07.02.2015 Views

Değerlerimiz ve Günlük Hayat - DEM

Değerlerimiz ve Günlük Hayat - DEM

Değerlerimiz ve Günlük Hayat - DEM

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

DOSYA<br />

deer<br />

kavramının<br />

yükselii<br />

<strong>ve</strong><br />

eitim<br />

Deerlerimiz <strong>ve</strong><br />

Günlük <strong>Hayat</strong><br />

Süleyman Hayri BOLAY*<br />

* Prof. Dr., Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi Fen<br />

Edebiyat Fakültesi Felsefe<br />

Bölümü emekli öretim üyesi,<br />

bolay@gazi.edu.tr<br />

Modern iktisadın <strong>ve</strong> kapitalist ruhun bilinçli olarak “ahlâk dıı/etik<br />

dıı” bir nitelie büründüü genellikle iktisatçılarca da kabul gören<br />

bir hükümdür. Hâlbuki iktisat bilimi, tarihî seyir içinde daima<br />

ahlâkın bir uygulayıcısı <strong>ve</strong> uzantısı olarak gelimitir. Hatta iktisat uzun süre<br />

ahlâkın bir alt dalı gibi kabul edilmitir. Bu, Aristo’nun Nikomakos’a Etik adlı<br />

kitabından beri böyledir. Onun tesiriyle slâm dünyasındaki ahlâk kitaplarında<br />

da iktisat (tedbir-i menzil) ahlâkın bir alt bölümü olarak mütalaa edilmitir. Her<br />

halükârda, iktisadın ahlâkla ilgisinin olmadıını söyleyenler olsa bile, iktisadı,<br />

ahlâk <strong>ve</strong> siyasetten ayırmak mümkün deildir. Çünkü iktisatta <strong>ve</strong> siyasette neler<br />

yapmamız, nelerden kaçınmamız gerektii hususunda kuralları ahlâk koyar.<br />

Dolayısıyla iktisadın <strong>ve</strong> siyasetin amaçları içinde ahlâkın amaçları da yer alır. Bu<br />

amaç da ilk bakıta “temiz bir toplum” yaratmak yani insanın <strong>ve</strong> toplumların<br />

12 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1


ktisadî hayatta bir davranı tercih edilirken, ikili ilikilerde daima “fayda/<br />

çıkar” ön plandadır. Eer aklî davranı sadece çıkara balanırsa, davranıların<br />

ahlâkla balantısının inkâr edilmesi gerekir. Burada esas mesele udur:<br />

Davranılarımızı yönlendiren saikler, tek baına kiisel çıkar mıdır, yoksa<br />

farklı <strong>ve</strong> birden fazla kaynaa mı sahiptir<br />

iyiliini <strong>ve</strong> huzurunu temin etmektir. Burada esas<br />

problem ser<strong>ve</strong>tin, malın <strong>ve</strong> mülkün tek hedef <strong>ve</strong><br />

amaç olup olmadııdır. Eer ser<strong>ve</strong>t yararlı olduu<br />

için tek amaç olursa o zaman ahlâka yer <strong>ve</strong> lüzum<br />

kalmaz. ayet ser<strong>ve</strong>t esas hedef deil de esas hedefe<br />

ulamak için bir vasıta ise, ki öyledir, bu takdirde<br />

ahlâk <strong>ve</strong>ya etik nihaî hedeftir.<br />

Ahlâk nihaî hedef olunca “nsan nasıl yaamalı”<br />

sorusu, tam bir ahlâk sorusu olduu için, insanı<br />

davranılara sevk eden amiller <strong>ve</strong>ya saikler (motifler)<br />

önem kazanmaktadır. Çünkü ahlâkî kurallar<br />

<strong>ve</strong> bunlara dayanan bir hayat, öyle <strong>ve</strong>ya<br />

böyle insan davranılarına etki etmekte <strong>ve</strong> onları<br />

yönlendirmektedir. Burada önemli olan bir dier<br />

husus, tek bir insanın deil, milletin, toplumun<br />

<strong>ve</strong> bütün insanların hedeflenen iyilie <strong>ve</strong> huzura<br />

kavumalarını salamaktır. ktisadî faaliyetlere<br />

ahlâk dıı yaklaımlar, her zaman bu faaliyetleri<br />

<strong>ve</strong>rimsiz kılmıtır. Meselâ zengin ülkeler <strong>ve</strong> Birlemi<br />

Milletler dünyadaki açlık, yoksulluk, bulaıcı<br />

hastalıklar, sömürü, sava gibi milletler arası olayları<br />

sona erdirmek için mücadele etmelerine ramen,<br />

bunlar azalmak yerine artarak devam ediyor.<br />

Çünkü bu faaliyetleri yürüten yetkililer yeterince<br />

samimî davranmıyorlar. Yani ahlâkî endieler, ön<br />

planda gibi görünmesine ramen aslında öyle de-<br />

ildir. Bundan dolayı iktisat <strong>ve</strong> siyaset, etik endi-<br />

elere samimiyetle <strong>ve</strong> dikkatle eilse daha müspet<br />

<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli neticeler alacaktır.<br />

