...<br />

Özel Köþe Sayfa 37`de<br />

M. Salih AYDIN<br />

Hacarabýn<br />

Serüvenleri<br />

19<br />

Dosya Sayfa 15`te<br />

Ünal KOYUNCU<br />

Almanya`nýn<br />

Gazze<br />

Tutumu<br />

Dosya Sayfa 23`te<br />

Ekrem ÞENOL<br />

CSU, zanlýlarý,<br />

kökenlerine<br />

göre kayýt<br />

altýna almak<br />

istiyor


editörden<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

3<br />

Sinan AKTÜRK<br />

hasbihal<br />

Suçlu Bulundu:<br />

Uyumsuz Türkler!<br />

Sevgili dostlar!<br />

Yeni yýl ile birlikte yeni bir logo<br />

ve dizayn ile sizlerin karþýnýza çýkmýþtýk.<br />

Sizlerden gelen güzel tepkiler<br />

bizim azmimizi bir kat daha artýrdý.<br />

Özellikle yýllýk takvim hediyemiz<br />

oldukça beðenildi. Ýnþallah bu<br />

tür hediye çalýþmalarýmýz kalýcý olacaktýr.<br />

Ocak ayýnda Hessen Eyaletinde<br />

yapýlan seçimler sonucu yine Roland<br />

Koch Baþbakan olarak görevine<br />

devam ediyor. SPD önceki seçimlerde<br />

aldýðý oylardan oldukça<br />

fazla miktarda kaybederek bu seçimin<br />

maðlubu oldu. Yüzde 1 de olsa<br />

oylarýný artýran CDU; FDP ile koalisyon<br />

yaparak Hessen`de iktidarýný<br />

devam ettirdi. Hayýrlý olsun.<br />

Roland Koch, daha önceki seçimlerde<br />

kullandýðý uslubu bu seferki<br />

seçimlerde en asgari seviyede<br />

kullanarak bir kampanya yaptý. Yabancýlara<br />

yönelik uslubunda gözle<br />

görülür bir deðiþiklik olan Koch;<br />

uyarýlarý dikkate almýþ görünüyor.<br />

Geçtiðimiz günlerde Almanya`da<br />

uyum ile alakalý bazý raporlar<br />

yayýnlandý. Yine bildik açýklamalar<br />

ile karþý karþýya idik. Uyumsuz olarak<br />

Türkler suçlu ilan edildi. Yani<br />

Almanya`da yaþayan Türkler tüm<br />

çabalara raðmen uyumsuzluk yapmakta<br />

ýsrar ediyormuþ!<br />

Kýrk küsür senedir Almanya`da<br />

bulunan göçmenler içerisinde þu anda<br />

3,5 milyon civarýnda olan Türk<br />

nüfusu yapýlan araþtýrmalara göre -<br />

gerçi her eyalette deðiþik neticeler<br />

elde edilmiþ- uyum konusunda en<br />

sorunlu kesimi teþkil etmekte imiþ.<br />

Senelerin vermiþ olduðu yanlýþ uygulamalar,<br />

göçmen ülkesi olma<br />

özelliðini dikkate almamak ve göçmenlerin<br />

taleplerini görmezden gelme<br />

gibi çalýþmalar sorun yumaðýný<br />

daha da karmaþýk hale getiriyor.<br />

Tamam, özellikle Türk nüfusun<br />

eksiklikleri muhakkak mevcuttur.<br />

Ama bu sorunlarýn çözümü noktasýnda<br />

resmi makamlarýn gayreti yeterli<br />

deðildir. Türk nüfusun özelikle<br />

eðitim noktasýndaki eksiklikleri<br />

çoktur. Ama bu eksikliklerin giderilmesi<br />

noktasýnda maalesef yalnýz<br />

býrakýlmaktadýrlar.<br />

Uyum konusunda sivil teþkilatlarýn<br />

çabalarý takdire þayandýr. Ama<br />

ne hikmetse resmi makamlar bu sivil<br />

teþkilatlarýn bazýlarýný muhatap<br />

alma bazýlarýný ise muhatap kabul<br />

etmeme gibi bir açmaza düþmekteler.<br />

Bilindiði gibi tüm sivil teþkilatlar<br />

Alman Resmi Makamlarýnýn izniyle<br />

faaliyetlerini sürdürmektedir.<br />

Buna raðmen siz tutup kimi teþkilatlarý<br />

muhatap alýp kimilerini de<br />

öcü kabul ederseniz; kendinizle çeliþkiye<br />

düþmüþ olursunuz.<br />

Muhakkak bu sivil teþkilatlar<br />

arasýnda zaman zaman yanlýþ hareketlerde<br />

bulunanlar olabilir. Ama<br />

bunlarýn yanlýþlýklarý var ise kanun<br />

çerçevesi içerisinde düzeltilmelidir.<br />

Uyum noktasýnda sivil teþkilatlara<br />

yeterince destek verilmediði<br />

kanýsýndayýz. Özellikle dil konusunda<br />

bildik resmi söylemler yerine<br />

sivil kuruluþlar ile yapýlacak ortak<br />

çalýþmalarýn daha verimli olacaðý<br />

kanaatindeyiz.<br />

Uyumdan anlaþýlan eðer; kültürel<br />

anlamda bir uyumsa bu kolaydýr.<br />

Siz bu toplumda yaþayan tüm unsurlarý<br />

olduklarý gibi kimlikleri ile<br />

kabul ederseniz sorun çözülmüþ<br />

olur. Yok ama farklý kimliklere sahip<br />

topluluklarý dar bir kimlik çerçevesi<br />

içerisine sokmaya çalýþýrsanýz<br />

olmaz. Farklýlýklar içerisinde bir<br />

bütün olarak kabul edilebilecek bir<br />

uyum her zaman olumlu netice verecektir.<br />

Yani; Eski Federal Ýçiþleri Bakana<br />

Schily`nin dediði gibi “en iyi entegrasyon<br />

asimilasyondur” Böyle<br />

bir beklenti saçmalýðýyla olaylara<br />

bakmak çözüm getirmez sorunlarý<br />

daha da içinden çýkýlmaz bir hale<br />

getirir.<br />

2008 sonu ve Ocak ayý baþlarýnda<br />

Ýsrail`in Gazze`de sürdürdüðü<br />

insanlýk dýþý savaþ; tüm dünyada<br />

tepki ile karþýlanmýþtý. Tüm dünyada<br />

yapýlan demokratik gösteriler ve<br />

tepkiler meyvesini verdi ve savaþ ve<br />

katliam kýsa süreli de olsa durduruldu.<br />

Gerçi Ýsrail bu vahþetine devam<br />

edeceði sinyallerini vermeye devam<br />

ediyor. Ama bizim burada söylemek<br />

istediðimiz dünyanýn neresinde<br />

olursa olsun savaþlarýn durmasý ve<br />

tüm insanlýðýn barýþ içerisinde yaþamasýdýr.<br />

Gazze örneðinde olduðu gibi<br />

vahþet sahnelerinin yaþanmamasý<br />

için ise insan onuruna sahip olanlarýn<br />

beraberce tepkilerini göstermeleri<br />

gerekmektedir. Bu noktada Avrupalý<br />

siyasetçilerin ve Arap siyasetçilerin<br />

iki yüzlü politikalarýný<br />

eleþtiriyoruz. Dünya kamuoyundan<br />

gelen tepkiler neticesinde cýlýz bir<br />

þekilde -dostlar alýþ veriþte görsünkabilinde<br />

açýklamalar ile Ýsrail`in<br />

yaptýðý katliamlara göz yuman ve<br />

Birleþmiþ Milletler ve Ýslam Konferansý<br />

Teþkilatýnda bile bir kýnama<br />

kararý alamayan tüm siyasi liderleri<br />

buradan kýnýyoruz.<br />

Ýsraildeki siyonist devletin idarecileri<br />

tüm dünya ile þýmarýkça<br />

dalga geçmeye devam ediyorlar.<br />

Son olarak Davos`ta Ýsrail Cumhurbaþkanýnýn<br />

bir oturumda Türkiye<br />

Cumhuriyeti Baþbakanýna azarlar<br />

gibi konuþmasý tepki çekmiþtir.<br />

Gerçi T.C Baþbakaný Recep Tayyip<br />

Erdoðan gereken cevabý vermiþ ve<br />

toplantýyý terketmiþtir. Recep Tayyip<br />

Erdoðan`ýn bu tavrýný destekliyor<br />

ve tebrik ediyoruz. Ve bu tavrýn<br />

her yanlýþ tavra karþý devam etmesi<br />

temennisinde bulunuyoruz.<br />

Bu insanlýk dýþý vahþete tepkimizi<br />

demokratik yollardan koymaya<br />

devam etmeliyiz. Þu anda pekçok<br />

sivil insani yardým teþkilatý<br />

Gazze özelinde yardým kampanyasý<br />

düzenlemektedirler. Mesela savaþ<br />

ve katliamda yetim kalmýþ çocuklar<br />

için yetim projeleri, evleri yýkýlmýþ<br />

ve sokakta kalanlar için kardeþ aile<br />

projeleri düzenlenmektedir. Bizim<br />

tavsiyemiz bu tür projelere katkýda<br />

bulunarak hem bu mezalime tepki<br />

göstermiþ ve hem de buralardaki insanlarýn<br />

yaralarýnýn sarýlmasýna bir<br />

nebze katkýda bulunmuþ olursunuz.<br />

Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý<br />

bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.<br />

Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.<br />

Allah`a emanet olun.<br />

Impresium<br />

Künye<br />

hayat<br />

Aylýk Ücretsiz Gazete<br />

Þubat-Februar 2009<br />

Safer 1430<br />

Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni<br />

Sinan AKTÜRK<br />

Yayýn Kurulu<br />

Dr. Yusuf Iþýk,<br />

Ýbrahim Gümüþoðlu,<br />

Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin,<br />

Mahmut Aþkar,<br />

Sinan Aktürk,<br />

Saim Ayas,<br />

Aydýn Ersoy,<br />

M. Salih Aydýn<br />

Bölge Temsilcileri<br />

Nürnberg: Erol Ergün<br />

Tel: 0157-72176636<br />

E-Mail: erol27@hotmail.de<br />

Bielefeld: Mehmet Demir<br />

Tel: 0178-2063526<br />

E-Mail: mdemir62@hotmail.de<br />

Osnabrück: Mehmet Yüksel<br />

Tel: 0176-64627714 . 05411-209791<br />

Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.<br />

Merkez<br />

Königsbergerstr. 16<br />

61169 Friedberg<br />

Tel: 06031-162411<br />

Fax: 06031-738644<br />

E-Mail: info@hayatonline.de<br />

Web: www.hayatonline.de<br />

Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

4 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

haber<br />

ATÝB Gençlik Kollarý<br />

Birinci Film<br />

Festivali Mainz’da<br />

gerçekleþti.<br />

Mainz Capitol Sinemasýnda<br />

gerçekleþtirilen festivalde<br />

gençlerin hazýrladýðý<br />

5 film izleyicilerin beðenisine<br />

sunuldu.<br />

Film Festivaline ATÝB<br />

Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />

Yakup TUFAN, ATÝB Þeref<br />

Baþkaný Fikret EKÝN,<br />

TÝDAF`ýn Onursal Baþkaný<br />

Ýhsan ÖNER, ATÝB Genel<br />

Sekreteri Zeynel BES-<br />

LENEY, ATÝB Eski Genel<br />

Sekreterlerinden Ali CÝL-<br />

LÝOÐLU ve Ýmam CEN-<br />

GÝZ`inde aralarýnda bulunduðu<br />

birbirinden seçkin<br />

misafirler katýldý.<br />

Yoðun ilgiden dolayý<br />

yaklaþýk 450 kiþilik salonda<br />

kimileri programý ayakta<br />

izlemek zorunda kaldý.<br />

ATÝB Gençlik Kollarý Genel<br />

Baþkan Yardýmcýsý<br />

Oðuzhan Erkmen’in sunuculuðunu<br />

yaptýðý program<br />

ATÝB Plochingen derneðimizin<br />

gençlerinden Uður<br />

Göktaþ’ýn okuduðu<br />

Kur`an-ý Kerim ile baþladý.<br />

AVRUPA TÜRK ÝSLAM<br />

BÝRLÝÐÝ GENÇLÝK KOLLARI<br />

BÝRÝNCÝ FÝLM FESTÝVALÝ<br />

Tek bir yürek ve gür<br />

sesle okunan Ýstiklal Marþýnýn<br />

ardýndan programa<br />

ev sahibliði yapan ATÝB<br />

Mainz Türk Kültür Merkezi’nin<br />

Gençlik Kollarý<br />

Baþkaný Zeki Yýldýrým davetlilere<br />

selamlama konuþmasý<br />

yaptý.<br />

Daha sonra kürsüye gelen<br />

ATÝB Gençlik Kollarý<br />

Genel Baþkaný M. Çaðrý<br />

ÖNER misafirlere yaptýðý<br />

konuþmada: “Yapýlan film<br />

festivali ile hedeflenenin<br />

bizim gibi düþünen bizim<br />

gibi inanan gençler arasýndan<br />

yetenekler ortaya çýkartmak<br />

ve sinema sektöründe<br />

yer almalarýný saðlamak<br />

olduðunun altýný çizdi”.<br />

ATÝB Genel Baþkan<br />

Yardýmcýsý Yakup TU-<br />

FAN, Gençlik Kollarýnýn<br />

bu alanda yaptýðý çalýþmalarýn<br />

önemine dikkat çekerek<br />

programda görev alanlara<br />

baþarýlar diledi.<br />

ATÝB Eski Genel Baþkan<br />

Yardýmcýsý ve Genel<br />

Sekreteri, yazar ve senarist<br />

Mahmut Aþkar’ýn Baþkanlýðýný<br />

yaptýðý Ýsmail Çelik<br />

ve Olgun Özdemir’den<br />

oluþan jürinin takdiminin<br />

ardýndan ATÝB Gençlik<br />

Kollarýnýn hazýrladýðý<br />

“BÝR GÖÇÜN ARDIN-<br />

DAN” isimli tanýtým Filmi<br />

gösterildi. Sýrasýyla ATÝB<br />

bünyesinde faaliyet gösteren<br />

derneklerden Köln<br />

Gençlik Kollarýnýn<br />

“OÐUZLAR” Göppingen<br />

Gençlik Kollarýnýn “ARA-<br />

YIÞ” Herrenberg Gençlik<br />

Kollarýnýn “ATÝB HER-<br />

RENBERG” Remscheid<br />

Gençlik Kollarýnýn “ZÝK-<br />

RULAH” ve son olarak da<br />

Plochingen Gençlik Kollarýnýn<br />

“TÜRK ÝSLAM<br />

BÝRLÝÐÝ” isimli filmleri<br />

izleyicilerin beðenisine sunuldu.<br />

Gençlerin tamamen<br />

kendi imkanlarý ile yaptýklarý<br />

filmler izleyicilerden<br />

büyük alkýþ topladý.<br />

“ZÝKRULLAH”<br />

“ARAYIÞ” ve “TÜRK ÝS-<br />

LAM BÝRLÝÐÝ” isimli<br />

filmlerin derece aldýðý festivalde<br />

birinci olan ZÝK-<br />

RULLAH filmi ve ekibine<br />

ATÝB Þeref Baþkaný Fikret<br />

EKÝN, ikinci olan ARA-<br />

YIÞ filmi ve ekibine ATÝB<br />

Genel Baþkan Yardýmcýsý<br />

Yakup TUFAN ve üçüncü<br />

olan TÜRK ÝSLAM BÝR-<br />

LÝÐÝ filmi ve ekibine de<br />

ATÝB Gençlik Kollarý Genel<br />

Baþkaný M.Çaðrý<br />

ÖNER ödüllerini takdim<br />

ettiler.


dosya<br />

Yusuf IÞIK<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Cenab-ý Allah, yaratmýþ<br />

olduðu varlýklar<br />

içerisinde en<br />

mükemmel olarak insaný<br />

yaratmýþ ve diðer yaratýlanlar›<br />

ise insanlýðýn hizmetine<br />

sunmuþtur.<br />

Ýnsanlar, hayvanlardan<br />

ve bitkilerden ayrý olarak<br />

çok bariz özelliklerle donatýlmýþtýr.<br />

Doðru-yanlýþ, iyikötü,<br />

güzel-çirkin, zulümadalet<br />

ve Hak-Batýl ayrýmýnda<br />

belirleyici özelliklere<br />

sahiptir. Bu baðlamda<br />

insanlar diðer yaratýlmýþlardan<br />

üstündür ve farklýdýr.<br />

Kur`an-ý Kerim`in Ýsra<br />

suresinin yetmiþinci ayetinde:<br />

“Biz gerçekten de insanoðlunu<br />

þerefli kýldýk ve<br />

onu karada ve denizde çeþitli<br />

vasýtalarla taþýdýk. Ýnsanoðluna<br />

en güzel rýzýklar<br />

verdik. Ýnsanoðlunu<br />

diðer yarattýklarýmýzdan<br />

cidden üstün kýldýk” buyuran<br />

Allah (c.c.), insanýn<br />

önemine iþaret etmiþ ve insanla<br />

birlikte insanýn ihtiyaçlarýnýn<br />

da önemli olduðuna<br />

dikkat çekmiþtir.<br />

Ýnsan ayný zamanda<br />

topluluk halinde; farklý<br />

milletler, inançlar ve toplumlar<br />

halinde yaþamaya<br />

yatkýn olarak yaratýlmýþtýr.<br />

Bütün bu farklýlýklara karþýn<br />

Allah insana, yaratanýný<br />

tanýmak ve ona ibadet etmek<br />

görevi yüklemiþtir. Bu<br />

görev, önemli bir görevdir.<br />

Yeryüzünde huzur ve barýþýn<br />

temin edilmesinde, insanlarýn<br />

farklýlýklarýnýn hoþ<br />

görülmesinde Allah için<br />

yapýlacak olan kulluk etkin<br />

rol oynamaktadýr.<br />

Bununla birlikte insan,<br />

pekçok þeye ihtiyaç duyacak<br />

þekilde yaratýlmýþtýr.<br />

En azýndan, hayatýný devam<br />

ettirecek yeme-içme<br />

ihtiyaçlarý en önemli ihtiyacýdýr.<br />

Bu ihtiyaçlarýn giderilmesi<br />

sýrasýnda karþýlaþýlan<br />

zorluklarýn ortadan<br />

kaldýrýlmasýnda uygulayacaðý<br />

metodlar/usüller, baþkalarýnýn<br />

haklarýný ortadan<br />

kaldýracak metod ve usüller<br />

olmamalýdýr.<br />

Ýnsanlar çoðalýp baþkalarýnýn<br />

haklarýna tecavüz<br />

etmeye baþlayýnca yeryüzünde<br />

huzursuzluk baþladý.<br />

Bu huzursuzluklarýn giderilebilmesi<br />

için Peygamberler,<br />

Allah`ýn nasýl bir<br />

dünya istediðine ve insanlarýn<br />

bunlara nasýl uymasý<br />

gerektiðine dair mesajlar<br />

getirdi. Bu mesajlarýn en<br />

önemli ve dikkat çekici yani,<br />

Hak-Hukuk anlayýþýný<br />

oturtmak olmuþtur.<br />

Hemen hemen bütün<br />

dinlerde insana saygý,<br />

önemli bir yer tutar. Ýslam<br />

Dini gibi Allah tarafýndan<br />

gönderilen diðer semavi<br />

dinlerde ise, dini emirler<br />

ilahi olduðundan, insan<br />

haklarýna saygý göstermek<br />

de ilahi bir emirdir.<br />

Ýþte bu baðlamda “Entegrasyon”<br />

(uyum saðlamak)<br />

ön plana çýkmaktadýr.<br />

Ýçinde yaþadýðýmýz toplumun<br />

her bir ferdi, bu prensipler<br />

zincirinin çerçevesi<br />

içerisinde, karþýlýklý saygý<br />

ve hoþgörü ortamý meydana<br />

getirir ve birlikte uyum<br />

içinde yaþama bilincine<br />

eriþirse, mutluluk yolunu<br />

yakalamýþ olur. Ve böylece<br />

arzu edilen entegrasyon<br />

gerçekleþmiþ olur.<br />

Ýçinde yaþadýðýmýz toplumun<br />

her ferdi din, dil,<br />

renk ve köken farký gözetmeksizin<br />

þu prensipleri öne<br />

çýkararak ideal entegrasyonu<br />

gerçekleþtirebilirler:<br />

. “Can emniyeti” (yaþama<br />

hakký”<br />

- “Akýl emniyeti” (serbest<br />

düþünce ve düþündüðünü<br />

açýklama hakký)<br />

- “Din emniyeti” (Din<br />

seçme ve dini inançlarýna<br />

göre yaþama hakký)<br />

- “Nesil emniyeti” ( Aile<br />

kurma ve toplu olarak<br />

yaþam hakký)<br />

- “Mal emniyeti” (Malmülk<br />

edinme ve bunlarý<br />

harcama hakký)<br />

Bütün bu haklar zinciri<br />

öne çýkarýlmalý ve bu çerçeveden<br />

entegrasyona bakýlmalý<br />

ve öyle de deðerlendirilmelidir.<br />

Entegrasyonun gerçekleþebilmesinin<br />

olmazsa olmaz<br />

þartlarýnýn birincisi<br />

“diyalog”tur.<br />

Diyalog, kelime olarak<br />

iki kiþinin karþýlýklý konuþmasý<br />

demektir. Bu konuþmanýn<br />

uyum içinde, birbirine<br />

saygýlý, ama kendi kültür<br />

ve düþüncelerini koruyarak<br />

yapýlmasý gerekir.<br />

Zaman zaman da kendi görüþ<br />

ve düþüncelerinden fedakarlýkta<br />

bulunmak diyalog<br />

için gereklidir.<br />

Buradan hareketle,<br />

farklý kültür ve inançlara<br />

sahip topluluklarýn barýþ<br />

içinde yaþayabilmelerinin<br />

temelinde diyalog yatmaktadýr.<br />

Diyalog, entegrasyonu<br />

gerçekleþtirdiði gibi ayný<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

5<br />

milletlerarasý çatýþmalar ve<br />

hatta savaþlar hep diyalog<br />

eksikliðinden kaynaklanmaktadýr.<br />

Ýnsanlarýn farklý<br />

ülkelerde doðup büyümelerini,<br />

onlarýn inançlarýnda<br />

da farklýlýklarýn olmasýný<br />

çok doðal/normal kabul etmek<br />

gerekir. Bu farklýlýklarýn<br />

çatýþmaya dönmesini<br />

önleyebilmenin yolu diyalogdur.<br />

Bu açýdan, bakýldýðýnda,<br />

insanlarýn birbirleriyle<br />

anlaþmalarýnýn ve birlikte<br />

uyum içinde yaþamalarýnýn<br />

metoduna da diyalog<br />

denir.<br />

Ancak ve ancak; aile,<br />

okul ve toplumla saðlanacak<br />

ciddi diyaloglar ideal<br />

entegrasyona zemin hazýrlar.<br />

Bunun ötesi asimilasyondur<br />

ki, bizler kesinlikle<br />

buna karþýyýz.<br />

Yabancý bir toplumun<br />

kültürünün içinde erimek<br />

ve yokolmak þeklinde de<br />

tarif edilen asimilasyon zararlýdýr<br />

ve bunun da ötesinde<br />

kiþinin veya toplumun<br />

kendisini inkardýr.<br />

Sonuç olarak; “Entegrasyona<br />

evet” ama “asimilasyona<br />

hayýr” diyoruz.<br />

Toplumun bilgilerine arzolunur.<br />

Entegrasyon<br />

ve<br />

Biz<br />

“Entegrasyon” (uyum saðlamak) ön plana çýkmaktadýr.<br />

Ýçinde yaþadýðýmýz toplumun her bir ferdi, bu<br />

prensipler zincirinin çerçevesi içerisinde, karþýlýklý<br />

saygý ve hoþgörü ortamý meydana getirir ve birlikte<br />

uyum içinde yaþama bilincine eriþirse, mutluluk yolunu<br />

yakalamýþ olur. Ve böylece arzu edilen entegrasyon<br />

gerçekleþmiþ olur.<br />

zamanda toplumsal dayanýþmayý,<br />

uyuþmayý ve iþbirliðini<br />

gerektirir. Ýnsanlarýn<br />

kendi düþüncelerini, dini<br />

inançlarýný ve dini<br />

inançlarýndan kaynaklanan<br />

davranýþ biçimlerini baþka<br />

insanlara anlatmasý veya<br />

aktarabilmesi için diyalog<br />

yolunu seçmeleri gerekmektedir.<br />

Ýnançlar, kültürler ve


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

6 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

IGMG Eðitim Baþkanlýðý<br />

haber<br />

EÐÝTÝMCÝLER<br />

TOPLANTILARI<br />

DEVAM EDÝYOR<br />

IGMG Eðitim Baþkanlýðý’nýn düzenlemiþ<br />

olduðu Geniþletilmiþ<br />

Eðitim Komisyonlarý ve Eðitimciler<br />

Toplantýlarý devam ediyor. Ýlgi ve<br />

katýlýmýn yoðun olduðu toplantýlar<br />

þimdiye kadar 6 noktada 13 bölgenin<br />

katýlýmý ile þu merkezlerde gerçekleþtirildi.<br />

Hanau: Hessen – Rhein-Neckar-<br />

Saar Bölgeleri<br />

Stuttgart: Württemberg – Schwaben<br />

– Freiburg-Donau Bölgeleri<br />

Wetzikon: Ýsviçre – Ýtalya Bölgeleri<br />

Kopenhag: Danimarka – Ýsveç –<br />

Norveç Bölgeleri<br />

Viyana: Avusturya Viyana ve<br />

Linz Bölgeleri<br />

Diðer bölgelerin toplantýlarý da<br />

bundan sonraki haftalarda gerçekleþtirilmek<br />

üzere planlanmýþtýr.<br />

Toplantýlara, IGMG’nin 31 bölgesi<br />

ve bölgelere baðlý bütün þubelerinde<br />

bulunan Eðitim Komisyon üyeleri<br />

ve bay bayan tüm eðitimciler davet<br />

edildi. Toplantýlarýn niçin yapýldýðý ve<br />

toplantýlarda yapýlan programlarýn<br />

içeriði hakkýnda IGMG Genel Baþkan<br />

Yardýmcýsý ve Eðitim Baþkaný Mehmet<br />

Gedik Bey þu açýklamalarda bulundu:<br />

“Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý<br />

olarak her sahada olduðu gibi<br />

EÐÝTÝM sahasýnda da önemli çalýþmalara<br />

imza atmaktayýz. Her geçen<br />

yýl eðitim hizmetlerimizin kalitesi artýrýlmakta<br />

ve öðrenci sayýmýzda<br />

önemli artýþlar kaydedilmektedir. Ancak<br />

bu bizim için yeterli bir ölçü deðildir.<br />

Halen yapmamýz gereken bir<br />

çok hizmet sýrada beklemekte ve eðitim<br />

kalitesini artýrmak için çalýþmalarýmýz<br />

devam etmektedir. Geçtiðimiz<br />

yýl bölgelerimizden alýnan rakamlara<br />

göre sadece Temel Eðitim Müfredat<br />

sistemimizden geçen öðrenci sayýmýz<br />

115.399 olmuþtur. Buna Ana Sýnýfý<br />

seviyesindeki çocuklarýmýzý, Gençlik<br />

Teþkilatýmýzýn ve Kadýn Kollarýmýzýn<br />

bünyesinde eðitilen gençlerimizi, Hatip<br />

Hatibelik Kurslarý ve Ýslami Ýlimler<br />

Okullarýmýzda yetiþen insanlarýmýzý<br />

da ilave edecek olursak 150 binlere<br />

ulaþan bir sayý ortaya çýkmaktadýr.<br />

Halbuki Avrupa’ya göç etmiþ ve burada<br />

yaþayan 5 milyon civarýndaki insanýmýzdan,<br />

eðitim hizmetlerimizin<br />

ulaþtýrýlmasý gerekenlerin sayýsýnýn<br />

ortalama 1,5 milyon civarýnda olduðunu<br />

düþünürsek daha ne kadar mesafe<br />

katetmemiz gerektiðini de görebiliriz.<br />

Bizden hizmet bekleyen insanlarýmýzýn<br />

her birine ulaþabilmek için canla<br />

baþla çalýþmalarýmýzý sürdürmekteyiz.<br />

Sayý olarak durum böyle iken, daha<br />

önemlisi içerik olarak eðitimin<br />

amacýnýn iyi tesbit edilmesi ve kalitesinin<br />

artýrýlmasý için çalýþmalar yapýlmasý<br />

da önceliklerimiz arasýndadýr.<br />

Milli Görüþ teþkilatlarý olarak eðitimde<br />

hedefimiz; Avrupadaki insanýmýzýn<br />

ve yeni yetiþen nesillerimizin kimlik<br />

ve kiþiliklerinin oluþmasý, mensubiyet<br />

kazandýrýlmasý ve inancýný saðlam temellerine<br />

üzerine oturtarak, hem kendisine,<br />

hem de insanlýða faydalý olabilmesidir.<br />

Kurslarýmýzda yapýlan eðitimlerle,<br />

insanýmýzýn ilmi, ruhi ve hissi<br />

geliþimini saðlayarak, insanýmýzý<br />

bütünleþtirmek ve kimliðini muhafaza<br />

etmeyi hedeflemektayiz. Kýsacasý,<br />

IGMG kurslarýnda yetiþen insanlar,<br />

“insanlarýn en hayýrlýsý insanlara faydalý<br />

olandýr” düsturunca hareket edebilmelidirler.<br />

Bundan dolayý, Ana Sýnýfý<br />

çalýþmalarýmýzdan baþlayarak,<br />

Temel Eðitim Kurslarýmýz, Gençlik<br />

Eðitimlerimiz ve yetiþkinlerin eðitimi<br />

çalýþmalarýmýz tüm þubelerimizde ve<br />

Eðitim Merkezlerimizde gerçekleþtirilmektedir.<br />

Dünyanýn geliþen þartlarý içerisinde,<br />

insanlarýmýzýn sadece kimlik ve<br />

kiþiliklerinin oluþmasý ve mensubiyet<br />

kazanmalarý yeterli gelmemektedir.<br />

Yaþadýðý toplumda kalifiye bir eleman<br />

olmak, içinde yaþadýðý ülkenin ve toplumun<br />

muasýr medeniyet seviyesine<br />

gelmesi için katkýda bulunmak da<br />

önemli vazifeler içerisindedir. Bundan<br />

dolayý, Avrupa’da yetiþen yeni nesillerimizin<br />

okumakta olduklarý okullarda<br />

baþarýlý olmalarýný saðlamak ve geleceðin<br />

örnek müslümanlarý olmalarý<br />

için yaptýðýmýz eðitimlerimiz içerisine<br />

Okul Derslerine Yardým Kurslarýný<br />

da almakta ve önemle üzerinde durmaktayýz.<br />

Bütün bu eðitimlerin hem kemiyet,<br />

hem keyfiyet itibarý ile geliþmesi<br />

eðitimle ilgili kiþilerin konuya verdikleri<br />

öneme baðlýdýr. Milli Görüþ Teþkilatlarýnýn<br />

eðitim iþleri iki grup insan<br />

tarafýndan takip edilmektedir. Bunlardan<br />

birincisi eðitim için gerekli organizeleri<br />

hazýrlamakla görevkli olan<br />

idareci kadrosudur. Ýkincisi ise eðitimle<br />

ilgili çalýþmalarý bizzat takip<br />

eden eðitimci kadrosudur. Mevcut 31<br />

bölgemizdeki 500 þubemizde yapýlan<br />

eðitim çalýþmalarýmýzý en az 4 kiþiden<br />

oluþan Eðitim Komisyonlarý ile takip<br />

edilmektedir. 2000’den fazla kardeþimiz<br />

idari kadroda görev yapmaktadýr.<br />

Buna 3000’i aþan eðitimci kadromuzu<br />

da ilave ettiðimizde Milli Görüþ Teþkilatlarý<br />

olarak eðitim çalýþmalarýmýz<br />

5000’i aþan kardeþimiz tarafýndan takip<br />

edilmektedir. Bu kardeþlerimizin<br />

her birinin, yapýlan iþi hedefine uygun<br />

ve kaliteyi artýrýcý çalýþmalarla takip<br />

edebilmeleri için Hizmet Ýçi eðitimlere<br />

ihtiyaç duymaktayýz. Bundan dolayý,<br />

bu toplantýlarla bahsedilen sayýdaki<br />

idareci ve eðitimci kadromozu biraraya<br />

getirerek, kendilerine bilgilendirmelerde<br />

ve yönlendirmelerde bulunmaktayýz.<br />

Toplantýlarda Genel Merkez ekibimizle<br />

birlikte üç ders sunulmaktadýr.<br />

IGMG eðitim çalýþmalarýmýzý ve<br />

eðitim hizmetlerimizi içeren “EÐÝ-<br />

TÝM BAÞKANLIÐI ÇALIÞMALA-<br />

RI” dersi tarafýmdan verilmektedir.<br />

Bu derste, eðitim çaýþmalarýmýza katýlan<br />

mevcut öðrencilerimizin en baþarýlýlarý<br />

olan % 12 üzerinde özel durulmasý<br />

gerektiði hedeflenmektedir.<br />

IGMG Eðitim sistemi ve müfredatý<br />

ile ders iþleme metodlarýný içeren<br />

“EÐÝTÝM MÜFREDAT SÝSTEMÝ ve<br />

EÐÝTÝM METODLARI” dersi, Eðitim<br />

Baþkan Yardýmcýmýz Ramazan<br />

Baþlýk Bey tarafýndan verilmektedir.<br />

Bu derste, þartlarý müsait olduðu halde<br />

halen Eðitim merkezi olarak çalýþma<br />

seviyesinde bulunmayan yerlerin<br />

bir an önce Eðitim Merkezi haline getirilmesi<br />

hedeflenmektedir.<br />

Ana Sýnýfý çalýþmalarýný içeren<br />

“ANA SINIFLARININ SÝSTEM<br />

ÝÇÝNDEKÝ YERÝ ve ÖNEMÝ” dersi,<br />

Cemile Þen Haným tarafýndan verilmektedir.<br />

Bu derste, Ana Sýnýfý Çalýþmasýnýn<br />

yapýlýþ þekilleri ve önemi anlatýlarak<br />

bütün þubelerimizde Ana Sýnýfý<br />

açýlmasý hedeflenmektedir.<br />

Bu programlardan sonra katýlýmcýlarýn,<br />

çalýþma yerlerine döndüklerinde<br />

özellikle Eðitim Merkezlerinin ve<br />

Ana Sýnýflarýnýn açýlmasý noktasýnda<br />

yoðunlaþmalarý teþvik edilmektedir.<br />

Böylece çalýþmalarýmýz tabana indirilecek,<br />

sadece bu toplantýlara katýlanlar<br />

deðil, insanlarýmýzýn tamamý Ýslam<br />

Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý olarak<br />

yapmakta olduðumuz eðitim çalýþmalarýný<br />

tanýyarak katkýda bulunacaktýr<br />

diye ümit ediyoruz.<br />

Gerek þimdiye kadar yapýlan<br />

programlarýmýza katýlan, gerekse bundan<br />

sonra yapýlacak programlara katýlacak<br />

olan kardeþlerimize teþekkür<br />

ediyor, çalýþmalarýnda baþarýlar diliyorum.


