Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
DOSYA<br />
deer<br />
kavramının<br />
yükselii<br />
<strong>ve</strong><br />
eitim<br />
Deerlerimiz <strong>ve</strong><br />
Günlük <strong>Hayat</strong><br />
Süleyman Hayri BOLAY*<br />
* Prof. Dr., Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi Fen<br />
Edebiyat Fakültesi Felsefe<br />
Bölümü emekli öretim üyesi,<br />
bolay@gazi.edu.tr<br />
Modern iktisadın <strong>ve</strong> kapitalist ruhun bilinçli olarak “ahlâk dıı/etik<br />
dıı” bir nitelie büründüü genellikle iktisatçılarca da kabul gören<br />
bir hükümdür. Hâlbuki iktisat bilimi, tarihî seyir içinde daima<br />
ahlâkın bir uygulayıcısı <strong>ve</strong> uzantısı olarak gelimitir. Hatta iktisat uzun süre<br />
ahlâkın bir alt dalı gibi kabul edilmitir. Bu, Aristo’nun Nikomakos’a Etik adlı<br />
kitabından beri böyledir. Onun tesiriyle slâm dünyasındaki ahlâk kitaplarında<br />
da iktisat (tedbir-i menzil) ahlâkın bir alt bölümü olarak mütalaa edilmitir. Her<br />
halükârda, iktisadın ahlâkla ilgisinin olmadıını söyleyenler olsa bile, iktisadı,<br />
ahlâk <strong>ve</strong> siyasetten ayırmak mümkün deildir. Çünkü iktisatta <strong>ve</strong> siyasette neler<br />
yapmamız, nelerden kaçınmamız gerektii hususunda kuralları ahlâk koyar.<br />
Dolayısıyla iktisadın <strong>ve</strong> siyasetin amaçları içinde ahlâkın amaçları da yer alır. Bu<br />
amaç da ilk bakıta “temiz bir toplum” yaratmak yani insanın <strong>ve</strong> toplumların<br />
12 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1
ktisadî hayatta bir davranı tercih edilirken, ikili ilikilerde daima “fayda/<br />
çıkar” ön plandadır. Eer aklî davranı sadece çıkara balanırsa, davranıların<br />
ahlâkla balantısının inkâr edilmesi gerekir. Burada esas mesele udur:<br />
Davranılarımızı yönlendiren saikler, tek baına kiisel çıkar mıdır, yoksa<br />
farklı <strong>ve</strong> birden fazla kaynaa mı sahiptir<br />
iyiliini <strong>ve</strong> huzurunu temin etmektir. Burada esas<br />
problem ser<strong>ve</strong>tin, malın <strong>ve</strong> mülkün tek hedef <strong>ve</strong><br />
amaç olup olmadııdır. Eer ser<strong>ve</strong>t yararlı olduu<br />
için tek amaç olursa o zaman ahlâka yer <strong>ve</strong> lüzum<br />
kalmaz. ayet ser<strong>ve</strong>t esas hedef deil de esas hedefe<br />
ulamak için bir vasıta ise, ki öyledir, bu takdirde<br />
ahlâk <strong>ve</strong>ya etik nihaî hedeftir.<br />
Ahlâk nihaî hedef olunca “nsan nasıl yaamalı”<br />
sorusu, tam bir ahlâk sorusu olduu için, insanı<br />
davranılara sevk eden amiller <strong>ve</strong>ya saikler (motifler)<br />
önem kazanmaktadır. Çünkü ahlâkî kurallar<br />
<strong>ve</strong> bunlara dayanan bir hayat, öyle <strong>ve</strong>ya<br />
böyle insan davranılarına etki etmekte <strong>ve</strong> onları<br />
yönlendirmektedir. Burada önemli olan bir dier<br />
husus, tek bir insanın deil, milletin, toplumun<br />
<strong>ve</strong> bütün insanların hedeflenen iyilie <strong>ve</strong> huzura<br />
kavumalarını salamaktır. ktisadî faaliyetlere<br />
ahlâk dıı yaklaımlar, her zaman bu faaliyetleri<br />
<strong>ve</strong>rimsiz kılmıtır. Meselâ zengin ülkeler <strong>ve</strong> Birlemi<br />
Milletler dünyadaki açlık, yoksulluk, bulaıcı<br />
hastalıklar, sömürü, sava gibi milletler arası olayları<br />
sona erdirmek için mücadele etmelerine ramen,<br />
bunlar azalmak yerine artarak devam ediyor.<br />
Çünkü bu faaliyetleri yürüten yetkililer yeterince<br />
samimî davranmıyorlar. Yani ahlâkî endieler, ön<br />
planda gibi görünmesine ramen aslında öyle de-<br />
ildir. Bundan dolayı iktisat <strong>ve</strong> siyaset, etik endi-<br />
elere samimiyetle <strong>ve</strong> dikkatle eilse daha müspet<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli neticeler alacaktır.<br />