Modern iktisatta insan davranıları açısından<br />

“Akılcı/rasyonel davranı”, esas rol sahibidir.<br />

Yerlemi iktisat anlayıında insan davranılarının<br />

rasyonalitesinin iki ölçütü var: Birisi rasyonalitenin<br />

davranıları seçerken <strong>ve</strong>ya tercih ederken bunlardaki<br />

iç tutarlılık; dieri ise kiisel çıkarın azamîletirilmesi<br />

ile aynı kabul edilmesidir. Rasyonel seçi,<br />

seçimi yapanın gerçekletirmeye çalıtıı amaç ile<br />

bunu uygulama tarzı arasındaki asgarî uygunluk<br />

baını vazgeçilmez art olarak nazara almalıdır.<br />

Acaba her halükârda bu iç tutarlılık, rasyonel davranı<br />

için yeterli midir Her halde yeterli deildir.<br />

Çünkü davranı tercihi yaparken amaçlarımız,<br />

inançlarımız, deerlerimiz <strong>ve</strong> bizi etkileyen saiklerimizin<br />

öyle <strong>ve</strong>ya böyle tesirinde kalmaktayız.<br />

ktisadî hayatta bir davranı tercih edilirken, ikili<br />

ilikilerde daima “fayda/çıkar” ön plandadır. Acaba<br />

her eyi bir kenara bırakarak “kiisel çıkar”ın<br />

peinde komak, rasyonel bir davranı sayılabilir<br />

mi Eer aklî davranı sadece çıkara balanırsa,<br />

davranıların ahlâkla balantısının inkâr edilmesi<br />

gerekir. Çünkü “etik egoizm”, yapısında çeliik olmasına<br />

ramen, manevî deerler açısından makbul<br />

bir durum deildir. Bu da davranılarda etiin<br />

rolünün reddi demektir. Gerçek hayatta herkes her<br />

zaman bencil davrandıı fikri doru olamaz. Her<br />

zaman bencil olunmasını, rasyonalitenin bir artı<br />

olarak kabul etmek saçmadır. Kendi çıkarı peinde<br />

komak, ahsî çıkarı maksimize etmek, “homo<br />

ekonomikus” tipinin her zaman geçerli olamaya-<br />

Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 13


dürüstlüüne inanmak ile bir iadamının kurduu<br />

irketin <strong>ve</strong>rimli olacaına olan inanç bu türdendir.<br />

Deer alanları bilimsel deerler, ahlâkî deerler,<br />

estetik deerler, dinî deerler, siyasî deerler, teknik<br />

deerler, hukukî <strong>ve</strong> iktisadî deerler, hümanist<br />

deerler olmak üzere çeitlere ayrılabilir. Aslında<br />

bunlar kesin çizgilerle ayrılamazlar, birbirleri içine<br />

geçmi vaziyetteler. Deerler günlük hayata yönelik<br />

olduu için uzak <strong>ve</strong> yakın gelecee ait gayeler<br />

<strong>ve</strong> hedefler burada belirleyici olur. in içine gaye<br />

girdii için ona paralel olarak eylem (action) de<br />

deerin ayrılmaz unsuru olur.<br />

Bu durumda deerle ilgili belli balı kavramlar<br />

öyle tesbit edilebilir: Realite, insan, özne, gaye<br />

<strong>ve</strong> eylem (fiil) yahut davranı. Realite, gerçekler<br />

Deerler özneye güncelin, reelin ötesine geçme <strong>ve</strong> onları ama arzusu <strong>ve</strong>rir.<br />

Deerlerle düüncemiz daha güçlü olarak tabiatın <strong>ve</strong> fizik dünyanın ötesine<br />

ulaırız. Böylelikle ideale yönelmi oluruz. Deerler ideale yönelik olursa<br />

eylem de o deerin balı olduu inancın ayrılmaz bir parçası <strong>ve</strong> gerei olur.<br />

caını gösterir. Burada esas mesele udur: Davranılarımızı<br />

yönlendiren saikler, tek baına kiisel<br />

çıkar mıdır, yoksa farklı <strong>ve</strong> birden fazla kaynaa<br />

mı sahiptir.<br />

Burada kiisel çıkar ile bütün bir toplumun yararı<br />

<strong>ve</strong> bütün insanlıın yararı ile ahsî çıkarın karıtlıı<br />

bahis konusudur. nsan sadece maddî varlıa<br />

tapan <strong>ve</strong> ahsî çıkarlarının peinde koan egoist<br />

bir varlık mıdır Yoksa manevî cephesi yükselebilen<br />

<strong>ve</strong> dolayısıyla çou zaman toplumun çıkarlarını<br />

kendi çıkarların tercih edecek seviyeye yükselebilen<br />

bir varlık mıdır nsanlar gerçek hayatta<br />

kiisel çıkarlarına göre davransaydılar, özgün,<br />

özel <strong>ve</strong> manevî bir takım baarılara imza atabilirler<br />

miydi Kendine hâkim olma, adaleti gerçekletirme,<br />

cömertlik, bakalarına faydalı olmaktan<br />

büyük bir haz duyma, kul hakkı gözetme, yetmi<br />

iki millete bir göz ile bakma, herkese sevgi ile yaklama,<br />

güler yüz gösterme, bakasını kendisine<br />

tercih edebilme, menfaatsız dostluklar kurabilme<br />

gibi erdemler kiisel çıkarcılıın çok ötesinde <strong>ve</strong><br />

üstünde olan manevî deerlerdir.<br />

Deerler, insanların deer <strong>ve</strong>rdii <strong>ve</strong> ulamak için<br />

