09.01.2015 Views

1pbcxyEp6

1pbcxyEp6

1pbcxyEp6

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

unların mekanik şekilde birbirinin karşısına konması da düşünülemez. Benzer yanlar pekala bulunabilir. Ama olguyu<br />

biçimlendiren bu benzer yanlar değildir.<br />

Sömürgeciliğin tarihi, bir anlamda istilacı devletlerin ortaya çıkışına kadar uzanır. İlkel olarak<br />

adlandırabileceğimiz sömürgeciliğe Yunanlılar, Fenikeliler, Romalılar da sahiptirler. Aynı şey feodalizm için de<br />

söylenebilir. Fetih ve yağmaya dayanan Osmanlı İmparatorluğu sömürgeciydi. Sömürgeciliğin gerçek anlamına en<br />

çok yaklaşması, merkantilist dönemdedir. Ama yine de hepsi emperyalist sömürgecilikten farklıdırlar ve bu fark<br />

biçimle sınırlandırılamaz.<br />

''Sömürge politikası da emperyalizm de, kapitalizmin çağdaş döneminden, hatta kapitalizmden önce de<br />

vardı. Kölelik üstüne kurulu bulunan Roma, bir sömürge politikası izliyor ve emperyalizmi uyguluyordu. Ama<br />

ekonomik ve toplumsal biçimler arasındaki farkı görmezden gelerek ya da arka plana iterek, emperyalizmin 'genel<br />

düzeni' üzerine fikir yürütmek, tıpkı, 'Büyük Roma' ile 'Büyük Britanya' arasında kıyaslamalara girmek gibi birtakım<br />

boş palavralara ve bayağılıklara düşürür kişiyi. Çünkü kapitalizmin eski evrelerindeki sömürge politikası bile, mali sermayenin<br />

sömürge politikasından temel ayrılıklar göstermektedir.<br />

''Bugünkü kapitalizmi belirleyen temel özellik en büyük girişimcilerce kurulmuş tekel birliklerinin<br />

egemenliğidir.'' (LENİN, Emperyalizm, s.99)<br />

Emperyalist dönemde sömürgeciliği biçimlendiren bizzat emperyalizm olgusudur. Emperyalizm, sermayenin<br />

yoğunlaşması ve merkezileşmesiyle iktisadi hayata tam egemen olan tekellerin dünya egemenliği çağıdır.<br />

Emperyalizmle birlikte dünyada gerek toprak, gerekse iktisadi bakımdan tekeller arasında paylaşım tamamlanmış ve<br />

tek tek bağımsız ulusal ekonomilerden artık söz edilemez olmuştur. Bunlar dünya ekonomik zinciri denilen sistemin<br />

birer halkası durumuna gelmişlerdir. Dünyanın siyasi ve ekonomik açıdan tek hakiminin tekeller olduğu çağda, bu<br />

dev iktisadi gücün -tekelci kapitalizmin- sömürgeci politikası dışında bir sömürgecilik aramaya kalkmak, hem de<br />

dünyanın emperyalist güçlerce tekrar tekrar paylaşılmasından sonra buna inanmak, ütopya peşinde koşmaktan öte<br />

bir anlam taşımaz.<br />

Kürdistan'ın ''sömürge'' olduğu tespiti yapanlar en genelde iki noktada polemik yapmaktadır. Birincisi<br />

LENİN'in, emperyalizm öncesi dönemlerde sömürgeciliğin varlığını ortaya koyan deyişlerini çarpıtarak, onun düşünce<br />

sistematiğini bozarak kendilerine dayanak yapmalarıdır. Yaptığımız alıntıdan da anlaşılacağı gibi, LENİN'in söyledikleri<br />

hiç de iddia edildiği gibi yorumlanamaz. LENİN, ''emperyalist sömürgecilik dışında sömürgeciliğin olabileceği''ni<br />

belirtirken, emperyalizm öncesi dönemlerde (serbest gelişim evresi, feodalizm ve köleci sömürgecilik) sömürgeciliğin<br />

varlığına işaret ediyor. Çünkü LENİN, emperyalizm çağında, emperyalist sömürgecilik dışında sömürgecilik aramanın<br />

düpedüz hayalcilik olduğunu üzerine basa basa belirtiyor.<br />

LENİN sorunu şöyle koyar:<br />

''Dünya sömürge politikasının sıkı sıkıya kapitalist gelişmenin en yeni aşamasına, mali sermaye aşamasına<br />

bağlı olduğu özel bir dönem içinde bulunmaktayız'' (LENİN, Emperyalizm, s.93)<br />

LENİN'in ifadesinden çıkan sonuç, emperyalizm çağında mali sermayenin sömürgecilik politikası dışında bir<br />

sömürgeciliğin olamayacağıdır.<br />

Açıktır ki, emperyalizm döneminde, emperyalist sömürgecilik dışında sömürgeciliğin (örneğin yarısömürgelerin<br />

sömürgelerinin) olabileceğini ileri sürmek LENİN'in açıkça tahrif edilmesidir ve emperyalizm olgusundan<br />

bihaber olmaktır. Bu teori sahiplerinin, kendilerini LENİN'e dayandırmaları boşuna bir çabadır.<br />

Kürdistan'ın ''sömürge'' olduğunda ısrar edenlerin kendilerine dayanak yaptıkları ikinci bir nokta ise, Portekiz<br />

ve Çarlık Rusyası'nın durumudur. Fakat bu dayanaklar da, ''emperyalist sömürgecilik dışında sömürgeciliğin olabileceği''<br />

tezi kadar saçma ve nesnel gerçekliğe aykırıdırlar. Bu örnekleri kısaca irdelediğimizde görülecektir ki,<br />

Portekiz ve Çarlık Rusyası'nın durumu kendilerini değil, LENİN'i doğrulamaktadır.<br />

Öncelikle Portekiz örneğine değinelim:<br />

Portekiz'in örnek verilmesinin nedeni, 1975 öncesi, Portekiz'in yarı-sömürge olması ve Mozambik, Angola<br />

gibi birtakım ''sömürgelere'' sahip olmasıdır. Olguların özüne inemeyen, biçime takılıp kalan bu iddia sahiplerinin<br />

ortaya koymaya çalıştıkları şey, ''Portekiz, yarı-sömürge olmasına karşın sömürgelere sahiptir. Bu nedenle Kürdistan<br />

da Türkiye'nin sömürgesidir'' şeklindedir.<br />

Fakat nesnel gerçeklik hiç de bunların iddia ettiği gibi değildir. Evet Portekiz yarı-sömürgedir, ama emperyalist<br />

sömürge savaşında Portekiz sömürgelerini koruyamamış ve yarı-sömürgeleşmesiyle birlikte tarihsel olarak,<br />

devraldığı ülkelerdeki varlığı biçimsel bir nitelik almıştır. Portekiz'in sömürgelere sahip olması yarı-sömürgeleşmeden<br />

önceki evreye tekabül eder.<br />

Halk Kitaplığı/ Haklıyız Kazanacağız

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!