13.03.2021 Views

ABANTKÖK DERGİ SAYI 1

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Abantkök Kök Hücre Derg s

Sayı: 1

1.yıl özel





DERGİ EKİBİ

EDİTÖR

Emine Gökcen KURU

TASARIM

Ebru GÖKTAŞ

Hilal Rümeysa ÖZKAN

YAZARLAR

Hilal YILDIZ Yıldız Ayça ÇARALAN

Ebrar GENCER Semanur BAKAR

Mustafa GENCER Semanur DÖNMEZ

Büşra TEKİNYER Emine Gökcen KURU

Ahmet ERTAŞ Melisa YAZAR

Hilal Rümeysa ÖZKAN Taha ÇINAR

Pınar ÖZER

2


Geçen sene kararlılıkla ve büyük

emeklerle kurduğumuz Abantkök Kök Hücre

Topluluğu bu sene lk meyves n vermeye

bașladı.Topluluk olarak arkamızda somut b r

șeyler bırakmıș olmak ve uzun b r aradan

sonra okulumuzda çıkan öğrenc derg s nde

b r payımızın olması büyük b r mutluluk.

D ler z k bu ara b r daha bu kadar uzamaz :)

Heyecanla çıktığımız bu serüvende k m zaman yorulduk k m zaman

karșılaștığımız engeller neden yle tekrar bașlamak zorunda kaldık ama h ç

vazgeçmed k.Her șeyden önce vazgeçmey p sanal ortamda da olsa bu derg y

okuyab lmen ze aracı olduğumuz ç n de ayrıca çok mutluyuz .

Her ne kadar șu an küçük b r a le de olsak nanıyor ve b l yoruz k b z b r

kıvılcım olușturduk, b zlerden sonra meșalelerle tașınacak..

Tüm destek ve katkıları ç n kend adıma a leme, topluluktak muazzam ek p

arkadașlarıma ( s m s m saymayı çok sterd m), Danıșman Hocamız Tül n

Fırat'a ve derg de emeğ olan herkese çok teșekkür eder m.

B r sonrak sayıya dek sağlıkla kalın.

Pınar ÖZER

Abantkök Kök Hücre Topluluğu Bașkanı

3


KÖK HÜCRELER VE

YENİLEYİCİ TIP

Sağlık s stem nsanların öncel kle hasta olmasını önlemey ,

hasta olduklarında se çeș tl tedav ler vererek y leșt rmey amaçlar.

Tedav seçenekler yıllar ç nde gel șt kçe b zler heyecanlandıran, umut

veren yen b r tedav alanı keșfed ld : Rejenerat f yan yen ley c tıp.

Hasta hücre ve dokuların yer ne sağlıklı olanların konulab lmes n

sağlayan bu yen tedav yöntem n n ana kahramanı se kök hücreler.

Kök hücreler, vücudumuzda kem k l ğ , bey n, s nd r m s stem , yağ

dokusu, kıl kökü, d ș g b b rçok yerde bulunuyorlar. “N ș” olarak

tanımlanan kend ler ne a t m kro çevreler ç nde yașayıp gerekt ğ nde

progen tör hücreler üreteb l yorlar. Bu öncül hücreler de gerekl olan

hücre t pler n olușturmak üzere çoğalıyor. Kök hücreler kan, kem k l ğ ,

göbek kordonu, yağ dokusundan elde ed leb ld ğ g b ; olgun hücreler n

de kök hücreye ger evr m günümüzde yapılab l yor. B r hastadan yağ

hücreler n alıp ndüklenm ș plur potent kök hücre (IPSC) hal ne çev r p

daha sonra der dokusu üreterek hastanın yanık alanına nakletmek g b

tedav ler ütopya mı, gelecekte sıkça göreceğ m z yen tedav metodları

mı b lem yoruz. Bunları hep b rl kte göreceğ z.

Mevlana’nın ded ğ g b : 'Ș md yen șeyler söylemek lazım…'

Sevg yle ve b l mle kalın!

Doç. Dr. Tül n FIRAT

BAİBÜ H stoloj ve Embr yoloj AD

Abant-Kök Akadem k Danıșmanı

4


BİZ KİMİZ?

Abant İzzet Baysal Ün vers tes Kök Hücre öğrenc

topluluğu 14 Kasım 2019 tar h nde kurulmuştur.

Başkanlığını dönem 4 öğrenc s Pınar Özer yapmaktadır.

Kuruluş amacımız öğrenc ler kök hücre le lg l b l msel

araştırma ve tartışmalara katılımını sağlayacak b l msel

çalışma yapmaları yönünde mkân sağlamak ve bu konuda

oluşacak lg y ülkem z n b l m potans yel ç n en elver şl

b ç mde yönlend rmekt r.Bu amaçla yola çıkarak

planladığımız etk nl klerden kök hücreyle lg l öğrenc

sunumlarını ve Kızılay’la beraber yürüttüğümüz gönüllü

kök hücre bağışı hakkındak sunumu ve kök hücre bağışı

etk nl ğ m z kurulduğumuz dönemde gerçekleşt rd k.

İstek ve az mle çıktığımız bu serüven n lk aylarında

heyecanla yaptığımız bu etk nl klere her ne kadar pandem

sürec zorunlu b r molaya neden olsa da esk normale

dönememem z b ze engel teşk l etmeyecekt r. Yen dönemde

yen normale uygun yöntem ve araçlarla amacımızın

peş nden b z mle aynı duyguları paylaşan

meslektaşlarımızla g deceğ z.

5


6


KÖK HÜCRE

Kök hücre, yaşam boyu kend kend n yen leme ve farklı, tamamen olgun hücrelere

dönüşeb lme kapas tes ne sah p hücrelerd r. İht yaç olduğu zaman kend ler nden

sonrak hücrelere farklılaşarak hücreler n gel ş m n , olgunlaşmasını ve

çoğalmasını sağlarlar.

En köklü ve yaygın olarak kullanılan kök hücre tedav s , kan ve bağışıklık s stem

hastalıklarını ve durumlarını tedav etmek veya bel rl kanserler ç n tedav lerden

sonra kan s stem n esk hal ne get rmek ç n kan kök hücreler n n nakled lmes d r.

Er şk n kök hücrelerden olan hematopoet k kök hücreler:

-Tüm kan hücreler ne farklılaşab l rler.

-Kem k l ğ , kan ve göbek kordonundan elde ed l rler.

-Uygun koşullarda dondurularak canlılığını korurlar.

Damar yolu le ver ld ğ nde kem k l ğ ne yerleş r ve hematopoez (kan hücreler n n

oluşumu) başlatırlar.

HLA, b r k ş n n dokusunun d ğer b r k ş ye ne kadar uyduğunu göster r. HLA doku

t p kalıtsal olup, k ş n n kardeşler varsa k z en y eşleşme ht mal olan k ş lerd r.

Hastanın a les çer s nde eşleşme bulunamaz se tarama s z n g b akraba olmayan

k ş ler arasında yapılmaya başlanır. B r bağışçının, b r hasta ç n uygun olduğunun

bel rlenmes , HLA doku t pler n n eşleşmes le olur. Bağışçı ve hastanın HLA

sonuçlarının yüksek oranda eşleşmes en y nak l sonucunun alınmasına neden olur.

Kök Hücre Tedav s Uygulanan Hastalıklar:

-Kem k l ğ kanserler

-Lenfomalar

-Çeş tl organ kanserler

-Kem k l ğ n n yeters z çalıştığı veya çalışmadığı durumlar

-Kalıtsal anem ler

-İmmün yeters zl kler

-Kalıtsal metabol k hastalıklar

7


Periferik Kök Hücre Toplama

Yöntemi

En sık terc h ed len yöntem olup, bağıșçının

damar yapısının uygunluğunun

değerlend r lmes gerekmekted r.

Bu yöntem terc h ett ysen z 4-5 gün süre le

günde 2 kez der altı G-CSF (Granülos t Kolon

Uyarıcı Faktör) uygulaması yapılır. Bunun

amacı kem k l ğ nde yerleș k olarak bulunan

kök hücreler n kana geçmes n sağlamaktır.

Son dozdan 2 saat sonra b r kolunuzdan ster l

b r ğne yardımı le alınan kan, aferez

c hazında lerler, 4-5 saatl k b r aferez

prosedürü sonunda kök hücreler n d ğer kan

b leșenler nden ayrılması sağlanır. Bu kök

hücres ayrılmıș kan, d ğer kolunuzdan tekrar

vücudunuza ver l r.

Eğer damar yapınız uygun değ l se,

alternat f olarak santral yoldan (boyun

damarınız) lokal anestez altında b r kateter

takılarak kök hücreler n z toplanır. Kateter

sıklıkla 4 saat süreyle takılı kalır ancak bazı

durumlarda k nc gün tekrar kök hücre

toplanması gerekeb l r ve bu süre 24 saate

uzayab l r. Ancak bu yönteme nad ren

gereks n m duyulur ve s z n vereceğ n z karar

öneml d r.

İșlem sırasında öneml b r rahatsızlığın

olması beklenmez. Nad ren geç c olarak

dudaklarda ve parmaklarda uyușma h ss

olab l r. Bağıș sonrası kend n z y h ssedene

kadar gözlem altında tutulursunuz. Bağıștan

sonrak 48 saat çer s nde, G-CSF’ye a t yan

etk ler (kas/kem k ağrıları, ateș, tans yonda

yükselme vb.) kaybolur. Rahatlamak ç n

asp r n çermeyen laçlar (Acetam nophen,

İbuprofen vb.) alab l rs n z. Bağıștan sonrak 2

gün çer s nde günlük akt v teler n ze döneb l r,

eğer f z ksel ș gücü gerekt ren akt v telerde

bulunuyor sen z daha fazla st rahate ht yaç

duyab l rs n z.

Kemik İliği Toplanma Yöntemi

Bu șlem terc h ett ysen z; șlemden yaklașık

1 hafta önce 1 ün te kanınız alınarak, tekrar

s ze ver lmek üzere saklanır. Gerekl sağlık

kontroller ve genel anestez alıp

alamayacağınıza l șk n tetk kler yapılıp,

hastaneye yatıșınız gerçekleșt r l r.

Amel yathane ortamında, 1 veya 2 saat

kadar genel anestez altında özel b r ğne

yardımı le kalça kem ğ n z n arkasından

(pelv s kem ğ ) lerlenerek kök hücreler n z

toplanır.

Aynı günün akșamında veya ertes gün

taburcu ed l rs n z. Bağıș sonrası lk 2 ya da

3 hafta b raz ağrı ve tutukluk

h ssedeb l rs n z. İlk 2 hafta ağır

kaldırmamalı, ağır sporlar yapmamalısınız.

Bağıștan sonrak 2 gün çer s nde günlük

akt v teler n ze döneb l r, eğer f z ksel ș

gücü gerekt ren akt v telerde bulunuyor

sen z daha fazla st rahate ht yaç

duyab l rs n z.

