18.01.2013 Views

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ağustos. 2007<br />

4 ayda bir yayımlanır.<br />

Sayı:2<br />

ISSN:1307-4253


İÇİNDEKİLER<br />

Denizde Arama Kurtarma Semineri |6| <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> |9| Gürcistan<br />

Ziyareti |12| Münfesih TCSG-59 |16| Helikopter ile Yapılan Görevlerde Balıkçı Teknelerinin Havadan<br />

Tespit ve Teşhisinde Karşılaşılan Zorluklar |19| Sessiz Kalma veya Sessiz Kalma! |22| Ben Akdeniz<br />

Fokuyum, Beni Koruyun! |26| Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Maddeler ile Mücadele |32| <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın Su Ürünleri Denetimlerine Yönelik Görevleri |35| TCSG-307 ve Hopa |38|<br />

26<br />

BEN AKDENİZ FOKUYUM,<br />

BENİ KORUYUN!<br />

“... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları<br />

kapkara kesilmiş. Çok tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil.<br />

Deniz çıldırasıya fosforluymuş...” DEVAMI 26’DA...<br />

SAHİL GÜVENLİK DERGİSİ<br />

Ağustos 2007 • Sayı: 2 • Dört ayda bir yayımlanır<br />

Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın<br />

ISSN: 1307-4253<br />

YAYIN SAHİBİ VE GENEL<br />

YAYIN YÖNETMENİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> adına<br />

Personel Başkanı<br />

Dz. Kd. Alb. Necdet KÖKEN<br />

38<br />

TCSG-307 ve HOPA<br />

Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım<br />

2006 tarihinde denize indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan<br />

geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir... DEVAMI 38’DE...<br />

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ<br />

VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

Dz. Yb. Ahmet KENDİR<br />

GENEL YAYIN KOORDİNATÖR<br />

YARDIMCILARI<br />

Dz. Bnb. Engin KUNTAY<br />

İda. Kd. Üçvş. Veli ARSLAN<br />

YAYIN İNCELEME KURULU<br />

Dz. Kur. Kd. Alb. Mehmet KIRTAŞ<br />

Dz. Kur. Kd. Alb. Ahmet GÜR<br />

SG İk. Kur. Yb. Hakan KABUL<br />

SG İk. Kd. Ütğm. Deniz EKİZER<br />

Svl. Me. Suna ERTEKİN<br />

Svl. Me. Songül VAROL<br />

Ertuğrul’un Anısına Dalış |44| <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> 25. Yıl Etkinlikleri |49| Sürüklenen<br />

Solungaç Ağları |92| KİHBİ Daire Başkanlığında Bilgi Toplama İşlemleri Konusunda Ulaşılan Düzey<br />

|96| Komik Ama Gerçek ALO-158 Hikayeleri |102| Etik ve Ahlak |104| Mersin Balıkları |110|<br />

Atatürk ve Kürek Sporu |114| Ziyaretler |116| Etkinlikler |124| Satranç |126| Briç |127|<br />

Karikatür |128| Teşekkür Mektupları |129| Bulmaca - Sudoku |130|<br />

44<br />

ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ<br />

Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize<br />

kısmet olması gururların en büyüğü oldu. Bu yazıyı okurken “Ben de<br />

düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz<br />

olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum... DEVAMI 44’TE...<br />

GRAFİK TASARIM<br />

Gv. Atğm. Ervin ESEN<br />

SG Hiz. Er Mete ADAM<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

SG İk. Bnb. Ayhan SALAR<br />

(0312) 416 45 05<br />

YÖNETİM MERKEZİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

Dikmen Cd. Merasim Sk. No: 10<br />

Bakanlıklar / ANKARA<br />

Telefon : (0312) 417 50 50<br />

Belgegeçer : (0312) 417 28 45<br />

Internet : www.sgk.tsk.mil.tr<br />

E-posta : sgdergisi@sgk.tsk.mil.tr<br />

49<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI<br />

25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz büyük bir önemi vardır. Ancak<br />

denizlerimizin koruyucu kalkanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın güzide<br />

personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve önemi daha büyüktür.... DEVAMI 49’DA...<br />

BASIM YERİ<br />

Anadolu Yayıncılık<br />

Süleyman Bey Sk. No:31/10<br />

Maltepe/ANKARA<br />

Telefon : (0312) 230 83 45<br />

Belgegeçer : (0312) 230 83 46<br />

Internet : www.anadoluyayincilik.com<br />

BASIM TARİHİ : 24.08.2007<br />

ÖNEMLİ NOT<br />

Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf,<br />

harita, illüstrasyon ve konuların<br />

her hakkı saklıdır. İzinsiz<br />

kaynak gösterilerek de olsa alıntı<br />

yapılamaz. Dergideki yazılar<br />

yazarlarının özel fikirlerini kapsar.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın<br />

görüşünü yansıtmaz.<br />

KÜNYE


6<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

DENİZDE ARAMA<br />

KURTARMA SEMİNERİ<br />

[ Hazırlayan ] Uğur KOCABAŞ | Dz. Yzb.<br />

Türk Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından koordine ve icra<br />

edilen Deniz Arama Kurtarma faaliyetlerindeki<br />

etkinliğin artırılması ve denizci bir nesil<br />

yetiştirilmesine yardımcı olunması maksadıyla,<br />

9 Haziran 2007 tarihinde Bakırköy Crowne Plaza<br />

Otel’de <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

“Denizde Arama Kurtarma Semineri” icra edilmiştir.<br />

İlki düzenlenen seminere; Ulaştırma Bakanı İsmet<br />

YILMAZ, İstanbul Valisi Muammer GÜLER,<br />

Denizcilik Müsteşarı Hasan NAİBOĞLU’nun yanı sıra<br />

denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katılmıştır.<br />

Deniz arama kurtarma faaliyetlerine yönelik olarak<br />

mevcut durum, geleceğe yönelik proje ve meydana<br />

gelen gelişmeler konusunda başta Genelkurmay<br />

Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri <strong>Komutanlığı</strong> olmak<br />

üzere ilgili kurum, kuruluş ve sektör temsilcileri<br />

ile kamuoyunun bilgilendirilmesini de amaçlayan<br />

seminer, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU tarafından yapılan açılış konuşması<br />

ile başlamıştır. Denizlerdeki emniyet ve güvenlik<br />

kavramlarının büyük önem kazandığını vurgulayan<br />

Tümamiral ERENOĞLU konuşmasında;<br />

• Türkiye’nin deniz ülkesi olmasının, ancak denizci bir<br />

millet ve devlet olması halinde anlam kazanacağını,<br />

• Mavi Vatanımızın etkin kullanımı için, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> personelinin hayatları<br />

pahasına her sene denizlerde yaklaşık 500 kişiyi<br />

hayata döndürdüğünü,<br />

• Denizlerimizi kullananların can emniyetlerinin<br />

sağlanması amacıyla gerek teçhizat, gerekse personel<br />

eğitimi yönünden sürekli gelişim kaydetmenin<br />

amaçlandığını, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi<br />

imzalanan 4 adet 1700 tonluk Arama Kurtarma<br />

Gemisi’nin buna yönelik güzel bir örnek olduğunu,<br />

• 25’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın konuya yönelik son<br />

derece net bir mesaj verdiğini, buna göre de Türk<br />

Arama Kurtarma Bölgesi’nde bulunan insanların<br />

hayatlarının Türkiye’nin teminatı altında ve emin<br />

ellerde olduğunu, ifade etmiştir.<br />

Daha sonra Ulaştırma Bakanı Sayın İsmet YILMAZ<br />

bir konuşma yapmış, konuşmasında Türkiye’nin son<br />

yıllarda denizcilik sektöründe kaydettiği gelişmelerin<br />

çarpıcı olduğunu ve özellikle can emniyetine yönelik<br />

çalışmaları son derece başarılı bulduğunu belirtmiştir.<br />

Sunumların başlamasıyla, ilk başlık olan “Denizcilik<br />

Sektörü Açısından Arama Kurtarmanın Önemi” konulu<br />

sunum, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Sayın Metin KALKAVAN tarafından yapılmıştır.<br />

Türkiye’de deniz ticareti konusundaki gelişmeler<br />

ve Türk denizcilik sektörünün denizlere yönelik<br />

emniyet ve güvenlik ihtiyacının anlatıldığı sunumda<br />

ayrıca Türk denizciliğinin genel değerlendirmesi de<br />

yapılmıştır.<br />

“Türkiye’de Arama Kurtarma Sistemi” başlıklı ikinci<br />

sunum, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması<br />

Genel Müdürü Sayın Dr. Özkan POYRAZ tarafından<br />

yapılmış, sunumda Türk Arama Kurtarma Sistemi’nin<br />

yapısı ve arama kurtarmaya yönelik gelişmeler<br />

anlatılmıştır.<br />

İlk oturumun “Deniz Arama Kurtarma Faaliyetleri ve<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>” başlıklı son sunumu, Deniz Yüzbaşı<br />

Y. Uğur KOCABAŞ tarafından yapılmıştır. Sunumda<br />

deniz arama kurtarma faaliyetleri özetlenmiş,<br />

özellikle teçhizat ve personel eğitimine yönelik<br />

gelişmeler aktarılmıştır. Ayrıca <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> tarafından kurtarılan personel sayısının<br />

2007 yılının ilk altı ayında 1000’i geçmesinin,<br />

denizlere gösterilen ilginin ve arama kurtarma<br />

faaliyetlerindeki etkinliğin arttığının bir işareti<br />

olduğu vurgulanmıştır.<br />

İlk oturumun ardından soru cevap periyodu başlamış,<br />

katılımcılar tarafından seminerin son derece faydalı<br />

bulunduğu belirtilmiştir.<br />

Verilen ara sonrasında seminere ikinci oturumla<br />

devam edilmiş, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Sayın<br />

Salih ORAKÇI tarafından, “Kıyı Emniyeti Genel<br />

Müdürlüğü’nün İmkan ve Kabiliyetleri” konulu sunum<br />

verilmiştir.<br />

Son olarak, Denizciler Dayanışma Derneği Yönetim<br />

Kurulu Başkanı E.Tüma. Varol ATALAY, “Gönüllü<br />

Arama Kurtarma Derneklerinin Arama Kurtarmadaki<br />

7<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


8<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Rolü ve Denizlerde Acil Yardım” konulu takdimi<br />

sunmuştur. Özellikle DAK-SAR’ın arama kurtarma<br />

faaliyetlerinin anlatıldığı sunumda, uluslararası<br />

yaklaşımlar gereği, gönüllü arama kurtarmanın<br />

denizlerin sevdirilmesi açısından son derece önemli<br />

olduğu ifade edilmiştir.<br />

Oturumların ardından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından kapanış<br />

konuşması yapılmış ve takdimcilere “Teşekkür<br />

Belgeleri” ile anı objeleri verilmiştir.<br />

Seminerin öğleden sonraki periyodunda ise, Ataköy<br />

Marina açıklarında denizde fiili Arama Kurtarma<br />

Eğitimi yapılmış, eğitime TCSG-106, TCSG-12,<br />

TCSG-19, KEGAK-04 ve TCSG-505 kuyruk numaralı<br />

helikopterin yanı sıra, bir adet DAK-SAR botu<br />

katılmıştır.<br />

Üniversite öğrencisi 4 kişilik bir grubun küçük bir<br />

tekneyle denize açılması ve teknenin alabora olarak<br />

batması senaryosuna dayanan eğitimde, fiilen alabora<br />

edilen ve denize düşen 4 personel, eğitime katılan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> botları ve helikopterleri<br />

tarafından çok kısa sürede yapılan ani müdahale<br />

ile rüzgarın şiddetlenmesi ve deniz durumunun<br />

artmasına rağmen kurtarılmış ve gerçek şartlara en<br />

yakın bir uygulamanın yapıldığı bu eğitim başarıyla<br />

tamamlanmıştır.<br />

2007 yılında ilki yapılan Denizde Arama Kurtarma<br />

Semineri, basın mensupları tarafından da ilgiyle takip<br />

edilmiş, bu sayede kamuoyunun da konuya yönelik<br />

bilgilerinin artırılması sağlanmıştır.<br />

Seminerin, deniz arama kurtarma faaliyetleri<br />

koordinasyonunun artırılması ve kurumlar arası<br />

fikir alışverişinde bulunulması açısından son derece<br />

faydalı olduğunu ifade eden katılımcılar, ayrıca<br />

seminerin düzenlenmesi nedeniyle teşekkürlerini ve<br />

memnuniyetlerini iletmişlerdir.<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

MARMARİS GRUP KOMUTANLIĞI<br />

[ Hazırlayan ] Murat TUNCER | Dz. Kd. Ütğm.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> 1<br />

Ağustos 1988 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Aksaz -<br />

Karaağaç Grup <strong>Komutanlığı</strong> olarak fiilen Aksaz’da<br />

göreve başlamış 6 Mart 1992 tarihinde adı “<strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>” olarak<br />

değiştirilmiş ve Marmaris’te konuşlanmıştır .<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> daha<br />

önce PTT binası olarak kullanılan toplam 287m²’lik<br />

alana sahip küçük binaya yaklaşık 30 kişi ile 15<br />

Temmuz 1992 tarihinde taşınmıştır. Bahse konu<br />

bina ve tesislerin giderek büyüyen komutanlık<br />

ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ve <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın gelecekteki gelişimi<br />

de göz önüne alınarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong>nın yeni bina ve tesislere<br />

kavuşturulmasına karar verilmiştir. Bu maksatla<br />

seçilen 7500 m²’lik arazi 20 Nisan 2000 tarihinde<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> hizmetlerine tahsis işlemi<br />

gerçekleştirilmiştir. 2002 ve 2005 yılları arasında<br />

araziye ait imar planı, proje hazırlık çalışmaları<br />

tamamlanmıştır.<br />

Mevcut tesislerin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı<br />

İşleri Genel Müdürlüğünce Aralık 2005’de yapım işine<br />

başlanmış ve 30 Nisan 2007 tarihinde geçici olarak<br />

kabulü yapılmıştır.<br />

Tesisler toplam 3.443 m² kapalı alana sahip 8 adet<br />

muhtelif maksatlı binalar grubundan oluşmaktadır.<br />

Ayrıca sahilde 4 metre genişliğinde, 84 metre<br />

uzunluğunda bir adet yüzer iskele yapılmış halen<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> bağlısı<br />

yüzer unsurlar tarafından kullanılmaktadır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> Bina ve<br />

Tesisleri Açılış Töreni 28 Temmuz 2007 Cumartesi<br />

günü; <strong>Sahil</strong> Güvenlık Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU ev sahipliğinde; arazi temini safhasında<br />

önemli desteği olan İstanbul Milletvekili ve bir önceki<br />

İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU, Muğla Valisi<br />

Sayın Lütfi YİĞENOĞLU, Aksaz Deniz Üs Komutanı<br />

Tümamiral Celal PARLAKOĞLU, Deniz Kuvvetleri<br />

<strong>Komutanlığı</strong> Harekat Başkanı Tümamiral Bülent<br />

BOSTANOĞLU, Deniz Kuvvetleri <strong>Komutanlığı</strong><br />

9<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


10<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Lojistik Başkanı Tümamiral İzzet ARTUNÇ, E.<br />

Tümamiral Özer KARABULUT, Güney Görev Grubu<br />

Komutanı Tuğamiral Mücahit ŞİŞLİOĞLU, Milli<br />

Savunma Bakanlığı Genel Plan ve Prensipler Dairesi<br />

Başkanı Tuğamiral Serdar AKINSEL, Marmaris<br />

Kaymakamı Sayın Cemalettin ÖZDEMİR ve<br />

Marmaris Belediye Başkanı Sayın Ali ACAR’ın yanısıra<br />

Muğla Kıdemli Hakimi, İl Cumhuriyet Başsavcısı, İlçe<br />

Cumhuriyet Başsavcısı, Bodrum, Köyceğiz, Datça,<br />

Ula, Ortaca, Dalaman Kaymakamları, Aksaz Deniz Üs<br />

<strong>Komutanlığı</strong> ve Güney Görev Grubu <strong>Komutanlığı</strong>nda<br />

görev yapan Albaylar, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz<br />

Bölge Komutanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kurmay Albay Salih<br />

ASLAN, Marmaris Merkez Komutanı, Muğla İl ve<br />

Marmaris İlçe Emniyet Müdürleri, Bayındırlık ve<br />

İskan İl Müdürü, Gümrük Müdürü, Liman Başkanı,<br />

Deniz Ticaret Odası Başkanı, Marina Müdürleri ve<br />

Yardımcıları ile Birlik personelinin katılımlarıyla<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

Kuruluşundan itibaren yüksek görev bilinci ve özverili<br />

çalışma anlayışıyla Muğla il sınırı sahil şeridi ile<br />

Didim/Aydın sahil şeridini kapsayan sorumluluk<br />

sahasında 2692 Sayılı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

kanununda belirtilen görevleri, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın emir ve direktifleri çerçevesinde icra<br />

etmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> aynı<br />

zamanda;<br />

• Bağlı botların personel ve materyal bakımdan her an<br />

göreve/harbe hazır olmasını,<br />

• Görevli personelin yönerge, talimat ve emirler<br />

çerçevesinde yetiştirilmesini, sorumluluk sahası<br />

içinde bulunan askeri, mülki, makamlarla temas,<br />

işbirliği ve koordinede bulunarak görevlerin en<br />

iyi şekilde yapılmasını, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> görevleri<br />

planlanması ve icra edilmesini sağlamak üzere görev<br />

yapmaktadır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>,<br />

Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, Ulu Önder<br />

Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, onun fikir ve<br />

düşüncelerini özümsemiş, genç, dinamik ve özverili<br />

personeli ile büyük bir azim ve kararlılıkla kanunlarda<br />

belirtilen görevleri yerine getirmek üzere sorumluluk<br />

sahasında; yeterli sayıda <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> ve Emniyet Timi (SAGET) Botları , Kıyı<br />

Sularda Emniyet <strong>Güvenlik</strong> ve Arama Kurtarma<br />

(KEGAK) Botları ve Kontrol Botları ile değişik üs ve<br />

limanlarda konuşlanmıştır.<br />

“Türkiye’nin denizcilik gücü açısından stratejik ve<br />

aynı zamanda en önemli turizm merkezlerinden biri<br />

olan Marmaris’te konuşlu <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong>, sorumluluk alanı ve sahil güvenlik<br />

görevlerinin yoğunluğu ile kapsamı açısından da<br />

önemli bir yerdedir. Deniz turizmi ve balıkçılık<br />

gibi ülke menfaatlerini destekleyen faaliyetlerinin<br />

kontrolünün yanı sıra, en başta insani ağırlıklı<br />

bir görev olan arama kurtarma, Kardak Adaları<br />

gibi egemenlik haklarımızın korunması; göçmen,<br />

sualtı kültürel varlık ve tarihi eser, elektronik eşya,<br />

uyuşturucu, içki vb. malzeme kaçakçılığı gibi yasa<br />

dışı faaliyetlerin önlenmesi görevleri açısından da<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> hassas<br />

bir bölgede bulunmaktadır. Türkiye’nin denizciliğe<br />

ve denizlere hak ettiği önemi vermeksizin ve köklü<br />

bir deniz kültürüne sahip olmaksızın gelişmiş bir<br />

ülke olamayacağı hepimizce bilinen bir gerçektir.<br />

Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi<br />

verip ilgi gösterenlere güç, güvenlik ve huzur getiren<br />

denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde toprak<br />

hatta onur kaybı ile cezalandırıldığı da akıldan<br />

çıkarılmamalıdır. Bu bilinçle <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kanunu’nda<br />

belirtilen görevleri en iyi şekilde yapma gayretindedir.<br />

Denizci bir ülke olmamız için de denizlerimizin etkin<br />

olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve<br />

huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> olarak<br />

görevimiz; insanların denizlerde güvenliğinin, can ve<br />

mal emniyetinin sağlanmasıdır.<br />

Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve<br />

devrimlerine ve Cumhuriyetin temel değerlerine<br />

yürekten bağlı güzide personeli ile, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>, denizlerimizde<br />

insanların aklına ilk gelecek, korkulan değil, sevilen,<br />

güven veren ve saygı duyulan, örnek Komutanlık<br />

olma hedefi doğrultusunda azim ve kararlılıkla<br />

ilerlemektedir.<br />

Bütün çalışmalarımızda Atatürk ilke ve devrimleri,<br />

dün olduğu gibi bugün ve yarın da rehberimiz<br />

olacaktır. O’nun bitmek tükenmek bilmeyen çalışma<br />

azmi ve engin vatan sevgisi örneğimiz olacak,<br />

gücümüzü ise yüce milletimizin daima var olan<br />

güveninden alacağız.<br />

Değişim ve gelişimde öncü, denizlerimizde güven<br />

veren, etkin ve saygın bir <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

olma vizyonu ve deniz yetki alanlarında ulusal<br />

ve uluslararası hukuku etkin kılmak, can ve mal<br />

güvenliğini sağlamak olan misyonunun bilincinde<br />

olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

personeli kendisine verilecek her türlü görevi<br />

gerçekleştirme azim ve kararlılığındadır.”<br />

11<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


12<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

GÜRCİSTAN ZİYARETİ<br />

[ Hazırlayan ] TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong><br />

Üç gün boyunca aralıksız esen ve hızı zaman zaman<br />

liman içinde 30-35 Kts’ye varan, kimi zaman karayel,<br />

kimi zaman Hopa’ya özgü yerel Galaş Rüzgarı, ertesi<br />

gün başlayacak olan Gürcistan seyri öncesi bizi az da<br />

olsa tedirgin etmiyor değildi.<br />

Ancak 28 Mayıs sabahı güvertede seyir için yaptığımız<br />

son hazırlıklar esnasında duyduğumuz limandaki<br />

kuşların sesi ve yüzünü gösteren güneş pırıl pırıl bir<br />

günün habercisiydi. Bir önceki gece <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanımızı gemimizde ağırlamanın vermiş<br />

olduğu mutluluk ve heyecanla manevra yerlerimize<br />

geçerek avara zamanını beklemeye başlamıştık.<br />

Güvertedeki personelin gemiye aldığı son halatla<br />

beraber duyduğumuz vatan düdüğü bize 4 gün<br />

sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan<br />

Hükümeti arasında, iki ülke <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>/Sınır<br />

Polis Teşkilatları arasındaki dostluk ve işbirliğini<br />

geliştirmek, karşılıklı eğitim ve bilgi alışverişinde<br />

bulunmak ve Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile<br />

birlikte Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’nı icra etmek<br />

maksadıyla yapılacak liman ziyaretlerinin intikal<br />

safhasının başladığını hatırlatıyordu.<br />

Hopa Limanı’ndan avara ederken, gönüllerimizi<br />

ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek ve tanıtacak<br />

olmanın heyecanı sarmıştı. Tüm gemi personelinin<br />

gözlerinde, henüz 4 ay önce teslim aldığı bot ile<br />

beraber yurt dışı görevinde bulunacak olmanın haklı<br />

gururu okunmaktaydı.<br />

Bu duygular içerisinde Gürcistan’daki ilk ziyaret<br />

limanımız olan Poti’ye intikale geçtik. Gürcistan<br />

karasularına girdiğimizde bizi bir Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Botu karşıladı ve Poti Limanı’na kadar<br />

bize refakat edeceğini bildirdi. Yaklaşık 3 saatlik bir<br />

seyrin ardından Poti Limanı’na aborda olduk. Aborda<br />

olduğumuz rıhtımda Türk bayrağının tokada olması<br />

bizi çok etkiledi. Bizi karşılayanlar arasında Gürcistan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi Başkanı Tümgeneral David<br />

GULUA, Gürcistan Sınır Politikaları Daire Başkanı<br />

Bayan Eka GIGAURI, Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />

Harekat Başkanı Alb. Merab GANUBIA, T.C. Batum<br />

Başkonsolosu Kazım ÇAVUŞOĞLU, T.C. Tiflis Silahlı<br />

Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel ÖZTEKİN,<br />

T.C. Gürcistan Kara Ataşesi İsth. Kur. Yb. Sefer ACAR<br />

ve Dz.K.K. danışmanı Dz. Kur. Kd. Yzb. İbrahim<br />

YASSIKAYA vardı.<br />

Geminin aborda olmasının ardından gemimizde<br />

verilecek kokteyl için 1 saatlik bir süre kalmıştı.<br />

Personelimizin üstün gayreti ve işbirliği sayesinde<br />

kokteyl hazırlıkları rekor sayılabilecek bir sürede<br />

tamamlandı. Güverte üzerine kurduğumuz standlara<br />

ülkemizi ve Karadeniz’i tanıtıcı broşürleri koyduk<br />

ve afişleri bordalara astık. Kokteyl esnasında lastik<br />

botun üzerine koyduğumuz LCD televizyonu<br />

dizüstü bilgisayarımıza bağlayarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />

temin ettiğimiz Türkiye’yi tanıtıcı klipleri gösterdik.<br />

Güzel organize edilen kokteyl, hem gemi personelinin<br />

hem de davetlilerin beğenisini topladı. Kokteyle<br />

iştirak edenlerin gemimize duydukları hayranlık ise<br />

çok açık bir şekilde farkediliyordu.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU kokteyl bitiminde Gürcistan<br />

makamlarını resmi ziyaret maksadıyla gemimizden<br />

ayrıldı ve Batum’a intikal etti. TCSG-307 için ise 28<br />

Mayıs günü faaliyetleri sona ermiş ve bir sonraki gün<br />

icra edilecek olan tatbikat öncesi toplantıya hazırlık<br />

çalışmaları başlamıştı. Tatbikatın Arama Kurtarma<br />

safhası ile ilgili kısmının planlaması ve icrası Türk<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>’nın sorumluluğundaydı.<br />

Aynı günün akşamında Gürcistan Sınır Polis Başkanı<br />

Tümgeneral Badri BITSADZE ev sahipliğinde<br />

Batum’da verilecek resmi akşam yemeğine Gemi<br />

Komutanımız ve motorcu astsubayımız iştirak etti.<br />

Yemek esnasında küçük öğrenciler tarafından Kafkas<br />

ezgilerinin sergilendiği folklor gösterisi gerçekten<br />

görülmeye değerdi.<br />

29 Mayıs sabahı Dadiani Sarayı’na düzenlenecek gezi<br />

için bize bir adet minibüs tahsis edilmişti ve bu geziye<br />

gemimizden 10 personel iştirak edecekti. İlk defa bu<br />

ülkeyi gezecek olan personelin heyecanı gözlerinden<br />

okunmaktaydı. Gezi esnasında ülkelerinin gelir<br />

seviyesinin çok düşük olduğu, buna karşın Gürcistan<br />

halkının Türkiye hakkında olumlu düşüncelerinin<br />

olduğu ve ABD’nin yardımından dolayı onlara karşı da<br />

sempati duydukları açıkça görülmekteydi.<br />

Öğleden sonra ise Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

personeli ile 30 Mayıs’ta icra edilecek Fiili Arama<br />

Kurtarma Tatbikatı ve Manevra eğitimlerinin<br />

koordinasyonu maksadıyla Poti’de yapılan toplantıya<br />

Gemi Komutanımız, II.Komutanımız ve Telsiz<br />

Astsubayımız iştirak ettiler.<br />

Toplantının ardından artık Poti’den ayrılma vakti<br />

gelmişti. 29 Mayıs akşamı, ertesi gün icra edilecek<br />

Türkiye-Gürcistan Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’na<br />

iştirak etmek maksadıyla Poti’den avara edip<br />

Batum’a intikale geçtik. Bu intikal esnasında ertesi<br />

gün birlikte eğitim icra edeceğimiz Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />

13<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


14<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

<strong>Güvenlik</strong> Botları’ndan birinin personeli de bize eşlik<br />

etti. Yaklaşık 1 saatlik bir seyrin ardından Batum’a<br />

intikal ettik. Batum’da gemimizin aborda olduğu<br />

yer şehrin merkezi olan yolcu iskelesi idi. Aborda<br />

olurken sahilde büyük bir kalabalık gemimizi ve bizi<br />

hayranlıkla izliyordu. Gözlerinden ve tavırlarından bir<br />

Türk <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu’nun şehirlerini ziyaretinden<br />

duydukları büyük memnuniyet anlaşılıyordu.<br />

O akşam Batum dışında San Sachino Restorant’ta<br />

verilecek resmi akşam yemeğine gemi komutanımız ve<br />

motorcu astsubayımız iştirak etti. Biraz şehir dışında<br />

ancak doğa ile iç içe olan bu mekan oldukça güzeldi.<br />

30 Mayıs sabahı ise artık görev ve eğitim zamanıydı.<br />

Sabahın erken saatlerinde başlayan limandaki<br />

hareketlilik ve Gürcistan basın mensuplarının yoğun<br />

ilgisi gözümüzden kaçmamıştı. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanımız ve Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />

Başkanı Tuğgeneral David GULUA’nın tatbikatı<br />

gemimizden izleyecek olmaları taşıdığımız<br />

sorumluluğu bir kat daha arttırmaktaydı. Gürcistan<br />

basın mensupları ise Türkiye’nin Kafkaslar<br />

bölgesindeki öneminin farkında olduklarından <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Komutanımız ile röportaj yapabilmek için<br />

adeta birbirleri ile yarış içindeydiler.<br />

Limandaki hazırlıkların tamamlanmasını müteakip<br />

kalabalık bir heyetle beraber Batum limanından<br />

avara ederek randevu noktasına intikale geçtik.<br />

Tatbikatın başlangıcında Batum ve Poti’den çıkan<br />

Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile beraber taktik<br />

manevra eğitimleri icra ettik. Sonrasında eğitim<br />

maksatlı yardım talebinde bulunan Gürcistan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu’na yüksek süratimizin de<br />

avantajı ile kısa sürede ulaştık. Bahse konu gemiyi<br />

yedeklemeyi müteakip üzerlerine aborda olarak<br />

yardım taleplerine karşılık verdik. Senaryo dahilinde<br />

gemimizin baş üstünden denize düşen bir personel<br />

için derhal roledeki ilgili personelin mevkilerini<br />

alması ile beraber denize düşen personeli kurtarma<br />

faaliyetine başladık. Balık adam kıyafetli yüzücü<br />

kurtarıcı personelimizin kısa sürede denize düşen<br />

yaralıyı kurtararak gemimize getirmesi ve güverte<br />

üzerinde yapılan ilk müdahaledeki koordinasyon hem<br />

gemimizdeki Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personelini<br />

hem de tatbikatı izleyen basın mensuplarını oldukça<br />

şaşırtmıştı. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU, Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />

Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı gemimiz<br />

hakkında her konuda bilgilendiriyor, sistemleri<br />

kullandırıyor, ilk defa TCSG-307’ye monte edilen<br />

ASELSAN imali Stabilize Makineli Tüfek Platformu<br />

(STAMP)’nun özelliklerini ve avantajlarını anlatıyor,<br />

Tuğgeneral David GULUA’ya bu sistemle elektrooptik<br />

olarak Gürcü botlarına kilitleme yaptırıyordu.<br />

Gürcü Komutan da botumuzu çok beğendiğini ifade<br />

ediyordu. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız bu botlardan<br />

çok memnun olduğumuzu, Gürcistan’ın da alması<br />

halinde etkinliğinin artacağını, hatta fırsat olursa<br />

bugünlerde Batum’da olacağı söylenen Gürcistan<br />

Devlet Başkanına da botu gezdirmelerinin yararlı<br />

olabileceğini söyledi. (<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımızın<br />

bu önerileri etkili olmuş ki, Türkiye’ye döndükten<br />

2 ay sonra Gürcistan aynı tip bot almaya karar<br />

vermiş ve botları imal eden Yonca ONUK Tersanesi<br />

ile sözleşme imzalamış.) Bu eğitimin ardından yine<br />

taktik manevra eğitimleri icra ederek Batum limanına<br />

döndük. Batum yolcu iskelesine halatlarımızı verip<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımızı ve Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı<br />

gemimizden uğurlarken üzerimizde tatbikatı başarılı<br />

bir şekilde icra etmenin haklı gururu vardı.<br />

Aynı gün öğleden sonra gemimiz halkın ziyaretine<br />

açıldı. Özellikle Gürcü gençlerin gemimize olan ilgisi<br />

ve gemimizin köprüüstünü gördüklerinde duydukları<br />

hayranlık gözlerinden okunmaktaydı.<br />

Bu arada personelimiz için de yarım gün de olsa<br />

Batum’u gezme ve görme fırsatı doğmuştu. İki vardiya<br />

halinde tüm personelimizin Batum’u görmesini<br />

sağladık. Kimi sevdiklerine hediyelik bir şeyler almaya<br />

çalışıyor kimi ise ilk defa ziyaret ettiği bu şehri tanıma<br />

hevesindeydi. Şurası bir gerçekti ki Batum ilk gün<br />

ziyaret ettiğimiz Poti’den çok daha gelişmiş, yolları<br />

ve binaları çok daha düzgün ve düzenli bir kent<br />

görünümündeydi. Bir Türk şirketinin inşa ettiği ve bir<br />

gün önce açılan Batum hava limanı sayesinde şehrin<br />

çok daha önemli bir konuma geldiğini ve İstanbul’dan<br />

Hopa’ya gidecek insanlarımızın artık vizesiz olarak<br />

önce Batum’a uçacaklarını ve oradan da 20 dakikalık<br />

karayolu yolculuğu sonrasında Hopa’ya ulaşacaklarını<br />

öğrendik.<br />

Akşam ise Karadeniz’de Amasra’dan Hopa’ya kadar<br />

bu güne dek yenilgi yüzü görmeyen takımımız ile<br />

Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personelinden oluşan<br />

takım arasındaki dostluk futbol maçı sonucunda 5-3<br />

yenildik ve namağlupluk ünvanımızı Gürcistan’da<br />

kaybettik. Maçta Gürcistan takımı büyük bir hırsla<br />

oynamıştı. Bunun nedenini ise maçtan sonra<br />

öğrendik: Gürcistan takımı eğitimden gelmişti ve<br />

yenilirlerse ceza alacaklarından dolayı çok hırslı ve<br />

sert oynamışlardı. Nihayetinde bu bir dostluk maçıydı<br />

ve maçın sonunda dostluk kazandı.<br />

31 Mayıs sabahı Batum’dan avara ederken içimizde<br />

ülkemizi en iyi şekilde temsil etmemizin haklı gururu<br />

ve mutluluğu, Hopa Limanı’na girerken ise gözlerde<br />

Türkiye’ye gelmiş olmanın heyecanı vardı. Liman girişi<br />

esnasında yokluğumuzda Hopa’da görev yapan TCSG-<br />

63’ün VHF’ten hoşgeldiniz dilekleri içimizi ısıtmıştı.<br />

Kısa ama dolu dolu geçen 4 günlük bu serüven Hopa<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> İskelesi’ne aborda olmayı müteakip<br />

sona ermişti.<br />

15<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


16<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

MÜNFESİH TCSG-59<br />

[ Hazırlayan ] TCSG-59 Personeli<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> kuruluşunda ve Mavi<br />

Vatanımız denizlerimizde 16 yıl başarıyla görev yapan<br />

ve 7 Mayıs 2007 tarihinde hizmet dışına ayrılan<br />

TCSG-59’un bayrak indirme töreni 15 Haziran 2007<br />

tarihinde Bayraklı/İZMİR’de icra edilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong><br />

koordinesinde icra edilen törene <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege<br />

Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN<br />

ve Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında görevli personel<br />

iştirak etmiştir.<br />

TSCG-59 TARİHÇESİ<br />

TCSG-59, 9 Kasım 1991 tarihinde Gölcük Tersanesi<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nda inşa edilmiş olup 31 Aralık 1991<br />

tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na katılmıştır.<br />

Tam yük deplasmanı 35 ton azami sürati 14 Kts’dir.<br />

Hizmete girişini müteakip <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege<br />

Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong>, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> kuruluşuna alınmış ve Fethiye/<br />

MUĞLA’da konuşlandırılmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 7 Temmuz 2002<br />

tarihli emri gereğince konuş yeri Marmaris/MUĞLA<br />

olarak değiştirilmiştir.<br />

23 Temmuz 2002 tarihinden, hizmete dışına ayrıldığı<br />

7 Mayıs 2007 tarihine kadar <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> bünyesinde görev yapmıştır.<br />

HİZMET DIŞINA AYRILIŞ TÖRENİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı SG. Kur.<br />

Kd. Albay Salih ASLAN törende yaptığı konuşmada,<br />

özetle şunları söyledi;<br />

“Kıymetli görev arkadaşlarım;<br />

Bugün <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mıza 16 yıl hizmet<br />

etmiş olan TCSG-59 botunu uğurluyoruz. TCSG-59’un<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na katılmış olduğu günden<br />

bu yana yapmış olduğu görevler daima saygıyla<br />

hatırlanacaktır. Üzerine düşen görevleri en zor şartlarda<br />

dahi son güne kadar başarıyla yerine getiren TCSG-59’a<br />

güle güle derken TCSG-59’un seçkin personeline yeni<br />

görevlerinde başarılar dilerim.”<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı<br />

SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN’ın konuşması.<br />

Tören münasebeti ile TCSG-59 Komutanı SG. Sey.<br />

Kd. Bçvş. Alaettin CURA ise üzgün ama gururlu bir<br />

şekilde yaptığı konuşmada şunları söyledi;<br />

“Komutanım ve Değerli Konuklar,<br />

TCSG-59’un hizmet dışına ayrılış törenine hoş geldiniz.<br />

Komutanım; Gölcük Tersanesi <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

inşa edilen TCSG-59 hizmete başladığı 1991 yılından<br />

itibaren bu güne kadar <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda<br />

başarıyla hizmet yapmıştır. TCSG-59, 1991-2002 yılları<br />

Gemi Borda Numarasının silinmesi. Bayrağın arya edilmesi.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Onarım Destek Komutanı<br />

Dz. Alb. Murat ÖZTÜRK’e anı objesinin takdimi.<br />

arasında SG Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong>, SG Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> emrinde Fethiye/MUĞLA’da 2002<br />

2007 yılları arasında Marmaris/MUĞLA’da görev<br />

yapmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 7 Mayıs 2007 tarihli<br />

emri ile hizmet dışına çıkarılan ve 15 Haziran 2007’de<br />

sancağı arya edilecek olan gemimizde görev yapmış<br />

personele huzurlarınızda teşekkür eder bundan sonraki<br />

yaşamlarında sağlık mutluluk ve başarılar dilerim.”<br />

17<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


18<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SG Ege Deniz Bölge Komutanı, SG Marmaris Grup Komutanı ve TCSG-59 <strong>Komutanlığı</strong> Personeli.<br />

“BİR YARIMI KAYBETTİM”<br />

2006 yılı Astsubay atama emri ile Bot Komutanı<br />

olarak atandığım TCSG-59’un gönlümde ayrı bir<br />

yeri vardır. Henüz Kıdemli Üstçavuş rütbesinde<br />

iken, ilk Bot <strong>Komutanlığı</strong> tecrübesini geçici<br />

görevle de olsa yaşadığım bota tayin olmuştum.<br />

Hem mutlu hem de gururlu idim. O bot ki<br />

senelere meydan okurcasına vakurlu bir duruşla<br />

beni karşılamıştı. Havuz bakımı için İzmir’de<br />

bulunduğumuz Nisan 2007 ayı beni üzen<br />

aylardan biri idi. Çünkü aynı havayı teneffüs<br />

ettiğim geminin hizmet dışına ayrılacağını<br />

öğrenmiştim.<br />

Bayrak indirildiğinde sanki en yakınımı,<br />

dostumu, sevdiğimi, yarımı kaybetmiştim.<br />

SG. Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA<br />

“NE OLDUĞUNU ANLAMAMIŞTIM!”<br />

TCSG-59’da Porsun Er olarak görev<br />

yapmaktayım. Her seyir dönüşü paslı yerleri<br />

lostra, boya yapar halatları elden geçirir, geminin<br />

dış netasını en iyi şekilde komutanımın ikazına<br />

fırsat vermeden yapardım. Bende bu sanki<br />

bir çocuğun bisikletine gösterdiği ilgi ve sevgi<br />

gibiydi. Yaptığım işten zevk duyuyordum. Ta ki<br />

bayrak indirme töreninde bana verilen borda<br />

numarasını silme görevine kadar. O zamana<br />

kadar ne olduğunu anlamamıştım. Tören<br />

bittiğinde kıç üstünde ağlıyordum.<br />

Porsun Er Burak SİYAM<br />

TCSG-59 SON PERSONELİ<br />

SG Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA KOMUTAN<br />

Mot. Bçvş. Neşat HIZLI BAŞÇARKÇI<br />

Uzm. Çvş. Muhterem YILDIZ SERDÜMEN<br />

Uzm. Çvş. Fahri SEVİNÇ MOTORCU<br />

Dz. Er Aydın Ali PARLAK AŞÇI<br />

Dz. Er Burak SİYAM PORSUN<br />

Dz. Er Usuret DOYRANLI MOTORCU<br />

Dz. Er Eser KAYA TOPÇU<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb.<br />

Salih ASLAN’a gemi resminin takdimi.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup Komutanı SG. Kd. Bnb.<br />

Zafer SAĞLAM’a anı objesinin takdimi.<br />

HELİKOPTER İLE YAPILAN<br />

GÖREVLERDE BALIKÇI TEKNELERİNİN<br />

HAVADAN TESPİT ve TEŞHİSİNDE<br />

KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR<br />

[ Hazırlayan ] Ali ÖZTÜRK | SG Kd. Yzb.<br />

Yurdumuz, Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi<br />

ve Akdeniz ile çevrili bir yarımada ülkesidir. Bu<br />

görünümüyle aslında bir ada devletinden farklı bir<br />

görüntü vermemektedir.<br />

Deniz sınırlarının bu kadar uzun ve deniz hayatının<br />

bu denli çeşitli olduğu bir ülkede, geçimini engin<br />

maviliklerden kazanan insan sayısının da çok fazla<br />

olması doğal bir sonuçtur.<br />

Gerçekten de ülkemizde milyonlarca kişi hayatını<br />

denizden yani denizin onlara sağladığı nimetlerden<br />

kazanmaktadır. Balıkçı tekneleri, geçim kaynakları<br />

deniz olan insanlarımızın kullandığı en önemli<br />

avlanma araçlarıdır. Bir avlanma aracı olarak görülen<br />

balıkçı tekneleri aynı zamanda onların çoğu zaman<br />

evleri, çoğu zaman arkadaşları ve ne acıdır ki bazen de<br />

bu dünyada gördükleri son şeyleri olmaktadır.<br />

Her biri farklı amaçlar için yapılmış ve her biri farklı<br />

özellikler taşıyan bu balıkçı tekneleri, balıkçılık ile<br />

uğraşan insanları tehlikelerden korumayı ve can<br />

emniyetlerini arttırmayı hedefleyen, hem uluslararası<br />

kurallar hem de ulusal yasalar ile belirli standartlara<br />

getirilmiştir.<br />

Toplum hayatındaki diğer tüm kurallar gibi<br />

balıkçılıkla ilgili kurallar da, faaliyetlerini kurallara<br />

uygun şekilde yürüten, namuslu insanları korumak;<br />

amaçları yasa dışı yollardan haksız kazanç elde<br />

etmek isteyen kötü niyetli kişileri de caydırmak<br />

ve gerektiğinde haklarında yasal işlem yapmak<br />

maksadıyla ortaya konmuş kurallardır.<br />

Ülkemizde, yakın geçmişe kadar balıkçı teknelerinin<br />

kontrolü ve can emniyetleri sadece su üstü unsurları<br />

ile sağlanmakta olduğundan yürürlükteki tüm<br />

19<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


20<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

kurallar bu duruma göre belirlenmiş durumdadır.<br />

Denizde zor durumda kalan balıkçı teknelerine<br />

gerekli yardım elinin uzatılabilmesi veya yasa<br />

dışı faaliyetlerde bulunan teknelere gerekli yasal<br />

işlemlerin yapılabilmesi için, öncelikle yerlerinin<br />

bilinmesi ve tespit edilebilmeleri gerekmektedir.<br />

Bunun sağlanabilmesi için gerekli olan fiziki<br />

gereklilikler sırasıyla şunlardır<br />

Plakalar: 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanuna göre<br />

tekneler için verilen ruhsat numaraları, plaka<br />

olarak görülebilecek bir şekilde tekneye takılmak<br />

zorundadır. Tekne ruhsat tezkeresinde belirtilen<br />

kodlama işaretleri gemi isminin altına, güverte<br />

üzerine ve teknenin sevk ve idare edildiği kapalı<br />

bölümün üzerine havadan görülebilecek şekilde<br />

yazılmalıdır. Aynı zamanda bu yazılar uzaktan<br />

görülebilecek büyüklükte ve hiçbir şekilde su<br />

çizgisinin altında olmamalıdır.<br />

Yazılarda büyük harf kullanılacak, avcılık esnasında<br />

kullanılan av araç ve gereçleri plakaların görülmesini<br />

engellemeyecektir.<br />

Işıklar ve İşaretler: Boyları 50 metreden kısa<br />

olan balıkçı tekneleri her biri iki mil mesafeden<br />

görülebilecek silyon, borda, pupa, ve yedekleme<br />

fenerleri yakmalıdır. Ayrıca, trol ağları ile avcılık<br />

yapmakta olan balıkçı tekneleri üstteki yeşil alttaki<br />

beyaz renkte olan dikey bir doğru üzerinde bulunan<br />

ve ufkun her tarafından görülür iki fener veya<br />

tepelerden bitişik iki koni, boyu yirmi metreden kısa<br />

olan tekneler ise bir sepet gösterecektir.<br />

Trol çekmek dışında balıkçılık ile uğraşan tekneler<br />

ise; üstteki kırmızı, alttaki beyaz renkte olan ve dikey<br />

bir doğru üzerinde bulunan, ufkun her tarafından<br />

görülür iki fener veya dikey doğrultuda ve tepeleri<br />

bitişik iki koni gösterecek, boyu yirmi metreden kısa<br />

olan bir tekne bu şekil yerine, bir sepet gösterecektir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Hava <strong>Komutanlığı</strong>, keşif ve karakol<br />

görevleri kapsamında, denizlerimizde havadan<br />

helikopterler ile denetleme ve kontrol görevi de<br />

icra etmektedir. Yakın bir gelecekte bu denetimler<br />

uçaklarımızın da devreye girmesi ile daha da<br />

verimli ve geniş alanlara yayılacaktır. Bu durum,<br />

balıkçı teknelerinin havadan daha rahat ve kolay<br />

bir şekilde tespit ve teşhis edilebilmesi gerekliliğini<br />

doğurmaktadır. Özellikle helikopterler ile yapılan<br />

kontrol ve denetimlerde teknelerin tespit ve<br />

teşhisinde çeşitli zorluklar ile karşılaşılmaktadır.<br />

Bilindiği gibi bir suç tespit edildiğinde en önemli<br />

unsur işlenen suçun güvenilir kanıtlar ile ispat<br />

edilebilmesidir.<br />

Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde olan<br />

ülkemizde yapılan yasal değişiklikler nedeniyle<br />

mahkemeler tarafından, işlenen suçlara işlem<br />

yapılabilmesi için özellikle görüntülü kayıtlara çok<br />

önem verilmektedir.<br />

Helikopterlerimizin en önemli ve faydalı<br />

özelliklerinden birisi de gündüz ve gece kayıt<br />

yapabilen sistemler ile donatılmış olmasıdır. Yasa<br />

dışı bir faaliyette bulunan bir tekneye helikopter<br />

tarafından suçüstü yapılması esnasında, ismi ve<br />

özellikle plaka numarası tespit edildiğinde, teknenin<br />

cezai yaptırımdan kurtulması imkansızdır.<br />

Bununla birlikte çoğu balıkçı teknesi kanun ve<br />

yönetmeliklerde belirtilmesine rağmen plakalarını<br />

ve tekne isimlerini standartlara uygun yerlere<br />

ve uygun boyutlarda yazmamaktadırlar. İsim ve<br />

plakaların teknelerin üst güvertelerine ve havadan<br />

görünebilecek bir şekilde yazılması helikopter<br />

tarafından tespit edilmesinde en büyük faydayı<br />

sağlamaktadır. Teknelerin alabandalarında, baş<br />

omuzluklarında veya kıç aynalıklarında yazılı olan<br />

isim ve plakaların okunabilmesi için helikopterlerin<br />

özellikle gece karanlık şartlarda deniz seviyesine çok<br />

yaklaşması gerekmektedir. Çok düşük irtifalarda<br />

yapılan bu işlemler hem uçuş harekatını daha riskli<br />

hale getirmekte hem de yapılan görüntü çekimlerinin<br />

kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.<br />

Özellikle gece yapılan görev uçuşlarında, yasa dışı<br />

faaliyette bulunan teknelerin tespit ve teşhisi risk<br />

katsayısını daha da arttırmaktadır. Gece yapılan<br />

görüntü çekimlerinde isim ve plakaların görülebilmesi<br />

için özellikle yukarıdan bakıldığında plaka<br />

numarasının, kolayca okunabilecek büyüklükte ve<br />

renkte, güverte veya köprüüstüne yazılması, üzerinin<br />

herhangi bir donanım veya eşya ile kapatılmaması;<br />

okunabilmesi için plaka numarasını gösterir ve<br />

aşağıya doğru bakan bir ışık ile aydınlatılması<br />

gerekmektedir.<br />

Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile helikopter uçuş<br />

harekatı çok daha emniyetli hale geleceği gibi aynı<br />

zamanda teknenin kimlik bilgisi de çok kısa zamanda<br />

kayıt esnasında tespit edilebilecektir.<br />

Bu konuda mevzuatta yapılacak küçük bir düzenleme<br />

ve buna uygun hareket etmeyenlere uygulanacak<br />

yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi ile uçuş<br />

harekatı ile ilgili riskler azaltılmış olacağı gibi iş yükü,<br />

zaman ve maliyet konularında tasarruf sağlanacağı<br />

düşünülmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Helikopter Filo <strong>Komutanlığı</strong>; halen<br />

envanterinde bulunan helikopterler ve uçucu<br />

personeli ile Karadeniz’den Akdeniz’e kadar deniz<br />

yetki ve ilgi alanlarımızda özveri ile görev icra<br />

etmektedir<br />

İcra edilen bu görevler esnasında özellikle yasa dışı<br />

faaliyetlerde bulunan teknelerin tespit ve teşhisi<br />

önemli görevlerinin başında gelmektedir. Ancak bu<br />

görevlerin etkili bir şekilde icra edilebilmesi bu yazıda<br />

belirttiğim kurallara titizlikle uyulmasına ve takibine<br />

bağlıdır. Özellikle teknelerin havadan teşhis ve tespit<br />

edilebilmesini kolaylaştıran tedbirlerin alınması<br />

her tekne sahibinin sorumluluğu, bu tedbirlerin<br />

alınmasının takibi tüm sorumlu birimlerin görevi<br />

olmalıdır. Yapılan kontrollerde bu husus her zaman<br />

akılda bulundurulmalı ve namusu ve alın teri ile<br />

geçimlerini kazanan vatandaşlarımızın aralarına sızan<br />

ve aynı zamanda onların ekmek kapılarına en büyük<br />

darbeyi vuran kötü niyetli kişilerin yakanlanması<br />

ve gerekli cazalara çarptırılmasının ne denli önemli<br />

olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.<br />

21<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


22<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SESSİZ KALMA veya SESSİZ KALMA!<br />

[ Hazırlayan ] Fatih ALP | Dz. Kd. Ütğm.<br />

Çalışanlar, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin kaynağı<br />

olduğu halde, genellikle kurumu ile ilgili görüş<br />

ve fikirlerini üstleriyle konuşmakta isteksiz<br />

davranmaktadırlar. Sessiz kalma; Yrd.Doç.Dr.<br />

Ayşehan YAZICI’ nın Önce Kalite Dergisi, ARALIK<br />

2006 sayısındaki “Örgütlerde Sessiz Kalma” başlıklı<br />

yazısında belirttiği üzere; tüm kurum ve kuruluşlarda<br />

yaygın bir davranış olmasına rağmen bu konuda çok<br />

az çalışma vardır. Hatta bu nedenle batmış bir çok<br />

şirket ya da çökmüş bir çok kurum hatta yıkılmış bir<br />

çok ülke ve medeniyet bulunmaktadır.<br />

Çalışanların karşılaştığı sorunları veya sahip oldukları<br />

endişeleri dile getirmek yerine sessiz kalmayı tercih<br />

etmesi ve bu kişilerin çokluğu kurumlarında hiç<br />

istenmeyen sonuçlara neden olabildiği gibi taşıdıkları<br />

anlam da farklı olabilir. Sessizlik, genelde mevcut<br />

durumun kabullenilmesi gibi anlaşılsa da, mevcut<br />

durumu onaylamama anlamına da gelebilir. Ya da<br />

sessiz kalan kişi ya da toplulukların bir fikrinin<br />

olmaması gibi görünse de, herhangi bir fikir veya<br />

bilginin gün ışığına çıkmaması, bu nedenle de gizli<br />

kalması anlamına da gelebilmektedir.<br />

Sessiz kalma veya sessizlik, kelime olarak anlamından<br />

da anlaşılacağı üzere içinde neleri barındırdığı<br />

belli olmayan bir muammadır ve içinde neleri<br />

barındırdığını tespit etmek zordur, bu nedenle de<br />

yorumlanması kolay değildir. Yukarıda belirtildiği<br />

gibi, geleneksel anlamda onaylama anlamına<br />

gelmesine karşın son yıllarda duygusal bir davranış<br />

olarak muhalefet anlamına da gelmektedir. Bu aynı<br />

zamanda kişilerin veya toplulukların her türlü bilgi<br />

ve düşüncesini, bunun içinde yenilikçi ve yaratıcı<br />

düşünceler de dahil, bilinçli olarak esirgemesi<br />

anlamına da gelir. Bu durum, kendisini yeniliğe ve<br />

gelişime adamış yöneticilerin en çok dikkat etmesi<br />

gereken konulardan biridir. Bu duruma neden olan<br />

sebepleri belirleyerek, sebepleri ortadan kaldırmaya<br />

çalışmak; çalışanların sessiz kalmamalarını<br />

sağlayacak, böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler<br />

ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çözümlenemez gibi<br />

görünen bir çok soruna etkili ve pratik çözümler<br />

bulunduğu gibi performans artımında temel bir<br />

faktör olan motivasyonun süratle arttığı somut<br />

olarak görülecektir. Bu işleyiş zincirleme bir reaksiyon<br />

gibidir. Bu ivmeyi yakalayan kurumların gelişmesi ve<br />

kalkınması kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri<br />

de aşması kolaylaşır.<br />

Herhangi bir sorunu çözerek sorundan anlık<br />

kurtulmak yerine sorunun sebebini ortadan<br />

kaldırarak soruna köklü bir çözüm bulmak<br />

felsefesinden yola çıkarsak; öncelikle sessiz kalmaya<br />

neden olan sebepleri belirlemek gerekir. Çünkü<br />

çalışanların sessizliğini, “sorunlarınızı neden<br />

söylemiyorsunuz?” veya özlü bir deyiş ile “Derdini<br />

söylemeyen derman bulamaz” gibi söylemlerle<br />

ortadan kaldıramazsınız. Öncelikle sessizliğe<br />

neden olan sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak<br />

gerekmektedir. Nedenler ortadan kalktığında<br />

çalışanların sessiz kalmamaları sağlanmış olacak,<br />

böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya<br />

başlayacaktır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ortaya<br />

çıkması ise, çözümlenemez gibi görünen birçok<br />

soruna etkili ve pratik çözümlerin bulunması<br />

demektir. Sorunların süratli ve etkileyici şekilde<br />

çözümlenebildiği kurumlarda performans da ivmeli<br />

şekilde artar ve bu artış somut olarak görülür. Bu<br />

işleyiş, zincirleme bir reaksiyon gibidir. Bu ivmeyi<br />

yakalayan kurumların gelişmesi ve kalkınması<br />

kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri aşması da<br />

kolaylaşır.<br />

Sessiz kalmaya neden olan etkenler; kişilere,<br />

kurumlara, yönetim şekillerine göre hatta kültürlere<br />

göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu sebepler, temel<br />

olarak iki başlık altında toplanabilir.<br />

1. Yöneticilerin Baskısı:<br />

Baskı, sivil ve askeri olmak üzere tüm kurum ve<br />

kuruluşlarda olması kaçınılmaz bir unsurdur. Bu<br />

baskı yapılması şart olan ve kuralları değişmeyen iş ve<br />

görev anlamında kararında olmak şartıyla muhakkak<br />

olması gereken bir unsurdur. Buna karşın yenilikçilik<br />

ve yaratıcılık anlamında ise, kanunlar ve teamüller<br />

dahilinde, kesinlikle olmaması gereken bir unsurdur.<br />

2. Çevre ve Ortamın Tepkisi:<br />

Yeniliğe açık olmayan veya mevcut durağan ortamın<br />

prim verdiği kişiler ve topluluklar yenilikçi fikirlere<br />

tepki gösterirler. Çünkü bu tür fikirler, ortamın<br />

gelişmesine neden olacak, gelişen ve değişen ortamda<br />

herkes değişmeye mecbur olacaktır. Bu da durağan<br />

kişi ve toplulukların daha çok çalışmasına yani<br />

rahatlarının bozulmasına neden olacaktır. Yeniğe<br />

karşı çıkılan ortamları, yeniliğe kasten karşı çıkanlar<br />

ve yenilikçiliğin faydalarını bilmeyenlerin cehaletten<br />

dolayı karşı çıkmaları olarak ikiye ayırabiliriz. Yeniliğe<br />

kasten karşı çıkanların yöneticiler tarafından,<br />

yasaların verdiği yetkilerle bertaraf edilerek etkisiz<br />

hale getirilmeleri biz zorunluluktur. Çünkü bu<br />

tür kişilerin kanser hücresi gibi diğer kişileri de<br />

zehirleme ihtimali vardır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlere<br />

bilgisizlikten dolayı karşı çıkanlar ise eğitim ve<br />

telkinler ile önce bilgi sahibi edilmeli,<br />

daha sonra ise artan motivasyon ve<br />

somut iyileştirmelerin de görülmesiyle<br />

yenilikçi ve yaratıcı bireyler ve


24<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

toplumlar haline getirilmelidir.<br />

Sessiz kalmaya neden olan bu iki temel sebep,<br />

eğitimle ve uygulamalar ile ortadan kalkabilir.<br />

Ama ne kadar eğitim alırsanız alın ya da tüm<br />

uygulamaları somut olarak yaşasanız da sessiz<br />

kalmak veya uygun şekilde sesiniz duyurmak yani<br />

fikirlerinizi açıkça ifade edebilmek kişinin kendi<br />

özgüveni ve kapasitesi ile de doğru orantılıdır.<br />

Özgüven ve kapasite kendi gücünüzün ve bilginizin<br />

farkına vardığınızda ortaya çıkacak özelliklerdir.<br />

Yöneticilerin resmi olarak güç sahibi olduğu, ancak<br />

onların ve kurumunuzun başarısında sizin de<br />

payınızın olduğu unutulmamalıdır. Alışılmış klasik<br />

davranışlar sergilemek yerine doğru ve kaliteli<br />

davranışlar sergilenmelidir. Alışılmışın dışında doğru<br />

ve kaliteli davranışlar sergilemek cesaretli kişilerin<br />

uygulayabileceği bir davranış biçimidir. Doğru bir<br />

davranış sergilediğinizde, yalnız olmayacağınız<br />

ve sizden yana tavır sergileyecek kişilerin olacağı<br />

düşünülmeli ve bu düşünceden güç alınmalıdır.<br />

Sorunların çözümünde Behçet Necatigil’in “Ya<br />

Çaresizsiniz, ya çare sizsiniz, Ya ümitsizsiniz, ya<br />

ümit sizsiniz.” dörtlüğünde belirtilen ana fikre göre<br />

davranmanın uygunluğu açıkça ortadadır.<br />

Sonuç olarak ya sessiz kalmayı tercih edeceksiniz, ya<br />

da “SESSİZ KALMA!..” yı kendinize ilke edineceksiniz.<br />

Görülen yanlışlıklar ve hatalar karşısında sessiz<br />

kalanların rahat ve huzurlu gibi görünen yaşamlarının<br />

sanal ve geçici olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.<br />

Yenilikçi ve yaratıcı fikirler üreten, bunları uygun<br />

yöntemlerle ifade eden, değişime ayak uyduran<br />

değil, değişimi kendisi yaratan ve yöneten kişi ve<br />

kurumların izlediği yol bellidir. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>, bu yola 2006 yılında girmiş olup bu<br />

yolun adını da tam bu yola uygun olarak “Yenilikçi<br />

ve Yaratıcı Yönetim Projesi” olarak belirlemiştir.<br />

Benzer projeler ile gerek özel kurum ve kuruluşların,<br />

gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının dünya<br />

çapında başarılara imza attıkları gerçeğinden yola<br />

çıkarsak bu projenin <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu<br />

unutmamalı, bu projeye inanmalıyız.


Ben Akdeniz Fokuyum<br />

BENİ KORUYUN!<br />

[ Yazı ve Fotoğraflar ] Tahsin Ceylan<br />

“<br />

... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları kapkara kesilmiş. Çok<br />

tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil. Deniz çıldırasıya fosforluymuş. Sandalın<br />

pruvasında fosfor parlıyormuş. Kürekler, denizde geniş yakamoz daireleri çiziyormuş.<br />

Küreklerden düşen her damla, su değil, ışık damlasıymış. Selim Dede, böylesi fosforu ömründe<br />

görmemiş. Hey! Gecenin böylesi parayla satın alınabilir miymiş hiç? Adanın doğu kısmındaki<br />

mağaraya ulaşmış, gece serin olduğu için kayığı demirlemiş, mağaranın ağzındaki kumlara<br />

yatıp uykuya varmış. Büyük bir deniz şıpırtısıyla uyanmış. Donuk ışıkta birçok fokun mağaraya<br />

girdiğini görmüş. Mağaranın kumlarının üzerine gelince, foklar gövdelerindeki kürk derilerini<br />

çıkarmışlar. O kürklerin altında Selim Dede ne görmüş beğenirsiniz? Tıpkı bizim gibi insan<br />

değiller miymiş? Erkekleri denizin yanına, dişilerse mağaranın daha içlerine uzanıp uykuya<br />

varmışlar. Babamın dedesi - adının Selim Dede olduğunu söyledik a - hiç ses çıkarmamış.<br />

Ta yanı başında uyuyan kızın başucuna bıraktığı kürk derisini yavaşça almış, köşesine getirmiş<br />

kumların altına gizlemiş. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra,<br />

birer ikişer denize açılmışlar. Yalnız, Selim Dede’nin derisini çaldığı kız yok mu, o işte derisini<br />

ararmış tararmış, bulamayınca da öteki foklara - onu da beraberlerinde alsınlar diye - yalvarıp<br />

yakarmış, ama foklar kulak asmamışlar. Deniz kızı içli içli ağlamaya koyulmuş. Deniz kızı çok<br />

güzelmiş, saçları ocakta harıl harıl yanan pırnal aleviymiş, gözleri iki durgun mavi göl, bacakları<br />

çift akan gür pınarın sularıymış sanki. Selim Dede tatlı tatlı konuşmuş, onu avutmuş. Selim<br />

Dede fok kızı ya da deniz kızını kayığıyla köye (Dangır) götürmüş. Evlenmiş onunla. Kızdan iki<br />

nur topu gibi çocuk olmuş.


28<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Selim Dede, kızın kürk kaputunu evinin taban<br />

tahtalarının altına gizlemiş. Ama eski olduğu için<br />

tahta kırılmış. Kadın kaputunu görünce, alıp deniz<br />

kıyısına koşmuş. Orada deriyi giyince, yallah denize<br />

dalmış. Geceymiş. Selim Dede arkasından koşmuş,<br />

ama açılmakta olan kızdan kendisine doğru bir yıldız<br />

kayıyor sanmış. Yıldız değil, Selim Dede’nin kızla<br />

evlendiği zaman kızın parmağına taktığı gümüş<br />

yüzükmüş. Kız hızla uzaklaşmış, uzakta ay ışığında<br />

kaybolmuş deniz kızı. Yalnız geceleyin iki kez kıyıya<br />

gelmiş. Kıyıda oynayan çocuklarını öpmüş. Çocuklar<br />

söylermiş. Selim Dede, babama hep “Sakın fokları<br />

öldürmeyin. Çünkü onlar bizim gibi insanlardır,<br />

deniz yoldaşlarımızdır” dermiş. Babam çocukmuş,<br />

Selim Dede bunları anlatırken. Dedesi, babama yemin<br />

ettirmiş fokları öldürmeyeceğine. Babam dedesinin<br />

söylediklerine hep inanırmış.”<br />

Bizden daha eski Akdeniz’li olan Akdeniz Foku’nu<br />

anlatmaya, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir<br />

Kabaağaçlı’nın 1930’lu yıllara ait balıkçı hikayelerini<br />

anlattığı Deniz Gurbetçileri adlı eserinden anlamlı ve<br />

beni hep duygulandıran bir alıntı yaparak başlamak<br />

istedim.<br />

Bu Akdenizliyi ne kadar tanıyoruz ve yaşam hakkına ne<br />

kadar saygılıyız?<br />

Akdeniz foku (Monachus monachus), yeryüzünde<br />

yaşamakta olan en nadir canlı türleri arasında yer<br />

almaktadır. Yaşam alanında korunmasıyla ilgili olarak<br />

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) öncülüğünde<br />

dünya ülkelerinin birçoğunda özel koruyucu kanunlar<br />

çıkartılmıştır. “Nesli ileri derecede tehlike altında”<br />

olan türler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.<br />

Akdeniz Fokunun bugün bilinen yaşam alanları;<br />

Türkiye ve Yunanistan kıyıları, Maderia Adaları,<br />

Moritanya ve Batı Sahra kıyılarıdır. En yoğun<br />

gözlendigi alan ise Türkiye ve Yunanistan kıyıları<br />

olup, bu alanlarda 300-400 bireyin yaşadığı tahmin<br />

edilmektedir. Ülkemizde sadece 50 civarında bireyin<br />

yaşadığı ifade edilmektedir. Yeryüzündeki tüm<br />

nüfusun ise 500-550 civarında olduğu sanılmaktadır.<br />

Bilim adamlarının büyük bölümü yaşamın denizlerde<br />

başladığını, daha sonra bazı türlerin evrimsel<br />

değişimlere bağlı olarak karasal hayata geçtiklerini,<br />

bazı türlerin ise tekrar denizlere döndükleri<br />

konusunda fikir birliği içerisindedirler. Bu canlılar<br />

arasında deniz memelilerinin önemli bir grup<br />

oluşturduğu ve Akdeniz Foku’nun da bunlardan biri<br />

olduğu belirtilmektedir. Latince adı keşiş ya da yalnız<br />

anlamına gelen (Monachus monachus) Akdeniz<br />

Foku, Fok ailesinin en büyük üyelerindendir. Boyları


30<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

2-4 metre arasında değişmekte, ağırlıkları ise 400<br />

kilograma kadar ulaşabilmektedir. Toplam ömürleri<br />

tam olarak bilinmemekle beraber 40 yaşını aşan<br />

bireylere rastlanmıştır.<br />

Akdeniz Foku bir deniz memelisidir. Besinini<br />

denizden temin eder ve denizde çiftleşir, ancak<br />

doğurmak, dinlenmek, uyumak, yavrularını<br />

büyütmek ve güneşlenmek için karaya gereksinim<br />

duyar. Bu nedenle kıyısal alanda yayılım gösterirler.<br />

Nesillerinin tehdit altında olmalarının en önemli<br />

nedeni de kıyı şeritlerinin insanoğlunun istilasına<br />

sürekli maruz kalmasıdır. Artan insan baskısı<br />

sonucu günümüzde foklar, daha çok insanların<br />

ulaşamadıkları mağaraları yaşam alanı olarak<br />

seçmektedirler. Akdeniz Foku’nun kullanabileceği ve<br />

içerisinde yavrulayabileceği mağara sayısının sınırlı<br />

olması, bu türün üremesini de sınırlamıştır. Bu da<br />

eşlerin çiftleşmek için birbirlerine rastlama olasılığını<br />

azaltmış ve türün çoğalma hızını düşüren bir faktör<br />

olmuştur.<br />

Ekolojik olarak hızla fakirleştiğimizi de düşünürsek<br />

denizlerde azalan besin, fokların da besin teminini<br />

zorlaştırmaktadır. Yeterli besin bulamaması da yine<br />

bir diğer tehdit unsurudur fok için.<br />

Akdeniz Foku iyi bir dalıcı olarak da bilinmektedir.<br />

100 metreden daha sığ derinliklerde avlandığı tahmin<br />

edilmektedir. Besin olarak balıklar başta olmak<br />

üzere, özellikle dibe bağımlı yaşayan hayvanları<br />

tercih eder. Ahtapot, sübye, kalamar gibi kafadan<br />

bacaklılar ve hatta böcek, istakoz ve yengeç gibi<br />

canlılarla da beslendiği bilinmektedir. Balıkçılar<br />

deniz kestanelerini de yediklerine tanık olmuşlardır.<br />

Fokların avladıkları balıkları havada sallayarak iç<br />

organlarını temizledikten sonra yedikleri de yapılan<br />

gözlemler arasındadır.<br />

Zaman zaman balıkçıların ağlarından da besinini<br />

sağladığı gözlemlenmiştir. Ağlara zarar vermesi ise<br />

bazen hayatına mal olmuştur.<br />

Akdeniz Fokları genellikle Ağustos - Kasım ayları<br />

arasında doğum yaparlar. Doğum yapacakları<br />

mağaraları korunaklı olmaları açısından daha özenle<br />

seçerler. Bebek fok yaklaşık dört ay boyunca annesi<br />

tarafından emzirilir. Daha sonra anne fok, yavrusunu<br />

yüzme ve beslenme konularında eğitir. Akdeniz Fokları<br />

dört yaşından sonra üreme yeteneği kazanırlar.<br />

Nesli tehdit altında olan canlılar ile ilgili listeye,<br />

ülkemizde sürekli ilaveler gerçekleşmektedir. Akdeniz<br />

Foku’nun yanı sıra neredeyse bütün Türkiye’nin<br />

tanıdığı deniz kaplumbağası (Caretta caretta), orfoz<br />

(Epinephelus marginatus), deniz atları (Hippocampus<br />

spp.), mersin balıkları (Acipenser spp.), kılıç balığı<br />

(Xiphias gladius), afalina (Tursiops truncatus) ve<br />

banyo süngeri (Spongia officinalis) ciddi boyutta<br />

yok olma baskısı altındadırlar. İlk bitkilerin denizde<br />

oluştuğu, kara bitkilerinin de evrim yoluyla deniz<br />

bitkilerinden türediği, bunlardan 60 kadarının tekrar<br />

denizlere geri döndüğü bilinmektedir. Deniz eriştesi<br />

ya da bilimsel adını deniz tanrısı Poseidon’dan alan<br />

Posidonia oceanica da deniz hasretine dayanamayan<br />

kara kökenli deniz bitkilerindendir ve bugün onun da<br />

nesli tehlike altındadır.<br />

“Bugün oluşturulan görüntüler ile geleceğe bir kayıt<br />

taşıma” ifadesini biz sualtı fotoğrafçıları özellikle<br />

sıkça kullanıp dururuz. Bu veya aynı temaya eşdeğer<br />

kavramları sıkça kullanmamızın nedeni sanırım hızla<br />

yok edilen doğamızdan bir şeyleri salt görüntü olarak<br />

kaçırabilmenin telaşı ve tedirginliğidir.<br />

Akdeniz Foku, tükenme sınırına ulaştığı için 1968<br />

yılından bu yana uluslararası antlaşmalarla koruma<br />

altına alınmıştır. Bu antlaşmalara taraf olan ülkelerden<br />

biri de Türkiye’dir (Bern Antlaşması 1979) . Ülkemizde<br />

Akdeniz Foku’nun korunması ile ilgili en yoğun çalışma<br />

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ODTÜ Deniz<br />

Bilimleri Enstitüsü ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı<br />

desteği ile AFAG (Akdeniz Foku Araştırma Grubu)<br />

tarafından yapılmaktadır. Foça’da başlayan çalışmalar<br />

Mersin sahillerini de içine alarak genişletilmiştir.<br />

Ülkemizdeki toplum bilincinin bu alanda artması, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> başta olmak üzere, belediyeler<br />

