28.01.2015 Views

türkiye-azerbaycan ilişkilerinin ilk yılı - Irs

türkiye-azerbaycan ilişkilerinin ilk yılı - Irs

türkiye-azerbaycan ilişkilerinin ilk yılı - Irs

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tarihi Gerçekler<br />

Dr. Bilâl N. ŞİMŞİR<br />

Emekli Büyükelçi, tarihçi-yazar<br />

TÜRKİYE-AZERBAYCAN<br />

İLİŞKİLERİNİN İLK YILI<br />

21 Haziran 1918 yılında kabul edilmiş Azerbaycan Demokratik<br />

Cumhuriyeti bayrağı<br />

Türkiye Cumhuriyeti bayrağı<br />

Azerbaycan, Güç Durumda<br />

Bağımzlığını İlân etti<br />

Azerbaycan, yüz yıl Rus Çarlık<br />

yönetimi altında kaldıktan sonra,<br />

bağımsız bir devlet olarak yeniden<br />

tarih sahnesine çıkarken, çok zor durumlarla<br />

karşı karşıya kaldı. 7 Kasım<br />

1917’de Çarlık rejimi yıkılmış, Rusya’da<br />

Bolşevikler iktidara gelmişti. Bir hafta<br />

sonra, 14 Kasım’da, Azerbaycan,<br />

Ermenistan ve Gürcistan delegeleri,<br />

Mavera-i Kafkas Komiserliği<br />

(Transkafkas Komiserliği) adıyla<br />

geçici bir hükümet kurdularsa da bu<br />

üç başlı hükümet, zar zor ancak altı<br />

ay ayakta kaldıktan sonra dağıldı ve<br />

Azerbaycan, 28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını<br />

ilân etti.<br />

Güney Kafkasya’daki büyük Rus ordusu<br />

19 Aralık 1917’de terhis edilmiş,<br />

meydan Rusların silahlandırdıkları<br />

Ermeni çetelerine kalmıştı. Ermeniler,<br />

büyük bir Ermenistan devleti kurma<br />

hırsıyla, Türklere ve Müslümanlara<br />

karşı bölgede geniş çaplı katliamlara<br />

girişmişlerdi. Köyleri yakıp yıkıyor,<br />

Müslüman halkı yerlerinden yurtlarından<br />

söküp atıyor ya da kılıçtan geçiriyorlardı.<br />

Bir çeşit etnik temizlik yapıyorlardı.<br />

Yer yer Rus çeteleri de Ermeni<br />

eylemlerine katılıyorlardı. Kanlı<br />

36 www.irs-az.com


Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Toplantısı<br />

Ermeni eylemleri çok geniş bir bölgeyi<br />

kapsamıştı, Kars’tan Hazar Denizi<br />

kıyısındaki Bakü’ye kadar yayılmıştı.<br />

Hatta Azerbaycan’ın başkenti Bakü<br />

şehri dahi Ermenilerle Bolşeviklerin<br />

işgali altına düşmüştü.<br />

Osmanlı Hükümeti, Rusya ile 3<br />

Mart 1918’de Brest-Litovsk’da Barış<br />

Antlaşmasını imzalamıştı. Bu antlaşmanın<br />

imzalanmasından sonra da<br />

Doğu Anadolu’da ve Azerbaycan’da<br />

Ermenilerin gerçekleştirdikleri katliamlar<br />

devam ediyordu. Bolşevik<br />

Ruslar ile Taşnak Ermenileri, 30 Mart<br />

1918 günü Bakü’de Türklere karşı<br />

katliam yapmışlardı. Bolşeviklerle<br />

Taşnak Ermenileri birlikte, Türklere ve<br />

“Müsavatçı” dedikleri bağımsızlık isteyen<br />

Azerbaycan Türklerine saldırmışlar<br />

ve birkaç gün içinde 15.000 kadar<br />

Müslüman Türk öldürülmüştü. 1<br />

Bu katliam, Sovyet Rusya’nın Bakü<br />

petrollerinden vazgeçmek niyetinde<br />

olmadığının da bir göstergesiydi.<br />

Lenin, Ermeni asıllı komünist Şef<br />

Stefan Şaumyan’ı geniş yetkilerle<br />

www.irs-az.com Azerbaycan’ın Bağımsızlık Deklerasyonu<br />

37


Tarihi Gerçekler<br />

Mustafa Kemal Atatürk<br />

Mehmet Emin Resulzade<br />

Kafkasya’ya göndermişti. Şaumyan,<br />

bütün Güney Kafkasya’yı Bolşevik yönetime<br />

bağlamak için çaba harcamış,<br />

etkili olamayınca faaliyetlerini Bakü<br />

üzerinde yoğunlaştırmıştı. Bakü’de<br />

