Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ancak sinemanın verdiği ürünler sadece filmler veya<br />
eleştiriler, fikirler değildir. Bu konuda Gilles Deleuze<br />
sinemaya daha önce sözü edilmemiş bir misyon yükler.<br />
Ona göre sinema düşünce üretici bir şeydir;<br />
“sinema yeni bir imgeler ve göstergeler pratiğidir; felsefenin<br />
ise… bu pratiğin kuramını yapması gerekir.” 6<br />
Ancak bunu bir sinema kuramı olarak söylemez. Sadece<br />
sinemayı basitleştirilmiş semiyotiğin veya psikanalizin<br />
kısıtlandırmasından kurtarmak için söyler.<br />
Bu sözleriyle de sinemayı Bergson’dan sonra felsefeyle<br />
alakalandıran ikinci kişi olmuş olur. Hatta sinemayı<br />
Bergsoncu kavramlar üzerine temellendirir; hareket-imge<br />
ve zaman-imge. Bu iki kavramın sinemanın<br />
verdiği en önemli kavramlar olduğunu söyler ve<br />
sinemanın ayrıcalığını da bu iki kavramla açıklar.<br />
Hareket-imge ve zaman-imgenin Deleuze tarafından<br />
çokça kullanılmasının ana sebebi Deleuze’ün “sinema<br />
imgeyi dolaysız yolla aktarır” iddiasını açıklamak içindir.<br />
Sinema imgeyi olduğu gibi aktarır. İmgenin izleyiciye<br />
dolaylı yoldan, üzerine anlam bindirilerek verilmesini<br />
engeller. Bu özellikle zaman-imgede gözlemlenir.<br />
Çünkü ne tiyatro ne de resim vs. zaman-imgeyi salt<br />
bir şekilde muhatabına aktaramaz, imge yerine anlamı<br />
aktarır. Bu noktada imgenin dolaysız sunumu sinemanın<br />
diğer sanatlardan ve sınıflandırmalardan en<br />
önemli ayırdını oluşturmaktadır.<br />
Deleuze’e göre sinema herhangi bir zamanın bölümünü<br />
içermez. Geçmişin, geleceğin ve şimdinin farklı<br />
düzeylerde ancak eş zamanlı yaşantısıdır; sinema<br />
aracılığıyla zamanı algılarız.<br />
Görüldüğü gibi sinema 21. Yüzyılın ürettiği birçok<br />
şey gibi algıların şekillenmesine dahi müdahil olmuş<br />
bir olgudur. Tarihsel bazda incelendiğinde her nesille<br />
beraber düşünüş şekillerinin daha da değiştiği ve bu<br />
değişimin sebepleri olarak da o dönemin geliştirdiği<br />
yeni ürünler gözlemlenebilir. Bu gözlem insanda sanal<br />
olanın tesirini gözler önüne sunmaktadır. 21. Yüzyılla<br />
beraber sinematik imgenin ortaya çıkışı tüm dünyanın<br />
soyutlama yeteneğine etkide bulunmuştur. Bu etki<br />
edebiyata dahi kendini yansıtmıştır.<br />
tartışma konusu haline gelmiştir. Çükü sinemada ekonomik<br />
alanın karşılığı seyirciyle sağlanmaktadır. Bu<br />
durum kitlenin taleplerini de göz önünde bulundurmayı<br />
zorunlu kılar ve tam anlamıyla bağımsız bir üretimin<br />
imkanını da kısıtlar. Bu birçok zaman yönetmenleri<br />
deneysel işlerden uzak tutmaya yeterli olmuş veyahut<br />
yapılan filmlerin beklenilen karşılığını alamamasına<br />
yol açmıştır. Bu bağlamda İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin<br />
hemen ardından ortaya çıkan Fransız Yeni Dalgasının<br />
fikirsel zemininin ayaklarından birini bu konu oluşturuyordu.<br />
J.L. Godard ve F. Truffaut gibi “yeni dalga”nın<br />
başını çeken yönetmenler yaptıkları düşük bütçeli<br />
filmlerle hem Hollywood’un karşısında durmuş hem de<br />
“herkes film yapabilir” şiarlarını da insanlara sunmuş<br />
oluyorlardı.<br />
Tarih gösteriyor ki statik olan, oluşun tam karşısında<br />
yer alıyor. Sinema insana sunduğu kolay kavranamayan<br />
yapısıyla, insanın hem kendi ürettiği hem de birçok<br />
zaman doğrudan nesnesi haline geldiği bir olgu;<br />
yani bir sanat dalı. Bu durum sinemayı da sabit kalmaktan<br />
alıkoyuyor ve gösteriyor ki; sinema yalnızca<br />
göz önünden akıp giden eğlendirici bir araç değildir.<br />
Nihayetinde insana, zamana ve fikre müdahildir.<br />
1 Walter Benjamin, Fotağrafın Kısa Tarihi (agora kitaplığı,<br />
2012)<br />
2 Sinemanın Kısa Tarihi adlı makaleden. (yazar yok,<br />
kaynağı belirsiz.<br />
3 Walter Benjamin, a.g.e.<br />
4 Fransız yeni dalgasının ortaya çıkışındaki en önemli<br />
karakter de bu formun oluşunu eleştirileriyle sağlayan<br />
Andre Bazin’dir. Yeni Dalga’nın en gözde ürünleri<br />
genel olarak François Truffaut, Jean-Luc Godard,<br />
Éric Rohmer vb. yönetmenlerin elinden çıkmıştır. Bu<br />
yönetmenlerin hepsi de Andre Bazin’i bir üstat olarak<br />
kabul etmektedir.<br />
5 Bkz: İtalya’da Bisiklet Hırsızları (Vittorio De Sica-<br />
1948) ve Fransa’da 400 Darbe (François Truffaut-<br />
1959) filmleri.<br />
6 Deleuze, sinema 2: zaman-imge,268-269<br />
Sinemanın tarihsel gelişiminde büyük rol oynayan<br />
alanlardan biri de bu sanatsal yaratımın ekonomik<br />
yüzüdür. Birçok dönemde yapılan filmler için en büyük<br />
32