Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ağustos. 2007<br />
4 ayda bir yayımlanır.<br />
Sayı:2<br />
ISSN:1307-4253
İÇİNDEKİLER<br />
Denizde Arama Kurtarma Semineri |6| <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> |9| Gürcistan<br />
Ziyareti |12| Münfesih TCSG-59 |16| Helikopter ile Yapılan Görevlerde Balıkçı Teknelerinin Havadan<br />
Tespit ve Teşhisinde Karşılaşılan Zorluklar |19| Sessiz Kalma veya Sessiz Kalma! |22| Ben Akdeniz<br />
Fokuyum, Beni Koruyun! |26| Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Maddeler ile Mücadele |32| <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın Su Ürünleri Denetimlerine Yönelik Görevleri |35| TCSG-307 ve Hopa |38|<br />
26<br />
BEN AKDENİZ FOKUYUM,<br />
BENİ KORUYUN!<br />
“... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları<br />
kapkara kesilmiş. Çok tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil.<br />
Deniz çıldırasıya fosforluymuş...” DEVAMI 26’DA...<br />
SAHİL GÜVENLİK DERGİSİ<br />
Ağustos 2007 • Sayı: 2 • Dört ayda bir yayımlanır<br />
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın<br />
ISSN: 1307-4253<br />
YAYIN SAHİBİ VE GENEL<br />
YAYIN YÖNETMENİ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> adına<br />
Personel Başkanı<br />
Dz. Kd. Alb. Necdet KÖKEN<br />
38<br />
TCSG-307 ve HOPA<br />
Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım<br />
2006 tarihinde denize indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan<br />
geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir... DEVAMI 38’DE...<br />
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ<br />
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
Dz. Yb. Ahmet KENDİR<br />
GENEL YAYIN KOORDİNATÖR<br />
YARDIMCILARI<br />
Dz. Bnb. Engin KUNTAY<br />
İda. Kd. Üçvş. Veli ARSLAN<br />
YAYIN İNCELEME KURULU<br />
Dz. Kur. Kd. Alb. Mehmet KIRTAŞ<br />
Dz. Kur. Kd. Alb. Ahmet GÜR<br />
SG İk. Kur. Yb. Hakan KABUL<br />
SG İk. Kd. Ütğm. Deniz EKİZER<br />
Svl. Me. Suna ERTEKİN<br />
Svl. Me. Songül VAROL<br />
Ertuğrul’un Anısına Dalış |44| <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> 25. Yıl Etkinlikleri |49| Sürüklenen<br />
Solungaç Ağları |92| KİHBİ Daire Başkanlığında Bilgi Toplama İşlemleri Konusunda Ulaşılan Düzey<br />
|96| Komik Ama Gerçek ALO-158 Hikayeleri |102| Etik ve Ahlak |104| Mersin Balıkları |110|<br />
Atatürk ve Kürek Sporu |114| Ziyaretler |116| Etkinlikler |124| Satranç |126| Briç |127|<br />
Karikatür |128| Teşekkür Mektupları |129| Bulmaca - Sudoku |130|<br />
44<br />
ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ<br />
Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize<br />
kısmet olması gururların en büyüğü oldu. Bu yazıyı okurken “Ben de<br />
düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz<br />
olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum... DEVAMI 44’TE...<br />
GRAFİK TASARIM<br />
Gv. Atğm. Ervin ESEN<br />
SG Hiz. Er Mete ADAM<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
SG İk. Bnb. Ayhan SALAR<br />
(0312) 416 45 05<br />
YÖNETİM MERKEZİ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />
Dikmen Cd. Merasim Sk. No: 10<br />
Bakanlıklar / ANKARA<br />
Telefon : (0312) 417 50 50<br />
Belgegeçer : (0312) 417 28 45<br />
Internet : www.sgk.tsk.mil.tr<br />
E-posta : sgdergisi@sgk.tsk.mil.tr<br />
49<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI<br />
25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz büyük bir önemi vardır. Ancak<br />
denizlerimizin koruyucu kalkanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın güzide<br />
personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve önemi daha büyüktür.... DEVAMI 49’DA...<br />
BASIM YERİ<br />
Anadolu Yayıncılık<br />
Süleyman Bey Sk. No:31/10<br />
Maltepe/ANKARA<br />
Telefon : (0312) 230 83 45<br />
Belgegeçer : (0312) 230 83 46<br />
Internet : www.anadoluyayincilik.com<br />
BASIM TARİHİ : 24.08.2007<br />
ÖNEMLİ NOT<br />
Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf,<br />
harita, illüstrasyon ve konuların<br />
her hakkı saklıdır. İzinsiz<br />
kaynak gösterilerek de olsa alıntı<br />
yapılamaz. Dergideki yazılar<br />
yazarlarının özel fikirlerini kapsar.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın<br />
görüşünü yansıtmaz.<br />
KÜNYE
6<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
DENİZDE ARAMA<br />
KURTARMA SEMİNERİ<br />
[ Hazırlayan ] Uğur KOCABAŞ | Dz. Yzb.<br />
Türk Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından koordine ve icra<br />
edilen Deniz Arama Kurtarma faaliyetlerindeki<br />
etkinliğin artırılması ve denizci bir nesil<br />
yetiştirilmesine yardımcı olunması maksadıyla,<br />
9 Haziran 2007 tarihinde Bakırköy Crowne Plaza<br />
Otel’de <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />
“Denizde Arama Kurtarma Semineri” icra edilmiştir.<br />
İlki düzenlenen seminere; Ulaştırma Bakanı İsmet<br />
YILMAZ, İstanbul Valisi Muammer GÜLER,<br />
Denizcilik Müsteşarı Hasan NAİBOĞLU’nun yanı sıra<br />
denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katılmıştır.<br />
Deniz arama kurtarma faaliyetlerine yönelik olarak<br />
mevcut durum, geleceğe yönelik proje ve meydana<br />
gelen gelişmeler konusunda başta Genelkurmay<br />
Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri <strong>Komutanlığı</strong> olmak<br />
üzere ilgili kurum, kuruluş ve sektör temsilcileri<br />
ile kamuoyunun bilgilendirilmesini de amaçlayan<br />
seminer, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />
ERENOĞLU tarafından yapılan açılış konuşması<br />
ile başlamıştır. Denizlerdeki emniyet ve güvenlik<br />
kavramlarının büyük önem kazandığını vurgulayan<br />
Tümamiral ERENOĞLU konuşmasında;<br />
• Türkiye’nin deniz ülkesi olmasının, ancak denizci bir<br />
millet ve devlet olması halinde anlam kazanacağını,<br />
• Mavi Vatanımızın etkin kullanımı için, <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> personelinin hayatları<br />
pahasına her sene denizlerde yaklaşık 500 kişiyi<br />
hayata döndürdüğünü,<br />
• Denizlerimizi kullananların can emniyetlerinin<br />
sağlanması amacıyla gerek teçhizat, gerekse personel<br />
eğitimi yönünden sürekli gelişim kaydetmenin<br />
amaçlandığını, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi<br />
imzalanan 4 adet 1700 tonluk Arama Kurtarma<br />
Gemisi’nin buna yönelik güzel bir örnek olduğunu,<br />
• 25’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın konuya yönelik son<br />
derece net bir mesaj verdiğini, buna göre de Türk<br />
Arama Kurtarma Bölgesi’nde bulunan insanların<br />
hayatlarının Türkiye’nin teminatı altında ve emin<br />
ellerde olduğunu, ifade etmiştir.<br />
Daha sonra Ulaştırma Bakanı Sayın İsmet YILMAZ<br />
bir konuşma yapmış, konuşmasında Türkiye’nin son<br />
yıllarda denizcilik sektöründe kaydettiği gelişmelerin<br />
çarpıcı olduğunu ve özellikle can emniyetine yönelik<br />
çalışmaları son derece başarılı bulduğunu belirtmiştir.<br />
Sunumların başlamasıyla, ilk başlık olan “Denizcilik<br />
Sektörü Açısından Arama Kurtarmanın Önemi” konulu<br />
sunum, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Sayın Metin KALKAVAN tarafından yapılmıştır.<br />
Türkiye’de deniz ticareti konusundaki gelişmeler<br />
ve Türk denizcilik sektörünün denizlere yönelik<br />
emniyet ve güvenlik ihtiyacının anlatıldığı sunumda<br />
ayrıca Türk denizciliğinin genel değerlendirmesi de<br />
yapılmıştır.<br />
“Türkiye’de Arama Kurtarma Sistemi” başlıklı ikinci<br />
sunum, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması<br />
Genel Müdürü Sayın Dr. Özkan POYRAZ tarafından<br />
yapılmış, sunumda Türk Arama Kurtarma Sistemi’nin<br />
yapısı ve arama kurtarmaya yönelik gelişmeler<br />
anlatılmıştır.<br />
İlk oturumun “Deniz Arama Kurtarma Faaliyetleri ve<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>” başlıklı son sunumu, Deniz Yüzbaşı<br />
Y. Uğur KOCABAŞ tarafından yapılmıştır. Sunumda<br />
deniz arama kurtarma faaliyetleri özetlenmiş,<br />
özellikle teçhizat ve personel eğitimine yönelik<br />
gelişmeler aktarılmıştır. Ayrıca <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> tarafından kurtarılan personel sayısının<br />
2007 yılının ilk altı ayında 1000’i geçmesinin,<br />
denizlere gösterilen ilginin ve arama kurtarma<br />
faaliyetlerindeki etkinliğin arttığının bir işareti<br />
olduğu vurgulanmıştır.<br />
İlk oturumun ardından soru cevap periyodu başlamış,<br />
katılımcılar tarafından seminerin son derece faydalı<br />
bulunduğu belirtilmiştir.<br />
Verilen ara sonrasında seminere ikinci oturumla<br />
devam edilmiş, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Sayın<br />
Salih ORAKÇI tarafından, “Kıyı Emniyeti Genel<br />
Müdürlüğü’nün İmkan ve Kabiliyetleri” konulu sunum<br />
verilmiştir.<br />
Son olarak, Denizciler Dayanışma Derneği Yönetim<br />
Kurulu Başkanı E.Tüma. Varol ATALAY, “Gönüllü<br />
Arama Kurtarma Derneklerinin Arama Kurtarmadaki<br />
7<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
8<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Rolü ve Denizlerde Acil Yardım” konulu takdimi<br />
sunmuştur. Özellikle DAK-SAR’ın arama kurtarma<br />
faaliyetlerinin anlatıldığı sunumda, uluslararası<br />
yaklaşımlar gereği, gönüllü arama kurtarmanın<br />
denizlerin sevdirilmesi açısından son derece önemli<br />
olduğu ifade edilmiştir.<br />
Oturumların ardından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />
Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından kapanış<br />
konuşması yapılmış ve takdimcilere “Teşekkür<br />
Belgeleri” ile anı objeleri verilmiştir.<br />
Seminerin öğleden sonraki periyodunda ise, Ataköy<br />
Marina açıklarında denizde fiili Arama Kurtarma<br />
Eğitimi yapılmış, eğitime TCSG-106, TCSG-12,<br />
TCSG-19, KEGAK-04 ve TCSG-505 kuyruk numaralı<br />
helikopterin yanı sıra, bir adet DAK-SAR botu<br />
katılmıştır.<br />
Üniversite öğrencisi 4 kişilik bir grubun küçük bir<br />
tekneyle denize açılması ve teknenin alabora olarak<br />
batması senaryosuna dayanan eğitimde, fiilen alabora<br />
edilen ve denize düşen 4 personel, eğitime katılan<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> botları ve helikopterleri<br />
tarafından çok kısa sürede yapılan ani müdahale<br />
ile rüzgarın şiddetlenmesi ve deniz durumunun<br />
artmasına rağmen kurtarılmış ve gerçek şartlara en<br />
yakın bir uygulamanın yapıldığı bu eğitim başarıyla<br />
tamamlanmıştır.<br />
2007 yılında ilki yapılan Denizde Arama Kurtarma<br />
Semineri, basın mensupları tarafından da ilgiyle takip<br />
edilmiş, bu sayede kamuoyunun da konuya yönelik<br />
bilgilerinin artırılması sağlanmıştır.<br />
Seminerin, deniz arama kurtarma faaliyetleri<br />
koordinasyonunun artırılması ve kurumlar arası<br />
fikir alışverişinde bulunulması açısından son derece<br />
faydalı olduğunu ifade eden katılımcılar, ayrıca<br />
seminerin düzenlenmesi nedeniyle teşekkürlerini ve<br />
memnuniyetlerini iletmişlerdir.<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
MARMARİS GRUP KOMUTANLIĞI<br />
[ Hazırlayan ] Murat TUNCER | Dz. Kd. Ütğm.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> 1<br />
Ağustos 1988 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Aksaz -<br />
Karaağaç Grup <strong>Komutanlığı</strong> olarak fiilen Aksaz’da<br />
göreve başlamış 6 Mart 1992 tarihinde adı “<strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>” olarak<br />
değiştirilmiş ve Marmaris’te konuşlanmıştır .<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> daha<br />
önce PTT binası olarak kullanılan toplam 287m²’lik<br />
alana sahip küçük binaya yaklaşık 30 kişi ile 15<br />
Temmuz 1992 tarihinde taşınmıştır. Bahse konu<br />
bina ve tesislerin giderek büyüyen komutanlık<br />
ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ve <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın gelecekteki gelişimi<br />
de göz önüne alınarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />
Grup <strong>Komutanlığı</strong>nın yeni bina ve tesislere<br />
kavuşturulmasına karar verilmiştir. Bu maksatla<br />
seçilen 7500 m²’lik arazi 20 Nisan 2000 tarihinde<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> hizmetlerine tahsis işlemi<br />
gerçekleştirilmiştir. 2002 ve 2005 yılları arasında<br />
araziye ait imar planı, proje hazırlık çalışmaları<br />
tamamlanmıştır.<br />
Mevcut tesislerin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı<br />
İşleri Genel Müdürlüğünce Aralık 2005’de yapım işine<br />
başlanmış ve 30 Nisan 2007 tarihinde geçici olarak<br />
kabulü yapılmıştır.<br />
Tesisler toplam 3.443 m² kapalı alana sahip 8 adet<br />
muhtelif maksatlı binalar grubundan oluşmaktadır.<br />
Ayrıca sahilde 4 metre genişliğinde, 84 metre<br />
uzunluğunda bir adet yüzer iskele yapılmış halen<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> bağlısı<br />
yüzer unsurlar tarafından kullanılmaktadır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> Bina ve<br />
Tesisleri Açılış Töreni 28 Temmuz 2007 Cumartesi<br />
günü; <strong>Sahil</strong> Güvenlık Komutanı Tümamiral Can<br />
ERENOĞLU ev sahipliğinde; arazi temini safhasında<br />
önemli desteği olan İstanbul Milletvekili ve bir önceki<br />
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU, Muğla Valisi<br />
Sayın Lütfi YİĞENOĞLU, Aksaz Deniz Üs Komutanı<br />
Tümamiral Celal PARLAKOĞLU, Deniz Kuvvetleri<br />
<strong>Komutanlığı</strong> Harekat Başkanı Tümamiral Bülent<br />
BOSTANOĞLU, Deniz Kuvvetleri <strong>Komutanlığı</strong><br />
9<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
10<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Lojistik Başkanı Tümamiral İzzet ARTUNÇ, E.<br />
Tümamiral Özer KARABULUT, Güney Görev Grubu<br />
Komutanı Tuğamiral Mücahit ŞİŞLİOĞLU, Milli<br />
Savunma Bakanlığı Genel Plan ve Prensipler Dairesi<br />
Başkanı Tuğamiral Serdar AKINSEL, Marmaris<br />
Kaymakamı Sayın Cemalettin ÖZDEMİR ve<br />
Marmaris Belediye Başkanı Sayın Ali ACAR’ın yanısıra<br />
Muğla Kıdemli Hakimi, İl Cumhuriyet Başsavcısı, İlçe<br />
Cumhuriyet Başsavcısı, Bodrum, Köyceğiz, Datça,<br />
Ula, Ortaca, Dalaman Kaymakamları, Aksaz Deniz Üs<br />
<strong>Komutanlığı</strong> ve Güney Görev Grubu <strong>Komutanlığı</strong>nda<br />
görev yapan Albaylar, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz<br />
Bölge Komutanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kurmay Albay Salih<br />
ASLAN, Marmaris Merkez Komutanı, Muğla İl ve<br />
Marmaris İlçe Emniyet Müdürleri, Bayındırlık ve<br />
İskan İl Müdürü, Gümrük Müdürü, Liman Başkanı,<br />
Deniz Ticaret Odası Başkanı, Marina Müdürleri ve<br />
Yardımcıları ile Birlik personelinin katılımlarıyla<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Kuruluşundan itibaren yüksek görev bilinci ve özverili<br />
çalışma anlayışıyla Muğla il sınırı sahil şeridi ile<br />
Didim/Aydın sahil şeridini kapsayan sorumluluk<br />
sahasında 2692 Sayılı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />
kanununda belirtilen görevleri, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge<br />
<strong>Komutanlığı</strong>nın emir ve direktifleri çerçevesinde icra<br />
etmektedir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> aynı<br />
zamanda;<br />
• Bağlı botların personel ve materyal bakımdan her an<br />
göreve/harbe hazır olmasını,<br />
• Görevli personelin yönerge, talimat ve emirler<br />
çerçevesinde yetiştirilmesini, sorumluluk sahası<br />
içinde bulunan askeri, mülki, makamlarla temas,<br />
işbirliği ve koordinede bulunarak görevlerin en<br />
iyi şekilde yapılmasını, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> görevleri<br />
planlanması ve icra edilmesini sağlamak üzere görev<br />
yapmaktadır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>,<br />
Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, Ulu Önder<br />
Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, onun fikir ve<br />
düşüncelerini özümsemiş, genç, dinamik ve özverili<br />
personeli ile büyük bir azim ve kararlılıkla kanunlarda<br />
belirtilen görevleri yerine getirmek üzere sorumluluk<br />
sahasında; yeterli sayıda <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu, <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> ve Emniyet Timi (SAGET) Botları , Kıyı<br />
Sularda Emniyet <strong>Güvenlik</strong> ve Arama Kurtarma<br />
(KEGAK) Botları ve Kontrol Botları ile değişik üs ve<br />
limanlarda konuşlanmıştır.<br />
“Türkiye’nin denizcilik gücü açısından stratejik ve<br />
aynı zamanda en önemli turizm merkezlerinden biri<br />
olan Marmaris’te konuşlu <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />
Grup <strong>Komutanlığı</strong>, sorumluluk alanı ve sahil güvenlik<br />
görevlerinin yoğunluğu ile kapsamı açısından da<br />
önemli bir yerdedir. Deniz turizmi ve balıkçılık<br />
gibi ülke menfaatlerini destekleyen faaliyetlerinin<br />
kontrolünün yanı sıra, en başta insani ağırlıklı<br />
bir görev olan arama kurtarma, Kardak Adaları<br />
gibi egemenlik haklarımızın korunması; göçmen,<br />
sualtı kültürel varlık ve tarihi eser, elektronik eşya,<br />
uyuşturucu, içki vb. malzeme kaçakçılığı gibi yasa<br />
dışı faaliyetlerin önlenmesi görevleri açısından da<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> hassas<br />
bir bölgede bulunmaktadır. Türkiye’nin denizciliğe<br />
ve denizlere hak ettiği önemi vermeksizin ve köklü<br />
bir deniz kültürüne sahip olmaksızın gelişmiş bir<br />
ülke olamayacağı hepimizce bilinen bir gerçektir.<br />
Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi<br />
verip ilgi gösterenlere güç, güvenlik ve huzur getiren<br />
denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde toprak<br />
hatta onur kaybı ile cezalandırıldığı da akıldan<br />
çıkarılmamalıdır. Bu bilinçle <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />
Grup <strong>Komutanlığı</strong> <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kanunu’nda<br />
belirtilen görevleri en iyi şekilde yapma gayretindedir.<br />
Denizci bir ülke olmamız için de denizlerimizin etkin<br />
olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve<br />
huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> olarak<br />
görevimiz; insanların denizlerde güvenliğinin, can ve<br />
mal emniyetinin sağlanmasıdır.<br />
Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve<br />
devrimlerine ve Cumhuriyetin temel değerlerine<br />
yürekten bağlı güzide personeli ile, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>, denizlerimizde<br />
insanların aklına ilk gelecek, korkulan değil, sevilen,<br />
güven veren ve saygı duyulan, örnek Komutanlık<br />
olma hedefi doğrultusunda azim ve kararlılıkla<br />
ilerlemektedir.<br />
Bütün çalışmalarımızda Atatürk ilke ve devrimleri,<br />
dün olduğu gibi bugün ve yarın da rehberimiz<br />
olacaktır. O’nun bitmek tükenmek bilmeyen çalışma<br />
azmi ve engin vatan sevgisi örneğimiz olacak,<br />
gücümüzü ise yüce milletimizin daima var olan<br />
güveninden alacağız.<br />
Değişim ve gelişimde öncü, denizlerimizde güven<br />
veren, etkin ve saygın bir <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />
olma vizyonu ve deniz yetki alanlarında ulusal<br />
ve uluslararası hukuku etkin kılmak, can ve mal<br />
güvenliğini sağlamak olan misyonunun bilincinde<br />
olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
personeli kendisine verilecek her türlü görevi<br />
gerçekleştirme azim ve kararlılığındadır.”<br />
11<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
12<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
GÜRCİSTAN ZİYARETİ<br />
[ Hazırlayan ] TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong><br />
Üç gün boyunca aralıksız esen ve hızı zaman zaman<br />
liman içinde 30-35 Kts’ye varan, kimi zaman karayel,<br />
kimi zaman Hopa’ya özgü yerel Galaş Rüzgarı, ertesi<br />
gün başlayacak olan Gürcistan seyri öncesi bizi az da<br />
olsa tedirgin etmiyor değildi.<br />
Ancak 28 Mayıs sabahı güvertede seyir için yaptığımız<br />
son hazırlıklar esnasında duyduğumuz limandaki<br />
kuşların sesi ve yüzünü gösteren güneş pırıl pırıl bir<br />
günün habercisiydi. Bir önceki gece <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanımızı gemimizde ağırlamanın vermiş<br />
olduğu mutluluk ve heyecanla manevra yerlerimize<br />
geçerek avara zamanını beklemeye başlamıştık.<br />
Güvertedeki personelin gemiye aldığı son halatla<br />
beraber duyduğumuz vatan düdüğü bize 4 gün<br />
sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan<br />
Hükümeti arasında, iki ülke <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>/Sınır<br />
Polis Teşkilatları arasındaki dostluk ve işbirliğini<br />
geliştirmek, karşılıklı eğitim ve bilgi alışverişinde<br />
bulunmak ve Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile<br />
birlikte Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’nı icra etmek<br />
maksadıyla yapılacak liman ziyaretlerinin intikal<br />
safhasının başladığını hatırlatıyordu.<br />
Hopa Limanı’ndan avara ederken, gönüllerimizi<br />
ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek ve tanıtacak<br />
olmanın heyecanı sarmıştı. Tüm gemi personelinin<br />
gözlerinde, henüz 4 ay önce teslim aldığı bot ile<br />
beraber yurt dışı görevinde bulunacak olmanın haklı<br />
gururu okunmaktaydı.<br />
Bu duygular içerisinde Gürcistan’daki ilk ziyaret<br />
limanımız olan Poti’ye intikale geçtik. Gürcistan<br />
karasularına girdiğimizde bizi bir Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Botu karşıladı ve Poti Limanı’na kadar<br />
bize refakat edeceğini bildirdi. Yaklaşık 3 saatlik bir<br />
seyrin ardından Poti Limanı’na aborda olduk. Aborda<br />
olduğumuz rıhtımda Türk bayrağının tokada olması<br />
bizi çok etkiledi. Bizi karşılayanlar arasında Gürcistan<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi Başkanı Tümgeneral David<br />
GULUA, Gürcistan Sınır Politikaları Daire Başkanı<br />
Bayan Eka GIGAURI, Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />
Harekat Başkanı Alb. Merab GANUBIA, T.C. Batum<br />
Başkonsolosu Kazım ÇAVUŞOĞLU, T.C. Tiflis Silahlı<br />
Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel ÖZTEKİN,<br />
T.C. Gürcistan Kara Ataşesi İsth. Kur. Yb. Sefer ACAR<br />
ve Dz.K.K. danışmanı Dz. Kur. Kd. Yzb. İbrahim<br />
YASSIKAYA vardı.<br />
Geminin aborda olmasının ardından gemimizde<br />
verilecek kokteyl için 1 saatlik bir süre kalmıştı.<br />
Personelimizin üstün gayreti ve işbirliği sayesinde<br />
kokteyl hazırlıkları rekor sayılabilecek bir sürede<br />
tamamlandı. Güverte üzerine kurduğumuz standlara<br />
ülkemizi ve Karadeniz’i tanıtıcı broşürleri koyduk<br />
ve afişleri bordalara astık. Kokteyl esnasında lastik<br />
botun üzerine koyduğumuz LCD televizyonu<br />
dizüstü bilgisayarımıza bağlayarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>nı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />
temin ettiğimiz Türkiye’yi tanıtıcı klipleri gösterdik.<br />
Güzel organize edilen kokteyl, hem gemi personelinin<br />
hem de davetlilerin beğenisini topladı. Kokteyle<br />
iştirak edenlerin gemimize duydukları hayranlık ise<br />
çok açık bir şekilde farkediliyordu.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız Tümamiral Can<br />
ERENOĞLU kokteyl bitiminde Gürcistan<br />
makamlarını resmi ziyaret maksadıyla gemimizden<br />
ayrıldı ve Batum’a intikal etti. TCSG-307 için ise 28<br />
Mayıs günü faaliyetleri sona ermiş ve bir sonraki gün<br />
icra edilecek olan tatbikat öncesi toplantıya hazırlık<br />
çalışmaları başlamıştı. Tatbikatın Arama Kurtarma<br />
safhası ile ilgili kısmının planlaması ve icrası Türk<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>’nın sorumluluğundaydı.<br />
Aynı günün akşamında Gürcistan Sınır Polis Başkanı<br />
Tümgeneral Badri BITSADZE ev sahipliğinde<br />
Batum’da verilecek resmi akşam yemeğine Gemi<br />
Komutanımız ve motorcu astsubayımız iştirak etti.<br />
Yemek esnasında küçük öğrenciler tarafından Kafkas<br />
ezgilerinin sergilendiği folklor gösterisi gerçekten<br />
görülmeye değerdi.<br />
29 Mayıs sabahı Dadiani Sarayı’na düzenlenecek gezi<br />
için bize bir adet minibüs tahsis edilmişti ve bu geziye<br />
gemimizden 10 personel iştirak edecekti. İlk defa bu<br />
ülkeyi gezecek olan personelin heyecanı gözlerinden<br />
okunmaktaydı. Gezi esnasında ülkelerinin gelir<br />
seviyesinin çok düşük olduğu, buna karşın Gürcistan<br />
halkının Türkiye hakkında olumlu düşüncelerinin<br />
olduğu ve ABD’nin yardımından dolayı onlara karşı da<br />
sempati duydukları açıkça görülmekteydi.<br />
Öğleden sonra ise Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
personeli ile 30 Mayıs’ta icra edilecek Fiili Arama<br />
Kurtarma Tatbikatı ve Manevra eğitimlerinin<br />
koordinasyonu maksadıyla Poti’de yapılan toplantıya<br />
Gemi Komutanımız, II.Komutanımız ve Telsiz<br />
Astsubayımız iştirak ettiler.<br />
Toplantının ardından artık Poti’den ayrılma vakti<br />
gelmişti. 29 Mayıs akşamı, ertesi gün icra edilecek<br />
Türkiye-Gürcistan Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’na<br />
iştirak etmek maksadıyla Poti’den avara edip<br />
Batum’a intikale geçtik. Bu intikal esnasında ertesi<br />
gün birlikte eğitim icra edeceğimiz Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />
13<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
14<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
<strong>Güvenlik</strong> Botları’ndan birinin personeli de bize eşlik<br />
etti. Yaklaşık 1 saatlik bir seyrin ardından Batum’a<br />
intikal ettik. Batum’da gemimizin aborda olduğu<br />
yer şehrin merkezi olan yolcu iskelesi idi. Aborda<br />
olurken sahilde büyük bir kalabalık gemimizi ve bizi<br />
hayranlıkla izliyordu. Gözlerinden ve tavırlarından bir<br />
Türk <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu’nun şehirlerini ziyaretinden<br />
duydukları büyük memnuniyet anlaşılıyordu.<br />
O akşam Batum dışında San Sachino Restorant’ta<br />
verilecek resmi akşam yemeğine gemi komutanımız ve<br />
motorcu astsubayımız iştirak etti. Biraz şehir dışında<br />
ancak doğa ile iç içe olan bu mekan oldukça güzeldi.<br />
30 Mayıs sabahı ise artık görev ve eğitim zamanıydı.<br />
Sabahın erken saatlerinde başlayan limandaki<br />
hareketlilik ve Gürcistan basın mensuplarının yoğun<br />
ilgisi gözümüzden kaçmamıştı. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanımız ve Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />
Başkanı Tuğgeneral David GULUA’nın tatbikatı<br />
gemimizden izleyecek olmaları taşıdığımız<br />
sorumluluğu bir kat daha arttırmaktaydı. Gürcistan<br />
basın mensupları ise Türkiye’nin Kafkaslar<br />
bölgesindeki öneminin farkında olduklarından <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Komutanımız ile röportaj yapabilmek için<br />
adeta birbirleri ile yarış içindeydiler.<br />
Limandaki hazırlıkların tamamlanmasını müteakip<br />
kalabalık bir heyetle beraber Batum limanından<br />
avara ederek randevu noktasına intikale geçtik.<br />
Tatbikatın başlangıcında Batum ve Poti’den çıkan<br />
Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile beraber taktik<br />
manevra eğitimleri icra ettik. Sonrasında eğitim<br />
maksatlı yardım talebinde bulunan Gürcistan<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu’na yüksek süratimizin de<br />
avantajı ile kısa sürede ulaştık. Bahse konu gemiyi<br />
yedeklemeyi müteakip üzerlerine aborda olarak<br />
yardım taleplerine karşılık verdik. Senaryo dahilinde<br />
gemimizin baş üstünden denize düşen bir personel<br />
için derhal roledeki ilgili personelin mevkilerini<br />
alması ile beraber denize düşen personeli kurtarma<br />
faaliyetine başladık. Balık adam kıyafetli yüzücü<br />
kurtarıcı personelimizin kısa sürede denize düşen<br />
yaralıyı kurtararak gemimize getirmesi ve güverte<br />
üzerinde yapılan ilk müdahaledeki koordinasyon hem<br />
gemimizdeki Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personelini<br />
hem de tatbikatı izleyen basın mensuplarını oldukça<br />
şaşırtmıştı. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız Tümamiral<br />
Can ERENOĞLU, Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />
Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı gemimiz<br />
hakkında her konuda bilgilendiriyor, sistemleri<br />
kullandırıyor, ilk defa TCSG-307’ye monte edilen<br />
