07.02.2015 Views

Her Daim Edepli Olmak - DEM

Her Daim Edepli Olmak - DEM

Her Daim Edepli Olmak - DEM

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

her daim<br />

<strong>Edepli</strong> <strong>Olmak</strong><br />

Ahmet ŞİŞMAN | Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı<br />

Edep ve daha yaygın bir<br />

kullanıma sahip olan<br />

adab kavramı günümüz<br />

toplumunda daha çok geleneksel<br />

yaşam tarzı ve tasavvufla<br />

ilintilendirilmektedir. Gerçekten<br />

de özellikle tasavvuftan bahsediyorsak<br />

edepten bahsetmeden<br />

geçemeyiz. Fakat unutulmaması<br />

gereken bir husus var ki, o da<br />

edebin sadece tasavvuf ehline ya<br />

da geleneksel yaşama hasredilemeyeceği.<br />

Kimilerinin modern dediği, kimilerininse<br />

geç modern ya da<br />

postmodern dediği bir çağda yaşıyoruz.<br />

Modernizmin evreleri<br />

diyebileceğimiz bu süreci aslında<br />

din merkezli bir yaşam tarzından<br />

insan merkezli bir yaşam<br />

tarzına geçiş olarak özetleyebiliriz.<br />

Bu dönüşümün en bariz<br />

göstergelerinden biri de zaman<br />

mefhumundaki değişimdir. Geleneksel<br />

yaşamda namaz vakitleriyle<br />

tanzim edilen gün artık<br />

mesai saatlerine ve yemek vakitlerine<br />

göre bölünmüştür. Bu da<br />

aynı zamanda ibadetin merkeze<br />

alındığı bir yaşamdan üretim ve<br />

tüketimin merkeze yerleştirildiği<br />

bir yaşam tarzına geçişi ifade<br />

etmektedir.<br />

Öte yandan geleneksellik ve<br />

modernlik arasında var olduğu<br />

öne sürülen bu diyalektiği sorgulamadan<br />

kabul etmek ayrı<br />

bir mesele olarak önümüzde<br />

duruyor. Bu iki yaşam tarzını<br />

taban tabana birbirine zıt ve<br />

birbirinin değili olarak görmenin<br />

de modernizme meşruiyet<br />

kazandıran bir inşa faaliyetinin<br />

sonucu olduğunu hatırlamakta<br />

fayda var. Modernizm lineer bir<br />

tarih anlayışı ortaya koyuyor ve<br />

herkesin aynı tarihsel çizgiden<br />

gideceğini - ya da öyle olması<br />

gerektiğini - varsayıyor. Böyle<br />

olunca da modern ya da geç<br />

modern çağda bütün bireylerin<br />

ya da toplumların modernizmin<br />

öngördüğü davranış kalıplarını,<br />

yaşam tarzını ve düşünme biçimini<br />

benimsemesi gerekiyor.<br />

Diğer bir ifadeyle çağın belirlediği<br />

kalıplara uymayanlar ‘çağdışı’<br />

olarak kabul ediliyorlar.<br />

Nitekim RTÜK Yasası’nda “Yayınlar<br />

edebe aykırı olamaz!”<br />

ifadesinin yer alacağı yönündeki<br />

haberlerin ardından kopan<br />

fırtına temelde iki görüşü yansıtıyordu.<br />

Birincisi dini çağrışımları<br />

olan edep kavramının<br />

modern yayın hayatında herkesi<br />

bağlayan bir kıstas olamayacağı<br />

yönünde ortaya atılan görüştü.<br />

İkincisi ise edepli-edepsiz sıfatlarının<br />

kişiye göre değişeceğini,<br />

dolayısıyla göreceli bir kavram<br />

olarak edebin yayın dünyasında<br />

bir kriter olamayacağını savunan<br />

görüştü. Dikkat edilirse her iki<br />

görüş de edep kavramını çağın<br />

yaşam tarzının dışında tutmaya<br />

çalışmakta, eğer bir şekilde bu<br />

kavramın varlığı kabul edilecekse<br />

bile bunun ancak bireyin özel<br />

yaşamının sınırları içerisinde<br />

