KADIKOY GAZETESI AĞUSTOS 2018

Av. Selami Öztürk 

YEREL SEÇİMLER ERKEN OLUR MU? 

Arif Atılgan 

KUŞDİLİ ÇAYIRI'NA SAKSI PARK 

SAYFA 

SAYFA 

SAYFA 

 

 

 

 

03 04 23 

 

 

 

 

 

 

Celil Özdemir 

CRISPR 

 

 

 

 

 

 

 

İki zaman arasında sıkışan bir nesil... 

SİYAH & BEYAZ 

KADIKÖY 

K 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

12’de 

Kadıköy’e gelince içim 

açılıyor, ferahlıyorum! 

Haldun Dormen 

Anadolu Yakası'nda Sizin Sesiniz 

Tarafsız Bölgesel Haber Magazin Aktüalite Gazetesi - Fiyatı: 3.50 TL 

Yıl: 1 Sayı: 5 Ağustos 2018 

Kadıköy Belediyesi’ne 

‘Kültür Şehri Ödülü’ 

- 

 

- 

- 

- 

 

 

23’te 

Kadıköy’e 

prestij katan 

projeler de var! 

C - 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

- 

- 

5’te 

MODA’DA 

EFSANEVİ ZİRVE! 

Kılıçdaroğlu, Kadıköy duayeni Cahit Kayra’yı ziyaret etti 

CHP Genel Başkan Kemal Klçdaroğlu; yazar, siyaset ve devlet adam Cahit Kayra’y 

Kadköy Moda'daki evinde ziyaret etti. 

 

 

 

1 - 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

C 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3’te 

TARİHİ İSKELE CAMİİ 

YENİLENİYOR 

1 - 

 

- 

 

 

- 

 

4’te 

HAYDARPAŞA’NIN ARKA 

BAHÇESİ: İNGİLİZ MEZARLIĞI 

A - 

 

- 

- 

- 

 

- 

 

5’te

2 

AĞUSTOS 2018 

AKTÜEL 

Kadıköylü müzik grubu ‘Sıcak’tan 

yeni albüm 

Kalamış Yat Limanı, 

Moda ve Adalar’a 

kadar önü kapanmaz 

manzaralı Sunsetpark 

Marina’da yaşam Aralık 

2019’da başlayacak. 

PINAR BALTACI 

2013 ylnda 

Kadköy’de 

kurulan ‘Scak’ 

isimli müzik 

grubu, yeni 

albümünü 

çkarmaya 

hazrlanyor. 

D- 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

Şarkı sözleri genelde 

yalnızlık ve aşk temalı 

 

 

- 

 

 

marina 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

Kentpark Yapı’dan Kalamış’a 

SUNSETPARK MARİNA GELİYOR 

Güçlü inşaat şirketleri 

arasında yer alan Kentpark 

Yapı, tamamladığı Sunsetpark 

Caddebostan, Sunsetpark 

Göztepe ve Sunsetpark Kalamış 

projelerinden sonra, şimdi de 

Sunsetpark Marina projesine 

başlıyor. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Otomatik panjur sistemi 

ve tavandan yere kadar 

uzanan konfor camlar 

ile kesintisiz manzara 

keyfi... 

“Kadıköy’de alternatifler 

arttı” 

- 

- 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

- 

 

- 

 

Yeni albüm Kasım’da! 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Grubun solisti ve aynı zamanda 

söz yazarı olan Kemal Çetkin... 

Kalamış bölgesinde, projenin 

bulunduğu Sarı Lale Sokak, 

Kalamış sahili boyunca uzanan 

Münir Nurettin Selçuk Caddesi ve 

Bağdat Caddesi sahilyolu arasında 

olup, her iki noktadan projeye 

ulaşım avantajı sağlamakta... 

MARİNA, MODA VE ADALAR 

MANZARASI 

 

 

 

 

 

Sunsetpark Marina; Kalamış 

Yat Limanı ve Kalamış Parkı’nın 

karşısında, Bağdat Caddesi 

sahilyoluna 50 metre mesafede, 

Kadıköy ve çevre yollarına yakın 

konumu ile ulaşım ağlarının 

merkezi konumunda... 

EN DEĞERLİ LOKASYONDA İDDİALI 

BİR PROJE 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

3+1’DEN 5+2’YE KADAR TOPLAM 

31 DAİRE 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN, AKTİVİTE 

ALANLARI 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

GÜVENLİK KULÜBESİ İLE 

7/24 GÜVENLİK 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

ŞİFRELİ GİRİŞ SİSTEMİ 

 

 

- 

 

 

 

 

ARALIK 2019’DA YAŞAM 

BAŞLAYACAK 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Çocuklar ‘Mavi 

Kırlangıç’ ile 

eğlendi 

Y 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLETİŞİM: (0216) 301 20 21

GÜNDEM 


3 

Kılıçdaroğlu’ndan 

KADIKÖY’E 

ANLAMLI 

ZİYARET 

CHP Genel Başkan Kemal Klçdaroğlu; yazar, 

siyaset ve devlet adam Cahit Kayra’y Kadköy 

Moda'daki evinde ziyaret etti. 

CHP Milletvekili Gürsel Tekin: 

Hayvanlar hâlâ 

korumasız! 

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili 

Gürsel Tekin, hayvanlarn korunmasna yönelik 

26. dönemde hazrlamş olduğu yasa teklifini, 27. 

dönemde de yeniledi. 

K- 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

C 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Bizim için büyük bir 

gün” 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

“Keşke yakın tarihimizi 

Cahit Kayra’nın gözüyle 

görebilsek” 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

Av. Selami ÖZTÜRK 

YEREL SEÇİMLER 

ERKEN OLUR MU? 

Adalet ve Kalkınma Partisi, 

iktidara geldiği günden bu 

yana elindeki iktidar erkini 

erken seçime götürmemeyi 

ilke edinmişken, Cumhurbaşkanlığı 

ve Parlamento seçimleri aniden öne 

alındı. Yeni bir dönemin başlangıcı olarak 

gözüken Cumhurbaşkanlığı sistemi seçimlerinin 

öne alınmasını zorlayan sebep, 

sadece Bahçeli’nin ortak olarak erken 

seçim telaffuzu değildi, aynı zamanda 

ekonomik veriler de iktidarı erken seçime 

zorluyordu. Bugünlerde doların beş liraya 

yaklaşması, iğneden ipliğe, ekmeğe zam 

yapılması her keseye dokunur hale geldi. 

Bu da erken seçim kararının iktidar lehine 

işlediğini gösteriyor. 

*** 

Her ne kadar iktidar ‘Mahalli seçimlerin 

erkene alınması talebimiz yok’ dese de 

CHP’deki kurultay sesleri, partinin iç 

sorunları ve kurultaya gitmesi iktidarı çok 

rahatlatmış gözüküyor. Partilerdeki kargaşayı 

kendi lehine avantaja döndürmek 

isteyecek iktidarın bu kararı karşısında 

muhalefet partileri ciddi zorluklar yaşayabilir. 

Ancak, Cumhurbaşkanlığı sisteminin 

daha yerleşme safhasında olması, atanacak 

binlerce kadro yanında yapılanmadaki 

zorluklarla uğraşan iktidarın da elinin 

çok rahat olmadığı bir dönemdeyiz. Bu 

nedenlerle iktidar da yerel seçime hazır 

değil. 

*** 

Belediye başkanlarının değiştiği beş büyük 

ilde henüz göze batacak bir düzelme 

yokken, her yağan yağmur sonrası çok 

ciddi altyapı sorunlarının bugünlerde öne 

çıkması, 25 yıldır bu kentleri yönetenlerin 

iktidar partisini kara kara düşündürmektedir. 

Üç büyük ili muhalefete kaptırma 

tehlikesi bulunan iktidar partisinin kendisini 

güçlü hissedeceği zamanı beklemesi 

doğaldır. Fakat o zaman üç ay sonra mı, 

sekiz ay sonra mı veya hiç olmayacak mı, 

bunu yaşayarak göreceğiz... 

Kadınlardan taciz 

protestosu 

K- 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

Kadıköy'de asayiş ve 

trafik uygulaması 

200 polisin katlmyla 13 noktada sabit ve 

hareketli yol denetimi yapld. 

K- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

-

4 


Tarihi İskele Camii 

YENİLENİYOR 

PINAR BALTACI 

Bu panonun yukarısındaki 

üçgen alınlığın üzerinde 

Sultan Abdülmecid’in tuğrası 

bulunuyor. Tuğranın iki yanında 

kıvrık dal ve çiçek motifli 

süslemeler yer alıyor. 

H 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

İmtiyaz Sahibi 

KADİR TOPRAKKAYA 

Genel Yayın Yönetmeni 

CANAN TOPRAKKAYA 

Yazı İşleri Müdürü 

Av. İREM BABALIK 

Haber Müdürü 

CENAY TOPRAKKAYA 

@kadikoylifedergisi 

Editörler 

PINAR BALTACI, 

REHA KADAK, 

FİGEN SABIRCAN, 

YİĞİT UYGUN 

Görsel Yönetmen 

CÜNEYT MERT 

Reklam Müdürü 

BENUSEN SAĞDAN 

Kadıköy Gazetesi; Kadıköy Life Dergisi, 

Bağdat Magazin Dergisi, TOURMAG Turizm 

Dergisi ile birlikte K-İLETİŞİM Yayınevi 

tarafından yayınlanmaktadır. 

@kadikoy_life 

Fotoğraf Editörü 

EMİN KÜÇÜKSERİM 

İstihbarat Servisi 

RECAİ TANITKAN 

Baskı 

EGE BASIM 

Tel : 0216 470 4 470 

Matbaa Sertifika No: 12468 

Dağıtım 

ARIKSOY Basın Yayın Dağıtım 

Yayıncı 

K-İletişim Basın Yayın Tanıtım Hizmetleri 

Kuşdili Caddesi, Misk-i Ambel Sok. 44/6 

Kadıköy / İSTANBUL Tel: 0216 550 11 17 

www.kadikoygazetesi.org 

@kadikoylife 

Kadıköy Gazetesi; Anadolu Ajansı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türk Basın Birliği, FIJET 

Uluslaraarası Turizm Yazarları Birliği ve Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği üyesidir. 

Kadköy Rhtm’da bulunan III. Mustafa 

(İskele) Camii’nde restorasyon 

çalşmalarna başland. 1761 ylnda III. 

Mustafa tarafndan yaptrlan cami, en son 

1970’li yllarda yenilenmişti. 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Çalışmalar iki yıl sürecek 

 

Hem emekliler hem gençler, talepte en önde! 

Kadıköy’de kiralık 

potansiyeli yükseldi 

Emlak verilerine göre, 

Kadköy’de kiralk 

daire aramalarnda 

geçen yla göre yüzde 

12 artş yaşand. 

Oturum için Ziverbey 

hatt tercih edilirken, 

aramalarda Bostanc 

Mahallesi öne çkyor. 

