Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bir Parislinin Gözünden Paris:<br />
Victor Hugo <strong>ve</strong> Paris<br />
Nedret Öztokat<br />
Fransız edebiyatında 1830'lar tarihsel<br />
romanların parlak dönemi olarak bilinir.<br />
Fransız yazarların Walter Scott'u keşfetmesi<br />
kadar, tarihsel malzemenin zenginliği de<br />
bu gösterişli <strong>ve</strong> renkli romanların yazılmasında<br />
etken olmuştur. Victor Hugo'nun<br />
Nötre- Dame de Paris romanını yazarken<br />
onbeşinci yüzyıl Paris'i <strong>ve</strong> kentin simgesine<br />
dönüşmüş ünlü katedrale ilişkin çok<br />
sayıda belge <strong>ve</strong> yapıt okuduğu bilinir.<br />
Amacı tarihsel bir dönemi romanda<br />
yeniden yaşatmaktır. Araştırmacıların da<br />
belirttiği gibi, diğer tarihsel roman yazan<br />
ustaların tersine, V.Hugo olay örgüsünün<br />
merkezine anlatılan dönemin siyasal<br />
kişilerini değil, kendi imgeleminde<br />
yarattığı kahramanları yerleştirir, üstelik bu<br />
kahramanlann da, Notre-Dame<br />
katedralinin görkemi karşısında neredeyse<br />
silik kalmış figürler olarak belirmesine izin<br />
<strong>ve</strong>rir; tüm Ortaçağı özetleyen katedral,<br />
romanın başkişisi olur. Roman tarihsel bir<br />
edebiyat yapın olmanın ötesinde "bir<br />
Ortaçağ destanına dönüşür: katedralin<br />
güçle donanlmış yaşamı, halk hareketleri,<br />
tüm bir kentin görünümü göz kamaştırıcı<br />
bir tablo oluşturur." 1 Romanda katedral<br />
merkeze yerleştirilmiş <strong>ve</strong> tüm Paris bu merkezin<br />
çevresinde birbirine eklemlenen parçalardan<br />
oluşturulmuş bir yapı içinde betimlenmiştir.<br />
Yapıt bu geniş çerçe<strong>ve</strong>siyle,<br />
Paris'e gönül <strong>ve</strong>rmiş bir yazarın kurduğu<br />
bir kent romanı olarak da tanımlanır. Metnin<br />
büyüleyiciliği büyük ölçüde Paris betimlemelerinden<br />
kaynaklanır. Gre<strong>ve</strong> Meydanı,<br />
üni<strong>ve</strong>rsitenin bulunduğu Saint-Michel<br />
semti, Marais semtinin zarif konakları,<br />
Çite adası <strong>ve</strong> romana adını <strong>ve</strong>ren Notre-<br />
Dame katedralinin olağanüstü betimlemeleriyle<br />
Paris Victor Hugo imzasıyla edebiyat<br />
tarihindeki özel yerini almıştır.<br />
1482 yılının Paris'inde gecen olayları<br />
anlatan Notre-Dame de Paris 1831'de yayımlanır.<br />
V.Fkıgo, Walter Scott'tan esinlenerek<br />
yazdığı romanın "hem bir dram hem<br />
bir destan, hem resimsel hem şiirsel; hem<br />
gerçek hem ülküsel" bir yanı olmasına<br />
özen gösterdiğini, romanını "bir imgelem,<br />
kapris <strong>ve</strong> fantezi ürünü" olarak tanımladığını<br />
dile getirmiştir. Ancak araştırmacılar bu<br />
geniş freskin gerisinde 1830'larm Paris'inin<br />
izlerini bulmuşlardır.<br />
Victor Hugo'nun Paris'e olan tutkusu,<br />
Nötre- Dame de Paris gibi yalnızca Fransız<br />
edebiyatının değil, dünya edebiyatının temel<br />
yapıdan arasına girmiş bu görkemli romanı<br />
yazmış olmasıyla ölçülebilir kuşkusuz,<br />
ama Victor Hugo'nun Paris'i onun yazarlık<br />
uğraşının çok daha derinlerinde bulunan<br />