kalması gerektiğinden bahsetmektedir.<br />

Oysa “Edeb Ya Hu” ismini<br />

taşıyan bu dosyada yer alan<br />

farklı makalelerde de açıkça izah<br />

edildiği gibi İslam düşüncesinde<br />

edep, kişinin hem yalnızken<br />

hem de başkalarıyla münasebetlerinde<br />

sahip olması gereken bir<br />

özelliktir. Bu özelliğiyle de sadece<br />

insanlarla münasebeti belirleyen<br />

dünyevi bir duruş olmayıp,<br />

Rabb karşısında kişinin kendini<br />

bilmesi anlamında da uhrevi bir<br />

tavır alıştır. İçtimai yaşamın zarafet<br />

ve nezaket kurallarının anlatıldığı<br />

mevcut geleneksel literatürde<br />

edep ve adabın da daha<br />

çok dini referanslar çerçevesinde<br />

ele alındığı görülmektedir.<br />

Edeb ve onunla eş anlamlı olarak<br />

kullanılan adab-ı muaşeret<br />

4 <strong>DEM</strong> DERGİ | YIL 1 SAYI 4


kavramının dünyevi ve manevi<br />

olanı kapsayacak şekilde kullanımı<br />

zaman içerisinde değişiklik<br />

göstermiştir. Özellikle On dokuzuncu<br />

yüzyıldan itibaren kavram<br />

ya sadece dini olana atıfta<br />

bulunmuş ya da sadece yeme,<br />

içme, oturma, kalkma gibi davranış<br />

kodlarına indirgenmiştir. Bir<br />

başka deyişle, kavram tedavülden<br />

kalkmamakla birlikte dünyevi<br />

ve uhrevi olanı kapsama ve<br />

bir arada bulundurma özelliğini<br />

kaybetmiştir. Özellikle de yüzyılın<br />

ikinci yarsısında dışa dönük<br />

davranış kalıplarını ifade etmek<br />

için edep yerine daha çok adab-ı<br />

muaşeret kavramı kullanılmaya<br />

başlanmış ve daha ziyade medeni<br />

ya da alafranga yaşam tarzını<br />

ifade etmek için kullanılmıştır.<br />

Diğer yandan, Hz. Peygamber’in<br />

yaşamını ve sünnetlerini merkeze<br />

alan bir edep literatürü de<br />

varlığını sürdürmüştür.<br />

Edebi belli bir zümreye ya da<br />

zaman dilimine hasreden düşüncenin<br />

arkasında edep kavramının<br />

durağan ve değişmez<br />

birtakım kurallara karşılık geldiği<br />

yönündeki yanlış telakki de<br />

vardır. Oysa literatürümüzde insanların<br />

birbirleriyle münasebetlerinde<br />

nasıl adaba riayet etmesi<br />

gerektiğini konu alan yüzlerce<br />

adab-ı muaşeret kitabı vardır. Bu<br />

kitapların sayısının fazlalığı ve<br />

yazıldığı döneme göre içeriğinin<br />

farklılık göstermesi bizzat adaptaki<br />

değişimin habercisidir. <strong>Her</strong><br />

toplumun farklı bir adab-ı muaşereti<br />

olduğu gibi değişen yaşam<br />

koşulları dolayısıyla da her dönemin<br />

farklı bir edep anlayışı ya<br />

da adab-ı muaşereti olabilir. Fakat<br />

içtimai edebin ve adab-ı muaşeretin<br />

esası daima kul olmanın<br />

bilincinde olmak ve yaratılanı<br />

yaratandan ötürü sevmektir.<br />

Özetle, edep insan olmaklığın<br />

bir özelliğidir; değişen zaman ve<br />

yaşam koşulları, kişinin edepli<br />

olmak için sergileyeceği tavırları<br />

kısmen değiştirebilir fakat onun<br />

edepli bir insan olması gerektiği<br />

gerçeğini değiştiremez. Bu<br />

manada zamansal ve mekansal<br />

değişim edebin mevcudiyetine<br />

dair bir kıstas olamaz.<br />

Y IL 1 SAYI 4 | <strong>DEM</strong> DERGİ 5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!