Yatrm yapmak 

isteyenlerin adresi ise 

Yeldeğirmeni… 


 

 

 

 

G 

 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Kadıköy Kent Konseyi'nden uyarı: 

K 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oturumcu Ziverbey’den, 

yatırımcı Yeldeğirmeni’nden 

alıyor 

- 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

En çok aranan mahalleler 

Bostancı ve Kozyatağı 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

Kurbağalıdere 

alarm veriyor! 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

Arif ATILGAN 

ÇEVRE 

KUŞDİLİ ÇAYIRI’NA 

SAKSI PARK 

1900’lü yılların başlarında piyasa yeriymiş 

Kuşdili Çayırı. İnsanlar gazinoda, 

sinemada, kır kahvesinde keyifli zaman 

geçirirlermiş. 

*** 

1950’ler, 1960’lar çocukluk yıllarımdır. Çayır 

ve koruluktu burası. Bir ucunda top sahası, 

diğer ucunda kömürcüler bulunurdu. Top sahasında 

bayram yeri ve sirk kurulur, kömürcülerde 

çekiyle odun, kömür satılırdı. 1 çeki 226 kg idi. 

*** 

1977 yılında korunması için SİT alanı ilan edilmiş; 

1980’li yıllarda Yeldeğirmeni’ndeki pazar 

yeri önce Taşköprü Caddesi’ne, sonra bu alana 

getirilmişti. Kısa sürede çayırda ot, korulukta 

ağaç kalmadı. SİT kararı; ‘Pazar ve otopark 

olabilir. Kalıcı tesis olamaz’ şeklinde düzeltildi. 

*** 

2007 yılında ‘iş merkezi’ yapılması düşünüldü. 

‘Kalıcı tesis’ olduğu için olsa gerek, yeniden 

karar alındı. İtirazlar, davalar... Vazgeçildi. 

Israrla onlar Salı Pazarı dediler, biz Kuşdili 

Çayırı... Yazıldı, çizildi, kurum görüşleri alındı ve 

27 Nisan 2018 tarihinde alanın yarısına 1.50 

metre toprağın altına kat otoparkı, üzerine park 

yapılması kararı verildi. 

*** 

Yapılacak olanı bir nevi ‘Saksı Park’ olarak 

görüyorum. Yani artık Kuşdili Saksı Parkımız 

olacak. Yıllardır dereleri saksıya koymaya 

alışmıştık. Bu sebepten oluşan selleri anlamadık 

üstelik... Şimdi de parkları saksıya koymak 

geleneğini başlatacağız demek. Kavanoz vs. gibi 

kapların içine konan toprakla elde edilen minik 

bahçelere ‘teraryum’ deniyor. Teraryumların 

içine bonsai isimli minik ağaçlar, sukulent adlı 

minik kaktüsler ekiliyor. Saksı bahçelerdir 

teraryumlar... 

*** 

Kuşdili Çayırı Planı’nda da bunlardan örnek 

alınmış herhalde. Cihangir ve Söğütlüçeşme 

parklarında küçük denemesi yapılmıştı daha 

önce. Kadıköy ilçesi, ilk Saksı Park’ın sahibi olacak. 

Kuşdili Saksı Parkı’nın... Sonuç iyi olursa, 

diğer yarısı da yapılacaktır herhalde. Ve başkaları 

da... İleride büyük alanları taşıyabilecek araçlar 

yapılırsa, bu tip saksı parkların başka yerlere 

aktarılmaları da sağlanabilir. Örneğin etkili bir 

kişi, Kuşdili Saksı Parkı’nı beğenip satın alabilir. 

Kuşdili’ne yenisi yapılır. Böyle bir olanak bile 

Saksı Parkların gelişmesinde yeterlidir sanırım. 

*** 

Daha ileride Saksı Koruluklar, Saksı Ormanlıklar 

da yapılabilecektir. Yandaki Kurbağalıdere 

sorulmasın, planda yok çünkü. Kanal yapılmış. 

Kuşlara dil öğretildiği için adına Kuşdili denilen... 

Daha sonra adını çayıra verip, kendisi 

Kurbağalıdere olmayı kabul eden dere. 

*** 

Önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 

sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kuşdili 

Çayırı için oldukça ısrarlı. Ama Kadıköy Belediyesi’nin 

de 2013 yılında buraya proje yarışması 

düzenlediğini, biri belediye başkanı olan iki jüri 

üyesinin ‘İBB ve Çevre-Şehircilik Bakanlığı’yla 

ortak çalışıp hayata geçirebiliriz’ dediklerini 

anımsayalım. Burada esas olarak, sermayenin 

gözü olduğu anlaşılıyor. 

*** 

Kuşdili Saksı Parkı hayırlı olsun mu diyelim? 

Kent mücadelesi diyenler olacağını biliyorum. 

Ben ülkemde kent mücadelesi yapıldığına 

inanmıyorum. Bu sebeple de kendi kent mücadelemi 

kendim yapmayı tercih ediyorum. 

Bu yazı da bir kent mücadelesi yazısıdır zaten. 

Anlayanlara...

ÇEVRE 


5 

Haydarpaşa’da saklı tarih: 

İNGİLİZ MEZARLIĞI 

PINAR BALTACI 

Mezarlkta, Krm 

Harbi srasnda 

Haydarpaşa Askeri 

Hastanesi ve 

Selimiye Kşlas’nda 

ölen İngiliz ve diğer 

baz devletlerin 

asker ve subaylarna 

ait mezarlar da 

bulunuyor. 

H 

 

- 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

Ölen askerlerin anısına 28 

metrelik anıt 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

Erenköy Köprüsü'nde 

şikâyetler dinmiyor 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

Kadıköy’e prestij 

katan yepyeni 

bir proje 

Kadıköy Rıhtım’da 

beklenen oldu! 

Yaşllar, engelliler ve çocuklu aileler köprünün 

çok dik olmasndan, hizmete girmesinin 

üzerinden bir yl aşkn süre geçmesine rağmen 

hâlâ beton haliyle braklmasndan şikayetçi 

H 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

İyileştirme bekleniyor 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

T 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

Kadıköylüler Tepkili 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

K- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Estetik, konfor, kullanım kolaylığı 

 

 

- 

 

 

-

6 


SİVİL TOPLUM 

Aydan Gömügen Tuncay: Down sendromlu bireyler 

TOPLUMA 

KAZANDIRILMALI 

PINAR BALTACI 

A 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

Öğrenciler oyun oynarken 

öğreniyor 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ünlülerden eğitim ve 

doğayı yeşertecek proje 

T- 

 

 

 

- 

 

 

‘Eğitim İçin Bir Tohum’ 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

Ünlü isimler de destek verecek 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Her Şey 1 Farklı Olacak 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ö- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

- 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

JCI Kadıköy ile 

‘KENDİNİ KEŞFET!’ 

 

 

- 

- 

 

- 

 

Kendini Keşfet! 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Berken DÖNER 

MODA’NIN SESSİZ ARKA 

BAHÇELERİ 

ıllar önce, bir Eylül ayında Moda’ya gelip 

yerleştim. Gelir gelmez ilk dikkatimi çeken; gündüzleri 

Moda Burnu tarafındaki evlerin bakımlı 

balkonları, öğle vakitlerinde Yoğurtçu Parkı’na 

inen gölgeli sokakların mütevazı bahçeleri, akşamları sahilin 

kendi halindeki sakinliğiydi. O zamanlar bütün bunlar inanılmaz 

bir mutluluk, bir “her şey yolunda” duygusu yaratmaya 

yeterdi. Çay bahçelerinde herkesin sabit bir yeri vardı. Moda 

sokaklarından Ahmet Cemal, Muhibbe Darga, Arif Damar 

geçerdi. Modalılar “yeni gelen”i hemen kabul etmez; dinler, 

izler, kendince sınavlar yapar, sonra aralarına alırdı. 

*** 

Sanıyorum ki bu hâlâ böyle... O nedenle doğma büyüme 

değil ama Moda’yı çok sevdiğim, korumak için çabaladığım 

ve nereye gidersem gideyim en mutlu olduğum yer Moda 

olduğu için kendimi Modalı sayarım. Üstelik zamanla 

Moda’nın meşhur ev buluşmalarına da dâhil edildim. Böylelikle 

sahilini, parkını, caddelerini, sokaklarını yaşadığım 

bu semtin, ev içi yaşamının da müthiş ilgi çekici olduğunu 

anladım. Moda evlerinin sokağa bakan ön taraflarının değil 

de iç bahçelere bakan kısımlarının, semtin gerçek yüzünü 

temsil ettiğinin farkına vardım. Bizim mahallede hayat bu 

arka bahçelerde akıyordu. Komşular birbirlerine buradan 

sesleniyordu. Ben de yeni evime taşındığımda komşularımla 

bu sayede tanışmıştım. Yan komşum beni arka balkonda tek 

yakalayınca uzun bir sohbete başlamış, laf arasında gururla 

ünlü bir ressamımızın kuzeni olduğunu söylemişti. O günden 

sonra da ismi “gururlu kuzen hanım” kalmıştı. Arka bahçemiz 

gün boyu “Oyaaaa, Hülyaaaaa, Meraaaal” sesleriyle 

çınlardı. Moda apartmanlarının arka cepheleri, evlerin ön 

cephesi gibi süslü ve bakımlı değildi; “Kek yaptım, buyurun 

tadına beraber bakalım” davetleri, bu iç bahçelerden yapılırdı. 

Sokağa bakan geniş salonlarında kristal takımlar, işlemeli 

beyaz örtüler üstünde, annelerinden öğrendikleri şaşmaz 

kurallarla misafirlerini ağırlayan bu kadınlar, sigaralarını arka 

bahçeye bakarak içer, kederli yüzlerini sadece bu bahçeye 

gösterirlerdi. Bu evlerin erkeklerinin arka bahçelerle ilgilendiğini 

pek fazla hatırlamıyorum. 

*** 

Sabahları Moda Burnu tarafına yürüyüşlerimde, sabahlıkları 

ile kahve içen, kaygısız bakışlı kadınlar görürdüm. 

Cadde’den Çarşı’ya doğru olan evlerin kadınları ise sabah 

erkenden eşlerini işlerine yolcu eder, en geç saat 11’de 

akşam yemeği menüsünü hazırlarlardı. Yağmurlu sonbahar 

günlerinde mutlaka her evde bir çorba yapılırdı. Kadınlar aydınlatma 

pencerelerinden mutfak seslerini alabildiğince duyururdu 

ki, ne kadar hamarat ve çalışkan oldukları bilinsin. 

Akşam yemeği hazır olunca da komşuya kahveye gidilirdi. 

Kimin evlenecek çağda genç kızı var ve henüz evlenmemiş, 

Siranuş’un torununun vaftizinde kim ne giymiş, kimin 

çocuğu bu sene Fransız lisesine başlıyor tek tek masaya yatırılırdı. 

Öğlen saatlerinde apartmanı saran tarçınlı-cevizli kek 

kokusundan “komşu buluşmaları”nın başladığını anlardınız. 

Adada yazlığı olan hanımlar en son katılırdı bu mütevazı 

toplantıya. Nedendir pek bilinmez, mutlaka “Ada dönüşü 

kışlık evi hazırlama”nın zorluklarından söz açarak başlarlardı 

sohbetlere. 

