12.01.2015 Views

EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi

EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi

EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ISSN : 1302 - 9835<br />

<strong>EGE</strong> <strong>EĞİTİM</strong> <strong>DERGİSİ</strong><br />

<strong>Ege</strong> Journal of Education<br />

2004 ( 5 ): 2


<strong>EGE</strong> <strong>EĞİTİM</strong> <strong>DERGİSİ</strong><br />

<strong>Ege</strong> Journal of Education<br />

Sahibi / Owner<br />

Prof. Dr. Kadir ASLAN<br />

<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> adına<br />

Editör / Editor<br />

Doç. Dr. Hülya YILMAZ<br />

Editör Yardımcısı / Associate Editor<br />

Yrd. Doç. Dr. Hakan ATILGAN<br />

Yayın Kurulu / Editorial Board<br />

Prof. Dr. A. Kadir ASLAN<br />

Prof. Dr. İbrahim DÖNMEZER<br />

Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

Prof. Dr. Şevket TOKER<br />

Doç. Dr. Hülya YILMAZ<br />

Yard. Doç. Dr. L. Neşe ASLAN<br />

Yard. Doç. Dr. Mehmet DİNÇER<br />

Yard. Doç. Dr. Ilgın BAŞARAN<br />

Yayın Koordinatörü / Coordinator<br />

Araş. Gör. Pınar HUYUGÜZEL ÇAVAŞ<br />

Yazışma Adresi<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

E.Ü. <strong>Eğitim</strong> Fak. 35040 Bornova-İZMİR<br />

Tel: (0232) 3733575<br />

Fax: (0232) 3734713<br />

e-posta: efdergi@mail.ege.edu.tr<br />

ISSN 1302-9835


E.Ü. <strong>EĞİTİM</strong> FAKÜLTESİ<br />

6. SAYININ HAKEMLERİ<br />

1. Prof. Dr. Adil TÜRKOĞLU Adnan Menderes Üniv. <strong>Eğitim</strong> Fak<br />

2. Prof. Dr. Ali ÇALIŞKAN E.Ü. Fen <strong>Fakültesi</strong><br />

3. Prof. Dr. Ercan TATLIDİL E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />

4. Prof. Dr. Hüsamettin AKÇAY D.E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

5. Prof. Dr. Oya SOMER E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />

6. Prof. Dr. Seda SARACOĞLU Adnan Menderes Üniv. <strong>Eğitim</strong> Fak<br />

7. Prof. Dr. Şeyda AKSEL E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />

8. Prof. Dr. Ş. Şule ERÇETİN Hacettepe Üniv. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

9. Prof. Dr. Şuur NİZAMOĞLU D.E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

10. Prof. Dr. Yüksel ÖZDEN Balıkesir Üniv. Necatibey Eğit. <strong>Fakültesi</strong><br />

11. Doç. Dr. Atilla SİLKÜ E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />

12. Doç. Dr. Hülya YILMAZ E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

13. Doç. Dr. Safure BULUT ODTÜ <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> OFMAE Bölümü<br />

14. Yrd. Doç. Dr. Ilgın BAŞARAN E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

15. Yrd. Doç. Dr. Yılmaz TONBUL E.Ü.<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>


İÇİNDEKİLER<br />

Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma<br />

Stratejileri…………………………………………………………………………. 1 – 12<br />

Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard.Doç.Dr.Şüheda ÖZBEN<br />

Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı<br />

Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi………………………….……….........13-19<br />

Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM, Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ<br />

Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />

Okul Merkezli Yönetim……………………………………………………………21-34<br />

Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki<br />

Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri……………………………………….…..35-52<br />

Arş. Gör. Alper BAŞBAY, Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme ve<br />

Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları Arasındaki İlişki……………………….53-64<br />

Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU, Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER<br />

Öğr. Gör. Güneş YAVUZ, Arş. Gör. Serkan NARLI<br />

Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler…………………………………65-73<br />

Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA


Prof. Dr. Ferda <strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> AYSAN, Dergisi Yard. 2004 Doç. (5) Dr. 2: Şüheda 1-12 ÖZBEN<br />

HUZUREVİNDE YAŞAYAN BİR GRUP YAŞLININ<br />

KULLANDIĞI BAŞAÇIKMA STRATEJİLERİ<br />

(Coping Strategies Used by a Group of Elderly Living in Nursing Homes)<br />

Prof. Dr. Ferda AYSAN *<br />

Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN *<br />

ÖZET<br />

Bu çalışmada huzurevinde yaşayan, yaş ortalaması X =71.8 olan, 59 bireyden oluşan bir grup yaşlının genel<br />

olarak yaşadıkları stresörlerle ilgili olarak llandıkları başaçıkma yolları, depresyon düzeyi, bazı kişilik özellikleri<br />

ve sosyo-demografik değişkenlerle ilişkili olarak araştırılmıştır. Başaçıkma yolları Stresle Başaçıkma Ölçeği<br />

(SBÖ) kullanılarak ölçülmüştür. Araştırma kapsamına giren bireylerin depresyon düzeyini ölçmek üzere Beck<br />

Depresyon Ölçeği (BDÖ) uygulanmıştır. İstatistiksel analizler sonucu elde edilen bulgularda rapor edilen<br />

problem çözme davranışının erkeklerde (n=30), kadınlara (n=29) oranla daha fazla görüldüğü, yaş düzeyi<br />

arttıkça kaçınma davranışının azaldığı, hiç evlenmemiş yaşlıların evli veya dul olanlara göre daha çok kaçınma<br />

davranışını rapor ettiği, özerk olma ve arkadaş desteğine sahip olmanın etkin başa çıkma stratejilerinin<br />

kullanımıyla pozitif yönde depresyon düzeyi ile ise negatif yönde ilişkili olduğu belirlenmiştir.<br />

Sonuçlar, huzurevinde yaşayan yaşlıların yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ile ilgili olarak yapılacak önleyici<br />

psikolojik danışmanlık programlarıyla ilgili olarak tartışılmıştır.<br />

Anahtar sözcükler: Huzurevi, Gerontoloji, Başaçıkma, Depresyon, Ruh Sağlığı.<br />

ABSTRACT<br />

In this study the coping strategies of a group of 59 elderly (aged 66 to 95 years, mean age X =71.8) living in<br />

nursing homes were examined. Coping was measured using the Coping Strategy Indicator (CSI). Beck<br />

Depression Inventory (BDI) and a set of questions about their background were administered<br />

Statistical analysis indicated that the use of less effective coping strategies, such as avoidance, declined with age.<br />

Those who had never married also tended to rely on avoidance more frequently than the married or widowed<br />

elderly. Level of autonomy and peer support were positively correlated with the use of effective coping, and<br />

negatively related to the level of depression. Results are discussed in regard to the quality of life of the elderly<br />

who reside in nursing homes, and the development of preventive counseling programs.<br />

Keywords: Nursing homes, Gerontology, Coping, depression, Mental health.<br />

GİRİŞ<br />

Yaşlılık, bireyi çok geniş bir alanda<br />

etkileyen değişimlerin olduğu bir dönemdir.<br />

Önceki yaşam dönemleriyle karşılaştırıldığında,<br />

giderek yaklaşan kişisel ölümün farkına<br />

varma, beden imajındaki değişimler, bireyin<br />

sosyal çevresinin daralması, maddi<br />

kaynakların ve geleceğe ilişkin beklentilerin<br />

değişmesi, yönelik yaşam biçiminin boş<br />

zamanları değerlendirmeye yönelik yaşam<br />

biçimine dönüşmesi yaşlılık döneminin<br />

dinamiğini oluşturmaktadır (Neugarten ve<br />

Neugarten, 1986). Yaşlılık, aynı zamanda,<br />

bireyin geçmişteki yaşantılarına ilişkin<br />

anlamlılık duygusunu geliştirdiği ve yaşamın<br />

sonu için hazırlık yapıldığı bir dönemdir<br />

(Havighurst, 1972). Araştırmacılar,<br />

sözkonusu değişim-lerin yaşlıların günlük<br />

stresörlerle başaçıkma biçimini de<br />

etkileyebileceğini öne sürmüşlerdir. Bir<br />

yandan bireylerin, yaşlandıkça uyuma<br />

yönelik davranışlarında gerileme görüldüğü<br />

savunulurken (Pfeiffer, 1977), diğer taraftan<br />

olgunlaşma ve deneyimin uyum yeteneğini<br />

daha olumlu bir yönde geliştirdiğini iler<br />

sürenler vardır (Vaillant, 1977).<br />

Yaşlılar, çoğunlukla bir dizi problem<br />

durumlarıyla karşı karşıya gelmektedirler.<br />

* Dokuz Eylül Ünv. Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi<br />

1<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12


Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />

Bazı problemler fiziksel, zihinsel ve<br />

duygusal durumların bozulmasıyla ilgilidir.<br />

Diğer problemler stres ve kaygı yaratan<br />

çevresel durumlardan kaynaklanmaktadır.<br />

Bazı yaşlı kişiler ise aile üyeleri ve diğer<br />

bireylerle olan ilişkilerindeki problemleri<br />

çözmek durumundadırlar.<br />

Gözlemler yaşlı bireylerin ortak bazı<br />

problemleri olduğunu ve yaklaşık olarak bu<br />

problemlerin beş alanda sınıflandırılabileceğini<br />

göstermektedir. Bunlar sırasıyla kişilerarası<br />

ilişkiler, sosyal ilişkilerde doyumsuzluk,<br />

karar verme zorluğu, duygusal strese<br />

gösterilen tepki ve yetersiz maddi veya<br />

sosyal kaynaklardır. Butler (1975) yaşlı<br />

bireylerin en önemli iki probleminin<br />

maddiyat ve sağlıkla ilgili problemler<br />

olduğunu ifade etmiştir. Harris (1975)’in<br />

yaptığı görüşmelerde ise yaşlılar arasında<br />

cinayet korkusu, bozuk sağlık ve yeterli<br />

miktarda para olmamasının en önemli<br />

problemler olduğu belirlenmiştir.<br />

Her ne kadar geçtiğimiz yıllarda yapılan<br />

araştırmalarda kişilerarası çatışmalarla<br />

başaçıkmada (Quayhagen & Quayhagen,<br />

1982), kronik hastalıklarda ve her gün<br />

karşılaşılan problemlerle başaçıkmada yaş<br />

farklılıklarının olduğu ortaya konmuşsa da<br />

(Cornelius ve Caspi, 1987; Folkman ve ark.,<br />

1987; Irion ve Blanchard-Fields, 1987;<br />

McCrae, 1982) yaşlıların ruh sağlığına<br />

ilişkin olarak yapılacak tanımlar herhangi bir<br />

yaş grubundan farklı değildir. Diğer bir<br />

deyişle, gereksinimlerin karşılanabileceği bir<br />

çevreye uyum sağlamak tüm yaş grupları<br />

için geçerlidir. Genel anlamıyla, uyum<br />

süreci , ödünleme ve seçici olarak istenilen<br />

en iyi düzeye ulaşmayı içermektedir. Ne var<br />

ki, ilerleyen yaşla birlikte fiziksel<br />

bozukluklar hareket yeteneğini kısıtlayabilir.<br />

Beş duyunun keskinliğinde azalmalar<br />

olabilir ve yaşlının çevresinde değişiklikler<br />

yapılmasını zorunlu kılabilir. Dolayısıyla,<br />

yaşlıların yaşadıkları çevreye uyum<br />

sağlamaları diğer yaş gruplarına göre farklı<br />

bir boyutta ele alınabilir.<br />

Yaşlılarla ilgili olarak yapılan bazı<br />

demografik çalışmalarda bireylerarası<br />

desteğin zayıflaması, bedenin çeşitli<br />

organlarının hareket yeteneği, bağımsızlık<br />

ve sosyal konum kaybına bağlı olarak<br />

depresyon vakalarının görülme sıklığına<br />

dikkat çekilmektedir (Christine ve<br />

Alexy,1998).Diğer bazı araştırma<br />

bulgularında ise, bireylerin bağımsız<br />

davranma yetisine sınırlamalar getirdiği için<br />

özellikle huzurevinde yaşayan yaşlılar<br />

arasında depresyona sıklıkla rastlandığı<br />

kaydedilmektedir (Smyer ve Pualls, 1999).<br />

Huzurevleri yaşlıların artık ailelerinin<br />

bakımlarıyla başaçıkamayacakları durumda<br />

yerleştirildikleri son dinlenme yerleri olarak<br />

kabul edilmektedir (Pruchno, Michaels ve<br />

Potashnik, 1990).<br />

Huzurevlerine ilişkin olarak toplumda<br />

olumsuz kanıya neden olan yaygın iki kalıp<br />

yargı vardır. Bunlardan birincisi<br />

huzurevlerinin şefkatsiz, hatta acımasız bir<br />

ortamı sunduğu ile ilgilidir. Diğeri ise, yaşlı<br />

bireyleri huzurevlerine yerleştiren ailelerin<br />

onları terk edip artık ilgilenmediğiyle<br />

ilgilidir. Her iki kalıp yargı da<br />

huzurevleriyle ilgili gerçekçi beklentinin bir<br />

seçenek olarak değerlendirilmemesine yol<br />

açtığı gibi, bu durumdan yaşlı ve aile üyeleri<br />

olumsuz olarak etkilenebilmektedir .Bu<br />

noktada, huzurevi yaşamı yaşlıların uyum<br />

sürecinde etkin başaçıkma yollarını<br />

kullanmayı gerektiren bir ortam olarak<br />

değerlendirilebilir. Çalışmada, bu bağlamda,<br />

yaşlı bireylerin kullandıkları başaçıkma<br />

yolları incelenmiştir. Aynı zamanda, ileri<br />

yaşam dönemindeki yaşantılarla ilgili<br />

olacağı düşünülen değişkenler araştırma<br />

kapsamına alınmıştır. Böylelikle yaşlı<br />

bireylerin huzurevi ortamındaki ruh sağlığına<br />

ilişkin gereksinimlerin karşılanmasına katkıda<br />

bulunulması amaçlanmıştır.<br />

Çalışmada temel beklentiler arasında özerk<br />

davranabilme yetisinin ve sosyal desteğin<br />

olduğunun algılanmasının uyuma yönelik<br />

başaçıkma stratejileri ile pozitif yönde<br />

ilişkili, depresyon düzeyinin ise uyuma<br />

yönelik olmayan başaçıkma stratejileri ile<br />

ilişkili olacağı yer almaktadır.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 2


Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />

YÖNTEM<br />

Araştırma Kapsamına Giren Bireyler<br />

Araştırma kapsamına giren bireyler, İzmir il<br />

merkezindeki bir huzurevinde yaşamaktadırlar.<br />

Bunların 29’u kadın ve 30’u erkektir(toplam<br />

59 birey). Yaş ortalaması X =71.8’dir.<br />

Araştırma grubundaki bireyler, görünürde<br />

sağlıklı olup, genellikle orta sosyoekonomik<br />

düzeyden gelmiştir.<br />

Yaşlı bireylerin huzurevinde kalış süresi<br />

ortalama 6.9 yıl (ss= 10.8); yalnız<br />

geçirdikleri yıl ortalaması ise 22.7’dir<br />

(ss=8.90). Örnekleme ilişkin diğer<br />

özelliklerin özeti Tablo 1’de sunulmaktadır.<br />

Tablo 1. Örneklem Gruplarının Demografik Özelliklerine Göre Ölçeklerden Aldıkları Puan Ortalamaları Ve<br />

Standart Sapmalar<br />

Problem<br />

Çözme<br />

Sosyal Des-tek<br />

Arama<br />

Kaçınma<br />

Depresyon<br />

Değişkenler n X ss X ss X ss X ss<br />

Cinsiyet<br />

K<br />

E<br />

Yaş<br />

69 ve altı<br />

70 ve üstü<br />

Öğrenim durumu<br />

Okuma yazma<br />

bilmeyenler<br />

Okur-yazar olanlar<br />

İlkokul mezunu olanlar<br />

Orta-lise mezunu<br />

Çocuk sahibi olma<br />

Var<br />

Yok<br />

Sosyal güvence durumu<br />

Var<br />

Yok<br />

Gelir<br />

Var<br />

Yok<br />

Medeni durum<br />

Evli<br />

Bekâr<br />

Dul<br />

29<br />

30<br />

23<br />

36<br />

10<br />

12<br />

19<br />

18<br />

36<br />

23<br />

28<br />

31<br />

34<br />

25<br />

6<br />

11<br />

42<br />

10.03<br />

12.27<br />

11.35<br />

11.05<br />

10.10<br />

11.50<br />

10.63<br />

12.11<br />

11.28<br />

11.00<br />

11.46<br />

10.90<br />

11.76<br />

10.36<br />

10.67<br />

11.64<br />

11.12<br />

2.82<br />

2.29<br />

2.77<br />

2.81<br />

1.37<br />

3.23<br />

2.79<br />

2.89<br />

2.58<br />

3.13<br />

2.90<br />

2.69<br />

2.79<br />

2.61<br />

2.97<br />

3.29<br />

2.68<br />

11.93<br />

12.70<br />

12.43<br />

12.25<br />

12.10<br />

12.92<br />

12.10<br />

12.28<br />

12.53<br />

12.00<br />

12.39<br />

12.26<br />

12.59<br />

11.96<br />

11.83<br />

12.09<br />

12.45<br />

2.63<br />

1.70<br />

2.08<br />

2.33<br />

2.13<br />

1.38<br />

2.38<br />

2.63<br />

2.31<br />

2.09<br />

2.36<br />

2.13<br />

2.02<br />

2.48<br />

2.93<br />

1.92<br />

2.23<br />

11.07<br />

11.20<br />

11.78<br />

10.72<br />

11.20<br />

10.92<br />

11.05<br />

11.33<br />

10.72<br />

11.78<br />

11.14<br />

11.13<br />

11.24<br />

11.00<br />

11.67<br />

12.45<br />

10.71<br />

2.05<br />

2.24<br />

1.38<br />

2.42<br />

1.87<br />

2.74<br />

2.15<br />

2.30<br />

1.80<br />

2.47<br />

2.17<br />

2.13<br />

2.12<br />

2.18<br />

1.03<br />

1.75<br />

2.20<br />

18.72<br />

15.89<br />

17.18<br />

17.47<br />

19.00<br />

17.27<br />

17.89<br />

16.11<br />

16.03<br />

19.57<br />

15.96<br />

18.75<br />

16.76<br />

18.27<br />

13.33<br />

13.88<br />

17.98<br />

10.76<br />

9.78<br />

9.78<br />

10.77<br />

9.62<br />

10.81<br />

9.83<br />

10.30<br />

9.79<br />

11.00<br />

9.46<br />

11.08<br />

10.14<br />

10.72<br />

11.31<br />

9.74<br />

10.38<br />

n = 59<br />

İşlem<br />

Araştırma kapsamına giren bu yaşlı bireyler,<br />

çalışmaya gönüllü olarak katılmışlardır.<br />

Yaşlılara ilişkin bilgiler araştırıcılar tarafından<br />

yürütülen görüşmelerde elde edilmiştir.<br />

Görüşme süresi bir ile birbuçuk saat arasında<br />

değişmiştir. Tüm bilgiler huzurevine aralıklı<br />

olarak yapılan ziyaretler sırasında toplam üç<br />

haftalık bir süre içinde toplanmıştır.<br />

Veri Toplama Araçları<br />

Bu çalışmada Başaçıkma Stratejileri Ölçesi<br />

(BSÖ); Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve<br />

Kişisel Bilgi Formu (KBF) olmak üzere<br />

toplam olarak üç ölçme aracı kullanılmıştır.<br />

Başaçıkma Stratejileri Ölçeği (BSÖ) Kısa<br />

Form<br />

Ölçek Amirkhan (1990) tarafından<br />

geliştirilmiş ve Türkçe’ye uyarlama<br />

çalışması Aysan (1994) tarafından yapılmış<br />

bir kendini değerlendirme ölçeğidir. Bu<br />

çalışmada orijinali 33 maddeden oluşan<br />

ölçeğin 15 maddelik kısa formu<br />

kullanılmıştır. Ölçek maddeleri 1. “hiç”, 2.<br />

3<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12


Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />

“bazen” ve 3. “her zaman” olmak üzere 3’lü<br />

dereceleme yöntemiyle değerlendirilmektedir.<br />

Elde edilen sosyal destek arama, problem<br />

çözme ve kaçınma alt ölçeklerinde 11’er<br />

madde bulunsa da, bu çalışmada, yaşlı<br />

bireylere birbirlerine benzeyen maddeleri<br />

tekrar tekrar yöneltmemek için, alt ölçek<br />

maddeleri 5’er madde ile sınırlandırılmıştır.<br />

Böylelikle, alt ölçek toplam puanı 5 ile 15<br />

puan arasında değişmektedir. Yapılan<br />

analizlerde kısaltılmış formdaki alt<br />

ölçeklerin alfa katsayıları sırasıyla Problem<br />

Çözme Alt Ölçeği için .79; Sosyal Destek<br />

Arama Alt Ölçeği için .80; ve Kaçınma Alt<br />

Ölçeği için .68 olarak belirlenmiştir. Madde<br />

sayılarının çok az olduğu gözönüne<br />

alındığında elde edilen değerlerin kabul<br />

edilebilir olduğu düşünülmektedir. Madde –<br />

alt ölçek toplam puanlarına ilişkin olarak<br />

elde edilen korelasyonlar ise Problem<br />

Çözme için. 28 ile .43; Sosyal Destek Arama<br />

için .30 ile .48; Kaçınma Alt Ölçeği için ise<br />

.20 ile .37 aralığındadır (Tablo 2).<br />

Tablo 2. Kısaltılmış Başaçıkma Stratejileri Ölçeğinin Madde Alt Ölçek Korelasyonları Ve Alfa Katsayıları<br />

Alt Ölçek/Madde<br />

Madde-Alt Ölçek Korelasyonu<br />

Problem Çözme (.79)<br />

- Problemi çözmek için aklınızda plan yaptınız.<br />

- Problemi çözmek için değişik yolları denediniz.<br />

- Problemi mutlaka çözdünüz.<br />

- Gerçekleşmesini istediğiniz şey için kararlılık gösterdiniz.<br />

- Yapabilecek şeyleri dikkatlice tarttınız.<br />

.35<br />

.40<br />

.43<br />

.28<br />

.34<br />

Sosyal Destek Arama (.80)<br />

- Duygularınızı bir arkadaşınıza açtınız.<br />

- Korku ve kaygılarınızı paylaştınız.<br />

- Benzer problemleri yaşayanlarla konuştunuz.<br />

- Arkadaşlarınız size yardımcı oldu.<br />

- Durumu değiştirmek için arkadaş tavsiyesi aldınız.<br />

.48<br />

.41<br />

.34<br />

.35<br />

.30<br />

Kaçınma (.68)<br />

- Zamanınızı her zamankinden çok yalnız olarak geçirdiniz.<br />

- Herşey daha farklı olabilirdi diye hayal kurdunuz.<br />

- Aklınızı problemden uzaklaştırdınız.<br />

- Her zamankinden daha fazla uyudunuz.<br />

- İnsanların sizi kendi başınıza bırakmasını istediniz.<br />

.34<br />

.20<br />

.22<br />

.33<br />

.37<br />

Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)<br />

Ölçek Beck (1961) tarafından geliştirilmiş<br />

ve Hisli (1989) tarafından Türkçe’ye<br />

uyarlanmıştır. 21 maddeden oluşan ölçek<br />

depresif semptomatolojinin afektif, bilişsel,<br />

motivasyonel ve fizyolojik alanlarını<br />

kapsamaktadır. Her bir madde 0 ile 3<br />

arasında değişen puanlamayla<br />

değerlendirilmektedir; böylelikle puan ranjı<br />

0 ile 63 arasında değişebilmektedir. Ölçeğin<br />

kesme noktası 17 puan olarak kabul<br />

edilmektedir.<br />

Kişisel Bilgi Formu (KBF) bireylere ilişkin<br />

sosyo-demografik değişkenleri ölçmek üzere<br />

geliştirilmiştir. Söz konusu değişkenler yaş,<br />

cinsiyet, öğrenim durumu, medeni durum,<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 4


Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />

çocuk sahibi olup olmama, gelirin olup<br />

olmaması, sosyal güvencenin olup<br />

olmaması, algılanan sağlık durumu,<br />

huzurevinde kalma süresi, yalnız yaşama<br />

süresi, algılanan psikolojik sağlık boş<br />

zamanları değerlendirme biçimi olarak<br />

belirlenmiştir. Algılanan sağlık durumu,<br />

sağlıkla ilgili şikayetlere ilişkin olarak<br />

sorulan 7 maddelik bir liste ile<br />

değerlendirilmiştir. Örneklem grubuna göre;<br />

a)görme bozukluğu, b) mide/barsak<br />

problemleri, c)başağrısı, d)romatizma,<br />

e)kalp rahatsızlığı, f) solunum bozukluğu,<br />

g)diabet, h)yüksek tansiyon, ve<br />

i)böbrek/karaciğer hastalıklarına ilişkin<br />

sorunların olup olmadığı “evet” veya “hayır”<br />

şeklinde yanıtlanacak biçimde sorulmuştur.<br />

Böylelikle, algılanan sağlık durumu 0 ile 7<br />

arasında değişen puanlarla ölçülmüştür.<br />

Formda huzurevi ortamında algılanan sosyal<br />

destek “evet” ya da “hayır” olarak<br />

yanıtlanacak altı adet kapalı uçlu soruyla<br />

değerlendirilmiştir. Sorular: a) Sizinle<br />

ilgilenen, arayıp soran kişiler var mı b)<br />

Huzurevinde arkadaşlarınız var mı c)<br />

Burada çalışanlarla arkadaşlık yapıyor<br />

musunuz d) Huzurevinde sıkıntılarınızı<br />

paylaşacak birisini bulabiliyor musunuz e)<br />

Probleminiz olduğunda konuşacak kişi<br />

bulabiliyor musunuz f) Huzurevindeki<br />

arkadaşlarınızla ilişkileriniz iyi mi şeklinde<br />

belirlenmiştir. Böylelikle algılanan sosyal<br />

destek puanı 1 ila 6 arasında<br />

değişebilmektedir. KBF’de ayrıca,<br />

BULGULAR<br />

huzurevindeki bireylerin özerk davranabilme<br />

becerisini ölçmek üzere altı sorudan oluşan<br />

bir ölçek geliştirilmiştir.<br />

Ölçekte;<br />

a) Huzurevinde yardım almadan<br />

istediklerinizi yapabiliyor musunuz b)<br />

Kendi başınıza dışarıya çıkıp gezebiliyor<br />

musunuz c) İstediğiniz zaman yatıp<br />

dinleniyor veya uyuyabiliyor musunuz d)<br />

İstediğiniz zaman canınızın istediği şeyi<br />

yiyebiliyor musunuz e) Banyoyu yardımsız,<br />

istediğiniz sıklıkta yapabiliyor musunuz f)<br />

İstediğiniz zaman buradaki faaliyetlere<br />

katılıyor musunuz şeklindeki sorular<br />

“evet”, “hayır” seçenekleri ile yanıtlanıp<br />

değerlendirmeye gidilmiştir. Böylelikle<br />

özerk davranma davranışı 1 ile 6 puan<br />

arasında değişen değerlerde ölçülmüştür.<br />

Araştırma grubunun Başaçıkma Stratejileri<br />

Alt Ölçeklerinden, Beck Depresyon<br />

Ölçeği’nden, Özerk Davranma ve Sosyal<br />

Desteğin Algılanışına ilişkin olarak<br />

geliştirilen ölçeklerden aldıkları ortalama ve<br />

standart sapmalar Tablo 3’te verilmiştir.<br />

Tablo 3’te de görüldüğü üzere bireylerin en<br />

yüksek başaçıkma puan ortalaması sosyal<br />

destek arama alt ölçeğine ilişkindir. Bunu<br />

problem çözme ve kaçınma izlemektedir.<br />

Depresyon puanı kesme noktasını biraz<br />

aşmaktadır. Özerk davranma ve algılanan<br />

sosyal destek ise tavan puana yakındır.<br />

Tablo 3. Araştırma Grubunun Ölçeklerden Aldıkları Puan Ortalamaları Ve Standart Sapmalar<br />

Ölçek X ss<br />

BSÖ/Problem çözme<br />

BSÖ/Sosyal Destek Arama<br />

BSÖ/Kaçınma<br />

Depresyon<br />

Özerk Davranma<br />

Algılanan Sosyal Destek<br />

11.17<br />

12.32<br />

11.13<br />

17.36<br />

4.49<br />

4.46<br />

2.78<br />

2.22<br />

2.13<br />

10.3<br />

1.48<br />

1.92<br />

Araştırma grubunun demografik<br />

özelliklerine ilişkin özelliklerden bazıları<br />

yöntem bölümünde verilmişti.<br />

Bu bölümde örnekleme ilişkin olarak<br />

belirlenen bazı özellikler gruplanmış ve bu<br />

gruplar kullanılan başaçıkma stratejileri ve<br />

depresyon düzeyleri açısından birbirleriyle<br />

karşılaştırılmışlardır.<br />

Oluşturulan gruplar arasındaki ortalama<br />

farkların anlamlı düzeyde olup olmadığına<br />

5<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12


Huzurevinde Prof. Yaşayan Dr. Ferda Bir AYSAN, Grup Yaşlının Yard. Doç. Kullandığı Dr. Şüheda Başaçıkma ÖZBEN Stratejileri<br />

ikili gruplarda t-testi, ikiden fazla olan<br />

gruplarda ise tek yönlü varyans analizi ile<br />

incelenmiştir.<br />

Araştırma grubunun psikolojik sağlığını<br />

“iyi” (n=26) ve “kötü” (n=33) algılayan<br />

gruplar olmak üzere ikiye ayrıldığında<br />

gruplar arasında başaçıkma stratejileri<br />

açısından bir fark bulunmamış, ancak<br />

psikolojik sağlıklarını “iyi” olarak algılayan<br />

grubun, diğer gruba göre depresyon<br />

düzeyinin anlamlı olarak düşük olduğu<br />

belirlenmiştir (t=4.20; p.05); Sosyal Destek Arama (t=.267,<br />

p>.05); Kaçınma (t=.044, p>.05) ve<br />

Depresyon düzeyi (t=.205, p>.05).<br />

Medeni durumlarına göre evli, bekâr ve dul<br />

olarak ayrılan gruplar başaçıkma stratejileri<br />

ve depresyon düzeyleri açısından karşılaştırılmıştır.<br />

Elde edilen bulgularda gruplar arasında<br />

sadece kaçınma davranışı açısından farklılık<br />

bulunmuştur. Buna göre, hiç evlenmemiş<br />

olan bireylerin kaçınma puanları evli ve dul<br />

olanlara göre anlamlı olarak daha yüksektir[<br />

F (2,56)=3.38, p.05];<br />

Sosyal Destek Arama için [F(4,54)=.8726,<br />

p>.05]; Kaçınma için [F(4,54)=1.5714,<br />

p>.05] ve Depresyon için [ F(4,54)=.2508,<br />

p>.05)].<br />

Araştırma grubu, öğrenim durumlarına göre<br />

a) okuma-yazma bilmeyenler, b)<br />

okuryazar, c) ilkokul mezunu ve d) orta-lise<br />

mezunu olanlar olarak dört gruba<br />

ayrıldığında gruplar, Problem Çözme<br />

[F(3,55)=.2210, p>.05]; Sosyal Destek<br />

Arama [F(3,55)=.7755, p>.05]; Kaçınma<br />

[F(3,55)=.9587, p>0.05] ve Depresyon<br />

düzeyi [F(3,55)=.9194, p>.05] açısından<br />

farklılık göstermemiştir.<br />

Çocuk sahibi olup olmamaya göre ikiye<br />

ayrılan grupların ölçeklerden aldıkları<br />

puanların ortalamaları birbirleriyle<br />

karşılaştırıldığında Problem Çözme (t=.712,<br />

p>.05); Sosyal Destek Arama (t=.379,<br />

p>.05); Kaçınma (t=.083, p>.05) ve<br />

Depresyon düzeyi (t=.216, p>.05) açısından<br />

anlamlı farklılıklar bulunmamıştır.<br />

Araştırma grubu sosyal güvence ve gelir<br />

sahibi olup olmamalarına göre iki gruba<br />

ayrıldığında, grupların ölçeklerden aldıkları<br />

puanların ortalamaları birbirlerinden anlamlı<br />

olarak farklılık göstermemiştir. Diğer bir<br />

deyişle sosyal güvence ve gelir durumu<br />

problem çözme, sosyal destek arama,<br />

kaçınma ve depresyon düzeyleri ile ilişkili<br />

bulunmamıştır.<br />

Araştırma grubunun depresyon puan<br />

ortalaması ise kesme noktası olan 17 puanın<br />

(Şahin, 1988) biraz üstündedir. Özerk<br />

davranış ve algılanan sosyal desteğe ilişkin<br />

puan ortalamaları ise tavan puanlara<br />

yakındır.<br />

Tablo 4’te Araştırma grubunun yaş<br />

değişkenine göre ölçeklerden aldıkları<br />

puanların ortalama, standart sapma ve t<br />

değerleri verilmiştir. Araştırma grubu<br />

yaşlarına göre 69 yaşın altı ve üstü olmak<br />

üzere ikiye ayrılmışlardır.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12<br />

67<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12


Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />

Tablo 4.Yaşa Göre Ölçek Ve Alt Ölçeklerden Alınan Puanlara İlişkin Ortalama, Standart Sapma Ve T Değerleri<br />

Yaş<br />

69 -<br />

69 +<br />

(n = 23)<br />

(n = 36)<br />

Ölçek/alt ölçek X ss X ss t<br />

Problem Çözme<br />

11.35<br />

2.77<br />

11.05<br />

2.81<br />

.697<br />

Sosyal Destek Arama<br />

12.43<br />

2.08<br />

12.25<br />

2.33<br />

.759<br />

Kaçınma<br />

11.78<br />

1.38<br />

10.72<br />

2.42<br />

2.14*<br />

Depresyon<br />

17.18<br />

9.78<br />

17.47<br />

10.77<br />

.920<br />

* p < .05<br />

Tablo 5. Cinsiyete Göre Ölçek Puan Ortalamaları, Standart Sapma Ve T Değerleri<br />

Cinsiyet<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

(n = 29)<br />

(n = 30)<br />

Ölçek/alt ölçek X ss X ss t<br />

Problem Çözme<br />

10.03<br />

2.82<br />

12.27<br />

2.29<br />

3.34**<br />

Sosyal Destek Arama<br />

11.93<br />

2.63<br />

12.70<br />

1.70<br />

.191<br />

Kaçınma<br />

11.07<br />

2.05<br />

11.20<br />

2.24<br />

.816<br />

Depresyon<br />

18.72<br />

10.76<br />

15.89<br />

9.78<br />

.308<br />

** p < .01<br />

Tablo 4’te görülebileceği üzere yaşı 69’un<br />

üstünde olan bireyler yaşı 69’un altında olan<br />

bireylerle karşılaştırıldığında daha yüksek kaçınma<br />

ortalama puanına sahiptirler (t=2.14,p


Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />

Tablo 6. Değişkenlerarası Korelasyon Katsayıları<br />

Değişkenler 1 2 3 4 5 6 7<br />

Problem Çözme(1) ***<br />

**<br />

**<br />

**<br />

**<br />

.4651<br />

-.3553<br />

.3360<br />

.3320<br />

-.3183<br />

Sosyal Destek Arama(2) **<br />

Kaçınma (3)<br />

.3940<br />

Depresyon düzeyi (4) **<br />

-.4472<br />

**<br />

-.4703<br />

Özerk davranma(5) ***<br />

.4674<br />

Algılanan Sosyal Destek (6)<br />

Huzurevinde Kalma Süresi (7)<br />

Yalnız Yaşama Süresi(8)<br />

*p < .05; **p < .01; ***p < .001<br />

Tablo 6 incelendiğinde, araştırmada<br />

belirlenen bazı değişkenler arasında anlamlı<br />

ilişkiler olduğu görülmektedir. Problem<br />

çözme, sosyal destek arama, özerk<br />

davranabilme, algılanan sosyal destek ile<br />

pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Diğer bir<br />

deyişle, problem çözme puanı yükseldikçe<br />

bireylerin sosyal destek arama (r=.4661,<br />

p


Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />

araştırmada belirlenen değişkenlerin<br />

katkılarının olup olmadığına ilişkin olarak<br />

aşamalı regresyon analizi yapılmıştır. Elde<br />

edilen bulgularda “özerk davranma”<br />

değişkenine ait korelasyon katsayısı .39191<br />

olarak bulunmuştur. R² değerlerine göre<br />

“özerk davranma” puanı toplam varyansın<br />

%15.359’ini açıklamaktadır. “Özerk<br />

davranma” puanının yordanan değişkenin<br />

varyansına olan bu katkısı anlamlıdır[ (F<br />

(1,58) = 10.52; p


Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />

çocuklarıyla ilişkilerinin niteliklerinin de<br />

sınanmasının doğru olacağı düşünülmektedir.<br />

Çünkü aile desteği ve yetişkin çocuklara<br />

sahip olma başlıbaşına bir doyum kaynağı<br />

olabilir (Osgood, 1985, akt: Chiello ve<br />

Stahelin, 1999). Tersi anlamlı ilişkilere sahip<br />

olamamanın getirdiği bir yoksunluk ve kayıp<br />

yaşantısını getirir. Kayıp ise bilişsel kuram<br />

çerçevesinde depresif düşünceyi<br />

çağrıştırmaktadır.<br />

Cinsiyet değişkeni açısından gruplar<br />

ayrıldığında erkeklerin kadınlara göre daha<br />

çok problemde odaklaşan (problem çözme)<br />

başaçıkmayı kullandıkları belirlenmiştir.<br />

Literatürde karşılaştırma yapılabilecek ilgili<br />

bulguya rastlanmamıştır. Hipotetik<br />

değerlendirme maddelerinin toplamı olarak<br />

ölçülen problem çözme davranışının<br />

erkeklerde görülme sıklığının, duruma mı<br />

yoksa bireye mi özgü olduğunu yordama<br />

gücü olan diğer değişkenler, gözlem ve<br />

görüşme teknikleriyle sınanabilir. Bireysel<br />

ve çevresel etmenleri çözümleyip<br />

genellemelere gidebilmek için kültürlerarası<br />

çalışmalar yapılması uygun olabilir.<br />

Öte yandan bu çalışmada sosyal destek<br />

arama, kaçınma ve depresyon düzeyinin<br />

cinsiyetten bağımsız olduğu belirlenmiştir.<br />

Nahcivan ve diğerleri (1999)’nin yaptıkları<br />

çalışmada ise eş kaybına bağlı olarak<br />

erkeklerin depresyon düzeylerinin kadınlara<br />

göre daha yüksek olduğu belirtilmektedir.<br />

Bazı diğer çalışmalarda ise kadınların<br />

psikolojik problemlerinin olduğunu kabul<br />

etme düzeylerinin erkeklere göre daha fazla<br />

olduğu ve duygusal stres hissettikleri zaman<br />

daha çok sosyal destek aradıkları<br />

belirlenmektedir (Butler, Giardano ve Neren,<br />

1985; akt: Phillips ve Murrell, 1994).<br />

Bu çalışmada elde edilen önemli<br />

bulgulardan biri de özerk davranma ve<br />

sosyal desteği olduğunu algılamanın bireyin<br />

uyuma yönelik başaçıkma davranışı ile<br />

pozitif; depresyon düzeyi ile ise negatif<br />

yönde ilişkili olması ile ilgilidir. Böylelikle,<br />

özerk davranabilme yetisinin ve sosyal<br />

desteğin olduğunun algılanmasının uyuma<br />

yönelik başaçıkma stratejileri ile, depresyon<br />

düzeyinin ise uyuma yönelik olmayan<br />

başaçıkma stratejileri ile ilişkili olacağı<br />

şeklindeki araştırma beklentileri<br />

desteklenmiştir.<br />

Yaşlıların özerk davranabilmesi kontrol<br />

duygusuna sahip olmaları ile mümkün<br />

olmaktadır. Kontrole sahip olduğunu<br />

algılayan ve özerk davranabilen bireylerin<br />

uyum yetenekleri de artmaktadır. Kontrol<br />

duygusunu algılama, bireyin biliş,<br />

motivasyon ve duygularına yön veren önem<br />

bir belirleyicidir (Rodin, 1986).<br />

Bu çalışmada yaşlıların kontrole sahip<br />

olduğunu algılaması sağlıklı bir algılama<br />

biçimi olarak değerlendirilmiştir.<br />

Gerontolojik literatürde kontrole sahip<br />

olmaya ilişkin çelişkili görüşlere yer<br />

verilmiştir. Cicirelli (1987) kurumlarda<br />

yaşayan yaşlıların dışsal kontrole olan<br />

inancının psikolojik sağlıklarını korumaları<br />

açısından yararlı olduğu ve yaşlıların<br />

bakımlarını sağlamaları için diğerlerinden<br />

yardım almalarının uyuma yönelik bir<br />

davranış olduğunu belirtmektedir. Böylesi<br />

bir “bağımlılıkla” yaşlı birey ilgi çekip,<br />

sosyal temas kurabilmekte ve bu durum<br />

onun psikolojik sağlığı açısından olumlu<br />

olarak değerlendirilmektedir.<br />

Reich ve Zautra (1989) yaşlıların kontrolü<br />

algılamasına ilişkin olarak yaptıkları<br />

çalışmada deneysel olarak kontrol kaybı<br />

oluşturulan deneklerin kontrol kaybı<br />

olmayan deneklere göre öznel sağlık<br />

durumlarını daha fazla negatif puanlarla<br />

değerlendirdikleri belirlenmiştir. Bir başka<br />

araştırmada huzurevine yeni gelen bireylere<br />

çevrelerini kontrol edebilmelerine ilişkin<br />

bilgi verilmesi ile sağlıklarını daha iyi rapor<br />

etmeleri arasında doğrusal bir ilişki olduğu<br />

belirlenmiştir. Çalışmada, sözkonusu<br />

bilginin verilmediği kontrol grubundaki<br />

yaşlıların sağlık durumlarına ilişkin algının<br />

olumsuz olduğu kaydedilmiştir (Krantz ve<br />

Schulz, 1980).<br />

Rodin (1986) bireylerin sağlıklarını<br />

korumaya ilişkin inançlarda kontrol<br />

duygusunun yaşla birlikte azaldığını, bunun<br />

fiziksel düşüşün yaşlanma sürecinin<br />

değiştirilemeyecek olarak görülmesinden<br />

kaynaklandığını ifade etmektedir.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 10 12


Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />

Bu noktada, yaşlıların hareket yetenekleri ve<br />

kontrole olan algılarının güçlenmesi, onların<br />

ruh sağlıklarını korumaları açısından<br />

önemlidir. Konu aktif olma kuramı (activity<br />

theory) çerçevesinde ele alındığında, optimal<br />

yaşlanmanın aktif kalıp, daralan sosyal<br />

çevreye karşı koyma ve emeklilikle birlikte<br />

giderek yitirilen rol ve statünün yerine<br />

geçecek şeyleri bulmak ile mümkün olacağı<br />

belirtilmektedir (Baum ve Baum, 1980; akt:<br />

Chiello ve Stahelin, 1999).<br />

Sözü geçen kuramı destekleyen araştırmalarda<br />

yaşlılık döneminde belli bir düzeyde aktif<br />

kalmanın uyum yeteneğini ve yaşam<br />

doyumunu arttırdığına ilişkin bulgular yer<br />

almaktadır (McPherson ve Kozlik, 1979;<br />

Ostrow, 1980; Teague, 1980; akt: Chiello ve<br />

Stahelin, 1999).<br />

Bireyin stresle başarılı bir biçimde<br />

başaçıkması a) dış etkenlere karşı duyarlılık<br />

düzeyi; b) karşılaşılan stres durumu ve c)<br />

koruyucu etmenler olmak üzere üç ögenin<br />

fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir.<br />

Bireysel duyarlılık genetik etkiler,<br />

kazanılmış biyolojik duyarlılık ve bireyin<br />

uyumunu etkileyen psikolojik etkenleri<br />

içermektedir. Stres durumu psikolojik ve<br />

çevresel ögelerle bireyin bunları algılamasını<br />

içermektedir. Koruyucu etmenler ise, stresin<br />

etkisini azaltıp bireyi strese karşı koruyan<br />

biyolojik, psikolojik veya sosyal ögeleri<br />

içermektedir (Gatz, Kasl-Godley, ve Karel,<br />

1996; akt: Smyer ve Qualls, 1999).<br />

Bu bağlamda bireyin sahip olduğu sosyal<br />

destek, onu strese karşı koruyan psiko-sosyal<br />

bir etmen olarak değerlendirilebilir. Stres<br />

literatüründe yer alan çok sayıda araştırma<br />

bulgusu sosyal desteğin bireyin psikolojik<br />

sağlığını koruyucu etkisini vurgulamaktadır.<br />

Yaşlılık döneminin psikodinamiği anlamlı<br />

sosyal desteğe sahip olmanın kritik<br />

değerinin anlaşılmasını gerektirmektedir.<br />

Bu çalışmadan elde edilen bulgular huzurevi<br />

ortamında yaşayan yaşlılara verilecek<br />

psikolojik hizmetlerin onların uyum ve<br />

yaşam kalitelerini yükseltecek biçimde<br />

düzenlenmesinin önemini ortaya<br />

koymaktadır. Psikolojik hizmetlerin<br />

koruyucu, müdahale edici ve rehabilite edici<br />

şekilde düzenlenmesinde yarar vardır.<br />

Psikolojik danışmanların, yaşlı bireylerin<br />

sosyal gereksinimlerine karşı duyarlı<br />

olmaları yaşlanma sürecine ilişkin sosyal<br />

izolasyon, terkedilme, benlik kavramı ve<br />

yaşlılıkta uyumla ilgili parametreleri<br />

anlamaları gerekmektedir.<br />

Spesifik olarak değerlendirmek gerekirse,<br />

danışmanlar katölizör rolünü üstlenmeli ve<br />

huzurevindeki yaşlıların optimal yaşam<br />

doyumlarını sağlamak için bireysel ve grup<br />

çalışmaları yoluyla bireylerin sosyal ve<br />

bireysel rollerinin anlamlı tanımlamalarını<br />

yapmalı ve onların benlik saygılarını<br />

yükseltecek sosyal ortamları hazırlamalıdırlar.<br />

Özellikle grup çalışmalarının bireylerin<br />

sosyal destek gereksinimlerini karşılamada<br />

etkin ve yararlı olacağı düşünülmektedir.<br />

Son olarak, bu çalışma sınırlı sayıda bir<br />

örneklem grubu ile yapılmıştır. Elde edilen<br />

sonuçların genellenebilmesi için geniş çaplı<br />

bir araştırma desenine gereksinim vardır<br />

Kaynaklar<br />

“Amirkhan,J.(1990). A factor analytically derived measure of coping: The coping strategy indicator.<br />

of Personality and Social Psychology, 59(5),1066-1074.<br />

Journal<br />

Aysan,F.(1994). Başaçıkma stratejisi ölçeğinin üniversite öğrencileri için geçerliği güvenirliği. Birinci <strong>Eğitim</strong><br />

Bilimleri Kongresi Bildiriler Kitabı. Adana: Çukurova <strong>Üniversitesi</strong>,3,1158-1168.<br />

Bekaroğlu,M.(1998). Yaşlılarda distimik bozukluk ve kronik minör depresyon . 34. Ulusal Psikiyatri<br />

Kongresi Bilimsel Çalışmalar Özet Kitabı,136.<br />

Butler, R.N. (1975). Why survive Being old in America. New York; Harper & Row.<br />

11 13<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12


Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />

Christine,E.,ve Alexy,B.(1998). Identifying health status and health risks of older rural residents. Journal of<br />

Community Health Nursing ,15(2),61-75.<br />

Chiello, P.P. ve Stahelin, H.B. (1999). Psychology, health and medicine, ı, 1, 83-95.<br />

Cicirelli, V.G. (1987). Locus of control and patient role adjustment of the elderly inacute-care hospitals.<br />

Psychology and Aging, 2, 138-143.<br />

Cornelius, S.W. ve Caspi, A. (1987). Everyday problem solving in adulthood and old<br />

Aging, 2, 144-153.<br />

age. Psychology and<br />

Erdoğan,N.(1993). Huzurevi yaşlıları. Sosyoloji Dergisi, E.Ü.Edebiyat <strong>Fakültesi</strong> Yayını,4,157-202.<br />

Folkman, S., Lazarus, R.S., Pimley, S. Ve Novacek, J. (1987). “Age differences in stress and coping processes”.<br />

Psychology and Aging, 2, 171-184.<br />

Harris, L. ve ark. (1975). The myth and reality of aging in America. A study conducted for the national<br />

council on aging.<br />

Havighurst, R.J. (1972). Developmental tasks and education (3. Baskı). New York: David Mc Kay.<br />

Hisli,N.(1989). Beck depresyon envanterinin üniversite öğrencileri için geçerliği,güvenirliği. Psikoloji<br />

dergisi,7(23),3-13.<br />

Irion, J.C. ve Blanchard-Fileds, F. (1987). A cross-sectional comparison of adaptive coping in adulthood.<br />

Journal of Gerontology, 42, 502-504.<br />

Krantz, D.S. ve Schulz, R. (1980). Personal control and health: some applications to crisis of middle and old age.<br />

(A. Baum ve J.E. Singer edit ettiği). Advances in environmental psychology. (Vol. 2, pp. 23-57). New<br />

York: Academic Press.<br />

McCrae, R.R. (1982). Age differences in the use of coping mechanisms. Journal of Gerontology, 37, 454-560.<br />

Nahcivan,N.Ö.,Demirezen,E.,Erdoğan,S.(1999). Birinci basamakta yaşlılarda depresyon ile ilişkili faktörler:<br />

Sosyodemografik özellikler,deneyimlenen sosyal kayıplar,sağlık sorunları ve iyilik durumu. 35.Ulusal<br />

Psikiyatri Kongresi’nde sunulan bildiri. 6-12 Eylül,Trabzon.<br />

Neugarten, B.L. ve Neugarten, D.A. (1986). Age in the aging society. Daedalus, 115, 31-49.<br />

Pfeiffer, E. (1977). Psychopathology and social pathology. J.E. Birren ve K. W. Schaie’nin edit ettiği<br />

“Handbook of the psychology of aging” kitabında (s. 650-671). New York: Van Nostrand Reinhold.<br />

Phillips, M.A. ve Murrell, S. A. (1994). “Impact of psychological and physical health, stressful events, and social<br />

support on subsequent mental health help seeking among older adults’ Journal of Consulting and Clinical<br />

Psychology, Vol. 62, No. 2, 270-275.<br />

Pruchno, R.A., J.E. Michaels ve S.L. Potashnik, (1990). “Predictors of institutionalization among alzheimer<br />

discase victims with caregiving spouses”. Journal of Gerontology: Social Sciences 45: 5259-65.<br />

Reich, J.W. ve Zautra, A.J. (1989). “A perceived control intervention for at risk older adults”. Psychology and<br />

Aging, 4, 415-424.<br />

Rodin, J. (1986). Ageing and health: effects of the sense of control. Science, 233, 1271-1276.<br />

Smyer, M. ve Qualls, S. (1999). Aging and mental. Health. Oxford: Blackwell.<br />

Quayhagen, M.P. ve Quayhagen, M. (1982). Coping with conflict: Measurement of age related patterns.<br />

Research on Aging, 4, 364-377.<br />

Vaillant, G.L. (1977). Adaptation to life. Boston: Little, Brown.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 12


Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM<strong>Ege</strong> - Yrd. <strong>Eğitim</strong> Doç. Dergisi Dr. Esin 2004 ŞAHİN (5) 2: PEKMEZ 13-19 - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />

ASİTLER BAZLAR KONUSUNDA ÇOKLU ZEKA KURAMINI’NA DAYALI<br />

UYGULAMALARIN ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ<br />

(The Effects of Activities Based on Multiple Intelligence Theory on Students’ Achievement on The Subject<br />

of Acids And Bases)<br />

Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM *<br />

Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ<br />

Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />

ÖZET<br />

Bu araştırmanın temel amacı ilköğretimin ikinci kademesinde, 8. sınıflarda, fen dersinde çoklu zeka kuramına<br />

dayalı öğretim yöntemini kullanarak, bu yöntemi sınıf ortamında denemek ve çoklu zeka kuramına dayalı fen<br />

öğretiminin geleneksel öğretime göre öğrenci başarısına etkisini belirlemektir. Bu araştırmanın evrenini, İzmir ili<br />

ilköğretim 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, İzmirde bulunan bir İlköğretim<br />

Okulunda okuyan 62 öğrenci oluşturmaktadır.<br />

Bu çalışmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın verilerinin SPSS 8.0 programında<br />

değerlendirilmesiyle, fen başarısı açısından gruplar arasında deney grubu lehinde anlamlı farklar olduğu ortaya<br />

konmuştur. Ayrıca deney grubundaki öğrencilerin derse karşı ilgilerinin artarak, pozitif davranışlar sergiledikleri<br />

gözlenmiştir.<br />

Anahtar Sözcükler: Çoklu Zeka Kuramı, Fen Öğretimi, Öğrenci Başarısı<br />

ABSTRACT<br />

The main aim of this research is to find out the effects of using multiple intelligence theory on students’<br />

achievement in science teaching. The sample of this study is the 8 th year students in a primary school İzmir and<br />

the number of the students is 62.<br />

For the data collection, the experimental design was used. By analysing the data on SPSS 8.0, the results showed<br />

that there was a significant difference between the experimental group and control group in terms of students’<br />

achievement. Also it was observed that the students in the experimental group showed positive attitudes towards<br />

science lesson.<br />

Key Words: Multiple Intelligence Theory, Science Teaching, Students’ Achievement.<br />

GİRİŞ<br />

Nitelikli bireylerin yetiştirilmesi için<br />

eğitimin, daha etkili ve verimli duruma<br />

gelmesi gerektiği kaçınılmazdır. Bu anlamda<br />

kalıplaşmış öğretim uygulamalarının yerini<br />

çağdaş uygulamaların alması gerektiği kabul<br />

edilmektedir.<br />

Gardner’ın geliştirdiği Çoklu Zeka Kuramı,<br />

çağdaş öğretim yöntemleri arasında yerini<br />

almıştır. Gardner insan beyninde dilsel,<br />

sayısal, görsel, mimiksel ve diğer sembol<br />

sistemlerinin kullanılarak farklı psikolojik<br />

işlemlerin gerçekleştiğini ve beynin farklı<br />

bölümlerinin farklı sembol sistemleri için<br />

çalıştığını söylemektedir (Gardner ve Hatch,<br />

1989). Gardner okullarda verilen eğitimde,<br />

sadece dilsel ve matematiksel olarak iki zeka<br />

alanının kullanıldığını görmüştür. Bu<br />

özellikler bireyin zekasının göstergesi olarak<br />

kabul edilmekte ve diğer özellikleri yok<br />

sayılmakta veya önemsenmemektedir.<br />

Beyinle ilgili çalışmaların artması zeka<br />

tanımının değişmesine neden olmuştur.<br />

* D.E.U Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>, İlköğretim Bölümü, agunay.balim@deu.edu.tr<br />

13<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19


Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi<br />

Gardner zekayı, “problemleri çözme<br />

kapasitesi olarak bir veya daha fazla kültürel<br />

yapıda değeri olan bir ürün ortaya<br />

çıkarmaktır” şeklinde tanımlamıştır (Gardner<br />

ve Hatch, 1989). Gardner’a (1993, 1999)<br />

göre dil zekası, mantıksal-matematiksel zeka,<br />

görsel-uzamsal zeka, müziksel zeka,<br />

bedensel-kinestetik zeka, sosyal zeka, öze<br />

dönük zeka ve doğacı zeka olmak üzere sekiz<br />

zeka alanı vardır. Ancak Gardner (1983) bu<br />

zeka alanlarını tanımlarken, bu sayının insan<br />

yeteneklerinin çokluğunu ifade etmede yeterli<br />

olmadığına ve her zaman daha fazla<br />

alanlarının olabileceğine de işaret etmiştir.<br />

Zeka alanları her zaman birlikte çalışırlar<br />

ancak bu, çok karmaşık yollarla gerçekleşir.<br />

Örneğin bir futbolcu bedensel zekayı koşma,<br />

yakalama ve topa vurma esnasında; uzamsal<br />

zekayı, sahayı ve görevini tanırken; dil ve<br />

sosyal zekayı, oyun kurallarını öğrenirken ve<br />

takımıyla tanışırken, paylaşırken; öze dönük<br />

zekayı kendini değerlendirirken<br />

kullanmaktadır (Armstrong, 1994).<br />

Gardner, Weinreich-Haste (1983) ile yaptığı<br />

görüşmede insanların farklı şekillerde sahip<br />

oldukları yetenekleri, potansiyelleri veya<br />

kabiliyetleri “zeka alanları” olarak<br />

adlandırarak, müziksel, görsel veya bedensel<br />

gibi alanları “yetenekler” olarak değil de<br />

“zeka alanları” olarak nitelediğini açıklamıştır<br />

Boswell’in “İnsanlar arasında zihinsel güçler<br />

bakımından doğuştan gelen bazı farkların<br />

bulunduğunu inkâr edemem ama bunlar,<br />

eğitimin ürünü olarak sonradan meydana<br />

getirilmekte olanların yanında hemen hemen<br />

bir hiçtir” sözünde de belirttiği gibi,<br />

insanların doğuştan getirdiği ve eğitimle<br />

sonradan kazandığı, birbirinden farklı pek<br />

çok özelliği vardır (Boswell’ den aktaran<br />

Senemoğlu, 1999).<br />

Bireysel farklılıkların bu derece çok çeşitli<br />

olması, eğitim sisteminde çoğulcu<br />

yöntemlerin kullanılmasını zorunlu kılmıştır.<br />

Çünkü her insan, aktif olarak kullandığı<br />

zekaları ile özel bir karışıma sahiptir (Hoerr,<br />

2001). Bu nedenden dolayı, farklı<br />

bireylerden farklı öğrenme yöntemleriyle<br />

öğrenmeleri beklenir. Görsel zekası gelişmiş<br />

olan çocukların resim ve CD’lerle daha<br />

kolay öğrendikleri; matematik zekası<br />

gelişmiş olanların sebep sonuç ilişkileri<br />

kurarak bedensel zekaya sahip olanların ise<br />

deneyerek, uygulayarak ve dokunarak daha<br />

kolay öğrendikleri düşünülmektedir.<br />

Dolayısıyla, eğitim sisteminde tek çeşit<br />

öğretim yöntemi kullanarak etkili ve anlamlı<br />

öğretim yapılması mümkün değildir. Bu<br />

yüzden, değişik zeka türlerinde güçlü olan<br />

öğrencilerin, ne şekilde öğrendikleri tespit<br />

edilerek, buna göre yöntemler uygulanması<br />

ideal bir yaklaşımdır. Öğretmenin görevi,<br />

öğretirken tek bir etkinlik kullanmak yerine<br />

sayı, resim, fiziksel hareket, müzik, sosyal<br />

aktivite gibi etkinliklerle birleştirerek<br />

öğrenme ortamını zenginleştirmektir<br />

(Armstrong, 1994). Ayrıca eğitim verilirken<br />

öğrencilerin eksik yönlerine<br />

odaklanmayarak, onların güçlü yönleri tespit<br />

edilmeli ve bu alanda başarılı olmaları<br />

sağlanmalıdır. Böylece çağdaş eğitim<br />

anlayışındaki “eğitimde fırsat eşitliği”<br />

ilkesinin anlamı genişleyerek, her bireye<br />

kendi ilgisini ve zekasını uygun düzeyde<br />

geliştirmesini sağlayacak imkan verilmiş<br />

olur (Saban, 2001). Öğretilecek bir konunun,<br />

zeka alanları göz önünde bulundurularak<br />

öğretilmesi, öğrenmenin daha kalıcı olduğu<br />

ve ayrıca çoklu öğrenme ortamlarında<br />

bireylerin problem çözme becerileri ve<br />

üretkenliklerinin daha fazla olduğu<br />

belirtilmektedir (Yavuz, 2001; Armstrong,<br />

1998; Gardner, ve Hatch, 1990; Kaptan,<br />

1999). Bruner Öğrenci Modelleri’nde insan<br />

aklı ve eğitim süreci arasındaki ilişkiyi<br />

irdelerken, eğitimcilerin öğrenmenin sadece<br />

bir çeşidinde ısrar etmemelerinin gerektiği<br />

üzerinde durmuştur (Weber, 2001).<br />

Çoklu Zeka Kuramını benimseyen öğretmen,<br />

öğrencilerinin ilgi alanlarına, yetenek ve<br />

becerilerine göre dersinde farklı öğretim<br />

yöntemleri uygulamalıdır (Checkley, 1997).<br />

Çoklu Zeka Kuramını derslerde kullanmanın<br />

en iyi yolu öğretilecek konunun bir zekadan<br />

diğerine nasıl uyarlanabileceğinin<br />

belirlenmesidir. <strong>Eğitim</strong>ciler, Çoklu Zeka<br />

Kuramı’nda çocuğun nasıl öğrendiğine daha<br />

fazla önem verirler ve buna göre<br />

değerlendirmeler yaparlar. Böylece Çoklu<br />

Zeka Kuramı daha çok çocuğa ulaşmayı<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19 14


Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM - Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />

sağlayan bir yol olur (Hoerr, 2001). <strong>Eğitim</strong>de<br />

sürekli olarak çeşitli öğretim yöntemleri<br />

bulma çabası içinde olmak öğretimin daha<br />

sağlıklı ve kalıcı olması açısından önemlidir.<br />

Bu nedenle fen derslerinde, öğrencilerin<br />

tümüne hitap eden çağdaş yaklaşımlar<br />

kullanmak gerekmektedir. Bu çalışmada da<br />

çağdaş yaklaşımlardan biri olduğu düşünülen<br />

çoklu zeka kuramının fen eğitimindeki yeri<br />

ve önemi vurgulanmaya çalışılmıştır.<br />

Çoklu zeka ile ilgili uluslar arası yapılan<br />

çalışmalardan biri Campbell tarafından<br />

yapılmıştır. Campbell, 1989 ve 1990 yılları<br />

arasında ilkokul 3. sınıflarla, Çoklu Zeka<br />

Kuramı tabanlı öğrenme modeline göre<br />

öğrenci tepkilerini tespit etmek için, öğrenci<br />

davranışları, tutumları ve becerileri üzerine<br />

çalışılmıştır. Bu çalışma sonucunda<br />

öğrencilerin farklı zeka alanlarının geliştiği<br />

ve öğretmenlerinde bu çalışmadan olumlu<br />

etkilendiği belirtilmiştir. (Campbell, 1999).<br />

Yurdumuzda Çoklu Zeka Kuramı ile ilgili<br />

birçok çalışma vardır. Bu çalışmalardan biri<br />

1997–1998 öğretim yılında TED Ankara<br />

Koleji Vakfı İlköğretim Okulu’nda 5.<br />

sınıfların matematik derslerinde Çoklu Zeka<br />

Kuramı uygulamalarıdır. Deney ve kontrol<br />

grupları oluşturularak çalışmalar sürdürülmüştür.<br />

Bu çalışmanın sonucunda öğrencilerin<br />

derslerden büyük zevk aldıkları belirtilmektedir.<br />

Ayrıca deney grubu öğrencilerinin<br />

başarılarının da diğer gruba oranla arttığı<br />

saptanmıştır (Çoşkungönüllü, 1998).<br />

Saban (2001), özel bir okulda 2000–2001<br />

öğretim yılı süresince, Çoklu Zeka Kuramı<br />

ile ilgili uygulamalar yapmış ve bu<br />

çalışmalar sonucunda öğrencilerin farklı<br />

zeka alanlarını geliştirdiğini saptamıştır.<br />

Bümen (2001), özel bir İlköğretim<br />

Okulu’nda gözden geçirme stratejisi ile<br />

desteklenmiş Çoklu Zeka Kuramının,<br />

sekizinci sınıfların Vatandaşlık ve İnsan<br />

Hakları <strong>Eğitim</strong>i dersinde yaptığı çalışmasında,<br />

deney ve kontrol grubu öğrencilerinin bilgi<br />

düzeyleri açısından önemli bir fark<br />

bulmazken, bilgi üstü düzeylerde, toplam<br />

erişide, öğrencilerin tutumlarında ve<br />

bilgilerin kalıcılığında deney grubu lehinde<br />

anlamlı bir farkın olduğunu tespit etmiştir.<br />

Yukarıdaki çalışmalardan da anlaşıldığı gibi,<br />

Çoklu Zeka Kuramının okullarda kullanımı<br />

sonucunda daha etkili bir öğrenme<br />

sağlamıştır. Çoklu Zeka Kuramı,<br />

eğitimcilere, bütün çocukların farklı<br />

alanlarda zeki olduğunu gösterdiği için, teori<br />

bütün çocukların başarılı olmalarına fırsat<br />

verecek etkili bir model olarak karşımıza<br />

çıkmaktadır. Bu çalışmalara ek olarak Çoklu<br />

Zeka Kuramının fen öğretiminde etkililiğinin<br />

saptanması amaçlanmıştır.<br />

PROBLEM CÜMLESİ<br />

İlköğretim 8. sınıf Fen öğretim programında<br />

yer alan “Maddedeki Enerji ve Değişim”<br />

ünitesinin ‘Asitler ve bazlar’ konusunun<br />

öğretiminde, Çoklu Zeka Kuramının<br />

uygulandığı grup ile geleneksel yöntemin<br />

uygulandığı grubun başarıları arasında<br />

anlamlı bir fark var mıdır<br />

ALT PROBLEMLER<br />

1. Asitler ve Bazlar konusunda, Çoklu<br />

Zeka Kuramının uygulandığı deney grubu ile<br />

geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol<br />

grubunun, son test puan durumları arasında<br />

anlamlı bir fark var mıdır<br />

2. Asitler ve Bazlar konusunda, Çoklu<br />

Zeka Kuramının uygulandığı deney grubu ile<br />

geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol<br />

grubunun aldıkları kazanç puanları arasında<br />

anlamlı bir fark var mıdır<br />

3. Asitler ve Bazlar konusunda, kontrol<br />

grubunun, ilk ve son test puan durumları<br />

arasında, anlamlı bir fark var mıdır<br />

4. Asitler ve Bazlar konusunda, deney<br />

grubunun ilk ve son test puan durumları<br />

arasında anlamlı bir fark var mıdır<br />

YÖNTEM<br />

VARSAYIMLAR<br />

1. Her iki grupta aile durumu, çocuğun<br />

bilgisi ve ilgisi gibi kontrol altına<br />

alınamayan değişkenler aynı düzeydedir.<br />

2. Seçilen okul evreni temsil eder.<br />

3. Araştırma sırasında denekler ek<br />

çalışmalarda bulunmamışlardır.<br />

15<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19


Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi<br />

SINIRLILIKLAR<br />

Araştırma, 2002–2003 öğretim yılı güz<br />

döneminde, İzmir ilindeki bir İlköğretim<br />

Okulu 8A\8B sınıf öğrencileri, Fen öğretim<br />

programında yer alan, “Maddedeki Değişim<br />

ve Enerji” ünitesinin “Asitler ve Bazlar”<br />

konusuyla ve araştırmacılar tarafından<br />

belirlenen kazanımlar ile sınırlıdır.<br />

VERİ TOPLAMA ARACI, VERİLERİN<br />

TOPLANMASI VE VERİLERİN<br />

ANALİZİ<br />

Araştırma için, hedef davranışlar<br />

doğrultusunda hazırlanan 32 soru, uzman<br />

görüşleri doğrultusunda düzenlenmiştir.<br />

Yapılan analizler sonucunda, 3 sorunun iptal<br />

edilmesiyle, toplam 29 soruya<br />

düşürülmüştür. Bu başarı testinin ortalama<br />

güçlüğü 0.39 olarak hesaplanmıştır. KR–20<br />

yöntemi ile başarı testinin güvenirliği (r tt )<br />

0.79 bulunmuştur. Güvenirlik tahmininde,<br />

izlenen yol ne olursa olsun, sonucun 0.00-<br />

1.00 arasında (Çelik, 2000) ve grup<br />

karşılaştırmasında kullanılmak üzere<br />

hazırlanan testlerin güvenirlikleri 0.60-0.80<br />

arasında (Özçelik, 1997) olması gerekliliği<br />

gibi özellikler göz önüne alınarak testin<br />

güvenilir olduğuna karar verilmiştir.<br />

Deney ve Kontrol grubuna başarı testine ek<br />

olarak Çoklu Zeka Envanteri (Saban, 2001)<br />

uygulanmıştır. Her iki grubun da zeka<br />

alanları dağılımının homojen olduğu<br />

görülmektedir (Grafik 1).<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

Puanlar<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

Öntest Sontest<br />

Ön ve Son-testler<br />

Deney Grubu<br />

Kontrol Grubu<br />

Grafik 1. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Zeka<br />

Alanları Dağılımı<br />

Araştırma, 2000–2001 öğretim yılındaki Fen<br />

Bilgisi dersi karne notlarına bakılarak, başarı<br />

bakımından birbirine benzerlik gösteren 8A<br />

ve 8B sınıflarıyla yapılmıştır. Ayrıca bu<br />

sınıflardan deney ve kontrol grubu tesadüfî<br />

olarak belirlenmiştir. Ayrıca sınıf<br />

oluşumunda, öğrencilerin sosyal ve<br />

ekonomik farklılıklarından ve öğretmen<br />

etkisinden gelebilecek etkileri önlemek için,<br />

grupların aynı okulda ve aynı öğretmenle<br />

derslere devam eden öğrencilerden olmasına<br />

dikkat edilmiştir.<br />

Yapılan çalışmada deney grubunda<br />

uygulanmak üzere hazırlanan planlarda,<br />

ünitenin ve konunun adı, süre, araç- gereç ve<br />

materyaller, hedef ve davranışlar, dersin<br />

giriş, gelişme ve sonuç etkinlikleri yer<br />

almıştır. Hazırlanan tüm planlarda, Çoklu<br />

Zeka Kuramında bulunan sekiz zeka<br />

alanlarının kullanılmasına dikkat edilmiştir.<br />

Kontrol grubunda ise geleneksel planlar<br />

hazırlanmıştır. Uygulama süresi 10 ders<br />

saatidir. Örneğin asitlerin özellikleri konusu<br />

ile ilgili deney grubuna uygulanan, 1 ders<br />

saati için hazırlanan bazı etkinlik örnekleri<br />

aşağıdadır.<br />

1. Bilinen asit özelliklerinin maddelenmesi<br />

(Sözel).<br />

2. Öğrencilere bu özelliklerin hangilerinin<br />

daha önemli bulduklarının sorulması,<br />

nedenlerinin tartışılması (Kişilerarası).<br />

3. Sizlere verilen maddelerin asidik<br />

olduğunu belirleyebilir misiniz Kolay<br />

gelsin 30 saniyeniz var (Bedensel).<br />

4. Sınıfa getirilen ısırgan otunun öğrencilerce<br />

tanınıp tanınmadığının sorulması ve asitle<br />

bağlantısının yapılması (Doğacı).<br />

5. Asit yağmurları toprağa zarar verebilir<br />

mi Tartışalım ve araştıralım (Doğacı).<br />

6. Bu konuda öğrendiklerimizden sizi en çok<br />

etkileyen nedir (İçsel)<br />

BULGULAR VE YORUM<br />

Araştırmanın yürütüldüğü deney ve kontrol<br />

gruplarının denk olup olmadığını belirlemek<br />

amacıyla, 8A ve 8B sınıfı ön-test puanları<br />

üzerinden bağımlı t-testi yapılmıştır. Öğrenci<br />

dosyalarının incelenmesi ve yapılan<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19 16


Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM - Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />

işlemlerin sonucunda, p değerinin 0.05’den<br />

büyük olduğu için gruplar arasında anlamlı<br />

bir farkın olmadığı görülmüştür. Bu analizlerin<br />

sonuçları Tablo 1’ de görülmektedir. (Testte<br />

yapılan analizlerde her bir doğru yanıt 1<br />

puan, yanlış yanıt ise 0 olarak kodlanmıştır.<br />

Deney ve kontrol gruplarının ortalama<br />

değerleri yüzlük sisteme dönüştürülmüştür)<br />

Tablo 1. Deney ve Kontrol Gruplarının Ön-test Puanlarına<br />

İlişkin t-testi Analiz Sonuçları<br />

GRUPLAR n X ss t p<br />

Deney<br />

Grubu<br />

Kontrol<br />

Grubu<br />

(P


Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi<br />

Tablo 5. Deney Grubunun Son-Test Ve Ön-Test Puan<br />

Farklarına İlişkin T-Testi Analiz Sonuçları<br />

DEĞİŞKENLER N x Ss t P<br />

Son-test 31 66.000 21.405<br />

Ön-test 31 20.419 10.148<br />

(P


Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM - Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />

KAYNAKLAR<br />

Armstrong, T. (1994). “ Multıple Intellıgences In The Classroom” , Virginia: Association for Supervision<br />

Curriculum Devolopment (ASCD).<br />

Bümen, T. N. (2001). Gözden Geçirme Stratejisi İle Desteklenmiş Çoklu Zeka Kuramı Uygulamalarının Erişi,<br />

Tutum ve Kalıcılığa Etkisi, Doktora Tezi, Ankara.<br />

Campbell, L. (1999). “ Multıple Intellıgence And Student Achievement” Virginia: Association for<br />

Supervision Curriculum Devolopment(ASCD).<br />

Checkley, K. (1997). “The First Seven . . . The Eight” , Educational Leadership, 55(1).<br />

Çelik, D. A. (2000). “Okullarda Ölçme Değerlendirme Nasıl Olmalı”, Milli <strong>Eğitim</strong>. 100-103, Ankara<br />

Çoşkungönüllü, R. (1998). The Effects of Multıple Intellıgences Theory on 5. graders’ Mathematics Ability,<br />

Unpublished MS Thesis. Ankara: Middle East Technical University.<br />

Gardner, H. (1983). Frames Of Mind: The Theory Of Multiple Intelligences, New York, NY: Basic Books.<br />

Gardner, H. (1993). Multiple Intelligences: The Theory In Practice, New York, NY: Basic Books.<br />

Gardner, H. (1999). Multiple Intelligences For The 21. Century. New York, NY: Basic Books.<br />

Gardner, H. and Hatch, T. (1989). “Multiple Intelligences Go To School”. Educational Researcher, XVIII, 8.<br />

Kaptan, F. (1999). Fen Bilgisi Öğretimi. Ankara: M.E.B. Yayınları.<br />

Saban, A. (2001). Çoklu Zeka Teorisi. Ankara: Nobel Yayıncılık.<br />

Senemoğlu, N. (1999). Öğrenme Ürünleri ve <strong>Eğitim</strong>i. Ankara: M.E.B. Yayınları.<br />

Özçelik, D. A. (1997). Test Hazırlama Kılavuzu. Genişletilmiş Ankara: ÖSYM 3. baskı, <strong>Eğitim</strong> Yayınları.<br />

Yavuz, K.E. (2001). <strong>Eğitim</strong>de ve Öğretimde Çoklu Zeka Teorisi ve Uygulamaları. Ankara: Özel Ceceli<br />

Okulları Yayınları Dizisi.<br />

İNTERNET KAYNAKÇASI<br />

Armstrong, T. (1998). “Awekening Genius In The Classroom” http://www.thomasarmstrong.com/multipleintelligence.html<br />

(Ziyaret Tarihi: Mart 2002).<br />

Gardner, H. and Hatch, T. (1990). “ Multiple Intelligences Go To School: Educational Implications Of The<br />

Theory Of “ Multiple Intelligences”. No.4, http://www.edc.org/CCT/ccthome/reports/tr4.html.<br />

(Ziyaret Tarihi: Temmuz 2002).<br />

Hoerr, T. (2001).“Applying Multiple Intelligences In Schools”, http://www.zephyrpress.com (Ziyaret Tarihi: Temmuz<br />

2002).<br />

Weber, E. (2001). “Curriculum For Success” http://www.newhorizons.org/strategies/mi#a (Ziyaret Tarihi:<br />

Mayıs 2002).<br />

19<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19


<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Okul Dergisi Merkezli 2004 Yönetim (5) 2: 21-34<br />

OKUL MERKEZLİ YÖNETİM<br />

(School Based Management)<br />

Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA 1<br />

ÖZET<br />

Bu araştırmanın temel amacı, okulların geliştirilmesi ve yeniden yapılandırılması yaklaşımlarının gündeme<br />

gelmesiyle ileri sürülen “okul merkezli yönetim” yaklaşımının, Türk eğitim sistemine uygulanabilirliğinin<br />

irdelenmesidir. Betimsel bir çalışma olan bu araştırmanın örneklemini; 1999- 2000 öğretim yılında E.Ü.<strong>Eğitim</strong><br />

<strong>Fakültesi</strong>nde “Yönetici <strong>Eğitim</strong>i” programına katılan 132 yönetici adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri<br />

toplama aracı olarak Aytaç (2000) tarafından geliştirilen “Okul Merkezli Yönetim” anketi kullanılmıştır.<br />

Verilerin analizinde frekans(f), yüzde(%), aritmetik ortalama( X), Standart sapma (ss), Chi-square (x 2 ), t testi<br />

teknikleri kullanılmıştır. Sonuçta; a) Araştırma grubunun çoğunluğunun okul merkezli yönetim modeline ilişkin<br />

olumlu bir tutuma sahip oldukları saptanmıştır. Ancak, okul merkezli yönetim uygulamasının<br />

gerçekleştirilmesinde önemli bir yeri olan stratejik planlamaya , vizyon, misyon ve temel değerlere okullarda pek<br />

fazla yer verilmediği belirlenmiştir; b)okul yönetim boyutlarından işgören hizmetleri, bütçe ve eğitim<br />

programları boyutlarına ilişkin ölçütlerin, genel liselere oranla ilköğretim okullarında daha fazla yer aldığı<br />

görülmektedir; c) Okul merkezli yönetim modelinin geliştirilmesine ilişkin gruplar arasında okul türü<br />

değişkenine göre anlamlı bir farklılık görülmez iken, görev değişkenine göre gruplar arasında anlamlı bir<br />

farklılık olduğu görülmektedir. Bulgular müdür yardımcıları yönetici adaylarının, öğretmen yönetici adaylarına<br />

göre okul merkezli yönetim modelini daha yüksek oranda benimsediklerini göstermektedir. Bunun yanında her<br />

iki grubun da okul merkezli yönetim modeline ilişkin olumlu görüş belirtmeleri onların bu modeli merkeziyetçi<br />

modele alternatif bir model olarak algıladıklarını göstermektedir denebilir.<br />

Anahtar sözcükler: Yönetici Adayları, Okul Merkezli Yönetim, Okul Merkezli Yönetim Boyutları.<br />

ABSTRACT<br />

The main purpose of this study is to examine the feasibility of “the school-based Management” approach , which<br />

has gained popularity thanks to school development nad new structuralism, to Turkish Educational System. The<br />

exemplify of this descriptional study includes the 132 candidate managers who attended to the “manager<br />

education program” of the Agean University Education Faculty in 1999- 2000. In this study, the “school-based<br />

management questionnaire” developed by Aytaç (2000) is used as a data gathering item. For analysing the data,<br />

frequency (f), percentage (%), arithmetic mean (x), standart deviation (ss), Chi-square (x2) and t-test have been<br />

used. Finally; a) most of the survey group have a positive attitude towards the school-based management but it’s<br />

determined that the main values of school-based management , such as strategic planning, vision and mission<br />

aren’t handled in schools. b) it’s noticed that some of the school managing dimensions such as staff services,<br />

budgeting and the variables related to Educational programs are more common in primary schools than general<br />

high schools. c) there isn’t a significant( meaningful) difference between the groups related to the school-based<br />

management development model in terms of the school types, whereas depending on the duty variable , it’s<br />

noticed that there’s a meaningful difference among the groups. The findings show that the candidate managers<br />

that are principal assistants adopt the school-based management more than the candidate managers that are<br />

teachers. Both of the groups have pointed out positive views related to the school-based management, so it can<br />

be said that they perceive the school-based management model as an alternative to the bureaucratic model.<br />

