29.02.2016 Views

İÇİNDEKİLER

cumba

cumba

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

7<br />

NO MERCY WILL SHAWN<br />

“Çünkü bir kedi kadar gövdesi var<br />

kırılmış ve yorgun heveslerin<br />

Kedi mağrur, şehir zalim, nar küskün,<br />

kâğıt paslı,<br />

Hayat maskara olmuş…”<br />

Haydar Ergülen<br />

Sabahsız günlerden biri. Güneşsiz<br />

yıllardan biri. Sessiz sâkin biri. Aklından<br />

geçen düşünceler bir ülke kurmuş bütün<br />

vücudunu işgale başlamış gibiydi. Beynini<br />

artık iş göremez olarak görüyor tıpkı bir virüsün<br />

bilgisayarı ele geçirdiği gibi birtakım<br />

duyguların kendini ele geçirdiğini düşünüyordu.<br />

Ayağa kalktı. Saat 12.00. Aklındaki<br />

tilki sürüsünü biraz olsun dağıttı. TV’yi<br />

açtı. Haber kanallarından biri yine olağan<br />

felaket haberleri yayınlıyordu. Ülkenin bir<br />

yerinde filan adam karısını kesmiş, başka<br />

bir yerde koruyucu güçler öldürülmüş, trafik<br />

kazaları, cinayet haberleri ve uyuşturucu<br />

yakalanması. Eskiden bunları izleyince<br />

midesi bulanırdı. Şimdi ise aynı yoğun<br />

koku bulunan bir ortamda burnun bir süre<br />

sonra artık tepki görmemesi gibi bu olaylara<br />

tepki göstermiyordu. Çiçek desenli,<br />

bej rengi eski bir koltuktan kalkıp mutfağa<br />

doğru yöneldi. Oturma odasının kapısından<br />

çıkmadan önce müzik çalarını açtı.<br />

“Amy Winehouse - Back To Black” çalan<br />

şarkıya bildiği kadar eşlik ederek mutfağa<br />

gitti. Bulaşık deterjanıyla pek farkı olmayan<br />

alelade bir firmadan aldığı kahveyi<br />

sıcak suya koydu. Durdu. Hain plan kuran<br />

biri gibi sağ kaşını havaya kaldırdı. Genelde<br />

bir şey unutunca böyle şeyler yapardı.<br />

Kaldırdığı sağ kaşı diğer kaşının ortaya<br />

doğru yönelip suratının sinirli gibi görünmesine<br />

sebep oldu. Sigarasını nereye<br />

koyduğunu unutmuştu. Diğer tiryakiler gibi<br />

sabah daha yataktan kalkmadan sigara<br />

yakmazdı. Aç karnına sigara çarpardı<br />

adamı. Siyah çiçek desenli bej koltuğuna<br />

tekrar yöneldi. Koltuğun yanındaki<br />

sehpada sigara ve küllüğünün olduğunu<br />

gördü. Paketten bir sigara çekti ve clipper<br />

marka çakmağıyla yaktı. Pencereden<br />

sızan grimsi ışıktan dışarıda havanın kapalı<br />

olduğu anlaşılıyordu. Akşama doğru<br />

kar bekliyordu meteoroloji. Tilki sürüsü<br />

tekrardan aklında toplanmaya başlamıştı.<br />

Dünyadaki insanlar her geçen sene daha<br />

bencil, daha sosyopat, daha psikopat<br />

olmaya başlamıştı. Böyle olmaya insanları<br />

ne sürüklüyordu. Tıp biliminin daha çok<br />

ilerlediği dünyada, teknolojinin her geçen<br />

gün harikalar ürettiği dünyada, sanat<br />

insanlarının daha verimli olduğu dünyada<br />

yöneticiler, paryalar ve proleterler arasında<br />

pek bir fark kalmamıştı kendine göre.<br />

Bir paryada kendi beni için bir yöneticiyi<br />

öldürebiliyordu bir proleterde. Aynı şey<br />

bir yönetici için de geçerliydi. Ne oldu da<br />

insanlar Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine<br />

tersten başlamıştı. Kendini gerçekleştirenler<br />

bir zaman sonra fizyolojik ihtiyaçlarına<br />

daha önem vermeye başladı. Büyük bir<br />

fabrikanın sahibi doruktayken içindeki id’in<br />

etkisine kendini kaptırarak insanlık dışı<br />

vahşetlere imza atabiliyordu… Bütün bunlar<br />

kendince hızlı gelişen insanoğlunun<br />

düşünmekten çok akla geleni yapmaya<br />

başlamasıyla olmuştu. Bir an o satırlar<br />

geldi aklına ” ah! Kimsenin vakti yok durup<br />

ince şeyleri anlamaya.” Evet belki de bu<br />

yüzden seviyordu bu dizeleri çünkü tam<br />

kafasındaki şeyleri yarım satıra sığdırarak<br />

anlatmıştı. İnsanların zamanı yoktu. Hep<br />

bir koşuşturma ve hep bir yerlere bir şeylere<br />

yetişme uğraşı. Akşam evine ekmek<br />

götürenler kendini mutlu hissediyorlardı ya<br />

da mutluluğun bu olduğuna inanıyorlardı.<br />

Müzik çalarda çalan şarkıların farkına<br />

bile varmamıştı. Müzik çaların üstündeki<br />

gösterge 4. Şarkıda olduğunu belirtiyordu.<br />

Koltuktan kalktı. Yatak odasına doğru<br />

yöneldi. Müzik çalarda çalan şarkıya<br />

eşlik ederek. ” Tonight we are young”.<br />

Gardrobun kapağını açıp siyah bir gömlek<br />

çekti içinden. Gri t-shortunu üstünden<br />

çıkartıp çıplak bedeninin üstüne gömleği<br />

giydi düğmelerini ilikledi. Askıdan bordo<br />

bir pantolon aldı. Her gece ertesi gün ne<br />

giyeceğini ayarlar ve yatağa öyle girerdi.<br />

Dün gecede bunu düşünmüştü. Bordo<br />

keten bir pantolon, siyah bir gömlek ve<br />

siyah spor ayakkabılarını giyecekti. Evden<br />

çıkarken müzik çaları durdurdu. Müzik<br />

durunca sanki hayat durdu, kendi durdu,<br />

damarlarında, akan kan durdu, dünya<br />

dönmeye devam ediyordu, çünkü dünya<br />

güzel şeylerle değil kötü şeylerle dönüyordu.<br />

Osman ARAT<br />

Çentikli Cumba

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!