peinden kotuu, elde etmeyi iddetle arzu ettii<br />

eylerdir. Bunlar mal, mülk, ser<strong>ve</strong>t, sıhhat gibi de-<br />

erler olduu gibi, mutluluk, huzur, Allah sevgisi,<br />

vatan sevgisi <strong>ve</strong> özgürlük gibi tamamen manevî<br />

deerler de olabilir.<br />

Deerler bizi kötü davranılardan alıkoyan, zihin<br />

muhtevaları <strong>ve</strong> inanılardır. Bu inanılar her zaman<br />

dinî inanç olmayabilir. Mesela arkadaının<br />

dünyası olarak kabul edilmekle beraber, insanın<br />

dıında <strong>ve</strong> insandan baımsız olarak varolan eyler<br />

mânâsına da alınmaktadır. Burada insan, gaye<br />

<strong>ve</strong> eylem mevcudu, hal-i hazırı aıp gelecee yönelmeyi<br />

kendinde taır. nsan, kökü geçmite olan<br />

<strong>ve</strong> gelecee yönelik bir varlıktır. Çünkü kendisini<br />

amak <strong>ve</strong> bakasını yahut dier insanları <strong>ve</strong> varlıkları<br />

kefetmek durumundadır. Bakasını <strong>ve</strong>ya<br />

dierlerini kefederek özümleyen insan, kendi uurunda<br />

bakası ile kendisini kaynatırır <strong>ve</strong> birletirir.<br />

Böylelikle önündeki <strong>ve</strong>rilmi olan eylerden<br />

sıyrılır, tabiattan gelen engelleri aar, serbestlik<br />

kazanır, insan sıfatıyla yeni davranı sergileyecek<br />

özne olarak ortaya çıkar. Gaye eyleme nispetle<br />

yenilenmi deerdir, denebilir. Deer bu durumda<br />

eylem/davranı <strong>ve</strong> sergilenecek yeni eylemin<br />

konusu/objesi olarak tarif edilebilir. Eylem <strong>ve</strong>ya<br />

14 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1


Deerle ilgili belli balı kavramlar öyle<br />

tesbit edilebilir: Realite, insan, özne, gaye<br />

<strong>ve</strong> eylem yahut davranı. Deer yaratıcı<br />

/ eylemci davranı, gayeye doru bir yönelmeyi<br />

<strong>ve</strong> bu konuda bir tasavvuru, seçimde<br />

vuzuhu, bir de iyimserlii gerekli<br />

kılar. Öznenin yani deeri gerçekletirecek<br />

olan insanın etkinlii, onun dünyada<br />

varoluu deil ama eylemidir. Bu bakımdan<br />

deerleri gerçekletiren eylem <strong>ve</strong>ya<br />

davranılarımızdır.<br />

davranı ise gayeye doru yol alarak yeni bir de-<br />

er meydana getirme gayretidir. Aslında yeni de-<br />

er yaratılması hem insanın tabiatının, hem de dı<br />

tabiatın aılmasıdır. Bu demektir ki insanın kendindeki<br />

iddetli arzuları, hırsları aması lazımdır.<br />

Deer yaratıcı/eylemci davranı, gayeye doru bir<br />

yönelmeyi <strong>ve</strong> bu konuda bir tasavvuru, seçimde<br />

vuzuhu, bir de iyimserlii gerekli kılar. Öznenin<br />

yani deeri gerçekletirecek olan insanın etkinli-<br />

i, onun dünyada varoluu deil ama eylemidir.<br />

Bu bakımdan deerleri gerçekletiren eylem <strong>ve</strong>ya<br />

davranılarımızdır.<br />

Deer mahiyeti icabı irrasyonel, öznel/sübjektif,<br />

inanca dayanan hatta metafizik temelli, insan davranılarına<br />

hâkim <strong>ve</strong> yönlendirici, sadece insana<br />

has bir inançtır. Deer bir oluum, bir bakalama<br />

<strong>ve</strong> ama halidir.<br />

Gayeler <strong>ve</strong> hedefler çeit çeit olduu gibi eylemler<br />

de çeit çeit olmaktadır: Realist, hümanist,<br />

toplumsal, dinî, muhafazakâr, gelenekçi, ahlâkçı,<br />

irrasyonel, mistik, tasavvufî, pragmatik, politik,<br />

gayri ahlâkî davranılar gibi.<br />

Sadece realist davranılar bile zevkci, kaderci,<br />