Keywords: School-Based Management, Prospective Principals, Dimensions of School-Based Manage<br />

1 <strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Bilimleri bölümü<br />

21<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 21-34


Okul Merkezli Yönetim<br />

GİRİŞ<br />

Toplumları yarınlara hazırlayan ve ayakta<br />

kalmalarını sağlayan sistemlerin başında<br />

eğitim sistemleri gelmektedir. <strong>Eğitim</strong>in<br />

doğrudan uygulandığı, öğrencilerin eğitim<br />

gördüğü, somut uygulamaların yapıldığı<br />

yerler olarak okullar da toplumun ayrılmaz<br />

bir parçası olmaktadır. Bu nedenle toplumun<br />

gelişmesi için okulların sürekli ekonomik,<br />

teknolojik, örgütsel ve yönetsel olarak<br />

geliştirilmesi, güçlendirilmesi gerekmektedir<br />

(Lezotte, 1992).<br />

21. yüzyılda okulların, bilgi toplumuna ayak<br />

uydurabilecek bir gençlik oluşturmada<br />

yetersiz kalmaları ve hızla değişen bilgi<br />

teknolojisinin, okulun bilgi aktarma işlevini<br />

üstlenmeye başlaması, okulların toplumun<br />

ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde yeniden<br />

yapılandırılmaları gerektiği konusunu<br />

gündeme getirmiştir. Bu konu özellikle son<br />

yıllarda birçok ülkede üzerinde durulan<br />

önemli konulardan birisi olmaktadır. Başta<br />

ABD olmak üzere batı ülkelerinde ve<br />

ülkemizde hep 2000’li yılların gerektirdiği<br />

insan, toplum, örgüt ve okul modellerinin<br />

nasıl olması gerektiğinden söz edilmektedir.<br />

Okul yönetimlerinde yaşanan klasik<br />

örgütlenmenin olumsuzluklarını vurgulayan<br />

görüşlerin artması dünyada, okul<br />

örgütlenmelerinde ve yönetimlerinde yeni<br />

arayışlara gidilmesine neden olmuştur.<br />

Bu arayışlar, etkili okul hareketlerini<br />

başlatmış ve etkili okulların özelliklerini<br />

geliştirmiştir(Cheng,1996). Bu hareketler<br />

doğrultusunda 1960-1970’li yıllarda yeni<br />

programlar ve yeni öğretim yaklaşımlarında<br />

yoğunlaşıldığı görülmektedir(Balcı, 2000).<br />

Ancak, program ve öğretim yaklaşımları<br />

beklenen sonucu vermemiştir(Cheng, 1996).<br />

1980’li yıllarda eğitimde niteliğin<br />

arttırılmasının, sınıf düzeyindeki öğretimin<br />

arttırılmasından çok, okul<br />

örgütlenmelerindeki yönetim ve yapısal<br />

değişikliklerde aranmıştır. Okul yönetiminde<br />

yerinden yönetim vurgulanmış, karar verme,<br />

bütçeleme, insan kaynağını yetiştirme ve<br />

öğrenci rehberliği gibi kavramlar<br />

tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalar,<br />

özellikle okul hizmetlerinden yararlananların<br />

kararlara katılmaları gerektiği sonucunu<br />

getirmiştir (El More, 1978; Cheng, 1996;<br />

Erdoğan 1998; Açıkgöz, 2000; Aytaç, 2000;<br />

Yemenici ve Bayrak, 2001; Açıkalın, 1995).<br />

<strong>Eğitim</strong>in bütünlüğü içinde belirlenen<br />

amaçların gerçekleştirilmesi okul aracılığı<br />

ile olduğundan, eğitim sisteminde okul<br />

“temel sistem”dir. Okulun başarısı eğitim<br />

sisteminin başarısıdır (Başaran, 1982; Aytaç,<br />

2000). Bu nedenle okul temel değişim birimi<br />

olmaktadır. <strong>Eğitim</strong> sisteminde yeniliğin,<br />

okuldan başlatılması daha doğru<br />

bulunmaktadır (Bursalıoğlu, 1994).<br />

Görüldüğü gibi bu tartışmalarda, okulun<br />

yeniden yapılanması, okulların yönetiminde<br />

merkezden yönetimin etkisinin azaltılması<br />

ve yerinden yönetim anlayışının<br />

yerleştirilmesi vurgulanmaktadır. Ayrıca bu<br />

yeni yapılanmada okullar yeni bir çeşit<br />

müdüre ihtiyaç duymaktadır(Usdan ve<br />

diğerleri, 2000). Bu yeni müdürlerin<br />

öncelikli rolleri daha çok öğrenciye<br />

öğrenmeyi öğretmek için gerekli olan<br />

koşulları hazırlamak ve okulun toplumdaki<br />

önemini kavrayarak bir toplum liderliği<br />

yapmaktır.<br />

Bu bağlamda okul merkezli yönetim;<br />

okulları temel karar alma birimi olarak<br />

kabul eden, değişen eğitimsel, çevresel istek<br />

ve gereksinimleri okul düzeyinde karşılayan,<br />

eğitim-öğretimi geliştirmek amacıyla okul<br />

düzeyinde yetki ve sorumlulukların<br />

artırılmasını öngören, özerkliğe ve katılımlı<br />

karar almaya dayalı eğitimin yerinden (okul<br />

çapında) yönetim biçimi olarak tanımlanmaktadır<br />

(Brown ve Cooper, 2000; Cheng, 1996;<br />

Caldwel, 1990). İnsan ve örgütü birlikte<br />

düşünen bu yönetim, merkezi yönetimden<br />

görece bağımsız ve sorumluluğa sahip bir<br />

yönetim anlayışıdır. Bu da katılmalı<br />

yönetimin uygulanmasında örgütün değer<br />

yapı ve süreçlerinde bazı köklü değişiklikleri<br />

zorunlu kılmaktadır (Özden, 1996).<br />

Bu anlamda okul merkezli yönetim,<br />

günümüzün geçerli eğitim reformlarının<br />

merkezi olmaya başlamıştır. Okul merkezli<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 21-34<br />

22<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 21-34


Prof. Dr. Okul Münevver Merkezli YALÇINKAYA<br />

Yönetim<br />

yönetimin en büyük yararı, öğrenciyi<br />

merkeze alarak onun ve çevreninin<br />

ihtiyaçlarına uygun bir okul örgütlenmesine<br />

olanak sağlamasıdır. Aytaç (2000)’ın çeşitli<br />

kaynaklardan özetleyerek aktardığı gibi,<br />

okul merkezli yaklaşım, tüm personelin<br />

karar sürecine katılması; bütçe, eğitim<br />

programları, personel ve öğretim boyutlarında<br />

özerklik sağlanması; öğretimin zenginleştirilmesi;<br />

okulların amaçlarının (vizyon, misyon ve<br />

temel değerler) belirlenmesinde yönetici,<br />

öğretmen, öğrenci, veli ve çevre gruplarının<br />

katılımının sağlanması konuları üzerinde<br />

yoğunlaşmıştır.<br />

Öğrenci başarısını yükseltmeyi ortak amaç<br />

olarak benimseyen okul geliştirme ve<br />

yeniden yapılandırma yaklaşımları( etkili<br />

okul, yerinden yönetim, katılımlı karar alma<br />

gibi) içerisinde, okul merkezli yönetim,<br />

okul üyelerinin karar alma sürecinde etkili<br />

olmaları açısından daha ileride olan bir<br />

yaklaşımdır. Okul merkezli yönetim<br />

yaklaşımının etkili okul yaklaşımı ile ortak<br />

yönleri vardır. Ancak, okul merkezli<br />

yönetim okulun geliştirilmesinde özerkliği<br />

ve katılımlı karar almayı kullanması; okul<br />

yöneticilerinin öğretici, katılımcı,<br />

dönüşümcü ve vizyoner lider rollerini ön<br />

plana çıkarması ve okulun kendine özgü bir<br />

kimliğinin(özellikle bütçe, personel ve<br />

program alanlarında) olmasını vurgulaması<br />

açısından etkili okul hareketinden farklılık<br />

göstermektedir (Aytaç, 2000).<br />

Okul merkezli yönetim anlayışında; eğitimöğretimle<br />

ilgili kararların okulda alınması,<br />

demokratik bir seçimin olması, öğrenci, veli,<br />

öğretmen ve çevre liderlerinin katılımının<br />

gerçekleştirilmesi, okul amaçlarına dönük<br />

çalışmaların sağlanması, rasyonel karar alma<br />

sürecinin işletilmesi, çok kanallı bir iletişim<br />

modelinin yapılandırılması, çağdaş bir<br />

denetim sisteminin yer alması<br />

gerekmektedir. O halde eğitim örgütlerine/<br />

okullara “okul merkezli yönetim” modelini<br />

kazandırmak kaçınılmaz olmaktadır.<br />

Ancak, Aytaç (2000)ın çeşitli kaynaklardan<br />

özetleyerek aktardığı gibi, okul merkezli<br />

yönetimin etkili bir şekilde uygulanabilmesi<br />

için şu koşulların yerine getirilmesi<br />

gerekmektedir;<br />

1) Okul merkezli yönetim tüm okul<br />

personeli tarafından güçlü bir şekilde<br />

benimsenmelidir. 2) Okul merkezli<br />

yönetimin odak noktası yetkinin aktarılması<br />

olduğundan, “okul bölgesinde yetki kime<br />

aktarılacaktır Sorusu, açık olarak<br />

cevaplanmalıdır. Bunun yanında “hangi<br />

yetkilerin okula aktarılacağı” sorusu da iyi<br />

cevaplanmalıdır. 3) Tüm okul üyelerine<br />

kararlara katılma fırsatı verilmelidir. Okulda<br />

karar alma sürecine kimlerin ve hangi grup<br />

temsilcilerinin katılacağı, karar alma<br />

takımlarının büyüklüğü, ne tür kararların<br />

nasıl alınacağı(oy birliği, oy çokluğu)<br />

belirlenmelidir. 4) Okul personeli özellikle,<br />

problem çözme, karar verme ve iletişim<br />

becerilerinin geliştirilmesi konusunda<br />

eğitilmelidir. 5) okul personelinin performansı<br />

ile maaşı arasında ilişki kurulmalıdır. 6)<br />

Okul merkezli yönetim uygulaması aşama<br />

aşama uygulanmalıdır. İlkönce okulun<br />

mevcut durumu ve ihtiyaçları<br />

belirlenmelidir. Daha sonra uzun dönemli<br />

stratejik planlar yapılabilir. Okul merkezli<br />

yönetimin gerçekleştirilmesi 5 yıl ve daha<br />

fazla bir süre alabilir. 7) Okul toplum üyeleri<br />

arasında güven ve bağlılık sağlanmalıdır. 8)<br />

Okul merkezli yönetim ile ilgili süreçler,<br />

roller ve beklentiler açık olmalıdır. 9) Okul<br />

bölgesi yöneticileri, okul müdürlerine bütçe,<br />

personel ve program alanlarında yetki<br />

aktarmalı ve müdürler bu yetkiyi okul<br />

toplum üyeleri ile paylaşmalıdır.<br />

Ancak, Aytaç (2000)’ın ve diğer bazı<br />

araştırmacıların da (Erdoğan, 2002; Brown<br />

ve Cooper, 2000; Özdemir, 1996) belirttiği<br />

gibi, okul merkezli yönetim uygulamalarında,<br />

gerekli koşullar sağlanamadığında, bazı<br />

olumsuzluklar söz konusu olmaktadır.<br />

Örneğin, Brown ve Cooper (2000)’a göre<br />

etkili bir okul merkezli yönetim için uzun<br />

vadede kararlı olunmadığında, yönetsel<br />

değişiklikten çok eğitimsel değişikliğe<br />

odaklanılmadığında ve süreç süresince<br />

yeterlidestek sağlanmadığında okula dayalı<br />

yönetimde başarılı olunamamaktadır.<br />

Ayrıca merkezi sistemde uzmanların yaptığı<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 23<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34


Okul Merkezli Yönetim<br />

işler, okul merkezli yönetim konusunda özel<br />

bir donanıma sahip olmayan yöneticilere<br />

kaldığında, okul yönetiminde uzmanlığın<br />

gücü azalmaktadır. Bunun sonucunda da<br />

okul yöneticiliğinin kurumsallaşması<br />

zorlaşmaktadır.<br />

Ayrıca okul merkezli yönetimin, yönetici ve<br />

öğretmenlere yüklediği yeni rol ve<br />

sorumluluklar, iyi anlaşılmadığında, yönetici<br />

ve öğretmenler kendilerine ilişkin güven<br />

sorunu yaşayabilir ve elde ettikleri<br />

özgürlüğü iyi kullanamayıp, başarısız<br />

okullar oluşturabilirler. Bununla birlikte,<br />

yöneticiler, öğretmenler, anne-babalar ve<br />

öğrenciler arasında, artan otonomi ile<br />

birlikte, bir güç mücadelesi de yaşanabilir.<br />

Türkiye’de Okulda Yerinden Yönetim<br />

Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de<br />

küreselleşme sürecinde toplumumuzun<br />

ihtiyaç duyduğu insanı hazırlayacak<br />

okullarımızın nasıl bir yapıya<br />

kavuşturulacağı önemli bir konu olmaktadır.<br />

Okullarımızın, bugün içinde bulunduğu<br />

sorunlar ve var olan yapısı ile bilgi<br />

toplumuna ayak uydurabilecek, sorupsorgulamasını<br />

bilen, yaratıcı ve üretici bir<br />

gençlik oluşturmada yetersiz kaldığı ve<br />

kendini yenileyemediği görülmektedir. Türk<br />

eğitim sisteminin kendini<br />

yenileyememesinin temelinde yatan, aşırı<br />

merkeziyetçilik ve katılım yetersizliğidir.<br />

Günümüzde artık geçerliliği kalmayan<br />

mevzuat ve yoğun hantal bürokrasi altında<br />

kimliğini kaybetmekte olan ve tek bir<br />

merkezden yönetilen okullarımızın yeni bir<br />

kimlik ve misyon kazanması için yeniden<br />

yapılanması kaçınılmaz hale gelmektedir<br />

(Şişman, 1995).<br />

Aslında merkezi olmayan örgütlenme<br />

yaklaşımı Türk kamuoyunda öteden beri<br />

tartışılan bir konudur. 1993 tarihinde<br />

toplanan 14.Milli <strong>Eğitim</strong> Şurası hazırlık<br />

çalışmaları öncesinde bakanlıkta oluşturulan<br />

bir komisyon tarafından bu konuda bazı<br />

hazırlıkların yapıldığı bilinmektedir. Yedinci<br />

Beş Yıllık Kalkınma Planında da kamu<br />

yönetiminde yeni bir yaklaşım ile yerel<br />

yönetimlere yetki devri ihtiyacı dile<br />

getirilmektedir(DPT, 1995).<br />

Bu bağlamda ülkemizde de yeni okul<br />

yönetim modelleri tartışılmaya başlanmıştır.<br />

Başlangıçta bu tartışmalarda etkili okul<br />

üzerinde durulmuştur. Son yıllarda klasik<br />

yapı sıkça eleştirilerek, okul yönetiminde<br />

çalışanların da kararlara katılmaları ve<br />

yönetimin merkezden yerelliğe doğru<br />

kaydırılmasına ilişkin bir yaklaşım<br />

önerilmiştir (Açıkgöz, 1994; Balcı 1993;<br />

Kabadayı, 1997; Şimşek, 1997; Aytaç, 2000;<br />

Yavuz, 2001).<br />

Temelde okulların özerk bir yapı ile<br />

yönetimini hedefleyen “okul merkezli<br />

yönetim” kavramı ülkemizdeki alanyazında<br />

farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Bu<br />

yönetim, “okul merkezli yönetim” (Aytaç,<br />

2000; Erdoğan, 1998), “okula dayalı<br />

yönetim” (Özdemir, 1996; Yemenici ve<br />

Bayrak, 2001), “okulda katılmalı<br />

yönetim”(Özden, 1996), “okulda yerinden<br />

yönetim” (Kabadayı, 1997; Yavuz, 2001)<br />

olarak da adlandırılmaktadır.<br />

Şüphesiz ülkemizde bu okul modeline<br />

geçişin ne ölçüde başarılı olacağına ilişkin<br />

değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu konuda<br />

Balcı (2000), Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığına bağlı<br />

ilköğretim ve orta öğretim okullarında<br />

şimdilik “bireysel okul anlayışı” içinde<br />

örgütlenmenin gerçekçi görünmediğini,<br />

fakat özel okullarda bireysel okul<br />

örgütlenmesinin uygulamaya konulma<br />

şansının daha fazla olduğunu belirtmektedir.<br />

Bunun yanında yine Balcı (2000), ülkemizin<br />

kendi koşul ve dinamikleri ile Türk<br />

toplumunun bütünlüğü kaygısını da dikkate<br />

alarak Milli <strong>Eğitim</strong>in temel amaçları,<br />

strateji, plan ve programlar konusunda<br />

merkezi yönetimin etkili olmasını önemli<br />

bulmaktadır. Ayrıca yerel topluluk ve<br />

ailelerin eğitimin finansmanına ekonomik<br />

durumlarıyla orantılı olarak katılmaları<br />

gerektiğini de ifade etmektedir.<br />

Kabadayı (1997)ise, “okula dayalı yönetim ulusal<br />

eğitim sistemiyle ahenkli bir şekilde uzlaştırılıp, okul<br />

üzerinde bir örgüt olarak yoğunlaştırılırken, ne<br />

merkezi politika ve programların etkisi altına girmek<br />

ne de tüm kural ve yönergeleri elimine ederek<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 24


Prof. Dr. Okul Münevver Merkezli YALÇINKAYA<br />

Yönetim<br />

okulları otonomi denizinde başı boş bırakmamalı, bu<br />

iki uç arasında bir denge bulunmalıdır” demektedir.<br />

Ayrıca ülkemizde 2000’li yılların insan<br />

modelini yetiştirecek olan okullarımızın<br />

sahip olmaları gereken yapılanmayı gözden<br />

geçiren betimsel çalışmaların yapıldığı da<br />

görülmektedir. Barkçin (akt. Balcı, 2000)’in<br />

araştırmasında personel, bütçe ve finansman<br />

konularında ağırlıklı olarak merkezin yetkili<br />

olması; buna karşılık eğitim programları,<br />

öğretim ve öğrenci işlerinde ise yerel<br />

örgütlere daha çok yetki verilmesi gerektiği<br />

bulgusu elde edilmiştir. Usluel (1995)’in<br />

araştırma bulgularında ise yöneticiler,<br />

işgören, genel bütçe, eğitim programları ve<br />

öğrenci hizmetleri alanında yerel birimlere<br />

yetki devrinin uygun olmadığı görüşünü<br />

belirtmişlerdir. Bu konuda Aytaç (2000) ve<br />

Yavuz (2001)’un araştırmalarında ise<br />

yöneticilerin, okulda yerinden yönetim<br />

yaklaşımını “çok önemli” düzeyinde önemli<br />

buldukları saptanmıştır. Araştırmacılara göre<br />

bu bulgu, yöneticilerin okul yönetiminde bu<br />

yönde yeniden bir yapılanma istekleri<br />

olduğunu göstermektedir.<br />

Bu bulgulara paralel olarak Milli <strong>Eğitim</strong><br />

Bakanlığı’nın eğitim sisteminde reform<br />

niteliğinde yeni uygulamalar başlattığı<br />

görülmektedir. Örneğin, örgütsel yenileşme<br />

ve yetkinin ilgili birimlere devredilmesi<br />

çabalarına yönelik olarak, 25.10.1999<br />

tarihinde yürürlüğe giren MEB <strong>Eğitim</strong><br />

Bölgeleri ve <strong>Eğitim</strong> Kurulları Yönergesi ile<br />

veli, öğrenci ve öğretmenlerin hem eğitim<br />

yönetimine hem de okul yönetimine katkı<br />

sağlamaları öngörülmektedir. Bunun<br />

yanında okullara yönetici eğitiminden<br />

geçmiş olan adayları okul müdür olarak<br />

atamak için ülke genelinde “yönetici<br />

eğitimi” “Okul geliştirme projesi” adı<br />

altında bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışma<br />

ile eğitim yönetimindeki yeni paradigmalar<br />

ışığında eğitim kurumlarında/okullarda<br />

“Toplam Kalite Yönetimi”ne geçiş sürecine<br />

ilişkin çalışmaların sürdürüldüğü<br />

görülmektedir.<br />

Bir okul geliştirme yaklaşımı olarak okul<br />

merkezli yönetim, Toplam Kalite<br />

Yönetiminin temel felsefesi olan öğrenci<br />

memnuniyetini sağlamayı ve stratejik<br />

planlama süreçlerini kullanmayı<br />

gerektirmektedir. Bu anlamda okul merkezli<br />

yönetim yaklaşımı, öğrenen örgüt ve TKY<br />

yaklaşımlarıyla doğrudan ilişkili<br />

bulunmaktadır.<br />

Ancak bu çabalara rağmen Türk eğitim<br />

sistemindeki okulların, geleceğe yönelik<br />

katılıma dayalı olarak belirlenmiş<br />

vizyonunun, misyonunun ve temel<br />

değerlerinin olduğunu söylemek zordur.<br />

Oysa katılım becerisinin okullarda yer<br />

alması, sistemin işleyişi açısından bir<br />

zorunluluk taşımaktadır.<br />

Türk eğitim sisteminin örgütsel yapı olarak<br />

merkeziyetçilikten kurtulup yerel bir yapı<br />

kazanması için yöneticilerin bu konuya<br />

ilişkin bilgi birikimleri ve bu yönetim<br />

modelini uygulama beceri düzeyleri önemli<br />

görülmektedir. Birçok durumda okul<br />

müdürünün olayları ele alış biçimi, sorunları<br />

çözme yönündeki girişimleri okulun<br />

tümünü, doğrudan ve derinden<br />

etkilemektedir (Açıkgöz, 1993). Bu anlamda<br />

okul yönetici adaylarının okula dayalı<br />

yönetim hakkındaki görüşlerinin bilinmesi<br />

ve bu görüşlerin değerlendirilip<br />

yorumlanması hem örgütsel yenileşme<br />

çabalarına rehberlik edecek hem de yukarıda<br />

tartışılanlara ışık tutacaktır. Bu amaçla şu alt<br />

problemlere yanıt aranmıştır;<br />

Alt Problemler<br />

1. Günümüz okulunun, stratejik plan,<br />

vizyon ve misyon boyutuna ilişkin<br />

yönetici adaylarının (yönetici yardımcısı<br />

ve öğretmen) görüşleri nedir Bu<br />

görüşler okul türü ve görev değişkenine<br />

göre anlamlı bir farklılık göstermekte<br />

midir<br />

2. Okul merkezli yönetimin alt boyutları<br />

olan; temel değerler, genel hizmetler,<br />

işgören hizmetleri, öğrenci hizmetleri,<br />

bütçe, eğitim programları, okul liderliği,<br />

öğretmen, denetim ve okul-çevre ilişkisi<br />

boyutlarıileilgili olarak grupların<br />

görüşler nedir Ve bu görüşler okul türü<br />

ve görev değişkenine göre anlamlı bir<br />

farklılık göstermekte midir<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 25<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34


Okul Merkezli Yönetim<br />

3. Okul merkezli yönetim modelinin<br />

geliştirilmesine ilişkin grupların görüşler<br />

nedir Ve bu görüşler okul türü ve görev<br />

değişkeni açısından anlamlı bir farklılık<br />

göstermekte midir<br />

Bu araştırma sınırlı bir örnekleme rağmen,<br />

eğitimin temel üretim sistemi olan okulların<br />

geliştirilmesi ve yeniden yapılandırılması<br />

yaklaşımlarının gündeme gelmesiyle ileri<br />

sürülen “okul merkezli yönetim” modelinin<br />

Türk eğitim sistemine uygulanabilirlik<br />

düzeyinin belirlenmesi açısından fikir<br />

verebilecek bir önem taşımaktadır. Özellikle<br />

de bu konuda yapılan araştırmalara destek<br />

sağlaması açısından önemlidir. Ayrıca küçük<br />

bir grup görüşü gibi görünse de İzmir ili<br />

ilçelerinde görevli eğitimcilerin görüşlerini<br />

yansıtması açısından özgün bir çalışmadır<br />

denebilir.<br />

YÖNTEM<br />

Bu araştırma betimsel bir çalışmadır.<br />

Evren ve Örneklem<br />

Bu araştırmanın evrenini 1999- 2000<br />

öğretim yılında MEB tarafında okul müdürü<br />

adayı olarak seçilen bir grup yönetici<br />

yardımcısı ve öğretmen oluşturmaktadır.<br />

Örnekleme E.Ü.<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>nde<br />

sürdürülen yönetici yetiştirme programına<br />

MEB tarafından kayıtlanan 132 yönetici<br />

adayı öğretmenin tamamı alınmıştır.<br />

Yönetici adaylarının 56’sı genel liselerde,<br />

76’sı da ilköğretimde görev yapmaktadır. Bu<br />

örneklemin evreni temsil etme durumu<br />

tartışılabilir. Yorumları bu çerçevede<br />

değerlendirmek daha doğru olacaktır.<br />

Veri Toplama Araç ve Teknikleri<br />

Araştırmada veri toplamak üzere Aytaç<br />

(2000) tarafından geliştirilen 77 maddelik<br />

“Okul merkezli yönetim” adlı anket formu<br />

kullanılmıştır. Ankette dört bölüm<br />

bulunmaktadır. I. Bölümde kişisel bilgilere<br />

ilişkin sorular, II. Bölümde, okulun misyon,<br />

vizyon ve temel değerler boyutların ilişkin<br />

sorular, III. Bölümde, okul merkezli<br />

yönetimin alt boyutlarına ilişkin 77 soru, IV.<br />

Bölümde ise, okul merkezli yönetim<br />

modelinin geliştirilmesine yönelik sorular<br />

yer almaktadır. Okul merkezli yönetimin alt<br />

boyutlarına ilişkin sorular 5’li likert tipi<br />

derecelendirme ile ifade edilmiştir. Anketin<br />

yapı geçerliğini sağlamak için faktör analizi<br />

yapılmıştır. Anketin alt boyutlarına ilişkin<br />

iç tutarlılık katsayısı, cronbach alpha<br />

değerleri .70 ve .92 arasında<br />

değişmektedir.Verileri değerlendirmede ise,<br />

chi-square(x 2 ) ve “t testi” analizi<br />

uygulanmıştır. Anlamlılık düzeyi .01 ve .05<br />

alınmıştır.<br />

BULGULAR VE YORUMLAR<br />

1. Birinci alt problem ”Okulun, stratejik<br />

plan, vizyon ve misyon Boyutuna ilişkin<br />

yönetici adaylarının görüşleri nedir Bu<br />

görüşler okul türü ve görev değişkenine göre<br />

anlamlı bir farklılık göstermekte midir”.<br />

Bu alt probleme ilişkin olarak<br />

“Okulumuzun uzun dönemli (3-10 yıllık)<br />

yazılı bir stratejik planı vardır” ifadesine<br />

verilen yanıtlara ilişkin, gruplar arasında<br />

okul türü ve görev değişkenine göre fark<br />

olup olmadığı Chi-square (x 2 ) testi ile<br />

incelenip sonuçlar Tablo 1 de verilmiştir.<br />

Tablo 1’e bakıldığında okul türüne göre<br />

gruplar arasında anlamlı bir farklılık<br />

görülmez iken, görev değişkenine göre<br />

anlamlı bir farklılığın olduğu görülmektedir.<br />

Müdür yardımcılarının üçte biri ( %38.0 sı)<br />

okulumuzun uzun dönemli yazılı bir planı<br />

vardır derken, yönetici adayı öğretmenlerin<br />

sadece onda biri ( %11’i) vardır demektedir.<br />

Yönetici yardımcılarının yönetici adayı olan<br />

öğretmenlere göre daha fazla bu görüşün<br />

yanında yer almalarında, onların<br />

öğretmenlere göre okul yönetiminde biraz<br />

daha fazla karar sahibi olmalarının etkisi<br />

olmuştur denebilir. Çünkü okul geliştirmede<br />

okul müdürü(yöneticileri)anahtar rolü oynar<br />

genel kanısı burada etkili olmuştur denebilir.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 26


Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

Tablo 1. Yönetici Adaylarının “Okulumuzu Bir Stratejik Planı Vardır” İfadesine İlişkin Görüşlerinin Okul Türü<br />

Ve Görev Değişkenine Göre Analizi(X2 Testi Sonuçları)<br />

Katılma Düzeyi<br />

Okul Türü<br />

Evet<br />

Hayır<br />

Toplama<br />

n % n % n %<br />

Genel Lise 8 14.3 48 85.57 56 100<br />

İlköğretim 20 26.3 56 73.7 76 100<br />

Toplam 28 21.2 104 78.8 132 100<br />

Görev türü<br />

Müdür yrd. 19 38.0 31 62.0 50 100<br />

Yön.aday.öğretmen 9 11.0 73 89.0 82 100<br />

Toplam 28 21.2 104 78.8 132 100<br />

Chi-square<br />

(x^2)Değeri<br />

2.792<br />

P>0.05<br />

13.573<br />

P0.05<br />

17.411<br />

P


Okul Merkezli Yönetim<br />

Tablo 3. Yönetici Adaylarının “Okulumuzun Benimsenmiş Yazılı Bir Vizyonu Vardır” İfadesine İlişkin<br />

Görüşlerinin Okul Türü Ve Görev Değişkenleri Açısından Analizi(X2 Testi )<br />

Okul Türü<br />

Katılma Düzeyi<br />

Evet<br />

Hayır<br />

Toplama<br />

n % n % n %<br />

Genel Lise 9 16.1 47 83.9 56 100<br />

İlköğretim 13 17.1 63 82.9 76 100<br />

Toplam 22 16.7 110 83.9 132 100<br />

Görev türü<br />

Müdür yrd. 17 34.0 33 66.0 50 100<br />

Yön.aday.öğretmen 5 6.1 77 93.9 82 100<br />

Toplam 22 16.7 110 83.3 132 100<br />

Chi-square<br />

(x^2)Değeri<br />

0.025<br />

P>0.05<br />

17.411<br />

P0.05<br />

4.286<br />

P


Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

göstermemesi, Türk eğitim sistemindeki,<br />

aşırı merkeziyetçi yapının yansıması olarak<br />

değerlendirilebilir. Çünkü aşırı merkeziyetçi<br />

yapı, okulların kendilerine özgü amaç ve<br />

kimliklerini belirlemelerini güçleştirmekte<br />

ve okullar arası farklılığı, rekabeti yok<br />

etmektedir.<br />

Okul yönetici adaylarının önemli bir<br />

çoğunluğunun, okullarının niçin var<br />

olduğunu ortaya koyan yazılı bir<br />

misyonunun olmadığını belirtmeleri, çoğu<br />

araştırmacının (Açıkgöz, 1993; Aytaç, 2000;<br />

Özdemir, 2000) da belirttiği gibi Türk eğitim<br />

sisteminde okul örgütünün geliştirilmesi ve<br />

yeniden yapılandırılması ihtiyacını ortaya<br />

koymaktadır<br />

2. İkinci alt problem, “Okul merkezli<br />

yönetimin alt boyutları olan; temel değerler,<br />

genel hizmetler, işgören hizmetleri, öğrenci<br />

hizmetleri, bütçe, eğitim programları, okul<br />

liderliği, öğretmen, denetim ve okul-çevre<br />

ilişkisi ile ilgili olarak grupların görüşleri<br />

nedir Ve bu görüşler okul türü ve görev<br />

değişkenine göre anlamlı bir farklılık<br />

göstermekte midir<br />

Okulun temel değerler, genel hizmetler,<br />

işgören hizmetleri, öğrenci hizmetleri, bütçe,<br />

eğitim programları, okul liderliği, öğretmen,<br />

okul-Çevre, denetim boyutlarına ilişkin<br />

grupların görüşlerini belirlemek için yapılan<br />

“t” testi sonuçlarının hepsi bir arada Tablo<br />

5’te verilmiştir.<br />

Tablo 5’e bakıldığında okul yönetim<br />

boyutlarında, görev değişkenine göre gruplar<br />

arasında anlamlı bir farklılık görülmez iken,<br />

okul türü değişkenine göre grupların, okul<br />

yönetim boyutlarından; işgören<br />

hizmetleri(p


Okul Merkezli Yönetim<br />

Tablo 5. Yönetici Adaylarının Okul Merkezli Yönetimin Boyutlarına İlişkin Görüşlerinin Okul Türü Ve Görev<br />

Değişkenine Göre Analizi(T Testi Sonuçları)<br />

Boyutlar<br />

OkulTürü<br />

Okul TürüDeğişkeni<br />

n x ss<br />

t<br />

Değeri<br />

Görev<br />

Görev Değişkeni<br />

n x ss<br />

t<br />

Değeri<br />

Temel<br />

Değerler<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.91<br />

3.14<br />

0.61<br />

0.91<br />

1.76<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

3.10<br />

3.01<br />

0.72<br />

0.85<br />

0.677<br />

Genel<br />

Hizmetler<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.58<br />

2.49<br />

0.66<br />

0.88<br />

-0.69<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.53<br />

2.53<br />

0.74<br />

0.83<br />

0.006<br />

İş gören<br />

Hizmetleri<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

1.29<br />

1.60<br />

0.39<br />

1.41<br />

2.23*<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

1.32<br />

1.56<br />

0.62<br />

1.04<br />

-1.66<br />

Öğrenci<br />

Hizmetleri<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.63<br />

2.83<br />

0.71<br />

1.01<br />

1.33<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.69<br />

2.78<br />

0.88<br />

0.92<br />

-0.58<br />

Bütçe<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.41<br />

2.88<br />

0.60<br />

0.97<br />

3.46**<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.70<br />

2.67<br />

0.87<br />

0.86<br />

0.213<br />

<strong>Eğitim</strong><br />

Programları<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.42<br />

2.73<br />

0.66<br />

0.98<br />

2.06*<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.64<br />

2.58<br />

0.73<br />

0.95<br />

0.346<br />

Okul<br />

Liderliği<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.69<br />

3.03<br />

0.77<br />

1.18<br />

1.96<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

3.00<br />

2.81<br />

1.12<br />

0.98<br />

0.990<br />

Öğretmen<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

3.37<br />

3.69<br />

0.86<br />

1.09<br />

1.82<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

3.67<br />

3.49<br />

0.96<br />

1.03<br />

1.00<br />

Okul-Çevre<br />

İlişkisi<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.56<br />

2.73<br />

0.68<br />

0.99<br />

1.13<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.73<br />

2.62<br />

0.96<br />

0.82<br />

0.706<br />

Denetim<br />

Boyutu<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.49<br />

2.73<br />

0.58<br />

1.03<br />

1.65<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.60<br />

2.62<br />

1.00<br />

0.79<br />

-0.31<br />

Anketin<br />

Tamamına<br />

Ait Verilerin<br />

Analizi<br />

Genel Lise<br />

İlköğretim<br />

56<br />

76<br />

2.80<br />

3.02<br />

0.39<br />

0.82<br />

2.07*<br />

Müdür yrd<br />

Yön.Aday.<br />

Öğretmen<br />

50<br />

82<br />

2.99<br />

2.89<br />

0.60<br />

0.72<br />

0.806<br />

* P


Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

daha çok ilköğretimde görev yapan grup<br />

lehine olduğu izlenmektedir. Ortalamalara<br />

bakıldığında ilköğretimde görev yapan grup<br />

okullarında bu üç yönetim boyutunda<br />

(X=1.41, X=2.88, X=2.73), genel liselerde<br />

görev yapan gruba göre (X=1.29, X=2.41,<br />

X=2.42) daha yeterli olduklarını belirtmişlerdir.<br />

Burada ilköğretim grubunun olaya daha<br />

iyimser olarak baktıkları ya da bu konuda<br />

fazla bir yargılayıcı düşüncelerinin<br />

olmadığını düşündürmektedir. Örneğin,<br />

ilköğretim okullarının donatım ve araç-gereç<br />

temini ile ilgili olarak bir bütçesi<br />

olmadığından dolayı hiyerarşik yapının<br />

işleyişinde bu konuda bir irdeleme<br />

yapmamış olabilirler. Yine eğitim<br />

programlarına ilişkin farklılığın da<br />

ilköğretimdeki grubun (X=2.73)bu konuda<br />

ortaöğretime(X=2.42) göre biraz daha etkin<br />

olmasından kaynaklanıyor olabilir. Çünkü<br />

ilköğretimde program yapma esnekliği biraz<br />

daha fazladır. Ve öğretmen biraz daha fazla<br />

söz sahibidir. Ve çevresel ihtiyaçların<br />

dikkate alınması daha olanaklıdır. Gerçekte<br />

ise, eğitim programlarının uygulanmasında<br />

birinci derecede okul yöneticilerinin yetkili<br />

olması gerekmektedir denebilir. Bu bulguya<br />

göre, ilköğretim okullarında, okul merkezli<br />

yönetimin uygulanmasına ilişkin daha uygun<br />

bir ortamın, anlayışın olduğu söylenebilir.<br />

Yani, ilköğretim okullarında, genel liselere<br />

göre, yönetici ve öğretmenlerin demokratik<br />

kuralları benimsemede, karar alma yöntem<br />

ve şeklini biçimsel olarak yerine getirmede<br />

daha yeterli oldukları biçiminde bir yorum<br />

yapılabilir.<br />

3. Üçüncü alt problem, “okul merkezli<br />

yönetim modelinin geliştirilmesine ilişkin<br />

grupların görüşleri nedir Ve bu görüşler<br />

görev türü ve okul değişkenine göre anlamlı<br />

bir farklılık göstermekte midir Şeklindeydi.<br />

Bu alt probleme ilişkin yapılan “t” sonuçları<br />

Tablo 6’da verilmiştir.<br />

Okul merkezli yönetim modelinin<br />

geliştirilmesine ilişkin gruplar arasında okul<br />

türü değişkenine göre anlamlı bir farklılık<br />

görülmez iken, görev değişkenine göre<br />

gruplar arasında anlamlı bir farklılık olduğu<br />

görülmektedir (Tablo 6). Ortalamalara<br />

bakıldığında ise bu farklılığın müdür<br />

yardımcıları lehine olduğu izlenmektedir. Bu<br />

bulgular müdür yardımcıları yönetici<br />

adaylarının(X=4.51) öğretmen yönetici<br />

adaylarına(X=4.07) göre okul merkezli<br />

yönetim modelini daha yüksek oranda<br />

benimsediklerini göstermektedir. Bu<br />

bağlamda müdür yardımcısı yönetici<br />

adaylarının katılım ve özerkliğe dayalı okul<br />

merkezli yönetim modelini diğer gruba göre<br />

daha çok benimsedikleri söylenebilir. Bunun<br />

yanında her iki grubun da okul merkezli<br />

yönetim modeline ilişkin olumlu görüş<br />

belirtmeleri (X=4.51; X=4.07) onların bu<br />

modeli merkeziyetçi modele alternatif bir<br />

model olarak algıladıklarını göstermektedir<br />

denebilir.<br />

TARTIŞMA VE ÖNERİLER<br />

Araştırma bulgularına dayalı olarak şu<br />

sonuçlara ve önerilere ulaşılmıştır:<br />

Araştırma grubunun çoğunluğunun okul<br />

merkezli yönetim modeline ilişkin olumlu<br />

bir tutuma sahip oldukları görülmektedir.<br />

Ancak, okul merkezli yönetim uygulamasına<br />

yönelik olarak stratejik yönetim süreci<br />

ölçütleri olan; stratejik plan, okul gelişim<br />

planı, vizyon ve misyonun hem ilköğretim<br />

hem de genel liselerde pek yer almadığı<br />

belirlenmiştir. Benzer bulgular Aytaç (2000)<br />

ın ve Yemenici ile Bayrak (2001) ın<br />

araştırma bulgularında da saptanmıştır. Bu<br />

konuda Erdoğan (2003) da, Milli <strong>Eğitim</strong><br />

Bakanlığının “<strong>Eğitim</strong> Bölgeleri” oluşturarak<br />

katılmalı yönetim arayışına şeklen girdiğini,<br />

ancak <strong>Eğitim</strong> Bölgelerinin etkili bir şekilde<br />

işletilmediğini belirtmektedir.<br />

31<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34


Okul Merkezli Yönetim<br />

Tablo 6. Okul Merkezli Yönetim Modeline İlişkin Görüşlerin Okul Türü Ve Görev Değişkenine Göre Analizi (T<br />

