30 YAMUK BAKMAKların farkına bile varmayacaklardır. Sonra Hoag ayrılır; hâlâ heyecanlıolan Randall'la Cynthia evlerine gitmek üzere arabaya binerler.Yasağa uydukları için işler yolunda gider. Ama daha sonra bir kazayaşahit olurlar, bir çocuk bir arabanın altında kalır. Çiftimiz başta sükûnetlerinikoruyup yollarına devam ederler, ama bir devriye görüncegörev duyguları ağır basar ve ona kazayı haber vermek için arabayıdurdururlar. Randall Cynthia'dan yan camı biraz açmasını ister:O da camı açtı, sonra da derin bir soluk alıp çığlığını içinde tuttu. Randallçığlık atmadı, ama istemediğinden değil.Açık pencerenin dışında gün ışığı, polis, çocuk yoktu - hiçbir şey yoktu.Adeta rüşeym halinde bir hayatla ağır ağır zonklayan gri, şekilsiz bir sistenbaşka hiçbir şey yoktu. Sisin içinden şehrin hiçbir yerini göremiyorlardı,sis çok yoğun olduğu için değil, boş olduğu için. Sisten hiçbir ses gelmiyordu;içinde hiçbir hareket görülmüyordu.Sis pencerenin çerçevesine kadar geldi ve içeri girmeye başladı. Randall"Kapa pencereyi!" diye bağırdı. Cynthia kapamaya çalıştı, ama ellerinde hiçgüç kalmamıştı; Randall onun üzerinden uzanıp sıkıca yuvasına bastırarakkendi kapattı.Güneşli sahne geri geldi; camdan devriye gezen polisi, gürültülü ortamı,kaldırımı ve arkada uzanan şehri görüyorlardı. Cynthia elini Randall'ın kolununüzerine koydu. "Sür şu arabayı, Teddy!""Bir dakika," dedi Randall ters ters ve yanındaki pencereye döndü. Çokdikkatli bir biçimde indirdi - azıcık, bir santim kadar.Bu kadarı yetmişti. Şekilsiz gri akış hâlâ oradaydı; pencereden şehir trafiğive güneşli cadde açıkça görülüyordu, ama pencerenin üstündeki açıklıktanhiçbir şey görünmüyordu.Bu "adeta rüşeym halinde bir hayatla ağır ağır zonklayan gri, şekilsizsis", Lacancı gerçek, yani simge-öncesi tözün iğrenç hayatiyetiylezonklaması değil de nedir? Ama burada bizim için can alıcı nokta,bu gerçeğin sökün ettiği yerdir: Dışarıyı içeriden ayıran (bu örnektepencereyle cisimleşen) sınır çizgisi. Burada, bir araba içindebulunmuş herkesin yaşadığı temel fenomenolojik deneyimden, içeriile dışarı arasındaki uyumsuzluk, orantısızlık deneyiminden bahsetmemizgerekir. Dışarıdan araba küçük görünür; içine girerken bazenklostrofobiye kapılırız, ama içine girdikten sonra araba birdenbireçok daha büyük görünür ve kendimizi gayet rahat hissederiz. Bu rahatlıkiçin ödenen bedel, "içeri" ile "dışarı" arasındaki her türlü sürekliliğinyitirilmesidir. Bir arabanın içinde oturanlara, dışarıdakiGERÇEKLİKTEN GERÇEĞE 31gerçeklik biraz uzak, camın cisimleştirdiği bir engel ya da ekranınöte tarafındaymış gibi gelir. Dış gerçekliği, arabanın dışındaki dünyayı,arabanın içindeki gerçeklikle dolaysız bir süreklilik içinde olmayan"bir başka gerçeklik", bir başka gerçeklik tarzı olarak algılarız.Bu süreksizliğin kanıtı, pencereyi birdenbire indirip dış gerçekliğin,maddi mevcudiyetinin bütün yakınlığıyla bize çarpmasına izinverdiğimiz zaman üstümüze çöken tedirginliktir. Tedirginliğimiz, birtür koruyucu perde işlevi gören pencerenin emniyetli bir mesafedetuttuğu şeyin aslında ne kadar yakın olduğunu birdenbire deneyimlemektengelir. Ama arabanın içinde, kapalı camların ardında emniyetteolduğumuzda, dışsal nesneler, deyim