8

Kök Hücre Toplama Yöntemleri


Organo d Teknoloj s nde Son Perde:

Talamus-Korteks Organo dler

Son yıllarda ortaya çıkan organo d

teknoloj s yle n v tro koșullarda b r Petr

kabında organ gel ș m n n der nl kler n

nceleyeb l yor ve hastalıkları

modelleyeb l yoruz. “Daha ne yapılab l r?”

derken 21 Șubat 2019’da Cell Stem Cell

derg s nde X ang ve ark.’nın yayınladığı

çalıșmayla [X ang ve ark, Cell Stem Cells 24:

487-497, 2019] b r üst düzeye çıkıldığına

tanık olduk. Pekâlâ; bu çalıșmayı bu kadar

öneml kılan ne? İnsan bey n organo dler de

tıpkı d ğer organo dler g b hem gel ș msel

süreçler hem de hastalıkları modellemede

oldukça öneml b r noktada. Özell kle ön bey n

hastalıklarıyla l șk s nden dolayı

telensefalonun n v tro koșullarda

modellenmes üzer nde oldukça büyük b r

çaba bulunmakta. Korteks le çevre dokular

arasında öneml b r aktarım alanı olan

talamus se üç boyutlu (3D) organo d

teknoloj s yle bugüne dek modellenmem șt ;

ta k , bu çalıșmaya kadar! Araștırmacıların

öncel kl hedef nsan embr yon k kök

hücreler nden talamus benzer bey n

organo dler n gel șt reb lmekt . Bu

organo dler gel șt reb lmek ç n durağan

(stat k)-döner (sp nn ng) kültür stratej s

uygulanmıș. Öncel kl olarak embr yon k kök

hücrelerden embr yonumsu c s mler gel șt r p

k l SMAD baskılamasıyla erken

nöroektoderm gel ș m sağlanmıș. Talamus ön

beyn n arkasından gel șt ğ ç n beyn n

bölümler n n embr yoloj k süreçte yerleș m yle

lg l farklılașmalar da (kaudal zasyon)

oldukça öneml .Bu sürec n v tro koșullarda

takl t edeb lmek ç n kültür ortamına nsül n

eklenm ș.Yaklașık b r hafta boyunca durağan

kültür ortamında s n r hücreler n n uyarımı

sağlandıktan sonra döner kültür ortamına

geç lm ș. Așırı kaudal zasyon engellen p

kem k morfogenet k prote n 7 (BMP7) le

talamus farklılașması sağlanmıș.

Gel șmekte olan bey n organo dler son

olarak farklılașma ve olgunlașma sürec ne

bırakılmıș. Benzer b r stratej yle med yan

gangl yon k em nens ve korteks benzer

organo dler gel șt r lm ș .Kannt tat f

pol meraz z nc r reaks yonuyla kaudal ön

bey n bel rtec olan OTX2’n n talamus

organo dler nde hem erken (18. gün) hem de

geç (41. gün) dönem gel ș mler așamasında

d ğer organo dlere göre daha fazla olduğu

bel rlenm ș. Benzer șek lde ventral talamus

bel rtec olan DBX1’ n talamus benzer

organo dlerde bel rg n olarak arttığı

gözlenm ș. Talamusun marj nal bölges ç n

b r bel rteç olan GBX2 se daha uzun sürel

kültür (41. gün) ortamında talamus

organo dler nde ortaya çıkması bu

organo dler n n v vo koșullara benzer

özell kler gösterd ğ n șaret etmekte. Aynı

zamanda talamus benzer organo dlerde

glutamaterj k nöronların baskın olduğu

bel rlenm ș. B r sonrak așamada n v vo

koșullarda talamustan kortekse, korteksten

talamusa karșılıklı akson uzantılarının

gel ș m n n v tro koșullarda takl t edeb lmek

ç n gel șt r len korteks benzer ve talamus

benzer organo dler b rleșt r lm ș. B rleșt r len

bu yapılara talamus-korteks organo dler adı

ver lm ș. Pek ya sonuç? Sonuç bu güne kadar

kem rgenler üzer nde yapılan b rkaç

modelleme har c nde lk kez n v tro

koșullarda nsan embr yon k kök hücreler yle

talamus-korteks arasında karșılıklı akson

uzantıları organo d teknoloj s yle b l m

dünyasına sunuldu. Bu çalıșmanın

doğrultusunda b r sonrak așamada talamus

l șk l nöroloj k bozukluklar, ot zm spektrum

bozukluğu, ș zofren ve ep leps g b

hastalıkların modellenmes beklent ler

arasında.

9



Nobel Tıp Ödülü Ekseninde

Yamanaka’nın İndüklenmiş Kök Hücre

Çalışmasına Bakış

Bilim dünyasının belki de en saygın ödülü

olan Nobel Ödülleri’nin serüveni, bir

kimyager ve mühendis olan Alfred Nobel ile

başlıyor. Alfred Nobel, hayattayken

dinamitin mucidi ve geliştiricisi olarak ün

salmıştı. Nobel’in çalışmaları sonucunda

insanlığın yıkım gücünün artmış olması, bu

ünü kötü bir şöhrete çevirdi. Belki de

Nobel’in dinamit geliştirme sürecinde

taşıdığı motivasyon, bu icadın inşaat

işlerinde kullanılmasıydı; bunu bilemeyiz

fakat açıkça göründüğü üzere çalışmalarının

meyvesi, kendi kardeşi de dahil olmak üzere

yeryüzünden pek çok canın eksilmesi

olmuştur. Nobel, ömrünün sonlarına doğru

bu gerçeğin farkındaydı. Dönemin

gazetelerinde “Ölüm Taciri” olarak

anılmasına sebep olan servetinin, insanlığa

hizmette bulunmuş kimselerin yıllık olarak

belirlenip ödüllendirilmesinde kullanılmasını

istemiştir. Bir asrı aşkın süredir bilim

camiasının dikkat kesildiği Nobel Ödülleri

işte bu istekle doğmuştur.

1968 yılında tartışmalı bir şekilde eklenen

ekonomi alanı ile bu sayı altıya yükselmişti

Ödül almaya hak kazanan kişi veya

organizasyonlar bir madalya, bir sertifika ve

yıllar içinde değişen miktarda para ödülü

almaktadır. Eğer bir daldaki ödülü birden

fazla kişi alacak olursa bu para ödülü

paylaşılmaktadır. Bir alandaki ödül asla 3

kişiden fazlasına verilmemektedir. Ödül alan

çalışmanın arkasında birden fazla kişinin var

olması ya da aynı sonuca ulaşmış eşkaşiflerin

varlığı, birden fazla kişinin aynı

alanda ödül almasının arkasındaki en sık

nedenlerdir.

Nobel Ödülleri, Alfred Nobel’in vasiyeti

üzerine kurulan Nobel Vakfı’nın

organizatörlüğünde yine Alfred Nobel’in

belirlediği beş dalda verilmektedir. Nobel

vasiyetinde; fizik ve kimya için İsveç Bilimler

Akademisi’ni, tıp için Stockholm’deki

Karolinska enstitüsünü, edebiyat için

Stockholm’deki akademiyi, barış için de

Norveç parlamentosunun belirleyeceği beş

kişilik ekibi ödüllerin verilmesi için tayin

etmiştir. Bu anlamda ölümünün beşinci

yıldönümünde yani 1901 yılında ilk ödüller

törenler eşliğinde sahipleriyle buluştu. Araya

giren iki dünya savaşı dışında 1901 yılından

bugüne dek aynı tarihte bu törenler

yapılmaktadır. Ödüller vasiyet üzere fizik,

kimya, fizyoloji ve tıp, edebiyat, barış olmak

üzere beş alanda verilmeye başlanmış lakin

Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü’nün kapsamı,

tıbbın temel bilimlerini de içerecek şekilde

geniştir. “Fizyoloji” isimlendirmesi Nobel

tarafından bu amaçla eklenmiştir. Şinya

Yamanaka, 2006 yılında sonuçlarını

yayınladığı kök hücrelere yönelik çalışması

sonucunda “2012 Nobel Fizyoloji ve Tıp

Ödülü” ile onurlandırılmıştır. Yamanaka, bu

çalışmasıyla; farklılaşmış hücrelerin tekrar

pluripotent kök hücrelere dönüşmesinin

mümkün olduğunu göstermiştir. Bu çalışma

insan embriyosu kullanmadan kök hücre

üretilebileceğini kanıtlamıştır. Bu

ödüllendirmenin dikkat çeken iki noktası var:

Bugüne değin Nobel

11


Ödülü’nü fizik, kimya ve tıp alanlarında

kazanmış olan 565 insanın yaş ortalaması

58’dir, Yamanaka ödülü aldığında 50

yaşındaydı yani görece genç bir yaşta

ödüllendirildi. Yamanaka’nın çalışmasının

ödüllendirilmesinde dikkat çeken bir diğer

nokta ise sonuçlarını yayınladığı tarih ile

ödülü aldığı tarih arasındaki kısa zaman

farkıdır.

Yamanaka 2012 Nobel’ini John B. Gurdon

ile paylaşmaktadır. John B. Gurdon 1962

yılındaki çalışmasında yetişkin kurbağanın

bir hücresindeki DNA'nın, o hücreyi

kurbağaya ait herhangi bir hücre tipine

dönüştürmek için gereken bilgileri taşıdığını

keşfetti. Bu keşif, 2012 yılında ödülü veren

komitenin de nitelediği şekilde: Çalışmasıyla

kök hücre çalışmalarının temellerini atan

bilim insanı olarak Gurdon’a Nobel Ödülü’nü

kazandırdı. Genelde Nobel Ödülleri, Gurdon

üzerinden de görebileceğimiz şekilde

insanlara yıllar önce yaptıkları çalışmalar

için verilir. Böylelikle çalışmanın kendisi ile

birlikte bilim insanının da yaşam serüveni

onurlandırılmış olur. Yamanaka’nın

çalışmasının hızla ödüllendirilmesi, onun

devrim niteliğindeki sonuçlarındandır. Etik

kaygıların giderilmesini sağlamış ve diğer

bilim insanlarına üzerinde yürüyebilecekleri

yeni bir yol açmıştır.

Peki Yamanaka ne yaptı? Yamanaka, Kyoto

Üniversitesi’ndeki laboratuvarında, erişkin

hücreleri pluripotent kök hücrelerine

dönüşecek şekilde yeniden programlamayı

başardı. İnsan embriyosu kullanmadan kök

hücre üretilebileceğini, farelerden alınan

deri hücreleri üzerinde yapmış olduğu

genetik düzenlemeler neticesinde gösterdi.

Yamanaka bu yeni geliştirilmiş olan kök

hücre tipine “indüklenmiş pluripotent kök

hücre (iPS cell)” ismini veriyor. Bu

isimlendirmedeki önemli nokta “pluripotent”

ifadesidir. Çünkü bu çalışmanın amacı

herhangi bir hücrenin bu hale dönüşmesi, bu

yetiyi kazanmasıdır. Yamanaka normal

hücrelerin “indüklenerek” yani uyarılarak bu

hale geçmelerini sağlamıştır. iPS hücreleri

bilim insanlarına

gelecekteki çalışmaları için etik değerler,

etkili sonuçlar ve kolay bir ortam sunuyor.

Gelin bu faydaları irdeleyelim.

Çalışma neticesinde elde edilen iPS

hücreleri, tıpkı normal bir embriyonik hücre

gibi; insan vücudunda yer aldığı bilinen 200

hücre tipinden herhangi birisine

farklılaşarak, sayısız kopya oluşturma

yeteneğine sahiptir. Hastanın kendi

farklılaşmış hücrelerinden türetilecek iPS

hücreleri, ileride geliştirilecek tedavilere

yönelik immün cevap gelişme ihtimalini

ortadan kaldırıyor. Yamanaka’dan önce, kök

hücre içerikli tedavilerde kullanılan

yöntemlerde, embriyonik kök hücre

farklılaştıktan sonra MHC uyumsuzluğundan

dolayı immün cevap geliştiriyor ve tedavi

şansını baltalıyordu.