Testi)<br />

Boyutlar<br />

Okul<br />

Merkezli<br />

Yönetim<br />

Modeli<br />

Geliştirilmesi<br />

Boyutu<br />

**p


Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

Öneriler<br />

• Bu bulgular doğrultusunda M.E.B.lığının<br />

çalışmaları köklü bir yapılandırmayı<br />

içermeli ve bu bir devlet politikası<br />

olarak kabul edilerek uygulamaya<br />

geçilmelidir. Ülkemiz eğitim sisteminin<br />

buna acilen ihtiyacı vardır. Türk eğitim<br />

sistemi özellikle de okullar, örgüt ve<br />

yönetim yapısına ilişkin kendine özgü<br />

bir stratejik plan hazırlamalı, vizyon ve<br />

misyonunu çok açık olarak belirlemeli<br />

ve bir kimlik kazanmalıdır.<br />

• Bu bağlamda eğitimcilere özellikle de<br />

okul müdürlerine problemin bir parçası<br />

olmak yerine, çözümün bir parçası olma<br />

anlayışı kazandırılmalıdır. Tüm bunlar<br />

eğitim örgütlerine görev alan ve alacak<br />

olan eğitimcilerin hizmet öncesinde ve<br />

hizmet-içinde nitelikli bir eğitim<br />

sürecinden geçirilmelerini zorunlu<br />

kılmaktadır. Bu hizmet-içi eğitimin de,<br />

süreklilik kazanması ve niteliğinin<br />

yükseltilebilmesi<br />

için<br />

kurumsallaştırılması gerekmektedir.<br />

Çünkü 21.yüz yılın okulları, bu yüzyılın<br />

getirdiği zorluklarla mücadele<br />

edebilecek yeni bir çeşit yönetime<br />

ihtiyaç duymaktadır.<br />

• Bunun yanında okullarımızda, öğrenen<br />

örgüt, vizyon ve misyona dayalı kimlik<br />

sahibi okul olma, örgüt kültürü, TKY.<br />

gibi kavramların yerleşmesi için gerekli<br />

çabalar gösterilmelidir. Bu doğrultuda<br />

Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı tüm eğitim<br />

kurumlarımızda/ okullarımızda “toplam<br />

kalite yönetimi” anlayışının<br />

gerçekleştirilmesine ilişkin başlattığı<br />

projenin yürütülmesinde titiz ve tutarlı<br />

davranmalıdır. Çoğu otoritenin de<br />

belirttiği gibi okullarımızda TKY nin<br />

yaşayabilmesi için örgütlenme biçiminin<br />

özgür ve katılımcı olması<br />

gerekmektedir. Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı<br />

bu konuda gereken duyarlılığı<br />

göstererek eğitimde yerelleşme<br />

çalışmalarına hız kazandırmalıdır.<br />

• Başka araştırmacılar tarafından<br />

okulların, okul merkezli yönetime uygun<br />

bir örgütsel kültüre ve alt yapıya sahip<br />

olup olmadıkları araştırılmalıdır.<br />

• Var olan personelin, okul merkezli<br />

yönetimin gerektirdiği yeterliliğe ne<br />

ölçüde sahip olduğu saptanmalı ve<br />

belirlenen bilgi ve deneyim eksikliği<br />

doğrultusunda hizmet-içinde eğitilmeleri<br />

sağlanmalıdır.<br />

KAYNAKÇA<br />

Açıkalın, A. (1995). Toplumsal ve Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul Yöneticiliği, Ankara: Pegem yayın<br />

No:10.<br />

Açıkgöz, K. (2000). “Demokratik <strong>Eğitim</strong> Yöntemleri”. Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Ankara: D.P.T.<br />

Sekizinci Beş Yıllık kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları.<br />

Açıkgöz, K. (1994). <strong>Eğitim</strong>de Etkili Yönetici Davranışları, İzmir: Kanyılmaz Matbaası.<br />

Açıkgöz, K.(1993). “Okulun Yeniden Yapılanması”, İzmir: <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Dergisi, Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>.<br />

Aytaç, T. (2000). Okul Merkezli Yönetim. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.<br />

Balcı, A. (2000). “İkibinli Yıllarda Türk Milli <strong>Eğitim</strong> Sisteminin Örgütlenmesi ve Yönetimi”. <strong>Eğitim</strong> Yönetimi.<br />

6(24). Güz. s. 495-508.<br />

Balcı, A.(1993).Etkili Okul. Ankara: Yavuz Dağıtım.<br />

Başaran, İ.E. (1982). Örgütsel Davranış, Ankara: <strong>Eğitim</strong> Bilimleri <strong>Fakültesi</strong> Yayını.<br />

Bursalıoğlu, Z. (1994). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış, Ankara: Pegem yayınları No:9.<br />

Brown, B.R. and Cooper,G.R. (2000) “School-Based Management: How Effective İs İt NASSP Bulletin,<br />

84(616), 77- 85.<br />

Caldwell, B. (1990). “School-based Decision-making and Management”. School-based Decision-making and<br />

Management:International Developments, London-Newyork-Philadelphia: The Falmer Press.<br />

Cheng, Y.C. (1996) “School based Decision-making and Management”. School- effectivenes and school-based<br />

Management:A mechanism for development. London-Newyork-Philadelphia: The Falmer Press.<br />

33<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34


Okul Merkezli Yönetim<br />

El More, R.F.(1978). Organizational Models of Social Program Implementation. Public Policy.<br />

Erçetin, Ş. (1997). “İlköğretim okullarında yöneticilerin Vizyon Geliştirmeye ilişkinTutumları”. 21. Yüzyılda<br />

Liderlik Sempozyumu(5- 6 Haziran)Bildiri Kitabı, cilt 1. İstanbul.<br />

Erdoğan, İ. (2003). “Türk <strong>Eğitim</strong> Sistemi Nasıl Yönetilmeli”(http://www.Liberal-dt.org.tr/guncel/diger/irerturkegitim.htm)<br />

Erdoğan, İ. (2002).<strong>Eğitim</strong>de Değişim Yönetimi. Ankara: Pegem Yayıncılık.<br />

Erdoğan,İ. (1998). Çağdaş <strong>Eğitim</strong> Sistemleri. İstanbul: Sistem Yayıncılık ve Mat San. Tic. A. Ş. , ISBN:975-<br />

7397- 54- 7.<br />

Kabadayı, R. (1997).”<strong>Eğitim</strong>de Yerelleşmeye Mesleki Teknik <strong>Eğitim</strong>den Başlanmalıdır”. Çağdaş Yerel<br />

Yönetimler. Ankara: TODAİE, Yerel Yönetimler Araştırma ve <strong>Eğitim</strong> Merkezi, c 6, s.2.<br />

Karadoğan, D. (1999).”21.Yüzyılın Okul Modeline İlişkin <strong>Eğitim</strong>cilerin ve Diğer Toplumsal Grupların<br />

Görüşleri”. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). DEÜ. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Enstitüsü.<br />

Lezotte ,L. (1992). Creating The Total Quality Effective School. Oklahoma.<br />

M.E.B. (1997). Okul Gelişim Modeli Planlı okul Gelişimi. Ankara: <strong>Eğitim</strong> Araştırma ve Geliştirme Dairesi<br />

Başkanlığı.<br />

M.E.B. (1999). 2000 Yılında Milli <strong>Eğitim</strong>. Ankara: Milli <strong>Eğitim</strong> Basımevi.<br />

Özdemir, S. (2000). <strong>Eğitim</strong>de Örgütsel Değişme. Ankara: Pegem yayını.<br />

Özdemir, S. (1996).”Okula Dayalı Yönetim”. <strong>Eğitim</strong> Yönetimi. 2(3). Yaz. s.421- 426.<br />

Özden, Y. (1996). “Okullarda Katılmalı Yönetim”.<strong>Eğitim</strong> Yönetimi. 2(3).Yaz.s.427-438.<br />

Stan,K.(1998).”School/Community Based Management Revisited in the Pasific Prel Briefing Paper”. Office of<br />

Educational Research and Improvement. ERİC veri tabanı.<br />

Şimşek, H. (1997). Paradigmalar Savaşı Kaostaki Türkiye. İstanbul: Sistem Yayıncılık ve Mat. San. Tic. A.<br />

Ş. , ISBN:975- 322- 040- 5.<br />

Şişman, M. (1995). Onbeşinci Milli <strong>Eğitim</strong> Şurasına Doğru, 2000’li yıllarda Türk Milli <strong>Eğitim</strong> Sistemi.<br />

Ankara: Pegem yayını.<br />

Usdan, M.; Mc Cloud, B.; Podmostko,M.; Cuban,L. (2000). “Einventing The Principalship”.School Leadership<br />

for the 21 st Century İnitiative: Areport of the Task Force on The Principalship, IEL The Institute for<br />

Educational Lesdership.<br />

Yavuz, Y. (2001). “Lise Yönetici ve Öğretmenlerinin Okulda Yerinden Yönetim ve Merkezden yönetim<br />

Yaklaşımlarına ilişkin Görüşlerinin Karar Verme Sürecine Etkileri.” (yayınlanmamış doktora tezi.), D.E.Ü.<br />

<strong>Eğitim</strong> Bilimleri Enstitüsü,<br />

Yemenici, H. ve Bayrak, C. (2001).”Okula Dayalı Yönetim”. <strong>Eğitim</strong> Araştırmaları. Sayı:5, Ekim. s. 21- 28.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 34


Arş. Gör. <strong>Ege</strong> Alper <strong>Eğitim</strong> BAŞBAY Dergisi - Öğr. 2004 Gör. (5) Dr. 2: 35 Nuri -52DOĞAN<br />

AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİK SÜRECİNİN <strong>EĞİTİM</strong> SİSTEMİMİZ ÜZERİNDEKİ<br />

ETKİLERİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ<br />

(Conceptions of Teachers Related to Effect of Europen Union Membership Adaptation Process on Our<br />

Education System)<br />

Arş. Gör. Alper BAŞBAY ∗<br />

Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN ∗∗<br />

ÖZET<br />

Bu çalışmada Avrupa Birliği üyelik sürecinin eğitim sistemimiz üzerinde yaratacağı etkilere ilişkin öğretmen<br />

görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Ankara ili merkez ve taşra ilçelerden toplam 367 öğretmen<br />

ve yöneticiden görüşler alınmıştır. Görüşlerin alınabilmesi için araştırmacılar tarafından geliştirilen bir ölçek<br />

kullanılmıştır. Ölçek hazırlanırken, AB sürecinin eğitim sistemimiz üzerindeki meydana getirmesi beklenilen<br />

değişimler maddeler halinde verilmiştir. Maddeler oluşturulurken, Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel<br />

Sekreterliği ve Avrupa Birliği Ofisinin bu yönde yapmış olduğu çalışmalardan yararlanılmıştır. Toplam 44<br />

maddeden oluşan ölçek dört alt boyuttan oluşmuş ve program geliştirmenin dört temel öğesi dikkate alınmıştır.<br />

Hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreçleri ve sınama durumlarına yönelik oluşturulan bu soruların yanı sıra<br />

öğretmenlerin belirtmek istedikleri görüşler için “diğer” başlıklı açık uçlu bir madde bırakılmıştır. Öğretmenlerin<br />

görüşlerinde bir farklılığın olup olmadığının belirlenmesi için sırasıyla, öğretmenlerin görev yaptıkları okul türü,<br />

eğitim kademesi, merkez ve taşra okullarında görev yapmaları, cinsiyet, görev süreleri ve yönetim<br />

kademelerinde yer alıp almadıkları dikkate alınmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler nicel ve nitel araştırma<br />

teknikleri yardımıyla analiz edilmiştir. Öğretmenlerin ölçek maddelerine vermiş oldukları cevaplardan elde<br />

edilen veriler ışığında, AB uyum sürecinin eğitim sitemimiz üzerinde olumlu bir etki yaratacağı ve meydana<br />

gelebilecek olası değişimlerin sistemi AB standartlarına doğru götürebileceğine ilişkin bir kanı olduğu<br />

görülmüştür. Öğretmenlerin “diğer” maddesi kapsamında ifade ettikleri görüşlerinde ise konu hakkında<br />

yaşanılan bilgi eksikliği ve bunun doğurduğu karmaşa ile kültürel korunma ihtiyacı ön plana çıkmıştır.<br />

Anahtar Sözcükler: Avrupa Birliği, program geliştirme, Türk <strong>Eğitim</strong> Sistemi<br />

ABSTRACT<br />

In this study, it is aimed to determine the teachers’ opinions according to affect of European Union membership<br />

process on our education system. 367 teachers and administer out of schools in city Ankara and the provinces<br />

districts were taken as a sampling group. Data collection is carried out by scale, developed by the researchers.<br />

The items were about the possible innovations of European Union process on our education system. While the<br />

items were forming the studies of National education Department, European Union Secretary General Staff and<br />

the European Union Office were taken into account. The scale consists of 44 items, and it has four sub<br />

dimensions. The four fundamental components of curriculum development, such as object, content, teaching and<br />

learning process and evaluation were taken into account. Also, an “other” alternative was given to reflect<br />

teachers’ own additional opinions. To find out the differences among the teachers’ opinions the kind of school,<br />

education level, sexuality, the process of their work were taken into account. The interpretation and proposals<br />

were made according to the research findings. Both qualitative and quantitative research methods were used.<br />

The research’s findings show that teachers have an positive opinion on European Union process on our<br />

education system.<br />

Key Words: European Union, ,Curriculum Development, Turkish Education System<br />

∗ Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Programları ve Öğretim Anabilim Dalı alperbasbay@hotmail.com<br />

∗∗ Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong>de Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı nurdo@hacettepe.edu.tr<br />

35<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

GİRİŞ<br />

Avrupa Birliği, özellikle 2. Dünya Savaşının<br />

yarattığı tahribatın ardından Avrupa<br />

ülkelerinin Avrupa'da kalıcı bir barış ve<br />

birliktelik oluşturma çabasının bir sonucu<br />

olarak oluşmuş, çok yönlü faaliyetler<br />

göstererek Avrupa Ülkeleri arasında uyumu,<br />

siyasi ve ekonomik alanlarda birlikte<br />

hareketi ve ortak karar mekanizmalarını<br />

hedefleyen bir ülkeler birliğidir. Birliğin<br />

çalışmalarının ihtiyaçlar doğrultusunda;<br />

ekonomik ve siyasi alanlarda<br />

yoğunlaşmasının yanı sıra, üye ülkeler<br />

arasında demokrasi, insan hakları, hukukun<br />

üstünlüğü, azınlıklara saygı kavramları<br />

üzerindeki çalışmaları, ortak bir bilinç<br />

oluşturma isteği diğer yaşam alanlarında da<br />

uyumlu hareket etme ve ortak ölçütlerle de<br />

birleşme zorunluluğunu doğurmuştur.<br />

Avrupa Birliği’ni oluşturan temel değerler<br />

kalıcı barışın sağlanması, birlik, eşitlik,<br />

özgürlük, güvenlik ve dayanışmadır. Avrupa<br />

Birliği’nin amaçları özgürlük ve demokrasi<br />

ilkelerini korumak ve tüm üyeler tarafından<br />

insan haklarına saygı ve temel haklar ile<br />

birlikte hukukun üstünlüğü kuralının<br />

uygulanmasını sağlamaktır (Avrupa<br />

Komisyonu Türkiye Delegasyonu, 2005).<br />

Avrupa Birliği’nin hedefleri dört başlık<br />

altında sıralanabilir. Bunlar;<br />

Avrupa Vatandaşlığı kavramının<br />

oluşturulması<br />

Özgürlük, güvenlik ve adaletin garanti<br />

altına alınması<br />

Ekonomik ve sosyal faaliyetlerin<br />

geliştirilmesi<br />

Dünyada Avrupa’nın ve Avrupalı<br />

kavramının vurgulanmasıdır (AB Genel<br />

Sekreterliği, 2005).<br />

Kültürlerin kaynaşması, ortak kültürel<br />

anlayışın geliştirilmesi, dinler arası<br />

hoşgörünün sağlanması, kültürel alanda<br />

insan kaynaklarının geliştirilmesi ile<br />

oluşturulacak sağlam bir birliktelikte<br />

kültürel değişim, dil eğitimi, kültürel<br />

kimliklere saygı için kültür ve eğitim<br />

programları yapmak ve uygulamak yararlı<br />

olabilir. Kültürlerin kaynaşmasından<br />

öncelikle kastedilen üye devletlerin ulusal<br />

kültürlerinin gelişmesine katkıda bulunmak,<br />

ulusal ve bölgesel farklılıklara saygı<br />

duyarken aynı zamanda ortak kültürel<br />

paydayı ön plana çıkarmaktır. Sonuç olarak,<br />

kültürler arasında kaynaşmanın sağlanması,<br />

farklı toplumlar ve bireyler arasında<br />

anlayışın geliştirilmesine ve bu farklı<br />

kültürler arasında saygı ve hoşgörünün<br />

varlığına, üye ve aday ülkeler arasında<br />

sağlam bir ortaklığın kurulabilmesine,<br />

karşılıklı alışverişin ve anlayışın<br />

güçlendirilmesine bağlıdır (Kabatepe 2003).<br />

Avrupa ülkelerinin oluşturduğu coğrafyanın<br />

ortak kullanımının ülkeler ve vatandaşları<br />

için dil öğrenimi dışında da önemli<br />

doğurguları bulunmaktadır. Ortak bir<br />

coğrafyayı, ortak bir ekonomiyi paylaşacak<br />

olmak ortak hakları, ortak sorumlulukları ve<br />

ortak bazı yeterlikleri de beraberinde<br />

getirmektedir. Meslek eğitimi, meslek<br />

yeterliklerinin standardizasyonu, bilgi ve<br />

iletişim teknolojilerinin kullanımı, temel<br />

eğitimin niteliğinin arttırılması, diploma<br />

derecelerinin farklı ülkelerde de geçerliğinin<br />

sağlanması, yüksek öğretimde iyileştirmeler<br />

yapılması, vatandaşlık ve insan hakları<br />

eğitiminin önem kazanması, yaşam boyu<br />

öğrenme ve beraberinde öğrenmeyi öğrenme<br />

de üzerinde önemle durulan konulardır.<br />

Bireylerin ve toplumların kendi kültürel<br />

zenginliklerini koruyarak ortak paydalarda<br />

birleşmeleri ve yaşam kalitesini arttırmak<br />

için birlikte hareket etmeleri<br />

hedeflendiğinden dolayı ortak yaşamın<br />

gereklerinin yerine getirilmesi, bunun için de<br />

ülkelerin birey niteliklerinden, ekonomiye;<br />

hukuktan eğitime kadar pek çok konuda<br />

ortak standardı yakalamaları<br />

beklenmektedir.<br />

Avrupa’yla bütünleşme sürecinde olan<br />

ülkelere sosyal, kültürel, ekonomik ve<br />

bilimsel katkıda bulunmak amacıyla Avrupa<br />

Birliği Programları adı altında, değişik<br />

alanlarda geliştirilmiş programlar<br />

bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki işbirliği<br />

ile gerçekleşen ya da gerçekleşecek olan bu<br />

programlar, aynı zamanda “Avrupa<br />

Vatandaşlığı” kavramının Avrupa yelpazesi<br />

altında bulunan toplumlarca benimsenmesi,<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 36


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

kültür mirasının korunması, kültürler arası<br />

etkileşimi kolaylaştırması, farklı<br />

toplumlardan gelen insanların bir proje<br />

etrafında toplanarak dayanışma bilinci<br />

oluşturması gibi amaçları da bulunmaktadır.<br />

Avrupa Birliği Programları;<br />

<strong>Eğitim</strong> Programları,<br />

Kültür Programları,<br />

Bilim, Araştırma ve Teknolojik Gelişme<br />

Programları,<br />

Enerji Programları,<br />

Yardım Programları,<br />

Çevre Programları,<br />

İnsan Hakları Programları<br />

olmak üzere yedi ana programdan<br />

oluşmaktadır (MEB, 2005)<br />

Topluluk programlarının genel amacı; üye<br />

ülkeler arasında işbirliğini geliştirmek,<br />

eğitimde kaliteyi artırmak, Avrupa’nın<br />

gelecekteki yöneticileri olacak gençlerin<br />

Avrupa boyutuyla yetiştirilmelerini<br />

sağlamak, vatandaşların birbirlerini daha<br />

yakından tanımalarıyla farklı kültür, dil ve<br />

anlayışlar arasında karşılıklı etkileşimi<br />

geliştirerek dil, din, ırk ve cinsiyet ayırımı<br />

yapmadan bir Avrupa bilinci benimsetmek<br />

ve karşılıklı olarak başarılı uygulamaları ve<br />

deneyimleri paylaşmaktır (Atabay, 2003).<br />

Avrupa Birliği’nin üye ülkeler için getirdiği<br />

standartlar ve AB ile yürütülen ortak<br />

programlar incelendiğinde okul eğitimi ile<br />

ilgili olarak karşımıza çıkan önemli<br />

beklentilerin; zorunlu eğitim süresinin<br />

arttırılması, okula başlama yaşı ile ilgili<br />

düzenlemeler, her kademedeki okullaşma<br />

oranlarının arttırılması, okulöncesi eğitimin<br />

yaygınlaştırılarak işlevlerinin düzenlenmesi,<br />

yaşam boyu eğitim hizmetinin tüm<br />

vatandaşlara sağlanması, mesleki ve teknik<br />

eğitimin iyileştirilmesi ve tercih edilirliğinin<br />

arttırılması, çok dilliliğin özendirilerek dil<br />

eğitimine ağırlık verilmesi ve insan hakları,<br />

vatandaşlık, Avrupa Tarihi ve Avrupa<br />

Kültürleri gibi derslerin düzenlenerek<br />

önemle programlara dâhil edilmesi gibi<br />

eylemler olduğu ve bunların da Türk <strong>Eğitim</strong><br />

Sistemi içinde uygulanmasının mümkün<br />

olan ancak uzman bir kadroyu, bütçede<br />

önemli bir payı ve kararlı olduğu kadar uzun<br />

dönemli bir planlamayı gerektirdiği<br />

söylenebilir (Atabay, 2003; Yanan, 2003;<br />

Ulusal Ajans, 2005).<br />

Temel eğitim ve diğer tüm eğitim<br />

kademelerinde önemle üzerinde durulması<br />

gereken ve geliştirilmesi gereken bir diğer<br />

alan bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin<br />

kullanımıdır. Özellikle bilginin takip<br />

edilemez bir hızla büyüdüğü ve kontrolsüz<br />

bir biçimde yayıldığı günümüzde kendi<br />

öğrenmelerini kontrol edebilen bireylerin<br />

yetiştirilmesinin önemli bir ihtiyaç olduğu<br />

görülmüştür. Öğrenmeyi bilen bireylerin en<br />

önemli yeterliklerinden biri bilgi ve iletişim<br />

teknolojilerini etkin olarak kullanabilmesi<br />

olduğu gibi, eğitim ortamında bilgi ve<br />

iletişim teknolojilerinin kullanımı da gün<br />

geçtikçe önem kazanan bir boyut olarak<br />

görülmektedir. Özellikle uzaktan öğrenme<br />

ve yaşam boyu öğrenme anlayışının önemli<br />

gereksinimlerinden biri olan bilgi ve iletişim<br />

teknolojileri çok yönlü biçimde geliştirilmesi<br />

gereken konulardan biri olarak<br />

görülmektedir.<br />

Avrupa Birliği’nin üç temel <strong>Eğitim</strong> Programı<br />

vardır. Bunlar; Socrates, Leonardo Da<br />

Vinci ve Youth programlarıdır (Yanan,<br />

2003).<br />

Socrates; Socrates Programı, okul eğitiminden,<br />

yüksek öğretime, yeni teknolojilerden<br />

yetişkin eğitimine kadar sekiz alanda<br />

Avrupalılık iş birliğini destekleyen bir<br />

eğitim programıdır.<br />

Programın Faaliyet Alanları (altprogramları):<br />

Okul <strong>Eğitim</strong>i (Comenius)<br />

Yükseköğretim (Erasmus)<br />

Yetişkin <strong>Eğitim</strong>i (Gruundtvig)<br />

Dil Öğrenimi (Lingua)<br />

<strong>Eğitim</strong>de Bilgi Ve İletişim Teknolojileri<br />

(Minerva)<br />

Leonardo Da Vinci; Avrupa Birliğinde<br />

ortak bir meslekî eğitim politikası<br />

oluşturmak amacını taşımaktadır.<br />

37<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

Youth; Gençlik alanında iş birliği<br />

politikalarını teşvik etmek amacını<br />

taşımaktadır (Atabay, 2003).<br />

Avrupa Birliği vatandaşı olması beklenen<br />

Türk insanının, ait olacağı yeni<br />

yapılanmanın ihtiyaçlarına ve değerlerine<br />

göre donanım kazanması gerekmektedir. Bu<br />

donanımı kazandırmak ise en başta eğitim<br />

kurumlarının görevidir. Bu çerçevede<br />

dikkate alınması gereken en önemli ölçütler<br />

Avrupa Birliği beklentileri olacaktır.<br />

<strong>Eğitim</strong> kurumları, bireyleri sadece ulusal<br />

ihtiyaçları değil aynı zamanda Avrupa’nın<br />

ihtiyaçlarını da dikkate alarak<br />

yetiştirmelidir. Bu amaçla, okullarımızda<br />

dersler ve diploma derecelerinin Avrupa ile<br />

aynı standardı yakalaması gerekmektedir.<br />

Böylece AB ülkelerinde yürütülen öğretim<br />

faaliyetlerinin belirli bir bölümüne katılacak<br />

Türk öğrencilerin, diğer taraftan da ülkemize<br />

aynı amaçla gelecek AB üye ülkeleri<br />

öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak<br />

şekilde düzenlenmesi sağlanacaktır.<br />

Yapılacak program ve içerik<br />

düzenlemeleriyle, Avrupalı bir öğrencinin<br />

isterse Türkiye’de, bir Türk öğrencinin de<br />

isterse Avrupa’da öğrenim görebilmesine<br />

olanak sağlanacaktır.<br />

AB üyelik sürecinin oldukça zorlu bir yol<br />

olduğunun da vurgulanmasının gerekli<br />

olduğu ifade edilebilir. Türkiye’nin üyelik<br />

yolunda başarması gereken görevleri<br />

Vorkink (2006), OECD raporlarına<br />

dayanarak şu şekilde sıralamaktadır;<br />

Okul öncesi eğitimde AB üye ülkelerine<br />

göre yaşanılan gerilik,<br />

Ortaöğretim alanından mezun olan<br />

bireylerin sayısının AB üye ülkelerinin<br />

sayılarının altında kalması,<br />

Öğrenci performansının düşüklüğü,<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Mesleki eğitimin istenilen niteliklere<br />

sahip olmaması,<br />

Öğrencilerin üniversiteye giriş şartlarının<br />

düzenlenmesi,<br />

Öğretmen kalitesinin artırılması,<br />

Okulların özerkliğinin sağlanması ve<br />

sonuçlardan sorumlu tutulması,<br />

<strong>Eğitim</strong> harcamalarının (eşit) dağılımı,<br />

Yaşam boyu öğrenmenin<br />

desteklenmesidir.<br />

AMAÇ ve ÖNEM<br />

Bu araştırma ile Avrupa Birliği üyeliği<br />

sürecini yaşamakta olan ülkemizin, Birliğe<br />

giriş sürecinde eğitim sistemimiz üzerinde<br />

meydana gelebilecek değişikliklere ilişkin,<br />

öğretmenlerin görüşlerinin alınması<br />

hedeflenmiştir. Bu çerçevede Avrupa Birliği<br />

üyeliği ile birlikte eğitim programlarımızda,<br />

hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreçleri<br />

ve sınama durumları üzerinde meydana<br />

gelebilecek değişimlerin belirlenmesine<br />

çalışılmıştır.<br />

Avrupa Birliğine üye ülkelerinin eğitim<br />

sistemleri incelendiğinde, Birliğin sistemler<br />

üzerinde mutlak müdahaleci bir rolü<br />

görülmemekle birlikte, üye ülkelerin<br />

sistemlerinin temel noktalarda bir uyum<br />

içinde olduğu görülmektedir. Bu bağlamda<br />

üyelik aşamasında olan ülkemizin Birliğe<br />

bakış açısını öğretmenlerin gözüyle ortaya<br />

koymanın önemli olduğu düşünülmektedir.<br />

Bu çalışma aynı zamanda öğretmenlerin<br />

hem eğitim sistemimizin geleceğine yönelik<br />

beklentilerini dile getirmeleri, hem de<br />

Avrupa Birliği’ne ilişkin bakış açılarını<br />

küçük bir perspektiften olsa da yansıtması<br />

açısından önemli görülmektedir.<br />

Problem Cümlesi<br />

Avrupa Birliği üyelik sürecinin eğitim<br />

sistemimizin program öğeleri üzerinde<br />

meydana getirebileceği etkilere ilişkin<br />

öğretmen görüşleri nelerdir<br />

Alt Problemler<br />

1. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin, eğitim<br />

programlarımızın hedef, içerik, öğrenmeöğretme<br />

süreci ve değerlendirme boyutları<br />

üzerinde meydana getirebileceği etkilere<br />

ilişkin öğretmen görüşleri nasıldır<br />

2. Öğretmen ve yöneticilerin görüşleri;<br />

a) okul türlerine (resmi – özel) göre,<br />

b) görev yaptıkları okul kademesine<br />

(ilköğretim – lise) göre,<br />

c) merkez ve taşra okullarında görev<br />

yapmalarına göre,<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 38


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

d) cinsiyetlere göre,<br />

e) görev sürelerine göre,<br />

f) yönetim kademelerinde görev alıp<br />

almadıklarına bağlı olarak değişiklik<br />

göstermekte midir<br />

3. Avrupa Birliği uyum sürecinin eğitim<br />

sistemimiz üzerinde meydana getirebileceği<br />

değişimlere ilişkin öğretmenlerin kendi<br />

ifadeleriyle görüşleri nasıldır<br />

Sayıltılar<br />

1. Ölçeğe cevap veren öğretmenler gerçek<br />

görüşlerini yansıtmışlardır.<br />

2. Ölçeğin geçerliğine ilişkin alınan uzman<br />

kanıları yeterlidir. 1<br />

Sınırlılıklar<br />

Bu çalışma,<br />

1. Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinden<br />

367 öğretmen,<br />

2. 2004–2005 öğretim yılı Bahar yarıyılı,<br />

3. <strong>Eğitim</strong> sisteminin program öğeleri ile<br />

sınırlandırılmıştır.<br />

YÖNTEM<br />

Araştırma kapsamında nitel ve nicel<br />

araştırma teknikleri birlikte işe koşulmuştur.<br />

Öğretmenlerin AB sürecinde eğitim<br />

sistemimiz üzerinde meydana gelebilecek<br />

olası değişikliklere ilişkin görüşlerinin<br />

alınması amacıyla hazırlanan ölçek toplam<br />

44 maddeden oluşturulmuştur. Maddelere<br />

verilen cevaplar nicel araştırma teknikleri<br />

kullanılarak analiz edilmiştir. Bunun yanı<br />

sıra bu maddeler dışında öğretmenlerin<br />

eklemek istedikleri görüşleri ifade<br />

edebilmeleri için ölçekte “diğer” başlıklı bir<br />

bölüm oluşturulmuştur. Bu bölümden elde<br />

edilen veriler ise nitel araştırma teknikleri<br />

yardımıyla analiz edilmiştir.<br />

Çalışma Grubu<br />

Araştırmanın evreni ile ilgili bilgileri tablo<br />

2.1.a’da verilmiştir (MEB 2005). Tablo<br />

incelendiğinde evrenin tabakalı bir yapısı<br />

olduğu görülmektedir. Örneklem seçiminden<br />

önce, evreni en iyi temsil edecek örneklem<br />

büyüklüğünü belirleyebilmek için Neyman<br />

dağıtımı altında tabakalı yansız örnekleme<br />

tekniğinden faydalanılmıştır (Çıngı, 1994).<br />

Tabakalı yansız örnekleme tekniğine<br />

dayanan hesaplamalar yapılırken α=0.05<br />

(kabul edilen hata miktarı); N=26617 (evren<br />

hacmi); P=0.65 (kadın öğretmenlerin<br />

evrendeki oranı) ve d=0.05 (hoşgörü düzeyi)<br />

alınarak örneklem büyüklüğünün minimum<br />

345 öğretmenden oluşması gerektiği sonucuna<br />

ulaşılmıştır.<br />

Tablo 2.1.a Evren Bilgileri<br />

Cinsiyet <strong>Eğitim</strong> Kademesi Okul Türü İlçeler<br />

Kadın Erkek İlköğretim Lise Devlet Özel Merkez Taşra<br />

17302 9315 20496 6121 23423 3194 22358 4259<br />

% 65 % 35 % 77 % 23 % 88 %12 % 84 % 16<br />

Örneklemi elde etmek için Ankara ili<br />

merkez ve taşra ilçelerden farklı düzeylerde<br />

devlet ve özel okullar yansız olarak<br />

belirlenmiş, bu okullarda görev yapan<br />

öğretmen ve yöneticilerle görüşülerek<br />

araştırmacılar tarafından hazırlanan ölçek<br />

uygulanmıştır. Anketlerin geri dönmeme<br />

olasılığına dikkat etmek gerektiğinden 500<br />

adet anket anketör ve araştırmacılar<br />

tarafından öğretmenlere ulaştırılmıştır.<br />

Merkez ilçelere doğrudan, taşra ilçelere ise<br />

anketör yardımıyla ulaşılmıştır. Bu<br />

anketlerden 410 tanesi geri dönmüştür. Geri<br />

dönen anketler incelendiğinde bazı<br />

öğretmenlerin belirlenemeyen nedenlerle<br />

yetersiz bilgi verdikleri saptanmış, bu<br />

nedenle araştırma kapsamından çıkarılmıştır.<br />

Bu işlemler sonucunda çalışma grubu 367<br />

öğretmen ve yöneticiden oluşturulmuş;<br />

özellikle tabakaların oranı anlamında<br />

evrenin özellikleri sağlanmaya çalışılmıştır.<br />

Çalışma grubuna ilişkin veriler Tablo<br />

2.1.b’de sunulmuştur.<br />

39<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

Tablo 2.1.b Çalışma Grubu Özellikleri<br />

Cinsiyet <strong>Eğitim</strong> Kademesi Okul Türü Görev Türü İlçeler<br />

Kadın Erkek İlköğretim Lise Devlet Özel Öğretmen Yönetici Merkez Taşra<br />

241 125 246 121 285 82 318 49 324 43<br />

% 66 % 34 % 67 % 33 % 78 %22 %87 % 13 % 88 % 12<br />

Veri Toplama Araçları<br />

Araştırma kapsamında, Avrupa Birliği uyum<br />

çalışmalarının eğitim programlarımız<br />

üzerinde meydana getirebileceği düşünülen<br />

durumlar bir ölçek kapsamında maddeler<br />

halinde sıralanmıştır. Ölçek hazırlanırken,<br />

üyeliğin eğitim programlarımız üzerinde<br />

meydana getirebileceği değişimlere ilişkin;<br />

a) Hedefler<br />

b) İçerik<br />

c) Öğrenme-öğretme süreçleri<br />

d) Sınama Durumları<br />

boyutlarında maddeler hazırlanmıştır.<br />

Maddeler oluşturulurken, Avrupa Birliği<br />

kapsamında yürütülmekte olan projeler ve<br />

bu projelerin yürütülebilmesi için ülkelerin<br />

yapması gereken çalışmalar incelenmiş,<br />

Avrupa Birliği üyelik sürecinin ülkemiz<br />

eğitim sistemi üzerindeki doğurgularını ele<br />

alan araştırmaların sonuçları da dikkate<br />

alınmıştır.<br />

Ölçek maddeleri oluşturulurken, bir kurum<br />

ya da düzeyin (ilköğretim, ortaöğretim ya da<br />

yüksek öğretim) eğitim programlarında<br />

meydana gelebilecek olası değişiklikler<br />

yerine, sistem içinde farklı düzey ve<br />

kurumları kapsayabilecek ifadelere yer<br />

verilmesine çalışılmıştır.<br />

Toplam 44 maddeden oluşan ölçek, kendi<br />

içinde dört alt boyuttan oluşmaktadır. Bu<br />

boyutlar sırasıyla, hedefler, içerik, öğrenmeöğretme<br />

süreçleri ve sınama durumlarına<br />

yönelik maddelerden oluşturulmuştur. Tablo<br />

2.2’de maddeler ve ilişkili olduğu program<br />

geliştirme öğeleri birlikte verilmiştir. Tablo<br />

2.2 incelendiğinde hedefler öğesinin diğer<br />

öğelerden fazla maddeden oluşturulduğu<br />

görülecektir. Bir eğitim programında<br />

hedefler en önemli öğelerdendir. Genellikle,<br />

diğer öğelerin hedeflere bağlı olarak<br />

belirlendiğini veya hedeflerden etkilendiğini<br />

söylemek mümkündür. Bu nedenle hedef<br />

öğesi ile ilgili görüşler daha fazla madde ile<br />

ölçülmüştür.<br />

Tablo 2.2 <strong>Eğitim</strong> Programları Öğelerine Yönelik<br />

Ölçek Maddeleri<br />

Programın Öğeleri<br />

İlişkin<br />

Maddeler<br />

Cronbach<br />

Alfa<br />

Hedefler 1–19 0,94<br />

İçerik 20–27 0,89<br />

Öğrenme-öğretme süreçleri 28–35 0,94<br />

Sınama Durumları 36–44 0,96<br />

Toplam 44 0,98<br />

Ölçek 5’li Likert tipinde maddelerden<br />

oluşturulmuştur. Öğretmenlerden ifadelere<br />

katılma düzeylerini “Kesinlikle<br />

Katılmıyorum”dan (1) “Tamamen<br />

Katılıyorum”a (5) uzanan beş dereceden<br />

birini seçerek belirtmeleri istenmiştir.<br />

Maddeler arasında olumsuz madde<br />

bulunmadığı için bütün maddeler aynı<br />

şekilde puanlanmıştır.<br />

Ölçekte belirlenen maddeler dışında<br />

öğretmenlerin, Avrupa Birliği üyeliğinin<br />

ülkemiz eğitim sistemi üzerinde meydana<br />

getirebileceği etkilerine ilişkin belirtmek<br />

istedikleri farklı görüşleri için “diğer”<br />

başlıklı açık uçlu bir seçenek bırakılmış ve<br />

burada öğretmenlerin görüşlerini dile<br />

getirmelerine olanak tanınmıştır.<br />

Maddeler hazırlandıktan sonra, maddelerin<br />

geçerliğine ilişkin program geliştirme<br />

uzmanları ile ölçme ve değerlendirme<br />

uzmanlarına gösterilmiş, uzmanların<br />

önerileri doğrultusunda gerekli düzenlemeler<br />

yapılmıştır. Bu işlemlerin ardından ölçek<br />

uygulanmış ve uygulama sonuçlarına göre<br />

ölçeğin iç tutarlık katsayısı 0,98 olarak<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 40