üpheci <strong>ve</strong> nihilist davranılar diye çeitlere ayrılabilir.<br />

Görülüyor ki günlük davranılarımızı <strong>ve</strong> hareketlerimizi<br />

seçerken <strong>ve</strong>ya tercih ederken, bütün bu<br />

akımlar, ideolojiler, inançlar, gelenekler, düünceler<br />

<strong>ve</strong> deerler, yönlendirici hatta belirleyici olmaktadır.<br />

Deer-ahlâk ilikisi<br />

Her hangi bir faaliyette karımıza ahlâkî bir tutum<br />

çıkıyorsa bu, hareketlerimizi <strong>ve</strong> davranılarımızı<br />

ahlâkın yani ahlâkî deerlerin yönlendirdii<br />

mânâsına gelir. Ahlâk <strong>ve</strong> deer ilikisi, ikisinin de<br />

“iyi” peinde komasından kaynaklanır. Ahlâkta<br />

daima “iyi” <strong>ve</strong> “kötü” kategorileri rol oynar. Esasen<br />

insanın bu kategorilere sokmadıı anlayı, hareket<br />

<strong>ve</strong> düünce yok gibidir. Zaten bütün ahlâk<br />

hükümleri birer deer hükmüdür. “Yardımse<strong>ve</strong>rlik<br />

bir fazilettir.”, “Ali dürüsttür”, “Ben inanıyorum<br />

ki arkadaım yalan söylemez.”, “Kul hakkı<br />

yiyenler onmazlar” gibi hükümler, hem ahlâk,<br />

hem de deer hükümleridir.<br />

Bunun yanında ahlâkî fiilin tercihinde -bu fiil iktisadî,<br />

hukukî, siyasî <strong>ve</strong> teknik olabilir- deerler,<br />

barolü oynamaktadır. Mesela korkak olma yerine<br />

cesareti, zayıf olma yerine kuv<strong>ve</strong>tli olmayı,<br />

beceriksiz olma yerine beceriklilii, cimri olma<br />

yerine cömertlii, haksızlıa karı adaletli olmayı,<br />

Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 15


tembellie karı çalıkan <strong>ve</strong> üretici olmayı, yalana<br />

karı dürüst olmayı tercih ettiren ey nedir Bütün<br />

bu alanlardaki eylemlerin tercihinde <strong>ve</strong> davranı-<br />

ın gerçeklemesinde deerler <strong>ve</strong> inançlar daima<br />

etkili olmaktadır. nsan dünyanın yuvarlaklıına<br />

inandıı gibi Allah’a, meleklere, ahirete, adalete,<br />

fazilete <strong>ve</strong> hürriyete de inanabilir. Deerlerde ihtiyaç<br />

önemli bir rol oynar. Burada arzu duyan öznenin<br />

duyduu ihtiyaç ile ulaılmak istenen “akın<br />

obje”ye duyulan ihtiyaç, deerlerin ortaya çıkmasına<br />

yol açar.<br />

Deerler toplumda çounluk tarafından<br />

yaandıkça, zaman içerisinde<br />

özneleri tatmin edici <strong>ve</strong><br />

mutluluk <strong>ve</strong>rici bir özellik taıdı-<br />

ı pratik olarak test edilir. Bu test<br />

edilme özellii, tarih boyunca görülen<br />

uygulamalarla asırlar içinde<br />

kültürel bir görünüle de kendini<br />

göstermitir. Zamanın <strong>ve</strong> mekânın<br />

engellerini aarak asırlar boyunca<br />

yaayan deerler kaynaını zaman<br />

<strong>ve</strong> mekân üstü âlemden yani ilâhî<br />

âlemden alan deerlerdir.<br />

Deerler özneye güncelin, reelin ötesine geçme <strong>ve</strong><br />

onları ama arzusu <strong>ve</strong>rir. Deerlerle düüncemiz<br />

daha güçlü olarak tabiatın <strong>ve</strong> fizik dünyanın ötesine<br />

ulaırız. Böylelikle ideale yönelmi oluruz. Bu<br />

bakımdan deerler <strong>ve</strong> eylemler genellikle ideale<br />

yöneliktir. Deerler ideale yönelik olursa eylem de<br />

o deerin balı olduu inancın ayrılmaz bir parçası<br />

<strong>ve</strong> gerei olur. Ben bir tanıdıımın dürüstlüüne<br />

inanıyorsam, onu se<strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> ona yaklamayı tercih<br />