Yamanaka’nın geliştirdiği yöntemin diğer

bir önemli noktası ise Yamanaka’nın

çalışmasıyla elde edilen kök hücrenin insan

embriyosu kullanılmadan üretilmesi

sayesinde kök hücre çalışmalarına izin

vermeyen çevreleri rahatsız etmeyecek

olmasıdır. iPS hücreleri, embriyolardan

türetilmemesinden dolayı ortaya etik ve dini

sorunlar çıkmamaktadır.

Yamanaka, farklılaşma süreçlerini

tamamlamış erişkin hücrelerin iPS kök

hücrelerine dönüşümünü; bugün “Yamanaka

Kokteyli” olarak adlandırılan oct4, sox2,

klf4, c-myc adlı transkripsiyon faktörlerini

kullanarak sağlamıştır. Bu faktörlerin

bulunması uzun ve zahmetli bir süreç

olmuştur. Bu faktörlerin keşif süreci ne denli

yorucu geçse de artık bugünkü halleriyle kök

hücre eldesinde, kullanılan diğer yöntemlere

karşı daha az gayret gerektirirler.

Peki Yamanaka tüm bunları nasıl başardı

ve buluşuna giden yol ilk nasıl başladı?

Bugün günümüzde keratinosit, renal epitel

hücreleri gibi hücrelerden iPS üretimi

yapılmaktadır ve teoride bütün hücre

türlerinden iPS eldesi mümkündür, çeşitli

hücre tiplerinden eldeye yönelik çalışmalar

da sürmektedir. Ama başlangıçta Yamanaka

sahip olduğu koşullar

12


doğrultusunda fibroblastlardan hareket etmeyi

tercih etti. Çünkü fibroblastların, canlıdan

izole edilmesi ve laboratuvar şartlarında

korunması diğer hücre tiplerine göre daha

kolaydır. Yamanaka çalışmalarını fare

fibroblastları üzerinde gerçekleştirdiği için ben

de çalışmalarının zeminini cilt dokusunda

yoğun bir şekilde bulunan fibroblastlar

üzerinden anlatmak istiyorum. Bir

organizmanın bütün hücreleri aynı genetik

muhteviyata sahiptir. Hal böyle iken bir

canlının tek tip bir hücre yapısı yoktur, bunun

sebebi başlangıçta hem mimari olarak hem de

fonksiyon olarak birbirinin aynısı olan

hücrelerin ayrı gelişim yolları tutarak

farklılaşmalarıdır ve bu farkı geçirdikleri her

bir bölünmeyle bir üst basamağa taşımalarıdır.

Farklı gelişim yolları tutmak, sahip oldukları

DNA’nın bir kısmını okuyup bir kısmını

okumamalarıyla mümkündür. Bunu çeşitli

epigenetik mekanizmalar ile sağlarlar. Bu

seçici okumaya imkân sunanların başında

kromozom katlanmaları gelir. Bir kromozom

parçası çeşitli mekanizmalar sonucunda

katlanmalar gösterip sıkıca paketlendiğinde

artık bu kısım içerisinde yer alan genler

okunamaz ve dolayısıyla ifade olunmaz.

Hücrelerin gelişim süreci ile ilgili genlerden

bahsedersek: Fibroblast örneğimizde

fibroblasta yönelik olanlar hariç bu genlerin

tamamı susarsa o hücrenin fibroblasta

dönüşmek dışında başka çaresi kalmaz. Kalp

kası hücresine dönüşemez çünkü bu genler

susturulmuştur; karaciğer hücresine

dönüşemez çünkü bu genler baskılanmıştır

diğer tüm olası sonuçların başına gelen budur,

geriye sadece fibroblast olmak kalmıştır.

Fibroblasta dönüşerek artık başka türlü

susturulmalar yaşayan diğer hücrelerden farklı

olmuştur.

Bir hücreyi vücuttaki diğer hücrelerden ayıran

farkın en temel yapı taşı nedir? Temelde yatan,

her tip hücre için üretilen proteinlerin farklı

olmasıdır. Bu farklı proteinlerin kaynağı da

tıpkı gelişim sürecinde bahsedildiği gibi farklı

konumlardan susturulmuş aynı genetik

muhteviyattır. Yani bir fibroblastı bir

osteositten, bir osteositi bir schwann

hücresinden ayıran ürettikleri proteinler ve o

proteinlerin etkileridir. Hücreler birbirlerinden

sahip oldukları ve üretebildikleri proteinlerin

özgüllükleriyle ayrılırlar. Kök hücrelerinin de

kendilerine has ürettikleri proteinler vardır

zamanla bunlardan feragat eder, farklılaşır

ve yeni tip proteinleri üretme yeteneği

kazanırlar. Fibroblasta geri dönelim, cilt

dokusu için elzem olan dolayısıyla kendisi

için de elzem olan kollajen gibi elastin gibi

proteinlerin üretimini, bu proteinleri

üretmesini sağlayacak gen bölgesi hariç

diğer bütün genlerini susturarak sağlar.

Neticede ilgili dokuya yönelik gen bölgeleri

aktif kalır. Elbette ki fibroblastın ürettiği

başka nice protein var fakat bunların üretimi

temel görevi değil. Tüm bu anlatılanlardan

özetle susturulmaların (ve diğer başka

mekanizmaların) sonucunda gelişen

farklılaşmalar hücrelere temel görevlerini

kazandırıyor denebilir. Şinya Yamanaka, işte

tam da bu noktada ona Nobel aldıracak

soruları soruyor: Hücreler farklılaşmış bir

halde kalmayı nasıl sağlarlar? Farklılaşmayı

sağlamış bir hücreyi geriye döndürüp

başlangıç noktasına getirmek mümkün

müdür?Farklılaşmayı sağlamış bir hücreyi

geriye döndürüp başlangıç noktasına

getirmek mümkün müdür? En baştaki

farklılaşma sürecindeki proteinler,

hâlihazırda farklılaşmış hücrelerin

kimliklerini yeniden düzenleyebilir mi?

Yamanaka aklındaki sorularla, embriyonik

kök hücrelere özgü ve farklılaşma sürecinde

etkisi olduğunu düşündüğü 100 farklı

protein ile işe koyuldu. Bu proteinler ile

pluripotensiye arasındaki bağı irdeledi.

Farklılaşma süreçlerinde rol aldığını

düşündüğü bu 100 proteinin hangilerinin bu

sürecin elemanı olduğunu, elamanı

olanlarınbirlikte mi çalıştığını yoksa

etkilerini tek tek mi gösterdiğini veya

gruplar halinde iş birliği olup olmadığını

bilmiyordu. Doğru

13


protein kombinasyonunu bulması için

önünde bir milyondan fazla ihtimal vardı. Bir

bilgisayar yazılımıyla 24 proteinin

diğerlerinden daha çok ön plana çıktığını

gördü. Bu 24 proteini kodlayan genleri aldı

ve hepsini birden fare cildindeki bir

fibroblast hücresine bu iş için özel olarak

hazırlanmış retrovirüsler vasıtasıyla

yerleştirdi. Bu şekilde o hücrede bu

proteinlerin üretimini sağladı. Bu

denemesiyle oluşan hücre kültüründe

pluripotent hücreler saptadı. Bu sayede bu

24 proteinin embriyonik kök hücrelerde

pluripotentinin devamlılığını ve kendini

yenileme halinin süreğenliğini sağladığına

emin oldu. Bu çalışması yıllarını aldı. Bir

sonraki basamağa geçti, bu 24 proteinden

olmazsa olmazlar hangileriydi? O ve ekibi 4

tanesinin gerekli olduğunu buldu. Bunu şu

şekilde anladılar: Her seferinde 23 geni

içeren retroviral taşımayla bir geni dışladılar.

Bunu yaptıklarında dört kültürde pluripotent

hücre saptayamadılar. İşte o kültürlerde

oct4, sox2, klf4, c-myc proteinlerinden birisi

eksikti. Bu sefer embriyonik hücrelerde

kesinkes rol oynadığına emin olduğu bu dört

proteini kodlayan genleri Yamanaka aldı ve

bir kez daha bir fibroblastın içine yerleştirdi.

Sonrasında yaşananlar Yamanaka’nın

çalışmasını yayınladığı günden beri bilim

insanlarını meşgul ediyor çünkü ne olup

bittiği tam olarak çözülememiş bir halde.

Henüz anlaşılmayan bir mekanizma ile

kromozom katları açılmaya ve izleyen süreçte

ise embriyonik kök hücrelerde yer alan

proteinleri üreten genlere faktörler

yapışmaya başladı. Sürecin devamında

hücrenin mevcut aktif gen bölgelerini

baskılayarak hücrenin kendisini embriyonik

bir ortamda sanmasına sebep oldular. Bu

yeniden düzenlenmiş hücre her bölünmesiyle

morfolojik ve fizyolojik olarak biraz daha

değişti. En nihayetinde kendilerini

yenileyebilme özellikleri ve pluripotentlik

açısından bariz bir şekilde embriyonik kök

hücrelere benzediler. Telomeraz aktiviteleri

de arttı.

Böyle bir aşamaya gelmiş bir İPS hücresi,

her türlü vücut hücresinin

üretilmesinde kullanılabilir.

Birer embriyonik bir kök

hücredir denemez fakat

oldukça benzeridir. 2006 yılında

sonuçlandırılan çalışmayla üretilen bu ilk iPS

hücreleri; bu benzerliğin sonucunda

teratoma, embriyoid gövde, fetal chimerase

gibi yapılanmalar gösterebildiler. Kısmen

korunmuş farklar da vardı. Elde edilen

hücrelerin moleküler yapısı ve epigenetik

özellikleri fibroblastlarla embriyonik kök

hücreler arasında bir yerdeydi. Farklar küçük

düzeylerde de olsa canlı bir organizmanın

oluşumuna mani olacak ölçüdeydi. Sonuçta

yaşayabilen kimerik canlılar gözlenmedi.

Bundan bir sene sonra 2007 yılında yapılan

ikinci üretimde yine aynı yöntemlerle iPS

hücreler üretildi önceki üretimden tek farkı

kültür içerisindeki pluripotent hücrelerin

seçiminde kullanılan parametrenin

değiştirilmesiydi. Bu ikinci üretim sonucunda

elde edilen iPS’ler ile yaşayan

kimerik canlılar da elde edilebildi. İlk çalışma

2006 yılında sonuçlanmış olsa da bu örnekten

de görülebileceği üzere dünyada pek çok

merkezde iPS çalışmaları yapılmakta ve bu

bilimi bir adım öteye taşımaktadır.

Bir bilimsel araştırma kendinden önce

yapılmış nice bilimsel araştırmanın üzerine

kuruludur. Bilim insanları nesiller boyunca

bir zincirin halkaları gibi devamlılık

göstererek bugünkü insanlık medeniyetine

katkı sunarlar. Yamanaka’nın çalışması

James Thomson’ın 1998’de ilk embriyonik

kök hücreyi izole etmesinden ayrı

düşünülemez veya John B. Gurdon’ın 1962

yılındaki çabalarından. Her bir keşif bir

mirasın sonucudur. Bilimin güzel

taraflarından birisi de budur. Bütün

insanlığın örmüş olduğu bir duvara bir tuğla

eklemektir. Bilim insanı, araştırması anlamlı

bir sonuca çıkmasa bile insanlığın keşif

serüveninde, öncekiler ve sonrakiler arasında

bir köprü olduğunu bilir. Nobel Ödüllerini bu

anlamda da görmek lazım. Gelecek nesillere

biz bunları inşa ettik demenin ve onları bu

kolektif çabaya yönlendirmenin güzel bir

yolu. Aziz Sancar’ın 2015 yılında almış

olduğu Nobel Kimya Ödülü biz ülkemiz

gençlerine de böylesi bir hatırlatma olmalı.

