I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 25-26 Mayıs 2007, KONYAK1 AÇILIŞ KONFERANSI: EGZERSİZ FİZYOLOJİSİNİN TARİHÇESİProf.Dr.Abidin Kayserilioğluİstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi <strong>Spor</strong> Hekimliği ve Fizyoloji Anabilim Dalları, Emekli Öğretim Üyesi,İstanbulabidinka@istanbul.edu.tr<strong>Bilim</strong>in insanlık tarihinde doğuş ve yayılışı ne ise egzersiz fizyolojisi de aynı yolu izlemiştir: Bilinen ilk bilimmerkezi Çin (eski Asya) sonra Babil ve Mısır (İskenderiye kütüphanesi), oradan küçük Asya diye isimlendirilenAnadolu’dur (Efes ve Bergama) (eski Yunan medeniyeti diye de ifade ediliyor). Sonra Müslüman Araplar veTürkler ile Endülüs yoluyla da Avrupa bu bilgilerle tanışmışlardır. Avrupa’da kilisenin büyük frenlemeleriniyenilerek büyük atılımlar yapan bilim, daha sonra Amerika kıtasını merkez yapmıştır ve halen de öyledir.Egzersiz Fizyolojisi ilk olarak küçük Asya’da ve Yunanistan’da doğmuştur Elimizdeki kaynaklara göreHerodot (5. yüzyıl İÖ.), Hipokrat (460-377 İÖ.), Galen (131-201) egzersizle ilgili ilk önerileri yapan hekimlerdir.Galen Bergama’da doğmuş ve Asklepion hastanesinde çalışmıştır. Bergama’da o seneler 50.000 kitapbulunmaktadır (İskender kütüphanesindeki kadar). Galen Roma imparatorunun şahsi hekimliğini yapmıştır.Hipokrat okulunda yetişmiş olan Galen ilk egzersiz fizyologudur. Deneysel çalışmalarla egzersizin etkileriniaraştırmıştır. “Uygun yiyecekleri ye, uykunu al, egzersiz yap, günlük kas hareketleri yap” önerilerindebulunmuştur.Fizyoloji hızla gelişmiş, fizyolojideki her gelişme egzersiz fizyolojisine zemin hazırlamıştır. Amerika’da1860’da Amherst kolejde öğrenciler düzenli antrenman yaparlardı ve bu kolej Hitchock’un bilimsel egzersizlaboratuarı idi. Gerilme, antropometrik ölçüm, spirometrik ölçümler yapılarak fizyolojik parametrelerin istatistikseldeğerlendirmeleri yapılmıştır. Austin Flint (1836-1915) egzersizin postüre, kalp hızı üzerine, kas aktivitesininsolunum üzerine, kas aktivitelerinin nitrojenin eliminasyonu üzerine etkilerini araştırmıştır. Flint Amerika’da ilkEgzersiz Fizyolojisi laboratuarını kuran kişidir.Danimarka ve İsveç Egzersiz Fizyolojisinde önemli rol oynamışlardır.The American College of <strong>Spor</strong>ts Medicine (ACSM) Egzersiz Fizyolojisinde dünyada en büyük profesyonelorganizasyondur.Türkiye’de ilk <strong>Spor</strong> Fizyolojisi üzerindeki yayın Ord.Prof.Dr.Sadi Irmak tarafından yapılmıştır.Ord.Prof.Dr.Sadi Irmak 1942 yılında <strong>Spor</strong> Fizyolojisi kitabını yazmıştır. 1954 yılında Prof.Dr.Necati Akgün <strong>Spor</strong>Fizyolojisi ve Sağlık bilgisi el kitabını yazmıştır. Prof.Dr.Necati Akgün 1975 yılında <strong>Spor</strong> Hekimliği Enstitüsünükurmuş ve içindeki Egzersiz Fizyolojisi Laboratuarında Türkiye’de ilk defa egzersiz testlerini yapmayabaşlamıştır.1979 yılında İstanbul Üniversitesinde İstanbul Tıp Fakültesine bağlı <strong>Spor</strong> Fizyolojisi Enstitüsü tarafımdankurulmuştur. Bu Enstitü 1984 yılında <strong>Spor</strong> Fizyolojisi Araştırma Uygulama Merkezine ve 1999 yılı başlarında da<strong>Spor</strong> Hekimliği Anabilim Dalına dönüştürülmüştür.Egzersiz Fizyolojisi ilerledikçe Fizyolojinin bir uygulama alanı olarak sporculara ve sağlıklı yaşam için sporyapanlara hizmet etmeye başlayınca Adana’da Prof.Dr.Sadi Kurdak tarafından ve Konya’da Prof.Dr.HakkıGökbel tarafından Fizyolojiye bağlı olarak Egzersiz Fizyoloji <strong>Bilim</strong> Dalları kurulmuştur.Genel Tıp Derg 2007;17 (ek) 3