bir ilgi alanıdır.<br />
1867'de Paris'te düzenlenen Exposition<br />
Üni<strong>ve</strong>rselle için Paul Meurice kentin Avrupa'nın<br />
gözünde değerini vurgulayacak bir<br />
yapıt tasarlar; 1867'de, aralarında Renan,<br />
Sainte-Beu<strong>ve</strong>, Michelet, Theophile Gautier,<br />
baba oğul Dumas'lar, George Sand,<br />
Theodore de Banville'in de bulunduğu ünlü<br />
sanatçı <strong>ve</strong> yazarlarının imzalarıyla taçlanmış<br />
Paris adıyla yayımlanan bu tanıücı kitabın<br />
oluşmasında ilk başvurulan kişi Victor<br />
Hugo olmuştur.<br />
72 l kitop-hk 82
Victor Hugo o sıralar on altı yıllık sürgününü<br />
yaşadığı Guernesey'dedir. Bu sergi<br />
kitabına önsöz yazma önerisi, sürgündeki<br />
yazara, yüreğini dolduran güçlü duygularını,<br />
insanlığa olan iyimser, demoktratik <strong>ve</strong><br />
barışçıl inancını dile getirmek için güzel bir<br />
firsat olarak gürünür. Victor Hugo'nun<br />
yazdığı önsöz, D.Fernandez'in deyisiyle, yapıtın<br />
"kutsal emanet" bölümünü oluşturur.<br />
2 Bu metinde sergi için Almanya'nın<br />
Krupp silah fabrikalanndan yolladığı devasa<br />
savaş topu için V.Hugo "Sergiye ölüm<br />
kabul edilmiştir. Ancak giyotin kılığında<br />
değil, savaş topu biçimindedir. Bu da bir<br />
hassasiyettir" diye yazar, bu ironik anlatımın<br />
nedeni, metni yazmaya başladığı sıralarda<br />
Ezposition Üni<strong>ve</strong>rselle m sanat <strong>ve</strong> barışa<br />
yönelik bir etkinlik olduğuna duyduğu<br />
güçlü inançtır. 1866'nm kanlı kıyımlarından<br />
sonra, 1867'de Paris'te aydınların buluşması<br />
onu umutlandırmıştır.<br />
O dönemde Victor Hugo III.Napolyon'un<br />
despot yönetimiyle sürgün edilmiştir.<br />
Paris için yazdığı önsözde kente özlemi<br />
duyulur. Bir kent rehberine yazılması gereken<br />
metnin çok ötesindedir Hugo'nun önsözü.<br />
Bu metinde sezilen coşku, D.Fernandez'in<br />
de saptadığı gibi, Dante'nin Floransa'sı,<br />
Vlâdimir Nabokov'un St. Petersburg'u,<br />
James Joyce'un Dublin'i gibi sürgünü<br />
yaşamış ozan <strong>ve</strong> yazarların kenti yücelten<br />
imgelemlerindeki heyecanla açıklanabilir.<br />
Edebiyatse<strong>ve</strong>rler Paris'in betimlemelerini<br />
başka ünlü romancıların kaleminden<br />
de okumuşlardır. Örneğin Honore de Balzac'ın<br />
Paris'i maddi değerlere tapan bir<br />
dünyanın dekoru gibidir: İkiyüzlü, çıkarcı,<br />
erdemsiz ilişkilerin sahnesine dönüşen<br />
kent bireyleri tehdit eder adeta; kötülük,<br />
entrika <strong>ve</strong> suçla örülmüş cehennemi andıran<br />
bu uzamda yaşamak için bireylerin<br />
Rastignac gibi hırslı, yırtıcı, hesabını bilen<br />
kişiler olması gerekir. Emile Zola'nın Paris'i<br />
de paranın yüceltildiği, yozlaşmanın<br />
yaygınlaştığı, karanlık ilişkilerin uzamı olarak<br />
belirir.Victor Hugo'nun Paris'i ise akıl,<br />
doğruluk, ilerleme gibi insanlık değerlerinin<br />
yüceltildiği ışıklı, aydınlık bir<br />
Victor Hugo Paris için yazdığı metinde<br />
kentin göz kamaştırıcı semt <strong>ve</strong> binalarının<br />
betimlemelerini yaparken antik uygarlıklara<br />
