13.07.2015 Views

Mehmet Akif'te Medeniyet Kavramı - İslâmi Araştırmalar Dergisi

Mehmet Akif'te Medeniyet Kavramı - İslâmi Araştırmalar Dergisi

Mehmet Akif'te Medeniyet Kavramı - İslâmi Araştırmalar Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Mehmet</strong> Akif’te <strong>Medeniyet</strong> KavramıDoç.Dr. Abdulvahit İMAMOĞLU aaFelsefe ve Din Bilimleri BölümüDin Psikolojisi AD,Sakarya Üniversitesiİ İlahiyat Fakültesi,SakaryaYa zış ma Ad re si/Cor res pon den ce:Doç.Dr. Abdulvahit İMAMOĞLUSakarya Üniversitesiİ İlahiyat Fakültesi,Felsefe ve Din Bilimleri BölümüDin Psikolojisi AD, Sakarya,TÜRKİYE/TURKEYabdulvht@sakarya.edu.trÖZET Meh met Akif, Do ğu ve Ba tı me de ni yet le ri ni bi len ve her iki me de ni ye tin en el ve riş li yön -le ri nin in san lar ta ra fın dan be nim se nip uy gu lan ma sı nı is te yen bir şair dir. Akif, me de ni ye tin el deedil me si ni, fert le rin gay ret le ri ve ken di ol ma la rıy la ifa de eder. Ona gö re bir ül ke nin ge liş me si ninsır rı, hiç şüp he siz fen ve tek nik le ol mak ta dır. Fa kat bu sır rı ya ka lar ken fert le rin ken di kül tür ve içdi na mik le rin den ta viz ver me me le ri ge re kir. Meh met Akif, Ba tı’ nın, me de ni yet adı na Müs lü manül ke le ri ya da ge liş mek te olan ül ke le ri sö mür me si ni bir tür lü haz me de mez. An cak, bu ül ke le rinböy le bir sö mü rü ye imkân ha zır la ma la rı nı; tem bel lik, ca hil lik ve vur dum duy maz lık gi bi olum suztu tum ve dav ra nış lar la izah et me ye ça lı şır. Meh met Akif ’e gö re ül ke le rin ge li şe me me ve me de ni -ye ti ya ka la ya ma ma se bep le rin den bi ri de, o ül ke le rin ay dın la rıy la halk ara sın da ki ko puk luk tur. Me -de ni ye ti ya ka la ma da et ken olan bil gi kay nak la rın dan bi ri de şüp he siz âlim ler dir. La kin on la rınhal kın na za rın da gü ve ni lir ol ma la rı şart tır. Müs lü man la rın me de ni ye ti ya ka la ya ma ma la rı nın birbaş ka se be bi, ba zı Ba tı lı bi lim adam la rı nın ya da müs teş rik le rin de di ği gi bi İslam de ğil, ak si ne Müs -lü man la rın di ni yan lış an la ma la rı ve uy gu la ma la rı dır.Anah tar Ke li me ler: <strong>Medeniyet</strong>; İslâm; çalışmak; Batıcılık; KalkınmaABS TRACT Meh met Akif is a po et who knew Eas tern and Wes tern Ci vi li za ti ons and who wan tedpe op le to adopt and put in to prac ti ce the most con ve ni ent po ints of both ci vi li za ti ons. Akif po intsout the ac qu i ring of ci vi li za ti on with the en de a vors of in di vi du als and with the ir be ing them sel ves.Ac cor ding to him, the sec ret be hind the de ve lop ment of a co untry, wit ho ut a sha dow of do ubt, issci en ce and tech no logy. But, in di vi du als sho uld not com pro mi se the ir cul tu re and in ner dyna micsfor the sa ke of ac hi e ving this sec ret. Meh met Akif, do es not ack now led ge, by no me ans, the exp lo -ta ti on of the West upon the Mus lim and the de ve lo ping co un tri es. But, he tri es to exp la in the se co -un tri es’ gi ving op por tu nity to such an exp lo ta ti on with such ne ga ti ve at ti tu des and con ducts asla zi ness, il li te racy and ig no ran ce. Ac cor ding to Meh met Akif, one of the re a sons of un de ve lop mentand of not catc hing up with the ci vi li za ti on is the gap bet we en the folk and the en ligh te ned of the -se co un tri