Parasal Aktarım Mekanizmasında Para'nın Yeri: - Koç Üniversitesi
Parasal Aktarım Mekanizmasında Para'nın Yeri: - Koç Üniversitesi
Parasal Aktarım Mekanizmasında Para'nın Yeri: - Koç Üniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Parasal</strong> <strong>Aktarım</strong> <strong>Mekanizmasında</strong> Para’nın <strong>Yeri</strong>:<br />
Türkiye için bir Analiz<br />
Ocak 2008<br />
Selva Demiralp 1<br />
<strong>Koç</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />
Ekonomi Bölümü<br />
Rumeli Feneri Yolu<br />
Sarıyer, İstanbul<br />
sdemiralp@ku.edu.tr<br />
1 İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong>, Marmara <strong>Üniversitesi</strong>, ve Boğaziçi <strong>Üniversitesi</strong> seminer katılımcılarına,<br />
Pınar Özlü, Hakan Kara, ve Cevdet Akçay’a değerli yorumları ve verdikleri bilgiler için teşekkür<br />
ederim. Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.<br />
1
Özet<br />
Bu çalışma Türkiye’deki parasal aktarım mekanizmasında para’nın rolünü<br />
incelemektedir. Çalışmamız Carpenter ve Demiralp (2007)’in yapmış olduğu<br />
araştırmayı bütünleyici niteliktedir. Carpenter ve Demiralp (2007) gelişmiş finansal<br />
piyasalarada banka kredilerinin zorunlu karşılığa tabi olmayan “kontrollü pasifler”<br />
(“managed liabilities”) ile finanse edildiğini ileri sürmektedirler. Bu şartlar altında<br />
banka borç verme kanalı (“bank lending channel”) ve basit parasal çarpan modeli<br />
işlevlerini yitirirler. Carpenter ve Demiralp (2007)’in analizindeki temel dayanak<br />
bankaların fon sağlama konusunda mevduat dışı kaynaklara sahip olmalarıdır. Böyle<br />
bir alternatif olmadığı zaman ise banka borç verme kanalının varsayımları tekrar işler<br />
hale gelir. Dolayısı ile finansal yapıları az gelişmiş olan ülkelerde bu kanalın işlevsel<br />
olmasını bekleriz. Bu çalışmada bankalar borç verme kanalı ve basit parasal çarpan<br />
modelinin az gelişmiş bir piyasa örneği olan Türkiye için işleyip işlemediğini ampirik<br />
olarak inceledik. Analiz sonuçlarımız Carpenter ve Demiralp’te öngörüldüğü şekilde<br />
parasal çarpan ve borç verme kanalının Türkiye’de işlemekte olduğunu teyid<br />
etmektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: <strong>Parasal</strong> çarpan, parasal aktarım mekanizması, borç verme kanalı<br />
JEL sınıflaması: E51, E52<br />
2
Abstract<br />
This study analyzes the role of money in the monetary transmission<br />
mechanism in Turkey. Our work complements the analysis done by Carpenter and<br />
Demiralp (2007). Carpenter and Demiralp (2007) argue that in well-developed<br />
financial markets, bank loans are funded by “managed liabilities” which are not<br />
subject to reserve requirements. Under these conditions, a “bank lending channel” of<br />
the monetary transmission mechanism and a simple money multiplier model are not<br />
functional. The essential idea that underlies Carpenter and Demiralp’s analysis is the<br />
existence of non-deposit sources of funding for depository institutions. In the absence<br />
of these alternatives, however, the assumptions of the bank lending channel are valid<br />
assumptions and we expect this channel to be operative in countries which do not<br />
posses developed financial markets. In that respect, it is plausible to expect the bank<br />
lending channel to be operative in Turkey, which is a good example of a less<br />
developed financial market. In this study, we investigate empirically whether a bank<br />
lending channel and a multiplier framework are indeed functional in Turkey. Our<br />
analysis confirms Carpenter and Demiralp (2007)’s predictions that the simple<br />
multiplier framework is operative in Turkey<br />
Keywords: The money multiplier, monetary transmission mechanism, lending<br />
channel<br />
3
1. Giriş<br />
Bu çalışma Türkiye’deki parasal aktarım mekanizmasında para’nın<br />
rolünü incelemektedir. Çalışmamız Carpenter ve Demiralp (2007)’in yapmış<br />
olduğu araştırmayı bütünleyici niteliktedir. Carpenter ve Demiralp (2007) banka<br />
borç verme kanalı ve parasal çarpan modelindeki varsayımların gelişmiş finansal<br />
piyasalarada geçerli olmadığını ileri sürmekte ve finansal gelişmişlik seviyesinin<br />
parasal aktarım mekanizmasında oynadığı öneme dikkat çekmektedirler. Bu<br />
çalışma Carpenter ve Demiralp’in ileri sürdükleri analizi az gelişmiş bir piyasa<br />
olan Türkiye için incelemektedir.<br />
Banka borç verme kanalına göre (“bank lending channel”) merkez<br />
bankası bankacılık sisteminin kredi verme kapasitesini yaptığı açık para piyasası<br />
işlemleriyle etkileyebilir. <strong>Parasal</strong> aktarım mekanizması Şekil 1’de şematik olarak<br />
gösterilmiştir. Buna göre sıkı bir para politikası kararı sonucunda gerçekleşen<br />
bono ve tahvil satışı banka mevduatlarını azalır. Eğer bankalar bu azalmayı<br />
zorunlu karşılığa tabi olmayan bir kaynak yaratarak telafi edemezlerse o zaman<br />
banka kredilerinde de bir azalma olur. Şekil 1’de bu kanal sağ tarafta yer alan<br />