özgü estetik niteliklerini vurgular, örneğin<br />
Borsa Sarayı Yunan <strong>ve</strong> Roma mimarilerinin<br />
özelliklerini yansıtır, ancak, kışın<br />
kitap-lık 82 l 73<br />
Paris
karların süpürülmesine olanak sağlayan<br />
düz çatısıyla da Doğulu biçemi dikkat çeker.<br />
Kentin bu önemli binası bir tapınağın<br />
işlevlerini <strong>ve</strong> görkemini yansıtır. Böylece<br />
Victor Hugo kenti Roma, Atina <strong>ve</strong> Kudüs'ün<br />
ülküsel bir sentezi olarak tanımlar.<br />
Sefiller de Paris'li bir sokak çocuğunun<br />
gözünden anlatılan kent lağım kanallarıyla,<br />
çamura <strong>ve</strong> kana bulanmış, barikatlarla yolları<br />
kesilmiş sokaklarıyla isyanın, şiddetin,<br />
sahnesi olarak karanlık renklerle betimlenmişti,<br />
1867 yılı Victor Hugo için insanlığın<br />
geleceğine umut dolu gözlerle baktığı bir<br />
74 l kitap-lık 82<br />
dönemdir. Bununla birlikte, II.İmparatorluk<br />
diye anılan bu dönemde III.Napolyon'un<br />
tutucu siyaseti, despot yönetimine<br />
karşı öfkelidir. Yazacağı metin bu karanlık<br />
yönetime karşı mesafeli kalmak durumundadır.<br />
İşte bu dönemde, Exposition Üni<strong>ve</strong>rselle<br />
gibi tarihsel bir etkinlik için yazı yazmanın<br />
coşkusuyla, Victor Hugo'nun kaleminden<br />
çıkan Paris, "uygarlığın deniz feneri",<br />
"mutlak şafak" olarak tanımlanır; Paris'i<br />
konu alan bu "rehber kitap" insanlığın evriminin<br />
evrensel bağımsızlığa doğru yol alması<br />
görevfhi ütlenmiş bir kente adanmıştır,<br />
bu kitap "demokrasinin, barışın, yüzyılın"<br />
onaylanması anlamını taşımaktadır.<br />
Öte yandan, imparatorluk sansürünün de<br />
etkisiyle, Victor Hugo bu temel değerleri<br />
onaylarken bazı yükselmekte olan değerleri<br />
örtülü olarak eleştirir: örneğin Paris'in sakıncalı<br />
yanlanna değinirken: "Ona sahip<br />
olana Paris dünyayı <strong>ve</strong>rir. Eğer ona bir cinayetle<br />
ulaşılmışsa, o da cinayet işletir" diyerek<br />
kentin suca ilişkin yanına değinir.<br />
Paris'in tarihsel değerini vurgulayan<br />
Victor Hugo, hiçbir kente atfedilmemiş bir<br />
özelliğinin altını çizer: "14 Temmuz 1789<br />
Paris'in işidir" diye yazar. Hugo'ya göre,<br />
"O gün insan kalabalığı halk oldu, dünya<br />
ergenlikten erginliğe girdi; kentin çevresinde<br />
yükseltilmiş duvarları, her yerde baskısını<br />
duyuran despotluğu felsefe yıktı; düşüncenin<br />
parlaklığı aşılması en güç engelleri<br />
alt etti" 3 .<br />
Victor Hugo'nun Paris metni beş bölümden<br />
oluşur: "Gelecek", "Geçmiş", "Paris'in<br />
üstünlüğü", "Paris'in işlevi" <strong>ve</strong> "Bansın<br />
ilanı".<br />
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Victor<br />
Hugo insanlığın geleceğine tam olan inancıyla<br />
metinde Paris'i yüceltir. XX. yüzyılda
olağanüstü bir ulusun ortaya çıkacağına<br />
inanan Victor Hugo, bu ulusu özgür, barışse<strong>ve</strong>r,<br />
düşünceyi yücelten, refah içinde,<br />
insanlığın kendi dışında kalan bölümüne<br />
karsı anlayışlı, kan dökülmesini onaylamayan,<br />