*** 

Şimdilerde ise Moda’nın o becerikli, kibar, sevgiyle başladıkları 

bütün işleri övünerek bitiren kadınları nereye gittiler, 

bilemiyorum. Artık bu semtte yaşamadıklarını, bahçelerde 

su verilmediği için boynunu büken sardunyaların sayısının 

çoğalmasından, sokakların güvensizleşmesinden, balkonların 

ıssızlaşmasından anlıyorum. Bütün bir semtin “kimsesiz”leşmesinden, 

bahçeli evlerin yavaş yavaş yok oluşundan, hızla 

artan, birbirinin aynısı kafeler, barlar yüzünden semtin gittikçe 

özgünlüğünü yitirmesinden, kendine özgü insanlarının 

sayısının gün geçtikçe azalmasından... 

*** 

Umuyorum ki bir gün gelir, Moda’nın iç bahçeleri yeniden 

şenlenir. Masal semtimiz Moda, bu her yere bulaşmış kabalık, 

çirkinlik ve bayağılıktan kendini korumayı becerebilir. 

Çünkü gidecek başka bir Moda’mız yok!

SİVİL TOPLUM 


7 

Kadıköy Gönüllüler Kahvesi: 

GÖRÜYORSAN, DUYUYORSAN 

SORUMLUSUN! 

PINAR BALTACI 

‘Görüyorsan, duyuyorsan sorumlusun’ mottosuyla 2016 ylndan bu 

yana Kadköy ve çevresindeki ihtiyaç sahiplerine yardmda bulunmay 

amaç edinmiş bir kuruluş Kadköy Gönüllüler Kahvesi... 

Tasarım Parkı’nın 

etkinliği bursa 

dönüşüyor 

Seda Akpınar 

G 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

- 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Gönlümüzü ve sevgimizi 

verdik” 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

Sizin de çorbada tuzunuz 

olsun! 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

Nursema Öztürk 

öncülüğünde 

Yoğurtçu Park’na 

komşu olarak kurulan 

Tasarm Park, 

yepyeni bir etkinliğe 

daha imza att. 

K 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

20 öğrenciye burs 

 

 

Nursema Öztürk 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

Dünya Değişim Günü 

tüm dünyada kutlandı 

Kabotaj Bayramı etkinliklerinde 

DENİZCİLERE ÖDÜL YAĞDI 

İdil Abla Tiyatrosu tarafndan çocuk oyunu gösterisi ve 

kumanyal tekne turu, Moda Deniz Kulübü sponsorluğunda 

gerçekleştirildi. 

U- 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hem nefesinizi hem de 

dünyayı değiştirin! 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

T 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

-

8 


KÜLTÜR & SANAT 

Gerçek Frida 

sanatla yaşıyor! 

H- 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

- 

 

 

 

Moda Galeri Pasaj’da 

Frida Sergisi 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

“Frida: Meksika’nın 

Vicdanı” 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

YENİ ÇIKANLAR | YENİ ÇIKANLAR | YENİ ÇIKANLAR | YENİ ÇIKANLAR 

“TUHAF VE KISA ÖYKÜLERDE İSTANBUL” 

1970’li yılların efsane müzik gruplarından Üç Hürel’in 

kurucusu Haldun Hürel’in yeni kitabı “Tuhaf ve Kısa 

Öykülerde İstanbul” çıktı. Eserlerinde genellikle 

İstanbul’u anlatan yazarın son kitabında İstanbul’un 

gizli kalmış kuytularında saklanan binbir türlü hatıranın 

izinde yürürken, vaktiyle bu eşsiz şehrimizin salt 

“kompozisyonal” değil, sosyal yaşam ölçütleriyle de 

ne denli değerli ve göz alıcı olduğunu, bir o kadar 

da “ilginç, sıradan ve de tuhaf” anıları bünyesinde 

muhafaza ettiğini okuyacaksınız. Özellikle Kadıköy’ün 

tarihsel değerlerinin hikâyelerini okuduğunuzda, 

şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz. 

“KADIKÖY’ÜN CANLI TARİHİ” 

‘Kadıköy’ün Canlı Tarihi’ isimli kitap, Kadıköy Kent 

Konseyi öncülüğünde yayınlandı. Editörlüğünü Filiz 

Sever’in üstlendiği eser iki bölümden oluşuyor. İlk 

bölümde eski Kadıköylüler, Kadıköy’ün mahallelerini 

anlatıyor. Rasimpaşa’dan Yeldeğirmeni’ne, 

Hasanpaşa’dan Suadiye’ye kadar tüm mahallelere ait 

anıları bu bölümde bulmak mümkün. Kitabın ikinci 

kısmında ise, meslek sahipleri ve esnaflarla sohbetler 

yer alıyor. Bu bölümde Kadıköy’ün en eski doktoru Dr. 

Jirayr Kaynar’ın söyleşisi dikkat çekiyor. 

YÜZYÜZEYKEN KONUŞURUZ’DAN YENİ ALBÜM: 

AKUSTİK TRAVMA 

Son dönemin dikkat çeken ve her çalışması heyecanla 

beklenen gruplarından Yüzyüzeyken Konuşuruz, 

“Sandal” adlı single çalışmasının ardından şimdi de 

yeni albümüyle dinleyiciyle buluştu. Sony Music 

etiketiyle yayınlanan ve önceki çalışmaları “Sandal” 

dâhil dokuz şarkıdan oluşan albümün ismi ise “Akustik 

Travma”. Kaan Boşnak, Engin Sevik, Can Tunaboylu 

ve Can Kalyoncu’dan oluşan grup, Akustik Travma’nın 

yenilikçi müzikal yapısıyla dinleyicisini bambaşka bir 

serüvene davet ediyor. Tüm söz ve bestelerde Kaan 

Boşnak imzası dikkat çeken albümdeki bir diğer ayrıntı 

ise ‘Kadıköy Kızı’ isimli parça... Grup, “Sinemada moda 

alkolizm resim belki daha fazlası, sen varken lafa gerek 

yok ben insan sen Kadıköy kızı” sözleriyle Kadıköy’e 

selam yollamayı ihmal etmiyor. 

“Benim Komşum Tiyatro” 

yeni mezunlarını verdi 

Kadköy Belediyesi ve Kadköy Tiyatrolar Platformu işbirliğiyle gerçekleşen “Benim 

Komşum Tiyatro” programnn ikinci dönemi sona erdi. Programa katlan 187 

mahalleliye katlm belgesi verildi. 

K 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

Zafer Malkoç: 

KADIKÖY, SANATTA 

KURTARILMIŞ BÖLGE 

Türkiye’de genç bir 

sanatç olmann 

birçok zorluğu 

olduğunu dile 

getiren Zafer 

Malkoç’a göre, 

bir sanatç olarak 

Kadköy’de olmak 

büyük şans. 

K 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

“İnsani her duygu, sanatımın 

konusu” 

- 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

“Yeldeğirmeni’nde sanat 

şöleni havası var” 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

-

KÜLTÜR & SANAT 


9 

Farklı ezgilerin buluşma noktası: 

SO DUO 

PINAR BALTACI 

Sumru Ağryürüyen 

ve Orçun Baştürk’ün 

2016’dan bu yana 

sürdürdükleri ikili 

projeleri SO Duo’nun 

ilk albümü Ay Ana, 

Mays aynda Kalan 

Müzik’ten yaynland. 

A 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

Moda Çay 

Bahçesi’nde 

gerçekleştirdiğimiz 

söyleşimizde Sumru 

Ağıryürüyen ve 

Orçun Baştürk ile 

bir araya geldik. 

Söyleşimize Orçun 

Baştürk’ün oğlu da 

kulak misafiri oldu. 

Bağımsız sanat inisiyatifi projesi: 

Tutma | Hold 

C 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

“Minimal bir yapı kurduk” 

- 

- 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

SO Duo ve dostları 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

SO Duo, 26 Ağustos’ta 

Kadıköy GitarCafe’de! 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

Kadıköy HEM, Bulgaristan’dan 

ödülle döndü 

K 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA | KISA KISA 

KADIKÖY’DE ÇOCUK 

TİYATRO FESTİVALİ 

13 KADIN SANATÇIDAN 

'YÜZ KÖRLÜĞÜ' SERGİSİ 

"SESİNİZ SESİMİZE 

KARIŞSIN" 

MÜZEYYEN SENAR 

PLAKLARLA ANILACAK 

- 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

KADIKÖY’ÜN YENİ SAKİNİ: 

EN KAHRAMAN RIDVAN

10 


YAŞAYAN KADIKÖY 

Veysel Diker, arkadaşlarıyla 

MASKARPON'DA 

Ü- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

Akademisyen Nejat Şener'in 

"İNCİ" AŞKI 

COFFEE MANİFESTO, 

Öğretmen Deniz Topçu’yu ağırladı 

A 

 

- 

 

 

- 

T- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

Osman Serim’den 

HAÇAPURİ’YE TAM NOT 

Y- 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gazeteci Musa Ağacık'ın 

YANYALI ZİYARETİ 

G 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

Sanatçı 

Hüseyin Turan'ın 

Yazar Emel Neşetunç, 

KÜFF’TE BRUNCH KEYFİNDE 

H 

 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

KAHVE 

MOLASI 

T 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

Arçelik Pazarlama Departmanı, 

TATAR SALİM'DE ÖĞLE YEMEĞİNDE 

K 

- 

 

 

 

 

- 

 

-

YAŞAYAN KADIKÖY 


11 

Burak Özdin’in akşam durağı 

AGAPIA MEZZE 

Emine Sezaver’in 

TATLI KAÇAMAĞI 

ASUMAN 

H 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

A 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

Emre Yıldırım'ın yemek tercihi 

COOK & BOOK 

K 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

İstanbul Teknik 

Üniversitesi 

öğrencileri 

WALTERS’TA 

İ 

 

 

 

- 

 

 

 

Bülent Türkmen 

ve ailesi 

COFFEETOPIA’DA 

İ 

 

- 

 

 

 

 

 

Gamze Özcan ve arkadaşları 

KAFE SEN’DE 

Kadıköy 

Anadolulular 

KEV’DE 

BİR 

ARAYA 

GELDİ 

K 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

H 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

Hakan Arslan’ın 

B.O.B ÇIKARTMASI 

V- 

 

- 

 

 

 

Göker Gümüşler’in 

PİŞİ SABAHI 

G- 

 

 

 

 

 

 

-

12 


SİYAH BEYAZ KADIKÖY 

İki zaman arasında sıkışan bir nesil... 

SİYAH & BEYAZ KADIKÖY 

Yazı ve fotoğraflar: 

SERTAÇ KAYSERİLİOĞLU 

(Koleksiyoner) 

1 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

Şaşkınbakkal- Atlantik Sineması,1968. 

Moda, 1970. 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

Moda Plajı, 1970. 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

- 

 

 

Kadıköy, 1970’ler. 

Kadıköy İskele, 1960. 

Kadıköy Mühürdar,1908. 

Kurbalıdere, 1930.

AKTÜEL 


13 

RUHU OLAN EŞSİZ BİR OPERA BİNASI: 

SÜREYYA OPERASI 

T- 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bahariye’de 

1000 

ADIM 

REHA KADAK 

BAHARİYE DEMEK, TİYATROLAR 

BÖLGESİ DEMEK 

B 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

BİR KENT OZANININ MÜZİKAL KONAĞI: 

SAKMAN KONAK 

V 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

İ- 

 

- 

- 

 

 

 

 

KADIKÖYLÜLERİN BAKLAVACISI: 

BİLGEOĞLU BAKLAVA 

KADIKÖY’ÜN “İNCİ”Sİ 

1 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PASAJ COOK & BOOK’TA RUHUN VE MİDEN DOYSUN 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

G 

 

 

- 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KOMPLE BİR KÜLTÜR MERKEZİ: 

NAZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ 

A 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

AVRASYA’NIN EN BÜYÜK YENİ NESİL 

KAHVECİSİ: COFFEETOPIA 

Y 

 

 

 

- 

- 

- 

 

 

 

 

 

BİR MEZE CENNETİ: AGAPIA MEZZE 

M 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

B 

 

 

 

 

-

14 


Kentsel dönüşümde yeni hedef: 

KUZGUNCUK 

Tarihi Kuzguncuk Mahallesi, kentsel 

dönüşüm alan ilan edildi. 89 bin metrekarelik 

Boğaziçi Etkilenme Alan'nda kalan 

parsellerdeki faaliyetler, İstanbul Büyükşehir 

Belediyesi tarafndan yürütülecek. 

ÜSKÜDAR 

Tebessüm Kahvesi’ne 

ANLAMLI ÖDÜL 

Kuzguncuk Mahallesi Muhtarı 

Ali Faik Kaptan... 

Ü 

 

- 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

- 

 

 

Tüm dünyada ses 

getiren örnek proje 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

Kentsel Dönüşüm ve 

Gelişim Proje Alanı 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Bölgede sağlıksız bir 

yapılaşma var” 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

D 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

Üsküdarlılara özel 

‘İmar Barışı Ofisi’ 

Ü 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

"Mor Salkımlı 

Üsküdar" 

Ü 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

- 

 

Doğancılar’ın Nakliman 

Köfte’cisi ve Cemalettin Ertop 

REHA KADAK 

O 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

1974 ylnda Kiev’de düzenlenen Avrupa Gençler Boks 

Şampiyonas’nda 3. oldum. Askere gittim geldim. 1977 

ylnda Balkan Şampiyonu oldum. Ayrca altn kemer 

ikinciliğim, saysz birinciliğim var. 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

-

ATAŞEHİR 


15 

Karamsarlığı türkülerle yenen koro: 

ATAŞEHİR ERSİN BAYKAL THM KOROSU 

Nilgün ÖZDEMİR 

Ataşehir Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi 

Ataşehir Çevre ve Kültür Derneği’nin Şef Ersin Baykal yönetiminde başlattğ Türk Halk Müziği 

Korosu, sürdürdüğü başarl çalşmalarla semt korolarnn şehir hayatnda üstlendikleri işleve 

dikkat çekiyor. 


M- 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

İçten birliktelik ve 

türkülerin büyüsü 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

Konuk sanatçılar Ayhan Aydın ve Erkan Akalın... 

 

- 

 

 

“Türkülerle bir araya 

geliyoruz” 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Spor ve eğlencenin 

adresi Ataşehir 

A- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

Yüzme ve basketbol derslerinden oluşan program 

kapsamnda, 7-35 yaş arasndaki engelli çocuk ve 

yetişkinler eğitim almaya başlad. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Her dem yeniden doğarız, 

bizden kim usanası” 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

6 

Mart 2008’de TBMM’de 

ATAŞEHİR, NASIL 

ATAŞEHİR OLDU? 

alınan bir kararla 4 ilçeden 

koparılan 17 mahalle ile yeni 

bir ilçe kuruldu ve bu yeni 

ilçenin adı Ataşehir oldu. O zamana 

kadar Ataşehir, Kadıköy ilçesine 

bağlı, rantı yüksek bir semtin adıydı. 

Ataşehir, hem bu rantın çekiciliği 

hem de başka siyasal kaygılarla 

kuruldu. 2009 yerel seçimlerinde bu 

hesaplar tutmadı ve farklı bir seçim 

sonucuyla karşı karşıya kalındı. Bu 

sonuç, aradan geçen 10 yıl boyunca 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 

başta imar olmak üzere birçok 

sorunun çözülmeyerek, Ataşehir’in 

cezalandırılmasına yol açtı. Ataşehir 

Belediyesi tarafından birçok kentsel 

hizmetin yapılmasına karşın, yetkisi 

dışındaki konular İBB engelinden 

kurtulamadı. 

*** 

Ataşehir, hızlı bir değişim yaşıyor. 

Mega inşaat projeleriyle arka arkaya 

çok katlı binalar, rezidanslar, alışveriş 

merkezleri yapılıyor. Ataşehir’in bir 

bölümü, yüksek katlı ve ultralüks 

binalarla yeni bir siluete bürünüyor. 

Ekonominin inşaat merkezli 

geliştirilmesi ve ana ulaşım yolları 

üzerinde merkezi bir konumda olması 

birleşince Ataşehir, dev boyutlu 

inşaat projeleriyle bu hızlı değişimin 

merkezine oturdu. Gecekondularla 

devasa ultralüks binaların yan yana 

görüntüsü, bir İstanbul klâsiği gibi 

Ataşehir’in de kaderi durumuna geldi. 

Oysa Ataşehir’de 17 mahallenin 

ancak iki ya da üçünde yüksek katlı 

binalar egemendir. Diğer mahalleler 

kentin varoşlarıdır ve başta imar 

olmak üzere birçok sorunla boğuşmaktadır. 

Ayrıca kentin gelişmişlik 

düzeyini belirleyen, yüksek katlı 

beton yığınları değildir. 

Merkezi olmayan kent 

Ataşehir, dört farklı ilçeden mahallelerle 

oluşturuldu ve hâlâ ortak bir 

merkezi, ortak bir meydanı, ortak bir 

çarşısı, ortak bir toplu ulaşım sistemi 

yok. Bu fiziki koşullar, aynı zamanda 

ortak bir Ataşehirlilik bilincinin, ortak 

bir kent tarihi ve kültürünün oluşması 

önünde de engel. Sosyal yaşam 

açısından da Ataşehir dört parçadır. 

Ataşehirli için kent merkezleri hâlâ 

Kadıköy, Üsküdar ve Ümraniye’dir. 

Sosyal hayatın çekim merkezi 

Kadıköy’dür. Böyle olunca da ortak 

bir Ataşehirlilik bilinci ve kültürü 

oluşamamaktadır. Bunun en önemli 

nedeni dediğim gibi fiziki altyapı, 

yani ortak kent merkezi, meydanı, 

çarşısı, ulaşımı olmaması, kamu 

binalarının dağınıklığı ve insanları bir 

arada tutacak kültürel, sosyal tesislerin 

azlığıdır. 

Tersten bir gettolaşma riski 

Bir yandan devasa binalardan oluşan, 

yüksek duvarları ve güvenliğiyle 

kentten kendini yalıtan siteler, diğer 

yandan bir-iki katlı evler ve gecekondularıyla 

iki ayrı yaşam tarzını barındırıyor 

Ataşehir. Bunun doğal sonucu 

ise bir yanda yüksek gelirliler, diğer 

yanda yoksullar. Bunu ayıran bazen 

bir dere, bazen bir cadde veya sokak, 

bazen de yüksekçe bir duvar. İki ayrı 

ve keskin sınırlara sahip ekonomik 

seviye ve yaşam tarzının yan yana 

yaşandığı bir kentte yaşıyoruz. Geçmişte 

hemşehricilik üzerine kurulu, 

kendini içinde yaşadığı kente değil de 

geldiği köye ait hissederek bir araya 

toplanan ve kapatan gettolaşma 

yerine, bu kez “zenginlerin” kendini 

kentten yalıtarak oluşturduğu bu 

gettolaşma, yeni sosyolojik süreçlere 

gebe. 

*** 

Toplum bu kadar ayrışıp bölündüğünde, 

çizgiler bu kadar keskin 

olduğunda sağlıklı bir toplumdan da, 

sağlıklı bir kentten de bahsedemeyiz. 

Hiç kimse de büyük duvarların 

ve sayısız güvenliğin sonsuz koruyuculuğuna 

sahip değildir. Her 

şeyden önce o güvenlik elemanları, 

temizlikçiler, hizmetliler, hizmetçiler, 

“yadımcılar” öteki dünyaya 

aittirler ve bu dünyanın içindedirler. 

Duvarların dışına çıktığınızda diğer 

“dünyanın” içinde bulursunuz kendinizi. 

Ve daha da önemlisi, “diğer 

dünya”nın çoğunluğunun belirlediği 

siyasal mekanizmalar belirler sizin ve 

ülkenin geleceğini. Dolayısıyla yan 

yana duran yaşam alanları arasındaki 

bu keskin ayrımın kentin geleceği 

için oluşturduğu tehlikeyi görmek 

zorundayız. 

Çözüm: Sağlıklı ve yaşanabilir 

kentler 

Ataşehir, kent kimliği ve vizyonuna 

uygun olmayan yüksek yapılaşmasıyla 

değil, sağlıklı ve yaşanabilir kent 

niteliğiyle değer kazanacaktır. Bu da 

bugünkü kentleşme politikalarından 

hızla uzaklaşmakla mümkündür. 

*** 

İstihdam sağlayıcı, kaynak geliştirebilen, 

doğal ve tarihi çevreyi koruyan, 

kentsel kimliğini oluşturmuş ve bu 

kimliği koruyan, doğal afetlere ve 

diğer afetlere karşı güvenli, eğitim, 

sağlık gibi hizmetleri güçlü, yeterli 

yeşil ve açık alanı sağlanmış, bölgede 

yaşayanlar arasında sosyal ilişkileri 

güçlendiren ve planlı olarak gelişen 

bir kent yapabildiğimizde Ataşehir, 

sağlıklı ve yaşanabilir bir kent olacaktır. 

Bu ise şimdiye kadarki, özellikle 

son 30-40 yıllık kentleşme politikalarının 

terkedilmesini gerekli kılıyor her 

şeyden önce. Başta merkezi yönetim 

olmak üzere yerel yönetimlerin kenti 

bir rant alanı değil, yaşam alanı olarak 

ele almasıyla mümkün olacaktır 

bu politika değişikliği. Bunun için 

kentlilerin bilinçli ve örgütlü talepleri 

gerekiyor. Ataşehir’in, İstanbul’un ve 

Türkiye’nin diğer kentlerinin geleceğini 

bu şekilde kazanabiliriz.

16 


MALTEPE 

Türkiye’de bir ilk: 

DESTEKTEN ÖTE, 

KALICI ÇÖZÜM! 

PINAR BALTACI 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

İ- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

Yenilikçi ve özgün model 

 

 

- 

 

 

Temel İhtiyaç Derneği Genel 

Müdürü Pınar Değirmencioğlu 

Maltepespor yönetiminden 

KAYMAKAM DALLI'YA ZİYARET 

M 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

- 

 

- 

 

Maltepe Destek Market 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

“Çalışabilecek olanlara 

istihdam sağlıyoruz” 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Yap, işlet, devret! 

