EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi
EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi
EGE EĞİTİM DERGİSİ - Eğitim Fakültesi - Ege Üniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ISSN : 1302 - 9835<br />
<strong>EGE</strong> <strong>EĞİTİM</strong> <strong>DERGİSİ</strong><br />
<strong>Ege</strong> Journal of Education<br />
2004 ( 5 ): 2
<strong>EGE</strong> <strong>EĞİTİM</strong> <strong>DERGİSİ</strong><br />
<strong>Ege</strong> Journal of Education<br />
Sahibi / Owner<br />
Prof. Dr. Kadir ASLAN<br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> adına<br />
Editör / Editor<br />
Doç. Dr. Hülya YILMAZ<br />
Editör Yardımcısı / Associate Editor<br />
Yrd. Doç. Dr. Hakan ATILGAN<br />
Yayın Kurulu / Editorial Board<br />
Prof. Dr. A. Kadir ASLAN<br />
Prof. Dr. İbrahim DÖNMEZER<br />
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
Prof. Dr. Şevket TOKER<br />
Doç. Dr. Hülya YILMAZ<br />
Yard. Doç. Dr. L. Neşe ASLAN<br />
Yard. Doç. Dr. Mehmet DİNÇER<br />
Yard. Doç. Dr. Ilgın BAŞARAN<br />
Yayın Koordinatörü / Coordinator<br />
Araş. Gör. Pınar HUYUGÜZEL ÇAVAŞ<br />
Yazışma Adresi<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
E.Ü. <strong>Eğitim</strong> Fak. 35040 Bornova-İZMİR<br />
Tel: (0232) 3733575<br />
Fax: (0232) 3734713<br />
e-posta: efdergi@mail.ege.edu.tr<br />
ISSN 1302-9835
E.Ü. <strong>EĞİTİM</strong> FAKÜLTESİ<br />
6. SAYININ HAKEMLERİ<br />
1. Prof. Dr. Adil TÜRKOĞLU Adnan Menderes Üniv. <strong>Eğitim</strong> Fak<br />
2. Prof. Dr. Ali ÇALIŞKAN E.Ü. Fen <strong>Fakültesi</strong><br />
3. Prof. Dr. Ercan TATLIDİL E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />
4. Prof. Dr. Hüsamettin AKÇAY D.E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
5. Prof. Dr. Oya SOMER E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />
6. Prof. Dr. Seda SARACOĞLU Adnan Menderes Üniv. <strong>Eğitim</strong> Fak<br />
7. Prof. Dr. Şeyda AKSEL E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />
8. Prof. Dr. Ş. Şule ERÇETİN Hacettepe Üniv. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
9. Prof. Dr. Şuur NİZAMOĞLU D.E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
10. Prof. Dr. Yüksel ÖZDEN Balıkesir Üniv. Necatibey Eğit. <strong>Fakültesi</strong><br />
11. Doç. Dr. Atilla SİLKÜ E.Ü. Edebiyat <strong>Fakültesi</strong><br />
12. Doç. Dr. Hülya YILMAZ E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
13. Doç. Dr. Safure BULUT ODTÜ <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> OFMAE Bölümü<br />
14. Yrd. Doç. Dr. Ilgın BAŞARAN E.Ü. <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
15. Yrd. Doç. Dr. Yılmaz TONBUL E.Ü.<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>
İÇİNDEKİLER<br />
Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma<br />
Stratejileri…………………………………………………………………………. 1 – 12<br />
Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard.Doç.Dr.Şüheda ÖZBEN<br />
Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı<br />
Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi………………………….……….........13-19<br />
Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM, Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ<br />
Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />
Okul Merkezli Yönetim……………………………………………………………21-34<br />
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki<br />
Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri……………………………………….…..35-52<br />
Arş. Gör. Alper BAŞBAY, Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme ve<br />
Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları Arasındaki İlişki……………………….53-64<br />
Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU, Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER<br />
Öğr. Gör. Güneş YAVUZ, Arş. Gör. Serkan NARLI<br />
Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler…………………………………65-73<br />
Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA
Prof. Dr. Ferda <strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> AYSAN, Dergisi Yard. 2004 Doç. (5) Dr. 2: Şüheda 1-12 ÖZBEN<br />
HUZUREVİNDE YAŞAYAN BİR GRUP YAŞLININ<br />
KULLANDIĞI BAŞAÇIKMA STRATEJİLERİ<br />
(Coping Strategies Used by a Group of Elderly Living in Nursing Homes)<br />
Prof. Dr. Ferda AYSAN *<br />
Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN *<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmada huzurevinde yaşayan, yaş ortalaması X =71.8 olan, 59 bireyden oluşan bir grup yaşlının genel<br />
olarak yaşadıkları stresörlerle ilgili olarak llandıkları başaçıkma yolları, depresyon düzeyi, bazı kişilik özellikleri<br />
ve sosyo-demografik değişkenlerle ilişkili olarak araştırılmıştır. Başaçıkma yolları Stresle Başaçıkma Ölçeği<br />
(SBÖ) kullanılarak ölçülmüştür. Araştırma kapsamına giren bireylerin depresyon düzeyini ölçmek üzere Beck<br />
Depresyon Ölçeği (BDÖ) uygulanmıştır. İstatistiksel analizler sonucu elde edilen bulgularda rapor edilen<br />
problem çözme davranışının erkeklerde (n=30), kadınlara (n=29) oranla daha fazla görüldüğü, yaş düzeyi<br />
arttıkça kaçınma davranışının azaldığı, hiç evlenmemiş yaşlıların evli veya dul olanlara göre daha çok kaçınma<br />
davranışını rapor ettiği, özerk olma ve arkadaş desteğine sahip olmanın etkin başa çıkma stratejilerinin<br />
kullanımıyla pozitif yönde depresyon düzeyi ile ise negatif yönde ilişkili olduğu belirlenmiştir.<br />
Sonuçlar, huzurevinde yaşayan yaşlıların yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ile ilgili olarak yapılacak önleyici<br />
psikolojik danışmanlık programlarıyla ilgili olarak tartışılmıştır.<br />
Anahtar sözcükler: Huzurevi, Gerontoloji, Başaçıkma, Depresyon, Ruh Sağlığı.<br />
ABSTRACT<br />
In this study the coping strategies of a group of 59 elderly (aged 66 to 95 years, mean age X =71.8) living in<br />
nursing homes were examined. Coping was measured using the Coping Strategy Indicator (CSI). Beck<br />
Depression Inventory (BDI) and a set of questions about their background were administered<br />
Statistical analysis indicated that the use of less effective coping strategies, such as avoidance, declined with age.<br />
Those who had never married also tended to rely on avoidance more frequently than the married or widowed<br />
elderly. Level of autonomy and peer support were positively correlated with the use of effective coping, and<br />
negatively related to the level of depression. Results are discussed in regard to the quality of life of the elderly<br />
who reside in nursing homes, and the development of preventive counseling programs.<br />
Keywords: Nursing homes, Gerontology, Coping, depression, Mental health.<br />
GİRİŞ<br />
Yaşlılık, bireyi çok geniş bir alanda<br />
etkileyen değişimlerin olduğu bir dönemdir.<br />
Önceki yaşam dönemleriyle karşılaştırıldığında,<br />
giderek yaklaşan kişisel ölümün farkına<br />
varma, beden imajındaki değişimler, bireyin<br />
sosyal çevresinin daralması, maddi<br />
kaynakların ve geleceğe ilişkin beklentilerin<br />
değişmesi, yönelik yaşam biçiminin boş<br />
zamanları değerlendirmeye yönelik yaşam<br />
biçimine dönüşmesi yaşlılık döneminin<br />
dinamiğini oluşturmaktadır (Neugarten ve<br />
Neugarten, 1986). Yaşlılık, aynı zamanda,<br />
bireyin geçmişteki yaşantılarına ilişkin<br />
anlamlılık duygusunu geliştirdiği ve yaşamın<br />
sonu için hazırlık yapıldığı bir dönemdir<br />
(Havighurst, 1972). Araştırmacılar,<br />
sözkonusu değişim-lerin yaşlıların günlük<br />
stresörlerle başaçıkma biçimini de<br />
etkileyebileceğini öne sürmüşlerdir. Bir<br />
yandan bireylerin, yaşlandıkça uyuma<br />
yönelik davranışlarında gerileme görüldüğü<br />
savunulurken (Pfeiffer, 1977), diğer taraftan<br />
olgunlaşma ve deneyimin uyum yeteneğini<br />
daha olumlu bir yönde geliştirdiğini iler<br />
sürenler vardır (Vaillant, 1977).<br />
Yaşlılar, çoğunlukla bir dizi problem<br />
durumlarıyla karşı karşıya gelmektedirler.<br />
* Dokuz Eylül Ünv. Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi<br />
1<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12
Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />
Bazı problemler fiziksel, zihinsel ve<br />
duygusal durumların bozulmasıyla ilgilidir.<br />
Diğer problemler stres ve kaygı yaratan<br />
çevresel durumlardan kaynaklanmaktadır.<br />
Bazı yaşlı kişiler ise aile üyeleri ve diğer<br />
bireylerle olan ilişkilerindeki problemleri<br />
çözmek durumundadırlar.<br />
Gözlemler yaşlı bireylerin ortak bazı<br />
problemleri olduğunu ve yaklaşık olarak bu<br />
problemlerin beş alanda sınıflandırılabileceğini<br />
göstermektedir. Bunlar sırasıyla kişilerarası<br />
ilişkiler, sosyal ilişkilerde doyumsuzluk,<br />
karar verme zorluğu, duygusal strese<br />
gösterilen tepki ve yetersiz maddi veya<br />
sosyal kaynaklardır. Butler (1975) yaşlı<br />
bireylerin en önemli iki probleminin<br />
maddiyat ve sağlıkla ilgili problemler<br />
olduğunu ifade etmiştir. Harris (1975)’in<br />
yaptığı görüşmelerde ise yaşlılar arasında<br />
cinayet korkusu, bozuk sağlık ve yeterli<br />
miktarda para olmamasının en önemli<br />
problemler olduğu belirlenmiştir.<br />
Her ne kadar geçtiğimiz yıllarda yapılan<br />
araştırmalarda kişilerarası çatışmalarla<br />
başaçıkmada (Quayhagen & Quayhagen,<br />
1982), kronik hastalıklarda ve her gün<br />
karşılaşılan problemlerle başaçıkmada yaş<br />
farklılıklarının olduğu ortaya konmuşsa da<br />
(Cornelius ve Caspi, 1987; Folkman ve ark.,<br />
1987; Irion ve Blanchard-Fields, 1987;<br />
McCrae, 1982) yaşlıların ruh sağlığına<br />
ilişkin olarak yapılacak tanımlar herhangi bir<br />
yaş grubundan farklı değildir. Diğer bir<br />
deyişle, gereksinimlerin karşılanabileceği bir<br />
çevreye uyum sağlamak tüm yaş grupları<br />
için geçerlidir. Genel anlamıyla, uyum<br />
süreci , ödünleme ve seçici olarak istenilen<br />
en iyi düzeye ulaşmayı içermektedir. Ne var<br />
ki, ilerleyen yaşla birlikte fiziksel<br />
bozukluklar hareket yeteneğini kısıtlayabilir.<br />
Beş duyunun keskinliğinde azalmalar<br />
olabilir ve yaşlının çevresinde değişiklikler<br />
yapılmasını zorunlu kılabilir. Dolayısıyla,<br />
yaşlıların yaşadıkları çevreye uyum<br />
sağlamaları diğer yaş gruplarına göre farklı<br />
bir boyutta ele alınabilir.<br />
Yaşlılarla ilgili olarak yapılan bazı<br />
demografik çalışmalarda bireylerarası<br />
desteğin zayıflaması, bedenin çeşitli<br />
organlarının hareket yeteneği, bağımsızlık<br />
ve sosyal konum kaybına bağlı olarak<br />
depresyon vakalarının görülme sıklığına<br />
dikkat çekilmektedir (Christine ve<br />
Alexy,1998).Diğer bazı araştırma<br />
bulgularında ise, bireylerin bağımsız<br />
davranma yetisine sınırlamalar getirdiği için<br />
özellikle huzurevinde yaşayan yaşlılar<br />
arasında depresyona sıklıkla rastlandığı<br />
kaydedilmektedir (Smyer ve Pualls, 1999).<br />
Huzurevleri yaşlıların artık ailelerinin<br />
bakımlarıyla başaçıkamayacakları durumda<br />
yerleştirildikleri son dinlenme yerleri olarak<br />
kabul edilmektedir (Pruchno, Michaels ve<br />
Potashnik, 1990).<br />
Huzurevlerine ilişkin olarak toplumda<br />
olumsuz kanıya neden olan yaygın iki kalıp<br />
yargı vardır. Bunlardan birincisi<br />
huzurevlerinin şefkatsiz, hatta acımasız bir<br />
ortamı sunduğu ile ilgilidir. Diğeri ise, yaşlı<br />
bireyleri huzurevlerine yerleştiren ailelerin<br />
onları terk edip artık ilgilenmediğiyle<br />
ilgilidir. Her iki kalıp yargı da<br />
huzurevleriyle ilgili gerçekçi beklentinin bir<br />
seçenek olarak değerlendirilmemesine yol<br />
açtığı gibi, bu durumdan yaşlı ve aile üyeleri<br />
olumsuz olarak etkilenebilmektedir .Bu<br />
noktada, huzurevi yaşamı yaşlıların uyum<br />
sürecinde etkin başaçıkma yollarını<br />
kullanmayı gerektiren bir ortam olarak<br />
değerlendirilebilir. Çalışmada, bu bağlamda,<br />
yaşlı bireylerin kullandıkları başaçıkma<br />
yolları incelenmiştir. Aynı zamanda, ileri<br />
yaşam dönemindeki yaşantılarla ilgili<br />
olacağı düşünülen değişkenler araştırma<br />
kapsamına alınmıştır. Böylelikle yaşlı<br />
bireylerin huzurevi ortamındaki ruh sağlığına<br />
ilişkin gereksinimlerin karşılanmasına katkıda<br />
bulunulması amaçlanmıştır.<br />
Çalışmada temel beklentiler arasında özerk<br />
davranabilme yetisinin ve sosyal desteğin<br />
olduğunun algılanmasının uyuma yönelik<br />
başaçıkma stratejileri ile pozitif yönde<br />
ilişkili, depresyon düzeyinin ise uyuma<br />
yönelik olmayan başaçıkma stratejileri ile<br />
ilişkili olacağı yer almaktadır.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 2
Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />
YÖNTEM<br />
Araştırma Kapsamına Giren Bireyler<br />
Araştırma kapsamına giren bireyler, İzmir il<br />
merkezindeki bir huzurevinde yaşamaktadırlar.<br />
Bunların 29’u kadın ve 30’u erkektir(toplam<br />
59 birey). Yaş ortalaması X =71.8’dir.<br />
Araştırma grubundaki bireyler, görünürde<br />
sağlıklı olup, genellikle orta sosyoekonomik<br />
düzeyden gelmiştir.<br />
Yaşlı bireylerin huzurevinde kalış süresi<br />
ortalama 6.9 yıl (ss= 10.8); yalnız<br />
geçirdikleri yıl ortalaması ise 22.7’dir<br />
(ss=8.90). Örnekleme ilişkin diğer<br />
özelliklerin özeti Tablo 1’de sunulmaktadır.<br />
Tablo 1. Örneklem Gruplarının Demografik Özelliklerine Göre Ölçeklerden Aldıkları Puan Ortalamaları Ve<br />
Standart Sapmalar<br />
Problem<br />
Çözme<br />
Sosyal Des-tek<br />
Arama<br />
Kaçınma<br />
Depresyon<br />
Değişkenler n X ss X ss X ss X ss<br />
Cinsiyet<br />
K<br />
E<br />
Yaş<br />
69 ve altı<br />
70 ve üstü<br />
Öğrenim durumu<br />
Okuma yazma<br />
bilmeyenler<br />
Okur-yazar olanlar<br />
İlkokul mezunu olanlar<br />
Orta-lise mezunu<br />
Çocuk sahibi olma<br />
Var<br />
Yok<br />
Sosyal güvence durumu<br />
Var<br />
Yok<br />
Gelir<br />
Var<br />
Yok<br />
Medeni durum<br />
Evli<br />
Bekâr<br />
Dul<br />
29<br />
30<br />
23<br />
36<br />
10<br />
12<br />
19<br />
18<br />
36<br />
23<br />
28<br />
31<br />
34<br />
25<br />
6<br />
11<br />
42<br />
10.03<br />
12.27<br />
11.35<br />
11.05<br />
10.10<br />
11.50<br />
10.63<br />
12.11<br />
11.28<br />
11.00<br />
11.46<br />
10.90<br />
11.76<br />
10.36<br />
10.67<br />
11.64<br />
11.12<br />
2.82<br />
2.29<br />
2.77<br />
2.81<br />
1.37<br />
3.23<br />
2.79<br />
2.89<br />
2.58<br />
3.13<br />
2.90<br />
2.69<br />
2.79<br />
2.61<br />
2.97<br />
3.29<br />
2.68<br />
11.93<br />
12.70<br />
12.43<br />
12.25<br />
12.10<br />
12.92<br />
12.10<br />
12.28<br />
12.53<br />
12.00<br />
12.39<br />
12.26<br />
12.59<br />
11.96<br />
11.83<br />
12.09<br />
12.45<br />
2.63<br />
1.70<br />
2.08<br />
2.33<br />
2.13<br />
1.38<br />
2.38<br />
2.63<br />
2.31<br />
2.09<br />
2.36<br />
2.13<br />
2.02<br />
2.48<br />
2.93<br />
1.92<br />
2.23<br />
11.07<br />
11.20<br />
11.78<br />
10.72<br />
11.20<br />
10.92<br />
11.05<br />
11.33<br />
10.72<br />
11.78<br />
11.14<br />
11.13<br />
11.24<br />
11.00<br />
11.67<br />
12.45<br />
10.71<br />
2.05<br />
2.24<br />
1.38<br />
2.42<br />
1.87<br />
2.74<br />
2.15<br />
2.30<br />
1.80<br />
2.47<br />
2.17<br />
2.13<br />
2.12<br />
2.18<br />
1.03<br />
1.75<br />
2.20<br />
18.72<br />
15.89<br />
17.18<br />
17.47<br />
19.00<br />
17.27<br />
17.89<br />
16.11<br />
16.03<br />
19.57<br />
15.96<br />
18.75<br />
16.76<br />
18.27<br />
13.33<br />
13.88<br />
17.98<br />
10.76<br />
9.78<br />
9.78<br />
10.77<br />
9.62<br />
10.81<br />
9.83<br />
10.30<br />
9.79<br />
11.00<br />
9.46<br />
11.08<br />
10.14<br />
10.72<br />
11.31<br />
9.74<br />
10.38<br />
n = 59<br />
İşlem<br />
Araştırma kapsamına giren bu yaşlı bireyler,<br />
çalışmaya gönüllü olarak katılmışlardır.<br />
Yaşlılara ilişkin bilgiler araştırıcılar tarafından<br />
yürütülen görüşmelerde elde edilmiştir.<br />
Görüşme süresi bir ile birbuçuk saat arasında<br />
değişmiştir. Tüm bilgiler huzurevine aralıklı<br />
olarak yapılan ziyaretler sırasında toplam üç<br />
haftalık bir süre içinde toplanmıştır.<br />
Veri Toplama Araçları<br />
Bu çalışmada Başaçıkma Stratejileri Ölçesi<br />
(BSÖ); Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve<br />
Kişisel Bilgi Formu (KBF) olmak üzere<br />
toplam olarak üç ölçme aracı kullanılmıştır.<br />
Başaçıkma Stratejileri Ölçeği (BSÖ) Kısa<br />
Form<br />
Ölçek Amirkhan (1990) tarafından<br />
geliştirilmiş ve Türkçe’ye uyarlama<br />
çalışması Aysan (1994) tarafından yapılmış<br />
bir kendini değerlendirme ölçeğidir. Bu<br />
çalışmada orijinali 33 maddeden oluşan<br />
ölçeğin 15 maddelik kısa formu<br />
kullanılmıştır. Ölçek maddeleri 1. “hiç”, 2.<br />
3<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12
Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />
“bazen” ve 3. “her zaman” olmak üzere 3’lü<br />
dereceleme yöntemiyle değerlendirilmektedir.<br />
Elde edilen sosyal destek arama, problem<br />
çözme ve kaçınma alt ölçeklerinde 11’er<br />
madde bulunsa da, bu çalışmada, yaşlı<br />
bireylere birbirlerine benzeyen maddeleri<br />
tekrar tekrar yöneltmemek için, alt ölçek<br />
maddeleri 5’er madde ile sınırlandırılmıştır.<br />
Böylelikle, alt ölçek toplam puanı 5 ile 15<br />
puan arasında değişmektedir. Yapılan<br />
analizlerde kısaltılmış formdaki alt<br />
ölçeklerin alfa katsayıları sırasıyla Problem<br />
Çözme Alt Ölçeği için .79; Sosyal Destek<br />
Arama Alt Ölçeği için .80; ve Kaçınma Alt<br />
Ölçeği için .68 olarak belirlenmiştir. Madde<br />
sayılarının çok az olduğu gözönüne<br />
alındığında elde edilen değerlerin kabul<br />
edilebilir olduğu düşünülmektedir. Madde –<br />
alt ölçek toplam puanlarına ilişkin olarak<br />
elde edilen korelasyonlar ise Problem<br />
Çözme için. 28 ile .43; Sosyal Destek Arama<br />
için .30 ile .48; Kaçınma Alt Ölçeği için ise<br />
.20 ile .37 aralığındadır (Tablo 2).<br />
Tablo 2. Kısaltılmış Başaçıkma Stratejileri Ölçeğinin Madde Alt Ölçek Korelasyonları Ve Alfa Katsayıları<br />
Alt Ölçek/Madde<br />
Madde-Alt Ölçek Korelasyonu<br />
Problem Çözme (.79)<br />
- Problemi çözmek için aklınızda plan yaptınız.<br />
- Problemi çözmek için değişik yolları denediniz.<br />
- Problemi mutlaka çözdünüz.<br />
- Gerçekleşmesini istediğiniz şey için kararlılık gösterdiniz.<br />
- Yapabilecek şeyleri dikkatlice tarttınız.<br />
.35<br />
.40<br />
.43<br />
.28<br />
.34<br />
Sosyal Destek Arama (.80)<br />
- Duygularınızı bir arkadaşınıza açtınız.<br />
- Korku ve kaygılarınızı paylaştınız.<br />
- Benzer problemleri yaşayanlarla konuştunuz.<br />
- Arkadaşlarınız size yardımcı oldu.<br />
- Durumu değiştirmek için arkadaş tavsiyesi aldınız.<br />
.48<br />
.41<br />
.34<br />
.35<br />
.30<br />
Kaçınma (.68)<br />
- Zamanınızı her zamankinden çok yalnız olarak geçirdiniz.<br />
- Herşey daha farklı olabilirdi diye hayal kurdunuz.<br />
- Aklınızı problemden uzaklaştırdınız.<br />
- Her zamankinden daha fazla uyudunuz.<br />
- İnsanların sizi kendi başınıza bırakmasını istediniz.<br />
.34<br />
.20<br />
.22<br />
.33<br />
.37<br />
Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)<br />
Ölçek Beck (1961) tarafından geliştirilmiş<br />
ve Hisli (1989) tarafından Türkçe’ye<br />
uyarlanmıştır. 21 maddeden oluşan ölçek<br />
depresif semptomatolojinin afektif, bilişsel,<br />
motivasyonel ve fizyolojik alanlarını<br />
kapsamaktadır. Her bir madde 0 ile 3<br />
arasında değişen puanlamayla<br />
değerlendirilmektedir; böylelikle puan ranjı<br />
0 ile 63 arasında değişebilmektedir. Ölçeğin<br />
kesme noktası 17 puan olarak kabul<br />
edilmektedir.<br />
Kişisel Bilgi Formu (KBF) bireylere ilişkin<br />
sosyo-demografik değişkenleri ölçmek üzere<br />
geliştirilmiştir. Söz konusu değişkenler yaş,<br />
cinsiyet, öğrenim durumu, medeni durum,<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 4
Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />
çocuk sahibi olup olmama, gelirin olup<br />
olmaması, sosyal güvencenin olup<br />
olmaması, algılanan sağlık durumu,<br />
huzurevinde kalma süresi, yalnız yaşama<br />
süresi, algılanan psikolojik sağlık boş<br />
zamanları değerlendirme biçimi olarak<br />
belirlenmiştir. Algılanan sağlık durumu,<br />
sağlıkla ilgili şikayetlere ilişkin olarak<br />
sorulan 7 maddelik bir liste ile<br />
değerlendirilmiştir. Örneklem grubuna göre;<br />
a)görme bozukluğu, b) mide/barsak<br />
problemleri, c)başağrısı, d)romatizma,<br />
e)kalp rahatsızlığı, f) solunum bozukluğu,<br />
g)diabet, h)yüksek tansiyon, ve<br />
i)böbrek/karaciğer hastalıklarına ilişkin<br />
sorunların olup olmadığı “evet” veya “hayır”<br />
şeklinde yanıtlanacak biçimde sorulmuştur.<br />
Böylelikle, algılanan sağlık durumu 0 ile 7<br />
arasında değişen puanlarla ölçülmüştür.<br />
Formda huzurevi ortamında algılanan sosyal<br />
destek “evet” ya da “hayır” olarak<br />
yanıtlanacak altı adet kapalı uçlu soruyla<br />
değerlendirilmiştir. Sorular: a) Sizinle<br />
ilgilenen, arayıp soran kişiler var mı b)<br />
Huzurevinde arkadaşlarınız var mı c)<br />
Burada çalışanlarla arkadaşlık yapıyor<br />
musunuz d) Huzurevinde sıkıntılarınızı<br />
paylaşacak birisini bulabiliyor musunuz e)<br />
Probleminiz olduğunda konuşacak kişi<br />
bulabiliyor musunuz f) Huzurevindeki<br />
arkadaşlarınızla ilişkileriniz iyi mi şeklinde<br />
belirlenmiştir. Böylelikle algılanan sosyal<br />
destek puanı 1 ila 6 arasında<br />
değişebilmektedir. KBF’de ayrıca,<br />
BULGULAR<br />
huzurevindeki bireylerin özerk davranabilme<br />
becerisini ölçmek üzere altı sorudan oluşan<br />
bir ölçek geliştirilmiştir.<br />
Ölçekte;<br />
a) Huzurevinde yardım almadan<br />
istediklerinizi yapabiliyor musunuz b)<br />
Kendi başınıza dışarıya çıkıp gezebiliyor<br />
musunuz c) İstediğiniz zaman yatıp<br />
dinleniyor veya uyuyabiliyor musunuz d)<br />
İstediğiniz zaman canınızın istediği şeyi<br />
yiyebiliyor musunuz e) Banyoyu yardımsız,<br />
istediğiniz sıklıkta yapabiliyor musunuz f)<br />
İstediğiniz zaman buradaki faaliyetlere<br />
katılıyor musunuz şeklindeki sorular<br />
“evet”, “hayır” seçenekleri ile yanıtlanıp<br />
değerlendirmeye gidilmiştir. Böylelikle<br />
özerk davranma davranışı 1 ile 6 puan<br />
arasında değişen değerlerde ölçülmüştür.<br />
Araştırma grubunun Başaçıkma Stratejileri<br />
Alt Ölçeklerinden, Beck Depresyon<br />
Ölçeği’nden, Özerk Davranma ve Sosyal<br />
Desteğin Algılanışına ilişkin olarak<br />
geliştirilen ölçeklerden aldıkları ortalama ve<br />
standart sapmalar Tablo 3’te verilmiştir.<br />
Tablo 3’te de görüldüğü üzere bireylerin en<br />
yüksek başaçıkma puan ortalaması sosyal<br />
destek arama alt ölçeğine ilişkindir. Bunu<br />
problem çözme ve kaçınma izlemektedir.<br />
Depresyon puanı kesme noktasını biraz<br />
aşmaktadır. Özerk davranma ve algılanan<br />
sosyal destek ise tavan puana yakındır.<br />
Tablo 3. Araştırma Grubunun Ölçeklerden Aldıkları Puan Ortalamaları Ve Standart Sapmalar<br />
Ölçek X ss<br />
BSÖ/Problem çözme<br />
BSÖ/Sosyal Destek Arama<br />
BSÖ/Kaçınma<br />
Depresyon<br />
Özerk Davranma<br />
Algılanan Sosyal Destek<br />
11.17<br />
12.32<br />
11.13<br />
17.36<br />
4.49<br />
4.46<br />
2.78<br />
2.22<br />
2.13<br />
10.3<br />
1.48<br />
1.92<br />
Araştırma grubunun demografik<br />
özelliklerine ilişkin özelliklerden bazıları<br />
yöntem bölümünde verilmişti.<br />
Bu bölümde örnekleme ilişkin olarak<br />
belirlenen bazı özellikler gruplanmış ve bu<br />
gruplar kullanılan başaçıkma stratejileri ve<br />
depresyon düzeyleri açısından birbirleriyle<br />
karşılaştırılmışlardır.<br />
Oluşturulan gruplar arasındaki ortalama<br />
farkların anlamlı düzeyde olup olmadığına<br />
5<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12
Huzurevinde Prof. Yaşayan Dr. Ferda Bir AYSAN, Grup Yaşlının Yard. Doç. Kullandığı Dr. Şüheda Başaçıkma ÖZBEN Stratejileri<br />
ikili gruplarda t-testi, ikiden fazla olan<br />
gruplarda ise tek yönlü varyans analizi ile<br />
incelenmiştir.<br />
Araştırma grubunun psikolojik sağlığını<br />
“iyi” (n=26) ve “kötü” (n=33) algılayan<br />
gruplar olmak üzere ikiye ayrıldığında<br />
gruplar arasında başaçıkma stratejileri<br />
açısından bir fark bulunmamış, ancak<br />
psikolojik sağlıklarını “iyi” olarak algılayan<br />
grubun, diğer gruba göre depresyon<br />
düzeyinin anlamlı olarak düşük olduğu<br />
belirlenmiştir (t=4.20; p.05); Sosyal Destek Arama (t=.267,<br />
p>.05); Kaçınma (t=.044, p>.05) ve<br />
Depresyon düzeyi (t=.205, p>.05).<br />
Medeni durumlarına göre evli, bekâr ve dul<br />
olarak ayrılan gruplar başaçıkma stratejileri<br />
ve depresyon düzeyleri açısından karşılaştırılmıştır.<br />
Elde edilen bulgularda gruplar arasında<br />
sadece kaçınma davranışı açısından farklılık<br />
bulunmuştur. Buna göre, hiç evlenmemiş<br />
olan bireylerin kaçınma puanları evli ve dul<br />
olanlara göre anlamlı olarak daha yüksektir[<br />
F (2,56)=3.38, p.05];<br />
Sosyal Destek Arama için [F(4,54)=.8726,<br />
p>.05]; Kaçınma için [F(4,54)=1.5714,<br />
p>.05] ve Depresyon için [ F(4,54)=.2508,<br />
p>.05)].<br />
Araştırma grubu, öğrenim durumlarına göre<br />
a) okuma-yazma bilmeyenler, b)<br />
okuryazar, c) ilkokul mezunu ve d) orta-lise<br />
mezunu olanlar olarak dört gruba<br />
ayrıldığında gruplar, Problem Çözme<br />
[F(3,55)=.2210, p>.05]; Sosyal Destek<br />
Arama [F(3,55)=.7755, p>.05]; Kaçınma<br />
[F(3,55)=.9587, p>0.05] ve Depresyon<br />
düzeyi [F(3,55)=.9194, p>.05] açısından<br />
farklılık göstermemiştir.<br />
Çocuk sahibi olup olmamaya göre ikiye<br />
ayrılan grupların ölçeklerden aldıkları<br />
puanların ortalamaları birbirleriyle<br />
karşılaştırıldığında Problem Çözme (t=.712,<br />
p>.05); Sosyal Destek Arama (t=.379,<br />
p>.05); Kaçınma (t=.083, p>.05) ve<br />
Depresyon düzeyi (t=.216, p>.05) açısından<br />
anlamlı farklılıklar bulunmamıştır.<br />
Araştırma grubu sosyal güvence ve gelir<br />
sahibi olup olmamalarına göre iki gruba<br />
ayrıldığında, grupların ölçeklerden aldıkları<br />
puanların ortalamaları birbirlerinden anlamlı<br />
olarak farklılık göstermemiştir. Diğer bir<br />
deyişle sosyal güvence ve gelir durumu<br />
problem çözme, sosyal destek arama,<br />
kaçınma ve depresyon düzeyleri ile ilişkili<br />
bulunmamıştır.<br />
Araştırma grubunun depresyon puan<br />
ortalaması ise kesme noktası olan 17 puanın<br />
(Şahin, 1988) biraz üstündedir. Özerk<br />
davranış ve algılanan sosyal desteğe ilişkin<br />
puan ortalamaları ise tavan puanlara<br />
yakındır.<br />
Tablo 4’te Araştırma grubunun yaş<br />
değişkenine göre ölçeklerden aldıkları<br />
puanların ortalama, standart sapma ve t<br />
değerleri verilmiştir. Araştırma grubu<br />
yaşlarına göre 69 yaşın altı ve üstü olmak<br />
üzere ikiye ayrılmışlardır.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12<br />
67<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12
Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />
Tablo 4.Yaşa Göre Ölçek Ve Alt Ölçeklerden Alınan Puanlara İlişkin Ortalama, Standart Sapma Ve T Değerleri<br />
Yaş<br />
69 -<br />
69 +<br />
(n = 23)<br />
(n = 36)<br />
Ölçek/alt ölçek X ss X ss t<br />
Problem Çözme<br />
11.35<br />
2.77<br />
11.05<br />
2.81<br />
.697<br />
Sosyal Destek Arama<br />
12.43<br />
2.08<br />
12.25<br />
2.33<br />
.759<br />
Kaçınma<br />
11.78<br />
1.38<br />
10.72<br />
2.42<br />
2.14*<br />
Depresyon<br />
17.18<br />
9.78<br />
17.47<br />
10.77<br />
.920<br />
* p < .05<br />
Tablo 5. Cinsiyete Göre Ölçek Puan Ortalamaları, Standart Sapma Ve T Değerleri<br />
Cinsiyet<br />
Kadın<br />
Erkek<br />
(n = 29)<br />
(n = 30)<br />
Ölçek/alt ölçek X ss X ss t<br />
Problem Çözme<br />
10.03<br />
2.82<br />
12.27<br />
2.29<br />
3.34**<br />
Sosyal Destek Arama<br />
11.93<br />
2.63<br />
12.70<br />
1.70<br />
.191<br />
Kaçınma<br />
11.07<br />
2.05<br />
11.20<br />
2.24<br />
.816<br />
Depresyon<br />
18.72<br />
10.76<br />
15.89<br />
9.78<br />
.308<br />
** p < .01<br />
Tablo 4’te görülebileceği üzere yaşı 69’un<br />
üstünde olan bireyler yaşı 69’un altında olan<br />
bireylerle karşılaştırıldığında daha yüksek kaçınma<br />
ortalama puanına sahiptirler (t=2.14,p
Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />
Tablo 6. Değişkenlerarası Korelasyon Katsayıları<br />
Değişkenler 1 2 3 4 5 6 7<br />
Problem Çözme(1) ***<br />
**<br />
**<br />
**<br />
**<br />
.4651<br />
-.3553<br />
.3360<br />
.3320<br />
-.3183<br />
Sosyal Destek Arama(2) **<br />
Kaçınma (3)<br />
.3940<br />
Depresyon düzeyi (4) **<br />
-.4472<br />
**<br />
-.4703<br />
Özerk davranma(5) ***<br />
.4674<br />
Algılanan Sosyal Destek (6)<br />
Huzurevinde Kalma Süresi (7)<br />
Yalnız Yaşama Süresi(8)<br />
*p < .05; **p < .01; ***p < .001<br />
Tablo 6 incelendiğinde, araştırmada<br />
belirlenen bazı değişkenler arasında anlamlı<br />
ilişkiler olduğu görülmektedir. Problem<br />
çözme, sosyal destek arama, özerk<br />
davranabilme, algılanan sosyal destek ile<br />
pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Diğer bir<br />
deyişle, problem çözme puanı yükseldikçe<br />
bireylerin sosyal destek arama (r=.4661,<br />
p
Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />
araştırmada belirlenen değişkenlerin<br />
katkılarının olup olmadığına ilişkin olarak<br />
aşamalı regresyon analizi yapılmıştır. Elde<br />
edilen bulgularda “özerk davranma”<br />
değişkenine ait korelasyon katsayısı .39191<br />
olarak bulunmuştur. R² değerlerine göre<br />
“özerk davranma” puanı toplam varyansın<br />
%15.359’ini açıklamaktadır. “Özerk<br />
davranma” puanının yordanan değişkenin<br />
varyansına olan bu katkısı anlamlıdır[ (F<br />
(1,58) = 10.52; p
Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />
çocuklarıyla ilişkilerinin niteliklerinin de<br />
sınanmasının doğru olacağı düşünülmektedir.<br />
Çünkü aile desteği ve yetişkin çocuklara<br />
sahip olma başlıbaşına bir doyum kaynağı<br />
olabilir (Osgood, 1985, akt: Chiello ve<br />
Stahelin, 1999). Tersi anlamlı ilişkilere sahip<br />
olamamanın getirdiği bir yoksunluk ve kayıp<br />
yaşantısını getirir. Kayıp ise bilişsel kuram<br />
çerçevesinde depresif düşünceyi<br />
çağrıştırmaktadır.<br />
Cinsiyet değişkeni açısından gruplar<br />
ayrıldığında erkeklerin kadınlara göre daha<br />
çok problemde odaklaşan (problem çözme)<br />
başaçıkmayı kullandıkları belirlenmiştir.<br />
Literatürde karşılaştırma yapılabilecek ilgili<br />
bulguya rastlanmamıştır. Hipotetik<br />
değerlendirme maddelerinin toplamı olarak<br />
ölçülen problem çözme davranışının<br />
erkeklerde görülme sıklığının, duruma mı<br />
yoksa bireye mi özgü olduğunu yordama<br />
gücü olan diğer değişkenler, gözlem ve<br />
görüşme teknikleriyle sınanabilir. Bireysel<br />
ve çevresel etmenleri çözümleyip<br />
genellemelere gidebilmek için kültürlerarası<br />
çalışmalar yapılması uygun olabilir.<br />
Öte yandan bu çalışmada sosyal destek<br />
arama, kaçınma ve depresyon düzeyinin<br />
cinsiyetten bağımsız olduğu belirlenmiştir.<br />
Nahcivan ve diğerleri (1999)’nin yaptıkları<br />
çalışmada ise eş kaybına bağlı olarak<br />
erkeklerin depresyon düzeylerinin kadınlara<br />
göre daha yüksek olduğu belirtilmektedir.<br />
Bazı diğer çalışmalarda ise kadınların<br />
psikolojik problemlerinin olduğunu kabul<br />
etme düzeylerinin erkeklere göre daha fazla<br />
olduğu ve duygusal stres hissettikleri zaman<br />
daha çok sosyal destek aradıkları<br />
belirlenmektedir (Butler, Giardano ve Neren,<br />
1985; akt: Phillips ve Murrell, 1994).<br />
Bu çalışmada elde edilen önemli<br />
bulgulardan biri de özerk davranma ve<br />
sosyal desteği olduğunu algılamanın bireyin<br />
uyuma yönelik başaçıkma davranışı ile<br />
pozitif; depresyon düzeyi ile ise negatif<br />
yönde ilişkili olması ile ilgilidir. Böylelikle,<br />
özerk davranabilme yetisinin ve sosyal<br />
desteğin olduğunun algılanmasının uyuma<br />
yönelik başaçıkma stratejileri ile, depresyon<br />
düzeyinin ise uyuma yönelik olmayan<br />
başaçıkma stratejileri ile ilişkili olacağı<br />
şeklindeki araştırma beklentileri<br />
desteklenmiştir.<br />
Yaşlıların özerk davranabilmesi kontrol<br />
duygusuna sahip olmaları ile mümkün<br />
olmaktadır. Kontrole sahip olduğunu<br />
algılayan ve özerk davranabilen bireylerin<br />
uyum yetenekleri de artmaktadır. Kontrol<br />
duygusunu algılama, bireyin biliş,<br />
motivasyon ve duygularına yön veren önem<br />
bir belirleyicidir (Rodin, 1986).<br />
Bu çalışmada yaşlıların kontrole sahip<br />
olduğunu algılaması sağlıklı bir algılama<br />
biçimi olarak değerlendirilmiştir.<br />
Gerontolojik literatürde kontrole sahip<br />
olmaya ilişkin çelişkili görüşlere yer<br />