<strong>ve</strong>rilmiş şehitlerle çok fazla gururlanmayan,<br />
savaşa omuz silken, otoriteye karşı<br />
belli ölçüde saygılı, yazarların Galileo gibi<br />
uzay bilginlerinin yazgısını yaşamasına karşı<br />
çıkan bir ulus olarak tanımlar. Bilimle<br />
beslenmiş bir siyaset, kökü kurutulmuş cehalet,<br />
halkın yanında bir Devlet, eğitim kurumlan<br />
gelişmiş, zekânın aydınlığa yöneldiği,<br />
nefretin, öfkenin yok olduğu, yüzünü<br />
ışığa çevirmiş bir ulustur bu. İşte Victor<br />
Hugo geleceğin ulusunun başkenti olarak<br />
Paris'i gösterir. Bu ulusun adı Fransa değil,<br />
Avrupa'dır. XX. yüzyılda tek bir ulusun,<br />
Avrupa'nın dünya sahnesinde yer alacağını<br />
söyleyen Victor Hugo, Fransa'yı bu oluşumun<br />
tohumu olarak görürken, evrim tamamlandığında,<br />
son ulusun da İnsanlık<br />
olacağını belirtir. Böylece Avrupa ulus olma<br />
yolunda ilerlerken, Paris bir Avrupa<br />
kenti olarak tanımlanır: "Bu ulus henüz ortada<br />
değil, ama başkenti var: Paris. Bu bir<br />
mucize gibi, bu bir kural. Ulusların fetusu,<br />
insanlığın fetusunu andınyor, embriyonun<br />
bu mucizevi oluşumu her zaman beyinde<br />
başlıyor"!<br />
"Geçmiş" adını taşıyan bölümde ise<br />
Victor Hugo insanlığın tarihinin önemli<br />
coğrafi noktalarda can bulduğunu, Kartaca'dan<br />
Kudüs'e önemli kentlerin bu oluşumda<br />
rol oynadığını yazar. Bu coğrafyada<br />
Paris'in yerini sorgulayan yazar kenti dipsiz<br />
kuyuya benzetir: "Genel tarihin bir mikrokozmosu<br />
gibi beliren Paris'in tarihi insan<br />
düşüncesini ürkütür bazen. Bu tarih bir<br />
numunedir. Yerel olanın evrensel bir anlamı<br />
vardır. Bu tarih ilerlemenin adım adım<br />
vurgulanmasıdır. Altını çizerken özetler.<br />
Dışarıda olan ne varsa burada da vardır" 5<br />
diyen Victor Hugo Paris tarihini katmanlardan<br />
oluşmuş bir bütün olarak tanımlar.<br />
Bu tarihin en derinine inmek olanaksız gibi<br />
dursa da kazdıkça labirenti andıran nice<br />
katman ortaya çıkar: "Değişik çağlarda yapılmış<br />
Paris haritalarını alın. Sonra bunları<br />
Nötre- Dame'ı merkez alarak üst üste getirin.<br />
Onbeşinci yüzyıla Saint-Victor'un haritasında<br />
bakın; onaltıncı yüzyıla dokuma<br />
haritasında bakın; onyedinci yüzyıla Bullet<br />
haritasında bakın; onsekizinci yüzyıla<br />
Gomboust, Roussel, Deniş de Thierry,<br />
Lagri<strong>ve</strong>, Bretez, Verniquet haritalarında bakın;<br />
ondokuzuncu yüzyıla güncel haritada<br />
bakın. Bir dürbünün ucundan baktığınızda,<br />
giderek büyüyen bir yıldız gördüğünüzü<br />
sanırsınız." 6 Victor Hugo Paris'in geçmişine<br />
yolculuğun başdöndürücülüğünü sıklıkla<br />
vurgular. Sezar'dan Hugues Capet'e, I.<br />
François'dan XIV. Louis'ye tüm krallar<br />
için kentin yüklendiği anlamlan özetledikten<br />
sonra, Paris semtlerinin tarih boyunca<br />
ev sahiplik ettiği siyaset, sanat, felsefe, ticaret<br />
etkinliklerinin dökümünü <strong>ve</strong>rir.<br />
Tarihsel açıdan, Paris'i sarsan siyasal<br />
olayların yeri özeldir: "Saint Louis 1255'te<br />
Engizisyonu Fransa'ya getirdi, zehirli bir iklim<br />
