09.01.2015 Views

1pbcxyEp6

1pbcxyEp6

1pbcxyEp6

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Proletarya, uluslararası planda ortak mücadele ilkesini savunduğu halde, ulusal sınırlar içinde yarattığı bağımsız sınıf<br />

örgütleriyle bu kavgayı vermektedir. Burjuva devlet sınırları içinde verdiği sınıfsal savaş, dünya çapındaki sınıf<br />

savaşının bir parçasıdır. Ama enternasyonalizm adına, farklı toplumsal formasyonlara sahip ülkeler gerçeğini bir yana<br />

atıp, ''tek bir devrim, tek bir örgüt'' teorisi savunulamaz. Devrim mücadelesinin her birinin dünya proleter devriminin<br />

birer parçası olduğundan değil de, yekpare bir bütünden yola çıkmanın yaratacağı sonuç koca bir hiçtir. Bu anlamda<br />

sapla samanı birbirine karıştırıp, aynı toplumsal formasyona ve bugünkü haliyle aynı devlet çatısına sahip uluslar için,<br />

ayrı örgütlenme savunulamaz. Görüldüğü gibi ulusal sınırlar içinde örgütlenme, bir biçim sorunudur ve ortak<br />

örgütlenme ilkesini dışlamaz. Bu doğru yaklaşımı, aynı ülke sınırları içine taşımak onun ruhunu bozmak, dejenere<br />

etmektir. Bu noktada Portekiz ve Angola, Mozambik vb. örnekleri, tartışma zemini dışındadırlar. Mutlaka örnek<br />

aranacaksa, Çarlık Rusyası'nda LENİN ve STALİN'in yaklaşımlarına tekrar tekrar bakılmasında fayda var: Hem de en<br />

çok üzerinde titrenilen ve ayrı örgütlenmenin, ayrı devrimin gerekçesi yapılan sömürge-sömürgeci ilişkilerine karşın<br />

LENİN ve STALİN'in ayrı örgütlenme (veya federasyon) önerisinde bulunan BUND ve Polonyalı Sosyal-Demokratlara<br />

karşı çıkmaları, bir kez daha irdelenmelidir.<br />

İki halk için de, stratejik hedefin anti-emperyalist, anti-oligarşik halk devrimi olduğu ülkemizde, Marksist-<br />

Leninist örgütlenme anlayışı ortak örgütlenme, tek parti örgütlenmesidir. Biz Kürt-Türk işçi ve emekçilerinin yoldaşça<br />

ilişkiler üzerine kurulu birliğinden yanayız. Ortak örgütlenme anlayışı, anti-oligarşik, anti-emperyalist halk devriminin<br />

sınıf mevzilenmesine uygun olduğu gibi, ülkemiz devriminin yolu olarak savunduğumuz PASS'ne de uygun düşmektedir.<br />

Çokuluslu devlette ortak örgütlenmeyi savunmak, ezilen ulusun varlığını görmezden gelmeyi gerektirmez. Bu<br />

tür bir anlayış, iki ulusun proletaryasının örgütlenmesini tek bir ulusun proletaryası derekesine indirger ki, bu sosyalşovenizmin<br />

bir başka biçimde tezahür etmesidir. Nitekim ülkemizde sosyal reformizmin bayraktarlığını yapan<br />

geleneksel sol, zorunlu kaldıkça Kürt ulusunun varlığından söz etmesine rağmen örgütlenme sorununda ezilen<br />

ulusun özelliklerini, taleplerini görmezlikten gelmektedir. Ve sorunu tek bir ulus proletaryasının örgütlenme derekesine<br />

indirgemektedirler. Tarihi boyunca hakim sınıfların kuyruğundan kopamamış, şovenizmin soldan destekçisi olmuş ve<br />

bugün de burjuvaziye sadakatini ispatlamayı, temel örgütsel amaç edinmiş geleneksel soldan, başka bir şey de beklenemez.<br />