- 

“Her zaman yanınızdayım” 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

TİDER Ekibi 

Maltepe Belediyesi 

 

 

 

- 

 

 

- 

M- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

 

Çocuk Korosu’na 

başarı ödülü 

 

- 

 

 

 

 

 

 

Ziya HAYIRLIOĞLU 

MALTEPE 

altepe’nin tarihi Bizans İmparatorluğu’na 

dayanmaktadır. 

O devirlerde adının “Bryas” 

veya Latince adıyla “Urias” 

olduğu söylenir. Diğer bir bilgiye göre de, 

Bizanslılar tarihinde “Pelekanon” idi. Bryas 

adının tarihçiler tarafından Küçükyalı’da 

eski Akduman Pınarı yakınlarında bulunan 

Bryas Sarayı harabelerinden geldiği belirtilmekte 

ise de kesin kanıt yoktur. Bu nedenle 

bugünkü Maltepe, 16. yüzyılda burada 

kurulmuştur. 

*** 

Yapılan bütün bu araştırmalardan da anlaşılacağı 

gibi Maltepe, yüzyıllardır önemli 

bir yerleşim bölgesidir. Bugünkü Maltepe 

adı, “Höyük Tümülüs” (Yığmatepe) içinde 

hazine, define veya küp dolu altınların 

yığıldığı tepe anlamına gelmektedir. Kocaeli 

Yarımadası’nın Türkler tarafından fethinden 

sonra Türkler, Dragos’la ilgili birkaç efsaneye 

dayanarak bu ismi vermiştir. Tarihçi 

Hammer, bu kıyı şeridindeki bütün tepelere 

“Maltepe” denildiğini söylemektedir. 

*** 

Feyzullah Efendi ve Süreyya 

Paşa’nın hizmetleri 

Bağdat yolu üzerinde olan Maltepe, Osmanlı 

Ordusu’nun Üsküdar’dan sonra ikinci 

durak yeri olmakta ve ordugâh Maltepe’de 

kurulmakta idi. Osmanlı döneminde Maltepe, 

askeri konaklama yeri olarak önemli bir 

mevkiydi. 18. yüzyılda Kazasker Feyzullah 

Efendi’nin çabalarıyla Maltepe, daha da 

gelişerek yeni bir çehreye bürünmüştür. 

(1699-1761) Şeyhülislam Ebu’l Hayr 

Efendi’nin oğlu, 1749’da Rumeli Kazaskerliği’ne 

getirilen Feyzullah Efendi de (1755- 

1757) iki defa “Şeyhülislamlığa” atanmış, 

1758 yılında 3. Mustafa tarafından 

azledilerek Sütlüce’deki evinde oturmasına 

izin verilmiş, ölünce de Sütlüce Deresi’nde 

yaptırmış olduğu zaviyeye gömülmüştür. 

Eski Maltepe’nin Feyzullah Efendi’nin 

çiftliği olduğu söylenir. Kayışdağı memba 

suyunu Maltepe’ye toprak künklerle 

Feyzullah Efendi getirmiş olup, bununla da 

yetinmeyip bugünkü Feyzullah Camii’nin 

yanındaki asmalı kahvenin önünde bulunan 

çeşmeyi de kendisi yaptırmıştır. 

*** 

Maltepe’de ilk cemiyet, 1910 yılında 

“Uhuvvet-i Osmaniye” adı altında Miralay 

Süreyya İlmen tarafından kurulmuştur. 

Maltepe’ye ilk kez 14 Nisan 1912 yılında 

“Sayeste Kadı Efendi” adı verilen bir ilkokul 

yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 

Selanik, Drama, Kavala yöresinden Türkiye’ye 

mübadele ile gelen Türklerin 1.500’ü 

Maltepe’ye yerleşmiştir. 

*** 

Narlıdere Çiftliği adıyla bilinen bugünkü 

Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Merkezi, 

Maltepe’nin gelişmesine büyük emeği geçen 

Süreyya Paşa (1874-1955) tarafından 

yapılmıştır. Cumhuriyet’i izleyen yıllarda 

Maltepe büyük bir yangın geçirmiş, bütün 

ahşap evlerle birlikte Feyzullah Efendi 

Camii de yanmıştır. 1928 yılında Maltepe 

Belediyesi kurulmuştur. Maltepe’nin imar 

planı ise 1945’te gerçekleştirilmiştir. İmar 

planından sonra Maltepe’nin yerleşim 

bölgesi demiryolu hattı olmuş, 1960’dan 

sonra da yerleşim daha yukarılara dağılmış 

olup, E-5 üstünde de hızlı bir gelişme kaydetmiştir. 

Yüzölçümü 5 bin 200 hektar alan 

üzerine kurulmuş olan Maltepe, Kocaeli Yarımadası’nın 

güney batısında, İstanbul ilinin 

Marmara Denizi kıyısında yer alır. Kartal, 

Kadıköy, Samandıra, Sarıgazi, Ümraniye 

ve Adalar Belediyeleri ile komşudur.

ADALAR 


17 

Uluslararası Prens Adaları 

YÜZME ŞAMPİYONASI 

SONA ERDİ 

Atilla Aytaç 

Dr. Gürsoy Yıldırım 

T- 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

“Spor kulüplerinin 

problemlerine çözüm 

bulmalıyız” 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

Adalar’ın yeni kaymakamı 

GÖREVİNE BAŞLADI 

M 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

34. Uluslararası Prens Adaları 

Yüzme Şampiyonası’nda, iki 

gün boyunca 8 ülkeden 600 

sporcu mücadele etti. 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

‘Prens’ ve ‘Prensesler’ 

belirlendi 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Adalar Müzesi'nden 'Göç ve Nüfus' sergisi 

 

 

İ 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

Siyasi ve toplumsal kırılmalar 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

Hakan AYTAÇ 

ONLAR GİTTİKTEN 

SONRA… 

Ada, eski ada değil... Bu cümleyi çok duyarsınız. 

Adanın yerlisinden de, yazlıkçısından da, 

turistinden de, şehirden bunalıp sürekli kaçıp 

gelenden de... Ancak yeni bir söz değildir; 

on yıllardır tekrar edilen, herkesin hemfikir olduğu bir 

durum... 

*** 

Şimdilerde yaz günlerinde son derece kalabalık, vapurların 

bırakın oturmak, adım atacak yer bırakmayan yoğunluktan 

bata çıka varabildiği, halka açık yerlerde çamaşırlarıyla 

denize girenlerin bezdirdiği, yediğinin içtiğinin, çocuğunun 

bezinin çöpünü ortalıkta bırakanların işgal ettiği bir vaziyet... 

Ada halkı, bu manzaralarla karşılaşmaktan usanmış 

durumda. Akşam olup günübirlikçiler evlerine dönmeden 

sokağa çıkmak istemiyorlar. Özlemle beklenen yaz sezonunun 

artık adeta bir an önce bitip geçmesi bekleniyor. 

*** 

Neden böyle? Elbette birçok sebebi var. Bunca zorluğa 

karşı Adalar’ın ödeneksiz bırakılması temel sebep diyebiliriz. 

Fakat Adalar yeni mi keşfedildi de son dönemde bu 

yapıcı değil, “yıkıcı ilgi” zirve yaptı? Evet, yoğun nüfusa 

rağmen şehirde nefes alacak alanların tükenmesi ve sayılı 

noktaların hıncahınç dolması, sebeplerden en büyüğü. 

Avrupalı turistin ayağını çekmesi, Arap turizminin iştahları 

kabartması, giderek daha net bir Ortadoğu ülkesi imajı 

vermemiz, toplumsal baskı ve önyargının iyice artması. 

Bunlar kesin ama başka bir gerçek sebebi var! 

*** 

Geçenlerde bana yine Adalar’daki nüfus hakkında soru sorulmuştu; 

“Hayır, eskisi gibi değil” dedim. Geçmişte ‘azınlık’ 

diye tabir edilen; Rum, Ermeni, Musevi yurttaşlarımız 

terk ettiler Adalar’ı. 1950’lerden bu yana günden güne 

azaldılar. Evet, 6-7 Eylül olayları utancı ile başlayan süreç 

ne durdurulabildi, ne de yavaşlatılabildi. Bu topraklarda yaşayan 

kültürler, ellerini eteklerini çektiler ve biz fakirleştik. 

Gidenler, beraberlerinde birçok şeyi alıp götürdü. Barışı, 

kardeşliği, birbirine saygıyı, özlediğimiz hangi insani duygu 

varsa onları... İşte bu yüzdendir belki, ne Adalar’da ne de 

ülkenin geri kalanında eskisi gibi değil hiçbir şey. Bakınız, 

İstanbul’da geçtiğimiz süreçte sel götüren bir sağanak 

yaşanırken, Atina’da da orman yangını faciası gerçekleşti. 

Bu yazı yazılana kadar 90’a yakın ölü vardı. Gerçek bir 

dehşet, kan donduran bir trajedi... Belki bizim maruz 

kaldığımız sağanağa o an onlar muhtaçtı. Adeta bu topraklarda 

birbirimize muhtaç olduğumuzun simgesi gibi… 

*** 

Yunanistan’daki bu felaket birçok kişiyi derinden 

yaralamışsa da, yine bazı akıl yoksunları böylesine bir 

felaketten bile memnuniyet duyabilmişler. Hâlbuki yanarak, 

dumandan boğularak, sıcaktan kavrularak ölmekten 

bahsediyoruz! Aslında sadece biz değil, bazı Yunanlılar da 

bizim yardım etmemizden ise cayır cayır yanmayı tercih 

ettiklerini söylemişler. Ne kadar ucuz ve ahmakça değil 

mi? 17 Ağustos depreminde uçaklarla ilk yardıma koşanın 

Yunanistan olduğunu da mı bilmezler? Bilmezler veya 

işlerine gelmez. 

*** 

İstanbul’daki anormal yağışın, kara ve denizin aşırı 

ısınması dolayısı ile olduğu söyleniyor. Yani ormanların, 

yeşilliğin yok edilmesi. Yunanistan’daki yangının ise kundaklama 

olduğu iddia edilmişti. Her durumda anlamamız 

gereken şudur; bu topraklarda birlikte yaşayan insanlar, 

emperyalizmin ve onunla direkt bağlantılı açgözlü kapitalizmin 

vahşiliği ile birbirine düşürülmüş, düşman edilmiş, 

kırdırılmıştır. 

*** 

“Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyabiliyorsan 

insansın” demiş Tolstoy. Ne de güzel demiş. Ancak 

ne başkası, ne de öteki bahsettiklerimiz; onlar bizim 

kardeşlerimiz, onlar biziz, biz onlarız. Biz farklılıklarımızla 

birlikte yaşarken, daha iyi öğreneceğiz nasıl davranmamız 

ve nasıl yaşamamız gerektiğini. Yaşar Kemal de “O güzel 

insanlar, o güzel atlara binip gittiler. Demirin tuncuna, 

insanın pi... kaldık” diyor ya. İşte onun gibi... Çünkü bu 

topraklarda hiçbir şey eskisi gibi olmadı, biz birbirimize 

düştükten sonra. Hiçbir şey eskisi gibi olmadı, onlar gittikten 

sonra. Ve hiçbir şey de eskisi gibi olmayacak, insanlık 

bittikten sonra...