yerindeyse, bir başka modataşınırlar. Sanki gerçeklikleri askıya alınmış, paranteze alınmış gibitemelde "gerçekdışı" bir görünüm verirler - kısacası, pencere perdesineyansıyan bir tür sinematik gerçeklik gibi görünürler. Heinlein'ınromanında son sahnenin dehşet verici etkisini yaratan şey, tam daiçeriyi dışarıdan ayıran bu engelin hissedildiği, dışarının son kertede"kurgusal" olduğunun hissedildiği bu fenomenolojik deneyimdir.Sanki, bir an için dış gerçekliğin "yansıtılması" kesilmiş, sanki bir aniçin şekilsiz grilikle, perdenin boşluğuyla, -belki bu bağlamda densizkaçacak ama, Mallarme'dan bir alıntıyla söyleyeyim- "yerdenbaşka hiçbir şeyin olmadığı yer"le yüz yüze gelmişizdir.İçeri ile dışarı arasındaki bu uyumsuzluk, bu orantısızlık Kafka'nın mimarisinin de temel özelliklerinden biridir. Eserlerindeki bir dizibinanın (Dava'da mahkemenin bulunduğu daireler, Amerika'daamcanın sarayı, vb.) ortak özelliği, dışarıdan mütevazı bir ev gibi görünenyerin, içine girdiğimizde mucizevi bir biçimde merdivenler vesalonlardan oluşan bitimsiz bir labirente dönüşmesidir. (Piranesi'ninhapishane merdivenleri ve hücrelerden oluşan yeraltı labirentleriniresmeden ünlü çizimleri geliyor aklımıza.) Bir yeri duvarla ya da çitleçevirir çevirmez, "içeri"yi dışarıdan bakan bir gözün görebileceğindendaha geniş bir yermiş gibi deneyimleriz. Süreklilik, orantımümkün değildir çünkü orantısızlık ("içeri"nin "dışarı"ya göre sahipolduğu fazla/artı), tam da içeriyi dışarıdan ayıran engelin zorunlu,yapısal bir sonucudur. Bu orantısızlık ancak engeli yıkarak, dışarınıniçeriyi yutmasına izin verilerek ortadan kaldırılabilir.
32 YAMUK BAKMAK"ÇOK ŞÜKÜR, SADECE RÜYAYMIŞ!"Peki içerisi büyüklük bakımından neden dışarısını geçer? İçerinin bufazlası neleri içerir? Şüphesiz fantazi mekânını içerir: Örneğimizde,esrarengiz komitenin toplandığı on üçüncü kat. Bu "fazla/artı mekân"bilimkurgu ve gerilim hikâyelerinin değişmez motifidir ve klasiksinemanın mutsuz sondan kaçmaya yönelik birçok girişimindegörülür. Olay katastrofik zirvesine ulaştığı zaman, olayların bütünkatastrofik gidişatım kahramanın gördüğü kötü bir rüyadan ibaretmişgibi yeniden düzenleyen radikal bir perspektif değişikliği devreyesokulur. Akla gelen ilk örnek Fritz Lang'ın Vitrindeki Kadın filmidir:Yalnız yaşayan bir psikoloji profesörünün aklı, müdavimi olduğu kulübüngirişinin yanındaki mağazanın vitrininde asılı olan bir femmefatale (meşum kadın) portresine takılır. Ailesi tatile gittikten sonra,kulüpte uyuyakalır. Görevlilerden biri saat on birde profesörü uyandırır,o da kulüpten ayrılır, bu arada da her zamanki gibi vitrindekiportreye göz atar. Ama bu kez, vitrindeki resim profesörden ateş isteyen,sokaktaki güzel bir kumralın camdaki yansımasıyla örtüşünceportre canlanır. Profesör daha sonra kadınla ilişkiye girer, bir kavgasırasında onu öldürür; polis müfettişi olan arkadaşından bu cinayetleilgili soruşturmanın nasıl gittiği konusunda bilgi alır, tutuklanmasınaaz kaldığını anlayınca bir sandalyeye oturup zehir içer ve uykuya dalar.Daha sonra bir görevli onu uyandırınca bütün bunların rüya olduğunuanlar. Rahatlayan profesör, tehlikeli kumrallardan uzak durmasıgerektiğinin bilinciyle evine