oluşmaya başladı; bu andan başlayarak<br />
Paris sayısız kıyıma sahne oldu 1255'te<br />
bankacılara karşı, 1311'de dilenciler, sapkınlar<br />
<strong>ve</strong> Lombard'lara karşı, 1323'te fransisken<br />
<strong>ve</strong> büyücülere karşı, 1372'de eşek<br />
şakası yapanlar, küfürbazlara, reformculara<br />
karşı kıyımlar olu. Ayaklanmaların da ardı<br />
arkası kesilmedi. Okullular, köylüler, gürzcüler,...<br />
daha sonra Ligue <strong>ve</strong> Fronde direnişlerine<br />
örnek olacak ayaklanmalar gerçekleşti.<br />
Ardından 1588'de ilk barikat kuruldu,<br />
halk Paris kaldırımlarından sökülen<br />
kitap-lık 82 i 75
taşları kullanmaya başladı." 7 Victor Hugo<br />
ayaklanmalardan idamlara kadar sayısız siyasal<br />
çalkantıya tanık olmuş Paris'in geçmişine uzanmayı<br />
"cehenneme iniş"e benzetir. Ancak bu karanlık<br />
geçmişin artık öldüğünü <strong>ve</strong> bir cesede dönüştüğünü<br />
de belirtir: "Paris'i kim kazarsa bu cesede karşılaşır.<br />
Geçmişin hataları <strong>ve</strong> sefaleti binlerce kemik yığını<br />
halinde uzanmaktadır. Bunlar Paris'in yıllıkları<br />
gibidirler. Orada hurafeler, fanatizmler, dinsel<br />
söylenler, yasal kur-macalar, kutsal denilen<br />
antikalıklar, kurallar, kodlar, gelenekler, dogmalar<br />
bulunur; <strong>ve</strong> bu karanlığın içinde tüm bu kafataslarının<br />
sırıtışı sezilir." 8<br />
"Paris'in üstünlüğü" adlı bölümde 1789'la<br />
insanlığın modern çağa girdiğini belirtir Victor<br />
Hugo. Devrimle tarihin önemli bir dönemecine<br />
tanık olan bu kenti Victor Hugo şöyle betimliyor:<br />
"Palermo'nun Etna'sı vardır, Paris'in düşüncesi.<br />
Konstantinopolis güneşe yakındır, Paris uygarlığa.<br />
Athena Parthenon'u kurmuştur, Paris Bastille'i<br />
yıkmıştır."9 Paris'in üstünlüğü<br />
insanları, düşünceleri, bilimleri, endüs tri<br />
kollarını bir araya getiren birleştirici bir uzam<br />
olmasından da ileri gelir. Hem kalabalıkların<br />
buluştuğu bir "halk kenti"dir Paris, hem de gerçek<br />
bir kent modelini yansıtır. Bu anlamda Victor Hugo<br />
insanlığın uygarlık evriminde işlev üsdenmiş üç<br />
önemli kenti anar. Kudüs, Atina, Roma sırasıyla<br />
Doğru olanı, Güzel olanı <strong>ve</strong> Yüce olanı yansıtır.<br />
Ülküsel olarak bu üç değer bu üç kentin özünü<br />
açıklar. Ömürlerini tamamlamış olan bu üç kent,<br />
Victor Hugo'ya göre Paris'in ruhunda yaşamaktadır.<br />
Paris bir yanıyla Roma'yı, bir yanıyla Atina'yı, bir<br />
yanıyla da Roma'yı yaşatmaktadır. Bu üç uygarlığın<br />
"logaritma"sı Paris'i ülküsel kent yapar.<br />
"Paris'in işlevi"ne gelince, Victor Hugo<br />
düşüncenin bir tohum gibi dağılması imgesine<br />
başvurarak, Paris'in havada uçuşan kıvılcımlar gibi<br />
zekâ pırıltıları serptiğini söyler. Düşünce<br />
ekmektedir Paris, hurafenin, fanatizmin, nefretin,<br />
budalalığın, önyargının üzerine aydınlıklar<br />
serpmektedir. Dü-<br />
76 l kitap-lık 82
şünceyi aydınlatmak, coşkuyla parlatmaktır<br />
F^ris'in işlevi. Onaltıncı yüzyılda Rabelais,<br />
«iyedinci yüzyılda Moliere, onsekizinci yüzvılda<br />