bulunan binlerce Rus işçisi ve Taşnak<br />

örgütüne bağlı Ermenilere dayanarak,<br />

18 Mart 1918’de bir hükümet darbesiyle<br />

şehirde yönetimi ele geçirmişti.<br />

Bu komünist ve Ermeni ortak yönetiminin<br />

<strong>ilk</strong> işi, 18 Mart - 1 Nisan<br />

1918 tarihleri arasında Bakü’deki<br />

Türkleri sistematik biçimde katletmek<br />

olmuştu. Azerbaycan Türkleri silahsızdı.<br />

Azerbaycan’ın kendi ordusu henüz<br />

kurulmamıştı. Bu yüzden Bolşeviklerle<br />

Ermeniler Bakü’ye kolayca hakim olmuşlardı.<br />

Oysa, Sovyet Rusya ile imzalanan<br />

Brest-Litovsk Antlaşmasına göre,<br />

Rus ordusunun çekildiği bölgelerde<br />

Ermenilerin silahsızlandırılması gerekiyordu.<br />

Ruslar bu taahhütlerini yerine<br />

getirmemişlerdi. Azerbaycan Türkleri,<br />

Bolşevik ve Ermeni katliamından kendilerini<br />

ancak Türk ordusunun kurtarabileceğini<br />

anlamışlardı. 2<br />

Kafkaslarda Türklere karşı gerçekleştirilen<br />

Ermeni katliamları, yalnız<br />

Bakü ve çevresiyle sınırlı kalmamıştı.<br />

1918 yılı Nisan-Mayıs aylarında katliamlar<br />

Bakü’den Kars’a kadar yaygınlaştırılmıştı.<br />

Bu aylarda Kars vilâyetinde<br />

82 köy, İrevan (Erivan) vilâyetinde<br />

211 Müslüman köyü yakılıp yıkılmış,<br />

ahalisinin bir kısmı kılıçtan geçirilmiş,<br />

bir kısmı da perişan edilmişti. Yalnız<br />

İrevan vilâyetinde evsiz barksız kalmış<br />

Türk göçmenlerin ya da kaçkınların sayısı<br />

80 bin kişiyi geçiyordu. 3<br />

Azerbaycan’ın Bağımsızlık İlânı<br />

(28 Mayıs 1918)<br />

Tanınmış tarihçi Yusuf Hikmet<br />

Bayur diyor ki:<br />

“Bolşevik Ruslar, Taşnak Ermenilerle<br />

birlikte Bakü’ye el koyup oradaki Türkleri<br />

toptan öldürdükleri, camileri yaktıkları<br />

vakit ve ondan sonra Kafkasberisi<br />

(Transkafkas) devleti hiçbir şey yapmamıştı,<br />

(Azerbaycan’a) hiçbir gerçek yardımda<br />

bulunmamıştı. Bu durumdan<br />

yüz bulan Bolşevik ve Taşnaklar, Gümrü<br />

üzerine yürüyor ve her tarafı yakıp yıkıyorlardı.<br />

Bu durum Azerbaycanlılara<br />

Türkiye’den yardım istemekten başka<br />

çare bırakmamıştır.<br />

Tiflis’te Gürcüler Kafkasberisi devletinden<br />

ayrılma yolunda söylevlerde bulundukları<br />

26 Mayıs (1918) günü Halil<br />

Menteşe de Çenkeli’ye ültimatom<br />

özünde bir yazı varır. Onda şunları der:<br />

“Bakü ve etrafında yüzbinlerce Türk<br />

ve Müslüman, kendilerine inkılapçı diyen<br />

vicdansız haydutların kanlı pençesinde<br />

inliyor, bu zavallıları tehdit eden<br />

tamiri gayr-ı kabil felâket günden güne<br />

yaklaşıyor, sayısız eşkiya çetelerinin taarruzda<br />

bulundukları Kafkas’ın öbür<br />

kısımlarındaki Türk ve Müslüman ahalinin<br />

dahi vaziyeti tesellibahş değildir.<br />

Kabul buyururusunuz ki bu adı taşımaya<br />

lâyık hiçbir hükümet sınırdaş olduğu<br />

bir ülkede böyle cinayetlerin cezasız işlenmesine<br />

ve biteviye artmasına seyirci<br />

kalamaz. Kafkasberisini ezen bu anarşi,<br />

devletimizle aynı ırk ve dinden olan<br />

bir halkın güveniyle ilgilidir. Bundan<br />

başka genel savaş gerekince Osmanlı<br />

Hükümeti ordusunu Kafkas yoluyla ordusunu<br />

başka cephelere göndermek zorunluluğundadır.<br />

Bu da şimdiki belirsiz<br />

duruma bir son vermeyi gerektirir...” 4<br />