“banka borç verme kanalı” adıyla gösterilmiştir. Banka borç verme kanalı<br />
mevduatlar dışındaki yollardan fon yaratmanın daha masraflı olduğunu ve dolayısı<br />
ile açık para piyasası satışı sonunda azalan banka mevduatlarının tam olarak<br />
yerine koyulamayacağını varsayar (bkz. Bernanke ve Gertler, 1995)<br />
Carpenter ve Demiralp (2007), yukarıdaki senaryoda varsayılan banka<br />
kredileri finansmanında zorunlu karşılığa tabi mevduatların en büyük fon kaynağı<br />
olduğu hipotezinin gelişmiş finansal piyasalar için geçerli bir varsayım olmadığını<br />
ileri sürmüşlerdir. Bu iddayı doğrulamak amacıyla federal fon oranı, tüketici fiyat<br />
endeksi, zorunlu karşılığa tabi mevduatlar, büyük vadeli mevduatlar (ya da<br />
mevduat sertifikaları), banka menkul kıymetleri ve işsizlik oranının dahil edildiği<br />
bir VAR çalışmasında banka kredilerinin temel fon kaynağının zorunlu karşılığa<br />
tabi mevduatlar değil büyük vadeli mevduatlar olduğunu göstermişlerdir. Bu<br />
şartlar altında parasal aktarım mekanizmasının bankalar borç verme kanalı<br />
işlemez. Yani Şekil 1’e geri dönecek olursak parasal aktarım mekanizması sağ<br />
taraftaki kanalını kaybeder. Ancak diğer kanallar (para kanalı, bilançolar kanalı,<br />
ve genel krediler kanalı) işlevlerini devam ettirirler.<br />
Bankalar borç verme kanalının olmadığı bir ortamda banka zorunlu<br />
karşılıklarını daha geniş parasal büyüklüklere bağlayan parasal çarpan modeli de<br />
4
işlevselliğini yitirir. Çünkü parasal çarpan modeli de banka kredilerinin esas<br />
olarak zorunlu karşılığa tabi mevduatlarla finanse edildiğini varsayar. <strong>Parasal</strong><br />
çarpan modeli işlemediğinde ise merkez bankasının M2 gibi geniş parasal<br />
büyüklükleri kontrol edebilme yeteneği de kaybolur.<br />
Carpenter ve Demiralp’in analizindeki esas fikir gelişmiş finansal<br />
sistemlerde bankacılık sisteminin mevduat dışı kaynaklarla sahip olmasıdır. Bu<br />
alternatif fon kaynaklarının olmadığı zamanlarda ise banka borç verme kanalının<br />
varsayımları tekrar geçerlilik kazanır. Dolayısıyla banka borç verme kanalının<br />
Türkiye gibi az gelişmiş finansal piyasalara sahip ülkelerde işlemesini bekleriz.<br />
Bu çalışmada Türkiye’de banka borç verme kanalı ve parasal çarpan modelinin<br />
fonksiyonel olup olmadığı ampirik olarak incelenmekte ve bu kanalların var<br />
olması gerektiği öngörüsü ekonometrik olarak doğrulanmaktadır.<br />
2. Para Politikası Tarihçesine Kısa Bir Bakış<br />
Şubat 2001 bankacılık krizi Türkiye’de para politikası uygulamalarını<br />
yeniden yapılandırmıştır. Krizden çıkabilmek amacıyla Mart ayında yeni bir<br />
merkez bankası başkanı atanmış, bunu izleyen aylarda merkez bankası kanununda<br />
yapılan değişiklikle merkez bankasının bağımsızlığı ve fiyat istikrarının temel<br />
hedef olduğu ilan edilmiştir. 2 Aynı dönemde gecelik faizlerin merkez bankasının<br />
temel para politikası aracı olması kabul edilmiştir. Bankacılık sisteminde bir dizi<br />
reform gerçekleştirilmiş ve 2000 yılında kurulmuş olan Bankacılık Düzenleme ve<br />
Denetleme Kurumu yeniden yapılandırılmıştır. Aracı kurumların tüm dünya<br />
genelinde toplam finansman kaynakları içindeki yüksek payı düşünülürse, sağlıklı<br />
bir bankacılık sisteminin gerekliliği tartışılmaz önem taşır. Türkiye gibi<br />
bankacılık sektorü dışında fon bulmanın son derece zor olduğu ülkelerde ise iyi<br />
işleyen bir bankacılık sisteminin önemi daha da artmaktadır.<br />
2001 sonrası dönemde bankacılık sisteminin mevduat dışında başlıca fon<br />
kaynağı yurt dışından temin edilen sendikasyon ve seküritizasyon kredileri<br />
olmuştur. 3 Bununla berabere banka pasiflerini yaklaşık % 60 lık bir yüzde ile<br />
2 5 Mayıs 2001 tarih ve 24393 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası<br />
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun<br />
3 Sendikasyon kredileri, bir bankanın liderliginde iki ya da daha çok banka tarafından ortaklasa<br />
verilen kredilerdir. Bu şekilde bir grup banka bir kredinin aracılık yüklenimini üstlenir. Sendikasyon<br />
kredileri genellikle 5-7 yılı kapsayan vade yapısında olmakla birlikte Türkiye’de vade yapısı 1 ila 2<br />
yıldır. Seküritizasyon kredileri ise, banka portföyünde yer alan araçların gelecekte sağlayacağı nakit<br />
5
ağırlıklı olarak mevduatlar oluşturmuş, ve bankalar ve diğer kurumlardan alınan<br />
krediler sadece %10 lar seviyelerinde kalmıştır (bkz. TCMB Finansal İstikrar<br />
Raporu, Kasım 2007, s. 32). 4 Banka kredilerinin de ağırlıklı fon kaynağı olan<br />
mevduatlarla finanse edildiği düşünülürse bu şartlar altında geleneksel parasal<br />
çarpan modelinin ve banka borç verme kanalının Türkiye’de etkili olmasını<br />
beklemek kaçınılmazdır.<br />
3. Ampirik Analizler<br />
Önceki bölümde ileri sürülen fikirlerin analiz edilebilmesi için Carpenter<br />
ve Demiralp (2007)’te olduğu gibi bir VAR analizi yapılmıştır. Ampirik model<br />