döner. Gelgeldim, sonda yaşanan butersine dönüşü, Hollywood kurallarına verilen bir taviz olarak görmememizgerekir. Filmin mesajı teselli edici değildir, "sadece rüyaymış,aslında katil değil herkes gibi normal bir adamım," değildir, şudur:Bilinçdışımızda, arzumuzun gerçeğinde, hepimiz katiliz. Ölü oğlukarşısına çıkıp onu "Baba, görmüyor musun yanıyorum?" diyesuçlayan babayla ilgili Freudcu rüyanın Lacancı yorumunu şerh ederek,profesörün (herkes gibi normal bir insan olmayla ilgili) rüyasınısürdürmek için, yani arzusunun gerçeğinden ("psişik gerçekliğinden)kaçmak için uyandığını söyleyebiliriz. Gündelik gerçeklik içindeuyanıp kendi kendine "sadece rüyaymış!" diye oh çekerken, uyanıkken"rüyasının bilincinden başka bir şey olmadığı"nı gözden ka-GERÇEKLİKTEN GERÇEĞE 33çırmaktadır. 9 Başka bir deyişle, Lacan'ın da sıkça alıntıladığı ZhuangZi ve kelebek rüyasından* uyarlayarak söylersek, karşımızdaki bir anbir katil olduğunu düşleyen sakin, kibar, nezih, burjuva bir profesördeğildir; tam tersine, günlük hayatında, sadece nezih, burjuva birprofesör olduğunu düşleyen bir katildir. 10"Gerçek" olayların böyle geri dönüşlü olarak kurmacaya (rüyaya)havale edilmesi, ancak "katı gerçeklik" ile "rüya dünyası" arasındakinaif ideolojik karşıtlığa bağlı kaldığımız takdirde, bir "taviz" olarak,bir ideolojik konformizm edimi olarak görünecektir. Arzumuzun gerçeğiyletam da ve sadece rüyalarda karşılaştığımızı hesaba katar katmaz,vurgu bütünüyle değişir: Sıradan günlük gerçekliğimizin, bildikkibar, nezih insanlar rollerimizi oynadığımız toplumsal evrenin gerçekliğinin,belli bir "bastırma"ya, arzumuzun gerçeğini gözden kaçırmayadayalı bir yanılsama olduğu ortaya çıkar. Demek ki bu toplumsalgerçeklik, gerçeğin müdahalesiyle her an parçalanabilecek kırılgan,simgesel bir örümcek ağından başka bir şey değildir. En sıradangündelik konuşma, en sıradan olay, her an tehlikeli bir dönemece girebilir,telafisi mümkün olmayan zararlar verebilir. Vitrindeki Kadınbunu, spiralvari ilerleyişi yoluyla gösterir: Olaylar, biz kendimizi birdenbire,tam da katastrofik çöküş noktasında, yine başlangıç noktasındabulana kadar çizgisel bir biçimde ilerler. Felakete giden yolun,bizi başlangıç noktasına geri döndüren kurgusal bir yan yol olduğuortaya çıkar. Vitrindeki Kadın, böyle geri dönüşlü bir kurgusallaştırmaetkisi yaratmak için, aynı olayı tekrar ettirir (profesör bir sandalyeüzerinde uyuyakalır, görevli onu saat on birde uyandırır). Tekrar,arada olup bitenleri geri dönüşlü olarak bir kurgu haline getirir, yani"gerçek" uyanış sadece bir kere yaşanır, iki uyanış arasındaki mesafekurgunun yeridir.John B. Priestley'nin Tehlikeli Köşe / The Dangerous Corner oyununda,profesörün uyanışının rolünü bir silah patlaması oynar. Oyunkır evlerindeki ocak başında toplanan zengin bir aileyi anlatır, aile* Bkz. Slavoj 2i2ek, İdeolojinin Yüce Nesnesi, çev. T. Birkan, İstanbul: Metis,2002, s. 61.9. Lacan, The Four Fundamental Concepts of Psyclfo-Analysis, s. 75-6.10. Steven Spielberg'ün Güneş İmparatorluğu filminde aslında Jim olduğunudüşleyen bir uçak olan Jim gibi ya da Terry Gillian'ın BrazH'inm aslında bir insan,bir bürokrat olduğunu düşleyen dev bir kelebek olan kahramanı gibi.