verilmiştir. Cicirelli (1987) kurumlarda<br />
yaşayan yaşlıların dışsal kontrole olan<br />
inancının psikolojik sağlıklarını korumaları<br />
açısından yararlı olduğu ve yaşlıların<br />
bakımlarını sağlamaları için diğerlerinden<br />
yardım almalarının uyuma yönelik bir<br />
davranış olduğunu belirtmektedir. Böylesi<br />
bir “bağımlılıkla” yaşlı birey ilgi çekip,<br />
sosyal temas kurabilmekte ve bu durum<br />
onun psikolojik sağlığı açısından olumlu<br />
olarak değerlendirilmektedir.<br />
Reich ve Zautra (1989) yaşlıların kontrolü<br />
algılamasına ilişkin olarak yaptıkları<br />
çalışmada deneysel olarak kontrol kaybı<br />
oluşturulan deneklerin kontrol kaybı<br />
olmayan deneklere göre öznel sağlık<br />
durumlarını daha fazla negatif puanlarla<br />
değerlendirdikleri belirlenmiştir. Bir başka<br />
araştırmada huzurevine yeni gelen bireylere<br />
çevrelerini kontrol edebilmelerine ilişkin<br />
bilgi verilmesi ile sağlıklarını daha iyi rapor<br />
etmeleri arasında doğrusal bir ilişki olduğu<br />
belirlenmiştir. Çalışmada, sözkonusu<br />
bilginin verilmediği kontrol grubundaki<br />
yaşlıların sağlık durumlarına ilişkin algının<br />
olumsuz olduğu kaydedilmiştir (Krantz ve<br />
Schulz, 1980).<br />
Rodin (1986) bireylerin sağlıklarını<br />
korumaya ilişkin inançlarda kontrol<br />
duygusunun yaşla birlikte azaldığını, bunun<br />
fiziksel düşüşün yaşlanma sürecinin<br />
değiştirilemeyecek olarak görülmesinden<br />
kaynaklandığını ifade etmektedir.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 10 12
Prof. Dr. Ferda AYSAN, Yard. Doç. Dr. Şüheda ÖZBEN<br />
Bu noktada, yaşlıların hareket yetenekleri ve<br />
kontrole olan algılarının güçlenmesi, onların<br />
ruh sağlıklarını korumaları açısından<br />
önemlidir. Konu aktif olma kuramı (activity<br />
theory) çerçevesinde ele alındığında, optimal<br />
yaşlanmanın aktif kalıp, daralan sosyal<br />
çevreye karşı koyma ve emeklilikle birlikte<br />
giderek yitirilen rol ve statünün yerine<br />
geçecek şeyleri bulmak ile mümkün olacağı<br />
belirtilmektedir (Baum ve Baum, 1980; akt:<br />
Chiello ve Stahelin, 1999).<br />
Sözü geçen kuramı destekleyen araştırmalarda<br />
yaşlılık döneminde belli bir düzeyde aktif<br />
kalmanın uyum yeteneğini ve yaşam<br />
doyumunu arttırdığına ilişkin bulgular yer<br />
almaktadır (McPherson ve Kozlik, 1979;<br />
Ostrow, 1980; Teague, 1980; akt: Chiello ve<br />
Stahelin, 1999).<br />
Bireyin stresle başarılı bir biçimde<br />
başaçıkması a) dış etkenlere karşı duyarlılık<br />
düzeyi; b) karşılaşılan stres durumu ve c)<br />
koruyucu etmenler olmak üzere üç ögenin<br />
fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir.<br />
Bireysel duyarlılık genetik etkiler,<br />
kazanılmış biyolojik duyarlılık ve bireyin<br />
uyumunu etkileyen psikolojik etkenleri<br />
içermektedir. Stres durumu psikolojik ve<br />
çevresel ögelerle bireyin bunları algılamasını<br />
içermektedir. Koruyucu etmenler ise, stresin<br />
etkisini azaltıp bireyi strese karşı koruyan<br />
biyolojik, psikolojik veya sosyal ögeleri<br />
içermektedir (Gatz, Kasl-Godley, ve Karel,<br />
1996; akt: Smyer ve Qualls, 1999).<br />
Bu bağlamda bireyin sahip olduğu sosyal<br />
destek, onu strese karşı koruyan psiko-sosyal<br />
bir etmen olarak değerlendirilebilir. Stres<br />
literatüründe yer alan çok sayıda araştırma<br />
bulgusu sosyal desteğin bireyin psikolojik<br />
sağlığını koruyucu etkisini vurgulamaktadır.<br />
Yaşlılık döneminin psikodinamiği anlamlı<br />
sosyal desteğe sahip olmanın kritik<br />
değerinin anlaşılmasını gerektirmektedir.<br />
Bu çalışmadan elde edilen bulgular huzurevi<br />
ortamında yaşayan yaşlılara verilecek<br />
psikolojik hizmetlerin onların uyum ve<br />
yaşam kalitelerini yükseltecek biçimde<br />
düzenlenmesinin önemini ortaya<br />
koymaktadır. Psikolojik hizmetlerin<br />
koruyucu, müdahale edici ve rehabilite edici<br />
şekilde düzenlenmesinde yarar vardır.<br />
Psikolojik danışmanların, yaşlı bireylerin<br />
sosyal gereksinimlerine karşı duyarlı<br />
olmaları yaşlanma sürecine ilişkin sosyal<br />
izolasyon, terkedilme, benlik kavramı ve<br />
yaşlılıkta uyumla ilgili parametreleri<br />
anlamaları gerekmektedir.<br />
Spesifik olarak değerlendirmek gerekirse,<br />
danışmanlar katölizör rolünü üstlenmeli ve<br />
huzurevindeki yaşlıların optimal yaşam<br />
doyumlarını sağlamak için bireysel ve grup<br />
çalışmaları yoluyla bireylerin sosyal ve<br />
bireysel rollerinin anlamlı tanımlamalarını<br />
yapmalı ve onların benlik saygılarını<br />
yükseltecek sosyal ortamları hazırlamalıdırlar.<br />
Özellikle grup çalışmalarının bireylerin<br />
sosyal destek gereksinimlerini karşılamada<br />
etkin ve yararlı olacağı düşünülmektedir.<br />
Son olarak, bu çalışma sınırlı sayıda bir<br />
örneklem grubu ile yapılmıştır. Elde edilen<br />
sonuçların genellenebilmesi için geniş çaplı<br />
bir araştırma desenine gereksinim vardır<br />
Kaynaklar<br />
“Amirkhan,J.(1990). A factor analytically derived measure of coping: The coping strategy indicator.<br />
of Personality and Social Psychology, 59(5),1066-1074.<br />
Journal<br />
Aysan,F.(1994). Başaçıkma stratejisi ölçeğinin üniversite öğrencileri için geçerliği güvenirliği. Birinci <strong>Eğitim</strong><br />
Bilimleri Kongresi Bildiriler Kitabı. Adana: Çukurova <strong>Üniversitesi</strong>,3,1158-1168.<br />
Bekaroğlu,M.(1998). Yaşlılarda distimik bozukluk ve kronik minör depresyon . 34. Ulusal Psikiyatri<br />
Kongresi Bilimsel Çalışmalar Özet Kitabı,136.<br />
Butler, R.N. (1975). Why survive Being old in America. New York; Harper & Row.<br />
11 13<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12
Huzurevinde Yaşayan Bir Grup Yaşlının Kullandığı Başaçıkma Stratejileri<br />
Christine,E.,ve Alexy,B.(1998). Identifying health status and health risks of older rural residents. Journal of<br />
Community Health Nursing ,15(2),61-75.<br />
Chiello, P.P. ve Stahelin, H.B. (1999). Psychology, health and medicine, ı, 1, 83-95.<br />
Cicirelli, V.G. (1987). Locus of control and patient role adjustment of the elderly inacute-care hospitals.<br />
Psychology and Aging, 2, 138-143.<br />
Cornelius, S.W. ve Caspi, A. (1987). Everyday problem solving in adulthood and old<br />
Aging, 2, 144-153.<br />
age. Psychology and<br />
Erdoğan,N.(1993). Huzurevi yaşlıları. Sosyoloji Dergisi, E.Ü.Edebiyat <strong>Fakültesi</strong> Yayını,4,157-202.<br />
Folkman, S., Lazarus, R.S., Pimley, S. Ve Novacek, J. (1987). “Age differences in stress and coping processes”.<br />
Psychology and Aging, 2, 171-184.<br />
Harris, L. ve ark. (1975). The myth and reality of aging in America. A study conducted for the national<br />
council on aging.<br />
Havighurst, R.J. (1972). Developmental tasks and education (3. Baskı). New York: David Mc Kay.<br />
Hisli,N.(1989). Beck depresyon envanterinin üniversite öğrencileri için geçerliği,güvenirliği. Psikoloji<br />
dergisi,7(23),3-13.<br />
Irion, J.C. ve Blanchard-Fileds, F. (1987). A cross-sectional comparison of adaptive coping in adulthood.<br />
Journal of Gerontology, 42, 502-504.<br />
Krantz, D.S. ve Schulz, R. (1980). Personal control and health: some applications to crisis of middle and old age.<br />
(A. Baum ve J.E. Singer edit ettiği). Advances in environmental psychology. (Vol. 2, pp. 23-57). New<br />
York: Academic Press.<br />
McCrae, R.R. (1982). Age differences in the use of coping mechanisms. Journal of Gerontology, 37, 454-560.<br />
Nahcivan,N.Ö.,Demirezen,E.,Erdoğan,S.(1999). Birinci basamakta yaşlılarda depresyon ile ilişkili faktörler:<br />
Sosyodemografik özellikler,deneyimlenen sosyal kayıplar,sağlık sorunları ve iyilik durumu. 35.Ulusal<br />
Psikiyatri Kongresi’nde sunulan bildiri. 6-12 Eylül,Trabzon.<br />
Neugarten, B.L. ve Neugarten, D.A. (1986). Age in the aging society. Daedalus, 115, 31-49.<br />
Pfeiffer, E. (1977). Psychopathology and social pathology. J.E. Birren ve K. W. Schaie’nin edit ettiği<br />
“Handbook of the psychology of aging” kitabında (s. 650-671). New York: Van Nostrand Reinhold.<br />
Phillips, M.A. ve Murrell, S. A. (1994). “Impact of psychological and physical health, stressful events, and social<br />
support on subsequent mental health help seeking among older adults’ Journal of Consulting and Clinical<br />
Psychology, Vol. 62, No. 2, 270-275.<br />
Pruchno, R.A., J.E. Michaels ve S.L. Potashnik, (1990). “Predictors of institutionalization among alzheimer<br />
discase victims with caregiving spouses”. Journal of Gerontology: Social Sciences 45: 5259-65.<br />
Reich, J.W. ve Zautra, A.J. (1989). “A perceived control intervention for at risk older adults”. Psychology and<br />
Aging, 4, 415-424.<br />
Rodin, J. (1986). Ageing and health: effects of the sense of control. Science, 233, 1271-1276.<br />
Smyer, M. ve Qualls, S. (1999). Aging and mental. Health. Oxford: Blackwell.<br />
Quayhagen, M.P. ve Quayhagen, M. (1982). Coping with conflict: Measurement of age related patterns.<br />
Research on Aging, 4, 364-377.<br />
Vaillant, G.L. (1977). Adaptation to life. Boston: Little, Brown.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 1-12 12
Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM<strong>Ege</strong> - Yrd. <strong>Eğitim</strong> Doç. Dergisi Dr. Esin 2004 ŞAHİN (5) 2: PEKMEZ 13-19 - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />
ASİTLER BAZLAR KONUSUNDA ÇOKLU ZEKA KURAMINI’NA DAYALI<br />
UYGULAMALARIN ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ<br />
(The Effects of Activities Based on Multiple Intelligence Theory on Students’ Achievement on The Subject<br />
of Acids And Bases)<br />
Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM *<br />
Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ<br />
Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />
ÖZET<br />
Bu araştırmanın temel amacı ilköğretimin ikinci kademesinde, 8. sınıflarda, fen dersinde çoklu zeka kuramına<br />
dayalı öğretim yöntemini kullanarak, bu yöntemi sınıf ortamında denemek ve çoklu zeka kuramına dayalı fen<br />
öğretiminin geleneksel öğretime göre öğrenci başarısına etkisini belirlemektir. Bu araştırmanın evrenini, İzmir ili<br />
ilköğretim 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, İzmirde bulunan bir İlköğretim<br />
Okulunda okuyan 62 öğrenci oluşturmaktadır.<br />
Bu çalışmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın verilerinin SPSS 8.0 programında<br />
değerlendirilmesiyle, fen başarısı açısından gruplar arasında deney grubu lehinde anlamlı farklar olduğu ortaya<br />
konmuştur. Ayrıca deney grubundaki öğrencilerin derse karşı ilgilerinin artarak, pozitif davranışlar sergiledikleri<br />
gözlenmiştir.<br />
Anahtar Sözcükler: Çoklu Zeka Kuramı, Fen Öğretimi, Öğrenci Başarısı<br />
ABSTRACT<br />
The main aim of this research is to find out the effects of using multiple intelligence theory on students’<br />
achievement in science teaching. The sample of this study is the 8 th year students in a primary school İzmir and<br />
the number of the students is 62.<br />
For the data collection, the experimental design was used. By analysing the data on SPSS 8.0, the results showed<br />
that there was a significant difference between the experimental group and control group in terms of students’<br />
achievement. Also it was observed that the students in the experimental group showed positive attitudes towards<br />
science lesson.<br />
Key Words: Multiple Intelligence Theory, Science Teaching, Students’ Achievement.<br />
GİRİŞ<br />
Nitelikli bireylerin yetiştirilmesi için<br />
eğitimin, daha etkili ve verimli duruma<br />
gelmesi gerektiği kaçınılmazdır. Bu anlamda<br />
kalıplaşmış öğretim uygulamalarının yerini<br />
çağdaş uygulamaların alması gerektiği kabul<br />
edilmektedir.<br />
Gardner’ın geliştirdiği Çoklu Zeka Kuramı,<br />
çağdaş öğretim yöntemleri arasında yerini<br />
almıştır. Gardner insan beyninde dilsel,<br />
sayısal, görsel, mimiksel ve diğer sembol<br />
sistemlerinin kullanılarak farklı psikolojik<br />
işlemlerin gerçekleştiğini ve beynin farklı<br />
bölümlerinin farklı sembol sistemleri için<br />
çalıştığını söylemektedir (Gardner ve Hatch,<br />
1989). Gardner okullarda verilen eğitimde,<br />
sadece dilsel ve matematiksel olarak iki zeka<br />
alanının kullanıldığını görmüştür. Bu<br />
özellikler bireyin zekasının göstergesi olarak<br />
kabul edilmekte ve diğer özellikleri yok<br />
sayılmakta veya önemsenmemektedir.<br />
Beyinle ilgili çalışmaların artması zeka<br />
tanımının değişmesine neden olmuştur.<br />
* D.E.U Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>, İlköğretim Bölümü, agunay.balim@deu.edu.tr<br />
13<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19
Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi<br />
Gardner zekayı, “problemleri çözme<br />
kapasitesi olarak bir veya daha fazla kültürel<br />
yapıda değeri olan bir ürün ortaya<br />
çıkarmaktır” şeklinde tanımlamıştır (Gardner<br />
ve Hatch, 1989). Gardner’a (1993, 1999)<br />
göre dil zekası, mantıksal-matematiksel zeka,<br />
görsel-uzamsal zeka, müziksel zeka,<br />
bedensel-kinestetik zeka, sosyal zeka, öze<br />
dönük zeka ve doğacı zeka olmak üzere sekiz<br />
zeka alanı vardır. Ancak Gardner (1983) bu<br />
zeka alanlarını tanımlarken, bu sayının insan<br />
yeteneklerinin çokluğunu ifade etmede yeterli<br />
olmadığına ve her zaman daha fazla<br />
alanlarının olabileceğine de işaret etmiştir.<br />
Zeka alanları her zaman birlikte çalışırlar<br />
ancak bu, çok karmaşık yollarla gerçekleşir.<br />
Örneğin bir futbolcu bedensel zekayı koşma,<br />
yakalama ve topa vurma esnasında; uzamsal<br />
zekayı, sahayı ve görevini tanırken; dil ve<br />
sosyal zekayı, oyun kurallarını öğrenirken ve<br />
takımıyla tanışırken, paylaşırken; öze dönük<br />
zekayı kendini değerlendirirken<br />
kullanmaktadır (Armstrong, 1994).<br />
Gardner, Weinreich-Haste (1983) ile yaptığı<br />
görüşmede insanların farklı şekillerde sahip<br />
oldukları yetenekleri, potansiyelleri veya<br />
kabiliyetleri “zeka alanları” olarak<br />
adlandırarak, müziksel, görsel veya bedensel<br />
gibi alanları “yetenekler” olarak değil de<br />
“zeka alanları” olarak nitelediğini açıklamıştır<br />
Boswell’in “İnsanlar arasında zihinsel güçler<br />
bakımından doğuştan gelen bazı farkların<br />
bulunduğunu inkâr edemem ama bunlar,<br />
eğitimin ürünü olarak sonradan meydana<br />
getirilmekte olanların yanında hemen hemen<br />
bir hiçtir” sözünde de belirttiği gibi,<br />
insanların doğuştan getirdiği ve eğitimle<br />
sonradan kazandığı, birbirinden farklı pek<br />
çok özelliği vardır (Boswell’ den aktaran<br />
Senemoğlu, 1999).<br />
Bireysel farklılıkların bu derece çok çeşitli<br />
olması, eğitim sisteminde çoğulcu<br />
yöntemlerin kullanılmasını zorunlu kılmıştır.<br />
Çünkü her insan, aktif olarak kullandığı<br />
zekaları ile özel bir karışıma sahiptir (Hoerr,<br />
2001). Bu nedenden dolayı, farklı<br />
bireylerden farklı öğrenme yöntemleriyle<br />
öğrenmeleri beklenir. Görsel zekası gelişmiş<br />
olan çocukların resim ve CD’lerle daha<br />
kolay öğrendikleri; matematik zekası<br />
gelişmiş olanların sebep sonuç ilişkileri<br />
kurarak bedensel zekaya sahip olanların ise<br />
deneyerek, uygulayarak ve dokunarak daha<br />
kolay öğrendikleri düşünülmektedir.<br />
Dolayısıyla, eğitim sisteminde tek çeşit<br />
öğretim yöntemi kullanarak etkili ve anlamlı<br />
öğretim yapılması mümkün değildir. Bu<br />
yüzden, değişik zeka türlerinde güçlü olan<br />
öğrencilerin, ne şekilde öğrendikleri tespit<br />
edilerek, buna göre yöntemler uygulanması<br />
ideal bir yaklaşımdır. Öğretmenin görevi,<br />
öğretirken tek bir etkinlik kullanmak yerine<br />
sayı, resim, fiziksel hareket, müzik, sosyal<br />
aktivite gibi etkinliklerle birleştirerek<br />
öğrenme ortamını zenginleştirmektir<br />
(Armstrong, 1994). Ayrıca eğitim verilirken<br />
öğrencilerin eksik yönlerine<br />
odaklanmayarak, onların güçlü yönleri tespit<br />
edilmeli ve bu alanda başarılı olmaları<br />
sağlanmalıdır. Böylece çağdaş eğitim<br />
anlayışındaki “eğitimde fırsat eşitliği”<br />
ilkesinin anlamı genişleyerek, her bireye<br />
kendi ilgisini ve zekasını uygun düzeyde<br />
geliştirmesini sağlayacak imkan verilmiş<br />
olur (Saban, 2001). Öğretilecek bir konunun,<br />
zeka alanları göz önünde bulundurularak<br />
öğretilmesi, öğrenmenin daha kalıcı olduğu<br />
ve ayrıca çoklu öğrenme ortamlarında<br />
bireylerin problem çözme becerileri ve<br />
üretkenliklerinin daha fazla olduğu<br />
belirtilmektedir (Yavuz, 2001; Armstrong,<br />
1998; Gardner, ve Hatch, 1990; Kaptan,<br />
1999). Bruner Öğrenci Modelleri’nde insan<br />
aklı ve eğitim süreci arasındaki ilişkiyi<br />
irdelerken, eğitimcilerin öğrenmenin sadece<br />
bir çeşidinde ısrar etmemelerinin gerektiği<br />
üzerinde durmuştur (Weber, 2001).<br />
Çoklu Zeka Kuramını benimseyen öğretmen,<br />
öğrencilerinin ilgi alanlarına, yetenek ve<br />
becerilerine göre dersinde farklı öğretim<br />
yöntemleri uygulamalıdır (Checkley, 1997).<br />
Çoklu Zeka Kuramını derslerde kullanmanın<br />
en iyi yolu öğretilecek konunun bir zekadan<br />
diğerine nasıl uyarlanabileceğinin<br />
belirlenmesidir. <strong>Eğitim</strong>ciler, Çoklu Zeka<br />
Kuramı’nda çocuğun nasıl öğrendiğine daha<br />
fazla önem verirler ve buna göre<br />
değerlendirmeler yaparlar. Böylece Çoklu<br />
Zeka Kuramı daha çok çocuğa ulaşmayı<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19 14
Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM - Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />
sağlayan bir yol olur (Hoerr, 2001). <strong>Eğitim</strong>de<br />
sürekli olarak çeşitli öğretim yöntemleri<br />
bulma çabası içinde olmak öğretimin daha<br />
sağlıklı ve kalıcı olması açısından önemlidir.<br />
Bu nedenle fen derslerinde, öğrencilerin<br />
tümüne hitap eden çağdaş yaklaşımlar<br />
kullanmak gerekmektedir. Bu çalışmada da<br />
çağdaş yaklaşımlardan biri olduğu düşünülen<br />
çoklu zeka kuramının fen eğitimindeki yeri<br />
ve önemi vurgulanmaya çalışılmıştır.<br />
Çoklu zeka ile ilgili uluslar arası yapılan<br />
çalışmalardan biri Campbell tarafından<br />
yapılmıştır. Campbell, 1989 ve 1990 yılları<br />
arasında ilkokul 3. sınıflarla, Çoklu Zeka<br />
Kuramı tabanlı öğrenme modeline göre<br />
öğrenci tepkilerini tespit etmek için, öğrenci<br />
davranışları, tutumları ve becerileri üzerine<br />
çalışılmıştır. Bu çalışma sonucunda<br />
öğrencilerin farklı zeka alanlarının geliştiği<br />
ve öğretmenlerinde bu çalışmadan olumlu<br />
etkilendiği belirtilmiştir. (Campbell, 1999).<br />
Yurdumuzda Çoklu Zeka Kuramı ile ilgili<br />
birçok çalışma vardır. Bu çalışmalardan biri<br />
1997–1998 öğretim yılında TED Ankara<br />
Koleji Vakfı İlköğretim Okulu’nda 5.<br />
sınıfların matematik derslerinde Çoklu Zeka<br />
Kuramı uygulamalarıdır. Deney ve kontrol<br />
grupları oluşturularak çalışmalar sürdürülmüştür.<br />
Bu çalışmanın sonucunda öğrencilerin<br />
derslerden büyük zevk aldıkları belirtilmektedir.<br />
Ayrıca deney grubu öğrencilerinin<br />
başarılarının da diğer gruba oranla arttığı<br />
saptanmıştır (Çoşkungönüllü, 1998).<br />
Saban (2001), özel bir okulda 2000–2001<br />
öğretim yılı süresince, Çoklu Zeka Kuramı<br />
ile ilgili uygulamalar yapmış ve bu<br />
çalışmalar sonucunda öğrencilerin farklı<br />
zeka alanlarını geliştirdiğini saptamıştır.<br />
Bümen (2001), özel bir İlköğretim<br />
Okulu’nda gözden geçirme stratejisi ile<br />
desteklenmiş Çoklu Zeka Kuramının,<br />
sekizinci sınıfların Vatandaşlık ve İnsan<br />
Hakları <strong>Eğitim</strong>i dersinde yaptığı çalışmasında,<br />
deney ve kontrol grubu öğrencilerinin bilgi<br />
düzeyleri açısından önemli bir fark<br />
bulmazken, bilgi üstü düzeylerde, toplam<br />
erişide, öğrencilerin tutumlarında ve<br />
bilgilerin kalıcılığında deney grubu lehinde<br />
anlamlı bir farkın olduğunu tespit etmiştir.<br />
Yukarıdaki çalışmalardan da anlaşıldığı gibi,<br />
Çoklu Zeka Kuramının okullarda kullanımı<br />
sonucunda daha etkili bir öğrenme<br />
sağlamıştır. Çoklu Zeka Kuramı,<br />
eğitimcilere, bütün çocukların farklı<br />
alanlarda zeki olduğunu gösterdiği için, teori<br />
bütün çocukların başarılı olmalarına fırsat<br />
verecek etkili bir model olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır. Bu çalışmalara ek olarak Çoklu<br />
Zeka Kuramının fen öğretiminde etkililiğinin<br />
saptanması amaçlanmıştır.<br />
PROBLEM CÜMLESİ<br />
İlköğretim 8. sınıf Fen öğretim programında<br />
yer alan “Maddedeki Enerji ve Değişim”<br />
ünitesinin ‘Asitler ve bazlar’ konusunun<br />
öğretiminde, Çoklu Zeka Kuramının<br />
uygulandığı grup ile geleneksel yöntemin<br />
uygulandığı grubun başarıları arasında<br />
anlamlı bir fark var mıdır<br />
ALT PROBLEMLER<br />
1. Asitler ve Bazlar konusunda, Çoklu<br />
Zeka Kuramının uygulandığı deney grubu ile<br />
geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol<br />
grubunun, son test puan durumları arasında<br />
anlamlı bir fark var mıdır<br />
2. Asitler ve Bazlar konusunda, Çoklu<br />
Zeka Kuramının uygulandığı deney grubu ile<br />
geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol<br />
grubunun aldıkları kazanç puanları arasında<br />
anlamlı bir fark var mıdır<br />
3. Asitler ve Bazlar konusunda, kontrol<br />
grubunun, ilk ve son test puan durumları<br />
arasında, anlamlı bir fark var mıdır<br />
4. Asitler ve Bazlar konusunda, deney<br />
grubunun ilk ve son test puan durumları<br />
arasında anlamlı bir fark var mıdır<br />
YÖNTEM<br />
VARSAYIMLAR<br />
1. Her iki grupta aile durumu, çocuğun<br />
bilgisi ve ilgisi gibi kontrol altına<br />
alınamayan değişkenler aynı düzeydedir.<br />
2. Seçilen okul evreni temsil eder.<br />
3. Araştırma sırasında denekler ek<br />
çalışmalarda bulunmamışlardır.<br />
15<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19
Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi<br />
SINIRLILIKLAR<br />
Araştırma, 2002–2003 öğretim yılı güz<br />
döneminde, İzmir ilindeki bir İlköğretim<br />
Okulu 8A\8B sınıf öğrencileri, Fen öğretim<br />
programında yer alan, “Maddedeki Değişim<br />
ve Enerji” ünitesinin “Asitler ve Bazlar”<br />
konusuyla ve araştırmacılar tarafından<br />
belirlenen kazanımlar ile sınırlıdır.<br />
VERİ TOPLAMA ARACI, VERİLERİN<br />
TOPLANMASI VE VERİLERİN<br />
ANALİZİ<br />
Araştırma için, hedef davranışlar<br />
doğrultusunda hazırlanan 32 soru, uzman<br />
görüşleri doğrultusunda düzenlenmiştir.<br />
Yapılan analizler sonucunda, 3 sorunun iptal<br />
edilmesiyle, toplam 29 soruya<br />
düşürülmüştür. Bu başarı testinin ortalama<br />
güçlüğü 0.39 olarak hesaplanmıştır. KR–20<br />
yöntemi ile başarı testinin güvenirliği (r tt )<br />
0.79 bulunmuştur. Güvenirlik tahmininde,<br />
izlenen yol ne olursa olsun, sonucun 0.00-<br />
1.00 arasında (Çelik, 2000) ve grup<br />
karşılaştırmasında kullanılmak üzere<br />
hazırlanan testlerin güvenirlikleri 0.60-0.80<br />
arasında (Özçelik, 1997) olması gerekliliği<br />
gibi özellikler göz önüne alınarak testin<br />
güvenilir olduğuna karar verilmiştir.<br />
Deney ve Kontrol grubuna başarı testine ek<br />
olarak Çoklu Zeka Envanteri (Saban, 2001)<br />
uygulanmıştır. Her iki grubun da zeka<br />
alanları dağılımının homojen olduğu<br />
görülmektedir (Grafik 1).<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
Puanlar<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
Öntest Sontest<br />
Ön ve Son-testler<br />
Deney Grubu<br />
Kontrol Grubu<br />
Grafik 1. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Zeka<br />
Alanları Dağılımı<br />
Araştırma, 2000–2001 öğretim yılındaki Fen<br />
Bilgisi dersi karne notlarına bakılarak, başarı<br />
bakımından birbirine benzerlik gösteren 8A<br />
ve 8B sınıflarıyla yapılmıştır. Ayrıca bu<br />
sınıflardan deney ve kontrol grubu tesadüfî<br />
olarak belirlenmiştir. Ayrıca sınıf<br />
oluşumunda, öğrencilerin sosyal ve<br />
ekonomik farklılıklarından ve öğretmen<br />
etkisinden gelebilecek etkileri önlemek için,<br />
grupların aynı okulda ve aynı öğretmenle<br />
derslere devam eden öğrencilerden olmasına<br />
dikkat edilmiştir.<br />
Yapılan çalışmada deney grubunda<br />
uygulanmak üzere hazırlanan planlarda,<br />
ünitenin ve konunun adı, süre, araç- gereç ve<br />
materyaller, hedef ve davranışlar, dersin<br />
giriş, gelişme ve sonuç etkinlikleri yer<br />
almıştır. Hazırlanan tüm planlarda, Çoklu<br />
Zeka Kuramında bulunan sekiz zeka<br />
alanlarının kullanılmasına dikkat edilmiştir.<br />
Kontrol grubunda ise geleneksel planlar<br />
hazırlanmıştır. Uygulama süresi 10 ders<br />
saatidir. Örneğin asitlerin özellikleri konusu<br />
ile ilgili deney grubuna uygulanan, 1 ders<br />
saati için hazırlanan bazı etkinlik örnekleri<br />
aşağıdadır.<br />
1. Bilinen asit özelliklerinin maddelenmesi<br />
(Sözel).<br />
2. Öğrencilere bu özelliklerin hangilerinin<br />
daha önemli bulduklarının sorulması,<br />
nedenlerinin tartışılması (Kişilerarası).<br />
3. Sizlere verilen maddelerin asidik<br />
olduğunu belirleyebilir misiniz Kolay<br />
gelsin 30 saniyeniz var (Bedensel).<br />
4. Sınıfa getirilen ısırgan otunun öğrencilerce<br />
tanınıp tanınmadığının sorulması ve asitle<br />
bağlantısının yapılması (Doğacı).<br />
5. Asit yağmurları toprağa zarar verebilir<br />
mi Tartışalım ve araştıralım (Doğacı).<br />
6. Bu konuda öğrendiklerimizden sizi en çok<br />
etkileyen nedir (İçsel)<br />
BULGULAR VE YORUM<br />
Araştırmanın yürütüldüğü deney ve kontrol<br />
gruplarının denk olup olmadığını belirlemek<br />
amacıyla, 8A ve 8B sınıfı ön-test puanları<br />
üzerinden bağımlı t-testi yapılmıştır. Öğrenci<br />
dosyalarının incelenmesi ve yapılan<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19 16
Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM - Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />
işlemlerin sonucunda, p değerinin 0.05’den<br />
büyük olduğu için gruplar arasında anlamlı<br />
bir farkın olmadığı görülmüştür. Bu analizlerin<br />
sonuçları Tablo 1’ de görülmektedir. (Testte<br />
yapılan analizlerde her bir doğru yanıt 1<br />
puan, yanlış yanıt ise 0 olarak kodlanmıştır.<br />
Deney ve kontrol gruplarının ortalama<br />
değerleri yüzlük sisteme dönüştürülmüştür)<br />
Tablo 1. Deney ve Kontrol Gruplarının Ön-test Puanlarına<br />
İlişkin t-testi Analiz Sonuçları<br />
GRUPLAR n X ss t p<br />
Deney<br />
Grubu<br />
Kontrol<br />
Grubu<br />
(P
Asitler Bazlar Konusunda Çoklu Zeka Kuramını’na Dayalı Uygulamaların Öğrenci Başarısına Etkisi<br />
Tablo 5. Deney Grubunun Son-Test Ve Ön-Test Puan<br />
Farklarına İlişkin T-Testi Analiz Sonuçları<br />
DEĞİŞKENLER N x Ss t P<br />
Son-test 31 66.000 21.405<br />
Ön-test 31 20.419 10.148<br />
(P
Yrd. Doç. Dr. Ali Günay BALIM - Yrd. Doç. Dr. Esin ŞAHİN PEKMEZ - Meltem ÖZAÇIK ERDEM<br />
KAYNAKLAR<br />
Armstrong, T. (1994). “ Multıple Intellıgences In The Classroom” , Virginia: Association for Supervision<br />
Curriculum Devolopment (ASCD).<br />
Bümen, T. N. (2001). Gözden Geçirme Stratejisi İle Desteklenmiş Çoklu Zeka Kuramı Uygulamalarının Erişi,<br />
Tutum ve Kalıcılığa Etkisi, Doktora Tezi, Ankara.<br />
Campbell, L. (1999). “ Multıple Intellıgence And Student Achievement” Virginia: Association for<br />
Supervision Curriculum Devolopment(ASCD).<br />
Checkley, K. (1997). “The First Seven . . . The Eight” , Educational Leadership, 55(1).<br />
Çelik, D. A. (2000). “Okullarda Ölçme Değerlendirme Nasıl Olmalı”, Milli <strong>Eğitim</strong>. 100-103, Ankara<br />
Çoşkungönüllü, R. (1998). The Effects of Multıple Intellıgences Theory on 5. graders’ Mathematics Ability,<br />
Unpublished MS Thesis. Ankara: Middle East Technical University.<br />
Gardner, H. (1983). Frames Of Mind: The Theory Of Multiple Intelligences, New York, NY: Basic Books.<br />
Gardner, H. (1993). Multiple Intelligences: The Theory In Practice, New York, NY: Basic Books.<br />
Gardner, H. (1999). Multiple Intelligences For The 21. Century. New York, NY: Basic Books.<br />
Gardner, H. and Hatch, T. (1989). “Multiple Intelligences Go To School”. Educational Researcher, XVIII, 8.<br />
Kaptan, F. (1999). Fen Bilgisi Öğretimi. Ankara: M.E.B. Yayınları.<br />
Saban, A. (2001). Çoklu Zeka Teorisi. Ankara: Nobel Yayıncılık.<br />
Senemoğlu, N. (1999). Öğrenme Ürünleri ve <strong>Eğitim</strong>i. Ankara: M.E.B. Yayınları.<br />
Özçelik, D. A. (1997). Test Hazırlama Kılavuzu. Genişletilmiş Ankara: ÖSYM 3. baskı, <strong>Eğitim</strong> Yayınları.<br />
Yavuz, K.E. (2001). <strong>Eğitim</strong>de ve Öğretimde Çoklu Zeka Teorisi ve Uygulamaları. Ankara: Özel Ceceli<br />
Okulları Yayınları Dizisi.<br />
İNTERNET KAYNAKÇASI<br />
Armstrong, T. (1998). “Awekening Genius In The Classroom” http://www.thomasarmstrong.com/multipleintelligence.html<br />
(Ziyaret Tarihi: Mart 2002).<br />
Gardner, H. and Hatch, T. (1990). “ Multiple Intelligences Go To School: Educational Implications Of The<br />
Theory Of “ Multiple Intelligences”. No.4, http://www.edc.org/CCT/ccthome/reports/tr4.html.<br />
(Ziyaret Tarihi: Temmuz 2002).<br />
Hoerr, T. (2001).“Applying Multiple Intelligences In Schools”, http://www.zephyrpress.com (Ziyaret Tarihi: Temmuz<br />
2002).<br />
Weber, E. (2001). “Curriculum For Success” http://www.newhorizons.org/strategies/mi#a (Ziyaret Tarihi:<br />
Mayıs 2002).<br />
19<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 13-19
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Okul Dergisi Merkezli 2004 Yönetim (5) 2: 21-34<br />
OKUL MERKEZLİ YÖNETİM<br />
(School Based Management)<br />
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA 1<br />
ÖZET<br />
Bu araştırmanın temel amacı, okulların geliştirilmesi ve yeniden yapılandırılması yaklaşımlarının gündeme<br />
gelmesiyle ileri sürülen “okul merkezli yönetim” yaklaşımının, Türk eğitim sistemine uygulanabilirliğinin<br />
irdelenmesidir. Betimsel bir çalışma olan bu araştırmanın örneklemini; 1999- 2000 öğretim yılında E.Ü.<strong>Eğitim</strong><br />
<strong>Fakültesi</strong>nde “Yönetici <strong>Eğitim</strong>i” programına katılan 132 yönetici adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri<br />
toplama aracı olarak Aytaç (2000) tarafından geliştirilen “Okul Merkezli Yönetim” anketi kullanılmıştır.<br />
Verilerin analizinde frekans(f), yüzde(%), aritmetik ortalama( X), Standart sapma (ss), Chi-square (x 2 ), t testi<br />
teknikleri kullanılmıştır. Sonuçta; a) Araştırma grubunun çoğunluğunun okul merkezli yönetim modeline ilişkin<br />
olumlu bir tutuma sahip oldukları saptanmıştır. Ancak, okul merkezli yönetim uygulamasının<br />
gerçekleştirilmesinde önemli bir yeri olan stratejik planlamaya , vizyon, misyon ve temel değerlere okullarda pek<br />
fazla yer verilmediği belirlenmiştir; b)okul yönetim boyutlarından işgören hizmetleri, bütçe ve eğitim<br />
programları boyutlarına ilişkin ölçütlerin, genel liselere oranla ilköğretim okullarında daha fazla yer aldığı<br />
görülmektedir; c) Okul merkezli yönetim modelinin geliştirilmesine ilişkin gruplar arasında okul türü<br />
değişkenine göre anlamlı bir farklılık görülmez iken, görev değişkenine göre gruplar arasında anlamlı bir<br />
farklılık olduğu görülmektedir. Bulgular müdür yardımcıları yönetici adaylarının, öğretmen yönetici adaylarına<br />
göre okul merkezli yönetim modelini daha yüksek oranda benimsediklerini göstermektedir. Bunun yanında her<br />
iki grubun da okul merkezli yönetim modeline ilişkin olumlu görüş belirtmeleri onların bu modeli merkeziyetçi<br />
modele alternatif bir model olarak algıladıklarını göstermektedir denebilir.<br />
Anahtar sözcükler: Yönetici Adayları, Okul Merkezli Yönetim, Okul Merkezli Yönetim Boyutları.<br />
ABSTRACT<br />
The main purpose of this study is to examine the feasibility of “the school-based Management” approach , which<br />
has gained popularity thanks to school development nad new structuralism, to Turkish Educational System. The<br />
exemplify of this descriptional study includes the 132 candidate managers who attended to the “manager<br />
education program” of the Agean University Education Faculty in 1999- 2000. In this study, the “school-based<br />
management questionnaire” developed by Aytaç (2000) is used as a data gathering item. For analysing the data,<br />
frequency (f), percentage (%), arithmetic mean (x), standart deviation (ss), Chi-square (x2) and t-test have been<br />
used. Finally; a) most of the survey group have a positive attitude towards the school-based management but it’s<br />