Ahmet ERTAŞ

Dönem IV

14



uPK Hücres Kaynaklı İlk

Kornea Nakled ld ...

Japonya'nın Osaka Ün vers tes 'nden b r grup b l m nsanı

uyarılmıș plur porent kök (uPK) hücrelerden köken alan kornea'yı

dünyada lk kez b r hastaya naklett kler n açıkladılar. Grubun

bașındak Dr. Koj N sh da bu açıklamayı 29 Ağustos'ta yapmıș

olduğu basın açıklamasında paylaștı. Dr. N sh da'ın yaptığı

açıklamada vurgu, uzun süreler kornea nakl bekleyen ve çeș tl

kornea bozukluklarından muzdar p hastaların gereks n m nden yola

çıkarak bu g r ș m bașlattıkları șekl ndeyd . Japonya'da kornea

bağıșının mevcut ht yacı karșılayamadığı bel rten Dr. Koj N sh da

1600 k ș n n sırada olduğunu eklemekte. Bu amaçla laboratuvarda

olușturulan lk korneanın alıcısı 40 yașında b r bayan hasta. Bu k ș

ep tel kök hücre yetmezl ğ ne sah p.Nak lden sonra hastaneden

taburcu ed len hastada herhang b r ș kayet n olmadığı, bunun yanı

sıra görmes n n de arttığı kayded lmekte. Hastalık, herhang

yaralanma veya bozukluk sonucunda korneayı olușturan ep tel

hücreler n n kaybı le ortaya çıkmakta. Hasta g derek görmes n

y t rmekte. 25 Temmuz'da yapılan cerrah g r ș mle hastanın sol

gözüne b r bașkasından alınmıș ve Kyoto Ün vers tes nde

depolanmakta olan uPK hücreler nden elde ed lm ș, çok nce b r

hücre katmanı hal ndek kornea tabakasını nakled lm ș durumda.

Nakl yapan ek p bu tabakanın hastanın yașamı boyunca gözdek

yer n koruyacağına nanmakta. Ek p tümör jen te de dah l olmak

üzere mplantın etk nl ğ n n uzun süre zleneceğ n fade etmekte. Dr.

N sh da "Henüz ș n bașındayız. Tüm așamaların d kkatle gözden

geç r lmes gereken b r așamadayız" d ye eklemekte. Ayrıca bu

tedav n n önümüzdek beș yıl ç nde rut n b r tedav protokolü hal ne

geleb leceğ n de vurgulamakta. B l nd ğ üzere Japonya Sağlık

otor tes bu çalıșmayı geçt ğ m z Mart ayında onaylamıștı. Ek p

k nc hasta üzer ndek g r ș m b r yıl ç nde yapacaklarını da

bel rtmekte.

16




D şlerden Süt Üret m ! Dental Kök

Hücreler Süt Üreten Hücrelere

Dönüştürüldüler...

D șler n kök hücreler , meme bezler n n yen lenmes ne katkıda bulunab l r. Zür h

Ün vers tes 'ndek araștırmacıların farede yaptığı yen b r araștırmaya göre d ș ep tel

kök hücreler , meme bezler ne nakled ld ğ nde meme kanalları ve hatta süt üreten

hücrelere dönüșeb l yor. Böylece bunun meme kanser hastalarında cerrah sonrası doku

rejenerasyonu ç n kullanılab l r olab leceğ bel rt lmekte. Yet șk n kök hücreler n dokuya

özgü çeș tl hücre türler n üretme yeteneğ , tıp ve d ș hek ml ğ araștırmalarında büyük

lg çekmekte. Bu hücreler hasarlı hücreler n yer n alab l r ve bu nedenle doku

rejenerasyonu ç n klas k tıbb tedav lere y b r alternat f olușturab l r. Bu, gelecekte

dokuların ve organların yen den olușumuna b le z n vereb l r. Meme bez n yen leyeb len

d ș kök hücreler ... D ș ep tel kök hücreler , d șler n tüm ep tel hücre t pler n üreteb l r.

Ancak, bu hücreler n d șle lg s olmayan hücre türler n üret p üretemed ğ henüz bell

değ ld . Cells derg s nde yayınlanan son makalede [Cells, 8; E1302, 2019], Zür h

Ün vers tes Oral B yoloj Enst tüsü (UZH) profesörü Dr. Th m os M ts ad s l derl ğ ndek

b r araștırma ek b , lk kez, genç fareler n sürekl büyüyen kes c d șler nden zole ed len

ep tel kök hücreler n n, d ș farelerde meme bezler olușturab ld kler n gösterd ler. İlk

deneylerde, meme kökenl tüm hücreler çıkarılıp, ardından d ș ep tel kök hücreler ve

meme bez ep tel hücreler doğrudan meme bezler n n normal olarak gel șt ğ bölgelere

enjekte ed ld . Araștırmacılar, nakled len d ș kök hücreler n n hayvanların meme bez yağ

yastığı ç ndek tak pler n sağlayan ler genet k, moleküler ve görüntüleme araçlarını

kullandılar. M ts ad s, "Sonuçlar, d ș kök hücreler n n meme bez n n yen lenmes ne

katkıda bulunduğunu ve tüm meme hücre popülasyonlarını ve hatta daha çarpıcı șek lde

süt üreten hücreler üreteb ld ğ n göstermekted r" d yor. "Bu çalıșma, yalnızca d ș

dokuları ç n değ l aynı zamanda vücudun d ğer dokularını üretmek ç n de d ș ep tel kök

hücreler n n olağanüstü plast s tes n göstermekte. Ayrıca bu bulgular, d ș kök

hücreler n n rejenerasyon kapas tes nde rol oynayan hücresel ve moleküler

mekan zmaların anlașılmasına da büyük b r katkı sağlar "d ye de ekl yor Dr. M ts ad s.

Kök hücre bazlı tedav ler, meme dokusu yen lenmes nde kullanılab l r. İk nc deney

așamasında, d ș ep tel kök hücreler , meme ep tel hücreler olmadan tek bașına enjekte

ed ld . Bu durumda, d ș kök hücreler de dallanma gösteren küçük kanal s stemler

olușturab ld ler. Ancak, bu durum k stler n olușumu le sonuçlandı. Çalıșmanın ortak

yazarlarından B rleș k Devletler Oral B yoloj Enst tüsü'nden P erfrancesco Pagella se "Bu

plast s te, d ș ep tel kök hücreler ç n benzers z olab l r. Çünkü șu ana kadar ncelenen

meme dıșı d ğer tüm ep tel hücreler , meme ep tel hücreler n n desteğ olmadan h çb r

zaman meme kanalı üretme yeteneğ n gösteremed " șekl nde yorum yapıyor. En c dd

patoloj k durumlardan b r s , genell kle amel yatla tedav ed len meme kanser d r. Bu

çalıșma le M ts ad s, "D ș ep tel kök hücreler n n, meme bez hücreler n değ șt reb ld ğ n

keșfett ğ m zde, gelecekte meme rejenerasyonu ç n kullanılab lecek kök hücre bazlı

tedav ler gel șt rmek ç n yen yollar açılıyor” fades n kullanıyor.

19


• Egzers z n kök hücreler üzer ndek etk s yoğun b r șek lde araștırılmakta. Bu

bağlamda akut egzers z sonrası kök ve öncü hücreler n per fer k kanda geç c olarak

dolaștığı b l nmekte ve özell kle kan dolașımındak endotel öncüsü hücreler n (EPC)

sayısının arttığı b l nmekte. Düzenl f z ksel akt v te, yașla l șk l endotel hasarın

onarımını artırmanın yanı sıra kard yak kök ve öncü hücreler n farklılașmasına da

neden olmakta. Bu nedenle, kard yovasküler sağlığın sürdürülmes nde de egzers z

öner lmekte. Egzers z n m kroRNA fadeler n nasıl etk led ğ ne baktığımızda; yarım

maraton koșmanın pro-osteojen k m RNA’ları artırırken pro-ad pojen k m RNA’ları

azalttığı, ters ne sedanter yașamın ad pogenez s artırdığını görmektey z.

(Kök Hücre E-Bülten Sayı:35 Sayfa:1)

• Graft Versus Host hastalığı, donörden alınan kök hücren n alıcı hastada

ș ddetl mmünoloj k reaks yon meydana get rmes ve bunun sonucunda çoklu

organ yetmezl ğ le seyreden, kök hücre tedav s n n mortal te ve morb d te

sıklığı en yüksek olan kompl kasyonudur. Ancak GVHH tedav s nde

kullanılacak seçenekler de çok kısıtlıdır.

Tedav seçenekler n n kısıtlı olması, yen yöntem arayıșına yönlend rm ș ve son

yıllarda mezenk mal kök hücre tedav s adından söz ett rm șt r. MKH’ler doku

tam r ve mmünmodülatuar özell kler nden dolayı GVHH tedav s nde potent

b r ajan olab l rler. GVHH tedav s nde MKH uygulamalarının güvenl ve etk l

olab leceğ n gösteren çok sayıda çalıșma vardır.

Kl n k çalıșmalarda potans yel b r tedav ajanı olarak lerleyen MKH tedav s ,

GVHH ç n üm t ver c b r yöntem olarak görünmekted r.

20




B l m Kurgu Gerçek m Oluyor?...

NASA tarafından en gerçekç b l m kurgu f lmlerden b r s olarak

kabul ed len ve Oscar ödülü adayı GATTACA s ml f lm, 1997 yılında

Andrew M. N col tarafından yazılıp yönet lm șt r. F lm adından da bell

olacağı g b DNA’nın yapısında bulunan nükleot dler n (guan ne,

aden ne, t m n, cytos ne) baș harfler n n komb nasyonu le

olușmuștur. F lm ‘pek yakın olan gelecekte’ d ye değerlend r len

zaman d l m nde geçmekte. F lmde lerleyen teknoloj ve genet k b l m

sayes nde nsanlar bebekler n stend ğ g b önceden bel rlenen

genet k özell klere göre tasarlamakta. Doğal olmayan yöntemlerle ve

mükemmelleșt r len bebeklerde h çb r genet k hastalık görülmemekte

ve ‘GEÇERLİ’ olarak değerlend r lmekte. Buna karșın, normal yollarla

dünyaya gelm ș b reyler genet k özell kler ne göre ‘GEÇERSİZ’ olarak

değerlend r lmekte. Ayrıca normal b reyler n tahm n yașam süres ve

ölüm sebeb olasılıkları doğum anından t baren b l nmekte. İnsanlar,

b r ș ç n yeterl olduğunu gösteren yetenekler ne ve genet k

özell kler ne göre değerlend r lmekte. Gattaca, ırk, c ns yet, d n

ayrımından sonra gen ayrımcılığı olacağına l șk n öngörüde

bulunmakta. Normal doğan nsanlar k nc sınıf nsan olarak

görülürken tasarlanmıș genoma sah p olan b reyler daha prest jl b r

yașam sürmekte. F lmde, b r tasarlanmıș genlere sah p, d ğer normal

doğumlu olan k kardeș n öyküsü anlatılmakta. Normal doğumlu

kardeș, gen ayrımcılığına rağmen hayaller peș nden g tmeye karar

ver r. Mükemmel gen har tasına sah p fakat kaza sonucu sakat kalmıș

b r b rey n genet k b lg ler n kullanarak sadece mükemmel b reyler n

çalıștığı uzay ș rket nde çalıșmaya bașlar ve uzak yolculuğuna g der.