ederim. Bu, benim dier insanları kefetmem<br />

demektir. Dolayısıyla dierlerini seçmem <strong>ve</strong> tercih<br />

etmekliimde inancımın <strong>ve</strong> ondan kaynaklanan<br />

sevginin rolü ön plandadır. Böylece deerlerin<br />

toplumsal yönü ile yüzyüze geliriz. nancın eylem<br />

dünyasında tam olarak gerçeklemesi, öznelerin<br />

(fail <strong>ve</strong>ya mü’minlerin) inançlarındaki samimiyete<br />

<strong>ve</strong> bu samimiyetten doan derinlie, ruhun<br />

derinliklerinde kök salmasına balıdır. Bu yetmez,<br />

aynı zamanda toplumsal ortamın müsait olmasına<br />

de balıdır. Ahlâkî <strong>ve</strong> dinî deerlerin toplumlarda<br />

yerleebilmesi için esas hak <strong>ve</strong> hürriyetler gü<strong>ve</strong>nce<br />

altında olmalı, farklı inanı <strong>ve</strong> gayelere ramen,<br />

bir “ortak iyi” <strong>ve</strong> bir “ortak gaye” bulunmalı <strong>ve</strong><br />

bunlar toplumun çounluu tarafından benimsenmi,<br />

çounluk tarafından tekrar edilerek ya-<br />

anmı olmalıdır. Ortak iyi <strong>ve</strong> gayenin de kaynaı<br />

<strong>ve</strong> balangıcı, sıcak bir aile ortamı, iyi komuluk<br />

münasebetlerinin kurulup gelitirilmesi, mahalle,<br />

okul <strong>ve</strong> olgunlama yolunda ilerleyen bir toplum<br />

olabilir. Deerler sayesinde ortak inançlar <strong>ve</strong> gayeler<br />

etrafında toplumun birlik formu vardır. Bu<br />

birlie kimse zorlanmaz. Ona katılanlar uurla,<br />

sevgiyle <strong>ve</strong> arzularıyla katılırlar. Bunlar inandıkları,<br />

paylatıkları ortak deerleri uurlu olarak <strong>ve</strong><br />

ortaklaa yaamaa, yaatmaya, yaymaya <strong>ve</strong> üstün<br />

tutmaya çalıırlar. Bu sayede deerler genel<br />

geçerlik kazanırlar. Bu insanlar egolarını, nefsaniyetlerini<br />

yenmi, dier özneleri kendilerine tercih<br />

edebilen kimseler seviyesine yükselmilerdir.<br />

Toplumsal açıdan deerler, topluma mânâ kazandıran<br />

<strong>ve</strong> önem <strong>ve</strong>rdiren ölçülerdir. Sosyolojik<br />

açıdan deerler, toplumun fertlerince paylaılmı<br />

<strong>ve</strong> bu konuda uzlaılmı davranı kalıplarıdır,<br />

denebilir. Ferdî görüler burada etkili <strong>ve</strong> geçerli<br />

sayılmaz. Zaten insanlar, her zaman bir takım ilikiler<br />

aı içinde yaarlar. Bu ilikiler inanç, deer,<br />

temayül, kural <strong>ve</strong> genel olarak iktisadî <strong>ve</strong> ahlâkî<br />

ilikilerdir. Bunlarda hâkim olan esas manevîliktir.<br />

Deerler urunda fertler fedakârlıkta, mücadelede<br />

bulunurlar <strong>ve</strong> hatta o uurda ölümü göze<br />

alırlar. Vatan, namus, din, Allah <strong>ve</strong> ehitlik gibi de-<br />

erlerin tehlikeye girmesinde inananlar icabında<br />

ölüme gidebilirler.<br />

16 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1


Deerler toplumda çounluk tarafından yaandıkça,<br />

zaman içerisinde özneleri tatmin edici <strong>ve</strong><br />

mutluluk <strong>ve</strong>rici bir özellik taıdıı pratik olarak<br />

test edilir. Bu test edilme özellii, tarih boyunca<br />

görülen uygulamalarla asırlar içinde kültürel bir<br />

görünüle de kendini göstermitir. Zamanın <strong>ve</strong><br />

mekânın engellerini aarak asırlar boyunca ya-<br />

ayan deerler kaynaını zaman <strong>ve</strong> mekân üstü<br />

âlemden yani ilâhî âlemden alan deerlerdir. Mesela<br />

Tevrat’ın <strong>ve</strong>ya ncil’in ayetlerine dayanan bir<br />

deerden kaynaklanan ahlâkî davranılar, tarih<br />

boyunca bunlardan gelien gelenekler, örf <strong>ve</strong> adetler<br />

de zaman üstü bir dirence sahiptirler. Aynı ekilde<br />

Kur’an ayetlerinden <strong>ve</strong> hadislerde kaynaını<br />

alan deerler <strong>ve</strong> davranılar da hem kalıcı <strong>ve</strong> tatmin<br />

