10.05.2016 Views

ISLÂM AHLÂK ESASLARI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ağaçları, kabuklu taneler, güzel kokulu otlar vardır. Ey insanlar ve cinler!<br />

Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız? …. Öyleyken,<br />

Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?” (Rahman/55: 11-77)<br />

Nimet ilkesinin uygulama alanında öncelikle Müslümanlardan istediği ve<br />

sonra da tüm insanlar için öngördüğü hususlardan biri onu kirletmemek,<br />

temiz tutmak, bir diğeri de onu israf etmemektir. Büyük veya küçük çapta<br />

toprak, hava, su, sokaklar ve caddeler ve benzeri alanlarda herhangi bir çevre<br />

kirliliğine neden olmamak, çevre temizliği konusunda çok duyarlı ve titiz<br />

olmak, İslâmın Müslümanlardan istediği en temel şartlardandır. Müslüman,<br />

çevre kirliliğinden zihin ve gönül kirliliğine kadar her türlü kirliliğe karşı<br />

olmak ve temizlikten yana olmak zorundadır. Yeryüzü ve oradaki nimetler<br />

Allah’ın yarattığı doğal ve asli hallerinde korundukları ve kirletilmedikleri<br />

zaman tertemizdirler. Bu hususta bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Sizin<br />

için yeri durak, göğü bina eden, size şekil verip de, şeklinizi güzel yapan, sizi<br />

temiz şeylerle rızıklandıran Allah’tır.” (Mü’min/40: 64) Kirletmeyip temiz<br />

tutmak ayetlerde emir olarak da geçmektedir. Bunlardan biri elbise<br />

temizliğini emretmektedir: “Giydiklerini temiz tut. Kötü şeyleri terke devam<br />

et.” (Müddessir/74: 4,5) Bir başkası, yiyecek temizliğini emretmektedir: “Ey<br />

Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben,<br />

yaptığınızı bilirim.” (Mü’minun/23: 51) Bir başkası da mabet ve ev gibi<br />

mekan temizliğini emretmektedir: “Kabe’yi, insanlar için toplanma ve güven<br />

yeri kılmıştık. İbrahim’in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret<br />

edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye<br />

İbrahim ve İsmail’e ahd verdik.” (Bakara/2: 125)<br />

En önemli nimetlerin başında suyun geldiği aşikardır. En tehlikeli çevre<br />

felaketlerinin başında da susuzluğun geleceği Kur’an’ın da belirttiği bir<br />

gerçektir: “De ki: Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su<br />

kaynağı getirebilir?” (Mülk/67: 30) Su, sadece dünyalıların değil, Cennet<br />

ehlinin bile en önemli nimetleri arasında sayılmaktadır: “Onlar, dikensiz sedir<br />

ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak<br />

akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol<br />

meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.” (Vakıa/56: 28-34) Su,<br />

hem canlıların kendisinden yaratıldığı temel hayat kaynağı hem de kirliliğin<br />

neredeyse tek ilacı olduğu için, su nimetinin korunması ve kirletilmemesi,<br />

çevre ahlâkının üzerinde en fazla durması gereken doğal kaynakların başında<br />

gelir. Atalarımız, su yollarının yapımı ve su kaynaklarının temizliğinin<br />

muhafazası için çok titiz önlemler almışlardır. Örneğin Osmanlılarda, suyun<br />

şehre geldiği yol güzergahına iskan yapılmaması, mezbele dökülmemesi,<br />

bağ-bahçe ve ağaç dikilmemesi, sığır ve davar salınmaması gibi hususlar<br />

temel bir prensip idi (Öztürk, 2008).<br />

Su olsun veya başka bir nimet olsun, nimette aslolan, onun kadrini,<br />

kıymetini bilmek, onu gereksiz yere kullanmamak, israf etmemektir. Çevre<br />

sorunlarının pek çoğu israfla bağlantılıdır; ve bu sorunların çözümüne<br />

katkıda yapılabilecek en öncelikli ve en kolay şeylerden biri, israftan<br />

kaçınmak ve tasarruf anlayışımızı sadece kendi ekonomimiz açısından değil<br />

çevre açısından da geliştirmektir. İsraf, İslâm ahlâkının yerdiği, tasarruf da<br />

övdüğü, teşvik ettiği bir davranıştır. Bunlar İslâm çevre ahlâkının her zaman<br />

ve her yerde uyulması gereken en geçerli kurallarındandır. Ayette belirtildiği<br />

üzere, "Onlar, sarfettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında<br />

orta bir yol tutarlar." (Furkan 25/67) Kur’an, orta yolda davranılmayıp israfta<br />

sınır tanınmadığında er veya geç, günümüz çevre sorunları krizinde olduğu<br />

gibi, pişman olunacak bir halle karşılaşılacağı konusunda herkesi uyar-<br />

201

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!