18.01.2013 Views

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ağustos. 2007<br />

4 ayda bir yayımlanır.<br />

Sayı:2<br />

ISSN:1307-4253


İÇİNDEKİLER<br />

Denizde Arama Kurtarma Semineri |6| <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> |9| Gürcistan<br />

Ziyareti |12| Münfesih TCSG-59 |16| Helikopter ile Yapılan Görevlerde Balıkçı Teknelerinin Havadan<br />

Tespit ve Teşhisinde Karşılaşılan Zorluklar |19| Sessiz Kalma veya Sessiz Kalma! |22| Ben Akdeniz<br />

Fokuyum, Beni Koruyun! |26| Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Maddeler ile Mücadele |32| <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın Su Ürünleri Denetimlerine Yönelik Görevleri |35| TCSG-307 ve Hopa |38|<br />

26<br />

BEN AKDENİZ FOKUYUM,<br />

BENİ KORUYUN!<br />

“... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları<br />

kapkara kesilmiş. Çok tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil.<br />

Deniz çıldırasıya fosforluymuş...” DEVAMI 26’DA...<br />

SAHİL GÜVENLİK DERGİSİ<br />

Ağustos 2007 • Sayı: 2 • Dört ayda bir yayımlanır<br />

Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın<br />

ISSN: 1307-4253<br />

YAYIN SAHİBİ VE GENEL<br />

YAYIN YÖNETMENİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> adına<br />

Personel Başkanı<br />

Dz. Kd. Alb. Necdet KÖKEN<br />

38<br />

TCSG-307 ve HOPA<br />

Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım<br />

2006 tarihinde denize indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan<br />

geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir... DEVAMI 38’DE...<br />

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ<br />

VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

Dz. Yb. Ahmet KENDİR<br />

GENEL YAYIN KOORDİNATÖR<br />

YARDIMCILARI<br />

Dz. Bnb. Engin KUNTAY<br />

İda. Kd. Üçvş. Veli ARSLAN<br />

YAYIN İNCELEME KURULU<br />

Dz. Kur. Kd. Alb. Mehmet KIRTAŞ<br />

Dz. Kur. Kd. Alb. Ahmet GÜR<br />

SG İk. Kur. Yb. Hakan KABUL<br />

SG İk. Kd. Ütğm. Deniz EKİZER<br />

Svl. Me. Suna ERTEKİN<br />

Svl. Me. Songül VAROL<br />

Ertuğrul’un Anısına Dalış |44| <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> 25. Yıl Etkinlikleri |49| Sürüklenen<br />

Solungaç Ağları |92| KİHBİ Daire Başkanlığında Bilgi Toplama İşlemleri Konusunda Ulaşılan Düzey<br />

|96| Komik Ama Gerçek ALO-158 Hikayeleri |102| Etik ve Ahlak |104| Mersin Balıkları |110|<br />

Atatürk ve Kürek Sporu |114| Ziyaretler |116| Etkinlikler |124| Satranç |126| Briç |127|<br />

Karikatür |128| Teşekkür Mektupları |129| Bulmaca - Sudoku |130|<br />

44<br />

ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ<br />

Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize<br />

kısmet olması gururların en büyüğü oldu. Bu yazıyı okurken “Ben de<br />

düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz<br />

olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum... DEVAMI 44’TE...<br />

GRAFİK TASARIM<br />

Gv. Atğm. Ervin ESEN<br />

SG Hiz. Er Mete ADAM<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

SG İk. Bnb. Ayhan SALAR<br />

(0312) 416 45 05<br />

YÖNETİM MERKEZİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

Dikmen Cd. Merasim Sk. No: 10<br />

Bakanlıklar / ANKARA<br />

Telefon : (0312) 417 50 50<br />

Belgegeçer : (0312) 417 28 45<br />

Internet : www.sgk.tsk.mil.tr<br />

E-posta : sgdergisi@sgk.tsk.mil.tr<br />

49<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI<br />

25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz büyük bir önemi vardır. Ancak<br />

denizlerimizin koruyucu kalkanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın güzide<br />

personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve önemi daha büyüktür.... DEVAMI 49’DA...<br />

BASIM YERİ<br />

Anadolu Yayıncılık<br />

Süleyman Bey Sk. No:31/10<br />

Maltepe/ANKARA<br />

Telefon : (0312) 230 83 45<br />

Belgegeçer : (0312) 230 83 46<br />

Internet : www.anadoluyayincilik.com<br />

BASIM TARİHİ : 24.08.2007<br />

ÖNEMLİ NOT<br />

Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf,<br />

harita, illüstrasyon ve konuların<br />

her hakkı saklıdır. İzinsiz<br />

kaynak gösterilerek de olsa alıntı<br />

yapılamaz. Dergideki yazılar<br />

yazarlarının özel fikirlerini kapsar.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın<br />

görüşünü yansıtmaz.<br />

KÜNYE


6<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

DENİZDE ARAMA<br />

KURTARMA SEMİNERİ<br />

[ Hazırlayan ] Uğur KOCABAŞ | Dz. Yzb.<br />

Türk Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından koordine ve icra<br />

edilen Deniz Arama Kurtarma faaliyetlerindeki<br />

etkinliğin artırılması ve denizci bir nesil<br />

yetiştirilmesine yardımcı olunması maksadıyla,<br />

9 Haziran 2007 tarihinde Bakırköy Crowne Plaza<br />

Otel’de <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

“Denizde Arama Kurtarma Semineri” icra edilmiştir.<br />

İlki düzenlenen seminere; Ulaştırma Bakanı İsmet<br />

YILMAZ, İstanbul Valisi Muammer GÜLER,<br />

Denizcilik Müsteşarı Hasan NAİBOĞLU’nun yanı sıra<br />

denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katılmıştır.<br />

Deniz arama kurtarma faaliyetlerine yönelik olarak<br />

mevcut durum, geleceğe yönelik proje ve meydana<br />

gelen gelişmeler konusunda başta Genelkurmay<br />

Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri <strong>Komutanlığı</strong> olmak<br />

üzere ilgili kurum, kuruluş ve sektör temsilcileri<br />

ile kamuoyunun bilgilendirilmesini de amaçlayan<br />

seminer, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU tarafından yapılan açılış konuşması<br />

ile başlamıştır. Denizlerdeki emniyet ve güvenlik<br />

kavramlarının büyük önem kazandığını vurgulayan<br />

Tümamiral ERENOĞLU konuşmasında;<br />

• Türkiye’nin deniz ülkesi olmasının, ancak denizci bir<br />

millet ve devlet olması halinde anlam kazanacağını,<br />

• Mavi Vatanımızın etkin kullanımı için, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> personelinin hayatları<br />

pahasına her sene denizlerde yaklaşık 500 kişiyi<br />

hayata döndürdüğünü,<br />

• Denizlerimizi kullananların can emniyetlerinin<br />

sağlanması amacıyla gerek teçhizat, gerekse personel<br />

eğitimi yönünden sürekli gelişim kaydetmenin<br />

amaçlandığını, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi<br />

imzalanan 4 adet 1700 tonluk Arama Kurtarma<br />

Gemisi’nin buna yönelik güzel bir örnek olduğunu,<br />

• 25’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın konuya yönelik son<br />

derece net bir mesaj verdiğini, buna göre de Türk<br />

Arama Kurtarma Bölgesi’nde bulunan insanların<br />

hayatlarının Türkiye’nin teminatı altında ve emin<br />

ellerde olduğunu, ifade etmiştir.<br />

Daha sonra Ulaştırma Bakanı Sayın İsmet YILMAZ<br />

bir konuşma yapmış, konuşmasında Türkiye’nin son<br />

yıllarda denizcilik sektöründe kaydettiği gelişmelerin<br />

çarpıcı olduğunu ve özellikle can emniyetine yönelik<br />

çalışmaları son derece başarılı bulduğunu belirtmiştir.<br />

Sunumların başlamasıyla, ilk başlık olan “Denizcilik<br />

Sektörü Açısından Arama Kurtarmanın Önemi” konulu<br />

sunum, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Sayın Metin KALKAVAN tarafından yapılmıştır.<br />

Türkiye’de deniz ticareti konusundaki gelişmeler<br />

ve Türk denizcilik sektörünün denizlere yönelik<br />

emniyet ve güvenlik ihtiyacının anlatıldığı sunumda<br />

ayrıca Türk denizciliğinin genel değerlendirmesi de<br />

yapılmıştır.<br />

“Türkiye’de Arama Kurtarma Sistemi” başlıklı ikinci<br />

sunum, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması<br />

Genel Müdürü Sayın Dr. Özkan POYRAZ tarafından<br />

yapılmış, sunumda Türk Arama Kurtarma Sistemi’nin<br />

yapısı ve arama kurtarmaya yönelik gelişmeler<br />

anlatılmıştır.<br />

İlk oturumun “Deniz Arama Kurtarma Faaliyetleri ve<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>” başlıklı son sunumu, Deniz Yüzbaşı<br />

Y. Uğur KOCABAŞ tarafından yapılmıştır. Sunumda<br />

deniz arama kurtarma faaliyetleri özetlenmiş,<br />

özellikle teçhizat ve personel eğitimine yönelik<br />

gelişmeler aktarılmıştır. Ayrıca <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> tarafından kurtarılan personel sayısının<br />

2007 yılının ilk altı ayında 1000’i geçmesinin,<br />

denizlere gösterilen ilginin ve arama kurtarma<br />

faaliyetlerindeki etkinliğin arttığının bir işareti<br />

olduğu vurgulanmıştır.<br />

İlk oturumun ardından soru cevap periyodu başlamış,<br />

katılımcılar tarafından seminerin son derece faydalı<br />

bulunduğu belirtilmiştir.<br />

Verilen ara sonrasında seminere ikinci oturumla<br />

devam edilmiş, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Sayın<br />

Salih ORAKÇI tarafından, “Kıyı Emniyeti Genel<br />

Müdürlüğü’nün İmkan ve Kabiliyetleri” konulu sunum<br />

verilmiştir.<br />

Son olarak, Denizciler Dayanışma Derneği Yönetim<br />

Kurulu Başkanı E.Tüma. Varol ATALAY, “Gönüllü<br />

Arama Kurtarma Derneklerinin Arama Kurtarmadaki<br />

7<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


8<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Rolü ve Denizlerde Acil Yardım” konulu takdimi<br />

sunmuştur. Özellikle DAK-SAR’ın arama kurtarma<br />

faaliyetlerinin anlatıldığı sunumda, uluslararası<br />

yaklaşımlar gereği, gönüllü arama kurtarmanın<br />

denizlerin sevdirilmesi açısından son derece önemli<br />

olduğu ifade edilmiştir.<br />

Oturumların ardından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından kapanış<br />

konuşması yapılmış ve takdimcilere “Teşekkür<br />

Belgeleri” ile anı objeleri verilmiştir.<br />

Seminerin öğleden sonraki periyodunda ise, Ataköy<br />

Marina açıklarında denizde fiili Arama Kurtarma<br />

Eğitimi yapılmış, eğitime TCSG-106, TCSG-12,<br />

TCSG-19, KEGAK-04 ve TCSG-505 kuyruk numaralı<br />

helikopterin yanı sıra, bir adet DAK-SAR botu<br />

katılmıştır.<br />

Üniversite öğrencisi 4 kişilik bir grubun küçük bir<br />

tekneyle denize açılması ve teknenin alabora olarak<br />

batması senaryosuna dayanan eğitimde, fiilen alabora<br />

edilen ve denize düşen 4 personel, eğitime katılan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> botları ve helikopterleri<br />

tarafından çok kısa sürede yapılan ani müdahale<br />

ile rüzgarın şiddetlenmesi ve deniz durumunun<br />

artmasına rağmen kurtarılmış ve gerçek şartlara en<br />

yakın bir uygulamanın yapıldığı bu eğitim başarıyla<br />

tamamlanmıştır.<br />

2007 yılında ilki yapılan Denizde Arama Kurtarma<br />

Semineri, basın mensupları tarafından da ilgiyle takip<br />

edilmiş, bu sayede kamuoyunun da konuya yönelik<br />

bilgilerinin artırılması sağlanmıştır.<br />

Seminerin, deniz arama kurtarma faaliyetleri<br />

koordinasyonunun artırılması ve kurumlar arası<br />

fikir alışverişinde bulunulması açısından son derece<br />

faydalı olduğunu ifade eden katılımcılar, ayrıca<br />

seminerin düzenlenmesi nedeniyle teşekkürlerini ve<br />

memnuniyetlerini iletmişlerdir.<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

MARMARİS GRUP KOMUTANLIĞI<br />

[ Hazırlayan ] Murat TUNCER | Dz. Kd. Ütğm.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> 1<br />

Ağustos 1988 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Aksaz -<br />

Karaağaç Grup <strong>Komutanlığı</strong> olarak fiilen Aksaz’da<br />

göreve başlamış 6 Mart 1992 tarihinde adı “<strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>” olarak<br />

değiştirilmiş ve Marmaris’te konuşlanmıştır .<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> daha<br />

önce PTT binası olarak kullanılan toplam 287m²’lik<br />

alana sahip küçük binaya yaklaşık 30 kişi ile 15<br />

Temmuz 1992 tarihinde taşınmıştır. Bahse konu<br />

bina ve tesislerin giderek büyüyen komutanlık<br />

ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ve <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın gelecekteki gelişimi<br />

de göz önüne alınarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong>nın yeni bina ve tesislere<br />

kavuşturulmasına karar verilmiştir. Bu maksatla<br />

seçilen 7500 m²’lik arazi 20 Nisan 2000 tarihinde<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> hizmetlerine tahsis işlemi<br />

gerçekleştirilmiştir. 2002 ve 2005 yılları arasında<br />

araziye ait imar planı, proje hazırlık çalışmaları<br />

tamamlanmıştır.<br />

Mevcut tesislerin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı<br />

İşleri Genel Müdürlüğünce Aralık 2005’de yapım işine<br />

başlanmış ve 30 Nisan 2007 tarihinde geçici olarak<br />

kabulü yapılmıştır.<br />

Tesisler toplam 3.443 m² kapalı alana sahip 8 adet<br />

muhtelif maksatlı binalar grubundan oluşmaktadır.<br />

Ayrıca sahilde 4 metre genişliğinde, 84 metre<br />

uzunluğunda bir adet yüzer iskele yapılmış halen<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> bağlısı<br />

yüzer unsurlar tarafından kullanılmaktadır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> Bina ve<br />

Tesisleri Açılış Töreni 28 Temmuz 2007 Cumartesi<br />

günü; <strong>Sahil</strong> Güvenlık Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU ev sahipliğinde; arazi temini safhasında<br />

önemli desteği olan İstanbul Milletvekili ve bir önceki<br />

İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU, Muğla Valisi<br />

Sayın Lütfi YİĞENOĞLU, Aksaz Deniz Üs Komutanı<br />

Tümamiral Celal PARLAKOĞLU, Deniz Kuvvetleri<br />

<strong>Komutanlığı</strong> Harekat Başkanı Tümamiral Bülent<br />

BOSTANOĞLU, Deniz Kuvvetleri <strong>Komutanlığı</strong><br />

9<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


10<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Lojistik Başkanı Tümamiral İzzet ARTUNÇ, E.<br />

Tümamiral Özer KARABULUT, Güney Görev Grubu<br />

Komutanı Tuğamiral Mücahit ŞİŞLİOĞLU, Milli<br />

Savunma Bakanlığı Genel Plan ve Prensipler Dairesi<br />

Başkanı Tuğamiral Serdar AKINSEL, Marmaris<br />

Kaymakamı Sayın Cemalettin ÖZDEMİR ve<br />

Marmaris Belediye Başkanı Sayın Ali ACAR’ın yanısıra<br />

Muğla Kıdemli Hakimi, İl Cumhuriyet Başsavcısı, İlçe<br />

Cumhuriyet Başsavcısı, Bodrum, Köyceğiz, Datça,<br />

Ula, Ortaca, Dalaman Kaymakamları, Aksaz Deniz Üs<br />

<strong>Komutanlığı</strong> ve Güney Görev Grubu <strong>Komutanlığı</strong>nda<br />

görev yapan Albaylar, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz<br />

Bölge Komutanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kurmay Albay Salih<br />

ASLAN, Marmaris Merkez Komutanı, Muğla İl ve<br />

Marmaris İlçe Emniyet Müdürleri, Bayındırlık ve<br />

İskan İl Müdürü, Gümrük Müdürü, Liman Başkanı,<br />

Deniz Ticaret Odası Başkanı, Marina Müdürleri ve<br />

Yardımcıları ile Birlik personelinin katılımlarıyla<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

Kuruluşundan itibaren yüksek görev bilinci ve özverili<br />

çalışma anlayışıyla Muğla il sınırı sahil şeridi ile<br />

Didim/Aydın sahil şeridini kapsayan sorumluluk<br />

sahasında 2692 Sayılı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

kanununda belirtilen görevleri, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın emir ve direktifleri çerçevesinde icra<br />

etmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> aynı<br />

zamanda;<br />

• Bağlı botların personel ve materyal bakımdan her an<br />

göreve/harbe hazır olmasını,<br />

• Görevli personelin yönerge, talimat ve emirler<br />

çerçevesinde yetiştirilmesini, sorumluluk sahası<br />

içinde bulunan askeri, mülki, makamlarla temas,<br />

işbirliği ve koordinede bulunarak görevlerin en<br />

iyi şekilde yapılmasını, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> görevleri<br />

planlanması ve icra edilmesini sağlamak üzere görev<br />

yapmaktadır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>,<br />

Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, Ulu Önder<br />

Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, onun fikir ve<br />

düşüncelerini özümsemiş, genç, dinamik ve özverili<br />

personeli ile büyük bir azim ve kararlılıkla kanunlarda<br />

belirtilen görevleri yerine getirmek üzere sorumluluk<br />

sahasında; yeterli sayıda <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> ve Emniyet Timi (SAGET) Botları , Kıyı<br />

Sularda Emniyet <strong>Güvenlik</strong> ve Arama Kurtarma<br />

(KEGAK) Botları ve Kontrol Botları ile değişik üs ve<br />

limanlarda konuşlanmıştır.<br />

“Türkiye’nin denizcilik gücü açısından stratejik ve<br />

aynı zamanda en önemli turizm merkezlerinden biri<br />

olan Marmaris’te konuşlu <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong>, sorumluluk alanı ve sahil güvenlik<br />

görevlerinin yoğunluğu ile kapsamı açısından da<br />

önemli bir yerdedir. Deniz turizmi ve balıkçılık<br />

gibi ülke menfaatlerini destekleyen faaliyetlerinin<br />

kontrolünün yanı sıra, en başta insani ağırlıklı<br />

bir görev olan arama kurtarma, Kardak Adaları<br />

gibi egemenlik haklarımızın korunması; göçmen,<br />

sualtı kültürel varlık ve tarihi eser, elektronik eşya,<br />

uyuşturucu, içki vb. malzeme kaçakçılığı gibi yasa<br />

dışı faaliyetlerin önlenmesi görevleri açısından da<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> hassas<br />

bir bölgede bulunmaktadır. Türkiye’nin denizciliğe<br />

ve denizlere hak ettiği önemi vermeksizin ve köklü<br />

bir deniz kültürüne sahip olmaksızın gelişmiş bir<br />

ülke olamayacağı hepimizce bilinen bir gerçektir.<br />

Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi<br />

verip ilgi gösterenlere güç, güvenlik ve huzur getiren<br />

denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde toprak<br />

hatta onur kaybı ile cezalandırıldığı da akıldan<br />

çıkarılmamalıdır. Bu bilinçle <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kanunu’nda<br />

belirtilen görevleri en iyi şekilde yapma gayretindedir.<br />

Denizci bir ülke olmamız için de denizlerimizin etkin<br />

olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve<br />

huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong> olarak<br />

görevimiz; insanların denizlerde güvenliğinin, can ve<br />

mal emniyetinin sağlanmasıdır.<br />

Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve<br />

devrimlerine ve Cumhuriyetin temel değerlerine<br />

yürekten bağlı güzide personeli ile, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong>, denizlerimizde<br />

insanların aklına ilk gelecek, korkulan değil, sevilen,<br />

güven veren ve saygı duyulan, örnek Komutanlık<br />

olma hedefi doğrultusunda azim ve kararlılıkla<br />

ilerlemektedir.<br />

Bütün çalışmalarımızda Atatürk ilke ve devrimleri,<br />

dün olduğu gibi bugün ve yarın da rehberimiz<br />

olacaktır. O’nun bitmek tükenmek bilmeyen çalışma<br />

azmi ve engin vatan sevgisi örneğimiz olacak,<br />

gücümüzü ise yüce milletimizin daima var olan<br />

güveninden alacağız.<br />

Değişim ve gelişimde öncü, denizlerimizde güven<br />

veren, etkin ve saygın bir <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

olma vizyonu ve deniz yetki alanlarında ulusal<br />

ve uluslararası hukuku etkin kılmak, can ve mal<br />

güvenliğini sağlamak olan misyonunun bilincinde<br />

olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

personeli kendisine verilecek her türlü görevi<br />

gerçekleştirme azim ve kararlılığındadır.”<br />

11<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


12<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

GÜRCİSTAN ZİYARETİ<br />

[ Hazırlayan ] TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong><br />

Üç gün boyunca aralıksız esen ve hızı zaman zaman<br />

liman içinde 30-35 Kts’ye varan, kimi zaman karayel,<br />

kimi zaman Hopa’ya özgü yerel Galaş Rüzgarı, ertesi<br />

gün başlayacak olan Gürcistan seyri öncesi bizi az da<br />

olsa tedirgin etmiyor değildi.<br />

Ancak 28 Mayıs sabahı güvertede seyir için yaptığımız<br />

son hazırlıklar esnasında duyduğumuz limandaki<br />

kuşların sesi ve yüzünü gösteren güneş pırıl pırıl bir<br />

günün habercisiydi. Bir önceki gece <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanımızı gemimizde ağırlamanın vermiş<br />

olduğu mutluluk ve heyecanla manevra yerlerimize<br />

geçerek avara zamanını beklemeye başlamıştık.<br />

Güvertedeki personelin gemiye aldığı son halatla<br />

beraber duyduğumuz vatan düdüğü bize 4 gün<br />

sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan<br />

Hükümeti arasında, iki ülke <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>/Sınır<br />

Polis Teşkilatları arasındaki dostluk ve işbirliğini<br />

geliştirmek, karşılıklı eğitim ve bilgi alışverişinde<br />

bulunmak ve Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile<br />

birlikte Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’nı icra etmek<br />

maksadıyla yapılacak liman ziyaretlerinin intikal<br />

safhasının başladığını hatırlatıyordu.<br />

Hopa Limanı’ndan avara ederken, gönüllerimizi<br />

ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek ve tanıtacak<br />

olmanın heyecanı sarmıştı. Tüm gemi personelinin<br />

gözlerinde, henüz 4 ay önce teslim aldığı bot ile<br />

beraber yurt dışı görevinde bulunacak olmanın haklı<br />

gururu okunmaktaydı.<br />

Bu duygular içerisinde Gürcistan’daki ilk ziyaret<br />

limanımız olan Poti’ye intikale geçtik. Gürcistan<br />

karasularına girdiğimizde bizi bir Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Botu karşıladı ve Poti Limanı’na kadar<br />

bize refakat edeceğini bildirdi. Yaklaşık 3 saatlik bir<br />

seyrin ardından Poti Limanı’na aborda olduk. Aborda<br />

olduğumuz rıhtımda Türk bayrağının tokada olması<br />

bizi çok etkiledi. Bizi karşılayanlar arasında Gürcistan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi Başkanı Tümgeneral David<br />

GULUA, Gürcistan Sınır Politikaları Daire Başkanı<br />

Bayan Eka GIGAURI, Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />

Harekat Başkanı Alb. Merab GANUBIA, T.C. Batum<br />

Başkonsolosu Kazım ÇAVUŞOĞLU, T.C. Tiflis Silahlı<br />

Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel ÖZTEKİN,<br />

T.C. Gürcistan Kara Ataşesi İsth. Kur. Yb. Sefer ACAR<br />

ve Dz.K.K. danışmanı Dz. Kur. Kd. Yzb. İbrahim<br />

YASSIKAYA vardı.<br />

Geminin aborda olmasının ardından gemimizde<br />

verilecek kokteyl için 1 saatlik bir süre kalmıştı.<br />

Personelimizin üstün gayreti ve işbirliği sayesinde<br />

kokteyl hazırlıkları rekor sayılabilecek bir sürede<br />

tamamlandı. Güverte üzerine kurduğumuz standlara<br />

ülkemizi ve Karadeniz’i tanıtıcı broşürleri koyduk<br />

ve afişleri bordalara astık. Kokteyl esnasında lastik<br />

botun üzerine koyduğumuz LCD televizyonu<br />

dizüstü bilgisayarımıza bağlayarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />

temin ettiğimiz Türkiye’yi tanıtıcı klipleri gösterdik.<br />

Güzel organize edilen kokteyl, hem gemi personelinin<br />

hem de davetlilerin beğenisini topladı. Kokteyle<br />

iştirak edenlerin gemimize duydukları hayranlık ise<br />

çok açık bir şekilde farkediliyordu.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU kokteyl bitiminde Gürcistan<br />

makamlarını resmi ziyaret maksadıyla gemimizden<br />

ayrıldı ve Batum’a intikal etti. TCSG-307 için ise 28<br />

Mayıs günü faaliyetleri sona ermiş ve bir sonraki gün<br />

icra edilecek olan tatbikat öncesi toplantıya hazırlık<br />

çalışmaları başlamıştı. Tatbikatın Arama Kurtarma<br />

safhası ile ilgili kısmının planlaması ve icrası Türk<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>’nın sorumluluğundaydı.<br />

Aynı günün akşamında Gürcistan Sınır Polis Başkanı<br />

Tümgeneral Badri BITSADZE ev sahipliğinde<br />

Batum’da verilecek resmi akşam yemeğine Gemi<br />

Komutanımız ve motorcu astsubayımız iştirak etti.<br />

Yemek esnasında küçük öğrenciler tarafından Kafkas<br />

ezgilerinin sergilendiği folklor gösterisi gerçekten<br />

görülmeye değerdi.<br />

29 Mayıs sabahı Dadiani Sarayı’na düzenlenecek gezi<br />

için bize bir adet minibüs tahsis edilmişti ve bu geziye<br />

gemimizden 10 personel iştirak edecekti. İlk defa bu<br />

ülkeyi gezecek olan personelin heyecanı gözlerinden<br />

okunmaktaydı. Gezi esnasında ülkelerinin gelir<br />

seviyesinin çok düşük olduğu, buna karşın Gürcistan<br />

halkının Türkiye hakkında olumlu düşüncelerinin<br />

olduğu ve ABD’nin yardımından dolayı onlara karşı da<br />

sempati duydukları açıkça görülmekteydi.<br />

Öğleden sonra ise Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

personeli ile 30 Mayıs’ta icra edilecek Fiili Arama<br />

Kurtarma Tatbikatı ve Manevra eğitimlerinin<br />

koordinasyonu maksadıyla Poti’de yapılan toplantıya<br />

Gemi Komutanımız, II.Komutanımız ve Telsiz<br />

Astsubayımız iştirak ettiler.<br />

Toplantının ardından artık Poti’den ayrılma vakti<br />

gelmişti. 29 Mayıs akşamı, ertesi gün icra edilecek<br />

Türkiye-Gürcistan Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’na<br />

iştirak etmek maksadıyla Poti’den avara edip<br />

Batum’a intikale geçtik. Bu intikal esnasında ertesi<br />

gün birlikte eğitim icra edeceğimiz Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />

13<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


14<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

<strong>Güvenlik</strong> Botları’ndan birinin personeli de bize eşlik<br />

etti. Yaklaşık 1 saatlik bir seyrin ardından Batum’a<br />

intikal ettik. Batum’da gemimizin aborda olduğu<br />

yer şehrin merkezi olan yolcu iskelesi idi. Aborda<br />

olurken sahilde büyük bir kalabalık gemimizi ve bizi<br />

hayranlıkla izliyordu. Gözlerinden ve tavırlarından bir<br />

Türk <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu’nun şehirlerini ziyaretinden<br />

duydukları büyük memnuniyet anlaşılıyordu.<br />

O akşam Batum dışında San Sachino Restorant’ta<br />

verilecek resmi akşam yemeğine gemi komutanımız ve<br />

motorcu astsubayımız iştirak etti. Biraz şehir dışında<br />

ancak doğa ile iç içe olan bu mekan oldukça güzeldi.<br />

30 Mayıs sabahı ise artık görev ve eğitim zamanıydı.<br />

Sabahın erken saatlerinde başlayan limandaki<br />

hareketlilik ve Gürcistan basın mensuplarının yoğun<br />

ilgisi gözümüzden kaçmamıştı. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanımız ve Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />

Başkanı Tuğgeneral David GULUA’nın tatbikatı<br />

gemimizden izleyecek olmaları taşıdığımız<br />

sorumluluğu bir kat daha arttırmaktaydı. Gürcistan<br />

basın mensupları ise Türkiye’nin Kafkaslar<br />

bölgesindeki öneminin farkında olduklarından <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Komutanımız ile röportaj yapabilmek için<br />

adeta birbirleri ile yarış içindeydiler.<br />

Limandaki hazırlıkların tamamlanmasını müteakip<br />

kalabalık bir heyetle beraber Batum limanından<br />

avara ederek randevu noktasına intikale geçtik.<br />

Tatbikatın başlangıcında Batum ve Poti’den çıkan<br />

Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile beraber taktik<br />

manevra eğitimleri icra ettik. Sonrasında eğitim<br />

maksatlı yardım talebinde bulunan Gürcistan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu’na yüksek süratimizin de<br />

avantajı ile kısa sürede ulaştık. Bahse konu gemiyi<br />

yedeklemeyi müteakip üzerlerine aborda olarak<br />

yardım taleplerine karşılık verdik. Senaryo dahilinde<br />

gemimizin baş üstünden denize düşen bir personel<br />

için derhal roledeki ilgili personelin mevkilerini<br />

alması ile beraber denize düşen personeli kurtarma<br />

faaliyetine başladık. Balık adam kıyafetli yüzücü<br />

kurtarıcı personelimizin kısa sürede denize düşen<br />

yaralıyı kurtararak gemimize getirmesi ve güverte<br />

üzerinde yapılan ilk müdahaledeki koordinasyon hem<br />

gemimizdeki Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personelini<br />

hem de tatbikatı izleyen basın mensuplarını oldukça<br />

şaşırtmıştı. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU, Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dairesi<br />

Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı gemimiz<br />

hakkında her konuda bilgilendiriyor, sistemleri<br />

kullandırıyor, ilk defa TCSG-307’ye monte edilen<br />

ASELSAN imali Stabilize Makineli Tüfek Platformu<br />

(STAMP)’nun özelliklerini ve avantajlarını anlatıyor,<br />

Tuğgeneral David GULUA’ya bu sistemle elektrooptik<br />

olarak Gürcü botlarına kilitleme yaptırıyordu.<br />

Gürcü Komutan da botumuzu çok beğendiğini ifade<br />

ediyordu. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımız bu botlardan<br />

çok memnun olduğumuzu, Gürcistan’ın da alması<br />

halinde etkinliğinin artacağını, hatta fırsat olursa<br />

bugünlerde Batum’da olacağı söylenen Gürcistan<br />

Devlet Başkanına da botu gezdirmelerinin yararlı<br />

olabileceğini söyledi. (<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımızın<br />

bu önerileri etkili olmuş ki, Türkiye’ye döndükten<br />

2 ay sonra Gürcistan aynı tip bot almaya karar<br />

vermiş ve botları imal eden Yonca ONUK Tersanesi<br />

ile sözleşme imzalamış.) Bu eğitimin ardından yine<br />

taktik manevra eğitimleri icra ederek Batum limanına<br />

döndük. Batum yolcu iskelesine halatlarımızı verip<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanımızı ve Gürcistan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı<br />

gemimizden uğurlarken üzerimizde tatbikatı başarılı<br />

bir şekilde icra etmenin haklı gururu vardı.<br />

Aynı gün öğleden sonra gemimiz halkın ziyaretine<br />

açıldı. Özellikle Gürcü gençlerin gemimize olan ilgisi<br />

ve gemimizin köprüüstünü gördüklerinde duydukları<br />

hayranlık gözlerinden okunmaktaydı.<br />

Bu arada personelimiz için de yarım gün de olsa<br />

Batum’u gezme ve görme fırsatı doğmuştu. İki vardiya<br />

halinde tüm personelimizin Batum’u görmesini<br />

sağladık. Kimi sevdiklerine hediyelik bir şeyler almaya<br />

çalışıyor kimi ise ilk defa ziyaret ettiği bu şehri tanıma<br />

hevesindeydi. Şurası bir gerçekti ki Batum ilk gün<br />

ziyaret ettiğimiz Poti’den çok daha gelişmiş, yolları<br />

ve binaları çok daha düzgün ve düzenli bir kent<br />

görünümündeydi. Bir Türk şirketinin inşa ettiği ve bir<br />

gün önce açılan Batum hava limanı sayesinde şehrin<br />

çok daha önemli bir konuma geldiğini ve İstanbul’dan<br />

Hopa’ya gidecek insanlarımızın artık vizesiz olarak<br />

önce Batum’a uçacaklarını ve oradan da 20 dakikalık<br />

karayolu yolculuğu sonrasında Hopa’ya ulaşacaklarını<br />

öğrendik.<br />

Akşam ise Karadeniz’de Amasra’dan Hopa’ya kadar<br />

bu güne dek yenilgi yüzü görmeyen takımımız ile<br />

Gürcistan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personelinden oluşan<br />

takım arasındaki dostluk futbol maçı sonucunda 5-3<br />

yenildik ve namağlupluk ünvanımızı Gürcistan’da<br />

kaybettik. Maçta Gürcistan takımı büyük bir hırsla<br />

oynamıştı. Bunun nedenini ise maçtan sonra<br />

öğrendik: Gürcistan takımı eğitimden gelmişti ve<br />

yenilirlerse ceza alacaklarından dolayı çok hırslı ve<br />

sert oynamışlardı. Nihayetinde bu bir dostluk maçıydı<br />

ve maçın sonunda dostluk kazandı.<br />

31 Mayıs sabahı Batum’dan avara ederken içimizde<br />

ülkemizi en iyi şekilde temsil etmemizin haklı gururu<br />

ve mutluluğu, Hopa Limanı’na girerken ise gözlerde<br />

Türkiye’ye gelmiş olmanın heyecanı vardı. Liman girişi<br />

esnasında yokluğumuzda Hopa’da görev yapan TCSG-<br />

63’ün VHF’ten hoşgeldiniz dilekleri içimizi ısıtmıştı.<br />

Kısa ama dolu dolu geçen 4 günlük bu serüven Hopa<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> İskelesi’ne aborda olmayı müteakip<br />

sona ermişti.<br />

15<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


16<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

MÜNFESİH TCSG-59<br />

[ Hazırlayan ] TCSG-59 Personeli<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> kuruluşunda ve Mavi<br />

Vatanımız denizlerimizde 16 yıl başarıyla görev yapan<br />

ve 7 Mayıs 2007 tarihinde hizmet dışına ayrılan<br />

TCSG-59’un bayrak indirme töreni 15 Haziran 2007<br />

tarihinde Bayraklı/İZMİR’de icra edilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong><br />

koordinesinde icra edilen törene <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege<br />

Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN<br />

ve Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında görevli personel<br />

iştirak etmiştir.<br />

TSCG-59 TARİHÇESİ<br />

TCSG-59, 9 Kasım 1991 tarihinde Gölcük Tersanesi<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nda inşa edilmiş olup 31 Aralık 1991<br />

tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na katılmıştır.<br />

Tam yük deplasmanı 35 ton azami sürati 14 Kts’dir.<br />

Hizmete girişini müteakip <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege<br />

Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong>, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> kuruluşuna alınmış ve Fethiye/<br />

MUĞLA’da konuşlandırılmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 7 Temmuz 2002<br />

tarihli emri gereğince konuş yeri Marmaris/MUĞLA<br />

olarak değiştirilmiştir.<br />

23 Temmuz 2002 tarihinden, hizmete dışına ayrıldığı<br />

7 Mayıs 2007 tarihine kadar <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> bünyesinde görev yapmıştır.<br />

HİZMET DIŞINA AYRILIŞ TÖRENİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı SG. Kur.<br />

Kd. Albay Salih ASLAN törende yaptığı konuşmada,<br />

özetle şunları söyledi;<br />

“Kıymetli görev arkadaşlarım;<br />

Bugün <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mıza 16 yıl hizmet<br />

etmiş olan TCSG-59 botunu uğurluyoruz. TCSG-59’un<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na katılmış olduğu günden<br />

bu yana yapmış olduğu görevler daima saygıyla<br />

hatırlanacaktır. Üzerine düşen görevleri en zor şartlarda<br />

dahi son güne kadar başarıyla yerine getiren TCSG-59’a<br />

güle güle derken TCSG-59’un seçkin personeline yeni<br />

görevlerinde başarılar dilerim.”<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı<br />

SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN’ın konuşması.<br />

Tören münasebeti ile TCSG-59 Komutanı SG. Sey.<br />

Kd. Bçvş. Alaettin CURA ise üzgün ama gururlu bir<br />

şekilde yaptığı konuşmada şunları söyledi;<br />

“Komutanım ve Değerli Konuklar,<br />

TCSG-59’un hizmet dışına ayrılış törenine hoş geldiniz.<br />

Komutanım; Gölcük Tersanesi <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

inşa edilen TCSG-59 hizmete başladığı 1991 yılından<br />

itibaren bu güne kadar <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda<br />

başarıyla hizmet yapmıştır. TCSG-59, 1991-2002 yılları<br />

Gemi Borda Numarasının silinmesi. Bayrağın arya edilmesi.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Onarım Destek Komutanı<br />

Dz. Alb. Murat ÖZTÜRK’e anı objesinin takdimi.<br />

arasında SG Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong>, SG Marmaris<br />

Grup <strong>Komutanlığı</strong> emrinde Fethiye/MUĞLA’da 2002<br />

2007 yılları arasında Marmaris/MUĞLA’da görev<br />

yapmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 7 Mayıs 2007 tarihli<br />

emri ile hizmet dışına çıkarılan ve 15 Haziran 2007’de<br />

sancağı arya edilecek olan gemimizde görev yapmış<br />

personele huzurlarınızda teşekkür eder bundan sonraki<br />

yaşamlarında sağlık mutluluk ve başarılar dilerim.”<br />

17<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


18<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SG Ege Deniz Bölge Komutanı, SG Marmaris Grup Komutanı ve TCSG-59 <strong>Komutanlığı</strong> Personeli.<br />

“BİR YARIMI KAYBETTİM”<br />

2006 yılı Astsubay atama emri ile Bot Komutanı<br />

olarak atandığım TCSG-59’un gönlümde ayrı bir<br />

yeri vardır. Henüz Kıdemli Üstçavuş rütbesinde<br />

iken, ilk Bot <strong>Komutanlığı</strong> tecrübesini geçici<br />

görevle de olsa yaşadığım bota tayin olmuştum.<br />

Hem mutlu hem de gururlu idim. O bot ki<br />

senelere meydan okurcasına vakurlu bir duruşla<br />

beni karşılamıştı. Havuz bakımı için İzmir’de<br />

bulunduğumuz Nisan 2007 ayı beni üzen<br />

aylardan biri idi. Çünkü aynı havayı teneffüs<br />

ettiğim geminin hizmet dışına ayrılacağını<br />

öğrenmiştim.<br />

Bayrak indirildiğinde sanki en yakınımı,<br />

dostumu, sevdiğimi, yarımı kaybetmiştim.<br />

SG. Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA<br />

“NE OLDUĞUNU ANLAMAMIŞTIM!”<br />

TCSG-59’da Porsun Er olarak görev<br />

yapmaktayım. Her seyir dönüşü paslı yerleri<br />

lostra, boya yapar halatları elden geçirir, geminin<br />

dış netasını en iyi şekilde komutanımın ikazına<br />

fırsat vermeden yapardım. Bende bu sanki<br />

bir çocuğun bisikletine gösterdiği ilgi ve sevgi<br />

gibiydi. Yaptığım işten zevk duyuyordum. Ta ki<br />

bayrak indirme töreninde bana verilen borda<br />

numarasını silme görevine kadar. O zamana<br />

kadar ne olduğunu anlamamıştım. Tören<br />

bittiğinde kıç üstünde ağlıyordum.<br />

Porsun Er Burak SİYAM<br />

TCSG-59 SON PERSONELİ<br />

SG Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA KOMUTAN<br />

Mot. Bçvş. Neşat HIZLI BAŞÇARKÇI<br />

Uzm. Çvş. Muhterem YILDIZ SERDÜMEN<br />

Uzm. Çvş. Fahri SEVİNÇ MOTORCU<br />

Dz. Er Aydın Ali PARLAK AŞÇI<br />

Dz. Er Burak SİYAM PORSUN<br />

Dz. Er Usuret DOYRANLI MOTORCU<br />

Dz. Er Eser KAYA TOPÇU<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb.<br />

Salih ASLAN’a gemi resminin takdimi.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmaris Grup Komutanı SG. Kd. Bnb.<br />

Zafer SAĞLAM’a anı objesinin takdimi.<br />

HELİKOPTER İLE YAPILAN<br />

GÖREVLERDE BALIKÇI TEKNELERİNİN<br />

HAVADAN TESPİT ve TEŞHİSİNDE<br />

KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR<br />

[ Hazırlayan ] Ali ÖZTÜRK | SG Kd. Yzb.<br />

Yurdumuz, Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi<br />

ve Akdeniz ile çevrili bir yarımada ülkesidir. Bu<br />

görünümüyle aslında bir ada devletinden farklı bir<br />

görüntü vermemektedir.<br />

Deniz sınırlarının bu kadar uzun ve deniz hayatının<br />

bu denli çeşitli olduğu bir ülkede, geçimini engin<br />

maviliklerden kazanan insan sayısının da çok fazla<br />

olması doğal bir sonuçtur.<br />

Gerçekten de ülkemizde milyonlarca kişi hayatını<br />

denizden yani denizin onlara sağladığı nimetlerden<br />

kazanmaktadır. Balıkçı tekneleri, geçim kaynakları<br />

deniz olan insanlarımızın kullandığı en önemli<br />

avlanma araçlarıdır. Bir avlanma aracı olarak görülen<br />

balıkçı tekneleri aynı zamanda onların çoğu zaman<br />

evleri, çoğu zaman arkadaşları ve ne acıdır ki bazen de<br />

bu dünyada gördükleri son şeyleri olmaktadır.<br />

Her biri farklı amaçlar için yapılmış ve her biri farklı<br />

özellikler taşıyan bu balıkçı tekneleri, balıkçılık ile<br />

uğraşan insanları tehlikelerden korumayı ve can<br />

emniyetlerini arttırmayı hedefleyen, hem uluslararası<br />

kurallar hem de ulusal yasalar ile belirli standartlara<br />

getirilmiştir.<br />

Toplum hayatındaki diğer tüm kurallar gibi<br />

balıkçılıkla ilgili kurallar da, faaliyetlerini kurallara<br />

uygun şekilde yürüten, namuslu insanları korumak;<br />

amaçları yasa dışı yollardan haksız kazanç elde<br />

etmek isteyen kötü niyetli kişileri de caydırmak<br />

ve gerektiğinde haklarında yasal işlem yapmak<br />

maksadıyla ortaya konmuş kurallardır.<br />

Ülkemizde, yakın geçmişe kadar balıkçı teknelerinin<br />

kontrolü ve can emniyetleri sadece su üstü unsurları<br />

ile sağlanmakta olduğundan yürürlükteki tüm<br />

19<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


20<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

kurallar bu duruma göre belirlenmiş durumdadır.<br />

Denizde zor durumda kalan balıkçı teknelerine<br />

gerekli yardım elinin uzatılabilmesi veya yasa<br />

dışı faaliyetlerde bulunan teknelere gerekli yasal<br />

işlemlerin yapılabilmesi için, öncelikle yerlerinin<br />

bilinmesi ve tespit edilebilmeleri gerekmektedir.<br />

Bunun sağlanabilmesi için gerekli olan fiziki<br />

gereklilikler sırasıyla şunlardır<br />

Plakalar: 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanuna göre<br />

tekneler için verilen ruhsat numaraları, plaka<br />

olarak görülebilecek bir şekilde tekneye takılmak<br />

zorundadır. Tekne ruhsat tezkeresinde belirtilen<br />

kodlama işaretleri gemi isminin altına, güverte<br />

üzerine ve teknenin sevk ve idare edildiği kapalı<br />

bölümün üzerine havadan görülebilecek şekilde<br />

yazılmalıdır. Aynı zamanda bu yazılar uzaktan<br />

görülebilecek büyüklükte ve hiçbir şekilde su<br />

çizgisinin altında olmamalıdır.<br />

Yazılarda büyük harf kullanılacak, avcılık esnasında<br />

kullanılan av araç ve gereçleri plakaların görülmesini<br />

engellemeyecektir.<br />

Işıklar ve İşaretler: Boyları 50 metreden kısa<br />

olan balıkçı tekneleri her biri iki mil mesafeden<br />

görülebilecek silyon, borda, pupa, ve yedekleme<br />

fenerleri yakmalıdır. Ayrıca, trol ağları ile avcılık<br />

yapmakta olan balıkçı tekneleri üstteki yeşil alttaki<br />

beyaz renkte olan dikey bir doğru üzerinde bulunan<br />

ve ufkun her tarafından görülür iki fener veya<br />

tepelerden bitişik iki koni, boyu yirmi metreden kısa<br />

olan tekneler ise bir sepet gösterecektir.<br />

Trol çekmek dışında balıkçılık ile uğraşan tekneler<br />

ise; üstteki kırmızı, alttaki beyaz renkte olan ve dikey<br />

bir doğru üzerinde bulunan, ufkun her tarafından<br />

görülür iki fener veya dikey doğrultuda ve tepeleri<br />

bitişik iki koni gösterecek, boyu yirmi metreden kısa<br />

olan bir tekne bu şekil yerine, bir sepet gösterecektir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Hava <strong>Komutanlığı</strong>, keşif ve karakol<br />

görevleri kapsamında, denizlerimizde havadan<br />

helikopterler ile denetleme ve kontrol görevi de<br />

icra etmektedir. Yakın bir gelecekte bu denetimler<br />

uçaklarımızın da devreye girmesi ile daha da<br />

verimli ve geniş alanlara yayılacaktır. Bu durum,<br />

balıkçı teknelerinin havadan daha rahat ve kolay<br />

bir şekilde tespit ve teşhis edilebilmesi gerekliliğini<br />

doğurmaktadır. Özellikle helikopterler ile yapılan<br />

kontrol ve denetimlerde teknelerin tespit ve<br />

teşhisinde çeşitli zorluklar ile karşılaşılmaktadır.<br />

Bilindiği gibi bir suç tespit edildiğinde en önemli<br />

unsur işlenen suçun güvenilir kanıtlar ile ispat<br />

edilebilmesidir.<br />

Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde olan<br />

ülkemizde yapılan yasal değişiklikler nedeniyle<br />

mahkemeler tarafından, işlenen suçlara işlem<br />

yapılabilmesi için özellikle görüntülü kayıtlara çok<br />

önem verilmektedir.<br />

Helikopterlerimizin en önemli ve faydalı<br />

özelliklerinden birisi de gündüz ve gece kayıt<br />

yapabilen sistemler ile donatılmış olmasıdır. Yasa<br />

dışı bir faaliyette bulunan bir tekneye helikopter<br />

tarafından suçüstü yapılması esnasında, ismi ve<br />

özellikle plaka numarası tespit edildiğinde, teknenin<br />

cezai yaptırımdan kurtulması imkansızdır.<br />

Bununla birlikte çoğu balıkçı teknesi kanun ve<br />

yönetmeliklerde belirtilmesine rağmen plakalarını<br />

ve tekne isimlerini standartlara uygun yerlere<br />

ve uygun boyutlarda yazmamaktadırlar. İsim ve<br />

plakaların teknelerin üst güvertelerine ve havadan<br />

görünebilecek bir şekilde yazılması helikopter<br />

tarafından tespit edilmesinde en büyük faydayı<br />

sağlamaktadır. Teknelerin alabandalarında, baş<br />

omuzluklarında veya kıç aynalıklarında yazılı olan<br />

isim ve plakaların okunabilmesi için helikopterlerin<br />

özellikle gece karanlık şartlarda deniz seviyesine çok<br />

yaklaşması gerekmektedir. Çok düşük irtifalarda<br />

yapılan bu işlemler hem uçuş harekatını daha riskli<br />

hale getirmekte hem de yapılan görüntü çekimlerinin<br />

kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.<br />

Özellikle gece yapılan görev uçuşlarında, yasa dışı<br />

faaliyette bulunan teknelerin tespit ve teşhisi risk<br />

katsayısını daha da arttırmaktadır. Gece yapılan<br />

görüntü çekimlerinde isim ve plakaların görülebilmesi<br />

için özellikle yukarıdan bakıldığında plaka<br />

numarasının, kolayca okunabilecek büyüklükte ve<br />

renkte, güverte veya köprüüstüne yazılması, üzerinin<br />

herhangi bir donanım veya eşya ile kapatılmaması;<br />

okunabilmesi için plaka numarasını gösterir ve<br />

aşağıya doğru bakan bir ışık ile aydınlatılması<br />

gerekmektedir.<br />

Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile helikopter uçuş<br />

harekatı çok daha emniyetli hale geleceği gibi aynı<br />

zamanda teknenin kimlik bilgisi de çok kısa zamanda<br />

kayıt esnasında tespit edilebilecektir.<br />

Bu konuda mevzuatta yapılacak küçük bir düzenleme<br />

ve buna uygun hareket etmeyenlere uygulanacak<br />

yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi ile uçuş<br />

harekatı ile ilgili riskler azaltılmış olacağı gibi iş yükü,<br />

zaman ve maliyet konularında tasarruf sağlanacağı<br />

düşünülmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Helikopter Filo <strong>Komutanlığı</strong>; halen<br />

envanterinde bulunan helikopterler ve uçucu<br />

personeli ile Karadeniz’den Akdeniz’e kadar deniz<br />

yetki ve ilgi alanlarımızda özveri ile görev icra<br />

etmektedir<br />

İcra edilen bu görevler esnasında özellikle yasa dışı<br />

faaliyetlerde bulunan teknelerin tespit ve teşhisi<br />

önemli görevlerinin başında gelmektedir. Ancak bu<br />

görevlerin etkili bir şekilde icra edilebilmesi bu yazıda<br />

belirttiğim kurallara titizlikle uyulmasına ve takibine<br />

bağlıdır. Özellikle teknelerin havadan teşhis ve tespit<br />

edilebilmesini kolaylaştıran tedbirlerin alınması<br />

her tekne sahibinin sorumluluğu, bu tedbirlerin<br />

alınmasının takibi tüm sorumlu birimlerin görevi<br />

olmalıdır. Yapılan kontrollerde bu husus her zaman<br />

akılda bulundurulmalı ve namusu ve alın teri ile<br />

geçimlerini kazanan vatandaşlarımızın aralarına sızan<br />

ve aynı zamanda onların ekmek kapılarına en büyük<br />

darbeyi vuran kötü niyetli kişilerin yakanlanması<br />

ve gerekli cazalara çarptırılmasının ne denli önemli<br />

olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.<br />

21<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


22<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SESSİZ KALMA veya SESSİZ KALMA!<br />

[ Hazırlayan ] Fatih ALP | Dz. Kd. Ütğm.<br />

Çalışanlar, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin kaynağı<br />

olduğu halde, genellikle kurumu ile ilgili görüş<br />

ve fikirlerini üstleriyle konuşmakta isteksiz<br />

davranmaktadırlar. Sessiz kalma; Yrd.Doç.Dr.<br />

Ayşehan YAZICI’ nın Önce Kalite Dergisi, ARALIK<br />

2006 sayısındaki “Örgütlerde Sessiz Kalma” başlıklı<br />

yazısında belirttiği üzere; tüm kurum ve kuruluşlarda<br />

yaygın bir davranış olmasına rağmen bu konuda çok<br />

az çalışma vardır. Hatta bu nedenle batmış bir çok<br />

şirket ya da çökmüş bir çok kurum hatta yıkılmış bir<br />

çok ülke ve medeniyet bulunmaktadır.<br />

Çalışanların karşılaştığı sorunları veya sahip oldukları<br />

endişeleri dile getirmek yerine sessiz kalmayı tercih<br />

etmesi ve bu kişilerin çokluğu kurumlarında hiç<br />

istenmeyen sonuçlara neden olabildiği gibi taşıdıkları<br />

anlam da farklı olabilir. Sessizlik, genelde mevcut<br />

durumun kabullenilmesi gibi anlaşılsa da, mevcut<br />

durumu onaylamama anlamına da gelebilir. Ya da<br />

sessiz kalan kişi ya da toplulukların bir fikrinin<br />

olmaması gibi görünse de, herhangi bir fikir veya<br />

bilginin gün ışığına çıkmaması, bu nedenle de gizli<br />

kalması anlamına da gelebilmektedir.<br />

Sessiz kalma veya sessizlik, kelime olarak anlamından<br />

da anlaşılacağı üzere içinde neleri barındırdığı<br />

belli olmayan bir muammadır ve içinde neleri<br />

barındırdığını tespit etmek zordur, bu nedenle de<br />

yorumlanması kolay değildir. Yukarıda belirtildiği<br />

gibi, geleneksel anlamda onaylama anlamına<br />

gelmesine karşın son yıllarda duygusal bir davranış<br />

olarak muhalefet anlamına da gelmektedir. Bu aynı<br />

zamanda kişilerin veya toplulukların her türlü bilgi<br />

ve düşüncesini, bunun içinde yenilikçi ve yaratıcı<br />

düşünceler de dahil, bilinçli olarak esirgemesi<br />

anlamına da gelir. Bu durum, kendisini yeniliğe ve<br />

gelişime adamış yöneticilerin en çok dikkat etmesi<br />

gereken konulardan biridir. Bu duruma neden olan<br />

sebepleri belirleyerek, sebepleri ortadan kaldırmaya<br />

çalışmak; çalışanların sessiz kalmamalarını<br />

sağlayacak, böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler<br />

ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çözümlenemez gibi<br />

görünen bir çok soruna etkili ve pratik çözümler<br />

bulunduğu gibi performans artımında temel bir<br />

faktör olan motivasyonun süratle arttığı somut<br />

olarak görülecektir. Bu işleyiş zincirleme bir reaksiyon<br />

gibidir. Bu ivmeyi yakalayan kurumların gelişmesi ve<br />

kalkınması kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri<br />

de aşması kolaylaşır.<br />

Herhangi bir sorunu çözerek sorundan anlık<br />

kurtulmak yerine sorunun sebebini ortadan<br />

kaldırarak soruna köklü bir çözüm bulmak<br />

felsefesinden yola çıkarsak; öncelikle sessiz kalmaya<br />

neden olan sebepleri belirlemek gerekir. Çünkü<br />

çalışanların sessizliğini, “sorunlarınızı neden<br />

söylemiyorsunuz?” veya özlü bir deyiş ile “Derdini<br />

söylemeyen derman bulamaz” gibi söylemlerle<br />

ortadan kaldıramazsınız. Öncelikle sessizliğe<br />

neden olan sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak<br />

gerekmektedir. Nedenler ortadan kalktığında<br />

çalışanların sessiz kalmamaları sağlanmış olacak,<br />

böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya<br />

başlayacaktır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ortaya<br />

çıkması ise, çözümlenemez gibi görünen birçok<br />

soruna etkili ve pratik çözümlerin bulunması<br />

demektir. Sorunların süratli ve etkileyici şekilde<br />

çözümlenebildiği kurumlarda performans da ivmeli<br />

şekilde artar ve bu artış somut olarak görülür. Bu<br />

işleyiş, zincirleme bir reaksiyon gibidir. Bu ivmeyi<br />

yakalayan kurumların gelişmesi ve kalkınması<br />

kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri aşması da<br />

kolaylaşır.<br />

Sessiz kalmaya neden olan etkenler; kişilere,<br />

kurumlara, yönetim şekillerine göre hatta kültürlere<br />

göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu sebepler, temel<br />

olarak iki başlık altında toplanabilir.<br />

1. Yöneticilerin Baskısı:<br />

Baskı, sivil ve askeri olmak üzere tüm kurum ve<br />

kuruluşlarda olması kaçınılmaz bir unsurdur. Bu<br />

baskı yapılması şart olan ve kuralları değişmeyen iş ve<br />

görev anlamında kararında olmak şartıyla muhakkak<br />

olması gereken bir unsurdur. Buna karşın yenilikçilik<br />

ve yaratıcılık anlamında ise, kanunlar ve teamüller<br />

dahilinde, kesinlikle olmaması gereken bir unsurdur.<br />

2. Çevre ve Ortamın Tepkisi:<br />

Yeniliğe açık olmayan veya mevcut durağan ortamın<br />

prim verdiği kişiler ve topluluklar yenilikçi fikirlere<br />

tepki gösterirler. Çünkü bu tür fikirler, ortamın<br />

gelişmesine neden olacak, gelişen ve değişen ortamda<br />

herkes değişmeye mecbur olacaktır. Bu da durağan<br />

kişi ve toplulukların daha çok çalışmasına yani<br />

rahatlarının bozulmasına neden olacaktır. Yeniğe<br />

karşı çıkılan ortamları, yeniliğe kasten karşı çıkanlar<br />

ve yenilikçiliğin faydalarını bilmeyenlerin cehaletten<br />

dolayı karşı çıkmaları olarak ikiye ayırabiliriz. Yeniliğe<br />

kasten karşı çıkanların yöneticiler tarafından,<br />

yasaların verdiği yetkilerle bertaraf edilerek etkisiz<br />

hale getirilmeleri biz zorunluluktur. Çünkü bu<br />

tür kişilerin kanser hücresi gibi diğer kişileri de<br />

zehirleme ihtimali vardır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlere<br />

bilgisizlikten dolayı karşı çıkanlar ise eğitim ve<br />

telkinler ile önce bilgi sahibi edilmeli,<br />

daha sonra ise artan motivasyon ve<br />

somut iyileştirmelerin de görülmesiyle<br />

yenilikçi ve yaratıcı bireyler ve


24<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

toplumlar haline getirilmelidir.<br />

Sessiz kalmaya neden olan bu iki temel sebep,<br />

eğitimle ve uygulamalar ile ortadan kalkabilir.<br />

Ama ne kadar eğitim alırsanız alın ya da tüm<br />

uygulamaları somut olarak yaşasanız da sessiz<br />

kalmak veya uygun şekilde sesiniz duyurmak yani<br />

fikirlerinizi açıkça ifade edebilmek kişinin kendi<br />

özgüveni ve kapasitesi ile de doğru orantılıdır.<br />

Özgüven ve kapasite kendi gücünüzün ve bilginizin<br />

farkına vardığınızda ortaya çıkacak özelliklerdir.<br />

Yöneticilerin resmi olarak güç sahibi olduğu, ancak<br />

onların ve kurumunuzun başarısında sizin de<br />

payınızın olduğu unutulmamalıdır. Alışılmış klasik<br />

davranışlar sergilemek yerine doğru ve kaliteli<br />

davranışlar sergilenmelidir. Alışılmışın dışında doğru<br />

ve kaliteli davranışlar sergilemek cesaretli kişilerin<br />

uygulayabileceği bir davranış biçimidir. Doğru bir<br />

davranış sergilediğinizde, yalnız olmayacağınız<br />

ve sizden yana tavır sergileyecek kişilerin olacağı<br />

düşünülmeli ve bu düşünceden güç alınmalıdır.<br />

Sorunların çözümünde Behçet Necatigil’in “Ya<br />

Çaresizsiniz, ya çare sizsiniz, Ya ümitsizsiniz, ya<br />

ümit sizsiniz.” dörtlüğünde belirtilen ana fikre göre<br />

davranmanın uygunluğu açıkça ortadadır.<br />

Sonuç olarak ya sessiz kalmayı tercih edeceksiniz, ya<br />

da “SESSİZ KALMA!..” yı kendinize ilke edineceksiniz.<br />

Görülen yanlışlıklar ve hatalar karşısında sessiz<br />

kalanların rahat ve huzurlu gibi görünen yaşamlarının<br />

sanal ve geçici olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.<br />

Yenilikçi ve yaratıcı fikirler üreten, bunları uygun<br />

yöntemlerle ifade eden, değişime ayak uyduran<br />

değil, değişimi kendisi yaratan ve yöneten kişi ve<br />

kurumların izlediği yol bellidir. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>, bu yola 2006 yılında girmiş olup bu<br />

yolun adını da tam bu yola uygun olarak “Yenilikçi<br />

ve Yaratıcı Yönetim Projesi” olarak belirlemiştir.<br />

Benzer projeler ile gerek özel kurum ve kuruluşların,<br />

gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının dünya<br />

çapında başarılara imza attıkları gerçeğinden yola<br />

çıkarsak bu projenin <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu<br />

unutmamalı, bu projeye inanmalıyız.


Ben Akdeniz Fokuyum<br />

BENİ KORUYUN!<br />

[ Yazı ve Fotoğraflar ] Tahsin Ceylan<br />

“<br />

... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları kapkara kesilmiş. Çok<br />

tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil. Deniz çıldırasıya fosforluymuş. Sandalın<br />

pruvasında fosfor parlıyormuş. Kürekler, denizde geniş yakamoz daireleri çiziyormuş.<br />

Küreklerden düşen her damla, su değil, ışık damlasıymış. Selim Dede, böylesi fosforu ömründe<br />

görmemiş. Hey! Gecenin böylesi parayla satın alınabilir miymiş hiç? Adanın doğu kısmındaki<br />

mağaraya ulaşmış, gece serin olduğu için kayığı demirlemiş, mağaranın ağzındaki kumlara<br />

yatıp uykuya varmış. Büyük bir deniz şıpırtısıyla uyanmış. Donuk ışıkta birçok fokun mağaraya<br />

girdiğini görmüş. Mağaranın kumlarının üzerine gelince, foklar gövdelerindeki kürk derilerini<br />

çıkarmışlar. O kürklerin altında Selim Dede ne görmüş beğenirsiniz? Tıpkı bizim gibi insan<br />

değiller miymiş? Erkekleri denizin yanına, dişilerse mağaranın daha içlerine uzanıp uykuya<br />

varmışlar. Babamın dedesi - adının Selim Dede olduğunu söyledik a - hiç ses çıkarmamış.<br />

Ta yanı başında uyuyan kızın başucuna bıraktığı kürk derisini yavaşça almış, köşesine getirmiş<br />

kumların altına gizlemiş. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra,<br />

birer ikişer denize açılmışlar. Yalnız, Selim Dede’nin derisini çaldığı kız yok mu, o işte derisini<br />

ararmış tararmış, bulamayınca da öteki foklara - onu da beraberlerinde alsınlar diye - yalvarıp<br />

yakarmış, ama foklar kulak asmamışlar. Deniz kızı içli içli ağlamaya koyulmuş. Deniz kızı çok<br />

güzelmiş, saçları ocakta harıl harıl yanan pırnal aleviymiş, gözleri iki durgun mavi göl, bacakları<br />

çift akan gür pınarın sularıymış sanki. Selim Dede tatlı tatlı konuşmuş, onu avutmuş. Selim<br />

Dede fok kızı ya da deniz kızını kayığıyla köye (Dangır) götürmüş. Evlenmiş onunla. Kızdan iki<br />

nur topu gibi çocuk olmuş.


28<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Selim Dede, kızın kürk kaputunu evinin taban<br />

tahtalarının altına gizlemiş. Ama eski olduğu için<br />

tahta kırılmış. Kadın kaputunu görünce, alıp deniz<br />

kıyısına koşmuş. Orada deriyi giyince, yallah denize<br />

dalmış. Geceymiş. Selim Dede arkasından koşmuş,<br />

ama açılmakta olan kızdan kendisine doğru bir yıldız<br />

kayıyor sanmış. Yıldız değil, Selim Dede’nin kızla<br />

evlendiği zaman kızın parmağına taktığı gümüş<br />

yüzükmüş. Kız hızla uzaklaşmış, uzakta ay ışığında<br />

kaybolmuş deniz kızı. Yalnız geceleyin iki kez kıyıya<br />

gelmiş. Kıyıda oynayan çocuklarını öpmüş. Çocuklar<br />

söylermiş. Selim Dede, babama hep “Sakın fokları<br />

öldürmeyin. Çünkü onlar bizim gibi insanlardır,<br />

deniz yoldaşlarımızdır” dermiş. Babam çocukmuş,<br />

Selim Dede bunları anlatırken. Dedesi, babama yemin<br />

ettirmiş fokları öldürmeyeceğine. Babam dedesinin<br />

söylediklerine hep inanırmış.”<br />

Bizden daha eski Akdeniz’li olan Akdeniz Foku’nu<br />

anlatmaya, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir<br />

Kabaağaçlı’nın 1930’lu yıllara ait balıkçı hikayelerini<br />

anlattığı Deniz Gurbetçileri adlı eserinden anlamlı ve<br />

beni hep duygulandıran bir alıntı yaparak başlamak<br />

istedim.<br />

Bu Akdenizliyi ne kadar tanıyoruz ve yaşam hakkına ne<br />

kadar saygılıyız?<br />

Akdeniz foku (Monachus monachus), yeryüzünde<br />

yaşamakta olan en nadir canlı türleri arasında yer<br />

almaktadır. Yaşam alanında korunmasıyla ilgili olarak<br />

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) öncülüğünde<br />

dünya ülkelerinin birçoğunda özel koruyucu kanunlar<br />

çıkartılmıştır. “Nesli ileri derecede tehlike altında”<br />

olan türler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.<br />

Akdeniz Fokunun bugün bilinen yaşam alanları;<br />

Türkiye ve Yunanistan kıyıları, Maderia Adaları,<br />

Moritanya ve Batı Sahra kıyılarıdır. En yoğun<br />

gözlendigi alan ise Türkiye ve Yunanistan kıyıları<br />

olup, bu alanlarda 300-400 bireyin yaşadığı tahmin<br />

edilmektedir. Ülkemizde sadece 50 civarında bireyin<br />

yaşadığı ifade edilmektedir. Yeryüzündeki tüm<br />

nüfusun ise 500-550 civarında olduğu sanılmaktadır.<br />

Bilim adamlarının büyük bölümü yaşamın denizlerde<br />

başladığını, daha sonra bazı türlerin evrimsel<br />

değişimlere bağlı olarak karasal hayata geçtiklerini,<br />

bazı türlerin ise tekrar denizlere döndükleri<br />

konusunda fikir birliği içerisindedirler. Bu canlılar<br />

arasında deniz memelilerinin önemli bir grup<br />

oluşturduğu ve Akdeniz Foku’nun da bunlardan biri<br />

olduğu belirtilmektedir. Latince adı keşiş ya da yalnız<br />

anlamına gelen (Monachus monachus) Akdeniz<br />

Foku, Fok ailesinin en büyük üyelerindendir. Boyları


30<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

2-4 metre arasında değişmekte, ağırlıkları ise 400<br />

kilograma kadar ulaşabilmektedir. Toplam ömürleri<br />

tam olarak bilinmemekle beraber 40 yaşını aşan<br />

bireylere rastlanmıştır.<br />

Akdeniz Foku bir deniz memelisidir. Besinini<br />

denizden temin eder ve denizde çiftleşir, ancak<br />

doğurmak, dinlenmek, uyumak, yavrularını<br />

büyütmek ve güneşlenmek için karaya gereksinim<br />

duyar. Bu nedenle kıyısal alanda yayılım gösterirler.<br />

Nesillerinin tehdit altında olmalarının en önemli<br />

nedeni de kıyı şeritlerinin insanoğlunun istilasına<br />

sürekli maruz kalmasıdır. Artan insan baskısı<br />

sonucu günümüzde foklar, daha çok insanların<br />

ulaşamadıkları mağaraları yaşam alanı olarak<br />

seçmektedirler. Akdeniz Foku’nun kullanabileceği ve<br />

içerisinde yavrulayabileceği mağara sayısının sınırlı<br />

olması, bu türün üremesini de sınırlamıştır. Bu da<br />

eşlerin çiftleşmek için birbirlerine rastlama olasılığını<br />

azaltmış ve türün çoğalma hızını düşüren bir faktör<br />

olmuştur.<br />

Ekolojik olarak hızla fakirleştiğimizi de düşünürsek<br />

denizlerde azalan besin, fokların da besin teminini<br />

zorlaştırmaktadır. Yeterli besin bulamaması da yine<br />

bir diğer tehdit unsurudur fok için.<br />

Akdeniz Foku iyi bir dalıcı olarak da bilinmektedir.<br />

100 metreden daha sığ derinliklerde avlandığı tahmin<br />

edilmektedir. Besin olarak balıklar başta olmak<br />

üzere, özellikle dibe bağımlı yaşayan hayvanları<br />

tercih eder. Ahtapot, sübye, kalamar gibi kafadan<br />

bacaklılar ve hatta böcek, istakoz ve yengeç gibi<br />

canlılarla da beslendiği bilinmektedir. Balıkçılar<br />

deniz kestanelerini de yediklerine tanık olmuşlardır.<br />

Fokların avladıkları balıkları havada sallayarak iç<br />

organlarını temizledikten sonra yedikleri de yapılan<br />

gözlemler arasındadır.<br />

Zaman zaman balıkçıların ağlarından da besinini<br />

sağladığı gözlemlenmiştir. Ağlara zarar vermesi ise<br />

bazen hayatına mal olmuştur.<br />

Akdeniz Fokları genellikle Ağustos - Kasım ayları<br />

arasında doğum yaparlar. Doğum yapacakları<br />

mağaraları korunaklı olmaları açısından daha özenle<br />

seçerler. Bebek fok yaklaşık dört ay boyunca annesi<br />

tarafından emzirilir. Daha sonra anne fok, yavrusunu<br />

yüzme ve beslenme konularında eğitir. Akdeniz Fokları<br />

dört yaşından sonra üreme yeteneği kazanırlar.<br />

Nesli tehdit altında olan canlılar ile ilgili listeye,<br />

ülkemizde sürekli ilaveler gerçekleşmektedir. Akdeniz<br />

Foku’nun yanı sıra neredeyse bütün Türkiye’nin<br />

tanıdığı deniz kaplumbağası (Caretta caretta), orfoz<br />

(Epinephelus marginatus), deniz atları (Hippocampus<br />

spp.), mersin balıkları (Acipenser spp.), kılıç balığı<br />

(Xiphias gladius), afalina (Tursiops truncatus) ve<br />

banyo süngeri (Spongia officinalis) ciddi boyutta<br />

yok olma baskısı altındadırlar. İlk bitkilerin denizde<br />

oluştuğu, kara bitkilerinin de evrim yoluyla deniz<br />

bitkilerinden türediği, bunlardan 60 kadarının tekrar<br />

denizlere geri döndüğü bilinmektedir. Deniz eriştesi<br />

ya da bilimsel adını deniz tanrısı Poseidon’dan alan<br />

Posidonia oceanica da deniz hasretine dayanamayan<br />

kara kökenli deniz bitkilerindendir ve bugün onun da<br />

nesli tehlike altındadır.<br />

“Bugün oluşturulan görüntüler ile geleceğe bir kayıt<br />

taşıma” ifadesini biz sualtı fotoğrafçıları özellikle<br />

sıkça kullanıp dururuz. Bu veya aynı temaya eşdeğer<br />

kavramları sıkça kullanmamızın nedeni sanırım hızla<br />

yok edilen doğamızdan bir şeyleri salt görüntü olarak<br />

kaçırabilmenin telaşı ve tedirginliğidir.<br />

Akdeniz Foku, tükenme sınırına ulaştığı için 1968<br />

yılından bu yana uluslararası antlaşmalarla koruma<br />

altına alınmıştır. Bu antlaşmalara taraf olan ülkelerden<br />

biri de Türkiye’dir (Bern Antlaşması 1979) . Ülkemizde<br />

Akdeniz Foku’nun korunması ile ilgili en yoğun çalışma<br />

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ODTÜ Deniz<br />

Bilimleri Enstitüsü ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı<br />

desteği ile AFAG (Akdeniz Foku Araştırma Grubu)<br />

tarafından yapılmaktadır. Foça’da başlayan çalışmalar<br />

Mersin sahillerini de içine alarak genişletilmiştir.<br />

Ülkemizdeki toplum bilincinin bu alanda artması, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> başta olmak üzere, belediyeler<br />