Evet, Azerbaycan 28 Mayıs<br />

1918’de Bağımsızlığını ilân etti. Ama<br />

Azerbaycan’ın başkenti dahi yabancı<br />

işgali altında idi; bağımsız demokratik<br />

Azerbaycan Hükümeti ancak Gence’de<br />

toplanabiliyor, ülkeyi Gence’den idare<br />

etmeye çalışıyordu.<br />

Resulzade’nin değerlendirmesi<br />

Mehmet Emin Resulzade şunları<br />

yazıyor:<br />

“Boşevikler, Azerbaycan Türklüğünün<br />

Rusya İhtilâli Kebiri tarafından da hi<br />

ilân olunan “Tayin-i mukadderat”(selfdetermination)<br />

hakkından istifadeye<br />

kalktığını (kalkmasını), Bakü sokaklarında<br />

akıttıkları kanlarda boğmak,<br />

”İsmailiye” binasında yakılan hürriyet<br />

meşalesini, o muhteşem binanın enkazı<br />

altında söndürmek istediler.<br />

Böyle müthiş bir tarihi cinayetin<br />

işlendiği zaman, milliyet fikrini ve idealini<br />

temsil eden Müslüman mebuslar<br />

Tiflis’te idiler. O zaman Tiflis’te toplanan<br />

“Seym” ortak Meclisi Rusya’dan<br />

ebediyyen ayrılarak bağımsızlık ilânı<br />

sorununu tetkik ve müzakere etmekle<br />

meşgul idi. Çünkü, Rusya’dan ayrı, bağımsız<br />

bir Kafkasya tesisi için bundan<br />

daha iyi bir fırsat gelemeyeceğine kani<br />

idiler. Müstakil bir Kafkasya, yalnız<br />

Kafkasya Müslümanlarının değil, daima<br />

Rus tehdidi altında bulunan diğer<br />

İslam memleketlerinin de yararına idi.<br />

Bakü faciası, zaten Müslümanların bu<br />

siyasi “cinayetkâr” eğilimlerine karşılık,<br />

Bolşevikler tarafından tertip edilen bir<br />

38 www.irs-az.com


ceza idi.<br />

Tabii, Bakü, Tiflis’in yardımını bekliyordu.<br />

Yalnız Bakü değil, bütün Azerbaycan,<br />

Azerbaycanlıların katılımıyla oluşturulmuş<br />

olan, “Seym” Meclisi ile Mavera-i<br />

Kafkas Hükümetinin bu yardımını bekliyordu.<br />

Fakat, heyhat! Azerbaycan’lı<br />

“Seym” azasının yüksek sesle bağırıp<br />

çağırması Tiflis Hükümetinin hakiki sahipleri<br />

olan Gürcü Menşeviklerine lüzumumca<br />

tesir edemedi. Gürcistan içindeki<br />

Bolşevikliği bin çeşit şiddetle bastıran bu<br />

efendiler, Bakü’ye karşı kuru ilanı harp<br />

bile etmek istemediler.<br />

Gence milli Müslüman komitesinin<br />

oluşturduğu istihlas (kurtuluş) ordusuna<br />

milyonlarca fişenk, onlarla mitralyöz<br />

ve birkaç top vaad edildiyse de, bu vaadler<br />

hakkıyla tutulmadı. Tiflis matbuatı<br />

ise, Bakü’nün Azerbaycan “Başıbozuk”<br />

kuvveti ile istirdadına karşı, “vak’a-i irtiaciye”<br />

diye, protesto etti. Nihayet, “Türk<br />

tehlikesi varken, Bolşeviklerle muhasım<br />

olamayız” diye aldıkları bu garip vaziyeti<br />

acayip biçimde izah ettiler.<br />

Bu sırada “Seym”deki Ermeni kısmının<br />

hattı hareketini izaha ihtiyaç var mıdır...<br />

Müslümanların intikamından,<br />

Tiflis’in yardımından korkan Bakü<br />

Bolşevikleri, evvelce savunma vaziyeti<br />

almışken, bu defa cesaret peyda ederek<br />

taarruza geçmişler idi. Başta Ermeni fedaileri<br />

ve Petrov gibi Rus topçuları olduğu<br />

halde Gence’ye doğru yürüyen bu<br />

saldırgan kuvvetten öncelikle, Şamahı<br />

zarar gördü. Eski Şirvanşahlıların bu kadim<br />

payitahtı bir hamlede ateşe verilip<br />

meşhur tarihi camiye varıncaya kadar<br />

yakıldı; yalnız Ermeni mahallesi selamet<br />

bırakıldı. Daha sonra, karşı saldırıya geçen<br />

Gence kuva-i müdafaasının şehre<br />

girip çıkması üzerine selamet kalmış<br />

olan bu mahalle de yandı...<br />

Şamahı’nin uğradığı tecavüze,<br />

Lenkeran, Salyan, Guba bucakları ve<br />

köyleri ile Kürdemir gibi kaza, şehir ve<br />

kasabaları dahi maruz kaldı. Bu tecavüzler<br />

esnasında yakılan hanelerin, kıyılan<br />

ırz ve namusların, kesilen karı ve kocaların,<br />

yağmaya giden mal ve hayvanların<br />

tasviri imkânsız bir facia oluşturur.<br />

Tehlike artık Gence’ye gelmişti. Bir<br />

Azerbaycan Cumhuriyeti devlet yetkilileri, 1919<br />

taraftan Gence tehdit altında iken, diğer Enver Paşa, Azerbaycan’ı (ve<br />

ması 6 nu söylüyor:<br />

taraftan da Karabağ Ermenileri Bakü Dağıstan’ı) kurtarmak için “Kafkas<br />

Bolşevikleri ile birleşmek üzere bir plan<br />

tertip ediyorlardı; Azerbaycan’ın ateş ile<br />

kılıçtan geçrilmesi planı!...<br />

Böyle bir tehlike karşısında milleti<br />

müdafaa edecek yalnız bir Gence kalmıştı.<br />

Gence, uhdesine düşen bu ağır<br />

vazifeyi tek başına devam ettiremezdi.<br />

Müdafaa günleri uzadıkça umut elden<br />

çıkıyordu. Bolşevik eline geçmeyen yerlerde<br />

dahi şiddetli bir itaatsizlik ve anarşi<br />

zuhur ediyordu.<br />

Bu suretle tabii hayatı tehdit eden bir<br />

tehlikeye karşı, hakimiyetini kabul eylemiş<br />

Tiflis Hükümetinden lakayıtlık gören<br />

Azerbaycan efkârı umumiyesinde,<br />

pek tabii olarak, bir iman doğuyordu. Bu<br />

müşkül vaziyetten milleti kurtaracak yegâne<br />

bir çare vardı:<br />

– Türkiye!<br />

Ümidler hep oraya matuf idi. ‹O kardeş<br />

millet gelecek, bizi düşman elinden<br />

kurtaracak!’ Halkın bundan başka bir<br />

İslam Ordusu” adıyla bir ordu kurmaya<br />

yöneldi. Bunun başına üvey kardeşi<br />

Yarbay Nuri Bey’i (Killigil) getirdi.<br />

Ancak kadrosunda tümen komutanlarının<br />

bulunacağı böyle bir orduya<br />

Yarbay rütbesi ile komuta edilemeyeceğinden,<br />

Nuri Bey’in rütbesi fahri<br />

ferikliğe (tümgeneralliğe) yükseltildi.<br />

Aynı zamanda Padişah V. Mehmet<br />

Reşat tarafından kendisine Kafkas<br />

İslam Ordusu Komutanı olduğunu ve<br />

Kafkaslarda Padişah adına askeri ve<br />

siyasi faaliyetlerde bulunabileceğini<br />

bildiren bir ferman verildi. Fermanda,<br />

Kafkas Müslümanlarına hitaben, “Fahri<br />

Ferikan ve Yâveranımdan Nuri Paşa’yı<br />

nezdinize gönderdim. Müşarün-ileyh<br />

askeri ve siyasi hususatta size mercidir”<br />

deniliyordu.<br />

Kafkas İslam Ordusu kadrosu için<br />

<strong>ilk</strong> etapta Irak’taki 6. Ordu’dan sağlanan<br />

subaylarla birlikte Azerbaycan’a<br />

ümidi kalmamıştı...” 5<br />

ulaşmak için 8 Nisan 1918’de<br />

Ölüm kalım karşısında kalan Musul’dan yola çıkıldı. Nuri Paşa, 25<br />

Azerbaycan, hiçbir hayrını göremediği<br />

Tiflis’teki Transkafkas Hükümetinden<br />

çekilip bağımsızlığını ilân ediyor ve<br />

yüzünü Türkiye’ye çeviriyor.<br />

Kafkas İslam Ordusu’nun Kurul-<br />

Mayıs 1918’de, halkın sevgi gösterileri<br />

arasında Gence’ye vardı.<br />

Mehmet Emin Resulzade, Nuri<br />

Paşa’nın “gökten inmiş kurtarıcı bir<br />

melek” gibi Gence’ye çıkmış olduğu-<br />

www.irs-az.com 39


Tarihi Gerçekler<br />

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin dördüncü hükümet kabinesi<br />