ASELSAN imali Stabilize Makineli Tüfek Platformu<br />
(STAMP)’nun özelliklerini ve avantajlarını anlatıyor,<br />
Tuğgeneral David GULUA’ya bu sistemle elektrooptik<br />
olarak Gürcü botlarına kilitleme yaptırıyordu.<br />
Gürcü Komutan da botumuzu çok beğendiğini ifade<br />
ediyordu. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız bu botlardan<br />
çok memnun olduğumuzu, Gürcistan’ın da alması<br />
halinde etkinliğinin artacağını, hatta fırsat olursa<br />
bugünlerde Batum’da olacağı söylenen Gürcistan<br />
Devlet Başkanına da botu gezdirmelerinin yararlı<br />
olabileceğini söyledi. (<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımızın<br />
bu önerileri etkili olmuş ki, Türkiye’ye döndükten<br />
2 ay sonra Gürcistan aynı tip bot almaya karar<br />
vermiş ve botları imal eden Yonca ONUK Tersanesi<br />
ile sözleşme imzalamış.) Bu eğitimin ardından yine<br />
taktik manevra eğitimleri icra ederek Batum limanına<br />
döndük. Batum yolcu iskelesine halatlarımızı verip<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımızı ve Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı<br />
gemimizden uğurlarken üzerimizde tatbikatı başarılı<br />
bir şekilde icra etmenin haklı gururu vardı.<br />
Aynı gün öğleden sonra gemimiz halkın ziyaretine<br />
açıldı. Özellikle Gürcü gençlerin gemimize olan ilgisi<br />
ve gemimizin köprüüstünü gördüklerinde duydukları<br />
hayranlık gözlerinden okunmaktaydı.<br />
Bu arada personelimiz için de yarım gün de olsa<br />
Batum’u gezme ve görme fırsatı doğmuştu. İki vardiya<br />
halinde tüm personelimizin Batum’u görmesini<br />
sağladık. Kimi sevdiklerine hediyelik bir şeyler almaya<br />
çalışıyor kimi ise ilk defa ziyaret ettiği bu şehri tanıma<br />
hevesindeydi. Şurası bir gerçekti ki Batum ilk gün<br />
ziyaret ettiğimiz Poti’den çok daha gelişmiş, yolları<br />
ve binaları çok daha düzgün ve düzenli bir kent<br />
görünümündeydi. Bir Türk şirketinin inşa ettiği ve bir<br />
gün önce açılan Batum hava limanı sayesinde şehrin<br />
çok daha önemli bir konuma geldiğini ve İstanbul’dan<br />
Hopa’ya gidecek insanlarımızın artık vizesiz olarak<br />
önce Batum’a uçacaklarını ve oradan da 20 dakikalık<br />
karayolu yolculuğu sonrasında Hopa’ya ulaşacaklarını<br />
öğrendik.<br />
Akşam ise Karadeniz’de Amasra’dan Hopa’ya kadar<br />
bu güne dek yenilgi yüzü görmeyen takımımız ile<br />
Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personelinden oluşan<br />
takım arasındaki dostluk futbol maçı sonucunda 5-3<br />
yenildik ve namağlupluk ünvanımızı Gürcistan’da<br />
kaybettik. Maçta Gürcistan takımı büyük bir hırsla<br />
oynamıştı. Bunun nedenini ise maçtan sonra<br />
öğrendik: Gürcistan takımı eğitimden gelmişti ve<br />
yenilirlerse ceza alacaklarından dolayı çok hırslı ve<br />
sert oynamışlardı. Nihayetinde bu bir dostluk maçıydı<br />
ve maçın sonunda dostluk kazandı.<br />
31 Mayıs sabahı Batum’dan avara ederken içimizde<br />
ülkemizi en iyi şekilde temsil etmemizin haklı gururu<br />
ve mutluluğu, Hopa Limanı’na girerken ise gözlerde<br />
Türkiye’ye gelmiş olmanın heyecanı vardı. Liman girişi<br />
esnasında yokluğumuzda Hopa’da görev yapan TCSG-<br />
63’ün VHF’ten hoşgeldiniz dilekleri içimizi ısıtmıştı.<br />
Kısa ama dolu dolu geçen 4 günlük bu serüven Hopa<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> İskelesi’ne aborda olmayı müteakip<br />
sona ermişti.<br />
15<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
16<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
MÜNFESİH TCSG-59<br />
[ Hazırlayan ] TCSG-59 Personeli<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> kuruluşunda ve Mavi<br />
Vatanımız denizlerimizde 16 yıl başarıyla görev yapan<br />
ve 7 Mayıs 2007 tarihinde hizmet dışına ayrılan<br />
TCSG-59’un bayrak indirme töreni 15 Haziran 2007<br />
tarihinde Bayraklı/İZMİR’de icra edilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong><br />
koordinesinde icra edilen törene <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege<br />
Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN<br />
ve Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında görevli personel<br />
iştirak etmiştir.<br />
TSCG-59 TARİHÇESİ<br />
TCSG-59, 9 Kasım 1991 tarihinde Gölcük Tersanesi<br />
<strong>Komutanlığı</strong>nda inşa edilmiş olup 31 Aralık 1991<br />
tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na katılmıştır.<br />
Tam yük deplasmanı 35 ton azami sürati 14 Kts’dir.<br />
Hizmete girişini müteakip <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege<br />
Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong>, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />
Grup <strong>Komutanlığı</strong> kuruluşuna alınmış ve Fethiye/<br />
MUĞLA’da konuşlandırılmıştır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 7 Temmuz 2002<br />
tarihli emri gereğince konuş yeri Marmaris/MUĞLA<br />
olarak değiştirilmiştir.<br />
23 Temmuz 2002 tarihinden, hizmete dışına ayrıldığı<br />
7 Mayıs 2007 tarihine kadar <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />
Grup <strong>Komutanlığı</strong> bünyesinde görev yapmıştır.<br />
HİZMET DIŞINA AYRILIŞ TÖRENİ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı SG. Kur.<br />
Kd. Albay Salih ASLAN törende yaptığı konuşmada,<br />
özetle şunları söyledi;<br />
“Kıymetli görev arkadaşlarım;<br />
Bugün <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mıza 16 yıl hizmet<br />
etmiş olan TCSG-59 botunu uğurluyoruz. TCSG-59’un<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na katılmış olduğu günden<br />
bu yana yapmış olduğu görevler daima saygıyla<br />
hatırlanacaktır. Üzerine düşen görevleri en zor şartlarda<br />
dahi son güne kadar başarıyla yerine getiren TCSG-59’a<br />
güle güle derken TCSG-59’un seçkin personeline yeni<br />
görevlerinde başarılar dilerim.”<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı<br />
SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN’ın konuşması.<br />
Tören münasebeti ile TCSG-59 Komutanı SG. Sey.<br />
Kd. Bçvş. Alaettin CURA ise üzgün ama gururlu bir<br />
şekilde yaptığı konuşmada şunları söyledi;<br />
“Komutanım ve Değerli Konuklar,<br />
TCSG-59’un hizmet dışına ayrılış törenine hoş geldiniz.<br />
Komutanım; Gölcük Tersanesi <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />
inşa edilen TCSG-59 hizmete başladığı 1991 yılından<br />
itibaren bu güne kadar <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda<br />
başarıyla hizmet yapmıştır. TCSG-59, 1991-2002 yılları<br />
Gemi Borda Numarasının silinmesi. Bayrağın arya edilmesi.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Onarım Destek Komutanı<br />
Dz. Alb. Murat ÖZTÜRK’e anı objesinin takdimi.<br />
arasında SG Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong>, SG Marmaris<br />
Grup <strong>Komutanlığı</strong> emrinde Fethiye/MUĞLA’da 2002<br />
2007 yılları arasında Marmaris/MUĞLA’da görev<br />
yapmıştır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 7 Mayıs 2007 tarihli<br />
emri ile hizmet dışına çıkarılan ve 15 Haziran 2007’de<br />
sancağı arya edilecek olan gemimizde görev yapmış<br />
personele huzurlarınızda teşekkür eder bundan sonraki<br />
yaşamlarında sağlık mutluluk ve başarılar dilerim.”<br />
17<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
18<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SG Ege Deniz Bölge Komutanı, SG Marmaris Grup Komutanı ve TCSG-59 <strong>Komutanlığı</strong> Personeli.<br />
“BİR YARIMI KAYBETTİM”<br />
2006 yılı Astsubay atama emri ile Bot Komutanı<br />
olarak atandığım TCSG-59’un gönlümde ayrı bir<br />
yeri vardır. Henüz Kıdemli Üstçavuş rütbesinde<br />
iken, ilk Bot <strong>Komutanlığı</strong> tecrübesini geçici<br />
görevle de olsa yaşadığım bota tayin olmuştum.<br />
Hem mutlu hem de gururlu idim. O bot ki<br />
senelere meydan okurcasına vakurlu bir duruşla<br />
beni karşılamıştı. Havuz bakımı için İzmir’de<br />
bulunduğumuz Nisan 2007 ayı beni üzen<br />
aylardan biri idi. Çünkü aynı havayı teneffüs<br />
ettiğim geminin hizmet dışına ayrılacağını<br />
öğrenmiştim.<br />
Bayrak indirildiğinde sanki en yakınımı,<br />
dostumu, sevdiğimi, yarımı kaybetmiştim.<br />
SG. Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA<br />
“NE OLDUĞUNU ANLAMAMIŞTIM!”<br />
TCSG-59’da Porsun Er olarak görev<br />
yapmaktayım. Her seyir dönüşü paslı yerleri<br />
lostra, boya yapar halatları elden geçirir, geminin<br />
dış netasını en iyi şekilde komutanımın ikazına<br />
fırsat vermeden yapardım. Bende bu sanki<br />
bir çocuğun bisikletine gösterdiği ilgi ve sevgi<br />
gibiydi. Yaptığım işten zevk duyuyordum. Ta ki<br />
bayrak indirme töreninde bana verilen borda<br />
numarasını silme görevine kadar. O zamana<br />
kadar ne olduğunu anlamamıştım. Tören<br />
bittiğinde kıç üstünde ağlıyordum.<br />
Porsun Er Burak SİYAM<br />
TCSG-59 SON PERSONELİ<br />
SG Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA KOMUTAN<br />
Mot. Bçvş. Neşat HIZLI BAŞÇARKÇI<br />
Uzm. Çvş. Muhterem YILDIZ SERDÜMEN<br />
Uzm. Çvş. Fahri SEVİNÇ MOTORCU<br />
Dz. Er Aydın Ali PARLAK AŞÇI<br />
Dz. Er Burak SİYAM PORSUN<br />
Dz. Er Usuret DOYRANLI MOTORCU<br />
Dz. Er Eser KAYA TOPÇU<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb.<br />
Salih ASLAN’a gemi resminin takdimi.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup Komutanı SG. Kd. Bnb.<br />
Zafer SAĞLAM’a anı objesinin takdimi.<br />
HELİKOPTER İLE YAPILAN<br />
GÖREVLERDE BALIKÇI TEKNELERİNİN<br />
HAVADAN TESPİT ve TEŞHİSİNDE<br />
KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR<br />
[ Hazırlayan ] Ali ÖZTÜRK | SG Kd. Yzb.<br />
Yurdumuz, Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi<br />
ve Akdeniz ile çevrili bir yarımada ülkesidir. Bu<br />
görünümüyle aslında bir ada devletinden farklı bir<br />
görüntü vermemektedir.<br />
Deniz sınırlarının bu kadar uzun ve deniz hayatının<br />
bu denli çeşitli olduğu bir ülkede, geçimini engin<br />
maviliklerden kazanan insan sayısının da çok fazla<br />
olması doğal bir sonuçtur.<br />
Gerçekten de ülkemizde milyonlarca kişi hayatını<br />
denizden yani denizin onlara sağladığı nimetlerden<br />
kazanmaktadır. Balıkçı tekneleri, geçim kaynakları<br />
deniz olan insanlarımızın kullandığı en önemli<br />
avlanma araçlarıdır. Bir avlanma aracı olarak görülen<br />
balıkçı tekneleri aynı zamanda onların çoğu zaman<br />
evleri, çoğu zaman arkadaşları ve ne acıdır ki bazen de<br />
bu dünyada gördükleri son şeyleri olmaktadır.<br />
Her biri farklı amaçlar için yapılmış ve her biri farklı<br />
özellikler taşıyan bu balıkçı tekneleri, balıkçılık ile<br />
uğraşan insanları tehlikelerden korumayı ve can<br />
emniyetlerini arttırmayı hedefleyen, hem uluslararası<br />
kurallar hem de ulusal yasalar ile belirli standartlara<br />
getirilmiştir.<br />
Toplum hayatındaki diğer tüm kurallar gibi<br />
balıkçılıkla ilgili kurallar da, faaliyetlerini kurallara<br />
uygun şekilde yürüten, namuslu insanları korumak;<br />
amaçları yasa dışı yollardan haksız kazanç elde<br />
etmek isteyen kötü niyetli kişileri de caydırmak<br />
ve gerektiğinde haklarında yasal işlem yapmak<br />
maksadıyla ortaya konmuş kurallardır.<br />
Ülkemizde, yakın geçmişe kadar balıkçı teknelerinin<br />
kontrolü ve can emniyetleri sadece su üstü unsurları<br />
ile sağlanmakta olduğundan yürürlükteki tüm<br />
19<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
20<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
kurallar bu duruma göre belirlenmiş durumdadır.<br />
Denizde zor durumda kalan balıkçı teknelerine<br />
gerekli yardım elinin uzatılabilmesi veya yasa<br />
dışı faaliyetlerde bulunan teknelere gerekli yasal<br />
işlemlerin yapılabilmesi için, öncelikle yerlerinin<br />
bilinmesi ve tespit edilebilmeleri gerekmektedir.<br />
Bunun sağlanabilmesi için gerekli olan fiziki<br />
gereklilikler sırasıyla şunlardır<br />
Plakalar: 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanuna göre<br />
tekneler için verilen ruhsat numaraları, plaka<br />
olarak görülebilecek bir şekilde tekneye takılmak<br />
zorundadır. Tekne ruhsat tezkeresinde belirtilen<br />
kodlama işaretleri gemi isminin altına, güverte<br />
üzerine ve teknenin sevk ve idare edildiği kapalı<br />
bölümün üzerine havadan görülebilecek şekilde<br />
yazılmalıdır. Aynı zamanda bu yazılar uzaktan<br />
görülebilecek büyüklükte ve hiçbir şekilde su<br />
çizgisinin altında olmamalıdır.<br />
Yazılarda büyük harf kullanılacak, avcılık esnasında<br />
kullanılan av araç ve gereçleri plakaların görülmesini<br />
engellemeyecektir.<br />
Işıklar ve İşaretler: Boyları 50 metreden kısa<br />
olan balıkçı tekneleri her biri iki mil mesafeden<br />
görülebilecek silyon, borda, pupa, ve yedekleme<br />
fenerleri yakmalıdır. Ayrıca, trol ağları ile avcılık<br />
yapmakta olan balıkçı tekneleri üstteki yeşil alttaki<br />
beyaz renkte olan dikey bir doğru üzerinde bulunan<br />
ve ufkun her tarafından görülür iki fener veya<br />
tepelerden bitişik iki koni, boyu yirmi metreden kısa<br />
olan tekneler ise bir sepet gösterecektir.<br />
Trol çekmek dışında balıkçılık ile uğraşan tekneler<br />
ise; üstteki kırmızı, alttaki beyaz renkte olan ve dikey<br />
bir doğru üzerinde bulunan, ufkun her tarafından<br />
görülür iki fener veya dikey doğrultuda ve tepeleri<br />
bitişik iki koni gösterecek, boyu yirmi metreden kısa<br />
olan bir tekne bu şekil yerine, bir sepet gösterecektir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Hava <strong>Komutanlığı</strong>, keşif ve karakol<br />
görevleri kapsamında, denizlerimizde havadan<br />
helikopterler ile denetleme ve kontrol görevi de<br />
icra etmektedir. Yakın bir gelecekte bu denetimler<br />
uçaklarımızın da devreye girmesi ile daha da<br />
verimli ve geniş alanlara yayılacaktır. Bu durum,<br />
balıkçı teknelerinin havadan daha rahat ve kolay<br />
bir şekilde tespit ve teşhis edilebilmesi gerekliliğini<br />
doğurmaktadır. Özellikle helikopterler ile yapılan<br />
kontrol ve denetimlerde teknelerin tespit ve<br />
teşhisinde çeşitli zorluklar ile karşılaşılmaktadır.<br />
Bilindiği gibi bir suç tespit edildiğinde en önemli<br />
unsur işlenen suçun güvenilir kanıtlar ile ispat<br />
edilebilmesidir.<br />
Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde olan<br />
ülkemizde yapılan yasal değişiklikler nedeniyle<br />
mahkemeler tarafından, işlenen suçlara işlem<br />
yapılabilmesi için özellikle görüntülü kayıtlara çok<br />
önem verilmektedir.<br />
Helikopterlerimizin en önemli ve faydalı<br />
özelliklerinden birisi de gündüz ve gece kayıt<br />
yapabilen sistemler ile donatılmış olmasıdır. Yasa<br />
dışı bir faaliyette bulunan bir tekneye helikopter<br />
tarafından suçüstü yapılması esnasında, ismi ve<br />
özellikle plaka numarası tespit edildiğinde, teknenin<br />
cezai yaptırımdan kurtulması imkansızdır.<br />
Bununla birlikte çoğu balıkçı teknesi kanun ve<br />
yönetmeliklerde belirtilmesine rağmen plakalarını<br />
ve tekne isimlerini standartlara uygun yerlere<br />
ve uygun boyutlarda yazmamaktadırlar. İsim ve<br />
plakaların teknelerin üst güvertelerine ve havadan<br />
görünebilecek bir şekilde yazılması helikopter<br />
tarafından tespit edilmesinde en büyük faydayı<br />
sağlamaktadır. Teknelerin alabandalarında, baş<br />
omuzluklarında veya kıç aynalıklarında yazılı olan<br />
isim ve plakaların okunabilmesi için helikopterlerin<br />
özellikle gece karanlık şartlarda deniz seviyesine çok<br />
yaklaşması gerekmektedir. Çok düşük irtifalarda<br />
yapılan bu işlemler hem uçuş harekatını daha riskli<br />
hale getirmekte hem de yapılan görüntü çekimlerinin<br />
kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.<br />
Özellikle gece yapılan görev uçuşlarında, yasa dışı<br />
faaliyette bulunan teknelerin tespit ve teşhisi risk<br />
katsayısını daha da arttırmaktadır. Gece yapılan<br />
görüntü çekimlerinde isim ve plakaların görülebilmesi<br />
için özellikle yukarıdan bakıldığında plaka<br />
numarasının, kolayca okunabilecek büyüklükte ve<br />
renkte, güverte veya köprüüstüne yazılması, üzerinin<br />
herhangi bir donanım veya eşya ile kapatılmaması;<br />
okunabilmesi için plaka numarasını gösterir ve<br />
aşağıya doğru bakan bir ışık ile aydınlatılması<br />
gerekmektedir.<br />
Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile helikopter uçuş<br />
harekatı çok daha emniyetli hale geleceği gibi aynı<br />
zamanda teknenin kimlik bilgisi de çok kısa zamanda<br />
kayıt esnasında tespit edilebilecektir.<br />
Bu konuda mevzuatta yapılacak küçük bir düzenleme<br />
ve buna uygun hareket etmeyenlere uygulanacak<br />
yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi ile uçuş<br />
harekatı ile ilgili riskler azaltılmış olacağı gibi iş yükü,<br />
zaman ve maliyet konularında tasarruf sağlanacağı<br />
düşünülmektedir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Helikopter Filo <strong>Komutanlığı</strong>; halen<br />
envanterinde bulunan helikopterler ve uçucu<br />
personeli ile Karadeniz’den Akdeniz’e kadar deniz<br />
yetki ve ilgi alanlarımızda özveri ile görev icra<br />
etmektedir<br />
İcra edilen bu görevler esnasında özellikle yasa dışı<br />
faaliyetlerde bulunan teknelerin tespit ve teşhisi<br />
önemli görevlerinin başında gelmektedir. Ancak bu<br />
görevlerin etkili bir şekilde icra edilebilmesi bu yazıda<br />
belirttiğim kurallara titizlikle uyulmasına ve takibine<br />
bağlıdır. Özellikle teknelerin havadan teşhis ve tespit<br />
edilebilmesini kolaylaştıran tedbirlerin alınması<br />
her tekne sahibinin sorumluluğu, bu tedbirlerin<br />
alınmasının takibi tüm sorumlu birimlerin görevi<br />
olmalıdır. Yapılan kontrollerde bu husus her zaman<br />
akılda bulundurulmalı ve namusu ve alın teri ile<br />
geçimlerini kazanan vatandaşlarımızın aralarına sızan<br />
ve aynı zamanda onların ekmek kapılarına en büyük<br />
darbeyi vuran kötü niyetli kişilerin yakanlanması<br />
ve gerekli cazalara çarptırılmasının ne denli önemli<br />
olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.<br />
21<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
22<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SESSİZ KALMA veya SESSİZ KALMA!<br />
[ Hazırlayan ] Fatih ALP | Dz. Kd. Ütğm.<br />
Çalışanlar, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin kaynağı<br />
olduğu halde, genellikle kurumu ile ilgili görüş<br />
ve fikirlerini üstleriyle konuşmakta isteksiz<br />
davranmaktadırlar. Sessiz kalma; Yrd.Doç.Dr.<br />
Ayşehan YAZICI’ nın Önce Kalite Dergisi, ARALIK<br />
2006 sayısındaki “Örgütlerde Sessiz Kalma” başlıklı<br />
yazısında belirttiği üzere; tüm kurum ve kuruluşlarda<br />
yaygın bir davranış olmasına rağmen bu konuda çok<br />
az çalışma vardır. Hatta bu nedenle batmış bir çok<br />
şirket ya da çökmüş bir çok kurum hatta yıkılmış bir<br />
çok ülke ve medeniyet bulunmaktadır.<br />
Çalışanların karşılaştığı sorunları veya sahip oldukları<br />
endişeleri dile getirmek yerine sessiz kalmayı tercih<br />
etmesi ve bu kişilerin çokluğu kurumlarında hiç<br />
istenmeyen sonuçlara neden olabildiği gibi taşıdıkları<br />
anlam da farklı olabilir. Sessizlik, genelde mevcut<br />
durumun kabullenilmesi gibi anlaşılsa da, mevcut<br />
durumu onaylamama anlamına da gelebilir. Ya da<br />
sessiz kalan kişi ya da toplulukların bir fikrinin<br />
olmaması gibi görünse de, herhangi bir fikir veya<br />
bilginin gün ışığına çıkmaması, bu nedenle de gizli<br />
kalması anlamına da gelebilmektedir.<br />
Sessiz kalma veya sessizlik, kelime olarak anlamından<br />
da anlaşılacağı üzere içinde neleri barındırdığı<br />
belli olmayan bir muammadır ve içinde neleri<br />
barındırdığını tespit etmek zordur, bu nedenle de<br />
yorumlanması kolay değildir. Yukarıda belirtildiği<br />
gibi, geleneksel anlamda onaylama anlamına<br />
gelmesine karşın son yıllarda duygusal bir davranış<br />
olarak muhalefet anlamına da gelmektedir. Bu aynı<br />
zamanda kişilerin veya toplulukların her türlü bilgi<br />
ve düşüncesini, bunun içinde yenilikçi ve yaratıcı<br />
düşünceler de dahil, bilinçli olarak esirgemesi<br />
anlamına da gelir. Bu durum, kendisini yeniliğe ve<br />
gelişime adamış yöneticilerin en çok dikkat etmesi<br />
gereken konulardan biridir. Bu duruma neden olan<br />
sebepleri belirleyerek, sebepleri ortadan kaldırmaya<br />
çalışmak; çalışanların sessiz kalmamalarını<br />
sağlayacak, böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler<br />
ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çözümlenemez gibi<br />
görünen bir çok soruna etkili ve pratik çözümler<br />
bulunduğu gibi performans artımında temel bir<br />
faktör olan motivasyonun süratle arttığı somut<br />
olarak görülecektir. Bu işleyiş zincirleme bir reaksiyon<br />
gibidir. Bu ivmeyi yakalayan kurumların gelişmesi ve<br />
kalkınması kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri<br />
de aşması kolaylaşır.<br />
Herhangi bir sorunu çözerek sorundan anlık<br />
kurtulmak yerine sorunun sebebini ortadan<br />
kaldırarak soruna köklü bir çözüm bulmak<br />
felsefesinden yola çıkarsak; öncelikle sessiz kalmaya<br />
neden olan sebepleri belirlemek gerekir. Çünkü<br />
çalışanların sessizliğini, “sorunlarınızı neden<br />
söylemiyorsunuz?” veya özlü bir deyiş ile “Derdini<br />
söylemeyen derman bulamaz” gibi söylemlerle<br />
ortadan kaldıramazsınız. Öncelikle sessizliğe<br />
neden olan sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak<br />
gerekmektedir. Nedenler ortadan kalktığında<br />
çalışanların sessiz kalmamaları sağlanmış olacak,<br />
böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya<br />
başlayacaktır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ortaya<br />
çıkması ise, çözümlenemez gibi görünen birçok<br />
soruna etkili ve pratik çözümlerin bulunması<br />
demektir. Sorunların süratli ve etkileyici şekilde<br />
çözümlenebildiği kurumlarda performans da ivmeli<br />
şekilde artar ve bu artış somut olarak görülür. Bu<br />
işleyiş, zincirleme bir reaksiyon gibidir. Bu ivmeyi<br />
yakalayan kurumların gelişmesi ve kalkınması<br />
kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri aşması da<br />
kolaylaşır.<br />
Sessiz kalmaya neden olan etkenler; kişilere,<br />
kurumlara, yönetim şekillerine göre hatta kültürlere<br />
göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu sebepler, temel<br />
olarak iki başlık altında toplanabilir.<br />
1. Yöneticilerin Baskısı:<br />
Baskı, sivil ve askeri olmak üzere tüm kurum ve<br />
kuruluşlarda olması kaçınılmaz bir unsurdur. Bu<br />
baskı yapılması şart olan ve kuralları değişmeyen iş ve<br />
görev anlamında kararında olmak şartıyla muhakkak<br />
olması gereken bir unsurdur. Buna karşın yenilikçilik<br />
ve yaratıcılık anlamında ise, kanunlar ve teamüller<br />
dahilinde, kesinlikle olmaması gereken bir unsurdur.<br />
2. Çevre ve Ortamın Tepkisi:<br />
Yeniliğe açık olmayan veya mevcut durağan ortamın<br />
prim verdiği kişiler ve topluluklar yenilikçi fikirlere<br />
tepki gösterirler. Çünkü bu tür fikirler, ortamın<br />
gelişmesine neden olacak, gelişen ve değişen ortamda<br />
herkes değişmeye mecbur olacaktır. Bu da durağan<br />
kişi ve toplulukların daha çok çalışmasına yani<br />
rahatlarının bozulmasına neden olacaktır. Yeniğe<br />
karşı çıkılan ortamları, yeniliğe kasten karşı çıkanlar<br />
ve yenilikçiliğin faydalarını bilmeyenlerin cehaletten<br />
dolayı karşı çıkmaları olarak ikiye ayırabiliriz. Yeniliğe<br />
kasten karşı çıkanların yöneticiler tarafından,<br />
yasaların verdiği yetkilerle bertaraf edilerek etkisiz<br />
hale getirilmeleri biz zorunluluktur. Çünkü bu<br />
tür kişilerin kanser hücresi gibi diğer kişileri de<br />
zehirleme ihtimali vardır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlere<br />
bilgisizlikten dolayı karşı çıkanlar ise eğitim ve<br />
telkinler ile önce bilgi sahibi edilmeli,<br />
daha sonra ise artan motivasyon ve<br />
somut iyileştirmelerin de görülmesiyle<br />
yenilikçi ve yaratıcı bireyler ve
24<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
toplumlar haline getirilmelidir.<br />
Sessiz kalmaya neden olan bu iki temel sebep,<br />
eğitimle ve uygulamalar ile ortadan kalkabilir.<br />
Ama ne kadar eğitim alırsanız alın ya da tüm<br />
uygulamaları somut olarak yaşasanız da sessiz<br />
kalmak veya uygun şekilde sesiniz duyurmak yani<br />
fikirlerinizi açıkça ifade edebilmek kişinin kendi<br />
özgüveni ve kapasitesi ile de doğru orantılıdır.<br />
Özgüven ve kapasite kendi gücünüzün ve bilginizin<br />
farkına vardığınızda ortaya çıkacak özelliklerdir.<br />
Yöneticilerin resmi olarak güç sahibi olduğu, ancak<br />
onların ve kurumunuzun başarısında sizin de<br />
payınızın olduğu unutulmamalıdır. Alışılmış klasik<br />
davranışlar sergilemek yerine doğru ve kaliteli<br />
davranışlar sergilenmelidir. Alışılmışın dışında doğru<br />
ve kaliteli davranışlar sergilemek cesaretli kişilerin<br />
uygulayabileceği bir davranış biçimidir. Doğru bir<br />
davranış sergilediğinizde, yalnız olmayacağınız<br />
ve sizden yana tavır sergileyecek kişilerin olacağı<br />
düşünülmeli ve bu düşünceden güç alınmalıdır.<br />
Sorunların çözümünde Behçet Necatigil’in “Ya<br />
Çaresizsiniz, ya çare sizsiniz, Ya ümitsizsiniz, ya<br />
ümit sizsiniz.” dörtlüğünde belirtilen ana fikre göre<br />
davranmanın uygunluğu açıkça ortadadır.<br />
Sonuç olarak ya sessiz kalmayı tercih edeceksiniz, ya<br />
da “SESSİZ KALMA!..” yı kendinize ilke edineceksiniz.<br />
Görülen yanlışlıklar ve hatalar karşısında sessiz<br />
kalanların rahat ve huzurlu gibi görünen yaşamlarının<br />
sanal ve geçici olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.<br />
Yenilikçi ve yaratıcı fikirler üreten, bunları uygun<br />
yöntemlerle ifade eden, değişime ayak uyduran<br />
değil, değişimi kendisi yaratan ve yöneten kişi ve<br />
kurumların izlediği yol bellidir. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>, bu yola 2006 yılında girmiş olup bu<br />
yolun adını da tam bu yola uygun olarak “Yenilikçi<br />
ve Yaratıcı Yönetim Projesi” olarak belirlemiştir.<br />
Benzer projeler ile gerek özel kurum ve kuruluşların,<br />
gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının dünya<br />
çapında başarılara imza attıkları gerçeğinden yola<br />
çıkarsak bu projenin <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />
için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu<br />
unutmamalı, bu projeye inanmalıyız.
Ben Akdeniz Fokuyum<br />
BENİ KORUYUN!<br />
[ Yazı ve Fotoğraflar ] Tahsin Ceylan<br />
“<br />
... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları kapkara kesilmiş. Çok<br />
tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil. Deniz çıldırasıya fosforluymuş. Sandalın<br />
pruvasında fosfor parlıyormuş. Kürekler, denizde geniş yakamoz daireleri çiziyormuş.<br />
Küreklerden düşen her damla, su değil, ışık damlasıymış. Selim Dede, böylesi fosforu ömründe<br />
görmemiş. Hey! Gecenin böylesi parayla satın alınabilir miymiş hiç? Adanın doğu kısmındaki<br />
mağaraya ulaşmış, gece serin olduğu için kayığı demirlemiş, mağaranın ağzındaki kumlara<br />
yatıp uykuya varmış. Büyük bir deniz şıpırtısıyla uyanmış. Donuk ışıkta birçok fokun mağaraya<br />
girdiğini görmüş. Mağaranın kumlarının üzerine gelince, foklar gövdelerindeki kürk derilerini<br />
çıkarmışlar. O kürklerin altında Selim Dede ne görmüş beğenirsiniz? Tıpkı bizim gibi insan<br />
değiller miymiş? Erkekleri denizin yanına, dişilerse mağaranın daha içlerine uzanıp uykuya<br />
varmışlar. Babamın dedesi - adının Selim Dede olduğunu söyledik a - hiç ses çıkarmamış.<br />
Ta yanı başında uyuyan kızın başucuna bıraktığı kürk derisini yavaşça almış, köşesine getirmiş<br />
kumların altına gizlemiş. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra,<br />
birer ikişer denize açılmışlar. Yalnız, Selim Dede’nin derisini çaldığı kız yok mu, o işte derisini<br />
ararmış tararmış, bulamayınca da öteki foklara - onu da beraberlerinde alsınlar diye - yalvarıp<br />
yakarmış, ama foklar kulak asmamışlar. Deniz kızı içli içli ağlamaya koyulmuş. Deniz kızı çok<br />
güzelmiş, saçları ocakta harıl harıl yanan pırnal aleviymiş, gözleri iki durgun mavi göl, bacakları<br />
çift akan gür pınarın sularıymış sanki. Selim Dede tatlı tatlı konuşmuş, onu avutmuş. Selim<br />
Dede fok kızı ya da deniz kızını kayığıyla köye (Dangır) götürmüş. Evlenmiş onunla. Kızdan iki<br />
nur topu gibi çocuk olmuş.
28<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Selim Dede, kızın kürk kaputunu evinin taban<br />
tahtalarının altına gizlemiş. Ama eski olduğu için<br />
tahta kırılmış. Kadın kaputunu görünce, alıp deniz<br />
kıyısına koşmuş. Orada deriyi giyince, yallah denize<br />
dalmış. Geceymiş. Selim Dede arkasından koşmuş,<br />
ama açılmakta olan kızdan kendisine doğru bir yıldız<br />
kayıyor sanmış. Yıldız değil, Selim Dede’nin kızla<br />
evlendiği zaman kızın parmağına taktığı gümüş<br />
yüzükmüş. Kız hızla uzaklaşmış, uzakta ay ışığında<br />
kaybolmuş deniz kızı. Yalnız geceleyin iki kez kıyıya<br />
gelmiş. Kıyıda oynayan çocuklarını öpmüş. Çocuklar<br />
söylermiş. Selim Dede, babama hep “Sakın fokları<br />
öldürmeyin. Çünkü onlar bizim gibi insanlardır,<br />
deniz yoldaşlarımızdır” dermiş. Babam çocukmuş,<br />
Selim Dede bunları anlatırken. Dedesi, babama yemin<br />
ettirmiş fokları öldürmeyeceğine. Babam dedesinin<br />
söylediklerine hep inanırmış.”<br />
Bizden daha eski Akdeniz’li olan Akdeniz Foku’nu<br />
anlatmaya, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir<br />
Kabaağaçlı’nın 1930’lu yıllara ait balıkçı hikayelerini<br />
anlattığı Deniz Gurbetçileri adlı eserinden anlamlı ve<br />
beni hep duygulandıran bir alıntı yaparak başlamak<br />
istedim.<br />
Bu Akdenizliyi ne kadar tanıyoruz ve yaşam hakkına ne<br />
kadar saygılıyız?<br />
Akdeniz foku (Monachus monachus), yeryüzünde<br />
yaşamakta olan en nadir canlı türleri arasında yer<br />
almaktadır. Yaşam alanında korunmasıyla ilgili olarak<br />
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) öncülüğünde<br />
dünya ülkelerinin birçoğunda özel koruyucu kanunlar<br />
çıkartılmıştır. “Nesli ileri derecede tehlike altında”<br />
olan türler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.<br />
Akdeniz Fokunun bugün bilinen yaşam alanları;<br />
Türkiye ve Yunanistan kıyıları, Maderia Adaları,<br />
Moritanya ve Batı Sahra kıyılarıdır. En yoğun<br />
gözlendigi alan ise Türkiye ve Yunanistan kıyıları<br />
olup, bu alanlarda 300-400 bireyin yaşadığı tahmin<br />
edilmektedir. Ülkemizde sadece 50 civarında bireyin<br />
yaşadığı ifade edilmektedir. Yeryüzündeki tüm<br />
nüfusun ise 500-550 civarında olduğu sanılmaktadır.<br />
Bilim adamlarının büyük bölümü yaşamın denizlerde<br />
başladığını, daha sonra bazı türlerin evrimsel<br />
değişimlere bağlı olarak karasal hayata geçtiklerini,<br />
bazı türlerin ise tekrar denizlere döndükleri<br />
konusunda fikir birliği içerisindedirler. Bu canlılar<br />
arasında deniz memelilerinin önemli bir grup<br />
oluşturduğu ve Akdeniz Foku’nun da bunlardan biri<br />
olduğu belirtilmektedir. Latince adı keşiş ya da yalnız<br />
anlamına gelen (Monachus monachus) Akdeniz<br />
Foku, Fok ailesinin en büyük üyelerindendir. Boyları
30<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
2-4 metre arasında değişmekte, ağırlıkları ise 400<br />
kilograma kadar ulaşabilmektedir. Toplam ömürleri<br />
tam olarak bilinmemekle beraber 40 yaşını aşan<br />
bireylere rastlanmıştır.<br />
Akdeniz Foku bir deniz memelisidir. Besinini<br />
denizden temin eder ve denizde çiftleşir, ancak<br />
doğurmak, dinlenmek, uyumak, yavrularını<br />
büyütmek ve güneşlenmek için karaya gereksinim<br />
duyar. Bu nedenle kıyısal alanda yayılım gösterirler.<br />
Nesillerinin tehdit altında olmalarının en önemli<br />
nedeni de kıyı şeritlerinin insanoğlunun istilasına<br />
sürekli maruz kalmasıdır. Artan insan baskısı<br />
sonucu günümüzde foklar, daha çok insanların<br />
ulaşamadıkları mağaraları yaşam alanı olarak<br />
seçmektedirler. Akdeniz Foku’nun kullanabileceği ve<br />
içerisinde yavrulayabileceği mağara sayısının sınırlı<br />
olması, bu türün üremesini de sınırlamıştır. Bu da<br />
eşlerin çiftleşmek için birbirlerine rastlama olasılığını<br />
azaltmış ve türün çoğalma hızını düşüren bir faktör<br />
olmuştur.<br />
Ekolojik olarak hızla fakirleştiğimizi de düşünürsek<br />
denizlerde azalan besin, fokların da besin teminini<br />
zorlaştırmaktadır. Yeterli besin bulamaması da yine<br />
bir diğer tehdit unsurudur fok için.<br />
Akdeniz Foku iyi bir dalıcı olarak da bilinmektedir.<br />
100 metreden daha sığ derinliklerde avlandığı tahmin<br />
edilmektedir. Besin olarak balıklar başta olmak<br />
üzere, özellikle dibe bağımlı yaşayan hayvanları<br />
tercih eder. Ahtapot, sübye, kalamar gibi kafadan<br />
bacaklılar ve hatta böcek, istakoz ve yengeç gibi<br />
canlılarla da beslendiği bilinmektedir. Balıkçılar<br />
deniz kestanelerini de yediklerine tanık olmuşlardır.<br />
Fokların avladıkları balıkları havada sallayarak iç<br />
organlarını temizledikten sonra yedikleri de yapılan<br />
gözlemler arasındadır.<br />
Zaman zaman balıkçıların ağlarından da besinini<br />
sağladığı gözlemlenmiştir. Ağlara zarar vermesi ise<br />
bazen hayatına mal olmuştur.<br />
Akdeniz Fokları genellikle Ağustos - Kasım ayları<br />
arasında doğum yaparlar. Doğum yapacakları<br />
mağaraları korunaklı olmaları açısından daha özenle<br />
seçerler. Bebek fok yaklaşık dört ay boyunca annesi<br />
tarafından emzirilir. Daha sonra anne fok, yavrusunu<br />
yüzme ve beslenme konularında eğitir. Akdeniz Fokları<br />
dört yaşından sonra üreme yeteneği kazanırlar.<br />
Nesli tehdit altında olan canlılar ile ilgili listeye,<br />
ülkemizde sürekli ilaveler gerçekleşmektedir. Akdeniz<br />
Foku’nun yanı sıra neredeyse bütün Türkiye’nin<br />
tanıdığı deniz kaplumbağası (Caretta caretta), orfoz<br />
(Epinephelus marginatus), deniz atları (Hippocampus<br />
spp.), mersin balıkları (Acipenser spp.), kılıç balığı<br />
(Xiphias gladius), afalina (Tursiops truncatus) ve<br />
banyo süngeri (Spongia officinalis) ciddi boyutta<br />
yok olma baskısı altındadırlar. İlk bitkilerin denizde<br />
oluştuğu, kara bitkilerinin de evrim yoluyla deniz<br />
bitkilerinden türediği, bunlardan 60 kadarının tekrar<br />
denizlere geri döndüğü bilinmektedir. Deniz eriştesi<br />
ya da bilimsel adını deniz tanrısı Poseidon’dan alan<br />
Posidonia oceanica da deniz hasretine dayanamayan<br />
kara kökenli deniz bitkilerindendir ve bugün onun da<br />
nesli tehlike altındadır.<br />
“Bugün oluşturulan görüntüler ile geleceğe bir kayıt<br />
taşıma” ifadesini biz sualtı fotoğrafçıları özellikle<br />
sıkça kullanıp dururuz. Bu veya aynı temaya eşdeğer<br />
kavramları sıkça kullanmamızın nedeni sanırım hızla<br />
yok edilen doğamızdan bir şeyleri salt görüntü olarak<br />
kaçırabilmenin telaşı ve tedirginliğidir.<br />
Akdeniz Foku, tükenme sınırına ulaştığı için 1968<br />
yılından bu yana uluslararası antlaşmalarla koruma<br />
altına alınmıştır. Bu antlaşmalara taraf olan ülkelerden<br />
biri de Türkiye’dir (Bern Antlaşması 1979) . Ülkemizde<br />
Akdeniz Foku’nun korunması ile ilgili en yoğun çalışma<br />
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ODTÜ Deniz<br />
Bilimleri Enstitüsü ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı<br />
desteği ile AFAG (Akdeniz Foku Araştırma Grubu)<br />
tarafından yapılmaktadır. Foça’da başlayan çalışmalar<br />
Mersin sahillerini de içine alarak genişletilmiştir.<br />
Ülkemizdeki toplum bilincinin bu alanda artması, <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> başta olmak üzere, belediyeler<br />
ve diğer kurumların da özverili çalışmalarıyla<br />
gerçekleşmiştir. Şimdilik, geriye kalan Akdeniz Fokları,<br />
mağaralarında biraz daha rahat uyuyabilmektedir. Ve<br />
hepimiz için mutlak bir gerçek vardır ki o da “Akdeniz<br />
Fokunu korumak, Akdeniz’i korumaktır.”<br />
31<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
32<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
AFGANİSTAN KAYNAKLI<br />
UYUŞTURUCU MADDELER<br />
İLE MÜCADELE<br />
[ Hazırlayan ] Berrin GÜRSOY | Kaç. Huk. Mevz. Uzm.<br />
UYUŞTURUCUNUN TANIMI VE TARİHİ<br />
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren uyuşturucu<br />
maddelerin keyif verici, ağrı giderici, tedavi edici<br />
olarak kullanıldığı bilinmektedir. İyon’larda uyku<br />
anlamına gelen narké sözcüğünden gelen uyuşturucu<br />
kavramı, İngilizce’ye “narcotic” olarak geçmiştir.<br />
1897 yılında kimyager Felix HOFFMAN ağrıları<br />
kesen ve içerisinde ağırlıklı olarak morfin bulunan<br />
bir ilaç üretmiş ve BAYER firmasınca bu ilaca eroin<br />
adı verilerek piyasaya sürülmüştür. İlaç kısa sürede<br />
yaygınlaşıp pek çok ülkeye ihraç edilmiştir. ABD’de<br />
gerekli araştırmalar yapılmış ve ilacın bağımlılık<br />
yaptığı aşırı dozdan ölümlere sebebiyet verdiği<br />
tespit edilerek rapor yayımlanmıştır. 1931 yılında<br />
yasaklanmış, karaborsaya düşmüştür.<br />
AFGANİSTAN’DA DURUM<br />
Yasa dışı afyon üretiminin dünya çapında tek başına<br />
%90’ını karşılayan Afganistan’daki üretim, 2001<br />
yılındaki ciddi düşüşten sonra ivme kazanarak 2002<br />
yılından itibaren sürekli bir artış eğilimine girmiş,<br />
2005 yılında 4.100 ton olan afyon üretimi, 2006<br />
yılında %49 artarak 6.100 tona ulaşmıştır.<br />
2000 yılında 82.171 hektar, 2001 yılında 7.606<br />
hektar, 2002 yılında 74.100 hektar, 2003 yılında<br />
80.000 hektar, 2004 yılında 131.000 hektar, 2005<br />
yılında ise 104.000 hektarlık alanın afyon ekimi için<br />
kullanıldığı BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)<br />
tarafından yayınlanan 2006 Dünya Uyuşturucu<br />
Raporu’nda belirtilmekte; 2006 yılında ekim<br />
alanının 2005 yılına göre %56 oranında artarak<br />
165.000 hektara çıktığı tahmin edilmektedir.<br />
2001 yılında afyon üretimindeki düşüşün nedeni,<br />
Taliban yönetimi tarafından uygulanan ekim<br />
yasağıdır. Yasağın sebebinin Taliban’ın uluslararası<br />
toplumla entegrasyona yönelik bir çabası olduğunu<br />
söylemek mümkün değildir. Dünya piyasasındaki<br />
arz fazlasından dolayı afyon türevlerinin fiyatları<br />
keskin bir şekilde düşüş göstermiştir. Taliban<br />
yönetimi, 2001 yılında fiyatları yükseltmek için<br />
üretim yasağı koymuştur. 11 Eylül terör olayları<br />
sonrasında ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen<br />
“Sonsuz Özgürlük” harekatıyla Taliban yönetiminin<br />
iktidardan düşmesi, fakirlik, güçlü bir merkezi<br />
otoritenin olmayışı uyuşturucu madde üretiminin asıl<br />
nedenlerini ortadan kaldırmamıştır. 2001 yılından<br />
sonraki afyon ekim alanlarındaki artışın sebebinin<br />
bundan kaynaklandığı değerlendirilmektedir.<br />
2004 yılında Pakistan’daki 24,5 ton eroin<br />
yakalamasının dünyada yakalanan toplam eroin<br />
miktarının %25’ine, İran’daki 17,5 tonluk eroin<br />
yakalamasının toplam eroin yakalamasının %18’ine,<br />
Türkiye’deki 13,5 tonluk eroin yakalamasının toplam<br />
eroin yakalamasının %14’üne tekabül ettiği; Pakistan,<br />
İran ve Türkiye’den sonra eroin yakalamalarında<br />
başarılı ülkelerin ÇHC (%11), Tacikistan (%5), RF<br />
(%4), ABD (%2) ve İngiltere (%2) olduğu 2006 Dünya<br />
Uyuşturucu Raporu’nda belirtilmektedir.<br />
Afgan halkı haşhaş üretiminden diğer ürünlere<br />
kıyasla çok daha iyi para kazanabilmektedir. Çiftçileri<br />
uzun vadede yasa dışı haşhaş ekiminden vazgeçirecek<br />
alternatif geçim kaynakları yaratılması son derece<br />
önem kazanmaktadır. ABD ve İngiltere tarafından<br />
desteklenen geçici hükümet, her 2.500 m² için 350$<br />
karşılığında çiftçilerin haşhaş ürününü yok etme<br />
girişiminde bulunmuştur. Ancak, bu bedel çiftçilerin<br />
ürünlerini yetiştirmek için yaptıkları harcamayı bile<br />
karşılamamaktadır. Afganistan’daki uyuşturucu<br />
üretim bölgelerinin çoğunda çiftçiler her 2.500 m²<br />
için 3.500$ gelir elde etmektedir. Afganistan, güçlü<br />
bir merkezi hükümete ve vatandaşları için yüksek<br />
kazanç ve iş fırsatları verecek güçlü bir ekonomiye<br />
sahip olmadığı ve halihazırda NATO komutasındaki<br />
uluslararası askeri gücün varlığının, Afganistan’daki<br />
afyon ekiminin azaltılmasına yönelik katkısı zayıf<br />
kaldığı sürece Afganistan’ın dünyadaki yasa dışı afyon<br />
ve türevi madde talebinin büyük kısmını karşılayan<br />
ülke olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu<br />
sorunun çözümü için hem Afgan Hükümeti hem de<br />
uluslararası toplumunun uzun vadeli, çok yönlü ve<br />
yenilikçi yaklaşımları gerekmektedir.<br />
AFGANİSTAN KAYNAKLI UYUŞTURUCU İLE<br />
MÜCADELEDE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ<br />
UNODC, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Örgütü<br />
(SECI) ve Avrupa <strong>Güvenlik</strong> ve İşbirliği Teşkilatı<br />
(AGİT) bünyesinde Afganistan kaynaklı uyuşturucu<br />
tehdidi ile mücadele konusunda çok sayıda toplantı<br />
gerçekleştirilmekte ve mücadele kapasitesini<br />
artırmayı amaçlayan kararlar alınmaktadır.<br />
2003 yılında UNODC koordinesinde Paris’te 55<br />
ülkenin katılımıyla Afganistan kaynaklı afyon ve<br />
türevleri kaçakçılığına karşı, uyuşturucu kaçakçılığı<br />
rotaları üzerinde bulunan kritik ülkelerde icra<br />
edilen çalışma grubu toplantılarından oluşan “Paris<br />
Paktı İnisiyatifi” geliştirilmiştir. Afganistan ve Orta<br />
Asya ülkelerinden Avrupa’ya uyuşturucu madde<br />
ticaretinin önlenmesi maksadıyla; Paktın 2003-2006<br />
yıllarını kapsayan birinci döneminin ardından yeni<br />
stratejiler öngören ve daha çok operasyonel işbirliğine<br />
yönelik 2007-2009 yıllarını kapsayan ikinci döneme<br />
geçilmiştir.<br />
Paris Paktı İnisiyatifi’nin 3-4 Ekim 2005 tarihlerinde<br />
İstanbul’da gerçekleştirilen toplantısında, “Afganistan<br />
Kaynaklı Uyuşturucu Tehdidi ile Mücadele Hakkında<br />
Yabancı İrtibat Görevlileri Uyuşturucu ile Mücadele<br />
Topluluğu (FANC)”nun kurulması kararı alınmıştır.<br />
FANC; yabancı uyuşturucu irtibat görevlilerinin bilgi<br />
ve karşılıklı istihbarat paylaşımı için düzenli olarak<br />
bir araya geldiği; yürütme komitesi, başkan, başkan<br />
yardımcısı ve sekretaryadan oluşan yarı resmi bir<br />
topluluktur. Uyuşturucu ile mücadele kapsamında<br />
operasyonel işbirliği, teknik yardım, ikili işbirliği<br />
konularında ve genel iletişim ağında ilerleme<br />
kaydetmek üzere oluşturulmuştur.<br />
ÜLKEMİZ KANUN UYGULAYICI BİRİMLERİNİN<br />
MÜCADELESİ VE YASAL MEVZUAT<br />
18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’ne<br />
üyeliğin ardından ülkemizde haşhaş tarımı ve<br />
afyonun alım satım işlemleri ile bu maddelerin<br />
kontrolünün Uyuşturucu Maddeler Tekeline<br />
Verilmesine İlişkin Kanun ve 1931 Cenevre Afyon<br />
Sözleşmesi kabul edilmiştir. 1938 yılında bu tekel,<br />
Toprak Mahsulleri Ofisine devredilmiştir.<br />
1938-1971 yılları arasında dünya yasal afyon<br />
pazarının yaklaşık yarısına sahip olan ülkemiz, 1970<br />
yılında dünyadaki yasal olmayan afyon trafiğinden<br />
sorumlu tutulmuş ve bu nedenle ülkemizde 1971<br />
33<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
34<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
yılında afyon üretimi yasaklanmıştır. 1974 yılında<br />
ise Bakanlar Kurulu tarafından haşhaş ekim yerleri<br />
belirlenerek kontrollü afyon üretimine başlanmıştır.<br />
Bunun üzerine 1981 yılında Afyon İli Bolvadin<br />
ilçesinde kurulan Afyon Alkoloid Fabrikası’nda TMO<br />
tarafından alınan haşhaş işlenerek ihraç edilmeye<br />
başlanmıştır.<br />
Ülkemiz halihazırda dünya afyon ihtiyacını karşılayan<br />
iki geleneksel üretici ülkeden biridir. Bununla birlikte<br />
yasa dışı üretici konumunda bulunmamaktadır.<br />
Ülkemiz, piyasaya yasa dışı giren Afganistan kaynaklı<br />
uyuşturucunun Batı Avrupa’ya geçiş güzergahında<br />
bulunmaktadır. Bu coğrafi konum, ülkemizin önemini<br />
arttırmakta ve ülkemizi uyuşturucuyla mücadelede<br />
etkin bir rol almaya zorlamaktadır. Bu kapsamda hem<br />
yasal hem operasyonel alanda tedbirler alınmaktadır.<br />
“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya<br />
ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etmek”,<br />
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını<br />
kolaylaştırmak”, “Kullanmak için uyuşturucu<br />
veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek<br />
veya bulundurmak” şeklindeki uyuşturucu madde<br />
suçları TCK’nın 188 ve 191’inci maddeleri arasında<br />
düzenlenmiştir.<br />
Ülkemiz kolluk birimleri (<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>,<br />
Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong>, Emniyet Genel<br />
Müdürlüğü, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü)<br />
tarafından çok sayıda operasyon gerçekleştirilmiştir.<br />
2005 yılında tüm kolluk birimlerince gerçekleştirilen<br />
794 operasyon sonucunda; 1.581 şüpheli şahıs<br />
tutuklanmış, 8.936 kg eroin, afyon ve baz morfin<br />
AFGANİSTAN’DAKİ AFYON EKİMİNİN<br />
YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ<br />
Afyon ekilen alan (hektar)<br />
ele geçirilmiştir. 2006 yılında gerçekleştirilen<br />
865 operasyon sonucunda; 2.288 şüpheli şahıs<br />
tutuklanmış, 11.303 kg eroin, afyon ve baz morfin ele<br />
geçirilmiştir. Ele geçirilen bu miktarın büyük kısmını<br />
eroin oluşturmaktadır. INCB 2006 Raporu’nda,<br />
ülkemizde afyon yakalamalarının düşüklüğünün<br />
sebebi, afyonun ülke dışındaki gizli laboratuarlarda<br />
işlenerek eroin haline dönüşmesine bağlanmaktadır.<br />
Ülkemize afyon girişinden ziyade eroin girişinin<br />
olması, afyon yakalamalarının düşük olmasına neden<br />
olmaktadır.<br />
2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda ülkemiz kanun<br />
uygulayıcı birimlerinin, 2004 yılında toplam Avrupa<br />
afyon ve türevi uyuşturucu madde yakalamalarının<br />
%47’si kadar afyon ve türevi uyuşturucu madde ele<br />
geçirdiği ifade edilmektedir. Bu miktar, 13.000 tonun<br />
üzerindedir.<br />
KAYNAKLAR:<br />
1. ŞENER GÜNGÖR VE ALİ KINACI, UYUŞTURUCU VE UYUŞTURUCU MADDELERLE<br />
İLGİLİ SUÇLAR, YETKİN YAYINLARI<br />
2. UNODC 2006 YILI RAPORU<br />
3. INCB 2006 YILI RAPORU<br />
4. www.turkishweekly.net/turkce/makale/php?id=50<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞININ SU ÜRÜNLERİ<br />
DENETİMLERİNE YÖNELİK<br />
GÖREVLERİ<br />
[ Hazırlayan ] Aynur KARDAŞ HAYIR | Su Ürünleri Mühendisi<br />
Dünyamız sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan çok<br />
hızlı değişim göstermektedir. Bununla beraber hızla<br />
artan dünya nüfusunun yol açtığı açlık sorunu,<br />
karadan elde edilen üretim kaynaklarının tükenmeye<br />
başladığı günümüzde dikkatlerin deniz ve iç sulara<br />
yönelmesine neden olmuştur. Su ürünleri, gerek<br />
hayvansal protein açığının giderilmesinde gerekse<br />
beslenme alışkanlıklarının sağlıklı doğrultuda<br />
değiştirilmesinde oldukça önemli bir kaynaktır.<br />
Ancak deniz ve iç sularımızda hızla artan kirlilik<br />
sonucu canlı deniz kaynaklarının yaşam ortamlarının<br />
daralması, birçok türün yokolması, kontrolsüz ve<br />
aşırı avcılık sonucu balık stoklarının yok olmaya yüz<br />
tutması karşısında; suların kirlenmesini önlemek,<br />
üretilmesi düşünülen canlı stokları saptamak,<br />
uygun avlanma metotları, zamanlama ve avlanma<br />
teknolojisini belirleyerek çevreye zarar vermeden<br />
stokları kullanmak her şeyden önce kaynağı<br />
tüketmeden gelecek nesillere aktarabilmek açısından<br />
son derece önemlidir.<br />
Türkiye’de su ürünleri ile ilgili ilk yasal<br />
düzenleme Osmanlı İmparatorluğu zamanında<br />
ve 1800’lü yıllarda çıkarılan “Zabıta-ı Saydiye<br />
Nizamnamesi”dir. Üretim ve destekleme<br />
düzenlemelerinden ziyade koruma ve kontrolü<br />
amaçlayan bu yasa 20. yüzyılın ikinci yarısına<br />
kadar uygulanmıştır. Her ne kadar 1936 yılında<br />
Büyük Millet Meclisinin açış konuşmasında Büyük<br />
Önder ATATÜRK “Deniz ve deniz mahsulleri<br />
önemli bir mevzumuzdur” diyerek su ürünleri<br />
35<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
36<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
konusunun önemini vurgulamış ise de, bu konuda<br />
1960’lı yılların sonuna kadar önemli bir gelişme<br />
olmamıştır. Ancak 1953 yılında çıkarılan 6118 Sayılı<br />
Kanun ile balıkçılara çevirme, donatım, tesis ve<br />
satış kredilerinin verilmesine ilişkin bazı gelişmeler<br />
sağlanarak bu konudaki ekipmanların gelişmesine<br />
yardımcı olunmuştur.<br />
1970’li yıllara kadar bu mevzuatlarla idare olunan ve<br />
korunmaya çalışılan su ürünleri 1971 yılında 1380<br />
Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile günün koşullarına<br />
göre çağdaş bir kalıba sokulmuş, zaman içerisinde<br />
bir takım düzenlemeler yapılarak günümüze kadar<br />
gelmiştir.<br />
Günümüzde su ürünleri mevzuatı ile ilgili getirilen<br />
düzenlemelerin yasal takip ve kontrolünün kimler<br />
tarafından yapılacağı 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />
Kanunu’nun 33. maddesinde belirtilmiştir. Buna<br />
göre; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve<br />
Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su<br />
ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile<br />
görevlendirilen personel ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, Emniyet,<br />
Jandarma, Gümrük, Orman Muhafaza Teşkilatı<br />
Mensupları, Belediye Zabıtası Amir ve Mensupları,<br />
Kamu Tüzel Kişiliğine Bağlı Muhafız, Bekçi ve<br />
Korucular ile Emniyet ve Jandarma Teşkilatının<br />
bulunmadığı yerlerde Köy Muhtarı ve İhtiyar Heyeti<br />
üyeleri gibi kurum ve kuruluşlar denetimle yetkili<br />
kılınmıştır.<br />
Bu kurum ve kuruluşlar 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />
Kanunu ve bu kanuna istinaden getirilen yasaklardan<br />
dolayı bu kanun kapsamına giren suçlar hakkında<br />
zabıt tutanağı tutmak, suçta kullanılan av araçlarını<br />
zapt ederek adli mercilere teslim etmek ve idari para<br />
cezası kesmekle yetkilidirler.<br />
Su ürünleri koruma hizmetleri, Tarım ve Köy İşleri<br />
Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin 441 Sayılı<br />
Kanun Hükmünde Kararname uyarınca merkezde<br />
Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünce, illerde il<br />
müdürlüklerine bağlı kontrol şubelerince ve ilçelerde<br />
ilçe müdürlükleri tarafından yerine getirilmektedir.<br />
Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, su ürünleri ile ilgili<br />
yasak ve sınırlamaların takip ve kontrolü; kontrol<br />
tekneleri ile denizde ve iç sularda, ürünün karaya çıkış<br />
noktalarında, balıkhanelerde, su ürünleri işleme ve<br />
değerlendirme tesislerinde, balıkçı barınak ve çekek<br />
yerlerinde, toptan ve perakende satış yapılan yerlerde,<br />
soğuk ve donmuş muhafaza depolarında, tüketim<br />
merkezlerinde ve ihraç kapılarında yapılmaktadır.<br />
13 Temmuz 1982 tarih ve 2692 Sayılı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> Kanunu ile de 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />
Kanunu’na aykırı hareket edenleri izlemek, önlemek,<br />
suçluları yakalayarak gerekli işlemleri yapmak görevi<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na verilmiştir. <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, tüm denizlerimizde, sahip<br />
olduğu mevcut altyapı ve olanaklar bakımdan Su<br />
Ürünleri Kanunu’nun uygulanmasında önde gelen bir<br />
kurumdur.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> botları yaptıkları kontrollerde, balıkçı<br />
teknelerini; su ürünleri ruhsat tezkerelerini, ağ göz<br />
açıklığı, avlanma alan ve zamanı, avcılık türüne<br />
göre gerekli teknik koşular, avlanma derinliği,<br />
minimum avlanma boyu, seyir defteri yönlerinden<br />
denetlemektedirler.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, ülkemizin canlı deniz<br />
kaynaklarının korunması kapsamındaki görevlerini,<br />
sadece denizde yasaların uygulanması ile sınırlı<br />
tutmayıp, periyodik aralıklara balıkçılarımızın<br />
bilinçlendirilmesi amacıyla Balıkçılık Bilgilendirme<br />
Toplantıları düzenlemektedir. Bu toplantılarda<br />
balıkçılarla denetim görevlileri arasında karşılıklı fikir<br />
ve bilgi alışverişine zemin yaratılmakta, balıkçıların<br />
dilek ve şikayetleri dinlenerek sorunların tespit<br />
edilmesine ve çözümlenmesine yönelik çalışmalara<br />
olanak sağlanmaktadır.<br />
Ülkemiz üç tarafı çevreleyen denizleri ve zengin iç su<br />
varlığı ile büyük su ürünleri potansiyeline sahiptir.<br />
Bu nedenledir ki, kaynaklarımızı aşırı avcılıkla tahrip<br />
etmeden verimli şekilde işletmek, ekonomik değeri<br />
yüksek olan su ürünlerimizi korumak ve stoklarımızı<br />
geliştirmek büyük önem taşımaktadır.<br />
Getirilen bütün düzenlemelerin başlıca amacı,<br />
kendi kendini yenileyebilen bir kaynak olan su<br />
ürünleri stoklarından çekilen fert sayısı kadar yeni<br />
ferdin stoka ilave edilmesine imkân tanımaktır.<br />
Bu ise ancak konulan yasak ve mükellefiyetlerin<br />
titizlikle ve etkili bir şekilde kontrolü ile mümkün<br />
olacaktır. Aksi halde yumurtlama döneminden<br />
önce ya da yumurtlama olgunluğuna erişmemiş<br />
fertlerin avlanması, stokların tahribatına neden olup,<br />
sürdürülebilir avcılığı tehlikeye sokmakta, hatta bazı<br />
türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.<br />
Su ürünleri stoklarının korunması, ekonomik<br />
türlerin geliştirilmesi, uygun avlama teknolojisinin<br />
kullanılmasının sağlanması, böylece su ürünleri<br />
üretiminin artırılması koruma kontrol hizmetlerinin<br />
temel amacıdır.<br />
KAYNAKLAR:<br />
1. ÇAKMAK,S., ÇOLAK, H., SU ÜRÜNLERİ MEVZUATI VE YAPTIRIMLAR AÇISINDAN<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ, TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL<br />
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA<br />
2. SU ÜRÜNLERİ SEMPOZYUMU, EGE ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ YÜKSEK OKULU,<br />
İZMİR<br />
3. http://www.kkgm.gov.tr<br />
4. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, 2001, 8’İNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI ÖZEL<br />
İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU, DPT YAYINLARI NO: 2575-ÖİK: 588<br />
37<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
TCSG-307 ve HOPA<br />
[ Hazırlayan ] TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong><br />
Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım 2006 tarihinde denize<br />
indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir.<br />
TCSG-307, 12 Şubat - 2 Mart 2007 tarihleri arasında Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi<br />
<strong>Komutanlığı</strong>nda İntibak Eğitimi’ne tabi tutulmuş ve 14 Nisan 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Trabzon Grup <strong>Komutanlığı</strong> bağlısı olarak Hopa/Artvin limanına konuşlandırılmıştır.
40<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Geminin boyu 35,6 m olup eni 6,7 m’dir. Geminin<br />
azami sürati 46 knot, iktisadi sürati ise 30 knot’tır.<br />
Ana makineleri 3650 Hp, MTU 16 V 4000 M 90’dır.<br />
TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong> tarafından 2007 yılında,<br />
göreve başladığı 14 Nisan 2007 tarihinden itibaren<br />
85 gemi/tekne kontrolü yapılmış ve bunlardan 12<br />
tanesine yasal işlem uygulanmıştır.<br />
28 - 31 Mayıs 2007 tarihleri arasında Poti ve Batum<br />
liman ziyaretleri ile Türkiye-Gürcistan Fiili Arama<br />
Kurtarma Tatbikatı icra edilmiştir.<br />
COĞRAFİ YAPI, NÜFUS, İDARİ YAPI, TARİH<br />
Hopa, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin doğu bölümünde<br />
yer alır. İlçenin doğusunda Gürcistan Cumhuriyeti,<br />
batısında Arhavi, güneyinde Borçka ve kuzeyinde<br />
Karadeniz bulunmaktadır. İlçenin Gürcistan<br />
Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısı’na<br />
uzaklığı 18 km, Artvin il merkezine uzaklığı ise 65<br />
km’dir. Hopa, Trabzon-Rize-Artvin-Ardahan-Kars-<br />
Erzurum ve Gürcistan Cumhuriyeti’ni birbirine<br />
bağlayan uluslararası karayolu üzerinde bir kavşak<br />
konumundadır. Nisan 2007 ayında Karadeniz <strong>Sahil</strong><br />
Yolu’nun açılması ile beraber Hopa-Rize arası 1<br />
saate, Hopa-Trabzon arası 2 saate inmiştir. Hopa, il<br />
genelinde nüfus artış hızı (1990-2000’e göre) %o 5,43<br />
ile en yüksek olan ilçe konumundadır. İlçenin toplam<br />
nüfusu 32.584’dür. İlçe merkezi nüfusu 15.445,<br />
köy nüfusu ise 17.139’dur. Belde belediyesi olan<br />
Kemalpaşa’nın nüfusu 4.238’dir. İlçenin yüzölçümü<br />
289 km², nüfus yoğunluğu ise km 2 başına 154 kişidir.<br />
İlçenin merkez ve Kemalpaşa Beldesi ile 29 köyü<br />
bulunmaktadır. Hopa, Karadeniz Bölgesi’nin tipik<br />
yerleşim karakteri olan dağınık yerleşim özelliklerini<br />
taşımaktadır.<br />
Hopa ilçesi ve çevresi, 1490-1512 yıllarında Yavuz<br />
Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Osmanlı<br />
Devleti’ne katılmıştır. 1509 yılında bugün sınırlarımız<br />
dışında kalan Gönye Kalesi’nin fethi ve Sancak<br />
haline getirilmesi ile Hopa bu Sancağa bağlanmıştır.<br />
Lala Mustafa Paşa tarafından 1578 yılında fetih<br />
sonucu merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır eyaletinin<br />
kurulması ile bu eyalete bağlanan Hopa, 1829 yılında<br />
Çarlık Rusyası ile imzalanan Edirne Antlaşması<br />
sonucu Ahıska’nın bu ülkeye verilmesi sonrasında<br />
Trabzon eyaletinin bir sancağı olan Batum’a<br />
bağlanmıştır.<br />
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Kars ve<br />
Ardahan’la birlikte Hopa, Kemalpaşa bucağına kadar,<br />
Batum dahil olmak üzere Ruslara bırakılınca, Hopa<br />
ve çevresi 1878 yılından itibaren Rize Sancağına<br />
bağlanmıştır. 1883 yılında ilçe teşkilatı kurulduktan<br />
sonra 1. Dünya Savaşı’nda 23 Şubat 1915 tarihinde<br />
Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 31 Mart 1917<br />
tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Hopa, milli<br />
sınırlarımıza dahil olmuştur.<br />
Hopa, 1936 yılına kadar Rize iline bağlı iken bu<br />
tarihten sonra Artvin iline bağlanmıştır. Bu tarihte<br />
3 bucağı ve 71 köyü bulunmakta iken, bu bucaklardan<br />
Fındıklı, Hopa’dan ayrılarak 1 Ocak 1948 tarihinde<br />
ilçe olmuştur. Daha sonra da 1 Haziran 1954’te<br />
Arhavi bucağı da Hopa’dan ayrılarak ayrı bir ilçe<br />
haline getirilmiştir.<br />
Hopa’nın bugünkü adı Yavuz Sultan Selim tarafından<br />
verilmiştir. Kendisi, Trabzon’da vali iken Batum<br />
sancağını ele geçirmek üzere düzenlediği seferde<br />
Hopa’nın arkasında bulunan dağlarda konaklar ve bu<br />
dağlardan sahil şeridinde bulunan şehre, Acemce’yi<br />
iyi bildiğinden bu dilde “güzel” anlamına gelen<br />
Hop ismini koyar. Hop ismi günümüzde Hopa’ya<br />
dönüşmüştür.<br />
Hopa’da genelde çay ve fındık üretiminden elde edilen<br />
gelirin yanı sıra Sarp sınır kapısından gerçekleştirilen<br />
ithalat ve ihracat nedeniyle ticari faaliyetler<br />
hızlanmış, beraberinde bölgeye ekonomik yönden bir<br />
rahatlama getirmiştir.<br />
EĞİTİM VE ÖĞRETİM, KÜLTÜREL YAPI<br />
Okur yazar oranının yüksekliği, nüfusun dışa<br />
dönüklüğü ilçenin sosyal seviyesini yükseltmiş,<br />
çaydan ve sınır ticaretinden elde edilen kazancın<br />
artması, her türlü yeniliğin ilçeye girmesine neden<br />
olmuştur. İlçe merkez ve köylerinde günün getirdiği<br />
her türlü yenilikler yadırganmadan kullanılmaktadır.<br />
Yörede ağalık ve şeyhlik gibi özellikler<br />
bulunmamaktadır.<br />
Yöre halkı, Karadeniz insanının tipik özelliklerine<br />
sahiptir. Genellikle horon türünde olan ilçe folkloru<br />
Karadeniz bölgesinin genel özelliklerini taşımaktadır.<br />
Gerek köylerde gerek merkezde kamu hizmeti veren<br />
kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve lojmanları<br />
büyük oranda tamamlanmıştır.<br />
41<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
42<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Coğrafi yapısından kaynaklanan oluşumdan dolayı<br />
özellikle kırsal kesimlerde çok dağınık yerleşim<br />
birimleri görülür. Arazinin engebeli oluşumu yerleşim<br />
alanlarının dağınık olmasına neden olmuştur.<br />
İklimden kaynaklanan nem oranının diğer bölgelere<br />
göre çok yüksek oluşu halkın konutlarını neme<br />
dayanıklı ahşap binaların inşasına yöneltmiştir.<br />
Ancak, teknolojik imkanların gelişmesiyle beraber<br />
betonarme yapılara kayma eğilimi göze çarpmaktadır.<br />
Günümüzde kırsal yerleşim alanlarında eskiden<br />
gelme alışkanlıklardan serenderli, ahırlı, çatılı, ahşap<br />
yapılı yapılar az da olsa görülür. Özellikle köylerinde<br />
haneler arasındaki mesafeler hayli fazladır. Bu durum<br />
komşuluk ilişkilerinden çok arazilerin kendine<br />
mahsus yapılarından dolayı ortaya çıkmıştır. İki katlı<br />
inşa edilen ahşap binalar günümüzde yerlerini köyler<br />
de dahil çok katlı betonarme yapılara terk etmektedir.<br />
Hopa’da her yıl temmuz ayının ilk haftasında<br />
Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığınca organize<br />
edilen Hopa Kültür, Sanat ve Deniz Festivali<br />
düzenlenmektedir. Festival etkinlikleri kapsamında<br />
çeşitli sanatsal, sportif ve kültürel etkinlikler<br />
düzenlenmektedir.<br />
EKONOMİK YAPI<br />
İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, iklim yapısına<br />
uygun olan çay, fındık, mısır, turunçgiller, kivi, kara<br />
üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçenin arazi yapısı<br />
makineli tarımın yapılması açısından son derece<br />
sınırlı imkan tanımaktadır.<br />
İlçe genelinde ticari anlamda hayvancılık gelişmiş<br />
değildir. Büyük ve küçükbaş hayvancılık, kümes<br />
hayvancılığı, arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik<br />
olarak yapılmaktadır. Balıkçılık, ilçe ekonomisinde<br />
önemli bir yere sahiptir.<br />
İlçede sanayi tesisi olarak 1 adet çay fabrikası, TEİAŞ’a<br />