bankalararası gecelik faiz, tüketici fiyat endeksi (TÜFE), vadesiz mevduatlar,<br />
vadeli mevduatlar, Dolar-YTL kur oranı, diğer kurumlardan alınan krediler, banka<br />
menkul değerleri, banka kredileri (YTL), banka kredileri (yabancı para--YP), ve<br />
sanayi üretim endeksi’nden oluşmaktadır (metinde açıklanan Choleski<br />
sıralamasına göre). Bütün parasal büyüklükler logaritmik formda olup TÜFE ile<br />
bölünerek normalize edilmiştir. Analizde hesap edilen örneklem Mayıs 2001-<br />
Ağustos 2007 dönemini kapsamaktadır ve iki gecikmeli değer sayısı<br />
kullanılmıştır. Türkiye’de tüm banka mevduatları zorunlu karşılığa tabidir.<br />
Bununla birlikte vadeli mevduatlar daha uzun bir vade yapısına sahip oldukları<br />
için banka kredilerinin finansmanında daha ağrılıklı bir rol oynayabilirler. Bu<br />
ayrımı vurgulamak amacı ile toplam mevduatlar vadeli ve vadesiz olmak üzere<br />
ikiye ayrılmıştır. Ayrıca Türkiye’de mevduatlara uygulanacak faiz oranlarında bir<br />
üst sınır olmadığı için, bankaların teklif ettikleri faiz oranını değiştirmek suretiyle<br />
vadeli mevduatlar üzerinde bir nebze olsun kontrol sahibi oldukları da idda<br />
edilebilir.<br />
VAR analizinde cevap aradığımız soru şudur: Türkiye’de banka kredileri<br />
finansmanında temel fon kaynağı nedir? Eğer cevabımız “banka mevduatları”<br />
olursa o zaman parasal çarpan modeli ve borç verme kanalı işlemektedir sonucuna<br />
akımlarının teminat göstererek yurt dısından saglanan fonlardır. Türk bankalarının yurt dısından temin<br />
ettikleri seküritizasyon kredilerinin vade yapısı genellikle 7 ila 8 yıl arasında bulunmakla birlikte, son<br />
zamanlarda görülen ekonomik istikrar sonucunda vade yapısında uzama ve borçlanma maliyetinde<br />
düsüs oldugu görülmektedir (bkz. TCMB Finansal Piyasalar Raporu, 2005, s. 42).<br />
4 Türkiye’de hiçbir zaman yaygın bir finansman aracı olmamakla beraber mevduat sertifikası<br />
uygulaması 1997 yılında bu aracın kara paranın aklanması amacı ile kullanımını önlemek için<br />
uygulamadan kaldırılmıştır (bkz. T.C. Merkez Bankası, 9711 sayılı Mevduat Sertifikaları Hakkında<br />
Tebliğ).<br />
6
varırız. Ama cevabımız ABD örneğinde olduğu gibi “zorunlu karşılığa tabi<br />
olmayan kaynaklar” olursa (Türkiye için bu kaynaklar diğer kurumlardan alınan<br />
kredilerle sınırlıdır) o zaman parasal çarpan modelinin ve borç verme kanalının<br />
işlemediği sonucuna varırız. Bu soruyu cevaplamak için ilk olarak etki-tepki<br />
analizi yapılmıştır. Şekil 2 banka kredilerindeki bir artış akabinde bankanın iki<br />
fon kaynağı olan mevduatlardaki ve diğer kurumlardan alınan kredilerdeki<br />
değişim incelenmektedir. Eğer ABD örneğinde olduğu gibi bankalar pasifleri<br />
üzerinde bir kontrol gücüne sahiplerse o zaman müşterisine karlı bir kredi veren<br />
bankanın bu krediyi hemen fon kaynaklarını arttırarak finanse etmesini bekleriz.<br />
Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi Türk bankalarının fon kaynağının ağırlıklı<br />
olarak banka mevduatları olması onlara pasif yönetiminde fazla bir insiyatif<br />
imkanı bırakmamaktadır. Elde edilen ampirik bulgular bu görüşü<br />
doğrulamaktadır. YTL kredilerinde bir artış olduğu zaman (ilk sütun) vadeli<br />
mevduatlarda (ikinci satır) ve alınan kredilerde (üçüncü satır) bir artış<br />
gözlenmekle birlikte bu artiş istatistiksel olarak anlamlı değildir. Yabancı para<br />
(YP) kredilerinde bir artış olduğu zaman ise bu sefer her üç fon kaynağında da<br />
beklenenin aksi yönde ve istatistiksel olarak anlamlı bir azalma gözlenmektedir.<br />
Kredilerdeki bir artış akabinde fon kaynaklarının azalması şaşırtıcı bir bulgudur<br />
ancak bu bulgunun verdiği bir ipucu bankaların yabancı para kredilerini<br />
arttırdıktan sonra fon kaynaklarını arttırma sürecine gitmedikleri ya da bir diğer<br />
deyişle fon kaynakları üzerinde bir kontrol gücüne sahip olmadıklarıdır.<br />
Şekil 3’de bu sefer de madalyonun öteki yüzü incelenmiş ve banka<br />
kredilerinin mevduatlara ve alına kredilere verdiği tepkiye bakılmıştır. Buradan<br />
edindiğimiz izlenim YTL kredilerinin finansmanında vadeli mevduatların diğer<br />
fon kaynaklarına göre ayrıcalıklı bir konumda olduğu yönündedir ve daha önce<br />
bahsedilen beklentileri doğrulamaktadır. Vadeli mevduatlardaki ve alınan<br />
kredilerdeki artışlar YTL kredilerini önemli olarak arttırmaktadır (ilk satır).<br />
Yabancı para kredileri ise diğer kurumlardan alınan kredilerde artış olunca<br />
azalmaktadır (ikinci satır, üçüncü sütun). Bu bulgu Şekil 2’de elde edilen sonuçla<br />
da tutarlıdır.<br />
İkinci ve üçüncü şekiller bir arada değerlendirildiğinde şöyle bir sonuç<br />
çıkarılabilir: Türk bankaları ağırlıklı olarak yurt dışından aldıkları kredileri<br />
öncelikli olarak yurt içinde YTL kredisi vermek için kullanmakta olup bu krediler<br />
yabancı para kredisi vermek için kullanılmamaktadır. Bu durumun çeşitli<br />
7
açıklamaları olabilir. Muhtemel bir sebep, bankaların döviz kurundaki ve yurt içiyurt<br />
