29.02.2016 Views

İÇİNDEKİLER

cumba

cumba

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

4<br />

LUNA<br />

Son birkaç gündür her şey çok yavan geliyor. Kılımı kıpırdatmak bile<br />

istemiyorum, üzerime çökmüş olan isteksizliğin altında eziliyorum. Dokuzuncu<br />

sınıfta bıraktığım, tırnaklarımın kenarındaki derileri koparma âdetim geri döndü.<br />

Bu şehre dair en sevdiğim şey olan kar bile beni iyi hissettirmedi. Eskiden şehri<br />

temizliyorken, şimdi sadece hepimize ait olan kirlerin üzerini örtüyor gibi hissettim.<br />

Yaklaşık iki haftadır evden çıkmak benim için çok başka bir yük. Okula<br />

gitmek fikri beni sürekli diken üstünde tutuyor, en ufak bir an bile rahatlamama<br />

müsaade etmiyor. Girmediğim pratik derslerin sonucu ne olacak gerçekten<br />

merak ediyorum. Bu yoğun kötümserliğimin ve isteksizliğimin sebebi muhtemelen<br />

Sömestr’ın yaklaşmış olması fakat kendisiyle aramda hâlâ komite isimli<br />

koca bir duvar olması. Tahammülümün tükendiğini hissediyorum. Daha doğrusu<br />

hissediyordum. Bugün yine bir insan için mümkün olan en yoğun mutsuzluk<br />

içinde okula gidiyorken, otobüste, kendi kendimi teskin edebildiğimi fark ettim.<br />

Çentikli Cumba<br />

Karen O -The Moon Song.<br />

Haftalık keşfime düşmüş olan bu<br />

şarkı çalmaya başlayınca oldu her<br />

şey. Önce “ay” kelimesi üzerine<br />

düşündüm. Diğer gezegenlerin de<br />

ayları vardı fakat hepsi kendi özel<br />

ismine sahipti. Mesela Mars’ınkiler<br />

Phobos ve Deimos imiş. Özel<br />

ismi olmayan bir tek bizimkisiydi.<br />

Fakat sonra fark ettim ki, aslında<br />

Ay Dünya’nın uydusuydu ve diğer<br />

gezegenlerinin uydularına ay<br />

demek bizim yaptığımız -belki de<br />

sadece benim yaptığım- bir hataydı.<br />

Kafamı bulandıracak gereksiz<br />

bir yanlışlığın düzelmiş olması beni rahatlattı. Daha sonra içinde bulunduğumuz<br />

ilginç durumu düşündüm. Koskoca bir boşlukta yuvarlak bir topun üzerinde<br />

yaşıyoruz. Bu fikir eskiden düşünüldüğü iddia edilen, insanlığın üzerinde<br />

bulunduğu düz tepsinin bir öküzün boynuzunda asılı olduğu fikri kadar garip<br />

aslında. Elbette birinin diğerinden çok daha ilkel olduğunu kabul ediyorum ama<br />

yine de kocaman bir bilinmezliğin içindeymişiz gibi hissediyorum. Ve elde ettiğimiz<br />

onca bilgiye, uzayın derinliklerine gönderdiğimiz robotlara, gezegenlerin<br />

fotoğraflara rağmen böyle düşünüyorum. Çünkü durup düşününce milyonlarca<br />

başka gezegenin bulunduğu koca bir boşluğun kolayca görmezden gelinebilecek<br />

ufaklıktaki bir kısmında, mini minnacık bir gezegen üzerinde yaşıyoruz.<br />

Aslında toz kadar bile küçük değiliz. Bu fikir beni çok heyecanlandırıyor öyle ki<br />

beynim patlayacakmış gibi hissediyorum. Çünkü bu durumda hiçbir şey eskisi<br />

kadar mühim görünmüyor, çünkü en basit ifadeyle önemsiziz. Yarına yetişmesi<br />

gereken ödevler, sınavlar, kaçırılmış bir yoklama, kaçırılmış bir otobüs, yolda<br />

yürürken geçen arabanın üzerimize su sıçratması, patrondan azar işitmek<br />

vesaire bunlar saçma sapan ufacık dertler. Hatta bunlara dert bile denemez.<br />

Bunlar kendi yarattığımız kurallar ve kendi kurduğumuz saçma düzen vasıtasıyla<br />

kendimize işkence etmemize sebep olan önemsiz ve mânâsız sıkıntılar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!