24.06.2016 Views

hurriyet

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2<br />

23<br />

GÜNDEM<br />

Australian Turkish News<br />

June 2016<br />

Hürriyet<br />

AUSTRALIA<br />

Bu da Geçer Ya Hû!<br />

İslam karşıtlığına dev bütçe<br />

ABD’de yükselen İslamofobinin<br />

boyutlarını ortaya<br />

koyan araştırmaya göre,<br />

2008-2013 yılları arasında 33 İslamofobik<br />

gruba toplam 205 milyon<br />

dolarlık kaynak aktarıldı.<br />

Amerikan İslam İlişkileri Konseyi<br />

(CAIR) ile California Üniversitesi-Berkeley<br />

Irk ve Cinsiyet Merkezi<br />

tarafından yapılan ve ABD’de<br />

yükselen İslamofobinin boyutlarını<br />

ortaya koyan “Korkuyla Yüzleşmek”<br />

başlıklı araştırma, CAIR’in<br />

başkent Washington DC’deki genel<br />

merkezinde düzenlenen basın<br />

toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.<br />

CAIR’den Corey Saylor, Irk ve<br />

Cinsiyet Merkezinden ise Hatem<br />

Bazian’ın öncülüğünde gerçekleştirilen<br />

araştırmaya göre, 2008-<br />

2013 yılları arasında toplam 205<br />

milyon dolarlık kaynağın aktarıldığı<br />

İslamofobik gruplar, özellikle<br />

Paris ve San Bernardino saldırılarından<br />

sonra ABD’de ortaya çıkan<br />

İslamofobik atmosferde ö-<br />

nemli rol oynadı. 10 eyalette İslamofobik<br />

kanunların yürürlüğe girdiği<br />

belirtilen raporda, her yıl ortalama<br />

20 civarında cami saldırısının<br />

yaşandığı ülkede 2015 yılında ise<br />

toplam 78 saldırının gerçekleştiği<br />

ve bunun kaygı verici bir istatistik<br />

olduğu vurgulandı.<br />

YAHUDİ OLAYLARI BENZETMESİ<br />

CAIR Başkanı Nihad Awad, son<br />

aylarda “Müslüman karşıtı silahlı<br />

örgütlerin” ve “Müslümanların<br />

kabul edilmediği iş yerlerinin” ortaya<br />

çıkmaya başladığına dikkat<br />

çekerek, “Bugün yaşadıklarımız<br />

ABD’deki çoğulcu toplumsal yapıya<br />

ve anayasal değerlere büyük<br />

zarar veriyor” dedi.<br />

Hakan Omak<br />

Sevgili dostlar,<br />

Dervişin biri, uzun ve yorucu<br />

bir yolculuktan sonra<br />

bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara<br />

kendisine yardım edecek, yemek<br />

ve yatak verecek biri olup olmadığını<br />

sorar. Köylüler kendilerinin de fakir<br />

olduklarını, evlerinin küçük olduğunu<br />

söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini<br />

tarif edip oraya gitmesini tavsiye<br />

ederler.<br />

Derviş yola koyulur,birkaç köylüye<br />

daha rastlar.Onların anlattıklarından<br />

Şakirin bölgenin en zengin kişilerinden<br />

biri olduğunu anlar. Bölgedeki i-<br />

kinci zengin ise Haddad adında başka<br />

bir çiftlik sahibidir.<br />

Derviş Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi<br />

karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer,<br />

dinlenir. Şakir de aileside hem misafirperver<br />

hem de gönlü geniş insanlardır…<br />

Yola koyulma zamanı gelip Derviş,<br />

Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle<br />

zengin olduğun için hep şükr<br />

et.”der. Şakir ise şöyle cevap verir:<br />

“Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen<br />

görünen gerçeğin ta kendisi değildir.<br />

Bu da geçer…”<br />

Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan<br />

sonra bu söz üzerine uzun u-<br />

zun düşünür. Bir kaç yıl sonra dervişin<br />

yolu yine aynı bölgeye düşer.<br />

Şakir’i hatırlar, bir uğramaya karar<br />

verir. Yolda rastladığı köylüler ile<br />

sohbet ederken Şakir den söz eder.<br />

“Haa o Şakir’mi” der köylüler, “O iyice<br />

fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında<br />

çalışıyor.”<br />

Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine<br />

gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır,<br />

üzerinde eski püskü giysiler<br />

vardır. Üç yıl önceki bir sel felaketinde<br />

bütün sığırları telef olmuş,<br />

evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez<br />

hale geldiği için tek çare olarak<br />

selden hiç zarar görmemiş ve biraz<br />

daha zenginleşmiş olan Haddad’ın<br />

yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve<br />

ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkarıdır.<br />

Şakir bu kez Derviş’i son derece mutevazi<br />

olan evinde misafir eder. Kıt<br />

