küresel piyasaların kaderi - TÜYİD - Yatırımcı İlişkileri Derneği
küresel piyasaların kaderi - TÜYİD - Yatırımcı İlişkileri Derneği
küresel piyasaların kaderi - TÜYİD - Yatırımcı İlişkileri Derneği
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SERVET YILDIRIM<br />
CNBC-E EKONOMİ GRUP BAŞKANI<br />
Önümüzdeki dönemde <strong>piyasaların</strong> yanıtını aradığı soruların<br />
başında Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalıp kalmayacağı<br />
yer alacak. Yunanlar rekabet güçlerini tekrar kazanabilmek<br />
için Euro’dan çıkarak Drahmi’ye dönme fikrine bundan<br />
birkaç ay öncesine göre daha sıcak bakıyorlar. Yunanistan’ın<br />
Euro’da kalıp kalmaması ekonomisinin sınırlı boyutu<br />
nedeniyle dünya piyasaları için tek başına çok önemli bir<br />
gelişme değil. Ancak Yunanistan böyle bir adımı atarken<br />
borçlarını ödememe gibi bir opsiyonu da kullanmak<br />
isteyebilir. Daha da önemlisi Yunanistan bu adımlarıyla<br />
sorunlu diğer Güney Avrupa ülkeleri için özendirici olabilir.<br />
Yeni Demokrasi Partisi’nin seçimlerdeng alip çıkması<br />
‘piyasa dostu’ bir seçim sonucu olarak görülüyor. Piyasalar<br />
ne kadar soğuk bakarsa baksınlar, Yunanistan’ın Euro’dan<br />
çıkmadan ve borçlarını inkar etmeden bu krizden kalıcı<br />
olarak çıkması ve rekabet gücüne kavuşması zor görünüyor.<br />
Fransa’da ise Sarkozy’nin yerine Hollande’ın gelmesiyle yeni<br />
bir dönem başladı. Bu sadece Fransa için değil, AB için yeni<br />
bir dönemin başlangıcı. Mali istikrar yanlısı Almanya’nın<br />
karşısında büyümeye daha fazla vurgu yapılmasını isteyen<br />
Fransa arasındaki ilişkiler Sarkozy döneminden çok daha<br />
farklı, çok daha gergin olacaktır. Birliğin iki lider ülkesinin<br />
sürekli çatışma potansiyeli Euro’nun sürekli baskı altında<br />
kalması anlamına geliyor.<br />
Türkiye açısından ise Kıbrıs Rum Yönetimi’nin altı<br />
ay sürecek AB dönem başkanlığının 1 Temmuz’da<br />
başlamasıyla AB ile müzakerelerde ve ilişkilerde ‘donma’<br />
süreci başlayacak.<br />
Haziran’ın son günü Avrupa bankalarının yüzde 9 sermaye<br />
bulundurmaları kuralının yürürlüğe gireceği tarih. Bu<br />
tarihe kadar bankalar gerekli yeniden sermayelendirmeyi<br />
ve ayaralamaları yapmak zorundalar. Bu noktada zorluğa<br />
düşecek olan bazı bankalara kamu müdahalesinin ve<br />
ortaklığının gündeme gelmesi söz konusu olabilir. Borsalarda<br />
banka hisseleri baskı altında kalabilir.<br />
Piyasalar aylardır Yunanistan ve Euro Bölgesi krizine<br />
odaklanmış durumda ancak daha büyük tehdit Asya’dan<br />
gelebilir. Çin ve Hindistan ekonomilerinde var olan mevcut<br />
yavaşlama işaretlerinin ne yönde seyredeceğini yakından<br />
izlemek gerekiyor. Yılın özellikle ikinci yarısında bu iki<br />
ekonomiye ait her türlü büyüme ve üretim verisi piyasalar<br />
açısından hayati önem taşıyacaktır. Çin ve Hindistan’ın<br />
‘öngörülenin ötesinde’ yavaşlaması <strong>küresel</strong> bir resesyonu<br />
tetikleyecektir.<br />
26 Temmuz’da açıklanacak olan üçüncü çeyrek enflasyon<br />