K2 OKSİJEN ALIM KİNETİĞİI. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 25-26 Mayıs 2007, KONYADoç.Dr.Fadıl ÖzyenerUludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Bursafozyener@uludag.edu.trYirminci yüzyıl başlarında Krogh ve Lindhard ile Hill ve Lupton pulmoner O 2 kinetiklerine ilişkin araştırmalarıbaşlatmışlardır. Bu araştırmacıların pek çok bulgu ve yorumları günümüzde de geçerliliğini sürdürmektedir.Örneğin, Krogh ve Lindhard (1913) egzersizin başlamasıyla beraber kardiyak debinin yükselmesi sonucuakciğer perfüzyonun artmasına bağlı olarak pulmoner O 2 alımının da artacağını ileri sürmüşlerdir. Bu öngörüdeğişik araştırmacılar tarafından her solukta pulmoner gaz değişimin ölçülebilmesi ve sürekli izlenebilmesinimümkün kılan tekniklerin gelişmesi sonrası da defalarca onaylanmıştır. Sözkonusu teknolojik yöntemleringelişmesi ile kas egzersizine ait pulmoner gaz değişimin dinamik yanıtın ve bundan çıkarılabilecek fizyolojiksonuçların daha güvenlir ve ayrıntılı incelenmesi mümkün olmuştur.Bu bağlamda, pulmoner O 2 alımı yükselmesinin temelde eksponansiyel olduğunun gösterilmesine dayananmatematiksel ve kuramsal modeller geliştirilmiştir. Çoğunlukla da pulmoner O 2 alım dinamikleri tüm egzersizşiddetlerinde iş yükünün basit bir eksponansiyel işlevi olarak gösterilmiştir. Halbuki son on yıllarda buyaklaşımın özellikle laktat eşiğinin üzerindeki egzersiz yoğunluklarında yeterli olmadığını ileri süren çalışmalaryapılmıştır.Laktat eşiğinin altındaki egzersizlerde arteriyel kan laktat derişiminde sürekli bir artış yoktur. Sabit yüklüorta şiddette bir egzersizde (< θ L ) oksijen alımı bir denge değerine, kastan akciğere vasküler geçiş zamanınıyansıtan kısa bir gecikmeden sonra, monoeksponansiyel zaman süreci içerisinde ulaşır. Bu sürecin dinamikleriüç aşama veya fazda incelenir: 1-kardiyodinamik faz/ani artış fazı, 2- ani artış fazı (“non steady-state”), 3- dengefazı (“steady-state”)Laktat eşiğinin üzerindeki egzersizlerde arteriyel kan laktat düzeyinde sürekli bir artış vardır. Bu yükselmebaşlangıçtan itibaren ya sürekli olur ya da yeni bir seviyede kararlı hale gelerek egzersiz sonuna kadar böyledevam eder. Ancak bu eşik üzeri O 2 kinetikleri hakkında eşik altındakiler gibi bir genel fikir birliği yoktur.Araştırmacılar, laktat eşiği üzerindeki egzersizde O 2 alımı yanıtında özel dinamikler olduğunu bildirmişlerdir(Whipp & Mahler, 1980). Bu yüksek egzersiz şiddetlerinde, biri başlangıçta hızlı gelişen ve ikincisi yavaş vegecikmeli (yavaş bileşen/“slow component”) oluşarak ilkinin üzerine eklenen, iki temel dinamik olduğunusavunmuşlardır. Bu ikinci faza ait dinamiğin değişik egzersiz şiddeti bölgelerine göre seyri ve belirleyicileri tamolarak anlaşılmamıstır. Oysa laktik asidozun metabolik süreci değiştirmesi, doğrudan etkin olmayan kasgruplarının etkileri, düşük etkinlikteki yavaş sarsı liflerinin ön plan geçmesi, solunum ve kardiyak iş yükününartması, katekolaminleirn etkileri ve vücut ısısındaki değişimler gibi bu dinamiğe yol açabilecek bir dizi unsur ilerisürülmüştür. Temel dinamiklerin üzerine eklenebilecek bu unsurların her biri veya herhangi biri kas gücüoluşması ile laktat eşiği üzerindeki şiddetlerde enerji