2 23 GÜNDEM Australian Turkish News June 2016 Hürriyet AUSTRALIA Bu da Geçer Ya Hû! İslam karşıtlığına dev bütçe ABD’de yükselen İslamofobinin boyutlarını ortaya koyan araştırmaya göre, 2008-2013 yılları arasında 33 İslamofobik gruba toplam 205 milyon dolarlık kaynak aktarıldı. Amerikan İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) ile California Üniversitesi-Berkeley Irk ve Cinsiyet Merkezi tarafından yapılan ve ABD’de yükselen İslamofobinin boyutlarını ortaya koyan “Korkuyla Yüzleşmek” başlıklı araştırma, CAIR’in başkent Washington DC’deki genel merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. CAIR’den Corey Saylor, Irk ve Cinsiyet Merkezinden ise Hatem Bazian’ın öncülüğünde gerçekleştirilen araştırmaya göre, 2008- 2013 yılları arasında toplam 205 milyon dolarlık kaynağın aktarıldığı İslamofobik gruplar, özellikle Paris ve San Bernardino saldırılarından sonra ABD’de ortaya çıkan İslamofobik atmosferde ö- nemli rol oynadı. 10 eyalette İslamofobik kanunların yürürlüğe girdiği belirtilen raporda, her yıl ortalama 20 civarında cami saldırısının yaşandığı ülkede 2015 yılında ise toplam 78 saldırının gerçekleştiği ve bunun kaygı verici bir istatistik olduğu vurgulandı. YAHUDİ OLAYLARI BENZETMESİ CAIR Başkanı Nihad Awad, son aylarda “Müslüman karşıtı silahlı örgütlerin” ve “Müslümanların kabul edilmediği iş yerlerinin” ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekerek, “Bugün yaşadıklarımız ABD’deki çoğulcu toplumsal yapıya ve anayasal değerlere büyük zarar veriyor” dedi. Hakan Omak Sevgili dostlar, Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini tavsiye ederler. Derviş yola koyulur,birkaç köylüye daha rastlar.Onların anlattıklarından Şakirin bölgenin en zengin kişilerinden biri olduğunu anlar. Bölgedeki i- kinci zengin ise Haddad adında başka bir çiftlik sahibidir. Derviş Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de aileside hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükr et.”der. Şakir ise şöyle cevap verir: “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir. Bu da geçer…” Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun u- zun düşünür. Bir kaç yıl sonra dervişin yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir’i hatırlar, bir uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylüler ile sohbet ederken Şakir den söz eder. “Haa o Şakir’mi” der köylüler, “O iyice fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor.” Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare olarak selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkarıdır. Şakir bu kez Derviş’i son derece mutevazi olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Derviş vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: Üzülme… Unutma,bu da geçer…” Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer. Şaşkınlık içinde olup biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı içinde bütün varını yoğunu en sadık hizmetkarı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir Haddad’ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer…” Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer…” Derviş, “ölümün nesi geçecek?” diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek i- çin geri döner; ama ortada ne tepe vardır nede mezar. Büyük bir sel gelmiş,tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır… O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın… Hiç kimse Sultanı tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır. Cumhuriyetçilerin muhtemel başkan adayı iş adamı Donald Trump’ın geçtiğimiz aylarda “Müslümanların ABD’ye alınmaması” ve “Müslümanların yaşadığı yerlerde gözetim yapılması” gibi önerilerini anımsatan Awad, bu tür fikirlerin 20. yüzyılın ortasında Avrupa’da Yahudilerin maruz kaldığı olaylara benzediğini kaydetti. Yükselen İslamofobik dalgayla artan nefret saldırılarının, ABD’de yaşayan tüm Müslümanların güvenliğini tehdit edebileceğini belirten Awad, “Ülkemizin