kanaat yemeğini onunla paylaşır…<br />

Derviş vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden<br />

ötürü ne kadar üzgün olduğunu<br />

söyler ve Şakir’den şu cevabı<br />

alır: Üzülme… Unutma,bu da<br />

geçer…”<br />

Derviş gezmeye devam eder ve yedi<br />

yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer.<br />

Şaşkınlık içinde olup biteni öğrenir.<br />

Haddad birkaç yıl önce ölmüş,<br />

ailesi olmadığı içinde bütün varını<br />

yoğunu en sadık hizmetkarı ve eski<br />

dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir<br />

Haddad’ın konağında oturmaktadır,<br />

kocaman arazileri ve binlerce sığırı<br />

ile yine yörenin en zengin insanıdır.<br />

Derviş eski dostunu iyi gördüğü için<br />

ne kadar sevindiğini söyler ve yine<br />

aynı cevabı alır: “Bu da geçer…”<br />

Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i<br />

arar. Ona bir tepeyi işaret ederler.<br />

Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında<br />

şu yazılıdır: “Bu da geçer…”<br />

Derviş, “ölümün nesi geçecek?”<br />

diye düşünür ve gider. Ertesi yıl<br />

Şakir’in mezarını ziyaret etmek i-<br />

çin geri döner; ama ortada ne tepe<br />

vardır nede mezar. Büyük bir<br />

sel gelmiş,tepeyi önüne katmış,<br />

Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır…<br />

O aralar ülkenin sultanı, kendisi için<br />

çok değişik bir yüzük yapılmasını ister.<br />

Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda<br />

umudunu tazelesin, mutlu olduğunda<br />

ise kendisini mutluluğun<br />

tembelliğine kaptırmaması gerektiğini<br />

hatırlatsın… Hiç kimse Sultanı<br />

tatmin edecek böyle bir yüzük<br />

yapamaz. Sultanın adamları da bilge<br />

Derviş’i bulup yardım isterler.<br />

Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben<br />

bir mektup yazıp verir. Kısa bir<br />

süre sonra yüzük Sultan’a sunulur.<br />

Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü<br />

son derece sade bir yüzüktür bu.<br />

Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır,<br />

biraz düşünür ve yüzüne büyük bir<br />

mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer”<br />

yazmaktadır.<br />

Cumhuriyetçilerin muhtemel<br />

başkan adayı iş adamı Donald<br />

Trump’ın geçtiğimiz aylarda “Müslümanların<br />

ABD’ye alınmaması” ve<br />

“Müslümanların yaşadığı yerlerde<br />

gözetim yapılması” gibi önerilerini<br />

anımsatan Awad, bu tür fikirlerin<br />

20. yüzyılın ortasında Avrupa’da<br />

Yahudilerin maruz kaldığı olaylara<br />

benzediğini kaydetti.<br />

Yükselen İslamofobik dalgayla artan<br />

nefret saldırılarının, ABD’de<br />

yaşayan tüm Müslümanların güvenliğini<br />

tehdit edebileceğini belirten<br />

Awad, “Ülkemizin gittiği yoldan<br />

dolayı endişeliyiz” açıklamasını<br />

yaptı.<br />

BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE İS-<br />

LAMOFOBİ ANA AKIM HALİNE<br />

GELDİ”<br />

Araştırmanın yürütücülerinden<br />

CAIR İslamofobi Direktörü Corey<br />

‘Buda geçer Ya Hû’ sözünün aslı<br />

bundan bin küsür sene önceye ,<br />

Bizans dönemine uzanır. Bizanslılar<br />

fena bir işe uğradıkları zaman ‘Buda<br />

geçer’ manasına gelen ‘k’afto ta perasi’<br />

demektedirler. İbare Selçuklular<br />

zamanında İran taraflarına geçer;<br />

ama Farsçalaşıp ‘in niz beguzered’<br />

olur. Osmanlılar devrinde Türkçe<br />

söylenip ‘bu da geçer’ yapılır. Derken<br />

tekkelerde ve dergâhlardada<br />

benimsenir ve sonuna ‘Ya Allah’<br />

manasına gelen bir ‘Ya Hû’ ilave e-<br />

dilip ‘BU DA GEÇER YA HÛ’ haline<br />

gelir…(alıntı)<br />

Hayat inişli çıkışlıdır. Her zaman<br />

bulunduğumuz durumun<br />

gelip geçici olabileceği aklımızdan<br />

çıkmamalıdır.<br />

Sevdiğim sözler<br />

1. Cahil kişi gülün güzelliğini görmez,<br />

gider dikenine takılır.<br />

2. İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı.<br />

Fark etseydi, kurtulacaktı.<br />

3. Hayatta her şey olabilirsin; Fakat<br />

önemli olan hayatın içinde “İN-<br />

SAN” olabilmektir.<br />

4. Bizi bilen bilir, bilmeyende<br />

kendisi gibi bilir! Dostça kalın...<br />

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, 2008-2013 yılları arasında 33 İslamofobik gruba, çeşitli kişi ve kuruluşlar tarafından toplam 205 milyon dolarlık kaynak aktarıldı.<br />

