09.09.2020 Views

borsa istanbul zeytinburnu anadolu lisesi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Genel Görelilik Kuramında

kütle çekimi diye bir

kuvvet olmadığını, kütle

çekimi olarak

nitelendirdiğimiz olaya

sebep olanın uzay-zaman

bükülmesi olduğunu ortaya

koymuştur) dışında bilimde

de birçok yeniliğe yol

açmıştır. Genel Görelilik

Kuramı, uzay ve zamanın

birbirine bağlı yani

uzayzaman adında tek bir

şey olduğunu söyler.

Birbirlerinden bağımsız var

olamazlar. Gezegenler ve

yıldızlar gibi maddeler

uzayzamanın dokusunu

bozarlar ve bir kütle çekim

(Yerçekimi) aldanması

yaratırlar. Çünkü kütle

çekim bir kuvvet değil,

uzayzamanın bir özelliğidir.

Dünya üzerinde bir kütle

çekimi hissederiz ama bu,

Dünya bizi merkezine

çektiği için değil, uzay bizi

Dünya’ya ittiği içindir.

Kütlesi çok yüksek

nesnelerin yanında

uzayzaman o kadar

bükülür ki zaman

yavaşlamaya başlar. Yani

ister bir gezegen, ister bir

yıldızı ele alın, onun kütlesi

etrafındaki uzayzamanın

bükümü, kütle çekimini

verir. Einstein’ın denklemi

karadeliğin merkezinde

hacim sıfıra yaklaşırken,

sınırsız kütle çekimin

oluşmasını öngörmektedir..

Fizikte bunun adı

Tekillik’tir. Tekillik

durumunda tüm fizik

kuralları birbirlerinden

ayırt edilemez bir hale

gelir ve uzay-zaman

birbirine bağlı şeyler

olmaktan çıkıp ayırt

edilemeyecek şekilde

birleşirler. Böylece uzayzaman

anlamını yitirir.

Einstein'in Genel Görelilik

Kuramında küte-çekime

farklı bir şekilde daha

değinilmektedir ve bu da

kütle-çekimin ışığın yolunu

saptırmasıdır. Einstein,

1915 yılında yayımladığı

Genel Görelilik Kuramında,

büyük bir cismin

oluşturduğu kütleçekimi

kuvveti (Uzayzaman

bükülmesi) nedeniyle bu

cismin yakınına yaklaşan

ışığın yolunun sapacağını,

diğer bir deyişle

büküleceğini belirtir. 1919

yılında İngiliz astronom

Arthur Eddington,

Einstein'in Görelilik

Kuramını kanıtlamak

amacıyla giriştiği ünlü Güneş

Tutulması gözleminde, tıpkı

Einstein'in tahmin ettiği gibi

büyük bir kütleye sahip

Güneş'in çevresinde

oluşturduğu uzay-zaman

bükülmesi sayesinde arka

planda kalan yıldızlardan

gelen ışığın Güneş'in

oluşturduğu bükülü uzaydan

geçerken gerçekten de

yolunun değiştiğini

gözlemlemiştir. Bu gözlem,

Genel Görelilik Kuramını

kanıtladığı için çok kısa

sürede Einstein'ın büyük bir

üne kavuşmasına sebep

olmuştur. Genel Görelilik

Kuramının bir diğer önemli

özelliği ise, uzun bir süre

boyunca açıklanamayan bir

konu olan Merkür’ün

Güneş‘e en yakın

noktadayken, yörünge

merkezinde meydana gelen

değişikliği

açıklayabilmesidir.

Einstein'in teorisinin, bilim

dünyasını uğraştıran bu 200

yıllık gizemi çözmesi Genel

Görelilik Kuramını daha

yüksek bir konuma

taşımıştır. Genel Görelilik

Kuramının yankıları hala

sürmektedir. Bugün

kullandığımız GPS

cihazlarımızı bile ona

borçluyuz. Bu kuram

sayesinde kara delikler,

karanlık madde, Büyük

Patlama ve evrenimizin

genişlemesi gibi fikirlerin de

önü açılmıştır. Bu kuramın

etkileri burada da bitmiyor.

Uzayzamanın yapısındaki bir

çeşit doku olan kütleçekimsel

dalga gibi şeyleri

görebilmek için hala

bekliyoruz. Belki de bu

kuramın en büyük etkisi,

varoluşumuzdan beri

bulmaya çalıştığımız Her

Şeyin Teorisi’ne katkı

sağlamasıdır. Einstein‘ın bu

küçük adımı insanlık için o

kadar büyüktü ki belki

hepsini görebilmemiz için

bir yüzyıl daha beklemek

gerekiyor. Artık makalenin

sonuna geldik. Umarım

keyifle okumuşsunuzdur ve

lütfen unutmayın; bu

makalede yazılı olanlar

buzdağının sadece görünen

kısmı… Bu konuyu kendiniz

araştırabilir ve ilginizi

çekecek çok daha fazla bilgi

elde edebilirsiniz.

Okuduğunuz için teşekkür

ederim…

Hakan Arda Ataman

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!