dosya<br />

Herhalde beni bunun<br />

için çaðýrmadýn...<br />

Daha birinci felaketten<br />

yenice kendimizi toparlamýþtýk<br />

ki, baþýmýza<br />

“Deli”nin birini kendi ellerimizle<br />

geçirdik, bu sefer<br />

de daha büyük bir yýkýma<br />

maruz kaldýk; taþ taþ üstünde<br />

býrakmaldýlar ama biz<br />

yine de yýlmadan çalýþtýk<br />

ve ülkemizi tekrar ayaða<br />

kaldýrdýk lâkin, milyonlarca<br />

insanýmýzý geride býraktýðýmýz<br />

savaþlarda kaybettiðimizden<br />

dolayý eli iþ tutan<br />

insana ihtiyacýmýz vardý,<br />

gelin bize yardým edin,<br />

emeðiniz karþýlýðýný da vereceðiz,<br />

dediðiniz için biz<br />

de baba ocaðýmýzý terkederek<br />

kalkýp buralara geldik.<br />

Bu ülkenin tekrar ayaða<br />

kalkmasý, onarýlmasý için<br />

nasýl dört elle sarýldýðýmýzý<br />

sen bilmesen, bilmek istemesen<br />

de tarihe mutlaka<br />

bizimle ilgili bir not düþen<br />

olur. O da olmasa, yukarýda<br />

Allah görüyor ya...<br />

Þimdi sen, dünkü “Misafir<br />

Ýþçi”n olan bana yeni<br />

rol biçiyor, seni kendime<br />

düþman yaptým, diyorsun.<br />

Bak dostum; bizim dostluðumuz<br />

gibi düþmanlýðýmýz<br />

da sipariþle olmaz! Bu bizim<br />

kitabýmýzda yazmaz,<br />

vicdanýmýza da sýðmaz...<br />

Sonra, hadi iþçiliðin misafirliðini<br />

bir kalýba sýðdýrdýk<br />

diyelim, ya düþmanlýðýn<br />

misafirliði?... Ýþte bu olmadý!<br />

Senin yeni bir düþmana<br />

ihtiyacýn olduðuna belki<br />

anlayýþ gösterebilirim. Allah<br />

nazardan saklasýn; dünkü<br />

düþmanlarýnýzla barýþtýnýz,<br />

kucaklaþtýnýz ve “Avrupa<br />

Birliði”ni oluþturdunuz.<br />

Ne diyeyim, darýsý bizim<br />

gibi kendisiyle didiþmekten<br />

baþýný kaldýrýp etrafýndaki<br />

dost ve düþmanýný<br />

göremeyenlerin baþýna...<br />

Anlýyorum ki, size elle tutulur,<br />

gözle görülür yeni bir<br />

düþman lazým. Konjüktürel<br />

olarak, dünkü “Misafir Ýþçi”den<br />

bugün, “Misafir<br />

Düþman” yaratmak gibi de<br />

bir gayeniz var. Belki ileride<br />

deðiþebilecek dünya<br />

þartlarýna göre, bu “Misafir<br />

Düþman”ýn sana göre miadý<br />

dolmuþ, modasý geçmiþ,<br />

cazibesi kaybolmuþ<br />

Mahmut AÞKAR<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

mahmut.askar@arcor.de<br />

olacak. Ondan sonra biz sizinle<br />

yine “Misafircilik”<br />

oynar, dost oluruz deseniz<br />

bile, biz yine de bu iþte yokuz...<br />

Size yine de bir kadim<br />

dost tavsiyesi: Zorlasanýz,<br />

tahrik etseniz de bizden<br />

düþman olmaz. Boþuna<br />

uðraþmayýn, biz bunun için<br />

buraya gelmedik. Ýcabýnda<br />

her iþi yaparýz ama her kýlýfa<br />

girmeyiz. Git düþmanýný<br />

baþka yerlerde ara...<br />

Ben senin artýk ne “Misafir<br />

Ýþçin”, ne de “Misafir<br />

Düþmanýn”ým. Þimdiye kadar<br />

kahrýný çektiðim bu ülkenin,<br />

býrakýn bundan sonra<br />

da kaderini paylaþayým.<br />

Yeni bir sektör,<br />

gözde bir “meslek”<br />

Türk/Müslüman aleyhtarlýðý<br />

hatta düþmanlýðý öyle<br />

bir noktaya gelmiþ ki, artýk<br />

bu iþi meslek hâline getirenler<br />

sayesinde ve sayýlarýnýn<br />

giderek artmasý sebebiyle<br />

yeni bir “sektör”<br />

doðmuþtur. Bu “sektör”de<br />

yapýlan tv ve sinema filimleri<br />

seyirci çekebiliyor, yazýlan<br />

kitaplar “Bestseller”<br />

olabiliyor, film yapanlar<br />

gibi kitap yazanlar da ödüllendiriliyor,<br />

teþvik ve alkýþtan<br />

mahrum býrakýlmýyorlar.<br />

Bölümler hâlinde sunacaðýmýz<br />

bu yazý dizisinde<br />

yüzlerce, hatta binlerce haber,<br />

makale, araþtýrma ve<br />

raporlarýn baþlýklarýndan<br />

sadece birkaçýna yer verebilecek<br />

ve onlara istinaden<br />

kendi deðerlendirmelerimizi<br />

sizlerle paylaþacaðýz.<br />

Gayemiz, zaten yaratýlan<br />

sunî düþman portresinin<br />

karþýsýna bir yenisini çýkarmak<br />

deðil, durumdan bihaber<br />

olanlarý haberdar ederek,<br />

gurbetin ve ötekileþtirilmiþliðin<br />

getirdiði bunca<br />

Almanya çilesine ve burada<br />

hayat<br />

iþyeri ile ev arasýnda tüketilen<br />

ömre raðmen, hâlâ bu<br />

önyargýnýn, peþinhükmün<br />

kaynaðýný da bu vesileyle<br />

gözler önüne sermek, belgelemektir.<br />

Bilgisizlik, cehalet, ihmalkârlýktan<br />

kaynaklanan<br />

hatalarýmýzdan baþka, ehliyet<br />

ve liyakattan yoksun<br />

temsilcilerimizinin varlýðý<br />

da Almanya Türklerinin<br />

hedef tahtasý, kum torbasý<br />

yapýlmasýna katkýda bulunmuþtur.<br />

Bu konjüktürel<br />

akýntýya kürek sallamayan,<br />

objektif bakýþý ve akýlcý<br />

(rasyonel) deðerlendirmeleriyle<br />

zaman zaman þahsiyetli<br />

çýkýþlar yapan, kalem<br />

erbabý insanlar da var Alman<br />

medyasýnda.<br />

Her milletin, toplumun,<br />

azýnlýðýn veya kültürün hakikatte<br />

ve diðerlerine göre<br />

de eksik, hatalý taraflarý<br />

mutlaka vardýr. Hadiselere<br />

tarafsýz ve gerçekçi bir<br />

yaklaþýma göre; her toplumda<br />

olabilecek artýlar ve<br />

eksiler ayný çerçevede deðerlendirilir.<br />

Önyargýlý, kötü<br />

niyetli yaklaþým ise; sadece<br />

hatalarý, eksiklikleri<br />

abartarak görür ve neticede<br />

korku, dehþet ve baþka çirkinliklerle<br />

dolu bir düþman<br />

tablosu çizer. Genelde Batý’da,<br />

özelde Almanya gibi<br />

göçmen müslümanlarýn<br />

azýnlýk olarak bulunduklarý<br />

ülkelerde kamuoyuna lanse<br />

edilen, ambalajlanýp gösterilen<br />

manzara bu doðrultudadýr.<br />

“Kýþkýrtýcýlar üç ayrý<br />

koldan hareket ederler:<br />

-Popüler bilimlerin pazarlandýðý<br />

kitapçýlarda birtakým<br />

yazarlar, Ýslamiyet’le<br />

baðlantýlý tarihi ve sosyolojik<br />

verilere dayanmayan<br />

dehþet manzaralarý ihtiva<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

7<br />

Benden<br />

Sana<br />

“Düþman”<br />

Olmaz!<br />

eden eserlerini sunarlarken,<br />

bunu bir ilmî çalýþma<br />

gibi takdim ederler.<br />

-Ýnternette “Politically<br />

Incorrent”, “Akte Islam<br />

(Ýslam Dosyasý)” veya<br />

“Die Grüne Pest (Yeþil Veba)”<br />

gibi Ýslâm karþýtý, kin<br />

ve nefret saçan sitelerin sunucularý,<br />

Avrupa’nýn sözde<br />

Ýslâmlaþtýrýlmasýna karþý<br />

bir mücadele yürütmektedirler.<br />

-Camilere karþý oluþan<br />

yerel düzeyde giriþimler,<br />

inþa edilecek her camiyi,<br />

Ýslâm’ýn Avrupa’yý fethi<br />

için bir köprübaþý olarak<br />

görmektedirler.<br />

Ýslâm karþýtlarýnýn asýl<br />

hedefi, bir þiddet ideolojisi<br />

olarak Ýslâm’ýn, kadýnlara,<br />

homoseksüellere, Yahudilere<br />

ve demokrasiye düþman<br />

olduðu için mensuplarýnýn<br />

da Batý toplumlarýna<br />

uyum saðlamalarýnýn münkün<br />

olmadýðýna vurgu yaparak,<br />

müslümanlara karþý<br />

genel bir þüphe uyandýrmaktýr“<br />

(1)<br />

Bu iþi meslek hâline getiren,<br />

Türk ve müslüman<br />

aleyhtarlýðýndan ekmeðini<br />

kazanan, birilerine göz kýrpan,<br />

biryerlere gelen, getirilenlere<br />

ve marjinal gruplara<br />

bir diyeceðimiz yok...<br />

Fakat, çok ciddi, yüksek tirajlý,<br />

ortalarda gezinen anlýþanlý<br />

dergilere, gazetelere,<br />

yazar-çizerlere, devlet ve<br />

siyaset adamlarýna ne demeli?...<br />

Savulun<br />

Türkler Geliyor...<br />

Bir anlýk da olsa kendinizi<br />

sýradan bir Alman’ýn<br />

yerine koyun. Ciddiyetinden<br />

ve tarafsýzlýðýndan asla<br />

þüphe etmediðiniz, zaman<br />

zaman sayfalarýna taþýdýðý<br />

haber ve yorumlarla ülke<br />

gündemini bile deðiþtirebilen,<br />

haftalýk derginizi bir<br />

sabah köþedeki büfeden satýn<br />

alýyorsunuz. Kapakta<br />

minareli bir cami resmi ve<br />

caminin kubbesinde hilal<br />

dikkatinizi çekiyor. O da<br />

yetmezmiþ gibi, siyah-kýrmýzý-sarý<br />

renkli Alman<br />

bayraðýnýn ortadaki kýrmýzý<br />

þeriti üzerine ay-yýldýz<br />

oturtularak Türk bayraðýna<br />

benzetilmiþ ve kapak baþlýðý<br />

olarak büyük harflerle,<br />

“Allah im Abendland (Allah<br />

Batý’da)” þeklinde bir<br />

ifade seçilmiþ. (2)<br />

Özellikle “Allah” isminin<br />

seçilmesini de manidar<br />

buluyoruz. Bir taraftan,<br />

“hepimiz ayný Tanrý’ya<br />

inanýyoruz” diyenlere karþý,<br />

müslümanýn Tanrý’sýyla<br />

hýristiyanýnki ayný olmadýðýna<br />

atýfta bulunmak ve bu<br />

farký farkettirmek için<br />

özellikle bu yola baþvurulduðu<br />

kanaatindeyiz. Bu<br />

kombinasyonun niçin yapýldýðýna<br />

da dergi, kapaðýn<br />

altýndaki küçük baþlýklardan<br />

biriyle açýklýk getiriyor:<br />

“Yeni Camiler, Paralel<br />

Toplumun Propaganda<br />

Merkezi?” deyip de soru<br />

iþaretini de koyduktan sonra<br />

okuyucu, derginin iç<br />

sayfalarýný çevirmeden kafasý<br />

çelinmiþ ve hükmünü<br />

düþmüþtür...<br />

Hollanda’da kamuoyu<br />

araþtýrmasý yapan Adjiedj<br />

Bakas, hükümetin göçmen<br />

politikasýný deðiþtirmediði<br />

takdirde, müslümanlarýn<br />

Hollanda’yý kolonileþtirecekleri<br />

kehanetinde bulunuyor.<br />

Kamuoyu araþtýrmacýsýnýn<br />

bu öngörüsü sadece<br />

Hollanda’yla sýnýrlý<br />

kalmýyor; eðer tedbir alýnmazsa,<br />

tamamýyla kýta Avrupa’sýnýn<br />

“Eurabia”ya dönüþeceðinin<br />

iddia ediyor. (3)<br />

Galiba, “Yavuz hýrsýz<br />

evsahibini bastýrýr” deyimini<br />

biz böyle yerlerde kullanýyoruz.<br />

Kendisinden fersah<br />

fersah nüfus ve yüzölçümü<br />

olarak büyük ülkeleri<br />

kolonileþtirmiþ, sömürmüþ<br />

ve zamanýn koloniyal<br />

güçlerinden birisi olan<br />

Hollanda, þimdiki refah seviyesini<br />

o günlere ve oralardan<br />

getirdiði iþgücüne<br />

borçlu deðil mi?


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

8 hayat<br />

Avrupa’nýn intiharý<br />

Almanya’nýn önemli<br />

(ulusal) gazetelerinden birisi,<br />

tam sayfa ayýrdýðý makaleye,<br />

“Avrupa’nýn Ýntiharý”<br />

(4) gibi son derece ürkütücü<br />

bir baþlýk seçer ve sayfanýn<br />

dörtte birini kaplayan<br />

resimde de, Avrupa meydanlarýna<br />

taþan müslüman<br />

kitlelerin toplu namaz kýlmalarý<br />

hýristiyan yerlinin<br />

dikkatine sunulur ve “Nüfusu<br />

mütemadiyen gerileyen<br />

hýristiyan Batýlýlara<br />

karþý müslümanlarýn elindeki<br />

en büyük silah, artan<br />

nüfuslarýdýr” gibi zaten varolan<br />

önyargýlarý daha da<br />

pekiþtiren provakatörlüðe<br />

devam ederse; Hýristiyan<br />

Avrupalý için artýk tehlike<br />

çanlarý çoktan çalmaya<br />

baþlamýþtýr ve düþmaný da<br />

kendi içindeki müslüman<br />

göçmenden baþkasý deðildir...<br />

Bir de bunlara ilaveten,<br />

dünyaca meþhur Þarkiyatçý<br />

Bernard Lewis’e göre,<br />

“Avrupa’ya (müslümanlar<br />

tarafýndan) üçüncü saldýrý<br />

dalgasý baþlamýþtýr” ve<br />

eðer göçmen müslümanlarýn<br />

nüfus artýþý þimdiki gibi<br />

devam ederse, Avrupa<br />

Ýslâmlaþtýrýlacak. (5)<br />

Hiçbir Avrupalý “Avrupa’nýn<br />

intiharý”na göz yumamayacaðýna,<br />

müsamaha<br />

gösteremeyeceðine göre,<br />

tedbirini de almasý elzemdir.<br />

Hele bu erken ‘uyarý’yý<br />

verenler, kapýya dayanmýþ<br />

‘tehlike’den yerli halký haberdar<br />

edenler, Alman<br />

medyasýnda ve düþünce hayatýnda<br />

son derece itibarlý<br />

yayýn organlarý ve dünya<br />

çaplý entellektüeller olursa,<br />

mesele daha çok önem arzeder.<br />

Madem Avrupa’nýn<br />

içlerine kadar yayýlmýþ olan<br />

bu müslüman göçmenlerin<br />

nihai hedefi hýristiyan Avrupa’yý<br />

müslümanlaþtýrmaktýr<br />

ve madem ki bunlar<br />

çoðalacak biz azalacaðýz<br />

ve nihayetinde bunlarýn þeriatýna<br />

boyun eðeceðiz; o<br />

halde þimdiden kovalým<br />

gitsinler... Yerli Avrupalý<br />

bu düþüncelerine bir de<br />

muhtemelen þunu da ilave<br />

ediyordur: Hele þu nankörlere<br />

bakýn; meðer içimizde<br />

düþman besliyormuþuz da<br />

haberimiz yokmuþ.<br />

Boþalan kiliseler,<br />

azalan nüfus ve<br />

ürküten taktik<br />

Özellikle Batý Avrupa’da<br />

nüfus geriliyorsa, bunun<br />

vebali müslümanlara<br />

mý aittir? Avrupa’ya müslüman<br />

göçmenin hiç gelmediðini<br />

farzedelim; o zaman<br />

yerli hýristiyan halkýn<br />

nüfusu artacak mýydý? Hayýr!<br />

Peki bu husûmet, bu<br />

kýskançlýk ve gerçekleri bu<br />

derece çarpýtarak Almanya’yý<br />

dört elle kucaklayan<br />

göçmen Türk azýnlýðý hedef<br />

tahtasý göstermenin<br />

mantýðý ne olabilir? Eðer<br />

bizimle kendi insanýnýzý<br />

korkutarak, kaybettiðiniz<br />

deðerlerinize yeniden dönüþ<br />

yapacaksanýz, biz bu<br />

korkutma metodunuzdan<br />

Allah’a sýðýnýr ve sizden<br />

gerçekten korkarýz.<br />

Ýþte en basitinden bizden,<br />

yani dünkü “Misafir<br />

Ýþçi”den nasýl yeni ‘düþman<br />

yaratýlýr’ýn formülü...<br />

‘Bizi niye sevmiyorlar’a<br />

cevap bulmak için, ne Haçlý<br />

Seferleri’ne, ne de Viyana<br />

Kuþatmasý’na kadar gitmeðe<br />

gerek var.<br />

Toplam nüfusu 500 milyona<br />

varan bir Avrupa Birliði’nde<br />

14-15 milyon civarýndaki<br />

müslüman azýnlýk<br />

nasýl üreyecek ki, hýristiyan<br />

Avrupa’da çoðunluðu saðlayarak<br />

Ýslâmlaþtýrma sürecini<br />

baþlatabilsin... Kaldý<br />

ki, baþta Almanya olmak<br />

üzere birçok Avrupa Birliði<br />

ülkesi özellikle müslüman<br />

ülkelerden aile birleþimi<br />

çerçevesinde geleceklerin<br />

önünü kesmek için çok<br />

özel tedbirler aldýlar. Burada<br />

doðup büyüyen veya<br />

küçük yaþlarda gelen yeni<br />

nesil Türkler, önceki nesillere<br />

benzemek ve özenmekten<br />

ziyade, hâkim kültürün<br />

hayat tarzýný benimsemiþ<br />

olmalarý ve çocuk<br />

yapma konusunda da çok<br />

‘cimri’leþtikleri, hoþumuza<br />

gitmeyen bir baþka hakikatýmýzdýr.<br />

Alman medyasýnda tartýþmasýz<br />

bir aðýrlýða sahip<br />

olan günlük gazetelerden<br />

birisi, bu ülkenin müslüman<br />

azýnlýðýný konu alan<br />

tam sayfa, cami resimli yazýsýnda<br />

þu baþlýðý seçmiþti;<br />

“Alman Müslüman Halký<br />

adýna?”. (6) Bu baþlýk, Almanya’da<br />

mahkemeler karar<br />

verdiðinde; “Alman<br />

Halký Adýna” diye baþlayan<br />

ibareye atýfta bulunula-<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

dosya<br />

rak seçilmiþti. Altbaþlýkta<br />

da; “Camiye gidenler birleþtiler”<br />

derken, sanki burada<br />

‘maalesef’ sözcüðü<br />

ilave edilseydi, gazetenin<br />

vermek istediði mesaj daha<br />

iyi anlaþýlacaktý. Atýlan<br />

baþlýklardan da anlaþýlacaðý<br />

gibi, Ýslâmî üst kuruluþlarýn,<br />

“Almanya Müslümanlarý<br />

Kordinasyon Konseyi<br />

(KRM)” adý altýnda<br />

birleþmeleriyle ilgili bir inceleme-araþtýrma<br />

yazýsýydý.<br />

Türkçe tercümesinden,<br />

muhtemelen Almanca aslýnda<br />

verilmek istenen mesaj<br />

anlaþýlmayabilir. Aslý;<br />

“Im Namen des deutschen<br />

islamischen Volkes?” cümlesinde<br />

(Almanca bilenler<br />

için) müslüman yerine Ýslam<br />

kelimesinin tercih edilmesi,<br />

okuyucunun daha<br />

kestirmeden ‘tehlike’yi algýlamasýna<br />

yardýmcý oluyor.<br />

Soru iþaretiyle tamamlanan<br />

bu baþlýk hattýzatýnda;<br />

bu gidiþle hýristiyan Alman<br />

halký adýna karar veren<br />

mahkemeler, bundan<br />

sonra “Ýslamlaþmýþ (müslüman)<br />

Alman halký adýna diyerek<br />

mi karar verecek?”<br />

demeðe getiriyor.<br />

Yarým asýrlýk geçmiþe<br />

raðmen Ýslâm’ý resmen tanýmamanýn<br />

bahanesi, müslümanlarýn<br />

kendi aralarýnda<br />

birlik saðlayamamasýydý.<br />

Þimdi bu birlik oluþunca<br />

açýða vurulmayan hoþnutsuzluklarý<br />

görmemek<br />

için kör veya aptal olmak<br />

lazým. Henüz ortada fol<br />

yok, yumurta yoktu ama<br />

birçoklarýnýn uykularý kaçmýþtý.<br />

Bunlardan birisi de,<br />

‘bizden birisi’ydi. “Eðer bu<br />

dört kuruluþ, bir çatý kuruluþu<br />

oluþturur ve Almanya<br />

Ýslâm’ýný tanýmlama yetkisine<br />

sahip olurlarsa, uykularým<br />

kaçar.” (7)<br />

“Arka bahçelerdeki,<br />

bodrum katlarýndaki camilerinizi<br />

artýk merkezi yerlere,<br />

gözönüne taþýyýn” diyenler,<br />

þimdilerde merkezi<br />

yerlerde yapýlan ve yapýlacak<br />

camilere binbir türlü<br />

baský, karþý kampanya, bürokratik<br />

engel çýkarýyorlar.<br />

Avrupa, “Boþ kiliseler kýtasý<br />

(8) ”na müslüman göçmenlerin,<br />

Türklerin yüzünden<br />

dönüþmedi. Camileri kiliselere,<br />

müslümanlarý da hýristiyanlara<br />

rakip göstererek<br />

kiliseleri tekrar doldurmak<br />

gibi bir niyet varsa,<br />

emin olun, bundan memnun<br />

olur, hatta bunun için<br />

dua ederiz. Ama bu “rekabet”ten<br />

bir düþman yaratma<br />

gibi emel varsa, bundan<br />

korkarýz, hem de çok korkarýz...<br />

Not: Gelecek sayýda;<br />

“IQ’su Düþük Türkler”<br />

Kaynaklar:<br />

1: Peter Vidmann, Irrationales<br />

Feindbild, Tagesspiegel, 2.1.09<br />

2: Spiegel Special, Nr. 2/2008<br />

3: “Die Muslime Versuchen, die<br />

Niederlande zu kolonisieren”, Die<br />

Welt, 12.09.2004<br />

4: Mark Steyn, Selbstmord Europas,<br />

Die Welt, 9.2.06,<br />

5: B. Lewis, Die Welt, 17.4.<br />

2007 ve 19.4.2006 tarihlerinde yapýlan<br />

röportajlar<br />

6: Wulf Schmiese, Im Namen<br />

des deutschen islamischen Volkes<br />

FAZ, 15.4.07<br />

7: Dr. Lale Akgün, SPD Milletvekili,<br />

N24.de, Netzeitung, 11.4.07<br />

8: Jan Ross, Zeit, 7.4.2004<br />

Almanya Ýçiþleri Bakaný<br />

Wolfgang<br />

Schaeuble, “Hamburger<br />

Abendblatt” adlý gazeteye<br />

yazdýðý makalede<br />

Almanya’da yaþayan Türklerin<br />

uyumu için çaba sarf<br />

edilmesi gerektiðini söyledi.<br />

Göçmen çocuklarýnýn<br />

eðitimi bir þans olarak görmeleri<br />

için okula daha yoðun<br />

bir þekilde hazýrlanmalarýna<br />

ihtiyaç duyulduðunu<br />

belirten Schaeuble, “Dilsel<br />

uyumun, özellikle Türk kökenli<br />

vatandaþlarda, çok daha<br />

iyi olmasý lazým” dedi.<br />

Bu nedenle eyaletlerin, çocuklar<br />

için okula baþlamadan<br />

önce dil testi yapacakla-<br />

Schaeuble: “Almanya’daki Türklerin<br />

uyumu için çaba sarf edilmeli”<br />

rýný söyleyen Schaeuble, dil<br />

konusunda sorun çeken tüm<br />

çocuklarýn böylece, okula<br />

hazýrlýklý baþlamalarý için<br />

önceden destek almýþ olacaklarýný<br />

ifade etti.<br />

Schaeuble Türk basýnýnda<br />

da geniþ yer bulan makalesinde,<br />

uyum hakkýnda daha<br />

tutarlý bir tartýþmanýn yapýlmasý<br />

gerektiðini ifade<br />

ederek, bu çerçevede, Alman<br />

Hükümeti’nin baþlattýðý<br />

“Uyum Zirvesi ve Alman<br />

Ýslam Konferansý” ile sürekli<br />

bir diyaloða ihtiyaç duyulduðunu<br />

söyledi.<br />

Ýnsanlar arasýndaki farklýlýklarýn<br />

arttýðýný, göçmenlerin<br />

bunu daha da güçlendirdiklerini<br />

ve ülkedeki kültürel<br />

farklýlýklarýn artmasýný<br />

saðladýklarýný belirten Schaeuble,<br />

“Bu, büyük bir zenginlik<br />

olabilir. Almanya hiç<br />

bu kadar renkli, heyecanlý<br />

ve çeþitli olmamýþtý. Ancak<br />

bu, toplumumuzda çok büyük<br />

zorluklarý ve kýsmen<br />

kültürel ve dinsel çatýþmalarý<br />

da beraberinde getirebilir’”dedi.<br />

Almanlarýn büyük<br />

bir bölümünün uyumdan<br />

yana olduðunu belirten<br />

Schaeuble, “Biz Almanya’daki<br />

tüm insanlarýn nereden<br />

gelirlerse gelsinler, hangi<br />

inanca sahip olurlarsa olsunlar,<br />

yetenekleriyle bir<br />

þeyler yapmalarýný ve topluma<br />

katký saðlamalarýný istiyoruz”<br />

þeklinde yazdý.<br />

Göçmenler ve onlarýn<br />

çocuklarý için okul diplomasý<br />

ve mesleki eðitimin, kendi<br />

mutluluklarý için önemli<br />

olduðunu kaydeden Schaeuble,<br />

eðitim konusundaki<br />

sorunlarýn tespit edilmemesinin<br />

kimseye yararýnýn olmayacaðýný,<br />

eksikliklerin<br />

görülmesinin bunlarý üstesinden<br />

gelmek için þart olduðunu<br />

belirtti.<br />

Schaeuble ayrýca, Almanya’ya<br />

misafir iþçi olarak<br />

gelenlerin çocuklarýnýn<br />

ve torunlarýnýn artýk bu ülkede<br />

otomobil tasarýmcýsý,<br />

profesör, avukat, parti baþkaný<br />

ya da þirket yöneticisi<br />

olduklarýný anýmsatarak,<br />

genç kuþaða örnek olmasý<br />

için bu baþarýlara daha fazla<br />

deðer verilerek ön plana çýkarýlmasýný<br />

istedi.


dosya<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

9<br />

“Çocuklarýn ölümünden<br />

sonra duygusal davranýlmasý<br />

þaþýrtýcý deðil”miþ.<br />

Bu sözlerle Dünya<br />

Ekonomik Forumu’nun organizatörü<br />

Klaus Schwab<br />

Baþbakan Erdoðan’ýn tepkisinin<br />

vehametini hafifletmeye<br />

çalýþmýþtý. Peki, olay<br />

bu kadar basit miydi? Çocuklar<br />

ile ilgili bir mesele<br />

olduðunda, Türkiye Baþbakaný<br />

çok duyarlýydý ki, bu<br />

yüzden Ýsviçre Alplerindeki<br />

konferans mekanýný öfke<br />

dolu bir þekilde tüm delegasyonu<br />

ile birlikte gecenin<br />

yarýsýnda terkediyordu.<br />

Organizatörlerin bu zavallýca<br />

açýklama teþebbüsünün<br />

bizzat kendisi bile, Ýsrail’in<br />

Gazze’deki saldýrganlýðý<br />

üzerine yapýlan tartýþmayý<br />

ürkütücü bir þekilde ortaya<br />

koyuyor. Kelimenin tam anlamýyla<br />

Baþbakan’ýn sabrýný<br />

taþýran ne Ýsrail’in iþgal politikasý,<br />

ne sivil hedeflerin<br />

bombalanmasý, ne de, yasak<br />

silahlarýn kullanýlmasý veya<br />

sonu gelmeyen uluslararasý<br />

hukukun ihlali, ya da kapatýlan<br />

sýnýr kapýlarý, yetiþkinlerin<br />

öldürülmesi veya yaralanmasý<br />

deðil. Erdoðan’ýn<br />

“Es sei nicht verwunderlich,<br />

dass einem der<br />

Tod von Kindern” an<br />

Herz und Nieren „gehe“.<br />

Mit diesen Worten versuchte<br />

der Organisator des Weltwirtschaftsgipfels<br />

in Davos,<br />

Klaus Schwab, den Eklat<br />

um den türkischen Ministerpräsidenten<br />

Erdogan herunter<br />

zu spielen. Demnach<br />

ist der Regierungschef der<br />

Türkei was Kinder angeht<br />

halt einfach sehr sensibel<br />

und hat deshalb mit seiner<br />

gesamten Delegation wutentbrannt<br />

den Konferenzort<br />

in den Schweizer Alpen mitten<br />

in der Nacht verlassen.<br />

Selbst dieser klägliche<br />

Erklärungsversuch des Organisators<br />

fasst eigentlich<br />

die Debatte um die israelische<br />

Aggression im Gaza-<br />

Streifen auf sehr makabre<br />

Weise zusammen. Nicht die<br />

Besatzungspolitik Israels,<br />

nicht das Bombardement<br />

von zivilen Zielen, nicht der<br />

Einsatz von geächteten<br />

Waffen, nicht die endlose<br />

Verletzung von Völkerrecht,<br />

nicht die Blockade der<br />

Oðuz ÜÇÜNCÜ<br />

oucuncu@igmg.de<br />

sabrýný taþýran þey, savaþýn<br />

“talî” kayýplarý olarak algýlanan<br />

öldürülen ve yaralanan<br />

çocuklardý. Aslýnda,<br />

Davos’taki asýl skandal,<br />

olaylarýn bu þekilde ters yüz<br />

edilme þeklidir.<br />

Þükür ki, tüm geliþmeler<br />

fiilen tüm dünyanýn gözü<br />

önünde “canlý” olarak geliþiyordu.<br />

Böylece bizler de<br />

belki de tarihin önemli bir<br />

bölümüne þahitlik edenlerden<br />

olduk. Çünkü, 12 dakikalýk<br />

konuþmasý ile Tayyip<br />

Erdoðan, bu zamana kadar<br />

eþi görülmemiþ bir açýklýkla,<br />

bir Türk Baþbakaný olarak<br />

ilk kez dünya politikasýnýn<br />

kulis arkalarýndaki geliþimelerine<br />

bir bakýþ açýsý<br />

Grenzübergänge, nicht die<br />

toten und verletzten Erwachsenen,<br />

nein, es waren<br />

die toten und verletzten<br />

Kinder, quasi die Kollateralschäden<br />

des Krieges, die<br />

Premier Erdogan im wahrsten<br />

Sinne des Wortes den<br />

Kragen platzen ließen. Diese<br />

Art der Tatsachenverdrehung<br />

ist der eigentliche<br />

Skandal von Davos.<br />

Zum Glück hat sich der<br />

gesamte Hergang praktisch<br />

„live“ vor der Augen der<br />

Weltöffentlichkeit abgespielt<br />

und so sind wir vielleicht<br />

oder sogar sehr wahrscheinlich<br />

alle Zeugen eines historischen<br />

Momentes in der<br />

Zeitgeschichte geworden.<br />

Denn mit seinem 12-minütigen<br />

Redebeitrag hat Erdogan,<br />

als erster türkischer<br />

Regierungschef überhaupt,<br />

noch dazu mit einer bisher<br />

beispiellosen Offenheit, einen<br />

schonungslosen Inneneinblick<br />

auf die Geschehnisse<br />

hinter den Kulissen der<br />

Weltpolitik gewährt und damit<br />

auch die bedrückende<br />

Tragik des Konfliktes in<br />

Gaza offenbart. Auf dem<br />

Rücken einer Bevölkerung,<br />

die nunmehr seit 42 Jahren<br />

praktisch in einem Freiluft-<br />

Gefängnis lebt, verfolgen<br />

die politisch Verantwortlichen<br />

insbesondere in Israel,<br />

aber auch in der Westbank,<br />

in Ägypten und in Saudi-<br />

Arabien eine rücksichtslose<br />

Macht- und Interessenpolitik,<br />

die Ministerpräsident<br />

Erdogan unverhohlen beim<br />

Namen genannt hat. Mit seiner<br />

erneuten Wortmeldung<br />

in direkter Erwiderung auf<br />

den israelischen Staatspräsidenten<br />

hat er darüber hinaus,<br />

ohne ein diplomatisches<br />

Blatt vor den Mund zu nehmen,<br />

seine Abscheu vor der<br />

Inszenierung in Davos unmissverständlich<br />

deutlich<br />

gemacht.<br />

Da wurden auf der einen<br />

Seite der UN- Generalsekretär,<br />

der Generalsekretär<br />

der Arabischen Liga und der<br />

türkische Ministerpräsident<br />

Çocuklar<br />

ölürken<br />

...<br />

getirerek, böylece Gazze’deki<br />

trajik çatýþmayý ortaya<br />

koydu. Erdoðan, hiç<br />

çekinmeden isim vererek,<br />

fiilen 42 yýldan beri açýk hava<br />

hapishanesinde yaþayan<br />

bir halkýn sýrtýndan, özellikle<br />

Ýsrail’deki sorumlu politikacýlarla<br />

birlike Batý Þeria’da,<br />

Mýsýr’da ve Suudi<br />

Arabistan’da acýmasýz bir<br />

iktidar ve çýkar politikasý<br />

yürütenleri açýða çýkardý.<br />

Erdoðan böylece, doðrudan<br />

Ýsrail Cumhurbaþkanýna yönelik<br />

olarak verdiði cevapla,<br />

kendisine hiç de bir diplomatik<br />

sýnýrlama getirmeden,<br />

Davos’taki bu tiyatrodan<br />

memnuniyetsizliðini, yanlýþ<br />

anlaþýlmaya yer vermeyecek<br />

þekilde açýkça ortaya<br />

koydu.<br />

Davos’taki panelde, BM<br />

Genel Sekreteri ile Arab<br />

Birliði Genel Sekreteri ve<br />

Türkiye Baþbakaný Erdoðan<br />

moderatör tarafýndan sýnýrlanýr<br />

ve engellenirken, bakýyorsunuz<br />

ki, son konuþmacý<br />

olarak Þimon Perez, hiç sözü<br />

kesilmeden, yalan, polemik,<br />

ve dramaturjik bir ifadeyle<br />

müzakerecilere karþý<br />

bolca suçlamalarda bulunuyor.<br />

Üstelik, bu konuþma<br />

dünyanýn önder elitlerinin<br />

alkýþlarýyla karþýlanýyor. Bu<br />

durum karþýsýnda Tayyip<br />

Erdoðan, Ban Ki Moon ile<br />

Amr Musa’nýn aksine sessiz<br />

kalmýyor. Hatta Erdoðan,<br />

Wenn Kinder sterben...<br />

alkýþlarýn þahiplerine de þu<br />

sözlerle seslenerek bu hoþnutsuzluðunu<br />

açýkça ortaya<br />

koyuyor: “Kim bu açýk haksýzlýðý<br />

alkýþlýyorsa, onlar da<br />

insanlýða karþý suç iþliyor<br />

demektir.” Erdoðan, Dünya<br />

Ekonomik Forumu’nun<br />

“Kiþiselleþmiþ vicdaný”, ve<br />

“ezilmiþlerin sesi” olarak<br />

sahneden ayrýlýyor. Tartýþmanýn<br />

diðer katýlýmcýlarýnýn<br />

da ayný þekilde sahneyi tereketmeleri<br />

gerekirdi.<br />

Dünya kamuoyu bundan<br />

sonra, uluslararasý hukuku<br />

ayaklar altýna alýp, sivilleri<br />

öldüren ve sivil altyapýyý<br />

acýmasýzca tahrip ederek savaþ<br />

suçu iþleyen Ýsrail önderliði<br />

tarafýndan hafife<br />

alýnmayý kabullenmemeli.<br />

Eðer Davos’daki konferansa<br />

katýlanlar dünya barýþý<br />

konusunda ciddî iseler, o<br />

zaman, Ortadoðu sorununda,<br />

sebeb ve etkileri birbirine<br />

karýþtýrmaktan uzak durmalarý<br />

gerekir. Daha da ötesi,<br />

Ýsrail’in sayýsýz BM Güvenlik<br />

Konseyi kararlarýna<br />

uymasýný temin etmek ve<br />

Filistin’in iþgalinin hemen<br />

sona erdirilmesi için gayret<br />

göstermeliler.<br />

auf dem Podium vom Moderator<br />

gemaßregelt bzw.<br />

gegängelt und da durfte auf<br />

der anderen Seite Shimon<br />

Perez, natürlich als letzter<br />

Redner des Panels, praktisch<br />

ohne Unterbrechung,<br />

einen mit Lügen, Polemik,<br />

Theatralik und Vorwürfen<br />

an die Diskutanten reich<br />

gespickten Vortrag halten<br />

und wurde, welch Wunder,<br />

mit tosendem Applaus von<br />

den Führungseliten der Welt<br />

bedacht. Das hat sich Tayyip<br />

Erdogan, im Gegensatz<br />

zu Ban Ki Moon und Amr<br />

Mussa nicht gefallen lassen.<br />

Auch hat er dem hochkarätigem<br />

Publikum mit den Worten:<br />

„Wer offensichtlichem<br />

Unrecht applaudiert, begeht<br />

selbst ein Verbrechen gegen<br />

die Menschlichkeit“, sein<br />

Missfallen unmissverständlich<br />

zum Ausdruck<br />

gebracht und als „personifiziertes<br />

Gewissen“ des<br />

World Economic Forum<br />

bzw. „Stimme der Unterdrückten“<br />

die Bühne verlassen.<br />

Es hätte den anderen<br />

Teilnehmern der Diskussion<br />

ebenso gut zu Gesichte gestanden,<br />

das Podium zu verlassen.<br />

Die Weltöffentlichkeit<br />

darf sich nicht länger von<br />

einer israelischen Führung<br />

verhöhnen lassen, die geltendes<br />

Völkerrecht mit<br />

Füßen tritt und mit der Ermordung<br />

von Zivilisten und<br />

der rücksichtslosen Zerstörung<br />

ziviler Infrastruktur offensichtliche<br />

Kriegsverbrechen<br />

begangen hat.<br />

Wenn es den Teilnehmern<br />

der Konferenz in Davos<br />

tatsächlich ernst ist mit dem<br />

Weltfrieden, dann sollten sie<br />

endlich davon Abstand nehmen<br />

im Nahost-Konflikt<br />

Ursache und Wirkung miteinander<br />

zu vertauschen. Darüber<br />

hinaus sollten auch sie<br />

sich dafür einsetzen, dass<br />

Israel die zahllosen Resolutionen<br />

des Weltsicherheitsrates<br />

endlich umsetzt und<br />

die Besatzung Palästinas ein<br />

sofortiges Ende findet.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

10 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

IGMG Kadýn Kollarý´ndan iki güzel yarýþma<br />

haber<br />

IGMG Kadýn Kollarý<br />

Bölgelerarasý 2. Bilgi<br />

ve Hitabet Yarýþmasý<br />

KERPEN-Özel-Ýslam<br />

Toplumu Milli<br />

Görüþ Kadýn Kollarý’nýn<br />

bölgelerde yürüttüðü<br />

bir faaliyeti olan Hatibelik<br />

(Eðitimci yetiþtirme)<br />

kurslarýnda öðrenimlerini<br />

sürdüren genç hanýmlar<br />

arasýnda yapýlan Bilgi ve<br />

Hitabet Yarýþmasý’nýn ikincisi<br />

ve Kadýn Kollarý Gençlik<br />

Teþkilatýnýn genç kýzlar<br />

arasýnda ilki düzenlenen<br />

bilgi yarýþmasý IGMG Genel<br />

Merkezi’nde gerçekleþtirildi.<br />

2. Bilgi ve Hitabet Yarýþmasý’na<br />

Köln, Berlin,<br />

Hamburg, K.Ruhr, Hessen<br />

ve Hannover bölgeleri katýldýlar.<br />

Gençlik 1. Bilgi yarýþmasýnda<br />

ise Bölgelerinde<br />

dereceye giren genç kýzlar<br />

yarýþtý.<br />

2. Bilgi 1ve Hitabet yarýþmasýnýn<br />

birinci bölümünde,<br />

Fýkýh, Siyer, Ýslam<br />

Tarihi, Akaid ve Genel Kültür<br />

bilgilerinden hazýrlanan<br />

sorulara cevap veren yarýþmacýlar,<br />

yarýþmanýn ikinci<br />

bölümünde ise, kendilerine<br />

verilen çeþitli konular hakkýnda<br />

Hitabet alanýnda yarýþtýlar.<br />

Her bölgenin üç kiþilik<br />

ekiple katýldýðý yarýþmada,<br />

yarýþmacýlar, yarýmþar saatlik<br />

hazýrlýktan sonra konularýný<br />

aktardýlar.<br />

Nihai puanlama, bilgi ve<br />

hitabet dallarýndan elde edilen<br />

puanlarýn ortalamasý<br />

alýnarak yapýldý.<br />

Jüri heyetinin yaptýðý<br />

son deðerlendirmenin neticesinde<br />

Köln Bölgesi birin-<br />

IGMG Kadýn Kollarý<br />

Gençlik Teþkilatý<br />

1. Bilgi Yarýþmasý<br />

ci, Berlin Bölgesi ikinci,<br />

Hamburg Bölgesi ise üçüncü<br />

oldu.<br />

IGMG Genel Merkez<br />

Kadýn Kollarý Baþkaný Zehra<br />

Dizman, düzenledikleri<br />

bu yarýþma ile, Hatibelik<br />

Kurslarý’nda verilen derslerin<br />

içeriðini ve mezun olan<br />

talebelerin bilgilerini seviyelerini<br />

arttýrmak ve deðerlendirmek<br />

istediklerini<br />

açýkladý.<br />

Katýlýmcýlara özgüven<br />

kazandýrmayý ve grup içinde<br />

çalýþma kabiliyetilerini<br />

arttýrmayý da hedeflediklerini<br />

ifade eden Z. Dizman,<br />

ayrýca, hatibelik kurslarýna<br />

devam eden talebelerin motivasyonuna<br />

katkýda bulunmak<br />

istediklerini de sözlerine<br />

ilave etti.<br />

Yarýþmada dereceye giren<br />

bölgelere baþarý plaketinin<br />

yanýsýra, kurslarýna verilmek<br />

üzere birinciye 1000<br />

Euro, ikinciye 500 Euro,<br />

üçüncüye ise 250 Euro para<br />

ödülü verildi.<br />

Kadýn Kollarý<br />

Gençlik Teþkilatý<br />

1. Bilgi Yarýþmasý<br />

Yarýþma, 13–17 ve 18–25<br />

yaþ gruplarý halinde iki<br />

grupta yapýldý. Sorular,<br />

IGMG Eðitim Baþkanlýðýnýn<br />

hazýrladýðý Temel Bilgiler 1,<br />

2 ve 3 kitaplarýndan din ve<br />

ahlâk bilgisi, fýkýh ve Ýslam<br />

tarihi alanlarýndan seçildi.<br />

60 dakika süren yarýþma,<br />

test usulüne göre yapýldý.<br />

Yarýþma sonucunda<br />

ferdî olarak 13–17 yaþ grubunda,<br />

Hessen’den Sema<br />

Candan 106 puan ile birinci<br />

olurken, Berlin bölgesinden<br />

Esma Karaman 105 puan<br />

ile ikinci, yine Berlin bölgesinden<br />

Sümeyye Koç 100<br />

puan ile üçüncü oldu.<br />

18–25 yaþ grubunda ise,<br />

Berlin Bölgesi’nden Esra<br />

Akan 106 puan ile birinci<br />

olurken, Güney Hollanda<br />

Bölgesi’nden Þerife Bilgi<br />

104 puan ile ikinci, Berlin<br />

Bölgesi’nden Ümmühan<br />

Yýldýrým ise 103 puan ile<br />

üçüncü oldu.<br />

13–17 yaþ grubu birincilere<br />

400 Euro, ikincilere<br />

300 Euro ve üçüncülere<br />

200 Euro ve18–25 yaþ grubu<br />

birincilere 500 Euro,<br />

ikincilere 400 Euro ve<br />

üçüncülere 300 Euro ödül<br />

verildi. K.K. Eðitim baþkaný<br />

Tünay Ermiþ hanýmýn<br />

yaptýðý güzel bir dua ile<br />

program sona erdi.<br />

Wittlich Emniyeti`nden<br />

Anlamlý Ziyaret<br />

T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri<br />

Müþaviri ve DÝ-<br />

TÝB Genel Baþkaný Sadi<br />

Arslan, Wittlich DÝTÝB<br />

Eyüp Sultan Camii’ne bir<br />

ziyaret gerçekleþtirerek,<br />

vatandaþlarla biraraya geldi.<br />

Wittlich DÝTÝB Eyüp<br />

Sultan Camii Dernek Baþkaný<br />

Yýlmaz Yýldýz ve Din<br />

Görevlisi Memet Yeni’den,<br />

derneðin faaliyetleri<br />

ve verilen hizmetlerle ilgili<br />

bilgi alan Din Hizmetleri<br />

Müþaviri ve DÝTÝB<br />

Genel Baþkaný Sadi Arslan’a,<br />

Wittlich Emniyet<br />

Müdürü Leitender Erster,<br />

Komiser Harald Licht, dialog<br />

sorumlularý Komiser<br />

Manferd Ratz ve Baþkomiser<br />

Wolfgang Larbusch<br />

hoþgeldiniz ziyaretinde bulunarak,<br />

Wittlich þehrinin<br />

albümünü takdim ettiler.<br />

T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />

Sadi Arslan, ziyarette<br />

yaptýðý konuþmasýnda,<br />

Eyüp Sultan Camii’nde verilen<br />

hizmetlerden memnun<br />

kaldýðýný belirterek,<br />

caminin borcunun olmamasýnýn<br />

memnuniyet verici<br />

olduðunu söyledi. Arslan<br />

ayrýca, Wittlich þehrinin<br />

üst düzey yetkilileri ile<br />

DÝTÝB Eyüp Sultan Camii’nin<br />

din görevlisi ve<br />

dernek yönetiminin kurmuþ<br />

olduðu sýcak iliþkinin, hizmetlere<br />

olan olumlu yansýmasýndan<br />

dolayý yetkilere<br />

teþekkür etti.