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

hesaplanmıştır. Ölçeğin boyutlarının<br />

güvenirliği ise hedefler için 0,94; içerik için<br />

0,89; öğrenme-öğretme süreçleri için 0,94 ve<br />

sınama durumları için 0,96 olarak<br />

hesaplanmıştır. Ölçek maddeleri için uygun<br />

tekniklerden ikisi (Tezbaşaran, 1996)<br />

kullanılarak geçerlik çalışması yapılmıştır.<br />

Bu amaçla ilk olarak madde ve test puanları<br />

arasındaki korelasyonlar incelenmiştir.<br />

Madde ve test puanları arasında 0,34 (madde<br />

7) ile 0,80 (madde 36) arasında<br />

korelasyonlar bulunmuştur. Alt test ve<br />

madde puanları arasındaki korelasyonlar ise<br />

hedefler için 0,32 (madde 7) ile 0,78 (madde<br />

15); içerik için 0,41 (madde 26) ile 0,75<br />

(Madde 22); öğrenme-öğretme süreçleri için<br />

0,74 (madde 33) ile 0,82 (madde 31) ve<br />

sınama durumları için 0,74 (madde 41) ile<br />

0,85 (madde 37) arasında bulunmuştur.<br />

İkinci olarak % 27’lik alt – üst gruplara göre<br />

bağımsız gruplar için “t” testi tekniği<br />

kullanılmış ve bütün maddelerin hem ölçek<br />

puanları hem de alt test puanları bakımından<br />

manidar (p


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

yoğunlaşan olumsuz ve kararsız görüşlerinde<br />

titizlikle ele alınıp incelenmesi gerektiğini<br />

vurgulamak yararlı olabilir. Olumsuz<br />

görüşlerin yoğunlaştığı maddeler işsizlik ve<br />

eşitlik kavramlarıyla doğrudan ilgilidir. Bu<br />

doğrultuda öğretmen ve yöneticilerin<br />

karamsar bir tablo çizdikleri ifade edilebilir.<br />

Öğretmenlerin ve yöneticilerin ölçeğin<br />

boyutlarından ve tamamından elde ettikleri<br />

puanlara ilişkin betimsel istatistikler Tablo<br />

3.1.a’da sunulmuştur. Tablo 3.1.a<br />

incelendiğinde ölçeğin boyutları ve<br />

tamamına ait ortalama puanların yüksek<br />

olduğu görülmektedir. Ölçeğin<br />

boyutlarından ve tamamından elde edilen<br />

puanların sola çarpık ve normal basıklıkta<br />

olduğu söylenebilir. Dağılımların sola çarpık<br />

olduğu, Şekil 3.1’de ölçeğin tümünden elde<br />

edilen toplam puanlara ilişkin grafikten de<br />

anlaşılmaktadır. Dağılımların sola çarpık<br />

olması öğretmenlerimizin AB süreciyle ilgili<br />

beklentilerin gerçekleşeceği yönünde olumlu<br />

görüş bildirdiklerinin bir göstergesi olarak<br />

yorumlanabilir.<br />

Tablo 3.1.a Maddelere Gelen Tepkilerin Yüzde Dağılımları<br />

Maddeler 1 2 3 4 5<br />

1. Daha nitelikli insan gücü yetiştirilebilecek 4,63 8,17 25,89 31,61 29,70<br />

2. Okullaşma oranları artacak 3,27 8,17 19,35 34,60 34,60<br />

3. Tüm eğitim kademelerine yönelik standartlar sağlanacak 4,36 10,08 24,25 35,42 25,89<br />

4. Okulöncesi eğitimin önemi artacak ve teşvikler sağlanacak 1,63 4,09 14,71 28,88 50,68<br />

5. Zorunlu eğitimin süresi en az 11 yıla çıkacak 3,81 5,18 13,62 28,07 49,32<br />

6. Vatandaşlık ve İnsan Hakları eğitimi önem kazanacak 4,36 5,99 14,71 30,25 44,69<br />

7. Avrupa Kültürünün kazandırılmasına daha fazla önem verilecek 6,27 8,72 23,71 25,61 35,69<br />

8. Meslek edindirmeye yönelik eğitimin önemi artacak 3,54 5,72 20,16 32,97 37,60<br />

9. Sanayi ve sivil toplum örgütlerinin okulla etkileşimi artırılacak 1,91 14,71 26,16 32,70 24,52<br />

10. Öğrenci değişim programları (bir öğrencinin başka bir ülkede dengi bir<br />

okulda öğretim görmesine olanak tanınması) geliştirilecek<br />

11. Yaşam boyu öğrenme önem kazanacak ve bu alandaki etkinlikler<br />

artırılacak<br />

6,27 5,72 23,16 29,16 35,69<br />

4,63 8,17 29,97 31,06 26,16<br />

12. <strong>Eğitim</strong> kurumları arasındaki rekabet artacak 4,63 10,08 25,07 32,70 27,52<br />

13. Dil öğretiminin (çok dillilik) önemi artacak 4,09 3,81 10,63 23,98 57,49<br />

14. Avrupa ülkeleri ile ülkemiz arasındaki eğitim alanında bilgi alış verişini<br />

geliştirilecek<br />

4,36 7,90 16,08 38,96 32,70<br />

15. Öğrenciler iş hayatına daha kolay hazırlanacak 6,27 14,44 33,79 26,70 18,80<br />

16. Sürekli eğitim uygulamasıyla işsizliğin önüne geçilecek 16,89 27,52 29,16 14,17 12,26<br />

17. Tüm eğitim kurumlarına girişte eşitliği sağlanacak 16,89 22,89 28,88 18,26 13,08<br />

18. Öğretmenlerin yetiştirilmesi, atanması ve görevde ilerlemesi için<br />

standartlar geliştirilecek<br />

7,90 11,99 27,25 28,88 23,98<br />

19. Yurtdışı eğitim olanakları artacak 5,18 9,26 24,52 32,97 28,07<br />

20. Seçmeli ders sayıları artırılacak 3,00 9,81 26,98 37,06 23,16<br />

21. İçerik daha bilimsel bir yapıya kavuşacak 4,36 11,17 28,61 32,15 23,71<br />

22. Dersler öğrencilerin ilgileri dikkate alınarak düzenlenecek 5,45 10,63 26,98 33,79 23,16<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 42


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

23. Derslerin içeriği yurtdışındaki derslerin içeriğiyle denkleştirilecek 5,18 14,44 31,06 27,52 21,80<br />

24. İçerik gereksiz bilgilerden arındırılacak 6,81 14,71 28,07 29,70 20,71<br />

25. İnsan hakları, demokrasi, vatandaşlık kavramlarına derslerde daha çok<br />

yer verilecek<br />

3,81 7,90 19,89 35,15 33,24<br />

26. Avrupa tarihi ve kültürü konularına derslerde yer verilecek 4,90 10,63 26,98 32,15 25,34<br />

27. Meslek alan bilgisi dersleri artacak 1,09 10,90 21,80 41,14 25,07<br />

28. Öğrenme-öğretme etkinliklerinde uygulamaya daha çok yer verilecek 2,72 6,54 22,89 37,06 30,79<br />

29. Öğretmenlerin rehberliğinde öğrencilerin derslerdeki etkinliği artacak 3,54 8,45 22,34 34,33 31,34<br />

30. Öğrenci yönlendirme hizmetlerinin kalitesi artırılacak 4,63 7,36 24,80 35,97 27,25<br />

31. Araştırma yapmaya, projelere daha çok ağırlık verilecek 4,09 8,72 20,98 32,43 33,79<br />

32. Bilgisayar kullanımı artacak 3,00 4,63 14,17 25,07 53,13<br />

33. İnternet kullanımı artacak 1,36 3,81 15,26 27,79 51,77<br />

34. Öğretimde teknoloji kullanım oranı artacak 1,09 5,72 18,26 32,70 42,23<br />

35. Öğrenciler başarılı olduğu alanlara yönlendirilebilecek 3,54 7,63 26,98 39,78 22,07<br />

36. Değerlendirme öğrencilerin gelişim düzeyleri dikkate alınarak<br />

yapılabilecek<br />

5,18 9,26 31,06 34,33 20,16<br />

37. Ölçme ve değerlendirme çok yönlü olarak yapılacak 5,72 9,54 30,25 33,51 20,98<br />

38. Değerlendirme öğretmen ve öğrencinin katılımıyla yapılabilecek 6,54 11,99 28,61 33,24 19,62<br />

39. Aileler öğrenci başarısının değerlendirilmesinde etkin rol alacak 7,63 13,35 33,79 30,79 14,44<br />

40. Değerlendirme daha güvenilir veriler üzerinden yapılabilecek 6,54 11,99 30,52 31,61 19,35<br />

41. Diploma ve derslerin denkliği sağlanacak 4,90 10,35 27,52 32,15 25,07<br />

42. Süreçte öğrenci çabalarının değerlendirilmesi ön plana çıkacak 3,81 10,63 26,98 34,60 23,98<br />

43. Değerlendirmede öğrencilerin yetenekleri önem kazanacak 3,81 9,54 25,89 34,60 26,16<br />

44. Değerlendirme farklı araçlardan elde edilen verilere dayalı olarak<br />

yapılacak<br />

4,63 9,26 30,79 31,88 23,43<br />

50<br />

40<br />

Frekanslar<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

40 60 80 100 120 140 160 180 200 220<br />

Ölçek Puanları<br />

Şekil 3.1 Ölçek Puanları Dağılımı<br />

43<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin Arş. Gör. <strong>Eğitim</strong> Alper Sistemimiz BAŞBAY - Öğr. Üzerindeki Gör. Dr. Etkilerine Nuri DOĞAN İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

Tablo 3.1.a’da ölçeğin boyutları ve<br />

tamamına ait ortalama puanlar yüksek<br />

görülmektedir. Ancak bu ortalamaların<br />

öğretmenlerin olumlu görüş bildirmeleri<br />

şeklinde yorumlanabilmesi, beklenen<br />

ortalamadan manidar olarak farklı oldukları<br />

kanıtlandığında mümkündür. Ölçeğin alt<br />

boyutlarından ve tamamından alınan<br />

puanların normal dağılması durumunda<br />

beklenen ortalamalara göre yapılan tek<br />

örneklem t istatistiklerine göre (Tablo 3.1.b),<br />

ölçek boyutlarına ve ölçeğe ilişkin puanların<br />

ortalaması ile beklenen ortalamaları<br />

arasındaki farkların α = 0,01 düzeyinde<br />

manidar olduğu bu sonuçlara bağlı olarak<br />

öğretmenlerimizin AB sürecinde eğitim<br />

sistemimizde meydana gelmesi beklenen<br />

değişimlerin gerçekleşebileceğine ilişkin<br />

olumlu görüş bildirdikleri söylenebilir.<br />

Tablo 3.1.b Görüşler İçin Tek Örneklem t Testi Sonuçları<br />

Ölçek Boyutları<br />

Beklenen<br />

Ortalama N Ortalama<br />

Standart<br />

sapma<br />

t<br />

Hedefler 57 367 70,62 14,94 17,46**<br />

İçerik 24 367 29,02 6,54 14,70**<br />

Öğrenme-öğretme süreçleri 24 367 31,49 6,92 20,74**<br />

Sınama Durumları 27 367 31,90 8,51 11,03**<br />

Toplam 132 367 163,02 34,40 17,28**<br />

** P< 0,01<br />

İkinci Alt Problem<br />

İkinci alt problemde görüş bildiren<br />

öğretmenlerin görüşlerinde bir farklılığın<br />

olup olmadığının belirlenmesi için sırasıyla,<br />

öğretmenlerin görev yaptıkları okul türü,<br />

eğitim kademesi, merkez ve taşra<br />

okullarında görev yapmaları, cinsiyet, görev<br />

süreleri ve yönetim kademelerinde yer alıp<br />

almadıkları dikkate alınmıştır.<br />

a) Öğretmenlerin görev yaptıkları okul<br />

türlerine (devlet – özel) göre;<br />

Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde resmi<br />

ve özel okullarda görev yapan öğretmenlerin<br />

görüşlerine ilişkin ortalama puanlar arası<br />

fark için bağımsız gruplar testi sonuçları<br />

Tablo 3.2.a’da verilmiştir. Tablo 3.2.a<br />

incelendiğinde resmi ve özel okullarda görev<br />

yapan öğretmenlerin görüşlerine ilişkin<br />

ortalama puanlar arasında ölçeğin<br />

boyutlarına ve ölçek toplam puanlarına ait<br />

farkların α = 0,01 düzeyinde manidar olduğu<br />

görülmektedir. Bu sonuçlara göre, ölçeğin<br />

boyutlarından ve tümünden elde edilen puan<br />

ortalamalarına bağlı olarak AB süreciyle<br />

ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />

gerçekleşemeyeceği hakkında özel okullarda<br />

görev yapan öğretmenlerin resmi okullarda<br />

görev yapan öğretmenlere göre daha olumlu<br />

düşündüğü söylenebilir.<br />

b) Öğretmenlerin görev yaptıkları okul<br />

kademesine (ilköğretim – lise) göre;<br />

Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde<br />

ilköğretim ve liselerde görev yapan<br />

öğretmenlerin görüşlerine ilişkin ortalama<br />

puanlar arası fark için bağımsız gruplar t<br />

testi sonuçları Tablo 3.2.b’de verilmiştir.<br />

Tablo 3.2.b incelendiğinde ilköğretim ve<br />

liselerde görev yapan öğretmenlerin<br />

görüşlerine ilişkin ortalama puanlar<br />

arasında, ölçeğin boyutlarından sadece<br />

öğrenme-öğretme süreçlerine ait ortalama<br />

puanlar arasındaki farkın α = 0,05<br />

düzeyinde; diğer boyutlar ve ölçek toplam<br />

puanlarına ait ortalamalar arasındaki<br />

farkların ise α = 0,01 düzeyinde manidar<br />

olduğu görülmektedir. Bu sonuçlara göre,<br />

ölçeğin tüm boyutları ve toplam puanlara<br />

ilişkin AB uyum süreciyle ilgili beklentilerin<br />

gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında<br />

ilköğretimde görev yapan öğretmenlerin<br />

liselerde görev yapan öğretmenlere göre<br />

daha olumlu düşündüğü söylenebilir.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52<br />

44<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

Tablo 3.2.a Resmi ve Özel Okullardaki Öğretmenlerin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

Ölçek Boyutları Okul Türü N Ortalama Standart sapma t<br />

Hedefler<br />

İçerik<br />

Öğrenme-öğretme<br />

süreçleri<br />

Sınama Durumları<br />

Toplam<br />

**P < 0,01<br />

Özel 82 75,93 12,75<br />

Resmi 285 67,64 15,28<br />

Özel 82 30,88 5,67<br />

Resmi 285 27,97 6,77<br />

Özel 82 33,66 5,83<br />

Resmi 285 30,27 7,20<br />

Özel 82 34,47 7,66<br />

Resmi 285 30,45 8,63<br />

Özel 82 174,94 29,78<br />

Resmi 285 156,33 35,06<br />

5,29**<br />

4,18**<br />

4,62**<br />

4,45**<br />

5,14**<br />

Tablo 3.2.b İlköğretim ve Lise Öğretmenleri Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

Ölçek Boyutları Okul Türü N Ortalama Standart sapma t<br />

Hedefler<br />

İçerik<br />

Öğrenme-öğretme süreçleri<br />

Sınama Durumları<br />

Toplam<br />

İlköğretim 246 72,76 14,50<br />

Lise 121 66,27 14,91<br />

İlköğretim 246 29,87 6,24<br />

Lise 121 27,27 6,81<br />

İlköğretim 246 32,12 6,62<br />

Lise 121 30,21 7,36<br />

İlköğretim 246 32,79 8,21<br />

Lise 121 30,07 8,83<br />

İlköğretim 246 167,55 33,08<br />

Lise 121 153,82 35,31<br />

3,99**<br />

3,64**<br />

2,51*<br />

2,91**<br />

3,66**<br />

*p < 0,05 **p < 0,01<br />

c) Merkez ve taşra okullarında görev yapan<br />

öğretmenlere göre;<br />

Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde<br />

görev yapan öğretmenlerin görüşlerine<br />

ilişkin ortalama puanlar arası fark için<br />

bağımsız gruplar t testi sonuçları Tablo<br />

3.2.c’de verilmiştir. Tablo 3.2.c<br />

incelendiğinde merkez ve taşra ilçelerinde<br />

görev yapan öğretmenlerin görüşlerine<br />

ilişkin ortalama puanlar arasında, ölçeğin<br />

boyutlarından sadece sınama durumlarına ait<br />

ortalama puanlar arasındaki farkın α = 0,05<br />

düzeyinde manidar olduğu; diğer boyutlar ve<br />

ölçek toplam puanlarına ait ortalamalar<br />

arasındaki farkların ise manidar olmadığı<br />

görülmektedir. Bu sonuçlara göre, sınama<br />

durumlarına ilişkin AB süreciyle ilgili<br />

beklentiler hakkında, merkez ilçelerde görev<br />

yapan öğretmenlerin taşra ilçelerinde görev<br />

yapan öğretmenlere göre daha olumlu<br />

düşündüğü söylenebilir. Merkez ilçelerde<br />

görev yapan öğretmenlerde sınama<br />

durumlarına ilişkin AB süreciyle ilgili<br />

beklentilerin gerçekleşeceği yönünde<br />

görüşlerin, taşra ilçelerde görev yapan<br />

öğretmenlere göre daha baskın olduğu<br />

söylenebilir.<br />

45<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

Tablo 3.2.c Merkez ve Taşra İlçeleri Öğretmen Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

Ölçek Boyutları İlçeler N Ortalama Standart sapma t<br />

Hedefler<br />

İçerik<br />

Öğrenme-öğretme süreçleri<br />

Sınama Durumları<br />

Toplam<br />

* p < 0,05<br />

Merkez 324 70,83 15,32<br />

Taşra 43 69,05 11,75<br />

Merkez 324 29,14 6,63<br />

Taşra 43 28,70 5,79<br />

Merkez 324 31,63 7,01<br />

Taşra 43 30,47 6,19<br />

Merkez 324 32,24 8,47<br />

Taşra 43 29,33 8,42<br />

Merkez 324 163,84 35<br />

Taşra 43 156,91 29,03<br />

0,74<br />

1,01<br />

1,03<br />

2,12*<br />

1,24<br />

Tablo 3.2.d Kadın ve Erkek Öğretmenlerin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

Ölçek Boyutları Cinsiyet N Ortalama Standart sapma t<br />

Hedefler<br />

Erkek 125 67,90 16,17<br />

Kadın 241 71,96 14,09<br />

-2,482*<br />

İçerik<br />

Erkek 125 28,16 6,78<br />

Kadın 241 29,43 6,38<br />

-1,765<br />

Öğrenme-öğretme süreçleri<br />

Erkek 125 30,90 7,16<br />

Kadın 241 31,76 6,78<br />

-1,138<br />

Sınama Durumları<br />

Erkek 125 31,27 8,42<br />

Kadın 241 32,18 8,54<br />

-0,967<br />

Toplam<br />

Erkek 125 158,23 35,92<br />

Kadın 241 165,33 33,36<br />

-1,881<br />

*p < 0,05<br />

d) Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre;<br />

Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde görev<br />

yapan kadın ve erkek öğretmenlerin<br />

görüşlerine ilişkin ortalama puanlar arası<br />

fark için bağımsız gruplar t testi sonuçları<br />

Tablo 3.2.d’de verilmiştir. Tablo 3.2.d<br />

incelendiğinde erkek ve kadın öğretmenlerin<br />

görüşlerine ilişkin ortalama puanlar<br />

arasında, ölçeğin boyutlarından sadece<br />

hedeflere ait ortalama puanlar arasındaki<br />

farkın α = 0,05 düzeyinde manidar olduğu;<br />

diğer boyutlar ve ölçek toplam puanlarına<br />

ait ortalamalar arasındaki farkların ise<br />

manidar olmadığı görülmektedir. Bu<br />

sonuçlara göre, hedeflere ilişkin Avrupa<br />

Birliği uyum süreciyle ilgili beklentilerin<br />

gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında<br />

kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere<br />

göre daha olumlu düşündüğü söylenebilir.<br />

e) Öğretmenlerin görev yaptıkları sürelere göre;<br />

Öğretmenlerin kıdem dereceleri belirlenirken<br />

5’er yıllık periyotlar halinde 6 grup<br />

oluşturulmuştur. Bu gruplar 1-5 ve 40 yıl<br />

üstü aralığında 5 yıllık periyotlara göre<br />

düzenlenmiştir. Ankara ili merkez ve taşra<br />

ilçelerinde görev yapan öğretmenlerin kıdem<br />

düzeylerine göre puan ortalamalarının farkına<br />

ilişkin tek yönlü varyans analizi (ANOVA)<br />

sonuçları Tablo 3.2.e’de verilmiştir. Tablo<br />

3.2.e incelendiğinde öğretmenlerin kıdem<br />

düzeylerine göre puan ortalamaları arasında<br />

ölçeğin boyutlarına ve ölçek toplam<br />

puanlarına ait ortalama farklarının manidar<br />

olmadığı görülmektedir. Bu sonuçlara göre,<br />

AB süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşme<br />

düzeyi hakkında öğretmenlerin kıdem<br />

farklılıklarına rağmen aynı düzeyde<br />

(olumlu) görüşe sahip olduğu söylenebilir.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 46


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

Tablo 3.2.e Öğretmenlerin Kıdemlerin Göre Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

Ölçek Boyutları<br />

Hedefler<br />

İçerik<br />

Öğrenme-öğretme<br />

süreçleri<br />

Sınama Durumları<br />

Toplam<br />

Varyansın<br />

Kaynağı<br />

Kareler<br />

Toplamı<br />

Serbestlik<br />

Derecesi<br />

Ortalama<br />

Kareler<br />

Gruplar arası 1246,76 5 249,35<br />

Gruplar içi 80475,59 361 222,92<br />

Toplam 81722,35 366<br />

Gruplar arası 240,30 5 48,06<br />

Gruplar içi 15409,60 361 42,69<br />

Toplam 15649,90 366<br />

Gruplar arası 293,25 5 58,65<br />

Gruplar içi 17236,47 361 47,75<br />

Toplam 17529,72 366<br />

Gruplar arası 468,91 5 93,78<br />

Gruplar içi 26019,16 361 72,07<br />

Toplam 26488,07 366<br />

Gruplar arası 6918,55 5 1383,71<br />

Gruplar içi 426136,23 361 1180,43<br />

Toplam 433054,78 366<br />

F<br />

1,12<br />

1,13<br />

1,23<br />

1,30<br />

1,17<br />

Tablo 3.2.f Yönetici Olan ve Olmayan Öğretmenlerin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

Ölçek Boyutları Görev N Ortalama Standart sapma t<br />

Hedefler<br />

Öğretmen 318 70,90 14,70<br />

Yönetici 49 68,82 16,47<br />

0,908<br />

İçerik<br />

Öğretmen 318 29,08 6,50<br />

Yönetici 49 28,59 6,83<br />

0,488<br />

Öğrenme-öğretme süreçleri<br />

Öğretmen 318 31,55 6,95<br />

Yönetici 49 31,08 6,82<br />

0,444<br />

Sınama Durumları<br />

Öğretmen 318 32,01 8,56<br />

Yönetici 49 31,12 8,21<br />

0,684<br />

Toplam<br />

Öğretmen 318 163,55 34,25<br />

Yönetici 49 159,61 35,49<br />

0,746<br />

f) Öğretmenlerin yönetim kademelerinde<br />

görev alıp almadıklarına göre;<br />

Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde görev<br />

yapan öğretmen ve yöneticilerin görüşlerine<br />

ilişkin ortalama puanlar arasındaki fark için<br />

bağımsız gruplar t testi sonuçları Tablo<br />

3.2.f’de verilmiştir. Tablo 3.2.f<br />

incelendiğinde öğretmen ve yöneticilerin<br />

görüşlerine ilişkin ortalama puanlar<br />

arasında, ölçeğin boyutlarına ve ölçek<br />

toplam puanlarına ait ortalamalar arasındaki<br />

farkların α = 0,05 düzeyinde manidar<br />

olmadığı görülmektedir. Öğretmen ortalama<br />

puanları yönetici ortalama puanlarından<br />

ölçeğin boyutları ve ölçek puanı bağlamında<br />

yüksek görünse de aralarındaki farklar<br />

manidar değildir. Bu sonuçlara göre, AB<br />

süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />

gerçekleşemeyeceği hakkında öğretmen ve<br />

yöneticilerin aynı düzeyde olumlu görüşe<br />

sahip olduğu söylenebilir.<br />

47<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />

Yorumu<br />

Öğretmen ve yöneticilerin ölçekteki “diğer”<br />

bölümünde ifade ettikleri görüşlerin<br />

analizinde nitel araştırma tekniklerinden<br />

yararlanılmıştır. Öncelikle verilerin betimsel<br />

analizi yapılarak ana ve alt temalar<br />

oluşturulmuş, ardından içerik analizi yoluyla<br />

tema ve alt temalara ilişkin görüşlere yer<br />

verilmiştir. Ardından bu görüşlere ilişkin<br />

genel bir yorum yapılmıştır. Kodlamalar dört<br />

ana tema etrafında incelenmiştir. Bunlar;<br />

olumsuz görüşler, olumlu görüşler, bilgi<br />

ihtiyacı ve sitemkâr görüşler. Görüşler<br />

içerisinde olumsuz bakış açılarının diğer<br />

görüşlerden daha baskın olduğu ifade<br />

edilebilir. Ölçek maddelerinden elde edilen<br />

bulgular ile öğretmen-yöneticilerin “diğer”<br />

maddesinde ifade ettikleri görüşler arasında<br />

bir tutarsızlık görülmektedir. Öğretmen ve<br />

yöneticilerin ölçekte yer alan 44 maddeye<br />

verdikleri cevapların ortalaması olumlu iken<br />

“diğer maddesinde ifade ettikleri<br />

görüşlerinde ağırlıklı olarak olumsuz bir<br />

görüş içerisinde oldukları belirlenmiştir.<br />

Özellikle sisteme yöneltilen eleştiriler sistem<br />

içerisinde yaşanan Entropi (sistem<br />

kararsızlığı), birçok öğretmen ve yönetici<br />

tarafından dile getirilmiştir. Olumlu görüşler<br />

içerisinde de sürecin ülkemiz için yaralı<br />

olacağına duyulan inancın yanında çok<br />

zaman alacağına ve ciddi bir sistem<br />

revizyonu ihtiyacı ön plana çıkmıştır.<br />

Görüşlerden bazılarında ise AB’nin eğitim<br />

sistemimiz üzerine nasıl bir etki<br />

yaratacağına ilişkin yetersiz bilgiye sahip<br />

oldukları ifade edilmiştir.<br />

Birkaç öğretmen-yönetici görüşünde açıkça<br />

görülen duygusal tepkilerin örtük olarak<br />

birçok görüşte kendisini sitemkârlık olarak<br />

ortaya çıkardığı görülmüştür. <strong>Eğitim</strong><br />

sistemimiz üzerinde meydana gelebilecek<br />

olası değişikliklerin AB sürecinde değil daha<br />

önce ve süreçten bağımsız yapılması<br />

gerektiği sitemkâr bir dille ifade edilmiştir.<br />

Bazı öğretmen-yönetici görüşlerinde de<br />

duygusal tepkilerden dolayı kararsızlık<br />

sezinlenmiştir. İfadelerde üyelik sürecinin<br />

eğitim sistemimiz için yararlı olacağı ancak<br />

bunun kültürümüzü yozlaştıracağı,<br />

kendimizi korumamız gerektiği, Birliğin<br />

ülkemizi içten çökertecek bir yapıya sahip<br />

olduğu ifade edilmekle birlikte aynı görüş<br />

içerisinde, “keşke maddeler halinde ifade<br />

ettiğiniz bu görüşler bu süreçte gerçekleşse”<br />

gibi çatışma yaratan ifadeler yer almaktadır.<br />

Aşağıda öğretmen-yönetici görüşleri sonucu<br />

oluşturulan tematik kodlamalara ve bu<br />

kodlamalara ilişkin bazı doğrudan görüşlere<br />

yer verilmiştir.<br />

Kodlar<br />

1.00 Olumsuz Görüşler<br />

1.10 Entropi (Sistem Kararsızlığı)<br />

1.20 Politik Tutarsızlık<br />

1.21 Samimiyetsizlik<br />

1.30 Bilişsel Çelişki<br />

1.40 Karamsarlık<br />

1.50 Güçlük<br />

1.51 Kalkınma İhtiyacı<br />

1.52 Direnç<br />

1.60 İçselleştirme İhtiyacı<br />

2.00 Olumlu Görüşler<br />

2.10 Sistem Revizyonu<br />

2.11 Alt Yapı İhtiyacı<br />

2.12 Programın Düzenlenmesi<br />

2.20 Değişim Beklentisi<br />

2.30 Zaman ihtiyacı<br />

3.00 Bilgi İhtiyacı<br />

3.10 Bilgisizlik<br />

3.20 Kaygı<br />

4.00 Sitemkâr Görüşler<br />

Görüşler<br />

Öğretmenlerin ölçekte “diğer” maddesi<br />

kapsamında ifade ettikleri görüşler, yapılan<br />

kodlamalara bağlı olarak doğrudan alıntılarla<br />

tablolaştırılmıştır.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 48


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

Tablo 3.3.a 1.00 Olumsuz Görüşler<br />

1.10 Entropi (Sistem Kararsızlığı)<br />

Türkiye’de eğitim ve öğretim bilimsel verilere dayalı yapılmadığı, sürekli sınama yoluna<br />

gidildiği kanısındayım. Örnek olarak 90’lı yıllarda uygulanması olumsuz olacağı<br />

söylendiği halde kredili sistemin uygulanmasını söyleyebilirim.<br />

1.20 Politik Tutarsızlık<br />

Ülkemizde eğitim alanının her siyasi yapıya göre biçim değiştirmesi, nitelikli öğretmen<br />

yetiştirmede eksiklilerin olması, uygulamadan çok, anlatıma yönelik eğitim sisteminin<br />

ağırlıklı olması gibi nedenleri düşünerek, AB uyum çalışmalarının yeterli olamayacağını<br />

düşünüyorum.<br />

1.21 Samimiyetsizlik<br />

Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin üyeliği konusunda samimi olduğunu düşünmüyorum.<br />

Ayrıca Avrupa Birliği’nin de üye olmak isteyen ülkelere yönelik tutumlarını da taraflı ve<br />

tutarsız buluyorum.<br />

Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları hükümet boyutunda samimi bulmuyorum. Yapılan ve<br />

yapılmak istenen çalışmaların hayata geçirilmesi gerektiğine inanılarak yapılan şeyler<br />

değil, kağıt üzerinde kalacak türden olacağını düşünüyorum.<br />

1.30 Bilişsel Çelişki<br />

Tüm maddeler keşke olsa. Ülkemizdeki çarpık kentleşme, doğu-batı bölgeleri, köy-şehir<br />

arasındaki uygulamalardaki dengesizlikler ve olanak durumu göz önüne alınınca,<br />

yapılması belirlenen, emredilen bazı konularsın özellikle de öğrencilerin merkeze alındığı<br />

uygulamaların hemen gerçekleşemeyeceğini düşünüyorum. Umarım yanılırım.<br />

1.40 Karamsarlık<br />

Bu plansızlık ve bilinçsizlik içinde bunların hiçbirinin yapılabilmesi mümkün değil.<br />

İçlerinden birisi gerçekleşebilirse tesadüf olur.<br />

Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’yi kesinlikle birliğe alacaklarına inanmıyorum.<br />

Türkiye’nin de kesinlikle AB ülkelerinin standartlarına uyacağını ve girebileceğini<br />

düşünmüyorum.<br />

1.50 Güçlük<br />

1.51 Kalkınma İhtiyacı<br />

AB uyum çalışması yasalarla sağlanabilir. Ama bu çalışmalar sonuçta o ülkenin ekonomik<br />

durumuyla ilgilidir. Ekonomik kalkınma gerçekleşmediği sürece, yasaların<br />

uygulanabilirliği güçleşmektedir.<br />

1.52 Direnç<br />

Öğretmenlerin, içinde yetiştikleri ve şu anda da uygulayıcısı oldukları sistemin<br />

alışkanlıklarından vazgeçmelerinin zor olduğunu ve bunun uzun zaman alacağını<br />

düşünüyorum. Özellikle rehber konumuna geçerek, ölçme-değerlendirmede farklı<br />

kriterleri özümsemelerinin kısa sayılamayacak bir süreçte gerçekleşeceği kanaatindeyim.<br />

1.60 İçselleştirme İhtiyacı<br />

Avrupa Birliği uyum çalışmaları müfredatı direkt etkileyecektir diye düşünüyorum.<br />

Vatandaşlık İnsan Hakları dersleri, farklı seçmeli dersler, farklı dinler ve kültürleri<br />

tanıtıldığı dersler vb. Ancak eğitim-öğretim sürecindeki değişimin çok da başarılı<br />

olacağına inanmıyorum. Değerlendirme sisteminin çağdaşlaşması için önce bu sisteme<br />

inanan ve onun uygulamada yetişkin kişiler yetiştirilmelidir. Öğrenci odaklı dersleri, ona<br />

inanan öğretmen zaten uyguluyordur. Sorun, bunların dayatılmasıyla değil,<br />

uygulamalarına inanan bireylerle çözülür.<br />

Öğretmenlerin kendi ifadeleriyle<br />

görüşlerinde ağırlıklı olarak olumsuz bir<br />

tutum içinde oldukları görülmektedir. Bu<br />

görüşün en önemli dayanakları, öğretmenlerin<br />

karamsar bir bakış açısına sahip olmaları ve<br />

AB sürecinin yaratacağı güçlüklerin<br />

aşılmasında ülke ve sistem olarak henüz<br />

hazır olmamamız görülmektedir.<br />

49<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

2.10 Sistem Revizyonu<br />

Tablo 3.3.b 2.00 Olumlu Görüşler<br />

2.11 Alt Yapı İhtiyacı<br />

Yukarıdaki olumlu gelişmelerin yerine getirilmesi alt yapının uygun öğrenme<br />

ortamlarının sağlanmasına, ekonomik refahın ve gelirin artmasına bağlı olarak<br />

gerçekleşebilir. Bu da oldukça zor görünüyor.<br />

2.12 Programın Düzenlenmesi<br />

Öğretmen yetiştiren okullardan başlanacak bu düzenleme, okullarda her türlü araçgereçle<br />

desteklenebilirse, müfredat programı hafifletilip öğrenci velisini de eğitim<br />

ortamına katabilirsek; neden olmasın.<br />

2.20 Değişim Beklentisi<br />

Çağdaş, demokratik ve laik bir siyasi yapı ile eğitim seferberliği tüm ülkeye yayılırsa ve<br />

bunu etkili ve yetkili kurumlarda isterse AB uyum çalışmalarının eğitim sistemimize etkisi<br />

artacaktır. AB sürecinde görünüşte olumlu etkiler olacaktır.<br />

2.30 Zaman ihtiyacı<br />

Avrupa Birliği uyum çalışmalarının eğitim sistemimiz üzerinde olumlu etkilerinin<br />

olacağına inanıyorum. Fakat bu oluşum çok zaman alacaktır.<br />

3.10 Bilgisizlik<br />

3.20 Kaygı<br />

Tablo 3.3.c 3.00 Bilgi İhtiyacı<br />

Bütün bu sorular hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Bu nedenle görüşlerim netlik<br />

kazanamıyor.<br />

Cevaplar aslında değişken müfredatın hedeflerini gerçekleştirmesi üzerine farazidir.<br />

Eğer istenenler gerçekleşirse bahsedilen nitelikte öğrenciler gelişir. Bu konuda AB’nin<br />

katkısı ne olur emin değilim. Ortaklık vs. AB mali destek verir mi her şeyin ötesinde<br />

AB’nin eğitim politikalarına dair geniş bir bilgiye sahip değiliz.<br />

Bu maddeler konusunda uyum çalışması yapılacaktır mutlaka ancak bu çalışmaların<br />

kaynak yetersizliği, toplumsal tepkiler, politik nedenlerden dolayı olması gerektiği gibi<br />

uygulanması konusunda endişelerim var.<br />

Tablo 3.3.d 4.00 Sitemkâr Görüşler<br />

Bütün bunlar keşke AB istedi diye değil de, kendimiz gerekli olduğu için yapabilseydik.<br />