es. One of the ef fec ti ve so ur ces of know led ge in catc hing up with the ci vi li za ti on is undoub tedly the scho lars. Yet, it is ne ces sary for them to be re li ab le among the folk. Anot her re a sonwhy the Mus lims ha ve not be en ab le to catch up the ci vi li za ti on is not Is lam, which is con trary toopi nin of wes tern sci en cists and the ir ori en ta list but the fact of Mus lims’ mi sun ders tan ding and appli an ce of the re li gi on.Key Words: Civilization; Islam; working; Westernism; DevelopmentJournal of Islamic Research 2010;21(3):165-71Cop yright © 2010 by İslâmi Araştırmalaredeniyet kavramının kökü ‘medine’den gelmektedir. Medineşehir anlamında kullanılmış bir kavramdır. Kırsaldan ve gelişmemişyapıdan sıyrılarak, sosyal ve kültürel olarak gelişmiş bir or-Journal of Islamic Research 2010;21(3) 165


Abdulvahit İMAMOĞLUtamı ve onu yönlendiren ve bilinçlendirmeyi amaçedinen oluşumu ifade etmektedir. <strong>Medeniyet</strong>, medinekavramının geliştiği sanayi toplumlarının veaydınlanma devrinin etkin bir kavramı olarak karşımızaçıkmaktadır. Tanzimatçılar tarafından batıdaki‘civilisation’ (sivilizasyon) tabirini karşılayanbir kelime olarak Türkçeye sokulmuştur.<strong>Medeniyet</strong> kavramının bir çok tanımı yapılmışolup, bunların herbiri, birbirinden farklıdır. Butanımlardan bazıları kültürü de medeniyet kavramıiçinde ele alır. Ancak kültür, bir milletin yaşamasınıkolaylaştıracak olan bilgi birikimini, medeniyetde, bu kültürün maddî alanda ortaya çıkan gelişiminiifade eder. Toplumların, gayelerine ulaşmakiçin birer vasıta olarak kullandıkları sosyal kurallar,hukuki normlar ve ticarî kurallar da medeniyetinbir parçasıdır. Bir başka ifadeyle medeniyet,maddî kültür olarak da değerlendirilebilir.Kültür kavramına gelince; bu kavram, insanoğlunungeçmişten bugüne taşıdığı bireysel özelliklerinyanında millete mal olmuş gelenek, görenek,adet vb. değerlerden oluşmuştur. Kavram olarak bakılıncaLatince ‘Colere’ kökünden türetilmiş ve ‘Culture’sözcüğünden dilimize girmiştir. Türkçe’defarklı anlamlarda kullanılagelmiştir. Üreme, artmaanlamında tarım ürünleri için kullanılan kavram“agriculture” şeklinde Batıda yaygındır. Günümüzdebu sözcüğün anlam değerine bakıldığında ham olanıişleme, üretme, geliştirme, düzenli kılma, bilinçlilikve birikim anlamlarına geldiğini görmekteyiz. Bukavramın geçmişte benzerini Ziya Gökalp ‘hars’ olarakkullanmıştır. Bu kelimenin kökeni arapçadangelmekte olup ekin ekme, tarla, ekin, mahsul anlamlarınagelmektedir. Gökalp’a göre harsı ortayaçıkaran iki kuvvetten biri ülküler, diğeriyse değerlerdir.Ona göre ülkü bir milletin yahut bir toplumungeleceğe dönük sosyal beklentilerini ifade eder.Değerlerde ise din ve dil gibi iki önemli olgu yatmaktadır.1Kültüre öğrenilmiş davranışların paylaşılankalıpları olarak bakanlar vardır. Ancak geçmiştekültürle ilgili en etkili tanımlardan birini E. B. Tayloryapmıştır. Ona göre: “Kültür kendi geniş etnografikanlamında ele alındığında; bilgi, inanç,sanat, ahlak, hukuk, gelenek ve insanın bir topumunüyesi olarak edindiği diğer her türlü yetenekMEHMET AKİF’TE MEDENİYET KAVRAMIve alışkanlıkları içeren karmaşık bir bütündür. 