edici hem de davranıları yönlendirici ilevini<br />

devam ettirmektedir. Helal, haram, sevap, günah,<br />

kul hakkı yememek gibi deerler, toplumda etkisini<br />

devam ettirmektedir.<br />

Aile düzeninde<br />

Hıristiyan deerleri<br />

Hüseyin Emin Öztürk’ün bir aratırmasına göre<br />

Pollyana, Güli<strong>ve</strong>r’in seyahatleri, Monte Kristo,<br />

Deniz Altında 20.000 Fersah, Define Adası, Çocuk<br />

Kalbi, Pinokyo gibi 20 çocuk kitabında ilenen Hıristiyan<br />

deerleri unlardır: Tanrı inancı, eytan,<br />

melek, kıyamet, cennet, cehennem, ölüm, Hıristiyanlık,<br />

dua, iyi, kötü, ükür, din adamı, suç, ceza,<br />

Hz. sa, öüt, yemin, uursuzluk.<br />

Aynı kitaplarda tesbit edilen toplumsal deerler<br />

de unlar: Aile baı, yardım se<strong>ve</strong>rlik, bilgi, eitim,<br />

çalıkanlık, zenginlik, mutluluk, toplu yaama,<br />

akıllılık, örnek alma, doruluk, adalet. Aynı kitaplarda<br />

ilenen özlemler; aile özlemi, baka hayata<br />

özlem, arkada özlemidir. Sevgi çeitleri ise unlardır:<br />

Tabiat, hayvan <strong>ve</strong> insan sevgisi.<br />

Bizim çocuklarımız da deerleri daha çok bu kitaplardan<br />

almaktadır.<br />

Bizim deerlerimiz<br />

imdi bizim cemiyetimizde, ailede <strong>ve</strong> günlük hayatta<br />

geçerli olan <strong>ve</strong> çou slâmî kaynaklı deerlerimizin<br />

bir kısmına bir göz atalım:<br />

Ailenin kutsallıı, evde karılıklı saygı <strong>ve</strong> sevgi,<br />

hediyeleme, neeyi, kederi <strong>ve</strong> ıztırabı paylama,<br />

sıkıntıları beraber omuzlama, yardımlama, uzakta<br />

<strong>ve</strong>ya ayrı olunsa da ziyaretleme, evde çıplak<br />

dolamama, sık sık hal-hatır sorma, taziye, kına<br />

yakma, nikâh, dinî nikâh, gayret kuaı, sadıç,<br />

doan çocuun kulaına ezan okuma, isim koyma,<br />

gözaydın <strong>ve</strong> tebrik ziyaretleri, di bulguru <strong>ve</strong><br />

budayı, sünnet <strong>ve</strong> sünnet düünü, selamlama,<br />

öretmene ayaa kalkma, büyüklere <strong>ve</strong> yalılara<br />

saygı, tutumlu olma, dul, yetim <strong>ve</strong> öksüzlere yakın<br />

ilgi, komuluk <strong>ve</strong> komularla iyi geçinmek,<br />

misafirlik, misafire ikram, Tanrı misafiri, sofra duası,<br />

temizlik, abdest, gusül, toplu sofra kurmanın<br />

bereketli olması, bereket inancı vb.<br />

Toplumsal mahiyetteki deerlerin<br />

bazıları<br />

Düün yemei, sünnet yemei, cenaze evine<br />

komuların üç gün yemek göndermeleri, iftar yemekleri<br />

<strong>ve</strong> sofraları, hacı yemei, adak kurbanı <strong>ve</strong><br />