Australian Prime Minister<br />

Malcolm Turnbull and his<br />

immigration minister confirmed<br />

Wednesday that a vessel<br />

carrying 21 Vietnamese nationals<br />

was the latest of 28 asylum seeker<br />

boats turned back under their<br />

ruling Coalition.<br />

News broadcaster ABC reported<br />

that Peter Dutton told reporters<br />

that the “unseaworthy” boat<br />

was intercepted at the beginning<br />

of this month and its passengers<br />

sent back to Vietnam by plane.<br />

“They claimed that they were<br />

wanting protection, it was found<br />

that they were not owed protection<br />

and they were returned to<br />

Vietnam,” he said.<br />

Under its hardline immigration<br />

policy, Australia detains asylum<br />

seekers who arrive by boat, in<br />

processing centers on the small<br />

Pacific islands of Nauru and Manus,<br />

where conditions have been<br />

described as appalling by rights<br />

advocates.<br />

Turnbull told a separate press<br />

conference Wednesday thatAustralian<br />

authorities were aware that<br />

another asylum seeker boat had<br />

departed from Indonesia’s northern<br />

Aceh province, describing<br />

such developments as proof that<br />

the “challenge of people smuggling<br />

is greater than it has ever<br />

been”.<br />

“The people smugglers test us…<br />

they know where we stand,” he<br />

said.<br />

“Imagine what they will do to a<br />

Labor government,” he warned<br />

asAustralia prepares for a July 2<br />

election, adding that the opposition<br />

was “divided” over border<br />

protection.<br />

“People smugglers in Indonesia<br />

are watching very closely and<br />

Saylor da, “2016 başkanlık seçimlerinde<br />

İslamofobi ana akım haline<br />

geldi ve Müslümanları hedef a-<br />

lan Anayasaya aykırı önerilere zemin<br />

hazırladı” değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

Saylor, hangi gruplara ne kadar<br />

para aktarıldığını ve bu grupların<br />

ne tür İslamofobik faaliyetler yürüttüklerini<br />

detaylı şekilde anlattı.<br />

Araştırmada ABD’de toplam 74 İslamofobik<br />

oluşumu tanımladıklarını<br />

ve bunların 33’ünün daha etkin<br />

ve güçlü bir ağa sahip olduğunu i-<br />

fade eden Saylor, Ortadoğu Forumu<br />

(Middle East Forum), Amerika<br />

İçin Harekete Geç! (Act! for Amerika)<br />

ve Güvenlik Politikası Merkezi<br />

(Center for Security Policy) gibi organizasyonların<br />

bu ilk halka içinde<br />

yer aldığını dile getirdi.<br />

AMERİKALI MÜSLÜMANLARA<br />

ÇAĞRI<br />

Sayler, Amerikalı Müslümanlara<br />

bu durum karşısında daha fazla<br />

toplumsal sorumluluk almaları,<br />

siyasal katılıma önem vermeleri<br />

ve Müslüman algısını doğru temsil<br />

edecek daha fazla iş yapmaları<br />

çağrısında da bulundu. 1994 yılında<br />

kurulan ve ülke çapında ofisleri<br />

bulunan CAIR, ABD’deki en önemli<br />

Müslüman hakları savunucusu<br />

organizasyon olarak biliniyor.<br />

Australia: Coalition turned back 28 asylum seeker boats<br />

PM, immigration minister confirm<br />

latest vessel was intercepted this<br />

month and 21 Vietnamese on board<br />

sent back<br />

they believe if there’s a change of<br />

government on July 2, the people<br />

smugglers will be back in business<br />

and people will be back on boats<br />

coming to our country,” he said.<br />

Opposition Leader Bill Shorten<br />

refuted the claims of Turnbull and<br />

Dutton, saying they “should be<br />

ashamed of themselves, sending<br />

out a signal to people smugglers<br />

that there is a lack of national will<br />

to deter people smugglers”.<br />

In July last year, the Australian<br />

Labor Party formally reversed its<br />

position on turning back boats,<br />

eliminating one defining difference<br />

between their asylum seeker<br />

stance and that of the Coalition,<br />

which has been ruling for three<br />

years.<br />

Endonezya’dan Avustralya’nın Zika Uyarısına Tepki<br />

Endonezya Sağlık Bakanlığı, Avustralya’nın Endonezya’ya seyahat edecek vatandaşlarını Zika virüsüne karşı tedbirli olmaları konusunda yaptığı açıklamaya sert tepki verdi.<br />

Endonezya Sağlık Bakanlığının<br />

internet sitesinden yapılan a-<br />

çıklamada, “Dünya Sağlık Örgütü<br />

raporlarına göre Zika virüsü<br />

tehdidi tespit edilen 46 ülke arasında<br />

Endonezya bulunmuyor. Ayrıca<br />

yine başka bir rapora göre, Zika virüsü<br />

bulaşma tehlikesi olan 14 ülkenin<br />

bulunduğu listede de Endonezya yer<br />

almıyor.” ifadesi kullanıldı.<br />

Avustralya Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı,<br />

dün yaptığı açıklama ile<br />

Endonezya’ya seyahat edecek vatandaşlarını<br />

Zika virüsüne karşı tedbirli<br />

olmaları konusunda uyarmıştı.<br />

Sivrisinek ısırmalarına karşı dikkatli<br />

olunması istenen açıklamada “Hamile<br />

kadınların, seyahat öncesi doktorlarıyla<br />

görüşmeleri ve mümkünse<br />

seyahatlerini ertelemeleri doğru olacaktır.”<br />

ifadelerine yer verilmişti.<br />

Her hafta yaklaşık 16 bin Avustralyalı<br />

turistin gittiği Endonezya’nın Bali A-<br />

dası, Avustralyalıların en çok seyahat<br />

ettiği bölgeler arasında yer alıyor.<br />

Endonezya’daki Zika virüsü vakası<br />

sadece şubat ayında Sumatra<br />

Adası’nda Cambi eyaletinde görülmüştü.<br />

Sivrisinek ısırması dışında kan ve<br />

cinsel ilişki yoluyla da bulaştığı ortaya<br />

çıkan virüse, ilk kez 1947’de<br />

Uganda’nın Zika ormanlarındaki<br />

maymunlarda rastlanmıştı. Uzun yıllar<br />

görülmeyen Zika virüsü, 2015’in<br />

mayıs ayında Brezilya’da tekrar ortaya<br />

çıkmıştı.<br />

Zika virüsünün, hamile kadınlara bulaşması<br />

halinde bebeklerde nörogelişimsel<br />

bozukluğu ifade eden mikrosefaliye<br />

neden olduğu düşünülüyor.<br />

Ateş, gözlerde kızarma, kusma,<br />

döküntü, baş, kas ve eklem ağrısı gibi<br />

belirtileri bulunan hastalığın özgün<br />

bir tedavisi ve önleyici aşısı bulunmuyor.<br />

Dünya Sağlık Örgütünün 15 Haziran<br />

tarihli son verilerine göre, Zika virüsü<br />

2007-2016 yıllarında 60 ülkede görüldü.<br />

Zika virüsü, salgın şeklinde bu<br />

ülkelerin 14’ünde 2007-2014 yılları<br />

arasında görülürken, 2015 yılının başından<br />

46 ülkede ilk defa salgın şeklinde<br />

etkili oldu.<br />

Avustralya’nın<br />

Acımasız Mülteci<br />

Politikası!<br />