Bugün davet Avrupa Birliği’nden gelirdi.<br />

Öğretmen görüşlerinde olumlu olarak ön<br />

plana çıkanlar ise yine sistem<br />

yenilenmesidir. Olumsuz görüşlerde de ön<br />

planda olan sistem yenilenmesi ihtiyacı<br />

olumlu öğretmen görüşlerinde de karşımıza<br />

çıkmaktadır. Olumsuz görüşlerde bu<br />

değişimin çok da mümkün olmadığı ifade<br />

edilirken; olumlu görüşlerde bu değişimin<br />

zaman alacağı ancak üstesinden<br />

gelinebilecek bir zorluk olduğu ifade<br />

edilmektedir.<br />

Öğretmen görüşlerinde ön plana çıkan bir<br />

diğer boyut ise sürecin neler getireceğine<br />

ilişkin bilgi eksikliğidir. Öğretmen<br />

görüşlerinden bazılarında sürecin nasıl bir<br />

değişimi beraberinde getireceğine ilişkin<br />

kesin kanılara sahip olmadıkları<br />

görülmektedir. Öğretmenlerin süreçle ilgili<br />

bilgilendirilmeleri gerektiği ihtiyacı<br />

öğretmenlerin kendi ifadelerinden ortaya<br />

çıkmaktadır.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 50


Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />

Öğretmen görüşlerinden edinilen<br />

izlenimlerden bir diğeri de “sitemkarlık”tır.<br />

Öğretmenlerin görüşlerinde AB sürecinin<br />

olumlu katkılar getireceğine ilişkin<br />

düşünceler yer almaktadır. Ancak bu değişimin<br />

dışarıya bağlı kalınmaksızın, yaptırımlar<br />

çerçevesinde değil, sistemin kendini<br />

geliştirme ve değiştirme ekseninde olması<br />

gerektirdiği sitemkar bir dille ifade<br />

edilmektedir. Öğretmen görüşlerinden edinilen<br />

izlenimin, AB sürecinin özellikle eğitim<br />

alanında sistemimizi nasıl etkileyeceğini<br />

ilişkin ayrıntılı bilgi ihtiyacı olduğu açıktır.<br />

Öğretmen görüşlerindeki en önemli bulgunun<br />

“korunma ihtiyacı” olduğu ifade edilebilir.<br />

Öğretmenlerin AB sürecinin kültürel yapımız<br />

üzerinde olumsuz etki yaratabileceği kaygısıyla<br />

içe kapanma ve korunma ihtiyacı içinde<br />

oldukları ifade edilebilir. Bu ihtiyacın<br />

giderilmesi kararsızlık ve beraberinde getirdiği<br />

çatışmanın çözülmesi için de oldukça önemlidir.<br />

SONUÇ ve ÖNERİLER<br />

Araştırmada elde edilen bulgulara bağlantılı<br />

olarak sonuçlar ve bunlara dayalı olarak<br />

geliştirilen öneriler aşağıda verilmiştir.<br />

SONUÇLAR<br />

1. Görüşleri alınan öğretmenlerin çoğunluğu<br />

AB sürecinde eğitim sistemimizde, program<br />

öğeleri, hedef, içerik, öğrenme-öğretme<br />

süreçleri ve sınama durumları boyutlarında<br />

meydana gelmesi beklenen değişimlerin<br />

gerçekleşebileceğine ilişkin olumlu görüş<br />

bildirmişlerdir.<br />

2. Ölçekte ağırlıklı yer alan hedefler<br />

boyutunda “Okulöncesi eğitimin önemi<br />

artacak ve teşvikler sağlanacak” ve “Dil<br />

öğretiminin (çok dillilik) önemi artacak”<br />

maddeleri en yüksek katılımla olumlu görüş<br />

bildirilen maddeler olmuştur. “Sürekli<br />

eğitim uygulamasıyla işsizliğin önüne<br />

geçilecek” ve “Tüm eğitim kurumlarına<br />

girişte eşitliği sağlanacak” maddeleri ise en<br />

yüksek katılımla olumsuz görüş bildirilen<br />

maddeler olmuştur.<br />

3. Ölçeğin tüm boyutları ve toplam puanlara<br />

ilişkin AB süreciyle ilgili beklentilerin<br />

gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında<br />

özel okullarda görev yapan öğretmenlerin<br />

resmi okullarda görev yapan öğretmenlere<br />

göre daha olumlu düşündüğü söylenebilir.<br />

Görüş farklılıklarının özellikle resmi ve özel<br />

okul öğretmenlerinin sahip oldukları<br />

imkanların etkisinden kaynaklanabileceği<br />

söylenebilir. Bireylerin çalışma koşullarının<br />

ve kurum aidiyetliklerinin görüşlerini<br />

etkilemesi kaçınılmazdır. AB sürecinin<br />

sistemimiz üzerinde meydana getirmesi<br />

beklenilen değişimlere ilişkin, daha iyi<br />

koşullara sahip özel okul öğretmenlerinin<br />

olumlu görüş bildirmesinin doğal bir sonuç<br />

olduğu ifade edilebilir.<br />

4. Okul türleri dikkate alındığında, ölçeğin<br />

tüm boyutları ve toplam puanlara ilişkin AB<br />

süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />

gerçekleşemeyeceği hakkında ilköğretimde<br />

görev yapan öğretmenlerin liselerde görev<br />

yapan öğretmenlere göre daha olumlu<br />

düşündüğü söylenebilir.<br />

5. Merkez ve taşra ilçelerinde görev yapan<br />

öğretmenlerin görüşleri arasında ölçeğin<br />

boyutlarından sadece sınama durumlarına<br />

ilişkin puanlar arasındaki farkların α = 0,05<br />

düzeyinde manidar olduğu; diğer boyutlara<br />

ve ölçek toplam puanlarına ilişkin farkların<br />

manidar olmadığı görülmektedir.<br />

6. Erkek ve kadın öğretmenlerin görüşleri<br />

arasında ölçeğin boyutlarından sadece<br />

hedeflere ilişkin puanlar arasındaki farkların<br />

α=0,05 düzeyinde manidar olduğu; diğer<br />

boyutlara ve ölçek toplam puanlarına ilişkin<br />

farkların manidar olmadığı görülmektedir.<br />

7. AB süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />

gerçekleşemeyeceği hakkında öğretmenlerin<br />

kıdem farklılıklarına rağmen aynı düzeyde<br />

olumlu görüşe sahip olduğu söylenebilir.<br />

Çalışma sonucunda ilgi çekici bir sonuç<br />

kıdem farklarının görüşler üzerinde hiçbir<br />

etkiye sahip olmamasıdır. Üniversitelerden<br />

yeni mezun olarak göreve başlayan<br />

öğretmenler ile uzun yılar önce üniversite<br />

eğitimini tamamlamış öğretmenlerin görüşleri<br />

arasında bir fark bulunmamıştır.<br />

Üniversitelerimizde AB uyum sürecini ve<br />

AB ülkeleri eğitim sistemlerini tanıtıcı<br />

nitelikte derslerin ve lisans düzeyinde çok<br />

fazla çalışmanın bulunmaması bu sonucun<br />

ortaya çıkmasında bir etken olabilir. Bu<br />

51<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52


Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

doğrultuda üniversitelerimizden yeni mezun<br />

olan öğretmenlerimiz ile uzun süre önce<br />

mezun olarak göreve başlayan öğretmenlerimizin<br />

konu hakkında eşit derecede konu<br />

hâkimiyetine sahip oldukları ifade edilebilir.<br />

8. Yönetici ve öğretmenlerin AB süreciyle<br />

ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />

gerçekleşemeyeceği hakkında aynı düzeyde<br />

olumlu görüşe sahip olduğu söylenebilir.<br />

9. Öğretmenlerin ölçeğin açık uçlu<br />

maddesine verdikleri görüşlerinden edinilen<br />

izlenimin, AB sürecinin özellikle eğitim<br />

alanında sistemimizi nasıl etkileyeceğini<br />

ilişkin bilgi ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır.<br />

Bununla birlikte öğretmenlerimizin bu bilgi<br />

ihtiyacı içinde fikir karmaşası yaşadıkları ve<br />

yaşadıkları kültürü koruma ihtiyacı<br />

duydukları ifade edilebilir.<br />

ÖNERİLER<br />

1. Araştırmanın kapsamının genişletilerek<br />

Türkiye genelinden alınacak daha büyük bir<br />

örneklem üzerinde yapılmasının uygun<br />

olacağı düşünülmektedir.<br />

2. Araştırmanın sadece öğretmen ve<br />

yöneticilerle sınırlı tutulmayarak veli ve<br />

öğrencileri de içine alabilecek bir yapıda<br />

organize edilmesi ülke profilinin çıkarılması<br />

açısından oldukça önemli görülmektedir.<br />

3. Araştırmadan elde edilen bilgiler ışığında<br />

AB sürecinin eğitim sistemimiz üzerinde<br />

nasıl bir değişim oluşturacağına ilişkin bilgi<br />

eksikliğinin giderilmesi amacıyla eğitimlerin<br />

verilemesi gerekmektedir. Bu eğitimlerin<br />

özellikle herkesin rahatça paylaşabileceği<br />

kitle iletişim araçları yardımıyla<br />

yapılmasının da olumlu olacağı<br />

düşünülmektedir.<br />

4. Üniversitelerimizde AB ülkeleri eğitim<br />

sistemlerini ele alan derslerin yer alması ve<br />

konu hakkında üniversite öğrencilerini<br />

bilinçlendirecek toplantıların yapılmasının<br />

uygun olacağı düşünülmektedir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Atabay, S. (2003). “Avrupa Birliği <strong>Eğitim</strong> ve Gençlik Programları”. Bilim ve Aklın Aydınlığında <strong>Eğitim</strong><br />

Dergisi. 35<br />

Atabay, S. (2002). “Avrupa Birliği <strong>Eğitim</strong> ve Gençlik Programları”. TBD Bilişim - Bilişim Kültürü Dergisi 81<br />

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. “Avrupa Birliğinin Hedefleri” http://www.euturkey.org.tr (Ziyaret Tarihi:<br />

Ağustos 2005).<br />

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu “Avrupa Birliği Nedir” http://www.deltur.cec.eu.int (Ziyaret<br />

Tarihi: Ağustos 2005).<br />

Çıngı, H. (1994). Örnekleme Kuramı. Ankara: Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> Fen <strong>Fakültesi</strong> Basımevi<br />

Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> AB Ofisi. “Avrupa Birliği Hakkında”<br />

http://www.abofisi.hacettepe.edu.tr/egp/abhak.html (Ziyaret Tarihi: Kasım 2005).<br />

Kabatepe, E. (2003). “Avrupa Birliği-Kültürler Kaynaşması”. Bilim ve Aklın Aydınlığında <strong>Eğitim</strong> Dergisi. 35<br />

Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı. (2005). “2004-2005 Öğretmen Sayıları.”<br />

http://www.reportsnc.meb.gov.tr/rapor_arayüz.asp (Ziyaret Tarihi: Aralık 2005).<br />

Ankara İl Milli <strong>Eğitim</strong> Müdürlüğü. (2005). “İl İstatistikleri.”<br />

http://ankara.meb.gov.tr/istatistikler/2004_2005_IL_RAPORU.xls (Ziyaret Tarihi: Aralık 2005).<br />

Tezbaşaran, A. A. (1996). Likert Tipi Ölçek Geliştirme Kılavuzu. Ankara: Psikologlar Derneği Yayınları.<br />

Ulusal Ajans AB <strong>Eğitim</strong> ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı. “Gençlik Programları”<br />

http://www.ua.gov.tr (Ziyaret Tarihi: Eylül 2005).<br />

Vorkink, A. (2006). “Türkiye’nin <strong>Eğitim</strong> Sisteminin AB Üyeliği İçin Hazırlanması” http://web.worldbank.org<br />

(Ziyaret Tarihi: Ocak 2006).<br />

Yanan, M. (2003). “AB <strong>Eğitim</strong> Programları ve Türkiye'nin Yararlanma Kabiliyeti”. Milli <strong>Eğitim</strong> Dergisi 153<br />

1 Ölçme aracı için görüşlerine başvurulan uzmanlar;<br />

Prof. Dr. Özcan DEMİREL, H.Ü. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü, <strong>Eğitim</strong> Programları ve Öğretim Anabilim Dalı<br />

Yrd. Doç. Dr. Mukaddes ERDEM, H.Ü. Bilgisayar Öğretimi ve Teknolojileri Bölümü<br />

Öğrt. Gör. Makbule BAŞBAY, E.Ü. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü, <strong>Eğitim</strong> Programları ve Öğretim Anabilim Dalı<br />

Araş. Gör. Tuncay ÖĞRETMEN, H.Ü. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü, <strong>Eğitim</strong>de Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 52


<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64<br />

ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİĞE YÖNELİK TUTUMLARI,<br />

ÖĞRENME VE DERS ÇALIŞMA STRATEJİLERİ İLE BAŞARILARI ARASINDAKİ<br />

İLİŞKİ<br />

(The Prospective Teachers’ Relationship Between/ Among Attitude towards Mathematics, Learning and<br />

Study Strategies and Achievement)<br />

Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU**<br />

Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER*<br />

Öğr. Gör. Güneş YAVUZ*<br />

Arş. Gör. Serkan NARLI* *<br />

ÖZET<br />

Araştırmanın amacı, matematiğe yönelik tutum ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri ve başarı arasındaki<br />

ilişkiyi ortaya koymaktır. İlişkisel tarama modelindeki bu araştırmanın örneklemini Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>’nden<br />

%53.9 (n=185)’u kız ve %46.1 (n=158)’i erkek olmak üzere toplam 343 öğrenci oluşturmuştur.<br />

Araştırmada veri toplama aracı olarak; Baykul (1990) tarafından geliştirilen ve güvenilirlik katsayısı α.=.96 olan<br />

“Matematiğe Yönelik Tutum Ölçeği” ile Wenstein (1987) tarafından geliştirilen ve Köymen (1990) tarafından<br />

geçerlik ve güvenirlik çalışmaları gerçekleştirilen “Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri Envanteri” ile 6<br />

soruluk kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Öğrencilerin başarı notları Öğrenci İşleri Bürosundan alınmıştır.<br />

Veriler ANOVA, t, Scheffe ve Tukey testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Pearson korelasyon katsayısı<br />

hesaplanmış ve Stepwise regresyon analizi yapılmıştır. Eldeki çalışma, matematiğe yönelik tutumun cinsiyete<br />

göre farklılaşmazken, öğrencilerin bölümleri ve bölümlerinden memnun olma durumları açısından anlamlı bir<br />

farklılık olduğunu ortaya koymuştur. Bunun yanı sıra, öğrencilerin öğrenme ve ders çalışma stratejilerinin diğer<br />

bağımsız değişkenlere göre anlamlı bir değişim oluşturduğu saptanmıştır. Araştırma sonuçları; öğretmen<br />

adaylarının matematiğe yönelik tutumlarının pozitif ve yüksek, öğrenme ve çalışma stratejilerinin ise, tutum,<br />

motivasyon ve test stratejileri dışında yeterli bulunduğunu ortaya koymuştur.<br />

Anahtar Kelimeler: Matematiğe Yönelik Tutum, Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri, Öğretmen Adayları<br />

ABSTRACT<br />

The purpose of this research is to find out the relationship between/among attitudes towards maths, achievement,<br />

learning and studying strategies. The sample consisted of %53.9 (n=185) females and %46.1 (n=158) males as<br />

total 343 students of Buca Faculty of Education. “The Attitude scale towards Maths” which was developed by<br />

Baykul (1990) with an alpha coefficient of .96 and LASSI (Weinstein, 1997) and a-6 item questionnaire<br />

requesting demographic information were administered to the subjects. The data were analyzed by ANOVA, t,<br />

Scheffe and Turkey HSD tests, Pearson correlation coefficients were calculated and stepwise regression analysis<br />

was conducted. The present research revealed that, there is a significant difference between/among attitudes<br />

towards maths and the departments,and their contentment about their departments. Additionally, there is some<br />

significant difference between/among students’ learning and study strategies and and the other independent<br />

variables. Finally, attitudes towards maths of the prospective teachers were found positive enough and their<br />

learning and studying stratigies were efficient, except for the sub-scales of attitude, motivation and test<br />

strategies.<br />

Key Words: Attitudes Towards Mathematics, Learning and Study Strategies, Prospective Teachers.<br />

GİRİŞ<br />

<strong>Eğitim</strong>, birtakım istendik davranışların<br />

kazandırıldığı dinamik bir süreçtir. Fiziksel<br />

uyarımlar sonucu oluşan biyokimyasal<br />

değişiklerdir (Sönmez 2001).Bu değişim iyi<br />

bir öğrenme modeli ile hedeflenen biçimde<br />

oluşabilir. Öğrenme öğretme sürecinde,<br />

çeşitli stratejilerin ortaya konması<br />

kaçınılmazdır. Farklı öğrenme biçimlerine<br />

sahip olan bireylere farklı öğrenme<br />

stratejilerin sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır.<br />

* D.E.Ü.<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> İlköğretim Bölümü<br />

** Adnan Menderes <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Bil. Bölümü<br />

53<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64


Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />

Arasındaki İlişki<br />

<strong>Eğitim</strong>de beklenen verim ve başarı için,<br />

bireylerin kendi öğrenme stratejilerini<br />

oluşturma, sürdürme, değiştirme ve<br />

yenilemelerini sağlamak gereklidir. Bu<br />

nedenle öğrencilerin kullandıkları öğrenme<br />

stratejilerini belirlemek bu stratejilerin<br />

başarıya etkisini ortaya çıkarmak, başarıyı<br />

izlemek açısından önemlidir. Öğrenme<br />

stratejileri yeni bilgilerin, önceden<br />

kazanılmış bilgilerle birleştirilmesi ve bu<br />

bilgilerin gerektiğinde hatırlanmasına<br />

yardımcı olacak davranışlar olarak<br />

tanımlanmaktadır (Weintein,1985).<br />

Öğrenme stratejisi, bireyin kendi kendine<br />

öğrenmesini kolaylaştıran tekniklerin her<br />

biridir. Bu teknikler, öğrenen birey<br />

tarafından öğrenme sırasında bilgi işleme<br />

sürecini etkilemesi için kullanılan davranış<br />

ve düşünceleri kapsar. Öğrenme stratejileri<br />

ile öğrencinin kendini güdülemesi, yani<br />

bilgilerini seçmede, edinmede, düzenlemede<br />

ya da bütünleştirmede etkili yollar<br />

izlemesini sağlamak amaçlanır<br />

(Özer,1993).Öğrenciler her öğrenmede farklı<br />

strateji kullanabilirler. Onlar yeni öğrenme<br />

stratejileri de geliştirebilirlerse etkili<br />

öğrenmeyi gerçekleştirebilirler.<br />

Etkili öğrenmede, öğrenenin nasıl çalıştığını<br />

izlemek te önemlidir. Bazı duyuşsal<br />

stratejileri de içine alan ders çalışma<br />

stratejileri; tutum, motivasyon, zaman<br />

kullanımı, kaygı, konsantrasyon, bilgilerin<br />

işlenmesi, ana fikirlerin seçilmesi, çalışma<br />

yardımcıları, kendi kendini test etme, test<br />

stratejileri biçiminde sınıflanmaktadır.<br />

Etkili öğrenmede önemli öğrenme<br />

stratejilerinden biri de duyuşsal stratejilerdir.<br />

Uygun duyuşsal stratejilerin kullanımı<br />

başarıyı arttırır. Tutum, kaygı, motivasyon,<br />

güdü gibi duyuşsal faktörlerin öğrenme<br />

üzerindeki olumlu, olumsuz etkileri<br />

tartışılmaz.<br />

Tutum; bireyin kendisine ya da çevresindeki<br />

herhangi bir toplumsal konu obje ya da<br />

olaya yönelik deneyim, motivasyon ve<br />

bilgilerine dayanarak örgütlediği bilişsel<br />

duyuşsal ve davranışsal bir tepki ön<br />

eğilimidir (İnceoğlu, 1993). Tutumlar ile<br />

başarı arasında anlamlı ilişkiler olduğu<br />

çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur<br />

(Bloom, 1979; Berberoğlu, 1990;<br />

Saracaloğlu, Başer ve Yavuz,2000; Serin ve<br />

Bozkurt 2001; Serin, 2001).<br />

Matematik, bireye bilimsel düşünme becerisi<br />

kazandıran, mantıksal düşünmeyi öğreten,<br />

evrensel doğruları bulmada yol olan bir<br />

gösterici bilim dalıdır. Matematik insanların<br />

ortak düşünme aracı olup, onlara akıl<br />

yürütme alışkanlığı vermektedir (Başer,1996).<br />

Oysa öğrencilerin birçoğu matematiği sıkıcı,<br />

sevilmeyen, zor bir ders olarak algılamaktadırlar<br />

(Mdletshe ve ark.,1995) .Bu sorunlar,<br />

öğrencilerde olumlu tutumları geliştirip,<br />

olumsuzları yok ederek çözümlenebilir.<br />

Öğrencide matematiğe yönelik olumlu ya da<br />

olumsuz tutum oluşmasında öğretmenin rolü<br />

büyüktür. Ayrıca öğretmenler, öğrencileri<br />

uygulanan stratejiler üzerinde düşünmeye<br />

sevk etmeli ve onların strateji bilgilerini<br />

uygun bağlantılarla sağlamlaştırmalıdırlar.<br />

Bunun için çeşitli yapılar vardır. Sesli<br />

düşünme bu yapılardan bir tanesidir.Bu<br />

yapı,birinin bilişsel strateji kullanırken<br />

düşünme süreçlerini sesli olarak ifade<br />

etmesidir(LIyoyd,Kameanui,Chard,http/ola<br />

m.ed.asu.edu/barak/barak.html).Öğretmenler<br />

in ve öğrencilerin sesli düşünmeleri,<br />

problem çözmede başarısız öğrencilerin<br />

doğru düşünme sürecini gözlemlemelerine<br />

olanak sağlar. Bu uygulama, öğrencinin<br />

zihinsel yapısını geliştirmede yardımcı olur.<br />

Araştırma Problemi<br />

Araştırmanın problemi; “Öğretmen<br />

adaylarının matematiğe yönelik tutumları,<br />

öğrenme ve ders çalışma stratejileri ile<br />

başarıları arasında ilişki (varsa) nedir”<br />

şeklinde ifade edilmiştir.<br />

Alt Problemler<br />

Öğretmen adaylarının matematiğe yönelik<br />

tutum puanları ile öğrenme ve ders çalışma<br />

stratejileri;<br />

1. cinsiyete,<br />

2. bölümlere,<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 54


<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64<br />

3. bölümlerinde verilen eğitimden<br />

memnun olma ya da olmama durumlarına<br />

göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır<br />

4. başarıya göre anlamlı olarak<br />

farklılaşmakta mıdır<br />

YÖNTEM<br />

Evren ve Örneklem<br />

Araştırmada genel tarama yöntemlerinden<br />

ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Evreni<br />

<strong>Eğitim</strong> Fakülteleri oluşturmaktadır. Çalışma<br />

evreni olarak Dokuz Eylül <strong>Üniversitesi</strong> Buca<br />

<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> seçilmiştir.<br />

Örneklemde ise, İlköğretim Matematik<br />

Öğretmenliği (n=139), Ortaöğretim<br />

Matematik Öğretmenliği (n=106) ve Sınıf<br />

Öğretmenliği (n=98) Anabilim Dalları’ndaki<br />

öğrenciler bulunmaktadır. Uygulamanın<br />

yapıldığı gün ve saatte derste bulunan ve<br />

gönüllü olan öğrenciler yer almıştır.<br />

Örneklemde 185 (%53.9) kız, 158 (%46.1)<br />

erkek olmak üzere toplam 343 öğrenci<br />

bulunmaktadır.<br />

Veri Toplama Araçları<br />

Veri toplama aracı olarak iki ölçek<br />

kullanılmıştır. “Matematiğe Yönelik Tutum<br />

Ölçeği” ile tutum ölçülmüştür. Ölçek,<br />

Baykul (1990) tarafından geliştirilmiş olup<br />

alfa güvenirlik katsayısı .96 dır. Ölçekte,<br />

olumlu ve olumsuz ifadeleri içeren 30<br />

madde bulunmaktadır. Ölçekten en az 30, en<br />

fazla 150 puan alınabilmektedir.<br />

İkinci ölçek olarak LASSI(The Learning and<br />

Study Strategies Inventory) kullanılmıştır<br />

(Weinstein, 1987). LASSI 10 skaladan<br />

oluşmaktadır. Bunlar; Tutum, Motivasyon,<br />

Zaman Kullanma, Kaygı, Konsantrasyon,<br />

Bilginin İşlenmesi, Anafikirlerin Seçilmesi,<br />

Çalışma Yardımcıları, Kendi Kendini Test<br />

Etme ve Test Stratejileridir. Skalaların alfa<br />

katsayıları 0,68–0,86 olup, test tekrar test<br />

korelasyon katsayıları ise 0,72–0,85<br />

aralığında değişmektedir. LASSI toplam 77<br />

sorudan oluşmaktadır. Her skala bağımsız<br />

olarak değerlendirilmekte, sonuçlar LASSI<br />

değerlendirme formu üzerinde işlenmekte ve<br />

öğrenme ve ders çalışma strateji profili elde<br />

edilmektedir. Lassı nin Türkçe için geçerlilik<br />

çalışmaları ise Köymen(1990) tarafından<br />

yapılmıştır. Yukarıdaki sonuçlar<br />

Köymen(1990) nın ölçeği geliştirirken<br />

ulaştığı sonuçlardır.<br />

Öğrencilerin akademik başarılarına ait<br />

veriler öğrenci işleri bürosundan alınmıştır.<br />

Verilerin Analizi ve Yorumlaması<br />

Verilerin analizinde SPSS–10.0 istatistik<br />

paket programı kullanılmıştır. Önem düzeyi<br />

.05 olarak alınmıştır. Araştırmanın amaçları<br />

doğrultusunda yüzde dökümleri alınmış, tek<br />

yönlü varyans analizi, t, Scheffe ve Turkey<br />

HSD testleri uygulanmış, korelasyon<br />

katsayıları hesaplanmış ve regresyon analizi<br />

yapılmıştır.<br />

BULGULAR VE YORUM<br />

Bu bölümde araştırmanın problemi ile alt<br />

problemlerine ilişkin bulgular ve yorum yer<br />

almaktadır.<br />

Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />

Yorum<br />

Araştırmanın ilk alt problemi “Öğretmen<br />

adaylarının matematiğe yönelik tutum puanları<br />

ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri<br />

cinsiyete göre anlamlı olarak farklılaşmakta<br />

mıdır” biçiminde ifade edilmiştir.<br />

Öğrencilerin cinsiyete göre matematiğe<br />

yönelik tutum puanları t testi ile incelenmiş<br />

ve tutumların cinsiyet değişkenine göre<br />

istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde<br />

farklılaşmadığı saptanmıştır. Bulgular Tablo<br />

1 de görülmektedir.<br />

Matematiğe ilişkin tutumlar bazı<br />

araştırmalarda (AAUW, 1992; Cotsombis<br />

1995; Weinburgh,1995; Kanai ve Norman,<br />

1997) erkekler lehine olmasına rağmen,<br />

bazılarında ise (Germann,1994; Ma ve<br />

Kishor, 1997; Utsumi ve Mendes, 2000) kız<br />

öğrencilerin tutum puanları daha yüksek<br />

olmasına rağmen istatistiksel açıdan anlamlı<br />

bulunamamıştır. Eldeki çalışma da kızların<br />

matematik tutum puanları daha yüksek<br />

olmasına karşın anlamlı değildir. Bu<br />

55<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64


Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />

Arasındaki İlişki<br />

bağlamda, sözü edilen araştırmalar birbirini<br />

desteklemektedir. Öğrencilerin çoğunluğunun,<br />

sevdiği ve istediği bölümde öğrenim<br />

görmeleri sonucu tutumlarının olumlu<br />

olduğu ya da zaten olumlu tutumları<br />

olmaları nedeniyle bu alana yöneldikleri<br />

düşünülebilir.<br />

Katılımcıların ders çalışma stratejilerinin alt<br />

boyutlarında Tablo 1’de de görüldüğü gibi,<br />

kaygı dışında tüm stratejilerde cinsiyete göre<br />

farklılaşma olduğu görülmektedir.<br />

Kız öğrencilerin motivasyon dışındaki tüm<br />

parametrelerde ders çalışma stratejilerinin daha<br />

olumlu olduğu söylenebilir. Buna göre, erkek<br />

öğrencilerin ders çalışma stratejilerinin hemen<br />

hemen tüm alt boyutlarda geliştirilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Grafik 1’ de sonuçlar yüzde olarak verilmektedir.<br />

Özellikle zaman kullanımı (%65),<br />

konsantrasyon (%60), bilgilerin işlenmesi<br />

(%75), ana fikirlerin seçilmesi (%75)<br />

çalışma yardımcıları (%70) alt boyutlarında<br />

kızlar lehine istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

değişim olduğu görülmektedir.<br />

Tablo 1. Öğrencilerin Cinsiyet Göre Matematiğe Yönelik Tutumları,<br />

Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />

CİNSİYET<br />

Matematiğe Yönelik Tutum<br />

Tutum<br />

Motivasyon<br />

Zaman Kullanımı<br />

Kaygı<br />

Konsantrasyon<br />

Bilgilerin İşlenmesi<br />

Anafikirlerin Seçilmesi<br />

Çalışma Yardımcıları<br />

Kendi Kendini Test Etme<br />

Test Stratejileri<br />

Kız<br />

Erkek % X ss<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

185<br />

158<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

53.9<br />

46.1<br />

115.00<br />

113.84<br />

32.23<br />

29.82<br />

26.36<br />

23.31<br />

26.11<br />

22.70<br />

25.16<br />

26.32<br />

26.53<br />

24.04<br />

29.49<br />

28.21<br />

19.94<br />

18.25<br />

27.14<br />

25.36<br />

28.45<br />

25.36<br />

29.71<br />

28.01<br />

22.47<br />

21.96<br />

3.97<br />

6.32<br />

5.60<br />

4.70<br />

5.29<br />

4.89<br />

6.12<br />

7.37<br />

6.21<br />

6.55<br />

4.91<br />

5.54<br />

2.76<br />

3.40<br />

5.18<br />

5.84<br />

7.17<br />

4.93<br />

5.07<br />

6.50<br />

t<br />

Değeri<br />

P<br />

Değeri<br />

.48 .631<br />

4.29 .000<br />

5.41 .000<br />

6.14 .000<br />

-1.59 .112<br />

3.60 .000<br />

2.27 .024<br />

5.08 .000<br />

2.98 .003<br />

4.57 .000<br />

2.72 .007<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 56


Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />

Arş. Gör. Serkan NARLI<br />

Grafik 1. Öğrencilerin Cinsiyete Göre Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />

99 39 39 39 39 38 39 25 38 39 39 99<br />

95 38 38 33 36 34 36 23 33 33 37 95<br />

90 37 37 32 34 32 34 22 31 32 35 90<br />

85 36 36 30 33 31 32 21 30 30 34 85<br />

80 35 35 29 32 30 31 --- 29 29 33 80<br />

75 --- --- 28 31 29 30 20 28 --- --- 75<br />

70 34 34 27 30 --- 29 --- 27 28 32 70<br />

65 --- 33 26 29 28 --- 19 26 27 --- 65<br />

60 33 32 25 28 27 28 --- --- --- 31 60<br />

55 --- --- 24 27 26 27 --- 25 26 --- 55<br />

50 32 31 23 26 25 --- 18 --- 25 30 50<br />

45 --- 30 22 25 24 26 --- 24 --- 29 45<br />

40 31 --- 21 24 23 25 17 23 24 --- 40<br />

35 30 29 20 23 22 24 --- --- 23 28 35<br />

30 29 28 19 22 21 23 16 22 22 27 30<br />

25 --- 27 18 21 20 22 --- 21 21 26 25<br />

20 28 26 17 20 19 21 15 20 20 25 20<br />

15 27 25 15 19 18 20 14 19 19 24 15<br />

10 25 23 14 17 16 19 13 18 18 22 10<br />

05 23 20 12 15 13 17 11 16 16 19 05<br />

01 19 17 09 12 10 14 08 13 12 14 01<br />

TUT GÜD ZAK KAY KON BİŞ AFS ÇYA KKT TST<br />

KIRMIZI (BAYAN)<br />

Somuncuoğlu ve Yıldırım (2000) tarafından<br />

yapılan çalışmada yüzeysel bilişsel<br />

stratejilerde cinsiyete göre anlamlı fark<br />

bulunmamış, anlamlı ve yönlendirici bilişsel<br />

stratejilerde cinsiyete göre kızlar lehine<br />

anlamlı fark bulunmuştur. Godzella ve<br />

Fournet (1976), Aydın (1989, 1990) ile<br />

Matt, Perchersky ve Cervantes (1991)<br />

tarafından yapılan araştırmalarda da kızlar<br />

lehine anlamlı değişim olduğu saptanmıştır.<br />

Bu durumda, sözü edilen çalışma bulguları<br />

ile eldeki araştırma birbirini<br />

desteklemektedir.<br />

İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />

Yorum<br />

Araştırmanın ikinci alt problemi “Öğretmen<br />

adaylarının matematiğe yönelik tutum<br />

puanları ile öğrenme ve ders çalışma<br />

stratejileri bölümlere göre farklılaşmakta<br />

mıdır” biçiminde ifade edilmiştir.<br />

MAVİ (ERKEK)<br />

Öğrencilerin bölümlere göre matematiğe<br />

yönelik tutum puanları tek yönlü varyans<br />

analizi ile irdelenmiş ve Tablo 2’de<br />

görüldüğü gibi öğrencilerin tutumlarının<br />

bölümlere göre anlamlı şekilde değiştiği<br />

belirlenmiştir (F=17,61,p


Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />

Arasındaki İlişki<br />

Tablo 2. Öğrencilerin Bölümlerine Göre Matematik Tutumları İle Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />

BÖLÜM<br />

Matematiğe Yönelik Tutum<br />

Tutum<br />

Motivasyon<br />

Zaman Kullanımı<br />

Konsantrasyon<br />

Anafikirlerin Seçilmesi<br />

Test Stratejileri<br />

Çalışma Yardımcıları<br />

Bilgilerin İşlenmesi<br />

Kaygı<br />

Kendi Kendini Test Etme<br />

OOM<br />

İÖM<br />

Sn.Öğr.<br />

Toplam<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

106<br />

139<br />

98<br />

343<br />

Erdem (1995), Serin (2001), Başer ve Yavuz<br />

(2000) tarafından yapılan çalışmalarda da<br />

benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Bu bağlamla,<br />

sözü edilen araştırma bulguları birbiriyle<br />

tutarlıdır.<br />

Ortaöğretim matematik, ilköğretim matematik<br />

ve sınıf öğretmenliği öğrencilerinin ders<br />

çalışma stratejilerine ilişkin alt boyutları tek<br />

yönlü varyans analizi ile ortaya konmuş ve<br />

bulgular Tablo-2’de verilmiştir. Tutum,<br />

zaman kullanımı, ana fikirlerin seçilmesi ve<br />

çalışma yardımcıları açısından, öğrencilerin<br />

% X Ss F<br />

Değeri<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

30,9<br />

40,5<br />

28,6<br />

100.0<br />

121.09<br />

116,50<br />

104,20<br />

114.47<br />

30,51<br />

30,51<br />

32,64<br />

31,12<br />

24,76<br />

24,46<br />

25,85<br />

24,95<br />

24,20<br />

23,75<br />

26,03<br />

24,54<br />

25,39<br />

24,92<br />

26,03<br />

25,38<br />

18,85<br />

18,79<br />

20,03<br />

19,16<br />

28,96<br />

28,23<br />

29,88<br />

28,93<br />

25,17<br />

27,09<br />

26,47<br />

26,32<br />

28,78<br />

28,49<br />

29,62<br />

28,90<br />

26,14<br />

24,77<br />

26,52<br />

25,69<br />

25,92<br />

27,40<br />

27,71<br />

27,03<br />

16,91<br />

18,13<br />

28,26<br />

22,21<br />

5,40<br />

4,11<br />

6,38<br />

5,31<br />

4,46<br />

5,93<br />

5,52<br />

5,41<br />

5,15<br />

4,94<br />

5,95<br />

5.38<br />

6,00<br />

6,65<br />

6,74<br />

6.48<br />

2,95<br />

3,04<br />

3,45<br />

3,16<br />

5,01<br />

6,26<br />

5,93<br />

5,83<br />

4,72<br />

6,24<br />

5,19<br />

5,56<br />

5,39<br />

4,69<br />

5,77<br />

5,24<br />

7,88<br />

5,54<br />

6,89<br />

6,74<br />

4,50<br />

6,44<br />

7,90<br />

6,42<br />

P<br />

Değeri<br />

17.61 .000<br />

5.72 .004<br />

1.99 .137<br />

5.57 .004<br />

.83 .437<br />

5.19 .006<br />

2.32 .100<br />

3.67 .026<br />

1.37 .255<br />

2.26 .105<br />

2.37 .094<br />

puan ortalamalarının, öğrenim gördükleri<br />

bölümlere göre istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

biçimde değiştiği görülmüştür.<br />

Kaygı, motivasyon, konsantrasyon, bilgilerin<br />

işlenmesi, kendi kendini test etme test<br />

stratejileri alt boyutlarında ise aldıkları puan<br />

ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

değişim yaratmadığı saptanmıştır.<br />

Sınıf öğretmenliği öğrencilerinin<br />

motivasyonları düşük (%20), kaygıları<br />

yüksek (%55) olmasına karşın alt boyutlarda<br />

diğer alan öğrenciler göre daha yüksek<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 58


Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />

Arş. Gör. Serkan NARLI<br />

puanlar aldıkları görülmüştür. Sınıf öğretmenliği<br />

öğrencilerine matematik dersleri zor<br />

gelebilmektedir. Bu nedenle öğrenme ve<br />

ders çalışma stratejilerini geliştirerek, bu<br />

sorunu çözümlemeye çalıştıkları düşünülebilir.<br />

Yüksel ve Koşar (2001) tarafından<br />

gerçekleştirilen araştırmada, bölümlere göre<br />

anlamlı bir değişim bulunmamıştır. Öztürk<br />

(1995)’ün araştırmasında, eğitim fakültesi<br />

öğrencilerinin çalışmalarında öğrenme<br />

stratejilerinin kullanma oranlarının düşük<br />

olduğunu saptamıştır. Köymen (1990) ise,<br />

geleneksel yüksek öğretim öğrencileri ile<br />

açık öğretim öğrencilerinin öğrenme ve ders<br />

çalışma stratejilerini irdelediği araştırmada,<br />

geleneksel yükseköğretim öğrencilerinin<br />

zaman kullanma ve kaygı alt ölçeklerinden<br />

Grafik 2. Öğrencilerin Bölümlere Göre Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />

99 39 39 39 39 38 39 25 38 39 39 99<br />

95 38 38 33 36 34 36 23 33 33 37 95<br />

90 37 37 32 34 32 34 22 31 32 35 90<br />

85 36 36 30 33 31 32 21 30 30 34 85<br />

80 35 35 29 32 30 31 --- 29 29 33 80<br />

75 --- --- 28 31 29 30 20 28 --- --- 75<br />

70 34 34 27 30 --- 29 --- 27 28 32 70<br />

65 --- 33 26 29 28 --- 19 26 27 --- 65<br />

60 33 32 25 28 27 28 --- --- --- 31 60<br />

55 --- --- 24 27 26 27 --- 25 26 --- 55<br />

50 32 31 23 26 25 --- 18 --- 25 30 50<br />

45 --- 30 22 25 24 26 --- 24 --- 29 45<br />

40 31 --- 21 24 23 25 17 23 24 --- 40<br />

35 30 29 20 23 22 24 --- --- 23 28 35<br />

30 29 28 19 22 21 23 16 22 22 27 30<br />

25 --- 27 18 21 20 22 --- 21 21 26 25<br />

20 28 26 17 20 19 21 15 20 20 25 20<br />

15 27 25 15 19 18 20 14 19 19 24 15<br />

10 25 23 14 17 16 19 13 18 18 22 10<br />

05 23 20 12 15 13 17 11 16 16 19 05<br />

01 19 17 09 12 10 14 08 13 12 14 01<br />

açık öğretim öğrencilerinin ise çalışma<br />

yardımcıları ve kendi kendini test etme alt<br />

ölçeklerinde diğerine oranla daha yüksek<br />

puan aldığını ortaya koymuştur. Bu<br />

bağlamda, bölümlere göre bazı farklılıkların<br />

bulunduğu ve öğrenme ve ders çalışma<br />

stratejilerinin (sınıf öğretmenliği dışında)<br />

düşük olduğu yönündeki bulgular ile söz<br />

konusu araştırma bulguları birbirlerini<br />

desteklemektedir. Bu durum, sınıf öğretmenliği<br />

bölümünde sözel ve sayısal derslerin içiçe<br />

olması öğrencilerin ders çalışma stratejilerini<br />

olumlu etkilemiş olabileceği gibi, öğrenme<br />

ve ders çalışma stratejileri olumlu olan<br />

katılımcıların bu bölüme yönelmesinden de<br />

kaynaklanabilir. Grafik 2 de bilgiler yüzde<br />

olarak özetlenmektedir.<br />

TUT GÜD ZAK KAY KON BİŞ AFS ÇYA KKT TST<br />

ORTA ÖĞR. MATEMATİĞİ<br />

İLKÖĞR. MATEMATİĞİ<br />

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ<br />

Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />

Yorum<br />

Araştırmanın üçüncü alt problemi “Katılımcıların<br />

matematiğe yönelik tutum puanları ile öğrenme<br />

ve ders çalışma stratejileri, bölümlerinde<br />

verilen eğitimden memnun olma-olmama<br />

durumlarına göre anlamlı olarak değişmekte<br />

midir” biçiminde ifade edilmiştir.<br />

Öğrencilerin bölümlerinde verilen eğitimden<br />

memnun olma-olmama durumları açısından<br />

matematiğe yönelik tutum puanları tek yönlü<br />

varyans analizi ile irdelenmiş, öğrencilerin<br />

ölçekten aldıkları puan ortalamalarının<br />

Tablo 3’te görüldüğü gibi anlamlı bir<br />

biçimde farklılaştığı saptanmıştır (F=6.19,<br />

p=0.002). Scheffe testi sonucuna göre değişimin<br />

eğitimden memnun olan ve olmayan öğrenci<br />

grubu arasında olduğu belirlenmiştir.<br />

Öğrenme ve ders çalışma stratejilerinin alt<br />

boyutlarından tutum, motivasyon, zaman<br />

kullanımı, konsantrasyon, ana fikirlerin<br />

59<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64


Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />

Arasındaki İlişki<br />

seçilmesi, çalışma yardımcıları, test<br />

stratejileri açısından öğrencilerin aldıkları<br />

puan ortalamaları bölümlerinde verilen<br />

eğitimden memnun olma ya da olmama<br />

durumlarına göre Tablo 4’te görüldüğü gibi<br />

istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde<br />

farklılaşmaktadır. Üstelik sözü edilen tüm alt<br />

boyutlarda eğitimden memnun olanların<br />

ortalaması daha yüksektir. Matematiğe<br />

yönelik tutum da yüksek olduğu için uygun<br />

stratejilerin kullanıldığı düşünülmektedir.<br />

Kaygı, bilgilerin işlenmesi, kendi kendini<br />

test etme alt boyutlarında ise anlamlı fark<br />

bulunamamıştır ancak memnun olanların<br />

puanları daha yüksektir<br />

Tablo 3. Öğrencilerin Bölümlerde Verilen <strong>Eğitim</strong>den Memnun Olma/Olmama Durumuna Göre Matematik<br />