dışı faiz oranlarındaki farklılıklardan yararlanmak istemeleridir. Eğer<br />
yabancı para cinsinden alınan bir kredi, yurt içinde yine yabancı para ile verilen<br />
bir krediyi finansman için kullanılırsa aradaki kar marjı daha az olacaktır. Bir<br />
diğer açıklama TCMB Finansal İstikrar Raporu’nda sunulmuştur (Kasım 2007).<br />
Bu raporda ileri sürülen açıklama (s. 51) mevduat hesaplarının kısa vadeleri<br />
dolayısı ile uzun vadeli kredi finansmanı için zorluk teşkil ettikleri, ve bu sebeple<br />
bankaların yurt dışından sağladıkları uzun vadeli fonları içerde uzun vadeli konut<br />
kredisinde kullandırdıkları şeklindedir. İki açıklama da elde edilen ampirik<br />
sonuçlarla tutarlıdır. Elde ettiğimiz sonuç aynı zamanda Türkiye’de mevduat<br />
faizlerinin para politikasına tepkisinin neden zayıf olduğuna da açıklık<br />
getirmektedir. Örneğin 2007 son çeyreğinde politika faizleri düşürülmesine<br />
rağmen mevduat faizleri sabit kalmıştır. Bunun önemli bir nedeni mevduat<br />
faizlerinin inmesi durumunda bankaların yurt dışından alacakları kredilerin<br />
azalma riski ve kredi genişlemesine devam etmek için mevduat toplamak zorunda<br />
olmalarıdır. 5 Bu davranış şekli, bu araştırmadaki temel görüş olan bankacılık<br />
sisteminin mevduatlara olan bağımlılığı ile çok tutarlıdır.<br />
Genel olarak etki-tepki analizleri tezimizi doğrular yönde sonuç vermekle<br />
birlikte göreceli olarak kısa olan örneklem elde edilen sonuçların istatikstiksel<br />
olarak anlamlı ve uzun vadeli olması yönünde bir engel teşkil etmektedir. Elde<br />
ettiğimiz sonuçları alternatif bir araçla desteklemekte ve güçlendirmekte yarar<br />
vardır. VAR kapsamında yapılan ikinci analiz varyans ayrıştırma analizidir.<br />
Tablo 1, YTL kredileri için alınan sonuçları göstermektedir. Burada görülen,<br />
parasal çarpan teorisine uygun olarak zorunlu karşılığa tabi mevduatların (vadeli<br />
ve vadesiz) YTL kredilerini ağırlıklı olarak açıkladıklarıdır. Vadeli mevduatlar,<br />
vadesiz mevduatlardan daha sonra sıralanmış olmalarına rağmen en büyük<br />
açıklama payına sahiptir. İkinci sırada alınan krediler, üçüncü sırada ise vadesiz<br />
mevduatlar bulunmaktadır. Bu sonuçlar etki-tepki analizlerinden elde edilen<br />
sonuçlarla da tutarlıdır. Netice olarak, etki-tepki analizlerinden elde edilen<br />
bulgulara varyans ayrıştırma analizi sonuçlarını da eklersek YTL kredileri için<br />
parasal çarpan modelinin işlerliği hakkında güçlü deliller bulunduğu sonucuna<br />
varırız.<br />
5 Bu noktayı dikkatime getirdiği için Hakan Kara’ya tesekkür ederim.<br />
8
Tablo 2, varyans ayrıştırma analizini yabancı para kredileri için yapmaktadır.<br />
Burada ilk bakışta alınan kredilerin en büyük açıklama yüzdesine sahip olduğu<br />
düşünülebilir. Ama akılda tutulması gereken varyans ayrıştırma metodunun ilişkinin<br />
yönü hakkında bilgi vermediğidir. Etki-tepki analizlerinden alınan sonuçlar<br />
düşünülürse aradaki ilişkinin negatif olduğu ve dolayısı ile varyans ayrıştırma<br />
tablosunda da bu negatif ilişkinin bulduğu anlaşılacaktır. Yani yurt dışından alınan<br />
krediler yurt içinde verilen yabancı para kredileri için bir finansman kaynağı değidir.<br />
Aksine, yurt dışından kredi aldıkları zaman bankalar ağırlığı YTL kredilerine<br />
vermektedirler. Bu durum da yabancı para kredilerinde bir azalma şeklinde kendini<br />
göstermiş olabilir. Bu açıklama ışığında alınan kredileri bir kenara bırakacak olursak<br />
yabancı para kredilerinin finansmanının da zorunlu karşılığa tabi mevduatlar aracılığı<br />
ile sağlanmakta olduğu ve dolayısı ile parasal çarpan modelinin YP krediler için de<br />
işlediği sonucuna varırız.<br />
5. Sonuçlar<br />
Carpenter ve Demiralp (2007) bankaların mevduatlarındakı bir kaybı başka<br />
bir fon kaynağı ile kolayca telafi edebileceği gelişmiş finansal sistemlerde basit<br />
parasal çarpan modelinin ve banka borç verme kanalının işlemediğini ampirik olarak<br />
gösterdiler. ABD’de özellikle 1960 sonrasında hızla artan büyük vadeli mevduatlar<br />
(ya da mevduat sertifikaları) tamamen banka menejerlerinin insiyatifi doğrultusunda<br />
değişim gösterirler. Şöyle ki, karlı bir kredi projesi ile karşılaşan bir banka hemen bu<br />
krediyi finanse edecek fon arayışına gider ve bunu da büyük müşterilere sattığı<br />
mevduat sertifikaları ile sağlar. Dolayısı ile bu sistemde banka kredileri zorunlu<br />
karşılığa tabi mevduatlarla finanse edilmez. Bu durum ise basit parasal çarpan<br />
modeline ve banka borç verme kanalına ters düşer. Carpenter ve Demiralp (2007)<br />
ABD ekonomisinde ampirik olarak banka kredilerinin temel belirleyicisinin zorunlu<br />
karşılığa tabi mevduatlar değil büyük vadeli mevduatlar olduğunu göstermişlerdir.<br />
Bu çalışmada ise bu sefer az gelişmiş bir finansal piyasa örneği incelenmiş<br />
ve az gelişmiş bir piyasa olarak ta Türkiye seçilmiştir. Türkiye’de banka kredilerinin<br />
finansmanında banka mevduatlarına fazla bir alternatif yoktur. Bu durumda parasal<br />