ve diğer kurumların da özverili çalışmalarıyla<br />

gerçekleşmiştir. Şimdilik, geriye kalan Akdeniz Fokları,<br />

mağaralarında biraz daha rahat uyuyabilmektedir. Ve<br />

hepimiz için mutlak bir gerçek vardır ki o da “Akdeniz<br />

Fokunu korumak, Akdeniz’i korumaktır.”<br />

31<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


32<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

AFGANİSTAN KAYNAKLI<br />

UYUŞTURUCU MADDELER<br />

İLE MÜCADELE<br />

[ Hazırlayan ] Berrin GÜRSOY | Kaç. Huk. Mevz. Uzm.<br />

UYUŞTURUCUNUN TANIMI VE TARİHİ<br />

İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren uyuşturucu<br />

maddelerin keyif verici, ağrı giderici, tedavi edici<br />

olarak kullanıldığı bilinmektedir. İyon’larda uyku<br />

anlamına gelen narké sözcüğünden gelen uyuşturucu<br />

kavramı, İngilizce’ye “narcotic” olarak geçmiştir.<br />

1897 yılında kimyager Felix HOFFMAN ağrıları<br />

kesen ve içerisinde ağırlıklı olarak morfin bulunan<br />

bir ilaç üretmiş ve BAYER firmasınca bu ilaca eroin<br />

adı verilerek piyasaya sürülmüştür. İlaç kısa sürede<br />

yaygınlaşıp pek çok ülkeye ihraç edilmiştir. ABD’de<br />

gerekli araştırmalar yapılmış ve ilacın bağımlılık<br />

yaptığı aşırı dozdan ölümlere sebebiyet verdiği<br />

tespit edilerek rapor yayımlanmıştır. 1931 yılında<br />

yasaklanmış, karaborsaya düşmüştür.<br />

AFGANİSTAN’DA DURUM<br />

Yasa dışı afyon üretiminin dünya çapında tek başına<br />

%90’ını karşılayan Afganistan’daki üretim, 2001<br />

yılındaki ciddi düşüşten sonra ivme kazanarak 2002<br />

yılından itibaren sürekli bir artış eğilimine girmiş,<br />

2005 yılında 4.100 ton olan afyon üretimi, 2006<br />

yılında %49 artarak 6.100 tona ulaşmıştır.<br />

2000 yılında 82.171 hektar, 2001 yılında 7.606<br />

hektar, 2002 yılında 74.100 hektar, 2003 yılında<br />

80.000 hektar, 2004 yılında 131.000 hektar, 2005<br />

yılında ise 104.000 hektarlık alanın afyon ekimi için<br />

kullanıldığı BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)<br />

tarafından yayınlanan 2006 Dünya Uyuşturucu<br />

Raporu’nda belirtilmekte; 2006 yılında ekim<br />

alanının 2005 yılına göre %56 oranında artarak<br />

165.000 hektara çıktığı tahmin edilmektedir.<br />

2001 yılında afyon üretimindeki düşüşün nedeni,<br />

Taliban yönetimi tarafından uygulanan ekim<br />

yasağıdır. Yasağın sebebinin Taliban’ın uluslararası<br />

toplumla entegrasyona yönelik bir çabası olduğunu<br />

söylemek mümkün değildir. Dünya piyasasındaki<br />

arz fazlasından dolayı afyon türevlerinin fiyatları<br />

keskin bir şekilde düşüş göstermiştir. Taliban<br />

yönetimi, 2001 yılında fiyatları yükseltmek için<br />

üretim yasağı koymuştur. 11 Eylül terör olayları<br />

sonrasında ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen<br />

“Sonsuz Özgürlük” harekatıyla Taliban yönetiminin<br />

iktidardan düşmesi, fakirlik, güçlü bir merkezi<br />

otoritenin olmayışı uyuşturucu madde üretiminin asıl<br />

nedenlerini ortadan kaldırmamıştır. 2001 yılından<br />

sonraki afyon ekim alanlarındaki artışın sebebinin<br />

bundan kaynaklandığı değerlendirilmektedir.<br />

2004 yılında Pakistan’daki 24,5 ton eroin<br />

yakalamasının dünyada yakalanan toplam eroin<br />

miktarının %25’ine, İran’daki 17,5 tonluk eroin<br />

yakalamasının toplam eroin yakalamasının %18’ine,<br />

Türkiye’deki 13,5 tonluk eroin yakalamasının toplam<br />

eroin yakalamasının %14’üne tekabül ettiği; Pakistan,<br />

İran ve Türkiye’den sonra eroin yakalamalarında<br />

başarılı ülkelerin ÇHC (%11), Tacikistan (%5), RF<br />

(%4), ABD (%2) ve İngiltere (%2) olduğu 2006 Dünya<br />

Uyuşturucu Raporu’nda belirtilmektedir.<br />

Afgan halkı haşhaş üretiminden diğer ürünlere<br />

kıyasla çok daha iyi para kazanabilmektedir. Çiftçileri<br />

uzun vadede yasa dışı haşhaş ekiminden vazgeçirecek<br />

alternatif geçim kaynakları yaratılması son derece<br />

önem kazanmaktadır. ABD ve İngiltere tarafından<br />

desteklenen geçici hükümet, her 2.500 m² için 350$<br />

karşılığında çiftçilerin haşhaş ürününü yok etme<br />

girişiminde bulunmuştur. Ancak, bu bedel çiftçilerin<br />

ürünlerini yetiştirmek için yaptıkları harcamayı bile<br />

karşılamamaktadır. Afganistan’daki uyuşturucu<br />

üretim bölgelerinin çoğunda çiftçiler her 2.500 m²<br />

için 3.500$ gelir elde etmektedir. Afganistan, güçlü<br />

bir merkezi hükümete ve vatandaşları için yüksek<br />

kazanç ve iş fırsatları verecek güçlü bir ekonomiye<br />

sahip olmadığı ve halihazırda NATO komutasındaki<br />

uluslararası askeri gücün varlığının, Afganistan’daki<br />

afyon ekiminin azaltılmasına yönelik katkısı zayıf<br />

kaldığı sürece Afganistan’ın dünyadaki yasa dışı afyon<br />

ve türevi madde talebinin büyük kısmını karşılayan<br />

ülke olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu<br />

sorunun çözümü için hem Afgan Hükümeti hem de<br />

uluslararası toplumunun uzun vadeli, çok yönlü ve<br />

yenilikçi yaklaşımları gerekmektedir.<br />

AFGANİSTAN KAYNAKLI UYUŞTURUCU İLE<br />

MÜCADELEDE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ<br />

UNODC, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Örgütü<br />

(SECI) ve Avrupa <strong>Güvenlik</strong> ve İşbirliği Teşkilatı<br />

(AGİT) bünyesinde Afganistan kaynaklı uyuşturucu<br />

tehdidi ile mücadele konusunda çok sayıda toplantı<br />

gerçekleştirilmekte ve mücadele kapasitesini<br />

artırmayı amaçlayan kararlar alınmaktadır.<br />

2003 yılında UNODC koordinesinde Paris’te 55<br />

ülkenin katılımıyla Afganistan kaynaklı afyon ve<br />

türevleri kaçakçılığına karşı, uyuşturucu kaçakçılığı<br />

rotaları üzerinde bulunan kritik ülkelerde icra<br />

edilen çalışma grubu toplantılarından oluşan “Paris<br />

Paktı İnisiyatifi” geliştirilmiştir. Afganistan ve Orta<br />

Asya ülkelerinden Avrupa’ya uyuşturucu madde<br />

ticaretinin önlenmesi maksadıyla; Paktın 2003-2006<br />

yıllarını kapsayan birinci döneminin ardından yeni<br />

stratejiler öngören ve daha çok operasyonel işbirliğine<br />

yönelik 2007-2009 yıllarını kapsayan ikinci döneme<br />

geçilmiştir.<br />

Paris Paktı İnisiyatifi’nin 3-4 Ekim 2005 tarihlerinde<br />

İstanbul’da gerçekleştirilen toplantısında, “Afganistan<br />

Kaynaklı Uyuşturucu Tehdidi ile Mücadele Hakkında<br />

Yabancı İrtibat Görevlileri Uyuşturucu ile Mücadele<br />

Topluluğu (FANC)”nun kurulması kararı alınmıştır.<br />

FANC; yabancı uyuşturucu irtibat görevlilerinin bilgi<br />

ve karşılıklı istihbarat paylaşımı için düzenli olarak<br />

bir araya geldiği; yürütme komitesi, başkan, başkan<br />

yardımcısı ve sekretaryadan oluşan yarı resmi bir<br />

topluluktur. Uyuşturucu ile mücadele kapsamında<br />

operasyonel işbirliği, teknik yardım, ikili işbirliği<br />

konularında ve genel iletişim ağında ilerleme<br />

kaydetmek üzere oluşturulmuştur.<br />

ÜLKEMİZ KANUN UYGULAYICI BİRİMLERİNİN<br />

MÜCADELESİ VE YASAL MEVZUAT<br />

18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’ne<br />

üyeliğin ardından ülkemizde haşhaş tarımı ve<br />

afyonun alım satım işlemleri ile bu maddelerin<br />

kontrolünün Uyuşturucu Maddeler Tekeline<br />

Verilmesine İlişkin Kanun ve 1931 Cenevre Afyon<br />

Sözleşmesi kabul edilmiştir. 1938 yılında bu tekel,<br />

Toprak Mahsulleri Ofisine devredilmiştir.<br />

1938-1971 yılları arasında dünya yasal afyon<br />

pazarının yaklaşık yarısına sahip olan ülkemiz, 1970<br />

yılında dünyadaki yasal olmayan afyon trafiğinden<br />

sorumlu tutulmuş ve bu nedenle ülkemizde 1971<br />

33<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


34<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

yılında afyon üretimi yasaklanmıştır. 1974 yılında<br />

ise Bakanlar Kurulu tarafından haşhaş ekim yerleri<br />

belirlenerek kontrollü afyon üretimine başlanmıştır.<br />

Bunun üzerine 1981 yılında Afyon İli Bolvadin<br />

ilçesinde kurulan Afyon Alkoloid Fabrikası’nda TMO<br />

tarafından alınan haşhaş işlenerek ihraç edilmeye<br />

başlanmıştır.<br />

Ülkemiz halihazırda dünya afyon ihtiyacını karşılayan<br />

iki geleneksel üretici ülkeden biridir. Bununla birlikte<br />

yasa dışı üretici konumunda bulunmamaktadır.<br />

Ülkemiz, piyasaya yasa dışı giren Afganistan kaynaklı<br />

uyuşturucunun Batı Avrupa’ya geçiş güzergahında<br />

bulunmaktadır. Bu coğrafi konum, ülkemizin önemini<br />

arttırmakta ve ülkemizi uyuşturucuyla mücadelede<br />

etkin bir rol almaya zorlamaktadır. Bu kapsamda hem<br />

yasal hem operasyonel alanda tedbirler alınmaktadır.<br />

“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya<br />

ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etmek”,<br />

“Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını<br />

kolaylaştırmak”, “Kullanmak için uyuşturucu<br />

veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek<br />

veya bulundurmak” şeklindeki uyuşturucu madde<br />

suçları TCK’nın 188 ve 191’inci maddeleri arasında<br />

düzenlenmiştir.<br />

Ülkemiz kolluk birimleri (<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>,<br />

Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong>, Emniyet Genel<br />

Müdürlüğü, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü)<br />

tarafından çok sayıda operasyon gerçekleştirilmiştir.<br />

2005 yılında tüm kolluk birimlerince gerçekleştirilen<br />

794 operasyon sonucunda; 1.581 şüpheli şahıs<br />

tutuklanmış, 8.936 kg eroin, afyon ve baz morfin<br />

AFGANİSTAN’DAKİ AFYON EKİMİNİN<br />

YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ<br />

Afyon ekilen alan (hektar)<br />

ele geçirilmiştir. 2006 yılında gerçekleştirilen<br />

865 operasyon sonucunda; 2.288 şüpheli şahıs<br />

tutuklanmış, 11.303 kg eroin, afyon ve baz morfin ele<br />

geçirilmiştir. Ele geçirilen bu miktarın büyük kısmını<br />

eroin oluşturmaktadır. INCB 2006 Raporu’nda,<br />

ülkemizde afyon yakalamalarının düşüklüğünün<br />

sebebi, afyonun ülke dışındaki gizli laboratuarlarda<br />

işlenerek eroin haline dönüşmesine bağlanmaktadır.<br />

Ülkemize afyon girişinden ziyade eroin girişinin<br />

olması, afyon yakalamalarının düşük olmasına neden<br />

olmaktadır.<br />

2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda ülkemiz kanun<br />

uygulayıcı birimlerinin, 2004 yılında toplam Avrupa<br />

afyon ve türevi uyuşturucu madde yakalamalarının<br />

%47’si kadar afyon ve türevi uyuşturucu madde ele<br />

geçirdiği ifade edilmektedir. Bu miktar, 13.000 tonun<br />

üzerindedir.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. ŞENER GÜNGÖR VE ALİ KINACI, UYUŞTURUCU VE UYUŞTURUCU MADDELERLE<br />

İLGİLİ SUÇLAR, YETKİN YAYINLARI<br />

2. UNODC 2006 YILI RAPORU<br />

3. INCB 2006 YILI RAPORU<br />

4. www.turkishweekly.net/turkce/makale/php?id=50<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞININ SU ÜRÜNLERİ<br />

DENETİMLERİNE YÖNELİK<br />

GÖREVLERİ<br />

[ Hazırlayan ] Aynur KARDAŞ HAYIR | Su Ürünleri Mühendisi<br />

Dünyamız sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan çok<br />

hızlı değişim göstermektedir. Bununla beraber hızla<br />

artan dünya nüfusunun yol açtığı açlık sorunu,<br />

karadan elde edilen üretim kaynaklarının tükenmeye<br />

başladığı günümüzde dikkatlerin deniz ve iç sulara<br />

yönelmesine neden olmuştur. Su ürünleri, gerek<br />

hayvansal protein açığının giderilmesinde gerekse<br />

beslenme alışkanlıklarının sağlıklı doğrultuda<br />

değiştirilmesinde oldukça önemli bir kaynaktır.<br />

Ancak deniz ve iç sularımızda hızla artan kirlilik<br />

sonucu canlı deniz kaynaklarının yaşam ortamlarının<br />

daralması, birçok türün yokolması, kontrolsüz ve<br />

aşırı avcılık sonucu balık stoklarının yok olmaya yüz<br />

tutması karşısında; suların kirlenmesini önlemek,<br />

üretilmesi düşünülen canlı stokları saptamak,<br />

uygun avlanma metotları, zamanlama ve avlanma<br />

teknolojisini belirleyerek çevreye zarar vermeden<br />

stokları kullanmak her şeyden önce kaynağı<br />

tüketmeden gelecek nesillere aktarabilmek açısından<br />

son derece önemlidir.<br />

Türkiye’de su ürünleri ile ilgili ilk yasal<br />

düzenleme Osmanlı İmparatorluğu zamanında<br />

ve 1800’lü yıllarda çıkarılan “Zabıta-ı Saydiye<br />

Nizamnamesi”dir. Üretim ve destekleme<br />

düzenlemelerinden ziyade koruma ve kontrolü<br />

amaçlayan bu yasa 20. yüzyılın ikinci yarısına<br />

kadar uygulanmıştır. Her ne kadar 1936 yılında<br />

Büyük Millet Meclisinin açış konuşmasında Büyük<br />

Önder ATATÜRK “Deniz ve deniz mahsulleri<br />

önemli bir mevzumuzdur” diyerek su ürünleri<br />

35<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


36<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

konusunun önemini vurgulamış ise de, bu konuda<br />

1960’lı yılların sonuna kadar önemli bir gelişme<br />

olmamıştır. Ancak 1953 yılında çıkarılan 6118 Sayılı<br />

Kanun ile balıkçılara çevirme, donatım, tesis ve<br />

satış kredilerinin verilmesine ilişkin bazı gelişmeler<br />

sağlanarak bu konudaki ekipmanların gelişmesine<br />

yardımcı olunmuştur.<br />

1970’li yıllara kadar bu mevzuatlarla idare olunan ve<br />

korunmaya çalışılan su ürünleri 1971 yılında 1380<br />

Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile günün koşullarına<br />

göre çağdaş bir kalıba sokulmuş, zaman içerisinde<br />

bir takım düzenlemeler yapılarak günümüze kadar<br />

gelmiştir.<br />

Günümüzde su ürünleri mevzuatı ile ilgili getirilen<br />

düzenlemelerin yasal takip ve kontrolünün kimler<br />

tarafından yapılacağı 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />

Kanunu’nun 33. maddesinde belirtilmiştir. Buna<br />

göre; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve<br />

Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su<br />

ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile<br />

görevlendirilen personel ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, Emniyet,<br />

Jandarma, Gümrük, Orman Muhafaza Teşkilatı<br />

Mensupları, Belediye Zabıtası Amir ve Mensupları,<br />

Kamu Tüzel Kişiliğine Bağlı Muhafız, Bekçi ve<br />

Korucular ile Emniyet ve Jandarma Teşkilatının<br />

bulunmadığı yerlerde Köy Muhtarı ve İhtiyar Heyeti<br />

üyeleri gibi kurum ve kuruluşlar denetimle yetkili<br />

kılınmıştır.<br />

Bu kurum ve kuruluşlar 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />

Kanunu ve bu kanuna istinaden getirilen yasaklardan<br />

dolayı bu kanun kapsamına giren suçlar hakkında<br />

zabıt tutanağı tutmak, suçta kullanılan av araçlarını<br />

zapt ederek adli mercilere teslim etmek ve idari para<br />

cezası kesmekle yetkilidirler.<br />

Su ürünleri koruma hizmetleri, Tarım ve Köy İşleri<br />

Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin 441 Sayılı<br />

Kanun Hükmünde Kararname uyarınca merkezde<br />

Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünce, illerde il<br />

müdürlüklerine bağlı kontrol şubelerince ve ilçelerde<br />

ilçe müdürlükleri tarafından yerine getirilmektedir.<br />

Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, su ürünleri ile ilgili<br />

yasak ve sınırlamaların takip ve kontrolü; kontrol<br />

tekneleri ile denizde ve iç sularda, ürünün karaya çıkış<br />

noktalarında, balıkhanelerde, su ürünleri işleme ve<br />

değerlendirme tesislerinde, balıkçı barınak ve çekek<br />

yerlerinde, toptan ve perakende satış yapılan yerlerde,<br />

soğuk ve donmuş muhafaza depolarında, tüketim<br />

merkezlerinde ve ihraç kapılarında yapılmaktadır.<br />

13 Temmuz 1982 tarih ve 2692 Sayılı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> Kanunu ile de 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />

Kanunu’na aykırı hareket edenleri izlemek, önlemek,<br />

suçluları yakalayarak gerekli işlemleri yapmak görevi<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na verilmiştir. <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, tüm denizlerimizde, sahip<br />

olduğu mevcut altyapı ve olanaklar bakımdan Su<br />

Ürünleri Kanunu’nun uygulanmasında önde gelen bir<br />

kurumdur.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> botları yaptıkları kontrollerde, balıkçı<br />

teknelerini; su ürünleri ruhsat tezkerelerini, ağ göz<br />

açıklığı, avlanma alan ve zamanı, avcılık türüne<br />

göre gerekli teknik koşular, avlanma derinliği,<br />

minimum avlanma boyu, seyir defteri yönlerinden<br />

denetlemektedirler.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, ülkemizin canlı deniz<br />

kaynaklarının korunması kapsamındaki görevlerini,<br />

sadece denizde yasaların uygulanması ile sınırlı<br />

tutmayıp, periyodik aralıklara balıkçılarımızın<br />

bilinçlendirilmesi amacıyla Balıkçılık Bilgilendirme<br />

Toplantıları düzenlemektedir. Bu toplantılarda<br />

balıkçılarla denetim görevlileri arasında karşılıklı fikir<br />

ve bilgi alışverişine zemin yaratılmakta, balıkçıların<br />

dilek ve şikayetleri dinlenerek sorunların tespit<br />

edilmesine ve çözümlenmesine yönelik çalışmalara<br />

olanak sağlanmaktadır.<br />

Ülkemiz üç tarafı çevreleyen denizleri ve zengin iç su<br />

varlığı ile büyük su ürünleri potansiyeline sahiptir.<br />

Bu nedenledir ki, kaynaklarımızı aşırı avcılıkla tahrip<br />

etmeden verimli şekilde işletmek, ekonomik değeri<br />

yüksek olan su ürünlerimizi korumak ve stoklarımızı<br />

geliştirmek büyük önem taşımaktadır.<br />

Getirilen bütün düzenlemelerin başlıca amacı,<br />

kendi kendini yenileyebilen bir kaynak olan su<br />

ürünleri stoklarından çekilen fert sayısı kadar yeni<br />

ferdin stoka ilave edilmesine imkân tanımaktır.<br />

Bu ise ancak konulan yasak ve mükellefiyetlerin<br />

titizlikle ve etkili bir şekilde kontrolü ile mümkün<br />

olacaktır. Aksi halde yumurtlama döneminden<br />

önce ya da yumurtlama olgunluğuna erişmemiş<br />

fertlerin avlanması, stokların tahribatına neden olup,<br />

sürdürülebilir avcılığı tehlikeye sokmakta, hatta bazı<br />

türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.<br />

Su ürünleri stoklarının korunması, ekonomik<br />

türlerin geliştirilmesi, uygun avlama teknolojisinin<br />

kullanılmasının sağlanması, böylece su ürünleri<br />

üretiminin artırılması koruma kontrol hizmetlerinin<br />

temel amacıdır.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. ÇAKMAK,S., ÇOLAK, H., SU ÜRÜNLERİ MEVZUATI VE YAPTIRIMLAR AÇISINDAN<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ, TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL<br />

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA<br />

2. SU ÜRÜNLERİ SEMPOZYUMU, EGE ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ YÜKSEK OKULU,<br />

İZMİR<br />

3. http://www.kkgm.gov.tr<br />

4. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, 2001, 8’İNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI ÖZEL<br />

İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU, DPT YAYINLARI NO: 2575-ÖİK: 588<br />

37<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


TCSG-307 ve HOPA<br />

[ Hazırlayan ] TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong><br />

Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım 2006 tarihinde denize<br />

indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir.<br />

TCSG-307, 12 Şubat - 2 Mart 2007 tarihleri arasında Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nda İntibak Eğitimi’ne tabi tutulmuş ve 14 Nisan 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Trabzon Grup <strong>Komutanlığı</strong> bağlısı olarak Hopa/Artvin limanına konuşlandırılmıştır.


40<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Geminin boyu 35,6 m olup eni 6,7 m’dir. Geminin<br />

azami sürati 46 knot, iktisadi sürati ise 30 knot’tır.<br />

Ana makineleri 3650 Hp, MTU 16 V 4000 M 90’dır.<br />

TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong> tarafından 2007 yılında,<br />

göreve başladığı 14 Nisan 2007 tarihinden itibaren<br />

85 gemi/tekne kontrolü yapılmış ve bunlardan 12<br />

tanesine yasal işlem uygulanmıştır.<br />

28 - 31 Mayıs 2007 tarihleri arasında Poti ve Batum<br />

liman ziyaretleri ile Türkiye-Gürcistan Fiili Arama<br />

Kurtarma Tatbikatı icra edilmiştir.<br />

COĞRAFİ YAPI, NÜFUS, İDARİ YAPI, TARİH<br />

Hopa, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin doğu bölümünde<br />

yer alır. İlçenin doğusunda Gürcistan Cumhuriyeti,<br />

batısında Arhavi, güneyinde Borçka ve kuzeyinde<br />

Karadeniz bulunmaktadır. İlçenin Gürcistan<br />

Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısı’na<br />

uzaklığı 18 km, Artvin il merkezine uzaklığı ise 65<br />

km’dir. Hopa, Trabzon-Rize-Artvin-Ardahan-Kars-<br />

Erzurum ve Gürcistan Cumhuriyeti’ni birbirine<br />

bağlayan uluslararası karayolu üzerinde bir kavşak<br />

konumundadır. Nisan 2007 ayında Karadeniz <strong>Sahil</strong><br />

Yolu’nun açılması ile beraber Hopa-Rize arası 1<br />

saate, Hopa-Trabzon arası 2 saate inmiştir. Hopa, il<br />

genelinde nüfus artış hızı (1990-2000’e göre) %o 5,43<br />

ile en yüksek olan ilçe konumundadır. İlçenin toplam<br />

nüfusu 32.584’dür. İlçe merkezi nüfusu 15.445,<br />

köy nüfusu ise 17.139’dur. Belde belediyesi olan<br />

Kemalpaşa’nın nüfusu 4.238’dir. İlçenin yüzölçümü<br />

289 km², nüfus yoğunluğu ise km 2 başına 154 kişidir.<br />

İlçenin merkez ve Kemalpaşa Beldesi ile 29 köyü<br />

bulunmaktadır. Hopa, Karadeniz Bölgesi’nin tipik<br />

yerleşim karakteri olan dağınık yerleşim özelliklerini<br />

taşımaktadır.<br />

Hopa ilçesi ve çevresi, 1490-1512 yıllarında Yavuz<br />

Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Osmanlı<br />

Devleti’ne katılmıştır. 1509 yılında bugün sınırlarımız<br />

dışında kalan Gönye Kalesi’nin fethi ve Sancak<br />

haline getirilmesi ile Hopa bu Sancağa bağlanmıştır.<br />

Lala Mustafa Paşa tarafından 1578 yılında fetih<br />

sonucu merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır eyaletinin<br />

kurulması ile bu eyalete bağlanan Hopa, 1829 yılında<br />

Çarlık Rusyası ile imzalanan Edirne Antlaşması<br />

sonucu Ahıska’nın bu ülkeye verilmesi sonrasında<br />

Trabzon eyaletinin bir sancağı olan Batum’a<br />

bağlanmıştır.<br />

1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Kars ve<br />

Ardahan’la birlikte Hopa, Kemalpaşa bucağına kadar,<br />

Batum dahil olmak üzere Ruslara bırakılınca, Hopa<br />

ve çevresi 1878 yılından itibaren Rize Sancağına<br />

bağlanmıştır. 1883 yılında ilçe teşkilatı kurulduktan<br />

sonra 1. Dünya Savaşı’nda 23 Şubat 1915 tarihinde<br />

Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 31 Mart 1917<br />

tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Hopa, milli<br />

sınırlarımıza dahil olmuştur.<br />

Hopa, 1936 yılına kadar Rize iline bağlı iken bu<br />

tarihten sonra Artvin iline bağlanmıştır. Bu tarihte<br />

3 bucağı ve 71 köyü bulunmakta iken, bu bucaklardan<br />

Fındıklı, Hopa’dan ayrılarak 1 Ocak 1948 tarihinde<br />

ilçe olmuştur. Daha sonra da 1 Haziran 1954’te<br />

Arhavi bucağı da Hopa’dan ayrılarak ayrı bir ilçe<br />

haline getirilmiştir.<br />

Hopa’nın bugünkü adı Yavuz Sultan Selim tarafından<br />

verilmiştir. Kendisi, Trabzon’da vali iken Batum<br />

sancağını ele geçirmek üzere düzenlediği seferde<br />

Hopa’nın arkasında bulunan dağlarda konaklar ve bu<br />

dağlardan sahil şeridinde bulunan şehre, Acemce’yi<br />

iyi bildiğinden bu dilde “güzel” anlamına gelen<br />

Hop ismini koyar. Hop ismi günümüzde Hopa’ya<br />

dönüşmüştür.<br />

Hopa’da genelde çay ve fındık üretiminden elde edilen<br />

gelirin yanı sıra Sarp sınır kapısından gerçekleştirilen<br />

ithalat ve ihracat nedeniyle ticari faaliyetler<br />

hızlanmış, beraberinde bölgeye ekonomik yönden bir<br />

rahatlama getirmiştir.<br />

EĞİTİM VE ÖĞRETİM, KÜLTÜREL YAPI<br />

Okur yazar oranının yüksekliği, nüfusun dışa<br />

dönüklüğü ilçenin sosyal seviyesini yükseltmiş,<br />

çaydan ve sınır ticaretinden elde edilen kazancın<br />

artması, her türlü yeniliğin ilçeye girmesine neden<br />

olmuştur. İlçe merkez ve köylerinde günün getirdiği<br />

her türlü yenilikler yadırganmadan kullanılmaktadır.<br />

Yörede ağalık ve şeyhlik gibi özellikler<br />

bulunmamaktadır.<br />

Yöre halkı, Karadeniz insanının tipik özelliklerine<br />

sahiptir. Genellikle horon türünde olan ilçe folkloru<br />

Karadeniz bölgesinin genel özelliklerini taşımaktadır.<br />

Gerek köylerde gerek merkezde kamu hizmeti veren<br />

kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve lojmanları<br />

büyük oranda tamamlanmıştır.<br />

41<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


42<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Coğrafi yapısından kaynaklanan oluşumdan dolayı<br />

özellikle kırsal kesimlerde çok dağınık yerleşim<br />

birimleri görülür. Arazinin engebeli oluşumu yerleşim<br />

alanlarının dağınık olmasına neden olmuştur.<br />

İklimden kaynaklanan nem oranının diğer bölgelere<br />

göre çok yüksek oluşu halkın konutlarını neme<br />

dayanıklı ahşap binaların inşasına yöneltmiştir.<br />

Ancak, teknolojik imkanların gelişmesiyle beraber<br />

betonarme yapılara kayma eğilimi göze çarpmaktadır.<br />

Günümüzde kırsal yerleşim alanlarında eskiden<br />

gelme alışkanlıklardan serenderli, ahırlı, çatılı, ahşap<br />

yapılı yapılar az da olsa görülür. Özellikle köylerinde<br />

haneler arasındaki mesafeler hayli fazladır. Bu durum<br />

komşuluk ilişkilerinden çok arazilerin kendine<br />

mahsus yapılarından dolayı ortaya çıkmıştır. İki katlı<br />

inşa edilen ahşap binalar günümüzde yerlerini köyler<br />

de dahil çok katlı betonarme yapılara terk etmektedir.<br />

Hopa’da her yıl temmuz ayının ilk haftasında<br />

Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığınca organize<br />

edilen Hopa Kültür, Sanat ve Deniz Festivali<br />

düzenlenmektedir. Festival etkinlikleri kapsamında<br />

çeşitli sanatsal, sportif ve kültürel etkinlikler<br />

düzenlenmektedir.<br />

EKONOMİK YAPI<br />

İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, iklim yapısına<br />

uygun olan çay, fındık, mısır, turunçgiller, kivi, kara<br />

üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçenin arazi yapısı<br />

makineli tarımın yapılması açısından son derece<br />

sınırlı imkan tanımaktadır.<br />

İlçe genelinde ticari anlamda hayvancılık gelişmiş<br />

değildir. Büyük ve küçükbaş hayvancılık, kümes<br />

hayvancılığı, arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik<br />

olarak yapılmaktadır. Balıkçılık, ilçe ekonomisinde<br />

önemli bir yere sahiptir.<br />

İlçede sanayi tesisi olarak 1 adet çay fabrikası, TEİAŞ’a<br />

ait 1 adet termik santral, ETİ Bakır İşletmeleri A.Ş.’ye<br />

ait tesis ve POAŞ Depo İşletmesi bulunmaktadır.<br />

İlçe ekonomisinde son derece önemli yeri olan ve<br />

her türlü liman hizmetinin verilebileceği altyapıya<br />

sahip, özel sektör tarafından işletilen Hopa Limanı;<br />

Doğu Karadeniz’in doğu sınırında Gürcistan<br />

Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp sınır kapısına<br />

15 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 100.000 m 2 ’lik alan<br />

üzerine kuruludur.<br />

Hopa Gümrükleri Başmüdürlüğü işlemleri; Hopa<br />

Liman sahasında görev yapan Hopa Gümrük<br />

Müdürlüğü ile Sarp sınır kapısında faaliyet<br />

gösteren Sarp Gümrük Müdürlüğü birimlerince<br />

yürütülmektedir. Sarp gümrük sahasında mevcut<br />

birimler arası koordinasyon Sarp Mülki İdare<br />

Amirliğince yürütülmektedir. Sarp sınır kapısı<br />

hizmetleri farklı birimlere bağlı toplam 134 personel<br />

ile verilmektedir.<br />

Batum Uluslararası Havaalanı’nın Türk<br />

vatandaşlarınca da kullanımı için Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığınca imzalanan anlaşmanın<br />

onaylanmasına ilişkin yasa tasarısı, Mart 2007’de<br />

TBMM’de kabul edilmiştir. Anlaşma sayesinde,<br />

Gürcistan sınırına yakın bölgelerdeki yurttaşlar<br />

Batum Havaalanı’nı iç hat terminaliymiş gibi<br />

kullanabilecek, Hopa’da kurulacak terminalde çıkış<br />

işlemlerini yaptıran yurttaşlar, özel otobüslerle ve<br />

herhangi bir sınır geçişine tabi tutulmaksızın Batum<br />

Havaalanı’na aktarılacaktır. Aynı şekilde Batum<br />

Havaalanı’ndan Türkiye’ye gelecek yolcuların da<br />

yurda giriş işlemleri Hopa terminalinde yapılacaktır.<br />

Hali hazırda Hopa terminalinin inşasına devam<br />

edilmektedir.<br />

HOPA VE TCSG-307<br />

TCSG-307, 14 Nisan 2007’de Türkiye’nin Gürcistan<br />

sınırındaki bu güzide ilçemizde göreve başlamıştır.<br />

Ülkemizin doğusundaki deniz sınırını korumak,<br />

meydana gelebilecek sınır ihlali olaylarına en kısa<br />

sürede reaksiyon göstermek, Doğu Karadeniz halkına<br />

denizi ve denizciliği sevdirmek maksadıyla denizle<br />

ilgili faaliyet gösteren tüm şahıs ve kurumlarla iyi bir<br />

diyalog içerisinde görevine devam etmektedir.<br />

43<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


44<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ<br />

[ Hazırlayan ] Yılmaz AKYUNUS | Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı<br />

Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize kısmet olması gururların en büyüğü oldu.<br />

Bu yazıyı okurken “Ben de düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz olacağını<br />

şimdiden tahmin edebiliyorum. Bu dalışı birileri yapacaktı, yapılmalıydı. Fakat şuna inanıyorum ki, bizim<br />

gerçekleştirdiğimiz, bu dalışı hayal eden herkesin başarısı, herkesin gururudur.<br />

Bu dalışla ilgili plan ve çalışmalarımızın başlangıcı,<br />

oldukça eskilere dayanıyor. Erdoğan’ın iki sene evvel<br />

Japonya’da tahsilde olan bir talebesinden istediği ön<br />

bilgilerin gelmesiyle başladı bütün hikaye.<br />

Önceleri bir turist gibi Japonya’ya gidip dalışı<br />

gerçekleştirmek olarak başlayan düşünceler, zamanla<br />

daha sağlam temellere oturmaya başladı. Bu sadece<br />

iki kişinin başarısı olmamalıydı. Türk sualtı camiasına<br />

mal olmalıydı. Neticede Federasyonumuzun iki<br />

görevlisi olarak bu seyahati ve dalışı gerçekleştirmeye<br />

karar verdik. Dışişleri Bakanlığımız, Tokyo<br />

Büyükelçiliğimiz, Japon Büyükelçiliği ve<br />

Konsolosluğu nezdindeki girişimlerimiz müsbet<br />

netice verdi. Sıra masrafları karşılamaya gelmişti.<br />

Böyle bir seyahatin yüksek bir bedeli olduğunun<br />

bilincindeydik. Daha önceki çalışmalarımda da yakın<br />

ilgilerini esirgemeyen SABAH grubuna açtım konuyu.<br />

Gazete ile aramızdaki bağı kuran kıymetli savaş<br />

muhabiri Bengüç Özerdem eşliğinde ve Sabah’ın<br />

sponsorluğunda gerçekleştirilecekti gezi. SABAH her<br />

zamanki duyarlılığını göstermiş, böylesine anlamlı<br />

bir girişime gerekli desteği sağlamıştı. Sevincimize<br />

diyecek yoktu. İş sadece gidiş gününü kararlaştırmaya<br />

kalmıştı. Erdoğan’ın dersleri, Bengüç’ün seyahatleri,<br />

benim lokantamın işleri derken, geleneksel olarak<br />

şehitlerimizi anma tarihi olan 3 Haziran günü<br />

imdadımıza yetişti. Evet 3 Haziran tarihini içine<br />

alacak bir gezi olmalıydı, oldu da. Hepimiz işlerimizi<br />

bu tarihe göre ayarlayacaktık. Gezi 1 Haziran’da<br />

başlayacak 8 Haziran’da bitecekti.<br />

Hemen son hazırlıklara başladık. Video kameramın<br />

ve fotoğraf makinelerimizin bakımlarını yaptık.<br />

Dalış malzemelerimizi toparladık. Gerekli yerlere<br />

verilecek şiltler ve plaketler yaptırıldı, hediyeler<br />

alındı. Bu arada Ertuğrul’un tarihçesiyle ilgili son<br />

dökümalar toplandı. Seyahat günü gelmişti. Neşe ve<br />

heyecan içinde uçağımıza binip Japonya’nın yolunu<br />

tuttuk. 12 saat süren direkt bir uçuşun sonunda<br />

Osaka Kansai Havaalanı’na indik. Görülmeye değer,<br />

muhteşem bir tesis. Deniz doldurularak inşa edilmiş<br />

bir havaalanı. Kushimoto Belediye Başkanının<br />

bize göndermiş olduğu bilgilerin yardımıyla, bizi<br />

götürecek treni bulup yerleşmemiz çok sürmedi.<br />

Çevremizi hayret ve hayranlıkla seyrederek geçen 3<br />

saatlik yolculuğun neticesinde Kushimoto’ya ulaştık.<br />

Orada bizim için hazırlanmış olan gezi programının<br />

ilk satırında belirtildiği gibi, belediyeye ait bir<br />

minibüs ve bizi karşılamak üzere görevlendirilmiş<br />

personel tren garında bekliyordu. O kadar uzun<br />

bir yolculuğun sonunda karşılaştığımız bu sahne<br />

bizi çok etkiledi ve memnun etti. İngilizce bilen<br />

halkla ilişkiler müdürü Bay Ali Yorio Hamaguchi<br />

ile yaptığım konuşma neticesinde, bizi önce<br />

kalacağımız otele götüreceklerini öğrendik. Otelde<br />

bir müddet istirahatimizden sonra Belediye Başkanı<br />

Bay Kisitani’nin bizi kabul edeceği söylendi.<br />

Otele yerleşmemizden yaklaşık 1 saat sonra aynı<br />

ekip bizi Belediye binasına götürmek için geldi.<br />

Aracımız Belediye binasının bahçesine yanaşınca<br />

şaşkınlığımız son haddine vardı. Binanın önündeki<br />

direğe şanlı bayrağımız çekilmişti. Belediye personeli<br />

ellerinde Türk ve Japon bayrakları olduğu halde<br />

giriş kapısının iki yanına dizilmiş bizi bekliyordu.<br />

Bu sahneyi görünce gözyaşlarımızı tutmakta<br />

epeyce zorlandık. Ben ve Erdoğan kapıdaki bizi<br />

bekleyenlerle el sıkışırken, Bengüç bu gurur<br />

verici tabloyu görüntülemeye başlamıştı bile.<br />

Herkes ile tek tek el sıkıştıktan sonra, Başkanın<br />

bizi makamında beklediğini bildirdiler. Bizleri<br />

kapısında karşılayan Sayın Kisitani her birimizi<br />

Türk adetlerine göre 2 defa öptükten sonra toplantı<br />

masasının etrafında yer gösterdi. Gurur duygusuyla<br />

bezenmiş heyecanım daha da artmıştı. Makam<br />

odasının bütün duvarları Ertuğrul’a ait resim ve<br />

fotoğraflarla süslenmişti. Sehpa ve masaların üzeri<br />

yine Ertuğrul ile ilgili şilt ve plaketlerle doluydu.<br />

Şaşkınlığımız ikram edilen yeşil çay ile biraz olsun<br />

yatıştı. Tercüman vasıtasıyla konuşmaya başladık.<br />

Ziyaretimizden son derece memnun kaldığını<br />

bildiren Başkan, Kushimoto Kasabası, Osima Adası<br />

ve Ertuğrul’un enkazı ile ilgili bilgiler verdi. Bizde<br />

böylesi sıcak karşılamadan ve şahsımıza gösterdiği<br />

hüsnü kabulden ne kadar memnun olduğumuzu,<br />

Japonya’yı çok beğendiğimizi söyleyip ayrıca Japon<br />

insanının bize olan yakınlığından söz edip, dalışı<br />

ne zaman yapabileceğimizle ilgili sorular sorduk.<br />

Bu arada Bengüç de olayları bir haberci gözüyle<br />

değerlendirmekteydi. Bir saate yakın görüştükten<br />

sonra Başkan’ın nazik akşam yemeği davetinde<br />

buluşmak üzere yanından ayrıldık. Lokanta<br />

itina ile seçilmişti. Kendilerine ikram etmek için<br />

götürdüğümüz rakının içilmesinden sonra sohbet<br />

olabildiğince koyulaştı. Geç vakit bizi otelimize<br />

bıraktıklarında Japonlar ile ne kadar çok ortak<br />

yanımız olduğunu düşünüyordum. Program gereği,<br />

ertesi gün Şehitlik, Abide ve Müze gezilecekti.<br />

Dinlenebilmemiz için ziyaret öğleden sonraya<br />

bırakılmıştı. Beraberce bindiğimiz minibüs, önce<br />

bir feribot ile Osima Adası’na geçti. Daha sonra<br />

yaptığımız 5 dakikalık yolculuk neticesinde<br />

ulaştığımız Abide Meydanı’nda ikinci bir duygu<br />

sağanağına tutulduk. Abidenin önünde büyüklü<br />

küçüklü 100 kişiye varan bir kalabalık bizi bekliyordu.<br />

Bu şahısların 107 yıl önce faciadan kurtulan<br />

denizcilerimize büyük destek veren, yardım sağlayan,<br />

onları uzunca bir süre yedirip içiren ve tedavi eden<br />

insanların soyundan geldiklerini öğrenmemiz<br />

uzun sürmedi. Bu seyahatin bu kadar duygu yüklü<br />

olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Başkanın bizim<br />

için hazırlattığı özel çelengi, şehitlerimizin aziz<br />

ruhu önünde saygı ile eğilerek, abidedeki belirli yere<br />

yerleştirirken, gözyaşlarımı engellemem imkansız<br />

hale geldi.<br />

Çelenk koyulmasından sonra Başkanın yaptığı anlamlı<br />

konuşmaya, ekibimiz adına duygularımızı ifade eden<br />

bir konuşma ile mukabelede bulundum. Daha sonra<br />

Federasyonumuz adına götürdüğümüz şilt, bayrak,<br />

rozet ve hediyeleri törene katılanlara verdik. Onlar da<br />

çok duygulanmışlardı. Abide önünde topluca fotoğraf<br />

çekilmesinden sonra, hep beraber Türk müzesine<br />

gittik. Buruk bir heyecan içinde gezdiğimiz müzenin<br />

görevlisine götürdüğümüz hediyelerden bazılarını ve<br />

kendimiz adına hazırlattığımız plaketi teslim ettikten<br />

sonra otelimize dönmek üzere yola koyulduk. Yol<br />

boyunca böyle bir vesile ile müzenin bir vitrininde,<br />

bıraktığımız plaket üzerinde ölümsüzleşen Yılmaz<br />

Akyunus, Erdoğan Özarık isimlerini düşünüyordum.<br />

Otelimize geldiğimizde erkenden uyumak üzere<br />

odalarımıza çekildik.<br />

Evet büyük gün gelmişti. Erkenden gelen vasıtaya<br />

bütün malzemelerimizi ve makinelerimizi doldurduk.<br />

45<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


46<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Bay Hamaguchi her zaman olduğu gibi bizi yalnız<br />

bırakmamıştı. Giysilerinden, deniz üzerinde de<br />

bizimle beraber olacağı anlaşılıyordu. Feribot<br />

ile tekrar geçtiğimiz Osima Adası üzerindeki<br />

yolculuğumuz bu sefer biraz daha uzun sürdü. 10<br />

dakika sonra adanın Pasifik’e bakan yüzündeki<br />

balıkçı gemilerinin barındığı limana geldik. Araçtaki<br />

malzemelerimizi tekneye yüklerken, çevredeki<br />

balıkçılar anlamadığımız bir takım şeyler söyleyip,<br />

şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Böylesine sert bir havada<br />

denize açılmamızın doğru olmadığını söylüyorlarmış.<br />

Bizim o anki duygularımızı, hangi şartlarla ve ne<br />

kadar uzaklardan böyle bir görev için geldiğimizi<br />

nereden bilebilirlerdi ki? Evet hava oldukça sertti.<br />

Fakat artık bizi hiçbir şey engelleyemezdi. Bu dalışı<br />

kendimize gaye ve görev edinmiştik. Ayrıca iyi bir<br />

havayı bekleyecek zaman ve imkanımız yoktu.<br />

Denize açılmakta oldukça isteksiz olan kaptanımız<br />

işaretimizle beraber tekneyi iskeleden ayırdı. Erdoğan<br />

ile beraber, rehberimiz Bay Minamihata’nın daha<br />

önceden tekneye getirdiği tüpleri sallantıya karşı<br />

yerleştirip sıkıştırırken, Bengüç önceleri çok daha zor<br />

şartlar yaşamış olmanın rahatlığı içinde çalışmasını<br />

sürdürüyordu. Teknenin burnu mendirekten çıkar<br />

çıkmaz dalışın çok zor olacağına karar verdik.<br />

Dalgalar teknenin burnundan aşarak güvertede<br />

eriyordu. Kendimizi sağlama alarak elbiselerimizi<br />

giymeye başladık. Ne de olsa dalacağımız nokta çok<br />

uzakta değildi. Şanlı Ertuğrul’un çarparak battığı<br />

büyük kaya grubunun yakınına geldiğimizde,<br />

Erdoğan ile karşılıklı olarak birbirimizin son malzeme<br />

kontrolünü yaptık. Erdoğan fotoğraf makinesini, ben<br />

de video kameramı alarak, kendimizi rehberimizin<br />

arkasından sırtüstü karanlık sulara bıraktık. 10 m.<br />

derinde nasıl olsa sakindir diye düşünürken, 15 m.<br />

derinde olduğumuzu farkettiğimde su hareketleri<br />

hala devam ediyordu. Rehberimizi takiben 20<br />

metrelere geldiğimizde dip görünmeye başladı.<br />

Dipten sivri çıkıntılar yapan kayaların arasından zig<br />

zaglar çizerek kalıntıları aramaya başladık. Buraya<br />

“black current” adını vermelerinin sebebi daha<br />

iyi anlaşılıyordu. Planktonların, görüş mesafesini<br />

azalttığı yetmiyormuş gibi, dipten kopup gelen dev<br />

yosun yaprakları da önümüzü kesmeye başladı.<br />

Satıhtan beri çalıştırdığım video kameramın<br />

objektifi önüne sık sık takılan yosunlardan birini<br />

daha temizlerken, aniden önümüzde bir köpekbalığı<br />

belirdi. Yaklaşık 4 metre boyundaki balık daha önce<br />

gördüklerimize pek benzemiyordu. İnce ve uzun bir<br />

vücut yapısına sahipti. Kuyruğuna yakın bölgede<br />

de iri yan yüzgeçleri vardı. Hemen kameramı ona<br />

doğru çevirdim. Bizim üç kişi olmamızdan olsa gerek,<br />

seri bir hareketle yön değiştirip uzaklaştı. Daha<br />

başkalarını görmemeyi temenni edip, dibi taramaya<br />

devam ettik. Rehberimizin dibe iyice yaklaşıp belli<br />

bir noktaya doğru gittiğini gördüm. Kameramı<br />

ona doğru yönlendirerek takibe başladım. Dibe diz<br />

çökerek, gelmemizi işaret etti. Çok heyecanlandım.<br />

Gözlerimle Erdoğan’ı aradım. Göz göze geldiğimizde,<br />

onun da heyecanı gözlerinden okunuyordu. Rehberin<br />

yanına geldiğimizde, bulduğumuz parçayı incelemeye<br />

başladık.<br />

Bu cisim geniş metal bir boru idi, yanlarında halkaya<br />

benzeyen parçalar vardı. Cismin, gemiye ait ufak<br />

buhar makinesinin bacası olduğunu anlamamız uzun<br />

sürmedi. İnceleyip, fotoğraf ve filmini çektikten<br />

sonra, çevrede olabilecek başka enkaz parçalarını<br />

aramak için, dibe çok yakın ve dikkatli bir şekilde<br />

dolaşmaya devam ettik. Zaman zaman dipteki kum<br />

ve çakılları eşeleyerek altına bakıyorduk. Bu arayış<br />

20 dakika kadar sürdü. İkinci dalışa hazırlık yapmak<br />

üzere tekneye dönmeye karar verdik. Tekneye<br />

çıktığımızda sevincimize diyecek yoktu. Hemen<br />

gördüklerimizi Bengüç’e anlattık. Gerekli notları<br />

yazdık. Dev dalgalar teknemizi sallamaya devam<br />

ediyordu. Yüzey zamanımızın sonu gelince, kendimizi<br />

tekrar sulara bıraktık. Bu sefer yanımıza Türkiye’den<br />

getirdiğimiz metal Türk Bayrağını ve “Sabah”<br />

plaketini de almıştık. Ben dip durumunu öğrenmiş<br />

olmanın rahatlığı içinde, videoma ilaveten fotoğraf<br />

makinemi de yanıma aldım. Hemen bacaya yönelttik<br />

istikametimizi. Yanına gelince, ilk iş olarak bacanın<br />

etrafında ve içinde bulunan taş ve kumları dikkatli<br />

bir şekilde kazıp tahliye etmeye başladık. Biz bu işi<br />

yaparken video kameramı rehberimiz kullanıyordu.<br />

Böylece çok rahat bir şekilde çalışıyordum. 15<br />

dakika süren çalışmamız neticesinde, bacanın<br />

etrafını 1 m kadar açıp derinleştirmiştik. İçine<br />

de girilebiliyordu. Bu görüntüye beraberimizde<br />

getirdiğimiz bayrak ve plaketi ilave ederek bol bol<br />

fotoğraf ve film çektik. Zamanımız dolmuştu. Tam<br />

tekneye dönmeye hazırlanıyorduk ki, 3 m kadar<br />

uzağımızda bir cismin parladığını farkettik. Yanına<br />

gidip elimize aldığımızda, bunun bir seramik parçası<br />

olduğunu gördük. Ertuğrul’un tarihçesinde anlatılan<br />

ve Japon İmparatorunun bizim Sultan’a gönderdiği<br />

hediyelerden bir parça olmalıydı. Sevincimiz bir kat<br />

daha artmıştı. Bengüç’e ikinci müjdeyi vermek için<br />

sabırsızlanıyorduk. Tekneye çıkar çıkmaz, bir yandan<br />

soyunup bir yandan da olayları anlatırken, Bengüç<br />

çok seri bir şekilde makinesini çalıştırıyordu.<br />

47<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


48<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Son dalışımıza hazırlanmak ve yemeğimizi yemek<br />

için limana döndük. Keyfimize diyecek yoktu. Enkaz<br />

kalıntısını bulmuş, plaketlerimizi bırakıp görüntüleri<br />

filme almıştık. Fakat yine de son bir dalış yapıp,<br />

görünürde başka bir parçanın olup olmadığından<br />

emin olacaktık. 3 saat süren beklemeden sonra<br />

tekrar aynı noktaya gidip üçüncü dalışımıza başladık.<br />

Yaptığımız son dalış ne yazık ki müsbet bir netice<br />

vermedi. Geçen uzun yıllar, Pasifik okyanusunun<br />

etkili tayfunu ve her gün 2 defa oluşan med cezir<br />

hareketleri neticesi, enkaz parçaları, kum çakıl ve<br />

kaya parçaları altına gömülmüştü.<br />

Ama herşeye rağmen 534 denizcimizin şehit<br />

olduğu bu kazada batan ‘Ertuğrul’ gemisinin enkaz<br />

kalıntısını bulmuş ve görüntülemiştik. Hayallerimiz<br />

boşa çıkmamış, emeklerimiz ziyan olmamıştı.<br />

Yoğun duygular içinde tekneye dönerek son<br />

görüntüleri filme aldık. Tarihe mal olacak bir olay<br />

gerçekleştirilmiş, görev tamamlanmıştı. Bengüç<br />

SABAH’a yazacağı yazıyı kafasında planlamaya<br />

başlamıştı bile. Yazının başlığını bile bulduğunu<br />

söylüyordu. Bu geziye maddi katkıda bulunan<br />

gazetenin yazarının bu memnuniyeti bize de<br />

yansımıştı. Japonya’da kalacağımız son 2 günü nasıl<br />

geçireceğimizin planlarını yapmaya başladık. Kalan<br />

günlerde çevrede geziler yaptık. Deniz ve denizaltı<br />

müzesini ziyaret ettik. Çok ilgimizi çeken balina<br />

avında kullanılan silahları inceledik. Denizlerde<br />

kurulmuş dünyaca ünlü balık çiftliklerini gezdik.<br />

Budizm, Şintoizm tapınaklarında tetkiklerde bulunup<br />

fotoğraflar çektik. Dönüş günü gelmişti.<br />

Belediye Başkanı’na ve personeline veda ziyaretinde<br />

bulunmak maksadıyla belediye binasına gittiğimizde,<br />

Başkan’ın sürpriziyle karşılaştık. Bize uzattığı günlük<br />

bir Japon gazetesinde, Kushimoto’ya yaptığımız<br />

ziyaret ve ERTUĞRUL’a yaptığımız dalıştan söz<br />

eden bir yazı bulunuyordu. Başkanla beraber<br />

çekilmiş bir fotoğrafımız ve Ertuğrul’un resmi yazıyı<br />

tamamlıyordu. Hepimize birer tane gazete hediye etti.<br />

Veda edip binadan ayrıldık. Şimdi de dönüş heyecanı<br />

başlamıştı. Vatanımıza, ailelerimize, dostlarımıza ve<br />

sizlere kavuşacaktık. Yazıma son verirken bu gezi ve<br />

dalışın gerçekleşmesinde katkısı olan, emeği geçen<br />

herkese, özellikle çok büyük destek ve yardımlarını<br />

gördüğümüz Tokyo Büyükelçiliğimiz Başkatibi<br />

Sayın Fazlı Çorman beyefendiye teşekkür eder,<br />

minnet duygularımı ifade etmek isterim. Saygı ve<br />

sevgilerimle.


50<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Saygıdeğer okurlar,<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜMAMİRAL<br />

CAN ERENOĞLU’NUN SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞININ 25. YIL DÖNÜMÜ<br />

ve SAHİL GÜVENLİK GÜNÜ KUTLAMA YAZISI<br />

Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz<br />

büyük bir önemi vardır. Ancak denizlerimizin<br />

koruyucu kalkanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın<br />

güzide personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve<br />

önemi daha büyüktür. 13 Temmuz, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın feragat, fedakarlık ve mücadelelerle<br />

dolu, her zaman daha iyiyi ve daha güzeli arayacağı<br />

duraksız yola ilk adımını attığı Kuruluş günüdür.<br />

<strong>Güvenlik</strong>, savunma ve emniyet kavramlarının yeni<br />

bir boyut kazandığı ve güvenlik kavramının tüm<br />

bu kavramların önüne geçtiği yüzyılımızda <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız, Yüce Önder Mustafa<br />

Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda<br />

belirlediği rotada “Çağdaş medeniyet seviyesinin<br />

üzerine çıkma” hedefine azim ve kararlılıkla<br />

ilerlemektedir.<br />

Türkiye’nin kendisini çerçeveleyen denizlere hak<br />

ettiği önemi vermeksizin ve köklü bir deniz kültürüne<br />

sahip olmaksızın gelişmiş bir ülke olamayacağı<br />

hepimizce bilinen bir gerçektir. Yaşadığı dönemi,<br />

günümüzü ve geleceği fikirleri ve devrimleriyle<br />

aydınlatan Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder<br />

Mustafa Kemal Atatürk denizlerin etkin bir şekilde<br />

kullanılması gerektiğini bize şu sözlerle vasiyet<br />

etmiştir; “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü<br />

olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız”.<br />

Bu nedenle her yaşta ve bilinçli bir şekilde Mavi<br />

Vatan olarak isimlendirdiğimiz denizlerimizin<br />

yanı sıra dünya denizlerinin sunduğu nimetlerden<br />

faydalanmak hepimizin ortak vizyonu olmalıdır.<br />

Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi<br />

verip ilgi gösterenlere güç, gönenç, güvenlik ve huzur<br />

getiren denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde<br />

toprak ve hatta onur kaybı ile cezalandırdığı da<br />

akıldan çıkarılmamalıdır.<br />

Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak denizci<br />

bir ülke olması halinde anlam kazanacaktır.<br />

Denizci bir ülke olmamız için de Mavi Vatanımız<br />

denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde<br />

güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak<br />

sağlanması şarttır. İnsanların denizde güvenliğinin,<br />

can ve mal emniyetinin sağlanması temel<br />

görevimizdir.<br />

Türk <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın temelleri 1859<br />

yılında kurulan Rüsumat Emaneti teşkilatına kadar<br />

uzanmaktadır. Daha sonra bu görevler; 1886 yılında<br />

Jandarmaya bağlı Kordon Bölükleri, 1932 yılında<br />

Genelkurmay Başkanlığına bağlı Gümrük Muhafaza<br />

Umum Kumandanlığı ve 1956’da tekrar Jandarmaya<br />

bağlı olarak görev icra eden Jandarma Botları<br />

tarafından yerine getirilmiştir.<br />

Ülkemizin jeostratejik konumu, ihracat ve<br />

ithalatının çok büyük bir kısmının denizlerden<br />

yapılması ve denizlerimizdeki hareketliliğin her<br />

geçen gün artması dikkate alınarak, 25 yıl önce<br />

bugün, 9. Deniz Kuvvetleri Komutanımız ve 44.<br />

Hükümetin Başbakanı olan Oramiral Bülend ULUSU<br />

döneminde alınan karar doğrultusunda, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız 13 Temmuz 1982 tarihli<br />

Resmi Gazetede yayımlanan 2692 Sayılı Kanun ile<br />

kurulmuştur.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız, 25 yıl önce<br />

bünyesinde;<br />

• Sadece 42 adet yüzer unsura sahip ve<br />

• Personelinin tamamı Deniz Kuvvetleri<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nca karşılanan bir seviyede iken,<br />

25 yıl sonra bugün;<br />

• 150’den fazla <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu,<br />

• Arama/Kurtarma Helikopterleri,<br />

• <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Uçakları ve<br />

• Mobil Radarlardan oluşan bir kuvvet yapısına<br />

ulaşmış bulunmaktadır.<br />

Hali hazırda erişilen bu kuvvet yapısı ile Gürcistan<br />

sınırındaki Hopa’dan, Bulgaristan sınırındaki<br />

İğneada’ya, Yunanistan sınırındaki Enez’den, Suriye<br />

sınırındaki Çevlik’e kadar 63 ayrı üs ve limanda<br />

“Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak<br />

denizci bir ülke olması halinde anlam<br />

kazanacaktır. Denizci bir ülke olmamız için<br />

de Mavi Vatanımız denizlerimizin etkin<br />

olarak kullanılması ve denizlerde güven,<br />

emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak<br />

sağlanması şarttır. İnsanların denizde<br />

güvenliğinin, can ve mal emniyetinin<br />

sağlanması temel görevimizdir.”<br />

konuşlanarak ve Mavi Vatan olarak ifade ettiğim<br />

yaklaşık Türkiye yüzölçümünün yarısına eşit bir deniz<br />

alanında görev icra edilmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın, Atatürkçü düşünce<br />

sistemine ve Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı<br />

seçkin personeli ile; insana ve hukukun üstünlüğüne<br />

saygı, dürüstlük ve samimiyet değerleri başta olmak<br />

üzere yenilikçi ve yaratıcı bir anlayışıyla ve çağdaş<br />

uygarlığın gerektirdiği mesleki ve ahlaki değerler ile<br />

bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeksizin icra<br />

ettiği görevleri şöyle özetleyebiliriz;<br />

• <strong>Sahil</strong> ve karasularımız ile Münhasır Ekonomik<br />

Bölgemizi korumak, güvenliğini sağlamak,<br />

• Denizlerimizde can ve mal emniyetini sağlamak,


52<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

• Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık<br />

eylemlerini, yasa dışı göç ve insan ticaretini önlemek,<br />

• Türk Arama Kurtarma Sahasında, deniz arama<br />

kurtarma görevlerini icra etmek,<br />

• Türk Boğazlarında stratejik deniz nakliyatının<br />

güvenliğini sağlamak,<br />

• Ceyhan, Aliağa gibi stratejik tesislerin denizden<br />

güvenliğini sağlamak,<br />

• Denizde kültür ve tabiat varlıklarını korumak,<br />

• Yasa dışı su ürünleri avcılığını önlemek,<br />

• Yat turizmi faaliyetlerini denetlemek,<br />

• Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden<br />

kaynaklanan her türlü deniz kirliliğine mani<br />

olmaktır.<br />

Bu kapsamda;<br />

• Şu anda çevre denizlerimizdeki tüm gemi<br />

hareketleri, bir başka ifade ile “Tanımlanmış Deniz<br />

Resmi” <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahı ile<br />

bağlısı Bölge ve Grup Komutanlıklarında gerçek<br />

zamanlı olarak takip edilmekte,<br />

• Arama-Kurtarma ve Harekât Merkezinde tesis<br />

edilen COSPAT-SARSAT isimli uydu yardımlı<br />

“Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak<br />

maksadıyla, 16 Ocak 2007 tarihinde<br />

sözleşmesi imzalanan ve açık denizlerde<br />

en zor şartlarda görev yapacak olan 1.700<br />

tonluk 4 adet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Arama<br />

Kurtarma Gemisinin İstanbul’daki RMK<br />

Marine Tersanesinde inşasına yönelik<br />

çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri DOST,<br />

GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin<br />

ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010<br />

yılında hizmete girecektir.”<br />

arama kurtarma sistemi sayesinde Türk Arama<br />

Kurtarma Bölgesindeki kazalara anında müdahale<br />

edilebilmektedir.<br />

Son bir yıl içerisinde icra ettiğimiz görevlerde;<br />

• Toplam 31.600 adet gemi ve tekne kontrol edilmiş<br />

ve bunlardan yasalara aykırı davrandığı tespit edilen<br />

4.700 adeti savcılıklara sevk edilmiş,<br />

• Türk Boğazlarından geçen, ham petrol, likit petrol<br />

gaz, likit doğal gaz ve patlayıcı madde gibi tehlikeli<br />

yük taşıyan 1.625 adet geminin terörist faaliyetlere<br />

karşı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile denizden güvenliği<br />

sağlanmış,<br />

• 269 Arama-Kurtarma faaliyetinde 1310 insan ve 76<br />

tekne kurtarılmış,<br />

• Denizi kirleten teknelere 215.000 YTL. idari para<br />

cezası kesilmiş,<br />

• Muhtelif uyruklu 2171 yasa dışı göçmen ve 64<br />

organizatör yakalanmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız Haziran 2003’te<br />

yapılan bir kanun değişikliği ile personel temini<br />

açısından kadrolarında uzmanlaşmış personelin<br />

bulunacağı müstakil bir yapıya kavuşturulmuştur.<br />

Hali hazırda Subay ve Astsubayların yaklaşık % 50’si<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> sınıfı personeldir. Ana Plan gereğince;<br />

2014 yılında tüm personelin <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> sınıfı<br />

olması hedeflenmiştir.<br />

Son yıllarda gerek uluslararası ortamda ve gerekse<br />

bölgemizde gittikçe önem kazanan deniz güvenliği,<br />

deniz emniyeti, ticari trafiğin kontrol ve takibi,<br />

kıyıların güvenliği, yasa dışı göç, arama kurtarma ve<br />

deniz çevresinin korunması gibi görev ihtiyaçlarını<br />

karşılamak üzere 2005 yılı sonunda <strong>Sahil</strong> Gözetleme<br />

Radar Sistemi (SGRS) Projesi başlatılmıştır. Projenin<br />

2007 yılı içerisinde etüt ihalesi tamamlanacak<br />

ve 2008’den itibaren Türkiye kıyılarında tam<br />

radar kaplaması sağlanarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>mızın denizlerimizdeki etkinliği büyük<br />

oranda artacaktır.<br />

Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak maksadıyla,<br />

16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve<br />

açık denizlerde en zor şartlarda görev yapacak olan<br />

1.700 tonluk 4 adet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Arama Kurtarma<br />

Gemisinin İstanbul’daki RMK Marine Tersanesinde<br />

inşasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri<br />

DOST, GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin<br />

ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010 yılında<br />

hizmete girecektir.<br />

İstanbul’daki Yonca-ONUK Tersanesinde Türk<br />

mühendis ve işçileri tarafından inşa edilen ve boyları<br />

33 metre olan 120 tonluk KAAN-33 Sınıfı bot<br />

projesine devam edilmektedir. Yine aynı tersanede<br />

inşa edilerek hizmete girmiş olan KAAN-15 Sınıfı<br />

Ani Müdahale Botlarından elde edilen tecrübelerden<br />

yararlanarak geliştirilen ve saatte yaklaşık 60 deniz<br />

mili bir diğer ifade ile 110 kilometre sürat yapabilen<br />

KAAN-19 sınıfı botların ilki 18 Eylül 2006 tarihinde<br />

hizmete girmiştir. Bu botların inşasına devam<br />

edilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.<br />

Ağır deniz şartlarında ve sığ sularda görev yapabilecek<br />

ve alabora olduğunda kendisini düzeltebilecek<br />

özellikteki süratli bot tedarik çalışmamız sonuçlamış,<br />

ilk bot teslim alınmış, diğer botlar ise 2008 yılı<br />

sonuna kadar teslim alınacaktır.<br />

Mevcut helikopterlere ilave olarak, aynı tipte 6 adet<br />

daha AB-412 EP helikopteri 2008 yılı sonuna kadar<br />

hizmete girmiş olacaktır.<br />

Mevcut CASA CN-235 tipi gözetleme uçaklarımızın<br />

sahil güvenlik görevlerine yönelik cihaz ve sistem<br />

entegrasyonu çalışmaları devam etmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, yürüttüğü projeler ve iyi<br />

eğitilmiş personeli ile görevlerini etkin bir şekilde icra<br />

ederek, “Denizlerimizde insanların aklına gelecek ilk<br />

kurum olmak” hedefi doğrultusunda ilerlemektedir.<br />

<strong>Komutanlığı</strong>mız; denizcilik kültürünü ve bilincini<br />

yaygınlaştırmak, denizleri ve denizciliği sevdirmek,<br />

gelecek nesillere tertemiz ve kaynakları tükenmemiş<br />

denizler bırakmak için halkımızın özellikle de<br />

denizlerimizin kaynaklarından faydalanan<br />

balıkçılarımızın bilgilendirilmesi ve sorunlarının<br />

çözüme kavuşturulması amacı ile seminerler ve<br />

toplantılar düzenlemektedir.<br />

Yine bu kapsamda yeni nesillerin, deniz ve denizcilik<br />

konularında bilgili şekilde yetiştirilebilmesi, çevre<br />

korunmasına duyarlı olması amacı ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Bölge Komutanlıklarının bulunduğu illerde ve<br />

Ankara’da faaliyet gösteren <strong>Sahil</strong> Deniz İzci Grubuna<br />

destek verilmektedir.<br />

Toplumsal gelişime destek faaliyetleri kapsamında<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nca; birçok ilköğretim<br />

okuluna kitap, kırtasiye ve eğitim araç-gereç<br />

desteğinde bulunulmuştur.<br />

Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan<br />

Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderinin denizlerde<br />

olduğuna 25. yılını kutladığımız <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın korkulan değil, sevilen ve saygı<br />

duyulan ve denizlerimizde güven veren saygın bir<br />

Komutanlık olacağına ve Atatürk’ün çizdiği bilim<br />

ve akıl rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceğine<br />

yürekten inanıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.<br />

Denizlerin güzelliği, gücü ve sevgisi sizlerle olsun.<br />

Kalpleriniz insan ve deniz sevgisiyle dolsun.