18 


Kitap dostu hastane: 

MEDICANA 

KADIKÖY 

Medicana Kadköy Hastanesi, Lions Kulüpleri’nin “Kitap 

Dostu Hastane” projesine dâhil olarak, hastane içerisinde bir 

kütüphane oluşturdu. 

M 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

Tedavi sürecini okuyarak 

öğrenecekler 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

“Tüm hastanelere örnek olmayı 

diliyoruz” 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

SICAK HAVALARDA GIDA 

ZEHİRLENMESİNE DİKKAT 

Y- 

- 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

- 

 

 

 

 

Kırım Kongo’dan 

‘KİŞİSEL KORUNMA’ İLE 

KURTULUN! 

Y 

- 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

“Virüs dış ortama 

dayanıksızdır” 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

“Kene hareketleri sıcak iklimde 

artar” 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Erkekler daha fazla su 

tüketmeli” 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

Değişim Uzmanı 

Neval KÜTÜK 

KENDİNİ 

DEĞİŞTİR 

SAĞLIK 

eğişim içsel bir olgudur, o yüzden 

değişime önce kendinizden başlamalısınız. 

İçsel değişim, kökten 

değişimdir ve sizin bünyenizde 

devrimsel bir etki yaratır. Değişim için atılan 

her adım, sizin içsel yapınızda dönüşüme 

neden olur. Önce beden sağlıklı olmalıdır 

ki, içsel yolculuk yapılabilsin. Bedeni 

sevmeli ve ona saygı göstermelisiniz. Aksi 

takdirde iç ile dış arasında bir uyumsuzluk 

gerçekleşir. Bedeninizi sevmezseniz, hem 

başka bedenleri hem de kendinizi sevemezsiniz. 

*** 

Beden ve içteki ebedi öz, uyum içinde 

olmalıdır. Eğer maddi enerji ile ruhsal 

enerji çatışma içindeyse, kendinize yabancı 

kalabilir ve kendinizi gerçekten tanıyamayabilirsiniz. 

Kendinize öfke duyarsanız, başkalarına 

da duyacaksınız. Öfkeyi sevecenliğe 

dönüştürmenin yolu, öfkeyi tanımak ve ona 

dışarıdan gözlemci olarak bakmaktır. Öfkeyi 

anlamak ve onun nereden geldiğini tespit 

etmek de çok önemlidir. Böylece öfkeyi ve 

kızgınlığı sağlıklı bir şekilde ifade edecek 

ve karşınızdakini de anlayabileceksiniz. İşte 

size bir içsel değişim örneği... İnsanı yıkan 

unsurların başında gelir öfke. Öfke, sağlıksız 

bir şekilde aktarıldığında hem kişinin 

kendisinde hem de karşı tarafta yıkım yaratır. 

Onu dönüştürdüğünüzde özgürleşecek 

ve içsel yapınızda köklü bir değişime neden 

olacaksınız. 

*** 

Kendinizi sevin, önce kendi özünüzü sevin. 

Ona ulaştığınızda gerçek sevgiyi de yaşayacaksınız. 

Çünkü gerçek sevgi, özünüzde 

saklıdır. Kendiniz değişince, toplum da 

değişecektir. Toplumun değişmesi, sizin 

bireysel değişiminizde mümkündür. Zaman 

sizi öldürmeden, siz zamanın kontrolünü 

alın ve yaşamınızı ertelemeyin. 

Aşk Farkındalığı 

Gelelim aşka... Aşka doğru ilerlemek için 

tüm duyguların, düşüncelerin, eylemlerin 

farkında olmak gerekir. Bu farkındalık 

nefesle başlar. Her nefes alışverişin farkına 

varınca, derin bir güven duygusu içinde 

olacaksınız. Nefes alışverişlerinizin tanığı 

olunca sıradan farkındalık düzeyinden, 

sıradışı farkındalık düzeyine geçeceksiniz. 

Varoluşun nefesini, ritmini duyabilirsiniz. 

Her nefes alışınızda sevgiyle dolacaksınız, 

her nefes verişinizde nefretten ve öfkeden 

özgürleşeceksiniz. 

*** 

Güven duygusu, aşk yolculuğunun bir parçasıdır. 

Güvenmeden aşık olamazsınız ve 

güveniniz derinleşmeden aşk yolculuğunda 

ilerleyemezsiniz. Güven, aşk yolculuğuna 

devam etmeniz için tek ve en önemli etkendir. 

Önce kendinize güvenmeniz gerekir, 

kendinize güvenmezseniz aşık olamazsınız. 

Aşk ve sevgi öğretilmez. Doğuştan gelen bu 

hisleri sadece yaşayabilir ve yaşatabilirsiniz. 

*** 

Aşkı yaşamak ve yaşatmak için farkındalık 

çok önemlidir. Aşkın farkına vardığınızda 

egonun eridiğini göreceksiniz. Ego, aşkı 

engeller ve gelişmesine fırsat vermez. Ego, 

aşk ışığını engeller. Nasıl eylemlerinizi icra 

ettiğinizin farkında olun. Eylemlerinizi mekanik 

yapmak yerine aşk dolu yapın. Aşkı 

kaçırmamak için her an uyanık ve tetikte 

olun. Gerçekten aşık olmak, aydınlanmayı 

içerir. Farkındalık ile aşk ateşi yanar ve 

tüm varlığınızı ışık ile doldurur.

SPOR 


19 

Ercan Saatçi: Ali Koç, 

FUTBOLU BİLEN 

ELLERE BIRAKTI! 

Türk pop müziğinin 

önemli isimlerinden 

ve ayn zamanda 

yllardr Fenerbahçe 

yazarlğ yapan Ercan 

Saatçi, gazetemize 

Ali Koç’un 

başkanlk sürecini 

değerlendirdi. 

Yaz Spor Okulu'na 

çocuklardan 

yoğun ilgi 

Kadköy Belediye Başkan Aykurt Nuhoğlu: 

Çocuklar bu ülkenin geleceği, umudu. 

Onlarn iyi eğitim almas, sağlkl büyümesi 

için çalşmak zorundayz. Sağlkl insan, 

sağlkl düşünür. 

K 

- 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

İstanbul Kadıköy Lisesi’nin 

GURURU OLDULAR 

 

 

- 

 

 

 

 

 

“Sağlıklı insan, sağlıklı 

düşünür” 

 

 

 

“Umarım Ali Koç başarılı 

olur” 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

“İlk vizyonumuz futbol” 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İ- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

S- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

Marmara 

Yelken 

Kulübü’nden 

Heybeliada 

Kampı 

M 

 

 

- 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

Haldun AYTI 

TÜM 

SPORLARIN 

ANASI; 

JİMNASTİK 

ürkiye’de çok bilinen, birçok 

şampiyon jimnastikçi sporcumuzun 

dünyada da tanındığı 

bu spor dalında o kadar ilgisiz 

bir medyamız var ki, şaşmamak elde 

değil. Yabancı medya yakından takip 

ediyor, kürsülerde birincilikler, altın madalyalar 

alıyoruz, İstiklal Marşımızı tüm 

dünyaya dinletiyoruz; bakıyorsunuz bir 

gazetede iki satır yazı, bazen lütfenler 

ile bir resim konuyor. 

*** 

Jimnastik Federasyonu Başkanı olan 

Sayın Suat Çelen, benim de izlediğim 

Rijeka Balkan Jimnastik Şampiyonası’nda 

seneler evvel tüm dünyayı şaşırtan 

“havada burgu” hareketini yaparak, 

adını “Çelen burgu hareketi” ismiyle 

dünya jimnastik literatürüne yazdırmıştı. 

O haberi Türkiye’ye duyuran tek 

gazeteci olarak hâlâ gurur duyuyorum. 

Haberi Türkiye’ye geçerken gözyaşlarımı 

tutamamıştım. 

*** 

Yıllar sonra Sayın Suat Çelen’i 

Federasyon Başkanı olarak görünce 

nasıl sevindim anlatamam. Başarımızı 

Avrupa’da iki ya da üç’e katlamanın 

kıvancını ve gururunu yaşıyoruz. Bravo 

Suat Çelen, bravo başkanım... İşini bilerek 

yapan, bu sporun özünden gelen 

bir sporcu başkanın neler yapabileceğini 

herkese ispatladığın için seni tebrik 

ediyorum. Tüm federasyonlara örnek 

olmasını diliyorum. Bugüne kadar 

hiçbir sansasyonel habere karışmayan, 

efendiliği ve inanılmaz başarıları ile takdir 

kazanan Sayın Suat Çelen’e medya 

desteği istemek, ricanın da ötesinde bir 

görev benim için... 

*** 

Türkiye’nin hemen her yerinde 

jimnastik kursları açılıyor. Buralarda 

minik gençlerimiz yetişiyor. Hepsi birer 

şampiyon adayı... Amatör sporculara 

destek veren Federasyon, bazı kurum 

ve kuruluşları da şehir takımlarına 

sponsor olarak davet edip, bu spora 

destek sağlıyor. Jimnastikte ilk bireysel 

madalyayı Türkiye’mize kazandıran Ahmet 

Önder’i tebrik ediyorum. Bu tarihi 

olayı yine iki satır yazan spor medyasını 

da kınıyorum. Uzun bir zaman çok başarılı 

Jimnastik Federasyonu Başkanlığı 

görevini sürdüren Sayın Atilla Örsel 

Bey’i de burada saygı ile anıyorum. 

Fenerbahçe camiasının ve tüm Türkiye’nin 

tanıdığı Aykut Kocaman’ın da 

spora ilk defa jimnastikle başladığını 

da hatırlayanlarınız olacaktır. Sporların 

özü ve anası sayılan jimnastik, medyada 

hak ettiği yeri bulmalı diyorum. 

Ve medyayı bir kez daha bu konuda 

yardımcı olmaya davet ediyorum. 

*** 

NOT: Uzun zamandır süre gelen 

“Jimnastik mi, cimnastik mi?” sorusu, 

nihayet Türk Dil Kurumu tarafından 

sonlandırıldı. Doğrusu “jimnastik”, 

BJK: Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde 

olduğu gibi. Yaşamınız sporla dolu 

olsun...

20 


EĞİTİM 

K 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

Kadıköy’den iyi mimar, iyi mühendis, 

İYİ SANATÇI ÇIKAR! 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

Emin Onat, Ekrem Yalçıner, 

Barış Manço, Bedri 

Rahmi Eyüboğlu... 

 

 

KRIWEB 

ayrıcalıkları için 

kriweb.com 

 

 

- 

 

 

- 

 

#aradığınbizde 

0850 441 0 574 bilgi@kriweb.com /kriwebhosting kriweb.com 

Üniversite yönetimi tarafndan belirlenen kampanya doğrultusunda 

ilçenin pek çok cadde ve sokağndaki billboardlar, taşdğ bu 

sloganlarla Kadköy’ün ve Kadköylülerin gururunu okşuyor. 

Hosting alana 

.com uzantılı alan adı 

BEDAVA 

Kampanya Kodu : KLİFE 

Kampanyadan faydalanmak için 

lütfen karekodu okutun. 