2Kültürle ilgili bu kadar farklı tanımlar olmasınarağmen kültürü yaşayanlar ve bir kültür içindeolanlar bu tanımlara dikkat etmeden olduğu gibiyaşarlar. Bu konuda C.L. Strauss şöyle demektedir:“Kültür ne doğal ne de yapaydır. Ne genlerden nede rasyonel düşünceden kaynaklanır. Zira kültüricat edilmemiş olan işlevler ve ona itaat edenlercegenellikle anlaşılmayan davranış kurallarından oluşur.3 <strong>Medeniyet</strong> ve onunla yakın ilişkili kültür kavramlarınadeğindikten sonra şimdi de M.Akif’inmedeniyet kavramını nasıl algıladığına ve bu çerçevedemedeniyeti nasıl değerlendirdiğine bakalım.M.AKİF’İN MEDENİYET ANLAYIŞIAkif medeniyet kavramını değerlendirirken insanlarınmedeni olmasını ön planda tutar ve burada ikiyönlü bir tahlil yapar. Bunlardan birincisi fertlerinasli değerlerini yani iç dinamiklerini kaybetmemeleridir.Kastettiği; din, dil, kültür ve gelenektir. Dolayısıylabunlar insan için asli değerlerdir. İkinciolarak üzerinde durduğu husus asrın gerektirdiğitekniği fenni ve gelişmeyi yakalamaktır. EsasenZiya Gökalp de, medeni olmayı ferdin iç dinamiklerineyada bir milletin asli unsurlarına bağlamaktadır.O, medeniyetin bir beynelmilel bir de millikültür (hars) yönünün olduğunu ifade etmektedir.<strong>Medeniyet</strong>i hazırlayan ilim ve tekniktir. Kültür iseo milletin asli özelliklerini koruyan, yaygınlaştıranvasfıyla ön plana çıkar. Akif de medeniyetin ilimve teknik yönünü benimsemiş, bunun her halükârdaalınmasını ifade etmiş ancak kutsal olana,manevi değerlere saygıyı da ihmal etmemek gerektiğinivurgulamıştır. Bunu ifade ederken;“Evet, ulumunu asrın şebaba öğretelim;Mukaddesata, fakat çokça ihtiram edelim” 4demektedir.Zira kutsal olan özelliklere karşı Müslümanlardakisaygı zayıflar ya da yok olursa, Müslümanlararasındaki bağlar da o derece zayıflayacak yadayok olacaktır.<strong>Mehmet</strong> Akif ülkenin sosyal, iktisadi ve kültürelgelişiminde doğu ve batı medeniyetlerinin166Journal of Islamic Research 2010;21(3)


MEHMET AKİF’TE MEDENİYET KAVRAMIen elverişli yönlerini alma taraftarıdır. M. Akif’inher iki medeniyetten faydalanma fikri yetiştiğiçağlardan başlayarak hayatı boyunca hakim olanbir fikirdir. 5 Her şeyden önce M. Akif iyinin iyiolduğu için alınıp kullanılmasını, kötünün de kötüolduğu için atılıp terk edilmesini isteyen bir görüşesahiptir. Dolayısıyla o hiçbir olaya gelişigüzelve körü körüne bir yaklaşım içinde olmamıştır.Akif medeniyetin elde edilmesini fertlerin gayretleriyleve kendi olmalarıyla ifade eder. Ona görekörü körüne taklit en olumsuz davranışlardan biridir.O batı medeniyetinin olumlu yönlerininalınmasına taraftardır. Bunu şöyle ifade etmektedir:Bu cihetten , hani, hiç yılmasın, oğlum, gözünüz;Sade Garb’ın, yalınız ilmine dönsün yüzünüz.O çocuklarla beraber, gece gündüz, didinin;Giden üç yüz senelik ilmi sık elden edinin!Fen diyarında sızan na-mütenahi pınarı,Hem için, hem getirin yurda o nafi suları,Aynı menbaları ihya için artık burada,Kafanız işlesin, oğlum, kanal olsun arada. 6Akif’in medeniyet görüşüyle ilgili üzerindeduracağımız bir başka husus, batı ve medeniyet ilişkisiile ilgili tahlilidir. Ona göre; “Avrupalılarınilimleri irfanları, medeniyetteki, sanayideki terakkileriinkar olunur şey değildir. Ancak insaniyetlerini,insanlara karşı olan muamelelerinikendilerinin maddiyattaki bu terakkileri ile ölçmekkatiyen doğru değildir. Heriflerin ilimlerini fenlerinialmalı fakat kendilerine asla inanmamalı aslakapılmamalıdır.” 