Modern iktisatta insan davranıları açısından<br />
“Akılcı/rasyonel davranı”, esas rol sahibidir.<br />
Yerlemi iktisat anlayıında insan davranılarının<br />
rasyonalitesinin iki ölçütü var: Birisi rasyonalitenin<br />
davranıları seçerken <strong>ve</strong>ya tercih ederken bunlardaki<br />
iç tutarlılık; dieri ise kiisel çıkarın azamîletirilmesi<br />
ile aynı kabul edilmesidir. Rasyonel seçi,<br />
seçimi yapanın gerçekletirmeye çalıtıı amaç ile<br />
bunu uygulama tarzı arasındaki asgarî uygunluk<br />
baını vazgeçilmez art olarak nazara almalıdır.<br />
Acaba her halükârda bu iç tutarlılık, rasyonel davranı<br />
için yeterli midir Her halde yeterli deildir.<br />
Çünkü davranı tercihi yaparken amaçlarımız,<br />
inançlarımız, deerlerimiz <strong>ve</strong> bizi etkileyen saiklerimizin<br />
öyle <strong>ve</strong>ya böyle tesirinde kalmaktayız.<br />
ktisadî hayatta bir davranı tercih edilirken, ikili<br />
ilikilerde daima “fayda/çıkar” ön plandadır. Acaba<br />
her eyi bir kenara bırakarak “kiisel çıkar”ın<br />
peinde komak, rasyonel bir davranı sayılabilir<br />
mi Eer aklî davranı sadece çıkara balanırsa,<br />
davranıların ahlâkla balantısının inkâr edilmesi<br />
gerekir. Çünkü “etik egoizm”, yapısında çeliik olmasına<br />
ramen, manevî deerler açısından makbul<br />
bir durum deildir. Bu da davranılarda etiin<br />
rolünün reddi demektir. Gerçek hayatta herkes her<br />
zaman bencil davrandıı fikri doru olamaz. Her<br />
zaman bencil olunmasını, rasyonalitenin bir artı<br />
olarak kabul etmek saçmadır. Kendi çıkarı peinde<br />
komak, ahsî çıkarı maksimize etmek, “homo<br />
ekonomikus” tipinin her zaman geçerli olamaya-<br />
Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 13
dürüstlüüne inanmak ile bir iadamının kurduu<br />
irketin <strong>ve</strong>rimli olacaına olan inanç bu türdendir.<br />
Deer alanları bilimsel deerler, ahlâkî deerler,<br />
estetik deerler, dinî deerler, siyasî deerler, teknik<br />
deerler, hukukî <strong>ve</strong> iktisadî deerler, hümanist<br />
deerler olmak üzere çeitlere ayrılabilir. Aslında<br />
bunlar kesin çizgilerle ayrılamazlar, birbirleri içine<br />
geçmi vaziyetteler. Deerler günlük hayata yönelik<br />
olduu için uzak <strong>ve</strong> yakın gelecee ait gayeler<br />
<strong>ve</strong> hedefler burada belirleyici olur. in içine gaye<br />
girdii için ona paralel olarak eylem (action) de<br />
deerin ayrılmaz unsuru olur.<br />
Bu durumda deerle ilgili belli balı kavramlar<br />
öyle tesbit edilebilir: Realite, insan, özne, gaye<br />
<strong>ve</strong> eylem (fiil) yahut davranı. Realite, gerçekler<br />
Deerler özneye güncelin, reelin ötesine geçme <strong>ve</strong> onları ama arzusu <strong>ve</strong>rir.<br />
Deerlerle düüncemiz daha güçlü olarak tabiatın <strong>ve</strong> fizik dünyanın ötesine<br />
ulaırız. Böylelikle ideale yönelmi oluruz. Deerler ideale yönelik olursa<br />
eylem de o deerin balı olduu inancın ayrılmaz bir parçası <strong>ve</strong> gerei olur.<br />
caını gösterir. Burada esas mesele udur: Davranılarımızı<br />
yönlendiren saikler, tek baına kiisel<br />
çıkar mıdır, yoksa farklı <strong>ve</strong> birden fazla kaynaa<br />
mı sahiptir.<br />
Burada kiisel çıkar ile bütün bir toplumun yararı<br />
<strong>ve</strong> bütün insanlıın yararı ile ahsî çıkarın karıtlıı<br />
bahis konusudur. nsan sadece maddî varlıa<br />
tapan <strong>ve</strong> ahsî çıkarlarının peinde koan egoist<br />
bir varlık mıdır Yoksa manevî cephesi yükselebilen<br />
<strong>ve</strong> dolayısıyla çou zaman toplumun çıkarlarını<br />
kendi çıkarların tercih edecek seviyeye yükselebilen<br />
bir varlık mıdır nsanlar gerçek hayatta<br />