Mülteci Eylem Koalisyonu (RAC) Sydney Koordinatörü Ian<br />

Rintoul, Avustralya’nın çok acımasız bir göç politikası olduğunu<br />

söyledi.<br />

Mülteci hakları konusunda çalışmalar yapan RAC<br />

Sydney’in koordinatörü ve sözcüsü Ian Rintoul, A-<br />

vustralya hükümetinin ülke içinde ve dışında eleştirilere<br />

hedef olan mülteci politikaları hakkında açıklamalarda bulundu.<br />

Rintoul, Avustralya’nın eski bir İngiltere kolonisi olduğunu hatırlatarak<br />

şimdi bunun mirasıyla karşı karşıya olduklarını vurguladı.<br />

İktidara gelen partilerin sığınmacılara karşı sert tavrı bir seçim<br />

avantajı olarak kullandıklarını ifade eden Rintoul, “Avustralya<br />

yasalarında sığınmacılara ilişkin haklar bulunmuyor. Bütün<br />

hükümetler sığınmacılara Avustralya’ya göçü sınırlıyor.” dedi.<br />

“Gözaltı merkezleri sanki insanları geri göndermek için tasarlanmış”<br />

Manus ve Nauru adalarındaki gözaltı merkezlerindeki şartların<br />

çok kötü olduğunu ve kabul edilebilir standartlarda olmadığını<br />

belirten Rintoul, şöyle devam etti:<br />

“Bu merkezler sanki bu insanlara yardım etmek yerine onların<br />

hayallerini yıkmak için tasarlanmış. Papua Yeni Gine Yüksek<br />

Mahkemesinin Manus Adası gözaltı merkezinin kanunsuz<br />

olduğuna hükmederek kapatılması talebinin ardından, merkezde<br />

kalanlar Avustralya’da 2 Temmuz’da yapılacak seçimlerin ardından<br />

ülkeye getirilecek. Buralar aslında mülteci kampları değil,<br />

aksine cezalandırma kampları, gemiyle gelen insanların cezalandırılması<br />

için ve en sonunda ülkelerine dönmelerini ikna<br />

etmek için tasarlanmış kamplar.”<br />

Rintoul, Avrupa’daki sığınmacı kriziyle ilgili, bu ülkelere gemilerle<br />

ulaşan sığınmacıların halk tarafından olumlu karşılandığını,<br />

bunun da kendilerini memnun ettiğini söyledi. Ancak bir süre<br />

sonra hükümetlerin, Avustralya hükümetinin yaptığının aynısını<br />

yaptığına dikkati çeken Rintoul, “Bu insanlarla başa çıkmak<br />

için duvarlar ördüler, sınır muhafızları kullandılar, teller ördüler,<br />

sınırları dışında kamplar açtılar. Biz bunları görmek istemiyoruz.”<br />

diye konuştu.<br />

“Türkiye iyi bir örnek”<br />

Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara kapıların açmasını “iyi<br />