“Maverai Kafkas heyeti murahhasası<br />

ile Türk heyeti murahhasası Batum’da<br />

meşgulü müzakere iken, Nuri Paşa ile<br />

beraber maiyetinde bulunan birkaç zabit,<br />

İran ve Karabağ tarikiyle Gence’ye<br />

varmışlardı. O zaman müthiş bir anarşiye<br />

maruz, diğer taraftan da Bolşevik<br />

tecavüzü ile tehdit olunan Gence, Nuri<br />

Paşa’yı gökten inmiş halaskar bir melek<br />

gibi telakki etmişti. Halkın kendisine<br />

yaptığı istikbal Gence tarihinde görülmemiştir”<br />

diyor. 7<br />

Nuri Paşa heyeti, Gence’ye varınca<br />

Kafkas İslam Ordusu’nu kurma<br />

çalışmalarına koyuldu. Bu Ordunun<br />

kurulmasında Musul’daki 6. Ordu’nun<br />

imkânlarından yararlanılıyordu. 15<br />

Haziran’da Musul’dan Gence’ye 149<br />

subay ve memur, 488 assubay ve er<br />

gönderildi. Nuri Paşa, Azerbaycan’da<br />

hem askeri hem de sivil teşkilatı kuruyordu.<br />

Gence, Kazak, Zagatala, Nuha,<br />

Ağdam, Ağdaş, Cebrail, Karabağ mıntıkalarında<br />

ve Zengezur’un Doğu bölümünde<br />

askeri ve sivil otorite sağlandı:<br />

5. Kafkas Tümeni<br />

Nuri Paşa’nin isteği üzerine, 3.<br />

Ordu’ya bağlı 2. Kolordu kuruluşunda<br />

bulunan 5. Kafkas Tümeni`nin<br />

“Kafkas İslam Ordusu”nun takviyesi<br />

için Gence’ye gönderilmesine karar<br />

verildi. Bu tümen, “en cesur ve kabiliyetli,<br />

yüksek askeri değere sahipti ve<br />

bunu o güne kadar şan ve şerefle kanıtlamış”<br />

bir birlik idi. 5. Kafkas Tümeni,<br />

Albay Mürsel (Bakû) komutasında<br />

Gence’ye sevk edildi. Tam donanımlı<br />

5. Kafkas Tümeni`nde toplan 257 subay,<br />

5573 er bulunuyordu. Tümenin<br />

hizmetinde 1366 hayvan vardı.<br />

Tümenin “Gence Müfrezesi” adı verilen<br />

bir bölümü, Binbaşı Cemil Cahit<br />

Bey 10 Haziran’da Gence’ye vardı ve<br />

orada Kafkas İslam Ordusu Komutanı<br />

Nuri Paşa’nın emrine girdi. 5. Kafkas<br />

Tümeni’nin geri kalan birlikleri ise 15<br />

Haziran’a kadar Gence’ye intikal etti.<br />

Gence halkı, Türk askerlerinin gelişini<br />

büyük bir coşkuyla, kurbanlar keserek,<br />

binalara Türk bayrakları çekerek karşıladı.<br />

Artık Nuri Paşa’nın emrinde, iş görecek<br />

nizami bir kuvvet bulunmaktaydı.<br />

15. Piyade Tümeni<br />

Nuri Paşa, 5. Kafkas Tümeni’nin de<br />