adak aı, aure, selamlama, her ie besmeleyle<br />

balama, i bitince hamdetme, siftah etmek, paylamak,<br />

bakalarının haklarına saygı, insana saygı,<br />

hayvanlara <strong>ve</strong> tabiata sevgi, sözünde durma, özür<br />

dileme, sabırlı olma, nezaket, gönül alma (gönülleme),<br />

tevazu, kibirden kaçınma, ide, kazançta<br />

zamanda, harcamada tasarruf, tüyü bitmedik ye-<br />

Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 17


Toplumumuzda <strong>ve</strong> milletimizde dorudan slâmî<br />

kaynaklı <strong>ve</strong> günlük davranılarımızda en çok yönlendirici<br />

olan balıca deerler de unlardır:<br />

timlerin hakkını yememek <strong>ve</strong> onları korumak, dayanıma,<br />

akrabalık, hısımlık <strong>ve</strong> hemehrilik dayanıması,<br />

Hıdırellez kutlamaları, ramazan, kurban<br />

bayramları <strong>ve</strong> ziyaretleri, Cuma tebriklemeleri,<br />

millî bayramlar, tepre bayramı, kandil <strong>ve</strong> bayram<br />

kutlamaları, ziyaretleri, hogörü, kabir <strong>ve</strong> türbe<br />

ziyaretleri, muharrem kutlamaları, Kerbelâ ehidlerini<br />

anma vb.<br />

Deerlerin iyi benimsenmesi<br />

<strong>ve</strong> yaanabilmesi için bilhassa<br />

çocuklara onların kazandırılması<br />

esastır. Bunun için aile<br />

içi eitim, okul <strong>ve</strong> çevre çok<br />

büyük rol oynar. Aile <strong>ve</strong> okul,<br />

çocukları eitirken onlara di-<br />

erkâm <strong>ve</strong> paylaımcı, ortak<br />

çalıabilme duygularının <strong>ve</strong>rilmesi<br />

icab eder. Bunun için<br />

çocuklara “Kendini sevdiin<br />

gibi geleceini <strong>ve</strong> bakalarını<br />

da sev” ilkesinin, sıhhatli akıl<br />

yürütme melekesinin kazandırılması<br />

arttır.<br />

Allah, peygamber, Kitap, melek <strong>ve</strong> ahiret, cennet,<br />

cehennem inancı, Hz. Muhammed sevgisi, Kâbe,<br />

mevlid kandili, doum, ölüm, sünnet, zafer <strong>ve</strong><br />

baarı mevlidleri, kutlu doum haftası, Kur’an’a<br />

özel saygı, namaz, Cuma namazı, bayram namazı,<br />

cami, namazları cemaatle kılma <strong>ve</strong> cemaat ruhunun<br />

gelimesi, oruç, ramazan orucu, adak orucu,<br />

kefaret orucu, muharrem orucu, adalet, hürriyet,<br />

insanı yücelii, insan haklarına saygı <strong>ve</strong> riayet,<br />

zekât, sadaka, fıtra, hac, umre, kurban, kadına<br />

saygı, çocukları sevme <strong>ve</strong> kollama vb.<br />

slâmî deerler, slâm pratiinden, imanın uygulanmasından<br />

<strong>ve</strong> günlük hayatta her an yaanmasından<br />

domu <strong>ve</strong> gelimitir. Bir kısmı da uygulana<br />

uygulana farklı mekân <strong>ve</strong> zamanlarda farklı<br />

yorumlarla geleneklemitir. Ama hepsi bir medeniyet<br />

hadisesi olarak asırlar boyunca test edilmitir<br />

<strong>ve</strong> edilmektedir. Son senelerde sadece ülkemizde<br />

ramazanlarda kaydedilen gelimelere bakarak<br />

yaanan ramazanın nasıl bir medeniyet hadisesi,<br />

deerler yumaı <strong>ve</strong> insanlık manzarası tekil etti-<br />

ini görmemek mümkün deildir.<br />

Bunlara ila<strong>ve</strong>ten “evrensel” deerlere bir göz atalım:<br />

Birlemi Milletler deerleri, nsan Hakları<br />

Evrensel Beyannamesi deerleri, batılı hayat tarzından<br />

kaynaklanan deerler, Avrupa Birlii de-<br />

erleri, demokratik <strong>ve</strong> laik deerler gibi kıymetler,<br />

bu evrensel deerlere dâhil edilebilecek deerlerdir.<br />

Bunların hepsi de manevî deerlerdir.<br />

Bir de temel deerler var: Saygı, sevgi <strong>ve</strong> sorumluluk.<br />

Saygı, kendi arasında eref, kendisine saygı, annebaba<br />

<strong>ve</strong> yakınlara saygı, öretmene <strong>ve</strong> dier insanlara<br />

saygı, itibar, namusluluk, dürüstlük, sadakat,<br />

sabır, utanma, sakin kalma, ortak iyi, disiplin<br />

barı, çatımadan uzak durma, uyum <strong>ve</strong> uzlama<br />

diye çeitlendirilebilir.<br />

18 <strong>DEM</strong> DERG | YIL 1 SAYI 1


Sevgi, gü<strong>ve</strong>n, sevinç, cömertlik, kendini ama,<br />

manevîlik, yaama sevinci, hayatı sevmek, gelecek<br />

akı <strong>ve</strong> sevgisi, bilme <strong>ve</strong> örenme sevgisi gibi<br />

çeitlere ayrılabilir. Gü<strong>ve</strong>n ise kendisine, dier<br />

insanlara <strong>ve</strong> hayata gü<strong>ve</strong>n tarzında çeitlerinden<br />