7Bir ülkenin kalkınması hiç şüphesiz fen ve teknikleolmaktadır. Gelişmenin ve yükselmenin sırrıburadadır. Ancak bu sırrı yakalarken fertlerinkendi kültürleri ve iç dinamiklerinden taviz vermedenve körü körüne taklide kaçmadan bunuyapmaları gerekmektedir. Süleymaniye Kürsüsü’ndeAkif bu durumu şöyle izah eder:“Öyle maymun gibi, taklide özenmek bilmez;Hiss-i milliyyeti sağlamdır onun eksilmez.Abdulvahit İMAMOĞLUGarb’ın almışsa herif, ilmini almış yalnız,Bakıyorsun: eli san’atlı, fakat, tırnaksız!” 8…………….“Bir kanaat da şudur: Sırrı-ı terakkinizi siz,Başka yerlerde taharriyle heveslenmeyinizOnu kendinde bulur yükselecek bir millet;Çünkü her noktada taklit ile sökmez hareket”. 9Akif medeniyet kavramına yaklaşırken önceMüslüman milletlerin kendi eksikliklerini gidermesini,kendilerini yenilemelerini ve güçlenmeleriniistemekte daha sonra diğer ülkelerle yarışacakseviyeye gelmelerini arzu etmektedir. Bu, Akifegöre birden bire olacak bir faaliyet değildir. İslamalimlerinde bu konuda farklı iki görüş hakimdir.Bunlardan biri Cemalettin Afgani’nin görüşü olup;İnkılap yaparak ani bir değişiklikle eksiklikleri gidermektirki; Akif bu görüşe taraftar değildir. Birdiğer yol ise Muhammed Abduh’un takip ettiği yoldur.Bu yol ise kademe kademe tedricen ilerlemedirve ancak eğitimle gerçekleşebilir. Akif bu görüşeeğilimlidir ve bunu şöyle dile getirmektedir:“Kıssadan hisse çıkarsak mı , ne dersin Asım!Anlıyorsun ya, zarar yok, daha iyi anlaşalım ;İnkılâp istiyorum ben de, fakat, Abduh gibi...” 10Nurettin Topçu’ya göre Akif’in inkılapçılığımuhafazakarlığa zıt bir eğilim göstermez aksineonu tamamlayıcı bir özellik taşır. N. Topçu’ya göre“Muhafazakarlık durmak değil tekamülün tabii doğumlarındanfaydalanmaktır. Ancak bu tekamülünbazen uzun süren duraksamalarının, uyuşukluklarınıngiderilmesi gerekir.” Yine N. Topçu’ya göre“Akif’in beklediği inkılap şekil ve madde inkılabıdeğil, ruh ve ahlakta ortaya konulması gereken birinkılap”tır. 11Akif’in medeniyet konusunda en çok canınısıkan Avrupalının medeniyeti kendi inhisarındagörmesi ve başkasını bu konuda fazla kaale almamasıdır.Bir diğer husus ise, elde ettiği bu medeniyetiözellikle Müslümanlar üzerinde baskı unsuruolarak kullanmasıdır. Bunu M. Akif şöyle dile getirmektedir;Journal of Islamic Research 2010;21(3) 167


Abdulvahit İMAMOĞLU“<strong>Medeniyet</strong> size çoktan beridir diş biliyor ;Evvela parçalamak sonra yutmak diliyor.” 12Yine aynı konuda bir başka beytinde;“Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-ı asilNe kadar gözdesi mevcud ise hakkıyla sefil,” 13diyerek, yirminci asrın en gözde noktalarının bilemedeniyet adına olumsuz bir tablo çizdiğini belirtmişolmaktadır.Hatta Akif daha da ileri gider. Batının, Müslümanülkeleri parçalayıp tamamen kendi menfaatidoğrultusunda istismar etmek istediğini dile getirirve akabinde Müslümanların uyanık olmalarını vebatının bu olumsuz yüzüne karşı kendi kimliğiniortaya koymalarını ister. <strong>Medeniyet</strong>i yanlış anlayanve uygulayanlara karşı Müslümanları hareketegeçirmeye çağırarak şöyle der:“<strong>Medeniyet</strong> denilen maskara mahluku görün.Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!” 14Dolayısıyla Müslümanın karşısındaki güç maskelenmişbir güçtür. Aslında dost görünmekte, yardımelini uzatıyor gibi hareket etmektedir. Ancak,hem maddi hem manevi değerleri tahrip edip kendineçıkar sağlamaya yönelmektedir. Her ne kadarAkif batının özenilecek tarafları olduğunu kabuletse de batı medeniyetinin menfaate dayalı ve insanlığıgörmezlikten gelen yönünü vurgulamaktadır.