gittiği yoldan dolayı endişeliyiz” açıklamasını yaptı. BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE İS- LAMOFOBİ ANA AKIM HALİNE GELDİ” Araştırmanın yürütücülerinden CAIR İslamofobi Direktörü Corey ‘Buda geçer Ya Hû’ sözünün aslı bundan bin küsür sene önceye , Bizans dönemine uzanır. Bizanslılar fena bir işe uğradıkları zaman ‘Buda geçer’ manasına gelen ‘k’afto ta perasi’ demektedirler. İbare Selçuklular zamanında İran taraflarına geçer; ama Farsçalaşıp ‘in niz beguzered’ olur. Osmanlılar devrinde Türkçe söylenip ‘bu da geçer’ yapılır. Derken tekkelerde ve dergâhlardada benimsenir ve sonuna ‘Ya Allah’ manasına gelen bir ‘Ya Hû’ ilave e- dilip ‘BU DA GEÇER YA HÛ’ haline gelir…(alıntı) Hayat inişli çıkışlıdır. Her zaman bulunduğumuz durumun gelip geçici olabileceği aklımızdan çıkmamalıdır. Sevdiğim sözler 1. Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır. 2. İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı. 3. Hayatta her şey olabilirsin; Fakat önemli olan hayatın içinde “İN- SAN” olabilmektir. 4. Bizi bilen bilir, bilmeyende kendisi gibi bilir! Dostça kalın... ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, 2008-2013 yılları arasında 33 İslamofobik gruba, çeşitli kişi ve kuruluşlar tarafından toplam 205 milyon dolarlık kaynak aktarıldı. Australian Prime Minister Malcolm Turnbull and his immigration minister confirmed Wednesday that a vessel carrying 21 Vietnamese nationals was the latest of 28 asylum seeker boats turned back under their ruling Coalition. News broadcaster ABC reported that Peter Dutton told reporters that the “unseaworthy” boat was intercepted at the beginning of this month and its passengers sent back to Vietnam by plane. “They claimed that they were wanting protection, it was found that they were not owed protection and they were returned to Vietnam,” he said. Under its hardline immigration policy, Australia detains asylum seekers who arrive by boat, in processing centers on the small Pacific islands of Nauru and Manus, where conditions have been described as appalling by rights advocates. Turnbull told a separate press conference Wednesday thatAustralian authorities were aware that another asylum seeker boat had departed from Indonesia’s northern Aceh province, describing such developments as proof that the “challenge of people smuggling is greater than it has ever been”. “The people smugglers test us… they know where we stand,” he said. “Imagine what they will do to a Labor government,” he warned asAustralia prepares for a July 2 election, adding that the opposition was “divided” over border protection. “People smugglers in Indonesia are watching very closely and Saylor da, “2016 başkanlık seçimlerinde İslamofobi ana akım haline geldi ve Müslümanları hedef a- lan Anayasaya aykırı önerilere zemin hazırladı” değerlendirmesinde bulundu. Saylor, hangi gruplara ne kadar para aktarıldığını ve bu grupların ne tür İslamofobik faaliyetler yürüttüklerini detaylı şekilde anlattı. Araştırmada ABD’de toplam 74 İslamofobik oluşumu tanımladıklarını ve bunların 33’ünün daha etkin ve güçlü bir ağa sahip olduğunu i- fade eden Saylor, Ortadoğu Forumu (Middle East Forum), Amerika İçin Harekete Geç! (Act! for Amerika) ve Güvenlik Politikası Merkezi (Center for Security Policy) gibi organizasyonların bu ilk halka içinde yer aldığını dile getirdi. AMERİKALI MÜSLÜMANLARA ÇAĞRI Sayler, Amerikalı Müslümanlara bu durum karşısında daha fazla toplumsal sorumluluk almaları, siyasal katılıma önem vermeleri ve Müslüman algısını doğru temsil edecek daha fazla iş yapmaları çağrısında da bulundu. 