dosya<br />

Abdulgani Engin KARAHAN<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

akarahan@igmg.de<br />

hayat<br />

Cami<br />

“Entegrasyon” kavramý,<br />

daha çok ne anlam<br />

ifade ettiði ile deðil,<br />

ne anlam ifade etmediði ile<br />

karþýmýza çýkan ve bu arada<br />

bolca kullanýlan bir kavram.<br />

Her ne kadar durum<br />

böyle olsa da, ortak yaþamýn<br />

pek çok yönü bu kavram<br />

altýnda tanýmlanabilir.<br />

Bugün entegrasyon alanýnda<br />

pek çok kurum ve kuruluþ<br />

takdire þayan faaliyetler<br />

gerçekleþtiriyor. Ancak, camiler<br />

ve diðer Ýslamî kuruluþlarýn<br />

entegrasyona yönelik<br />

yapmýþ olduklarý faaliyetler<br />

çok nadiren kamuoyunun<br />

önüne sunuluyor.<br />

Ýslamî cemaatler entegrasyon<br />

çalýþmalarýný, Ýslamî<br />

kimliðin kuvvetlenmesinin<br />

ve Ýslamî özgüvenin<br />

geliþtirilmesinin topluma<br />

entegre olma sürecinde<br />

olumlu etki yapacaðý temel<br />

düþüncesinden hareketle<br />

gerçekleþtiriyorlar. Burada<br />

her þeyden evvel Müslümanlarýn<br />

sivil toplum yaþamýna<br />

katýlmalarýný saðlayan<br />

ve bu insanlara ulaþma<br />

imkâný sunanlarýn bu dinî<br />

cemaat ve kuruluþlar olduðu<br />

gerçeðini unutmamak<br />

gerekir.<br />

Dinî ihtiyaçlarýn karþýlanabileceði<br />

bir altyapýnýn<br />

mevcudiyeti entegrasyon<br />

açýsýndan olumlu bir etkiye<br />

sahiptir. Burada yani Avrupa’da<br />

da dinî ihtiyaçlarýn<br />

karþýlanabilme imkâný,<br />

özellikle “kendini yabancý<br />

hissetme” duygusuna karþý<br />

geçmiþte önemli bir tesir<br />

yapmýþtý. Böylece, Almanya<br />

ve Avrupa artýk giderek<br />

sadece çalýþýlan yerler deðil,<br />

ayný zamanda yaþamýn<br />

sürdürüldüðü yerler haline<br />

geldi.<br />

Bu manada dinî ihtiyaçlar<br />

baþta olmak üzere, birçok<br />

ihtiyacýn giderilebilmesi<br />

için “memlekette” olma<br />

özlemi de giderek azaldý.<br />

Zira Avrupa yalnýzca bu<br />

þekilde Müslüman göçmenler<br />

tarafýndan zaman<br />

içerisinde bir tür vatan olarak<br />

kabullenilebildi. Ýþte bu<br />

yüzdendir ki, her þeyden<br />

önce Müslümanlarýn Avrupa’yý<br />

vatan olarak kabullenmeleri<br />

konusunda, Ýslamî<br />

dinî cemaatlerin sürekli<br />

olarak azýmsanmasýna<br />

karþýn gerçekte büyük bir<br />

öneme sahip olduklarý tespitini<br />

yapmak durumundayýz.<br />

Bu cemaatler zaten,<br />

geleneklerine baðlý insanlara<br />

kaldýklarý ülkelerde huzur<br />

içinde yaþayabilmeleri<br />

için gerekli olan samimiyet<br />

ve güven duygusunu veriyorlar.<br />

Eðitim Yoluyla<br />

Entegrasyon<br />

Bunun da ötesinde,<br />

özellikle Ýslam Toplumu<br />

Millî Görüþ’e baðlý cemiyetler<br />

uzun yýllardan beri<br />

pek çok entegrasyon çalýþmasý<br />

yapýyorlar. On yýldýr<br />

ev ödevlerine ve okul derslerine<br />

yardým imkânlarý sunuyorlar.<br />

Bu imkânlar özellikle<br />

anne ve babasýnýn eðitim<br />

konusunda yetersiz olmasý<br />

sebebiyle, okul derslerinde<br />

geri kalan göçmen<br />

kökenli çocuklara yönelik<br />

olarak yapýlýyor. Ayrýca, dil<br />

konusunda yetersiz kalan<br />

çocuklara dil geliþtirme<br />

imkânlarý saðlanýyor ve<br />

okul ödevlerine yardýmcý<br />

olunuyor. Bu kurslarla,<br />

göçmen çocuklarýn iyi bir<br />

derece ile okullarý bitirmeleri,<br />

sonuçta da iyi bir meslek<br />

okulu veya yüksek okula<br />

gitme imkânlarýna kavuþmalarý<br />

hedefleniyor. Zira<br />

baþarýlý bir eðitim hayatý,<br />

iyi bir okul, iyi bir staj eðitimi<br />

ve iyi bir yüksek okul<br />

diplomasý, bu çocuklara<br />

toplumsal hayata her yönü<br />

ile katýlma imkâný sunacaktýr.<br />

Diðer yandan son yýllarda<br />

ne yazýk ki, devlet tarafýndan<br />

yürütülen pek çok<br />

entegrasyon giriþimine raðmen,<br />

bu anlamda okullardaki<br />

durumun hiç de iyiye<br />

gitmediðini ve okul dýþý<br />

ders yardýmlarý veren kuruluþlarýn<br />

göçmen kökenli<br />

çocuklar için giderek artan<br />

bir önem kazandýðýný üzülerek<br />

gözlemliyoruz.<br />

Fahrî hizmetlerle<br />

toplumsal<br />

hayata katýlým<br />

Gençlik çalýþmalarýmýzýn<br />

entegrasyon açýsýndan<br />

çok özel ve önemli bir etkiye<br />

sahip olduðu kabul edilmelidir.<br />

Kuruluþundan bu<br />

yana her cemiyetimizin,<br />

özelikle gençlerin ihtiyaçlarýný<br />

dikkate alan ve gençlerle<br />

ilgilenen bir Gençlik<br />

Kollarý bulunmakta ve çeþitli<br />

yaþ gruplarýndaki çok<br />

sayýda gencin yararlandýðý<br />

farklý imkânlar sunulmaktadýr.<br />

Elbette ki, bu çalýþmalarda<br />

her þeyden önce,<br />

mahlukata karþý saygý, dürüstlük,<br />

dostluk ve baþkalarýna<br />

yardým, diðer insanlarla<br />

saygýlý iliþki kurmak,<br />

uyumlu komþuluk gibi dinî<br />

deðerlerin gelecek nesillere<br />

aktarýlmasý ve bu deðerlerin<br />

kendi yaþantýlarýnda hayata<br />

geçirilmesi öne çýkýyor.<br />

Bu temel deðerlerden<br />

hareketle, Allah’ýn razý olabileceði<br />

bir hayatýn gerekliliði<br />

ve böylece toplum için<br />

çalýþmanýn ve katýlýmýn<br />

önemi gençlerin dikkatine<br />

sunuluyor.<br />

Pek çok cemiyetimizde,<br />

uyuþturucu ve suç önleme<br />

konularýnda uzmanlaþmýþ<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

11<br />

cemiyetlerinin<br />

entegrasyon<br />

çalýþmalarý<br />

diðer sivil toplum kuruluþlarý<br />

ve ilgili polis daireleri<br />

ile ortak çalýþmalar gerçekleþtirilmektedir.<br />

Bu çalýþmalarda,<br />

sosyal danýþmanlar<br />

olsun, polis memurlarý<br />

olsun, gençleri uyuþturucu<br />

ve diðer suçlarla ilgili olarak<br />

aydýnlatýyorlar. Bununla<br />

birlikte gençlerimiz dindarlararasý<br />

diyalog gibi<br />

toplumsal giriþimlerde yerlerini<br />

alýyorlar.<br />

Gençlik ile ilgili çalýþmalarýmýz<br />

elbette ki, sadece<br />

onlarýn bilgilendirilip<br />

aydýnlatýlmasý ile sýnýrlý deðil.<br />

Gençlerimiz sunulan<br />

imkânlarla, boþ zamanlarýný<br />

spor dernekleri ve benzeri<br />

yerlerde anlamlý bir þekilde<br />

deðerlendirme imkaný<br />

buluyor. Bu alandaki faaliyetlerimizde<br />

aslolan düþüncemiz,<br />

gençlerimize fahri<br />

hizmet ve baþkalarýyla yardýmlaþma<br />

imkâný sunmak<br />

ve bu alanda faaliyet gösterebilecekleri<br />

çalýþmalar hazýrlamaktýr.<br />

Gençlik Kollarýmýzýn<br />

yaptýðý pek çok çalýþma,<br />

ilgi ve eðilimlerine<br />

göre farklý þekillerde, gençler<br />

tarafýndan yine gençler<br />

için hazýrlanýyor.<br />

Çalýþmalarýmýzýn önceliði<br />

arasýnda, üyelerimizin<br />

dinî ihtiyaçlarýnýn giderilmesinin<br />

yaný sýra, toplumsal<br />

yaþama katýlýmlarý da<br />

yer alýyor. Bu amaçla, cemiyetlerimiz<br />

uzun yýllardan<br />

beri dindar kiþiler arasýnda<br />

diyalog çalýþmalarýnýn<br />

artmasý için gayret sarf<br />

ediyor ve bulunduklarý mahalle<br />

veya beldelerdeki<br />

toplumsal faaliyetlerde de<br />

yerlerini alýyorlar.<br />

Cemiyetlerimiz, özellikle<br />

okul ile ilgili bilgilendirme<br />

çalýþmalarýný on seneden<br />

daha uzun süreden beri<br />

düzenliyor ve bu çalýþmalar<br />

büyük ilgi görüyor. Böylece<br />

geçmiþte, “entegrasyon”<br />

veya “göç” kavramlarýna<br />

yalnýzca bilim çevresi tarafýndan<br />

önem verilen bir dönemde,<br />

cemiyetlerimiz ilk<br />

neslin temsilcilerine bile<br />

toplumsal katýlým imkaný<br />

saðlýyordu.<br />

Cemiyetlerimiz zamanla,<br />

bu çalýþmalarýný hassaten<br />

göçmen Türk kadýnlarý<br />

için, þimdi de entegrasyon<br />

kurslarý için dil kurslarý<br />

þeklinde geliþtirdiler. Bu<br />

kurslar, çoðunlukla baþka<br />

kuruluþlar veya “Volkshochschule”<br />

gibi eðitim<br />

kuruluþlarý ile iþbirliði yapýlarak<br />

gerçekleþtirildi. Bu<br />

hizmetlerin merkezinde<br />

uzun süre çocuklarýnýn<br />

okullarý ile ilgilenmeleri<br />

için ebeveynleri duyarlý hale<br />

getirme amacý yer aldý.<br />

Bu amaç hala geçerliliðini<br />

korurken, velilerin, okul<br />

kurumlarýnda yerlerini almalarý,<br />

veli toplantýlarý ve<br />

diðer okul faaliyetlerine katýlmalarý<br />

da teþvik ediliyor.<br />

Bu konuda, Peygamber<br />

Efendimizin (s.a.v.) “Ýlim<br />

öðrenmek her Müslüman<br />

için farzdýr” hadis-i þerifi<br />

öncümüz oldu.<br />

“Ýnsanlarýn en<br />

hayýrlýsý, insanlara<br />

en faydalý olanýdýr”<br />

Bu tür çalýþmalarýn baþýnda<br />

cemiyetlerimizde<br />

gerçekten de, çok aktif olan<br />

Kadýn Kollarý bulunuyor.<br />

Kadýn Kollarý’nýn hedefi<br />

dinî deðerlerin aktarýlmasýnýn<br />

yaný sýra, kadýnlarýmýzýn<br />

cemiyet faaliyetlerine<br />

katýlýmlarýný saðlamaktýr.<br />

Bu alanda özellikle genç<br />

kýzlarýn çok çeþitli eðitim<br />

imkanlarýndan yararlanmalarý<br />

için teþvik edilmelerine<br />

büyük önem veriliyor. Ancak<br />

ne yazýk ki, son yýllarda<br />

iyi eðitim görmüþ ve üniversitelerde<br />

okumuþ genç<br />

bayanlarýn, inançlarý sebebiyle<br />

iþ piyasasýnda (özellikle<br />

devlet dairelerinde) iþ<br />

imkâný bulamadýklarýnýn<br />

tecrübesini yaþamýþ bulunuyoruz.<br />

Bir dinî cemaat olarak<br />

çalýþmalarýmýzýn temelinde<br />

“Ýyilik ve takvada yarýþýn”<br />

ve “Ýnsanlarýn en hayýrlýsý,


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

12 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

dosya<br />

insanlara en faydalý olanýdýr”<br />

düstürlarý yatýyor. Buradan<br />

hareketle üyelerimizin<br />

sosyal hayatta yerlerini<br />

almalarý hususuna özel bir<br />

önem veriyoruz. Eksiklik<br />

veya engellerin bulunduðu<br />

yerlerde ise bu eksiklik ve<br />

engellerin kaldýrýlmasý için<br />

çabalýyoruz. Elbette ki, cemiyetlerimiz<br />

ile diðer toplumsal<br />

aktörlerin birbirleri<br />

ile irtibatlý olmasýný arzu<br />

ediyoruz. Ama ne yazýk ki,<br />

geçtiðimiz yýllarda pek çok<br />

cemiyetimiz, Ýslamî bir kuruluþ<br />

olarak bu konularda<br />

rol almalarýnýn istenmediði<br />

gibi olumsuz bir tecrübe<br />

yaþadýlar. Ya, dünya çapýnda<br />

Ýslam ile baðdaþlaþtýrýlan<br />

negatif anlayýþýn hesabýný<br />

vermek durumunda býrakýldýlar,<br />

ya da entegrasyon<br />

önünde engel olarak<br />

gösterildiler ve iþte bu<br />

yüzden, örneðin, kamu<br />

alanlarýnda iþbirliði yapýlabilecek<br />

kuruluþ olarak kabul<br />

edilmediler.<br />

Buna raðmen Müslümanlar,<br />

Ýslamî cemaatler<br />

olarak farklý toplumsal aktörlerle,<br />

özellikle diðer sivil<br />

insiyatiflerle ortak entegrasyon<br />

çalýþmalarý yapmak<br />

ve güvenilir birer aktör<br />

olarak kendi katkýlarýný<br />

ortaya koymaya çoktan hazýr.<br />

Bu samimiyeti ayný zamanda<br />

çoðunluk toplumundan<br />

da beklemek bizim<br />

hakkýmýz olsa gerek. Ýslamî<br />

cemaatlerdeki insanlara daha<br />

iyi ve daha kalýcý olarak<br />

ulaþabilmek için, cemiyetlerin<br />

kurmuþ olduðu bu<br />

köprülerin daha iyi bir þekilde<br />

kullanýlmasý gerekiyor.<br />

Ancak bu yönde sarfedilen<br />

ciddi manada çabalar<br />

bizleri toplumsal katýlým<br />

noktasýnda esaslý sonuçlara<br />

ulaþtýracaktýr.<br />

T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu<br />

Din<br />

Hizmetleri Ataþeliði<br />

ve DÝTÝB iþbirliði ile ortaklaþa<br />

düzenlenen, “Fahri<br />

Cami Rehberleri Yetiþtirme<br />

Semineri“nde baþarýlý<br />

olan kursiyerlere, Dietzenbach<br />

DÝTÝB Fatih Camii’nde<br />

sertifika töreni düzenlendi.<br />

T.C. Frankfurt Baþkonsolosu<br />

Ýlhan Saygýlý, T.C.<br />

Berlin Büyükelçiliði Din<br />

Hizmetleri Müþaviri ve<br />

DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi<br />

Arslan, T.C. Frankfurt Din<br />

Hizmetleri Ataþesi Galip<br />

Akýn, DÝTÝB Dinler ve<br />

Kültürler Arasý Ýliþkiler<br />

Müdürü Bekir Alboða, Dietzenbach<br />

Belediye Rainer<br />

Engel Hardt, kursiyerlerin<br />

aileleri ile çok sayýda davetlinin<br />

katýldýðý törende,<br />

renkli görüntüler yaþandý.<br />

Dietzenbach DÝTÝB Fatih<br />

Camii Din Görevlisi<br />

Fuat Keskin’in sunuculuðunu<br />

yaptýðý program, Ýstiklal<br />

Marþý ve ardýndan tilavet<br />

edilen Kur’an-ý Kerim<br />

ile baþladý.<br />

Dietzenbach’ta, Kursiyerlere<br />

Belgeleri Verildi<br />

“Fahri Cami Rehberleri<br />

Yetiþtirme Semineri“ hakkýnda<br />

bilgi veren DÝTÝB<br />

Dinler ve Kültürler Arasý<br />

Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða,<br />

120 kursiyerin fedakarlýk<br />

yaparak bu seminerlere<br />

katýldýðýný ve baþarýlý<br />

olduklarýný söyledi. Alboða,<br />

“Ýçinde yaþadýðýmýz<br />

toplumda müslümanlara<br />

ve Ýslama karþý oluþan ön<br />

yargýlar, bu gönüllü kardeþlarýmýzin<br />

katkýlarýyla<br />

ortadan kaldýrýlacaktýr” dedi.<br />

T.C. Frankfurt Din Hizmetleri<br />

Ataþesi Galip Akýn<br />

programda yaptýðý konuþmasýnda,<br />

“Bu faaliyetimizi<br />

çok önemsiyorum. Çünkü<br />

camilerimizde hizmetlerimizi<br />

profesyonelce yapabilecek<br />

fahri arkadaþlara ihtiyacýmýz<br />

vardý, bu eksikliðimizi<br />

de büyük ölçüde tamamlamýþ<br />

olduk. Kursu<br />

baþarýyla tamamlayan arkadaþlarýma<br />

baþarýlar diliyorum”<br />

dedi.<br />

T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />

Sadi Arslan, “Bu<br />

programlarý Almanya’nýn<br />

deðiþik yerlerinde uygulamaya<br />

devam ediyoruz. Bu<br />

programlarýn önemi ortadadýr.<br />

Dinimizin tanýtýlmasý<br />

konusunda hepimize görev<br />

düþüyor. Bu sebeple<br />

DÝTÝB Dernekleri Cami<br />

Rehberlik Kurslarý’ný her<br />

bölgede hayata geçiriyoruz.<br />

Bu hizmetimize devam<br />

edeceðiz.<br />

Programý düzenleyen<br />

ve rehberleri yetiþtiren<br />

Dinler ve Kültürler Arasý<br />

Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða’ya,<br />

baþarýlý çalýþmalarýndan<br />

dolayý Din Hizmetleri<br />

Ataþemiz Galip<br />

Akýn ile bu programa ev<br />

sahipliði yapan Dietzenbach<br />

DÝTÝB Fatih Camii<br />

derneðimize teþekkür ediyorum”<br />

dedi.<br />

T.C. Frankfurt Baþkonsolosu<br />

Ýlhan Saygýlý da,<br />

böyle bir etkinliðin düzenlenmesinden<br />

duyduklarý<br />

mutluluðu dile getirdi.<br />

Saygýlý konuþmasýný þöyle<br />

tamamladý: “Burada yapacaðýmýz<br />

en önemli hizmet,<br />

gençlerimizin tarihine, kültürüne,<br />

anadil olarak Türkçeyi<br />

iyi öðrenmelerine ve<br />

dini iyi þekilde anlamalarýna<br />

destek ve yardýmcý olmaktýr.<br />

Bunun yanýnda dinimizin<br />

özelliklerini ve güzelliklerini<br />

yaþadýðýmýz<br />

toplumdaki insanlara aktarmak<br />

gerekiyor. Hep birlikte,<br />

elbirliði ile elimizden<br />

geleni yapacaðýz. Kursa<br />

katýlarak baþarý gösteren<br />

arkadaþlarýmý tebrik ediyorum.<br />

Baþarýlarýnýn devamýný<br />

diliyorum” dedi.<br />

Program, kursiyerler tarafýndan<br />

hazýrlanan ilahi<br />

ve tiyatro gösterilerinin ardýndan<br />

kursiyerlere belgelerinin<br />

verilmesi ve Dietzenbach<br />

DÝTÝB Fatih Camii<br />

Kadýn Kollarý tarafýndan<br />

hazýlanan ikramýn davetlilere<br />

sunulmasýyla sona<br />

erdi.