determined that the main values of school-based management , such as strategic planning, vision and mission<br />
aren’t handled in schools. b) it’s noticed that some of the school managing dimensions such as staff services,<br />
budgeting and the variables related to Educational programs are more common in primary schools than general<br />
high schools. c) there isn’t a significant( meaningful) difference between the groups related to the school-based<br />
management development model in terms of the school types, whereas depending on the duty variable , it’s<br />
noticed that there’s a meaningful difference among the groups. The findings show that the candidate managers<br />
that are principal assistants adopt the school-based management more than the candidate managers that are<br />
teachers. Both of the groups have pointed out positive views related to the school-based management, so it can<br />
be said that they perceive the school-based management model as an alternative to the bureaucratic model.<br />
Keywords: School-Based Management, Prospective Principals, Dimensions of School-Based Manage<br />
1 <strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Bilimleri bölümü<br />
21<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 21-34
Okul Merkezli Yönetim<br />
GİRİŞ<br />
Toplumları yarınlara hazırlayan ve ayakta<br />
kalmalarını sağlayan sistemlerin başında<br />
eğitim sistemleri gelmektedir. <strong>Eğitim</strong>in<br />
doğrudan uygulandığı, öğrencilerin eğitim<br />
gördüğü, somut uygulamaların yapıldığı<br />
yerler olarak okullar da toplumun ayrılmaz<br />
bir parçası olmaktadır. Bu nedenle toplumun<br />
gelişmesi için okulların sürekli ekonomik,<br />
teknolojik, örgütsel ve yönetsel olarak<br />
geliştirilmesi, güçlendirilmesi gerekmektedir<br />
(Lezotte, 1992).<br />
21. yüzyılda okulların, bilgi toplumuna ayak<br />
uydurabilecek bir gençlik oluşturmada<br />
yetersiz kalmaları ve hızla değişen bilgi<br />
teknolojisinin, okulun bilgi aktarma işlevini<br />
üstlenmeye başlaması, okulların toplumun<br />
ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde yeniden<br />
yapılandırılmaları gerektiği konusunu<br />
gündeme getirmiştir. Bu konu özellikle son<br />
yıllarda birçok ülkede üzerinde durulan<br />
önemli konulardan birisi olmaktadır. Başta<br />
ABD olmak üzere batı ülkelerinde ve<br />
ülkemizde hep 2000’li yılların gerektirdiği<br />
insan, toplum, örgüt ve okul modellerinin<br />
nasıl olması gerektiğinden söz edilmektedir.<br />
Okul yönetimlerinde yaşanan klasik<br />
örgütlenmenin olumsuzluklarını vurgulayan<br />
görüşlerin artması dünyada, okul<br />
örgütlenmelerinde ve yönetimlerinde yeni<br />
arayışlara gidilmesine neden olmuştur.<br />
Bu arayışlar, etkili okul hareketlerini<br />
başlatmış ve etkili okulların özelliklerini<br />
geliştirmiştir(Cheng,1996). Bu hareketler<br />
doğrultusunda 1960-1970’li yıllarda yeni<br />
programlar ve yeni öğretim yaklaşımlarında<br />
yoğunlaşıldığı görülmektedir(Balcı, 2000).<br />
Ancak, program ve öğretim yaklaşımları<br />
beklenen sonucu vermemiştir(Cheng, 1996).<br />
1980’li yıllarda eğitimde niteliğin<br />
arttırılmasının, sınıf düzeyindeki öğretimin<br />
arttırılmasından çok, okul<br />
örgütlenmelerindeki yönetim ve yapısal<br />
değişikliklerde aranmıştır. Okul yönetiminde<br />
yerinden yönetim vurgulanmış, karar verme,<br />
bütçeleme, insan kaynağını yetiştirme ve<br />
öğrenci rehberliği gibi kavramlar<br />
tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalar,<br />
özellikle okul hizmetlerinden yararlananların<br />
kararlara katılmaları gerektiği sonucunu<br />
getirmiştir (El More, 1978; Cheng, 1996;<br />
Erdoğan 1998; Açıkgöz, 2000; Aytaç, 2000;<br />
Yemenici ve Bayrak, 2001; Açıkalın, 1995).<br />
<strong>Eğitim</strong>in bütünlüğü içinde belirlenen<br />
amaçların gerçekleştirilmesi okul aracılığı<br />
ile olduğundan, eğitim sisteminde okul<br />
“temel sistem”dir. Okulun başarısı eğitim<br />
sisteminin başarısıdır (Başaran, 1982; Aytaç,<br />
2000). Bu nedenle okul temel değişim birimi<br />
olmaktadır. <strong>Eğitim</strong> sisteminde yeniliğin,<br />
okuldan başlatılması daha doğru<br />
bulunmaktadır (Bursalıoğlu, 1994).<br />
Görüldüğü gibi bu tartışmalarda, okulun<br />
yeniden yapılanması, okulların yönetiminde<br />
merkezden yönetimin etkisinin azaltılması<br />
ve yerinden yönetim anlayışının<br />
yerleştirilmesi vurgulanmaktadır. Ayrıca bu<br />
yeni yapılanmada okullar yeni bir çeşit<br />
müdüre ihtiyaç duymaktadır(Usdan ve<br />
diğerleri, 2000). Bu yeni müdürlerin<br />
öncelikli rolleri daha çok öğrenciye<br />
öğrenmeyi öğretmek için gerekli olan<br />
koşulları hazırlamak ve okulun toplumdaki<br />
önemini kavrayarak bir toplum liderliği<br />
yapmaktır.<br />
Bu bağlamda okul merkezli yönetim;<br />
okulları temel karar alma birimi olarak<br />
kabul eden, değişen eğitimsel, çevresel istek<br />
ve gereksinimleri okul düzeyinde karşılayan,<br />
eğitim-öğretimi geliştirmek amacıyla okul<br />
düzeyinde yetki ve sorumlulukların<br />
artırılmasını öngören, özerkliğe ve katılımlı<br />
karar almaya dayalı eğitimin yerinden (okul<br />
çapında) yönetim biçimi olarak tanımlanmaktadır<br />
(Brown ve Cooper, 2000; Cheng, 1996;<br />
Caldwel, 1990). İnsan ve örgütü birlikte<br />
düşünen bu yönetim, merkezi yönetimden<br />
görece bağımsız ve sorumluluğa sahip bir<br />
yönetim anlayışıdır. Bu da katılmalı<br />
yönetimin uygulanmasında örgütün değer<br />
yapı ve süreçlerinde bazı köklü değişiklikleri<br />
zorunlu kılmaktadır (Özden, 1996).<br />
Bu anlamda okul merkezli yönetim,<br />
günümüzün geçerli eğitim reformlarının<br />
merkezi olmaya başlamıştır. Okul merkezli<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 21-34<br />
22<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 21-34
Prof. Dr. Okul Münevver Merkezli YALÇINKAYA<br />
Yönetim<br />
yönetimin en büyük yararı, öğrenciyi<br />
merkeze alarak onun ve çevreninin<br />
ihtiyaçlarına uygun bir okul örgütlenmesine<br />
olanak sağlamasıdır. Aytaç (2000)’ın çeşitli<br />
kaynaklardan özetleyerek aktardığı gibi,<br />
okul merkezli yaklaşım, tüm personelin<br />
karar sürecine katılması; bütçe, eğitim<br />
programları, personel ve öğretim boyutlarında<br />
özerklik sağlanması; öğretimin zenginleştirilmesi;<br />
okulların amaçlarının (vizyon, misyon ve<br />
temel değerler) belirlenmesinde yönetici,<br />
öğretmen, öğrenci, veli ve çevre gruplarının<br />
katılımının sağlanması konuları üzerinde<br />
yoğunlaşmıştır.<br />
Öğrenci başarısını yükseltmeyi ortak amaç<br />
olarak benimseyen okul geliştirme ve<br />
yeniden yapılandırma yaklaşımları( etkili<br />
okul, yerinden yönetim, katılımlı karar alma<br />
gibi) içerisinde, okul merkezli yönetim,<br />
okul üyelerinin karar alma sürecinde etkili<br />
olmaları açısından daha ileride olan bir<br />
yaklaşımdır. Okul merkezli yönetim<br />
yaklaşımının etkili okul yaklaşımı ile ortak<br />
yönleri vardır. Ancak, okul merkezli<br />
yönetim okulun geliştirilmesinde özerkliği<br />
ve katılımlı karar almayı kullanması; okul<br />
yöneticilerinin öğretici, katılımcı,<br />
dönüşümcü ve vizyoner lider rollerini ön<br />
plana çıkarması ve okulun kendine özgü bir<br />
kimliğinin(özellikle bütçe, personel ve<br />
program alanlarında) olmasını vurgulaması<br />
açısından etkili okul hareketinden farklılık<br />
göstermektedir (Aytaç, 2000).<br />
Okul merkezli yönetim anlayışında; eğitimöğretimle<br />
ilgili kararların okulda alınması,<br />
demokratik bir seçimin olması, öğrenci, veli,<br />
öğretmen ve çevre liderlerinin katılımının<br />
gerçekleştirilmesi, okul amaçlarına dönük<br />
çalışmaların sağlanması, rasyonel karar alma<br />
sürecinin işletilmesi, çok kanallı bir iletişim<br />
modelinin yapılandırılması, çağdaş bir<br />
denetim sisteminin yer alması<br />
gerekmektedir. O halde eğitim örgütlerine/<br />
okullara “okul merkezli yönetim” modelini<br />
kazandırmak kaçınılmaz olmaktadır.<br />
Ancak, Aytaç (2000)ın çeşitli kaynaklardan<br />
özetleyerek aktardığı gibi, okul merkezli<br />
yönetimin etkili bir şekilde uygulanabilmesi<br />
için şu koşulların yerine getirilmesi<br />
gerekmektedir;<br />
1) Okul merkezli yönetim tüm okul<br />
personeli tarafından güçlü bir şekilde<br />
benimsenmelidir. 2) Okul merkezli<br />
yönetimin odak noktası yetkinin aktarılması<br />
olduğundan, “okul bölgesinde yetki kime<br />
aktarılacaktır Sorusu, açık olarak<br />
cevaplanmalıdır. Bunun yanında “hangi<br />
yetkilerin okula aktarılacağı” sorusu da iyi<br />
cevaplanmalıdır. 3) Tüm okul üyelerine<br />
kararlara katılma fırsatı verilmelidir. Okulda<br />
karar alma sürecine kimlerin ve hangi grup<br />
temsilcilerinin katılacağı, karar alma<br />
takımlarının büyüklüğü, ne tür kararların<br />
nasıl alınacağı(oy birliği, oy çokluğu)<br />
belirlenmelidir. 4) Okul personeli özellikle,<br />
problem çözme, karar verme ve iletişim<br />
becerilerinin geliştirilmesi konusunda<br />
eğitilmelidir. 5) okul personelinin performansı<br />
ile maaşı arasında ilişki kurulmalıdır. 6)<br />
Okul merkezli yönetim uygulaması aşama<br />
aşama uygulanmalıdır. İlkönce okulun<br />
mevcut durumu ve ihtiyaçları<br />
belirlenmelidir. Daha sonra uzun dönemli<br />
stratejik planlar yapılabilir. Okul merkezli<br />
yönetimin gerçekleştirilmesi 5 yıl ve daha<br />
fazla bir süre alabilir. 7) Okul toplum üyeleri<br />
arasında güven ve bağlılık sağlanmalıdır. 8)<br />
Okul merkezli yönetim ile ilgili süreçler,<br />
roller ve beklentiler açık olmalıdır. 9) Okul<br />
bölgesi yöneticileri, okul müdürlerine bütçe,<br />
personel ve program alanlarında yetki<br />
aktarmalı ve müdürler bu yetkiyi okul<br />
toplum üyeleri ile paylaşmalıdır.<br />
Ancak, Aytaç (2000)’ın ve diğer bazı<br />
araştırmacıların da (Erdoğan, 2002; Brown<br />
ve Cooper, 2000; Özdemir, 1996) belirttiği<br />
gibi, okul merkezli yönetim uygulamalarında,<br />
gerekli koşullar sağlanamadığında, bazı<br />
olumsuzluklar söz konusu olmaktadır.<br />
Örneğin, Brown ve Cooper (2000)’a göre<br />
etkili bir okul merkezli yönetim için uzun<br />
vadede kararlı olunmadığında, yönetsel<br />
değişiklikten çok eğitimsel değişikliğe<br />
odaklanılmadığında ve süreç süresince<br />
yeterlidestek sağlanmadığında okula dayalı<br />
yönetimde başarılı olunamamaktadır.<br />
Ayrıca merkezi sistemde uzmanların yaptığı<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 23<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34
Okul Merkezli Yönetim<br />
işler, okul merkezli yönetim konusunda özel<br />
bir donanıma sahip olmayan yöneticilere<br />
kaldığında, okul yönetiminde uzmanlığın<br />
gücü azalmaktadır. Bunun sonucunda da<br />
okul yöneticiliğinin kurumsallaşması<br />
zorlaşmaktadır.<br />
Ayrıca okul merkezli yönetimin, yönetici ve<br />
öğretmenlere yüklediği yeni rol ve<br />
sorumluluklar, iyi anlaşılmadığında, yönetici<br />
ve öğretmenler kendilerine ilişkin güven<br />
sorunu yaşayabilir ve elde ettikleri<br />
özgürlüğü iyi kullanamayıp, başarısız<br />
okullar oluşturabilirler. Bununla birlikte,<br />
yöneticiler, öğretmenler, anne-babalar ve<br />
öğrenciler arasında, artan otonomi ile<br />
birlikte, bir güç mücadelesi de yaşanabilir.<br />
Türkiye’de Okulda Yerinden Yönetim<br />
Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de<br />
küreselleşme sürecinde toplumumuzun<br />
ihtiyaç duyduğu insanı hazırlayacak<br />
okullarımızın nasıl bir yapıya<br />
kavuşturulacağı önemli bir konu olmaktadır.<br />
Okullarımızın, bugün içinde bulunduğu<br />
sorunlar ve var olan yapısı ile bilgi<br />
toplumuna ayak uydurabilecek, sorupsorgulamasını<br />
bilen, yaratıcı ve üretici bir<br />
gençlik oluşturmada yetersiz kaldığı ve<br />
kendini yenileyemediği görülmektedir. Türk<br />
eğitim sisteminin kendini<br />
yenileyememesinin temelinde yatan, aşırı<br />
merkeziyetçilik ve katılım yetersizliğidir.<br />
Günümüzde artık geçerliliği kalmayan<br />
mevzuat ve yoğun hantal bürokrasi altında<br />
kimliğini kaybetmekte olan ve tek bir<br />
merkezden yönetilen okullarımızın yeni bir<br />
kimlik ve misyon kazanması için yeniden<br />
yapılanması kaçınılmaz hale gelmektedir<br />
(Şişman, 1995).<br />
Aslında merkezi olmayan örgütlenme<br />
yaklaşımı Türk kamuoyunda öteden beri<br />
tartışılan bir konudur. 1993 tarihinde<br />
toplanan 14.Milli <strong>Eğitim</strong> Şurası hazırlık<br />
çalışmaları öncesinde bakanlıkta oluşturulan<br />
bir komisyon tarafından bu konuda bazı<br />
hazırlıkların yapıldığı bilinmektedir. Yedinci<br />
Beş Yıllık Kalkınma Planında da kamu<br />
yönetiminde yeni bir yaklaşım ile yerel<br />
yönetimlere yetki devri ihtiyacı dile<br />
getirilmektedir(DPT, 1995).<br />
Bu bağlamda ülkemizde de yeni okul<br />
yönetim modelleri tartışılmaya başlanmıştır.<br />
Başlangıçta bu tartışmalarda etkili okul<br />
üzerinde durulmuştur. Son yıllarda klasik<br />
yapı sıkça eleştirilerek, okul yönetiminde<br />
çalışanların da kararlara katılmaları ve<br />
yönetimin merkezden yerelliğe doğru<br />
kaydırılmasına ilişkin bir yaklaşım<br />
önerilmiştir (Açıkgöz, 1994; Balcı 1993;<br />
Kabadayı, 1997; Şimşek, 1997; Aytaç, 2000;<br />
Yavuz, 2001).<br />
Temelde okulların özerk bir yapı ile<br />
yönetimini hedefleyen “okul merkezli<br />
yönetim” kavramı ülkemizdeki alanyazında<br />
farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Bu<br />
yönetim, “okul merkezli yönetim” (Aytaç,<br />
2000; Erdoğan, 1998), “okula dayalı<br />
yönetim” (Özdemir, 1996; Yemenici ve<br />
Bayrak, 2001), “okulda katılmalı<br />
yönetim”(Özden, 1996), “okulda yerinden<br />
yönetim” (Kabadayı, 1997; Yavuz, 2001)<br />
olarak da adlandırılmaktadır.<br />
Şüphesiz ülkemizde bu okul modeline<br />
geçişin ne ölçüde başarılı olacağına ilişkin<br />
değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu konuda<br />
Balcı (2000), Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığına bağlı<br />
ilköğretim ve orta öğretim okullarında<br />
şimdilik “bireysel okul anlayışı” içinde<br />
örgütlenmenin gerçekçi görünmediğini,<br />
fakat özel okullarda bireysel okul<br />
örgütlenmesinin uygulamaya konulma<br />
şansının daha fazla olduğunu belirtmektedir.<br />
Bunun yanında yine Balcı (2000), ülkemizin<br />
kendi koşul ve dinamikleri ile Türk<br />
toplumunun bütünlüğü kaygısını da dikkate<br />
alarak Milli <strong>Eğitim</strong>in temel amaçları,<br />
strateji, plan ve programlar konusunda<br />
merkezi yönetimin etkili olmasını önemli<br />
bulmaktadır. Ayrıca yerel topluluk ve<br />
ailelerin eğitimin finansmanına ekonomik<br />
durumlarıyla orantılı olarak katılmaları<br />
gerektiğini de ifade etmektedir.<br />
Kabadayı (1997)ise, “okula dayalı yönetim ulusal<br />
eğitim sistemiyle ahenkli bir şekilde uzlaştırılıp, okul<br />
üzerinde bir örgüt olarak yoğunlaştırılırken, ne<br />
merkezi politika ve programların etkisi altına girmek<br />
ne de tüm kural ve yönergeleri elimine ederek<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 24
Prof. Dr. Okul Münevver Merkezli YALÇINKAYA<br />
Yönetim<br />
okulları otonomi denizinde başı boş bırakmamalı, bu<br />
iki uç arasında bir denge bulunmalıdır” demektedir.<br />
Ayrıca ülkemizde 2000’li yılların insan<br />
modelini yetiştirecek olan okullarımızın<br />
sahip olmaları gereken yapılanmayı gözden<br />
geçiren betimsel çalışmaların yapıldığı da<br />
görülmektedir. Barkçin (akt. Balcı, 2000)’in<br />
araştırmasında personel, bütçe ve finansman<br />
konularında ağırlıklı olarak merkezin yetkili<br />
olması; buna karşılık eğitim programları,<br />
öğretim ve öğrenci işlerinde ise yerel<br />
örgütlere daha çok yetki verilmesi gerektiği<br />
bulgusu elde edilmiştir. Usluel (1995)’in<br />
araştırma bulgularında ise yöneticiler,<br />
işgören, genel bütçe, eğitim programları ve<br />
öğrenci hizmetleri alanında yerel birimlere<br />
yetki devrinin uygun olmadığı görüşünü<br />
belirtmişlerdir. Bu konuda Aytaç (2000) ve<br />
Yavuz (2001)’un araştırmalarında ise<br />
yöneticilerin, okulda yerinden yönetim<br />
yaklaşımını “çok önemli” düzeyinde önemli<br />
buldukları saptanmıştır. Araştırmacılara göre<br />
bu bulgu, yöneticilerin okul yönetiminde bu<br />
yönde yeniden bir yapılanma istekleri<br />
olduğunu göstermektedir.<br />
Bu bulgulara paralel olarak Milli <strong>Eğitim</strong><br />
Bakanlığı’nın eğitim sisteminde reform<br />
niteliğinde yeni uygulamalar başlattığı<br />
görülmektedir. Örneğin, örgütsel yenileşme<br />
ve yetkinin ilgili birimlere devredilmesi<br />
çabalarına yönelik olarak, 25.10.1999<br />
tarihinde yürürlüğe giren MEB <strong>Eğitim</strong><br />
Bölgeleri ve <strong>Eğitim</strong> Kurulları Yönergesi ile<br />
veli, öğrenci ve öğretmenlerin hem eğitim<br />
yönetimine hem de okul yönetimine katkı<br />
sağlamaları öngörülmektedir. Bunun<br />
yanında okullara yönetici eğitiminden<br />
geçmiş olan adayları okul müdür olarak<br />
atamak için ülke genelinde “yönetici<br />
eğitimi” “Okul geliştirme projesi” adı<br />
altında bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışma<br />
ile eğitim yönetimindeki yeni paradigmalar<br />
ışığında eğitim kurumlarında/okullarda<br />
“Toplam Kalite Yönetimi”ne geçiş sürecine<br />
ilişkin çalışmaların sürdürüldüğü<br />
görülmektedir.<br />
Bir okul geliştirme yaklaşımı olarak okul<br />
merkezli yönetim, Toplam Kalite<br />
Yönetiminin temel felsefesi olan öğrenci<br />
memnuniyetini sağlamayı ve stratejik<br />
planlama süreçlerini kullanmayı<br />
gerektirmektedir. Bu anlamda okul merkezli<br />
yönetim yaklaşımı, öğrenen örgüt ve TKY<br />
yaklaşımlarıyla doğrudan ilişkili<br />
bulunmaktadır.<br />
Ancak bu çabalara rağmen Türk eğitim<br />
sistemindeki okulların, geleceğe yönelik<br />
katılıma dayalı olarak belirlenmiş<br />
vizyonunun, misyonunun ve temel<br />
değerlerinin olduğunu söylemek zordur.<br />
Oysa katılım becerisinin okullarda yer<br />
alması, sistemin işleyişi açısından bir<br />
zorunluluk taşımaktadır.<br />
Türk eğitim sisteminin örgütsel yapı olarak<br />
merkeziyetçilikten kurtulup yerel bir yapı<br />
kazanması için yöneticilerin bu konuya<br />
ilişkin bilgi birikimleri ve bu yönetim<br />
modelini uygulama beceri düzeyleri önemli<br />
görülmektedir. Birçok durumda okul<br />
müdürünün olayları ele alış biçimi, sorunları<br />
çözme yönündeki girişimleri okulun<br />
tümünü, doğrudan ve derinden<br />
etkilemektedir (Açıkgöz, 1993). Bu anlamda<br />
okul yönetici adaylarının okula dayalı<br />
yönetim hakkındaki görüşlerinin bilinmesi<br />
ve bu görüşlerin değerlendirilip<br />
yorumlanması hem örgütsel yenileşme<br />
çabalarına rehberlik edecek hem de yukarıda<br />
tartışılanlara ışık tutacaktır. Bu amaçla şu alt<br />
problemlere yanıt aranmıştır;<br />
Alt Problemler<br />
1. Günümüz okulunun, stratejik plan,<br />
vizyon ve misyon boyutuna ilişkin<br />
yönetici adaylarının (yönetici yardımcısı<br />
ve öğretmen) görüşleri nedir Bu<br />
görüşler okul türü ve görev değişkenine<br />
göre anlamlı bir farklılık göstermekte<br />
midir<br />
2. Okul merkezli yönetimin alt boyutları<br />
olan; temel değerler, genel hizmetler,<br />
işgören hizmetleri, öğrenci hizmetleri,<br />
bütçe, eğitim programları, okul liderliği,<br />
öğretmen, denetim ve okul-çevre ilişkisi<br />
boyutlarıileilgili olarak grupların<br />
görüşler nedir Ve bu görüşler okul türü<br />
ve görev değişkenine göre anlamlı bir<br />
farklılık göstermekte midir<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 25<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34
Okul Merkezli Yönetim<br />
3. Okul merkezli yönetim modelinin<br />
geliştirilmesine ilişkin grupların görüşler<br />
nedir Ve bu görüşler okul türü ve görev<br />
değişkeni açısından anlamlı bir farklılık<br />
göstermekte midir<br />
Bu araştırma sınırlı bir örnekleme rağmen,<br />
eğitimin temel üretim sistemi olan okulların<br />
geliştirilmesi ve yeniden yapılandırılması<br />
yaklaşımlarının gündeme gelmesiyle ileri<br />
sürülen “okul merkezli yönetim” modelinin<br />
Türk eğitim sistemine uygulanabilirlik<br />
düzeyinin belirlenmesi açısından fikir<br />
verebilecek bir önem taşımaktadır. Özellikle<br />
de bu konuda yapılan araştırmalara destek<br />
sağlaması açısından önemlidir. Ayrıca küçük<br />
bir grup görüşü gibi görünse de İzmir ili<br />
ilçelerinde görevli eğitimcilerin görüşlerini<br />
yansıtması açısından özgün bir çalışmadır<br />
denebilir.<br />
YÖNTEM<br />
Bu araştırma betimsel bir çalışmadır.<br />
Evren ve Örneklem<br />
Bu araştırmanın evrenini 1999- 2000<br />
öğretim yılında MEB tarafında okul müdürü<br />
adayı olarak seçilen bir grup yönetici<br />
yardımcısı ve öğretmen oluşturmaktadır.<br />
Örnekleme E.Ü.<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>nde<br />
sürdürülen yönetici yetiştirme programına<br />
MEB tarafından kayıtlanan 132 yönetici<br />
adayı öğretmenin tamamı alınmıştır.<br />
Yönetici adaylarının 56’sı genel liselerde,<br />
76’sı da ilköğretimde görev yapmaktadır. Bu<br />
örneklemin evreni temsil etme durumu<br />
tartışılabilir. Yorumları bu çerçevede<br />
değerlendirmek daha doğru olacaktır.<br />
Veri Toplama Araç ve Teknikleri<br />
Araştırmada veri toplamak üzere Aytaç<br />
(2000) tarafından geliştirilen 77 maddelik<br />
“Okul merkezli yönetim” adlı anket formu<br />
kullanılmıştır. Ankette dört bölüm<br />
bulunmaktadır. I. Bölümde kişisel bilgilere<br />
ilişkin sorular, II. Bölümde, okulun misyon,<br />
vizyon ve temel değerler boyutların ilişkin<br />
sorular, III. Bölümde, okul merkezli<br />
yönetimin alt boyutlarına ilişkin 77 soru, IV.<br />
Bölümde ise, okul merkezli yönetim<br />
modelinin geliştirilmesine yönelik sorular<br />
yer almaktadır. Okul merkezli yönetimin alt<br />
boyutlarına ilişkin sorular 5’li likert tipi<br />
derecelendirme ile ifade edilmiştir. Anketin<br />
yapı geçerliğini sağlamak için faktör analizi<br />
yapılmıştır. Anketin alt boyutlarına ilişkin<br />
iç tutarlılık katsayısı, cronbach alpha<br />
değerleri .70 ve .92 arasında<br />
değişmektedir.Verileri değerlendirmede ise,<br />
chi-square(x 2 ) ve “t testi” analizi<br />
uygulanmıştır. Anlamlılık düzeyi .01 ve .05<br />
alınmıştır.<br />
BULGULAR VE YORUMLAR<br />
1. Birinci alt problem ”Okulun, stratejik<br />
plan, vizyon ve misyon Boyutuna ilişkin<br />
yönetici adaylarının görüşleri nedir Bu<br />
görüşler okul türü ve görev değişkenine göre<br />
anlamlı bir farklılık göstermekte midir”.<br />
Bu alt probleme ilişkin olarak<br />
“Okulumuzun uzun dönemli (3-10 yıllık)<br />
yazılı bir stratejik planı vardır” ifadesine<br />
verilen yanıtlara ilişkin, gruplar arasında<br />
okul türü ve görev değişkenine göre fark<br />
olup olmadığı Chi-square (x 2 ) testi ile<br />
incelenip sonuçlar Tablo 1 de verilmiştir.<br />
Tablo 1’e bakıldığında okul türüne göre<br />
gruplar arasında anlamlı bir farklılık<br />
görülmez iken, görev değişkenine göre<br />
anlamlı bir farklılığın olduğu görülmektedir.<br />
Müdür yardımcılarının üçte biri ( %38.0 sı)<br />
okulumuzun uzun dönemli yazılı bir planı<br />
vardır derken, yönetici adayı öğretmenlerin<br />
sadece onda biri ( %11’i) vardır demektedir.<br />
Yönetici yardımcılarının yönetici adayı olan<br />
öğretmenlere göre daha fazla bu görüşün<br />
yanında yer almalarında, onların<br />
öğretmenlere göre okul yönetiminde biraz<br />
daha fazla karar sahibi olmalarının etkisi<br />
olmuştur denebilir. Çünkü okul geliştirmede<br />
okul müdürü(yöneticileri)anahtar rolü oynar<br />
genel kanısı burada etkili olmuştur denebilir.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 26
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
Tablo 1. Yönetici Adaylarının “Okulumuzu Bir Stratejik Planı Vardır” İfadesine İlişkin Görüşlerinin Okul Türü<br />
Ve Görev Değişkenine Göre Analizi(X2 Testi Sonuçları)<br />
Katılma Düzeyi<br />
Okul Türü<br />
Evet<br />
Hayır<br />
Toplama<br />
n % n % n %<br />
Genel Lise 8 14.3 48 85.57 56 100<br />
İlköğretim 20 26.3 56 73.7 76 100<br />
Toplam 28 21.2 104 78.8 132 100<br />
Görev türü<br />
Müdür yrd. 19 38.0 31 62.0 50 100<br />
Yön.aday.öğretmen 9 11.0 73 89.0 82 100<br />
Toplam 28 21.2 104 78.8 132 100<br />
Chi-square<br />
(x^2)Değeri<br />
2.792<br />
P>0.05<br />
13.573<br />
P0.05<br />
17.411<br />
P
Okul Merkezli Yönetim<br />
Tablo 3. Yönetici Adaylarının “Okulumuzun Benimsenmiş Yazılı Bir Vizyonu Vardır” İfadesine İlişkin<br />
Görüşlerinin Okul Türü Ve Görev Değişkenleri Açısından Analizi(X2 Testi )<br />
Okul Türü<br />
Katılma Düzeyi<br />
Evet<br />
Hayır<br />
Toplama<br />
n % n % n %<br />
Genel Lise 9 16.1 47 83.9 56 100<br />
İlköğretim 13 17.1 63 82.9 76 100<br />
Toplam 22 16.7 110 83.9 132 100<br />
Görev türü<br />
Müdür yrd. 17 34.0 33 66.0 50 100<br />
Yön.aday.öğretmen 5 6.1 77 93.9 82 100<br />
Toplam 22 16.7 110 83.3 132 100<br />
Chi-square<br />
(x^2)Değeri<br />
0.025<br />
P>0.05<br />
17.411<br />
P0.05<br />
4.286<br />
P
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
göstermemesi, Türk eğitim sistemindeki,<br />
aşırı merkeziyetçi yapının yansıması olarak<br />
değerlendirilebilir. Çünkü aşırı merkeziyetçi<br />
yapı, okulların kendilerine özgü amaç ve<br />
kimliklerini belirlemelerini güçleştirmekte<br />
ve okullar arası farklılığı, rekabeti yok<br />
etmektedir.<br />
Okul yönetici adaylarının önemli bir<br />
çoğunluğunun, okullarının niçin var<br />
olduğunu ortaya koyan yazılı bir<br />
misyonunun olmadığını belirtmeleri, çoğu<br />
araştırmacının (Açıkgöz, 1993; Aytaç, 2000;<br />
Özdemir, 2000) da belirttiği gibi Türk eğitim<br />
sisteminde okul örgütünün geliştirilmesi ve<br />
yeniden yapılandırılması ihtiyacını ortaya<br />
koymaktadır<br />
2. İkinci alt problem, “Okul merkezli<br />
yönetimin alt boyutları olan; temel değerler,<br />
genel hizmetler, işgören hizmetleri, öğrenci<br />
hizmetleri, bütçe, eğitim programları, okul<br />
liderliği, öğretmen, denetim ve okul-çevre<br />
ilişkisi ile ilgili olarak grupların görüşleri<br />
nedir Ve bu görüşler okul türü ve görev<br />
değişkenine göre anlamlı bir farklılık<br />
göstermekte midir<br />
Okulun temel değerler, genel hizmetler,<br />
işgören hizmetleri, öğrenci hizmetleri, bütçe,<br />
eğitim programları, okul liderliği, öğretmen,<br />
okul-Çevre, denetim boyutlarına ilişkin<br />
grupların görüşlerini belirlemek için yapılan<br />
“t” testi sonuçlarının hepsi bir arada Tablo<br />
5’te verilmiştir.<br />
Tablo 5’e bakıldığında okul yönetim<br />
boyutlarında, görev değişkenine göre gruplar<br />
arasında anlamlı bir farklılık görülmez iken,<br />
okul türü değişkenine göre grupların, okul<br />
yönetim boyutlarından; işgören<br />
hizmetleri(p
Okul Merkezli Yönetim<br />
Tablo 5. Yönetici Adaylarının Okul Merkezli Yönetimin Boyutlarına İlişkin Görüşlerinin Okul Türü Ve Görev<br />
Değişkenine Göre Analizi(T Testi Sonuçları)<br />
Boyutlar<br />
OkulTürü<br />
Okul TürüDeğişkeni<br />
n x ss<br />
t<br />
Değeri<br />
Görev<br />
Görev Değişkeni<br />
n x ss<br />
t<br />
Değeri<br />
Temel<br />
Değerler<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.91<br />
3.14<br />
0.61<br />
0.91<br />
1.76<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
3.10<br />
3.01<br />
0.72<br />
0.85<br />
0.677<br />
Genel<br />
Hizmetler<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.58<br />
2.49<br />
0.66<br />
0.88<br />
-0.69<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.53<br />
2.53<br />
0.74<br />
0.83<br />
0.006<br />
İş gören<br />
Hizmetleri<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
1.29<br />
1.60<br />
0.39<br />
1.41<br />
2.23*<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
1.32<br />
1.56<br />
0.62<br />
1.04<br />
-1.66<br />
Öğrenci<br />
Hizmetleri<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.63<br />
2.83<br />
0.71<br />
1.01<br />
1.33<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.69<br />
2.78<br />
0.88<br />
0.92<br />
-0.58<br />
Bütçe<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.41<br />
2.88<br />
0.60<br />
0.97<br />
3.46**<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.70<br />
2.67<br />
0.87<br />
0.86<br />
0.213<br />
<strong>Eğitim</strong><br />
Programları<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.42<br />
2.73<br />
0.66<br />
0.98<br />
2.06*<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.64<br />
2.58<br />
0.73<br />
0.95<br />
0.346<br />
Okul<br />
Liderliği<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.69<br />
3.03<br />
0.77<br />
1.18<br />
1.96<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
3.00<br />
2.81<br />
1.12<br />
0.98<br />
0.990<br />
Öğretmen<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
3.37<br />
3.69<br />
0.86<br />
1.09<br />
1.82<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
3.67<br />
3.49<br />
0.96<br />
1.03<br />
1.00<br />
Okul-Çevre<br />
İlişkisi<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.56<br />
2.73<br />
0.68<br />
0.99<br />
1.13<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.73<br />
2.62<br />
0.96<br />
0.82<br />
0.706<br />
Denetim<br />
Boyutu<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.49<br />
2.73<br />
0.58<br />
1.03<br />
1.65<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.60<br />
2.62<br />
1.00<br />
0.79<br />
-0.31<br />
Anketin<br />
Tamamına<br />
Ait Verilerin<br />
Analizi<br />
Genel Lise<br />
İlköğretim<br />
56<br />
76<br />
2.80<br />
3.02<br />
0.39<br />
0.82<br />
2.07*<br />
Müdür yrd<br />
Yön.Aday.<br />
Öğretmen<br />
50<br />
82<br />
2.99<br />
2.89<br />
0.60<br />
0.72<br />
0.806<br />
* P
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
daha çok ilköğretimde görev yapan grup<br />
lehine olduğu izlenmektedir. Ortalamalara<br />
bakıldığında ilköğretimde görev yapan grup<br />
okullarında bu üç yönetim boyutunda<br />
(X=1.41, X=2.88, X=2.73), genel liselerde<br />
görev yapan gruba göre (X=1.29, X=2.41,<br />
X=2.42) daha yeterli olduklarını belirtmişlerdir.<br />
Burada ilköğretim grubunun olaya daha<br />
iyimser olarak baktıkları ya da bu konuda<br />
fazla bir yargılayıcı düşüncelerinin<br />
olmadığını düşündürmektedir. Örneğin,<br />
ilköğretim okullarının donatım ve araç-gereç<br />
temini ile ilgili olarak bir bütçesi<br />
olmadığından dolayı hiyerarşik yapının<br />
işleyişinde bu konuda bir irdeleme<br />
yapmamış olabilirler. Yine eğitim<br />
programlarına ilişkin farklılığın da<br />
ilköğretimdeki grubun (X=2.73)bu konuda<br />
ortaöğretime(X=2.42) göre biraz daha etkin<br />
olmasından kaynaklanıyor olabilir. Çünkü<br />
ilköğretimde program yapma esnekliği biraz<br />
daha fazladır. Ve öğretmen biraz daha fazla<br />
söz sahibidir. Ve çevresel ihtiyaçların<br />
dikkate alınması daha olanaklıdır. Gerçekte<br />
ise, eğitim programlarının uygulanmasında<br />
birinci derecede okul yöneticilerinin yetkili<br />
olması gerekmektedir denebilir. Bu bulguya<br />
göre, ilköğretim okullarında, okul merkezli<br />
yönetimin uygulanmasına ilişkin daha uygun<br />
bir ortamın, anlayışın olduğu söylenebilir.<br />
Yani, ilköğretim okullarında, genel liselere<br />
göre, yönetici ve öğretmenlerin demokratik<br />
kuralları benimsemede, karar alma yöntem<br />
ve şeklini biçimsel olarak yerine getirmede<br />
daha yeterli oldukları biçiminde bir yorum<br />
yapılabilir.<br />
3. Üçüncü alt problem, “okul merkezli<br />
yönetim modelinin geliştirilmesine ilişkin<br />
grupların görüşleri nedir Ve bu görüşler<br />
görev türü ve okul değişkenine göre anlamlı<br />
bir farklılık göstermekte midir Şeklindeydi.<br />
Bu alt probleme ilişkin yapılan “t” sonuçları<br />
Tablo 6’da verilmiştir.<br />
Okul merkezli yönetim modelinin<br />
geliştirilmesine ilişkin gruplar arasında okul<br />
türü değişkenine göre anlamlı bir farklılık<br />
görülmez iken, görev değişkenine göre<br />
gruplar arasında anlamlı bir farklılık olduğu<br />
görülmektedir (Tablo 6). Ortalamalara<br />
bakıldığında ise bu farklılığın müdür<br />
yardımcıları lehine olduğu izlenmektedir. Bu<br />
bulgular müdür yardımcıları yönetici<br />
adaylarının(X=4.51) öğretmen yönetici<br />
adaylarına(X=4.07) göre okul merkezli<br />
yönetim modelini daha yüksek oranda<br />
benimsediklerini göstermektedir. Bu<br />
bağlamda müdür yardımcısı yönetici<br />
adaylarının katılım ve özerkliğe dayalı okul<br />
merkezli yönetim modelini diğer gruba göre<br />
daha çok benimsedikleri söylenebilir. Bunun<br />
yanında her iki grubun da okul merkezli<br />
yönetim modeline ilişkin olumlu görüş<br />