“<strong>Medeniyet</strong>” maskesi altında gelişmemiş ya dagelişmekte olan ülkeleri sömüren bir batıdan sözederken de şöyle demektedir:“Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz…Medeniyyet denilen kahpe hakikat yüzsüz.” 15<strong>Mehmet</strong> Akif bunları söylerken, batının; Müslümanülkeleri ve gelişmemiş ülkeleri medeniyetgötürme adına sadece sömürmesini asıl unsur olarakele almaktadır. Müslümanların ve gelişmemişülkelerin de çalışmayarak ve yeterli bilgilerle donanmayarakonlara bu yolu açtıklarını, dolayısıylaMEHMET AKİF’TE MEDENİYET KAVRAMIbatının emellerine bir bakıma yardım ettikleriniifade etmektedir. Akif, batı ve uzak doğudan örnekverirken Japonya’yı örnek göstermekte, müslümanlarınyapamadığını Japonların başardığını söylemektedir.Zira Japonlar Avrupa’nın fenni ileahlakını birbirinden ayırarak kendileri için faydalıolan fennini ve tekniğini almışlardır.Akif’e göre medeniyeti yakalayamamanın birdiğer sebebi aydınların kendi arasında anlaşamayışıve özellikle aydınlarla halk arasındaki kopukluktur.Bu kopukluk zaman zaman öyle bir hal almaktadırki iki zümre birbirine düşman gibibakmaktadır. Akif bunu ifade ederken ;“Açılıp gitgide artık iki hizbin arası,Pek tabii olarak geldi nizaın sırası.” 16Bu ayrılık ve ikilik nihayet karşılıklı husumetedönüşmekte ve aydın tabakanın söylediği her şeyhalk tarafından olumsuz karşılanmaktadır.“Öyle müthiş ki husumet, mütefekkir tabakaHer ne söylerse, fena gelmekte artık halka.” 17Bunun sonucunda ilim, toplumda gerçek gücünügösterememektedir. Bir diğer önemli hususda aydınların bir kısmının halkın dini ve manevideğerlerini hiçe saymaları, zaman zaman onunlaalay etmeleridir. Bundan dolayı halk bütün aydınlardabu olumsuz tavırlar varmış gibi hareket etmekteve faydalı olan tabii ilimlere bile karşıçıkabilmektedir. Bu durum medeniyeti zamanındayakalayamama ve gençleri bilimle buluşturamamaaçısından önemli bir eksikliktir. Aslında buradakiproblem Akif’e göre aydınların bir kısmının İslamiyet’euzak olmaları ve dinin ilim ile olan yakınilişkisini ve teşvik edici yönünü algılayamamalarıdır.Bunu ifade ederken Akif şöyle demektedir ;Mütefekkirleriniz dini de hiç anlamamış ;Ruh-i İslam’ı telakkileri gayet yanlış.Bilmiyorlar ki: Ulumun ezeli dayesidir,Beşerin bir gün olup yükselecek payesidir. 18168Journal of Islamic Research 2010;21(3)


MEHMET AKİF’TE MEDENİYET KAVRAMIAkif’in medeniyeti yakalayamama konusundaortaya koyduğu iki kavram, Müslümanlar’ın ataletve cehaletidir. Yani hem tembellikleri, çalışmayışlarıhem de ilmi elde etmek için yeterince gayretgöstermemeleridir. Akif’e göre ilim ve tekniğinmilliyeti yoktur ve ilim olmadan yaşamanın imkanıda yoktur.Akif yazılarında ve şiirlerinde batıyı iki yönüyledeğerlendirmektedir. Bunlardan biri medeniyetdiğeri siyasettir. Batının siyasi karakteristiğiona göre zorbalık ve sömürgeciliktir. Bunu medeniyetkisvesi altında yapmaya çalıştıklarından dolayıAkif bir bakıma medeniyete de karşıymış gibigörülür. Ancak bu konuyu M. Akif bir vaazındaşöyle ifade eder: “Ey cemaat-i müslimin! Sakın busözlerimden benim ilim düşmanı, marifet düşmanı,terakki düşmanı olduğuma zahib olmayınız. Benimbütün insanlar hesabına, bilhassa dindaşlarım namınaistediğim bir medeniyet varsa o da her mânâsıylepak, yüksek, namuslu, vakarlı birmedeniyettir, yani bir medeniyet-i fazıladır. Garpmedeniyeti maddiyattaki terakkisini mâneviyat sahasındagösteremedi.” 