ait 1 adet termik santral, ETİ Bakır İşletmeleri A.Ş.’ye<br />
ait tesis ve POAŞ Depo İşletmesi bulunmaktadır.<br />
İlçe ekonomisinde son derece önemli yeri olan ve<br />
her türlü liman hizmetinin verilebileceği altyapıya<br />
sahip, özel sektör tarafından işletilen Hopa Limanı;<br />
Doğu Karadeniz’in doğu sınırında Gürcistan<br />
Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp sınır kapısına<br />
15 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 100.000 m 2 ’lik alan<br />
üzerine kuruludur.<br />
Hopa Gümrükleri Başmüdürlüğü işlemleri; Hopa<br />
Liman sahasında görev yapan Hopa Gümrük<br />
Müdürlüğü ile Sarp sınır kapısında faaliyet<br />
gösteren Sarp Gümrük Müdürlüğü birimlerince<br />
yürütülmektedir. Sarp gümrük sahasında mevcut<br />
birimler arası koordinasyon Sarp Mülki İdare<br />
Amirliğince yürütülmektedir. Sarp sınır kapısı<br />
hizmetleri farklı birimlere bağlı toplam 134 personel<br />
ile verilmektedir.<br />
Batum Uluslararası Havaalanı’nın Türk<br />
vatandaşlarınca da kullanımı için Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığınca imzalanan anlaşmanın<br />
onaylanmasına ilişkin yasa tasarısı, Mart 2007’de<br />
TBMM’de kabul edilmiştir. Anlaşma sayesinde,<br />
Gürcistan sınırına yakın bölgelerdeki yurttaşlar<br />
Batum Havaalanı’nı iç hat terminaliymiş gibi<br />
kullanabilecek, Hopa’da kurulacak terminalde çıkış<br />
işlemlerini yaptıran yurttaşlar, özel otobüslerle ve<br />
herhangi bir sınır geçişine tabi tutulmaksızın Batum<br />
Havaalanı’na aktarılacaktır. Aynı şekilde Batum<br />
Havaalanı’ndan Türkiye’ye gelecek yolcuların da<br />
yurda giriş işlemleri Hopa terminalinde yapılacaktır.<br />
Hali hazırda Hopa terminalinin inşasına devam<br />
edilmektedir.<br />
HOPA VE TCSG-307<br />
TCSG-307, 14 Nisan 2007’de Türkiye’nin Gürcistan<br />
sınırındaki bu güzide ilçemizde göreve başlamıştır.<br />
Ülkemizin doğusundaki deniz sınırını korumak,<br />
meydana gelebilecek sınır ihlali olaylarına en kısa<br />
sürede reaksiyon göstermek, Doğu Karadeniz halkına<br />
denizi ve denizciliği sevdirmek maksadıyla denizle<br />
ilgili faaliyet gösteren tüm şahıs ve kurumlarla iyi bir<br />
diyalog içerisinde görevine devam etmektedir.<br />
43<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
44<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ<br />
[ Hazırlayan ] Yılmaz AKYUNUS | Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı<br />
Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize kısmet olması gururların en büyüğü oldu.<br />
Bu yazıyı okurken “Ben de düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz olacağını<br />
şimdiden tahmin edebiliyorum. Bu dalışı birileri yapacaktı, yapılmalıydı. Fakat şuna inanıyorum ki, bizim<br />
gerçekleştirdiğimiz, bu dalışı hayal eden herkesin başarısı, herkesin gururudur.<br />
Bu dalışla ilgili plan ve çalışmalarımızın başlangıcı,<br />
oldukça eskilere dayanıyor. Erdoğan’ın iki sene evvel<br />
Japonya’da tahsilde olan bir talebesinden istediği ön<br />
bilgilerin gelmesiyle başladı bütün hikaye.<br />
Önceleri bir turist gibi Japonya’ya gidip dalışı<br />
gerçekleştirmek olarak başlayan düşünceler, zamanla<br />
daha sağlam temellere oturmaya başladı. Bu sadece<br />
iki kişinin başarısı olmamalıydı. Türk sualtı camiasına<br />
mal olmalıydı. Neticede Federasyonumuzun iki<br />
görevlisi olarak bu seyahati ve dalışı gerçekleştirmeye<br />
karar verdik. Dışişleri Bakanlığımız, Tokyo<br />
Büyükelçiliğimiz, Japon Büyükelçiliği ve<br />
Konsolosluğu nezdindeki girişimlerimiz müsbet<br />
netice verdi. Sıra masrafları karşılamaya gelmişti.<br />
Böyle bir seyahatin yüksek bir bedeli olduğunun<br />
bilincindeydik. Daha önceki çalışmalarımda da yakın<br />
ilgilerini esirgemeyen SABAH grubuna açtım konuyu.<br />
Gazete ile aramızdaki bağı kuran kıymetli savaş<br />
muhabiri Bengüç Özerdem eşliğinde ve Sabah’ın<br />
sponsorluğunda gerçekleştirilecekti gezi. SABAH her<br />
zamanki duyarlılığını göstermiş, böylesine anlamlı<br />
bir girişime gerekli desteği sağlamıştı. Sevincimize<br />
diyecek yoktu. İş sadece gidiş gününü kararlaştırmaya<br />
kalmıştı. Erdoğan’ın dersleri, Bengüç’ün seyahatleri,<br />
benim lokantamın işleri derken, geleneksel olarak<br />
şehitlerimizi anma tarihi olan 3 Haziran günü<br />
imdadımıza yetişti. Evet 3 Haziran tarihini içine<br />
alacak bir gezi olmalıydı, oldu da. Hepimiz işlerimizi<br />
bu tarihe göre ayarlayacaktık. Gezi 1 Haziran’da<br />
başlayacak 8 Haziran’da bitecekti.<br />
Hemen son hazırlıklara başladık. Video kameramın<br />
ve fotoğraf makinelerimizin bakımlarını yaptık.<br />
Dalış malzemelerimizi toparladık. Gerekli yerlere<br />
verilecek şiltler ve plaketler yaptırıldı, hediyeler<br />
alındı. Bu arada Ertuğrul’un tarihçesiyle ilgili son<br />
dökümalar toplandı. Seyahat günü gelmişti. Neşe ve<br />
heyecan içinde uçağımıza binip Japonya’nın yolunu<br />
tuttuk. 12 saat süren direkt bir uçuşun sonunda<br />
Osaka Kansai Havaalanı’na indik. Görülmeye değer,<br />
muhteşem bir tesis. Deniz doldurularak inşa edilmiş<br />
bir havaalanı. Kushimoto Belediye Başkanının<br />
bize göndermiş olduğu bilgilerin yardımıyla, bizi<br />
götürecek treni bulup yerleşmemiz çok sürmedi.<br />
Çevremizi hayret ve hayranlıkla seyrederek geçen 3<br />
saatlik yolculuğun neticesinde Kushimoto’ya ulaştık.<br />
Orada bizim için hazırlanmış olan gezi programının<br />
ilk satırında belirtildiği gibi, belediyeye ait bir<br />
minibüs ve bizi karşılamak üzere görevlendirilmiş<br />
personel tren garında bekliyordu. O kadar uzun<br />
bir yolculuğun sonunda karşılaştığımız bu sahne<br />
bizi çok etkiledi ve memnun etti. İngilizce bilen<br />
halkla ilişkiler müdürü Bay Ali Yorio Hamaguchi<br />
ile yaptığım konuşma neticesinde, bizi önce<br />
kalacağımız otele götüreceklerini öğrendik. Otelde<br />
bir müddet istirahatimizden sonra Belediye Başkanı<br />
Bay Kisitani’nin bizi kabul edeceği söylendi.<br />
Otele yerleşmemizden yaklaşık 1 saat sonra aynı<br />
ekip bizi Belediye binasına götürmek için geldi.<br />
Aracımız Belediye binasının bahçesine yanaşınca<br />
şaşkınlığımız son haddine vardı. Binanın önündeki<br />
direğe şanlı bayrağımız çekilmişti. Belediye personeli<br />
ellerinde Türk ve Japon bayrakları olduğu halde<br />
giriş kapısının iki yanına dizilmiş bizi bekliyordu.<br />
Bu sahneyi görünce gözyaşlarımızı tutmakta<br />
epeyce zorlandık. Ben ve Erdoğan kapıdaki bizi<br />
bekleyenlerle el sıkışırken, Bengüç bu gurur<br />
verici tabloyu görüntülemeye başlamıştı bile.<br />
Herkes ile tek tek el sıkıştıktan sonra, Başkanın<br />
bizi makamında beklediğini bildirdiler. Bizleri<br />
kapısında karşılayan Sayın Kisitani her birimizi<br />
Türk adetlerine göre 2 defa öptükten sonra toplantı<br />
masasının etrafında yer gösterdi. Gurur duygusuyla<br />
bezenmiş heyecanım daha da artmıştı. Makam<br />
odasının bütün duvarları Ertuğrul’a ait resim ve<br />
fotoğraflarla süslenmişti. Sehpa ve masaların üzeri<br />
yine Ertuğrul ile ilgili şilt ve plaketlerle doluydu.<br />
Şaşkınlığımız ikram edilen yeşil çay ile biraz olsun<br />
yatıştı. Tercüman vasıtasıyla konuşmaya başladık.<br />
Ziyaretimizden son derece memnun kaldığını<br />
bildiren Başkan, Kushimoto Kasabası, Osima Adası<br />
ve Ertuğrul’un enkazı ile ilgili bilgiler verdi. Bizde<br />
böylesi sıcak karşılamadan ve şahsımıza gösterdiği<br />
hüsnü kabulden ne kadar memnun olduğumuzu,<br />
Japonya’yı çok beğendiğimizi söyleyip ayrıca Japon<br />
insanının bize olan yakınlığından söz edip, dalışı<br />
ne zaman yapabileceğimizle ilgili sorular sorduk.<br />
Bu arada Bengüç de olayları bir haberci gözüyle<br />
değerlendirmekteydi. Bir saate yakın görüştükten<br />
sonra Başkan’ın nazik akşam yemeği davetinde<br />
buluşmak üzere yanından ayrıldık. Lokanta<br />
itina ile seçilmişti. Kendilerine ikram etmek için<br />
götürdüğümüz rakının içilmesinden sonra sohbet<br />
olabildiğince koyulaştı. Geç vakit bizi otelimize<br />
bıraktıklarında Japonlar ile ne kadar çok ortak<br />
yanımız olduğunu düşünüyordum. Program gereği,<br />
ertesi gün Şehitlik, Abide ve Müze gezilecekti.<br />
Dinlenebilmemiz için ziyaret öğleden sonraya<br />
bırakılmıştı. Beraberce bindiğimiz minibüs, önce<br />
bir feribot ile Osima Adası’na geçti. Daha sonra<br />
yaptığımız 5 dakikalık yolculuk neticesinde<br />
ulaştığımız Abide Meydanı’nda ikinci bir duygu<br />
sağanağına tutulduk. Abidenin önünde büyüklü<br />
küçüklü 100 kişiye varan bir kalabalık bizi bekliyordu.<br />
Bu şahısların 107 yıl önce faciadan kurtulan<br />
denizcilerimize büyük destek veren, yardım sağlayan,<br />
onları uzunca bir süre yedirip içiren ve tedavi eden<br />
insanların soyundan geldiklerini öğrenmemiz<br />
uzun sürmedi. Bu seyahatin bu kadar duygu yüklü<br />
olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Başkanın bizim<br />
için hazırlattığı özel çelengi, şehitlerimizin aziz<br />
ruhu önünde saygı ile eğilerek, abidedeki belirli yere<br />
yerleştirirken, gözyaşlarımı engellemem imkansız<br />
hale geldi.<br />
Çelenk koyulmasından sonra Başkanın yaptığı anlamlı<br />
konuşmaya, ekibimiz adına duygularımızı ifade eden<br />
bir konuşma ile mukabelede bulundum. Daha sonra<br />
Federasyonumuz adına götürdüğümüz şilt, bayrak,<br />
rozet ve hediyeleri törene katılanlara verdik. Onlar da<br />
çok duygulanmışlardı. Abide önünde topluca fotoğraf<br />
çekilmesinden sonra, hep beraber Türk müzesine<br />
gittik. Buruk bir heyecan içinde gezdiğimiz müzenin<br />
görevlisine götürdüğümüz hediyelerden bazılarını ve<br />
kendimiz adına hazırlattığımız plaketi teslim ettikten<br />
sonra otelimize dönmek üzere yola koyulduk. Yol<br />
boyunca böyle bir vesile ile müzenin bir vitrininde,<br />
bıraktığımız plaket üzerinde ölümsüzleşen Yılmaz<br />
Akyunus, Erdoğan Özarık isimlerini düşünüyordum.<br />
Otelimize geldiğimizde erkenden uyumak üzere<br />
odalarımıza çekildik.<br />
Evet büyük gün gelmişti. Erkenden gelen vasıtaya<br />
bütün malzemelerimizi ve makinelerimizi doldurduk.<br />
45<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
46<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Bay Hamaguchi her zaman olduğu gibi bizi yalnız<br />
bırakmamıştı. Giysilerinden, deniz üzerinde de<br />
bizimle beraber olacağı anlaşılıyordu. Feribot<br />
ile tekrar geçtiğimiz Osima Adası üzerindeki<br />
yolculuğumuz bu sefer biraz daha uzun sürdü. 10<br />
dakika sonra adanın Pasifik’e bakan yüzündeki<br />
balıkçı gemilerinin barındığı limana geldik. Araçtaki<br />
malzemelerimizi tekneye yüklerken, çevredeki<br />
balıkçılar anlamadığımız bir takım şeyler söyleyip,<br />
şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Böylesine sert bir havada<br />
denize açılmamızın doğru olmadığını söylüyorlarmış.<br />
Bizim o anki duygularımızı, hangi şartlarla ve ne<br />
kadar uzaklardan böyle bir görev için geldiğimizi<br />
nereden bilebilirlerdi ki? Evet hava oldukça sertti.<br />
Fakat artık bizi hiçbir şey engelleyemezdi. Bu dalışı<br />
kendimize gaye ve görev edinmiştik. Ayrıca iyi bir<br />
havayı bekleyecek zaman ve imkanımız yoktu.<br />
Denize açılmakta oldukça isteksiz olan kaptanımız<br />
işaretimizle beraber tekneyi iskeleden ayırdı. Erdoğan<br />
ile beraber, rehberimiz Bay Minamihata’nın daha<br />
önceden tekneye getirdiği tüpleri sallantıya karşı<br />
yerleştirip sıkıştırırken, Bengüç önceleri çok daha zor<br />
şartlar yaşamış olmanın rahatlığı içinde çalışmasını<br />
sürdürüyordu. Teknenin burnu mendirekten çıkar<br />
çıkmaz dalışın çok zor olacağına karar verdik.<br />
Dalgalar teknenin burnundan aşarak güvertede<br />
eriyordu. Kendimizi sağlama alarak elbiselerimizi<br />
giymeye başladık. Ne de olsa dalacağımız nokta çok<br />
uzakta değildi. Şanlı Ertuğrul’un çarparak battığı<br />
büyük kaya grubunun yakınına geldiğimizde,<br />
Erdoğan ile karşılıklı olarak birbirimizin son malzeme<br />
kontrolünü yaptık. Erdoğan fotoğraf makinesini, ben<br />
de video kameramı alarak, kendimizi rehberimizin<br />
arkasından sırtüstü karanlık sulara bıraktık. 10 m.<br />
derinde nasıl olsa sakindir diye düşünürken, 15 m.<br />
derinde olduğumuzu farkettiğimde su hareketleri<br />
hala devam ediyordu. Rehberimizi takiben 20<br />
metrelere geldiğimizde dip görünmeye başladı.<br />
Dipten sivri çıkıntılar yapan kayaların arasından zig<br />
zaglar çizerek kalıntıları aramaya başladık. Buraya<br />
“black current” adını vermelerinin sebebi daha<br />
iyi anlaşılıyordu. Planktonların, görüş mesafesini<br />
azalttığı yetmiyormuş gibi, dipten kopup gelen dev<br />
yosun yaprakları da önümüzü kesmeye başladı.<br />
Satıhtan beri çalıştırdığım video kameramın<br />
objektifi önüne sık sık takılan yosunlardan birini<br />
daha temizlerken, aniden önümüzde bir köpekbalığı<br />
belirdi. Yaklaşık 4 metre boyundaki balık daha önce<br />
gördüklerimize pek benzemiyordu. İnce ve uzun bir<br />
vücut yapısına sahipti. Kuyruğuna yakın bölgede<br />
de iri yan yüzgeçleri vardı. Hemen kameramı ona<br />
doğru çevirdim. Bizim üç kişi olmamızdan olsa gerek,<br />
seri bir hareketle yön değiştirip uzaklaştı. Daha<br />
başkalarını görmemeyi temenni edip, dibi taramaya<br />
devam ettik. Rehberimizin dibe iyice yaklaşıp belli<br />
bir noktaya doğru gittiğini gördüm. Kameramı<br />
ona doğru yönlendirerek takibe başladım. Dibe diz<br />
çökerek, gelmemizi işaret etti. Çok heyecanlandım.<br />
Gözlerimle Erdoğan’ı aradım. Göz göze geldiğimizde,<br />
onun da heyecanı gözlerinden okunuyordu. Rehberin<br />
yanına geldiğimizde, bulduğumuz parçayı incelemeye<br />
başladık.<br />
Bu cisim geniş metal bir boru idi, yanlarında halkaya<br />
benzeyen parçalar vardı. Cismin, gemiye ait ufak<br />
buhar makinesinin bacası olduğunu anlamamız uzun<br />
sürmedi. İnceleyip, fotoğraf ve filmini çektikten<br />
sonra, çevrede olabilecek başka enkaz parçalarını<br />
aramak için, dibe çok yakın ve dikkatli bir şekilde<br />
dolaşmaya devam ettik. Zaman zaman dipteki kum<br />
ve çakılları eşeleyerek altına bakıyorduk. Bu arayış<br />
20 dakika kadar sürdü. İkinci dalışa hazırlık yapmak<br />
üzere tekneye dönmeye karar verdik. Tekneye<br />
çıktığımızda sevincimize diyecek yoktu. Hemen<br />
gördüklerimizi Bengüç’e anlattık. Gerekli notları<br />
yazdık. Dev dalgalar teknemizi sallamaya devam<br />
ediyordu. Yüzey zamanımızın sonu gelince, kendimizi<br />
tekrar sulara bıraktık. Bu sefer yanımıza Türkiye’den<br />
getirdiğimiz metal Türk Bayrağını ve “Sabah”<br />
plaketini de almıştık. Ben dip durumunu öğrenmiş<br />
olmanın rahatlığı içinde, videoma ilaveten fotoğraf<br />
makinemi de yanıma aldım. Hemen bacaya yönelttik<br />
istikametimizi. Yanına gelince, ilk iş olarak bacanın<br />
etrafında ve içinde bulunan taş ve kumları dikkatli<br />
bir şekilde kazıp tahliye etmeye başladık. Biz bu işi<br />
yaparken video kameramı rehberimiz kullanıyordu.<br />
Böylece çok rahat bir şekilde çalışıyordum. 15<br />
dakika süren çalışmamız neticesinde, bacanın<br />
etrafını 1 m kadar açıp derinleştirmiştik. İçine<br />
de girilebiliyordu. Bu görüntüye beraberimizde<br />
getirdiğimiz bayrak ve plaketi ilave ederek bol bol<br />
fotoğraf ve film çektik. Zamanımız dolmuştu. Tam<br />
tekneye dönmeye hazırlanıyorduk ki, 3 m kadar<br />
uzağımızda bir cismin parladığını farkettik. Yanına<br />
gidip elimize aldığımızda, bunun bir seramik parçası<br />
olduğunu gördük. Ertuğrul’un tarihçesinde anlatılan<br />
ve Japon İmparatorunun bizim Sultan’a gönderdiği<br />
hediyelerden bir parça olmalıydı. Sevincimiz bir kat<br />
daha artmıştı. Bengüç’e ikinci müjdeyi vermek için<br />
sabırsızlanıyorduk. Tekneye çıkar çıkmaz, bir yandan<br />
soyunup bir yandan da olayları anlatırken, Bengüç<br />
çok seri bir şekilde makinesini çalıştırıyordu.<br />
47<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
48<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Son dalışımıza hazırlanmak ve yemeğimizi yemek<br />
için limana döndük. Keyfimize diyecek yoktu. Enkaz<br />
kalıntısını bulmuş, plaketlerimizi bırakıp görüntüleri<br />
filme almıştık. Fakat yine de son bir dalış yapıp,<br />
görünürde başka bir parçanın olup olmadığından<br />
emin olacaktık. 3 saat süren beklemeden sonra<br />
tekrar aynı noktaya gidip üçüncü dalışımıza başladık.<br />
Yaptığımız son dalış ne yazık ki müsbet bir netice<br />
vermedi. Geçen uzun yıllar, Pasifik okyanusunun<br />
etkili tayfunu ve her gün 2 defa oluşan med cezir<br />
hareketleri neticesi, enkaz parçaları, kum çakıl ve<br />
kaya parçaları altına gömülmüştü.<br />
Ama herşeye rağmen 534 denizcimizin şehit<br />
olduğu bu kazada batan ‘Ertuğrul’ gemisinin enkaz<br />
kalıntısını bulmuş ve görüntülemiştik. Hayallerimiz<br />
boşa çıkmamış, emeklerimiz ziyan olmamıştı.<br />
Yoğun duygular içinde tekneye dönerek son<br />
görüntüleri filme aldık. Tarihe mal olacak bir olay<br />
gerçekleştirilmiş, görev tamamlanmıştı. Bengüç<br />
SABAH’a yazacağı yazıyı kafasında planlamaya<br />
başlamıştı bile. Yazının başlığını bile bulduğunu<br />
söylüyordu. Bu geziye maddi katkıda bulunan<br />
gazetenin yazarının bu memnuniyeti bize de<br />
yansımıştı. Japonya’da kalacağımız son 2 günü nasıl<br />
geçireceğimizin planlarını yapmaya başladık. Kalan<br />
günlerde çevrede geziler yaptık. Deniz ve denizaltı<br />
müzesini ziyaret ettik. Çok ilgimizi çeken balina<br />
avında kullanılan silahları inceledik. Denizlerde<br />
kurulmuş dünyaca ünlü balık çiftliklerini gezdik.<br />
Budizm, Şintoizm tapınaklarında tetkiklerde bulunup<br />
fotoğraflar çektik. Dönüş günü gelmişti.<br />
Belediye Başkanı’na ve personeline veda ziyaretinde<br />
bulunmak maksadıyla belediye binasına gittiğimizde,<br />
Başkan’ın sürpriziyle karşılaştık. Bize uzattığı günlük<br />
bir Japon gazetesinde, Kushimoto’ya yaptığımız<br />
ziyaret ve ERTUĞRUL’a yaptığımız dalıştan söz<br />
eden bir yazı bulunuyordu. Başkanla beraber<br />
çekilmiş bir fotoğrafımız ve Ertuğrul’un resmi yazıyı<br />
tamamlıyordu. Hepimize birer tane gazete hediye etti.<br />
Veda edip binadan ayrıldık. Şimdi de dönüş heyecanı<br />
başlamıştı. Vatanımıza, ailelerimize, dostlarımıza ve<br />
sizlere kavuşacaktık. Yazıma son verirken bu gezi ve<br />
dalışın gerçekleşmesinde katkısı olan, emeği geçen<br />
herkese, özellikle çok büyük destek ve yardımlarını<br />
gördüğümüz Tokyo Büyükelçiliğimiz Başkatibi<br />
Sayın Fazlı Çorman beyefendiye teşekkür eder,<br />
minnet duygularımı ifade etmek isterim. Saygı ve<br />
sevgilerimle.
50<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Saygıdeğer okurlar,<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜMAMİRAL<br />
CAN ERENOĞLU’NUN SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞININ 25. YIL DÖNÜMÜ<br />
ve SAHİL GÜVENLİK GÜNÜ KUTLAMA YAZISI<br />
Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz<br />
büyük bir önemi vardır. Ancak denizlerimizin<br />
koruyucu kalkanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın<br />
güzide personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve<br />
önemi daha büyüktür. 13 Temmuz, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>nın feragat, fedakarlık ve mücadelelerle<br />
dolu, her zaman daha iyiyi ve daha güzeli arayacağı<br />
duraksız yola ilk adımını attığı Kuruluş günüdür.<br />
<strong>Güvenlik</strong>, savunma ve emniyet kavramlarının yeni<br />
bir boyut kazandığı ve güvenlik kavramının tüm<br />
bu kavramların önüne geçtiği yüzyılımızda <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız, Yüce Önder Mustafa<br />
Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda<br />
belirlediği rotada “Çağdaş medeniyet seviyesinin<br />
üzerine çıkma” hedefine azim ve kararlılıkla<br />
ilerlemektedir.<br />
Türkiye’nin kendisini çerçeveleyen denizlere hak<br />
ettiği önemi vermeksizin ve köklü bir deniz kültürüne<br />
sahip olmaksızın gelişmiş bir ülke olamayacağı<br />
hepimizce bilinen bir gerçektir. Yaşadığı dönemi,<br />
günümüzü ve geleceği fikirleri ve devrimleriyle<br />
aydınlatan Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder<br />
Mustafa Kemal Atatürk denizlerin etkin bir şekilde<br />
kullanılması gerektiğini bize şu sözlerle vasiyet<br />
etmiştir; “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü<br />
olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız”.<br />
Bu nedenle her yaşta ve bilinçli bir şekilde Mavi<br />
Vatan olarak isimlendirdiğimiz denizlerimizin<br />
yanı sıra dünya denizlerinin sunduğu nimetlerden<br />
faydalanmak hepimizin ortak vizyonu olmalıdır.<br />
Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi<br />
verip ilgi gösterenlere güç, gönenç, güvenlik ve huzur<br />
getiren denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde<br />
toprak ve hatta onur kaybı ile cezalandırdığı da<br />
akıldan çıkarılmamalıdır.<br />
Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak denizci<br />
bir ülke olması halinde anlam kazanacaktır.<br />
Denizci bir ülke olmamız için de Mavi Vatanımız<br />
denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde<br />
güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak<br />
sağlanması şarttır. İnsanların denizde güvenliğinin,<br />
can ve mal emniyetinin sağlanması temel<br />
görevimizdir.<br />
Türk <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın temelleri 1859<br />
yılında kurulan Rüsumat Emaneti teşkilatına kadar<br />
uzanmaktadır. Daha sonra bu görevler; 1886 yılında<br />
Jandarmaya bağlı Kordon Bölükleri, 1932 yılında<br />
Genelkurmay Başkanlığına bağlı Gümrük Muhafaza<br />
Umum Kumandanlığı ve 1956’da tekrar Jandarmaya<br />
bağlı olarak görev icra eden Jandarma Botları<br />
tarafından yerine getirilmiştir.<br />
Ülkemizin jeostratejik konumu, ihracat ve<br />
ithalatının çok büyük bir kısmının denizlerden<br />
yapılması ve denizlerimizdeki hareketliliğin her<br />
geçen gün artması dikkate alınarak, 25 yıl önce<br />
bugün, 9. Deniz Kuvvetleri Komutanımız ve 44.<br />
Hükümetin Başbakanı olan Oramiral Bülend ULUSU<br />
döneminde alınan karar doğrultusunda, <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız 13 Temmuz 1982 tarihli<br />
Resmi Gazetede yayımlanan 2692 Sayılı Kanun ile<br />
kurulmuştur.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız, 25 yıl önce<br />
bünyesinde;<br />
• Sadece 42 adet yüzer unsura sahip ve<br />
• Personelinin tamamı Deniz Kuvvetleri<br />
<strong>Komutanlığı</strong>nca karşılanan bir seviyede iken,<br />
25 yıl sonra bugün;<br />
• 150’den fazla <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu,<br />
• Arama/Kurtarma Helikopterleri,<br />
• <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Uçakları ve<br />
• Mobil Radarlardan oluşan bir kuvvet yapısına<br />
ulaşmış bulunmaktadır.<br />
Hali hazırda erişilen bu kuvvet yapısı ile Gürcistan<br />
sınırındaki Hopa’dan, Bulgaristan sınırındaki<br />
İğneada’ya, Yunanistan sınırındaki Enez’den, Suriye<br />
sınırındaki Çevlik’e kadar 63 ayrı üs ve limanda<br />
“Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak<br />
denizci bir ülke olması halinde anlam<br />
kazanacaktır. Denizci bir ülke olmamız için<br />
de Mavi Vatanımız denizlerimizin etkin<br />
olarak kullanılması ve denizlerde güven,<br />
emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak<br />
sağlanması şarttır. İnsanların denizde<br />
güvenliğinin, can ve mal emniyetinin<br />
sağlanması temel görevimizdir.”<br />
konuşlanarak ve Mavi Vatan olarak ifade ettiğim<br />
yaklaşık Türkiye yüzölçümünün yarısına eşit bir deniz<br />
alanında görev icra edilmektedir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın, Atatürkçü düşünce<br />
sistemine ve Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı<br />
seçkin personeli ile; insana ve hukukun üstünlüğüne<br />
saygı, dürüstlük ve samimiyet değerleri başta olmak<br />
üzere yenilikçi ve yaratıcı bir anlayışıyla ve çağdaş<br />
uygarlığın gerektirdiği mesleki ve ahlaki değerler ile<br />
bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeksizin icra<br />
ettiği görevleri şöyle özetleyebiliriz;<br />
• <strong>Sahil</strong> ve karasularımız ile Münhasır Ekonomik<br />
Bölgemizi korumak, güvenliğini sağlamak,<br />
• Denizlerimizde can ve mal emniyetini sağlamak,
52<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
• Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık<br />
eylemlerini, yasa dışı göç ve insan ticaretini önlemek,<br />
• Türk Arama Kurtarma Sahasında, deniz arama<br />
kurtarma görevlerini icra etmek,<br />
• Türk Boğazlarında stratejik deniz nakliyatının<br />
güvenliğini sağlamak,<br />
• Ceyhan, Aliağa gibi stratejik tesislerin denizden<br />
güvenliğini sağlamak,<br />
• Denizde kültür ve tabiat varlıklarını korumak,<br />
• Yasa dışı su ürünleri avcılığını önlemek,<br />
• Yat turizmi faaliyetlerini denetlemek,<br />
• Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden<br />
kaynaklanan her türlü deniz kirliliğine mani<br />
olmaktır.<br />
Bu kapsamda;<br />
• Şu anda çevre denizlerimizdeki tüm gemi<br />
hareketleri, bir başka ifade ile “Tanımlanmış Deniz<br />
Resmi” <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahı ile<br />
bağlısı Bölge ve Grup Komutanlıklarında gerçek<br />
zamanlı olarak takip edilmekte,<br />
• Arama-Kurtarma ve Harekât Merkezinde tesis<br />
edilen COSPAT-SARSAT isimli uydu yardımlı<br />
“Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak<br />
maksadıyla, 16 Ocak 2007 tarihinde<br />
sözleşmesi imzalanan ve açık denizlerde<br />
en zor şartlarda görev yapacak olan 1.700<br />
tonluk 4 adet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Arama<br />
Kurtarma Gemisinin İstanbul’daki RMK<br />
Marine Tersanesinde inşasına yönelik<br />
çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri DOST,<br />
GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin<br />
ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010<br />
yılında hizmete girecektir.”<br />
arama kurtarma sistemi sayesinde Türk Arama<br />
Kurtarma Bölgesindeki kazalara anında müdahale<br />
edilebilmektedir.<br />
Son bir yıl içerisinde icra ettiğimiz görevlerde;<br />
• Toplam 31.600 adet gemi ve tekne kontrol edilmiş<br />
ve bunlardan yasalara aykırı davrandığı tespit edilen<br />
4.700 adeti savcılıklara sevk edilmiş,<br />
• Türk Boğazlarından geçen, ham petrol, likit petrol<br />
gaz, likit doğal gaz ve patlayıcı madde gibi tehlikeli<br />
yük taşıyan 1.625 adet geminin terörist faaliyetlere<br />
karşı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile denizden güvenliği<br />
sağlanmış,<br />
• 269 Arama-Kurtarma faaliyetinde 1310 insan ve 76<br />
tekne kurtarılmış,<br />
• Denizi kirleten teknelere 215.000 YTL. idari para<br />
cezası kesilmiş,<br />
• Muhtelif uyruklu 2171 yasa dışı göçmen ve 64<br />
organizatör yakalanmıştır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız Haziran 2003’te<br />
yapılan bir kanun değişikliği ile personel temini<br />
açısından kadrolarında uzmanlaşmış personelin<br />
bulunacağı müstakil bir yapıya kavuşturulmuştur.<br />
Hali hazırda Subay ve Astsubayların yaklaşık % 50’si<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> sınıfı personeldir. Ana Plan gereğince;<br />
2014 yılında tüm personelin <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> sınıfı<br />
olması hedeflenmiştir.<br />
Son yıllarda gerek uluslararası ortamda ve gerekse<br />
bölgemizde gittikçe önem kazanan deniz güvenliği,<br />
deniz emniyeti, ticari trafiğin kontrol ve takibi,<br />
kıyıların güvenliği, yasa dışı göç, arama kurtarma ve<br />
deniz çevresinin korunması gibi görev ihtiyaçlarını<br />
karşılamak üzere 2005 yılı sonunda <strong>Sahil</strong> Gözetleme<br />
Radar Sistemi (SGRS) Projesi başlatılmıştır. Projenin<br />
2007 yılı içerisinde etüt ihalesi tamamlanacak<br />
ve 2008’den itibaren Türkiye kıyılarında tam<br />
radar kaplaması sağlanarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>mızın denizlerimizdeki etkinliği büyük<br />
oranda artacaktır.<br />
Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak maksadıyla,<br />
16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve<br />
açık denizlerde en zor şartlarda görev yapacak olan<br />
1.700 tonluk 4 adet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Arama Kurtarma<br />
Gemisinin İstanbul’daki RMK Marine Tersanesinde<br />
inşasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri<br />
DOST, GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin<br />
ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010 yılında<br />
hizmete girecektir.<br />
İstanbul’daki Yonca-ONUK Tersanesinde Türk<br />
mühendis ve işçileri tarafından inşa edilen ve boyları<br />
33 metre olan 120 tonluk KAAN-33 Sınıfı bot<br />
projesine devam edilmektedir. Yine aynı tersanede<br />
inşa edilerek hizmete girmiş olan KAAN-15 Sınıfı<br />
Ani Müdahale Botlarından elde edilen tecrübelerden<br />
yararlanarak geliştirilen ve saatte yaklaşık 60 deniz<br />
mili bir diğer ifade ile 110 kilometre sürat yapabilen<br />
KAAN-19 sınıfı botların ilki 18 Eylül 2006 tarihinde<br />
hizmete girmiştir. Bu botların inşasına devam<br />
edilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.<br />
Ağır deniz şartlarında ve sığ sularda görev yapabilecek<br />
ve alabora olduğunda kendisini düzeltebilecek<br />
özellikteki süratli bot tedarik çalışmamız sonuçlamış,<br />
ilk bot teslim alınmış, diğer botlar ise 2008 yılı<br />
sonuna kadar teslim alınacaktır.<br />
Mevcut helikopterlere ilave olarak, aynı tipte 6 adet<br />
daha AB-412 EP helikopteri 2008 yılı sonuna kadar<br />
hizmete girmiş olacaktır.<br />
Mevcut CASA CN-235 tipi gözetleme uçaklarımızın<br />
sahil güvenlik görevlerine yönelik cihaz ve sistem<br />
entegrasyonu çalışmaları devam etmektedir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, yürüttüğü projeler ve iyi<br />
eğitilmiş personeli ile görevlerini etkin bir şekilde icra<br />
ederek, “Denizlerimizde insanların aklına gelecek ilk<br />
kurum olmak” hedefi doğrultusunda ilerlemektedir.<br />
<strong>Komutanlığı</strong>mız; denizcilik kültürünü ve bilincini<br />
yaygınlaştırmak, denizleri ve denizciliği sevdirmek,<br />
gelecek nesillere tertemiz ve kaynakları tükenmemiş<br />
denizler bırakmak için halkımızın özellikle de<br />
denizlerimizin kaynaklarından faydalanan<br />
balıkçılarımızın bilgilendirilmesi ve sorunlarının<br />
çözüme kavuşturulması amacı ile seminerler ve<br />
toplantılar düzenlemektedir.<br />
Yine bu kapsamda yeni nesillerin, deniz ve denizcilik<br />
konularında bilgili şekilde yetiştirilebilmesi, çevre<br />
korunmasına duyarlı olması amacı ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Bölge Komutanlıklarının bulunduğu illerde ve<br />
Ankara’da faaliyet gösteren <strong>Sahil</strong> Deniz İzci Grubuna<br />
destek verilmektedir.<br />
Toplumsal gelişime destek faaliyetleri kapsamında<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nca; birçok ilköğretim<br />
okuluna kitap, kırtasiye ve eğitim araç-gereç<br />
desteğinde bulunulmuştur.<br />
Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan<br />
Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderinin denizlerde<br />
olduğuna 25. yılını kutladığımız <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>nın korkulan değil, sevilen ve saygı<br />
duyulan ve denizlerimizde güven veren saygın bir<br />
Komutanlık olacağına ve Atatürk’ün çizdiği bilim<br />
ve akıl rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceğine<br />
yürekten inanıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.<br />
Denizlerin güzelliği, gücü ve sevgisi sizlerle olsun.<br />
Kalpleriniz insan ve deniz sevgisiyle dolsun.
54<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />
“Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu Resim Yarışması<br />
DEĞERLENDİRME<br />
Yarışmaya katılan 2.794 adet eserin<br />
değerlendirilmesi Seçici Kurul’u oluşturan<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Konutanı Tümamiral Can<br />
ERENOĞLU, Kurmay Başkanı Dz. Kur. Kd.<br />
Alb. Oktay Tanju SEL, Personel Başkanı Dz.<br />
Kd. Alb. Necdet KÖKEN ile Gazi ve Ankara<br />
Üniversitelerinin Öğretim Üyleri olan<br />
Sayın Prof. Dr. Şeniz AKSOY,<br />
Sayın Yrd. Doç. Dr. Cengiz SAVAŞ,<br />
Sayın Ceylan TÜRKŞEN,<br />
ve Sayın Gülizar DOĞARAY tarafından<br />
yapılmış; 13’ü ödüle, 51’i sergilenmeye<br />
layık olmak üzere toplam 64 eser<br />
belirlenmiştir.<br />
“Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu Resim Yarışması<br />
AMAÇ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> birliklerinin<br />
konuşlandırıldığı illerdeki ilköğretim<br />
okullarında öğrenim gören öğrencilerin,<br />
denize olan ilgi ve sevgilerini artırmak,<br />
denizde güvenlik konusunda<br />
bilgilenmelerini sağlamak ve resim ile<br />
ilgili yaratıcı çalışmalarını desteklemek<br />
maksadıyla “Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu resim yarışması düzenlenmiştir.<br />
“Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu Resim Yarışması<br />
ÖDÜL TÖRENİ<br />
Yarışmanın ödül töreni <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>nın 25’inci Kuruluş<br />
Yıldönümü olan 13 Temmuz 2007’de<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutamlığı Karargahında<br />
icra edilen kutlamalarla birlikte<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
“Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu Resim Yarışması<br />
TEŞEKKÜR BELGESİ<br />
Yarışmaya katılan tüm katılımcılara<br />
Teşekkür Belgesi yollanmıştır.
56<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />
BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ<br />
Birincilik Ödülü olan Dizüstü Bilgisayarı, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Zağnospaşa İlköğretim<br />
Okulu öğrencisi olan Hüseyin Şerif ŞERAS’a İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ tarafından verilmiştir.<br />
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />
İKİNCİLİK ÖDÜLÜ<br />
İkincilik Ödülü olan Dijital Fotoğraf makinesi, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Özel Yüce Koleji<br />
öğrencisi olan Dicle ÖZER’e İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT tarafından verilmiştir.<br />
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ<br />
Üçüncülük Ödülü olan MP3 Çalar, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası Atatürk İlköğretim Okulu<br />
öğrencisi olan Berrak ÖZKAN’a Denizcilik Müsteşarlığı Vekili Sayın Hasan NAİBOĞLU tarafından verilmiştir.<br />
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />
MANSİYON ÖDÜLLERİ<br />
Yapılan törende Mansiyon Ödülü’ne layık görülen Yunus TERZİ, Alara ÜNAL, Semih PEKER, Ceren ALYAR, Adrian Alexander STABRYN,<br />
Yağız CERİTOĞLU, Esra ZİLELİ, Mert Ali ARSLAN, Melisa PANK ve Birke BEK’e <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> amblemli Kalem Takımı, Teşekkür Belgesi,<br />
sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası verilmiştir.
58<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />
MİLLİ PİYANGO ÇEKİLİŞİ<br />
25. Yıl Kutlamaları kapsamında 19<br />
Temmuz 2007 tarihinde çekilişi yapılan<br />
Milli Piyango biletlerinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Kompozisyonu yer almıştır.<br />
KOKTEYL<br />
10 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahının<br />
orta bahçesinde, karargahta görevli tüm<br />
personelin katılımıyla “25. Yıl Kokteyli”<br />
düzenlenmiştir. Kokteylde En Uzun Süre<br />
Hizmet Eden ve En Genç Subay, Astsubay,<br />
Devlet Memuru ve Uzman Çavuşlara<br />
25. Yıl Anı Objesi takdim edilmiştir.<br />
TEBRİK TÖRENİ<br />
“25. Yıl Anı Fotoğrafı” çekiminden sonra<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />
ERENOĞLU tarafından personel tebrik<br />
edilmiştir.<br />
25. YIL FOTOĞRAFI<br />
13 Temmuz 2007 günü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> Karargahının protokol<br />
girişinde karargahta görevli personelin<br />
katılımıyla “25. Yıl Anı Fotoğrafı”<br />
çektirilmiştir.
60<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />
ÖNCEKİ SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLARININ<br />
KARŞILANMASI<br />
6. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Emekli<br />
Tümamiral Niyazi ULUSOY, 8. <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Komutanı Emekli Tümamiral<br />
Alper Ç. TEZEREN, 10. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanı Emekli Tümamiral Engin HEPER<br />
ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />
Can ERENOĞLU tören vesilesiyle bir<br />
araya geldiklerinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>mızın dünyada örnek alınan<br />
bir Komutanlık olması amacıyla geleceği<br />
değerlendirdiler.<br />
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN<br />
GÜNEŞ’İN KARŞILANMASI<br />
İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve<br />
eşi, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />
Can ERENOĞLU ve eşi tarafından<br />
karşılanmıştır.<br />
25. YIL KUTLAMA TÖRENİ<br />
Öğle Yemeği hitamında davetlilerin ve<br />
basın mensuplarının katılımıyla Konferans<br />
Salonu’nda 25. Yıl Kutlama Töreni icra<br />
edilmiştir.<br />
ÖĞLE YEMEĞİ<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU<br />
tarafından konuklara öğle yemeği<br />
verilmiştir.
62<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />
EN KIDEMLİ EMEKLİ SAHİL<br />
GÜVENLİK KOMUTANI’NIN<br />
KONUŞMALARI<br />
En Kıdemli Emekli <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanı olan 6. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanı Emekli Tümamiral Niyazi<br />
ULUSOY tarafından yapılan konuşmada<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın ülke için<br />
önemi anlatılmış ve <strong>Komutanlığı</strong>n geldiği<br />
seviyeden övgüyle bahsedilmiştir.<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANI TÜMAMİRAL<br />
CAN ERENOĞLU’NUN<br />
KONUŞMALARI<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />
Can ERENOĞLU tarafından <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın dünü, bugünü<br />
ve yarını konulu “25. Yıl Konuşması”<br />
yapılmış ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />
personelinin Atatürk’ün çizdiği bilim ve akıl<br />
rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceği<br />
vurgulanmıştır.<br />
DENİZ TEMALI SUNUM<br />
Dünya’yı turlamış en hızlı Türk olan<br />
Sayın Ekrem İNÖZÜ tarafından verilen<br />
“Deniz” temalı sunumda Dünya Turu<br />
sırasında çekilen fotoğraflar ve filmler<br />
gösterilerek denizin doğal hayattaki önemi<br />
vurgulanmıştır.<br />
HİZMET ANISI TÖRENİ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />
ERENOĞLU tarafından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>na en uzun süre hizmet veren<br />
SG Alb. E. Ahmet PÜRÇEK, SG. İda. Kd.<br />
Bçvş Cengiz İNCEOĞLU ve De. Me. Üstün<br />
KÜÇÜKKARACA’ya 25. Yıl Hizmet Anısı<br />
Belgesi verilmiştir.
64<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />
RESİM SERGİSİ AÇILIŞI<br />
Konferans Salonu’ndaki törenin hitamında<br />
İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve<br />
eşi Sayın Ayşe GÜNEŞ, İçişleri Bakanlığı<br />
müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT,<br />
Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY, Emekli<br />
Tümamiral Alper Ç. TEZEREN ve <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Komutanı Can ERENOĞLU<br />
tarafından “Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu Resim Sergisi’nin açılışı yapılmıştır.<br />
SAHİL GÜVENLİK MARŞI SÖZ<br />
YAZARI MÜSTAFİ DZ. YZB.<br />
KAMİL YÜCEORAL’A 25. YIL ANI<br />
OBJESİ TAKDİMİ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />
Can ERENOĞLU tarafından 14 Kasım<br />
1987 yılında bestelenen <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Marşı’nın söz yazarı müstafi Dz. Yzb. Kamil<br />
YÜCEORAL’a 25. Yıl Anı Objeleri takdim<br />
edilmiştir. Marşın bestecisi Emekli Bnd.<br />
Alb. Halil ÇOLAKOĞLU ise sağlık problemi<br />
nedeniyle törene katılamamıştır.<br />
İLK GÜN ZARFI ve ANMA PULU<br />
25. Yıl Kutlamaları kapsamında <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />
hazırlanan ve PTT tarafından 2007 yılı<br />
emisyon programına alınarak, 13 Temmuz<br />
2007 tarihinde tedavüle çıkarılan “İlk<br />
Gün Zarfı ve Anma Pulu”, PTT standında<br />
davetlilerin beğenisine sunulmuştur.<br />
KOKTEYL<br />
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim<br />
Sergisi’nin açılışına katılan konuklar için<br />
25. Yıl Kokteyli düzenlenmiştir. Konuklar<br />
canlı müzik eşliğinde Resim Sergisi’ni<br />
gezmiş ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />
25. Yıl Anı Defteri’ne günün anlam ve<br />
önemine ilişkin düşüncelerini yazmışlardır.
66<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
FUTBOL TURNUVASI<br />
30 Mayıs - 24 Haziran 2007 tarihleri<br />
arasında Ulusoy Spor tesislerinde 16<br />
takımın katılımıyla icra edilmiştir.<br />
Turnuvada:<br />
1. Milli Eğitim Müdürlüğü,<br />
2. Devlet Su İşleri,<br />
3. İl Emniyet Müdürlüğü,<br />
olmuştur.<br />
Turnuvada dereceye giren takımlara<br />
ödülleri <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Karadeniz Bölge<br />
Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. İlyas KOÇAK<br />
tarafından verilmiştir.<br />
YELKEN YARIŞLARI<br />
17-20 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da<br />
Samsun Yelken Kulübü’nün desteği ile<br />
düzenlenmiştir. Yarışmalara 43 tekne -<br />
67 katılımcı iştirak etmiştir. Yarışmada<br />
Laser Radial kategorisinde Murat AYIK<br />
(Samsun), Laser 4.70 kategorisinde Göksü<br />
KANTARCIOĞLU (Sinop), Genel Optimist<br />
kategorisinde Suat TÜKEL (Sinop), Bayanlar<br />
Optimist kategorisinde ise Ayşenur UYGUN<br />
(Sinop) birincilikleri elde etmişlerdir.<br />
Yarışmalarda dereceye girenlere ödülleri<br />
Samsun Valisi Hasan Basri GÜZELOĞLU,<br />
Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci<br />
BEŞTEPE, Samsun Büyükşehir Belediye<br />
Başkanı Yusuf Ziya YILMAZ, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Karadeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb.<br />
İlyas KOÇAK tarafından verilmiştir.<br />
KOKTEYL<br />
13 Temmuz 2007 akşamında <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Karadeniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> bahçesinde<br />
Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />
başkanlığındaki heyet, mülki erkan ve<br />
halkın katılımıyla düzenlenen bir kokteyl<br />
verilmiştir.<br />
UKRAYNA HEYETİ ZİYARETİ<br />
12-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında<br />
Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />
Tuğamiral Nikola Yevgenoviç JIBAREV<br />
başkanlığındaki Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> Heyeti BG-31 Bukovina<br />
botuyla <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Karadeniz Bölge<br />
<strong>Komutanlığı</strong>-Samsun’a liman ziyaretinde<br />
bulunmuştur.
68<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
ÇUVAL İLE YÜRÜME YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 10 kişinin katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Yusuf<br />
ERBAY’a ödülü, Amasra Kaymakamı Sayın<br />
Hasan ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
KIRKAYAK YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 4’er kişilik 2 takımın katılımıyla<br />
icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan<br />
Su Ürünleri Kooperatifi’ne ödülleri,<br />
Bartın Valisi Sayın İsa KÜÇÜK tarafından<br />
verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
YELKEN YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 7 kişinin katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Okan<br />
ÖZKARA’ya ödülü, Karadeniz Bölge<br />
Komutanı Tuğamiral Türker ERTÜRK<br />
tarafından verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş<br />
olup, yarışmada birinci olan İsmail İNCİ’ye<br />
ödülü, Zonguldak Jandarma Eğitim Tugay<br />
Komutanı Tuğgeneral Recep ONUR<br />
tarafınadan verilmiştir.
70<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
YUMURTA TAŞIMA YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 15 kişinin katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan<br />
Tutku KAYALIK’a birincilik ödülü, Amasra<br />
Belediye Başkanı Sayın Ali ÖZTÜRK<br />
tarafından verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş<br />
olup, yarışmada birinci olan TCSG-127<br />
<strong>Komutanlığı</strong>nda görevli Topçu Er Tuncay<br />
KUYUMCU’ya ödülü, Bartın Deniz Üs<br />
Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Hayrettin<br />
İMREN tarafından verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Trabzon Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
KOKTEYL<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Karargah<br />
bahçesinde personelin ve halkın katılımyla<br />
bir kokteyl düzenlenmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />
Mevkii’nde 8’er kişilik 4 takımın katılımıyla<br />
icra edilmiş olup, yarışmada birinci<br />
olan Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’ne<br />
birincilik ödülü, Zonguldak Valisi Sayın<br />
Yavuz ERKMEN tarafından verilmiştir.
72<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />
ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
KÜREK YARIŞLARI<br />
22 Nisan 2007 tarihinde Haliç Körfezi’nde<br />
11 kategoride, 164 katılımcının iştiraki<br />
ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kupası Kürek Yarışları<br />
düzenlenmiş, Genç C Bayanlar Tek<br />
Çifte’de birinci olan Ceren DEMİRKOL<br />
ve Genç C Erkekler Tek Çifte’de birinci<br />
olan Berkay TEZCAN’a ödülleri Dz. Kur.<br />
Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından;<br />
Genç B Bayanlar Tek Çifte’de birinci<br />
olan Elif ÇİFTÇİ ve Genç B Erkekler Tek<br />
Çifte’de birinci olan H. Mert SEVİNÇ’e<br />
ödülleri Kürek Federasyonu Başkanı<br />
Çetin ÖZTÜRK tarafından; Kıdemliler<br />
İki Çifte’de birinci olan Tolga ÖZLER-<br />
Akif KESİCİ çiftine ödülleri Dz. Alb.<br />
Göktan ÖZEKER tarafından; Genç C<br />
Erkekler Dört Çifte’de birinci olan Mete<br />
ÖZYILDIRIM-Alper TÜYLÜOĞLU-G.<br />
Cihat AY-Mertcan AKSU takımına ödülleri<br />
SG Yb. Yavuz GEÇİM tarafından; Genç<br />
B Bayanlar Dört Çifte’de birinci olan<br />
Ceyla HOŞGÖR-Elif ÇİFTÇİ-Tuğçe GÜLER-<br />
Zeynep KÖLERBE ve Genç B Erkekler<br />
Dört Çifte’de birinci olan Osman Can<br />
GÜNERİ-Ogeday ÖZCAN-Özgür T.<br />
ÖZTÜRK-Emre CAN takımlarına ödülleri<br />
SG İk. Yb. Hasan TAŞ tarafından; Genç<br />
B Erkekler Sekiz Çifte’de birinci olan<br />
Soner ATAŞ-Selahattin GÜRSOY-Engin<br />
ÖZKAN-Özkan ÖZKARA-Önder TALAŞ-<br />
Mehmet Ali VARDAR-Erman UYUMAZ<br />
takımına ödülleri SG Bnb. Hakan ŞENGÜL<br />
tarafından; Kıdemliler Tek Çifte’de birinci<br />
olan Ali Rıza BİLAL ve Kıdemliler Dört<br />
Çifte’de birinci olan Batuhan BARUTÇU-<br />
Yalçın FİDANCI-Erkut OĞULTÜRK-Tuncay<br />
KOCABIYIK takımna ödülleri Dz. Bnb.<br />
Uğur ALKAN tarafından verilmiştir.<br />
BOĞAZ GEÇİŞİ<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 25. Yıl<br />
Kutlamaları kapsamında 13 Temmuz<br />
2007 tarihinde İstanbul Boğazı’nda <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Marmara ve Boğazlar Bölge<br />
<strong>Komutanlığı</strong> tarafından tertiplenen geçit<br />
icra edilmiştir.<br />
Saat 17.00’de başlayan ve 9 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
botu ile 1 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> helikopterinin<br />
iştirak ettiği geçit, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>na yakışır disipilinde icra<br />
edilmiştir.<br />
Pruva hattı nizamında başlayan geçit,<br />
toplu dönüş ve çark manevralarıyla devam<br />
etmiş, daha sonra yükse süratlere çıkılarak<br />
değişik şekillerdeki tertiplenmeler ile güzel<br />
görüntüler meydana getirilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> botlarında görev yapan<br />
personelin de yeteneklerini sergileme<br />
fırsatı buldukları geçit, İstanbul Boğazı’nda<br />
bu güzel gösteriyi izleme fırsatı bulan<br />
halk tarafından büyük beğeni ve takdir ile<br />
karşılanmıştır.<br />
Saat 19.00’da sona eren geçite müteakip<br />
halkın sevgi gösterileri ve sergilenen<br />
yetenekler sayesinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> personeli olmanın heyecan<br />
ve gururu daha da yüksek seviyede<br />
hissedilmiştir.
74<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />
ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
SAHİL GÜVENLİK 25. YIL<br />
KUPASI 2. AYAK İZMİT KÖRFEZİ<br />
YARIŞLARI<br />
17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında<br />
İzmit Körfezi’nde İzmit Yelken Kulübü<br />
ev sahipliğinde, 133 teknenin katılımıyla<br />
düzenlenmiş, Optimist Genel Klasman<br />
ve Optimist Bayanlar’da İpeknaz ÖZDEN,<br />
Laser 4.70 Genel Klasmanı’nda Cem<br />
SELÇUK, Laser 4.70 Bayanlar’da Ece<br />
ALAYBEYOĞLU, Laser 4.70 Junior’da Sinan<br />
GÖK, Laser Radial Genel Klasman ve Laser<br />
Radial Genç’te Celal TÜMŞEN ve Laser<br />
STANDART’da Halil SAVAŞ birinci olmuş,<br />
dereceye girenlere ödülleri SG Alb. Özer<br />
USTA tarafından verilmiştir.<br />
TÜRKİYE OFF-SHORE<br />
ŞAMPİYONASI - 1. AYAK<br />
12-13 Mayıs 2007 tariherinde Haliç<br />
Körfezi’nde 8 teknenin katılımıyla<br />
düzenlenmiş, birinci olan Alpay AKDİLEK-<br />
Kerem TUNCER, ikinci olan Joseph<br />
Mulhbauer-Berna Mulhbauer ve üçüncü<br />
olan Ali TANIR-Janne KOHO takımlarına<br />
ödülleri <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />
Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından<br />
verilmiştir.<br />
BOĞAZİÇİ KUPASI YAT YARIŞI<br />
26-27 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul<br />
Boğazı’nda 65 teknenin katılımıyla<br />
düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı’nda Provezza<br />
5, IRC2 Klasmanı’nda Goblin Teknesi<br />
takımlarına birincilik ödülleri Dz. Kur.<br />
Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından,<br />
IRC3 Klasmanı’nda Avare, IRC4<br />
Klasmanı’nda Delight Teknesi takımlarına<br />
birincilik ödülleri Dz. Alb. Fatih ZEYBEK<br />
tarafından, IRC5 Klasmanı’nda Kaçak ve<br />
Destek Klasmanı’nda Heni Eser Teknesi<br />
takımlarına birincilik ödülleri SG Yb.<br />
Yavuz GEÇİM tarafından Marmara Yelken<br />
Kulubü’nde düzenlenen ödül töreninde<br />
verilmiştir.<br />
SAHİL GÜVENLİK 25. YIL<br />
KUPASI 2. AYAK KARABİGA<br />
YARIŞLARI<br />
17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında<br />
Karabiga Körfezi’nde Karabiga Yelken<br />
Kulübü ev sahipliğinde, 50 teknenin<br />
katılımıyla düzenlenmiş, Optimist Genel<br />
Klasmanı’nda Murat SAMSUN, Optimist<br />
Bayanlar’da Tuğba ÖKSÜZ, Laser 4.70 Genel<br />
Klasmanı’nda Batuhan YÜKSEL, Laser<br />
Radial Genel Klasmanı’da Özgür AKANSEL,<br />
Laser Radial Genç’te Uğur ARAS ve Laser<br />
Standart’da Çağrı TÜRE birinci olmuş,<br />
dereceye girenlere ödülleri SG Kur. Kd. Bnb.<br />
Cengiz FİTÖZ tarafından verilmiştir.
76<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />
ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
KARARGAH ETKİNLİKLERİ<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Çanakkle Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
Karargahında yapılan kutlama etkinlikleri<br />
kapsamında düzenlenen Halat Çekme<br />
Yarışması’nda birinci olan Kıyı Emniyeti<br />
Personeli Takımı’na ödülü Dz. Kur. Kd.<br />
Bnb. Cengiz FİTÖZ tarafından; Gemici Bağı<br />
Yarışması’nda birinci olan Hasan ÇAKIR,<br />
Kaşıkla Yumurta Taşıma Yarışması’nda<br />
birinci olan SG Mhf. Er Ahmat KARACA,<br />
El İncesi Atma Yarışması’nda birinci olan<br />
SG Topçu Er Muharrem YURTSEVER ve<br />
Çuvalda Yürüme Yarışması’nda birinci<br />
olan SG Mhf. Er Erol KIZGIN’a ödülleri<br />
Kıyı Emniyet-10 Kaptanı Haluk YENAY<br />
tarafından verilmiştir.<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI<br />
25.YIL KUPASI YAT YARIŞI<br />
7 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul<br />
Boğazı’nda 25 teknenin katılımıyla<br />
düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı birincisi Uluç<br />
Teknesi takımına ödülü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU,<br />
IRC2 Klasmanı birincisi Agresivo Teknesi<br />
takımına ödülü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmara<br />
ve Boğazlar Bölge Komutanı Dz. Kur.<br />
Kd. Alb. Kemal KAVALA, IRC3 Klasmanı<br />
birincisi Şahmat Teknesi takımına ödülü<br />
Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İMRE,<br />
IRC4 Klasmanı birincisi Korsan Taksi<br />
Teknesi takımına ödülü Ataköy Marinası<br />
Genel Müdürü O. Serdar ÇITAK ve IRC5<br />
Klasmanı birincisi Berk Teknesi takımına<br />
ödülü AMYC Komodoru Teoman ARSAY<br />
tarafından verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
BOZCAADA ETKİNLİKLERİ<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />
Bozcaada ziyareti gerçekleştirilmiş,<br />
limanda bulunan halka 25. Yıl Anı Objeleri<br />
hediye edilmiş, mülki erkan ve halkın<br />
katılımıyla aynı günün akşamında bir<br />
kokteyl düzenlenmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
ÇANAKKALE ETKİNLİKLERİ<br />
Çanakkale Marina’daki yatlar ve Eceabat<br />
Küçük Balıkçıları Koruma Kooperatifi<br />
ziyaret edilmiş, 25. Yıl Anı Objeleri<br />
dağıtılmış, Çanakkale Marina’da Deniz Dibi<br />
ve Kıyı Temizliği yapılmıştır.
78<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />
6 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,<br />
yarışmada birinci olan SG Topçu Er Eser<br />
KAYA’ya ödülü, Harekat Şube Müdürü SG<br />
Yb. Oğuz ÖZDEMİR tarafından verilmiştir.<br />
KIYI TEMİZLİĞİ<br />
9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında<br />
Bayraklı <strong>Sahil</strong> Şeridi’nde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> personeli,<br />
personel aileleri ve halkın katılımıyla kıyı<br />
temizliği yapılmıştır.<br />
SİLİSTRE ÇALMA YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />
7 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,<br />
yarışmada birinci olan SG Motorcu Er<br />
Engin YILMAZ’a ödülü, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
İzmir Onarım Destek Komutanı Dz. Alb.<br />
Murat ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.<br />
GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong><br />
Karargahında 14 kişinin katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG<br />
Varda. Er Tuncay GÜREL’e ödülü, Krh. ve<br />
Dst. Kt. Komutanı Dz. Yb. Doğan ÖZERK<br />
tarafından verilmiştir.
80<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
TANITIM GÖSTERİSİ<br />
13 Temmuz 2007, 19.00 - 20.00 saatleri<br />
arasında İzmir Körfezi’nde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
helikopterleri ve botlarının katıldığı<br />
tanıtım gösterisi uçuş ve seyri icra<br />
edilmiştir.<br />
HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />
4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup,<br />
yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> İzmir<br />
Onarım Destek <strong>Komutanlığı</strong>na ödülü,<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı<br />
SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN tarafından<br />
verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
MARMARİS ETKİNLİKLERİ<br />
• 13 Temmuz 2007 tarihinde Marmaris<br />
İç Limanı’nda Deniz Temizliği Faaliyeti<br />
yapılmış,<br />
• Marmaris <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> iskelesinde<br />
bulunan TCSG-82 ziyarete açılmış ve anı<br />
objeleri ziyaretçilere takdim edilmiş,<br />
• Saat 18.00’den sonra TCSG-82<br />
rehberliğinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Unsurlarının<br />
ve Marmaris Limanı’nda bulunan çeşitli<br />
büyüklükte teknelerin katılımıyla geçit<br />
töreni icra edilmiştir.<br />
KUŞADASI ETKİNLİKLERİ<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde Kuşadası’nda<br />
yapılan Optimist yarışında birinci olan<br />
Bülent KIRKKAVAK’a ödülü TCSG-67<br />
Komutanı Dz. Yzb. Hasan ALDEMİR<br />
tarafından, Kano Yarışması’nda birinci<br />
olan İlke GÜZDOĞAN’a ödülü Kuşadası<br />
Kaymakamı Sayın A. Ali BARIŞ tarafından,<br />
Halat Çekme Yarışması’nda birinci olan<br />
TCSG-67 personeline ödülleri Kuşadası<br />
İlçe Emniyet Müdürü Sayın Şenol ZEYBEK<br />
tarafından verilmiştir. Ayrıca Kuşadası Su<br />
Sporları tarafından Kuşadası Limanı’nda<br />
Jet-Ski ve Power-Boat’larla halka açık<br />
gösteri yapılmıştır.
82<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
BRİÇ TURNUVASI<br />
7 Temmuz 2007 tarihinde Mersin Briç<br />
Kulübü’nde 32 çiftin katılımıyla icra<br />
edilmiştir. Yarışmada birinci olan Kuzey-<br />
Güney Takımı, İbrahim KEREM-Canan<br />
ADIGÜZEL çiftine ödülü Toroslar Belediye<br />
Başkanı Sayın Hamit TUNA tarafından;<br />
Doğu-Batı Takımı, Baykara KÖKSAL-Hasan<br />
YİĞİT çiftine ödülü Akdeniz İlçesi Belediye<br />
Başkanı Kenan YÜCESOY tarafından<br />
verilmiştir.<br />
KORT TENİS TURNUVASI<br />
1-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında Mersin<br />
Tenis Kulübü Kortları’nda 7 kategoride 64 kişinin<br />
katılımıyla icra edilmiştir. Çift Erkekler’de birinci<br />
olan Nevzat VURANDEMİR-Bülent KOÇ çiftine<br />
ödülü Mersin İl Emniyet Müdürü Sayın Süleymen<br />
EKİZER tarafından, Miks Kategorisi’nde birinci<br />
olan Deniz AKTAŞ-Hakan YALÇINKALE çiftine<br />
ödülleri Mersin Merkez Komutanı Dz. P. Kd. Alb.<br />
Mustafa YURDAKUL tarafından, Teşvik Erkekler<br />
birincisi Fırat GÜLŞEN’e ve Teşvik Bayanlar birincisi<br />
Nilsen BALATA’ya ödülleri Karakol ve Çıkarma<br />
Gemileri Komodoru Dz. Kur. Kd. Alb. Nejat<br />
AKGÜNER tarafından, 35+ Tek Erkekler birincisi<br />
Erdal GÖKÇE’ye ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın<br />
İbrahim ŞEKER tarafından, Tek Bayanlar birincisi<br />
Şenay PELİT’e ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın<br />
Recep UZEL tarafından, Tek “B” Erkekler birincisi<br />
Celal OLCAY’a ödülü Mersin İl Jandarma Komutanı<br />
J. Kd. Alb. Cahit Hüsrev ŞEN tarafından verilmiştir.<br />
YELKEN YARIŞMASI<br />
11 Temmuz 2007 tarihinde Mersin<br />
Yelken İhtisas ve Yat Kulübü önlerinde 3<br />
kategoride, 23 teknenin katılımıyla icra<br />
edilmiştir. Laser 4.70 kategorisinde birinci<br />
olan Şafak ÇATIKKAŞ’a ödülü Akdeniz<br />
Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral<br />
Veysel KÖSELE tarafından, Laser Radyal<br />
kategorisinde birinci olan Gökhan CANER’e<br />
ödülü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Sayın Macit ÖZCAN tarafından, Optimist<br />
kategorisinde birinci olan Mert ÇÖL’e ödülü<br />
Mersin Üniversitesi Rektörü Sayın Süha<br />
AYDIN tarafından verilmiştir.<br />
TAVLA TURNUVASI<br />
10 Temmuz 2007 tarihinde Çamlıbel<br />
Balıkçı Barınağı’nda 32 katılımcıyla icra<br />
edilmiş olup, turnuva birincisi Ömer<br />
BERK’e ödülü, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Akdeniz<br />
Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Ali Kamil<br />
YÜCEL tarafından verilmiştir.
84<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
KOMPOZİYON YARIŞMASI<br />
Mersin İli Lise öğrencileri arasında<br />
“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır”<br />
konulu kompozisyon yarışması<br />
düzenlenmiş, dereceye giren eserler <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> personelinin de iştirak ettiği<br />
Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki<br />
Seçici Kurul tarafından belirlenmiş,<br />
yarışmada birinci olan Özel Toros Fen<br />
Lisesi öğrencisi İpek ERDOĞAN, ikinci olan<br />
Özel Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencisi Feyza<br />
KARABACAK ve üçüncü olan Mersin<br />
Anadolu Kız Meslek Lisesi öğrencisi Musa<br />
DOĞAN’a ödülleri Yenişehir Belediye<br />
Başkanı Sayın İbrahim GENÇ tarafından<br />
verilmiştir.<br />
YÜZME ŞENLİKLERİ<br />
12 Temmuz 2007 tarihinde Armada<br />
Spor Kompleksi’nde 15 kategoride<br />
100’ün üzerinde sporcunun katılımıyla<br />
gerçekleştirilmiştir. Yüzme Yarışmaları<br />
genel birincisi Mersin Büyükşehir<br />
Belediyesi Yüzme Takımı Antrenörü Alper<br />
TUTAK’a ödülü Mersin Vali Vekili Sayın<br />
Ardahan TOTUK tarafından verilmiştir.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
İskenderun Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
İSKENDERUN ETKİNLİKLERİ<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
Botları tarafından İskenderun Körfezi’nde<br />
Gösteri Seyri icra edilmiş, Cumhuriyet<br />
Meydanı’nda açılan standta <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong>nı tanıtıcı anı objeleri, başta<br />
çocuklar olmak üzere, halka dağıtılmış,<br />
standın önüne getirilien KEGAK-10 halka<br />
teşhir edilmiştir.<br />
ŞİİR YARIŞMASI<br />
Mersin İli İlköğretim okulları öğrencileri<br />
arasında “Denizler Geleceğimizdir”<br />
konulu şiir yarışması düzenlenmiş,<br />
dereceye giren eserler <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
personelinin de iştirak ettiği Milli Eğitim<br />
Müdürlüğü bünyesindeki Seçici Kurul<br />
tarafından belirlenmiş, yarışmada birinci<br />
olan Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu<br />
öğrencisi Pelin ERSOY, ikinci olan Hacı<br />
Ömer Serin İlköğretim Okulu öğrencisi<br />
Ayşe Şeyma AYHAN ve üçüncü olan<br />
Sakarya İlköğretim Okulu öğrencisi<br />
Mehmet TRAŞÇI’ya ödülleri Mersin il Milli<br />
Eğitim Müdürü Aziz ERSOY tarafından<br />
verilmiştir.
86<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />
“Denizler Geleceğimizdir” konulu şiir yarışması birincisi:<br />
DENİZLERİMİZ GELECEĞİM<br />
Bakınca ufuklara sonsuzluğu görür gibiyim<br />
Bazen bir martının kanadının üzerinde uçar gibiyim,<br />
Seher vakti cennete, gece ayın yakamozu üzerine vurunca<br />
Masalda gibiyim.<br />
Meltem rüzgarları taşır her sabah o misk kokusunu,<br />
<strong>Sahil</strong>e vuran her bir dalga kederli gönlümü sakinleştirir.<br />
Bize şarkı mırıldanır her sabah,<br />
İşte o şarkıyı duyar gibiyim.<br />
Çoğunun ekmek kapısı, kiminin tatil sevdasıdır,<br />
Balıkların memleketi, martıların hükümdarlığıdır.<br />
Üstü atlas çarşaf, altı gizemli bir dünyadır,<br />
Ben de o dünyada yaşamak ister gibiyim.<br />
Kimi çöp tenekesi sanıyor, kimisi lağım,<br />
Hunharca kirletip duruyoruz acımadan,<br />
Üstü kirli bir örtü, altı cehennem,<br />
Ben de o cehennemde yanar gibiyim.<br />
Dur demeli bu acımasız gafillere,<br />
Meltem rüzgarları getirmez oldu o misk kokuları,<br />
<strong>Sahil</strong>e vuran her dalga, hançerliyor gönlümü.<br />
Bir ağıt mırıldanır oldu her sabah,<br />
Ağlıyorum, o ağıdı duyar gibiyim.<br />
Senin için, onun için nedir bilmem ama,<br />
Tek bildiğim denizler benim geleceğim...<br />
Artık geleceğimi kaybeder gibiyim.<br />
Pelin ERSOY<br />
Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu<br />
6/B Sınıfı<br />
“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır” konulu kompozisyon yarışması birincisi:<br />
SONSUZ MAVİLİK<br />
Yeryüzünde ne kadar çok doğa harikası var; ama hiçbiri<br />
deniz gibi değil. Deniz dertlerimizi gömdüğümüz,<br />
derinliklerinde sayısız mutluluğu barındıran, dünyanın<br />
bütün çirkinliklerini örten sonsuzluktur. Derinliklerinde<br />
başka bir dünya, başka bir alem, başka bir giz vardır.<br />
Daha keşfedilmemiş nice canlının gizemli dünyasıdır<br />
deniz. Deniz dibi bahçelerinin gizemini kim bilir? Denizin<br />
büyüleyici dünyası farklı olduğu kadar ürperticidir.<br />
Dalınca denizin seyrine, kaybolur gideriz sonsuzluğunda.<br />
Bu büyüden kurtulabilen de yoktur.<br />
Deniz her şeyiyle insanoğlu için vardır. O bir gömüdür;<br />
içinde ne varlıklar, ne değerler saklıdır. Tabloların<br />
vazgeçilmezi deniz, ulaşımda, sporda, turizmde insanoğlu<br />
içindir. Çevresindeki iklim kendisi gibi özeldir, canlıları<br />
özeldir. İnsanları özeldir. Romantizm orada, aşk orada,<br />
kısacası yaşam oradadır. Şehrin öldürücü gürültüsünden<br />
kurtulmak, yazın dayanılmaz sıcağından kurtulmak,<br />
sevdiklerimizle bir parça romantizm yaşamak için<br />
koştuğumuz tek varlık deniz. Sen bir yaşamsın, sen bir<br />
sığınaksın, sen bir sonsuzluksun. İhtiyar balıkçı, zıpkının<br />
ipine sarılmış baygın bakıyor! Titanic tüm ölümsüz<br />
sevgileriyle sana gömülüyor. Nice bezgin, nice korsan<br />
senin derinliklerinde kayboluyor. Sen nesin deniz!<br />
Senin sadece iklimin değil farklı olan, insanların da farklı.<br />
Akdeniz’in sıcak suları gibi güler yüzlü, sakin, cana yakın<br />
insanları. Karadeniz’in insanlar, dalgaları gibi hareketli,<br />
dalgalar gibi tez canlı, hamsileri gibi kıvrak. Ege’de,<br />
Marmara’da ikisi ortası insanlar yaratmış deniz. Kırma<br />
deniz, kırma kara... Kutuplarda Eskimolar, Bahamalar’da<br />
daha başka insanlar.<br />
Balıkla beslersin bizleri. Bu balıklar hiç tükenmez mi!<br />
Tuzunla, yosununla yeni bir yaşamsın. Tuzun, yosunun<br />
hiç bitmez mi! Çakıl taşları topladığım çocukluğumdan<br />
bugüne neler değişti? Sen değişmez misin? Kirletiyorlar<br />
senin serin sularını, kimyasallarla, atıklarla, çöplerle,<br />
leşlerle... Sana yazık değil mi? Getirme yağmurlarını, kurut<br />
dalları ve çimenleri... Yapma deniz, biz ettik sen etme!<br />
Canlılara kıyma. O bebek daha gün görecek, o martı<br />
süzülecek daha üstünde özgürce. Ne olur sen bize bakma.<br />
Kaplumbağalar sana koşuyor, nehirler sana koşuyor,<br />
biz sana koşuyoruz! Bizi unutma. Bulutların dağ başını<br />
süslesin, yosunların tuzların, balıkların... Daha neler neler...<br />
Anlatamıyorum.<br />
Suyumuzu veriyorsun buzlu dağlarınla. Yaşamımızın<br />
odağında sen varsın, canlılar sana bağlı, biz sana bağlıyız.<br />
Ya buz dağların erirse, dünyayı seller, sular kaplarsa,<br />
ya buzul çağı gelirse biz ne oluruz? Söylesene deniz<br />
biz ne oluruz? Bütün canlılar sana sığınıyor, senden<br />
yardım bekliyoruz. Küresel ısınmaya dayan biraz daha.<br />
Doğacak bebekler için dayan! Sana yatırımlar yapacağız.<br />
Suyunu bol edeceğiz. İklimine dokunmayacağız.<br />
Yüzünü astırmayacağız. Seni daha fazla kızdırmayacağız.<br />
Söz veriyorum, kirletmeyeceğiz. Dünyayı daha fazla<br />
ısıtmayacağız. Seni kucaklayıp seninle birlikte yaşayacağız.<br />
Balıklarını mevsimsiz avlamayacağız. Kıyılarını<br />
doldurmayacağız. Fokları öldürmeyeceğiz. Kutup<br />
ayılarının uykusuna engel olmayacağız. Derinliklerindeki<br />
petrol için senin canının yakmayacağız. Özgürlüklerini<br />
sınırlamayacağız. Sen bizim geleceğimizsin. Bizden<br />
öncekiler bize iyi bir miras bırakmadılar. Ama biz,<br />
çocuklarımıza daha güzel bir miras bırakmak için<br />
çalışacağız. Geç kalmadık. Şimdi başlarsak eğer kısa<br />
zamanda çözeriz bütün sorunları. “Ben sana mecburum<br />
bilemezsin.”<br />
İpek ERDOĞAN • Özel Toros Fen Lisesi • 10/A Sınıfı
88<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK<br />
HAVA KOMUTANLIĞI<br />
BASKETBOL TURNUVASI<br />
9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 8<br />
takımın katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada<br />
birinci olan SG İkm. Bnb. Engin ÖZGÜÇ, SG<br />
U/B Kd. Bçvş. Mustafa MUTLUER, SG U/B<br />
Kd. Bçvş. Mehmet MUTLUER ve SG İda.<br />
Bçvş. Orhan ARSLAN’dan oluşan takıma<br />
ödülü Adnan Menderes Havalimanı Mülki<br />
İdari Amiri Ömer KARAMAN tarafından<br />
verilmiştir.<br />
DART TURNUVASI<br />
9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 28 personelin<br />
katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan<br />
SG U/B Kd. Üçvş. Serkan GÜLEÇ’e ödülü 3. Kara<br />
Havacılık Alay Komutanı Kr. Plt. Kur. Alb. Yusuf<br />
HASAN tarafından verilmiştir.<br />
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde 6 erin katılımıyla<br />
düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG<br />
Er Uğur GEZİCİ’ye ödülü Hava Meydan<br />
Kıta Komutanı Hv. Slh. Sis. Alb. Hüseyin<br />
KOCAKAYA tarafından verilmiştir.<br />
HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde 4 takımın<br />
katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci<br />
olan SG Er Mahsut YILDIRIM, SG Er Yunus<br />
E. ATAŞ, SG Er Muhammed BOZ, SG Er<br />
Kemal ÖZDEMİR ve SG Er Mert TAŞAN’dan<br />
oluşan takıma ödülleri Gaziemir<br />
Kaymakamı Kemal KARADAĞ tarafından<br />
verilmiştir.
90<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />
SAHİL GÜVENLİK EĞİTİM<br />
ve ÖĞRETİM KOMUTANLIĞI<br />
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />
Karargahında 4 takımın katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Antalya Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />
takımına ödülü, Antalya Büyükşehir<br />
Belediyesi Başkan Vekili Ali DEVECİ<br />
tarafından verilmiştir.<br />
HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />
Karargahında 4 takımın katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim<br />
<strong>Komutanlığı</strong> takımına ödülü, Antalya Vali<br />
Yardımcısı Sayın Erkan IŞILGAN tarafından<br />
verilmiştir.<br />
ANTALYA ETKİNLİKLERİ<br />
Antalya Yelken Kulübü tarafından <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />
Karargah Binası önünde yelken gösterileri<br />
icra edilmiş, hazırlanan anı objeleri<br />
davetlilere sunulmuş, Akdeniz Bölge<br />
Bandosu tarafından marşlar çalınmış,<br />
botlar ziyarete açılmış ve tören hitamında<br />
kokteyl verilmiştir.<br />
GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />
13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />
Karargahında 6 takımın katılımıyla icra<br />
edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />
Deniz İzci Grubu takımına ödülü, 3. Piyade<br />
Er Eğitim Tugay Komutanı Vekili P. Kd. Alb.<br />
Adnan KUŞ tarafından verilmiştir.
92<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI<br />
[ Hazırlayan ] Dr. Raziye YILMAZ | Svl. Me.<br />
Dünya su ürünleri üretiminin büyük bir kısmı avcılık<br />
yolu ile sağlanmaktadır. Bu üretim içerisinde yer<br />
alan ürünler, avlandığı ortama göre pelajik (yüzey)<br />
ve demersal (dip) ürünler olarak isimlendirilir.<br />
Pelajik su ürünleri, gırgır ağları, ortasu trolü, pelajik<br />
uzatma ağları, pelajik paraketa vb. gibi av araçları<br />
ile avlanırken demersal su ürünleri, sürüklenen<br />
(trol, algarna) ve sürütülen (trata, ığrıp) av araçları<br />
ile tuzaklar, uzatma ağları vb. av araçları ile<br />
avlanılmaktadır. 1<br />
Hemen hemen tüm balıkçılık faaliyetlerinin<br />
deniz tabiatına etkisi vardır. Bununla birlikte,<br />
bazı istihsal vasıtaları ve avlanma usulleri deniz<br />
tabiatını diğerlerinden kesinlikle daha fazla etkiler.<br />
“Zararlı avlanma usulleri”nin tanımlaması ile ilgili<br />
hemfikirlilik olmamasına rağmen, bazı uygulamalar<br />
doğal olarak zararlıdır. Örneğin, patlayıcı ve zararlı<br />
maddelerin kullanımı... Bununla birlikte diğer<br />
uygulamalar, özellikle dip trolü ve algarna (direç), bazı<br />
durumlarda uzatma ağlarının hassas ekosistemlerde<br />
kullanımı ve ticari hedef taşımayan çok büyük türlerin<br />
avlanmasından dolayı zararlı olarak nitelendirilebilir. 2<br />
Kılıç balığı, orkinos, gobene (tüllina, tulina, tombik),<br />
uzun kanat orkinos, yazılı orkinos ülkemiz sularında<br />
ticari değeri olan türlerdir. Bu türler genellikle<br />
orkinos gırgırı, paraketa, pelajik uzatma ağları,<br />
sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) ile av verirler.<br />
Ülkemizde 6-14 m boyunda, 11,5-135 BG (Beygir<br />
gücü) sahip 50-60 balıkçı teknesinin Ege Denizi’nde<br />
kılıç balığı avcılığı için sürüklenen solungaç ağlarını<br />
kullandığı bilinmektedir. Sürüklenen solungaç ağları<br />
ile kılıç balığı avcılığı Sivrice-Midilli arasında ve<br />
Fethiye kıyıları açıkları ile Rodos Adası arasında kalan<br />
ulusal ve uluslar arası sularda yapılmaktadır. Yunuslar<br />
ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda koruma altına<br />
alınmış türler kapsamındadır. Akdeniz’de sürüklenen<br />
solungaç ağlarının kullanımı yunusları tehdit<br />
etmektedir. Ege Denizi’nde kılıç balığı avcılığında<br />
kullanılan sürüklenen solungaç ağları yunus ve<br />
3, 4<br />
balinalar için oldukça yeni bir problemdir.<br />
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI<br />
(DRIFT-NETS)<br />
Akyol vd. (2005) tarafından bu ağlar sürüklenen<br />
solungaç ağları (drift-nets) olarak tanımlanmıştır.<br />
“Drift” sözcüğü ağın kullanış şeklinden gelmektedir.<br />
Anlamı “su akıntısı ile taşınma”dır. Ağ sabit bir yere<br />
bağlanmaz. Gerçekte, bu ağlar bir çeşit uzatma<br />
ağıdır. Ülkemiz denizlerinde ağın üstünde yer alan<br />
sicim şeklindeki mantar vasıtasıyla su içinde daha<br />
az veya fazla dikey konumda bulunurlar (Şekil 1<br />
ve 2). Genellikle multifilament iplerden yapılmış<br />
ağlar kullanılmaktadır. Bu ağların, balıkları hemen<br />
solungaçlarından yakalayan ve kurtulma şansının<br />
daha az olduğu monofilament iplerden yapılmış<br />
ağlara göre daha az sert olması bir avantajdır.<br />
Ağlar genellikle ayın olmadığı gecelerde, akıntı<br />
veya rüzgarla sürüklenmeye bırakılmaktadır. Ağın<br />
her iki ucunda ışıklı şamandıralar mevcuttur. Gece<br />
boyunca kontrol edilerek bir veya iki kez ağlar<br />
toplanmaktadır. Balıklar çoğunlukla solungaçlarından<br />
avlanmaktadır. Genellikle su yüzeyine yakın veya orta<br />
suda kullanılmaktadır. Hedeflenen tür için çok seçici<br />
4, 5, 6, 7<br />
olduğu ifade edilmiştir.<br />
Bu ağlar ülkemizde, Sivrice’de 210d/54-60 no<br />
multifilament poliamit (PA) 500 mm ağ göz açıklığına<br />
sahip ağlardan 3-7 km uzunluğunda, 20 ağ gözü<br />
derinliğinde donatılmaktadır (Şekil 1 bakınız).<br />
Şekil 1: Sivrice bölgesinde kullanılan sürüklenen solungaç ağı (dirft-nets). 4<br />
Fethiye bölgesinde ise ağların uzunluğu yaklaşık 14<br />
km’dir. Örneğin; akya (Lichia amia) için (210d/24<br />
no, 480 mm ağ göz açıklığında) 4 km, gobene<br />
(tombik, tüllina, tulina) (Auxis rochei) (210d/18-<br />
24 no, 340 mm ağ göz açıklığında) için 6 km ve kılıç<br />
balığı için (210d/42 no, 440 mm ağ göz açıklığında,<br />
30 ağ göz derinliğinde) 4 km uzunluğunda ağlar<br />
hazırlanmaktadır. Kılıç balığı avcılığında sürüklenen<br />
solungaç ağları 150-3000 m derinlikte, 5-9 mil açıkta<br />
3, 4<br />
kullanılmaktadır.<br />
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI NİÇİN<br />
USULSÜZ BALIKÇILIK YÖNTEMLERİ ARASINDA<br />
YER ALIR?<br />
Bu ağların başlıca olumsuz etkisi hedef dışı<br />
türlerin avlanmasıdır. Ülkemizde, Ege Denizi’nde<br />
(Sivrice ve Fethiye Bölgesinde) yapılan çalışmada,<br />
yunuslar (Delphinus delphis), manta (Mobula<br />
mobular), pervane balığı (Mola mola), köpek<br />
balığı (Mustelus vulgaris), mavi yüzgeçli orkinos<br />
veya orkinos (Thunnus thynnus), yazılı orkinos<br />
(Euthynnus alletteratus), Akdeniz kılıcı veya kılıç<br />
balığı (Tetrapturus belone), uzun kanat orkinos<br />
veya albakor (Thunnus alalunga), gobene (tombik,<br />
tüllina, tulina) (Auxis rochei), lambuka (Coryphaena<br />
hippurus), hedef dışı av olarak kaydedilmiştir. 4<br />
Öztürk vd. (2001) arkadaşları tarafından Ege<br />
Denizi’nde yapılan çalışmada da yunuslar sürüklenen<br />
solungaç ağları ile kılıç balığı avcılığında hedef dışı<br />
av olarak kaydedilmiştir. Yunuslar hem ulusal ve<br />
uluslararası mevzuatlarca koruma altına alınmış<br />
93<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
94<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
olmakla birlikte, pervane ve lambuka balıkları da<br />
ulusal mevzuatımızca avlanması tamamen yasak cins<br />
8, 9, 10<br />
ve türler kapsamındadır.<br />
Bu ağlar, Kuzey ve Güney Pasifik, Hindistan ve<br />
Atlantik Okyanuslarında başlıca Japon, Tayvan ve<br />
Güney Kore balıkçı gemilerince kalamar, salmon ve<br />
orkinos avlamak için kullanılmaktadırlar. İtalyan ve<br />
İspanya balıkçı gemileri Akdeniz’de bu ağlar ile avcılık<br />
yapmaktadırlar. 11 Ülkemiz’de ise sürüklenen solungaç<br />
ağları balıkçılığı halen ilk evrelerdedir. Avlanma<br />
mevsimi kısa sürelidir. Ağlar, İtalya ve Fas’ta olduğu<br />
gibi çok büyük boyutlara ulaşmamıştır. 12 Dünyada,<br />
bu ağlar çok kuvvetli monofilament naylon ağdan<br />
yapıldığı için “ölüm yolları” olarak isimlendirilir. Her<br />
bir ağ 8-12 m derinliğinde ve genellikle 32-40 km<br />
uzunluğunda olmakla beraber 65 km uzunluğunda<br />
kullanılabilmektedir. Bu ağlar çoğunlukla gece<br />
denize bırakılmakta, akıntı ile sürüklenerek av<br />
vermektedirler. Bu avcılık yöntemi çok fazla oranda<br />
hedef dışı av verir. Her bir avda yaklaşık % 40-50<br />
kayıp vardır. Su içinde hemen hemen görünmez<br />
olduğu için bir çok yunus, balina, deniz aslanı,<br />
kaplumbağa ve deniz kuşu bu ağlara takılmaktadır. 11<br />
Sürüklenen solungaç ağları sıklıkla avcılık yaparken<br />
kaybolmakta veya kopmaktadır. Serbest kalan bu<br />
ağlar, avlanan deniz canlılarının ağırlığından dolayı su<br />
dibine batıncaya kadar avlamaya devam etmektedir.<br />
Bu nedenle bu balıkçılığa “hayalet balıkçılık” veya bu<br />
ağlara “hayalet ağ” denmektedir. 11<br />
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARIN<br />
KULLANIMININ YASAKLANMASI<br />
1989 yılında Birleşmiş Milletler (United Nations)<br />
tarafından bu ağlarla balıkçılığın durdurulmasına<br />
karar verilmiştir. Güney Pasifik’te, büyük sürüklenen<br />
solungaç ağları ile yapılan balıkçılık Wellington<br />
anlaşmasına (1989) göre yasaklanmıştır. Avrupa’da,<br />
ilk olarak Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi (European<br />
Union Council of Ministers) AB birliğine üye<br />
devletlere ait balıkçı teknelerinin maksimum 2,5 km<br />
uzunluğundaki ağların kullanımını yasaklamış ve<br />
1998 yılında, 1 Ocak 2002’den itibaren, Akdeniz ve<br />
Atlantik’te bu ağların kullanımının yasaklanmasına<br />
karar verilmiştir. 13<br />
O dönemde, 670 İtalyan, 70 Fransız ve yaklaşık<br />
30 İngiliz ve İrlanda teknesi bu avcılık yöntemini<br />
kullanıyordu. Birkaç yıl öncesinde de, 100 İspanyol<br />
teknesi Gibraltar Boğazı’nda bu ağları kullanmıştır.<br />
Şekil 2: Ülkemiz sularında kullanılan sürüklenen<br />
solungaç ağları (drift-nets)<br />
Bununla birlikte, İspanya hükümeti AB kararından<br />
önce bu ağların kullanımını çoktan yasaklamıştır. 12<br />
AB’nin, 1992 yılında açık denizde çok büyük<br />
sürüklenen solungaç ağların kullanımını yasaklayan<br />
Birleşmiş Milletler Kararlarını (United Nations<br />
Resolutions 44/225, 1989; 1991) kabul etmesi 6<br />
yıl sürmüştür. Bu ağların yasaklanma süreci için 10<br />
yıl geçmiştir ve bugün halen bu usulsüz balıkçılık<br />
yöntemi Avrupa filoları tarafından kullanılan geçerli<br />
balıkçılık yöntemi olmaya devam etmektedir. 12<br />
Benzer tavsiye ve kararlar, 1997 ve 2005 yıllarında<br />
Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (General<br />
Fisheries Commission for the Mediterranean - GFCM)<br />
ve 2003 yılında Ton Balıklarını Koruma Uluslararası<br />
Komisyonu (International Commission for the<br />
Conservation of Atlantic Tuna - ICCAT) tarafından<br />
kabul edilmiştir. 12 Türkiye her iki komisyona da üye<br />
bir devlettir. 14, 15 Ülkemizde de sürüklenen solungaç<br />
ağlarının kullanımı, denizlerde ve içsularda ticari<br />
amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2002-2004<br />
av dönemine ait 35/1 numaralı sirkülerde tamamen<br />
yasaklanmış, denizlerde ve içsularda ticari amaçlı<br />
su ürünleri avcılığını düzenleyen 2004-2006 av<br />
dönemine ait 36/1 numaralı sirkülerde sadece 2,5<br />
km’den uzun ağların kullanımı yasaklanmış ve<br />
denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri<br />
avcılığını düzenleyen 2006-2008 av dönemine ait<br />
37/1 numaralı sirkülerde bu ağların kullanımı tekrar<br />
tamamen yasaklanmıştır.<br />
Ayrıca, AB’nin bu ağların kullanımının yasaklanmasına<br />
karşı gösterdiği davranış, bu ağlarla yapılan<br />
balıkçılığın diğer yakın ülkeler tarafından kullanımını<br />
desteklemiştir. Fas örnek verilebilir. 12<br />
Karadeniz, Akdeniz ve Bitişik Atlantik Alanlarındaki<br />
Memelileri Koruma Anlaşmasına (Agreement on<br />
the Conservation of Cetaceans of the Black Sea,<br />
Mediterranean Sea ve Contiguous Atlantic Area -<br />
ACCOBAMS) göre, son yıllarda Akdeniz’de bu ağları<br />
kullanmış olabilecek ülkeler Arnavutluk, Cezayir,<br />
İspanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Malta, Fas,<br />
Monako ve Türkiye’dir. 12<br />
Şu an, Akdeniz ve komşu sularda yaklaşık 500 dirftnet<br />
teknesi vardır (Fransa 76, İtalya’da 100 den fazla,<br />
Fas 177, Türkiye 50-100) ve bu teknelerin %60’ı AB<br />
üye ve üye olması muhtemel devletlere aittir. 12<br />
SONUÇ<br />
Sürüklenen solungaç ağları balıkçılığında hedef<br />
dışı türler avlanmaktadır. Bunlardan özellikle<br />
yunuslar nesli tehlikede olan türlerdendir. Ulusal<br />
ve uluslararası anlaşmalarca da koruma altına<br />
alınmışlardır. Kuzey Pasifik’te bu ağların, yıllık olarak<br />
85 bin deniz memelisini (70 bin yunus, yunusgiller ve<br />
14 bin fok) boğduğu tahmin edilmektedir. 11<br />
Öztürk (2001) ve Akyol (2005)’un Ülkemizde Ege<br />
Denizi’nde yaptığı çalışmalarda kılıç balığı avcılığında<br />
kullanılan bu ağların hedef dışı av olarak yunus,<br />
lambuka ve pervane balığını avladığı tespit edilmiştir.<br />
Her üç türde avlanması tamamen yasak cins ve türler<br />
9, 10<br />
kapsamındadır.<br />
Bu sebeplerden dolayı bu ağların kullanımı 1 Ocak<br />
2002’den itibaren AB Bakanlar Konseyi tarafından<br />
yasaklanmıştır. Benzer kararlar 1997 ve 2005<br />
yıllarında GFCM ve 2003 yılında ICCAT tarafından<br />
da kabul edilmiştir. Ülkemizin de üye olduğu bu<br />
Komisyon kararları doğrultusunda bu ağların<br />
kullanımı yasaklanmıştır.<br />
Sonuç olarak, hemen hemen tüm balıkçılık<br />
yöntemlerinin deniz tabiatına etkisi vardır ve yanlış<br />
çevrede kullanıldığı zaman zararlı olacağı göz önünde<br />
tutulmalıdır. Dip trolünün deniz çayırı alanlarında<br />
kullanılması (çoğu alan genel olarak yasaklanmış<br />
olmasına rağmen) veya dip trolünün derin deniz<br />
ekosisteminde kullanılması örnek verilebilir. GFCM<br />
tarafından 1000 m derin denizde dip trolünün<br />
kullanılması yasaklanmıştır. Bu, Akdeniz’in derin<br />
deniz ekosisteminin korunması için çok önemlidir.<br />
Dünyada bir ilktir. Derin deniz trol avcılığının<br />
yasaklanması eşsiz derin deniz habitatlarını (bir<br />
hayvan ve ya bitkinin yetiştiği doğal ortam); soğuk su<br />
mercanlarını, deniz dağlarını, denizaltı kanyonlarını,<br />
çok tuzlu havuzları, keşfedilebilecek binlerce yeni<br />
türü koruyacaktır. Akdeniz deniz faunasının (belli<br />
bir bölgede yaşayan hayvanların tümü) çeyreğinden<br />
fazlası endemiktir (belli bir yere özgü). Endemizmin<br />
yüzdesi derin sularda daha yüksektir. Ekolojik olarak<br />
kolaylıkla zarar görebilecek alanlar Akdeniz’in derin<br />
sularında bulunur. Aynı zamanda, berlam ve karides<br />
gibi çok değerli stokların yok olmasını önleyecektir.<br />
Ülkemizde de dip trolünün 1000 m derinde<br />
9, 16, 17, 18<br />
kullanılması yasaklanmıştır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nca yapılan balıkçıları<br />
bilinçlendirme toplantılarında, hemen hemen tüm<br />
balıkçılık yöntemlerinin deniz tabiatına etkisinin olduğu<br />
ve yanlış çevrede kullanıldığı zaman zararlı olabileceğinin<br />
açıklanması son derece önemli bir konudur.<br />
KAYNAKLAR:<br />
1. AYDIN, C., GURBET, R., ULAŞ, A., 2005. ALGARNA TAKIMLARININ AV<br />
KOMPOZİSYONU VE BALIKÇILIK ORTAMINA ETKİLERİ, E.Ü. SU ÜRÜNLERİ DERGİSİ,<br />
CİLT 22, SAYI (1-2): 39–42.<br />
2. http://ec.europa.eu/fisheries/press_corner/press_releases/com06_60_working_doc_<br />
en.pdf<br />
3. ÖZTÜRK, B., AMAHA, ÖZTÜRK, A. A., DEDE, A., 2001. DOLPHİN BYCATCH İN THE<br />
SWORDFİSH DRİFTNET FİSHERY İN THE AEGEAN SEA, RAPP. COTTON, İNT. MER<br />
MEDİT., 36.<br />
4. AKYOL, O., ERDEM, M., ÜNAL, V., CEYHAN, T., 2005. INVESTİGATİONS ON DRİFT-<br />
NET FİSHERY FOR SWORDFİSH (XİPHİAS GLADİUS L.) İN THE AEGEAN SEA, TURK J.<br />
VET. ANİM. SCİ. 29: 1225-1231<br />
5. http://www.fao.org/figis/servlet/geartype?fid=220<br />
6. http://www.ejfoundation.org/page166.html<br />
7. http://www.ims.metu.edu.tr/DenizSozluk/ABC/s.htm)<br />
8. http://rega.basbakanlik.gov.tr/Eskiler/2005/12/20051231M2-25.htm<br />
9. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />
DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />
2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />
10. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />
DENİZLERDE VE İÇSULARDA AMATÖR (SPORTİF) AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI<br />
DÜZENLEYEN 2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/2 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />
11. http://www.botany.uwc.ac.za/Envfacts/facts/gill_nets.htm<br />
12. http://oceana.org/fileadmin/oceana/uploads/europe/reports/the_use_of_driftnetseng.pdf<br />
13. http://www.ccb.se/downloads/fiskfolder5.pdf<br />
14. http://www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_mapandmem.htm<br />
15. http://www.intfish.net/orgs/fisheries/iccat.htm<br />
16. http://www.ciesm.org/news/policy/0303.htm<br />
17. http://www.panda.org/news_facts/newsroom/news/index.<br />
cfm?uNewsID=18831&uLangID=1<br />
18. http://www.oceansatlas.org/world_fisheries_and_aquaculture/html/issues/ecosys/<br />
desrpract/default.htm<br />
19. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />
DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />
2002-2004 AV DÖNEMİNE AİT 35/1 NUMARALI SİRKÜLER., ANKARA.<br />
20. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />
DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />
2004-2006 AV DÖNEMİNE AİT 36/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />
95<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
96<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
KAÇAKÇILIK, İSTİHBARAT, HAREKAT ve<br />
BİLGİ TOPLAMA (KİHBİ) DAİRE<br />
BAŞKANLIĞINDA BİLGİ TOPLAMA<br />
İŞLEMLERİ KONUSUNDA ULAŞILAN DÜZEY<br />
[ Hazırlayan ] Ö. Faruk GÜNAY | İçişleri Bakanlığı KİHBİ Dairesi Başkanı<br />
İçişleri Bakanlığı, yurdun iç güvenliğinin ve<br />
asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel<br />
ahlakın korunması amacıyla kurulmuş bir bakanlık<br />
olup, görevleri arasında; Bakanlığa bağlı iç güvenlik<br />
kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti<br />
ile bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini,<br />
asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada<br />
yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini<br />
önlemek, suçluları takip etmek ve yakalamak, her<br />
türlü kaçakçılığı men ve takip etmek yer almaktadır.<br />
Sayılan bu görevlerin yerine getirilmesinde; 3152<br />
Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında<br />
Kanunun 8. maddesinde ana hizmet birimleri arasında<br />
sayılan Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi<br />
Toplama Daire Başkanlığına da görev ve sorumluluklar<br />
yüklenmektedir. Bu görevlerde, suçluları takip etmek<br />
ve yakalamakla ilgili olarak 1980 yılında kurulan ve<br />
zaman içinde geliştirilen bir sistem kullanılmıştır.<br />
KURULUŞ<br />
Daha önce işlediği bir suçtan dolayı tüm yurtta<br />
aranıp da ele geçmeyen kimliği belirlenmiş kişilerle;<br />
çalıntı motorlu taşıtları, çalınan veya kaybedilen<br />
ateşli silahlarla her türlü kimlik belgelerini bulmak ve<br />
ele geçirmek, bu konuda iller düzeyinde derlenecek<br />
bilgilerin bir ana merkezde toplanmasını sağlamak,<br />
bu bilgilerin ilgili yerlere doğru olarak gönderilmesini<br />
sağlayarak, genel kolluk kuvvetlerinin adli ve idari<br />
tahkikatlarına hız ve açıklık kazandırmak ve kolluk<br />
kuvvetleri arasında etkin bir iş birliği ve koordinasyon<br />
sağlayarak zabıtanın halk nazarında saygınlığını<br />
arttırmak amacıyla İçişleri Bakanlığının 26 Mart<br />
1980 gün ve J.Gn.K. 0961-1-128-80/TSK.KOOR.<br />
(20) sayılı Onayı ile Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı<br />
kurulmuştur.<br />
12 Şubat 1983 tarih ve 3152 Sayılı İçişleri<br />
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla<br />
176 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri<br />
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin<br />
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına, Bazı<br />
Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve<br />
Bu Kanun Hükmünde Kararnameye İki Madde<br />
Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin<br />
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 8. maddesi<br />
ile Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama<br />
Dairesi Başkanlığı kurulmuş, İçişleri Bakanlığının<br />
ana hizmet birimi olarak belirlenmiştir. Genel Bilgi<br />
Toplama (GBT) Başkanlığı olarak da bilinen Bilgi<br />
Toplama Dairesi, bu tarihten itibaren Kaçakçılık<br />
ve İstihbarat Daire Başkanlığı ile birleştirilmiş ve<br />
müstakil bir daire başkanlığı olarak faaliyetlerini<br />
sürdürmeye başlamıştır.<br />
KİHBİ Daire Başkanlığı bünyesinde; Bakanlık,<br />
Jandarma, Emniyet ve Gümrük personeli görev<br />
yapmaktadır.<br />
GÖREVLERİ<br />
3152 sayılı Kanunun 13. maddesi KİHBİ Daire<br />
Başkanlığının görevlerini belirlemiştir.<br />
Buna göre;<br />
a) Her türlü kaçakçılık faaliyetlerine ait istihbaratı<br />
Devlet çapında toplayıp değerlendirmek, kaçakçılığı<br />
men, takip ve tahkikle görevli kuruluşlara bilgi<br />
vermek, bağlı kuruluşların önleme ve yakalama<br />
faaliyetlerini yönlendirmek ve ilgili kuruluşlar<br />
arasında koordinasyon ve işbirliği yapılması için<br />
gerekli tedbirleri almak,<br />
b) Kaçakçılıkla mücadele, hedef, taktik ve usullerini<br />
tespit etmek ve eğitici nitelikte yayınlar yapmak,<br />
c) Suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan veya<br />
kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği<br />
ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtlarını tutmak,<br />
güvenlik kuvvetlerine bildirmek, görevli kuruluşlarla,<br />
ilgili kuvvetler arasında koordinasyon sağlamak ile<br />
görevlidir.<br />
Anlaşılacağı gibi Dairenin Bilgi Toplama konusundaki<br />
görevleri, (c) bendinde tanımlanan görevlerdir. Bu<br />
görevin yerine getirilmesi için bir yönerge çıkarılmış<br />
olup, tüm bilgi toplama işlemleri bu yönerge<br />
doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.<br />
BİLGİ TOPLAMA İŞLEMLERİNİN DAYANAĞI<br />
Bilgi toplama işlemlerinin hukuki dayanağı; 3152<br />
Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında<br />
Kanunun 13/c ve 33’üncü, 2559 Sayılı Polis Vazife<br />
ve Salahiyetleri Kanununun Ek-7’nci ve Jandarma<br />
Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 42/e<br />
maddeleridir. Bu maddelere dayanılarak; aranan ve<br />
bazı suçları işleyen kişilere ilişkin tutulan bilgiler,<br />
güvenliği sağlamakla görevli olan bağlı kuruluşlara<br />
yakalama ve istihbarat amacıyla yararlanılmak üzere<br />
kullandırılmaktadır.<br />
Yine bu çerçevede, eşyalarla ilgili olarak da kaybedilen,<br />
çalınan veya gasp edilen; motorlu taşıtlara, ateşli<br />
silahlara ve her türlü kimliği ispata yarayan belgelere<br />
ilişkin bilgi toplanarak güvenlik kuvvetlerinin<br />
kullanımına sunulmaktadır.<br />
Kurulduğu 1980 yılından itibaren; yukarıda belirtilen<br />
konulara ilişkin olarak tutulan bilgilere ait kayıtlar,<br />
mahallinde ve merkezde dolaplarda tutulan bilgi<br />
formları ile izlenmekte iken, gelişen bilgi ve iletişim<br />
teknolojisi doğrultusunda yapılması sağlanan<br />
programların faaliyete geçirilmesi sonucunda ülkenin<br />
her yerinden anında kullanılabilecek bir bilgi işletim<br />
sistemi ile çalışır hale getirilmiştir. Kısaca özetlenen bu<br />
sonuca varmak için Dairede gerçekleştirilen değişime<br />
bir göz atılması yerinde olacaktır.<br />
GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖNEMLİ ATILIMLAR<br />
1- Yapılan işin gereği olarak KİHBİ Daire<br />
Başkanlığında ve tüm ülkede görev yapan polis<br />
ve jandarma bilgi toplama birimlerinde toplanan<br />
bilgiler gizli bilgiler olup, sadece yetki verilen kişiler<br />
tarafından görülebilmektedir. Dayanak olarak adli<br />
işlemlerin esas alınması ve adliyeler ile güvenlik<br />
kuvvetleri arasında bilgi akışının düzenli olmaması<br />
nedeniyle tutulan bilgilerin güncellenmesinde<br />
sorunlar yaşanmıştır. Buna bir çözüm olabileceği<br />
düşüncesi ile 12.6.2002 tarihinde yönerge değişikliği<br />
yapılmış ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu henüz<br />
gündemde bile değilken, tüm bilgi toplama birimleri<br />
tarafından, kişilerin ya da avukatlarının yazılı<br />
başvurusu halinde kendilerine ilişkin bilginin<br />
verilmesine başlanmıştır.<br />
2- Ülke çapında görev yapan Gümrük Muhafaza<br />
personeli tarafından doğrudan gerçekleştirilen<br />
kaçakçılıkla mücadele çalışmaları sonucunda,<br />
savcılıklara sevk edilen suçlularla ilgili olarak KİHBİ<br />
Bilgi Sisteminde kayıt bulunmadığının tespit edilmesi<br />
üzerine; Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü<br />
ile birlikte yapılan çalışmalarımız sonucunda,<br />
Gümrük Müsteşarlığınca taşra birimlerine bir emir<br />
97<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
98<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
yayınlanmıştır. Söz konusu genelgenin güvenlik<br />
kuvvetlerine duyurulması için de Bakanlığımızın<br />
18.09.2002 tarihli genelgesi yayınlanmıştır. Bu<br />
genelgeler ile; gümrük idarelerince doğrudan<br />
yapılacak tüm operasyonların sonuçlanıp, Cumhuriyet<br />
başsavcılığına sevk işlemleri yapıldıktan sonra<br />
sanıklarla ilgili düzenlenecek vukuat raporunun<br />
Başkanlığımızca belirlenen formata uygun bir şekilde<br />
KİHBİ Bilgi Sistemine girilmek üzere mahalli mülki<br />
amirlikler aracılığı ile olayın geçtiği yer güvenlik<br />
kuvveti bilgi toplama birimlerine gönderilerek Bilgi<br />
Sistemine girilmesi sağlanmıştır.<br />
3- Bilgi sisteminde aranan kişilere ilişkin olarak;<br />
suç, nüfus ve ikametgah yeri güvenlik kuvvetleri<br />
tarafından gıyabi tutuklama ve yakalama<br />
müzekkerelerine dayanılarak açılmış mükerrer bilgi<br />
formları bulunduğu ve bunlardan dolayı vatandaşların<br />
mağduriyetine sebep olunduğunun anlaşılması<br />
üzerine 22.09.2002 tarihinde yayınlanan genelge<br />
ile, suç yeri haricinde düzenlenmiş mükerrer bilgi<br />
formlarının iptali, aranmadığı halde aranır durumda<br />
görünenlerin de düşüm ve iptal işlemlerinin<br />
yapılması sağlanmış, güvenlik kuvvetlerince haksız<br />
yakalamaların önüne geçilmeye çalışılmıştır.<br />
4- Bilgisayar ve tasnif kayıtlarında aranır durumda<br />
olup da yakalanarak adli makamlara ve askerlik şubesi<br />
başkanlıklarına teslim edilen şahıslara ait yapılan<br />
iptal ve düşüm işlemleri çizelgelerinin; yazışmalar<br />
ve postadan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle<br />
KİHBİ Daire Başkanlığına ulaşmasının zaman aldığı,<br />
bu süre içinde bilgisayar kayıtlarındaki işlemleri<br />
zamanında yapılmayan ve bilgisayar sisteminde<br />
iptal veya düşüm işlemi yapılmayan şahısların,<br />
aranmadığı halde “aranıyor” görünmeye devam ederek<br />
başka yer ve zamanlarda, güvenlik kuvvetlerince<br />
yeniden yakalanma ve gözaltına alınma işlemine tabi<br />
tutulabildikleri görülmüştür.<br />
Bu durumun engellenmesi amacıyla; 28.02.2003<br />
tarihinde valiliklere gönderilen yazı ile yakalananlar<br />
için bilgi formu düşüm ve iptal çizelgesinin İl Bilgi<br />
Toplama Birimlerince günlük olarak hazırlanarak<br />
Başkanlığımıza göndermeleri istenmiş, gelen listeler<br />
esas alınarak gereken işlemlerin ertesi gün içinde<br />
tamamlanması sağlanmıştır. 29.09.2003 tarihinden<br />
itibaren aynı işlemler, “yakalandı” konumunda<br />
olan kayıtlar için de uygulanmaya başlanmıştır.<br />
Uygulamalar ile, kırtasiye ve zaman israfının<br />
önlenmesi yanında vatandaş mağduriyetlerinin<br />
önlenmesi ve işlemlerin düzenli ve süratli bir şekilde<br />
yürütülmesi sağlanmıştır.<br />
Bu uygulamalar yeni projelerin uygulanmaya<br />
başlanmasından sonra daha da geliştirilmiş;<br />
arananlardan yakalananlara ilişkin olarak yakalayan<br />
güvenlik kuvveti bilgi toplama yetkilisinin bastığı<br />
“yakalandı butonu” ile arayan tüm birimlere mesaj<br />
gönderilmesi ve alınan bu mesaj doğrultusunda<br />
mahallinde doğrudan ve anında düşüm ve iptal<br />
işleminin gerçekleştirilmesi Eylül 2006’dan itibaren<br />
sağlanmıştır.<br />
5- MERNİS Projesinin faaliyete geçmesi ile nüfus<br />
bilgilerine ulaşmak üzere ilgili nüfus müdürlüğü<br />
ile yapılmakta olan yazışmalardan vazgeçilmiş,<br />
önce; suç yeri güvenlik kuvvetinin Kimlik Saptama<br />
Formu ile bulunduğu yerdeki nüfus müdürlüğüne<br />
müracaat etmesi ve alacağı nüfus kayıt örneğindeki<br />
bilgilere göre form düzenlemesi, daha sonra Nüfus<br />
ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Kimlik<br />
Paylaşım Sisteminin faaliyete geçirilmesinden<br />
itibaren de, bu sistem kullanılarak kişilerin kimlik<br />
bilgilerine bilgi sistemi üzerinden anında ulaşılması<br />
sağlanmıştır. Kimlik Paylaşım sistemini kullanmak<br />
ve kimlik bilgisi çıktısı alarak bilgi formu düzenlemek<br />
üzere Başkanlığımıza tahsis edilen şifrelerin güvenlik<br />
kuvvetlerine verileceği bildirilmiş ve zaman ve işgücü<br />
kaybının engellenmesi ile işlemlerin daha süratli<br />
yapılmasına olanak sağlanmıştır. Artık nüfus idareleri<br />
ile yazışmaya gerek kalmamıştır.<br />
6- Yine MERNİS’in uygulamaya geçmesinden sonra,<br />
KİHBİ Bilgi Sisteminde kaydı bulunan Türkiye<br />
Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kimlik bilgilerinin<br />
doğrulanmasını sağlamak amacıyla, sistemimizde yer<br />
alan suçlu kimlik bilgileri ile Nüfus ve Vatandaşlık<br />
İşleri Genel Müdürlüğü bilgileri karşılaştırılarak,<br />
kişilerin kimlik bilgilerinin eşleştirilmesi ve<br />
doğrulanması sağlanarak Türkiye Cumhuriyeti<br />
Kimlik Numaraları almaları sağlanmış, bu numaraya<br />
dayalı olarak alınan kimlik bilgileri esas alınarak<br />
sistemimizde yer alan bilgilerin doğrulanması işlemi<br />
gerçekleştirilmiştir. Böylece benzer kimlik bilgisine<br />
sahip kişilerle ilgili bir hak kayıpları ve zarara uğrama<br />
gibi durumların oluşması önlenmiştir.<br />
7- Hizmetin yürütülmesi için gerek duyulan bilgisayar<br />
programlarının yapılması, veri tabanlarının karşılıklı<br />
olarak kullanımının sağlanması amacıyla KİHBİ Daire<br />
Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma<br />
Genel <strong>Komutanlığı</strong> arasında 21.12.2004 tarihinde<br />
bir protokol imzalanması sağlanarak, suç işleyen ve<br />
aranan şahıslar yanında çalınan ve kaybedilen motorlu<br />
taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan<br />
her türlü belgelere ait bilgilerin, bilgisayar ortamında<br />
veri tabanına girilmesi ve sorgulanması, jandarma<br />
ve emniyet birimlerince ayrı ayrı yürütülen ancak<br />
verilen hizmetler gereği, uygulamada ortak kullanımı<br />
gerektiren sürücü ceza ve sürücü bilgileri, motorlu<br />
taşıt bilgileri, silah, pasaport ve ruhsat bilgilerinin<br />