oluşumunun mekanizmaları arasında bilinenden veyavarsayılandan daha karmaşık bir ilişki olduğunu düşündürmektedir.Toparlanma safhası oksijen alımı dinamiklerini incelerken dikkate alınması gereken bir diğer konudur.Egzersiz sırasında O 2 alım seyri ile toparlanma safhası O 2 alım seyri, eğer sistem aynı dinamiklerin kontrolualtında ise simetrik olmalıdır. Laktat eşiği altındaki metabolik streslerde simetrik olduğu izlenimini veren budinamiklerin θ L üzerinde aynı etkenlerin kontrolünde olup olmadığı tartışmalıdır. Bu konuda yapılan az sayıdaçalışmada, özellikle maksimale yakın yüksek egzersiz şiddetlerinde görülen O 2 dinamiklerinin asimetrik olduğubildirilmektedir (Özyener ve ark 2001).Egzersiz sırasında ve toparlanma döneminde oluşan O 2 dinamiklerini incelerken iki önemli kavram dahakarşımıza çıkar: Oksijen açığı ve borcu. Oksijen açığı metabolik stresin (egzersiz) başlamasıyla derhal artanmetabolik oksijen gereksinimine pulmoner uyum sağlanana kadar geçen sürede oluşur. Bu aradaki O 2 ihtiyacıdiğer vücut kaynaklarından sağlanır. Oksijen borcu ise toparlanma safhasında görünürdeki metabolik ihtiyaçtandaha fazla pulmoner O 2 kullanarak egzersiz başlangıcında oluşan açığın kapatılması ve diğer kaynaklardankullanılan enerjinin yerine konulmasıdır.Son yıllarda O 2 açığı ve borcu kavramları üzerinden sporcuların ve/veya hastaların anaerobik işkapasitelerini hesaplama ve bu kavramları egzersiz reçetelerinde kullanma çabaları yoğunlaşmıştır. Ancakhedeflenen yararlara ulaşabilmek için bu hesaplamalara temel olan egzersiz ve toparlanma safhasındaki O 2dinamiklerinin, özellikle yüksek egzersiz şiddetlerinde, ölçülmesi ve yorumlamasında kullanılan varsayımlardaha ayrıntılı çalışmalarla sınanmalı ve geniş bir fikir birliği oluşmalıdır.Kaynaklar:Krogh A & Lindhard J. (1913). J Physiol (Lond). 47: 112-136Whipp, B.J. & Mahler M. (1980). Pulmonary Gas Exchange Vol II: Organism and Environment. Ed. J.B.West,(NY), 33-96.Özyener F, Rossiter HB, Ward SA & Whipp BJ. J Physiol-London. 533 (3): 891-902, 2001.4Genel Tıp Derg 2007;17 (ek)
- Page 2 and 3: ISSN: 1301-191XG E N E L T I P D E
- Page 4 and 5: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 6 and 7: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 10 and 11: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 12 and 13: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 14 and 15: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 16 and 17: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 18 and 19: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 20 and 21: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 22 and 23: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 24 and 25: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 26 and 27: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 28 and 29: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 30 and 31: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 32 and 33: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 34 and 35: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 36 and 37: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 38 and 39: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 40 and 41: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,
- Page 42 and 43: I. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu,