03.05.2021 Views

YENİ MASONİK DÜZEN

YENİ MASONİK DÜZEN

YENİ MASONİK DÜZEN

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bunun yanında, Muharref Tevrat’ta, tarihte yaşanmış bazı savaşlar ve bu savaşlardaki

kıyımlar da anlatılmaktadır. Eğer bir kişinin amacı, uygulamak istediği şiddet, kıyım ve

cinayetlere çarpıtarak da olsa bir dayanak bulmaksa, söz konusu Muharref Tevrat pasajlarını

kendine bir malzeme haline getirebilir. Ateist Siyonizm, gerçekte faşist bir terör olan kendi

terörünü meşrulaştırabilmek için bu yola başvurmuş ve etkili de olmuştur. Örneğin, geçmişte

yaşanmış bazı savaş ve katliamlarla ilgili Muharref Tevrat ayetlerini, Filistin’in mazlum halkına

karşı kullanmıştır. Bu, samimiyetsiz bir yorumdur. Dini, faşist ve ırkçı bir ideolojiye alet

etmektir.

Nitekim pek çok dindar Yahudi, söz konusu Muharref Tevrat ayetlerinin Filistinlilere

karşı işlenen cinayetleri meşrulaştırmak için kullanılmasına karşı çıkmaktadır. Karşı çıkmaları

da gerekir, çünkü ateist Siyonizm, Ortadoğu’da yürüttüğü işgal ve zulüm politikasını

“Yahudilik” maskesi altında yürütmekle, gerçekte Yahudiliğe ve dünya üzerindeki tüm

Yahudilere zarar vermekte, onlara da büyük eziyetler çektirmektedir.

Gerçekte ne İslam, ne Yahudilik, ne de Hıristiyanlık, şiddete ve zulme rıza gösterir.

Ama her toplumun içinden fanatik, şiddet yanlısı, acımasız insanlar çıkabilir. Asıl amaçları kan

dökmek, acı çektirmek, kibir ve gururları için insanları ezmek olan kötü niyetli kimselerin din

ahlakıyla hiçbir bağlantılarının olmayacağı ise açıktır.

Antisemitizmin İçyüzü

Buraya kadar incelediğimiz gerçekler, antisemitizm olarak adlandırılan “Yahudi

düşmanlığı”nın İslam’da hiçbir yeri olmadığını açıkça göstermektedir. Müslümanlar,

antisemitizm de dahil her türlü ırkçılığa karşı çıkmalıdırlar. Bunu gerektiren bir diğer neden,

antisemitizmin gerçekte din-düşmanı bir ideolojinin parçası olmasıdır.

Antisemitizm teriminin asıl manası “Sami düşmanlığı”dır, yani Sami ırkından gelen, diğer

bir ifadeyle “semitik” milletlere karşı duyulan nefreti ifade eder. Sami ırkı ise Araplardan,

Yahudilerden ve diğer bazı Ortadoğu kökenli etnik gruplardan oluşur. Kuşkusuz tüm bu farklı

medeniyetlere ve toplumlara Allah’ın varlığını ve birliğini anlatan, O’nun emirlerini bildiren

peygamberler gelmiştir. Ancak yazılı tarihe baktığımızda, Hint-Avrupa milletlerinin çok eski

zamanlardan beri hep putperest inanışlara sahip olduklarını görürüz. Bu nedenle bu

toplumlar ahlaki kıstaslardan tamamen yoksun kalmıştır. Şiddet ve vahşet meşru ve övülen

bir özellik olarak görülmüş, eşcinsellik, zina gibi ahlaksızlıklar yaygın biçimde uygulanmıştır.

Avrupa’ya hakim olan bu putperest kavimler, ancak Sami ırkına gönderilmiş bir peygamberin,

yani Hz. İsa’nın etkisiyle Tevhid inancıyla karşılaşmıştır. İsrailoğulları’na peygamber olarak

gönderilen Hz. İsa’nın tebliği, zaman içinde Avrupa’ya yayılmış ve eskiden putperest olan

kavimlerin hepsi birer birer Hıristiyanlığı kabul etmiştir.

Ancak 18. ve 19. yüzyılda Avrupa’da Hıristiyanlığın zayıflaması ve dinsizliği savunan

ideoloji ve felsefelerin güçlenmesi ile birlikte, Avrupa’da garip bir akım doğmuştur: Yeniputperestlik

(neo-paganizm). Bu akımın öncüleri, Avrupalı toplumların Hıristiyanlığı

reddederek eski putperest inançlarına geri dönmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yeniputperestlere

göre, Avrupalı toplumların putperest oldukları dönemdeki ahlak anlayışları (yani

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!