ve diğer kurumların da özverili çalışmalarıyla<br />

gerçekleşmiştir. Şimdilik, geriye kalan Akdeniz Fokları,<br />

mağaralarında biraz daha rahat uyuyabilmektedir. Ve<br />

hepimiz için mutlak bir gerçek vardır ki o da “Akdeniz<br />

Fokunu korumak, Akdeniz’i korumaktır.”<br />

31<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


32<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

AFGANİSTAN KAYNAKLI<br />

UYUŞTURUCU MADDELER<br />

İLE MÜCADELE<br />

[ Hazırlayan ] Berrin GÜRSOY | Kaç. Huk. Mevz. Uzm.<br />

UYUŞTURUCUNUN TANIMI VE TARİHİ<br />

İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren uyuşturucu<br />

maddelerin keyif verici, ağrı giderici, tedavi edici<br />

olarak kullanıldığı bilinmektedir. İyon’larda uyku<br />

anlamına gelen narké sözcüğünden gelen uyuşturucu<br />

kavramı, İngilizce’ye “narcotic” olarak geçmiştir.<br />

1897 yılında kimyager Felix HOFFMAN ağrıları<br />

kesen ve içerisinde ağırlıklı olarak morfin bulunan<br />

bir ilaç üretmiş ve BAYER firmasınca bu ilaca eroin<br />

adı verilerek piyasaya sürülmüştür. İlaç kısa sürede<br />

yaygınlaşıp pek çok ülkeye ihraç edilmiştir. ABD’de<br />

gerekli araştırmalar yapılmış ve ilacın bağımlılık<br />

yaptığı aşırı dozdan ölümlere sebebiyet verdiği<br />

tespit edilerek rapor yayımlanmıştır. 1931 yılında<br />

yasaklanmış, karaborsaya düşmüştür.<br />

AFGANİSTAN’DA DURUM<br />

Yasa dışı afyon üretiminin dünya çapında tek başına<br />

%90’ını karşılayan Afganistan’daki üretim, 2001<br />

yılındaki ciddi düşüşten sonra ivme kazanarak 2002<br />

yılından itibaren sürekli bir artış eğilimine girmiş,<br />

2005 yılında 4.100 ton olan afyon üretimi, 2006<br />

yılında %49 artarak 6.100 tona ulaşmıştır.<br />

2000 yılında 82.171 hektar, 2001 yılında 7.606<br />

hektar, 2002 yılında 74.100 hektar, 2003 yılında<br />

80.000 hektar, 2004 yılında 131.000 hektar, 2005<br />

yılında ise 104.000 hektarlık alanın afyon ekimi için<br />

kullanıldığı BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)<br />

tarafından yayınlanan 2006 Dünya Uyuşturucu<br />

Raporu’nda belirtilmekte; 2006 yılında ekim<br />

alanının 2005 yılına göre %56 oranında artarak<br />

165.000 hektara çıktığı tahmin edilmektedir.<br />

2001 yılında afyon üretimindeki düşüşün nedeni,<br />

Taliban yönetimi tarafından uygulanan ekim<br />

yasağıdır. Yasağın sebebinin Taliban’ın uluslararası<br />

toplumla entegrasyona yönelik bir çabası olduğunu<br />

söylemek mümkün değildir. Dünya piyasasındaki<br />

arz fazlasından dolayı afyon türevlerinin fiyatları<br />

keskin bir şekilde düşüş göstermiştir. Taliban<br />

yönetimi, 2001 yılında fiyatları yükseltmek için<br />

üretim yasağı koymuştur. 11 Eylül terör olayları<br />

sonrasında ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen<br />

“Sonsuz Özgürlük” harekatıyla Taliban yönetiminin<br />

iktidardan düşmesi, fakirlik, güçlü bir merkezi<br />

otoritenin olmayışı uyuşturucu madde üretiminin asıl<br />

nedenlerini ortadan kaldırmamıştır. 2001 yılından<br />

sonraki afyon ekim alanlarındaki artışın sebebinin<br />

bundan kaynaklandığı değerlendirilmektedir.<br />

2004 yılında Pakistan’daki 24,5 ton eroin<br />

yakalamasının dünyada yakalanan toplam eroin<br />

miktarının %25’ine, İran’daki 17,5 tonluk eroin<br />

yakalamasının toplam eroin yakalamasının %18’ine,<br />

Türkiye’deki 13,5 tonluk eroin yakalamasının toplam<br />

eroin yakalamasının %14’üne tekabül ettiği; Pakistan,<br />

İran ve Türkiye’den sonra eroin yakalamalarında<br />

başarılı ülkelerin ÇHC (%11), Tacikistan (%5), RF<br />

(%4), ABD (%2) ve İngiltere (%2) olduğu 2006 Dünya<br />

Uyuşturucu Raporu’nda belirtilmektedir.<br />

Afgan halkı haşhaş üretiminden diğer ürünlere<br />

kıyasla çok daha iyi para kazanabilmektedir. Çiftçileri<br />

uzun vadede yasa dışı haşhaş ekiminden vazgeçirecek<br />

alternatif geçim kaynakları yaratılması son derece<br />

önem kazanmaktadır. ABD ve İngiltere tarafından<br />

desteklenen geçici hükümet, her 2.500 m² için 350$<br />

karşılığında çiftçilerin haşhaş ürününü yok etme<br />

girişiminde bulunmuştur. Ancak, bu bedel çiftçilerin<br />

ürünlerini yetiştirmek için yaptıkları harcamayı bile<br />

karşılamamaktadır. Afganistan’daki uyuşturucu<br />

üretim bölgelerinin çoğunda çiftçiler her 2.500 m²<br />

için 3.500$ gelir elde etmektedir. Afganistan, güçlü<br />

bir merkezi hükümete ve vatandaşları için yüksek<br />

kazanç ve iş fırsatları verecek güçlü bir ekonomiye<br />

sahip olmadığı ve halihazırda NATO komutasındaki<br />

uluslararası askeri gücün varlığının, Afganistan’daki<br />

afyon ekiminin azaltılmasına yönelik katkısı zayıf<br />

kaldığı sürece Afganistan’ın dünyadaki yasa dışı afyon<br />

ve türevi madde talebinin büyük kısmını karşılayan<br />

ülke olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu<br />

sorunun çözümü için hem Afgan Hükümeti hem de<br />

uluslararası toplumunun uzun vadeli, çok yönlü ve<br />

yenilikçi yaklaşımları gerekmektedir.<br />

AFGANİSTAN KAYNAKLI UYUŞTURUCU İLE<br />

MÜCADELEDE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ<br />

UNODC, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Örgütü<br />

(SECI) ve Avrupa <strong>Güvenlik</strong> ve İşbirliği Teşkilatı<br />

(AGİT) bünyesinde Afganistan kaynaklı uyuşturucu<br />

tehdidi ile mücadele konusunda çok sayıda toplantı<br />

gerçekleştirilmekte ve mücadele kapasitesini<br />

artırmayı amaçlayan kararlar alınmaktadır.<br />

2003 yılında UNODC koordinesinde Paris’te 55<br />

ülkenin katılımıyla Afganistan kaynaklı afyon ve<br />

türevleri kaçakçılığına karşı, uyuşturucu kaçakçılığı<br />

rotaları üzerinde bulunan kritik ülkelerde icra<br />

edilen çalışma grubu toplantılarından oluşan “Paris<br />

Paktı İnisiyatifi” geliştirilmiştir. Afganistan ve Orta<br />

Asya ülkelerinden Avrupa’ya uyuşturucu madde<br />

ticaretinin önlenmesi maksadıyla; Paktın 2003-2006<br />

yıllarını kapsayan birinci döneminin ardından yeni<br />

stratejiler öngören ve daha çok operasyonel işbirliğine<br />

yönelik 2007-2009 yıllarını kapsayan ikinci döneme<br />

geçilmiştir.<br />

Paris Paktı İnisiyatifi’nin 3-4 Ekim 2005 tarihlerinde<br />

İstanbul’da gerçekleştirilen toplantısında, “Afganistan<br />

Kaynaklı Uyuşturucu Tehdidi ile Mücadele Hakkında<br />

Yabancı İrtibat Görevlileri Uyuşturucu ile Mücadele<br />

Topluluğu (FANC)”nun kurulması kararı alınmıştır.<br />

FANC; yabancı uyuşturucu irtibat görevlilerinin bilgi<br />

ve karşılıklı istihbarat paylaşımı için düzenli olarak<br />

bir araya geldiği; yürütme komitesi, başkan, başkan<br />

yardımcısı ve sekretaryadan oluşan yarı resmi bir<br />

topluluktur. Uyuşturucu ile mücadele kapsamında<br />

operasyonel işbirliği, teknik yardım, ikili işbirliği<br />

konularında ve genel iletişim ağında ilerleme<br />

kaydetmek üzere oluşturulmuştur.<br />

ÜLKEMİZ KANUN UYGULAYICI BİRİMLERİNİN<br />

MÜCADELESİ VE YASAL MEVZUAT<br />

18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’ne<br />

üyeliğin ardından ülkemizde haşhaş tarımı ve<br />

afyonun alım satım işlemleri ile bu maddelerin<br />

kontrolünün Uyuşturucu Maddeler Tekeline<br />

Verilmesine İlişkin Kanun ve 1931 Cenevre Afyon<br />

Sözleşmesi kabul edilmiştir. 1938 yılında bu tekel,<br />

Toprak Mahsulleri Ofisine devredilmiştir.<br />

1938-1971 yılları arasında dünya yasal afyon<br />

pazarının yaklaşık yarısına sahip olan ülkemiz, 1970<br />

yılında dünyadaki yasal olmayan afyon trafiğinden<br />

sorumlu tutulmuş ve bu nedenle ülkemizde 1971<br />

33<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


34<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

yılında afyon üretimi yasaklanmıştır. 1974 yılında<br />

ise Bakanlar Kurulu tarafından haşhaş ekim yerleri<br />

belirlenerek kontrollü afyon üretimine başlanmıştır.<br />

Bunun üzerine 1981 yılında Afyon İli Bolvadin<br />

ilçesinde kurulan Afyon Alkoloid Fabrikası’nda TMO<br />

tarafından alınan haşhaş işlenerek ihraç edilmeye<br />

başlanmıştır.<br />

Ülkemiz halihazırda dünya afyon ihtiyacını karşılayan<br />

iki geleneksel üretici ülkeden biridir. Bununla birlikte<br />

yasa dışı üretici konumunda bulunmamaktadır.<br />

Ülkemiz, piyasaya yasa dışı giren Afganistan kaynaklı<br />

uyuşturucunun Batı Avrupa’ya geçiş güzergahında<br />

bulunmaktadır. Bu coğrafi konum, ülkemizin önemini<br />

arttırmakta ve ülkemizi uyuşturucuyla mücadelede<br />

etkin bir rol almaya zorlamaktadır. Bu kapsamda hem<br />

yasal hem operasyonel alanda tedbirler alınmaktadır.<br />

“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya<br />

ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etmek”,<br />

“Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını<br />

kolaylaştırmak”, “Kullanmak için uyuşturucu<br />

veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek<br />

veya bulundurmak” şeklindeki uyuşturucu madde<br />

suçları TCK’nın 188 ve 191’inci maddeleri arasında<br />

düzenlenmiştir.<br />

Ülkemiz kolluk birimleri (<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>,<br />

Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong>, Emniyet Genel<br />

Müdürlüğü, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü)<br />

tarafından çok sayıda operasyon gerçekleştirilmiştir.<br />

2005 yılında tüm kolluk birimlerince gerçekleştirilen<br />

794 operasyon sonucunda; 1.581 şüpheli şahıs<br />

tutuklanmış, 8.936 kg eroin, afyon ve baz morfin<br />

AFGANİSTAN’DAKİ AFYON EKİMİNİN<br />

YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ<br />

Afyon ekilen alan (hektar)<br />

ele geçirilmiştir. 2006 yılında gerçekleştirilen<br />

865 operasyon sonucunda; 2.288 şüpheli şahıs<br />

tutuklanmış, 11.303 kg eroin, afyon ve baz morfin ele<br />

geçirilmiştir. Ele geçirilen bu miktarın büyük kısmını<br />

eroin oluşturmaktadır. INCB 2006 Raporu’nda,<br />

ülkemizde afyon yakalamalarının düşüklüğünün<br />

sebebi, afyonun ülke dışındaki gizli laboratuarlarda<br />

işlenerek eroin haline dönüşmesine bağlanmaktadır.<br />

Ülkemize afyon girişinden ziyade eroin girişinin<br />

olması, afyon yakalamalarının düşük olmasına neden<br />

olmaktadır.<br />

2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda ülkemiz kanun<br />

uygulayıcı birimlerinin, 2004 yılında toplam Avrupa<br />

afyon ve türevi uyuşturucu madde yakalamalarının<br />

%47’si kadar afyon ve türevi uyuşturucu madde ele<br />

geçirdiği ifade edilmektedir. Bu miktar, 13.000 tonun<br />

üzerindedir.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. ŞENER GÜNGÖR VE ALİ KINACI, UYUŞTURUCU VE UYUŞTURUCU MADDELERLE<br />

İLGİLİ SUÇLAR, YETKİN YAYINLARI<br />

2. UNODC 2006 YILI RAPORU<br />

3. INCB 2006 YILI RAPORU<br />

4. www.turkishweekly.net/turkce/makale/php?id=50<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞININ SU ÜRÜNLERİ<br />

DENETİMLERİNE YÖNELİK<br />

GÖREVLERİ<br />

[ Hazırlayan ] Aynur KARDAŞ HAYIR | Su Ürünleri Mühendisi<br />

Dünyamız sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan çok<br />

hızlı değişim göstermektedir. Bununla beraber hızla<br />

artan dünya nüfusunun yol açtığı açlık sorunu,<br />

karadan elde edilen üretim kaynaklarının tükenmeye<br />

başladığı günümüzde dikkatlerin deniz ve iç sulara<br />

yönelmesine neden olmuştur. Su ürünleri, gerek<br />

hayvansal protein açığının giderilmesinde gerekse<br />

beslenme alışkanlıklarının sağlıklı doğrultuda<br />

değiştirilmesinde oldukça önemli bir kaynaktır.<br />

Ancak deniz ve iç sularımızda hızla artan kirlilik<br />

sonucu canlı deniz kaynaklarının yaşam ortamlarının<br />

daralması, birçok türün yokolması, kontrolsüz ve<br />

aşırı avcılık sonucu balık stoklarının yok olmaya yüz<br />

tutması karşısında; suların kirlenmesini önlemek,<br />

üretilmesi düşünülen canlı stokları saptamak,<br />

uygun avlanma metotları, zamanlama ve avlanma<br />

teknolojisini belirleyerek çevreye zarar vermeden<br />

stokları kullanmak her şeyden önce kaynağı<br />

tüketmeden gelecek nesillere aktarabilmek açısından<br />

son derece önemlidir.<br />

Türkiye’de su ürünleri ile ilgili ilk yasal<br />

düzenleme Osmanlı İmparatorluğu zamanında<br />

ve 1800’lü yıllarda çıkarılan “Zabıta-ı Saydiye<br />

Nizamnamesi”dir. Üretim ve destekleme<br />

düzenlemelerinden ziyade koruma ve kontrolü<br />

amaçlayan bu yasa 20. yüzyılın ikinci yarısına<br />

kadar uygulanmıştır. Her ne kadar 1936 yılında<br />

Büyük Millet Meclisinin açış konuşmasında Büyük<br />

Önder ATATÜRK “Deniz ve deniz mahsulleri<br />

önemli bir mevzumuzdur” diyerek su ürünleri<br />

35<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


36<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

konusunun önemini vurgulamış ise de, bu konuda<br />

1960’lı yılların sonuna kadar önemli bir gelişme<br />

olmamıştır. Ancak 1953 yılında çıkarılan 6118 Sayılı<br />

Kanun ile balıkçılara çevirme, donatım, tesis ve<br />

satış kredilerinin verilmesine ilişkin bazı gelişmeler<br />

sağlanarak bu konudaki ekipmanların gelişmesine<br />

yardımcı olunmuştur.<br />

1970’li yıllara kadar bu mevzuatlarla idare olunan ve<br />

korunmaya çalışılan su ürünleri 1971 yılında 1380<br />

Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile günün koşullarına<br />

göre çağdaş bir kalıba sokulmuş, zaman içerisinde<br />

bir takım düzenlemeler yapılarak günümüze kadar<br />

gelmiştir.<br />

Günümüzde su ürünleri mevzuatı ile ilgili getirilen<br />

düzenlemelerin yasal takip ve kontrolünün kimler<br />

tarafından yapılacağı 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />

Kanunu’nun 33. maddesinde belirtilmiştir. Buna<br />

göre; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve<br />

Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su<br />

ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile<br />

görevlendirilen personel ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, Emniyet,<br />

Jandarma, Gümrük, Orman Muhafaza Teşkilatı<br />

Mensupları, Belediye Zabıtası Amir ve Mensupları,<br />

Kamu Tüzel Kişiliğine Bağlı Muhafız, Bekçi ve<br />

Korucular ile Emniyet ve Jandarma Teşkilatının<br />

bulunmadığı yerlerde Köy Muhtarı ve İhtiyar Heyeti<br />

üyeleri gibi kurum ve kuruluşlar denetimle yetkili<br />

kılınmıştır.<br />

Bu kurum ve kuruluşlar 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />

Kanunu ve bu kanuna istinaden getirilen yasaklardan<br />

dolayı bu kanun kapsamına giren suçlar hakkında<br />

zabıt tutanağı tutmak, suçta kullanılan av araçlarını<br />

zapt ederek adli mercilere teslim etmek ve idari para<br />

cezası kesmekle yetkilidirler.<br />

Su ürünleri koruma hizmetleri, Tarım ve Köy İşleri<br />

Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin 441 Sayılı<br />

Kanun Hükmünde Kararname uyarınca merkezde<br />

Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünce, illerde il<br />

müdürlüklerine bağlı kontrol şubelerince ve ilçelerde<br />

ilçe müdürlükleri tarafından yerine getirilmektedir.<br />

Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, su ürünleri ile ilgili<br />

yasak ve sınırlamaların takip ve kontrolü; kontrol<br />

tekneleri ile denizde ve iç sularda, ürünün karaya çıkış<br />

noktalarında, balıkhanelerde, su ürünleri işleme ve<br />

değerlendirme tesislerinde, balıkçı barınak ve çekek<br />

yerlerinde, toptan ve perakende satış yapılan yerlerde,<br />

soğuk ve donmuş muhafaza depolarında, tüketim<br />

merkezlerinde ve ihraç kapılarında yapılmaktadır.<br />

13 Temmuz 1982 tarih ve 2692 Sayılı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> Kanunu ile de 1380 Sayılı Su Ürünleri<br />

Kanunu’na aykırı hareket edenleri izlemek, önlemek,<br />

suçluları yakalayarak gerekli işlemleri yapmak görevi<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na verilmiştir. <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, tüm denizlerimizde, sahip<br />

olduğu mevcut altyapı ve olanaklar bakımdan Su<br />

Ürünleri Kanunu’nun uygulanmasında önde gelen bir<br />

kurumdur.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> botları yaptıkları kontrollerde, balıkçı<br />

teknelerini; su ürünleri ruhsat tezkerelerini, ağ göz<br />

açıklığı, avlanma alan ve zamanı, avcılık türüne<br />

göre gerekli teknik koşular, avlanma derinliği,<br />

minimum avlanma boyu, seyir defteri yönlerinden<br />

denetlemektedirler.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, ülkemizin canlı deniz<br />

kaynaklarının korunması kapsamındaki görevlerini,<br />

sadece denizde yasaların uygulanması ile sınırlı<br />

tutmayıp, periyodik aralıklara balıkçılarımızın<br />

bilinçlendirilmesi amacıyla Balıkçılık Bilgilendirme<br />

Toplantıları düzenlemektedir. Bu toplantılarda<br />

balıkçılarla denetim görevlileri arasında karşılıklı fikir<br />

ve bilgi alışverişine zemin yaratılmakta, balıkçıların<br />

dilek ve şikayetleri dinlenerek sorunların tespit<br />

edilmesine ve çözümlenmesine yönelik çalışmalara<br />

olanak sağlanmaktadır.<br />

Ülkemiz üç tarafı çevreleyen denizleri ve zengin iç su<br />

varlığı ile büyük su ürünleri potansiyeline sahiptir.<br />

Bu nedenledir ki, kaynaklarımızı aşırı avcılıkla tahrip<br />

etmeden verimli şekilde işletmek, ekonomik değeri<br />

yüksek olan su ürünlerimizi korumak ve stoklarımızı<br />

geliştirmek büyük önem taşımaktadır.<br />

Getirilen bütün düzenlemelerin başlıca amacı,<br />

kendi kendini yenileyebilen bir kaynak olan su<br />

ürünleri stoklarından çekilen fert sayısı kadar yeni<br />

ferdin stoka ilave edilmesine imkân tanımaktır.<br />

Bu ise ancak konulan yasak ve mükellefiyetlerin<br />

titizlikle ve etkili bir şekilde kontrolü ile mümkün<br />

olacaktır. Aksi halde yumurtlama döneminden<br />

önce ya da yumurtlama olgunluğuna erişmemiş<br />

fertlerin avlanması, stokların tahribatına neden olup,<br />

sürdürülebilir avcılığı tehlikeye sokmakta, hatta bazı<br />

türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.<br />

Su ürünleri stoklarının korunması, ekonomik<br />

türlerin geliştirilmesi, uygun avlama teknolojisinin<br />

kullanılmasının sağlanması, böylece su ürünleri<br />

üretiminin artırılması koruma kontrol hizmetlerinin<br />

temel amacıdır.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. ÇAKMAK,S., ÇOLAK, H., SU ÜRÜNLERİ MEVZUATI VE YAPTIRIMLAR AÇISINDAN<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ, TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL<br />

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA<br />

2. SU ÜRÜNLERİ SEMPOZYUMU, EGE ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ YÜKSEK OKULU,<br />

İZMİR<br />

3. http://www.kkgm.gov.tr<br />

4. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, 2001, 8’İNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI ÖZEL<br />

İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU, DPT YAYINLARI NO: 2575-ÖİK: 588<br />

37<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


TCSG-307 ve HOPA<br />

[ Hazırlayan ] TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong><br />

Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım 2006 tarihinde denize<br />

indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir.<br />

TCSG-307, 12 Şubat - 2 Mart 2007 tarihleri arasında Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nda İntibak Eğitimi’ne tabi tutulmuş ve 14 Nisan 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Trabzon Grup <strong>Komutanlığı</strong> bağlısı olarak Hopa/Artvin limanına konuşlandırılmıştır.


40<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Geminin boyu 35,6 m olup eni 6,7 m’dir. Geminin<br />

azami sürati 46 knot, iktisadi sürati ise 30 knot’tır.<br />

Ana makineleri 3650 Hp, MTU 16 V 4000 M 90’dır.<br />

TCSG-307 <strong>Komutanlığı</strong> tarafından 2007 yılında,<br />

göreve başladığı 14 Nisan 2007 tarihinden itibaren<br />

85 gemi/tekne kontrolü yapılmış ve bunlardan 12<br />

tanesine yasal işlem uygulanmıştır.<br />

28 - 31 Mayıs 2007 tarihleri arasında Poti ve Batum<br />

liman ziyaretleri ile Türkiye-Gürcistan Fiili Arama<br />

Kurtarma Tatbikatı icra edilmiştir.<br />

COĞRAFİ YAPI, NÜFUS, İDARİ YAPI, TARİH<br />

Hopa, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin doğu bölümünde<br />

yer alır. İlçenin doğusunda Gürcistan Cumhuriyeti,<br />

batısında Arhavi, güneyinde Borçka ve kuzeyinde<br />

Karadeniz bulunmaktadır. İlçenin Gürcistan<br />

Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısı’na<br />

uzaklığı 18 km, Artvin il merkezine uzaklığı ise 65<br />

km’dir. Hopa, Trabzon-Rize-Artvin-Ardahan-Kars-<br />

Erzurum ve Gürcistan Cumhuriyeti’ni birbirine<br />

bağlayan uluslararası karayolu üzerinde bir kavşak<br />

konumundadır. Nisan 2007 ayında Karadeniz <strong>Sahil</strong><br />

Yolu’nun açılması ile beraber Hopa-Rize arası 1<br />

saate, Hopa-Trabzon arası 2 saate inmiştir. Hopa, il<br />

genelinde nüfus artış hızı (1990-2000’e göre) %o 5,43<br />

ile en yüksek olan ilçe konumundadır. İlçenin toplam<br />

nüfusu 32.584’dür. İlçe merkezi nüfusu 15.445,<br />

köy nüfusu ise 17.139’dur. Belde belediyesi olan<br />

Kemalpaşa’nın nüfusu 4.238’dir. İlçenin yüzölçümü<br />

289 km², nüfus yoğunluğu ise km 2 başına 154 kişidir.<br />

İlçenin merkez ve Kemalpaşa Beldesi ile 29 köyü<br />

bulunmaktadır. Hopa, Karadeniz Bölgesi’nin tipik<br />

yerleşim karakteri olan dağınık yerleşim özelliklerini<br />

taşımaktadır.<br />

Hopa ilçesi ve çevresi, 1490-1512 yıllarında Yavuz<br />

Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Osmanlı<br />

Devleti’ne katılmıştır. 1509 yılında bugün sınırlarımız<br />

dışında kalan Gönye Kalesi’nin fethi ve Sancak<br />

haline getirilmesi ile Hopa bu Sancağa bağlanmıştır.<br />

Lala Mustafa Paşa tarafından 1578 yılında fetih<br />

sonucu merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır eyaletinin<br />

kurulması ile bu eyalete bağlanan Hopa, 1829 yılında<br />

Çarlık Rusyası ile imzalanan Edirne Antlaşması<br />

sonucu Ahıska’nın bu ülkeye verilmesi sonrasında<br />

Trabzon eyaletinin bir sancağı olan Batum’a<br />

bağlanmıştır.<br />

1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Kars ve<br />

Ardahan’la birlikte Hopa, Kemalpaşa bucağına kadar,<br />

Batum dahil olmak üzere Ruslara bırakılınca, Hopa<br />

ve çevresi 1878 yılından itibaren Rize Sancağına<br />

bağlanmıştır. 1883 yılında ilçe teşkilatı kurulduktan<br />

sonra 1. Dünya Savaşı’nda 23 Şubat 1915 tarihinde<br />

Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 31 Mart 1917<br />

tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Hopa, milli<br />

sınırlarımıza dahil olmuştur.<br />

Hopa, 1936 yılına kadar Rize iline bağlı iken bu<br />

tarihten sonra Artvin iline bağlanmıştır. Bu tarihte<br />

3 bucağı ve 71 köyü bulunmakta iken, bu bucaklardan<br />

Fındıklı, Hopa’dan ayrılarak 1 Ocak 1948 tarihinde<br />

ilçe olmuştur. Daha sonra da 1 Haziran 1954’te<br />

Arhavi bucağı da Hopa’dan ayrılarak ayrı bir ilçe<br />

haline getirilmiştir.<br />

Hopa’nın bugünkü adı Yavuz Sultan Selim tarafından<br />

verilmiştir. Kendisi, Trabzon’da vali iken Batum<br />

sancağını ele geçirmek üzere düzenlediği seferde<br />

Hopa’nın arkasında bulunan dağlarda konaklar ve bu<br />

dağlardan sahil şeridinde bulunan şehre, Acemce’yi<br />

iyi bildiğinden bu dilde “güzel” anlamına gelen<br />

Hop ismini koyar. Hop ismi günümüzde Hopa’ya<br />

dönüşmüştür.<br />

Hopa’da genelde çay ve fındık üretiminden elde edilen<br />

gelirin yanı sıra Sarp sınır kapısından gerçekleştirilen<br />

ithalat ve ihracat nedeniyle ticari faaliyetler<br />

hızlanmış, beraberinde bölgeye ekonomik yönden bir<br />

rahatlama getirmiştir.<br />

EĞİTİM VE ÖĞRETİM, KÜLTÜREL YAPI<br />

Okur yazar oranının yüksekliği, nüfusun dışa<br />

dönüklüğü ilçenin sosyal seviyesini yükseltmiş,<br />

çaydan ve sınır ticaretinden elde edilen kazancın<br />

artması, her türlü yeniliğin ilçeye girmesine neden<br />

olmuştur. İlçe merkez ve köylerinde günün getirdiği<br />

her türlü yenilikler yadırganmadan kullanılmaktadır.<br />

Yörede ağalık ve şeyhlik gibi özellikler<br />

bulunmamaktadır.<br />

Yöre halkı, Karadeniz insanının tipik özelliklerine<br />

sahiptir. Genellikle horon türünde olan ilçe folkloru<br />

Karadeniz bölgesinin genel özelliklerini taşımaktadır.<br />

Gerek köylerde gerek merkezde kamu hizmeti veren<br />

kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve lojmanları<br />

büyük oranda tamamlanmıştır.<br />

41<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


42<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Coğrafi yapısından kaynaklanan oluşumdan dolayı<br />

özellikle kırsal kesimlerde çok dağınık yerleşim<br />

birimleri görülür. Arazinin engebeli oluşumu yerleşim<br />

alanlarının dağınık olmasına neden olmuştur.<br />

İklimden kaynaklanan nem oranının diğer bölgelere<br />

göre çok yüksek oluşu halkın konutlarını neme<br />

dayanıklı ahşap binaların inşasına yöneltmiştir.<br />

Ancak, teknolojik imkanların gelişmesiyle beraber<br />

betonarme yapılara kayma eğilimi göze çarpmaktadır.<br />

Günümüzde kırsal yerleşim alanlarında eskiden<br />

gelme alışkanlıklardan serenderli, ahırlı, çatılı, ahşap<br />

yapılı yapılar az da olsa görülür. Özellikle köylerinde<br />

haneler arasındaki mesafeler hayli fazladır. Bu durum<br />

komşuluk ilişkilerinden çok arazilerin kendine<br />

mahsus yapılarından dolayı ortaya çıkmıştır. İki katlı<br />

inşa edilen ahşap binalar günümüzde yerlerini köyler<br />

de dahil çok katlı betonarme yapılara terk etmektedir.<br />

Hopa’da her yıl temmuz ayının ilk haftasında<br />

Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığınca organize<br />

edilen Hopa Kültür, Sanat ve Deniz Festivali<br />

düzenlenmektedir. Festival etkinlikleri kapsamında<br />

çeşitli sanatsal, sportif ve kültürel etkinlikler<br />

düzenlenmektedir.<br />

EKONOMİK YAPI<br />

İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, iklim yapısına<br />

uygun olan çay, fındık, mısır, turunçgiller, kivi, kara<br />

üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçenin arazi yapısı<br />

makineli tarımın yapılması açısından son derece<br />

sınırlı imkan tanımaktadır.<br />

İlçe genelinde ticari anlamda hayvancılık gelişmiş<br />

değildir. Büyük ve küçükbaş hayvancılık, kümes<br />

hayvancılığı, arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik<br />

olarak yapılmaktadır. Balıkçılık, ilçe ekonomisinde<br />

önemli bir yere sahiptir.<br />

İlçede sanayi tesisi olarak 1 adet çay fabrikası, TEİAŞ’a<br />

ait 1 adet termik santral, ETİ Bakır İşletmeleri A.Ş.’ye<br />

ait tesis ve POAŞ Depo İşletmesi bulunmaktadır.<br />

İlçe ekonomisinde son derece önemli yeri olan ve<br />

her türlü liman hizmetinin verilebileceği altyapıya<br />

sahip, özel sektör tarafından işletilen Hopa Limanı;<br />

Doğu Karadeniz’in doğu sınırında Gürcistan<br />

Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp sınır kapısına<br />

15 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 100.000 m 2 ’lik alan<br />

üzerine kuruludur.<br />

Hopa Gümrükleri Başmüdürlüğü işlemleri; Hopa<br />

Liman sahasında görev yapan Hopa Gümrük<br />

Müdürlüğü ile Sarp sınır kapısında faaliyet<br />

gösteren Sarp Gümrük Müdürlüğü birimlerince<br />

yürütülmektedir. Sarp gümrük sahasında mevcut<br />

birimler arası koordinasyon Sarp Mülki İdare<br />

Amirliğince yürütülmektedir. Sarp sınır kapısı<br />

hizmetleri farklı birimlere bağlı toplam 134 personel<br />

ile verilmektedir.<br />

Batum Uluslararası Havaalanı’nın Türk<br />

vatandaşlarınca da kullanımı için Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığınca imzalanan anlaşmanın<br />

onaylanmasına ilişkin yasa tasarısı, Mart 2007’de<br />

TBMM’de kabul edilmiştir. Anlaşma sayesinde,<br />

Gürcistan sınırına yakın bölgelerdeki yurttaşlar<br />

Batum Havaalanı’nı iç hat terminaliymiş gibi<br />

kullanabilecek, Hopa’da kurulacak terminalde çıkış<br />

işlemlerini yaptıran yurttaşlar, özel otobüslerle ve<br />

herhangi bir sınır geçişine tabi tutulmaksızın Batum<br />

Havaalanı’na aktarılacaktır. Aynı şekilde Batum<br />

Havaalanı’ndan Türkiye’ye gelecek yolcuların da<br />

yurda giriş işlemleri Hopa terminalinde yapılacaktır.<br />

Hali hazırda Hopa terminalinin inşasına devam<br />

edilmektedir.<br />

HOPA VE TCSG-307<br />

TCSG-307, 14 Nisan 2007’de Türkiye’nin Gürcistan<br />

sınırındaki bu güzide ilçemizde göreve başlamıştır.<br />

Ülkemizin doğusundaki deniz sınırını korumak,<br />

meydana gelebilecek sınır ihlali olaylarına en kısa<br />

sürede reaksiyon göstermek, Doğu Karadeniz halkına<br />

denizi ve denizciliği sevdirmek maksadıyla denizle<br />

ilgili faaliyet gösteren tüm şahıs ve kurumlarla iyi bir<br />

diyalog içerisinde görevine devam etmektedir.<br />

43<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


44<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ<br />

[ Hazırlayan ] Yılmaz AKYUNUS | Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı<br />

Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize kısmet olması gururların en büyüğü oldu.<br />

Bu yazıyı okurken “Ben de düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz olacağını<br />

şimdiden tahmin edebiliyorum. Bu dalışı birileri yapacaktı, yapılmalıydı. Fakat şuna inanıyorum ki, bizim<br />

gerçekleştirdiğimiz, bu dalışı hayal eden herkesin başarısı, herkesin gururudur.<br />

Bu dalışla ilgili plan ve çalışmalarımızın başlangıcı,<br />

oldukça eskilere dayanıyor. Erdoğan’ın iki sene evvel<br />

Japonya’da tahsilde olan bir talebesinden istediği ön<br />

bilgilerin gelmesiyle başladı bütün hikaye.<br />

Önceleri bir turist gibi Japonya’ya gidip dalışı<br />

gerçekleştirmek olarak başlayan düşünceler, zamanla<br />

daha sağlam temellere oturmaya başladı. Bu sadece<br />

iki kişinin başarısı olmamalıydı. Türk sualtı camiasına<br />

mal olmalıydı. Neticede Federasyonumuzun iki<br />

görevlisi olarak bu seyahati ve dalışı gerçekleştirmeye<br />

karar verdik. Dışişleri Bakanlığımız, Tokyo<br />

Büyükelçiliğimiz, Japon Büyükelçiliği ve<br />

Konsolosluğu nezdindeki girişimlerimiz müsbet<br />

netice verdi. Sıra masrafları karşılamaya gelmişti.<br />

Böyle bir seyahatin yüksek bir bedeli olduğunun<br />

bilincindeydik. Daha önceki çalışmalarımda da yakın<br />

ilgilerini esirgemeyen SABAH grubuna açtım konuyu.<br />

Gazete ile aramızdaki bağı kuran kıymetli savaş<br />

muhabiri Bengüç Özerdem eşliğinde ve Sabah’ın<br />

sponsorluğunda gerçekleştirilecekti gezi. SABAH her<br />

zamanki duyarlılığını göstermiş, böylesine anlamlı<br />

bir girişime gerekli desteği sağlamıştı. Sevincimize<br />

diyecek yoktu. İş sadece gidiş gününü kararlaştırmaya<br />

kalmıştı. Erdoğan’ın dersleri, Bengüç’ün seyahatleri,<br />

benim lokantamın işleri derken, geleneksel olarak<br />

şehitlerimizi anma tarihi olan 3 Haziran günü<br />

imdadımıza yetişti. Evet 3 Haziran tarihini içine<br />

alacak bir gezi olmalıydı, oldu da. Hepimiz işlerimizi<br />

bu tarihe göre ayarlayacaktık. Gezi 1 Haziran’da<br />

başlayacak 8 Haziran’da bitecekti.<br />

Hemen son hazırlıklara başladık. Video kameramın<br />

ve fotoğraf makinelerimizin bakımlarını yaptık.<br />

Dalış malzemelerimizi toparladık. Gerekli yerlere<br />

verilecek şiltler ve plaketler yaptırıldı, hediyeler<br />

alındı. Bu arada Ertuğrul’un tarihçesiyle ilgili son<br />

dökümalar toplandı. Seyahat günü gelmişti. Neşe ve<br />

heyecan içinde uçağımıza binip Japonya’nın yolunu<br />

tuttuk. 12 saat süren direkt bir uçuşun sonunda<br />

Osaka Kansai Havaalanı’na indik. Görülmeye değer,<br />

muhteşem bir tesis. Deniz doldurularak inşa edilmiş<br />

bir havaalanı. Kushimoto Belediye Başkanının<br />

bize göndermiş olduğu bilgilerin yardımıyla, bizi<br />

götürecek treni bulup yerleşmemiz çok sürmedi.<br />

Çevremizi hayret ve hayranlıkla seyrederek geçen 3<br />

saatlik yolculuğun neticesinde Kushimoto’ya ulaştık.<br />

Orada bizim için hazırlanmış olan gezi programının<br />

ilk satırında belirtildiği gibi, belediyeye ait bir<br />

minibüs ve bizi karşılamak üzere görevlendirilmiş<br />

personel tren garında bekliyordu. O kadar uzun<br />

bir yolculuğun sonunda karşılaştığımız bu sahne<br />

bizi çok etkiledi ve memnun etti. İngilizce bilen<br />

halkla ilişkiler müdürü Bay Ali Yorio Hamaguchi<br />

ile yaptığım konuşma neticesinde, bizi önce<br />

kalacağımız otele götüreceklerini öğrendik. Otelde<br />

bir müddet istirahatimizden sonra Belediye Başkanı<br />

Bay Kisitani’nin bizi kabul edeceği söylendi.<br />

Otele yerleşmemizden yaklaşık 1 saat sonra aynı<br />

ekip bizi Belediye binasına götürmek için geldi.<br />

Aracımız Belediye binasının bahçesine yanaşınca<br />

şaşkınlığımız son haddine vardı. Binanın önündeki<br />

direğe şanlı bayrağımız çekilmişti. Belediye personeli<br />

ellerinde Türk ve Japon bayrakları olduğu halde<br />

giriş kapısının iki yanına dizilmiş bizi bekliyordu.<br />

Bu sahneyi görünce gözyaşlarımızı tutmakta<br />

epeyce zorlandık. Ben ve Erdoğan kapıdaki bizi<br />

bekleyenlerle el sıkışırken, Bengüç bu gurur<br />

verici tabloyu görüntülemeye başlamıştı bile.<br />

Herkes ile tek tek el sıkıştıktan sonra, Başkanın<br />

bizi makamında beklediğini bildirdiler. Bizleri<br />

kapısında karşılayan Sayın Kisitani her birimizi<br />

Türk adetlerine göre 2 defa öptükten sonra toplantı<br />

masasının etrafında yer gösterdi. Gurur duygusuyla<br />

bezenmiş heyecanım daha da artmıştı. Makam<br />

odasının bütün duvarları Ertuğrul’a ait resim ve<br />

fotoğraflarla süslenmişti. Sehpa ve masaların üzeri<br />

yine Ertuğrul ile ilgili şilt ve plaketlerle doluydu.<br />

Şaşkınlığımız ikram edilen yeşil çay ile biraz olsun<br />

yatıştı. Tercüman vasıtasıyla konuşmaya başladık.<br />

Ziyaretimizden son derece memnun kaldığını<br />

bildiren Başkan, Kushimoto Kasabası, Osima Adası<br />

ve Ertuğrul’un enkazı ile ilgili bilgiler verdi. Bizde<br />

böylesi sıcak karşılamadan ve şahsımıza gösterdiği<br />

hüsnü kabulden ne kadar memnun olduğumuzu,<br />

Japonya’yı çok beğendiğimizi söyleyip ayrıca Japon<br />

insanının bize olan yakınlığından söz edip, dalışı<br />

ne zaman yapabileceğimizle ilgili sorular sorduk.<br />

Bu arada Bengüç de olayları bir haberci gözüyle<br />

değerlendirmekteydi. Bir saate yakın görüştükten<br />

sonra Başkan’ın nazik akşam yemeği davetinde<br />

buluşmak üzere yanından ayrıldık. Lokanta<br />

itina ile seçilmişti. Kendilerine ikram etmek için<br />

götürdüğümüz rakının içilmesinden sonra sohbet<br />

olabildiğince koyulaştı. Geç vakit bizi otelimize<br />

bıraktıklarında Japonlar ile ne kadar çok ortak<br />

yanımız olduğunu düşünüyordum. Program gereği,<br />

ertesi gün Şehitlik, Abide ve Müze gezilecekti.<br />

Dinlenebilmemiz için ziyaret öğleden sonraya<br />

bırakılmıştı. Beraberce bindiğimiz minibüs, önce<br />

bir feribot ile Osima Adası’na geçti. Daha sonra<br />

yaptığımız 5 dakikalık yolculuk neticesinde<br />

ulaştığımız Abide Meydanı’nda ikinci bir duygu<br />

sağanağına tutulduk. Abidenin önünde büyüklü<br />

küçüklü 100 kişiye varan bir kalabalık bizi bekliyordu.<br />

Bu şahısların 107 yıl önce faciadan kurtulan<br />

denizcilerimize büyük destek veren, yardım sağlayan,<br />

onları uzunca bir süre yedirip içiren ve tedavi eden<br />

insanların soyundan geldiklerini öğrenmemiz<br />

uzun sürmedi. Bu seyahatin bu kadar duygu yüklü<br />

olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Başkanın bizim<br />

için hazırlattığı özel çelengi, şehitlerimizin aziz<br />

ruhu önünde saygı ile eğilerek, abidedeki belirli yere<br />

yerleştirirken, gözyaşlarımı engellemem imkansız<br />

hale geldi.<br />

Çelenk koyulmasından sonra Başkanın yaptığı anlamlı<br />

konuşmaya, ekibimiz adına duygularımızı ifade eden<br />

bir konuşma ile mukabelede bulundum. Daha sonra<br />

Federasyonumuz adına götürdüğümüz şilt, bayrak,<br />

rozet ve hediyeleri törene katılanlara verdik. Onlar da<br />

çok duygulanmışlardı. Abide önünde topluca fotoğraf<br />

çekilmesinden sonra, hep beraber Türk müzesine<br />

gittik. Buruk bir heyecan içinde gezdiğimiz müzenin<br />

görevlisine götürdüğümüz hediyelerden bazılarını ve<br />

kendimiz adına hazırlattığımız plaketi teslim ettikten<br />

sonra otelimize dönmek üzere yola koyulduk. Yol<br />

boyunca böyle bir vesile ile müzenin bir vitrininde,<br />

bıraktığımız plaket üzerinde ölümsüzleşen Yılmaz<br />

Akyunus, Erdoğan Özarık isimlerini düşünüyordum.<br />

Otelimize geldiğimizde erkenden uyumak üzere<br />

odalarımıza çekildik.<br />

Evet büyük gün gelmişti. Erkenden gelen vasıtaya<br />

bütün malzemelerimizi ve makinelerimizi doldurduk.<br />

45<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


46<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Bay Hamaguchi her zaman olduğu gibi bizi yalnız<br />

bırakmamıştı. Giysilerinden, deniz üzerinde de<br />

bizimle beraber olacağı anlaşılıyordu. Feribot<br />

ile tekrar geçtiğimiz Osima Adası üzerindeki<br />

yolculuğumuz bu sefer biraz daha uzun sürdü. 10<br />

dakika sonra adanın Pasifik’e bakan yüzündeki<br />

balıkçı gemilerinin barındığı limana geldik. Araçtaki<br />

malzemelerimizi tekneye yüklerken, çevredeki<br />

balıkçılar anlamadığımız bir takım şeyler söyleyip,<br />

şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Böylesine sert bir havada<br />

denize açılmamızın doğru olmadığını söylüyorlarmış.<br />

Bizim o anki duygularımızı, hangi şartlarla ve ne<br />

kadar uzaklardan böyle bir görev için geldiğimizi<br />

nereden bilebilirlerdi ki? Evet hava oldukça sertti.<br />

Fakat artık bizi hiçbir şey engelleyemezdi. Bu dalışı<br />

kendimize gaye ve görev edinmiştik. Ayrıca iyi bir<br />

havayı bekleyecek zaman ve imkanımız yoktu.<br />

Denize açılmakta oldukça isteksiz olan kaptanımız<br />

işaretimizle beraber tekneyi iskeleden ayırdı. Erdoğan<br />

ile beraber, rehberimiz Bay Minamihata’nın daha<br />

önceden tekneye getirdiği tüpleri sallantıya karşı<br />

yerleştirip sıkıştırırken, Bengüç önceleri çok daha zor<br />

şartlar yaşamış olmanın rahatlığı içinde çalışmasını<br />

sürdürüyordu. Teknenin burnu mendirekten çıkar<br />

çıkmaz dalışın çok zor olacağına karar verdik.<br />

Dalgalar teknenin burnundan aşarak güvertede<br />

eriyordu. Kendimizi sağlama alarak elbiselerimizi<br />

giymeye başladık. Ne de olsa dalacağımız nokta çok<br />

uzakta değildi. Şanlı Ertuğrul’un çarparak battığı<br />

büyük kaya grubunun yakınına geldiğimizde,<br />

Erdoğan ile karşılıklı olarak birbirimizin son malzeme<br />

kontrolünü yaptık. Erdoğan fotoğraf makinesini, ben<br />

de video kameramı alarak, kendimizi rehberimizin<br />

arkasından sırtüstü karanlık sulara bıraktık. 10 m.<br />

derinde nasıl olsa sakindir diye düşünürken, 15 m.<br />

derinde olduğumuzu farkettiğimde su hareketleri<br />

hala devam ediyordu. Rehberimizi takiben 20<br />

metrelere geldiğimizde dip görünmeye başladı.<br />

Dipten sivri çıkıntılar yapan kayaların arasından zig<br />

zaglar çizerek kalıntıları aramaya başladık. Buraya<br />

“black current” adını vermelerinin sebebi daha<br />

iyi anlaşılıyordu. Planktonların, görüş mesafesini<br />

azalttığı yetmiyormuş gibi, dipten kopup gelen dev<br />

yosun yaprakları da önümüzü kesmeye başladı.<br />

Satıhtan beri çalıştırdığım video kameramın<br />

objektifi önüne sık sık takılan yosunlardan birini<br />

daha temizlerken, aniden önümüzde bir köpekbalığı<br />

belirdi. Yaklaşık 4 metre boyundaki balık daha önce<br />

gördüklerimize pek benzemiyordu. İnce ve uzun bir<br />

vücut yapısına sahipti. Kuyruğuna yakın bölgede<br />

de iri yan yüzgeçleri vardı. Hemen kameramı ona<br />

doğru çevirdim. Bizim üç kişi olmamızdan olsa gerek,<br />

seri bir hareketle yön değiştirip uzaklaştı. Daha<br />

başkalarını görmemeyi temenni edip, dibi taramaya<br />

devam ettik. Rehberimizin dibe iyice yaklaşıp belli<br />

bir noktaya doğru gittiğini gördüm. Kameramı<br />

ona doğru yönlendirerek takibe başladım. Dibe diz<br />

çökerek, gelmemizi işaret etti. Çok heyecanlandım.<br />

Gözlerimle Erdoğan’ı aradım. Göz göze geldiğimizde,<br />

onun da heyecanı gözlerinden okunuyordu. Rehberin<br />

yanına geldiğimizde, bulduğumuz parçayı incelemeye<br />

başladık.<br />

Bu cisim geniş metal bir boru idi, yanlarında halkaya<br />

benzeyen parçalar vardı. Cismin, gemiye ait ufak<br />

buhar makinesinin bacası olduğunu anlamamız uzun<br />

sürmedi. İnceleyip, fotoğraf ve filmini çektikten<br />

sonra, çevrede olabilecek başka enkaz parçalarını<br />

aramak için, dibe çok yakın ve dikkatli bir şekilde<br />

dolaşmaya devam ettik. Zaman zaman dipteki kum<br />

ve çakılları eşeleyerek altına bakıyorduk. Bu arayış<br />

20 dakika kadar sürdü. İkinci dalışa hazırlık yapmak<br />

üzere tekneye dönmeye karar verdik. Tekneye<br />

çıktığımızda sevincimize diyecek yoktu. Hemen<br />

gördüklerimizi Bengüç’e anlattık. Gerekli notları<br />

yazdık. Dev dalgalar teknemizi sallamaya devam<br />

ediyordu. Yüzey zamanımızın sonu gelince, kendimizi<br />

tekrar sulara bıraktık. Bu sefer yanımıza Türkiye’den<br />

getirdiğimiz metal Türk Bayrağını ve “Sabah”<br />

plaketini de almıştık. Ben dip durumunu öğrenmiş<br />

olmanın rahatlığı içinde, videoma ilaveten fotoğraf<br />

makinemi de yanıma aldım. Hemen bacaya yönelttik<br />

istikametimizi. Yanına gelince, ilk iş olarak bacanın<br />

etrafında ve içinde bulunan taş ve kumları dikkatli<br />

bir şekilde kazıp tahliye etmeye başladık. Biz bu işi<br />

yaparken video kameramı rehberimiz kullanıyordu.<br />

Böylece çok rahat bir şekilde çalışıyordum. 15<br />

dakika süren çalışmamız neticesinde, bacanın<br />

etrafını 1 m kadar açıp derinleştirmiştik. İçine<br />

de girilebiliyordu. Bu görüntüye beraberimizde<br />

getirdiğimiz bayrak ve plaketi ilave ederek bol bol<br />

fotoğraf ve film çektik. Zamanımız dolmuştu. Tam<br />

tekneye dönmeye hazırlanıyorduk ki, 3 m kadar<br />

uzağımızda bir cismin parladığını farkettik. Yanına<br />

gidip elimize aldığımızda, bunun bir seramik parçası<br />

olduğunu gördük. Ertuğrul’un tarihçesinde anlatılan<br />

ve Japon İmparatorunun bizim Sultan’a gönderdiği<br />

hediyelerden bir parça olmalıydı. Sevincimiz bir kat<br />

daha artmıştı. Bengüç’e ikinci müjdeyi vermek için<br />

sabırsızlanıyorduk. Tekneye çıkar çıkmaz, bir yandan<br />

soyunup bir yandan da olayları anlatırken, Bengüç<br />

çok seri bir şekilde makinesini çalıştırıyordu.<br />

47<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


48<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Son dalışımıza hazırlanmak ve yemeğimizi yemek<br />

için limana döndük. Keyfimize diyecek yoktu. Enkaz<br />

kalıntısını bulmuş, plaketlerimizi bırakıp görüntüleri<br />

filme almıştık. Fakat yine de son bir dalış yapıp,<br />

görünürde başka bir parçanın olup olmadığından<br />

emin olacaktık. 3 saat süren beklemeden sonra<br />

tekrar aynı noktaya gidip üçüncü dalışımıza başladık.<br />

Yaptığımız son dalış ne yazık ki müsbet bir netice<br />

vermedi. Geçen uzun yıllar, Pasifik okyanusunun<br />

etkili tayfunu ve her gün 2 defa oluşan med cezir<br />

hareketleri neticesi, enkaz parçaları, kum çakıl ve<br />

kaya parçaları altına gömülmüştü.<br />

Ama herşeye rağmen 534 denizcimizin şehit<br />

olduğu bu kazada batan ‘Ertuğrul’ gemisinin enkaz<br />

kalıntısını bulmuş ve görüntülemiştik. Hayallerimiz<br />

boşa çıkmamış, emeklerimiz ziyan olmamıştı.<br />

Yoğun duygular içinde tekneye dönerek son<br />

görüntüleri filme aldık. Tarihe mal olacak bir olay<br />

gerçekleştirilmiş, görev tamamlanmıştı. Bengüç<br />

SABAH’a yazacağı yazıyı kafasında planlamaya<br />

başlamıştı bile. Yazının başlığını bile bulduğunu<br />

söylüyordu. Bu geziye maddi katkıda bulunan<br />

gazetenin yazarının bu memnuniyeti bize de<br />

yansımıştı. Japonya’da kalacağımız son 2 günü nasıl<br />

geçireceğimizin planlarını yapmaya başladık. Kalan<br />

günlerde çevrede geziler yaptık. Deniz ve denizaltı<br />

müzesini ziyaret ettik. Çok ilgimizi çeken balina<br />

avında kullanılan silahları inceledik. Denizlerde<br />

kurulmuş dünyaca ünlü balık çiftliklerini gezdik.<br />

Budizm, Şintoizm tapınaklarında tetkiklerde bulunup<br />

fotoğraflar çektik. Dönüş günü gelmişti.<br />

Belediye Başkanı’na ve personeline veda ziyaretinde<br />

bulunmak maksadıyla belediye binasına gittiğimizde,<br />

Başkan’ın sürpriziyle karşılaştık. Bize uzattığı günlük<br />

bir Japon gazetesinde, Kushimoto’ya yaptığımız<br />

ziyaret ve ERTUĞRUL’a yaptığımız dalıştan söz<br />

eden bir yazı bulunuyordu. Başkanla beraber<br />

çekilmiş bir fotoğrafımız ve Ertuğrul’un resmi yazıyı<br />

tamamlıyordu. Hepimize birer tane gazete hediye etti.<br />

Veda edip binadan ayrıldık. Şimdi de dönüş heyecanı<br />

başlamıştı. Vatanımıza, ailelerimize, dostlarımıza ve<br />

sizlere kavuşacaktık. Yazıma son verirken bu gezi ve<br />

dalışın gerçekleşmesinde katkısı olan, emeği geçen<br />

herkese, özellikle çok büyük destek ve yardımlarını<br />

gördüğümüz Tokyo Büyükelçiliğimiz Başkatibi<br />

Sayın Fazlı Çorman beyefendiye teşekkür eder,<br />

minnet duygularımı ifade etmek isterim. Saygı ve<br />

sevgilerimle.


50<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Saygıdeğer okurlar,<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜMAMİRAL<br />

CAN ERENOĞLU’NUN SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞININ 25. YIL DÖNÜMÜ<br />

ve SAHİL GÜVENLİK GÜNÜ KUTLAMA YAZISI<br />

Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz<br />

büyük bir önemi vardır. Ancak denizlerimizin<br />

koruyucu kalkanı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın<br />

güzide personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve<br />

önemi daha büyüktür. 13 Temmuz, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın feragat, fedakarlık ve mücadelelerle<br />

dolu, her zaman daha iyiyi ve daha güzeli arayacağı<br />

duraksız yola ilk adımını attığı Kuruluş günüdür.<br />

<strong>Güvenlik</strong>, savunma ve emniyet kavramlarının yeni<br />

bir boyut kazandığı ve güvenlik kavramının tüm<br />

bu kavramların önüne geçtiği yüzyılımızda <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız, Yüce Önder Mustafa<br />

Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda<br />

belirlediği rotada “Çağdaş medeniyet seviyesinin<br />

üzerine çıkma” hedefine azim ve kararlılıkla<br />

ilerlemektedir.<br />

Türkiye’nin kendisini çerçeveleyen denizlere hak<br />

ettiği önemi vermeksizin ve köklü bir deniz kültürüne<br />

sahip olmaksızın gelişmiş bir ülke olamayacağı<br />

hepimizce bilinen bir gerçektir. Yaşadığı dönemi,<br />

günümüzü ve geleceği fikirleri ve devrimleriyle<br />

aydınlatan Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder<br />

Mustafa Kemal Atatürk denizlerin etkin bir şekilde<br />

kullanılması gerektiğini bize şu sözlerle vasiyet<br />

etmiştir; “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü<br />

olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız”.<br />

Bu nedenle her yaşta ve bilinçli bir şekilde Mavi<br />

Vatan olarak isimlendirdiğimiz denizlerimizin<br />

yanı sıra dünya denizlerinin sunduğu nimetlerden<br />

faydalanmak hepimizin ortak vizyonu olmalıdır.<br />

Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi<br />

verip ilgi gösterenlere güç, gönenç, güvenlik ve huzur<br />

getiren denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde<br />

toprak ve hatta onur kaybı ile cezalandırdığı da<br />

akıldan çıkarılmamalıdır.<br />

Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak denizci<br />

bir ülke olması halinde anlam kazanacaktır.<br />

Denizci bir ülke olmamız için de Mavi Vatanımız<br />

denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde<br />

güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak<br />

sağlanması şarttır. İnsanların denizde güvenliğinin,<br />

can ve mal emniyetinin sağlanması temel<br />

görevimizdir.<br />

Türk <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın temelleri 1859<br />

yılında kurulan Rüsumat Emaneti teşkilatına kadar<br />

uzanmaktadır. Daha sonra bu görevler; 1886 yılında<br />

Jandarmaya bağlı Kordon Bölükleri, 1932 yılında<br />

Genelkurmay Başkanlığına bağlı Gümrük Muhafaza<br />

Umum Kumandanlığı ve 1956’da tekrar Jandarmaya<br />

bağlı olarak görev icra eden Jandarma Botları<br />

tarafından yerine getirilmiştir.<br />

Ülkemizin jeostratejik konumu, ihracat ve<br />

ithalatının çok büyük bir kısmının denizlerden<br />

yapılması ve denizlerimizdeki hareketliliğin her<br />

geçen gün artması dikkate alınarak, 25 yıl önce<br />

bugün, 9. Deniz Kuvvetleri Komutanımız ve 44.<br />

Hükümetin Başbakanı olan Oramiral Bülend ULUSU<br />

döneminde alınan karar doğrultusunda, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız 13 Temmuz 1982 tarihli<br />

Resmi Gazetede yayımlanan 2692 Sayılı Kanun ile<br />

kurulmuştur.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız, 25 yıl önce<br />

bünyesinde;<br />

• Sadece 42 adet yüzer unsura sahip ve<br />

• Personelinin tamamı Deniz Kuvvetleri<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nca karşılanan bir seviyede iken,<br />

25 yıl sonra bugün;<br />

• 150’den fazla <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botu,<br />

• Arama/Kurtarma Helikopterleri,<br />

• <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Uçakları ve<br />

• Mobil Radarlardan oluşan bir kuvvet yapısına<br />

ulaşmış bulunmaktadır.<br />

Hali hazırda erişilen bu kuvvet yapısı ile Gürcistan<br />

sınırındaki Hopa’dan, Bulgaristan sınırındaki<br />

İğneada’ya, Yunanistan sınırındaki Enez’den, Suriye<br />

sınırındaki Çevlik’e kadar 63 ayrı üs ve limanda<br />

“Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak<br />

denizci bir ülke olması halinde anlam<br />

kazanacaktır. Denizci bir ülke olmamız için<br />

de Mavi Vatanımız denizlerimizin etkin<br />

olarak kullanılması ve denizlerde güven,<br />

emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak<br />

sağlanması şarttır. İnsanların denizde<br />

güvenliğinin, can ve mal emniyetinin<br />

sağlanması temel görevimizdir.”<br />

konuşlanarak ve Mavi Vatan olarak ifade ettiğim<br />

yaklaşık Türkiye yüzölçümünün yarısına eşit bir deniz<br />

alanında görev icra edilmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mızın, Atatürkçü düşünce<br />

sistemine ve Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı<br />

seçkin personeli ile; insana ve hukukun üstünlüğüne<br />

saygı, dürüstlük ve samimiyet değerleri başta olmak<br />

üzere yenilikçi ve yaratıcı bir anlayışıyla ve çağdaş<br />

uygarlığın gerektirdiği mesleki ve ahlaki değerler ile<br />

bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeksizin icra<br />

ettiği görevleri şöyle özetleyebiliriz;<br />

• <strong>Sahil</strong> ve karasularımız ile Münhasır Ekonomik<br />

Bölgemizi korumak, güvenliğini sağlamak,<br />

• Denizlerimizde can ve mal emniyetini sağlamak,


52<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

• Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık<br />

eylemlerini, yasa dışı göç ve insan ticaretini önlemek,<br />

• Türk Arama Kurtarma Sahasında, deniz arama<br />

kurtarma görevlerini icra etmek,<br />

• Türk Boğazlarında stratejik deniz nakliyatının<br />

güvenliğini sağlamak,<br />

• Ceyhan, Aliağa gibi stratejik tesislerin denizden<br />

güvenliğini sağlamak,<br />

• Denizde kültür ve tabiat varlıklarını korumak,<br />

• Yasa dışı su ürünleri avcılığını önlemek,<br />

• Yat turizmi faaliyetlerini denetlemek,<br />

• Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden<br />

kaynaklanan her türlü deniz kirliliğine mani<br />

olmaktır.<br />

Bu kapsamda;<br />

• Şu anda çevre denizlerimizdeki tüm gemi<br />

hareketleri, bir başka ifade ile “Tanımlanmış Deniz<br />

Resmi” <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahı ile<br />

bağlısı Bölge ve Grup Komutanlıklarında gerçek<br />

zamanlı olarak takip edilmekte,<br />

• Arama-Kurtarma ve Harekât Merkezinde tesis<br />

edilen COSPAT-SARSAT isimli uydu yardımlı<br />

“Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak<br />

maksadıyla, 16 Ocak 2007 tarihinde<br />

sözleşmesi imzalanan ve açık denizlerde<br />

en zor şartlarda görev yapacak olan 1.700<br />

tonluk 4 adet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Arama<br />

Kurtarma Gemisinin İstanbul’daki RMK<br />

Marine Tersanesinde inşasına yönelik<br />

çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri DOST,<br />

GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin<br />

ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010<br />

yılında hizmete girecektir.”<br />

arama kurtarma sistemi sayesinde Türk Arama<br />

Kurtarma Bölgesindeki kazalara anında müdahale<br />

edilebilmektedir.<br />

Son bir yıl içerisinde icra ettiğimiz görevlerde;<br />

• Toplam 31.600 adet gemi ve tekne kontrol edilmiş<br />

ve bunlardan yasalara aykırı davrandığı tespit edilen<br />

4.700 adeti savcılıklara sevk edilmiş,<br />

• Türk Boğazlarından geçen, ham petrol, likit petrol<br />

gaz, likit doğal gaz ve patlayıcı madde gibi tehlikeli<br />

yük taşıyan 1.625 adet geminin terörist faaliyetlere<br />

karşı <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Botları ile denizden güvenliği<br />

sağlanmış,<br />

• 269 Arama-Kurtarma faaliyetinde 1310 insan ve 76<br />

tekne kurtarılmış,<br />

• Denizi kirleten teknelere 215.000 YTL. idari para<br />

cezası kesilmiş,<br />

• Muhtelif uyruklu 2171 yasa dışı göçmen ve 64<br />

organizatör yakalanmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>mız Haziran 2003’te<br />

yapılan bir kanun değişikliği ile personel temini<br />

açısından kadrolarında uzmanlaşmış personelin<br />

bulunacağı müstakil bir yapıya kavuşturulmuştur.<br />

Hali hazırda Subay ve Astsubayların yaklaşık % 50’si<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> sınıfı personeldir. Ana Plan gereğince;<br />

2014 yılında tüm personelin <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> sınıfı<br />

olması hedeflenmiştir.<br />

Son yıllarda gerek uluslararası ortamda ve gerekse<br />

bölgemizde gittikçe önem kazanan deniz güvenliği,<br />

deniz emniyeti, ticari trafiğin kontrol ve takibi,<br />

kıyıların güvenliği, yasa dışı göç, arama kurtarma ve<br />

deniz çevresinin korunması gibi görev ihtiyaçlarını<br />

karşılamak üzere 2005 yılı sonunda <strong>Sahil</strong> Gözetleme<br />

Radar Sistemi (SGRS) Projesi başlatılmıştır. Projenin<br />

2007 yılı içerisinde etüt ihalesi tamamlanacak<br />

ve 2008’den itibaren Türkiye kıyılarında tam<br />

radar kaplaması sağlanarak <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>mızın denizlerimizdeki etkinliği büyük<br />

oranda artacaktır.<br />

Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak maksadıyla,<br />

16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve<br />

açık denizlerde en zor şartlarda görev yapacak olan<br />

1.700 tonluk 4 adet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Arama Kurtarma<br />

Gemisinin İstanbul’daki RMK Marine Tersanesinde<br />

inşasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri<br />

DOST, GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin<br />

ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010 yılında<br />

hizmete girecektir.<br />

İstanbul’daki Yonca-ONUK Tersanesinde Türk<br />

mühendis ve işçileri tarafından inşa edilen ve boyları<br />

33 metre olan 120 tonluk KAAN-33 Sınıfı bot<br />

projesine devam edilmektedir. Yine aynı tersanede<br />

inşa edilerek hizmete girmiş olan KAAN-15 Sınıfı<br />

Ani Müdahale Botlarından elde edilen tecrübelerden<br />

yararlanarak geliştirilen ve saatte yaklaşık 60 deniz<br />

mili bir diğer ifade ile 110 kilometre sürat yapabilen<br />

KAAN-19 sınıfı botların ilki 18 Eylül 2006 tarihinde<br />

hizmete girmiştir. Bu botların inşasına devam<br />

edilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.<br />

Ağır deniz şartlarında ve sığ sularda görev yapabilecek<br />

ve alabora olduğunda kendisini düzeltebilecek<br />

özellikteki süratli bot tedarik çalışmamız sonuçlamış,<br />

ilk bot teslim alınmış, diğer botlar ise 2008 yılı<br />

sonuna kadar teslim alınacaktır.<br />

Mevcut helikopterlere ilave olarak, aynı tipte 6 adet<br />

daha AB-412 EP helikopteri 2008 yılı sonuna kadar<br />

hizmete girmiş olacaktır.<br />

Mevcut CASA CN-235 tipi gözetleme uçaklarımızın<br />

sahil güvenlik görevlerine yönelik cihaz ve sistem<br />

entegrasyonu çalışmaları devam etmektedir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>, yürüttüğü projeler ve iyi<br />

eğitilmiş personeli ile görevlerini etkin bir şekilde icra<br />

ederek, “Denizlerimizde insanların aklına gelecek ilk<br />

kurum olmak” hedefi doğrultusunda ilerlemektedir.<br />

<strong>Komutanlığı</strong>mız; denizcilik kültürünü ve bilincini<br />

yaygınlaştırmak, denizleri ve denizciliği sevdirmek,<br />

gelecek nesillere tertemiz ve kaynakları tükenmemiş<br />

denizler bırakmak için halkımızın özellikle de<br />

denizlerimizin kaynaklarından faydalanan<br />

balıkçılarımızın bilgilendirilmesi ve sorunlarının<br />

çözüme kavuşturulması amacı ile seminerler ve<br />

toplantılar düzenlemektedir.<br />

Yine bu kapsamda yeni nesillerin, deniz ve denizcilik<br />

konularında bilgili şekilde yetiştirilebilmesi, çevre<br />

korunmasına duyarlı olması amacı ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Bölge Komutanlıklarının bulunduğu illerde ve<br />

Ankara’da faaliyet gösteren <strong>Sahil</strong> Deniz İzci Grubuna<br />

destek verilmektedir.<br />

Toplumsal gelişime destek faaliyetleri kapsamında<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nca; birçok ilköğretim<br />

okuluna kitap, kırtasiye ve eğitim araç-gereç<br />

desteğinde bulunulmuştur.<br />

Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan<br />

Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderinin denizlerde<br />

olduğuna 25. yılını kutladığımız <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın korkulan değil, sevilen ve saygı<br />

duyulan ve denizlerimizde güven veren saygın bir<br />

Komutanlık olacağına ve Atatürk’ün çizdiği bilim<br />

ve akıl rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceğine<br />

yürekten inanıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.<br />

Denizlerin güzelliği, gücü ve sevgisi sizlerle olsun.<br />

Kalpleriniz insan ve deniz sevgisiyle dolsun.


54<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

DEĞERLENDİRME<br />

Yarışmaya katılan 2.794 adet eserin<br />

değerlendirilmesi Seçici Kurul’u oluşturan<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Konutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU, Kurmay Başkanı Dz. Kur. Kd.<br />

Alb. Oktay Tanju SEL, Personel Başkanı Dz.<br />

Kd. Alb. Necdet KÖKEN ile Gazi ve Ankara<br />

Üniversitelerinin Öğretim Üyleri olan<br />

Sayın Prof. Dr. Şeniz AKSOY,<br />

Sayın Yrd. Doç. Dr. Cengiz SAVAŞ,<br />

Sayın Ceylan TÜRKŞEN,<br />

ve Sayın Gülizar DOĞARAY tarafından<br />

yapılmış; 13’ü ödüle, 51’i sergilenmeye<br />

layık olmak üzere toplam 64 eser<br />

belirlenmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

AMAÇ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> birliklerinin<br />

konuşlandırıldığı illerdeki ilköğretim<br />

okullarında öğrenim gören öğrencilerin,<br />

denize olan ilgi ve sevgilerini artırmak,<br />

denizde güvenlik konusunda<br />

bilgilenmelerini sağlamak ve resim ile<br />

ilgili yaratıcı çalışmalarını desteklemek<br />

maksadıyla “Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu resim yarışması düzenlenmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

ÖDÜL TÖRENİ<br />

Yarışmanın ödül töreni <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nın 25’inci Kuruluş<br />

Yıldönümü olan 13 Temmuz 2007’de<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutamlığı Karargahında<br />

icra edilen kutlamalarla birlikte<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Yarışması<br />

TEŞEKKÜR BELGESİ<br />

Yarışmaya katılan tüm katılımcılara<br />

Teşekkür Belgesi yollanmıştır.


