07.10.2016 Views

TUZAK

FILE_242930-0a102e-d0b9b2-b2d1ff-19afe1-0a6f4e

FILE_242930-0a102e-d0b9b2-b2d1ff-19afe1-0a6f4e

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

12<br />

6 EKİM 2016 PERŞEMBE Buluşma Noktası bulusmanoktasi@yenibirlikgazetesi.com<br />

Tekkelerde Muharrem<br />

Osmanlı devrinde<br />

tarikatlerin<br />

dergahında aşure on<br />

ikinci gününden itibaren<br />

yapılır ve tüm dergah<br />

eşrafına dağıtılırdı. Gelenekte<br />

aşure kazanı önce<br />

merkezi Sümbül<br />

sabahtan altı yakılarak<br />

gülbank denen özel<br />

Efendi Tekkesi<br />

olarak kabul<br />

dualarla pişirilirdi.<br />

“Hayırlar feth olsun,<br />

şerler def olsun, demler<br />

safalar ziyade olsun.<br />

edilmiştir.<br />

Ehl-i Beyt’in, bilhassa<br />

İstanbul’daki tasavvuf mekteplerinin,<br />

ulema ve meşayihin dini<br />

himmetleri ve ruhaniyet-<br />

Kerbela şehitlerinin<br />

ve sosyal meselelere dair istişare<br />

leri hazır olsun. Cenab-ı<br />

meclisleri kurmaları, aldıkları kararları<br />

yine burada toplanarak ilan<br />

ğimizi daim eylesin. Bu<br />

Hak birlik ve beraberli-<br />

etmelerinde etkili olmuştur.<br />

aziz millete muhabbet<br />

Hem “Merkez Tekke” ismi<br />

ve kardeşliği, imanlı<br />

hem de aşurenin buradan<br />

sineleri hazırlayan ocaklar<br />

ruşen olsun, aydın<br />

başlayarak evvela asitanelerde<br />

sırasıyla kaynatılması<br />

olsun. Aşuremizden<br />

saygı ve kıdem itibariyledir.<br />

yiyenler, bu ocaklara<br />

Osmanlı’dan beri tekkelerde<br />

Muharrem ayına<br />

güzellikleri duyduğunda<br />

hizmet edenler, hatta bu<br />

çok büyük önem verilir ve<br />

dervişler sakallarını ancak evden bir yakınımızın vefatına<br />

nasıl üzülür ve ona göre dav-<br />

aziz olsun. Dua ve niyazlar kabul<br />

sevinenler iki cihanda<br />

azami dikkat edilirdi. Özellikle<br />

Kerbela hadisesinin<br />

taramazlardı. Muranırsak<br />

Ehli Beyt’in de acımasızca olsun.”<br />

kesmezler, saçlarını<br />

+<br />

başlangıcı olan 1 Muharrem<br />

harremin onuncu öldürülüşü karşısında gösterilen bir DIĞER DIN VE İNANIŞLARDA AŞURE<br />

ila 10 Muharrem arasında<br />

tekkelerde tüm sazlar BULUŞMA<br />

ARTI<br />

günü siyahlar duruş olduğunu öğreniyoruz.<br />

Musevileri, Rumları, Ermenileri<br />

giyinilir ikindi vakti AŞURE IÇIN OCAKLAR UYANDIRILIR ve Alevileri de ilgilendirdiğinden<br />