1994 yılında kurulan ve ülke çapında ofisleri bulunan CAIR, ABD’deki en önemli Müslüman hakları savunucusu organizasyon olarak biliniyor. Australia: Coalition turned back 28 asylum seeker boats PM, immigration minister confirm latest vessel was intercepted this month and 21 Vietnamese on board sent back they believe if there’s a change of government on July 2, the people smugglers will be back in business and people will be back on boats coming to our country,” he said. Opposition Leader Bill Shorten refuted the claims of Turnbull and Dutton, saying they “should be ashamed of themselves, sending out a signal to people smugglers that there is a lack of national will to deter people smugglers”. In July last year, the Australian Labor Party formally reversed its position on turning back boats, eliminating one defining difference between their asylum seeker stance and that of the Coalition, which has been ruling for three years. Endonezya’dan Avustralya’nın Zika Uyarısına Tepki Endonezya Sağlık Bakanlığı, Avustralya’nın Endonezya’ya seyahat edecek vatandaşlarını Zika virüsüne karşı tedbirli olmaları konusunda yaptığı açıklamaya sert tepki verdi. Endonezya Sağlık Bakanlığının internet sitesinden yapılan a- çıklamada, “Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre Zika virüsü tehdidi tespit edilen 46 ülke arasında Endonezya bulunmuyor. Ayrıca yine başka bir rapora göre, Zika virüsü bulaşma tehlikesi olan 14 ülkenin bulunduğu listede de Endonezya yer almıyor.” ifadesi kullanıldı. Avustralya Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı, dün yaptığı açıklama ile Endonezya’ya seyahat edecek vatandaşlarını Zika virüsüne karşı tedbirli olmaları konusunda uyarmıştı. Sivrisinek ısırmalarına karşı dikkatli olunması istenen açıklamada “Hamile kadınların, seyahat öncesi doktorlarıyla görüşmeleri ve mümkünse seyahatlerini ertelemeleri doğru olacaktır.” ifadelerine yer verilmişti. Her hafta yaklaşık 16 bin Avustralyalı turistin gittiği Endonezya’nın Bali A- dası, Avustralyalıların en çok seyahat ettiği bölgeler arasında yer alıyor. Endonezya’daki Zika virüsü vakası sadece şubat ayında Sumatra Adası’nda Cambi eyaletinde görülmüştü. Sivrisinek ısırması dışında kan ve cinsel ilişki yoluyla da bulaştığı ortaya çıkan virüse, ilk kez 1947’de Uganda’nın Zika ormanlarındaki maymunlarda rastlanmıştı. Uzun yıllar görülmeyen Zika virüsü, 2015’in mayıs ayında Brezilya’da tekrar ortaya çıkmıştı. Zika virüsünün, hamile kadınlara bulaşması halinde bebeklerde nörogelişimsel bozukluğu ifade eden mikrosefaliye neden olduğu düşünülüyor. Ateş, gözlerde kızarma, kusma, döküntü, baş, kas ve eklem ağrısı gibi belirtileri bulunan hastalığın özgün bir tedavisi ve önleyici aşısı bulunmuyor. Dünya Sağlık Örgütünün 15 Haziran tarihli son verilerine göre, Zika virüsü 2007-2016 yıllarında 60 ülkede görüldü. Zika virüsü, salgın şeklinde bu ülkelerin 14’ünde 2007-2014 yılları arasında görülürken, 2015 yılının başından 46 ülkede ilk defa salgın şeklinde etkili oldu. Avustralya’nın Acımasız Mülteci Politikası! Mülteci Eylem Koalisyonu (RAC) Sydney Koordinatörü Ian Rintoul, Avustralya’nın çok acımasız bir göç politikası olduğunu söyledi. Mülteci hakları konusunda çalışmalar yapan RAC Sydney’in koordinatörü ve sözcüsü Ian Rintoul, A- vustralya hükümetinin ülke içinde ve dışında eleştirilere hedef olan mülteci politikaları hakkında açıklamalarda bulundu. Rintoul, Avustralya’nın eski bir İngiltere kolonisi olduğunu hatırlatarak şimdi bunun mirasıyla karşı karşıya olduklarını vurguladı. İktidara gelen partilerin sığınmacılara karşı sert tavrı bir seçim avantajı olarak kullandıklarını ifade eden Rintoul, “Avustralya yasalarında sığınmacılara ilişkin haklar bulunmuyor. Bütün hükümetler sığınmacılara Avustralya’ya göçü sınırlıyor.” dedi. “Gözaltı merkezleri sanki insanları geri göndermek için tasarlanmış” Manus ve Nauru adalarındaki gözaltı merkezlerindeki şartların çok kötü olduğunu ve kabul edilebilir standartlarda olmadığını belirten Rintoul, şöyle devam etti: “Bu merkezler sanki bu insanlara yardım etmek yerine onların hayallerini yıkmak için tasarlanmış. Papua Yeni Gine Yüksek Mahkemesinin Manus Adası gözaltı merkezinin kanunsuz olduğuna hükmederek kapatılması talebinin ardından, merkezde kalanlar Avustralya’da 2 Temmuz’da yapılacak seçimlerin