-sürgün edilme pahasına- Voltaire<br />
düşüncenin aydınlatılmasını savunmamış<br />
mıydı Rabelais-Moliere Voltaire kutsal ücîûdür<br />
Victor Hugo'ya göre, Rabelais Baba,<br />
Moliere Oğul, Voltaire de Ruh'tur <strong>ve</strong> bu üçlüden<br />
yükselen ışık da Paris'tir.<br />
"Bansın ilanı" adlı son bölümde Victor<br />
Hugo, Avrupa'nın Paris'e, Paris'in Avrupa'ya<br />
ait olduğunu vurgular. Bu ait olma<br />
durumu çok yönlüdür: siyasal, sanatsal <strong>ve</strong><br />
düşünsel. Paris insanlık tarihinin her tür<br />
bayağılığını yaşamış, ancak zamanı gelince<br />
hepsini kapıya koymuştur. Siyasal bilgeliği<br />
buradan ileri gelir. Üstelik Paris 1789 siyasal<br />
devriminin ardından 18 30'da edebiyat<br />
devrimine, demokrasinin yerleşmesiyle yeni<br />
düşünce biçimlerinin yerleşmesine sahne<br />
olmuştur. Bu açıdan Victor Hugo Paris'i<br />
bir okula benzetir: "Uygarlık okulu, gelişim<br />
okulu, akıl <strong>ve</strong> adaletin okulu"dur Paris.<br />
!0 Yalnızca bu açıdan bakıldığında bile,<br />
bilimin, adaletin, gücün uzamı olan kent<br />
insanların geleceğe umut beslemesine olanak<br />
tanır. Victor Hugo, işt^ bu nedenle<br />
Avrupa'nın "yönetim merkezi" diye niteler<br />
Paris'i.<br />
Victor Hugo kentleri "taştan yapılmış<br />
indiler" olarak görür; yazara göre insanlar,<br />
anıtlardan, mezarlardan, savaş ganimetlerinden<br />
oluşmuş bu olağanüstü alfabeyi<br />
okuyarak barışı öğrenecekler, nefreti ise bırakacaklardır.<br />
Paris'i olağanüstü bir simge<br />
olarak görür Hugo: Kentin Lutetia'dan Paris'e<br />
dönüşmüş olması, çamurdan düşünceye<br />
dönüşebilmeyi başarmış olduğunu<br />
gösterir, işte bu yönüyle kent "kendisine<br />
gü<strong>ve</strong>nilmeyi" hak etmektedir.<br />
Victor Hugo'nun 1867 yılında Paris'te<br />
gerçekleşen Exposition Üni<strong>ve</strong>rselle için kaleme<br />
aldığı Paris metni yalnızca ondokuzuncu<br />
yüzyılın değil, bugünün Fransa <strong>ve</strong> Avrupa'sına<br />
ayrıntılı bir bakış içermektedir. Yazının<br />
başında da belirttiğimiz gibi, yazarın<br />
sürgünde olduğu bir dönemde kaleme alınmış<br />
olması kenti söylenselleştirmiş olduğunu<br />
akla getiriyor ancak Victor Hugo gibi<br />
bir edebiyat dehasının tutkuyla bağlandığı<br />
bu kenti başka türlü betimlemesi de düşünülemezdi.<br />
Paris'in sanatsal, düşünsel, siyasal<br />
arkeolojisini sunan yapıtı bugün<br />
okurken kentin büyüleyici gücünün nereden<br />
kaynaklandığını göstermesi açısından<br />
çok değerli bir belge olduğunu görüyoruz.<br />
Kuşkusuz Paris birçok yazan <strong>ve</strong> sanatçıyı<br />
büyülemiştir ancak, Victor Hugo gibi usta<br />
yazarların yapıtlarında büyülü bir şiire dönüşmüştür.<br />
1M.Raimond, Hiscoire du roman depuis la râ'olution, Armand<br />
Colin, Paris, 1981<br />
2D.Fernandez, V.Hugo, Paris Önsöz, s.8.<br />
3a.g.y., s.71<br />
4V.Hugo, Paris, Bartillat, Paris, s.35<br />
5a.g.y., s.37<br />
6a.g.y., s.38<br />
7a.g.y., s.43<br />
8a.g.y., s.60<br />
9 a.g.y., s.64<br />
10 a.g.y., s.102.<br />
hitap-iık 77