19<strong>Mehmet</strong> Akif, medeniyetin kaynağı konusundabatıyı değil doğuyu ön plana çıkarır. Her nekadar zamanla şartlar değişse de asli özellik budur.Bu görüşünü şöyle ifade eder:“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:Gelmişiz dünyaya; milliyet nedir öğretmişiz!Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin,Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin;” 20Artık şartlar değişmiştir. Müslümanlar kendigücünün ve değerlerinin farkında olmadığı içinmedeni olma vasfını bir başka unsura devretmekzorunda kalmıştır. Dolayısıyla Batı bu konuda öneçıkmış, doğu ise onu takip etmek zorunda kalmıştır.<strong>Mehmet</strong> Akif gençlere bu durumu izah ederkenşöyle demektedir;“Bizler edvar-ı faziletleri cidden parlak,Bir büyük milletin evladıyız, oğlum ancak:O fazilet, son üç asrın yürüyen ilmiyle,Birleşip gitmedi, battıkça da ümmet cehle.Abdulvahit İMAMOĞLUBünyevi kudret: günden güne mefluç olarak,Bir düşüş düştü ki: davransa da sarsak sarsak,Garb’ın emriyle yatıp kalkmaya artık mahkum.Çünkü hakim yaşatan şevket-i fenden mahrum.” 21Buradan anlıyoruz ki <strong>Mehmet</strong> Akif batı medeniyetiniöverken, onların çalışkanlığını, birlik vedayanışma içinde olmalarını, ilimde ilerlemelerini,modern silahlara sahip olmalarını, sanatkar ve zenginolmalarını öne çıkarmaktadır. Bunlar batınıngıpta edilecek yönleri olarak görünmektedir.Akif’in medeniyeti yakalamak için en etkinformülü çalışmaktır. Bunu şöyle ifade eder:“Bekayı hak tanıyan sa’yi bir vazife bilirÇalış çalış ki beka sa’y olursa hakkedilir” 22Yine Akif Müslümanların tembelliğine ve miskinliğineiçerler, yazılarında daima bunu dile getirirve Müslümanların sadece ahireti düşünmemelerinibu dünyayı da mamur etmelerini ister. Esasenİslam’ın istediği de budur; dünya ve ahiret birlikteliğivardır.“Çalış dünyada insan ol, elindeyken henüz dünyaÖbür dünyada insanlık değilmiş yağma, gördünya!” 23 Batıcılık yada batı hayranlığı onun için medeniyetleeş anlamlı değildir. O, batı hayranı da değildir.O sadece asrın gereklerini yerine getirme,çağdaş olabilme adına batının olumlu yönlerinikabul eder ve Müslümanlara da bu şekilde yol gösterir.Esasen çağdaşlığı yakalamada din engel değilaksine motive edici bir güçtür. Tek eksiklik Müslümanlarınİslamiyet’i doğru anlayamamalarıdır.Bunu ifade etmek için de Akif;“Çalış dedikçe şeriat, çalışmadan durdunOnun hesabına birçok hurafe uydurdun!Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup arayaZavallı dini çevirdin onunla maskaraya” 24Journal of Islamic Research 2010;21(3) 169


Abdulvahit İMAMOĞLUdiyerek Müslümanların niçin geri kaldıklarını belgelemişolmaktadır. Sırat-ı Müstakim’deki bir yazısındaise Akif; “Dünya bir meydan-ı heycadır(mücadele meydanı); burada saldıran elleri kollarıbağlı durana daima galebe çalar; galib mağlubukendine esir eder. Bütün hukuk-ı hayatiyesindenmahrum bırakır; kanun-ı tabiat umur-ı dünyayıihmal edenleri akıbet mahveder.” 25 diyerek çalışmanındünya hayatındaki önemini belirtmektedir.Ona göre gerçek çağdaşlık “insan” olabilmektir.Yani Allah’ın yarattığı değerin farkına varabilmektir.