kiisel çıkarlarına göre davransaydılar, özgün,<br />
özel <strong>ve</strong> manevî bir takım baarılara imza atabilirler<br />
miydi Kendine hâkim olma, adaleti gerçekletirme,<br />
cömertlik, bakalarına faydalı olmaktan<br />
büyük bir haz duyma, kul hakkı gözetme, yetmi<br />
iki millete bir göz ile bakma, herkese sevgi ile yaklama,<br />
güler yüz gösterme, bakasını kendisine<br />
tercih edebilme, menfaatsız dostluklar kurabilme<br />
gibi erdemler kiisel çıkarcılıın çok ötesinde <strong>ve</strong><br />
üstünde olan manevî deerlerdir.<br />
Deerler, insanların deer <strong>ve</strong>rdii <strong>ve</strong> ulamak için<br />
peinden kotuu, elde etmeyi iddetle arzu ettii<br />
eylerdir. Bunlar mal, mülk, ser<strong>ve</strong>t, sıhhat gibi de-<br />
erler olduu gibi, mutluluk, huzur, Allah sevgisi,<br />
vatan sevgisi <strong>ve</strong> özgürlük gibi tamamen manevî<br />
deerler de olabilir.<br />
Deerler bizi kötü davranılardan alıkoyan, zihin<br />
muhtevaları <strong>ve</strong> inanılardır. Bu inanılar her zaman<br />
dinî inanç olmayabilir. Mesela arkadaının<br />
dünyası olarak kabul edilmekle beraber, insanın<br />
dıında <strong>ve</strong> insandan baımsız olarak varolan eyler<br />
mânâsına da alınmaktadır. Burada insan, gaye<br />
<strong>ve</strong> eylem mevcudu, hal-i hazırı aıp gelecee yönelmeyi<br />
kendinde taır. nsan, kökü geçmite olan<br />
<strong>ve</strong> gelecee yönelik bir varlıktır. Çünkü kendisini<br />
amak <strong>ve</strong> bakasını yahut dier insanları <strong>ve</strong> varlıkları<br />
kefetmek durumundadır. Bakasını <strong>ve</strong>ya<br />
dierlerini kefederek özümleyen insan, kendi uurunda<br />
bakası ile kendisini kaynatırır <strong>ve</strong> birletirir.<br />
Böylelikle önündeki <strong>ve</strong>rilmi olan eylerden<br />
sıyrılır, tabiattan gelen engelleri aar, serbestlik<br />
kazanır, insan sıfatıyla yeni davranı sergileyecek<br />
özne olarak ortaya çıkar. Gaye eyleme nispetle<br />
yenilenmi deerdir, denebilir. Deer bu durumda<br />
eylem/davranı <strong>ve</strong> sergilenecek yeni eylemin<br />
konusu/objesi olarak tarif edilebilir. Eylem <strong>ve</strong>ya<br />
14 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1
Deerle ilgili belli balı kavramlar öyle<br />
tesbit edilebilir: Realite, insan, özne, gaye<br />
<strong>ve</strong> eylem yahut davranı. Deer yaratıcı<br />
/ eylemci davranı, gayeye doru bir yönelmeyi<br />
<strong>ve</strong> bu konuda bir tasavvuru, seçimde<br />
vuzuhu, bir de iyimserlii gerekli<br />
kılar. Öznenin yani deeri gerçekletirecek<br />
olan insanın etkinlii, onun dünyada<br />
varoluu deil ama eylemidir. Bu bakımdan<br />
deerleri gerçekletiren eylem <strong>ve</strong>ya<br />
davranılarımızdır.<br />
davranı ise gayeye doru yol alarak yeni bir de-<br />
er meydana getirme gayretidir. Aslında yeni de-<br />
er yaratılması hem insanın tabiatının, hem de dı<br />
tabiatın aılmasıdır. Bu demektir ki insanın kendindeki<br />
iddetli arzuları, hırsları aması lazımdır.<br />
Deer yaratıcı/eylemci davranı, gayeye doru bir<br />
yönelmeyi <strong>ve</strong> bu konuda bir tasavvuru, seçimde<br />
vuzuhu, bir de iyimserlii gerekli kılar. Öznenin<br />
yani deeri gerçekletirecek olan insanın etkinli-<br />
i, onun dünyada varoluu deil ama eylemidir.<br />
Bu bakımdan deerleri gerçekletiren eylem <strong>ve</strong>ya<br />
davranılarımızdır.<br />
Deer mahiyeti icabı irrasyonel, öznel/sübjektif,<br />
inanca dayanan hatta metafizik temelli, insan davranılarına<br />
hâkim <strong>ve</strong> yönlendirici, sadece insana<br />
has bir inançtır. Deer bir oluum, bir bakalama<br />
<strong>ve</strong> ama halidir.<br />
Gayeler <strong>ve</strong> hedefler çeit çeit olduu gibi eylemler<br />