56<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ<br />

Birincilik Ödülü olan Dizüstü Bilgisayarı, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Zağnospaşa İlköğretim<br />

Okulu öğrencisi olan Hüseyin Şerif ŞERAS’a İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ tarafından verilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

İKİNCİLİK ÖDÜLÜ<br />

İkincilik Ödülü olan Dijital Fotoğraf makinesi, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Özel Yüce Koleji<br />

öğrencisi olan Dicle ÖZER’e İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT tarafından verilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ<br />

Üçüncülük Ödülü olan MP3 Çalar, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası Atatürk İlköğretim Okulu<br />

öğrencisi olan Berrak ÖZKAN’a Denizcilik Müsteşarlığı Vekili Sayın Hasan NAİBOĞLU tarafından verilmiştir.<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması<br />

MANSİYON ÖDÜLLERİ<br />

Yapılan törende Mansiyon Ödülü’ne layık görülen Yunus TERZİ, Alara ÜNAL, Semih PEKER, Ceren ALYAR, Adrian Alexander STABRYN,<br />

Yağız CERİTOĞLU, Esra ZİLELİ, Mert Ali ARSLAN, Melisa PANK ve Birke BEK’e <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> amblemli Kalem Takımı, Teşekkür Belgesi,<br />

sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası verilmiştir.


58<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

MİLLİ PİYANGO ÇEKİLİŞİ<br />

25. Yıl Kutlamaları kapsamında 19<br />

Temmuz 2007 tarihinde çekilişi yapılan<br />

Milli Piyango biletlerinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Kompozisyonu yer almıştır.<br />

KOKTEYL<br />

10 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahının<br />

orta bahçesinde, karargahta görevli tüm<br />

personelin katılımıyla “25. Yıl Kokteyli”<br />

düzenlenmiştir. Kokteylde En Uzun Süre<br />

Hizmet Eden ve En Genç Subay, Astsubay,<br />

Devlet Memuru ve Uzman Çavuşlara<br />

25. Yıl Anı Objesi takdim edilmiştir.<br />

TEBRİK TÖRENİ<br />

“25. Yıl Anı Fotoğrafı” çekiminden sonra<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU tarafından personel tebrik<br />

edilmiştir.<br />

25. YIL FOTOĞRAFI<br />

13 Temmuz 2007 günü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> Karargahının protokol<br />

girişinde karargahta görevli personelin<br />

katılımıyla “25. Yıl Anı Fotoğrafı”<br />

çektirilmiştir.


60<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

ÖNCEKİ SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLARININ<br />

KARŞILANMASI<br />

6. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Emekli<br />

Tümamiral Niyazi ULUSOY, 8. <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Komutanı Emekli Tümamiral<br />

Alper Ç. TEZEREN, 10. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Emekli Tümamiral Engin HEPER<br />

ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU tören vesilesiyle bir<br />

araya geldiklerinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>mızın dünyada örnek alınan<br />

bir Komutanlık olması amacıyla geleceği<br />

değerlendirdiler.<br />

İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN<br />

GÜNEŞ’İN KARŞILANMASI<br />

İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve<br />

eşi, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU ve eşi tarafından<br />

karşılanmıştır.<br />

25. YIL KUTLAMA TÖRENİ<br />

Öğle Yemeği hitamında davetlilerin ve<br />

basın mensuplarının katılımıyla Konferans<br />

Salonu’nda 25. Yıl Kutlama Töreni icra<br />

edilmiştir.<br />

ÖĞLE YEMEĞİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU<br />

tarafından konuklara öğle yemeği<br />

verilmiştir.


62<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

EN KIDEMLİ EMEKLİ SAHİL<br />

GÜVENLİK KOMUTANI’NIN<br />

KONUŞMALARI<br />

En Kıdemli Emekli <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı olan 6. <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Emekli Tümamiral Niyazi<br />

ULUSOY tarafından yapılan konuşmada<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın ülke için<br />

önemi anlatılmış ve <strong>Komutanlığı</strong>n geldiği<br />

seviyeden övgüyle bahsedilmiştir.<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANI TÜMAMİRAL<br />

CAN ERENOĞLU’NUN<br />

KONUŞMALARI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU tarafından <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın dünü, bugünü<br />

ve yarını konulu “25. Yıl Konuşması”<br />

yapılmış ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

personelinin Atatürk’ün çizdiği bilim ve akıl<br />

rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceği<br />

vurgulanmıştır.<br />

DENİZ TEMALI SUNUM<br />

Dünya’yı turlamış en hızlı Türk olan<br />

Sayın Ekrem İNÖZÜ tarafından verilen<br />

“Deniz” temalı sunumda Dünya Turu<br />

sırasında çekilen fotoğraflar ve filmler<br />

gösterilerek denizin doğal hayattaki önemi<br />

vurgulanmıştır.<br />

HİZMET ANISI TÖRENİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can<br />

ERENOĞLU tarafından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>na en uzun süre hizmet veren<br />

SG Alb. E. Ahmet PÜRÇEK, SG. İda. Kd.<br />

Bçvş Cengiz İNCEOĞLU ve De. Me. Üstün<br />

KÜÇÜKKARACA’ya 25. Yıl Hizmet Anısı<br />

Belgesi verilmiştir.


64<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KOMUTANLIĞI KARARGAHI<br />

RESİM SERGİSİ AÇILIŞI<br />

Konferans Salonu’ndaki törenin hitamında<br />

İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve<br />

eşi Sayın Ayşe GÜNEŞ, İçişleri Bakanlığı<br />

müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT,<br />

Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY, Emekli<br />

Tümamiral Alper Ç. TEZEREN ve <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Komutanı Can ERENOĞLU<br />

tarafından “Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu Resim Sergisi’nin açılışı yapılmıştır.<br />

SAHİL GÜVENLİK MARŞI SÖZ<br />

YAZARI MÜSTAFİ DZ. YZB.<br />

KAMİL YÜCEORAL’A 25. YIL ANI<br />

OBJESİ TAKDİMİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral<br />

Can ERENOĞLU tarafından 14 Kasım<br />

1987 yılında bestelenen <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Marşı’nın söz yazarı müstafi Dz. Yzb. Kamil<br />

YÜCEORAL’a 25. Yıl Anı Objeleri takdim<br />

edilmiştir. Marşın bestecisi Emekli Bnd.<br />

Alb. Halil ÇOLAKOĞLU ise sağlık problemi<br />

nedeniyle törene katılamamıştır.<br />

İLK GÜN ZARFI ve ANMA PULU<br />

25. Yıl Kutlamaları kapsamında <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

hazırlanan ve PTT tarafından 2007 yılı<br />

emisyon programına alınarak, 13 Temmuz<br />

2007 tarihinde tedavüle çıkarılan “İlk<br />

Gün Zarfı ve Anma Pulu”, PTT standında<br />

davetlilerin beğenisine sunulmuştur.<br />

KOKTEYL<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim<br />

Sergisi’nin açılışına katılan konuklar için<br />

25. Yıl Kokteyli düzenlenmiştir. Konuklar<br />

canlı müzik eşliğinde Resim Sergisi’ni<br />

gezmiş ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong><br />

25. Yıl Anı Defteri’ne günün anlam ve<br />

önemine ilişkin düşüncelerini yazmışlardır.


66<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

FUTBOL TURNUVASI<br />

30 Mayıs - 24 Haziran 2007 tarihleri<br />

arasında Ulusoy Spor tesislerinde 16<br />

takımın katılımıyla icra edilmiştir.<br />

Turnuvada:<br />

1. Milli Eğitim Müdürlüğü,<br />

2. Devlet Su İşleri,<br />

3. İl Emniyet Müdürlüğü,<br />

olmuştur.<br />

Turnuvada dereceye giren takımlara<br />

ödülleri <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Karadeniz Bölge<br />

Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. İlyas KOÇAK<br />

tarafından verilmiştir.<br />

YELKEN YARIŞLARI<br />

17-20 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da<br />

Samsun Yelken Kulübü’nün desteği ile<br />

düzenlenmiştir. Yarışmalara 43 tekne -<br />

67 katılımcı iştirak etmiştir. Yarışmada<br />

Laser Radial kategorisinde Murat AYIK<br />

(Samsun), Laser 4.70 kategorisinde Göksü<br />

KANTARCIOĞLU (Sinop), Genel Optimist<br />

kategorisinde Suat TÜKEL (Sinop), Bayanlar<br />

Optimist kategorisinde ise Ayşenur UYGUN<br />

(Sinop) birincilikleri elde etmişlerdir.<br />

Yarışmalarda dereceye girenlere ödülleri<br />

Samsun Valisi Hasan Basri GÜZELOĞLU,<br />

Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci<br />

BEŞTEPE, Samsun Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Yusuf Ziya YILMAZ, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Karadeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb.<br />

İlyas KOÇAK tarafından verilmiştir.<br />

KOKTEYL<br />

13 Temmuz 2007 akşamında <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Karadeniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> bahçesinde<br />

Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

başkanlığındaki heyet, mülki erkan ve<br />

halkın katılımıyla düzenlenen bir kokteyl<br />

verilmiştir.<br />

UKRAYNA HEYETİ ZİYARETİ<br />

12-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında<br />

Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

Tuğamiral Nikola Yevgenoviç JIBAREV<br />

başkanlığındaki Ukrayna <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> Heyeti BG-31 Bukovina<br />

botuyla <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Karadeniz Bölge<br />

<strong>Komutanlığı</strong>-Samsun’a liman ziyaretinde<br />

bulunmuştur.


68<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

ÇUVAL İLE YÜRÜME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 10 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan Yusuf<br />

ERBAY’a ödülü, Amasra Kaymakamı Sayın<br />

Hasan ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

KIRKAYAK YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 4’er kişilik 2 takımın katılımıyla<br />

icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan<br />

Su Ürünleri Kooperatifi’ne ödülleri,<br />

Bartın Valisi Sayın İsa KÜÇÜK tarafından<br />

verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

YELKEN YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 7 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan Okan<br />

ÖZKARA’ya ödülü, Karadeniz Bölge<br />

Komutanı Tuğamiral Türker ERTÜRK<br />

tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş<br />

olup, yarışmada birinci olan İsmail İNCİ’ye<br />

ödülü, Zonguldak Jandarma Eğitim Tugay<br />

Komutanı Tuğgeneral Recep ONUR<br />

tarafınadan verilmiştir.


70<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

YUMURTA TAŞIMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 15 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan<br />

Tutku KAYALIK’a birincilik ödülü, Amasra<br />

Belediye Başkanı Sayın Ali ÖZTÜRK<br />

tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş<br />

olup, yarışmada birinci olan TCSG-127<br />

<strong>Komutanlığı</strong>nda görevli Topçu Er Tuncay<br />

KUYUMCU’ya ödülü, Bartın Deniz Üs<br />

Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Hayrettin<br />

İMREN tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Trabzon Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

KOKTEYL<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Karargah<br />

bahçesinde personelin ve halkın katılımyla<br />

bir kokteyl düzenlenmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Amasra Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı<br />

Mevkii’nde 8’er kişilik 4 takımın katılımıyla<br />

icra edilmiş olup, yarışmada birinci<br />

olan Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’ne<br />

birincilik ödülü, Zonguldak Valisi Sayın<br />

Yavuz ERKMEN tarafından verilmiştir.


72<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />

ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

KÜREK YARIŞLARI<br />

22 Nisan 2007 tarihinde Haliç Körfezi’nde<br />

11 kategoride, 164 katılımcının iştiraki<br />

ile <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kupası Kürek Yarışları<br />

düzenlenmiş, Genç C Bayanlar Tek<br />

Çifte’de birinci olan Ceren DEMİRKOL<br />

ve Genç C Erkekler Tek Çifte’de birinci<br />

olan Berkay TEZCAN’a ödülleri Dz. Kur.<br />

Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından;<br />

Genç B Bayanlar Tek Çifte’de birinci<br />

olan Elif ÇİFTÇİ ve Genç B Erkekler Tek<br />

Çifte’de birinci olan H. Mert SEVİNÇ’e<br />

ödülleri Kürek Federasyonu Başkanı<br />

Çetin ÖZTÜRK tarafından; Kıdemliler<br />

İki Çifte’de birinci olan Tolga ÖZLER-<br />

Akif KESİCİ çiftine ödülleri Dz. Alb.<br />

Göktan ÖZEKER tarafından; Genç C<br />

Erkekler Dört Çifte’de birinci olan Mete<br />

ÖZYILDIRIM-Alper TÜYLÜOĞLU-G.<br />

Cihat AY-Mertcan AKSU takımına ödülleri<br />

SG Yb. Yavuz GEÇİM tarafından; Genç<br />

B Bayanlar Dört Çifte’de birinci olan<br />

Ceyla HOŞGÖR-Elif ÇİFTÇİ-Tuğçe GÜLER-<br />

Zeynep KÖLERBE ve Genç B Erkekler<br />

Dört Çifte’de birinci olan Osman Can<br />

GÜNERİ-Ogeday ÖZCAN-Özgür T.<br />

ÖZTÜRK-Emre CAN takımlarına ödülleri<br />

SG İk. Yb. Hasan TAŞ tarafından; Genç<br />

B Erkekler Sekiz Çifte’de birinci olan<br />

Soner ATAŞ-Selahattin GÜRSOY-Engin<br />

ÖZKAN-Özkan ÖZKARA-Önder TALAŞ-<br />

Mehmet Ali VARDAR-Erman UYUMAZ<br />

takımına ödülleri SG Bnb. Hakan ŞENGÜL<br />

tarafından; Kıdemliler Tek Çifte’de birinci<br />

olan Ali Rıza BİLAL ve Kıdemliler Dört<br />

Çifte’de birinci olan Batuhan BARUTÇU-<br />

Yalçın FİDANCI-Erkut OĞULTÜRK-Tuncay<br />

KOCABIYIK takımna ödülleri Dz. Bnb.<br />

Uğur ALKAN tarafından verilmiştir.<br />

BOĞAZ GEÇİŞİ<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın 25. Yıl<br />

Kutlamaları kapsamında 13 Temmuz<br />

2007 tarihinde İstanbul Boğazı’nda <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Marmara ve Boğazlar Bölge<br />

<strong>Komutanlığı</strong> tarafından tertiplenen geçit<br />

icra edilmiştir.<br />

Saat 17.00’de başlayan ve 9 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

botu ile 1 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> helikopterinin<br />

iştirak ettiği geçit, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>na yakışır disipilinde icra<br />

edilmiştir.<br />

Pruva hattı nizamında başlayan geçit,<br />

toplu dönüş ve çark manevralarıyla devam<br />

etmiş, daha sonra yükse süratlere çıkılarak<br />

değişik şekillerdeki tertiplenmeler ile güzel<br />

görüntüler meydana getirilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> botlarında görev yapan<br />

personelin de yeteneklerini sergileme<br />

fırsatı buldukları geçit, İstanbul Boğazı’nda<br />

bu güzel gösteriyi izleme fırsatı bulan<br />

halk tarafından büyük beğeni ve takdir ile<br />

karşılanmıştır.<br />

Saat 19.00’da sona eren geçite müteakip<br />

halkın sevgi gösterileri ve sergilenen<br />

yetenekler sayesinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> personeli olmanın heyecan<br />

ve gururu daha da yüksek seviyede<br />

hissedilmiştir.


74<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />

ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

SAHİL GÜVENLİK 25. YIL<br />

KUPASI 2. AYAK İZMİT KÖRFEZİ<br />

YARIŞLARI<br />

17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında<br />

İzmit Körfezi’nde İzmit Yelken Kulübü<br />

ev sahipliğinde, 133 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, Optimist Genel Klasman<br />

ve Optimist Bayanlar’da İpeknaz ÖZDEN,<br />

Laser 4.70 Genel Klasmanı’nda Cem<br />

SELÇUK, Laser 4.70 Bayanlar’da Ece<br />

ALAYBEYOĞLU, Laser 4.70 Junior’da Sinan<br />

GÖK, Laser Radial Genel Klasman ve Laser<br />

Radial Genç’te Celal TÜMŞEN ve Laser<br />

STANDART’da Halil SAVAŞ birinci olmuş,<br />

dereceye girenlere ödülleri SG Alb. Özer<br />

USTA tarafından verilmiştir.<br />

TÜRKİYE OFF-SHORE<br />

ŞAMPİYONASI - 1. AYAK<br />

12-13 Mayıs 2007 tariherinde Haliç<br />

Körfezi’nde 8 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, birinci olan Alpay AKDİLEK-<br />

Kerem TUNCER, ikinci olan Joseph<br />

Mulhbauer-Berna Mulhbauer ve üçüncü<br />

olan Ali TANIR-Janne KOHO takımlarına<br />

ödülleri <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı<br />

Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından<br />

verilmiştir.<br />

BOĞAZİÇİ KUPASI YAT YARIŞI<br />

26-27 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul<br />

Boğazı’nda 65 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı’nda Provezza<br />

5, IRC2 Klasmanı’nda Goblin Teknesi<br />

takımlarına birincilik ödülleri Dz. Kur.<br />

Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından,<br />

IRC3 Klasmanı’nda Avare, IRC4<br />

Klasmanı’nda Delight Teknesi takımlarına<br />

birincilik ödülleri Dz. Alb. Fatih ZEYBEK<br />

tarafından, IRC5 Klasmanı’nda Kaçak ve<br />

Destek Klasmanı’nda Heni Eser Teknesi<br />

takımlarına birincilik ödülleri SG Yb.<br />

Yavuz GEÇİM tarafından Marmara Yelken<br />

Kulubü’nde düzenlenen ödül töreninde<br />

verilmiştir.<br />

SAHİL GÜVENLİK 25. YIL<br />

KUPASI 2. AYAK KARABİGA<br />

YARIŞLARI<br />

17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında<br />

Karabiga Körfezi’nde Karabiga Yelken<br />

Kulübü ev sahipliğinde, 50 teknenin<br />

katılımıyla düzenlenmiş, Optimist Genel<br />

Klasmanı’nda Murat SAMSUN, Optimist<br />

Bayanlar’da Tuğba ÖKSÜZ, Laser 4.70 Genel<br />

Klasmanı’nda Batuhan YÜKSEL, Laser<br />

Radial Genel Klasmanı’da Özgür AKANSEL,<br />

Laser Radial Genç’te Uğur ARAS ve Laser<br />

Standart’da Çağrı TÜRE birinci olmuş,<br />

dereceye girenlere ödülleri SG Kur. Kd. Bnb.<br />

Cengiz FİTÖZ tarafından verilmiştir.


76<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK MARMARA<br />

ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

KARARGAH ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Çanakkle Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında yapılan kutlama etkinlikleri<br />

kapsamında düzenlenen Halat Çekme<br />

Yarışması’nda birinci olan Kıyı Emniyeti<br />

Personeli Takımı’na ödülü Dz. Kur. Kd.<br />

Bnb. Cengiz FİTÖZ tarafından; Gemici Bağı<br />

Yarışması’nda birinci olan Hasan ÇAKIR,<br />

Kaşıkla Yumurta Taşıma Yarışması’nda<br />

birinci olan SG Mhf. Er Ahmat KARACA,<br />

El İncesi Atma Yarışması’nda birinci olan<br />

SG Topçu Er Muharrem YURTSEVER ve<br />

Çuvalda Yürüme Yarışması’nda birinci<br />

olan SG Mhf. Er Erol KIZGIN’a ödülleri<br />

Kıyı Emniyet-10 Kaptanı Haluk YENAY<br />

tarafından verilmiştir.<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI<br />

25.YIL KUPASI YAT YARIŞI<br />

7 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul<br />

Boğazı’nda 25 teknenin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı birincisi Uluç<br />

Teknesi takımına ödülü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU,<br />

IRC2 Klasmanı birincisi Agresivo Teknesi<br />

takımına ödülü <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Marmara<br />

ve Boğazlar Bölge Komutanı Dz. Kur.<br />

Kd. Alb. Kemal KAVALA, IRC3 Klasmanı<br />

birincisi Şahmat Teknesi takımına ödülü<br />

Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İMRE,<br />

IRC4 Klasmanı birincisi Korsan Taksi<br />

Teknesi takımına ödülü Ataköy Marinası<br />

Genel Müdürü O. Serdar ÇITAK ve IRC5<br />

Klasmanı birincisi Berk Teknesi takımına<br />

ödülü AMYC Komodoru Teoman ARSAY<br />

tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

BOZCAADA ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong> tarafından<br />

Bozcaada ziyareti gerçekleştirilmiş,<br />

limanda bulunan halka 25. Yıl Anı Objeleri<br />

hediye edilmiş, mülki erkan ve halkın<br />

katılımıyla aynı günün akşamında bir<br />

kokteyl düzenlenmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Çanakkale Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

ÇANAKKALE ETKİNLİKLERİ<br />

Çanakkale Marina’daki yatlar ve Eceabat<br />

Küçük Balıkçıları Koruma Kooperatifi<br />

ziyaret edilmiş, 25. Yıl Anı Objeleri<br />

dağıtılmış, Çanakkale Marina’da Deniz Dibi<br />

ve Kıyı Temizliği yapılmıştır.


78<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />

6 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,<br />

yarışmada birinci olan SG Topçu Er Eser<br />

KAYA’ya ödülü, Harekat Şube Müdürü SG<br />

Yb. Oğuz ÖZDEMİR tarafından verilmiştir.<br />

KIYI TEMİZLİĞİ<br />

9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında<br />

Bayraklı <strong>Sahil</strong> Şeridi’nde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> personeli,<br />

personel aileleri ve halkın katılımıyla kıyı<br />

temizliği yapılmıştır.<br />

SİLİSTRE ÇALMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />

7 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,<br />

yarışmada birinci olan SG Motorcu Er<br />

Engin YILMAZ’a ödülü, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

İzmir Onarım Destek Komutanı Dz. Alb.<br />

Murat ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.<br />

GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 14 kişinin katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG<br />

Varda. Er Tuncay GÜREL’e ödülü, Krh. ve<br />

Dst. Kt. Komutanı Dz. Yb. Doğan ÖZERK<br />

tarafından verilmiştir.


80<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

TANITIM GÖSTERİSİ<br />

13 Temmuz 2007, 19.00 - 20.00 saatleri<br />

arasında İzmir Körfezi’nde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

helikopterleri ve botlarının katıldığı<br />

tanıtım gösterisi uçuş ve seyri icra<br />

edilmiştir.<br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Ege Deniz Bölge <strong>Komutanlığı</strong> Karargahında<br />

4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup,<br />

yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> İzmir<br />

Onarım Destek <strong>Komutanlığı</strong>na ödülü,<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Ege Deniz Bölge Komutanı<br />

SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN tarafından<br />

verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Marmaris Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

MARMARİS ETKİNLİKLERİ<br />

• 13 Temmuz 2007 tarihinde Marmaris<br />

İç Limanı’nda Deniz Temizliği Faaliyeti<br />

yapılmış,<br />

• Marmaris <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> iskelesinde<br />

bulunan TCSG-82 ziyarete açılmış ve anı<br />

objeleri ziyaretçilere takdim edilmiş,<br />

• Saat 18.00’den sonra TCSG-82<br />

rehberliğinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Unsurlarının<br />

ve Marmaris Limanı’nda bulunan çeşitli<br />

büyüklükte teknelerin katılımıyla geçit<br />

töreni icra edilmiştir.<br />

KUŞADASI ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde Kuşadası’nda<br />

yapılan Optimist yarışında birinci olan<br />

Bülent KIRKKAVAK’a ödülü TCSG-67<br />

Komutanı Dz. Yzb. Hasan ALDEMİR<br />

tarafından, Kano Yarışması’nda birinci<br />

olan İlke GÜZDOĞAN’a ödülü Kuşadası<br />

Kaymakamı Sayın A. Ali BARIŞ tarafından,<br />

Halat Çekme Yarışması’nda birinci olan<br />

TCSG-67 personeline ödülleri Kuşadası<br />

İlçe Emniyet Müdürü Sayın Şenol ZEYBEK<br />

tarafından verilmiştir. Ayrıca Kuşadası Su<br />

Sporları tarafından Kuşadası Limanı’nda<br />

Jet-Ski ve Power-Boat’larla halka açık<br />

gösteri yapılmıştır.


82<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

BRİÇ TURNUVASI<br />

7 Temmuz 2007 tarihinde Mersin Briç<br />

Kulübü’nde 32 çiftin katılımıyla icra<br />

edilmiştir. Yarışmada birinci olan Kuzey-<br />

Güney Takımı, İbrahim KEREM-Canan<br />

ADIGÜZEL çiftine ödülü Toroslar Belediye<br />

Başkanı Sayın Hamit TUNA tarafından;<br />

Doğu-Batı Takımı, Baykara KÖKSAL-Hasan<br />

YİĞİT çiftine ödülü Akdeniz İlçesi Belediye<br />

Başkanı Kenan YÜCESOY tarafından<br />

verilmiştir.<br />

KORT TENİS TURNUVASI<br />

1-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında Mersin<br />

Tenis Kulübü Kortları’nda 7 kategoride 64 kişinin<br />

katılımıyla icra edilmiştir. Çift Erkekler’de birinci<br />

olan Nevzat VURANDEMİR-Bülent KOÇ çiftine<br />

ödülü Mersin İl Emniyet Müdürü Sayın Süleymen<br />

EKİZER tarafından, Miks Kategorisi’nde birinci<br />

olan Deniz AKTAŞ-Hakan YALÇINKALE çiftine<br />

ödülleri Mersin Merkez Komutanı Dz. P. Kd. Alb.<br />

Mustafa YURDAKUL tarafından, Teşvik Erkekler<br />

birincisi Fırat GÜLŞEN’e ve Teşvik Bayanlar birincisi<br />

Nilsen BALATA’ya ödülleri Karakol ve Çıkarma<br />

Gemileri Komodoru Dz. Kur. Kd. Alb. Nejat<br />

AKGÜNER tarafından, 35+ Tek Erkekler birincisi<br />

Erdal GÖKÇE’ye ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın<br />

İbrahim ŞEKER tarafından, Tek Bayanlar birincisi<br />

Şenay PELİT’e ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın<br />

Recep UZEL tarafından, Tek “B” Erkekler birincisi<br />

Celal OLCAY’a ödülü Mersin İl Jandarma Komutanı<br />

J. Kd. Alb. Cahit Hüsrev ŞEN tarafından verilmiştir.<br />

YELKEN YARIŞMASI<br />

11 Temmuz 2007 tarihinde Mersin<br />

Yelken İhtisas ve Yat Kulübü önlerinde 3<br />

kategoride, 23 teknenin katılımıyla icra<br />

edilmiştir. Laser 4.70 kategorisinde birinci<br />

olan Şafak ÇATIKKAŞ’a ödülü Akdeniz<br />

Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral<br />

Veysel KÖSELE tarafından, Laser Radyal<br />

kategorisinde birinci olan Gökhan CANER’e<br />

ödülü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Sayın Macit ÖZCAN tarafından, Optimist<br />

kategorisinde birinci olan Mert ÇÖL’e ödülü<br />

Mersin Üniversitesi Rektörü Sayın Süha<br />

AYDIN tarafından verilmiştir.<br />

TAVLA TURNUVASI<br />

10 Temmuz 2007 tarihinde Çamlıbel<br />

Balıkçı Barınağı’nda 32 katılımcıyla icra<br />

edilmiş olup, turnuva birincisi Ömer<br />

BERK’e ödülü, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Akdeniz<br />

Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Ali Kamil<br />

YÜCEL tarafından verilmiştir.


84<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

KOMPOZİYON YARIŞMASI<br />

Mersin İli Lise öğrencileri arasında<br />

“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır”<br />

konulu kompozisyon yarışması<br />

düzenlenmiş, dereceye giren eserler <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> personelinin de iştirak ettiği<br />

Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki<br />

Seçici Kurul tarafından belirlenmiş,<br />

yarışmada birinci olan Özel Toros Fen<br />

Lisesi öğrencisi İpek ERDOĞAN, ikinci olan<br />

Özel Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencisi Feyza<br />

KARABACAK ve üçüncü olan Mersin<br />

Anadolu Kız Meslek Lisesi öğrencisi Musa<br />

DOĞAN’a ödülleri Yenişehir Belediye<br />

Başkanı Sayın İbrahim GENÇ tarafından<br />

verilmiştir.<br />

YÜZME ŞENLİKLERİ<br />

12 Temmuz 2007 tarihinde Armada<br />

Spor Kompleksi’nde 15 kategoride<br />

100’ün üzerinde sporcunun katılımıyla<br />

gerçekleştirilmiştir. Yüzme Yarışmaları<br />

genel birincisi Mersin Büyükşehir<br />

Belediyesi Yüzme Takımı Antrenörü Alper<br />

TUTAK’a ödülü Mersin Vali Vekili Sayın<br />

Ardahan TOTUK tarafından verilmiştir.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

İskenderun Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

İSKENDERUN ETKİNLİKLERİ<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

Botları tarafından İskenderun Körfezi’nde<br />

Gösteri Seyri icra edilmiş, Cumhuriyet<br />

Meydanı’nda açılan standta <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong>nı tanıtıcı anı objeleri, başta<br />

çocuklar olmak üzere, halka dağıtılmış,<br />

standın önüne getirilien KEGAK-10 halka<br />

teşhir edilmiştir.<br />

ŞİİR YARIŞMASI<br />

Mersin İli İlköğretim okulları öğrencileri<br />

arasında “Denizler Geleceğimizdir”<br />

konulu şiir yarışması düzenlenmiş,<br />

dereceye giren eserler <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

personelinin de iştirak ettiği Milli Eğitim<br />

Müdürlüğü bünyesindeki Seçici Kurul<br />

tarafından belirlenmiş, yarışmada birinci<br />

olan Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu<br />

öğrencisi Pelin ERSOY, ikinci olan Hacı<br />

Ömer Serin İlköğretim Okulu öğrencisi<br />

Ayşe Şeyma AYHAN ve üçüncü olan<br />

Sakarya İlköğretim Okulu öğrencisi<br />

Mehmet TRAŞÇI’ya ödülleri Mersin il Milli<br />

Eğitim Müdürü Aziz ERSOY tarafından<br />

verilmiştir.


86<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI<br />

“Denizler Geleceğimizdir” konulu şiir yarışması birincisi:<br />

DENİZLERİMİZ GELECEĞİM<br />

Bakınca ufuklara sonsuzluğu görür gibiyim<br />

Bazen bir martının kanadının üzerinde uçar gibiyim,<br />

Seher vakti cennete, gece ayın yakamozu üzerine vurunca<br />

Masalda gibiyim.<br />

Meltem rüzgarları taşır her sabah o misk kokusunu,<br />

<strong>Sahil</strong>e vuran her bir dalga kederli gönlümü sakinleştirir.<br />

Bize şarkı mırıldanır her sabah,<br />

İşte o şarkıyı duyar gibiyim.<br />

Çoğunun ekmek kapısı, kiminin tatil sevdasıdır,<br />

Balıkların memleketi, martıların hükümdarlığıdır.<br />

Üstü atlas çarşaf, altı gizemli bir dünyadır,<br />

Ben de o dünyada yaşamak ister gibiyim.<br />

Kimi çöp tenekesi sanıyor, kimisi lağım,<br />

Hunharca kirletip duruyoruz acımadan,<br />

Üstü kirli bir örtü, altı cehennem,<br />

Ben de o cehennemde yanar gibiyim.<br />

Dur demeli bu acımasız gafillere,<br />

Meltem rüzgarları getirmez oldu o misk kokuları,<br />

<strong>Sahil</strong>e vuran her dalga, hançerliyor gönlümü.<br />

Bir ağıt mırıldanır oldu her sabah,<br />

Ağlıyorum, o ağıdı duyar gibiyim.<br />

Senin için, onun için nedir bilmem ama,<br />

Tek bildiğim denizler benim geleceğim...<br />

Artık geleceğimi kaybeder gibiyim.<br />

Pelin ERSOY<br />

Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu<br />

6/B Sınıfı<br />

“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır” konulu kompozisyon yarışması birincisi:<br />

SONSUZ MAVİLİK<br />

Yeryüzünde ne kadar çok doğa harikası var; ama hiçbiri<br />

deniz gibi değil. Deniz dertlerimizi gömdüğümüz,<br />

derinliklerinde sayısız mutluluğu barındıran, dünyanın<br />

bütün çirkinliklerini örten sonsuzluktur. Derinliklerinde<br />

başka bir dünya, başka bir alem, başka bir giz vardır.<br />

Daha keşfedilmemiş nice canlının gizemli dünyasıdır<br />

deniz. Deniz dibi bahçelerinin gizemini kim bilir? Denizin<br />

büyüleyici dünyası farklı olduğu kadar ürperticidir.<br />

Dalınca denizin seyrine, kaybolur gideriz sonsuzluğunda.<br />

Bu büyüden kurtulabilen de yoktur.<br />

Deniz her şeyiyle insanoğlu için vardır. O bir gömüdür;<br />

içinde ne varlıklar, ne değerler saklıdır. Tabloların<br />

vazgeçilmezi deniz, ulaşımda, sporda, turizmde insanoğlu<br />

içindir. Çevresindeki iklim kendisi gibi özeldir, canlıları<br />

özeldir. İnsanları özeldir. Romantizm orada, aşk orada,<br />

kısacası yaşam oradadır. Şehrin öldürücü gürültüsünden<br />

kurtulmak, yazın dayanılmaz sıcağından kurtulmak,<br />

sevdiklerimizle bir parça romantizm yaşamak için<br />

koştuğumuz tek varlık deniz. Sen bir yaşamsın, sen bir<br />

sığınaksın, sen bir sonsuzluksun. İhtiyar balıkçı, zıpkının<br />

ipine sarılmış baygın bakıyor! Titanic tüm ölümsüz<br />

sevgileriyle sana gömülüyor. Nice bezgin, nice korsan<br />

senin derinliklerinde kayboluyor. Sen nesin deniz!<br />

Senin sadece iklimin değil farklı olan, insanların da farklı.<br />

Akdeniz’in sıcak suları gibi güler yüzlü, sakin, cana yakın<br />

insanları. Karadeniz’in insanlar, dalgaları gibi hareketli,<br />

dalgalar gibi tez canlı, hamsileri gibi kıvrak. Ege’de,<br />

Marmara’da ikisi ortası insanlar yaratmış deniz. Kırma<br />

deniz, kırma kara... Kutuplarda Eskimolar, Bahamalar’da<br />

daha başka insanlar.<br />

Balıkla beslersin bizleri. Bu balıklar hiç tükenmez mi!<br />

Tuzunla, yosununla yeni bir yaşamsın. Tuzun, yosunun<br />

hiç bitmez mi! Çakıl taşları topladığım çocukluğumdan<br />

bugüne neler değişti? Sen değişmez misin? Kirletiyorlar<br />

senin serin sularını, kimyasallarla, atıklarla, çöplerle,<br />

leşlerle... Sana yazık değil mi? Getirme yağmurlarını, kurut<br />

dalları ve çimenleri... Yapma deniz, biz ettik sen etme!<br />

Canlılara kıyma. O bebek daha gün görecek, o martı<br />

süzülecek daha üstünde özgürce. Ne olur sen bize bakma.<br />

Kaplumbağalar sana koşuyor, nehirler sana koşuyor,<br />

biz sana koşuyoruz! Bizi unutma. Bulutların dağ başını<br />

süslesin, yosunların tuzların, balıkların... Daha neler neler...<br />

Anlatamıyorum.<br />

Suyumuzu veriyorsun buzlu dağlarınla. Yaşamımızın<br />

odağında sen varsın, canlılar sana bağlı, biz sana bağlıyız.<br />

Ya buz dağların erirse, dünyayı seller, sular kaplarsa,<br />

ya buzul çağı gelirse biz ne oluruz? Söylesene deniz<br />

biz ne oluruz? Bütün canlılar sana sığınıyor, senden<br />

yardım bekliyoruz. Küresel ısınmaya dayan biraz daha.<br />

Doğacak bebekler için dayan! Sana yatırımlar yapacağız.<br />

Suyunu bol edeceğiz. İklimine dokunmayacağız.<br />

Yüzünü astırmayacağız. Seni daha fazla kızdırmayacağız.<br />

Söz veriyorum, kirletmeyeceğiz. Dünyayı daha fazla<br />

ısıtmayacağız. Seni kucaklayıp seninle birlikte yaşayacağız.<br />

Balıklarını mevsimsiz avlamayacağız. Kıyılarını<br />

doldurmayacağız. Fokları öldürmeyeceğiz. Kutup<br />

ayılarının uykusuna engel olmayacağız. Derinliklerindeki<br />

petrol için senin canının yakmayacağız. Özgürlüklerini<br />

sınırlamayacağız. Sen bizim geleceğimizsin. Bizden<br />

öncekiler bize iyi bir miras bırakmadılar. Ama biz,<br />

çocuklarımıza daha güzel bir miras bırakmak için<br />

çalışacağız. Geç kalmadık. Şimdi başlarsak eğer kısa<br />

zamanda çözeriz bütün sorunları. “Ben sana mecburum<br />

bilemezsin.”<br />

İpek ERDOĞAN • Özel Toros Fen Lisesi • 10/A Sınıfı


88<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK<br />

HAVA KOMUTANLIĞI<br />

BASKETBOL TURNUVASI<br />

9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 8<br />

takımın katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada<br />

birinci olan SG İkm. Bnb. Engin ÖZGÜÇ, SG<br />

U/B Kd. Bçvş. Mustafa MUTLUER, SG U/B<br />

Kd. Bçvş. Mehmet MUTLUER ve SG İda.<br />

Bçvş. Orhan ARSLAN’dan oluşan takıma<br />

ödülü Adnan Menderes Havalimanı Mülki<br />

İdari Amiri Ömer KARAMAN tarafından<br />

verilmiştir.<br />

DART TURNUVASI<br />

9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 28 personelin<br />

katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan<br />

SG U/B Kd. Üçvş. Serkan GÜLEÇ’e ödülü 3. Kara<br />

Havacılık Alay Komutanı Kr. Plt. Kur. Alb. Yusuf<br />

HASAN tarafından verilmiştir.<br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde 6 erin katılımıyla<br />

düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG<br />

Er Uğur GEZİCİ’ye ödülü Hava Meydan<br />

Kıta Komutanı Hv. Slh. Sis. Alb. Hüseyin<br />

KOCAKAYA tarafından verilmiştir.<br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde 4 takımın<br />

katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci<br />

olan SG Er Mahsut YILDIRIM, SG Er Yunus<br />

E. ATAŞ, SG Er Muhammed BOZ, SG Er<br />

Kemal ÖZDEMİR ve SG Er Mert TAŞAN’dan<br />

oluşan takıma ödülleri Gaziemir<br />

Kaymakamı Kemal KARADAĞ tarafından<br />

verilmiştir.


90<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ<br />

SAHİL GÜVENLİK EĞİTİM<br />

ve ÖĞRETİM KOMUTANLIĞI<br />

EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 4 takımın katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Antalya Grup <strong>Komutanlığı</strong><br />

takımına ödülü, Antalya Büyükşehir<br />

Belediyesi Başkan Vekili Ali DEVECİ<br />

tarafından verilmiştir.<br />

HALAT ÇEKME YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 4 takımın katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim<br />

<strong>Komutanlığı</strong> takımına ödülü, Antalya Vali<br />

Yardımcısı Sayın Erkan IŞILGAN tarafından<br />

verilmiştir.<br />

ANTALYA ETKİNLİKLERİ<br />

Antalya Yelken Kulübü tarafından <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargah Binası önünde yelken gösterileri<br />

icra edilmiş, hazırlanan anı objeleri<br />

davetlilere sunulmuş, Akdeniz Bölge<br />

Bandosu tarafından marşlar çalınmış,<br />

botlar ziyarete açılmış ve tören hitamında<br />

kokteyl verilmiştir.<br />

GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI<br />

13 Temmuz 2007 tarihinde <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> Eğitim ve Öğretim <strong>Komutanlığı</strong><br />

Karargahında 6 takımın katılımıyla icra<br />

edilmiş olup, yarışmada birinci olan <strong>Sahil</strong><br />

Deniz İzci Grubu takımına ödülü, 3. Piyade<br />

Er Eğitim Tugay Komutanı Vekili P. Kd. Alb.<br />

Adnan KUŞ tarafından verilmiştir.


92<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI<br />

[ Hazırlayan ] Dr. Raziye YILMAZ | Svl. Me.<br />

Dünya su ürünleri üretiminin büyük bir kısmı avcılık<br />

yolu ile sağlanmaktadır. Bu üretim içerisinde yer<br />

alan ürünler, avlandığı ortama göre pelajik (yüzey)<br />

ve demersal (dip) ürünler olarak isimlendirilir.<br />

Pelajik su ürünleri, gırgır ağları, ortasu trolü, pelajik<br />

uzatma ağları, pelajik paraketa vb. gibi av araçları<br />

ile avlanırken demersal su ürünleri, sürüklenen<br />

(trol, algarna) ve sürütülen (trata, ığrıp) av araçları<br />

ile tuzaklar, uzatma ağları vb. av araçları ile<br />

avlanılmaktadır. 1<br />

Hemen hemen tüm balıkçılık faaliyetlerinin<br />

deniz tabiatına etkisi vardır. Bununla birlikte,<br />

bazı istihsal vasıtaları ve avlanma usulleri deniz<br />

tabiatını diğerlerinden kesinlikle daha fazla etkiler.<br />

“Zararlı avlanma usulleri”nin tanımlaması ile ilgili<br />

hemfikirlilik olmamasına rağmen, bazı uygulamalar<br />

doğal olarak zararlıdır. Örneğin, patlayıcı ve zararlı<br />

maddelerin kullanımı... Bununla birlikte diğer<br />

uygulamalar, özellikle dip trolü ve algarna (direç), bazı<br />

durumlarda uzatma ağlarının hassas ekosistemlerde<br />

kullanımı ve ticari hedef taşımayan çok büyük türlerin<br />

avlanmasından dolayı zararlı olarak nitelendirilebilir. 2<br />

Kılıç balığı, orkinos, gobene (tüllina, tulina, tombik),<br />

uzun kanat orkinos, yazılı orkinos ülkemiz sularında<br />

ticari değeri olan türlerdir. Bu türler genellikle<br />

orkinos gırgırı, paraketa, pelajik uzatma ağları,<br />

sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) ile av verirler.<br />

Ülkemizde 6-14 m boyunda, 11,5-135 BG (Beygir<br />

gücü) sahip 50-60 balıkçı teknesinin Ege Denizi’nde<br />

kılıç balığı avcılığı için sürüklenen solungaç ağlarını<br />

kullandığı bilinmektedir. Sürüklenen solungaç ağları<br />

ile kılıç balığı avcılığı Sivrice-Midilli arasında ve<br />

Fethiye kıyıları açıkları ile Rodos Adası arasında kalan<br />

ulusal ve uluslar arası sularda yapılmaktadır. Yunuslar<br />

ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda koruma altına<br />

alınmış türler kapsamındadır. Akdeniz’de sürüklenen<br />

solungaç ağlarının kullanımı yunusları tehdit<br />

etmektedir. Ege Denizi’nde kılıç balığı avcılığında<br />

kullanılan sürüklenen solungaç ağları yunus ve<br />

3, 4<br />

balinalar için oldukça yeni bir problemdir.<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI<br />

(DRIFT-NETS)<br />

Akyol vd. (2005) tarafından bu ağlar sürüklenen<br />

solungaç ağları (drift-nets) olarak tanımlanmıştır.<br />

“Drift” sözcüğü ağın kullanış şeklinden gelmektedir.<br />

Anlamı “su akıntısı ile taşınma”dır. Ağ sabit bir yere<br />

bağlanmaz. Gerçekte, bu ağlar bir çeşit uzatma<br />

ağıdır. Ülkemiz denizlerinde ağın üstünde yer alan<br />

sicim şeklindeki mantar vasıtasıyla su içinde daha<br />

az veya fazla dikey konumda bulunurlar (Şekil 1<br />

ve 2). Genellikle multifilament iplerden yapılmış<br />

ağlar kullanılmaktadır. Bu ağların, balıkları hemen<br />

solungaçlarından yakalayan ve kurtulma şansının<br />

daha az olduğu monofilament iplerden yapılmış<br />

ağlara göre daha az sert olması bir avantajdır.<br />

Ağlar genellikle ayın olmadığı gecelerde, akıntı<br />

veya rüzgarla sürüklenmeye bırakılmaktadır. Ağın<br />

her iki ucunda ışıklı şamandıralar mevcuttur. Gece<br />

boyunca kontrol edilerek bir veya iki kez ağlar<br />

toplanmaktadır. Balıklar çoğunlukla solungaçlarından<br />

avlanmaktadır. Genellikle su yüzeyine yakın veya orta<br />

suda kullanılmaktadır. Hedeflenen tür için çok seçici<br />

4, 5, 6, 7<br />

olduğu ifade edilmiştir.<br />

Bu ağlar ülkemizde, Sivrice’de 210d/54-60 no<br />

multifilament poliamit (PA) 500 mm ağ göz açıklığına<br />

sahip ağlardan 3-7 km uzunluğunda, 20 ağ gözü<br />

derinliğinde donatılmaktadır (Şekil 1 bakınız).<br />

Şekil 1: Sivrice bölgesinde kullanılan sürüklenen solungaç ağı (dirft-nets). 4<br />

Fethiye bölgesinde ise ağların uzunluğu yaklaşık 14<br />

km’dir. Örneğin; akya (Lichia amia) için (210d/24<br />

no, 480 mm ağ göz açıklığında) 4 km, gobene<br />

(tombik, tüllina, tulina) (Auxis rochei) (210d/18-<br />

24 no, 340 mm ağ göz açıklığında) için 6 km ve kılıç<br />

balığı için (210d/42 no, 440 mm ağ göz açıklığında,<br />

30 ağ göz derinliğinde) 4 km uzunluğunda ağlar<br />

hazırlanmaktadır. Kılıç balığı avcılığında sürüklenen<br />

solungaç ağları 150-3000 m derinlikte, 5-9 mil açıkta<br />

3, 4<br />

kullanılmaktadır.<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI NİÇİN<br />

USULSÜZ BALIKÇILIK YÖNTEMLERİ ARASINDA<br />

YER ALIR?<br />

Bu ağların başlıca olumsuz etkisi hedef dışı<br />

türlerin avlanmasıdır. Ülkemizde, Ege Denizi’nde<br />

(Sivrice ve Fethiye Bölgesinde) yapılan çalışmada,<br />

yunuslar (Delphinus delphis), manta (Mobula<br />

mobular), pervane balığı (Mola mola), köpek<br />

balığı (Mustelus vulgaris), mavi yüzgeçli orkinos<br />

veya orkinos (Thunnus thynnus), yazılı orkinos<br />

(Euthynnus alletteratus), Akdeniz kılıcı veya kılıç<br />

balığı (Tetrapturus belone), uzun kanat orkinos<br />

veya albakor (Thunnus alalunga), gobene (tombik,<br />

tüllina, tulina) (Auxis rochei), lambuka (Coryphaena<br />

hippurus), hedef dışı av olarak kaydedilmiştir. 4<br />

Öztürk vd. (2001) arkadaşları tarafından Ege<br />

Denizi’nde yapılan çalışmada da yunuslar sürüklenen<br />

solungaç ağları ile kılıç balığı avcılığında hedef dışı<br />

av olarak kaydedilmiştir. Yunuslar hem ulusal ve<br />

uluslararası mevzuatlarca koruma altına alınmış<br />

93<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


94<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

olmakla birlikte, pervane ve lambuka balıkları da<br />

ulusal mevzuatımızca avlanması tamamen yasak cins<br />

8, 9, 10<br />

ve türler kapsamındadır.<br />

Bu ağlar, Kuzey ve Güney Pasifik, Hindistan ve<br />

Atlantik Okyanuslarında başlıca Japon, Tayvan ve<br />

Güney Kore balıkçı gemilerince kalamar, salmon ve<br />

orkinos avlamak için kullanılmaktadırlar. İtalyan ve<br />

İspanya balıkçı gemileri Akdeniz’de bu ağlar ile avcılık<br />

yapmaktadırlar. 11 Ülkemiz’de ise sürüklenen solungaç<br />

ağları balıkçılığı halen ilk evrelerdedir. Avlanma<br />

mevsimi kısa sürelidir. Ağlar, İtalya ve Fas’ta olduğu<br />

gibi çok büyük boyutlara ulaşmamıştır. 12 Dünyada,<br />

bu ağlar çok kuvvetli monofilament naylon ağdan<br />

yapıldığı için “ölüm yolları” olarak isimlendirilir. Her<br />

bir ağ 8-12 m derinliğinde ve genellikle 32-40 km<br />

uzunluğunda olmakla beraber 65 km uzunluğunda<br />

kullanılabilmektedir. Bu ağlar çoğunlukla gece<br />

denize bırakılmakta, akıntı ile sürüklenerek av<br />

vermektedirler. Bu avcılık yöntemi çok fazla oranda<br />

hedef dışı av verir. Her bir avda yaklaşık % 40-50<br />

kayıp vardır. Su içinde hemen hemen görünmez<br />

olduğu için bir çok yunus, balina, deniz aslanı,<br />

kaplumbağa ve deniz kuşu bu ağlara takılmaktadır. 11<br />

Sürüklenen solungaç ağları sıklıkla avcılık yaparken<br />

kaybolmakta veya kopmaktadır. Serbest kalan bu<br />

ağlar, avlanan deniz canlılarının ağırlığından dolayı su<br />

dibine batıncaya kadar avlamaya devam etmektedir.<br />

Bu nedenle bu balıkçılığa “hayalet balıkçılık” veya bu<br />

ağlara “hayalet ağ” denmektedir. 11<br />

SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARIN<br />

KULLANIMININ YASAKLANMASI<br />

1989 yılında Birleşmiş Milletler (United Nations)<br />

tarafından bu ağlarla balıkçılığın durdurulmasına<br />

karar verilmiştir. Güney Pasifik’te, büyük sürüklenen<br />

solungaç ağları ile yapılan balıkçılık Wellington<br />

anlaşmasına (1989) göre yasaklanmıştır. Avrupa’da,<br />

ilk olarak Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi (European<br />

Union Council of Ministers) AB birliğine üye<br />

devletlere ait balıkçı teknelerinin maksimum 2,5 km<br />

uzunluğundaki ağların kullanımını yasaklamış ve<br />

1998 yılında, 1 Ocak 2002’den itibaren, Akdeniz ve<br />

Atlantik’te bu ağların kullanımının yasaklanmasına<br />

karar verilmiştir. 13<br />

O dönemde, 670 İtalyan, 70 Fransız ve yaklaşık<br />

30 İngiliz ve İrlanda teknesi bu avcılık yöntemini<br />

kullanıyordu. Birkaç yıl öncesinde de, 100 İspanyol<br />

teknesi Gibraltar Boğazı’nda bu ağları kullanmıştır.<br />

Şekil 2: Ülkemiz sularında kullanılan sürüklenen<br />

solungaç ağları (drift-nets)<br />

Bununla birlikte, İspanya hükümeti AB kararından<br />

önce bu ağların kullanımını çoktan yasaklamıştır. 12<br />

AB’nin, 1992 yılında açık denizde çok büyük<br />

sürüklenen solungaç ağların kullanımını yasaklayan<br />

Birleşmiş Milletler Kararlarını (United Nations<br />

Resolutions 44/225, 1989; 1991) kabul etmesi 6<br />

yıl sürmüştür. Bu ağların yasaklanma süreci için 10<br />

yıl geçmiştir ve bugün halen bu usulsüz balıkçılık<br />

yöntemi Avrupa filoları tarafından kullanılan geçerli<br />

balıkçılık yöntemi olmaya devam etmektedir. 12<br />

Benzer tavsiye ve kararlar, 1997 ve 2005 yıllarında<br />

Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (General<br />

Fisheries Commission for the Mediterranean - GFCM)<br />

ve 2003 yılında Ton Balıklarını Koruma Uluslararası<br />

Komisyonu (International Commission for the<br />

Conservation of Atlantic Tuna - ICCAT) tarafından<br />

kabul edilmiştir. 12 Türkiye her iki komisyona da üye<br />

bir devlettir. 14, 15 Ülkemizde de sürüklenen solungaç<br />

ağlarının kullanımı, denizlerde ve içsularda ticari<br />

amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2002-2004<br />

av dönemine ait 35/1 numaralı sirkülerde tamamen<br />

yasaklanmış, denizlerde ve içsularda ticari amaçlı<br />

su ürünleri avcılığını düzenleyen 2004-2006 av<br />

dönemine ait 36/1 numaralı sirkülerde sadece 2,5<br />

km’den uzun ağların kullanımı yasaklanmış ve<br />

denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri<br />

avcılığını düzenleyen 2006-2008 av dönemine ait<br />

37/1 numaralı sirkülerde bu ağların kullanımı tekrar<br />

tamamen yasaklanmıştır.<br />

Ayrıca, AB’nin bu ağların kullanımının yasaklanmasına<br />

karşı gösterdiği davranış, bu ağlarla yapılan<br />

balıkçılığın diğer yakın ülkeler tarafından kullanımını<br />

desteklemiştir. Fas örnek verilebilir. 12<br />

Karadeniz, Akdeniz ve Bitişik Atlantik Alanlarındaki<br />

Memelileri Koruma Anlaşmasına (Agreement on<br />

the Conservation of Cetaceans of the Black Sea,<br />

Mediterranean Sea ve Contiguous Atlantic Area -<br />

ACCOBAMS) göre, son yıllarda Akdeniz’de bu ağları<br />

kullanmış olabilecek ülkeler Arnavutluk, Cezayir,<br />

İspanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Malta, Fas,<br />

Monako ve Türkiye’dir. 12<br />

Şu an, Akdeniz ve komşu sularda yaklaşık 500 dirftnet<br />

teknesi vardır (Fransa 76, İtalya’da 100 den fazla,<br />

Fas 177, Türkiye 50-100) ve bu teknelerin %60’ı AB<br />

üye ve üye olması muhtemel devletlere aittir. 12<br />

SONUÇ<br />

Sürüklenen solungaç ağları balıkçılığında hedef<br />

dışı türler avlanmaktadır. Bunlardan özellikle<br />

yunuslar nesli tehlikede olan türlerdendir. Ulusal<br />

ve uluslararası anlaşmalarca da koruma altına<br />

alınmışlardır. Kuzey Pasifik’te bu ağların, yıllık olarak<br />

85 bin deniz memelisini (70 bin yunus, yunusgiller ve<br />

14 bin fok) boğduğu tahmin edilmektedir. 11<br />

Öztürk (2001) ve Akyol (2005)’un Ülkemizde Ege<br />

Denizi’nde yaptığı çalışmalarda kılıç balığı avcılığında<br />

kullanılan bu ağların hedef dışı av olarak yunus,<br />

lambuka ve pervane balığını avladığı tespit edilmiştir.<br />

Her üç türde avlanması tamamen yasak cins ve türler<br />

9, 10<br />

kapsamındadır.<br />

Bu sebeplerden dolayı bu ağların kullanımı 1 Ocak<br />

2002’den itibaren AB Bakanlar Konseyi tarafından<br />

yasaklanmıştır. Benzer kararlar 1997 ve 2005<br />

yıllarında GFCM ve 2003 yılında ICCAT tarafından<br />

da kabul edilmiştir. Ülkemizin de üye olduğu bu<br />

Komisyon kararları doğrultusunda bu ağların<br />

kullanımı yasaklanmıştır.<br />

Sonuç olarak, hemen hemen tüm balıkçılık<br />

yöntemlerinin deniz tabiatına etkisi vardır ve yanlış<br />

çevrede kullanıldığı zaman zararlı olacağı göz önünde<br />

tutulmalıdır. Dip trolünün deniz çayırı alanlarında<br />

kullanılması (çoğu alan genel olarak yasaklanmış<br />

olmasına rağmen) veya dip trolünün derin deniz<br />

ekosisteminde kullanılması örnek verilebilir. GFCM<br />

tarafından 1000 m derin denizde dip trolünün<br />

kullanılması yasaklanmıştır. Bu, Akdeniz’in derin<br />

deniz ekosisteminin korunması için çok önemlidir.<br />

Dünyada bir ilktir. Derin deniz trol avcılığının<br />

yasaklanması eşsiz derin deniz habitatlarını (bir<br />

hayvan ve ya bitkinin yetiştiği doğal ortam); soğuk su<br />

mercanlarını, deniz dağlarını, denizaltı kanyonlarını,<br />

çok tuzlu havuzları, keşfedilebilecek binlerce yeni<br />

türü koruyacaktır. Akdeniz deniz faunasının (belli<br />

bir bölgede yaşayan hayvanların tümü) çeyreğinden<br />

fazlası endemiktir (belli bir yere özgü). Endemizmin<br />

yüzdesi derin sularda daha yüksektir. Ekolojik olarak<br />

kolaylıkla zarar görebilecek alanlar Akdeniz’in derin<br />

sularında bulunur. Aynı zamanda, berlam ve karides<br />

gibi çok değerli stokların yok olmasını önleyecektir.<br />

Ülkemizde de dip trolünün 1000 m derinde<br />

9, 16, 17, 18<br />

kullanılması yasaklanmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nca yapılan balıkçıları<br />

bilinçlendirme toplantılarında, hemen hemen tüm<br />

balıkçılık yöntemlerinin deniz tabiatına etkisinin olduğu<br />

ve yanlış çevrede kullanıldığı zaman zararlı olabileceğinin<br />

açıklanması son derece önemli bir konudur.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. AYDIN, C., GURBET, R., ULAŞ, A., 2005. ALGARNA TAKIMLARININ AV<br />

KOMPOZİSYONU VE BALIKÇILIK ORTAMINA ETKİLERİ, E.Ü. SU ÜRÜNLERİ DERGİSİ,<br />

CİLT 22, SAYI (1-2): 39–42.<br />

2. http://ec.europa.eu/fisheries/press_corner/press_releases/com06_60_working_doc_<br />

en.pdf<br />

3. ÖZTÜRK, B., AMAHA, ÖZTÜRK, A. A., DEDE, A., 2001. DOLPHİN BYCATCH İN THE<br />

SWORDFİSH DRİFTNET FİSHERY İN THE AEGEAN SEA, RAPP. COTTON, İNT. MER<br />

MEDİT., 36.<br />

4. AKYOL, O., ERDEM, M., ÜNAL, V., CEYHAN, T., 2005. INVESTİGATİONS ON DRİFT-<br />

NET FİSHERY FOR SWORDFİSH (XİPHİAS GLADİUS L.) İN THE AEGEAN SEA, TURK J.<br />

VET. ANİM. SCİ. 29: 1225-1231<br />

5. http://www.fao.org/figis/servlet/geartype?fid=220<br />

6. http://www.ejfoundation.org/page166.html<br />

7. http://www.ims.metu.edu.tr/DenizSozluk/ABC/s.htm)<br />

8. http://rega.basbakanlik.gov.tr/Eskiler/2005/12/20051231M2-25.htm<br />

9. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />

2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />

10. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA AMATÖR (SPORTİF) AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI<br />

DÜZENLEYEN 2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/2 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />

11. http://www.botany.uwc.ac.za/Envfacts/facts/gill_nets.htm<br />

12. http://oceana.org/fileadmin/oceana/uploads/europe/reports/the_use_of_driftnetseng.pdf<br />

13. http://www.ccb.se/downloads/fiskfolder5.pdf<br />

14. http://www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_mapandmem.htm<br />

15. http://www.intfish.net/orgs/fisheries/iccat.htm<br />

16. http://www.ciesm.org/news/policy/0303.htm<br />

17. http://www.panda.org/news_facts/newsroom/news/index.<br />

cfm?uNewsID=18831&uLangID=1<br />

18. http://www.oceansatlas.org/world_fisheries_and_aquaculture/html/issues/ecosys/<br />

desrpract/default.htm<br />

19. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />

2002-2004 AV DÖNEMİNE AİT 35/1 NUMARALI SİRKÜLER., ANKARA.<br />

20. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.<br />

DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN<br />

2004-2006 AV DÖNEMİNE AİT 36/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.<br />

95<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


96<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

KAÇAKÇILIK, İSTİHBARAT, HAREKAT ve<br />

BİLGİ TOPLAMA (KİHBİ) DAİRE<br />

BAŞKANLIĞINDA BİLGİ TOPLAMA<br />

İŞLEMLERİ KONUSUNDA ULAŞILAN DÜZEY<br />

[ Hazırlayan ] Ö. Faruk GÜNAY | İçişleri Bakanlığı KİHBİ Dairesi Başkanı<br />

İçişleri Bakanlığı, yurdun iç güvenliğinin ve<br />

asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel<br />

ahlakın korunması amacıyla kurulmuş bir bakanlık<br />

olup, görevleri arasında; Bakanlığa bağlı iç güvenlik<br />

kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti<br />

ile bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini,<br />

asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada<br />

yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini<br />

önlemek, suçluları takip etmek ve yakalamak, her<br />

türlü kaçakçılığı men ve takip etmek yer almaktadır.<br />

Sayılan bu görevlerin yerine getirilmesinde; 3152<br />

Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında<br />

Kanunun 8. maddesinde ana hizmet birimleri arasında<br />

sayılan Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi<br />

Toplama Daire Başkanlığına da görev ve sorumluluklar<br />

yüklenmektedir. Bu görevlerde, suçluları takip etmek<br />

ve yakalamakla ilgili olarak 1980 yılında kurulan ve<br />

zaman içinde geliştirilen bir sistem kullanılmıştır.<br />

KURULUŞ<br />

Daha önce işlediği bir suçtan dolayı tüm yurtta<br />

aranıp da ele geçmeyen kimliği belirlenmiş kişilerle;<br />

çalıntı motorlu taşıtları, çalınan veya kaybedilen<br />

ateşli silahlarla her türlü kimlik belgelerini bulmak ve<br />

ele geçirmek, bu konuda iller düzeyinde derlenecek<br />

bilgilerin bir ana merkezde toplanmasını sağlamak,<br />

bu bilgilerin ilgili yerlere doğru olarak gönderilmesini<br />

sağlayarak, genel kolluk kuvvetlerinin adli ve idari<br />

tahkikatlarına hız ve açıklık kazandırmak ve kolluk<br />

kuvvetleri arasında etkin bir iş birliği ve koordinasyon<br />

sağlayarak zabıtanın halk nazarında saygınlığını<br />

arttırmak amacıyla İçişleri Bakanlığının 26 Mart<br />

1980 gün ve J.Gn.K. 0961-1-128-80/TSK.KOOR.<br />

(20) sayılı Onayı ile Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı<br />