İnsanın değerinin farkına varabilmesininşartı ise faziletli ve bilgili olmaktan geçmektedir.Bu ise Kuran’ı anlamak ve yaşamakla doğru orantılıdır.Akif bunu ifade ederken:“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.” 26demekte ve bir bakıma asrı yakalayabilmek için İslam’ıda iyi bilmenin gerekliliğini vurgulamış olmaktadır.M.Akif batıyı olduğu gibi kabul eden, her yönüyleonu benimseyenlere bizzat batılı devletlerinbir kısmının özelliklerini sunarak karşı çıkmaktave şöyle demektedir:“Fransız’ın nesi var? Fuhşu bir de ilhadı;Kapıştı bunları “yirminci asrın evladı!”Ya Alman’ın nesi var zevki okşayan? Birası;Unuttu ayranı, ma’tuha döndü kahrolası!Heriflerin, hani, dünya kadar bedayi’i var:Ulumu var, edebiyyatı var, sanayi’i var.Giden birer avuç olsun getirse memlekete;Döner muhitimiz elbet muhit-i ma’rifete.Kucak kucak taşıyor olmadık mesaviyi;Beğenmesek, “medeniyyet!” diyor; inandık, iyi!“Ne var, biraz da ma’arif getirmiş olsa…” desek;Emin olun size “hamallık etmedim?” diyecek.” 27Akif o günün gençliğine batıyı anlatırken, batınınönde gelen devletlerinin özelliklerini de sunmaktadır.Ona göre Fransız gençliğinde en yaygınolan özellikler fuhuş ve dinden dönmedir. AlmanMEHMET AKİF’TE MEDENİYET KAVRAMIgençliği ise su yerine, insanı sarhoş eden “bira” içmektedir.İşte bizim gençlerimizin bir kısmı da ülkelerinedöndüklerinde getirmiş oldukları buolumsuz tutum ve davranışlar hususunda ikaz edildiklerinde,yaptıklarının “medeniyet”in bir parçasıolduğunu söylemekte ve halka sanki olumlu bir işyapıyormuş görünümü vermekteydiler. Takdiredilmelidir ki bu özelliklerin medeniyetle uzaktanyakından ilgisi yoktur. O halde batılılara özenmenin,onlar gibi olmanın gençliğimize, insanımıza veülkemize medeniyet namına getireceği hiçbir katkıolamazdı.Akif bir başka yazısında “Bir zamandan beridir,dillerde “karakter” sözü dolaşıp gidiyor. Azim,sebat, seciye, metanet gibi elfaz ile tercüme edilenbu kelimenin tam mukabili ‘sabır’dır. Öyle ise artıkbu ümmete Alman, İngiliz, Fransız milletlerininahlakıyla mütehallik olmayı tavsiyeden vazgeçelimde ona meani-i İslamiyeyi öğretmeye çalışalım...” 28diyerek bu konuyu dile getirmiştir. Dolayısıyla batılıülkelere giden gençlerin, o ülkelerde yaşanankötülükler yerine; bilgi, fen ve teknikle ilgili hususlarıgetirmesini istemekte ve bu hali medeniyeteatılan ilk adım olarak görmekte ve göstermektedir.Akif’in İstiklal Marşı’na aldığı “Medeniyyetdediğin tek dişi kalmış canavar” ifadesi aslında batınınemperyalist ve sömürgeci olduğunu ortayakoyan bir ifadedir. Her ne kadar Akif medeniyetinasli anlamını çağı yakalama ve ilerleme olarak görsede buradaki karşılığı teknik ve fen de ileri olan,ancak “medeni” olamayan bir batıyı tasvir etmektedir.Ayrıca bu tasvirde batı medeniyetinin zamanzaman iman gücü karşısında canavarlığının gücünükaybedip tek dişle kalan yorgun, bitkin ve isteğiniyerine getiremeyen bir sömürgeci güce dönüştüğünüsöylemektedir.Buradan çıkarılacak sonuç Akif’e göre şu olabilir;Müslümanların medeniyeti yakalayamayışındaaktif olan din değil, dini yanlış anlamaları veçalışmaktan geri durmalarıdır. <strong>Medeniyet</strong>i yakalamakve daha ileri gitmek için yapılması gereken;fertlerin kendi değerlerini bırakmamaları, kendimahiyetinin farkına varmaları ve ilmi neredeolursa olsun elde etmeye çalışmalarıdır. Bunlarıifade ederken de Akif şöyle demektedir:170Journal of Islamic Research 2010;21(3)