duvara kaldırılırdı. Zikir ve NOKTASI<br />

dualar eşliğinde<br />

ilahiler bendir veya başka<br />

Bir rivayete göre aşure on iki çeşitli adlar ve değişikliklerle Aşure<br />

sular içilirdi. Aşağı<br />

bir müzik aleti olmadan okunurdu.<br />

imamdan dolayı on iki çeşit yiyecekten<br />

yapılıyor. Bir başka söyle-<br />

ya da bilinir.<br />

günü diğer inançlarda da kutlanır<br />

yukarı bugünde bu geleneği devam<br />

Bu on gün mümkün olduğunca az ettiren Ehli Beyt aşıkları mevcut.<br />

su içilir. İçilecekse de içi görünmeyen<br />

bir kaptan içilirdi. Tekkelerde<br />

me göre de Hz. Nuh’un tufandan MUSEVILER: “Büyük Kefaret<br />

Sunni tarikatlerin Nakşibendi<br />

sonra pişirdiği yiyecek olduğu ve Günü”<br />

olanları hariç diğerleri Hz. Ali’ye<br />

az yemek yenilir, eğlence yapılmaz,<br />

günümüze kadar bir gelenek haline ALEVILER: “Muharrem Matemi”<br />

daha yakın oldukları için mümkün<br />

gülünmez ve mümkün olduğunca<br />

geldiği dillendirilmektedir. Tekke ERMENILER: “Anuş-Abur”<br />

mertebe bu on güne dikkat ederler.<br />

tefekkür ile geçirilirdi. Bu dönemde<br />

giysiler son derece sadeleşir,<br />

adabına göre yaşayanlar aşureyi RUMLAR: “Koliva” olarak farklı<br />

Samiha Ayverdi’nin öğrencilerinden<br />

bu on günün bir matem değil<br />

onuncu gün değil on ikinci gününden<br />

itibaren pişirirler. Kenan Rifai malarla Aşure Günü<br />

tarihlerde ve farklı pratik uygula-<br />

yaparlar.<br />

6 EKİM 2016 PERŞEMBE<br />

İMTİYAZ SAHİBİ<br />

AVNİ ÖZGÜREL<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />

OKAN SARIKAYA<br />

YIL: 1 SAYI: 207<br />

FORUM BASIN YAYIN TİCARET A.Ş. ADINA<br />

YAYIN DANIŞMANI<br />

PERTEV ATASAY<br />

MEDYA GENEL MÜDÜRÜ<br />

ELİF EREN ÖVDÜR<br />

Tel: 0212 212 10 00<br />

Faks: 0212 212 18 92<br />

Zeon Medya Prodüksiyon ve<br />

Reklam Hizmetleri Tic.Ltd.Şti.<br />

Prof. Nurettin Mazhar Öktem<br />

Sok. Mega Medya Center<br />

No: 6/B 34381 Şişli/İstanbul<br />

İDARİ GENEL MÜDÜR<br />

ÖZGÜR YİTER<br />

YAYIN TÜRÜ: YAYGIN SÜRELİ<br />

YÖNETİM YERİ<br />

Abbasağa Mah. Yıldız Cad.<br />

No:49/3 Tevfikpaşa Konağı<br />

34353 Beşiktaş/İstanbul<br />

TEL: 0212 258 47 02<br />

bilgi@yenibirlikgazetesi.com<br />

Ümit G. CEYLAN<br />

S.YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

HÜSEYİN YILMAZCAN<br />

HABER MÜDÜRÜ<br />

MUSTAFA YAŞAR<br />

EKONOMİ<br />

YILDIRAY GÖKKAYA<br />

DIŞ HABERLER<br />

NAĞME CANDOĞAN GÖNENÇER<br />

MAGAZİN<br />

SİNAN TOSUN<br />

SPOR<br />

HAMZA GEZMİŞ<br />

KÜLTÜR-SANAT<br />

SEMA SEZEN<br />

OTOMOTİV<br />

AHMET ÇELİK<br />

SAĞLIK<br />

ESRA KAZANCIBAŞI ÖZTEKİN<br />

TEKNOLOJİ<br />

ERSİN AKMAN<br />

BASKI:<br />

İhlas Gazetecilik A.Ş.<br />

Merkez Mah. 29 Ekim Cad.<br />

İhlas Plaza No: 11 A41 Yenibosna/İstanbul<br />

Tel: (0212) 454 30 00<br />

DAĞITIM: Turkuvaz<br />

twitter.com/gazetebirlik<br />

YENİBİRLİK, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.<br />

Yenibirlik Gazetesi ve eklerinde yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların<br />