Tutum Puanları ile Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />

VERİLEN EĞİT.<br />

MEMNUN OLMA /<br />

OLMAMA DURUMU<br />

Matematiğe Yönelik Tutum<br />

Tutum<br />

Motivasyon<br />

Zaman Kullanımı<br />

Konsantrasyon<br />

Ana fikirlerin Seçilmesi<br />

Test Stratejileri<br />

Çalışma Yardımcıları<br />

Bilgilerin İşlenmesi<br />

Kaygı<br />

Kendi Kendini Test Etme<br />

Evet<br />

Kısmen<br />

Hayır<br />

Toplam<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

81<br />

198<br />

64<br />

343<br />

Grafik 3 de bilgiler yüzde olarak özetlenmiştir.<br />

% X ss F P<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

23.6<br />

57.7<br />

18.7<br />

100.0<br />

121.09<br />

113.68<br />

108.53<br />

114.47<br />

32.03<br />

31.33<br />

29.32<br />

31.12<br />

26.74<br />

24.78<br />

23.23<br />

24.95<br />

26.17<br />

24.29<br />

23.26<br />

24.54<br />

27.54<br />

25.03<br />

23.75<br />

25.38<br />

19.93<br />

18.93<br />

18.90<br />

19.16<br />

30.44<br />

28.74<br />

27.60<br />

28.93<br />

27.12<br />

25.69<br />

27.28<br />

26.32<br />

30.03<br />

28.69<br />

28.14<br />

28.90<br />

27.18<br />

25.19<br />

25.37<br />

25.69<br />

27.76<br />

26.74<br />

27.01<br />

27.03<br />

20.41<br />

21.57<br />

24.51<br />

22.21<br />

5.21<br />

5.41<br />

4.78<br />

5.31<br />

5.18<br />

5.58<br />

4.51<br />

5.41<br />

5.39<br />

5.39<br />

4.89<br />

5.38<br />

5.91<br />

6.45<br />

6.64<br />

6.48<br />

3.35<br />

3.16<br />

2.90<br />

3.18<br />

6.24<br />

5.38<br />

6.28<br />

5.83<br />

6.36<br />

4.35<br />

7.35<br />

5.56<br />

5.74<br />

4.91<br />

5.42<br />

5.24<br />

8.67<br />

6.05<br />

5.77<br />

6.74<br />

5.19<br />

5.86<br />

9.01<br />

6.42<br />

6.19 .002<br />

5.11 .006<br />

8.04 .000<br />

5.88 .003<br />

7.05 .001<br />

3.16 .044<br />

4.56 .011<br />

3.10 .046<br />

2.75 .065<br />

2.62 .074<br />

.72 .484<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 60


Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />

Arş. Gör. Serkan NARLI<br />

Grafik 3. Öğrencilerin Bölümden Memnun Olma/Olmama Durumlarına Göre Öğrenme ve Ders Çalışma<br />

Stratejileri<br />

99 39 39 39 39 38 39 25 38 39 39 99<br />

95 38 38 33 36 34 36 23 33 33 37 95<br />

90 37 37 32 34 32 34 22 31 32 35 90<br />

85 36 36 30 33 31 32 21 30 30 34 85<br />

80 35 35 29 32 30 31 --- 29 29 33 80<br />

75 --- --- 28 31 29 30 20 28 --- --- 75<br />

70 34 34 27 30 --- 29 --- 27 28 32 70<br />

65 --- 33 26 29 28 --- 19 26 27 --- 65<br />

60 33 32 25 28 27 28 --- --- --- 31 60<br />

55 --- --- 24 27 26 27 --- 25 26 --- 55<br />

50 32 31 23 26 25 --- 18 --- 25 30 50<br />

45 --- 30 22 25 24 26 --- 24 --- 29 45<br />

40 31 --- 21 24 23 25 17 23 24 --- 40<br />

35 30 29 20 23 22 24 --- --- 23 28 35<br />

30 29 28 19 22 21 23 16 22 22 27 30<br />

25 --- 27 18 21 20 22 --- 21 21 26 25<br />

20 28 26 17 20 19 21 15 20 20 25 20<br />

15 27 25 15 19 18 20 14 19 19 24 15<br />

10 25 23 14 17 16 19 13 18 18 22 10<br />

05 23 20 12 15 13 17 11 16 16 19 05<br />

01 19 17 09 12 10 14 08 13 12 14 01<br />

TUT GÜD ZAK KAY KON BİŞ AFS ÇYA KKT TST<br />

EVET KISMEN HAYIR<br />

Dördüncü Alt Problemlere İlişkin Bulgular<br />

ve Yorum<br />

Dördüncü alt problemi “Tutum puanları ve<br />

öğrenme- ders çalışma stratejileri ile başarı<br />

arasında anlamlı bir ilişki var mıdır”<br />

biçiminde düzenlenmiştir. Korelâsyonlar<br />

incelendiğinde, başarı ile matematiğe<br />

yönelik tutum ve öğrenme-ders çalışma<br />

stratejileri alt boyutlarının tümünde anlamlı<br />

ilişkiler bulunmuştur. Moralı ve Saracaloğlu<br />

(1995) tarafından yapılan araştırmada<br />

matematiğe ilişkin tutum ile başarı arasında<br />

anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuştur.<br />

Godzella ve Williams (1984) tarafından<br />

yapılan araştırmada da başarı ile ders<br />

çalışma stratejileri arasında anlamlı bir ilişki<br />

olduğu saptanmıştır. Bu durumda bu<br />

araştırma sonuçlarının birbirini desteklediği<br />

söylenebilir.<br />

Başarı bağımlı değişken olarak alındığında,<br />

öğrenme ve ders çalışma stratejileri işleme<br />

sokulmuş ve başarıyı etkileyen üç değişken<br />

bulunmuştur. Bunlar; zaman kullanımı, ana<br />

fikirlerin işlenmesi ve bilgilerin işlenmesidir.<br />

En etkili olanı ise zaman kullanımıdır<br />

(R 2 =0,129). Denkleme ana fikirlerin<br />

işlenmesi eklendiğinde R 2 =0,176, bilgilerin<br />

işlenmesi de eklendiğinde R 2 =0,191 olarak<br />

elde edilmiştir.<br />

Ana fikirlerin seçilmesi etkili ve verimli<br />

çalışmanın gereğidir. Eğer öğrenci işe<br />

yarayacak kritik bilgileri seçemezse,<br />

öğrenilecek konu daha kompleks hale<br />

gelerek zihin çok gerekli olmayan bilgilerle<br />

yığılır (Weinstein,1985). Bu nedenle,<br />

öğretmen adaylarına metin çözümleme<br />

çalışmaları yaptırılması uygun olabilir.<br />

SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Bu araştırmada öğretmen adaylarının<br />

matematiğe yönelik tutumları ve başarıları<br />

ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri<br />

arasındaki ilişkiyi belirlemek<br />

amaçlanmaktadır. Araştırmada, matematiğe<br />

yönelik tutum cinsiyete göre<br />

farklılaşmazken, bölümlere ve bölümde<br />

verilen eğitimden memnun olma/olmama<br />

durumuna göre değişmektedir. Buna göre,<br />

ortaöğretim ve ilköğretim matematik<br />

bölümlerinin ve bölümde verilen eğitimden<br />

memnun olan öğrencilerin matematik<br />

tutumları daha olumludur. Öğrenme ve ders<br />

61<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64


Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />

Arasındaki İlişki<br />

çalışma stratejileri açısından ise cinsiyet,<br />

bölüm ve bölümde verilen eğitimden<br />

memnun olma/ olmama durumuna göre bazı<br />

alt boyutlarda anlamlı farklılıklar olduğu<br />

saptanmıştır. Buna göre, kız öğrencilerin<br />

motivasyon dışındaki tüm parametrelerde<br />

öğrenme ve ders çalışma stratejilerinde daha<br />

olumlu oldukları ortaya çıkmıştır. Bölümlere<br />

göre incelendiğinde ortaöğretim matematik<br />

öğrencilerinin tutum puanları ortalaması<br />

ilköğretim ve sınıf öğretmenliği<br />

bölümlerinin tutum puan ortalamalarında<br />

farklılık göstermektedir. Bu farklılık<br />

ortaöğretim lehinedir. En düşük puan<br />

ortalamasının sınıf öğretmenliğinde olması<br />

ilgi çekicidir.<br />

Genel bir sonuç olarak, öğretmen<br />

adaylarının matematiğe ilişkin tutumlarının<br />

oldukça olumlu bulunduğu, öğrenme ve ders<br />

çalışma stratejilerin yeterli olmakla birlikte,<br />

özellikle tutum, motivasyon ve test<br />

stratejileri boyutlarında geliştirilmesi<br />

gerektiği söylenebilir.<br />

Öneriler<br />

Araştırma bulguları ışığında aşağıdaki<br />

öneriler getirilmiştir.<br />

1-Sınıf öğretmenliği bölümü öğrencilerinin<br />

matematiğe ilişkin tutumlarının daha düşük<br />

bulunması nedeniyle, söz konusu programda<br />

duyuşsal alan eğitimine önem verilmelidir.<br />

2- Bölümlerde verilen eğitimden memnun<br />

olanların yalnızca %24 olması, <strong>Eğitim</strong><br />

Fakültelerinde verilen eğitimin kalitesinin<br />

yükseltilmesi gerektiğini ortaya<br />

koymaktadır. Bu bağlamda, özellikle eğitim<br />

durumları öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını<br />

karşılayabilecek ve aktif olarak sürece<br />

katılımını sağlayabilecek şekilde<br />

düzenlenmelidir.<br />

3- Özellikle erkek katılımcıların ve Sınıf<br />

öğretmenliği bölümü öğrencilerinin öğrenme<br />

ve ders çalışma stratejilerinin geliştirilmesi<br />

gereklidir. Bu nedenle, <strong>Eğitim</strong><br />

Fakültelerinde öğrenme ve ders çalışma<br />

stratejilerine yönelik kurslar, konferanslar ve<br />

seminerler düzenlenmelidir.<br />

4- Öğrencilerin eğitime yönelik duygularını<br />

yansıtan tutumların oldukça düşük<br />

bulunması, okulda başarılı olmak için<br />

güdülenmelerini, dikkatli ve gayretli<br />

olmalarını olumsuz etkileyebilecektir. Bu<br />

bağlamda, <strong>Eğitim</strong> Fakültelerinde olumlu<br />

tutum geliştirilmesine yönelik öğretim<br />

elemanı-öğrenci bütünleşmesini sağlayacak<br />

etkinlikler örneğin birlikte Matematik<br />

yarışmalarına katılım, iletişim becerilerine<br />

yönelik seminerler, öğrenci-öğretim elemanı<br />

iletişimini geliştirecek geziler vb.<br />

düzenlenmelidir. Bunun yanı sıra<br />

öğrencilerin ders dışı etkinliklere<br />

yönlendirilmesi de, tutumların olumlu hale<br />

getirilmesinde etkili olabilir.<br />

5- Öğrencilerin öğrenme ve ders çalışma<br />

stratejileri belirlenmeli ve programlara bu<br />

stratejilerin öğretilmesine yönelik dersler<br />

eklenmeli, seminer ve konferanslar da<br />

düzenlenmelidir.<br />

6-<strong>Eğitim</strong> Fakülteleri ders programları,<br />

öğrencilerin öğrenme stratejileri göz önünde<br />

bulundurularak düzenlenmelidir.<br />

7-Bu araştırmaya benzer çalışmalar, çeşitli<br />

kurum ve düzeylerde yapılmalıdır.<br />

Not: Bu makale 23–26 Ekim 2002 KKTC<br />

Yakın Doğu <strong>Üniversitesi</strong>nde XI. <strong>Eğitim</strong><br />

Bilimleri Kongresinde bildiri olarak<br />

sunulmuştur.<br />

KAYNAKLAR<br />

AAUW. (1992). American Association of University Women.Shortchanging girls, Shortchanging America:<br />

A call to action. AAUW Initiative for educational equity. Washington, D.C: AA of Un. W. Pub.<br />

Aydın, B. (1989). Üniversite Öğrencilerinin Bir Kesiminde Çalışma Alışkanlıkları ve Tutumları ile Depresyon<br />

Seviyelerinin İncelenmesi. M.Ü. Eğitin Bilimleri Dergisi. 1:8–15.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 62


Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />

Arş. Gör. Serkan NARLI<br />

Aydın, B. (1990). Üniversite Öğrencilerinin Kaygı Düzeyleri İle Ders Çalışma Tutum ve Alışkanlıklarının<br />

İncelenmesi. Psikoloji Dergisi. 7:25, 33-40<br />

Başer, N. (1996).Ders Geçme ve Kredi Sisteminde Lise Öğrencileri için Bir Matematik Başarı Testi Tasarımı ve<br />

Uygulanabilirliğinin Araştırılması. Yayınlanmamış Doktora Tezi. İzmir: D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />

Başer, N. ve G. Yavuz. (2000). “Öğretmen Adaylarının Matematik Dersine Yönelik Tutumları”, Matematik<br />

Etkinlikleri, Ankara.<br />

Baykul, Y. (1990). “İlkokul Beşinci Sınıftan Lise ve Dengi Okulların Matematik ve Fen Derslerine Karşı<br />

Tutumda Görülen Değişmeler ve Öğrenci Seçme Sınavındaki Başarı İle İlişkili Olduğu Düşünülen<br />

Bazı Faktörler.” Ankara: ÖSYM Yayınları.<br />

Berberoğlu, G. (1990). Kimyaya İlişkin Tutumların Ölçülmesi. <strong>Eğitim</strong> ve Bilim. 14, 76: 16–17, Nisan.<br />

Bloom, B. S. (1979). İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme. Çev: D. A. Özçelik. Ankara: Milli <strong>Eğitim</strong><br />

Basımevi.<br />

Catsombis, S. (1995). "Gender, race, ethnicity, and science education in the middle grades." Journal of Research<br />

in Science Teaching. 32, 243–257.Erdem, (1995).<br />

Germann, P. J. (1994). Testing a model of science process skills acquisition: An interaction with parents'<br />

education, preferred language, gender, science attitude, cognitive development, academic ability and<br />

biology knowledge. Journal of Research in Science Teaching. 31, 749–783.<br />

Godzella, M. B. and G. P. Fournet. (1976). Sex Differences in Self Perceptions as Students of Exellenceand<br />

academic Performance. Perceptual Motor Skills. 43 (3), 1092–1094.<br />

Godzella, M. B. and Wıllıamson, D. W. (1984). Study Skills, Self-Concept, and Academik Achievement.<br />

Psychological Reports,54,923–929<br />

İnceoğlu, M. (1993). Tutum Algı İletişim. Ankara: V Yayınları.<br />

Kanai, K. And J. Norman. (1997). Systemic Reform Evaluation: Gender Differences in Student Attitudes toward<br />

Science and Mathematics. Proceedings of the 1997 Annual International Conference of the AETS.<br />

ERİC ED 405220<br />

Köymen, S. Ü (1990). Geleneksel Yükseköğretim Sistemi Öğrencileri İle Açıköğretim Sistemi Öğrencilerinin<br />

Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri Açısından Karşılaştırılması. Psikoloji –Seminer Dergisi Özel Sayı.<br />

(8. sayı),785–797<br />

Ma, and Kishor. (1997). Assessing the relationship between attitude toeard mathematics and achievement in<br />

mathematics: Journal of Research in Mathematics Education. 28, 26–47<br />

Matt, G. E., Perckersky, B. and C. Cervantes. (1991). High-school Study Habits and Early College Achievement.<br />

Psyhological Report. 69, 91–96.<br />

Mdletshe, K.D., Manale, J., Vorster, L. and Lynch, P. (1995). Student Perceptions of and Attitudes toward<br />

Science. Paper presented at the Conference on Improving Science and Mathematics Teaching:<br />

Effectivencess of Interventions in Southern Africa. Nambia, December 11–15, 1995.<br />

Moralı, S. L. and A.S. Saracaloğlu. (1995). The Relationship between Mathematical Attitude and Achievements<br />

among Turkish High-school Athletes and Non-athletes. International Conference on Physical Education<br />

and Sports of Children and Youth. August 13–16, 1995, Bartislava, Slovakia: 199–202.<br />

Özer, B. (1993). Öğretmen Adaylarının Etkili Öğrenme ve Ders Çalışmadaki Yeterliliği,<br />

<strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>, Eskişehir.<br />

Anadolu<br />

Öztürk, B. (1995). Genel Öğrenme Stratejilerinin Öğrenciler Tarafından Kullanılma Durumları. Yayınlanmamış<br />

Doktora Tezi. Ankara: G. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />

Saracaloğlu, A. S.; Serin, O.; Bozkurt, N. (2001). Öğretmen Adaylarının Fen Bilimlerine Yönelik Tutumları ile<br />

Başarıları Arasındaki İlişki. <strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi. 1 (2), 50–59.<br />

63<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64


Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />

Arasındaki İlişki<br />

Serin, U. (2001). DEÜ. Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> ve CBÜ. Demirci <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Fen Bilgisi Öğretmen<br />

Adaylarının Fene Yönelik Tutumlarının Karşılaştırılması. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir:<br />

DEÜ <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Enstitüsü.<br />

Somuncuoğlu, Y.,Yıldırım,A. (2000). Öğrenme Stratejileri Kullanımının Çeşitli Değişkenlerle İlişkisi. <strong>Eğitim</strong> ve<br />

Bilim. 25, 115: 57–64<br />

Sönmez, V.(2001). Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı. Anı Yayıncılık Ankara.<br />

Utsimi, M.C. and C.R. Mendes. (2000) Researching the Attitude towards Mathematics in Basic Education.<br />

Educational Psychology. 20 (2), 237–244,<br />

Yüksel, S. ve E. Koşar. (2001). <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Öğrencilerinin Ders Çalışırken Kullandıkları Öğrenme<br />

Stratejileri. Çağdaş <strong>Eğitim</strong>. 26, 278: 29–36, Temmuz-Ağustos.<br />

Weinburgh, M. (1995). Gender differences in student attitudes toward science: A meta-analysis of the literature<br />

from 1970 to 1991. . Journal of Research in Science Teaching. 32, 387–398.<br />

Weinstein,,C.E (1985). Assesment and Training of Student Learning Strategies. In R.R Schmeck (Ed.) Learning<br />

Styles and Learning Strategies. Plenum, New York.<br />

Weinstein, C.E (1987). LASSI Learning and Study Strategies Inventory Users Manual, H and H Published<br />

Company, Inc. Clearwater, Florida<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 64


<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73<br />

RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA KADIN KARAKTERLER<br />

(Female Characters In Children’s Picture Books )<br />

Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU * Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA **<br />

Nüfusunun yarısı kadın olan bir gezegende,<br />

kadın karakterlerin çocuk kitaplarında tasvir<br />

edilmesi kaçınılmazdır. Daha çok<br />

incelenmesi gereken tek şey, kadın<br />

kahramanların sunuluş biçimidir. Resimli<br />

kitapların renkli dünyasında hangi kadın<br />

yaşar Hangi kadın karakter daha sıklıkla<br />

görünür Kurgulanan kadının kişilik<br />

özellikleri, nitelikleri, eylemleri, düşünceleri<br />

nelerdir<br />

Çocuk kitaplarında çok sık görülen kadın<br />

temsilini göstermek zorunda olsak, o anne<br />

olacaktır. Pek çok kitapta rolü ikincil,<br />

sıradan ve tahmin edilebilir olsa da sevgisini,<br />

ilgisini, bakımını esirgemeyen yüzlerce<br />

kadın, anne, eş sayfalarca anlatılır.<br />

Hemen hemen kutsanan anne rolü, analığın,<br />

kadının kişiliğini oluşturduğu inancında<br />

yansır. Normal iyi eş olma rolünün dışında<br />

kalan ve anne rolünü hiç yerine getirmeyen<br />

kadınların, yüz yıllarca kötü olduğu<br />

düşünüldü. İnsanda ya da insanlaştırılmış<br />

hayvanlarda gösterilen annelik, en vahşi<br />

yaratığı sevecen bir figüre dönüştürmeyi<br />

başarır.<br />

Büyük kötü kurt konusunda böyle olmuştur.<br />

Erkek hayvan, küçük domuzları, yaramaz<br />

çocukları ve kırmızı başlıklı kızları<br />

korkuturken, dişi kurt anneliğin ve uyumun<br />

sembolü olmuştur. “Romus ve Romulus”<br />

mitinde çok popüler olan insan yavrularını<br />

bulan ve büyüten anne kurt motifi, çok<br />

büyük sayıdaki hikâyelerde hala yer alır (“şu<br />

an olmaz Bayan Wolf”)<br />

Aile, resimli çocuk kitaplarında gösterildiği<br />

gibi, çocuk yetiştirmenin temel<br />

sorumluluğunu anne figürüne verir. Onun<br />

ebeveynlik görevleri, eylemlerini karakterize<br />

eder ve davranışını belirler. Evde baba olsa<br />

da, çoğunlukla boşanma nedeniyle, olmasa<br />

da her iki durumda anne kendini çocuklarına<br />

adar ve onlara bakar.<br />

Buna karşın, çocuğunu yalnız yetiştirmeyi<br />

kabul eden, alışılmadık baba imajının<br />

resmedilmesi, genç izleyicilerin kitaplarında<br />

bile çok nadirdir (örneğin; The Two of Them<br />

and Another Two). Resimli çocuk<br />

kitaplarında, baba ve çocuktan oluşan tek<br />

ebeveynli aileler olduğunda, onlar, annenin<br />

olmama nedeninden bahsetmemeyi tercih<br />

ederler. Vurguları, çocuklarının bütün<br />

gereksinimlerini sevecen ve ilgili bir tavırla<br />

başarılı şekilde yerine getiren, babaların<br />

faziletleri üzerinedir. (Uyuyamadın mı<br />

Küçük Ayıcık Babacığım.)<br />

Bununla birlikte, pek çok kitapta, çocukların<br />

bakımında temel sorumluluk anne tarafından<br />

üstlenilirken, baba ikincil bir rol üstlenir.<br />

Ayrıca, annenin evdeki baskın varlığı ve<br />

çocuklarıyla ilişkisi, bir diğer tipik kadın<br />

görünüşü olan hizmetçiliği de içerir.<br />

Mutfaklarına hapsedilen, resimli kitapların<br />

kadınları, yemek pişirir, ütü, temizlik yapar<br />

ve herkesle ve her şeyle ilgilenir.<br />

Günümüzde kadınlar profesyonel rollerin<br />

zengin bir çeşitliliği içinde yer alsalar da,<br />

resimli kitaplar onu sunmaz fakat cinsiyetçi,<br />

tipik işleri resmetmeyi tercih eder (Stewing,<br />

Higgs, 1973).<br />

Resmedilen çocuk kitaplarında anlatıldıkları<br />

yere göre erkek ve kadın yetişkin hikâye<br />

kahramanları arasında net bir değişme<br />

olduğu belirtilmiştir (Maragoudaki, 1989).<br />

* University of Aegean – Greece<br />

** <strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Edebiyat Fak Sos. Böl. E-mail : dilekyesiltuna@superonline.com<br />

65<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73


Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />

Kadınlar evin içinde ya da yakınında (ör;<br />

avluda ) ya da annelik ve ev kadınlığı gibi<br />

rolleriyle bağlantılı mekânlarda (örneğin:<br />

oyun alanı, market) yer almaktadır. Aynı<br />

zamanda evdeki kadınların pencerenin<br />

kenarında otururken tasvir edildikleri dikkat<br />

çekmektedir. Bu mekân, kadını sosyal<br />

yaşamın nimetlerinden yoksun bırakan ve<br />

sınırlayan olarak işlev görür. Buna karşın<br />

erkek kahramanlar, temel olarak dışarıda,<br />

özelikle işyerlerinde konumlanmaktadır. (<br />

Kanatsouli’de yer alan Turin , 1999:43)<br />

Resimli çocuk kitaplarındaki kadınların<br />

olgunlaşan kimliklerinde, torunlar, yaşlı<br />

kadın portresinin çok önemli göstergesi olur.<br />

Torunların yetişmesine mutlu bir şekilde<br />

katkıda bulunan sevecen, sabırlı büyükanne<br />

imajı, çocuk kitaplarında yer alan yaşamının<br />

tek yönüdür. Diğer taraftan peri masalları<br />

genelde, onu ya cadı bir kaynana ya da kötü<br />

bir büyücü olarak sunan yaşlı kadınların<br />

kötülükleri ya da diğer bazı hain yaşlı<br />

kadınların güçlü imajları üzerinde odaklanır.<br />

Bu iki uç eğilim, ya kendini kurban eden<br />

anne figürü olarak ya da masum kızlara<br />

işkence yapmaktan hoşlanan sinsi, kötü<br />

niyetli kişi olarak görünen yaşlı kadınlara<br />

ilişkin bir önyargı inşa eder.<br />

En azından Yunanistan’da çocuk kitabı<br />

(Anagnostopoulos, 1981:12) yazarlarının<br />

çoğunun kadın olması gerçeğine rağmen,<br />

resimli kitaplar toplumsal cinsiyete ilişkin<br />

adaletsizlikleri ve sıkıntıları yansıtır. Çocuk<br />

kitaplarının birçoğunun içeriğinde, dilinde ve<br />

resmedilmesinde, toplumsal cinsiyet ayrımı<br />

vardır. Eleştiri, kurtarılmayı bekleyen genç<br />

kızın pasifliği, metindeki iyilik ile güzelliği<br />

eşitleyen ikili kodlama, kötü üvey annenin<br />

sunumu ve bir kızın prense bağlılığının<br />

göstergesi olan sonlar üzerine yoğunlaşır.<br />

Bugün bile, (Kortenhaus, Demarest, 1993.)<br />

erkekler kavgacı, maceracı ve kurtarıcı<br />

rollerine sahip olma eğilimindeyken, kızlar,<br />

tatlı, saf, tutucu ve bağımlı olarak<br />

sunulmaktadır.<br />

İster Yunanistan’da (Maragoudaki, 1989)<br />

ister diğer ülkelerdeki (Weitzman et . al,<br />

1972; Czaplinski, 1972) resimli çocuk<br />

kitaplarının incelenmesi göstermiştir ki, ödül<br />

almış kitaplarda bile, toplumsal cinsiyet<br />

stereotipleri zamanla azalmasına karşın, hala<br />

yaygındır. Kadınlar, daha çok özverili,<br />

sevecen, yaşamda kendini adama<br />

kapasitesine ve daha az bencil olma<br />

eğilimine sahip olma konusunda, sıklıkla<br />

anne ve ev kadını olarak sunulmaktadır.<br />

Resimli çocuk kitaplarının toplumsal cinsiyet<br />

önyargısı, niteliksel ve niceliksel faktörlerle<br />

ortaya konmaktadır. Sayısal veriler<br />

göstermektedir ki, metinlerde resmedilmede<br />

(Ernst, 1975) ve çocuk kitaplarının<br />

başlıklarında bile, (Turner Bowker, 1996.)<br />

kadınlardan daha çok erkek öğeler<br />

sunulmaktadır. Bu eğilim, kitabın<br />

başkarakteri olarak hangi cinsiyetin<br />

sunulduğu ve nasıl anlatıldığı konusunda bile<br />

görülebilmektedir.<br />

Diğer yandan, niteliksel analizler, kadın<br />

kahramanların, pasif, çaba sarf etmeyen ve<br />

daha az ilginç olarak resmedildiğini gösterir.<br />

Resimli çocuk kitaplarında ayrım, toplumsal<br />

cinsiyetlerin renkli tipleştirmesini,<br />

resimlerdeki erkek kahramanların pozlarını,<br />

ölçülerini, mesleki tipleştirmeyi ya da son<br />

zamanlara kadar çok popüler olan –ör:<br />

çiçekler, gözyaşları, kediler gibi- cinsiyetçi<br />

sembolleri içeren çok çeşitli araçlar yoluyla<br />

başarmaktadır (Kanatsouli’ de aktarılan<br />

Turin,1999:44)<br />

Yunanistan yayın piyasasında dolaşımda<br />

olan çocuk kitapları gözden geçirildiğinde,<br />

toplumsal cinsiyet tipleştirmelerinin,<br />

insanileştirilmiş hayvanlarla ilgili kitaplarda<br />

çok itici olduğu kolayca görülür. İnsanımsı<br />

hayvan toplumlarını resmeden kitaplar,<br />

çocuk kitaplarında anlatılan insan<br />

topluluklarıyla karşılaştırması, çok alışıldık<br />

cinsiyet davranışlarına götürür. Hayvan<br />

öğeleri, hem metinde hem de çizimlerde<br />

geleneksel, toplumsal cinsiyet kalıpları<br />

yansıtır.<br />

İnsanlaştırılmış hayvanların kişiliğini<br />

incelersek erkek hayvanlara en büyük<br />

faziletler bahşedilirken, dişi hayvanlara tipik<br />

“kadınsı” zayıflıklar atfedildiğini görürüz.<br />

Yunan edebiyatında, güç ve ihtişam erkek-<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73 66


Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />

aslana atfedilirken, şişmanlık ve ihtiyatsızlık<br />

dişi ayıbalığına, yapmacık tembellik dişi<br />

kediye ve kurnazlık dişi tilkiye yorulur.<br />

Diğer yandan, hayvan kahramanların<br />

resimsel sunumu cinsiyet tipleştirmelerinden<br />

oluşur. Dişi hayvanların resmedilmesinde<br />

renkler (pembe gibi), küçük ölçüler (babadan<br />

daha kısa boylu anne gibi), geleneksel<br />

duruşlar (yanında anne etrafı parlatırken,<br />

babanın bir koltukta oturması gibi), ayırt<br />

edici giyim (eski moda elbiseler, dantel ve<br />

kurdelalar gibi), sevimli yüzler (uzun, kıvrık<br />

kirpikler gibi) ve güzellik takıntılı dişi<br />

hayvan ajanlarının örneklerini karakterize<br />

eder (Küçük ayı balığı hasta olduğunu<br />

düşündü. Küçük ayı balığı okuldan nefret<br />

ettiğini düşündü.) Kitapların yaratıcıları,<br />

yazarları ve çizerleri, insanlaştırılmış<br />

hayvanların insani karakterlerle (yaramaz<br />

çocuk, iyi anne gibi) kimliklendirilmesinde,<br />

birçok klişe ve cinsiyet ayrımcı gelenekleri<br />

kullanırlar.<br />

İnsanımsı hayvan toplumları, cinsiyetçi bir<br />

modelde yapılandırılır. En büyük otorite,<br />

erkek egemenler tarafından kullanılmaktadır.<br />

O, karada aslan, havada kartal, denizde<br />

köpek balığıdır. Hemen her ailede aynı yapı<br />

tekrar da edilmektedir. Erkek hayvan, onun<br />

fil ya da horoz olmasına bakılmaksızın, en<br />

güçlü, en kudretli ve çok dinamik olarak<br />

gösterilmektedir. Eğer herhangi biri, resimli<br />

çocuk kitaplarının aslında gerçeği yansıttığı<br />

için durumun böyle olduğunu ileri sürerse,<br />

cevap hakikatin bir kısmının gösterildiğidir.<br />

En güçlü olmanın dışında, erkek hayvan<br />

hemen hemen her zaman en sevimli olandır.<br />

(horoz, tavus kuşu, aslan gibi). Fakat,<br />

güzellik sevgisi ve hatta gurur hayvan<br />

toplumlarının dişi nüfusuna atfedilmektedir.<br />

Mücevher, hoş şapkalar, fantazi giysiler<br />

yalnızca dişi hayvanların ilgisini çeker.<br />

Benzer şekilde, insanlaştırılmış bitki<br />

toplumlarını anlatan kitaplar, aynı düzeyde<br />

cinsiyetçi temele sahiptir. Bütün çok popüler<br />

meyve kitabı örnekleri, hayali meyve ve<br />

sebze ülkelerinde, toplumun erkek egemen<br />

yapıda inşa edildiği açıktır. Çok az kadın<br />

başarılı durumda bulunurken, bitki<br />

kahramanlarının çoğu erkektir. Ve en çok<br />

olan da, bütün kadın kahramanlar, ya çok<br />

önemsiz bir role sahiptir ya da favori<br />

olmayan davranış modellerini temsil eder.<br />

Aynı cinsiyetçi önyargı, insanların olduğu<br />

dünyaya da, benzer şekilde transfer<br />

edilmektedir. İnsan toplumunda görünen<br />

birkaç dişi, erkeklerin işinde sekreter olarak<br />

çalışır.<br />

İnsanımsı hayvan ve bitki dünyalarını<br />

gösteren resimli kitapların cinsiyetçi<br />

mesajlarının temel nedeni, insan olmayan<br />

bütün aktörlerin, hakiki insan tiplerine<br />

atfedilebilen ve kabul edilebilene olan<br />

gereksinim olduğu görülür. Bir diğer neden,<br />

cinsiyetçi yorumlar çok sık<br />

gülümsettiğinden, kesinlikle hicivdir.<br />

Stereotipik kahramanlar, okuyucuyu<br />

eğlendiren abartılı fiziksel ve psikolojik<br />

özelliklere sahip karakterler olma boyutuyla,<br />

bir neşe ve eğlence yaratır.<br />

Meyve âlemindeki (Fruitopia) kadınsı<br />

karakterler, süslü kız arkadaşı ve ilgili eşi<br />

(sevimli marul maroulita), kötü huylu<br />

dedikoducuyu (şiş dilli biber), hüsrana<br />

uğramış ev kadınını (domates Mata), bencil,<br />

görünüşte asil kadını ( kuşkonmaz Beatrice )<br />

ve düşük performansıyla sadece bir evlilik ve<br />

eş elde eden, kibirli, yeteneksiz artisti (çilek<br />

Froufrou) anlatır.<br />

Meyve alemi hayvanlarının günlük yaşamı,<br />

temel olarak ev işleriyle geçer, başlıca<br />

faaliyetleri yıkama, toz alma, ütü yapma ve<br />

çok sık olarak örgü örmeden oluşur. Diğer<br />

yandan, düzenliliğin ve temizliğin sembolü,<br />

örgü şişleri bazen kadının başlıca silahı olur.<br />

Erkeksi ve kadınsı meyve ve sebzelerin eşit<br />

olarak bir futbol maçına katıldığı, sadece<br />

meyve âlemindeki toplumsal cinsiyetin<br />

eşitlenmiş görünümünde, eşitlikçi parça,<br />

Kosmas’ın halası Erik Melpomeni futbol<br />

sahasına girip, rakip takıma örgü şişleriyle<br />

saldırdığında tersine döner (Fruitopia, cilt.10,<br />

s.14)<br />

Kaçınılmaz olarak, böylesi bir geleneksel<br />

toplumda otoriteye sadece erkekler sahiptir.<br />

Şef elma Emilios, kabine, bütünüyle ordu ve<br />

generaller, erkek cinsiyetin sebzeleridir.<br />

67<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73


Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />

Meyve âleminin aydınlarını temsil eden<br />

sebzeler bile, aynı zamanda erkek<br />

kahramanlardır. Zeki mucit frenk inciri<br />

Franciscos ve dahi professor Vlasis, erkek<br />

cinsiyetiyle özdeşleştirilir.<br />

Meyve âlemi sakinlerinin görünüşüne göre<br />

kadınlar yalnız dantel ve kurdelelerle<br />

süslenmiş, modası geçmiş elbiseleri tercih<br />

ederken, pantolon sadece erkeklere özgüdür.<br />

Meyve âleminde moda erkek ve kadınların<br />

giysileri arasında tamamıyla farklılaşmayı<br />

zorunlu kılar, çünkü moda, sebzelerdeki<br />

toplumsal cinsiyeti görünür kılmanın tek<br />

yoludur. Çizgi tarzında tasarlanan bitkiler<br />

dünyasında, gerçek olan pantolonun erkeği<br />

erkek yapmasıdır. (Bu ifade yatağa girmeye<br />

hazırlanan bir çiftin gösterildiği resimde<br />

açıkça görülür.) Hemen hemen aynı iki elma<br />

olan Bay Emilios pijama ile, Bayan<br />

Launtmila gecelikle tanımlanmaktadır<br />

(Fruitopia,, cilt 12, s.10-11)<br />

Ayrıca bu durumda bile, dikkatli bir bakış<br />

donuk bir elmanın “cazibeli” bir bayana<br />

dönüştürmeyi başaran birçok görünebilen<br />

ayrıntıları ortaya koyacaktır. Erkek elma<br />

ilginç olmayan bir kütüğe dönüşürken,<br />

bayanın elmaya benzeyen kafası, hoş bir saç<br />

stili görünümü veren iki yeşil yaprakla<br />

süslenmektedir. Ek olarak, bayan elma<br />

dolgun, etkileyici dudaklara ve bütün kadınsı<br />

hayvan ve bitki kahramanların putlaştırdığı<br />

uzun kıvrık kirpiklerle tanımlanmaktadır.<br />

Resimli çocuk kitaplarıyla ilgili daha önce<br />

yapılan bir inceleme (Turin, Kanatsouli de<br />

yer alan, 1999:44 ) bir kadın görüntüsünün<br />

en yaygın aksesuarının, koruyucu olarak<br />

evrak çantasını tercih eden erkeklerin aksine,<br />

hem kirden koruyan hem de sosyal<br />

tabakadaki yerinin bir sembolü olan, önlük<br />

olduğunu gösterir. Beklentinin aksine,<br />

meyve âlemindeki kadınlar, asla önlükle<br />

gösterilmezler. Onların görünüşleri,<br />

görevlerinden daha çok güzelliklerini<br />

vurgular. Kadınsı meyveler çekici olmaya<br />

çabalarlar ve muz kabuklarının yapısında<br />

görünen, öylesine baştan çıkartıcı giyim<br />

tarzı muzlar arasında çok moda olmuştur<br />

(Fruitopia, v. s.34).<br />

Daha önce ifade edildiği gibi, resimli<br />

hikâyelerde hayvan ve bitkiler insanlar gibi<br />

davrandıklarında, hem metnin hem de<br />

resmetmenin, çok geleneksel ve cinsiyetçi<br />

anlatım araçlarını gösterdiği açıktır. Bu<br />

insani duruşların ötesinde, böylesine tutucu<br />

ve basmakalıp insanımsı kahramanlar,<br />

onların görünümlerini, davranışlarını ve<br />

kişiliklerini oluşturur.<br />

İnsanlaştırılmış hayvan ve bitki hikâyeleri<br />

ayrıca, kökenlerini tarihsel olarak geçmiş<br />

dönemde bulan cinsiyetçi mesajlar, resimli<br />

hikâyeler yoluyla taşınmaktadır da. Bu<br />

öyküler, geçmiş devirlerdeki tarihsel<br />

kabulleri, sosyal yapıları ve ideolojik<br />

eğilimleri tekrarlar. Böylesi kitaplar, önceki<br />

dönemlerin ideolojik kriterleriyle<br />

değerlendirilse de, hala okundukları için,<br />

onlar, genç okuyucuları için, ayrımcı<br />

toplumsal cinsiyet tutumlarıyla iletişim kurar<br />

(Kanatsouli, 1999:45). Bu hikâyelerin<br />

feminist eleştirisi, onlarda sürdürülen<br />

toplumsal cinsiyet ideolojisi üzerine<br />

odaklanır.<br />

Bu kategoride, sevilen klasik peri masalları<br />

ve okuma parçalarından oluşan çocuk<br />

kitapları yer alır. Peri masallarındaki kadının<br />

rolü, Yunanistan’da birçok araştırmacı<br />

tarafından ve değişik bakış açılarından,<br />

feminist çalışmalar ve psikanalizler de dâhil,<br />

incelenmiştir (Kanatsouli, 1990, Kamboholi-<br />

Patrikakov, 1996, Ikonomidou, 1996,<br />

anagnostopolou, 1996). Güzel ve itaatkâr<br />

genç bayan, kötü cadı, kıskanç kız kardeş ya<br />

da hain üvey anne, otoriteye sadece<br />

erkeklerin sahip olduğu bir dünya olan “Asla<br />

Ülkesi”nde, çok sıklıkla kurgulanan<br />

kadınlardan bazılarıdır. Kadın kişiliğinin<br />

daha çok olumsuz yönlerini sergileyen, kadın<br />

karakterler, ayrımcı toplumsal cinsiyet<br />

bakışlarını genç okurlara aktarır. Doğaüstü<br />

güçlere sahip kadın figürler gibi, kurgu ve<br />

karakterlerin feminist öğelerini vurgulama ve<br />

gençlerle toplumsal cinsiyet konularını<br />

tartışma, hikâyelerin yetişkin bir okuyucuyla<br />

birlikte okunmasıyla sağlanır.<br />

Bu noktada, söz konusu tekrarlama ilginçtir,<br />

çünkü peri masalları tarafından taşınan<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73 68


Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />

ayrımcı toplumsal cinsiyet önyargıları,<br />

onların genç izleyicilerine ulaşmamaktadır.<br />

Uygulamalı bir çalışmada, okul öncesi<br />

çocuklardan hikâyenin sonunu yazmaları<br />

istenmiştir. “Bir zamanlar güzel bir prenses<br />

vardı. Onu sürekli uyutan büyü yapılmıştı.<br />

Sonunda ne olduğunu düşünürsünüz O,<br />

uyandı mı (evet, ise) Bu nasıl oldu”<br />

İlginçtir ki çocukların %6’sı gibi çok küçük<br />

bir oranı, çaresiz kızın kurtarılmasında erkek<br />

kurtarıcı tercih etmiştir. Okul öncesi<br />

çocukların büyük çoğunluğu, ya onu sonsuz<br />

bir uykuya mahkûm etmiştir (%34) ya da<br />

kendi kendine, bazen sihirli bir iksirle fakat<br />

kesinlikle erkek müdahalesi olmadan<br />

uyanmasını istemiştir (Yannicopoulou,<br />

1996).<br />

Bir diğer ünlü peri masalının cinsiyetçi<br />

motifiyle ilgili sonuçlar da benzerdir. İkinci,<br />

sonu belirsiz hikâye, onunla evlenmeyi<br />

planlayan kötü bir büyücü tarafından<br />

kaçırılıp sırça dağa kilitlenen bir başka güzel<br />

prensesle ilgilidir. Dört - altı yaş arasında ve<br />

on-oniki yaş arasındaki çocuklardan oluşan<br />

iki gruptan hikâyenin sonunu yazmaları<br />

istenmiştir. Beklenenin aksine, okul<br />

öncesindekilerin %34’ü, beşinci ve altıncı<br />

sınıftakilerin %30’u, kızın tutsaklıktan<br />

kurtulmak için kendi kendine çabaladığını ve<br />

istenmeyen evlilikten kurtulmayı başardığını<br />

düşünür. Kendi kaderine karşı çıkarak, genç<br />

kadın mücadele eder, hayal kurar, ümitle<br />

hareket eder, böylece çok zor bir savaşın<br />

galibi olur. Bu gibi hikâyelerde, popüler bir<br />

klişe olan erkek kurtarıcı, söz konusu<br />

çocuklar tarafından tercih edilmez<br />

(Yannicopoulou, 1996).<br />

Aynı konuda bir başka ülkede (İngiltere),<br />

sekiz ve dokuz yaşlarındaki çocuklarla<br />

yapılan bir çalışmanın sonuçlarıyla da<br />

uyumluydu. 36 öğrenciden üç karakterin yer<br />

aldığı bir hikâye oluşturmaları istenmiştir:<br />

Bir prens, prenses ve ejderha. Cevapları<br />

oldukça şaşırtıcıydı. Çocukların bir ya da<br />

ikisi alışılmış bir şekilde prensin ejderhayı<br />

öldürdüğü, prensesi kurtardığı, onunla<br />

evlenip mutlu olduğu bir hikâye anlatır.<br />

Diğer tüm çocukların hikâyeleri, peri<br />

masallarında çok popüler olan basmakalıp<br />

dizilerini reddeden tamamıyla farklı tarzda<br />

ortaya konmuştu: ejderha kötü karşı<br />

kahraman, prens iyi kalpli kurtarıcı değildir.<br />

Ve prenses bir koca bekleyen kurban değildir<br />

(Evans, 1998).<br />

Fakat ejderhayı yenen kişinin karakterini<br />

belirlemede, kurtarılanın kim olduğu ve<br />

hikâyenin sonunu tahmin etme konusunda,<br />

aynı çocuklara daha özel bir çalışma<br />

verildiğinde, önceki yenilikçi hikâye<br />

biçimlerini desteklemekten uzaklaşıp,<br />

beklenenin aksine peri hikâyelerinin karakter<br />

ve senaryo yapısında çok daha fazla tutucu<br />

olmaya başlamışlardır (Evans, 1998).<br />

Bütün bu destekleyici sonuçlara rağmen,<br />

çocuk kitaplarında içerilen toplumsal<br />

cinsiyet biçimlerinin, onların kendi rollerini<br />

geliştirme imajına katkı sağladıkları açıkça<br />

görülmektedir. Literatürdeki bir yaklaşım<br />

(Maragoudaki, 1989, 1999) okul öncesi<br />

yaştaki çocukların, cinsiyetçi tipleştirmeleri<br />

yansıtmayan hikâyeleri dinlemezlerse,<br />

ayrımcı bir toplumsal cinsiyet anlayışı içinde<br />

konuşmaya ve davranmaya daha az eğilimli<br />

olduklarını göstermiştir. Buna karşın, okul<br />

öncesindekiler, cinsiyetçi bir okuma<br />

programı izlediklerinde çok daha fazla<br />

cinsiyetçi konuşma ve davranış<br />

sergilemektedirler. Toplumsal cinsiyet<br />

tipleştirmeleriyle çatışan imajları içeren<br />

kitapların, çocuklara onların toplumsal<br />

cinsiyet inanışları ve kabullerini tekrar<br />

gözden geçirme fırsatını sağladığı görülür.<br />

Metinler, alternatif rol modelleri sunabilir ve<br />

daha eşitlikçi toplumsal cinsiyet tutumlarını<br />

benimsemelerinde esin kaynağı olabilir.<br />

Ayrıca, bu durum çocukların oyuncaklarında<br />

bile geçerlidir. Okuyucular kitaplardaki<br />

karakterleri, kendi toplumsal cinsiyet<br />

karakterleriyle özdeşleştirdiklerinden dolayı,<br />

kitaplardaki kadın kahramanların benzer<br />

tercihlere sahip olduğu gösterildiğinde kız<br />

okuyucular daha çok erkeksi oyuncaklarla<br />

oynamaya hevesli olurlar.<br />

Çocuk literatüründe sunulan cinsiyet yapısı,<br />

toplumda uygun görülen davranış, çocukların<br />

toplumsal cinsiyet algıları ve tutumlarını<br />

etkiler. Resimli kitaplar, kadınsı ve erkeksi<br />

69<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73


Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />

davranışlar için tanımlanan standartlarda<br />

çocuklar için rol modelleri sağlar, fakat<br />

toplumsal cinsiyet klişeleri ve cinsiyetçilik<br />

çocuğun potansiyel büyümesini ve<br />

gelişmesini sınırlar. Bu nedenle,<br />

metinlerdeki kız karakterlerin göreli<br />

eksikliği, onların toplumsal cinsiyetleriyle<br />

özdeşleşme ve toplumda yer edinme<br />

fırsatlarını sınırlayabilir. Ayrıca, kadınların<br />

klişeleşmiş imajı, kız okuyucuların çoğunu<br />

erkeksi kahramanlarla özdeşleşmeye<br />

yöneltmesiyle, onları ilginç bir kadınsı<br />

kahraman bulmadan alıkoyar. Buna karşın,<br />

erkek çocukların, bir çok ilginç erkek<br />

kahramanla özdeşleşme olanağı olduğu için,<br />

hikayelerin kadınsı kahramanlarıyla çok<br />

nadiren özdeşleşir (Knatsouli, 1999, 51-53).<br />

Klişeleşmiş toplumsal cinsiyet rolleri, her iki<br />

cinsiyeti de zorlamaktadır. Kızlar pasif ve<br />

önemsiz rollerde sıkışıp kaldığı gibi, erkek<br />

çocuklar da süper kahramanlarla yarışmak ve<br />

yüksek beklentileri yerine getirmek<br />

zorundadır. Üstün başarı performansına<br />

sahip dinamik erkekleri gösteren güçlü<br />

toplumsal cinsiyet imajlarını içeren kitaplar,<br />

söz konusu kahramanlar gibi olmalarının<br />

imkânsız olduğunu fark eden erkek çocukları<br />

üzerinde güçlü bir baskı yapar.<br />

Toplumsal cinsiyet ayrımı yapan kitaplar,<br />

hem kız hem erkek çocuklar üzerinde<br />

istenmeyen etkiye sahip olduklarından,<br />

metinlerdeki toplumsal cinsiyet kabullerini<br />

analiz etmede ve toplumsal cinsiyet<br />

farkındalığını desteklemede fayda vardır.<br />

Toplumsal cinsiyet konusunda çocukları<br />

duyarlı kılmaya istekli, ebeveyn ve<br />

öğretmenler, onlar arasında eşitlenebilir<br />

toplumsal cinsiyet algılarını geliştirmek için<br />

birçok şekilde çaba sarf edebilir.<br />

Geleneksel olan ve olmayan kitapların<br />

birlikteliğiyle, farklı kitaplarda resmedilen<br />

toplumsal cinsiyet tartışmaları kışkırtılabilir<br />

(Jett-Simpson, M&Masland S. 1993).<br />

Çocukların reddettiği, doğrudan öğüt veren<br />

mesajların yer aldığı kitaplardan kaçınarak,<br />

onların toplumsal cinsiyetlerine bakmaksızın<br />

ayrı kişilikleri, pozitif, aktif, dinamik roller<br />

içinde eşit olarak içeren, kadınsı ve erkeksi<br />

karakterler etrafında gösteren hikâyeler,<br />

eşitlenebilir toplumsal cinsiyet tutumları<br />

geliştirmede katkı sağlayabilir.<br />

Ayrıca, çocuklara cinsiyetçilik karşıtı<br />

kitaplar sunma ve seçmede, çocuk<br />

kitaplarının yardımcı yetişkin okuyucunun<br />

çaba sarf etmesine gerek olduğunu<br />

belirtmekte yarar vardır. Çünkü, en azından<br />

Yunanistan’da, okul öncesi çocukların<br />

okullarında dinledikleri kitaplarda, toplumsal<br />

cinsiyet klişelerinin yaygın olduğu görülür.<br />

Anaokullarında okunan bir çok hikâyede,<br />

problemler kadın kahramanlar tarafından ele<br />

alınmaz ve yüzleşilmez, başarı liderliğe<br />

dayalı olarak ortaya çıkar, erkeklerin iyi<br />

istekleri ya da iyilikçi niyetleri ve işleri<br />

oldukça klişedir (Maragoudaki, 1989).<br />

Cinsiyetçi olmayan mesajları içeren<br />

hikâyeler yalnızca yirmi birinci yüzyılda<br />

kurgulananlar arasında değildir. Eski<br />

dönemlere ait, kadınları, erkeklerden her<br />

zaman daha zayıf ve çok narin resmetmeyen<br />

çok ilginç hikâyeler vardır. Bazen, kadınlar<br />

aktif roller üstlenir ve onların yüksek<br />

standartlarını karşılamadıkları için koca<br />

adaylarını reddetme konusundaki tabuda bile<br />

çok talepkar olurlar. Smigdalenios’un<br />

(Semolina-erkek) geleneksel masalında, çok<br />

akıllı adaş kahraman, iki dinamik genç kızın<br />

pasif isteğini oluşturur (Megas 1999:116).<br />

Diğer yandan, klişeleşmemiş tutumları<br />

aktarmada, hayvan kahramanları kullanan<br />

hikâyelerde de söz konusu durum olasıdır.<br />

Kişileştirilmiş hayvanlar, insanımsı bir<br />

dünyadaki insanlar gibi hareket etmezler,<br />

fakat onların kendi yaşantılarındaki<br />

davranışları konuşma ve kavrayışla<br />

verilmektedir, kadının toplumsal<br />

hiyerarşideki konumu başkalaşmakta ve<br />

kadın-erkek nüfus arasındaki ilişki<br />

değişmektedir. Örneğin, bir karıncalar<br />

toplumu, kraliçeler tarafından yönetilmek,<br />

kadınsı askerler ve generaller tarafından<br />

savunulmak, kadın zorbalar tarafından tehdit<br />

edilmek ve kadın işçilerin işgücüyle<br />

varsıllaşmak zorundadır (The secret of the<br />

Ant-state)<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73 70


Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />

Çocuklara, ayrımcı toplumsal cinsiyeti fark<br />

ettirmenin bir başka yolu, cinsiyetçi bir<br />

kitapta yer alan yaklaşımlar üzerine<br />

tartışmaktır. Güçlü basmakalıp<br />

tipleştirmelerin yer aldığı çocuk kitaplarının<br />

temalarının belirtilmesiyle ve daha<br />

belirsizlere özel ilgi gösterilmesiyle, çocuk,<br />

basmakalıp kabulleri ortaya çıkarmada daha<br />

duyarlı olur. Satır aralarını okumayı öğrenen,<br />

resimli kitapların genç izleyicileri, toplumsal<br />

cinsiyetteki ayrımcı fikirlerin onların birçok<br />

kitabında resmedildiğini ve metinlerde tesis<br />

edildiğini fark eder.<br />

Birçok öykünün, toplumsal cinsiyet konusundaki<br />

ayrımcı dili, okuyucuları tarafından, özellikle<br />

daha genç olanlar tarafından, kolayca<br />

yakalanmaz. Günümüzdeki “man” kelimesi,<br />

soyutlamada ya da sonek olarak, bütün<br />

insanlığa işaret etmedeki kullanım ya da<br />

herhangi biri için, kadın ya da erkek “he”<br />

zamirini kullanma yaygındır. Fakat bu tarz<br />

bir dil, kadınlara yönelik ayrımı ya da<br />

erkeklere göre kadınların ataerkil ikincilliğini<br />

somutlaştırır, doğrular ya da güçlendirir.<br />

Ayrıca, hikaye kahramanlarının konuşma<br />

biçiminde bile konuşanın cinsiyetine göre<br />

kodlamanın değiştiğine (Bottigheimer,<br />

Kanatsouli de ,1999:155) dikkat çekilmektedir.<br />

Doğrudan konuşma, temelde, özellikle belli<br />

otoriteye sahip erkeksi figürlere atfedilir.<br />

Düşüncelerini doğrudan ifade eden kadınlar,<br />

daha çok, kötü büyücü, huysuz üvey anne<br />

gibi, hikâyenin karşı kahramanlarıdırlar.<br />

İstendik kadın kahramanların kelimeleri<br />

dolaylı konuşma içinde kodlanır.<br />

Diğer yandan, belirli peri masallarının<br />

bilindik temaları/motiflerinin tersine çevrilmesi,<br />

tartışmada ve cinsiyet farkındalığında bazen<br />

etkili katalizörler olarak iş görür. Yetişkin<br />

yardımcı okuyucular, modern dönemde<br />

yeniden kurulan hikâyeler gibi kışkırtıcı<br />

düşüncelerle çocukların tartışmalarını<br />

destekleyebilir. Değişen zaman, erkek ve<br />

kadın kahramanlarla ilgili sosyal eşitsizliği<br />

büyük ölçüde silip süpürecektir.<br />

Daha da ötesi, hikâye kahramanlarının<br />

toplumsal cinsiyetlerinin dönüştürülmesi ve<br />

ortaya çıkan komik öyküler, ünlü<br />

hikâyelerdeki cinsel tipleştirmeler ve hayali<br />

kahramanların içinde yaşadığı toplum<br />

konusunda, çocukları düşünmeye zorlar<br />

(Temple, 1993). Uyuyan güzel bir erkek<br />

olsaydı ne olurdu Prens Cinders kimdir<br />

Erkek Pamuk Prensese ne oldu<br />

Dönüşen toplumsal cinsiyet yapısı üzerine<br />

çocuklar tarafından yaratılan hikâyenin<br />

yanında, Yunanistan’da ve uluslararası yayın<br />

pazarında bu öğeyi sömüren resimli kitaplar<br />

vardır. Popüler peri masalları, onların ana<br />

kahramanlarının toplumsal cinsiyetlerinin<br />

yer değiştirmesiyle, erkeklerin kadın,<br />

kadınların erkek olmasıyla, tepetaklak<br />

edilmiş olarak tekrar anlatılır. “The Paper<br />

Bag Princess” hikâyesinde prenses yardım<br />

almadan prensi ejderhadan kurtardıktan<br />

sonra, onun çok bencil, kuralcı yaradılışı<br />

ortaya çıktığı için, niyetlenilen kraliyet<br />

düğünü iptal edilir, prenses katı, şovenist<br />

erkekten şans eseri kurtulur ve böylece tipik<br />

mutlu son değişir.<br />

Buna karşın, “Tornado Prensesi”nde iki<br />

alışılmadık kahraman duygusal narin prens<br />

ve savaşçı prenses, tamamıyla tersi modele<br />

alışık olan, okuyucuyu şaşırtır. Entrikalar<br />

sergilendikçe, hikâye tipik bir peri masalının<br />

tüm öğelerine sahip olur: bir kalede<br />

tutukluluk, kurtarış, evlilik. Yalnız farklılık,<br />

prenses Charlotte kurtarıcı iken kurban<br />

prenstir. Ve sonunda, bütün masallarda<br />

olduğu gibi, onlar evlenip, “bütün halkı<br />

tarafından takdir edilen ve saygı duyulan”<br />

güzel bir kral ve kraliçe çifti olurlar.<br />

Görüldüğü gibi, hikâyenin en ümit verici<br />

mesajı, geleneksel peri masallarının imajına<br />

meydan okuyan başkahramanların cinsiyetçi<br />

olmayan kişilikleri temelinde sürmez. Fakat<br />

o, temel olarak devam eden hikâyenin son<br />

bölümünde ortaya çıkar: en alışılmadık ve<br />

benzersiz kişilerde bile, eğer onlar otantik ve<br />

kendileri gibi olmaya kalkışan kişiler ise,<br />

sadece kendilerine değil aynı zamanda diğer<br />

insanlara da mutluluk getirebilen, mutlu bir<br />

çift olabilirler.<br />

Sonuçta, resimli kitapların genç okuyucuları<br />

için, bir kız risk almayı sevse, bir erkek örgü<br />

örmekten hoşlansa, bir prens savaş alanından<br />

nefret etse ya da prenses sonsuza kadar<br />

evlenmemeyi seçse bile, onların hepsinin<br />

“onlar ermiş muradına...” şeklinde<br />

değerlendirilmesi gerçekten güzeldir.<br />

71<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73


Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />

KAYNAKÇA :<br />

Allen, A. et. al. (1993), Changes in sex role stereotyping in Caldecott Award Picture Books 1938-1988, Journal<br />

of Research in Childhood Education, 7 (2), 67-73<br />

Anagnostopoulous, V. D. (1981), Current Treads and Developments in Children’s Literature in the Decade<br />

1970-1980, Athens: Ekdossis ton Filon, (in Greek).<br />

Anagnostopoulou, D. (1996), Feminine figures in folktales, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale To Comics:<br />

Tradition and Innovation, (pp. 374-384), Athens: Odysseas, (in Greek).<br />

Bradford, C. (1998), Playing with the father: Anthony Browne’s picture books and the masculine, Children’s<br />

Literature in Education, 29 (2), 79-96.<br />

Damianou, D. (1996), The woman in magic fairy tale, In B. D. Anagnostopoulos, K. Liapis (eds), Folktales and<br />

Storytellers in Greece (pp. 41-46) Athens: Kastaniotis, (in Greek)<br />

Kanatsouli, M. (1990), Feminine figures in folktales, Dini, 5, 58-62, (in Greek).<br />

Kanatsouli, M. (1992 2 ), Feminine Figures in Children’s Books, Athens: Patakis, (in Greek)<br />

Komboholi-Patrikakou, A. (1996), The woman in modern Greek folktale, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale to<br />

Comics: Tradition and Innovation, (pp. 226-247), Athens: Odysseas, (in Greek).<br />

Kortenhaus, C. M., Demarest, J. (1993), Gender role steretyping in children’s literature: An update, Sex Roles: A<br />

Journal of Research, 28 (3-4), 219-232<br />

Maragoudaki, E. (1989), Sex discrimination in Children’s Books of Preschool Age: An Empirical Research in<br />

Ioannia, PhD thesis, Ioannina: University of Ioannina, (in Greek)<br />

Maragoudaki, E. (1993), Education and Sex Discrimination: Children’s Books in Kindergarten, Athens,<br />

Odysseas, (in Greece).<br />

Megas, G. A. (1999 10 ) Greek Folktales, Vol. 1-2, Athens: Hestia, (in Greek).<br />

Oikonomidou, S. (1996), Neither sleeping Bauty nor evil witch: previous and current approaches to feminine<br />

figures of foreign fairy tales, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale to Comics: Tradition and Innovation, (pp.<br />

338-346), Athens: Odysseas, (in Greek).<br />

Stewing, J., Higgs, M. (1973), Girls grow up to be mommies: A study of sexism in children’s literature, School<br />

Library Journal, 73 (Jan), 44-49.<br />

Temple, C. (1993), What if ‘Beauty’ had been ugly Reading against the grain of gender bias in children’s<br />

books, Language Arts, 70 (2), 89-93.<br />

Turner-Bowker, D. M. (1996), Gender stereotyped descriptors in children’s picture books: Does ‘Curious Jane’<br />

exist in the literature Sex Roles: A. Journal of Research, 35 (7-8), 461-488.<br />

Yannicopoulou, A. A. (1996), Children’s knowledge and understanding of the main motives/themes of fairy<br />

tales, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale to Comics Tradition and Innovation, (pp. 311-337), Athens:<br />

Odysseas, (in Greek).<br />

Yannibopoulou, A. A. (2000), The literary stereotype of wolf in children stories, In E. Kourti (ed.), Research in<br />

Preschool Education, vol 1. (pp. 129-138), Athens: Typothito, G. Dardanos, (in Greek).<br />

Children’s Books<br />

Brown, A. (1986), My Dad, Translated into Greek by E. Kehayioglou, Athens: Papadopoulous.<br />

Cantin, M. (Text), Langlois, F. (Illustr.) (2000), The Princess Tornado, Translated into Greek by N Koulouris,<br />

Athens: Metehmio.<br />

Heliopoulos, V. (2002), Little Seal Thought He Hated school, Illustrated by E. Kelemendri, Athens: Patakis (in<br />

Greek)<br />

Heliopoulos, V. (2002), Little Seal Thought He was Three, Illustrated by E. Kelemendri, Athens: Patakis (in<br />

Greek)<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) : 2


Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />

Kontoleon, m. (1987), The Two of Them and Another Two, Athens: Ammos, (in Greek)<br />

Moliviatis, N. (Text), Maroulakis, N. (Illustr.) (1999), The Secret of the Ant-State, Athens: Skiouros, (in Greek ).<br />

Roddie, S. (Text), Young S. (Illıstr.) (2000), Not Now Mrs. Wolf! Translated into Greek by N. Sakka-<br />

Nikolopoulou, Athens: Angyra<br />

Trivizas, E. (Text), Maroulakis, N. (Illustr.) (2001) Fruitopia, Vol, 1-27, Athens:Patakis<br />

Valavani, E. (1991), Kokkinopandoflitsa, Athens: Kedros, (in Greek).<br />

Waddell, M. (Text), Firth, B. (Illustr.) (1990), Can’t You Sleep Little Bear Translated into Greek by R. Rossi,<br />

Athens: Rossi.<br />

73<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 69 - 77


<strong>EGE</strong> <strong>EĞİTİM</strong> <strong>DERGİSİ</strong><br />

YAYIN VE YAZIM İLKELERİ<br />

(Ağustos 2006 Tarihinde Güncellenmiştir)<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi, eğitim alanına katkıda bulunan özgün araştırma makalelerini, deneme/derlemeleri ve<br />

çevirileri yayınlayan; hakemli, bilimsel bir dergidir. Yılda en az iki kez yayınlanır. Yayınlanacak dergi için<br />

makalelerin, Editöre ulaştırılması gerekmektedir. Dergi, her kurumdan veya kurum dışı ve her ulustan bilim<br />

insanlarının yazılarına açıktır.<br />

Yayın İlkeleri<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisinde; eğitim yönetimi, denetimi; eğitim felsefesi, eğitim tarihi ve politikaları; psikolojik<br />

danışma ve rehberlik; erken çocukluk ya da okulöncesi eğitimi; özel eğitim; yetişkin eğitimi; eğitimde kullanılan<br />

ölçme değerlendirme ve araştırma teknikleri; eğitim teknolojisi; eğitimde program geliştirme ve değerlendirme;<br />

fen bilimleri ve matematik eğitimi; güzel sanatlar eğitimi; beden eğitimi; sosyal bilgiler eğitimi; Türkçe eğitimi;<br />

yabancı dil eğitimi ve eğitim ile ilgili olması kaydıyla diğer yazılar yayınlanır. Dergiye ulaşan, belirtilen kapsam<br />

dışındaki ve yazım ilkelerine uygun olmayan yazılar editör ya da yayın kurulu kararı ile hakem<br />

değerlendirilmesine gerek duyulmadan geri çevrilir ve yazar(lar)a iade edilir.<br />

Dergiye sunulan Yazılar daha önce başka bir yerde yayınlanmamış ya da başka bir yerde yayın için<br />

değerlendirmeye sunulmamış olmalıdır. Bu amaçla, yazının dergiye “yayın başvuru formu” ile (Ek1) ile birlikte<br />

gönderilmelidir. Çeviri yazılarda, yazıyı çeviren ve dergiye veren kişi tüm gerekli izinleri almış ve -gerekiyorsatelif<br />

hakkı kullanımı için gereken ödemeyi yapmış olmalıdır. Yayınlanan yazıların her türlü sorumluluğu<br />

yazar(lar)ına aittir. Çeviri ya da derleme yazıların, her sayıda bir tane basılır. Ancak, öncelik araştırma yazılarına<br />

verilmek koşulu ile, özel durumlarda yayın kurulu ve editör kararı ile çeviri ve derleme türü yazılarına bir sayıda<br />

birden çok yer verilebilir.<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisine gönderilen her yazı, dergi kapsamı ve yazım ilkelerine uygun olması ve yayın kurulunun<br />

kabulünden sonra üç hakeme gönderilir. Bir yazının dergide yer alabilmesi için, üç hakemden en az iki hakem<br />

tarafından olumlu görüş bildirilmiş olması gerekir. Hakemler tarafından önerilen değişiklikler yazar(lar)<br />

tarafından benimsenmezse, yazarın gerekçeli mektubuna bağlı olarak, bir başka hakeme başvurmak ya da yazıyı<br />

yayınlamamak konusunda derginin Yayın Kurulu yetkilidir. Yazar(lar)la hakemler arasındaki iletişimi yalnızca<br />

Editör sağlar. Bilimsel objektif değerlendirmenin yapılması için; yazar(lar) yazıyı değerlendiren hakemleri,<br />

hakem(ler) de yazı sahibi yazar(lar)ı bilmezler. Bu konudaki gizliliği sağlama sorumluluğu editöre aittir. Editör<br />

bu konuda mahkemeler dışında üçüncü kişilere kesinlikle bilgi vermez.<br />

Yazılardaki tüm değişiklikler yazar(lar)ı tarafından yapılır. Son şekli verilen ve yayına hazırlanan yazılar<br />

üzerinde yazar(lar)ca bir değişiklik yapılamaz. Her ne sebeple olursa olsun yazısının yayınlanmasından vazgeçen<br />

yazar(lar), yazısını başvurusundan itibaren en çok on gün içinde geri çekebilir. Yazının hakem değerlendirme<br />

sürecinden sonra yayımlanmak üzere kabulünden sonra, bütün yayın hakların <strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi’ne ait olur. Bu<br />

amaçla “Yayın Hakları Sözleşmesi” yazar(lar) tarafından imzalanarak (Ek-2) yazı ile birlikte editöre gönderilir.


<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Dergisi; bilimsel ilkelere, etik kurallara ve insan haklarına saygılı bir dergidir.<br />

Dergiye gönderilen her yazı için yazar(lar)a; yazının ulaşması, yayın kurulu değerlendirilmesi, hakeme<br />

gönderilmesi, hakem değerlendirme sonucu gibi her türlü gelişme geciktirilmeden bildirilir.<br />

Yazım İlkeleri<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Dergisinin yayın dili Türkçe’dir. Yazıların, Türk Dili Kurumu “Yeni Yazım<br />

Kılavuzu” ile Türkçe yazım kurallarına uygun olması gerekir. Yazılarda yabancı kelimeler yerine Türkçe<br />

karşılıklarının kullanılmasına özen gösterilmelidir. Türkçe’de alışılmamış sözcükler kullanıldığında, sözcüğün<br />

yazıda ilk geçtiği yerde parantez içinde yabancı dildeki karşılığı verilmelidir.<br />

1. Yazar(lar) metinleri, Amerikan Psikologlar Birliği tarafından yayınlanan “APA’s publication Manual of The<br />

American Psychological Association, (2001)” yazım ilkelerine uygun olarak yazmalıdır. Bu amaçla,<br />

http://citationonline.net/CitationHelp/csg04-manuscripts-apa.htm web sayfasından yararlanılabilir.<br />

2. Yazı Microsoft 6.0 ve daha üstü yazılım programı ile Times New Roman 11 punto ile tek satır aralıklı ve 2.5<br />

cm.lik kenar boşlukları bırakılarak yazılmalıdır. Yazı her şey dahil 3500-5500 kelime arasında olmalıdır.<br />

3. Yazılarda başlıktan sonraki ilk paragrafta girinti olmaksızın, sonraki paragrafların 0,5 cm içerden başlaması<br />

gereklidir. Her paragraf en az üç cümleden oluşmalıdır.<br />

4 Tablo , şekil, grafik vb.nin derginin sayfa boyutunu aşmaması ve baskıda sorun olması için 10x18 boyutunu<br />

geçmemesi gereklidir. Bu nedenle, gerekli olması durumunda tablo, şekil, grafik vb. daha küçük punto ile ve<br />

tek aralıklı yazılabilir. Tablolarda dikey çizgiler kullanılmamalıdır. Resim ve grafiklerin JPG formatında<br />

eklenmesi baskı kalitesini artırmak amacı ile gereklidir.<br />

5. Belirtilen şekilde hazırlanan yazılar, sürecin hızla işleyebilmesi için, ekli dosya olarak<br />

efdergi@mail.ege.edu.tr adresine gönderilmelidir. Aynı zamanda Eklerde bulunan “Yayın Başvuru Formu”<br />

ve “Yayın Hakları sözleşmesi” aşağıda belirtilen editör adresine gönderilmelidir. Belirtilen “Yayın Başvuru<br />

Formu” ve “Yayın Hakları sözleşmesi” editöre ulaşmadığı taktirde yazının değerlendirilme sonucu olumlu<br />

olsa bile yayımlanmayacaktır.<br />

Dergimize gönderilecek yazıların aşağıdaki özellikleri taşıması yayının birliğini sağlayacaktır.<br />

Makale Adı<br />

Başlık makalenin ana fikir hakkında yeterince tanıtıcı olmalıdır. Başlığın 12 kelimeyi aşmaması, kelimeler<br />

arasındaki boşluklar ile birlikte 50 karakterden daha uzun olması gereklidir. Başlık 14 punto, Times New<br />

Roman, ortalı, koyu, tek satır aralığı, küçük harf, sözcük baş harfleri büyük olarak yazılmalı.<br />

Yazarlar<br />

Başlık altında ortalı 11 punto ve Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalı. Yazar isimlerinin sonuna “*”<br />

işareti konularak Yazar(lar)’ın unvanı ile birlikte kurumları ve e-posta adresi dipnot olarak bulunmalıdır.<br />

Öz<br />

Sağ ve soldan 4,5 cm kenar boşluklu, 10 punto Times new Roman, tek satır aralıklı, tek paragraf 100–150<br />

kelime, yazının ana noktalarını vurgular nitelikte.<br />

Anahtar Sözcükler: 11 punto, tek satır aralığı ve 3-5 kelime


Title<br />

14 punto Times New Roman, koyu, ortalı, tek satır aralığı, küçük harf, ilk sözcük baş harfleri büyük, en fazla 12<br />

sözcük, Türkçe başlıkla tutarlı olmalı.<br />

Author(s)<br />

Başlık altında ortalı 11 punto ve Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalı. Yazar isimlerinin sonuna “*”<br />

işareti konularak Yazar(lar)’ın unvanı ile birlikte kurumları ve e-posta adresi dipnot olarak bulunmalıdır.<br />

Abstract<br />

Sağ ve soldan 4,5 cm kenar boşluklu, 10 punto Times new Roman, tek satır aralıklı, tek paragraf 100–150<br />

kelime, yazının ana noktalarını vurgular nitelikte, Türkçe öz ile tutarlı olmalı.<br />

Key Words:<br />

11 punto, tek satır aralığı ve 3-5 kelime, Türkçe anahtar sözlükler ile tutarlı olmalı.<br />

(Ana Metin)<br />

Ana metinin tamamı 11 punto ve Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalıdır. Paragraflar<br />

arasında tek satır boşluğu bulunmalıdır. Başlıktan sonraki ilk pragrafta girinti bulunmamalı, sonraki<br />

pragraflar 0,5 Cm içeriden olmalıdır. Ana metin aşağıdaki gibi düzenlenmelidir.<br />

GİRİŞ<br />

(11 punto, tek satır aralığı)<br />

Amaç, önem, ilgili literatür ve (varsa) araştırma problem ve alt problemlerini içeren metin.<br />

YÖNTEM (11 punto, tek satır aralığı)<br />

Araştırmada kullanılan evren, örneklem, ya da çalışma grubunu, ölçme aracını, geçerlik güvenirlik<br />

çalışmalarını, araştırma desenini, veri toplama ve analiz sürecini anlatan metin.<br />

BULGULAR (11 punto, tek satır aralığı)<br />

Araştırma bulgularının uygun bir formatta (tablo, notasyon, resim, metin, liste vs) sunulduğu bölüm.<br />

TARTIŞMA ve SONUÇ (11 punto, tek satır aralığı)<br />

Araştırmada elde edilen bulguların ilgili literatür ile birlikte tartışıldığı ve olası sonuçlarının ileriki<br />

süreçlere (kuramsal ve uygulamaya) yansımalarının sunulduğu bölüm.<br />

Kaynakça<br />

Yazıda yararlanılan kaynakların, metin içinde ve metin sonundaki “Kaynakça” bölümünde belirtilme<br />

biçimine (aşağıda örnekleriyle birlikte verilen ölçütlere) özen gösterilmelidir. Kaynakça 11 punto ve<br />

Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalıdır.<br />

Kaynakça Bağlacı<br />

Yazı içinde kaynağın belirlenmesi dipnot şeklinde değil, yazarın soyadı, eserin basım yılı ve doğrudan alıntılarda<br />

sayfa numarası verilerek yapılmalıdır.<br />

Tek yazarlı:<br />

Atılgan’a (2005) göre…,<br />

Atılgan (2005)….,<br />

(Atılgan, 2005).


İki yazarlı:<br />

Atılgan ve Tezbaşaran’a (2004) göre…,<br />

Atılgan ve Tezbaşaran (2004) …,<br />

(Atılgan ve Tezbaşaran, 2004).<br />

İkiden çok yazarlı:<br />

Yazar sayısı üç ile beş arasında ise, metin içinde ilk geçtiği yerde tüm yazarların soyadları ve yıl belirtilerek<br />

verilir. Aynı çalışmaya ikinci kez gönderme yapıldığında sadece ilk yazarın soyadı verilir, diğerleri için “ve ark.”<br />

İfadesi ile yıl verilir. Yazar sayısı altı ya da daha fazla olduğunda metin içinde ilk geçtiği yerden itibaren ilk<br />

yazarın soyadı ve diğerleri “ve ark.” İfadesi ile yıl olarak verilir.<br />

Cümle içinde birden çok kaynağa atıfta bulunuluyorsa, kaynaklar yayın yılı sırası ile verilir (Turgut, 1997;<br />

Baykul, 2000; Atılgan, 2006).<br />

Kaynakça Listesinin Oluşturulması<br />

Kaynakça, yeni bir sayfadan başlamalıdır. Metin içinde atıfta bulunulan tüm kaynaklar eksiksiz olarak<br />

kaynakçada yer almalıdır. Kaynakça yazar soy isimlerine göre alfabetik sıralı olmalıdır. Aynı yazarın birden çok<br />

eserine atıfta bulunulmuşsa eserler kaynakçada tarih sırasına göre kendi içinde sıralanmalıdır.<br />

Dergiler:<br />

Tek yazarlı;<br />

Atılgan, H. (2005). Türkçe'ye uyarlanmış temel kabiliyetler testi (TKT) 7-11'in yapı geçerliği. Türk Psikolojik<br />

Danışma ve Rehberlik Dergisi. 24, 57-72.<br />

İki yazarlı;<br />

Atılgan, H. ve Tezbaşaran, A. A. (2005). Genellenebilirlik kuramı alternatif karar çalışmaları ile senaryolar ve<br />

gerçek durumlar için elde edilen G ve Phi katsayılarının tutarlılığının incelenmesi. <strong>Eğitim</strong> Araştırmaları Dergisi,<br />

18, 28-40.<br />

Üç-alt yazarlı:<br />

Doğan, D., Doğan, E.E., Atılgan, H., Batçıoğlu K. ve Demirci B. (2003). Türkiye’deki üniversitelerin eğitim<br />

fakülteleri genel kimya laboratuarlarının sınıf çevresinin bazı değişkenler açısından değerlendirilmesi. İnönü<br />

<strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Dergisi, 6, 33-48<br />

Altı yazardan fazla;<br />

İlk altı yazar üç altı yazarlı örneğindeki gibi verilir. Altıncı yazardan sonraki yazarlar için “ve ark.” Kullanılır.<br />

Basılma aşamasındaki makaleler;<br />

Atılgan, H. (baskıda). Genellenebilirlik kuramı ve puanlayıcılar arası güvenilirlik için örnek bir uygulama.<br />

<strong>Eğitim</strong> Bilimleri ve Uygulama Dergisi.<br />

Kitaplar:<br />

Tek yazarlı;<br />

Anastasi, A. (1991). Psychological testing. New York: Macmillan Publishing Company.<br />

İki yazarlı;<br />

Crocker, L. ve Algina, J. (1986). Introduction to classical and modern test theory. Belmont CA: Wadsworth<br />

Group/Thomson Learning.


Editörlü kitaplar;<br />

Kan, A. (2006). Ölçme araçlarında bulunması gereken nitelikler. (ed. H. Atılgan) <strong>Eğitim</strong>de Ölçme ve<br />

Değerlendirme. Ankara: Anı Yayıncılık.<br />

Çeviri kitaplar;<br />

Hellman, H. (2001) Büyük çekişmeler: Bilim tarihinde seçilmiş on tartışma. (Çev. Füsun Baytok).<br />

Ankara: Tübitak<br />

Kurum yayınları;<br />

Educational Testing Service. (2002). ETS standards for quality and fairness. Princeton: ETS.<br />

Bildiriler:<br />

Atılgan, H. (2005). İki kategorili puanlanan ölçeklerin faktör analizinde kullanılan korelasyon<br />

tekniklerinin uygunluğu. VIII. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi. (sf.57-58). İstanbul:<br />

Marmara üniversitesi<br />

Tezler:<br />

Doğan, N. (2002). Klasik test kuramı ve örtük özellikler kuramının örneklemler bağlamında<br />

karşılaştırılması. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong>, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Ankara.<br />

Elektronik dergiler:<br />

Yılmaz, Z. A. (Ocak, 2006). Sınıf Öğretmeni Adaylarının Okuma Alışkanlığı.ilköğretim online, 5-1. 10 Nisan<br />

2006’da http://ilkogretim-online.org.tr/vol5say1/v5s1m1.PDF adresinden.<br />

Ekler<br />

Yeni bir sayfadan başlanmalıdır. Yazar(lar) tarafından yazı ekine konulması gerektiği düşünülen ölçek,<br />

örnek vs. bu bölümde yer alır.<br />

Yazar notları<br />

Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Çalışma bir tez çalışmasından özetlenmiş ise ya da çalışmayı destekleyen<br />

kurum(lar) var ise bu bölümde belirtilmelidir. Ayrıca araştırmacının katkı ve desteklerinden dolayı<br />

teşekkür etmek istediği kişiler de bu sayfada belirtilmelidir.<br />

İletişim<br />

Editör Yardımcısı<br />

Yrd. Doç. Dr. Hakan ATILGAN<br />

<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />

<strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü<br />

35100 Bornova/İZMİR<br />

Tlf: 0.232. 343 40 00 / 5268<br />

Elmek: efdergi@mail.ege.edu.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!