belirtmeleri (X=4.51; X=4.07) onların bu<br />
modeli merkeziyetçi modele alternatif bir<br />
model olarak algıladıklarını göstermektedir<br />
denebilir.<br />
TARTIŞMA VE ÖNERİLER<br />
Araştırma bulgularına dayalı olarak şu<br />
sonuçlara ve önerilere ulaşılmıştır:<br />
Araştırma grubunun çoğunluğunun okul<br />
merkezli yönetim modeline ilişkin olumlu<br />
bir tutuma sahip oldukları görülmektedir.<br />
Ancak, okul merkezli yönetim uygulamasına<br />
yönelik olarak stratejik yönetim süreci<br />
ölçütleri olan; stratejik plan, okul gelişim<br />
planı, vizyon ve misyonun hem ilköğretim<br />
hem de genel liselerde pek yer almadığı<br />
belirlenmiştir. Benzer bulgular Aytaç (2000)<br />
ın ve Yemenici ile Bayrak (2001) ın<br />
araştırma bulgularında da saptanmıştır. Bu<br />
konuda Erdoğan (2003) da, Milli <strong>Eğitim</strong><br />
Bakanlığının “<strong>Eğitim</strong> Bölgeleri” oluşturarak<br />
katılmalı yönetim arayışına şeklen girdiğini,<br />
ancak <strong>Eğitim</strong> Bölgelerinin etkili bir şekilde<br />
işletilmediğini belirtmektedir.<br />
31<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34
Okul Merkezli Yönetim<br />
Tablo 6. Okul Merkezli Yönetim Modeline İlişkin Görüşlerin Okul Türü Ve Görev Değişkenine Göre Analizi (T<br />
Testi)<br />
Boyutlar<br />
Okul<br />
Merkezli<br />
Yönetim<br />
Modeli<br />
Geliştirilmesi<br />
Boyutu<br />
**p
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
Öneriler<br />
• Bu bulgular doğrultusunda M.E.B.lığının<br />
çalışmaları köklü bir yapılandırmayı<br />
içermeli ve bu bir devlet politikası<br />
olarak kabul edilerek uygulamaya<br />
geçilmelidir. Ülkemiz eğitim sisteminin<br />
buna acilen ihtiyacı vardır. Türk eğitim<br />
sistemi özellikle de okullar, örgüt ve<br />
yönetim yapısına ilişkin kendine özgü<br />
bir stratejik plan hazırlamalı, vizyon ve<br />
misyonunu çok açık olarak belirlemeli<br />
ve bir kimlik kazanmalıdır.<br />
• Bu bağlamda eğitimcilere özellikle de<br />
okul müdürlerine problemin bir parçası<br />
olmak yerine, çözümün bir parçası olma<br />
anlayışı kazandırılmalıdır. Tüm bunlar<br />
eğitim örgütlerine görev alan ve alacak<br />
olan eğitimcilerin hizmet öncesinde ve<br />
hizmet-içinde nitelikli bir eğitim<br />
sürecinden geçirilmelerini zorunlu<br />
kılmaktadır. Bu hizmet-içi eğitimin de,<br />
süreklilik kazanması ve niteliğinin<br />
yükseltilebilmesi<br />
için<br />
kurumsallaştırılması gerekmektedir.<br />
Çünkü 21.yüz yılın okulları, bu yüzyılın<br />
getirdiği zorluklarla mücadele<br />
edebilecek yeni bir çeşit yönetime<br />
ihtiyaç duymaktadır.<br />
• Bunun yanında okullarımızda, öğrenen<br />
örgüt, vizyon ve misyona dayalı kimlik<br />
sahibi okul olma, örgüt kültürü, TKY.<br />
gibi kavramların yerleşmesi için gerekli<br />
çabalar gösterilmelidir. Bu doğrultuda<br />
Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı tüm eğitim<br />
kurumlarımızda/ okullarımızda “toplam<br />
kalite yönetimi” anlayışının<br />
gerçekleştirilmesine ilişkin başlattığı<br />
projenin yürütülmesinde titiz ve tutarlı<br />
davranmalıdır. Çoğu otoritenin de<br />
belirttiği gibi okullarımızda TKY nin<br />
yaşayabilmesi için örgütlenme biçiminin<br />
özgür ve katılımcı olması<br />
gerekmektedir. Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı<br />
bu konuda gereken duyarlılığı<br />
göstererek eğitimde yerelleşme<br />
çalışmalarına hız kazandırmalıdır.<br />
• Başka araştırmacılar tarafından<br />
okulların, okul merkezli yönetime uygun<br />
bir örgütsel kültüre ve alt yapıya sahip<br />
olup olmadıkları araştırılmalıdır.<br />
• Var olan personelin, okul merkezli<br />
yönetimin gerektirdiği yeterliliğe ne<br />
ölçüde sahip olduğu saptanmalı ve<br />
belirlenen bilgi ve deneyim eksikliği<br />
doğrultusunda hizmet-içinde eğitilmeleri<br />
sağlanmalıdır.<br />
KAYNAKÇA<br />
Açıkalın, A. (1995). Toplumsal ve Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul Yöneticiliği, Ankara: Pegem yayın<br />
No:10.<br />
Açıkgöz, K. (2000). “Demokratik <strong>Eğitim</strong> Yöntemleri”. Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Ankara: D.P.T.<br />
Sekizinci Beş Yıllık kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları.<br />
Açıkgöz, K. (1994). <strong>Eğitim</strong>de Etkili Yönetici Davranışları, İzmir: Kanyılmaz Matbaası.<br />
Açıkgöz, K.(1993). “Okulun Yeniden Yapılanması”, İzmir: <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Dergisi, Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>.<br />
Aytaç, T. (2000). Okul Merkezli Yönetim. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.<br />
Balcı, A. (2000). “İkibinli Yıllarda Türk Milli <strong>Eğitim</strong> Sisteminin Örgütlenmesi ve Yönetimi”. <strong>Eğitim</strong> Yönetimi.<br />
6(24). Güz. s. 495-508.<br />
Balcı, A.(1993).Etkili Okul. Ankara: Yavuz Dağıtım.<br />
Başaran, İ.E. (1982). Örgütsel Davranış, Ankara: <strong>Eğitim</strong> Bilimleri <strong>Fakültesi</strong> Yayını.<br />
Bursalıoğlu, Z. (1994). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış, Ankara: Pegem yayınları No:9.<br />
Brown, B.R. and Cooper,G.R. (2000) “School-Based Management: How Effective İs İt NASSP Bulletin,<br />
84(616), 77- 85.<br />
Caldwell, B. (1990). “School-based Decision-making and Management”. School-based Decision-making and<br />
Management:International Developments, London-Newyork-Philadelphia: The Falmer Press.<br />
Cheng, Y.C. (1996) “School based Decision-making and Management”. School- effectivenes and school-based<br />
Management:A mechanism for development. London-Newyork-Philadelphia: The Falmer Press.<br />
33<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34
Okul Merkezli Yönetim<br />
El More, R.F.(1978). Organizational Models of Social Program Implementation. Public Policy.<br />
Erçetin, Ş. (1997). “İlköğretim okullarında yöneticilerin Vizyon Geliştirmeye ilişkinTutumları”. 21. Yüzyılda<br />
Liderlik Sempozyumu(5- 6 Haziran)Bildiri Kitabı, cilt 1. İstanbul.<br />
Erdoğan, İ. (2003). “Türk <strong>Eğitim</strong> Sistemi Nasıl Yönetilmeli”(http://www.Liberal-dt.org.tr/guncel/diger/irerturkegitim.htm)<br />
Erdoğan, İ. (2002).<strong>Eğitim</strong>de Değişim Yönetimi. Ankara: Pegem Yayıncılık.<br />
Erdoğan,İ. (1998). Çağdaş <strong>Eğitim</strong> Sistemleri. İstanbul: Sistem Yayıncılık ve Mat San. Tic. A. Ş. , ISBN:975-<br />
7397- 54- 7.<br />
Kabadayı, R. (1997).”<strong>Eğitim</strong>de Yerelleşmeye Mesleki Teknik <strong>Eğitim</strong>den Başlanmalıdır”. Çağdaş Yerel<br />
Yönetimler. Ankara: TODAİE, Yerel Yönetimler Araştırma ve <strong>Eğitim</strong> Merkezi, c 6, s.2.<br />
Karadoğan, D. (1999).”21.Yüzyılın Okul Modeline İlişkin <strong>Eğitim</strong>cilerin ve Diğer Toplumsal Grupların<br />
Görüşleri”. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). DEÜ. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Enstitüsü.<br />
Lezotte ,L. (1992). Creating The Total Quality Effective School. Oklahoma.<br />
M.E.B. (1997). Okul Gelişim Modeli Planlı okul Gelişimi. Ankara: <strong>Eğitim</strong> Araştırma ve Geliştirme Dairesi<br />
Başkanlığı.<br />
M.E.B. (1999). 2000 Yılında Milli <strong>Eğitim</strong>. Ankara: Milli <strong>Eğitim</strong> Basımevi.<br />
Özdemir, S. (2000). <strong>Eğitim</strong>de Örgütsel Değişme. Ankara: Pegem yayını.<br />
Özdemir, S. (1996).”Okula Dayalı Yönetim”. <strong>Eğitim</strong> Yönetimi. 2(3). Yaz. s.421- 426.<br />
Özden, Y. (1996). “Okullarda Katılmalı Yönetim”.<strong>Eğitim</strong> Yönetimi. 2(3).Yaz.s.427-438.<br />
Stan,K.(1998).”School/Community Based Management Revisited in the Pasific Prel Briefing Paper”. Office of<br />
Educational Research and Improvement. ERİC veri tabanı.<br />
Şimşek, H. (1997). Paradigmalar Savaşı Kaostaki Türkiye. İstanbul: Sistem Yayıncılık ve Mat. San. Tic. A.<br />
Ş. , ISBN:975- 322- 040- 5.<br />
Şişman, M. (1995). Onbeşinci Milli <strong>Eğitim</strong> Şurasına Doğru, 2000’li yıllarda Türk Milli <strong>Eğitim</strong> Sistemi.<br />
Ankara: Pegem yayını.<br />
Usdan, M.; Mc Cloud, B.; Podmostko,M.; Cuban,L. (2000). “Einventing The Principalship”.School Leadership<br />
for the 21 st Century İnitiative: Areport of the Task Force on The Principalship, IEL The Institute for<br />
Educational Lesdership.<br />
Yavuz, Y. (2001). “Lise Yönetici ve Öğretmenlerinin Okulda Yerinden Yönetim ve Merkezden yönetim<br />
Yaklaşımlarına ilişkin Görüşlerinin Karar Verme Sürecine Etkileri.” (yayınlanmamış doktora tezi.), D.E.Ü.<br />
<strong>Eğitim</strong> Bilimleri Enstitüsü,<br />
Yemenici, H. ve Bayrak, C. (2001).”Okula Dayalı Yönetim”. <strong>Eğitim</strong> Araştırmaları. Sayı:5, Ekim. s. 21- 28.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 23-34 34
Arş. Gör. <strong>Ege</strong> Alper <strong>Eğitim</strong> BAŞBAY Dergisi - Öğr. 2004 Gör. (5) Dr. 2: 35 Nuri -52DOĞAN<br />
AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİK SÜRECİNİN <strong>EĞİTİM</strong> SİSTEMİMİZ ÜZERİNDEKİ<br />
ETKİLERİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ<br />
(Conceptions of Teachers Related to Effect of Europen Union Membership Adaptation Process on Our<br />
Education System)<br />
Arş. Gör. Alper BAŞBAY ∗<br />
Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN ∗∗<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmada Avrupa Birliği üyelik sürecinin eğitim sistemimiz üzerinde yaratacağı etkilere ilişkin öğretmen<br />
görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Ankara ili merkez ve taşra ilçelerden toplam 367 öğretmen<br />
ve yöneticiden görüşler alınmıştır. Görüşlerin alınabilmesi için araştırmacılar tarafından geliştirilen bir ölçek<br />
kullanılmıştır. Ölçek hazırlanırken, AB sürecinin eğitim sistemimiz üzerindeki meydana getirmesi beklenilen<br />
değişimler maddeler halinde verilmiştir. Maddeler oluşturulurken, Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel<br />
Sekreterliği ve Avrupa Birliği Ofisinin bu yönde yapmış olduğu çalışmalardan yararlanılmıştır. Toplam 44<br />
maddeden oluşan ölçek dört alt boyuttan oluşmuş ve program geliştirmenin dört temel öğesi dikkate alınmıştır.<br />
Hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreçleri ve sınama durumlarına yönelik oluşturulan bu soruların yanı sıra<br />
öğretmenlerin belirtmek istedikleri görüşler için “diğer” başlıklı açık uçlu bir madde bırakılmıştır. Öğretmenlerin<br />
görüşlerinde bir farklılığın olup olmadığının belirlenmesi için sırasıyla, öğretmenlerin görev yaptıkları okul türü,<br />
eğitim kademesi, merkez ve taşra okullarında görev yapmaları, cinsiyet, görev süreleri ve yönetim<br />
kademelerinde yer alıp almadıkları dikkate alınmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler nicel ve nitel araştırma<br />
teknikleri yardımıyla analiz edilmiştir. Öğretmenlerin ölçek maddelerine vermiş oldukları cevaplardan elde<br />
edilen veriler ışığında, AB uyum sürecinin eğitim sitemimiz üzerinde olumlu bir etki yaratacağı ve meydana<br />
gelebilecek olası değişimlerin sistemi AB standartlarına doğru götürebileceğine ilişkin bir kanı olduğu<br />
görülmüştür. Öğretmenlerin “diğer” maddesi kapsamında ifade ettikleri görüşlerinde ise konu hakkında<br />
yaşanılan bilgi eksikliği ve bunun doğurduğu karmaşa ile kültürel korunma ihtiyacı ön plana çıkmıştır.<br />
Anahtar Sözcükler: Avrupa Birliği, program geliştirme, Türk <strong>Eğitim</strong> Sistemi<br />
ABSTRACT<br />
In this study, it is aimed to determine the teachers’ opinions according to affect of European Union membership<br />
process on our education system. 367 teachers and administer out of schools in city Ankara and the provinces<br />
districts were taken as a sampling group. Data collection is carried out by scale, developed by the researchers.<br />
The items were about the possible innovations of European Union process on our education system. While the<br />
items were forming the studies of National education Department, European Union Secretary General Staff and<br />
the European Union Office were taken into account. The scale consists of 44 items, and it has four sub<br />
dimensions. The four fundamental components of curriculum development, such as object, content, teaching and<br />
learning process and evaluation were taken into account. Also, an “other” alternative was given to reflect<br />
teachers’ own additional opinions. To find out the differences among the teachers’ opinions the kind of school,<br />
education level, sexuality, the process of their work were taken into account. The interpretation and proposals<br />
were made according to the research findings. Both qualitative and quantitative research methods were used.<br />
The research’s findings show that teachers have an positive opinion on European Union process on our<br />
education system.<br />
Key Words: European Union, ,Curriculum Development, Turkish Education System<br />
∗ Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Programları ve Öğretim Anabilim Dalı alperbasbay@hotmail.com<br />
∗∗ Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> <strong>Eğitim</strong>de Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı nurdo@hacettepe.edu.tr<br />
35<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
GİRİŞ<br />
Avrupa Birliği, özellikle 2. Dünya Savaşının<br />
yarattığı tahribatın ardından Avrupa<br />
ülkelerinin Avrupa'da kalıcı bir barış ve<br />
birliktelik oluşturma çabasının bir sonucu<br />
olarak oluşmuş, çok yönlü faaliyetler<br />
göstererek Avrupa Ülkeleri arasında uyumu,<br />
siyasi ve ekonomik alanlarda birlikte<br />
hareketi ve ortak karar mekanizmalarını<br />
hedefleyen bir ülkeler birliğidir. Birliğin<br />
çalışmalarının ihtiyaçlar doğrultusunda;<br />
ekonomik ve siyasi alanlarda<br />
yoğunlaşmasının yanı sıra, üye ülkeler<br />
arasında demokrasi, insan hakları, hukukun<br />
üstünlüğü, azınlıklara saygı kavramları<br />
üzerindeki çalışmaları, ortak bir bilinç<br />
oluşturma isteği diğer yaşam alanlarında da<br />
uyumlu hareket etme ve ortak ölçütlerle de<br />
birleşme zorunluluğunu doğurmuştur.<br />
Avrupa Birliği’ni oluşturan temel değerler<br />
kalıcı barışın sağlanması, birlik, eşitlik,<br />
özgürlük, güvenlik ve dayanışmadır. Avrupa<br />
Birliği’nin amaçları özgürlük ve demokrasi<br />
ilkelerini korumak ve tüm üyeler tarafından<br />
insan haklarına saygı ve temel haklar ile<br />
birlikte hukukun üstünlüğü kuralının<br />
uygulanmasını sağlamaktır (Avrupa<br />
Komisyonu Türkiye Delegasyonu, 2005).<br />
Avrupa Birliği’nin hedefleri dört başlık<br />
altında sıralanabilir. Bunlar;<br />
Avrupa Vatandaşlığı kavramının<br />
oluşturulması<br />
Özgürlük, güvenlik ve adaletin garanti<br />
altına alınması<br />
Ekonomik ve sosyal faaliyetlerin<br />
geliştirilmesi<br />
Dünyada Avrupa’nın ve Avrupalı<br />
kavramının vurgulanmasıdır (AB Genel<br />
Sekreterliği, 2005).<br />
Kültürlerin kaynaşması, ortak kültürel<br />
anlayışın geliştirilmesi, dinler arası<br />
hoşgörünün sağlanması, kültürel alanda<br />
insan kaynaklarının geliştirilmesi ile<br />
oluşturulacak sağlam bir birliktelikte<br />
kültürel değişim, dil eğitimi, kültürel<br />
kimliklere saygı için kültür ve eğitim<br />
programları yapmak ve uygulamak yararlı<br />
olabilir. Kültürlerin kaynaşmasından<br />
öncelikle kastedilen üye devletlerin ulusal<br />
kültürlerinin gelişmesine katkıda bulunmak,<br />
ulusal ve bölgesel farklılıklara saygı<br />
duyarken aynı zamanda ortak kültürel<br />
paydayı ön plana çıkarmaktır. Sonuç olarak,<br />
kültürler arasında kaynaşmanın sağlanması,<br />
farklı toplumlar ve bireyler arasında<br />
anlayışın geliştirilmesine ve bu farklı<br />
kültürler arasında saygı ve hoşgörünün<br />
varlığına, üye ve aday ülkeler arasında<br />
sağlam bir ortaklığın kurulabilmesine,<br />
karşılıklı alışverişin ve anlayışın<br />
güçlendirilmesine bağlıdır (Kabatepe 2003).<br />
Avrupa ülkelerinin oluşturduğu coğrafyanın<br />
ortak kullanımının ülkeler ve vatandaşları<br />
için dil öğrenimi dışında da önemli<br />
doğurguları bulunmaktadır. Ortak bir<br />
coğrafyayı, ortak bir ekonomiyi paylaşacak<br />
olmak ortak hakları, ortak sorumlulukları ve<br />
ortak bazı yeterlikleri de beraberinde<br />
getirmektedir. Meslek eğitimi, meslek<br />
yeterliklerinin standardizasyonu, bilgi ve<br />
iletişim teknolojilerinin kullanımı, temel<br />
eğitimin niteliğinin arttırılması, diploma<br />
derecelerinin farklı ülkelerde de geçerliğinin<br />
sağlanması, yüksek öğretimde iyileştirmeler<br />
yapılması, vatandaşlık ve insan hakları<br />
eğitiminin önem kazanması, yaşam boyu<br />
öğrenme ve beraberinde öğrenmeyi öğrenme<br />
de üzerinde önemle durulan konulardır.<br />
Bireylerin ve toplumların kendi kültürel<br />
zenginliklerini koruyarak ortak paydalarda<br />
birleşmeleri ve yaşam kalitesini arttırmak<br />
için birlikte hareket etmeleri<br />
hedeflendiğinden dolayı ortak yaşamın<br />
gereklerinin yerine getirilmesi, bunun için de<br />
ülkelerin birey niteliklerinden, ekonomiye;<br />
hukuktan eğitime kadar pek çok konuda<br />
ortak standardı yakalamaları<br />
beklenmektedir.<br />
Avrupa’yla bütünleşme sürecinde olan<br />
ülkelere sosyal, kültürel, ekonomik ve<br />
bilimsel katkıda bulunmak amacıyla Avrupa<br />
Birliği Programları adı altında, değişik<br />
alanlarda geliştirilmiş programlar<br />
bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki işbirliği<br />
ile gerçekleşen ya da gerçekleşecek olan bu<br />
programlar, aynı zamanda “Avrupa<br />
Vatandaşlığı” kavramının Avrupa yelpazesi<br />
altında bulunan toplumlarca benimsenmesi,<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 36
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
kültür mirasının korunması, kültürler arası<br />
etkileşimi kolaylaştırması, farklı<br />
toplumlardan gelen insanların bir proje<br />
etrafında toplanarak dayanışma bilinci<br />
oluşturması gibi amaçları da bulunmaktadır.<br />
Avrupa Birliği Programları;<br />
<strong>Eğitim</strong> Programları,<br />
Kültür Programları,<br />
Bilim, Araştırma ve Teknolojik Gelişme<br />
Programları,<br />
Enerji Programları,<br />
Yardım Programları,<br />
Çevre Programları,<br />
İnsan Hakları Programları<br />
olmak üzere yedi ana programdan<br />
oluşmaktadır (MEB, 2005)<br />
Topluluk programlarının genel amacı; üye<br />
ülkeler arasında işbirliğini geliştirmek,<br />
eğitimde kaliteyi artırmak, Avrupa’nın<br />
gelecekteki yöneticileri olacak gençlerin<br />
Avrupa boyutuyla yetiştirilmelerini<br />
sağlamak, vatandaşların birbirlerini daha<br />
yakından tanımalarıyla farklı kültür, dil ve<br />
anlayışlar arasında karşılıklı etkileşimi<br />
geliştirerek dil, din, ırk ve cinsiyet ayırımı<br />
yapmadan bir Avrupa bilinci benimsetmek<br />
ve karşılıklı olarak başarılı uygulamaları ve<br />
deneyimleri paylaşmaktır (Atabay, 2003).<br />
Avrupa Birliği’nin üye ülkeler için getirdiği<br />
standartlar ve AB ile yürütülen ortak<br />
programlar incelendiğinde okul eğitimi ile<br />
ilgili olarak karşımıza çıkan önemli<br />
beklentilerin; zorunlu eğitim süresinin<br />
arttırılması, okula başlama yaşı ile ilgili<br />
düzenlemeler, her kademedeki okullaşma<br />
oranlarının arttırılması, okulöncesi eğitimin<br />
yaygınlaştırılarak işlevlerinin düzenlenmesi,<br />
yaşam boyu eğitim hizmetinin tüm<br />
vatandaşlara sağlanması, mesleki ve teknik<br />
eğitimin iyileştirilmesi ve tercih edilirliğinin<br />
arttırılması, çok dilliliğin özendirilerek dil<br />
eğitimine ağırlık verilmesi ve insan hakları,<br />
vatandaşlık, Avrupa Tarihi ve Avrupa<br />
Kültürleri gibi derslerin düzenlenerek<br />
önemle programlara dâhil edilmesi gibi<br />
eylemler olduğu ve bunların da Türk <strong>Eğitim</strong><br />
Sistemi içinde uygulanmasının mümkün<br />
olan ancak uzman bir kadroyu, bütçede<br />
önemli bir payı ve kararlı olduğu kadar uzun<br />
dönemli bir planlamayı gerektirdiği<br />
söylenebilir (Atabay, 2003; Yanan, 2003;<br />
Ulusal Ajans, 2005).<br />
Temel eğitim ve diğer tüm eğitim<br />
kademelerinde önemle üzerinde durulması<br />
gereken ve geliştirilmesi gereken bir diğer<br />
alan bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin<br />
kullanımıdır. Özellikle bilginin takip<br />
edilemez bir hızla büyüdüğü ve kontrolsüz<br />
bir biçimde yayıldığı günümüzde kendi<br />
öğrenmelerini kontrol edebilen bireylerin<br />
yetiştirilmesinin önemli bir ihtiyaç olduğu<br />
görülmüştür. Öğrenmeyi bilen bireylerin en<br />
önemli yeterliklerinden biri bilgi ve iletişim<br />
teknolojilerini etkin olarak kullanabilmesi<br />
olduğu gibi, eğitim ortamında bilgi ve<br />
iletişim teknolojilerinin kullanımı da gün<br />
geçtikçe önem kazanan bir boyut olarak<br />
görülmektedir. Özellikle uzaktan öğrenme<br />
ve yaşam boyu öğrenme anlayışının önemli<br />
gereksinimlerinden biri olan bilgi ve iletişim<br />
teknolojileri çok yönlü biçimde geliştirilmesi<br />
gereken konulardan biri olarak<br />
görülmektedir.<br />
Avrupa Birliği’nin üç temel <strong>Eğitim</strong> Programı<br />
vardır. Bunlar; Socrates, Leonardo Da<br />
Vinci ve Youth programlarıdır (Yanan,<br />
2003).<br />
Socrates; Socrates Programı, okul eğitiminden,<br />
yüksek öğretime, yeni teknolojilerden<br />
yetişkin eğitimine kadar sekiz alanda<br />
Avrupalılık iş birliğini destekleyen bir<br />
eğitim programıdır.<br />
Programın Faaliyet Alanları (altprogramları):<br />
Okul <strong>Eğitim</strong>i (Comenius)<br />
Yükseköğretim (Erasmus)<br />
Yetişkin <strong>Eğitim</strong>i (Gruundtvig)<br />
Dil Öğrenimi (Lingua)<br />
<strong>Eğitim</strong>de Bilgi Ve İletişim Teknolojileri<br />
(Minerva)<br />
Leonardo Da Vinci; Avrupa Birliğinde<br />
ortak bir meslekî eğitim politikası<br />
oluşturmak amacını taşımaktadır.<br />
37<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
Youth; Gençlik alanında iş birliği<br />
politikalarını teşvik etmek amacını<br />
taşımaktadır (Atabay, 2003).<br />
Avrupa Birliği vatandaşı olması beklenen<br />
Türk insanının, ait olacağı yeni<br />
yapılanmanın ihtiyaçlarına ve değerlerine<br />
göre donanım kazanması gerekmektedir. Bu<br />
donanımı kazandırmak ise en başta eğitim<br />
kurumlarının görevidir. Bu çerçevede<br />
dikkate alınması gereken en önemli ölçütler<br />
Avrupa Birliği beklentileri olacaktır.<br />
<strong>Eğitim</strong> kurumları, bireyleri sadece ulusal<br />
ihtiyaçları değil aynı zamanda Avrupa’nın<br />
ihtiyaçlarını da dikkate alarak<br />
yetiştirmelidir. Bu amaçla, okullarımızda<br />
dersler ve diploma derecelerinin Avrupa ile<br />
aynı standardı yakalaması gerekmektedir.<br />
Böylece AB ülkelerinde yürütülen öğretim<br />
faaliyetlerinin belirli bir bölümüne katılacak<br />
Türk öğrencilerin, diğer taraftan da ülkemize<br />
aynı amaçla gelecek AB üye ülkeleri<br />
öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak<br />
şekilde düzenlenmesi sağlanacaktır.<br />
Yapılacak program ve içerik<br />
düzenlemeleriyle, Avrupalı bir öğrencinin<br />
isterse Türkiye’de, bir Türk öğrencinin de<br />
isterse Avrupa’da öğrenim görebilmesine<br />
olanak sağlanacaktır.<br />
AB üyelik sürecinin oldukça zorlu bir yol<br />
olduğunun da vurgulanmasının gerekli<br />
olduğu ifade edilebilir. Türkiye’nin üyelik<br />
yolunda başarması gereken görevleri<br />
Vorkink (2006), OECD raporlarına<br />
dayanarak şu şekilde sıralamaktadır;<br />
Okul öncesi eğitimde AB üye ülkelerine<br />
göre yaşanılan gerilik,<br />
Ortaöğretim alanından mezun olan<br />
bireylerin sayısının AB üye ülkelerinin<br />
sayılarının altında kalması,<br />
Öğrenci performansının düşüklüğü,<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Mesleki eğitimin istenilen niteliklere<br />
sahip olmaması,<br />
Öğrencilerin üniversiteye giriş şartlarının<br />
düzenlenmesi,<br />
Öğretmen kalitesinin artırılması,<br />
Okulların özerkliğinin sağlanması ve<br />
sonuçlardan sorumlu tutulması,<br />
<strong>Eğitim</strong> harcamalarının (eşit) dağılımı,<br />
Yaşam boyu öğrenmenin<br />
desteklenmesidir.<br />
AMAÇ ve ÖNEM<br />
Bu araştırma ile Avrupa Birliği üyeliği<br />
sürecini yaşamakta olan ülkemizin, Birliğe<br />
giriş sürecinde eğitim sistemimiz üzerinde<br />
meydana gelebilecek değişikliklere ilişkin,<br />
öğretmenlerin görüşlerinin alınması<br />
hedeflenmiştir. Bu çerçevede Avrupa Birliği<br />
üyeliği ile birlikte eğitim programlarımızda,<br />
hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreçleri<br />
ve sınama durumları üzerinde meydana<br />
gelebilecek değişimlerin belirlenmesine<br />
çalışılmıştır.<br />
Avrupa Birliğine üye ülkelerinin eğitim<br />
sistemleri incelendiğinde, Birliğin sistemler<br />
üzerinde mutlak müdahaleci bir rolü<br />
görülmemekle birlikte, üye ülkelerin<br />
sistemlerinin temel noktalarda bir uyum<br />
içinde olduğu görülmektedir. Bu bağlamda<br />
üyelik aşamasında olan ülkemizin Birliğe<br />
bakış açısını öğretmenlerin gözüyle ortaya<br />
koymanın önemli olduğu düşünülmektedir.<br />
Bu çalışma aynı zamanda öğretmenlerin<br />
hem eğitim sistemimizin geleceğine yönelik<br />
beklentilerini dile getirmeleri, hem de<br />
Avrupa Birliği’ne ilişkin bakış açılarını<br />
küçük bir perspektiften olsa da yansıtması<br />
açısından önemli görülmektedir.<br />
Problem Cümlesi<br />
Avrupa Birliği üyelik sürecinin eğitim<br />
sistemimizin program öğeleri üzerinde<br />
meydana getirebileceği etkilere ilişkin<br />
öğretmen görüşleri nelerdir<br />
Alt Problemler<br />
1. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin, eğitim<br />
programlarımızın hedef, içerik, öğrenmeöğretme<br />
süreci ve değerlendirme boyutları<br />
üzerinde meydana getirebileceği etkilere<br />
ilişkin öğretmen görüşleri nasıldır<br />
2. Öğretmen ve yöneticilerin görüşleri;<br />
a) okul türlerine (resmi – özel) göre,<br />
b) görev yaptıkları okul kademesine<br />
(ilköğretim – lise) göre,<br />
c) merkez ve taşra okullarında görev<br />
yapmalarına göre,<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 38
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
d) cinsiyetlere göre,<br />
e) görev sürelerine göre,<br />
f) yönetim kademelerinde görev alıp<br />
almadıklarına bağlı olarak değişiklik<br />
göstermekte midir<br />
3. Avrupa Birliği uyum sürecinin eğitim<br />
sistemimiz üzerinde meydana getirebileceği<br />
değişimlere ilişkin öğretmenlerin kendi<br />
ifadeleriyle görüşleri nasıldır<br />
Sayıltılar<br />
1. Ölçeğe cevap veren öğretmenler gerçek<br />
görüşlerini yansıtmışlardır.<br />
2. Ölçeğin geçerliğine ilişkin alınan uzman<br />
kanıları yeterlidir. 1<br />
Sınırlılıklar<br />
Bu çalışma,<br />
1. Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinden<br />
367 öğretmen,<br />
2. 2004–2005 öğretim yılı Bahar yarıyılı,<br />
3. <strong>Eğitim</strong> sisteminin program öğeleri ile<br />
sınırlandırılmıştır.<br />
YÖNTEM<br />
Araştırma kapsamında nitel ve nicel<br />
araştırma teknikleri birlikte işe koşulmuştur.<br />
Öğretmenlerin AB sürecinde eğitim<br />
sistemimiz üzerinde meydana gelebilecek<br />
olası değişikliklere ilişkin görüşlerinin<br />
alınması amacıyla hazırlanan ölçek toplam<br />
44 maddeden oluşturulmuştur. Maddelere<br />
verilen cevaplar nicel araştırma teknikleri<br />
kullanılarak analiz edilmiştir. Bunun yanı<br />
sıra bu maddeler dışında öğretmenlerin<br />
eklemek istedikleri görüşleri ifade<br />
edebilmeleri için ölçekte “diğer” başlıklı bir<br />
bölüm oluşturulmuştur. Bu bölümden elde<br />
edilen veriler ise nitel araştırma teknikleri<br />
yardımıyla analiz edilmiştir.<br />
Çalışma Grubu<br />
Araştırmanın evreni ile ilgili bilgileri tablo<br />
2.1.a’da verilmiştir (MEB 2005). Tablo<br />
incelendiğinde evrenin tabakalı bir yapısı<br />
olduğu görülmektedir. Örneklem seçiminden<br />
önce, evreni en iyi temsil edecek örneklem<br />
büyüklüğünü belirleyebilmek için Neyman<br />
dağıtımı altında tabakalı yansız örnekleme<br />
tekniğinden faydalanılmıştır (Çıngı, 1994).<br />
Tabakalı yansız örnekleme tekniğine<br />
dayanan hesaplamalar yapılırken α=0.05<br />
(kabul edilen hata miktarı); N=26617 (evren<br />
hacmi); P=0.65 (kadın öğretmenlerin<br />
evrendeki oranı) ve d=0.05 (hoşgörü düzeyi)<br />
alınarak örneklem büyüklüğünün minimum<br />
345 öğretmenden oluşması gerektiği sonucuna<br />
ulaşılmıştır.<br />
Tablo 2.1.a Evren Bilgileri<br />
Cinsiyet <strong>Eğitim</strong> Kademesi Okul Türü İlçeler<br />
Kadın Erkek İlköğretim Lise Devlet Özel Merkez Taşra<br />
17302 9315 20496 6121 23423 3194 22358 4259<br />
% 65 % 35 % 77 % 23 % 88 %12 % 84 % 16<br />
Örneklemi elde etmek için Ankara ili<br />
merkez ve taşra ilçelerden farklı düzeylerde<br />
devlet ve özel okullar yansız olarak<br />
belirlenmiş, bu okullarda görev yapan<br />
öğretmen ve yöneticilerle görüşülerek<br />
araştırmacılar tarafından hazırlanan ölçek<br />
uygulanmıştır. Anketlerin geri dönmeme<br />
olasılığına dikkat etmek gerektiğinden 500<br />
adet anket anketör ve araştırmacılar<br />
tarafından öğretmenlere ulaştırılmıştır.<br />
Merkez ilçelere doğrudan, taşra ilçelere ise<br />
anketör yardımıyla ulaşılmıştır. Bu<br />
anketlerden 410 tanesi geri dönmüştür. Geri<br />
dönen anketler incelendiğinde bazı<br />
öğretmenlerin belirlenemeyen nedenlerle<br />
yetersiz bilgi verdikleri saptanmış, bu<br />
nedenle araştırma kapsamından çıkarılmıştır.<br />
Bu işlemler sonucunda çalışma grubu 367<br />
öğretmen ve yöneticiden oluşturulmuş;<br />
özellikle tabakaların oranı anlamında<br />
evrenin özellikleri sağlanmaya çalışılmıştır.<br />
Çalışma grubuna ilişkin veriler Tablo<br />
2.1.b’de sunulmuştur.<br />
39<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
Tablo 2.1.b Çalışma Grubu Özellikleri<br />
Cinsiyet <strong>Eğitim</strong> Kademesi Okul Türü Görev Türü İlçeler<br />
Kadın Erkek İlköğretim Lise Devlet Özel Öğretmen Yönetici Merkez Taşra<br />
241 125 246 121 285 82 318 49 324 43<br />
% 66 % 34 % 67 % 33 % 78 %22 %87 % 13 % 88 % 12<br />
Veri Toplama Araçları<br />
Araştırma kapsamında, Avrupa Birliği uyum<br />
çalışmalarının eğitim programlarımız<br />
üzerinde meydana getirebileceği düşünülen<br />
durumlar bir ölçek kapsamında maddeler<br />
halinde sıralanmıştır. Ölçek hazırlanırken,<br />
üyeliğin eğitim programlarımız üzerinde<br />
meydana getirebileceği değişimlere ilişkin;<br />
a) Hedefler<br />
b) İçerik<br />
c) Öğrenme-öğretme süreçleri<br />
d) Sınama Durumları<br />
boyutlarında maddeler hazırlanmıştır.<br />
Maddeler oluşturulurken, Avrupa Birliği<br />
kapsamında yürütülmekte olan projeler ve<br />
bu projelerin yürütülebilmesi için ülkelerin<br />
yapması gereken çalışmalar incelenmiş,<br />
Avrupa Birliği üyelik sürecinin ülkemiz<br />
eğitim sistemi üzerindeki doğurgularını ele<br />
alan araştırmaların sonuçları da dikkate<br />
alınmıştır.<br />
Ölçek maddeleri oluşturulurken, bir kurum<br />
ya da düzeyin (ilköğretim, ortaöğretim ya da<br />
yüksek öğretim) eğitim programlarında<br />
meydana gelebilecek olası değişiklikler<br />
yerine, sistem içinde farklı düzey ve<br />
kurumları kapsayabilecek ifadelere yer<br />
verilmesine çalışılmıştır.<br />
Toplam 44 maddeden oluşan ölçek, kendi<br />
içinde dört alt boyuttan oluşmaktadır. Bu<br />
boyutlar sırasıyla, hedefler, içerik, öğrenmeöğretme<br />
süreçleri ve sınama durumlarına<br />
yönelik maddelerden oluşturulmuştur. Tablo<br />
2.2’de maddeler ve ilişkili olduğu program<br />
geliştirme öğeleri birlikte verilmiştir. Tablo<br />
2.2 incelendiğinde hedefler öğesinin diğer<br />
öğelerden fazla maddeden oluşturulduğu<br />
görülecektir. Bir eğitim programında<br />
hedefler en önemli öğelerdendir. Genellikle,<br />
diğer öğelerin hedeflere bağlı olarak<br />
belirlendiğini veya hedeflerden etkilendiğini<br />
söylemek mümkündür. Bu nedenle hedef<br />
öğesi ile ilgili görüşler daha fazla madde ile<br />
ölçülmüştür.<br />
Tablo 2.2 <strong>Eğitim</strong> Programları Öğelerine Yönelik<br />
Ölçek Maddeleri<br />
Programın Öğeleri<br />
İlişkin<br />
Maddeler<br />
Cronbach<br />
Alfa<br />
Hedefler 1–19 0,94<br />
İçerik 20–27 0,89<br />
Öğrenme-öğretme süreçleri 28–35 0,94<br />
Sınama Durumları 36–44 0,96<br />
Toplam 44 0,98<br />
Ölçek 5’li Likert tipinde maddelerden<br />
oluşturulmuştur. Öğretmenlerden ifadelere<br />
katılma düzeylerini “Kesinlikle<br />
Katılmıyorum”dan (1) “Tamamen<br />
Katılıyorum”a (5) uzanan beş dereceden<br />
birini seçerek belirtmeleri istenmiştir.<br />
Maddeler arasında olumsuz madde<br />
bulunmadığı için bütün maddeler aynı<br />
şekilde puanlanmıştır.<br />
Ölçekte belirlenen maddeler dışında<br />
öğretmenlerin, Avrupa Birliği üyeliğinin<br />