her türlü telif hakkı Forum Basın Yayın Ticaret A.Ş’ne aittir. İzin<br />

almadan kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.<br />

uceylan@yenibirlikgazetesi.com<br />

Danimarka’da kadınlara özel cami<br />

Mariam Camisi Vakfı kurucusu<br />

ve sosyolog Sherin Khankan<br />

ilk Cuma hutbesi ile ilgili olarak<br />

İlk defa Müslümanlar ve Müslüman<br />

olmayanların yan yana<br />

dua etmesine tanık olduğunu<br />

söyleyerek heyecanını açıklamış.<br />

Danimarka’da cemaat olarak kabul<br />

edilmek için topluluğun en az 150<br />

üyesinin olması gerekiyor. İslam<br />

karşıtlığının önünde durabilmek<br />

için düşünülmüş bir iyi niyet adımı<br />

olarak kabul edebileceğimiz bu<br />

uygulama bazı eleştirileri de beraberinde<br />

getireceğini söylememiz<br />

gerekiyor. Öncelikle camileri kadın<br />

ve erkek diye ayırmak bir feminist<br />

bakış açısı gibi görünüyor. Dinimiz<br />

cinsiyet ayrımı yapmadan camilere<br />

tüm Müslümanları kabul eder. Aksi<br />

Danimarka’nın başkenti Kopenhagen’da<br />

sadece kadınların girebildiği ve imamın<br />

da bir kadın olduğu caminin açılışı bu yılın<br />

başlarında gerçekleştirilmiş.<br />

tevhide aykırıdır. Danimarkalı<br />

bu hanımın kendini imam<br />

olarak tayin etmesi de bu feminist<br />

argümanı kuvvetlendirmektedir.<br />

Bir kadın cemaati içinde başka bir<br />

kadının imam olabilmesi çok tartışmalı<br />

bir konudur. Ayşe validemizin<br />

hanım cemaate namaz kıldırmak<br />

için önderlik yaptığı bilinmektedir.<br />

Ancak yine<br />

de imam olabilmek,<br />

imam tayin<br />

edilebilmek için bir<br />

takım ehliyetlerin<br />

olması gerekir. Asıl<br />

konu İslam dini<br />

açısından Müslüman<br />

kadınların bir<br />

araya gelip ibadet<br />

edebilmeleri için<br />

bir kurumsal yapıya<br />

ihtiyacın olmadığıdır.<br />

Yeryüzünü mescit olarak kabul<br />

eden bir dinin mensupları olarak<br />

Müslümanlığı belirli yerlere hapsetmeden<br />

yaşamanın bilincinde<br />

olmalıyız. Ayrıca İslam dininin bu<br />

tür haberlerle gündeme gelmesi de<br />

dikkat çekicidir.<br />

AKBAŞ ŞEHiTLiĞi<br />

Akbaş şehitliği Gelibolu’dan Sedülbahir yapılmıştır. Cephede tedavisi mümkün olmayan<br />

yönünde ilerleyen karayolu üzerinde yeni ve daha ağır hastalar ise at arabaları ile yaralı<br />

ortaya çıkarılan bir şehitliktir. On beş güne önce nakletmeye müsait olan Ağbaş ve Akbaş hastanelerine<br />

nakledilmiştir. Çanakkale savaşında çok<br />

Bursa’ya giderken bu yolu kullanmayı tercih<br />

etmiştik. Arabayla seyrederken ileride şehitliğin önemli bir yere sahip olan Akbaş tam bir hastahane<br />

kompleksi durumundaydı.<br />

önünde bir kalabalık gözümüze çarptı ve bizde<br />

ailecek buraya uğramadan geçemedik. Öyle ya Akbaş’ta kurulu hastanelerde, cephedeki çarpışmalarda<br />

yaralanarak tedavisi esnasında şehit<br />

bu ulu topraklar şehit kanıyla can bulunmuştur.<br />

Daha yeni 15 Temmuz’da şehitler verdik. Hala olanlarla başka hastanelere sevk edilip kurtarılamayan<br />

askerlerin sayısı 1213 ‘tür. 459’u dik<br />

ülkemizin doğusunda şehitler vermeye devam<br />

ediyoruz. Bu Türk’ün makus talihi olmalı. taşlarda geri kalan 754 şehidin adı ise rölyefin yanındaki<br />

dik duvarda yazılıdır. Bize bu yurdu vatan<br />

Çanakkale kara savaşlarında sıhhıye bölüklerinden<br />

oluşturulan sargıyeri ve geçici sıhhıye olarak bırakan tüm şehitlerimize bol dualar edip<br />

merkezleri, çarpışmalarda yaralanan ve basit andık, isimlerini okuduk. Mehmet, Ahmet, Selim,<br />

tedaviler ile kısa süreli müdahaleler cephelerde Hasan, Hüseyin…ve niceleri. Allah razı olsun.<br />