çarpan modelinin Carpenter ve Demiralp’in öngördüğü çerçevede Türkiye’de<br />
işlemesini bekleriz. Gerçekten de elde ettiğimiz ampirik bulgular bunu doğrulamakta<br />
ve banka kredilerininin temel belirleyicisinin zorunlu karşılığa tabi mevduatlar<br />
olduğunu göstermektedir.<br />
9
<strong>Parasal</strong> çarpan sisteminin işlemediği gelişmiş ekonomilerde krediler<br />
kanalının bir alt kolu olan banka borç verme kanalı da işlemez. Benzer şekilde banka<br />
zorunlu karşılıklarını banka mevduatlarına ve dolayısı ile daha büyük parasal<br />
büyüklüklere bağlayan parasal çarpanın işlemediği koşullarda merkez bankalarının da<br />
geniş parasal büyüklükler üzerinde kontrol sahibi olması beklenemez. Öte yandan<br />
parasal çarpan mekanizmasının işlediğini belgelediğimiz Türkiye’de merkez<br />
bankasının M1, M2 gibi geniş parasal büyüklükler üzerinde daha yakın bir kontrolu<br />
olduğunu ileri sürebiliriz. Benzer şekilde elde ettiğimiz sonuçlardan çıkarılabilecek<br />
bir sonuç ta zorunlu karşılıkların Türkiye için güçlü bir para politikası aracı<br />
olabileceğidir. Örneğin iç talep kısılmak istenir ve bu amaçla faizler çok fazla<br />
yükseltilmek istenmezse, zorunlu karşılık oranlarını yükseltmek sureti ile istenen talep<br />
daralması gerçekleştirilebilir. Şüphesiz zorunlu karşılık oranlarının aktif bir politika<br />
aracı olarak kullanılıp kullanılmaması konusu kendi başına tartışmaları getirecek ve<br />
bu makalenin amaç ve sınırlarını aşan bir konudur. Ancak burada vurgulanan<br />
makalede elde edilen bulguların para politikası açısından ima ettikleridir.<br />
<strong>Parasal</strong> aktarım mekanizması literatüründe banka borç verme kanalının tek<br />
başına ampirik olarak incelenmesi banka kredilerindeki değişmelerin arz ve talep<br />
bileşenlerine ayrılmalarındaki zorluk nedeni ile imkansız gibidir. Bu nedenle gerek<br />
yurt dışında gerekse yurt içinde yapılmış olan çalışmalar krediler kanalının diğer alt<br />
dalları olan bilançolar kanalı ya da genel krediler kanalının ampirik incelemeleri ile<br />
sınırlıdır (bkz. Bernanke ve Gertler,1995, Oliner ve Rudebusch, 1995, 1996 (ABD<br />
için); Işık, 2008, Şengönül ve Thorbecke, 2005 (Türkiye için)). Dolayısı ile bu<br />
araştırmanın bir önemi de direk olarak test edilemese de (yani faiz oranlarındaki<br />
değişmeleri sabit tutup bu incelemeyi yapmak mümkün olmasa da), dolaylı olarak<br />
banka borç verme kanalının var olduğunu belgelemesidir.<br />
Bankaların kredi finansmanını sağlamakta daha çok araca sahip olduğu<br />
ülkelerde bankacılık sisteminin daha çok kredi vermesi doğal bir sonuçtur. Örnegin<br />
2006 sonu itibarı ile ABD’deki bankarın toplam aktifleri içinde kredilerin payı %86<br />
iken (bkz. Federal Reserve Statistical Release, H.8, Assets and Liabilities of<br />
Commercial Banks in the United States), Türkiye’de Temmuz 2007 itibarı ile bu oran<br />
%48’dir (bkz. TCMB Finansal İstikrar Raporu, 2007). Daha fazla banka kredisi daha<br />
etkin işleyen bir bankacılık sistemi ve dolayısı ile daha etkin işleyen bir ekonomiyi<br />
getirecektir. Bu çalışmadan çıkan sonuçlardan biri az gelişmiş finansal sistemlerin<br />
10
ankaların kullanabilecekleri alternatif fon araçlarının geliştirilmesi yönünde çaba<br />
göstermeleri gerekliliğidir.<br />
Gelecek araştırmacılar için bir öneri burada ABD ve Türkiye için yapılmış<br />
olan çalışmanın daha geniş bir ülke grubu için yapılması ve bu çalışmada elde edilmiş<br />
sonuç olan finansal gelişmişlik ve parasal çarpan mekanizmasının işleyişi arasındaki<br />
ters orantı ilişkisinin daha geniş bir ülkeler topluluğu için teyid edilmesidir.<br />
11
Kaynakça<br />
Bernanke, B. S., & Blinder A.S. (1992). The Federal Funds Rate and the Channels<br />
of Monetary Transmission, American Economic Review, 82(4), 901-921<br />
Bernanke, B. S., & Gertler, M. (1995). Inside the Black Box: The Credit Channel of<br />
Monetary Policy Transmission, Journal of Economic Perspectives, 9, Number 4, 27-<br />
48<br />
Carpenter, S., & Demiralp, S. (2007). Money and the Transmission of Monetary<br />
Policy, basılmamış makale<br />
Finansal İstikrar Raporu, (2005). [Financial Stability Report]. Türkiye Cumhuriyet<br />
Merkez Bankası<br />
Finansal İstikrar Raporu, (2007). [Financial Stability Report]. Kasım, No.5, Türkiye<br />
Cumhuriyet Merkez Bankası<br />
Işık, Z. (2008), Does a Credit Channel exist in Turkey?, MA Thesis, <strong>Koç</strong> University<br />
Oliner, S., & Rudebusch G.D. (1995). Is There a Bank Lending Channel for<br />
Monetary Policy? Federal Reserve Bank of San Francisco, working paper 2.<br />
Oliner, S., & Rudebusch, Glenn D. (1996). Monetary Policy and Credit Conditions:<br />
Evidence from the Composition of External Finance: Comment. American Economic<br />
Review, 86(1), 300-309.<br />
Şengönül, A., & Thorbecke, W. (2005). The Effect of Monetary Policy on Bank<br />
Lending in Turkey. Applied Financial Economics, 15, 931-934.<br />
12
Extensive Summary<br />