ardından ülkeye getirilecek. Buralar aslında mülteci kampları değil, aksine cezalandırma kampları, gemiyle gelen insanların cezalandırılması için ve en sonunda ülkelerine dönmelerini ikna etmek için tasarlanmış kamplar.” Rintoul, Avrupa’daki sığınmacı kriziyle ilgili, bu ülkelere gemilerle ulaşan sığınmacıların halk tarafından olumlu karşılandığını, bunun da kendilerini memnun ettiğini söyledi. Ancak bir süre sonra hükümetlerin, Avustralya hükümetinin yaptığının aynısını yaptığına dikkati çeken Rintoul, “Bu insanlarla başa çıkmak için duvarlar ördüler, sınır muhafızları kullandılar, teller ördüler, sınırları dışında kamplar açtılar. Biz bunları görmek istemiyoruz.” diye konuştu. “Türkiye iyi bir örnek” Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara kapıların açmasını “iyi bir örnek” olarak değerlendiren Rintoul, “Bazen insanlar Avustralya’nın bu sayıda insanı kabul edemeyeceğini söylüyor. Oysa 2016 yılının başında Türkiye 3 günde yaklaşık 300 bin kişiyi kabul etti. Bu sayı Avustralya’nın 1975 yılından bu yana kabul ettiği mülteci sayısından daha fazla. Ve Türkiye bu işin altından kalkabiliyor.” dedi. Rintoul, Avustralya gibi gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında daha az gelişmiş ülkelerin çok daha fazla sayıda sığınmacı kabul ettiğini belirterek zengin ülkelerin, Ortadoğu’da yaşananlarda suçu olsa da buradan gelen sığınmacılar için hiç sorumluluk almak istemediğini anlattı. Avustralya’nın sığınmacılar konusunda üzerine düşeni yapmadığını söyleyen Rintoul, şunları kaydetti: “Bizim insani yardımı artıran değil, kesen bir hükümetimiz var. Yani genel bir karşılaştırma yaptığımızda Avustralya’nın payına düşeni yapmadığı görülür. Hükümet, Avustralya’nın mülteci ana yerleşim ülkelerinden biri olduğunu söylüyor. Bu noktada kriterimiz sadece Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ise doğru, Avustralya o ülkelerden biri. Ama dünyada gerçekten mültecileri kabul eden ülkelere bakarsak, Avustralya mülteci kabul eden ülkeler sırasında 67. sırada. Bu da gösteriyor ki Avustralya daha fazla insan alabilir ve almalı da.” Her yıl 13 bin 750 mülteci kabul eden Avustralya, bu sayıya ek olarak Suriye’den 12 bin mülteci daha alacağını duyurmuştu. Ancak bunu yeterli bulmayan mülteci hakları savunucuları, ülkeye teknelerle ulaşmayı başaranların tutulduğu gözaltı merkezlerinin kapatılması ve burada kalanların ülkeye kabul edilmesini istiyor. Avustralya, Rio’da güvence istedi Avustralya Olimpiyat Takımı’nın kafile başkanı Kitty Chiller, paralimpik sporcu Liesl Tesch’in Rio’da antrenman sırasında silahlı soyguna uğramasının ardından Brezilyalı yetkililere güvenlik önlemlerinin artırılması çağrısında bulundu. Rio de Janeiro Belediye Başkanı Eduardo Paes ve 2016 Rio Olimpiyatları Organizasyon Komitesine mektup gönderen Chiller, herhangi bir yaralanma olayından önce sporcuların güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirtti. Yaşananları korkunç olarak niteleyen Chiller, “Bu yaşanan tek olay değil. Sporcular antrenmanda silahlı soyguna maruz kalıyor. Atletlerimizin güvenliğinden emin olmak istiyoruz. Rio’da polis ve asker şimdiden sokaklara çıkıp güvenliği sağlamalı.” i- fadelerini kullandı. Silahlı soyguna uğrayan Avustralyalı paralimpik yelkenci Liesl Tesch ve fizyoterapist Sarah Ross’un olay sırasında çok korktuğunu ancak psikolojik durumlarının iyi olduğunu belirten Chiller, “Soygun anında etrafta birçok kişi vardı ancak kimse yardıma gitmedi. Rio’da 400 sporcuyla bulunacağız. Bu yerel bir sorun ve yetkililer oyunlar sırasında değil şimdiden güvenlik önlemlerini almalı. Bu konuda güvence istiyoruz.’’ değerlendirmesinde bulundu. Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde, 7-18 Eylül’de düzenlenecek 2016 Paralimpik Oyunları’nın hazırlıklarını sürdürdüğü antrenman sırasında silahlı soyguna uğrayan Liesl Tesch ve fizyoterapist Sarah Ross’un bisikletleri çalınmıştı.
Hürriyet AUSTRALIA Australian Turkish News REKLAM 23 June 2016 3