* İndirim kodunu sepette promosyon kodu kısmına girerek 

kampanyadan faydalanabilirsiniz. 

Alan Adı 

SSL 

Hosting 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

Martılar, bir Talaş'ta 

daha buluştu 

CDN 

K 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

Kristal Martı Ödülleri 

 

 

 

Okan Üniversitesi’nden 

genç girişimcilere 

destek 

O 

 

 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

Burç AYTI 

HAYATIMIZ, YAPTIĞIMIZ 

SEÇİMLERİN 

TOPLAMIDIR 

epinizin bildiği gibi tercihlerimiz tüm 

yaşamımızı etkilemekle kalmıyor, 

yaşamımızın bütününü de oluşturuyor. 

Bu nedenle nereyi tercih edeceğimizi 

düşünmeden önce haydi gelin, neyin sizi mutlu 

edeceğini düşünelim. Üniversite dört sene, meslek 

bir ömür ne de olsa... Tabii ki iyi bir kampüs 

hayatı yaşamanız çok önemli. Gelecekteki çevreniz, 

iyi-kötü alışkanlıklarınız, masalarınıza konu 

olacak keyifli hikâyelerin çoğu burada oluşacak. 

*** 

Peki, nasıl tercih yapacağız o zaman? Neyin bizi 

mutlu edeceğini nasıl bileceğiz? Öncelikli önerim, 

tercih yapmadan önce yapmak istediğiniz mesleği 

halen yapmakta olan büyüklerinizle konuşun. 

Size rutinlerini, karşılaştıkları zorlukları, eksileri 

ve artıları anlatmalarına müsaade edin. Böylelikle 

gerçekten o mesleği yapmak isteyip istemediğiniz 

netleşecektir. Ayrıca öğrenim görmek istediğiniz 

kampüsü gezmek, kantininde bir çay içmek ve 

oradaki profesörlerle, hatta yaşı size yakın olan 

asistanlarla sohbet etmek, size karar aşamasında 

daha da yardımcı olacaktır. 

*** 

Puanınız geldi ve çalışmanızın karşılığını aldınız. 

“Bu puanla ne kadar iyi bir üniversiteye yerleşirim?” 

sorusundan ziyade, bu puanla girebileceğiniz 

yerleri bir kâğıda yazmalısınız. İkinci bir kâğıda 

bunları kişi sıralamasına ya da bir önceki sene en 

son girenin puanına göre sıralamaya özen göstermelisiniz. 

İkili ikili aşağıya inerek kıyaslamalısınız. 

Yabancı dil, kampüs, ileride çalışılan sektörler, 

özellikle de ilginizi çeken dersler ve alanlar açısından 

hangisi daha çok isteyebileceğiniz bölüm... 

Aşağıda kalan ama puanı daha yüksek olan 

bölüm, ölü tercih olur ki sıralamaya almaya gerek 

yoktur. 

*** 

Gelin şimdi de Jerry’nin hikâyesini dinleyelim: 

Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. 

Keyfi her zaman yerindeydi. Bir gün Jerry’e 

gittim, “Anlayamıyorum” dedim; “Nasıl oluyor 

da her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir 

insan olabiliyorsun?” Her sabah kalktığımda kendi 

kendime “Jerry, bugün iki seçimin var. Havan ya 

iyi olacak ya da kötü” derim. Her zaman havamın 

iyi olmasını seçerim. “Yok yahu” diye dalga geçtim; 

“Bu kadar kolay yani...” “Evet, kolay” dedi 

Jerry; “Hayat seçimlerden ibarettir.” Jerry’nin 

sözleri beni oldukça etkiledi. Yıllar sonra Jerry’nin 

başına çok talihsiz bir olay geldi. Soygun için 

gelen hırsızlar, Jerry’i delik deşik etmişler. Taburcu 

edildiğinde kurşunların bazıları hâlâ vücudundaymış. 

“Nasılsın?” diye sorduğumda “Bomba gibi” 

dedi. “Bomba gibi?! Olay sırasında neler hissettin 

Jerry?” dedim. “Yerde yatarken iki seçimim var 

diye düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. 

Ben yaşamayı seçtim. Kocaman bir hemşire 

yanıma yaklaştı ve bağırarak herhangi bir şeye 

ihtiyacım olup olmadığını sordu. Evet diye yanıt 

verdim, var. Derin bir nefes alarak kendimi topladım 

ve bağırdım: Benim kurşunlara alerjim var! 

Doktor ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar 

bağırdım: Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi 

ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil!” 

*** 

Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde 

değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile 

yaşadı. Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Her gün 

hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve 

hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve her şeyin 

kendi seçimlerimize bağlı olduğunu. Seçimlerimiz 

ne olursa olsun, mutlu ve olumlu düşüncelerle 

dolu olsun... 

Sevgilerimle...

ETKİNLİK 


21 

KADIKÖY 

SOKAKLARININ 

DİLİ 

 

 

 

 

 

 

 

 

SANAT AJANDASI 

NAZIM HİKMET 

KÜLTÜR MERKEZİ 

YAZLIK SİNEMA 

GÖSTERİMLERİ 

Kadıköy Nazım Hikmet Kültür 

Merkezi’nde yazlık sinema gösterimleri, 

Ağustos ayı boyunca her Çarşamba kültür 

merkezi bahçesinde gerçekleştirilecek. 

Ücretsiz olan etkinliklerin bu yılki teması, 

68 hareketinin 50. yılı olması dolayısıyla 

‘68 Hareketi’ olarak belirlendi. 

CEM KARAKAYA 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

NİHAL YORULMAZ 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

UMUT / YILMAZ GÜNEY 

8 Ağustos Çarşamba 21:00 

Senaristliğini, yönetmenliğini, 

yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu 

Yılmaz Güney’in yaptığı ‘Umut’ filminin 

oyuncu kadrosunda Tuncel Kurtiz, Osman 

Alyanak ve Enver Dönmez yer alıyor. 

ŞAHİN DENİZ 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

MİZGİN ADAR 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

QUEİMADA / GİLLO PONTECORVO 


Politik sinemanın en önemli 

köşetaşlarından biri olan Cezayir Savaşı 

filminin yönetmeni Gillo Pontecorvo’nun 

imzasını taşıyan Queimada (İsyan), 

Portekiz açıklarındaki bir adaya giden 

gizli ajan Sir William Walker’ın provokatif 

faaliyetlerini konu ediniyor. 

YAĞMUR LATRAK 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

- 

 

DOROCK XL 

EVET NE SÖYLÜYODUK? 

DAMLA ÖZER 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

 

MODA KAYIKHANE 

ALPAY 

THEY SHOOT THE HORSES, DON'T 

THEY? / SYDNEY POLLACK 


Yönetmen Sydney Pollack’ın filmografisi 

içinde en önemli eserlerden biri olan 

They Shoot The Horses, Don’t They? 

(Atları da Vururlar, Değil mi?) isimli film, 

1930’ların ekonomik bunalımla boğuşan 

Amerika’sında hayattan umudunu kesmiş, 

yaşanan bunalım döneminin tükettiği, 

çaresiz kalan Gloria ve Robert’in hikâyesi 

anlatılıyor. 

KARİKATÜR EVİ 


YouTube’a yüklediği kişisel performans 

videoları ile kısa sürede fenomen haline 

gelen Evet Ne Söylüyoduk, Dorock 

XL sahnesinde sizlerle. Dokuzsekiz 

müzik yapımcılığında ilk albümünün 

hazırlıklarına devam Ayçin Asan, 

albümden önce yayınladığı single 

çalışmasının ardından müzikseverlerle 

buluşmaya devam ediyor. 

PENTAGRAM 


Türk heavy metal grubu Pentagram, 

son dönemin gözde performans 

mekanlarından Dorock XL'da sahne 

alacak. 1987'de Hakan Utangaç (gitar) 

ve Cenk Ünnü (davul) tarafından 

kurulan Pentagram, aynı yıl Tarkan 

Gözübüyük'ün (bas gitar) katılmasıyla 

çekirdek kadrosunu oluşturdu. 

ÜMİT BESEN & PAMELA 

11 Ağustos Cumartesi 22:30 

Usta sanatçı Ümit Besen, Pamela ile 

birlikte Moda Kayıkhane sahnesinde. 

Son dönemde piyano dışındaki 

diğer enstrümanlara olan hâkimiyeti 

ile de kendinden söz ettiren, 

davul ve elektro gitar çalarak rock 

parçalarını ustaca yorumlayan Ümit 

Besen, bu defa "Başka" tarzda bir 

konser ile müzikseverlerin karşısına 

çıktı. 'Başka' isimli albümde, Ümit 

Besen’le özdeşleşen Nikâh Masası, 

Okul Yolunda, Seni Unutmaya 

Ömrüm Yeter mi, Islak Mendil 

gibi eserlerin değerli sanatçıların 

katkısıyla farklı yorumları da yer 

alıyor. 

24 Ağustos Cuma 22:30 

Türk pop müziğinin efsane sesi 

Alpay, Moda Kayıkhane sahnesinde 

sevenleriyle buluşacak. Müzik 

hayatına 1960’ larda başlayan 

Alpay, Moda Kayıkhane Bistro & 

Event Hall’da romantik folk ve rock 

tarzında hem Türkçe hem de cover 

parçaları seslendirecek. “Eylül’de 

Gel”, “Fabrika Kızı” ve “Gitme” 

gibi hit şarkılara imza atan sanatçı, 

müzikseverlere keyifli bir gece 

yaşatacak. 

KARİKATÜR EVİ YAZ SERGİSİ 

02 Temmuz - 24 Ağustos 2018 

Yaz Sergisi 2018’de, geçtiğimiz sezon 

içerisinde gerçekleştirilen sergilerden 

derlenen eserler Karikatür Evi’nde 

sergileniyor. Etkinlikte; Hürriyet 

Gazetesi’nde uzun yıllar önemli çizerlerle 

çalışan, bu süre zarfında topladığı arşivi 

paylaşan Ersin Burak’tan; Türkiye’nin ilk 

çizgi film, animasyon, reklam çalışmalarını 

gerçekleştiren, son dönemde ağaç-camkâğıtgiller 

serileri ile kendi karikatür 

anlayışına yeni bakış açıları getiren 

Orhan Büyükdoğan’e kadar birçok çizerin 

eserlerine ulaşabilirsiniz.

22 


AKTÜEL 

Yeldeğirmeni’nde bir vintage: 

MUKADDES ESKİ 

ŞEYLER DÜKKÂNI 

REHA KADAK 

G- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

 

Son dönemlerde vintage eşya-giysi kültürünü’nün satldğ dükkanlarnn 

artmasyla birlikte Ayça Erel de ‘Mukaddes Eski Şeyler’ adl dükkanyla 

Yeldeğirmeni’nde yer buldu. 