raporuyla Ekim sonunda açıklanacak olan dördüncü<br />
çeyrek raporları Türkiye’deki piyasa oyuncuları tarafından<br />
yakından izlenmeli, çünkü 2011 Sonbaharı’ndan bu yana<br />
makroekonomik dengelere göre duruşunda değişiklikler yapan<br />
Merkez Bankası’nın para politikasında yeni yön değiştirmeler<br />
olup olmayacağının sinyali bu raporlarda alınabilir. Eğer yılın<br />
ikinci yarısına gelindiğinde büyümenin hedef olan yüzde 4’ün<br />
çok altında kalacağı görülürse, bu Merkez Bankası üzerinde<br />
gevşeme baskısı yaratacaktır. Aynı şekilde enflasyonda<br />
beklediği düşüşü görememesi halinde Merkez Bankası<br />
politikayı biraz daha sıkabilir, TL’de değerlenmeyi daha fazla<br />
destekleyebilir. Bu gibi değişimlerin sinyalleri büyük olasılıkla<br />
enflasyon raporlarından gelecektir.<br />
MURAT SAĞMAN<br />
GENEL MÜDÜR<br />
NOTUS PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş.<br />
AB Liderler Zirvesi<br />
23-29 Haziran da yapılacak . Özellikle Yunanistan ile ilgili<br />
alınacak kararlar etkili olacak.<br />
ABD seçimleri<br />
Kasım ayındaki seçime kadar açıklanacak seçmen anketleri.<br />
Obama’nın ikinci kere seçilememesi durumunda belirsizlik<br />
getirerek olumsuz piyasa tepkisi getirebilir. Yüzde 7.2’nin<br />
üstünde olan bir işsizlikle ve yüzde 50‘nin altında olan bir<br />
güvenoyuyla hiç bir başkan tekrar seçilememiş ABD de.<br />
İrlanda referandumu<br />
Yeni mali taslak oylanacak. Genel beklenti ‘evet’ çıkması...<br />
‘Hayır’ çıkması ciddi sıkıntı yaratır.<br />
Fransa’da parlamento seçimleri<br />
Sosyalistler parlamentoda çoğunluğu sağladı.<br />
FEDToplantısı ve QE3<br />
Haziran toplantısında ‘operation twist’ bitirilmiş olacağından<br />
yerini alacak uygulamanın da açıklanması gerekiyor.<br />
Seçime kadar QE3 çıkmasının ihtimalin yüksek olduğunu<br />
düşünüyorum.<br />
LTRO ve/veya Ortak Eurobond İhracı<br />
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) aylık PPK toplantılarında<br />
alınacak kararlar. LTRO ve/veya ortak Eurobond ihracına<br />
yönelik gelebilecek bir haberin yansımaları piyasaları olumlu<br />
etkileyecektir.<br />
Yunanistan seçimleri<br />
Hükümet daha önce AB ile anlaşılan maddelerin<br />
uygunlanması ve Euro’dan çıkıp – çıkmamak konusunda karar<br />
verecek.<br />
Çin’in büyüme oranı<br />
Küresel ekonominin lokomotifi olan Çin ekonomisinin yumuşak<br />
inişi başarıp başaramayacağı diğer ülkeler açısından ve tüm<br />
dünya için da önemli olacaktır.<br />
Petrol, altın ve diğer emtia fiyatları<br />
Küresel kriz sonrası parasal genişleme politikalarıyla rekorlar<br />
kıran emtia fiyatlarının seyri yeni tur parasal genişlemelere<br />
yönelik beklentinin ölçülmesi anlamında yardımcı olacak.<br />
Büyüme<br />
Ekonomilerde genişleme ve daralma dönemlerini ayıran 50<br />
seviyesinin belirgin altında veya üzerinde açıklanabilecek<br />
değerler <strong>küresel</strong> büyüme algısı üzerinde etkili olacaktır.<br />
Büyümenin tekrar gelmesi hem piyasa için hem de borçların<br />
ödenmesi için çok önemli olacaktır.<br />
9