de çeit çeit olmaktadır: Realist, hümanist,<br />
toplumsal, dinî, muhafazakâr, gelenekçi, ahlâkçı,<br />
irrasyonel, mistik, tasavvufî, pragmatik, politik,<br />
gayri ahlâkî davranılar gibi.<br />
Sadece realist davranılar bile zevkci, kaderci,<br />
üpheci <strong>ve</strong> nihilist davranılar diye çeitlere ayrılabilir.<br />
Görülüyor ki günlük davranılarımızı <strong>ve</strong> hareketlerimizi<br />
seçerken <strong>ve</strong>ya tercih ederken, bütün bu<br />
akımlar, ideolojiler, inançlar, gelenekler, düünceler<br />
<strong>ve</strong> deerler, yönlendirici hatta belirleyici olmaktadır.<br />
Deer-ahlâk ilikisi<br />
Her hangi bir faaliyette karımıza ahlâkî bir tutum<br />
çıkıyorsa bu, hareketlerimizi <strong>ve</strong> davranılarımızı<br />
ahlâkın yani ahlâkî deerlerin yönlendirdii<br />
mânâsına gelir. Ahlâk <strong>ve</strong> deer ilikisi, ikisinin de<br />
“iyi” peinde komasından kaynaklanır. Ahlâkta<br />
daima “iyi” <strong>ve</strong> “kötü” kategorileri rol oynar. Esasen<br />
insanın bu kategorilere sokmadıı anlayı, hareket<br />
<strong>ve</strong> düünce yok gibidir. Zaten bütün ahlâk<br />
hükümleri birer deer hükmüdür. “Yardımse<strong>ve</strong>rlik<br />
bir fazilettir.”, “Ali dürüsttür”, “Ben inanıyorum<br />
ki arkadaım yalan söylemez.”, “Kul hakkı<br />
yiyenler onmazlar” gibi hükümler, hem ahlâk,<br />
hem de deer hükümleridir.<br />
Bunun yanında ahlâkî fiilin tercihinde -bu fiil iktisadî,<br />
hukukî, siyasî <strong>ve</strong> teknik olabilir- deerler,<br />
barolü oynamaktadır. Mesela korkak olma yerine<br />
cesareti, zayıf olma yerine kuv<strong>ve</strong>tli olmayı,<br />
beceriksiz olma yerine beceriklilii, cimri olma<br />
yerine cömertlii, haksızlıa karı adaletli olmayı,<br />
Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 15
tembellie karı çalıkan <strong>ve</strong> üretici olmayı, yalana<br />
karı dürüst olmayı tercih ettiren ey nedir Bütün<br />
bu alanlardaki eylemlerin tercihinde <strong>ve</strong> davranı-<br />
ın gerçeklemesinde deerler <strong>ve</strong> inançlar daima<br />
etkili olmaktadır. nsan dünyanın yuvarlaklıına<br />
inandıı gibi Allah’a, meleklere, ahirete, adalete,<br />
fazilete <strong>ve</strong> hürriyete de inanabilir. Deerlerde ihtiyaç<br />
önemli bir rol oynar. Burada arzu duyan öznenin<br />
duyduu ihtiyaç ile ulaılmak istenen “akın<br />
obje”ye duyulan ihtiyaç, deerlerin ortaya çıkmasına<br />
yol açar.<br />
Deerler toplumda çounluk tarafından<br />
yaandıkça, zaman içerisinde<br />
özneleri tatmin edici <strong>ve</strong><br />
mutluluk <strong>ve</strong>rici bir özellik taıdı-<br />
ı pratik olarak test edilir. Bu test<br />
edilme özellii, tarih boyunca görülen<br />
uygulamalarla asırlar içinde<br />
kültürel bir görünüle de kendini<br />
göstermitir. Zamanın <strong>ve</strong> mekânın<br />
engellerini aarak asırlar boyunca<br />
yaayan deerler kaynaını zaman<br />
<strong>ve</strong> mekân üstü âlemden yani ilâhî<br />
âlemden alan deerlerdir.<br />
Deerler özneye güncelin, reelin ötesine geçme <strong>ve</strong><br />
onları ama arzusu <strong>ve</strong>rir. Deerlerle düüncemiz<br />
daha güçlü olarak tabiatın <strong>ve</strong> fizik dünyanın ötesine<br />
ulaırız. Böylelikle ideale yönelmi oluruz. Bu<br />
bakımdan deerler <strong>ve</strong> eylemler genellikle ideale<br />
yöneliktir. Deerler ideale yönelik olursa eylem de<br />
o deerin balı olduu inancın ayrılmaz bir parçası<br />
<strong>ve</strong> gerei olur. Ben bir tanıdıımın dürüstlüüne<br />
inanıyorsam, onu se<strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> ona yaklamayı tercih<br />
ederim. Bu, benim dier insanları kefetmem<br />
demektir. Dolayısıyla dierlerini seçmem <strong>ve</strong> tercih<br />
etmekliimde inancımın <strong>ve</strong> ondan kaynaklanan<br />