 

 

“Bu dükkân çocukluk 

hayalimdi” 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Stil danışmanlığı da 

yapıyor 

 

- 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

Hayalden gerçeğe; 

Erenköy Şerbet 

G 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

Murat ERDİN 

ASIM NEŞET 

SÖZMEN’İN HİCİVLERİ 

azdıklarımızın hâlâ geçerliliğini 

koruması ne kadar acı 

demişti İlhan Selçuk... Şair ve 

yazarlarımızın kaleme aldığı 

çoğu olumsuzluğun acımasızca tekerrür 

ettiğini görüyoruz. Tarihe “Aydınlar Dilekçesi” 

olarak geçen 5 Mayıs 1984 tarihli 

bildiride yazılanlara göz atarsanız, aynı 

taleplerin bugün de tekrarlanabileceğini 

görürsünüz. Bu metni yazanlar, dönemin 

iktidar sahipleri tarafından “vatan hainliği” 

ile suçlanmıştı. Aydınların en sık duyduğu 

suçlamadır bu. Fikret’in 100 yıl önce yazdığı 

“Sis” şiirinin bugün bile bize bir şeyler 

anlatıyor olması, edebiyat adına sevindirici 

ama ülke adına üzücüdür. 

*** 

Kadıköy’deki bir sahaftan ne zaman aldığımı 

anımsayamadığım bir kitap var kütüphanemde: 

“Hicviyeler Arasından Yassıadaya’ya 

Kadar Panorama” adını taşıyor. Dr. 

Asım Neşet Sözmen tarafından kaleme 

alınan kitapta sıralanan şiirler, iktidarla 

şair ve şiir arasındaki ilişkiyi Neyzen Tevfikvari 

benzetmelerle hatırlatıyor. Sözmen, 

alaylı bir dille Demokrat Parti iktidarını 

hedefine koyuyor ve bunu yaparken hiciv 

sanatının sınırlarını zorluyor. Hicve konu 

edilen siyasetçiler, bakanlar ve milletvekilleri 

bazen ince bazen kaba denebilecek 

cümle, söz oyunları ve benzetmelerle 

yerden yere vuruluyor. 1954 seçimleri 

için yazılmış bir beyit şöyle örneğin: Ehli 

namus yoklamada düştü, meyus (üzgün, 

karamsar) oldular / Merkezinden koyduranlar 

hepsi mebus (milletvekili) oldular. 

*** 

Dönemin DP iktidarını hicveden başka bir 

örnek: Çıkmıyor yerli malı bizden hıyardan 

başka / Parti vurguncusu dört tane kibardan 

başka / Yok bozan keyfimizi şimdi 

dolardan başka / Çare yok bütçemizi hızla 

ayardan başka / Kim takar Menderes’i 

köhne Bayar’dan başka. 

*** 

Türkiye’de basın üzerindeki iktidar 

baskısının hiçbir dönem değişmediğini 

en iyi özetleyen satırlar ise şunlar: Her 

devirde diktatörlük bizde adetmiş meğer 

/ Bir siyasi fikri olmak tam cinayetmiş 

meğer / Vurdu matbuata (basına) zinciri 

şu Demokrat beyleri / İnönü eyyamı bir 

devri saadetmiş meğer / Hırsızı ihbar için 

feryad edersen suç olur / Çünkü feryad 

neşr yoluyle (yayın yoluyla) bir hakaretmiş 

meğer / Hep yazarlar hapse girdi sansür 

ilan eyledik / Bu devirde böyle baskı bir 

kiyasetmiş (akıllılık) meğer. 

*** 

Otuz iki sayfalık kitabın giriş yazısında 

yazar Asım Sözmen, “psikologları hayran 

bırakacak bir şiir hafızasına sahip olmakla” 

övülüyor. Aynı sayfada şair dostu Dr. 

Abdülkadir Noyan’ın, Sözmen’in olağanüstü 

hafızasını öven dörtlüğüne de yer 

verilmiş. Tesadüf bu ya; kitabın bendeki 

kopyası Asım Sözmen tarafından Noyan’a 

imzalanmış olanı. Şöyle yazmış Sözmen: 

“Şair, edip, mutasavvıf, ressam hocam 

Ord. Prof. Noyan’a hayranlıklarımla. 16 

Temmuz 1961.” 

*** 

Asım Neşet Sözmen gibi heccavlara (hiciv 

yazarı) günümüzde artık rastlanmıyor. 

(Dr. Asım Neşet Sözmen. ‘Hicviyeler 

Arasından Yassıada’ya Kadar Panorama’ 

Fakülteler Matbaası. 1960)

AKTÜEL 


23 

Açık hava 

sinemasının 

en keyifli hali 

BARKER Kırtasiye, 

altıncı şubesi ile 

KOZYATAĞI’NDA! 

TEPE 

NAUTILUS’TA 

İ 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

Kadköy Belediyesi, 

‘Şehir Ödülleri 

Türkiye 2018’ proje 

yarşmasnda 

"Yln Kültür Şehri" 

ödülüne layk 

görüldü. 

MELİH ZİYA SEZER 

 

 

 

 

Büyük beğeni toplayan 

sezon filmleri 

 

 

 

 

 

Y- 

 

 

- 

- 

 

- 

 

 

 

- 

Kadıköy Belediyesi’ne 

“Yılın Kültür Şehri” ödülü 

Kadıköy’de Kim Kimdir 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

‘Umut Işığı’ oldu 

 

 

ÖZGE TAŞTAN 

K 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

Kaliteli hizmet, sağlıklı 

ürünler, müşteri memnuniyeti 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

MEHMET ARIKSOY 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

- 

- 

 

 

 

 

 

 

1 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

Celil ÖZDEMİR 

CRISPR 

usursuz genlere sahip bir insan 

ırkı düşünelim... Çoğumuz Crispr’ı 

2014 yılında bilim insanı Emanuelle 

Charpentier’in 3 milyon dolarlık “Breakthrough” 

ödülünü almasıyla duyduk. Bu, bilim 

dünyasının en önemli gelişmelerinden biriydi. 

Crispr’ın açılımının Türkçe karşılığı, düzenli 

aralıklarla bölünmüş kısa palindromik tekrar 

kümeleri; Crispr dediğimizde bahsettiğimiz şey ise 

kazanılmış bağışıklı sisteminin temelini oluşturan 

belirli DNA bölgeleridir. Çok basit anlatmak 

gerekirse Crispr yönteminde yapılan, bir tür kötü 

gen bağışıklığını insan ırkına kazandırmak. İnsanoğlu, 

3 binin üzerinde genetik hastalığa sadece 

DNA’sındaki bir harfin bozuk olması sebebiyle 

sahip ve biz bugün öğreniyoruz ki bunu değiştirmek 

mümkün. 

*** 

Fakat bu, sadece kişiye özel bir tedavi... Ve bu 

tedavinin hedefi bizler değiliz, doğmuş hiç kimse 

değil. Hedef yeni nesiller... Tedavi sadece insan 

tek hücre iken uygulanabiliyor. Sonuç olarak 

insanı oluşturacak olan hücreler bütünü, o tek 

hücreyi referans alarak çoğalıyor. Böylece genetik 

hastalıkların önüne geçmek planlanıyor. Tabi yeni 

nesli meydana getirecek iki insan da bu genetik 

tedaviye tabii tutulmadıysa, genetik hastalıkları 

yeryüzünden tamamen silmek mümkün değil. 

Yani tek hücreyken mükemmelleştirilmiş bir 

insan, yine kendi gibi mükemmelleştirilmiş bir 

insan ile ortak bir çocuk yapmadıkça, çocuğun 

genetiğinde kusursuzluk aramak mümkün değil. 

Bizim dünyadan hastalıkların silindiğini görecek 

kadar yaşamayacağımız kesin, fakat gelecek için 

umut var. 

*** 

Shoukhrat Mitalipov isimli bir Rus bilim insanı, 

uygulamayı ilk defa bir insan embriyosu üzerinde 

deneyerek kalıtsal bir kalp hastalığını çözmeyi 

başarmış. Akdeniz anemisinden renk körlüğüne, 

hatta kansere kadar çözümü yok denen pek çok 

hastalık üzerinde çalışılmaya başlanmış. Çalışmalar 

hızla devam ederken, bugün evde genetik değiştirmek 

için bile hazır setler yapılmış. Maliyetin 

ise sadece 50 dolar olduğu söyleniyor. 

*** 

Durum böyle olunca; gelecekte insanlar çocuklarının 

boylarını, kilolarını, şeker hastalıklarını bile 

ayarlayabilecek. Sorun şu ki; bu ne kadar etik? 

Çok somut bir örnek vermek gerekirse; bu olayla 

birlikte Nanozomi’nin (cücelik) ortadan kalkacağına 

kesin gözüyle bakılıyor. Bugün gündelik 

hayatlarına herkes gibi devam eden bu insanlara 

haksızlık etmiş olunmaz mı? İnsanları dış görünüşüne 

göre sırf çoğunluktan farklı göründükleri için 

genetik hastalıktan muzdarip ilan etmek ve ‘dur 

seni düzelteyim de çocukların da senin gibi olmasın’ 

demek ne kadar doğru? Veya herkesin kendi 

seçimiyle mükemmel bir fiziksel görüntüye sahip 

olmasıyla birlikte nasıl bir dünya düzeni oluşur? 

Cevapları size bırakıyorum... 

*** 

Sonuçta bu işin Hitler’in sarışın, mavi gözlü ve 

uzun boylu üstün ırk ideolojisine gelmesi bana 

çok olası görünüyor. Teknolojinin gelişmesiyle 

birlikte Hitler’in ikinci sınıf insan sayıp kısırlaştırdığı 

insanlar, şimdi de genetik müdahalelere 

maruz bırakılarak değiştirilmek isteniyor. Bu 

tip teknolojilerin yalnızca iyiye kullanılması pek 

mümkün değil. Elbette devletler bunları kendi 

çıkarları için kullanacak çeşitli yollar bulacaktır. 

Gelişmelerin hızla ivme kazanacağı kesin. 

*** 

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği 

gibi; “Bütün ilerlemeler insan fikrinin eseridir. Fikri 

harekete geçirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir 

kere millet benliğine hâkim olsun ve düşünebilsin, 

yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zamanda 

bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete 

başladı mı, herşey yavaş yavaş düzene girer ve 

düzelir.”

Finlandiyalı Jaakkola çifti 

Kadıköy’den geçti 

Kadköy Deniz Hotel’de konaklayan çiftin motosiklet 

üstündeki yolculuğu yaklaşk on bin kilometre sürecek 

Anadolu Yakası'nda Sizin Sesiniz 

İ- 

 

 

- 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

 

 

F- 

 

 

- 

 

Estonya, Rusya, İran, Türkiye ve 

Sırbistan 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

 

Nükhet Duru’dan yeni 

single: Mavi Düşler 

Tarafsız Bölgesel Haber Magazin Aktüalite Gazetesi 

Yıldızlar altında festival keyfi 

Ü 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

İ 

- 

 

 

- 

 

 

 

 

 

 

 

 

- 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

Gülriz Sururi: 

Tiyatro ve kültürün 

başkenti Kadıköy! 

T 

 

 

 

 

- 

 

 

 

- 

 

 

 

 

- 

 

 

İstanbul’da 

Yaz Neşesi 

başladı

KADIKOY GAZETESI AĞUSTOS 2018

Create successful ePaper yourself

Delete template?

Save as template?