bir örnek” olarak değerlendiren Rintoul, “Bazen insanlar<br />

Avustralya’nın bu sayıda insanı kabul edemeyeceğini söylüyor.<br />

Oysa 2016 yılının başında Türkiye 3 günde yaklaşık 300 bin kişiyi<br />

kabul etti. Bu sayı Avustralya’nın 1975 yılından bu yana kabul<br />

ettiği mülteci sayısından daha fazla. Ve Türkiye bu işin altından<br />

kalkabiliyor.” dedi.<br />

Rintoul, Avustralya gibi gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında daha<br />

az gelişmiş ülkelerin çok daha fazla sayıda sığınmacı kabul ettiğini<br />

belirterek zengin ülkelerin, Ortadoğu’da yaşananlarda suçu<br />

olsa da buradan gelen sığınmacılar için hiç sorumluluk almak<br />

istemediğini anlattı.<br />

Avustralya’nın sığınmacılar konusunda üzerine düşeni yapmadığını<br />

söyleyen Rintoul, şunları kaydetti:<br />

“Bizim insani yardımı artıran değil, kesen bir hükümetimiz var.<br />

Yani genel bir karşılaştırma yaptığımızda Avustralya’nın payına<br />

düşeni yapmadığı görülür. Hükümet, Avustralya’nın mülteci<br />

ana yerleşim ülkelerinden biri olduğunu söylüyor. Bu noktada<br />

kriterimiz sadece Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği<br />

ise doğru, Avustralya o ülkelerden biri. Ama dünyada<br />

gerçekten mültecileri kabul eden ülkelere bakarsak, Avustralya<br />

mülteci kabul eden ülkeler sırasında 67. sırada. Bu da gösteriyor<br />

ki Avustralya daha fazla insan alabilir ve almalı da.”<br />

Her yıl 13 bin 750 mülteci kabul eden Avustralya, bu sayıya<br />

ek olarak Suriye’den 12 bin mülteci daha alacağını duyurmuştu.<br />

Ancak bunu yeterli bulmayan mülteci hakları savunucuları,<br />

ülkeye teknelerle ulaşmayı başaranların tutulduğu gözaltı merkezlerinin<br />

kapatılması ve burada kalanların ülkeye kabul edilmesini<br />

istiyor.<br />

Avustralya, Rio’da<br />

güvence istedi<br />

Avustralya Olimpiyat Takımı’nın kafile başkanı Kitty Chiller,<br />

paralimpik sporcu Liesl Tesch’in Rio’da antrenman sırasında<br />

silahlı soyguna uğramasının ardından Brezilyalı yetkililere<br />

güvenlik önlemlerinin artırılması çağrısında bulundu.<br />

Rio de Janeiro Belediye Başkanı Eduardo Paes ve 2016 Rio<br />

Olimpiyatları Organizasyon Komitesine mektup gönderen<br />

Chiller, herhangi bir yaralanma olayından önce sporcuların<br />

güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirtti.<br />

Yaşananları korkunç olarak niteleyen Chiller, “Bu yaşanan tek<br />

olay değil. Sporcular antrenmanda silahlı soyguna maruz kalıyor.<br />

Atletlerimizin güvenliğinden emin olmak istiyoruz. Rio’da<br />

polis ve asker şimdiden sokaklara çıkıp güvenliği sağlamalı.” i-<br />

fadelerini kullandı.<br />

Silahlı soyguna uğrayan Avustralyalı paralimpik yelkenci Liesl<br />

Tesch ve fizyoterapist Sarah Ross’un olay sırasında çok korktuğunu<br />

ancak psikolojik durumlarının iyi olduğunu belirten<br />

Chiller, “Soygun anında etrafta birçok kişi vardı ancak kimse<br />

yardıma gitmedi. Rio’da 400 sporcuyla bulunacağız. Bu yerel<br />

bir sorun ve yetkililer oyunlar sırasında değil şimdiden güvenlik<br />

önlemlerini almalı. Bu konuda güvence istiyoruz.’’ değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde, 7-18 Eylül’de düzenlenecek<br />

2016 Paralimpik Oyunları’nın hazırlıklarını sürdürdüğü antrenman<br />

sırasında silahlı soyguna uğrayan Liesl Tesch ve fizyoterapist<br />

Sarah Ross’un bisikletleri çalınmıştı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!