ülkemiz eğitim sistemi üzerinde meydana<br />
getirebileceği etkilerine ilişkin belirtmek<br />
istedikleri farklı görüşleri için “diğer”<br />
başlıklı açık uçlu bir seçenek bırakılmış ve<br />
burada öğretmenlerin görüşlerini dile<br />
getirmelerine olanak tanınmıştır.<br />
Maddeler hazırlandıktan sonra, maddelerin<br />
geçerliğine ilişkin program geliştirme<br />
uzmanları ile ölçme ve değerlendirme<br />
uzmanlarına gösterilmiş, uzmanların<br />
önerileri doğrultusunda gerekli düzenlemeler<br />
yapılmıştır. Bu işlemlerin ardından ölçek<br />
uygulanmış ve uygulama sonuçlarına göre<br />
ölçeğin iç tutarlık katsayısı 0,98 olarak<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 40
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
hesaplanmıştır. Ölçeğin boyutlarının<br />
güvenirliği ise hedefler için 0,94; içerik için<br />
0,89; öğrenme-öğretme süreçleri için 0,94 ve<br />
sınama durumları için 0,96 olarak<br />
hesaplanmıştır. Ölçek maddeleri için uygun<br />
tekniklerden ikisi (Tezbaşaran, 1996)<br />
kullanılarak geçerlik çalışması yapılmıştır.<br />
Bu amaçla ilk olarak madde ve test puanları<br />
arasındaki korelasyonlar incelenmiştir.<br />
Madde ve test puanları arasında 0,34 (madde<br />
7) ile 0,80 (madde 36) arasında<br />
korelasyonlar bulunmuştur. Alt test ve<br />
madde puanları arasındaki korelasyonlar ise<br />
hedefler için 0,32 (madde 7) ile 0,78 (madde<br />
15); içerik için 0,41 (madde 26) ile 0,75<br />
(Madde 22); öğrenme-öğretme süreçleri için<br />
0,74 (madde 33) ile 0,82 (madde 31) ve<br />
sınama durumları için 0,74 (madde 41) ile<br />
0,85 (madde 37) arasında bulunmuştur.<br />
İkinci olarak % 27’lik alt – üst gruplara göre<br />
bağımsız gruplar için “t” testi tekniği<br />
kullanılmış ve bütün maddelerin hem ölçek<br />
puanları hem de alt test puanları bakımından<br />
manidar (p
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
yoğunlaşan olumsuz ve kararsız görüşlerinde<br />
titizlikle ele alınıp incelenmesi gerektiğini<br />
vurgulamak yararlı olabilir. Olumsuz<br />
görüşlerin yoğunlaştığı maddeler işsizlik ve<br />
eşitlik kavramlarıyla doğrudan ilgilidir. Bu<br />
doğrultuda öğretmen ve yöneticilerin<br />
karamsar bir tablo çizdikleri ifade edilebilir.<br />
Öğretmenlerin ve yöneticilerin ölçeğin<br />
boyutlarından ve tamamından elde ettikleri<br />
puanlara ilişkin betimsel istatistikler Tablo<br />
3.1.a’da sunulmuştur. Tablo 3.1.a<br />
incelendiğinde ölçeğin boyutları ve<br />
tamamına ait ortalama puanların yüksek<br />
olduğu görülmektedir. Ölçeğin<br />
boyutlarından ve tamamından elde edilen<br />
puanların sola çarpık ve normal basıklıkta<br />
olduğu söylenebilir. Dağılımların sola çarpık<br />
olduğu, Şekil 3.1’de ölçeğin tümünden elde<br />
edilen toplam puanlara ilişkin grafikten de<br />
anlaşılmaktadır. Dağılımların sola çarpık<br />
olması öğretmenlerimizin AB süreciyle ilgili<br />
beklentilerin gerçekleşeceği yönünde olumlu<br />
görüş bildirdiklerinin bir göstergesi olarak<br />
yorumlanabilir.<br />
Tablo 3.1.a Maddelere Gelen Tepkilerin Yüzde Dağılımları<br />
Maddeler 1 2 3 4 5<br />
1. Daha nitelikli insan gücü yetiştirilebilecek 4,63 8,17 25,89 31,61 29,70<br />
2. Okullaşma oranları artacak 3,27 8,17 19,35 34,60 34,60<br />
3. Tüm eğitim kademelerine yönelik standartlar sağlanacak 4,36 10,08 24,25 35,42 25,89<br />
4. Okulöncesi eğitimin önemi artacak ve teşvikler sağlanacak 1,63 4,09 14,71 28,88 50,68<br />
5. Zorunlu eğitimin süresi en az 11 yıla çıkacak 3,81 5,18 13,62 28,07 49,32<br />
6. Vatandaşlık ve İnsan Hakları eğitimi önem kazanacak 4,36 5,99 14,71 30,25 44,69<br />
7. Avrupa Kültürünün kazandırılmasına daha fazla önem verilecek 6,27 8,72 23,71 25,61 35,69<br />
8. Meslek edindirmeye yönelik eğitimin önemi artacak 3,54 5,72 20,16 32,97 37,60<br />
9. Sanayi ve sivil toplum örgütlerinin okulla etkileşimi artırılacak 1,91 14,71 26,16 32,70 24,52<br />
10. Öğrenci değişim programları (bir öğrencinin başka bir ülkede dengi bir<br />
okulda öğretim görmesine olanak tanınması) geliştirilecek<br />
11. Yaşam boyu öğrenme önem kazanacak ve bu alandaki etkinlikler<br />
artırılacak<br />
6,27 5,72 23,16 29,16 35,69<br />
4,63 8,17 29,97 31,06 26,16<br />
12. <strong>Eğitim</strong> kurumları arasındaki rekabet artacak 4,63 10,08 25,07 32,70 27,52<br />
13. Dil öğretiminin (çok dillilik) önemi artacak 4,09 3,81 10,63 23,98 57,49<br />
14. Avrupa ülkeleri ile ülkemiz arasındaki eğitim alanında bilgi alış verişini<br />
geliştirilecek<br />
4,36 7,90 16,08 38,96 32,70<br />
15. Öğrenciler iş hayatına daha kolay hazırlanacak 6,27 14,44 33,79 26,70 18,80<br />
16. Sürekli eğitim uygulamasıyla işsizliğin önüne geçilecek 16,89 27,52 29,16 14,17 12,26<br />
17. Tüm eğitim kurumlarına girişte eşitliği sağlanacak 16,89 22,89 28,88 18,26 13,08<br />
18. Öğretmenlerin yetiştirilmesi, atanması ve görevde ilerlemesi için<br />
standartlar geliştirilecek<br />
7,90 11,99 27,25 28,88 23,98<br />
19. Yurtdışı eğitim olanakları artacak 5,18 9,26 24,52 32,97 28,07<br />
20. Seçmeli ders sayıları artırılacak 3,00 9,81 26,98 37,06 23,16<br />
21. İçerik daha bilimsel bir yapıya kavuşacak 4,36 11,17 28,61 32,15 23,71<br />
22. Dersler öğrencilerin ilgileri dikkate alınarak düzenlenecek 5,45 10,63 26,98 33,79 23,16<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 42
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
23. Derslerin içeriği yurtdışındaki derslerin içeriğiyle denkleştirilecek 5,18 14,44 31,06 27,52 21,80<br />
24. İçerik gereksiz bilgilerden arındırılacak 6,81 14,71 28,07 29,70 20,71<br />
25. İnsan hakları, demokrasi, vatandaşlık kavramlarına derslerde daha çok<br />
yer verilecek<br />
3,81 7,90 19,89 35,15 33,24<br />
26. Avrupa tarihi ve kültürü konularına derslerde yer verilecek 4,90 10,63 26,98 32,15 25,34<br />
27. Meslek alan bilgisi dersleri artacak 1,09 10,90 21,80 41,14 25,07<br />
28. Öğrenme-öğretme etkinliklerinde uygulamaya daha çok yer verilecek 2,72 6,54 22,89 37,06 30,79<br />
29. Öğretmenlerin rehberliğinde öğrencilerin derslerdeki etkinliği artacak 3,54 8,45 22,34 34,33 31,34<br />
30. Öğrenci yönlendirme hizmetlerinin kalitesi artırılacak 4,63 7,36 24,80 35,97 27,25<br />
31. Araştırma yapmaya, projelere daha çok ağırlık verilecek 4,09 8,72 20,98 32,43 33,79<br />
32. Bilgisayar kullanımı artacak 3,00 4,63 14,17 25,07 53,13<br />
33. İnternet kullanımı artacak 1,36 3,81 15,26 27,79 51,77<br />
34. Öğretimde teknoloji kullanım oranı artacak 1,09 5,72 18,26 32,70 42,23<br />
35. Öğrenciler başarılı olduğu alanlara yönlendirilebilecek 3,54 7,63 26,98 39,78 22,07<br />
36. Değerlendirme öğrencilerin gelişim düzeyleri dikkate alınarak<br />
yapılabilecek<br />
5,18 9,26 31,06 34,33 20,16<br />
37. Ölçme ve değerlendirme çok yönlü olarak yapılacak 5,72 9,54 30,25 33,51 20,98<br />
38. Değerlendirme öğretmen ve öğrencinin katılımıyla yapılabilecek 6,54 11,99 28,61 33,24 19,62<br />
39. Aileler öğrenci başarısının değerlendirilmesinde etkin rol alacak 7,63 13,35 33,79 30,79 14,44<br />
40. Değerlendirme daha güvenilir veriler üzerinden yapılabilecek 6,54 11,99 30,52 31,61 19,35<br />
41. Diploma ve derslerin denkliği sağlanacak 4,90 10,35 27,52 32,15 25,07<br />
42. Süreçte öğrenci çabalarının değerlendirilmesi ön plana çıkacak 3,81 10,63 26,98 34,60 23,98<br />
43. Değerlendirmede öğrencilerin yetenekleri önem kazanacak 3,81 9,54 25,89 34,60 26,16<br />
44. Değerlendirme farklı araçlardan elde edilen verilere dayalı olarak<br />
yapılacak<br />
4,63 9,26 30,79 31,88 23,43<br />
50<br />
40<br />
Frekanslar<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
40 60 80 100 120 140 160 180 200 220<br />
Ölçek Puanları<br />
Şekil 3.1 Ölçek Puanları Dağılımı<br />
43<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin Arş. Gör. <strong>Eğitim</strong> Alper Sistemimiz BAŞBAY - Öğr. Üzerindeki Gör. Dr. Etkilerine Nuri DOĞAN İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
Tablo 3.1.a’da ölçeğin boyutları ve<br />
tamamına ait ortalama puanlar yüksek<br />
görülmektedir. Ancak bu ortalamaların<br />
öğretmenlerin olumlu görüş bildirmeleri<br />
şeklinde yorumlanabilmesi, beklenen<br />
ortalamadan manidar olarak farklı oldukları<br />
kanıtlandığında mümkündür. Ölçeğin alt<br />
boyutlarından ve tamamından alınan<br />
puanların normal dağılması durumunda<br />
beklenen ortalamalara göre yapılan tek<br />
örneklem t istatistiklerine göre (Tablo 3.1.b),<br />
ölçek boyutlarına ve ölçeğe ilişkin puanların<br />
ortalaması ile beklenen ortalamaları<br />
arasındaki farkların α = 0,01 düzeyinde<br />
manidar olduğu bu sonuçlara bağlı olarak<br />
öğretmenlerimizin AB sürecinde eğitim<br />
sistemimizde meydana gelmesi beklenen<br />
değişimlerin gerçekleşebileceğine ilişkin<br />
olumlu görüş bildirdikleri söylenebilir.<br />
Tablo 3.1.b Görüşler İçin Tek Örneklem t Testi Sonuçları<br />
Ölçek Boyutları<br />
Beklenen<br />
Ortalama N Ortalama<br />
Standart<br />
sapma<br />
t<br />
Hedefler 57 367 70,62 14,94 17,46**<br />
İçerik 24 367 29,02 6,54 14,70**<br />
Öğrenme-öğretme süreçleri 24 367 31,49 6,92 20,74**<br />
Sınama Durumları 27 367 31,90 8,51 11,03**<br />
Toplam 132 367 163,02 34,40 17,28**<br />
** P< 0,01<br />
İkinci Alt Problem<br />
İkinci alt problemde görüş bildiren<br />
öğretmenlerin görüşlerinde bir farklılığın<br />
olup olmadığının belirlenmesi için sırasıyla,<br />
öğretmenlerin görev yaptıkları okul türü,<br />
eğitim kademesi, merkez ve taşra<br />
okullarında görev yapmaları, cinsiyet, görev<br />
süreleri ve yönetim kademelerinde yer alıp<br />
almadıkları dikkate alınmıştır.<br />
a) Öğretmenlerin görev yaptıkları okul<br />
türlerine (devlet – özel) göre;<br />
Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde resmi<br />
ve özel okullarda görev yapan öğretmenlerin<br />
görüşlerine ilişkin ortalama puanlar arası<br />
fark için bağımsız gruplar testi sonuçları<br />
Tablo 3.2.a’da verilmiştir. Tablo 3.2.a<br />
incelendiğinde resmi ve özel okullarda görev<br />
yapan öğretmenlerin görüşlerine ilişkin<br />
ortalama puanlar arasında ölçeğin<br />
boyutlarına ve ölçek toplam puanlarına ait<br />
farkların α = 0,01 düzeyinde manidar olduğu<br />
görülmektedir. Bu sonuçlara göre, ölçeğin<br />
boyutlarından ve tümünden elde edilen puan<br />
ortalamalarına bağlı olarak AB süreciyle<br />
ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />
gerçekleşemeyeceği hakkında özel okullarda<br />
görev yapan öğretmenlerin resmi okullarda<br />
görev yapan öğretmenlere göre daha olumlu<br />
düşündüğü söylenebilir.<br />
b) Öğretmenlerin görev yaptıkları okul<br />
kademesine (ilköğretim – lise) göre;<br />
Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde<br />
ilköğretim ve liselerde görev yapan<br />
öğretmenlerin görüşlerine ilişkin ortalama<br />
puanlar arası fark için bağımsız gruplar t<br />
testi sonuçları Tablo 3.2.b’de verilmiştir.<br />
Tablo 3.2.b incelendiğinde ilköğretim ve<br />
liselerde görev yapan öğretmenlerin<br />
görüşlerine ilişkin ortalama puanlar<br />
arasında, ölçeğin boyutlarından sadece<br />
öğrenme-öğretme süreçlerine ait ortalama<br />
puanlar arasındaki farkın α = 0,05<br />
düzeyinde; diğer boyutlar ve ölçek toplam<br />
puanlarına ait ortalamalar arasındaki<br />
farkların ise α = 0,01 düzeyinde manidar<br />
olduğu görülmektedir. Bu sonuçlara göre,<br />
ölçeğin tüm boyutları ve toplam puanlara<br />
ilişkin AB uyum süreciyle ilgili beklentilerin<br />
gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında<br />
ilköğretimde görev yapan öğretmenlerin<br />
liselerde görev yapan öğretmenlere göre<br />
daha olumlu düşündüğü söylenebilir.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52<br />
44<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
Tablo 3.2.a Resmi ve Özel Okullardaki Öğretmenlerin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
Ölçek Boyutları Okul Türü N Ortalama Standart sapma t<br />
Hedefler<br />
İçerik<br />
Öğrenme-öğretme<br />
süreçleri<br />
Sınama Durumları<br />
Toplam<br />
**P < 0,01<br />
Özel 82 75,93 12,75<br />
Resmi 285 67,64 15,28<br />
Özel 82 30,88 5,67<br />
Resmi 285 27,97 6,77<br />
Özel 82 33,66 5,83<br />
Resmi 285 30,27 7,20<br />
Özel 82 34,47 7,66<br />
Resmi 285 30,45 8,63<br />
Özel 82 174,94 29,78<br />
Resmi 285 156,33 35,06<br />
5,29**<br />
4,18**<br />
4,62**<br />
4,45**<br />
5,14**<br />
Tablo 3.2.b İlköğretim ve Lise Öğretmenleri Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
Ölçek Boyutları Okul Türü N Ortalama Standart sapma t<br />
Hedefler<br />
İçerik<br />
Öğrenme-öğretme süreçleri<br />
Sınama Durumları<br />
Toplam<br />
İlköğretim 246 72,76 14,50<br />
Lise 121 66,27 14,91<br />
İlköğretim 246 29,87 6,24<br />
Lise 121 27,27 6,81<br />
İlköğretim 246 32,12 6,62<br />
Lise 121 30,21 7,36<br />
İlköğretim 246 32,79 8,21<br />
Lise 121 30,07 8,83<br />
İlköğretim 246 167,55 33,08<br />
Lise 121 153,82 35,31<br />
3,99**<br />
3,64**<br />
2,51*<br />
2,91**<br />
3,66**<br />
*p < 0,05 **p < 0,01<br />
c) Merkez ve taşra okullarında görev yapan<br />
öğretmenlere göre;<br />
Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde<br />
görev yapan öğretmenlerin görüşlerine<br />
ilişkin ortalama puanlar arası fark için<br />
bağımsız gruplar t testi sonuçları Tablo<br />
3.2.c’de verilmiştir. Tablo 3.2.c<br />
incelendiğinde merkez ve taşra ilçelerinde<br />
görev yapan öğretmenlerin görüşlerine<br />
ilişkin ortalama puanlar arasında, ölçeğin<br />
boyutlarından sadece sınama durumlarına ait<br />
ortalama puanlar arasındaki farkın α = 0,05<br />
düzeyinde manidar olduğu; diğer boyutlar ve<br />
ölçek toplam puanlarına ait ortalamalar<br />
arasındaki farkların ise manidar olmadığı<br />
görülmektedir. Bu sonuçlara göre, sınama<br />
durumlarına ilişkin AB süreciyle ilgili<br />
beklentiler hakkında, merkez ilçelerde görev<br />
yapan öğretmenlerin taşra ilçelerinde görev<br />
yapan öğretmenlere göre daha olumlu<br />
düşündüğü söylenebilir. Merkez ilçelerde<br />
görev yapan öğretmenlerde sınama<br />
durumlarına ilişkin AB süreciyle ilgili<br />
beklentilerin gerçekleşeceği yönünde<br />
görüşlerin, taşra ilçelerde görev yapan<br />
öğretmenlere göre daha baskın olduğu<br />
söylenebilir.<br />
45<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
Tablo 3.2.c Merkez ve Taşra İlçeleri Öğretmen Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
Ölçek Boyutları İlçeler N Ortalama Standart sapma t<br />
Hedefler<br />
İçerik<br />
Öğrenme-öğretme süreçleri<br />
Sınama Durumları<br />
Toplam<br />
* p < 0,05<br />
Merkez 324 70,83 15,32<br />
Taşra 43 69,05 11,75<br />
Merkez 324 29,14 6,63<br />
Taşra 43 28,70 5,79<br />
Merkez 324 31,63 7,01<br />
Taşra 43 30,47 6,19<br />
Merkez 324 32,24 8,47<br />
Taşra 43 29,33 8,42<br />
Merkez 324 163,84 35<br />
Taşra 43 156,91 29,03<br />
0,74<br />
1,01<br />
1,03<br />
2,12*<br />
1,24<br />
Tablo 3.2.d Kadın ve Erkek Öğretmenlerin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
Ölçek Boyutları Cinsiyet N Ortalama Standart sapma t<br />
Hedefler<br />
Erkek 125 67,90 16,17<br />
Kadın 241 71,96 14,09<br />
-2,482*<br />
İçerik<br />
Erkek 125 28,16 6,78<br />
Kadın 241 29,43 6,38<br />
-1,765<br />
Öğrenme-öğretme süreçleri<br />
Erkek 125 30,90 7,16<br />
Kadın 241 31,76 6,78<br />
-1,138<br />
Sınama Durumları<br />
Erkek 125 31,27 8,42<br />
Kadın 241 32,18 8,54<br />
-0,967<br />
Toplam<br />
Erkek 125 158,23 35,92<br />
Kadın 241 165,33 33,36<br />
-1,881<br />
*p < 0,05<br />
d) Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre;<br />
Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde görev<br />
yapan kadın ve erkek öğretmenlerin<br />
görüşlerine ilişkin ortalama puanlar arası<br />
fark için bağımsız gruplar t testi sonuçları<br />
Tablo 3.2.d’de verilmiştir. Tablo 3.2.d<br />
incelendiğinde erkek ve kadın öğretmenlerin<br />
görüşlerine ilişkin ortalama puanlar<br />
arasında, ölçeğin boyutlarından sadece<br />
hedeflere ait ortalama puanlar arasındaki<br />
farkın α = 0,05 düzeyinde manidar olduğu;<br />
diğer boyutlar ve ölçek toplam puanlarına<br />
ait ortalamalar arasındaki farkların ise<br />
manidar olmadığı görülmektedir. Bu<br />
sonuçlara göre, hedeflere ilişkin Avrupa<br />
Birliği uyum süreciyle ilgili beklentilerin<br />
gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında<br />
kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere<br />
göre daha olumlu düşündüğü söylenebilir.<br />
e) Öğretmenlerin görev yaptıkları sürelere göre;<br />
Öğretmenlerin kıdem dereceleri belirlenirken<br />
5’er yıllık periyotlar halinde 6 grup<br />
oluşturulmuştur. Bu gruplar 1-5 ve 40 yıl<br />
üstü aralığında 5 yıllık periyotlara göre<br />
düzenlenmiştir. Ankara ili merkez ve taşra<br />
ilçelerinde görev yapan öğretmenlerin kıdem<br />
düzeylerine göre puan ortalamalarının farkına<br />
ilişkin tek yönlü varyans analizi (ANOVA)<br />
sonuçları Tablo 3.2.e’de verilmiştir. Tablo<br />
3.2.e incelendiğinde öğretmenlerin kıdem<br />
düzeylerine göre puan ortalamaları arasında<br />
ölçeğin boyutlarına ve ölçek toplam<br />
puanlarına ait ortalama farklarının manidar<br />
olmadığı görülmektedir. Bu sonuçlara göre,<br />
AB süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşme<br />
düzeyi hakkında öğretmenlerin kıdem<br />
farklılıklarına rağmen aynı düzeyde<br />
(olumlu) görüşe sahip olduğu söylenebilir.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 46
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
Tablo 3.2.e Öğretmenlerin Kıdemlerin Göre Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
Ölçek Boyutları<br />
Hedefler<br />
İçerik<br />
Öğrenme-öğretme<br />
süreçleri<br />
Sınama Durumları<br />
Toplam<br />
Varyansın<br />
Kaynağı<br />
Kareler<br />
Toplamı<br />
Serbestlik<br />
Derecesi<br />
Ortalama<br />
Kareler<br />
Gruplar arası 1246,76 5 249,35<br />
Gruplar içi 80475,59 361 222,92<br />
Toplam 81722,35 366<br />
Gruplar arası 240,30 5 48,06<br />
Gruplar içi 15409,60 361 42,69<br />
Toplam 15649,90 366<br />
Gruplar arası 293,25 5 58,65<br />
Gruplar içi 17236,47 361 47,75<br />
Toplam 17529,72 366<br />
Gruplar arası 468,91 5 93,78<br />
Gruplar içi 26019,16 361 72,07<br />
Toplam 26488,07 366<br />
Gruplar arası 6918,55 5 1383,71<br />
Gruplar içi 426136,23 361 1180,43<br />
Toplam 433054,78 366<br />
F<br />
1,12<br />
1,13<br />
1,23<br />
1,30<br />
1,17<br />
Tablo 3.2.f Yönetici Olan ve Olmayan Öğretmenlerin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
Ölçek Boyutları Görev N Ortalama Standart sapma t<br />
Hedefler<br />
Öğretmen 318 70,90 14,70<br />
Yönetici 49 68,82 16,47<br />
0,908<br />
İçerik<br />
Öğretmen 318 29,08 6,50<br />
Yönetici 49 28,59 6,83<br />
0,488<br />
Öğrenme-öğretme süreçleri<br />
Öğretmen 318 31,55 6,95<br />
Yönetici 49 31,08 6,82<br />
0,444<br />
Sınama Durumları<br />
Öğretmen 318 32,01 8,56<br />
Yönetici 49 31,12 8,21<br />
0,684<br />
Toplam<br />
Öğretmen 318 163,55 34,25<br />
Yönetici 49 159,61 35,49<br />
0,746<br />
f) Öğretmenlerin yönetim kademelerinde<br />
görev alıp almadıklarına göre;<br />
Ankara ili merkez ve taşra ilçelerinde görev<br />
yapan öğretmen ve yöneticilerin görüşlerine<br />
ilişkin ortalama puanlar arasındaki fark için<br />
bağımsız gruplar t testi sonuçları Tablo<br />
3.2.f’de verilmiştir. Tablo 3.2.f<br />
incelendiğinde öğretmen ve yöneticilerin<br />
görüşlerine ilişkin ortalama puanlar<br />
arasında, ölçeğin boyutlarına ve ölçek<br />
toplam puanlarına ait ortalamalar arasındaki<br />
farkların α = 0,05 düzeyinde manidar<br />
olmadığı görülmektedir. Öğretmen ortalama<br />
puanları yönetici ortalama puanlarından<br />
ölçeğin boyutları ve ölçek puanı bağlamında<br />
yüksek görünse de aralarındaki farklar<br />
manidar değildir. Bu sonuçlara göre, AB<br />
süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />
gerçekleşemeyeceği hakkında öğretmen ve<br />
yöneticilerin aynı düzeyde olumlu görüşe<br />
sahip olduğu söylenebilir.<br />
47<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />
Yorumu<br />
Öğretmen ve yöneticilerin ölçekteki “diğer”<br />
bölümünde ifade ettikleri görüşlerin<br />
analizinde nitel araştırma tekniklerinden<br />
yararlanılmıştır. Öncelikle verilerin betimsel<br />
analizi yapılarak ana ve alt temalar<br />
oluşturulmuş, ardından içerik analizi yoluyla<br />
tema ve alt temalara ilişkin görüşlere yer<br />
verilmiştir. Ardından bu görüşlere ilişkin<br />
genel bir yorum yapılmıştır. Kodlamalar dört<br />
ana tema etrafında incelenmiştir. Bunlar;<br />
olumsuz görüşler, olumlu görüşler, bilgi<br />
ihtiyacı ve sitemkâr görüşler. Görüşler<br />
içerisinde olumsuz bakış açılarının diğer<br />
görüşlerden daha baskın olduğu ifade<br />
edilebilir. Ölçek maddelerinden elde edilen<br />
bulgular ile öğretmen-yöneticilerin “diğer”<br />
maddesinde ifade ettikleri görüşler arasında<br />
bir tutarsızlık görülmektedir. Öğretmen ve<br />
yöneticilerin ölçekte yer alan 44 maddeye<br />
verdikleri cevapların ortalaması olumlu iken<br />
“diğer maddesinde ifade ettikleri<br />
görüşlerinde ağırlıklı olarak olumsuz bir<br />
görüş içerisinde oldukları belirlenmiştir.<br />
Özellikle sisteme yöneltilen eleştiriler sistem<br />
içerisinde yaşanan Entropi (sistem<br />
kararsızlığı), birçok öğretmen ve yönetici<br />
tarafından dile getirilmiştir. Olumlu görüşler<br />
içerisinde de sürecin ülkemiz için yaralı<br />
olacağına duyulan inancın yanında çok<br />
zaman alacağına ve ciddi bir sistem<br />
revizyonu ihtiyacı ön plana çıkmıştır.<br />
Görüşlerden bazılarında ise AB’nin eğitim<br />
sistemimiz üzerine nasıl bir etki<br />
yaratacağına ilişkin yetersiz bilgiye sahip<br />
oldukları ifade edilmiştir.<br />
Birkaç öğretmen-yönetici görüşünde açıkça<br />
görülen duygusal tepkilerin örtük olarak<br />
birçok görüşte kendisini sitemkârlık olarak<br />
ortaya çıkardığı görülmüştür. <strong>Eğitim</strong><br />
sistemimiz üzerinde meydana gelebilecek<br />
olası değişikliklerin AB sürecinde değil daha<br />
önce ve süreçten bağımsız yapılması<br />
gerektiği sitemkâr bir dille ifade edilmiştir.<br />
Bazı öğretmen-yönetici görüşlerinde de<br />
duygusal tepkilerden dolayı kararsızlık<br />
sezinlenmiştir. İfadelerde üyelik sürecinin<br />
eğitim sistemimiz için yararlı olacağı ancak<br />
bunun kültürümüzü yozlaştıracağı,<br />
kendimizi korumamız gerektiği, Birliğin<br />
ülkemizi içten çökertecek bir yapıya sahip<br />
olduğu ifade edilmekle birlikte aynı görüş<br />
içerisinde, “keşke maddeler halinde ifade<br />
ettiğiniz bu görüşler bu süreçte gerçekleşse”<br />
gibi çatışma yaratan ifadeler yer almaktadır.<br />
Aşağıda öğretmen-yönetici görüşleri sonucu<br />
oluşturulan tematik kodlamalara ve bu<br />
kodlamalara ilişkin bazı doğrudan görüşlere<br />
yer verilmiştir.<br />
Kodlar<br />
1.00 Olumsuz Görüşler<br />
1.10 Entropi (Sistem Kararsızlığı)<br />
1.20 Politik Tutarsızlık<br />
1.21 Samimiyetsizlik<br />
1.30 Bilişsel Çelişki<br />
1.40 Karamsarlık<br />
1.50 Güçlük<br />
1.51 Kalkınma İhtiyacı<br />
1.52 Direnç<br />
1.60 İçselleştirme İhtiyacı<br />
2.00 Olumlu Görüşler<br />
2.10 Sistem Revizyonu<br />
2.11 Alt Yapı İhtiyacı<br />
2.12 Programın Düzenlenmesi<br />
2.20 Değişim Beklentisi<br />
2.30 Zaman ihtiyacı<br />
3.00 Bilgi İhtiyacı<br />
3.10 Bilgisizlik<br />
3.20 Kaygı<br />
4.00 Sitemkâr Görüşler<br />
Görüşler<br />
Öğretmenlerin ölçekte “diğer” maddesi<br />
kapsamında ifade ettikleri görüşler, yapılan<br />
kodlamalara bağlı olarak doğrudan alıntılarla<br />
tablolaştırılmıştır.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 48
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
Tablo 3.3.a 1.00 Olumsuz Görüşler<br />
1.10 Entropi (Sistem Kararsızlığı)<br />
Türkiye’de eğitim ve öğretim bilimsel verilere dayalı yapılmadığı, sürekli sınama yoluna<br />
gidildiği kanısındayım. Örnek olarak 90’lı yıllarda uygulanması olumsuz olacağı<br />
söylendiği halde kredili sistemin uygulanmasını söyleyebilirim.<br />
1.20 Politik Tutarsızlık<br />
Ülkemizde eğitim alanının her siyasi yapıya göre biçim değiştirmesi, nitelikli öğretmen<br />
yetiştirmede eksiklilerin olması, uygulamadan çok, anlatıma yönelik eğitim sisteminin<br />
ağırlıklı olması gibi nedenleri düşünerek, AB uyum çalışmalarının yeterli olamayacağını<br />
düşünüyorum.<br />
1.21 Samimiyetsizlik<br />
Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin üyeliği konusunda samimi olduğunu düşünmüyorum.<br />
Ayrıca Avrupa Birliği’nin de üye olmak isteyen ülkelere yönelik tutumlarını da taraflı ve<br />
tutarsız buluyorum.<br />
Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları hükümet boyutunda samimi bulmuyorum. Yapılan ve<br />
yapılmak istenen çalışmaların hayata geçirilmesi gerektiğine inanılarak yapılan şeyler<br />
değil, kağıt üzerinde kalacak türden olacağını düşünüyorum.<br />
1.30 Bilişsel Çelişki<br />
Tüm maddeler keşke olsa. Ülkemizdeki çarpık kentleşme, doğu-batı bölgeleri, köy-şehir<br />
arasındaki uygulamalardaki dengesizlikler ve olanak durumu göz önüne alınınca,<br />
yapılması belirlenen, emredilen bazı konularsın özellikle de öğrencilerin merkeze alındığı<br />
uygulamaların hemen gerçekleşemeyeceğini düşünüyorum. Umarım yanılırım.<br />
1.40 Karamsarlık<br />
Bu plansızlık ve bilinçsizlik içinde bunların hiçbirinin yapılabilmesi mümkün değil.<br />
İçlerinden birisi gerçekleşebilirse tesadüf olur.<br />
Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’yi kesinlikle birliğe alacaklarına inanmıyorum.<br />
Türkiye’nin de kesinlikle AB ülkelerinin standartlarına uyacağını ve girebileceğini<br />
düşünmüyorum.<br />
1.50 Güçlük<br />
1.51 Kalkınma İhtiyacı<br />
AB uyum çalışması yasalarla sağlanabilir. Ama bu çalışmalar sonuçta o ülkenin ekonomik<br />
durumuyla ilgilidir. Ekonomik kalkınma gerçekleşmediği sürece, yasaların<br />
uygulanabilirliği güçleşmektedir.<br />
1.52 Direnç<br />
Öğretmenlerin, içinde yetiştikleri ve şu anda da uygulayıcısı oldukları sistemin<br />
alışkanlıklarından vazgeçmelerinin zor olduğunu ve bunun uzun zaman alacağını<br />
düşünüyorum. Özellikle rehber konumuna geçerek, ölçme-değerlendirmede farklı<br />
kriterleri özümsemelerinin kısa sayılamayacak bir süreçte gerçekleşeceği kanaatindeyim.<br />
1.60 İçselleştirme İhtiyacı<br />
Avrupa Birliği uyum çalışmaları müfredatı direkt etkileyecektir diye düşünüyorum.<br />
Vatandaşlık İnsan Hakları dersleri, farklı seçmeli dersler, farklı dinler ve kültürleri<br />
tanıtıldığı dersler vb. Ancak eğitim-öğretim sürecindeki değişimin çok da başarılı<br />
olacağına inanmıyorum. Değerlendirme sisteminin çağdaşlaşması için önce bu sisteme<br />
inanan ve onun uygulamada yetişkin kişiler yetiştirilmelidir. Öğrenci odaklı dersleri, ona<br />
inanan öğretmen zaten uyguluyordur. Sorun, bunların dayatılmasıyla değil,<br />
uygulamalarına inanan bireylerle çözülür.<br />
Öğretmenlerin kendi ifadeleriyle<br />
görüşlerinde ağırlıklı olarak olumsuz bir<br />
tutum içinde oldukları görülmektedir. Bu<br />
görüşün en önemli dayanakları, öğretmenlerin<br />
karamsar bir bakış açısına sahip olmaları ve<br />
AB sürecinin yaratacağı güçlüklerin<br />
aşılmasında ülke ve sistem olarak henüz<br />
hazır olmamamız görülmektedir.<br />
49<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
2.10 Sistem Revizyonu<br />
Tablo 3.3.b 2.00 Olumlu Görüşler<br />
2.11 Alt Yapı İhtiyacı<br />
Yukarıdaki olumlu gelişmelerin yerine getirilmesi alt yapının uygun öğrenme<br />
ortamlarının sağlanmasına, ekonomik refahın ve gelirin artmasına bağlı olarak<br />
gerçekleşebilir. Bu da oldukça zor görünüyor.<br />
2.12 Programın Düzenlenmesi<br />
Öğretmen yetiştiren okullardan başlanacak bu düzenleme, okullarda her türlü araçgereçle<br />
desteklenebilirse, müfredat programı hafifletilip öğrenci velisini de eğitim<br />
ortamına katabilirsek; neden olmasın.<br />
2.20 Değişim Beklentisi<br />
Çağdaş, demokratik ve laik bir siyasi yapı ile eğitim seferberliği tüm ülkeye yayılırsa ve<br />
bunu etkili ve yetkili kurumlarda isterse AB uyum çalışmalarının eğitim sistemimize etkisi<br />
artacaktır. AB sürecinde görünüşte olumlu etkiler olacaktır.<br />
2.30 Zaman ihtiyacı<br />
Avrupa Birliği uyum çalışmalarının eğitim sistemimiz üzerinde olumlu etkilerinin<br />
olacağına inanıyorum. Fakat bu oluşum çok zaman alacaktır.<br />
3.10 Bilgisizlik<br />
3.20 Kaygı<br />
Tablo 3.3.c 3.00 Bilgi İhtiyacı<br />
Bütün bu sorular hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Bu nedenle görüşlerim netlik<br />
kazanamıyor.<br />
Cevaplar aslında değişken müfredatın hedeflerini gerçekleştirmesi üzerine farazidir.<br />
Eğer istenenler gerçekleşirse bahsedilen nitelikte öğrenciler gelişir. Bu konuda AB’nin<br />
katkısı ne olur emin değilim. Ortaklık vs. AB mali destek verir mi her şeyin ötesinde<br />
AB’nin eğitim politikalarına dair geniş bir bilgiye sahip değiliz.<br />
Bu maddeler konusunda uyum çalışması yapılacaktır mutlaka ancak bu çalışmaların<br />
kaynak yetersizliği, toplumsal tepkiler, politik nedenlerden dolayı olması gerektiği gibi<br />
uygulanması konusunda endişelerim var.<br />
Tablo 3.3.d 4.00 Sitemkâr Görüşler<br />
Bütün bunlar keşke AB istedi diye değil de, kendimiz gerekli olduğu için yapabilseydik.<br />
Bugün davet Avrupa Birliği’nden gelirdi.<br />
Öğretmen görüşlerinde olumlu olarak ön<br />
plana çıkanlar ise yine sistem<br />
yenilenmesidir. Olumsuz görüşlerde de ön<br />
planda olan sistem yenilenmesi ihtiyacı<br />
olumlu öğretmen görüşlerinde de karşımıza<br />
çıkmaktadır. Olumsuz görüşlerde bu<br />
değişimin çok da mümkün olmadığı ifade<br />
edilirken; olumlu görüşlerde bu değişimin<br />
zaman alacağı ancak üstesinden<br />
gelinebilecek bir zorluk olduğu ifade<br />
edilmektedir.<br />
Öğretmen görüşlerinde ön plana çıkan bir<br />
diğer boyut ise sürecin neler getireceğine<br />
ilişkin bilgi eksikliğidir. Öğretmen<br />
görüşlerinden bazılarında sürecin nasıl bir<br />
değişimi beraberinde getireceğine ilişkin<br />
kesin kanılara sahip olmadıkları<br />
görülmektedir. Öğretmenlerin süreçle ilgili<br />
bilgilendirilmeleri gerektiği ihtiyacı<br />
öğretmenlerin kendi ifadelerinden ortaya<br />
çıkmaktadır.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 50
Arş. Gör. Alper BAŞBAY - Öğr. Gör. Dr. Nuri DOĞAN<br />
Öğretmen görüşlerinden edinilen<br />
izlenimlerden bir diğeri de “sitemkarlık”tır.<br />
Öğretmenlerin görüşlerinde AB sürecinin<br />
olumlu katkılar getireceğine ilişkin<br />
düşünceler yer almaktadır. Ancak bu değişimin<br />
dışarıya bağlı kalınmaksızın, yaptırımlar<br />
çerçevesinde değil, sistemin kendini<br />
geliştirme ve değiştirme ekseninde olması<br />
gerektirdiği sitemkar bir dille ifade<br />
edilmektedir. Öğretmen görüşlerinden edinilen<br />
izlenimin, AB sürecinin özellikle eğitim<br />
alanında sistemimizi nasıl etkileyeceğini<br />
ilişkin ayrıntılı bilgi ihtiyacı olduğu açıktır.<br />
Öğretmen görüşlerindeki en önemli bulgunun<br />
“korunma ihtiyacı” olduğu ifade edilebilir.<br />
Öğretmenlerin AB sürecinin kültürel yapımız<br />
üzerinde olumsuz etki yaratabileceği kaygısıyla<br />
içe kapanma ve korunma ihtiyacı içinde<br />
oldukları ifade edilebilir. Bu ihtiyacın<br />
giderilmesi kararsızlık ve beraberinde getirdiği<br />
çatışmanın çözülmesi için de oldukça önemlidir.<br />
SONUÇ ve ÖNERİLER<br />
Araştırmada elde edilen bulgulara bağlantılı<br />
olarak sonuçlar ve bunlara dayalı olarak<br />
geliştirilen öneriler aşağıda verilmiştir.<br />
SONUÇLAR<br />
1. Görüşleri alınan öğretmenlerin çoğunluğu<br />
AB sürecinde eğitim sistemimizde, program<br />
öğeleri, hedef, içerik, öğrenme-öğretme<br />
süreçleri ve sınama durumları boyutlarında<br />
meydana gelmesi beklenen değişimlerin<br />
gerçekleşebileceğine ilişkin olumlu görüş<br />
bildirmişlerdir.<br />
2. Ölçekte ağırlıklı yer alan hedefler<br />
boyutunda “Okulöncesi eğitimin önemi<br />
artacak ve teşvikler sağlanacak” ve “Dil<br />
öğretiminin (çok dillilik) önemi artacak”<br />
maddeleri en yüksek katılımla olumlu görüş<br />
bildirilen maddeler olmuştur. “Sürekli<br />
eğitim uygulamasıyla işsizliğin önüne<br />
geçilecek” ve “Tüm eğitim kurumlarına<br />
girişte eşitliği sağlanacak” maddeleri ise en<br />
yüksek katılımla olumsuz görüş bildirilen<br />
maddeler olmuştur.<br />
3. Ölçeğin tüm boyutları ve toplam puanlara<br />
ilişkin AB süreciyle ilgili beklentilerin<br />
gerçekleşip gerçekleşemeyeceği hakkında<br />
özel okullarda görev yapan öğretmenlerin<br />
resmi okullarda görev yapan öğretmenlere<br />
göre daha olumlu düşündüğü söylenebilir.<br />
Görüş farklılıklarının özellikle resmi ve özel<br />
okul öğretmenlerinin sahip oldukları<br />
imkanların etkisinden kaynaklanabileceği<br />