sevginin rolü ön plandadır. Böylece deerlerin<br />
toplumsal yönü ile yüzyüze geliriz. nancın eylem<br />
dünyasında tam olarak gerçeklemesi, öznelerin<br />
(fail <strong>ve</strong>ya mü’minlerin) inançlarındaki samimiyete<br />
<strong>ve</strong> bu samimiyetten doan derinlie, ruhun<br />
derinliklerinde kök salmasına balıdır. Bu yetmez,<br />
aynı zamanda toplumsal ortamın müsait olmasına<br />
de balıdır. Ahlâkî <strong>ve</strong> dinî deerlerin toplumlarda<br />
yerleebilmesi için esas hak <strong>ve</strong> hürriyetler gü<strong>ve</strong>nce<br />
altında olmalı, farklı inanı <strong>ve</strong> gayelere ramen,<br />
bir “ortak iyi” <strong>ve</strong> bir “ortak gaye” bulunmalı <strong>ve</strong><br />
bunlar toplumun çounluu tarafından benimsenmi,<br />
çounluk tarafından tekrar edilerek ya-<br />
anmı olmalıdır. Ortak iyi <strong>ve</strong> gayenin de kaynaı<br />
<strong>ve</strong> balangıcı, sıcak bir aile ortamı, iyi komuluk<br />
münasebetlerinin kurulup gelitirilmesi, mahalle,<br />
okul <strong>ve</strong> olgunlama yolunda ilerleyen bir toplum<br />
olabilir. Deerler sayesinde ortak inançlar <strong>ve</strong> gayeler<br />
etrafında toplumun birlik formu vardır. Bu<br />
birlie kimse zorlanmaz. Ona katılanlar uurla,<br />
sevgiyle <strong>ve</strong> arzularıyla katılırlar. Bunlar inandıkları,<br />
paylatıkları ortak deerleri uurlu olarak <strong>ve</strong><br />
ortaklaa yaamaa, yaatmaya, yaymaya <strong>ve</strong> üstün<br />
tutmaya çalıırlar. Bu sayede deerler genel<br />
geçerlik kazanırlar. Bu insanlar egolarını, nefsaniyetlerini<br />
yenmi, dier özneleri kendilerine tercih<br />
edebilen kimseler seviyesine yükselmilerdir.<br />
Toplumsal açıdan deerler, topluma mânâ kazandıran<br />
<strong>ve</strong> önem <strong>ve</strong>rdiren ölçülerdir. Sosyolojik<br />
açıdan deerler, toplumun fertlerince paylaılmı<br />
<strong>ve</strong> bu konuda uzlaılmı davranı kalıplarıdır,<br />
denebilir. Ferdî görüler burada etkili <strong>ve</strong> geçerli<br />
sayılmaz. Zaten insanlar, her zaman bir takım ilikiler<br />
aı içinde yaarlar. Bu ilikiler inanç, deer,<br />
temayül, kural <strong>ve</strong> genel olarak iktisadî <strong>ve</strong> ahlâkî<br />
ilikilerdir. Bunlarda hâkim olan esas manevîliktir.<br />
Deerler urunda fertler fedakârlıkta, mücadelede<br />
bulunurlar <strong>ve</strong> hatta o uurda ölümü göze<br />
alırlar. Vatan, namus, din, Allah <strong>ve</strong> ehitlik gibi de-<br />
erlerin tehlikeye girmesinde inananlar icabında<br />
ölüme gidebilirler.<br />
16 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1
Deerler toplumda çounluk tarafından yaandıkça,<br />
zaman içerisinde özneleri tatmin edici <strong>ve</strong><br />
mutluluk <strong>ve</strong>rici bir özellik taıdıı pratik olarak<br />
test edilir. Bu test edilme özellii, tarih boyunca<br />
görülen uygulamalarla asırlar içinde kültürel bir<br />
görünüle de kendini göstermitir. Zamanın <strong>ve</strong><br />
mekânın engellerini aarak asırlar boyunca ya-<br />
ayan deerler kaynaını zaman <strong>ve</strong> mekân üstü<br />
âlemden yani ilâhî âlemden alan deerlerdir. Mesela<br />
Tevrat’ın <strong>ve</strong>ya ncil’in ayetlerine dayanan bir<br />
deerden kaynaklanan ahlâkî davranılar, tarih<br />
boyunca bunlardan gelien gelenekler, örf <strong>ve</strong> adetler<br />
de zaman üstü bir dirence sahiptirler. Aynı ekilde<br />
Kur’an ayetlerinden <strong>ve</strong> hadislerde kaynaını<br />
alan deerler <strong>ve</strong> davranılar da hem kalıcı <strong>ve</strong> tatmin<br />
edici hem de davranıları yönlendirici ilevini<br />
devam ettirmektedir. Helal, haram, sevap, günah,<br />
kul hakkı yememek gibi deerler, toplumda etkisini<br />