MEHMET AKİF’TE MEDENİYET KAVRAMIAlınız ilmini Garb’ın, alınız sanatınıVeriniz hem de mesainize son sür’atini.Çünkü kabil değil artık yaşamak bunlarsız,Çünkü milliyeti yok san’atın, ilmin , yalnız,İyi hatırda tutun ettiğim ihtarı demin:Bütün edvar-ı terakkiyi yarıp geçmek için,Kendi mahiyet-i ruhiyyeniz olsun kılavuzÇünkü beyhudedir ümmid-i selâmet onsuz. 29SONUÇBuraya kadar M.Akif’in şiirleri ve diğer yazılarındanverdiğimiz örneklerde medeniyeti yakalamanıngerekli olduğunu ve bunun için mücadeleninşart olduğunu görüyoruz. Ancak Akif’in medeniyeteulaşamamış olanları Müslümanlar arasındanseçmesi mânidardır. Kıyaslamayı Batıyla yapmasıise Müslümanlardaki eksik yönleri giderme yadadüzeltme amacını taşımaktadır.Gördüğümüz kadarıyla Akif medeniyet kavramıüzerinde yalın olarak durmamıştır. MutlakaAbdulvahit İMAMOĞLUbir konuya, bir olaya yada söylenen bir söze mukabilmedeniyetten söz etmiştir. Özellikle <strong>Medeniyet</strong>ifennin ve tekniğin üstünlüğü olarak algılayıpdiğer ülkeler üzerinde baskı unsuru olarak kullanmaalışkanlığı geliştiren ülkelerden söz etmektedir.Esasen aynı durum bugün için de geçerlidir.Onun medeniyetten anladığını iki şekildeözetlemek mümkündür. Bunlardan biri insanı yüceltecekve ona kendi değerini hatırlatacak bir kültürve medeniyet zihniyeti aşılamak, diğeri iseülkeleri müreffeh kılacak teknik ve teknolojik gelişmeleriyakalayabilmektir. İşte M. Akif, Sırat’ıMüstakim ve Sebilu’r Reşad dergilerindeki yazılarında,vaazlarında, bütün Safahat’ında ve özellikleSafahat’ın altıncı kitabı olan ‘Asım’da gençlerle konuşurkenyada onlar adına konuşurken medeniyetkavramıyla ilgili bu iki ülküyü öne çıkarmaktadır.M. Akif’e göre insanoğlu kendi değerinin farkındaolarak elde ettikleriyle yeni bir şeyler üretebilmeli,bilgide, teknikte ve teknolojideki kazanımlarınıöncelikle kendi çevresiyle, sonra da tüm insanlarlapaylaşarak medeniyete katkı sağlamalıdır.1. Gökalp, Ziya, Hars ve <strong>Medeniyet</strong>, TokerYayınları, İstanbul 1995, s.46.2. Monakhan, J., Just, P., Sosyal ve KültürelAntropoloji, Çev. Hakan Gür, Dost Yayınları,Ankara 2007,s.53.3. Monakhan, 2007, s.60.4. Safahat, Fatih Kürsüsünde, s.228.5. Tansel, Fevziye Abdullah, Mehmed AkifErsoy, İkinci Baskı, İrfan Yayınevi, İstanbul1973,s.198.6. Mehmed Akif (Ersoy), Safahat Edisyon Kritik,Haz. M. Ertuğrul Düzdağ, Kültür ve TurizmBakanlığı Yay., İstanbul 1987, Asım, s.370,37.7. Sebilürreşad, C.XVIII, s.464.KAYNAKLAR8. Safahat/ S. Kürsüsünde, s.146.9. Safahat/ S. Kürsüsünde, s. 146, 160.10. Safahat / Asım s.36911. Topçu, Nurettin, <strong>Mehmet</strong> Akif, Hareket Yayınları,İstanbul 1970.12. Safahat/ S.Kürsüsünde, s.174.13. Safahat, Asım, s.35414. Safahat / S. Kürsüsünde, s.170.15. Safahat, Asım, s.355.16. Safahat/ S.Kürsüsünde, s.156.17. Safahat/ S.Kürsüsünde s.156.18. Safahat/ S. Kürsüsünde, s.158.19. Sebilürreşad C:XVIII s.464.20. Safahat / Hakkın Sesleri, s.181.21. Safahat/ Asım, s.370.22. Safahat/ Fatih Kürsüsünde, s.20823. Safahat/ Fatih Kürsüsünde, s.20824. Safahat /Fatih Kürsüsünde, s.21525. Sırat-ı Müstakim C:1 S:11 s.17026. Safahat, Asım, s.34927. Safahat/ Fatih Kürsüsünde, s.234-235.28. Sebilü’r Reşad, C.9, Matbaayı Ahmed İhsan,İstanbul 1328 (1912),s.261.29. Safahat/ S. Kürsüsünde, s.160.Journal of Islamic Research 2010;21(3) 171

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!