söylenebilir. Bireylerin çalışma koşullarının<br />
ve kurum aidiyetliklerinin görüşlerini<br />
etkilemesi kaçınılmazdır. AB sürecinin<br />
sistemimiz üzerinde meydana getirmesi<br />
beklenilen değişimlere ilişkin, daha iyi<br />
koşullara sahip özel okul öğretmenlerinin<br />
olumlu görüş bildirmesinin doğal bir sonuç<br />
olduğu ifade edilebilir.<br />
4. Okul türleri dikkate alındığında, ölçeğin<br />
tüm boyutları ve toplam puanlara ilişkin AB<br />
süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />
gerçekleşemeyeceği hakkında ilköğretimde<br />
görev yapan öğretmenlerin liselerde görev<br />
yapan öğretmenlere göre daha olumlu<br />
düşündüğü söylenebilir.<br />
5. Merkez ve taşra ilçelerinde görev yapan<br />
öğretmenlerin görüşleri arasında ölçeğin<br />
boyutlarından sadece sınama durumlarına<br />
ilişkin puanlar arasındaki farkların α = 0,05<br />
düzeyinde manidar olduğu; diğer boyutlara<br />
ve ölçek toplam puanlarına ilişkin farkların<br />
manidar olmadığı görülmektedir.<br />
6. Erkek ve kadın öğretmenlerin görüşleri<br />
arasında ölçeğin boyutlarından sadece<br />
hedeflere ilişkin puanlar arasındaki farkların<br />
α=0,05 düzeyinde manidar olduğu; diğer<br />
boyutlara ve ölçek toplam puanlarına ilişkin<br />
farkların manidar olmadığı görülmektedir.<br />
7. AB süreciyle ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />
gerçekleşemeyeceği hakkında öğretmenlerin<br />
kıdem farklılıklarına rağmen aynı düzeyde<br />
olumlu görüşe sahip olduğu söylenebilir.<br />
Çalışma sonucunda ilgi çekici bir sonuç<br />
kıdem farklarının görüşler üzerinde hiçbir<br />
etkiye sahip olmamasıdır. Üniversitelerden<br />
yeni mezun olarak göreve başlayan<br />
öğretmenler ile uzun yılar önce üniversite<br />
eğitimini tamamlamış öğretmenlerin görüşleri<br />
arasında bir fark bulunmamıştır.<br />
Üniversitelerimizde AB uyum sürecini ve<br />
AB ülkeleri eğitim sistemlerini tanıtıcı<br />
nitelikte derslerin ve lisans düzeyinde çok<br />
fazla çalışmanın bulunmaması bu sonucun<br />
ortaya çıkmasında bir etken olabilir. Bu<br />
51<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52
Avrupa Birliği Üyelik Sürecinin <strong>Eğitim</strong> Sistemimiz Üzerindeki Etkilerine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
doğrultuda üniversitelerimizden yeni mezun<br />
olan öğretmenlerimiz ile uzun süre önce<br />
mezun olarak göreve başlayan öğretmenlerimizin<br />
konu hakkında eşit derecede konu<br />
hâkimiyetine sahip oldukları ifade edilebilir.<br />
8. Yönetici ve öğretmenlerin AB süreciyle<br />
ilgili beklentilerin gerçekleşip<br />
gerçekleşemeyeceği hakkında aynı düzeyde<br />
olumlu görüşe sahip olduğu söylenebilir.<br />
9. Öğretmenlerin ölçeğin açık uçlu<br />
maddesine verdikleri görüşlerinden edinilen<br />
izlenimin, AB sürecinin özellikle eğitim<br />
alanında sistemimizi nasıl etkileyeceğini<br />
ilişkin bilgi ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Bununla birlikte öğretmenlerimizin bu bilgi<br />
ihtiyacı içinde fikir karmaşası yaşadıkları ve<br />
yaşadıkları kültürü koruma ihtiyacı<br />
duydukları ifade edilebilir.<br />
ÖNERİLER<br />
1. Araştırmanın kapsamının genişletilerek<br />
Türkiye genelinden alınacak daha büyük bir<br />
örneklem üzerinde yapılmasının uygun<br />
olacağı düşünülmektedir.<br />
2. Araştırmanın sadece öğretmen ve<br />
yöneticilerle sınırlı tutulmayarak veli ve<br />
öğrencileri de içine alabilecek bir yapıda<br />
organize edilmesi ülke profilinin çıkarılması<br />
açısından oldukça önemli görülmektedir.<br />
3. Araştırmadan elde edilen bilgiler ışığında<br />
AB sürecinin eğitim sistemimiz üzerinde<br />
nasıl bir değişim oluşturacağına ilişkin bilgi<br />
eksikliğinin giderilmesi amacıyla eğitimlerin<br />
verilemesi gerekmektedir. Bu eğitimlerin<br />
özellikle herkesin rahatça paylaşabileceği<br />
kitle iletişim araçları yardımıyla<br />
yapılmasının da olumlu olacağı<br />
düşünülmektedir.<br />
4. Üniversitelerimizde AB ülkeleri eğitim<br />
sistemlerini ele alan derslerin yer alması ve<br />
konu hakkında üniversite öğrencilerini<br />
bilinçlendirecek toplantıların yapılmasının<br />
uygun olacağı düşünülmektedir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Atabay, S. (2003). “Avrupa Birliği <strong>Eğitim</strong> ve Gençlik Programları”. Bilim ve Aklın Aydınlığında <strong>Eğitim</strong><br />
Dergisi. 35<br />
Atabay, S. (2002). “Avrupa Birliği <strong>Eğitim</strong> ve Gençlik Programları”. TBD Bilişim - Bilişim Kültürü Dergisi 81<br />
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği. “Avrupa Birliğinin Hedefleri” http://www.euturkey.org.tr (Ziyaret Tarihi:<br />
Ağustos 2005).<br />
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu “Avrupa Birliği Nedir” http://www.deltur.cec.eu.int (Ziyaret<br />
Tarihi: Ağustos 2005).<br />
Çıngı, H. (1994). Örnekleme Kuramı. Ankara: Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> Fen <strong>Fakültesi</strong> Basımevi<br />
Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> AB Ofisi. “Avrupa Birliği Hakkında”<br />
http://www.abofisi.hacettepe.edu.tr/egp/abhak.html (Ziyaret Tarihi: Kasım 2005).<br />
Kabatepe, E. (2003). “Avrupa Birliği-Kültürler Kaynaşması”. Bilim ve Aklın Aydınlığında <strong>Eğitim</strong> Dergisi. 35<br />
Milli <strong>Eğitim</strong> Bakanlığı. (2005). “2004-2005 Öğretmen Sayıları.”<br />
http://www.reportsnc.meb.gov.tr/rapor_arayüz.asp (Ziyaret Tarihi: Aralık 2005).<br />
Ankara İl Milli <strong>Eğitim</strong> Müdürlüğü. (2005). “İl İstatistikleri.”<br />
http://ankara.meb.gov.tr/istatistikler/2004_2005_IL_RAPORU.xls (Ziyaret Tarihi: Aralık 2005).<br />
Tezbaşaran, A. A. (1996). Likert Tipi Ölçek Geliştirme Kılavuzu. Ankara: Psikologlar Derneği Yayınları.<br />
Ulusal Ajans AB <strong>Eğitim</strong> ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı. “Gençlik Programları”<br />
http://www.ua.gov.tr (Ziyaret Tarihi: Eylül 2005).<br />
Vorkink, A. (2006). “Türkiye’nin <strong>Eğitim</strong> Sisteminin AB Üyeliği İçin Hazırlanması” http://web.worldbank.org<br />
(Ziyaret Tarihi: Ocak 2006).<br />
Yanan, M. (2003). “AB <strong>Eğitim</strong> Programları ve Türkiye'nin Yararlanma Kabiliyeti”. Milli <strong>Eğitim</strong> Dergisi 153<br />
1 Ölçme aracı için görüşlerine başvurulan uzmanlar;<br />
Prof. Dr. Özcan DEMİREL, H.Ü. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü, <strong>Eğitim</strong> Programları ve Öğretim Anabilim Dalı<br />
Yrd. Doç. Dr. Mukaddes ERDEM, H.Ü. Bilgisayar Öğretimi ve Teknolojileri Bölümü<br />
Öğrt. Gör. Makbule BAŞBAY, E.Ü. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü, <strong>Eğitim</strong> Programları ve Öğretim Anabilim Dalı<br />
Araş. Gör. Tuncay ÖĞRETMEN, H.Ü. <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü, <strong>Eğitim</strong>de Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 35 -52 52
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64<br />
ÖĞRETMEN ADAYLARININ MATEMATİĞE YÖNELİK TUTUMLARI,<br />
ÖĞRENME VE DERS ÇALIŞMA STRATEJİLERİ İLE BAŞARILARI ARASINDAKİ<br />
İLİŞKİ<br />
(The Prospective Teachers’ Relationship Between/ Among Attitude towards Mathematics, Learning and<br />
Study Strategies and Achievement)<br />
Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU**<br />
Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER*<br />
Öğr. Gör. Güneş YAVUZ*<br />
Arş. Gör. Serkan NARLI* *<br />
ÖZET<br />
Araştırmanın amacı, matematiğe yönelik tutum ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri ve başarı arasındaki<br />
ilişkiyi ortaya koymaktır. İlişkisel tarama modelindeki bu araştırmanın örneklemini Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>’nden<br />
%53.9 (n=185)’u kız ve %46.1 (n=158)’i erkek olmak üzere toplam 343 öğrenci oluşturmuştur.<br />
Araştırmada veri toplama aracı olarak; Baykul (1990) tarafından geliştirilen ve güvenilirlik katsayısı α.=.96 olan<br />
“Matematiğe Yönelik Tutum Ölçeği” ile Wenstein (1987) tarafından geliştirilen ve Köymen (1990) tarafından<br />
geçerlik ve güvenirlik çalışmaları gerçekleştirilen “Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri Envanteri” ile 6<br />
soruluk kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Öğrencilerin başarı notları Öğrenci İşleri Bürosundan alınmıştır.<br />
Veriler ANOVA, t, Scheffe ve Tukey testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Pearson korelasyon katsayısı<br />
hesaplanmış ve Stepwise regresyon analizi yapılmıştır. Eldeki çalışma, matematiğe yönelik tutumun cinsiyete<br />
göre farklılaşmazken, öğrencilerin bölümleri ve bölümlerinden memnun olma durumları açısından anlamlı bir<br />
farklılık olduğunu ortaya koymuştur. Bunun yanı sıra, öğrencilerin öğrenme ve ders çalışma stratejilerinin diğer<br />
bağımsız değişkenlere göre anlamlı bir değişim oluşturduğu saptanmıştır. Araştırma sonuçları; öğretmen<br />
adaylarının matematiğe yönelik tutumlarının pozitif ve yüksek, öğrenme ve çalışma stratejilerinin ise, tutum,<br />
motivasyon ve test stratejileri dışında yeterli bulunduğunu ortaya koymuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Matematiğe Yönelik Tutum, Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri, Öğretmen Adayları<br />
ABSTRACT<br />
The purpose of this research is to find out the relationship between/among attitudes towards maths, achievement,<br />
learning and studying strategies. The sample consisted of %53.9 (n=185) females and %46.1 (n=158) males as<br />
total 343 students of Buca Faculty of Education. “The Attitude scale towards Maths” which was developed by<br />
Baykul (1990) with an alpha coefficient of .96 and LASSI (Weinstein, 1997) and a-6 item questionnaire<br />
requesting demographic information were administered to the subjects. The data were analyzed by ANOVA, t,<br />
Scheffe and Turkey HSD tests, Pearson correlation coefficients were calculated and stepwise regression analysis<br />
was conducted. The present research revealed that, there is a significant difference between/among attitudes<br />
towards maths and the departments,and their contentment about their departments. Additionally, there is some<br />
significant difference between/among students’ learning and study strategies and and the other independent<br />
variables. Finally, attitudes towards maths of the prospective teachers were found positive enough and their<br />
learning and studying stratigies were efficient, except for the sub-scales of attitude, motivation and test<br />
strategies.<br />
Key Words: Attitudes Towards Mathematics, Learning and Study Strategies, Prospective Teachers.<br />
GİRİŞ<br />
<strong>Eğitim</strong>, birtakım istendik davranışların<br />
kazandırıldığı dinamik bir süreçtir. Fiziksel<br />
uyarımlar sonucu oluşan biyokimyasal<br />
değişiklerdir (Sönmez 2001).Bu değişim iyi<br />
bir öğrenme modeli ile hedeflenen biçimde<br />
oluşabilir. Öğrenme öğretme sürecinde,<br />
çeşitli stratejilerin ortaya konması<br />
kaçınılmazdır. Farklı öğrenme biçimlerine<br />
sahip olan bireylere farklı öğrenme<br />
stratejilerin sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır.<br />
* D.E.Ü.<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> İlköğretim Bölümü<br />
** Adnan Menderes <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> Bil. Bölümü<br />
53<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />
Arasındaki İlişki<br />
<strong>Eğitim</strong>de beklenen verim ve başarı için,<br />
bireylerin kendi öğrenme stratejilerini<br />
oluşturma, sürdürme, değiştirme ve<br />
yenilemelerini sağlamak gereklidir. Bu<br />
nedenle öğrencilerin kullandıkları öğrenme<br />
stratejilerini belirlemek bu stratejilerin<br />
başarıya etkisini ortaya çıkarmak, başarıyı<br />
izlemek açısından önemlidir. Öğrenme<br />
stratejileri yeni bilgilerin, önceden<br />
kazanılmış bilgilerle birleştirilmesi ve bu<br />
bilgilerin gerektiğinde hatırlanmasına<br />
yardımcı olacak davranışlar olarak<br />
tanımlanmaktadır (Weintein,1985).<br />
Öğrenme stratejisi, bireyin kendi kendine<br />
öğrenmesini kolaylaştıran tekniklerin her<br />
biridir. Bu teknikler, öğrenen birey<br />
tarafından öğrenme sırasında bilgi işleme<br />
sürecini etkilemesi için kullanılan davranış<br />
ve düşünceleri kapsar. Öğrenme stratejileri<br />
ile öğrencinin kendini güdülemesi, yani<br />
bilgilerini seçmede, edinmede, düzenlemede<br />
ya da bütünleştirmede etkili yollar<br />
izlemesini sağlamak amaçlanır<br />
(Özer,1993).Öğrenciler her öğrenmede farklı<br />
strateji kullanabilirler. Onlar yeni öğrenme<br />
stratejileri de geliştirebilirlerse etkili<br />
öğrenmeyi gerçekleştirebilirler.<br />
Etkili öğrenmede, öğrenenin nasıl çalıştığını<br />
izlemek te önemlidir. Bazı duyuşsal<br />
stratejileri de içine alan ders çalışma<br />
stratejileri; tutum, motivasyon, zaman<br />
kullanımı, kaygı, konsantrasyon, bilgilerin<br />
işlenmesi, ana fikirlerin seçilmesi, çalışma<br />
yardımcıları, kendi kendini test etme, test<br />
stratejileri biçiminde sınıflanmaktadır.<br />
Etkili öğrenmede önemli öğrenme<br />
stratejilerinden biri de duyuşsal stratejilerdir.<br />
Uygun duyuşsal stratejilerin kullanımı<br />
başarıyı arttırır. Tutum, kaygı, motivasyon,<br />
güdü gibi duyuşsal faktörlerin öğrenme<br />
üzerindeki olumlu, olumsuz etkileri<br />
tartışılmaz.<br />
Tutum; bireyin kendisine ya da çevresindeki<br />
herhangi bir toplumsal konu obje ya da<br />
olaya yönelik deneyim, motivasyon ve<br />
bilgilerine dayanarak örgütlediği bilişsel<br />
duyuşsal ve davranışsal bir tepki ön<br />
eğilimidir (İnceoğlu, 1993). Tutumlar ile<br />
başarı arasında anlamlı ilişkiler olduğu<br />
çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur<br />
(Bloom, 1979; Berberoğlu, 1990;<br />
Saracaloğlu, Başer ve Yavuz,2000; Serin ve<br />
Bozkurt 2001; Serin, 2001).<br />
Matematik, bireye bilimsel düşünme becerisi<br />
kazandıran, mantıksal düşünmeyi öğreten,<br />
evrensel doğruları bulmada yol olan bir<br />
gösterici bilim dalıdır. Matematik insanların<br />
ortak düşünme aracı olup, onlara akıl<br />
yürütme alışkanlığı vermektedir (Başer,1996).<br />
Oysa öğrencilerin birçoğu matematiği sıkıcı,<br />
sevilmeyen, zor bir ders olarak algılamaktadırlar<br />
(Mdletshe ve ark.,1995) .Bu sorunlar,<br />
öğrencilerde olumlu tutumları geliştirip,<br />
olumsuzları yok ederek çözümlenebilir.<br />
Öğrencide matematiğe yönelik olumlu ya da<br />
olumsuz tutum oluşmasında öğretmenin rolü<br />
büyüktür. Ayrıca öğretmenler, öğrencileri<br />
uygulanan stratejiler üzerinde düşünmeye<br />
sevk etmeli ve onların strateji bilgilerini<br />
uygun bağlantılarla sağlamlaştırmalıdırlar.<br />
Bunun için çeşitli yapılar vardır. Sesli<br />
düşünme bu yapılardan bir tanesidir.Bu<br />
yapı,birinin bilişsel strateji kullanırken<br />
düşünme süreçlerini sesli olarak ifade<br />
etmesidir(LIyoyd,Kameanui,Chard,http/ola<br />
m.ed.asu.edu/barak/barak.html).Öğretmenler<br />
in ve öğrencilerin sesli düşünmeleri,<br />
problem çözmede başarısız öğrencilerin<br />
doğru düşünme sürecini gözlemlemelerine<br />
olanak sağlar. Bu uygulama, öğrencinin<br />
zihinsel yapısını geliştirmede yardımcı olur.<br />
Araştırma Problemi<br />
Araştırmanın problemi; “Öğretmen<br />
adaylarının matematiğe yönelik tutumları,<br />
öğrenme ve ders çalışma stratejileri ile<br />
başarıları arasında ilişki (varsa) nedir”<br />
şeklinde ifade edilmiştir.<br />
Alt Problemler<br />
Öğretmen adaylarının matematiğe yönelik<br />
tutum puanları ile öğrenme ve ders çalışma<br />
stratejileri;<br />
1. cinsiyete,<br />
2. bölümlere,<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 54
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64<br />
3. bölümlerinde verilen eğitimden<br />
memnun olma ya da olmama durumlarına<br />
göre anlamlı olarak farklılaşmakta mıdır<br />
4. başarıya göre anlamlı olarak<br />
farklılaşmakta mıdır<br />
YÖNTEM<br />
Evren ve Örneklem<br />
Araştırmada genel tarama yöntemlerinden<br />
ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Evreni<br />
<strong>Eğitim</strong> Fakülteleri oluşturmaktadır. Çalışma<br />
evreni olarak Dokuz Eylül <strong>Üniversitesi</strong> Buca<br />
<strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> seçilmiştir.<br />
Örneklemde ise, İlköğretim Matematik<br />
Öğretmenliği (n=139), Ortaöğretim<br />
Matematik Öğretmenliği (n=106) ve Sınıf<br />
Öğretmenliği (n=98) Anabilim Dalları’ndaki<br />
öğrenciler bulunmaktadır. Uygulamanın<br />
yapıldığı gün ve saatte derste bulunan ve<br />
gönüllü olan öğrenciler yer almıştır.<br />
Örneklemde 185 (%53.9) kız, 158 (%46.1)<br />
erkek olmak üzere toplam 343 öğrenci<br />
bulunmaktadır.<br />
Veri Toplama Araçları<br />
Veri toplama aracı olarak iki ölçek<br />
kullanılmıştır. “Matematiğe Yönelik Tutum<br />
Ölçeği” ile tutum ölçülmüştür. Ölçek,<br />
Baykul (1990) tarafından geliştirilmiş olup<br />
alfa güvenirlik katsayısı .96 dır. Ölçekte,<br />
olumlu ve olumsuz ifadeleri içeren 30<br />
madde bulunmaktadır. Ölçekten en az 30, en<br />
fazla 150 puan alınabilmektedir.<br />
İkinci ölçek olarak LASSI(The Learning and<br />
Study Strategies Inventory) kullanılmıştır<br />
(Weinstein, 1987). LASSI 10 skaladan<br />
oluşmaktadır. Bunlar; Tutum, Motivasyon,<br />
Zaman Kullanma, Kaygı, Konsantrasyon,<br />
Bilginin İşlenmesi, Anafikirlerin Seçilmesi,<br />
Çalışma Yardımcıları, Kendi Kendini Test<br />
Etme ve Test Stratejileridir. Skalaların alfa<br />
katsayıları 0,68–0,86 olup, test tekrar test<br />
korelasyon katsayıları ise 0,72–0,85<br />
aralığında değişmektedir. LASSI toplam 77<br />
sorudan oluşmaktadır. Her skala bağımsız<br />
olarak değerlendirilmekte, sonuçlar LASSI<br />
değerlendirme formu üzerinde işlenmekte ve<br />
öğrenme ve ders çalışma strateji profili elde<br />
edilmektedir. Lassı nin Türkçe için geçerlilik<br />
çalışmaları ise Köymen(1990) tarafından<br />
yapılmıştır. Yukarıdaki sonuçlar<br />
Köymen(1990) nın ölçeği geliştirirken<br />
ulaştığı sonuçlardır.<br />
Öğrencilerin akademik başarılarına ait<br />
veriler öğrenci işleri bürosundan alınmıştır.<br />
Verilerin Analizi ve Yorumlaması<br />
Verilerin analizinde SPSS–10.0 istatistik<br />
paket programı kullanılmıştır. Önem düzeyi<br />
.05 olarak alınmıştır. Araştırmanın amaçları<br />
doğrultusunda yüzde dökümleri alınmış, tek<br />
yönlü varyans analizi, t, Scheffe ve Turkey<br />
HSD testleri uygulanmış, korelasyon<br />
katsayıları hesaplanmış ve regresyon analizi<br />
yapılmıştır.<br />
BULGULAR VE YORUM<br />
Bu bölümde araştırmanın problemi ile alt<br />
problemlerine ilişkin bulgular ve yorum yer<br />
almaktadır.<br />
Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />
Yorum<br />
Araştırmanın ilk alt problemi “Öğretmen<br />
adaylarının matematiğe yönelik tutum puanları<br />
ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri<br />
cinsiyete göre anlamlı olarak farklılaşmakta<br />
mıdır” biçiminde ifade edilmiştir.<br />
Öğrencilerin cinsiyete göre matematiğe<br />
yönelik tutum puanları t testi ile incelenmiş<br />
ve tutumların cinsiyet değişkenine göre<br />
istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde<br />
farklılaşmadığı saptanmıştır. Bulgular Tablo<br />
1 de görülmektedir.<br />
Matematiğe ilişkin tutumlar bazı<br />
araştırmalarda (AAUW, 1992; Cotsombis<br />
1995; Weinburgh,1995; Kanai ve Norman,<br />
1997) erkekler lehine olmasına rağmen,<br />
bazılarında ise (Germann,1994; Ma ve<br />
Kishor, 1997; Utsumi ve Mendes, 2000) kız<br />
öğrencilerin tutum puanları daha yüksek<br />
olmasına rağmen istatistiksel açıdan anlamlı<br />
bulunamamıştır. Eldeki çalışma da kızların<br />
matematik tutum puanları daha yüksek<br />
olmasına karşın anlamlı değildir. Bu<br />
55<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />
Arasındaki İlişki<br />
bağlamda, sözü edilen araştırmalar birbirini<br />
desteklemektedir. Öğrencilerin çoğunluğunun,<br />
sevdiği ve istediği bölümde öğrenim<br />
görmeleri sonucu tutumlarının olumlu<br />
olduğu ya da zaten olumlu tutumları<br />
olmaları nedeniyle bu alana yöneldikleri<br />
düşünülebilir.<br />
Katılımcıların ders çalışma stratejilerinin alt<br />
boyutlarında Tablo 1’de de görüldüğü gibi,<br />
kaygı dışında tüm stratejilerde cinsiyete göre<br />
farklılaşma olduğu görülmektedir.<br />
Kız öğrencilerin motivasyon dışındaki tüm<br />
parametrelerde ders çalışma stratejilerinin daha<br />
olumlu olduğu söylenebilir. Buna göre, erkek<br />
öğrencilerin ders çalışma stratejilerinin hemen<br />
hemen tüm alt boyutlarda geliştirilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Grafik 1’ de sonuçlar yüzde olarak verilmektedir.<br />
Özellikle zaman kullanımı (%65),<br />
konsantrasyon (%60), bilgilerin işlenmesi<br />
(%75), ana fikirlerin seçilmesi (%75)<br />
çalışma yardımcıları (%70) alt boyutlarında<br />
kızlar lehine istatistiksel olarak anlamlı bir<br />
değişim olduğu görülmektedir.<br />
Tablo 1. Öğrencilerin Cinsiyet Göre Matematiğe Yönelik Tutumları,<br />
Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />
CİNSİYET<br />
Matematiğe Yönelik Tutum<br />
Tutum<br />
Motivasyon<br />
Zaman Kullanımı<br />
Kaygı<br />
Konsantrasyon<br />
Bilgilerin İşlenmesi<br />
Anafikirlerin Seçilmesi<br />
Çalışma Yardımcıları<br />
Kendi Kendini Test Etme<br />
Test Stratejileri<br />
Kız<br />
Erkek % X ss<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
185<br />
158<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
53.9<br />
46.1<br />
115.00<br />
113.84<br />
32.23<br />
29.82<br />
26.36<br />
23.31<br />
26.11<br />
22.70<br />
25.16<br />
26.32<br />
26.53<br />
24.04<br />
29.49<br />
28.21<br />
19.94<br />
18.25<br />
27.14<br />
25.36<br />
28.45<br />
25.36<br />
29.71<br />
28.01<br />
22.47<br />
21.96<br />
3.97<br />
6.32<br />
5.60<br />
4.70<br />
5.29<br />
4.89<br />
6.12<br />
7.37<br />
6.21<br />
6.55<br />
4.91<br />
5.54<br />
2.76<br />
3.40<br />
5.18<br />
5.84<br />
7.17<br />
4.93<br />
5.07<br />
6.50<br />
t<br />
Değeri<br />
P<br />
Değeri<br />
.48 .631<br />
4.29 .000<br />
5.41 .000<br />
6.14 .000<br />
-1.59 .112<br />
3.60 .000<br />
2.27 .024<br />
5.08 .000<br />
2.98 .003<br />
4.57 .000<br />
2.72 .007<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 56
Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />
Arş. Gör. Serkan NARLI<br />
Grafik 1. Öğrencilerin Cinsiyete Göre Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />
99 39 39 39 39 38 39 25 38 39 39 99<br />
95 38 38 33 36 34 36 23 33 33 37 95<br />
90 37 37 32 34 32 34 22 31 32 35 90<br />
85 36 36 30 33 31 32 21 30 30 34 85<br />
80 35 35 29 32 30 31 --- 29 29 33 80<br />
75 --- --- 28 31 29 30 20 28 --- --- 75<br />
70 34 34 27 30 --- 29 --- 27 28 32 70<br />
65 --- 33 26 29 28 --- 19 26 27 --- 65<br />
60 33 32 25 28 27 28 --- --- --- 31 60<br />
55 --- --- 24 27 26 27 --- 25 26 --- 55<br />
50 32 31 23 26 25 --- 18 --- 25 30 50<br />
45 --- 30 22 25 24 26 --- 24 --- 29 45<br />
40 31 --- 21 24 23 25 17 23 24 --- 40<br />
35 30 29 20 23 22 24 --- --- 23 28 35<br />
30 29 28 19 22 21 23 16 22 22 27 30<br />
25 --- 27 18 21 20 22 --- 21 21 26 25<br />
20 28 26 17 20 19 21 15 20 20 25 20<br />
15 27 25 15 19 18 20 14 19 19 24 15<br />
10 25 23 14 17 16 19 13 18 18 22 10<br />
05 23 20 12 15 13 17 11 16 16 19 05<br />
01 19 17 09 12 10 14 08 13 12 14 01<br />
TUT GÜD ZAK KAY KON BİŞ AFS ÇYA KKT TST<br />
KIRMIZI (BAYAN)<br />
Somuncuoğlu ve Yıldırım (2000) tarafından<br />
yapılan çalışmada yüzeysel bilişsel<br />
stratejilerde cinsiyete göre anlamlı fark<br />
bulunmamış, anlamlı ve yönlendirici bilişsel<br />
stratejilerde cinsiyete göre kızlar lehine<br />
anlamlı fark bulunmuştur. Godzella ve<br />
Fournet (1976), Aydın (1989, 1990) ile<br />
Matt, Perchersky ve Cervantes (1991)<br />
tarafından yapılan araştırmalarda da kızlar<br />
lehine anlamlı değişim olduğu saptanmıştır.<br />
Bu durumda, sözü edilen çalışma bulguları<br />
ile eldeki araştırma birbirini<br />
desteklemektedir.<br />
İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />
Yorum<br />
Araştırmanın ikinci alt problemi “Öğretmen<br />
adaylarının matematiğe yönelik tutum<br />
puanları ile öğrenme ve ders çalışma<br />
stratejileri bölümlere göre farklılaşmakta<br />
mıdır” biçiminde ifade edilmiştir.<br />
MAVİ (ERKEK)<br />
Öğrencilerin bölümlere göre matematiğe<br />
yönelik tutum puanları tek yönlü varyans<br />
analizi ile irdelenmiş ve Tablo 2’de<br />
görüldüğü gibi öğrencilerin tutumlarının<br />
bölümlere göre anlamlı şekilde değiştiği<br />
belirlenmiştir (F=17,61,p
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />
Arasındaki İlişki<br />
Tablo 2. Öğrencilerin Bölümlerine Göre Matematik Tutumları İle Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />
BÖLÜM<br />
Matematiğe Yönelik Tutum<br />
Tutum<br />
Motivasyon<br />
Zaman Kullanımı<br />
Konsantrasyon<br />
Anafikirlerin Seçilmesi<br />
Test Stratejileri<br />
Çalışma Yardımcıları<br />
Bilgilerin İşlenmesi<br />
Kaygı<br />
Kendi Kendini Test Etme<br />
OOM<br />
İÖM<br />
Sn.Öğr.<br />
Toplam<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
106<br />
139<br />
98<br />
343<br />
Erdem (1995), Serin (2001), Başer ve Yavuz<br />
(2000) tarafından yapılan çalışmalarda da<br />
benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Bu bağlamla,<br />
sözü edilen araştırma bulguları birbiriyle<br />
tutarlıdır.<br />
Ortaöğretim matematik, ilköğretim matematik<br />
ve sınıf öğretmenliği öğrencilerinin ders<br />
çalışma stratejilerine ilişkin alt boyutları tek<br />
yönlü varyans analizi ile ortaya konmuş ve<br />
bulgular Tablo-2’de verilmiştir. Tutum,<br />
zaman kullanımı, ana fikirlerin seçilmesi ve<br />
çalışma yardımcıları açısından, öğrencilerin<br />
% X Ss F<br />
Değeri<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
30,9<br />
40,5<br />
28,6<br />
100.0<br />
121.09<br />
116,50<br />
104,20<br />
114.47<br />
30,51<br />
30,51<br />
32,64<br />
31,12<br />
24,76<br />
24,46<br />
25,85<br />
24,95<br />
24,20<br />
23,75<br />
26,03<br />
24,54<br />
25,39<br />
24,92<br />
26,03<br />
25,38<br />
18,85<br />
18,79<br />
20,03<br />
19,16<br />
28,96<br />
28,23<br />
29,88<br />
28,93<br />
25,17<br />
27,09<br />
26,47<br />
26,32<br />
28,78<br />
28,49<br />
29,62<br />
28,90<br />
26,14<br />
24,77<br />
26,52<br />
25,69<br />
25,92<br />
27,40<br />
27,71<br />
27,03<br />
16,91<br />
18,13<br />
28,26<br />
22,21<br />
5,40<br />
4,11<br />
6,38<br />
5,31<br />
4,46<br />
5,93<br />
5,52<br />
5,41<br />
5,15<br />
4,94<br />
5,95<br />
5.38<br />
6,00<br />
6,65<br />
6,74<br />
6.48<br />
2,95<br />
3,04<br />
3,45<br />
3,16<br />
5,01<br />
6,26<br />
5,93<br />
5,83<br />
4,72<br />
6,24<br />
5,19<br />
5,56<br />
5,39<br />
4,69<br />
5,77<br />
5,24<br />
7,88<br />
5,54<br />
6,89<br />
6,74<br />
4,50<br />
6,44<br />
7,90<br />
6,42<br />
P<br />
Değeri<br />
17.61 .000<br />
5.72 .004<br />
1.99 .137<br />
5.57 .004<br />
.83 .437<br />
5.19 .006<br />
2.32 .100<br />
3.67 .026<br />
1.37 .255<br />
2.26 .105<br />
2.37 .094<br />
puan ortalamalarının, öğrenim gördükleri<br />
bölümlere göre istatistiksel olarak anlamlı bir<br />
biçimde değiştiği görülmüştür.<br />
Kaygı, motivasyon, konsantrasyon, bilgilerin<br />
işlenmesi, kendi kendini test etme test<br />
stratejileri alt boyutlarında ise aldıkları puan<br />
ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı bir<br />
değişim yaratmadığı saptanmıştır.<br />
Sınıf öğretmenliği öğrencilerinin<br />
motivasyonları düşük (%20), kaygıları<br />
yüksek (%55) olmasına karşın alt boyutlarda<br />
diğer alan öğrenciler göre daha yüksek<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 58
Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />
Arş. Gör. Serkan NARLI<br />
puanlar aldıkları görülmüştür. Sınıf öğretmenliği<br />
öğrencilerine matematik dersleri zor<br />
gelebilmektedir. Bu nedenle öğrenme ve<br />
ders çalışma stratejilerini geliştirerek, bu<br />
sorunu çözümlemeye çalıştıkları düşünülebilir.<br />
Yüksel ve Koşar (2001) tarafından<br />
gerçekleştirilen araştırmada, bölümlere göre<br />
anlamlı bir değişim bulunmamıştır. Öztürk<br />
(1995)’ün araştırmasında, eğitim fakültesi<br />
öğrencilerinin çalışmalarında öğrenme<br />
stratejilerinin kullanma oranlarının düşük<br />
olduğunu saptamıştır. Köymen (1990) ise,<br />
geleneksel yüksek öğretim öğrencileri ile<br />
açık öğretim öğrencilerinin öğrenme ve ders<br />
çalışma stratejilerini irdelediği araştırmada,<br />
geleneksel yükseköğretim öğrencilerinin<br />
zaman kullanma ve kaygı alt ölçeklerinden<br />
Grafik 2. Öğrencilerin Bölümlere Göre Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />
99 39 39 39 39 38 39 25 38 39 39 99<br />
95 38 38 33 36 34 36 23 33 33 37 95<br />
90 37 37 32 34 32 34 22 31 32 35 90<br />
85 36 36 30 33 31 32 21 30 30 34 85<br />
80 35 35 29 32 30 31 --- 29 29 33 80<br />
75 --- --- 28 31 29 30 20 28 --- --- 75<br />
70 34 34 27 30 --- 29 --- 27 28 32 70<br />
65 --- 33 26 29 28 --- 19 26 27 --- 65<br />
60 33 32 25 28 27 28 --- --- --- 31 60<br />
55 --- --- 24 27 26 27 --- 25 26 --- 55<br />
50 32 31 23 26 25 --- 18 --- 25 30 50<br />
45 --- 30 22 25 24 26 --- 24 --- 29 45<br />
40 31 --- 21 24 23 25 17 23 24 --- 40<br />
35 30 29 20 23 22 24 --- --- 23 28 35<br />
30 29 28 19 22 21 23 16 22 22 27 30<br />
25 --- 27 18 21 20 22 --- 21 21 26 25<br />
20 28 26 17 20 19 21 15 20 20 25 20<br />
15 27 25 15 19 18 20 14 19 19 24 15<br />
10 25 23 14 17 16 19 13 18 18 22 10<br />
05 23 20 12 15 13 17 11 16 16 19 05<br />
01 19 17 09 12 10 14 08 13 12 14 01<br />
açık öğretim öğrencilerinin ise çalışma<br />
yardımcıları ve kendi kendini test etme alt<br />
ölçeklerinde diğerine oranla daha yüksek<br />
puan aldığını ortaya koymuştur. Bu<br />
bağlamda, bölümlere göre bazı farklılıkların<br />
bulunduğu ve öğrenme ve ders çalışma<br />
stratejilerinin (sınıf öğretmenliği dışında)<br />
düşük olduğu yönündeki bulgular ile söz<br />
konusu araştırma bulguları birbirlerini<br />
desteklemektedir. Bu durum, sınıf öğretmenliği<br />
bölümünde sözel ve sayısal derslerin içiçe<br />
olması öğrencilerin ders çalışma stratejilerini<br />
olumlu etkilemiş olabileceği gibi, öğrenme<br />
ve ders çalışma stratejileri olumlu olan<br />
katılımcıların bu bölüme yönelmesinden de<br />
kaynaklanabilir. Grafik 2 de bilgiler yüzde<br />
olarak özetlenmektedir.<br />
TUT GÜD ZAK KAY KON BİŞ AFS ÇYA KKT TST<br />
ORTA ÖĞR. MATEMATİĞİ<br />
İLKÖĞR. MATEMATİĞİ<br />
SINIF ÖĞRETMENLİĞİ<br />
Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve<br />
Yorum<br />
Araştırmanın üçüncü alt problemi “Katılımcıların<br />
matematiğe yönelik tutum puanları ile öğrenme<br />
ve ders çalışma stratejileri, bölümlerinde<br />
verilen eğitimden memnun olma-olmama<br />
durumlarına göre anlamlı olarak değişmekte<br />
midir” biçiminde ifade edilmiştir.<br />
Öğrencilerin bölümlerinde verilen eğitimden<br />
memnun olma-olmama durumları açısından<br />
matematiğe yönelik tutum puanları tek yönlü<br />
varyans analizi ile irdelenmiş, öğrencilerin<br />
ölçekten aldıkları puan ortalamalarının<br />
Tablo 3’te görüldüğü gibi anlamlı bir<br />
biçimde farklılaştığı saptanmıştır (F=6.19,<br />
p=0.002). Scheffe testi sonucuna göre değişimin<br />
eğitimden memnun olan ve olmayan öğrenci<br />
grubu arasında olduğu belirlenmiştir.<br />
Öğrenme ve ders çalışma stratejilerinin alt<br />
boyutlarından tutum, motivasyon, zaman<br />
kullanımı, konsantrasyon, ana fikirlerin<br />
59<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />
Arasındaki İlişki<br />
seçilmesi, çalışma yardımcıları, test<br />
stratejileri açısından öğrencilerin aldıkları<br />
puan ortalamaları bölümlerinde verilen<br />
eğitimden memnun olma ya da olmama<br />
durumlarına göre Tablo 4’te görüldüğü gibi<br />
istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde<br />
farklılaşmaktadır. Üstelik sözü edilen tüm alt<br />
boyutlarda eğitimden memnun olanların<br />
ortalaması daha yüksektir. Matematiğe<br />
yönelik tutum da yüksek olduğu için uygun<br />
stratejilerin kullanıldığı düşünülmektedir.<br />
Kaygı, bilgilerin işlenmesi, kendi kendini<br />
test etme alt boyutlarında ise anlamlı fark<br />
bulunamamıştır ancak memnun olanların<br />
puanları daha yüksektir<br />
Tablo 3. Öğrencilerin Bölümlerde Verilen <strong>Eğitim</strong>den Memnun Olma/Olmama Durumuna Göre Matematik<br />
Tutum Puanları ile Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri<br />
VERİLEN EĞİT.<br />
MEMNUN OLMA /<br />
OLMAMA DURUMU<br />
Matematiğe Yönelik Tutum<br />
Tutum<br />
Motivasyon<br />