bahsedilebilir.<br />

Sorumluluk ise adalet, cesaret, mevcut düzeni <strong>ve</strong><br />

sistemi ama, düzenli <strong>ve</strong> disiplinli olmak, ortak<br />

iyiye saygı, ümit <strong>ve</strong> iman eklinde tespit edilebilir.<br />

Adalet ise herkese hakkını <strong>ve</strong>rebilmek, ama ailede<br />

çocukların her birinin özel ihtiyaçlarına cevap <strong>ve</strong>recek<br />

tarzda davranmak olarak ifade edilebilir.<br />

Milletimizin asırlardır yaadıı <strong>ve</strong> yaattıı deerleri<br />

olarak örf, adet, gelenekleri <strong>ve</strong> göreneklerinin<br />

çou slâmî kaynaklıdır. slâm öncesi devirlerden<br />

kaynaklananlar da o zamanki çeitli dinî inançların<br />

tesiriyle domu <strong>ve</strong> yerlemi deerlerdir. Bunlar<br />

uzun asırlar boyunca hayatiyetlerini korudukları<br />

gibi benimseyenlere de hayatiyet <strong>ve</strong>rmitir.<br />

Batılı deerler, daima deikendir. Birlemi Milletler<br />

deerleri, Avrupa Birlii deerleri, demokratik<br />

deerler, laik deerler hukukî deerler de<br />

manevî deerlerdir. Fakat bunların müeyyidesi olmadıı<br />

için dier manevî deerler gibi vicdanlarda<br />

yer ederek insanları kötülüklerden, günahtan<br />

koruyamaz..<br />

Deerlerin iyi benimsenmesi <strong>ve</strong> yaanabilmesi için<br />

bilhassa çocuklara onların kazandırılması esastır.<br />

Bunun için aile içi eitim, okul <strong>ve</strong> çevre çok büyük<br />

rol oynar. Aile <strong>ve</strong> okul, çocukları eitirken onların<br />

bencillik duygularından kurtulmalarını salamak,<br />

dierkâm <strong>ve</strong> paylaımcı, ortak çalıabilme duygularının<br />

<strong>ve</strong>rilmesi icab eder. Bunun için çocuklara<br />

“Kendini sevdiin gibi geleceini <strong>ve</strong> bakalarını<br />

da sev” ilkesinin, sıhhatli akıl yürütme melekesinin<br />

kazandırılması arttır. Bu onların aynı zamanda<br />

toplumsal bir karakter kazanmaları, sosyallemeleri<br />

demektir. Ama bütün bu deerleri kazandırırken,<br />

deerlerin dı <strong>ve</strong> iç artlardan dolayı<br />

kırılmaya <strong>ve</strong> aınmaya maruz kalabileceini hesaba<br />

katmalı, bu kırılma <strong>ve</strong> aınmanın çocuklarda<br />

<strong>ve</strong> büyüklerde ruhsal sarsıntılara yol açabilecei<br />

gözden ırak tutulmamalıdır. Böylesi bunalımlara,<br />

depresyonlara, stresli bir döneme girme halinde<br />

çocua, gence manevî direnç olarak Allah ile balantı<br />

kurabilecek manevî <strong>ve</strong> dinî birikimi <strong>ve</strong>rmek<br />

lâzımdır. Bunlarla çocuklara <strong>ve</strong> gençlere otonomi,<br />

kendi kendisini idare edebilme, iradeye <strong>ve</strong> doru<br />

bilgiye dayanan seçim yapabilme yeteneinin kazandırılması<br />

gerekir.<br />

Çocuklara deerler sistemini benimsetmek için<br />

en iyi vasıta, onları düzenli bir ekilde günlük<br />

faaliyetlerimize katılmalarını temin etmek, çeitli<br />

oyunlarla <strong>ve</strong> yaklaımlarla onların dünyasına nüfuz<br />

etmek, onlarla ilikilerde özen göstermektir.<br />

Demek ki deerlerimiz ilahî <strong>ve</strong> metafizik bir kaynaktan<br />

gücünü alırsa daha tatminkâr, daha kalıcı<br />

<strong>ve</strong> daha devamlı olmaktadır. Dolayısıyla daha<br />

etkili <strong>ve</strong> yönlendirici olmaktadır. Manevî deerlerimizin<br />

yeni yetien nesillere iyi tanıtılması <strong>ve</strong><br />

beraberce uygulamalarla benimsetilerek müterek<br />

yaanması halinde temiz, dürüst, gü<strong>ve</strong>nilir, çalıkan,<br />

ahlâklı <strong>ve</strong> yükselmi bir toplum haline gelmememiz<br />

için her hangi bir sebep kalmayacaktır.<br />

O zaman bata sorduumuz “nsanlar nasıl yaamalıdır”<br />

sorusu da cevap bulmu olacaktır.<br />

Faydalanılan Kaynaklar:<br />

Raymond Ruyer, Philosophie de la Valeur, L.Armand Colın,<br />

Paris,1952.<br />

Polin, Les Compréhensions Des Valeur, PUF, Paris, 1945.<br />

Claire Leduc, Comment Transmettre Des Valeurs Essentielles<br />

‘A Nos Enfants, Ed. Trustar, Montréal, 1994.<br />

Amartya Sen, Etik <strong>ve</strong> Ekonomi, çev. Ali Süha, stanbul: Do-<br />

an Kitap, 2003.<br />

Erol Güngör, Deerler Psikolojisi, Amsterdam, 1993.<br />

Hüseyin Emin Öztürk, Batı Çocuk Klasiklerinde Temel De-<br />

erler, Aile Aratırma Kurumu, Ankara 1991.<br />

Nezihe Araz <strong>ve</strong> Arkadaları, 21.Yüzyılın Eiinde Örf <strong>ve</strong><br />

Adetlerimiz, stanbul: Türk Kültürüne Hizmet Vakfı<br />

yay., ts.<br />

Nazmi Avcı, Tabula Rasa, Eylül-Aralık 2004, Isparta.<br />

Hilmi Ziya Ülken, La Circulation Des Valeurs, Sosyoloji dergisinden<br />

ayrı basım, stanbul, 1953.<br />

Y IL 1 SAYI 1 | <strong>DEM</strong> DERG 19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!