11.07.2015 Views

Türkçe

Türkçe

Türkçe

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ve saygın bilgileri sunacak şekilde iyi niyetle hareket etmeleri koşuluna bağlıdır (BladetTromso ve Stensaas-Norveç, no: 21980/93, § 65, AİHM 1999-III ve Fressoz ve Roire-Fransa,no: 29183/95, § 54, AİHM 1999-I).Oysa, sözkonusu özgürlüğe getirilen kısıtlamayı haklı gösterecek zorunlu bir sosyalihtiyacın bulunup bulunmadığını değerlendirme görevi öncelikli olarak ulusal mahkemelerinüzerine düşmekte ve bu görev hakkında AİHM bir takım takdir marjına sahiptir. DolayısıylaAİHM denetimini yaparken, ulusal mahkemelerin yerini alma görevi bulunmamaktadır.Ancak, 10. madde açısından, ulusal mahkemelerin kendi takdir yetkileri gereğince verdiklerikararları inceleyip doğruluğunu tespit etmektedir. Bunun için, AİHM, ilgilinin en azındansağlam olgusal dayanak sunması gerektiği somut olayların isnadı ile doğruluğunun ortayakonulması gerekmeyen değer yargısı arasındaki farkı ortaya koyarak, davanın bütünü ışığındadava konusu müdahaleyi değerlendirmelidir (Bkz. diğerleri arasında Lingens-Avusturya, 8Temmuz 1986, A serisi no: 103, s. 28, § 46 ve Rizos ve Daskas-Yunanistan, no: 65545/01, §44, 27 Mayıs 2004).Bu durumda AİHM, başvuranın “Ülke tehlikede bunları durdurunuz!- Ordu içindemezhepçi kadrolaşma” başlıklı yazı dizisini yazdığı gerekçesiyle ceza kovuşturmasına konuteşkil ettiğini not etmektedir. Sözkonusu yazılarda, başvuran tarafından doğruluğu ortayakonulmayan ve araştırılmayan isimsiz bir yazıya dayanarak, Türk ordusuna asker alımınıirdelemiş ve kamuoyunun dikkatini belirli bir dini inanca mensup Türk ordu güçleritarafından hazırlanan yasadışı olası bir kalkışa çekmiştir.Dava konusu yazılar okunduğunda, yazar imzasız bir mektupta dile getirilen iddialarındoğruluğu üzerinde durduğu anlaşılmaktadır. Ancak bazı bölümler, aşağıdaki sonuçlarıçıkarmak için yeterince inandırıcı iddialar olduğu düşüncesini doğurmaktadır: “Ama yapılanaçıklamalardan anlaşılan bir gerçek var ki, Yüksek Askeri Şura, ordumuzu ele geçirmekisteyen bazı artniyetli mihraklar tarafından yanlış yönlendirilmektedirler (...). Ancak yazar şusonuca varmıştır: Ordu içinde uzun zamandan beri illegal bir Alevi kalkışmanın hazırlıklarıiçinde olan ve aralarında üst düzeyde bazı subayların da bulunduğu bir grubun Mayıs1997’den bu yana kendi aralarında gizli toplantılar yaptıkları ve kilit noktaları ele geçirmekiçin yapılacak çalışmalarla ilgili bazı kararlar aldıkları konusunu iki gündür (...) gündemegetiriyoruz. Bugün ise bir Alevi ihtilali gerçekleştirmek amacıyla yapılan bu gizlitoplantılardan bir başkasına ve bu toplantıda alınan bazı kararlara temas etmek istiyorum(...)”.AİHM, yansıtılan olayların, sözkonusu olaylara dayanan inandırıcı unsurlarınbulunmaması ve basın ve ifade özgürlüğü teminatlarına bağlı görev ve sorumluluklarıngerçekliği hakkındaki yazı dizisi boyunca başvuranın kendisi tarafından dile getirilen şüpheve soru işaretlerini, ulusal mahkeme kararlarının teraziye koyduğunu gözlemlemektedir.Böylece mahkeme kararlarında, dava konusu yazıların incelenmesinde, başvuranın Alevi birsubayın iddialarını yansıttığını belirttikten sonra, git gide sözkonusu iddiaları meydana gelmişolaylar gibi sunduğunu, halbuki sahip olduğu bilgi kaynaklarının ciddi olmaktan uzak vemesleğinin gerekliliklerinden yoksun olduğu ortaya konulmuştur.AİHM gözünde, sözkonusu gerekçeler, başvuranın dava konusu mektubun inandırıcıbilgi kaynağı olmadığını ve kendisinin irdelediği konu hakkında araştırma ve soruşturmayapma yükümlülüğü olmadığını makul olarak düşünmesi gerektiğinden dolayı, 10. maddenin2. paragrafında ifade edilen gereklilik kriterinin amaçlarına uygun olarak değerlendirilebilir.Oysa dosyanın incelenmesinden, başvuranın sözkonusu imzasız mektubu, dayanağını5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!