Zaman Kullanımı<br />
Konsantrasyon<br />
Ana fikirlerin Seçilmesi<br />
Test Stratejileri<br />
Çalışma Yardımcıları<br />
Bilgilerin İşlenmesi<br />
Kaygı<br />
Kendi Kendini Test Etme<br />
Evet<br />
Kısmen<br />
Hayır<br />
Toplam<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
81<br />
198<br />
64<br />
343<br />
Grafik 3 de bilgiler yüzde olarak özetlenmiştir.<br />
% X ss F P<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
23.6<br />
57.7<br />
18.7<br />
100.0<br />
121.09<br />
113.68<br />
108.53<br />
114.47<br />
32.03<br />
31.33<br />
29.32<br />
31.12<br />
26.74<br />
24.78<br />
23.23<br />
24.95<br />
26.17<br />
24.29<br />
23.26<br />
24.54<br />
27.54<br />
25.03<br />
23.75<br />
25.38<br />
19.93<br />
18.93<br />
18.90<br />
19.16<br />
30.44<br />
28.74<br />
27.60<br />
28.93<br />
27.12<br />
25.69<br />
27.28<br />
26.32<br />
30.03<br />
28.69<br />
28.14<br />
28.90<br />
27.18<br />
25.19<br />
25.37<br />
25.69<br />
27.76<br />
26.74<br />
27.01<br />
27.03<br />
20.41<br />
21.57<br />
24.51<br />
22.21<br />
5.21<br />
5.41<br />
4.78<br />
5.31<br />
5.18<br />
5.58<br />
4.51<br />
5.41<br />
5.39<br />
5.39<br />
4.89<br />
5.38<br />
5.91<br />
6.45<br />
6.64<br />
6.48<br />
3.35<br />
3.16<br />
2.90<br />
3.18<br />
6.24<br />
5.38<br />
6.28<br />
5.83<br />
6.36<br />
4.35<br />
7.35<br />
5.56<br />
5.74<br />
4.91<br />
5.42<br />
5.24<br />
8.67<br />
6.05<br />
5.77<br />
6.74<br />
5.19<br />
5.86<br />
9.01<br />
6.42<br />
6.19 .002<br />
5.11 .006<br />
8.04 .000<br />
5.88 .003<br />
7.05 .001<br />
3.16 .044<br />
4.56 .011<br />
3.10 .046<br />
2.75 .065<br />
2.62 .074<br />
.72 .484<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 60
Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />
Arş. Gör. Serkan NARLI<br />
Grafik 3. Öğrencilerin Bölümden Memnun Olma/Olmama Durumlarına Göre Öğrenme ve Ders Çalışma<br />
Stratejileri<br />
99 39 39 39 39 38 39 25 38 39 39 99<br />
95 38 38 33 36 34 36 23 33 33 37 95<br />
90 37 37 32 34 32 34 22 31 32 35 90<br />
85 36 36 30 33 31 32 21 30 30 34 85<br />
80 35 35 29 32 30 31 --- 29 29 33 80<br />
75 --- --- 28 31 29 30 20 28 --- --- 75<br />
70 34 34 27 30 --- 29 --- 27 28 32 70<br />
65 --- 33 26 29 28 --- 19 26 27 --- 65<br />
60 33 32 25 28 27 28 --- --- --- 31 60<br />
55 --- --- 24 27 26 27 --- 25 26 --- 55<br />
50 32 31 23 26 25 --- 18 --- 25 30 50<br />
45 --- 30 22 25 24 26 --- 24 --- 29 45<br />
40 31 --- 21 24 23 25 17 23 24 --- 40<br />
35 30 29 20 23 22 24 --- --- 23 28 35<br />
30 29 28 19 22 21 23 16 22 22 27 30<br />
25 --- 27 18 21 20 22 --- 21 21 26 25<br />
20 28 26 17 20 19 21 15 20 20 25 20<br />
15 27 25 15 19 18 20 14 19 19 24 15<br />
10 25 23 14 17 16 19 13 18 18 22 10<br />
05 23 20 12 15 13 17 11 16 16 19 05<br />
01 19 17 09 12 10 14 08 13 12 14 01<br />
TUT GÜD ZAK KAY KON BİŞ AFS ÇYA KKT TST<br />
EVET KISMEN HAYIR<br />
Dördüncü Alt Problemlere İlişkin Bulgular<br />
ve Yorum<br />
Dördüncü alt problemi “Tutum puanları ve<br />
öğrenme- ders çalışma stratejileri ile başarı<br />
arasında anlamlı bir ilişki var mıdır”<br />
biçiminde düzenlenmiştir. Korelâsyonlar<br />
incelendiğinde, başarı ile matematiğe<br />
yönelik tutum ve öğrenme-ders çalışma<br />
stratejileri alt boyutlarının tümünde anlamlı<br />
ilişkiler bulunmuştur. Moralı ve Saracaloğlu<br />
(1995) tarafından yapılan araştırmada<br />
matematiğe ilişkin tutum ile başarı arasında<br />
anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuştur.<br />
Godzella ve Williams (1984) tarafından<br />
yapılan araştırmada da başarı ile ders<br />
çalışma stratejileri arasında anlamlı bir ilişki<br />
olduğu saptanmıştır. Bu durumda bu<br />
araştırma sonuçlarının birbirini desteklediği<br />
söylenebilir.<br />
Başarı bağımlı değişken olarak alındığında,<br />
öğrenme ve ders çalışma stratejileri işleme<br />
sokulmuş ve başarıyı etkileyen üç değişken<br />
bulunmuştur. Bunlar; zaman kullanımı, ana<br />
fikirlerin işlenmesi ve bilgilerin işlenmesidir.<br />
En etkili olanı ise zaman kullanımıdır<br />
(R 2 =0,129). Denkleme ana fikirlerin<br />
işlenmesi eklendiğinde R 2 =0,176, bilgilerin<br />
işlenmesi de eklendiğinde R 2 =0,191 olarak<br />
elde edilmiştir.<br />
Ana fikirlerin seçilmesi etkili ve verimli<br />
çalışmanın gereğidir. Eğer öğrenci işe<br />
yarayacak kritik bilgileri seçemezse,<br />
öğrenilecek konu daha kompleks hale<br />
gelerek zihin çok gerekli olmayan bilgilerle<br />
yığılır (Weinstein,1985). Bu nedenle,<br />
öğretmen adaylarına metin çözümleme<br />
çalışmaları yaptırılması uygun olabilir.<br />
SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
Bu araştırmada öğretmen adaylarının<br />
matematiğe yönelik tutumları ve başarıları<br />
ile öğrenme ve ders çalışma stratejileri<br />
arasındaki ilişkiyi belirlemek<br />
amaçlanmaktadır. Araştırmada, matematiğe<br />
yönelik tutum cinsiyete göre<br />
farklılaşmazken, bölümlere ve bölümde<br />
verilen eğitimden memnun olma/olmama<br />
durumuna göre değişmektedir. Buna göre,<br />
ortaöğretim ve ilköğretim matematik<br />
bölümlerinin ve bölümde verilen eğitimden<br />
memnun olan öğrencilerin matematik<br />
tutumları daha olumludur. Öğrenme ve ders<br />
61<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />
Arasındaki İlişki<br />
çalışma stratejileri açısından ise cinsiyet,<br />
bölüm ve bölümde verilen eğitimden<br />
memnun olma/ olmama durumuna göre bazı<br />
alt boyutlarda anlamlı farklılıklar olduğu<br />
saptanmıştır. Buna göre, kız öğrencilerin<br />
motivasyon dışındaki tüm parametrelerde<br />
öğrenme ve ders çalışma stratejilerinde daha<br />
olumlu oldukları ortaya çıkmıştır. Bölümlere<br />
göre incelendiğinde ortaöğretim matematik<br />
öğrencilerinin tutum puanları ortalaması<br />
ilköğretim ve sınıf öğretmenliği<br />
bölümlerinin tutum puan ortalamalarında<br />
farklılık göstermektedir. Bu farklılık<br />
ortaöğretim lehinedir. En düşük puan<br />
ortalamasının sınıf öğretmenliğinde olması<br />
ilgi çekicidir.<br />
Genel bir sonuç olarak, öğretmen<br />
adaylarının matematiğe ilişkin tutumlarının<br />
oldukça olumlu bulunduğu, öğrenme ve ders<br />
çalışma stratejilerin yeterli olmakla birlikte,<br />
özellikle tutum, motivasyon ve test<br />
stratejileri boyutlarında geliştirilmesi<br />
gerektiği söylenebilir.<br />
Öneriler<br />
Araştırma bulguları ışığında aşağıdaki<br />
öneriler getirilmiştir.<br />
1-Sınıf öğretmenliği bölümü öğrencilerinin<br />
matematiğe ilişkin tutumlarının daha düşük<br />
bulunması nedeniyle, söz konusu programda<br />
duyuşsal alan eğitimine önem verilmelidir.<br />
2- Bölümlerde verilen eğitimden memnun<br />
olanların yalnızca %24 olması, <strong>Eğitim</strong><br />
Fakültelerinde verilen eğitimin kalitesinin<br />
yükseltilmesi gerektiğini ortaya<br />
koymaktadır. Bu bağlamda, özellikle eğitim<br />
durumları öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını<br />
karşılayabilecek ve aktif olarak sürece<br />
katılımını sağlayabilecek şekilde<br />
düzenlenmelidir.<br />
3- Özellikle erkek katılımcıların ve Sınıf<br />
öğretmenliği bölümü öğrencilerinin öğrenme<br />
ve ders çalışma stratejilerinin geliştirilmesi<br />
gereklidir. Bu nedenle, <strong>Eğitim</strong><br />
Fakültelerinde öğrenme ve ders çalışma<br />
stratejilerine yönelik kurslar, konferanslar ve<br />
seminerler düzenlenmelidir.<br />
4- Öğrencilerin eğitime yönelik duygularını<br />
yansıtan tutumların oldukça düşük<br />
bulunması, okulda başarılı olmak için<br />
güdülenmelerini, dikkatli ve gayretli<br />
olmalarını olumsuz etkileyebilecektir. Bu<br />
bağlamda, <strong>Eğitim</strong> Fakültelerinde olumlu<br />
tutum geliştirilmesine yönelik öğretim<br />
elemanı-öğrenci bütünleşmesini sağlayacak<br />
etkinlikler örneğin birlikte Matematik<br />
yarışmalarına katılım, iletişim becerilerine<br />
yönelik seminerler, öğrenci-öğretim elemanı<br />
iletişimini geliştirecek geziler vb.<br />
düzenlenmelidir. Bunun yanı sıra<br />
öğrencilerin ders dışı etkinliklere<br />
yönlendirilmesi de, tutumların olumlu hale<br />
getirilmesinde etkili olabilir.<br />
5- Öğrencilerin öğrenme ve ders çalışma<br />
stratejileri belirlenmeli ve programlara bu<br />
stratejilerin öğretilmesine yönelik dersler<br />
eklenmeli, seminer ve konferanslar da<br />
düzenlenmelidir.<br />
6-<strong>Eğitim</strong> Fakülteleri ders programları,<br />
öğrencilerin öğrenme stratejileri göz önünde<br />
bulundurularak düzenlenmelidir.<br />
7-Bu araştırmaya benzer çalışmalar, çeşitli<br />
kurum ve düzeylerde yapılmalıdır.<br />
Not: Bu makale 23–26 Ekim 2002 KKTC<br />
Yakın Doğu <strong>Üniversitesi</strong>nde XI. <strong>Eğitim</strong><br />
Bilimleri Kongresinde bildiri olarak<br />
sunulmuştur.<br />
KAYNAKLAR<br />
AAUW. (1992). American Association of University Women.Shortchanging girls, Shortchanging America:<br />
A call to action. AAUW Initiative for educational equity. Washington, D.C: AA of Un. W. Pub.<br />
Aydın, B. (1989). Üniversite Öğrencilerinin Bir Kesiminde Çalışma Alışkanlıkları ve Tutumları ile Depresyon<br />
Seviyelerinin İncelenmesi. M.Ü. Eğitin Bilimleri Dergisi. 1:8–15.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 62
Prof. Dr. A. Seda SARACALOĞLU - Yrd. Doç. Dr. Neş’e BAŞER - Öğr. Gör. Güneş YAVUZ<br />
Arş. Gör. Serkan NARLI<br />
Aydın, B. (1990). Üniversite Öğrencilerinin Kaygı Düzeyleri İle Ders Çalışma Tutum ve Alışkanlıklarının<br />
İncelenmesi. Psikoloji Dergisi. 7:25, 33-40<br />
Başer, N. (1996).Ders Geçme ve Kredi Sisteminde Lise Öğrencileri için Bir Matematik Başarı Testi Tasarımı ve<br />
Uygulanabilirliğinin Araştırılması. Yayınlanmamış Doktora Tezi. İzmir: D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />
Başer, N. ve G. Yavuz. (2000). “Öğretmen Adaylarının Matematik Dersine Yönelik Tutumları”, Matematik<br />
Etkinlikleri, Ankara.<br />
Baykul, Y. (1990). “İlkokul Beşinci Sınıftan Lise ve Dengi Okulların Matematik ve Fen Derslerine Karşı<br />
Tutumda Görülen Değişmeler ve Öğrenci Seçme Sınavındaki Başarı İle İlişkili Olduğu Düşünülen<br />
Bazı Faktörler.” Ankara: ÖSYM Yayınları.<br />
Berberoğlu, G. (1990). Kimyaya İlişkin Tutumların Ölçülmesi. <strong>Eğitim</strong> ve Bilim. 14, 76: 16–17, Nisan.<br />
Bloom, B. S. (1979). İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme. Çev: D. A. Özçelik. Ankara: Milli <strong>Eğitim</strong><br />
Basımevi.<br />
Catsombis, S. (1995). "Gender, race, ethnicity, and science education in the middle grades." Journal of Research<br />
in Science Teaching. 32, 243–257.Erdem, (1995).<br />
Germann, P. J. (1994). Testing a model of science process skills acquisition: An interaction with parents'<br />
education, preferred language, gender, science attitude, cognitive development, academic ability and<br />
biology knowledge. Journal of Research in Science Teaching. 31, 749–783.<br />
Godzella, M. B. and G. P. Fournet. (1976). Sex Differences in Self Perceptions as Students of Exellenceand<br />
academic Performance. Perceptual Motor Skills. 43 (3), 1092–1094.<br />
Godzella, M. B. and Wıllıamson, D. W. (1984). Study Skills, Self-Concept, and Academik Achievement.<br />
Psychological Reports,54,923–929<br />
İnceoğlu, M. (1993). Tutum Algı İletişim. Ankara: V Yayınları.<br />
Kanai, K. And J. Norman. (1997). Systemic Reform Evaluation: Gender Differences in Student Attitudes toward<br />
Science and Mathematics. Proceedings of the 1997 Annual International Conference of the AETS.<br />
ERİC ED 405220<br />
Köymen, S. Ü (1990). Geleneksel Yükseköğretim Sistemi Öğrencileri İle Açıköğretim Sistemi Öğrencilerinin<br />
Öğrenme ve Ders Çalışma Stratejileri Açısından Karşılaştırılması. Psikoloji –Seminer Dergisi Özel Sayı.<br />
(8. sayı),785–797<br />
Ma, and Kishor. (1997). Assessing the relationship between attitude toeard mathematics and achievement in<br />
mathematics: Journal of Research in Mathematics Education. 28, 26–47<br />
Matt, G. E., Perckersky, B. and C. Cervantes. (1991). High-school Study Habits and Early College Achievement.<br />
Psyhological Report. 69, 91–96.<br />
Mdletshe, K.D., Manale, J., Vorster, L. and Lynch, P. (1995). Student Perceptions of and Attitudes toward<br />
Science. Paper presented at the Conference on Improving Science and Mathematics Teaching:<br />
Effectivencess of Interventions in Southern Africa. Nambia, December 11–15, 1995.<br />
Moralı, S. L. and A.S. Saracaloğlu. (1995). The Relationship between Mathematical Attitude and Achievements<br />
among Turkish High-school Athletes and Non-athletes. International Conference on Physical Education<br />
and Sports of Children and Youth. August 13–16, 1995, Bartislava, Slovakia: 199–202.<br />
Özer, B. (1993). Öğretmen Adaylarının Etkili Öğrenme ve Ders Çalışmadaki Yeterliliği,<br />
<strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong>, Eskişehir.<br />
Anadolu<br />
Öztürk, B. (1995). Genel Öğrenme Stratejilerinin Öğrenciler Tarafından Kullanılma Durumları. Yayınlanmamış<br />
Doktora Tezi. Ankara: G. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />
Saracaloğlu, A. S.; Serin, O.; Bozkurt, N. (2001). Öğretmen Adaylarının Fen Bilimlerine Yönelik Tutumları ile<br />
Başarıları Arasındaki İlişki. <strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi. 1 (2), 50–59.<br />
63<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64
Öğretmen Adaylarının Matematiğe Yönelik Tutumları, Öğrenme Ve Ders Çalışma Stratejileri İle Başarıları<br />
Arasındaki İlişki<br />
Serin, U. (2001). DEÜ. Buca <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> ve CBÜ. Demirci <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Fen Bilgisi Öğretmen<br />
Adaylarının Fene Yönelik Tutumlarının Karşılaştırılması. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir:<br />
DEÜ <strong>Eğitim</strong> Bilimleri Enstitüsü.<br />
Somuncuoğlu, Y.,Yıldırım,A. (2000). Öğrenme Stratejileri Kullanımının Çeşitli Değişkenlerle İlişkisi. <strong>Eğitim</strong> ve<br />
Bilim. 25, 115: 57–64<br />
Sönmez, V.(2001). Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı. Anı Yayıncılık Ankara.<br />
Utsimi, M.C. and C.R. Mendes. (2000) Researching the Attitude towards Mathematics in Basic Education.<br />
Educational Psychology. 20 (2), 237–244,<br />
Yüksel, S. ve E. Koşar. (2001). <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Öğrencilerinin Ders Çalışırken Kullandıkları Öğrenme<br />
Stratejileri. Çağdaş <strong>Eğitim</strong>. 26, 278: 29–36, Temmuz-Ağustos.<br />
Weinburgh, M. (1995). Gender differences in student attitudes toward science: A meta-analysis of the literature<br />
from 1970 to 1991. . Journal of Research in Science Teaching. 32, 387–398.<br />
Weinstein,,C.E (1985). Assesment and Training of Student Learning Strategies. In R.R Schmeck (Ed.) Learning<br />
Styles and Learning Strategies. Plenum, New York.<br />
Weinstein, C.E (1987). LASSI Learning and Study Strategies Inventory Users Manual, H and H Published<br />
Company, Inc. Clearwater, Florida<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 53-64 64
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73<br />
RESİMLİ ÇOCUK KİTAPLARINDA KADIN KARAKTERLER<br />
(Female Characters In Children’s Picture Books )<br />
Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU * Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA **<br />
Nüfusunun yarısı kadın olan bir gezegende,<br />
kadın karakterlerin çocuk kitaplarında tasvir<br />
edilmesi kaçınılmazdır. Daha çok<br />
incelenmesi gereken tek şey, kadın<br />
kahramanların sunuluş biçimidir. Resimli<br />
kitapların renkli dünyasında hangi kadın<br />
yaşar Hangi kadın karakter daha sıklıkla<br />
görünür Kurgulanan kadının kişilik<br />
özellikleri, nitelikleri, eylemleri, düşünceleri<br />
nelerdir<br />
Çocuk kitaplarında çok sık görülen kadın<br />
temsilini göstermek zorunda olsak, o anne<br />
olacaktır. Pek çok kitapta rolü ikincil,<br />
sıradan ve tahmin edilebilir olsa da sevgisini,<br />
ilgisini, bakımını esirgemeyen yüzlerce<br />
kadın, anne, eş sayfalarca anlatılır.<br />
Hemen hemen kutsanan anne rolü, analığın,<br />
kadının kişiliğini oluşturduğu inancında<br />
yansır. Normal iyi eş olma rolünün dışında<br />
kalan ve anne rolünü hiç yerine getirmeyen<br />
kadınların, yüz yıllarca kötü olduğu<br />
düşünüldü. İnsanda ya da insanlaştırılmış<br />
hayvanlarda gösterilen annelik, en vahşi<br />
yaratığı sevecen bir figüre dönüştürmeyi<br />
başarır.<br />
Büyük kötü kurt konusunda böyle olmuştur.<br />
Erkek hayvan, küçük domuzları, yaramaz<br />
çocukları ve kırmızı başlıklı kızları<br />
korkuturken, dişi kurt anneliğin ve uyumun<br />
sembolü olmuştur. “Romus ve Romulus”<br />
mitinde çok popüler olan insan yavrularını<br />
bulan ve büyüten anne kurt motifi, çok<br />
büyük sayıdaki hikâyelerde hala yer alır (“şu<br />
an olmaz Bayan Wolf”)<br />
Aile, resimli çocuk kitaplarında gösterildiği<br />
gibi, çocuk yetiştirmenin temel<br />
sorumluluğunu anne figürüne verir. Onun<br />
ebeveynlik görevleri, eylemlerini karakterize<br />
eder ve davranışını belirler. Evde baba olsa<br />
da, çoğunlukla boşanma nedeniyle, olmasa<br />
da her iki durumda anne kendini çocuklarına<br />
adar ve onlara bakar.<br />
Buna karşın, çocuğunu yalnız yetiştirmeyi<br />
kabul eden, alışılmadık baba imajının<br />
resmedilmesi, genç izleyicilerin kitaplarında<br />
bile çok nadirdir (örneğin; The Two of Them<br />
and Another Two). Resimli çocuk<br />
kitaplarında, baba ve çocuktan oluşan tek<br />
ebeveynli aileler olduğunda, onlar, annenin<br />
olmama nedeninden bahsetmemeyi tercih<br />
ederler. Vurguları, çocuklarının bütün<br />
gereksinimlerini sevecen ve ilgili bir tavırla<br />
başarılı şekilde yerine getiren, babaların<br />
faziletleri üzerinedir. (Uyuyamadın mı<br />
Küçük Ayıcık Babacığım.)<br />
Bununla birlikte, pek çok kitapta, çocukların<br />
bakımında temel sorumluluk anne tarafından<br />
üstlenilirken, baba ikincil bir rol üstlenir.<br />
Ayrıca, annenin evdeki baskın varlığı ve<br />
çocuklarıyla ilişkisi, bir diğer tipik kadın<br />
görünüşü olan hizmetçiliği de içerir.<br />
Mutfaklarına hapsedilen, resimli kitapların<br />
kadınları, yemek pişirir, ütü, temizlik yapar<br />
ve herkesle ve her şeyle ilgilenir.<br />
Günümüzde kadınlar profesyonel rollerin<br />
zengin bir çeşitliliği içinde yer alsalar da,<br />
resimli kitaplar onu sunmaz fakat cinsiyetçi,<br />
tipik işleri resmetmeyi tercih eder (Stewing,<br />
Higgs, 1973).<br />
Resmedilen çocuk kitaplarında anlatıldıkları<br />
yere göre erkek ve kadın yetişkin hikâye<br />
kahramanları arasında net bir değişme<br />
olduğu belirtilmiştir (Maragoudaki, 1989).<br />
* University of Aegean – Greece<br />
** <strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Edebiyat Fak Sos. Böl. E-mail : dilekyesiltuna@superonline.com<br />
65<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73
Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />
Kadınlar evin içinde ya da yakınında (ör;<br />
avluda ) ya da annelik ve ev kadınlığı gibi<br />
rolleriyle bağlantılı mekânlarda (örneğin:<br />
oyun alanı, market) yer almaktadır. Aynı<br />
zamanda evdeki kadınların pencerenin<br />
kenarında otururken tasvir edildikleri dikkat<br />
çekmektedir. Bu mekân, kadını sosyal<br />
yaşamın nimetlerinden yoksun bırakan ve<br />
sınırlayan olarak işlev görür. Buna karşın<br />
erkek kahramanlar, temel olarak dışarıda,<br />
özelikle işyerlerinde konumlanmaktadır. (<br />
Kanatsouli’de yer alan Turin , 1999:43)<br />
Resimli çocuk kitaplarındaki kadınların<br />
olgunlaşan kimliklerinde, torunlar, yaşlı<br />
kadın portresinin çok önemli göstergesi olur.<br />
Torunların yetişmesine mutlu bir şekilde<br />
katkıda bulunan sevecen, sabırlı büyükanne<br />
imajı, çocuk kitaplarında yer alan yaşamının<br />
tek yönüdür. Diğer taraftan peri masalları<br />
genelde, onu ya cadı bir kaynana ya da kötü<br />
bir büyücü olarak sunan yaşlı kadınların<br />
kötülükleri ya da diğer bazı hain yaşlı<br />
kadınların güçlü imajları üzerinde odaklanır.<br />
Bu iki uç eğilim, ya kendini kurban eden<br />
anne figürü olarak ya da masum kızlara<br />
işkence yapmaktan hoşlanan sinsi, kötü<br />
niyetli kişi olarak görünen yaşlı kadınlara<br />
ilişkin bir önyargı inşa eder.<br />
En azından Yunanistan’da çocuk kitabı<br />
(Anagnostopoulos, 1981:12) yazarlarının<br />
çoğunun kadın olması gerçeğine rağmen,<br />
resimli kitaplar toplumsal cinsiyete ilişkin<br />
adaletsizlikleri ve sıkıntıları yansıtır. Çocuk<br />
kitaplarının birçoğunun içeriğinde, dilinde ve<br />
resmedilmesinde, toplumsal cinsiyet ayrımı<br />
vardır. Eleştiri, kurtarılmayı bekleyen genç<br />
kızın pasifliği, metindeki iyilik ile güzelliği<br />
eşitleyen ikili kodlama, kötü üvey annenin<br />
sunumu ve bir kızın prense bağlılığının<br />
göstergesi olan sonlar üzerine yoğunlaşır.<br />
Bugün bile, (Kortenhaus, Demarest, 1993.)<br />
erkekler kavgacı, maceracı ve kurtarıcı<br />
rollerine sahip olma eğilimindeyken, kızlar,<br />
tatlı, saf, tutucu ve bağımlı olarak<br />
sunulmaktadır.<br />
İster Yunanistan’da (Maragoudaki, 1989)<br />
ister diğer ülkelerdeki (Weitzman et . al,<br />
1972; Czaplinski, 1972) resimli çocuk<br />
kitaplarının incelenmesi göstermiştir ki, ödül<br />
almış kitaplarda bile, toplumsal cinsiyet<br />
stereotipleri zamanla azalmasına karşın, hala<br />
yaygındır. Kadınlar, daha çok özverili,<br />
sevecen, yaşamda kendini adama<br />
kapasitesine ve daha az bencil olma<br />
eğilimine sahip olma konusunda, sıklıkla<br />
anne ve ev kadını olarak sunulmaktadır.<br />
Resimli çocuk kitaplarının toplumsal cinsiyet<br />
önyargısı, niteliksel ve niceliksel faktörlerle<br />
ortaya konmaktadır. Sayısal veriler<br />
göstermektedir ki, metinlerde resmedilmede<br />
(Ernst, 1975) ve çocuk kitaplarının<br />
başlıklarında bile, (Turner Bowker, 1996.)<br />
kadınlardan daha çok erkek öğeler<br />
sunulmaktadır. Bu eğilim, kitabın<br />
başkarakteri olarak hangi cinsiyetin<br />
sunulduğu ve nasıl anlatıldığı konusunda bile<br />
görülebilmektedir.<br />
Diğer yandan, niteliksel analizler, kadın<br />
kahramanların, pasif, çaba sarf etmeyen ve<br />
daha az ilginç olarak resmedildiğini gösterir.<br />
Resimli çocuk kitaplarında ayrım, toplumsal<br />
cinsiyetlerin renkli tipleştirmesini,<br />
resimlerdeki erkek kahramanların pozlarını,<br />
ölçülerini, mesleki tipleştirmeyi ya da son<br />
zamanlara kadar çok popüler olan –ör:<br />
çiçekler, gözyaşları, kediler gibi- cinsiyetçi<br />
sembolleri içeren çok çeşitli araçlar yoluyla<br />
başarmaktadır (Kanatsouli’ de aktarılan<br />
Turin,1999:44)<br />
Yunanistan yayın piyasasında dolaşımda<br />
olan çocuk kitapları gözden geçirildiğinde,<br />
toplumsal cinsiyet tipleştirmelerinin,<br />
insanileştirilmiş hayvanlarla ilgili kitaplarda<br />
çok itici olduğu kolayca görülür. İnsanımsı<br />
hayvan toplumlarını resmeden kitaplar,<br />
çocuk kitaplarında anlatılan insan<br />
topluluklarıyla karşılaştırması, çok alışıldık<br />
cinsiyet davranışlarına götürür. Hayvan<br />
öğeleri, hem metinde hem de çizimlerde<br />
geleneksel, toplumsal cinsiyet kalıpları<br />
yansıtır.<br />
İnsanlaştırılmış hayvanların kişiliğini<br />
incelersek erkek hayvanlara en büyük<br />
faziletler bahşedilirken, dişi hayvanlara tipik<br />
“kadınsı” zayıflıklar atfedildiğini görürüz.<br />
Yunan edebiyatında, güç ve ihtişam erkek-<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73 66
Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />
aslana atfedilirken, şişmanlık ve ihtiyatsızlık<br />
dişi ayıbalığına, yapmacık tembellik dişi<br />
kediye ve kurnazlık dişi tilkiye yorulur.<br />
Diğer yandan, hayvan kahramanların<br />
resimsel sunumu cinsiyet tipleştirmelerinden<br />
oluşur. Dişi hayvanların resmedilmesinde<br />
renkler (pembe gibi), küçük ölçüler (babadan<br />
daha kısa boylu anne gibi), geleneksel<br />
duruşlar (yanında anne etrafı parlatırken,<br />
babanın bir koltukta oturması gibi), ayırt<br />
edici giyim (eski moda elbiseler, dantel ve<br />
kurdelalar gibi), sevimli yüzler (uzun, kıvrık<br />
kirpikler gibi) ve güzellik takıntılı dişi<br />
hayvan ajanlarının örneklerini karakterize<br />
eder (Küçük ayı balığı hasta olduğunu<br />
düşündü. Küçük ayı balığı okuldan nefret<br />
ettiğini düşündü.) Kitapların yaratıcıları,<br />
yazarları ve çizerleri, insanlaştırılmış<br />
hayvanların insani karakterlerle (yaramaz<br />
çocuk, iyi anne gibi) kimliklendirilmesinde,<br />
birçok klişe ve cinsiyet ayrımcı gelenekleri<br />
kullanırlar.<br />
İnsanımsı hayvan toplumları, cinsiyetçi bir<br />
modelde yapılandırılır. En büyük otorite,<br />
erkek egemenler tarafından kullanılmaktadır.<br />
O, karada aslan, havada kartal, denizde<br />
köpek balığıdır. Hemen her ailede aynı yapı<br />
tekrar da edilmektedir. Erkek hayvan, onun<br />
fil ya da horoz olmasına bakılmaksızın, en<br />
güçlü, en kudretli ve çok dinamik olarak<br />
gösterilmektedir. Eğer herhangi biri, resimli<br />
çocuk kitaplarının aslında gerçeği yansıttığı<br />
için durumun böyle olduğunu ileri sürerse,<br />
cevap hakikatin bir kısmının gösterildiğidir.<br />
En güçlü olmanın dışında, erkek hayvan<br />
hemen hemen her zaman en sevimli olandır.<br />
(horoz, tavus kuşu, aslan gibi). Fakat,<br />
güzellik sevgisi ve hatta gurur hayvan<br />
toplumlarının dişi nüfusuna atfedilmektedir.<br />
Mücevher, hoş şapkalar, fantazi giysiler<br />
yalnızca dişi hayvanların ilgisini çeker.<br />
Benzer şekilde, insanlaştırılmış bitki<br />
toplumlarını anlatan kitaplar, aynı düzeyde<br />
cinsiyetçi temele sahiptir. Bütün çok popüler<br />
meyve kitabı örnekleri, hayali meyve ve<br />
sebze ülkelerinde, toplumun erkek egemen<br />
yapıda inşa edildiği açıktır. Çok az kadın<br />
başarılı durumda bulunurken, bitki<br />
kahramanlarının çoğu erkektir. Ve en çok<br />
olan da, bütün kadın kahramanlar, ya çok<br />
önemsiz bir role sahiptir ya da favori<br />
olmayan davranış modellerini temsil eder.<br />
Aynı cinsiyetçi önyargı, insanların olduğu<br />
dünyaya da, benzer şekilde transfer<br />
edilmektedir. İnsan toplumunda görünen<br />
birkaç dişi, erkeklerin işinde sekreter olarak<br />
çalışır.<br />
İnsanımsı hayvan ve bitki dünyalarını<br />
gösteren resimli kitapların cinsiyetçi<br />
mesajlarının temel nedeni, insan olmayan<br />
bütün aktörlerin, hakiki insan tiplerine<br />
atfedilebilen ve kabul edilebilene olan<br />
gereksinim olduğu görülür. Bir diğer neden,<br />
cinsiyetçi yorumlar çok sık<br />
gülümsettiğinden, kesinlikle hicivdir.<br />
Stereotipik kahramanlar, okuyucuyu<br />
eğlendiren abartılı fiziksel ve psikolojik<br />
özelliklere sahip karakterler olma boyutuyla,<br />
bir neşe ve eğlence yaratır.<br />
Meyve âlemindeki (Fruitopia) kadınsı<br />
karakterler, süslü kız arkadaşı ve ilgili eşi<br />
(sevimli marul maroulita), kötü huylu<br />
dedikoducuyu (şiş dilli biber), hüsrana<br />
uğramış ev kadınını (domates Mata), bencil,<br />
görünüşte asil kadını ( kuşkonmaz Beatrice )<br />
ve düşük performansıyla sadece bir evlilik ve<br />
eş elde eden, kibirli, yeteneksiz artisti (çilek<br />
Froufrou) anlatır.<br />
Meyve alemi hayvanlarının günlük yaşamı,<br />
temel olarak ev işleriyle geçer, başlıca<br />
faaliyetleri yıkama, toz alma, ütü yapma ve<br />
çok sık olarak örgü örmeden oluşur. Diğer<br />
yandan, düzenliliğin ve temizliğin sembolü,<br />
örgü şişleri bazen kadının başlıca silahı olur.<br />
Erkeksi ve kadınsı meyve ve sebzelerin eşit<br />
olarak bir futbol maçına katıldığı, sadece<br />
meyve âlemindeki toplumsal cinsiyetin<br />
eşitlenmiş görünümünde, eşitlikçi parça,<br />
Kosmas’ın halası Erik Melpomeni futbol<br />
sahasına girip, rakip takıma örgü şişleriyle<br />
saldırdığında tersine döner (Fruitopia, cilt.10,<br />
s.14)<br />
Kaçınılmaz olarak, böylesi bir geleneksel<br />
toplumda otoriteye sadece erkekler sahiptir.<br />
Şef elma Emilios, kabine, bütünüyle ordu ve<br />
generaller, erkek cinsiyetin sebzeleridir.<br />
67<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73
Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />
Meyve âleminin aydınlarını temsil eden<br />
sebzeler bile, aynı zamanda erkek<br />
kahramanlardır. Zeki mucit frenk inciri<br />
Franciscos ve dahi professor Vlasis, erkek<br />
cinsiyetiyle özdeşleştirilir.<br />
Meyve âlemi sakinlerinin görünüşüne göre<br />
kadınlar yalnız dantel ve kurdelelerle<br />
süslenmiş, modası geçmiş elbiseleri tercih<br />
ederken, pantolon sadece erkeklere özgüdür.<br />
Meyve âleminde moda erkek ve kadınların<br />
giysileri arasında tamamıyla farklılaşmayı<br />
zorunlu kılar, çünkü moda, sebzelerdeki<br />
toplumsal cinsiyeti görünür kılmanın tek<br />
yoludur. Çizgi tarzında tasarlanan bitkiler<br />
dünyasında, gerçek olan pantolonun erkeği<br />
erkek yapmasıdır. (Bu ifade yatağa girmeye<br />
hazırlanan bir çiftin gösterildiği resimde<br />
açıkça görülür.) Hemen hemen aynı iki elma<br />
olan Bay Emilios pijama ile, Bayan<br />
Launtmila gecelikle tanımlanmaktadır<br />
(Fruitopia,, cilt 12, s.10-11)<br />
Ayrıca bu durumda bile, dikkatli bir bakış<br />
donuk bir elmanın “cazibeli” bir bayana<br />
dönüştürmeyi başaran birçok görünebilen<br />
ayrıntıları ortaya koyacaktır. Erkek elma<br />
ilginç olmayan bir kütüğe dönüşürken,<br />
bayanın elmaya benzeyen kafası, hoş bir saç<br />
stili görünümü veren iki yeşil yaprakla<br />
süslenmektedir. Ek olarak, bayan elma<br />
dolgun, etkileyici dudaklara ve bütün kadınsı<br />
hayvan ve bitki kahramanların putlaştırdığı<br />
uzun kıvrık kirpiklerle tanımlanmaktadır.<br />
Resimli çocuk kitaplarıyla ilgili daha önce<br />
yapılan bir inceleme (Turin, Kanatsouli de<br />
yer alan, 1999:44 ) bir kadın görüntüsünün<br />
en yaygın aksesuarının, koruyucu olarak<br />
evrak çantasını tercih eden erkeklerin aksine,<br />
hem kirden koruyan hem de sosyal<br />
tabakadaki yerinin bir sembolü olan, önlük<br />
olduğunu gösterir. Beklentinin aksine,<br />
meyve âlemindeki kadınlar, asla önlükle<br />
gösterilmezler. Onların görünüşleri,<br />
görevlerinden daha çok güzelliklerini<br />
vurgular. Kadınsı meyveler çekici olmaya<br />
çabalarlar ve muz kabuklarının yapısında<br />
görünen, öylesine baştan çıkartıcı giyim<br />
tarzı muzlar arasında çok moda olmuştur<br />
(Fruitopia, v. s.34).<br />
Daha önce ifade edildiği gibi, resimli<br />
hikâyelerde hayvan ve bitkiler insanlar gibi<br />
davrandıklarında, hem metnin hem de<br />
resmetmenin, çok geleneksel ve cinsiyetçi<br />
anlatım araçlarını gösterdiği açıktır. Bu<br />
insani duruşların ötesinde, böylesine tutucu<br />
ve basmakalıp insanımsı kahramanlar,<br />
onların görünümlerini, davranışlarını ve<br />
kişiliklerini oluşturur.<br />
İnsanlaştırılmış hayvan ve bitki hikâyeleri<br />
ayrıca, kökenlerini tarihsel olarak geçmiş<br />
dönemde bulan cinsiyetçi mesajlar, resimli<br />
hikâyeler yoluyla taşınmaktadır da. Bu<br />
öyküler, geçmiş devirlerdeki tarihsel<br />
kabulleri, sosyal yapıları ve ideolojik<br />
eğilimleri tekrarlar. Böylesi kitaplar, önceki<br />
dönemlerin ideolojik kriterleriyle<br />
değerlendirilse de, hala okundukları için,<br />
onlar, genç okuyucuları için, ayrımcı<br />
toplumsal cinsiyet tutumlarıyla iletişim kurar<br />
(Kanatsouli, 1999:45). Bu hikâyelerin<br />
feminist eleştirisi, onlarda sürdürülen<br />
toplumsal cinsiyet ideolojisi üzerine<br />
odaklanır.<br />
Bu kategoride, sevilen klasik peri masalları<br />
ve okuma parçalarından oluşan çocuk<br />
kitapları yer alır. Peri masallarındaki kadının<br />
rolü, Yunanistan’da birçok araştırmacı<br />
tarafından ve değişik bakış açılarından,<br />
feminist çalışmalar ve psikanalizler de dâhil,<br />
incelenmiştir (Kanatsouli, 1990, Kamboholi-<br />
Patrikakov, 1996, Ikonomidou, 1996,<br />
anagnostopolou, 1996). Güzel ve itaatkâr<br />
genç bayan, kötü cadı, kıskanç kız kardeş ya<br />
da hain üvey anne, otoriteye sadece<br />
erkeklerin sahip olduğu bir dünya olan “Asla<br />
Ülkesi”nde, çok sıklıkla kurgulanan<br />
kadınlardan bazılarıdır. Kadın kişiliğinin<br />
daha çok olumsuz yönlerini sergileyen, kadın<br />
karakterler, ayrımcı toplumsal cinsiyet<br />
bakışlarını genç okurlara aktarır. Doğaüstü<br />
güçlere sahip kadın figürler gibi, kurgu ve<br />
karakterlerin feminist öğelerini vurgulama ve<br />
gençlerle toplumsal cinsiyet konularını<br />
tartışma, hikâyelerin yetişkin bir okuyucuyla<br />
birlikte okunmasıyla sağlanır.<br />
Bu noktada, söz konusu tekrarlama ilginçtir,<br />
çünkü peri masalları tarafından taşınan<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73 68
Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />
ayrımcı toplumsal cinsiyet önyargıları,<br />
onların genç izleyicilerine ulaşmamaktadır.<br />
Uygulamalı bir çalışmada, okul öncesi<br />
çocuklardan hikâyenin sonunu yazmaları<br />
istenmiştir. “Bir zamanlar güzel bir prenses<br />
vardı. Onu sürekli uyutan büyü yapılmıştı.<br />
Sonunda ne olduğunu düşünürsünüz O,<br />
uyandı mı (evet, ise) Bu nasıl oldu”<br />
İlginçtir ki çocukların %6’sı gibi çok küçük<br />
bir oranı, çaresiz kızın kurtarılmasında erkek<br />
kurtarıcı tercih etmiştir. Okul öncesi<br />
çocukların büyük çoğunluğu, ya onu sonsuz<br />
bir uykuya mahkûm etmiştir (%34) ya da<br />
kendi kendine, bazen sihirli bir iksirle fakat<br />
kesinlikle erkek müdahalesi olmadan<br />
uyanmasını istemiştir (Yannicopoulou,<br />
1996).<br />
Bir diğer ünlü peri masalının cinsiyetçi<br />
motifiyle ilgili sonuçlar da benzerdir. İkinci,<br />
sonu belirsiz hikâye, onunla evlenmeyi<br />
planlayan kötü bir büyücü tarafından<br />
kaçırılıp sırça dağa kilitlenen bir başka güzel<br />
prensesle ilgilidir. Dört - altı yaş arasında ve<br />
on-oniki yaş arasındaki çocuklardan oluşan<br />
iki gruptan hikâyenin sonunu yazmaları<br />
istenmiştir. Beklenenin aksine, okul<br />
öncesindekilerin %34’ü, beşinci ve altıncı<br />
sınıftakilerin %30’u, kızın tutsaklıktan<br />
kurtulmak için kendi kendine çabaladığını ve<br />
istenmeyen evlilikten kurtulmayı başardığını<br />
düşünür. Kendi kaderine karşı çıkarak, genç<br />
kadın mücadele eder, hayal kurar, ümitle<br />
hareket eder, böylece çok zor bir savaşın<br />
galibi olur. Bu gibi hikâyelerde, popüler bir<br />
klişe olan erkek kurtarıcı, söz konusu<br />
çocuklar tarafından tercih edilmez<br />
(Yannicopoulou, 1996).<br />
Aynı konuda bir başka ülkede (İngiltere),<br />
sekiz ve dokuz yaşlarındaki çocuklarla<br />
yapılan bir çalışmanın sonuçlarıyla da<br />
uyumluydu. 36 öğrenciden üç karakterin yer<br />
aldığı bir hikâye oluşturmaları istenmiştir:<br />
Bir prens, prenses ve ejderha. Cevapları<br />
oldukça şaşırtıcıydı. Çocukların bir ya da<br />
ikisi alışılmış bir şekilde prensin ejderhayı<br />
öldürdüğü, prensesi kurtardığı, onunla<br />
evlenip mutlu olduğu bir hikâye anlatır.<br />
Diğer tüm çocukların hikâyeleri, peri<br />
masallarında çok popüler olan basmakalıp<br />
dizilerini reddeden tamamıyla farklı tarzda<br />
ortaya konmuştu: ejderha kötü karşı<br />
kahraman, prens iyi kalpli kurtarıcı değildir.<br />
Ve prenses bir koca bekleyen kurban değildir<br />
(Evans, 1998).<br />
Fakat ejderhayı yenen kişinin karakterini<br />
belirlemede, kurtarılanın kim olduğu ve<br />
hikâyenin sonunu tahmin etme konusunda,<br />
aynı çocuklara daha özel bir çalışma<br />
verildiğinde, önceki yenilikçi hikâye<br />
biçimlerini desteklemekten uzaklaşıp,<br />
beklenenin aksine peri hikâyelerinin karakter<br />
ve senaryo yapısında çok daha fazla tutucu<br />
olmaya başlamışlardır (Evans, 1998).<br />
Bütün bu destekleyici sonuçlara rağmen,<br />
çocuk kitaplarında içerilen toplumsal<br />
cinsiyet biçimlerinin, onların kendi rollerini<br />
geliştirme imajına katkı sağladıkları açıkça<br />
görülmektedir. Literatürdeki bir yaklaşım<br />
(Maragoudaki, 1989, 1999) okul öncesi<br />
yaştaki çocukların, cinsiyetçi tipleştirmeleri<br />
yansıtmayan hikâyeleri dinlemezlerse,<br />
ayrımcı bir toplumsal cinsiyet anlayışı içinde<br />
konuşmaya ve davranmaya daha az eğilimli<br />
olduklarını göstermiştir. Buna karşın, okul<br />
öncesindekiler, cinsiyetçi bir okuma<br />
programı izlediklerinde çok daha fazla<br />
cinsiyetçi konuşma ve davranış<br />
sergilemektedirler. Toplumsal cinsiyet<br />
tipleştirmeleriyle çatışan imajları içeren<br />
kitapların, çocuklara onların toplumsal<br />
cinsiyet inanışları ve kabullerini tekrar<br />
gözden geçirme fırsatını sağladığı görülür.<br />
Metinler, alternatif rol modelleri sunabilir ve<br />
daha eşitlikçi toplumsal cinsiyet tutumlarını<br />
benimsemelerinde esin kaynağı olabilir.<br />
Ayrıca, bu durum çocukların oyuncaklarında<br />
bile geçerlidir. Okuyucular kitaplardaki<br />
karakterleri, kendi toplumsal cinsiyet<br />
karakterleriyle özdeşleştirdiklerinden dolayı,<br />
kitaplardaki kadın kahramanların benzer<br />
tercihlere sahip olduğu gösterildiğinde kız<br />
okuyucular daha çok erkeksi oyuncaklarla<br />
oynamaya hevesli olurlar.<br />
Çocuk literatüründe sunulan cinsiyet yapısı,<br />
toplumda uygun görülen davranış, çocukların<br />
toplumsal cinsiyet algıları ve tutumlarını<br />
etkiler. Resimli kitaplar, kadınsı ve erkeksi<br />
69<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73
Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />
davranışlar için tanımlanan standartlarda<br />
çocuklar için rol modelleri sağlar, fakat<br />
toplumsal cinsiyet klişeleri ve cinsiyetçilik<br />
çocuğun potansiyel büyümesini ve<br />
gelişmesini sınırlar. Bu nedenle,<br />
metinlerdeki kız karakterlerin göreli<br />
eksikliği, onların toplumsal cinsiyetleriyle<br />
özdeşleşme ve toplumda yer edinme<br />
fırsatlarını sınırlayabilir. Ayrıca, kadınların<br />
klişeleşmiş imajı, kız okuyucuların çoğunu<br />
erkeksi kahramanlarla özdeşleşmeye<br />
yöneltmesiyle, onları ilginç bir kadınsı<br />
kahraman bulmadan alıkoyar. Buna karşın,<br />
erkek çocukların, bir çok ilginç erkek<br />
kahramanla özdeşleşme olanağı olduğu için,<br />
hikayelerin kadınsı kahramanlarıyla çok<br />
nadiren özdeşleşir (Knatsouli, 1999, 51-53).<br />
Klişeleşmiş toplumsal cinsiyet rolleri, her iki<br />
cinsiyeti de zorlamaktadır. Kızlar pasif ve<br />
önemsiz rollerde sıkışıp kaldığı gibi, erkek<br />
çocuklar da süper kahramanlarla yarışmak ve<br />
yüksek beklentileri yerine getirmek<br />
zorundadır. Üstün başarı performansına<br />
sahip dinamik erkekleri gösteren güçlü<br />
toplumsal cinsiyet imajlarını içeren kitaplar,<br />
söz konusu kahramanlar gibi olmalarının<br />
imkânsız olduğunu fark eden erkek çocukları<br />
üzerinde güçlü bir baskı yapar.<br />
Toplumsal cinsiyet ayrımı yapan kitaplar,<br />
hem kız hem erkek çocuklar üzerinde<br />
istenmeyen etkiye sahip olduklarından,<br />
metinlerdeki toplumsal cinsiyet kabullerini<br />
analiz etmede ve toplumsal cinsiyet<br />
farkındalığını desteklemede fayda vardır.<br />
Toplumsal cinsiyet konusunda çocukları<br />
duyarlı kılmaya istekli, ebeveyn ve<br />
öğretmenler, onlar arasında eşitlenebilir<br />
toplumsal cinsiyet algılarını geliştirmek için<br />
birçok şekilde çaba sarf edebilir.<br />
Geleneksel olan ve olmayan kitapların<br />
birlikteliğiyle, farklı kitaplarda resmedilen<br />
toplumsal cinsiyet tartışmaları kışkırtılabilir<br />
(Jett-Simpson, M&Masland S. 1993).<br />
Çocukların reddettiği, doğrudan öğüt veren<br />
mesajların yer aldığı kitaplardan kaçınarak,<br />
onların toplumsal cinsiyetlerine bakmaksızın<br />
ayrı kişilikleri, pozitif, aktif, dinamik roller<br />
içinde eşit olarak içeren, kadınsı ve erkeksi<br />
karakterler etrafında gösteren hikâyeler,<br />
eşitlenebilir toplumsal cinsiyet tutumları<br />
geliştirmede katkı sağlayabilir.<br />
Ayrıca, çocuklara cinsiyetçilik karşıtı<br />
kitaplar sunma ve seçmede, çocuk<br />
kitaplarının yardımcı yetişkin okuyucunun<br />
çaba sarf etmesine gerek olduğunu<br />
belirtmekte yarar vardır. Çünkü, en azından<br />
Yunanistan’da, okul öncesi çocukların<br />
okullarında dinledikleri kitaplarda, toplumsal<br />
cinsiyet klişelerinin yaygın olduğu görülür.<br />
Anaokullarında okunan bir çok hikâyede,<br />
problemler kadın kahramanlar tarafından ele<br />
alınmaz ve yüzleşilmez, başarı liderliğe<br />
dayalı olarak ortaya çıkar, erkeklerin iyi<br />
istekleri ya da iyilikçi niyetleri ve işleri<br />
oldukça klişedir (Maragoudaki, 1989).<br />
Cinsiyetçi olmayan mesajları içeren<br />
hikâyeler yalnızca yirmi birinci yüzyılda<br />
kurgulananlar arasında değildir. Eski<br />
dönemlere ait, kadınları, erkeklerden her<br />
zaman daha zayıf ve çok narin resmetmeyen<br />
çok ilginç hikâyeler vardır. Bazen, kadınlar<br />
aktif roller üstlenir ve onların yüksek<br />
standartlarını karşılamadıkları için koca<br />
adaylarını reddetme konusundaki tabuda bile<br />
çok talepkar olurlar. Smigdalenios’un<br />
(Semolina-erkek) geleneksel masalında, çok<br />
akıllı adaş kahraman, iki dinamik genç kızın<br />
pasif isteğini oluşturur (Megas 1999:116).<br />
Diğer yandan, klişeleşmemiş tutumları<br />
aktarmada, hayvan kahramanları kullanan<br />
hikâyelerde de söz konusu durum olasıdır.<br />
Kişileştirilmiş hayvanlar, insanımsı bir<br />
dünyadaki insanlar gibi hareket etmezler,<br />
fakat onların kendi yaşantılarındaki<br />
davranışları konuşma ve kavrayışla<br />
verilmektedir, kadının toplumsal<br />
hiyerarşideki konumu başkalaşmakta ve<br />
kadın-erkek nüfus arasındaki ilişki<br />
değişmektedir. Örneğin, bir karıncalar<br />
toplumu, kraliçeler tarafından yönetilmek,<br />
kadınsı askerler ve generaller tarafından<br />
savunulmak, kadın zorbalar tarafından tehdit<br />
edilmek ve kadın işçilerin işgücüyle<br />
varsıllaşmak zorundadır (The secret of the<br />
Ant-state)<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73 70
Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />
Çocuklara, ayrımcı toplumsal cinsiyeti fark<br />
ettirmenin bir başka yolu, cinsiyetçi bir<br />
kitapta yer alan yaklaşımlar üzerine<br />
tartışmaktır. Güçlü basmakalıp<br />
tipleştirmelerin yer aldığı çocuk kitaplarının<br />
temalarının belirtilmesiyle ve daha<br />
belirsizlere özel ilgi gösterilmesiyle, çocuk,<br />
basmakalıp kabulleri ortaya çıkarmada daha<br />
duyarlı olur. Satır aralarını okumayı öğrenen,<br />
resimli kitapların genç izleyicileri, toplumsal<br />
cinsiyetteki ayrımcı fikirlerin onların birçok<br />
kitabında resmedildiğini ve metinlerde tesis<br />
edildiğini fark eder.<br />
Birçok öykünün, toplumsal cinsiyet konusundaki<br />
ayrımcı dili, okuyucuları tarafından, özellikle<br />
daha genç olanlar tarafından, kolayca<br />
yakalanmaz. Günümüzdeki “man” kelimesi,<br />
soyutlamada ya da sonek olarak, bütün<br />
insanlığa işaret etmedeki kullanım ya da<br />
herhangi biri için, kadın ya da erkek “he”<br />
zamirini kullanma yaygındır. Fakat bu tarz<br />
bir dil, kadınlara yönelik ayrımı ya da<br />
erkeklere göre kadınların ataerkil ikincilliğini<br />
somutlaştırır, doğrular ya da güçlendirir.<br />
Ayrıca, hikaye kahramanlarının konuşma<br />
biçiminde bile konuşanın cinsiyetine göre<br />
kodlamanın değiştiğine (Bottigheimer,<br />
Kanatsouli de ,1999:155) dikkat çekilmektedir.<br />
Doğrudan konuşma, temelde, özellikle belli<br />
otoriteye sahip erkeksi figürlere atfedilir.<br />
Düşüncelerini doğrudan ifade eden kadınlar,<br />
daha çok, kötü büyücü, huysuz üvey anne<br />
gibi, hikâyenin karşı kahramanlarıdırlar.<br />
İstendik kadın kahramanların kelimeleri<br />
dolaylı konuşma içinde kodlanır.<br />
Diğer yandan, belirli peri masallarının<br />
bilindik temaları/motiflerinin tersine çevrilmesi,<br />
tartışmada ve cinsiyet farkındalığında bazen<br />
etkili katalizörler olarak iş görür. Yetişkin<br />
yardımcı okuyucular, modern dönemde<br />
yeniden kurulan hikâyeler gibi kışkırtıcı<br />
düşüncelerle çocukların tartışmalarını<br />
destekleyebilir. Değişen zaman, erkek ve<br />
kadın kahramanlarla ilgili sosyal eşitsizliği<br />
büyük ölçüde silip süpürecektir.<br />
Daha da ötesi, hikâye kahramanlarının<br />
toplumsal cinsiyetlerinin dönüştürülmesi ve<br />
ortaya çıkan komik öyküler, ünlü<br />
hikâyelerdeki cinsel tipleştirmeler ve hayali<br />
kahramanların içinde yaşadığı toplum<br />
konusunda, çocukları düşünmeye zorlar<br />
(Temple, 1993). Uyuyan güzel bir erkek<br />
olsaydı ne olurdu Prens Cinders kimdir<br />
Erkek Pamuk Prensese ne oldu<br />
Dönüşen toplumsal cinsiyet yapısı üzerine<br />
çocuklar tarafından yaratılan hikâyenin<br />
yanında, Yunanistan’da ve uluslararası yayın<br />
pazarında bu öğeyi sömüren resimli kitaplar<br />
vardır. Popüler peri masalları, onların ana<br />
kahramanlarının toplumsal cinsiyetlerinin<br />
yer değiştirmesiyle, erkeklerin kadın,<br />
kadınların erkek olmasıyla, tepetaklak<br />
edilmiş olarak tekrar anlatılır. “The Paper<br />
Bag Princess” hikâyesinde prenses yardım<br />
almadan prensi ejderhadan kurtardıktan<br />
sonra, onun çok bencil, kuralcı yaradılışı<br />
ortaya çıktığı için, niyetlenilen kraliyet<br />
düğünü iptal edilir, prenses katı, şovenist<br />
erkekten şans eseri kurtulur ve böylece tipik<br />
mutlu son değişir.<br />
Buna karşın, “Tornado Prensesi”nde iki<br />
alışılmadık kahraman duygusal narin prens<br />
ve savaşçı prenses, tamamıyla tersi modele<br />
alışık olan, okuyucuyu şaşırtır. Entrikalar<br />
sergilendikçe, hikâye tipik bir peri masalının<br />
tüm öğelerine sahip olur: bir kalede<br />
tutukluluk, kurtarış, evlilik. Yalnız farklılık,<br />
prenses Charlotte kurtarıcı iken kurban<br />
prenstir. Ve sonunda, bütün masallarda<br />
olduğu gibi, onlar evlenip, “bütün halkı<br />
tarafından takdir edilen ve saygı duyulan”<br />
güzel bir kral ve kraliçe çifti olurlar.<br />
Görüldüğü gibi, hikâyenin en ümit verici<br />
mesajı, geleneksel peri masallarının imajına<br />
meydan okuyan başkahramanların cinsiyetçi<br />
olmayan kişilikleri temelinde sürmez. Fakat<br />
o, temel olarak devam eden hikâyenin son<br />
bölümünde ortaya çıkar: en alışılmadık ve<br />
benzersiz kişilerde bile, eğer onlar otantik ve<br />
kendileri gibi olmaya kalkışan kişiler ise,<br />
sadece kendilerine değil aynı zamanda diğer<br />
insanlara da mutluluk getirebilen, mutlu bir<br />
çift olabilirler.<br />
Sonuçta, resimli kitapların genç okuyucuları<br />
için, bir kız risk almayı sevse, bir erkek örgü<br />
örmekten hoşlansa, bir prens savaş alanından<br />
nefret etse ya da prenses sonsuza kadar<br />
evlenmemeyi seçse bile, onların hepsinin<br />
“onlar ermiş muradına...” şeklinde<br />
değerlendirilmesi gerçekten güzeldir.<br />
71<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 65-73
Resimli Çocuk Kitaplarında Kadın Karakterler<br />
KAYNAKÇA :<br />
Allen, A. et. al. (1993), Changes in sex role stereotyping in Caldecott Award Picture Books 1938-1988, Journal<br />
of Research in Childhood Education, 7 (2), 67-73<br />
Anagnostopoulous, V. D. (1981), Current Treads and Developments in Children’s Literature in the Decade<br />
1970-1980, Athens: Ekdossis ton Filon, (in Greek).<br />
Anagnostopoulou, D. (1996), Feminine figures in folktales, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale To Comics:<br />
Tradition and Innovation, (pp. 374-384), Athens: Odysseas, (in Greek).<br />
Bradford, C. (1998), Playing with the father: Anthony Browne’s picture books and the masculine, Children’s<br />
Literature in Education, 29 (2), 79-96.<br />
Damianou, D. (1996), The woman in magic fairy tale, In B. D. Anagnostopoulos, K. Liapis (eds), Folktales and<br />
Storytellers in Greece (pp. 41-46) Athens: Kastaniotis, (in Greek)<br />
Kanatsouli, M. (1990), Feminine figures in folktales, Dini, 5, 58-62, (in Greek).<br />
Kanatsouli, M. (1992 2 ), Feminine Figures in Children’s Books, Athens: Patakis, (in Greek)<br />
Komboholi-Patrikakou, A. (1996), The woman in modern Greek folktale, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale to<br />
Comics: Tradition and Innovation, (pp. 226-247), Athens: Odysseas, (in Greek).<br />
Kortenhaus, C. M., Demarest, J. (1993), Gender role steretyping in children’s literature: An update, Sex Roles: A<br />
Journal of Research, 28 (3-4), 219-232<br />
Maragoudaki, E. (1989), Sex discrimination in Children’s Books of Preschool Age: An Empirical Research in<br />
Ioannia, PhD thesis, Ioannina: University of Ioannina, (in Greek)<br />
Maragoudaki, E. (1993), Education and Sex Discrimination: Children’s Books in Kindergarten, Athens,<br />
Odysseas, (in Greece).<br />
Megas, G. A. (1999 10 ) Greek Folktales, Vol. 1-2, Athens: Hestia, (in Greek).<br />
Oikonomidou, S. (1996), Neither sleeping Bauty nor evil witch: previous and current approaches to feminine<br />
figures of foreign fairy tales, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale to Comics: Tradition and Innovation, (pp.<br />
338-346), Athens: Odysseas, (in Greek).<br />
Stewing, J., Higgs, M. (1973), Girls grow up to be mommies: A study of sexism in children’s literature, School<br />
Library Journal, 73 (Jan), 44-49.<br />
Temple, C. (1993), What if ‘Beauty’ had been ugly Reading against the grain of gender bias in children’s<br />
books, Language Arts, 70 (2), 89-93.<br />
Turner-Bowker, D. M. (1996), Gender stereotyped descriptors in children’s picture books: Does ‘Curious Jane’<br />
exist in the literature Sex Roles: A. Journal of Research, 35 (7-8), 461-488.<br />
Yannicopoulou, A. A. (1996), Children’s knowledge and understanding of the main motives/themes of fairy<br />
tales, In E. Avdikos (ed) From Fairy Tale to Comics Tradition and Innovation, (pp. 311-337), Athens:<br />
Odysseas, (in Greek).<br />
Yannibopoulou, A. A. (2000), The literary stereotype of wolf in children stories, In E. Kourti (ed.), Research in<br />
Preschool Education, vol 1. (pp. 129-138), Athens: Typothito, G. Dardanos, (in Greek).<br />
Children’s Books<br />
Brown, A. (1986), My Dad, Translated into Greek by E. Kehayioglou, Athens: Papadopoulous.<br />
Cantin, M. (Text), Langlois, F. (Illustr.) (2000), The Princess Tornado, Translated into Greek by N Koulouris,<br />
Athens: Metehmio.<br />
Heliopoulos, V. (2002), Little Seal Thought He Hated school, Illustrated by E. Kelemendri, Athens: Patakis (in<br />
Greek)<br />
Heliopoulos, V. (2002), Little Seal Thought He was Three, Illustrated by E. Kelemendri, Athens: Patakis (in<br />
Greek)<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) : 2
Assistant Proffessor Angela VANNICOPULOU Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA<br />
Kontoleon, m. (1987), The Two of Them and Another Two, Athens: Ammos, (in Greek)<br />
Moliviatis, N. (Text), Maroulakis, N. (Illustr.) (1999), The Secret of the Ant-State, Athens: Skiouros, (in Greek ).<br />
Roddie, S. (Text), Young S. (Illıstr.) (2000), Not Now Mrs. Wolf! Translated into Greek by N. Sakka-<br />
Nikolopoulou, Athens: Angyra<br />
Trivizas, E. (Text), Maroulakis, N. (Illustr.) (2001) Fruitopia, Vol, 1-27, Athens:Patakis<br />
Valavani, E. (1991), Kokkinopandoflitsa, Athens: Kedros, (in Greek).<br />
Waddell, M. (Text), Firth, B. (Illustr.) (1990), Can’t You Sleep Little Bear Translated into Greek by R. Rossi,<br />
Athens: Rossi.<br />
73<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi 2004 (5) 2: 69 - 77
<strong>EGE</strong> <strong>EĞİTİM</strong> <strong>DERGİSİ</strong><br />
YAYIN VE YAZIM İLKELERİ<br />
(Ağustos 2006 Tarihinde Güncellenmiştir)<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi, eğitim alanına katkıda bulunan özgün araştırma makalelerini, deneme/derlemeleri ve<br />
çevirileri yayınlayan; hakemli, bilimsel bir dergidir. Yılda en az iki kez yayınlanır. Yayınlanacak dergi için<br />
makalelerin, Editöre ulaştırılması gerekmektedir. Dergi, her kurumdan veya kurum dışı ve her ulustan bilim<br />
insanlarının yazılarına açıktır.<br />
Yayın İlkeleri<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisinde; eğitim yönetimi, denetimi; eğitim felsefesi, eğitim tarihi ve politikaları; psikolojik<br />
danışma ve rehberlik; erken çocukluk ya da okulöncesi eğitimi; özel eğitim; yetişkin eğitimi; eğitimde kullanılan<br />
ölçme değerlendirme ve araştırma teknikleri; eğitim teknolojisi; eğitimde program geliştirme ve değerlendirme;<br />
fen bilimleri ve matematik eğitimi; güzel sanatlar eğitimi; beden eğitimi; sosyal bilgiler eğitimi; Türkçe eğitimi;<br />
yabancı dil eğitimi ve eğitim ile ilgili olması kaydıyla diğer yazılar yayınlanır. Dergiye ulaşan, belirtilen kapsam<br />
dışındaki ve yazım ilkelerine uygun olmayan yazılar editör ya da yayın kurulu kararı ile hakem<br />
değerlendirilmesine gerek duyulmadan geri çevrilir ve yazar(lar)a iade edilir.<br />
Dergiye sunulan Yazılar daha önce başka bir yerde yayınlanmamış ya da başka bir yerde yayın için<br />
değerlendirmeye sunulmamış olmalıdır. Bu amaçla, yazının dergiye “yayın başvuru formu” ile (Ek1) ile birlikte<br />
gönderilmelidir. Çeviri yazılarda, yazıyı çeviren ve dergiye veren kişi tüm gerekli izinleri almış ve -gerekiyorsatelif<br />
hakkı kullanımı için gereken ödemeyi yapmış olmalıdır. Yayınlanan yazıların her türlü sorumluluğu<br />
yazar(lar)ına aittir. Çeviri ya da derleme yazıların, her sayıda bir tane basılır. Ancak, öncelik araştırma yazılarına<br />
verilmek koşulu ile, özel durumlarda yayın kurulu ve editör kararı ile çeviri ve derleme türü yazılarına bir sayıda<br />
birden çok yer verilebilir.<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisine gönderilen her yazı, dergi kapsamı ve yazım ilkelerine uygun olması ve yayın kurulunun<br />
kabulünden sonra üç hakeme gönderilir. Bir yazının dergide yer alabilmesi için, üç hakemden en az iki hakem<br />
tarafından olumlu görüş bildirilmiş olması gerekir. Hakemler tarafından önerilen değişiklikler yazar(lar)<br />
tarafından benimsenmezse, yazarın gerekçeli mektubuna bağlı olarak, bir başka hakeme başvurmak ya da yazıyı<br />
yayınlamamak konusunda derginin Yayın Kurulu yetkilidir. Yazar(lar)la hakemler arasındaki iletişimi yalnızca<br />
Editör sağlar. Bilimsel objektif değerlendirmenin yapılması için; yazar(lar) yazıyı değerlendiren hakemleri,<br />
hakem(ler) de yazı sahibi yazar(lar)ı bilmezler. Bu konudaki gizliliği sağlama sorumluluğu editöre aittir. Editör<br />
bu konuda mahkemeler dışında üçüncü kişilere kesinlikle bilgi vermez.<br />
Yazılardaki tüm değişiklikler yazar(lar)ı tarafından yapılır. Son şekli verilen ve yayına hazırlanan yazılar<br />
üzerinde yazar(lar)ca bir değişiklik yapılamaz. Her ne sebeple olursa olsun yazısının yayınlanmasından vazgeçen<br />
yazar(lar), yazısını başvurusundan itibaren en çok on gün içinde geri çekebilir. Yazının hakem değerlendirme<br />
sürecinden sonra yayımlanmak üzere kabulünden sonra, bütün yayın hakların <strong>Ege</strong> <strong>Eğitim</strong> Dergisi’ne ait olur. Bu<br />
amaçla “Yayın Hakları Sözleşmesi” yazar(lar) tarafından imzalanarak (Ek-2) yazı ile birlikte editöre gönderilir.
<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Dergisi; bilimsel ilkelere, etik kurallara ve insan haklarına saygılı bir dergidir.<br />
Dergiye gönderilen her yazı için yazar(lar)a; yazının ulaşması, yayın kurulu değerlendirilmesi, hakeme<br />
gönderilmesi, hakem değerlendirme sonucu gibi her türlü gelişme geciktirilmeden bildirilir.<br />
Yazım İlkeleri<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Dergisinin yayın dili Türkçe’dir. Yazıların, Türk Dili Kurumu “Yeni Yazım<br />
Kılavuzu” ile Türkçe yazım kurallarına uygun olması gerekir. Yazılarda yabancı kelimeler yerine Türkçe<br />
karşılıklarının kullanılmasına özen gösterilmelidir. Türkçe’de alışılmamış sözcükler kullanıldığında, sözcüğün<br />
yazıda ilk geçtiği yerde parantez içinde yabancı dildeki karşılığı verilmelidir.<br />
1. Yazar(lar) metinleri, Amerikan Psikologlar Birliği tarafından yayınlanan “APA’s publication Manual of The<br />
American Psychological Association, (2001)” yazım ilkelerine uygun olarak yazmalıdır. Bu amaçla,<br />
http://citationonline.net/CitationHelp/csg04-manuscripts-apa.htm web sayfasından yararlanılabilir.<br />
2. Yazı Microsoft 6.0 ve daha üstü yazılım programı ile Times New Roman 11 punto ile tek satır aralıklı ve 2.5<br />
cm.lik kenar boşlukları bırakılarak yazılmalıdır. Yazı her şey dahil 3500-5500 kelime arasında olmalıdır.<br />
3. Yazılarda başlıktan sonraki ilk paragrafta girinti olmaksızın, sonraki paragrafların 0,5 cm içerden başlaması<br />
gereklidir. Her paragraf en az üç cümleden oluşmalıdır.<br />
4 Tablo , şekil, grafik vb.nin derginin sayfa boyutunu aşmaması ve baskıda sorun olması için 10x18 boyutunu<br />
geçmemesi gereklidir. Bu nedenle, gerekli olması durumunda tablo, şekil, grafik vb. daha küçük punto ile ve<br />
tek aralıklı yazılabilir. Tablolarda dikey çizgiler kullanılmamalıdır. Resim ve grafiklerin JPG formatında<br />
eklenmesi baskı kalitesini artırmak amacı ile gereklidir.<br />
5. Belirtilen şekilde hazırlanan yazılar, sürecin hızla işleyebilmesi için, ekli dosya olarak<br />
efdergi@mail.ege.edu.tr adresine gönderilmelidir. Aynı zamanda Eklerde bulunan “Yayın Başvuru Formu”<br />
ve “Yayın Hakları sözleşmesi” aşağıda belirtilen editör adresine gönderilmelidir. Belirtilen “Yayın Başvuru<br />
Formu” ve “Yayın Hakları sözleşmesi” editöre ulaşmadığı taktirde yazının değerlendirilme sonucu olumlu<br />
olsa bile yayımlanmayacaktır.<br />
Dergimize gönderilecek yazıların aşağıdaki özellikleri taşıması yayının birliğini sağlayacaktır.<br />
Makale Adı<br />
Başlık makalenin ana fikir hakkında yeterince tanıtıcı olmalıdır. Başlığın 12 kelimeyi aşmaması, kelimeler<br />
arasındaki boşluklar ile birlikte 50 karakterden daha uzun olması gereklidir. Başlık 14 punto, Times New<br />
Roman, ortalı, koyu, tek satır aralığı, küçük harf, sözcük baş harfleri büyük olarak yazılmalı.<br />
Yazarlar<br />
Başlık altında ortalı 11 punto ve Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalı. Yazar isimlerinin sonuna “*”<br />
işareti konularak Yazar(lar)’ın unvanı ile birlikte kurumları ve e-posta adresi dipnot olarak bulunmalıdır.<br />
Öz<br />
Sağ ve soldan 4,5 cm kenar boşluklu, 10 punto Times new Roman, tek satır aralıklı, tek paragraf 100–150<br />
kelime, yazının ana noktalarını vurgular nitelikte.<br />
Anahtar Sözcükler: 11 punto, tek satır aralığı ve 3-5 kelime
Title<br />
14 punto Times New Roman, koyu, ortalı, tek satır aralığı, küçük harf, ilk sözcük baş harfleri büyük, en fazla 12<br />
sözcük, Türkçe başlıkla tutarlı olmalı.<br />
Author(s)<br />
Başlık altında ortalı 11 punto ve Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalı. Yazar isimlerinin sonuna “*”<br />
işareti konularak Yazar(lar)’ın unvanı ile birlikte kurumları ve e-posta adresi dipnot olarak bulunmalıdır.<br />
Abstract<br />
Sağ ve soldan 4,5 cm kenar boşluklu, 10 punto Times new Roman, tek satır aralıklı, tek paragraf 100–150<br />
kelime, yazının ana noktalarını vurgular nitelikte, Türkçe öz ile tutarlı olmalı.<br />
Key Words:<br />
11 punto, tek satır aralığı ve 3-5 kelime, Türkçe anahtar sözlükler ile tutarlı olmalı.<br />
(Ana Metin)<br />
Ana metinin tamamı 11 punto ve Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalıdır. Paragraflar<br />
arasında tek satır boşluğu bulunmalıdır. Başlıktan sonraki ilk pragrafta girinti bulunmamalı, sonraki<br />
pragraflar 0,5 Cm içeriden olmalıdır. Ana metin aşağıdaki gibi düzenlenmelidir.<br />
GİRİŞ<br />
(11 punto, tek satır aralığı)<br />
Amaç, önem, ilgili literatür ve (varsa) araştırma problem ve alt problemlerini içeren metin.<br />
YÖNTEM (11 punto, tek satır aralığı)<br />
Araştırmada kullanılan evren, örneklem, ya da çalışma grubunu, ölçme aracını, geçerlik güvenirlik<br />
çalışmalarını, araştırma desenini, veri toplama ve analiz sürecini anlatan metin.<br />
BULGULAR (11 punto, tek satır aralığı)<br />
Araştırma bulgularının uygun bir formatta (tablo, notasyon, resim, metin, liste vs) sunulduğu bölüm.<br />
TARTIŞMA ve SONUÇ (11 punto, tek satır aralığı)<br />
Araştırmada elde edilen bulguların ilgili literatür ile birlikte tartışıldığı ve olası sonuçlarının ileriki<br />
süreçlere (kuramsal ve uygulamaya) yansımalarının sunulduğu bölüm.<br />
Kaynakça<br />
Yazıda yararlanılan kaynakların, metin içinde ve metin sonundaki “Kaynakça” bölümünde belirtilme<br />
biçimine (aşağıda örnekleriyle birlikte verilen ölçütlere) özen gösterilmelidir. Kaynakça 11 punto ve<br />
Times New Roman yazı karakteri ile yazılmalıdır.<br />
Kaynakça Bağlacı<br />
Yazı içinde kaynağın belirlenmesi dipnot şeklinde değil, yazarın soyadı, eserin basım yılı ve doğrudan alıntılarda<br />
sayfa numarası verilerek yapılmalıdır.<br />
Tek yazarlı:<br />
Atılgan’a (2005) göre…,<br />
Atılgan (2005)….,<br />
(Atılgan, 2005).
İki yazarlı:<br />
Atılgan ve Tezbaşaran’a (2004) göre…,<br />
Atılgan ve Tezbaşaran (2004) …,<br />
(Atılgan ve Tezbaşaran, 2004).<br />
İkiden çok yazarlı:<br />
Yazar sayısı üç ile beş arasında ise, metin içinde ilk geçtiği yerde tüm yazarların soyadları ve yıl belirtilerek<br />
verilir. Aynı çalışmaya ikinci kez gönderme yapıldığında sadece ilk yazarın soyadı verilir, diğerleri için “ve ark.”<br />
İfadesi ile yıl verilir. Yazar sayısı altı ya da daha fazla olduğunda metin içinde ilk geçtiği yerden itibaren ilk<br />
yazarın soyadı ve diğerleri “ve ark.” İfadesi ile yıl olarak verilir.<br />
Cümle içinde birden çok kaynağa atıfta bulunuluyorsa, kaynaklar yayın yılı sırası ile verilir (Turgut, 1997;<br />
Baykul, 2000; Atılgan, 2006).<br />
Kaynakça Listesinin Oluşturulması<br />
Kaynakça, yeni bir sayfadan başlamalıdır. Metin içinde atıfta bulunulan tüm kaynaklar eksiksiz olarak<br />
kaynakçada yer almalıdır. Kaynakça yazar soy isimlerine göre alfabetik sıralı olmalıdır. Aynı yazarın birden çok<br />
eserine atıfta bulunulmuşsa eserler kaynakçada tarih sırasına göre kendi içinde sıralanmalıdır.<br />
Dergiler:<br />
Tek yazarlı;<br />
Atılgan, H. (2005). Türkçe'ye uyarlanmış temel kabiliyetler testi (TKT) 7-11'in yapı geçerliği. Türk Psikolojik<br />
Danışma ve Rehberlik Dergisi. 24, 57-72.<br />
İki yazarlı;<br />
Atılgan, H. ve Tezbaşaran, A. A. (2005). Genellenebilirlik kuramı alternatif karar çalışmaları ile senaryolar ve<br />
gerçek durumlar için elde edilen G ve Phi katsayılarının tutarlılığının incelenmesi. <strong>Eğitim</strong> Araştırmaları Dergisi,<br />
18, 28-40.<br />
Üç-alt yazarlı:<br />
Doğan, D., Doğan, E.E., Atılgan, H., Batçıoğlu K. ve Demirci B. (2003). Türkiye’deki üniversitelerin eğitim<br />
fakülteleri genel kimya laboratuarlarının sınıf çevresinin bazı değişkenler açısından değerlendirilmesi. İnönü<br />
<strong>Üniversitesi</strong> <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong> Dergisi, 6, 33-48<br />
Altı yazardan fazla;<br />
İlk altı yazar üç altı yazarlı örneğindeki gibi verilir. Altıncı yazardan sonraki yazarlar için “ve ark.” Kullanılır.<br />
Basılma aşamasındaki makaleler;<br />
Atılgan, H. (baskıda). Genellenebilirlik kuramı ve puanlayıcılar arası güvenilirlik için örnek bir uygulama.<br />
<strong>Eğitim</strong> Bilimleri ve Uygulama Dergisi.<br />
Kitaplar:<br />
Tek yazarlı;<br />
Anastasi, A. (1991). Psychological testing. New York: Macmillan Publishing Company.<br />
İki yazarlı;<br />
Crocker, L. ve Algina, J. (1986). Introduction to classical and modern test theory. Belmont CA: Wadsworth<br />
Group/Thomson Learning.
Editörlü kitaplar;<br />
Kan, A. (2006). Ölçme araçlarında bulunması gereken nitelikler. (ed. H. Atılgan) <strong>Eğitim</strong>de Ölçme ve<br />
Değerlendirme. Ankara: Anı Yayıncılık.<br />
Çeviri kitaplar;<br />
Hellman, H. (2001) Büyük çekişmeler: Bilim tarihinde seçilmiş on tartışma. (Çev. Füsun Baytok).<br />
Ankara: Tübitak<br />
Kurum yayınları;<br />
Educational Testing Service. (2002). ETS standards for quality and fairness. Princeton: ETS.<br />
Bildiriler:<br />
Atılgan, H. (2005). İki kategorili puanlanan ölçeklerin faktör analizinde kullanılan korelasyon<br />
tekniklerinin uygunluğu. VIII. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi. (sf.57-58). İstanbul:<br />
Marmara üniversitesi<br />
Tezler:<br />
Doğan, N. (2002). Klasik test kuramı ve örtük özellikler kuramının örneklemler bağlamında<br />
karşılaştırılması. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong>, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Ankara.<br />
Elektronik dergiler:<br />
Yılmaz, Z. A. (Ocak, 2006). Sınıf Öğretmeni Adaylarının Okuma Alışkanlığı.ilköğretim online, 5-1. 10 Nisan<br />
2006’da http://ilkogretim-online.org.tr/vol5say1/v5s1m1.PDF adresinden.<br />
Ekler<br />
Yeni bir sayfadan başlanmalıdır. Yazar(lar) tarafından yazı ekine konulması gerektiği düşünülen ölçek,<br />
örnek vs. bu bölümde yer alır.<br />
Yazar notları<br />
Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Çalışma bir tez çalışmasından özetlenmiş ise ya da çalışmayı destekleyen<br />
kurum(lar) var ise bu bölümde belirtilmelidir. Ayrıca araştırmacının katkı ve desteklerinden dolayı<br />
teşekkür etmek istediği kişiler de bu sayfada belirtilmelidir.<br />
İletişim<br />
Editör Yardımcısı<br />
Yrd. Doç. Dr. Hakan ATILGAN<br />
<strong>Ege</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, <strong>Eğitim</strong> <strong>Fakültesi</strong><br />
<strong>Eğitim</strong> Bilimleri Bölümü<br />
35100 Bornova/İZMİR<br />
Tlf: 0.232. 343 40 00 / 5268<br />
Elmek: efdergi@mail.ege.edu.tr