dosya<br />

Adalet mülkün temelidir.<br />

Mülk ise aydýnlýk<br />

ortamda daha güvendedir.<br />

Aydýnlýk ortamlar<br />

ilimle daimidir.<br />

Zulüm insanlýk tarihinin<br />

yaþý kadar eski bir sorundur.<br />

Kabil’in Habil’i katliyle<br />

baþlayan ibtila hayatý kýyamete<br />

kadar sürecektir.<br />

Arapça’da zulüm ile karanlýk<br />

anlamýndaki zalam kelimesi<br />

ayný kökten gelir. Yani<br />

zulüm karanlýðý temsil eder.<br />

Zulüm dönemleri de genellikle<br />

karanlýk dönemlerdir.<br />

Adalet mülkün temelidir.<br />

Mülk ise aydýnlýk ortamda<br />

daha güvendedir. Aydýnlýk<br />

ortamlar ilimle daimidir.<br />

Cehaletin hakim olduðu<br />

yerde bütün insanlar<br />

açýk hava hapisanesindedir.<br />

Zulme karþý en etkili baþkaldýrý<br />

bilgi ýþýðýyla donanmaktýr.<br />

Bu ýþýk zulmün zulumatýný<br />

(karanlýklarýný) ortadan<br />

kaldýracaktýr.<br />

Kabil’in Habil’i katliyle<br />

baþlayan zulmün tarih kitabýnda<br />

adýnýz ya zalimler, ya<br />

mazlumlar ve yahut da bu<br />

iki taraftan birisine taraf<br />

olanlar defterinde kayýtlýdýr.<br />

Dünya hayatýnda bakýþ açýnýzý<br />

oluþturan ve ahirette<br />

akibetinizi belirleyen seçenek,<br />

hangi deftere kayýtlý olduðunuzun<br />

sonucudur.<br />

Zulüm ve Sorumluluk<br />

Dünya gemisinde seyir<br />

halindeyseniz olaylara kayýtsýz<br />

kalmanýz safdillik<br />

olur. Zira gemiyi delenlerin<br />

iþleri siz doðrudan etkilemektedir.<br />

“Allah’ýn hudûduna<br />

(emir ve yasaklarýna) giren<br />

meseleleri tatbîk eden -ve<br />

yaðcýlýk yaparak müsâmaha<br />

ve gevþeklik göstermeyen<br />

iyi- kimse ile, yasaklarý iþleyen<br />

kimselerin durumlarý,<br />

bir gemiye binip kur’a çekerek,<br />

geminin alt ve üst<br />

katlarýna yerleþen yolculara<br />

benzer.<br />

Öyle ki, alt katta oturanlar,<br />

su ihtiyaçlarýný giderirken<br />

üsttekilerin yanýndan<br />

geçip onlarý rahatsýz ediyorlardý.<br />

(Alttakiler bu duruma<br />

son vermek için) bir balta<br />

alarak geminin dibini delmeye<br />

baþlasalar, üsttekiler<br />

hemen gelip: “Yâhu ne yapýyorsunuz?”<br />

diye sorunca<br />

alttakiler: “Biz su ihtiyacýmýzý<br />

görürken sizi rahatsýz<br />

Osman<br />

PAKÖZ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

ediyorduk, halbuki suya<br />

muhtacýz, þimdi sizi rahatsýz<br />

etmeden yerimizi delerek<br />

bu þekilde elde edeceðiz”<br />

deseler ve üsttekiler bu<br />

iþte onlara mâni olsalar hem<br />

kendilerini kurtarýrlar, hem<br />

onlarý kurtarmýþ olurlar.<br />

Eðer yaptýklarý iþte serbest<br />

býraksalar, hem onlarý helâk<br />

ederler, hem de kendilerini<br />

helâk ederler.” 1<br />

Ýnsanlarý bir konu hakkýnda<br />

doðru olarak bilgilendirmek<br />

adaletin gereðidir.<br />

Çöplük bilgiler (dezenfermasyon)<br />

altýnda insanlarý<br />

boðmak ise zulmün bir çeþididir.<br />

Halihazýrda dünyanýn<br />

dört bir tarafýnda baþta<br />

halk olmak üzere islam<br />

hakkýnda müthiþ bir yanlýþ<br />

bilgilendirme sözkonusudur.<br />

Ýslam’ýn kitabý, Peygamberi<br />

ve diðer kutsallarý<br />

ile insanlar arasýndaki engellerin<br />

kalkmasý büyük bir<br />

zulmün son bulmasý demektir.<br />

Özelliklede batýda<br />

yaþayan Müslümanlarýn bu<br />

zulme son vermeleri gerekmektedir.<br />

Yanlýþ bilginin<br />

yerini sadece doðru bilgiyle<br />

doldurabilirsiniz. Bu zulme<br />

dur demek ise çok yüce bir<br />

vazifedir.<br />

Zulme engel olmak<br />

Ýslamla insanlar arasýndaki<br />

engelleri kaldýrmak<br />

için yapýlan özellikle de<br />

sözlü ve yazýlý çalýþmalar,<br />

zulme karþý yapýlan en büyük<br />

baþkaldýrýdýr.<br />

Resûlullah (sav) Hazretleri<br />

þöyle buyurdu:<br />

“Ýçinizden her kim bir<br />

kötülük görürse onu eliyle,<br />

buna gücü yetmezse, dili ile<br />

deðiþtirsin. Ona da gücü<br />

yetmezse kalbi ile buðzetsin<br />

(yâni beðenmesin). Bu<br />

sonuncusu imanýn en zayýfýdýr.”<br />

(Müslim)<br />

“Müslüman kimdir?”<br />

Sorusuna verilecek pek çok<br />

cevap vardýr. Bunlarýn en<br />

güzellerinden bir taneside<br />

þudur: Müslüman sorumlu<br />

kiþidir. Kendisinden, ailesinden,<br />

akrabalarýndan, yakýn<br />

ve uzak bütün çevresinden<br />

sorumlu kiþi. Sorunlu<br />

hayat<br />

Zulüm ve tutum<br />

osmanpakoz@yahoo.com<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

13<br />

deðil sorumlu kiþi. Benden<br />

þu kadar uzakta þu zulümler<br />

oluyormuþ, olmamalý kaygýsýný<br />

taþýyan kiþidir müslüman.<br />

Onun için sýnýrlar sunidir.<br />

Kardeþlik bakidir.<br />

Hem bilir ki uzaktaki ateþe<br />

kayýtsýz kalanlar yangýn<br />

kendisne kadar ulaþtýðýnda<br />

artýk hiçbir þey yapamayacak<br />

durumda olacaktýr. Ateþ<br />

ona hayatýnda hiç ulaþmayacak<br />

olsa bile ahirette ulaþacaktýr.<br />

“Ýçinizden sadece zulmedenlere<br />

eriþmekle kalmayacak<br />

olan bir azaptan<br />

sakýnýn ve bilin ki Allah<br />

azabý çetin olandýr.” (Enfal<br />

Suresi, [8:25])<br />

Bir zalime kýzýpta bir<br />

baþka zalime meyletme gafleti<br />

en büyük tehlikelerdendir.<br />

Halbuki zulme taraf olmama<br />

gibi üçüncü bir yol<br />

vardýr. Çarpýk anlaþýlan ehven-i<br />

þer fýkhý ile içine düþülen<br />

yanlýþ, müslümaný sui<br />

istimale müsait bir duruma<br />

getirmektedir. Ölümü gösterip<br />

sýtmaya razý etmek isteyen<br />

hokkabazlarýn tuzaðýna<br />

düþmemek için sýk sýk þu<br />

soruyu sormalýyýz: Zulmün<br />

hoþ olaný var mýdýr? Bu soruyu<br />

sorduðumuzda ayýkmamýz<br />

daha çabuk olacaktýr.<br />

Allah’ýn bir zalimi bir<br />

zalimle hakladýðý olabilir.<br />

Haklanan zalimi mazlum<br />

görme apaçýk bir gaflettir.<br />

Nasihat olarak Adil olan<br />

Allah’ýn þu uyarýsý kifayet<br />

eder. “Zalimlere meyletmeyin<br />

yoksa ateþ size dokunur.<br />

Sizin Allah’tan baþka dostunuz<br />

yoktur. Sonra O’ndan<br />

da yardým göremezsiniz”<br />

(Hud Suresi, [11:113])<br />

Zulmün dini yoktur<br />

Zülüm bazen Müslüman<br />

olanlardan da gelebilir. <strong>Hayat</strong>ýmýzý<br />

paylaþtýðýmýz ve<br />

sürekli bir iliþki içinde bulunduðumuz<br />

din kardeþlerimiz<br />

zaman zaman bir Firavun,<br />

bir Nemrud kesilebilirler.<br />

Müslümandýrlar müslüman<br />

olmasýna ancak zulüm<br />

konusunda da gayet mahirdirler.<br />

“Müslümana Müslümandan<br />

zarar gelmez” demek<br />

çok büyük bir iddia<br />

olur. Belki þöyle denilse daha<br />

doðru olur: “Müslümana<br />

Müslümandan zarar gelmemelidir.”<br />

Pratikte bir zarar<br />

verme söz konusu ise tavrýmýz<br />

ne olmalýdýr. Cevabý<br />

Hz. Muhammed’den (sav)<br />

alalým.<br />

Peygamber efendimiz,<br />

“Mazlum da, zalim de olsa<br />

din kardeþinize yardým ediniz”<br />

buyurunca, Sahabe,<br />

“Ya Resulallah mazlum<br />

kardeþimize yardým ederiz<br />

ancak zalime nasýl yardým<br />

edelim?” dediler. Efendimiz<br />

cevaben buyurdu ki:<br />

“Onun zulmüne mani olmak<br />

suretiyle ona yardým<br />

etmiþ olursunuz.” (Buharî)<br />

Zulümden baþkalarýný<br />

haberdar etmek, zalimi insanlara<br />

deþifre etmek gerekli<br />

bir davranýþtýr. Zalimin<br />

þahsiyeti ve zulmü hakkýnda<br />

konuþmak haram<br />

olan gýybet çeþitlerinden<br />

deðildir. Hatta bir noktada<br />

zalimin baþkalarýna zarar<br />

vermesini engellemek için<br />

lazým bir daranýþtýr. Böyle<br />

bir vazifeyi ihmal etmek<br />

hem zulme verilen gizli<br />

destektir, hem de devam<br />

edecek olan zulmün vebaline<br />

iþtiraktir. “Allah kötü sözün<br />

açýða vurulmasýný sevmez;<br />

ancak haksýzlýða uðrayan<br />

baþka. Allah her þeyi<br />

iþitmekte ve bilmektedir.”<br />

(Nisa Suresi, [4:148])<br />

Zalimi Allah’ýn cezalandýrdýðý<br />

olur. Bununla birlikte<br />

imtihan hayatýnýn bir cilvesi<br />

olarak bu cezalandýrma<br />

imhal edilir (geciktirilir).<br />

Ýmhal edilir ama ihmal edilmez.<br />

Pekçok zaman zalimin<br />

zulmüne diðerlerinin tepkisi<br />

nasýl olacak diye bakýlýr ve<br />

herkesin defteri ona göre<br />

doldurulur. Ýþte bu Allah’ýn<br />

bir ibtilasýdýr. Kullarý birbiriyle<br />

sýnamasýdýr. Þayet Allah<br />

her zalimi hemen cezalandýracak<br />

olsaydý durum<br />

þu ayetteki gibi olurdu:<br />

“Eðer Allah insanlarý zulümlerinden<br />

dolayý ele alsaydý<br />

(yer) üzerinde bir tek<br />

canlý býrakmazdý. Fakat onlarý<br />

belirli bir süreye kadar<br />

ertelemektedir. Ecelleri geldiðinde<br />

artýk ne bir saat geri<br />

býrakýlýrlar ne de öne alýnýrlar.”<br />

(Nahl Suresi,<br />

[16:61])<br />

Allah’ýn azabý geldiði<br />

zaman bundan kurtulacak<br />

olanlar sadece kötülüklerden<br />

alýkoymak için uayarýda<br />

bulunanlar olacaktýr.<br />

Tembellik, bir menfaat bekleme<br />

veya korkaklýk sebebiyle<br />

susanlar diðerleriyle<br />

birlikte helak olacaklardýr.<br />

“Onlar kendilerine hatýrlatýlaný<br />

unuttuklarýnda kötülükten<br />

sakýndýranlarý kurtardýk;<br />

zulmedenleri de yoldan<br />

çýkmalarýna karþýlýk<br />

çok çetin bir azap ile yakaladýk.”<br />

(Araf Suresi,<br />

[7:165])<br />

Zulme haksýzlýða ve<br />

gadre uðrayan kiþi gasbedilen<br />

hakkýnýn takipçisi olmalýdýr.<br />

Bu takibinden dolayý<br />

asla kýnanmaz. Ýnsanlardan<br />

bazýlarý bu hak sahibine<br />

“nasihat” sadedinde zalimin<br />

kudretini hatýrlatarak<br />

bu “beyhude” davasýndan<br />

vaz geçmesinin öðütleyebilirler.<br />

Asil olan tavýr hakkýn<br />

peþine düþmek ve onu elde<br />

edinceye kadar mücadeleye<br />

devam etmektir. “Kim zulme<br />

uðradýktan sonra hakkýný<br />

alýrsa artýk onlarýn aleyhlerine<br />

bir yol yoktur.” (Þura<br />

Suresi, [42:41])<br />

Kaynak:<br />

1 Ýbrahim Canan, Kutub-i Sitte<br />

Tercüme ve Þerhi, Akçað Yayýnlarý:<br />

2/385-386.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

14 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

haber


dosya<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

15<br />

Siyaset uzmanlarýnýn<br />

geliþmeleri deðerlendirmede<br />

kullandýklarý<br />

iki anahtar kavram söz konusudur:<br />

Ýdeal siyaset ve reel<br />

politika. Ýdeal siyaset<br />

yaklaþýmýna göre yönetim,<br />

ahlak ve adalet kavramlarýyla<br />

ifade edilen deðerler ekseninde<br />

þekillenirken, reel<br />

politika söylemi, idare mekanizmasýnýn<br />

güç ve devlet<br />

aklý gibi olgular doðrultusunda<br />

pratiðe geçirilmesini<br />

ön plana çýkarýr. Ýdeal politikada<br />

adalet gereði doðru ve<br />

uygulanabilir olmayan bir<br />

þey, gücü hesaba katan reel<br />

politikada uygulamaya konulmasý<br />

reel hesaplardan<br />

dolayý kaçýnýlmazdýr. Hem<br />

reel politika hemde ideal siyaset,<br />

siyaset dünyasýna<br />

egemen olan taraflarýn dünya<br />

görüþleri çerçevesinde<br />

uygulanma fýrsatý bulur. Bu<br />

durum iç politikada olduðu<br />

gibi devletlerin boy ölçüþtüðü<br />

sahne olan uluslararasý<br />

siyasette de geçerlidir.<br />

Ýsrail’in Gazze saldýrýlarýyla<br />

birlikte ideal-reel politika<br />

ayrýmý da yeniden gündeme<br />

geldi. Savaþ süresince<br />

ortaya konan farklý devlet<br />

politikalarýna hep birlikte<br />

þahit olduk. Gazze’nin vurulmasýyla<br />

birlikte baþlayan<br />

diplomatik açýklamalar, savaþýn<br />

baþlamasýnda suçlunun<br />

aranmasý ve devletlerin<br />

iç ve dýþ dinamikleri göz<br />

önünde bulundurarak tutumlarýný<br />

ortaya koymalarý<br />

diplomasinin, bir savaþ karþýsýnda<br />

nasýl iþlediðini gösteriyordu.<br />

Savaþ tüm þiddetiyle<br />

insan canýna kýyarken,<br />

aðýr iþleyen bir devlet bürokrasisine<br />

benzeyen diplomasi,<br />

canlarýn kurtarýlmasýnda<br />

geç kalýyordu.<br />

Devlet aklýnýn<br />

reelpolitik tutumu<br />

Dünya gündemiyle birlikte<br />

bireysel gündemimizide<br />

etkileyen Ýsrail’in Gazze<br />

saldýrýsýnýn Almanya kamuoyunda<br />

ele alýnýþ biçimlerini,<br />

ideal-reel siyaset yaklaþým<br />

tarzlarýný göz önünde<br />

bulundurarak deðerlendirdiðimizde,<br />

reelpolitik yaklaþýmýn<br />

aðýr bastýðýný görmekteyiz.<br />

Gerek Baþbakan Angela<br />

Merkel’in savaþýn baþlangýcýnda<br />

Ýsrail Baþbakaný Ehud<br />

Olmert ile yaptýðý telefon<br />

görüþmesinde ve gereksede<br />

Dýþ Ýþleri Bakaný Frank<br />

Ünal KOYUNCU<br />

ukoyuncu@igmg.de<br />

Walter-Steinmeier’in Orta<br />

Doðu diplomasi turunda, savaþýn<br />

durdurulmasý için öne<br />

çýkan çözüm önerisi: “Ýsrail’in<br />

güvenliði ve Gazze Þeridi’ne<br />

yapýlan silah kaçakçýlýðýnýn<br />

durdurulmasýdýr. ”<br />

Bu ifadenin açýlýmý, Ýsrail’e<br />

yönelik HAMAS saldýrýlarýnýn<br />

durdurulmasý anlamýna<br />

gelmektedir. Gazze<br />

saldýrýlarýný eþit askerî þartlara<br />

sahip iki ülke arasýnda<br />

yapýlan bir savaþmýþ gibi algýlayan<br />

bakýþ açýsýnýn yansýmasý<br />

olan bu ifadeler, Almanya’nýn<br />

bu saldýrýlardaki<br />

tutumunu ortaya koymaktadýr.<br />

Bu tutum, Baþbakan<br />

Merkel’in saldýrýlarýn baþlangýcýnda<br />

ifade ettiði gibi<br />

savaþýn çýkmasýna sebep<br />

olan taraf HAMAS’týr. HA-<br />

MAS Ýsrail’e yönelik roket<br />

saldýrýsýný durdurmuþ olsaydý<br />

böyle bir savaþ çýkmamýþ<br />

ve Ýsrail’in kendisini savunma<br />

hakkýný kullanmasýna<br />

gerek kalmamýþ olacaktý gibi<br />

sýð bir anlayýþýn ürünüdür.<br />

Bu tutumun savunulmasý,<br />

Almanya’nýn Gazze saldýrýlarý<br />

sonrasý ürettiði politikalara<br />

iliþkin deðerlendirmelerde<br />

ana söylemdir. Ülkenin<br />

dýþ politika aydýnlarýnýn<br />

ortak kanaati bu doðrultudadýr.<br />

Bu tespitin geçerliliðini<br />

anlamak için, ana söylemi<br />

paylaþan eski Dýþ Ýþleri<br />

Bakaný Joschka Fischer’in<br />

açýklamalarýna göz atmak<br />

mümkündür. Fischer’in<br />

açýklamalarý, Alman devlet<br />

politikasýný izah eden yönü<br />

ile ilginçtir. Eski Dýþ Ýþleri<br />

Bakaný, Die Zeit gazetesinde<br />

yayýnlanan söyleþisinde<br />

kendisine yöneltilen eleþtirel<br />

sorulara reelpolitik düzleminde<br />

cevap vermektedir.<br />

Fischer, Almanya’nýn Gazze’de<br />

yaþanan insanlýk dramýný<br />

göz ardý ederek erken<br />

insanlýk boyutuyla ilgili ayrýntýlarýn<br />

basýnda yer almasý<br />

önemli bir etkendir.<br />

Haftalýk haber dergisi<br />

Der Spiegel, Gazze’deki<br />

okulda mültecilere yardým<br />

eden Birleþmiþ Milletler<br />

yardým kuruluþunun Ýsrail<br />

tarafýndan bombalanmasýnýn<br />

ayrýntýlarýna yer verirken,<br />

Ýsrail saldýrganlýðýný ispatlar<br />

mahiyetteydi. “Kadýnlar,<br />

çocuklar ve yaþlý erkeklerden<br />

oluþan 30 aile<br />

üyesi mavi-beyaz bayraklý<br />

BM bayraðýnýn dalgalandýðý<br />

okula varmak için bir saat<br />

yürümüþlerdi. 22 yaþýndaki<br />

Muhammed ‘Burada güvenlikteyiz’,<br />

dedi. Dakikalar<br />

sonra okul bombalandý.”<br />

Haberin devamýnda BM yöneticisi<br />

John Ging’in gözlemlerine<br />

de yer verilmekte,<br />

saldýrýnýn ardýndan yaralýlarý<br />

ziyaret eden Ging saldýrýlarýn<br />

þiddeti ve yaralýlarýn çaresizliði<br />

konusunda hayrette<br />

olduðunu ifade etmektedir.<br />

Haberin devamý savaþ durumu<br />

ile ilgili devlet aklýnýn<br />

görmek istemediði boyutlara<br />

yer veriyordu: “Bu zaman<br />

zarfýnda doktorlar yaralýlarý,<br />

yeterince besleyemediklerinden<br />

öldüler. Ýnsanlar<br />

uzun kuyruklarda ekmek<br />

bekliyorlardý. Nüfusun üçte<br />

birinde su yoktu, elektrikse<br />

hiç kimsede. Hastaneler jeneratörle<br />

çalýþmaktaydý. Jeneratörlerin<br />

bozulmasý durumunda<br />

tamir etme imkaný<br />

yoktu, çünkü Ýsrail iki yýldan<br />

beri yedek parça girþine<br />

müsade etmiyordu.”<br />

Savaþýn basýna yansýyan<br />

insaný yok eden yüzü, kamuoyu<br />

vicdanýnýn insanýn<br />

hayatýna önem atfeden tarafýný<br />

besledi. Almanya’nýn<br />

bir çok þehrinde ülkede yaþayan<br />

Müslümanlar tarafýndan<br />

yapýlan protesto gösterileri<br />

bu vicdanýn sokaklara<br />

yansýmasýydý. Son bilgilere<br />

göre savaþta 1200’den fazla<br />

kiþi hayatýný yitirmiþ,<br />

5000’den fazla insan yaralanmýþ,<br />

okul, hastane ve Birleþmiþ<br />

Milletler binalarý vurulmuþtu.<br />

Halk, bu savaþ bilançosunun<br />

ortaya çýkmamasý<br />

için ideal siyasetten<br />

yana tavýr koymuþ ve savaþýn<br />

durdurulmasý için sessizliðini<br />

protestolarla bozmuþtu.<br />

Almanya`nýn<br />

Gazze<br />

Tutumu<br />

bir þekilde Ýsrail’den yana<br />

tavýr koymasýnýn sorun teþkil<br />

edip etmediðine yönelik<br />

soruya, devlet aklýný (Staatsräson)<br />

ön plana çýkaran<br />

cevaplarla yanýt vermektedir.<br />

Fischer’e göre, ‘‘Bayan<br />

Merkel Gazze’deki insani<br />

trajedi nedeniyle bunun sebebinin<br />

unutulmamasý gerektiðine<br />

dikkat çekti. HA-<br />

MAS, ateþkes antlaþmasýnýn<br />

son bulduðu gerekçesiyle<br />

Güney Ýsrail’e yönelik roket<br />

saldýrýlarýný tekrar baþlattý.<br />

Bu olguyla ilgili uluslararasý<br />

uzlaþma söz konusudur.<br />

Arap ülkelerinde bile olaðanüstü<br />

bir durum olarak HA-<br />

MAS’ýn yarý suçluðu ifade<br />

edilmektedir.” Öte taraftan,<br />

sivil halkýn korunmasý Fischer<br />

için de tabiki, önemli bir<br />

husustur. Ancak, ‘‘Güney<br />

Ýsrail roketlerle saldýrýya uðradýðý<br />

aylarda nedense insani<br />

felaket sorularý hiç gündeme<br />

gelmemiþtir.” Söyleþide<br />

Almanya’nýn devlet olarak<br />

yürüttüðü Ýsrail politikasýna<br />

da deðinen Fischer için<br />

Almanya, Ýsrail ile partiler<br />

üstü bir dayanýþma içerisindedir.<br />

‘‘Bu durum Almanya’nýn<br />

kuruluþundan bu yana<br />

devam eden devlet aklýnýn<br />

bir parçasýdýr. ” Ayný þekilde,<br />

Almanya’nýn dýþ politikasýnýn<br />

þekillenmesine katký<br />

amacýyla bilgi üreten Bilim<br />

ve Siyaset Vakfý Direktörü<br />

ve Orta Doðu Uzmaný<br />

Volker Perthes’de bulunmuþ<br />

olduðu konumun doðasý gereði<br />

ana söylem çizgisinde<br />

yer alan deðerlendirmelerde<br />

bulunmuþtur. Perthes, Süddeutsche<br />

Zeitung gazetesinde<br />

yayýnlanan söyleþisinde<br />

savaþýn çýkýþ sebebi olarak<br />

HAMAS’ý zikretmekte ve<br />

bu savaþýn orta vadede HA-<br />

MAS’ý zayýflatacaðý tahmininde<br />

bulunmaktadýr. Perthes’e<br />

göre halk ‘‘HAMAS’ý<br />

Ýsrail ile savaþmak için seçmemiþtir.<br />

HAMAS’ý el-Fetih’e<br />

kýyasla daha az þaibeli<br />

bulduklari için seçmiþtir.<br />

Halkýn beklentisi Gazze Þeridi’nde<br />

savaþ yönünde deðildi.<br />

Dolayýsýyla savaþ orta<br />

vadede HAMAS’ýn zayýflamasýna<br />

neden olacaktýr. Fakat<br />

kýsa vadede halk Gazze<br />

Þeridi’ni yönetenlerin arkasýnda<br />

duracaktýr, ki bunlar<br />

HAMAS’týr.’’<br />

Kamuoyu vicdanýnýn<br />

protestosu<br />

Devlet tutumunu yansýtan<br />

bu deðerlendirmelerde<br />

HAMAS’ýn suçluluðuna dair<br />

sesli bir fikir birliði söz<br />

konusuyken, Ýsrail’in orantýsýz<br />

güç kullanýmýna dair<br />

eleþtiri cýlýz kalmakta daha<br />

doðrusu hiç yer almamaktadýr.<br />

Ancak Almanya’nýn bir<br />

bütün olarak bu çizgide yer<br />

aldýðýný düþünmek haksýzlýk<br />

olur. Zira savaþýn masum insaný<br />

yok eden tarafýna dikkat<br />

çeken ve bu savaþta Ýsrail’i<br />

eleþtiren kanaatlerde söz<br />

konusudur. Kamuoyu araþtýrma<br />

þirketi Forsa’nýn yaptýðý<br />

araþtýrmada ortaya çýkan<br />

sonuç, halkýn devlet tutumundan<br />

farklý düþündüðünü<br />

ortaya koymaktadýr. Zira<br />

araþtýrmaya katýlan kiþilerin<br />

yarýsýna yakýný Ýsrail’in saldýrgan<br />

bir ülke olduðu kanaatindedir.<br />

Tabii bu kanaatin<br />

oluþumunda savaþýn diplomatik<br />

boyutundan ziyade


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

16 hayat<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />

Esilla Düðün Salonu´nda<br />

farklý bir Þubeler<br />

arasý Kur´an-ý Kerim<br />

Yarýþmasý ve Kur´an ziyafeti<br />

yaptý.<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />

Eðitim Baþkaný Mahmut<br />

Engel kelamlarýn en<br />

güzeli olan Kur´an-ý Kerim<br />

ile açýlýþ yaparak þunlarý<br />

söyledi: “Bugün farklý bir<br />

gün yaþýyoruz, birbirinden<br />

güzel sesleriyle deðiþik kýraatlarda<br />

þubeler arasý yarýþmamýz<br />

yapýlacaktýr. Ayný<br />

zamanda sizler için de bir<br />

Kur´an ziyafetidir.” dedi.<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölge<br />

Ýrþad Baþkaný Ýkram Sever<br />

yarýþmacýlarý ve jüri heyetini<br />

sahneye aldý. Kura sýralanmasý<br />

ile büyük küçük<br />

katogorilere ayýrdý. 14 teþkilatýn<br />

katýlýmý ile oluþan<br />

bu program baþlamadan yarýþmacýlarda<br />

deðil velilerinde<br />

heyecan görüyorum. Bu<br />

yavrularýmýza baþarýlar diliyorum“<br />

dedi.<br />

Küçüklerde Ibbenbüren<br />

Teþkilatýndan Yunus Emre<br />

Çiftçi 1. oldu.<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Þubeler<br />

Arasý Kur´an-ý Kerim Yarýþmasý<br />

2. katogoriye geçmeden<br />

Ýslami Ýlimler Kursu´nun<br />

karne töreni yapýldý. Kurs<br />

Müdürü Ahmet Hoca talebelerine<br />

yeni hayatlarýnda<br />

baþarýlar diledi. Ýki yýldýr<br />

gayretli çalýþmalarýndan<br />

dolayý takdir etti. 18 talebesine<br />

diplomalarýný ve teþekkür<br />

belgelerini verdi.<br />

2. katogori baþlayýnca<br />

Kur´an-ý Kerim sesleri salonu<br />

inletti. Büyüklerde<br />

Melle-Buer Þubesinden Yasin<br />

Biçici 1. oldu.<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölge<br />

Eðitim Baþkaný Mahmut<br />

Engel Filistin için Detmold<br />

Þubesinin Gençlik Kýz Kollarýnýn<br />

yapmýþ olduklarý 3<br />

adet Hat yazýsý levhasýný<br />

açýk artýrmaya sundu. Ve bu<br />

gelirler Gazze´deki kardeþlerimize<br />

baðýþlandý. Yine<br />

haber<br />

salondaki bütün satýþlar Filistin<br />

için baðýþlandý.<br />

Daha sonra deðerlendirme<br />

konuþmasý yapan<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölge<br />

Baþkaný Murat Ýleri; “Böylesine<br />

birbirinden güzel<br />

okuyan yavrularýmýza velilerine<br />

ve hocalarýna ayrý ayrý<br />

teþekkür ederim. Allah<br />

(c.c) sizlerden razý olsun.<br />

Tabiki herkes birinci ama<br />

jüri heyetimizin puanlamasý<br />

ile bu iki yavrumuz küçükler<br />

ve büyüklerde fazla puan<br />

alarak birinci olmuþlardýr.<br />

Kur´an-ý Kerim okunmak<br />

için yeryüzüne inmiþtir.<br />

Sizler de bunun takipçisisiniz.<br />

En güzel miras<br />

Kur´an-ý Kerim´dir. Bugün<br />

burada yavrularýmýz güzel<br />

sesleri ile Kur´an´ý yaþattýlar.<br />

Bu salonu böylesine<br />

dolduran siz deðerli kardeþlerimden<br />

ALLAH razý olsun”<br />

diyerek sözlerini tamamladý.<br />

Daha sonra yarýþmanýn<br />

1.-2. ve 3.´lerine hediyeleri<br />

takdim edildi. Yapýlan duanýn<br />

ardýndan program sona<br />

erdi.<br />

IGMG Kuzey Ruhr<br />

Bölgesi Detmold Cemiyeti<br />

tarafindan yapýlan<br />

Aile Eðitim Semineri<br />

açýlýþ Kur´an-ý Kerim ile<br />

baþladý.<br />

IGMG Kuzey Ruhr<br />

Bölgesi Detmold Cemiyeti<br />

Baþkaný Ömer Ayhan<br />

uzaktan ve yakýndan katýlanlara<br />

teþekkür etti.<br />

Ardýndan sözü IGMG<br />

Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný<br />

Murat Ýleri´ye býraktý.<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi<br />

Detmold Cemiyetinde Aile<br />

Eðitim Semineri<br />

“Ýslam´da Aile Ahlaký” adlý<br />

bir seminer sunan Ýleri:<br />

“Aile bir birimdir, bir kuruluþtur.<br />

Hz. Adem ve<br />

Havva´dan itibaren baþlayan<br />

bir kurumdur. Ýlk huy,<br />

ilk davranýþ, ilk eðitim ve<br />

ilk ahlak da ailede baþlar.<br />

Aile elbise gibidir. Üþüdüðünde<br />

ýsýtan, sýcak olduðunda<br />

serinlik veren, güzelleþtiren,<br />

dýþarýdan gelen<br />

tehlikeyi engelleyen bir elbise!<br />

Ayný zamanda hem<br />

siz onu, hem de o sizi korur.<br />

Ailede en büyük rolu<br />

anne ve baba oynar. Çocuk<br />

büyüklerine bakarak kendini<br />

geliþtirir. Fakat onlarýn<br />

doðru mu yanlýþ mý<br />

yaptýðýný bilemez. Eðer annem<br />

babam yapýyorsa doðrudur,<br />

çünkü onlar herþeyi<br />

biliyor der. O yüzden çocuklarýmýza<br />

daha küçük<br />

yaþlarda Ýslam´ý anlatalým.<br />

Ýslam ahlakýna uygun bir<br />

þekilde onlarý eðitelim ve<br />

büyütelim” diyerek sözlerine<br />

son veren Ýleri katýlanlara<br />

teþekkürlerini sunarak<br />

bitirdi.<br />

Program kapanýþ<br />

Kur´an-ý Kerimi ile sona<br />

erdi.


dosya<br />

Kur’an-ý Kerim’de<br />

“… Ey Ehl-i Beyt!<br />

Allâh sizden, sâdece<br />

günâhý gidermek ve sizi<br />

tertemiz kýlmak istiyor.” 1<br />

ayetinde geçen “Ehl-i<br />

Beyt” tabirinde yerini bulan<br />

ve Peygamber (sav)’in,<br />

en geniþ manasý ile, hanýmlarýnýn,<br />

çocuklarýnýn, torunlarýnýn,<br />

amcalarýnýn ve<br />

halalarýnýn dahil olduðu insanlardan<br />

oluþan sülalesine<br />

Ehl-i Beyt denilmektedir.<br />

Biz bu yazýmýzda Ehl-i<br />

Beyt kimlerdir, konusundan<br />

ziyade genel olarak<br />

Ehl-i Beyt’i sevme ve onlara<br />

gerekli saygýyý gösterme<br />

konusuna ve Ehl-i Beyt<br />

sevgisine vurgu yapan örnekler<br />

üzerinde duracak,<br />

Ehl-i Beyt kimlerden oluþmaktadýr;<br />

onlarý tanýyacaðýz.<br />

Ayet-i Kerime’de de<br />

belirtildiði gibi, Allah onlarý<br />

hem günah kirlerinden<br />

hem de toplumun çeþitli<br />

düþük ve seviyesiz pozisyonlarýndan<br />

kurtarmýþ,<br />

saygýya layýk bir sülale haline<br />

getirmiþtir. Biz bu pak<br />

ve tertemiz aile ferdlerini<br />

sevmek ve onlara saygý<br />

göstermek durumundayýz.<br />

Peygamber Efendimiz<br />

(sav)’in, kendisi de kendi<br />

aile efrâdýný candan sever,<br />

ümmetinin de onlarý sevmesini<br />

arzu ederdi. Nitekim<br />

bu manada þöyle buyurmuþtu:<br />

“Allâh Teâlâ’yý,<br />

size sayýsýz nimetler verdiði<br />

için sevin. Beni, Allâh’ý<br />

sevdiðiniz için sevin. Ehl-i<br />

Beyt’imi de beni sevdiðiniz<br />

için sevin!” 2 Allâh’ýn Rasulü<br />

Hz. Muhammed Mustafa<br />

aþýðý olan ve adeta<br />

O’nda yok olan Hz. Ebu<br />

Bekir (ra) efendimiz de her<br />

sahada örnek olduðu gibi<br />

Ehl-ý Beyt’e olan hürmet<br />

ve muhabbeti konusunda<br />

da tam bir örnek sahabe idi.<br />

Ehl-i Beyt’e olan sevgisi ve<br />

saygýsýný dile getirirken<br />

þöyle buyuruyordu:<br />

“Ehl-i Beyt’ine karþý<br />

edepli olmak sûretiyle de<br />

Hazret-i Muhammed<br />

(sav)’e hürmet ediniz. Caným<br />

kudret elinde olan<br />

Allâh’a yemin ederim ki,<br />

Rasûlullâh (sav)’in yakýnlarý,<br />

bana kendi yakýnlarýmdan<br />

daha sevgilidir.”<br />

Hulusi ÜNYE<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

mhulusiunye@hotmail.com<br />

hayat<br />

Ehl-i Beyti sevmek o kadar<br />

önemli bir görevdir ki, namaz<br />

gibi dinin direði olan<br />

bir ibadette bile “Et-Tahiyyatü”<br />

duasýný okuduktan<br />

sonra “Salli” ve “Barik”<br />

salavatlarýný okuduðumuzda,<br />

mutlaka “Allahým! ….<br />

Âl-i Muhammed’e de salat<br />

eyle, bereket ver” diye Ehli<br />

Beyt’e dua ederiz. Dolayýsý<br />

ile namazlarda teþehhüdün<br />

tamamlayýcýsý kýlýnan<br />

ve “Âl-i Muhammed”<br />

için yapýlan bu duâ, þüphesiz<br />

Ehl-ý Beyt’in makamlarýnýn<br />

yüceliðini gösterir<br />

ki, saygý ve hürmetin böylesi,<br />

baþka bir “âile” için<br />

söz konusu deðildir. “Eðer<br />

Ehl-i Beyt’i sevmek alevilik<br />

ve rafýzilik ise bütün insanlar<br />

ve cinler þahid olsun ki<br />

ben aleviyim ve râfýzîyim.”<br />

diyen Ýmâm Þafiî Hazretleri,<br />

bu husustaki bir baþka<br />

sözünde þöyle buyurmuþtur:<br />

“Ey Rasûlullâh’ýn Ehli<br />

Beyt’i! Sizi sevmek,<br />

Allâh’ýn Kur’ân’ýnda inzâl<br />

buyurduðu bir vecibesidir.<br />

Sizin için en büyük övünç<br />

kaynaðý þudur ki, size salât<br />

etmeyenin namazý kabul<br />

deðildir.” 3<br />

Tarihi süreç içerisinde<br />

zaman zaman Ehl-i Beyt,<br />

þanýna yakýþmayacak muamelelerle<br />

karþýlaþmýþtýr.<br />

Zaman zaman zulüm ve<br />

gadre uðramýþlardýr. Bilhassa<br />

Hz. Hüseyin (ra)<br />

Efendimiz’in hunharca katledilmesi,<br />

Ýslâm dünyasýnda<br />

o kadar nefretle karþýlanmýþtýr<br />

ki, O’nun katline<br />

sebep olan Emevî Hükümdarý<br />

Yezid hep nefretle<br />

anýlmýþtýr. Bu menfur cinayet,<br />

Ýslam’da menþeini bulan<br />

bütün mezheplere mensup<br />

müslümanlarýn yüreðini<br />

yakan bir kor ateþ olmuþ<br />

ve bu ateþin alevi el’an da<br />

yanmaya devam etmektedir.<br />

Çünkü Ehl-i Beyt’e<br />

olan saygýsýzlýk, Peygamber<br />

(sav)’e yapýlmýþ bir<br />

saygýsýzlýk olarak kabul<br />

edilir.<br />

Uzun asýrlar Ýslam dünyasýna<br />

bayraktarlýk yapan<br />

ve Sünni Ýslam geleneðine<br />

sahip olan ecdadýmýz Osmanlý,<br />

Ehl-i Beyt’i daima<br />

el üstünde tutmuþ, saygýda<br />

kusur göstermediði gibi,<br />

Ehl-i Beyt’e saygý ve sevginin<br />

nasýl olmasý gerektiðine<br />

dair çok güzel davranýþ<br />

örnekleri sergilemiþtir.<br />

Bu anlamda Ehl-i Beyt’e<br />

hizmeti kýymetli bir görev<br />

kabul ederek, onlarýn þeref<br />

ve haysiyetlerinin muhafazasý<br />

için adýna “Nakîbü’l-<br />

Eþraflýk” denilen resmî bir<br />

müessese kurmuþtur.<br />

“Nakîbül-Eþrâf adý verilen<br />

kiþi, bu soydan gelenler<br />

arasýndan seçilir ve Hz.<br />

Peygamber (sav) neslinden<br />

gelenlerin iþlerine bakar,<br />

neseplerini kaydeder, doðumlarýný<br />

ve ölümlerini<br />

deftere geçirir, geliþigüzel<br />

mesleklere girmelerine engel<br />

olur, fey ve ganimetlerden<br />

kendilerine ait paylarýný<br />

alýp, aralarýnda daðýtýr,<br />

hanýmlarýn denkleri olmayan<br />

erkeklerle evlenmelerine<br />

bile mani olurdu. Bu açýdan<br />

Nakîbül-Eþrâf, Peygamber<br />

(sav) hanedaný<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

17<br />

Ehl-i Beyt’e<br />

muhabbet<br />

Peygamber<br />

Efendimize<br />

muhabbettir<br />

Peygamber (sav)’in, en geniþ manasý ile, hanýmlarýnýn, çocuklarýnýn,<br />

torunlarýnýn, amcalarýnýn ve halalarýnýn dahil olduðu<br />

insanlardan oluþan sülalesine Ehl-i Beyt denilmektedir.<br />

mensuplarýnýn umumi bir<br />

vasisi hükmünde idi.<br />

Nakîbül-Eþrâf’lýk makamý,<br />

gördüðü fonksiyonlarýn þerefi<br />

itibariyle, en yüksek<br />

mertebelerden biri kabul<br />

edilir ve halifeden sonra<br />

protokolde yerini alýrdý.” 4<br />

Zeyd b. Erkam (ra) anlatýyor:<br />

Allah Rasûlü (sav),<br />

Mekke ile Medine arasýnda<br />

Hummen denilen suyun<br />

baþýnda bir hutbe verdi. Allah’a<br />

hamd, sena ve zikirden<br />

sonra þöyle buyurdu:<br />

“Ey insanlar! Dikkat ediniz;<br />

ben bir beþerim. Rabbimin<br />

ölüm elçisinin gelmesi<br />

ve benim ona icabet<br />

edip aranýzdan gitmem yakýndýr.<br />

Sizlere hukuku aðýr<br />

iki kýymetli emanet býrakýyorum.<br />

Birincisi Allah’ýn<br />

Kitabý’dýr. Onda nur ve hidayet<br />

vardýr. Allah’ýn Kitabýna<br />

sýmsýký sarýlýn. Onunla<br />

meþgul olun, onu öðrenin,<br />

öðretin; hükümlerini<br />

anlayýn. Ýkinci emanet Ehli<br />

beytimdir. Ehl-i Beytim<br />

hakkýnda Allah’tan korkmanýzý<br />

hatýrlatýrým. (Bu<br />

son cümleyi 3 defa tekrarladý).”<br />

5<br />

Sahabe-i Kiram içerisinde<br />

Ehl-i Kur’an ve ilim<br />

deryalarýndan birisi olan<br />

Zeyd b. Sâbit (ra)’e binmesi<br />

için bir hayvan getirildi.<br />

Orada bulunan Ýbn Abbas<br />

(ra), hemen üzengisini tutup<br />

binmesine yardýmcý olmak<br />

istedi. Hz. Zeyd (ra)<br />

telaþlandý ve, “Ey Resûlullah’ýn<br />

amcasýnýn oðlu, lütfen<br />

böyle yapma, üzengiyi<br />

býrak!” dedi. Ýbn Abbas<br />

(ra) ise: “Biz âlimlerimize<br />

ve büyüklerimize karþý böyle<br />

davranmakla emrolunduk”<br />

dedi. Bunun üzerine<br />

Zeyd b. Sabit (ra), “Elini<br />

bana verir misin?” dedi.<br />

Ýbn Abbas (ra) elini ona<br />

uzatýnca, Hz. Zeyd, sür’atle<br />

Ýbn Abbas (ra)’in elini öptü<br />

ve, “Biz de Hz. Peygamber’in<br />

Ehl-i Beyt’ine karþý<br />

böyle davranmakla emrolunduk”<br />

dedi. 6<br />

Büyük Tefsir ve Tarih<br />

alimi Ýbn Kesir (rhm) þöyle<br />

der: “Ehl-i Beyt’e karþý hayýr<br />

tavsiyede bulunan, onlara<br />

karþý iyiliði, hürmet ve<br />

ikramý emreden kimseyi yadýrgamayýz.<br />

Çünkü onlar<br />

tertemiz bir zürriyetten gelmektedirler.<br />

Onlar, övünme,<br />

nesep ve itibar yönünden<br />

yeryüzündeki en þerefli<br />

hanenin evlâtlarýdýr. Özellikle<br />

Hz. Rasûlullah’ýn þerefli<br />

sünnetine tâbi olan ve<br />

ondan hiç ayrýlmayan Ehli<br />

Beyt, bu hürmet ve hizmete<br />

en lâyýk kimselerdir.<br />

Çünkü Efendimiz (sav) bir<br />

Hadis-i Þerifte: “Size iki<br />

tane hukuku aðýr emanet<br />

býrakýyorum. Birisi Allah’ýn<br />

Kitabý, diðeri de<br />

Ehl-i Beyt’imdir. Kur’an ve<br />

Ehl-i Beyt’im, kýyamette<br />

havzýn baþýnda bana kavuþana<br />

kadar birbirinden ayrýlmayacaktýr”<br />

buyurmuþtur.<br />

7 Tefsirci alimlerin imamý<br />

sayýlan Ýmam Fahruddin<br />

er-Râzî (rhm), Þura suresinin<br />

23. Ayetinde ifade buyurulan:<br />

“Resûlüm onlara<br />

de ki: Ben bu davetime karþýlýk<br />

olarak sizden bir ücret<br />

beklemiyorum; sadece yakýnlarýma<br />

sevgi göstermenizi<br />

istiyorum.” “Yakýnlardan”<br />

kelimesinden maksadýn,<br />

Resûlullah (sav)’in<br />

Eh-i Beytinin ve Ashabýnýn<br />

sevilmesi olduðunu bildirmektedir.<br />

Ayný ayeti tefsir<br />

eden Seyyid Kutup merhum<br />

ise, þunlarý ifade etmektedir:<br />

“Kur’an-ý Kerim’de<br />

bu ifadeyle karþýlaþýp<br />

okuduðum her seferinde<br />

içimde bir düþünce uyanýr.<br />

Bir de Ýbn-i Abbas’ýn<br />

(ra), bu ayetle ilgili olarak<br />

þöyle bir açýklamada bulunduðu<br />

rivayet edilir: Bir<br />

gün Ýbn-i Abbas (ra)’den<br />

yüce Allah’ýn “Yakýnlara


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

18 hayat<br />

sevgiden baþka bir ücret istemem”<br />

sözünün ne anlama<br />

geldiði soruldu. Orada bulunan<br />

Said b. Cübeyr: Burada<br />

kastedilen Hz. Muhammed’in<br />

(sav) soyunun<br />

akrabalýðýdýr dedi. Bunun<br />

üzerine Ýbn-i Abbas (ra):<br />

“Acele ettin! Hz. Peygamberle<br />

Kureyþ kabilesine<br />

mensup bütün aileler arasýnda<br />

akrabalýk vardý. Peygamberimiz<br />

bunu kastederek,<br />

“Benimle aranýzdaki<br />

akrabalýðý gözetmenizden<br />

baþka ücret istemiyorum”<br />

demiþtir. Bu durumda ayet<br />

þu anlamý ifade eder: Akrabalýðýmýzý<br />

gözönünde bulundurarak<br />

bize eziyet etmekten<br />

vazgeçmenizden,<br />

beni dinleyip, size yönelttiðim<br />

çaðrýyý daha yumuþak<br />

bir tavýrla karþýlamanýzdan<br />

baþka birþey istemiyorum.<br />

Sizden istediðim tek ücret<br />

budur, baþka deðil. 8<br />

Meþhur þair Ferazdak,<br />

Ehl-i Beyt’e mensup<br />

imamlardan Zeynelâbidin<br />

(Rhm)’i tanýtýrken bir beytinde<br />

þöyle söyler: “O öyle<br />

bir ailedendir ki, onlarý<br />

sevmek din, onlara buðzetmek<br />

nimeti inkardýr. Onlara<br />

yakýnlýk kurtuluþ ve emniyettir.”<br />

9<br />

Yukarýda da iþaret edildiði<br />

gibi, Ehl-i Beyt sevgisi;<br />

bilhassa Hz. Ali (ra) ve<br />

çocuklarýna duyulan sevgi,<br />

Ýslam’dan neþet eden bütün<br />

mezhep mensuplarýnýn ortaklaþa<br />

aþkýna dönüþmüþtür.<br />

Öyle ki, Anadolunun<br />

hemen her köþesinde, nerede<br />

ise her evinde erkek ismi<br />

olarak Ali, Hasan, Hüseyin,<br />

kadýn ismi olarak ta<br />

Fatýma ve bu kelimeden türemiþ<br />

isimler ad olarak insanlara<br />

verilmiþtir ve halen<br />

verilmektedir. Buna karþýlýk,<br />

bu muazzez aileye saldýranlarýn<br />

esamesi bile<br />

okunmaz, çocuklara isim<br />

olarak verilmez. Çünkü<br />

hem sünni hem de þii-alevi<br />

mezheplerine mensup<br />

Müslümanlarýn kalbinde,<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

Kerbela’da açýlan yara halen<br />

kanamaktadýr.<br />

Yazýmýzý bir Salavat-ý<br />

Þerife ile bitirirken Cenabý<br />

Hak’tan bizi Ehl-i Beyt’in<br />

þefaatlarýna nail etmesini<br />

niyaz ederiz. “Allahým!<br />

Efendimiz Muhammed’e ve<br />

onun âline (ailesine ve zürriyetine)<br />

salât et. Peygamberin<br />

Ýbrahim’e ve âline<br />

salât ettiðin gibi. Allahým!<br />

Efendimiz Muhammed’e ve<br />

onun âline (ailesine ve zürriyetine)<br />

bereket ihsan et,<br />

onlarý mübarek kýl. Peygamberin<br />

Ýbrâhim’e ve âline<br />

bereket verdiðin gibi.” 10<br />

Kaynaklar:<br />

dosya<br />

2 Tirmizî, Menâkýb, 31/3789<br />

3 Muhammed Pârsâ, Faslü’l-<br />

Hitâb / Tevhîde Giriþ, s. 522<br />

4 Mehmet Z. Pakalýn, Osmanlý<br />

Tarih Deyimleri ve Terimleri<br />

Sözlüðü, Ýstanbul 1983, II, 647<br />

5 Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe,<br />

36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ,<br />

Menâkýb, 9<br />

6 Ýbnu Abdilberr, Beyân, I,<br />

127; Kandehlevî, Hayâtu’s-<br />

Sahâbe, II, 440; Hâkim, Müstedrek,<br />

III, 423.)<br />

7 Ýbnu Kesir, Tefsir, VII, 201,<br />

Riyad 1997<br />

8 Fi-Zilali’l Kur’an, Þura Suresi<br />

23. Ayetin tefsiri<br />

9 Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ,<br />

III, 139; Ibnu Hacer el-Heytemî,<br />

es-Savâiku’l-Muhrika, II,<br />

574<br />

1 El-Ahzâb Sûresi, ([33:33])<br />

10 Buhârî, Ehâdisü’l-Enbiyâ,<br />

10; Müslim, Salat, 65-69<br />

“Çocuklarýmýzýn Okul<br />

Seçimi ve Eðitimi”<br />

adlý konferans Bielefeld`de<br />

yapýldý.<br />

Program Ýstiklal Marþý<br />

ile baþladý.<br />

Dernek Baþkaný Nezahat<br />

Yýldýrým: “Almanya´daki<br />

çocuklarýn okuldaki<br />

eðitimleri ve okul seçenekleri<br />

hakkýnda bugün buraya<br />

siz deðerli velileri duyarlý<br />

insanlarý davet ettik.<br />

Amacýmýz çocuklarýmýz<br />

okullarda daha iyi bir dereceye<br />

girmelerini saðlamaktýr.<br />

Ben sözlerimi uzatmadan<br />

öncelikle Münster<br />

Baþkonsolosluðumuza ve<br />

Eðitim Ateþemize, yönetimine<br />

ve sizlere teþekkür<br />

ederim” dedi.<br />

Münster Baþkonsolosu<br />

Gürsel Evren: “Kýsa bir<br />

dönemden beri Münster<br />

Konsolosluðunda görev<br />

yapmaktayým. Böylesine<br />

güzel bir toplantý düzenleyen<br />

Bielefeld Türk Veliler<br />

Derneði yöneticilerine ve<br />

Baþkan Nezahat hanýma<br />

Türkischer Elternverein Bielefeld<br />

Bielefeld Türk Veliler Derneði<br />

huzurlarýnýzda teþekkür<br />

ederim. Sizler Almanya´da<br />

kalýcý veliler ve yavrularsýnýz.<br />

Almanya´da çocuklarýmýz<br />

daha iyi Türkçe konuþmalý<br />

ve Türkçe derslerine<br />

mutlaka katýlmalarýný<br />

saðlamalýsýnýz. Her türlü<br />

sorunlarýnýz için konsolosluðumuz<br />

sizlere hizmet<br />

vermeye hazýrdýr. Birlik ve<br />

beraberliðiniz için sizlere<br />

teþekkürlerimi sunarým”<br />

dedi.<br />

Kürsüye gelen Münster<br />

Baskonsolosluðu Eðitim<br />

Ateþesi Ali Çevik: “Ýlk<br />

okuldan sonra okul seçiminde<br />

dikkat edilecek noktalarý<br />

ve kanuni haklarý dile<br />

getirirken çocuklarýmýzýn<br />

okul seçimleri ve eðitimleri<br />

konusunda velilerimiz<br />

son derece bilgilenmeli,<br />

bilmeyenler mutlaka bu<br />

tür derneklere danýþmalýdýr.<br />

Eðitim önce anne babadan<br />

baþlar. Var olduðumuz<br />

bu Avrupa`da artýk baba<br />

memleketi sayýlmaktadýr.<br />

Öyleyse bizler de geleceðimiz<br />

için en güzel okullarda<br />

okutmalýyýz ve ek dersler<br />

verdirmeliyiz. Ana dillerini<br />

unutturmamalýyýz. 1961<br />

yýlýnda 7 bin 16 kiþi olarak<br />

Almanya´ya geçici bir süre<br />

için gelindi. Ama þimdi geçicilik<br />

deðil kalýcýlýk var.<br />

Avrupalý Türkler olarak<br />

eþit þartlarda söz sahibi olmalýyýz.<br />

Münster Konsolosluðu<br />

olarak sizlere en<br />

iyi eðitim hizmeti vermeye<br />

hazýr olduðumuzu beyan<br />

eder, dernek yöneticilerine<br />

ve siz deðerli velilere teþekkürlerimi<br />

arz ederim”<br />

dedi.<br />

Dilek ve temenninin ardýndan<br />

hatýra fotografýndan<br />

sonra program Veliler<br />

Derneði´nin ikramý ile son<br />

buldu.