devam ettirmektedir.<br />
Aile düzeninde<br />
Hıristiyan deerleri<br />
Hüseyin Emin Öztürk’ün bir aratırmasına göre<br />
Pollyana, Güli<strong>ve</strong>r’in seyahatleri, Monte Kristo,<br />
Deniz Altında 20.000 Fersah, Define Adası, Çocuk<br />
Kalbi, Pinokyo gibi 20 çocuk kitabında ilenen Hıristiyan<br />
deerleri unlardır: Tanrı inancı, eytan,<br />
melek, kıyamet, cennet, cehennem, ölüm, Hıristiyanlık,<br />
dua, iyi, kötü, ükür, din adamı, suç, ceza,<br />
Hz. sa, öüt, yemin, uursuzluk.<br />
Aynı kitaplarda tesbit edilen toplumsal deerler<br />
de unlar: Aile baı, yardım se<strong>ve</strong>rlik, bilgi, eitim,<br />
çalıkanlık, zenginlik, mutluluk, toplu yaama,<br />
akıllılık, örnek alma, doruluk, adalet. Aynı kitaplarda<br />
ilenen özlemler; aile özlemi, baka hayata<br />
özlem, arkada özlemidir. Sevgi çeitleri ise unlardır:<br />
Tabiat, hayvan <strong>ve</strong> insan sevgisi.<br />
Bizim çocuklarımız da deerleri daha çok bu kitaplardan<br />
almaktadır.<br />
Bizim deerlerimiz<br />
imdi bizim cemiyetimizde, ailede <strong>ve</strong> günlük hayatta<br />
geçerli olan <strong>ve</strong> çou slâmî kaynaklı deerlerimizin<br />
bir kısmına bir göz atalım:<br />
Ailenin kutsallıı, evde karılıklı saygı <strong>ve</strong> sevgi,<br />
hediyeleme, neeyi, kederi <strong>ve</strong> ıztırabı paylama,<br />
sıkıntıları beraber omuzlama, yardımlama, uzakta<br />
<strong>ve</strong>ya ayrı olunsa da ziyaretleme, evde çıplak<br />
dolamama, sık sık hal-hatır sorma, taziye, kına<br />
yakma, nikâh, dinî nikâh, gayret kuaı, sadıç,<br />
doan çocuun kulaına ezan okuma, isim koyma,<br />
gözaydın <strong>ve</strong> tebrik ziyaretleri, di bulguru <strong>ve</strong><br />
budayı, sünnet <strong>ve</strong> sünnet düünü, selamlama,<br />
öretmene ayaa kalkma, büyüklere <strong>ve</strong> yalılara<br />
saygı, tutumlu olma, dul, yetim <strong>ve</strong> öksüzlere yakın<br />
ilgi, komuluk <strong>ve</strong> komularla iyi geçinmek,<br />
misafirlik, misafire ikram, Tanrı misafiri, sofra duası,<br />
temizlik, abdest, gusül, toplu sofra kurmanın<br />
bereketli olması, bereket inancı vb.<br />
Toplumsal mahiyetteki deerlerin<br />
bazıları<br />
Düün yemei, sünnet yemei, cenaze evine<br />
komuların üç gün yemek göndermeleri, iftar yemekleri<br />
<strong>ve</strong> sofraları, hacı yemei, adak kurbanı <strong>ve</strong><br />
adak aı, aure, selamlama, her ie besmeleyle<br />
balama, i bitince hamdetme, siftah etmek, paylamak,<br />
bakalarının haklarına saygı, insana saygı,<br />
hayvanlara <strong>ve</strong> tabiata sevgi, sözünde durma, özür<br />
dileme, sabırlı olma, nezaket, gönül alma (gönülleme),<br />
tevazu, kibirden kaçınma, ide, kazançta<br />
zamanda, harcamada tasarruf, tüyü bitmedik ye-<br />
Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 17
Toplumumuzda <strong>ve</strong> milletimizde dorudan slâmî<br />
kaynaklı <strong>ve</strong> günlük davranılarımızda en çok yönlendirici<br />
olan balıca deerler de unlardır:<br />
timlerin hakkını yememek <strong>ve</strong> onları korumak, dayanıma,<br />
akrabalık, hısımlık <strong>ve</strong> hemehrilik dayanıması,<br />
Hıdırellez kutlamaları, ramazan, kurban<br />
bayramları <strong>ve</strong> ziyaretleri, Cuma tebriklemeleri,<br />
millî bayramlar, tepre bayramı, kandil <strong>ve</strong> bayram<br />
kutlamaları, ziyaretleri, hogörü, kabir <strong>ve</strong> türbe<br />
ziyaretleri, muharrem kutlamaları, Kerbelâ ehidlerini<br />
anma vb.<br />
Deerlerin iyi benimsenmesi<br />
<strong>ve</strong> yaanabilmesi için bilhassa<br />
çocuklara onların kazandırılması<br />
esastır. Bunun için aile<br />
içi eitim, okul <strong>ve</strong> çevre çok<br />
büyük rol oynar. Aile <strong>ve</strong> okul,<br />