Azerbaycan’ı kurtarmaya yetmeyeceğini<br />

düşünmüştü. Çünkü Bakü’den<br />

Batıya doğru ilerleyen Bolşevik Rus ve<br />

Ermeni kuvvetleri, yerli Ermenilerin de<br />

katılımıyla 20.000’in üzerine çıkmıştı.<br />

Nuri Paşa’nın talebi üzerine Kafkas<br />

İslam Ordusu, 15. Piyade Tümeni<br />

ile de takviye edilmişti. Bu tümen<br />

daha önce Romanya’da bulunuyordu.<br />

Sovyet Rusya ile Brest-Litovsk barış<br />

antlaşmasının imzalanmasından sonra<br />

Romanya’dan dönmekte olan 15.<br />

Piyade Tümeni, Köstence’den Batum’a,<br />

oradan da Gümrü’ye sevk edildi ve 1.<br />

Kafkas Kolordusu emrine girdi. Bunun<br />

mevcudu 157 subay ve 7636 erdi.<br />

Bu takviyelerle Kafkas İslam<br />

Ordusu, Bolşevik kuvvetleri üst üste<br />

yenilgiye uğratarak Bakü’yü kurtaracaktı.<br />

(Daha geniş bilgi için bkz.: Bilâl N.<br />

Şimşir, Azerbaycan: Azerbaycan’ın<br />

yeniden Doğuş Sürecinde Türkiye-<br />

Azerbaycan İlişkileri, Bilgi Yayınevi,<br />

Ankara: 2011)<br />

Kaynakça:<br />

1 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı<br />

Tarihi, Cilt III, Kısım 4, İkinci baskı,<br />

Türk Tarih Kurumu, Ankara: 1983,<br />

s. 207<br />

2 Nâsır Yüceer, Birinci Dünya<br />

Savaşı’da Osmanlı Ordusu<br />

nun Azerbaycan ve<br />

Dağıs tan harekâtı, T.C.<br />

Genelkurmay Başkanlığı, Ankara:<br />

2002, s. 62-63<br />

3 Cemil Hasanlı, Azerbaycan<br />

Tarihi: Türkiye’nin Yardımından<br />

Rusya’nın İşgaline Kadar 1918-<br />

1920, Azerbaycan Kültür Derneği<br />

Yayınlaerı, Ankara: 1998, s. 77<br />

4 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı<br />

Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara:<br />

1957, Cilt 3, Kısım 4,. s. 193<br />

5 M. E. Resulzade, Azerbaycan<br />

Cumhuriyeti..., s. 53-58 (biraz sadeleştirilerek<br />

aktarılmıştır.)<br />

6 Bu bölümler şu değerli araştırmadan<br />

kısaltılarak alımıştır: Nâsır<br />

Yüceer, Birinci Dünya Savaşı’nda<br />

Osmanlı Ordusunun Azerbaycan<br />

ve Dağıstan Harekâtı, Azerbaycan<br />

ve Dağıstan’ın Bağımsızlığını kazanması,<br />

Genelkurmay Başkanlığı<br />

Yayını, Ankara: 2002, s. 72 vd.<br />

7 Resulzade, op.cit., s. 59-60<br />

40 www.irs-az.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!