kurulmuştur.<br />

12 Şubat 1983 tarih ve 3152 Sayılı İçişleri<br />

Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla<br />

176 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri<br />

Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin<br />

Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına, Bazı<br />

Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve<br />

Bu Kanun Hükmünde Kararnameye İki Madde<br />

Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin<br />

Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 8. maddesi<br />

ile Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama<br />

Dairesi Başkanlığı kurulmuş, İçişleri Bakanlığının<br />

ana hizmet birimi olarak belirlenmiştir. Genel Bilgi<br />

Toplama (GBT) Başkanlığı olarak da bilinen Bilgi<br />

Toplama Dairesi, bu tarihten itibaren Kaçakçılık<br />

ve İstihbarat Daire Başkanlığı ile birleştirilmiş ve<br />

müstakil bir daire başkanlığı olarak faaliyetlerini<br />

sürdürmeye başlamıştır.<br />

KİHBİ Daire Başkanlığı bünyesinde; Bakanlık,<br />

Jandarma, Emniyet ve Gümrük personeli görev<br />

yapmaktadır.<br />

GÖREVLERİ<br />

3152 sayılı Kanunun 13. maddesi KİHBİ Daire<br />

Başkanlığının görevlerini belirlemiştir.<br />

Buna göre;<br />

a) Her türlü kaçakçılık faaliyetlerine ait istihbaratı<br />

Devlet çapında toplayıp değerlendirmek, kaçakçılığı<br />

men, takip ve tahkikle görevli kuruluşlara bilgi<br />

vermek, bağlı kuruluşların önleme ve yakalama<br />

faaliyetlerini yönlendirmek ve ilgili kuruluşlar<br />

arasında koordinasyon ve işbirliği yapılması için<br />

gerekli tedbirleri almak,<br />

b) Kaçakçılıkla mücadele, hedef, taktik ve usullerini<br />

tespit etmek ve eğitici nitelikte yayınlar yapmak,<br />

c) Suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan veya<br />

kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği<br />

ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtlarını tutmak,<br />

güvenlik kuvvetlerine bildirmek, görevli kuruluşlarla,<br />

ilgili kuvvetler arasında koordinasyon sağlamak ile<br />

görevlidir.<br />

Anlaşılacağı gibi Dairenin Bilgi Toplama konusundaki<br />

görevleri, (c) bendinde tanımlanan görevlerdir. Bu<br />

görevin yerine getirilmesi için bir yönerge çıkarılmış<br />

olup, tüm bilgi toplama işlemleri bu yönerge<br />

doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.<br />

BİLGİ TOPLAMA İŞLEMLERİNİN DAYANAĞI<br />

Bilgi toplama işlemlerinin hukuki dayanağı; 3152<br />

Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında<br />

Kanunun 13/c ve 33’üncü, 2559 Sayılı Polis Vazife<br />

ve Salahiyetleri Kanununun Ek-7’nci ve Jandarma<br />

Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 42/e<br />

maddeleridir. Bu maddelere dayanılarak; aranan ve<br />

bazı suçları işleyen kişilere ilişkin tutulan bilgiler,<br />

güvenliği sağlamakla görevli olan bağlı kuruluşlara<br />

yakalama ve istihbarat amacıyla yararlanılmak üzere<br />

kullandırılmaktadır.<br />

Yine bu çerçevede, eşyalarla ilgili olarak da kaybedilen,<br />

çalınan veya gasp edilen; motorlu taşıtlara, ateşli<br />

silahlara ve her türlü kimliği ispata yarayan belgelere<br />

ilişkin bilgi toplanarak güvenlik kuvvetlerinin<br />

kullanımına sunulmaktadır.<br />

Kurulduğu 1980 yılından itibaren; yukarıda belirtilen<br />

konulara ilişkin olarak tutulan bilgilere ait kayıtlar,<br />

mahallinde ve merkezde dolaplarda tutulan bilgi<br />

formları ile izlenmekte iken, gelişen bilgi ve iletişim<br />

teknolojisi doğrultusunda yapılması sağlanan<br />

programların faaliyete geçirilmesi sonucunda ülkenin<br />

her yerinden anında kullanılabilecek bir bilgi işletim<br />

sistemi ile çalışır hale getirilmiştir. Kısaca özetlenen bu<br />

sonuca varmak için Dairede gerçekleştirilen değişime<br />

bir göz atılması yerinde olacaktır.<br />

GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖNEMLİ ATILIMLAR<br />

1- Yapılan işin gereği olarak KİHBİ Daire<br />

Başkanlığında ve tüm ülkede görev yapan polis<br />

ve jandarma bilgi toplama birimlerinde toplanan<br />

bilgiler gizli bilgiler olup, sadece yetki verilen kişiler<br />

tarafından görülebilmektedir. Dayanak olarak adli<br />

işlemlerin esas alınması ve adliyeler ile güvenlik<br />

kuvvetleri arasında bilgi akışının düzenli olmaması<br />

nedeniyle tutulan bilgilerin güncellenmesinde<br />

sorunlar yaşanmıştır. Buna bir çözüm olabileceği<br />

düşüncesi ile 12.6.2002 tarihinde yönerge değişikliği<br />

yapılmış ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu henüz<br />

gündemde bile değilken, tüm bilgi toplama birimleri<br />

tarafından, kişilerin ya da avukatlarının yazılı<br />

başvurusu halinde kendilerine ilişkin bilginin<br />

verilmesine başlanmıştır.<br />

2- Ülke çapında görev yapan Gümrük Muhafaza<br />

personeli tarafından doğrudan gerçekleştirilen<br />

kaçakçılıkla mücadele çalışmaları sonucunda,<br />

savcılıklara sevk edilen suçlularla ilgili olarak KİHBİ<br />

Bilgi Sisteminde kayıt bulunmadığının tespit edilmesi<br />

üzerine; Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü<br />

ile birlikte yapılan çalışmalarımız sonucunda,<br />

Gümrük Müsteşarlığınca taşra birimlerine bir emir<br />

97<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


98<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

yayınlanmıştır. Söz konusu genelgenin güvenlik<br />

kuvvetlerine duyurulması için de Bakanlığımızın<br />

18.09.2002 tarihli genelgesi yayınlanmıştır. Bu<br />

genelgeler ile; gümrük idarelerince doğrudan<br />

yapılacak tüm operasyonların sonuçlanıp, Cumhuriyet<br />

başsavcılığına sevk işlemleri yapıldıktan sonra<br />

sanıklarla ilgili düzenlenecek vukuat raporunun<br />

Başkanlığımızca belirlenen formata uygun bir şekilde<br />

KİHBİ Bilgi Sistemine girilmek üzere mahalli mülki<br />

amirlikler aracılığı ile olayın geçtiği yer güvenlik<br />

kuvveti bilgi toplama birimlerine gönderilerek Bilgi<br />

Sistemine girilmesi sağlanmıştır.<br />

3- Bilgi sisteminde aranan kişilere ilişkin olarak;<br />

suç, nüfus ve ikametgah yeri güvenlik kuvvetleri<br />

tarafından gıyabi tutuklama ve yakalama<br />

müzekkerelerine dayanılarak açılmış mükerrer bilgi<br />

formları bulunduğu ve bunlardan dolayı vatandaşların<br />

mağduriyetine sebep olunduğunun anlaşılması<br />

üzerine 22.09.2002 tarihinde yayınlanan genelge<br />

ile, suç yeri haricinde düzenlenmiş mükerrer bilgi<br />

formlarının iptali, aranmadığı halde aranır durumda<br />

görünenlerin de düşüm ve iptal işlemlerinin<br />

yapılması sağlanmış, güvenlik kuvvetlerince haksız<br />

yakalamaların önüne geçilmeye çalışılmıştır.<br />

4- Bilgisayar ve tasnif kayıtlarında aranır durumda<br />

olup da yakalanarak adli makamlara ve askerlik şubesi<br />

başkanlıklarına teslim edilen şahıslara ait yapılan<br />

iptal ve düşüm işlemleri çizelgelerinin; yazışmalar<br />

ve postadan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle<br />

KİHBİ Daire Başkanlığına ulaşmasının zaman aldığı,<br />

bu süre içinde bilgisayar kayıtlarındaki işlemleri<br />

zamanında yapılmayan ve bilgisayar sisteminde<br />

iptal veya düşüm işlemi yapılmayan şahısların,<br />

aranmadığı halde “aranıyor” görünmeye devam ederek<br />

başka yer ve zamanlarda, güvenlik kuvvetlerince<br />

yeniden yakalanma ve gözaltına alınma işlemine tabi<br />

tutulabildikleri görülmüştür.<br />

Bu durumun engellenmesi amacıyla; 28.02.2003<br />

tarihinde valiliklere gönderilen yazı ile yakalananlar<br />

için bilgi formu düşüm ve iptal çizelgesinin İl Bilgi<br />

Toplama Birimlerince günlük olarak hazırlanarak<br />

Başkanlığımıza göndermeleri istenmiş, gelen listeler<br />

esas alınarak gereken işlemlerin ertesi gün içinde<br />

tamamlanması sağlanmıştır. 29.09.2003 tarihinden<br />

itibaren aynı işlemler, “yakalandı” konumunda<br />

olan kayıtlar için de uygulanmaya başlanmıştır.<br />

Uygulamalar ile, kırtasiye ve zaman israfının<br />

önlenmesi yanında vatandaş mağduriyetlerinin<br />

önlenmesi ve işlemlerin düzenli ve süratli bir şekilde<br />

yürütülmesi sağlanmıştır.<br />

Bu uygulamalar yeni projelerin uygulanmaya<br />

başlanmasından sonra daha da geliştirilmiş;<br />

arananlardan yakalananlara ilişkin olarak yakalayan<br />

güvenlik kuvveti bilgi toplama yetkilisinin bastığı<br />

“yakalandı butonu” ile arayan tüm birimlere mesaj<br />

gönderilmesi ve alınan bu mesaj doğrultusunda<br />

mahallinde doğrudan ve anında düşüm ve iptal<br />

işleminin gerçekleştirilmesi Eylül 2006’dan itibaren<br />

sağlanmıştır.<br />

5- MERNİS Projesinin faaliyete geçmesi ile nüfus<br />

bilgilerine ulaşmak üzere ilgili nüfus müdürlüğü<br />

ile yapılmakta olan yazışmalardan vazgeçilmiş,<br />

önce; suç yeri güvenlik kuvvetinin Kimlik Saptama<br />

Formu ile bulunduğu yerdeki nüfus müdürlüğüne<br />

müracaat etmesi ve alacağı nüfus kayıt örneğindeki<br />

bilgilere göre form düzenlemesi, daha sonra Nüfus<br />

ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Kimlik<br />

Paylaşım Sisteminin faaliyete geçirilmesinden<br />

itibaren de, bu sistem kullanılarak kişilerin kimlik<br />

bilgilerine bilgi sistemi üzerinden anında ulaşılması<br />

sağlanmıştır. Kimlik Paylaşım sistemini kullanmak<br />

ve kimlik bilgisi çıktısı alarak bilgi formu düzenlemek<br />

üzere Başkanlığımıza tahsis edilen şifrelerin güvenlik<br />

kuvvetlerine verileceği bildirilmiş ve zaman ve işgücü<br />

kaybının engellenmesi ile işlemlerin daha süratli<br />

yapılmasına olanak sağlanmıştır. Artık nüfus idareleri<br />

ile yazışmaya gerek kalmamıştır.<br />

6- Yine MERNİS’in uygulamaya geçmesinden sonra,<br />

KİHBİ Bilgi Sisteminde kaydı bulunan Türkiye<br />

Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kimlik bilgilerinin<br />

doğrulanmasını sağlamak amacıyla, sistemimizde yer<br />

alan suçlu kimlik bilgileri ile Nüfus ve Vatandaşlık<br />

İşleri Genel Müdürlüğü bilgileri karşılaştırılarak,<br />

kişilerin kimlik bilgilerinin eşleştirilmesi ve<br />

doğrulanması sağlanarak Türkiye Cumhuriyeti<br />

Kimlik Numaraları almaları sağlanmış, bu numaraya<br />

dayalı olarak alınan kimlik bilgileri esas alınarak<br />

sistemimizde yer alan bilgilerin doğrulanması işlemi<br />

gerçekleştirilmiştir. Böylece benzer kimlik bilgisine<br />

sahip kişilerle ilgili bir hak kayıpları ve zarara uğrama<br />

gibi durumların oluşması önlenmiştir.<br />

7- Hizmetin yürütülmesi için gerek duyulan bilgisayar<br />

programlarının yapılması, veri tabanlarının karşılıklı<br />

olarak kullanımının sağlanması amacıyla KİHBİ Daire<br />

Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma<br />

Genel <strong>Komutanlığı</strong> arasında 21.12.2004 tarihinde<br />

bir protokol imzalanması sağlanarak, suç işleyen ve<br />

aranan şahıslar yanında çalınan ve kaybedilen motorlu<br />

taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan<br />

her türlü belgelere ait bilgilerin, bilgisayar ortamında<br />

veri tabanına girilmesi ve sorgulanması, jandarma<br />

ve emniyet birimlerince ayrı ayrı yürütülen ancak<br />

verilen hizmetler gereği, uygulamada ortak kullanımı<br />

gerektiren sürücü ceza ve sürücü bilgileri, motorlu<br />

taşıt bilgileri, silah, pasaport ve ruhsat bilgilerinin<br />

tek bir veri tabanına girilmesi ve sorgulanması ve<br />

kullanılacak ortak programın esasları belirlenmiş,<br />

şahıs ve eşyalarla ilgili bilgilerin tutulması, saklanması<br />

ve kullanılmasına ait işlemler ile projelerin sevk<br />

ve koordinasyonunun Başkanlığımız kararları<br />

doğrultusunda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır.<br />

8- Bilgi Sistemimizde yer alan; 1982 yılında yayınlanan<br />

Bilgi Toplama Yönergesine dayanılarak ve geriye<br />

doğru işlem yapılarak tutulmuş olan ve yapılan tüm<br />

çalışmalara rağmen yargılama bilgilerine ulaşılarak<br />

doğrulanamayan kayıtların, alınan 23.11.2004 tarihli<br />

Bakanlık Onayı ile çıkarılması sağlanmış, böylece<br />

doğruluğu saptanamayan bilgilerden dolayı insanların<br />

hak ve özgürlüklerinin zedelenmesi engellenmiştir.<br />

9- Bilginin en önemli güç olarak açıkça kabul<br />

edildiği çağımızda, ülke çapında aynı alanda ve aynı<br />

amaçla çalışan kurumların bilgilerini paylaşarak<br />

güçlenecekleri düşüncesine sahip olarak; MİT ile<br />

Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan ve kara<br />

paranın aklanması ile mücadele eden Mali Suçlar<br />

Araştırma Kurumunun (MASAK) KİHBİ Bilgilerinden<br />

yararlandırılması sağlanmıştır.<br />

10- Tutulan kayıtların tamamının yargı yerlerinde<br />

yürütülmekte olan davalarla ilgili olması ve buralardan<br />

gelecek sonuç bilgileri esas alınarak güncellenen<br />

bilgiler olması nedeniyle, güvenlik kuvvetleri ile<br />

yargı yerleri arasında bilgi alış verişini sağlamak<br />

üzere Sanık Karar Takip Formu geliştirilmiş ve<br />

uygulamaya çalışılmıştır. Ancak Adalet Bakanlığınca<br />

bu form esas alınarak geri bilgi verilmesine ilişkin<br />

olarak farklı tarihlerde yayınlanan 8 adet genelgeye<br />

rağmen uygulamanın düzenli bir şekilde işletilmesi<br />

sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak sistemimizde<br />

yer alan bilgilerin güncelliğinin sağlanması<br />

güçleşmiştir. Bu durumun yarattığı sorunları ortadan<br />

kaldırmak amacıyla Adalet Bakanlığı ile yapılan<br />

görüşmeler sonucunda komisyon aşamasında<br />

yaptığımız bilgilendirme sonrasında CMK Uygulama<br />

Kanununa kolluğa bildirim adı altında bir madde<br />

eklenmesi sağlanmıştır. (5320 sayılı Kanun, md.16)<br />

Böylece yargı ile güvenlik kuvvetleri arasında yıllardır<br />

sağlanamayan bir bilgi alış verişi artık sağlanacak ve<br />

güvenlik kuvvetlerinin yargıya sevk ettiği evrakın<br />

sonucunu öğrenmesi mümkün olacaktır. Buna<br />

dayanarak KİHBİ Bilgi Sistemine girilen bilgilerin<br />

doğruluğu ve güncelliği de sağlanmış olacaktır.<br />

Ayrıca, adli makamlar tarafından çıkarılan müzekkere<br />

ile güvenlik kuvvetlerince aranması istenen kişilerin<br />

sistemimize aranma bilgisi girildikten sonra, kişilerin<br />

doğrudan adli makamlara teslim olarak işlemlerini<br />

bitirmesi sonrası aranma durumlarına ilişkin<br />

hususun ortadan kalkmasına rağmen bu durumun<br />

adli makamlarca kolluğa bildirilmemesi ya da zaman<br />

zaman geç bildirilmesi gibi durumlarla karşılaşılmış<br />

ve buna bağlı olarak şahısların haksız yere yeniden<br />

yakalanabilmeleri söz konusu olmuştur. Sorunun<br />

giderilmesi amacıyla, TBMM’de görüşülmekte olan<br />

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa, Dairemiz<br />

uğraşları sonucu 90/6 madde olarak; “yakalama<br />

emirlerinin çıkarılma amacının ortadan kalkması<br />

durumunda mahkeme, hakim veya Cumhuriyet<br />

savcısı tarafından yakalama emrinin derhal iadesinin<br />

istenmesi”, ibaresi eklenmiştir.<br />

11- Bilgi Toplama Yönergesi doğrultusunda yürütülen<br />

kayıt tutma işlemleri çerçevesinde bilgi sistemimizde;<br />

suç işleyip ele geçmeyen yakalanmış da olsa bazı suçları<br />

işleyen, kayıp olan ve belli hakları kullanması konusunda<br />

haklarında sınırlama getirilen kişiler ile çalınan,<br />

kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan<br />

dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele<br />

geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve<br />

kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtları<br />

tutulmaktadır. Bu kayıtlar; daha önce işlenen her<br />

türlü suça ilişkin Cumhuriyet başsavcılıkları ve nüfus<br />

müdürlükleri ile irtibat kurularak edinilen suç ve kimlik<br />

bilgileri esas alınarak oluşturulan bilgi formlarının, il<br />

jandarma komutanlıkları ve il emniyet müdürlüklerinin<br />

Bilgi Toplama Birimlerince Başkanlığımıza gönderilmesi<br />

ve merkezden bilgi sistemine girilerek taşrada<br />

görev yapan tüm güvenlik kuvvetlerine gösterilmek<br />

şeklinde tutulmakta iken, bu işlemin gelişen bilgi ve<br />

iletişim teknolojisinden yaralanılarak, bilgisayar ağları<br />

aracılığıyla mahallinden yapılması uygun görülerek<br />

gerekli çalışmalar Başkanlığımızca başlatılmıştır.<br />

Bu görevlerin bilgi işlem teknolojileri kullanılarak<br />

e-devlet kapsamında yürütülebilmesi için aşağıdaki<br />

projeler yapılarak uygulamaya konulmuştur:<br />

99<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


100<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

1. Kişilere İlişkin KİHBİ Bilgi Toplama Projesi:<br />

Kişilere ilişkin olarak tutulmakta olan “aranan”<br />

ve “yakalandı” kayıtlarının ülkenin her yanında<br />

tamamlanan formların posta ile gönderilip merkezde<br />

bilgisayarlara yüklenmesi yerine, bu işlemlerin<br />

mahallinde görev yapan bilgi toplama görevlileri<br />

tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak bir<br />

yazılımın gerçekleştirilmesi yapılan değerlendirmeler<br />

sonucu uygun görülerek gereken programın yazılması<br />

Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong> Muhabere Elektronik<br />

Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığından istenmiştir.<br />

Talebimiz doğrultusunda; MEBS Başkanlığınca<br />

yazılımı tamamlanan program 2005 yılı başında tüm<br />

güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.<br />

Projenin uygulanmaya başlanması ile; kişilere ilişkin<br />

arama ve diğer kayıtların mahallinden, doğrudan<br />

polis ve jandarma bilgi toplama birimlerince, veri<br />

girişi, düşüm ve iptal işlemleri etkin bir şekilde yerine<br />

getirilebilir olmuştur.<br />

Ayrıca arşiv araştırması ve diğer toplu sorgulamaların<br />

yapılmasına olanak sağlayan bir çalışma düzeni<br />

kurularak güvenlik kuvvetlerine, görevlerini yerine<br />

getirirken kullanacak yeni araçlar kazandırılmıştır.<br />

Nitekim bağlı kuruluşlarımızdan Polis ve Jandarma<br />

bu olanaktan yararlanarak; Kimlik Bildirme Kanunu<br />

gibi kanunlarla elde edilen bilgileri toplu sorgulayarak<br />

görevlerinin gereğini yapmada daha etkili hale<br />

gelmişlerdir.<br />

2. Eşyalara İlişkin KİHBİ Kayıp Eşya ve Belge<br />

Projesi:<br />

Kişilere ilişkin olarak uygulamaya geçirilen programdan<br />

hemen sonra, çalınan kaybolan, gasp edilen veya bir<br />

olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine<br />

karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların,<br />

ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her<br />

türlü belgelerin, kısaca bizim eşya bilgileri olarak<br />

tanımladığımız kayıtların da, kişiler için kullanılan<br />

bilgi toplama yöntemi ile aynı biçimde bilgisayar ağları<br />

kullanılarak mahallinden yapılması doğrultusunda<br />

karar alınmış ve gereken programın yazılması bu<br />

kez Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi<br />

Başkanlığından istenmiştir. Talebimiz doğrultusunda;<br />

Emniyet Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yazılımı<br />

tamamlanan program, 2006 yılı içerisinde tüm<br />

güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.<br />

Projenin uygulanmaya başlanması ile; kaybolan,<br />

çalınan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan<br />

dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele<br />

geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve<br />

kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin mahallinde<br />

veri girişi, aranma/bulunma bilgisi ekleme işlemleri de<br />

anında yapılabilir hale getirilmiştir.<br />

Kayıp nüfus cüzdanları ile ilgili olarak, Yönergemiz<br />

doğrultusunda yürütülen form açarak aramaya<br />

alma işleminden vazgeçilerek bu konuda MERNİS<br />

projesinden yararlanılacak bir düzen kurulmuştur.<br />

Tüm nüfus idareleri tarafından kayıp ve çalıntı<br />

nüfus cüzdanlarına ilişkin bilgilerin MERNİS’te<br />

tutulduğu tespit edilmiş ve yeni Eşya ve Belge<br />

Projesine bu bilgiye güvenlik kuvvetlerinin ulaşmasını<br />

ve görmesini sağlayacak bir bölüm eklenmiştir.<br />

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün de<br />

katkılarıyla gerçekleştirilen bu uygulama sonucunda<br />

bir yandan, milyonlarla ifade edilen kayıp ve çalıntı<br />

nüfus cüzdan bilgisine tüm güvenlik kuvvetlerinin<br />

doğrudan ulaşmaları ve izleyebilmeleri sağlanmış<br />

bir yandan da, bu işlemler için bilgi toplama<br />

birimlerinde form açmak için harcanan emek, zaman<br />

ve kırtasiyeden tasarruf edilmiştir.<br />

PROJELERİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN<br />

SAĞLADIĞI SONUÇLAR<br />

Birkaç paragraf ile kısaca özetlenen projelerin<br />

gerçekleştirilmesi öncesinde; Jandarma Genel<br />

<strong>Komutanlığı</strong>, Emniyet Genel Müdürlüğü ve KİHBİ<br />

Daire Başkanlığı personeli tarafından yürütülen, uzun<br />

emek ve çaba harcanan çalışmalar gerçekleştirilmiş,<br />

ortaya çıkan ve burada sayılamayacak kadar çok ve<br />

çeşitli sorunlar birlikte çözüme ulaştırılmış ve son<br />

olarak Bakanlık Makamının da onayı alınarak projeler<br />

uygulamaya konulmuştur.<br />

Emniyet ve Jandarma bilgisayar ağları kullandırılarak<br />

gerçekleştirilen projeler, her iki kurumun farklı bilgisayar<br />

sistemlerine sahip olmalarından dolayı bugüne kadar<br />

gerçekleştirilemeyen bilgi paylaşımı konusunda da<br />

bir ilk olmuştur. İki kurum personelinin KİHBİ adına<br />

topladığı bilgiler, yine iki kurum personeline KİHBİ<br />

üzerinden kullandırılmıştır. Bu kullanım içine, 2003<br />

yılı başından itibaren sorgulama amaçlı olarak dahil<br />

edilen Bakanlığımızın üçüncü bağlı kuruluşu olan <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nı da eklemek gerekir.<br />

Böylece her iki proje de, ülke çapında Bakanlığımızın<br />

bağlı kuruluşları olan Jandarma Genel <strong>Komutanlığı</strong>,<br />

Emniyet Genel Müdürlüğü ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> personelince ortak kullanılabilen ilk<br />

programlar olmuştur.<br />

101<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


102<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

KOMİK AMA GERÇEK<br />

ALO-158 HİKAYELERİ<br />

[ Hazırlayan ] Kerem TAMKOÇ | Svl. Me.<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : İyi günler, apartmanımızın su<br />

borusu patladı.<br />

Operatör : Su arızanın telefon numarası 185<br />

hanımefendi.<br />

İhbar Sahibi : Ama 185’e kimse cevap vermiyor.<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Kızım denizde kayboldu.<br />

Operatör : Öncelikle adınızı ve telefon<br />

numaranızı alabilir miyim<br />

hanımefendi?<br />

İhbar Sahibi : Ayşe KAYA, cep telefonum,<br />

05XX XXX XX XX.<br />

(İhbar sahibinin sesinden hattı devamlı meşgul eden<br />

kişi olduğunun anlaşılması üzerine)<br />

Operatör : T.C. Kimlik numaranızı alabilir<br />

miyim?<br />

İhbar Sahibi : 637423125454<br />

Operatör : Hanımefendi kimlik numaranız<br />

1 hane fazla.<br />

İhbar Sahibi : O zaman son rakamı<br />

çıkarabiliriz.<br />

Operatör : ??<br />

İhbar Sahibi : Veya ilk rakam da olur...<br />

Operatör : ??<br />

Türkiye’nin her yerinden 24 saat ücretsiz ulaşılabilen<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> ALO-158 ihbar hattına<br />

zaman zaman gelen farklı içerikte ihbarlardan<br />

bazılarını sizlerle paylaşalım istedik.<br />

Sabit veya mobil telefonlardan ALO-158 <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> İhbar Hattı arandığında “<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

<strong>Komutanlığı</strong> – Ankara, İhbarınız varsa 4’ü tuşlayın”<br />

bant kaydı dinlenir, İhbar Sahibi 4’ü tuşlar:<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Saat kaç?<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Orası neresi?<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Kontörüm bitti, bana kontör<br />

gönderir misiniz?<br />

Operatör : ??<br />

Operatör : Alo-158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong>, buyurun.<br />

İhbar Sahibi : Telefonumu dinliyormuşsunuz.<br />

Operatör : Yalnızca Alo-158 ihbar hattı<br />

üzerinden yaptığınız görüşmeler<br />

kaydediliyor beyefendi.<br />

İhbar Sahibi : İyi de niye dinliyorsunuz?<br />

Operatör : Beyefendi telefonunuz<br />

dinlenmiyor, yalnızca bizi<br />

aradığınızda yaptığınız<br />

görüşmeler kaydediliyor.<br />

İhbar Sahibi : Ben sizi aramadım ki.<br />

Operatör : ??<br />

Denizde yardıma ihtiyacı olanların ALO-158<br />

hattından <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na<br />

ulaşabilmeleri için lütfen gereksiz aramalarla<br />

ALO-158 hattını meşgul etmeyin. Unutmayın! Bir<br />

gün sizin de denizde yardıma ihtiyacınız olabilir!<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong><br />

İHBAR ve<br />

TALEP HATTI<br />

Her an tetikte olan <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> personeli<br />

çoğu kez hayatlarını tehlikeye atma<br />

pahasına görevini büyük bir özveri ile yerine<br />

getirmektedir. ALO 158’i arayarak <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na Türkiye’nin her<br />

yerinden 24 saat ÜCRETSİZ ulaşabilirsiniz.<br />

• Denizde tehlikede olanların yardım talepleri,<br />

• Denizi kirleten her türlü davranış,<br />

• Denizden yapılan her türlü kaçakçılık,<br />

• Yasa dışı su ürünleri avcılığı ve dalış,<br />

• Kıyılarımızdan ülkemize yasa dışı giriş ve çıkışlar,<br />

• Denizlerimizde yapılacak terörist eylemlere ilişkin duyumlar,<br />

konularında ALO 158 telefonunu arayabilirsiniz.<br />

ALO 158 <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Özel Hizmet Telefonu Türkiye’nin her yerinden, her an <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na ulaşabileceğiniz<br />

bir yardım ve ihbar hattıdır. 158 telefon hattı, hem yardım isteklerinin anında <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na ulaşması, hem de<br />

denizlerimizde yapılan kanunsuz eylemlerin ihbar edilmesi amacı ile kurulmuştur.<br />

ALO 158 hattına gelen ihbar ve taleplerinizi değerlendiren <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> personeli derhal olaylara müdahale edecek ve<br />

güvenliğin sağlanması için gereken tüm tedbirleri alacaktır.<br />

Açık denizden ve yurt dışı aramalarda: +90 312 158 00 00


104<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ETİK ve AHLAK<br />

[ Hazırlayan ] Güray DEMİR | SG Kd. Ütğm.<br />

Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışların incelenmesi demektir. Etik veya<br />

en yalın tanımıyla töre bilimi Yunanca “ethos” yani “töre” sözcüğünden türemiştir. Ethos, karakter<br />

anlamındadır. Hangi değerlerin benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin diğerlerine<br />

olan sorumlulukları karakter ya da “etik” meselesidir. Etik, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlak<br />

kavramının doğasını anlamaya çalışır.<br />

Etik; insan yaşamını ilgilendiren konularda<br />

yapılabilecek hareketlerin sınırlarını belirleyen,<br />

davranışların öncesinde yol gösterici ve sınırlayıcı<br />

kurallar topluluğudur. Diğer bir ifadeyle; insan tutum<br />

ve davranışlarının iyi/doğru ya da kötü/yanlış olarak<br />

değerlendirilmesidir.<br />

Felsefenin bir dalı olan etik insan yaşamını<br />

ilgilendiren konularda yapılabilecek hareketlerin<br />

sınırlarını belirleyen, davranışların öncesinde yol<br />

gösterici ve sınırlayıcı kurallar topluluğudur.<br />

Etik terimi, genellikle, ahlak terimiyle değişimli<br />

olarak kullanılır. Ahlak terimi “morality”, etimolojik<br />

köken olarak etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da<br />

gelenek-görenek anlamına gelmektedir. Batı dillerinde<br />

ise “Ahlak” kelimesi “moral” kelimesi ile karşılanır<br />

ve adet, alışkanlık, karakter anlamlarına gelen mos<br />

(çoğulu mores) kelimesine dayanır.<br />

Etik batı geleneğinde ahlak felsefesi olarak da<br />

anılmıştır. İnsanlar arası ilişkilerde “değer”<br />

sorunlarını inceler ve ahlakın nasıl olması gerektiğini<br />

ortaya koymaya çalışır. Türkçe’de ise etik sözcüğü<br />

ahlâk bilimi olarak anılmıştır. Ayrıca ahlak sözcüğü ile<br />

eş anlamlı olarak da kullanılır.<br />

“Etik” ile “ahlak” birbiriyle ilişkili ve birbirlerinin<br />

yerine kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklıdır.<br />

Bu ikisi arasındaki ayrımı daha iyi açıklamak<br />

gerekirse; Etik yani ahlak felsefesi, “insanların kurduğu<br />

bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan<br />

değerleri, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi<br />

ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir.’’<br />

Ahlak daha çok sosyolojik bir olay olarak bir toplumda<br />

var olan davranış standartları ve kurallarını ifade eder<br />

ve her toplum bir ahlaka sahiptir. Bunlar çift taraflı ve<br />

tüm taraflara yarar sağlayan kurallardır.<br />

Öte yandan tüm kurallar -elbette ki- ahlakın bir<br />

parçası değildir. Örneğin karşıdan karşıya geçerken<br />

iki tarafa da bakmak, sağduyulu olmanın bir gereğidir.<br />

Bazı kurallar da nezaket kurallarıdır ve bunlar<br />

ahlaktan ayrılırlar ve bu anlamda doğru ya da yanlış<br />

olarak değerlendirilemezler.<br />

Ahlak aynı zamanda belirli bir toplumda belirli<br />

bir zaman ve alanla tanımlıdır. Örneğin belirli bir<br />

ülkedeki belirli bir grubun ahlakından söz edilebilir,<br />

1850’lerdeki Amerika ile 1990’lardaki Amerika’nın<br />

ahlakından bahsedilebilir, keza Marks’ın belirttiği<br />

gibi toplumdaki farklı sınıfların ahlakından söz<br />

edilebilir, etik ise bazen ahlakla eş anlamlı olarak<br />

kullanılmakla birlikte daha çok özel gruplar için<br />

belirlenmiş davranışlar veya davranış kuralları olarak<br />

tanımlanabilir. Bu anlamda muhasebeci etiğinden<br />

veya borsa aracılarının etiğinden bahsedebiliriz.<br />

Ahlak ile etik arasındaki temel fark;<br />

Etiğin daha soyut, evrensel ve genel geçerliliğe sahip<br />

olması, ahlakın dışsal nedenlerle (din, çevre vb.)<br />

şekillenmesine karşın etiğin değerlerimize dayanan<br />

içsel bir güdü olması, yani nasıl davranmamız gerektiği<br />

bize söylendiği için değil, gerçekten doğru olduğuna<br />

ve öyle davranmamız gerektiğine inandığımız için o<br />

şekilde davranmamız olarak açıklanabilir.<br />

Ahlak felsefesi ya da ahlakbilim şeklinde de ifade<br />

edilebilen etik; insanın bireysel ve toplumsal<br />

ilişkilerini nasıl yönlendirmesi gerektiğini, iyi<br />

ve kötü söz ve davranışı belirleyecek ölçütlerin<br />

neler olabileceğini inceleyen bilim dalı olarak<br />

tanımlanabilir.<br />

Esas amacı iyiyi ve doğruyu bulmak ve hakim kılmak<br />

olan etiğin dört temel ilkesi vardır. Bunlar; Adalet -<br />

Hakkaniyet, Tarafsızlık - Eşitlik, Dürüstlük - Doğruluk ve<br />

Sorumluluk - Bencil Olmamaktır.<br />

Tüm ilkelerin toplamında ise faziletli ve erdemli bir<br />

insan olmak vardır.<br />

Son olarak ahlak; gelenekler, alışkanlıklar, örfadetler,<br />

yaşam biçimleri gibi her toplumda farklılık<br />

gösterebilecek değerlerdir. Etik ise; dürüstlük,<br />

yardımseverlik, doğruluk, adaletli olmak, hırsızlık<br />

yapmamak, yalan söylememek, cana kıymamak,<br />

insan haklarına saygılı olmak gibi dünyanın her<br />

yerinde geçerli değerler topluluğudur.<br />

ETİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE FARKLI<br />

ETİK ANLAYIŞLARI<br />

Etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı<br />

bilinmemekle beraber, dünyanın farklı yerlerinde<br />

birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik<br />

anlayışının var olduğu bilinmektedir.<br />

Felsefi etik anlayışına “Antik Çağ Çin Felsefesi”nde<br />

ve yine “Antik Yunan Felsefesi”nde rastlanmaktadır.<br />

Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefi etik anlayışları,<br />

ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal<br />

yapısıyla yakından ilişkilidir.<br />

Demokritos’un aforizmalarından bir kısmı etik<br />

sorunlara dairdir. Demokritos’un etik görüşü doğa<br />

felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü<br />

olmak huzur ve dinginliği, dinginlik ise mutluluğu<br />

getirir ve insanın temel hedefi mutluluktur.<br />

Sofistler ise daha farklı ve göreli bir etik anlayışını<br />

benimsemişlerdir; genel geçer anlamda kabul<br />

görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur, her<br />

şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü<br />

de kişiye bağlıdır. Etikte görecelilik ve öznelliği<br />

savunan ilk düşünce Sofistlerindir, bu da Sofistlerin<br />

etik düşüncesini önemli kılar. Fakat Sofistlerin<br />

etik yaklaşımını önemli kılan bir başka nokta da<br />

Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla<br />

sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem<br />

sahibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini<br />

belirtmeleriydi.<br />

Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış,<br />

erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde<br />

bulunabileceğini öne sürmüştür. Burada bilgi<br />

erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı.<br />

Sokrates’in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik<br />

düşüncelerinin ilk örneklerindendir.<br />

Platon etik sorunlarını devlet ve toplum<br />

kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten<br />

ziyade toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır.<br />

105<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


106<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />

DAVRANIŞLARIMIZA REHBERLİK EDEN ETİK İLKELERİMİZ;<br />

• Cumhuriyetin gerektirdiği yurttaşlık görevlerini<br />

yerine getiririz.<br />

• Atatürk İlke ve Devrimlerini bilir ve uygularız.<br />

• Vatanımıza ve milletimize en iyi şekilde hizmet<br />

ederiz.<br />

• <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> misyon ve<br />

vizyonunu destekleriz.<br />

• Kaynakları maksadına uygun kullanırız.<br />

• Görevimizi bilir ve uygularız.<br />

• Yüksek vazife bilincine sahibiz.<br />

• Kanunlara ve amirlere mutlak itaat ederiz.<br />

• Moral ve motivasyona önem veririz.<br />

• Ekip ruhuna sahibiz.<br />

• Mesleğimizi severiz.<br />

• Daima daha iyiyi hedef alırız.<br />

• Araştırıcı, inceleyici ve sorgulayıcıyız.<br />

• İnisiyatif sahibiyiz.<br />

• Kurumsal yapıyı bilir ve uygularız.<br />

• Denizi ve denizciliği severiz.<br />

Platon’un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi<br />

soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir.<br />

Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı<br />

olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu.<br />

Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir<br />

ahlâksal bağ olduğu söylenemez.<br />

Aristoteles’in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal<br />

unsurlar barındırmış, dönemin tarihsel ve toplumsal<br />

gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir.<br />

Aristoteles’in etik anlayışındaki en önemli<br />

noktalardan biri onun “zoon politikon” kavramıdır.<br />

Zoon politikon özgür insandır, toplumsal (sosyal)<br />

insandır. İnsan varlığının toplumsal oluşunun<br />

kabulü açısından bu ilk adımdı. Aslında Aristoteles<br />

de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı<br />

fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar<br />

ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı<br />

etiğin tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde<br />

erdem sahibi olabilme yetisine sahip insan, vasat<br />

olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın<br />

ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük<br />

görme ile kendini çok büyük görme arasındaki orta<br />

nokta, erdemli olama durumdur.<br />

Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış<br />

ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka<br />

• Gerekli fiziki güç ve dayanıklılığa sahibiz.<br />

• Görev ve yetkilerimizi suiistimal etmeyiz.<br />

• Çevremize şeffaf davranırız.<br />

• Etik davranışları bilir, uygular ve denetleriz.<br />

• Çevremizdekilerle iyi geçiniriz.<br />

• Değişime açığız.<br />

• Doğayı sever ve koruruz.<br />

• İnsana saygıyı esas alırız.<br />

• Tutumluyuz.<br />

• Dürüstüz.<br />

• Çalışkanız.<br />

• Adiliz.<br />

• Saygın ve güveniliriz.<br />

• Nazik ve saygılıyız.<br />

• Cesuruz.<br />

• Fedakarız.<br />

• Sır saklarız.<br />

• Biz, bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeyen<br />

güçlü bir aileyiz.<br />

Antik Çağ filozofu da Epiküros’tur. Epiküros’un ateist<br />

etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır.<br />

Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros’un<br />

haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur.<br />

Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefalet ve elemden<br />

kurtulmuş olduğu durumdur. Acıdan kurtulmak<br />

için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak,<br />

münzevi ve sade bir hayat tarzıdır. Epiküros’un<br />

düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal<br />

bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar<br />

değildir.<br />

Antik Çağ’dan sonra Hıristiyanlığın Batı’daki<br />

yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilahi olan bir etik<br />

anlayışı yükselişe geçmiştir. Bu dönemdeki en önemli<br />

etik anlayışlarından biri Aquinolu Thomas’ın etik<br />

anlayışıdır. Bu anlayışta “Skolastik Felsefe”nin etik<br />

anlayışı ile Hıristiyan ahlak ve erdem görüşleri bir<br />

araya gelir. Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta<br />

irade konusu da irdelenir. Akla dayanan özgür<br />

bir irade fikri mevcuttur, akli olumlu davranışlar<br />

mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme<br />

şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai<br />

mutluluğa ancak Tanrı’nın istemesi ile kavuşulabilir.<br />

Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı<br />

kaynaklı görüşlere yer vermiştir.<br />

15. yüzyıldan başlayarak Tanrı ve din merkezli etik<br />

anlayışından kaymalar görülmeye başlar. Bu dönemin<br />

sonlarında felsefi açıdan yerini genişleten İngiliz<br />

ampirik (deneye dayalı) düşüncesi etik anlayışlarını<br />

da etkiler. Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine<br />

aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik<br />

anlayışına sahiptir. Bireyin öncelikli hedefi kendi<br />

varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın<br />

doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun<br />

çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu<br />

sebeple bireysel bencillik ile toplumun çıkarının<br />

örtüştüğü noktalar erdemlerdir. Bireyin bencil<br />

yönelimi ile toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta<br />

toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü<br />

davranışlardır.<br />

Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına<br />

benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü<br />

filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır. Bu<br />

anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının<br />

esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir.<br />

Bu sebeple akli davranmak ile ahlâki davranmak<br />

aslında aynıdır. Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine<br />

sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke’dir.<br />

Ampirik felsefesinden hareketle ahlâki olguların da<br />

deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur.<br />

Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve<br />

tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin<br />

ötesindeki düzlemde tanımlar. Kant’ın etik üzerine<br />

tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve<br />

Töreler Metafiziği gibi.<br />

Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik<br />

anlayışı ortaya koyar. Hümanist vurgular da taşıyan<br />

bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer<br />

birey(ler) ile ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal)<br />

ilişkiyle ahlak oluşur. Sosyal ilişkilerin olduğu her<br />

durumda ahlâk da olur. Feuerbach’ın felsefi bencillik<br />

tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar;<br />

bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak<br />

kabul etmez ve birey ile genelin çıkarlarının uyumunu<br />

garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar.<br />

Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar<br />

bir etik görüşünü benimsemiştir. Var olmanın,<br />

yaşamanın acıdan ibaret olduğunu savunur; insan<br />

istemlerinin esiridir. Bu etik görüşü çeşitli Doğu<br />

felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır.<br />

Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel<br />

düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı<br />

ise ünlü Alman filozof Nietzsche’nin etik anlayışıdır.<br />

Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik<br />

anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak<br />

nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da<br />

olumsuz olarak nitelendirilmiştir. Nietzsche’nin<br />

üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak<br />

tanımlanabilecek şekilde değildir. Nietzsche’nin<br />

ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî<br />

standartların, iyi ile kötünün ötesindedir. İyi bireyin<br />

gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan<br />

şeydir. Kısacası Nietzsche’nin etik anlayışı ortaya<br />

attığı güç kavramı temellidir.<br />

Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini<br />

söylemeye çalışır. Erdemler etiği ilk olarak Eski<br />

Yunan’da ortaya çıkmıştır. Plato’nun Symposium’unda<br />

insanların sahip olması gereken dört erdem olarak<br />

Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir.<br />

Aristo erdemleri ahlaki ve akli olarak ikiye ayırmıştır.<br />

Dokuz akli erdemin en üstünde “sophia” yani teorik<br />

hikmet ve phronesis yani pratik hikmet gelmektedir.<br />

Aristo da ahlaki erdemler olarak basiret, adalet,<br />

cesaret ve itidali verir. Aristo’ya göre her ahlaki erdem<br />

her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır. Örneğin cesaret<br />

erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların<br />

ortasında yer alır.<br />

Felsefede etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır:<br />

Meta-etik: Meta-etik, etik ifadelerin doğasını<br />

araştırır. etik hüküm ve tavırların (tutum) doğasını<br />

inceler.<br />

107<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


108<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Normatif Etik: Meta-etik ile uygulamalı etik<br />

arasındaki köprü olarak tanımlanabilir. Doğruyu<br />

yanlıştan ayıracak pratik ahlak standartlarını ve<br />

ahlaklı bir hayatın nasıl yaşanacağını bulmaya çalışır.<br />

Bu, kişinin sahip olması gereken iyi alışkanlıklar,<br />

takip etmesi gereken görev ve sorumluluklar veya<br />

davranışlarının diğerleri üzerindeki sonuçlarını<br />

içerebilir.<br />

Uygulamalı Etik: Uygulamalı etiğin bir şekli,<br />

normatif etik teorilerinin belirli tartışmalı meselelere<br />

uygulanmasıdır. Bu durumlarda, etikçi savunulabilir<br />

bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak<br />

normatif tavsiyeler türetir.<br />

Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik<br />

problemleri inceleyen bazı alt dalları (disiplin)<br />

mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik<br />

etiği ve yasal etik gibi. Her alt bu uzmanlıkların etik<br />

kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın mesele ve<br />

problemleri karakterize eder ve bunların kamuya olan<br />

sorumluluklarını tanımlar.<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />

ETİK DEĞERLERİMİZ;<br />

• Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk İlke ve<br />

Devrimlerine sadakat,<br />

• Vatan ve millete en iyi şekilde hizmet etmek,<br />

• Kanun ve kurallara uymak,<br />

• İnsana ve tüm canlılara saygılı olmak,<br />

• Çevreyi ve doğayı korumaktır.<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,<br />

ETİK SORUMLULUKLARIMIZ;<br />

• Etik bütünlük<br />

• Dürüstlük<br />

• Sadakat<br />

• Tarafsızlık ve adalet<br />

• Sorumluluk<br />

• Ehliyet (yeterlilik)<br />

• Sır saklama<br />

• Cesaret<br />

• Fedakarlık<br />

• Örf ve ananelere bağlılık<br />

• Liyakat ve profesyonellik<br />

• Nezaket ve saygı<br />

• Saygınlık ve güven<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDA ETİK<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda etik kültürün<br />

oluşturulması ve benimsetilmesi maksadıyla<br />

oluşturulan “Etik Değerlerimiz”in yazılış sırası,<br />

değerlerin nispi önemi ve personelin etik konularda<br />

uygulaması gereken öncelik sırasını vermekte,<br />

buna karşılık, “Etik Sorumluluklarımız”ın hepsi eşit<br />

ağırlıklı olarak değerlendirilmektedir.<br />

Personel, karar ve davranışlarında sorumlulukların<br />

tamamını karşılamak zorunda olmakla birlikte,<br />

uygulamada karşılaşılan karmaşık sorunlar buna<br />

mani olduğunda, etik değerler yön gösterici<br />

olmaktadır. “Davranışlarımıza Rehberlik Eden Etik<br />

İlkelerimiz” ise <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nda görev<br />

yapan personelin yapması ve yapmaması gereken<br />

davranışları belirlemektedir.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. TÜRKİYE ETİK DEĞERLER MERKEZİ (http://www.tedmer.org.tr)<br />

2. ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI ETİK MERKEZİ<br />

(http://www.metu.edu.tr)<br />

3. ETHICS RESOURCE CENTER (http://www.ethics.org)<br />

4. DEVLETTE ETİKTEN ETİK DEVLETE (TÜSİAD YAYINLARI)<br />

5. THE MILITARY ETHICS IN AN AGE OF NIHILISM (DR. JAMES H.TONER)


110<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

MERSİN BALIKLARI<br />

[ Hazırlayan ] Hüseyin ÜNVER | SG Ütğm.<br />

Servis anına kadar buzdolabında bekletilip, servis<br />

yapılacağı zaman kristal bir kaseye alınmalı; bu kase<br />

içi buz dolu geniş bir kabın içine yerleştirildikten<br />

sonra çavdar ekmeği, ekşi krema, tereyağı, kıyılmış<br />

soğan ve dereotu ile servis yapılmalıdır. İdeal içkisi ise<br />

şampanya ve votka olan, Rus mutfağı denilince akla<br />

ilk gelen bu besin maddesi tahmin edilebileceği üzere<br />

siyah havyardır.<br />

Siyah havyar, dişi mersin balığının döllenmemiş<br />

yumurtalarından; dünya havyar pazarının yüzde<br />

90’ı da Hazar Denizi’nde yaşayan bu balığın Beluga,<br />

Asietra ve Sevruga diye bilinen üç türünden elde<br />

edilmektedir. Her bir dişi mersin balığının ağırlığının<br />

yüzde 17’si havyardan oluşmaktadır. Rusça “hafifçe<br />

tuzlanmış” anlamına gelen Malassol sınıfındaki<br />

havyar, çeşitlerin en pahalısıdır. Havyar, bol protein,<br />

yağ, B12, B6, B2, PP, C, A vitaminleri, madeni tuzları<br />

ihtiva ettiğinden besin değeri çok yüksek bir gıdadır.<br />

50 gramında 1400 kilokalori ihtiva etmektedir.<br />

Havyar mersin balığının yumurtlama mevsiminde<br />

yakalanıp, balığa zarar verilmeden karnı sıkılarak<br />

yumurtalarının boşaltılması yoluyla elde edilir.<br />

Yumurtalar ince bir elekten geçirilerek büyüklüklerine<br />

göre gruplanır. Daha sonra bol suda yıkanıp<br />

temizlenir ve % 4-6 oranında tuzlanır. İran’da yapılan<br />

tuzlama işleminde, tuza boraks da katılır.<br />

Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan<br />

havyarları için avlanmaktadır. Hazar Denizi<br />

ve Karadeniz çevresindeki mersin balıklarının<br />

dişilerinden alınan yumurtalar, havyara<br />

dönüştürülerek dünya piyasalarında kilosu 5 ila<br />

10 bin dolar arasında satılmaktadır. İran, Rusya<br />

Federasyonu, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan<br />

havyar üretiminde öncülük eden ülkelerin başında<br />

gelmektedir. İngiltere havyar borsasındaki en gözde<br />

ürünler İran’ın Hazar Denizi kıyılarındaki balıklardan<br />

elde edilmektedir. Ülkemizde ise geçmiş yıllarda<br />

Sakarya ilinin Karasu ilçesinde havyar üretimi<br />

yapıldığı bilinmektedir. Bu değerli besin maddesini<br />

dünyada en çok tüketen ülkeler ise Amerika, İsviçre,<br />

Fransa ve Almanya’dır.<br />

Etinin de kaliteli olması dolayısıyla binlerce yıldan<br />

beri ekonomik açıdan büyük önem taşıyan mersin<br />

balıkları, Acipenseridae familyasını oluşturan<br />

aralarında 6 metre uzunluğa ve 1,5 ton ağırlığa kadar<br />

varan türleri içeren tatlı su balığı türlerinden olan<br />

ilkel hayvanlardır. Asya, Avrupa ve Amerika’nın<br />

kuzey yarım küredeki deniz ve tatlı sularında 27 tür<br />

ile temsil edilmekte olup bunlardan 5’i [Huso huso<br />

(mersin morinası), Acipenser sturio (Alman mersin<br />

balığı veya kolan balığı), Acipenser gueldenstaedti<br />

(karaca mersin veya rus mersini), Acipenser stellatus<br />

(sivrişka) ve Acipenser nudiventris (şip)] Karadeniz’in<br />

Türkiye sularında bulunmaktadır. Mersin balıkları<br />

hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak<br />

deltaları), hem de denizde yaşarlar. Göçebe hayatı<br />

sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip,<br />

sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek<br />

için tekrar tatlı suya dönerler. En büyük mersin balığı<br />

türü olan mersin morinası neredeyse sadece tuzlu<br />

suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara<br />

geçer.<br />

Mersin balıkları çok geç ergenlik çağına ulaşırlar.<br />

Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına gelince ve<br />

2-4 yıl aralıklarla yumurtlarlar. 100 yıla kadar<br />

yaşayabilmeleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar.<br />

Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut<br />

olan Mersin Balıkları yaşayan fosiller olarak da<br />

adlandırılırlar.<br />

Üreme bölgelerini oluşturan nehirler üzerine kurulan<br />

barajlarda su tutulması nedeniyle nehir yatağının<br />

doğal yapısının bozulması, su miktarının azalması<br />

ve anaç balıkların nehre girişinin imkansızlaşması,<br />

ileri yaşlarda cinsi olgunluğa ulaşan balıklarının<br />

bir kez bile yumurtlayamadan havyar elde etmek<br />

için yumurtlama zamanından önce avlanması,<br />

endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle<br />

doğal suların kirlenmesi ve balıkların yaşama<br />

ortamlarının bozulması gibi nedenlerle mersin<br />

balıklarının stokları hızla azalmış ve nesillerinin<br />

devamı tehlikeye girmiştir. Hazar denizinde bile,<br />

sayıları azalmış ve 1970’li yıllarda 20.000 ton<br />

mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton’dan<br />

bile az tutulmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğinin<br />

dağılmasından sonra yasa dışı avcılık nedeniyle<br />

Mersin balığı popülasyonlarında dünya çapında bir<br />

gerileme yaşanmıştır. Birçok türü, Dünya Doğayı<br />

Koruma Birliği (UINC)’nin “Kırmızı Kitap (Red List)”<br />

olarak anılan korunması gereken türler listesinde yer<br />

almaktadır. 1997 yılında Almanya’nın ve ABD’nin<br />

çabaları ile mersin balığı Washington Hayvanları<br />

Koruma Antlaşması listesine alınmıştır. 164 ülkenin<br />

imzaladığı CITES (Convention on International<br />

Trade in Endangered Species of Wild Fauna and<br />

Flora - Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki<br />

Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme)<br />

kapsamında 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren bütün<br />

mersin balığı türleri koruma altına alınmış, balık ve<br />

balıktan elde edilen ürünlerin (havyar, et, canlı balık<br />

ve balık yumurtası) dünya çapındaki ticareti kontrol<br />

edilmeye başlanmıştır. 2003 yılından itibaren World<br />

Sturgeon Conservation Society adlı kurum mersin<br />

balığı popülasyonunu korumak ve büyütmek için çaba<br />

göstermektedir.<br />

Ülkemizin Karadeniz kıyılarında bulunan ve<br />

üremek amacıyla Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya<br />

ve Çoruh nehirlerine giren 6 mersin balığı türünün<br />

doğal stoklarının ekonomikliğinin kalmadığı, bu<br />

türlerin stoklarının takviye edilerek ekonomiye<br />

kazandırılması gerektiği yapılan araştırmalarda<br />

111<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


112<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

Beluga<br />

Sivrişka Şip<br />

görülmüştür. Stoklarının korunması ve gelişmesi<br />

için 1975-1976 av sezonundan itibaren avcılığı<br />

sınırlandırılmış ve daha sonra da 1380 sayılı yasa ve<br />

su ürünleri sirkülerleriyle tamamen yasaklanmıştır.<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın, ilgili sirkülerler<br />

kapsamında icra ettiği görevler esnasında<br />

konuya gösterdiği hassasiyete ve yıllardır verilen<br />

konferanslara rağmen söz konusu türün stoklarında<br />

bir iyileşme olmadığı, üretime yönelik profesyonel<br />

ilave uygulamalara ihtiyaç olduğu görülmüştür.<br />

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) balıkların<br />

korunması ve sayılarının artırılabilmesi maksadıyla,<br />

1997 yılından itibaren Karadeniz’de Mersin<br />

balıklarının dağılımı, Karadeniz’e dökülen nehirlerin<br />

kirlenmeden arındırılması, nehirlerin su bütçelerinin<br />

dengelenmesi, Mersin balıklarının avcılığının<br />

yasaklanarak, yeni kurallara bağlanması, balıkçıların<br />

eğitimi gibi konularda kendi olanakları ve Birleşmiş<br />

Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteğiyle<br />

çalışmalar yürütmektedir.<br />

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Trabzon Su Ürünleri<br />

Merkez Araştırma Enstitüsü, Karadeniz Teknik<br />

Üniversitesi Rize Su Ürünleri Fakültesi, Ondokuz<br />

Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi<br />

ve İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin<br />

ortaklığında; Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma<br />

Derneği (MERKODER), Samsun Tarım İl Müdürlüğü<br />

Rus Mersini<br />

işbirliği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal<br />

Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğinde Dr.<br />

Bilal AKBULUT başkanlığında Mersin Balıkları<br />

Populasyonlarının Mevcut Durumlarının Belirlenmesi<br />

ve Yetiştiricilik İmkanlarının Araştırılması (Research<br />

on Present Status of Sturgeon Population and Rearing<br />

Possibilities) konulu bir proje başlatılmıştır. Proje<br />

ile; Türkiye sularındaki mersin balıkları hakkında<br />

bilgi toplamak ve veri tabanı oluşturmak, mersin<br />

balıklarının maruz kaldıkları olumsuz etmenleri tam<br />

anlamıyla belirlemek, mersin balıklarının korunması<br />

ve sürdürülebilir yönetimi için kamuoyunu<br />

bilinçlendirmek ve kurumsal işbirliğini geliştirmek,<br />

yönetim stratejileri ve planları geliştirmek, ülkemizde<br />

mersin balığı yetiştiriciliğinin gelişebilmesi için<br />

çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Araştırma<br />

kapsamında, avlanması yasak olan ancak zaman<br />

zaman ağlara takılan mersin balıklarının göğüs<br />

yüzgeçlerine, üzerinde numaralar bulunan küçük<br />

markalar takılacak ve tekrar denize geri salınacaktır.<br />

Markalı mersin balıkları tekrar yakalandığında marka<br />

üzerindeki sayı okunacak ve kaydedilecek, daha sonra<br />

balık tekrar denize geri salınacaktır. Bu araştırma<br />

ile, bir taraftan mersin balıklarının sularımızdaki<br />

beslenme ve üreme alanları tespit edilmeye<br />

çalışılacak, diğer taraftan Karadeniz’deki varlıklarının<br />

devamına katkıda bulunulacaktır.<br />

Mersin Balıklarının gelecek nesiller tarafından da<br />

tanınmasını sağlamak ve Karadeniz, dolayısıyla da<br />

ülkemiz ekonomisi için havyar üretim sektörünü<br />

tekrar canlandırmak amacıyla gerekli tedbirlerin<br />

çok geç olmadan alınmasının ve uygulamaya<br />

geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />

Bu kapsamda; yasak avlanmanın önlenmesi ve<br />

yasakların sıkı kontrolü, tesadüfen yakalanan<br />

mersin balıklarının satışının önlenmesi için gerekli<br />

yaptırımların uygulanması, mersin balıklarının<br />

üreme alanlarını oluşturan nehirlerimiz (Kızılırmak,<br />

Yeşilırmak) ekolojik yapısının incelenmesi ve<br />

balıklara baraj ile nehir ağzı arasındaki bölümde<br />

üreme şansı tanınabilmesi için buralarda üremeye<br />

elverişli olabilecek yerlerin tespiti ve koruma<br />

altına alınması, nehir ağızlarının balıkların girişine<br />

elverişli hale getirilmesi, mersin balıklarının yapay<br />

üretimini gerçekleştirmek üzere özellikle Yeşilırmak<br />

ve Kızılırmak civarında üretim istasyonlarının<br />

kurulması, ülkemiz sularında bulunan ve sayıları her<br />

geçen gün azalan anaç mersin balıklarının koruma<br />

altına alınarak, kurulacak üretim tesislerinde yapay<br />

üretimi ve elde edilen yavruların hem doğal stokları<br />

desteklemek üzere doğaya salınması hem de kültür<br />

şartlarında yetiştiriciliğinin yapılması gerekir .<br />

Yapılan çalışmalara ve başlatılan projeye destek<br />

olabilmek maksadıyla balıkçıların konu hakkında<br />

bilgilendirilmelerinin ve ağlara takılan mersin<br />

balıklarının markalı olup olmadıklarının kontrolünü<br />

müteakip markalı olanların marka üzerinde bulunan<br />

numaralarının ve balığın nerede yakalandığının<br />

kaydedilerek projeyi yürüten kurum/kuruluşlara<br />

bildirilmesi hususunda balıkçıları bilgilendirme<br />

toplantılarından istifadeyle bilinçlendirilmelerinin<br />

faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1. http://sufak.omu.edu.tr (Mersin Balıkları-Yrd.Doç.Dr.Serap USTAOĞLU)<br />

2. http://tr.wikipedia.org<br />

3. http://www.lezzet.com.tr<br />

4. http://www.denizce.com<br />

5. http://www.istanbul.edu.tr<br />

6. http://www.tudav.org<br />

7. http://www.ziraatci.com<br />

Mersin balıkları konusunda ulaşılabilecek kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur.<br />

1. MERSİN BALIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ<br />

Adres : Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Kaşüstü Beldesi, 61250 Yomra/TRABZON<br />

Telefon : (0462) 3411053 - 0505 4908563<br />

Faks : (0462) 3411056<br />

E-mail : mersin@sumae.gov.tr<br />

Web : www.mersin.sumae.gov.tr<br />

Yürütücü Kuruluş :<br />

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü<br />

İşbirliği Yapılan Kuruluşlar :<br />

• Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sinop Su Ürünleri Fakültesi<br />

• İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi<br />

• Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rize Su Ürünleri Fakültesi<br />

• Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği<br />

• Samsun Tarım İl Müdürlüğü - Tel: (0362) 2313700<br />

2. TÜRK DENİZ ARAŞTIRMALARI VAKFI (TÜDAV) ERİŞİM BİLGİLERİ<br />

Adres : TÜDAV P.K.10 81650 Beykoz/İstanbul<br />

Telefon : (0216) 4240772<br />

Faks : (0216) 4240771<br />

E-mail : tudav@superonline.com<br />

Web : www.tudav.gov<br />

113<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


114<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ATATÜRK ve KÜREK SPORU<br />

[ Hazırlayan] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.<br />

Büyük Atatürk’ün bilfiil yaptığı üç spor vardır.<br />

Selanik’te geçen çocukluk yıllarında akranlarıyla<br />

sık sık güreş tuttuğunu, çocukluk arkadaşlarının<br />

onunla ilgili anılarından öğrenmekteyiz. Askerlik<br />

hayatında başladığı binicilik sporuna ömrünün<br />

son yılarına kadar, fırsat buldukça devam<br />

etmekten ayrı bir zevk ve haz duyduğu da gayet<br />

iyi bilinmektedir. Pek hoşlandığı ve bilfiil yaptığı<br />

üçüncü spor ise kürektir. Yaz aylarında Florya<br />

Köşkü’nde istirahatte bulunduğu günlerde sandala<br />

binerek kürek çekmekten pek hoşlandığı da<br />

gerçektir. Onun kürek sporuyla ilgili bir anısını,<br />

1930’ların ünlü kürek şampiyonlarından olan<br />

Prof. Dr. Bedii Gorbon’dan dinleyelim:<br />

« Hiç unutmam; sene 1935 ve tarih 29 Haziran’dı.<br />

Galatasaray Lisesi son sınıf örgencisiydim.<br />

Rahmetli Müdür Muavini Muhlis Peykoğlu akşam<br />

çıkışta beni kapıda bekliyordu. “Yürü, haydi<br />

gidiyoruz” dedi. “Nereye” diye sordum. Cevap<br />

vermedi. Doğru Bebek’e gittik. Galatasaray Kulübü<br />

Denizcilik Şubesi Bebek’teydi o zaman. Muslih<br />

Hoca tek çifte futayı denize indirmemi söyledi.<br />

Futayı denize indirdim. Ancak ondan sonradır<br />

ki, bana şu hususu açıkladı. Gazi Florya’da bizi<br />

bekliyor, kürek çekecekmiş. İşte o anda büyük bir<br />

heyecanın yanımı kapladığını hissettim. Adeta<br />

tir tir titriyordum. Bir motor bizi alıp Florya’ya<br />

götürdü. Köşkün önünde futayı motordan denize<br />

indirdi. Biraz sonra Atatürk göründü. Ayağında<br />

lastik pabuçlar, elinde sigarası, üstünde de slip<br />

bir yün mayo vardı. Gazi’yi ilk defa yakından<br />

görüyordum. Ne büyük insandı. Futaya bindi.<br />

Elli metre kadar kürek çekti, sonra yoruldu. Bana<br />

dönerek “Senin çok acayip bir sandalın var” dedi.<br />

“Biraz sen kürek çek de göreyim” diye ilave etti.<br />

Tam kırk beş dakika Atatürk’ü dolaştırdım. İnsana<br />

müthiş hamle veriyordu. O zaman Türkiye rekoru<br />

bende idi. Eğer kronometre tutulsaydı, bu rekoru<br />

çoktan kırmış olurdum o gün. Gazi geziden pek<br />

memnun olmuştu. Köşkün rıhtımına çıkınca<br />

bana döndü, “Ne arzu ediyorsun?” diye sordu. Ne<br />

isteyebilirdim? Hangi kulüpten olduğumu sordu.<br />

“Galatasaray’dan Paşam” diyebildim. “Bütün<br />

arkadaşlarının gözlerinden öperim” dedi. Bizi eliyle<br />

selamladı. Hiç durmadan futa ile Bebek’e kadar<br />

kürek çektim. Kulübe geldiğim zaman haberi duyan<br />

bütün arkadaşların heyecan içinde beni beklemekte<br />

olduklarını gördüm. Heyecanımdan o gece sabaha<br />

kadar uyuyamadım. »<br />

Büyük Atatürk, kürek yarışlarına karşı da büyük<br />

ilgi gösterirdi. Moda Koyu’nda yapılan bir çok<br />

kürek yarışmasını “Ertuğrul” isimli yatının<br />

güvertesinden ilgi ve heyecanla izlediğine çok<br />

rastlanmıştır.<br />

KAYNAK:<br />

SÖNMEZ, CEMİL; ATATÜRK’ÜN TABİAT VE ÇEVRE ANLAYIŞI;<br />

TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI YAYINLARI; 1997; S.66, 67<br />

115<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


116<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

03NİSAN 2007<br />

EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ OĞUZ KAĞAN KÖKSAL’IN ZİYARETLERİ<br />

Emniyet Genel Müdürlüğünün 162. kuruluş yıldönümü kapsamında Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan KÖKSAL<br />

ve beraberindeki heyet <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.<br />

17-21NİSAN 2007<br />

AZERBAYCAN HEYETİNİN ZİYARETİ<br />

İkili ilişkiler kapsamında Azerbaycan <strong>Sahil</strong> Muhafaza Komutanı Tuğgeneral İlham MEHDİYEV ve beraberindeki heyet<br />

Türkiye’yi ziyaret etmiştir.<br />

117<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


118<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

19NİSAN 2007<br />

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARI MURAD BAYAR’IN ZİYARETLERİ<br />

Savunma Sanayii Müsteşarı Murad BAYAR Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.<br />

05MAYIS 2007<br />

İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN ABDÜLKADİR AKSU’NUN ZİYARETLERİ<br />

İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’na<br />

veda ziyaretinde bulunmuşlardır.<br />

119<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


120<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

21MAYIS 2007<br />

BSCF UZMANLAR TOPLANTISI<br />

BSCF (Black Sea Cooperation Forum) Uzmanlar Toplantısı karargahımızda icra edilmiştir. Toplantıya katılan yabancı heyet<br />

üyeleri karargahımızı gezmişlerdir.<br />

14HAZİRAN 2007<br />

İTALYA POLİS KUVVETLERİ<br />

İHTİSAS OKULU HEYETİNİN ZİYARETİ<br />

İtalya Polis Kuvvetleri İhtisas Okulu Heyeti, <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na nezaket ziyaretinde bulunmuştur.<br />

Konuk heyete <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın imkân ve kabiliyetleri hakkında bilgi verilmiştir.<br />

121<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


122<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ZİYARETLER<br />

18HAZİRAN 2007<br />

İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN GÜNEŞ’İN ZİYARETLERİ<br />

İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> Karargahını ilk kez ziyaret etmişlerdir.<br />

03TEMMUZ 2007<br />

KARA HARP OKULU KOMUTANI<br />

TÜMGENERAL TEVFİK ÖZKILIÇ’IN ZİYARETLERİ<br />

Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Tevfik ÖZKILIÇ <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret<br />

etmiş ve <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> faaliyetleri hakkında bilgi almıştır.<br />

123<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


124<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

ETKİNLİKLER<br />

02MAYIS 2007<br />

EMEKLİ AMİRALLER TOPLANTISI<br />

Ankara Bölgesinde bulunan Emekli Amiraller Mayıs Ayı toplantısı için <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>na davet edilmişlerdir.<br />

Toplantıda <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>nın imkan ve kabiliyetleri ile Arama-Kurtarma ve Harekat Merkezi tanıtılmış ve<br />

Öğle Yemeğinde ortak konularda görüş alışverişi yapılmıştır.<br />

ETKİNLİKLER<br />

13HAZİRAN 2007<br />

SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KALİTE KONGRESİ - 1<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Kalite Kongresi - 1; Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz, Hava Komutanlıkları ve Jandarma Genel<br />

<strong>Komutanlığı</strong>ndan davetlilerin yanı sıra <strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong>ndan toplam 176 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.<br />

125<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


126<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

SATRANÇ<br />

SORULAR<br />

[ Hazırlayan ] M. Kutay ELDEMİR | Svl. Me.<br />

1 2<br />

İKİ HAMLEDE MAT.<br />

Pal Penko. “Büyük Usta kompozitör olunca”<br />

SATRANCIN YARARLARI<br />

• Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini<br />

kavratır.<br />

• Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı<br />

olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme<br />

yeteneklerini geliştirir.<br />

• Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve<br />

geliştirir.<br />

• Kendine güven duygusu aşılar ve bunu geliştirir.<br />

• Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak,<br />

bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel<br />

doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.<br />

• Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme<br />

alışkanlığı kazandırır.<br />

GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ<br />

SATRANÇ<br />

2 Hamlede Mat N. A. Macleod, “OBSERVER”, 1962<br />

1.Ad2! (2.Kd5 tehdidiyle) a) 1...Şxd2 2.Kd5 ve Mat b) 1...e1=V+ 2.Kf1++ c) 1...e1=A<br />

2.Kc5++ d) 1...exd2 2.Kf3++ e) 1...Fxd2 2.Kb5++ f) 1...Şd3 2.Kd5++<br />

2 Hamlede Mat M. Lipton, “Evening News”, 1958<br />

1.Vh5+ a) 1...f5 2.Vd1++ b) 1...e5 2.Ve8++<br />

BEYAZ OYNAR, KAZANIR.<br />

Bandza-Unander. Yazışmalı, 1996/98<br />

• Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar<br />

haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir<br />

ortam hazırlar.<br />

• Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir<br />

çalışmayla varılabileceğini gösterir.<br />

• Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın<br />

gerekliliğini benimsetir.<br />

• Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha<br />

da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.<br />

• Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler<br />

doğrultusunda motivasyon sağlar.<br />

• Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi<br />

kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.<br />

BRİÇ<br />

Her defansa karşı nasıl el alırsınız?<br />

Karo ruayı oynayın. Batı oturunca sekizli ile çakın. Trefl üçlü oynayarak empas atın.<br />

Karo damını oynayıp yerden trefl ası atın. Trefl oynayın. Batı onörle çakarsa kör<br />

ruanızı atar pik devamına empas atarak, karo devamına yerden ikili elden üçlü çakıp<br />

batıyı çaka empasına alarak kontratınızı yaparsınız. Batı karo ruaya küçük oynarsa<br />

trefl ası atıp aynı yolla kontratı yaparsınız.<br />

BRİÇ<br />

15 ALTIN KURAL<br />

Bu sayımızdan itibaren yer oyununa ilişkin temel sayılan 15 Altın Kuralı sırasıyla inceleyeceğiz.<br />

1. KURAL<br />

Dışarıda sizin kozlarınızdan büyük tek bir koz kalmışsa<br />

önemli bir neden olmadıkça onu çıkartmaya çalışmayın.<br />

ARD73<br />

5<br />

AR<br />

AR642<br />

A2<br />

97532<br />

A2<br />

AV54<br />

AR2<br />

R97532<br />

A2<br />

A6<br />

B D<br />

B D<br />

B D<br />

6<br />

V642<br />

9752<br />

8753<br />

V6<br />

AR64<br />

RDV765<br />

8<br />

V6<br />

A6<br />

RDV765<br />

D83<br />

[ Hazırlayan ] Engin KUNTAY | Dz. Bnb.<br />

Sizinkilerden büyük tek sağ kozları ile rakipleriniz er ya da geç bir löve yapacaklardır. Genelde onların bu<br />

löveyi erken yapmalarını sağlamanın gereği yoktur. Onların bu kozunu ortadan kaldırırken siz iki koz verir<br />

ve inisiyatifi yitirirsiniz. Bunların birine ya da ötekine katlanmak sizin için sakıncalı olabilir.<br />

Batı 5 ’e oynamaktadır. İkinci köre çakar, A-R’yı<br />

çeker ancak Güney ikinci trefle uymaz. Batı şimdi<br />

nasıl oynamalıdır?<br />

Batı kozları bırakmalı ve piklere girmelidir. Yere iki pik çaktırarak kontratını yapacaktır. Rakiplerinin<br />

kozunu ortadan kaldırmaya kalkışırsa yerde yalnızca bir koz kalır, o zaman rakiplerden birinde beş ya da<br />

daha çok pik varsa batar.<br />

Batı yetkin 6 kontratına oynamaktadır. Kuzey<br />

R’ını çıkar. Batı asla alır ve A-R’yı çeker. Güney<br />

ikinci köre uymaz. Batı şimdi nasıl oynamalıdır?<br />

Üçüncü bir koz oynayıp rakiplerin bir de pik lövesi yapmalarına izin vermek ancak acemi briççilerden<br />

beklenebilecek bir yanlışlık olur. Batı, rakiplerde karoların en kötü 4-2 dağılmış olduğunu umarak bu renge<br />

girmeli ve yerin üçüncü karosuna elindeki kayıp piki kaçmalıdır.<br />

Batı bu kez de yetkin 6 ’e ulaşır. (Gerçi 6 daha iyi<br />

bir kontrat olurdu ama 6 de kötü sayılmaz). Kuzey<br />

küçük bir pik çıkar, yerin valesi ve Güneyin damı<br />

üzerine Batı ası koyar. Köre herkes uyar. Batı oyunu<br />

nasıl sürdürmelidir?<br />

Yerin sağlanmış uzun bir rengi olup da yanda bir antresi yoksa 1 Kuralını bir yana bırakıp önce<br />

rakiplerinin sağ kozunu çıkartın. Yoksa çakıp sizi yerdeki öbür sağ kağıtlarınızı çekme olanağından yoksun<br />

bırakabilirler. Üçüncü bir kör oynayın.<br />

127<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007


128<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

EĞLENCE<br />

KARİKATÜR<br />

[ Hazırlayan ] İlyas KOÇAK | Dz. Kur. Kd. Alb.<br />

TEŞEKKÜR MEKTUPLARI


130<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

EĞLENCE<br />

BULMACA<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

7<br />

8<br />

9<br />

10<br />

SUDOKU<br />

ZORLUK<br />

ORTA SEVİYE<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />

8 9 5 1 6<br />

GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ<br />

9<br />

5 1 8 2<br />

4 9 8 3 1<br />

6 5<br />

3 7 2 6 4<br />

6 3 7 1<br />

1 3 6 4 7<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10<br />

1 Z İ R F A S İ L E<br />

2 A R A B İ K A Ö R<br />

3 P İ K L A M İ S E<br />

4 T İ F A K A T K<br />

5 U T T N A K<br />

6 A Y S E L K A K<br />

7 M U H A L İ F L I<br />

8 A T A V İ K T O Y<br />

9 D A K A F A R A<br />

10 E N E Y T İ Ş İ M<br />

6<br />

[ Hazırlayan ] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.<br />

SOLDAN SAĞA<br />

1. Hisse, Üleş... Rusça’da “Evet”... Güdü, İtici neden. 2. Batı<br />

Samileri’nin en önemli totemi... Koşut, Müsavi. 3. Başkasının<br />

toprağını işleyerek ürüne ortak olan kişi. 4. Büyük erkek kardeş...<br />

Bilginler. 5. Zemheri... Adın durum eklerinden biri. 6. Çok<br />

fakirleşme. 7. Görevden çıkarma... Arz, Lanse, Takdim. 8. Ölen<br />

kimseden kalan şeyler, Miras. Tereke... Çok eski bir tarihi anlatırken<br />

kullanılan sözcük. 9. Kale hendeği... Küçük boyda künk... Çarşı.<br />

10. Ay takviminin ikinci ayı... Oluşma, Meydana gelme, Teşekkül.<br />

YUKARIDAN AŞAĞI<br />

1. Diş kiri ya da pası... Somurtkan, Asık yüzlü. 2. Hile. Desise,<br />

Entrika. Fukus. Dek, Aldatma. Dümen, Dolap, Katakulli, Fent, Riv,<br />

Mekr... Çağıran, Davet eden, Duacı... Seciye, Karakter.<br />

3. Ruham. 4. Ayak... Abece. 5. Deriden yapılmış kalkan... İyi bakım<br />

ve ilâç tedavisi. 6. Biteviye, Esraksız, Sık. 7. Bir hayvan adı...<br />

Utanma duygusu, Ar. 8. Mahkeme sonuç belgesi... Güzellik, Görk...<br />

Ab, Ma. 9. Borudan parça almakta kullanılan bağlantı parçası...<br />

Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok<br />

edilen kavim... Çevren, Gözerimi. 10. Araz, Belirti, Bulgu, Karine,<br />

Emare... Hitit devrinde arazi ölçüsü birimi.<br />

[ Hazırlayan ] Ervin ESEN | Gv. Atğm.<br />

Sudoku (Rakam Yerleştirme diye de bilinir) standart<br />

olarak 9x9 boyutlarında bir diyagramda çözülür ve<br />

her satır, her sütun ve her 3x3’lük karede 1’den 9’a<br />

rakamların birer kez yer alması gereklidir.<br />

4 7 5 8 1 2 9 3 6<br />

2 3 1 7 6 9 8 4 5<br />

6 8 9 4 5 3 2 1 7<br />

9 1 3 2 4 5 6 7 8<br />

7 4 2 9 8 6 1 5 3<br />

5 6 8 1 3 7 4 9 2<br />

8 5 6 3 9 4 7 2 1<br />

3 2 4 6 7 1 5 8 9<br />

1 9 7 5 2 8 3 6 4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!