- Page 3: Slavoj ZizekYamuk BakmakPopüler K
- Page 6 and 7: ÖnsözWALTER BENJAMIN teorik açı
- Page 8 and 9: TeşekkürlerBazı malzemelerin ilk
- Page 10 and 11: 1Gerçeklikten GerçeğeObjet Petit
- Page 12 and 13: 18 YAMUK BAKMAKamacı, o nesneye ba
- Page 14: 22 YAMUK BAKMAKzeyen bir hayat yaş
- Page 21 and 22: 36 YAMUK BAKMAKtözünü ete kemiğ
- Page 24 and 25: 42 YAMUK BAKMAKbu haliyle Keyfin-B
- Page 26 and 27: 46YAMUK BAKMAKnin böyle tecrit edi
- Page 28 and 29: 50 YAMUK BAKMAKRendell'ın son roma
- Page 30 and 31: 54 YAMUK BAKMAKBu "gerçeğin cevab
- Page 32 and 33: 58 YAMUK BAKMAKlık zeminimizi sars
- Page 34 and 35: 62 YAMUK BAKMAKçıkan o müstehcen
- Page 36 and 37: 66YAMUK BAKMAKBu filmlerde işbaş
- Page 38 and 39: 70YAMUK BAKMAKdakini etkiler, ama b
- Page 40 and 41: 74 YAMUK BAKMAKma"ya dayalı klasik
- Page 42 and 43: 78 YAMUK BAKMAKoysa bir rüya, saç
- Page 44 and 45: 82 YAMUK BAKMAK"patolojik" nedenler
- Page 46 and 47: 86 YAMUK BAKMAKtifin "anlam garant
- Page 48 and 49: 90 YAMUK BAKMAKnet eden bütün öz
- Page 50 and 51: 94 YAMUK BAKMAKnu anladığında, k
- Page 52 and 53: 4Külyutmazlar Nasıl Yanılır?"Bi
- Page 54 and 55: 102 YAMUK BAKMAKkural ve âdetler a
- Page 56 and 57: 106 YAMUK BAKMAKbir iç dünyayla,
- Page 58 and 59: 110 YAMUK BAKMAKolan büyük amaç
- Page 60 and 61: 114 YAMUK BAKMAKDemek ki can alıc
- Page 62 and 63: 118 YAMUK BAKMAKbir çeşitleme ola
- Page 64 and 65: HİTCHCOCKÇU LEKE 1235Hitchcockçu
- Page 66 and 67:
126 YAMUK BAKMAKsayılır. Yerleşi
- Page 68 and 69:
130 YAMUK BAKMAKrada nesne tam da o
- Page 70 and 71:
134 YAMUK BAKMAKAnnesel SüperegoKU
- Page 72 and 73:
138 YAMUK BAKMAK(Otuz Dokuz Basamak
- Page 74 and 75:
142 YAMUK BAKMAKten de betimlemeler
- Page 76 and 77:
PORNOGRAFİ, NOSTALJİ, MONTAJ 1476
- Page 78 and 79:
150 YAMUK BAKMAKza sunduğu varsay
- Page 80 and 81:
154 YAMUK BAKMAKgibi görürüz. "4
- Page 82 and 83:
158 YAMUK BAKMAKHitchcockçu KesmeM
- Page 84 and 85:
162 YAMUK BAKMAKkü, Lacan'ın Hitc
- Page 86 and 87:
166 YAMUK BAKMAKsına izin verir. S
- Page 88 and 89:
170 YAMUK BAKMAKşey olarak çerçe
- Page 90 and 91:
174 YAMUK BAKMAKpule etmeye, yorgun
- Page 92 and 93:
178 YAMUK BAKMAKcan'ın bu terimler
- Page 94 and 95:
1.82 YAMUK BAKMAKİDEOLOJİK SINTHO
- Page 96 and 97:
186 YAMUK BAKMAKLacan'ın, XI. Semi
- Page 98 and 99:
Postmodemist KopuşMODERNİZME KAR
- Page 100 and 101:
194 YAMUK BAKMAKtından bir Alman d
- Page 102 and 103:
198 YAMUK BAKMAKlet sarayının gir
- Page 104 and 105:
202 YAMUK BAKMAKmaşırcı kadınla
- Page 106 and 107:
BİÇİMSEL DEMOKRASİ VE HUZURSUZL
- Page 108 and 109:
210 YAMUK BAKMAKdine özgü bir tar
- Page 110 and 111:
214 YAMUK BAKMAKmediği şeyi, gün
- Page 112 and 113:
218 YAMUK BAKMAKnak olmadığına,
- Page 114 and 115:
222 YAMUK BAKMAKtergesi değildir,
- Page 116 and 117:
Sözlükanamorfoz (Y. anamorphosis)
- Page 118 and 119:
230 YAMUK BAKMAKgeniş bir yelpazey