Money and the Monetary Transmission Mechanism in Turkey<br />
Selva Demiralp 6<br />
Introduction<br />
<strong>Koç</strong> University<br />
This study analyzes the role of money in the monetary transmission<br />
mechanism in Turkey. Our work complements the analysis done by Carpenter and<br />
Demiralp (2007). The essential argument in Carpenter and Demiralp (2007) is that in<br />
well-developed financial markets, bank loans are funded by “managed liabilities”<br />
which are not subject to reserve requirements rather than reservable deposits. Under<br />
these conditions, a “bank lending channel” of the monetary transmission mechanism<br />
and a simple money multiplier mechanism are not functional.<br />
The bank lending channel argues that the central bank can change the banking<br />
system’s ability to provide loans by adjusting the reserve supply through open market<br />
operations. Following an open market sale, for example, bank reserves and deposits<br />
decline. If banks cannot generate non-reservable sources of funding to compensate<br />
for the decline due to the open market sale, then bank loans decline as well. The bank<br />
lending channel assumes that generating other sources of funding other than customer<br />
deposits are costlier and therefore the decline in bank deposits following an open<br />
market sale cannot be fully offset by alternative means of funds (see e.g. Bernanke<br />
and Gertler, 2005).<br />
Carpenter and Demiralp (2007) note that the above scenario that presumes<br />
reservable deposits as the primary source of funds in generating bank loans no longer<br />
applies to developed financial systems. By estimating a VAR with the federal funds<br />
6 Address for correspondance: <strong>Koç</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, Rumeli Feneri Yolu, Sarıyer, İstanbul, 34450<br />
E-mail Address: sdemiralp@ku.edu.tr<br />
13
ate, consumer price index, bank loans, reservable deposits, large time deposits, bank<br />
securities, and the unemployment rate, they illustrate that bank loans are primarily<br />
determined by large-time deposits and not by reservable deposits.<br />
In the absence of a bank lending channel, the money multiplier framework<br />
which connects changes in bank reserves to broader monetary aggregates also loses its<br />
functionality. This is because, the money multiplier model also relies on the<br />
assumption that bank loans are primarily a function of reservable deposits. When the<br />
money multiplier is not effective, then the ability of the central bank in controlling<br />
broader aggregates such as M2 is also destroyed.<br />
The essential idea that underlies Carpenter and Demiralp’s analysis is the<br />
existence of non-deposit sources of funding for depository institutions. In the absence<br />
of these alternatives, however, the assumptions of the bank lending channel are valid<br />
assumptions and we expect this channel to be operative in countries which do not<br />
posses developed financial markets. In that respect, it is plausible to expect the bank<br />
lending channel to be operative in Turkey, which is a good example of a less<br />
developed financial market. In this study, we investigate empirically whether a bank<br />
lending channel and a multiplier framework are indeed functional in Turkey.<br />
Method<br />
In order to analyze the issues raised in the previous section we consider a<br />
VAR analysis as in Carpenter and Demiralp (2007). The empirical model consists of<br />
the interbank borrowing rate, demand deposits, time deposits, the exchange rate<br />
between Lira and U.S. dollar, foreign loans (received), bank securities, bank loans<br />
(non-government), and the industrial production index. All monetary aggregates are<br />
in log form and are normalized by the consumer price index. The sample covers the<br />
period from December 2001 through August 2007.<br />
14
Results<br />
Figures 2 and 3 investigate the determinants of bank loans. Figure 2 shows the<br />
responses of “sources of funds” to a change in the “uses of funds”. If there is active<br />
liability management, then a bank that perceives a profitable loan opportunity would<br />
actively seek funds to finance that loan. The heavy dependence of Turkish banks to<br />
customer deposits as the main source of funds puts them in a rather passive position<br />
regarding the generation of funds. The impulse response analysis in Figure 2<br />
validates these claims. While the response to YTL loans is positive (first column), it<br />
is not significant. When we turn to the response of foreign currency loans (second<br />
column) even the point response is of the wrong sign indicating that banks do not<br />
have much control over their sources of funds in financing their loans.<br />
Figure 3 looks at the response of “uses of funds” to a shock to “sources of<br />
funds”. This time, we notice the importance of time deposits over the other sources of<br />