Onların Kürt ulusunun varlığından söz etmeleri ''adet yerini bulsun'' türünden yasak savma tavrıdır. Kürt<br />

ulusunun sorunlarına sahip çıkmak, ulusal baskıya karşı mücadeleyi ve kendi kaderini tayin etmesini koşulsuz savunmayı,<br />

pratikte ise buna uygun davranışı gerekli kılar. Bunun bir biçimi de ortak örgütlenme sorununda, ezilen ulus<br />

sorununu dikkate alacak bir anlayış oluşturmaktan geçiyor. Ama sosyal-şovenler için bu,''ulusal parti''ciliklerine halel<br />

getirecek bir şeydir.<br />

Ülkemiz koşullarında ezilen ulus örgütlenmesi, bölgesel örgütlenme olarak somutlanmalıdır. Merkezi parti<br />

örgütlenmesinde, ezilen ulus örgütlenmesi merkezi partinin ezilen ulus bölgesindeki (Kürdistan'daki) bölge örgütlenmesidir.<br />

Merkezi parti örgütlenmesinin Kürdistan örgütlenmesi (komitesi) Türkiye'nin alelade herhangi bir bölge<br />

örgütlenmesiyle bir tutulamaz. Partinin Kürdistan kolu (örgütü) diyebileceğimiz bu örgütlenme, Kürt ulusunun özelliklerini,<br />

taleplerini dikkate alan, onları içeren ve mücadelenin göstereceği farklılıklara yanıt veren elverişlilikte bir esnekliğe<br />

sahip olmalıdır.<br />

Tek parti örgütlenmesi anlayışıyla, ezilen ulus örgütlenmesini, bölge örgütlenmesi dışında başka türden<br />

kavrayışlar, hizipçilik veya ayrı örgütlenmeyi savunmak demektir ki, bu Leninist parti anlayışının dışına kaymaktır.<br />

Ülkemizde, sömürge tespiti yapsın yapmasın, ezilen ulus milliyetçiliğine prim vererek, Kürdistan'da örgütsel<br />

olarak varlık gösterebilme anlayışında olan birçok sol yapılanma, merkezi örgütlenme içinde ezilen ulus örgütlenmesini<br />

seksiyon örgütlenme olarak kavramaktadır. Bu anlayışın özellikle,12 Eylül sonrası yenilgi koşullarında taraftar<br />

bulması tesadüfi değildir. Bu görüşlerin Kürt yurtsever hareketlerinin nispi eylemlilik gösterdikleri bir evrede -<br />

sömürgecilik tespitleriyle birlikte- ortaya atıldıklarını düşünürsek, teorinin subjektivizme nasıl kurban edildiğini anlamak<br />

zor olmayacaktır. Bu anlamda seksiyon örgütlenmenin, merkezi tek parti örgütlenme ve Türkiye'nin koşullarıyla<br />

bir ilgisi yoktur.<br />

Seksiyon örgütlenme, merkezi parti içinde, kendi organlarına, programına sahip, gerektiğinde ayrılarak<br />

bağımsız örgüte (ulusal örgüte) dönüşebilen bir örgütlenme biçimidir. Yani ezen ve ezilen ulusun ayrı örgütlenmelerinin,<br />

merkezi bir yapı içinde bir araya getirilmesidir. Bunu federatif örgütlenme olarak da adlandırabiliriz. Bu da<br />

özünde ayrı örgütlenme, milliyetlere göre örgütlenmedir. Merkezi örgütlenme yalnızca biçimde gerçekleşmiştir ve<br />

bunun ''bütün ulusların (veya iki ulusun) proletaryasının tek bir proleter topluluk olarak kaynaşması'' şeklindeki<br />

Marksist-Leninist anlayışla hiçbir ilgisi yoktur. Lenin bu tür anlayışları cevaplarken sorunu açıklıkla ortaya koyar:<br />

''Bu durumda, Rusya'daki tüm iktisadi ve siyasal koşullar, sosyal-demokrasinin (yani Marksistlerin-bn-)<br />

bütün ulusal toplulukların işçilerini, koşulsuz olarak, herhangi bir ayrım yapmaksızın bütün proleter örgütlerinde<br />

(siyasal örgütler, işçi birlikleri, kooperatifler, eğitim örgütleri, vb.) birleştirilmesini gerektirir. Parti, federatif bir yapıda<br />

olmamalı, ulusal-sosyal-demokratik gruplar kurmamalıdır...'' (LENİN, Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtuluş Savaşları, Sol<br />

Yayınları, s.101,-abç-)<br />

Halk Kitaplığı/ Haklıyız Kazanacağız

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!