12.01.2015 Views

EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi

EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi

EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />

çocuklarıyla ilişkilerinin niteliklerinin de<br />

sınanmasının doğru olacağı düşünülmektedir.<br />

Çünkü aile desteği ve yetişkin çocuklara<br />

sahip olma başlıbaşına bir doyum kaynağı<br />

olabilir (Osgood, 1985, akt: Chiello ve<br />

Stahelin, 1999). Tersi anlamlı ilişkilere sahip<br />

olamamanın getirdiği bir yoksunluk ve kayıp<br />

yaşantısını getirir. Kayıp ise bilişsel kuram<br />

çerçevesinde depresif düşünceyi<br />

çağrıştırmaktadır.<br />

Cinsiyet değişkeni açısından gruplar<br />

ayrıldığında erkeklerin kadınlara göre daha<br />

çok problemde odaklaşan (problem çözme)<br />

başaçıkmayı kullandıkları belirlenmiştir.<br />

Literatürde karşılaştırma yapılabilecek ilgili<br />

bulguya rastlanmamıştır. Hipotetik<br />

değerlendirme maddelerinin toplamı olarak<br />

ölçülen problem çözme davranışının<br />

erkeklerde görülme sıklığının, duruma mı<br />

yoksa bireye mi özgü olduğunu yordama<br />

gücü olan diğer değişkenler, gözlem ve<br />

görüşme teknikleriyle sınanabilir. Bireysel<br />

ve çevresel etmenleri çözümleyip<br />

genellemelere gidebilmek için kültürlerarası<br />

çalışmalar yapılması uygun olabilir.<br />

Öte yandan bu çalışmada sosyal destek<br />

arama, kaçınma ve depresyon düzeyinin<br />

cinsiyetten bağımsız olduğu belirlenmiştir.<br />

Nahcivan ve diğerleri (1999)’nin yaptıkları<br />

çalışmada ise eş kaybına bağlı olarak<br />

erkeklerin depresyon düzeylerinin kadınlara<br />

göre daha yüksek olduğu belirtilmektedir.<br />

Bazı diğer çalışmalarda ise kadınların<br />

psikolojik problemlerinin olduğunu kabul<br />

etme düzeylerinin erkeklere göre daha fazla<br />

olduğu ve duygusal stres hissettikleri zaman<br />

daha çok sosyal destek aradıkları<br />

belirlenmektedir (Butler, Giardano ve Neren,<br />

1985; akt: Phillips ve Murrell, 1994).<br />

Bu çalışmada elde edilen önemli<br />

bulgulardan biri de özerk davranma ve<br />

sosyal desteği olduğunu algılamanın bireyin<br />

uyuma yönelik başaçıkma davranışı ile<br />

pozitif; depresyon düzeyi ile ise negatif<br />

yönde ilişkili olması ile ilgilidir. Böylelikle,<br />

özerk davranabilme yetisinin ve sosyal<br />

desteğin olduğunun algılanmasının uyuma<br />

yönelik başaçıkma stratejileri ile, depresyon<br />

düzeyinin ise uyuma yönelik olmayan<br />

başaçıkma stratejileri ile ilişkili olacağı<br />

şeklindeki araştırma beklentileri<br />

desteklenmiştir.<br />

Yaşlıların özerk davranabilmesi kontrol<br />

duygusuna sahip olmaları ile mümkün<br />

olmaktadır. Kontrole sahip olduğunu<br />

algılayan ve özerk davranabilen bireylerin<br />

uyum yetenekleri de artmaktadır. Kontrol<br />

duygusunu algılama, bireyin biliş,<br />

motivasyon ve duygularına yön veren önem<br />

bir belirleyicidir (Rodin, 1986).<br />

Bu çalışmada yaşlıların kontrole sahip<br />

olduğunu algılaması sağlıklı bir algılama<br />

biçimi olarak değerlendirilmiştir.<br />

Gerontolojik literatürde kontrole sahip<br />

olmaya ilişkin çelişkili görüşlere yer<br />

verilmiştir. Cicirelli (1987) kurumlarda<br />

yaşayan yaşlıların dışsal kontrole olan<br />

inancının psikolojik sağlıklarını korumaları<br />

açısından yararlı olduğu ve yaşlıların<br />

bakımlarını sağlamaları için diğerlerinden<br />

yardım almalarının uyuma yönelik bir<br />

davranış olduğunu belirtmektedir. Böylesi<br />

bir “bağımlılıkla” yaşlı birey ilgi çekip,<br />

sosyal temas kurabilmekte ve bu durum<br />

onun psikolojik sağlığı açısından olumlu<br />

olarak değerlendirilmektedir.<br />

Reich ve Zautra (1989) yaşlıların kontrolü<br />

algılamasına ilişkin olarak yaptıkları<br />

çalışmada deneysel olarak kontrol kaybı<br />

oluşturulan deneklerin kontrol kaybı<br />

olmayan deneklere göre öznel sağlık<br />

durumlarını daha fazla negatif puanlarla<br />

değerlendirdikleri belirlenmiştir. Bir başka<br />

araştırmada huzurevine yeni gelen bireylere<br />

çevrelerini kontrol edebilmelerine ilişkin<br />

bilgi verilmesi ile sağlıklarını daha iyi rapor<br />

etmeleri arasında doğrusal bir ilişki olduğu<br />

belirlenmiştir. Çalışmada, sözkonusu<br />

bilginin verilmediği kontrol grubundaki<br />

yaşlıların sağlık durumlarına ilişkin algının<br />

olumsuz olduğu kaydedilmiştir (Krantz ve<br />

Schulz, 1980).<br />

Rodin (1986) bireylerin sağlıklarını<br />

korumaya ilişkin inançlarda kontrol<br />

duygusunun yaşla birlikte azaldığını, bunun<br />

fiziksel düşüşün yaşlanma sürecinin<br />

değiştirilemeyecek olarak görülmesinden<br />

kaynaklandığını ifade etmektedir.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 10 12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!