tek bir veri tabanına girilmesi ve sorgulanması ve<br />
kullanılacak ortak programın esasları belirlenmiş,<br />
şahıs ve eşyalarla ilgili bilgilerin tutulması, saklanması<br />
ve kullanılmasına ait işlemler ile projelerin sevk<br />
ve koordinasyonunun Başkanlığımız kararları<br />
doğrultusunda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır.<br />
8- Bilgi Sistemimizde yer alan; 1982 yılında yayınlanan<br />
Bilgi Toplama Yönergesine dayanılarak ve geriye<br />
doğru işlem yapılarak tutulmuş olan ve yapılan tüm<br />
çalışmalara rağmen yargılama bilgilerine ulaşılarak<br />
doğrulanamayan kayıtların, alınan 23.11.2004 tarihli<br />
Bakanlık Onayı ile çıkarılması sağlanmış, böylece<br />
doğruluğu saptanamayan bilgilerden dolayı insanların<br />
hak ve özgürlüklerinin zedelenmesi engellenmiştir.<br />
9- Bilginin en önemli güç olarak açıkça kabul<br />
edildiği çağımızda, ülke çapında aynı alanda ve aynı<br />
amaçla çalışan kurumların bilgilerini paylaşarak<br />
güçlenecekleri düşüncesine sahip olarak; MİT ile<br />
Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan ve kara<br />
paranın aklanması ile mücadele eden Mali Suçlar<br />
Araştırma Kurumunun (MASAK) KİHBİ Bilgilerinden<br />
yararlandırılması sağlanmıştır.<br />
10- Tutulan kayıtların tamamının yargı yerlerinde<br />
yürütülmekte olan davalarla ilgili olması ve buralardan<br />
gelecek sonuç bilgileri esas alınarak güncellenen<br />
bilgiler olması nedeniyle, güvenlik kuvvetleri ile<br />
yargı yerleri arasında bilgi alış verişini sağlamak<br />
üzere Sanık Karar Takip Formu geliştirilmiş ve<br />
uygulamaya çalışılmıştır. Ancak Adalet Bakanlığınca<br />
bu form esas alınarak geri bilgi verilmesine ilişkin<br />
olarak farklı tarihlerde yayınlanan 8 adet genelgeye<br />
rağmen uygulamanın düzenli bir şekilde işletilmesi<br />
sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak sistemimizde<br />
yer alan bilgilerin güncelliğinin sağlanması<br />
güçleşmiştir. Bu durumun yarattığı sorunları ortadan<br />
kaldırmak amacıyla Adalet Bakanlığı ile yapılan<br />
görüşmeler sonucunda komisyon aşamasında<br />
yaptığımız bilgilendirme sonrasında CMK Uygulama<br />
Kanununa kolluğa bildirim adı altında bir madde<br />
eklenmesi sağlanmıştır. (5320 sayılı Kanun, md.16)<br />
Böylece yargı ile güvenlik kuvvetleri arasında yıllardır<br />
sağlanamayan bir bilgi alış verişi artık sağlanacak ve<br />
güvenlik kuvvetlerinin yargıya sevk ettiği evrakın<br />
sonucunu öğrenmesi mümkün olacaktır. Buna<br />
dayanarak KİHBİ Bilgi Sistemine girilen bilgilerin<br />
doğruluğu ve güncelliği de sağlanmış olacaktır.<br />
Ayrıca, adli makamlar tarafından çıkarılan müzekkere<br />
ile güvenlik kuvvetlerince aranması istenen kişilerin<br />
sistemimize aranma bilgisi girildikten sonra, kişilerin<br />
doğrudan adli makamlara teslim olarak işlemlerini<br />
bitirmesi sonrası aranma durumlarına ilişkin<br />
hususun ortadan kalkmasına rağmen bu durumun<br />
adli makamlarca kolluğa bildirilmemesi ya da zaman<br />
zaman geç bildirilmesi gibi durumlarla karşılaşılmış<br />
ve buna bağlı olarak şahısların haksız yere yeniden<br />
yakalanabilmeleri söz konusu olmuştur. Sorunun<br />
giderilmesi amacıyla, TBMM’de görüşülmekte olan<br />
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa, Dairemiz<br />
uğraşları sonucu 90/6 madde olarak; “yakalama<br />
emirlerinin çıkarılma amacının ortadan kalkması<br />
durumunda mahkeme, hakim veya Cumhuriyet<br />
savcısı tarafından yakalama emrinin derhal iadesinin<br />
istenmesi”, ibaresi eklenmiştir.<br />
11- Bilgi Toplama Yönergesi doğrultusunda yürütülen<br />
kayıt tutma işlemleri çerçevesinde bilgi sistemimizde;<br />
suç işleyip ele geçmeyen yakalanmış da olsa bazı suçları<br />
işleyen, kayıp olan ve belli hakları kullanması konusunda<br />
haklarında sınırlama getirilen kişiler ile çalınan,<br />
kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan<br />
dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele<br />
geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve<br />
kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtları<br />
tutulmaktadır. Bu kayıtlar; daha önce işlenen her<br />
türlü suça ilişkin Cumhuriyet başsavcılıkları ve nüfus<br />
müdürlükleri ile irtibat kurularak edinilen suç ve kimlik<br />
bilgileri esas alınarak oluşturulan bilgi formlarının, il<br />
jandarma komutanlıkları ve il emniyet müdürlüklerinin<br />
Bilgi Toplama Birimlerince Başkanlığımıza gönderilmesi<br />
ve merkezden bilgi sistemine girilerek taşrada<br />
görev yapan tüm güvenlik kuvvetlerine gösterilmek<br />
şeklinde tutulmakta iken, bu işlemin gelişen bilgi ve<br />
iletişim teknolojisinden yaralanılarak, bilgisayar ağları<br />
aracılığıyla mahallinden yapılması uygun görülerek<br />
gerekli çalışmalar Başkanlığımızca başlatılmıştır.<br />
Bu görevlerin bilgi işlem teknolojileri kullanılarak<br />
e-devlet kapsamında yürütülebilmesi için aşağıdaki<br />
projeler yapılarak uygulamaya konulmuştur:<br />
99<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
100<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
1. Kişilere İlişkin KİHBİ Bilgi Toplama Projesi:<br />
Kişilere ilişkin olarak tutulmakta olan “aranan”<br />
ve “yakalandı” kayıtlarının ülkenin her yanında<br />
tamamlanan formların posta ile gönderilip merkezde<br />
bilgisayarlara yüklenmesi yerine, bu işlemlerin<br />
mahallinde görev yapan bilgi toplama görevlileri<br />
tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak bir<br />
yazılımın gerçekleştirilmesi yapılan değerlendirmeler<br />
sonucu uygun görülerek gereken programın yazılması<br />
Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong> Muhabere Elektronik<br />
Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığından istenmiştir.<br />
Talebimiz doğrultusunda; MEBS Başkanlığınca<br />
yazılımı tamamlanan program 2005 yılı başında tüm<br />
güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.<br />
Projenin uygulanmaya başlanması ile; kişilere ilişkin<br />
arama ve diğer kayıtların mahallinden, doğrudan<br />
polis ve jandarma bilgi toplama birimlerince, veri<br />
girişi, düşüm ve iptal işlemleri etkin bir şekilde yerine<br />
getirilebilir olmuştur.<br />
Ayrıca arşiv araştırması ve diğer toplu sorgulamaların<br />
yapılmasına olanak sağlayan bir çalışma düzeni<br />
kurularak güvenlik kuvvetlerine, görevlerini yerine<br />
getirirken kullanacak yeni araçlar kazandırılmıştır.<br />
Nitekim bağlı kuruluşlarımızdan Polis ve Jandarma<br />
bu olanaktan yararlanarak; Kimlik Bildirme Kanunu<br />
gibi kanunlarla elde edilen bilgileri toplu sorgulayarak<br />
görevlerinin gereğini yapmada daha etkili hale<br />
gelmişlerdir.<br />
2. Eşyalara İlişkin KİHBİ Kayıp Eşya ve Belge<br />
Projesi:<br />
Kişilere ilişkin olarak uygulamaya geçirilen programdan<br />
hemen sonra, çalınan kaybolan, gasp edilen veya bir<br />
olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine<br />
karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların,<br />
ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her<br />
türlü belgelerin, kısaca bizim eşya bilgileri olarak<br />
tanımladığımız kayıtların da, kişiler için kullanılan<br />
bilgi toplama yöntemi ile aynı biçimde bilgisayar ağları<br />
kullanılarak mahallinden yapılması doğrultusunda<br />
karar alınmış ve gereken programın yazılması bu<br />
kez Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi<br />
Başkanlığından istenmiştir. Talebimiz doğrultusunda;<br />
Emniyet Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yazılımı<br />
tamamlanan program, 2006 yılı içerisinde tüm<br />
güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.<br />
Projenin uygulanmaya başlanması ile; kaybolan,<br />
çalınan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan<br />
dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele<br />
geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve<br />
kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin mahallinde<br />
veri girişi, aranma/bulunma bilgisi ekleme işlemleri de<br />
anında yapılabilir hale getirilmiştir.<br />
Kayıp nüfus cüzdanları ile ilgili olarak, Yönergemiz<br />
doğrultusunda yürütülen form açarak aramaya<br />
alma işleminden vazgeçilerek bu konuda MERNİS<br />
projesinden yararlanılacak bir düzen kurulmuştur.<br />
Tüm nüfus idareleri tarafından kayıp ve çalıntı<br />
nüfus cüzdanlarına ilişkin bilgilerin MERNİS’te<br />
tutulduğu tespit edilmiş ve yeni Eşya ve Belge<br />
Projesine bu bilgiye güvenlik kuvvetlerinin ulaşmasını<br />
ve görmesini sağlayacak bir bölüm eklenmiştir.<br />
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün de<br />
katkılarıyla gerçekleştirilen bu uygulama sonucunda<br />
bir yandan, milyonlarla ifade edilen kayıp ve çalıntı<br />
nüfus cüzdan bilgisine tüm güvenlik kuvvetlerinin<br />
doğrudan ulaşmaları ve izleyebilmeleri sağlanmış<br />
bir yandan da, bu işlemler için bilgi toplama<br />
birimlerinde form açmak için harcanan emek, zaman<br />
ve kırtasiyeden tasarruf edilmiştir.<br />
PROJELERİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN<br />
SAĞLADIĞI SONUÇLAR<br />
Birkaç paragraf ile kısaca özetlenen projelerin<br />
gerçekleştirilmesi öncesinde; Jandarma Genel<br />
<strong>Komutanlığı</strong>, Emniyet Genel Müdürlüğü ve KİHBİ<br />
Daire Başkanlığı personeli tarafından yürütülen, uzun<br />
emek ve çaba harcanan çalışmalar gerçekleştirilmiş,<br />
ortaya çıkan ve burada sayılamayacak kadar çok ve<br />
çeşitli sorunlar birlikte çözüme ulaştırılmış ve son<br />
olarak Bakanlık Makamının da onayı alınarak projeler<br />
uygulamaya konulmuştur.<br />
Emniyet ve Jandarma bilgisayar ağları kullandırılarak<br />
gerçekleştirilen projeler, her iki kurumun farklı bilgisayar<br />
sistemlerine sahip olmalarından dolayı bugüne kadar<br />
gerçekleştirilemeyen bilgi paylaşımı konusunda da<br />
bir ilk olmuştur. İki kurum personelinin KİHBİ adına<br />
topladığı bilgiler, yine iki kurum personeline KİHBİ<br />
üzerinden kullandırılmıştır. Bu kullanım içine, 2003<br />
yılı başından itibaren sorgulama amaçlı olarak dahil<br />
edilen Bakanlığımızın üçüncü bağlı kuruluşu olan <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nı da eklemek gerekir.<br />
Böylece her iki proje de, ülke çapında Bakanlığımızın<br />
bağlı kuruluşları olan Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong>,<br />
Emniyet Genel Müdürlüğü ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> personelince ortak kullanılabilen ilk<br />
programlar olmuştur.<br />
101<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
102<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
KOMİK AMA GERÇEK<br />
ALO-158 HİKAYELERİ<br />
[ Hazırlayan ] Kerem TAMKOÇ | Svl. Me.<br />
Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />
İhbar Sahibi : İyi günler, apartmanımızın su<br />
borusu patladı.<br />
Operatör : Su arızanın telefon numarası 185<br />
hanımefendi.<br />
İhbar Sahibi : Ama 185’e kimse cevap vermiyor.<br />
Operatör : ??<br />
Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />
İhbar Sahibi : Kızım denizde kayboldu.<br />
Operatör : Öncelikle adınızı ve telefon<br />
numaranızı alabilir miyim<br />
hanımefendi?<br />
İhbar Sahibi : Ayşe KAYA, cep telefonum,<br />
05XX XXX XX XX.<br />
(İhbar sahibinin sesinden hattı devamlı meşgul eden<br />
kişi olduğunun anlaşılması üzerine)<br />
Operatör : T.C. Kimlik numaranızı alabilir<br />
miyim?<br />
İhbar Sahibi : 637423125454<br />
Operatör : Hanımefendi kimlik numaranız<br />
1 hane fazla.<br />
İhbar Sahibi : O zaman son rakamı<br />
çıkarabiliriz.<br />
Operatör : ??<br />
İhbar Sahibi : Veya ilk rakam da olur...<br />
Operatör : ??<br />
Türkiye’nin her yerinden 24 saat ücretsiz ulaşılabilen<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> ALO-158 ihbar hattına<br />
zaman zaman gelen farklı içerikte ihbarlardan<br />
bazılarını sizlerle paylaşalım istedik.<br />
Sabit veya mobil telefonlardan ALO-158 <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> İhbar Hattı arandığında “<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
<strong>Komutanlığı</strong> – Ankara, İhbarınız varsa 4’ü tuşlayın”<br />
bant kaydı dinlenir, İhbar Sahibi 4’ü tuşlar:<br />
Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />
İhbar Sahibi : Saat kaç?<br />
Operatör : ??<br />
Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />
İhbar Sahibi : Orası neresi?<br />
Operatör : ??<br />
Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />
İhbar Sahibi : Kontörüm bitti, bana kontör<br />
gönderir misiniz?<br />
Operatör : ??<br />
Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />
İhbar Sahibi : Telefonumu dinliyormuşsunuz.<br />
Operatör : Yalnızca Alo-158 ihbar hattı<br />
üzerinden yaptığınız görüşmeler<br />
kaydediliyor beyefendi.<br />
İhbar Sahibi : İyi de niye dinliyorsunuz?<br />
Operatör : Beyefendi telefonunuz<br />
dinlenmiyor, yalnızca bizi<br />
aradığınızda yaptığınız<br />
görüşmeler kaydediliyor.<br />
İhbar Sahibi : Ben sizi aramadım ki.<br />
Operatör : ??<br />
Denizde yardıma ihtiyacı olanların ALO-158<br />
hattından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na<br />
ulaşabilmeleri için lütfen gereksiz aramalarla<br />
ALO-158 hattını meşgul etmeyin. Unutmayın! Bir<br />
gün sizin de denizde yardıma ihtiyacınız olabilir!<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />
İHBAR ve<br />
TALEP HATTI<br />
Her an tetikte olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personeli<br />
çoğu kez hayatlarını tehlikeye atma<br />
pahasına görevini büyük bir özveri ile yerine<br />
getirmektedir. ALO 158’i arayarak <strong>Sahil</strong><br />
<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na Türkiye’nin her<br />
yerinden 24 saat ÜCRETSİZ ulaşabilirsiniz.<br />
• Denizde tehlikede olanların yardım talepleri,<br />
• Denizi kirleten her türlü davranış,<br />
• Denizden yapılan her türlü kaçakçılık,<br />
• Yasa dışı su ürünleri avcılığı ve dalış,<br />
• Kıyılarımızdan ülkemize yasa dışı giriş ve çıkışlar,<br />
• Denizlerimizde yapılacak terörist eylemlere ilişkin duyumlar,<br />
konularında ALO 158 telefonunu arayabilirsiniz.<br />
ALO 158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Özel Hizmet Telefonu Türkiye’nin her yerinden, her an <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na ulaşabileceğiniz<br />
bir yardım ve ihbar hattıdır. 158 telefon hattı, hem yardım isteklerinin anında <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na ulaşması, hem de<br />
denizlerimizde yapılan kanunsuz eylemlerin ihbar edilmesi amacı ile kurulmuştur.<br />
ALO 158 hattına gelen ihbar ve taleplerinizi değerlendiren <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> personeli derhal olaylara müdahale edecek ve<br />
güvenliğin sağlanması için gereken tüm tedbirleri alacaktır.<br />
Açık denizden ve yurt dışı aramalarda: +90 312 158 00 00
104<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ETİK ve AHLAK<br />
[ Hazırlayan ] Güray DEMİR | SG Kd. Ütğm.<br />
Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışların incelenmesi demektir. Etik veya<br />
en yalın tanımıyla töre bilimi Yunanca “ethos” yani “töre” sözcüğünden türemiştir. Ethos, karakter<br />
anlamındadır. Hangi değerlerin benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin diğerlerine<br />
olan sorumlulukları karakter ya da “etik” meselesidir. Etik, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlak<br />
kavramının doğasını anlamaya çalışır.<br />
Etik; insan yaşamını ilgilendiren konularda<br />
yapılabilecek hareketlerin sınırlarını belirleyen,<br />
davranışların öncesinde yol gösterici ve sınırlayıcı<br />
kurallar topluluğudur. Diğer bir ifadeyle; insan tutum<br />
ve davranışlarının iyi/doğru ya da kötü/yanlış olarak<br />
değerlendirilmesidir.<br />
Felsefenin bir dalı olan etik insan yaşamını<br />
ilgilendiren konularda yapılabilecek hareketlerin<br />
sınırlarını belirleyen, davranışların öncesinde yol<br />
gösterici ve sınırlayıcı kurallar topluluğudur.<br />
Etik terimi, genellikle, ahlak terimiyle değişimli<br />
olarak kullanılır. Ahlak terimi “morality”, etimolojik<br />
köken olarak etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da<br />
gelenek-görenek anlamına gelmektedir. Batı dillerinde<br />
ise “Ahlak” kelimesi “moral” kelimesi ile karşılanır<br />
ve adet, alışkanlık, karakter anlamlarına gelen mos<br />
(çoğulu mores) kelimesine dayanır.<br />
Etik batı geleneğinde ahlak felsefesi olarak da<br />
anılmıştır. İnsanlar arası ilişkilerde “değer”<br />
sorunlarını inceler ve ahlakın nasıl olması gerektiğini<br />
ortaya koymaya çalışır. Türkçe’de ise etik sözcüğü<br />
ahlâk bilimi olarak anılmıştır. Ayrıca ahlak sözcüğü ile<br />
eş anlamlı olarak da kullanılır.<br />
“Etik” ile “ahlak” birbiriyle ilişkili ve birbirlerinin<br />
yerine kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklıdır.<br />
Bu ikisi arasındaki ayrımı daha iyi açıklamak<br />
gerekirse; Etik yani ahlak felsefesi, “insanların kurduğu<br />
bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan<br />
değerleri, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi<br />
ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir.’’<br />
Ahlak daha çok sosyolojik bir olay olarak bir toplumda<br />
var olan davranış standartları ve kurallarını ifade eder<br />
ve her toplum bir ahlaka sahiptir. Bunlar çift taraflı ve<br />
tüm taraflara yarar sağlayan kurallardır.<br />
Öte yandan tüm kurallar -elbette ki- ahlakın bir<br />
parçası değildir. Örneğin karşıdan karşıya geçerken<br />
iki tarafa da bakmak, sağduyulu olmanın bir gereğidir.<br />
Bazı kurallar da nezaket kurallarıdır ve bunlar<br />
ahlaktan ayrılırlar ve bu anlamda doğru ya da yanlış<br />
olarak değerlendirilemezler.<br />
Ahlak aynı zamanda belirli bir toplumda belirli<br />
bir zaman ve alanla tanımlıdır. Örneğin belirli bir<br />
ülkedeki belirli bir grubun ahlakından söz edilebilir,<br />
1850’lerdeki Amerika ile 1990’lardaki Amerika’nın<br />
ahlakından bahsedilebilir, keza Marks’ın belirttiği<br />
gibi toplumdaki farklı sınıfların ahlakından söz<br />
edilebilir, etik ise bazen ahlakla eş anlamlı olarak<br />
kullanılmakla birlikte daha çok özel gruplar için<br />
belirlenmiş davranışlar veya davranış kuralları olarak<br />
tanımlanabilir. Bu anlamda muhasebeci etiğinden<br />
veya borsa aracılarının etiğinden bahsedebiliriz.<br />
Ahlak ile etik arasındaki temel fark;<br />
Etiğin daha soyut, evrensel ve genel geçerliliğe sahip<br />
olması, ahlakın dışsal nedenlerle (din, çevre vb.)<br />
şekillenmesine karşın etiğin değerlerimize dayanan<br />
içsel bir güdü olması, yani nasıl davranmamız gerektiği<br />
bize söylendiği için değil, gerçekten doğru olduğuna<br />
ve öyle davranmamız gerektiğine inandığımız için o<br />
şekilde davranmamız olarak açıklanabilir.<br />
Ahlak felsefesi ya da ahlakbilim şeklinde de ifade<br />
edilebilen etik; insanın bireysel ve toplumsal<br />
ilişkilerini nasıl yönlendirmesi gerektiğini, iyi<br />
ve kötü söz ve davranışı belirleyecek ölçütlerin<br />
neler olabileceğini inceleyen bilim dalı olarak<br />
tanımlanabilir.<br />
Esas amacı iyiyi ve doğruyu bulmak ve hakim kılmak<br />
olan etiğin dört temel ilkesi vardır. Bunlar; Adalet -<br />
Hakkaniyet, Tarafsızlık - Eşitlik, Dürüstlük - Doğruluk ve<br />
Sorumluluk - Bencil Olmamaktır.<br />
Tüm ilkelerin toplamında ise faziletli ve erdemli bir<br />
insan olmak vardır.<br />
Son olarak ahlak; gelenekler, alışkanlıklar, örfadetler,<br />
yaşam biçimleri gibi her toplumda farklılık<br />
gösterebilecek değerlerdir. Etik ise; dürüstlük,<br />
yardımseverlik, doğruluk, adaletli olmak, hırsızlık<br />
yapmamak, yalan söylememek, cana kıymamak,<br />
insan haklarına saygılı olmak gibi dünyanın her<br />
yerinde geçerli değerler topluluğudur.<br />
ETİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE FARKLI<br />
ETİK ANLAYIŞLARI<br />
Etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı<br />
bilinmemekle beraber, dünyanın farklı yerlerinde<br />
birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik<br />
anlayışının var olduğu bilinmektedir.<br />
Felsefi etik anlayışına “Antik Çağ Çin Felsefesi”nde<br />
ve yine “Antik Yunan Felsefesi”nde rastlanmaktadır.<br />
Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefi etik anlayışları,<br />
ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal<br />
yapısıyla yakından ilişkilidir.<br />
Demokritos’un aforizmalarından bir kısmı etik<br />
sorunlara dairdir. Demokritos’un etik görüşü doğa<br />
felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü<br />
olmak huzur ve dinginliği, dinginlik ise mutluluğu<br />
getirir ve insanın temel hedefi mutluluktur.<br />
Sofistler ise daha farklı ve göreli bir etik anlayışını<br />
benimsemişlerdir; genel geçer anlamda kabul<br />
görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur, her<br />
şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü<br />
de kişiye bağlıdır. Etikte görecelilik ve öznelliği<br />
savunan ilk düşünce Sofistlerindir, bu da Sofistlerin<br />
etik düşüncesini önemli kılar. Fakat Sofistlerin<br />
etik yaklaşımını önemli kılan bir başka nokta da<br />
Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla<br />
sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem<br />
sahibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini<br />
belirtmeleriydi.<br />
Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış,<br />
erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde<br />
bulunabileceğini öne sürmüştür. Burada bilgi<br />
erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı.<br />
Sokrates’in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik<br />
düşüncelerinin ilk örneklerindendir.<br />
Platon etik sorunlarını devlet ve toplum<br />
kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten<br />
ziyade toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır.<br />
105<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
106<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />
DAVRANIŞLARIMIZA REHBERLİK EDEN ETİK İLKELERİMİZ;<br />
• Cumhuriyetin gerektirdiği yurttaşlık görevlerini<br />
yerine getiririz.<br />
• Atatürk İlke ve Devrimlerini bilir ve uygularız.<br />
• Vatanımıza ve milletimize en iyi şekilde hizmet<br />
ederiz.<br />
• <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> misyon ve<br />
vizyonunu destekleriz.<br />
• Kaynakları maksadına uygun kullanırız.<br />
• Görevimizi bilir ve uygularız.<br />
• Yüksek vazife bilincine sahibiz.<br />
• Kanunlara ve amirlere mutlak itaat ederiz.<br />
• Moral ve motivasyona önem veririz.<br />
• Ekip ruhuna sahibiz.<br />
• Mesleğimizi severiz.<br />
• Daima daha iyiyi hedef alırız.<br />
• Araştırıcı, inceleyici ve sorgulayıcıyız.<br />
• İnisiyatif sahibiyiz.<br />
• Kurumsal yapıyı bilir ve uygularız.<br />
• Denizi ve denizciliği severiz.<br />
Platon’un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi<br />
soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir.<br />
Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı<br />
olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu.<br />
Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir<br />
ahlâksal bağ olduğu söylenemez.<br />
Aristoteles’in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal<br />
unsurlar barındırmış, dönemin tarihsel ve toplumsal<br />
gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir.<br />
Aristoteles’in etik anlayışındaki en önemli<br />
noktalardan biri onun “zoon politikon” kavramıdır.<br />
Zoon politikon özgür insandır, toplumsal (sosyal)<br />
insandır. İnsan varlığının toplumsal oluşunun<br />
kabulü açısından bu ilk adımdı. Aslında Aristoteles<br />
de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı<br />
fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar<br />
ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı<br />
etiğin tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde<br />
erdem sahibi olabilme yetisine sahip insan, vasat<br />
olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın<br />
ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük<br />
görme ile kendini çok büyük görme arasındaki orta<br />
nokta, erdemli olama durumdur.<br />
Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış<br />
ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka<br />
• Gerekli fiziki güç ve dayanıklılığa sahibiz.<br />
• Görev ve yetkilerimizi suiistimal etmeyiz.<br />
• Çevremize şeffaf davranırız.<br />
• Etik davranışları bilir, uygular ve denetleriz.<br />
• Çevremizdekilerle iyi geçiniriz.<br />
• Değişime açığız.<br />
• Doğayı sever ve koruruz.<br />
• İnsana saygıyı esas alırız.<br />
• Tutumluyuz.<br />
• Dürüstüz.<br />
• Çalışkanız.<br />
• Adiliz.<br />
• Saygın ve güveniliriz.<br />
• Nazik ve saygılıyız.<br />
• Cesuruz.<br />
• Fedakarız.<br />
• Sır saklarız.<br />
• Biz, bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeyen<br />
güçlü bir aileyiz.<br />
Antik Çağ filozofu da Epiküros’tur. Epiküros’un ateist<br />
etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır.<br />
Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros’un<br />
haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur.<br />
Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefalet ve elemden<br />
kurtulmuş olduğu durumdur. Acıdan kurtulmak<br />
için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak,<br />
münzevi ve sade bir hayat tarzıdır. Epiküros’un<br />
düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal<br />
bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar<br />
değildir.<br />
Antik Çağ’dan sonra Hıristiyanlığın Batı’daki<br />
yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilahi olan bir etik<br />
anlayışı yükselişe geçmiştir. Bu dönemdeki en önemli<br />
etik anlayışlarından biri Aquinolu Thomas’ın etik<br />
anlayışıdır. Bu anlayışta “Skolastik Felsefe”nin etik<br />
anlayışı ile Hıristiyan ahlak ve erdem görüşleri bir<br />
araya gelir. Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta<br />
irade konusu da irdelenir. Akla dayanan özgür<br />
bir irade fikri mevcuttur, akli olumlu davranışlar<br />
mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme<br />
şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai<br />
mutluluğa ancak Tanrı’nın istemesi ile kavuşulabilir.<br />
Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı<br />
kaynaklı görüşlere yer vermiştir.<br />
15. yüzyıldan başlayarak Tanrı ve din merkezli etik<br />
anlayışından kaymalar görülmeye başlar. Bu dönemin<br />
sonlarında felsefi açıdan yerini genişleten İngiliz<br />
ampirik (deneye dayalı) düşüncesi etik anlayışlarını<br />
da etkiler. Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine<br />
aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik<br />
anlayışına sahiptir. Bireyin öncelikli hedefi kendi<br />
varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın<br />
doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun<br />
çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu<br />
sebeple bireysel bencillik ile toplumun çıkarının<br />
örtüştüğü noktalar erdemlerdir. Bireyin bencil<br />
yönelimi ile toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta<br />
toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü<br />
davranışlardır.<br />
Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına<br />
benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü<br />
filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır. Bu<br />
anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının<br />
esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir.<br />
Bu sebeple akli davranmak ile ahlâki davranmak<br />
aslında aynıdır. Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine<br />
sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke’dir.<br />
Ampirik felsefesinden hareketle ahlâki olguların da<br />
deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur.<br />
Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve<br />
tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin<br />
ötesindeki düzlemde tanımlar. Kant’ın etik üzerine<br />
tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve<br />
Töreler Metafiziği gibi.<br />
Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik<br />
anlayışı ortaya koyar. Hümanist vurgular da taşıyan<br />
bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer<br />
birey(ler) ile ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal)<br />
ilişkiyle ahlak oluşur. Sosyal ilişkilerin olduğu her<br />
durumda ahlâk da olur. Feuerbach’ın felsefi bencillik<br />
tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar;<br />
bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak<br />
kabul etmez ve birey ile genelin çıkarlarının uyumunu<br />
garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar.<br />
Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar<br />
bir etik görüşünü benimsemiştir. Var olmanın,<br />
yaşamanın acıdan ibaret olduğunu savunur; insan<br />
istemlerinin esiridir. Bu etik görüşü çeşitli Doğu<br />
felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır.<br />
Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel<br />
düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı<br />
ise ünlü Alman filozof Nietzsche’nin etik anlayışıdır.<br />
Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik<br />
anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak<br />
nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da<br />
olumsuz olarak nitelendirilmiştir. Nietzsche’nin<br />
üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak<br />
tanımlanabilecek şekilde değildir. Nietzsche’nin<br />
ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî<br />
standartların, iyi ile kötünün ötesindedir. İyi bireyin<br />
gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan<br />
şeydir. Kısacası Nietzsche’nin etik anlayışı ortaya<br />
attığı güç kavramı temellidir.<br />
Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini<br />
söylemeye çalışır. Erdemler etiği ilk olarak Eski<br />
Yunan’da ortaya çıkmıştır. Plato’nun Symposium’unda<br />
insanların sahip olması gereken dört erdem olarak<br />
Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir.<br />
Aristo erdemleri ahlaki ve akli olarak ikiye ayırmıştır.<br />
Dokuz akli erdemin en üstünde “sophia” yani teorik<br />
hikmet ve phronesis yani pratik hikmet gelmektedir.<br />
Aristo da ahlaki erdemler olarak basiret, adalet,<br />
cesaret ve itidali verir. Aristo’ya göre her ahlaki erdem<br />
her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır. Örneğin cesaret<br />
erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların<br />
ortasında yer alır.<br />