İzleyenlere asıl kararlılığın ve umudun gücünü göster r. Henüz nsan

genom projes n n b le tamamlanmadığı 1997 yılına a t bu f lmde

geçen yakın geleceğe, 2018 yılında tasarlanmıș bebekler olan Nana

ve Lulu’nun doğumuyla daha da yaklașılmıș olab l r m y z? Mükemmel

genlere sah p nsanların dünyası nasıl olur d ye düșünmeden

edemeyenlere farklı b r bakıș açısı kazandıran bu f lm zlemes n

öner r m. İy sey rler. 23



25


26


Kalp Kası Hasarının

Onarılmasında Yen B r Oyuncu: Per kard yak Boşluktak

Makrofajlar

İlk kez 1884’te Rus zoolog İlya Meçn kov tarafından keşfed len makrofajlar, dokularda bulunan ölü

hücreler n, hücresel kalıntıların, patojenler n ve vücuttak yabancı maddeler n yutulmasından sorumlu

hücrelerd r. Doğuştan bağışıklık s stem n n b r bölümde yer alan bu hücreler, bel rl b r bölgede yoğunlaşarak

bağışıklık s stem n uyarab l rler. Makrofajlar, bağışıklık s stem ndek görevler n n yanı sıra m yokard

nfarktüsü sonucu oluşan kalp kası hasarının yen lenmes sürec nde de rol aldığı yapılan çalışmalarla

göster lm şt r [H lgendorf et al., 2014; Horckmans et al., 2017; Nahrendorf et al., 2007]. Ş md ye kadar yapılan

çalışmalar, kan kaynaklı makrofaj hücreler n n, hasar sonrası kalp kası yen lenmes üzer ne odaklanmış

durumda ken geçt ğ m z aylarda Immun ty derg s nde yayınlanan b r çalışmada, Kanada'dak Calgary

Ün vers tes nden Dr. Den set ve ark. per kard yak boşluktaözgün b r makrofaj kaynağını bulunduğunu ve bu

makrofajların skem k hasar sonrasında kalptek hasarlı bölgeye göç ederek f bröz doku oluşumunu önled ğ n

rapor ett ler [Den aet ve ark. Immun ty 51: 131-140, 2019]. İlk olarak makrofaj hücreler n karakter ze eden Dr.

Dan set ve ark., per kard al bölgede bulunan mmün s stem hücreler n n büyük b r bölümünün y b l nen b r

transkr ps yon faktörü olan Gata6 gen n fade eden makrofajların oluşturduğunu gösterm şler. Sonrasında,

anatom k konumları ve Gata6 fades neden yle Gata6+ per kard al makrofajların (GPKM) doku yerleş kler ne

özgü olup olmadığını bel rlemek ç n kalptek plevra ve per ton g b seroza boşluklarında bulunan d ğer

makrofajlarla b rl kte anal z eden araştırmacılar, GPKM’ların d ğer Gata6+ makrofajlardan transkr ps on

düzey nde farklı prof le sah p olduğunu gözlemlem şler. Bu sonuçlara göre, per kard yak boşlukta bulunan ve o

bölgeye özgü Gata6+ makrofaj hücreler n n varlığını tesp t etm şler. İskem k hasar sonrasında GPKM’ların

nasıl b r yol zleyeceğ n anlamak ç n, yapay olarak oluşturulan m yokard nfarktüsü sonrasındak 3. le 7. gün

arasında makrofaj sayısında dramat k b r düşüş gözlemleyen araştırmacılar, sonrak 28 gün çer s nde

makrofajların sayısında artış saptamışlar. Çalışmalarını daha da ler ye götürerek, bu hücreler tak p eden

b l m nsanları, nfarktüs sonrasındak 7 gün ç nde per kard yak boşlukta bulunan GPKM’ların

m yokard yuma göç ett kler n gözlemlem şler. Yaptıkları anal zlerde se, m yokard yuma göç eden

GPKM’ların, göç sonrasında farklılaştıklarını gözlemlem şler. Oluşturdukları hayvan model nde skem k

hasar sonrasında karşılaştırmalı olarak yaptıkları anal zlerde 28. günün sonrasında kontrol grubunda, Gata6

mutant hayvanlara göre f bröz doku oluşumunun daha az olduğunu b ld rm şler. İnsan kalb , yen lenme

kapas tes oldukça düşük olan organlardan b r s olarak b l nmekte. Bu bağlamda herhang b r hasar

sonucunda, kalp kası dokusunun yen lenerek şlevsel hale gelmes oldukça zor b r durum. Bu durumu

y leşt rmek adına faklı alanlarda b rçok çalışmalar yapılmakta. Bununla b rl kte, kalb n etrafını saran

perekard yak boşlukta, kab n rejenerasyonuna yardımcı olab lecek yen oyuncuların keşf , bundan sonrak

çalışmalara da öneml b r bakış açısı kazandırmakta.

27


İnsanda Sperm DNA’sının CRISPR Kullanılarak

Düzenlenmes Tartışma Başlattı!..

ABD'deki National Public Radio (npr.org) son dönemde pek çok hücre üzerinde

denenen ve yakın geçmişte embriyolar üzerinde kullanıldığı için büyük tartışma

yaratan CRISPR teknolojisinin, bu kez de insan spermleri üzerinde denendiği bir

çalışmayı tartışmaya açtı. Geçtiğimiz Ağustos ayında yayınlanan makalede ele alınan

konu; kuşaktan kuşağa spermler aracılığıyla geçen hastalıkların gen düzenleme

yöntemiyle yok edilmesi, kısırlık ya da kanser gibi durumların sonraki kuşaklara

aktarılmasının önüne geçilmesini amaçlıyor. New York Weill Cornell Medicine’daki

androloji laboratuvarında, ünlü bilim insanı Gianpiero Palermo yürütücülüğünde

sürdürülen çalışmalara konuk olan NPR ekibi, kişide mutant olduğu saptanan ve

meme, ovaryum, prostat gibi organlarda kanser gelişimi için yüksek risk oluşturan

BRCA2 genini sperm hücrelerinde düzeltebilmeyi amaçlayan çalışmaları izliyorlar.

Sadece BRCA2 değil, örneğin kısırlığa yol açan tek gen bozuklukları da bu yöntemle

giderilebilir. Embriyolar üzerinde yapılan çalışmalar büyük etik kaygıları beraberinde

getirmiş olsa da üreme biyolojisi konusunda çalışan pek çok bilim insanı bu

yöntemleri ve deneysel çalışmaların sonuçlarını merak la beklemekte. Etik açıdan

endişeler, tıpkı embriyolardaki diğer birçok uygulama sonrası ortaya çıkan “tasarım

bebekler mi üretiliyor?” sorusunun akla getirilmesiyle alevleniyor. Kanada Dalhousie

Üniversitesi’nden biyoetik uzmanı Françoise Baylis, ki kendisi Dünya Sağlık

Örgütü’nde danışmak olarak da görev yapmakta, sperm ya da embriyo DNA’sını

değiştirme çalışmaları arasında hiçbir fark olmadığı görüşünde. Kendisi bir kez DNA

ile “oynanmasına” izin verildiğinde ortaya çıkacak felaketleri öngöremeyeceğimizi

söylemekte. Bilim dünyası ise en derinde yatan bu yapı taşlarımıza ulaşmanın ve

onları değiştirebilme, düzeltebilme gücünün büyüsüne çoktan kapılmış durumda.

Sperm hücrelerinde bu tekniğin başarılması bazı zorluklar içermekte. Sperm DNA’sı

vücudun diğer hiçbir hücresinde olmadığı şekilde, sıkı paketlenmiş olarak çekirdek

içerisine yerleşmiş durumda. Organizma; DNA’sını uzak ve bilinmez bir yerde

bulunan yumurta hücresine ulaştırmak için, hızla hareket eden atik ve "çevik bir

kuryeye olan spermatozoon"a güvenir. Bu hücrelerden milyarlarcası, son derece

düşmanca ve çetin koşullar içeren uzun yolculuklara çıkarak DNA parçalarını

yumurta hücresine teslim etmeye çalışır. Bunlardan ancak 100 ila 1000 tanesi

yumurta hücresine ulaşırken sadece tek bir tanesi hücre içine girebilir. Bu değerli

kargonun sıkı paketlenmesi oldukça önemli olmasına rağmen bazı dezvantajlara da

sahiptir. Sıkıca paketlenmiş olan kromatin; protein sentezi de dâhil olmak üzere

hiçbir işleme izin vermezken, CRISPR gibi gen modifikasyonları da zorlukla

gerçekleştirilebilir. Cornell’deki araştırma ekibi de bu durumun farkında. Palermo;

“zorlayıcı ve ilginç olacak” diyerek meydan okuyor sperm çekirdeğine. Ekip;

elektroporasyon denilen bir teknik ile bu zorluğu aşmak niyetinde. Sperm

solüsyonunun içerisine CRISPR için gerekli kimyasallar damlatıldıktan sonra sıvıdan

geçirilen 1100 voltluk akımla, çekirdeğin sıkı paketinin açılması ve BRCA2

mutasyonu düzeltilerek kanser riski en aza indirilmiş bireylerin doğumuna yol açacak

bir sperm popülasyonu yaratılması hedefleniyor. Çalışmalar henüz emekleme

aşamasında. Hedeflenen gen dışındaki birçok hedef dışı (off-target) gen de

etkilenebilir ve bunu milyarlarca hücrede doğru biçimde gerçekleştirmek zor olabilir.

Embriyo, gamet ya da gonad… Bizden sonraki kuşakları etkileyecek bu yapılara her

girişimin etik açıdan tartışma yaratacağı açık. Ancak etik kaygıların önemli bilimsel

gelişmelerin önüne geçmeyeceği bazı kılavuzlarla bunun aşılabilmesi mümkün

olabilir.

28


BİR MAKALE ÇEVİRİSİ

COVİD-19 Hastalığında

Mezenkimal Kök Hücre Tedavisi

COVID-19, 21.yüzyılın ilk yarısında yaşayan

herkesin kesinlikle unutamayacağı bir kelime.

Bir salgın olarak COVID-19, tıbbın farklı

alanlarından pandeminin kontrolü için tedaviler

ve çözümler bulabilmek adına çalışan birçok

araştırmacıyı etkiledi. Buna rağmen bugünlerde

keşfedilmiş standart bir tedavi yöntemi

bulunmuyor. Yine de COVID-19 hastalığının en

tehlikeli fazı olan ciddi akut solunum yolu

enfeksiyonunun önlenmesi tedaviye yardımcı

olabilir ve ölüm oranlarını azaltabilir. COVID-19,

21.yüzyılın ilk yarısında yaşayan herkesin

kesinlikle unutamayacağı bir kelime. Bir salgın

olarak COVID-19, tıbbın farklı

alanlarından pandeminin kontrolü için tedaviler ve çözümler bulabilmek adına çalışan birçok araştırmacıyı

etkiledi. Buna rağmen bugünlerde keşfedilmiş standart bir tedavi yöntemi bulunmuyor.. Bu bağlamda

mezenkimal kök hücre bazlı immünmodülasyon tedavisi uygun bir tedavi yaklaşımı olarak öne sürüldü ve

çeşitli klinik deneylere başlandı. Son zamanlarda yapılan klinik çalışmalarda mezenkimal kök hücreler,

immünmodülatör ve rejeneratif özelliklerinin bulunması nedeniyle dikkatleri üzerine çekti. Mezenkimal

kök hücrelerin intravenöz trasplantasyonundan kayda değer sayıda kök hücre akciğerlerde

birikerekbimmünmodülatör etkilerinin yanı sıra alveolar epitelyal hücreleri koruyabilir,akciğer

mikroçevresini düzenler,pulmoner fibrozisi önleyebilir ve akciğer disfonksiyonunu tedavi edebilirler.

