araştırmadan yayınlarının tek temel olgusu olarak ele aldığı ve ayrıca kendi beyanlarındanmektubun içerdiği iddiaların doğru olmadığı inancında olduğu ortaya çıkmaktadır.Diğer yandan, dava konusu yazıların, olaylara ilişkin açıklamalar gibi ciddi iddialarsunmasının dışında, kamuoyunun tanıması gereken Devlet’in kurulmasına yönelik yazılarolduğunu da gözardı etmemek gerekir. Uzun zamandan bu yana AİHM, “siyasi söylem”’in,genel çıkarı ilgilendiren konular da dahil olmak üzere 10. maddenin hedeflerine üst seviyedebir koruma gerektirdiğini vurgulamaktadır ( Bkz. örneğin, Thorgeir Thorgeirson-İzlanda, 25Haziran 1992 tarihli karar, A serisi no: 239 ve sözüedilen Hertel, § 47). Ayrıca Hükümet’insahip olduğu baskın konum, cezai hukuk yolunun kullanımında özellikle muhaliflerininhaksız eleştiri ve saldırılarına cevap vermek için başka yolların bulunup bulunmadığınıengellemeyi zorunlu kılmaktadır (Bkz. özellikle Incal-Türkiye, 9 Haziran 1998 tarihli karar,1998-IV, § 54 ve Yağmurdereli-Türkiye, no: 29590/96, § 43, 4 Haziran 2002).Ayrıca AİHM, dava konusu yazıların hedefindeki kişiler ya da herhangi bir kişi içinhakaret içermemekte ve isimlerini ve görevlerini belirterek belirli kişileri tartışma konusuyapmamaktadır. Bu da başvuranı yeterli olgusal dayanağı sunmaya zorlamaktadır ( Cumpanave Mazare-Romanya, no: 33348/96, § 101, 17 Aralık 2004).Sonuç olarak başvuran aleyhinde başlatılan kovuşturma gerekliliğine dayanak olarakileri sürülen gerekçeler, başvuranın ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahalenin“demokratik toplumda gerekli” olduğu inancını doğurmak için yeterli değildir. Özellikledemokratik toplumun basın özgürlüğünü sağlama ve koruma çıkarı gözönündebulundurulduğunda, bir gazeteci hakkında başlatılan cezai kovuşturmalar, hedeflenen meşruamaçlarla orantılı makul bir yol teşkil etmemektedir. Başvuranın kırk iki gün boyunca cezaiyargılama çerçevesinde özgürlükten yoksun bırakılması, kendisine isnat edilen olaylargözönüne alındığında, açıkça orantısız bir tedbir oluşturmaktadır.Dolayısıyla AİHS’nin 10. maddesi ihlal edilmiştir.II. AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDAA. TazminatBaşvuran gelir kaybından ve Almanya’ya göç ettiğinden dolayı 100.000 Eurotutarında maddi zarara uğradığını iddia etmektedir.Başvuran ayrıca, 50.000 Euro tutarında manevi zararının telafi edilmesiniistemektedir.AİHM, maddi tazminat konusunda, AİHS’nin 10. maddesinin ihlali ile iddia edilenmaddi kayıp arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi bulunduğuna ikna olmamıştır(İbrahimAksoy-Türkiye, no: 28635/95, 30171/96 ve 34535/97, § 87, 10 Ekim 2000).Manevi tazminat konusunda ise AİHM, başvuranın dava koşullarında, aleyhindebaşlatılan kovuşturmalar nedeniyle bir aydan fazla özgürlükten yoksun bırakıldığından dolayıbir takım sıkıntılar duyabileceğine kanaat getirmektedir. AİHS’nin 41. maddesine göreAİHM, hakkaniyete uygun olarak başvurana uğranılan manevi zarar için 3.000 Euro’nunödenmesine karar vermektedir.6
B. Masraf ve HarcamalarBaşvuran, AİHM önünde temsil edilmesi için yapılan masraf ve harcamalar için20.000 Euro talep etmektedir.Hükümet talebi reddetmeye davet etmektedir.Elinde bulunan unsurları ve yukarıda belirtilen kriterleri gözönünde bulundurarak,AİHM, bu bakımdan 2.000 Euro’nun başvurana ödenmesine hükmetmektedir.C. Gecikme faiziAİHM, Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı faizoranına 3 puanlık bir artışın ekleneceğini belirtmektedir.BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK MAHKEME, OYBİRLİĞİYLE1. Başvurunun geri kalan kısmının kabul edilebilir olduğuna;2. AİHS’nin 10. maddesinin ihlal edildiğine;3. a) Bu kararın, AİHS’nin 44§2 maddesine göre kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içindeödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL’ye çevrilmek üzere Savunmacı Hükümet’inbaşvurana:i. manevi tazminat için 3.000 Euro (üç bin Euro)ii. masraf ve harcamalar için 2.000 Euro (iki bin Euro)iii. miktara yansıtılabilecek her türlü vergiden muaf tutularak ödemesine;b) Belirtilen süre bitiminden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için, yukarıdabelirtilen tutara, Avrupa Merkez Bankası’nın kredi faiz oranına yüzde üç puan eklenmeksuretiyle gecikme faizi uygulanmasına;4. Hakkaniyete uygun tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine karar vermiştir.İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve 24 Ocak 2006 tarihinde, İçtüzüğün 77.maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca yazılı olarak tebliğ edilmiştir.7