Felsefede etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır:<br />
Meta-etik: Meta-etik, etik ifadelerin doğasını<br />
araştırır. etik hüküm ve tavırların (tutum) doğasını<br />
inceler.<br />
107<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
108<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Normatif Etik: Meta-etik ile uygulamalı etik<br />
arasındaki köprü olarak tanımlanabilir. Doğruyu<br />
yanlıştan ayıracak pratik ahlak standartlarını ve<br />
ahlaklı bir hayatın nasıl yaşanacağını bulmaya çalışır.<br />
Bu, kişinin sahip olması gereken iyi alışkanlıklar,<br />
takip etmesi gereken görev ve sorumluluklar veya<br />
davranışlarının diğerleri üzerindeki sonuçlarını<br />
içerebilir.<br />
Uygulamalı Etik: Uygulamalı etiğin bir şekli,<br />
normatif etik teorilerinin belirli tartışmalı meselelere<br />
uygulanmasıdır. Bu durumlarda, etikçi savunulabilir<br />
bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak<br />
normatif tavsiyeler türetir.<br />
Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik<br />
problemleri inceleyen bazı alt dalları (disiplin)<br />
mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik<br />
etiği ve yasal etik gibi. Her alt bu uzmanlıkların etik<br />
kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın mesele ve<br />
problemleri karakterize eder ve bunların kamuya olan<br />
sorumluluklarını tanımlar.<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />
ETİK DEĞERLERİMİZ;<br />
• Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk İlke ve<br />
Devrimlerine sadakat,<br />
• Vatan ve millete en iyi şekilde hizmet etmek,<br />
• Kanun ve kurallara uymak,<br />
• İnsana ve tüm canlılara saygılı olmak,<br />
• Çevreyi ve doğayı korumaktır.<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />
ETİK SORUMLULUKLARIMIZ;<br />
• Etik bütünlük<br />
• Dürüstlük<br />
• Sadakat<br />
• Tarafsızlık ve adalet<br />
• Sorumluluk<br />
• Ehliyet (yeterlilik)<br />
• Sır saklama<br />
• Cesaret<br />
• Fedakarlık<br />
• Örf ve ananelere bağlılık<br />
• Liyakat ve profesyonellik<br />
• Nezaket ve saygı<br />
• Saygınlık ve güven<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDA ETİK<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda etik kültürün<br />
oluşturulması ve benimsetilmesi maksadıyla<br />
oluşturulan “Etik Değerlerimiz”in yazılış sırası,<br />
değerlerin nispi önemi ve personelin etik konularda<br />
uygulaması gereken öncelik sırasını vermekte,<br />
buna karşılık, “Etik Sorumluluklarımız”ın hepsi eşit<br />
ağırlıklı olarak değerlendirilmektedir.<br />
Personel, karar ve davranışlarında sorumlulukların<br />
tamamını karşılamak zorunda olmakla birlikte,<br />
uygulamada karşılaşılan karmaşık sorunlar buna<br />
mani olduğunda, etik değerler yön gösterici<br />
olmaktadır. “Davranışlarımıza Rehberlik Eden Etik<br />
İlkelerimiz” ise <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda görev<br />
yapan personelin yapması ve yapmaması gereken<br />
davranışları belirlemektedir.<br />
KAYNAKLAR:<br />
1. TÜRKİYE ETİK DEĞERLER MERKEZİ (http://www.tedmer.org.tr)<br />
2. ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI ETİK MERKEZİ<br />
(http://www.metu.edu.tr)<br />
3. ETHICS RESOURCE CENTER (http://www.ethics.org)<br />
4. DEVLETTE ETİKTEN ETİK DEVLETE (TÜSİAD YAYINLARI)<br />
5. THE MILITARY ETHICS IN AN AGE OF NIHILISM (DR. JAMES H.TONER)
110<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
MERSİN BALIKLARI<br />
[ Hazırlayan ] Hüseyin ÜNVER | SG Ütğm.<br />
Servis anına kadar buzdolabında bekletilip, servis<br />
yapılacağı zaman kristal bir kaseye alınmalı; bu kase<br />
içi buz dolu geniş bir kabın içine yerleştirildikten<br />
sonra çavdar ekmeği, ekşi krema, tereyağı, kıyılmış<br />
soğan ve dereotu ile servis yapılmalıdır. İdeal içkisi ise<br />
şampanya ve votka olan, Rus mutfağı denilince akla<br />
ilk gelen bu besin maddesi tahmin edilebileceği üzere<br />
siyah havyardır.<br />
Siyah havyar, dişi mersin balığının döllenmemiş<br />
yumurtalarından; dünya havyar pazarının yüzde<br />
90’ı da Hazar Denizi’nde yaşayan bu balığın Beluga,<br />
Asietra ve Sevruga diye bilinen üç türünden elde<br />
edilmektedir. Her bir dişi mersin balığının ağırlığının<br />
yüzde 17’si havyardan oluşmaktadır. Rusça “hafifçe<br />
tuzlanmış” anlamına gelen Malassol sınıfındaki<br />
havyar, çeşitlerin en pahalısıdır. Havyar, bol protein,<br />
yağ, B12, B6, B2, PP, C, A vitaminleri, madeni tuzları<br />
ihtiva ettiğinden besin değeri çok yüksek bir gıdadır.<br />
50 gramında 1400 kilokalori ihtiva etmektedir.<br />
Havyar mersin balığının yumurtlama mevsiminde<br />
yakalanıp, balığa zarar verilmeden karnı sıkılarak<br />
yumurtalarının boşaltılması yoluyla elde edilir.<br />
Yumurtalar ince bir elekten geçirilerek büyüklüklerine<br />
göre gruplanır. Daha sonra bol suda yıkanıp<br />
temizlenir ve % 4-6 oranında tuzlanır. İran’da yapılan<br />
tuzlama işleminde, tuza boraks da katılır.<br />
Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan<br />
havyarları için avlanmaktadır. Hazar Denizi<br />
ve Karadeniz çevresindeki mersin balıklarının<br />
dişilerinden alınan yumurtalar, havyara<br />
dönüştürülerek dünya piyasalarında kilosu 5 ila<br />
10 bin dolar arasında satılmaktadır. İran, Rusya<br />
Federasyonu, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan<br />
havyar üretiminde öncülük eden ülkelerin başında<br />
gelmektedir. İngiltere havyar borsasındaki en gözde<br />
ürünler İran’ın Hazar Denizi kıyılarındaki balıklardan<br />
elde edilmektedir. Ülkemizde ise geçmiş yıllarda<br />
Sakarya ilinin Karasu ilçesinde havyar üretimi<br />
yapıldığı bilinmektedir. Bu değerli besin maddesini<br />
dünyada en çok tüketen ülkeler ise Amerika, İsviçre,<br />
Fransa ve Almanya’dır.<br />
Etinin de kaliteli olması dolayısıyla binlerce yıldan<br />
beri ekonomik açıdan büyük önem taşıyan mersin<br />
balıkları, Acipenseridae familyasını oluşturan<br />
aralarında 6 metre uzunluğa ve 1,5 ton ağırlığa kadar<br />
varan türleri içeren tatlı su balığı türlerinden olan<br />
ilkel hayvanlardır. Asya, Avrupa ve Amerika’nın<br />
kuzey yarım küredeki deniz ve tatlı sularında 27 tür<br />
ile temsil edilmekte olup bunlardan 5’i [Huso huso<br />
(mersin morinası), Acipenser sturio (Alman mersin<br />
balığı veya kolan balığı), Acipenser gueldenstaedti<br />
(karaca mersin veya rus mersini), Acipenser stellatus<br />
(sivrişka) ve Acipenser nudiventris (şip)] Karadeniz’in<br />
Türkiye sularında bulunmaktadır. Mersin balıkları<br />
hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak<br />
deltaları), hem de denizde yaşarlar. Göçebe hayatı<br />
sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip,<br />
sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek<br />
için tekrar tatlı suya dönerler. En büyük mersin balığı<br />
türü olan mersin morinası neredeyse sadece tuzlu<br />
suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara<br />
geçer.<br />
Mersin balıkları çok geç ergenlik çağına ulaşırlar.<br />
Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına gelince ve<br />
2-4 yıl aralıklarla yumurtlarlar. 100 yıla kadar<br />
yaşayabilmeleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar.<br />
Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut<br />
olan Mersin Balıkları yaşayan fosiller olarak da<br />
adlandırılırlar.<br />
Üreme bölgelerini oluşturan nehirler üzerine kurulan<br />
barajlarda su tutulması nedeniyle nehir yatağının<br />
doğal yapısının bozulması, su miktarının azalması<br />
ve anaç balıkların nehre girişinin imkansızlaşması,<br />
ileri yaşlarda cinsi olgunluğa ulaşan balıklarının<br />
bir kez bile yumurtlayamadan havyar elde etmek<br />
için yumurtlama zamanından önce avlanması,<br />
endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle<br />
doğal suların kirlenmesi ve balıkların yaşama<br />
ortamlarının bozulması gibi nedenlerle mersin<br />
balıklarının stokları hızla azalmış ve nesillerinin<br />
devamı tehlikeye girmiştir. Hazar denizinde bile,<br />
sayıları azalmış ve 1970’li yıllarda 20.000 ton<br />
mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton’dan<br />
bile az tutulmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğinin<br />
dağılmasından sonra yasa dışı avcılık nedeniyle<br />
Mersin balığı popülasyonlarında dünya çapında bir<br />
gerileme yaşanmıştır. Birçok türü, Dünya Doğayı<br />
Koruma Birliği (UINC)’nin “Kırmızı Kitap (Red List)”<br />
olarak anılan korunması gereken türler listesinde yer<br />
almaktadır. 1997 yılında Almanya’nın ve ABD’nin<br />
çabaları ile mersin balığı Washington Hayvanları<br />
Koruma Antlaşması listesine alınmıştır. 164 ülkenin<br />
imzaladığı CITES (Convention on International<br />
Trade in Endangered Species of Wild Fauna and<br />
Flora - Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki<br />
Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme)<br />
kapsamında 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren bütün<br />
mersin balığı türleri koruma altına alınmış, balık ve<br />
balıktan elde edilen ürünlerin (havyar, et, canlı balık<br />
ve balık yumurtası) dünya çapındaki ticareti kontrol<br />
edilmeye başlanmıştır. 2003 yılından itibaren World<br />
Sturgeon Conservation Society adlı kurum mersin<br />
balığı popülasyonunu korumak ve büyütmek için çaba<br />
göstermektedir.<br />
Ülkemizin Karadeniz kıyılarında bulunan ve<br />
üremek amacıyla Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya<br />
ve Çoruh nehirlerine giren 6 mersin balığı türünün<br />
doğal stoklarının ekonomikliğinin kalmadığı, bu<br />
türlerin stoklarının takviye edilerek ekonomiye<br />
kazandırılması gerektiği yapılan araştırmalarda<br />
111<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
112<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
Beluga<br />
Sivrişka Şip<br />
görülmüştür. Stoklarının korunması ve gelişmesi<br />
için 1975-1976 av sezonundan itibaren avcılığı<br />
sınırlandırılmış ve daha sonra da 1380 sayılı yasa ve<br />
su ürünleri sirkülerleriyle tamamen yasaklanmıştır.<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın, ilgili sirkülerler<br />
kapsamında icra ettiği görevler esnasında<br />
konuya gösterdiği hassasiyete ve yıllardır verilen<br />
konferanslara rağmen söz konusu türün stoklarında<br />
bir iyileşme olmadığı, üretime yönelik profesyonel<br />
ilave uygulamalara ihtiyaç olduğu görülmüştür.<br />
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) balıkların<br />
korunması ve sayılarının artırılabilmesi maksadıyla,<br />
1997 yılından itibaren Karadeniz’de Mersin<br />
balıklarının dağılımı, Karadeniz’e dökülen nehirlerin<br />
kirlenmeden arındırılması, nehirlerin su bütçelerinin<br />
dengelenmesi, Mersin balıklarının avcılığının<br />
yasaklanarak, yeni kurallara bağlanması, balıkçıların<br />
eğitimi gibi konularda kendi olanakları ve Birleşmiş<br />
Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteğiyle<br />
çalışmalar yürütmektedir.<br />
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Trabzon Su Ürünleri<br />
Merkez Araştırma Enstitüsü, Karadeniz Teknik<br />
Üniversitesi Rize Su Ürünleri Fakültesi, Ondokuz<br />
Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi<br />
ve İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin<br />
ortaklığında; Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma<br />
Derneği (MERKODER), Samsun Tarım İl Müdürlüğü<br />
Rus Mersini<br />
işbirliği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal<br />
Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğinde Dr.<br />
Bilal AKBULUT başkanlığında Mersin Balıkları<br />
Populasyonlarının Mevcut Durumlarının Belirlenmesi<br />
ve Yetiştiricilik İmkanlarının Araştırılması (Research<br />
on Present Status of Sturgeon Population and Rearing<br />
Possibilities) konulu bir proje başlatılmıştır. Proje<br />
ile; Türkiye sularındaki mersin balıkları hakkında<br />
bilgi toplamak ve veri tabanı oluşturmak, mersin<br />
balıklarının maruz kaldıkları olumsuz etmenleri tam<br />
anlamıyla belirlemek, mersin balıklarının korunması<br />
ve sürdürülebilir yönetimi için kamuoyunu<br />
bilinçlendirmek ve kurumsal işbirliğini geliştirmek,<br />
yönetim stratejileri ve planları geliştirmek, ülkemizde<br />
mersin balığı yetiştiriciliğinin gelişebilmesi için<br />
çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Araştırma<br />
kapsamında, avlanması yasak olan ancak zaman<br />
zaman ağlara takılan mersin balıklarının göğüs<br />
yüzgeçlerine, üzerinde numaralar bulunan küçük<br />
markalar takılacak ve tekrar denize geri salınacaktır.<br />
Markalı mersin balıkları tekrar yakalandığında marka<br />
üzerindeki sayı okunacak ve kaydedilecek, daha sonra<br />
balık tekrar denize geri salınacaktır. Bu araştırma<br />
ile, bir taraftan mersin balıklarının sularımızdaki<br />
beslenme ve üreme alanları tespit edilmeye<br />
çalışılacak, diğer taraftan Karadeniz’deki varlıklarının<br />
devamına katkıda bulunulacaktır.<br />
Mersin Balıklarının gelecek nesiller tarafından da<br />
tanınmasını sağlamak ve Karadeniz, dolayısıyla da<br />
ülkemiz ekonomisi için havyar üretim sektörünü<br />
tekrar canlandırmak amacıyla gerekli tedbirlerin<br />
çok geç olmadan alınmasının ve uygulamaya<br />
geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />
Bu kapsamda; yasak avlanmanın önlenmesi ve<br />
yasakların sıkı kontrolü, tesadüfen yakalanan<br />
mersin balıklarının satışının önlenmesi için gerekli<br />
yaptırımların uygulanması, mersin balıklarının<br />
üreme alanlarını oluşturan nehirlerimiz (Kızılırmak,<br />
Yeşilırmak) ekolojik yapısının incelenmesi ve<br />
balıklara baraj ile nehir ağzı arasındaki bölümde<br />
üreme şansı tanınabilmesi için buralarda üremeye<br />
elverişli olabilecek yerlerin tespiti ve koruma<br />
altına alınması, nehir ağızlarının balıkların girişine<br />
elverişli hale getirilmesi, mersin balıklarının yapay<br />
üretimini gerçekleştirmek üzere özellikle Yeşilırmak<br />
ve Kızılırmak civarında üretim istasyonlarının<br />
kurulması, ülkemiz sularında bulunan ve sayıları her<br />
geçen gün azalan anaç mersin balıklarının koruma<br />
altına alınarak, kurulacak üretim tesislerinde yapay<br />
üretimi ve elde edilen yavruların hem doğal stokları<br />
desteklemek üzere doğaya salınması hem de kültür<br />
şartlarında yetiştiriciliğinin yapılması gerekir .<br />
Yapılan çalışmalara ve başlatılan projeye destek<br />
olabilmek maksadıyla balıkçıların konu hakkında<br />
bilgilendirilmelerinin ve ağlara takılan mersin<br />
balıklarının markalı olup olmadıklarının kontrolünü<br />
müteakip markalı olanların marka üzerinde bulunan<br />
numaralarının ve balığın nerede yakalandığının<br />
kaydedilerek projeyi yürüten kurum/kuruluşlara<br />
bildirilmesi hususunda balıkçıları bilgilendirme<br />
toplantılarından istifadeyle bilinçlendirilmelerinin<br />
faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />
KAYNAKLAR:<br />
1. http://sufak.omu.edu.tr (Mersin Balıkları-Yrd.Doç.Dr.Serap USTAOĞLU)<br />
2. http://tr.wikipedia.org<br />
3. http://www.lezzet.com.tr<br />
4. http://www.denizce.com<br />
5. http://www.istanbul.edu.tr<br />
6. http://www.tudav.org<br />
7. http://www.ziraatci.com<br />
Mersin balıkları konusunda ulaşılabilecek kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur.<br />
1. MERSİN BALIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ<br />
Adres : Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Kaşüstü Beldesi, 61250 Yomra/TRABZON<br />
Telefon : (0462) 3411053 - 0505 4908563<br />
Faks : (0462) 3411056<br />
E-mail : mersin@sumae.gov.tr<br />
Web : www.mersin.sumae.gov.tr<br />
Yürütücü Kuruluş :<br />
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü<br />
İşbirliği Yapılan Kuruluşlar :<br />
• Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sinop Su Ürünleri Fakültesi<br />
• İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi<br />
• Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rize Su Ürünleri Fakültesi<br />
• Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği<br />
• Samsun Tarım İl Müdürlüğü - Tel: (0362) 2313700<br />
2. TÜRK DENİZ ARAŞTIRMALARI VAKFI (TÜDAV) ERİŞİM BİLGİLERİ<br />
Adres : TÜDAV P.K.10 81650 Beykoz/İstanbul<br />
Telefon : (0216) 4240772<br />
Faks : (0216) 4240771<br />
E-mail : tudav@superonline.com<br />
Web : www.tudav.gov<br />
113<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
114<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ATATÜRK ve KÜREK SPORU<br />
[ Hazırlayan] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.<br />
Büyük Atatürk’ün bilfiil yaptığı üç spor vardır.<br />
Selanik’te geçen çocukluk yıllarında akranlarıyla<br />
sık sık güreş tuttuğunu, çocukluk arkadaşlarının<br />
onunla ilgili anılarından öğrenmekteyiz. Askerlik<br />
hayatında başladığı binicilik sporuna ömrünün<br />
son yılarına kadar, fırsat buldukça devam<br />
etmekten ayrı bir zevk ve haz duyduğu da gayet<br />
iyi bilinmektedir. Pek hoşlandığı ve bilfiil yaptığı<br />
üçüncü spor ise kürektir. Yaz aylarında Florya<br />
Köşkü’nde istirahatte bulunduğu günlerde sandala<br />
binerek kürek çekmekten pek hoşlandığı da<br />
gerçektir. Onun kürek sporuyla ilgili bir anısını,<br />
1930’ların ünlü kürek şampiyonlarından olan<br />
Prof. Dr. Bedii Gorbon’dan dinleyelim:<br />
« Hiç unutmam; sene 1935 ve tarih 29 Haziran’dı.<br />
Galatasaray Lisesi son sınıf örgencisiydim.<br />
Rahmetli Müdür Muavini Muhlis Peykoğlu akşam<br />
çıkışta beni kapıda bekliyordu. “Yürü, haydi<br />
gidiyoruz” dedi. “Nereye” diye sordum. Cevap<br />
vermedi. Doğru Bebek’e gittik. Galatasaray Kulübü<br />
Denizcilik Şubesi Bebek’teydi o zaman. Muslih<br />
Hoca tek çifte futayı denize indirmemi söyledi.<br />
Futayı denize indirdim. Ancak ondan sonradır<br />
ki, bana şu hususu açıkladı. Gazi Florya’da bizi<br />
bekliyor, kürek çekecekmiş. İşte o anda büyük bir<br />
heyecanın yanımı kapladığını hissettim. Adeta<br />
tir tir titriyordum. Bir motor bizi alıp Florya’ya<br />
götürdü. Köşkün önünde futayı motordan denize<br />
indirdi. Biraz sonra Atatürk göründü. Ayağında<br />
lastik pabuçlar, elinde sigarası, üstünde de slip<br />
bir yün mayo vardı. Gazi’yi ilk defa yakından<br />
görüyordum. Ne büyük insandı. Futaya bindi.<br />
Elli metre kadar kürek çekti, sonra yoruldu. Bana<br />
dönerek “Senin çok acayip bir sandalın var” dedi.<br />
“Biraz sen kürek çek de göreyim” diye ilave etti.<br />
Tam kırk beş dakika Atatürk’ü dolaştırdım. İnsana<br />
müthiş hamle veriyordu. O zaman Türkiye rekoru<br />
bende idi. Eğer kronometre tutulsaydı, bu rekoru<br />
çoktan kırmış olurdum o gün. Gazi geziden pek<br />
memnun olmuştu. Köşkün rıhtımına çıkınca<br />
bana döndü, “Ne arzu ediyorsun?” diye sordu. Ne<br />
isteyebilirdim? Hangi kulüpten olduğumu sordu.<br />
“Galatasaray’dan Paşam” diyebildim. “Bütün<br />
arkadaşlarının gözlerinden öperim” dedi. Bizi eliyle<br />
selamladı. Hiç durmadan futa ile Bebek’e kadar<br />
kürek çektim. Kulübe geldiğim zaman haberi duyan<br />
bütün arkadaşların heyecan içinde beni beklemekte<br />
olduklarını gördüm. Heyecanımdan o gece sabaha<br />
kadar uyuyamadım. »<br />
Büyük Atatürk, kürek yarışlarına karşı da büyük<br />
ilgi gösterirdi. Moda Koyu’nda yapılan bir çok<br />
kürek yarışmasını “Ertuğrul” isimli yatının<br />
güvertesinden ilgi ve heyecanla izlediğine çok<br />
rastlanmıştır.<br />
KAYNAK:<br />
SÖNMEZ, CEMİL; ATATÜRK’ÜN TABİAT VE ÇEVRE ANLAYIŞI;<br />
TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI YAYINLARI; 1997; S.66, 67<br />
115<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
116<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ZİYARETLER<br />
03NİSAN 2007<br />
EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ OĞUZ KAĞAN KÖKSAL’IN ZİYARETLERİ<br />
Emniyet Genel Müdürlüğünün 162. kuruluş yıldönümü kapsamında Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan KÖKSAL<br />
ve beraberindeki heyet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.<br />
17-21NİSAN 2007<br />
AZERBAYCAN HEYETİNİN ZİYARETİ<br />
İkili ilişkiler kapsamında Azerbaycan <strong>Sahil</strong> Muhafaza Komutanı Tuğgeneral İlham MEHDİYEV ve beraberindeki heyet<br />
Türkiye’yi ziyaret etmiştir.<br />
117<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
118<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ZİYARETLER<br />
19NİSAN 2007<br />
SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARI MURAD BAYAR’IN ZİYARETLERİ<br />
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad BAYAR Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.<br />
05MAYIS 2007<br />
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN ABDÜLKADİR AKSU’NUN ZİYARETLERİ<br />
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’na<br />
veda ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />
119<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
120<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ZİYARETLER<br />
21MAYIS 2007<br />
BSCF UZMANLAR TOPLANTISI<br />
BSCF (Black Sea Cooperation Forum) Uzmanlar Toplantısı karargahımızda icra edilmiştir. Toplantıya katılan yabancı heyet<br />
üyeleri karargahımızı gezmişlerdir.<br />
14HAZİRAN 2007<br />
İTALYA POLİS KUVVETLERİ<br />
İHTİSAS OKULU HEYETİNİN ZİYARETİ<br />
İtalya Polis Kuvvetleri İhtisas Okulu Heyeti, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na nezaket ziyaretinde bulunmuştur.<br />
Konuk heyete <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın imkân ve kabiliyetleri hakkında bilgi verilmiştir.<br />
121<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
122<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ZİYARETLER<br />
18HAZİRAN 2007<br />
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN GÜNEŞ’İN ZİYARETLERİ<br />
İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahını ilk kez ziyaret etmişlerdir.<br />
03TEMMUZ 2007<br />
KARA HARP OKULU KOMUTANI<br />
TÜMGENERAL TEVFİK ÖZKILIÇ’IN ZİYARETLERİ<br />
Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Tevfik ÖZKILIÇ <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret<br />
etmiş ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> faaliyetleri hakkında bilgi almıştır.<br />
123<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
124<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
ETKİNLİKLER<br />
02MAYIS 2007<br />
EMEKLİ AMİRALLER TOPLANTISI<br />
Ankara Bölgesinde bulunan Emekli Amiraller Mayıs Ayı toplantısı için <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na davet edilmişlerdir.<br />
Toplantıda <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın imkan ve kabiliyetleri ile Arama-Kurtarma ve Harekat Merkezi tanıtılmış ve<br />
Öğle Yemeğinde ortak konularda görüş alışverişi yapılmıştır.<br />
ETKİNLİKLER<br />
13HAZİRAN 2007<br />
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KALİTE KONGRESİ - 1<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kalite Kongresi - 1; Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz, Hava Komutanlıkları ve Jandarma Genel<br />
<strong>Komutanlığı</strong>ndan davetlilerin yanı sıra <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>ndan toplam 176 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.<br />
125<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
126<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
SATRANÇ<br />
SORULAR<br />
[ Hazırlayan ] M. Kutay ELDEMİR | Svl. Me.<br />
1 2<br />
İKİ HAMLEDE MAT.<br />
Pal Penko. “Büyük Usta kompozitör olunca”<br />
SATRANCIN YARARLARI<br />
• Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini<br />
kavratır.<br />
• Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı<br />
olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme<br />
yeteneklerini geliştirir.<br />
• Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve<br />
geliştirir.<br />
• Kendine güven duygusu aşılar ve bunu geliştirir.<br />
• Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak,<br />
bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel<br />
doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.<br />
• Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme<br />
alışkanlığı kazandırır.<br />
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ<br />
SATRANÇ<br />
2 Hamlede Mat N. A. Macleod, “OBSERVER”, 1962<br />
1.Ad2! (2.Kd5 tehdidiyle) a) 1...Şxd2 2.Kd5 ve Mat b) 1...e1=V+ 2.Kf1++ c) 1...e1=A<br />
2.Kc5++ d) 1...exd2 2.Kf3++ e) 1...Fxd2 2.Kb5++ f) 1...Şd3 2.Kd5++<br />
2 Hamlede Mat M. Lipton, “Evening News”, 1958<br />
1.Vh5+ a) 1...f5 2.Vd1++ b) 1...e5 2.Ve8++<br />
BEYAZ OYNAR, KAZANIR.<br />
Bandza-Unander. Yazışmalı, 1996/98<br />
• Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar<br />
haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir<br />
ortam hazırlar.<br />
• Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir<br />
çalışmayla varılabileceğini gösterir.<br />
• Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın<br />
gerekliliğini benimsetir.<br />
• Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha<br />
da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.<br />
• Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler<br />
doğrultusunda motivasyon sağlar.<br />
• Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi<br />
kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.<br />
BRİÇ<br />
Her defansa karşı nasıl el alırsınız?<br />
Karo ruayı oynayın. Batı oturunca sekizli ile çakın. Trefl üçlü oynayarak empas atın.<br />
Karo damını oynayıp yerden trefl ası atın. Trefl oynayın. Batı onörle çakarsa kör<br />
ruanızı atar pik devamına empas atarak, karo devamına yerden ikili elden üçlü çakıp<br />
batıyı çaka empasına alarak kontratınızı yaparsınız. Batı karo ruaya küçük oynarsa<br />
trefl ası atıp aynı yolla kontratı yaparsınız.<br />
BRİÇ<br />
15 ALTIN KURAL<br />
Bu sayımızdan itibaren yer oyununa ilişkin temel sayılan 15 Altın Kuralı sırasıyla inceleyeceğiz.<br />
1. KURAL<br />
Dışarıda sizin kozlarınızdan büyük tek bir koz kalmışsa<br />
önemli bir neden olmadıkça onu çıkartmaya çalışmayın.<br />
ARD73<br />
5<br />
AR<br />
AR642<br />
A2<br />
97532<br />
A2<br />
AV54<br />
AR2<br />
R97532<br />
A2<br />
A6<br />
B D<br />
B D<br />
B D<br />
6<br />
V642<br />
9752<br />
8753<br />
V6<br />
AR64<br />
RDV765<br />
8<br />
V6<br />
A6<br />
RDV765<br />
D83<br />
[ Hazırlayan ] Engin KUNTAY | Dz. Bnb.<br />
Sizinkilerden büyük tek sağ kozları ile rakipleriniz er ya da geç bir löve yapacaklardır. Genelde onların bu<br />
löveyi erken yapmalarını sağlamanın gereği yoktur. Onların bu kozunu ortadan kaldırırken siz iki koz verir<br />
ve inisiyatifi yitirirsiniz. Bunların birine ya da ötekine katlanmak sizin için sakıncalı olabilir.<br />
Batı 5 ’e oynamaktadır. İkinci köre çakar, A-R’yı<br />
çeker ancak Güney ikinci trefle uymaz. Batı şimdi<br />
nasıl oynamalıdır?<br />
Batı kozları bırakmalı ve piklere girmelidir. Yere iki pik çaktırarak kontratını yapacaktır. Rakiplerinin<br />
kozunu ortadan kaldırmaya kalkışırsa yerde yalnızca bir koz kalır, o zaman rakiplerden birinde beş ya da<br />
daha çok pik varsa batar.<br />
Batı yetkin 6 kontratına oynamaktadır. Kuzey<br />
R’ını çıkar. Batı asla alır ve A-R’yı çeker. Güney<br />
ikinci köre uymaz. Batı şimdi nasıl oynamalıdır?<br />
Üçüncü bir koz oynayıp rakiplerin bir de pik lövesi yapmalarına izin vermek ancak acemi briççilerden<br />
beklenebilecek bir yanlışlık olur. Batı, rakiplerde karoların en kötü 4-2 dağılmış olduğunu umarak bu renge<br />
girmeli ve yerin üçüncü karosuna elindeki kayıp piki kaçmalıdır.<br />
Batı bu kez de yetkin 6 ’e ulaşır. (Gerçi 6 daha iyi<br />
bir kontrat olurdu ama 6 de kötü sayılmaz). Kuzey<br />
küçük bir pik çıkar, yerin valesi ve Güneyin damı<br />
üzerine Batı ası koyar. Köre herkes uyar. Batı oyunu<br />
nasıl sürdürmelidir?<br />
Yerin sağlanmış uzun bir rengi olup da yanda bir antresi yoksa 1 Kuralını bir yana bırakıp önce<br />
rakiplerinin sağ kozunu çıkartın. Yoksa çakıp sizi yerdeki öbür sağ kağıtlarınızı çekme olanağından yoksun<br />
bırakabilirler. Üçüncü bir kör oynayın.<br />
127<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007
128<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
EĞLENCE<br />
KARİKATÜR<br />
[ Hazırlayan ] İlyas KOÇAK | Dz. Kur. Kd. Alb.<br />
TEŞEKKÜR MEKTUPLARI
130<br />
<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />
EĞLENCE<br />
BULMACA<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
SUDOKU<br />
ZORLUK<br />
ORTA SEVİYE<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />
8 9 5 1 6<br />
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ<br />
9<br />
5 1 8 2<br />
4 9 8 3 1<br />
6 5<br />
3 7 2 6 4<br />
6 3 7 1<br />
1 3 6 4 7<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />
1 Z İ R F A S İ L E<br />
2 A R A B İ K A Ö R<br />
3 P İ K L A M İ S E<br />
4 T İ F A K A T K<br />
5 U T T N A K<br />
6 A Y S E L K A K<br />
7 M U H A L İ F L I<br />
8 A T A V İ K T O Y<br />
9 D A K A F A R A<br />
10 E N E Y T İ Ş İ M<br />
6<br />
[ Hazırlayan ] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.<br />
SOLDAN SAĞA<br />
1. Hisse, Üleş... Rusça’da “Evet”... Güdü, İtici neden. 2. Batı<br />
Samileri’nin en önemli totemi... Koşut, Müsavi. 3. Başkasının<br />
toprağını işleyerek ürüne ortak olan kişi. 4. Büyük erkek kardeş...<br />
Bilginler. 5. Zemheri... Adın durum eklerinden biri. 6. Çok<br />
fakirleşme. 7. Görevden çıkarma... Arz, Lanse, Takdim. 8. Ölen<br />
kimseden kalan şeyler, Miras. Tereke... Çok eski bir tarihi anlatırken<br />
kullanılan sözcük. 9. Kale hendeği... Küçük boyda künk... Çarşı.<br />
10. Ay takviminin ikinci ayı... Oluşma, Meydana gelme, Teşekkül.<br />
YUKARIDAN AŞAĞI<br />
1. Diş kiri ya da pası... Somurtkan, Asık yüzlü. 2. Hile. Desise,<br />
Entrika. Fukus. Dek, Aldatma. Dümen, Dolap, Katakulli, Fent, Riv,<br />
Mekr... Çağıran, Davet eden, Duacı... Seciye, Karakter.<br />
3. Ruham. 4. Ayak... Abece. 5. Deriden yapılmış kalkan... İyi bakım<br />
ve ilâç tedavisi. 6. Biteviye, Esraksız, Sık. 7. Bir hayvan adı...<br />
Utanma duygusu, Ar. 8. Mahkeme sonuç belgesi... Güzellik, Görk...<br />
Ab, Ma. 9. Borudan parça almakta kullanılan bağlantı parçası...<br />
Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok<br />
edilen kavim... Çevren, Gözerimi. 10. Araz, Belirti, Bulgu, Karine,<br />
Emare... Hitit devrinde arazi ölçüsü birimi.<br />
[ Hazırlayan ] Ervin ESEN | Gv. Atğm.<br />
Sudoku (Rakam Yerleştirme diye de bilinir) standart<br />
olarak 9x9 boyutlarında bir diyagramda çözülür ve<br />
her satır, her sütun ve her 3x3’lük karede 1’den 9’a<br />
rakamların birer kez yer alması gereklidir.<br />
4 7 5 8 1 2 9 3 6<br />
2 3 1 7 6 9 8 4 5<br />
6 8 9 4 5 3 2 1 7<br />
9 1 3 2 4 5 6 7 8<br />
7 4 2 9 8 6 1 5 3<br />
5 6 8 1 3 7 4 9 2<br />
8 5 6 3 9 4 7 2 1<br />
3 2 4 6 7 1 5 8 9<br />
1 9 7 5 2 8 3 6 4