MANEVİ HAYATIMIZ<br />

Cemâlnur<br />

Sargut<br />

Kerbela<br />

bir ibrettir<br />

Muharrem ayı,<br />

eski hicrî<br />

veya kamerî<br />

dediğimiz ayın<br />

hareketine göre hesap<br />

edilen aylardan<br />

ilkidir. Hicrî tarih, Hz.<br />

Muhammed (s.a.s.)’ in<br />

Mekke’den Medine’ye<br />

göç edişi ile başlar.<br />

Hz. Ömer devrinde,<br />

Hz. Peygamber’in<br />

Mekke’den Medine’ye<br />

hicret ettiği yıl (Miladi<br />

622), İslâmî takvimin<br />

başlangıç yılı (Hicri 1)<br />

olarak, Muharrem ayı<br />

da bu takvimin ilk ayı<br />

olarak kabul edildi.<br />

Takvimin başlangıcı<br />

olarak kabul ettiğimiz<br />

Muharrem ayının İslam<br />

aleminde bir diğer önemi<br />

Peygamberler tarihi<br />

açısındandır. Hz. Adem’in<br />

cennetten çıktıktan<br />

sonraki ilk tövbesi, ilk<br />

defa kabul olunmuş,<br />

Hz. Yunus balığın<br />

karnından Hz. İbrahim<br />

ateşten kurtulmuştur.<br />

Hz. Musa’nın Mısır’dan<br />

çıkması ve Hz. Nuh’un<br />

tufandan kurtuluşu<br />

sayılabilir. İslam<br />

tarihinin en trajik<br />

olaylarından biri olan<br />

Kerbela olayı bu ayda<br />

gerçekleşmiştir.<br />

10 Muharrem’de<br />

özellikle<br />

Ehlibeyte,<br />

Peygamber<br />

soyuna saygısı<br />

olan insanların<br />

çok acıklı bir<br />

hadise ile<br />

karşılaştıklarını<br />

görüyoruz. 10<br />

Muharrem’de<br />

Hz. Hüseyin<br />

Efendimizin<br />

Kerbela’da<br />

şehit edilmiştir.<br />

Kerbela<br />

hadisesine çoğu<br />

kişi bir eziyetler,<br />

acılar hadisesi<br />

diye bakar.<br />

Kerbela hadisesi<br />

bir ibretler,<br />

hakikatler<br />

hadisesidir.<br />

Hz. Hüseyin’in<br />

mübarek<br />

başını ezelden,<br />

istekle verişi,<br />

manasının, her<br />

hatırlandığında,<br />

insanın Yezid<br />

olan nefsiyle<br />

mücadele<br />

etmesi için ne<br />

büyük bir gayret<br />

göstermesi<br />

gerektiğini bize<br />

öğretir. Her<br />

Muharremi<br />

karşılayışımız,<br />

insanın hak ve adalet<br />

için kendi çapında cihat<br />

etmesi gerektiğini, bu<br />

cihadın da her zaman,<br />

o devirde olduğu gibi<br />

kılıçla değil, bazen<br />

kalemle, bazen, gönülle,<br />

bazen aşkla, bazen<br />

edeple, kavrayarak,<br />

kucaklayarak verilmesi<br />

gerektiğini bize öğretir.<br />

Cihat insanın harekete<br />

geçişi ve Allah için<br />

mücadele edişidir. Hz.<br />

Hüseyin bu hakikatin<br />

idrak edilmesi için başını<br />

feda etmiştir. Bunu<br />

ezelde kabullenmiştir<br />

Hz. Hüseyin. Bu devirde<br />

de Hz. Hüseyin ve Yezid<br />

vardır. Önemli olan<br />

biz hangi noktadayız.<br />

İnsanın nefsanî arzuları<br />

çalışmasına, vatanına<br />

olan hizmetine mani<br />

olacak noktada ağır<br />

basıyor mu? İçimizdeki<br />

Hüseyin ruhumuz,<br />