IGMG Kuzey Ruhr<br />

Rheda-Wiedenbrück Þubesi<br />

Merkez Camii<br />

Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý<br />

Rheda-Wiedenbrück<br />

Þubesi 1982 Yýlýnda Türk Ýslam<br />

Birliði olarak Bahnhof binasýnda<br />

faaliyetlerine baþladý.<br />

Lütfi Iþýk, Zeki Çermeoðlu, Halit<br />

Yüksel, Hacý Veli Aslan, Ýbrahim<br />

Arslan, Mustafa Kacemer, Hasan<br />

Barýn, Rýza Ergün, Mithat Mor,<br />

Kadir Çataklý ve isimlerini buraya<br />

yazamadýðýmýz pek çok vatandaþýmýz<br />

tarafýndan temeli atýlan cemiyet;<br />

dini, sosyal ve kültürel faaliyetleriyle<br />

Rheda-Wiedenbrück ve<br />

çevresinde yaþayan müslümanlara<br />

hizmetlerini sunmaya baþladý.<br />

1983 yýlýnda Durmuþ Çataklý´nýn<br />

Baþkanlýða getirilmesinden<br />

sonra çalýþmalar hýzlandýrýldý..<br />

1984 yýlýnda mekân deðiþtirmek<br />

durumunda kalýndý.<br />

Tabiki bu arada çalýþma alanlarý<br />

daha da geniþledi.<br />

1993 yýlýna gelindiðinde<br />

mekânýn yetersizliðinden ve faaliyetlere<br />

cevap veremediðinden acilen<br />

yeni bir mekâna ihtiyaç hasýl<br />

olduðundan, gerek Cemiyet Baþkaný<br />

Durmuþ Cataklý´nýn ve gerekse<br />

tüm üyelerin gayretleri sonucu<br />

Eger Str. 8`de bulunan <strong>32</strong>3 m2 kullaným<br />

alaný olan þu anki yer herhangi<br />

bir krediye ihtiyaç duyulmaksýzýn<br />

peþin olarak satýn alýndý.<br />

Ýlk zamanlar çok büyük bir yer<br />

görünen Cemiyet þu anda verilen<br />

eðitim hizmetlerine, gençliðin<br />

sportif faaliyetlerine, Kadýn Kollarýnýn<br />

eðitim faaliyetlerine, Kadýn<br />

Kollarýnýn gençlik faaliyetlerine,<br />

çocuklarýn eðlenebilecekleri alana,<br />

cemiyetin yapmakta olduðu entregrasyon<br />

faaliyetlerine cevap veremediðini<br />

müþahade edilmektedir.<br />

Eðitim faaliyetleri çerçevesinde<br />

erkeklerde 3 ve kýzlarda da 3 sýnýf<br />

olak üzere 3 erkek ve 3 bayan eðitimci<br />

tarafýndan 115 yavrumuza dini<br />

ve kültürel alanda eðitim hizmeti<br />

verilmektedir. Kadýn Kollarý tarafýndan<br />

Eðitimci ve hatibe yetiþtirme<br />

kurslarý düzenlenmektedir.<br />

Sportif faaliyetlerden, Masa Tenisi<br />

ve Kicker büyük raðbet görmekte.<br />

Gençlerimizin bu alanda turnuvalar<br />

düzenlemesi, bilgisayarlarýný<br />

getirip Netzwerk Party düzenlemeleri,<br />

bunlarýn evveli ve sonrasýnda<br />

mutlaka sohbetlerin yapýlmasý Cemiyet<br />

idarecilerini çok mutlu etmektedir.<br />

Son olarak Cemiyet Baþkaný<br />

Erol Köseoðlu þunlarý söyledi:<br />

“Camide yapýlan diðer faaliyetlere<br />

gelince; Açýk Kapý Günleri,<br />

Kermes Proðramlarý, Ailelerle beraber<br />

Piknik proðramlarý, Huzur<br />

Sohbetleri, Ev ziyaretleri, Hasta ziyaretleri,<br />

Hapishane ziyaretleri,<br />

Geçmiþlerimizi anma programlarý,<br />

vatandaþlarýmýzýn resmi dairelerden<br />

gelen evraklarýnýn tercümelerine,<br />

formlarýnýn doldurulmasýna<br />

yardýmcý olunmakta ve sayfalarla<br />

ifade edilemiyecek birçok etkinlikler<br />

yapýlmaktadýr.<br />

Dini vecibelerden Hacca gitmek<br />

isteyen kardeþlerimize Hacc<br />

ve Umre hizmetlerimizle, Cenaze<br />

fonumuzla vefat eden kardeþlerimizi<br />

memleketlerindeki kendi mezarlarýna<br />

kadar götürüp defin iþlemlerinin<br />

tamamlanmasý, 77 ülkede<br />

yapýlan Kurban Kampanyasýnda<br />

buradaki kardeþlerimizin Kurbanlarýnýn<br />

kesilmesine öncülük yaparak<br />

dualarýnýn alýnmasý gibi daha<br />

nice hizmetler...<br />

Bu hizmetlere siz de katýlmak<br />

istiyorsanýz tüm kardeþlerimize kapýmýz<br />

açýktýr.<br />

Bu vesile ile teþkilatýmýzýn kuruluþundan<br />

bugüne kadar bizlere<br />

desteklerini esirgemeyen tüm kardeþlerimize<br />

þükranlarýmýzý sunar,<br />

ahirete irtihal eden kardeþlerimize<br />

de Cenab-ý Hakk´tan rahmet diler,<br />

kalanlara da hayýrlý ömürlerle hayýrlý<br />

hizmetler yapmalarýný dileriz...


dosya<br />

Federal Kriminal Dairesi,<br />

her yýl suçlularýn<br />

listesini veren istatistikleri<br />

yayýnlarken, bu<br />

listelerde suç gruplarýna<br />

göre, örneðin, hýrsýzlýk, öldürme,<br />

kundaklama gibi<br />

bir ayrýma gidiliyor. Sonunda<br />

da zanlýlar, Alman<br />

vatandaþý olanlar ve olmayanlar<br />

olarak ayrýlýyorlar.<br />

CSU’dan gelen son<br />

açýklamalara göre, vatandaþlýða<br />

bakýlarak ayýrým<br />

yapmak yetersiz. Zanlýnýn<br />

hangi kökenden olduðunun<br />

da istatistiklere alýnmasý<br />

gerekiyor. CSU Eyalet<br />

Grup Baþkaný Peter Ramsauer,<br />

Handelsblatt’a yaptýðý<br />

açýklamada, “Suç ile<br />

mücadele için kökenin de<br />

belirtilmesi gerekir” þeklinde<br />

konuþtu.<br />

Ramsauer ayrýca “Süddeutsche<br />

Zeitung” adlý gazeteye<br />

verdiði baþka bir beyanatta<br />

ise; “Sürekli olarak,<br />

yabancýlarýn suç oranýnýn<br />

düþtüðü iddia ediliyor.<br />

Hâlbuki, bunun nedeni, yabancýlarýn,<br />

Alman vatandaþlýðýna<br />

kabul edilme yoluyla,<br />

resmî olarak Alman<br />

olmalarýdýr. Böylece, istatistiklerde<br />

yabancýlarýn suç<br />

oraný düþmüþ oluyor” þeklinde<br />

ifadelerde bulunuyor.<br />

Ramsauer’in yaklaþýmý<br />

yeni deðil. Zira, Ramsauer’in,<br />

bu talepleri geçmiþte<br />

de dile getirdiði biliniyor.<br />

Suçlularýn, kökenlerine<br />

göre kayda alýnmalarýnýn,<br />

önleme ve aydýnlatma<br />

çalýþmalarý için önemli olduðu,<br />

bugün belli suçlarýn<br />

köken itibariyle, belirli<br />

gruplar tarafýndan iþlendiði<br />

söyleniyor. Buna karþýn, etkili<br />

tedbir ve çalýþmalar yapýlabilmesi<br />

için, somut bilgiler<br />

ve istatistiklerin<br />

önemli olduðu belirtiliyor.<br />

Ancak açýkça anlaþýlýyor<br />

ki, CSU, zanlýlarýn kökenlerine<br />

göre kayýt altýna<br />

alýnmasý talebi ile yabancýlarýn<br />

ne kadar tehlikeli ve<br />

suça meyilli olduðunu göstermek<br />

istiyor. Burada, daha<br />

önemli olan nokta ise,<br />

bize göre suçu engellemek<br />

için yeni bilgiler verebilecek<br />

þekilde istatistiklerin<br />

derinleþtirilmesi zaruretidir.<br />

Ancak bunun için, zan-<br />

Ekrem ÞENOL<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

esenol@igmg.de<br />

hayat<br />

lýnýn, sadece kökeninin kayýt<br />

altýna alýnmasý yeterli<br />

deðildir. Ayrýca, Almanya’da<br />

ikamet süresi, seyahat<br />

amacý, ekonomik uyumu,<br />

okul eðitimi, oturum<br />

durumu gibi yan þartlarýn<br />

da kayýt altýna alýnmasý gerekir.<br />

Almanya’ya sadece seyahat<br />

amacýyla gelmiþ veya<br />

iltica baþvurusu yapmýþ<br />

ve Almanya’da çalýþma<br />

imkâný olmayan, perspektifi<br />

olmayan, ertesi gün için<br />

bile Almanya’da kalma teminatý<br />

olmayan kiþilerin de<br />

iþledikleri suçlar, Almanya’da<br />

sürekli yaþayan yabancýlarýn<br />

hesabýna yazýlmaktadýr.<br />

Geleceðe yönelik perspektifi<br />

olmayan insanlarýn,<br />

kalýcý oturumu olan ve<br />

okula giden kiþiler ile karþýlaþtýrýldýklarýnda,<br />

daha<br />

fazla suça yatkýn olduklarý<br />

görülmektedir. Bu bilgiler<br />

yeni olmamakla beraber,<br />

birçok bilimsel araþtýrmanýn<br />

da konusu olmuþ ve ispatlanmýþtýr.<br />

Belirtilen ayrýntýlarýn,<br />

kriminal istatistiklerde<br />

yer almamasýnýn<br />

burada sürekli yaþayan yabancýlarýn<br />

aleyhine iþleyen<br />

bir süreç olduðu bilinmektedir.<br />

Örneðin, Kriminolog<br />

Christiand Pfeiffer, uzmanlarýn,<br />

suçlunun veya zanlýnýn<br />

sosyal profilinin de kriminal<br />

istatistiklerde yer almasý<br />

halinde, istatistiklerin<br />

bir anlam ifade ettiðine dikkat<br />

çektiklerini belirtiyor.<br />

Detaylý bir kriminal istatistiðin<br />

deðerlendirme sonucuna<br />

deðinen Christian Pfeiffer,<br />

bir bölgede oturan yabancý<br />

iþçi göçmenlerdeki<br />

suç oranýnýn, ayný düzeydeki<br />

Alman sosyal grubuna<br />

oranla daha düþük olduðunu<br />

da ifade ediyor. Bu anlamýyla,<br />

Almanya’da sürekli<br />

yaþayan yabancýlar, ayný<br />

konumdaki Almanlara göre<br />

kanuna daha saygýlýlar.<br />

Kayýt altýna almalarda<br />

iyileþtirilmesi gereken diðer<br />

bir nokta ise, polisteki<br />

kriminal istatistiklerde,<br />

suçlularýn deðil, her zaman<br />

zanlýlarýn kayýt altýna alýnmasý<br />

hususudur. Alman<br />

toplumunda, yabancýlarý<br />

ihbar etme eðilimi, Almanlarla<br />

karþýlaþtýrýldýðýnda<br />

daha fazla olduðundan – bu<br />

da ayný þekilde ispatlanmýþtýr<br />

– bu durum, yabancýlarýn<br />

zanlý kaydýný artýrmaktadýr.<br />

Yabancý veya Alman<br />

zanlýlardan kaçýnýn<br />

mahkûm olduðu konusunda<br />

ise bir istatistik tutulmadýðýndan<br />

dolayý, bu durum,<br />

istatistiklerin yabancý ve<br />

göçmenlerin zararýna sonuçlar<br />

vermesine neden olmaktadýr.<br />

Ancak, kökenden daha<br />

fazla bilginin kayýt altýna<br />

alýnmasý, CSU’nun hoþuna<br />

gitmeyecektir. Bu durum,<br />

siyasîlerin açýklamakta<br />

zorlanacaklarý bir hâl olacaktýr.<br />

Öte yandan, bu durumda,<br />

özellikle kalýcý oturumu<br />

olan, belki de vatandaþ<br />

olmuþ veya yýllardýr<br />

Almanya’da yaþayan yabancýlar<br />

ve göçmenler rahatlayacak,<br />

her Alman’ýn<br />

ayný olmamasý gibi, her yabancýnýn<br />

da ayný olmadýðý<br />

böylece anlaþýlmýþ olacaktýr.?Bu<br />

önemli bir husustur.<br />

Bununla beraber, detaylý<br />

bilgilerin olmasý halinde<br />

Ramsauer de oy kapmak<br />

için seçimlerde bu þekilde<br />

konuþma imkânýna da sa-<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

23<br />

CSU, zanlýlarý,<br />

kökenlerine<br />

göre kayýt<br />

altýna almak<br />

istiyor<br />

hip olamayacaktýr. Ramsauer’in<br />

açýklamalarýna, vurgulara<br />

dikkat kesilerek bir<br />

daha yakýndan bakalým:<br />

“Sürekli olarak, yabancýlarýn<br />

suç oranýnýn düþtüðü iddia<br />

ediliyor. Hâlbuki, bunun<br />

nedeni, yabancýlarýn,<br />

Alman vatandaþlýðýnýn kabul<br />

edilme yoluyla, resmî<br />

olarak Alman olmalarýdýr.<br />

Böylece, istatistiklerde yabancýlarýn<br />

suç oraný düþmüþ<br />

oluyor.”<br />

Ramsauer, gördüðümüz<br />

kadarýyla vatandaþlýðýn<br />

takdir edilmesi ile, hak olarak<br />

elde edilmesi arasýndaki<br />

farký bilmiyor. Almanya’da,<br />

yabancýlarýn vatandaþlýða<br />

kabul edilme iþleminin<br />

çoðu, kiþinin buna<br />

hak kazanmasý sonucunda<br />

gerçekleþmektedir. Yabancýlar,<br />

bu hakký elde etmek<br />

için, detaylarýna þimdi girmeyeceðimiz<br />

bir kýsým<br />

þartlarý yerine getirmek durumundalar.<br />

Ancak, Ramsauer’in<br />

açýklamalarý baðlamýnda,<br />

þartlardan bir tanesini<br />

öne çýkaralým: Vatandaþlýk<br />

Kanunu’nun 10.<br />

maddesinin 1. fýkrasýnýn 5.<br />

bendi, yabancýnýn “Bir suç<br />

nedeniyle hüküm giymemiþ<br />

olmasý”ný þart koþmaktadýr.<br />

Söz konusu þartlar yerine<br />

geldiðinde, ilgil daire,<br />

kiþiyi vatandaþlýða kabul<br />

etmekle yükümlüdür. Takdir<br />

edilerek verilen vatandaþlýkta<br />

ise, tüm þartlarý yerine<br />

getirmese de kiþi –<br />

millî formayý giymesi halinde<br />

hiçbir þartta istenmeyebilir<br />

- takdir yetkisi kullanýlarak<br />

Alman vatandaþlýðýna<br />

alýnabiliyor. Ramsauer,<br />

bir yýlda takdir edilerek<br />

elde edilen vatandaþlýk<br />

oranýnýn kaç olduðu ve<br />

özellikle kime uygulandýðýný<br />

öðrenirse iyi eder. Bir<br />

Alman takýmýnýn millî formasýný<br />

giyme niyetinde<br />

olamayanlarýn þanslarýnýn<br />

az olduðunu söyleyebiliriz.<br />

Son tahlilde Ramsauer’in<br />

vatandaþlýða sonradan<br />

alýnanlarý formel Alman<br />

ifadeleriyle tanýmlamasý<br />

bile, zaten benzeri olmayan<br />

bir gaf. Ek olarak,<br />

zanlýlarýn kökenlerinin kayýt<br />

altýna alýnmasýný talep<br />

eden Ramsauer ve<br />

CSU’nun, arka planda nasýl<br />

bir zihniyete sahip olduklarý,<br />

aktardýðýmýz sözlerde<br />

açýk bir þekilde gözüküyor;<br />

yoruma ihtiyaç býrakmýyor.<br />

Sonuç olarak þunu söylemeliyiz,<br />

bilgilerin detaylý<br />

bir þekilde kayýt altýna alýnmasý<br />

yanlýþ deðildir. Tam<br />

tersine, mümkün olduðunca<br />

geniþ bir çapta yapýlmasý<br />

gereklidir.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

24 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

haber<br />

Arslan’ýn Dernek Ziyaretleri<br />

Bütün Hýzýyla Devam Ediyor<br />

T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri<br />

Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />

Sadi Arslan, Almanya genelinde<br />

hizmette bulunan<br />

DÝTÝB derneklerine yaptýðý<br />

ziyaretlerine, Frankfurt<br />

bölgesinde bulunan Borken,<br />

Melsungen, Bebra,<br />

Bad Hersfeld, Biedenkopf<br />

ve Fulda ile devam<br />

etti.<br />

Borken DÝTÝB Akþemseddin<br />

Camii Din<br />

Görevlisi Muhsin Saylan<br />

ve Dernek Baþkaný Recep<br />

Akdað, Melsungen DÝ-<br />

TÝB Merkez Camii Din<br />

Görevlisi Murat Bozkurt,<br />

Bebra DÝTÝB Mimar Sinan<br />

Camii Din Görevlisi<br />

Mahmut Taþoðlu, Bad<br />

Hersfeld DÝTÝB Yeni Camii<br />

Din Görevlisi Ömer<br />

Faruk Sayar ve Dernek<br />

Baþkaný Sabri Ekici, Fulda<br />

DÝTÝB Ýmam-ý Azam<br />

Camii Din Görevlisi<br />

Mustafa Öztürk ve Dernek<br />

Baþkaný Ramazan<br />

Taktak, Biedenkopf DÝ-<br />

TÝB Yunus Emre Camii<br />

Din Görevlisi Nihat Kircalioðlu<br />

ve Dernek Baþkaný<br />

Recep Çoban’dan<br />

yaptýklarý faaliyetler, dini<br />

bilgiler kurslarýna devam<br />

eden öðrencilerin durumu<br />

ve 2009 yýlýnda planlanan<br />

programlarla ilgili ayrýntýlý<br />

bilgi alan Arslan, gerçekleþtirilen<br />

hizmetler ve<br />

bu hizmetlere destek veren<br />

dernek baþkanlarý ve<br />

yöneticileri ile cemaate<br />

ayrýca teþekkür etti.<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel Baþkaný<br />

Sadi Arslan’ýn ziyareti,<br />

Borken DÝTÝB Akþemseddin<br />

Camii’ndeki<br />

saz kursuna devam eden<br />

vatandaþlara yaptýðý ziyaretin<br />

ardýndan sona erdi.


dosya<br />

Peygamberimizin risaletinin<br />

üzerinden<br />

10 yýl geçmiþti.<br />

Müþrikler Cahiliyye adetlerinde<br />

ýsrar ediyorlardý,<br />

hatta güneþin doðuþunu engellemek<br />

için hakaret, iþkence,<br />

baský, kýsacasý her<br />

türlü entrika ve hileye baþvuruyorlardý.<br />

Daha da ileri<br />

giderek kainatýn güneþi ile<br />

yakýnlarýna ve Mekke`nin<br />

despot düzenine karþý sesini<br />

yükseltenlere karþý ekonomik<br />

ve sosyal ambargo<br />

kararý aldýlar. Karar gereði<br />

inananlar açlýk ve yokluða<br />

mahkum býrakýldý, durum<br />

öyle vahimdi ki Buharinin<br />

rivayetine göre müslümanlar<br />

aðaç yapraklarýný yiyecek<br />

kadar açlýða ve sýkýntýya<br />

düþmüþlerdi. Nihayetinde<br />

Allah`ýn yardýmý ile bu<br />

kuþatma kaldýrýldý. Ancak<br />

sýkýntý bitmiyordu. Nitekim<br />

Hz. Peygambere en<br />

zor anlarda destek veren,<br />

dýþ tehditlere karþý koruyan,<br />

davet yolunda kollayan,<br />

hayat arkadaþý Hz.<br />

Hatice ve ardýndan hamisi<br />

Ebu Talip vefat etmiþlerdi.<br />

Belki davetimi anlayan<br />

bir topluluk bulurum diye<br />

gittiði Taiften de boynu bükük<br />

ve üzgün bir vaziyette<br />

Mekke`ye geri dönmüþtü.<br />

Ýþte bu yüzden ard arda<br />

gelen sýkýntýlarýn yaþandýðý<br />

bu döneme Ame-l hüzn<br />

denmiþtir. Yani HÜZÜN<br />

YILI.<br />

Ancak Sünnetullah gereði,<br />

her hüzünden sonra<br />

bir sürur, her sýkýntýdan<br />

sonra bir ferahlýk kaidesi<br />

icabý, Cenab-ý Hakk, Habibine<br />

bir nefes aldýrtýp, engin<br />

kudret ve azametini<br />

göstermek üzere Ýsra ve<br />

Mirac hadisesini gerçekleþtirdi.<br />

Evet Peygamberin<br />

Kur`andan sonraki en büyük<br />

mucizesi Mirac olayý,<br />

Hüzün yýlý boyunca yaþadýklarýnýn<br />

ardýndan geldi.<br />

Tabiri caizse biz de asrýmýzda<br />

Hüzün yýllarýný yaþýyoruz.<br />

Ayaklar altýna alýnan<br />

insan hak ve özgürlükler,<br />

kirletilen ýrz ve namuslar,<br />

iþgaller, dumura uðramýþ<br />

beyinler, lal kesilmiþ<br />

yöneticiler, boþ boþ öten<br />

Murat ÝLERÝ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

mileri@web.de<br />

diller, arþa dayanan<br />

feryatlar.<br />

Bu arada perdenin<br />

en son halkasýný<br />

hep beraber Gazze`de<br />

seyrettik.<br />

Yaklaþýk 2 yýldýr<br />

Gazze dünyanýn en<br />

büyük hapishanesinde<br />

tutulmak suretiyle<br />

ambargonun felaketlerini<br />

yaþadý.<br />

Üzerlerine yer ve<br />

gök kapatýldý, aç býrakýldýlar,<br />

abluka altýna<br />

alýndýlar ve en<br />

tabii haklarý olan<br />

týbbî ilaçlardan bile<br />

mahrum býrakýldýlar.<br />

Derken acýmasýz<br />

bombardýman geldi. Ýsrail<br />

yýllardýr yaptýðý gibi hava,<br />

kara ve deniz kuvvetleriyle<br />

son teknolojiyi kullanarak<br />

Gazze’ye karþý 22 gün boyunca<br />

en vahþi ve barbar<br />

saldýrýlarý düzenleyerek,<br />

çoðunluðunu kadýnlarla<br />

hayat<br />

çocuklarýn oluþturduðu<br />

1500`e yakýn masum insanýn<br />

þehit olmasýna neden<br />

oldu. 5000 civarý yaralý,<br />

milyarlarca dolar zarar,<br />

piskolojik tahribatýyla korkunç<br />

bir bilanço. Gazze,<br />

belgesellerden izlediðimiz<br />

2. Dünya Savaþýnda Avrupa<br />

þehirlerinin, Hiroþima`nýn<br />

savaþ sonrasý görünümünü<br />

aldý. Uluslararasý<br />

birçok insan haklarý örgütünün<br />

tespitine göre Ýsrail<br />

bu vahþi saldýrýlarda orantýsýz<br />

gücün yanýnda, fosfor<br />

bombasý da dahil BM tarafýndan<br />

yasaklanmýþ birçok<br />

kimyasal silah ve zehirli<br />

gazlar kullandý. Ekranlara<br />

düþen görüntülerde 40 yýllýk<br />

doktorlar, meslek hayatlarý<br />

boyunca böyle yara<br />

ve manzarayla karþýlaþmadýklarýný<br />

hayretle ifade ediyorlar.<br />

Bu Siyonistlerin ne<br />

ilk, muhtemelen ne son<br />

katliamý olacak.<br />

1948’de, Kudüs yakýnlarýndaki<br />

“Deir Yasin köyü<br />

katliamý, Eylül 1982’deki<br />

“Sabra ve Þatila Katliamý”,<br />

Lübnan ve þimdi Gazze,<br />

yarýn bakalým neresi.<br />

Çaðýn Firavunlarý tüm<br />

güçleriyle mazlum halklarý<br />

ezerken, güdümlerindeki<br />

medya hokkabazlarý sayesinde<br />

de haklý rolü oynamaktalar.<br />

Bu süreçte Uluslararasý<br />

kurum ve kuruluþlar, sözde<br />

Ýslam ülkelerinin yöneticileri,<br />

Barýþ, Ýnsan Hak ve<br />

özgürlüklerinden dem vuran<br />

Batý, sýnýfta kalmýþtýr.<br />

Sadece kendi çýkar ve<br />

menfaatleri söz konusu<br />

olunca sesleri çýkan bu zavallýlarýn<br />

maskeleri bir kez<br />

daha düþmüþ, kel ayan ve<br />

beyan görünmüþtür.<br />

Medya ise sözde Ýsral`in<br />

maðduriyetini zorlama<br />

haber ve görüntülerle<br />

sunmak için tüm þeytani<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

25<br />

Mirac`a<br />

giden<br />

yol...<br />

hünerlerini oynadý.<br />

Aký kara, karayý ak,<br />

zalimi haklý, haklýyý<br />

haksýz göstermek için<br />

onca uðraþý ve yayýnlarýna<br />

raðmen, bu kez<br />

mýzrak çuvala sýðmadý.<br />

Sessiz yýðýnlar<br />

Gazzelilerle beraber<br />

uykusuz sabahladý.<br />

Son zamanlarýn en etkili<br />

sivil direniþ hareket<br />

ve gösterileri dünyanýn<br />

dört bir yanýnda<br />

sokaklara döküldü.<br />

Mazlum ve biçarelerin<br />

ahý göklere vardý.<br />

Bir tarafta Çaðýn<br />

Ýbrahimleri, Musalarý,<br />

diðer tarafta ise Nemrut<br />

ve Firavnlar yine iþ baþýnda.<br />

Tüm þatafat ve gösteriþlerine<br />

raðmen yine rezil oldular.<br />

Gazzenin çocuklarý<br />

iman gücüyle nelerin olabileceðini<br />

bir kez daha gösterdiler.<br />

Ya biz neredeydik ve<br />

neredeyiz.<br />

Hani bir söz var ya þerefsizler<br />

kadar þereflilerde<br />

cesaretli olmadýkça bu iþler<br />

düzelmez.<br />

Öyleyse Hakka elimizi<br />

uzatalým. Saflarýmýzý sýklaþtýralým.<br />

Karanlýða küfretmek<br />

yerine bir mum yakalým.<br />

Benden ne olur demeyin,<br />

koca daðlar küçük çakýl<br />

taþlarýndan, engin okyanuslar<br />

ise damlalardan<br />

oluþmuþ derler.<br />

Ýbrahim`in ateþini söndürmeye<br />

giden bir kuþ veya<br />

karýnca, Musa`nýn elindeki<br />

Asa, Rahmeten lilalemini<br />

müþrik çetesine<br />

karþý koruyan güvercin,<br />

Gazzelilerin yaralarýný saran,<br />

acýlarýný dindiren birer<br />

merhem olalým.<br />

Haydi Ya Allah, bir daha<br />

doðrulalým. Eðer Ruhum<br />

var, yaþýyorum diyorsanýz,<br />

yapabileceðiniz bir<br />

þeyler var demektir.<br />

Manisalý ilkokul 4. sýnýf<br />

öðrencisi, 9 yaþýndaki<br />

Gönül Gürlek, Gazzeye<br />

yardým çerçevesinde mektup<br />

yazmýþ, zarfýn içine de<br />

2 aspirin 1 toka ve 5 kuruþ<br />

koymuþ, ayrýca sabýr ve direnci<br />

tavsiye etmiþ.<br />

BBC, gibi tarafsýzlýðýný<br />

koruduðunu savunan bir<br />

yayýn kuruluþu bile, Gazze’ye<br />

yardým için hazýrlanan<br />

iki dakikalýk filmi tarafsýzlýðýna<br />

zarar getireceði<br />

gerekçesiyle yayýmlamayý<br />

reddederken,<br />

ABD’nin Los Angeles þehrinde<br />

yaþayan müzisyen<br />

Michael Heart, yaþanan<br />

acýya olan nefreti söz ve<br />

sesi ile ölümsüzleþtirdi.<br />

“We will not go down”<br />

“Asla Teslim Olmayacaðýz”<br />

adlý þarký baþta ‘youtube’<br />

olmak üzere onlarca<br />

paylaþým sitesinde ‘týklama’<br />

rekorlarý kýrdý.<br />

Ýþte Heart’ýn Gazze için<br />

yazdýðý þarkýnýn sözleri<br />

Beyaz ýþýðýn kör edici<br />

flaþý fosfor Gazze’nin semasýný<br />

aydýnlattý bu gece.<br />

Ýnsanlar koþuþuyor gizlenmek<br />

için yaþýyorlar mý yoksa<br />

ölüler mi; bilmiyorlar<br />

bile?<br />

Tanklarý ve uçaklarý ile<br />

geldiler. Öfkeli ateþleri ile<br />

her yeri yakmaktalar<br />

Hiçbir þey býrakmadan<br />

toz duman arasýndan bir<br />

çýðlýk duyuluyor.<br />

Teslim olmayacaðýz.<br />

Bu gece de, savaþmadan<br />

yaksanýz da camimizi<br />

evimizi ve okulumuzu<br />

Ruhumuz hiçbir zaman ölmeyecek<br />

teslim olmayacaðýz<br />

Gazze’de bu gece.<br />

Sevgili okuyucular<br />

Karanlýðýn en koyu aný,<br />

aydýnlýða en yakýn olan zamanmýþ.<br />

tüm bu sancýlar<br />

bir doðumun habercisi deðil<br />

mi?<br />

Mirac`a giden yolda birer<br />

sýnama taþý olamaz mý?<br />

Yani Mirac`a az kaldý.<br />

Peki biz Mirac`a hazýr<br />

mýyýz?


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

26 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

tarih<br />

Sultan Ýkinci Abdülhamid, 21<br />

Eylül 1842 tarihinde Ýstanbul'da<br />

doðdu. Babasý Sultan<br />

Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i<br />

Müjgan Kadýn Efendi'dir. Annesi<br />

Çerkezdir. Sultan Ýkinci Abdülhamid<br />

çok küçük yaþta iken annesini<br />

kaybettiði için öksüz büyüdü ve<br />

onu üvey annesi Piristu Kadýn yetiþtirdi.<br />

Özel hocalar tayin edilerek iyi<br />

bir eðitime tabi tutuldu. Arapça’yý,<br />

Ferid ve Þerif efendilerden, Farsça’yý<br />

Kazasker Ali Mahvi Efendi<br />

ve Sadrazam Safvet Paþa’dan; tefsir,<br />

hadis, fýkýh ilimlerini Gümüþhanevi<br />

Ömer Hulusi Efendi’den;<br />

Fransýzca’yý Gardet, Edhem ve Kemal<br />

paþalardan ve diðer din ve fen<br />

ilimlerini de sahasýnda üstad olan<br />

hocalardan öðrendi. Tahsilinden artan<br />

zamanlarýný ata binmek, silah<br />

kullanmak ve spor yapmakla deðerlendirirdi.<br />

Þehzade Abdülhamid’in zeka ve<br />

hafýzasýnýn son derece yüksek oluþu<br />

ile politik kabiliyeti, amcasý olan<br />

Sultan Abdülaziz’in dikkatini çekti.<br />

Nitekim Sultan Abdülaziz Han,<br />

onun daha serbest bir ortamda yetiþmesini<br />

saðladý. Mýsýr ve Avrupa<br />

seyahatlerinde yanýnda götürdü.<br />

Þehzade Abdülhamid de bu imkanlardan<br />

en iyi þekilde istifadeye çalýþtý.<br />

Yabancý basýný devamlý takib<br />

ederek dýþ devletlerin niyet ve<br />

emellerini ve gayelerine ulaþabilmek<br />

için uyguladýklarý metodlarý<br />

iyi etüd etti. Ayrýca ticari faaliyetlerde<br />

de bulundu. Kendisinin marangoz<br />

atölyesi ile çiftliði vardý.<br />

Son derece cömerd olan Þehzade,<br />

kazandýðý paralarý saltanatý sýrasýnda<br />

din ve devlet iþleri ile fakir-fukaraya<br />

harc etti.<br />

Hainlerle mücadeleye<br />

baþlýyor<br />

Sultan Ýkinci Abdülhamid, evlendikten<br />

sonra tüm boþ zamanýný<br />

ailesiyle, çocuklarýyla geçirmeye<br />

baþladý. Sultan Ýkinci Abdülhamid,<br />

yýkýlmak üzere olan Osmanlý Ýmparatorluðunu<br />

33 yýl ayakta tutmayý<br />

Ulu Hakan<br />

Sultan Abdülhamid Han, sürgünden sonra Beylerbeyi Sarayý’nda beþ<br />

buçuk yýl yaþadý. Bu müddet zarfýnda, otuz üç yýl dahiyane bir denge<br />

siyaseti ile harp riskine sokmadan ayakta tutmaya çalýþtýðý devletin<br />

bir oldu bittiye getirilerek Dünya Savaþý felaketine sürüklendiðine<br />

þahid oldu.<br />

göçtü bu dünyadan<br />

10 Þubat 1918’de Beylerbeyi Sarayý’nda vefat eden Abdülhamid Han'ýn tahttan indirilmesiyle beraber<br />

kan gölüne dönen dünyada ve özellikle Ortadoðu’da huzur hâlâ tesis edilemedi. Sultan Abdülhamid,<br />

18 Mart 1917 tarihinde hatýratýna þunlarý yazýyordu: “Düþünüyorum. Üç kýtaya yayýlmýþ<br />

koskoca bir cihangirlik, on yýlda bir avuç toprak haline geldi. Vebali kimin?.. Kimin olduðunu bulsak<br />

ne iþe yarar, vatan elden gittikten sonra...”<br />

baþarmýþ Batýnýn, diplomasisine<br />

hayran kaldýðý büyük bir dehadýr.<br />

Ýngilizlerden para alarak düþmanýn<br />

kuklasý haline gelen Hüseyin<br />

Avni Paþa; Midhat, Mütercim Rüþdi,<br />

Mahmud Celaleddin ve Nuri paþalar,<br />

Þeyhülislam Hasan Hayrullah<br />

Efendi ile anlaþarak 1876’da Sultan<br />

Abdülaziz’i tahttan indirdiler ve<br />

çok geçmeden de þehid ettiler. Yerine<br />

çýkardýklarý Þehzade Murad, rahatsýzlýðý<br />

sebebiyle ancak üç ay<br />

tahtta kalabildi. Bunun üzerine Þehzade<br />

Abdülhamid otuz dört yaþýndayken<br />

31 Aðustos 1876 Perþembe<br />

günü Osmanlý tahtýna oturdu.<br />

Savaþlar ve ekonomik kriz...<br />

Sultan Abdülhamid Han’ýn tahta<br />

çýktýðý iki yýl içinde geliþen feci<br />

olaylarda padiþahýn sorumluluðu<br />

yok denecek kadar azdý. Çünkü bu<br />

sýrada Osmanlý dýþ siyasetine yön<br />

veren devlet adamlarý yabancý diplomatlarýn<br />

tesirinden çýkamýyorlardý.<br />

2. Abdülhamid tahta çýktýðý zaman<br />

Osmanlý Devleti tam bir bunalýmýn<br />

içindeydi. Karadað ve Sýrbistan’da<br />

savaþ Osmanlý’nýn aleyhine<br />

dönmüþ, Bosna Hersek ve Girit’te<br />

ayaklanmalar baþgöstermiþti. Osmanlý<br />

ekonomisi krize girmiþ ve<br />

Sadrazam Mithat Paþa ile arkadaþlarýnýn<br />

batý hayranlýðý Devlet-i Aliye’nin<br />

aleyhinde batý ile iþbirliði<br />

yapar hale getirmiþ, Meþrutiyet’in<br />

ilaný için yoðun talepler üzerine 23<br />

Aralýk 1876’da Birinci Meþrutiyet<br />

ilan edilmiþti.<br />

93 Harbi ve sonrasý...<br />

Meclis-i Mebusan’ýn ilk iþi ise<br />

Ermenileri kullanarak suikast düzenlediler<br />

Hareket Ordusu, Ýstanbul’da<br />

31 Mart olaylarýnýn bastýrýlmadýðýný<br />

iddia eden Selanik’teki Hareket<br />

Ordusu’nun baþýndaki birkaç<br />

aklý evvel, olaylara müdahale<br />

etmek ve vataný kurtarmak(!)<br />

için Ýstanbul’a gelerek<br />

Yeþilköy’de durdu. Ordunun baþýnda<br />

o devrin Hürriyet Kahramaný(!)<br />

Enver Paþa ve Mahmud<br />

Þevket Paþa bulunmaktaydý.<br />

Ýstanbul’da padiþahý tahttan<br />

indirmek için geldiklerini gizlemek<br />

zorundaydýlar. Çünkü Abdülhamid<br />

Han’a baðlý bulunan<br />

SULTAN Abdülhamid Han’ýn fevkalade akýllý<br />

ve tedbirli siyaseti ile bütün Ýslam alemini kendisine<br />

baðladýðýný gören Ýngilizler, Osmanlý<br />

Devletinin iyiye gidiþini durdurmak ve yýkmak<br />

için faaliyetlerini yoðunlaþtýrdýlar. Bir taraftan<br />

Padiþah aleyhine faaliyette bulunan Ýttihad ve<br />

Terakki Cemiyetini desteklerken, diðer taraftan<br />

Arabistan Yarýmadasýnda bedevi kabilelerini ve<br />

Doðu Anadolu’da Ermenileri Osmanlý Devletine<br />

karþý kýþkýrttýlar. Bu arada Sultan Abdülhamid,<br />

Ermenilerin, Avrupa devletlerinin dikkatlerini<br />

çekmek üzere giriþtikleri isyanlarý anýnda<br />

bastýrdý. Hatta bu iþ için polis ve jandarmadan<br />

ziyade sivil halký kullandý (1895-1896). Bunun<br />

üzerine Ermeniler bir arabaya yerleþtirdikleri<br />

saatli bomba ile Padiþah’ý Cuma namazýndan<br />

çýkýþta öldürmek istediler. Fakat Abdülhamid<br />

Han, bu suikastten kurtuldu. Bütün bu faaliyetler<br />

onu, tatbik ettiði politikadan zerre kadar<br />

döndürmedi.<br />

Hassa Ordusu’nun bir anda kendilerini<br />

yok edebilecek güçte olduðunu<br />

bilincindeydiler. Bütün<br />

bunlar olurken, Hassa Ordusu<br />

mesuplarý da Padiþah’ý korumak<br />

için silah istemekteydi. Hatta bazýlarý<br />

silahlanmaya baþlamýþtý bile.<br />

Durumu öðrenen Sultan Abdülhamid<br />

Han, “Paþalar, ben Halife-i<br />

Ýslamým. Müslüman’ý Müslüman’a<br />

kýrdýrmam. Asker zinhar<br />

kurþun atmasýn! Eðer kurþun<br />

atacaklarsa ilk önce beni vursunlar,<br />

sonra kurþun atmaya baþlasýnlar”<br />

demiþti. Sultan Abdülhamid’in<br />

bu tutumu kardeþ kavgasýný<br />

ve bir iç savaþý istememesi<br />

olarak yorumlanmýþtýr. Sultan<br />

Abdülhamid Han’ýn bu büyüklüðü<br />

sonucunda Hareket Ordusu<br />

hiçbir direniþle karþýlaþmadan<br />

Yýldýz Sarayý’na kadar gelip dayanmýþtý.<br />

Saray’daki askerlerin<br />

Abdülhamid Han’ýn emrine uyarak<br />

teslim olmasýyla Hareket Ordusu<br />

istediði gibi davranmaya<br />

baþlamýþtý.<br />

Rusya’ya savaþ ilan etmek oldu.<br />

Yaþanan 93 harbi Osmanlý’nýn büyük<br />

sýkýntýlar yaþamasýna sebep oldu.<br />

Savaþ sonunda yapýlan Ayestafanos<br />

Antlaþmasý ile Makedonya,<br />

Batý Trakya, Kýrklareli, Kars, Ardahan<br />

ve Batum Osmanlý’nýn elinden<br />

çýktý. Ruslar Edirne’yi geçip Yeþilköy’e<br />

kadar gelmiþlerdi. Doðuda<br />

ise Kars düþmüþ ve Rus kuvvetleri<br />

Erzurum’a yaklaþmýþtý. Savaþlarda<br />

on binlerce Müslüman-Türk þehid<br />

olurken, bir o kadarý da Ýstanbul’a<br />

akýn etti. Muhacirler bir plan içinde<br />

Anadolu’nun çeþitli bölgelerine<br />

yerleþtirilmeye çalýþýldý. Bu sýrada<br />

memleketin tek karar organý olan<br />

mecliste de tam bir anarþi hüküm<br />

sürmekte ve milletvekilleri hiçbir<br />

meselede bir araya gelemiyordu.<br />

31 Mart isyaný<br />

ve sonrasýnda<br />

geliþen olaylar<br />

DÖNEMÝN iki güçlü devleti Almanya<br />

ve Ýngiltere’nin kurdurduðu<br />

Ýttihat ve Terakki Fýrkasý’nýn<br />

ilk hedefi II. Abdülhamid’i tahtýnda<br />

indirmekti. Ancak sadece II.<br />

Meþrutiyetin ilanýna muvaffak olmuþlardý.<br />

II. Meþrutiyet ile birlikte<br />

halkýn Sultan Abdülhamid’e<br />

sevgisi ve baðlýlýðý daha da artmýþtý.<br />

Bu nüfuzu ortadan kaldýrmak<br />

için çeþitli kuklalar kullanan<br />

Batý, nihayetinde 31 Mart<br />

Vak’asý’ný bu memlekete yaþatmýþtý.<br />

Miladi takvime göre 13 Nisan<br />

1909 Salý gününe gelen bu<br />

olay, 33 yýl boyunca “Hasta<br />

Adam”ý ayakta tutmayý baþarmýþ<br />

büyük padiþahý tahtýndan etmiþti.