54<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

DEĞERLENDİRME<br />

Yarışmaya katılan 2.794 adet eserin<br />

değerlendirilmesi Seçici Kurul’u oluşturan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Konutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU, Kurmay Başkanı Dz. Kur. Kd.<br />

Alb. Oktay Tanju SEL, Personel Başkanı Dz.<br />

Kd. Alb. Necdet KÖKEN ile Gazi ve Ankara<br />

Üniversitelerinin Öğretim Üyleri olan<br />

Sayın Prof. Dr. Şeniz AKSOY,<br />

Sayın Yrd. Doç. Dr. Cengiz SAVAŞ,<br />

Sayın Ceylan TÜRKŞEN,<br />

ve Sayın Gülizar DOĞARAY tarafından<br />

yapılmış; 13’ü ödüle, 51’i sergilenmeye<br />

layık olmak üzere toplam 64 eser<br />

belirlenmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

AMAÇ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> birliklerinin<br />

konuşlandırıldığı illerdeki ilköğretim<br />

okullarında öğrenim gören öğrencilerin,<br />

denize olan ilgi ve sevgilerini artırmak,<br />

denizde güvenlik konusunda<br />

bilgilenmelerini sağlamak ve resim ile<br />

ilgili yaratıcı çalışmalarını desteklemek<br />

maksadıyla “Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu resim yarışması düzenlenmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

ÖDÜL TÖRENİ<br />

Yarışmanın ödül töreni <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın 25’inci Kuruluş<br />

Yıldönümü olan 13 Temmuz 2007’de<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutamlığı Karargahında<br />

icra edilen kutlamalarla birlikte<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

TEŞEKKÜR BELGESİ<br />

Yarışmaya katılan tüm katılımcılara<br />

Teşekkür Belgesi yollanmıştır.


56<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ<br />

Birincilik Ödülü olan Dizüstü Bilgisayarı, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Zağnospaşa İlköğretim<br />

Okulu öğrencisi olan Hüseyin Şerif ŞERAS’a İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ tarafından verilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

İKİNCİLİK ÖDÜLÜ<br />

İkincilik Ödülü olan Dijital Fotoğraf makinesi, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Özel Yüce Koleji<br />

öğrencisi olan Dicle ÖZER’e İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT tarafından verilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ<br />

Üçüncülük Ödülü olan MP3 Çalar, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası Atatürk İlköğretim Okulu<br />

öğrencisi olan Berrak ÖZKAN’a Denizcilik Müsteşarlığı Vekili Sayın Hasan NAİBOĞLU tarafından verilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

MANSİYON ÖDÜLLERİ<br />

Yapılan törende Mansiyon Ödülü’ne layık görülen Yunus TERZİ, Alara ÜNAL, Semih PEKER, Ceren ALYAR, Adrian Alexander STABRYN,<br />

Yağız CERİTOĞLU, Esra ZİLELİ, Mert Ali ARSLAN, Melisa PANK ve Birke BEK’e <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> amblemli Kalem Takımı, Teşekkür Belgesi,<br />

sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası verilmiştir.


58<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

MİLLİ PİYANGO ÇEKİLİŞİ<br />

25. Yıl Kutlamaları kapsamında 19<br />

Temmuz 2007 tarihinde çekilişi yapılan<br />

Milli Piyango biletlerinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Kompozisyonu yer almıştır.<br />

KOKTEYL<br />

10 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahının<br />

orta bahçesinde, karargahta görevli tüm<br />

personelin katılımıyla “25. Yıl Kokteyli”<br />

düzenlenmiştir. Kokteylde En Uzun Süre<br />

Hizmet Eden ve En Genç Subay, Astsubay,<br />

Devlet Memuru ve Uzman Çavuşlara<br />

25. Yıl Anı Objesi takdim edilmiştir.<br />

TEBRİK TÖRENİ<br />

“25. Yıl Anı Fotoğrafı” çekiminden sonra<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU tarafından personel tebrik<br />

edilmiştir.<br />

25. YIL FOTOĞRAFI<br />

13 Temmuz 2007 günü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> Karargahının protokol<br />

girişinde karargahta görevli personelin<br />

katılımıyla “25. Yıl Anı Fotoğrafı”<br />

çektirilmiştir.


60<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

ÖNCEKİ SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLARININ<br />

KARŞILANMASI<br />

6. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Emekli<br />

Tümamiral Niyazi ULUSOY, 8. <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Komutanı Emekli Tümamiral<br />

Alper Ç. TEZEREN, 10. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Emekli Tümamiral Engin HEPER<br />

ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU tören vesilesiyle bir<br />

araya geldiklerinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>mızın dünyada örnek alınan<br />

bir Komutanlık olması amacıyla geleceği<br />

değerlendirdiler.<br />

İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN<br />

GÜNEŞ’İN KARŞILANMASI<br />

İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve<br />

eşi, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU ve eşi tarafından<br />

karşılanmıştır.<br />

25. YIL KUTLAMA TÖRENİ<br />

Öğle Yemeği hitamında davetlilerin ve<br />

basın mensuplarının katılımıyla Konferans<br />

Salonu’nda 25. Yıl Kutlama Töreni icra<br />

edilmiştir.<br />

ÖĞLE YEMEĞİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU<br />

tarafından konuklara öğle yemeği<br />

verilmiştir.


62<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

EN KIDEMLİ EMEKLİ SAHİL<br />

GÜVENLİK KOMUTANI’NIN<br />

KONUŞMALARI<br />

En Kıdemli Emekli <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı olan 6. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Emekli Tümamiral Niyazi<br />

ULUSOY tarafından yapılan konuşmada<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın ülke için<br />

önemi anlatılmış ve <strong>Komutanlığı</strong>n geldiği<br />

seviyeden övgüyle bahsedilmiştir.<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANI TÜMAMİRAL<br />

CAN ERENOĞLU’NUN<br />

KONUŞMALARI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU tarafından <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın dünü, bugünü<br />

ve yarını konulu “25. Yıl Konuşması”<br />

yapılmış ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

personelinin Atatürk’ün çizdiği bilim ve akıl<br />

rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceği<br />

vurgulanmıştır.<br />

DENİZ TEMALI SUNUM<br />

Dünya’yı turlamış en hızlı Türk olan<br />

Sayın Ekrem İNÖZÜ tarafından verilen<br />

“Deniz” temalı sunumda Dünya Turu<br />

sırasında çekilen fotoğraflar ve filmler<br />

gösterilerek denizin doğal hayattaki önemi<br />

vurgulanmıştır.<br />

HİZMET ANISI TÖRENİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU tarafından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>na en uzun süre hizmet veren<br />

SG Alb. E. Ahmet PÜRÇEK, SG. İda. Kd.<br />

Bçvş Cengiz İNCEOĞLU ve De. Me. Üstün<br />

KÜÇÜKKARACA’ya 25. Yıl Hizmet Anısı<br />

Belgesi verilmiştir.


64<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

RESİM SERGİSİ AÇILIŞI<br />

Konferans Salonu’ndaki törenin hitamında<br />

İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve<br />

eşi Sayın Ayşe GÜNEŞ, İçişleri Bakanlığı<br />

müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT,<br />

Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY, Emekli<br />

Tümamiral Alper Ç. TEZEREN ve <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Komutanı Can ERENOĞLU<br />

tarafından “Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Sergisi’nin açılışı yapılmıştır.<br />

SAHİL GÜVENLİK MARŞI SÖZ<br />

YAZARI MÜSTAFİ DZ. YZB.<br />

KAMİL YÜCEORAL’A 25. YIL ANI<br />

OBJESİ TAKDİMİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU tarafından 14 Kasım<br />

1987 yılında bestelenen <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Marşı’nın söz yazarı müstafi Dz. Yzb. Kamil<br />

YÜCEORAL’a 25. Yıl Anı Objeleri takdim<br />

edilmiştir. Marşın bestecisi Emekli Bnd.<br />

Alb. Halil ÇOLAKOĞLU ise sağlık problemi<br />

nedeniyle törene katılamamıştır.<br />

İLK GÜN ZARFI ve ANMA PULU<br />

25. Yıl Kutlamaları kapsamında <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

hazırlanan ve PTT tarafından 2007 yılı<br />

emisyon programına alınarak, 13 Temmuz<br />

2007 tarihinde tedavüle çıkarılan “İlk<br />

Gün Zarfı ve Anma Pulu”, PTT standında<br />

davetlilerin beğenisine sunulmuştur.<br />

KOKTEYL<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim<br />

Sergisi’nin açılışına katılan konuklar için<br />

25. Yıl Kokteyli düzenlenmiştir. Konuklar<br />

canlı müzik eşliğinde Resim Sergisi’ni<br />

gezmiş ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

25. Yıl Anı Defteri’ne günün anlam ve<br />

önemine ilişkin düşüncelerini yazmışlardır.


66<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

FUTBOL TURNUVASI<br />

30 Mayıs - 24 Haziran 2007 tarihleri<br />

arasında Ulusoy Spor tesislerinde 16<br />

takımın katılımıyla icra edilmiştir.<br />

Turnuvada:<br />

1. Milli Eğitim Müdürlüğü,<br />

2. Devlet Su İşleri,<br />

3. İl Emniyet Müdürlüğü,<br />

olmuştur.<br />

Turnuvada dereceye giren takımlara<br />

ödülleri <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Karadeniz Bölge<br />

Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. İlyas KOÇAK<br />

tarafından verilmiştir.<br />

YELKEN YARIŞLARI<br />

17-20 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da<br />

Samsun Yelken Kulübü’nün desteği ile<br />

düzenlenmiştir. Yarışmalara 43 tekne -<br />

67 katılımcı iştirak etmiştir. Yarışmada<br />

Laser Radial kategorisinde Murat AYIK<br />

(Samsun), Laser 4.70 kategorisinde Göksü<br />

KANTARCIOĞLU (Sinop), Genel Optimist<br />

kategorisinde Suat TÜKEL (Sinop), Bayanlar<br />

Optimist kategorisinde ise Ayşenur UYGUN<br />

(Sinop) birincilikleri elde etmişlerdir.<br />

Yarışmalarda dereceye girenlere ödülleri<br />

Samsun Valisi Hasan Basri GÜZELOĞLU,<br />

Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci<br />

BEŞTEPE, Samsun Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Yusuf Ziya YILMAZ, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Karadeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb.<br />

İlyas KOÇAK tarafından verilmiştir.<br />

KOKTEYL<br />

13 Temmuz 2007 akşamında <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Karadeniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> bahçesinde<br />

Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

başkanlığındaki heyet, mülki erkan ve<br />

halkın katılımıyla düzenlenen bir kokteyl<br />

verilmiştir.<br />

UKRAYNA HEYETİ ZİYARETİ<br />

12-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında<br />

Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

Tuğamiral Nikola Yevgenoviç JIBAREV<br />

başkanlığındaki Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> Heyeti BG-31 Bukovina<br />

botuyla <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Karadeniz Bölge<br />

<strong>Komutanlığı</strong>-Samsun’a liman ziyaretinde<br />

bulunmuştur.


68<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

ÇUVAL İLE YÜRÜME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 10 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan Yusuf<br />

ERBAY’a ödülü, Amasra Kaymakamı Sayın<br />

Hasan ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

KIRKAYAK YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 4’er kişilik 2 takımın katılımıyla<br />

icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan<br />

Su Ürünleri Kooperatifi’ne ödülleri,<br />

Bartın Valisi Sayın İsa KÜÇÜK tarafından<br />

verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

YELKEN YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 7 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan Okan<br />

ÖZKARA’ya ödülü, Karadeniz Bölge<br />

Komutanı Tuğamiral Türker ERTÜRK<br />

tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş<br />

olup, yarışmada birinci olan İsmail İNCİ’ye<br />

ödülü, Zonguldak Jandarma Eğitim Tugay<br />

Komutanı Tuğgeneral Recep ONUR<br />

tarafınadan verilmiştir.


70<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

YUMURTA TAŞIMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 15 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan<br />

Tutku KAYALIK’a birincilik ödülü, Amasra<br />

Belediye Başkanı Sayın Ali ÖZTÜRK<br />

tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş<br />

olup, yarışmada birinci olan TCSG-127<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nda görevli Topçu Er Tuncay<br />

KUYUMCU’ya ödülü, Bartın Deniz Üs<br />

Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Hayrettin<br />

İMREN tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Trabzon Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

KOKTEYL<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Karargah<br />

bahçesinde personelin ve halkın katılımyla<br />

bir kokteyl düzenlenmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 8’er kişilik 4 takımın katılımıyla<br />

icra edilmiş olup, yarışmada birinci<br />

olan Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’ne<br />

birincilik ödülü, Zonguldak Valisi Sayın<br />

Yavuz ERKMEN tarafından verilmiştir.


72<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />

ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

KÜREK YARIŞLARI<br />

22 Nisan 2007 tarihinde Haliç Körfezi’nde<br />

11 kategoride, 164 katılımcının iştiraki<br />

ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kupası Kürek Yarışları<br />

düzenlenmiş, Genç C Bayanlar Tek<br />

Çifte’de birinci olan Ceren DEMİRKOL<br />

ve Genç C Erkekler Tek Çifte’de birinci<br />

olan Berkay TEZCAN’a ödülleri Dz. Kur.<br />

Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından;<br />

Genç B Bayanlar Tek Çifte’de birinci<br />

olan Elif ÇİFTÇİ ve Genç B Erkekler Tek<br />

Çifte’de birinci olan H. Mert SEVİNÇ’e<br />

ödülleri Kürek Federasyonu Başkanı<br />

Çetin ÖZTÜRK tarafından; Kıdemliler<br />

İki Çifte’de birinci olan Tolga ÖZLER-<br />

Akif KESİCİ çiftine ödülleri Dz. Alb.<br />

Göktan ÖZEKER tarafından; Genç C<br />

Erkekler Dört Çifte’de birinci olan Mete<br />

ÖZYILDIRIM-Alper TÜYLÜOĞLU-G.<br />

Cihat AY-Mertcan AKSU takımına ödülleri<br />

SG Yb. Yavuz GEÇİM tarafından; Genç<br />

B Bayanlar Dört Çifte’de birinci olan<br />

Ceyla HOŞGÖR-Elif ÇİFTÇİ-Tuğçe GÜLER-<br />

Zeynep KÖLERBE ve Genç B Erkekler<br />

Dört Çifte’de birinci olan Osman Can<br />

GÜNERİ-Ogeday ÖZCAN-Özgür T.<br />

ÖZTÜRK-Emre CAN takımlarına ödülleri<br />

SG İk. Yb. Hasan TAŞ tarafından; Genç<br />

B Erkekler Sekiz Çifte’de birinci olan<br />

Soner ATAŞ-Selahattin GÜRSOY-Engin<br />

ÖZKAN-Özkan ÖZKARA-Önder TALAŞ-<br />

Mehmet Ali VARDAR-Erman UYUMAZ<br />

takımına ödülleri SG Bnb. Hakan ŞENGÜL<br />

tarafından; Kıdemliler Tek Çifte’de birinci<br />

olan Ali Rıza BİLAL ve Kıdemliler Dört<br />

Çifte’de birinci olan Batuhan BARUTÇU-<br />

Yalçın FİDANCI-Erkut OĞULTÜRK-Tuncay<br />

KOCABIYIK takımna ödülleri Dz. Bnb.<br />

Uğur ALKAN tarafından verilmiştir.<br />

BOĞAZ GEÇİŞİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 25. Yıl<br />

Kutlamaları kapsamında 13 Temmuz<br />

2007 tarihinde İstanbul Boğazı’nda <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Marmara ve Boğazlar Bölge<br />

<strong>Komutanlığı</strong> tarafından tertiplenen geçit<br />

icra edilmiştir.<br />

Saat 17.00’de başlayan ve 9 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

botu ile 1 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> helikopterinin<br />

iştirak ettiği geçit, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>na yakışır disipilinde icra<br />

edilmiştir.<br />

Pruva hattı nizamında başlayan geçit,<br />

toplu dönüş ve çark manevralarıyla devam<br />

etmiş, daha sonra yükse süratlere çıkılarak<br />

değişik şekillerdeki tertiplenmeler ile güzel<br />

görüntüler meydana getirilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> botlarında görev yapan<br />

personelin de yeteneklerini sergileme<br />

fırsatı buldukları geçit, İstanbul Boğazı’nda<br />

bu güzel gösteriyi izleme fırsatı bulan<br />

halk tarafından büyük beğeni ve takdir ile<br />

karşılanmıştır.<br />

Saat 19.00’da sona eren geçite müteakip<br />

halkın sevgi gösterileri ve sergilenen<br />

yetenekler sayesinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> personeli olmanın heyecan<br />

ve gururu daha da yüksek seviyede<br />

hissedilmiştir.


74<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />

ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

SAHİL GÜVENLİK 25. YIL<br />

KUPASI 2. AYAK İZMİT KÖRFEZİ<br />

YARIŞLARI<br />

17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında<br />

İzmit Körfezi’nde İzmit Yelken Kulübü<br />

ev sahipliğinde, 133 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, Optimist Genel Klasman<br />

ve Optimist Bayanlar’da İpeknaz ÖZDEN,<br />

Laser 4.70 Genel Klasmanı’nda Cem<br />

SELÇUK, Laser 4.70 Bayanlar’da Ece<br />

ALAYBEYOĞLU, Laser 4.70 Junior’da Sinan<br />

GÖK, Laser Radial Genel Klasman ve Laser<br />

Radial Genç’te Celal TÜMŞEN ve Laser<br />

STANDART’da Halil SAVAŞ birinci olmuş,<br />

dereceye girenlere ödülleri SG Alb. Özer<br />

USTA tarafından verilmiştir.<br />

TÜRKİYE OFF-SHORE<br />

ŞAMPİYONASI - 1. AYAK<br />

12-13 Mayıs 2007 tariherinde Haliç<br />

Körfezi’nde 8 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, birinci olan Alpay AKDİLEK-<br />

Kerem TUNCER, ikinci olan Joseph<br />

Mulhbauer-Berna Mulhbauer ve üçüncü<br />

olan Ali TANIR-Janne KOHO takımlarına<br />

ödülleri <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından<br />

verilmiştir.<br />

BOĞAZİÇİ KUPASI YAT YARIŞI<br />

26-27 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul<br />

Boğazı’nda 65 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı’nda Provezza<br />

5, IRC2 Klasmanı’nda Goblin Teknesi<br />

takımlarına birincilik ödülleri Dz. Kur.<br />

Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından,<br />

IRC3 Klasmanı’nda Avare, IRC4<br />

Klasmanı’nda Delight Teknesi takımlarına<br />

birincilik ödülleri Dz. Alb. Fatih ZEYBEK<br />

tarafından, IRC5 Klasmanı’nda Kaçak ve<br />

Destek Klasmanı’nda Heni Eser Teknesi<br />

takımlarına birincilik ödülleri SG Yb.<br />

Yavuz GEÇİM tarafından Marmara Yelken<br />

Kulubü’nde düzenlenen ödül töreninde<br />

verilmiştir.<br />

SAHİL GÜVENLİK 25. YIL<br />

KUPASI 2. AYAK KARABİGA<br />

YARIŞLARI<br />

17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında<br />

Karabiga Körfezi’nde Karabiga Yelken<br />

Kulübü ev sahipliğinde, 50 teknenin<br />

katılımıyla düzenlenmiş, Optimist Genel<br />

Klasmanı’nda Murat SAMSUN, Optimist<br />

Bayanlar’da Tuğba ÖKSÜZ, Laser 4.70 Genel<br />

Klasmanı’nda Batuhan YÜKSEL, Laser<br />

Radial Genel Klasmanı’da Özgür AKANSEL,<br />

Laser Radial Genç’te Uğur ARAS ve Laser<br />

Standart’da Çağrı TÜRE birinci olmuş,<br />

dereceye girenlere ödülleri SG Kur. Kd. Bnb.<br />

Cengiz FİTÖZ tarafından verilmiştir.


76<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />

ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

KARARGAH ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Çanakkle Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında yapılan kutlama etkinlikleri<br />

kapsamında düzenlenen Halat Çekme<br />

Yarışması’nda birinci olan Kıyı Emniyeti<br />

Personeli Takımı’na ödülü Dz. Kur. Kd.<br />

Bnb. Cengiz FİTÖZ tarafından; Gemici Bağı<br />

Yarışması’nda birinci olan Hasan ÇAKIR,<br />

Kaşıkla Yumurta Taşıma Yarışması’nda<br />

birinci olan SG Mhf. Er Ahmat KARACA,<br />

El İncesi Atma Yarışması’nda birinci olan<br />

SG Topçu Er Muharrem YURTSEVER ve<br />

Çuvalda Yürüme Yarışması’nda birinci<br />

olan SG Mhf. Er Erol KIZGIN’a ödülleri<br />

Kıyı Emniyet-10 Kaptanı Haluk YENAY<br />

tarafından verilmiştir.<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI<br />

25.YIL KUPASI YAT YARIŞI<br />

7 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul<br />

Boğazı’nda 25 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı birincisi Uluç<br />

Teknesi takımına ödülü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU,<br />

IRC2 Klasmanı birincisi Agresivo Teknesi<br />

takımına ödülü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmara<br />

ve Boğazlar Bölge Komutanı Dz. Kur.<br />

Kd. Alb. Kemal KAVALA, IRC3 Klasmanı<br />

birincisi Şahmat Teknesi takımına ödülü<br />

Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İMRE,<br />

IRC4 Klasmanı birincisi Korsan Taksi<br />

Teknesi takımına ödülü Ataköy Marinası<br />

Genel Müdürü O. Serdar ÇITAK ve IRC5<br />

Klasmanı birincisi Berk Teknesi takımına<br />

ödülü AMYC Komodoru Teoman ARSAY<br />

tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

BOZCAADA ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

Bozcaada ziyareti gerçekleştirilmiş,<br />

limanda bulunan halka 25. Yıl Anı Objeleri<br />

hediye edilmiş, mülki erkan ve halkın<br />

katılımıyla aynı günün akşamında bir<br />

kokteyl düzenlenmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

ÇANAKKALE ETKİNLİKLERİ<br />

Çanakkale Marina’daki yatlar ve Eceabat<br />

Küçük Balıkçıları Koruma Kooperatifi<br />

ziyaret edilmiş, 25. Yıl Anı Objeleri<br />

dağıtılmış, Çanakkale Marina’da Deniz Dibi<br />

ve Kıyı Temizliği yapılmıştır.


78<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />

6 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,<br />

yarışmada birinci olan SG Topçu Er Eser<br />

KAYA’ya ödülü, Harekat Şube Müdürü SG<br />

Yb. Oğuz ÖZDEMİR tarafından verilmiştir.<br />

KIYI TEMİZLİĞİ<br />

9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında<br />

Bayraklı <strong>Sahil</strong> Şeridi’nde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> personeli,<br />

personel aileleri ve halkın katılımıyla kıyı<br />

temizliği yapılmıştır.<br />

SİLİSTRE ÇALMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />

7 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,<br />

yarışmada birinci olan SG Motorcu Er<br />

Engin YILMAZ’a ödülü, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

İzmir Onarım Destek Komutanı Dz. Alb.<br />

Murat ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.<br />

GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 14 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG<br />

Varda. Er Tuncay GÜREL’e ödülü, Krh. ve<br />

Dst. Kt. Komutanı Dz. Yb. Doğan ÖZERK<br />

tarafından verilmiştir.


80<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

TANITIM GÖSTERİSİ<br />

13 Temmuz 2007, 19.00 - 20.00 saatleri<br />

arasında İzmir Körfezi’nde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

helikopterleri ve botlarının katıldığı<br />

tanıtım gösterisi uçuş ve seyri icra<br />

edilmiştir.<br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />

4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup,<br />

yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> İzmir<br />

Onarım Destek <strong>Komutanlığı</strong>na ödülü,<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı<br />

SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN tarafından<br />

verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

MARMARİS ETKİNLİKLERİ<br />

• 13 Temmuz 2007 tarihinde Marmaris<br />

İç Limanı’nda Deniz Temizliği Faaliyeti<br />

yapılmış,<br />

• Marmaris <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> iskelesinde<br />

bulunan TCSG-82 ziyarete açılmış ve anı<br />

objeleri ziyaretçilere takdim edilmiş,<br />

• Saat 18.00’den sonra TCSG-82<br />

rehberliğinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Unsurlarının<br />

ve Marmaris Limanı’nda bulunan çeşitli<br />

büyüklükte teknelerin katılımıyla geçit<br />

töreni icra edilmiştir.<br />

KUŞADASI ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Kuşadası’nda<br />

yapılan Optimist yarışında birinci olan<br />

Bülent KIRKKAVAK’a ödülü TCSG-67<br />

Komutanı Dz. Yzb. Hasan ALDEMİR<br />

tarafından, Kano Yarışması’nda birinci<br />

olan İlke GÜZDOĞAN’a ödülü Kuşadası<br />

Kaymakamı Sayın A. Ali BARIŞ tarafından,<br />

Halat Çekme Yarışması’nda birinci olan<br />

TCSG-67 personeline ödülleri Kuşadası<br />

İlçe Emniyet Müdürü Sayın Şenol ZEYBEK<br />

tarafından verilmiştir. Ayrıca Kuşadası Su<br />

Sporları tarafından Kuşadası Limanı’nda<br />

Jet-Ski ve Power-Boat’larla halka açık<br />

gösteri yapılmıştır.


82<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

BRİÇ TURNUVASI<br />

7 Temmuz 2007 tarihinde Mersin Briç<br />

Kulübü’nde 32 çiftin katılımıyla icra<br />

edilmiştir. Yarışmada birinci olan Kuzey-<br />

Güney Takımı, İbrahim KEREM-Canan<br />

ADIGÜZEL çiftine ödülü Toroslar Belediye<br />

Başkanı Sayın Hamit TUNA tarafından;<br />

Doğu-Batı Takımı, Baykara KÖKSAL-Hasan<br />

YİĞİT çiftine ödülü Akdeniz İlçesi Belediye<br />

Başkanı Kenan YÜCESOY tarafından<br />

verilmiştir.<br />

KORT TENİS TURNUVASI<br />

1-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında Mersin<br />

Tenis Kulübü Kortları’nda 7 kategoride 64 kişinin<br />

katılımıyla icra edilmiştir. Çift Erkekler’de birinci<br />

olan Nevzat VURANDEMİR-Bülent KOÇ çiftine<br />

ödülü Mersin İl Emniyet Müdürü Sayın Süleymen<br />

EKİZER tarafından, Miks Kategorisi’nde birinci<br />

olan Deniz AKTAŞ-Hakan YALÇINKALE çiftine<br />

ödülleri Mersin Merkez Komutanı Dz. P. Kd. Alb.<br />

Mustafa YURDAKUL tarafından, Teşvik Erkekler<br />

birincisi Fırat GÜLŞEN’e ve Teşvik Bayanlar birincisi<br />

Nilsen BALATA’ya ödülleri Karakol ve Çıkarma<br />

Gemileri Komodoru Dz. Kur. Kd. Alb. Nejat<br />

AKGÜNER tarafından, 35+ Tek Erkekler birincisi<br />

Erdal GÖKÇE’ye ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın<br />

İbrahim ŞEKER tarafından, Tek Bayanlar birincisi<br />

Şenay PELİT’e ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın<br />

Recep UZEL tarafından, Tek “B” Erkekler birincisi<br />

Celal OLCAY’a ödülü Mersin İl Jandarma Komutanı<br />

J. Kd. Alb. Cahit Hüsrev ŞEN tarafından verilmiştir.<br />

YELKEN YARIŞMASI<br />

11 Temmuz 2007 tarihinde Mersin<br />

Yelken İhtisas ve Yat Kulübü önlerinde 3<br />

kategoride, 23 teknenin katılımıyla icra<br />

edilmiştir. Laser 4.70 kategorisinde birinci<br />

olan Şafak ÇATIKKAŞ’a ödülü Akdeniz<br />

Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral<br />

Veysel KÖSELE tarafından, Laser Radyal<br />

kategorisinde birinci olan Gökhan CANER’e<br />

ödülü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sayın Macit ÖZCAN tarafından, Optimist<br />

kategorisinde birinci olan Mert ÇÖL’e ödülü<br />

Mersin Üniversitesi Rektörü Sayın Süha<br />

AYDIN tarafından verilmiştir.<br />

TAVLA TURNUVASI<br />

10 Temmuz 2007 tarihinde Çamlıbel<br />

Balıkçı Barınağı’nda 32 katılımcıyla icra<br />

edilmiş olup, turnuva birincisi Ömer<br />

BERK’e ödülü, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Akdeniz<br />

Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Ali Kamil<br />

YÜCEL tarafından verilmiştir.


84<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

KOMPOZİYON YARIŞMASI<br />

Mersin İli Lise öğrencileri arasında<br />

“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır”<br />

konulu kompozisyon yarışması<br />

düzenlenmiş, dereceye giren eserler <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> personelinin de iştirak ettiği<br />

Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki<br />

Seçici Kurul tarafından belirlenmiş,<br />

yarışmada birinci olan Özel Toros Fen<br />

Lisesi öğrencisi İpek ERDOĞAN, ikinci olan<br />

Özel Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencisi Feyza<br />

KARABACAK ve üçüncü olan Mersin<br />

Anadolu Kız Meslek Lisesi öğrencisi Musa<br />

DOĞAN’a ödülleri Yenişehir Belediye<br />

Başkanı Sayın İbrahim GENÇ tarafından<br />

verilmiştir.<br />

YÜZME ŞENLİKLERİ<br />

12 Temmuz 2007 tarihinde Armada<br />

Spor Kompleksi’nde 15 kategoride<br />

100’ün üzerinde sporcunun katılımıyla<br />

gerçekleştirilmiştir. Yüzme Yarışmaları<br />

genel birincisi Mersin Büyükşehir<br />

Belediyesi Yüzme Takımı Antrenörü Alper<br />

TUTAK’a ödülü Mersin Vali Vekili Sayın<br />

Ardahan TOTUK tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

İskenderun Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

İSKENDERUN ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Botları tarafından İskenderun Körfezi’nde<br />

Gösteri Seyri icra edilmiş, Cumhuriyet<br />

Meydanı’nda açılan standta <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nı tanıtıcı anı objeleri, başta<br />

çocuklar olmak üzere, halka dağıtılmış,<br />

standın önüne getirilien KEGAK-10 halka<br />

teşhir edilmiştir.<br />

ŞİİR YARIŞMASI<br />

Mersin İli İlköğretim okulları öğrencileri<br />

arasında “Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu şiir yarışması düzenlenmiş,<br />

dereceye giren eserler <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

personelinin de iştirak ettiği Milli Eğitim<br />

Müdürlüğü bünyesindeki Seçici Kurul<br />

tarafından belirlenmiş, yarışmada birinci<br />

olan Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu<br />

öğrencisi Pelin ERSOY, ikinci olan Hacı<br />

Ömer Serin İlköğretim Okulu öğrencisi<br />

Ayşe Şeyma AYHAN ve üçüncü olan<br />

Sakarya İlköğretim Okulu öğrencisi<br />

Mehmet TRAŞÇI’ya ödülleri Mersin il Milli<br />

Eğitim Müdürü Aziz ERSOY tarafından<br />

verilmiştir.


86<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu şiir yarışması birincisi:<br />

DENİZLERİMİZ GELECEĞİM<br />

Bakınca ufuklara sonsuzluğu görür gibiyim<br />

Bazen bir martının kanadının üzerinde uçar gibiyim,<br />

Seher vakti cennete, gece ayın yakamozu üzerine vurunca<br />

Masalda gibiyim.<br />

Meltem rüzgarları taşır her sabah o misk kokusunu,<br />

<strong>Sahil</strong>e vuran her bir dalga kederli gönlümü sakinleştirir.<br />

Bize şarkı mırıldanır her sabah,<br />

İşte o şarkıyı duyar gibiyim.<br />

Çoğunun ekmek kapısı, kiminin tatil sevdasıdır,<br />

Balıkların memleketi, martıların hükümdarlığıdır.<br />

Üstü atlas çarşaf, altı gizemli bir dünyadır,<br />

Ben de o dünyada yaşamak ister gibiyim.<br />

Kimi çöp tenekesi sanıyor, kimisi lağım,<br />

Hunharca kirletip duruyoruz acımadan,<br />

Üstü kirli bir örtü, altı cehennem,<br />

Ben de o cehennemde yanar gibiyim.<br />

Dur demeli bu acımasız gafillere,<br />

Meltem rüzgarları getirmez oldu o misk kokuları,<br />

<strong>Sahil</strong>e vuran her dalga, hançerliyor gönlümü.<br />

Bir ağıt mırıldanır oldu her sabah,<br />

Ağlıyorum, o ağıdı duyar gibiyim.<br />

Senin için, onun için nedir bilmem ama,<br />

Tek bildiğim denizler benim geleceğim...<br />

Artık geleceğimi kaybeder gibiyim.<br />

Pelin ERSOY<br />

Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu<br />

6/B Sınıfı<br />

“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır” konulu kompozisyon yarışması birincisi:<br />

SONSUZ MAVİLİK<br />

Yeryüzünde ne kadar çok doğa harikası var; ama hiçbiri<br />

deniz gibi değil. Deniz dertlerimizi gömdüğümüz,<br />

derinliklerinde sayısız mutluluğu barındıran, dünyanın<br />

bütün çirkinliklerini örten sonsuzluktur. Derinliklerinde<br />

başka bir dünya, başka bir alem, başka bir giz vardır.<br />

Daha keşfedilmemiş nice canlının gizemli dünyasıdır<br />

deniz. Deniz dibi bahçelerinin gizemini kim bilir? Denizin<br />

büyüleyici dünyası farklı olduğu kadar ürperticidir.<br />

Dalınca denizin seyrine, kaybolur gideriz sonsuzluğunda.<br />

Bu büyüden kurtulabilen de yoktur.<br />

Deniz her şeyiyle insanoğlu için vardır. O bir gömüdür;<br />

içinde ne varlıklar, ne değerler saklıdır. Tabloların<br />

vazgeçilmezi deniz, ulaşımda, sporda, turizmde insanoğlu<br />

içindir. Çevresindeki iklim kendisi gibi özeldir, canlıları<br />

özeldir. İnsanları özeldir. Romantizm orada, aşk orada,<br />

kısacası yaşam oradadır. Şehrin öldürücü gürültüsünden<br />

kurtulmak, yazın dayanılmaz sıcağından kurtulmak,<br />

sevdiklerimizle bir parça romantizm yaşamak için<br />

koştuğumuz tek varlık deniz. Sen bir yaşamsın, sen bir<br />

sığınaksın, sen bir sonsuzluksun. İhtiyar balıkçı, zıpkının<br />

ipine sarılmış baygın bakıyor! Titanic tüm ölümsüz<br />

sevgileriyle sana gömülüyor. Nice bezgin, nice korsan<br />

senin derinliklerinde kayboluyor. Sen nesin deniz!<br />

Senin sadece iklimin değil farklı olan, insanların da farklı.<br />

Akdeniz’in sıcak suları gibi güler yüzlü, sakin, cana yakın<br />

insanları. Karadeniz’in insanlar, dalgaları gibi hareketli,<br />

dalgalar gibi tez canlı, hamsileri gibi kıvrak. Ege’de,<br />

Marmara’da ikisi ortası insanlar yaratmış deniz. Kırma<br />

deniz, kırma kara... Kutuplarda Eskimolar, Bahamalar’da<br />

daha başka insanlar.<br />

Balıkla beslersin bizleri. Bu balıklar hiç tükenmez mi!<br />

Tuzunla, yosununla yeni bir yaşamsın. Tuzun, yosunun<br />

hiç bitmez mi! Çakıl taşları topladığım çocukluğumdan<br />

bugüne neler değişti? Sen değişmez misin? Kirletiyorlar<br />

senin serin sularını, kimyasallarla, atıklarla, çöplerle,<br />

leşlerle... Sana yazık değil mi? Getirme yağmurlarını, kurut<br />

dalları ve çimenleri... Yapma deniz, biz ettik sen etme!<br />

Canlılara kıyma. O bebek daha gün görecek, o martı<br />

süzülecek daha üstünde özgürce. Ne olur sen bize bakma.<br />

Kaplumbağalar sana koşuyor, nehirler sana koşuyor,<br />

biz sana koşuyoruz! Bizi unutma. Bulutların dağ başını<br />

süslesin, yosunların tuzların, balıkların... Daha neler neler...<br />

Anlatamıyorum.<br />

Suyumuzu veriyorsun buzlu dağlarınla. Yaşamımızın<br />

odağında sen varsın, canlılar sana bağlı, biz sana bağlıyız.<br />

Ya buz dağların erirse, dünyayı seller, sular kaplarsa,<br />

ya buzul çağı gelirse biz ne oluruz? Söylesene deniz<br />

biz ne oluruz? Bütün canlılar sana sığınıyor, senden<br />

yardım bekliyoruz. Küresel ısınmaya dayan biraz daha.<br />

Doğacak bebekler için dayan! Sana yatırımlar yapacağız.<br />

Suyunu bol edeceğiz. İklimine dokunmayacağız.<br />

Yüzünü astırmayacağız. Seni daha fazla kızdırmayacağız.<br />

Söz veriyorum, kirletmeyeceğiz. Dünyayı daha fazla<br />

ısıtmayacağız. Seni kucaklayıp seninle birlikte yaşayacağız.<br />

Balıklarını mevsimsiz avlamayacağız. Kıyılarını<br />

doldurmayacağız. Fokları öldürmeyeceğiz. Kutup<br />

ayılarının uykusuna engel olmayacağız. Derinliklerindeki<br />

petrol için senin canının yakmayacağız. Özgürlüklerini<br />

sınırlamayacağız. Sen bizim geleceğimizsin. Bizden<br />

öncekiler bize iyi bir miras bırakmadılar. Ama biz,<br />

çocuklarımıza daha güzel bir miras bırakmak için<br />

çalışacağız. Geç kalmadık. Şimdi başlarsak eğer kısa<br />

zamanda çözeriz bütün sorunları. “Ben sana mecburum<br />

bilemezsin.”<br />

İpek ERDOĞAN • Özel Toros Fen Lisesi • 10/A Sınıfı


88<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

HAVA KOMUTANLIĞI<br />

BASKETBOL TURNUVASI<br />

9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 8<br />

takımın katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada<br />

birinci olan SG İkm. Bnb. Engin ÖZGÜÇ, SG<br />

U/B Kd. Bçvş. Mustafa MUTLUER, SG U/B<br />

Kd. Bçvş. Mehmet MUTLUER ve SG İda.<br />

Bçvş. Orhan ARSLAN’dan oluşan takıma<br />

ödülü Adnan Menderes Havalimanı Mülki<br />

İdari Amiri Ömer KARAMAN tarafından<br />

verilmiştir.<br />

DART TURNUVASI<br />

9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 28 personelin<br />

katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan<br />

SG U/B Kd. Üçvş. Serkan GÜLEÇ’e ödülü 3. Kara<br />

Havacılık Alay Komutanı Kr. Plt. Kur. Alb. Yusuf<br />

HASAN tarafından verilmiştir.<br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde 6 erin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG<br />

Er Uğur GEZİCİ’ye ödülü Hava Meydan<br />

Kıta Komutanı Hv. Slh. Sis. Alb. Hüseyin<br />

KOCAKAYA tarafından verilmiştir.<br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde 4 takımın<br />

katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci<br />

olan SG Er Mahsut YILDIRIM, SG Er Yunus<br />

E. ATAŞ, SG Er Muhammed BOZ, SG Er<br />

Kemal ÖZDEMİR ve SG Er Mert TAŞAN’dan<br />

oluşan takıma ödülleri Gaziemir<br />

Kaymakamı Kemal KARADAĞ tarafından<br />

verilmiştir.


90<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK EĞİTİM<br />

ve ÖĞRETİM KOMUTANLIĞI<br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 4 takımın katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Antalya Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

takımına ödülü, Antalya Büyükşehir<br />

Belediyesi Başkan Vekili Ali DEVECİ<br />

tarafından verilmiştir.<br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 4 takımın katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim<br />

<strong>Komutanlığı</strong> takımına ödülü, Antalya Vali<br />

Yardımcısı Sayın Erkan IŞILGAN tarafından<br />

verilmiştir.<br />

ANTALYA ETKİNLİKLERİ<br />

Antalya Yelken Kulübü tarafından <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargah Binası önünde yelken gösterileri<br />

icra edilmiş, hazırlanan anı objeleri<br />

davetlilere sunulmuş, Akdeniz Bölge<br />

Bandosu tarafından marşlar çalınmış,<br />

botlar ziyarete açılmış ve tören hitamında<br />

kokteyl verilmiştir.<br />

GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 6 takımın katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />

Deniz İzci Grubu takımına ödülü, 3. Piyade<br />

Er Eğitim Tugay Komutanı Vekili P. Kd. Alb.<br />

Adnan KUŞ tarafından verilmiştir.


92<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI<br />

[ Hazırlayan ] Dr. Raziye YILMAZ | Svl. Me.<br />

Dünya su ürünleri üretiminin büyük bir kısmı avcılık<br />

yolu ile sağlanmaktadır. Bu üretim içerisinde yer<br />

alan ürünler, avlandığı ortama göre pelajik (yüzey)<br />

ve demersal (dip) ürünler olarak isimlendirilir.<br />

Pelajik su ürünleri, gırgır ağları, ortasu trolü, pelajik<br />

uzatma ağları, pelajik paraketa vb. gibi av araçları<br />

ile avlanırken demersal su ürünleri, sürüklenen<br />

(trol, algarna) ve sürütülen (trata, ığrıp) av araçları<br />

ile tuzaklar, uzatma ağları vb. av araçları ile<br />

avlanılmaktadır. 1<br />

Hemen hemen tüm balıkçılık faaliyetlerinin<br />

deniz tabiatına etkisi vardır. Bununla birlikte,<br />

bazı istihsal vasıtaları ve avlanma usulleri deniz<br />

tabiatını diğerlerinden kesinlikle daha fazla etkiler.<br />

“Zararlı avlanma usulleri”nin tanımlaması ile ilgili<br />

hemfikirlilik olmamasına rağmen, bazı uygulamalar<br />

doğal olarak zararlıdır. Örneğin, patlayıcı ve zararlı<br />

maddelerin kullanımı... Bununla birlikte diğer<br />

uygulamalar, özellikle dip trolü ve algarna (direç), bazı<br />

durumlarda uzatma ağlarının hassas ekosistemlerde<br />

kullanımı ve ticari hedef taşımayan çok büyük türlerin<br />

avlanmasından dolayı zararlı olarak nitelendirilebilir. 2<br />

Kılıç balığı, orkinos, gobene (tüllina, tulina, tombik),<br />

uzun kanat orkinos, yazılı orkinos ülkemiz sularında<br />

ticari değeri olan türlerdir. Bu türler genellikle<br />

orkinos gırgırı, paraketa, pelajik uzatma ağları,<br />

sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) ile av verirler.<br />

Ülkemizde 6-14 m boyunda, 11,5-135 BG (Beygir<br />

gücü) sahip 50-60 balıkçı teknesinin Ege Denizi’nde<br />

kılıç balığı avcılığı için sürüklenen solungaç ağlarını<br />

kullandığı bilinmektedir. Sürüklenen solungaç ağları<br />

ile kılıç balığı avcılığı Sivrice-Midilli arasında ve<br />

Fethiye kıyıları açıkları ile Rodos Adası arasında kalan<br />

ulusal ve uluslar arası sularda yapılmaktadır. Yunuslar<br />

ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda koruma altına<br />

alınmış türler kapsamındadır. Akdeniz’de sürüklenen<br />

solungaç ağlarının kullanımı yunusları tehdit<br />

etmektedir. Ege Denizi’nde kılıç balığı avcılığında<br />

kullanılan sürüklenen solungaç ağları yunus ve<br />

3, 4<br />

balinalar için oldukça yeni bir problemdir.<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI<br />

(DRIFT-NETS)<br />

Akyol vd. (2005) tarafından bu ağlar sürüklenen<br />

solungaç ağları (drift-nets) olarak tanımlanmıştır.<br />

“Drift” sözcüğü ağın kullanış şeklinden gelmektedir.<br />

Anlamı “su akıntısı ile taşınma”dır. Ağ sabit bir yere<br />

bağlanmaz. Gerçekte, bu ağlar bir çeşit uzatma<br />

ağıdır. Ülkemiz denizlerinde ağın üstünde yer alan<br />

sicim şeklindeki mantar vasıtasıyla su içinde daha<br />

az veya fazla dikey konumda bulunurlar (Şekil 1<br />

ve 2). Genellikle multifilament iplerden yapılmış<br />

ağlar kullanılmaktadır. Bu ağların, balıkları hemen<br />

solungaçlarından yakalayan ve kurtulma şansının<br />

daha az olduğu monofilament iplerden yapılmış<br />

ağlara göre daha az sert olması bir avantajdır.<br />

Ağlar genellikle ayın olmadığı gecelerde, akıntı<br />

veya rüzgarla sürüklenmeye bırakılmaktadır. Ağın<br />

her iki ucunda ışıklı şamandıralar mevcuttur. Gece<br />

boyunca kontrol edilerek bir veya iki kez ağlar<br />

toplanmaktadır. Balıklar çoğunlukla solungaçlarından<br />

avlanmaktadır. Genellikle su yüzeyine yakın veya orta<br />

suda kullanılmaktadır. Hedeflenen tür için çok seçici<br />

4, 5, 6, 7<br />

olduğu ifade edilmiştir.<br />

Bu ağlar ülkemizde, Sivrice’de 210d/54-60 no<br />

multifilament poliamit (PA) 500 mm ağ göz açıklığına<br />

sahip ağlardan 3-7 km uzunluğunda, 20 ağ gözü<br />

derinliğinde donatılmaktadır (Şekil 1 bakınız).<br />

Şekil 1: Sivrice bölgesinde kullanılan sürüklenen solungaç ağı (dirft-nets). 4<br />

Fethiye bölgesinde ise ağların uzunluğu yaklaşık 14<br />

km’dir. Örneğin; akya (Lichia amia) için (210d/24<br />

no, 480 mm ağ göz açıklığında) 4 km, gobene<br />

(tombik, tüllina, tulina) (Auxis rochei) (210d/18-<br />

24 no, 340 mm ağ göz açıklığında) için 6 km ve kılıç<br />

balığı için (210d/42 no, 440 mm ağ göz açıklığında,<br />

30 ağ göz derinliğinde) 4 km uzunluğunda ağlar<br />

hazırlanmaktadır. Kılıç balığı avcılığında sürüklenen<br />

solungaç ağları 150-3000 m derinlikte, 5-9 mil açıkta<br />

3, 4<br />

kullanılmaktadır.<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI NİÇİN<br />

USULSÜZ BALIKÇILIK YÖNTEMLERİ ARASINDA<br />

YER ALIR?<br />

Bu ağların başlıca olumsuz etkisi hedef dışı<br />

türlerin avlanmasıdır. Ülkemizde, Ege Denizi’nde<br />

(Sivrice ve Fethiye Bölgesinde) yapılan çalışmada,<br />

yunuslar (Delphinus delphis), manta (Mobula<br />

mobular), pervane balığı (Mola mola), köpek<br />

balığı (Mustelus vulgaris), mavi yüzgeçli orkinos<br />

veya orkinos (Thunnus thynnus), yazılı orkinos<br />

(Euthynnus alletteratus), Akdeniz kılıcı veya kılıç<br />

balığı (Tetrapturus belone), uzun kanat orkinos<br />

veya albakor (Thunnus alalunga), gobene (tombik,<br />

tüllina, tulina) (Auxis rochei), lambuka (Coryphaena<br />

hippurus), hedef dışı av olarak kaydedilmiştir. 4<br />

Öztürk vd. (2001) arkadaşları tarafından Ege<br />

Denizi’nde yapılan çalışmada da yunuslar sürüklenen<br />

solungaç ağları ile kılıç balığı avcılığında hedef dışı<br />

av olarak kaydedilmiştir. Yunuslar hem ulusal ve<br />

uluslararası mevzuatlarca koruma altına alınmış<br />

93<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


94<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

olmakla birlikte, pervane ve lambuka balıkları da<br />

ulusal mevzuatımızca avlanması tamamen yasak cins<br />

8, 9, 10<br />

ve türler kapsamındadır.<br />

Bu ağlar, Kuzey ve Güney Pasifik, Hindistan ve<br />

Atlantik Okyanuslarında başlıca Japon, Tayvan ve<br />

Güney Kore balıkçı gemilerince kalamar, salmon ve<br />

orkinos avlamak için kullanılmaktadırlar. İtalyan ve<br />

İspanya balıkçı gemileri Akdeniz’de bu ağlar ile avcılık<br />

yapmaktadırlar. 11 Ülkemiz’de ise sürüklenen solungaç<br />

ağları balıkçılığı halen ilk evrelerdedir. Avlanma<br />

mevsimi kısa sürelidir. Ağlar, İtalya ve Fas’ta olduğu<br />

gibi çok büyük boyutlara ulaşmamıştır. 12 Dünyada,<br />

bu ağlar çok kuvvetli monofilament naylon ağdan<br />

yapıldığı için “ölüm yolları” olarak isimlendirilir. Her<br />

bir ağ 8-12 m derinliğinde ve genellikle 32-40 km<br />

uzunluğunda olmakla beraber 65 km uzunluğunda<br />

kullanılabilmektedir. Bu ağlar çoğunlukla gece<br />

denize bırakılmakta, akıntı ile sürüklenerek av<br />

vermektedirler. Bu avcılık yöntemi çok fazla oranda<br />

hedef dışı av verir. Her bir avda yaklaşık % 40-50<br />

kayıp vardır. Su içinde hemen hemen görünmez<br />

olduğu için bir çok yunus, balina, deniz aslanı,<br />

kaplumbağa ve deniz kuşu bu ağlara takılmaktadır. 11<br />

Sürüklenen solungaç ağları sıklıkla avcılık yaparken<br />

kaybolmakta veya kopmaktadır. Serbest kalan bu<br />

ağlar, avlanan deniz canlılarının ağırlığından dolayı su<br />

dibine batıncaya kadar avlamaya devam etmektedir.<br />

Bu nedenle bu balıkçılığa “hayalet balıkçılık” veya bu<br />

ağlara “hayalet ağ” denmektedir. 11<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARIN<br />

KULLANIMININ YASAKLANMASI<br />

1989 yılında Birleşmiş Milletler (United Nations)<br />

tarafından bu ağlarla balıkçılığın durdurulmasına<br />

karar verilmiştir. Güney Pasifik’te, büyük sürüklenen<br />

solungaç ağları ile yapılan balıkçılık Wellington<br />

anlaşmasına (1989) göre yasaklanmıştır. Avrupa’da,<br />

ilk olarak Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi (European<br />

Union Council of Ministers) AB birliğine üye<br />

devletlere ait balıkçı teknelerinin maksimum 2,5 km<br />

uzunluğundaki ağların kullanımını yasaklamış ve<br />

1998 yılında, 1 Ocak 2002’den itibaren, Akdeniz ve<br />

Atlantik’te bu ağların kullanımının yasaklanmasına<br />

karar verilmiştir. 13<br />

O dönemde, 670 İtalyan, 70 Fransız ve yaklaşık<br />

30 İngiliz ve İrlanda teknesi bu avcılık yöntemini<br />

kullanıyordu. Birkaç yıl öncesinde de, 100 İspanyol<br />

teknesi Gibraltar Boğazı’nda bu ağları kullanmıştır.<br />

Şekil 2: Ülkemiz sularında kullanılan sürüklenen<br />

solungaç ağları (drift-nets)<br />

Bununla birlikte, İspanya hükümeti AB kararından<br />

önce bu ağların kullanımını çoktan yasaklamıştır. 12<br />

AB’nin, 1992 yılında açık denizde çok büyük<br />

sürüklenen solungaç ağların kullanımını yasaklayan<br />

Birleşmiş Milletler Kararlarını (United Nations<br />

Resolutions 44/225, 1989; 1991) kabul etmesi 6<br />

yıl sürmüştür. Bu ağların yasaklanma süreci için 10<br />

yıl geçmiştir ve bugün halen bu usulsüz balıkçılık<br />

yöntemi Avrupa filoları tarafından kullanılan geçerli<br />

balıkçılık yöntemi olmaya devam etmektedir. 12<br />

Benzer tavsiye ve kararlar, 1997 ve 2005 yıllarında<br />

Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (General<br />

Fisheries Commission for the Mediterranean - GFCM)<br />

ve 2003 yılında Ton Balıklarını Koruma Uluslararası<br />

Komisyonu (International Commission for the<br />

Conservation of Atlantic Tuna - ICCAT) tarafından<br />

kabul edilmiştir. 12 Türkiye her iki komisyona da üye<br />

bir devlettir. 14, 15 Ülkemizde de sürüklenen solungaç<br />

ağlarının kullanımı, denizlerde ve içsularda ticari<br />

amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2002-2004<br />

av dönemine ait 35/1 numaralı sirkülerde tamamen<br />

yasaklanmış, denizlerde ve içsularda ticari amaçlı<br />

su ürünleri avcılığını düzenleyen 2004-2006 av<br />

dönemine ait 36/1 numaralı sirkülerde sadece 2,5<br />

km’den uzun ağların kullanımı yasaklanmış ve<br />

denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri<br />

avcılığını düzenleyen 2006-2008 av dönemine ait<br />

37/1 numaralı sirkülerde bu ağların kullanımı tekrar<br />

tamamen yasaklanmıştır.<br />

Ayrıca, AB’nin bu ağların kullanımının yasaklanmasına<br />

karşı gösterdiği davranış, bu ağlarla yapılan<br />

balıkçılığın diğer yakın ülkeler tarafından kullanımını<br />

desteklemiştir. Fas örnek verilebilir. 12<br />

Karadeniz, Akdeniz ve Bitişik Atlantik Alanlarındaki<br />

Memelileri Koruma Anlaşmasına (Agreement on<br />

the Conservation of Cetaceans of the Black Sea,<br />

Mediterranean Sea ve Contiguous Atlantic Area -<br />

ACCOBAMS) göre, son yıllarda Akdeniz’de bu ağları<br />

kullanmış olabilecek ülkeler Arnavutluk, Cezayir,<br />

İspanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Malta, Fas,<br />

Monako ve Türkiye’dir. 12<br />

Şu an, Akdeniz ve komşu sularda yaklaşık 500 dirftnet<br />

teknesi vardır (Fransa 76, İtalya’da 100 den fazla,<br />

Fas 177, Türkiye 50-100) ve bu teknelerin %60’ı AB<br />

üye ve üye olması muhtemel devletlere aittir. 12<br />

SONUÇ<br />

Sürüklenen solungaç ağları balıkçılığında hedef<br />

dışı türler avlanmaktadır. Bunlardan özellikle<br />

yunuslar nesli tehlikede olan türlerdendir. Ulusal<br />

ve uluslararası anlaşmalarca da koruma altına<br />

alınmışlardır. Kuzey Pasifik’te bu ağların, yıllık olarak<br />

85 bin deniz memelisini (70 bin yunus, yunusgiller ve<br />

14 bin fok) boğduğu tahmin edilmektedir. 11<br />

Öztürk (2001) ve Akyol (2005)’un Ülkemizde Ege<br />

Denizi’nde yaptığı çalışmalarda kılıç balığı avcılığında<br />

kullanılan bu ağların hedef dışı av olarak yunus,<br />

lambuka ve pervane balığını avladığı tespit edilmiştir.<br />

Her üç türde avlanması tamamen yasak cins ve türler<br />

9, 10<br />

kapsamındadır.<br />

Bu sebeplerden dolayı bu ağların kullanımı 1 Ocak<br />

2002’den itibaren AB Bakanlar Konseyi tarafından<br />

yasaklanmıştır. Benzer kararlar 1997 ve 2005<br />

yıllarında GFCM ve 2003 yılında ICCAT tarafından<br />

da kabul edilmiştir. Ülkemizin de üye olduğu bu<br />

Komisyon kararları doğrultusunda bu ağların<br />

kullanımı yasaklanmıştır.<br />

Sonuç olarak, hemen hemen tüm balıkçılık<br />

yöntemlerinin deniz tabiatına etkisi vardır ve yanlış<br />

çevrede kullanıldığı zaman zararlı olacağı göz önünde<br />

tutulmalıdır. Dip trolünün deniz çayırı alanlarında<br />

kullanılması (çoğu alan genel olarak yasaklanmış<br />

olmasına rağmen) veya dip trolünün derin deniz<br />

ekosisteminde kullanılması örnek verilebilir. GFCM<br />

tarafından 1000 m derin denizde dip trolünün<br />

kullanılması yasaklanmıştır. Bu, Akdeniz’in derin<br />

deniz ekosisteminin korunması için çok önemlidir.<br />

Dünyada bir ilktir. Derin deniz trol avcılığının<br />

yasaklanması eşsiz derin deniz habitatlarını (bir<br />

hayvan ve ya bitkinin yetiştiği doğal ortam); soğuk su<br />

mercanlarını, deniz dağlarını, denizaltı kanyonlarını,<br />

çok tuzlu havuzları, keşfedilebilecek binlerce yeni<br />

türü koruyacaktır. Akdeniz deniz faunasının (belli<br />

bir bölgede yaşayan hayvanların tümü) çeyreğinden<br />

fazlası endemiktir (belli bir yere özgü). Endemizmin<br />

yüzdesi derin sularda daha yüksektir. Ekolojik olarak<br />

kolaylıkla zarar görebilecek alanlar Akdeniz’in derin<br />

sularında bulunur. Aynı zamanda, berlam ve karides<br />

gibi çok değerli stokların yok olmasını önleyecektir.<br />

Ülkemizde de dip trolünün 1000 m derinde<br />

9, 16, 17, 18<br />

kullanılması yasaklanmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nca yapılan balıkçıları<br />

bilinçlendirme toplantılarında, hemen hemen tüm<br />

balıkçılık yöntemlerinin deniz tabiatına etkisinin olduğu<br />

ve yanlış çevrede kullanıldığı zaman zararlı olabileceğinin<br />

açıklanması son derece önemli bir konudur.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. AYDIN, C., GURBET, R., ULAŞ, A., 2005. ALGARNA TAKIMLARININ AV<br />

KOMPOZİSYONU VE BALIKÇILIK ORTAMINA ETKİLERİ, E.Ü. SU ÜRÜNLERİ DERGİSİ,<br />

CİLT 22, SAYI (1-2): 39–42.<br />

2. http://ec.europa.eu/fisheries/press_corner/press_releases/com06_60_working_doc_<br />

en.pdf<br />

3. ÖZTÜRK, B., AMAHA, ÖZTÜRK, A. A., DEDE, A., 2001. DOLPHİN BYCATCH İN THE<br />

SWORDFİSH DRİFTNET FİSHERY İN THE AEGEAN SEA, RAPP. COTTON, İNT. MER<br />

MEDİT., 36.<br />

4. AKYOL, O., ERDEM, M., ÜNAL, V., CEYHAN, T., 2005. INVESTİGATİONS ON DRİFT-<br />

NET FİSHERY FOR SWORDFİSH (XİPHİAS GLADİUS L.) İN THE AEGEAN SEA, TURK J.<br />

VET. ANİM. SCİ. 29: 1225-1231<br />

5. http://www.fao.org/figis/servlet/geartype?fid=220<br />

6. http://www.ejfoundation.org/page166.html<br />

7. http://www.ims.metu.edu.tr/DenizSozluk/ABC/s.htm)<br />

8. http://rega.basbakanlik.gov.tr/Eskiler/2005/12/20051231M2-25.htm<br />

9. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />

2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />

10. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA AMATÖR (SPORTİF) AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI<br />

DÜZENLEYEN 2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/2 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />

11. http://www.botany.uwc.ac.za/Envfacts/facts/gill_nets.htm<br />

12. http://oceana.org/fileadmin/oceana/uploads/europe/reports/the_use_of_driftnetseng.pdf<br />

13. http://www.ccb.se/downloads/fiskfolder5.pdf<br />

14. http://www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_mapandmem.htm<br />

15. http://www.intfish.net/orgs/fisheries/iccat.htm<br />

16. http://www.ciesm.org/news/policy/0303.htm<br />

17. http://www.panda.org/news_facts/newsroom/news/index.<br />

cfm?uNewsID=18831&uLangID=1<br />

18. http://www.oceansatlas.org/world_fisheries_and_aquaculture/html/issues/ecosys/<br />

desrpract/default.htm<br />

19. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />

2002-2004 AV DÖNEMİNE AİT 35/1 NUMARALI SİRKÜLER., ANKARA.<br />

20. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />

2004-2006 AV DÖNEMİNE AİT 36/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />

95<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


96<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

KAÇAKÇILIK, İSTİHBARAT, HAREKAT ve<br />

BİLGİ TOPLAMA (KİHBİ) DAİRE<br />

BAŞKANLIĞINDA BİLGİ TOPLAMA<br />

İŞLEMLERİ KONUSUNDA ULAŞILAN DÜZEY<br />

[ Hazırlayan ] Ö. Faruk GÜNAY | İçişleri Bakanlığı KİHBİ Dairesi Başkanı<br />

İçişleri Bakanlığı, yurdun iç güvenliğinin ve<br />

asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel<br />

ahlakın korunması amacıyla kurulmuş bir bakanlık<br />

olup, görevleri arasında; Bakanlığa bağlı iç güvenlik<br />

kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti<br />

ile bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini,<br />

asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada<br />

yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini<br />

önlemek, suçluları takip etmek ve yakalamak, her<br />

türlü kaçakçılığı men ve takip etmek yer almaktadır.<br />

Sayılan bu görevlerin yerine getirilmesinde; 3152<br />

Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında<br />

Kanunun 8. maddesinde ana hizmet birimleri arasında<br />

sayılan Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi<br />

Toplama Daire Başkanlığına da görev ve sorumluluklar<br />

yüklenmektedir. Bu görevlerde, suçluları takip etmek<br />

ve yakalamakla ilgili olarak 1980 yılında kurulan ve<br />

zaman içinde geliştirilen bir sistem kullanılmıştır.<br />

KURULUŞ<br />

Daha önce işlediği bir suçtan dolayı tüm yurtta<br />

aranıp da ele geçmeyen kimliği belirlenmiş kişilerle;<br />

çalıntı motorlu taşıtları, çalınan veya kaybedilen<br />

ateşli silahlarla her türlü kimlik belgelerini bulmak ve<br />

ele geçirmek, bu konuda iller düzeyinde derlenecek<br />

bilgilerin bir ana merkezde toplanmasını sağlamak,<br />

bu bilgilerin ilgili yerlere doğru olarak gönderilmesini<br />

sağlayarak, genel kolluk kuvvetlerinin adli ve idari<br />

tahkikatlarına hız ve açıklık kazandırmak ve kolluk<br />

kuvvetleri arasında etkin bir iş birliği ve koordinasyon<br />

sağlayarak zabıtanın halk nazarında saygınlığını<br />

arttırmak amacıyla İçişleri Bakanlığının 26 Mart<br />

1980 gün ve J.Gn.K. 0961-1-128-80/TSK.KOOR.<br />

(20) sayılı Onayı ile Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı<br />