çalışma ve hizmet<br />

aşkımızdır. Her türlü<br />

güzellik doğruluk Hz.<br />

Hüseyin’dir. Nefsimize<br />

ait arzu ve isteklerimiz,<br />

kinimiz, gururumuz,<br />

Yezid’i temsil eder.<br />

İnsan senelerce Yezid’e<br />

küfredip onun ordusunda<br />

kalmış olabilir. Allah<br />

bizi bundan korusun ve<br />

kendi vücudumuz içinde<br />

Hüseyinler’i aşikar edip,<br />

boyunlarını vurmamak<br />

şerefini, bize nail etsin<br />

inşallah. Müslümanlıkta<br />

matem yoktur. Ama Hz.<br />

Peygamber torununa<br />

ve hanedan soyuna<br />

yapılan zulümlerden,<br />

çektikleri sıkıntılardan<br />

dolayı, hürmeten, 1<br />

Muharrem’den 10<br />

Muharrem’e kadar bol su<br />

harcanmaz, yeni bir şey<br />

alınmaz, hediyeleşilmez,<br />

düğün ve eğlence<br />

yapılmaz. Muharrem<br />

ayıyla birlikte<br />

Hicri takvime<br />

göre yeni bir<br />

yıla girerken<br />

tüm bu<br />

anlattığımız<br />

hadiselerin<br />

ışığında<br />

ruhumuzun<br />

hicreti nasıl<br />

olacaktır.<br />

Belki de bu<br />

noktada<br />

hepimizin<br />

sorması<br />

gereken soru<br />

bu olmalı.<br />

Halktan<br />

Hakk’a ya<br />

da nefisden<br />

ruha hicretin<br />

gerçekleşmesi<br />

için yapılan<br />

mücadelenin<br />

hepsi<br />

cihaddır.<br />

Büyük cihad<br />

kötülüğü<br />

emreden<br />

nefse karşıdır.<br />

Burada nefs<br />

ile savaş<br />

nefsin<br />

kendisiyle<br />

değil onun<br />

meşru<br />

olmayan<br />

aşırı arzuları,<br />

hevesi,<br />

hırsı ve<br />

bencilliği ile<br />

savaşmak, bunları şer’in<br />

ve aklın egemenliği<br />

altında dengeye<br />

oturtmak demektir. Hz.<br />

Hucviri’nin dediği gibi<br />

“nefs mücadelesinin<br />

gayesi kötü sıfatları yok<br />

etmektir, kendisini değil.<br />

İnsan nefsine hakim<br />

olursa ondan zarar<br />

gelmez.” Peygamberimize<br />

sormuşlar “Hangi hicret<br />

daha hayırlıdır? Şöyle<br />

cevap vermiş: “İsyandan<br />

hicret.”<br />

Sonuçta bu<br />

hadiselerin vasifesi<br />

bize kim olduğumuzu<br />

hatırlatmasıdır. İnşallah<br />

bu muharrem ayı<br />

bizim hayatımızla ilgili<br />

muhasebe yaptığımız bir<br />

ay olur. Vesselam.<br />

Muharrem<br />

ayıyla birlikte<br />

Hicri takvime<br />

göre yeni bir<br />

yıla girerken<br />

tüm bu<br />

anlattığımız<br />

hadiselerin<br />

ışığında ruhumuzun<br />

hicreti<br />

nasıl olacaktır.<br />

Belki de<br />

bu noktada<br />

hepimizin<br />

sorması gereken<br />

soru bu<br />

olmalı. Halktan<br />

Hakk’a ya<br />

da nefisden<br />

ruha hicretin<br />

gerçekleşmesi<br />

için yapılan<br />

mücadelenin<br />

hepsi cihaddır.<br />

Büyük cihad<br />

kötülüğü<br />

emreden nefse<br />

karşıdır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!