dosya<br />

Aiþe<br />

ALTINTAÞ<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Çift dillilik<br />

aise.goldstein@googlemail.com<br />

Çiftdillilik en geniþ<br />

anlamýyla iki dilin<br />

ayný anda öðrenilmesi,<br />

yani iki dili de konuþup<br />

anlayabilmek demektir.<br />

Sözkonusu konuþma ve<br />

anlama kiþiye göre deðiþiklik<br />

gösterdiðinden konuyla<br />

ilgili araþtýrmalarda kiþisel<br />

ve kollektif çiftdillilik ayrýmý<br />

mevcuttur. Kiþisel çiftdillilikte<br />

kiþi baþka bir dili<br />

ilk dili ile ayný oranda bir<br />

yetkinlikle kullanabilmektedir.<br />

Verimli bir çiftdilliðin<br />

þartlarý<br />

Her iki dile de hakim olma<br />

düzeyi çok farklý faktörlere<br />

baðlýdýr. Dil öðreniminin<br />

zamaný, yeri ve þeklinin<br />

yaný sýra dilin önemi,<br />

çocuðun içerisinde yetiþtiði<br />

sosyal çevrenin dil düzeyi,<br />

dilin kurumsal anlamda kabul<br />

görmesi ve her iki dilin<br />

desteklenmesi gibi hususlar<br />

sözkonusu faktörlerdendir.<br />

Çiftdilliliðin bir alt türünü<br />

oluþturan çocukluðun<br />

erken dönemindeki çiftdillilikte,<br />

her iki dilin öðrenilmesini<br />

zorunlu kýlan sosyal<br />

ve dilsel çevre sözkonusudur.<br />

Örneðin baþka bir dilin<br />

konuþulduðu aile ve okul<br />

buna birer örnektir. Burada<br />

her iki dilin baþarýlý bir þekilde<br />

öðrenilmesinde yer<br />

çok önemli bir konumdadýr.<br />

Kiþi örneðin baþarýlý olmak<br />

için okulda konuþulan dile<br />

hakim olmak zorundadýr.<br />

Ýkinci bir faktör ise her<br />

iki dilin öðrenildiði zamandýr.<br />

Örneðin bir çocuk her<br />

iki dili de oyun atmosferinde<br />

ciddi bir çaba olmaksýzýn<br />

öðrenebilirken, yetiþkin<br />

biri ise ikinci dili belli kurallar<br />

çerçevesinde, gramer<br />

kurallarýndan baþlayarak<br />

belli bir sürede öðrenmekte,<br />

bu da belli bir süre almaktadýr.<br />

Ampirik araþtýrmalar,<br />

ileriki yaþta ikinci<br />

bir dili öðrenmekle küçük<br />

yaþta öðrenmenin arasýndaki<br />

farklarý açýk bir þekilde<br />

ortaya koymuþlardýr.<br />

Diðer bir faktör söz konusu<br />

dilin gördüðü itibardýr.<br />

Bu noktada dilin kiþinin<br />

veya çocuðun dilleri<br />

öðrendiði toplumda o dilin<br />

itibarý gündeme gelmektedir.<br />

Dilin itibarlý olmasý<br />

sosyal, kültürel veya ekonomik<br />

sebeplerle doðrudan<br />

baðlantýlýdýr. Örneðin Ýngilizce<br />

dünyanýn her tarafýnda<br />

konuþulmasý nedeniyle<br />

çok itibarlý bir dilken,<br />

Fransýzca kültürel anlamda<br />

itibarlý bir dildir. Sosyal anlamda<br />

itibar, reddedici bir<br />

tavra da neden olabilir.<br />

Çiftdillilik hakkýnda önyargýlar<br />

özellikle pedagojik<br />

ve psikolojik gerekçelere<br />

dayandýrýlýr.<br />

Çocuðun veya kiþinin<br />

iki dili ayný anda öðrenmesi<br />

aðýr geldiðinden her iki<br />

dili de doðru öðrenemediði<br />

öne sürülür. Bu önyargýlar<br />

bilimsel olarak ispatlanamamasýna<br />

raðmen tek dilli<br />

toplumda normal bir durumdur.<br />

Araþtýrmalar çocuklarýn<br />

iki yaþýnda kýsmen<br />

her iki dili bilinçli ve verimli<br />

bir þekilde kullanabildiðini<br />

ortaya koymuþtur.<br />

Ayrýca yukarýda belirtilen<br />

faktörlerin deðiþik etkileri<br />

nedeniyle bir dilin kiþide<br />

baskýn bir dil halini aldýðý<br />

da bir gerçektir. Ancak<br />

zayýf olan dil de yabancý<br />

bir dil deðildir; kiþinin her<br />

iki dilde de kendisini rahat<br />

hissettiði bir durum söz konusudur.<br />

Sonuç olarak çift dilliliðin<br />

çok sayýda faydayý beraberinde<br />

getirdiðini söyleyebiliriz.<br />

Bunlarýn arasýnda<br />

kiþinin konuþtuðu dilin<br />

kültürünü bilmesi azýmsanmayacak<br />

öneme sahiptir.<br />

Kiþi söz konusu kültürde<br />

dilin yardýmýyla gezinebilmektedir,<br />

zira dil kelimelerin<br />

yaný sýra mimik, el hareketleri<br />

ve çeþitli seslerden<br />

oluþmaktadýr. Bunlar<br />

dilden dile farklý önem arz<br />

edebilirler. Çift dilli olan<br />

kiþi, bunlarý, uygun yerde<br />

kullanma bilgisine de sahip<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

27<br />

demektir.<br />

Kurumsal anlamda<br />

çift dilliliðe destek<br />

yetersiz – Almanya<br />

da buna dâhil<br />

Kurumsal anlamda kabul<br />

görme ve destek olmaksýzýn<br />

çift dilliliðin önemine<br />

vurgu yapýlmasýnýn<br />

getirisi çok fazla deðil. Avrupa’da<br />

çift veya çok dillilik<br />

artýk çok yaygýn olan<br />

bir durum olmasýna raðmen,<br />

çift dillilik tüm Avrupa<br />

ülkelerinde ayný þekilde<br />

desteklenmiyor. Çift dilliliðin<br />

arttýðý Almanya’da da<br />

çok dilli bir eðitim sisteminin<br />

desteklendiði söylenemez.<br />

Almanya’daki okullarda<br />

Türkçe dersi ile ilgili gündemde<br />

olan tartýþmalarýn<br />

sonucunda da, Türk kökenli<br />

toplumun nüfusu dikkate<br />

alýnmaksýzýn, Ýngilizce ve<br />

Fransýzca karþýsýnda Türkçe’ye<br />

farklý baþka bir sosyal<br />

deðer atfedildiði açýk<br />

bir þekilde ortaya çýktý.<br />

Karþý argümanlara bakýldýðýnda<br />

Türkçe dersinin<br />

olmasý, paralel kurslar olmasý<br />

nedeniyle entegrasyona<br />

zararý olacaðý yönünde<br />

söylemlerle karþýlaþýyoruz.<br />

Ancak ayný durum, hali hazýrda<br />

ilkokul ve anaokullarýnda<br />

ders programlarýnda<br />

sabit olarak yer alan Ýngilizce<br />

için geçerli olmuyor.<br />

Türkçe’ye yönelik yaygýn<br />

bir þekilde varolan önyargýlarýn<br />

populist olduðu<br />

kadar siyasî yaklaþýmlarla<br />

da baðlantýlý olduðu bir<br />

gerçek.<br />

Baden Württemberg<br />

Eyaleti Baþbakaný Günther<br />

Öttinger’in teneffüslerde<br />

bile Almanca konuþulmasý<br />

yönündeki talebi ve Türkçe<br />

ile ilgili aþaðýlayýcý ifadeleri<br />

önyargýlý ve ikiyüzlülüðün<br />

bir ifadesi olarak karþýmýza<br />

çýkýyor.<br />

Kýsaca söylemek gerekirse,<br />

bugünün çoðulcu<br />

toplumunda çift dillilik<br />

normal bir durumdur ve<br />

kendi kültürünün bilinçli<br />

bir þekilde algýlanmasý ile<br />

çift dillilik aile içinde de<br />

desteklenmektedir. Tek<br />

dilli toplumda çift dillilikle<br />

ilgili önyargýlarý artýk geride<br />

býrakmalýyýz, zira çift<br />

dillilik kendi baþýna olumsuz<br />

bir faktör deðildir. Çift<br />

dilliliðin verimli bir unsur<br />

olarak ortaya çýkamamasý,<br />

aile içinde, içinde yaþadýðýn<br />

toplumda, kurumsal anlamda<br />

yeterince desteðin<br />

olmamasý gibi hususlarla<br />

ilgilidir. Çift veya çok dilliliðin<br />

akýllýca desteklenmesi<br />

halinde bunlarýn verimli olmamasý<br />

için hiçbir neden<br />

yoktur.<br />

Kaynaklar:<br />

• Bernd Kielhöfer: Frühkindlicher<br />

Bilingualismus, in: Bausch,<br />

Karl-Richard/ Christ, Herbert/Krumm,<br />

Hans-Jürgen (Hrsg.):<br />

Handbuch Fremdsprachenunterricht,<br />

Tübingen, 1989.<br />

• Manfred Raupach: Zwei- und<br />

Mehrsprachigkeit, in: Bausch,<br />

Karl-Richard/ Christ, Herbert/Krumm,<br />

Hans-Jürgen (Hrsg.):<br />

Handbuch Fremdsprachenunterricht,<br />

Tübingen, 1989.<br />

• Ingrid Gogolin: Erziehungsziel<br />

Zweisprachigkeit. Konturen<br />

eines sprachpädagogischen Konzepts<br />

für die multikulturelle Schule,<br />

Hamburg, 1988.<br />

Göçmenlerdeki potansiyeli kullanma çaðrýsý<br />

Almanya Ýþ Bulma<br />

Kurumu (BA) ve<br />

Federal Hükümet<br />

göçmenlerin özel vasýflarý<br />

ve güçlerini dikkate alarak,<br />

bu potansiyelin desteklenmesi<br />

çaðrýsýnda bulundu. Bu<br />

yönde açýklamada bulunan<br />

Federal Hükümet Göçmen<br />

ve Entegrasyon Sorumlusu<br />

Maria Böhmer, yabancý ülkelerden<br />

alýnan diplomalarýn<br />

daha kolay tanýnmasýný<br />

istedi.<br />

Ancak Federal Hükümet<br />

Sol partinin benzer bir baþvurusunu<br />

kýsa süre önce<br />

reddetmiþti<br />

Maria Böhmer ve Almanya<br />

Ýþ Bulma Kurumu’ndan<br />

(BA) Heinrich Alt,<br />

yaptýklarý basýn açýklamasýnda<br />

eðitim ve iþ hayatýndan<br />

göçmenlerin durumunun<br />

þimdiye kadar göçmen<br />

olmayanlara göre daha kötü<br />

olduðunu belirttiler. Okul ve<br />

mesleki yeterliliðin iþ ve entegrasyon<br />

için baþarý anahtarý<br />

olduðunu kaydeden Alt,<br />

bunun için BA ve diðer<br />

partner kuruluþlarýn göçmen<br />

kökenli olanlarýn dezavantajlarýný<br />

bertaraf etmek için<br />

çalýþmalarý gerektiðini belirtti.<br />

Almanca bilgisinin iyileþtirilmesi,<br />

mesleki yeterliliðin<br />

geliþtirilmesi ve yabancý<br />

ülkelerden alýnan diplomalarýn<br />

tanýnmasý gibi hususlara<br />

deðilinilirken, gelecekte<br />

göçmenlerin beraberlerinde<br />

getirdikleri vasýf ve<br />

yeteneklerin deðerlendirileceði<br />

belirtildi. Çok dillilik,<br />

çok kültürlülük ve yurt dýþýndan<br />

getirilen diplomalarýn<br />

önemli olduklarý belirtilirken,<br />

Böhmer bu anlamda<br />

göçmenlerin þirketler ve<br />

hizmet alanýndaki kurumlarýn<br />

kullanabilecekleri büyük<br />

bir potansiyel olduðunu vurguladý.<br />

Diðer yandan Sol Parti<br />

Göçmen Politikalarý Sözcüsü<br />

Sevim Daðdelen, kendi<br />

partilerinin yabancý okullarýn<br />

diplomalarýnýn tanýnmasý<br />

yönündeki teklifin koalisyon<br />

tarafýndan reddedildiðini<br />

hatýrlattý. Þimdi Böhmer’in<br />

yarým milyon insanýn<br />

sahip olduklarý yabancý<br />

diplomalarýn tanýnmamasý<br />

nedeniyle çok sayýda kaybýn<br />

olmasýnda dem vurmasýnýn,<br />

inandýrýcý olmadýðýný belirten<br />

Daðdelen, Federal Hükümeti<br />

dýþlama ve ayrýmcýlýðýn<br />

olmadýðý bir iþ ve eðitim<br />

politikasý için çalýþmaya<br />

çaðýrdý.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

28 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

hatýrat<br />

2008 Kurban Çalýþmalarý<br />

Kuzey Ruhr Gönüllüleri Hatýralarý<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinden<br />

bu yýl ki kurban<br />

görevlileri ile yaptýðýmýz<br />

reportajda onlar içten<br />

anlattýlar, biz de yazýya<br />

döktük.<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinden<br />

9 ayrý ülkeye giden<br />

görevlilerin anlatýmý ve<br />

görüntülerini aþaðýda sunuyoruz.<br />

Lübnan görevlileri; Yýlmaz<br />

Karahan, Ömer Aslan:<br />

“Seyda, Beyrut, Trablus,<br />

Mervahin Mircelbaritte<br />

kurban kesim ve daðýtým<br />

gerçekleþtirdik. Mültecilerin<br />

bulunduðu bölgelerde<br />

kesim ve daðýtým yapýldý.<br />

Çok iyi bir þekilde karþýlandýk.<br />

Bizlerin yapacaðý organizeye<br />

mükemmel þekilde<br />

destek olundu. Oradaki<br />

mültecilerin durumu içler<br />

acýsýydý. Kurbanlarýn daðýtýmýnda<br />

oradaki halk bizlere<br />

çok cana yakýn davrandýlar.<br />

Herkes kendi hakkýna<br />

razý olduðu için, birbirlerine<br />

karþý çok saygýlý ve samimiydiler.<br />

Yokluk onlarýn<br />

birbirlerine olan saygý ve<br />

samimiyetini daha da artýrmýþ,<br />

bunu hissettik ve gördük.<br />

Lütfi Akça: “Makedonya<br />

görevlisi Osmanlý dedelerinin<br />

Balkanlar karayolu<br />

olan Makedonya`da gerçekleþtirdiði<br />

kesimden izlenimler.<br />

„1991´den beri Avrupalý<br />

Müslüman kardeþlerinin<br />

göndermiþ olduðu<br />

kurbanlarý ihtiyaç sahiplerine<br />

daðýtmak için oradalar.<br />

Teþkilatýn aracýlýðý ile daðýtýldý.<br />

Makedonya´ya girdiði<br />

zaman sanki Osmanlý rüzgarlarý<br />

seni karþýlýyor gibiydi.<br />

Baþkent Üsküp insaný<br />

güler yüzü ile karþýlýyordu.<br />

Üslüp sanki küçük Ýstanbul´du.<br />

Kendi hakkýnda bunu<br />

söylüyordu. Makedonyalý<br />

müslümanlar %80´inin<br />

baðlantýlarýnýn olduðunu<br />

söylüyorlar. Avrupadaki<br />

müslüman kardeþlerimizin<br />

göndermiþ olduklarý kurbanlarý,<br />

oradaki ihtiyaç sahiplerine<br />

gerektiði þekilde<br />

daðýlýmý yapýlmýþtýr. Orada<br />

kurban alan vatandaþlar<br />

uzun yýllardýr Milli Görüþ´ün<br />

kurban etlerini aldýlar<br />

selam ve dua gönderdiler.<br />

Son olarak da dini konularda<br />

daha da güçlenmesini<br />

istediler.”<br />

Ýbrahim Savaþer ve Sabri<br />

Soyundu; Azerbeycan:<br />

“Ýlk yolculuðumdu. Çok<br />

heyecanlandým. Orada teþkilatlanmýþ<br />

organize olunmuþ<br />

bir þekilde karþýlandýk.<br />

Ýlk iki gün kontrol amaçlý<br />

kurban alýmý için dolaþýldý.<br />

Karabaðdan göçenler, Kafkasya´dan<br />

gelen Çeçenler<br />

ve yetimhanelerdeki Türk<br />

öðrenciler Bakü´ye 190<br />

km`de olan saatli þehir orada<br />

bulunan Gürcistan´dan<br />

gelen Ahýska Türklerine daðýtým<br />

yapýldý. Bayram namazýndan<br />

sonra görev yerimize<br />

gittik. Çok yoðun bir<br />

kalabalýkta kesim yaptýk.<br />

Elhamdülillah çok güzel bir<br />

þekilde 1. günün sonunda<br />

kesimleri bitti. Kurban daðýtýlan<br />

kimseler fakirlik statüsünde<br />

olan insanlar. Özellikle<br />

yetimhanedeki karþýlaþtýðýmýz<br />

manzara bizi çok<br />

duygulandýrdý„<br />

Mithat Ulutaþ; Gürcistan.<br />

“ilk namazdan sonra<br />

kurban kesimine baþladýk<br />

ve 2. günün yarýsýnda kesim<br />

sona erdi. 12 yýldan beri<br />

IGMG´nin kurbanlarýnýn<br />

bu bölgede kesimlerinin yapýldýðý<br />

ve fakirlere daðýtým<br />

yapýldýðýný oradaki halk<br />

bizlere aktardýlar. Orada<br />

bulunan arkadaþlardan bize<br />

yardým edenler Türkiye´de<br />

okumuþ arkadaþlardý. Türkçe<br />

konuþuyorlardý. Batum,<br />

Hulo, Gorjami þehirlerinde<br />

kesim ve daðýtým yapýldý.<br />

IGMG´nin 12 yýldan beri<br />

kurban kestiðini ve daðýttýðýný<br />

söyleyen bir vatandaþ,<br />

bize bir büyük baþ hayvan<br />

hediye etti. Bunu diðer kardeþlere<br />

daðýtmamýzý istedi„<br />

Kadir Çataklý; Gambia<br />

“Geceleri -3 ve gündüzleri<br />

35° derecedeki bir ülkeye<br />

gitmek. Gambia, sýcak ülkenin<br />

sýcak gönüllü insanlarýnýn<br />

ülkesi Gambia´dan<br />

selamlar var. Gambia´da<br />

ulaþamadýðýmýz belde ve<br />

þehir hemen hemen kalmadý<br />

denebilir. Askerini Türk<br />

askerinin eðittiði Gambia´da<br />

Türklere ve Türkiye`ye<br />

karþý özel bir sevgi ve<br />

özel bir duygu var. Yanýmýzdaki<br />

Gambialý Musa<br />

kardeþimiz 2 yýl 8 ay Ankara`da<br />

askerliðini yapmýþ.<br />

Çok güzel Türkçesi ve öðrendiði<br />

örf ve adetle çok<br />

güzel bir þekilde temsil etti.<br />

Çok güzel bir kurban organizesi<br />

yanýnda bir týr dolusu<br />

pirincin daðýtýlmasý ve bu<br />

daðýtýmlarýn bilhassa köylerde<br />

yapýlmasý oradaki insanlarýn<br />

bizlere teveccühünü<br />

daha da artýrdý. Daðýtýmlarýmýz<br />

köyler baþta olmak<br />

üzere medreseler, Kur`an<br />

kurslarý, Ýslami cemiyetler,<br />

yetim yurtlarý hapishaneler<br />

olmak üzere S.O.S. çocuk<br />

kurumunda da kesimlerimiz<br />

yapýldý. Oradaki kardeþlerimizin<br />

selam ve dualarýný<br />

getirdik. Allah kurbanlarýnýzý<br />

kabul, yardýmlarýnýzý<br />

makbul eylesin”<br />

Mahmut Engel; Türkiye/<br />

Çorum: “Hem sevinç<br />

hem de üzüntü. Ýnsanýn sene<br />

de bir defa da olsa böyle<br />

bir organizede bulunmasý<br />

ve kendi elleriyle ihtiyaç<br />

sahiplerine Avrupadaki<br />

Milli Görüþçülerin kurbanlarýný<br />

daðýtmak beni çok<br />

çok sevindirdi. 3400 km<br />

öteden Çorum´da 2. gün saat<br />

3´te bir eve ilk kurban<br />

etini ulaþtýrmakta hem sevindirdi,<br />

hem de o boðuk<br />

ses gözyaþlarýna boðuldu.<br />

Allah kurbanlarýnýzý kabul<br />

etsin. Can Türkiye´den selamlar<br />

ve dualar getirdim.”<br />

IGMG Kuzey Ruhr´dan<br />

2008 Kurban Görevlileri<br />

böyle anlatýrken gözleri<br />

nemli yürekleri dolu idi.<br />

Bizler de kendilerine görevlerini<br />

baþarý ile sona erdiklerinden<br />

dolayý teþekkür<br />

ederiz.<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Þubelerinde<br />

Filistine Yardým ve Destek Çalýþmalarý<br />

IGMG Kuzey Ruhr<br />

Bölgesi Þubelerinden<br />

Schortmar Cemiyeti<br />

gelirini Filistin´e<br />

ulaþtýrmak amacý yaptýðý<br />

kermes büyük ilgi<br />

gördü.<br />

Cemiyet Baþkaný<br />

Sebahattin Çoban: “Þubemize<br />

bir çaðrý yaparak<br />

bugün gerçekleþtirdiðimiz<br />

kermeste her<br />

çeþit satýþ standý kuran<br />

yardýmseverler büyük<br />

bir zevkle satýþ yapýyorlar,<br />

alýyorlar, yiyiyorlar<br />

ve içiyorlar. Çünkü bugünkü<br />

gelirin Filistinli<br />

kardeþlere destek amaçlý<br />

düzenlendiðini biliyorlardý.<br />

Ben de bu katýlýmdan<br />

dolayý tüm yönetime,<br />

üyelerime ve emeði<br />

geçen kardeþlerime Allah<br />

razý olsun der, bu<br />

zulmün bir an önce bitmesini<br />

Cenab-ý Allah´tan<br />

niyaz ediyorum”<br />

dedi.<br />

IGMG Kuzey Ruhr<br />

Detmold cemiyeti Din<br />

Görevlisi M. Demir<br />

yaptýðý dualarla programý<br />

ayrý bir renk katarak<br />

gönülleri Filistin´e yöneltti.


özel köþe<br />

Selma ÖZTÜRK<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

oeztuerk.s@gmx.de<br />

Lisanlara baktýðýmýzda<br />

ve lisan tahlilinde<br />

bulunduðumuzda<br />

her lisanýn kendine göre bir<br />

oluþumun ve bir mantýðýn<br />

olduðu farkederiz. Bazý lisanlarda<br />

mevcut olan kelime<br />

ve kavramlar diðer lisanlarda<br />

bulunmamaktatýr.<br />

Bu bilim dallarýnda da böyledir.<br />

Mesela týpçýlarýn kendilerine<br />

has özel terimleri<br />

vardýr. Hukukçular ve psikologlar<br />

da kendi meslek<br />

alanlarýnda özel kavramlar<br />

bilir ve kullanýrlar. Böyle<br />

bir (Almancada Fachsprache<br />

dediðimiz) özel “bilim”<br />

dili Ýslam dininde de mevcuttur.<br />

Müslümanlarýn da<br />

kendilerine mahsus bir özel<br />

“Ýslam dili” vardýr. Lakin<br />

bu günümüzde bizler tarafýndan<br />

pek kullanýlmaz, o<br />

baþka... Burada bu konuyla<br />

ilgili bazý seçkin misaller<br />

verelim, fakat en önemli<br />

olan iki ana kavram üzerinde<br />

biraz durup onlarý özellikle<br />

tahlil edelim, efendim!<br />

Yaradana karþý olan þükür<br />

ve minnet borcumuzu<br />

“Elhamdulillah” kavramýyla<br />

dile getiririz. El- Hamd,<br />

yani övmek manalarýna gelen<br />

bu kelime, bizleri mütemadiyen<br />

(sürekli, aralýksýz)<br />

yaradanýn kim olduðunu ve<br />

yeryüzündeki bütün nimetlerin<br />

kimden geldiðini hatýrlatýr.<br />

Bundan ziyade birde<br />

çok önemli ve kullanýlmasý<br />

gereken baþka bir cümle<br />

daha vardýr: “Ceza k’Allahu<br />

hayran”. Bir hadise göre<br />

Peygamber Efendimiz bir<br />

insanýn baþkasý tarafýndan<br />

bir iyilik gördüðünde ona<br />

þükranýný ifadelendirmek<br />

için bu cümleyi kullanmasýný<br />

tavsiye ediyor. “Ceza<br />

k’Allahu hayran”, “Allah<br />

senin karþýlýðýný hayýr ile<br />

versin”. Veya “Allah sana<br />

hayýrla karþýlýk versin.”<br />

Anlamýna gelir. (Buradaki<br />

Arapça olan ceza kelimesi<br />

bizim bugünkü kullandýðýmýz<br />

Türkçedeki cezayla<br />

ayný manaya gelmemektedir.<br />

Ceza kelimesi Arapçada<br />

karþýlýk manasýný taþýr<br />

ve ilave edilen kelimeyle<br />

anlamý tamamlanýr.) Günlük<br />

hayatýmýzdaki iliþkilerde<br />

bu cümleyi kullanýp tatbik<br />

etmeyi tavsiye ederim.<br />

Peygamber sünnetini yerine<br />

getirmiþ oluruz.<br />

Gelelim en önemli iki<br />

cümleye. Bunlar “Maþaallah”<br />

ve Ýnþaallah” cümleleridir.<br />

Bizler bu iki cümleyi<br />

belki kelime olarak biliriz,<br />

fakat bunlar birer cümledir.<br />

Maþaallah ve Ýnþaallah<br />

cümlelerinin kullanýlmasýnýn<br />

önemli ve gerekli olduðunu<br />

Kehf Suresinden anlaþýlmaktadýr.<br />

Kehf Suresi<br />

malum Kur’an-ý Kerim’in<br />

18. suresidir ve Arapçada<br />

maðara demektir. Bu surede<br />

Allah-u Teala üç çeþit<br />

kýssadan (hikayelerden)<br />

bahseder. Bunlarýn ilki Ashab-ý<br />

Kehf kýssasýdýr, yani<br />

maðara arkadaþlarý diye<br />

hayat<br />

adlandýrýlan gençlerin hikayesidir.<br />

Ýkinci hikaye iki<br />

bahçe sahibi olan bir adamýn<br />

ve onun arkadaþýndan<br />

bahseder. Üçüncü ve son<br />

hikaye ise Hz. Musa ve Hýzýr<br />

Aleyhisselam’ýn hikayesidir.<br />

Kehf Suresinin iki<br />

önemli ayeti vardýr ki, bunlar<br />

göze çarpmakta ve dikkat<br />

çekmektedir. Bu ayetlerin<br />

ilkinde Allah þöyle ifade<br />

buyurmaktadýr: “Sen bir<br />

iþ yapacaðýn zaman (veya<br />

bir iþ hakkýnda), ‘Ben bunu<br />

yarýn yapacaðým’ deme.<br />

Ancak ‘Ýn yeþa Allah’ demekle<br />

yap.” Bu ayetten anlaþýlýyor<br />

ki, insanoðlu yaptýðý<br />

her iþinde sýnýrlýdýr ve<br />

yaptýðý her iþte O’nun (Allah’ýn)<br />

izni olmadan hiç bir<br />

eylemde bulunamaz. Tabii<br />

ki bu yüklü ifadeyi tam<br />

olarak anlamak için onun<br />

(kýrýk) manasýna bakmamýz<br />

gerekir. Ýnþaallah Arapça<br />

bir cümledir ve üç kelimeden<br />

oluþur. Bunlar Ýn, Þae<br />

ve Allah kelimeleridir. Ýn,<br />

eðer manasýna gelir. Þae ise<br />

bir fiildir ve dilerse anlamýna<br />

gelir. (Aslýnda mazi yani<br />

geçmiþ zamanda kullalýlan<br />

bir siygadýr). Cümlenin<br />

sonunda da Allah kelimesi<br />

yer almaktadýr. Bu kelimenin<br />

ne anlama geldiðinin<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

29<br />

Maþaallah<br />

ve<br />

Ýnþaallah<br />

demek!<br />

izahatýna da sanýrým gerek<br />

yoktur... Burada Allah-u<br />

Teala’nýn bizlere bildirmek<br />

istediði önemli husus þudur:<br />

Yaptýðýnýz ve giriþtiðiniz<br />

iþlerde, o iþlere baþlamadan<br />

önce daima “Ýnþaallah”<br />

diyerek baþlayýn. “Bu<br />

iþi yapacaðým” demeyin.<br />

“Allah dilerse” ilavesiyle<br />

yapacaðým diyerek cümlenizi<br />

tamamlayýn. Aynýsý yine<br />

Maþaallah cümlesi için<br />

de geçerlidir. Maþaallah<br />

demek ise, Allah’ýn istediði/<br />

arzuladýðý þey/iþ anlamýna<br />

gelir.<br />

Bahçe sahibi adamýn hikayesi<br />

ise kýsaca þöyledir:<br />

Zamanýnda iki tane adam<br />

varmýþ. Bu adamlarýn birisinin<br />

iki tane bahçesi varmýþ.<br />

(Allah, BÝZ ona iki tane<br />

bahçe verdik diyor).<br />

Adam bir nehirin de aktýðý<br />

üzüm ve hurma bahçelerinin<br />

semerelerini görünce,<br />

böbürlenmiþ ve yaradaný<br />

unutmaya baþlamýþ, O’nu<br />

inkar etmiþ. Bu sefer diðer<br />

adama karþý bir konuþma<br />

esnasýnda malýnýn çokluðuyla<br />

övünmüþ. Bahçesine<br />

girdiðinde kendi kendine<br />

“Bu bahçem ebedi ve kalýcýdýr,<br />

onun yok olacaðýný<br />

hiç zannetmiyorum.” demiþ.<br />

Bu kibirlenmesinden<br />

ve Allah’ý unutmasýndan<br />

dolayý bahçe sahibi adam<br />

Allah tarafýndan cezalandýrýlmýþ<br />

ve Allah ona daha<br />

önce vermiþ olduðu o bahçe<br />

nimetini harap etmiþ.<br />

Diðer adam ise ona karþý<br />

tatlý bir ikazda bulunumuþ<br />

ve keþke bahçene girdiðinde<br />

“Maþaallah” deseydin<br />

demiþ. Adamýn buradaki<br />

uyarýcý ifadesi çok önemlidir:<br />

Keþke bahçene girdiðinde<br />

“Maþaallah” deseydin<br />

diyor. Derin tefsire girmek<br />

istemiyorum. Bu kýssa<br />

her tefsir kitabýnda bulunup,<br />

okunabilir.<br />

Fakat tekrar yazýmýzýn<br />

ana konusunu hatýrlýyacak<br />

olursak, “Ýslam dilinden”<br />

bahsetmiþtik. Yani bir müslümanýn<br />

sürekli kullanmasý<br />

gereken kelime ve cümlelerden<br />

birisi de hiç kuþkusuz<br />

“Maþaallah”dýr. Gördüðümüz<br />

her þeylerde, ve<br />

bilhassa güzel þeylerde<br />

derhal “Maþaallah” diyelim<br />

ve o þeyin kimin tarafýndan<br />

meydana geldiðini<br />

hatýrlýyalým.<br />

Lisan tatbik ister efendim.<br />

Bir lisaný ne kadar da<br />

öðrenip gramerini bilseniz<br />

de, o lisaný konuþup, telaffuz<br />

edip, dilinizi alýþtýrmadýðýnýz<br />

müddetçe, o lisaný<br />

öðrenmekte zorluk çekersiniz.<br />

Bu uygulama demin<br />

bahsettiðimiz “Ýslam dili”<br />

için de geçerlidir. Dilimizi<br />

bu tür kelime ve kavramlara<br />

alýþtýralým. Günlük hayatýmýzý<br />

bu tür ifadelerle zenginleþtirmeye<br />

ve bereketlendirmeye<br />

bakalým. Eminim<br />

bereketi hayatýmýza<br />

yansýyacaktýr. Ceza kum<br />

(sizden)ul’Allahu hayran,<br />

efendim!<br />

Avrupa’da Entegrasyon ve Göç<br />

Endeksi: Almanya orta seviyede<br />

Avrupa’da Entegrasyon<br />

ve Göç Endeks’ine<br />

göre (Mipex)<br />

yabancýlarýn entegrasyonu<br />

konusunda yapýlan<br />

karþýlaþtýrmada Almanya<br />

28 ülkenin arasýnda 14’üncü<br />

sýrada yer aldý. 4. sýrada<br />

Hollanda, 9. sýrada Ýngiltere,<br />

11. sýrada ise Fransa yer<br />

alýyor<br />

Migration Policy Group<br />

adlý kuruluþ 2004 yýlýndan<br />

beri her iki yýlda bir göçmenlerin<br />

entegrasyon için<br />

“Avrupa’da Entegrasyon ve<br />

Göç Endeksi” adýyla çerçeve<br />

þartlarý ortaya koyduðu<br />

belirtildi.<br />

Endekse göre Almanya’nýn<br />

özellikle vatandaþlýða<br />

geçiþleri zorlaþtýrmasýndan<br />

dolayý eksi puan aldýðý,<br />

birçok eyalette yürürlükte<br />

olan vatandaþlýða geçiþ testleri<br />

nedeniyle de Almanya<br />

puan kaybetmiþ durumda.<br />

Bu arada her ne kadar<br />

yabancýlarýn seçme hakký<br />

olmasa da yabancýlarýn siyasi<br />

katýlýmlarý noktasýndaki<br />

deðerler sevindirici. Yabancýlarýn<br />

dernekler kurmalarý,<br />

partilerde yer almalarý,<br />

yabancý kurullarýna temsilcilerini<br />

gönderebilmeleri<br />

Almanya’ya artý puan kazandýrýyor.<br />

Endekste ülkeler arasýnda<br />

karþýlaþtýrmalar yapýlmasý<br />

baz þeyleri ortaya koyuyor.<br />

Örneðin çoðulcu toplum<br />

Almanya’da yabancýlarýn<br />

konumalarýnýn daha iyi<br />

olduðu yönündeki yaygýn<br />

kanaatýn pekte doðru olmadýðý<br />

görülüyor.<br />

Bu arada endekse eðitimle<br />

ilgili konularýn girmediði<br />

eþit eðitim konusunda<br />

2010 yýlýnda gireceði belirtildi.<br />

Almanya’nýn daha<br />

fazla eksi puan kazanmamasýný<br />

ümit ediliyor.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

30 hayat<br />

Almanya’nýn Bavyera<br />

Eyaleti ile Türkiye<br />

arasýndaki eðitim<br />

anlaþmasý bu yýl sona<br />

eriyor. Bavyera tasarruf nedeniyle<br />

Türkçe öðretmenlerinin<br />

maaþýný ödemeyecek.<br />

Türkçe ve Türk Kültürü<br />

dersi talepleri tamamen<br />

Münih ve Nürnberg Baþkonsolosluklarý<br />

tarafýndan<br />

karþýlanacak. Bavyera Eyaleti<br />

2009/2010 ögretim yýlýndan<br />

itibaren Türkçe din<br />

derslerini de kaldýracak.<br />

Yaklaþýk 260 bin Türk<br />

ve Türk kökenlinin yaþadýðý<br />

Bavyera Eyaleti ile Türkiye<br />

Milli Eðitim Bakanlýðý<br />

arasýnda 1986’da imzalanan<br />

ve eyaletteki Türkçe<br />

derslerini düzenleyen sözleþmenin<br />

bu yýl sona ermesiyle<br />

artýk Bavyera Eyaleti<br />

Türkiye’den gelen öðretmenlere<br />

maaþ ödemeyecek.<br />

Tasarruf gerekçesiyle,<br />

kademeli olarak Türkçe<br />

iþinden çekileceðini açýklayan<br />

Bavyera hükümetinin<br />

beþ yýl önce aldýðý kararýn<br />

bu sene yürürlüðe girmesi<br />

ile, Türkçe anadil dersleri<br />

artýk tamamen Münih ve<br />

Nürnberg Baþkonsoloslukloru<br />

tarafýndan karþýlanacak.<br />

Çocuklarýnýn Türkçe ve<br />

Türk Kültürü dersi almasýný<br />

isteyen veliler her yýl nisan<br />

ayýnda okul kayýtlarý yapýlýrken,<br />

ayrýca bir dilekçe<br />

verecek, okullar bu dilekçeleri<br />

eðitim müdürlüðü aracýlýðýyla<br />

baþkonsolosluklara<br />

gönderecek. Bir okulda<br />

anadil dersi için bir sýnýf<br />

açýlmasý için en az 12 velinin<br />

dilekçe vermesi gerekiyor.<br />

Bavyera Hükümeti’nin<br />

aldýðý bu karar bir çok sorunu<br />

da beraberinde getiriyor.<br />

Buna göre Türkçe dersinde<br />

kullanýlan sýnýf için kira<br />

ödenmesi gerekecek. Örneðin<br />

Münih Belediyesi ders<br />

sýrasýnda kalörifer, elektrik,<br />

temizlik vs gideri için ders<br />

baþýna 2 Euro istiyor. Almanya’da<br />

öðrenciler okulda<br />

her türlü kazaya karþý<br />

otomatik sigortalý olmasýna<br />

karþýlýk, Türkçe dersi sýrasýnda<br />

bu sigorta geçerli deðil.<br />

Türkçe dersinin ders<br />

programýna konulmasý sorun<br />

oluyor. Bu planý önceden<br />

okul yaparken þimdi<br />

ataþeliðe býrakýlýyor. Bazý<br />

okullarýn yönetimleri sýnýf<br />

ayarlama, ders planý gibi<br />

sorunla uðraþmamak için<br />

isteksiz davranabiliyor<br />

Bavyera’da Türkçe ve<br />

Türk Kültürü dersi veren 65<br />

öðretmen bulunuyor. 25 öðretmenin<br />

maaþýný Türkiye,<br />

geri kalan 40 öðretmenin<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

Bavyera Eyaleti<br />

Türklere yönelik eðitimde<br />

deðiþikliklere gidiyor<br />

maaþýný ise ikili sözleþme<br />

çerçevesinde Bavyera Eyalet<br />

Hükümeti ödüyor. 2006-<br />

2007 eðitim yýlýnda 9 bin<br />

255 Türk öðrenci Türkçe<br />

dersine giderken, 2007-<br />

2008 eðitim döneminde bu<br />

sayý 6 bin 17’ye düþtü.<br />

Türkçe din dersi de<br />

kaldýrýlýyor<br />

swr.de kaynaklý habere<br />

göre, Bavyera Eyaleti<br />

2009/2010 ögretim yýlýndan<br />

itibaren Türkçe din derslerini<br />

de kaldýracak. Hükümetin<br />

yaptýðý açýklamaya<br />

göre dersler artýk Türkiye’den<br />

gelen ögretmenler<br />

tarafýndan verilmeyecek.<br />

haber<br />

Bunun yerine Bavyera Ýslam<br />

din dersi için öðretmenleri<br />

kendisi atayacak.<br />

Gelecek ögretim yýlýndan<br />

itibaren Bavyera Eyaleti<br />

Ýslam din derslerini düzenli<br />

olarak müfredata alacak.<br />

Eyalet 1986 yýlýnda<br />

Türkiye ile yaptýðý bu alandaki<br />

anlaþmalarý uzatmayacaðýný<br />

acýkladý. Böylelikle<br />

din dersi öðretmenleri artýk<br />

Türkiye’den gelemeyecek.<br />

Bunun yerine Bavyera din<br />

dersi verebilecek ögretmenler<br />

yetiþtirecek ve atayacak.<br />

CSU ve FDPden olusan<br />

yeni Bavyera hükümeti<br />

göçmen öðrencilerin dini<br />

kimliklerinin güçlendirilmesini<br />

de istiyor. Verilen<br />

din derslerinin çoðuna Türkiye’den<br />

göç etmiþ olan ailelerin<br />

cocuklarý katýlýyor.<br />

Bavyera Hükümeti yeni öðretim<br />

yýlýnda “Erlangen<br />

Modeli”ni örnek almak istiyor.<br />

2003 yýlýndan bu yana<br />

Erlangen’de bir ilkokulda<br />

Ýslam din dersi veriliyor.<br />

Öðretmen ve konular çeþitli<br />

çok kültürlü bir veliler<br />

heyeti tarafindan yapýlýyor.<br />

Yapýlan açýklamalara<br />

göre Bavyera’da, Türkiye’den<br />

gelen 25 din dersi<br />

öðretmeni çalýþýyor. Ayrýca<br />

eyalet tarafýndan atanan 15<br />

Müslüman kökenli öðretmen<br />

de çocuklara din dersi<br />

veriyor.<br />

IGMG Kuzey Bavyera<br />

Gençlik Bölge Orta<br />

Öðretim Baþkaný Fatih<br />

Doðan öncülüðünde, güzel<br />

bir Jugendherberge``de üç<br />

günlük yatýlý eðitim kampýna<br />

hem katýlým yoðundu,<br />

hem de seviyeli ve kaliteli<br />

bir proðram yapýldý.<br />

Proðram, Bölge Kur’an<br />

Okuma Birincisi Fatih Maraþlýoðlu`nun<br />

açýlýþ<br />

Kur’an-ý okumasýyla baþladý.<br />

Orta Öðretim Baþkaný<br />

Fatih Doðan’ýn proðramýn<br />

yapýlýþ amacýný belirten<br />

IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Gençlik<br />

Teþkilatý Orta Öðretim ve Üniversiteli<br />

Gençler Yatýlý Eðitim Kampýnda Buluþtular<br />

açýklamasýndan sonra,<br />

Bölge Gençlik Teþkilatý<br />

Baþkaný Zekeriyya Kolu’nun<br />

açýlýþ konuþmasýyla<br />

devam etti.<br />

Geleceðimiz açýsýndan<br />

ümit vaad eden seviyeli ve<br />

duyarlý gennçlerin coþkulu<br />

katýldýðý proðramda,<br />

IGMG Kuzey Bavyera<br />

Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu,<br />

Gençlik Teþkilatý<br />

Genel Baþkaný Mesut Gülbahar,<br />

Gençlik Teþkilatý<br />

MYK üyesi Ýsmail Karadöl<br />

birer ders verdiler.<br />

Proðram, ‘Gece yürüyüþü,<br />

yüzme, þaka ve sportif<br />

faaliyetlerle’ destekli,<br />

coþkulu ve samimi bir havada<br />

geçti.<br />

Hatýra fotoðraflarýyla<br />

kalýcý hale getirilen proðramdan<br />

gençler çok memnun<br />

ayrýldýlar.<br />

Ayný mekanda üniversite<br />

okuyan genç kardeþlerimiz<br />

de bir araya gelerek tanýþma<br />

ve kaynaþma içerikli<br />

bir proðram gerçekleþtirdiler.<br />

Ünüversitelilere bir konuþma<br />

yapan IGMG Kuzey<br />

Bavyera Bölge Baþkaný<br />

Bilal Demiroðlu; ‘Ýlkokula<br />

bile gitmeyen 1.kuþak,<br />

bütün sýkýntýlarýna<br />

raðmen çok güzel camiiler,<br />

teþkilatlar ve nesillerimizi<br />

geleceðe taþýyacak kurumlar<br />

oluþturdular. Onlarýn bu<br />

samimi gayretleriyle attýklarý<br />

her adým bize ciddi sorumluluklar<br />

yüklüyor. Bu<br />

manada siz genç kardeþlerim,<br />

bu içinde bulunduðumuz<br />

toplum için bir nimetsiniz.<br />

Sizi tebrik ediyorum’<br />

dedi.