funds in financing YTL loans. The middle panel in the first row shows that time<br />
deposits move with bank loans, reinforcing the notion that it is these liabilities that<br />
fund a substantial portion of lending. The response of bank loans following a shock<br />
to demand deposits (upper left panel) is positive and generally insignificant. The<br />
response of foreign loans are positive throughout the forecast horizon and it is<br />
statistically significant. Turning to the response of foreign currency loans (second<br />
row), we observe that demand deposits seem to be the main source of funds even<br />
though the response is not statistically significant. Foreign loans display a response in<br />
the opposite direction, likely suggesting that these loans are mainly used to finance<br />
YTL loans and not foreign currency loans.<br />
Table 1 shows the results from the variance decomposition exercise where the<br />
dependent variable is YTL loans. The results suggest that reservable liabilities<br />
15
explain a fairly large portion of the variation in loans. Despite the fact that time<br />
deposits are ordered after demand deposits, their explanatory power is about twice as<br />
big relative to demand deposits, at least for the first three quarters. Table 2 shows the<br />
results from the variance decomposition exercise for foreign currency loans. Over the<br />
forecast horizon, foreign loans received appear to explain a reasonably large fraction<br />
of the variation in foreing currency loans granted. An increase in foreign loans<br />
(received) reduces foreign currency loans (granted) likely because banks prefer to use<br />
foreign loans to fund YTL loans to profit from any savings in real interest rates that<br />
occur due to market frictions and exchange rate differentials. Such earnings would<br />
not be possible if foreign loans received were used to fund foreign currency loans at<br />
home because interest rates offered on a particular currency are usually similar across<br />
countries.<br />
Conclusion<br />
Carpenter and Demiralp (2007) argued that in developed financial markets<br />
where banks can easily replace lost deposits with other sources of funds, the simple<br />
multiplier model and the consequent bank lending channel do not exist. In this paper,<br />
we have shown that this conclusion cannot be taken as a general result for the<br />
monetary transmission mechanism. In particular, the simple multiplier story still<br />
applies to countries with less developed financial systems where bank deposits<br />
constitute the main source of funds such as Turkey. Our results provided empirical<br />
support for the argument that bank loans are primarily funded by customer deposits.<br />
Under these conditions, we can deduce that a bank lending channel exists for the<br />
Turkish economy in addition to the other channels of the monetary transmission<br />
mechanism. Consequently, the Central Bank of Turkey posseses closer control over<br />
broader monetary aggregates such as M2.<br />
16
Şekil 1: <strong>Parasal</strong> <strong>Aktarım</strong> Mekanizması<br />
Sıkı para politikasi<br />
Gecelik faizde artış<br />
Banka mevduatlarında azalma<br />
(Banka pasiflerinde azalma)<br />
Faiz oranlarında artış<br />
Kredi arzında azalma<br />
(Banka aktiflerinde azalma)<br />
Para kanalı<br />
Kredi talebinde azalma<br />
Yatırımda azalma<br />
Şirketler net değerinde azalma<br />
Banka borç verme kanalı<br />
Yatırımda azalma<br />
Bilanço kanalı<br />
Kredi arzında azalma<br />
Yatırımda azalma<br />
Genel krediler kanalı<br />
Küçük firmalara verilen kredilerin azalması<br />
Yatırımda azalma<br />
17
Şekil 2: Etki-Tepki Analizi, Mevduatların ve Alınan Kredilerin Verilen Kredilere<br />
Tepkisi<br />
Bir Choleski standard sapmalık şok ve ± 2 standard hata<br />
.02<br />
Vadesiz mevduatin YTL krediye tepkisi<br />
.02<br />
Vadesiz mevduatin YP krediye tepkisi<br />
.01<br />
.01<br />
.00<br />
.00<br />
-.01<br />
-.01<br />
-.02<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.02<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
.015<br />
Vadeli mevduatin YTL krediye tepkisi<br />
.015<br />
Vadeli mevduatin YP krediye tepkisi<br />
.010<br />
.010<br />
.005<br />
.005<br />
.000<br />
.000<br />
-.005<br />
-.005<br />
-.010<br />
-.010<br />
-.015<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.015<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
.03<br />
Alinan kredinin verilen YTL krediye tepkisi<br />
.03<br />
Alinan kredinin verilen YP krediye tepkisi<br />
.02<br />
.02<br />
.01<br />
.01<br />
.00<br />
.00<br />
-.01<br />
-.01<br />
-.02<br />
-.02<br />
-.03<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.03<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
% 95’lik anlamlılık düzeyi için çizilmiştir.<br />
18
Şekil 3: Etki-Tepki Analizi, Kredilerin Mevduatlara ve Alınan KredilereTepkisi<br />
Bir Choleski standard sapmalık şok ve ± 2 standard hata<br />