çocukları eitirken onlara di-<br />
erkâm <strong>ve</strong> paylaımcı, ortak<br />
çalıabilme duygularının <strong>ve</strong>rilmesi<br />
icab eder. Bunun için<br />
çocuklara “Kendini sevdiin<br />
gibi geleceini <strong>ve</strong> bakalarını<br />
da sev” ilkesinin, sıhhatli akıl<br />
yürütme melekesinin kazandırılması<br />
arttır.<br />
Allah, peygamber, Kitap, melek <strong>ve</strong> ahiret, cennet,<br />
cehennem inancı, Hz. Muhammed sevgisi, Kâbe,<br />
mevlid kandili, doum, ölüm, sünnet, zafer <strong>ve</strong><br />
baarı mevlidleri, kutlu doum haftası, Kur’an’a<br />
özel saygı, namaz, Cuma namazı, bayram namazı,<br />
cami, namazları cemaatle kılma <strong>ve</strong> cemaat ruhunun<br />
gelimesi, oruç, ramazan orucu, adak orucu,<br />
kefaret orucu, muharrem orucu, adalet, hürriyet,<br />
insanı yücelii, insan haklarına saygı <strong>ve</strong> riayet,<br />
zekât, sadaka, fıtra, hac, umre, kurban, kadına<br />
saygı, çocukları sevme <strong>ve</strong> kollama vb.<br />
slâmî deerler, slâm pratiinden, imanın uygulanmasından<br />
<strong>ve</strong> günlük hayatta her an yaanmasından<br />
domu <strong>ve</strong> gelimitir. Bir kısmı da uygulana<br />
uygulana farklı mekân <strong>ve</strong> zamanlarda farklı<br />
yorumlarla geleneklemitir. Ama hepsi bir medeniyet<br />
hadisesi olarak asırlar boyunca test edilmitir<br />
<strong>ve</strong> edilmektedir. Son senelerde sadece ülkemizde<br />
ramazanlarda kaydedilen gelimelere bakarak<br />
yaanan ramazanın nasıl bir medeniyet hadisesi,<br />
deerler yumaı <strong>ve</strong> insanlık manzarası tekil etti-<br />
ini görmemek mümkün deildir.<br />
Bunlara ila<strong>ve</strong>ten “evrensel” deerlere bir göz atalım:<br />
Birlemi Milletler deerleri, nsan Hakları<br />
Evrensel Beyannamesi deerleri, batılı hayat tarzından<br />
kaynaklanan deerler, Avrupa Birlii de-<br />
erleri, demokratik <strong>ve</strong> laik deerler gibi kıymetler,<br />
bu evrensel deerlere dâhil edilebilecek deerlerdir.<br />
Bunların hepsi de manevî deerlerdir.<br />
Bir de temel deerler var: Saygı, sevgi <strong>ve</strong> sorumluluk.<br />
Saygı, kendi arasında eref, kendisine saygı, annebaba<br />
<strong>ve</strong> yakınlara saygı, öretmene <strong>ve</strong> dier insanlara<br />
saygı, itibar, namusluluk, dürüstlük, sadakat,<br />
sabır, utanma, sakin kalma, ortak iyi, disiplin<br />
barı, çatımadan uzak durma, uyum <strong>ve</strong> uzlama<br />
diye çeitlendirilebilir.<br />
18 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1
Sevgi, gü<strong>ve</strong>n, sevinç, cömertlik, kendini ama,<br />
manevîlik, yaama sevinci, hayatı sevmek, gelecek<br />
akı <strong>ve</strong> sevgisi, bilme <strong>ve</strong> örenme sevgisi gibi<br />
çeitlere ayrılabilir. Gü<strong>ve</strong>n ise kendisine, dier<br />
insanlara <strong>ve</strong> hayata gü<strong>ve</strong>n tarzında çeitlerinden<br />
bahsedilebilir.<br />
Sorumluluk ise adalet, cesaret, mevcut düzeni <strong>ve</strong><br />
sistemi ama, düzenli <strong>ve</strong> disiplinli olmak, ortak<br />
iyiye saygı, ümit <strong>ve</strong> iman eklinde tespit edilebilir.<br />
Adalet ise herkese hakkını <strong>ve</strong>rebilmek, ama ailede<br />
çocukların her birinin özel ihtiyaçlarına cevap <strong>ve</strong>recek<br />
tarzda davranmak olarak ifade edilebilir.<br />
Milletimizin asırlardır yaadıı <strong>ve</strong> yaattıı deerleri<br />
olarak örf, adet, gelenekleri <strong>ve</strong> göreneklerinin<br />
çou slâmî kaynaklıdır. slâm öncesi devirlerden<br />
kaynaklananlar da o zamanki çeitli dinî inançların<br />
tesiriyle domu <strong>ve</strong> yerlemi deerlerdir. Bunlar<br />
uzun asırlar boyunca hayatiyetlerini korudukları<br />
gibi benimseyenlere de hayatiyet <strong>ve</strong>rmitir.<br />