dosya<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

31<br />

Osman ASLANTÜRK<br />

osman.arslanturk@hotmail.de<br />

Ýslam`da<br />

Evlilik<br />

Kurumu<br />

Islam`da Evlilik kurumunun<br />

daha iyi anlaþýlabilmesi<br />

için Ýslam öncesi dönemlere<br />

kýsa bir göz atmak<br />

gerekir. Tarihi karýþtýrýp Ýslam<br />

öncesine baktýðýmýzda yaygýn<br />

olan kanaate göre medeniyet<br />

hususunda en ileri milletin<br />

Yunanlýlar olduðu kabul edilmektedir.<br />

Buna raðmen ailenin<br />

büyük direði kadýn; medeni<br />

hukuk ve haklar bakýmýndan<br />

çok zelil, aþaðýlýk konumda<br />

idi. Medeniyet ve toplum<br />

tarafýndan pis bir mahluk<br />

olarak kabul ediliyordu. Bu<br />

yetmezmiþ gibi insan dýþý tutuluyor<br />

þeytani varlýklardan<br />

kabul ediliyordu.<br />

Özetle aile içerisinde toplumlarý<br />

meydana getiren kadýn<br />

aþaðýlýk bir mahluk olarak<br />

kabul edilmiþ, adi bir eþyadan<br />

daha önemsiz sayýlarak çarþý<br />

ve pazarlarda alýnýp satýlmýþ,<br />

her türlü hak ve hukuktan<br />

mahrum býrakýlmýþtý. Burada<br />

þunu da belirtmek gerekir ki,<br />

medeniyetin ilk devrelerinde<br />

din etkisinin hakim olduðu<br />

zamanlarda Yunan aileleri de<br />

namuslu ve iffetliydi. Medeniyet<br />

ne zaman din ekseninden<br />

çýktý, deðerler bozuldu,<br />

çözülmeler baþladý, aileler<br />

deðiþti, kadýn erkek mahremiyeti<br />

kalktý. Buna baðlý olarak<br />

fuhuþ arttý. Yazmaktan bile<br />

haya ettiðimiz bütün terbiyesizlikler<br />

medeniyet insanlarý<br />

tarafýndan normal kabul<br />

edilmeye baþlandý. Yine tarihte<br />

ismini sýkça duyduðumuz<br />

Roma medeniyetine baktýðýmýzda,<br />

sosyal hayata hakim<br />

olan ölçüye göre; ailenin reisi<br />

durmunda olan erkek, karýsý<br />

ve çocuklarý üzerinde mutlak<br />

bir yetkiye ve otoriteye sahipti.<br />

Ailenin ikinci büyük bireyi<br />

kadýn hiçbir þekilde söz hakkýna<br />

sahip deðildi. Hatta erkek<br />

isterse, kadýn ve çocuklarýný<br />

satma, öldürme hakkýna<br />

bile sahipti. Kýz çocuðu doðuran<br />

kadýn, çocuðuyla birlikte<br />

terk edilir, kimse hesabýný<br />

soramazdý. Bu þekilde olan<br />

kýz çocuklarý umumi yerlere<br />

ya da putlara terkedilir; açlýk<br />

ve susuzluktan, sýcak veya<br />

soðuktan ölürdü. Hal böyle<br />

iken erkek, dilediði baþka kadýný<br />

eþ yapabilirdi. Bütün<br />

bunlarýn bu þekilde oluþ nedeni<br />

Roma kanunlarýnýn kadýný<br />

yaþlý (hangi yaþta olursa<br />

olsun tecrübesiz ve akýlsýz)<br />

mutlak bir erkeðin vasiyeti ve<br />

himayesi altýnda yaþama<br />

mecburiyetinde olduðunu kabul<br />

etmesinden kaynaklanmaktadýr.<br />

Bütün bu ahlaksýzlýklar<br />

Roma medeniyetinin,<br />

zirvede olduðu bir dönemde<br />

yýkýlýþýna neden oldu.<br />

Yahudiler; kadýna büyük<br />

bir buhtan takarak onun þeytan<br />

yerine koyuyorlardý. Ýnanýþlarýna<br />

göre Hz. Ademi<br />

kandýrýp yasak meyveden yedirip<br />

cennetten kovulmasýna<br />

sebep olan kadýndýr. Bu yüzden<br />

kadýn lanetlik bir mahluktur;<br />

Allah’ýn huzurunda kurtuluþa<br />

erecek tek bir kadýn bile<br />

olmayacaktýr. Eski Babil’de<br />

kadýn evcil hayvan mesabesinde<br />

kabul edilen, alýnýp<br />

satýlan bir eþyadýr.<br />

Hint toplumlarýna baktýðýmýzda<br />

kadýn, murdar temayüllere,<br />

zayýf karaktere ve kötü<br />

bir ahlaka sahiptir. Bu sebeple<br />

kadýn kasýrgadan,<br />

ölümden, zehirden ve yýlandan<br />

daha kötü ve tehlikelidir.<br />

Hatta o kadar ileri gidilmiþtir<br />

ki kadýnlar Budizm dinine bile<br />

kabul edilmiyorlardý.<br />

Daha sonra Budizmin kan<br />

kaybetmesinden dolayý ricalar<br />

ve minnetler neticesinde<br />

buna müsade edilmiþtir. Ýslamiyetten<br />

önce kadýnlar o kadar<br />

kötü ithamlarla karþý karþýya<br />

kalýyorlardý ki bunlarý<br />

aklýn ve vicdanýn kabul etmesi<br />

mümkün deðildir. Eski<br />

Çinliler kadýný insan saymýyor<br />

hatta onlara isim ile koymazlardý.<br />

Erkek çocuðu olanlar<br />

takdir edilirken kýz çocuklarý<br />

domuz diye anýlýrdý.<br />

Hristiyan Avrupa’da kadýnýn<br />

ve ailenin eski durumuna<br />

baktýðýmýzda diðerlerinden<br />

farksýzdýr. Kadýnlarýn her türlü<br />

eðlence içinde oluþlarý, istedikleri<br />

erkekle istedikleri<br />

yerde ve zamanda beraber olmalarý<br />

nedeniyle toplumda<br />

her türlü ahlaksýzlýðýn, rezaletin,<br />

iðrençliðin, hayasýzlýðýn<br />

sebebini yetkililer kadýnlarda<br />

bulmakta idi. Böylece eski<br />

Hristiyan Avrupa’da kadýn,<br />

ahlaki çöküntünün, toplumsal<br />

bozukluklarýn, fesat ve fitnenin<br />

hatta dünyadaki tüm musibet<br />

ve belalarýn kaynaðý<br />

olarak kabul edilirdi. Ailenin<br />

ikinci ortaðý kadýn Hristiyan<br />

din adamlarýnca þeytanýn en<br />

kuvvetli silahý, cehennemin<br />

kapýsý, erkeði günaha sürükleyen<br />

lanetli bir mahluk olarak<br />

tanýmlanýyordu. Onlara<br />

göre kadýn, bizzat var oluþuyla<br />

utanýlacak bir yaratýktý. Bu<br />

nedenle vahþi bir þekilde cezalandýrýlmasý<br />

gerekiyordu.<br />

Hristiyan dünyasýnýn meþhur<br />

þahsiyetleri kadýnýn kaçýnýlmasý<br />

imkansýz bir kötülük<br />

kaynaðý, vesvese yataðý hoþa<br />

giden bir bela, bir iç tehlike<br />

gönülleri acýya boðan güzel<br />

eþkiya süslü püslü bir musibet<br />

olarak güzel görülmektedir.<br />

Onunla cinsel iliþki pislik<br />

ve murdarlýktýr. Bütün bunlardan<br />

kurtulmanýn yolunu;<br />

kadýndan uzak durup onlarla<br />

evlenmemekte bulmuþ yanlýþ<br />

anlayýþ bazý din adamlarýnda<br />

hala devam etmektedir. Fransa’da<br />

M. 586 yýlýnda kadýnýn<br />

insan olup olmadýðý tartýþýlýyordu.<br />

Hristiyan Avrupa’nýn,<br />

Ýslam’ýn kutsal saydýðý ve büyük<br />

toplumlarý meydana getiren<br />

aileye bu þekilde bakmasý<br />

ailevi baðlarý kopardý, karýkoca<br />

iliþkilerini kesti, çoluk<br />

çocuðu darmadaðýn etti. Kadýn<br />

bu gözle bakýldýðý için aile<br />

durumu ortadan kalktý. Buhal<br />

tüm Ortaçað boyunca hatta<br />

Ýslamiyet gelinceye kadar<br />

böyle devam etti. Ýþte günümüz<br />

Avrupasý’nýn medeni kanunlarýnda<br />

görülen ve akla<br />

sýðmayan garabetler, yanlýþlýklar,<br />

fýtrata, akla mantýða<br />

uygun olmayan sözüm ona<br />

hoþgörüler hep Ortaçað Hristiyanlýðýnýn<br />

ve ateizminin tesirinden<br />

kaynaklanmaktadýr.<br />

Ýslam’da kadýn, evlilik ve<br />

aileye bakýldýðýnda, Ýslamiyet<br />

eski çaðlarýn yanlýþ inanç ve<br />

tutumlarýný, cahiliye döneminin<br />

bütün yanlýþ örf ve adetlerini<br />

ortadan kaldýrmýþ onun<br />

yerine herkese insan olarak<br />

eþit deðerler vermiþ, böylelikle<br />

büyük ve mutlu toplumlarý<br />

meydana getiren ailede<br />

huzur saðlanmýþtýr. Hatta Ýslamiyetten<br />

önce kadýnýn uðradýðý<br />

haksýzlýklar ve yanlýþ<br />

muamele görüþü tam olarak<br />

giderilsin diye Kur`an-ý Kerim`de<br />

özel olarak Nisa suresi<br />

vahyedilmiþtir. Bu konuda<br />

en ufak þüphesi olanlar defalarca<br />

bu sureyi okusunlar ve<br />

Ýslam`ýn kadýna ne kadar geniþ<br />

özgürlükler, haklar verdiðini<br />

göreceklerdir. Ýslam büyük<br />

toplumlarý meydana getiren<br />

küçük ailelere büyük<br />

önem verir. O büyük toplumlarýn<br />

mutlu ve huzurlu oluþlarý<br />

mukaddes olan ailelerin çocuklarýný<br />

eðitmelerinden geçmektedir.<br />

Bunun için Ýslam<br />

anne baba ve çocuklardan<br />

meydana gelen aileye çok<br />

önem verir. Aileyi toplumun<br />

en mukaddes kurumu olarak<br />

kabul eder. Ýnsanlýk ve Allah`a<br />

kulluk bakýmýndan kadýn<br />

ve erkeðin konumlarýný<br />

birbirinden farksýz kýlmýþtýr.<br />

Her ikisi de Ýslam`ýn insana<br />

verdiði deðerden eþit oranda<br />

pay almýþlar ve her ikisi de<br />

Allah`a kulluk etmek için yaratýlmýþlardýr.<br />

Ýslam anlayýþýna<br />

göre insanlýk ve kulluk bakýmýndan<br />

biri diðerinden üstün<br />

deðildir. Ancak fonksiyonlar<br />

açýsýndan ikisinin yaratýlýþtan<br />

gelen farklarý vardýr.<br />

Bu farklar kadýn ile erkeði tamamlar,<br />

bir yedün oluþturur,<br />

yaratýlýþýmýzýn gayesi olan<br />

Allah`a kulluðu kolaylaþtýrýr.<br />

Evliliðe teþvik eder, karý ve<br />

kocayý hayat müþterekliði<br />

münasebetiyle birbirine sorumlu<br />

kýlar, taraflardan görevini<br />

yerine getirmelerini ister;<br />

getirmeyenleri Cennet nimetlerinden<br />

mahrum kýlar.<br />

Ýslam kadýn-erkek-aile hukukunu<br />

tamamýyla halletmiþtir.<br />

Ýslam kendisinden önceki<br />

ve günümüz modern Avrupa`sýnýn<br />

mukaddesattan uzak,<br />

þehevi duygularýn giderilmesinin<br />

esas alýndýðý aile anlayýþý<br />

yerine, Allah`ýn emri, Peygamberin<br />

kavli ve ibadet aþký<br />

niyetiyle kurulan aileleri tasvip<br />

eder. Tarihi araþtýrýp baktýðýmýzda<br />

oluþmuþ olan güçlü<br />

ve huzurlu toplumlarýn altýnda<br />

yatan gerçek, Ýslami kýstaslara<br />

sahip olan güçlü ailelerdir.<br />

Ahirette de üstün olacaklar;<br />

Allah`ýn emirlerini<br />

her þeyin üstünde tutan, ailece<br />

Ýslamý yaþayýp Ýslami eðitimden<br />

geçen, Ýslam hizmetkarlýðýný<br />

kendine birinci derecede<br />

þiar edinen aileler olacaktýr.<br />

Bunun için Ýslam aile<br />

kurumunu över ve zedelenmemesine<br />

ve ayný ruhun nesilden<br />

nesile aktarýlmasýna<br />

özen gösterir. Çünkü Ýslami<br />

anlayýþa göre, aile birbine<br />

eðilimli, muhtaç ve arzulu bir<br />

yaradýlýþta kaynaþma þuuru<br />

ile donanmýþ olarak yaratýlan<br />

erkek ve kadýný asli duygu ve<br />

heyecanla birleþtiren, bedeni<br />

ve ruhi tatmine erdiren biricik<br />

kuruluþtur.<br />

Aile eðitimin ilk ve önemli<br />

adýmlarýnýn atýldýðý, fertleri<br />

cemiyetlere hazýrlayan, sevgi,<br />

saygý, þefkat ve fedakarlýklarýn<br />

öðretildiði birlik ocaðýdýr.<br />

Aile mutluluk ve ýzdýraplarýn,<br />

hayati tecrübelerin ilk etapta<br />

müstereken yaþandýðý ve buna<br />

raðmen sürekliliði esas<br />

alan mukaddes bir müessesedir.<br />

Bütün bu özellikler ve<br />

hikmeti ilahilerden dolayý<br />

Kur`an-ý Kerim ve Hadisi Þerifler<br />

evliliði aþikar bir þekilde<br />

teþvik edip emreder.<br />

“Ýçinizden bekarlarý, köle<br />

ve cariyelerinizden iyileri evlendiriniz.<br />

Eðer yoksul iseler<br />

Allah, lütfuyla onlarý zengin<br />

eder. Allah`ýn mülkü geniþtir.<br />

O her þeyi bilendir.”<br />

(Nur: <strong>32</strong>)<br />

Kur`an-ý Kerimin bu ayetine<br />

baktýðýmýzda ayet insanlýðýn<br />

evrensel olgularýndan<br />

biri olan evlilik konusuna ýþýk<br />

tutmaktadýr. Evlilik ilk insandan<br />

günümüze kadar devam<br />

eden ve kýyamete kadar da<br />

devam edecek olan fitri bir<br />

kanunun, ihtiyacýn yerine getirilmesidir.<br />

Toplumlarýn kültürü ve<br />

inancý ne olursa olsun, evlilik<br />

müessesesi insanlýða mal olmuþ<br />

ve insanýn tabiatý gereði<br />

yerine getirilmesi zorunlu bir<br />

ihtiyaçtýr. Ancak din toplum<br />

ve kültürler arasýnda merasimler<br />

ve iþleyiþler açýsýndan<br />

farklýlýklar vardýr.<br />

Gelecek sayýda Kur`an da<br />

Evlilik konusuyla buluþmak<br />

üzere Allah`a emanet olunuz.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

<strong>32</strong> hayat<br />

Sivil Ýnsiyatiflerden<br />

bir güzel örnek örnek<br />

de Nürnberg`de bulunan<br />

bir kaç Sivil Toplum<br />

Örgütü, IGMG Kuzey Bavyera<br />

Bölgesi öncülügünde<br />

bir araya gelerek, önce<br />

5000`den fazla insanýn katýldýðý<br />

bir mitging, sonar da<br />

2000`den fazla insanýn katýldýðý<br />

bir Salon proðramýyla<br />

saðýr kulaklara, kör gözlere<br />

taþ kesilmiþ kalplere<br />

seslendiler ve insanlýk deðerlerinin<br />

soykýrýmýna karþi<br />

insanlýk deðerlerinin yanýndayýz<br />

dediler.<br />

Proðrama IGMG Kuzey<br />

Bavyera Bölgesinde faaliyet<br />

gösteren ‘Nürnberg<br />

Merkez Camiinin öncülügünde,<br />

Schweinfurt Fatih,<br />

Hof Ayasofya, Würzburg<br />

Mevlana Camii, Schwabach,<br />

Treuchtlingen Medine<br />

Camii, Weissenburg,<br />

Fürth Fatih Camii, Forchheim<br />

Fatih Camii, Hers-<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi<br />

Nürnberg Merkez Camiinin Öncülüðünde<br />

Filistine Destek Günü Düzenledi<br />

haber<br />

bruck, Heilsbronn ve Ansbach<br />

Cami ve Nürnber Fatih<br />

Camiilerinin yanýnda<br />

ayrýca kýsa adý SÝ olan Solaridät-Ýnternatiional,<br />

Marksist-Leninist Parti<br />

Nürnberg, SPD Nürnberg`den<br />

katýlýmcýlar da<br />

vardý.<br />

Proðram; Avrupa<br />

Kur’an Okuma birincisi<br />

Bülend Faruk Muhammed’in<br />

okuduðu Kur’an-ý<br />

Kerim ile baþladý. Ev Sahibi<br />

Nürnberg Merkez Camiinden<br />

Baþkan Yardýmcýsý<br />

Yusuf Güler’in açýlýþ konuþmasýndan<br />

sonra, organize<br />

komisyonu adýna Vehbi<br />

Þaþtým, proðramýn içeriðiyle<br />

ilgili bilgi verdi.<br />

Proðramda bir konuþma<br />

yapan IGMG Kuzey Bavyera<br />

Bölge Baþkaný Bilal<br />

Demiroðlu; ‘Bizim inancýný<br />

yaþayan hiç bir din mensubuna<br />

sözümüz yok, olamaz<br />

da. Ancak, siyonist ordunun<br />

hiç bir suçu olmayan<br />

ve silahsýz Sivil Filistin<br />

halkýna uyguladýðý kadýn,<br />

çocuk, yaþlý ayýrmadan kullanýlmasý<br />

savaþ suçu sayýlan<br />

fosfor bombalarýný kullanarak<br />

yaptýðý Soykýrýmý<br />

lanetle kýnýyoruz dedi.’<br />

Ayrýca evinizde parasýný<br />

ödeyerek aldýðýnýz eþyalarýnýzdan<br />

yaptýðýnýz yiyeceklerinizi<br />

burada Filistinli<br />

kardeþlerinizin yararýna pazara<br />

sürdünüz ve tekrar parasýný<br />

ödeyerek aldýnýz. Bu<br />

güzellik Ýslamdan baþka<br />

hiç bir din ve inançta yoktur.<br />

Bu güzel anlayýþýnýzdan<br />

dolayý sizleri candan<br />

tebrik ediyorum dedi.<br />

Gazzede yardým çalýþmalarýný<br />

yürüten Milli Görüþ<br />

ve IHH Avrupa yetkilileriyle<br />

canlý telefon baðlantýsý,<br />

katýlýmcýlarýn göz yaþlarýna<br />

sebep oldu.<br />

Proðramda Misafir Hatip<br />

olarak konuþan Viyana<br />

Ýslam Federasyonu Baþkaný<br />

Muhammet Turhan, Önce<br />

Arapça sonra da Türkçe<br />

yaptýðý konuþmada ‘Soykýrým<br />

uygulayan Ýsrailin zulmüne<br />

sessiz kalan duyarsýz<br />

dünya yetkililerinin duyarsýzlýðýný<br />

lanetle kýnadý.<br />

Katýlýmcýlarý duygulandýrýp<br />

aðlatan bir de Rýdvan<br />

duasý yaptý. Program bu<br />

dua ile sona erdi.<br />

Kuzey Ruhr`da kalpler<br />

Filistin için beraber attý<br />

IGMG Kuzey Ruhr<br />

Bölgesi dört ayrý sehirde<br />

Filistin için yürüyüþ<br />

düzenledi. Özellikle DÝ-<br />

TÝB ve Arap kuruluþlarýn<br />

da iþtirak ettiði yürüyüþte;<br />

Gazze´deki zulme dur demenin<br />

zamanýn gelip geçtiðini<br />

küçük, büyük, genç,<br />

ihtiyar demeden 7´den<br />

70´e meydanlarda, caddelerde<br />

haykýrdýlar.<br />

Annelerin “YETER<br />

ARTIK ÇOCUKLARI-<br />

MIZ ÖLMESÝN, BU SA-<br />

VAÞA BÝR DUR DÝYE-<br />

CEK YOK MU” feryatlarý<br />

yürekleri sýzlattý ve gözyaþlarýna<br />

boðdu.<br />

Miting esnasýnda konuþma<br />

yapan Detmold DÝ-<br />

TÝB Gençliði ve IGMG<br />

Lage Gençliði medya aracýlýðý<br />

ile dünya müslümanlarýna<br />

þöyle seslendiler:<br />

“Ey müslüman ülkelerimiz,<br />

din kardeþlerimiz 2<br />

haftadýr Gazze yanýyor, çocuklar<br />

ve kadýnlar acýmasýzca<br />

öldürülüyor, siz nasýl<br />

görmezden gelirsiniz” dediler.<br />

IGMG Detmold Din<br />

Görevlisi yapmýþ olduðu<br />

Arapça ve Türkçe dualar<br />

için eller semaya açýldý,<br />

kalbler Filistin için attý.<br />

Ardýndan yürüyüþ yapan<br />

müslümanlar sessizce evlerine<br />

daðýldýlar.


açýklama<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

33<br />

IGMG Genel Sekreteri<br />

Oðuz Üçüncü:<br />

“Leipzig’te verilen<br />

baþörtüsü kararý<br />

þaþýrtýcý deðil<br />

Baden Württemberg<br />

Eyaleti artýk kendini<br />

Almanya’da ideolojik bir<br />

sekülerizm yolunun<br />

açýcýsý olarak görebilir”<br />

Leipzig Federal Yüksek Ýdare Mahkemesi,<br />

Baden-Württemberg Yüksek Ýdare<br />

Mahkemesi’nin Mart 2008’de verdiði<br />

tartýþmalý mahkeme kararýný onaylayarak, baþörtülü<br />

Müslüman öðretmenin temyiz yolunun<br />

kapatýlmasýna olan itirazýný reddetmiþ oldu.<br />

Mahkeme kararýn gerekçesinde davanýn temel<br />

bir anlamý olmadýðýný savundu. Ýslam Toplumu<br />

Millî Görüþ Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü, karar<br />

vesilesiyle Baden Württemberg Eyaleti’ndeki<br />

siyasî sorumlularý þu sözlerle eleþtirdi:<br />

“Baden Württemberg Eyalet Hükümeti Almanya’da<br />

hukuk devletinin sekülerliðine büyük<br />

bir darbe vurdu. Eyalet Hükümeti böylece, Almanya’nýn<br />

tarafsýzlýða dayanan modeline aykýrý<br />

olan dünya görüþü ve ideoloji merkezli sekülerizmin,<br />

yani laiksizmin yolunu açmýþ oldu.<br />

Görünen o ki, bunlar yapýlýrken ortaya çýkmasý<br />

muhtemel sonuçlar da ciddiye alýnmadý. Kiliseler<br />

de sadece Müslümanlarý maðdur edeceðini<br />

umarak bu gidiþatý kýsmen ses çýkarmayarak<br />

desteklediler.”<br />

Üçüncü, IGMG olarak Baden Württemberg<br />

Eyaleti’nde öðretmenlerin baþörtüsüne yasak<br />

getiren kanun öncesi yaptýklarý uyarýlarý hatýrlatarak<br />

þunlarý söyledi: “Baden Württemberg<br />

Eyalet Hükümeti kendisini böylece, dinî kamusal<br />

hayatýn dýþýna itmek isteyenlerin maþasý<br />

haline getirmiþ oldu. Daha da trajik olaný bu geliþmelerin<br />

isminde ‘Hristiyan’ kavramýný taþýyan<br />

bir parti tarafýndan yapýlmýþ olmasýdýr. Bu<br />

açýdan baktýðýnýzda Leipzig’te verilen baþörtüsü<br />

kararý þaþýrtýcý deðil - Baden Württemberg<br />

Eyaleti artýk kendini Almanya’da ideolojik bir<br />

sekülerizm yolunun açýcýsý olarak görebilir”.<br />

IGMG Genel Sekreteri baþörtüsünü yasaklayan<br />

kanunlarýn çýkarýlmamasý talebini yineledi<br />

ve þunlarý söyledi: “Yasak getiren kanunlar<br />

Müslüman bayanlarýn iþ hayatýna entegrasyon<br />

çabalarýna vurulmuþ büyük bir darbedir. Bu tür<br />

kanunlar bir yandan eyaletlerin çoðunda Müslüman<br />

bayanlarýn öðretmenlik mesleðine girmelerini<br />

engellerken, diðer yandan yasaklamanýn<br />

verdiði mesaj özel sektörde dahi bu bayanlarýn<br />

iþ bulmasýna engel olmaktadýr. Bu anlamda<br />

biz eyaletlerdeki kanun koyuculara yönelik,<br />

devlet eliyle ayrýmcýlýða son vermeleri ve Müslümanlarýn<br />

dinî uygulamalarýný bir tehdit olarak<br />

deðil, bir zenginlik olarak kabul etmeleri<br />

çaðrýmýzý býkmadan yineleyeceðiz”.<br />

IGMG Genel Sekreteri<br />

Oðuz Üçüncü,<br />

Berlin Toplum<br />

ve Geliþme Enstitüsü<br />

tarafýndan “Kullanýlmayan<br />

Potansiyel –<br />

Almanya’da Entegrasyonun<br />

Durumuna<br />

Dair” adýyla yayýnlanan<br />

araþtýrma ile ilgili<br />

yaptýðý ilk açýklamasýnda,<br />

“Enstitü sorumlularý<br />

araþtýrma<br />

sonuçlarý ile ilgili<br />

açýklamalarýnýn ýrk<br />

veya dinle ilgili genellemeler<br />

içermemesine<br />

dikkat etmeliler”<br />

dedi.<br />

Üçüncü, özellikle<br />

araþtýrmanýn sonuçlarýnýn<br />

yansýtýlma þeklini<br />

eleþtirerek, konuyu<br />

dindarlýk ve entegrasyonda<br />

yetersizlik ile<br />

iliþkilendiren beyanlarýn<br />

bilimsel olarak<br />

ispat edilmediðini örnek<br />

gösterdi ve bu nedenle<br />

de araþtýrmanýn<br />

ciddiye alýnamayacaðýný<br />

kaydetti.<br />

Eðitim konusunda<br />

Türk kökenli göçmenlerde<br />

sorunlarýn<br />

varlýðýnýn bilindiðini,<br />

ancak bunun kesinlikle<br />

onlarýn kökenleriyle<br />

ilgili bir sorun<br />

olmadýðýný vurgulayan<br />

Üçüncü, “Araþtýrma<br />

sonuçlarýnýn<br />

yansýtýlýþ þekli, belli<br />

toplumsal gruplar<br />

sanki sýrf etnik kimlikleri<br />

veya dinleri nedeniyle<br />

baþarýsýzmýþ<br />

izlenimi veriyor. Aslýnda<br />

bugünkü durumun<br />

nedeni daha çok,<br />

özellikle sorumlularýn<br />

yýllardýr sosyal ve<br />

eðitim politikalarýnda<br />

gösterdikleri acziyetin<br />

getirdiði yanlýþ<br />

geliþmelerdir. Bunlar<br />

IGMG’den son yapýlan entegrasyon<br />

araþtýrmasýnýn yansýtýlma biçimine eleþtiri:<br />

“Entegrasyon yetersizliði etnik veya<br />

kültürel arka planla ilgili deðil”<br />

“Zorluklar güç birliði<br />

ile aþýlmalý”<br />

birçok bilimsel araþtýrmanýn<br />

konusu olmuþ<br />

ve ispatlanmýþtýr”<br />

þeklinde konuþtu.<br />

Söz konusu araþtýrmada<br />

yer alan eyaletler<br />

arasýnda farklarýn<br />

da bunu doðruladýðýný<br />

kaydeden<br />

Üçüncü, örneðin Berlin’de<br />

yaþayan Türklerin<br />

eðitim seviyesinin<br />

Saarland’a göre<br />

yüksek olmasýnýn veya<br />

Berlin’in hem diplomasýz<br />

Türklerin en<br />

yoðun olduðu bölge<br />

hem de Türk akademisyenlerin<br />

en fazla<br />

olduðu yer olmasýnýn<br />

konunun karmaþýklýðýný<br />

gösterdiðini belirtti.<br />

Üçüncü ayrýca,<br />

bu açýdan bakýldýðýnda<br />

Saarland’daki sonuçlarýn<br />

bizleri þaþýrtmasý<br />

gerektiðini, zira<br />

bölgede etnik unsurlarýn<br />

fazla olmamasý<br />

ve dini derneklerin<br />

sayýsýnýn az olmasýna<br />

raðmen entegrasyonun<br />

düþük seviyede<br />

seyretmesinin, söz<br />

konusu seviyenin dini<br />

veya etnik aidiyetle<br />

ilgili olmadýðýný gösterdiðini<br />

vurguladý.<br />

Bunun yaný sýra<br />

araþtýrmanýn farklý<br />

göçmen gruplar arasýnda<br />

hiç karþýlaþtýrmaya<br />

konu olamayacak<br />

unsurlar içerdiðini<br />

belirten Üçüncü,<br />

þunlarý söyledi: “Bu<br />

araþtýrma çok sayýda<br />

yanýltýcý unsurlar<br />

içermekte ve böylece<br />

yanlýþ analizlere yol<br />

açmaktadýr. Esasen<br />

bu tür araþtýrmalarda<br />

sadece bilgi toplamada<br />

deðil, bilgilerin<br />

deðerlendirilmesinde<br />

de bilimsel ölçüler olmasýna<br />

özellikle dikkat<br />

edilmeli ve sorunun<br />

kültürelleþtirilmesinden<br />

kaçýnýlmalýdýr.<br />

Kültürelleþtirme<br />

toplum içerisinde önyargýlarý<br />

sabitleþtirdiði<br />

için çok tehlikelidir.<br />

Tam da bu nedenle<br />

medya da bu tür<br />

araþtýrmalara eleþtirel<br />

yaklaþmalý ve sorumlu<br />

habercilik görevini<br />

yerine getirmelidir.<br />

Araþtýrma hakkýndaki<br />

haberlerin çoðunluðunun<br />

sadece kliþelerden<br />

ibaret olduðu<br />

gözden kaçmamaktadýr.<br />

Türkleri Almanya’da<br />

entegrasyon<br />

noktasýnda en baþarýsýz<br />

göçmen grubu<br />

olarak nitelemek, ne<br />

gerçeklerle baðdaþmakta<br />

ne de bu insanlarýn<br />

kendilerine bakýþýný<br />

yansýtmaktadýr.”<br />

Her þeye raðmen<br />

söz konusu araþtýrmanýn<br />

Türk kökenli toplumun<br />

toplumsal katýlým<br />

için daha yoðun<br />

çaba sarf etmesi gerektiðini<br />

ortaya koyduðunu<br />

belirten<br />

Üçüncü, özellikle ailelerin<br />

çocuklarýnýn<br />

eðitimiyle daha fazla<br />

ilgilenmeleri, çocuklarýn<br />

iyi eðitim alarak<br />

hem kendilerine hem<br />

de topluma hizmet<br />

edebilmeleri için eðitim<br />

sisteminin<br />

imkânlarýndan faydalanýlmasýnýn<br />

önemli<br />

olduðunu kaydetti.<br />

Ancak diðer taraftan<br />

göçmenlerin ve<br />

onlarýn kurduðu kurumlarýn<br />

hukukî eþitliði<br />

konusunda temel<br />

hususlarýn ihmal edildiðini<br />

vurgulayan<br />

Üçüncü, ayrýca toplumda<br />

çoðulculuk ve<br />

farklýlýklara saygý gibi<br />

hususlarýn büyük<br />

önyargýlara maruz<br />

kaldýðýný ifade etti.<br />

Üçüncü son olarak<br />

þunlarý ifade etti:<br />

“Tüm bu zorluklar<br />

güç birliði ile aþýlmalý,<br />

ancak bunu yaparken<br />

son yýllarda elde<br />

edilen baþarýlara ve<br />

bu yöndeki çabalara<br />

da gözümüzü kapamamalýyýz.”