2019 yılının sonunda Çin’in Wuhan kentinde çok sayıda solunum yolu enfeksiyonu vakası bildirildi. Balık

ve deniz ürünleri toptan marketlerinde çalışan veya burada hizmet eden bazı hastalar tarafından verilen

hastalık öykülerine göre başlangıçta mevsimsel grip hastalığı olarak düşünüldü. Market 1 Ocak’ta

tamamen kapatıldı ve çevresel sağlık önlemleri alındı. Birkaç gün sonra, mevsimsel grip, kuş gribi

adenovirus, koronavirus, SARS ve diğer patojenlerin belirtileri dışlandıktan sonra 1 Ocak’ta hastanede

yatan dokuz hastanın dördünde hastalığa neden olan virüs etkeni açıklandı: %5 oranında SARS ile genetik

ilişkili olduğu görülen yeni koronavirüs Sarbekovirüsün alt sınıfından bir virüstü. Şu anda virüs daha ilerisi

için SARS-CoV-2 olarak adlandırıldı ve DSÖ tarafından SARS-CoV-2 virüsü ile ilişkili hastalıklara COVID-19

ismi verildi.Bu hastalık, tıbbın çeşitli branşlarından araştırmacıların ve klinisyenlerin bir çözüm bulmak

veya pandeminin yönetimi için tedavi geliştirmek amacıyla harekete geçmelerine neden oldu. Uluslararası

Kök Hücre Araştırma Topluluğu’nun(ISSCR) son bildirisine göre bu günlerde COVID-19 enfeksiyonu

tedavisi ve enfeksiyondan korunmak için onaylanmış kök hücre bazlı tedavi yaklaşımları bulunmuyor.

Ancak son günlerde mezenkimal kök hücrelerin COVID-19 tedavisinde kullanılmak için tedavi edici

yaklaşımlardan biri olduğu ileri sürüldü. Bildiğimiz üzere, mezenkimal kök hücreler belirli sitokinlerin

gelişmiş özelliklerinin varlığı nedeniyle viral enfeksiyona engel olur. Bu özellikler mezenkimal kök

hücrelerin ayrılma işlemleri gerçekleşmeden önce intrensek nişlerde bulunur. Bu nedenle mezenkimal kök

hücreler, onaylanmış bir COVID-19 hastasına nakledilse bile mezenkimal kök hücrelerin hayatta kalmaları

beklenebilir.

29


SARS-CoV-2 VE COVID-19

Koronavirüsler, MERS-CoV ve SARS-Cov gibi bazılarının daha çok bilindiği ve SARS-CoV-2 olmak üzere

bazılarının da çok bilinmediği virüslerin geniş bir ailesini oluşturur. Önceden 2019 yeni koronavirüs(2019-

nCoV) olarak bilinen SARS-CoV-2, 2019 yılının Aralık ayı sonuna kadar insanlarda henüz tanımlanmamış yeni

bir koronavirüs türüdür. Bununla birlikte SARS-CoV-2 virüsünün yarasalardan kaynaklı olduğunu ve ayrıca

develerden geldiğini gösteren raporlar var olmasına rağmen bunun kesinliği şu anda bilinmiyor. Dahası, SARS-

CoV-2 virüsünün patogenezi hakkında bilgilere de tam olarak sahip değiliz. SARS-CoV-2 zarflı, pozitif

iplikçikli, nükleokapsid içeren tek zincirli bir Rna virüsüdür ve Nidovirüs sırasından gelen beta koronavirüs

sınıfının bir üyesidir. Kimliği %79.6 oranında keşfedilmiş en uzun Rna virüsü olarak bilinen SARS-CoV ile

benzerlik gösterir. SARS-CoV-2, ilk olarak insan solunum yolu epitel hücrelerinden izole edilse de COVID-19 ‘lu

bir hastanın bronkoalveolar yıkama sıvısından da izole edilebilir. Genel olarak SARS-CoV ve SARS-CoV-2

virüslerinin her ikisi Vero hücrelerinde kolayca izole edilmiş ve yetiştirilmiştir.(Vero hücreleri bir Afrika yeşil

maymununun böbrek epitel hücrelerinden izole edilen hücrelerdir). Ayrıca bu virüs SARS-CoV gibi konak

hücresine ACE2 reseptörüne bağlanarak girer. 11 Mart 2020 tarihinde DSÖ, COVID-19 salgınını aşırı korkuya

sebep olduğu, gereğinden fazla acıya ve ölüme yol açtığı için bir pandemi olarak tanımladı. 29 Mart 2020

tarihinde Worldomete sitesinde yer alan bilgiler doğrultusunda

(https://www.worldometers.info/coronavirus/) başlıca salgın bölgelerinin sırasıyla ABD, İtalya, Çin,

İspanya, Almanya ve İran olduğu dünya genelinde 199’dan fazla ülke ve bölgenin enfekte olduğu rapor edildi.

Çeşitli bölge ve şehirlerde yapılan farklı araştırmalara göre COVID-19’un ölüm oranının %0,7 ile %15,2

aralığında olduğu gösterilirken maksimum inkübasyon süresinin 2-8 hafta arasında olduğu varsayıldı.

Bu virüsün patogenezindeki ilk aşama olarak

spike proteini tarafından ACE2

reseptörünün belirlenmesi çeşitli

çalışmalarca gösterilmiştir. Bu sebeple

ACE2 pozitif hücreler bu virüs tarafından

enfekte olurlar. Başka bir çalışmada da

koronavirüsün konak hücre içine girmesine

müsade eden hücresel proteaz

TMPRSS2’nin ayrıca gerekli olduğu

gösterilmiştir. ACE' reseptörşerinin insan

hücrelerinin yüzeyinde (özellikle alveolar tip

2 hücreleri ve kapiller epiteli hücrelerinde)

çokça bulunmasından ve AT2 hücrelerin büyük oranda TMPRSS2

eksprese etmesinden dolayı bu çalışmalar akla yatkın gelebilir. Diğer

yandan ilginç bir şekilde kemik iliği, lenf nodları, timus, dalak, bağışıklık

hücreleri(T ve B lenfositleri gibi) ve makrofajlar ACE2 bakımından

genellikle negatiftir(Şekil 1). Bu bulgular immünglobülin tedavisinin

virüs ile enfekte hastaları iyileştirmede yardımcı olabileceğini gösterir.

Dahası, virüsün kapasitesinin virüsün uyarılmış sitokinleri tarafından

önemli ölçüde azalmış olduğu dikkate alınmalıdır. SARS-CoV-2

patogenezinin mevcut özelliği akciğerde oluşturulan sitokin fırtınasıdır.

Sitokin fırtınasını, bir dizi kimyasalın kontrolden çıkarak bağışıklık

sisteminin sağlıklı hücrelere saldırmak üzere sitokinleri bir araya

çağırdığı bir sistem olarak açıklayabiliriz. Viral olarak tetiklenmiş GSCF,

IP10, MCP1, MIP1A, IL-2,IL-6,IL-7 ve TNF gibi sitokinlerin akut salınımı

pulmoner ödem ve solunum disfonksiyonunun yanı sıra ARDS ile

sonuçlanır ve ölüme yol açar.

Bugüne kadar, hastaların klinik takibi için enfeksiyondan korunma yöntemleri, destekleyici tedaviler ve ihtiyaç

olunması halinde mekanik ventilasyon destiği uygulanmasına rağmen hala COVID-19 için spesifik bir tedavi

bulunmuyor. Son zamanlarda, virüsün yüzey glikoproteininde içlerinde 5 CTL, 3 ardışık B hücre, 5 immün

hücrelerin aralıklı B hücre epitoplarıyla birlikte 13 MHC-1 ve 3 MHC-2 antijenik epitopların bulunduğu birçok

epitop, içlerinde bazılarının 2019-nCoV aşıları geliştirmek için potansiyel aday olabilmelerinden dolayı

immünoinformatik girişim yoluyla tespit edilmiştir İçlerinde Klorokin, Hidroksiklorokin ve Remdesivir gibi

ilaçların bulunduğu diğer semptomlar için onaylanmış bir grup ilaç bu hastaların tedavisi için klinik deneme

aşamasındadır. Bu bilgiler doğrultusunda COVID-19 belirtileri ağır gelişen hastalarda etkili, güvenilir ve

güncel destek tedavileri kaçınılmaz bir kural olarak karşımıza çıkmaktadır. 30


MEZENKİMAL KÖK HÜCRE TEDAVİSİ

Son zamanlarda özellikle kök hücre tedavisi olmak üzere hücre bazlı tedavi, tedavi edilemeyen

hastalıklar için fırsatların olduğu umut verici bir alan haline geldi. Kök hücre bazlı tedavi alanında

önemli gelişmeler yaşanmasına rağmen başlıca immünojenisite, sınırlı hücre kaynağı ve etik

konulardaki zorluklar henüz çözülebilmiş değil. Bu zorlukların arasında mezenkimal kök hücreler,

kaynak potansiyeli, yüksek çoğalma gücü, düşük invaziv işlem içermesi ve etik konularda özgür olması

gibi özelliklere sahip olmaları nedeniyle dikkat çekti.

Devam eden COVID-19 salgını, vücutta yıkıcı bir aşırı immün reaksiyonu tetikleyebilir. COVID-19

hastalarında, bağışıklık sistemi, sitokinlerle birlikte immün hücrelerin de aşırı üretildiği inflamatuar

faktörlerin büyük bir kısmını salgılar. Bu durum sitokin fırtınasına sebep olur. Bu olay COVID-19

hastaların tedavisinde mezenkimal kök hücreleri kullanma fikrinin başlangıcıdır. Öyle görünüyor ki,

mezenkimal kök hücre tedavisi bağışıklık sistemi tarafından salgılanan sitokinlerin sebep olduğu

fırtınayı önleyebilir ve onarıcı özellikleriyle endojen tamiri destekleyebilir.

Diğer tedavi

yöntemlerine kıyasla mezenkimal kök hücre

tedavisinin şu üstünlükleri

bulunuyor:

1)Kolay ulaşılabilirler ve yağ dokusu, kemik

iliği, umblikal kord, diş pulpası, adet kanı,

bukkal yağ kesesi ve fetal karaciğer gibi

çeşitli dokulardan izole edilebilirler.

2)Multipotent kök hücrelerdir.

3)Uygun sürede kolayca yayılabilirler.

4)Tekrardan kullanılmak üzere

depolanabilirler.

5)Şu ana kadar gösterilmiş ters etkileri

yoktur.

6)Klinik etkileri ve koruyuculukları birçok

klinik çalışma tarafından kanıtlanmıştır.