Batılı deerler, daima deikendir. Birlemi Milletler<br />
deerleri, Avrupa Birlii deerleri, demokratik<br />
deerler, laik deerler hukukî deerler de<br />
manevî deerlerdir. Fakat bunların müeyyidesi olmadıı<br />
için dier manevî deerler gibi vicdanlarda<br />
yer ederek insanları kötülüklerden, günahtan<br />
koruyamaz..<br />
Deerlerin iyi benimsenmesi <strong>ve</strong> yaanabilmesi için<br />
bilhassa çocuklara onların kazandırılması esastır.<br />
Bunun için aile içi eitim, okul <strong>ve</strong> çevre çok büyük<br />
rol oynar. Aile <strong>ve</strong> okul, çocukları eitirken onların<br />
bencillik duygularından kurtulmalarını salamak,<br />
dierkâm <strong>ve</strong> paylaımcı, ortak çalıabilme duygularının<br />
<strong>ve</strong>rilmesi icab eder. Bunun için çocuklara<br />
“Kendini sevdiin gibi geleceini <strong>ve</strong> bakalarını<br />
da sev” ilkesinin, sıhhatli akıl yürütme melekesinin<br />
kazandırılması arttır. Bu onların aynı zamanda<br />
toplumsal bir karakter kazanmaları, sosyallemeleri<br />
demektir. Ama bütün bu deerleri kazandırırken,<br />
deerlerin dı <strong>ve</strong> iç artlardan dolayı<br />
kırılmaya <strong>ve</strong> aınmaya maruz kalabileceini hesaba<br />
katmalı, bu kırılma <strong>ve</strong> aınmanın çocuklarda<br />
<strong>ve</strong> büyüklerde ruhsal sarsıntılara yol açabilecei<br />
gözden ırak tutulmamalıdır. Böylesi bunalımlara,<br />
depresyonlara, stresli bir döneme girme halinde<br />
çocua, gence manevî direnç olarak Allah ile balantı<br />
kurabilecek manevî <strong>ve</strong> dinî birikimi <strong>ve</strong>rmek<br />
lâzımdır. Bunlarla çocuklara <strong>ve</strong> gençlere otonomi,<br />
kendi kendisini idare edebilme, iradeye <strong>ve</strong> doru<br />
bilgiye dayanan seçim yapabilme yeteneinin kazandırılması<br />
gerekir.<br />
Çocuklara deerler sistemini benimsetmek için<br />
en iyi vasıta, onları düzenli bir ekilde günlük<br />
faaliyetlerimize katılmalarını temin etmek, çeitli<br />
oyunlarla <strong>ve</strong> yaklaımlarla onların dünyasına nüfuz<br />
etmek, onlarla ilikilerde özen göstermektir.<br />
Demek ki deerlerimiz ilahî <strong>ve</strong> metafizik bir kaynaktan<br />
gücünü alırsa daha tatminkâr, daha kalıcı<br />
<strong>ve</strong> daha devamlı olmaktadır. Dolayısıyla daha<br />
etkili <strong>ve</strong> yönlendirici olmaktadır. Manevî deerlerimizin<br />
yeni yetien nesillere iyi tanıtılması <strong>ve</strong><br />
beraberce uygulamalarla benimsetilerek müterek<br />
yaanması halinde temiz, dürüst, gü<strong>ve</strong>nilir, çalıkan,<br />
ahlâklı <strong>ve</strong> yükselmi bir toplum haline gelmememiz<br />
için her hangi bir sebep kalmayacaktır.<br />
O zaman bata sorduumuz “nsanlar nasıl yaamalıdır”<br />
sorusu da cevap bulmu olacaktır.<br />
Faydalanılan Kaynaklar:<br />
Raymond Ruyer, Philosophie de la Valeur, L.Armand Colın,<br />
Paris,1952.<br />
Polin, Les Compréhensions Des Valeur, PUF, Paris, 1945.<br />
Claire Leduc, Comment Transmettre Des Valeurs Essentielles<br />
‘A Nos Enfants, Ed. Trustar, Montréal, 1994.<br />
Amartya Sen, Etik <strong>ve</strong> Ekonomi, çev. Ali Süha, stanbul: Do-<br />
an Kitap, 2003.<br />
Erol Güngör, Deerler Psikolojisi, Amsterdam, 1993.<br />
Hüseyin Emin Öztürk, Batı Çocuk Klasiklerinde Temel De-<br />
erler, Aile Aratırma Kurumu, Ankara 1991.<br />
Nezihe Araz <strong>ve</strong> Arkadaları, 21.Yüzyılın Eiinde Örf <strong>ve</strong><br />
Adetlerimiz, stanbul: Türk Kültürüne Hizmet Vakfı<br />
yay., ts.<br />
Nazmi Avcı, Tabula Rasa, Eylül-Aralık 2004, Isparta.<br />
Hilmi Ziya Ülken, La Circulation Des Valeurs, Sosyoloji dergisinden<br />
ayrı basım, stanbul, 1953.<br />
Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 19