kurulmuştur.<br />

12 Şubat 1983 tarih ve 3152 Sayılı İçişleri<br />

Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla<br />

176 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri<br />

Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin<br />

Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına, Bazı<br />

Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve<br />

Bu Kanun Hükmünde Kararnameye İki Madde<br />

Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin<br />

Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 8. maddesi<br />

ile Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama<br />

Dairesi Başkanlığı kurulmuş, İçişleri Bakanlığının<br />

ana hizmet birimi olarak belirlenmiştir. Genel Bilgi<br />

Toplama (GBT) Başkanlığı olarak da bilinen Bilgi<br />

Toplama Dairesi, bu tarihten itibaren Kaçakçılık<br />

ve İstihbarat Daire Başkanlığı ile birleştirilmiş ve<br />

müstakil bir daire başkanlığı olarak faaliyetlerini<br />

sürdürmeye başlamıştır.<br />

KİHBİ Daire Başkanlığı bünyesinde; Bakanlık,<br />

Jandarma, Emniyet ve Gümrük personeli görev<br />

yapmaktadır.<br />

GÖREVLERİ<br />

3152 sayılı Kanunun 13. maddesi KİHBİ Daire<br />

Başkanlığının görevlerini belirlemiştir.<br />

Buna göre;<br />

a) Her türlü kaçakçılık faaliyetlerine ait istihbaratı<br />

Devlet çapında toplayıp değerlendirmek, kaçakçılığı<br />

men, takip ve tahkikle görevli kuruluşlara bilgi<br />

vermek, bağlı kuruluşların önleme ve yakalama<br />

faaliyetlerini yönlendirmek ve ilgili kuruluşlar<br />

arasında koordinasyon ve işbirliği yapılması için<br />

gerekli tedbirleri almak,<br />

b) Kaçakçılıkla mücadele, hedef, taktik ve usullerini<br />

tespit etmek ve eğitici nitelikte yayınlar yapmak,<br />

c) Suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan veya<br />

kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği<br />

ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtlarını tutmak,<br />

güvenlik kuvvetlerine bildirmek, görevli kuruluşlarla,<br />

ilgili kuvvetler arasında koordinasyon sağlamak ile<br />

görevlidir.<br />

Anlaşılacağı gibi Dairenin Bilgi Toplama konusundaki<br />

görevleri, (c) bendinde tanımlanan görevlerdir. Bu<br />

görevin yerine getirilmesi için bir yönerge çıkarılmış<br />

olup, tüm bilgi toplama işlemleri bu yönerge<br />

doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.<br />

BİLGİ TOPLAMA İŞLEMLERİNİN DAYANAĞI<br />

Bilgi toplama işlemlerinin hukuki dayanağı; 3152<br />

Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında<br />

Kanunun 13/c ve 33’üncü, 2559 Sayılı Polis Vazife<br />

ve Salahiyetleri Kanununun Ek-7’nci ve Jandarma<br />

Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 42/e<br />

maddeleridir. Bu maddelere dayanılarak; aranan ve<br />

bazı suçları işleyen kişilere ilişkin tutulan bilgiler,<br />

güvenliği sağlamakla görevli olan bağlı kuruluşlara<br />

yakalama ve istihbarat amacıyla yararlanılmak üzere<br />

kullandırılmaktadır.<br />

Yine bu çerçevede, eşyalarla ilgili olarak da kaybedilen,<br />

çalınan veya gasp edilen; motorlu taşıtlara, ateşli<br />

silahlara ve her türlü kimliği ispata yarayan belgelere<br />

ilişkin bilgi toplanarak güvenlik kuvvetlerinin<br />

kullanımına sunulmaktadır.<br />

Kurulduğu 1980 yılından itibaren; yukarıda belirtilen<br />

konulara ilişkin olarak tutulan bilgilere ait kayıtlar,<br />

mahallinde ve merkezde dolaplarda tutulan bilgi<br />

formları ile izlenmekte iken, gelişen bilgi ve iletişim<br />

teknolojisi doğrultusunda yapılması sağlanan<br />

programların faaliyete geçirilmesi sonucunda ülkenin<br />

her yerinden anında kullanılabilecek bir bilgi işletim<br />

sistemi ile çalışır hale getirilmiştir. Kısaca özetlenen bu<br />

sonuca varmak için Dairede gerçekleştirilen değişime<br />

bir göz atılması yerinde olacaktır.<br />

GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖNEMLİ ATILIMLAR<br />

1- Yapılan işin gereği olarak KİHBİ Daire<br />

Başkanlığında ve tüm ülkede görev yapan polis<br />

ve jandarma bilgi toplama birimlerinde toplanan<br />

bilgiler gizli bilgiler olup, sadece yetki verilen kişiler<br />

tarafından görülebilmektedir. Dayanak olarak adli<br />

işlemlerin esas alınması ve adliyeler ile güvenlik<br />

kuvvetleri arasında bilgi akışının düzenli olmaması<br />

nedeniyle tutulan bilgilerin güncellenmesinde<br />

sorunlar yaşanmıştır. Buna bir çözüm olabileceği<br />

düşüncesi ile 12.6.2002 tarihinde yönerge değişikliği<br />

yapılmış ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu henüz<br />

gündemde bile değilken, tüm bilgi toplama birimleri<br />

tarafından, kişilerin ya da avukatlarının yazılı<br />

başvurusu halinde kendilerine ilişkin bilginin<br />

verilmesine başlanmıştır.<br />

2- Ülke çapında görev yapan Gümrük Muhafaza<br />

personeli tarafından doğrudan gerçekleştirilen<br />

kaçakçılıkla mücadele çalışmaları sonucunda,<br />

savcılıklara sevk edilen suçlularla ilgili olarak KİHBİ<br />

Bilgi Sisteminde kayıt bulunmadığının tespit edilmesi<br />

üzerine; Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü<br />

ile birlikte yapılan çalışmalarımız sonucunda,<br />

Gümrük Müsteşarlığınca taşra birimlerine bir emir<br />

97<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


98<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

yayınlanmıştır. Söz konusu genelgenin güvenlik<br />

kuvvetlerine duyurulması için de Bakanlığımızın<br />

18.09.2002 tarihli genelgesi yayınlanmıştır. Bu<br />

genelgeler ile; gümrük idarelerince doğrudan<br />

yapılacak tüm operasyonların sonuçlanıp, Cumhuriyet<br />

başsavcılığına sevk işlemleri yapıldıktan sonra<br />

sanıklarla ilgili düzenlenecek vukuat raporunun<br />

Başkanlığımızca belirlenen formata uygun bir şekilde<br />

KİHBİ Bilgi Sistemine girilmek üzere mahalli mülki<br />

amirlikler aracılığı ile olayın geçtiği yer güvenlik<br />

kuvveti bilgi toplama birimlerine gönderilerek Bilgi<br />

Sistemine girilmesi sağlanmıştır.<br />

3- Bilgi sisteminde aranan kişilere ilişkin olarak;<br />

suç, nüfus ve ikametgah yeri güvenlik kuvvetleri<br />

tarafından gıyabi tutuklama ve yakalama<br />

müzekkerelerine dayanılarak açılmış mükerrer bilgi<br />

formları bulunduğu ve bunlardan dolayı vatandaşların<br />

mağduriyetine sebep olunduğunun anlaşılması<br />

üzerine 22.09.2002 tarihinde yayınlanan genelge<br />

ile, suç yeri haricinde düzenlenmiş mükerrer bilgi<br />

formlarının iptali, aranmadığı halde aranır durumda<br />

görünenlerin de düşüm ve iptal işlemlerinin<br />

yapılması sağlanmış, güvenlik kuvvetlerince haksız<br />

yakalamaların önüne geçilmeye çalışılmıştır.<br />

4- Bilgisayar ve tasnif kayıtlarında aranır durumda<br />

olup da yakalanarak adli makamlara ve askerlik şubesi<br />

başkanlıklarına teslim edilen şahıslara ait yapılan<br />

iptal ve düşüm işlemleri çizelgelerinin; yazışmalar<br />

ve postadan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle<br />

KİHBİ Daire Başkanlığına ulaşmasının zaman aldığı,<br />

bu süre içinde bilgisayar kayıtlarındaki işlemleri<br />

zamanında yapılmayan ve bilgisayar sisteminde<br />

iptal veya düşüm işlemi yapılmayan şahısların,<br />

aranmadığı halde “aranıyor” görünmeye devam ederek<br />

başka yer ve zamanlarda, güvenlik kuvvetlerince<br />

yeniden yakalanma ve gözaltına alınma işlemine tabi<br />

tutulabildikleri görülmüştür.<br />

Bu durumun engellenmesi amacıyla; 28.02.2003<br />

tarihinde valiliklere gönderilen yazı ile yakalananlar<br />

için bilgi formu düşüm ve iptal çizelgesinin İl Bilgi<br />

Toplama Birimlerince günlük olarak hazırlanarak<br />

Başkanlığımıza göndermeleri istenmiş, gelen listeler<br />

esas alınarak gereken işlemlerin ertesi gün içinde<br />

tamamlanması sağlanmıştır. 29.09.2003 tarihinden<br />

itibaren aynı işlemler, “yakalandı” konumunda<br />

olan kayıtlar için de uygulanmaya başlanmıştır.<br />

Uygulamalar ile, kırtasiye ve zaman israfının<br />

önlenmesi yanında vatandaş mağduriyetlerinin<br />

önlenmesi ve işlemlerin düzenli ve süratli bir şekilde<br />

yürütülmesi sağlanmıştır.<br />

Bu uygulamalar yeni projelerin uygulanmaya<br />

başlanmasından sonra daha da geliştirilmiş;<br />

arananlardan yakalananlara ilişkin olarak yakalayan<br />

güvenlik kuvveti bilgi toplama yetkilisinin bastığı<br />

“yakalandı butonu” ile arayan tüm birimlere mesaj<br />

gönderilmesi ve alınan bu mesaj doğrultusunda<br />

mahallinde doğrudan ve anında düşüm ve iptal<br />

işleminin gerçekleştirilmesi Eylül 2006’dan itibaren<br />

sağlanmıştır.<br />

5- MERNİS Projesinin faaliyete geçmesi ile nüfus<br />

bilgilerine ulaşmak üzere ilgili nüfus müdürlüğü<br />

ile yapılmakta olan yazışmalardan vazgeçilmiş,<br />

önce; suç yeri güvenlik kuvvetinin Kimlik Saptama<br />

Formu ile bulunduğu yerdeki nüfus müdürlüğüne<br />

müracaat etmesi ve alacağı nüfus kayıt örneğindeki<br />

bilgilere göre form düzenlemesi, daha sonra Nüfus<br />

ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Kimlik<br />

Paylaşım Sisteminin faaliyete geçirilmesinden<br />

itibaren de, bu sistem kullanılarak kişilerin kimlik<br />

bilgilerine bilgi sistemi üzerinden anında ulaşılması<br />

sağlanmıştır. Kimlik Paylaşım sistemini kullanmak<br />

ve kimlik bilgisi çıktısı alarak bilgi formu düzenlemek<br />

üzere Başkanlığımıza tahsis edilen şifrelerin güvenlik<br />

kuvvetlerine verileceği bildirilmiş ve zaman ve işgücü<br />

kaybının engellenmesi ile işlemlerin daha süratli<br />

yapılmasına olanak sağlanmıştır. Artık nüfus idareleri<br />

ile yazışmaya gerek kalmamıştır.<br />

6- Yine MERNİS’in uygulamaya geçmesinden sonra,<br />

KİHBİ Bilgi Sisteminde kaydı bulunan Türkiye<br />

Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kimlik bilgilerinin<br />

doğrulanmasını sağlamak amacıyla, sistemimizde yer<br />

alan suçlu kimlik bilgileri ile Nüfus ve Vatandaşlık<br />

İşleri Genel Müdürlüğü bilgileri karşılaştırılarak,<br />

kişilerin kimlik bilgilerinin eşleştirilmesi ve<br />

doğrulanması sağlanarak Türkiye Cumhuriyeti<br />

Kimlik Numaraları almaları sağlanmış, bu numaraya<br />

dayalı olarak alınan kimlik bilgileri esas alınarak<br />

sistemimizde yer alan bilgilerin doğrulanması işlemi<br />

gerçekleştirilmiştir. Böylece benzer kimlik bilgisine<br />

sahip kişilerle ilgili bir hak kayıpları ve zarara uğrama<br />

gibi durumların oluşması önlenmiştir.<br />

7- Hizmetin yürütülmesi için gerek duyulan bilgisayar<br />

programlarının yapılması, veri tabanlarının karşılıklı<br />

olarak kullanımının sağlanması amacıyla KİHBİ Daire<br />

Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma<br />

Genel <strong>Komutanlığı</strong> arasında 21.12.2004 tarihinde<br />

bir protokol imzalanması sağlanarak, suç işleyen ve<br />

aranan şahıslar yanında çalınan ve kaybedilen motorlu<br />

taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan<br />

her türlü belgelere ait bilgilerin, bilgisayar ortamında<br />

veri tabanına girilmesi ve sorgulanması, jandarma<br />

ve emniyet birimlerince ayrı ayrı yürütülen ancak<br />

verilen hizmetler gereği, uygulamada ortak kullanımı<br />

gerektiren sürücü ceza ve sürücü bilgileri, motorlu<br />

taşıt bilgileri, silah, pasaport ve ruhsat bilgilerinin<br />

tek bir veri tabanına girilmesi ve sorgulanması ve<br />

kullanılacak ortak programın esasları belirlenmiş,<br />

şahıs ve eşyalarla ilgili bilgilerin tutulması, saklanması<br />

ve kullanılmasına ait işlemler ile projelerin sevk<br />

ve koordinasyonunun Başkanlığımız kararları<br />

doğrultusunda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır.<br />

8- Bilgi Sistemimizde yer alan; 1982 yılında yayınlanan<br />

Bilgi Toplama Yönergesine dayanılarak ve geriye<br />

doğru işlem yapılarak tutulmuş olan ve yapılan tüm<br />

çalışmalara rağmen yargılama bilgilerine ulaşılarak<br />

doğrulanamayan kayıtların, alınan 23.11.2004 tarihli<br />

Bakanlık Onayı ile çıkarılması sağlanmış, böylece<br />

doğruluğu saptanamayan bilgilerden dolayı insanların<br />

hak ve özgürlüklerinin zedelenmesi engellenmiştir.<br />

9- Bilginin en önemli güç olarak açıkça kabul<br />

edildiği çağımızda, ülke çapında aynı alanda ve aynı<br />

amaçla çalışan kurumların bilgilerini paylaşarak<br />

güçlenecekleri düşüncesine sahip olarak; MİT ile<br />

Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan ve kara<br />

paranın aklanması ile mücadele eden Mali Suçlar<br />

Araştırma Kurumunun (MASAK) KİHBİ Bilgilerinden<br />

yararlandırılması sağlanmıştır.<br />

10- Tutulan kayıtların tamamının yargı yerlerinde<br />

yürütülmekte olan davalarla ilgili olması ve buralardan<br />

gelecek sonuç bilgileri esas alınarak güncellenen<br />

bilgiler olması nedeniyle, güvenlik kuvvetleri ile<br />

yargı yerleri arasında bilgi alış verişini sağlamak<br />

üzere Sanık Karar Takip Formu geliştirilmiş ve<br />

uygulamaya çalışılmıştır. Ancak Adalet Bakanlığınca<br />

bu form esas alınarak geri bilgi verilmesine ilişkin<br />

olarak farklı tarihlerde yayınlanan 8 adet genelgeye<br />

rağmen uygulamanın düzenli bir şekilde işletilmesi<br />

sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak sistemimizde<br />

yer alan bilgilerin güncelliğinin sağlanması<br />

güçleşmiştir. Bu durumun yarattığı sorunları ortadan<br />

kaldırmak amacıyla Adalet Bakanlığı ile yapılan<br />

görüşmeler sonucunda komisyon aşamasında<br />

yaptığımız bilgilendirme sonrasında CMK Uygulama<br />

Kanununa kolluğa bildirim adı altında bir madde<br />

eklenmesi sağlanmıştır. (5320 sayılı Kanun, md.16)<br />

Böylece yargı ile güvenlik kuvvetleri arasında yıllardır<br />

sağlanamayan bir bilgi alış verişi artık sağlanacak ve<br />

güvenlik kuvvetlerinin yargıya sevk ettiği evrakın<br />

sonucunu öğrenmesi mümkün olacaktır. Buna<br />

dayanarak KİHBİ Bilgi Sistemine girilen bilgilerin<br />

doğruluğu ve güncelliği de sağlanmış olacaktır.<br />

Ayrıca, adli makamlar tarafından çıkarılan müzekkere<br />

ile güvenlik kuvvetlerince aranması istenen kişilerin<br />

sistemimize aranma bilgisi girildikten sonra, kişilerin<br />

doğrudan adli makamlara teslim olarak işlemlerini<br />

bitirmesi sonrası aranma durumlarına ilişkin<br />

hususun ortadan kalkmasına rağmen bu durumun<br />

adli makamlarca kolluğa bildirilmemesi ya da zaman<br />

zaman geç bildirilmesi gibi durumlarla karşılaşılmış<br />

ve buna bağlı olarak şahısların haksız yere yeniden<br />

yakalanabilmeleri söz konusu olmuştur. Sorunun<br />

giderilmesi amacıyla, TBMM’de görüşülmekte olan<br />

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa, Dairemiz<br />

uğraşları sonucu 90/6 madde olarak; “yakalama<br />

emirlerinin çıkarılma amacının ortadan kalkması<br />

durumunda mahkeme, hakim veya Cumhuriyet<br />

savcısı tarafından yakalama emrinin derhal iadesinin<br />

istenmesi”, ibaresi eklenmiştir.<br />

11- Bilgi Toplama Yönergesi doğrultusunda yürütülen<br />

kayıt tutma işlemleri çerçevesinde bilgi sistemimizde;<br />

suç işleyip ele geçmeyen yakalanmış da olsa bazı suçları<br />

işleyen, kayıp olan ve belli hakları kullanması konusunda<br />

haklarında sınırlama getirilen kişiler ile çalınan,<br />

kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan<br />

dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele<br />

geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve<br />

kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtları<br />

tutulmaktadır. Bu kayıtlar; daha önce işlenen her<br />

türlü suça ilişkin Cumhuriyet başsavcılıkları ve nüfus<br />

müdürlükleri ile irtibat kurularak edinilen suç ve kimlik<br />

bilgileri esas alınarak oluşturulan bilgi formlarının, il<br />

jandarma komutanlıkları ve il emniyet müdürlüklerinin<br />

Bilgi Toplama Birimlerince Başkanlığımıza gönderilmesi<br />

ve merkezden bilgi sistemine girilerek taşrada<br />

görev yapan tüm güvenlik kuvvetlerine gösterilmek<br />

şeklinde tutulmakta iken, bu işlemin gelişen bilgi ve<br />

iletişim teknolojisinden yaralanılarak, bilgisayar ağları<br />

aracılığıyla mahallinden yapılması uygun görülerek<br />

gerekli çalışmalar Başkanlığımızca başlatılmıştır.<br />

Bu görevlerin bilgi işlem teknolojileri kullanılarak<br />

e-devlet kapsamında yürütülebilmesi için aşağıdaki<br />

projeler yapılarak uygulamaya konulmuştur:<br />

99<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


100<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

1. Kişilere İlişkin KİHBİ Bilgi Toplama Projesi:<br />

Kişilere ilişkin olarak tutulmakta olan “aranan”<br />

ve “yakalandı” kayıtlarının ülkenin her yanında<br />

tamamlanan formların posta ile gönderilip merkezde<br />

bilgisayarlara yüklenmesi yerine, bu işlemlerin<br />

mahallinde görev yapan bilgi toplama görevlileri<br />

tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak bir<br />

yazılımın gerçekleştirilmesi yapılan değerlendirmeler<br />

sonucu uygun görülerek gereken programın yazılması<br />

Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong> Muhabere Elektronik<br />

Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığından istenmiştir.<br />

Talebimiz doğrultusunda; MEBS Başkanlığınca<br />

yazılımı tamamlanan program 2005 yılı başında tüm<br />

güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.<br />

Projenin uygulanmaya başlanması ile; kişilere ilişkin<br />

arama ve diğer kayıtların mahallinden, doğrudan<br />

polis ve jandarma bilgi toplama birimlerince, veri<br />

girişi, düşüm ve iptal işlemleri etkin bir şekilde yerine<br />

getirilebilir olmuştur.<br />

Ayrıca arşiv araştırması ve diğer toplu sorgulamaların<br />

yapılmasına olanak sağlayan bir çalışma düzeni<br />

kurularak güvenlik kuvvetlerine, görevlerini yerine<br />

getirirken kullanacak yeni araçlar kazandırılmıştır.<br />

Nitekim bağlı kuruluşlarımızdan Polis ve Jandarma<br />

bu olanaktan yararlanarak; Kimlik Bildirme Kanunu<br />

gibi kanunlarla elde edilen bilgileri toplu sorgulayarak<br />

görevlerinin gereğini yapmada daha etkili hale<br />

gelmişlerdir.<br />

2. Eşyalara İlişkin KİHBİ Kayıp Eşya ve Belge<br />

Projesi:<br />

Kişilere ilişkin olarak uygulamaya geçirilen programdan<br />

hemen sonra, çalınan kaybolan, gasp edilen veya bir<br />

olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine<br />

karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların,<br />

ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her<br />

türlü belgelerin, kısaca bizim eşya bilgileri olarak<br />

tanımladığımız kayıtların da, kişiler için kullanılan<br />

bilgi toplama yöntemi ile aynı biçimde bilgisayar ağları<br />

kullanılarak mahallinden yapılması doğrultusunda<br />

karar alınmış ve gereken programın yazılması bu<br />

kez Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi<br />

Başkanlığından istenmiştir. Talebimiz doğrultusunda;<br />

Emniyet Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yazılımı<br />

tamamlanan program, 2006 yılı içerisinde tüm<br />

güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.<br />

Projenin uygulanmaya başlanması ile; kaybolan,<br />

çalınan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan<br />

dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele<br />

geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve<br />

kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin mahallinde<br />

veri girişi, aranma/bulunma bilgisi ekleme işlemleri de<br />

anında yapılabilir hale getirilmiştir.<br />

Kayıp nüfus cüzdanları ile ilgili olarak, Yönergemiz<br />

doğrultusunda yürütülen form açarak aramaya<br />

alma işleminden vazgeçilerek bu konuda MERNİS<br />

projesinden yararlanılacak bir düzen kurulmuştur.<br />

Tüm nüfus idareleri tarafından kayıp ve çalıntı<br />

nüfus cüzdanlarına ilişkin bilgilerin MERNİS’te<br />

tutulduğu tespit edilmiş ve yeni Eşya ve Belge<br />

Projesine bu bilgiye güvenlik kuvvetlerinin ulaşmasını<br />

ve görmesini sağlayacak bir bölüm eklenmiştir.<br />

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün de<br />

katkılarıyla gerçekleştirilen bu uygulama sonucunda<br />

bir yandan, milyonlarla ifade edilen kayıp ve çalıntı<br />

nüfus cüzdan bilgisine tüm güvenlik kuvvetlerinin<br />

doğrudan ulaşmaları ve izleyebilmeleri sağlanmış<br />

bir yandan da, bu işlemler için bilgi toplama<br />

birimlerinde form açmak için harcanan emek, zaman<br />

ve kırtasiyeden tasarruf edilmiştir.<br />

PROJELERİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN<br />

SAĞLADIĞI SONUÇLAR<br />

Birkaç paragraf ile kısaca özetlenen projelerin<br />

gerçekleştirilmesi öncesinde; Jandarma Genel<br />

<strong>Komutanlığı</strong>, Emniyet Genel Müdürlüğü ve KİHBİ<br />

Daire Başkanlığı personeli tarafından yürütülen, uzun<br />

emek ve çaba harcanan çalışmalar gerçekleştirilmiş,<br />

ortaya çıkan ve burada sayılamayacak kadar çok ve<br />

çeşitli sorunlar birlikte çözüme ulaştırılmış ve son<br />

olarak Bakanlık Makamının da onayı alınarak projeler<br />

uygulamaya konulmuştur.<br />

Emniyet ve Jandarma bilgisayar ağları kullandırılarak<br />

gerçekleştirilen projeler, her iki kurumun farklı bilgisayar<br />

sistemlerine sahip olmalarından dolayı bugüne kadar<br />

gerçekleştirilemeyen bilgi paylaşımı konusunda da<br />

bir ilk olmuştur. İki kurum personelinin KİHBİ adına<br />

topladığı bilgiler, yine iki kurum personeline KİHBİ<br />

üzerinden kullandırılmıştır. Bu kullanım içine, 2003<br />

yılı başından itibaren sorgulama amaçlı olarak dahil<br />

edilen Bakanlığımızın üçüncü bağlı kuruluşu olan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nı da eklemek gerekir.<br />

Böylece her iki proje de, ülke çapında Bakanlığımızın<br />

bağlı kuruluşları olan Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong>,<br />

Emniyet Genel Müdürlüğü ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> personelince ortak kullanılabilen ilk<br />

programlar olmuştur.<br />

101<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


102<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

KOMİK AMA GERÇEK<br />

ALO-158 HİKAYELERİ<br />

[ Hazırlayan ] Kerem TAMKOÇ | Svl. Me.<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : İyi günler, apartmanımızın su<br />

borusu patladı.<br />

Operatör : Su arızanın telefon numarası 185<br />

hanımefendi.<br />

İhbar Sahibi : Ama 185’e kimse cevap vermiyor.<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Kızım denizde kayboldu.<br />

Operatör : Öncelikle adınızı ve telefon<br />

numaranızı alabilir miyim<br />

hanımefendi?<br />

İhbar Sahibi : Ayşe KAYA, cep telefonum,<br />

05XX XXX XX XX.<br />

(İhbar sahibinin sesinden hattı devamlı meşgul eden<br />

kişi olduğunun anlaşılması üzerine)<br />

Operatör : T.C. Kimlik numaranızı alabilir<br />

miyim?<br />

İhbar Sahibi : 637423125454<br />

Operatör : Hanımefendi kimlik numaranız<br />

1 hane fazla.<br />

İhbar Sahibi : O zaman son rakamı<br />

çıkarabiliriz.<br />

Operatör : ??<br />

İhbar Sahibi : Veya ilk rakam da olur...<br />

Operatör : ??<br />

Türkiye’nin her yerinden 24 saat ücretsiz ulaşılabilen<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> ALO-158 ihbar hattına<br />

zaman zaman gelen farklı içerikte ihbarlardan<br />

bazılarını sizlerle paylaşalım istedik.<br />

Sabit veya mobil telefonlardan ALO-158 <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> İhbar Hattı arandığında “<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> – Ankara, İhbarınız varsa 4’ü tuşlayın”<br />

bant kaydı dinlenir, İhbar Sahibi 4’ü tuşlar:<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Saat kaç?<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Orası neresi?<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Kontörüm bitti, bana kontör<br />

gönderir misiniz?<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Telefonumu dinliyormuşsunuz.<br />

Operatör : Yalnızca Alo-158 ihbar hattı<br />

üzerinden yaptığınız görüşmeler<br />

kaydediliyor beyefendi.<br />

İhbar Sahibi : İyi de niye dinliyorsunuz?<br />

Operatör : Beyefendi telefonunuz<br />

dinlenmiyor, yalnızca bizi<br />

aradığınızda yaptığınız<br />

görüşmeler kaydediliyor.<br />

İhbar Sahibi : Ben sizi aramadım ki.<br />

Operatör : ??<br />

Denizde yardıma ihtiyacı olanların ALO-158<br />

hattından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na<br />

ulaşabilmeleri için lütfen gereksiz aramalarla<br />

ALO-158 hattını meşgul etmeyin. Unutmayın! Bir<br />

gün sizin de denizde yardıma ihtiyacınız olabilir!<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

İHBAR ve<br />

TALEP HATTI<br />

Her an tetikte olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personeli<br />

çoğu kez hayatlarını tehlikeye atma<br />

pahasına görevini büyük bir özveri ile yerine<br />

getirmektedir. ALO 158’i arayarak <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na Türkiye’nin her<br />

yerinden 24 saat ÜCRETSİZ ulaşabilirsiniz.<br />

• Denizde tehlikede olanların yardım talepleri,<br />

• Denizi kirleten her türlü davranış,<br />

• Denizden yapılan her türlü kaçakçılık,<br />

• Yasa dışı su ürünleri avcılığı ve dalış,<br />

• Kıyılarımızdan ülkemize yasa dışı giriş ve çıkışlar,<br />

• Denizlerimizde yapılacak terörist eylemlere ilişkin duyumlar,<br />

konularında ALO 158 telefonunu arayabilirsiniz.<br />

ALO 158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Özel Hizmet Telefonu Türkiye’nin her yerinden, her an <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na ulaşabileceğiniz<br />

bir yardım ve ihbar hattıdır. 158 telefon hattı, hem yardım isteklerinin anında <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na ulaşması, hem de<br />

denizlerimizde yapılan kanunsuz eylemlerin ihbar edilmesi amacı ile kurulmuştur.<br />

ALO 158 hattına gelen ihbar ve taleplerinizi değerlendiren <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> personeli derhal olaylara müdahale edecek ve<br />

güvenliğin sağlanması için gereken tüm tedbirleri alacaktır.<br />

Açık denizden ve yurt dışı aramalarda: +90 312 158 00 00


104<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ETİK ve AHLAK<br />

[ Hazırlayan ] Güray DEMİR | SG Kd. Ütğm.<br />

Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışların incelenmesi demektir. Etik veya<br />

en yalın tanımıyla töre bilimi Yunanca “ethos” yani “töre” sözcüğünden türemiştir. Ethos, karakter<br />

anlamındadır. Hangi değerlerin benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin diğerlerine<br />

olan sorumlulukları karakter ya da “etik” meselesidir. Etik, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlak<br />

kavramının doğasını anlamaya çalışır.<br />

Etik; insan yaşamını ilgilendiren konularda<br />

yapılabilecek hareketlerin sınırlarını belirleyen,<br />

davranışların öncesinde yol gösterici ve sınırlayıcı<br />

kurallar topluluğudur. Diğer bir ifadeyle; insan tutum<br />

ve davranışlarının iyi/doğru ya da kötü/yanlış olarak<br />

değerlendirilmesidir.<br />

Felsefenin bir dalı olan etik insan yaşamını<br />

ilgilendiren konularda yapılabilecek hareketlerin<br />

sınırlarını belirleyen, davranışların öncesinde yol<br />

gösterici ve sınırlayıcı kurallar topluluğudur.<br />

Etik terimi, genellikle, ahlak terimiyle değişimli<br />

olarak kullanılır. Ahlak terimi “morality”, etimolojik<br />

köken olarak etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da<br />

gelenek-görenek anlamına gelmektedir. Batı dillerinde<br />

ise “Ahlak” kelimesi “moral” kelimesi ile karşılanır<br />

ve adet, alışkanlık, karakter anlamlarına gelen mos<br />

(çoğulu mores) kelimesine dayanır.<br />

Etik batı geleneğinde ahlak felsefesi olarak da<br />

anılmıştır. İnsanlar arası ilişkilerde “değer”<br />

sorunlarını inceler ve ahlakın nasıl olması gerektiğini<br />

ortaya koymaya çalışır. Türkçe’de ise etik sözcüğü<br />

ahlâk bilimi olarak anılmıştır. Ayrıca ahlak sözcüğü ile<br />

eş anlamlı olarak da kullanılır.<br />

“Etik” ile “ahlak” birbiriyle ilişkili ve birbirlerinin<br />

yerine kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklıdır.<br />

Bu ikisi arasındaki ayrımı daha iyi açıklamak<br />

gerekirse; Etik yani ahlak felsefesi, “insanların kurduğu<br />

bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan<br />

değerleri, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi<br />

ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir.’’<br />

Ahlak daha çok sosyolojik bir olay olarak bir toplumda<br />

var olan davranış standartları ve kurallarını ifade eder<br />

ve her toplum bir ahlaka sahiptir. Bunlar çift taraflı ve<br />

tüm taraflara yarar sağlayan kurallardır.<br />

Öte yandan tüm kurallar -elbette ki- ahlakın bir<br />

parçası değildir. Örneğin karşıdan karşıya geçerken<br />

iki tarafa da bakmak, sağduyulu olmanın bir gereğidir.<br />

Bazı kurallar da nezaket kurallarıdır ve bunlar<br />

ahlaktan ayrılırlar ve bu anlamda doğru ya da yanlış<br />

olarak değerlendirilemezler.<br />

Ahlak aynı zamanda belirli bir toplumda belirli<br />

bir zaman ve alanla tanımlıdır. Örneğin belirli bir<br />

ülkedeki belirli bir grubun ahlakından söz edilebilir,<br />

1850’lerdeki Amerika ile 1990’lardaki Amerika’nın<br />

ahlakından bahsedilebilir, keza Marks’ın belirttiği<br />

gibi toplumdaki farklı sınıfların ahlakından söz<br />

edilebilir, etik ise bazen ahlakla eş anlamlı olarak<br />

kullanılmakla birlikte daha çok özel gruplar için<br />

belirlenmiş davranışlar veya davranış kuralları olarak<br />

tanımlanabilir. Bu anlamda muhasebeci etiğinden<br />

veya borsa aracılarının etiğinden bahsedebiliriz.<br />

Ahlak ile etik arasındaki temel fark;<br />

Etiğin daha soyut, evrensel ve genel geçerliliğe sahip<br />

olması, ahlakın dışsal nedenlerle (din, çevre vb.)<br />

şekillenmesine karşın etiğin değerlerimize dayanan<br />

içsel bir güdü olması, yani nasıl davranmamız gerektiği<br />

bize söylendiği için değil, gerçekten doğru olduğuna<br />

ve öyle davranmamız gerektiğine inandığımız için o<br />

şekilde davranmamız olarak açıklanabilir.<br />

Ahlak felsefesi ya da ahlakbilim şeklinde de ifade<br />

edilebilen etik; insanın bireysel ve toplumsal<br />

ilişkilerini nasıl yönlendirmesi gerektiğini, iyi<br />

ve kötü söz ve davranışı belirleyecek ölçütlerin<br />

neler olabileceğini inceleyen bilim dalı olarak<br />

tanımlanabilir.<br />

Esas amacı iyiyi ve doğruyu bulmak ve hakim kılmak<br />

olan etiğin dört temel ilkesi vardır. Bunlar; Adalet -<br />

Hakkaniyet, Tarafsızlık - Eşitlik, Dürüstlük - Doğruluk ve<br />

Sorumluluk - Bencil Olmamaktır.<br />

Tüm ilkelerin toplamında ise faziletli ve erdemli bir<br />

insan olmak vardır.<br />

Son olarak ahlak; gelenekler, alışkanlıklar, örfadetler,<br />

yaşam biçimleri gibi her toplumda farklılık<br />

gösterebilecek değerlerdir. Etik ise; dürüstlük,<br />

yardımseverlik, doğruluk, adaletli olmak, hırsızlık<br />

yapmamak, yalan söylememek, cana kıymamak,<br />

insan haklarına saygılı olmak gibi dünyanın her<br />

yerinde geçerli değerler topluluğudur.<br />

ETİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE FARKLI<br />

ETİK ANLAYIŞLARI<br />

Etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı<br />

bilinmemekle beraber, dünyanın farklı yerlerinde<br />

birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik<br />

anlayışının var olduğu bilinmektedir.<br />

Felsefi etik anlayışına “Antik Çağ Çin Felsefesi”nde<br />

ve yine “Antik Yunan Felsefesi”nde rastlanmaktadır.<br />

Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefi etik anlayışları,<br />

ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal<br />

yapısıyla yakından ilişkilidir.<br />

Demokritos’un aforizmalarından bir kısmı etik<br />

sorunlara dairdir. Demokritos’un etik görüşü doğa<br />

felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü<br />

olmak huzur ve dinginliği, dinginlik ise mutluluğu<br />

getirir ve insanın temel hedefi mutluluktur.<br />

Sofistler ise daha farklı ve göreli bir etik anlayışını<br />

benimsemişlerdir; genel geçer anlamda kabul<br />

görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur, her<br />

şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü<br />

de kişiye bağlıdır. Etikte görecelilik ve öznelliği<br />

savunan ilk düşünce Sofistlerindir, bu da Sofistlerin<br />

etik düşüncesini önemli kılar. Fakat Sofistlerin<br />

etik yaklaşımını önemli kılan bir başka nokta da<br />

Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla<br />

sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem<br />

sahibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini<br />

belirtmeleriydi.<br />

Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış,<br />

erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde<br />

bulunabileceğini öne sürmüştür. Burada bilgi<br />

erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı.<br />

Sokrates’in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik<br />

düşüncelerinin ilk örneklerindendir.<br />

Platon etik sorunlarını devlet ve toplum<br />

kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten<br />

ziyade toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır.<br />

105<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


106<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />

DAVRANIŞLARIMIZA REHBERLİK EDEN ETİK İLKELERİMİZ;<br />

• Cumhuriyetin gerektirdiği yurttaşlık görevlerini<br />

yerine getiririz.<br />

• Atatürk İlke ve Devrimlerini bilir ve uygularız.<br />

• Vatanımıza ve milletimize en iyi şekilde hizmet<br />

ederiz.<br />

• <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> misyon ve<br />

vizyonunu destekleriz.<br />

• Kaynakları maksadına uygun kullanırız.<br />

• Görevimizi bilir ve uygularız.<br />

• Yüksek vazife bilincine sahibiz.<br />

• Kanunlara ve amirlere mutlak itaat ederiz.<br />

• Moral ve motivasyona önem veririz.<br />

• Ekip ruhuna sahibiz.<br />

• Mesleğimizi severiz.<br />

• Daima daha iyiyi hedef alırız.<br />

• Araştırıcı, inceleyici ve sorgulayıcıyız.<br />

• İnisiyatif sahibiyiz.<br />

• Kurumsal yapıyı bilir ve uygularız.<br />

• Denizi ve denizciliği severiz.<br />

Platon’un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi<br />

soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir.<br />

Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı<br />

olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu.<br />

Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir<br />

ahlâksal bağ olduğu söylenemez.<br />

Aristoteles’in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal<br />

unsurlar barındırmış, dönemin tarihsel ve toplumsal<br />

gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir.<br />

Aristoteles’in etik anlayışındaki en önemli<br />

noktalardan biri onun “zoon politikon” kavramıdır.<br />

Zoon politikon özgür insandır, toplumsal (sosyal)<br />

insandır. İnsan varlığının toplumsal oluşunun<br />

kabulü açısından bu ilk adımdı. Aslında Aristoteles<br />

de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı<br />

fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar<br />

ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı<br />

etiğin tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde<br />

erdem sahibi olabilme yetisine sahip insan, vasat<br />

olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın<br />

ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük<br />

görme ile kendini çok büyük görme arasındaki orta<br />

nokta, erdemli olama durumdur.<br />

Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış<br />

ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka<br />

• Gerekli fiziki güç ve dayanıklılığa sahibiz.<br />

• Görev ve yetkilerimizi suiistimal etmeyiz.<br />

• Çevremize şeffaf davranırız.<br />

• Etik davranışları bilir, uygular ve denetleriz.<br />

• Çevremizdekilerle iyi geçiniriz.<br />

• Değişime açığız.<br />

• Doğayı sever ve koruruz.<br />

• İnsana saygıyı esas alırız.<br />

• Tutumluyuz.<br />

• Dürüstüz.<br />

• Çalışkanız.<br />

• Adiliz.<br />

• Saygın ve güveniliriz.<br />

• Nazik ve saygılıyız.<br />

• Cesuruz.<br />

• Fedakarız.<br />

• Sır saklarız.<br />

• Biz, bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeyen<br />

güçlü bir aileyiz.<br />

Antik Çağ filozofu da Epiküros’tur. Epiküros’un ateist<br />

etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır.<br />

Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros’un<br />

haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur.<br />

Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefalet ve elemden<br />

kurtulmuş olduğu durumdur. Acıdan kurtulmak<br />

için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak,<br />

münzevi ve sade bir hayat tarzıdır. Epiküros’un<br />

düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal<br />

bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar<br />

değildir.<br />

Antik Çağ’dan sonra Hıristiyanlığın Batı’daki<br />

yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilahi olan bir etik<br />

anlayışı yükselişe geçmiştir. Bu dönemdeki en önemli<br />

etik anlayışlarından biri Aquinolu Thomas’ın etik<br />

anlayışıdır. Bu anlayışta “Skolastik Felsefe”nin etik<br />

anlayışı ile Hıristiyan ahlak ve erdem görüşleri bir<br />

araya gelir. Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta<br />

irade konusu da irdelenir. Akla dayanan özgür<br />

bir irade fikri mevcuttur, akli olumlu davranışlar<br />

mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme<br />

şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai<br />

mutluluğa ancak Tanrı’nın istemesi ile kavuşulabilir.<br />

Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı<br />

kaynaklı görüşlere yer vermiştir.<br />

15. yüzyıldan başlayarak Tanrı ve din merkezli etik<br />

anlayışından kaymalar görülmeye başlar. Bu dönemin<br />

sonlarında felsefi açıdan yerini genişleten İngiliz<br />

ampirik (deneye dayalı) düşüncesi etik anlayışlarını<br />

da etkiler. Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine<br />

aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik<br />

anlayışına sahiptir. Bireyin öncelikli hedefi kendi<br />

varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın<br />

doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun<br />

çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu<br />

sebeple bireysel bencillik ile toplumun çıkarının<br />

örtüştüğü noktalar erdemlerdir. Bireyin bencil<br />

yönelimi ile toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta<br />

toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü<br />

davranışlardır.<br />

Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına<br />

benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü<br />

filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır. Bu<br />

anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının<br />

esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir.<br />

Bu sebeple akli davranmak ile ahlâki davranmak<br />

aslında aynıdır. Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine<br />

sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke’dir.<br />

Ampirik felsefesinden hareketle ahlâki olguların da<br />

deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur.<br />

Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve<br />

tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin<br />

ötesindeki düzlemde tanımlar. Kant’ın etik üzerine<br />

tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve<br />

Töreler Metafiziği gibi.<br />

Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik<br />

anlayışı ortaya koyar. Hümanist vurgular da taşıyan<br />

bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer<br />

birey(ler) ile ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal)<br />

ilişkiyle ahlak oluşur. Sosyal ilişkilerin olduğu her<br />

durumda ahlâk da olur. Feuerbach’ın felsefi bencillik<br />

tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar;<br />

bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak<br />

kabul etmez ve birey ile genelin çıkarlarının uyumunu<br />

garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar.<br />

Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar<br />

bir etik görüşünü benimsemiştir. Var olmanın,<br />

yaşamanın acıdan ibaret olduğunu savunur; insan<br />

istemlerinin esiridir. Bu etik görüşü çeşitli Doğu<br />

felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır.<br />

Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel<br />

düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı<br />

ise ünlü Alman filozof Nietzsche’nin etik anlayışıdır.<br />

Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik<br />

anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak<br />

nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da<br />

olumsuz olarak nitelendirilmiştir. Nietzsche’nin<br />

üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak<br />

tanımlanabilecek şekilde değildir. Nietzsche’nin<br />

ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî<br />

standartların, iyi ile kötünün ötesindedir. İyi bireyin<br />

gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan<br />

şeydir. Kısacası Nietzsche’nin etik anlayışı ortaya<br />

attığı güç kavramı temellidir.<br />

Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini<br />

söylemeye çalışır. Erdemler etiği ilk olarak Eski<br />

Yunan’da ortaya çıkmıştır. Plato’nun Symposium’unda<br />

insanların sahip olması gereken dört erdem olarak<br />

Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir.<br />

Aristo erdemleri ahlaki ve akli olarak ikiye ayırmıştır.<br />

Dokuz akli erdemin en üstünde “sophia” yani teorik<br />

hikmet ve phronesis yani pratik hikmet gelmektedir.<br />

Aristo da ahlaki erdemler olarak basiret, adalet,<br />

cesaret ve itidali verir. Aristo’ya göre her ahlaki erdem<br />

her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır. Örneğin cesaret<br />

erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların<br />

ortasında yer alır.<br />

Felsefede etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır:<br />

Meta-etik: Meta-etik, etik ifadelerin doğasını<br />

araştırır. etik hüküm ve tavırların (tutum) doğasını<br />

inceler.<br />

107<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


108<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Normatif Etik: Meta-etik ile uygulamalı etik<br />

arasındaki köprü olarak tanımlanabilir. Doğruyu<br />

yanlıştan ayıracak pratik ahlak standartlarını ve<br />

ahlaklı bir hayatın nasıl yaşanacağını bulmaya çalışır.<br />

Bu, kişinin sahip olması gereken iyi alışkanlıklar,<br />

takip etmesi gereken görev ve sorumluluklar veya<br />

davranışlarının diğerleri üzerindeki sonuçlarını<br />

içerebilir.<br />

Uygulamalı Etik: Uygulamalı etiğin bir şekli,<br />

normatif etik teorilerinin belirli tartışmalı meselelere<br />

uygulanmasıdır. Bu durumlarda, etikçi savunulabilir<br />

bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak<br />

normatif tavsiyeler türetir.<br />

Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik<br />

problemleri inceleyen bazı alt dalları (disiplin)<br />

mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik<br />

etiği ve yasal etik gibi. Her alt bu uzmanlıkların etik<br />

kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın mesele ve<br />

problemleri karakterize eder ve bunların kamuya olan<br />

sorumluluklarını tanımlar.<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />

ETİK DEĞERLERİMİZ;<br />

• Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk İlke ve<br />

Devrimlerine sadakat,<br />

• Vatan ve millete en iyi şekilde hizmet etmek,<br />

• Kanun ve kurallara uymak,<br />

• İnsana ve tüm canlılara saygılı olmak,<br />

• Çevreyi ve doğayı korumaktır.<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />

ETİK SORUMLULUKLARIMIZ;<br />

• Etik bütünlük<br />

• Dürüstlük<br />

• Sadakat<br />

• Tarafsızlık ve adalet<br />

• Sorumluluk<br />

• Ehliyet (yeterlilik)<br />

• Sır saklama<br />

• Cesaret<br />

• Fedakarlık<br />

• Örf ve ananelere bağlılık<br />

• Liyakat ve profesyonellik<br />

• Nezaket ve saygı<br />

• Saygınlık ve güven<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDA ETİK<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda etik kültürün<br />

oluşturulması ve benimsetilmesi maksadıyla<br />

oluşturulan “Etik Değerlerimiz”in yazılış sırası,<br />

değerlerin nispi önemi ve personelin etik konularda<br />

uygulaması gereken öncelik sırasını vermekte,<br />

buna karşılık, “Etik Sorumluluklarımız”ın hepsi eşit<br />

ağırlıklı olarak değerlendirilmektedir.<br />

Personel, karar ve davranışlarında sorumlulukların<br />

tamamını karşılamak zorunda olmakla birlikte,<br />

uygulamada karşılaşılan karmaşık sorunlar buna<br />

mani olduğunda, etik değerler yön gösterici<br />

olmaktadır. “Davranışlarımıza Rehberlik Eden Etik<br />

İlkelerimiz” ise <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda görev<br />

yapan personelin yapması ve yapmaması gereken<br />

davranışları belirlemektedir.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. TÜRKİYE ETİK DEĞERLER MERKEZİ (http://www.tedmer.org.tr)<br />

2. ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI ETİK MERKEZİ<br />

(http://www.metu.edu.tr)<br />

3. ETHICS RESOURCE CENTER (http://www.ethics.org)<br />

4. DEVLETTE ETİKTEN ETİK DEVLETE (TÜSİAD YAYINLARI)<br />

5. THE MILITARY ETHICS IN AN AGE OF NIHILISM (DR. JAMES H.TONER)


110<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

MERSİN BALIKLARI<br />

[ Hazırlayan ] Hüseyin ÜNVER | SG Ütğm.<br />

Servis anına kadar buzdolabında bekletilip, servis<br />

yapılacağı zaman kristal bir kaseye alınmalı; bu kase<br />

içi buz dolu geniş bir kabın içine yerleştirildikten<br />

sonra çavdar ekmeği, ekşi krema, tereyağı, kıyılmış<br />

soğan ve dereotu ile servis yapılmalıdır. İdeal içkisi ise<br />

şampanya ve votka olan, Rus mutfağı denilince akla<br />

ilk gelen bu besin maddesi tahmin edilebileceği üzere<br />

siyah havyardır.<br />

Siyah havyar, dişi mersin balığının döllenmemiş<br />

yumurtalarından; dünya havyar pazarının yüzde<br />

90’ı da Hazar Denizi’nde yaşayan bu balığın Beluga,<br />

Asietra ve Sevruga diye bilinen üç türünden elde<br />

edilmektedir. Her bir dişi mersin balığının ağırlığının<br />

yüzde 17’si havyardan oluşmaktadır. Rusça “hafifçe<br />

tuzlanmış” anlamına gelen Malassol sınıfındaki<br />

havyar, çeşitlerin en pahalısıdır. Havyar, bol protein,<br />

yağ, B12, B6, B2, PP, C, A vitaminleri, madeni tuzları<br />

ihtiva ettiğinden besin değeri çok yüksek bir gıdadır.<br />

50 gramında 1400 kilokalori ihtiva etmektedir.<br />

Havyar mersin balığının yumurtlama mevsiminde<br />

yakalanıp, balığa zarar verilmeden karnı sıkılarak<br />

yumurtalarının boşaltılması yoluyla elde edilir.<br />

Yumurtalar ince bir elekten geçirilerek büyüklüklerine<br />

göre gruplanır. Daha sonra bol suda yıkanıp<br />

temizlenir ve % 4-6 oranında tuzlanır. İran’da yapılan<br />

tuzlama işleminde, tuza boraks da katılır.<br />

Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan<br />

havyarları için avlanmaktadır. Hazar Denizi<br />

ve Karadeniz çevresindeki mersin balıklarının<br />

dişilerinden alınan yumurtalar, havyara<br />

dönüştürülerek dünya piyasalarında kilosu 5 ila<br />

10 bin dolar arasında satılmaktadır. İran, Rusya<br />

Federasyonu, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan<br />

havyar üretiminde öncülük eden ülkelerin başında<br />

gelmektedir. İngiltere havyar borsasındaki en gözde<br />

ürünler İran’ın Hazar Denizi kıyılarındaki balıklardan<br />

elde edilmektedir. Ülkemizde ise geçmiş yıllarda<br />

Sakarya ilinin Karasu ilçesinde havyar üretimi<br />

yapıldığı bilinmektedir. Bu değerli besin maddesini<br />

dünyada en çok tüketen ülkeler ise Amerika, İsviçre,<br />

Fransa ve Almanya’dır.<br />

Etinin de kaliteli olması dolayısıyla binlerce yıldan<br />

beri ekonomik açıdan büyük önem taşıyan mersin<br />

balıkları, Acipenseridae familyasını oluşturan<br />

aralarında 6 metre uzunluğa ve 1,5 ton ağırlığa kadar<br />

varan türleri içeren tatlı su balığı türlerinden olan<br />

ilkel hayvanlardır. Asya, Avrupa ve Amerika’nın<br />

kuzey yarım küredeki deniz ve tatlı sularında 27 tür<br />

ile temsil edilmekte olup bunlardan 5’i [Huso huso<br />

(mersin morinası), Acipenser sturio (Alman mersin<br />

balığı veya kolan balığı), Acipenser gueldenstaedti<br />

(karaca mersin veya rus mersini), Acipenser stellatus<br />

(sivrişka) ve Acipenser nudiventris (şip)] Karadeniz’in<br />

Türkiye sularında bulunmaktadır. Mersin balıkları<br />

hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak<br />

deltaları), hem de denizde yaşarlar. Göçebe hayatı<br />

sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip,<br />

sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek<br />

için tekrar tatlı suya dönerler. En büyük mersin balığı<br />

türü olan mersin morinası neredeyse sadece tuzlu<br />

suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara<br />

geçer.<br />

Mersin balıkları çok geç ergenlik çağına ulaşırlar.<br />

Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına gelince ve<br />

2-4 yıl aralıklarla yumurtlarlar. 100 yıla kadar<br />

yaşayabilmeleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar.<br />

Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut<br />

olan Mersin Balıkları yaşayan fosiller olarak da<br />

adlandırılırlar.<br />

Üreme bölgelerini oluşturan nehirler üzerine kurulan<br />

barajlarda su tutulması nedeniyle nehir yatağının<br />

doğal yapısının bozulması, su miktarının azalması<br />

ve anaç balıkların nehre girişinin imkansızlaşması,<br />

ileri yaşlarda cinsi olgunluğa ulaşan balıklarının<br />

bir kez bile yumurtlayamadan havyar elde etmek<br />

için yumurtlama zamanından önce avlanması,<br />

endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle<br />

doğal suların kirlenmesi ve balıkların yaşama<br />

ortamlarının bozulması gibi nedenlerle mersin<br />

balıklarının stokları hızla azalmış ve nesillerinin<br />

devamı tehlikeye girmiştir. Hazar denizinde bile,<br />

sayıları azalmış ve 1970’li yıllarda 20.000 ton<br />

mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton’dan<br />

bile az tutulmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğinin<br />

dağılmasından sonra yasa dışı avcılık nedeniyle<br />

Mersin balığı popülasyonlarında dünya çapında bir<br />

gerileme yaşanmıştır. Birçok türü, Dünya Doğayı<br />

Koruma Birliği (UINC)’nin “Kırmızı Kitap (Red List)”<br />

olarak anılan korunması gereken türler listesinde yer<br />

almaktadır. 1997 yılında Almanya’nın ve ABD’nin<br />

çabaları ile mersin balığı Washington Hayvanları<br />

Koruma Antlaşması listesine alınmıştır. 164 ülkenin<br />

imzaladığı CITES (Convention on International<br />

Trade in Endangered Species of Wild Fauna and<br />

Flora - Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki<br />

Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme)<br />

kapsamında 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren bütün<br />

mersin balığı türleri koruma altına alınmış, balık ve<br />

balıktan elde edilen ürünlerin (havyar, et, canlı balık<br />

ve balık yumurtası) dünya çapındaki ticareti kontrol<br />

edilmeye başlanmıştır. 2003 yılından itibaren World<br />

Sturgeon Conservation Society adlı kurum mersin<br />

balığı popülasyonunu korumak ve büyütmek için çaba<br />

göstermektedir.<br />

Ülkemizin Karadeniz kıyılarında bulunan ve<br />

üremek amacıyla Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya<br />

ve Çoruh nehirlerine giren 6 mersin balığı türünün<br />

doğal stoklarının ekonomikliğinin kalmadığı, bu<br />

türlerin stoklarının takviye edilerek ekonomiye<br />

kazandırılması gerektiği yapılan araştırmalarda<br />

111<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


112<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Beluga<br />

Sivrişka Şip<br />

görülmüştür. Stoklarının korunması ve gelişmesi<br />

için 1975-1976 av sezonundan itibaren avcılığı<br />

sınırlandırılmış ve daha sonra da 1380 sayılı yasa ve<br />

su ürünleri sirkülerleriyle tamamen yasaklanmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın, ilgili sirkülerler<br />

kapsamında icra ettiği görevler esnasında<br />

konuya gösterdiği hassasiyete ve yıllardır verilen<br />

konferanslara rağmen söz konusu türün stoklarında<br />

bir iyileşme olmadığı, üretime yönelik profesyonel<br />

ilave uygulamalara ihtiyaç olduğu görülmüştür.<br />

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) balıkların<br />

korunması ve sayılarının artırılabilmesi maksadıyla,<br />

1997 yılından itibaren Karadeniz’de Mersin<br />

balıklarının dağılımı, Karadeniz’e dökülen nehirlerin<br />

kirlenmeden arındırılması, nehirlerin su bütçelerinin<br />

dengelenmesi, Mersin balıklarının avcılığının<br />

yasaklanarak, yeni kurallara bağlanması, balıkçıların<br />

eğitimi gibi konularda kendi olanakları ve Birleşmiş<br />

Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteğiyle<br />

çalışmalar yürütmektedir.<br />

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Trabzon Su Ürünleri<br />

Merkez Araştırma Enstitüsü, Karadeniz Teknik<br />

Üniversitesi Rize Su Ürünleri Fakültesi, Ondokuz<br />

Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi<br />

ve İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin<br />

ortaklığında; Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma<br />

Derneği (MERKODER), Samsun Tarım İl Müdürlüğü<br />

Rus Mersini<br />

işbirliği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal<br />

Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğinde Dr.<br />

Bilal AKBULUT başkanlığında Mersin Balıkları<br />

Populasyonlarının Mevcut Durumlarının Belirlenmesi<br />

ve Yetiştiricilik İmkanlarının Araştırılması (Research<br />

on Present Status of Sturgeon Population and Rearing<br />

Possibilities) konulu bir proje başlatılmıştır. Proje<br />

ile; Türkiye sularındaki mersin balıkları hakkında<br />

bilgi toplamak ve veri tabanı oluşturmak, mersin<br />

balıklarının maruz kaldıkları olumsuz etmenleri tam<br />

anlamıyla belirlemek, mersin balıklarının korunması<br />

ve sürdürülebilir yönetimi için kamuoyunu<br />

bilinçlendirmek ve kurumsal işbirliğini geliştirmek,<br />

yönetim stratejileri ve planları geliştirmek, ülkemizde<br />

mersin balığı yetiştiriciliğinin gelişebilmesi için<br />

çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Araştırma<br />

kapsamında, avlanması yasak olan ancak zaman<br />

zaman ağlara takılan mersin balıklarının göğüs<br />

yüzgeçlerine, üzerinde numaralar bulunan küçük<br />

markalar takılacak ve tekrar denize geri salınacaktır.<br />

Markalı mersin balıkları tekrar yakalandığında marka<br />

üzerindeki sayı okunacak ve kaydedilecek, daha sonra<br />

balık tekrar denize geri salınacaktır. Bu araştırma<br />

ile, bir taraftan mersin balıklarının sularımızdaki<br />

beslenme ve üreme alanları tespit edilmeye<br />

çalışılacak, diğer taraftan Karadeniz’deki varlıklarının<br />

devamına katkıda bulunulacaktır.<br />

Mersin Balıklarının gelecek nesiller tarafından da<br />

tanınmasını sağlamak ve Karadeniz, dolayısıyla da<br />

ülkemiz ekonomisi için havyar üretim sektörünü<br />

tekrar canlandırmak amacıyla gerekli tedbirlerin<br />

çok geç olmadan alınmasının ve uygulamaya<br />

geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />

Bu kapsamda; yasak avlanmanın önlenmesi ve<br />

yasakların sıkı kontrolü, tesadüfen yakalanan<br />

mersin balıklarının satışının önlenmesi için gerekli<br />

yaptırımların uygulanması, mersin balıklarının<br />

üreme alanlarını oluşturan nehirlerimiz (Kızılırmak,<br />

Yeşilırmak) ekolojik yapısının incelenmesi ve<br />

balıklara baraj ile nehir ağzı arasındaki bölümde<br />

üreme şansı tanınabilmesi için buralarda üremeye<br />

elverişli olabilecek yerlerin tespiti ve koruma<br />

altına alınması, nehir ağızlarının balıkların girişine<br />

elverişli hale getirilmesi, mersin balıklarının yapay<br />

üretimini gerçekleştirmek üzere özellikle Yeşilırmak<br />

ve Kızılırmak civarında üretim istasyonlarının<br />

kurulması, ülkemiz sularında bulunan ve sayıları her<br />

geçen gün azalan anaç mersin balıklarının koruma<br />

altına alınarak, kurulacak üretim tesislerinde yapay<br />

üretimi ve elde edilen yavruların hem doğal stokları<br />

desteklemek üzere doğaya salınması hem de kültür<br />

şartlarında yetiştiriciliğinin yapılması gerekir .<br />

Yapılan çalışmalara ve başlatılan projeye destek<br />

olabilmek maksadıyla balıkçıların konu hakkında<br />

bilgilendirilmelerinin ve ağlara takılan mersin<br />

balıklarının markalı olup olmadıklarının kontrolünü<br />

müteakip markalı olanların marka üzerinde bulunan<br />

numaralarının ve balığın nerede yakalandığının<br />

kaydedilerek projeyi yürüten kurum/kuruluşlara<br />

bildirilmesi hususunda balıkçıları bilgilendirme<br />

toplantılarından istifadeyle bilinçlendirilmelerinin<br />

faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. http://sufak.omu.edu.tr (Mersin Balıkları-Yrd.Doç.Dr.Serap USTAOĞLU)<br />

2. http://tr.wikipedia.org<br />

3. http://www.lezzet.com.tr<br />

4. http://www.denizce.com<br />

5. http://www.istanbul.edu.tr<br />

6. http://www.tudav.org<br />

7. http://www.ziraatci.com<br />

Mersin balıkları konusunda ulaşılabilecek kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur.<br />

1. MERSİN BALIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ<br />

Adres : Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Kaşüstü Beldesi, 61250 Yomra/TRABZON<br />

Telefon : (0462) 3411053 - 0505 4908563<br />

Faks : (0462) 3411056<br />

E-mail : mersin@sumae.gov.tr<br />

Web : www.mersin.sumae.gov.tr<br />

Yürütücü Kuruluş :<br />

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü<br />

İşbirliği Yapılan Kuruluşlar :<br />

• Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sinop Su Ürünleri Fakültesi<br />

• İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi<br />

• Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rize Su Ürünleri Fakültesi<br />

• Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği<br />

• Samsun Tarım İl Müdürlüğü - Tel: (0362) 2313700<br />

2. TÜRK DENİZ ARAŞTIRMALARI VAKFI (TÜDAV) ERİŞİM BİLGİLERİ<br />

Adres : TÜDAV P.K.10 81650 Beykoz/İstanbul<br />

Telefon : (0216) 4240772<br />

Faks : (0216) 4240771<br />

E-mail : tudav@superonline.com<br />

Web : www.tudav.gov<br />

113<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


114<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ATATÜRK ve KÜREK SPORU<br />

[ Hazırlayan] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.<br />

Büyük Atatürk’ün bilfiil yaptığı üç spor vardır.<br />

Selanik’te geçen çocukluk yıllarında akranlarıyla<br />

sık sık güreş tuttuğunu, çocukluk arkadaşlarının<br />

onunla ilgili anılarından öğrenmekteyiz. Askerlik<br />

hayatında başladığı binicilik sporuna ömrünün<br />

son yılarına kadar, fırsat buldukça devam<br />

etmekten ayrı bir zevk ve haz duyduğu da gayet<br />

iyi bilinmektedir. Pek hoşlandığı ve bilfiil yaptığı<br />

üçüncü spor ise kürektir. Yaz aylarında Florya<br />

Köşkü’nde istirahatte bulunduğu günlerde sandala<br />

binerek kürek çekmekten pek hoşlandığı da<br />

gerçektir. Onun kürek sporuyla ilgili bir anısını,<br />

1930’ların ünlü kürek şampiyonlarından olan<br />

Prof. Dr. Bedii Gorbon’dan dinleyelim:<br />

« Hiç unutmam; sene 1935 ve tarih 29 Haziran’dı.<br />

Galatasaray Lisesi son sınıf örgencisiydim.<br />

Rahmetli Müdür Muavini Muhlis Peykoğlu akşam<br />

çıkışta beni kapıda bekliyordu. “Yürü, haydi<br />

gidiyoruz” dedi. “Nereye” diye sordum. Cevap<br />

vermedi. Doğru Bebek’e gittik. Galatasaray Kulübü<br />

Denizcilik Şubesi Bebek’teydi o zaman. Muslih<br />

Hoca tek çifte futayı denize indirmemi söyledi.<br />

Futayı denize indirdim. Ancak ondan sonradır<br />

ki, bana şu hususu açıkladı. Gazi Florya’da bizi<br />

bekliyor, kürek çekecekmiş. İşte o anda büyük bir<br />

heyecanın yanımı kapladığını hissettim. Adeta<br />

tir tir titriyordum. Bir motor bizi alıp Florya’ya<br />

götürdü. Köşkün önünde futayı motordan denize<br />

indirdi. Biraz sonra Atatürk göründü. Ayağında<br />

lastik pabuçlar, elinde sigarası, üstünde de slip<br />

bir yün mayo vardı. Gazi’yi ilk defa yakından<br />

görüyordum. Ne büyük insandı. Futaya bindi.<br />

Elli metre kadar kürek çekti, sonra yoruldu. Bana<br />

dönerek “Senin çok acayip bir sandalın var” dedi.<br />

“Biraz sen kürek çek de göreyim” diye ilave etti.<br />

Tam kırk beş dakika Atatürk’ü dolaştırdım. İnsana<br />

müthiş hamle veriyordu. O zaman Türkiye rekoru<br />

bende idi. Eğer kronometre tutulsaydı, bu rekoru<br />

çoktan kırmış olurdum o gün. Gazi geziden pek<br />

memnun olmuştu. Köşkün rıhtımına çıkınca<br />

bana döndü, “Ne arzu ediyorsun?” diye sordu. Ne<br />

isteyebilirdim? Hangi kulüpten olduğumu sordu.<br />

“Galatasaray’dan Paşam” diyebildim. “Bütün<br />

arkadaşlarının gözlerinden öperim” dedi. Bizi eliyle<br />

selamladı. Hiç durmadan futa ile Bebek’e kadar<br />

kürek çektim. Kulübe geldiğim zaman haberi duyan<br />

bütün arkadaşların heyecan içinde beni beklemekte<br />

olduklarını gördüm. Heyecanımdan o gece sabaha<br />

kadar uyuyamadım. »<br />

Büyük Atatürk, kürek yarışlarına karşı da büyük<br />

ilgi gösterirdi. Moda Koyu’nda yapılan bir çok<br />

kürek yarışmasını “Ertuğrul” isimli yatının<br />

güvertesinden ilgi ve heyecanla izlediğine çok<br />

rastlanmıştır.<br />

KAYNAK:<br />

SÖNMEZ, CEMİL; ATATÜRK’ÜN TABİAT VE ÇEVRE ANLAYIŞI;<br />

TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI YAYINLARI; 1997; S.66, 67<br />

115<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


116<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

03NİSAN 2007<br />

EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ OĞUZ KAĞAN KÖKSAL’IN ZİYARETLERİ<br />

Emniyet Genel Müdürlüğünün 162. kuruluş yıldönümü kapsamında Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan KÖKSAL<br />

ve beraberindeki heyet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.<br />

17-21NİSAN 2007<br />

AZERBAYCAN HEYETİNİN ZİYARETİ<br />

İkili ilişkiler kapsamında Azerbaycan <strong>Sahil</strong> Muhafaza Komutanı Tuğgeneral İlham MEHDİYEV ve beraberindeki heyet<br />

Türkiye’yi ziyaret etmiştir.<br />

117<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


118<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

19NİSAN 2007<br />

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARI MURAD BAYAR’IN ZİYARETLERİ<br />

Savunma Sanayii Müsteşarı Murad BAYAR Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.<br />

05MAYIS 2007<br />

İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN ABDÜLKADİR AKSU’NUN ZİYARETLERİ<br />

İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’na<br />

veda ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

119<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


120<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

21MAYIS 2007<br />

BSCF UZMANLAR TOPLANTISI<br />

BSCF (Black Sea Cooperation Forum) Uzmanlar Toplantısı karargahımızda icra edilmiştir. Toplantıya katılan yabancı heyet<br />

üyeleri karargahımızı gezmişlerdir.<br />

14HAZİRAN 2007<br />

İTALYA POLİS KUVVETLERİ<br />

İHTİSAS OKULU HEYETİNİN ZİYARETİ<br />

İtalya Polis Kuvvetleri İhtisas Okulu Heyeti, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na nezaket ziyaretinde bulunmuştur.<br />

Konuk heyete <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın imkân ve kabiliyetleri hakkında bilgi verilmiştir.<br />

121<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


122<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

18HAZİRAN 2007<br />

İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN GÜNEŞ’İN ZİYARETLERİ<br />

İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahını ilk kez ziyaret etmişlerdir.<br />

03TEMMUZ 2007<br />

KARA HARP OKULU KOMUTANI<br />

TÜMGENERAL TEVFİK ÖZKILIÇ’IN ZİYARETLERİ<br />

Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Tevfik ÖZKILIÇ <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret<br />

etmiş ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> faaliyetleri hakkında bilgi almıştır.<br />

123<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


124<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ETKİNLİKLER<br />

02MAYIS 2007<br />

EMEKLİ AMİRALLER TOPLANTISI<br />

Ankara Bölgesinde bulunan Emekli Amiraller Mayıs Ayı toplantısı için <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na davet edilmişlerdir.<br />

Toplantıda <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın imkan ve kabiliyetleri ile Arama-Kurtarma ve Harekat Merkezi tanıtılmış ve<br />

Öğle Yemeğinde ortak konularda görüş alışverişi yapılmıştır.<br />

ETKİNLİKLER<br />

13HAZİRAN 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KALİTE KONGRESİ - 1<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kalite Kongresi - 1; Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz, Hava Komutanlıkları ve Jandarma Genel<br />

<strong>Komutanlığı</strong>ndan davetlilerin yanı sıra <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>ndan toplam 176 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.<br />

125<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


126<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SATRANÇ<br />

SORULAR<br />

[ Hazırlayan ] M. Kutay ELDEMİR | Svl. Me.<br />

1 2<br />

İKİ HAMLEDE MAT.<br />

Pal Penko. “Büyük Usta kompozitör olunca”<br />

SATRANCIN YARARLARI<br />

• Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini<br />

kavratır.<br />

• Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı<br />

olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme<br />

yeteneklerini geliştirir.<br />

• Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve<br />

geliştirir.<br />

• Kendine güven duygusu aşılar ve bunu geliştirir.<br />

• Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak,<br />

bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel<br />

doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.<br />

• Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme<br />

alışkanlığı kazandırır.<br />

GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ<br />

SATRANÇ<br />

2 Hamlede Mat N. A. Macleod, “OBSERVER”, 1962<br />

1.Ad2! (2.Kd5 tehdidiyle) a) 1...Şxd2 2.Kd5 ve Mat b) 1...e1=V+ 2.Kf1++ c) 1...e1=A<br />

2.Kc5++ d) 1...exd2 2.Kf3++ e) 1...Fxd2 2.Kb5++ f) 1...Şd3 2.Kd5++<br />

2 Hamlede Mat M. Lipton, “Evening News”, 1958<br />

1.Vh5+ a) 1...f5 2.Vd1++ b) 1...e5 2.Ve8++<br />

BEYAZ OYNAR, KAZANIR.<br />

Bandza-Unander. Yazışmalı, 1996/98<br />

• Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar<br />

haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir<br />

ortam hazırlar.<br />

• Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir<br />

çalışmayla varılabileceğini gösterir.<br />

• Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın<br />

gerekliliğini benimsetir.<br />

• Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha<br />

da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.<br />

• Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler<br />

doğrultusunda motivasyon sağlar.<br />

• Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi<br />

kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.<br />

BRİÇ<br />

Her defansa karşı nasıl el alırsınız?<br />

Karo ruayı oynayın. Batı oturunca sekizli ile çakın. Trefl üçlü oynayarak empas atın.<br />

Karo damını oynayıp yerden trefl ası atın. Trefl oynayın. Batı onörle çakarsa kör<br />

ruanızı atar pik devamına empas atarak, karo devamına yerden ikili elden üçlü çakıp<br />

batıyı çaka empasına alarak kontratınızı yaparsınız. Batı karo ruaya küçük oynarsa<br />

trefl ası atıp aynı yolla kontratı yaparsınız.<br />

BRİÇ<br />

15 ALTIN KURAL<br />

Bu sayımızdan itibaren yer oyununa ilişkin temel sayılan 15 Altın Kuralı sırasıyla inceleyeceğiz.<br />

1. KURAL<br />

Dışarıda sizin kozlarınızdan büyük tek bir koz kalmışsa<br />

önemli bir neden olmadıkça onu çıkartmaya çalışmayın.<br />

ARD73<br />

5<br />

AR<br />

AR642<br />

A2<br />

97532<br />

A2<br />

AV54<br />

AR2<br />

R97532<br />

A2<br />

A6<br />

B D<br />

B D<br />

B D<br />

6<br />

V642<br />

9752<br />

8753<br />

V6<br />

AR64<br />

RDV765<br />

8<br />

V6<br />

A6<br />

RDV765<br />

D83<br />

[ Hazırlayan ] Engin KUNTAY | Dz. Bnb.<br />

Sizinkilerden büyük tek sağ kozları ile rakipleriniz er ya da geç bir löve yapacaklardır. Genelde onların bu<br />

löveyi erken yapmalarını sağlamanın gereği yoktur. Onların bu kozunu ortadan kaldırırken siz iki koz verir<br />

ve inisiyatifi yitirirsiniz. Bunların birine ya da ötekine katlanmak sizin için sakıncalı olabilir.<br />

Batı 5 ’e oynamaktadır. İkinci köre çakar, A-R’yı<br />

çeker ancak Güney ikinci trefle uymaz. Batı şimdi<br />

nasıl oynamalıdır?<br />

Batı kozları bırakmalı ve piklere girmelidir. Yere iki pik çaktırarak kontratını yapacaktır. Rakiplerinin<br />

kozunu ortadan kaldırmaya kalkışırsa yerde yalnızca bir koz kalır, o zaman rakiplerden birinde beş ya da<br />

daha çok pik varsa batar.<br />

Batı yetkin 6 kontratına oynamaktadır. Kuzey<br />

R’ını çıkar. Batı asla alır ve A-R’yı çeker. Güney<br />

ikinci köre uymaz. Batı şimdi nasıl oynamalıdır?<br />

Üçüncü bir koz oynayıp rakiplerin bir de pik lövesi yapmalarına izin vermek ancak acemi briççilerden<br />

beklenebilecek bir yanlışlık olur. Batı, rakiplerde karoların en kötü 4-2 dağılmış olduğunu umarak bu renge<br />

girmeli ve yerin üçüncü karosuna elindeki kayıp piki kaçmalıdır.<br />

Batı bu kez de yetkin 6 ’e ulaşır. (Gerçi 6 daha iyi<br />

bir kontrat olurdu ama 6 de kötü sayılmaz). Kuzey<br />

küçük bir pik çıkar, yerin valesi ve Güneyin damı<br />

üzerine Batı ası koyar. Köre herkes uyar. Batı oyunu<br />

nasıl sürdürmelidir?<br />

Yerin sağlanmış uzun bir rengi olup da yanda bir antresi yoksa 1 Kuralını bir yana bırakıp önce<br />

rakiplerinin sağ kozunu çıkartın. Yoksa çakıp sizi yerdeki öbür sağ kağıtlarınızı çekme olanağından yoksun<br />

bırakabilirler. Üçüncü bir kör oynayın.<br />

127<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


128<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

EĞLENCE<br />

KARİKATÜR<br />

[ Hazırlayan ] İlyas KOÇAK | Dz. Kur. Kd. Alb.<br />

TEŞEKKÜR MEKTUPLARI


130<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

EĞLENCE<br />

BULMACA<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

7<br />

8<br />

9<br />

10<br />

SUDOKU<br />

ZORLUK<br />

ORTA SEVİYE<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />

8 9 5 1 6<br />

GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ<br />

9<br />

5 1 8 2<br />

4 9 8 3 1<br />

6 5<br />

3 7 2 6 4<br />

6 3 7 1<br />

1 3 6 4 7<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />

1 Z İ R F A S İ L E<br />

2 A R A B İ K A Ö R<br />

3 P İ K L A M İ S E<br />

4 T İ F A K A T K<br />

5 U T T N A K<br />

6 A Y S E L K A K<br />

7 M U H A L İ F L I<br />

8 A T A V İ K T O Y<br />

9 D A K A F A R A<br />

10 E N E Y T İ Ş İ M<br />

6<br />

[ Hazırlayan ] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.<br />

SOLDAN SAĞA<br />

1. Hisse, Üleş... Rusça’da “Evet”... Güdü, İtici neden. 2. Batı<br />

Samileri’nin en önemli totemi... Koşut, Müsavi. 3. Başkasının<br />

toprağını işleyerek ürüne ortak olan kişi. 4. Büyük erkek kardeş...<br />

Bilginler. 5. Zemheri... Adın durum eklerinden biri. 6. Çok<br />

fakirleşme. 7. Görevden çıkarma... Arz, Lanse, Takdim. 8. Ölen<br />

kimseden kalan şeyler, Miras. Tereke... Çok eski bir tarihi anlatırken<br />

kullanılan sözcük. 9. Kale hendeği... Küçük boyda künk... Çarşı.<br />

10. Ay takviminin ikinci ayı... Oluşma, Meydana gelme, Teşekkül.<br />

YUKARIDAN AŞAĞI<br />

1. Diş kiri ya da pası... Somurtkan, Asık yüzlü. 2. Hile. Desise,<br />

Entrika. Fukus. Dek, Aldatma. Dümen, Dolap, Katakulli, Fent, Riv,<br />

Mekr... Çağıran, Davet eden, Duacı... Seciye, Karakter.<br />

3. Ruham. 4. Ayak... Abece. 5. Deriden yapılmış kalkan... İyi bakım<br />

ve ilâç tedavisi. 6. Biteviye, Esraksız, Sık. 7. Bir hayvan adı...<br />

Utanma duygusu, Ar. 8. Mahkeme sonuç belgesi... Güzellik, Görk...<br />

Ab, Ma. 9. Borudan parça almakta kullanılan bağlantı parçası...<br />

Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok<br />

edilen kavim... Çevren, Gözerimi. 10. Araz, Belirti, Bulgu, Karine,<br />

Emare... Hitit devrinde arazi ölçüsü birimi.<br />

[ Hazırlayan ] Ervin ESEN | Gv. Atğm.<br />

Sudoku (Rakam Yerleştirme diye de bilinir) standart<br />

olarak 9x9 boyutlarında bir diyagramda çözülür ve<br />

her satır, her sütun ve her 3x3’lük karede 1’den 9’a<br />

rakamların birer kez yer alması gereklidir.<br />

4 7 5 8 1 2 9 3 6<br />

2 3 1 7 6 9 8 4 5<br />

6 8 9 4 5 3 2 1 7<br />

9 1 3 2 4 5 6 7 8<br />

7 4 2 9 8 6 1 5 3<br />

5 6 8 1 3 7 4 9 2<br />

8 5 6 3 9 4 7 2 1<br />

3 2 4 6 7 1 5 8 9<br />

1 9 7 5 2 8 3 6 4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!