Sistemik infüzyonun sınırlı olduğu durumlarda,

intravenöz enjeksiyondan sonra mezenkimal kök hücre

popülasyonunun bir kısmı akciğerde tutulur. Buradaki

mezenkimal kök hücreler akciğer mikro çevresini

düzenler, alveolar epitel hücreleri korur, pulmoner

fibrozisi önler, COVID-19 pnömonisini ve akciğer

fonksiyon bozukluğunu tedavi eder. Ancak klinik

aşamalardaki mezenkimal kök hücrelerin tedarik

edilmesi ve sonraki klinik çalışmalarda kullanılmak

üzere hazırlanma hızı bu tedavi yaklaşımın ana

sıkıntılarını oluşturur. Bu aşamalarda kök hücre

bankalarının rolu önemlidir. Ayrıca mezenkimal kök

hücreler, tercihen kemik iliği ve periferal kanın

olduğu yetişkin dokularından, yağ

dokularından(abdominal, buccal, infrapatellar

bölgelerden) ve umblikal kord, plasenta, Warthon jeli,

amniyon sıvısı, kord kanı gibi yenidoğanın ilişkili

olduğu dokulardan izole edilebilir ve ileriki uygun koşullarda kullanılmak üzere saklanabilir. Dahası

mezenkimal kök hücre bazlı tedavinin klinik çalışmalarda kullanılmasının yanı sıra COVID-19 hastaları

için bir tedavi kombinasyonu olabilmesi, gelecekte kullanılacak tedaviler için ideal bir aday olacak gibi

görünüyor.

COVID-19 TEDAVİSİNDE MEZENKİMAL KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI

Son günlerde, Çin, ABD, Ürdün, İran ve birçok diğer ülke hücre bazlı tedavinin klinik

çalışmalarına başladı ve bazı raporlar yayınlandı.(Tablo 1)İlginç bir şekilde, Tip 2 Diyabet, otoimmun

hastalıklar, spinal kord hasarı, Graft – Versus-Host hastalığı ve yüksek immünite oranları ile

seyreden diğer birçok hastalığın tedavisinde kullanılan mezenkimal kök hücre tedavisinin, hayati

organların tamirinde ve onarım etkisini değerlendirmede kullanılan mevcut metodlardan biri olduğu

görüldü.

Mezenkimal kök hücreler, immünmodulatuar

özelliklerini ve farklılaşma yeteneklerini kullanır,

sitokin fırtınasını etkisiz hale getirerek akciğer doku

ölümünü engelleyebilir ve hasarlı dokuların

yenilenmesini sağlayabilirler.(Şekil 2) Son zamanlarda

bu hücrelerin H5N1 viral enfeksiyonunun tedavisinde

kullanılmasıyla

akciğerlerde benzer etkilerin olduğu da ayrıca

gösterildi. Buna ek olarak yine son zamanlarda Çin'de

rapor edilen bir vaka çalışmasına göre COVID_!)

sendromu olan bir kadın hastada umblikal kord

mezenkimal kök hücrelerin tedavide kullanılmasından

21 gün sonra laboratuvar test sonuçları ve tomografi

görüntüsünde son derece etkileyici sonuçlar saptandı.

31


Bu vakanın yapılan son incelemelerinde 65 yaşındaki kadın hastaya COVID-19 enfeksiyonunun kritik

durumda olduğu teşhisi konuldu, daha sonra etkenin SARS-CoV-2 olduğu tespit edildi. Bu hastada %87

oranında nötrofillerin arttığı ve %9.8 oranında lenfositlerin azaldığı belirtilirken, lopinavir/ritonavir,

IFN alfa ve oseltamivir gibi antiviral ilaçlarla; moxifloxacin, Xuebijing, metilprednizolon’un intravenöz

enjeksiyonu ve immünglobülin tedavisi uygulandı. Hasta ayrıca, solunumu kolaylaştırmak ve zayıf

oksijenasyon nedeniyle kas yorgunluğunu rahatlatmak amacıyla non-invaziv mekanik ventilasyon

yapıldı. Vital bulguları kötüleştiğinde, hasta yalnızca kord mezenkimal kök hücreleri ve alfa1 timozin

ile 3 kez tedavi edildi. Çalışma sonucunda, ikinci enjeksiyondan sonra serum albumin, CRP ve

AST/ALT’nin gittikçe düştüğü, aynı zamanda diğer vital bulguların da düzeldiği görüldü. Sonrasında,

hasta ventilatör cihazından çıkarılarak yürütüldü ve hastada lenfositler normal seviyelerine

yükselirken nötrofillerin ve beyaz kan hücrelerinin normal seviyesine indiği gözlemlendi. Ayrıca kord

kök hücrelerinin ikinci ve üçüncü enjeksiyonlarından sonra tomografi görüntüsünden elde edilen

sonuçlara göre pnömoninin çok rahatladığı, üçüncü enjeksiyondan 2 gün sonra hastanın yoğun

bakımdan çıkarıldığı ve laboratuvar parametreleriyle vital bulguların çoğunun normal olduğu görüldü.

Sonuçlar, umblikal kord mezenkimal kök hücrelerin, akut COVID-19 hastaları için tek başına ya da

diğer immünmodulatörlerle kombinasyon yoluyla ideal bir tedavi seçeneği olabileceğini gösterdi. Çin

ve Birleşik Devletler’inbortak çalışmasıyla yayınlanan başka bir çalışmada COVID-19 pnömonisi olan

hasta Beijing YouAn Hastanesi’de 23 Ocak’tan 16 Şubat’a kadar mezenkimal kök hücre

transplantasyonuna uğradı ve klinik tablolarırın immün fonksiyon seviyelerinde değiştiği görüldü.

Ayrıca inflamasyon transplantasyondan 14 gün sonra değerlendirildi. Sonuçlar tüm hastaların klinik

semptomlarının kök hücre transplantasyonundan 2 gün sonra önemli ölçüde düzeldiğini gösterdi.

Çalışılan hastalar arasından, biri akut ikisi hafif durumda olan üç hasta transplantasyondan on gün

sonra hastaneden taburcu edildi. Ayrıca sonuçlarında, periferal lenfosit seviyelerinin yükseldiği, sitokin

salgılayan bağışıklık hücrelerin aktive olduğu, CXCR3+ CD4 ve CXCR3+CD8 T hücreleriyle NK

CXCR3+ hücrelerin 6 günde kaybolduğu gözlemlendi. Bir grup CD14+, CD11+, CD11dmid düzenleyici

dendritik hücre popülasyonunun dramatik bir şekilde arttığı da görüldü. Aynı zamanda mezenkimal

kök hücre tedavisi alan hastalarla konvansiyonel tedavi alan hastalar karşılaştırıldığında IL-10

artarken TNF alfa seviyelerinin önemli ölçüde azaldığı da gözlemlendi. Buna ek olarak COVID-19

enfeksiyonundan bağımsız olduğu gösterilen mezenkimal kök hücrelerin gen ekspresyon ifadelerinde

ACE2 ve TMPRSS2 kodları bulunduğu tespit edildi. Bu nedenle COVID-19 pnömonisi olan özellikle

akut seyirli hastaların tedavisi için mezenkimal kök hücrelerin etkili ve güvenli olabileceği sonucuna

varıldı. SONUÇ

Mezenkimal kök hücrelerin

immunmodulatuar ve antiinflamatuar

özelliklerinin solunumsal hastalıkların

tedavisinde kullanımı on yedi tamamlanmış

klinik çalışma tarafından saptanmıştır ve

ayrıca yetmişten fazla deneme bu bağlantıda

kayda geçmiştir. (https://clinicaltrials.gov).

Bugünlerde 20 klinik çalışma da Çin’in klinik

araştırma

sitesinde bulunmaktadır (https://www.chictr.org.cn).Yine bunlara ilaveten 9 klinik çalışmaya da

Clinicaltrial.gov adresinden ulaşılabilinmektedir. Umblikal kord,umblikal kord kanı, Warthon jeli, diş

pulpası, adet kanı ve mezenkimal kök hücre üreten şirketler bu çalışmalarda kullanılmış olan önemli

kök hücre kaynaklarıdır. Yeni tedavinin gelişim süreci ve klinik uygulamalarda kullanılmak üzere

tedaviye eklenmesi önemli pratik çıkarımlar olmakla birlikte COVID-19 için mezenkimal kök hücre

tedavisi sonlanmış değildir. Bununla birlikte uygun maliyetli tedavi ve tedavinin hazırlanma hızı

COVID-19 hastalığında mezenkimal kök hücre bazlı tedavi için tartışma konusudur ama insan hayatının

çok kıymetli olduğu ve COVID-19 ‘un çok tehlikeli olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Dahası,

mezenkimal kök hücre tedavisinin COVID-19 hastalığı için kullanımı hala biraz uzakta gibi görünse de

uygulamak için umut edici raporlar da bulunmakta. Özellikle mezenkimal kök hücrelerin olduğu kök

hücre tedavisi, COVID-19 hastalarının tedavisi için en ideal yöntemlerden biri ya da bir tedavi

kombinasyonu olabilecek gibi görünüyor. Bununla birlikte bilim insanları hastalığın tedavisini bulmaya

çalıştıkları kadar aşı geliştirmek için de denemelerini aralıksız bir şekilde sürdürüyorlar.

ÇEVİRİ: Mustafa GENCER, Büşra TEKİNYER

32


ÜYE DÜŞÜNCELERİ

Herkese merhaba

İlk dönem tanışma çayı, öğrenci sunumları, Kızılay’dan gelen ekibin bilgilendirme

sunumu gibi etkinlikler ile göz açıp kapamadan geçti. 2.döneme daha dolu bir

program hazırlığındaydık ki koronavirüs herkesin elini kolunu bağladı. Derslerin

online olması gibi neden biz de bilgisayar ortamında ilerlemiyoruz ki dedik ve bu

derginin ilk kıvılcımları çıkmış oldu. Bizim bu topluluktaki amacımız öncelikle kök

hücre ile ilgilenen, bilgi edinmek isteyen arkadaşlarımızı bir araya getirmekti.

Tabii ki ana başlık kök hücre olsa da tıbbın bir bütün olduğunu unutmayıp

multidisipliner bir yaklaşımla farklı seçenekleri, tedavi yöntemlerini öğrenmeyi de

es geçmek istemiyoruz. İstediğimiz şey yeni öğrenilen bilgilerin paylaşılması,

çevre farkındalığını arttırırken kendi farkındalığımızı da geliştirmek için bir nevi

ortak bir platform oluşturmak. Bunun için de iş bölümü yapıp araştırmaya

başlamak gerekti. Biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama bir yanımız da

emeğimiz yok olmasın, bayrak teslimi yapalım, bizden sonrakiler de yeni

heveslerle yeni etkinlikler düzenlesin istiyor. Tam da bu duruma ithafen bir Afrika

atasözünde diyor ki: '' Hızlı gitmek istiyorsanız yalnız gidin, uzağa gitmek

istiyorsanız birlikte." O yüzden biz yapabileceklerimizi yapalım sindire sindire,

beraber ilerleyelim daha uzağa gidelim. Topluluğumuz, birkaç yıl faaliyet gösterip

sonra unutulup gitmesin, hep araştırmaya meraklı insanlar bir araya gelsin ortaya

güzel sonuçlar çıksın. ABANTKÖK ailesinin daha da genişlemesi ve her anlamda

birbirimize destek olmak için iletişimde kalmamız dileğiyle. Sağlıkla ve sevgiyle

kalın :)

BÜŞRA TEKİNYER

Bizim gibi tıp öğrencilerinin üniversite hayatının

vazgeçilmezlerinden birisi bilimsel topluluklardır. Abantkök

Topluluğu’na katılmam için beni ilk davet eden kişi de

topluluk başkanımız Pınar oldu. Önceden başka bir

topluluğun ekibinde de yer aldığım için faydalı ve eğlenceli

faaliyetler olacağını biliyordum. Böylece ben de katılmaya

karar verdim. Planlamalar sırasında topluluk olarak bazı

sorunlar yaşasak da üstesinden gelmeyi başardık. Ekip

olarak güzel bir uyum yakaladık. Farklı görüşlerle yeni

şeyler denemeyi başardık. En güzeli de bu oldu. Düşünce

çeşitliliğinin fazla olması, hepimizin farklı yönlerden

düşünmesini sağladı. Topluluğun ilk senesi olmasına

rağmen güzel bir başlangıç yaptık. Aramıza yeni katılacak

arkadaşlar için tanışma toplantımız oldu. Toplantı günü

gerçekten herkes çok heyecanlıydı. Sanırım iyi bir izlenim

bırakmayı da başarabildik. İlerleyen seneler için yeni

planlarımız var. Bu yüzden tekrar okula dönmeyi de

sabırsızlıkla bekliyorum.