.03<br />
YTL kredinin vadesiz mevduata tepkisi<br />
.03<br />
YTL kredinin vadeli mevduata tepkisi<br />
.03<br />
YTL kredinin alinan krediye tepkisi<br />
.02<br />
.02<br />
.02<br />
.01<br />
.01<br />
.01<br />
.00<br />
.00<br />
.00<br />
-.01<br />
-.01<br />
-.01<br />
-.02<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.02<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.02<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
.03<br />
YP kredinin vadesiz mevduata tepkisi<br />
.03<br />
YP kredinin vadeli mevduata tepkisi<br />
.03<br />
YP kredinin alinan krediye tepkisi<br />
.02<br />
.02<br />
.02<br />
.01<br />
.01<br />
.01<br />
.00<br />
.00<br />
.00<br />
-.01<br />
-.01<br />
-.01<br />
-.02<br />
-.02<br />
-.02<br />
-.03<br />
-.03<br />
-.03<br />
-.04<br />
-.04<br />
-.04<br />
-.05<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.05<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
-.05<br />
2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24<br />
% 95’lik anlamlılık düzeyi için çizilmiştir.<br />
19
Tablo 1: YTL Krediler için Varyans Ayrıştırma Tablosu<br />
Periyod<br />
Std. hata<br />
Gecelik<br />
faiz oranı<br />
TÜFE<br />
Vadesiz<br />
mevduat<br />
Vadeli<br />
mevduat<br />
Döviz<br />
kuru<br />
Alınan<br />
krediler<br />
YTL<br />
krediler<br />
YP<br />
krediler<br />
Menkul<br />
kıymetler<br />
Sanayi<br />
üretim<br />
endeksi<br />
1 0.04 1.45 0.15 2.21 0.10 0.52 0.28 95.29 0.00 0.00 0.00<br />
2 0.05 0.94 1.66 1.44 2.53 0.39 5.95 85.01 0.19 1.85 0.04<br />
3 0.05 0.99 2.81 1.61 3.09 4.79 6.17 75.71 0.15 3.62 1.06<br />
4 0.06 0.87 3.57 1.43 5.95 8.99 5.49 68.01 0.17 4.59 0.95<br />
5 0.06 0.82 3.84 1.52 8.63 12.74 4.95 61.74 0.19 4.71 0.86<br />
6 0.06 0.93 3.71 1.87 10.47 14.96 4.59 57.84 0.23 4.61 0.80<br />
7 0.07 1.13 3.52 2.29 11.87 15.65 4.45 55.71 0.22 4.42 0.75<br />
8 0.07 1.25 3.37 2.56 12.87 15.65 4.60 54.51 0.21 4.26 0.73<br />
9 0.07 1.27 3.26 2.70 13.70 15.44 4.93 53.66 0.20 4.14 0.71<br />
10 0.07 1.24 3.16 2.80 14.50 15.23 5.28 52.84 0.20 4.07 0.69<br />
11 0.07 1.21 3.08 2.88 15.29 15.13 5.51 52.01 0.19 4.02 0.67<br />
12 0.07 1.19 3.01 2.97 16.04 15.15 5.64 51.14 0.20 4.00 0.67<br />
13 0.07 1.19 2.95 3.06 16.68 15.26 5.69 50.29 0.23 3.99 0.67<br />
14 0.07 1.20 2.89 3.16 17.17 15.45 5.73 49.47 0.27 3.98 0.67<br />
15 0.07 1.24 2.84 3.24 17.51 15.70 5.77 48.69 0.33 3.99 0.68<br />
16 0.07 1.31 2.79 3.32 17.71 15.99 5.83 47.95 0.40 4.03 0.68<br />
17 0.07 1.41 2.75 3.40 17.79 16.30 5.90 47.21 0.47 4.08 0.68<br />
18 0.07 1.56 2.71 3.49 17.78 16.62 5.97 46.48 0.54 4.17 0.67<br />
19 0.08 1.75 2.67 3.60 17.68 16.94 6.05 45.76 0.60 4.28 0.67<br />
20 0.08 1.99 2.63 3.72 17.53 17.23 6.12 45.04 0.65 4.41 0.67<br />
21 0.08 2.28 2.59 3.86 17.34 17.48 6.18 44.34 0.70 4.56 0.67<br />
22 0.08 2.62 2.55 4.01 17.11 17.68 6.23 43.66 0.73 4.72 0.67<br />
23 0.08 3.00 2.51 4.18 16.88 17.83 6.27 43.00 0.76 4.89 0.68<br />
24 0.08 3.44 2.48 4.35 16.63 17.93 6.30 42.34 0.78 5.07 0.68<br />
20
Tablo 2: YP Krediler için Varyans Ayrıştırma Tablosu<br />
Periyod<br />
Std.<br />
hata<br />
Gecelik<br />
faiz oranı<br />
TÜFE<br />
Vadesiz<br />
mevduat<br />
Vadeli<br />
mevduat<br />
Döviz<br />
kuru<br />
Alınan<br />
krediler<br />
YTL<br />
krediler<br />
YP<br />
krediler<br />
Menkul<br />
kıymetler<br />
Sanayi<br />
üretim<br />
endeksi<br />
1 0.05 0.45 9.35 0.46 0.36 33.70 1.18 0.55 53.95 0.00 0.00<br />
2 0.07 3.76 12.82 2.73 2.53 37.24 1.29 0.29 39.27 0.03 0.05<br />
3 0.09 4.86 15.18 2.51 4.22 34.55 2.04 0.20 36.27 0.13 0.03<br />
4 0.10 6.15 17.46 2.78 3.90 32.47 4.24 0.16 32.53 0.16 0.15<br />
5 0.11 6.93 18.77 2.44 3.67 29.90 7.32 0.17 30.49 0.14 0.18<br />
6 0.11 7.32 19.74 2.22 3.39 27.95 10.11 0.37 28.57 0.13 0.21<br />
7 0.12 7.38 20.30 2.14 3.21 26.34 12.24 0.75 27.33 0.13 0.19<br />
8 0.12 7.32 20.60 2.15 3.07 25.13 13.70 1.35 26.35 0.14 0.19<br />
9 0.12 7.17 20.72 2.25 2.99 24.22 14.63 1.99 25.67 0.15 0.21<br />
10 0.13 7.00 20.76 2.35 2.93 23.57 15.18 2.59 25.22 0.17 0.25<br />
11 0.13 6.86 20.72 2.43 2.90 23.08 15.49 3.06 24.97 0.18 0.31<br />
12 0.13 6.76 20.64 2.47 2.88 22.75 15.65 3.42 24.88 0.18 0.37<br />
13 0.13 6.73 20.49 2.49 2.87 22.57 15.70 3.65 24.89 0.18 0.43<br />
14 0.13 6.77 20.28 2.49 2.84 22.58 15.66 3.79 24.94 0.18 0.47<br />
15 0.13 6.85 19.99 2.49 2.79 22.80 15.54 3.86 24.97 0.21 0.50<br />
16 0.13 6.99 19.65 2.48 2.74 23.19 15.37 3.86 24.93 0.27 0.51<br />
17 0.13 7.18 19.26 2.48 2.69 23.68 15.17 3.83 24.81 0.38 0.51<br />
18 0.14 7.42 18.86 2.49 2.68 24.19 14.95 3.78 24.59 0.52 0.51<br />
19 0.14 7.72 18.46 2.53 2.69 24.64 14.73 3.73 24.30 0.70 0.50<br />
20 0.14 8.07 18.07 2.59 2.76 24.98 14.51 3.66 23.95 0.91 0.49<br />
21 0.14 8.48 17.70 2.68 2.87 25.18 14.28 3.61 23.57 1.14 0.49<br />
22 0.14 8.95 17.36 2.80 3.01 25.25 14.06 3.55 23.17 1.38 0.48<br />
23 0.14 9.46 17.05 2.93 3.19 25.20 13.83 3.50 22.76 1.62 0.47<br />
24 0.14 10.00 16.76 3.06 3.38 25.07 13.60 3.45 22.35 1.85 0.47<br />
21