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

34 hayat<br />

2 aspirin, bir toka<br />

ve 5 kuruþ<br />

T.C Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn Ýsrail'in saldýrý düzenlediði<br />

Gazze'ye yardým için yurt genelindeki okullarda<br />

baþlattýðý yardým kampanyasýna Manisa'nýn Saruhanlý<br />

ilçesinden katýlan ilköðretim öðrencisinin zarfýndan<br />

iki aspirin, bir toka, 5 kuruþ ve duygu dolu mektup çýktý.<br />

Saruhanlý Milli Eðitim Müdürü Selahattin Baytar'dan alýnan<br />

bilgiye göre, okullarda baþlatýlan yardým kampanyasýna<br />

ait zarflar deðerlendirmeye alýndý. Komisyon üyeleri tarafýndan<br />

açýlan zarflarýn bazýlarýndan küçük miktarda para<br />

çýktý. Duygu dolu mektuplar, komisyon üyelerini duygulandýrdý.<br />

Bunlardan biri de Saruhanlý'nýn Büyükbelen Belde Ýlköðretim<br />

Okulu 4/A sýnýfý öðrencisi Gönül Gürlek'in (9) hazýrladýðý<br />

zarf oldu. Milli Eðitim Müdürü Selahattin Baytar,<br />

küçük Gönül'ün zarfýnda aspirin ve tokayý gören komisyon<br />

üyesi öðretmenlerin gözyaþlarýný tutamadýðýný belirterek,<br />

þunlarý kaydetti: ''Gazze'ye yardým amaçlý olarak okullarýmýzda<br />

öðrencilere daðýttýðýmýz zarflarý toplayýp oluþturduðumuz<br />

komisyon üyeleri tarafýndan açýlmasýna baþladýk.<br />

Zarflarýn bazýlarýndan çýkan hediyeler gerçekten yüreðimizi<br />

burktu. Zarflarýn tamamýna yakýnýndan para, kiminden<br />

duygu yüklü mektuplar çýktý. Ancak Büyükbelen beldesindeki<br />

öðrencimiz Gönül Gürlek'in zarfýndan iki aspirin, bir<br />

toka, 5 kuruþ ve bir de mektup çýktý. Bu manzara ve mektuptaki<br />

ifadeler ne kadar yardýmsever bir millet olduðumuzu<br />

bir kez daha ortaya koydu. Hem duygulandýk hem de sevindik.''<br />

Gönül Gürlek'in öðretmeni Derya Yýlmazcan ise<br />

''Gönül çok sessiz bir öðrencidir. Hiç yaramazlýðýný görmedim''<br />

dedi. Okul Müdürü Süleyman Duracak ise böyle asil<br />

düþünceye sahip bir öðrencinin öðretmeni ve müdürü olmaktan<br />

duyduðu gururu dile getirdi. ''Zengin olsaydým bütün<br />

paramý onlara verirdim'' Gönül Gürlek, Gazze'deki insanlar,<br />

özellikle çocuklar için üzüldüðünü belirterek, ''Oradaki<br />

insanlar hastalanmýþ, hiç ilaç, ekmek, su yokmuþ. O<br />

yüzden okulumuz onlara yardým gönderdi. Ben de onlara<br />

üzüldüðüm için aspirin koydum. Mektubumda onlar için<br />

üzgüm olduðumu ve param olmadýðý için kendilerine aspirin<br />

gönderdiðimi yazdým. Zengin olsaydým bütün paramý<br />

onlara verirdim'' dedi.<br />

Gönül, mektubunda Gazze'dekilere þöyle seslendi:<br />

''Haberlerde izledik ve ne kadar acý çektiðinizi gördük.<br />

Bu yüzden Büyükbelen'deki okul size para gönderiyor. Aðrý<br />

kesici aspirin gönderiyor. Zarfa aspirin, 5 kuruþ koydum.<br />

Çünkü biz de fakiriz. Aslýnda size 100 milyon koymak isterdim<br />

ama zengin deðiliz. Sizler de bize mektup gönderin.<br />

Bir daha yardým<br />

ederiz. Korkmayýn<br />

ve hep kaçýn, ölmeyin.<br />

Yavrularýnýza<br />

ve kendinize<br />

iyi bakýn. Pes etmeyin<br />

olur mu?<br />

Göndermek istiyorsanýz<br />

Gönül<br />

Gürlek 4/A Sýnýfý<br />

No: 709'a gönderin.<br />

Olur mu? Ben<br />

size kâðýt göndereceðim.''<br />

Ýbret almasý gereken<br />

Müslüman<br />

zenginler nerede?<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel<br />

Baþkaný Sadi Arslan, Almaya<br />

genelindeki DÝTÝB derneklerine<br />

yapmakta olduðu ziyaretlerine,<br />

Essen bölgesi Dortmund<br />

DÝTÝB Mengede Camii,<br />

Mainz bölgesi Wörth DÝ-<br />

TÝB Ulu Camii, Münih bölgesi,<br />

Schrobenhausen Fatih<br />

Merkez Camii, Wolnzach Camii,<br />

Mainburg Ýbrahim Hakký<br />

Hazretleri Camii, Langquaid<br />

Ulu Camii, Geisenfeld Fatih<br />

Camii, Neuburg-Donau Mevlana<br />

Camii, Kelheim Yeni<br />

Camii, Baar-Ebenhausen<br />

Mevlana Camii, Aichach Selimiye<br />

Camii, Günzburg Ulu<br />

Camii, Bobingen Bilal Habeþi<br />

Camii ve Friedberg Fatih<br />

Camii ile devam etti.<br />

Ziyaretleri çerçevesinde<br />

kendisine eþlik eden T.C. Münih<br />

Baþkonsolosluðu Din<br />

Hizmetleri Ataþesi Mustafa<br />

haber<br />

Kelheim’de Hoþ Bir Seda<br />

T.C. Berlin Büyükelçiliði<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel<br />

Baþkaný Sadi Arslan, Almanya<br />

genelinde hizmette bulunan<br />

DÝTÝB derneklerine yaptýðý<br />

ziyaretlerine, Frankfurt<br />

bölgesinde bulunan Borken,<br />

Melsungen, Bebra, Bad Hersfeld,<br />

Biedenkopf ve Fulda ile<br />

devam etti.<br />

Borken DÝTÝB Akþemseddin<br />

Camii Din Görevlisi<br />

Muhsin Saylan ve Dernek<br />

Baþkaný Recep Akdað, Melsungen<br />

DÝTÝB Merkez Camii<br />

Temel ile birlikte, Kelhheim<br />

DÝTÝB Yeni Camii’ne de uðrayan<br />

Arslan’a, burada derneðin<br />

faaliyetleri ile ilgili olarak<br />

bir brifing verildi.<br />

Din Hizmetleri Ataþesi<br />

Mustafa Temel yaptýðý konuþmasýnda,<br />

Kelheim DÝTÝB<br />

Yeni Camii’nin, eðitim faaliyetleriyle<br />

her zaman ön plana<br />

çýktýðýný belirterek derneðin,<br />

Din Hizmetleri Müþavirliði<br />

ve DÝTÝB iþbirliði ile organize<br />

edilen yarýþmalarda genellikle<br />

baþarýlý olduðunu söyledi.<br />

Temel, bu baþarýlý çalýþmalarda<br />

görev süresini tamamlayýp<br />

Türkiye’ye dönen<br />

Din Görevlisi Ali Kurttekin’in<br />

payýnýn büyük olduðunu<br />

ifade ederek, kendisine teþekkür<br />

etti.<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi<br />

Arslan da konuþmasýnda,<br />

“Gittiðim her yerde vatandaþlarýmýzýn<br />

yoðun ilgisiyle karþýlaþýyorum.<br />

Bu hizmetler, fedakar<br />

insanlarýmýzýn fahri çalýþmalarý<br />

sayesinde baþarýlý<br />

bir þekilde devam ediyor. Sizlerin<br />

desteði, din görevlilerimizin<br />

de gayretli çalýþmalarý<br />

ile Almanya’da son derece<br />

saygýn bir konuma sahibiz.<br />

Ben bir kez daha teþkilatýmýzýn<br />

bu günlere gelmesinde<br />

emeði geçen herkese þükranlarýný<br />

arzediyorum.<br />

DÝTÝB derneklerimiz, Almanya<br />

genelinde verdiði hizmetlerle<br />

adeta birer eðitim ve<br />

kültür merkezleri konumuna<br />

gelmiþlerdir. Dil kursundan,<br />

derslere yardým kurslarýna<br />

kadar, dini bilgiler kurslarýndan,<br />

eðitim ve kültür kurslarýna<br />

kadar, her alanda her milletten<br />

insana eðitim veriyoruz.<br />

Hizmetteki anlayýþýmýz,<br />

insana verilen hizmetin,<br />

Hak’ka verilen hizmet olduðudur”<br />

dedi.<br />

Arslan’ýn Dernek Ziyaretleri<br />

Bütün Hýzýyla Devam Ediyor<br />

Din Görevlisi Murat Bozkurt,<br />

Bebra DÝTÝB Mimar Sinan<br />

Camii Din Görevlisi Mahmut<br />

Taþoðlu, Bad Hersfeld DÝTÝB<br />

Yeni Camii Din Görevlisi<br />

Ömer Faruk Sayar ve Dernek<br />

Baþkaný Sabri Ekici, Fulda<br />

DÝTÝB Ýmam-ý Azam Camii<br />

Din Görevlisi Mustafa Öztürk<br />

ve Dernek Baþkaný Ramazan<br />

Taktak, Biedenkopf<br />

DÝTÝB Yunus Emre Camii<br />

Din Görevlisi Nihat Kircalioðlu<br />

ve Dernek Baþkaný Recep<br />

Çoban’dan yaptýklarý faaliyetler,<br />

dini bilgiler kurslarýna<br />

devam eden öðrencilerin<br />

durumu ve 2009 yýlýnda planlanan<br />

programlarla ilgili ayrýntýlý<br />

bilgi alan Arslan, gerçekleþtirilen<br />

hizmetler ve bu<br />

hizmetlere destek veren dernek<br />

baþkanlarý ve yöneticileri<br />

ile cemaate ayrýca teþekkür<br />

etti.<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi<br />

Arslan’ýn ziyareti, Borken<br />

DÝTÝB Akþemseddin Camii’ndeki<br />

saz kursuna devam<br />

eden vatandaþlara yaptýðý ziyaretin<br />

ardýndan sona erdi.


haber<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

35<br />

T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu<br />

e-Konsolosluk<br />

hizmetlerinin<br />

yaygýnlaþtýrýlmasýna yönelik<br />

Türk Kültür Merkezi´nde<br />

bir toplantý düzenledi.<br />

Toplantýya Frankfurt<br />

Baþkonsolosu Ýlhan SAY-<br />

GILI, Din Ateþesi Galip<br />

AKIN Konsolosluk görevlileri<br />

ve Hessen Eyaletinde<br />

bulunan DÝTÝB baþkanlarý<br />

ve Din görevlileri katýldý.<br />

Toplantý Ýstiklal Marþý<br />

ve Din Ateþesi Galip<br />

Geride býraktýðýmýz<br />

günlerde Almanya’daki<br />

deðiþik<br />

etnik kökene sahip<br />

göçmenlerin uyum meselesi<br />

üzerine yapýlan<br />

kapsamlý bir araþtýrmanýn<br />

neticeleri kamuoyunun<br />

bilgisine sunuldu.<br />

Araþtýrmaya göre en<br />

“uyumsuz” azýnlýk Türklerdir.<br />

Her zaman olduðu<br />

gibi bu sefer de faturanýn<br />

Almanya Türk azýnlýða<br />

kesilmesi bizim açýmýzdan<br />

sürpriz olmadý<br />

diyen ATÝB Genel Baþkaný<br />

Selahattin Saygýn,<br />

konuyla ilgili yaptýðý basýn<br />

açýklamasýnda þöyle<br />

dedi:<br />

Takriben üç milyona<br />

yakýn nüfusuyla, Almanya’daki<br />

göçmelerin en<br />

büyük kesimini oluþturan<br />

Türkler, ayný zamanda<br />

3,5 milyon civarýndaki<br />

müslüman azýnlýðýn<br />

da kahýr ekseriyetini teþkil<br />

etmektedirler. Durum<br />

böyle olunca, Almanya’nýn<br />

göçmenlerle ilgili<br />

her meselesinde Türkler<br />

adeta mercek altýna alýnarak<br />

deðerlendirme yapýlmaktadýr.<br />

Sözkonusu raporda<br />

da, Türklerin ne derece<br />

uyum saðladýklarý veya<br />

“e-konsolosluk” hizmeti<br />

tanýtým toplantýsý yapýldý<br />

AKIN´ýn konuþmasý ile<br />

baþladý. Daha sonra Frankfurt<br />

Baþkonsolosu Ýlhan<br />

saðlayamadýklarý, diðer<br />

azýnlýklara göre kýyaslanarak<br />

karara varýlýyor.<br />

Özellikle Avrupa’nýn<br />

kendi kültür coðrafyasýndan<br />

gelen azýnlýklarla<br />

Türkleri kýyaslamak; insaf<br />

ölçülerinden ve realist<br />

bir yaklaþýmdan<br />

uzaktýr.<br />

Onyýllarca bir göçmen<br />

ülkesi olduðu gerçeði<br />

kabul görmemiþ,<br />

göçmenlerle görüþülmeden<br />

hayata geçirilmek istenen<br />

“uyum politikalarý”<br />

iflas etmiþ bir ülkede<br />

yaþayan ve bütün araþtýrmalarýn<br />

ortaya koyduðu<br />

gibi, en fazla ayýrýmcýlýða<br />

maruz kalan Türk<br />

azýnlýðýn uyumla ilgili<br />

durumu, bu gerçekler<br />

dikkate alýnarak deðerlendirilmelidir.<br />

Bundan<br />

baðýmsýz olarak,<br />

“uyum”dan hangi tarafýn<br />

veya kimin ne anladýðý<br />

konusunda da ciddi görüþ<br />

ayrýlýklarý var.<br />

Almanya Türk azýnlýðýn<br />

kendi üzerine düþen<br />

görevlerini tamamýyla<br />

yerine getirdiðini iddia<br />

Uyumsuzluðun Faturasý Yine Türklere Kesildi<br />

etmiyoruz. Tam tersine,<br />

özellikle eðitim ve lisan<br />

konusunda acilen telafi<br />

etmesi gereken eksiklikleri<br />

olduðunu kabul ediyor<br />

ve biz de ATÝB olarak<br />

bu istikamette, kurulduðumuz<br />

günden beri<br />

gayret sarfediyoruz.<br />

Ama bardaðýn dolu tarafýný<br />

da görmek lazým: Bu<br />

olumsuz þartlar altýnda,<br />

Türk kökenli göçmenlerin<br />

Almanya’yý kendilerine<br />

yeni vatan edindikleri,<br />

eðitim seferberliði<br />

baþlattýklarý ve iþdünyasýnda,<br />

sanatta, siyasette<br />

aktif görevler üstlendiklerini<br />

de görmek gerekir.<br />

Özellikle kültürel<br />

farklýlýðýndan dolayý ötekileþtirilen,<br />

kültürler çatýþmasýnda<br />

“malzeme”<br />

olarak kullanýlan, birçok<br />

menfiliklerin adresi olarak<br />

gösterilen Türk azýnlýðýn<br />

birazcýk da olsa, bu<br />

toplumun bir parçasý<br />

olarak kabul görmeðe,<br />

adil muameleye ve sýcak<br />

bir ilgiye ihtiyacý var.<br />

Bize göre uyumun sihirli<br />

anahtarý, farklýlýðýna raðmen<br />

kabul görmektir.<br />

Almanya henüz bu konuda<br />

üzerine düþeni maalesef<br />

yerine getirmemiþtir.<br />

Frankfurt bölgesinde<br />

faaliyette<br />

bulunan Darmstadt<br />

DÝTÝB Merkez<br />

Camii’nde, gençlik<br />

kollarý tarafýndan, “Tanýþma<br />

Günü” adlý bir<br />

program düzenlendi.<br />

Programa, T.C.<br />

Frankfurt Baþkonsolosu<br />

Ýlhan Saygýlý, T.C.<br />

Berlin Baþkonsolosluðu<br />

Din Hizmetleri Müþaviri<br />

ve DÝTÝB Genel<br />

Baþkaný Sadi Arslan,<br />

Frankfurt Baþkonsolosluðu<br />

Muavin Konsolos<br />

Ferit Orçun Baþaran,<br />

Din Hizmetleri<br />

Ateþesi Galip Akýn,<br />

Çalýþma Ateþesi Kemal<br />

Savaþ ile çoðunluðunu<br />

gençlerin oluþturduðu<br />

çok sayýda davetli<br />

katýldý.<br />

Din Görevlisi Kerim<br />

Þükrü Ünlü tarafýndan<br />

sunulan program,<br />

Gençlik Kollarý<br />

Sekreteri Ayþe Nur<br />

Kaya’nýn, Ýstiklal Marþý’nýn<br />

10 kýtasýný ezbere<br />

okumasý ve ardýndan<br />

Azim Semizoðlu’nun<br />

duygulu þiiriyle baþladý.<br />

Darmstadt DÝTÝB<br />

Merkez Camii Dernek<br />

Baþkaný Fuat Kurt bir<br />

selamlama konuþmasýyapti.<br />

Din Hizmetleri<br />

Müþaviri ve DÝTÝB<br />

Genel Baþkaný Sadi<br />

SAYGILI e-konsolosluk<br />

hakkýnda bilgi verdi. Saygýlý;<br />

“Yurtdýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýza<br />

internet üzerinden<br />

sunduðumuz hizmetlerin<br />

kalitesinin arttýrýlmasýna<br />

ve kapsamýnýn geniþletilmesine<br />

yönelik çalýþmalarýmýz<br />

çerçevesinde e-konsolosluk<br />

sitesinde geniþ çaplý<br />

yenilikler yapýlmýþtýr. Dinimiz<br />

bilime çok açýk bir dindir.<br />

Dolayýsý ile dinimizin<br />

ilk emri OKU’dur. Konsolosluk<br />

binamýzý restore etsek<br />

ya da büyütsek dahi yine<br />

de kuyrukta bekleme durumu<br />

oluyor.<br />

Bundan böyle, sayfalarýmýza<br />

baðlanmak için üye<br />

olma þartý aranmamaktadýr.<br />

Konsolosluk iþlemleri ile ilgili<br />

ayrýntýlý bilgilere eriþilmek<br />

istendiðinde hangi ülkeden<br />

ve hangi konsolosluk<br />

görev bölgesinden baðlandýðýnýn<br />

kaydedilmesi yeterlidir.<br />

Bu seçim yapýldýktan<br />

sonra, konsolosluk iþlemleri<br />

bilgileri, o ülkeye özel<br />

verilerle ekrana taþýnmaktadýr.<br />

Buna karþýlýk, interaktif<br />

iþlem yaptýrmak için siteye<br />

üye olmak gerekmektedir.<br />

Doðum, Nüfus, Evlilik, Askerlik,<br />

Noterlik ve Vatandaþlýk<br />

ile ilgili iþlemlerinizi<br />

internet orta mýnda yapabilirsiniz.”<br />

dedi.<br />

• Geniþ bilgi için:<br />

www.e-konsolosluk.net adresini<br />

ziyaret edebilirsiniz.<br />

Saygýlý ve Arslan, Darmstadtlý<br />

gençlerle biraraya geldi<br />

Arslan, toplantýda birr<br />

konusma yaptý.<br />

T.C. Frankfurt Baþkonsolosu<br />

Ýlhan Saygýlý<br />

ise, gençlerin ve<br />

genç düþüncenin öneminden<br />

bahsederek;<br />

“Gençlerin böyle çalýþmalar<br />

yapmalarý ve etkin<br />

olmalarý çok memnuniyet<br />

vericidir. Kendilerini<br />

kutluyorum”<br />

dedi.<br />

Program, bayanlar<br />

kolunun hazýrladýðý ikramýn<br />

davetlilere sunulmasýnýn<br />

ardýndan,<br />

Darmstadt DÝTÝB Merkez<br />

Camii “Saz Grubu”nun<br />

söylediði birbirinden<br />

güzel türkülerle<br />

sona erdi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

36 hayat<br />

Padiþahýn biri,<br />

- Bana yalan söyleyebilene<br />

bir küp dolusu altýn<br />

vereceðim! demiþ. Yalancýlar,<br />

hemen saraya koþuþturup<br />

baþlamýþlar yalana;<br />

- Bir kuþ, aslaný kapýp<br />

yuvasýna götürdü.<br />

- Bunun neresi yalan?..<br />

Kuþ kartaldýr, Arslan da<br />

kuzu kadar minik bir yavru.<br />

Kaptý mý götürür tabii!..<br />

- Komþu ülkede bir eþeði<br />

kral yaptýlar!..<br />

- Ülkenin kralý, pencereden<br />

bakýnýrken tacýný düþürmüþ.<br />

Taç da pencerenin<br />

altýndaki eþeðin baþýna<br />

geçmiþ. Taç kimin kafasýndaysa,<br />

kral odur tabii!..<br />

- Padiþahým, ben gökyüzüne<br />

bir ok attým. Altý ay<br />

sonra geri döndü!<br />

- Senin ok bir aðacýn üstüne<br />

düþmüþtür. Aðaç, sonbaharda<br />

yapraklarýný dökünce,<br />

takýlacak yer bulamayýp<br />

yere inmiþtir.<br />

Böylece padiþah, her<br />

yalana gerçek bir bahane<br />

bulmuþ ve kimse padiþaha<br />

bu yalandýr dedirtememiþ.<br />

Ama bir gün bir Kayserili<br />

gelmiþ;<br />

Padiþahým, sen benim<br />

babamdan borç olarak bir<br />

küp dolusu altýn almýþtýn.<br />

Þimdi geri almaya geldim.<br />

Yalandýr dersen ödülümü<br />

ver. Yalan deðil dersen<br />

borcunu öde!..<br />

Kayseri`li ve Terzi<br />

]Kayseri`li Ali`ye babasý<br />

hayat dersi veriyormuþ<br />

oðlum senden ne kadar isterlerse<br />

istesinler yarýsýndan<br />

fazla verme.<br />

Ali birgün terziye takým<br />

elbise diktirmiþ.<br />

Kayseri`li sormuþ borcum<br />

nedir?<br />

Terzi cevap vermiþ 6<br />

milyon .<br />

Kayseri`li mümkün deðil<br />

3 milyon demiþ.<br />

Terzi kurtarmaz 4 milyon<br />

demiþ.<br />

Kayseri`li mümkün deðil<br />

2 milyondan fazla vermem<br />

demiþ.<br />

Terzi lanet olsun tamam<br />

demiþ.<br />

Bu sefer Kayseri`li 1<br />

milyondan fazla vermem<br />

demiþ.<br />

Terzi sinirlenmiþ para<br />

falan istemiyorum al elbiseni<br />

defol demiþ.<br />

Kayseri`li bir takým elbise<br />

daha dikmezsen þurdan<br />

þuraya gitmem demiþ.<br />

Nallarý Dikmiþ<br />

Padiþah bir gün atýyla<br />

kýr gezintisi yaparken seyislerine<br />

demiþ ki:<br />

-Bu atý çok sevdiðimi<br />

bilirsiniz. Bu atýn ölüm haberini<br />

bana getiren seyisin<br />

kellesini vururum, atýma<br />

çok iyi bakacaksýnýz. Aradan<br />

birkaç yýl geçmiþ, seyisler<br />

bakmýþlar ki padiþahýn<br />

atý ahýrda ölmüþ. Seyislerden<br />

biri padiþahýn sözünü<br />

hatýrlamýþ, telaþlanmýþlar,<br />

ne yapacaklarýný bilememiþler.<br />

Birinin aklýna<br />

Ýncili Çavuþ gelmiþ, bu iþi<br />

ona danýþalým demiþler. Ýncili’ye<br />

varmýþlar, durumu<br />

anlatmýþlar. Ýncili demiþ ki<br />

-Ben bu iþi çözerim, siz<br />

iþinize gücünüze bakýn. Ýncili,<br />

padiþahýn huzuruna<br />

varmýþ.<br />

-Padiþahým, senin bir<br />

küheylan vardý ya...<br />

-Evet...<br />

-Ahýrda gördüm. Yanýna<br />

yaklaþtým. Su verdim<br />

içmedi, yem verdim yemedi,<br />

nallarý da havaya dikmiþ<br />

öylece duruyor.<br />

-Yahu sen þuna öldü desene!<br />

-Padiþahým ben demedim,<br />

sen söyledin öldüðünü.<br />

Bir ceza vereceksen<br />

kendine ver..<br />

Topum Tüfeðimi<br />

Geri Ver<br />

Çanakkale Muharebesinde<br />

Kayseri`li bir nefer<br />

topunun baþýna nöbete gelmiþ.<br />

Muharebenin þiddetli<br />

bir zamaný deðilmiþ, þurada<br />

bir abdest tazeleyim demiþ.<br />

Tüfeðini de topun<br />

üzerine býrakmýþ.<br />

-Topum, tüfeðimin<br />

emaneti sana, diyerek ilerideki<br />

çukura gitmiþ. Bu sýrada<br />

komutan gelmiþ, bakmýþ<br />

ki topun baþýnda kimse<br />

yok, bir de nefer tüfeðini<br />

topun namlusuna asmýþ.<br />

Çok hiddetlenmiþ, þu tüfeðini<br />

alayým da hesabýný<br />

versin bakalým diye kýzýp<br />

köpürmüþ ama tüfeði de<br />

topun namlusundan bir türlü<br />

sökemiyormuþ. Komutan:<br />

-Ulan uyanýk Kayseri`li<br />

bu tüfeðe ne yaptýnda sökülmüyor<br />

böyle diye düþünürken<br />

Kayseri`li de çýkagelmiþ.<br />

Komutan açmýþ<br />

aðzýný yummuþ gözünü,<br />

demediðini býrakmamýþ.<br />

-Þu tüfeði de nasýl yapýþtýrdýysan<br />

sök yerinden<br />

demiþ. Nefer:<br />

-Yapýþtýrmadým komutaným<br />

demiþ. Topa yaklaþmýþ:<br />

-Topum tüfeðimi geri<br />

ver demiþ ve komutanýn<br />

þaþkýn bakýþlarý arasýnda<br />

tüfeði almýþ. Komutanýn<br />

gözleri yaþarmýþ, askeri<br />

kucaklamýþ ve onunla helalleþip<br />

yanýndan ayrýlmýþ.<br />

Eski Araba<br />

Ýki tane çiftçi; biri Adana`lý<br />

diðeri Kayseri`li, sohbet<br />

ediyorlarmýþ; bu arada<br />

haliyle zenginlikleriyle<br />

övünüyorlar.. Adana`lý<br />

baþlamýþ:<br />

-Bizim orda sabah güneþ<br />

doðmadan biniyoruz<br />

arabaya, akþam oluyor biz<br />

hala çiftliðin öteki ucuna<br />

yetiþemiyoruz demiþ...<br />

Kayseri`li de bunun üzerine,<br />

-Yav bizim de vardý öyle<br />

eski bi arabamýz, ama<br />

geçenlerde satýp yeni modelini<br />

aldýk...<br />

58 kayserili veeeee<br />

Bir uçakta 58 kayserili<br />

ile 1 laz yolculuk yapýyorlarmýþ<br />

kaptandan bir ses<br />

gelmiþ uçaktaki aðýr eþyalarýn<br />

hepsini atýn yoksa düþecez<br />

bunun üzerine tüm<br />

aðýr eþyalar atýlmýþ. 10 dak<br />

sonra kaptan tekrar seslenmiþ<br />

uçaðýn sað kanadýný<br />

koparmak zorundayýz yoksa<br />

düþecez kanadýda koparmýþlar.<br />

sonra kaptan<br />

tekrar seslenmiþ sol kanadýda<br />

koparacaz. uçak kanatsýz<br />

ilerlerken kaptan<br />

seslenmiþ kusura bakmayýn<br />

ama uçaðýn alt kýsmýný<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

Kayseri Fýkralarý<br />

kesmezsek hepimiz ölecez<br />

tüm yolcular yukarýdaki<br />

tutacaklara tutunmuþlar ve<br />

alt kýsým kesilmiþ. yolculuk<br />

devam ederken kaptan<br />

bu son isteðim malesef<br />

kontrolü saðlayamýyoruz o<br />

yüzden içinizden 1 kiþinin<br />

atlamasý lzým der bunun<br />

üzerine 58 kayseliri laza<br />

döner laz ise þöyle der baþýný<br />

sallayarak tamam tamam<br />

anladým ama hani alkýþ<br />

der kayserililerde alkýþlar.<br />

Ýþ Arayan Gayserili<br />

Bir gün Kayserilinin biri<br />

Ýstanbul`a iþ aramaya gider<br />

ve gezerken fabrikanýn<br />

birinde iþ ilaný görür güvenliðe<br />

gider oda müdürün<br />

yanýna gönderir. Selamýnaleyküm<br />

der ve müdürün<br />

odasýna girer müdürde Aaleykümselam<br />

der buyur<br />

nasýl yardýmcý olabilirim<br />

diye adama sorar.<br />

Adam;<br />

-Ben iþ müracaatý için<br />

geldim der.<br />

Müdür adamýn konuþmasýndan<br />

Kayserili olduðunu<br />

anlar ne iþ yaparsýn<br />

diye sorar. Adamda ne iþ<br />

olursa yaparým yeterki iþ<br />

olsun der.Müdür gülmeye<br />

baþlar, adam müdür gülünce<br />

acaba yanlýþ bir þey mi<br />

söyledim der. Kendi kendine<br />

müdür hemþerim sen nerelisin<br />

der, adam Gayseriliyim<br />

deyince müdür yine<br />

güler adam niye gülüyorsunuz<br />

deyince müdür bende<br />

Gayseriliyimde ondan<br />

gülüyorum. Adam dayanamaz<br />

sorar müdürüm sen<br />

kaç senedir burda müdürsün?<br />

Müdür 3 senedir niye<br />

sordun?<br />

Adam daha bu fabrikayý<br />

3 senedir üstüne yürütemedin<br />

mi sen nasýl Gayserilisin<br />

deyince müdür yürütmeye<br />

yürütecektim de fabrikanýn<br />

sahibi de Gayserili..<br />

Süs Eþyasý<br />

Bir yabancý elçiyi padiþah<br />

kabul edecekti.<br />

fýkralar<br />

Bu elçi, ülkesinin çok<br />

varlýklý olduðunu göstermek<br />

Ýçin; ne kadar altýn, inci,<br />

elmas gibi süs eþyasý<br />

varsa, bunlarý üstüne baþýna<br />

takýp takýþtýrýp huzura<br />

çýkmak istedi.<br />

Saray görevlileri bu<br />

adamýn yaptýðý garipliðin<br />

önüne geçmek istiyorlardý<br />

ama ne yapacaklarýný bilmiyorlardý.<br />

Hemen akýllarýna<br />

Ýncili çavuþ geldi:<br />

-Aman çavuþ, þu adamý<br />

sen yola getirirsin Ne yapacaksan<br />

yap þu haline engel<br />

ol. Ýncili,<br />

“Çaresini buluruz” dedi.<br />

Bir süre düþündü. Sonra<br />

altýn - inci karýþýmý sedef<br />

kakmalý bir çift takunyayý<br />

onun gireceði tuvalete<br />

koydu.<br />

Adam tuvalete girip<br />

bunlarý görünce þaþýrdý. Çýkýnca<br />

Ýncili Çavuþ‘a sormadan<br />

edemedi:<br />

-Altýn, inci, sedef kakmalý<br />

nalýn tuvalete konulur<br />

mu? Yazýk deðil mi? Ýncili,<br />

taþý gediðine koyacaðý zamaný<br />

bulmuþtu. Hemen cevabýný<br />

yapýþtýrdý:<br />

-Bizim padiþahýmýz<br />

böyle süs eþyasýna deðer<br />

vermez.<br />

Elçi, verilen cevabý duyunca,<br />

üzerine bakýndý,<br />

sonra sessizce bunlarý çýkarýp,<br />

huzura girdi...<br />

Kayserili ve<br />

Kýbrýslý Rum<br />

Kayserili birisi Kýbrýsa<br />

göç etmiþ. Orada Rum<br />

komþularýda varmýþ. Ancak<br />

Rum komþularý bizim<br />

Kayserilinin tarlasýný yol<br />

olarak kullanýyorlarmýþ.<br />

Kayserili bu iþe çok kýzmýþ<br />

ve tarlaya þöyle bir ilan asmýþ.<br />

“Bu tarladan geçenleri<br />

döverim”<br />

Birgün bir Rum eþeði<br />

ile geçiyormuþ. Kayserili<br />

çevirmiþ demiþ; sen bu ilaný<br />

görmedin mi? Rum demiþ<br />

gördüm.<br />

Baþlamýþ Kayserili eþeði<br />

dövmeye rum demiþ ki;<br />

-Ya sen salak mýsýn, niye<br />

eþeði dövüyorsun?<br />

Kayserili;<br />

-Önce seni dövmeye<br />

baþlarsam eþek sýranýn<br />

kemdisine geleceðini anlar<br />

ve kaçar. Ben bu yüzden<br />

önce eþekten baþladým.


özel köþe<br />

KARAMANLI<br />

KARASAKAL<br />

HOCA UÇMUÞ<br />

HABERÝ YOK!!!<br />

Zamanýn birinde bizim<br />

Karamanlý Karasakal Hoca<br />

köyün birine hoca olur.<br />

Aradan bir zaman geçtikten<br />

sonra köylüler hocaya<br />

gelirler ve:<br />

-Hoca bu gece ne müthiþtin<br />

caminin tabutuyla<br />

köyün üzerinde dolaþýyordun.<br />

Bizim hoca þaþkýn kendiside<br />

yeni duyuyor:<br />

-Ben mi uçmuþum.<br />

-He hocam o ne kerametti<br />

öyle.<br />

Hoca söylene söylene<br />

caminin yolunu tutar:<br />

Mürþit uçmaz ama mürid<br />

uçurur.<br />

ALLAH RIZASI<br />

ÝÇÝN ETLÝ<br />

EKMEK ALIN<br />

Babam bir zaman yalnýz<br />

izine gitti. Mübarek Ramazan<br />

ayý Ramazan orucu tutuyoruz.<br />

Birgün babam Karaman`da<br />

dolaþýrken bakýyorki<br />

akþam yaklaþýyor hemen<br />

bir fýrýna gidiyor ve 50<br />

yarým etli ekmek yaptýrýyor.<br />

Zannediyorki bizde<br />

izindeyiz o zamanlar hepimiz<br />

evdeyiz. 7 kardeþ ana<br />

baba etti 9. Bir de gelen<br />

olursa ancak yeter diye düþünüyor.<br />

Bir fýrýnda etli ekmeði<br />

yaptýrýp fýrýndan dýþarý<br />

çýkýyor sonra da kafa týnlýyor:<br />

-Eyvah ben ne yaptým<br />

çocuklar Almanya`da ya<br />

diye düþünüyor ve Karaman`ýn<br />

en eski parkýnýn bir<br />

köþesine durup millete baðýrýyor:<br />

-Allah rýzasý için almadan<br />

geçmeyin..<br />

AÐLAMAKTA<br />

BÝR SANAT<br />

Yer Almanya millet almanya`ya<br />

yeni gelmiþ ama<br />

babam Almanya`ya geldikten<br />

6 ay sonra annemi Almanya`ya<br />

getirdi. Tabi ev<br />

tutmanýn avantajý ile keyif<br />

yerinde. Ogün bayram sabahý<br />

bayram namazýndan<br />

sonra bayram yemeði yiyecekler.<br />

Bayram namazýndan<br />

sonra kardeþten üstün<br />

tuttuðu arkadaþý Muammer<br />

M. Salih AYDIN<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

m.s.a.58@hotmail.com<br />

hayat<br />

abi ve halamýn kocasý eniþtem<br />

eve geliyorlar. Yemek<br />

ortaya geliyor babamýn<br />

kardeþi gibi sevdiði Muammer<br />

abi baþlýyor aðlamaya:<br />

-Benim yavrularým acep<br />

þimdi ne yer ben burda kuþ<br />

sütüne kadar yiyorum. Arkasýndan<br />

halamýn kocasý da<br />

ayný þekilde aðlamaya baþlayýnca<br />

babam yalnýz kalýyor<br />

ve baþlýyor oda aðlamaya<br />

sonra da olayý bize<br />

þöyle anlatýyor:<br />

-Ne yapayým ayýp olmasýn<br />

diye ben de aðladým.<br />

BABA BENÝM<br />

KURBANI DA<br />

ÖDEDÝN MÝ?<br />

Kurban bayramý yaklaþmak<br />

üzere yani son Cuma<br />

namazýný kýldýk. Kardeþim<br />

Hüsnü kurban listesine bakýyorki,<br />

babamýn ve annemin<br />

kurbaný ödenmiþ ama<br />

kendi kurbaný ödenmemiþ,<br />

babamýn kulaðýna yaklaþýyor<br />

ve:<br />

-Baba benim kurbaný da<br />

ödedin mi? Babamýn bir<br />

bakýþý varki görmeye deðer<br />

Kardeþime:<br />

-Ulan üç kaðýtçý daha<br />

hacca götürdüðüm parayý<br />

vermedin ben sana borçlumuyum…<br />

BABAM KENDÝNÝ<br />

NASIL VURDU?<br />

Babam yine zamanýn birinde<br />

ava gider. Oda kendi<br />

tüfeði yok dedemin üsten<br />

doldurmak tüfeðiyle. Babam<br />

küçük halamýn kocasýný<br />

da yanýna alýr dolaþmaya<br />

baþlarlar. Tam yürürlerken<br />

bir ördek sürüsü kalkar babam<br />

basar tetiðe ördek bir<br />

tarafa düþer babam bir tarafa.<br />

Eniþtem koþar gelir:<br />

-Kayýn ne oldu diye baðýrýr.<br />

Babamýn yüzünü görünce<br />

gülmeye baþlar çünkü<br />

babamýn yüzü baruttan<br />

simsiyah olmuþ. Doldururken<br />

barutu fazla koyduðu<br />

için…<br />

HAYALET<br />

HACARAP<br />

Babam ikinci hacdan<br />

dönünce beraberinde bir<br />

Arap elbisesi getirir. Ertesi<br />

sene Ramazanda beraberinde<br />

getirdiði elbiseyi giyer.<br />

Bembeyaz kefen gibi teravih<br />

namazý kýlmaya gider.<br />

Eve gelirken çocuk bahçesinden<br />

geçmekte iken komþunun<br />

oðlu babamý bembeyaz<br />

görünce içini bir korku<br />

kaplar ve tabana kuvvet yatýrývermiþ<br />

kaçmýþ. Babam<br />

bu çocuða ne oldu demiþ.<br />

Arkasýndan babam da koþmaya<br />

baþlar tabi çocuk þok<br />

geçirir, evlerine zor varýr.<br />

Sonra babam çocuðun kendinden<br />

kaçtýðýný anlar.<br />

FISILTI<br />

GAZETESÝNÝN<br />

GETÝRDÝKLERÝ 2<br />

Geçen sayýlardan birinde<br />

yazmýþtým. Gurbetçi<br />

kardeþlerimizin baþýndan<br />

geçenleri, þimdi kaldýðýmýz<br />

yerden devam edelim.<br />

Yine zamanýn birinde<br />

kardeþimizin biri izine gidiyor<br />

ayaðý yorulunca da gaz<br />

pedalýnýn üstüne taþ koyuyor.<br />

Tabii Yugoslav polisi<br />

durduruyor ama araba hala<br />

baðýrýyor. Polis bir de ne<br />

görsün pedalýn üstünde kocaman<br />

bir taþ. Çat, pat<br />

Türkçe soruyor bizim vatandaþa:<br />

—Bu ne komþu?<br />

Bizimki lafý patlatýyor:<br />

—Ayaðým yoruluyor<br />

komþu… Cezayý yeyince<br />

ayaðý hiç yorulmuyor artýk.<br />

Tabiî ki bunlar bizim<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

37<br />

Hacarabýn<br />

Serüvenleri<br />

19<br />

vatandaþlarýn buluþlarý patentlemek<br />

lazým. Yine bir<br />

baþka yere ve bir baþka zamana<br />

taþýnalým.<br />

Döküm ocaklarýnda temizlik<br />

yapýlacak bizim vatandaþ<br />

ve bir Alman beraber<br />

temizleyecekler.<br />

Alman Türk`e diyor ki:<br />

—Ben aþaðý inince oksijen<br />

tüpünü kapatma iþaretle<br />

birlikte anlatýyor. Bizim<br />

vatandaþ da tamam anlamýnda<br />

kafasýný sallýyor.<br />

Adam aþaðýya inince baþlýyor<br />

temizliðe bizim vatandaþ<br />

oksijeni kapatýyor.<br />

Adam kývrýlmaya baþlýyor.<br />

Neyse ki vatandaþ yanlýþýný<br />

anlýyor da oksijeni açýyor.<br />

Adam da ölmekten kurtuluyor.<br />

Olaylara devam ediyoruz.<br />

Yer Ehringhausen benim<br />

çalýþtýðým firma. Firmada<br />

Aksaraylý Asým abi<br />

vardý rahmetli oldu. Bir de<br />

Yozgatlý Ali abi vardý o da<br />

rahmetli oldu. Yozgatlý Ali<br />

abi sabah vardiyasýnda<br />

Asým abi ise öðlen vardiyasýnda<br />

o zamanlar millet<br />

bekâr evlerinde kalýyor.<br />

Asým abi öðle vardiyasý bitince<br />

sen tut Yozgatlý Ali<br />

abinin odasýna gir çalar saati<br />

5 saat geri al. Tabii zil<br />

çalýnca Yozgatlý Ali abi<br />

apar topar iþe koþuyor. Varsa<br />

ki gece vardiyasý çalýþýyor,<br />

millette Ali abiyi görünce:<br />

—Ne o Ali abi uyuyamadýn<br />

mý? Diyorlar.<br />

O da:<br />

Ne uyumasý iþe geldim.<br />

Millette:<br />

—Ali abi saat daha bire<br />

gelmedi deyince kart bastýðýmýz<br />

saatin yanýna koþuyor<br />

bir de ne görsün oyuna<br />

geldiðini anlýyor da tekrar<br />

yatmaya gidiyor. Ertesi gün<br />

Asým abi Ali abinin yanýna<br />

gelip kaynamaya, fokurdamaya,<br />

gülmeye baþlýyor.<br />

Ali abi de arkasýna düþüyor<br />

sonra bir kahve ýsmarlýyor<br />

da barýþýyorlar.<br />

Gelelim asýl konumuza<br />

geçenlerde yine Ýrfan kardeþle<br />

dolaþýrken bana:<br />

—Sana bir þey anlatacaðým<br />

dedi.<br />

Ben de:<br />

—kimden? dedim.<br />

Ýrfan`da:<br />

—Hacý Öztürk kendisi<br />

anlattý ve sakýn Salih abiye<br />

anlatma dedi. Ama anlatýyorum<br />

bakalým beðenecek<br />

misin dedi.<br />

Ben de:<br />

—Anlat bakalým ne<br />

yapmýþ dedim. Þimdi Ýrfan`ý<br />

dinliyoruz.<br />

Hacý Öztürk`ün vardiyesi<br />

bitince iþten çýkmýþ<br />

bakmýþ ki, yaðmur sel olmuþ<br />

yaðýyor. Þemsiyede<br />

yok. Kendisini herhangi bir<br />

otobüse atýyor. Zannediyor<br />

ki her otobüs Dallheim`e<br />

gidiyor. Ama olacak iþte<br />

bindiði otobüs tam ters istikamete<br />

gidiyor Garbenheim.<br />

Tabi bizim Hacý Öztürk<br />

ister istemez Garbenheim`da<br />

iniyor. Ýki kilometre<br />

yerine dört kilometre yürüyerek<br />

o yaðmurda sucuk<br />

gibi sýrýl-sýklam oluyor.<br />

Eve varýnca da kendi durumuna<br />

kendi gülüyor. Ýrfan<br />

bunu anlatýnca hemþerin<br />

ayvayý yedi dedim ve yazdým.<br />

Ama ben söylemedim<br />

yazmadým kuþlar getirdi<br />

unutmayýn.<br />

Gününüz mutlu, ömrünüz<br />

kutlu, yarýnýnýz umutlu,<br />

sýhhatiniz afiyetli yüzünüz<br />

hep gülsün efendim<br />

saðlýcakla kalýn.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />

38 hayat<br />

Þubat-Februar 2009 Safer 1430<br />

bulmaca

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!