HİLAL YILDIZ

33


Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde kendime, Abantkök

topluluğu senin için ne ifade ediyor diye sordum. Çok yeni bir topluluk

olmasına rağmen kök hücre eğitimleri düzenli bir şekilde veriliyordu.

Doğrusunu söylemek gerekirse eğitimlerden aklımda kalan tek şey

slayttaki böğürtlen. Bu kesinlikle anlatıcılardan kaynaklı değil, dönem 1

olduğum için anlatılanlara Fransız kaldım ama buna rağmen neredeyse

bütün eğitimlere katıldım çünkü beni etkileyen topluluk üyelerinin enerjisi,

karşı tarafa bir şey aktarabilme ve insanlara faydalı olabilme çabasıydı.

Eğitimlere katılan dönem 1’lerin %80 inin benim gibi hiçbir şey

anlamamalarına rağmen orada olmalarının bir topluluk için büyük başarı

olduğunu düşünüyorum. Bize yansıtılan olumlu enerji için teşekkür

ediyorum.

SEMANUR BAKAR

Kök hücre her zaman merak uyandırmıştır bende. Topluluğumuzun içine dahil

olmamla beraber merakım, ilgim ve tabii ki de bilgim çok arttı bu konuyla ilgili.

Topluluk bünyesinde yaptığımız araştırmalar, okumalar ve bilgi alışverişi bana kök

hücrenin aslında ne kadar geniş alanları kapsayabileceğini ve tıp tarihi açısından ne

kadar önemli bir buluş olduğunu öğretti. Bana göre kök hücre; gelecekte birçok tedavi

metodunda önemli bir yere sahip olacak ve bizim de okulumuz bünyesinde böyle bir

topluluk oluşturmamız öğrencilik hayatımızda bu konunun bir ucundan tutmamız

açısından çok değerli. Bu noktada ABANTKÖK okulumuz bünyesindeki öğrencilere bu

bilinci kazandıran önemli bir topluluk olarak karşımıza çıkmakta ve ilerde okulumuza

gelecek öğrencilere kök hücre konusuna ilgi duymaları açısından bir kapı

aralayacaktır. Ben de bu topluluğun bir parçası olduğum için çok mutluyum. Her ne

kadar bu sene yaşanılan pandemi sürecinden ötürü yapmak istediğimiz birçok etkinliği

gerçekleştiremesek de bu zamana kadarki çalışmaların dahi topluluk bünyesindeki

arkadaşlarımıza birçok şey kattığını düşünüyorum. Topluluğun kuruluş sürecine tanık

olmaktan da ayrı bir gurur duyduğumu belirtmek isterim ve emeği geçen herkese

teşekkürü bir borç bilirim. Biz sadece bir tohum ekmiş olduk ama eminim ki

ABANTKÖK ulu bir çınar olacaktır ve gelecekte bu koca çınar parmakla gösterilen bir

topluluk olacaktır ve okulumuza gelen her doktor adayı arkadaşımız bu ağacın yeşeren

bir yaprağı olacaktır, tıpkı her organizmanın tek bir kök hücreden oluştuğu gibi…

TAHA ÇINAR

34


Ben topluluğun içeriğinden çok topluluk başkanından ve bu süreçlerden

bahsetmek istiyorum. Topluluk başkanımız Pınar’ın dışında bu topluluğu başka

birinin daha iyi yönetebileceğini düşünemiyorum. Pınar’ın diğer fakültelerde

var, bizde neden olmasın deyişini, bu konuda bizim okulumuzu da gittiği kongrelerdeki

fakültelerden biri yapmayı ne kadar amaçladığını hiç unutamam. İyi ki bu topluluğu açmış.

Her etkinlik öncesinde onun heyecanına, ilgi alakasına bizzat tanık olduk. Okulumuzda ne

kadar komiteler vs. önemli olsa da Pınar komite öncesinde bile her zaman topluluğu önceliği

yapmıştı, topluluk için harcadığı zamanı ve emeği düşündükçe onun adına bir kez daha gurur

duyuyorum. Kök hücre konusunun açıkçası bu kadar geniş kapsamlı olduğunu da bu

kadar önemli olduğunu da düşünmüyordum topluluk öncesinde ama yaptığımız etkinliklerde,

etkinlik öncesi araştırmalarımızda öğrendiğimiz bilgilerle bu konuda her tıp fakültesi

öğrencisinin bilgi sahibi olması gerektiği bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu konuda bize bu

imkânı tanıdığı için önce Pınar’a sonra tüm topluluk arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu

toplulukla çok zaman geçiremedik henüz ama geçirdiğim tüm zamanlar içinde herkesin

samimiyetini ayrı ayrı hissettim, diğer dönemlerden arkadaşlarımızla

hatta kendi dönemimden bile çok iyi tanıma fırsatımın olmadığı arkadaşlarımla vakit geçirme

fırsatım oldu. İnşallah her yıl topluluğumuzu daha çok büyüterek, her dönemden

arkadaşlarımızla birbirimizi ve kendimizi daha çok geliştirerek ilerleriz. Birlikte nice

eğlenceli güzel etkinliklerde buluşmak üzere...

AYÇA ÇARALAN

ABANTKÖK’ü kurarken hepimiz çok büyük heyecanla yola çıktık

ve bu heyecanımız farklı fikirlerin ortaya çıkmasındaki ana etkenimiz oldu.

Topluluğumuz çeşitli öğrenci sunumlarıyla ve makale eğitimleriyle kendimizi

geliştirmemizi sağladı ve aslında bilimde yapılabileceklerin bir sınırı

olmadığını bize göstermiş oldu. Zaman zaman bilime boğulup alt

dönemlerimizin gözlerindeki ‘anlamıyoruz‘ çaresizliğine şahit olduk.( Bizim

de anlayamadıklarımız oldu).Yine de hep beraber oluşumuz ve

samimiyetimizle bunları eğlenceli hale getirdik. İlerde bahsedilen tüm

konularımızı anlayarak eğleneceğimiz nice toplantılarımız olacağına eminim.

Özetle topluluğumuz bana ve topluluğumuzdaki diğer arkadaşlarımıza çok

güzel deneyimler kattı. Hedeflediğimiz etkinlikleri en kısa sürede

gerçekleştirebilmek ümidiyle. Bilimle kalın…

SEMANUR DÖNMEZ

35


FOTOĞRAF

ALBÜMÜ

36


5 ARALIK 2019

TANITIM SUNUMU

37



1.ÖĞRENCİ SUNUMU

2.ÖĞRENCİ SUNUMU

39


KIZILAY

ETKİNLİĞİ

3. ÖĞRENCİ

SUNUMU

DOĞUM GÜNLERİ :)

40


YUKARIDAN AŞAĞIYA

1)Embriyonik ya da ekstraembriyonik kök hücre tiplerine farklılaşabilen kök

hücrelerdir.

2)Fetüslerin organlarında bulunan birincil kök hücreler kök hücreler olarak

adlandırılır.

3)Totipotent hücrelerin soyundan gelirler ve üç germ tabakasından meydana

gelen tüm hücrelere dönüşebilirler.

4)Fakültemiz Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Başkanımız Dr.Öğr. …………..

5)Organizma içinde yer alan tüm hücrelere dönüşebilen ve ana hücre olarak

tanımlanan hücrelerdir

6)Hematopoez kan hücrelerinin oluşumuna verilen isimdir.

8. Kök hücre kaynaklarından kök hücrenin başlıca yapım yeri neresidir?

10. 2019 da kurulan ama covid 19 nedeniyle yeterince etkinlik yapamayan

okulumuz topluluğunun adı.

SOLDAN SAĞA

7)Vücuttaki beyaz kan hücrelerinde oluşan kanser türü.

9)Sadece kaynağının identik genetik materyaline sahip

embriyonik kök hücre üretmek için kullanılır.

11)Annenin rahmine embriyonun yerleşmeden önceki gelişim

aşamasıdır.

12)Başka bir kişiden yapılan kök hücre nakil uygulamalarının

adı nedir?

41


"NE DOĞUM NE EVLENME NE DE ÖLÜM

DEĞİL ,YAŞAMIMIZDA GERÇEKLEŞEN

EN ÖNEMLİ OLAY GASTRÜLASYONDUR."

LEWİS WOLPERT

Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle

sağlıkla kalın....

42


KAYNAKÇA

• https://www.netgazete.com/sagl k/park nson-da-c g r-acan-kok-hucrebulusu-669391

•https://stat c.euronews.com/art cles/stor es/04/69/74/10/773x435_cmsv2_9a9436

e0-f27d-55dd-8f0c-c56c12785559-4697410.jpg

• https://s n rb l m.org/wp-content/uploads/2017/03/K%C3%B6k-H%C3%BCcre-

Ya%C5%9Fam%C4%B1n-%C3%96nc%C3%BCler -1024x768.jpg

• https://kanver.org/sayfa/kan-h zmetler /kok-hucre-bag s /53

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -31.pdf Sayfa 2 İrem İnanç

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -27.pdf Sayfa 2 Berna Sözen

• nobelpr ze.org

• eurostemcell.org

• cell.com

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -32.pdf Sayfa 1 Alp Can

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -31.pdf Sayfa 5 Betül T re

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -31.pdf Sayfa 3 Hakan

Coşkun

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -33.pdf Sayfa 2 Selda

Kahvec Hayme

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -35.pdf Sayfa 1 Ferda Topal

Çel kkan

• -Karakükçü M., Çet n M., Graft Versus Host Hastalığında Mezenk mal Kök Hücre

Uygulamaları, Turk ye Kl n kler J Hematol-Spec al Top cs. 2014;7(4):31-8

Sönmez, M., Akut Graft Versus Host Hastalığı, XXXVII. Ulusal Kongres , 19-22

Ek m 2011, Ankara

• https://kanver.org/sayfa/kan-h zmetler /kok-hucre-bag s /53

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -31.pdf Sayfa 5 Betül T re

• -Zhao, Y., J ang, Z., Zhao, T. vd. Reversal of type 1 d abetes v a slet β cell

regenerat on follow ng mmune modulat on by cord blood-der ved mult potent

stem cells. BMC Med 10, 3 (2012). https://do .org/10.1186/1741-7015-10-3

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -30.pdf Sayfa 3 Selda

Kahvec

• https://www.okularenkkat.com/koronav rus-b lg lend rme-af s

• https://np stanbul.com/koronav rus/brosurler-af sler

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -32.pdf Sayfa 2 Hakan

Çoşkun

• http://www.kokhucrebulten .com/say lar/KHB-Say -32.pdf Sayfa 2 S nan

Özkavukcu

• https://do .org/10.1007/s12015-020-09973-w

43


Katkılarıyla...

British Street

Yabancı Dil Kursu

-Adres: Karaçayır Mahallesi

Şirin Sokak no:7

Merkez/ BOLU

-Tel: 03742175737/

05075234969

44


Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!